Sultan Ĺžairler
Damla CinoÄ&#x;lu L10-8
Sanatın toplumdaki yeri nedir? Nasıl olmalıdır? Sanatçı mı toplumu yaratır? Toplum mu sanatçıyı? Bir toplumun sanatçı oluşturabilmesi için gerekli kanallar, kaynaklar nelerdir?
SANAT-TOPLUM SANAT-DEVLET DEVLET-TOPLUM
Devletin, sanat ile ilişkisi ne boyutta olmalıdır? Bu durumun faydaları, zararları nelerdir?
1)OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA SANAT
• Osmanlı imparatorluğu 'sanat-devlet-toplum' ilişkisini her zaman kuvvetli tutmuştur. Devlet tarafından desteklenen sanat, toplumda huzurlu bir ortam oluşturmuştur; edebiyat alanında da hoşgörü ortamı yakalanmıştır. Özellikle Osmanlı padişahlarının hepsinin eğitimli olması sonucunda çoğu çeşitli sanat dallarında etkin olmuşlardır ve ürünleri günümüze kadar ulaşmıştır. Söz konusu üretkenlik 'Sultan Şairler'de de gözlemlenmiştir. • Osmanlı İmparatorluğu'nun 620 yıl hüküm sürdüğü göz önünde bulundurulursa değil edebiyatın, sadece edebiyatı yapılandıran dilin bile değişimi devrim niteliğindedir. Devletin ihtiyaçları, amacı değiştikçe, geliştikçe, sultanların şiirlerinde işledikleri konularda değişmişlerdir. Dolayısıyla, Sultan Şairlerin şiirleri hem Osmanlı İmparatorluğunun gidişatını incelemede, hem de Türk dilinin gelişimini gözlemlemede günümüze ışık tutmuştur.
• Sadece Türk tarihine değil bir sürü devletin tarihine dair kayıtları bulunan Osmanlı İmparatorluğunun Sultan şairlere ait geniş bir antolojisi mevcuttur. • "Sanata sağlanan destek", "kültür düzeyi", "toplumun bakış açısı" gibi unsurlar Osmanlı İmparatorluğunda sanatın gelişmesinde de etkili olmuştur.
Osmanlı İmparatorluğunda şiir neden kullanılmaya başlanmıştır? Önemli olaylar, savaşlar betimlenmiştir. Padişlahar övülmüştür. Padişahların ölümünde şiir kullanılmıştır.
• Osmanlı dönemi Türk edebiyatı aynı zamanda "Klasik Türk Edebiyatı" olarak da adlandırılabilir. • Türk edebiyatı, divan edebiyatı, kendi sesini yakalamadan önce biçim ve konu olarak İran ve Arap edebiyatından faydalanmıştır. Zamanla Türkçe'nin avantajları fark edilmiş ve "milli kimlik" oluşmuştur. Temel özellikleri: • Klasik Türk edebiyatı manzum örnekleri içerir, aruz ölçüsü kullanılmaktadır. Süz sanatlarıyla ve süslemelerle desteklenir. • Edebiyatımızda kullanılan çeşitli temalar; din, tasavvuf, yunan ve hint mitolojileri…
Klasik Türk Edebiyatı 1)Kuruluş Devri:13.yy'dan, Fatih Sultan Mehmet'e kadar. Divan edebiyatının ilk örnekleri. Üslup basit, dil yalın. 2) Geçis Devri Kuruluşta görülen dil kusurları ve aruz sıkıntıları ortadan kalkmış. 15.yy’ın ikinci yarısı ve 16.yy’ın başları. Ahmedi, Ahmet Paşa, Necati. 3)Klasik Devir “Osmanlı tarihinin en ihtişamlı yüzyılı olarak kabul edilen 16. Yüzyıl, Türk edebiyatının da altın yüzyılı olmuştur.” (Sultan Şairler) Fuzuli, Baki, Nev’i, Zati.
Klasik edebiyat ≈ Yabancı edebiyat
4)Sebk-i Hindi ve Mahallileşme 17. ve 18. yy (Sayfa 29) “İranlı şairlerin Hindistan’da oluşturdukları ‘Hint Tarzı’, süse, sanatlı ifadelere yer veren, ince hayallerle örülü bir şiir anlayışıdır.” Nef’i, Naili, Neşati.
Yıldırım Bayezıd döneminde imparatorlukta şiir ortaya çıkmıştır.
