Ilkadım dergisi

Page 1

ADIM

Yıl : 1 Sayı : 1 Haziran 2015

Kırşehir Hüsnü M. Özyeğin İlkokulu Yayın Organıdır

UMUTLARA, YARINLARA,

BAŞARIYA, KARARLILIKLA

İLK ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M.ÖZYEĞİN İLKOKULU


R


04 11 MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OSMAN ELMALI İLE ROPORTAJ

15

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

BİR BABADAN OĞLUNUN ÖĞRETMENİNE MEKTUP

21

İMTİYAZ SAHİBİ KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU ADINA OKUL MÜDÜRÜ Mübin DEMİRCAN GENEL YAYIN YÖNETMENİ Bülent Güzel

BOZKIRIN TEZENESİ BİR GARİP “NEŞET ERTAŞ”

24

ADIM

Yıl : 1 Sayı : 1 Haziran 2015

İNCELEME KURULU Bülent GÜZEL Zehra AYDIN Osman ŞAHAN Yurda GAFFAROĞLU

EFENDİM

26

SEÇME KURULU Pınar TUNCER Nehir TÜRKYILMAZ Emine YALINKILIÇ İrem Fatma KARAKÜLAH Samet KANGAL BASKI&TASARIM

MUTLAKA OKU

30

SINIFLARIMIZDAN SEÇKİLER

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

CACABEY MEDRESESİ

Yenice Mah. Şht. Nurettin Aslan Cad. 158. Sk. Merkez / KIRŞEHİR Tel: 03862131169 Faks: 03862131195 e-mail: 705003@meb.k12.tr Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. İzin alınmadan kısmen ya da tamamen kopyalanamaz.


ADIM


03

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ÖNSÖZ Mübin DEMİRCAN / Okul Müdürü Tarih boyunca ecdadımız ilme, irfana ve ihsana büyük değer vermiş bu amaçla vakıf geleneği İslam ruhuyla bütünleştirerek günümüze kadar hayat bulmuştur.Okul binamızın yapımı da bu geleneğin bir eseri olarak ortaya çıkmıştır. Eğitim öğretim kurumları önce erdemli insan olmayı; geleceğe bilgi donanımıyla hazır nesiller yetiştirmeyi, hedeflemelidir. Ders ortamlarıyla, örnek davranışlarla, sosyal etkinliklerle öğrencilerin gelişmesi için bu ortam oluşturulur; fırsat verilir. Aileden başlayan sevgiye dayalı, barış ve kardeşlik duygularıyla yoğrulmuş toplum ve milletlerde huzur olur, mutluluk olur,yaşadıkları hayattan haz duyarlar.Çocuklarımızı bu amaçla Peygamberi metotla yetiştirmeyi , onları asrın bilgileri ile donatmayı şiar edinen bir eğitim anlayışı ile hareket etmeyi kendimize prensip edindik.Çocuklarımızın okumayı seven , bilgi sahibi olmayı hayat tarzı haline getiren, cehaletin

felaket olduğunu bilen,çevresinden sorumlu, vatanını aziz bilen, milletinin refahı ve mutluluğu için çalışan bireyler olarak yetişmesi amacımızdır. Eğitim anlayışımız hakkı bilmeyi, emeğin değerini anlamayı , bilenle bilmeyeni ayırmayı, dürüstlüğü, doğrular karşısında dik durmayı,insan olmanın erdemliliğini yaşamaktır.Kendine güvenmesini ama mağrur ve kibirli olmamasını,kendini tanımasını ,yeteneklerini iyi yönde kullanmasını ,doğru karar vermesini öğretmektir. En etkili eğitim güzel örnek olmakla başlayan çalışmaların sergilendiği bu derginin hazırlanmasında emeği geçen öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür ediyor, katkılarını sunan başta İl Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Osman ELMALI olmak üzere tüm kurum ve kuruluş yetkililerine şükranlarımı sunuyorum. Selam ve Saygılarımla.

Eğitim öğretim kurumları önce erdemli insan olmayı; geleceğe bilgi donanımıyla hazır nesiller yetiştirmeyi, hedeemelidir. Ders ortamlarıyla, örnek davranışlarla, sosyal etkinliklerle öğrencilerin gelişmesi için bu ortam oluşturulur; fırsat verilir.


MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ OSMAN ELMALI İLE RÖPORTAJ


05

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

Hoş geldiniz çocuklar. Kim başlıyor? Bizleri kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Sayın Müdürüm, ben İhsan Emin Şahin, bizler sizi ve mesleğinizi daha iyi tanımak istiyoruz. Bize kendinizden bahseder misiniz, sizi tanıyabilir miyiz? Tabi ki, evet sevgili çocuklar, hayat hikâyem internet sitemizde mevcut. Köyde doğdum, büyüdüm . Köyden, İl Milli Eğitim müdürü nasıl olabilir diye aklınıza gelebilir? Çocuklar, hedeflerinizi çok büyük tutun, ufkunuz çok geniş olsun. Ufkunuz büyük olduğu zaman, ne kadar düşünüyorsanız o kadar

büyük hedefe ulaşırsınız. Mesela, ne olmayı düşünüyorsunuz; doktor, dediniz. Doktordan yukarıya yükselemezsiniz. Çünkü hedefinizi siz belirlemişsiniz, demişiniz ki ben doktor olacağım, doktordan yukarı olmaz Bir kişi ufkunu, bakış açısını yüksek tuttuğu zaman, önünde hiçbir engel duramaz. Mesela Türkiye'de ki en büyük rütbe; ben Cumhurbaşkanı olacağım dediniz, ondan sonra dünya hâkimiyetine sahip olacağım dediniz. Ufkunuz geniş olsun. Dünyaya ben yön vereceğim, ben yöneteceğim, deyin. Doktor olacağım değil de, ben dünyanın aranan en büyük doktoru olacağım, deyin! Dünyada benim dışımda hiç kimse o tedaviyi yapamayacak derecede büyük

olacağım, diyeceksiniz! Hedefleriniz büyük olduğu zaman bunlar olur. Netice itibari ile, sevgili çocuklar biz çok zorluklar içerisinde bir yerlere geldik. Bundan da çok mutluyum. Çünkü bütün hayatım kendi emeğimle, çabalarımla oldu. Oluyor mu? Evet oluyor! Mesleğimin 30. Yılında İl Milli Eğitim müdürü oldum. Bundan da mutluyum. Siz sevgili gençlere hizmet etmekten de çok gururluyum ve mutluyum. Biz çocuklara tavsiyeleriniz nelerdir? Siz çocuklara tavsiyem, herkesin dediği gibi çok çalışın! Bir gün, Sayın Bakanımız bize hitap ederken şöyle demişti: Ne

Ufkunuz geniş olsun. Dünyaya ben yön vereceğim, ben yöneteceğim, deyin. Doktor olacağım değil de, ben dünyanın aranan en büyük doktoru olacağım, deyin! konuşacağız hadi bakalım. Kürsüye çıktı: Eğitim çok önemlidir dedi ve indi kürsüden. Doğrusu bu! Yani bunu kim inkâr edebilir? Hiç kimse. Biz eğitimcilerin işi çok zor. O kadar zor ki; bizim karışmadığımız, bizim ilgi alanımıza girmeyen, hiçbir meslek, hiçbir kurum yok! Yolda giderken sokağa çöp atan vatandaştan da, kaba konuşan insandan da, yanlış yapan polisten de; başka hangi mesleğe bakarsanız, muhasebeci, memur, ne olursa olsun, “bakın bu zamanında eğitimini düzgün almamış” diye nitelendirilir. Yani bizi ilgilendirmeyen hiçbir konu yok. Tamamen eğitimin içerisindeyiz. Bu sebeple bizim mesuliyetimiz,

