Estetik

Page 1

ESTETİK


ESTETİK NEDİR? Güzelin ve güzel sanatların yapısını inceleyen felsefe disiplinidir. Temel kavramı “güzel”dir. Bu nedenle “güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatı “ diye de tanımlanır. Temel soruları: Güzel nedir? Güzelin ölçütü var mıdır? Estetik duygu geliştirilebilir bir duygu mu?


KAPLUMBAĞA TERBİYECİSİ / OSMAN HAMDİ BEY


NARLAR VE AYVALAR / ŞEKER AHMET PAŞA


ÜSKÜDAR / İBRAHİM ÇALLI


Uyku ( Salvador Dali )


( Salvador Dali )Akan zaman



Francisco de Goya


Pierre Auguste Renoir (1841 - 1919 / Fransa)


Temel kavramlar: GÜZEL’in yanında

TRAJİK

YÜCE

ÇOCUKSU

ZARİF

ALIMLI

DRAMATİK

HOŞ

ÇİRKİN

Kavramları nı da ele alır.


Estetikle ilgili sorunlar

ilkçağdan itibaren incelenmekle beraber estetik ancak 18.yy da bağımsız bir alan haline gelmiştir.


BAUMGARTEN(Alman düşünür) 

Aestetika (Estetika)adlı eseri vardır. Estetiği bağımsız bir araştırma alanı haline getirmiştir. Konusu ‘GÜZEL’ ya da ‘GÜZELLİK’tlr. Estetik bir felsefe disiplini olarak yenidir. İlkçağ düşünürlerinden bu yana filozof düşüncelerinde yer almıştır.


Felsefe Açısından Sanat Sanat felsefesi sanatın, sanatsal yaratmaların ve beğenilerin özünü ve anlamını konu alan felsefedir. Sanat felsefesi, sadece insan yapısı eserleri ve sanatta güzeli konu olarak ele alır. Onları etkileyen toplumsal, dini, ahlaki etkenler üzerinde durur. Bu yönüyle sanat felsefesi, estetiğin bir bölümü durumundadır. Çünkü estetik, sanat felsefesinden farklı olarak sanat yanında doğadaki güzeli de kapsamı içerisine alır.


“Sanat nedir?”

Sanat felsefesinin temel soruları

“Sanat eseri nasıl oluşmuştur?”

Sanatçı eserinde duygularını mı yansıtır? Sanatçı çağına tanıklık eden midir?

Doğadaki güzel ile sanattaki güzel aynı mıdır?


1. Taklit(Yansıtma) Kuramı: İlk temsilcisi Platon’dur.

Ona göre bütün duyusal güzellikler, güzellik ideasının yansımasından başka bir şey değildir. Doğadaki nesneler, ideaların taklididir. Doğayı taklit eden sanatçının eseri de “taklidin taklidi” olacaktır. Platon ‘da sanat, bu nedenle olumlu bir etkinlik değildir.


2. Yaratma Kuramı Yaratma kuramının en büyük temsilcisi İtalyan filozofu Benedetto Croce (Benedetto Kroçe)(1866- 1952)’dir. Bu yaklaşıma göre doğada mükemmellik yoktur. Mükemmelliği yaratan sanattır. Eğer sanatçı çalışmalarına kendi kişiliğinin ve yaratıcı gücünün damgasını vurmamışsa, ürettiği üründe bir estetik değer aramak boşunadır.

Sanat eseri doğa ürünlerinden fazla bir şeydir. Sanatçı doğadan aldığı izlenimleri ayıklar, birleştirir ve bir anlatıma dönüştürür. Bu anlatımın sanat ürünü olması için özgün ve tek olması gerekir.


Croce’ ye göre sanatçı, Yaratma işine doğaya, hayata, insana ve topluma ait izlenimlerle başlar. Croce’ ye göre, sanat eseri, manevi bir yaratmadır; yani bağımsız bir bireyselliktir. Fakat onu insanlığın dehası yarattığı için sanat aynı zamanda evrenseldir.


3.Oyun Kuramı En önemli temsilcisi Schiller’ dir.

