İstihbarat Raporlarında
İsrail’in GAP Senaryosu Güneydoğu Topraklarında Neler Oluyor? Hasan Taşkın
Ozan Yayıncılık, Kasım 2004 İstihbarat Raporlarında İsrail'in GAP Senaryosu Yayın no: 78
Bu kitabın tüm yayın hakları Ozan Yayıncılık Ltd. Şti.'ne aittir. Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında tüm alıntılar, Kültür Bakanlığı Telif Hakları Sözleşmesi gereği yayınevinin iznini gerektirir. Kitabın adı: İstihbarat Raporlarında İsrail'in GAP Senaryosu Kapak tasarımı: Lara Ajans Dizgi: Dizgi Servisi Baskı ve Cilt Barış Matbaası
Desteklerini esirgemeyen Sevgili Sakibe, Aslı, Rabia ve Kerim Taha Taşkın'a teşekkürlerimle.... Internet Adresi: http://www.ozanyayincilik.com ISBN 975-7891-78-9 OZAN YAYINCILIK Cemal Nadir Sk. No: 9 Kat: l Cağaloğlu / İstanbul Tel: 212.511 93 95 - 520 43 90 - 91 Faks: 212.527 98 47 Email: info@ozanyayincilik.com
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ: 'Mayınlı tarlada yürüyorsunuz' 9 SUNUŞ : 13 FİLİSTİN : 14 İSRAİL: 15 İSRAİL DEVLETİNE DOĞRU: 17 ARAP İSRAİL SAVAŞLARI: 18 SONUÇ OLARAK: 20 1. BÖLÜM: GAP’TA İSRAİL İŞGALİ 25 İşte tespitler ve isimlerle GAP'ta oynanan oyunlar 27 Ne kadar arazi aldılar? 30 Sedat Bucak'a da teklif gitmiş 31 Neresi-Neden? 32 Türkiye'nin onda biri hedefte 33 Güneydoğu yeni Filistin mi? 33 Ticari faaliyet mi, yoksa? 34 Resmi Ziyaretler 34 Yine Soros 35 Savaşlar artık tapu dairelerinde 35 İstihbarat Raporlarına göre sistem nasıl işliyor? 36 BASINDA YER ALAN HABERLER 38 Kürtler Museviymiş! 41 Anayurt mu? 42 Kuzey Irak'ta da aynı tablo var 43 Ajanlar eğitiyor 44 İsrail Başbakan Yardımcısı neden sinirlendi? 45 "İsrail'in Gizli hesabı Yok diyorsam yoktur" : 46 TKG'ye göre kim ne kadar mal edinmiş? 50 Değişiklik sonrası İngiltere başı çekiyormuş 51 2003'ten bu yana 44 Trilyonluk satış yapıldı 51 Suriyelilere, 1939'den beri taşınmaz mal satışı yasak 52 TKG'ne göre GAP'ta İsrail uyrukluların taşınmazı yok! 53 Yabancıların aldığı en büyük alan 19 dönümmüş(?) 53 Ciddiyet anlaşılmadı galiba? 54 CHP Meclise taşıdı 55 Kimse bizim kadar cömert değil 56 'Adalet Bakanlığı'nın Gizli Genelgesi' 57 En fazla Yunanlılar 58 Yavru Vatan Kıbrıs uyandı! 58 İsrail için su hayatın kendisi 59
2. BÖLÜM: SONUÇ OLARAK İSRAİL'İN GÖZÜ GAP’TA 63İsrail neyin peşinde? 65 Sudan, Etiyopya ve Türkiye 66 İsrail bunu hep yapıyor 67 İsrail GAP 'ta ne arıyor? 67 Su = Hayat 68 Su ve Türkiye İsrail İlişkileri 69 Su savaşlarında Türkiye'nin yeri 70 Senaryolar, senaryolar 71 İsrail için "Vaadedilmiş Topraklar"ın önemi: 73 Nil Nehri üzerindeki İsrail planları 74 Etiyopya için hayırlı olmadı 75 Ben Gurion Planı 76 Tevrat'tan bazı bölümler 77 İsrail, Tevrat'a göre hareket ediyor? 79 GAP neden istenmedi? 80 GAP'a engel olamayan İsrail, kontrol altına mı alıyor? 81 İsrail'in silahı "Kürt Yahudileri" 82 İsrail işgal edilen Irak'ta da yayılıyor 83 Haham Ailesi Barzaniler!: 84 3. BÖLÜM - EKLER: İSTİHBARAT RAPORLARI 87 EK: 1-İSRAİL'İN GAP BÖLGESİNDE YAPTIĞI CALIŞMALAR:88 EK: 2-İSRAİL'İN GAFA YÖNELİK FAALİYETLERİ: 103 EK: 3-İSRAİL FİRMALARININ GAP'A YÖNELİK FAALİYETLERİ: 112 EK: 4-İSRAİL BİLGİ NOTU 120 EK: 5-İSRAİL BİLGİ NOTU 121 EK: 6-İSRAİL BİLGİ NOTU 123 Dizin 124 Kaynakça 127
ÖNSÖZ 'Mayınlı tarlada yürüyorsunuz' Dünyanın 4. büyük projesi olan GAP'a ilgi büyük. GAP'ın suyu ise herkesin iştahını kabartıyor. Kitabın yazarı Gazeteci Hasan Taşkın'ın, GAP'ta İsrail'in toprak aldığı yönündeki bilgileri teyit etmek için bölgeye gidişinden benim de haberim oldu. Yaptığı araştırmalarda ortaya çıkanlar ise beni hiç şaşırtmadı. Çünkü bölgede görev yapmış bir general olarak bazı çalışmalardan haberdar olmuştum. Hasan Taşkın yaptığı araştırmasını Nokta Dergisinde yazdı. Dergi konuyu kapak yaptı ve "Gizli GAP Raporu" konulu haber ortaya çıktı. Bu haberin ardından 'Gizli GAP Raporu'nu araştırmak için bölgeye müfettiş gitti. Şimdi esas olan bölge insanının, topraklarının sahibi olduklarının bilincine varmalarıdır. Hasan Taşkın'ın yazdığı ve Nokta'da yayınlanan 'Gizli GAP Raporu'nun ardından, önce bölge milletvekilleri Muharrem Doğan ve Vedat Melik konuyu Meclise taşıyacaklarını belirttiler. Ardından, Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı, GAP bölgesindeki arazi alımlarını soruşturmak üzere 2 müfettiş görevlendirdi. Ancak, yabancılara toprak ve konut satılmasının yasal olduğu gerçeği de göz ardı edilmiyordu. Hasan Taşkın'ın Ortaya çıkardığı İstihbarat raporunda zaten İsrail'in hukuka aykırı bir şekilde toprak aldığı belirtilmiyor, aksine hukuka uygun ve Yahudi kökenli Türk vatandaşları aracılığıyla, İsrail'in Şanlıurfa'da 450 bin dönüm toprak alımı yaptığı öne sürülüyordu.
9
İşte bu nokta, konuyu işin içinden çıkılamaz duruma getiriyor. Tapu Kadastro Genel Müdürü Adlı da bu zorluğa dikkat çekiyor. Yetkililer şimdi bu işin içinden nasıl çıkılacağını düşünüyor... Yasalar eli kolu bağlıyor. Diğer yandan, AB uyum yasaları çerçevesinde çıkarılan ve yabancıların toprak ve mülk almalarını içeren yasa da, bu çerçevede tartışılır duruma geldi. Yasanın yeniden gözden geçirilmesi de gündemde. Bence gözden geçirilmesi uygun da olur. Bu konu şimdi Türkiye'nin ve hükümetin gündemine oturdu. Ticari amaç için yabancı yatırımcıya kimse bir şey demez. Bunu herkes ister. Ancak İsrail'in bölgedeki çalışmaları, bu işin arka planında bir art niyet olduğu ve bu niyetin de 'Büyük İsrail Projesi'ni kapsadığı şüphesi doğuruyor. İşte bu kitabın yazarı da buna dikkat çekiyor.
Mayınlı tarla Önce yaptığı haberle gündemi değiştiren, daha sonra ise bunu detaylı hale getirip kitaplaştıran Hasan Taşkın'ı kutluyorum. Mücadele alanı mayınlarla dolu. Dikkatli olmasını tavsiye ediyorum. Ama vazgeçmesin. Bu tip olaylarda sonuna kadar gitmek lazım. Mevcut olan bilgi ve belgeler, yapılan girişimler her şeyi ortaya koydu. Artık bundan sonraki sorumluluk başta yetkililerin, sonra bölge halkınındır. 10
İşin içinde menfaat var "Cesaret, akıl ve düşüncenin bir tehlike anında kullanılmasıdır" diyor bir düşünür. Meselenin iç yüzünde menfaatler olduğu belli. Oradaki halkın bakışı da önemli... Vatandaşlar, bu memleketin hudutları içerisinde, bu toprakların sahipleri olarak kendilerini görmeli. Yoksa bu mücadele daha fazla zorluklar getirir. Söyleyecek fazla bir şey bulamıyorum. Zaten Hasan Taşkın olayı yeterince ortaya koydu. O yüzden daha fazla ne söyleyebilirim? Necdet Demiral Emekli Tuğgeneral ASAM Ortadoğu Masası Başkanı
11-12
SUNUŞ Son günlerde ayyuka çıkan ve medyaya da yansıyan İsrailli şirketlerin ve İsrail Devleti ve İstihbaratıyla ilişkili şahısların, GAP bölgesinden toprak alma eylemleriyle ilgili bilgiler, bu kitabın yazarı Hasan Taşkın tarafından bölgede bir haber çalışması yapılmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu çalışmayla birlikte anlaşılmıştır ki başta gerçekten manipülasyon gibi görünen olayın, bölgede sağır sultanlar tarafından bile bilinen ve tartışılan oldukça geniş boyutları vardır. Tartışma bölgede çok boyutlu yapılmasına rağmen, temelde bu bölgede toprak alımında bulunan Yahudilerin, Tevrat metinlerini kaynak alarak GAP bölgesi topraklarını "Vaadedilmiş Topraklar" statüsünde düşünmesi, İsrailliler tarafından yapılan tüm çalışmaların bu teoreme uygun bir kriterle yapıldığı izlenimini doğurmaktadır. Bu konu Hasan Taşkın tarafından çalışmanın bütününde değerlendirilmektedir. Ancak, İsrail Devletinin, İsrail istihbarat kaynaklarının ve uluslararası Yahudi lobilerinin Türkiye üzerine yaptıkları kurguları iyi anlayabilmek için belki de önce Filistin topraklarındaki süreci bilmek ve anlamak gerekecektir. Bu yüzden çalışmanın bu bölümünde bu konu üzerine birkaç şey söylemek daha anlamlı olacaktır. 13
FİLİSTİN... 20. yüzyılın özellikle son yarısında savaşlar da dahil olmak üzere, uluslararası arenalarda yapılan yüzlerce tartışmada Filistin ve İsrail Devleti olgusu ve sınırları temel olgu olarak yer almıştır. Bu gün iç içe geçmiş gibi görünen bu devletlerin sınırları aslında oldukça değişken bir yapı arzetmektedir. Toplamı Türkiye topraklarının % 4'ü kadar olan bu toprakların tamamı 28.220 kilometrekaredir. Bölgenin tarihsel ve güncel merkezi binlerce yıllık tarihsel sorunlara neden olan Kudüs'tür. 28.220 kilometre karelik bu toprak, bugün hem İsrail hem de Filistin devletine ev sahipliği yapmaktadır. Birleşmiş Milletler kararı ile tanınan, resmi İsrail Devletinin toprakları bu coğrafyanın oldukça büyük bir bölümünü içermektedir. Bugün İsrail'in uluslararası anlaşmalarla elde ettiği toprak miktarı 20.000 kilometrekare civarındadır. Yani bölgedeki toprakların büyük kısmı İsrail devletine aittir. Ancak kalan toprakların yarısından fazla bölümünde de İsrail işgali devam etmekte ve uluslararası anlaşmalarla Filistin halkına verilen topraklar da İsrail'in kontrolü altında bulunmaktadır. Yaklaşık 8.5 milyon kişinin yaşadığı topraklarda, 6 milyon kişi yeşil hat diye adlandırılan bölgede, 1 milyon kişi Gazze'de, 1.5 milyon kişi ise Batı Şeria'da yaşamaktadır. Filistin nüfusunun yaklaşık 1 milyonu İsrail'in uluslararası resmi sınırı kabul edilen yeşil hat içindeki bölgelerde yaşamaktadır. Yani bugün İsrail Devleti sınırları içerisinde yaşayan Yahudilerin toplamı 6 milyon civarındadır ve bu sayı dünyanın çeşitli yerlerinden gelen Yahudi göçmenlerle sürekli artmaktadır.
14
Filistin halkının İsrail işgaliyle başlayan göç ve mülteci hayatı bugün hala devam etmekte, bu da bölgedeki nüfus yapısının belli noktalarda yoğunlaşmasına yol açmaktadır. Yine uluslararası veriler göstermektedir ki, Gazze bölgesinde 400 metrekarelik bir alanda yaşayan 1 milyon Filistinliye karşılık, bazı bölgelerde bu onda bir bile değildir. Bu da Filistin halkının savaşın dışında bir yoksulluğa mahkûm edilmiş olmasının başka bir göstergesidir.
İSRAİL... İsa'dan binlerce yıl öncesine dayandırılan Tevrat metinleri, tarihsel süzgeçten geçtikten sonra bu gün de varlığını ve Yahudiler açısından kutsallığını sürdürmektedir. Tevrat metinlerinden yola çıkılarak süreç değerlendirmesi yapıldığı takdirde, bugün İsrail ve Filistin ortak sınırlarının bulunduğu topraklar 4000 yıldan daha uzun süredir savaş ve gözyaşı toprakları olarak anılagelmiştir. Musa Nebiden bu güne taşınan tarihsel miras, süreç içerisinde her ne kadar dönüştürülmüş ve değiştirilmiş gibi görünse de, bölgenin binlerce yıllık savaşa dayalı toplum ve kabile özelliği bugün hala varlığını sürdürmektedir. Tarihsel kaynaklara göre, M.S. 132 yıllarında Roma'ya karşı ayaklanan Yahudilerin ayaklanmaları Roma devleti tarafından çok kanlı bir şekilde bastırıldı ve binlerce Yahudi çok feci bir biçimde öldürüldü. Hayatta kalan Yahudiler ise ölümden kurtulabilmek için dünyanın dört bir tarafına dağıldılar. 15
Roma İmparatorluğu tarafından dünyanın çeşitli yerlerine dağıtılan Yahudi toplumunun Ortadoğu'ya geri dönme ve burada bir devlet kurma planı, Osmanlı'nın son dönemine denk gelen bir faaliyettir. 19. yüzyılın, milliyetçilik akımları açısından en güçlü faaliyetlerin yürütüldüğü ve Filistin topraklarında egemenliğini sürdüren Osmanlı'nın batılı devletler tarafından yok edilme senaryolarının hazırlandığı yüzyıl olduğu da düşünüldüğünde, Yahudi toplumunun binlerce yıla yayılan Yahudi devleti hayalinin neden bu dönemde güçlendiği kolayca anlaşılacaktır. Yahudi devleti projesi çerçevesinde, Filistin topraklarına Yahudi akını önce Avrupa'dan başladığında, tarihler 18. yüzyılın ikinci yarısını henüz gösteriyordu. 18. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Filistin topraklarının oldukça büyük bir bölümüne Yahudiler yerleşmişti ve bu yerleşimciler burada kuracakları Yahudi devletinin planlarını yapıyorlardı. 18. yüzyılın son döneminde yani 1896'da Theodor Herzl'in başkanlığında kurulan bir ekibin önderliğinde, Ortadoğu'da bir Yahudi devletinin kurulması fikri ilk defa dillendirildi. 1897 yılında İsviçre'nin Basel şehrinde Herzl önderliğinde toplanan 1. Siyonist Kongresi, Ortadoğu'da bir Yahudi devletinin kurulması ile ilgili temel hedefleri belirleyerek, Yahudi devletinin kurulması ile ilgili ilk adımı atmış oldu. Yapılan bu kongreden sonra tüm dünyadaki Yahudiler örgütlendiler ve Filistin'de kurulacak Yahudi devletinin altyapısını oluşturacak kararlar almaya başladılar.
16
Bu çalışmalar sırasında, Yahudi siyasetçiler, dünya ticaretini, elinde bulunduran Yahudi toplumunun ticaret adamlarıyla organize maddi fonlar oluşturdu ve 20. yüzyılın başına gelindiğinde, Theodor Herzl bu fonlarda biriktirilen parayla II. Abdülhamit'ten Filistin topraklarını bir bütün olarak satın almayı teklif etti. Ödenecek paranın dışında Osmanlı'nın tüm dış borçlarının üstlenilmesi de bu teklifin içerisindeydi. Ancak Herzl'in, Osmanlı devletini ekonomik anlamda güçlendirecek, ancak siyasal anlamda çökertecek bu teklifi II. Abdülhamit tarafından reddedildi. Herzl'in bu teklifinin II. Abdülhamit tarafından reddedilmesiyle birlikte Yahudi örgütleri Ortadoğu'daki faaliyetlerine daha da ağırlık verdiler. Takvimler 1914 yılını gösterdiğinde ise, uluslararası fonlarda biriken paralarla, Filistinlilerden satın aldıkları topraklarda 100.000'e yakın kişiden oluşan bir Yahudi kolonisi kurulmuştu bile.
İSRAİL DEVLETİNE DOĞRU Sonraki süreçte, Yahudi toplumunun Filistin topraklarında yeni koloniler oluşturması, Yahudi cemaatleri ve örgütlerinin güçlü olduğu batılı ülkeleri harekete geçirdi ve Sykes - Picot antlaşmasının 1916 yılında imzalanmasıyla birlikte Filistin topraklarında bir Yahudi devletinin kurulmasının önü açılmış oldu. Bu antlaşmadan sonra Yahudilerin Ortadoğu'ya göçü hızlandı ve uluslararası Yahudi toplumu, Avrupa devletlerinin ve özellikle bu bölgeyle ilgili her zaman açık-kapalı hesapları olan İngiltere'nin desteğiyle, Filistin topraklarında daha fazla mevzi kazanmaya başladılar. Birinci Dünya savaşı da Yahudilerin Filistin topraklarındaki devlet yaratma kurgularına yardımcı oldu ve Osmanlı'nın bölgedeki gücünü tamamen yitirmesiyle birlikte bölgedeki kontrol tamamen Avrupa devletlerinin özellikle de İngiltere'nin eline geçerek Yahudi devletinin önünü açmış oldu.
17
EK BİLGİ (KŞ)
Sykes-Picot Anlaşması Vikipedi, özgür ansiklopedi
16 Mayıs 1916 tarihinde (I. Dünya Savaşı sırasında), İngiltere ve Fransa arasında yapılan ve Türkiye'nin Orta Doğu topraklarının paylaşılmasını öngören gizli antlaşmadır. 1915'te Arabistan Yarımadası'nı ele geçiren İngiltere, Türkiyeye karşı ayaklanan Mekke Şerifi Hüseyin'i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kuracaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır'daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalanmıştır. Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere'ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını istedi. Rusya'nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
Rusya'ya, Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu'nun bir kısmı, Fransa'ya, Doğu Akdeniz bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları, İngiltere'ye Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Güney Mezopotamya verilecektir. Fransa ile İngiltere'nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak, İskenderun serbest liman olacak, Filistin'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktır. 1917 devriminden sonra Rusya antlaşmadan vazgeçmiş, Lenin gizli olan bu anlaşmayı dünya kamuoyuna açıklamıştır.
Ama Filistin topraklarındaki asıl plan, II. Dünya savaşının karanlık atmosferinde, öncelikle Almanya'dan, ama temel olarak tüm Avrupa'dan soykırım korkusuyla kaçan Yahudilerin Filistin topraklarına gelmesiyle işlemeye başladı. 1940'lara gelindiğinde, Filistin'deki Yahudi toplumunun nüfusu yarım milyon civarındaydı.
ARAP İSRAİL SAVAŞLARI İkinci dünya savaşında ortaya çıkan ve sonrasında çığ gibi büyüyen Yahudi enformasyonu, ileriki yıllarda tüm dünyayı kontrol altına alarak özellikle Avrupa'da ve Amerika'da büyük bir Yahudi sempatisi yarattı ve aslında belki de Alman faşizminin yarattığı Yahudi soykırımı görüntüsü, İsrail devletinin güçlü bir destekle kurulmasına neden oldu. Hitler faşizminin ve ona bağlı iktidarcıkların son bulmasıyla birlikte orta Avrupa'dan kaçarak dünyanın çeşitli yerlerine yerleşen Yahudiler, Yahudi lobilerinin de desteğiyle Filistin topraklarına akın ettiler ve 2. dünya savaşından sonra Filistin topraklarında yeni ve geniş mevziler edindiler. 1940'lı yılların sonuna gelindiğinde, tüm dünyadaki Yahudi lobicilerinin baskılarıyla. Birleşmiş Milletler tarafından oluşturulan Filistin Özel Komisyonu, Filistin topraklarının Yahudiler ve Araplar arasında paylaştırılmasını ve kutsal şehir Kudüs'ün uluslararası bir kutsal şehir Kudüs'ün uluslararası bir statüye kavuşturulmasını önerdi. 18
Arap devletleri, Birleşmiş Milletler'in bu önerisine şiddetle karşı çıktılar, ancak Arapların tüm çabalarına rağmen 15 Mayıs 1948'de Yahudiler İsrail Devletinin kurulduğunu tüm dünyaya ilan ettiler. Arap ülkelerinin, İsrail Devletinin oldu-bittiye getirilerek kuruluşunu savaş sebebi saymasıyla birlikte Ortadoğu'da yeni ve kanlı bir süreç başladı.
ARAP-İSRAİL SAVAŞLARI İsrail devletinin kurulmasıyla birlikte Mısır, Irak, Ürdün, Suriye ve Lübnan birlikleri İsrail'e karşı saldırıya geçtiler. Ancak neredeyse tüm dünyanın desteğini alan İsrail ordusu bu saldırıya direndi ve Arap birliklerini geri püskürttü. Bu savaş Araplara pahalıya mal olmuştu. Çünkü savaş sonrasında İsrail, topraklarını daha da genişletti ve sonuçta yaklaşık 8 ay süren savaş, 24 Şubat 1949'da İsrail ile Mısır arasında yapılan barış antlaşmasıyla son buldu. Savaşın bitmesinden kısa bir süre ve İsrail devletinin kuruluşundan yaklaşık bir yıl kadar sonra, İsrail Devleti Birleşmiş Milletler'e kabul edildi ve bu manevrayla üzerindeki Arap baskısını hafifletmeye çalıştı. Bölgede yaklaşık 7 yıl kadar süren sessizlik ve barış, 1956 yılının Ekim ayında tarafların tekrar savaş alanında karşı karşıya gelmesiyle son buldu. Ancak bu savaş Birleşmiş Milletler'in müdahalesiyle fazla uzamadan bitti.
19
Bu savaşın BM müdahalesiyle son bulmasından sonra, İsrail 1. savaşta işgal ettiği topraklara dünyanın çeşitli noktalarından getirdiği Yahudi göçmenleri yerleştirmeye başladı ve bu tarihten sonra Yahudi nüfusu Filistin topraklarında artmaya devam etti. Ancak bu sessizlik de çok uzun sürmedi ve Araplarla İsrail devleti arasında üçüncü bir savaş daha patlak verdi. 5 Haziran ile 10 Haziran 1967 arası, yani tam 6 gün süren bu savaş, tarihte 6 gün savaşları ismiyle yerini aldı ve İsrail'in topraklarını yaklaşık 4 kat büyütmesiyle son buldu. Dünya devletlerinin Filistin topraklarına yapılan bu saldırıya önce göz yumup, sonra da İsrail'in hedefine ulaşmasıyla birlikte savaşa müdahale etmesi, bugün hala sürmekte olan Filistin dramının ana nedenlerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Bu savaş sonrasında İsrail, Gazze ile birlikte Sina yarımadasının tamamını almakla kalmamış, aynı zamanda BM tarafından uluslararası statüye tabi tutulan Kudüs'ü de topraklarına katmıştır. İsrail'in kuruluş tarihi olan 15 Mayıs 1948'den sonra bu coğrafyada yapılan her savaş, İsrail'in bu bölgedeki konumunun daha da sağlamlaşmasına ve topraklarının genişlemesine neden olmuştur. Sonraki yıllarda İsrail saldırganlığı artarak devam etmiş ve 1980'li yıllara gelindiğinde batılı ülkelerin ve Amerika'nın da desteğiyle İsrail bölgedeki en büyük güç haline gelmiştir.
20
SONUÇ OLARAK... Filistin topraklarının, Yahudiler tarafından parça parça ele geçirilişi ile ilgili bir süreç değerlendirmesi yapmak gerektiğinde görülüyor ki; GAP bölgesindeki süreç de bundan çok farklı değildir. İstihbarat raporları değerlendirildiğinde de ortaya çıkmaktadır ki, eylemlerinin gayrimeşruluğu uluslararası tüm legal platformlarda tescillenmiş bir devletin, Türkiye'nin bazı kesimlerindeki topraklarının, belki yüz yıl sonrası için kurguladığı senaryo, bu gün oldukça sinsi bir şekilde uygulanmaya çalışılmaktadır. Tıpkı geçen yüzyılda Filistin halkının toprakları üzerinde uygulandığı gibi. Bugün tüm dünya ile birlikte biz de televizyonlarımızdan bize aktarılan soykırım görüntülerini bir filmin kareleri gibi kanıksayarak izlemekteyiz. Bir halkın toptan yok edilmesi görüntüsü vicdanları ne kadar rahatsız ediyor gibi görünse de, uluslararası örgütlerin bu konuya yaklaşımda kimi zaman duyarsızlığı, kimi zaman ise çaresizliği yüreklerde yaratılan yaranın her geçen gün biraz daha büyümesinden başka bir işe yaramıyor. Sinsi bir planla ele geçirilen bu topraklarda gün geçmiyor ki bir Filistinli öldürülmesin, onlarcası yaralanmasın, işkence altına alınmasın. Uluslararası bazı kaynakların bildirdiğine göre, sadece duvar operasyonunun başlamasından bu yana, 1000'e yakın Filistinli ölmüş, binlercesi yaralanmış ve binlercesi de gözaltına alınmıştır.
