cmy k
“Durdurduk bu adam›” Dikmen Vadisi halk›n›n bar›nma hakk› mücadelesi dört y›ll›k direniflin ard›ndan zaferle sonuçland›. Gözünü rant h›rs› bürüyen Gökçek’i durdurmak üzere yola ç›kan Vadi halk›, sadece bar›nma hakk› mücadelesinde kazan›m elde etmedi, ayn› zamanda insanca yaflam mücadelesinin öncü hareketlerinden birisini de yaratt›.
Vadililer, Ankara’da bar›nma hakk› mücadelesi sloganlar›n›n yank›lanmad›¤› bucak b›rakmad›. Sokak Temsilcileri Meclisi ile halk demokrasisinin ilk nüvelerini oluflturdu. Gökçek’e halk›n örgütlü mücadelesi karfl›s›nda geri ad›m att›ran bu zafer, halk›n haklar› mücadelesinin yolunu ayd›nlatacak. 15 Günlük Siyasi Gazete
Y›l 4 • Say› 82 • 11 Haziran 2009 • 1 TL
ATMA RECEP Recep niye k›zd›? Herkes ona yükleniyor… “Neden k›zd›, bir k›saltmaya takt› bu kadar” diye elefltiriyor. Oysa o “edepsiz” k›saltman›n ard›ndaki niyetleri, asl›nda ne demek istediklerini biliyor! AK Parti niye AKP oldu, AKP diyenlerin niyetleri ne, Hak›n Sesi aç›kl›yor: Acil Kadrolaflma Partisi, Akrabalar› Kalk›nd›rma Partisi Ahaliye Kömür Partisi Ampul Kafalar Partisi Adaletten Kaçanlar Partisi Asalak Kapitalistler Partisi Akbil Kaz›¤› Partisi Art›k K›blemiz Para!
Halk zulme teslim olmuyor HALK, SERMAYEN‹N YALANLARINA KANMIYOR “param Deveyi hamuduyla götürüp paket teflyok” diyen patronlara paket ce “sizde vik veren AKP, halka gelin en yoksulpara var” diyor. Kriz yüzünd lara kanlukla bo¤uflan halk bu yalan ç›k›yor m›yor, haklar› için sokaklara
EMEKÇ‹ HÜKÜMET‹N SOPASINDAN KORKMUYOR t hakk›Krizle maskesi düflen hüküme emekçiyi n› aramak için soka¤a ç›kan ›yor. Ama sopayla korkutmaya çal›fl onurlu yüpolis barikatlar› emekçilerin Sokaklar rüyüflünü engelleyemiyor. ediyor AKP’yi korkutmaya devam
AÇILIM MASALLARI ARTIK UYUTMUYOR
Halkevleri ve KESK Ankara’ya yürüyor KESK ve Halkevleri 20-21 Haziran’da yap›lacak iki ayr› eylemle yoksullar›n, ezilenlerin, emekçilerin sesini Ankara’ya tafl›yor. KESK hükümetin sald›r›lar›n› protesto etmek ve toplu ifl sözleflmesi talebini dile getirmek için Ankara’ya gidiyor. ‹ki milyon kamu emekçisinin onurunu ve vicdan›n› temsil eden KESK insanca bir yaflam, insan
aman› keKürsülerde demokrasi kahr lince ad›m silen hükümet ifl icraata ge uyduruatmamak için sürekli bahane n, Aleviyor. DTP’lilerin elini s›kmaya en AKP lere “saçmal›yorlar” diy inand›r›c›l›¤›n› yitiriyor
onuruna yarafl›r bir ücret ve demokratik bir ülke istiyor. Halkevleri de, krizin yaratt›¤› toplumsal y›k›ma karfl› hak mücadelelerini yükseltiyor. 50’ye yak›n ilden 10’ar temsilci halk›n krize karfl› flartlar›n› aç›klayacak. ‹flçiler, kad›nlar, ö¤renciler, çiftçiler insanca bir yaflam ve insan çal›flma hakk›n› savunmak için 21 Haziran’da yola ç›kacak.
Amazon için savafl›yorlar
Bar›fl ve haklar mücadelesi
Ferda Koç
Kriz ve Bekçi Murtaza
Didem K›r›fl
Otobüs bask›s›
Sayfa 10’da
‹lknur Birol
Sayfa 3’te
Sayfa 6’da
Medya nas›l taraf olur?
Amazon yerlileri, Peru’da Ya¤mur Ormanlar›’n›n uluslararas› tekellere peflkefl çekilmesine karfl› isyanda. Hükümetin haz›rlad›¤› yasa tasar›s›na karfl› polisle çat›flan yerliler, topraklar›n› korumak için ölümüne direniyor. Ç›kan çat›flmalarda 40’› aflk›n yerli ve 23 polis öldü, onlarca yerli yaraland›. Hükümet çat›flmalara ra¤men yasay› geri çekmemekte direniyor.
Sayfa 4’te
Özge Yurttafl
Sayfa 3’te
Sayfa 8’de
Ateflten top Türkiye’de ABD’nin Irak’tan sonra yeni bata¤›na dönüflen Afganistan’a 1200 muharip asker daha göndermeye haz›rlanan Türkiye, savafl›n yay›ld›¤› Pakistan’da da NATO taraf›ndan ilk kez oluflturulacak olan “Temas Noktas› Büyükelçili¤i” görevini üstlendi.
S›cak bir yaz bizi bekliyor... Sayfa 2’de
Ak›ll› sistemler iflas ediyor
AKP’nin “akl›” halkta tahribata yol açarken sermayedar› ihya ediyor. Ak›ll› bilet dedi¤i Akbil zamlardan sonra ‹stanbullular›n cebini delerken, ak›ll› kontörlü sayaçlar ‹stanbullular› susuzlu¤a mahkum ediyor. Bunlar yetmezmifl gibi AKP’nin “ak›ll›” dedi¤i hastanede ç›kan yang›nda 8 kifli öldü. Sayfa 5’te
cmy k
Kad›nlar paras›z krefl istiyor
Sayfa 6’da
‹stanbul Bahçelievler’de Halkevci kad›nlar, paras›z nitielikli krefl için imza kampanyas› bafllatt›. Yaz boyu sürecek kampanya onlarca kad›n›n ortak çal›flmas›yla yürütülüyor. Kad›nlar krefl mücadelesini çal›flma hakk› ve bak›m ifllerinin toplumsallaflt›r›lmas› mücadelesinin bir parças› olarak görüyor. Sayfa 10’da
Sermayeye teflvik emekçiye güvencesizlik Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından hazırlanan, kamoyundaki adıyla “Teşvik ve İstihdam” paketi Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Paketten ser3’te mayeye her türlü teşvik çıkarkenSayfa emekçiye yine hak gaspları çıktı. Paket güvencesiz çalıştırmayı yaygınlaştırırken, işsizlik fonu ve Hazine eliyle sermayeye kaynak aktarılmasını öngörüyor. Yani sömürü devlet eliyle pekiştiriliyor. Ayrıca açılan meslek edindirme kurslarıyla da yedek sanayi ordusu daha “niteliklli” hale getirilerek kalifiye işgücünün ucuzlatılması hedefleniyor.
11 Haziran 24 Haziran
2 GÜNDEM
Bask›n, gözalt› ve tutuklamalara karfl› tüm Türkiye’de emekçiler hayk›rd›
‘Bask›lar KESK’i susturamaz’ AKP hükümetinin toplumun örgütlü ve ilerici kesimlerine yönelik sald›r›lar› ekonomik krizle birlikte h›zland›. KESK ve E¤itimSen’e yap›lan bask›nlar karfl›s›nda boyun e¤meyen emekçiler alanlara ç›karak, “Zafer direnen emekçinin olacak” dedi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Genel Merkez binası ile çeşitli illerde KESK üyesi sendikalara yönelik 28 Mayıs’ta sabah saat 04.00’te yapılan baskın sonucunda başlayan ve gün boyu devam eden operasyonlarda 34 kişi gözaltına alındı. Jandarma operasyonuyla otobüslerde, okullarda ve havaalanlarında karga tulumba yapılan gözaltı furyasında kamu emekçilerinin, öğrencilerine ve iş arkadaşlarına küçük düşürülmeleri hedeflendi. Gözaltına alınan KESK yönetici ve üyelerinden 14’ü, gözaltıların dördüncü gününde çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı. Baskın, gözaltı ve tutuklamalara karşı KESK, üye ve yöneticilerine sahip çıkarak “Acil eylem planı” çerçevesinde, yürüyüşler, şehir merkezlerin-
‹stanbul
de kürsü eylemleri, işyeri eylemleri, oturma eylemleri, meşaleli yürüyüşler yaptı. Kamu emekçileri baskın ve tutuklamalar karşısında mücadele azimlerinin kırılması bir yana tutuklanan arkadaşları serbest bırakılana kadar fiili ve meşru mücadelelerini yükselteceklerini vurguladı. Kamu emekçileri ülkenin her yerinde alanlara ç›kt› Kamu emekçileri operasyonun yapıldığı gün Ankara’da Yüksel Caddesi’nde, İstanbul’da Taksim Gezi Parkı’nda, İzmir’de eski Sümerbank önünde, Bursa’da valilik tarafından eylemlere yasaklanan Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu önünde, Adana’da İnönü Parkı’ndan AKP İl binası önüne, Mersin’de KESK Şubeleri’nin bulunduğu binanın önünden Belediye önüne yapılan yürüyüşle ve daha birçok il ve ilçede yapılan eylemlerde binlerce kişi alanlara çıkarak
KESK’e yapılan baskınları ve gözaltıları protesto etti. Yapılan eylemlerde kamu emekçilerini yalnız bırakmayan sendikalar, odalar, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, feministler ve öğrenciler hep bir ağızdan, “Baskılar bizi yıldıramaz, KESK’e uzanan eller kırılır, Gözaltılar serbest bırakılsın, Yaşasın sınıf dayanışması” sloganlarını haykırdı. Kadın örgütleri 29 Mayıs’ta Ankara Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek, toplumsal muhalefete yapılan tüm saldırılarda kadınların ön plana çıktığını ifade ederek, kadın hareketi aktivistlerine dönük bu saldırıların kadın hareketine tahammülsüzlüğün göstergesi olduğunu vurguladı. KESK Genel Merkezi’ni 29 Mayıs’ta ziyarete gelen TTB Merkez Konsey Başkanı Gençay Gürsoy, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet So-
ğancı, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız, DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Türkiye Barış Meclisi’nden Metin Bakkalcı, yapılan saldırılar karşısında “Hepimiz KESK’liyiz” dedi. Halkevleri MYK’sı da bir açıklama yayınlayarak, yapılan operasyonun AKP’nin örgütlü emeğe dönük bir saldırısı olduğunu ifade etti. Gözaltına alınan KESK üyelerinin derhal serbest bırakılmasını istedi. KESK ile dayan›flma kürsüleri KESK 30 Mayıs günü ülke genelinde kurduğu kürsülerden, tutuklu ve gözaltındaki sendikacıların serbest bırakılmasını istedi. Ankara Güven Park’da 17.00’de kurulan kürsüde birçok ilerici emek örgütü yöneticisi söz alarak konuşma yaptı. Tutuklamalar karşısında kamu emekçileri, 1 Haz i -
ran’da örgütlü oldukları işyerlerinde eylemler örgütleyerek “KESK’e dokunma” dediler. Sağlık kuruluşlarından tren garlarına kadar birçok işyerinde yapılan eylemlerde kamu emekçileri arkadaşlarının serbest bırakılmasını istedi. Kamu emekçileri, 1 ve 2 Haziran’da ülkenin her yerinde meşaleli ve elfenerli yürüyüşler, oturma eylemleri ve basın açıklamaları yaparak tutuklananların serbest bırakılmasını istedi.
Ankara
‹zmir
S›cak bir yaz bizi bekliyor… O
bama, M›s›r’da konufltu dünya de¤iflmedi. Hani kocas›ndan sürekli dayak yiyen, hakarete, haks›zl›¤a u¤rayan çaresiz kad›nlar vard›r da ne kocas›ndan ayr›labilecek bir ufka-bilince sahiptir ne de karfl› koyacak güce. Kocas›n›n inanmas› zor da olsa bir tatl› sözüne, vaadine kanmaya haz›r. Birçok liberal yazar ve politikac›n›n durumu da bunu and›r›yor. Ne ABD emperyalizminden ayr› bir dünya ufkunabilincine sahipler ne de karfl› koyacak bir mecale-niyete sahipler. Onlar dünya ölçe¤inde fliddet uygulama yetkisini elinde bulunduran ABD Baflkan›n›n a¤z›ndan ç›kacak bir tatl› söze, teselliye o kadar açlar ki her sözden ulvi manalar türetirler. Obama’n›n konuflmas›ndan sonra da böyle yapt›lar. Gerçi “Obama konuflmadan çok önce flunu söyleyecek bunu söyleyecek” türünden ön bilgilendirmelerle (siz yönlendirmelerle deyin) bir halkla iliflkiler kampanyas› yürütüldü¤ü zaten ortadayd›. Gerçekte Obama emperyalist politikalardan vazgeçtiklerini de¤il, üslup de¤iflikli¤ini duyuruyordu. ‘Müslüman dünyas›na’ de¤il, do¤algaz ve petrol dünyas›na sesleniyordu. K›sacas› Obama bir hegemonya restorasyonu gerçeklefltiriyordu. Bu de¤iflikli¤in arkas›ndaki as›l dürtü de Obama’n›n demokratl›¤› de¤il, Bush’un temsil etti¤i “flok ve dehflet” çizgisinin ifllevlerini yitirmesi oldu. Obama’n›n hayata geçirmeye çal›flt›¤› fley emperyalizmin ‘B’ plan› de¤il, olsa olsa ‘A’ plan›n›n devam›d›r. Pekiyi Obama’n›n gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› fley nedir? Adalet ve dünya bar›fl› olmad›¤›n› biliyoruz. Geriye emperyalizmin yeni politik taktiklere olan ihtiyac› ve bunun için gerekli olan meflruiyet ve uygun zaman aral›¤› ile gerekli ortam› yeniden oluflturmak kal›yor. Kürt Sorununda ‘çözüm f›rsat›’ da böylesi bir ortamda dillendiriliyor. Bu ‘f›rsat›n’ nereden kaynakland›¤› belirtilmese de; Baykal’›n da bir iki laf etmek zorunda kalmas›ndan da anlafl›l›yor ki herkes ABD’nin Irak’taki varl›¤›nda yapaca¤› de¤iflikliklerin yarataca¤› f›rsatlar oldu¤unu düflünüyor. ‘F›rsat›n’ bir di¤er kayna¤› da Af-
ganistan-Pakistan olabilir. ABD’nin Afganistan iflgaline daha fazla asker vb taleplerini k›sa süre öncesine kadar Kuzey Irak’taki PKK varl›¤›n› gerekçe göstererek geri çeviren Türkiye, Obama’n›n ziyaretinin ard›ndan çok kritik iki ad›m att›. Türkiye Afganistan’a 1200 muharip asker daha gönderip halihaz›rda bölgede bulunanlarla birlikte 2000 askerle, baflkent Kabil’deki iflgal güçlerinin komutas›n› üstlenecek. Yine Haziran bafl›nda Türkiye’ye gelen NATO temsilcilerinin Cumhurbaflkan›, Baflbakan ve Genelkurmay’la görüflmeleri ile eflzamanl› olarak, Türkiye’nin savafl›n giderek fliddetlendi¤i Pakistan’da da NATO büyükelçili¤i görevini üstlenece¤i aç›kland›. Kürt hareketinin yay›n organlar› bu geliflmeleri ‘PKK’ye karfl› Pakistan’ yorumlar›yla duyurdu. Türkiye’nin emperyalist iflgallere bal›klama atlay›fl› ile ‘Kürt sorununda çözüm f›rsat›’ söyleminin ayn› döneme denk gelifli tesadüf olmasa gerek. Kürt Hareketinin ad›mlar›n› 25 y›ll›k ‘pani¤e kap›ld›lar, bitiriyoruz’ edebiyat›yla karfl›layan, DTP’li vekillerin elini s›kmayan Baflbakan’›n sorunun çözümünde ileri ad›m atmas› beklenemez. Olsa olsa ‘sözde’ Kürt sorununa ‘sözde’ çözümler getirilmifl olacak. AKP, kriz ortam›nda aç›l›m ata¤›na geçti. Sanayi tesisi açamay›nca aç›l›mlara h›z verdi. Aç›l›mlardan bir tanesi de Alevilere yönelik. Hiçbir laiklik modeli olmayan, kendini Sunni kimlikle ifade eden, hatta birkaç Sunni tarikat›n›n koalisyonu olan bir partinin nas›l bir Alevi aç›l›m› yapaca¤› ise ayr› bir soru iflareti. AKP’nin ‘Demokrat’ devflirme Kültür Bakan› Ertu¤rul Günay’›n, Alevilerin hofluna gitmeyen talepler yükseltmesi karfl›s›nda “saçmalamas›nlar” diye hakaret etmesi ve Devlet Bakan› Faruk Çelik’in “Alevilerden de Sunnilerden de itiraz gelecektir” sözü, Alevi aç›l›m›n›n s›n›rlar›na iflaret ediyor. Sunnilerin istemlerine uygun Alevi aç›l›m›, milliyetçilerin istemlerine göre Kürt aç›l›m›, iflte AKP’nin aç›l›m zihniyeti bundan ibaret. Hükümetin kriz aç›l›m› da bu zihniyete uygun olarak krizin sorumlusu olan sermayenin isteklerine göre flekilleniyor.
Sermayeye k›yak, emekçiye dayak Hükümet kriz aç›l›m›n› iki paketle ortaya koydu. Birincisi teflvik paketi dedi¤i ve büyük bir gürültüyle aç›klay›p uygulamaya koydu¤u paket; di¤eri hiç aç›klamadan yürürlü¤e koydu¤u bask› paketi. Teflvik paketinden sermayeye k›yaklar ç›karken halka kölelik koflullar›nda çal›flma mecburiyeti ç›kt›. ‹flçi s›n›f›n›n yüzy›ll›k mücadele sonucunda kazand›¤› sekiz saatlik çal›flma, (göreli) ifl güvencesi, angarya yasa¤› gibi kazan›mlar, bu paketle yok say›l›yor. Saatlik, günlük çal›flt›rma gibi kölece çal›flma koflullar›n›n haz›rl›¤› ‘iyi’ bir fleymifl gibi sunuluyor. Sendikalar, tafleron sisteminin yaratt›¤› a¤›r sömürü koflullar›na karfl› mücadele ederken flimdi bir de iflçi simsarl›¤› bafllat›l›yor. Üniversite mezunlar› iflsizken, on y›ll›k ustalar iflsizken, mesleki e¤itim ad› alt›nda çok ucuza iflçi çal›flt›rma önerisi de paketin baflka bir dalaveresi. K›saca paketten ç›kan sermayeye arsa, enerji, vergi, sigorta primi k›yaklar›n›n yan›nda bir de ucuz iflçi eme¤i... Genel olarak temel girdi fiyatlar›n›n düfltü¤ü bir y›l›n sonunda ‹stanbul Belediyesi’nin halk›n kullanmak zorunda oldu¤u toplu tafl›maya yüzde 15 zam yapmas›, AKP’nin nas›l bir gelecek vaat etti¤inin en bariz göstergesi. Temel yaflamsal ihtiyaçlar› ticarilefltiren AKP flimdi de bu yolla halk› soyuyor. Yeflil Kartl›lar dahil sa¤l›k sigortas› olan herkese katk› pay› getirilmesi ve ulafl›m zamlar› bundan sonra geleceklerin habercisi. Bu teflvik paketine bak›larak bundan sonra gelecekleri tahmin etmek zor de¤il. Teflvik kapsam›ndaki sektörlerin art›r›lmas›, yeni vergi indirimleri, ucuz kamu kredisi destekleri, KDV indirimleri; di¤er yandan iflçi maafllar›n›n bir k›sm›n›n iflsizlik fonundan ödenmesi, güvencesiz istihdam, ücretlerin daha da düflürülmesi, k›dem tazminatlar›n›n önce bir fona aktar›lmas›, sonra sermayeye peflkefl çekilmesi, e¤itimden, sa¤l›ktan al›nan katk› paylar›n›n artt›r›lmas› vs vs… Sermayenin 21. yüzy›l ataklar›ndan bir tanesi kamusal alan›n ticarilefltirilmesi iken, bir di¤eri do¤al zenginliklerin talan›yd›. Kendilerini
kiz koflullar›nda bu talan› h›zland›rman›n meflruiyetini yakalam›fl say›yorlar ki talan t›rman›yor. Peru’da yaflanan kanl› ya¤ma bunun iflareti. Türkiye’de de y›llard›r yasal altyap›n›n eksikli¤inden dolay› sürünen projeler h›zland›r›lmaya baflland›. Akarsular, madenler, tar›m arazileri h›zla tekelci sermaye taraf›ndan gaspediliyor.* May›nl› arazilerin temizlenmesi tart›flmalar› bu büyük ve kanl› talan›n bir parças›. Devrimcilerin do¤al kaynaklar› halk›n elinden almaya, do¤ay› tahrip etmeye dönük talanlara karfl› direniflleri örme zaman› geldi de geçiyor. Ulafl›m zamlar›, su sayaçlar›n›n kontörlü hale getirilmesi, iflten atmalar, kölece çal›flt›rma, akar sular›n gaspedilmesi, madenlerin peflkefl çekilmesi, do¤an›n ve tar›m›n tahribat›… Kriz sermayenin daha da azg›nlaflmas›na, sald›rganlaflmas›na neden oluyor. Bu noktada AKP’nin ikinci paketi ya da gizli paketi devreye giriyor: bask› paketi. Yürüyüfller engellenecek, grevler engellenecek, halk önderlerine bask› uygulanacak, sendikalar, kitle örgütleri bas›lacak… Tüm bunlar olurken, emek örgütlerinin bir k›sm› bafltan teslim olmufl durumda. Toplu sözleflmelerini ba¤lamaktan aciz Türk-‹fl, kendini iflçi örgütü de¤il bakanl›k zanneden Hak-‹fl ve kamu çal›flanlar› içindeki hükümet uzant›lar›, “krize karfl›” patronlarla ve bakanlarla kolkola piyasaya ç›k›yor. 1 May›s’ta toplumsal muhalefet için bir umut ›fl›¤› yakan D‹SK ise, kriz gerekçesiyle emekçilere karfl› t›rmand›r›lan sald›r›lar karfl›s›nda henüz bir mücadele program› ortaya koyabilmifl de¤il. Ne var ki, k›s›tl› ve k›ymetli enerjisini sermayenin bitmeyen anayasa de¤iflikli¤i gündeminde tüketiyor. D‹SK’in “Özgürlükçü, Eflitlikçi, Demokratik ve Sosyal Bir Anayasa ‹çin Temel ‹lkeler” ad› alt›nda sundu¤u öneri, “Sovyetler Birli¤i ve Do¤u Bloku devletlerinin rejim de¤ifltirmesi, ‘insanl›¤›n ortak de¤erleri’ni kurumsal çerçevede güvenceleme yönündeki çal›flmalara ivme kazand›rm›fl; buna karfl›l›k, ‘sosyal devlet’ hedefi, önem ve güncelli¤ini yitirmemifltir” ifadelerindeki gibi sosyalizm düflman› yaklafl›mlar üzerine temellendirilmifl. Ancak, sosyalizm karfl›s›nda liberalizmin kutsand›¤›
anayasa taslaklar›yla iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› savunmak mümkün de¤il. Bu anlay›fl› o çok öykündükleri AB sol partilerinden edindiklerini biliyoruz. Ama son seçimlere bakarlarsa k›lavuzlar›n›n fena çuvallad›¤›n› da göreceklerdir. Çünkü sol etiketli sa¤ programl› partiler bir kez daha a¤›r bir yenilgi ald›lar. ‹flçi s›n›f› için tek çarenin sosyalist bir yaklafl›m oldu¤u art›k ABD vatandafllar› taraf›ndan bile yüksek sesle dile getirilmeye baflland›. D‹SK’e Cem Karaca’n›n “Tamirci Ç›ra¤›” flark›s›ndaki ustan›n, “iflçisin sen iflçi kal, giy tulumlar›n›” tavsiyesini dinlemelerini öneririz. Bu arada Dikmen Vadisi halk›n›n Melih Gökçek karfl›s›ndaki zaferine de¤inilmeden geçilmemeli. Sermayenin, rantç› kentsel dönüflüm program›na karfl› bar›nma hakk› talebiyle dört y›ll›k “uzun soluklu” ve kararl› bir mücadele yürüten Vadi halk›, hak mücadelelerinin hanesine yeni bir kazan›m ekledi. Daha önce de e¤itime katk› paylar›na, ulafl›m zamlar›na ve ekmek zamlar›na karfl› kazan›mlar elde edilmiflti. Vadi halk›n›n kazan›m› bar›nma hakk› mücadelesinin büyük ölçekli ilk kazan›m›d›r. Baflka olumlu geliflmeler de yaflan›yor. E¤itim emekçilerinin polis terörüne direne direne gerçeklefltirdikleri Ankara yürüyüflü, KESK’in toplu ifl sözleflmesi talebiyle ve KESK’e yönelik bask›lar› protesto etmek amac›yla 20 Haziran’da gerçeklefltirece¤i Baflbakanl›k’a yürüyüfl eylemi; Halkevleri’nin “krize karfl› halk›n flartlar› var” kampanyas› kapsam›nda gerçeklefltirilen hak eylemleri ise emek cephesinin s›n›rl› ancak umut vaadeden anlaml› bafllang›ç noktalar› olarak öne ç›k›yor. Halka dönük emek düflman› ve bask›c› politikalara karfl›, emek hareketinin daha fazla zaman kaybetmeden krizin y›k›m›na ve bask›lara karfl› ad›mlar›n› ortaklaflt›rmas› gerekiyor. ‹lerici toplumsal muhalefetin her bir unsuru bilsin ki, ya toplumsal muhalefetin di¤er unsurlar› da mücadeleye kat›lacak ya da kat›lmayan unsurlar›n görevleri de mücadele edenlerce s›rtlanacak. Çünkü s›cak bir yaz bizi bekliyor… *Rize’de dereler üzerine kurulan ve köylülerin
tepki gösterdi¤i Hidroelektrik Santrallerinin korunmas› için silahl› özel güvenlik birimlerine eleman al›nmaya bafllanmas›, ‹SK‹’nin robocop ekipleri kurmaya bafllamas› sermayenin nas›l bir ya¤ma hedefledi¤inin ülkemizdeki göstergeleridir.