Ona göre sanatla oyun arasında ileri ölçüde bir benzerlik vardır. Çünkü her ikisinde de realiteden uzaklaşılır. Her ikisi de düşe ve kurguya dayanır. Her ikisinde de fayda amacı güdülmez. Sanat da oyun da bireyi stresten kurtarır.

Ona göre insan, “Oynadığı sürece tam insandır.”


Estetiğin Temel Kavramları a.Güzellik Problemi: Felsefede ilk kez Platon, “güzel nedir?” sorusuna “Güzellik bir ideadır”, yanıtını verir. Platon, güzelin mutlak ve değişmez olduğunu, doğada gördüğümüz güzelliklerin güzel ideasından pay aldıkları ölçüde güzel göründüklerini düşünür.


Aristoteles’e göre güzel olan, matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır.

Güzellik orantıyı ve belli bir büyüklüğü gösteren düzendir. Düzenli ve orantılı olmayan hiçbir şeyde güzellik görmek mümkün değildir.


Plotinos’ a göre güzellik, maddeden olabildiğince uzaklaşmak, Tanrı’ ya yaklaşmaktır. “Güzel”, ruhun bedende, zekanın ruhta, Tanrı’ nın zekada görünmesidir. Bir başka değişle Tanrı’ nın bir ışık gibi evrendeki varlıklarda yansımasıdır. Çünkü tüm varlıklara biçim veren Tanrı’ dır.


Güzellik– Hakikat– İyi– Hoş– Yüce İlişkisi Güzellik ve Hakikat(Doğruluk) Gerçeklik, bir ev, bir araba, bir masa, bir kitap gibi nesnel ve bağımsız olarak var olan şeylerdir Ama bu nesnelerin ve ne oldukları, nerede yer aldıkları hakkındaki düşüncelerimiz birer hakikattir.


Hegel Güzel ile hakikati eş sayan filozofların başında Hegel gelir. Hegel “Biz, güzelliğin idea olduğunu söylüyoruz; o zaman güzellik ve hakikat bir yandan aynı şeylerdir, yani güzel olan aynı zamanda hakikattir de” der.


Martin Heidegger(1889- 1976)

“Eğer ‘hakikat’ sanat eseri içine girerse o zaman ‘güzellik’ olarak görünür.” “Güzellik, hakikatin var oluş şekillerinden biridir.”der. Gerek Hegel gerek Heidegger güzellik ve hakikat kavramlarını bilimlerde kullanılan anlamlarının ötesinde metafizik bir kavram olarak ele alırlar.


Kant’a göre ise hakikat ile güzelin hiçbir ilişkisi yoktur. Kant güzel için “güzel bir hazzın objesi olarak tasavvur edilen bir şey, kavrama dayanmayan şeydir.” der. Örneğin hayvanlar alemini anlatan bir roman hayvanlar hakkında çok doğru bilgiler verebilir. Ama bu romanın sanatsal-estetik başarısı konusunda verdiği doğru bilgilere bağlı değildir. Her hakikat güzel, her güzel de hakikat değildir.


Güzellik ve İyi Güzellik ve iyi kavramları arasındaki ilişkiyi sorgulamak iyi kavramının ahlaki bir kavram olması nedeniyle sanat ile ahlak arasındaki ilişkiyi sorgulamaktır. Filozof Platon ve yazar Tolstoy ‘a göre; ahlaki bir msj içermeyen, ahlaklı olma duygusunu geliştirmeyen sanat, gerçek sanat değildir; olsa olsa bir oyun, boş bir eğlencedir. Tersi düşünceyi savunanlar da vardır.


Bunlara göre sanat deneyi ve sanat heyecanı, bir insanın yaşayabileceği en yoğun, en haz verici bir deney ve heyecandır. Eğer onun herhangi bir şekilde ahlaki değerlerle çatışması söz konusu ise yapılması gereken şey, ahlaki değeri feda etmektir.


Güzel ve iyi kavramını birbirinden kesin olarak ayıran ilk filozof Kant olmuştur. Kant, Güzeli taşıdığı şu 4 özellik ile iyiden ayırır: Güzel, çıkar gözetmeyen bir doyuma konu olur. 2. Güzel, kavramsız bir şekilde, genel olarak hoşa giden şeydir. 3. Güzel, bir objenin en son biçimidir. 4. Güzele bağlı yargılarımız zorunludur. Ama bu zorunluluk öznel bir zorunluluktur. 1.