21
Bir trajedi şeklinde karşımıza çıkan bu görüntüler ve haberler, İsrail'in geçen yüzyılda, Filistin topraklarında ortaya koyduğu oyun sonucunda ele geçirdiği topraklarda gerçekleşmektedir. Bilinmelidir ki; İsrail güneydoğu topraklarını ele geçirdiği takdirde, tüm geçmişinde kendisine kucak açarak yok olmaktan kurtaran Türk halkına, Tevrat metinlerini kriter alarak çok daha acımasız davranacaktır. Filistin topraklarındaki bu tek taraflı haksız savaş, çeşitli tarihlerde, değişik yoğunlukla, yüz yıldan beri devam etmekte ve ne zaman sonlanacağı da bilinmemektedir. Çünkü İsrail'in "Vaadedilmiş Topraklar" inadı bu savaşın o topraklarda bir tane Filistinli kalmayıncaya kadar devam edeceğine dair veriler sunmaktadır. Biraz tarih bilgisi olanlar bilirler ki, tarihin hiçbir döneminde ve yerinde bu coğrafyadaki gibi bir savaş yaşanmamıştır. Bu kadar küçük bir toprak parçası için, yüzyılı aşan zamandır yapılan savaş, İsrail'in Tevrat kaynaklı teoremine ölümüne bağlılığından başka bir şey değildir. Bu coğrafyada 20. yüzyılın ilk yarısında oynanan oyunlar, bugün Türkiye'nin güneydoğusunda bulunan topraklar için de oynanmaktadır. İsrail devletinin ve istihbaratının konuyla ilgili tutumu ve bölgedeki yoğun faaliyetleri, bunun böyle olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. Bu çalışmanın omurgasını oluşturan ve çalışmanın sonunda ek olarak verilen istihbarat raporları, İsrail'in bölgedeki faaliyetlerini oldukça açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
22
Aslında Türkiye İsrail ile sıcak ilişkileri bulunan ender İslam ülkelerinden biridir. Ve son 15 yılda ikili ticaret grafiği sürekli yukarıya doğru tırmanmaktadır. Türkiye'nin Ortadoğu politikası ve bu bölgedeki çıkarları, belki de İsrail devleti ile ilişkisini zorunlu kılmaktadır, ancak bu ilişki son zamanlarda sürekli karşı taraf lehine gelişen bir ilişki izlenimi vermekte ve Türkiye'yi askeri ve teknolojik bakımdan İsrail'e mahkûm etmektedir. Bu da Türkiye'nin siyasi anlamda elini zayıflatmakta ve İsrail'in Türkiye topraklarındaki faaliyetlerini daha da pervasız bir şekilde yürütmesinin önünü açmaktadır. İstihbarat kaynaklarının hazırladıkları raporlar bu pervasızlığı açık bir şekilde göstermektedir. Mustafa Demir
23-24
1. BÖLÜM GAP'TA İSRAİL İŞGALİ Güneydoğu'da çalışan bazı İsraillilerin, GAP bölgesinde Türk vatandaşları üzerinden arazi alımı yaptıkları bölgede sürekli konuşuluyordu. Ancak konuşmaları doğrulayacak kaynaklara ulaşmak bir türlü mümkün olmuyordu. Konunun hem ulusal, hem de bölgesel öneminin kamuoyuna doğru bilgilerle iletilmesini sağlamak için, bölgede ciddi bir araştırma yapmak gerekiyordu. Tabi güncel ve doğru bilgilere ulaşmak için, araştırmanın bölgedeki enformasyon kaynaklarını elinde bulunduran kaynaklar aracılığıyla yapılması şarttı. Bu nedenle bölgede inceleme yaptım. Bölgede dillendirilen onlarca, hatta yüzlerce dedikodunun arasından gerçeklere ulaşmak oldukça zor oldu. Ama bu çalışmalar esnasında, bölgede dillendirilen dedikoduların kaynağına, yine bölgede çeşitli ülkeler ve şirketler vasıtasıyla yapılan çalışmaların neden olduğu ortaya çıktı. Bu kadar dedikodunun olduğu bir yerde istihbarat kaynaklarının hiç bir şey yapmaması düşünülemezdi. Hele konu ülke topraklarının paylaşılması söylentisi ise. Bu işin içinde toprak konusunda sabıkası bulunan İsrail gibi bir devletin olması da konunun daha da ciddi araştırılmasını sağladı. 25
Bölgeyle ilgili çalışmalara ilk başladığımda, GAP bölgesinde, 1998 yılından bu yana bir istihbarat çalışması yapıldığını tespit ettim. Yapılan istihbarat çalışmalarının ne olduğu yönünde de ayrı bir çalışma yaptım. Bu çalışmalarım sonrasında, kimi zaman bölgesel, kimi zaman da küresel ama her durumda oldukça güçlü ve zaman zaman kökü bölgesel bazı devletlere uzanan şirketlerin, bu bölgede yaptıkları çalışmaların neler olduğu konusunda bilgi sahibi oldum. Edindiğim ilk bilgiler GAP bölgesindeki senaryonun yazarının İsrail devleti olduğuydu. Oyuncuları genellikle Musevi kökenli Türk vatandaşları olan bu senaryonun hedefi ise, İsrail'in Tevrat kaynaklı teoremi "Vaadedilmiş Topraklar" idi. Konunun gündeme taşınmasıyla birlikte devlet yetkilileri üzerine düşeni yaptı belki. Ama bir eksikle... Bölgede yasal şirketler aracıyla bölge halkına ne oyunlar oynandığını anlatamadı. Uluslararası şirketlerin baskısıyla halkı uyarmak için gereken yapılamadı. Bölgede yaptığım araştırmalardan sonra, istihbarat kaynakları tarafından uzun zamandır sürdürülen çalışmalar sonucunda elde edilen raporlar ile GAP'ta oynanan oyunun ne olduğu konusunda gerçek bilgiler edindim. Bu bilgilerin çok kısa bir bölümünü Nokta'da yazdım. Bu haberin ardından yabancılara arazi satılması konusu gündeme bomba gibi düştü. Ama her nedense, İsrail'in sinsi bir plan içinde GAP bölgesini ele geçirmek için yaptığı esas çalışmanın üstü kapatıldı. Yani İsrailli kaynakların Musevi Türk vatandaşlarını bu işte kullanması gibi konular hiç işlenmedi. 26
Ayrıca yetkililer beni aradılar ve bu olayı tespit etmenin mümkün olmadığını belirterek işin içinden çıktılar. Nokta'da yazdığım yazının ardından İsrail'de de konu gündeme geldi. İsrailli yetkililer oldukça telaşlandılar. İlerleyen sayfalarda bu telaşlarını Nokta'ya yaptıkları açıklama ile nasıl ortaya koyduklarını okuyacaksınız. Basın da Nokta'daki yazımdan sonra yabancılara toprak satışını işledi. Ama esas yapılanlar göz ardı edilerek. Tempo Dergisi İsrail'in GAP'ta sulama sistemi ve ticari faaliyetlerini ne kadar üstün teknoloji ile yaptığını yazdı. Kimi haberlerde de İsrail'den çok diğer ülkelerin Türkiye'de mülk aldıklarını sayfalarına taşıdı. Ama İsrail'in "Vaadedilmiş Topraklar" planını uygulamaya çalıştığı akıllara bile getirilmedi. Veya getirilmek istenmedi. İşte tespitler ve isimlerle GAP'ta oynanan oyunlar... İsraillilerin, güneydoğudaki Türk vatandaşları üzerinden, tapularla arazi aldıklarını tespit eden istihbarat raporlarında öne çıkan bir isim var: Abraham Tilmen. İlerleyen sayfalarda GAP'ta yapılan çalışmaları anlatan istihbarat raporlarının ayrıntılarını bulacaksınız. Ama önce Şanlıurfa'daki Koç-Ata Sancak Süt ve Et Besi Tesisinde teknik eleman olarak görev yaptığı söylenen Abraham Tilmen ile yaptığımız görüşmeye yer verelim. Çünkü raporda Tilmen'in bütün bu 'organizasyonun' merkezindeki isim olduğu ve dahası MOSSAD'la ilişkisi olduğu iddia ediliyor. Nokta dergisi adına bilgisine başvurduğumuz Tilmen, İngilizce konuşuyor.
27
A. Tilmen: Telefonumu nereden aldınız? Nokta: Adınızı bazı raporlarda duyduk. Şanlıurfa'da çalıştığınız, 450 bin dönüm arazi satışıyla ilginiz olduğu söyleniyor.
A. Tümen: Size bu fıkrayı kim anlattı? Benim orada bir metrekarem bile yok. Nokta: Satın almıyorsunuz. Arazi alımlarını organize ettiğiniz iddia ediliyor.
A. Tilmen: Tamam, evet. Benden ne istiyorsunuz? Nokta: Bu doğru mu?
A. Tilmen: Hayır, doğru değil. Kimse benim çalıştığım toprakları satın almıyor. Ben bir Türk firması için çalışıyorum. Bu firmanın adı da Koç-Ata Sancak. Eğer benim ne yaptığım hakkında bir bilgi istiyorsanız orayı arayın, benim görevimi tam olarak anlatsınlar. Numarası da 0414.... Sekreteri M. ile konuşun ve ona benim ne yaptığımı sorun, o size detaylı bilgi verecektir. A. ve İ. ile de görüşebilirsiniz. Nokta: Ne kadar zamandır Türkiye'de bulunuyorsunuz?
A. Tilmen: 4 yıl oldu. Nokta: İki ayda bir İsrail'e gittiğiniz doğru mu?
A. Tilmen: Hayır altı ayda bir gidiyorum. Nokta: Urfa'daki göreviniz tam olarak nedir?
A. Tilmen: Süt merkezinin yöneticisiyim. Nokta: Sizinle İsrail arasında bir bağlantı var mı? A. Tilmen: Kesinlikle yok, size bunu kim söyledi bilmiyorum ama sizi temin ederim ki o bir yalancı. Koç-Ata Sancak'ı aradığınızda size doğru bilgiyi verecektir.
28
Şirketin İdari İşler Müdürü Ahmet Öğrenci ise, Abraham Tilmen'in şirketin ilk kuruluşunda İsrailli A&Y isimli bir taşeron firma bünyesinde şirkete hizmet verdiğini söyledi. 'Daha sonra bu taşeron firma ile
şirketin sözleşmesi feshedildi. Abraham Tilmen ve Sholomo Nitsan isimli iki İsrailli'yi şirket bünyesine aldık. Çünkü ziraat konusunda çok deneyime sahipler' dedi. Öğrenci, Tilmen ve Nitsan'ın teknik
eleman olarak çalıştığını da ifade ederek, 'şirket dışında, İsrail hükümeti tarafından başka bir görevleri olup olmadığını bilmiyoruz. Abraham sık sık gezer. Hem İsrail'e hem de Antalya'ya gider, orada bir evi var' şeklinde devam etti. Öğrenci'nin verdiği bu bilgiyle birlikte, Abraham Tilmen'in 'Süt merkezinin yöneticisiyim' sözü yanlış çıktı. Dahası Nokta'da haber çıktıktan hemen sonra Tilmen Türkiye'den ayrılarak İsrail'e gitti ve iki ay kadar süre Türkiye'ye hiç gelmedi. İşler durulunca şimdi öğrendiğime göre yine Türkiye'de... Abraham Tilmen'in adının önemle çizildiği istihbarat raporunda üzerinde durulan detaylara gelince... Tesisin çalışmaları kapsamında, İsrail'den getirilecek dört bin büyükbaş hayvanın, köylülere karşılıksız dağıtılması için çalışmalar yürütülüyor. Bu hayvanlar 'yem ihtiyacının kendilerinden satın alınacağı, doğacak yavruların ise şirketin malı olacağı' şartını kabul edenlere dağıtılıyor. Ancak 'istihbarat' bu 'bilgilerle' sınırlı kalmıyor. GAP bölgesine araştırma için geldiğini söyleyen başka İsraillilerin de sık sık toprak analizleri yaptıklarını belirten rapor 'arazi alımı' sırasında izlenen yöntemleri de bir bir sıralıyor.
29
EK BİLGİ (KŞ)
Hasan Taşkın
Hasan Taşkın, 1965 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde doğdu ve gazeteciliğe 1988 yılında “Rizeliler” isimli aylık derginin imtiyaz sahibi olarak başladı.
1992 yılında Anadolu Ajansı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde muhabir olarak göreve başlayan Taşkın, Lucy-S Gemisi’nin 3 ton uyuşturucu ile batırılması haberi ve buna bağlı uyuşturucu haberlerinin takibi, dönemin İSKİ Genel Müdürü Ergun Göknel’in gözaltına alınışı ve İSKİ Skandalı haberleri, tarihi eser kaçakçılığı olayları ve takibi, bir döneme damgasını vuran Emlakbank Genel Müdürü Engin Civan’ın tabancayla yaralanması ve gelişen olaylarla ilgili haberler ve takibi, bölücü örgüt ve çete operasyonları haberleri, uyuşturucu operasyonları, uyuşturucu imalathanelerinin ortaya çıkarılması ve bağlı olayların takibi, polisiye olaylarla ilgili inceleme ve araştırma haberlerine imza attı. 1998 yılında Anadolu Ajansı Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne atanan Hasan Taşkın, burada da THY’nin “Seyhan” isimli uçağının kaçırılması olayı ve adli gelişmelerin takibi, İstanbul’da yaşanan ve Trabzon’da görülen Gazi
Olayları Davası’nın takibi, polis ve askeri operasyonların takibi ve araştırma haberleri ile bölücü örgüt ve çete operasyonları haberleri yaptı.
Ekim 2000 tarihinde Anadolu Ajansı Van Bölge Müdürlüğü’nde görevlendirilen Taşkın, burada da terör ve araştırma haberleri yaptı. Aralık 2000 tarihinde ise Anadolu Ajansı Konya Bölge Müdürlüğü’nde görevlendirilen Hasan Taşkın, 2002 yılının Nisan ayına kadar Konya kaynaklı ekonomi ve siyaset haberlerine imza attı. 2002 yılının ikinci yarısında İstanbul’a dönen Hasan Taşkın, Yenişafak Gazetesi’nde araştırma ve inceleme haberleri yaptı. 2002-2003 yılı arasında Sabah Gazetesi’nde çalışmaya başlayan Taşkın, bu gazeteden ayrıldıktan sonra çalışmaya başladığı Nokta Dergisi’nde de, “Gizli GAP Raporu”, “Askeri İstihbarat uyardı: EI-Kaide Boğazdan vuracak.” ve “İstanbul’un altındaki patlamaya hazır LPG Bombası.” isimli kapak haberleri ile gündem oluşturdu. Hasan Taşkın, sarı basın kartı sahibi olup, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti ve Rize Vakfı Üyesidir. ESERLERİ
İstihbarat Raporlarına Göre İsrail'in Gap Senaryosu Şu Derin Devlet Kıskaç Kaynak: http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=3766
Bölgede Türk Şirketleri ile ortak çalışma yürüten İsrail firmaları, sulama sistemlerinde son teknolojiyi Türkiye'ye kazandırmaktalar. Ancak bu, uzun soluklu bir oyunun görünen yüzü. İsrailliler bu görüntü ile daha rahat çalışma ortamı bulmaktadırlar. Yani hedefe doğru ilerlemeye her ne pahasına olursa olsun devam ediyorlar... ______________________________________________
SU UĞRUNA Minareden atlayan çocuklar... İnsanı koltuğundan zıplatan bu görüntünün hemen ardından, çocukların aslında suya atladığını görmek, ilk zamanlar şaşırtıcı geldi herkese. Bu 'garip' görüntünün ardındaki gerçek, on yıllardır suya hasret toprakların suyla buluştuğunun resmiydi aslında. Ama artık bu görüntünün 'ilgi çekici' yanı kalmadı. Çünkü Halfeti'nin su altında kalan camiinin minaresinden atlayıp serinleyen çocuklara hepimiz alıştık. Ne var ki bu görüntünün ardında artık başka bir tablo var şimdi. Ve o tablo şimdiler de 'gizli' raporların sayfalarında yer alıyor. Nedeni 'o görüntü'deki suyun, yabancılar için çok şey ifade etmesi. 'İştahı kabaranlar' özellikle 'su sorunu' yaşayan Ortadoğu ülkeleri. Hatta raporlara göre, tam olarak da İsrail. Çünkü İsrail, Güneydoğu Anadolu'dan toprak satın alıyor. ______________________________________________
Ne kadar arazi aldılar? İstihbarat, 1998 yılından bu yana sürdürdüğü GAP bölgesindeki çalışmasını tamamladı. Yapılan bu çalışmanın sonucunda da ayrıntılı bir rapor ortaya çıktı. 30
Raporda, GAP bölgesinde Yahudi kökenli 60 Türk vatandaşının, adam başı 5 bin ile 10 bin dönüm büyüklüğünde arazi satın aldıklarının altı çiziliyor ve toplam 450 bin dönüm olarak ifade edilen bu arazilerin asıl sahiplerinin ise, bölgede çalışan İsrailliler olduğuna işaret ediliyor. Rapordaki bu çarpıcı 'bilginin' ayrıntılarında, arazileri satın alan kişilerin maddi durumlarının, bu arazilerin alımı için gereken finansal kaynak için asla yeterli olmadığına dikkat çekiliyor. İstihbarat raporları tarafından açıklanan bu 'tespiti', bazı İsrailli işadamlarının, daha doğrusu işadamı 'görünümündeki' kişilerin, bu arazilerin alınmasında kullanılan paranın kaynağı oldukları 'istihbaratı' izliyor. Kaynağın adresi ise, aynı istihbarat birimlerine göre İstanbul.
Sedat Bucak'a da teklif gitmiş Bunca 'gizli' bilginin bir de 'aleni' boyutu var. O da, bugün Urfa'da köylüsünden bürokratına tüm bölge halkının bu tabloyu 'konuştuğu' gerçeği. İsraillilerin toprak alımının bu derece açığa çıkmış olmasının nedeni kuşkusuz toprak sahiplerine 'teklifler' götürülmüş olmasıdır. Öyle ki, raporlardan biri, Sedat Bucak'a da teklif gittiği, ancak Bucak'ın 'kesin' bir dille teklifi reddettiği bilgisine dahi yer veriyor. Sedat Bucak bu konudaki iddiayı doğruluyor ve İsrail'in Kuzey Irak ve Türkiye çerçevesinde bu konuda çalışma yaptığına dikkat çekiyor. Yani İsrail, yayılma politikasına Irak ve Türkiye'yi de dahil etmiş bulunmaktadır. İsrail'in devlet olma yolunda kat ettiği mesafeyi giriş yazısından anlayabiliriz. Dahası "Vaadedilmiş Topraklar" için İsrail'in Tevrat'tan aldığı emir tüm Tevrat metinlerinde bulunmaktadır.
31
Soldaki ve aşağıdaki haritalardan da anlaşılacağı üzere, İsrail'in tarihsel hedefi Anadolu! topraklarının bir kısmını da içermektedir.
Neresi-Neden? "Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir. Tanrınız RAB'bi sever, yollarında yürür, O'na bağlı kalırsanız, RAB bu ulusların tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü ulusların topraklarını mülk edineceksiniz. Ayak basacağınız her yer sizin olacak. Sınırlarınız çölden Lübnan'a, Fırat Irmağından Akdeniz'e kadar uzanacak. Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız RAB, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacaktır. Bakın, bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum: Bugün size bildirdiğim Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız. Ama Tanrınız RAB'bin buyruklarını dinlemez, bilmediğiniz başka ilahların ardınca giderek bugün size buyurduğum yoldan saparsanız, lanete uğrayacaksınız. (Tesniye, 11:22-28)"
32
Türkiye'nin onda biri hedefte Arazi satın alma operasyonu, raporlardaki belirlemelere göre ağırlıklı olarak Fırat ve Dicle havzalarını kapsıyor. Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak 'hedefteki' öncelikli iller. GAP bölgesinin yüzölçümü 75 bin 358 kilometre kare. Yani Türkiye'nin onda biri. Bugüne kadar 'alımı gerçekleştirilen' toprakların yüzölçümü yaklaşık 413 kilometre kare. Bir başka deyişle İstanbul'un yarısından fazlası kadar bir toprak İsrailliler tarafından satın alınmış durumda. Yine de tapuların üzerinde 'şimdilik' Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının isimleri yazıyor.
Güneydoğu yeni Filistin mi? Ortadoğu'da 'bu toprakların bir bölümü benim' diyerek Filistin'i bir köşeye sıkıştıran İsrail'in, bu kez çağın koşullarına ayak uydurarak 30-40 yıl içinde Türkiye'de de aynı tabloyu uygulayacağı 'gizli' rapora yansıyan başlıca 'endişe'.
33
Suyla birlikte güneydoğuya giren ve 'tarım tecrübesini paylaşmak' istediğini söyleyen İsrail'in, gerçekte suyun ve 'adı var kendisi yok' petrolün kontrolünü ele geçirmek için arazi satın aldırdığı, aynı raporun 'temel kaygısını' oluşturuyor.
Ticari faaliyet mi, yoksa?.. Raporda GAP bölgesinde 1998 yılında başlayan 'dikkat çekici' faaliyetler ve isimler de sıralanıyor. Ticari faaliyet ya da iki ülke arasındaki ilişkiler kapsamında gerçekleşen ziyaretlerin içinden 'ayıklanan' bazı başlıklar ve isimler öne çıkarılıyor.
• 'Genel merkezi İsrail'de bulunan MERHAV adlı tarım şirketinin Genel Müdürü Joseph Dloomy ve Su Kaynakları Geliştirme Müdürü Shalom Harel, GAP ile ilgili çalışmaları yerinde görmek amacı ile Şanlıurfa ve Mardin illerini ziyaret etti.' • 'Şu ana kadar 67 İsrail firmasının toprak satın aldığı, bu kadarının da gizli pazarlık yürüttüğü kaydediliyor.' • 'Toprak satın alan veya talepte bulunan İsrailli firmaların çoğunun kamu kuruluşu statüsünde olduğu belirtiliyor.'
Resmi Ziyaretler Bu isim ve başlıkların hemen ardından yine 'dikkat çekici' bir dizi resmi ziyaret de raporun satırbaşları arasında. 1998 sonlarında İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman'ın Türkiye'ye gelip, gezisinin önemli bölümünü GAP'a ayırmasını 'kayda değer' bulan raporda, şu yorum da yer alıyor: 34
28 Ağustos 2000'de Ankara'nın bu seferki misafiri İsrail Başbakanı Ehud Barak'tı. Her ne kadar geliş sebebi 'Ortadoğu barışı' idiyse de, Barak'ın, basın toplantısında 'GAP'ta ki altı ihaleye talibiz' cümlesini sözlerinin arasına sıkıştırması anlamlı. Çalışmaların ticari faaliyet şemsiyesi altında yapıldığını anlatan raporda oldukça detaylı ibareler yer alıyor. GAP'ta alüminyum sulama boru ve ekipmanlarını üretmek üzere bir Türk-İsrail ortak yatırımı hususunda girişimler de söz konusu. Bunun yanı sıra seracılık, tarımsal mekanizasyon, müşterek çiftlikler kurulması yolunda işbirliği çalışmaları da sürdürülüyor.
Yine Soros Dünyanın ünlü para simsarı George Soros'un ortağı ve Şubat 1999'da 'Milenyum GLK' adını verdiği dünya turu kapsamında Türkiye'yi gezen Jim Rogers için de GAP Bölgesi çok şey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'ın, eşi Paige Parker'la gerçekleştirdiği Türkiye gezisinde, Türk medyası 500 bin dolar değerindeki özel yapım aracına büyük yer verdi. O günlerde internetteki sitesinde International Herald Tribune'de yayınlanan bir makalesinde, Yahudi kökenli ABD'li vatandaşları GAP bölgesinde arazi satın almaya davet ediyordu.
35
Savaşlar artık tapu dairelerinde Raporlar bu 'sabırlı' çağrıların yavaş yavaş hayata geçtiğini ortaya koyuyor. Bugünün koşullarında artık Maraş'ı Kahraman, Urfa'yı Şanlı, Antep'i Gazi yapan tablolar rafa kalkmış durumda. Anlaşılan o ki, savaşlar artık cephelerde değil, tapu dairelerinde veriliyor. Ve bugün gelinen nokta! Raporlar güneydoğuda İstanbul'un yarısından daha büyük alanın 'dolaylı' olarak İsraillilerin eline geçtiği alarmını veriyor. Buna birçok yabancı istihbarat kaynağının da verileri eklendiğinde, ortaya İsrail kontrolünde bir Ortadoğu tablosu çıkıyor. Çünkü yabancı kaynakların raporlarına göre, İsrail bu bölgede 'Kürtlerin aslında Musevi oldukları' propagandasını yapıyor.
İstihbarat Raporlarına göre sistem nasıl işliyor? Rapor İsrailli işadamı ya da görevlilerin izledikleri yöntemleri de ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. 'İstihbaratlara' göre, ilk iş bölgede ekonomik zorluk çeken aşiret reisleri tespit ediliyor ve ardından 'aracılar' devreye sokuluyor. Buralardaki topraklarda gelecek gören Yahudiler, bir yerine beş vererek Şanlıurfa ve Mardin'de Yahudi kökenli Türk vatandaşları aracılığıyla arazi alımına başladılar. Hatta bu konuda Şanlıurfa yöresinde birbirleriyle yarışmaktadırlar. Bölgede bulunan Süryaniler de Kızıltepe'de arazi alımlarına yardım etmektedirler. Son yıllarda, İsrail'in GAP ile güneydoğunun kutsal ve bereketli toprakları üzerindeki emel ve niyetleri açıklığa kavuştu. Türkiye ve İsrail hükümetleri arasında faiz kredili ve içeriği net açıklanmayan, kredi süresi faiz oranı ve buna benzer koşulları belli olmayan, 1 milyar dolarlık GAP kredisini İsrailli firmalara yaptırması, Türkiye'nin bağımsız, hür teşebbüsle kendi öz yatırımcılarına vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar 'haham' gözetiminde noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararası prensiplere, şartlara uymayan uzun vadeli bir sömürü taktiğidir. 36
İsrailli işadamları rolündeki görevliler, bölgede görevli kamu personelini 'hizmet içi eğitim' kapsamında tertipledikleri gezilerle İsrail'e götürmektedir. İsrail'e yapılan bu gezilere özellikle bölgede yatırım ortaklığı yaptıkları veya yapmaları muhtemel büyük toprak sahiplerini, öğretim üyelerini, bürokratları; mahalli gazete sahipleri ve çalışanlarını, ziraat odası başkanlarını ve dini konularda sözü dinlenir şahısları dahil etmektedirler. İsrail şirketleri bazı gübre bayiliklerini, yatırım ortaklığı kuracakları veya toprak alacakları şahıslar ile yapacakları temasta, kendi kuruluşları gibi kullanmaktadırlar. İsrailli işadamları öncelikle piyasaya ödeme zorluğu içerisinde olan hatta Ziraat Bankası'na borçları bulunan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmektedir. Özellikle basınçlı sulama teknolojisi ve slaj mısır (yemlik mısır) üretimindeki uygulamalarını, üretimde pay sahibi olmak için yoğun bir şekilde kullanmaktadır. Mardin Kızıltepe'den, Şanlıurfa Harran'a kadar binlerce dönüm arazi bu amaçla kullanılmaktadır. Susuz ve taşlık bir bölge olan Karacadağ'da toprak alma ve kiralama girişiminde bulunan İsrailli şirket yetkilileri, özellikle Türkmen aşiretlerinin olumsuz cevapları ile karşılaşıyorlar. Buna rağmen, raporlara göre, 50 bin dönüm kıraç arazinin 15 yıllık kirası peşin verilmek bile istenmiştir.
37
Zaman içerisinde dünyanın en gelişmiş seralarının yer alacağı planlanan Şanlıurfa/Karaali'de, halen üretim yapan seralardan bazılarının İsrailli şirketlerle ortak olduğu ve bu bölgede İsrail'in yatırım çalışmalarına devam ettiği bilinmektedir. GAP projesinin üretim aşamasına geldiği son yıllarda ve özellikle de terörün inişe geçtiği 1998 yılından itibaren, yabancı devletlerin ve bu devletlere ait şirketlerin GAP bölgesine ilgisinin arttığı gözlenmektedir. Bu ülkeler, önceleri terör ve insan hakları ihlalleri gibi olayları incelemek maksadıyla, parlamenterleri ve konsoloslukları vasıtasıyla bölgeyi kontrol altında bulundurmaya çalışırken, bugün aynı görevlilerine ticari personelini de ilave etmiş durumdadırlar. Ulusal ve mahalli basın organlarında yapılan yayınların incelenmesi ve bölge halkı ile yaptığım mülakatlarda, özellikle İsrailli işadamlarının bölgede dikkati çekecek yoğunlukta faaliyetler içerisine girdiği ve her geçen gün ilişkilerini derinleştirdiği anlaşılmaktadır. GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ)'nin işbirliği içerisinde olduğu uluslararası kuruluşların ülkelerine bakıldığında karşımıza iki ülke çıkmaktadır: ABD ve İsrail. İşbirliği yapılan İsrail kuruluşunun adı ise MASHAV (İsrail Uluslararası İşbirliği Merkezi)'dir.
BASINDA YER ALAN HABERLER Şanlıurfa Tarım İl Müdürlüğü ile GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ)'nin ortak yayınladığı "Tarım Bülteni"nde konu ve satır aralarına serpiştirilmiş bazı dikkat çekici bilgiler vardır. Yalnızca bu bilgiler irdelendiğinde dahi İsrail'in bölgeye olan olağanüstü ilgisi açıkça ortaya çıkacaktır.