sorumluluğumuz çok fazla. Onun için, bir tabir var; iyi vatandaş yetiştirme, denir, biz iyi vatandaş yerine iyi insan yetiştirmeye çalışacağız. Örnek veriyorum, Türkiye'de ve ya Kırşehir'de iyi bir vatandaş olur, Ankara'da iyi bir vatandaş olur ama yurt dışında iyi bir vatandaş olamayabilir. Buranın şartlarına göre iyi, ama iyi insan yetiştirdiğimiz zaman dünyanın neresine giderse gitsin iyidir, iyi bir insandır. Onun için, çok çalışmamız lazım… Kendini anlat dediniz ya; Ben bu makama gelene kadar çok çalıştım. Okulda müdür yardımcılığı yaptım, 10 yıl okul müdürlüğü yaptım, şube müdürlüğü yaptım. Milli eğitim müdür vekilliği yaptım. Ve Milli Eğitim Müdürü olarak şu anda devam ediyoruz. Allah ne

kadar kısmet ederse, böyle devam edeceğiz. En büyük özelliklerimden biri; ben insanları severim, çocukları çok severim. Benim de çocuklarım var, 14 tane de benim torunum var. Onlar benim hayatım, her şeyim. Ondan dolayı, çocukları çok severim. Sevgili gençler, ülkemiz gerçekten cennet gibi bir vatan. Dünyanın gözbebeği. Dünyanın başşehri İstanbul'dur. Kim ne derse desin tüm dünyanın gözü İstanbul'dadır! Şimdi, iyinin, güzelin, kıymetlinin, sevdalısı çok olur. Onun için bütün dünya bizim üzerimize göz dikmiştir. Ama bu güzel vatanı bizim korumamız lazım. Sizin çok çalışıp; sahip çıkmanız lazım. Aşırı derecede çalışıp, bunları elde edebilmek


ADIM

için ahlaklı dürüst ve inançlı olmamız gerekir. Önemli olan inançlı olup, yurdumuzu korumaktır. Mesleğinizden bahseder misiniz? Mesleğim biraz önce de bahsetmeye çalıştım, öğretmenlik. Eğitimciyim. Bizim işimiz gerçekten zor. Çünkü bizim malzememiz insan. Gençler, biraz önce dedim ya, ben çocukları çok seviyorum. Çünkü masumlar. Her şeye güzel bakan, iyi bakan, günahsız insanlar. Hatalarını bile isteyerek yapmaz. Sizleri biz seviyoruz. Mesleğimi seviyorum. İleride iyi insan olabilmek için bakın iyi vatandaş demiyorum iyi insan, dünyanın her yerinde iyidir, bu da dürüstlükle ahlakla olur. İyi insan olmak için, aklımızı doğru yolda, doğru şeyler için kullanmalıyız. Bizim işimiz insanı eğitmek bu da dünyanın en zor işi. Şöyle bir nükte anlatayım: bir

06

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

gün âlimin biri, büyük zatlardan biri idama mahkûm ediliyor. Götürülüyorken, etrafındakilere soruyor: ya beni nereye götürüyorsunuz? Diyorlar ki, seni idam edeceğiz, daha ne soruyorsun, hayatın sona eriyor. O anda âlim kişi; oh be, diyor, ben de laf anlamayana laf anlatmaya götürüyorsunuz zannettim, diyor. Söz dinlemeyene, anlamayana; laf anlatmaya götürüyorsunuz zannettim. Dünyanın en zor işi laf anlamayana, laf anlatmak! İnsan da işte aklı olduğu halde, ona söz dinletemezseniz, en büyük çaresizlik içerisinde olursunuz. Onun için, biz bilgili olmak mecburiyetindeyiz. Çalışmak mecburiyetindeyiz. Yani her hangi bir okulu bitirmek değil, artık herkes bir okul bitiriyor. Bir yerleri kazanmak ya da diploma, belge sahibi olmak her şey değil. İyi insan olarak yetişmek, bizim en büyük şiarımız olmalıdır.

Dünyanın en zor işi laf anlamayana, laf anlatmak! İnsan da işte aklı olduğu halde, ona söz dinletemezseniz, en büyük çaresizlik içerisinde olursunuz. Onun için, biz bilgili olmak mecburiyetindeyiz.


07

Çocukken hangi mesleği seçmeyi düşünüyordunuz? Ben çocukken siyasal bilimler bölümünde okumak istiyordum. Yani vali ya da kaymakam olmayı düşünüyordum. Fakat olmadı, kazanamadım. Ondan sonra öğretmenlikti. Benim de ikinci isteğim yerine geldi. Öğretmen olarak başladım, hepsini de başarılı bir şekilde tamamladım. Çok çeşitli yerlerde görev yaptım. İlk görev yerim Edirne, ondan sonra Siirt, yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Sonra, Batman İmam Hatip Müdürlüğü,

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

Develi İmam Hatip Müdürlüğü, Kayseri'de Şube Müdürlüğü yaptım. Tabi bu arada öğretmenlik de yaptım. Hepsini tek tek yaptım, mutlu musun derseniz, evet mutluyum! Çocuğunuzun da bu mesleği yapmasını ister misiniz? Çocuklarımdan bu mesleği yerine getirenler var zaten. İki oğlum şu anda okul müdürlüğü yapıyorlar. İlkokul ve ortaokulda nasıl bir öğrenciydiniz?

Genel olarak konuşursak, şimdi sizlerin eğitim öğretim ile imkânlarınız bizimkilerden çok çok fazla. Bizim zamanımızda farklıydı, ben köyde doğdum, köyümün okulunda birincilikle okulumu bitirdim. Ondan sonra Kayseri'de devam ettim. Ev yok, yakın yok, kendimiz pişirdik, kendimiz yedik. O şekilde zor şartlarda ayakta durarak bu günlere geldik. O zamanlarda okula giderken kitaplarımı içime koyacağım bir çantam dahi yoktu. O şartlarda Kayseri İmam Hatip Ortaokulunu ve lisesini bitirdim. Netice itibari ile çok

Çok çeşitli yerlerde görev yaptım. İlk görev yerim Edirne, ondan sonra Siirt, yedek subay olarak askerliğimi yaptım. Sonra, Batman İmam Hatip Müdürlüğü, Develi İmam Hatip Müdürlüğü, Kayseri'de Şube Müdürlüğü yaptım. Tabi bu arada öğretmenlik de yaptım. Hepsini tek tek yaptım, mutlu musun derseniz, evet mutluyum!

zorluklar arasında biz okuduk. Deyim yerindeyse dişimizle tırnağımızla kazıyarak geldik bu günlere. Öğretmenlikle ilgili de birçok anınız olmuştur. Unutamadığınız ve en mutlu olduğunuz bir hatıranızı bizimle paylaşır mısınız? En büyük mutluluk halim; sizleri çocukları görünce daha mutlu oluyorum. Özellikle ana sınıfına, anaokullarına gittiğim zaman, dedem gelmiş diye hepsi

etrafıma dolaşır, kucaklarlar. Çocuklar melekler gibi, böyle pırlanta gibidirler. Bütün yorgunluğum onların arasında biter çünkü onların bakışları bizim için yeterlidir. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Boş zamanım yok ki değerlendireyim. Tüm zamanım Kırşehir ve eğitimle geçiyor. Maalesef hiç boş zamanım olmuyor.

