Hasad Hayvancilik Mayis 2014

Page 1

Fiyat› 9 TL

Y›ll›k Abonesi 50 TL ww.hasad.com.tr e-mail: hasad@hasad.com.tr

8 EDİTÖR’den

Damızlık yetiştiren ülkelerin hayvancılığı gelişiyor, yetiştiricisi de para kazanıyor 26

Mayıs - Haziran 2014 Yıl 30 Sayı 344

14 Yatırımcılar “TETA Zirvesi”nde bir araya geldi Ömer Tömek: Yatırımcılar, binaları yaptık makineleri aldık, hayvanları koyduk iş bitti diye düşünüyor. Oysa iş esas şimdi başlıyor. Her şey güzelce projelendirilirse düşündüklerinizi uygulamaya aktarırsınız.

Keçiye yatırımın önü açık

ISSN-2146-4847

iki ayda bir çıkar




iki ayda bir çıkar

mayıs - haziran 2014 y›l 30 say› 344

Kuruluş Tarihi: Haziran 1985

SAHİBİ Hasad Yayıncılık Reklamcılık Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Seyfettin BATAL s.batal@hasad.com.tr REKLAM Erhan BATAL reklam@hasad.com.tr Tel:0532-220 96 34 GRAFİK ve TASARIM Recep AMBAR hasad@hasad.com.tr Tel: 0216 481 46 90 MUHASEBE VE SATIŞ MÜDÜRÜ Hamit BALCI abone@hasad.com.tr Tel: 0532-307 57 33 ADRES: Hasad Yayıncılık Reklamcılık Tarım San. ve Tic. Ltd. Şti. İstiklal Mah. Birlik Cad. No. 13/B 34760 Ümraniye/İstanbul internet: www.hasad.com.tr e-mail: hasad@hasad.com.tr Tel: 0216-481 46 90 / 0532-307 57 33 Faks: 0216-481 46 93 Sertifika Numarası: 17072 EDİTÖR Prof. Dr. Alper ÖNENÇ alperonenc@gmail.com Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü TEKİRDAĞ

ANTALYA TEMSİLCİSİ Günola Ajans, Erdem Güner Tel: 0242-311 01 22 Gsm: 0532-575 60 80 erdem@gunola.com.tr ADANA TEMSİLCİSİ Ürün Tarımsal Mühendislik, Tel: 0322-459 01 15 İZMİR TEMSİLCİSİ Basri Şenyiğit, Tel: 0543-619 26 48 © COPYRIGHT: HASAD DERGİSİ’nde yayınlanan yazılar, fotoğraf ve şekiller, yazılı izin alınmadan kaynak gösterilerek dahi olsa, iktibas edilemez, matbaa, fotokopi ve bilgisayar tekniği ile çoğaltılamaz, internet ortamında yayınlanamaz. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. BASKI: Ege Reklam ve Basım Sanatları San. Tic. Ltd. Şti. Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad. No: 4 Ataşehir/ İstanbul Tel: 0216-470 44 70 Faks: 0216-472 84 05 www.egebasim.com.tr Sertifika No: 12468 Baskı Tarihi: İstanbul, 28.05.2014 Yayın Türü: Yerel Süreli, Sayı: 344

YA Z I M K U R A L L A R I İki ayda bir çıkan HASAD Hayvancılık dergimizde hayvancılık ve hayvansal ürünler ile ilgili orijinal araştırmalar, güncel konularda bilgilendirici derlemeler, kısa notlar, sektörden haberler yayınlanır. Yazarlar, makalelerini elektronik ortamda editörün e-posta adresine virüsten ari bir şekilde göndermelidir. Makale ile ilgili yazışmaların hangi yazarla yapılacağı ve bu yazarın tam posta adresi, e-posta adresi, faks ve telefon numaraları makale gönderilirken ön yazıda mutlaka belirtilmelidir. Yazım kurallarına uymayan makaleler, düzeltilmek üzere yazara iade edilir. Değerlendirmeye alınan bilimsel makale ve derlemeler, konusunda uzman iki hakem tarafından değerlendirilir ve sonuç yazışmanın yapılacağı yazara bildirilir. Dergi editörü, hakem raporlarını dikkate alarak eserin yayınlanması konusundaki kararını verir. Sektörden gelen yazılar ise yine konu uzmanı akademisyenlere danışılarak editör kontrolünden geçtikten sonra yayınlanır. Makale sunumu yapılırken Çalışma bilimsel araştırma ise, A4 (210 x 297 mm) formunda kağıda, “Microsoft Word for Windows” programı ile 12 yazı boyutunda "Arial" yazı tipinde 2 ara ile yazılmalı (kaynaklar listesi dahil) ve metin iki yandan hizalanmış olmalıdır. Sayfa yapısı, yukarıdan, aşağıdan, soldan ve sağdan 2.5 cm boşluk kalacak şekilde düzenlenmelidir. Eser, ana başlık, yazar ad ve adresleri, özet, anahtar kelimeler, yabancı dilde başlık, abstract, key words, giriş, materyal ve yöntem, bulgular, tartışma (veya bulgular ve tartışma), sonuç (gerekirse), teşekkür (gerekirse), kaynaklar bölümlerinden oluşmalıdır. Çalışma bilimsel derleme ya da makale ise yukarıda açıklanan sayfa formatı kullanılmalıdır. Eser, yetiştiricilerin anlayabileceği bir dille kaleme alınmalı ve uygulanabilirliği olan pratik mesajlar içermelidir. Eser, ana başlık, yazar ad ve adresleri, özet, anahtar kelimeler, yabancı dilde başlık, abstract, key words, kaynaklar bölümlerinden oluşmalıdır. Konu başlıkları eserin yapısına göre düzenlenmelidir.