38
Bu bültende yer alan bazı detayların bulunması nedeniyle bültenin ana fikrinin bulunduğu paragrafları buraya almakta fayda olduğuna inanıyorum. "1999 yılının 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasında çeşitli ülkelerden gelen 35 öğrenci ile 5 İsrailli uzman bölgede 2 aylık uygulama çalışması yapmaya başlamışlardır."' Aynı bültende, 'İSRAİLLİ YETKİLİLERİN BÖLGEYE AKINLARI' başlığı altında şu açıklamalara yer verilmektedir: "Genel merkezi İsrail'de bulunan MERHA V adlı tarım şirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY
ve Su Kaynakları Geliştirme Müdürü Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalışmaları yerinde görmek ve incelemelerde bulunmak amacı ile 24-26 Kasım 1998 tarihleri arasında Şanlıurfa ve Mardin illerini ziyaret ettiler.
Ayrıca çiftçi eğitimi ve yayım faaliyetleri kapsamında İsrail Hükümeti ile İdaremiz arasında imzalanan protokol çerçevesinde İsrailli uzmanlar tarafından 14-24 Aralık 1998 tarihleri arasında GAP illerinden gelen yayım uzmanlarının katıldığı hizmet içi eğitim yapılmıştır. GAP Bölgesi Tarım İl Müdürlükleri, Tarım Kredi Kooperatifleri, GAP İdaresi ve Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünden gelen 41 uzmana verilmiş olan 'Çiftçi Eğitim Ve Yayım Faaliyetleri' konulu kursun açılışı 14 Aralık 1998 tarihinde GAP BKİ Başkan Yardımcısı M. Kaya YAŞINOK ve İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Amir MAİMON tarafından yapılmış olup, 24 Aralık 1998 tarihine kadar devam etmiştir.'"(2) ___________________
(1) Tarım Bülteni. Mart-Nisan 1999 Sf.3 (2) Tarım Bülteni. Mart-Nisan 1999 Sf.8 39
Yasin YAĞCI'nın araştırması olarak kaleme alınan ve "GAP'TA SOĞUK SAVAŞ" başlığı ile Aksiyon dergisinde yayınlanan yazıda konu çok boyutlu olarak ele alınmıştır; "GAP idaresi son yıllardaki durumunu şu şekilde açıklıyor; 'Bugün üç yabancı sermayeli yatırım inşaat halinde olup, birinin ise anlaşması imzalanmış bulunmaktadır. Bu yatırımlardan biri tekstil (% 33 İsviçre), biri inşaat malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyaftı boru (% 50 ABD) ve biri de gıda (% 50 İsrail) yatırımlardır.'
İstihbarat raporlarına göre ayrıca, GAP bölgesinde şu ana kadar 67 İsrail firmasının toprak satın aldığı, en az bu kadarının da gizli bir şekilde pazarlıklar yürüttüğü kaydediliyor." İsrail'in GAP bölgesindeki toprak çalışmalarının önündeki muhtemel engellerden biri, MGK'dır. Çünkü gerektiğinde MGK stratejik noktalarda bulunan kimi toprakların satışı ile ilgili olumsuz görüş bildirerek satışına engel olabilmektedir. İsrail şirketlerinin, Türk Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (toprak satışlarına onay verilmemesi) kurtulmak için buldukları yol ise çok basittir; bazı yerli firmalar ile ortaklık kurmak. Bölgede yerli firmalarla ortaklık kurmuş onlarca yabancı şirket tüm yasal engelleri aşarak dolaylı bir biçimde toprak satın almış durumdadır.
40
Bu arada bütün bunların dışında, İsrail'in bölgede çalışmalar yapmasını meşrulaştıran gerekçeler de yok değildir. Mesela basınçlı sulama sistemleri konusunda dünyanın ileri ülkelerinden birisi İsrail'dir. Bu da İsrail'in bölgedeki faaliyetlerini kimi noktalarda meşru bir zemine oturtmaktadır. İsrail, GAP bölgesindeki faaliyetlerini çeşitli biçimlerde sürdürmekle birlikte, tüm dünyada ortaya koyduğu dezenformasyon yöntemleriyle de kendisine yeni müttefikler yaratarak siyasi geleceğini garanti altına almanın ve belli konularda tüm dünyada yarattığı olumlu bakışın güçlenmesi için de çaba sarf ediyor. İsrail, son yıllarda Ortadoğu halkları üzerinde açıkça hissedilen şiddetli Siyonizm baskısının yerini yavaş yavaş daha sistemli üretilen karşı istihbarat yöntemleriyle siyasi amaçlara bırakmakta. Bunlardan biri de Özellikle Kuzey Irak'ta yaşayan Kürtleri etkilemek ve onları daha sıkı kontrol altına almak amacıyla üretilmiş söylentilerdir.
Kürtler Museviymiş! İsrail yalanlasa da kuzey Irak'taki varlığı konusunda ortaya çıkanlara bir türlü engel olamıyor. İsrail merkezli enformasyon kuruluşlarının Ortadoğu'daki yeni oyunu daha çok Kürt Halkı üzerinedir. İsrail devleti destekli bu kuruluşların üzerinde çalıştıkları tez ise oldukça çarpıcıdır: Kürt Yahudiler.
41
Saddam Hüseyin yönetiminin ABD tarafından devrilmesiyle birlikte. Kuzey Irak'ta, ABD ve Kürtlerden oluşan iki bilinmeyenli denkleme bir üçüncü boyutun daha eklenmekte olduğunun ilk işaretleri geçen yıl gelmeye başladı... Bu denklemle bağlantılı olarak, İsrailli bilim adamları son on yıldır yaptıkları genetik araştırmaların sonuçlarını açıkladılar. Sürecin işlemesiyle birlikte İsrail ve ABD'de eş zamanlı yapılan açıklamalara göre Sefuerdi Yahudileri ve Kürtler, binlerce yıl öncesinden baba tarafından gen akrabası idiler. Yani aynı soydandılar. ABD de faaliyet gösteren 'İsraeli Kurdish Friendship League' adlı örgüt bu iddiaya hemen sahip çıkarken, Amerikalı yazar Kevin Brooks da Yahudi ve Kürtlere bir tavsiyede bulunmakta gecikmiyor ve: "Bu durum ümit ederiz ki Kürt ve Yahudileri, son yıllarda sahip oldukları dostluk ilişkilerini sürdürmeye teşvik eder," diyor.
Anayurt mu? Yahudilerle Kürtlerin, akrabalık temelinde bir araya getirilmelerine yönelik bu araştırma ve yayınların hemen ardından, basın yolu ile uçurulmaya başlanan başka sinyaller o dönemde dikkatleri pek de üzerine çekmemişti. Saddam zamanında. Kuzey Irak'ın, Araplaştırılması politikası uyarınca, özellikle Zaho Bölgesi'nde yaşamakta olan 150 bin dolayındaki Kürt Yahudi, baskılara dayanamayarak İsrail'e göç etmek durumunda kalmışlardı. Aralarında İsrail Savunma Bakanlığına kadar yükselen İsak Mordehay gibi Kürt Yahudiler, Saddam yönetiminin sona ermesinden sonra niçin anayurtlarına dönmesinler di ki? 42
Ortaya ilk atıldığı dönemlerde aralarında gerekli ilişki kurulamayan bu iki haberin hangi amaca hizmet ettiği kısa bir süre sonra anlaşılacak, ancak Türkiye, atın Üsküdar yolunu yarılamasından sonra uyanarak duruma, o da "dostlar alış verişte görsün" kabilinden müdahale edecekti.
Kuzey Irak'ta da aynı tablo var Bütün bu senaryoların tek bir merkezde toplanması ile aslında ortaya konulan tüm bu tezlere, varsayımlar vasıtasıyla yeni eklemeler yaparak, İsrail'in 4000 yıl öncesine dayayarak bu güne taşıdığı bir senaryo damgasını vuruyordu. Bu "Vaadedilmiş Topraklar" bilmecesinin 21. yüzyıl yansımasından başka bir şey değildi. Tam da bu aralar ortaya çıkan istihbarat raporları, İsrail'in Kuzey Irak'ta geniş araziler satın almakta olduğunu göstermekte. Türk Dışişleri Bakanlığı'nın, bu konuda duyduğu rahatsızlığı İsrail'e ilettiği haberleri gazetelerde yer alırken, İsrail'in karşı açıklaması gecikmedi. İsrail'e göre "Bu haberler gerçekleri yansıtmamaktaydı, İsrail, Kuzey Irak'ta Türkiye den habersiz davranmak düşüncesinde değildi ve bunu dile getiren kişi Başbakan Şaron'un kendisiydi." Bu arada Türkiye'nin dikkatleri, Süleymaniye'de askerlerimizin başına geçirilen çuval gibi başka olaylara çevrilmiş, İsrail'in Filistin'de uyguladığı aşırı güç kullanımı ve devlet eli ile işlenen suikastlar gündeme yerleşmişti.
43
Aynı sıralarda Amerika mahreçli üç haber peş peşe Türk kamuoyunun gündemine düştü. New York Times, Kürtlerin, Kuzey Irak'taki demografik ve siyasi harita ile oynayarak bölgeyi Kürtleştirdiğini, Kerkük çevresinde toplanan binlerce Kürdün kente girmek üzere beklediğini yazıyor, ertesi gün New Yorker dergisi, Pulitzer ödüllü ve Ebu Garip Cezaevindeki işkenceleri ortaya çıkaran Seymour Hersh imzalı bir başka haberi piyasaya sürüyordu.
Ajanlar eğitiyor. Hersh'in, İsrail'in Washington ve Ankara Büyükelçileri ile KYB lideri Talabani tarafından yalanlanan haberine göre, İsrailli ajanlar bir süredir Kuzey Irak'ta Kürtlere komando eğitimi vermekteydiler. Bu eğitim geçen yıl ABD'li yazar Kevin Brooks'un sözünü ettiği, Kürt ve Yahudiler arasında son yıllarda görülen dostane ilişkilerin bir sonucu muydu bilinmez ama bilinen, bu haberin Ankara'ya bomba gibi düştüğü ve yalanlamalara karşın büyük bir rahatsızlık yarattığı idi. Çok uzun olmasa da Ortadoğu'daki diğer devletler ile kıyaslandığında oldukça eski olan Türk - İsrail ilişkileri, bu ve daha çok Irak savaşı sonrası meydana gelen buna ben¬zer olumsuzluklarla birlikte yepyeni bir mecraya kaydı. Daha çok olumlu gelişen ilişki Irak savaşı sırasında ve Kuzey Irak'taki İsrail - Kürt ilişkileri neticesinde karşılıklı sözlü tartışmalarla başka bir boyut kazandı ve sonuçta oldukça gerilimli bir süreç başlamış oldu. Bu olumsuz olaylarla birlikte devam eden sinir harbi, İsrail başbakan yardımcısının bir televizyon programındaki tavrıyla birlikte açığa çıktı. 44
İsrail Başbakan Yardımcısı neden sinirlendi? Resmi temaslar için Ankara'ya gelen İsrail Başbakan Yardımcısı Ehud Olmert, gazeteci Fatih Altaylı'nın televizyondaki Teke Tek programına katıldı. Altaylı'nın soruları, İsrail'in Kuzey Irak'taki faaliyetleri ile ilgili iddialar üzerineydi. Altaylı'nın, Kudüs Üniversitesi'nden bir profesörün, bir İsrail gazetesindeki yazısını referans alarak Olmert'e yönelttiği soruları Olmert 'dedikodu' şeklinde yanıtladı ve tepkisini; "Bunlar aptalca hikayeler. Biz Türkiye ile çok ciddi ilişkileri olan bir ülkeyiz. Bu saçma hikayelerle ilgilendiğimizi mi sanıyorsunuz?" sözleriyle dile getirdi. Altaylı, bu iddialar üzerine geri çekilmedi ve "sizin dedikodu dediğiniz şeyler, bugünün gündem maddesi. Yanılıyorsam, yanılıyorsun deyin" diyerek tartışmayı alevlendirdi. Altaylı'nın bu sözü Olmert tarafından tekrar yalanlandı ve somut hiçbir bilgi ortaya koymadan "Biz hiç bir şekilde Kuzey Irak'ta
herhangi bir faaliyete girmedik, Kürtlerle ilişkiye girmedik. Ben İsrail hükümetini temsilen buraya geldim ve eğer yok diyorsam lütfen bana güvenin" dedi.
GAP bölgesinde İsraillilerin arazi aldığı yönündeki ilk haberim Nokta Dergisi'nde yayınlandıktan sonra, her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Ancak yazdığım herşey istihbarat raporlarına dayanıyordu. Bunun dışında ortaya çıkan söylentiler ise işin gerçek boyutunu gölgeleyecek şekilde bilinçli bir şekilde ortaya atılıyordu. Dini hassasiyetlerle ortaya atılan kimi iddiaların gerçeklerle çok da fazla bağlantıları olmamalarına rağmen, İsrail'in bölgedeki faaliyetlerinin temelde "Vaadedilmiş Topraklar" eksenine oturduğunu inkâr etmek de mümkün değildir. 45
"İsrail'in Gizli hesabı Yok diyorsam yoktur" Nokta Dergisinde benim imzamla yayınlanan İsrail'in GAP bölgesinde toprak aldığı haberinden sonra konuyla ilgili birçok haber yayınlandı ve tartışmalar yapıldı. Türkiye'de bu değerlendirmeler yapılırken konu İsrail kamuoyunda da yankı buldu ve İsrail hükümeti savunma¬ya yönelik adımlar atmaya başladı. Bu adımlar kapsamında İsrail'in İstanbul başkonsolos yardımcısı Moşe Kanfi Nokta Dergisine geldi. Konuya ver¬dikleri önem buradan da belliydi. Nokta'ya gelişi sırasında ben başka bir görev için dışarıda idim. Ancak benim yok¬luğumda Kanfi ile röportaj yapıldı. Kanfi, verdiği röpor¬tajda iddiaları kesin bir dille yalanladı ve İsrail'in bölgede¬ki tüm çalışmalarının ticari çalışmalar olduğunu iddia etti. İşte Kanfi'ye sorulan sorular ve Moşe Kanfi'nin yanıtları: - Güneydoğu Anadolu'da askeri ya da istihbarata yönelik herhangi bir İsrail etkinliği hakkında resmi bilginiz var mı? - 'Ne İsrail askerinin, ne istihbaratının ne de başka bir grubun Türkiye'nin güneydoğusunda ya da Kuzey Irak'ta bir etkinliği var. İsrail'in Güneydoğu Anadolu'daki varlığının tek nedeni, GAP'ta ki 22 İsrail şirketidir. Kuzey Irak'ta ise hiçbir varlığımız yok. 46
Şirketlerimiz, 1998'de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in İsrail ziyaretinin ardından, Türk hükümetinin sunduğu anlaşmalarla GAP'a gitti. Türkiye'nin tarım alanında yüksek teknolojiye ihtiyacı vardı. İsrailli firmalar barajlar, sulama sistemleri ve kanal yapımıyla ilgili bütün araştırmaları ücretsiz yapmayı teklif etti. Bunlar dünya çapında iş yapan şirketlerdir. Güney Amerika'dan Filipinler'e. Orta Asya'dan Afrika'ya uzanan bir alanda, hatta Ürdün ve Mısır'da bile iş yaptılar. Dertleri toprak ya da gayrimenkul satın almak değil, kar etmektir.' - Peki, nereden ortaya çıktı bu iddialar? - Türkçe'de bir deyiş vardır... 'Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Bizde de aynısı var. Bakın İsrail'den iki gün önce döndüm. Orada, Türkiye'de bizim toprak satın aldığımız iddialarıyla savaşmak zorundayım dediğimde bana inanmıyorlar. Emin misiniz? Türkler bunlara inanıyor mu? Neden GAP'ta toprak alalım ki? Diye soruyorlar. İstanbul'a döndüğümde İsrail hakkında yazılanlar beni şoka uğrattı. Ben bile iddiaların, aslında dedikoduların diyeceğim, bu seviyeye geldiğine inanamadım.' Sözüm şerefim üzerine orada işimiz yok. - Türkiye'de bu iddiaların tartışıldığından İsrailli yetkililerin haberinin olmaması bana pek mantıklı gelmiyor. - 'Farkındalardı ancak seviyesi ve ciddiyeti hakkında bir fikirleri yoktu. Bu seviyeye geleceğini düşünmediler.' - Sizin deyiminizle işler 'bu seviyeye geldiğinde', İsrailli yetkililerin değerlendirmeleri ne oldu peki? 47
- 'İsrail'de istihbarat açısından, askeri ve siyasi anlamda en yetkili makamlara defalarca, bu doğru mu, orada bir şeyler yapıyor muyuz? Lütfen bana doğruyu söyleyin çünkü konsolosluk adına konuşması gereken benim, bilmem gerekiyor? Dedim. Bana, Moşe, seni yüzde yüz temin ederiz ki, rahatlıkla iddiaları reddedebilirsin, orada yapacak işimiz yok dediler. - Abraham Tilmen adını duydunuz mu? - 'Hayır' - O'nun istihbarat birimlerinizle ilgisi olsa, MOSSAD, evet bizden der miydi? - İnanın bana, size yetkili makamlar derken, gerçekten en yetkili makamdan söz ediyorum. Sizi yüzde yüz temin ederim, şerefim üzerine konuşuyorum ve söz veriyorum ki orada hiçbir şey yapmıyoruz.' - Türkiye'nin endişesini görüyor musunuz? - 'Hassasiyeti biliyoruz. Bölgede Türkiye'nin çıkarları aleyhine olacak bir şey yapmayız. Ankara'nın izni ve işbirliği olmadan asla bir şey yapmayız zaten.' - Bu iddiaların ardından resmi olarak güneydoğuya gitmeniz istendi mi? - 'Hayır. Ayrıca, Yahudileri yaşamaları için Kuzey Irak'a geri gönderdiğimiz iddiaları da var. İsrail'in amacı Yahudileri geri yollamak değil, dünyadaki/eri bir araya getirip onlara bir sığınak yaratmaktır. 1950'ler de yaklaşık 65 bin Yahudi, Kuzey Irak'tan İsrail'e geldi. Çünkü bu bölgede kendilerini güvende hissetmediler. Neden geri dönsünler? Kişi başına düşen yıllık gelirin 70 bin dolar olduğu bir ülkeden ayrılıp, bin dolardan az olduğu bir ülkeye gitmeyi kim, neden ister? Orada ev alsa, arsa alsa ne olur ki? 48
- Çıkış noktası, İsrail'in suya olan ihtiyacı değil mi? - 'Evet ama biz GAP'tan İsrail'e nasıl su götüreceğiz ki? Develerle mi? Su zaten Irak'tan ve Suriye'den geçerek geliyor. Biz nasıl alalım GAP'tan? Bu tamamen bilim kurgudur. .. Aynı tarihlere denk gelen bir başka gün ise Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü de tartışmalardan uzak kalamadı ve konuya dahil oldu. İsrailli işadamlarının ve onlar tarafından organize ve finanse edilen diğer kişilerin faaliyetlerinin, medya aracılığıyla tartışma konusu edilmesi sürecinde, "yabancılara toprak satışı" konuları yoğun tartışılınca Tapu Kadastro da bir açıklama yaptı. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, yabancıların Türkiye'de taşınmaz mal edinmesinin çok açık ve net şekilde izlendiğini vurguladı ve 'bu iş başıboş değil' dedi. Zeki Adlı, basında yer alan yabancıların Türkiye'de gayrimenkul edinmesine ilişkin haberlere açıklık getirmek amacıyla, Genel Müdürlük binasında bir basın toplantısı düzenledi. Ancak, sadece yabancıların gayrimenkul edinmesini değerlendirdi. Türkiye'de her isteyen kişinin istediği yerde, istediği şekilde gayrimenkul alamadığına işaret eden Adlı, 'Bu iş titiz şekilde, hem hükümet hem ilgili kuruluşlar tarafından koordinasyonlu ve sağlıklı şekilde izlenip, değerlendiriliyor', diye konuştu ve çalışmanın önceki bölümünden de hatırlanacağı üzere, aşağıdaki metinde yer alan açıklamalarda bulundu. 49
2644 sayılı Tapu Kanununda yapılan değişiklikle, 'yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin Türkiye'de taşınmaz mal ve sınırlı ayni haklar edinimlerine' ilişkin esaslar getirildiğini anlatan Adlı, ancak bu kişiler ve şirketlerin Türkiye'de edinebileceği alanın 30 hektar ile sınırlandırıldığını ve bu miktarın, ancak hükümet izni ile aşılabildiğini belirtti. Yabancıların taşınmaz alımlarında, özellikle turizm bölgelerine rağbet ettiğine ve bu bölgelerdeki yazlıklar, siteler ve beldeler genellikle köy sınırları içinde bulunduğundan, köylerde taşınmaz mal edinimini yasaklayan maddenin yürürlükten kaldırıldığına dikkati çeken Adlı, bununla ayrıca yatırımları teşvik etmeyi amaçladıklarını söyledi.
TKG'ye göre kim ne kadar mal edinmiş? 2644 sayılı Tapu Kanununun yürürlükte olduğu 1934 tarihinden, Temmuz 2003 tarihine kadar, toplam 58 ülkenin 38 bin 229 vatandaşı tarafından, 37 bin 336 adet taşınmaz mal edinildiğini anlatan Adlı, yabancı gerçek kişiler tarafından edinilen taşınmaz malların toplam alanının ise 265 bin 872 dönüm olduğunu, bu alanın büyük kısmının da Suriye uyrukluların Hatay, Gaziantep, Kilis bölgelerindeki taşınmaz malları olduğunu belirtti. Yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 19 Temmuz 2003 tarihinden günümüze kadar da, toplam 48 ülkenin 7 bin 138 vatandaşı tarafından 6 bin 80 adet taşınmaz mal edinildiğini kaydeden Adlı, bunun 5 bin 713'ünün satış, 445'inin ise intikal ve miras gibi farklı nedenlerle edinilen mallar olduğunu söyledi. 50
Değişiklik sonrası İngiltere başı çekiyormuş Kanun değişikliği yürürlüğe girmeden önceki dönemde, Türkiye'de en fazla taşınmaz mal edinen 10 ülkenin başında 12 bin 355 adet taşınmaz mal ile Yunanistan'ın bulunduğunu belirten Adlı, bunların yaklaşık 11 bininin Türk kökenli Yunan uyruklu vatandaşlara ait olduğunu bildirdi. Toplam 9 bin 709 taşınmaz ile ikinci sırada bulunan Almanya'yı ise 4 bin 573 adet taşınmaz ile Suriye'nin izlediğini anlatan Adlı, 2003 yılından önceki dönemde en çok taşınmaz mal edinilen illerin başında ise 9 bin 49 gayrimenkul ile İstanbul, 5 bin 562 adet taşınmaz ile de Antalya olduğunu kaydetti. Adlı, yasa değişikliğinin yürürlüğe girdiği 2003 tarihinden itibaren de, Türkiye'de en fazla taşınmaz mal edinen ülkelerin başında 2 bin 402 adet taşınmaz ile İngiltere, bin 428 adet taşınmaz ile Almanya, 482 adet taşınmaz ile de Hollanda'nın bulunduğunu, en çok taşınmaz edinilen illerin başında ise Antalya, Muğla ve Aydın'ın geldiğini söyledi.
2003'ten bu yana 44 Trilyonluk satış yapıldı Kanun değişikliğinin yapıldığı 2003 yılından bu yana, tapu kayıtlarına geçen yabancıların satın aldığı taşınmaz malların bedelinin 44 trilyon lira olduğunu bildiren Adlı, bunun Merkez Bankası reel kayıt değerinin ise 600 milyon dolar olduğunu vurguladı. Bugüne kadar Türkiye genelin¬de 45 bin 252 yabancı uyruklu gerçek kişilerin 43 bin 307 adet taşınmaz edindiğini belirten Adlı, bunun 15 bin 908'inin arsa, arazi, 4 bin 526'sının binalı arsa, 22 bin 873'ünün de bağımsız bölüm olduğunu kaydetti. 51
Türkiye'nin 780 bin kilometrekarelik toplam yüzölçümünden yabancıların mülkiyetinde olan alanın 269 bin 296 dönüm olduğuna dikkat çeken Adlı, bunun 10 binde 3 civarında olduğunu söyledi. Adlı bu arada, yabancıların taşınmaz mal ediniminin 2004 Ağustos ayı itibarıyla, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 26 artarak 3 bin 564 adet olarak gerçekleştiğini vurguladı.
Suriyelilere, 1939'den beri taşınmaz mal satışı yasak Türkiye'de yabancılara ait toplam 269 bin 296 dönümlük alanın 241 bin 451 dönümlük kısmının Suriye uyruklu yabancılara ait olduğuna işaret eden Adlı, dolayısıyla Suriye uyruklular dışında tüm yabancı ülke vatandaşlarının edindiği alanın, 27 bin 845 dönüm olduğunu söyledi. Adlı, Hatay'ın Türk sınırlarına dahil olduğu 1939 yılından bu yana Suriyelilere taşınmaz mal satışının yasak olduğunu ve bu tarihten mal ediniminin söz konusu olmadığını belirtti. Suriyelilerin 1939 yılından önce aldığı gayri menkullerin de Hazine tarafından kontrol edildiğini anlatan Adlı, Suriye uyrukluların Türkiye'de edindiği toplam 4 bin 590 adet taşınmazın daha çok Hatay, Gaziantep, Kilis ve Mardin illerinde bulunduğunu ifade etti. Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Adlı, şöyle devam etti: 'Türk vatandaşlarının Suriye'de, Suriye uyrukluların ülkemizde, mevcut taşınmaz mallarından daha fazla taşınmaz malı bulunmakta olup, iki ülke arasında uzun süreden bu yana emlak müzakereleri sürdürülmektedir. Buna karşılık, Suriye uyrukluların ülkemizdeki taşınmaz mallarıyla ilgili herhangi bir tasarruf yaptırılmamakla birlikte, devletimizin kontrolünün sağlanması amacıyla bu mallar kayıt altına alınmıştır."
52
EK BİLGİ (KŞ)
Rahşan Ecevit: GAP ikinci Filistin olabilir Yabancıya toprak satışının ürkütücü boyutlara ulaştığını söyleyen Rahşan Ecevit, "İsrailliler GAP bölgesinde kimliklerini gizleyerek toprak alıyor" dedi ANKARA Milliyet 14 Haziran 2006 / Çarşamba
DSP Onursal Genel Başkanı Bülent Ecevit'in rahatsızlanmadan önce gündeme getirdiği "Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen önderliğinde solda birlik" çalışmasına eşi Rahşan Ecevit devam ediyor. Rahşan Ecevit, dün Or-An semtindeki çalışma ofisinde yabancılara mülk satışı konusunda düzenlediği basın toplantısında, solda birlik sorusu üzerine, "Ben de o konuya devam etmek için hazırlık yapmaya başladım" dedi. Rahşan Ecevit, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın "İlkeli birliktelik" önerisinin anımsatılması üzerine, "Ben eşimin önerisiyle ilgileniyorum" diye konuştu. Bu konuda çalışmaya yeni başladığını, şimdilik ayrıntılar üzerinde açıklama yapamayacağını belirten Rahşan Ecevit, görüşmeler yapacağını ancak kimlerle görüşeceğinin henüz belli olmadığını kaydetti. Büyük İsrail projesi Yabancıya toprak satışının ürkütücü boyutlara geldiğini, Avrupa'nın Kurtuluş Savaşı sırasında yapamadığını dolarlar ve euro'larla yapmaya kalkıştığını savunan Rahşan Ecevit, GAP bölgesinin İsrail için "Tanrı tarafından kendilerine verilen Mezopotamya toprakları" olarak algılandığını belirtti. Rahşan Ecevit, "Büyük İsrail projesi kapsamında GAP bölgesinde kimliklerini gizleyerek toprak alıyorlar. GAP ikinci Filistin olabilir" dedi.
