KİMLife ?
3 kimlife
M
erhaba, Yoğun iş hayatı ve koşuşturmacası içerisinde çocuklarımıza göstermemiz gereken ilgiyi ve onlara doğru birey olmanın yollarını irdeledik.
Yaz aylarında böcek sokması, burkulma, bayılma ve boğulma gibi hadiselerle karşılaşabiliriz. İlkyardım gerektiren durumlarda öncelikle kendi güvenliğimizi sağlayıp, karşımızdaki kişinin durumu kötüleşmesini engellemeye yardımcı olmamız gereklidir. Herkes ilkyardımı öğrenmelidir. Yeşil ve mavinin kucaklaştığı, birlikte uyuyup uyandığı, rüzgarın başı dumanlı dağlarda efsanelerin en dramatiklerinden hala fısıldadığı, binlerce yıldır birçok uygarlığın filizlenip boy attığı ve meyvelerini bıraktığı şehri Bolu’yu anlattık. UNESCO 2012 yılını Şair Nabi yılı ilan etti. Bizde şairin hayatını ve ona şu mısraları yazdıran hissiyatı ilginizi çekecek. “Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu! Nazargâh-i ilâhîdir, Makâm-ı Mustafâ’dır bu.” Evliliğin en zor anlatı eşlerin birbirlerini tanıması ve mutlu bir evliliğin en önemli şartı karşılıklı sevgi ve sabrı oluşturmak için bizden tavsiyeler. Bu sayımızda da modadan, dekorasyona, evimizin mutfağından hobiye kadar birçok konuları sizler için işledik. Keyifli okumalar. info@kimgrup.com.tr
life
Alışveriş ve Yaşam Kültürü Dergisi HAZİRAN 2012 YIL: 5 SAYI: 45 Kim Adına Sahibi Erol ERSAN Yönetim Yeri KİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Evren Caddesi Barış Sokak No: 6 Bağcılar / İSTANBUL Tel: (0212) 489 21 21 www.kimgrup.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Zeki SARIELMAS Grafik Tasarım Gülşah ŞENEL Mustafa GÜLEÇ Katkıda Bulunanlar Dr.Önder YİĞİT Dr.Pınar ÖNEN Hatice Saadet KALYONCU Okur Hizmetleri Hattı Sema GÜR Baskı ve Cilt Star Medya Yayıncılık
Kimlife Kimgrup reklam departmanı tarafından hazırlanmaktadır. Yerel süreli yayındır, ayda bir hazırlanır. Dergimizde ilanlarınızın yer almasını istiyorsanız; 0212 489 21 21 nolu telefondan iletişime geçebilirsiniz.
facebook.com/kimduyuru
twitter.com/kimmarket
içindekiler 8 12
18
30
52
6
Kim Şube
8
Besin Zehirlenmeleri
"Kasımpaşa şubemizi tanıyalım"
"Doktorumuzdan öneriler"
10
Herkes İlkyardımı Öğrenmeli
12
Yeşil ve Mavinin Kucaklaştığı Şehir
18
Madde Bağımlılığı İle Mücadele
20
10.Uluslararası Türkçe Olimpiyatları
22
Hobi
24
Biyografi
30
Erkek Çocukların Rol Modeli Babalar
34
Moda
36
Dekorasyon
46
Görelim-Bilelim
54
Akhal Teke
64
Ödüllü Bulmaca
5 kimlife
"İlkyardım"
"Bolu ilimizi tanıyoruz"
"Doktorumuzdan öneriler"
"İnsanlık El Ele"
"Topraktan gelen güzellik"
"Şair Nabi"
"Babalar gününüz kutlu olsun"
"Güneş Gözlüğü"
"Mutfağınızın tarzı ile konuşulun"
"Hz.Yüşa Tepesi"
"Türkmen atı"
"Hediyeler sizi bekler"
KİMLife Kim Şube
Tarihi Semtin Huzurlu Alışveriş Mekanı
Kasımpaşa
Ş
erif Bey, Kasımpaşa mağazamızın müdürüsünüz. Ne zamandan beri bu görevi yapmaktasınız? Kim grup bünyesinde 2006 yılından bu yana görev yapmaktayım. İşletme müdürü görevine 2009 yılında atandım.
Şerif KILINÇ
6 kimlife
Mağazanız 11.07.2008 yılında hizmete girdi. Özelliklerinden bahsedebilir misiniz? Mağazamız ferah bir iç alana sahip ilgili ürün dizaynı ile müşterilerimizin rahat alışveriş yapabilmesine uygun bir yapıdadır. Mağazamızın bulunduğu nokta hareketli yürüyüş yolu üzerinde yüksek potansiyele
KİMLife Kim Şube sahip müşteri kitlesi ile işletmecilikte tercih edilen bir yerdir. 20 kişilik personel kadromuzla koşulsuz müşteri memnuniyeti ilkesi ile hizmet vermekteyiz. Kasımpaşa mağazası hangi ürün gruplarıyla müşterisinin karşısına çıkıyor? Müşterilerimize taze grup ürünleri ve gıda, gıda dışı ürünleri belirlenen geniş ürün portföyümüzle çeşit bulunurluğu ve uygun fiyatla sunuyoruz. Kasımpaşa mağazası olarak ürünlerinizi müşterilere sunumunda nelere dikkat etmektesiniz? Öncelikle tazelik rahat erişilebilirlik ürünlerin birbirini tamamlayıcı kategori diziliminde olması. hijyen ve hizmet kalitesinin en üst düzeyde tutularak ürün bulunurluğu ve devamlılığı sağlanarak ilgili personelimizi ürünler hakkında bilgilendirerek müşterilerimize sunmaktayız.
hırsızlık konusunda dikkat edilmesi gereken bir yerdir. Mağaza içerisinde tüm personelimizin müşterilerimize rahatsızlık verecek tavırlar yansıtmadan aktif takip içerisinde olmasını sağlayarak kamera sistemi ile şüpheli konumda olan kişileri gözetim altına alıp takip ederek çözümlemekteyiz. Son olarak Kasımpaşa mağazasının hedefleri nelerdir? Kalite ve hizmet ilkesi ile müşteri potansiyelimizi arttırarak mağazamızın müşterilerimiz için alışverişte vazgeçilmezi olmasını sağlamaktır.
Rakiplerinize nazaran farklılık oluşturmak adına nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Müşterilerimizi kampanyalarımız hakkında bilgilendirerek güler yüzlü ve samimiyete dayalı güven ortamı oluşturarak her konuda müşterilerimize yardımcı olmaya hazır onlara değer verdiğimizi, istedikleri ürünleri uygun fiyatla bulabilecekleri kaliteli bir hizmet sunmayı hedefleyerek farkımızı oluşturmaktayız. Çalışanlarınızın müşterilere karşı kusur işlememesi için nasıl eğitimler veriyorsunuz? Personelimizin empati kavramını benimsemesini sağlayarak ilgili bölüm personelimize hizmette ve iletişimde yaptığımız işin temelinde insan olduğunu esas alarak gerekli eğitimleri vermekteyiz. Mağaza içinde oluşabilecek hırsızlık olaylarına karşı ne gibi önlemler almaktasınız? Semt olarak bulunduğumuz nokta
7 kimlife
Kasımpaşa M
ağazası
Açılış: 11.07.20 08 Kasa Sayısı: 4 500 m 2 Camii Kebir M ah. 4.Kuyu Cad. No:13Bey oğlu/İstanbul 0212 250 54 51
KİMLife Doktor Yazısı
Dr.Önder Yiğit
Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Medicana Bahçelievler Hastanesi
Besin
Zehirlenmeleri Zaman zaman sindirim sistemimizle ilgili olan, bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, kramp gibi birçok hastalığın belirtisi olabilecek yakınmalar ortaya çıkar. Eğer bu yakınmalar, son 3 gün içinde bir mikroorganizma ya da bunun zehiri bulaşmış bir besinin yenmesi sonucu ortaya çıkıyorsa, bu hastalığa besin zehirlenmesi denir.
B
esin zehirlenmesi belirli bir alanda bir çok kişiyi etkileyebilir ya da salgınlar şeklinde görülür. Bazı durumlarda ise tek bir kişinin yediği besin sonucu zehirlenmesiyle meydana gelir. Dünyada oldukça sık karşılaşılan ve önemli bir sorundur. Hastalığın şiddeti zehirlenmeye neden olan mikroorganizmanın cinsine göre değişmektedir fakat sıklıkla hafif seyreden bir hastalıktır. Eğer besin zehirlenmesi bebeklerde ya da yaşlılarda ortaya
çıkıyorsa daha ciddi seyreder ve ölümlere yol açabilir. Çünkü bu kişilerin vücutlarındaki sıvı miktarı yetişkin bir bireye göre daha azdır. Besin Zehirlenmesine Yol Açan Nedenler Besin zehirlenmesi yapan mikroorganizmalar bakterilerdir. Bu bakteriler en iyi oda ısısında çoğalırlar ve yaşamlarını devam ettirirler. Bu yüzden yiyecekler hazırlanırken bunların yüksek derecede ve homojen bir şekilde pişirilmesi gerekir. Homojen bir
8 kimlife
şekilde pişirme sağlamak için kızartma yerine fırınlar ve özellikle mikrodalga fırınların ve d ü d ü k l ü tencerelerin kullanılması d a h a önemlidir. Bu bakteriler yüksek sıcaklarda ölebileceği gibi düşük sıcaklıklarda da çoğalmalarını gerçekleştiremezler ve besin
KİMLife Doktor Yazısı zehirlenmesine neden olmazlar. Bu nedenle +4’nin altındaki sıcaklıklarda besinleri saklayarak ve gerekirse derin dondurucu kullanılarak bakteri üremesi engellenmiş olur. Bu şekilde besinler saklanır fakat mutlaka son kullanma tarihinden önce tüketilmesi gerekir. Ayrıca asitli gıdalar ya da ortamlar, nem miktarının düşük olması bakterilerin üremesini engeller. Bu yüzden çay, kahve, pastorize süt, yoğurt, iyi pişirilmiş yiyecekler tüketilmesi oldukça güvenilir gıdalardır. Besin Zehirlenmesinde Risk Faktörleri Midenin asidinin azalması, bakterilerin üremesini kolaylaştıracağından risk faktörlerinin başında gelir. Ayrıca şunu bilmek gerekir: Bütün bakteriler vücuda zararlı değildir. Bağırsak florasını oluşturan ve vücut için önemli olan bakteriler vardır. Gereksiz yere antibiyotik kullanımı bu bakterileri de yok edeceğinden, doktor tavsiyesi dışında antibiyotik kullanılmamalıdır. Mide asidini azaltan ilaçları kullanırken de gereksiz yere almamaya özen gösterilmelidir. Bir toplulukta aynı besini yiyen fakat oradaki herkesin zehirlenmemesinin sebebi budur.
Besin Zehirlenmesi Tipleri:
Bacillus cereus besin zehirlenmesi İki ayrı toksini ile iki ayrı klinik tabloda besin zehirlenmesi yapar. Pirinç ve pirinçli ürünlerle meydana gelir. 1)1-6 saat içinde oluşan kusmanın baskın olduğu ısıya dayanıklı toksinle oluşan ve daha çok pirinç ürünleri ile bulaşan klinik tablodur. 2)Daha uzun kuluçka süresi olan ve ishalin ön planda olduğu ve et ürünleri ile oluşan klinik tablodur. Metal kaplardan kaynaklanan besin zehirlenmeleri Bakır, çinko, demir gibi madenlerden yapılan kaplarda bekletilen asidik yiyeceklerle de kusma ile seyreden besin zehirlenmeleri görülebilir.
İshalle Seyreden Besin Zehirlenmeleri
Clostiridium perfringens : Özellikle A tipi toksinle ve besinin alınmasında 8-24 saat sonra gelişen ve sulu diare ile seyreden bir klinik tablodur. Bir gün içinde semptomlar kaybolur. A tipi toksin ısıya dayanıksızdır. C tipi toksinle ortaya çıkan enteritis nekrotikans malnutrisyonlu kişilerde görülen ve % 40 ölümcül seyreden bir klinik tablodur. Norwalk virüsü: 24-48 saat içinde besinin alınmasından sonra ortaya çıkan bulantı, kusma, ishal ve kramp şeklinde karın ağrısı, baş ağrısı, ateş ve halsizlik bulguları düzelir. Deniz ürünleri sıklıkla hastalığı bulaştıran kaynaktır. ETEC: Seyahat ishallerinin başta gelen etkenidir. Kuluçka süresi 1-3 gündür. Hastalık 4 gün sürebilir. Karın ağrısı ve ishal en önemli bulgulardır. Giardia intestinalis: 10-25 gibi az sayıda kist hastalığı bulaştırabilir. İshal, bulantı, iştahsızlık yakınmaları 1-3 haftalık bir kuluçka dönemini izleyerek ortaya çıkar. Salgınlar esas olarak su kaynaklı olmakla birlikte yiyecek hazırlayan kişinin paraziti taşıdığı ve hijyen kurallarına uymadığı durumlarda lokalize bulaşlar bildirilmiştir. Besin Zehirlenmesi Tedavisi Besin zehirlenmesinin tedavisindeki temel amaç; kaybedilen sıvıyı ve mineralleri yerine koy-
9 kimlife
mak ve zehirlenmeye neden olan bakteriyi yok etmektir. Bunun için zehirlenmeye neden olan bakteri saptandıktan sonra uygun antibiyotik tedavisi verilir. Fakat bütün besin zehirlenmelerinde antibiyotik gerekli olmadığının bilinmesi gerekir. İshali engellemek için ilaç verilmesi pek uygun değildir. Çünkü bağırsakta bakteri beklerse yayılma eğilimi gösterir. Bu yüzden bir an önce dışkı yoluyla bakterinin atılması gerekir. Sıvı kaybının yerine konması ise ağızdan ya da parenteraldir. Besin Zehirlenmesinden Korunmak İçin Toplumumuzun sık uyguladığı yöntemlerden birisi pişmiş besini tekrar ısıtıp yemektir. Bu yapılabilir; fakat tekrar ısıtmadan önce mutlaka pişmiş besinin buzdolabında saklanması gerekir. Toplu yerlerde zehirlenme nedenlerinin başında bu uygulama gelir. Tekrar ısıtırken besinlerin 10 dakika kaynatılmasında fayda vardır.
KİMLife Bilinçlenme
Herkes
İlkyardımı Öğrenmeli Yaz aylarında böcek sokması, burkulma, bayılma, boğulma gibi hadiselerle daha çok karşılaşırız. Böyle bir durumda ilk anda yapılacaklar hayatımızı kurtaracak adımlar olabilir.
İ
lkyardım gerektiren durumlarda öncelikle kendi güvenliğimizi sağlamak ve sadece durumun kötüleşmesini engellemeye çalışmak yeterlidir. Buna göre hastanın durumu karmaşık ve ciddi ise profesyonel yardım çağırın, gerektiğinde
kullanabilmek için temel yaşam desteği uygulamalarını öğrenin. Bayılmalar Bayılan veya kendini kaybeden birini tokatlayıp, üzerine su dökmeyin. Su içirmeye çalışarak, nefes borusuna su kaçmasına
10 kimlife
ve hastanın ölümüne yol açabilirsiniz. Sara hastasının ellerinde, kollarında kasılmalar izlenir ve ağzından köpükler sızar. Nöbeti durdurmaya çalışmayın, hastanın başını koruyarak kontrolsüzce yere çarpmasını önleyin.
KİMLife Bilinçlenme hemen doktora başvurun. Sokulan bölgede kızarma, şişme ve yanma olabilir. Genel durum kötüleşirse hastayı doktora götürün. Boğulma tehlikesi Boğulduğu düşünülen kişiye, ilkyardım bilmeyenler yardım etmeye çalışmamalı. Kime suni solunum, kime kalp masajı yapılacağının bilinmesi büyük önem taşıyor. Çok iyi bir yüzücü de denizde kalp krizi veya felç geçirdiği için ya da dalarken, boynu zedelendiği için boğulma tehlikesi yaşayabilir. Tüm hastalara boynu zedelenmiş gibi dikkatli davranmak gerekiyor. Boğulan kişiyi ters çevirmek, kollarından rastgele tutup yere yatırmak, ters döndürerek ağzından su çıkarmaya çalışmak o kişiye zarar vermekten başka bir işe yaramaz.
Nöbetlerin neredeyse hepsi kendiliğinden durur. Hastanın ağzına bir şeyler sokmaya çalışmayın; çünkü soluk borusuna kaçabilir. Parmağınızı ısırıp koparabilir. Ağzında köpükler ya da kusmuk varsa soluk borusuna kaçmasın diye kişiyi yan çevirmek yeterli.
Yanıklar Yanık oluştuysa ısısı artan deriyi musluğu açarak yanma hissi geçene kadar soğuk su altında tutun. Yanmış cilde direkt buz sürmeyin. Yanığı musluktan akan suya tuttuktan sonra üzerine temiz bir bez kapatın ve doktora başvurun. Yanan kişi bir çocuksa, yüz, genital ve el bölgesindeki yanıklar önemlidir. Alanın büyüklüğü ve derinliği sıvı kaybını belirler. Yanığın üzerine yoğurt, salça, diş macunu ya da herhangi bir krem sürmeyin. Yabancı maddeler, doktorun, yanığın derinliğini anlamasını engeller. Enfeksiyon riskini artırır.
Burkulmalar / Kırılmalar Zedelenen bölgeyi hareketsiz kılmaktan için karton, gazete, güneşlik, üçgen bant kullanılabilir. Eğer ön kolda bir kırık varsa, kolu bir eşarp veya kravatla boyna asıp, yanına karton konularak hareket etmesi önlenmiş olur. Açık bir kırık varsa ve kemik dışarı çıkmışsa içeri itilmemesi, gerekiyor. Böylece çevre damar ve sinirlerin yaralanması önlenmiş olur. Burkulmalarda ise ayak bileğinin üzerine basılmaması ve buz uygulanması gerekir. Burkulan yeri yukarıda tutmak, şişmeleri önler.