Yazar(lar)ın ismi, açık olarak, unvansız ve koyu yazılmalıdır. Yazar isimleri arasında virgül bulunmamalıdır. Yazarların adresleri dipnot olarak birinci sayfada verilmelidir. Yazarların adresleri aynı değilse, soyadlarının son harfi üzerine rakam konulmalı, ilgili adrese de aynı rakam verilmelidir. Türkçe özet, 200 kelimeyi geçmemeli 3-6 adet anahtar kelime yer almalıdır. İngilizce ana başlık, İngilizce özet ve key words Türkçe başlık, özet ve anahtar kelimeler ile uyumlu olmalıdır. Bölüm başlıkları ve alt başlıklar numarasız olmalı ve koyu yazılmalıdır. Bütün başlıklarda kelimelerin yalnızca ilk harfleri büyük olmalıdır. Resim ve şekiller “Şekil”, tablolar “Çizelge” olarak isimlendirilmelidir. Çizelge ve şekiller metin içinde geçme sırasına göre her biri ayrı ayrı numaralandırılmalıdır. Çizelge, şekil başlıkları ve açıklamaları kısa ve öz olmalıdır. Resim ve şekiller, ofset baskı tekniğine uygun olarak (jpeq formatında) hazırlanmalı metin içinde verildiği gibi ayrıca metinden ayrı olarak ek dosya olarak gönderilmelidir. Kaynaklar listesi, yazar soyadına göre alfabetik olarak sıralanmalı ve numara verilmelidir. (örnek: 1. Arpacık R, Alpan O, Bayraktar M, Çekgül E, 1993. Jersey ineklerin Belçika Mavisi ve Chianina Boğalar ile kullanma melezlemesi amacıyla birleştirilmesi. Lalahan Hay. Arş. Ens. Derg. 33 (3-4): 16-29). Kaynaklar, metinde üstsimge ile, kaynaklar listesinde verilen numara sırası dikkate alınarak verilmelidir. (örnek: Bazı araştırıcılar erken laktasyon döneminde yağ ilavesinin vücut kondüsyonu ile üreme performansını iyileştirebileceği ve ketozis görülme olasılığının azalabileceğini öne sürmektedir.2, 4, 5 Birimler ve kısaltmalarda, SI (Systeme International d’Units) ölçüm birimleri kullanılmalıdır. Kısaltma ve semboller metin içerisinde ilk kez kullanıldığında açıklanmalıdır. Eserin başlığında kısaltmalar kullanılmamalıdır.

Eğer çalışma özel sektör tarafından hazırlanan derleme, kısa not, sektörden haber ise yine yukarıda açıklanan sayfa formatı kullanılmalı ancak konu başlıkları eserin yapısına göre düzenlenmelidir. Eserler, Türk Dil Kurumu’nun yazım kılavuzu dikkate alınarak yalın ve anlaşılır bir dilde yazılmalıdır.

Eserin bilimsel etik açısından her türlü sorumluluğu yazarlara aittir. Kabul edilmeyen makaleler yazarlara iade edilmez.

Çalışmanın ana başlığı, 14 yazı boyutunda, bü-

Editör e-posta: alperonenc@gmail.com

“Hakemli Dergi Statüsündedir”

4

yük harflerle, koyu yazılmalı ve ortalanmalıdır.