2009
KESK bask›nlar› üzerine Devrimci Kamu Çal›flanlar›
2
8 May›s sabah› KESK ve E¤itim-Sen’in bas›lmas›yla yap›lan aramalar ve KESK yöneticilerinin gözalt›na al›nmas› rutin bir uygulama olarak ele al›nmamal›d›r. Çeflitli zamanlardaki sansasyonel gözalt› dalgalar› nedeniyle bu tür operasyonlara karfl› toplumsal bir kan›ksama olufltu¤u ortadad›r. Zaten amaçlardan biri de böylesi bir kan›ksama halinin yarat›lmas›yd›. Oysa iflçi konfederasyonlar› son olarak 12 Eylül cuntas›n›n geldi¤i günlerde bas›lm›fl ve yöneticileri gözalt›na al›nm›fllard›. Bu ç›plak gerçe¤in kendisi dahi bugün nas›l bir atmosferin içine girildi¤inin göstergesidir. Ekonomik krizle birlikte, AKP döneminde dönüflüme u¤rayan rejimin giderek daha da otoriterleflti¤i, faflizmin bask› uygulamalar›n›n inceltildi¤i, yo¤unlaflt›¤› ve sistematikleflti¤i görülmektedir. PKK operasyonu gerekçesiyle KESK ve E¤itim-Sen bask›nlar›n›n Bergama Jandarma ‹stihbarat› taraf›ndan gerçeklefltirilmifl olmas› kimi çevrelerin kafas›n› kar›flt›rd› ve bu geliflmenin eski denklem (ulusalc›l›k-liberalizm çat›flmas›) ›fl›¤›nda yorumlanmas›na yol açt›. Oysa AKP’nin yürüttü¤ü ve Genelkurmay’›n da destek verdi¤i Ergenekon Operasyonlar› arac›l›¤›yla ulusalc›l›¤›n tasfiye edilmesi süreci, ayn› zamanda ülkemizde rejim içinde bir dönüflüm sürecidir. Rejimin geçirdi¤i/geçirmekte oldu¤u bu dönüflüme ba¤l› olarak, günümüzde egemenler aras›nda bir önceki döneme ait olan ulusalc›l›k-liberalizm gerilimi fliddetini kaybetmifl ve yerini farkl› çat›flma eksenleri do¤uracak yeni bir zemine terk etmifl durumdad›r. Dolay›s›yla bu operasyonun, “ulusalc› Jandarma ‹stihbarat›’n›n, liberal AKP’nin demokratikleflme do¤rultusundaki Kürt Aç›l›m›n›n önünü kesmek amac›yla gerçeklefltirdi¤i” fleklindeki düflünce büyük bir yan›lg›d›r. Baz› sol çevrelerin düflünüfl biçimini yans›tan bu yan›lg›n›n güçlü bir liberal etkilenmeden kaynakland›¤› ortadad›r. KESK ve E¤itim-Sen bask›nlar›n›n Jandarma Genel Komutanl›¤›’n›n, dolay›s›yla Genelkurmay’›n bilgisi olmaks›z›n geride kalan kimi ulusalc› odaklar taraf›ndan gerçeklefltirilmifl olma ihtimali yoktur. Günümüzde (ordunun komuta kademesindeki içindeki ulusalc›lar›n temizlenmesinin ard›ndan) bu tür kritik hamlelerin, komuta kademesinin bilgisi d›fl›nda gerçeklefltirilmesi kesinlikle olas›l›k d›fl›d›r. Üstelik Kürt sorunu aç›s›ndan AKP ile ordu aras›nda önemli bir stratejik yaklafl›m farkl›l›¤›ndan söz etmek de do¤ru de¤ildir. ABD’nin yeni dönem Kürt politikalar› do¤rultusunda, ordu da AKP de, bu konjonktürde gündeme getirilen Kürt aç›l›m› çerçevesinde önceli¤i Kürt Hareketinin tasfiyesi üzerine kurmufl durumdad›r. Bu nedenle “mevcut Kürt aç›l›m›n›n demokratikleflmeye yönelik bir atmosfer yarataca¤›” beklentisi yanl›flt›r. Yine bu nedenle söz konusu operasyonlar ordu ile AKP aras›nda bir gerilim unsuru oluflturmamaktad›r. Bu operasyon t›pk› Fethullahç› AKP polisi taraf›ndan geçen ay gerçeklefltirilen DTP operasyonu gibi, mevcut “Amerikanc› Kürt aç›l›m›n›n” önünü açmaya yöneliktir. Ayr›ca operasyonlar -t›pk› Ergenekon Operasyonlar›’nda oldu¤u gibi- bilinçli biçimde sorunla oldukça ‘alakas›z’ unsurlara do¤ru yay›lmakta ve bu sayede çok genifl kesimler aras›nda kafa kar›fl›kl›¤›n›n yan› s›ra korku, panik ve tedirginlik yarat›lmas› hedeflenmektedir. Kürt sorununda gerici-bask›c› niteli¤i her geçen gün daha fazla a盤a ç›kan “Kürt aç›l›m›na” paralel yürütülen PKK operasyonlar› çerçevesindeki KESK ve E¤itim-Sen operasyonlar› ayn› zamanda toplumsal muhalefeti sindirmeye yöneliktir. Yaflanan derin ekonomik krizin egemenleri sarst›¤› ve krizin faturas›n›n her geçen gün daha fazla halka kesildi¤i günlerde, mevcutlar›n içinde daha hareketli bir sendika olan KESK’e yönelik sald›r›lar bir yandan da emek hareketini köfleye s›k›flt›rarak hareketsizlefltirmeyi, teslim almay› amaçlamaktad›r. KESK içinde muhalefet yapan kimi gruplar›n bu operasyonlardan örtük ve utangaç biçimlerde de olsa “Yurtsever Emekçileri” sorumlu tutmaya yönelik imalar› son derece gerici bir kavray›fl›n ürünüdür. Zira bu operasyonlar›n bir di¤er boyutu da Türk ve Kürt emekçiler aras›ndaki ba¤›n tamamen kopart›lmas› ve böylelikle emekçilerin birbirine düflürülerek çok daha kolay teslim al›nmas›d›r. KESK, Türk ve Kürt emekçilerinin siyasi temsiliyet temelinde bir arada mücadele etti¤i neredeyse yegane- sendikal örgütlenme olmas› nedeniyle bu sald›r›lar›n öncelikli hedefi olmaktad›r. Engellenmedi¤i koflullarda benzeri operasyonlar dalga dalga toplumsal muhalefetin tümüne yönelecektir. Önce en sivri, en tehlike arz eden güçlerden bafllayan bu operasyonlar silsilesi muhtelif gerekçelerle giderek tüm muhalif kesimlere yay›lacakt›r. Bu gerçekler ›fl›¤›nda, yap›lmas› gereken derhal etkili bir refleks gelifltirmektir. Nas›l ki son DTP-ÇYDD Operasyonlar› ters teptiyse, Emek Hareketine yönelen bu sald›r›lar da bofla ç›kart›lmal›d›r. Aksi takdirde her koflulda sürecek olan bu sald›r›lar›n fliddeti, kapsam› ve boyutlar› çok daha geniflleyecektir. Bu sald›r›lara karfl› verilecek mücadelenin “demokrasi-özgürlük-yeniden kardeflleflme ve insanca yaflam” taleplerini bir arada sürdürmesi hedeflenmelidir. Böylelikle egemenler halklar aras›nda düflmanl›¤› körükleyen bir Kürt aç›l›m› hedeflerken, toplumsal muhalefet “yeniden kardeflleflme”yi hedefleyen bir çizgi izlemelidir. Bu süreçte “Ekmek-Bar›flDemokrasi ve Kardefllik” mücadelesi iç içe geçmifl durumdad›r ve hiçbirisi arka plana at›lmamal›d›r. Özellikle de Kürt sorununda “bar›fl ve demokrasi” vurgusu yap›lmal›, egemenlerin sendikal hareketi bu yolla sindirme çabalar›na boyun e¤ilmemelidir. Bu perspektif do¤rultusundaki mücadelenin ve tepkilerin kesik kesik ve parçal› de¤il kesintisiz ve bütünlüklü bir politika ile sürdürülmesi hedeflenmelidir. Tüm emek ve demokrasi güçlerinin de bu çizgiye etkili bir destek vermesi gerekirken, KESK ve ba¤l› sendikalar›n yönetimlerine düflen görev ise bu do¤rultuda cesur ve atak bir hatt›n derhal örgütlenmesi ve bu süreçte inisiyatif bofllu¤u b›rak›lmamas›d›r. Kamu emekçileri mücadelesinin kuruluflunda içsellefltirdi¤i yenileyici dinamik olma özelli¤i bu dönemlerde kritik bir önemdedir. Bu sald›rgan yönelimi bofla ç›karmada da üzerine tarihsel bir rol düflmüfl durumdad›r. Demokratik ve militan karakteri de bu bask›lar› bofla ç›karmadaki en önemli avantaj›d›r. Gözalt›lar›n yafland›¤› ilk gün alanlarda kendini ifade eden kamu emekçileri hareketine, mücadeleye ve KESK’e sahip ç›kan militan kitlesel tepki, reflekslerin canl›l›¤›n› göstermesi aç›s›ndan önemlidir. Devrimci Kamu Çal›flanlar› olarak mücadelenin, dayan›flman›n, direniflin örülmesi, baflta kamu emekçileri olmak üzere toplumsal muhalefetin tüm bileflenlerinin bu do¤rultuda seferber edilmesi için herkesi tarihsel sorumlulu¤a davet ediyoruz. Devrimci Kamu Çal›flanlar›’n›n mücadelenin ön saflar›nda yer alaca¤›n› duyuruyoruz.
11 Haziran 24 Haziran
2009
GÜNDEM 3
I Cevahir katlediliflinin 38. y›l›nda an›ld›
I Nurhak sana günefl do¤maz
I Ahmet Pehlivan an›ld›
THKP-C’nin devrimci önderlerinden Hüseyin Cevahir katledilişinin 38. yılında, okuduğu A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) düzenlenen eylemle anıldı. 29 Mayıs 1971’de Hüseyin Cevahir’in, İstanbulMaltepe'de Mahir Çayan'la birlikte sığindıkları evde kuşatılmıştı. 3 gün süren operasyon sonunda Cevahir 1 Haziran 1971'de katledilmiş, Mahir Çayan ise ağır yaralı olarak yakalanmıştı.
THKO'nun üç devrimci önderi Kadir Manga, Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan ve arkadaşları, Nurhak'ta, 31 Mayıs 1971 günü jandarma tarafından kuşatılmıştı. THKO'lu devrimciler teslim olmadı ve çatışma sonrası jandarma tarafından Kadir Manga, Sinan Cemgil ve Alparslan Özdoğan katledildiler.
1984 Haziran’ında Tokat-Sivas sınırında bir dağ köyünde Ayhan Gökvelioğlu ile birlikte öldürülen Devrimci Yol militanı Ahmet Pehlivan Artvin’deki mezarı başında anıldı. Anmada, Pehlivan’ın kısa yaşam öyküsü ve Nazım Hikmet’in, Güneşi İçenlerin Türküsü, şiiri okundu. Pehlivan, Karadeniz'in birçok bölgesinde örgütlenme faaliyetleri yürütmüştü.
‘Meydan› çakala b›rakmayaca¤›z’
Medya nas›l taraf olur? Özge YURTTAfi ozge@sendika.org
2-3 Haziran’da Ankara sokaklar›nda çok bilindik bir oyun sahnedeydi. Polis ve sivil faflistler el birli¤iyle 2-3 Haziran’da devrimcilere, demokratlara sald›rd›. Yaflanan sald›r›lara karfl›, harc› devrimci dayan›flma ile kar›lan bir set çekildi Ankara muhalefetinin simge mekanlarından Yüksel Caddesi’nde 2 Haziran’da stant açan Liseli Genç Umut, Dev-Lis ve Devrimci 78'liler polisin ve sivil faşist çetelerin organize saldırısına maruz kaldı. Stantlara yönelik küfürlü, bıçaklı saldırılar devrimciler tarafından püskürtülünce, polis araçlarının kalkan olduğu faşist güruh caddeye girerek terör estirdi. Bir kısmını Yüksel Caddesi’nde bulunan Konur Sokak'taki Papağan Baazarı’nda çalışanların oluşturduğu grubun başlattığı taciz ve küfürlü saldırının polis tarafından devam ettirilmesi üzerine çok sayıda devrimci ve demokrat bölgede toparlanarak saldırılara cevap verdi. Saldırıyı gerçekleştiren faşistler devrimcilerin caddeye gelmesinin ardından Papağan Baazar içine sığınırken polis de devrimcilerin üzerine ateş açtı. Polisin panzer, tazyikli su ve gaz bombaları eşliğindeki saldırısı karşısında geri adım atmayan devrimciler direnmeyi sürdürdü. Konur Sokak'ta başlayan çatışma Mithatpaşa Caddesi’ne kadar yayılarak gün boyu devam etti. Polis saldırganlara do-
kunmazken saldırıya uğrayan 18 devrimci genci döverek gözaltına aldı. Kalabalık bir avukat grubu gözaltındaki gençlere hukuki destek vermek için karakolda bekledi. Gözaltına alınan Öğrenci Kolektifleri’nden bir üniversiteli tutuklandı. Ankara muhalefeti aya¤a kalkt› Saldırılara karşı aynı gün saat 18.00’de Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen yüzlerce kişi üç saat süren bir eylemle, saldırıları protesto etti. KESK ve TMMOB yö-
neticilerinin yanısıra caddedeki ilerici esnaf da eyleme katıldı. Eğitim-Sen Genel Başkanı, Devrimci 78'liler ve İHD Ankara Şube Başkanı'nın oluşturduğu bir heyet gözaltına alınan gençleri ziyaret etti. Faflistlerin imdad›na polis yetiflti İlk gün yaşanan olayların ardından Yüksel Caddesi’nde saldırıya uğrayan stantları ertesi gün yeniden açmak ve önceki gün yaşanan saldırıları protesto etmek için toplanan yaklaşık bin kişilik topluluğa beş kişilik faşist çete
Afganistan iflgaline bin 200 ek asker göndermeye ve baflkent Kabil’in komutas›n› üstlenmeye haz›rlanan Türkiye, savafl›n giderek yay›ld›¤› Pakistan’da da NATO elçili¤ini üstleniyor me” tanımını kullandı. “Türk Büyükelçiliği’nin öncelikle Pakistan’da neler olup bittiğine ilişkin bize bilgi vererek, orada olanları daha iyi anlamamızda bize yardımcı olacağını umuyoruz” diyen Babst, bu sözlerle açık bir ajanlık tanımı yaparken, Türkiye’nin yeni dönemdeki misyonunu “anahtar müttefik” sözleriyle ifade etti. Babst ile eşzamanlı olarak Türkiye’ye gelen NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer
Yüksel Caddesi’ndeki faşist saldırılar muhalefet örgütlerini bir araya getirdi. 2 Haziran’da yaşanan saldırının hemen ardından Yüksel Caddesi’nde bir araya gelen kurumlar 18.00-21.00 saatleri arasında eylemdeydi. Ertesi gün saat 13.00’da da Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir açıklama yapıldı. Konur Sokak’ta bulunan Halkevleri, Mülkiyeliler Birliği, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Yüksel Caddesi Esnaf Derneği ve kurum temsilcileri yaşanan saldırıları kınadı. Aynı gün saat 14.00’ten sonra saldırının tekrar etmesi üzerine, akşam saatlerinde bir kez daha Konur Sokak’ta buluşuldu. 5 Haziran’da ise Mülkiyeliler Birliği, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Halkevleri, İHD, Devrimci 78’liler Federasyonu, Yüksel Caddesi Esnaf Derneği ve Çankaya Belediyesi ortak bir açıklama yaparak Yüksel Caddesi’ne sonuna kadar sahip çıkacaklarını ifade ettiler.
Karadeniz Teknik Üniversitesi yönetimi, uygulad›¤› faflizan yöntemlerle kendi ö¤rencilerinin gelecekleriyle oynarken, benzer uygulamalar içinde olan AKP’li üniversite rektörleriyle adeta yar›fl›yor
olan kısaltılmış adamız AK Parti'dir. Herkes bunu böyle yazmaya mecburdur. Böyle yazmıyorsa bu edebe, adaba sığmaz” dedi. Daha önce de partisine ampül denmesine kızan Tayyip Erdoğan’ın partisinin baş harflerinden de utanması şaşırtıcı olmadı. Erdoğan bu sözleriyle AKP demeyi bile muhalefetin bir sloganı haline getirerek kendi kalesine gol attı.
Ateflten top Türkiye’nin kuca¤›nda Pakistan ve Afganistan’daki işbirlikçi yönetimler arasındaki görüşmelere arabuluculuk yapan Türkiye, Pakistan’ın başkenti İslamabad’da NATO tarafından ilk kez oluşturulacak olan “Temas Noktası Büyükelçiliği” görevini üstlendi. Haziran’ın ilk haftasında Türkiye’ye gelen NATO Kamu Diplomasisi Genel Sekreter Yardımcısı Stefanie Babst, Türkiye’nin yeni görevi için “diyalog geliştir-
Sald›r›lara karfl› dayan›flma
Faflistlik yar›flt›r›yorlar
Hepimiz edepsiziz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin belde belediye başkanları toplantısında yaptığı konuşmada, baklayı ağzından çıkardı. AKP’ye AKP diyenler edepsizmiş. Başbakan Erdoğan, ''AKP diyenler ne yazık ki demokratik noktadaki etik kurallara uymadan, siyasi etiği hiçe sayarak bunu edep dışı söylemektedirler. Bu kadar açık ve ağır söylüyorum. Çünkü bizim Yargıtay Başsavcılığı’nda
‘sallama’ adı verilen bıçaklarla saldırdı. Polis ise, saldırı sonrası devrimciler tarafından yakalanan ve dövülen faşistleri kurtarmak için gaz bombalarıyla ve coplarla kitleye saldırdı. Bunun üzerine yeniden başlayan çatışmalar gün boyu sürdü. Yüksel Caddesi'nin bütün sokaklarına yayılan çatışmada devrimciler Meşrutiyet Caddesi'ne ve Ziya Gökalp Caddesi'ne çıkarak yolu barikatlarla trafiğe kapadı. Daha sonra Yüksel Caddesi’ne gelerek burada bekleyen diğer kurum temsilcileri ve avukatlarla buluşan devrimciler, Konur Sokak'ta stantlarını yeniden açtılar. Zorbalık ve polis terörü ile Ankara sokaklarının mafyatik çetelere ve çapulculara teslim olacağını düşünenlere karşı harcı devrimci dayanışma ile karılan bir set çekildi. Oyun bozuldu, Ankara muhalefeti Konur Sokak’ta eski canlılığıyla etkinliklerini sürdürüyor.
da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı ile görüştü. Scheffer, Afganistan-Pakistan bölgesinde yeni oluşturulacak stratejik planda Türkiye’nin önemli rol oynayacağını söyleyerek Babst’ı teyit etmiş oldu. ABD’nin Afganistan’daki işgali Pakistan’a yayarak tırmandırdığı bir dönemde, hem Kabil komutası hem de Pakistan NATO elçiliği görevini üstlenen Türkiye egemenleri bataktaki ABD’nin imdadına yetişiyor. Fransa, İtalya gibi diğer NATO ülkeleri şiddetlenen savaş karşısında Afganistan’dan asker çekerken, ABD’ye yaranmak isteyen Türkiye egemenleri ülkeyi büyük bir felakete sürüklüyor. Türkiye 800 muharip askeriyle halihazırda Afganistan’daki NATO işgalinde görev alıyor. Obama ziyaretinin ardından, bin 200 askerin daha Afganistan’a gönderileceği açıklanmıştı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) geçtiğimiz hafta rektörlüğün yaptığı uygulamalarla bol bol konuşuldu. Rektörlük, bir taraftan Hrant Dink cinayeti zanlısı Erhan Tuncel’i üniversitede çalıştırarak maaş ödediğinin belgelenmesiyle diğer taraftan da Öğrenci Kolektifi üyesi üniversitelilerin ailelerine yolladığı tehdit mektuplarıyla gündeme geldi. Rektör üzerinde oluşan baskı karşısında daha önceden açtığı 70’e yakın soruşturmadan 17’sini sonlandırarak öğrencileri üniversiteden uzaklaştırdı. Öğrenci Kolektifleri, KTÜ yönetiminin yaptığı bu faşizan uygulamalara yaptığı eylemlerle karşılık veriyor. Rektörlüğün uygulamalarına karşı birden fazla eylem yaparak kendilerini savunan Kolektifçiler, yaptıkları eylemlerde Karadeniz insanının eleştirel mizah anlayışını
da sergiliyor. Son olarak 4 Haziran’da KTÜ Kanuni Kampüsü’nde eylem yapmak için bir araya gelen üniversiteliler önce Rektörlük binasına giderek, yanlarında getirdikleri oyuncakları Rektör İbrahim Özen’e bıraktılar. Daha sonra üniversitenin A Kapısı’na kadar yürüyen Kolektifçiler burada ceza aldıkları için üniversiteye giremeyen arkadaşlarıyla buluştular ve bir basın
açıklaması yaptılar. Açıklamada Rektör Özen’e “Geleceğimizle değil bu oyuncaklarla oyna” dediler.
Temel Demirer’e hapis cezas› 11 Ağustos 2007’de 7. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nde bir panelde yaptığı konuşma nedeniyle, 7 Mayıs 2008’den beri Malatya Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Temel Demirer 28 Mayıs’ta açıklanan kararla 6 ay hapisle cezalandırıldı. Kararda yazar Demirer’in kullandığı “emperyalist politikalar” ifadesinin tutanakta “Ermenist politikalar” olarak geç-
mesi gibi bariz hataların etkili olduğu iddia ediliyor. Demirer, aynı zamanda, Hrant Dink’in katledilmesinin ardından Ankara’da yaptığı bir başka konuşma nedeniyle, TCK 301. maddeden yargılanıyor.