Anaflatik şok Arı sokmasına bağlı olarak nadir de olsa hastanın tansiyonu düşer, yığılıp kalır, dudağında, yüzünde şişlikler, kızarıklar oluşabilir. Hasta hızlı ve sıkıntılı nefes alıp verir. Temel yaşam desteğini başlatıp suni solunum, gerekiyorsa kalp masajı yapmak ve hastayı hızla hastaneye götürmek gerekir.
Böcek sokmaları Yılan, akrep ve böcek sokması halinde bölgeyi emmeye, bıçakla kesip kanatmaya çalışmayın. –Zehirli bölgeye bir şey sürmeyin. Temiz bir bezle üzerini kapatıp
Dr. Serpil YAYLACI
11 kimlife
KİMLife Şehir
Yeşil ve Mavinin Kucaklaştığı Şehir
BOLU
Yeşil ve mavinin kucaklaştığı, birlikte uyuyup uyandığı, rüzgarın başı dumanlı dağlarda efsanelerin en dramatiklerinden birini hala fısıldadığı, binlerce yıldır birçok uygarlığın filizlenip boy attığı ve meyvelerini bıraktığı şehirdir.
B
olu Müzesi Bolu Müzesi, 12 Kasım 1999 tarihindeki depremde hasar görmüş ve ziyarete kapatılmıştır. 1999-2006 yılları arasında ziyarete kapalı olan Müze, 2006 yılı içersinde teşhir-tanzim çalışmaları tamamlanarak 18 Mayıs 2006 tarihinde yeniden ziyarete açılmıştır. Müze pazartesi hariç her gün 08:00 ile 17:00 saatleri arasında gezilebilmektedir. Ayrıca her ayın ilk pazartesi günü ücretsiz olarak halkımızın ziyaretine açıktır.
Kültür Merkezi binasının giriş katında yer alan Müze; arkeoloji salonu ve etnografya salonu olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Müzede 2935 adet arkeolojik, 1682 adet etnografik ve 11364 adet de sikke olmak üzere toplam 15981 adet eser bulunmaktadır. Akşemseddin Türbesi Fatih Sultan Mehmet’in Hocası olan ve 1459 yılında vefat eden Akşemseddinin Türbesi, Göynük İlçesinde Gazi Süleyman Paşa Camii’nin avlusunda bulunur. Osmanlı ilim dünyasının bu büyük
12 kimlife
şahsının 1459‘da vefatından sonra, 1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan türbe altıgen planlı ve kubbeyle örtülü olup, dış yüzü küfeki taşlarla kaplıdır. Her yüzeyde sivri kemerli, iki katlı pencere düzenlemesine sahiptir. Kapısı sivri kemerli bir niş içerisinde olup; üzerinde inşa kitabesi bulunmaktadır. Türbe içerisinde Akşemseddin ve oğulları Fakih ile Nurihüda Çelebilerin sandukaları vardır. Akşemseddine ait olan sanduka, kapıdan girince sağda yer almaktadır. 2.50 x 0.50
KİMLife Şehir m boyutlarındaki sanduka ceviz ağacındandır. Üzeri, kabartma yazı ve çiçek motifleriyle işlenmiş olan sanduka, ahşap işçiliğin çok değerli bir örneğidir. 1987 yılında restorasyonu yapılmıştır. Akşemsettin’in Türbesi her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. 1387 – 1459 yılları arasında yaşayan Akşemsettin’in tasavvuf ve din alimliği yanında zamanının önemli bir tıp bilgini olması ve Pastör’den 4 asır önce mikrobu keşfetmesi çeşitli kaynaklarca ortaya konulmuştur. Sünnet Gölü Mudurnu İlçesine 50 km. uzaklıkta bulunan göl, Mudurnu-Akyazı yoluna 9 km.’dir. Akyokuşkavağı Köyü sınırları içerisindedir. Günümüzden yaklaşık 300 yıl önce heyelan sonucu oluşan göl Milli Parklarca koruma altındadır ve el değmemiş bir güzelliğe sahiptir. Göle adını veren sülükler ise artık gölde bulunmamaktadır. 6 hektar alanı olan göl, özellikle yaz aylarında doğa severlerin akınına uğramaktadır. Kış Turizmi Ülkemiz genelinde yeşil doğası, ormanları, doğal güzellikleri, gölleri, dağları ve yaylaları ile ünlü olan Bolu İli, özellikle kış turizminde de ülke çapında çok önemli bir yere sahiptir. Kartalkaya Kayak Merkezi ve Gerede İlçemizde bulunan Esentepe, İlimizde kış sporlarının yapılabildiği yerlerdir. Kartalkaya Kayak Merkezi Kartalkaya’da özel teşebbüse ait 3 adet konaklama tesisi mevcuttur. 1 tesisin de yapımı devam etmektedir. Her türlü aktiviteye sahip olan otellerde restaurantlar, yüzme havuzları, diskolar ve barlar vardır. Mekanik tesislerin kapasitesi 7800 kişi / saattir. Her otelin kendi bünyesinde sağlık hizmeti verilmektedir. Kartalkaya Kayak Merkezi 6.9.1982 tarihinde ilan edilen Bolu – Köroğlu Dağı Turizm Alanı içinde yer almaktadır. Kartalkaya’da toplam 28 adet pistin uzunluğu 30 km.yi bulmaktadır. Kartalkaya’da ki 3 adet otelin toplam 1500 yatağı, 14 adet mekanik tesisi mevcuttur.
Yöre Yemeklerimiz Ovmaç Çorbası, Kızılcık Tarhana Çorbası, Tarhana Çorbası, Nohutlu Çorba, Yayla Çorbası, Yoğurtlu Bakla Çorbası, İmaret Çorbası, Çiğ Börek, Kabaklı Gözleme, Acı Su Bazlamacı, Çantıklı Pide, Etli Mantı,
13 kimlife
Ekmek Aşı, Patatesli Köy Ekmeği, Kedi Batmaz, Mantar Sote, Orman Kebabı, Kaldırık Dolması, Kaşık Sapı, Mengen Pilavı, Höşmerim, Mengen Kuzu Güveç, Katık, Kaşık Atmaç, Bakla Çullaması, Paşa Pilavı, Kabak Hoşafı.
KİMLife ?
Yedigöller Milli Parkı Milli Park içindeki göller; Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl’dür. Bu göller aralarında 100 m. yükselti farkı bulunan iki plato üzerindedir. Ortalama 780 m. yükseklikte olan platodaki göllerin en büyüğü Büyükgöl’dür. Alanı 24895 m², en derin yeri ise 15m.’dir. Büyükgöl’ün güneydoğusundaki Deringöl (15063 m²), 20 m. uzunluğundaki akan bölümü ile Büyükgöl’e bağlıdır. Yedigöller Milli Parkı bilimsel inceleme ve araştırmalar için de kuvvetli bir altyapıya sahiptir. Başta zambak, sıklamen, çiğdem ve orkide olmak üzere toplam 236 adet bitki türünü içeren Milli Park, yurdumuzun en güzel karışık doğal ormanlarına da sahiptir. Başlıca ağaç
türleri olan kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve kara çam, köknar, fındık, yapraklı üvez, keçi söğüdü, yabani kiraz, porsuk, ıhlamur ve dişbudak ağaçları görülebilmektedir. Yaklaşık 40 yıldır Milli Park olarak koruma altında olan Yedigöller Bölgesi, barındırdığı ölü ağaçlar ile biyolojik çeşitliliğin devamını sağlamaktadır. Yaban hayvanlarından ayı, yaban domuzu, kurt, tilki, dağ kedisi, vaşak, porsuk, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan vardır. Milli Park sahasında yabani ördek, yabani güvercin, ağaçkakan, üveyik, bıldırcın, çulluk, sığırcık, alakarga ve keklik gibi 100’ün üzerinde kuş türü tespit edilmiştir. Bu özellikleriyle Yedigöller Milli Parkı,
14 kimlife
KİMLife ?
tam bir doğa cenneti durumundadır. Her yıl Mayıs – Eylül dönemlerinde Büyükgöl ve Deringöl’de ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir. Göllerde göl alası ve gökkuşağı alabalığı vardır. Görülebilecek Yerler: Yedigöller Milli Parkı’nın güneyinde bulunan 1380 m. yükseltideki Kapankaya Tepesi Manzara Seyir Yerine çıkılarak gölleri ve vadideki eşsiz peyzaj güzelliklerini görmek mümkündür. Bu güzergah üzerinde anıt ağaç ve pisagor ağacı bulunmaktadır. Ayrıca Milli Park içindeki gülen kayalar, şelaleler, dilek çeşmesi ve geyik üretme istasyonu görülebilir.
15 kimlife
Mevcut Hizmetler ve Konaklama: Sessiz ve sakin bünyesi, güzel manzaraları, değişik arazi şekilleri, yürüyüş yolları, şelaleleri, çeşitli cinste bitki ve ağaçlarla süslü yamaçlarıyla piknik, dinlenme, fotoğraf çekme, spor yapma ve kamp kurma gibi rekreatif faaliyetler yapılırken konaklama ihtiyacı Orman Bakanlığı’na ait 40 yatak kapasiteli bungalov evlerde sağlanabilir. Ayrıca 1 hektarlık alanda çadırla veya karavanla konaklama da yapılabilir. Deringöl yanında bulunan balık üretme istasyonundan ücret karşılığı canlı alabalık alınabilir. Ziyaretçilere yıllık ortalama 40 bin adet balık satışı yapılmaktadır. Parkın ziyarete en uygun zamanı Nisan – Kasım ayları arasıdır.
KİMLife ?
Gölcük Orman İçi Bolu’nun 13 km. güneyinde ormanlar arasında suni olarak yapılmış küçük ve şirin bir set gölüdür. Ulaşım: Göle ulaşım şehir merkezinden kalkan Seben ve Kıbrıscık ilçe minibüsleri ile sağlanabilir. Yaz aylarında ise Kaplıca Birlik tarafından seferler düzenlenmektedir. Etrafı sarıçam ve göknar ağaçları ile kaplı gölün her mevsim görüntüsü muhteşemdir. Doğanın olağan üstü güzelliğiyle kaplı olan gölün hemen kenarında Orman Bakanlığı’nın misafirhanesi olan şirin bir ev bulunmaktadır. Gölün etrafında bu tesisten başka
kır gazinosu adıyla bir restaurant vardır. Göl ve etrafı “Orman İçi Dinlenme Yeri” olarak Milli Parklarca koruma altındadır. Çok şirin ve küçük olan bu göl çevresine araçla girilmemektedir. Gölde yılın belirli zamanlarında ücret karşılığı sportif olta balıkçılığı yapılabilmektedir. Yılın her mevsiminde bölge halkı ve yurdun her yerinden günübirlik gezmek, görmek, dinlenmek ve piknik yapmak amacıyla bir çok ziyaretçi gelmektedir. Göl çevresinde konaklama imkanı bulunmamaktadır. Ancak yakınlığı nedeniyle Bolu ve Karacasu’daki konaklama tesislerinde kalınabilinir.
16 kimlife
Basında KİM
Orta Doğu
17 kimlife
KİMLife Doktor Yazısı
Dr.Pınar ÖNEN
Klinik Psikolog / Psikoterapist
Madde Bağımlılığı İle Mücadele Madde (uyuşturucu) bağımlılığı, bireysel ve toplumsal düzeyde olumsuz etkileri olan bir psikiyatrik hastalıktır. Uyuşturucu kullanımı ülkemizde yasak olmasına rağmen maalesef illegal yollardan elde edilebilmektedir. Alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı, internet bağımlılığı gibi farklı bağımlılık türleri bir sağlık sorunudur. Madde yani uyuşturucu bağımlılığı, kişinin yaşamını tehdit eden, fiziksel ve ruhsal pek çok olumsuz sonuçları olan bir bağımlılık türüdür.
H
er madde kullanan kişi madde bağımlısı olarak tanımlanmıyor. Bir kişinin bağımlı olup olmadığına karar vermek için kullandığımız bazı temel kriterler vardır. Bunlar; 1-Kişinin maddeye duyduğu ihtiyacın gittikçe artması, yani maddenin etkisini sağlamak için kişinin giderek daha fazla miktarda maddeye ihtiyaç duyması. 2-Madde kullanılmadığında yoksunluk belirtileri denilen, bazı fiziksel veya psikolojik belirtilerin ortaya çıkması.
3-Maddenin bırakılamaması, kişinin madde kullanımı ve miktarı üzerindeki kontrolünü kaybetmeye başlaması, 4-Maddeyi sağlamak, maddeyi kullanmak ya da maddenin etkilerinden kurtulmak için kişinin yoğun bir emek ve zaman harcaması. 5-Kişinin yaşamının ve toplumsal ve mesleki etkinliklerinin madde kullanımına bağlı olarak bozulması, olumsuz etkilenmesi. Maalesef, madde kullanmaya başlama yaşı giderek düşmekte ve ergenlik çağındaki
18 kimlife
çocuklar bu açıdan risk grubu olarak tanımlanmaktadır. Tüm bağımlılıklarda olduğu gibi madde bağımlılığı da, geliştikten sonra tedavi edilmesi güç bir hastalık ve dolayısıyla önleyici çalışmalar, bağımlılık gelişmeden önceki koruyucu müdahaleler çok önemlidir. Yani madde henüz kullanılmadan önce çocukların maddeyle tanışmasını önlemek, madde kullanımı başlamışsa da, bu kullanım henüz bağımlılığa dönüşmeden, erken teşhis ve tedavi süreçlerini harekete geçirmektir.
KİMLife Doktor Yazısı
Çocukların madde kullanımı vb. riskli davranışlar edinmesini önleyecek, onların kişilik gelişimlerini ve ruh sağlıklarını olumlu etkileyecek en önemli faktör, aile içindeki huzurlu ortam ve iyi bir ebeveyn çocuk ilişkisi. İyi bir ebeveyn çocuk ilişkisi, çocukların kendilerini tanıması ve özgüven geliştirmeleri, duygularını ve düşüncelerini sağlıklı yollarla ifade etmeleri, öfke, üzüntü, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygularla baş etmelerinde kilit roldedir. Uyuşturucu kullanımında arkadaş gruplarının da çok etkili olduğunu biliyoruz. Ebeveynlerin çocuklarıyla yakın ilişki kurmaları, onların yaşamlarını, arkadaşlarını, nasıl ve nerede vakit geçirdiklerini de daha yakından tanımaları ve takip etmelerini sağlıyor. Takipten kastımız dedektiflik değil elbette. Çocuklarımızla yakın ilişki kurduğumuzda, onların söylediklerini yargılamadan, sakince ve anlayışla dinlediğimizde, onların yaşantılarını, duygu ve düşüncelerini gözlemleme fırsatımız oluyor. Sohbet içerisinde onlara bazı değer ve tutumları aktarabilir, bazı davranış kalıplarını önerme fırsatımız olabilir. Her konuşma sırasında endişeler ve şüphe ile karşılaşan, her konuşmanın sonunda uzun bir nutuk dinlemek zorunda kalan çocuklarımız, bir süre sonra bize yaşadıklarını anlatmamaya başlar. Bu da saha dışına itilmemiz demektir. Çocuklarımızın hayatının içinde iken, yani saha içindeyken onların hayatına etki edebiliriz. Saha dışına atılmayın! Bir çocuk veya gencin uyuşturucu kullandığı anlaşıldığı zaman, öncelikle soğukkanlı olmak ve tepki vermeden önce düşünmek gerekiyor. Elbette ki anne babalar için böylesine kaygı verici bir durum karşısında soğukkanlı olmak çok zor, ancak doğru adımlar atmak için sakin ve düşünerek hareket etmek de çok önemli. Duygularımız yoğunken yapacağımız bir konuşma sırasında tutum ve davranışlarımız daha yargılayıcı ve
iletişimi tetikleyici olabilir. O sebeple, çocuğunuzla konuşmadan önce nasıl konuşacağınız ve neler yapacağınız konusunda bir ruh sağlığı uzmanına danışabilirsiniz. Arkasından çocuğumuzu yargılamadan, nutuk atmadan, “madde kullandığını biliyorum ve bu beni çok endişelendirdi, neden böyle bir şeye ihtiyaç duyduğunu anlamak ve nasıl bırakabileceğin hakkında destek almamız gerektiğini düşünüyorum” şeklinde bir konuşmayla bir ruh sağlığı uzmanına danışmanız gerektiğini iletebilirsiniz. Çocuklarınızı riskli davranışlara iten ortamlardan uzaklaştırmak tek başına yeterli olmuyor, çocuk veya genç nereye giderse gitsin aynı tip sosyal grupları yeniden oluşturabiliyor. Bağımlılık tedavisinde, ilaç tedavisi ve psikoterapi kullanılan tedavi yöntemleridir. Bazı olgularda hastane yatışı gerekiyor. Madde bırakılsa bile tedaviye devam etmek çok önemli çünkü bağımlılık
19 kimlife
nüks oranlarının çok yüksek olduğu bir hastalık. Dolayısıyla, maddeyi bırakmak tek başına yeterli değil, bunu sürdürebilmek de çok önemli. Nüksler olsa ve kişi tekrar maddeye başlasa bile, yılmadan kapsamlı bir tedavi almaya devam etmek gerekiyor. Psikoterapi, bireyin madde kullanımının altında yatan psikolojik süreçleri anlaması, kullanımını tetikleyen durum ve ortamları fark etmesi ve madde kullanımı ile baş etme becerilerini geliştirmesini sağlamak ve nüks önlemek için çok kritik bir tedavi biçimi ve kişi bireysel psikoterapi süreci içinde mutlaka olmalı. Aile terapisi de, tedavi sürecinde önemli bir araç olabiliyor ve madde kullanımını tetikleyebilecek aile dinamiklerinin anlaşılmasına ve ailenin durumla baş etmesine yardımcı oluyor. Aile bireyine nasıl yardımcı olabileceği konusunda, madde kullanımı karşısında nasıl tepki verebileceği konusunda ailenin danışmanlık alması gerekiyor. Alkol ve madde kullanan çocuk, genç ve yetişkinlerin önemli bir kısmı, özellikle ilk dönemlerde tedaviyi reddediyor. Ama bu sizin yardımı arayışınızı durdurmasın, onun tedaviye gelmesini beklemeyin, siz ne yapabileceğiniz ve bu sürece nasıl etki edebileceğiniz konusunda danışmanlık almak için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurun. Sağlıklı ve mutlu günler...