Bir eğitimci olarak Kırşehir'de eğitime verilen önem hakkında ne düşünüyorsunuz? Kırşehir, eğitimde marka şehir! TEOG sınavlarında Türkiye'de dereceye girdik. Arzumuz LYS'de de yine ilk 5'in içine girebilmek. İnşallah onu da alırız diye düşünüyorum. Bizim işimiz sizlere daha iyi eğitim yapacak fiziki binalar, öğretmen kadrosu, yardımcı hizmetli ve diğer şeyleri temin etmek. Onun için de gece gündüz gayretle çalışıyoruz


ADIM

08

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

HZ.PEYGAMBER VE ÇOCUK Peygamberimiz çocuklara karşı sevgisinde din ayrımı gözetmezdi.Medine'de rahatsızlanan bir Yahudinin çocuğunu ziyaret etmiştir.Ziyaret esnasında da çocuğu İslama davet etmiş ve çocuğun Müslüman olmasına vesile olmuştur. Betül DEMİRSOY /Din Kül. Ve Ahl. Bil. Öğr. İslam dininin hayatımıza ve bütün insanlığa kazandırdığı değerlerden bir tanesi sevgidir.Bu sevgi en güzel şekliyle Hz.Peygamberin hayatında ve çocuklarla ilişkisinde ortaya çıkmaktadır. Kaynaklar Hz. Peygamberin gerek kendi çocuk ve torunları gerekse de ashab-ı kiramın çocuklarıyla ilişkileri konusunda oldukça zengin örnekler sunmaktadır.Bu örnekler aynı zamanda peygamberimizin çocukların yetiştirilmesine verdiği önem ve hassasiyete de dikkat çekmektedir.Peygamberimiz ebeveynleri çocukların islama uygun bir şekilde yetiştirme ve onların haklarını gözetme konusunda da uyarmıştır. Peygamberimiz çocuklara karşı engin bir merhamet denizi gibiydi.Onlara değer vermesi,hoşgörülü olması,kızerkek ayrımı yapmaması,onlarla oyun oynayıp şakalaşması çocuklarla ilişkisinde en dikkat çeken hususlar olmuştur. Çocuklara duyduğu şefkat merhamet öylesine güçlüydü ki onların ağlamalarına bile

dayanamazdı.Çocukların ağlatılmadan ihtiyaçlarının karşılanmasını isterdi.Hatta bazen ağlayan bir çocuğun sesini duyduğunda annesinin onunla meşgul olmasını temin etmek için namazı kısa tuttuğu bile olmuştur. Peygamberimiz çocuklara karşı sevgisinde din ayrımı gözetmezdi.Medine'de rahatsızlanan bir Yahudinin çocuğunu ziyaret etmiştir.Ziyaret esnasında da çocuğu İslama davet etmiş ve çocuğun Müslüman olmasına vesile olmuştur. Peygamberimiz erkeklerin kız babası olmayı ayıp saydığı bir dönemde dört kız babası olarak kızlarını tüm sevgisi ve şefkatiyle en güzel şekilde yetiştirmiştir. O erkek ve kız çocukları arasında ayrım yapılmasın hiç hoş karşılamadı.Bu tür bir tutum içerisinde olanları da uyarırdı. Peygamberimiz savaş esnasında çocukların öldürülmemesini öğütler , onların korunmaların isterdi. Peygamberimizin torunları ile oynaması ve onlarla şakalaşması kaynaklarda geniş yer tutmuştur. Peygamberimiz her fırsatta onlarla

beraber olur adete onlarla çocuklaşırdı.Onun merhameti tüm çocuklara idi.Bir seferinde kuşunu kaybettiği için üzüntüsünden mescidden uzak kalan bir çocuğu ziyaret ederek onun üzüntüsüne ortak olmuş ve onu teselli etmiştir. Peygamberimiz hatalı davranışlarında çocukları onların anlayabilecekleri uygun bir dille uyarmış ve onları daha güzel davranışlara yönlendirmiştir. Özetle Peygamberimizin , peygamberliğinin dışında insani yönleri ile de örnek alınması gereken müstesna bir şahsiyet olduğun söylememiz gerekir. O Allahın kulu ve elçisi olmakla birlikte hanımlarına değer veren sevgi dolu bir eş,çocuklarına merhametli ve örnek bir baba,torunlarına şefkatli bir dede ,ashabına da en güzel arkadaş ve dost olmuştur.Bizler de peygamberimizi her yönüyle ve en güzel şekilde tanımaya ve anlamaya çalışıp,Onun ahlakıyla ahlaklanmayı kendimize düstur edinmeli,Allahın ve rasulünün hoşnut olacağı bir yaşantıya sahip olmalıyız


09

1990 yılında Hüsnü M. Özyeğin tarafından kurulan Hüsnü M. Özyeğin Vakfı, eğitim, kültür, sağlık ve kırsal kalkınma alanlarında faaliyetlerini sürdürmektedir. Eğitim alanındaki üç ayaklı stratejisi ile Vakıf, temel eğitime erişimin yaygınlaştırılması amacıyla okullar, kız okullulaşma oranının düşük olduğu bölgelerde ortaöğretim kız öğrenci yurtları yaptırmıştır. Ayrıca sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı koşullardan gelmiş başarılı üniversite öğrencilerine burs

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

desteği sağlamaktadır. Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Türkiye'nin 30 ilinde 25 okul ve 27 yurt inşa etmiş, 4 okul binasını depreme karşı güçlendirmiştir. Her yıl 30,000 öğrenci, bu tesisler yoluyla eğitim olanağına erişebilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nın Bilgisayar Destekli Eğitim Kampanyasının bir parçası olarak Doğu Anadolu'daki okullara 4.003 bilgisayar hediye etmiş, Kocaeli, Gaziantep ve Rize'de 3 rehabilitasyon merkezi inşası gerçekleştirmiştir. Ayrıca Vakıf,

Kültürel mirasın korunması konusundaki çabalarının bir parçası olarak Galata Mevlevihanesi restore edilmiş, İstanbul'daki Ayasofya Müzesi için idari binalar inşa edilmiştir. 1990'dan beri maddi destek ihtiyacı olan öğrencilere yaklaşık 12,000 burs sağlanmıştır. Özyeğin ailesinin bugüne kadar yaptığı bağış yatırımları 100 milyon doların üzerinde olup, Özyeğin Üniversitesi'nin kurulması için ayrıca 70 milyon dolarlık başlangıç yatırımı yapılmıştır.

HÜSNÜ ÖZYEĞİN KİMDİR? 1945'de İzmir'de doğan Hüsnü M. Özyeğin, 1963'de Robert Akademiden mezun oldu. Oregon State University'den 1967'de İnşaat Mühendisliği ve 1969'da Harvard Business School'dan Master diplomasını aldı. 1974-1977 tarihleri arasında Pamukbank T.A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, 1977-1984'de Pamukbank T.A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi, 1984-1987 tarihleri arasında Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Murahhas Üye ve Genel Müdürlük görevini yaptı. Ekim 1987'de Finansbank A.Ş.'yi kurdu. 1987-2010 tarihlerinde itibaren Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı görevini yürütmüştür. Hüsnü Özyeğin aynı zamanda Fiba Holding A.Ş., Fibabanka A.Ş, Credit Europe Bank (İsviçre) Yönetim Kurulu Başkanı ve Credit Europe Bank (Hollanda), Credit Europe Bank (Rusya) Yönetim Kurulu Üyesidir. Fiba Holding nansal hizmetler, turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektörlerinde faaliyet göstermektedir. Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve Harvard Business School Dekan Danışma Kurulu Üyesidir.

Hüsnü M. Özyeğin, 2007 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü'ne layık görülmüştür. Vakıf, bağış yatırımı olarak inşa edip Milli Eğitim Bakanlığı'na devrettiği ortaöğrenim kız öğrenci yurtlarında kalan genç kızların yaşamın her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için güçlenmeleri ve bulundukları yerelde toplumdaki değişimin aktif özneleri olmalarını hedefleyerek; 2009 ve 2010 yıllarında, bu yurtlarda barınan öğrencilere yönelik yaşam

becerileri eğitim modülleri geliştirmiş ve 2011-2012 akademik yılında bu uygulamalar ile 2.500 kız öğrenciye ulaşmıştır. Özyeğin Vakfı Kırsal Kalkınma Programı, 2009 yılında Bitlis-Tatvan ilçesi Kavar havzasında, 2011 yılında Kilis ili Ravanda Havzası'nda hayata geçirilmiştir. Kırsal Kalkınma Programının vizyonu sosyal eşitsizlikleri ortadan kaldırmayı hedefleyen ve insanın insanca koşullarda refahını artırmayı amaçlayan bir dönüşüm süreci

olarak kırsal kalkınmayı ele alarak, Türkiye'de ve Dünya'da bu konunun gelişimine katkıda bulunmak, kırsal yoksulların sesi olabilmektir. Program, kırsal kalkınma alanında sahada kırsal toplulukları güçlendirmeyi ön plana alan modeller ve kırsal kalkınmaya ilişkin politika önerileri geliştirmeyi, tüm bu süreci akademik çalışmalar ve işbirlikleri ile desteklemeyi hedeflemektedir.


ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

BENİM GÜZEL ANNECİĞİM Beni dokuz ay karnında taşıdın, Bütün sıkıntılarıma katlandın, Her şeyini bana adadın, Benim güzel anneciğim. Her hatamda yanımda oldun, Kalbini benim sevgimle doldurdun, Biliyorum belki çok yoruldun, Benim güzel anneciğim. Sen benim baş tacımsın, Her zaman yanımdasın, Beni kötülüklerden sakınırsın, Benim güzel anneciğim. Elimden tuttun yürüdüm, Şimdi artık büyüdüm. Sen benim nur tanemsin, Benim güzel anneciğim. Berat Murat Avcu 4/B

ANNEM Sevgiyle büyüten, Sıcacık kucağında okşayan, Kötülüklerden kaçınmayı, İyiliğe sarılmayı öğütleyen. Rüzgarın esişinden, Güneşin sıcağından sakınan, Gün boyu yanımda olan, Sensin annem. Korkunca cesaret veren, Ağlayınca güldüren, Üzülünce sevindiren, Yine sensin annem. Hastalanınca başımda bekleyen, En güzel günlerimde yanımda olan, Sen,sen, sensin benim güzel annem. Merve Şimşek 4-G

10


11

BİR BABADAN OĞLUNUN ÖĞRETMENİNE MEKTUP Öğret ona ki... "Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını... Fakat şunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır." "Her düşmana karşılık bir de dost olduğunu da öğret ona! Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların, bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret... Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona!.. Ve hem de kazanmaktan neşe duymayı, kıskançlıktan uzaklara yönelt onu..." "Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona... Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını..." "Eğer yapabilirsen, ona, kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona, sessiz zamanlar da tanı! Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin edebî gizemini düşünebileceğini... Okulda hata yapmanın, hîle yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona... Ona, kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahî..." "Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona... Herkes birbirine takılmış bir

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

yöne giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma! Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat, tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret." "Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona... Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin, sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara, dudak bükmesini öğret ona. Ve aşırı ilgiye dikkat etmesini…" "Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret... Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona... Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret. Ona nazik davran, fakat onu kucaklama!.. Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak, sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırak, cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlara karşı da derin bir inanç taşıyacaktır..." "Bu büyük bir taleptir. Ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım... O, ne kadar iyi, küçük bir insan. Oğlum..."

Abraham LINCOLN A.B.D. 16. Başkanı

Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek yatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna yat etiketi koymamasını öğret...


ADIM

12

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ANNEM Yusuf TAHİR / 3-A

Sezen S. Erkol Seni çok seviyorum… Seni ne zaman görsem, içimde güller açar. Hep ne düşündüm biliyor musun? Sen gülsün, sen menekşesin, sen lalesin. Anneciğim, seni anlatmak kelimelere sığmaz. Sen benim canımdan kıymetlisin sen benim her şeyimsin, çok kıymetlisin. Sen bana hem annelik, hem babalık, hem arkadaşlık hem de kardeşlik yaptın… Anlatmakla bitmez. Senin hakkını nasıl öderim. Sen kaç yaşına gelirsen gel hep benim güzel annem, şirin annem kalacaksın. Ben çok küçükken sen benim bezlerimi değiştirdin, beni emzirdin. Ben bu kağıda yazsam

yazsam bitmez. Canım annem , canım canım annem… Sen harika, sen güzel, sen benim annem, herşeyimsin. Ben seni çoooooooooooooooook seviyorum; hem de tahmin bile edemeyeceğin kadar çooooooooookkkk… sen çok iyi birisin. Sen benim canım meleğimsin. Sen benim baş tacımsın, canım ciğerimsin, prensesimsin. Sen benim cennet meleğimsin… Sen benim canımdan önemlisin. Sen benim güzelimsin. İyi ki benim annemsin.Yeşil gözlerinden öpüyorum seni..

Ben seni çoooooooooooooook seviyorum; hem de tahmin bile edemeyeceğin kadar çooooooooookkkk…


13

CUMHURİYET BAYRAMI Ay yıldızlı bayrağım, Semaları donatmış. Bugün bayram var diye Şafak erkenden atmış. Akın akın insanlar, Meydanlara koşuyor. Bugün bayram var diye, Bütün millet coşuyor. Yüksek taklar süslemiş, Caddeleri yolları. Bugün gözler ilerde, Bugün başlar yukarı. Bu güzel Cumhuriyet, Devletimizin temeli, El üstünde yaşatmak, Hepimizin emeli. Merve YILMAZ 3/G

EN GÜZEL GÜNÜMÜZ En güzel günümüzdür Demokrasi ürünüdür Atatürk'ün eseridir Yirmi Dokuz Ekim'ler Vatandaşın hür sesi Vatanımın nefesi Kucaklıyor herkesi Yirmi Dokuz Ekim'ler Cumhuriyet kuruldu Türk'ün sesi duyuldu Törenlerle kutlandı Yirmi Dokuz Ekim'ler Emin Yusuf Sipahi 4/A

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ADIM



15

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ADIM

BOZKIRIN TEZENESİ BİR “GARİP” NEŞET ERTAŞ Bülent GÜZEL / Müdür Yardımcısı

Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' ünvanını; "O dönem Süleyman Demirel Cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek tekli kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir.


ADIM

1938 yılında Kırşehir İli Çiçekdağ ilçesinde doğar İç Anadolu Bölgesi Bozlak müziğinin ustası Neşet Ertaş. Bundan asırlar önce Horasandan 400 çadırla Anadolu'ya göçeden Abdal (göçebe) topluluğundan olan Neşet Ertaş'ın çileli hayatı Kırşehir bozkırlarında başlar. Benim ruh arkadaşım, ustam, öğretmenim diye bahsettiği Babası Muharrem Ertaş ile birlikte 6 yaşından itibaren köy köy eşek sırtında gezerek düğüNlerde saz ve keman çalar. Dizimde sızıydı anamın derdi Tokacı saz yaptı elime verdi Yeni bitirdiydim üçünen dördü Baban gibi sazcı oldun dediler. Dizeleri ile 74 yıllık hayatında saz ve müzik ile tanışmasını tasvir eder. İlk bestesini o dönem adet olduğu üzere köy odalarını gezerek saz çaldığı bir köy düğününde gördüğü hasta bir genç ve başında ağlayan annesinden etkilenerek yapar;

16

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

Anam ağlar başucumda oturur Derdim elli iken yüze yetirir Bu dert beni yiye yiye bitirir El çek el çek benim yaramdan… Bundan sonra yapacağım bestelerin sonuna ne yazayım? Diye sorar babası Muharrem Ertaş'a; “Bize garipler derler oğlum, garip yaz” cevabını alır ve bestelerinde “Garip “ mahlasını kullanır. 1950 yılında bozkırdan ayrılır Usta.1957 yılında ilk plağını çıkarır,1960 yılından itibaren ise TRT Ankara Radyosunda türkü söylemeye başlar. Bir ev kiraladım münasip yerde Kaldı gam gardaş hep Kırşehir'de Bu aşk hançerinin vurduğu yerde Çaresini bulamazsan ölüm dediler… Dizeleriyle sılasına ve unutamadığı aşkına özlemini anlatır. 1960 yılında Leyla Ertaş ile evlenir ve üç çocukları olur. Bu evlilik on yıl sürer. Çok sevdiği Leyla'sından ayrılmak çok zor gelir ustaya ve şu unutulmaz besteleri bu dönemde yazar;