İnsan yaşamı bir bütündür.

Bu bütünlük içinde estetik yargılar ahlaki yargılarla yan yana yer alırlar. Ama güzel ve iyi kuşkusuz birbirinden farlı kavramlardır. Nitekim güzel bir şeyi seyrederken onun iyi, ahlaki ya da yararlılıktan önce o şeyin güzelliğini fark ederiz.


Güzellik, Hoş ve Yüce Güzellik, hoş ve yüceyle ilgili ama onlardan farklı bir kavramdır. Bir eğilimi tatmin eden, duyguları okşayan, zevk veren her şeye hoş denir. Yorulunca dinlenmek, susayınca su içmek, güzel bir koku duymak, sevdiğimiz biriyle karşılaşmak bize hoşluk verir.Yani güzel hoştur ; ama, hoş olan her şey güzel değildir.




Yüce kavramı ise bir büyüklük, bir sonsuzluk bir kudret ifade eder. Yüce, insanca ölçüleri aşan, kendisinde üstünlük olan şeydir. Ayrı ve bambaşka bir güzellik türü olan yüce, güzellikten ayrı ele alınmalıdır. Uçsuz bucaksız denizler, çöldeki sonsuz genişlik, büyük şelaleler, Selimiye Camii gibi sanat eserleri, büyük filozofların sistemleri güzel kavramıyla yeterince nitelenemeyecek yüce oluşumlardır.


Kant, güzellik ile yüce kavramını şu noktalarda birbirinden ayırır. - Güzel sınırlı, yüce sınırsız ve belirsizdir. - Güzel bizi heyecanlandırır ; yüce ise şaşırtır ve ürpertir. - Güzelin konusu, hayal gücümüzün eseri gibidir, yücenin konusu ise hayal gücümüzü aşar.



Zanaat, yarar amacı taşıyan nesneler üretirken, sanat hoşa giden biçimler yaratma etkinliğidir. Seyri ve dinlemesi zevk eren, haz kaynağı olan yaratıcı etkinliklere güzel sanatlar denir. Bir şeyin sanat eseri sayılabilmesi için ; şu özelliklere sahip olması gerekir. - Özgün yani kendine özgü bir nitelik ya da buluş içermelidir. - Tek olmalıdır. Yani daha önce başkaları tarafından yaratılmamış olmalıdır. Bu tür eserler değerlerine kuşaklar boyu korur ve onları okuyan, seyreden ya da dinleyenlere zevk ve coşku vermeyi sürdürür.


SANAT ESERİ : Sanat etkinliğinin temel özelliği tasarım sonucu iletilen nesnenin düş gücü, yaratıcılık ve beceri sonucunda ortaya çıkmasıdır. Bu nedenle doğadaki güzellikler sanat eseri sayılmaz. Ayrıca bir etkinlik öncelikle bir ihtiyacı gidermeye ya da

bir konunun açıklanmasına sağlamaya yönelikse o etkinlikten doğan ürüne de sanat eseri denmez. Bu

nedenle zanaat ile sanat birbirinden farklıdır.


Estetiğin Temel Sorularına Yaklaşımlar Estetiğin temel soruları olan güzelin ve sanatın ne olduğu, estetik yargıların yapısı, ortak estetik yargıların olup olmadığı soruları değişik bakış açılarıyla ele alınmıştır.

Bu yaklaşımların başlıcaları iki ana başlık altında toplanabilir. Metafizik ve bilimsel yaklaşım.


Metafizik Yaklaşım : Bu yaklaşım sanatı metafizik kavramlarla açıklamayı amaçlar.

“Duygusal özellikler, güzellikler ideasının” yansımasından başka bir şey değildir. diyen Platon

Sanat “evrensel ruhun duyusal görünüşüdür” diyen Hegel bu yaklaşımın başlıca temsilcileridir.