KİMLife Türkçe Olimpiyatları
Onuncu Uluslararası Türkçe Olimpiyatları
T
ürkiye’nin her yıl gözyaşı ve gururla izlediği 10. Uluslararası Türkçe Olimpiyatları ile Brezilya’dan Vietnam’a, Pakistan’dan Amerika’ya kadar dünyanın dört bir tarafından yüzlerce Türkçe sevdalısı, “İnsanlık el ele, Bayram o bayram ola” sloganıyla yola çıkıp Türkiye’ye akın ediyor. Renkleri, ırkları, din ve dilleri farklı öğrencileri yarış heyecanı, Türkiye’yi ise bayram havası sardı. İlki 2003’te 17 ülkeden 62 öğrencinin katılımıyla başlayan Uluslararası Türkçe Olimpiyatları bu yıl 135 ülkeden 1.500 öğrencinin katılımı ile gerçekleşiyor. 14 Haziran’a kadar Türkiye’de olacak dünya çocukları, Türkçe dili etrafında şarkı, şiir, konuşma, özel beceri, genel kültür, dil bilgisi gibi alanlarda yeteneklerini sergileyerek dostluk ve kardeşlik mesajı verecek.
Aytıntılı bilgi için; www.turkceolimpiyatlari.org 20 kimlife
KİMLife ?
21 kimlife
KİMLife Hobi
Topraktan Gelen Güzellik,
Çini Sanatı Günümüzde yurdumuzun ihraç malları arasında yer alan, desen ve renk zenginliği kazanan çiniciliğimiz, bilhassa 1980’li yıllardan itibaren önemli bir gelişme göstermiştir. Günümüzde küçüklü büyüklü beş yüze yakın atölyede üretilen çiniler Türkiye ve dünyada bir çok evi süslemekte, yeni yapılan camii ve mescidler Kütahya çinileriyle güzelliğine güzellik katmaktadır.
Ç
ini sanatı tek başına süslemeden ibaret bir sanat değildir. Süslenecek madde, buna şekil verilmesi, fırınlanması, süslenmesi, sırlanması hepsi birer aşamadır. Bu aşamalar bazen farklı kişiler tarafından bazen de aynı kişi tarafından yapılabilir. Belki tabak, pano gibi şekiller (çinicilikte form olarak bilinir) kolay yapılır. Günümüzde de zaten bu formlar el ile değil kalıplar yardımıyla yapılır. Ama vazo, top,
likörlük gibi formlar, her biri ustanın elinde teker teker şekil alır. Bu işlem yapılırken, çini hamurunun altında sürekli dönen çarktan dolayı işi yapanlara çarkçı denilmektedir. Çark ustaları, dönen hamura yavaş yavaş şeklini verir, düzeltmelerini yapar, pürüzlerini giderir ve o çiniyi çarktan alır. Oluşturulan şeklin korunması ve çamurun sertleşmesi için, işlenen hamur fırında pişirilir. 8-10 saat 800-900 derece fırında kalan çinimiz artık bisküvi adını almaktadır.
22 kimlife
Bisküvi halinde gelen çininin üzerine işlenecek desenin çizimi yapılır. Çizim de sandığımız kadar kolay değildir. Vazoya desen çizdiğinizi düşünün. Zaten yüzey düz değil, yapacağınız deseni o alana sığdırmanız gerekiyor vs. Bu gibi zorluklardan dolayı da çiniciler bir yöntem geliştirmiş. Önceden ölçüleri belirlenen bir kağıda desen çiziliyor. Daha sonra çizgiler, belli aralıklarla iğneyle deliniyor. Daha sonra bu kağıt üstünde kömür gezdirilerek deliklerden çi-
KİMLife Hobi zimin ana hatlarının çiniye geçmesi sağlanıyor. Çizim belirginleştiriliyor. Sıra geldi çizimi yapılan çinileri boyamaya. Öncelikle çizgilerin olduğu bölümler mavi veya siyah tahrir boyasıyla tekrar çiziliyor. Sonra da bu çizgilerin arası istenen renkte boyanıyor. Bu işin ilginç kısımlarından birisi de bu aşamada görünen renklerin, çininin işlemleri bittikten sonra görünecek renklerden oldukça farklı olması. Özellikle bu işe yeni başlayanlar için rengi tutturmak çok zor oluyor. Çizim ve boyaması biten çiniler sırça ile kaplanıyor. Tarihte çeşitli sır teknikleri kullanılsa da günümüzde şeffaf sır tercih ediliyor. Sır dediğimiz maddeyi cila gibi düşünebiliriz. Sırça ile kaplanan çiniler ikinci kez fırına veriliyor. Yine uzun bir süre yüksek sıcaklıkta pişen çiniler artık mekanları süslemeye ve hediyelik eşya olarak satılmaya hazır. Kütahya ve Çinicilik Kütahya’ nın sembolü olan ve onu bütün dünyaya tanıtan çinicilik, önemli bir sanat kolu olmanın yanı sıra, Kütahya’ da aynı zamanda bir geçim kapısıdır. Geçmişi Friglere kadar uzanan seramik yapımı zaman içinde sürekli gelişme göstermiştir. Kütahya’ da seramik sanatı 14.yy. ‘ın son yarısında kırmızı hamurlu malzeme ile başlamıştır. Motifleri ve renkleri o dönemin İznik çinileri ile benzerlik göstermektedir. Bu ilk örneklerde kobalt mavisi, manganez moru, firuze ve siyah renkler kullanılmıştır. Renkler İznik işlerine nazaran daha koyu tonlardadır ve bu özelliği ile Anadolu Selçuklu çinileri ile benzerlik gösterirler. Kırmızı hamurlu seramiklerden mavi-beyaz imalata geçiş Kütahya’ da İznik ile aynı zamana ve 15. yy. ortalarına rastlar. Kırmızı hamur yerine beyaz, sert hamurlu porselene benzer mavi-beyaz seramiklerle yepyeni, şahane bir üslup başlar. Günümüzde yurdumuzun ihraç malları arasında yer alan, desen ve renk zenginliği kazanan çiniciliğimiz, bilhassa 1980’li
yıllardan itibaren önemli bir gelişme göstermiştir. Günümüzde küçüklü büyüklü beş yüze yakın atölyede üretilen çiniler Türkiye ve dünyada bir çok evi süslemekte, yeni yapılan camii ve mescidler Kütahya çinileriyle güzelliğine güzellik katmaktadır. İznik Çinisi Osmanlıların Bursa’yı başkent yapması ile Anadolu Selçuklu çini geleneğinde buralarda aynen devam ettiği görülmektedir. Bu dönem Selçuklu ve Osmanlı arasında bir çok tekniğin denendiği devridir.
23 kimlife
İznik, 15. yüzyıl ve 17. yüzyıllar arasında imparatorluğun mimarisinin vazgeçilmez bir parçası olan çinilerin üretim merkezidir. İznik’te geniş halk kitlelerinin günlük kullanımı için hala yumuşak, kırmızı hamurlu sırlı kaplar yapılmaktaydı. Beyaz astar üzerine bir kaç renkle boyanan bu kaplar çok basit desenlere sahipti. Bu tür ‘köylü işi’ çini kaplar İznik dışında, başta Kütahya olmak üzere Anadolu’nun başka yerlerinde de yapılmaktaydı. I4.yüzyıldan itibaren Ortadoğu pazarını elinde tutan Çin porselenlerine özgü desenler İznik’te 1400 dolaylarında kullanılmaya başladı. İznik Çinisinin Özellikleri *İznik çinilerinin yüzde 70-80’i kuvars ve kuvarsitten yapılmıştır. Bir araya getirilmesi güç olan üç farklı kuvarsın ve sırrın bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Bu karışım 900 derecelik bir ısıda bir araya getirilmektedir. *Yapılan uzun araştırmalardan sonra çinilerdeki ısıyla oluşabilecek sorunlar kuvars ve kaya kristalleriyle çözülmüştür. Sonuçta elde edilen çini birçok taşın bir araya gelmesiyle oluşan kuvarstır. Genel seramik kurallarına karşı olarak oluşturulan yöntemle yapılmaktadır. Bu da sıcak, soğuk ve dondurulmuş ortamda diletasyonla gerçekleştirilmektedir. *İznik çinileri birçok tayın birleşimiyle oluştuğu için birçok rengin de armonisini taşmaktadır. Bunlar koyu mavi Iapis Iazuli, turkuaz mavisi, koralın kırmızılığı ve yeşimin yeşili gibi.
KİMLife ?
“
“
Şair Nâbî, Bir Nebî Aşığı
Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu! Nazargâh-i ilâhîdir, Makâm-ı Mustafâ’dır bu.
“
“
Bende yok sabr-ı sukun Sende vefadan zerre İki yoktan ne çıkar Fikredelim bi kere
2012 yılı UNESCO tarafından Şair Nabi yılı ilan edildi. 24 kimlife
KİMLife ?
O
smanlı şâiri ve velî. İsmi Yûsuf’dur. Nâbî, evliyâlar ve enbiyâlar şehri olarak bilinen Rûha (Urfa) da 1642 (H.1052) senesinde doğdu. 1712 (H.1124) senesi Rebî’ül-evvel ayının üçünde Cumartesi günü vefât etti. Üsküdar’daki Karacaahmed kabristanlığına defnedildi. Kabri, Sultan İkinci Mahmûd ve Sultan İkinci Abdülhamîd Hân devirlerinde tâmir edildi.
Nâbî’nin yirmi beş yaşına kadar olan hayâtı hakkındaki bilgiler rivâyetlere dayanmaktadır. Çocukluğunda Arapça ve Farsça’yı, anadili Türkçe ile birlikte en iyi şekilde kaynağından öğrendi. Daha sonra Yâkûb Halîfe isimli bir Kâdirî şeyhine talebe oldu. Şeyh Yâkûb Halîfe, talebesi Yûsuf Nâbî’yi, ilk önceleri bir kuzusuna bakmakla vazifelendirdi. Kısa bir süre sonra çobanlıktan usanan Nâbî, kendi kendine nefs muhâsebesi yaptığı sırada; “Ben bu yola Hakk’ı bulmak ve Hakk’ı bulmamda rehber olması için hocama baş vurdum. Hocam benden safını bulamadı da, ders vereceği ve zikr yaptıracağı yerde, bana hep kuzusunu otlattırıyor. Bu iş ne zamâna kadar sürecek?” diye düşündü. Bu düşüncesi hocasına Allahü teâlânın izniyle mâlûm oldu. Hocası derhal Nâbî’yi yanına çağırdı. Feyz saçan gözlerini öğrencisinin gözlerine dikerek; “Senin bir talebe gibi eğitilmeye ihtiyâcın yok. Sen ilimden nasîbini doğuştan almışsın. Çobanlık yaptırarak, seni denemek istedim. Seni ilmin deryâsı olan İstanbul’a göndermek istiyorum. Gitmek ister misin?” dedi. Hiç beklemediği durum karşısında şaşıran Nâbî; “İlmi fazlası ile öğrenmiş yılların talebeleri dururken, benim gibi üç günlük bir talebenin yüzmeyi bilmeden ilim deryâsına dalması nasıl olur?” deyince, Yâkûb Halîfe; “Sâdece şöyle olur.” diyerek ilim nûru gözlerini Nâbî’nin gözlerine birleştirdi. Nâbî o anda ilmin birçok mertebelerini aşarak kemâle erdi.
Yakınlarının da teşvîkiyle İstanbul’a giden Nâbî, önceleri aradığını bulamadı. O sıralarda vezir Musâhip Mustafa Paşaya; Bir garibim cenâbına geldim, Bir ümid ile bâbına geldim, Kereminden zamâne sîr oldu, Fakr devrinde bir fakîr oldu. diyerek takdim ettiği şiiriyle dikkatleri çekti. Mustafa Paşa, onu Dîvân kâtibliğine tâyin etti. Yûsuf Nâbî, 1671 senesinde yapılan Lehistan seferinde bulundu.Kameniçe’nin zaptı dolayısı ile yazdığı bir şiir, sultan tarafından beğenilerek, şehrin kapısına işlendi. Mustafa Paşanın tavsiyesiyle yazdığı Kameniçe Fetihnâmesi sâyesinde, sultânın teveccühünü kazanarak, takdir ve iltifâtına kavuştu. 1678 senesinde hac farîzasını edâ ettikten sonra İstanbul’a dönen Nâbî, Muhâsip Mustafa Paşaya kethüdâ oldu. Mustafa Paşanın vefâtına kadar yanında kaldı. Sonra Baltacı Mehmed Paşanın yanında Haleb’e gitti. Baltacı Mehmed Paşa tekrar sadrâzam olunca, İstanbul’a dönerken Nâbî’yi de berâberinde getirdi. Nâbî, kendi isteği ile önce Darphâne eminliğine, sonra da Anadolu muhâsebeciliği ve mukâbele-i süvâri reisliğine tâyin edildi.Vazifesinden artan zamanlarında şiir ve çeşitli eserler yazdı. Nâbî Efendi, şiirlerinde iyiyi ve doğruyu vermeye çalışmıştır. O, bir düşünce ve hikmet şâiridir. Şahsî duyguları, gönül arzularını aşmış, hakîkî bir müslümanın hayâtını hem yaşamış, hem de şiirlerinde yaşatmıştır. Fânî dünyânın ahvâline aldanmamak, kimseye haksızlık, zulmetmemek, hep müşfîk, merhametli olmak, gurur ve kibirden sakınmak, şiirlerindeki nasîhatlerinden en çok rastlananlarıdır. Dili sâde, söyleyişi düzgün, rahat ve çekicidir. En güçlü şiirlerini gazel tarzında vermekle berâber, rubâî, kıta, kasîde
25 kimlife
ve mesnevî de yazmıştır. Eserlerinden bâzıları şunlardır: 1) Türkçe “Dîvân”ı: Şiirlerinin bir kısmının toplandığı bir eserdir. Bulak’da ve İstanbul’da basılmıştır. 2) Farsça Dîvânçe, 3) Tercüme-i Hadîs-i Erba’în, 4) Hayriyye: On yedinci yüzyılın en mühim, en güzel, en ustaca, bizde ve Avrupa’da en çok tanınmış mesnevîsi olan bu eser, ahlâkî yönden Türk edebiyâtında, çocuğa hitâp eden ilk eser ünvânını kazanmıştır. Yedi yaşındaki oğlu Ebü’l-Hayr Mehmed Çelebi’ye hitâb eden bir üslubla yazılmıştır. Oğluna, hayatta gitmesi gerektiği yolu göstermek, muvaffakiyetin sırlarını ve İslâm ahlâkını öğretmek maksadıyla nasîhatlar vererek, her devirde hüküm süren husûsiyetleri dile getirmiştir. Nâbî’ye göre, iyi bir insan olmanın ilk şartı, her işte ve mevzûda her zaman Allahü telâyı hatırlamaktır. 5) Hayrâbâd, 6) Sûrnâme, 7) FetihNâme-iKameniçe, 8) Münşeât, 9) Tuhfet-ül-Haremeyn, 10) Zeyl-i Siyer-i Veysî.
KİMLife ? Sakın Terk-i Edebden Nâbî, 1678 senesinde sultandan izin alarak, hacca gitmek için yola çıktı. Hac kâfilesi Osmanlı devlet ricâlinden meydana geliyordu. Hicaz yollarında, Peygamber efendimizin aşkından dolayı, Yûsuf Nâbî hiç uyumadı. Medîne’ye yaklaştıkları bir gece, kâfiledeki bir devlet büyüğünün ayaklarını kıbleye doğru uzatarak uyuduğunu gören Nâbî, yetkiliyi uyandıracak bir sesle şu nâtı söyledi. Sakın terk-i edebden, kûy-i mahbûb-i Hudâ’dır bu!