Bir ev kiraladım münasip yerde Kaldı gam gardaş hep Kırşehir'de Bu aşk hançerinin vurduğu yerde Çaresini bulamazsan ölüm dediler…


17

Kendim ettim kendim buldum, Hata benim günah benim suç benim, Evvelim sen oldun ahirim sensin, Yazımı kışa çevirdin. 1980 Yılında sahnede rahatsızlanır ve çok sevdiği sazını çalamaz hale gelir.Almanya'da işçi olan ağabeyinin çağrısı ile tedavi için Almanya'ya gider tedavi olur fakat bu süre yaklaşık otuz yıl sürer. Gurbetteyken çok sevdiği ustası Muharrem Ertaş' kaybeder, Ay dost deyince yeri göğü inleten Muharrem ustaydı bunu dinleten Gönül kırmadı bilerek yada bilmeden İnsan velisini neyledin dünya… “ Gurbette mutlu olanı hiç

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

görmedim” sözleriyle anlattığı sıla özlemine 2010 yılında coşkulu bir dönüşle son verir, korsan olarak piyasada olan besteleri albüm haline getirilir ve ücretsiz yurt konserleri vermeye başlar. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in teklif ettiği Devlet Sanatçılığı Unvanını “hepimiz bu devletin sanatçısıyız bu unvanı almak bana ayrımcılık olur diyerek reddeden, Yaşar Kemal tarafından “Bozkırın Tezenesi” olarak nitelendirilen, Kültür Bakanlığı tarafından babası ile heykeli tasvir edilirken hayvanın üzerinde tasvir edilmemesini ,bir canlının başka bir canlı üzerinde olmasına gönlüm razı değil diyerek

hayvanın yanında olarak yapılmasını sağlayan, Konserlerinde kendisini izleyenlere; “Türkülerimi sizin için söylerim Son nefesime kadar sizinleyim Ayaklarınızın çorabıyım Gönüllerinizin öz bacısıyım Dertlerinizin ortakçısıyım” diyen Kırşehir'imizin ve Anadolu'nun değeri Bozkırın Tezenesi Büyük usta Neşet Ertaş 25 Eylül 2012'de Hak'kın rahmetine kavuşmuştur. İlimizde adını taşıyan Neşet Ertaş Güzel Sanatlar ve Spor Lisesi , Neşet Ertaş anısını Yaşatan Kültür Evi ve yapımı devam eden Neşet Ertaş Kültür Merkezi bulunmaktadır.

Kültür Bakanlığı tarafından babası ile heykeli tasvir edilirken hayvanın üzerinde tasvir edilmemesini ,bir canlının başka bir canlı üzerinde olmasına gönlüm razı değil diyerek hayvanın yanında olarak yapılmasını sağlayandır.

Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın Bende hiç gülmedim yalan dünyada Sen beni gönlünce mutlumu sandın Ömrümü boş yere çalan dünyada

Bilirim sevdiğim kusurun yoğdu Sana karşı benim hayalim çoğdu Felek bulut oldu üstüme yağdı Yaşları gözüme dolan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada

Sen ağladın canım ben ise yandım Dünyayı gönlümce olacak sandım Boş yere aldandım boş yere kandım Rengi gönlümde solan dünyada

Ne yemek ne içmek ne tadım kaldı Garip bülbül gibi feryadım kaldı Alamadım eyvah muradım kaldı Ben gidip ellere kalan dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada

Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada


ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

18

ETKİNLİKLERİMİZDEN KARELER

18 Mart Çanakkale Zaferi

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Etkinlikleri

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri

Anneler Günü Etkinlikleri


19

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ADIM

ETKİNLİKLERİMİZDEN KARELER

Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri

Polis Haftası Etkinlikleri

Tiyatro Gezisi Etkinlikleri

Futbol Turnuvası


ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

TELEVİZYON VE BİLGİSAYAR OYUNLARININ ÇOCUKLARA ETKİLERİ

REHBERLİK SERVİSİ

Sevgili anneler – babalar, televizyon ve bilgisayarın çocuklarımız üzerinde birçok etkisi bulunmaktadır. Bu etkiler olumlu olduğundan daha fazla olumsuz yönde de kendini göstermektedir. Çağımızın belki de en hızlı yayılan ve en çok insanı etkileyen bağımlılığı televizyon ve bilgisayar bağımlılığıdır. Televizyon bilgisayar oyunları ve internet kontrolsüz ve sınırlama olmaksızın çocuklar tarafından kullanıldığında onları fiziksel sosyal duygusal ve kişilik gelişimi yönlerinden olumsuz etkilemektedir. Anne babaların çocukların televizyon ve ya bilgisayar başında iken ne ile etkileşim içinde olduklarına dikkat etmeleri gerekmektedir.Çocukların izlediği televizyon programlarının ya da bilgisayar oyunlarının öncelikle yaşına uygun olması gerekmektedir. İnternet üzerinden kolayca ulaşılabilen videolarında içeriklerine dikkat edilmeli yaşına ve gelişimine uygun olmayan görüntülerden çocuklar korunmalıdır. Çocuklarımızın oynadıkları bilgisayar oyunlarının içeriğine anne-babaların dikkat etmesi de çok önemli bir husustur. Şiddet içerikli oyunlar çocukların sosyal duygusal ve kişilik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Şiddet davranışı görerek ve ya

yaşayarak öğrenilen bir davranıştır. Çocuklar şiddet içerikli oyunlardan kolayca etkilenmekte ve bu davranışları normalmiş gibi çevresine uygulayabilmektedir. Televizyon izlerken ve ya bilgisayar oyunları başında geçirilen aşırı zamanın çocukların bilişsel gelişimine de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle gelişme çağındaki çocukların problem çözme, algılama,hafıza ve dil gelişimi gibi süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Aşırı televizyon izleyen ve ya bilgisayar oyunu oynayan çocuklarda sosyal ilişkilerde ve iletişim kurmada bir takım zorluklar görülmektedir. Bu tür iletişim ve uyum eksiklikleri çevresi ile çocuk arasında çatışmalara yol açabileceği için çocugun kendini mutsuz ve değersiz hissetmesine yol açabilir. Bu hisleri yaşayan çocuk çevresine karşı daha hırçın tavırlar içinde olacaktır. Çocuklarımız üzerinde televizyon ve bilgisayar oyunlarının olumsuz etkisini nasıl en aza indirebiliriz ? Öncelikle dikkat edilmesi gereken husus çocuğumuzun izlediği televizyon programının ve ya oynadığı bilgisayar oyununun yaşına ve gelişimine uygun olmasıdır. Çocuğun izlediği programlar incelenmeli mümkünse beraber izleyerek

20

çocuğum soracağı sorulara yanıtlar verilmelidir. Çocukların televizyon ve ya bilgisayar başında geçirdiği sürelere mutlaka sınırlama getirilmelidir. Bu sınırlamaya çocuğun uyması sağlanmalı ve çocuklara boş zamanlarını daha iyi değerlendirecekleri faaliyetler sunulmalıdır. Televizyon izleme ve ya bilgisayar oyunları bir ödül aracı olarak kullanılmamalıdır.Ödül olarak kullanıldığı durumlarda çocukların arzularının daha çok artmasına neden olmaktadır. Çocukların odalarında televizyon ve bilgisayar bulundurmak hem izleme ve oynama süresi açısından hem de içeriklerin uygunluğunu takip etme açısından yanlış bir karar olacaktır. İlkokul çağındaki bir çocuğun televizyon ve bilgisayar başında geçireceği süre günlük 2 saati aşmamalıdır. Çocukların bu kural ve kısıtlamalara daha iyi uyum sağlamaları için anne ve babalarında televizyon ve bilgisayar başında geçirdikleri sürelere dikkat etmesi ve örnek olmaları uygun olacaktır.Anne ve babaların çocuklarını televizyon ve ya bilgisayarla avutmak yerine onlarla daha nitelikli zaman geçirmeleri bu konuda en faydalı koruna tedbiri olacaktır. Çağımızın en önemli kitle iletişim araçları olan televizyon bilgisayar internet ve akıllı telefonları yok saymak ya da tamamen yasaklayarak zararlarından korunmaya çalışmak mümkün değildir. Çocuklarımızı bu kitle iletişim araçlarından korunanın yolu onlara bu araçları doğru şekilde ve aşırıya kaçmadan yeterince kullanmayı öğretmekten geçmektedir.


