Konya Tohum ve Hayvancılık Fuarları unsurlar; kamunun bilgi ekonomisi ve değişmek için gerekli ortamı oluşturması, eğitimi sağlaması, yatırımları yapması, her şirketin konumunun gerektirdiği inovasyon, Ar-Ge, teknolojik gelişme, üniversitetarım işbirliği, yatırım, kurumsal dönüşüm süreçlerine kaynak, insan gücü ve yönetim zaman ve enerjisini ayırması gibi eylemler olacaktır. Bu belirleyici unsurlar Türkiye’nin dünya ekonomisinde önemli bir yer tutması, önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisine uyum sağlanması ve güç kazanılması için önem teşkil eden konulardır. Tarıma ve Gıdaya Bakış Açısı Değişiyor Nüfusunun yaklaşık % 23’ünün tarımla uğraştığı Türkiye, 24 milyon hektarlık tarım arazisiyle arazi varlığı ile dünyada 13’üncü sırada olup, bu arazilerin yaklaşık yaklaşık % 60’ında yani 8,5 milyon hektarında sulu tarım yapabilmektedir. Konya gibi yıllık 300 mm. Yağış alan kapalı havzada ise sulanan arazilerin toplam arazilere oranı % 20’lere kadar düşmektedir. Türkiye’de her yıl tarım arazilerimizin yaklaşık 4 milyon hektarını ise nadasa bırakıyoruz. Bu çok büyük miktardır. Yani mevcut arazilerimizin de 20 ’sinde zirai üretim yapılmamaktadır. Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 13 milyon büyükbaş, 32,3 milyon küçükbaş ve 70 milyonu aşan kanatlı sayısı ile önemli bir hayvansal üretim potansiyeline de sahiptir. Türkiye 2012 rakamlarıyla tarımla uğraşan 18 milyon nüfusla yılda toplam 61,8 milyar dolarlık tarımsal hasıla üretmiştir. Bunun da 40,8 milyar dolarlık kısmı bitkisel üretimden, 21,8 milyar dolarlık kısmı da hayvancılık ve diğer üretim kalemlerinden oluşuyor. Kişi başına milli gelir ortalamasının 10.456 dolar olduğu ülkemizde tarım kesiminin genel ortalaması ise 3.602 dolar olarak gerçekleşmektedir. Geniş arazi varlığı ve iklim özellikleriyle, son 10 yılda tarım ekonomileri arasında 4 basmak ilerleyerek dünyada Çin, ABD, Hindistan, Brezilya, Japonya ve Endonezya’dan sonra 7. sıraya yükselen Türkiye hedefini 2023 yılında dünyanın en büyük tarım ekonomileri arasında ilk beşte yer almak olarak belirlemiştir. Bugün için 61,8 milyar dolarlık tarımsal üretim gerçekleştiren Ülkemizin, 2023’te bu üretimini 150 milyar dolara, 15,3 milyar dolar olan ihracatını ise 40 milyar dolara çıkarmalıdır. Bugün için ise yaklaşık 17 milyar dolar civarında olan ve sanayi için ithal edilenler hariç 11 milyar dolar civarında tarımsal ürün ithalatı yapan ülkemiz tarımsal ürün ithalatını ise olabildiğince azaltması gerekmektedir. Bunun gerçekleşmemesi için hiçbir neden yoktur. Tarımsal altyapı sorunlarını hallederek, nitelikli, verimli ve kaliteli üretimle buna ulaşmak hatta 26
www.memleket.com.tr