Nazargâh-i ilâhîdir, Makâm-ı Mustafâ’dır bu. Habîb-i Kibriyânın hâb-gâhıdır fazîletde, Tefevvuk-kerde-i arş-ı cenâb-ı Kibriyâ’dır bu. Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-i âdem zâil, İmâdın açdı mevcûdât dü çeşmin tûtiyâdır bu. Felekde mâh-ı nev Bâb’üs-Selâmın sîne-çâkidir,
Bunun kandîli cevzâ Matla-ı nûr-i ziyâdır bu. Mürâât-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha, Metâf-ı kudsiyâdır bûse-gâh-ı enbiyâdır bu. Nâtın açıklaması şöyledir: “Edebi terketmekten sakın! Zîrâ burası Allahü teâlânın sevgilisi olan Peygamber efendimizin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak teâlânın nazar evi, Resûl-i ekremin makâmıdır. Burası Cenâb-ı Hakk’ın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazîlet yönünden düşünülürse, Allahü teâlânın arşının en üstündedir. Bu mübârek yerin mukaddes toprağının parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi. Yaradılmışlar, iki gözünü körlükten açtı. Zîrâ burası kör gözlere şifâ veren sürmedir. Gökyüzündeki yeni ay, O’nun kapısının yüreği yaralı âşığıdır. Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O peygamberin nûrundan doğmaktadır. Ey Nâbî, bu dergâha edebin şartlarına riâyet ederek gir. Zîrâ burası, büyük meleklerin etrâfında pervâne olduğu ve peygamberlerin hürmetle eğilerek öptüğü tavaf yeridir.” O yüksek rütbeli kişi, bu mısrâların ne mânâya geldiğini anladı. Hemen ayaklarını toplayarak
doğruldu ve; “Ne zaman yazdın bunu? Senden ve benden başka duyan oldu mu?” dedi. Yûsuf Nâbî de; “Daha önceden söylememiştim. Şu anda sizi bu durumda uzanmış görünce elimde olmayarak yüksek sesle söylemeye başladım. İkimizden başka bilen yok.” dedi. Bu sözler üzerine o kişi, rahat bir nefes alarak; “Mâdem ki bu şiiri burada söyledin, burada kalsın. İkimizden başkası duyarsa, senin için iyi olmaz.” diye ikâz etti. Yûsuf Nâbî hiç ses çıkarmadı. Kâfile yoluna devâm ederek sabah ezânına yakın Mescid-i Nebî’ye vardı. Mescid-i Nebî’deki minârelerden müezzinler Ezân-ı Muhammedî’den evvel Nâbî’nin, “Sakın terk-i edebden...” diye başlayan nâtını okuyorlardı. Nâbî ve o yüksek rütbeli kişi hayretten dona kaldılar. Sabah namazını kıldıktan sonra, Nâbî ve öbür zât namaz kıldıkları câminin müezzinini buldular. Nâbî, müezzine; “Allah aşkına, Peygamber aşkına ne olursun söyle! Ezândan önce okuduğun nâtı kimden, nereden ve nasıl öğrendin?” diye sordu. Müezzin gâyet sâkin bir şekilde şu cevâbı verdi: “Resûl-i ekrem bu gece Mescid-i Nebî’deki bütün müezzinlerin rüyâsını şereflendirerek buyurdu ki: “Ümmetimden Nâbî isimli biri beni ziyârete geliyor. Bana olan aşkı her şeyin üstündedir. Bugün sabah ezânından önce, onun benim için söylediği bu şiiri okuyarak, Medîne’ye girişini kutlayın.” Biz de Resûlullah efendimizin emirlerini yerine getirdik.” Nâbî ağlayarak; “Sâhiden Nâbî mi dedi? O iki cihânın Peygamberi, Nâbî gibi bir zavallıyı ve günahkârı, ümmetinden saymak lütfunu gösterdi mi?” dedi. “Evet” cevâbını alınca da, sevincinden kendinden geçti.
26 kimlife
KİMLife ? KİMLife BİYOGRAFİ
27 kimlife
KİMLife Çevre Koruma Haftası
Çevremizi Korumak İçin Neler Yapmalıyız? ?
Ç
evreyi korumak için, en azından bireysel olarak yapılabilecek bir takım önlemler bulunmaktadır. Çöpler, çöp poşetinin ağzını sıkıca bağlandıktan sonra çöp kutusuna atılmalıdır. Ormanlar korunmalıdır. Ağaçlara zarar verilmemelidir. Çimlerin üzerinde ateş yakılmamalıdır. Hayvanlara zarar vermekten kaçınılmalıdır. Denizler kirletilmemelidir. Evcil hayvanların atıkları temizlenmelidir. Çevremiz sahiplenmeli, değeri ve önemi çocuklara öğretilmeli, büyüklere anlatılmalıdır.
Enerji tasarrufu yapılmalıdır. Biten piller pil kutusuna atılmalıdır. Piknikten sonra ateş söndürülmeli ve asla yerde çöp bırakılmamalıdır. Kâğıt, teneke, cam, pil gibi geri dönüşümü olan maddeler geri dönüşüm kutularına atılmalıdır. Yeryüzünde insanla birlikte yaşayan, en yabanıl ortamlardan bahçelerimize ve evlerimize kadar bütün gezegeni bizimle bölüşen milyonlarca bitki ve hayvan türünü koruma görevi insana düşer. Ama doğayı korumak yalnızca canlı
28 kimlife
varlıkları koruyup gözetmek demek değildir. Su, toprak ve mineraller gibi bütün doğal kaynakları sakı narak kullanmak da bu görevin ayrılmaz bir parçasıdır; çünkü doğal kaynakların tükenip yok olması ancak böyle önlenebilir. Bu nedenle, üzerinde yaşadığımız bu gezegenin olanaklarından bütün canlıların daha uzun süre yararlanabilmesi için insanda derin bir sorumluluk duygusunun gelişmiş olması çok önemlidir. Ahmet ELÇİBOĞA
REKLAM
KİMLife ? KİMLife ?
29 kimlife
KİMLife Babalar Günü
Erkek Çocukların Rol Modeli Babaları Hz. Adem’den (as) oğlu Hz. Şit’e: “Ey Şit! Dünyaya gönül bağlama. Her işin sonuna bakıp neticesinin nereye varacağını düşün. Bir işe başlayacağın zaman kalbine sıkıntı gelirse o işi bırak yapma ve hayatın boyunca sürekli danışarak iş yap.” Lokman Hekim:
B
ebekler çoğunlukla ilk anlamlı konuşma çabasını "ba ba ba" diyerek gösterir. Her ne kadar bilinçle söylememiş olsa da "önce baba dedi" diye heyecanlanır bütün babalar. Bir evlada sahip olma duygusunu anneler gibi bütün vücuduyla ve ruhuyla yaşamıyor olsalar da, erkekler için baba olmak, kendi canından bir parçanın yaratıldığını görmek ve onun bakımını üstlenmek hayata anlam katan güzel bir duygudur. Anne ve babasıyla birlikte huzurlu bir aile
ortamında büyümek, bir çocuk için bütün bir hayatı etkileyen olumlu bir kazanımdır. önce, çocuklarına iyi bir örnek olarak çocuklarıyla duygusal paylaşımda da bulunmaları gerekiyor. Özellikle oğlan çocuklarının "erkek" rolüne hazırlanmaları için öncelikli görev babalara düşüyor. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ergen-Genç-Erişkin Kliniği Şefi Psikiyatr Doç. Dr. Kemal Sayar, modernleşmeyle beraber ev ve
30 kimlife
iş arasında oluşan uçurumun, babanın evden kaybolmasına sebep olduğunu belirtiyor. Pek çok çocuk için babanın artık eve onlar uyuduktan sonra gelen bir gölge varlık haline geldiğine dikkat çeken Sayar, babanın anahtar rollerinden birisinin oğlan çocuğunu erkeklik rolüne hazırlamak olduğunu söylüyor. Sayar, kimliğini bir erkek olarak kurgulayacağı "erkeklerin dünyasına" hazırlanamayan çocukların kadınlarla ilişki kurmakta çok zorlanacağını belirtiyor:
KİMLife Babalar Günü
"Bu role hazırlanamayan çocuklar, ya kadınlara yapışacak ya da onlardan çok uzak duracaktır. Endüstri devriminden en fazla yara alan sevgi birimi baba-oğul bağı olmuştur. Endüstrileşme ön-cesi oğullar babalarını tarlalarla veya ticarette görüyor, erken yaşta onlara katılıyor iken artık babalarını bu biçimde görme şansları kalmamıştır. Pederşâhi toplumumuzda gizli saklı bir maderşahilik hüküm sürüyor, ilişkiler, duygular öne çıkıyor ve oğul babayı duygusuzluğun o gri dünyasından çıkıp gelen bir yabancı olarak değerlendiriyor." Babaları ile yeterli bağ kuran çocukların erkek kimliğine kolayca geçebildiğini ifade eden Sayar'a göre, bazı insanlar da erkek kimliğine adım atar; ama babalarının o ilgisizliğini, duygusal ceset olma halini kendi hayatlarına kopya eder. Bazı erkekler kadınların dünyasında kalır ve onların değerlerini benimser, erkeklerin dünyasındaki sevgisizlikten nefret ederek yaşar. Bir oğlun annenin kendisi için ve kendisinin annesi için taşıdığı tehlikeye karşı babaya ihtiyacı vardır. Eğer ana-oğul ilişkisi çok yalıtık kalırsa çok
yoğun ve tahripkâr bir hâle bürünebilir. Çocuklar Ezilmemeli "Babalarımız hayatta kim olduğumuzu, nasıl durduğumuzu, nereye ve nasıl baktığımızı tayin eder." diyen Doç. Dr. Sayar, erkek çocukları için hayatın, baba ve annenin çocukluğa attıkları ilmeklerin çözüldüğü bir serüven olduğunu söylüyor. Sözgelimi baba, oğulunun ruhunda öyle kocaman bir yara açmış, onu varlığıyla o kadar sindirmiştir ki oğul bir türlü büyüyemez, yetişkin hayata adım atamaz, ebedî bir ergen olarak kalır. Etrafından hep bir baba azarı yiyebileceği korkusuyla hayatı kıyısından
köşesinden yaşar, içinde babayla yaşanmış ve mağlubiyetle bitmiş bir savaşın ukdesi dolaşır. Bu ukde ruhun kıyılarını döven depresyon dalgalarıyla varlığını hatırlatır. Babalar kimi zaman oğullarının hayatına o kadar kuvvetli bir gölge düşürür ki, ayrımlaşmayı ve bağımsızlaşmayı başaramayan oğul; babanın bir uzvu, bir uzantısı olarak, bir gölge olarak yaşamaya devam eder. Çocuğun Eğitimi Sadece Annenin Görevi mi? Prof.Dr. Mehmet Zeki AYDIN Çocuk eğitiminde annenin rolü inkar edilemez. Çocuğun eğitiminde annenin çok etkili olması, babanın çocuk eğitiminde sorumluluğunun az olduğunu göstermez. Sanıldığı gibi, babanın çocuğu ile ilgilenmesi için onun büyümesini beklemek gerekmez. Çocuk eğitimi ve bakımı anne babaların her ikisinin de karşılıklı sorumluluk paylaşımı ile yürütmesi gereken bir durumdur. Özellikle annenin bebeklik dönemindeki yeri tartışılmaz olmakla birlikte uygun baba modelinin varlığı çocuğun her dönem için sağlıklı gelişmesine
31 kimlife
KİMLife Babalar Günü yardımcı olacaktır. Çalışma ve şehir hayatında babaların çocuklarını az görmesi, çocukların eğitim ve bakımını tamamen annenin üzerine bırakması hem anneler hem çocuklar açısından büyük sorunlara yol açmaktadır. Anneler bu durumda çocuğa uygun eğitim ve disiplini vermekte zorluk çekerken (babanın desteği olmadığı için), çocuklar da babalarını seyrek gördükleri ve babanın etkinliğini hissetmedikleri için bazı psikolojik sorunlara girmektedirler. Bu durum anneyi ve çocuğu etkilemektedir. Anneler evin sorumluluğu, çocuğun bakımı gibi konularda yalnız kalıp strese girmektedirler. Ayrıca sürekli duygusal destek, sevgi ihtiyacı hisseden çocukta da bazı davranış ve duygusal sorunlar oluşabilmektedir. Mümkün olduğunca babanın da hamilelikten itibaren bu konuda anneye gerekli psikolojik desteği sağlaması gerekir. Babanın anneye verdiği destek, çocuklara ayırdığı zaman, çocuk eğitimine doğrudan veya dolaylı katılımı birçok sorunu oluşmadan engellemektedir. Babalar Bebekten Ürker! Çocuğun babasıyla olan ilişkisi, özellikle hayatının ilk beş yılında çok önemlidir. Çoğu baba, küçük bebekten ürker ve bu yüzden uzak durmaya çalışır. Halbuki, babalık da annelik gibi çocuğun doğduğu andan itibaren başlar. Bundan, babanın annenin yerini alarak, onun yerine mamasını yedirmesi, altını temizlemesini kastetmiyorum. Bu iki eşin kendi aralarındaki anlayışa bağlıdır. Burada benim kastettiğim, babanın çocukla ilgilenmesi, onu sevmesi ve duygusal bir bağlantı kurmasıdır. Baba ile çocuk arasında iyi ilişkilerin temeli, bebeklik döne-
minde atılır ve bu günler bir daha geri gelmez. Baba, "Şimdi zamanım yok, daha sonra onunla ilgilenirim." derse, kendini aldatmaktan başka bir şey yapmış olmaz. Göz açıp kapayana kadar "ufacık bebek" okula başlayıverecek, birinci sınıfa başlayacak ve birden yetişkin bir genç oluverecektir. Ergenlik ve gençlik yaşında da çocuklar, babalarıyla pek yakın ilişkiye geçmek istemezler. Artık çok geç kalınmıştır. Baba, çocuğu ufakken onunla ilgilenmediği için, çocuk da büyüdüğü zaman babasının sözleriyle ilgilenmeyecektir. Baba ile çocuk, birbirlerine yabancı olacaklardır. Baba ile gençlik dönemindeki çocuğun arasındaki gelişecek bağ, büyük ölçüde çocuğun okul öncesi yıllardaki ilişkiye bağlıdır. Bu da daha bebeklik dönemindeki ilişkiyle belirlenir. İşiniz mi, Babalık mı Önemli? Çocuk farkında olmadan annebabasını örnek alır. "Bugün babamın izin günü. Onu iyice gözlemleyeyim de ondan sonra taklit edeyim." Diyen bir çocuk yoktur. Babanın işi ne kadar başından aşarsa aşsın her akşam oğluna on dakika masal okumalıdır. Aynı şekilde cumartesi veya Pazar günü bir saatini oğluna ayırmalıdır. Çocuğuyla beraber olmalıdır baba. Bunun en iyi yolu ikinizin birlikte yapacağınız "birşeyler"dir. Bu "bir şeyler" her babanın tavrına, hayat biçimine, beğenilerine göre değişebilir, ama mutlaka vardır. Oğlunuzla beraber alışverişe çıkmak bile çocuk için büyük deney ve gözlem konusudur. Hafta sonları da çocuğunuzu bir yerlere götürün. Bu gezmeler hem aranızdaki ilişkiyi güçlendirir, hem de onun bilinçli olmadan sizi örnek almasını sağlar. Hafta sonları bir saatinizi ayırıp çocuğunuzu götürebileceğiniz yerler itfaiye
32 kimlife
istasyonu, polis karakolu, matbaa, kaynakçı dükkanı, kitaplık, banka, pazar, havaalanı, ayakkabı tamircisi, dökümhane, pasta fırını, postahane gibi yerlerdir. Çocuğunuzu mutlaka götürmeniz gereken yerlerden birisi de kendi işyerinizdir. Çocuğunuza çalıştığınız yeri gösterin. Fabrika, çiftlik, devlet dairesi gibi gezilebilecek bir yerse dolaştırın. Ne iş yaptığınızı üç yaşındaki bir çocuğun anlayacağı bir dille anlatın. Çocuk, annesiyle birlikte olduğu için gün boyunca onun ne yaptığını bilir. Babasının da ne iş yaptığını, bu işin nasıl olduğunu bilmesi gerekir. Hiç Olmazsa Telefonla Arayın! En meşgul babalar bile öğle tatilinde veya kısa bir aralıkta eve telefon ederek çocuklarıyla birkaç şey konuşabilirler. Bu onların çocuklarıyla ilgilendiklerini, onu sevdiklerini çocuğa kanıtlayan bir olaydır. Çocuğunuza kartpostal da gönderebilirsiniz. Küçük çocuklara postadan bir şey gelmesi kadar sevindirici ve kişilik verici bir durum olamaz. Babalar genellikle bir başka şehre gittiklerinde çocuklarına kartpostal yollamayı ya da telefon etmeyi düşünürler. Halbuki sabahları evden işe giden babalar da çocukların gözünde "başka bir yere gitmiş"tirler. Bu ufak ve zaman almayacak ilgiler çocuğunuzla sağlam bir ilişki kurmanızı sağlar. Çocuk eğitiminde anne-baba eşit sorumluluktadır ve bunu paylaşmalıdırlar. Ancak, anneye düşen rolün babanınkinden ayrıldığı durumlar da vardır. Böyle durumlarda anne ile baba birbirlerinin yerini tutamazlar. Yetişmekte olan bir çocuğun örnek alabileceği bir "kadın", bir de "erkek" modeline ihtiyacı vardır. Anne veya baba tek başına, bu rollerin ikisini birden oynayamaz.
KİMLife Babalar Günü Peygamberlerimizin öğütleri: Ey Şit! Dünyaya gönül bağlama Hz. Adem'den (as) oğlu Hz. Şit'e: "Ey Şit! Dünyaya gönül bağlama. Her işin sonuna bakıp neticesinin nereye varacağını düşün. Bir işe başlayacağın zaman kalbine sıkıntı gelirse o işi bırak yapma ve hayatın boyunca sürekli danışarak iş yap." Lokman Hekim: Yeryüzünde böbürlenerek yürüme "Ey oğulcuğum! İnsanlara karşı avurdunu şişirme (kibirlenme) ve yeryüzünde çalımla yürüme. Çünkü Allah övünen ve kuruntu edenlerin hiçbirini sevmez. Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt; çünkü seslerin en çirkini elbette merkeplerin sesidir." (Lokman Sûresi/17-19) Hz. Muhammed (sas): Ey kızım, nefsini su ile pâk eyle "Ey kızım! nefsini su ile pak eyle, lisanınla Rabb'ini zikreyle ki eşin sana baktığı zaman ferahlansın. Gözlerini de sürmele, zira sürme kadınların ziynetidir. Ey Fatıma! Allah katında kabul edilen ibadetler yap. Çünkü kıyamet gününde Ben de seni Allah'ın azabından kurtaramam." Hz. Ali: Cimri ile arkadaş olmaktan sakın "Ey oğul! Her şeyden önce Allah'tan kork. Bütün emirlerini yerine getir. O'nu anmakla kalbini yaşat. İpine sımsıkı sarıl. Cimri ile arkadaş olmaktan sakın. Çünkü o kendisine en fazla ihtiyaç duyduğun anda senden uzaklaşır. Fasıkla arkadaş olmaktan sakın. Çünkü o, çok değersiz şeye seni satar." İmam-ı Gazali: Ey oğul bildiklerinle amel et "Ey oğul! Bilmediklerini öğrenmek istiyorsan, ilk önce bildiklerinle amel etmelisin. Allah vergilerinin en hayırlısı akıl ve ilim olduğu gibi, musibetlerin en kötüsü de ahmaklık ve cehalettir." Mevlânâ: Dilden gönüle yol vardır "Ey oğul! Eğer düşmanını sevmek, düşmanının da seni sevmesini istiyorsan, kırk gün onun iyiliğini ve hayrını söyle. Göreceksin ki o düşman, senin en yakın dostun olacaktır. Çünkü gönülden dile, dilden de gönüle yol vardır."