21

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

EFENDİM KUTLU DOĞUM HAFTASI “PEYGAMBER EFENDİMİZ” KONULU ŞİİR OKUMA YARIŞMASI İL 3.SÜ

Şevval Nur ÖNAL 4/D

Sana nasıl hitap edilir bilmiyorum. Rabbim sana “Habibim” diye hitap etmiş, “En Sevgilim” demiş. “Sen olmasaydın kainatı yaratmazdım” demiş. Ben nasıl hitap edeyim EFENDİM? Hz. Yusuf'u kıskandıran güzelliğinden mi, sabır kahramanı Hz. Eyyub'u imrendiren sabır ve tevekkülünden mi bahsedeyim? Sesinin tonu bülbülleri aşka getirir,gül yüzündeki tebessüm tüm yürekleri ısıtırmış. Bizim kalplerimiz asırlardır kaskatı kesildi EFENDİM. Yüzüne, gülüşüne hasret kalplerimiz… Son günlerde kutlu doğumun münasebetiyle türlü türlü etkinlikler hazırlanıyor. Senin dünyayı şereflendirdiğin gün hürmetine. Bu sebepten daha çok bağlandım sana. Nurlu hayatını okuyorum,satır satır seni yaşıyorum. Kızın Hz. Fatma'yı kıskanıyorum. Ebu Bekir olsaydım diyorum. Her an yanında dost ve yoldaş. Mübarek başını dizime koysaydın da mağaradaki yılan bin defa soksaydı ayağımı. Taif'te taşlanışını okuyorum;mübarek yüzüne atılan taşlar sanki kalbimi deliyor,beni gözyaşlarına boğuyor. Bedir savaşını okuyorum. Kahraman sahabe efendilerimizle birlikte savaşan üç bin melek senin gözüne bakıyor,ne

emredeceksin diye.Hz Musab bin Umeyr'i kıskanıyorum,sana çok benziyor diye. Mekke'nin fethiyle gelen mutluluğu görüyor gibiyim EFENDİM. Vatanına kavuşman, Kabe'yi putlardan temizlemen, veda haccın.veda hutben ve… Kısacası “Sen”i yaşıyorum bu günlerde EFENDİM,dolu dolu… Bir de şiir yarışmamız var . “Sen”i anlatan şiirleri “Sen”in için okuyacağız. Bir taraftan da ona hazırlanıyor, bir sürü şiir okuyorum konusu “Sen” olan. Ayrıca “Sen”in mübarek kelamını ezberliyoruz,hadis-i şeriflerimizi sınıfta sunuyoruz. Kısacası EFENDİM bu günlerde “Sen”i yaşıyoruz ana “Sen”siz. O kadar isterdim ki asr-ı saadette yaşayıp çocuk olmayı. Kim bilir başını okşadığın çocuklardan birisi ben olacaktım. Mübarek ellerini saçlarımda hissedecektim. O gül yüzüne doya doya bakacaktım o zaman. Tam bunları düşünüp hüzünlenirken EFENDİM, annemden bu sabah öğrendiğim bir hadis-i şerifin beni teselli için imdadıma yetişti.”Cennet-ül Âlâ'da Kevser Havuzu'nun başında ümmetine altın tas ile su veriyorsun”.O sırada Sana doğru yaklaşan bir gurup görüyorsun ve elindeki tası bırakıyorsun. Yanındaki

sahabe efendilerimiz neden tası bıraktığınızı sorduklarında “-O içeri giren kardeşlerim ahir zaman ümmetimin gençleridir.Onlarla arama tas koymam ve sularını bizzat elimle içiririm” buyurmuşsun EFENDİM. Senin elinden, mucize dolu parmaklarından su içmek nasıl bir şeydir aklım almadı. Anneme sordum ve aldığım cevap beni kendime getirdi EFENDİM. Asr-ı saadette gelenler seni görerek inandılar. Ama bizler seni görmeden inanıyor ve seviyoruz. İşte bu sebeple “Kardeşlerim” diye hitap etmişsin bizlere. Sana kardeş olmak, bu hitaba mazhar olabilmek… Elbette bu zor asırda “Sen”in sünneti saniyyene tam uymakla olabilir EFENDİM. Artık üzülmüyorum “Sen”i görmüyorum diye. Eskisi kadar kıskanmıyorum ashabını. Çünkü biliyorum ki EFENDİM; sabrını ,şefkatini,doğruluğunu ,cömertliğini samimiyetini… Kısacası sünnetini hayatıma nakşedersem, cennette doya doya seyrederim seni. Kim bilir belki konuşursun benimle, belki Havz-ı Kevser'den su içirirsin mübarek ellerinle… Milyon kere Sâlat,milyon kere selam senin üzerinde olsun EFENDİM.


ADIM

BİR ÇOCUK Bir çocuk var ağlamaklı Toprak damlar ,taş duvarlar üstünde. Eli yüzü kir içinde Saçı başı dağınık Üstü başı pejmürde. Elleri üşümüş sabahın ayazında. Yalnız kalmış şu vakit Memleketin kışında. Ağlıyor çaresizce Bakınıyor dört yana. Ne annesi ne babası ne kardeşi. Duymuyorlar sesini. O kadar masum O kadar da güzel ki. Baktığım pencereden duyuverse sesimi, Öğrencilerim gibi tutmaz mı ellerimi. Üşümesin, Üzülmesin, Ağlamasın çocuklar. Karşılık beklemez sevgi dolu gözleri Bir tebessüm bir gülücük En büyük ödülleri. Nerde olursa olsun bütün çocuklar aynı Kirlenmiş şu dünyada Temiz kalan sadece Minicik kalpleriyle ,gözlerinin beyazı. Önder DURSUN Sınıf Öğretmeni

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

22


23

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ANNE SEVGİSİ Mutluluk çiçeğimsin Beni dünyaya getirensin Özenle besleyip büyütensin Benim canım anneciğim Sevgilerin en güzeli sende Şefkat merhamet sende Kokuların en güzeli sende Benim canım anneciğim Geceleri uykusunu bölen Gündüzleri yorulmadan çalışan Sağlığım için uğraşan Benim canım anneciğim Senin yerini kimse dolduramaz Annem sana hiç doyulmaz Senin hakkın ömür boyu ödenmez Benim canım anneciğim Annem başımın tacısın Derdimin ilacısın Küçük kalbimin mutluluğusun Benim canım anneciğim Ayşegül Haze YILDIRIM 4-H

ATAM Bundan yıllar öncesi Kesilmezdi mermilerin sesi Ensemizde düşmanın nefesi Söz sahibiydi altından kesesi Atam geldi ardından Çıktı düşman yurdundan Ağıtlar kesildi dilden Vatan güldü gönülden Atam dedi bir şey var Bu yönetim şeklinde Cumhuriyet yatarmış Atamın güzel gönlünde Aslı OLGUN 4-C

ADIM


ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

MUTLAKA OKU

Oku…Kur'an-ı Kerim'in ilk emridir.Bizler de okuduk ve hala da okuyoruz.Bundan sonra da okuyarak ülkemize, milletimize ve insanlığa hizmet etmeye devam edeceğiz.Ülkemizi ve milletimizi hak ettiği medeniyetler seviyesine taşımaya çalışacağız.Bununla birlikte cehalet zincirini kırıp okuma ve yazma oranını yükseltmeye devam edeceğiz… Fakat !... Okuma sadece kitap, dergi ve gazete okumaktan mı ibarettir ? Diplomamızı elimize alırsak işlem tamam mıdır? Vazifemiz bitmiş midir? “ Oku…! ” emri içerisinde çok derin, ince ve geniş mana yüklüdür.Kendini okumak, oku emri bulunan Kur'an-ı Kerim'i okuyup manasını öğrenmek, “Beşikten mezara kadar ilim tahsil edin.” diyen , Kainat'ın yaratılmasına ebep olan Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Selem) efendimizi okuyup tanımak, hatta Kainat kitabını ve onun içindeki Esma-i Hüsna'nın tecellileri olan ilahi sanatları okumak, incelemek, takdir edip methü sena etmek okuma ilminin şubeleridir diye düşünüyorum.