TKG'ne göre GAP'ta İsrail uyrukluların taşınmazı yok! GAP bölgesinde yabancıların edindiği taşınmaz mallarla ilgili de basına açıklamalarda bulunan Adlı, bölgedeki toplam 9 ilde 939'u 1939 yılından önce Suriye uyruklulara ait olmak üzere, toplam bin 961 adet taşınmaz olduğunu bildirdi. Resmi kayıtlara göre GAP bölgesinde İsrail uyruklular adına kayıtlı bir taşınmaz bulunmadığına dikkati çeken Adlı, Türkiye genelinde ise toplam yüzölçümü 63 dönüm olan 133 adet taşınmaz malın, 101 İsrail uyruklu kişi tarafından edinildiğini kaydetti. Yabancıların aldığı en büyük alan 19 dönümmüş(?) Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Adlı, yüzölçümü bakımından Türkiye'de yabancıların satın aldığı en büyük arazilerin, Türkiye'de doğup daha sonra yabancı ülkelerin vatandaşlığına alınan kişilere ait olduğunu anlattı. Adlı, ancak yabancı isimli kişilerin ülkede aldığı en büyük alanın 19 dönüm olduğunu söyledi. İsrail uyruklu kişilerin, Türk vatandaşları adına gayrimenkul alıp almadığına ilişkin soru üzerine Adlı: "Normalde satış işlemlerinde kimin adına satış yapıldıysa, onun adına geçerlidir. İsraillilerin mal almaları serbestken, neden başka adlarla alsınlar?" diye sordu. Basında çıkan haberler sonrası, GAP bölgesine kamu kuruluşlarından yetkililer gönderdiklerini anlatan Adlı, bu incelemelerin kamuoyunu bilgilendirmek ve resmi olmayan satış varsa bunu öğrenmek için olduğunu söyledi. Adlı, "geniş arazilere sahip olmak isteyen kuşku yaratacak kişiler olup olmadığına" ilişkin soruya karşılık da, kurum ve kuruluşlarla periyodik iletişim halinde olduklarını belirterek, "bugüne kadar tehlike noktasında bir şey hissetmedik" dedi.
53
Ciddiyet anlaşılmadı galiba? Tapu Kadastro Genel Müdürü Zeki Adlı, İsrail'in GAP bölgesinde taşınmazı olmadığını söylüyor. Ancak istihbarat raporları, İsrail'in çok gizli bir plan dahilinde, GAP'ta ki su kaynaklarını kendi lehine çekmek için çalışma yapmasının yanı sıra, teknolojik olarak sulama projeleri adı altında Türk şirketlerle ortak çalışma yaptığını belirtiyorlar. İsrail, 450 bin dönüm araziyi de Musevi kökenli Türk vatandaşları aracılığı ile satın alıyor. Nasıl ki Suriye, Türkiye'den toprak alma konusunda sabıkalı, İsrail'in de tarihi itibariyle aynı uygulamaya alınması gerekirdi. İsrail GAP'ta yaptığı arazi alımlarında piyon olarak kullandığı Türk vatandaşlarına, özel bir anlaşma imzalatmaktadır. Şu ana kadar bu anlaşmalarla ilgili yazılı bir detay medyaya yansımamakla birlikte, bu bölgede ekonomik güçleri binlerce dönüm arazi almaya yetmeyen isimlerin varlığı bu anlaşmaların varlığıyla ilgili iddiaları güçlendirmektedir. İşte bu aşamada Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün çaresizlik içinde olduğu ortaya çıkıyor... Bunu açıklamasa da zor durumda kaldığı nokta burası. Ancak askeri kaynaklar işin detaylı boyutunu mercek altına aldılar bile... 54
Bana en son gelen bir bilgi de konunun ne derece ö-nemli olduğunu ortaya koyuyor. Konya'nın Karapınar ilçesinin Askeri Stratejik Bölge olduğunu herkes biliyor. Bu alanda uluslararası askeri atışlar yapılır. Ayrıca bu alan Ka¬ra Kuvvetleri Komutanlığı, Eğitim Doktrin Komutanlığının bulunduğu yerdir... İşte burada yeni bir gelişme yaşanıyor. İsrailli işadamla¬rı 'Tarımsal İşbirliği ve Kalkınma Projesi' adı altında bir ça¬lışma başlattılar. Ve bölgede bu çalışmayı yürütmek için 40 bin dönüm arazi kiraladılar. Bu işe aracılık eden ise Karapınar İlçesi Ereğli Belde Belediye Başkanı ile 3 Bölge Milletvekili... İddiaya göre, İsrail buraya da teknoloji getire¬cek. Stratejik yer olan Karapınar'a...
CHP Meclise taşıdı Diğer yandan istihbarat raporları Nokta'da açıklandık¬tan sonra, konu Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne de taşındı. CHP işin takipçisi olacağını belirtti. Raporların tama¬mını kitabın ilerleyen bölümlerinde göreceksiniz... CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç, yabancıların son dönemde Türkiye'de çok büyük araziler satın aldığını bildirerek, "ülke toprakları ayağımızın altından kaymaktadır" dedi. Koç, bir grup milletvekili ile birlikte Parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Ulusal Kurtuluş Savaşından sonra 1984 yılına kadar ülke topraklarının yabancılara satışına izin verilmediğini anımsattı. Bugün 'Lozan'la perçinlenen Anadolu topraklarının korunması konusunda duyarlılık gösterenlerin paranoya ile suçlandığı' bir dönemden geçildiğini kaydeden Koç, ülke işgallerinin geçmişte olduğu gibi bugün de sadece topla tüfekle yapılmadığına dikkat çekti.
55
Ülke topraklarının korunmasını sağlayan yasal düzenlemenin iki kez 'küreselleşme döneminin ilk siyasi aktörü' olarak nitelendirdiği eski Başbakan Turgut Özal tarafından delinmek istendiğini ifade eden Koç, bu yasaların Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini anımsattı. Geçen yıl da 'karşılıklı olmak ve yasal sınırlamalara uymak' kaydıyla yabancı uyruklu gerçek kişilerle ticari şirketlere Türkiye'de mülk edinme hakkı tanındığını belirten Koç, CHP'nin bunun iptali için de Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğunu anlattı. "Ülke toprakları bu getirilen uygulama ile ayaklarımızın altından kaymaktadır" diyen Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:" (Bu tehlikeye kulak verin) demek bazıları tarafından paranoya olarak adlandırılabilir, dinozorluk olarak görülebilir. Dinozorluk, paranoya bu değildir. Geçmişten bugüne bu uygulamanın Türkiye'yi topsuz, tüfeksiz, silahsız bir ekonomik işgalin pençesine götüreceğini söylemek yurtseverliktir, bu ülkeyi sevmek, bu ülkeye sahip çıkmaktır. (Milli Görüş gömleğini çıkarttık) diyen bir emperyalist aferin için kalıptan kalıba giriyor, dediğim için bana tazminat davası açan yeni bir aktör bulundu ve yasa çıkartıldı. Anlaşılan bunlar sevgili hocalarının rahle-i tedrisatından da iyi geçememişler."
56
Kimse bizim kadar cömert değil CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç'ta basın toplantısında yaptığı açıklamada, "Bir yılda vatan topraklarından 277 bin dekarlık kısmı elden çıktı" dedi. Kılıç, bu miktarın sadece gerçek kişilerin aldığı bölüm olduğunu da belirtti. Kars Milletvekili Selami Yiğit'te Suriye vatandaşlarının sınır bölgesinden. Yunan vatandaşları¬nın da Ege Bölgesi ve Trakya'dan büyük topraklar aldıklarını söyledi. 'Hiçbir ülke bizim kadar cömert değil' diyen Yiğit, açıklamasında şunları söyledi: "Karşılıklılık ilkesi bu yasada olmasına rağmen işlemiyor. Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya tarım ve orman arazilerinin yabancılara satışını 2010 yılına kadar yasaklamıştır. Polonya'da ise bu süre 12 yıldır. Litvanya ve Estonya'da da AB'ye girmeden önce, yabancılar arazi satışı yasaktır. Rusya Federasyonu sınır bölgelerinde arazi satışına asla izin vermiyor. İsrail'in topraklarının yüzde 80'i devlete aittir. Bunları kendi vatandaşları bile satın alamaz. AB'den müzakere tarihi bile alamamış Türkiye'nin bu kadar aceleci davranmasını ülkenin bütünlüğünü tehlikeye sokacak bir uygulama olarak görüyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin kararını sabırsızlıkla bekliyoruz." Bu arada devletin bazı kurumları arasında da ciddi bir diplomasi yaşanıyordu.
'Adalet Bakanlığı'nın Gizli Genelgesi' CHP Grup Başkan Vekili Koç, 2 Kasım 2001 tarihinde Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün, Cumhuriyet Başsavcılıklarına gizli bir genelge göndererek. Yunan uyruklu kişilerin kıyı ve sınır bölgelerinde mülk edinmelerine izin verilmemesini istediğini bildirdi. Bu duyarlılığın gizli genelgeyle geçen hükümet döneminde gösterildiğini kaydeden Koç: "Adalet Bakanı zina ile uğraşacağına biran önce bu konuda neler olduğunu açıklasın. Üç maymunu oynayarak siyaset yapamazsınız. Ülke topraklarında kabadayılık yapmak kolay, kabadayılığı ülkeyi koruyarak yapın", diye konuştu. 57
En fazla Yunanlılar CHP Milletvekillerinin dağıttığı haritalara göre yüzde 31.7 ile en fazla Yunan vatandaşları Türkiye'den mülk edindi. Yunanlıları yüzde 28 ile Alman vatandaşları, yüzde 12.2 ile İngilizler, yüzde 11.6 ile Suriyeliler izliyor. Türkiye'de yapılan bu tartışmalar devam ederken, aynı konu KKTC'nde de gündeme geldi ve KKTC Meclisi toplanarak alelacele KKTC topraklarının yabancılara satılmasıyla ilgili yasalarını yeniden düzenledi ve yabancıların toprak alımını oldukça ağırlaştırıcı kararlar aldı. Yavru vatan uyandı. Ancak Türkiye iyi niyetini koruyor.
Yavru Vatan Kıbrıs uyandı! Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu, Annan Planı'nın Kıbrıs'ta taraflara sunulmasının ardından önemli oranda artış gösteren yabancı uyrukluların KKTC'den taşınmaz mal almasına karşılık ilgili yasada köklü değişikliğe gitti. Bakanlar Kurulu, yabancı uyrukluların KKTC'de taşınmaz mal edinmelerini düzenleyen yasadaki değişikliği onayladı. Buna göre, yabancılar bundan sonra KKTC vatandaşları gibi mülkiyet hakkına sahip olamayacak, satın aldıkları taşınmaz mallar üzerinde intifa (kullanma, faydalanma) hakkını 125 yıllığına alacak. Bakanlar Kurulu Sözcüsü, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Hüseyin Celal, yaptığı açıklamada, satıcı mülkiyeti devrettiği anda mülkiyetin devlete geçeceğine işaret ederek, devletin de yabancıların bu taşınmaz malları 125 yıl süreyle kullanmasına imkân tanıyacağını anlattı. 58
İlgili yasada önemli bir değişikliğe gidildiğini belirten Celal, son aylarda yabancılara mal satışındaki eğilimin artması üzerine, devletin hukuk makamlarıyla istişare halinde bu tedbirin alındığını ve yasa tasarısının ivedilikle meclise sevk edildiğini bildirdi. Celal, bir soru üzerine, yasanın geriye dönük değil, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren uygulamaya gireceğini belirtti. Bugüne kadar kaç yabancıya taşınmaz mal satıldığının belli olmadığını kaydeden Celal, Bakanlar Kurulundan izin talebi öncesinde mal sahibi ve alıcı arasında sözleşmeler yapıldığını, bunları tespit etmenin pratikte mümkün olmadığını söyledi.
İsrail için su hayatın kendisi "İsrail için su o kadar önemlidir ki biz, 1967'de Araplarla savaşa biraz da su kaynaklarını kontrol altına alabilmek için girdik" Moşe Dayan, 1967 savaşındaki İsrail'in Ordu Komutanı. Hakan Türk'ün 'Büyük Komplo' adlı kitabının 'Nil'den Fırat'a su politikası' bölümünün girişi bu sözle başlıyor.
Moşe Dayan 59
Hakan Türk, kitabının bu bölümünde şu görüşlere yer veriyor:
"Kapalı kapılar arkasında Türkiye aleyhine alınan kararların acaba kaç tanesinden hükümetlerin veya devletin istihbarat birimlerinin haberi olmaktadır? Bunun en basit bir örneğini vermem gerekirse, Türkiye'den çıkan Dicle ve Fırat nehrinin sularıyla ilgili 'Barış Suyu' ismi altında Türkiye'nin çoğunlukla haberi olmadığı veya yapılan toplantılar bittikten sonra haberi olduğu kararlar alınıp, bu kararları uluslararası kanunlarla pekiştiriyorlar. Bizimse iş işten geçtikten sonra bütün bu olanlardan haberimiz olmaktadır. İsrail su krizini aşabilmek için, şimdiye kadar çoğu uIuslararası hukuka göre illegal olan çeşitli projeler geliştirdi. Sürekli artan nüfusuna su sağlamak için, Ürdün hatları ağıyla Tel-Aviv'e su pompalıyor. İşgal altındaki Batı Şeria'nın hemen altında yer alan ve yağmur sularıyla beslenen su katmanları da İsrail'in elinde. Bu arada Arap kuyularının kullanımını da kapsayan bazı düzenlemeler, Batı Şeria'daki Filistinlilere giden su akışını kısıtlıyor ve su Yahudilere aktarılıyor, işgal altındaki Golan Tepeleri'nin suyu da İsrail'e akıyor, Tüm bunlara rağmen Yahudi Devleti'nin suya açlığı bitmiyor. Hayfa Üniversitesinden Arnold Soffa'ya göre, İsrail felaketin eşiğine gelmiş durumda, suda 2000 yılından sonra yüzde 30'luk bir azalma bekleniyor. Kıyılar sığ ve topraklar gittikçe tuzlanıyor. İsrail'in su ihtiyacının önemli bir bölümünü sağlayan Kinneret Gölü'ndeki su seviyesi kritik bir düzeye erişmiş halde. Yüzde 60'ta olan ve su kaynakları sınırlı olan İsrail, susuzluk içinde kıvranıyor. İsrail DSI'si konumundaki Mekorot'un Su Kaynakları Dairesi Başkanı Rafi Boaz, İsrail'de İngilizce olarak yayınlanan The Jerusalem Post Gazetesi'ne Ocak 1996'da yaptığı açıklamada, zaten suyu tasarruflu kullanan İsrail halkına, daha fazla tasarruf yapmaları çağrısında bulundu.
60
İsrail'in söz konusu su krizi, onu illegal politikalara yöneltiyor. Yahudi Devleti, on yıllardır işgal altında tuttuğu Arap topraklarındaki suları çalıyor. İngiliz The Independent Gazetesi, Yahudi Devleti'nin söz konusu su gaspını şöyle anlatıyor: Likud partisinin programında 'Su bizim hayatımız, böyle olunca da bu nesneyi bize karşı daima iyi niyet gösterisinde bulunmayabileceklerin eline teslim etmemeliyiz" deniliyor. İşgalin başlangıcından bu yana Filistinlilere beş kuyu açma izni verildiği halde İsrailliler, 40 derin kuyu açarak Filistinlilerin toplam kuyularından çıkardığından daha çok su elde ediyor. İsrail ortalama Filistinlilerin dört misli fazla su elde ediyor. Nitekim Filistinliler, 'çöle hayat getirdiler, ama bizim sularımızdan' diyorlar... Binlerce yıl önce Yitzhak, ülkelerinde iki kuyu açmak için Filistinlilerle savaşa girmişti. Bugün o kuyular tekrar açılmış durumda ve geleneğe uyularak, onlara kin ve nefret "ihtilaf"adı verilmiş. İsrail'in kullandığı suyun büyük oranı, özellikle Batı Şeria'da gerçekleştirilen kullanım, uluslararası hukuka göre oldukça fazla. Bir İsrail vatandaşı bir Filistinlinin kullandığı suyun beş katını kullanıyor. Filistinliler ise bu suya İsraiI vatandaşlarının ödediklerinin üç katını ödüyor.
Likud Partisinin önde gelenleri 61
Filistinliler İsrail'in kendilerine ait su kaynaklarını çaldığını şöyle anlatıyorlar: 'İsrail suyumuzu çalıyor'... Batı Yakası'nın altında büyük bir su gölü var. Aslında bu suyun tümü bize ait olan topraklarda kalıyor. Ama İsrail burada açtığı kuyuları çok derin kazıyor ve hemen suyun hepsini çekiyor. İşgal altında tuttuğu Batı Yakası'ndaki su kaynaklarının yüzde 90'ını İsrail kullanıyor. Bize içecek su bırakmıyor. Gerçekte işgalin nedenlerinden biri bu. İsrail 25 yıldır bizim suyumuz/a çölde vahalar yaratıyor. Hatta Lübnan'ın güneyine girmesinin nedenlerinden biri de gene su. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi şimdi barış masasına otururken kullandığı mevcut su kapasitesinden bir damla taviz vermek istemiyor. Statükoya devamdan yana. Ortadoğu barışının ana konularından biri olan su üzerindeki anlaşmazlığı gidermek için uluslararası uzmanlara başvurmak istiyoruz. Hiç olmazsa bir geçiş dönemi boyunca kişi başına bir miktar belirleyip, İsrail'in suyu bu kişi başına düşen miktara göre bir eşitlik ilkesi üzerinden hareketle dağıtmasını istiyoruz. Bizim talebimiz bu. Ama İsrail tutuyor, bize Gazze'de su arındırma sistemleri kurmamızı öneriyor. Olacak şey değil. Feci pahalı bir sistem bu. Öyle ki Coca-Cola içmek daha ucuza geliyor. Evet, İsrail'in suya olan ihtiyacı giderek artıyor. Ancak bir de buna vaadedilmiş toprakları koyarsak, GAP'ın ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Şimdi İsrail kaynakları GAP'ta varolmalarının tek nedeninin ticaret olduğunu belirtiyorlar. Peki tarihsel bir süreç ve sürdürülen politikaları hiçe mi sayalım? Bunlara bir diyecekleri yok mu? Herkes konuşuyor. Ama İsrail susuyor. Sadece icraat yapıyor... "
62
2. BÖLÜM SONUÇ OLARAK... İSRAİL'İN GÖZÜ GAP'TA Reagan döneminin şahin isimlerinden biri olan ABD Savunma eski Bakan Yardımcısı Richard Perle, ne gariptir ki Amerika'da Türkiye'nin lobisini yapmak için seçilmiş olan şirketin de başkanıdır.
"Prince of Darkness" (Karanlığın Prensi) Richard Perle önceki yıllarda, İsrail hükümeti lehine bilgi sağlaması konusuyla da gündeme gelmiştir. Bazı iddialara göre, 1970 yılında FBl'ın düzenlediği bir operasyon sonucunda Perle, İsrail Elçiliği'ne gizli bilgileri aktarırken yakalanmıştır. Bilinmektedir ki çeşitli zamanlarda tüm dünyada İsrail adına lobi faaliyetlerinde bulunan Richard Perle, diğer yandan da güneydoğuda bir Kürdistan fikrini canlı tutmaya çalışan isimlerden biridir. Ancak Perle Kürdistan fikrini canlı tutan tek Amerikalı da değildir. Amerikan senatosunda görev yapan Yahudi senatör Stephan Solarz da bu fikrin önemli destekçilerindendir. Yahudi senatör Stephan Solarz her fırsatta İsrail'e sadakatle bağlı olduğunu belirtmekte ve İsrail için iyi şeyler yapmış olmakla övünmektedir. 1989-90 yıllarında Türkiye'ye gelen turistler arasında İsrail'e sığınan Kürt Yahudilerinden bir grup da bulunmaktadır. Bu grup o dönemde Diyarbakır'daki Iraklı Kürt mülteci kamplarını ziyaret etmiş ve ciddi iddialara göre MOSSAD yararına bilgi toplamıştır. Bu da İsrail'in güneydoğuya ilgisinin çok da yeni bir olgu olmadığını ortaya koymaktadır.
63
İsrailli işadamlarının son dönemlerde resmi yollarla yaptıkları GAP çıkartmaları da konunun bir başka çarpıcı yönüdür... İsrailli işadamları GAP bölgesinde yer alan birçok ticaret odası ile nedeni açıkça belli olmayan çok derin ilişki içerisine girmişlerdir. Bir gazetenin haberine göre, Gaziantep Ticaret Odası Genel Sekreteri Mesut Özçal bir süre önce, İsrailli 20 işadamının GAP'la ilgili yaptıkları ziyaretle ilgili olarak, İsrailli işadamlarının Gaziantep'e ziyaretlerinin çok olumlu geçtiğini belirterek, İsraillilerin GAP'la ilgili bütün gelişmelere açık olduklarını belirtiklerini ifade etmiştir. Elinizdeki kitabın bütün bölümlerinde yer aldığı gibi, İsrail'in ve İsrailli Yahudilerin güneydoğu bölgesine ilgisi açıktır. Ve bu faaliyetlerini çeşitli nedenlerle açıklamaktadırlar. Bu nedenlerin başında ise, İsrail'in çok yeni teknolojilere sahip olduğu tarım teknolojisinin GAP bölgesinde kullanılmasıdır. Bu nedenle İsrail tarımsal yardım adı altında bölgede rahatlıkla faaliyet göstermektedir. Bir dönemin TOBB Başkanı Yalım Erez; "İsrail'in dünyaca ünlü zirai firmaları olan Cargill, Continental, Grain, Philip Brother, Mark Rich aracılığıyla GAP bölgesindeki tarım için yüksek teknoloji getirebilir" demiştir. İsrail'le yapılan bu "tarımsal işbirliği" yönteminin, perde arkasında İsrail tarafından ne amaçla kullanılabileceğini düşündüğümüzde ise konu biraz daha netleşmektedir.
Yalım Erez
64
Erez Levanon
İsrail'in, İsrailli işadamları vasıtasıyla dünyanın dört bir tarafında çeşitli konularda faaliyet gösterdiği bugün bili-|nen ve kabul edilen bir gerçektir. İsrail'in bu faaliyetleri ön planda teknolojik işbirliği gibi görünüyorsa da özellikle GAP bölgesinde gittikçe ivme kazanan faaliyetler İsrailli din adamlarının da katkısıyla h,ıska bir kimliğe bürünmektedir. Bütün bunlar değerlendirildiğinde elimizde çok net bir gerçek vardır. İsrail GAP ile yakından ilgilenmektedir ve bunu gizlememektedir.
İsrail neyin peşinde? Buraya kadarki verilerden de anlaşılacağı gibi. İsrail'in Güneydoğu Anadolu'yu içine alan kutsal sınırları ve suya olan acil ihtiyacı, GAP ile yakından ilgilenmesine yol açıyor. Kuruyan topraklar GAP ile yeşeriyor. Yeşerdikçe de verimlilik artıyor. Dolayısıyla da İsrail'in gözü önünde bulunan bu verimli toprak ve dolu dolu akan suya dönüyor. İsrail GAP konusunda Türkiye ile işbirliği yapmak istediğini, İsrail'in su kaynaklarından yoksun olduğunu, Türkiye'nin ise zengin su, toprak ve işgücüne sahip bulunduğunu her fırsatta belirtiyor. Simon Peres bir açıklamasında İsrail'den bahsederek; Nüfus artıyor. Suyu üretmek için imkân yaratamazsak, bu 'kez su için savaşacağız" demiştir. İsrail'e en yakın ve yoğun su kaynaklarının Türkiye'de olduğu gerçeğini düşündüğümüzde, Peres'in bu açıklamasının kime karşı yapıldığı anlaşılacaktır.
Şimon Peres 65
İsrail Hayfa Üniversitesinden Prof. Armon Sofer'de 1990'da verdiği demeçte, "Orta Doğu'da su kaynaklarını kullanımı yüzünden savaş çıkacak" demiştir. Ortadoğu'da çok ciddi bir su problemi olduğu bütün dünyanın bildiği bir gerçek. İsrail ve işgal altındaki topraklarda kişi başına düşen su miktarı gittikçe azalmaktadır. Bu da İsrail'i gittikçe daha da radikal stratejik kararlar almaya zorlamaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, İsrail, bölgesindeki suyun tamamını kontrol altına almak istemektedir. Çünkü su İsrail için yaşamsal öneme sahiptir. Vaat edilmiş toprakların içinde bulunan Ürdün nehrinden, Yarmuk ve Batı Şeria'daki kaynaklardan İsrail büyük miktarda su sağlamakta ancak bu su İsrail'e yetmemektedir. Versay Barış Konferansında 1919'da ileri sürülen Siyonist Haritaya Litani Nehri de dahildir. İsrail 1982'de Lübnan'a saldırısında bu nehri kontrol altına almak istemiş ancak başarılı olamamıştır. Sadece bu olay bile suyun İsrail için ne kadar| önemli bir şey olduğunu ortaya çıkarmaktadır.
Sudan, Etiyopya ve Türkiye Etiyopya'nın İsrail güdümlü dış politikası, gözleri Türkiye ve Sudan üzerine çekmektedir. Türkiye'deki Yahudi bisinin çeşitli alanlardaki yoğun baskıları her geçen gür artarken, GAP bölgesinde her geçen gün Tel-Aviv merkezli yeni manevralar yapılmakta, yeni stratejiler geliştirilmektedir. Sudan'ın İsrail için stratejik önemi İsrail'in bu ülke ile ilgili çeşitli hesaplar yapmasına yol açmıştır. İsrail Devleti'nin kontrolünde bulunan ajanlar vasıtasıyla Sudan'da ortaya çıkan karışıklıklar, bu devletin uluslararası arenada çok ağır baskılara uğramasına neden olmuştur Bu gün Sudan devleti bir yığın etnik çatışmanın içerisinde boğulan bir devlet durumundadır. Ve bazı iddialara göre tüm bu çatışmaların merkezinde İsrail ajanları bulunmaktadır. 66
Sudan Siyasi Haritas覺
İsrail bunu hep yapıyor... İsrail'in, güneydoğuda kurulacak "İsrail Kontrollü Kürt Devleti" ve su savaşı senaryoları, İsrail'in bu bölgedeki çalışmalarının temelini oluşturmaktadır. MOSSAD-Barzani-Kürt Yahudileri işbirliği ile Kissinger ve Abramowitz gibi kurmayların katkılarıyla, İsrail bir taraftan Kürt sorunu ile ilgili yeni öneriler getirirken, bir taraftan da ABD'deki stratejistlerine savaş senaryolarını yazdırmaktadır. Su sorununun Ortadoğu'da bir savaşa yol açacağı fikri ilk olarak 1986 yılında ClA'nin Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından ortaya atılmıştır. Merkezi Washington'da bulunan Uluslararası Stratejik Araştırmalar Merkezi, 1986'da 'Ortadoğu'nun Su Sorunu' başlıklı bir rapor yayınlar. Raporda; bölgedeki kuraklığın artacağı, nehir debilerinin azalacağı, günlük hayatta suyun petrolden daha değerli olacağı gibi araştırma sonuçlarına yer verilir ve bir de kehanette bulunulur: "Nil, Ürdün ve Fırat... Ortadoğu'da, gelecekteki bir savaş, mutlaka bu üç nehrin sularının paylaşılmasından çıkacak"...