Ankara’da 2-3 Haziran’da yaflanan faflist sald›r›lar sonras› gazetelere yans›yan haberler, medyan›n tarafl›l›¤›n› ele almak aç›s›nda çarp›c› örnekler oluflturdu. Bu tarafl›l›k, aç›k seçik bir biçimde de¤il ama haber anlat›m›nda seçilen kelimelerde ve olay›n haberlefltirilmesi s›ras›nda öne ç›kart›lan unsurlar›n tercihinde kendini gösteriyordu. ‹lk örnek haberi, medyada ana ak›m› temsil eden Do¤an grubunun ‘amiral gemisi’ olarak adland›r›lan Hürriyet’ten alal›m. Gazete, haberi ‘Ankara’da kavga’ bafll›¤›yla verirken olay›n, stant açan grubun sald›r›ya u¤ramas›yla bafllad›¤›n› belirtiyor. Daha sonra “olay› protesto için sol görüfllü oldu¤u belirtilen bir baflka bir grup da ayn› sokakta topland›. Bu grupla di¤er grup aras›nda da yine tafll› sopal› kavga ç›kt›” diyor. Habere bak›ld›¤›nda taraflardan birisinin sol görüfllü oldu¤u vurgulan›rken di¤er grubun dünya görüflünün ne oldu¤u belirtilmiyor. Bu cümleyi takip eden cümlede bu bilginin neden eksik ya da fazla verildi¤ini anl›yoruz. Çünkü tafll› sopal› çat›flma yafland›¤› anlat›l›yor. Yazan›n ve yay›nlayan›n ezberi tafll› sopal› çat›flmalarla sol görüfllü gruplar› özdefllefltirmek üzerine kurulu. Olayda sol görüfllü olarak nitelenen grubun ÖSS’ye karfl› stand açan liseliler oldu¤u ise itina ile belirtilmiyor. Bu ezberi okura da kazand›rmak için haberin 5n+1k olarak formüle edilen temel unsurlar›n›n ihmal edilmesinde bir sak›nca görülmüyor. Ayn› sald›r›y› Zaman gazetesi ilk gün yaflananlar› çarp›tarak ‘K›z›lay’da gösteri yapan grupla esnaf birbirine girdi’ bafll›¤› ile verdi. Haberde bafll›ktan da anlafl›laca¤› gibi bir eylem s›ras›nda iki taraf aras›nda çat›flma yafland›¤› aktar›l›yor. ‹lk yanl›fl daha do¤rusu tahrip edilmifl bilgi kim sorusuna cevapla veriliyor. Çünkü taraflardan birisi göstericiler olarak tarif edilince ortada bir gösteri oldu¤u anlam›na gelir. Oysa olay›n aktörleri Yüksel Caddesi’nde aç›lan ÖSS karfl›t› stantta duran liseli ö¤renciler. Esnaf diye kastedilen de cadde üzerindeki dükkan sahipleri anlam›na gelir ki; ertesi gün yap›lan ortak aç›klamada Yüksel Caddesi Esnaf Derne¤i’nin de göstericiler olarak tarif edilen grupla birlikte sald›r›y› k›nad›¤›n› ö¤reniyoruz. Yani haberin kim unsuru haber içerisinde tahrip edilerek veriliyor. Görüldü¤ü gibi taraflar› küçük oyunlarla farkl›laflt›rarak göstericilerin esnafa sald›rd›¤› ça¤r›fl›m› yarat›l›yor. Gazete ikinci gün gerçekleflen sald›r›y› ise ‘Ankara’n›n göbe¤inde linç giriflimi’ bafll›¤›yla duyuruyor. Haberde ‘sallamal›’ sald›r›ya ve Yüksel Caddesi’ni adeta iflgal etti¤i halde 5 tane b›çakl› sald›rgan› engellemeyen polise hiç de¤inmeden “Olay yerinde toplanan sol grup, bir flahs› tekme ve sopalarla dövdü” fleklinde veriyor. Gazete bu ma¤dur flahs›n “linç girifliminden” birkaç dakika önce kendini tartaklayanlar›n aras›na ‘sallama’yla dald›¤›n› gizleyerek durduk yerde insanlara sald›ran bir tak›m ‘ar›za’ solcular oldu¤u izlenimini vermeyi tercih ediyor. Bu alg›y› yaratmak için de haberin 5n+1k’s›n›n neden unsurunu es geçiyor. Zamanla ayn› çizgideki Sabah ise olay›n bafllang›c›n› do¤ru anlat›rken habere dair verdi¤i detaylarda yalan yanl›fl ve yanl› bilgi verme yoluna gidiyor. “Dün akflam üzeri ayn› yerde olay ç›kartan Devrimci Liseliler adl› grup ile kendilerine Halk Evleri ad›n› veren afl›r› sol grup Yüksel'de yaflananlar› protesto için bugün stant açt›. Kalabal›k olan caddede bir vatandafl›n kendilerine sallama tabir edilen kesici alet ile sald›rd›¤› iddias› ile protestocular flahs› linç etme girifliminde bulundu.” Habere bak›ld›¤›nda zaten olaylar›n ‘afl›r› solcu’ gruplar taraf›ndan ç›kart›ld›¤›na dair yönlendirici ifadeler yer al›yor. Afl›r› solcu ifadesinde afl›r›l›¤›n hangi ölçüye göre saptand›¤› ayr› bir muamma konusuyken her türlü tafll› sopal› kavgay› afl›r› solcu gruplara mal edip toplumsal muhalefet kurumlar›n›n ad›n› da afl›r› solcu grup olarak s›ralamak bu gruplar›n meflruiyetini zedeleme çabas› anlam›na gelebilir. Gazete sallama foto¤raflar›na ve yüzlerce görgü tan›¤›na ra¤men sallamal› sald›r›y› da bu afl›r› solcu gruplar›n bir ‘iddias›’ olarak niteliyor. ‹ddia ne demek? TDK sözlü¤üne göre “Kendinde olmayan bir yetene¤i, bir durumu varm›fl gibi gösterme.” Gazete kameralar›n ve yüzlerce kiflinin gördü¤ü flahit oldu¤u bir durumu bu afl›r› sol gruplar uydurmufl, yokmufl da varm›fl gibi gösteriyor demeye getiriyor. Farkl› detaylarla kendini ele veren bu tarafl› haberlerin ortak noktas› sald›r›n›n oda¤› olan ÖSS karfl›t› liselilerden bahsetmek yerine sald›r›ya u¤rayan liselilerin nefsi müdafas› sonucu bafllayan çat›flmaya odaklanmak. Haberin dili, haberde kullan›lan kelimeler ve kelime oyunlar›, haberin tarafl› dilini inflâ eden ince ayr›nt›lard›r. Bize haber diye seyrettirilenlerin de birilerinin flahit olduklar›n›, gördüklerini; hatta bazen de sadece duyduklar›n› bize aktarmas›ndan ibaret oldu¤unu hat›rlayal›m. Anlat›c›n›n, bir defada milyonlarca seyirciye, okura sesleniyor olmas› onu daha güvenilir k›lm›yor.
11 Haziran 24 Haziran
4 GÜNDEM L‹SEL‹LER GELECE⁄‹N‹ ‹ST‹YOR
MEHMET YEfi‹LTEPE HALA HAP‹STE
TAYAD’LILARDAN EYLEM
2009
KR‹Z‹N BEDEL‹N‹ ÖDEMEYECE⁄‹Z
D‹K‹L‹’DE SUYA “ZAM”
Kad›köy’de ÖSS karfl›t› eylem
Hukuksuzluk sürüyor
Sohbet hakk› uygulans›n
Adana’da halk flenli¤i
10 tona kadar su 1 kurufl
14 Haziran’daki ÖSS’ye karfl›, 7 Haziran Pazar günü Kad›köy’de “ÖSS'ye ve geleceksizlefltirmeye hay›r!” slogan›yla bir miting gerçeklefltirildi. ‹LGP, Tüm‹GD, DEV-L‹S, LÖB, Liseli Dev-Genç ve May›s'ta Yaflam Kooporatifi'nin oluflturdu¤u “ÖSS'ye Hay›r Platformu”nun örgütledi¤i miting Kad›köy ‹skele Meydan›’nda yap›lan konuflmalar ve müzik dinletileriyle son buldu.
Devrimci Karargah örgütüyle iliflkilendirilmeye çal›fl›lan Devrimci Hareket Dergisi çal›flan› Mehmet Yefliltepe bir ayd›r cezaevinde. Beyinde su toplamas› olarak da bilinen Hidrosefali hastal›¤› bulunan Yefliltepe, ölüm tehlikesi alt›nda. Yefliltepe, Orhan Y›lmazkaya’y› tan›d›¤› için tutuklanm›flt›. Vatan gazetesi çal›flan› Aylin Duruo¤lu da Y›lmazkaya’n›n okul arkadafl› olmas› sebebiyle görüfltü¤ü için 1 ayd›r tutuklu.
23-31 May›s 2009 tarihleri aras›nda Ankara Abdi ‹pekçi Park›'nda "sohbet hakk›n›n uygulanmas›" talebiyle nöbet tutan TAYAD'l›lar, 3 Haziran günü Taksim’de bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdiler. "Tecrite son!", "Adalet Bakan› sözünü tutsun" sloganlar›n›n at›ld›¤› aç›klama, ilgili kurumlara yöneltilen "sohbet hakk›n› ne zaman uygulayaca¤›n›z› aç›klay›n" ça¤r›s›yla son buldu.
Adana'da "Krize karfl› Emek ve Demokrasi Platformu" giriflimi 31 May›s’ta fiakirpafla Mahallesinde “Krize Karfl› fiakirpafla Halk fienli¤i” ve yürüyüflü düzenledi. Sal› Pazar› giriflinde toplanan platform bileflenleri kriz ve AKP karfl›t› sloganlarla flenli¤in yap›laca¤› Perflembe Pazar›na yürüdü. fienlikte halaylar ve türkülerle tüm mahalle halk› “krizi biz yaratmad›k bedelini de biz ödemeyece¤iz” dedi.
Dikili ilçesinde, 10 tona kadar flebeke suyunu halka ücretsiz veren ve bu yüzden yarg›lanan Belediye Baflkan› CHP'li Osman Özgüven, suya ‘zam’ yapt›. Özgüven baflkanl›¤›ndaki belediye meclisi, 10 ton su için halktan 1 kurufl ücret alacak. Yasalardan dolay› s›k›nt› çekildi¤ine de¤inen Özgüven “Suyun yaflam hakk› oldu¤unu savunuyoruz. Suyun bedava olmas›ndan yanay›z. Bunun için yarg›lan›yoruz” dedi.
Aç›l›m yalan, imha baki Kürt sorununda bar›fl umutlar›n›n en fazla konufluldu¤u günlerde asl›nda herfley bildi¤imiz gibi: çocuklara hapis cezalar›, yay›n yasaklar› DTP milletvekillerine fezleke Kürt sorununda “açılım ve tarihi fırsat” edebiyatının yapıldığı bir dönemde Kürt halkına ve Kürt halkının politik temsilcilerine askeri ve siyasi operasyonlar tüm hızıyla sürüyor. Kürt halkının örgütlü politik gücünü etkisiz kılmak için baskınlar, operasyonlar, yayın ya-
saklamaları, çocuklara ve DTP yöneticilerine hapis cezaları yaygınlaşıyor DTP’ye operasyonlar h›z kesmiyor DTP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için 14 yeni fezleke Meclise gönderildi. Böylelikle Kürtçe müzik çalmak, miting ve top-
lantılarda propaganda çalışması yaparken Kürtçe konuşmak, Abdullah Öcalan’ın Kürt halkının politik temsilcisi olduğunun kabul edilmesini istemek gibi gerekçelerle DTP milletvekilleri hakkında düzenlenen fezleke sayısı 120'yi buldu. Diyarbakır’da yapılan DTP Kongresi’nde hazırlanan bildiriyi okudukları gerekçesiyle, DTP Eski Eşgenel Başkanı Nurettin Demirtaş, Siirt Belediye Başkanı Selim Sadak ve Dicle Eski Belediye Başkanı Abdullah Akengin hakkında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davada birer yıl hapis cezası verildi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Günlük gazetesi hakkında 1 ve 2 Haziran tarihlerinde PKK propagandası yaptığı iddiasıyla iki ay kapat-
ma cezası verdi. Çocuklar tutuklanmaya devam ediyor Adana’da üç ay önce polise taş attıkları iddiasıyla tutuklanan iki çocuğa Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi, 4’er yıl 8’er ay hapis cezası verdi. Hapisanelerde 3 bin tutuklu çocuk daha yargılanmayı bekliyor. ‘Gider arar bulur ve yok ederim’ Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Hürriyet gazetesinden yayınlanan röportajında Metehan Demir’in, “PKK’nin çatışmamasızlık kararını 15 Temmuz’a kadar uzatmasını nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna, “Bize bu konuda kimse akıl vermesin. Ne dururum ne de teröristler gelsin diye beklerim. Aksine, gider, arar-bulur ve yok ederim” diye yanıt verdi. .
Başbakan Erdoğan ise, Ahmet Türk’ün “Eller tetikten çekilsin” şeklindeki barış çağrısına “Askeriyle, polisiyle güvenlik güçleri silah bırakmaz” diye yanıt vererek demagojiye sığındı. Bu çizgi ,varlığı artık inkar edilemez olan Kürt halkının ve politik temsilcilerinin yok edilmesi politikalarında ısrar anlamına geliyor. ‘F›rat suyu kan ak›yor baksana’ İHD’nin çağrısıyla bir araya gelen KESK, TTB, Halkevleri, ÖDP gibi çok sayıda sendika, demokratik kitle örgütü ve siyasi parti üyeleri 30 Ma-
Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤, Metehan Demir’in “PKK’nin çat›flmamazl›k karar›n› uzatmas›na nas›l bak›yorsunuz” sorusuna, “Gider arar bulur ve yok ederim” diye yan›t verdi
yıs’ta ‘çeşitli illerde barış zincirleri oluşturdu. Gerçek ve Adalet İnisiyatifi’nin Diyarbakır, İstanbul, Ankara, Eskişehir, gibi onlarca şehirde yaptığı bu eylemlere binler katılarak barış talebini haykırdı
‹hale NATO’ya, topraklar sermayeye TBMM gündemini uzun süre meflgul eden may›n tasar›s› NATO formülüyle Meclis’te kabul edildi
CHP’de büyükelçi komedisi
Türkiye-Suriye sınırındaki arazilerin mayından arındırılması ve tarım tekellerine açılmasına yönelik tasarı büyük tartışmaların ardından Meclis’ten geçti. Hükümetin arazileri İsrail sermayesine peşkeş çekeceği iddiaları eşliğinde çıkan kriz, CHP ve MHP’nin ihalede önceliği NATO’ya veren yeni bir formül üzerinde uzlaşması ile egemenler arasında çözüldü. Bu arazilerin temizlendikten sonra yoksul köylülere dağıtılması ve mayından zarar görenlere tazminat ödenmesi gibi öneriler iki taslakta da dikkate alınmadı. CHP, MHP ve DTP’nin itiraz ettiği ilk taslakta ihalenin
Mayın tasarısının mecliste görüşüldüğü saatlerde İsrail’in Ankara Büyükelçisi G a b b y Levy’nin TBMM’ye gelmesi mecliste tansiyonu yükseltti. CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin olayı ‘TBMM’yi markaj altına almak’ olarak nitelerken İsrail Büyükelçisi’nin CHP
konu ile ilgisi olmayan Maliye Bakanlığı’nca yürütülmesi ve mayın temizleme işini yapacak olan şirketin bu arazilerin 44 yıllık kullanım hakkını elde etmesi öngörülüyordu. AKP’nin tasarıyı gerekçe göstermeden bu haliyle geçirmekte ısrar etmesi, ihalenin İsrailli bir şirkete verileceği iddialarını gündeme getirmişti. AKP iktidarı döneminde İsrailli şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarında, özellikle enerji, ulaştırma, finans ve tarım alanlarında ciddi bir artış yaşandığı biliniyor. Muhalefetin yanısıra kendi tabanından kimi kesimleri de ikna edemeyen hükümet, mayın
temizleme işi ile toprakların kullanım hakkını ayıran, işin takibini Savunma Bakanlığı’na, ihalede önceliği de NATO’ya veren yeni bir tasarı hazırlayarak egemenler içi krizi çözdü. “Vatan toprağı” edebiyatıyla İsrail’e itiraz eden CHP ve MHP’nin NATO’ya tav olması da “sert” muhalefetlerinin gerçek sınırlarını gösterdi. Kabul etmesi halinde ihalede önceliği NATO’ya veren tasarıda, top-
Çözüm için dialog flart Bar›fl Meclisi, yol ayr›m›ndaki Kürt sorununun çözüm yolunun, karfl›l›kl› anlay›fl, diyalog ve iradenin do¤ru kullan›mas›ndan geçti¤ini söyledi Barış Meclisi, Kürt sorununun çözümü için 6 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştirdiği Çözüm İçin Diyalog Konferansı’nın sonuç bildirgesini açıkladı. Sonuç bildirgesinde “operasyonlar durdurulmalı, çatışmasızlık kalıcılaştırılmalı, diyalog egemen olmalıdır” denirken çözümü sağlayacak asgari bir programdan affa, yeni Anayasa’dan demokratik özerkliğe her öneri nin önyargısız biçimde ele alınması istendi. Konferansı Halkın Sesi’ne değerlendiren Barış Meclisi Sözcüsü Dr. Metin Bakkalcı, “Kürt sorununda ciddi bir yol ayrımına gelindi” dedi. Bakkalcı, cesur ve özverili bir iradenin barışı getireceğini vurgulayarak, aksi taktirde eskisinden daha kötü bir sürece gidileceği-
Metin Bakkalc›
ni belirtti. ‘İnsanca bir yaşam’ talebinin önünün açılması gerektiğini söyleyen Bakkalcı, “insani temeller baz alındığında çözüm gayet basittir” dedi. Bakkalcı “Taraflar birbirlerinin acılarını anlamalı, çözüm iç dinamiklerde aranmalı, her türlü şiddet terk edilmeli ve toplumsal barış sosyal adaletten ayrı düşünülmemeli” diyerek diyaloğun gerekliliğini vurguladı ve “muhatapsız diyalog olmaz” dedi. Bakkalcı bu sürecin, barışa katkı sağlayabilecek, Abdullah Öcalan dahil istisnasız tüm kesimleri kapsaması gerektiğini vurguladı. 29 Mart’ta Kürt halkının net bir barış mesajı verdiğini ve iradesini DTP olarak beyan ettiğini söyleyen Bakkalcı, diyaloğun birincil öznesini de işaret etti. Düne göre konu hakkında daha rahat hareket edilmesinin umut verici olduğunu söyleyen Bakkalcı, yıllardır birbirinden ayrı tutulan Kürt hareketi ile emek hareketinin giderek birbirine yaklaşmasını da diğer umut verici gelişme olarak yorumladı. Bakkalcı son olarak toplumun tüm kesimlerine çözümü zorlaması çağrısında bulundu.
rakların tarım tekellerine peşkeş çekilmesi konusunda bir geri adım yok. “Arazi topraksız köylüye verilsin” önerisini görmezden gelen AKP’nin, mayın tasarısında, bölge halkını önemsediği için değil, doğal zenginliklere göz diken sermayenin yağma talebine yanıt vermek için ısrar ettiği anlaşılıyor.
İzmir Milletvekili Şahin Mengü’yü ziyaret ettiği ortaya çıktı. Mengü ziyaretin 1903 yılında Yahudiler tarafından yapılan bir şarap enstitüsüyle ilgili olduğunu iddia ederken ziyaretin günü ve saati beraberinde soru işaretlerini de getirdi.
Kürt sorununda ‘vana’ aç›l›m› "Kürt aç›l›m›" tart›flmalar› sürerken, Çukurova Grubu'nun ç›kard›¤› petrollerin Türkiye üzerinden ihrac›na baflland› Kürdistan Bölgesel Yönetimi bölgeden elde edilen petrolü 1 Haziran itibariyle ihraç etmeye başladı. Kuzey Irak petrolü KerkükCeyhan Petrol Boru Hattı aracılığı ile Türkiye üzerinden dünya pazarlarına açıldı. Düzenlenen törende Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı
Mesud Barzani temsili boru hattının vanasını birlikte çevirdi. Norveçli DNO International şirketi Tavke petrol sahasında, Türk Genel Enerji ve Kanadalı Addax Petroleum ise Taq Taq petrol sahasında faaliyetlerini sürdürüyor. Genel Enerji'nin sahibi Çukurova Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet de tö-
rende hazır bulundu. Türkiye kamuoyunda "Kürt açılımı" tartışmaları devam ederken devletin uzun yıllardır "kırmızı çizgilerle" andığı Kürdistan Bölgesel Kürt Yönetimi ile çok önemli bir işbirliğine imza atıldı.
Olimpiyat ruhuna yaz›k ‹flbirlikçili¤in ad› “Yeni Osmanl›c›l›k” olurken, dünyan›n çeflitli ülkelerinden küçücük çocuklar› kendine benzetmekten hastal›kl› bir flekilde zevk almaya “olimpiyat” denmesi ay›p oldu Fethullah Gülen cemaatince gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatlarının 7’incisi gerçekleştirildi. Bir haftaya yayılan etkinliklere ilgi gösteren sadece hükümet ve hükümete yakın kesimler değildi. Doğan Grubu da dahil medyanın çok önemli bir bölümü bir hafta boyunca Türkçe Olimpiyatları’nın propagandasıyla doldu taştı. ‘Olimpiyatlar’ın finaline katılan Başbakan Erdoğan, Gülen cemaatine ait yurtdışındaki okullarda çalışan öğret-
menlerden “Osmanlı akıncıları” olarak bahsetti. ABD’nin ilgi duyduğu ve gösterdiği bölgelerde CIA desteğiyle kurulduğunu herkesin bildiği, bazı ülkelerde ABD lehine ajanlık faaliyetleri nedeniyle kapatılan ve soruşturmaya uğrayan okullarda çalışan cemaat üyelerini “akıncı” olarak tanımlamak dönemim ruhuna ve yeni Osmanlıcılık edebiyatına çok yakıştı.
Bar›fl ve haklar mücadelesi ‹lknur B‹ROL Halkevleri Genel Baflkan›
Diyarbak›r kad›n buluflmas›, Kürt sorununda demokratik ve bar›flç›l çözüm olanaklar›n›n kad›nlar›n dili ve dünyas›yla kavran›fl›n›n bir kez daha de¤erlendirildi¤i k›sa bir toplant› halinde gerçekleflti. Toplant›, 30 y›ll›k savafl halinin halklar›n yar›s›n› oluflturan kad›nlar›n gündelik yaflant›s›nda ve duygu dünyas›nda yaratt›¤› travmatik etkilerin kolayl›kla çözülemeyecek kadar derin oldu¤unu da gösterdi. Ancak mücadelenin bar›fl dilinin kurulmas›, bar›fl olanaklar›n›n neler oldu¤unun objektif olarak tespiti ve bar›fl› getirecek yol haritas›n›n neler olabilece¤i konular› hala yal›n bir hale gelmifl de¤il. Bar›fl›n toplumsal eflitlik sa¤layacak bir de¤iflim gerçekleflmedikçe sadece silahlar›n susmas›na yönelik bir içerikle ele al›nmas›n› yeterli bulmuyorum. Kuflkusuz Kürt halk›n›n temel demokratik taleplerinin konuflulur k›l›nmas› ve bu taleplerin gerçeklefltirilmesi k›smi bir rahatlama sa¤layacakt›r. Ancak savafl rejimini benimsemifl egemenler aç›s›ndan “tam” ve “eksiksiz” bir eflitlik sa¤lanmas› mümkün görünmemektedir. Yani cinsleri, halklar›, s›n›flar› k›sacas› eflitsizlik oluflturan tüm temel çeliflkileri eflitlikte birlefltirecek bir ad›m at›lmayacakt›r. Türkiyeli halklar, ezilen tüm kesimler kendi hak ve özgürlük taleplerinin ancak eflitlikçi bir düzlemde çözülebilece¤ini düflünüyorlarsa, bu düzlemi tarif eden ad›mlar› atmal› ve mücadele programlar›na almal›d›rlar. Bu program, eflitlikçi ve bar›flç› bir toplumsal hayat›n gerekleri olan temel hak alanlar›n› “net” bir biçimde tan›mlamal›d›r. Örne¤in anadilini e¤itimde kullanabilen bir Kürt çocu¤unun yoksulluk gerekçesi ile e¤itim hakk›n› kullanamamas› gerçe¤i de ele al›nmal›d›r. Topra¤›n› ekemeyen Kürt köylüsü, köyünün isminin Kürtçe haline döndürülmesi talebi ile yaflam›n› sürdürdü¤ü topraklarda tar›m yapmas›n› engelleyen sermaye politikalar›na da söz söyleyebilmelidir. ‹flsizli¤ini ya da güvencesiz çal›flt›r›lmay› da sömürü düzeninin baflka bir hali oldu¤unu söyleyerek mücadele içine “kuvvetli” bir gündem olarak alabilmelidir. Bütün bu tart›flmalar›n “silahlar›n sustu¤u” bir ortamda daha kolay yap›laca¤› kesinlikle do¤rudur ancak görünen o ki silahlar›n bar›fl ad›na susmas› için de bu bütünlüklü mücadele çizgisinin güçlendirilmesine ihtiyaç vard›r. Türk ve Kürt halk›n›n mücadelesindeki yol arkadafll›¤›n›n kurulmas› için düzenin sözde aç›l›mlar›n› beklemeden bar›fl cephesinin mücadele çizgisinde bu tür bir geniflletici ve birlefltirici aç›l›m yapmas› gereklidir. Bu mücadele birlikteli¤i sömürü çark›n›n talan etti¤i ve her geçen gün yaflam›n daha da zorlaflt›¤› Türkiye toplumuna birlikte verilen en anlaml› mesaj olacakt›r. Kad›nlar›n eflitsizli¤i en fliddetli biçimde yaflad›klar› düflünüldü¤ünde tüm bu eflitsizliklerin ortadan kald›r›lmas› mücadelesinde de en önde olmalar› gereklidir. Kürt kad›nlar›n›n özgürlük mücadelesinde ileri f›rlayan ve tüm halklar için önemli bir örnek haline getirdikleri hareketin “bar›fl” talebi de yukar›da ifade etmeye çal›flt›¤›m “hak” alanlar›n› kapsayarak ilerleyebilmelidir. Eflitlik isteyen Kürtler ile eflitlikçi ve özgür bir hayat için mücadele eden Türklerin yollar›n›n kesiflti¤i en anlaml› alanlardan birisi buras› olacakt›r. Bu alan flovenizmle bo¤ulmaya çal›fl›lan Türk yoksullar›n›n Kürtleri anlama, birlikte irade gelifltirme olanaklar›n› fazlalaflt›racakt›r.