Kainat kitabı nasıl okunur? Kainat dediğimiz şu alem yeryüzü ve gökyüzü sahifesiyle okunmaya değer büyük bir kitaptır.Üzerinde katibini anlatan, gösteren ve öğreten sayısız ayetler vardır. İnsan, mükerrem bir varlıktır.En güzel bir şekilde yaratılmıştır.Çok yüksek donanımlarla yüklüdür.Yani insan , Kainat kitabını okumak, tefekkür etmek ve yüce yaratıcıyı bulup tanımak için yaratılmıştır. İnsan önce kendisini tanımalıdır. 'Ben kimim,nereden geldim,nereye gidiyorum?' sorularının muhatabı olduğunu bilmelidir.İnsan, Kainat kitabının küçültülmüş bir misali olduğunu , kendini okumazsa nereden bilecektir.Bunları öğrenebilmesi için büyük bir öğretmene ihtiyaç vardır.İşte o büyük muallim, iki cihan serveri Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Selem)'dir.Onu da okumak gerekir.Muhammed (Aleyhissalatü vesselam) , bu büyük kitabın, büyük ayetidir.Peygamberlik ve nübüvvet zincirinin son halkasıdır.En son mührüdür.O , bize Kainat içinde bulunan bütün varlıklarıyla Allah'ın

24

Mehmet DEMİR / Sınıf Öğretmeni varlığını,birliğini,sahip olduğu sonsuz sıfat ve isimlerini gösterir ve isbat eder.Kainattaki bütün varlıklar içinde en fazla, en geniş kapsamlı,en açık bir şekilde gösteren ve isbatlayan en büyük ayet , Hz. Muhammed (Aleyhissalatü vesselam)'dır. Kitab-ı Kebir dediğimiz şu alemler taklidi mümkün olmayan sanat eserleri ile doludur.Aynısını yapmak mümkün olmayan sanat eserleri ile bezenmiş ve süslenmiştir.Bunların hepsi de mucizedir. Birbirine benzemezler ve itina ile yaratılmışlardır. Meyveler, sebzeler, hayvanlar, bitkiler ,insanlar hep tek olarak yaratılmışlardır. Yaratılmaya da devam edilmektedir.Yaratılan varlıklara bakarken ne güzeldir yerine , “ Ne kadar güzel yaratılmışlardır.” demek gerekir.İşte doğru okumak budur. Sema alemine bakıyoruz.Okumaya çalışıyoruz.Sayısını bilemediğimiz galaksilerle ,yıldızlarla,gezegenlerle, güneşlerle süslendiğini görüyoruz.Uçsuz bucaksız alemlerin olduğunu uzay ilimlerinden öğreniyoruz.Hayranlığımızı gizleyemiyoruz.Bunlar nasıl oldu, kendi kendine mi oldu,sebepler mi yaptı,doğa tabiat mı yaptı? Bu söylediklerimiz, cansız, şuursuz, akılsız varlıklardır. “Nasıl böyle bir düzeni kurabilirler?” diye düşünüyoruz. Lakin bunların bir sahibinin olduğu kanaatine varıyoruz. “Allah'ım bu alemlerin sahibi sensin.” diyoruz. Bu koca küreleri sapan taşı gibi çeviren,döndüren,hiçbir kazaya sebebiyet vermeden idare eden sensin diyoruz.Rabbimize karşı,sema alemini okumamızı bir nebze olsun yerine getirmiş oluyoruz inşallah… Asıl tahsilimizi yeryüzünde gerçekleştirmemiz gerekecektir.Yeryüzünü büyük bir kitap olarak düşünürsek dağlar,denizler büyük birer sahifedir.Denizin içindeki balıklar, birer kelime ve birer cümledir.Karalardaki ağaçlar,bitkiler,hayvanlar,canlı ve


25

ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

cansız bütün varlıklar,birer hece,kelime ve cümle niteliğindedirler.Dört yüz bin çeşit bitki ve hayvan alemi tazelenmekte ve bir çoğu da yeniden yaratılmaktadırlar.Bu varlıkların adetlerini, sayılarını hesaplamak mutlakiyet sırrından dolayı mümkün değildir.Rabbimizin ilim,irade ve kudret sıfatlarının tecellileri olan, güzel isimlerinin gölgelerinin gölgeleri olan bu sanat eserlerinin sayısını bilmemiz asla mümkün değildir.Karıncanın beş bin çeşidi vardır ; sayısını bilebilir miyiz? Bitki ve hayvanların üç yüz bin çeşidi vardır ; sayılarını bilip okuyabilir miyiz? İşte bu nedenle acizliğimizi hissediyoruz. Yukarıda demiştik,taklidi mümkün

olmayan sanat eserlerinden bahsetmiştik. Sebzeleri,meyveleri,bitkileri,hayvanları, tahılları hatta cansız varlıkların aynılarını biz insanlar yapabilir miyiz diye düşünsek , sonuç olarak kocaman bir 'hayır'dan başka ağzımızdan bir kelime çıkmayacaktır.Ama karpuzu ot niteliğinde bir bitki yapıyor,elmayı odun gibi bir ağaç yapıyor,domatesi ot yapıyor,kirazı ağaç yapıyor,yağmuru bulut yapıyor,görünüm bunu arzediyor.Tahılları toprak yapıyor,bu örnekleri sayısız olarak çoğaltabiliriz.Yani karpuzun otu,elmanın ağacı,buğdayın toprağı insanlardan daha mı akıllıdır? Hayır asla…Bunlar akılsız,şuursuz hatta bazıları da cansız maddelerdir.Öyle ise

olayları nasıl okumamız gerekir? Bu harika işleri nasıl değerlendirmemiz gerekir? Doğru ve akıllı olmak gerekir.Bu işlerin arkasındaki gizli eli görmemiz gerekir.Bu olayların arkasındaki mucizekarı görmemiz ve okumamız gerekir.Esma-i Hüsna'nın sahibi olan büyük sanatkarı ve büyük ustayı görmemiz ve hissetmemiz gerekir.İşte Kainat kitabını okumak ve Allah'a iman etmek budur.Yoksa iman ilmi bakkaldan ekmek alır gibi alınmaz. Çünkü ortada bir eser var, bir sanat var,bir çok tazelenen ve yenilenen şuunat dediğimiz olaylar var.Bu, bizi sebeplerin sahibine götürür.Bu, bizi ustasına götürür.Eserden ustaya

Ama karpuzu ot niteliğinde bir bitki yapıyor,elmayı odun gibi bir ağaç yapıyor,domatesi ot yapıyor,kirazı ağaç yapıyor,yağmuru bulut yapıyor,görünüm bunu arzediyor.Tahılları toprak yapıyor,bu örnekleri sayısız olarak çoğaltabiliriz.Yani karpuzun otu,elmanın ağacı,buğdayın toprağı insanlardan daha mı akıllıdır?

