Konya Tohum ve Hayvancılık Fuarları
İlklerin Öncüsü Konya Ticaret Borsası
113 yaşında
1901 yılında Sultan Abdülhamit Han fermanıyla açılan fakat I. Dünya Savaşı ile birlikte 1914 yılında faaliyeti duran Konya Ticaret Borsası 24 Ekim 1924 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün imzasını taşıyan 1041 sayılı kararname ile tekrar faaliyete geçmiştir. Anadolu’da diğer borsaların kurulmasına da öncülük etmiş olan Konya Ticaret Borsası’nın hizmet ağı, bugün bir merkez ve on bir tescil bürosu ile günden güne yayılmaktadır. Anadolu’nun ilk borsası olan Konya Ticaret Borsası’nın, bölge ekonomisinde önemli bir yeri vardır. Konya’nın tahıl ambarı olması sebebiyle, Türkiye’nin en büyük hububat borsasıdır. 12
www.memleket.com.tr
Türkiye'nin tahıl ambarı Konya'da hububat üretimi geçen yıla göre 1 milyon tonun üzerinde artış gösterdi. Bu artışın sebepleri nelerdir? Türkiye'nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya'da geçen yıl, 2 milyon 100 bin ton olan buğday rekoltesi 2 milyon 750 bine, 600 bin ton olan arpa rekoltesi ise 1 milyon tonun üzerinde gerçekleşti. Ekmeklik buğdayın yüzde 11'i, makarnalık buğdayın yaklaşık yüzde 30'unu, arpanın da yüzde 14'ünün yetiştiği Konya geçen yıl kuraklıktan en çok etkilenen illerden birisi olmuştu. 2012/2013 Kümülâtif yağışlarda bölge ortalaması 318 mm, normali 285 mm olarak gerçekleşti. 2011/2012 aynı dönem ortalaması ise 260 mm olarak gerçekleşmişti. Kümülâtif yağışlarda normale göre % 12, geçen yıla göre ise % 23 artış gözlenmiştir. 2011-2012 üretim yılında 4°C’nin üzerindeki gün sayısı Ekim-Mart arasında 50 gün civarında iken, 2012/2013 Ekim/Mart dönemi 151 gün olmuştur. Bir önceki yıla göre; büyüme dereceli gün sayısı 101 gün daha yüksek gerçekleşmiştir. Bu durum bitkilerin kış boyunca büyüme ve gelişmelerine devam etmelerine neden olmuştur. Nisan’ın son haftası ve Mayıs ayının ilk haftası olmak üzere yaklaşık 15 günlük süreç bölge genelinde oldukça sıcak ve yağışsız geçmiştir. Mayıs ayının ikinci haftası başlayan ve yaklaşık 10
gün devam eden ve başaklanma öncesine rast gelen kritik süreç ise yağışlı ve serin geçmiştir. Bu süreç rekoltenin geçen yılın oldukça üzerinde olmasını sağlamıştır. Büyüme sezonunun kalan kısmında da yeterli yağış alınmıştır. Haziran ayında düşen bu yağışlar ise; üstten azotlu gübre uygulamasını yapmayan veya düşük tutan üreticilerin tarlalarından elde edilen üründe önemli kalite düşüşüne neden olmuştur. TMO’nun kaliteye dayalı alım sisteminin buğday kalitesi üzerindeki etkisini nasıl yorumluyorsunuz? Sektöre belirli bir standart getiren TMO’nun yeni alım sistemi, olumlu bir gelişme olmuştur. Özel sektör merkezli büyümeyi esas alan hükümetimizin uygulamaya koyduğu yeni sistem, TMO’ya karşı siyasi baskıların önüne geçilmesi, ve tarımın popülist politikalara malzeme yapılmaması açısından önemli bir adım olmuştur. Yeni alım sistemi cihaz birliğini de sağlayarak, ülke genelinde analiz değerlerine birlik ve güven getirecektir. Uygulamaya geçen yeni sistem ve politikaların, Avrupa Birliği rekabet faslında belirtilen kriterler göz önüne alındığında ne kadar değerli olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Her şeyden önce yeni alım sistemi üreticilere; kaliteli üretenin daha çok kazandığını gösterdi. Üreticide ‘kalite’ bilinci oluşturdu. Bazı üreticiler işletme mantığından uzak,