K. Irak’ta İsrail yanlısı dergi çıkaran Barzani’nin yakın adamı Bağıstani, Yahudilerin bölgeye dönmesi için kampanya başlattı. 67
İsrail GAP 'ta ne arıyor? İsrail'in şu andaki su ihtiyacının önemli bir bölümü Taberiye Gölü'nden karşılanmaktadır. Oysa Taberiye Gölü'ne akan Litani Nehri Lübnan üzerinden gelmekte ve bu gölün kontrolü İsrail'in sınırları dışında kalmaktadır. İsrail'in Güney Lübnan'ı işgal etmesinin temel nedeni budur. Çünkü İsrail bu işgal planıyla hem stratejik bir alanı kontrol altına almış, hem de kendisi için hayati öneme haiz su kaynağına sahip olmuştur. Buna rağmen, çeşitli ülkelerden akın akın İsrail'e gelen Yahudi göçmenler de hesaba katıldığında, gelecekte planlanan İsrail Devleti'nin nüfusuna yetecek kadar su kaynağı Ortadoğu'da bulunmamaktadır. Bu da İsrail Devleti'nin gözünü Ortadoğu dışındaki su kaynaklarına çevirmektedir. İsrail'in GAP'a son teknolojik sistemlerle yatırım yapması, hatta bu bölgede Kürt kökenli Yahudiler aracılığıyla toprak almasında yatan gerçek budur... İsrail'in Türkiye ile birlikte yürüttüğü 'Barış Suyu' projesine göre Fırat'ın suyu Suriye üzerinden önce Ürdün'e, daha sonra da İsrail'e aktarılacaktır. İlk anda hayata geçirilmesi düşünülen bu projeden sonra, İsrail'in, GAP'ın kontrolünün tamamen kendisine geçmesini sağlayacak projeleri güneydoğu üzerinde hızla uygulamaya soktuğu gözlemlenmektedir.
Su = Hayat İsrail Tarım Bakanı Rafael Eitan: "Bölgede su, saatli bombadır", diyor. Su sorunu hakkında oldukça radikal görüşleri olan Eitan, MOSSAD'ın askeri kanadı LAKAM'ın eski şefidir.
Rafael Eitan 68
İstihbarat Raporlarında İsrail'in GAP Senaryosu Yapılan değerlendirmelere göre, İsrail ve Ürdün, su rezervlerini tekrar doldurabileceklerinden, yüzde 15 daha fazla bir hızla tüketmektedirler. İsrail'deki her yerleşim yeri günde 280 it. yani Filistin'dekinin 4 katı su harcamaktadır. İsrail Bati Şeria ve Gazze'deki suyun yüzde 60'ını elinde tutmaktadır. Washington Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü görevlilerinden, Joyce R. Starr ve Daniel C. Stoll Ortadoğu'daki Su Kaynakları Konusunda ABD Dış Politikası adlı araştırmalarında, Ortadoğu'da gelecekte muhtemel bir savasın petrol yüzünden değil de su yüzünden çıkacağını belirtiyorlar. Bu gün bilinmektedir ki, İsrail'in Batı Şeria ve Güney Lübnan'ı işgal etmesinin en önemli nedenlerinden biri de buraların zengin su kaynaklarına sahip olmalarıdır.
Su ve Türkiye İsrail İlişkileri Şiddetli su kavgaları Ortadoğu için yeni bir şey değildir. Bu bölgede yapılan bundan evvelki birçok savaş Nil, Dicle ve Fırat nehirlerindeki suyun ekseninde yapılmıştır. Ortadoğu'daki su kaynakları durmaksızın artan ihtiyaçlar yanında yetersiz kalmaktadır. Su her tarihte, bu bölgedeki devletler arasında oldukça ciddi bir baskı kaynağı olmuştur. Yakın gelecekte, Fırat, Dicle ve Nil Nehirleri ekseninde yapılacak bir su savaşı hiç de şaşırtıcı olmayacaktır. 69
Tüm kaynaklar, Ortadoğu'da petrolden daha değerli hale gelmeye başlayan suyun, gittikçe önemini daha da artırarak ve stratejik bir önem kazanarak, bölgede savaş rüzgârları estirebileceğini belirtmektedirler.
Su savaşlarında Türkiye'nin yeri İşte birkaç başlık...
Los Angeles Times: Su Sorununda Türkiye Anahtar. İngiliz Dışişleri Bakanlığınca hazırlanan 'Ortadoğu'da Su Sorunları' adlı raporda; İsrail Hükümeti'nin Türkiye'ye, Ortadoğu'da savaş su yüzünden çıkabilir mesajını gön¬derdiğine dikkat çekiliyor.
Middle East Dergisi, Türkiye'nin İsrail'e bir Kıbrıs firması aracılığıyla su satacağını belirtti. Middle East, Türkiye'nin İsrail'e suyu yüzer rezervuarlar aracılığıyla satacağını ve bu amaçla Hayfa Limanında özel terminaller yapıldığını belirtti. İsrail Su İşleri Genel Müdürü Tzamach Yishai de bunu doğruladı. İsrail Kıbrıs'ta su projesiyle faaliyette. Bunun için ABD'den kredi alıyor. Bu projede İsrail-KKTC bağlantısını Jak ve Cefi Kamhi kuruyor. Jak ve Cefi Kamhi KKTC vatandaşı. Kamhi Türkiye'deki Yahudi Lobisi içinde uluslararası ilişkileri sağlayan kişi. Genelde kimsenin bilmediği bir şey de aynı çeşit bir ilişkinin İsrail ve Suriye arasında da bulunduğudur. Bu iki ülkenin yıllardır birbirleri ile savaşmalarına rağmen çok geniş çaplı olmasa da aralarında her zaman bu tip bir ilişki olmuştur.
Jak Kamhi Cumhuriyeti 70
Uluslararası bazı kaynaklara göre, Mart 1988'de İsrail İstihbarat Şefi Uri Lubrani Bükreş'te Hafız Esad'ın Başdanışmanı Alaaddin Abedin ile bir görüşme yapar. Bu görüşmede Lubrani, Başbakan Samir adına. Güney Lübnan'daki gerilla operasyonunda kendilerine yardım etmelerini Suriye'den rica eder. Bu buluşma Viyana'da gerçekleşir. Ocak 1989'da bu sefer Bükreş'te Albay İbrahim Sabuh ve Naim Sanika, Lubrani ve David Jocoby'den Esad'a düşman Müslüman Kardeşler'in liderleri Saadeddin ve Munser Watar hakkında bilgi alırlar. Bu tarihlerde, görünürde birbirlerine düşman olan bu iki ülke arasında sadece bilgi alışverişi değil aynı zamanda Amerika'nın desteklediği barış görüşmeleri de başlar. Bu görüşmelerin ana teması Golan Tepeleri'nde ki savaşın son bulmasıdır.
Senaryolar, senaryolar... Sabah Gazetesinde, İsrail uyardı: Güneye Dikkat! başlığıyla 17 Aralık 1989'da yayınlanan haberde, Suriye'nin Atatürk Barajı yüzünden Türkiye ile savaşı göze aldığına ilişkin haberler alan ve isimlerinin açıklanmasını istemeyen bazı İsrailli yetkililerin, sözde Türkiye'yi uyaran tehditleri göze çarpıyor. Suriye'nin füze gücünü anlatarak yapılan tehditler, aslında bir İsrail provokasyonundan başka bir şey değil. Gazetenin haberine göre İsrailli yetkililer; Hafız Esad yönetiminin, Çin'den 80 adet 600 km menzilli M 90 füzesi aldığını, bunun için de 100 milyon doların üzerinde para ödediğini bildirmektedirler. Aynı İsrailliler bu füzelerin önemini şöyle anlatırlar: "Yeni füzeler menzil uzunluğu nedeniyle Suriye
topraklarının içlerinde konuşlandırılabilirler. Sınıra getirip koyulmaları gerekmiyor. Bu nedenle bir savaş halinde Türk jetlerinin bu füzeleri tahrip etmesi için Suriye'nin içlerine hava hücumu düzenlemesi gerekir. Füzeler Atatürk Barajı'na büyük hasar verecek güçtedir. Suriye'nin GAP için Türkiye ile savaşacağını belirten İsrailli uzmanlar, "bu savaşta Türkiye, NATO ve Amerikan desteğini arkasında bulamayabilir. Bunu unutmayın" dediler. 71
Su sorununun diğer tarafı Suriye ise, yaptırdığı barajlardaki teknik hatalar yüzünden gerekenden fazla suya ihtiyaç duymakta ve bunu her fırsatta dillendirmektedir. Kurmay Albay Yaşar Cihansız'ın, Strateji Dergisi'nde kaleme aldığı "GAP ve Türkiye-Suriye İlişkileri" konulu analizde de bu gerçek dillendirilerek, bölgede su meselesinden dolayı çatışma ortamının doğmasını İsrail'in empoze ettiği belirtiliyor ve Türkiye ile Suriye arasında sahnelenmek istenen senaryoyla, İsrail-Filistin-Ürdün bölgesindeki gerçek su sorununun, Türkiye-Suriye-Irak bölgesine taşınmak istendiği vurgulanıyor. İsrail'in bölgeye başka yerlerden bölge ülkelerinin ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla su getirebileceği fikrini yaygınlaştırması ve aynı zamanda dolaylı olarak Türkiye adresini verdiği de belirtilerek, İsrail, su zengini olarak tanımladığı Türkiye'yi fazla kırmamak için de 'para ile su' alınabileceği fikrini destekler gözükmekte, deniliyor. Aynı analizde, İsrail'in Suriye ile birlikte, bu nehirden elde edilebilecek ilave su ile bölge ülkelerinin su sıkıntısını gidermeyi amaçlayan bir anlaşmayı yapmış olabileceği ihtimali üzerinde de duruluyor.
Suriye 72
Yaşar Cihansız tarafından "Türkiye-Suriye İlişkileri" konulu analizde ise, Ortadoğu'daki tek su problemine sahip ülkenin İsrail olduğu, bu ülkenin ve suya yönelik talepleri¬nin bölgedeki diğer komşularını da etkilediği bildirilerek, İsrail'in bölgedeki su rezervlerini kendi lehine azami ölçüde kullanan tek ülke konumunda olduğu belirtiliyor. İsrail'in bölgedeki önemli su potansiyelini oluşturan Fırat ve Dicle sınır aşan nehirlerine doğru yöneldiği ve Suriye-lrak ve Ürdün gibi tek adamlı devlet sistemine sahip ülkeleri kullanarak İsrail'in hedeflerini uygulamaya koyduğu vurgulanıyor. Dışişleri Bakanlığı raporlarında da bu gerçeğe işaret edilerek, Suriye'nin su sorununda tansiyonu yükseltmesinde İsrail'in rolü olduğu belirtiliyor ve Türkiye'ye yapılan baskıların kaynağına indiğimizde karşımıza yine İsrail çıkıyor, deniyor.
İsrail için "Vaadedilmiş Topraklar"ın Önemi O gün Rab Abramla ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar, bu diyarı senin zürriyetine verdim. (M. Tevrat, Tekvin Bölümü, 15/18) İsrail'in ilk Başbakanı Ben Gurion: "Yahudi halkının, gençlerimizin ve yetişkinlerimizin yerine getirmesi gereken bir başka haritası vardır diyor ve haritayı 'Nil'den Fırat'a kadar' şeklinde belirtiyor. Siyonist Lider Theodor Herzl: "Sınırlarımız kuzeyde Kapadokya (Orta Anadolu) Dağları, güneyde de Süveyş Kanalı'na kadar dayanıyor," diyor. Yukarıda da ifade edildiği gibi, bu sınırlar İsrail'in olmazsa olmaz sınırlarıdır. Bu yüzden İsrail'in stratejik ve tehlikeli oyunlarının bir ayağı Fırat'ta, bir ayağı Nil'dedir. Biz önce Nil üzerindeki planlara bir göz atalım, yani Nil'in doğduğu ülkeye, Etiyopya'ya...
David Ben-Gurion 73
Nil Nehri üzerindeki İsrail planları İsrail, Nil Nehri üzerindeki planlarından dolayı Etiyopya ile son derece yakın ilişki içindedir... İsrail'in Etiyopya ile ilk olarak 1956'da kurduğu ilişkiden sonra İsrailli temsilciler, Haile Selasi ve arkadaşlarıyla görüşmek için Etiyopya'ya gittiler. 36 Ben Gurion Eisenhower ile yazışmaları sırasında Etiyopya'nın kendileri için önemli olduğuna sık sık değinmiştir. MOSSAD'ın Afrika şubesi Incoda, Etiyopya'da çok faaldir ve Etiyopya'da büyük bir İsrail kontrolü bulunmaktadır. Etiyopya, Ortadoğu ve Afrika'daki gizli faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için oldukça uygun bir istasyondur. İsra¬il'in istihbarat amaçlı kullandığı Incoda, görünürde İsrail'e ait Etiyopya etlerini pazarlayan bir şirkettir. Bu şirket 1955-64 arası mükemmel bir istihbarat görevi yapmıştır. Şirketin yöneticilerinden biri yakın yıllarda yaptığı bir açıklamada şöyle diyor; "Incoda, Afrika'daki İsrail
istihbaratının istasyonu görevini görüyordu. Paravan Incoda şirketi askeri bir komisyonun Etiyopya'yla bağlantılarına aracılık ediyordu. MOSSAD yetkilileri, Arap ülkelerine birini gönderecekleri zaman bu şirket aracılığıyla yapıyorlardı."
Etiyopya 74
İsrail, milli güvenliği korumayı çok gizli bir polis grubunu eğitmekle yapıyordu. General Matityahu Peled'e göre (Addis Ababa'daki gizli polisin İsrailli danışmanı), İsrail Haile Selasi'yi üç kere devrim karşısında korumuştu. Haile Selasi'nin devrilişinden sonra da İsrail ve Etiyopya arasındaki ilişki devam etti. Bu dönemde İsrail'le bağlantıyı Albay Mengistu Haile Mariam kuruyordu. Bir zamanlar İsrail'in en güçlü üssü Etiyopya'ydı. Etiyopya Lideri Necasi ülkesini İsrailli teknisyenlere, doktorlara, tüccarlara ve tarımcılara açtı... İsrail polis memurları Etiyopya polisini yetiştirdiler. Haile Selasi, İsrail'den ordusunu düzenlemesini istedi. Ben Gurion bu isteği hemen kabul etti... Sivil savaşın kızıştığı anlarda Etiyopya'da Mengistu Haile Maryam, Kudüs'ten yardım isteğini yineledi. İsrail İsçi Partisi'ne ait paravan Raynolds Construction şirketi tarafından Etiyopya'da 5 tane havaalanı kuruldu. Bu İsrail uçaklarının bir savaş anında yararlanmasına yönelik bir adımdı.
Etiyopya için hayırlı olmadı. Etiyopya bir zamanlar Afrika'nın en bereketli yeriydi. Ancak 20. yüzyılda kendini sefaletin içinde buldu. Nil Nehri kenarındaki verimli topraklara rağmen şimdi karnını doyuramıyor. Yönetimlerin silaha yatırdığı paralar, kalkınma için kullanılmış olsaydı bugün açlık çekilmez ve tarlalar da tank mezarlığına dönmezdi. Etiyopya arazilerinin şartlan düşünüldüğünde, normal şartlarda tarım ürünlerinden bir yılda elde edilen gelir tüm halkın geçimini temin etmeye yeterli olacak düzeydedir. 350 bin kişiden oluşan ve Afrika'nın en kalabalık ordusu olarak bilinen Etiyopya ordusunun yıllık tüketimi tam 60 bin tondur. Ordunun bu yüksek maliyetli tüketimini karşılamak ise Etiyopya'nın gelirleri açısından düşünüldüğünde neredeyse imkânsızdır.
75
İsrail'in Etiyopya üzerinde bu kadar durmasının ana nedeni, aslında İsrail'in hiçbir zaman vazgeçmediği ve GAP projesinde de her zaman ön planda tuttuğu Kutsal Topraklar teoremidir. Etiyopya'nın bu günkü durumu ise, neredeyse İsrail'in kuruluş yıllarına denk gelen bir senaryodur.
Ben Gurion Planı 1940'lı yıllarda Ben Gurion, Büyük İsrail Planı'nı hazırlamıştır. Bu planda, Türkiye'nin kaynaklarının kontrolü ile kuzeyden, İsrail'in güneyden, basta Etiyopya olmak üzere bazı Afrika ülkelerinin de güneybatıdan bastırması ile Ortadoğu'daki su ve petrolün kontrol altında tutulması vardır. Bu plana göre Etiyopya, İsrail'in Ortadoğu'daki suyu kontrol altına almak için hazırladığı senaryonun güneybatı ayağını oluşturmaktadır. Etiyopya'nın suyu, yani Nil'i kontrol etmesi, aslında İsrail'in Nil'i kontrol etmesinden başka bir şey değildir. Bu gün Etiyopya-İsrail ilişkileri, İsrail'in su politikasının ayrılmaz bir parçası niteliğindedir. Mısır'ın da Nil Nehri ile problemleri bulunmaktadır. Ülke her bakımdan Nil'e bağlıdır. Son raporlara göre Nil'in bir kolu olan Mavi Nil'in kullanımı için, İsrail ve Etiyopya ortak çalışma yürütmektedirler. Etiyopya'nın Mavi Nil'de musluk açması durumunda, Mısır kendi suyunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. 76
Etiyopya'daki Nil Nehrinin temel alınarak hazırlandığı baraj projesi, İsrail'in Nil'in suyunu istediği anda kesebileceği ve Mısır'ı susuz bırakabileceğini göstermektedir. Bu da yegâne su kaynağı Nil olan Mısır için hayati bir tehlike olarak kendini göstermektedir. Bu yüzden. Mısır hükümeti çeşitli zamanlarda, Mısır'ın su ihtiyacının yüzde 98'ini karşılayan Nil Nehri havzasında bulunan bazı Afrika ülkelerinin. İsrail'in de yardımıyla baraj kurma teşebbüslerinin Kahire için bir savaş anlamına geleceği ifade edilmiştir. Nil'in suyu meselesi ise tüm taraflar için çok daha büyük boyutlardadır. Dikkate alınması gereken bir başka gerçek ise, İsrail'in Tevrat'ta belirtilen kutsal sınırlarına ulaşmak için düzenlediği bu planın, yine Tevrat kökenli olmasıdır.
Tevrat'tan bazı bölümler. Ve sular denizden kesilecek, ve ırmak kesilip kuruyacak. Ve ırmaklar kokacak ve Mısır'ın kanalları boşalıp kuruyacak, kamışla saz olacak. Nil'in yanında, Nil kenarında olan çayırlar ve Nil'in bütün ekilmiş tarlaları kuruyacak, toz olup dağılacak ve yok olacak. Ve balıkçılar ah edecekler ve Nil'e olta atanların hepsi yas tutacaklar ve suların yüzü ü-zerine ağ yayanlar dövünecekler. Ve Mısırın direkleri parçalanacak. Bütün ücretli isçilerin yürekleri kederli olacak. Orduların Rabbi Mısır için ne tasarladı?... Ve Mısır'da başın ya da kuyruğun, hurma dalının yahut sazın yapılabileceği bir iş kalmayacak. O gün Mısırlılar kadın gibi olacaklar; ve orduların Rabbinin, üzerlerine elini sallamasından titreyip yılacaklar. Ve Yahuda diyarı Mısır diyarı için bir dehşet olacak; ve onun adı kendisine anılan her adam, ordular Rabbinin ona karsı ettiği niyetten ötürü yılacak... O gün Mısır diyarının ortasında Rabbe bir mezbaha ve onun sınırı yanında Rabbe dikili bir tas yapılacak. (M. Tevrat, Islaya Bölümü, 19/5-19) 77
Ve sıkıntı denizden geçecek ve denizde dalgaları vuracak ve Nil'in bütün derin yerleri kuruyacak. (M. Tevrat, Zekeriya Bölümü, 10/11)
Kutsal kitap anlatılarına göre, Yehova'nın Öfkesi'nden sonunda Etiyopya da nasibini alacak:
Ve Mısır'ın üzerine kılıç gelecek, ve Mısır'da vurulmuş olanlar yere düşünce Habeş ilinde (Etiyopya'da) sancı olacak ve onun cumhurunu alıp götürecekler ve Mısır'ın temelleri yıkılacak. Onlarla beraber Habeş ili, Put ve Lud, ve bütün karışık kavim ve Kub, ve ahid diyarı oğulları kılıçla düşecekler. Rab şöyle diyor: Mısır'a destek olanlar da düşecekler; ve kuvvetinin gururu onları aşağılayacak; onun için de Sevene kulesinden öte düşecekler; Rab Yehova'nın sözü. Ve viran olan memleketler arasında virane olacaklar. Ve Mısır'a ateş verdiğim zaman, bütün yardımcıları da bilecekler ki. Ben Rabbim. Kaygısız Habeşlilere (Etiyopya) korku salmak için, o gün önümden gemilerle ulaklar çıkacaklar; ve Mısır'ın gününde olduğu gibi onlarda da sancı olacak; çünkü işte geliyor. Ve onunla beraber kavmi milletlerin korkunçları, memleketi harap etmek için içeri sokulacaklar. Ve Mısır'a karşı kılıçlarını çekecekler ve öldürülmüş olanlarla memleketi dolduracaklar. Ve ırmakları kurutacağım ve memleketi kötü a-damlara satacağım ve yabancılar eli ile memleketi ve bütün içindekileri viran edeceğim. Ben Yehova, Ben söyledim. (M. Tevrat, Hezekiel Bölümü, 30/4-7, 11-12) 78
İsrail, Tevrat'a göre hareket ediyor? Filistinlilere uygulanan korkunç terörün, "kol kırma, kulak-burun kesme, yakma" gibi yöntemlere kadar Tevrat ayetleri uyarınca yapıldığı düşünüldüğünde. İsrail'in Nil politikalarının da Tevrat kaynaklı olduğunu tahmin etmek hiç de zor bir iş değildir. Nil'in kesilmesi ve sonucunda gelişebilecek olaylar, yukarıdaki Tevrat ayetlerinden esinlenerek İsrail tarafından uygulamaya konulmuştur. İsrail'in Sudan'a yönelik terör faaliyetleri de su politikasının kapsamı içindedir. Sudan'daki Jonglei Kanalı'nın şantiyesini bombalama olayı, suyun İsrail için hayati önemini göstermektedir. İsrail'in desteklediği Güney Sudanlı kontralar projenin gerçekleşmemesi için oldukça yoğun faaliyet göstermektedirler. Bu faaliyetler kapsamında şantiyede çalışan kimi mühendisler bu gerillalar tarafından zaman zaman kaçırılmakta ve öldürülmektedirler... 79
İsrail'in Tevrat'ı kaynak alarak uygulamaya koyduğu "Nil Nehrini Kesme" projesinin Mısır'ı çok zor durumda bırakacağı açıktır. Gerçekçi boyutlarıyla düşünüldüğünde bu proje, Etiyopya ile Sudan'ı da içine alabilecek kanlı bir savaşa da neden olabilecektir. Kızıldeniz'den Sudan'a geçiş için kullanılan Somali Operasyonu da büyük ölçüde bunun bir parçasıdır. Etiyopya'ya Nil Nehrini kesme projesini uygulamaya koydurtan İsrailli danışmanlar, yukarıdaki Tevrat ayetlerinin sonuçlarını alabilmek için çalışmalarına son hızla devam etmektedirler. Nil nehrinin kontrol edilmesiyle, Ortadoğu'nun su yönünden en problemli ülkesi İsrail'in suyu kontrol altına alma şansı daha da artmaktadır. Kendi bulunduğu coğrafyada hayatiyetini devam ettirmek için akla gelmedik senaryolar üreten İsrail, bir yandan Türkiye'deki GAP'tan rahatsızlığını Kürt kartını kullanış biçimiyle gözler önüne sererken, öte yandan provokatif savaş teorileri üreterek Türkiye'nin güneydoğusunda huzursuz ortamın sürmesi için elinden gelen çabayı göstermektedir.
GAP neden istenmedi? Bu gün bilinmektedir ki; İsrail'in GAP'a yönelik ilgisi her açıdan sürmektedir. GAP'ın oluşum aşamasında Dünya Bankası'nın GAP'a kredi vermemesi için İsrail'in çalışma yürüttüğü bu gün bilinen bir gerçektir. İsrail'in bu faaliyetleri zamanla meyvesini de vermiştir. Birleşmiş Milletler, Türkiye'nin GAP'la su kaynaklarını tekeline aldığını iddia ederek projeye karsı çıkmıştır. ABD'nin bu konudaki tavrı ise, sıkı bir İsrail Müttefiki olarak çok açıktır. O GAP henüz fikir aşamasındayken çekincelerini bildirmiş ve hiçbir zaman da destek olmamıştır. 80
GAP'ın projesinin temellerini atan Başbakan Adnan Menderes, ABD'nin bu projeye karşı çıkmasına tepkisini şöyle ifade etmişti: "Bu barajlardan bizi kimse vazge-çiremez. Arkadaşlar, Türkiye'mizde, toprağımızda, ülkemi¬zi mamur ve müreffeh belde haline getirecek bu barajlar¬dan bizi kimse vazgeçiremez. Hemen yarın Güneydoğu Anadolu'ya bir gezi düzenleyin. Beraber gidip bu yerleri görelim." 1959 yılının Eylül sonlarında Doğu ve Güneydo¬ğu Anadolu'ya yapıla'n yüksek seviyedeki bu gezi sonunda, bu bölgeye ve özellikle Dicle-Fırat üzerine baraj yapılması kesinlik kazanmış, ancak bu ısrar ABD tarafından çeşitli vesilelerle eleştirilmiştir.
GAP'a engel olamayan İsrail, kontrol altına mı alıyor? 2000'e Doğru dergisi "GAP İsrail İçin mi Yapılıyor?" başlığıyla verdiği bir haberde; "İsrailliler GAP'ı o
kadar sevmiş olmalılar ki, barajların yapımından sonra Türkiye'de ortak tarım isleri yapmayı önerdiler. Bu alandaki uzmanlıklarını kanıtlamak için Türkiye'den tarım heyetleri davet ettiler" diyerek şöyle devam ediyor;
Siyonizm sözcüğü Zion kökünden geliyor. Zion Büyük İsrail demektir. Zion'un sınırları Akdeniz'den Kızıldeniz'e, İran Körfezi'nden Karadeniz'e uzanıyor. Ne gariptir, Türkiye, Kürt sorununu Siyonist sopasıyla halletmeyi düşünüyor. İsrail'in çizdiği haritada Türkiye'nin Kürt bölgeleri Zion sınırları içinde gösteriliyor. 81
21 Aralık 1992 tarihli Sabah gazetesinde Sedat Sertoğlu, İsrail'in GAP hakkında neler düşündüğünü endişeli bir ifadeyle dile getirerek şunları söylemiştir: "Türkiye ile İsrail arasında, orta ve uzun vadede
bölge sularının kullanımı konusunda bir anlaşmazlık çıkabileceğini sezinledim. Rabin başkanlığındaki İsrail yönetiminin, suların paylaşımı konusuna Türkiye'den daha değişik yaklaşımı olacak. Bunun işaretlerine biraz dikkat edince hemen yakalayabiliyorsunuz. İsraillilerin Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarının, Suriye ile birlikte kullanımı konusunda Türkiye'nin Dicle ve Fırat sularının Suriye ve Irak arasında kullanımına dair değişik fikirleri var. Bu fikirler bizi pek memnun etmeyeceğe benziyor."