2. Murad döneminde hızlanmış, Fatih'de doruğa ulaşmıştır.
• Fatih döneminde yaşanan doruk aynı zamanda hem padişaha, hem döneme yorumlanabilir. Şiirin, şairin toplumda bol olması toplumun da refah ve rahat içine yaşadığını ve sanata odaklanabildiğini gösterir. • “Klasik Türk edebiyatının beslendiği kaynaklar, Osmanlı Devleti’nin siyasi olmasa bile, kültürel olarak tarih sahnesinden çekilmesiyle kurumuştur.” (Sultan Şairler)
• Her büyük devlet gibi Osmanlı İmparatorluğu uzun yıllar kendi kimliği aramış, 16. yy'da kültürel ve idari alanda "milli kimliği"ni Dünya'ya sunmuştur. • "Devlet fikir hareketlerine karşı son derece toleranslıdır. Dolayısıyla bu yapıda devlet ile fert arasında bir çatışmadan söz edilemez.” (Sultan Şairler) • “Fatih Sultan Mehmed devrinden itibaren...çok sayıda şaire maaş bağlandığı biliniyor.” (Sultan Şairler)
1)OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA SULTAN ŞAİRLER
(1400-1500) 2. Bayezıd. Mahlası: Adni (d. 3 Aralık 1447- ö. 26 Mayıs 1512) Sekizinci Osmanlı Padişahıdır. Babası Fatih Sultan Mehmed, annesi Gülbahar hatundur. Yavuz Sultan Selim'in babasıdır. Cem Sultan. Kardeşi 2. Bayezıd'ın padişahlığını kaul etmemiştir. 2.Bayezıd'ın İstanbul'da tahta çıkmasına rağmen, CemSultan kendi ordusuyla hazır olmayan İmparator ordusuyla İnegölde savaşmış ve İmparatorluğu yenilgiye uğratmıştır. Bursa'da para bastırmış, hutbe okutmuştur.Sonunda Avrupaya kaçmak zorunda kalmıştır.
(1700-1800) 3. Mustafa. Mahlası: Cihangir (d. 28 Ocak 1717- 21 Ocak 1774) Yirmi altıncı Osmanlı Padişahıdır. Babası 3. Ahmet, annesi Emine Mihr-i-mah Sultandır. 3. Selim. Mahlası: İlhami (d. 24 Aralık 1761- 28 Temmuz 1808) Yirmi sakizinci Osmanlı Padişahıdır. Babası öldüğünde sadece 13 yaşında olduğu için yerine amcası 1. Abdülhamit geçmiştir ve şehzade Selim'in iyi eğitim almasından emin olmuştur. Müzik ve edebiyat.
• Osmanlı padişahları güçlü figürlerdir, fakat onların da "etten kemikten" oldukları, halk ile aynı hisleri hissettikleri unutulmamalıdır. Bu durumda yazdıkları şiirler onların iç dünyasına bir kapı olarak da algılanabilir. Çeşitli mahlaslar kullanmaları da bu güçlü figürü korumayı amaçladıklarından kaynaklanıyor olabilir. Osmanlı'da 15.yy Osmanlı'nın imparatorluk ismine ulaştığı dönemdir. Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi ile sağlanmıştır. Topraklar genişletilmiş, idari açıdan devlet doruk noktasına ulaşmıştır. Bunun yanında, Akşemseddin, Ali Kuşçu gibi büyük isimler bilime katkıda bulunmuşlardır. Devletin ekonomik ferahlığı ve toprak genişlemesi üzerine çok ulusluluğun artması topluma yeni bakış açıları kazandırmış, sanata yoğunlaşma sağlanmıştır. Aynı durum padişahlar için de geçerlidir. Osmanlı'da Lale devri Zevk ve sefa dönemidir. Padişah'ın ve devletin halkın yararına çalışmaktan çok kendi yararlarına çalıştıkları çeşitli kaynaklarda anlatılmaktadır. Dolayısıyla, ister istemez halk mensubu şairlerin yazdığı şiirlerin teması ile padişahların yazdıkları arasında tema farklılıkları gözlemlenecektir.