33 kimlife
KİMLife Moda
Güneş Gözlüğü Modası Güzelliklerinden ve
şıklıklarından taviz vermek istemeyen bayanlar yazın en önemli aksesuarı olan güneş gözlüklerinde de renk ve model de sınır tanımıyorlar. Güneş gözlüklerinde renkli çerçeveler bu yılın trendleri arasında yerini alıyor. Bir çok firma şimdiden son model güneş gözlüklerini çıkardı. Şimdilerde çoktanvitrinlerde yerini almıştır.
34 kimlife
KİMLife Moda
E
n çok tercih edilen markaladan olan Rayban ve Gucci marka güneş gözlükleri 2012 güneş gözlükleri modelleri arasında en çok tutulacaklar arasında.
Farklı şekilli güneş gözlükleri Farklı şekilli güneş gözlükleri son zamanlarda moda oldu. Kalp, oval hatta elmas şeklindeki gözlükler hem komik hem de iddialı. Şehir hayatında bu tip gözlükleri yeni sezonda sık göreceğiz.
Ufak tiyo vermemiz gerekirse mor ve kırmızı bu 2012 güneş gözlükleri arasında en çok satış yapacak olan gözlük çeşidi olarak tahmin ediliyor. Eski model güneş gözlüklerinizi çöpe atmanızı, size 2012 yılı güneş gözlükleriyle trendi yakalamanızı tavsiye ediyoruz.
Yuvarlak güneş gözlükleri Klasik Elton John gözlüklerini unutun. İlkbahar Yaz 2012’de yuvarlak gözlükler bu kadar basit olmayacak. Çerçeveler ve lensler farklı tonlarda ve çok şık olacak. Üstelik bu yuvarlak gözlükler daha büyük…
2012 yılının güneş gözlüğü modasında bir önceki yılın modellerini takip etse de bu yıl biraz daha abartılı ve şık olacak.
Sportif güneş gözlükleri İlkbahar – Yaz 2012 sezonunda sportif güneş gözlükleri çok şık olacak. Herkes onlardan takmak isteyecek!
İlkbahar-Yaz 2012 için güneş gözlüğünde 6 trend var. Bunlardan bazılaı geleneksel ve klasik, bazıları ise cidden şık ve abartılı. Kedi güneş gözlükleri Zaten birkaç sezondur çok moda olan kedi gözlükler, yeni sezonda da moda olmaya devam edecek. Renkli olanlarını kaçırmayın!
Çift renk camlı güneş gözlükleri Çift renk camlı gözlükler, renk geçişleri olduğu için çok güzel görünüyor. 2012’de de bu gözlükleri takmaya devam edeceğiz.
35 kimlife
KİMLife Dekorasyon
Mutfağınızın Tarzı İle Konuşulun Mutfaklarda sadece bayanlar zamanlarını geçirdikleri için onlarım zevk ve tarzına göre bir mutfak tasarlanmalıdır ve rengi de o bayana göre hitap etmelidir. Eğer her yeri renkli istiyorsa canlı renklerle mutfağı döşeyip renkli bir mutfak modeli yaratabilirler.
E
ğer mutfağın çarpıcı görünmesini ve stiliyle kendinden söz ettirmesini isterseniz renkli ve modern tarzı benimseyebilirsiniz. Siyah beyaz damalı desen döşenmiş bir zemini renkli ve modern tasarımlı aydınlatma ürünleriyle bir araya getirin. Cam ya da akrilik dolap kapakları ve ilginç tasarımlı sandalyeler yerleştirildikten sonra daha fazlasına gerek kalmadan mutfağınız çağa ayak uydurdu demektir.
36 kimlife
KİMLife Dekorasyon Daha sade bir görünüm istiyorsanız minimalist modern tarzı deneyebilirsiniz. Keskin hatlı, süslemesiz sade mutfak dolapları, parlak yüzeyler, spot ışıklar ve nötr renkler bir araya geldiklerinde son derece modern görünümlü sade bir mutfak ortaya çıkacaktır. Mutfakta desen kullanmak isterseniz geometrik ya da çizgili desenler bu tarza en çok uyanlardır.
ve sade yani modern tasarıma uygun modeller arasından seçilmesidir. Mutfaklarda sadece bayanlar zamanlarını geçirdikleri için onlarım zevk ve tarzına göre bir mutfak tasarlanmalıdır ve rengi de o bayana göre hitap etmelidir. Eğer her yeri renkli istiyorsa canlı renklerle mutfağı döşeyip renkli bir mutfak modeli yaratabilirler.
Tezgah üstü duvarda ve zemin döşemesinde ayna gibi parlak fayansların kullanılması mutfağın modern görünümünü destekleyecektir. •Modern Mutfak Dolapları Modern mutfaklar için nasıl dolaplar seçmeli? Düz ve tek renk dolap kapakları olan, çekmeceleri yine benzer tasarımda ve metal kulplu dolaplar modern mutfak dolaplarının en genel tarifidir. Sadece görünümleri değil, sundukları pratik çözümler de önemlidir. Çekmece ve dolap içlerinde işinizi kolaylaştıracak, pratik saklama bölümlerinin olması hoşunuza git-
Siyah ve beyazın buluşması insanları adeta büyülüyor. Sadece mutfaklarda değil diğer evin bölümlerinde de siyah ve beyazın kullanılması eve şıklık getiriliyor.
mez mi? Son yıllarda renkli ve lake mutfak dolapları da öne çıkmakta. Parlak yüzeyler modern tarzın öğelerinden biri olduğundan bu tarz bir mutfakta dolap kapaklarının bu özelliği taşıması şaşırtıcı değildir. Renkli dekorasyondan hoşlananlar dolap satın alırken kırmızı, turuncu, mor, yeşil gibi canlı renklerden birini seçebilirler. Bu canlı renkleri dengelemek için mutfak duvarları ve zeminde açık renk, özellikle de beyaz kullanabilirsiniz. Parlak yüzeyleri seven ama renk konusunda tereddüt edenler beyaz mutfak dolaplarıyla hem çok şık hem de modern bir görünüm elde edebilirler. Beyaz mutfaklar geniş ve hijyenik görünür. Koyu renk tezgah ya da renkli mutfak halısı ile dilerseniz bu sadeliği kırabilirsiniz. Modern tarzda ahşap mutfak dolapları da rahatlıkla kullanılabilir. Önemli olan dolapların keskin hatlı
37 kimlife
Mutfağın beyaz ankastre olması şıklığı ve sadeliği birlikte getiriyor. Hazır mutfaklarda hemen hemen her mutfak için ideal olmasa da çoğu mutfaklara göre uyarlanarak tasarlandığı için hazır mutfak seçmekte pekte zorlanmayacaksınız.
KİMLife Faydalı Bilgi
Sofraların ferah kokusu “Nane”
N
anenin Sağlımıza Katkıları ve Faydaları * Hazmı kolaylaştırır. * Gaz söktürür. * Karaciğer yetersizliğini giderir. * Safra akışını düzenler. * Mide ağrılarını keser. * Bağırsak spazmını giderir. * Nefes almayı kolaylaştırır. * Astım, grip, bronşit ve öksürükte faydalıdır. * Sinirleri kuvvetlen dirir. * Heyecanları ve korkuyu yatıştırır. * Kusmaları önler.Bulantıya iyi gelir. * Migren, uykusuzluk ve baş dönmelerinde faydalıdır. * El ayak titremesi, dil tutukluğu, felç ve uykusuzlukta kullanılır. * Kalbi kuvvetlendirir. * Sinirsel kalp çarpıntılarını keser.
*Erkeklerde ruhsal kaynaklı iktidarsızlığı giderir. * Anne sütünü artırır. * Adet kanamalarının düzenli ve ağrısız olmasını sağlar. * Soğuk algınlığında faydalıdır. * İdrar söktürür. Nane Nasıl Kullanılır? Nane, salata ve yemeklere güzel kokusu ve farklı tadıyla ayrı bir lezzet katmak için kuru ya da
38 kimlife
taze olarak katılabilir. Şekercilik, likörcülük, lavantacılık ve eczacılıkta kullanılır. Ayrıca, nane çayı hazmı kolaylaştırmak için yemeklerden sonra içilebilir. Naneden elde edilen nane yağı da çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Yapraklarından hazırlanan nane çayı sakinlik verir. Soğuk algınlığı ve mide bulantısını giderir. Sindirimi kolaylaştırır ve bağırsaktaki gazları söker. Nane suyuna bir miktar sirke katılıp içilirse iç kanamaları durdurmaya yardımcı olur.sifalibitkileriniz.com Nanenin sakinleştirici etkisi nane yağı için de geçerlidir. Nane yağı ciltteki yanık lekelerini gidermekte ve soğuktan kaynaklanan şişlikleri indirmede etkilidir. Nane kaynatılıp buharı koklanırsa solunum yollarını açar.
KİMLife ?
39 kimlife
KİMLife ETKİNLİKLER
REKLAM
KİMLife ?
Karnabahar Salatası Malzemeler *1 adet orta boy karnabahar (yıkanmış, koçanlarına ayrılmış) *1 limon, kabuklarıyla dilimlenmiş *2 havuç (yıkanmış, kabukları soyulup halka halka doğranmış) *2 kırmızı biber, doğranmış *2 yeşil biber, doğranmış *4-5 dal taze soğan, doğranmış *kornişon turşu, doğranmış *Yarım demet dereotu, ince kıyılmış yarım demet maydanoz, ince kıyılmış *Arzuya göre konserve mısır Sosu *1,5 limonun suyu *yarım çay bardağı zeytinyağı *tuz
Tarifi Karnabaharı ve limon dilimlerini bir tencerede hafif yumuşayana kadar haşlayın. Havuçları da aynı suda hafif diri kalacak şekilde haşlayın. Sularını süzüp biraz soğuyunca karnabaharları mümkün olduğunca küçük koçanlara ayırın. Kalan malzemeleri ekleyip harmanlayın ve üzerine sosu döküp servis yapın.
Ayşenur ARSLAN / Ev Hanımı
Tuzlu Minikler Bu sayfalarda yayınlanmak üzere, farklı olduğuna inandığınız, birbirinden güzel yemek ve tatlı tariflerinizi bekliyoruz. gulsahsenel@kimgrup.com.tr
Malzemeler *125 gr tereyağı *Yarım su bardağı sıvıyağ *1 tatlı kaşığı mahlep *Yarım çay bardağı toz şeker *1 tatlı kaşığı tuz *1 çay kaşığı acı kırmızı toz biber *1 tatlı kaşığı sirke *1 paket kabartma tozu *1 yumurta beyazı *Yarım çay bardağı çörek otu
*Aldığı kadar un Üzerine; *1 yumurta sarısı Tarifi Tüm malzemeyi karıştırıp yumuşak bir hamur elde edin. Yarım saat dinlendirip şekil verin ve üzerine yumurta sarısı sürün. 170C'de pişirin. Çok çabuk pişiyor bu yüzden dikkatli olun.
Gülistan GÜZELYURT / Güvenlik Görevlisi
KİMLife ?
KİMLife AFİYET OLSUN
41 kimlife
KİMLife Etkinlikler
Buz Devri 4
izleyelim
Vizyon Tarihi: 29 Haziran 2012 Yapım:ABD. Tür: Animasyon, 3 Boyutlu. Süre: 94 dakika. Yönetmen: Steve Martino, Mike Thurmeier. Oyuncular: Seann William Scott, Queen Latifah, John Leguizamo, Kunal Nayyar, Ray Romano, Alan Tudyk, Peter Dinklage, Jennifer Lopez, Josh Peck, Aziz Ansari, John Leguizamo, Rebel Wilson. Senaryo: Jason Fuchs, Michael Berg, Mike Reiss. Bir buzdağından derme çatma bir gemi yapan kahramanlarımızın maceralarla dolu epik deniz seferi başlıyor. Manny ve arkadaşlarını bu yeni dünyada egzotik deniz canavarları ve acımasız korsanlar da bekliyor.
Bahçemde Yeşeren Umutlar
okuyalım
Yazar: DEBBIE MACOMBER. Editör: Rosemary Samanoğlu Aktaş. Aradan uzun yıllar geçmişti. Bu süre içinde yaralarım iyileşmiş, mutlu bir evliliğim ve iki çocuğum olmuştu. Tüm bunlara bakıldığında her şey yolunda gibi görünüyordu ama iç dünyamda hissettiklerim bambaşkaydı Eksik kalan bir şeyler, geçmişime dair cevaplanması gereken sorular vardı. Gidilmemiş yollara, gerçekleşmemiş hayallere duyduğum merak sürekli aklımı kurcalıyor, zamanı geri almak ve yarım kalan anıların kapılarını aralamak istiyordum.
Nalan “Aşk”
dinleyelim
Üç yıl aradan sonra çıkardığı “Aşk” isimli albümü ile müzikseverlerle buluşan Nalan albümünün ilk klibini sözü ve müziği kendisine ait olan “Hoşgeldin” şarkısına çekti. Klipte sevgilisi tarafından aldatılan ve kendisini seven diğer erkeği tercih ederek evlenip mutlu olmayı seçen bir kadını canlandıran Nalan, gelinlik sahnelerinde heyecanlıydı. Hayatında ilk defa gelinlik giydiğini söyleyen Nalan “Rol gereği bile olsa gelinlik insana farklı hissettiriyor, ben de kendimi böyle görünce heyecanlandım.” dedi.
42 kimlife
KİMLife ?
43 kimlife
KİMLife Bilgi
Yeni Evlenenlere Tavsiyeler Siz bugün gençsiniz. Ama yarınların anne ve babalarındansınız. Kendinizi buna sevgi ve merakla hazırlayın. Unutmayın ki, hayatın gerçek anlamına çocuklarla ulaşılır, onlarla yaşanır. Herkes dünyada bir eser, bir iz bırakmak ister. Sizin en güzel eseriniz, dünya ve ahretiniz için arkaya bıraktınız güzel ahlâklı çocuklarınızdır.
Y
eni evlenen gençlerimiz, yeri geldikçe bizden tavsiyeler istiyorlar. Onlara dilimiz döndüğünce danışmanlık yapmaya çalışıyoruz. Ama bazen sözlerimizi güzel ve yerinde ifade edemiyor olacağız ki yanlış anlaşılmalar oluyor. Yani sözün dozunu tam ayarlayamıyoruz, sözlerimiz onlarda istediğimiz etkiyi bırakmıyor. “Evliliğin bu kadar ince eleyip sık dokuduğunu bilseydik daha geç evlenirdik!” diyorlar. Biz onlara öğüt verelim derken ürkütüp korkutmuş
mu oluyoruz? Bize örnek olabilecek tavsiyelerde bulunabilir misiniz? Kadın ve erkek birbirleri için yaratılmıştır ve evlilik de hayatın gereğidir. Evlenmek isteyen kişiler evlenebilecekleri kişiyi bulduklarında, evlenmeye imkânları da olduğunda, onlar için evliliğin zamanı gelmiştir. Elbette evlenmeden önce eşlerin; aile içinde kadın ve erkeğin haklarını, birbirlerine karşı görevlerinin neler olduğunu öğrenmeleri, danışma yapmaları,
44 kimlife
dengeli, huzurlu, sevgi dolu bir yuva için gereklidir. Bilgilenmeden evlenilmiş olması durumunda eşler telaşlanmadan gerekli bilgileri edinmelidirler. Önemli olan iyi niyet ile evlilik beraberliğini isteyerek, merhamet ve sevgiyi terk etmeden, aileyi üzebilecek hatalardan uzak durabilmektir. Çünkü Yüce Allah, evlenen eşler arasında sevgi ve merhameti, kudretinin alâmeti olarak yaratacağını vaat etmektedir(Rûm Sûresi, 30/21).
KİMLife Bilgi Siz birbirinizi daima sevgi ile dinleyin, sevgi ile düşündüklerinizi söyleyin. Doğruyu nezâketle seslendirin, ama yanlışlıkları merhametle silin. Ay yüzlerinizin ışığını hiddet, öfke ve kibrin karanlığı ile söndürmeyin. Sevgili eşler, işlerinizden yorulduğunuzda dinlenmeyi ve dinlendirmeyi ihmâl etmeyin. Eşinizle beraber olup el ele, kol kola, letâfetle gezin, dolaşın, âlemi seyredin, Allah’ın yaratıp insanın emrine sunduğu dünya canlılarının dengesinde ve eşsiz güzelliğinde huzur bulun. Size bakanlar evliliği sizde sevsin, özensin.