11 Haziran 24 Haziran
2009
‹NSANCA YAfiAM 5
Hangi AKla hizmet Ak›ll› bilet, ak›ll› (kontörlü) su sayaçlar›, ak›ll› hastane… Rant için, piyasa için çal›flan AKP akl›, halk› yoksullaflt›r›yor ve ölüme terkediyor İstanbul’da Büyükşehir Belediyesi tarafından 1 Haziran’da yapılan şehiriçi ulaşım zammıyla akıllı bilet Akbil’in, normal bilet ve jetondan fiyat farkı kalmadı. 28 Mayıs’ta, ‘akıllı hastane’ olarak anılan Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi, taşeron şirketin kar hırsı nedeniyle yandı. 8 kişi hayatını kaybetti. Akıllı olduğu iddia edilen kontörlü sa-
yaçlar ile halka, “önce parasını öde sonra suyu kullan” deniliyor. Böylece AKP krizin bedelini halka nasıl ödeteceğini gösteriyor. AKP’nin tüm akıllı icatları sermayenin çıkarları ve talan söz konusu olduğunda tıkır tıkır çalışırken halkın yararının gözetilmesi gereken durumlarda afallıyor.
n Kontörüm bitti suyum kesildi İstanbul’da İSKİ tarafından 2008 yılında yaygınlaştırılan, akıllı sayaç (kontörlü su sayacı) uygulaması İstanbulluları mağdur ediyor. İSKİ, hukuki bir dayanağı olmamasına rağmen yakında tüm İstanbul’da bu uygulamaya geçileceğini açıklıyor. İhaleyi alan Elektromed şirketi, sayacı ranta çevirirken halka ise ‘önce parasını öde, sonra suyu kullan’ deniliyor. Bazı ev sahipleri, kiracıların evden çıkarken su borcu bırakmasını gerekçe göstererek uygulamaya olumlu bakıyor. Termikel şirketler grubu bünyesindeki Elektromed daha önce de Alfa ismiyle Ankara doğalgaz sayaçları ihalesini almıştı. Aynı grubun bünyesinde, 2007 yılında açtığı çukur bir çocuğun ölümüne sebebiyet verdiği için ceza alan MVM şirketi de var. MVM’nin sahibi Bilal Şahin, Termikel Grubu’nun başkanının eniştesi. Şahin aynı zamanda Başbakan da dahil olmak üzere birçok AKP kurmayıyla beraber Birlik Vakfı’nın kurucu kurulunda yer alıyor. Uygulamanın yapıldığı Okmeydanı’nda Halkevleri’nin kontörlü sayaç hakkında mahallelileri bilgilendirmesi-
nin ardından sayaç takılmasına izin verilmemeye başlandı. Okmeydanı esnafının Halkın Sesi’ne verdiği bilgilere göre sayaç taktıranların durumdan şikayetçi oldukları öğrenildi. Faturalarda ‘cari işlem tutarı’ adı altında, her kontör yükleme işleminde yüzde 40’lık bir kesinti olduğu görülüyor. Bu kalemin vergi mi yoksa sayaç masrafı mı olduğu belirsiz. Mahmutşevketpaşa Mahallesi’nde bir berber İSKİ ekiplerinin kendisinin haberi olmadan sayaç taktığını söyledi. Önceden bir ayda 25 TL su faturası gelirken şimdi aylık 50 TL’lik kontörün yetmediğini ifade ederek kontör bittiğinde otomatik olarak suyun kesilmesinin birçok müşteriyi mağdur ettiğini de sözlerine ekledi. Bir market sahibi kesinlikle kontörlü sayaç taktırmayacağını söyledi. Yasaya göre su sayacını değiştirmek için mülk sahibinin izni olması gerekiyor. Habersiz takılan sayaçlar için ya da eski usül sayaca dönmek için dava açılabiliyor.
‹zmir’de 1 Haziran’da Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan ulafl›ma yap›lan zamma karfl› 3 Haziran’da Ö¤renci Kolektifleri ve Liseli Genç Umut yal›n ayak Büyükflehir Belediyesi’ne yürüyerek zamm› protesto etti.
n Topbafl’›n ak›ll› bileti, halka ulafl›m engeli İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) 1 Haziran’dan itibaren ulaşım ücretlerine zam yaptı. Böylece normal biletten daha ucuz olan ve yaygın olarak kullanılan Akbil, jeton ve bilet ile aynı fiyata yükselerek 1.5 TL oldu. Kadir Topbaş son zammı savunurken bir yıldır zam yapılmadığını söyleyerek, sanki her yıl zam yapılması gerekiyormuş gibi ilginç bir gerekçeye başvurdu. Zammın ardından İETT şoförlerinin Akbil’i olmayanlardan 1.75 TL almaya başlamasıyla yolcular ile şoförler arasında tartışmalar yaşandı. İETT şoförleri Akbil 1.35 TL’yken Akbil’i
olmayanlardan normal bilet fiyatı yani 1.5 TL alıyordu. Ayrıca İETT otobüslerini kullanmak isteyen ancak Akbil’i olmayanların kullandığı ‘beşi bir yerde’ biletler de 7.5 TL oldu. Ancak İBB şimdi de “Akbil tarih oluyor” sloganıyla, yeni bir ödeme aracı olan İstanbulcard’ı gündeme getirdi. İhalesi AKP iktidarına yakın isimlerin yönetimde bulunduğu Vakıfbank’a verilen İstanbulcard bir tür kredi kartı. İstanbulcard hayata geçtiğinde İstanbullular Vakıf-
bank'ın Yapı Kredi ile anlaşarak ortak çıkardığı Vakıfbank Worldcard'ı kullanmak zorunda bırakılacak. Para vermeden yürümek bile yasak Zammı protesto etmek için 3 Haziran’da bisikletlerle ve yaya olarak İBB’ye gitmek isteyen Halkevleri üyelerine izin vermeyen polis, Taksim Tramvay Durağı önünde protestoculara saldırdı ve 36 kişiyi gözaltına aldı.
n Ak›ll› hastane facias› Bursa Şevket Yılmaz Devlet Hastanesi’ndei 8 kişinin hayatını kaybettiği yangının ardından meslek odaları bir inceleme yaparak ön rapor açıkladı. Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği’nin yayınladığı teknik raporda, her türlü teknolojik gelişmenin ve bilgisayar sisteminin kullanıldığı söylenen ‘akıllı hastane’nin gecekondudan farksız olduğu gözler önüne serildi. Raporlara göre binaya sonradan yapılan projelendirilmemiş eklerin, taşeron firma tarafından dayanıksız malzeme kullanımının, yangın algılama sisteminin çalışmamasının, yangına müdahale kapağının yoğun bakım ünitesine açılmasının, hava-
landırma sistemlerinin yetersizliğinin yangına ve yangının büyümesine davetiye çıkarttığı belirtildi. Bunun yanı sıra personel yetersizliği, taşeron çalıştırma ve hastanede acil durum yönetmeliğinin bulunmaması da raporlarda yer alıyor. “Akıllı” hastanelerin hasta kaydı tutan, “kaçak” tedaviyi ve borçlu hastaların hastaneye girişini engelleyen aklı, yangın karşısında tutulmuşa benziyor. Bursa’daki yangın, piyasalaştırılan sağlık alanında teknolojinin hayat korumaya değil, rant sağlamaya yönelik olarak kullanıldığını gözler önüne serdi.
Çevreciler: ‘Polis stop, hele bi dinle, sonra döv’ 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolay›s›yla çevreciler eylemdeydi. Bo¤az Köprüsü’nde eylem yapan çevreciler 6 Haziran’da Ankara’da miting yapt›. Ayn› gün Samsun’da da do¤algaz santraline karfl› protesto vard› Munzur Koruma Kurulu üyeleri ve Bergama köylüleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle, Munzur ve Hasankeyf'te baraj yapımına ve Bergama'da siyanürle altın aranmasına karşı İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nde eylem yaptı. "Polis stop önce bi dinle sonra döv”, “Munzur kimliğimiz, kültürümüz, onurumuzdur yok edemezsiniz” yazılı bir pankart açan 40 çevreci, yarı çıplak halde yolu trafiğe kapattı. "Munzur'un yolları çetelere kapalı", "Siyanürcü şir-
ket Bergama'yı terk et", "Hasankeyf'e dokunma" sloganları atan çevreciler, köprüde duran araç sürücülerine karanfil dağıttı, süpürgelerle köprüyü temizledi. Köprüdeki araçlar eylemi kornalarıyla desteklerken polisler, eylemcilere saldırdı. Polis, çevrecileri gözaltına alarak durdurduğu bir otobüse bindirdi. Otobüste de slogan ve alkışlarla eylemlerine devam eden çevreciler Köprü Koruma Polis Müdürlüğü'ne götürüldü. Eylemde kısa bir açıklama yapabilen Oktay
Konyar, barajların tarihin yok olmasına sebep olduğunu, siyanürlü altının da doğayı zehirlediğini belirtti. “Dünyanın içine tükürdüler, biz Mun-
zur'da baraj yapılmasına izin vermeyeceğiz” dedi.
6 Haziran Günü çevreciler Ankara’da miting yaptı. Mitingde yapılan ortak açıklamada ‘Yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin çıkar sahiplerince pazarlanarak acımasızca yok edildiği’ ifade edilerek buna müsaade edilmeyeceği belirtildi. Çevre örgütlerinin düzenlediği mitinge KESK, DİSK gibi emek örgütlerinin yanı sıra birçok ilerici kurum da destek verdi. Aynı gün Samsun’da Çevre Meclisi üyele-
ri termik santrallere ve doğalgaz çevrim santrallerine karşı bir basın açıklaması yaptı. 500 kişinin hepbir ağızdan “Sağlıklı yaşamak hakkımızdır” dediği eylemde başta Vali olmak üzere belediye başkanları ve milletvekilleri göreve çağırıldı. Hava kirliliği ölçüm aletlerine müdahale edip sonuçları değiştirenlerin bulunup cezalandırılması istendi.
Yeflilkartl› özellerde rehin
Bar›nma hakk› düflman› AKP hükümeti Sultanbeyli’de iflbafl›ndayd›. Evlerini savunan halka polis sald›rd›. Y›k›ma direnen halk D–100 karayolunu kesti
Yeflilkart, özel hastanelerde ‘rehinkart’ oluyor. Kardiyoloji uzman› olmad›¤› için devlet hastanesinden özel hastaneye gönderilen yeflilkartl› hasta, paras› olmad›¤› için rehin kald›
olarak trafiğe kapattı. Burada da saldıran polis 17 kişiyi gözaltına aldı. Mahallelilerden
biri, yıkımdan önce İSKİ’nin evlerine su borusu bağladığını belirterek “yıkacaktınız neden su bağladınız” diye hesap sorarken başka bir mahalleli de “Bize İsrail gibi saldırdılar” diye tepki gösterdi. Yıkımda “robokop” kıyafetli İSKİ çalışanları da de görev aldı.
Antalya’nın Alanya ilçesindeki Başkent Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Acil Servisi’ne 21 Mayıs’ta gelerek kalp ameliyatı olan 53 yaşındaki Abdullah Güler, Alanya Devlet Hastanesi tarafından ‘sevki yapılmadığı’ gerekçesiyle rehin kaldı. Yeşilkartlı olan Güler’e Başkent Hastanesi yönetimi tarafından 27 bin TL borcu
‹nanmas› güç belki ama Ankara’n›n orta yerinde; o çok katl› beton bloklar›n, birbirine kar›flm›fl apartmanlar›n, cam ve çelikten sahte dünyalar sunan devasa al›flverifl merkezlerinin, kavuflmalar› esirgeyen o çileli trafi¤in ard›nda; yemyeflil bir vadi gizlidir. Or-An semtinden, Çankaya ve Dikmen s›rtlar›ndan bafllay›p, k›vr›larak K›z›lay’a do¤ru iner ve bir hançer gibi saplan›r kentin ba¤r›na. Sanki do¤an›n, ad›na uygarl›k denen ilkelli¤e karfl› son bir hamlesidir. Ad›; “Dikmen Vadisi”dir. Bu vadinin her iki yan›nda s›rtlar› ve afla¤›lara do¤ru düzlükleri, çoktan betonlaflmaya ve yapayl›¤a teslim olmufl, bir vakitler kentlilerden çal›nm›fl ve kentlilere yasaklanm›fl olsa da; yukar› vadide hala yeflil hükmü sürer ve basit, kardeflçe bir yaflam paylafl›l›r. Yukar› Dikmen Vadisi’nde gecekondularda yaflayan halk, yoksullu¤un ve yoksunluklar›n yan› s›ra, onurlu ve çileli bir kavgan›n da sahibidir. Çünkü bu topraklara göz dikenler vard›r. Ad›na “kentsel dönüflüm” denen vahfli bir ya¤man›n tertibini yapanlar ve bilip ö¤rendikleri, inan›p ve güvendikleri ne varsa, cüzdanlar›n›n ve çek defterlerinin içinde tafl›yanlard›r onlar. Dikmen Vadisi halk›, rant çetelerin “kentsel dönüflüm” ya¤mas›na karfl›, yaln›zca kendi evlerini ve yaflamlar›n› de¤il; bütün Ankaral›lara ait olan Yukar› Dikmen Vadisi’ni, yani vadinin o doyumsuz yeflilini, temiz havas›n›, çeflmelerden akan suyunu, meyve veren a¤açlar›n›, bahar› koklatan çiçeklerini, kufllar›n›, kelebeklerini ve hatta kar›nca yuvalar›n› da savunur. fiimdi, belki de yeni bir y›k›m ve ya¤ma sald›r›s›n›n arifesinde, Yukar› Dikmen Vadisi’ne davet ediyoruz bütün kentlileri! Bafl›n›z› kald›rd›¤›n›zda gökyüzünü göresiniz diye! A¤ac›n yeflilini, çiçeklerin sar›s›n›, kufllar›, kelebekleri ve hatta kar›nca yuvalar›n› göresiniz diye! Do¤up büyüdü¤ünüz, içinde yaflad›¤›n›z, her köflesinde bir iz b›rakt›¤›n›z bu kentin size nas›l uzak ve sizin bu kente nas›l yabanc› k›l›nd›¤›n›z› bilesiniz diye! “Festivadi”ye davetlisiniz! Halk›n haklar›n›n gasp›na, kentlerin kentlilere yasaklanmas›na, bir avuç zengin varl›kl› kesim için ya¤malanmas›na, talana, betonlaflmaya karfl› isyana davetlisiniz! Dikmen Vadisi Halk›, sizi vadiye, 15-21 Haziran 2009 tarihleri aras›nda gerçeklefltirece¤imiz halk festivaline davet ediyor! Gerçekte sizin olana sahip ç›kas›n›z diye … Dikmen Vadisi Halk›
Çevre Günü eylemlerle kutland›
Sultanbeyli’de AKP terörü İstanbul Sultanbeyli’nin Mecidiye Mahallesi’nde 2 Haziran sabahı yıkım için gelen ekiplerle halk arasında çatışma çıktı. Polisin saldırılarına karşı mahallelilerin bir kısmı çatılara çıkarak evlerini savunmaya çalıştı. Yıkımın başlayacağı sırada mahalleliler yıkımı durdurmak için D-100 yolunu çift taraflı
Dikmen Vadisi Halk Festivali ‘Festivadi’ye davetlisiniz
nakit ödemesi ya da senet imzalaması halinde taburcu edileceği söylendi. Devlet Hastanesi tarafından sevkin gerçekleşmediği gerekçesiyle hastayı rehin tuttuklarını ifade eden Başhekim Opr. Dr. Erdem Aksu “Bu durumda hastanın tedavi masrafını hasta peşin veya senet ile öder ya da Devlet Hastanesi sevki gerçekleştirir. Biz Ye-
şilkart’tan paramızı alırız. Hastayı da bu şekilde taburcu ederiz” dedi. Abdullah Güler 21 Mayıs’ta rahatsızlanarak Alanya Devlet Hastanesi’ne getirildikten sonra Acil Serviste kardiyoloji uzmanı olmadığı için Başkent Üniversitesi Alanya Araştırma Hastanesi’ne gönderilmişti.
www.halkinsesigazetesi.net iletisim@halkinsesigazetesi.net 15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.
n
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Umar KARATEPE n
Telefon-Faks 0 212 245 90 37 n
Adres Tomtom Mah. Örtmealt› Sk. 6/3 BEYO⁄LU/‹STANBUL n
Basıldığı Yer Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› Tesisleri Kocaeli/‹zmit (0 262 335 45 29)
11Haziran 24 Haziran
6 EMEK
Her fley patronlar için Geçti¤imiz hafta Baflbakan taraf›ndan aç›klanan teflvik ve istihdam paketi güvencesiz çal›flt›rmay› yayg›nlaflt›r›rken, sermayeye iflsizlik fonu ve hazine eliyle kaynak aktar›lmas›n› öngörüyor. Sömürü devlet eliyle pekifltiriliyor “İstihdam ve teşvik paketi” olarak adlandırılan kanun tasarısı geçtiğimiz hafta Meclis’te onaylanarak yürürlüğe sokuldu. Paket güvencesiz çalıştırmayı yaygınlaştırırken, sermayeye işsizlik fonu ve hazine eliyle sermayeye kaynak aktarılmasını öngörüyor. Türkiye’yi dört bölgeye ayıran paket 12 sektördeki “büyük yatırımları” destekliyor. Bu yatırımlar için kurum ve gelir vergisi indirimi farklı uygulanacak. Patronlar yeni istihdam için SSK işveren primini bölgesine göre 2-7 yıl ödemeyecek. Üçüncü ve dördüncü bölgelerde yatırım yapanların kullandıkları kredi faizinin bir kısmını Hazine karşılayacak. Bölgeler arasında yer değiştirecek firmaların SSK işveren primi 5 yıl süreyle Hazine tarafından karşılanacak, bu firmalara kurumlar vergisi yüzde 20 yerine yüzde 5 olarak uygulanacak ve nakliye masraflarını da devlet karşılayacak. Paket ayrıca gelir ve kurumlar vergisi indirimi, yatırım yeri tahsisi, KDV istisnası, faiz desteği ve gümrük vergisi muafiyetini de kapsıyor. Hükümet böylesine kapsamlı bir teşvikin kaynağına dair sorular karşısında işsizlik fonunu ve hazineyi adres gösteriyor. Yani devlet eliyle emekçilerden sermayeye kaynak transferi sağlanıyor. Açıklanan teşvik paketi çeşitli sorular ve sorunlar da içeriyor. Örneğin kurumlar vergisinin yüzde 20’lerden yüzde 2’ye kadar düşecek olması zaten adaletsiz olan vergi sistemini emekçi sınıflar aleyhine daha da bozacak. SSK işveren paylarını karşılamayı taahhüt eden hükümet, oluşacak Sosyal Güvenlik açığının kapatılması için emeklilik sistemine yüklene-
Özel sektörde staj yayg›nlaflt›r›lacak ve finansman› devlet taraf›ndan karfl›lanacak. Aç›lan kurslarla ise yedek sanayi ordusunu daha kalifiye hale getirip nitelikli iflgücünün ucuzlat›lmas› hedefleniyor. Kad›n istihdam› teflvik edilirken, kad›nlar için çal›flma koflullar› zorlaflt›r›l›yor.
cek. 75 milyar TL olması beklenen bütçe açığını büyütmemek için muhtemelen borçlanma yolu seçilecek. Bu borçların bedeli ise vergiler ve kısıtlanan kamu hizmetleri yoluyla emekçiye ödetilecek. Tabii ki bu teşviklerle istihdamda ne kadar artış sağlanacağı da şüpheli. ‹stihdam paketi: Devlet eliyle güvencesizlefltirme Teşvik paketiyle beraber açıklanan istihdam paketinde de 120 bin kişiye “toplum yararına yapılacak işler” yoluyla 6 aya kadar iş imkânı oluşturulacağı ifade ediliyor. 120 bin kişiye geçici iş bulunması işsizlik sorununu hafifletecek gibi görünmüyor. Bu uygulama sadece devlet
Sendikalar istihdam paketine tepkili KESK Genel Başkanı Sami Evren “Kriz karşısında krizi yaratanları korumayı amaçlayan önlemler açıklanmıştır” dedi ve teşviklerin finansmanı için işsizlik fonunun kullanılmasına tepki gösterdi. Özel istihdam bürolarının geçici işçi istihdamıyla yetkilendirilmesinin, “amele çavuşluğunun hortlatılması” anlamına geldiğini vurgulayan Evren, “Siyasi iktidar kriz karşısında emekçileri korumak, işsizlikle mücadele etmek istiyorsa, öncelikle işsiz kalan kardeşlerimizin su, elektrik ve doğalgaz giderlerini devletin karşılamasını, açlık sınırı altında yaşayanlara ‘yurttaşlık ücreti’ ödenmesini, asgari ücreti vergi dışı bırakmayı, kurumlar vergisinde değil, emekçilerin ödediği gelir vergisinde indirime gitmeyi, dolaylı vergileri düşürmeyi düşünmelidir” dedi. Konuya dair açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ise taşeron uygulamasının devlet eliyle başladığına dikkat çekti ve 120 bin işsizin geçici istihdamının kamunun istihdam açığı olduğunu gösterdiğini ifade etti.
‹hracatta düflüfl durmak bilmiyor Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan Mayıs ayı verileri, ihracattaki düşüşün devam ettiğini gösterdi. 2009 yılı Mayıs ayı ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 40'lık düşüşle 7 milyar 354 milyon dolar oldu. Özellikle sanayi malı üreten firmaların ihracatlarındaki düşüş sanayide çarkların durmasına neden oluyor. İhracatın yaklaşık yüzde 80’nini yapan sanayi grubundaki düşüş yüzde 40’lar civarında. İhracatın diğer önemli alanlarından tarım ve madencilikteki düşüş de devam etti. İşsizliğin büyüdüğü ve iç talebin daraldığı bir ortamda ihracattaki bu düşüşle dış pazarlardan da umudun kesilmesi, teşviklerin boşa çıkması anlamını taşıyor. 2009 sonu cari açık hedefinin de büyüyeceği düşünülüyor.
EKK Baflkan› Babacan haz›rlad›¤› paketle ne kadar sermaye dostu oldu¤unu bir kez daha ispatlad›
hizmetlerindeki taşeron çalıştırmanın yaygınlaştırılmasına yol açacak. Paket ile uzun zamandır tekerleme haline getirilen büyük bir yalan olan “işsizlik sorunu yok mesleksizlik sorunu var” anlayışından hareketle çeşitli kurslar açılıyor. Açılan kurslarla yedek sanayi ordusunun daha “kalifiye” hale getirilip “kalifiye işgücü”nün ucuzlatılması hedefleniyor. Pakette lise ve üstü eğitim aldığı halde işsiz olan 100 bin gencin, stajyer olarak istihdam edilmesi öngörülüyor.
Sermayenin yüzü gülsün diye Başta Türk-İş, Hak-İş, MÜSİAD, TÜSİAD, TOBB olmak üzere dokuz işçi ve sermaye örgütünün oluşturduğu “Üreten Türkiye Platformu”nun krize çözüm olarak önerdikleri “Kriz varsa çare de var” kampanyası devam ediyor. “Eve kapanma pazara çık” sloganıyla ilk etapta tüketiciye seslenen kampanya kapsamında başta Adıyaman, Adana, Kocaeli, Erzincan ve Trabzon olmak üzere birçok ilde valiler, belediye başkanları ve katılımcı örgütlerin temsilcileri pazara çıkarak göstermelik alışverişlerini yaptı. Kampanyanın ikinci aşamasını, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu “Kimse İşini Kaybetmesin'' afişleriyle tanıttı. Hisarcıklı-
oğlu, hükümetin dar gelirli vatandaşların alım gücünü artırmaya yönelik harcama çeki ve benzeri tedbirleri hayata geçirmesini, işsizlik fonunun kullanım şartlarının geçici bir süre genişletilmesini beklediklerini kaydetti. Yani sermaye hükümete diyor ki maaşların yerine harcama çeki verin, herkes alışveriş yapmaya mecbur olsun, bunu da işsizlik fonundan karşılayın işçilerden başka kimseye yük olmasın. Fakat afişlerde ifade edilen ‘Kimse işsiz kalmasın’ sloganının işaret ettiği istihdamı artırmaya dönük somut, net bir talepte bulunulmuyor.