Bilimsel yaklaşım : Bu yaklaşım bilimsel bir estetik kurmayı amaçlar. Burada da farklı görüşlerin benimsenmesiyle deneysel, psikolojik ve sosyolojik yaklaşımlar karşımıza çıkar. Deneysel yaklaşım : “güzel” den çok “güzel duygusu” üzerinde durarak, yapılacak deneylerle güzellik duygusunu etkileyen ölçüleri bulmayı amaçlar. Psikolojik yaklaşım : Sanatı psikolojik bir olgu, sanat eserlerini de kişisel ürünler olarak ele alır. Başlıca temsilcileri psikolog Delacroix ( Delakruva) ve Croce olan yaklaşım için sanat bireyselin kişisel ifadesidir. Sosyolojik yaklaşım : Sanatı, belli bir toplumda, o toplumun estetik ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan bir etkinlik olarak ele alır. Bu yaklaşım için sanat, sosyal bir olgudur. Başlıca temsilcisi Lalo’dur.


 Öznel yaklaşım : Bu yaklaşım için, bir şeyi estetik

olarak değerli kılan şey, estetik seyirci veya estetik algılayıcı olan kişiyle olan ilişkisidir.

 Nesnel yaklaşım: Bu yaklaşım için, bir nesneye estetik

olarak değerli kılan özellikler, estetik nesnenin kendi özellikleridir.


Estetik Yargıların Yapısı Sanat esri, süje ile obje arasındaki estetik ilişkiden doğar. Bu ürün hakkında verilen yargı da estetik yargıdır. Estetik yargılar birer değer yargısıdır. Bu nedenle değerlendirmeyle ilgilidir. Bireyin herhangi bir şey karşısındaki tepkisini dile getirir. Estetik yargılar özneldir ve beğeniyi yansıtır. Bize “güzel” yada “çirkin” yargısını verdirir. Bu yargıların doğru ya da yanlış yanlış olması söz konusu değildir.


Ortak Estetik Yargıların Olup Olmadığı Bu konuda iki yaklaşım vardır: 1. Bu Yargıların Varlığını Reddedenler : En önemli temsilcisi Croce’dur. Ona göre sanatçı bir bilgin ya da ahlâkçı olmadığından, yarattıklarından dolay kınanamaz. Sanat da hiçbir şekilde bir şeyin taklidi değildir. O bizzat bir ifade, de bireysel bir nitelik taşır. Bu nedenle herkesin paylaşabileceği ortak estetik yargılar olamaz.


2. Bu Yargıların Varlığını Kabul Edenler : En önemli temsilcisi Kant’tır.

Kant’a göre biz bir sanat eserini yarardan sıyrılmış bir şeklide seyrederiz. Güzel, her çeşit çıkardan uzak bir hazlanmaya konu olan şeydir. Bir şeyden zevk alan bir kimse, başkalarının da o şeyden zevk almasını bekler. Bu beklenti ancak güzel olanın karşısında duyulur. Bu da özel bir duyguyu ortak duyguya dönüştürür. İşte bu ortak estetik duygu estetik yargıların zorunluluğunu ve genel-geçerliğini sağlar.


SANAT NASIL BİR ETKİNLİKTİR?-

SANAT TAKLİT Mİ? - YARATMA MI ?-OYUN MU?