İslâm dininin aile içinde eşleri yükümlü kıldığı görevleri ve sahip oldukları hakları baz alıp günümüz hayat şartlarını da göz önünde tutarak yeni evlilere şu tavsiyelerde bulunabiliriz: Siz Allah’ın huzurunda, dostlarınızın şahitliğinde birbirinizi eş olarak seçip kabul ettiğinizi ilan ettiğiniz dakikadan itibaren artık birbiriniz için varsınız. Birlikte yaşayacak, bir mekânda uyuyacak, bir sofradan yiyeceksiniz. Hayatın zorluklarını ve güzelliklerini beraber göğüsleyeceksiniz. Bunun için birbirinizi sevinirken ve üzülürken de yalnız bırakmayın. Sevinçler paylaşılınca büyür, üzüntüler paylaşılınca küçülür. Unutmayınız; evlilik bir boyaya batmak, hayat tezgâhında ilmek ilmek dokunmaktır. Hayat yolunuz açık ve ferah olsun. Sevgili eşler; birbirinizi çok sevin, birbirinize çok değer verin. Sizi birbirinize yazan Yüce Allah’a şükredin, kulluk görevlerinizi yerine getirirken sevginizin daima artıcı ve coşkulu olmasına duacı olun. Hayat, sevgili eşlerle yaşamaya değerdir. Çünkü o sevgili eşler cennetteki mekânlarını dünyada beraberce imâr ederler.
Birbirinize hayatın her döneminde ve anında artan ilgi ve hoşgörü ile bağlanın. Bağlılığınızı kuvvetlendirmek ve arttırmak için dünya nîmetleriyle birbirinizi taltif ederek hediyeleşin. Bazen bir çiçek, bir teşekkür, bazen anlamlı birkaç kelime ile yapılmış taç misâli cümleler, bazen de şefkatli bir okşayış sevginize sevgi katar, aile bağlarınızı kuvvetlendirir. Alyans Alırken Hangi Ayar Altın Tercih Etmeliyim? Alyans devamlı kullanılacağı için sağlam olması önemlidir. 22 Ayar altın esnektir. Bir eşya taşırken veya bir yeri tutarken o anda yamulma ihtimali yüksektir. Bu nedenle çabuk yıpranır ve bu nedenle pek kullanışlı değildir. Çok fazla model bulma imkanıda olmayabilir. 18 Ayar alyanslar sağlamdır fakat bu ayar altındada alyans modelleri çok kısıtlıdır. Genelde düz model ve bir kaç modeli daha yapılır. Alyans alırken 14 ayar tercih etmeniz sizin için her açıdan daha iyi olacaktır. 14 ayar sert madendir. Çok ince değilse herhangi bir çarpmada hemen yamulmazlar.
45 kimlife
Siz birbirinizle yetinebilmenin ve helâl geçinmenin yollarını öğrenin, gerektiğinde sorun, danışın, gözünüzü sakın dışarıya çevirmeyin. Unutmayın neye ihtiyacınız varsa, siz buna kendi aranızda birlikteliğinizle sahipsiniz. Siz bugün gençsiniz. Ama yarınların anne ve babalarındansınız. Kendinizi buna sevgi ve merakla hazırlayın. Unutmayın ki, hayatın gerçek anlamına çocuklarla ulaşılır, onlarla yaşanır. Herkes dünyada bir eser, bir iz bırakmak ister. Sizin en güzel eseriniz, dünya ve ahretiniz için arkaya bıraktınız güzel ahlâklı çocuklarınızdır. En doğru eşlerle, güzel yuvaların kurulup sevgi ve başarıyla yaşatılarak manevî lütuflara kavuşulması temennisiyle. Dr.Jale ŞİMŞEK
KİMLife Tanıyalım
Hz.Yuşa Tepesi Bir Kutlu Mekan Yuşâ Tepesi İstanbul’un Anadolu Kavağında Beykoz ilçesinde bulunan tepedir. Kuzeyinde Yoros kalesi bulunur. Tepesi denizden 201 m yüksekliktedir. Tepesi zirvesinin, Yuşâ Türbesi ve Camii’nin bulunduğu mekândır.
H
z. Yuşa’nın türbesi Beykoz’da bulunuyor. Her gün çok sayıda ziyaretçinin akın ettiği türbede adaklar adanıyor, dilekler dileniyor. Hz Yuşa’nın Gaziantep’te de türbesi olduğu inanışı yaygın. Yuşa Tepesi, İstanbul’un en önemli ziyaret yerlerinden biri. Beykoz İlçesi’nde, İstanbul’un en yüksek tepesinde bulunan türbe, İstanbul’da bulunan onlarca türbeden oldukça farklı. Yuşa Tepesi diye anılan bu tepede gömülü olan zatın Yuşa Peygamber olduğuna inanılmaktadır.
Bu inanışı doğrulayacak hiçbir belge bulunmamasına rağmen, yine de halk arasında buraya büyük bir ilgi vardır. Şehir merkezine uzak olmasının aksine haftanın her günü yoğun ziyaretçi akınına uğrayan Yuşa Tepesi’ndeki bu türbe, her türlü sıkıntı ve dilek için ziyaret ediliyor, adaklar adanıyor. Daha sonra dilekleri gerçekleşenler, aynı türbeyi tekrar ziyaret edip, gelenlere küp şeker dağıtıyorlar.
46 kimlife
Konumu Muhteşem Boğaziçi’nde sahile en yakın ve en yüksek tepe olma özelliği bulunan Yuşa Tepesi’nde,Yuşa Camii ve Hz.Yuşa’nın türbesi, Karadeniz’i ve Boğaz’ı aynı anda gören muhteşem bir konumda bulunuyor. Ormanlarla çevrili bu en yüksek tepeden İstanbul Boğazı’nı izleyenler, bulundukları mekanın kutsallığının da etkisiyle büyüleniyorlar. Burası tarihin ilk dönemlerinden itibaren kutsal bir yer olarak kabul edilmiş ve çeşitli uygarlıklar burada kendi
KİMLife ?
47 kimlife
KİMLife Tanıyalım dinlerinin mabet ve tapınaklarını inşa etmişler. Osmanlı döneminde bu tepeye, Sadrazam 28. Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırıldı. Aynı zamanda burada bulunan ve halk arasında Yuşa Peygamber’e ait olduğu düşünülen mezarın etrafına kagir bir duvar çektirmiş ve türbenin bakımını yapmak için görevliler tayin ettirmiş. Tarih boyunca ziyaretçileriyle bütünleşen ve hep insanların ilgi odağı olmayı sürdüren bu tepede, 3. Selim (17891808) döneminin bazı yıllarında, izdihamdan dolayı ‘fitneye mahal olmasın’ düşüncesiyle mevlid okunması bile yasaklanmıştır. Yuşa Peygamber bir rivayate göre Musa Peygamber ile birlikte MecmeulBayreyn’e (Boğaziçi) gelmiş ve vefat ederek bu tepeye gömülmüştür. Bir başka rivayette ise tepe adını Karadeniz’den ilk görülen en yüksek tepe olması dolayısıyla “Fenikeliler” tarafından “kurtarıcı” anlamına gelen Yesu’dan almaktadır. 17 Metrelik Kabir Yuşa Peygambere ait olduğu düşünülen kabrin 17 metre uzunlukta olması, türbeyi ziyaret edenleri meraklandırıyor. Ancak ziyaretçiler, bu büyüklüğü mezarda yatanın manevi büyüklüğüne bağladıkları için fazla düşünmelerine gerek kalmıyor. Hz. Yuşa’nın kabrinin 17 metre uzunluğunda olması ile ilgili olarak üç yorum yapılıyor. Buna göre; 1-O bir peygamberdir, ona duyulan saygı ve sevgiden dolayı böyle uzun ve büyük bir mezar yapılmış olabilir. 2-Yeri manevi bir keşifle bulunduğu için isabet eder düşüncesiyle geniş ve uzun tutulmuş olabilir. 3-Yuşa hazretlerinin metrelerce uzunluğundaki mezarı, çok eski inançlarda dağların zirvesinde yaşadığı kabul edilen “devler”in başka bir inançla kaynaştırılması şeklinde de anlaşılabilir… Zira bu tepenin bir adı da “Dev Dağı”dır.
48 kimlife
Kim’e
KİMLife ?
Yakalandılar
Ümit BESEN
Aradığı Taze Sebzeyi Kim’de Buldu Etiler mağazamızın müdavimlerimden değerli sanatçımız Ümit BESEN ile ayaküstü sohbet etme fırsatı yakaladık. Tüketici olarak satın aldığı besinlerde tazeliğine önem verdiğini belirten sanatçımız, Kim marketten oldukça memnun kaldığını belirtti. Mutfak ihtiyaçlarını devamlı olarak Kim marketten karşıladığını ve özellikle taze sebzeyi bir tek Kim markette bulduğunun altını çizdi. Bizleri bu düşünceleriyle oldukça mutlu eden Ümit BESEN’e iyi alışverişler diliyoruz.
Fotoğraf: Vedat KIVANÇ Muhabir: Hasan ALKAN
49 kimlife
KİMLife Çocuklarımız
Çocuklarda
Tırnak Yeme Alışkanlığı Tırnak yeme davranışı genellikle içte yaşanan bir gerilimin dışa yansıması olarak kendini gösterir. Kimi zaman da bir çocuğun çevresindeki herhangi bir bireyi modellemesi ile ortaya çıkabilir. Bu davranışın 3-4 yaşlarından önce görülmediği, görülse bile kısa süreli olarak bir yetişkini taklit şeklinde görülebileceği ve sorun kapsamında ele alınmadığı söylenebilir.
B
ir davranış bozukluğu olarak tırnak yeme davranışı 3-4 yaşlarından sonra görülür. Konunun başında da vurguladığım gibi ana neden strestir. Çocuklar için stres kaynakları çok farklı olabilir. Kardeş kıskançlığı, aşırı otoriter, titiz, mükemmeliyetçi veya baskıcı ebeveyn tutumları, ayrılık, vefat gibi çocuğu yıpratıcı süreçler strese ve dolayısıyla da tırnak yeme davranışına neden olabilir. Bunun dışında çeşitli okul veya arkadaş sorunları, ders kaynaklı sorunlar da bu davranışa neden olabilmektedir. Bütün bu sorunların neticesinde tırnağını yiyen çocuk tırnak yemeyi bir rahatlama kaynağı olarak bilinçaltına işler. Bu sebeple bu sorunla karşı karşıya olan ebeveynler
öncelikle davranışa sebebiyet veren durumu saptamalıdırlar. Bunun dışında çocuğa birtakım uğraşların bulunması ve genel anlamda gerginlikten uzaklaşarak mutlu olduğu ortamların artırılması tedavi sürecini kolaylaştırır. Tedavi süreci için, ebeveyn bu davranışın çocuğun sağlığına zarar vereceğini hatırlatarak işe başlayabilir. Fakat bu hatırlatmanın sık yapılmaması 1-2 defa ile sınırlı kalması önemlidir. Bütün bunların dışında tırnağını yiyen çocuğu bu davranışından gerçekten vazgeçirmek için direkt uyarılara son verilmesi gerekir. Şöyle ki; “tırnağını yeme”, “çek elini ağzından”, “eller ...” gibi direkt uyarılar davranışı artırır. Ebeveyn bu uyarılarla fark
50 kimlife
etmeden, tırnak yeme davranışını çocuğun beynine yerleştirir. Çünkü kulak aracılığı ile duyulanı beyne yerleşir. Kavram olarak tırnak yeme davranışı bilinçaltına yerleştiği için de; çocuk daldığı, sıkıldığı veya herhangi bir işle uğraşmadığı ilk fırsatta beyin çocuğa tırnak yeme davranışını hatırlatır, çocuk tırnaklarını yemeye başlar. Yapılması gereken çocuğunuz tırnaklarını yerken gördüğünüz an dikkatini dağıtmaktır. TV’nin sesini açar mısın? Bir bardak su getirir misin? gibi cümlecikler çocuğun dikkatini dağıtacaktır. Tırnak yeme kavramını unutturuncaya, bir başka ifade ile bilinçaltından silinceye kadar dikkat dağıtma çalışmaları yapabilirsiniz. Yasemin Yalçın Aktosun Danışman Psikolog
KİMLife ?
REKLAM
51 kimlife
KİMLife Çocuklarımız
Güç Çatışmasına Girmeyin !!
B
azı çocukların karakteristik özelliklerinde var olan, bazı çocukların ise çevresel faktörler ile edindikleri güç ögesi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu tarz çocuklar kendilerini ifade aracı olarak güç öğesini kullanırlar. Çocuk kendini fark
ettirebilmek için gereksiz güç çatışmaları başlatır. Ebeveynin söylediğine muhalefet eder. Ebeveynin hayır dediğine ısrarla evet demek, çocuğun kendini kabul ettirme ve gücünü hissedip hissettirme arzusudur. Güç ögesi baskın çocuğun bunu hissetmesi gayet
52 kimlife
normaldir. Fakat önemli olan bu olumsuz davranışın yerleşmemesi ve çocuktaki muhalif kişiliğin oturmaması için ebeveynin tepkileridir. Burada konu yemek ile ilgili olabileceği gibi, sokağa çıkma, TV seyretme, ders çalışma dibi davranışlarla da ilgili olabilir.
KİMLife Çocuklarımız Ebeveynler ne yapmalıdır? Çocukla inatlaşarak dediğimizi kabul ettirmeye çalışmak sonuç ne olursa olsun ebeveynin kaybettiği anlamına gelir. Kim kazanırsa kazansın ebeveyn kayıptadır. Çatışmayı çocuk kazanırsa; çocuk gücünün hissedilmesinden haz duymuş olacak ve hemen her ortamda çatışma başlatıp dediğini kabul ettirmeye çalışacaktır. Çocuğa “aman ne halin varsa gör” demek, veya “sen haklısın” tazında yaklaşmak çocuktaki davranışı alışkanlığa dönüştürecektir. Dolayısıyla ebeveyn kaybetmiş olur. Çatışmayı ebeveyn kazanırsa, sonuçta ebeveyn gerek bedensel gücünü ve gerekse büyüklüğü kullanarak dediğini kabul ettirdiğini ve dolayısıyla çocuğun kaybettiğini düşünelim. Bu durumda da çocuk o an ebeveynin dediğini yapmak zorunda kalsa bile içinde kin duyguları oluşabilecek ve bu duygular farklı olumsuz davranışlarla kendini gösterecektir. Yine ebeveyn kaybetmiş olacaktır. Olması gereken; çocuğun çatışma talebine hayır demektir. Bunun için ilk etapta çocuğa birkaç alternatif sunularak birini seçmesi istenebilir. Çünkü hayır demek çocuğu tahrik eder, fakat alternatif sunulması, ‘senin tercihin önemlidir’ bakış açısını oluşturur. Bunun dışında o an için her iki tarafında dediğinin olmaması, ve süre belirtilerek mevzunun daha sonra konuşulacağının söylenmesi faydalı olacaktır. Unutmayın sorun anında hiçbir sorun çözümlenemez. Küçük yaşlardaki çocuklar için ise çocuğun dikkatinin dağıtılması çoğu zaman yeterli olur. Yasemin Yalçın Aktosun Danışman Psikolog
53 kimlife
KİMLife Hayvanlar Alemi
Türkmen Atı Akhal Teke
A
khal Teke atı bir Türkmen atıdır. Bilimciler Akhal Teke atını, 3000 yıl evvel insanlar tarafından ilk evcilleştirilmiş olan at türü olarak görürler. Orta Asya’da Türk halkları arasında özellikle Türkmenistan’da yaygındır. Akhal Teke’nin adı Manas ve Dede kor-
kut gibi Türk destanlarında geçer ve Türkmenistan’ın Akhal vilayetinde yaşayan Teke kabilesinden gelmektedir. Dik bir duruşu, uzun ince bir boynu, eğimli omzu, uzun bir sırtı, uzun bacakları ve küçük sert bir
54 kimlife
kalçası vardır. Yelesi yumuşak ve azdır. Kulakları diğer atlarınkinden uzun ve hafif orak şeklindedir. Çoğu ahal tekenin gözlerinin etrafı siyah olduğu için gözleri badem şeklinde görünür. Vücudu daima hafif metalik parlar. Kılları çok ince ve yumuşaktır. Hareketleri
KİMLife Hayvanlar Alemi
dayanır. Bunlardan biri Kuzey Afrika’dan gitmiş olup muhtemelen Arap atıdır. Ancak diğer ikisi özellikle de İstanbul’dan gelen “Byerly Turk” kesin olarak eski Türkmen atıdır. Alman at ırklarını etkilemiş olup bu ırkları ıslah eden en ünlü aygırın adı Almanca’da “Turkmen Atti”dir (Türkmen Atı isminin Almanca telaffuzu). Avrupa’daki at soyları bugüne kadar hala ara sıra Akhal Teke damızlıkları ile çiftleştirilip, böylece asilleştirilirler. Almanya’da Neustadt kentinde bulunan bir Trakyalı-atı çiftliğinde kısa zaman önce tekrar Akhal Teke çiftleşmeleri ile Trakyalıatları asilleştirilmişlerdir. Her at soyu için sürdürülen resmi bir soy kitabı vardır. Akhal Teke’nin soy kitabı 1917 yılında Moskova’da başlatılmıştır. Sovyetler Birliğinin dağılmasından beri Türkmenler gerçek Soy kitabının Türkmenistan’da sürdürülmeye başlatıldığını vurgularlar, ama bunu batılı ülkeler tanımaz. Çünkü bugüne kadar sürdürülmüş bütün kitaplar hala Moskova’da bulunurlar ve bu yüzden sadece bir atın atalarının isimi bu Moskova’daki kitapta yazılıysa hakiki Akhal Teke olarak kabul edilir, diğerleri kabul edilmez. Oysa Akhal Teke Türkmenlerin Türkmen-köpeği ve Türkmen halısının yanında en büyük gururları ve hatta resmi Türkmenistan armasında gösterdikleri milli hayvanlarıdır.