K›dem tazminat› kal(k)›yor Hooop Tayyip Bey Yeni Bakan Ömer Dinçer k›dem tazminat›n›n kalkmayaca¤›n› müjdeli bir haber gibi verdi. Fakat Karaman’›n koyunu sonra ç›kar oyunu: Yeni düzenlemeler sonras› zaten elde edebilecek hak kalmayacak Yeni Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer 5 Haziran’da gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda kıdem tazminatı sorununa noktayı koydu.
Ömer Dinçer
Dinçer bir fon oluşturulmakla birlikte kıdem tazminatının kaldırılmayacağını açıkladı ve bu durum medyada “çalışana müjde” olarak duyuruldu. Ancak yapılacak yeni düzenlemeye göre kıdem tazminatının fona devredilmesiyle yararlanılması da zorlaştırılacak. K›dem tazminat› hakk› kazanmak zorlafl›yor 1 yıllık sigortalı olma zorunluluğu 10 yıla çıkarılacak. İşveren, fona işçinin aylık ücretinin yüzde 3 ila 5’i gibi bir tutar yatıracak. Yani işveren işçinin yıllık ücretinin yüzde 40 ila 64’ünden tasar-
ruf edecek. Yeni fon yönetimi toplu işten çıkarmaları kolay hale getirecek. Fon yönetimi de yeniden düzenlenerek işçiler azınlıkta bırakılarak karar almadaki etkileri azaltılacak. Ayrıca fonda yeterli miktar olmadığı hallerde oluşacak açık yüksek olasılıkla Hazine’den karşılanacak. Mevcut haliyle işverenin işçiyi işten atmasına engel olan, iş güvencesi sağlayan kıdem tazminatı uygulaması yeni hak kayıplarına yol açacak biçimde yeniden düzenlenecek.
buras› yanl›fl adres “Kriz bizi teğet geçecek” diyen ve bunu inatla savunan Başbakan Tayyip Erdoğan yine yanlış adres vermeye
Recep Tayyip Erdoğan
devam ediyor. Erdoğan bu kez "Kriz varsa çare de var" kampanyasıyla ilgili soruları yanıtlarken "Harcayacak para yok diyenler yanılıyor; kusura bakmayın arkadaşlar halkta para var" dedi. Sermayeye teşvik verebilmek için tüm imkanlarını seferber eden Başbakan’ın bu sözlerle halkın son kuruşuna da göz diktiği sanılıyor. Anlaşılan bundan sonra da krizin bedeli ve teşviklerin karşılığı halka vergilerle, zamlarla, hak gasplarıyla ödetilecek.
2009
Kriz ve Bekçi Murtaza Ferda Koç ferdakoc@hotmail.com
Neoliberalizmin küresel krizi bir “sermaye stratejisi”nin krizi, “ideolojik” bir kriz olman›n ötesinde, tekelci sermayenin bugünkü somut tarihsel biçiminin krizidir. Elbette ortada sermayenin bir hegemonya krizi de var. Emperyalist-kapitalist sistemin içine düfltü¤ü kriz, “tarihin sonu”, “kadir-i mutlak piyasa” gibi neoliberal efsaneleri yerle bir etti. Ancak, ideolojisi iflas eden sermaye, bu iflastan ar edip intihar etmeyecek. Neoliberalizmin iflas›ndan hareketle tekelci sermayenin “malileflme” biçimindeki tarihsel geliflme do¤rultusunun kendili¤inden bir baflka yöne “k›r›laca¤›”n› beklemek do¤ru de¤il. Tekelci sermayenin “malileflme” yönündeki geliflme çizgisinden “vazgeçip” kendisini daha “rasyonel” hareket etme yetene¤ine sahip bir kompozisyona “uyarlayaca¤›n›” düflünmek, tekelci sermayenin “malileflmesi”ni bilinçli bir “stratejik tercih” olarak görmek anlam›na gelir. Oysa sermayenin “malileflmesi”, Marks'›n yaklafl›k yüzelli y›l önce gösterdi¤i gibi, onun tarihsel evriminin mutlak do¤rultusudur. Sermaye hiç durmaks›z›n “belirli” bir somut toprak parças›na, insan toplulu¤una ba¤›ml› olmaktan kurtulma çabas›nda, kendi somut, maddi biçimlerinden “soyunma” e¤ilimindedir. Bu yüzden emperyalist merkezlerde bankac›l›k sisteminden bafllayarak General Motors gibi sanayi devlerine kadar uzanan “devletlefltirme”leri, sermayenin “sosyalizasyonu”, “devletçili¤in dönüflü” gibi soyut ve genel teorik “ak›l yürütmeler”le incelemenin “görünüfle aldanmak” olaca¤›n› flimdiden söyleyebiliriz. Bunlar, tekelci sermaye devletinin sermayeyi (malileflmifl sermayeyi) kurtarma operasyonlar›d›r ve genel yönelimleri, sermayenin malileflmesini kamusal alan›n da ötesinde, biyolojik-kültürel varoluflun bütünü üzerinde iktidar sahibi k›lmakt›r. Dolay›s›yla emperyalist merkezdeki “devletlefltirme”leri somut emperyalist politik önlemler olarak ele almak ve bunlar›n bizim gibi yeni sömürge ülkelerdeki izdüflümlerinin neler olabilece¤ini anlamaya çal›flmak daha do¤ru. Emperyalist merkezde mali sermayenin “devletlefltirilmesi” yeni sömürge ülkeler için ne anlama gelebilir? Mali sermayenin “devletlefltirilerek” kurtar›lmas›n›n anlam› yaln›zca ABD'nin “içerisi” için yaklafl›k 100 milyar dolar “basmak” anlam›na geliyor. Emperyalist kapitalist merkezin bütününde gereksinim duyulan “devletlefltirme”ler için gereken miktar 200 milyar dolar› buluyor. Bu rakama Çin'deki emperyalist cep dahil de¤il. Sorun bu paran›n nereden “getirilece¤i”nde dü¤ümleniyor. Herkes biliyor ki, bu para gerçek üretimdeki büyük çapl› bir genifllemeyle iliflkili olmayacak. Aksine “uzun” olaca¤› bilinen krizden “ç›k›fl” diye sunulan tablonun “durgunluk”la damgal› olaca¤›na kesin gözüyle bak›l›yor. O zaman “kaynak” belli; sömürgeler dünyas›ndan yap›lacak aktar›mlar, bu aktar›mlar›n kayna¤› ise yeni “antikriz” paketleri olacak. Türkiye'nin anti-kriz politikas›n›n somut eksenleri neler? Türkiye'nin tamam›n› “yabanc› yat›r›mc›” için verginin, sigortan›n olmad›¤› “serbest bölge” haline getirmek ve ‹ngiltere'de 400 y›l önce uygulanan Yoksullar Yasas›'n›n bir örne¤ini Türkiye'de yürürlü¤e sokmak. Bu “önlem”lerin Türkiye'deki krizin de¤il emperyalist merkezdeki krizin ilaçlar› oldu¤u, emperyalist merkezdeki krizin devletlefltirilmesi politikas›n›n sömürgelerdeki uzant›lar› oldu¤u aç›k de¤il mi? Engels, “böyle efendiye böyle uflak” derken ne kadar da hakl›ym›fl. Tayyip Erdo¤an'›n “Murtazal›¤›”n› Türk ‹fl, Hak ‹fl, Kamu Sen'in “Üreten Türkiye” “Murtazal›¤›” nas›l da tamaml›yor! Belli ki bu kriz Türkiye'nin yoksul halk› için çok uzun sürecek. Bu uzun iflsizlik ve yeni yoksullaflt›rma sürecini “örgütlü” iflçi hareketinin mevcut iç dinamikleriyle karfl›layabilmesinin mümkün olmad›¤› da ortada. Bu gerçekten türetilecek mant›ki sonuç, bugünkü krizin y›k›c› toplumsal sonuçlar›na karfl› emekçi alternatifinin devrimci bir bak›fl aç›s›yla örgütlenen ve kitlesellefltirilen hak mücadeleleri platformlar›ndan yükselebilece¤idir.
K›dem tazminat› kalkarsa grev var
Protestolu senetlerde art›fl
‘Çay-Kur sat›l›yor, çay›m›z ölüyor’
Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Toplantısı için Bolu’da bulunan DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, kıdem tazminatının kaldırılması durumunda genel grev yapacaklarını söyledi. Ekonomik kriz bahane edilerek başta sosyal güvenlik olmak üzere işçilerin birçok hakkının gasp edildiğinin altını çizen Süleyman Çelebi, ''Şimdi de kıdem tazminatı gündeme alınmak istenmektedir. Açıkça bir kez daha söylüyorum, kıdem tazminatı hakkımız bir oldu bitti yasasıyla kaldırılırsa, bu durum genel grev sebebi olacaktır” dedi. Çelebi kıdem tazminatının kaldırılmasına yönelik kampanyalara karşı ortak mücadele önerdi.
Türkiye'de protesto edilen senet sayısı, Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,7, senet tutarı da yüzde 23 arttı. Merkez Bankası’nın verilerine göre, geçen yıl Nisan ayında 122 bin 182 olan protestolu senet sayısı, bu yılın aynı ayında 135 bin 229 adete, 496 milyon 908 bin 794 lira olan protestolu senet tutarı da 611 milyon 123 bin 42 liraya yükseldi. Nisan ayında protesto edilen senetlerin sayısı ve tutarındaki artış tefeciliği hortlatırken borca dayalı ekonominin çöküşüne işaret etti. Türkiye'de 2008 yılında 6 milyar 760 milyon 227,9 bin TL tutarındaki 1 milyon 574 bin 31 adet senet protesto edilmişti.
Rize’nin Ardeşen İlçesi’nde çay üreticileri içi yaş çay dolu tabutla Çaykur’a ait fabrikanın önüne giderek protesto eylemi yaptı. Tabutun üzerine “Çaykur satılıyor, çayımız ölüyor” yazan üreticiler Çaykur'a ait Işıklı Çay Fabrikası’nın önüne geldiler. Üreticiler hazırladıkları içi yaş çay dolu tabutu fabrika kapısına bıraktılar. Üreticiler adına basın açıklaması yapan Erkan Alçın, krizin faturasının çay üreticilerine çıkartılamayacağını belirtti ve hükümetin yaş çay alım fiyatını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini vurgulayarak ''Yaş çay fiyatı çay üreticilerinin ekonomik durumlarının iyileşmesini sağlayacak seviyelere çıkarılmalıdır'' diye konuştu.
11 Haziran 24 Haziran
2009
EMEK 7
Kent iflçisinin direnifli sürüyor
Tuzla’da yine ifl cinayeti
Hamile kald› iflten at›ld›
‹TÜ’de iflten ç›karma
İzmir'de Karşıyaka Belediyesi’nin işten çıkardığı Kent AŞ işçilerinin, şirketin Örnekköy’deki şantiyesinde direnişi devam ediyor. Polis, Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak’ın talebi ve İzmir Valisi Cahit Kıraç’ın izniyle 8 Haziran’da şantiyeyi kuşatmış ve işçileri şantiyeden çıkartmaya çalışmıştı. İşçilerin bu durumu sloganlarla protesto etmesi ve polis ile sendikacılar arasında yapılan görüşmeler üzerine polis geri çekildi. Ancak, işçilere, şantiyeyi boşaltmaları için süre tanındı. Genel-İş Sendikası 5 No’lu Şube Başkanı Mehmet Çınar, “Taleplerimiz kabul edilinceye kadar bu alanı terk etmeyeceğiz” dedi.
Tuzla Tersaneler bölgesinde faaliyet gösteren bir tersanede gemide boya çalışması sırasında patlama meydana geldi. Gaz sıkışması sonucu yaşanan patlamada 1 işçi öldü, 2 işçi de yaralandı. Edinilen bilgiye göre, tersaneler bölgesinde bulunan Çelik Tekne Tersanesi'nde yapım aşamasında olan bir gemi, boyandığı sırada ambar bölümünde gaz sıkışması sonucu patlama oldu. Patlamada Hüseyin Kırgül isimli işçi olay yerinde hayatını kaybetti. Sait Ahmet ile Süleyman Kargı isimli işçiler de yaralandı. Süleyman Kargı'nın durumun ağır olduğu ve hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi.
Hijyenik ürünler üreten EVYAP firmasının Tuzla'daki fabrikasında 5 yıldır memur olarak çalışan Sevda Aydoğdu, hamile kaldığı için işten çıkarıldı. Aydoğdu, 8 Haziran’da İHD İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması yaptı. Aydoğdu, “Memur olarak çalışırken, benim gibi gebe kalan bir arkadaşımla kimyasal maddelerin kullanıldığı, gürültülü bir ortamı olan ve ayakta çalışmanız gereken hijyenik üretim bölümüne verdiler” dedi. Bu karara işyeri hekiminin de onay verdiğini ifade eden Aydoğdu, “şikayetimiz üzerine aynı hekim hamileliğimin 4. ayında ‘o bölümde çalışamaz’ raporu verdi” dedi.
Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul 2 No'lu Şubesi, İTÜ’de ARGEM Şirketi'ndeki üyelerinin işten çıkarılmasını ve işçilere yönelik gayri insani uygulamaları İTÜ Ayazağa Kampüsü'nde yaptığı yürüyüş ile protesto etti. Yemekhaneden sloganlarla İTÜ Ayazağa Kampüsü Çamlık Restorant önüne yapılan yürüyüşün ardından basın açıklaması yapıldı. Tez-Koop-İş Sendikası İstanbul 2 No'lu Şube Sekreteri Selahattin Karakurt, İTÜ Rektör’ünün, ihaleyi alan Kampüs Şirketi'nin kanunsuz ve keyfi uygulamalarına karşı işçilerin tazminatlarının derhal ödenmesi için ARGEM şirketine müdahale etmesini istedi.
Barikatlar› afla afla... E¤itim ve bilim emekçileri (E¤itim-Sen) ülkenin dört bir yan›ndan Toplu ‹fl Sözleflmesi hakk› için, herkese e¤itim hakk› için, ifl güvencesi için, çocuklar›n gelece¤i için, demokratik bir ülke için barikatlar› afla afla Ankara’ya yürüdü Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) üyeleri 3 Haziran’da Edirne, Artvin, Hakkari ve İzmir’den Toplu İş Sözleşmesi hakkı için Ankara’ya yürüdü. Eğitime yeterli bütçe ayırmayan, okullara ödenek vermeyen, eğitimcilerin ve öğrencilerin haklarını gasp eden anlayışa karşı ülkenin dört bir yanından yola çıkan eğitim emekçileri, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi, özgür bilim ve demokratik katılımcı bir yönetim taleplerini haykırdı. Sözleşmeli geçici çalıştırma yerine, kadrolu ve güvenceli çalışmanın esas alınması için; işsizliğe, yoksulluğa, işten çıkarmalara dur demek için yola çıkan eğitim emekçileri, yürüyüş kolu üzerindeki şehirlerde yalnız kalmadılar. Günün hangi saati olursa olsun KESK’e bağlı sendikalar, demokratik kitle örgütleri, odalar ve siyasi partiler tarafından coşkuyla karşılandılar. Yürüyüş kollarında bulunan şehirlerde, bildiri dağıtımları, şehir merkezinde yürüyüşler ve basın açıklamaları yapan eğitim emekçileri saldırılar karşısında geri
adım atmayarak taleplerini daha da geniş kesimlere ulaştırdı. Eğitim emekçileri yürüyüşlerinin ilk gününde İstanbul’da polisin saldırısına uğradılar. İstiklal Caddesi’ndeki polis barikatını iki kez aşmak isteyen eğitim emekçilerine polis saldırdı. Bir kişi gözaltına alındı üç kişi de yaralandı. Eğitimciler polis barikatı karşısında sekiz saatlik oturma eylemi yaptı. Bir gün sonra polis saldırısını proteste etmek isteyen emekçiler Van’da biber gazlı, coplu saldırıya uğradı: 8 kişi yaralandı. Polis saldırılarının sonuncusu ise Ankara’da gerçekleşti. Üç gündür yollarda olan eğitim emekçileri taleplerini bildirmek için Milli Eğitim Bakanlığı’na yürümek istedi. Polisin barikat kurması üzerine yolu trafiğe kapatarak barikata yüklenen eğitim emekçilerine polis, coplarla, gazla ve tazyikli suyla saldırdı. 10’u aşkın emekçinin yaralandığı saldırıda bir eğitimci gözünden ağır yaralandı. Polis saldırısı sonrası Atatürk Bulvarı’nda toplanan eğitim emekçileri oturma eylemi yaptı. Daha sonra İzmir Caddesi’nden
Kızılay Meydanı’na çıkan eğitim emekçileri yolu trafiğe kapatarak Atatürk Bulvarı üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı’na yürüdü. Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, yürüyüşlerinin her türlü saldırı ve baskıya karşın sürdüğünü, faşizan uygulamaların emekçileri yıldıramadığını ifade etti. AKP’nin toplumun ilerici ör-
gütlü kesimlerine saldırılarının şiddetini artırdığı bir dönemde eğitimcilerin gözaltı ve tutuklamalar karşısında direnerek alanlara çıkması toplumsal muhale-
E¤itim emekçileri ‹stanbul, Van ve Ankara’da polis sald›r›lar›, gözalt›lar, yaralanmalara ra¤men yürüyüflüne devam etti
fet adına umut veriyor.
‹flçiler T‹S için alanlarda
Kad›köy iflçisi hakk›n› ar›yor
Toplu ‹fl Sözleflmesi’nin alt› ayd›r imzalanamamas›na tepki gösteren iflçiler eylemlerine devam ediyor. ‹flçiler T‹S’lerin bir an önce imzalanmas› için yürüyüfller, oturma eylemleri yap›yor
Kad›köy Belediye’den birikmifl alacaklar›n› isteyen iflçiler eylem yap›yor
Toplu İş Sözleşmesi’nin (TİS) imzalanmamasına karşı Türk-İş’e bağlı sendikalar çeşitli eylemler yapıyor. 250 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren sözleşmelerde yapılan görüşmelerden sonuç çıkmadı. TİS’lerin imzalanmamasına karşı uyarı eylemlerine devam eden Petrol-İş sendikası, örgütlü olduğu işyerlerinde 28 Mayıs’ta işbaşı yapmayarak 1 saatlik oturma eylemi yaptı. Petrol-İş ayrıca, işveren örgütleriyle birlikte bazı sendikaların krize çare olarak sundukları “Evde oturma pazar çık” kampanyası-
na karşı yaptığı açıklamalarda “hangi parayla pazara çıkalım” diye sorarak, “Pazara değil sokağa çıkıyoruz” dedi. Tez-Koop-İş 5 Haziran’da Ankara Şubeleri kamu sözleşmelerinde yaşanan tıkanıklığın aşılması için Kızı-
Dev Sa¤l›k-‹fl 40 yafl davas›n› kazand› Mersin’de 40 yafl›n› doldurduklar› için iflten at›lan iflçiler, Dev Sa¤l›k-‹fl’te birleflerek mücadeleyi kazand›lar Mersin Toros Devlet Hastanesi’nde yıllardır taşeron şirketlere bağlı olarak çalıştırılan ve 40 yaşını doldurduğu için işten çıkartılan Dev Sağlıkİş’e üye 46 işçiden 35’i işe iade davasını kazandı. Taşeron işçiler hastanede 28 Şubat’da yapılan yeni ihale kapsamında 40 yaşını doldurduğu için işten çıkartılmıştı. Dev Sağlık-İş, işten atılmaları kamuoyu gündemine taşırken bir yandan da hukuksal süreci başlattı. Mersin İş Mah-
kemesi, sağlık işçilerinin taşeron şirketler aracılığıyla yıllardır aynı hastanede çalışmakta olduklarını, asıl işverenlerinin hastane idaresi, İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı olduğunu hatırlatarak bu işten çıkarmaların haksız ve hukuksuz olduğuna karar verdi. Dev Sağlık-İş açıklamada, “kararın ‘İnsan İhaleyle Çalıştırılmaz,
Sağlıkta Taşeron Olmaz” temel talebiyle yürüttülen güvenceli iş mücadelesinde önemli bir kazanım olduğu duyurdu.
lay’da basın açıklaması yaptı. Harb-İş ise 4 Haziran’da İstanbul, Ankara ve Gölcük’te yaptığı kitlesel yürüyüşlerle sözleşmelerin imzalanmasını istedi. Harb-İş’in İstanbul’daki eylemine, Yol-İş, Tez-Koop-İş, E-Kart, Sinter Metal işçileri, Belediye-İş, Tuzla Deriİş, TÜMTİS, Petrol-İş katıldı. İşçiler eylemde yalnızca hükümeti değil Türk-İş’in suskunluğunu da protesto etti.
Kadıköy Belediyesi’nde DİSK’e bağlı Genel-İş sendikasına üye 300 sözleşmeli işçi, bir süredir alacakları için eylem yapıyor. İşçiler ilk olarak 27 Mayıs’ta Belediye’ye bir yürüyüş düzenlediler. Yürüyüşün ardından Belediye bahçesine giren işçiler burada bir basın açıklaması yaptı. İşçiler adına açıklama yapan DİSK
Genel İş 1 No’lu Şube Başkan Şaban İlsever, “Kadıköy her şeyiyle örnek. Fakat işçilerin parasını ödememekle de kötü bir örnek oluşturdu” dedi. İşçiler 29 Mayıs’ta ise Kadıköy İskele Meydanı’nda biraraya gelerek Belediye binasına yürüdü. İşçiler son olarak 4 Haziran’da Belediye binasını işgal ederek oturma eylemi yaptı.
İşçiler Belediye’den kendilerine tatmin edici bir açıklama yapılmadıkça eylemlerine devam edeceklerini belirterek; maaş farkları, ikramiyeler, eğitim yardımı gibi sosyal haklardan yaklaşık yedişer bin lira alacakları olduğunu ifade etti.
E-kart’ta sendika düflmanl›¤› devam ediyor Eczac›bafl› E-Kart’ta Bas›n-‹fl üyesi iflçilerin grevi birinci y›l›n› dolduruyor. E-Kart greve öncülük eden iflcileri iflten atarak y›ld›rmaya çal›fl›yor. ‹flçiler direniflin devam edece¤ini söylüyor Eczacıbaşı E-Kart işçilerinin 16 Haziran’da başlattıkları grev birinci yılını tamamlamak üzere. Sendikalaşma ve toplu pazarlık isteyen işçilere E-Kart yönetimi düşmanca tavrını ilk günden beri koruyor. E-Kart yönetimi Türk-İş’e bağ-
lı Basın-İş üyesi olan 4 işçiyi 28 Mayıs’ta ve 2 işçiyi de 1 Haziran’da olmak üzere 6 işçiyi işten attı. Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Yakup Akkaya işten atılmalar sonrasında yaptığı açıklamada, “İşçiler açısından bir anlam taşımadığı açıkça görülen ‘Kriz varsa çare de var’
kampanyasına destek veren Türk-İş’i bu kararını gözden geçirmeye, Eczacıbaşı Grubuna bağlı işyerlerinde örgütlü olan Türk Metal, Çimse-İş ve Selüloz-İş’i mücadelemize aktif destek vermeye ve örgütlü Eczacıbaşı işçilerini E-Kart işçisi ile dayanışmaya çağırıyoruz” dedi.
ATV-Sabah grevine yarg› tescili ATV-Sabah grevininin 16. haftas› geride kal›rken, ‹stanbul 8. ‹fl Mahkemesi grevin yasal oldu¤una karar verdi ATV ile Sabah gazete ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz işyerlerinde devam eden greve sadece ATV çalışanlarının katılabileceği iddiasıyla işveren tarafından açılan dava reddedildi. İstanbul 8. İş
Mahkemesi’nde görülen davanın dördüncü duruşmasına katılan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) avukatları, davanın reddedilmesi gerektiği belirtti. TGS avukatı Güven Ergin, “Bir işyerinde çalışan tüm
işçiler adına sendika grev kararı almış idi. Bu işyerinde çalışan tüm işçiler bu greve katılabilir. İşçiler arasında bu şirket elemanı veya şu şirket elemanı olarak ayırım yapılamaz. Esasında da bu-
rada tek bir şirket vardır. Bu nedenle davanın reddini istiyoruz” dedi. Mahkeme, Turkuvaz grubunun talebini reddetti.