II. BAYEZID
II. BAYEZID (15. yy) Gazel Devlet ü baht ü sa'âdet bize çün yâr oldu
Devletin bahtı, saadeti bize nice yâr oldu
Nâr-ı gamda dil-i bed-hâhın işi zâr olduKötülük isteyenin yakıcı eziyetleri gerçekleşmedi
Şol şehenşeh-lakap erzâni kılubdur bize Hak ….. Ki cihân şehlerine bende demek âr oldu
Ki Dünya büyüklerine bende demek utanma oldu
Din-I İslâmımızın şem'-I şeb-efruzı dahi İslam dinimizin ışığı karanlık geceyi dahi Ehl-I küfrün yüregi yagı ile yanar oldu Tanıdık kafirin yüreği "yagı" (ışık) ile yanar oldu
Kara Bugdan* gözüne âlemi tatar ettim
Karaboğdan için alemi tatar yaptım
Emrime tabi olan sonra da tatar oldu (1)Emrime tabi olan sonra da tatar olmaya devam etti (2) Emrime tabi olan sonradan tatar oldu. Adliyâ her ne muradın var ise verdi Hudâ
Ey Kul, Cenab-ı Hak ne muradın var ise verdi
Ârzu dilde hemen vuslat-ı dildâr oldu Arzusu olan hemen aşkına kavuşan bir maşuk oldu
•
Gazel(1)’de işlenen temalar İslam dininin yüceliğini:
bkz. “İslam dinimizin ışığı karanlık geceyi dahi, Tanıdık kafirin yüreği "yagı" (ışık) ile yanar oldu” ve padişahın gücünü kuvvetini içermektedir. bkz. “Karaboğdan için alemi tatar yaptım (1)Emrime tabi olan sonra da tatar olmaya devam etti (2) Emrime tabi olan sonradan tatar oldu.” •
Gazel(2)’de işlenen temalar ise, İslam’ın yüceliği, duyulan muhtaçlık: bkz. “Kapı eşiğinden beni reddetmesin bir vakit Cenab-ı Hak” ve padişaha duyulan saygı ve muhtaçlıkdır: bkz. “Beni bir vakit bile reddetme kapından ey padişahım Kim odur "yüz sürecek?" alemde kapımdır benim”
1. İslamiyet ve saltanat divan edebiyatında sıkça kullanılmış konulardır. Sultanlar da bu geleneğe uymuşlardır. 2. Ayrıca bu şiirler yazıldıkları döneme dair ve sultanların iç dünyalarına dair okuyucuya bilgi vermişlerdir. Bkz. Kara Bugdan’ın II. Bayezıd’ın şiirinde geçmesi o dönemde idari hırslara parmak basmaktadır. Zaten Boğdan seferi tarihi olarak 1538’de Osmanlı topraklarına eklenmiştir. II. Bayezıd döneminde de belli ki iki Boğdan ve Osmanlı arasında sıkıntı olmuşur ve Bayezıd bu durumu kullanarak güç gösterisinde bulunmuştur. Şiir döneme ait bilgi vermiştir. Bkz. Cem Sultan ilk dizede kard veya babasını kast etmiştir. Her iki durumda da şiir hem tarihi bilgi hem de Cem sultana dair özel bilgi içermektedir. Tahminen babasına yazılmıştır şiiri çünkü saygı belirtilmektedir.
CEM SULTAN
CEM SULTAN (15. yy) Gazel Beni redd etme kapından bir dem ey şâhım benim
Beni bir vakit bile reddetme kapından ey padişahım
Kim odur yüz sürecek âlemde dergâhım benim
Kim odur "yüz sürecek?" alemde kapımdır benim
Şem'-I ruyun hasretinden her sehergeh ey sanem
Tunç ışığı hasretinden her sabah vakti, ey put
Arş kandilin uyarır şu'le-i âhım benim
Taht kandilin (ışığın) uyarır alevlenmiş ahım benim
Âsitânından beni dur etmesin bir dem Hudâ Kapı eşiğinden beni reddetmesin bir vakit Cenab-ı Hak Kim eşiğin toprağıdır devlet ü câhım benim Eşiğin toprağı kimdir, benim itibar sahibi devletim
Gün yüzün göster koma zülfün gamından subha dek
Gün yüzünü göster, saçının lülesinden sabaha dek gama koyma
Yere döken yaşlarım seyyâresin mâhım benim
Yere döken yaşlarım kervanısın ayım benim
Âh-ı Cem'den ey meh-I nâ-mihrbân eyle hazer
…
K'oda yakar âlemi âh-ı sehergâhım benim
Ki o da yakar alemi, benim sabah zamanımın ahı
III. MUSTAFA
III. Mustafa (18. yy) KIT'A Yâ Rab beni bir mesned-i vâlâya getirdin
Ya Rab beni dayanılacak yüksek bir noktaya getirdin
Envâ'-ı inâyâtını kıldın bana ihsân Bana çeşitli iyiylikler kıldın, bağışladın