çok rahat ve esnektir. Hüner ve eğitim gösterilerinde diğer atların zorlandığı bazı zor hünerleri kolayca başarır. Özellikle “Pas” ve “Tölt” adlı hareketleri kolay yapar. Cesur, zeki, duygusal ve bazen de inatçıdır, sezgileri güçlüdür, sahibine daima çok bağlıdır, hatta tek biniciye alışık olurlar ve onun en ufak imalarını bile algılayabilirler. Akhal Teke atı doğrudan eski Türkmen atlarının soyundan gelen ve çarlık Rusya’sında oluşturulmuş (Türkmen atının aygır defterleriyle kayda geçirilmesi) safkan bir at ırkıdır. Buzul çağından kalma mumyalaşmış ve donmuş at cesetlerinden anlaşıldığı üzere belki de tam anlamıyla safkan olan tek at ırkıdır. Akhal Teke milattan önceki binyılda bile Doğu Avrupa’dan Çin’e kadar ün salmıştır. Akhal Teke kanı Avrupalı at soylarının pek çoğunda bulunur. İngiliz tam kan at ırkının defterinde kayıtlı bütün damızlıkların soyu, Osmanlı İmparatorluğu’ndan İngiltere’ye gitmiş olan üç aygıra
Türkmenlerin ve diğer Türk halklarının yetiştirdikleri Akhal Tekeler, Orta Asya’nın bozkırlarında hür olarak “Tabune” denilen sürüler halinde yaşarlar. Başlarında atlı bir çobanları vardır.
55 kimlife
KİMLife Bilge Tüketici KİM
Hatice Saadet KALYONCU
Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı
Tüketicinin
Bilgilendirme Hakkı ve Gıdalar
Kim’in Bu sayfa etlerini hizm müşteri dına ilmesi a e b e r ti ş li ge ği il iler Birli ği Tüketic u işbirli ğ u ld o ıştır. yapmış azırlanm h u c u n so
Hayatımızın devamlılığı için en önemli eylemlerden biri de beslenmedir. Daha anne rahmindeyken başlayan beslenme son nefesimize kadar yaptığımız bir gereklilik. Tüm ömrümüz boyunca gıdaları tüketiyoruz. Peki, tükettiğimiz gıdaların ne olduğunu ne kadar biliyoruz?
T
üketiciler, gıda alışverişlerinde ne aldıklarını, aldıkları ürünlerin ne içerdiğini bilmek zorundadırlar. Bu hepimizin hakkıdır. Aldığımız ürünlerin etiketlerinde ne içerdiklerine bakıyoruz ama bu etiketlerin ne derecede eksiksiz olduğunu bilemiyoruz. Etiketin içeriği, bu etiketi basanın keyfiyetine göre belirlenecek bir şey olmamalı ve eksiksiz olarak tüm alıcılarını en geniş anlamda tatmin edici olmalıdır. Bu sadece bakkal ve market raflarında satın aldığınız gıdalar için
değil, tüm tükettiğiniz gıdalar için olmalı. GDO konusunda, alkol konusunda, kalori konusunda, aklınıza gelebilecek bizi etkileyen veya yaşamınızdaki hassasiyetlerinizi içeren her konuda doğru bilgiyi edinebilmeliyiz. Üç dört ay önce İstanbul’un lüks ve bilindik restoranlarından birine arkadaşımla yemeğe gittik. Balık çorbası ve yiyeceğimiz diğer şeyleri sipariş ettik. Garson bize içecek olarak alkollü alkolsüz ne alacağımızı sordu. “Biz alkol kullanmıyoruz”
56 kimlife
deyince garson, “sipariş ettiğiniz balık çorbasında alkol var” diye bizi uyardı. Şok olduğumu tahmin edebilirsiniz. Kimin aklına gelebilir ki balık çorbasında alkol olup olmadığını sormak? Tiramisu denilen tatlının orjinalinde alkol bulunur, bu sebeple bir yerde bu tatlı bana ikram edilmişse, içinde alkol olup olmadığını sorarım ama balık çorbasını sormak şimdiye değin hiç aklıma gelmemişti. Ya biz alkol kullanmayan kişiler olduğumuzu söylemeseydik, ya
KİMLife Bilge Tüketici KİM garson bu sözden yola çıkarak hassasiyetimize saygı duyup bizi çorba konusunda uyarmasaydı? Öyleyse, özellikle gıda tüketiminde bilgilenme hakkı yasal düzenlemelerle korunmalı, tüketicilerin aldatılması engellenmelidir. Oysa bu konuda yetkililer gereken samimiyet ve kifayete sahip değil gibi görünüyor. 70 milyon insanı ilgilendiren ve beslenme gibi en temel tüketim ürünleri hakkında vatandaşına karşı sorumluluklarını yerine getirmeye yetmiyor. Ya bilgisi yetmiyor, ya gücü yetmiyor ama sonuçta yetmiyor. Oysa gıda konusu hiçbir konuya benzemeyen bir konudur ve bu işte taviz vermek, vatandaşın canına kastetmek gibidir. Gıda sektöründe geçerli olan kanunlar, yönetmelikler maalesef yeterli değil, yeterli olmadığından tüketiciyi koruyamıyor. Her şeyi bir kenara bırakalım, tüketicinin bilme hakkı var, bilmeli. Devlet bilmesini sağlamalı, bunun için gerekeni yapmalı. Bu da yetmez elbette. Tüm şekerlerde insan sağlığını tehdit eden bir şeyler varsa, şeker yemeyin diyemezsiniz. Tüketicinin sağlıklı şeker yemesini sağlamakla mükellefsiniz. En doğru kanunu, yönetmelikleri işin uzmanlarıyla yapacaksınız. Bu memleketin insanının inançlarını da dikkate alacaksınız. Sonrasında sıkı denetim. Ve uymayanı affetmeyeceksiniz. 3 lira 5 lira ceza verip, sevindirmeyeceksiniz. Tüketicinin sağlığıyla oynayanı, onu bilgilendirmeyeni men edeceksiniz sektörden. O güne kadar ne kazanmışsa bu vicdansızlıkla onu da alıp tüketiciye bir şekilde teslim edeceksiniz. Ceza, suçluya uygulanmak için yoktur; cezanın amacı suçun önüne geçmektir. Firmaları gıda sahteciliğine iten sebeplerin başında caydırıcı cezaların olmaması gelmekte. Üreticiler bilmeli, hata yaparlarsa onları ne yıllarca büyüttükleri markaları ne de bu zamana kadar biriktirdikleri paraları kurtaramaz. İşte o zaman vicdanı olmasa da, o yoluna her şeyi göze aldıkları parayı kaybetme
Kim Market ve Tüketiciler Birliği her zaman beraberlik içerisinde müşterilere daha iyi hizmet vermeye odaklanmıştır. Tüketicilerini daima düşünen Kim Market, en iyi hizmeti verebilmek adına Tüketiciler Birliği ile beraberlik içerisindedir.
korkusu, onların yanlış yapmalarını engeller. 2006 yılının Kasım ayında Tüketiciler Birliği olarak, “Gazozlarda alkol var!” başlığı adında piyasayı da oldukça sarsacak bir haberi kamuoyu ile paylaşmıştık. Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği ile ilgili olarak çıkarılan Alkolsüz İçecekler Tebliği’nde “Alkolsüz içeceklerde etil alkol miktarının en çok 5.0 g/l olabileceği” yazılmaktaydı ve alkolsüz içeceklere ilişkin bir hukuki metinde, alkolsüz diye sunulan içeceklerde bile alkol bulunmasına cevap veren bu düzenleme dikkatimizi çekmiş ve konu ile ilgili olarak bir çalışma başlatmıştık. Öncelikle piyasada satılan gazozların etiketleri incelenmiş, hiç birinde alkol ile ilgili bir bilgi olmadığını görmüştük. Akabinde çeşitli marketlerden on ayrı marka gazoz alarak, gazozların içeriğinde alkol olup olmadığının tespiti için Gebze’de bulunan TÜBITAK Marmara Araştırma Merkezi’ne başvurmuş, “IFFJ modifiye rebelin metodu,1983” yöntemiyle etil alkol analizi yaptırmıştık. Sonuç; istisnasız hepsinde değişen oranlarda alkol olduğuydu. Etil alkolün gazozlarda “ara çözücü” olarak; yağ cinsinden olan ve suda çözünmeyen, gazozlara tat ve koku verici esansların çözünmeleri için kullanılmakta olduğunu öğrendik. Kullanılan etil alkol üretim süre-
57 kimlife
cinde kimyevî bir değişime uğramamakta ve aslî unsuru olan “alkol” olma özelliğini yitirmemekte ve üretiminde maliyeti düşük olması nedeniyle tercih edilmekteydi. Etil alkol yerine alternatifler vardı ama maliyeti arttırıyorlardı. Öte yandan tüm gazozlarda alkol vardı ama olmasına rağmen etiketlerinde etil alkol bulunduğuna ilişkin tek bir uyarı da yoktu. Açıklama gerçekten bomba etkisi yaptı. Günlerce, haftalarca ve hatta aylarca konuşuldu, hala konuyla ilgili derneğimizi arayan tüketiciler olur. Uzunca bir zaman gazoz içmenin caiz olup olmadığı da tartışıldı. Biz bir tüketici derneğiydik ve içinde alkol bulunan bir gazozun içilip içilmeyeceği hakkında fetva vermek bizim işimiz değildi, bizim işimiz “Tüketicinin temel hakkı olan “bilgilenme hakkı”nın ihlâl edilip edilmediği, tüketicilerin yanıltılıp yanıltılmadığıydı. Alkolsüz İçecekler Tebliği’nde belirtilen sınırın altında bulunmakla birlikte içeriğe ilişkin tüm bilgilerin eksiksiz olarak tüketiciye sunulması, tüketicinin temel ve evrensel haklarından biri olan bilgilenme hakki gereğidir ve bu hak gazozlarda apaçık ihlal edilmişti. Gıda konusunda ağzı olan konuşuyor, tüketicinin de sadece aklı karışıyor. Neyi tüketeceğini şaşırmış durumda. Tüketebileceği ürün ve marka kalmamış gibi hissediyor, kaldıysa da, kalanın hangisi olduğunu nasıl bileceğini bilemiyor. Tüm bu sıkıntıların giderilmesi için önce devletin, tüketiciye bilgilenme hakkını eksiksiz sağlayabilmesi gerekiyor.
KİMLife Kadın
Hamilelikte
Hareketsiz Kalmayın Bilimsel araştırmalar gebelik döneminde sporun; ağrıları azaltma, gereğinden fazla kilo almama, uyku sorununu giderme, özgüveni sürdürme, doğumdan sonra daha kolay toparlanma ve genel olarak kendini daha iyi hissetme gibi faydalarından bahsediyor.
İ
nsan vücudu hareket etmek üzere donanımlanmışken, vaktimizin büyük bölümünü hareketsiz geçirmemizin sağlığımız üzerindeki olası zararları saymakla bitmiyor. Gebelikte ise hareket etmenin önemi daha da artırıyor. Gebelikte her kadına özel olarak bir egzersiz programı uygulanması gerektiğini söyleyen b-fit Spor&Yaşam Merkezi Kurucu Ortağı Bedriye Hülya,
gebelikte egzersizin önemi ile ilgili ipuçları veriyor. Yaşam kalitesini bozan kalp ve dolaşım sorunlarından, depresyona kadar uzanan pek çok rahatsızlığa, çağımızın hastalığı olan hareketsizliğin etkisi büyük. Özellikle hareketlerimizi kısıtlayan; ağrılar, stresli işler ve gebelik gibi dönemlerde bu tembelleşme sürelerinin arttığı görülüyor. Tabii
58 kimlife
bu durum kadını içinden zor çıkılır bir sarmala çekmekte ve artan hareketsizlikle böyle dönemlerin daha ağır geçirilmesine yol açabilmektedir. Kadınların en doğal ve en mutlu yaşayabileceği gebelik dönemi, hareketsizliğin yan etkilerini en çok hissettikleri zamanlardan biridir. Gebelik döneminde bedende yaşanan değişiklikler kadar, to-
KİMLife Kadın
plumun beklentileriyle de kadın hareketsizleşiyor ve harekete aç bedeni kendisine sunulan “yeni” yaşam karşısında pek çok itirazda bulunabiliyor. Ölçülü yapılan egzersiz ise anne adayının hem bu süreci hem de sonrasını daha kolay geçirmesini sağlayabiliyor. Bilimsel araştırmalar gebelik döneminde sporun; ağrıları azaltma, gereğinden fazla kilo almama, uyku sorununu giderme, özgüveni sürdürme, doğumdan sonra daha kolay toparlanma ve genel olarak kendini daha iyi hissetme gibi faydalarından bahsederken mutlaka dikkat edilmesi gereken konulara da parmak basıyor. Tabii her kadını aynı olarak görmemek, yaşam biçimi, sağlık envanteri ve gebelikle ilgili kişisel durumuna göre değerlendirmek önemli. Hayatı boyunca spor yapmış bir kadının gebelik döneminde uygulayacağı egzersiz programı ile hayatı boyunca spor yapmış ancak düşük tehlikesi olan bir kadının uygulayacağı egzersiz programı farklı olacaktır. Ya da hiç spor yapmamış bir kadınla her gün koşmaya alışık bir kadın farklı egzersiz yöntemleri uygulamakla daha fazla fayda görebilecektir.
birbiri ile karşıt görüşler bulunsa da gebelerin spor/egzersiz yaparken dikkat etmesi gerekenler aşağıdaki ana başlıklarda toplanmaktadır:
Gebelik ve egzersiz konusunda referans gösterilen çalışmalarda, karın bölgesine travma yaratabilecek, çok hızlı hareketleri içeren, düşme tehlikesi yaratan ve eklemlere yük bindiren sporlardan kaçınılması önerilmekte ve özellikle gebeliğin 3 aylık döneminden sonra ağırlık kaldırılmaması gerektiği vurgulamaktadır.1 Bu konuda yapılması gereken ilk şey doktorunuza danışmaktır. Doktorunuz size sakınmanız gereken noktalar konusunda gerekli uyarılarda bulunacak, durumunuza en uygun egzersiz tipini önerecektir. Gebelikte Egzersiz Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler Bilimsel çalışmalarda gebelik dönemi ve egzersiz konusu
59 kimlife
1 2 3 4 5 6
Mutlaka bir egzersiz programına dahil olmadan doktorunuza danışınız. Vücut ısınıza dikkat etmeli ve her 15 dakikada bir ısınızı ölçerek, normal sınırların üstüne çıkmamasına özen göstermelisiniz. Gebelikte denge ile ilgili değişiklikleri göz ardı etmeden hareket etmelisiniz. Gebelikte eklemlerin daha esnek olduğu unutmamalı ve fazla zorlamalardan kaçınılmalısınız. Egzersiz sırasında nefesinize ve nabzınıza dikkat etmeli, konuşamayacak kadar asla kendinizi yormamalısınız. Gebeler için uygun olan ve tehlikeli sayılabilecek egzersiz programları göz önünde bulundurulmalıdır. Amerikan Akademi Aile Hekimleri kuruluşu tarafından, hamilelik döneminde egzersiz üzerine hazırlanan makaleden alınmıştır. THOMAS W. WANG, M.D. BARBARA S. APGAR, M.D.
KİMLife ?
Bebeği bırakıp işe başlamak için
doğru zaman hangisi?
G
ünümüzde, annenin iş hayatına dönme zorunluluğu, güvenilir bir bakıcı bulamama, kreşlerdeki bakımın yetersizliği gibi sebeplerle pek çok çocuk süreklilik içeren sevecen b i r ilişki deneyiminden mahrum kalıyor ve gelişimsel açıdan dezavantajlı duruma düşüyor. Bu durumun bilincinde olan çoğu anne, işe dönme kararını verirken fazlasıyla zorlanır ve genelde yoğun suçluluk duygusu yaşar.
Bebekleri için en iyisinin ne olduğunu öğrenmek isteyen bu annelerin aklında "Bebeğimi bırakıp işe başlamak için en doğru zaman ne zamandır?", Kreşe başlatmak için doğru yaş hangisidir?" gibi sorular vardır. Aslında, çocuk bakımını düzenleme ve işe geri dönme konusundaki kararlarınızı belirleyecek tek ve net bir kural maalesef ki bulunmamaktadır. Her aile kendine özgü şartlar içinde yaşamaktadır ve en iyi çözümün ne olduğu aileden aileye farklılık gösterir." Sizin için iyi olan bebeğiniz için de iyidir Gelişimsel açıdan bakıldığında, şartların mükemmel olduğu bir dünyada yaşamın ilk yılları boyunca anne ve/veya babanın evde olup günün büyük kısmını bebekleriyle birlikte geçirmeleri gerekirdi. Ama gerçek hayat koşulları, sosyal ve ekonomik baskılar, kadının iş hayatındaki rolü bu idealle çatışıyor. Bebeğiniz, kendiniz ve aileniz için en iyi olan arasındaki dengeyi bulmaya çalışmak başlı başına bir iş haline gelmiştir." Diyerek şöyle devam ediyor: "Sizin için en iyisinin ne olduğu ile bebeğiniz için en iyisinin ne olduğu birbirine bağlıdır. Durumunuzla ilgili ne hissettiğiniz ve stresle nasıl başa çıktığınız bebeğinizle olan ilişkiniz açısından çok önemlidir. Eğer evde olmak ve işe dönmemek size büyük bir hayal kırıklığı ya da mutsuzluk yaşatıyorsa, çocuğunuzla evde doğru şekilde etkileşim kuramayabilirsiniz. Eğer işe dönmek ve bebeğinizin bakımını bir başkasıyla paylaşmak size büyük bir kayıp hissi yaşatıyorsa, bu da bebeğinizle olan ilişkinizi etkileyecektir.