geçmek mümkündür. Bir tarım kanunun çıkması, arazi toplulaştırma, tarım havzaları uygulamaları, Mavi Tünel, GAP, DOKAP gibi projeler bizlere bunun gerçekleşeceği ümidini vermektedir. Tarım artık dünün bakış açısı, üretim teknikleri ve düşünce yapısıyla ele alınamayacak kadar önemli bir konuma gelmiş, teknoloji ve bilginin yoğun kullanıldığı stratejik bir sektör olmuştur. Eskiden kalkınmanın temel faktörü olan tarım, günümüzde sanayileşmeyle birlikte kalkınmanın önemli bir halkası haline gelmiştir. Sadece kendine yeterli olma kaygısıyla yapılan tarım; bugün küresel ticaretin en önemli halkası olmuştur. Gıdanın dışında pek çok sektörün de girdisini sağlayan tarım, artık küresel ölçekte izlenmesi ve yönetilmesi gereken bir alan halini almıştır. Günümüzde üretilenlerin tüketildiği bir yapıdan; büyüyen ve değişen tüketimin üretimi belirlediği bir yapıya geçiyoruz. Gıdayı üretmekle kalmayıp ulaşılabilir kılmak, doğal kaynakları koruyarak sürdürülebilir üretimi gerçekleştirmek, katma değeri artırarak daha fazla gelir elde etmek, gıda güvenilirliğini esas alan, yerinde kalkınmayı sağlayan, katılımcı, gerçekçi, rasyonel ve entellektüel bir bakış açısını benimsemek gerekmektedir. Gıda ve tarım alanında, üretici ve tüketici ihtiyaçlarını en üst düzeyde sağlayarak Türkiye’yi bölgesinde lider, dünyada kuralları ve standartları belirleyen ülke haline getirmeliyiz. Ülke meseleleri
ile ilgili kaygılı olmak, yapabileceğinin bir fazlasını yapmaya gayret etmek, nihai hedeflere ulaşmamız açısından çok önemlidir. Konyalı Alim Hadimi Hazretleri “Kişi odur ki arkasında bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde gör ki yeller eser” diyor. Biz iz bırakmak istiyoruz. Bunu devletiyle, bürokratıyla, tüccarıyla, üniversiteleriyle, sanayicisiyle ve toplumun her kesimiyle ve hep birlikte başaracağız. Bu, bizim insanımıza ve sorumlu olduğumuz coğrafyaya tarihi, ekonomik ve vicdani görevimizdir. Tarım sektörü de aynen sanayi sektörü gibi, rekabete kendisini hazırlamak zorundadır. Bunun için yeni politikaların geliştirilmesi, tarım sektöründe köklü dönüşümlerin yapılması kaçınılmazdır. Bu açıdan baktığımızda, yerinde politika, uzman personel ve strateji ile Türkiye tarımda büyük bir merkez haline gelecektir. Kaynakların etkin kullanımı için sürekli ve güvenilir veriye, bunlardan üretilmiş bilgiye, bu bilgilere oluşturulmuş fikre ve anlamaya dayalı uygulamalara ihtiyaç vardır. Ülkemizin gıda güvenliğinde söz sahibi olmasını istiyorsak, bölgemizin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Nedir bunlar; topraklarımızı sulamalı, işletme ölçeklerimizi büyütmeli, eğitime önem vermeli, tarımsal ticaretin önündeki engelleri kaldırmalı, AB normlarında bir gıda mevzuatını uygulamalı, markalaşmalı, kümelenmeli, Ar-Ge faaliyetlerine ayrılan kaynakları arttırmalı, üretici-üniversitesanayi işbirliğini tam tesis etmeliyiz. Lisanslı Depoculuk Sistemi ile ilgili çelik silolarımızın yapımı 2014 Hasat sezonunda bitecektir. Lisanslı depoculuktan, Ürün Borsacılığına giden yolda temel amaçlardan biri buğdayda standart ve kaliteyi oluşturarak kendine yeterli ve dünya tarım politikalarında aktif bir rol olarak yer almaktır. Türkiye’nin, bulunduğu jeopolitik konumu gereği uluslararası buğday ticaretinde kilit nokta olabilecek potansiyeli vardır. Bunun için, ülke çapında alt yapı için gerekli depo sistemi ve future piyasaların bir an önce oluşturulması gerekmektedir. Konya Ticaret Borsası bu düşünceyle imkanlarını bu konuda seferber etmiş durumda, yoğun bir çalışma içindedir.