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

Eser basıldıktan sonra yazarlara bir adet dergi gönderilir. Dergi internet adresi: www.hasad.com.tr



İ çindekiler 8

EDİTÖRDEN

42

Damızlık yetiştiren ülkelerin hayvancılığı gelişiyor, yetiştiricisi de para kazanıyor Prof. Dr. Alper Önenç

10

HABERLER

HAYVANCILIKTA MEKANİZASYON Paket Silaj Vakum Teknolojisi ve Vakumlu Tip Silaj Paketleme Makinesi Fulya Tan

46

HAYVAN SAĞLIĞI Sığılarda Retikuyoperitonitis Travmatika (RPT) Hastalığı Mustafa Sinan Aktaş

Hastalıklardan ari işletmelere ilave destek verilecek Süt üretimi 8.5 mil. tondan 18 mil. 223 bin tona çıktı Sürü yöneticisi istihdam eden işletmelere 5 bin TL çoban desteği verilecek Marmara ve Ege Bölgesi de şaptan ari hale getiriliyor Hayvancılığa 2014’te 3 Milyar TL destek ödenecek

14

AKTÜALİTE Hayvancılık sektöründeki yatırımcılar “TETA Zirvesi”nde bir araya geldi

26

RÖPORTAJ TALEN KECCİ süt keçiciliği işletmesi

56

GENETİK Bal Arısı Genomu ve Karyogramı Doç. Dr. Cemal Ün

30

HAYVAN BESLEME Üreticiden Sorular Prof. Dr. Asım Kılıç

36

YEM BİTKİLERİ Kamışsı Yumak (Festuca arundinacea Schreb.) Ertan Ateş

58

FİRMALARDAN Sütleri Soğutuyoruz Yatırım Malları Ürün Müd. Emre Üçer Hayvan Besleme ve Hasımatik ile Elde Edilen Kaliteli Kaba Yemin Önemi Ekohasıl A.Ş. Yönetim Kurulu Başk. Kamil D. Atıcı

66

6

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

Abone/kitap formu



E ditörden Damızlık yetiştiren ülkelerin hayvancılığı gelişiyor, yetiştiricisi de para kazanıyor

ayvancılığı gelişmiş ülkelerde bir gebe düvenin anasına ait ilk laktasyon süt verimi 9 ton, ikinci laktasyon verimi ise 12 ton. İlkine doğuran bu düve birinci laktasyonda 9.5 ton süt verdiğinde kimse şaşırmıyor, hatta daha iyi olmalıydı diyor. Süt keçiciliği yapan işletmelere gidildiğinde 100 keçiden ilkine doğumda 160 yavru alınıyor, başka bir ifadeyle, yavrulama oranının 1.6'ya yaklaştığını görüyoruz. Bu işletmelerde ilkine doğuran çepiçler laktasyonun ilk 100 günü 3-4 litre günlük süt ortalamalarıyla sağılıyor. Avrupa'daki birçok işletmede hayvan başına ulaşılan bu verimler Türkiye'de konuşulunca birçok kişi tarafından 14 ton süt mü?, ikizlik 1.6 mı? mümkün değil ifadeleriyle karşılanıyor. Oysa bu rakamlar Almanya, Hollanda, Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde küçük aile işletmelerinin sürülerinden elde edilen rakamlar. Şaşırtıcı olan esas konu ise şu: Türkiye'de büyük ölçekli işletmelerin ulaşmakta zorluk çektiği bu üretim rakamlarına gelişmiş ülkelerin aile işletmeleri nasıl çok rahat ulaşabiliyor? Türkiye'deki aile işletmeleri bu rakamlara neden ulaşamıyor? Geçen yıl iç piyasadan hayvan toplayan bir arkadaşım, yurt dışından damızlık hayvan getirerek üretim yapan işletmelerden damızlık gebe düve almak istemiş. İkinciye doğuran ineklerin düvelerine bakmış son derece iyi bir genetiğe sahip olan analardan doğan yavruların aynı dış görünüşe sahip olmadığını görünce hayal kırıklığına uğramış. Anaların meme ve ayak yapıları, sütçülük özellikleri son derece iyiyken, bu analardan doğan düvelerin neden iyi nitelikte olmadığını araştırmaya başlamış. Yanıtı da çok kısa sürede kendisi bulmuş. Cevap işletmelerin, "az sayıda kızları üzerinden damızlık değeri hesaplanan boğaların" spermalarını tercih etmeleriymiş. Yani işletmeler sperma seçiminde ucuza kaçıyormuş. Bu arkadaşım, çevre illerde Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğine kayıtlı küçük aile işletmelerini de dolaşmaya karar vermiş. Baktığı her damda şu soruyu ısrarla sormuş "bu düvenin anasından ortalama kaç litre süt sağıyorsun?" Cevap %90 aynı, 30 litre... Ancak eski dönemlerde bir başka arkadaşının, beyana inanarak aldığı düvelerde iyi koşullarda 25-26 litre ortalamayı geçemediğini, aldığı hayvanların çoğunu da tırnak, döl tutma