İsrail'in silahı "Kürt Yahudileri" İsrail'in GAP bölgesinde kullandığı en büyük silah Kürt Yahudileri kavramıdır. Bu kavramı Kürt kökenli Türk vatandaşlarına aşılamaya çalışan İsrail, bu vatandaşlar aracılığı ile bölgede toprak alımı gerçekleştirmektedir. Kürt Yahudilerin! anlatan "Kürdistanlı Yahudiler" adlı kitap, Kürtlerin İsrail'le ittifak kurmalarını belirten aşağıdaki sözcüklerle başlıyor: "Kürtlerin Ortadoğu'da Yahudilere karşı düşmanlık hisleri beslemesinin hiçbir yararı yoktur. Kürtler
Yahudi toplumuyla daha sıcak ilişkiler kurmak durumundadırlar. Kürtler Yahudi toplumunun demokratik kurumlarını görmezden gelemezler. Yahudi toplumu Ortadoğu'da Kürtlerin doğal ittifakçısıdır." 82
"Kürdistanlı Yahudiler" adlı kitabin 19'uncu sayfasında da Müslüman Türk Devletinin, Yahudi İsrail devletine göre daha gerici, ırkçı, soykırımcı olduğu gibi iddialarda bulunularak Kürtlerin İsrail Yahudi Devletiyle ittifak kurması gerektiği belirtilmektedir. İsrail'le ittifakta, İsrail'de yaşamakta olan Yahudi Kürtlerin de önemli bir rol oynamakta olduğunu görüyoruz. İsrail'de yasayan Kürt kökenli Yahudiler tarafından kurulmuş olan İsrail'deki Kürt Yahudileri Ulusal Örgütü (The National Organization of Kurdish Jews in lsrael)'in başkanlığını yapmış olan Habib Simoni'nin 1973 yılında yaptığı bir açıklamaya göre, o yıllarda İsrail'de 90.000 "Kürt" bulunmaktadır. Gazeteci yazar Pamela Kidron ise, 1988'de yazdığı bir makalede İsrailli 150.000 Kürt'ün varlığından söz etmektedir. Yakın tarihli bu kaynaklarda, Kürt kökenli Yahudi topluluklarından 'Kürt' etnik kimlikleri vurgulanılarak bahsedilmesi dikkat çekicidir. Bu ayırım, Kürdistan kökenli diğer (Kürt olmayan) Yahudi topluluklarının varlığı da göz önüne alınarak yapılmış görünmektedir. Günümüzde İsrail'de, Kürdistan kökenli yaklaşık 200.000 kişinin yaşadığı tahmin edilmektedir.
İsrail işgal edilen Irak'ta da yayılıyor Kürt Yahudileri Irak'ın kuzeyinde Musul ve Kerkük, İran'ın kuzeydoğu sınırları boyunca Senandal, Türkiye'nin ise güneydoğusunda, Suriye, Irak, Iran sınırlarına yakın Diyarbakır, Bitlis ve Van, doğusunda ise Erzurum'da yaşamaktaydılar. 83
Irak'ın işgal edilmesinden sonra Musul ve Kerkük'te yaşanan olayların arkasında İsrail'in olduğu bugün bilinen bir gerçektir. İsrail'in Kutsal Topraklar senaryosuna göre, Musul ve Kerkük'te bulunan Yahudi Kürtler, bu bölgeleri işgal edecek, dahası bu yayılma GAP bölgesine kadar sürdürülerek. Büyük İsrail Projesi'ne önemli birkaç adım atılmış olacaktır.
Haham Ailesi Barzaniler! Barzani de bir Kürt Yahudi'sidir. Hatta soyu, ünlü bir haham ailesine dayanmaktadır. 16. ve 17 yüzyıllarda Kürdistanlı hahamlar tarafından yazılmış olan çeşitli belgeler ve elyazması kitaplar, genel olarak Kürdistanlı Yahudilerin başta dinsel olmak üzere, sosyal ve ekonomik yaşantıları hakkında ayrıntılı bilgilerin yanı sıra Kürdistan'la ilgili bazı dolaylı bilgiler de içermektedir. Bu dönemlerde kimi Yahudi toplulukları Kürdistan halklarının genel yoksulluk tablosu içinde yer alırlarken, öte yandan özellikle ünlü Barzani Ailesi'nden gelen hahamlar, Kürdistan'ın birçok yerinde dinsel çalışmalar ve eğitim için merkezler kurmuşlardı. Bu dini merkezler Mısır ve İsrail gibi uzak yerlerden bile öğrenci kabul ediyorlardı. İsrail'in en büyük müttefiki Barzani ailesinin Kürdistan-'da uğradığı siyasi başarısızlıklardan sonra Kürt Yahudileri Güney Kürdistan'ı terk ederek İsrail'e göç ettiler. Barzani önderliğindeki Güney Kürdistan Kürt hareketinin 1975 yılında yenilgiye uğramasının ardından, iktidardaki Baas diktatörlüğünün tüm ülkede uyguladığı yoğun terörün zorlaması ve İsrail'in de kolaylaştırıcı müdahaleleriyle bir grup Kürdistanlı Yahudi İsrail'e yönelir.
Kürt Yahudileri 84
Barzani'nin Kuzey Irak'ta canlandırmaya ve ayakta tutmaya çalıştığı Kürt Devleti için şu anda birçok Kürt Yahudi'si bölgede faaliyet göstermektedir. ABD'nin de desteklediği planla bölgede ikinci bir İsrail oluşturulmaya çalışılmaktadır. Geçmiş ABD politikaları ve İsrail'in bölgedeki faaliyetleri irdelendiğinde, Yahudi Stratejist Henry Kissinger'i, Kuzey Irak'taki kargaşanın mimari olarak görmek mümkündür. Kissinger'in Barzani'ye verdiği destekle birlikte bu bölgedeki kargaşanın temelleri 1970'lerin ilk yıllarına rastlar. O yıllardaki ABD senatosunun Newyork Temsilcisi Otis Pike, Barzani ve yandaşlarına yapılan gizli yardımı ortaya çıkardığında, rapor Washington bürokrasisi içinde bomba etkisi yaratmıştır. Ancak bu yardımın ve desteğin boyutlarının hangi ölçüde olduğu bugün bile hala bilinmemektedir. Tam da bu olayların tartışıldığı dönemlerde Barzani'nin, "şayet davamızda başarılı olursak ABD'nin 51. eyaleti olmaya hazırım" ifadesi de olayı bütün çarpıcılığıyla ortaya koymaktadır. Sonuç olarak söylenebilir ki; İsrail'in GAP'ı da içine alan bir politikası vardır ve bu asla son bulmayacaktır. Çünkü Tevrat metinlerinden de anlaşılacağı gibi İsrail için bu kutsal bir mirastır. İsrail'in Tevrat metinlerine dayandırarak şekillendirdiği "Vaadedilmiş Topraklar" teoremi, İsrail'in tüm dünyada her türlü terörü yaratarak, her türlü oyunu sergileyerek ve tüm kaynaklarını kullanarak yarattığı senaryolarla güçlendirilmektedir. 85
Bugün GAP bölgesinde faaliyette bulunan, İsrail devleti destekli, teknik ölçeklerle düşünüldüğünde oldukça büyük ve finansman anlamında güçlü şirketler, dışardan bakıldığında ticari şirketlermiş gibi görünmesine rağmen, İsrail'in tüm dünyada, tüm kaynaklarını kullanarak uygulamaya koyduğu Kutsal topraklar senaryosunu şekillendiren birer piyondan başka bir şey değildirler. Bu yüzdendir ki, aslında bu çalışmanın temelini oluşturan istihbarat raporları, İsrail'in bölgedeki faaliyetlerini oldukça net bir şekilde göstermesine rağmen, raporda ismi geçen taraflar, raporları nerdeyse görmezden-duymazdan gelmektedirler. Çünkü bu konuların kamuoyunda tartışılmaya başlanması, İsrail'in bu bölgede uygulamaya çalıştığı tarihsel senaryosuna zarar verecektir...
86
3. BÖLÜM - EKLER İSTİHBARAT RAPORLARI RAPORLARLA İLGİLİ BAZI NOTLAR: 1- İstihbarat raporlarında yer alan bazı bölümler "soru işareti" konarak yazılmamıştır. 2- Raporlarda bazı şahısların isimleri açıkça yer almasına rağmen, bu kişilerin mağduriyetleri ve bilgilerin yasal anlamda teyide muhtaç bilgiler olduğu göz önüne alınarak isimler ya hiç yazılmamış ya da kısaltılarak yazılmıştır. 3- Bu raporlar tamamen T.C devletinin bölgedeki istihbarat birimleri tarafından kaleme alınmıştır ve herhangi bir ekleme yapılmamıştır. 4- Metinde yer alan bazı cümle düşüklükleri ve yazım hataları olduğu gibi bırakılarak düzeltilmemiştir. 87
EK: 1 İSRAİL'İN GAP BÖLGESİNDE YAPTIĞI ÇALIŞMALAR 1.
GENEL
GAP projesinin üretim aşamasına geldiği son yıllarda ve özellikle de terörün inişe geçtiği 1998 yılından itibaren, yabancı devletlerin ve bu devletlere ait şirketlerin GAP bölgesine ilgisinin arttığı gözlenmektedir. Bu ülkeler önceleri terör ve insan hakları ihlalleri gibi olayları incelemek maksadıyla parlamenterleri ve konsoloslukları vasıtasıyla bölgeyi kontrol altında bulundurmaya çalışırken, bugün aynı görevlilerine ticari personelini de ilave etmiş durumdadırlar. Ulusal ve mahalli basın organlarında yapılan yayınların incelenmesi ve bölge halkı ile yapılan mülakatlarda, özellikle İsrailli işadamlarının bölgede dikkati çekecek yoğunlukta faaliyetler içerisine girdiği ve her geçen gün ilişkilerini derinleştirdiği anlaşılmaktadır. GAP Bölge Kalkınma İdaresi(BKİ)'nin işbirliği içerisinde olduğu uluslararası kuruluşların ülkelerine bakıldığında karşımıza iki ülke çıkmaktadır. ABD ve İsrail. İşbirliği yapılan İsrail kuruluşunun adı ise MASHAV(İsrail Uluslararası İşbirliği Merkezi)dir. 88
2.
BASINDA YER ALAN HABERLER
Şanlıurfa Tarım İl Müdürlüğü ile GAP Bölge Kalkınma İdaresi(BKİ)'nin ortak yayınladığı "Tarım Bülteni"nde konu ve satır aralarına serpiştirilmiş bazı dikkat çekici bilgilere rastlamak mümkündür; "1999 yılının 26 Ocak - 26 Mart tarihleri arasında çeşitli ülkelerden gelen 35 öğrenci ile 5 İsrailli uzman bölgede 2 aylık uygulama çalışması yapmaya başlamışlar-dır."3 'İSRAİLLİ YETKİLİLERİN BÖLGEYE AKINLARI' başlığı altında şu açıklamalara yer verilmektedir. "Genel merkezi İsrail'de bulunan MERHAV adlı tarım şirketinin Genel Müdürü Mr. Joseph DLOOMY ve Su Kaynakları Geliştirme Müdürü Shalom HAREL, GAP ile ilgili çalışmaları yerinde görmek ve incelemelerde bulunmak amacı ile 24-26 Kasım 1998 tarihleri arasında Şanlıurfa ve Mardin illerini ziyaret ettiler. Ayrıca çiftçi eğitimi ve yayım faaliyetleri kapsamında İsrail Hükümeti ile İdaremiz arasında imzalanan protokol çerçevesinde İsrailli uzmanlar tarafından 14-24 Aralık 1998 tarihleri arasında GAP illerinden gelen yayım uzmanlarının katıldığı hizmet içi eğitim yapılmıştır. GAP Bölgesi Tarım İl Müdürlükleri, Tarım Kredi Kooperatifleri, GAP İdaresi ve Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünden gelen 41 uzmana verilmiş olan 'Çiftçi Eğitim Ve Yayım Faaliyetleri' konulu kursun açılışı 14 Aralık 1998 tarihinde GAP BKİ Başkan Yardımcısı M. Kaya YAŞINOK ve İsrail Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Amir MAİMON tarafından yapılmış olup, 24 Aralık 1998 tarihine kadar devam etmiştir."4 3 Tarım Bülteni. Mart-Nisan 1999 Sf.3 4 Tarım Bülteni. Mart-Nisan 1999 Sf.8 4 Halk arasında "Damla sulama sistemi" olarak da adlandırılmaktadır.
89
Yasin YAGCI'nın araştırması olarak kaleme alınan ve "GAP'TA SOĞUK SAVAŞ" başlığı ile Aksiyon Dergisinde yayınlanan yazıda konu çok boyutlu olarak ele alınmıştır; "GAP idaresi son yıllardaki durumunu şu şekilde açıklıyor; 'Bugün üç yabancı sermayeli yatırım inşaat halinde olup, birinin ise anlaşması imzalanmış bulunmaktadır. Bu yatırımlardan biri tekstil (% 33 İsviçre), biri inşaat malzemesi (% 50 Almanya), biri cam elyaflı boru (% 50 ABD) ve biri de gıda (% 50 İsrail) yatırımlardır.' ...Şu ana kadar 67 İsrail firması toprak satın almış, en az bu kadarının da gizli bir şekilde pazarlıklar yürüttüğü kaydediliyor. ...Yabancı ülkelerin Milli Güvenlik Kurulunun bu engelinden (Toprak satışlarına onay verilmemesi) kurtulmak için buldukları yol ise çok basit; bazı yerli firmalar ile ortaklık kurmak. Yerli firmalarla ortaklık kurmuş onlarca yabancı şirket dolaylı olarak toprak satın almış durumda. ...Toprak satın alan veya talepte bulunan İsrailli firmaların çoğunun kamu kuruluşu statüsünde bulunması... ...Her şey 1998 yılının sonlarında İsrail Cumhurbaşkanı Ezer Weizman'ın Türkiye'ye gelmesiyle başladı. İsrail Cumhurbaşkanı gezisinin önemli bir kısmını güneydoğu yani GAP konusuna ayırmıştı.
Ezer Weizman 90
...Tarihler 28 Ağustos 2000'i gösterirken Ankara'nın bu seferki misafiri İsrail Başbakanı Ehud Barak'tı. Her ne kadar geliş sebebi Ortadoğu barışı idiyse de Barak basın toplantısında "GAP'taki altı ihaleye talibiz." cümlesini sözlerinin arasına sıkıştırmadan edemiyordu. ...İsrail'in bölgede çalışmalar yapmasını meşrulaştıran gerekçeler de yok değil. Mesela basınçlı sulama sistemleri1 konusunda dünyanın ileri ülkelerinden birisi İsrail. ...Nitekim Anasol/D'nin GAP'tan sorumlu Devlet Bakanı Salih Yıldırım bu konuda verilen bir soru önergesine şu cevabı veriyordu meclis oturumunda: " GAP idaresi olarak İsrail hükümeti ile teknik
konulardaki işbirliği çalışmaları diğer ülkeler ve uluslararası kuruluşlar ile olduğu gibi yürütülmektedir. GAP idaresi tarla içi basınçla sulama sistemlerinde dünyada söz sahibi olan İsrail firmaları ile işbirliği yapmış ve bu firmalar tarafından kendisine hibe edilen ekipmanlarla 1998 yılında bölgede 12 adet çiftçi şartlarında demonstrasyon kurulmuştur. Ayrıca bölgede çalışmakta olan kamu personeline hizmet içi eğitim kapsamında çeşitli konularda seminerler düzenlenmesi ile ilgili olarak GAP idaresi, İsrail hükümet kuruluşu MASHAV ile işbirliğine gitmiştir".
...GAP kapsamında bölgede alüminyum sulama boru ve ekipmanlarını üretmek üzere bir Türk-İsrail ortak yatırımı hususunda girişimler de söz konusu. Bunun yanı sıra seracılık, tarımsal mekanizasyon, müşterek çiftlikler kurulması yolunda işbirliği çalışmaları da sürdürülüyor. İsrail özellikle GAP projesinin yarım kalan sulama sistemleri ile çok ilgilenmekte ve bunları tamamlamaya hazır olduklarını belirtmektedirler.
91
Dünyanın ünlü para simsarı George Soros'un ortağı ve Şubat 1999'da "Milenyum GLK" adını verdiği dünya turu kapsamında Türkiye'yi gezen Jim Rogers içinde GAP Bölgesi çok şey ifade ediyor. Yahudi kökenli Jim Rogers'in eşi Paige Parker'la gerçekleştirdiği Türkiye gezisine ve 500.000 Dolar değerindeki özel yapım aracına Türk Medyası büyük yer vermişti. Rogers o günlerde internetteki sitesinde International Herald Tribune'de yayınlanan bir makalesinde ABD'li yatırımcıları GAP Bölgesinde arazi almaya çağırıyordu."5 Aynı derginin ekonomi bölümünde yazan Harun ODABAŞI'da konu ile ilgileniyor ve yazısında, KOÇ topluluğunun tüketim grubu başkanlığını yapan Cengiz Solakoğlu-'nun Şanlıurfa'da kurulan KOÇ-ATA süt ve et besi tesisi için yaptığı açıklamalara yer veriyor:
"...İsrail'deki çiftlikler ve verimlilikleri inceleniyor. ABD'ye gidiliyor ve mukayesesi yapılıyor. Ve Dünya Bankası'nda bir süre çalışmış, bu işleri bilen üç Musevi'yi danışman olarak tutuyorlar. Proje danışmanlarla birlikte iki senelik yoğun bir çalışmanın sonunda ortaya çıkıyor.” 6 5 6
92
Aksiyon. 23 Eylül 2000 sayı 303 sf.34-39 Aksiyon. 23 Eylül 2000 sayı 303 sf.50
11 Ekim 2000 tarihinde açılan KOÇ-ATA tesisinde konuşan Rahmi Koç, tesisin 17 milyon dolara mal olduğunu belirttikten sonra "2.500 dönümlük arsanın sadece 500 dönümünü satın aldık, geri kalan
2000 dönümünü ise kiraladık (20 yıllığına). Esasında, tüm kullanılan araziyi satın almak daha akılcı olurdu. Ancak, arkadaşlarımız 'Bunlar büyük arazi almak için buraya geliyorlar' dedikodularının önüne geçmek için bu şekilde hareket etmeyi uygun gördüler" demiştir.7 Köşe yazarı Abdurrahman YILDIRIM KOÇ-ATA tesisinin açılışıyla ilgili yazısının bir bölümünde "...İsrailli mühendislerin de görev aldığını modern teknolojiyle üretim yapı¬lan bu çiftlikte..." şeklinde açıklamada bulunmuştur.8
"İSRAİL İŞADAMLARI ADANA'DA" başlıklı haber içeriğinde "Ticaret ataşesi Avichai Levit başkanlığında Ada-na'ya gelen 9 firmadan 20 temsilcinin bulunduğu heyet 'Çukurova'da Tarımsal İşbirliği Fırsatları' konulu toplantıya katıldı" şeklindeki açıklamadan sonra, İsrail Ticaret Enstitüsü Başkanı Yitcak Kiriaki'nin "Ülkesinde tarım alanı ve suyun giderek azaldığını, bu nedenle dış yatırımlara yönelmek zorunda olduklarını, Çukurova'nın ve GAP'in da buna uygun yerler olduğunu" belirten beyanına yer vermiştir.9 "ALARKO Şirketler topluluğu Başkanı Üzeyir Garih, 'GAP Bölgesinde tarım teknoparkı olarak 25.000
dönüm arazi üzerinde kurulması planlanan GAPROPARK projesinin bittiği zaman, 50.000 kişinin çalıştığı, 150.000 kişinin yaşadığı modern bir kent oluşacağını' söyledi. Garih yaptığı açıklamada,
'Proje ile ilgili olarak kendi konuları içinde yatırım yapan çok farklı yabana kurum ve kuruluşlarla temaslar sağlanarak etüt çalışmalarına başlandığını kaydetti. 7 8 9
93
Sabah Gazetesi. 12 Ekim 2000 Sabah Gazetesi. 12 Ekim 2000 Türkiye 24 Ekim 2000
'GAP Bölgesinin kalkınmasında önemli bir paya sahip olacak ve yatırım tutarı 4 Milyar Dolar olarak tahmin edilen projenin 10-12 yılda bitirilmesinin hedeflendiğini' belirten Garih, şöyle dedi 'Alarko olarak bölgeyi yakından ilgilendiren çok ciddi bir proje üzerinde çalışıyoruz. GAPROPARK projesi Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca da destekleniyor. ABD'de bu konuda uzman bir şirketle işbirliği halinde yürütülen projenin düşünce aşaması 6 ay sürdü ve 1 Milyon Dolara yakın para harcandı.' 'Proje, tarımda yeniden yapılanma ve reform politikalarına da uygun. GAPROPARK'ın bir bilgi dağıtım şehri olacağını' vurgulayan Garih: "Bu proje yöre çiftçisini daha fazla ve daha kaliteli üretime yönlendirecek. Bu bölgede üretilen mallara talip olan şirketler ile bölge çiftçisinin bağları sağlanacaktır. Böylece ürün çeşitlemesi ve ürün alımı garantisi verilmiş olacak" diye konuştu."10 Merkezi Siverek'te bulunan Güç Birliği Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Medet ABBASOĞLU, "Roza İlaç Ve Kozmetik aracılığıyla Siverek'ten İsrail'e 3 ton nar çekirdeği, 1 ton nar konsantresi ihraç ettiklerini, nar çekirdeğinin ilaç ve kozmetik sanayisinde kullanıldığını" belirtmiştir.11 10 Diyarbakır Söz Gazetesi. 16 Ekim 2000 11 Türkiye Gazetesi 15 Aralık 2000
94
"GÜNEYDOĞU'DA TOPRAK OYUNU" başlıklı bir haberde ise, Çukurova Aydınlar Derneği'ndeki konferansta konuşan işadamı Ziyaeddin Yağcı'nın yaptığı açıklamalar ile 'Güneydoğu üzerinde oynanan Yahudi oyunlarına ışık tuttuğu' belirtildikten sonra şu sözlerine yer verilmektedir : "...Buradaki topraklarda gelecek gören Yahudiler bir yerine beş vererek Mardin'de arazi alımına başlamışlardır. Hatta bu konuda Şanlıurfa yöresinde birbirleri ile yarışmaktadırlar. Bölgede bulunan Süryaniler de Kızıltepe'de arazi almalarına yardım etmektedirler. "12 Diyarbakır Söz Gazetesi, Diyarbakır Milletvekili Sebgedullah SEYDAOĞLU'nun konu hakkındaki aşağıdaki açık¬lamalarına yer vermiştir:
"...Son yıllarda İsrail'in GAP'a ve Güneydoğunun kutsal mukaddes ve bereketli topraklar üzerindeki emel ve niyetleri açıklığa kavuşmuştur. Türkiye ve İsrail Hükümetleri arasında faiz kredili ve içeriği net açıklanmayan kredi süresi faiz oranı ve buna benzer belli olmayan 1 milyar dolarlık GAP kredisini İsrailli firmalara yaptırması Türkiye'nin bağımsız, hür teşebbüsle kendi öz yatırımcılarına vurulan en büyük darbedir. Bu firmalar haham gözetiminde noterle ekonomik ve ticari ahlaka ve uluslararası prensiplere ve şartlara uymayan uzun vadeli bir sömürü taktiğidir. İki ay önce İsrail Büyükelçiliğine ve Konsolosluklarına yaptığım başvurumun cevabını halen net almış değilim..."13 12 13
95
Türkiye Gazetesi 19 Aralık 2000 Diyarbakır Söz Gazetesi 26 Aralık 2000
3.
BÖLGE HALKI İLE YAPILAN MÜLAKATLAR
Bölge halkı ile yapılan görüşmelerde konu hakkında derinliğine bilgi sahibi olunmadığı, bilgi sahibi olması gerekenlerin ise konuşmaktan yana olmadığı gözlenmiştir. Halkın küçümsenemeyecek bir bölümü yapılan yabancı yatırımları ve ortaklıkları dikkatle izlemekle beraber birkaç nedenden ötürü çoğunlukla sessiz kalmayı ve yorum dahi yapmamayı yeğlemektedir. İsrailli işadamları(yetkililer), bölgede görevli kamu personeline "hizmet içi eğitim" kapsamında tertiplediği gezilerle İsrail'e götürmektedir. İsrail'e yapılan bu gezilere özellikle bölgede yatırım ortaklığı yaptıkları veya yapmaları muhtemel büyük toprak sahiplerini, öğretim üyelerini, bürokratları, mahalli gazete sahipleri ve çalışanlarını, ziraat odası başkanlarını ve dini konularda sözü dinlenir şahısları dahil etmektedirler. (Örneğin Şanlıurfa Vali Yardımcılarından Y. B. 1 ay kadar İsrail'de kalmıştır). Görüştüğümüz bazı şahıslar, basında İsrail lehine veya aleyhine hiçbir haber çıkmamasını, "İsrail'e götürülerek teknolojik gelişmelerden etkilenen ve İsrail hayranlığı aşılanan" bu şahıslara bağlamaktadır. 1998 yılından bugüne kadar İsrailli yatırımcıların veya Türk ortaklarının bölge halkı ile ilgili tespit edilebilen çalışmaları ve sonuçları şunlardır;
a. İsrail şirketleri "Toros Gübre" bayiliklerini, yatırım ortaklığı kuracakları veya toprak alacakları şahıslar ile temasta, kendi kuruluşları gibi kullanmaktadır. b. İsrailli işadamları öncelikle piyasaya ödeme zorluğu içerisinde olan hatta Ziraat Bankasına borçları bulunan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmektedir. 96
c. Özellikle basınçlı sulama teknolojisi ve slaj mısır (yemlik mısır) üretimindeki uygulamalarını, üretimde pay sahibi olmak için yoğun bir şekilde kullanmaktadır. Mardin Kızıltepe'den Şanlıurfa Harran'a kadar binlerce dönüm arazi bu amaçla kullanılmaktadır. d. Susuz ve taşlık bir bölge olan KARACADAG'da toprak alma ve kiralama girişiminde bulunan İsrailli şirket yetkilileri, özellikle Türkmen aşiretlerinin olumsuz cevapları ile karşılaşmıştır (50.000 dönüm kıraç arazinin 15 yıllık kirası peşin verilmek istenmiştir). e. Mardin Derik ilçesine bağlı bazı köylerde (bunlardan Atlı ve Kovalı Köyleri eski Milletvekili Ahmet Türk'e aittir) binlerce dönüm arazi tarım ve hayvancılık yapmak maksadıyla İsraillilere kiralanmıştır. f. Zaman içerisinde dünyanın en gelişmiş ve büyük seralarının yer alacağı planlanan Şanlıurfa/Karaali bölgesinde halen üretim yapan seralardan bazılarının İsrailli şirketlerle ortak olduğu ve bu bölgede İsrail'in yatırım çalışmalarına devam ettiği bilinmektedir. g. Şanlıurfa-Suruç yolu üzerinde ABD-TÜRKİYE firmalarının ortaklığıyla kurulduğu bilinen SUBOR boru üretim fabrikasının İsraillilerin yönetiminde olduğu bölge halkı tarafından belirtilmektedir (ABD'lilerin Musevi olmaları muhtemeldir). h. K.-A. Süt ve Et Besi Tesisi çalışmaları kapsamında bazı İsrailli şahıslar, İsrail'den getirecekleri 4.000 adet büyükbaş hayvanı köylülere karşılıksız dağıtmak için çalışmalara başlamıştır. Bu hayvanların "Yem ihtiyacının kendilerinden satın alınacağı, doğacak yavruların ise şirketin malı olacağı" şartını kabul eden ve kendilerince uygun görülecek isteklilere verileceğini belirtmişlerdir.
97
i. Mezra yapmak amacıyla İsrailli şirketler tarafından kiralanmış hazine arazilerinden binlerce dönümüne (kira anlaşmaları çiğnenerek) pamuk ekildiği bilinmektedir. j. Suriyeli toprak sahipleri de İsrail'e ait sulama teknolojisini almak maksadıyla Türkiye'deki akrabalarından ve ortaklarından yardım talebinde bulunmuş, kullanılan malzemenin üzerinde bulunan ve "İsrail malı" olduğunu belirten yazıların silinmesi durumunda satın alabileceklerini belirtmişlerdir. 98
4. YABANCI ŞİRKETLERİN GAP GİDEM TARAFINDAN MÜSAADE EDİLEN (LEGAL) YATIRIMLARI 14 FİRMA ADI
ÜLKE
FAALİYET KONUSU
MEVCUT DURUMU
Man (Mardin Enerji
Almanya
Enerji Üretimi ve doğal gaz
Yer tahsisi ya-
Mardin
Özhan Kimya (Ortak-
İtalya (Şahıs)
Deterjan
Üretimde
Mardin
Sanex
Bulgaristan
Ticaret
-
Mardin
Bizaf
Irak
Ticaret
-
Mardin
Ms Jordan
Irak
Ticaret
Lazer (Hasbab ortak-
İtalya
Battaniye ve tekstil makine-
Yer tahsisi ya-
Diyarbakır
Rama (Bayraktar or-
Suriye
Meyan kökü türevlerini Ü-
Faaliyette
Gaziantep
Nanhttan
İsrail
Tekstil(Entegre)
Yer tahsisi ya-
Adıyaman
Naan
İsrail
Sulama sistemleri pazar-
-
Bölge
Netafîm
İsrail
Sulama sistemleri pazar-
Delta-Pine
FAALİYET YERİ
Mardin
Bölge
Havsız pamuk tohumu ü-
OSB'de yer tahsi-
Şanlıurfa
ABD firması ve
ABD
İçme, kullanma ve tarımsal
İnşaat aşamasm-
Şanlıurfa
İsrail firması ve
İsrail
Sitrik asit (Limon tuzu)
Yer tahsisi ya-
Adıyaman
ABD-İsveç-Türkiye
ABD ve İsveç
Tarım sektörüne yatırım
Araştırma faali-
Adıyaman
14 "GAP Projesine Yerli Ve Yabancı Yatırımcıları İlgisi" Ahmet Düzgör. GAP BKİ Bölge Müdürlüğü notu. Nisan 2000
99
5. BÖLGEDE PETROL ALANINDA FAALİYET GÖSTEREN YABANCI FİRMALAR 15 FİRMA ADI NVT PERENCO ALAADDIN MIDDLEEST DOVVELL SCHLUMBERGER Gl
5.