1-(1714-1762) Alman düşünürdür.Ona göre ,estetik, “Güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır.”Eseri: ‘Aestetica(Estetika) 2- M.Ö-427-347)Sokrates’in öğrencisidir.Var olanı iki ayrı dünyayla açıklar.’Duyalar dünyası’ve ‘İdealar dünyası’Sanat eseri,taklidin taklididir;yani idealar evreninin bir yansıması olan görünür nesnelerin sanatçı tarafından yeniden taklit edilmesidir.Mutlak güzellik varlığın özü aynı zamanda doğruluğudur.3-(M.Ö.384-M.Ö.322)Antik Yunan filozofudur.Ona göre sanat,bir taklit(mimesis)tir.Sanatçının’olan’kopya ettiği eserlerinde büyük bir benzerlik yarattığını ancak’en güzel olanı yakalayamadığını ileri sürer.Ortak estetik yargıyı kabul eder.4- (1762, 1814) Alman romantik düşünürüdür.Sanatın sanatçının hayal gücünün özgür bir yansıması olduğunu savunur.5-(1775 –1854) Alman İdealist düşünürdür. Ona göre insan, belirli bir yaratma ve yükselme edimiyle birlikte Kendi’sini yaratmak zorunda olan bir varlıktır.Sanat da bir yaratmadır.6-(1770-1831) Alman idealizminin kurucularındandır.Ona göre ‘güzellik’mutlak ruhun(geist)duyularla kavranabilen görünüşleridir’.Güzel’ ideanın duyusal görünüşüdür.7-(1866-1952) İtalyan filozoflarından, estetik tarihinin en önemli düşünürlerinden biridir.Ona göre ,sanat eseri,sanatçının kişisel heyecanının bir dışa vurumudur.Manevi bir yaratma olan sanat eseri ,bağımsız bir bireyselliktir.Ortak estetik yargılar olamaz.8-(1759 1805)’İnsan oynadığı sürece insandır.Sanat da ,oyunda insanı özgürleştirir.İnsanı günlük baskı ve korkudan kurtarır.Özgürleştirir.9-(M.S. 205–270)Antik çağ son dönem filozofudur.Ona göre güzellik ,maddeye geçen,ona kendi birliğini veren form(biçim)dur.Mimar,taşlarını ortadan kaldırdığımızda binadan geri kalan şeydir’10-1788-1860)Alman filozof,eğitmendir.’Güzellik’ mutlak iradenin evrendeki varlıklarda yansıması,doğrudan doğruya kendisini varlıklarda göstermesi ,dolaysız olarak açığa çlkarmasıdır.11-(1882-1950)Alman filozoftur.Güzellik,ruhun maddede kendini göstermesidir. "Yüce ile nerede karşılaşırız?sorusuna, "Doğada olduğu gibi, insan yaşamında, hayal gücünde ve düşüncelerde yanıtını vermiştir.12--(1724-1804)Ünlü Alman filozofudur.Güzel,duyusal alana ait bir değerdir.Güzel ile ‘iyi’,’hoş’u,’yüce’yi birbirinden ayırır.Ortak estetik yargı vardır.Hazırlayan :Mürgan ÖLMEZ


Her sanat eseri, bir problemi, bir durumu bir insan karakterini kavramak ister; bizden de onu anlamamızı bekler. Böylece bir sanat eserini anlamak gibi öznel bir problem ortaya çıkar. Bilim ve felsefe alanındaki anlama belli koşullara dayanır, bu koşullar gerçekleştikten sonra da anlaşılır. Halbuki herkese seslenen sanatta durum çok farklıdır. Bir sanat eseri, ancak onda anlatılmak istenileni kavramakla anlaşılabilir. Sanatın seyircisi, sanatçının eseriyle neyi anlatmak istediğini görebilme, sezebilmelidir. Bu parçada vurgulanmak istenen temel görüş aşağıdakilerden hangisidir? A) B) C) D) E)

Sanatı kavramanın yolu bilimsel yaklaşımdır. Sanat doğayı kavramada bir araçtır. Bilimsel kavrayış ortak temellendirmelere dayanır. Sanat eserinde tek bir anlamdan söz edilir. Sanat eserinin algısı bireysel bilinçle sınırlıdır.


Sanat, varlığı, dünyayı anlama ve yorumlama çabasıdır. Her sanat yapıtında belli bir varlık durumu dile getirilir. Leonardo’nun resimlerindeki varlık yorumu, Manet’in, Picasso’nun resimlerindeki varlık yorumundan farklıdır. Ama hepsinde ortak olan bu eserlerde dünya ile öznel bir ilişkinin olmasıdır. Parçadan aşağıdaki sonuçlardan hangisi çıkarılamaz?

A) Sanat, varlığı çeşitli şekillerde esere dönüştürme etkinliğidir. B) Sanatçının ele aldığı ve işlediği konu nesnel olarak yorumlanamaz. C) Sanatsal etkinlikler farklı bireylerde farklı şekilde yorumlanır. D) Sanat, varlığı yorumlamada nesnel bir tutum sergiler. E) Sanatta, varlık, doğa ve insan ele alınır.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.