gitmek, bir kuraldır. Bugün insanlık, fen ve teknoloji çağını yaşıyor.Uçak yapıyor,bilgisayar yapıyor.Bir çok teknik özellikli makineler,aletler yapıyor ve hakeza…Ama bir armudu yapamıyor,bir çileği yapamıyor,canlı bir hayvanı yapıp yürütemiyor.Hatta bir yaprağı yapmaktan acizdir. (Bir ilan yapsak: “Cacabey Camii'ni yapana yüz trilyon, yaprağı da yapana yüz trilyon!” desek, hangisine ustalar yapalım diye talip olur.Elbette yüzlercesi cami yapmaya gelir ama çınar ağacının, ceviz ağacının yaprağını yapmaya kimse gelemez.Çünkü yeryüzünde her yaprak mucizedir,taklidi mümkün

değildir.) Gelin Allah ilmini doğru okuyalım.Allah'a yönelip sanatını takdir edelim.Onu noksan sıfatlardan tenzih edelim.Yumurtayı tavuktan bilmeyelim, sütü inekten bilmeyelim,yağmuru buluttan bilmeyelim,meyveleri ağaçtan bilmeyelim.Bunların birer vasıta olduğunu,bunlar aracılığıyla gönderildiğini,yüce Allah , merhametinden, rahmet hazinesinden gönderdiğini okuyalım. “ Ve in min şey'in illa yüsebbihu bi hamdihi” ayetinin “Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp,Onu tesbih etmesin.”

Manası gereği mahlukatın başı boş olduğunu sanmayalım.Bütün mahlukat Onu tanır ve Ona ibadet ederler.Biz insanlar da böcekten,bitkiden,kuştan ağaçtan vb.canlı cansız tüm varlıklardan geri durmayarak Rabbimizi tanımaya çalışmalıyız.Onun isimlerinin gölgeleri olan sanatlarını takdir edip birbirimize övmeliyiz.Bütün işleri Allah'a verip, sorumluluktan kurtulmalıyız. “Çiçekler ne güzeldir!” yerine “Ne güzel yaratılmış!” demeliyiz. “Yağmur yağıyor.” yerine, “Yağmur yağdırılıyor.” demeliyiz. İlaçlar değil, “Allah şifa verdi.” diyerek olayları,cümleleri doğru yönden okuyarak insaniyet makamında yükselmeliyiz vesselam.


ADIM

26

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

CACABEY MEDRESESİ Mustafa YAPAN / 2-E

Levent YAPAN / Müdür Yardımcısı Selçuklu döneminde Kılıçaslanoğlu Keyhüsrev zamanında Kırşehir Beyi Cacaoğlu Emir Nurettin tarafından 1272 yılında bir gözlem evi medrese olarak yaptırılmıştır. Daha sonra camiye çevrilmiştir. Birkaç kez onarılmış olup minaresindeki mavi çiniler nedeniyle halk arasında “Cıncıklı camii ” adı ile tanınmaktadır. Cacabey Camii, medrese olarak da kullanılmış ve zamanının bir fakültesi olarak görülmüştür. Cacabey Medresesi'nin kenarlarında füze modelleri bulunmaktadır. Ecdadımız, henüz füzeler icad

olmadan füzeleri tasarlamış ve medresenin yan kısımlarına, medresenin yapımında kullanılan taşlardan füze modellerini koymuş.Bu da bize,atalarımızın bilime ne kadar önem verdiğini ve ne kadar ileri görüşlü olduklarını bir kez daha göstermektedir. Cacabey Camii'nin ortasında bir su kuyusu bulunur.Bu kuyu ortadaki saydam kubbenin tam altına denk geliyor.Gözlem evi olarak inşa edilen Cacabey Medresesi'nde ,saydam kubbeden suya yansıyan yıldızları incelemek ve yıldızlar üzerinde araştırmalar yapmak için bu

kubbenin tam altına bir su kuyusu yapılmıştır.Bu tarzda bir rasathane Dünya'nın başka hiçbir yerinde yoktur. Cacabey Medresesi, kesme taştan yapılmış olup kare planlıdır. Kuzeyindeki giriş kapısı işlemelidir. Tuğladan yapılmış çinili ve tek şerefeli minaresi, minarenin ilk önce gözlem yeri olarak kullanıldığını göstermektedir. Mükemmel bir tarihi eser olan Cacabey Camii ve Medresesi'ni ve ondaki füze modellerini yakından incelemek insana gurur ve mutluluk veriyor.


27

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ADIM

Kutup ayıları saatte 40 kilometre hızla koşabilir ve 1,8 metre yükseğe sıçrayabilirler.

İnsan vücudunda bulunan damarların uzunluğu yaklaşık 100 bin kilometredir.

Okyanuslarda bulunan tuz miktarı, tüm kıtaları 150 metre derinlikte kaplayacak kadar fazladır.

Bir pire, kendi büyüklüğünün 150 kat yüksekliğine zıplayabilir. Bu oranı tutturmak için insanın yaklaşık 30 metre zıplaması gereklidir.

Martılar tuzlu su içebilir çünkü vücutlarında tuzu filtre eden bir bezeleri vardır.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?


ADIM

İNGİLİZCE BULMACA

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

28


29

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

NEDEN İNGİLİZCE

İngilizce dünyada 79 devletin (54'ü bağımsız -25 'i özerk olmayan ) ana dilidir ve birçok ülkenin ikinci olarak öğrettiği ilk yabancı dildir. PEKİ NEDEN ? İlgi alanlarınız neler ? Bilim mi? Müzik yada bilgisayar ? Sağlık ? İş? Spor? İnternet , televizyon ve basın –yayın gibi günümüz medyası size ilgi alanlarınız ile ilgili neredeyse sınırsız bir bilgi erişimi sağlar . Ancak bir tek problem var ; bu bilgilerin pek çoğu İngilizce !

İngilizce artık bir iletişim dili. Sizce de öyle değil mi ? Baksanıza dünyadaki bütün insanlar İngilizce' yi kullanarak birbirleriyle konuşma konusunda anlaşmış görünüyor.

Seyahatlerinizi sınırlandırmayın. Bir dil size bütün sınırları açar. Uluslararası konferanslara yada yarışmalara katılmak isterseniz bunların İngilizce düzenlendiğini aklınızdan çıkarmayın.

İngilizce sadece fayda sağlamaz , ayrıca memnuniyet ve özgüven sağlar. Gelişme kaydetmek size kendinizi mutlu hissettirir.

İngilizce öğrenmeye başlayın. Bir gün kariyerinizi ileriye taşımanız gerekirse bu sizden istenen ilk şey olacak

ADIM


ADIM

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

SINIFLARIMIZDAN SEÇKİLER

30


31

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

ADIM

SINIFLARIMIZDAN SEÇKİLER


ADIM

23 nİsan 23 nisan 23 nisan Atamızdan armağan, Bu gün 23 nisan Hep neşe doluyor insan. 23 nisan 23 nisan Herkesin en sevdiği bayram. 23 nisan kutlu olsun Çocukların gönlü olsun 23 nisan 23 nisan Çocukların en sevdiği bayram. Bayramımızı kutluyoruz 23 nisan'ı seviyoruz. 23 nisan 23 nisan En güzel bayram 23 nisan'ı seviyoruz, Ata'mıza teşekkür ediyoruz. Tunahan ASLAN - 4/H

BAYRAMIMIZ 23 nİsan Her yirmi üç nisanda Tekrarlanır bu olay Dünyanın çocukları Yurdumuza koşuyor. Ne mutlu ki bizlere Bayramımız 23 nisan Bayraklarla donatılmış Yurdumuzun her köşesi. Yolumuzda ışıktır bizim En sevinçli bayramımız Hepimizin bayramı Bugün 23 nisan Bugün bizim bayramımız Başkasına vermeyiz Atatürk ten armağan Bugün 23 nisan. Münevver KOÇAK - 4/B

KIRŞEHİR HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN İLKOKULU

32


R


R


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.