ÜLKE ABD ABD Almanya ABD
FAALİYET KONUSU Petrol arama ve üretimi Petrol arama Petrol ile ilgili yan hizmetler Petrol arama
FAALİYET YERİ Diyarbakır Adıyaman - Diyarbakır Diyarbakır Adıyaman
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Ulusal ve uluslararası yasalara uygun olarak gelişen GAP yabancı yatırımlarının, medyaya yansımayan ve bölge halkının önemli bir bölümünü rahatsız etmesine rağmen dile getiremedikleri bir yapılanmasının olduğu muhakkaktır. Rahmi Koç'un bile "2.500 dönümlük arsanın sadece 500 dönümünü satın aldık, geri kalan 2000 dönümünü ise kiraladık. Esasında, tüm kullanılan araziyi satın almak daha akılcı olurdu. Ancak, arkadaşlarımız 'Bunlar büyük arazi almak için buraya geliyorlar' dedikodularının önüne geçmek için bu şekilde hareket etmeyi uygun gördüler" şeklindeki açıklaması, konuyu daha dikkat çekici bir hale getirmektedir. Din, milliyet, örf gibi sıkıca sarıldıkları bazı değerleri paradan üstün tutarak, özellikle İsrail kökenli şirketlere hayır diyebilen mal sahipleri, yüksek sesle olmasa da, gü¬venilir ortamlarda konu hakkında yorum yapabilmektedirler. 15 "GAP Projesine Yerli Ve Yabancı Yatırımcıları İlgisi" Ahmet Düzgör. GAP BKİ Bölge Müdürlüğü notu. Nisan 2000
100
Konu hakkında bilgi alabildiğimiz bu gibi şahısların yabancı şirket temsilcileri ile irtibatları temas veya sadece başlangıç safhasında kaldığı için, bilgileri yüzeysel, bazen abartılı ve genellikle de yorum şeklinde olmaktadır. İkinci-üçüncü ağızdan aktarılan, abartılı, yoruma dayalı ve bazen de kaynağı belirsiz bu haber karmaşası içerisinde doğru bilgilere ulaşmak epeyce zorlaşmaktadır. Dikkat edildiğinde ise "Hafızası çok güçlü ve yakın çevresine karşı çok dikkatli" bölge halkı arasındaki bu haber karmaşası ve bilgi bulanıklığına, yabancı şirket temsilcilerinin ve onların yerli ortaklarının yaptığı bu çalışmaların neden olduğu görülebilecektir. Çünkü dışarıdan gelen bu şahıslar ve bölgedeki ortakları, alışılagelmiş ticari metotların dışında temas ve uygulamalar içine girmekte, kullandıkları bu teknikler ise, para konusunda zafiyeti bilinen milli değerleri zayıf, dini duyguları ise gösteriş ağırlıklı bölge halkını olumsuz etkilemektedir. Özellikle İsrailli işadamları tanımadıkları yerli halk ile temastan kaçınmaktadırlar. İlk temas için mutlaka Türkiye'de bulunan ortaklarına bir araştırma yaptırmakta ve işbirliğine girecekleri bölgedeki uygun toprak sahiplerini tespit ettirmektedirler. Sonucunda ise daha önceden anlaştıkları ve kendileri ile ticaret yapan yerli tüccarları aracı olarak kullanarak iş teklifini (toprak alımı, kiralama, ortaklık) yapmaktadırlar.
101
İsrailli yatırımcılar(Görevliler), işbirliği yaptıkları veya toprağını kiraladıkları(aldıkları) güçlü şahısları ve bunların kontrolündeki bölge halkını da satın almaktadırlar. Din olgusunun en güçlü hissedildiği Şanlıurfa'da dahi hiçbir tepki almadan sessizce yürüttükleri bu çalışmaların her geçen gün geliştiğinin hissedilmesi, İsraillilerin bu konularda ne kadar deneyimli olduklarını göstermektedir. İkisi de yüksek okul mezunu biri Arap diğeri Türkmen kökenli iki aşiret reisi, içeriği aynı olan şu değerlendirmeyi farklı zamanlarda dile getirmişlerdir : "Görünen tehdit yakın olmamakla birlikte
Batılılar ve bunlar(İsrailliler) bölgemizi ikinci Filistin haline getirmeye çalışıyorlar, bu durum bizi çok ürkütüyor."
İsrailli işadamlarının ticaret yelpazesini bu kadar geniş tutmaları, nar çekirdeğinden mısıra, sulama sistemlerinden sitrik asit üretimine kadar hemen her alanda GAP'ın içinde olmaları ve bu kısa sürede Batılı Devletlerin bile önüne geçmeleri dikkat çekicidir. 6. İsrailli işadamlarının öncelikle piyasaya ödeme zorluğu içerisinde olan toprak sahibi ve çiftçiler ile ilgilenmesi, yurtiçinden ve bankacılık sektöründen bilgi aldığı şeklinde değerlendirilmektedir.
102
EK: 2 İSRAİL'İN GAP'A YÖNELİK FAALİYETLERİ: GENEL: 1. OCAK 1994'DE YAYINLANAN TIME DERGİSİNDE, DÜNYANIN 7 HARİKA PROJESİNİN; METRO SİSTEMİ-LOS ANGELES-AMERİKA, GÜNEY DOĞU ANADOLU PROJESİ-TÜRKİYE, BÜYÜK YAPAY NEHİR-LİBYA, TAİPEİ TRANSİT SİSTEMİ-TAYVAN, JAMES KÖRFEZ KOMPLEKSİ-KANADA, MANŞ TÜNELİ-İNGİLTERE/FRANSA, HONG KONG HAVA ALANIHONG KONG OLARAK BELİRLENMİŞTİR. 2. İSRAİL'İN GAP'A UZUN SÜREDİR OLAN İLGİSİ, BU PROJENİN BÖLGE ÜLKELERİNİN BASKILARI NEDENİYLE DÜNYA BANKASI TARAFINDAN FİNANSE EDİLMEMESİ, İSRAİL'İN ÇEŞİTLİ FİNANSMAN VE TEKNOLOJİ AKTARIMI TEKLİFLERİ İLE TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE ÇIKMASINI SAĞLAMIŞTIR. 3. İSRAİL; FIRAT SULARINI KONTROL ETMEK İÇİN TÜRKİYE'YE VE GAP PROJESİNE İLGİ GÖSTERMEKTE, FIRAT'IN AŞAĞISINDA BULUNAN SURİYE VE IRAK İLE MUHTEMEL BİR SAVAŞA GİRMESİ DURUMUNDA, TÜRKİYE'Yİ KENDİ YANINA ÇEKEREK BU ÜLKELERE AKAN SUYU KISMAYI PLANLAMAKTA, DOLAYISIYLA TÜRKİYE'Yİ BİR "SU KOZU" OLARAK KULLANMAYI AMAÇLAMAKTADIR. 4. BU BAĞLAMDA ; A. İSRAİL'İN ESKİ ANKARA BÜYÜKELÇİSİ DAVİT GRANİT'İN "GAP GİBİ BİLİNÇLİ BİR BÖLGESEL PLANLAMAYI ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA REFAH GETİRECEK BİR PROJEYE TAM DESTEK VERİYORUZ, İSRAİL'İN SULAMA VE DENİZ SUYUNU KULLANILIR HALE GETİRME TEKNOLOJİSİNDEKİ ÜSTÜNLÜĞÜ SAYESİNDE GAP İÇİN İDEAL BİR ORTAK OLABİLECEĞİNİ BELİRTMESİ VE , 103
B. İSRAİL'İN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ ZUİ ELPELCEG'İN "İSRAİL'İN SUYA İHTİYACININ OLDUĞU, TÜRKİYE'NİN İSE SU AÇISINDAN ŞANSLI BİR ÜLKE OLDUĞU, GELİŞMİŞ BİR SULAMA SİSTEMİ KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI DURUMUNDA GAP BÖLGESİNİN BİR CALİFORNİA HALİNE GELECEĞİ"Nİ ÖNE SÜRMESİ İLE, C. TÜRKİYE'Yİ ZİYARET EDEN İSRAİL CUMHURBAŞKANI EZER WEİZMANN'IN DA "GAP PROJESİNE İSRAİL'İN KATILIMI"NI ÖNERMESİ GİBİ HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, İSRAİL'İN PROJEYE ORTAK OLABİLME ÇABALARI AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMAKTA, TÜRKİYE'NİN HEM SUYU, HEMDE TOPRAĞI ÜZERİNDE PLANLARININ BULUNDUĞUNU ORTAYA KOYMAKTADIR. 5. İSRAİL, TARIMDA "KİBBUTZLAR" OLARAK ADLANDIRDIĞI VE SOSYALİST BİR ÜRETİM MODELİNİN SINIRLI BİR ALANDA UYGULAMASI DURUMUNDA OLAN "KOLLEKTİF TARIM ÇİFTLİKLERİ" MODELİNİ UYGULAMAKTADIR. 6. GAP PROJESİNİN İSRAİL AÇISINDAN ÖNEMİ; İSRAİL DEVLETİNİN KURULMASINDAN SONRA GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDEN GÖÇ EDEREK İSRAİL'E YERLEŞEN KÜRT KÖKENLİ YAHUDİLERİ FİNANSE ETMEYE VE KİBUTZLARDAN SAĞLANAN ÜRÜNLERİ PAZARLAMA HAKKINI ELDE ETMEYE DAYANMAKTADIR. 7. BU KAPSAMDA, GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİ ÜZERİNDEN DÜNYAYA AÇILMAYI HEDEFLEYEN İSRAİL, TÜRKİYE'DEN İSRAİL'E GÖÇ EDEN YAHUDİ AİLELERDEN BİR KISMININ ŞANLIURFA BÖLGESİNE YERLEŞMELERİNİ SAĞLAMIŞTIR. 104
8. DİĞER YANDAN, AĞUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇİSİ OLARAK ATANAN ZUİ ELPELEG YAPTIĞI BASIN AÇIK¬LAMASINDA "TÜRKİYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA. ANCAK BİZDE HER İKİSİDE YOK" ŞEKLİNDE BEYAN VERMESİ, İSRAİL'İN GAP ÜZERİNDEKİ PLANLARINI ORTAYA KOYMASI BAKIMINDAN DİKKAT ÇEKMEKTEDİR. İSRAİL'İN GAP KAPSAMINDA ŞANLIURFA İLİNE YÖNELİK FAALİYETLERİ : 1. ÖTE YANDAN EYLÜL 2000'DE, İSRAİL SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI TARAFINDAN YAPILAN BİR AÇIKLAMADA; "GAP KAPSAMINDAKİ 6 BARAJ VE SULAMA PROJESİ İÇİN AÇILAN İHALEYİ İSRAİL'Lİ FİRMALARIN KAZANDIĞI, DEĞERİ 600-800 MİLYON ABD DOLARI ARASINDA DEĞİŞEN PROJELERİN İNŞAASINA BAŞLANACAĞI, İHALEYİ KAZANAN FİRMALAR ARASINDA İSRAİL'DE İNŞAAT VE MÜHENDİSLİK ALT YAPILARI ALANINDA İSİM YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH BONEH VE TAHAL ŞİRKETLERİNİN BULUNDUĞU" HUSUSLARI BELİRTİLMİŞTİR. 2. "T.-E." İSİMLİ BİR İSRAİL ŞİRKETİ TARAFINDAN NİSAN 2001'DEN BERİ, GAP KAPSAMINDAKİ BOZOVA-YAYLAK SU PROJESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR YAPILMAKTADIR. (MUHTEMELEN ŞİRKETİN ASIL AMACI, TOPRAK ANALİZLERİNİ YAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPİT ETMEKTİR.) 3. AYRICA, BOZOVA İLÇESİNDEKİ SU KANALI PROJESİ, TAŞERON "KOLİN" İSİMLİ BİR İSPANYOL FİRMASINA YAPTIRILMAKTADIR.
105
BİR FİRMA OLAN
4. ŞANLIURFA İLİNİN SURİYE İLE OLAN SINIR BÖLGESİNDEKİ YERLERİN MAYINDAN TEMİZLENMESİ KONUSUNDA VERİLEN UĞRAŞLARIN SONUÇLANMASI İLE BİRLİKTE, ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TİGEM ÇİFTLİK ARAZİSİNİN ÖZELLEŞMESİ DURUMUNDA; İSRAİL ASILLI İŞ ADAMLARININ; BU BÖLGEDE DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK TOPRAK SATIN ALACAKLARI VE BU TOPRAKLARDA "SERACILIK" YAPMAYA YÖNELİK MÜRACAATTA BULUNACAKLARI YÖNÜNDE BİLGİLER ALINMIŞTIR. 5. BU KAPSAMDA, 2002 YILINDA İSRAİL HÜKÜMETİ TARAFINDAN ŞANLIURFA İLİNDE YAPILAN/YAPILACAK ÇALIŞMALAR HAKKINDA SURİYE DEVLETİNE AİT BİR TV. KANALINDA PROGRAMLAR DA YAYINLANMIŞTIR. 6. ÖTE YANDAN; ŞANLIURFA İLİ NÜFUSUNA KAYITLI VATANDAŞLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN İSRAİL ŞİRKETLERİ TARAFINDAN UZUN SÜRELİ OLARAK KİRALANDIĞI, "HAİM" İSİMLİ BİR KİŞİNİN KÖY KÖY DOLAŞARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE GİRİŞİMLERDE BULUNDUĞU ÖĞRENİLMİŞTİR. 7. KOÇ ŞİRKETLER GRUBUNA BAĞLI OLAN "K.-A." ŞİRKETİ İLE İLGİLİ OLARAK; A. K.-A.'NIN; ŞANLIURFA-MARDİN YOLU ÜZERİNDE BULUNAN VE İ. D., F. D., B. D., N. D., M. E. D., M. Y. D., M. N. D. ADLI KİŞİLERİN ORTAK OLDUĞU ARAZİYİ YÜKSEK BİR FİYATA İSRAİL'LİLER ADINA SATIN ALDIĞI, B. ANILAN ŞİRKETİN YÖNETİM KURULU BAŞKANI C. S. TARAFINDAN YAPILAN BİR AÇIKLAMADA; NİSAN 2003'DEN BERİ SÜRDÜRÜLEN ÇALIŞMALAR ÇERÇEVESİNDE ŞANLIURFA-MARDİN YOLU ÜZERİNDEKİ HAYVANCILIK VE BESİ ÇİFTLİĞİ KOMPLEKSİNİN İNŞAATINA BAŞLANARAK ARAZİ HARİÇ 17 MİLYON ABD DOLARI YATIRIM ÖNGÖREN BU PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET İNEK BESİCİLİĞİ, YILDA 9 MİLYON SÜT ÜRETİMİ İLE BESİCİLİĞE HİZMET VERECEK YEM BİTKİLERİ TA¬RIM İÇİN ENTEGRE BİR TESİS PLANLANDIĞININ İFADE EDİLDİĞİ, 106
C. ŞİRKETTE ÇALIŞAN TÜRK MEMUR VE İŞÇİLERİN ÇALIŞMA ALANLARI DIŞINDA BİR YERDE BULUNMALARININ YASAKLANDIĞI, YASAKLARA UYMAYANLARIN İSE İŞTEN ÇIKARTILDIĞI, Ç. 2003 İÇERİSİNDE KARS İLİNDEN VE ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇEYE BAĞLI ŞENOCAK KÖYÜ VE KARABAYIR MEZRASINDA TARIMSAL ÇALIŞMA İÇİN YÜKSEK FİYATLARDA ARAZİ SATIN ALINDIĞI, D. ŞİRKETİN HARRAN OVASINDA TÜRKİYE'NİN EN MODERN SÜT VE ET ENTEGRE TESİSLERİ KURMA PROJESİNİ HAYATA GEÇİRME ÇALIŞMALARININ DEVAM ETTİĞİ, E. K. H.'İN; SULAMA KONUSUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYİMLİ, KALİTELİ VE BAŞARILI ÜRETİCİ FİRMALARLA DİSTRİBÜTÖRLÜK ANLAŞMALARI YAPTIĞI, F. BU FİRMALARIN İSE; NAANDAN SULAMA SİSTEMLERİ (İSRAİL) VE VALLEY SULAMA SİSTEMLERİ (USA) OLDUĞU, TÜM ÜRÜNLERİN ETÜT, PROJELENDİRME, SATIŞ, MONTAJ VE SERVİS HİZMETLERİNİ VERDİĞİ, G. YÖNLENDİRME İLE, ŞANLIURFA İLİNDE BİBER FABRİKASI, TRAKMAK VE BORSAN GİBİ İŞ SAHALARI KURULDUĞU YÖNÜNDE BİLGİLER ALINMIŞTIR. (SÖZ KONUSU ŞİRKETLERİN İSRAİL İLE BAĞLANTISI KONUSUNDA TEYİD EDİCİ ÇALIŞMALARA BAŞLANMIŞTIR.) 8. AYRICA İSRAİL'LİLER TARAFINDAN; HARRAN İLÇESİNDE YAŞAYAN YAHUDİ VE ERMENİLERE MADDİ YARDIMDA BULUNULDUĞU, BURADA YÜKSEK MİKTARDA TOPRAK ALINDIĞI, YİNE AYNI İLÇEDE BULUNAN VE KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU" ADLI YERİ RESTORE ETME PLANLAMALARI YAPILDIĞI BİLGİLERİNE ERİŞİLMİŞTİR.
107
9. BUNUNLA BİRLİKTE, ŞANLIURFA İL MERKEZİNDE BULUNAN, YAHUDİ ASILLI OLAN VE İSRAİL İLE TEMASLARINI SÜRDÜREN K. PASTANESİNİN SAHİBİ A. K. ADLI ŞAHIS, KENDİ ADINA İL MERKEZİNDE ÖNEMLİ GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FİYATLARA ARSA ALMA ÇALIŞMASI YAPMAKTADIR. 10. ESKİ GAP MÜDÜRLERİNDEN OLAN Z. Ö. ADLI ŞAHIS, İSRAİL HÜKÜMETİ ADINA TOPRAK ALARAK TARIM İLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR YAPMAKTADIR. 11. İSRAİL'Lİ İŞ ADAMLARI TARAFINDAN, BOZOVA İLÇESİNDEN M. B. (ASLEN GAZİANTEP İLİ NÜFUSUNA KAYITLI,) İSİMLİ ŞAHSA KENDİ ADINA TOPRAK ALDIRILARAK 30 YILLIĞINA KİRALANDIĞI, KİRALANAN ARAZİYE İSE BADEM AĞAÇLARI DİKİLDİĞİ VE BU ALANDA ZİRAİ ARAŞTIRMA YAPILDIĞININ BEYAN EDİLDİĞİ YÖNÜNDE TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER ALINMIŞTIR. 12. GAP PROJESİNDE İHALE ALAN FİRMALARIN İSE ; A. MERIT INTERNATIONAL INC (İSRAİL) B. BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (İSRAİL) C. ZINKAL (İSRAİL) Ç. ARAT LTD (İSRAİL) D. PAL-YAL, MERAZ (İSRAİL) E. SORTEL B.V. (HOLLANDA) F. KOÇ HOLDİNG-SUMITOMO (TÜRKİYE-JAPONYA) OLDUĞU BELİRLENMİŞTİR. SÖZ KONUSU FİRMALAR İÇİN ARAŞTIRMA BAŞLATILMIŞTIR.
108
13. BUNUNLA BİRLİKTE ŞANLIURFA ORGANİZE SANAYİNDE BULUNAN "G." FİRMASI İLE 'İLGİLİ OLARAK; A. ASIL SAHİPLERİNİN G. K. E. BAŞKANI F. S. İLE İSRAİL'Lİ BİR ORTAĞININ OLDUĞU, B. HARRAN VE BOZOVA İLÇESİNİN BAZI KÖYLERİNDE TARIM YAPTIKLARI, TARIM ÜRÜNLERİNİ AVRUPA'YA PAZARLAMAK İÇİN, HALEN İL MERKEZ AKZİYARET MINTIKASINDA YAPIMI DEVAM EDEN HAVA ALANI İÇİN 2 MİLYON DOLAR PARA HİBE ETTİKLERİ, C. ŞANLIURFA MERKEZİNDEKİ HAŞİMİYE SEMTİNDEKİ HACI KAMİL HANINDA BULUNAN BİR DÜKKANI, İSRAİL ESKİ GENEL KURMAY BAŞKANI MOŞE DAYAN ADINA BİR MÜZE HALİNE GETİRMEK MAKSADIYLA, 1 MİLYON DOLAR KARŞILIĞINDA ALINMAK İSTENDİĞİ, ANCAK DÜKKAN SAHİBİNİN BUNA YANAŞMADIĞI, YÖNÜNDE TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER ALINMIŞTIR. SONUÇ; 1. İSRAİL'Lİ FİRMALAR VE YÜRÜTTÜĞÜ FAALİYETLERİN ORTAYA ÇIKARILMASI HUSUSU UZUN SÜRELİ BİR İSTİHBARİ ÇALIŞMAYI GEREKTİRDİĞİNDEN, DEVAM ETTİRİLEN İSTİHBARİ FAALİYETLERİN SİSTEMLİ BİR ŞEKİLDE, PLANLI İSTİHBARAT FAALİYETİ (PİF) KAPSAMINDA YÜRÜTÜLMESİ SAĞLANACAK¬ TIR. 2. OLASI PİF KAPSAMINDA, ÖNCELİKLİ OLARAK ; A. GAP ÇERÇEVESİNDE BU GÜNE KADAR ÇOĞU KAMU SEKTÖRÜNDEN OLMAK ÜZERE YÜZDEN FAZLA İSRAİL FİRMASININ TOPRAK SATIN ALDIĞI İDDİASI İLE SÖZ KONUSU FİRMALARIN ARAŞTIRILMASI, B. GAP ÇERÇEVESİNDE İSRAİL GÜDÜMLÜ FAALİYET GÖSTEREN YERLİ VE YABANCI FİRMALAR İLE KİŞİLERİN TESPİT EDİLMESİ. 109
C. GAP ÇERÇEVESİNDE İHALE ALARAK FAALİYET GÖSTEREN/ FAALİYETE BAŞLAMAMIŞ FİRMALARIN TESPİT EDİLMESİ, Ç. İSRAİL GÜDÜMÜNDE OLABİLECEĞİ FAALİYETLERİNİN TESPİT EDİLEREK ÇIKARILMASI,
DEĞERLENDİRİLEN BAZI YERLİ FİRMALARIN İTHALAT-İHRACAT DURUMLARININ ORTAYA
D. ŞANLIURFA BÖLGESİNE İSRAİL TARAFINDAN YERLEŞTİRİLDİĞİ İDDİA EDİLEN KÜRT YAHUDİ AİLELERİN ORTAYA ÇIKARTILMASI, E. SINIR BÖLGESİNDEKİ TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMİZLENEREK YASAL ÇERÇEVEDE TARIM ALANI HALİNE GETİRİLMESİ UĞRAŞLARI İLE İSRAİL FİRMALARININ BU TOPRAKLAR ÜZERİNDEKİ EMELLERİNİN TAKİP EDİLEREK ORTAYA ÇIKARILMASI, F. ÖZELLEŞTİRME ÖZELLEŞTİRİLMESİ ARAŞTIRILMASI,
KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TİGEM ÇİFTLİK ARAZİSİNİN PROSEDÜRÜNÜN TAKİP EDİLMESİ VE İSRAİL İLE BAĞLANTISININ
G. YAHUDİ ASILLI OLAN VE BÖLGEDE TOPRAK ALINMASINA ÖNCÜLÜK ETTİĞİ HAKKINDA İDDİALAR BULUNAN "HAİM" ADLI KİŞİNİN FAALİYETLERİNİN BELİRLENMESİ HUSUSLARI ÜZERİNDE ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜLMESİ PLANLANMAKTADIR.
110
DEĞERLENDİRME; 1. GAP'IN ÖNEMİ TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BİLİNMEKLE BİRLİKTE, ULUSAL MENFAATLER İÇİN İSRAİL'İN DE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABİLECEĞİ KIYMETLENDİRİLMEKTE-DİR. 2. ELDE EDİLEN TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER İLE, İSRAİL DEVLETİNİN GAP PROJESİ ÇERÇEVESİNDE; A. ŞANLIURFA İLİ BÖLGESİNDE BÖLGE VATANDAŞLARI ADINA TOPRAK SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK İÇİN ARAŞTIRMALAR İÇERİSİNDE OLABİLECEĞİ, BU KAPSAMDAKİ PLANLAMALARINI HAYATA GEÇİRMEK İÇİN GİRİŞİMLERİNİ DEVAM ETTİRECEĞİ, B. İSRAİL'İN YER ALTI VE YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMA GAYRETLERİNİ ISRARLA SÜRDÜREREK BÖLGEYE YÖNELİK PROJELER İÇERİSİNDEKİ YERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMA DÜŞÜNCESİNDE OLABİLECEĞİ, C. SU SORUNU YAŞAYAN İSRAİL'İN ÜLKESİNE KALICI SU TEMİN ETME YÖNÜNDEKİ UĞRAŞLARINI DAHA DA ARTIRARAK BÖLGEDEKİ SU KAYNAKLARINI KENDİ KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE ÇALIŞMALARINI DEVAM ETTİREBİLECEĞİ, Ç. BÖLGEDE KURULAN VEYA KURULACAK OLAN ŞİRKETLERİ KENDİ GÜDÜMÜNDE ÇALIŞTIRARAK VEYA KENDİ GÜDÜMÜNDE YENİ ŞİRKETLER KURARAK BAHSİ GEÇEN EMELLERİNE ULAŞMA YÖNÜNDE PLANLAMALAR İÇERİSİNDE OLABİLECEĞİ, D. AYRICA BÖLGEDE YAŞAYAN YAHUDİ, ERMENİ AZINLIKLARI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKİYE ALEYHİNE DEĞİŞİK FAALİYETLERDE KULLANMA GAYRETLERİNDE BULUNABİLECEĞİ DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR.