Ol şâh-ı rüsul fahr-ı cihân aşkına yâ Rab Cihana övünme aşkına peygamberin kadehi ol Ya Rab Ni'metlerinin şükrüne de kıl beni şâyân Nimetlerinin şükrüne beni şayan, yaraşır kıl
Ettin fukarâ kullarını bana emânet Fukara kullarını bana emanet ettin Bu hizmetin ikmâlini kıl bendene ihsân Bu hizmeti bitirmeyi bana bağışla
Ahkâm-ı hilâfette beni eyle muvaffak
Hilafet kanunlarında beni başarılı eyle
Şer'üzre metânetle edip fâik-i akrân
Ayetlere göre metane edip, akranının üstünde
Dergâh-ı mu'allâna budur arz-ı niyâzım Allahın evine dua’m budur Makbul-ı du'â kıl beni ey hâlik-i ekvân Dua’mı makbul kıl, ben ise helak olmuş bir varlık
Gördüm fukarâ kullarının hâli perişân
Gördüm fukara kullarının hali perişan
Her biri eder mihnet ile çâk-i giribân
Her biri “güzel elbise yakası” ile eziyet ederler
…
…
•
Gazel(1) de Allaha ona verdiği kuvetten dolayı şükranlarını sunma durumu vardır. Pahdişah sahip olduğu gücün farkındadır ve bu gücü nereye kullanması gerektiğini ayırt edebilmektedir. Bkz. “Fukara kullarını bana emanet ettin Bu hizmeti bitirmeyi bana bağışla”
Gazel(2) de ise III. Selim saltanat’ın avantajları ve dezavantajlarından bahsetmiştir. Bkz. “Alem bostanında öyleyse pek eğlencelidir saltanat… İlhamı sakı çünkü vefasızdır saltanat”
III. SELİM
III. Selim (18. yy) Gazel Bâğ-ı âlem içre gerçi pek safâdır saltanat
Alem bostanında öyleyse pek eğlencelidir saltanat
Vakf etsen bir kuru gavgâya câdır saltanat
Devam etsen bir kurur kavgaya meydan olur saltanat
Bu zamânın devletiyle kimse mağrur olmasın
Bu zamanın devletiyle kimse “mağrur” olmasın
Kâm alırsan adl ile ol dem be-câdır saltanat
Öpücük alırsan adil ol, nefes “be-cadır” (gibidir) saltanat
Kesb eder mi vuslatın bin yılda bir âşık anun
Kazanır mı kavuşman bin yılda bir maşuk
Meyl eder kim görse ammâ bi-vefâdır saltanat
Kim görse meyilli olur, vefasızdır saltanat
Bu cihânın devletine eyleme zerre tama’
Şu dünyanın devletine zerre kadar aç gözlülük eyleme
Pek sakın İlhâmi zirâ bi-vefâdır saltanat
İlhamı sakı çünkü vefasızdır saltanat
• Şiirlerin o dönem hakkında ve padişahlar hakkında bilgi verdiği burada da görülmektedir. 1. 3. Mustafa hüküm döneminde Rusya’ya savaş açmıştır ve Osmanlı ordusu çeşme de yakılmıştır. Aynı zamanda Osmanlı beylik döneminden beri ilk defa iç borçlanma yaşamıştır. Anlaşılacağı üzere 3. Mustafa başarılı yıllar geçirmemiştri. Allah’dan güç istemesin, onu kuvvetli kılmasını bu yüzden istemiştir. Kendinden emin olmayan tonu tarihi gelişmelere bağlanabilir. 2. 3. Selim lale devri dönemlerinde başa geçmiş bir padişahtır. Şiirinde saltanat avantajları ve dezavantajlarından bahsetmesi, o dönemin bir hükümdarda yarattığı güvensizlikten kaynaklanabilir.
İki farklı dönemin şiirlerinin incelenmesi •
Klasik Türk Edebiyatı yüz yıllar boyu, dilin gelişimi dışında, aynı kalmış, fakat batı edebiyatı biçim olarak kendini geliştirmiştir. Sultan şiirleri 3 yy boyunca biçim ve tür olarak aynı kalmıştır.
•
Çeşitli tarihi olaylardan etkilenmeler ve ilhamlar dışında temada çeşitlilik de görülmemiştir. Bkz. İslamiyet, saltanat, padişahın gücü, güven…
•
Temanın ve biçimin fazla değişikliliğe uğramaması dilin gelişiminin gözlemlenmesinde kolaylık sağlamaktadır. 15. yy şiirleri sözlüksüz anlaşılamazken, lale devri şiirlerinde günümüzde kullanılan kelimeler mevcutttur.
•
18. yy’da yazılmış şiirler’de “saltanat” olgusu sorgulanmaya başlanmıştır. Oysa ki 15. yy de “saltanat” mutlaktır, padişah karşı konulamaz bir güçtür.
Kaynakça • SULTAN ŞAİRLER; Prof. Dr. Mustafa İsen, Y. Doç. Dr. A. Fuat Bilkan • TÜRK EDEBİYATI TARİHİ; Ord. Prof. Dr. M. Fuad Köprülü