En önemli olan şey, yaptığınız seçimle rahat edebilecek olmanızdır. Size yanlış gelen bir şeyi yürürlüğe koymanızın kimseye faydası olmaz." Ebeveynin işle ilgili tercihi ne olursa olsun bütün çocuklar zorlanır Anneliğin büyük bir iş olduğunu, belli bir zaman aralığına indirgemenin ya da iş saatlerinin arasına sıkıştırmanın çok kolay olmadığını bilmek önemlidir. Yapılan araştırma ve gözlemler annelik rolünde ılımlı ve ölçülü olmanın kilit nokta olduğunu gösteriyor. Haftalık 40 saati aşan iş temposunun hem anneye hem bebeğe çok fazla geldiği kanıtlanmıştır. Diğer taraftan kendini çocuğuna tamamen bağlayan, çocuktan uzak vakit hiç geçirmeyen annelerin de en sonunda bunaldığı görülmektedir. Yarım zamanlı işler ya da iş saatleri konusunda esneklik en az suçluluk yaratan ve en fazla tatmin sağlayan seçenek gibi gözükmektedir. Ama maalesef ki çoğu iş yarım zamanlı yapılamamaktadır ve bazen ailenin finansal durumu her iki ebeveynin de tam zamanlı çalışmasını gerektirmektedir. Eğer ebeveynlerden biri için iş
“Yürürlükte bulunan Anayasamızın 50. Maddesine göre, ”... kadınlar... çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar.” Bu çerçevede düzenlemeler içeren 4857 sayılı İş kanunu ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda kadını korumaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır.”
60 kimlife
saatlerini azaltma fırsatı varsa, yaşamın ilk yıllarında bu fırsatı değerlendirmenizi ısrarla tavsiye ederim. Pek çok anne, mükemmel çocuk yetiştirmeyi garantileyecek tek bir seçenek olduğuna inanmak ister. Kendine güvenen, ayrılma problemi ya da güvensizlikleri olmayan bir çocuk hayal eder. Maalesef ki bir çocuğun sürekli olarak iyiliğini garantileyecek bir formül yoktur. "Anne mutlu olursa çocuk da mutlu olur." ya da "İlk 3 yıl evde olursam çocuğum için her şey mükemmel olacak" gibi basit cevapların olabileceğine inanmak istesek de bilmeliyiz ki ebeveynin işle ilgili tercihi ne olursa olsun bütün çocuklar yaşamlarının belli zamanlarında zorlanır ve mücadele yaşarlar. Anne ve çocuk arasındaki özel bağın çok farklı koşullarda ve pek çok fırtınaya rağmen gelişmeye devam ettiğini bilmek gerekir. Çalışan anneler de evde olan anneler de çocuklarıyla sağlıklı, sevecen ve güçlü bir ilişki sürdürebilirler. Bebeğinizdeki ve kendinizdeki sevebilme kapasitesini asla küçümsemeyin. Kaynak: bebek.com
KİMLife Teknoloji
teknoloji
en yeni haberler 2013 model Dodge Dart’lar kablosuz şarj istasyonuyla geliyor Chrysler'ın müşteri hizmetlerinden sorumlu Mopar adlı bölüm bugün yaptığı açıklamayla, kablosuz şarj imkanı sağlayan ilk otomotiv üreticisi olduklarını açıkladı. Mopar, ilk kablosuz şarj sistemini destekleyecek modelin 2013 yılında satışa sunulacak Dodge Dart olacağını belirtti. Bölümün üst düzey yöneticisi Pietro Gorlier, internette sürekli vakit geçiren ve şarj sorunu yaşamak istemeyen kullanıcıları hedef aldıklarını söylüyor. Kablosuz şarj istasyonu otomobilin orta konsolun alt kısmına yerleştiriliyor.
Panasonic’ten mobil cihazları şarj etmek için taşınabilir pil Droid RAZR Maxx modelinin kullanıcılarına sunduğu uzun pil ömrüyle rakiplerine fark atan Motorola, anlaşılan diğer firmaları da harekete geçirmiş. Akıllı telefonların ve tabletlerin sunduğu yetersiz pil ömrünü fark eden Panasonic, bu cihazlar için farklı güçlere sahip taşınabilir sarj cihazlarını Japon pazarı için satışa sunacağını duyurdu. Akıllı telefon ve tablet gibi cihazları USB kablolarla sarj etmeye olanak sağlayan sekiz farklı cihaz arasında en yüksek kapasiteye sahip olan QE-QL301 modeli, kullanıcılara 10.260 mAh pil gücü sunuyor. Bu da mobil güç kaynağını tam sarj ettiğinizde akıllı telefonunuzu dört kez sarj etmenize imkanı tanıyor.
Saniyede 12 kare çekebilen hız canavarı: Sony a77 Sony, tam geçirgen ayna teknolojisini kullanan en ileri sınıf DSLR makinesi Sony a77'yi Türkiye'de de kullanıcıların beğenisine sunuyor. Sınıfının en hızlısı olduğu iddiasındaki a77, saniyede 12 kare hızla tam çözünürlüklü fotoğraflar çekebiliyor. 19 noktalı otomatik odaklama sistemi, üç farklı şekilde eğilebilen LCD ekranı ve dünyada bir ilk olan XGA OLED vizörü ile Sony a77, sıra dışı bir DSLR deneyimi yaşamak isteyen fotoğraf meraklılarını bekliyor.
61 kimlife
KİMLife Çocuk
Kelime avı
ödüllü çocuk bulmaca
X B A D N A L L O H K S Z J K
U H Y Z E K N İ J E R Y A A S
N K L R M İ İ D T R X V A P A
U O A I Y A T H E E E I L O W
N F R C G L N O A T X L M N L
A I U V E E A F K L X I A Y Q
T V T F E B J D R İ P P N A L
S A S M N A R A A G Z N Y Y A
R L V C U U V Y İ İ A C İ E R
İ Y U R A A A S M N M F A Z E
A İ A O I Q R Y N I M K T N A
Nasıl Oynanır?
Sağ taraftaki kelimeleri, sol taraftaki kutunun içinde karışık olarak dizilmiş harflerin içinde gizli kelimeleri sağdan sola yukardan aşağı yada çapraz olarak bulunmasıdır. Bakalım bütün kelimeleri bulabilecek misiniz?
62 kimlife
C Z F R A N S A A O W K A O İ
A E F L I C Y S D T V D L D V
M R M E K S İ K A D E X Y N S
S B Z İ K E T R O P M L A E İ
KELİMELER AVUSTURALYA BREZİLYA KANADA DANİMARKA İNGİLTERE FRANSA ALMANYA MACARİSTAN İTALYA JAPONYA İSVİÇRE MEKSİKA NORVEÇ PORTEKİZ HOLLANDA ARJANTİN TAYVAN BELÇİKA NİJERYA ENDONEZYA
Mayıs Sayısı Kelime Avı Çözüp, Kazanan Talihliler Can ERTUGRAL Şahin PENÇE Yusuf ERİKLİ Berna ÖZTUNÇ
Bulmacayı doğru çözüp gönderen 5 kişi bizden çeşitli oyuncaklar kazanacaktır. Çözümünü ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz. (İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)
Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546
boyama vakti resimleri boyamaya başlayalım
63 kimlife
KİMLife ?
kare bulmaca ödüllü bulmaca
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1-Bir şeyin düzgünlüğünü bozacak çıkıntı, gedik ya da kusur. – Emzirme organı. 2- Nazi polisi. – Eldiven ve giysi yapımında kullanılan bir tür yumuşak deri.- Duman lekesi. 3- Tepi.- İmgesel ya da gerçek olaylara dayanan düzyazı biçiminde, uzun yazın türü. 4- İçer dert olan şey. – Verme, ödeme.5-Aşı boyası. – Osmanlı İmparatorluğu’nda yeniçeri ocağının kaldırılmasından önceki güvenlik görevlisi. 6-İtalya’da yaşamış antik bir halk. – Kayak. 7-Ateş, nar. – Bir onay sözü. – Arif’in ünsüzleri. 8- Tavlada uygunsuz zar. – Önem verilen bir günün, önemli bir olayın öncesi olan günler. 9-Türk müziğinde bir dizinin işleniş biçimine verilen ad. – Hava ya da gaz akımı oluşturmakta kullanılan aygıt. 10- Zilli bir kasnağa geçirilmiş kursak zarından oluşan çalgı. – Duvarları boyamak için kullanılan kireç veya boya.
Mayıs Sayısı Kare Bulmacasını Çözüp Yemek Ödülünü Kazanan Talihliler
SOLDAN SAĞA
1-Ruh bilimci. 2- İş hayatında derece içinde yatay ilerlemeyi ve aylığın artışını belirleyen gösterge. 3-Gri sarı renkli, yırtıcı, etçil bir memeli hayvan. – Sonuçsuz, yararı olmayan söz. 4- Tek, eşi olmayan.– Dokumacılıkta kullanılan çok ince, esnek ve parlak tei. 5- Güney Afrika’nın plaka işareti. – Kuş yemi – Evrensel alıcı olan kan grubu. 6-İşleme,onarma, düzeltme gibi işlemlerin uygulanması için bir nesneyi, iki ağırlık arasında mekanik olarak sıkıştırmaya yarayan aygıt, mengene. – Ucu sivri, iki ağzı keskin savaş bıçağı. 7-Çin’in ünlü lideri. – Köleci sistemde efendinin buyruğu altında olan kimse. 8- Bir geyik türü. – Bir işi yapma, yerine getirme. 9- Bir şeyin yerine yenisinin verilebilmesi için kabul edilen süre, kullanma süresi. – Bir erkek adı. 10- El zanaatları ya da küçük ticaretle geçinen kimselere verilen genel ad. – İyi nitelikte olmayan, kötü. Bulmacayı doğru çözüp gönderen 4 kişi bizden Nalia Restaurant’ta çift kişilik yemek fırsatı kazanacaktır. Cevaplarınızı ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz. (İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)
Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546
64 kimlife
Aylin KARA Özlem UYUMAZ Mehmet BAYDAR Ergin YILMAZALP
KİMLife ?
Doğru Yol Bulmaca
Resimlerde aracın doğru yolunu bulalım
İki resim arasındaki 8 farkı bulalım
65 kimlife
Mağazalarımız İstanbul Acıbadem Acıbadem Mah. Günal Sok. Gülevler Konutları 12. Blok No:1 Tel:0216 327 13 60 Alibeyköy Karadolap Mah. Sayayolu Cad. No: 19 K:3-4 Eyüp Tel: 0212 626 42 49 Altıntepe Altıntepe Mah. Bağdat Cad. No:87 Maltepe Tel: 0216 518 01 08 Arnavutköy Yavuz Selim Mah. Fatih Cad. No:175 G.O.Paşa Tel: 0212 597 56 10 - 11 Ataşehir Yenişehir Mah. Viyana Sok. No:21 Ümraniye / İstanbul Tel: 0216 455 80 87 Ayazağa Ayazağa Mah. Atatürk Cad. No: 27 Şişli Tel: 0212 332 21 11 Bağcılar 1 Yavuzselim Mahallesi Mahmutbey Yolu Caddesi No:1 Tel: 0212 434 19 79 Bağcılar 2 Çınar Mah. Dağyolu Cad. 5/2 Sok. No:3 Bağcılar Tel: 0212 435 92 35 Bahçeköy Adnan Menderes Cad. No:9 Bahçeköy / Sarıyer Tel: 0212 226 48 21 Büyükçekmece Cumhuriyet Mah. Turgut Özal Bulvarı Kardeş Sok. Adakent Apt. No:1 Büyükçekmece Tel: 0212 883 25 81 Çobançeşme Çobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:14 Yenibosna Tel: 0212 652 88 42 0212 652 87 74 Erenköy Feritbey Sok. No:14 Erenköy Tel: 0216 411 24 40 Esenler 1 Atışalanı Caddesi No:25 Esenler Tel: 0212 611 20 76
Esenler 2 Namık Kemal Cad. No:2 Tel: 0212 483 51 94 Esenyurt Saadet Dere Mah. Doğan Araslı Cad. No:14 Esenyurt Tel: 0212 428 41 33 Etiler Nispetiye Mah. Aytar sok. Murat Dağlı Apt. No:18 Levent Tel: 0212 269 31 44 Ferahevler Ferahevler Mah. Adnan Kahveci Cad. No:66 Sarıyer Tel: 0212 299 96 15 Fındıkzade Millet Cad. No:27/D Fındıkzade Tel: 0212 529 85 48 Florya Şenlik Mah. Efeler Sok. No:3 Florya Tel: 0212 662 66 94 Göktürk Göktürk Mah. Cumhuriyet Cad. No:4/1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 322 68 94 Güneşli Güneşli Mah. Barış Sok. No:2/A Bağcılar Tel: 0212 657 83 71 Gültepe 1 Ortabayır Mah. Talatpaşa Cad. No:71 Tel: 0212 270 72 99 Gültepe 2 Telsizler Mah. Talatpaşa Cad. No:153 Tel: 0212 281 83 90 Gürpınar Adnan Kahveci Mah. Kazım Karabekir Cad. N: 5/5 Flora city B-2 Blok. Altı Beykent –Beylikdüzü. Tel: 0212 855 04 51 Halkalı Merkez Mah. Mahmutbey Cad. No: 17 Halkalı Tel: 0212 693 27 19 Halkalı 2 Atakent Mah. 213 Sok. No:5 Bodrum Kat. Güneş Park Çarşısı Halkalı –K.Çekmece Tel: 0212 472 80 94
Kocaeli Derince Çenedağ Mah. İstiklal Cad. No:180 Derince / Kocaeli Tel: 0262 223 25 07
İzmit Cedit Mah. Atatürk Bulvarı No:3 Kocaeli / İzmit Tel: 0262 332 52 56 - 68
60 Evler Yavuz Sultan Mah. Körfez Cad. No:17 60Evler - Derince / Kocaeli Tel: 0262 239 33 63
Kozluk Akçakoca Mah. İnönü Cd. No:33 İzmit / Kocaeli 0 262 325 84 48
Hadımköy İstasyon Mah. Namık Kemal Cad. No:45 Kiptaş 1. Etap Tic. Merkezi Giriş Kat. Hadımköy/Arnavutköy Tel: 0212 780 10 51 İçerenköy İçerenköy Mah. Sadık Sok.No:3/A Ataşehir Kartal Çavuşoğlu Çavuşoğlu Mah. Portakal Sk. No: 20/1-2 Kartal Tel: 0216 306 68 13 Kasımpaşa Camii Kebir Mah. 4 Kuyu Cad. No:13 Kasımpaşa / Beyoğlu Tel: 0212 250 32 55 - 250 54 51 Mecidiyeköy 1 Selehattin Pınar Cad. No:31 Şişli Tel: 0212 216 94 61 Mecidiyeköy 2 Naci Kasım Sok. No:7 Şişli Tel: 0212 212 98 15 Okmeydanı Mithat Paşa Cad. Keser Sok. No:3 Şişli Tel: 0212 254 18 73 Pazariçi / Kim Pratik Pazariçi mah. Gazi Muhtar Paşa cad. (Ordu cad) No: 302/A Gaziosmanpaşa Tel: 0212 615 10 55 Pendik Batı Mah. Sabri Taşkın Cad. No: 4 Tel: 0216 491 75 72 Sarıyer Kilyos Yolu Nalbant Çeşme No:95 Sarıyer Tel: 0212 342 35 53 Sultançiftliği Atatürk Bulvarı No:46 Gaziosmanpaşa Tel: 0212 475 32 49 Tarabya Cumhuriyet Mah. Arabayolu Cad. No:11 Sarıyer Tel: 0212 299 83 75 Tarabya Sahil Tarabya Mah. Yeniköy Cad. Dere Sok No:1
Arslanbey Başaran Mah. İzmit Cad. No:138 Kartepe - Kocaeli Tel:0 262 351 42 46
Tarabya / Sarıyer Tel: 0212 262 25 55 Toskana Çarşı Toskana çarşı binası. Karaağaç Mah. Sırt Köy Çiftliği Mevkii G:87 Bulvarı Büyükçekmece/ İstanbul Tel: 0212 858 82 67-68 Uğur Mumcu Uğur Mumcu Mah. Akşemsettin Cad. No:56 Yakacık Tel: 0216 476 26 33 Ünalan Ünalan Mah. Ayazma Cad. No: 20 Üsküdar Tel: 0216 317 24 64 Üsküdar Mimarsinan Mah. Otopark Arkası Sok. No:1 Üsküdar Tel:0216 492 62 16 Ümraniye Ihlamurkuyu Tepeüstü Mah. Alemdağ Cad. No:616 Ümraniye Tel: 0216 508 19 10 - 15 Yakacık Yakacık Mah. Samandıra Cad. No:7 Tel: 0216 451 54 07 Yenibosna Yıldırım Beyazıt Cad. No: 278/212 Tel: 0212 452 28 19 - 20 Yüzyıl Fevzi Çakmak Mah. Osmangazi Cad. 2/17-C Sok. No:27/D Bağcılar Tel: 0212 430 38 91 Yusufpaşa / Kim Pratik Aksaray Mah. Cerrahpaşa Cad. Muratpaşa Apt. No:3A Fatih / İSTANBUL Tel: 0212 588 50 44 Zeytinburnu Balıklı Yolu Cad. 85/5 Sok. No:30/4 Tel: 0212 416 08 80 Zeytinburnu Çırpıcı Çırpıcı Mah. 75/2 Sok. No:109 Zeytinburnu Tel: 0212 547 45 82
Yarımca Mimar Sinan Mh. Mehmet Akif Ersoy Cd. No:166 Körfez- Kocaeli Tel:0 262 558 00 15
Tütünçiftlik Güney Mah. Albay Sok. No:6 Körfez - Kocaeli Tel:0 262 527 26 03 - 04
Sakarya Çeşme Meydan Orta Mah. Çeşme Meydanı Cad. No:39 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 56 - 57
Hasırcılar / Kim Pratik Yahyalar Mah. Turan Cad. No:47 B Blok Dük:1 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 23 - 24
Tekirdağ Çiftlik Önü Hürriyet Mahallesi Yüzyılıncı Yıl
Irak Müşteri Danışma Hattı:
Yakında açılıyor 66 kimlife
444 1 546
KİMLife ?
67 kimlife
KİMLife ?
68 kimlife