“AKP’nin halk›” Tufan SERTLEK Dev Sa¤l›k-‹fl Genel Sekreteri
Baflbakan Erdo¤an teflvik paketini aç›klarken “Halkta para var” diye bir laf ç›kard› a¤z›ndan. Klasik vatandafl muhabbeti. Sokaktaki vatandafla da sorsan›z “Abi bakma sen, millette para var…” demeye bay›l›r. Böyle derken kimsenin bilmedi¤ini kendisinin bildi¤ine ya da herkesten farkl› bir görüflü dile getirdi¤ine dikkat çekmek ister. Tayyip Erdo¤an da “Halkta para var” derken bir taraftan vatandafl›n yoksullaflt›¤› elefltirilerine bir cevap göndermifl oluyor di¤er taraftan da “benden bir fley kaçmaz” havalar›n› sürdürüyor, t›pk› “te¤et geçme” mevzusundaki ›srar›nda oldu¤u gibi… Ancak Erdo¤an’›n söyleminde dikkat edilmesi gereken bir konu daha var. Erdo¤an bilmez mi kendisine oy verenlerin önemli bir kesiminin yoksullaflmakta oldu¤unu... Bilir elbette… Bunu söyledi¤inde geniflçe bir halk toplulu¤unun kendisine k›zaca¤›n› da bilir… Ancak art›k AKP de tüketme kabiliyetine sahip bir toplumsal kesimin taleplerine önem vermek zorunda hissediyor kendini. Bu kesim giderek ‹slami çevrelerin zenginleflen bölümlerinin ana gövde haline geldi¤i bir renge bürünüyor. Baflbakan, bu nedenle “Halkta para var” derken ayn› zamanda çok iyi bildi¤i bir gerçeklik hakk›nda konufluyor. Oysa sormazlar m› adama Madem halkta para var diyorsun da ne diye ‘teflvik paketi’ ç›kar›yorsun, ne diye ‘ÖTV vs. indirimi’ uyguluyorsun. Ama Erdo¤an’›n gözü bunu görecek halde de¤il. Art›k kendi ekonomi politikas›n› uygulamak için insanlar›n her fleye ra¤men tüketmesini istiyor. TOBB’un liderli¤inde yürütülen “Pazara Ç›k” kampanyas› bunun en önemli göstergesi. Ancak her fley beyhude… ‹nsanlar›n tüketmesi için kazanmas› laz›m, gelirlerinin artmas› laz›m… Oysa istatistikler çok aç›k, kapitalist krizden dünya çap›nda en çok etkilenen ilk 8 ülke aras›nday›z. Bunun bir ad›m sonras› “Ben zengini severim” olacakt›r. Özal bu laf› bir mitingde “Aç›m” yaz›l› döviz gösteren bir iflçiyi miting alan›ndan att›rd›ktan sonra söylemiflti. Erdo¤an bu konuda daha kurnaz. Asla böyle bir söylem kullanmaz ama ayn› içeri¤i Kas›mpaflal› üslubuyla dile getirmekten imtina etmez. “Anan› al da git” derken asl›nda; yoksulluktan de¤il zenginlikten bahsedeni sevdi¤ini söylemek istiyordu. AKP daha belirgin flekilde kendi tüketici orta s›n›f›n› yaratarak daha sa¤lam bir toplumsal zemin yaratmak istiyor. Sistemin geleneksel orta s›n›flar›n›n laiklik, ça¤dafll›k gibi temel tutumlar konusundaki kararl›l›¤› AKP’yi kapitalist sistemin temel tafl›y›c›s› olan orta s›n›fa dayanma konusunda tedbir almaya zorluyor. ‹flte Tayip Erdo¤an’›n “halk” dedi¤i kesim giderek AKP zengini bu yeni toplumsal kesimdir. Kuflkusuz bu sürecin herhangi bir kesintiye u¤ramadan baflar›yla tamamlanmas› Türkiye’nin geleneksel sosyal yap›s›nda son derece ciddi de¤iflikliklere yol açabilecektir. Bu de¤iflimin en önemli ve k›sa vadeli sonuçlar›ndan birisi AKP’nin yoksullarla iliflkisinde ciddi bir k›r›lman›n beklenmesidir. AKP emin ad›mlarla bir burjuva partisi olma yolunda ilerliyor. Sadece s›n›f ç›karlar› anlam›ndaki genel ideolojik-politik temsil iliflkisiyle yetinmeyip toplumsal zemin olarak da yoksullardan uzaklaflarak tüketim kabiliyeti yüksek, para kazanmay›/harcamay› seven bir kesime yöneliyor, kendi iktidar›n›n kal›c›l›¤›n› buna ba¤l› görüyor. Önümüzdeki süreç “kriz sonras›” Türkiye’nin yeni sosyal zemininde s›n›f çat›flmalar›n›n yeniden flekillendi¤i ve s›n›f mücadelesine yeni dinamikleri katt›¤› günlere gebedir. Hayat her zamanki gibi do¤umu yapt›racak “ebe”lere muhtaç olacakt›r.
11 Haziran 24 Haziran
8 DÜNYA Obama’dan ›l›ml› ‹slam vurgusu
‹flgalciden “bar›fl” masal› Obama aylard›r beklenen konuflmas›n› Kahire'de gerçeklefltirdi. Obama, ›l›ml› ‹slam propagandas› yaparak ABD emperyalizmiyle iyi geçinmeyenleri yeni bir dönemin bekledi¤ine iflaret etti
"Çocuklu¤umda ezan sesleri ile uyan›rd›m" diyen Obama konuflmas›nda Kuran, ‹ncil ve Tevrat'tan al›nt›lar yapt›
ABD Başkanı Barack Obama, aylardır beklenen "İslam dünyasına sesleniş" konuşmasını 4 Haziran'da Mısır'ın başkenti Kahire'de gerçekleştirdi. Obama, emperyalizme karşı direnişi "aşırılık" olarak nitelendirdiği konuşmasında, İslam dininin hoşgörü dini olduğunu iddia ederek işbirlikçi "ılımlı İslam" politikasını teşvik etti. Obama'nın konuşma tarihi olarak Lübnan'daki parlamento seçimlerinin ve İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesini seçmesi, seçimleri etkileme amacı taşıdığı şeklinde yorumlanıyor. Obama'nın Mısır'daki konuşmanın hemen öncesinde Suudi Kralı Abdullah'la görüşmesi ve konuşmayı yapmak için 28 yıldır iktidarda bulunan Hüsnü Mübarek'in ülkesini seçmesi, "demokrasi" anlayışının, selefi Bush’unkinden farklı olmadığının göstergesi olarak ifade ediliyor. "Esselamu aleykum" Obama tüm Müslümanlara hitaben yaptığı konuşmasına "Esselamu aley-
kum" diyerek başladı ve konuşmasında Kuran'dan, İncil'den ve Tevrat'tan ayetlere yer verdi. Obama, Müslümanlarla ABD arasında karşılıklı saygı ve ortak çıkara dayanan yeni bir başlangıç için Kahire'ye geldiğini ifade ederek, "ilişkilerimiz, farklılıklarımızla tanımlandığı sürece barıştan ziyade nefret tohumları ekenlerin eline güç verilmiş olur" diye konuştu. Obama'nın "ortak çıkar ve saygıdan" kastettiği şeyin emperyalizmle uyumluluk ve işbirlikçilik olduğu anlaşılıyor. Obama emperyalizmin yörüngesi dışında kalan rejimleri de "nefret tohumları ekenler" olarak nitelendiriyor. "Filistinliler fliddete son vermeli" Konuşmasında İsrail sorununa da değinen Obama, Filistin ve İsrail arasındaki sorun için iki devletli çözüm olasılığına desteğini vurguladı ve İsrail'den Batı Şeria'daki yerleşim birimi inşasını durdurmasını istedi. İsrail'in saldırganlıkları ile Filistinlilerin işgale karşı direnişini eş tutan Obama, Filistinlilerin şiddete son vermeleri çağrısında bulundu. ABD seçimleri öncesindeki “Kudüs İsrail’in başkenti olarak kalacak ve bölünmeyecek” sözleriyle hatırla-
nan Obama, İsrail'in Filistin devletinin mevcudiyetini tanıması gerektiğinden bahsetti. Somut bir karşılığı olmayan bu sözlerin, Arap halklarına şirin görünmeye yönelik bir oyun olduğu sır değil. Direnenleri Salondaki dinleyicilerin Obama'n›n sözlerini coflkulu bir fletehdit etti kilde alk›fllamas› gösterinin kurguland›¤› intiba› uyand›rd› Türkiye ziyareti sırasında yaptığı konuşmaya "içten, dürüst ve gerçekçi" bulduğuatıfta bulunan Obama, "Ankara'da nu ifade etti. İsrail hükümetinden Amerika'nın İslam ile savaşta olma- yapılan açıklamada, "Obama'nın dığını açıkça belirttim. Ancak biz- yaptığı konuşmanın Müslüman ler, güvenliğimize büyük tehdit dünyasıyla İsrail arasında yeni bir oluşturan şiddet yanlısı köktencilere yakınlaşma dönemine yol açacağını acımasızca karşı geleceğiz" diyerek umuyoruz" denildi. Filistin Ulusal emperyalizme direnenlere karşı sa- Yönetimi'nden yapılan açıklamada vaşın daha kanlı bir biçimde sürdü- ise Obama'nın konuşmasının farklı bir Amerikan politikasının başlanrüleceğini ifade etmiş oldu. gıcı olduğu ifade edildi. ‹flbirlikçiler memnun Başbakan Erdoğan, Obama'nın Mısır'daki konuşmasının tamamına katıldığını belirtti. Cumhurbaşkanı Gül ise Obama'nın verdiği mesajların "gayet açık ve net" olduğunu belirterek, Obama'nın konuşmasını
Pakistan’da ABD destekli operasyon sürüyor Pakistan ordusunun Svat Vadisi’ndeki operasyonu sürerken, ABD ve Pakistan’›n sald›rganl›¤› Taliban’a olan kitle deste¤ini art›r›yor. Pakistan çareyi “koruculuk sistemi” uygulamakta ar›yor Pakistan ordusunun Taliban ile mücadele ettiği Svat Vadisi'ndeki operasyon sürüyor. Pakistan ordusundan yapılan açıklamaya göre, Svat Vadisi'ndeki dini lider Sufi Muhammed'in iki yardımcısı başka bir şehre transfer edilirken içinde bulundukları askeri konvoya düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti. Koruculuk sistemi Pakistan ordusu yerel halkı organize ederek "Leşker" adı verilen milis kuvvetler oluşturdu. 5 Haziran günü bir camiye yapılan bombalı intihar saldırısının ardından bin 200 köylünün Leşker'e katıldığı ve çıkan çatışmalarda 15 Taliban militanının
öldürüldüğü, 20 militanın da evinin ateşe verildiği bildirildi. Leşker'in bölgede bulunan yabancı uyruklulara da saldırdığı bildiriliyor. Rakip siyasi gruplar Pakistan ordusu ve Taliban arasındaki çatışmalar dışında rakip siyasi gruplar arasında da çatışmalar yaşanıyor. Pakistan'ın en büyük kenti Karaçi'de Müttehide Kavmi Hareketi ile Muhacir Kavmi Hareketi arasında çatışma çıktığı bildirildi. Çıkan çatışmalarda 26 kişinin hayatını kaybettiği ifade ediliyor. 2 milyon mülteci Birleşmiş Milletler'e göre çatışmalar nedeniyle bölgeden kaçan
Otomotiv devi iflastan kurtar›ld› ABD kapitalizminin simgelerinden General Motors iflas koruma baflvurusunda bulunurken, 21 bin iflçinin iflten ç›kar›lmas› ve binlerce bayili¤in kapat›lmas› planlan›yor ABD kapitalizminin simge şirketlerinden, ABD'nin en büyük otomotiv şirketi General Motors (GM) iflas koruma yasasına başvurdu. ABD ordusunun sembollerinden olan Hummer ciplerin üretim hakkı ise Çinli Tengzhong firmasına satılacak. GM’nin iflası Lehman Brothers ve Washington Mutual'ın ardından üçüncü büyük iflas olara kayıtlara geçerken, ABD hükümeti 101 yıllık şirkete yeniden yapılandırma için 1 Haziran'a kadar süre tanımıştı. İflas başvurusunun ardından hükümet 30 milyar dolar ek yardım yapacak ve 90 gün boyunca yeniden yapılandırma sürecine girecek olan GM'nin yüzde 60'ı hükümete devredilecek. ABD hükümeti yılbaşından bu yana GM'ye 50
milyar dolar destek vermişti. Diğer yandan, GM'ye 9.5 milyar dolar destek veren Kanada hükümeti ise, şirketin yüzde 12'sine sahip olacak. GM'yi kurtarma planı kapsamında şirketin 21 bin işçisi işten çıkarılacak. İflasın ardından kapanacak olan binlerce bayilik ve yedek parçacılar da milyonlarca insanın darbe yemesine neden olacak. GM 20. yüzyıl başlarında, 500 bin'i ABD'de olmak üzere 850 bin çalışanıyla dünyanın en çok işçi çalıştıran özel sanayi kuruluşuydu. ABD kapitalizminin simge şirketlerinden GM, 1980'den bu yana pazar payı kaybediyordu. Geçen yıl Toyota'nın birinci sıraya yerleşmesiyle 77 yıllık birinciliğin ardından GM dünyanın en büyük ikinci otomobil üreticisi olmuştu.
yaklaşık 2 milyon mülteci bulunuyor. Taliban'a destek art›yor ABD'nin ve Pakistan'ın saldırılarını artırması ve insansız hava uçakları ile asker-sivil ayrımı yapmadan bölgenin rasgele bombalanmasının Taliban'ın kitle desteğini azaltmak yerine daha da artırdığı bildiriliyor. Nükleer silah endiflesi Pakistan'da Taliban'ın güçlenmesi ABD ve diğer emperyalist merkezlerde endişe yaratırken, Pakistan'ın elinde bulunan nükleer silahların Taliban'ın eline geçme ihtimali endişelerin asıl kaynağını oluşturuyor. Pakistan hükümetine göre, or-
dunun en nitelikli askerlerinden oluşan 10 bin kişilik bir kuvvet tarafından korunan nükleer silahların Taliban'ın eline geçmesine ihtimal verilmiyor. Afganistan da ›s›n›yor Pakistan'da gün geçtikçe daha etkili hale gelen Taliban'a karşı ABD'nin Afganistan'da da daha büyük bir operasyona hazırlandığı bildiriliyor. ABD Başkanı Barack Obama'nın emriyle Afganistan'daki ABD askerlerine takviye olarak gönderilen yaklaşık 7 bin deniz piyadesinin, Afganistan'ın güneyinde devri-
ye görevine başladığı bildirildi. Deniz piyadeleri, Afganistan'a gönderilecek 21 bin Amerikan askerinin bir bölümünü oluşturuyor. Afganistan'a takviye kuvvet olarak gönderilecek Amerikan askerlerinin büyük bir bölümü, Taliban'ın üst düzey lider kadrosunun üslendiği Afganistan'ın güneyindeki Helmand ve Kandahar'da görev yapacak.
Peru’da yerliler Amazon ormanlar›n›n uluslararas› flirketlere peflkefl çekilmesine direniyor polis rehin alındı. Devlet Başkanı Alan Garcia, yerlileri "terörist gibi davranmakla" suçladı ve olayların ülke dışından körüklendiğini iddia etti. Garcia, 400 bin yerlinin, 28 milyon Perulu yerine karar veremeyeceğini ifade ederek, yasa tasarısı konusunda geri adım atılmayacağını belirtti. Garcia'nın, aralarında başbakanın da bulunduğu bir dizi kabine üyesini görevden alması bekleniyor. Peru ile ABD arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasını yürürlüğe
koyan Garcia, hazırlanan yasa tasarısıyla ortak orman arazilerini ve su kaynaklarını petrol çıkarma, kerestecilik, madencilik ve endüstriyel tarıma açık hale getiriyor. Peru, Kolombiya dışında sağ iktidara sahip tek Güney Amerika ülkesi.
Emperyaliste serbest, ezilenlere yasak Kuzey Kore'nin gerçeklefltirdi¤i nükleer silah denemesi baflta ABD olmak üzere nükleer silaha sahip emperyalist merkezler taraf›ndan tepkiyle karfl›land› Kuzey Kore'nin geçen ay yaptığı nükleer deneme, uluslararası kamuoyunda tepkiyle karşılandı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Kuzey Kore'yi tekrar "teröre destek veren ülkeler" listesine alabileceklerini söyledi. Japonya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise gerekli cevabın BM Güvenlik Konseyi tarafından verileceği ifade edildi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Bill Rammell, Kuzey Kore'nin 2006 tarihli BM kararını ihlal ettiğini belirtti. Rus-
OAS’›n Küba karar› n Amerikan Devletleri Organizasyonu (OAS), 4 Haziran’daki toplant›s›nda, Küba’n›n üyelikten ç›kar›lmas›n› öngören, 47 y›l önceki karar›n› iptal etti. Ancak Küba bu organizasyona dönme niyetinde olmad›¤›n› net bir flekilde aç›klad›. Küba Parlamento Baflkan› Ricardo Alarcón, Küba’n›n geri dönmesi için kap›n›n aç›lmas›n›, “tarihi, büyük bir zafer” olarak nitelendirdi. Geri dönüfl konusunda “Küba, dün ve bugün düflündüklerinden farkl› bir fley düflünmüyor, düflüncelerinde en ufak bir de¤iflim yok” diyerek, OAS’a geri dönmeyeceklerini söyledi. 1962 y›l›nda üyelikten ç›kar›lan Küba’n›n geri dönüflünü onaylayan, karar metninde “Küba’n›n OAS’a kat›l›m›, OAS’›n ilkeleri ile uyumlu bir flekilde Küba hükümeti taraf›ndan bafllat›lan bir diyalog sürecinin sonucu olacak” aç›klamas›nda bulunuldu.
‹ranl› sendikac›larla dayan›flma n Dünya G›da, Tar›m ve Otel iflçileri Birli¤i (IUL), Uluslararas› Tafl›mac›l›k ‹flçileri Konfederasyonu (ITF), E¤itim Enternasyonali (EI) ve Uluslararas› ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (ITUC), ‹ran’da sendikal haklara yönelik k›s›tlama ve süren bask›lara dikkat çekmek amac› ile, 26 Haziran'› dünya çap›nda "eylem günü" ilan etti. Tüm dünya emek örgütlerinin, 26 Haziran günü ‹ran yurt d›fl› temsilcilikleri önünde gösteriler, iflyerlerinde eylemler ve aç›klamalar, demokratik kitle örgütleri ve insan haklar› dernekleri ile birlikte toplant›lar ve bilgilendirme aktiviteleri düzenlenmesi önerildi. Dünya Sendikal Örgütleri yapt›klar› aç›klamada ‹ran Hükümeti’nden, tutuklu sendika yöneticilerinin ve 1 May›s gösterileri s›ras›nda tutuklanan sendikac›lar›n derhal serbest b›rak›lmas›n› talep etti.
Yolsuzluk Brown’u sall›yor
Amazon yerlileri topraklar›n› savunuyor Peru'da yağmur ormanlarının hükümetin hazırladığı yasa tasarısı ile yabancı enerji ve maden şirketlerine peşkeş çekilmesine karşı çıkan Amazon yerlileri polisle çatıştı. Yaşadıkları toprakların uluslararası şirketlerin faaliyetine açılmasını önlemek amacıyla iki aydır gerçekleştirdikleri barikat eylemine polisin saldırması sonucu çıkan çatışmada yaklaşık 41 yerli ve 23 polis öldü, onlarca yerli yaralandı. Eylemci yerlilerin lideri Alberto Pizango, polisin yerliler üzerine ateş açtığını söyleyerek, "bu soykırım emrini verdiği için Garcia hükümeti sorumludur" dedi. Peru'nun başkenti Lima'nın kuzeyinde bulunan Bagua bölgesinde gerçekleşen çatışmalarda 38
2009
ya'nın BM temsilcisi Vitiy Curkin ise, Kuzey Kore'ye karşı güçlü bir mesaj verilmesi gerektiğini ifade etti. Kuzey Kore, 2007'de imzaladığı nükleer silahsızlanma anlaşmasının ABD tarafından ihlal edilmesinin ardından savunma programına yeniden başlamıştı. Dünyada ise ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Çin, Hindistan, Pakistan ve İsrail'in nükleer silaha sahip olduğu belirtiliyor. Kore'nin nükleer tarihi Kore yarımadası, ABD-
nin Japonya’ya attığı nükleer bombanın ardından işgalden kurtulmuş ve ABD ile ÇinSSCB arasında mücadeleye sahne olmuştu. Bu dönemde ortaya çıkan ve zamanla Marksizmin yerini alan Juche felsefesi ‘kendi kendine yeterlilik’ ilkesine dayanıyordu. Nükleer silaha sahip olmak Kuzey Kore açısından kendini savunabilmek için tek çıkar yol olarak benimsenmişti.
I ‹ngiltere'de milletvekillerinin özel harcamalar›n› devlete fatura etmesiyle patlak veren ödenek skandal›yla gelen istifalar›n ard› arkas› kesilmiyor. Meclis Baflkan› Michael Martin, Yerel Yönetimlerden Sorumlu Bakan Hazel Blears, ‹çiflleri Bakan› Jacqui Smith, Çocuklardan Sorumlu Bakan Beverley Hughes ve Devlet Bakan› Tom Watson'un ard›ndan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› James Purnell de istifa etti. Ani bir kararla istifa etti¤ini aç›klayan Purnell, ayr›l›rken Baflbakan'›n da görevi b›rakmas› gerekti¤ini söyledi. Harcama skandal›n› Daily Telegraph gazetesi ortaya ç›karm›flt›. ‹ngiliz bas›n› muhalefet milletvekillerinin Baflbakan'› istifaya zorlamak için imza kampanyas› bafllatt›¤›n› belirtiyor.
‹srail BM’yi umursam›yor n ‹srail, 22 gün süren Gazze katliam›ndaki savafl suçlar›n› araflt›rmak üzere görevlendirilen Birleflmifl Milletler (BM) heyeti ile iflbirli¤i yapmayaca¤›n› duyurdu. BM Savafl Suçlar› Savc›s› Richard Goldstone ‹srail hükümetinin soruflturmada destek vermemesine ra¤men görevlerini yapacaklar›n› ifade etti. Goldstone ile görüflen Hamas'›n Gazze'deki Baflbakan› ‹smail Haniye, ‹srail'in "sadece Filistinlileri de¤il bütün insanl›¤› ayaklar alt›na ald›¤›n›" söyleyerek savafl canilerinin yarg›lanmas› ve cezaland›r›lmas›n›n önemli oldu¤unu vurgulad›. Goldstone ise savafl suçlar›n›n araflt›r›lmas›nda Hamas yönetiminin iflbirli¤i yapmas›ndan memnun olduklar›n› belirtti. Aral›k 2008'deki ‹srail sald›r›lar›nda Gazze'de bin 300 Filistinli hayat›n› kaybetmiflti.
Lübnan’›n zorlu seçimi n Lübnan'da hafta sonu gerçeklefltirilen seçimleri suikaste kurban giden Refik Hariri'nin o¤lu Saad Hariri'nin liderli¤ini yapt›¤› 14 Mart ‹ttifak› kazand›. 14 Mart ‹ttifak›, 128 sandalyeli parlamentoda 69 sandalye kazan›rken, Hizbullah'›n liderlik etti¤i 8 Mart ‹ttifak› ise 57 sandalye elde etti. ABD Baflkan yard›mc›s› Joe Biden'›n seçimlerden iki hafta önce Lübnan'a bir ziyaret gerçeklefltirmifl, seçim sonuçlar›na göre ABD'nin Lübnan'a yard›m etmeyi gözden geçirece¤ini ifade etmiflti. Seçimlerin hemen öncesinde Alman Der Spiegel dergisinde Hariri suikastinin arkas›nda Hizbullah'›n bulundu¤unu iddia eden bir yaz›n›n yay›nlanmas›n›n ve ‹srail'in kuzey s›n›r›nda askeri tatbikat düzenlemesinin seçim sonuçlar›na müdahale etme amac› tafl›d›¤› belirtiliyor.