111
EK: 3 İSRAİL FİRMALARININ FAALİYETLERİ
GAP'A
YÖNELİK
GENEL : 1. GAP, FIRAT VE DİCLE NEHİRLERİNİN ARASINDA KALAN GENİŞ SAHAYI İÇİNE ALAN VE BARAJLARIN HİDROELEKTRİK SANTRALLERİNİ, TÜNELLERİ, SULAMA TESİSLERİNİ, HER ÇEŞİT ALT YAPILARI, TARIM, SANAYİ, TURİZM İLE İLGİLİ TESİSLERİ, ULAŞTIRMA, EĞİTİM VE SAĞLIK İLE İLGİLİ BÜTÜN HİZMETLERİ İÇİNE ALAN BÜYÜK VE GENİŞ PROJELER DEMETİDİR. GAP'TA YEDİ BÜYÜK PROJE GRUBU VARDIR. BUNLAR AŞAĞI FIRAT PROJESİ, DİCLE PROJESİ, SINIR FIRAT PROJESİ, SURUÇ-BAZİK PROJESİ, ADIYAMAN-KAHTA PROJESİ, ADIYAMAN-GÖKSU PROJESİ VE GAZİANTEP PROJESİDİR. GAP KAPSAMINDA 13 PROJE PAKETİ HALİNDE 22 BARAJ VE 19 HİDROELEKTRİK SANTRAL ÜNİTESİ VARDIR. BU PROJE, 75.000 KM2'LİK BİR SAHAYI İÇİNE ALAN DEV BİR PROJEDİR. GAP'IN TAMAMLANMASI İLE KURULACAK OLAN HİDROELEKTRİK SANTRALLERDEN, KARAKAYA HİDROELEKTRİK SANTRALİ DE DAHİL YILDA 27.345 MİLYAR KWH'LİK ENERJİ ELDE EDİLECEKTİR. SULAMA TESİSLERİ İLE DE 1 MİLYON 800 BİN HEKTAR TARIM ALANI SULAMAYA ALINACAKTIR. 2. OCAK 1994'DE YAYINLANAN TİME DERGİSİNDE, DÜNYANIN 7 HARİKA PROJESİ İÇERİSİNDE GÜNEY DOĞU ANADOLU PROJESİ DE GÖSTERİLMİŞTİR. 112
3. İSRAİL'İN ORTADOĞU POLİTİKASI ÇERÇEVESİNDE ; A. İSRAİL'İN ESKİ ANKARA BÜYÜKELÇİSİ DAVİT GRANİTİN "GAP GİBİ BİLİNÇLİ BİR BÖLGESEL PLANLAMAYI ÖNGÖREN, YÖRE HALKINA REFAH GETİRECEK BİR PROJEYE TAM DESTEK VERİYORUZ, İSRAİL'İN SULAMA VE DENİZ SUYUNU KULLANILIR HALE GETİRME TEKNOLOJİSİNDEKİ ÜSTÜNLÜĞÜ SAYESİNDE GAP İÇİN İDEAL BİR ORTAK OLABİLECEĞİ''^ BELİRTMESİ , B. İSRAİL'İN ANKARA BÜYÜKELÇİSİ ZUİ ELPELCEG'İN "İSRAİL'İN SUYA İHTİYACININ OLDUĞU, TÜRKİYE'NİN İSE SU AÇISINDAN ŞANSLI BİR ÜLKE OLDUĞU, GELİŞMİŞ BİR SULAMA SİSTEMİ KURULMASI VE BUNUN TARIMDA KULLANILMASI DURUMUNDA GAP BÖLGESİNİN BİR CALİFORNİA HALİNE GELECEĞİ"Nİ ÖNE SÜRMESİ , C. TÜRKİYE'Yİ ZİYARET EDEN İSRAİL CUMHURBAŞKANI EZER VVEİZMANN'IN DA "GAP PROJESİNE İSRAİL'İN KATILIMI"NI ÖNERMESİ, Ç. DİĞER YANDAN, AĞUSTOS 1995'TE ANKARA BÜYÜKELÇİSİ OLARAK ATANAN ZUİ ELPELEG'İN "TÜRKİYE'DE SU DA BOL, TOPRAK DA, ANCAK BİZDE HER İKİSİDE YOK" ŞEKLİNDE BEYAN VERMESİ, D. AYRICA, 2002 YILINDA İSRAİL HÜKÜMETİ TARAFINDAN ŞANLIURFA İLİNDE YAPILAN/YAPILACAK ÇALIŞMALAR HAKKINDA SURİYE DEVLETİNE AİT BİR TV. KANALINDA PROGRAMLAR YAYINLANMASI GİBİ HUSUSLAR GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA, İSRAİL'İN GAP PROJESİNE ORTAK OLABİLME ÇABALARI AÇIKÇA ORTAYA ÇIKMAKTADIR.
113
4. İSRAİL'İN; A. KURULUŞUNDAN SONRA GÜNEY DOĞU ANADOLU BÖLGESİNDEN GÖÇ EDEREK İSRAİL'E YERLEŞEN KÜRT KÖKENLİ YAHUDİ AİLELERDEN BİR KISMINI ŞANLIURFA BÖLGESİNE YERLEŞTİRDİĞİ VE ONLARI FİNANSE ETTİĞİ, B. TARIMDA KENDİ UYGULADIĞI KOLLEKTİF TARIM ÇİFTLİKLERİ MODELİNİ TÜRKİYE'DE DE UYGULAMA GAYRETİNDE OLDUĞU, C. FIRAT SULARINI KONTROL ETMEK İÇİN TÜRKİYE'YE VE GAP PROJESİNE İLGİ GÖSTERDİĞİ DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR.
İSRAİLLİ FİRMALARIN GAP KAPSAMINDA ŞANLIURFA İLİNE YÖNELİK FAALİYETLERİ 1. KONU İLE İLGİLİ ELDE EDİLEN BİLGİLERİN BİR ÇOĞU DUYUM NİTELİĞİNDE OLUP TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLERDİR. ANCAK TEYİD EDİLMESİNE YÖNELİK OLARAK ÇALIŞMALAR SÜRDÜRÜLMEKTEDİR. 2. AÇIK KAYNAKTA YER ALAN İSRAİL SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI TARAFINDAN EYLÜL 2000'DE YAPILAN BİR AÇIKLAMADA; "GAP KAPSAMINDAKİ 6 BARAJ VE SULAMA PROJESİ İÇİN AÇILAN İHALEYİ İSRAİL'DE İNŞAAT VE MÜHENDİSLİK ALT YAPILARI ALANINDA İSİM YAPAN ASHTROM, MERHAV, SOLEH BONEH VE TAHAL ŞİRKETLERİNİN KAZANDIĞI" HUSUSLARI BELİRTİLMİŞ, ANCAK SÖZ KONUSU FİRMALARIN FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ BİLGİLERE ULAŞILAMAMIŞTIR. 114
3. ANCAK; A. "TEİ-EKİNCİLER" İSİMLİ BİR İSRAİL ŞİRKETİ TARA¬FINDAN NİSAN 2001'DEN BERİ, GAP KAPSAMINDAKİ BO-ZOVA-YAYLAK SU PROJESİNE YÖNELİK ÇALIŞMALAR DEVAM ETMEKTEDİR. (MUHTEMELEN ŞİRKETİN ASIL AMACI, TOPRAK ANALİZLERİNİ YAPARAK YER ALTI KAYNAKLARINI TESPİT ETMEKTİR.) B. AYRICA, BOZOVA İLÇESİNDEKİ SU KANALI PROJESİ, TAŞERON BİR FİRMA OLAN "KOLİN" İSİMLİ BİR İSPANYOL FİRMASINA YAPTIRILMAKTADIR. 4. ARAŞTIRMASI DEVAM ETMEKLE BİRLİKTE GAP PROJESİNDE İHALE ALAN FİRMALARIN ; A. MERIT INTERNATIONAL INC (İSRAİL) B. BERTI-BRUDO-JAKOB BEHAR (İSRAİL) C. ZINKAL (İSRAİL) Ç. ARAT LTD (İSRAİL) D. PAL-YAL, MERAZ (İSRAİL) E. SORTEL B.V. (HOLLANDA) F. KOÇ HOLDİNG-SUMITOMO (TÜRKİYE-JAPONYA) OLDUĞU YÖNÜNDE BİLGİLER ALINMIŞTIR. 5. ÖTE YANDAN, ŞANLIURFA İLİNİN SURİYE İLE OLAN SINIR BÖLGESİNDEKİ TOPRAKLARIN MAYINDAN TEMİZLENMESİ KONUSUNDA BÖLGEDE YOĞUN DERECEDE UĞRAŞLAR VERİLMEKTEDİR. SÖZ KONUSU TOPRAKLAR İLE, ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ÖZELLEŞTİRME KAPSAMINA ALINAN CEYLANPINAR TİGEM ÇİFTLİK ARAZİSİNİN ÖZELLEŞMESİ DURUMUNDA, İSRAİL ASILLI İŞ ADAMLARININ; BU BÖLGELERDE DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK TOPRAK SATIN ALARAK/KİRALAYARAK BÖLGEDE TARIM VE HAYVANCILIK ÇALIŞMALARI İÇERİSİNDE BULUNACAĞI YÖNÜNDE BİLGİLER ALINMIŞTIR.
115
6. ÖTE YANDAN; A. BAZI YAHUDİ ASILLI KİŞİLERİN BÖLGEMİZDE, İLİMİZİN İLERİ GELENLERİ İLE İRTİBAT KURARAK VE KÖYLERİ DOLAŞARAK TOPRAK ALMA YÖNÜNDE GİRİŞİMLERDE BULUNDUKLARI VE ŞANLIURFA İLİ NÜFUSUNA KAYITLI VATANDAŞLAR ADINA ALINAN TOPRAKLARIN İSRAİL ŞİRKETLERİ TARAFINDAN DOLAYLI OLARAK UZUN SÜRE İÇİN KİRALANDIĞI, B.. ŞANLIURFA İL MERKEZİNDE BULUNAN BAZI YAHUDİ ASILLI KİMSELERİN, KENDİ ADINA İL MERKEZİNDEKİ ÖNEMLİ GÖRÜLEN YERLERDE YÜKSEK FİYATLARA ARSA ALMA ÇALIŞMASI YAPTIKLARI VE ŞANLIURFA NÜFUSUNA KAYITLI BAZI ŞAHISLARIN TOPRAK ALARAK TARIMSAL ARAŞTIRMALAR YAPTIKLARI YÖNÜNDE TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER ALINMIŞTIR. 7. İSRAİL İLE BAĞLANTISI OLDUĞUNA DAİR TEYİD EDİCİ BİLGİLER OLMAMAKLA BİRLİKTE, A. K. ŞİRKETLER GRUBUNA BAĞLI OLAN "K.-A." ŞİRKETİNİN; (1) NİSAN 2003'DE, ŞANLIURFAMARDİN YOLU ÜZERİNDEKİ HAYVANCILIK VE BESİ ÇİFTLİĞİ KOMPLEKSİNİN FAALİYETE BAŞLADIĞI, ARAZİ HARİÇ 17 MİLYON ABD DOLARI YATIRIM ÖNGÖREN BİR PROJEYLE, ORTALAMA 1.000 ADET İNEK BESİCİLİĞİ, YILDA 9 MİLYON SÜT ÜRETİMİ İLE BESİCİLİĞE HİZMET VERECEK YEM BİTKİLERİ TARIMI İÇİN ENTEGRE BİR TESİS PLANLADIĞI, BU MAKSATLA FABRİKA ALANI ÇEVRESİNDEKİ SULU TARIM YAPILABİLECEK TOPRAKLARI ALMA YÖNÜNDE GİRİŞİMLERİNİN OLDUĞU, BUNU DA KOÇ VAKFI'NIN İMKANLARINI KULLANARAK VAKIF ARACILIĞI İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ,
116
(2) KURULDUĞU ZAMANLARDA ŞİRKETİN YÖNETİMİNE ETKİ EDEN 10-15 YAHUDİ ASILLI KİŞİNİN BULUNDUĞU, HALEN BU SAYININ İKİ KİŞİ İLE SINIRLI KALDIĞI, (3) 2003 YILI İÇERİSİNDE ŞANLIURFA İLİ MERKEZ İLÇEYE BAĞLI BAZI KÖY VE MEZRALARDA TARIMSAL ÇALIŞMA İÇİN YÜKSEK FİYATLARDA ARAZİ SATIN ALDIĞI, HARRANSİVEREK ARASINDA SULU TARIM YAPILAN BAZI ARAZİLERİ ALMA VE BU BÖLGEDE BİR ÇİFTLİK PROJESİ OLUŞTURMA YÖNÜNDE GİRİŞİMLERDE BULUNDUĞU, ANCAK SONUÇ ALAMADIĞI, (4) HARRAN OVASINDA TÜRKİYE'NİN EN MODERN SÜT VE ET ENTEGRE TESİSLERİ KURMA PROJESİNİ HAYATA GEÇİRME ÇALIŞMALARININ DEVAM ETTİĞİ, SULAMA KONUSUNDA DÜNYA ÇAPINDA DENEYİMLİ ÜRETİCİ FİRMALARLA DİSTRİBÜTÖRLÜK ANLAŞMALARI YAPTIĞI, BU FİRMALARIN; NAANDAN SULAMA SİSTEMLERİ (İSRAİL) VE VALLEY SULAMA SİSTEMLERİ (USA) OLDUĞU, (5) AYRICA, ŞANLIURFA İLİNDE BİBER FABRİKASI, TRAKMAK VE BORSAN GİBİ İŞ SAHALARI KURDUĞU YÖNÜNDE BİLGİLER ALINMIŞTIR. B. ŞANLIURFA ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDE BULUNAN VE ASIL SAHİPLERİ G. K. E. BAŞKANI F. S. İLE İSRAİL'Lİ BİR ORTAĞININ OLDUĞU "G..S" TEKSTİL FİRMASI¬NIN ; (1) HARRAN VE BOZOVA İLÇESİNİN BAZI KÖYLERİNDE TARIM ÇALIŞMALARI YÜRÜTTÜĞÜ, (2) ŞANLIURFA MERKEZ HAŞİMİYE SEMTİNDE BİR HANDA BULUNAN DÜKKANI, İSRAİL ESKİ GENEL KURMAY BAŞKANI MOŞE DAYAN ADINA BİR MÜZE HALİNE GETİRMEK MAKSADIYLA, 1 MİLYON DOLAR KARŞILIĞINDA ALMAK İSTEDİĞİ, ANCAK SONUÇLANMADIĞI İSTİHBAR OLUNMUŞTUR.
117
8. AYRICA HARRAN İLÇESİNDE YAŞAYAN YAHUDİ VE ERMENİLERE MADDİ YARDIMDA BULUNULDUĞU, YİNE İSRAİLLİLER TARAFINDAN HARRAN İLÇESİNDEKİ KUTSAL SAYILAN "YAKUP'UN KUYUSU" ADLI YERİ RESTORE ETME PLANLAMALARI YAPILDIĞI YÖNÜNDE TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER ALINMIŞTIR. DEĞERLENDİRME; 1. GAP'IN ÖNEMİ TÜM DEVLETLER TARAFINDAN BİLİNMEKLE BİRLİKTE, ULUSAL MENFAATLER İÇİN İSRAİL'İN DE BU PROJEDE GÖZÜNÜN OLABİLECEĞİ KIYMETLENDİRİLMEKTEDİR. 2. ELDE EDİLEN TEYİDE MUHTAÇ BİLGİLER İLE BASINDA YER ALAN HABERLER ÇERÇEVESİNDE, İSRAİL DEVLETİNİN; A. ŞANLIURFA İLİ BÖLGESİNDE BÖLGE VATANDAŞLARI, BÖLGEDE FAALİYET GÖSTEREN BAZI ŞİRKETLER ADINA TOPRAK SATIN ALARAK BU TOPRAKLARDA DOĞRUDAN VEYA DOLAYLI OLARAK BAZI YATIRIMLAR YAPMAK GAYRETİ İÇERİSİNDE OLABİLECEĞİ, B. YER ALTI VE YER ÜSTÜ KAYNAKLARI KONUSUNDAKİ ARAŞTIRMA GAYRETLERİNİ ISRARLA SÜRDÜREREK BÖLGEYE YÖNELİK PROJELER İÇERİSİNDEKİ YERİNİ SAĞLAMLAŞTIRMA DÜŞÜNCESİNDE OLABİLECEĞİ, C. SU SORUNU YAŞADIĞI, KALICI SU TEMİN ETME YÖNÜNDEKİ UĞRAŞLARINI DAHA DA ARTIRARAK BÖLGEDEKİ MEVCUT SU KAYNAKLARINI KENDİ KONTROLÜNE ALMA YÖNÜNDE ÇALIŞMALARINI DEVAM ETTİREBİLECEĞİ, 118
Ç. BÖLGEDE KURULAN VEYA KURULACAK OLAN ŞİRKETLERİ KENDİ GÜDÜMÜNDE ÇALIŞTIRARAK VEYA KENDİ GÜDÜMÜNDE YENİ ŞİRKETLER KURARAK BAHSİ GEÇEN EMELLERİNE ULAŞMA YÖNÜNDE PLANLAMALAR İÇERݬSİNDE OLABİLECEĞİ, D. AYRICA BÖLGEDE YAŞAYAN YAHUDİ, ERMENİ AZINLIĞI HER YÖNDEN DESTEKLEYEREK GAP VE TÜRKİYE ALEYHİNE DEĞİŞİK FAALİYETLERDE KULLANMA GAYRETLERİNDE BULUNABİLECEĞİ DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR. EK OLARAK; CEYLANPINAR İLÇESİNDE ALINABİLECEK ARAZİNİN, TARIM İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ KONTROLÜNDE OLDUĞUNU, 2002 YILINDA İSRAİL FİRMALARININ 10.000 DEKAR ARAZİ KİRALAMAK İÇİN TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE TEKLİFTE BULUNDUKLARI, TARIM İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE KABUL ETMEDİĞİNİ, CEYLANPINAR TARIM İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜNE AİT ARAZİNİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ DURUMUNDA, EN GÜÇLÜ ALICININ İSRAİL FİRMALARI OLDUĞUNUN DEĞERLENDİRİLDİĞİ, BUNUNLA İLGİLİ CEYLANPINAR İLÇESİNDE HERHANGİ BİR FAALİYETİN TESPİT EDİLEMEDİĞİNİ.
119
EK: 4 29 ARALIK 2003 İSRAİL BİLGİ NOTU ŞANLIURFA İLİNDE İSRAİL ADINA FAALİYET GÖSTEREN, İSRAİL ADINA ARAZİ ALAN FİRMALAR İLE S.-T.-A. K. ŞİRKETİNDE ÇALIŞAN İSRAİL ASILLI MÜDÜRLER VE ZİRAAT TEKNİSYENLERİ HAKKINDA YAPILAN ARAŞTIRMA SONU¬CUNDA ELDE EDİLEN BİLGİLER AŞAĞIYA ÇIKARILMIŞTIR. 1. ŞANLIURFA İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN Ö. K. SAHİPLERİ A. Ö. İLE A. Ö. BUNLAR ERMENİ ASILLI İSRAİL ADINA AKZİYARET VE HARRAN TARAFINDA ARAZİ ALDIĞINI.( TEYİDE MUHTAÇ ) 2. ŞANLIURFA İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN M. O. SAHİBİ Ö. K. ŞAHSIN GAYRİ MÜSLİM OLDUĞUNU, İSRAİL ADINA ŞANLIURFA İLİNDE TARAFINDAN ARAZİ ALDIĞINI.( TEYİDE MUHTAÇ ) 3. HARRAN VE BOZOVA BÖLGESİNDE YAŞAYAN ÇİFTÇİLERİN İSRAİL ADINA TOPRAK ALDIKLARINI (TEYİDE MUHTAÇ) 4. ŞANLIURFA İLİNDE BAŞKA FİRMALAR ADINA SATILAN İSRAİL TOHUMLARININ AŞIRI OLDUĞUNU, BU TOHUMLARIN BİR SEFER KULLANILDIĞINI . 5. ŞANLIURFA İLİNDE FAALİYET GÖSTEREN T. Z. A. L Ş.'NİN ÜÇ ORTAĞININ OLDUĞUNU, BUNLARIN İ. K. -Ş. M. K. İLE S. K.'UN ARAŞTIRMAYA DEVAM EDİLİYOR OLDUĞUNU ARZ EDERİM. 120
EK: 5 31 ARALIK 2003 İSRAİL BİLGİ NOTU ŞANLIURFA İLİNDE İSRAİL ADINA FAALİYET GÖSTEREN, İSRAİL ADINA ARAZİ ALAN FİRMALAR İLE S.-T.-A. K. ŞİRKETİNDE ÇALIŞAN İSRAİL ASILLI MÜDÜRLER VE ZİRAAT TEKNİSYENLERİ HAKKINDA YAPILAN ARAŞTIRMA SONU¬CUNDA ELDE EDİLEN BİLGİLER AŞAĞIYA ÇIKARILMIŞTIR. 1. İSTANBUL İLİ OSMANBEY'DE İKAMET EDEN Ş.URFA NÜFUSUNA KAYITLI YAHUDİ DÖNMESİ İ. Y. N. ADLI KİŞİNİN DÖVİZ BÜROLARI İLE TEKSTİL FABRİKALARININ, ŞAH¬SIN ARAP ÜLKELERİ İLE ÇALIŞTIĞINI, EŞİNİN YAHUDİ OLDUĞUNU, EŞ ÇEVRESİNİN KUVVETLİ OLDUĞUNU, BU ŞAHSIN EŞİNİN ÇEVRESİNİ KULLANARAK İSRAİL ADINA BAZI FAALİYETLERDE BULUNDUĞUNU, EŞİNİN AKRABASI OLAN HAİM ADLI KİŞİNİN 7 SENE ÖNCE TAKRİBEN (1997) SENESİNDE S. K. İLE Ş.URFADA BİRLİKTE VAKIF VE OKUL AÇTIĞINI, VAKIF ARACILIĞI İLE VEYA VAKIF NÜFUZUNU KULLANARAK HAZİNE ARAZİLERİNİN VEYA ÖZEL ARAZİLERİNİN (K.-A. B. VE T. Ü. A.Ş ) GERİ KALAN BİR KISIM ARAZİYİ A. B. İSİMLİ ŞAHSIN SATIN ALDIĞI VE BUNU K.-A. ŞİRKETİNE SATTIĞINI, 2-3 YIL ÖNCE ŞİRKETİN O ZAMANKİ MÜDÜRÜNÜN A. B. OLDUĞUNU ANCAK DAHA SONRA İŞ¬TEN ATILDIĞINI, ŞİMDİKİ GENEL MÜDÜRÜN R. T. OLDUĞUNU, HAİM'İN ŞİRKETİNİN ARAZİ BÖLÜMÜNE A. T. (MOSSAD AJANI OLABİLİR) ŞAHSINDA HAYVAN BÖLÜMÜ NE BAKTIĞINI.
121
2. İŞÇİLERİN BİR BÖLÜMÜ K. B. BİR KISMI DA H. BANKASINDAN MAAŞ ALDIKLARINI. A. B. (RUM) BÖLGENİN İLERİ GELENLERİ İLE İRTİBATA GEÇEREK ESKİ ŞANLIURFA MİLLETVEKİLLERİNDEN OLAN CENAP GÜRPINAR'IN OĞLU KASIM GÜRPINAR'A AİT OLAN 9 KÖYDE ARAZİ ALARAK BİR ÇİFTLİK YAPMAYA ÇALIŞTIKLARINI (SİVEREK-HİLVAN ARASI OLABİLİR) GEÇEN SENE SEDAT BUCAK'IN DA ARAZİSİNİ ALMA GİRİŞİMİNDE BULUNDUKLARINI. ANCAK SEDAT BUCAK'IN KABUL ETMEDİĞİNİ, SİVEREK BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISI HASAN ÇELEBİNİN HİLVAN'LA-SİVEREK ARASINDA 9 KÖYÜ BULUNDUĞUNU... KÖYÜN ARAZİLERİNDE MEYVE BAHÇELERİNİ İSTEDİKLERİNİ ANCAK HASAN ÇELEBİ'NİN HENÜZ VERMEDİĞİNİ, AYRICA DİYARBAKIRDA ATİK AİLELERİ İLE AKYILLAR AİLELERİNİN KENDİ ARAZİLERİNİN BİR BÖLÜMÜNÜ BU ŞAHISLARA SATTIKLARINI VE ŞU ANDA BU ARAZİLERDE PAMUK EKİMİ YAPILDIĞINI. S. ŞİRKETİNDE K.-A. İLE ORTAK OLDUĞUNU, K. A.'NIN İTHALAT VE İHRACAT BAĞLANTILARI, 15.000 HAYVAN -7.000 BESİ, DİĞERİNİN SÜT ÜRETİLDİĞİNİ, ETİN BİR KISMININ MARETE GÖNDERİLDİĞİNİ. BÜTÜN TOPRAK ALIMLARINI S. K. V. İLE YAPTIKLARINI. İ. Y.'IN (İSTANBUL'DA YAŞIYOR) AYRICA TRAKYADA 700 DÖNÜM SULU ARAZİ ALDIĞINI, HAİM VE İBRAHİM'İN SAMİMİ DOSTU OLDUĞUNU, S. FİRMASININ İSRAİL ABD ORTAKLI BİR FİRMA OLDUĞUNU, 2003 YILINDA A. B. TARAFINDAN K. A.NIN YANINDAKİ ARAZİ KİRALANMIŞTIR. K. A. KURULDUĞUNDA 10-15 YAHUDİ ÇALIŞIRKEN ŞU ANDA 2 ZİRAAT YÜKSEK MÜHENDİSİNİN ÇALIŞTIĞINI. 122
EK: 6 02 OCAK 2004 İSRAİL BİLGİ NOTU 1. O. P.: SURUÇ İLÇESİ NÜFUSUNA KAYITLI DOKTOR (HARRAN İLÇESİNDE GÖREVLİ ) ANCAK A., K. KÖYÜ SAĞLIK MERKEZİ LOJMANINDA OTURUR. TEDAŞ VE DEVLET HASTANESİ İLE MERKEZ SAĞLIK OCAĞINDAKİ KÜRT KÖKENLİLER İLE GRUP OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR, A. İLÇESİNDE ECZANE İŞLETİR. İSRAİL BAĞLANTILI S. B. FABRİKASININ SAHİBİ İLE BAĞLANTILIDIR. (İL MERKEZ MINTIKASINDA) AYRICA R. VE C. KUYUMCULUK DÜKKANLARININ SAHİPLERİ İLE BAĞLANTILIDIR. 2. M. D.: H/DE G. HANIN KARŞISINDA TERZİ DÜKKANI VAR. TERZİNİN İSMİ ŞARON İSİMLİ YAHUDİDİR. O. P. İLE BERABER İKİ ADAMI İLE BİRLİKTE YAKININDAKİ ON AİLE İLE AKÇAKALE, HARRAN VE ŞANLIURFA İL MERKEZİNDE 476 PARÇA BAŞKALARININ ÜZERİNE ARSA ALIMLARI MEVCUTTUR. 3. R. D.: H/DE GÜMRÜKHANI (ESKİ İSMİ HANEDAYAN) BU ŞAHSIN DÜKKANI KUMAŞ SATAN KÜÇÜK DÜKKANIN YANINDA, SAKALLI ÇAYCININ TAM KARŞISINDA DÜKKANI VAR. BU DÜKKANA MOŞE DAYAN'IN TORUNU 1 MİLYON DOLAR TEKLİF ETMİŞ SONUÇ BELLİ DEĞİL. 4. DOKTOR İ. B.: MUHTEMELEN İL MERKEZ ÇUKURDORUÇ KÖYÜNDE (YAHUDİ KÖKENLİ). BUNUN 6.000 DÖNÜM ARAZİSİ VAR OLUP, ARAZİSİNİ KORUSUNLAR DİYE 100-150 KİŞİYE PARA VERMİŞTİR. HALEN KENDİSİNİN AVUKATLIĞINI İSE ŞANLIURFA MİLLETVEKİLİ ADAYI AVUKAT İ. N. İSİMLİ ŞAHIS YAPMAKTADIR. 123
5. H. B.: ADIYAMAN KAHTA ANCUS KÖYÜ NÜFUSUNA KAYITLI O. B.'IN OĞLUDUR. ERMENİ KÖKENLİ OLUP, İL MERKEZ BÖLGESİNDE G. B. ŞİRKETİNİN SAHİBİDİR. 6. CEYLANPINAR TİGEM'DE DAHA ÖNCE YERLEŞEN GÖÇERLER SEKİZ KÖY OLUŞTURMUŞLAR, O KÖYDE TOPRAKLAR İÇİN ZİLLİYETLİK ELDE ETMEK MAKSADIYLA GİRİŞİMDE BULUNMUŞLARDIR. MGK GÜNDEMİNDE BU KONU VARDIR. 124