BEYAZ BALON EYLEMİ BASIN AÇIKLAMASI 27 Eylül 2008
Çocuklarının yaşama hakkını güvence altına alamayan bir toplumun geleceği olamaz. Hepimizin öncelikli görevi çocukların yaşamını korumaktır. Bugün burada, son iki ay içinde İzmir’de ve Ankara’da, hastanede, bakım altındayken, ihmal, personel ve altyapı yetersizliği gibi bilinen sebeplerle ortaya çıkan endikasyonlar sonucu hayatını kaybeden 62 bebeği hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık. Türkiye, binde 24 yeni doğan bebek ölümü oranı ile Avrupa Birliği üye ülkeleri arasında birinciliğini koruyor. Bu birinciliği perçinler bir şekilde, son olarak 20 Eylül 2008 tarihinde İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yeni Doğan Ünitesi'nde 24 saat içinde, immatüre (organları gelişmemiş) ve prematüre (erken doğan) 13 bebek maalesef peşpeşe yaşamını yitirdi. Yine bu yılın Temmuz ve Ağustos aylarında da Ankara’daki Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 49 bebek hayatını kaybetmişti. Bu iki olaydan önce de 2005 Yılının Haziran ayında Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yenidoğan Yoğun Bakım Birimi'nde, Temmuz ayında Manisa Doğum ve Çocuk Bakımevi’nde ve Ağustos ayında Kayseri Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Hastanesi Yoğun Bakım Birimi'nde 16 bebek hayatını kaybetmişti. 3 yılda; ihmal, personel ve altyapı yetersizliği gibi bilinen sebeplerle hastanelerde bakım altındayken toplu şekilde hayatını kaybeden bebek sayısı 100’ü aştı. Son iki ayda ölen bebek sayısı 62. 2005 yılında gerçekleşen vakalarla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı yetkilileri gerekli inceleme ve değerlendirmelerin yapılacağını, sorumluların ortaya çıkarılacağını ve gerekli önlemlerin alınacağını belirtmişlerdi. Tıpkı 2008 Ağustos ayında olduğu gibi… Tıpkı bugün olduğu gibi… 2005 yılındaki olaylardan hemen sonra Türk Tabipler Birliği alınması gereken önlemleri belirten, bu önlemler alınmazsa yeni ölümlerin “şaşırtıcı” olmayacağına vurgu yapan ayrıntılı bir rapor hazırlamıştı. Ama hiçbir şey değişmedi. Ölümler sürüyor. Sağlık Bakanlığı’nın toplu bebek ölümleri ile ilgili idari soruşturma ile yetinen ve bir iki sağlık çalışanını suçlu ilan etmeye yönelik sorumluluktan kaçar tavrı ise dehşet verici. Sağlık Bakanlığı idari soruşturmalar ile 62 bebeğin ölümünün üstünü örtemeyeceğini bilmelidir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ve BM Ekonomik Kültürel Haklar Sözleşmesini imzalayarak çocukların yaşama hakkını güvence altında tutacak her türlü önlemi alacağını taahhüt eden Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini artık gerekli tedbirleri almaya ve aldığı tedbirleri ayrıntılı bir şekilde açıklamaya çağırıyoruz.
Ama her şeyden önce Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın ölen bebeklerin ailelerinden özür dileyerek istifa etmesi gerekmektedir. Ardından kendisinin dokunulmazlığı kaldırılmalı, hakkında soruşturma açılmalı ve Sağlık Bakanı Recep Akdağ yargılanmalıdır. ÇÜNKÜ; - Son üç yılda peş peşe, önce Edirne’de, ardından Manisa’da, sonra Kayseri’de ve Ankara’da ve son olarak İzmir’de yaşanan toplu bebek ölümlerinde, her olaydan sonra ilgili kurumlarca uyarılmasına rağmen yeterli tedbir almayarak ölümlerin sürmesine seyirci kalan Sağlık Bakanı Recep Akdağ siyasi ve şahsi olarak doğrudan sorumludur. - Her toplu bebek ölümünden sonra ihmali olanların bulunacağını açıklayarak sorumluluğu üzerinden atmaya çalışan Sağlık Bakanı Recep Akdağ süregiden bu ölümlerdeki şahsi sorumluluğundan artık kaçmamalı ve yargılanmalıdır. - Toplu bebek ölümleri hakkında doğrudan sorumluluğu soruşturulması gereken Recep Akdağ’ın bakanlık görevi sürerken sağlıklı bir şekilde soruşturma yapılması mümkün değildir. Artık biliyoruz ki; gerçek sorumlular ortaya çıkmadığı sürece bu ölümlerin arkası kesilmeyecek. Bugün bu eylemde bir araya gelen örgütler, gerçek sorumlular ortaya çıkarılana ve bebek ölümlerini durduracak yeterli tedbirler alınana kadar bu konunun takipçisi olmayı sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Bugün burada, son iki ay içinde İzmir’de ve Ankara’da hastanede bakım altındayken, hmal, personel ve altyapı yetersizliği gibi bilinen sebeplerle hayatını kaybeden 62 bebeği hatırlamak ve hatırlatmak için toplandık. Elimizdeki oyuncakları Sağlık Bakanlığı önüne, beyaz balonlarımızı ise gökyüzüne bırakmadan önce herkese; Başbakanından Sağlık Bakanına, emeklisinden öğrencisine, memurundan esnafına, kadınına, erkeğine bu toplumun tüm fertlerine son iki ayda ölen 62 bebeği bir kez daha hatırlama çağrısında bulunuyoruz. Unutmayın ki, çocuklarının yaşama hakkını güvence altına alamayan bir toplumun geleceği olamaz. Hepimizin öncelikli görevi çocukların yaşamını korumaktır.
BEYAZ BALON EYLEMİNİ DESTEKLEYEN ÖRGÜTLER Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi, Antikapitalist Öğrenci Topluluğu , Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi, Çağdaş Hukukçular Derneği Van Şubesi, Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Gündem Çocuk: Çocuk Haklarını Tanıtma, Yaygınlaştırma, Uygulama ve Uygulamaları İzleme Derneği, İnsan Hakları Derneği, İnsan Hakları Gündemi Derneği, İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği, KAOS GL Derneği, Küresel Eylem Grubu, Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği, Pembe Hayat LGBTT Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Genel Merkezi, Türkiye Gençlik Birliği Derneği