11 Haziran 24 Haziran
2009
YÜZYÜZE 9
Setler bizimle özgürleflecek Yeni seçilen Sine-Sen Genel Baflkan› Celal Çimen ile bir söylefli yapt›k. Çimen bir s›n›f sendikas› olduklar›n›n bilincinde olduklar›n› ve sadece üyelerinin ekonomik talepleriyle ilgilenen bir sendikal anlay›fl tafl›mad›klar›n› belirtti DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) 11. Olağan Genel Kurulu 9-10 Mayıs tarihlerinde Sesam binasında gerçekleştirildi. 250 delegeyle gidilen genel kurulda toplam 203 delege oy kullandı. 10 Mayıs’ta gerçekleşen ve üç ayrı listenin sendika yönetimi için oylandığı seçimi Celal Çimen’in başkanlığında seçime giren liste, 203 oyun 93’ünü alarak kazandı. Halkın Sesi gazetesi olarak Sine-Sen’in yeni başkanı Celal Çimen ile genel kurul sürecini ve önümüzdeki döneme ilişkin projelerini konuştuk. Celal Çimen’e ilk olarak genel kurul sürecini sorduk. Son gün listelerindeki başkan adayının başka listeye geçmesi sonucu başkan adayı olduğunu belirten Çimen, aslında seçime giren her üç listenin de fraksiyonel bir ayrımı olmadığını belirterek, listeleri yakın arkadaşlıkların ve duygusal yaklaşımların belirlediğini söyledi. Genel kurul sürecini bize anlatır mısınız, nasıl oldu? Sinema Emekçileri Sendikası’nın 31’inci yılı bu yıl. 30 yıldır bekleyen dinamiklerimizi bu son bir yılda harekete geçirmek için bir çalışma başlatmıştık. Bu geçtiğimiz 6 ayda olumlu sonuçlarını verdi. Geçtiğimiz 6 ayda sinema emekçileri sendikalarına sahip çıktılar. Emekçiler sendikalarına geldiler ve meslek alanı birim komitelerini kurup oralarda çalışmaya başladılar. Oyunculardan, set işçilerine kadar 6 grupta komiteler kurduk. Ve bu örgütlenmenin içinde de bir çalışma doğdu ve bu bir çalışma raporu haline de getirildi. Türkiye’de sinema sektöründe alanlar ilk defa kendilerini tarif ettiler. Yani sette bir oyuncu ne ya-
par, reji kadroları ne yapar, sanat grubu, kostüm makyaj, dekor, onlar ne yapar diye ve bu altı aylık çalışmamızın finali de genel kurulumuzun tarihine denk düştü. Raporun işaret ettiği doğrultuda listeler oluşturuldu. Tamamen katılımcı bir yönetim sistemiyle aşağıdan yukarıya doğru örgütlenmiş, yani bir ağacın kökleri, gövdesi ve yukarıda da birkaç dalı, çiçeği şeklinde örgütlenmiş bir yapıyla genel kurula gidildi. İlk defa bu yıl 1831 üye sayısını bulduğumuz için, genel kurula delege sistemiyle gidildi. 250 delegenin 203’ü oyunu kullandı. Bu çok önemli bir rakam bizim açımızdan, yani o 250 delegenin de doğru seçildiğinin göstergesi bu. Ve de seçimlerde benim genel başkan adayı olduğum liste seçimi kazandı. Peki seçildiğinizde ilk olarak önünüze koyduğunuz hedefler ne oldu? Bir yıldır burada oluşturduğumuz ve oluşturmaya çalıştığımız çalışma tarzı aynen devam edecektir. Yani bu alanların, mesleki birimlerin kendi alanlarını tarif ettiği mesleki komite toplantıları aynen olduğu gibi devam edecektir. Önümüze koyduğumuz bazı pratik hedefler de var. Sinema alanında çalışan tüm birimleri kapsayan bir takım sözleşmesi modeli geliştiriyoruz. Setlerde sigortasız çalışmayı engellemeye yönelik bir şeyler düşünüyoruz. Bir başka hedefimiz de setlerdeki çalışma koşullarının ve çalışma saatlerinin düzenlenmesi üzerine bir çalışma yapmak olacak. Ekonomik kriz sizin işkolunuzu etkiledi mi? Dünyadaki herhangi bir ülkede ekonomik krizle karşılaşıldığı zaman ücretleri indirilen, işleri azaltılan ilk sektör gösteri sanatları sektörleri ol-
muştur. Biz de Türkiye’de yaşadığımız her krizde, kriz korkusunun geldiği her anda aynı etkilerle karşılaştık. Gerek devletin gerek özel girişimlerin projeleri, yapılan yapımları rafa kalkar. Ödenekler azaltılır, tiyatrolar daha az oyun oynamaya başlarlar. Film projeleri olan yapımcılar bunları geriye çekerler, Kültür Bakanlığı’nın filmleri desteklemek üzere verdiği fonlar geriye çekilir. Nasıl bir sendikal anlayış izleyeceksiniz? Yalnızca ekonomik sorunlarımıza endekslenmiş bir sendikal anlayış taşımayacağız elbette. Sine-Sen bir sınıf sendikasıdır, Sine-Sen işçi sınıfının sinema alanında örgütlü tek sendikasıdır. Dolayısıyla yalnız ekonomik meselelerin üzerine giden ya da sektörün ekonomik çalışmalarına odaklanmış bir sendikacılık yürütmeyecek. Sine-Sen aynı zamanda yüzünü sosyalizme dönmüş bir sendikacılığı temsil edecek. Bir kültür sanat sendikacılığı anlayışı yerleştirmek hedefini koymuş bulunuyoruz. İlk defa Türkiye sinemasında çalışanlar yan yana beraber, hayata da müdahale eden, etmek niyetinde olan, gerek sosyal sorumluluklarıyla gerekse de diğer kitle örgütleriyle beraber projelere ortak imzalar atma ve demokrasi mücadelesinde de yer alma niyetindedir. Diğer kitle örgütleri, sendikalar ve partilerle ortak projeleriniz olacak mı? Bugüne kadar kendimizi yakın hissettiğimiz bütün demokratik kitle örgütleriyle, kurumlarla bütün sinema etkinliklerinde, kültür sanat faaliyetlerinde birlikte durmaya, el ele yürümeye çalıştık. İşçi Filmleri Festivali bunun bir örneğidir. Gerek taşrada gerek İstanbul’da bu ülkenin
Celal Çimen’i tan›yal›m 1969’da Ankara’da do¤an Celal Çimen, yönetmen, oyuncu ve ayn› zamanda flair. 1989’da Ümraniye Belediye Tiyatrosu’nda bafllayan oyunculuk deneyiminde Çimen birden fazla dizi ve filmde rol ald›. 1992 y›l›nda çekilen “fiüpheliler” filmiyle yard›mc› yönetmeli¤e bafllayan Çimen 2001 y›l›nda “Tuzu Kurular” dizisiyle yönetmenli¤e ad›m att› ve bugüne kadar 7 ayr› dizi de yönetmenlik yapt›. Çimen’in ayr›ca 1996’da “Neflter Teorisi” ve 2000 y›l›nda “Yaral› Bir Keman ‹çin Mi Sesi” isimli fliir kitaplar› Piya taraf›ndan yay›nland›. Sendikal mücadeleye 1999 y›l›nda bafllayan Çimen 2001 y›l›na kadar Sine-Sen Genel Sekreterli¤i görevini yürüttü. Çimen 2006 y›l›nda da yine Sine-Sen’de Yönetim Kurulu Üyeli¤i görevinde bulundu.
güneydoğusunda, kuzeyinde, nerede sinema ile ilgili bir etkinlik varsa biz bunlara destek verdik. Bunlara gerek üyelerimizi götürerek gerek kendimiz bizzat katılarak gerekse lojistik destek sağlayarak her şeyi mümkünatıyla yapmaya çalıştık. Kent Film Evleri projelerinde bulunduk. Öğrenci Kolektifleri’nin yaptığı film atölyelerinde onlara her türlü desteği verdik ve bundan sonra da devam edeceğiz. Son olarak kısa vadede gerçekleştireceğiniz somut projeleriniz neler? Sine-Sen olarak DİSK’in çatısı altında geçtiğimiz genel kurul sonrasında bir DİSK Sine-Sen Film Evi kurduk. Öncelikle amacımız DİSK ve DİSK’e bağlı sendikalarda birer sendika Film Evi kurmaktır. Kuracağımız bu Film Evlerinde bütün şubelerden gelen 2 ya da 3 arkadaşımızı kamera kullanımı, montaj, film üretimi süreçleri konusunda kurslara tabi tutacağız. Yani kameraları işçilerin ellerine vermek üzere bir eğitim programı başlattık. Ayrıca ilkini 15-16 Haziranda yapacağımız Sine-Sen kültür sanat etkinliklerini başlatıyoruz. Eylül ayından başlayarak nerede bir salon bulduysak, nerede bir etkinlik yapma imkanı bulduysak bize bağlı üyelerimizin içinde çalıştıkları tiyatro gruplarıyla, müzik gruplarıyla böyle kültür sanat etkinlikleri yapacağız. Bir de şu anda Beyoğlu Belediyesi’yle ortaklaşa başlattığımız Sine-Sen Kültür Merkezi projesi var. Şişhane tarafında bulunan Mozaik Alt Geçidi’nde bir kültür merkezi kuracağız. Burası setlere gidecek arkadaşlarımız için ortak buluşma mekanı olacak, ilerletebilirsek bir de küçük çaplı gösterimleri yapabileceğimiz bir sahneli salon yapacağız ve kütüphane kuracağız. Aynı projenin bir benzerini Kadıköy’de de yapmayı düşünüyoruz. Teşekkür ederiz.
Yeni yönetime mazbata DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası’nın (Sine-Sen) 11. Olağan Genel Kurulu’nda sinema emekçilerinin son yıllarda yükselen mücadelesi sahneye yansıdı. Sine-Sen tarihinin en coşkulu ve en yoğun katılımlı genel kurullarından biri gerçekleşirken, sendika açısından da önemli bir demokrasi deneyimi yaşandı. 10 Mayıs’ta gerçekleşen ve üç ayrı listenin sendika yönetimi için oylandığı seçimi Celal Çimen’in başkanlığında seçime giren liste, 203 oyun 93’ünü alarak kazandı. Seçime giren diğer listelerden yönetmen Sırrı Süreyya Önder’in
başkanlığındaki liste 67 oyla ikinci olurken, Nilüfer Açıkalın’ın başkanlığında seçime giren liste ise 40 oy aldı. Seçimde 3 oy geçersiz sayıldı. Oylama sonucunda Genel Başkanlığa Celal Çimen, Genel Sekreterliğe Selda Çiçek; Yönetim Kurulu üyeliklerine Oruç Demir, Hüseyin Kuzu, Murat Muslu, Nalan Başaran, Zafer Ayden; Denetim Kurulu üyeliklerine Çiğdem Sezgin, Ahmet S. Serdival, Sinan Güngör ve Disiplin Kurulu üyeliklerine Meltem Savcı, Ahmet Soner, N. Deniz Namoğlu seçildi.
15-16 Haziran direnifli yolumuzu ayd›nlat›yor “Bizler Demirdöküm iflçileri olarak, karar verdik ve and içtik. Bizim namusumuz gibi korudu¤umuz sendikalar› kapatabilirler, ama bizim kafam›zdaki bilgileri asla kapatamayacaklar” - 15 Haziran 1970 Bugün, yaşanan ekonomik krizi bahane eden hükümetin ve patronların işçi sınıfına yönelik saldırganlığı gitgide artarken, yeni bir direniş ve zafer kuşağı yaratmanın eşiğindeki işçi sınıfının yolu şanlı 15-16 Haziran direnişiyle aydınlanıyor. Şanlı 1516 Haziran direnişini yaratan Türkiye işçi sınıfı ise son dönemlerde yaptığı fabrika işgalleri, işyeri direnişleri ve kitlesel mitinglerle yeni 1516 Haziran direnişleri yaratmanın sancılarını yaşıyor. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihi açısından en önemli günlerden ikisi, 15 ve 16 Haziran 1970 günleri ya-
şanmıştı. Başta İstanbul ve İzmit olmak üzere Ankara, İzmir, Adana, Sakarya gibi illerin sanayi bölgelerinden, üniversitelerinden 150 bin kişi alanlara çıkarak gücünü ortaya koymuştu. AP ve CHP’nin oylarıyla Meclis’te kabul edilen Sendikalar Kanunu ile DİSK kapatılmak isteniyordu. Kırdan kente göçen ve işçileşen kitlelerin çalışma koşulları hergün daha da vahşileşirken, yüzde 100’lere varan zamlarla yaşam koşulları zorlaştırılıyordu. Sayıları kısa süre içinde 2 milyon 745 binden, 4 milyon 55 bine çıkan işçi sınıfının tek dayanağı olan sendikala-
rının da ellerinden alınmaya kalkılmasına işçi sınıfı büyük bir direnişle engel oldu. 15 Haziran sabahı makinelerin susturulmasıyla başlayan direniş, 115 fabrikadan 75 bin işçinin yollara dökül-
mesiyle devam etti. İlk olarak Ankara asfaltı üzerindeki Otosan Fabrikası’ndan 2 bin 700 işçi, “Yaşasın işçi sınıfı, zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok” sloganlarıyla yürüyüşe geçti.
Haliç’ten yürüyüşe geçen işçiler fabrika fabrika gezerek arkadaşlarını yanlarına çağırdılar. Saat 9.00’dan sonra bütün İstanbul-İzmit karayolu ve İstanbul sanayi bölgeleri işçi kafileleriyle doldu. İşçilerin eylemleri 16 Haziran’da da devam etti. İşçiler karşısında çaresiz kalan hükümet sıkı yönetim kararı aldı. 162 işçi tutuklanırken yüzlerce işçi işten atıldı. 4 işçi polis tarafından öldürüldü. DİSK’li işçilerin sendikalarına sahip çıkmak için başlattıkları direnişe Türk-İş üyesi işçiler de destek verdi. Eylemler sonunda Bakanlar Kurulu 60 günlük bir sıkıyö-
netim ilan etti. DİSK ve bağlı sendikaların yöneticilerinin pek çoğu tutuklandı. Ancak işçi sınıfının başlattığı direnişle sendikalarına ve emeklerine sahip çıkaması sonuç verdi ve sendikalar yasası geri çekildi. Fiili mücadelenin gücünü gösteren 15-16 Haziran Türkiye sosyalist hareketi açısından bir dönüm noktası oldu.
11 Haziran 24 Haziran
10 K‹BELE
2009
‘fi‹DDET‹N KÖLES‹ OLMAYACA⁄IZ’
NE KEND‹N‹ NE ADINI YAfiATTILAR
P‹PPA BACCA DAVASI SÜRÜYOR
ADANALI KADINLAR SOKAKTA
Halkevci kad›nlar eylemdeydi
Güldünya Derne¤i kapat›l›yor
Duruflma 25 Haziran’da
‘fiiddet kaderimiz de¤il’
Eskiflehir’de Halkevci kad›nlar 28 May›s Perflembe günü saat 14.00’de Adalar Migros önünde artan fliddet olaylar›n› ve namus cinayetlerini protesto eden bir eylem yapt›. Eskiflehir Halkevci Kad›nlar Meclisi yapt›¤› aç›klamada, kad›na yönelik sald›r› ve fliddet olaylar›n›n artt›¤›na dikkat çekti. Halkevci kad›nlar tüm kad›nlar› fliddet karfl›s›nda sessiz kalmamaya, dayan›flmaya ve yasal haklar›n› kullanmaya ça¤›rd›.
2004 y›l›nda erkek kardeflleri taraf›ndan ‘namus’ gerekçesiyle öldürülen Güldünya Tören’in ad›n› tafl›yan dernek, kapat›lma tehlikesiyle karfl› karfl›ya. Bitlis’te bulunan ve kentin tek kad›n derne¤i olan Güldünya Derne¤i, geçen ay Dernekler Masas› taraf›ndan incelemeye al›nm›flt›. ‹ncelme sonras› Bitlis Valili¤i’nin “yeterli üye tam say›s›” olmad›¤› gerekçesiyle kapat›lmas›n› istedi¤i dernekle ilgili olarak Bitlis Sulh Hukuk Hakimli¤i’nce aç›lan kapatma davas›n›n ilk duruflmas› 12 Haziran’da yap›lacak.
Kocaeli, Gebze'de tecavüz edilip öldürülen Pippa Bacca’n›n katil zanl›s› Murat Karatafl'›n yarg›lanmas›na devam ediliyor. Kocaeli 1. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülen davan›n bir sonraki duruflmas› 25 Haziran’da yap›lacak. Geçen celsede Savc›l›k, san›¤›n "vücut dokunulmazl›¤›n› ihlal ve ›rza geçme, kifliyi hürriyetinden yoksun k›lma, kasten öldürmek, yakalanmamak için delilleri ortadan kald›rmak ve h›rs›zl›k" suçlar›ndan cezaland›r›lmas›n› istedi.
Adana Kad›n Platformu taraf›ndan Adana’da son zamanlarda artan fliddet olaylar›na karfl› 8 Haziran Pazartesi günü bir bas›n aç›klamas› ve oturma eylemi gerçeklefltirildi. Aç›klamada May›s ay›nda kad›na karfl› gerçeklefltirilen fliddet olaylar›n›n bilançosu aç›kland›. ‘Kad›nlar art›k susmayacak’, ‘Erkek vuruyor devlet koruyor ‘ sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde fliddete karfl› mücadele kararl›l›¤› öne ç›kt›.
‘Mahallemize krefl istiyoruz’ Bahçelievler’de Halkevci kad›nlar, kad›nlar›n insanca çal›flma hakk›n›n vazgeçilmez bir parças› olan paras›z, nitelikli krefl hakk› için mücadeleye bafll›yor. Çocuk bak›m›n›n toplumsallaflmas›n› isteyen kad›nlar krefl için imza topluyor İstanbul Bahçelievler Halkevi, kadınların çalışma hakkının ve toplumsal hayata katılmasının önündeki engelleri aşmak için parasız nitelikli kreş talebiyle kampanya başlattı. Bahçelievler Halkevi’nde 2 yıldır süren kadın çalışmasının birikimi, 29 Mart yerel seçimlerinde kadınların yaşadıkları mahalleyi yönetmeye talip olmasını sağlamıştı. Halkın muhtar adayının seçim programında yer alan öncelikli ihtiyaçlar arasında, kreş açılması da bulunuyordu. Seçim döneminde mahallede yapılan çalışma ve görüşmeler de kadınların kreş talebinin yakıcılığını ortaya koydu. Muhtarlık çalışmaları sırasında, Cumhuriyet Mahallesi’nde kapısı çalınan her evde tek maaşın yetmemesi gibi şikayetler anlatıldı. Mahalleli kadınlar ücretli bir işte çalışmak istiyordu. Ancak çocuklarını bırakacak yerlerinin olmaması nedeniyle ya ücretli işlerde çalışamıyor ya da evde ve evlerine yakın yerlerdeki yarı zamanlı işlerde çalışmak zorunda kalıyorlardı. Cumhuriyet Mahallesi’ndeki kadınlar için kreş hakkı, çalışma hakkının bir parçası olarak görülüyordu. Seçim çalışmasında bu gerçeğin daha çok farkına varan kadınlar, adaylarının muhtarlık seçimini kaybetmesine rağmen kreş talebinden
Kad›nlar bar›fl için Diyarbak›r’da bulufltu
Türkiye’nin çeşitli illerinden çok sayıda kadın, “Barış için söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var” diyerek Diyarbakır’da buluştu. Diyarbakır Kadın Buluşması, Kürt hareketine ve özelde Kürt kadın hareketine dönük saldırıların hemen ardından Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin çağrısı ile gerçekleşti. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Mardin, Van, Ağrı, Hakkari, Batman, Mardin, Siirt ve Urfa’dan gelen iki bini aşkın kadın, 31 Mayıs’ta Diyarbakır’da buluştu. Sabah saatlerinde barış için kadınların yol haritasının tartışıldığı bir forum gerçekleşirken buluşmanın öğleden sonraki programında kadın mitingi vardı. Yüksel Genç’in modera-
vazgeçmeyerek seçilen yeni muhtarla görüşme gerçekleştirdiler. 28 Nisan günü Cumhuriyet Mahallesi’nden 12 kadın temsilci kreş talebini muhtara iletti. Muhtar, kadınların taleplerine itiraz etmemekle beraber, belediyenin kreş açması için hiçbir girişimde bulunmadı. Bahçelievler Soğanlı Mahallesi’nden kadınlar da mahallelerine parasız kreş açması için 20 Mayıs’ta muhtarla görüşüp aynı ilgisiz tavırla karşılaştılar. Bu gelişmeler üzerine Bahçelievler Halkevi’nde biraraya gelen kadınlar, taleplerini örgütlü mücadelelerinin gücüyle gerçekleştirmek üzere bir kampanya başlatma kararı aldılar. ‹lk imzalar destek eyleminde at›ld› 30 Mayıs’ta, İstanbul’un farklı mahallelerinden ve bölgelerinden gelen çok sayıda Halkevci kadının da katıldığı şenlikli bir başlangıç eylemiyle, “Mahalleme parasız kreş istiyorum, imzamı atıyorum” kampanyası başlatıldı. Kadınlar Bahçelievler Halkevi’nin içini ve çevresini kampanya afişleriyle süsledikten sonra, mahalle sokaklarına ve pazara dağılarak kreş için imza toplamaya başladılar. Kadınlar parasız, nitelikli kreş hakkını, çalışma hakkının ve çocuk bakımını toplumsallaştırma mücadelesinin bir parçası olarak gördüklerini vurguladılar. Kampanya, tüm yaz boyunca sürecek etkinliklerle devam edecek. Soğanlı (Bahçelievler) Halkevi Adres: Mimar Sinan Caddesi Ümit Yaşar Oğuzcan Sokak No:12/1. Telefon: 0212 641 65 34
törlüğünü yaptığı forumda, kadın bakış açısıyla barışı örmek için Kürt, Türk, Ermeni, Laz, Çerkez kadınların el ele mücadelesinin gerekliliğine vurgu yapıldı. Toplantının sonunda ‘acil çağrı metni’ yayınlayan kadınlar, ortak mücadelenin süreklileştirilmesi ve yaygınlaştırılması yönünde kararlar aldı. Forumun ardından Ekin Parkı'nda “Söyleyecek sözümüz, çözümü geliştirecek gücümüz var” mitingi gerçekleşti. Mitingde, tutuklanan DTP’lilerin isimlerinin yazılı olduğu bir pankart açıldı. Beyaz tülbentler takarak mitinge gelen binlerce kadın “Operasyonlar dursun, silahlar sussun” dedi.
Otobüs bask›s› Didem K›r›fl ‹stanbul Halkevi Film Atölyesi
2 Haziran Sal› günü saat 11.40’da Altunizade’den 129T Kozyata¤›-Taksim otobüsüne bindim. Akbilimi basmam›n hemen ard›ndan floför kaba bir ses tonuyla beni ça¤›rd›. Pasomu görmek istedi¤ini söyledi. Neden istedi¤ini anlamayarak pasomu uzatt›m. Paso bana ait olmas›na ra¤men floför benim olmad›¤›n› iddia etti. Önce pasoya sonra tekrar bana bakt›¤›nda floförün derdini anlad›m. Pasodaki foto¤raf›m uzun saçl› oldu¤um zaman çekilmiflti. Bana att›¤› bak›fltan belliydi, saçlar›m›n k›sa olmas› floförü rahats›z ediyordu ve sorun ç›karmak istiyordu. Tart›flmaya bafllad›k. ‹kna olmas› için nüfus cüzdan›m› uzatt›m. Bunun üzerine floför “ne bileyim ben, k›z m›s›n erkek misin belli de¤il” diyerek bana hakaret etti. Bu hakareti üzerine suç duyurusunda bulunmak üzere floförün ad›n› ve görevli numaras›n› istedim. Söylemek istemedi. Otobüsün kap› numaras›n› ve plakas›n› ald›m. (Kap› numaras› 2000- 804 plakas› 34 TN 0184) Son durakta hareket amirli¤inden floförün ad›n› ö¤renmek istedim ve yine bir sonuç alamad›m. fioförün ismini vermesi gerekti¤i halde böyle bir yanl›fl›n savunucusu olan hareket amiri de farkl› bir zihniyete sahip de¤ildi. Otobüste olaya tan›k olan bir yolcu yan›m›za gelerek floförün isminin Hasan oldu¤unu ö¤rendi¤ini ve bu olayda suç duyurusunda bulunursam tan›kl›k edece¤ini söyledi. Pek çok insan yaflanan olaydan rahats›zken, bir sivil polis kimli¤ini ç›kar›p “ba¤›rma lan, çocu¤umu uyand›r›yorsun” diyerek erkek arkadafl›m›n üzerine yürüdü. Asl›nda o da pek farkl› bir zihniyete sahip de¤ildi. Çünkü bir anne baba o anda yaln›zca çocu¤unun uyanaca¤›ndan tedirgin olmaz, özgürce yaflayamaca¤› bir ülkede büyüyecek olmas›ndan tedirgin olur. Bu olay bir kez daha göstermifltir, bu ülkede biz kad›nlar her gün t›k›fl t›k›fl otobüslerde, metrolarda, metrobüslerde tacize u¤rarken, hala töre cinayetleriyle öldürülürken, fliddete, tecavüze maruz kal›rken, bir de üstüne kadrolaflan AKP gericili¤inin her alanda bask›s›n› hissediyoruz. AKP’li belediyenin tafleronu olarak görevlendirilen ve kendini ahlak zab›tas› olarak gören pek çok floförle karfl›lafl›yor ve pek çok kez onlar›n hakaretlerine tan›k oluyor ya da bizzat hakarete maruz kal›yoruz. Karfl› koymad›¤›m›z sürece de karfl›laflmaya devam edece¤imizden eminim. Bu nedenle floför hak›nda suç duyurusunda bulunuyorum. Bu olay›n faili olan floförün alaca¤› herhangi bir ceza, hiçbir belediyenin veya onun görevlilerinin bedenlerimiz üzerinde söz söylemeye, hakaret etmeye ve gerici zihniyetleriyle insanlar› flekillendirmeye haklar› olmad›¤›n›n bir örne¤i olacakt›r. Hareket amirli¤inde numaras›n› istedi¤imde floförü sakinlefltirmek için “Ne olacak, asacak de¤iller ya” diye rahatça bir tav›r içinde bulunmas› da yaflanan bu tür olaylara tepkisiz kalmam›zdand›r. Bu zihniyet var oldu¤u müddetçe, özgürce, kendi bildi¤im ve istedi¤im gibi saç›m› flekillendirme hakk›na sahip oldu¤um halde hakarete maruz kalaca¤›m. Günün birinde bafl›m›z aç›k oldu¤u için meydan daya¤› yemeden bu hakarete karfl› koymak gelece¤ime, özgürlü¤üme ve bu ülkenin tüm kad›nlar›na karfl› sorumlulu¤umdur.
Kad›n dayan›flmas› büyüyor
‹lkerli kad›nlar taleplerinin takipçisi
Kürt hareketine yönelik operasyonlar KESK’e kadar uzan›rken hedefte yine kad›nlar vard›. Operasyonlar dayan›flma eylemleriyle cevapland›
Ankara ‹lker’de Halkevci kad›nlar daha yaflanabilir bir mahalle yarat›lmas›na yönelik taleplerini yeni muhtara iletti. Görüflmede muhtar belediyeye baflvurma sözü verdi
Demokratik Kürt hareketine yönelik polis saldırıları ve operasyonları kamu emekçilerinin örgütlü gücü KESK’e kadar uzandı. 28 Mayıs günü KESK ve Eğitim-Sen’e yönelik gözaltı ve polis operasyonlarında KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, Eğitim-Sen Kadın Sekreteri Gülçin İspet, Eğitim-Sen eski Kadın Sekreteri Elif Akgül Ateş ve Barış Meclisi Sözcüsü Yüksel Mutlu son operasyonla gözaltına alınan kadınlar arasındaydı. Gözaltılar çok sayıda kentte kadın eylemleriyle protesto edildi. Ankara
KESK’e yönelik baskının gerçekleştiği 28 Mayıs günü Ankara Kadın Platformu temsilcileri KESK Genel Merkezi’ne bir destek ziyaretinde bulundu. Aynı gün 18.30’da Yüksel Caddesi’nde bir basın açıklaması yapıldı ‹stanbul İstanbul Demokratik Kadın Hareketiyle Dayanışma Kadın Platformu 29
Mayıs’ta Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması yaparak kamu emekçisi kadınlara dönük saldırıları protesto etti. Eskiflehir Eskişehir Demokratik Kadın Platformu da tutuklu kadınlarla dayanışma ve gözaltıları protesto amacıyla 28 Mayıs’ta bir dayanışma eylemi yaptı.
Ankara İlker’de Halkevci kadınlar yerel seçimlerde dile getirdikleri taleplerinde ısrarcı. Seçimlerle beraber biraraya gelen ve uzun bir süredir her hafta düzenli toplantılar yapan Halkevci kadınlar, kurdukları komisyonla mahalle muhtarını ziyaret etti. İl-
ker Mahallesi’nin yeni muhtarına mahalledeki baz istasyonlarının kaldırılması, ilköğretim okulunun önündeki yola trafik lambası konulması, mahallede parasız kreş açılması, rahat dolaşılabilecek sokaklar ve park alanları oluşturulması, üstü kapalı pazar yeri, gü-
venli ve kapalı otobüs durakları kurulması taleplerini ilettiler. Muhtar kadınların bu talepleri için belediyeye başvuruda bulunacağını belirtti.
Üzmez davas›nda rapor durumu de¤ifltirmedi Hüseyin Üzmez davasında beklenen rapor sonunda çıktı. Adli Tıp Genel Kurulu, mağdur B.Ç’nin ruh sağlığının bozulduğuna karar verdi. Geçen yıl Ekim ayında mağdurun sağlıklı olduğuna dair kurum tarafından verilen raporla serbest kalan Üzmez, bu sefer aksi yönde görüş bildiren rapora rağmen tutuklanmadı. Üzmez, cin-
sel istismar suçundan yargılandığı davanın ikinci duruşmasında, Adli Tıp raporu sayesinde tahliye olmuş, kurumun bu kararı kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı. Üzmez davası vesilesi ile Adli Tıp’ın yapılandırılmasına ilişkin sorunlar da gündeme gelmişti.
cmy k
Halk›n festivaline davetlisiniz Bar›nma hakk› ve insanca bir yaflam mücadelesinin dördüncü y›l›n› dolduran Dikmen Vadisi Halk›, herkesi “Festivadi” ad›n› verdikleri “Dikmen Vadisi Halk Festivali”ne davet ediyor. Festivadi, 15-21 Haziran’da Yukar› Dikmen Vadisi’nde gerçekleflecek Festivadi aralarında şair, yazar, tiyatro oyuncusu, yönetmen, ressam, heykeltıraş, besteci, müzisyen ve ses sanatçılarının yer aldığı, birçok aydın ve sanatçının desteğiyle yaşama geçiriliyor. “Festivadi”de her gün düzenlenecek kültür ve sanat etkinlikleri yanında, festiva-
11 Haziran 24 Haziran
lin son gününde Vadi’de gerçekleştirilecek toplu piknik ve kapanış konseri öne çıkıyor. Piknik boyunca, her biri Vadi halkının direnişiyle simgeleşen yarışmalar düzenlenecek. Yarışmalardan birkaç başlık şöyle; “Yıkımlara Karşı En Hızlı Barikat Kurma” Yarışması, “Büke-
mezsin Bileğimizi Gökçek” Bilek Güreşi Turnuvası,“Zar Tutan Gökçek Olsun” Tavla Turnuvası, “Birlik Olduk, Biz Kazanacağız Gökçek” Halat Çekme Yarışması. Ayrıntılı program için ‘www.dikmenvadisi.org’ sitesine bakılabilir.
2009
KÜLTÜR/SANAT 11
Revolutionary Road Kate Winslet’e 2008’de en iyi kad›n oyuncu Oscar’›n› kazand›ran film Türkiye’de ‘Hayallerinin Peflinde’ ad›yla gösterime girdi. Yönetmen Sam Mendes, filmde 50’lerin idealmifl gibi görünen kapitalist toplumunda Amerikan Rüyas›’n› Wheeler çiftinin tutkularla konformizim tercihi aras›nda yaflad›¤› çat›flmalarla öykülüyor. Film kapitalizmin kad›nlar› konumland›r›fl›n› da elefltiriyor
Koro için biraz hayal, biraz emek GÜL‹N SEZER (Korist) Halk›n kültür sanat hakk› için üretim içinde olmaktan mutluyum. Bir gün haklar› için soka¤a dökülen insanlarla birlikte flark›lar›m›z› söyleyebilmek isterim.
Murat Dönmez (Korist) Binlerce insanla flark›lar›m›z›, marfllar›m›z› söylemek, Mamak Halkevi Gençlik Korosunun bir halk korosuna dönüfltü¤ünü görmek isterim.
Mamak Halkevleri yaklaşık bir yıldır mahalle gençlerinden oluşan bir koro çalışmasını sürdürüyor. Bu koro Halkevleri’nin ezilenlerin kültürünü yaratma çabası içerisinde oldukça anlamlı bir işleve sahip ve mahallenin gençleri tarafından oldukça ilgi görüyor. 6 Haziran günü Mamak’ta Feyzullah Çınar Parkı’nda, Ahmed Arif ve Nazım Hikmet anması gerçekleştiren koro elemanları ve koronun eğitmeniyle çalışmaları üzerine bir söyleşi yaptık. Gül hocam öncelikle sizi biraz tan›yabilir miyiz? Adım Gül Yıldız. Aslen mühendisim ama müzikle olan bağım bir hobi olmanın çok ötesinde. Çok klasik olacak ama ilkokuldan beri çeşitli korolar içinde çalışmalarım sürdü. Daha sonra solfej ve nota dersleri aldım. Bir de lise yıllarımda İHD bünyesinde müzik topluluğu kurmuştuk. Koro nas›l bir araya geldi? Ne kadar zamand›r devam ediyor? Kat›l›mc› profili nas›l koronun? Benim zaten Halkevleri’yle bağım vardı bir süredir. Halkevi’nden arkadaşlarımla hep böyle bir gençlik korosu kurmak istiyorduk. Çünkü yoksul mahallelerde gençlerin çok fazla sosyal etkinlik alanı yok. Dahası Mamak müzikle uğraşan birçok insanın yaşadığı bir yer. Her evde bir saz sesi duymak mümkün diyebi-
liriz. Başlangıçta Halkevi şubesindeki gençlerle bir araya geldik. Yaklaşık bir yıldır çalışıyoruz. Müziğe ilgisi olan gençleri bir araya getirmeye çalışıyoruz. Koromuz başlangıçta olduğundan çok daha geniş artık. Eskiden 4-5 kişiyken 15 kişi olduk. Profil olarak çalışan, işçi, öğrenci, işsiz karışık diyebiliriz ama müzikal açıdan kesinlikle gerçek bir tatmin duygusunun yaşandığı yozlaşmamış, ilerici bir gençlik profili var Mamak’ta. Çal›flmalar›n›z nas›l oluyor? Halkevleri bünyesinde bir koro faaliyeti yapman›n fark› nedir? Etkinlik ve konserlerimiz için repertuvar çalışmasının yanı sıra bona, nota ve solfej derslerimiz var. Ana ögeleri bilmek korodaki arkadaşlara büyük bir kolaylık sağlayacaktır. Halkevleri bünyesinde çalışmanın en önemli farkı samimi bir ortam olması ve elbette halkın hakları için mücadele veren böyle köklü bir kurumun bir parçası olmak önemli. Koroyla ilgili bir hayaliniz hedefiniz var m›d›r? Sonuçta bu kadar emek verilen bir topluluğu bir gün Halkevleri’nin gezici kültür sanat festivali içerisinde belki İşçi Filmleri Festivali gibi bir projede yer alması benim hayalim. Arkadafllar öncelikle sizi tan›-
GÜL YILDIZ (E⁄‹TMEN) Koronun Halkevleri’nin gezici kültür sanat festivali içerisinde belki ‹flçi Filmleri Festivali gibi bir projede yer almas›n› isterim yal›m. Ben Gülin Sezer, 21 yaşındayım, bir bilgisayar mağazasında çalışıyorum. Ben Murat Dönmez, 26 yaşındayım, unlu mamul işiyle uğraşıyorum. Ben Yeliz Öner 22 yaşındayım, işsizim. Bu koroyla nas›l tan›flt›n›z? Gülin: Halkevinden arkadaşlarım sayesinde haberdar oldum. Murat: Zaten bir Halkevciyim. Bu yüzden haberim vardı. Yeliz: Ben Halkevleri’nin bir aşure etkinliğine gitmiştim. Orada koroyu izledim ve katılmaya karar verdim.
Peki Halkevi korosunda olman›n fark› nedir? Murat: Siyasi görüşüme uygun oluşu ve bu çatı altında sevdiğim işi yapmak benim için önemli. Yeliz: Bir kere ortam çok sıcak. Gül hoca bize çok şey katıyor. Ayrıca pahalı konserlere gidemeyen herkese müzikle temas edebilme imkanı sağlıyor Halkevi. Gülin: Halkevleri haklar mücadelesi verirken halkın kültür sanat hakkı için bir üretim içinde olmaktan mutluyum. Peki sizin hedefiniz hayaliniz nedir bu koro için? Gülin: Birgün eğitim, sağlık, barınma hakkı için sokağa dökülen insanlarla birlikte şarkılarımızı meydanlarda söyleyebilmek. Yeliz: Haftasonları kahve köşelerinde ya da evde vakit geçirmek yerine ellerinde notalarıyla, bağlamalarıyla insanlar Halkevi’ne gelip çalışmamıza katılsınlar isterim. Murat: Binlerce insanın şarkılarımızı, marşlarımızı söylemesi, koronun bir halk korosuna dönüşmesini görmek isterim
Birkaç sonsuzluk an› Sefarad müzi¤inin iki önemli ismi Janet ve Jak Essim’in 1994’ye yay›nlanan albümü ‘Birkaç sonsuzluk an›’ 2005’te Kalan Müzik taraf›ndan ikinci kez yay›nland›. Albümde yer alan 14 parça Akdeniz ezgileri ile Anadolu ezgilerinin birbirine kar›flmas›yla olufluyor. Albümde E r k a n O¤ur ve Bülent Ortaçgil de enstürmanlar›yla yer al›yor.
Hüyükteki nar a¤ac› Yaflar Kemal bu eserinde, Çukurova’ya mevsimlik iflçi olarak ifl bulma umuduyla giden ancak makineleflme nedeniyle iflsiz kalan da¤ köylülerinin öyküsünü anlat›yor. Yazar›n üretim iliflkilerindeki dönüflümün yaratt›¤› sosyal, kültürel de¤iflimi ustaca iflledi¤i eser Yaflar Kemal’in di¤er pek çok eseri gibi hem bir e¤itim kitap盤› hem de bir solukta okunacak fliir gibi bir roman.
Devlet Tiyatrolar›nda ilk Kürtçe oyun sahnede fiiirlerle geçtim aran›zdan Türkiye’de ilk kez bir devlet tiyatrosu sahnesinde Kürtçe oyun sergilendi. “Refle fieve” isimli oyun erkek egemen toplumda kad›n› anlat›yor
fiiirin ustas› Naz›m Hikmet ölümünün 46. y›l›nda Türkiye’nin dört bir yan›nda düzenlenen çeflitli etkinliklerle Artvin Borçka Halkevi 3 Haziran günü gerçeklefltirdi¤i bir etkinlikle Naz›m’› and›. Gecede slayt gösterisi düzenlendi ve usta flairin hayat›, fliirleri ve yaflam mücadelesi anlat›ld›. Naz›m, Eskiflehir’de ise 4 Haziran günü Halkevi’nde gerçeklefltirilen “Bu dünyadan Naz›m geçti, haberin var m› tafl duvar” isimli anma program›yla an›ld›. 65 kiflinin kat›l-
cmy k
d›¤› etkinlik demokrasi ve devrim flehitleri için sayg› durufluyla bafllad› ve Naz›m Hikmet’in hayat›n›n anlat›ld›¤› sinevizyon gösterimiyle sona erdi. ‹stanbul Halkevi’nde de ayn› gün bir fliir dinletisi düzenledi. Dinletinin ard›ndan Mavi Gözlü Dev filmi gösterildi. Kartal Halkevi de 3 Haziran’da bir etkinlik gerçeklefltirerek Naz›m’› unutmad›. Naz›m Hikmet, Ö¤renci Kolektifleri taraf›ndan ‹stanbul Üniversitesi’nde gerçeklefltirilen iki ayr› etkinlikle de an›ld›. Edebiyat Fakültesi ve Merkez Kampüs’teki etkinliklerde fliir ve müzik dinletileri ve tiyatro gösterimleri gerçeklefltirildi.
Devlet Tiyatroları’nın, Kürtçe’ye sahnelerini açabileceğini açıklamasından sonra Türkiye’de ilk defa Devlet Tiyatroları’na ait bir salonda Kürtçe bir oyun oynandı. Berfin Zenderlioğu ve Mirza Metin’in kurucusu olduğu Teatra Destar’ın hazırladığı Reşê Şevê (Karabasan) adlı oyun 5 Haziran Cuma günü Van Devlet Tiyatrosu’nun sahnesinde izleyici karşısına çıktı. Organizasyonu düzenleyen Erdal Büşürün, erkek egemen toplum-
Ankara Ça¤dafl Sanatlar Merkezi’nde Latin Amerika Portreleri sergisi Latin Amerika tarihine damgas›n› vuran insanlar›n portre karikatürlerini Ankaral›lara sunuyor
da kadının yaşadığı sömürüyü anlatan “Reşe Şeve” için iznin çok zor alındığını belirtti. Oyun sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, “Kürtçe oyunun görüldüğü gibi devleti bölmediğini” söyledi. Oyun daha önce Viranşehir, Ergani, Mardin, Dicle ve Suruç'taki özel salonlarda seyirci karşısına çıkmıştı.
Ankara’lı genç karikatüristler tarafından çizilen Latin Amerika’nın önde gelen isimlerinin portre karikatürleri, Venezüella Bolivar Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nin desteği ile 15 Haziran 2009 Pazartesi akşamı saat 18:30’da Çağdaş Sanatlar Merkezi A Galeri’de sergilenmeye başlayacak. Sergide, Simon Bolivar, Frida Kahlo, Victor Jara ve Bob Marley gibi bir çok Latin Amerikalı önemli şahsiyetin karikatürleri yer alıyor. Sergi önümüzdeki aylarda İstanbul ve İzmir’i, 2010 yılı içerisinde de Latin Amerika ülkelerini gezecek.
Gaziosmanpafla Halkevi aç›ld› İstanbul Gaziosmanpaşa Halkevi’nin 7 Haziran günü gerçekleştirilen açılışına 130 kişi katıldı. Açılışta bir konuşma yapan Halkevleri Genel Başkanı İlknur Birol, Halkevleri’nde örgütlenerek krize karşı halkın acil taleplerini savunmanın ve bunu hızla hayata geçirmenin öneminden söz
etti. Açılışa Halkevleri 1. Bölge Temsilcisi Nuri Günay, Eğitim-Sen 4 No’lu Şube yöneticileri Mehmet Kara ile Hüseyin Zenk, Toplumsal Dayanışma Ağı Derneği, TKP, Sosyalist Parti, CHP, BDSP, ÖDP ve DHB’den temsilciler katıldı.
Ulafl›m hakk›na gözalt› ‹stanbul’daki ulafl›m zamm›n› protesto etmek için 3 Haziran’da Taksim’den Büyükflehir Belediyesi’ne yürümek isteyen Halkevcilerin önü polis barikat›yla kesildi. Bunun üzerine Halkevciler oturma eylemi bafllatt›. Meydandaki halktan da eyleme destek gelince polis kitleye sald›rarak 36 kifliyi gözalt›na ald›. Zamlar, işten çıkarmalar, cinnet haberleri, işyeri işgalleri, bastırılamayan toplumsal öfke… Banka ve PTT soygunları, geleceği ve ekmeği için ölümü göze alan emekçiler… AKP Hükümeti ise kriz karşısında patronları kurtarma derdine düştü. Halk her gün daha da yoksullaşırken bankalar, holdingler milyarlarca dolar kar açıklıyor. On binlerce işçi
kapının önüne konurken, AKP işçilerin birikimlerini sermayeye hibe ediyor. Gerçek işsiz sayısı 6 milyon 471 bine ulaşarak rekor kırdı. Her 7 aileden biri yardımlarla geçiniyor. Başbakan, ayakta durmak için borçlanan milyonlarca kredi kartı borçlusunu dürüst olmamakla itham ediyor. Ulaşıma ve suya zamlar yapan AKP belediyeleri, yoksulun evini başına yı-
On’lar›n krize karfl› flartlar› var ‹flten ç›karmalar yasaklans›n. Tüm iflsizlere kamuda istihdam sa¤lans›n, ‹flsizlik Fonu sermayeye peflkefl çekilmesin!
karken barınma hakkını savunan halka pervasızca saldırıyor, muhalefeti polis copuyla bastırmaya çalışıyor. Sermaye örgütleri kendi bekaası için, parası olmayan halka dalga geçer gibi ‘pazara çıkın’ derken Halkevleri meydanları işaret ediyor, halkın acil taleplerini sokaklara taşıyor. Ulaşım zammını protesto ederken polisin sal-
Bakiyemiz yetersiz
İstanbul Halkevleri, 4 Haziran günü Galatasaray Lisesi önünde kredi kartı borç faizlerinin silinmesi için eylem yaptı. Halkevciler kredi kartı borçlarını ve sıkıntılarını anlatan bir tiyatro gösterisi sundular. Gösteride borçlu kredi kartının faiz siliciye te-
İzmir’de ulaşıma zam yapıldı. On’lar da 5 Haziran’da Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı zamları protesto etti. On Halkevci “Ulaşım zammı geri çekilsin” yazılı dövizlerle süsledikleri bisikletleryle halkı ulaşım zammına karşı çıkmaya çağırdı. Belediye binası
‹flçilerin onay› olmadan üretim araçlar›n›n tafl›nmas› engellensin. Üretimi durdurulan iflletmelere tüm varl›klar›yla birlikte kamu taraf›ndan el konulsun!
Her haneye 18 m3 su, 140 m3 do¤algaz, 230 kw saat elektrik ücretsiz verilsin! 06.00-09.00 ve 17.00-21.00 saatleri aras›nda ulafl›m ücretsiz olsun! E¤itim ve sa¤l›k paras›z hale getirilsin! Hiç kimse "kentsel dönüflüm" ad› alt›nda evinden at›lmas›n, devlet halk›n bar›nma hakk›n› güvence alt›na als›n! Kredi kart›, esnaf ve çiftçi kredisi borç faizleri silinsin!
Yürüyor” eylemiyle başlatacak. Halkevleri krize karşı sokaklarda 10’ar 10’ar yükselttiği sesini, halkın şartları kabul edilinceye kadar yükseltmeye ve ülkenin dört yanına taşımaya devam edecek.
Kredi borçlar› silinsin
Tüm kad›nlara sosyal güvence ve asgari geçim ödene¤i sa¤lans›n!
Tar›msal üretim desteklensin, devlet tek al›c› olsun. Beslenme hakk› güvence alt›na al›ns›n!
dırısına uğruyor, yeri geliyor bisikletlerle belediyelerin kapısına dayanıyor, yeri geliyor kontörlü sayaç soygununa izin vermiyor. Halkevleri, egemenlerin krizinin yarattığı toplumsal yıkıma karşı mücadele programını Haziran ayında ülkenin dört bir yanından gelen 10’ar temsilciyle Ankara’da gerçekleştireceği “10’lar Krize Karşı Halkın Şartları İçin
ğet geçirilerek, üç kez hamdolun denilmesi ile borçlardan kurtulan mağdurlar canlandırıldı. Tiyatro gösterisinin ardından basın açıklaması yapılarak kredi kartı borç faizlerinin silinmesi talep edildi.
On’lar Adana’da 6 Haziran günü saat 13.30’da Adana Halkevi Başkanı Osman Erkut, Halkevleri’nin "Krize karşı halkın şartları var" çalışması hakkında kamuoyunu bilgilendiren bir açıklama yaptı. Halkevi yönetici ve üyelerinin katıldığı açıklamaya temsili 10 kişi
de ellerinde bulunan "10’lar Krize Karşı Halkın Şartları İçin Yürüyor" dövizleriyle katıldı. İnönü Parkı’nda yapılan açıklamaya çok sayıda kitle örgütü ve sendika yöneticisi de destek verdi. Egemenlerin krizinin yarattığı toplumsal yıkıma karşı halkın şartları olduğunu söyleyen Erkut, bu şartların tartışma götürmez bir öneme sahip olduğunu söyledi.
önüne gelen Halkevciler burada bir basın açıklaması yaparak belediyenin şirket gibi yönetilemeyeceğini dile getirdi. Halkevciler eylemden sonra şehrin sokaklarında dolaşarak zamlara sessiz kalmama çağrısı yaptı.
Akbilimiz bofl! İstanbul Halkevleri üyeleri ulaşıma yapılan zammı protesto etmek için 3 Haziran günü Mecidiyeköy metrobüs durağı önünde bir eylem yaptı. Eylemde ulaşım zamlarını ve metrobüs soygununu teşhir eden konuşmalar yapılırken durakta bekleyenler de alkışlarıyla konuşmalara des-
tek verdi. Açıklamada metrobüs yolsuzluğu yanı sıra, kriz koşullarında birçok insan geçim sıkıntısı yaşarken ulaşıma zam yapmanın halk düşmanlığı olduğu, ulaşım ücretlerinin düşürülmesi gerektiği belirtildi.