H

Prof. Dr. Alper ÖNENÇ alperonenc@gmail.com

8

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

sorunları nedeniyle erken yaşta sürüden çıkardığını hatırlayarak cevaplara bıyık altından gülmüş. Bu arkadaşım, bu yıl Almanya'da Siyah Alaca Yetiştirici Birliği'ne kayıtlı sürüleri dolaşırken, damızlık gebe düvelere hayran kalmış. İşletme sahiplerine hayvan ve ebeveynleri hakkında sorular sorduğunda, yetiştiriciler sattıkları düvelerin indeks değerlerini, ana ve babaya ait süt verim değerleri kâğıtlarını getirmişler. Hayranlığı bir kat daha artmış. Almanya'da küçük bir aile işletmesi bile sürüsünde meme yapısı, ayak formu ve sütçülük özelliklerini iyileştirmek için en kaliteli boğaları kullanıyor. İneklerini tam otomatik sağım sistemleriyle sağıyor. Elde edilen süt verimleri, sağım hızı, somatik hücre sayısı gibi özellikler düzenli olarak birlik tarafından takip ediliyor. Döl kontrolüne kayıtlı sürülerde tip sınıflandırmaya ilişkin doğusal tanımlamalar eksiksiz yapılıyor ve aday boğaların damızlık değeri beyana göre değil, gerçek verilere göre hesaplanıyor. Doğru yapılan değerlendirmelerin sonucunda seçilen boğaların spermalarını kullanan Alman yetiştiriciler de dünyanın her yerine kaliteli damızlık materyali yüksek fiyattan satabiliyor. Avrupa'da yetiştirici sperma seçerken, bazı hayvanlarında süt yağı ve proteini iyileştiren, bazılarında form yapısını iyileştiren spermaları kullanıyor. Sürüsündeki en iyi düveleri reforme inekleriyle değiştiriyor. Belki de iyi bir boğa adayı yakalarım düşüncesiyle, çok sütlü ineklerine listede ilk 10’da olan boğanın spermasını seçiyor. Damızlıklarını satarken indeks değerlerini satıcıya gösteriyor. Peki, Türkiye'de damızlık hayvan alırken yetiştirici ne gösteriyor? Ne yazık ki sadece hayvana ilişkin üreme bilgileri. Üstelik merada herhangi bir boğaya verilmiş, test edilmemiş boğa sperması kullanılmış düveleri de iyi damızlıklar diye pazarlamaya çalışıyoruz. Damızlık yetiştirmek, boğa adayı analarını belirlemek, suni tohumlama boğası üretmek bu konular hâlâ Türk çiftçisi için değeri anlaşılmayan konular. Süt üretimine odaklanan büyük ölçekli işletmeler, iyi bir aday boğanın bir yıllık süt satışından daha fazla gelir getirdiğinin daha farkında değiller. Damızlık hayvan üretemeyen bir ülke ne yurt dışına damızlık satma hayali kurabilir ne de yetiştiricisinin karnını doyurabilir. I



H aberler Hastalıklardan ari işletmelere ilave destek verilecek astalıklardan ari işletmeler için sağlık sertifikasına sahip süt sığırı işletmelerinde bulunan damızlık boğalar dışındaki 6 aylığın üzerindeki erkek hayvanlar hariç, tüm sığırlar için hayvan sahiplerine 375 lira ödeme yapılacak. Ari sığır başına ödeme birim miktarları 500 başa kadar tam, 501 baş ve üzeri için yüzde 50'sine karşılık gelen tutar ödenecek. Ayrıca, Onaylı Süt Çiftliği sertifikasına sahip olan işletmelerdeki ari işletme desteği alan tüm sı-

H

ğırlar için, ilave olarak hayvan başına 50 lira ödeme yapılacak. Hayvan hastalıklarıyla mücadele çerçevesinde, Bakanlıkça belirlenen programlı aşılamalar için uygulayıcılara büyükbaş şap aşısı için 75 kuruş, küçükbaş şap aşısı için 50 kuruş, büyükbaş Brucellosis için 1,50 lira, küçükbaş Brucellosis için 50 kuruş destekleme ödemesi verilecek. I

Süt üretimi 8.5 milyon tondan 18 milyon 223 bin tona çıktı ürkiye’nin 2002 yılında yaklaşık 8.5 milyon ton olan süt üretimi 18 milyon 223 bin tona ulaştı. Artan süt verimine paralel olarak sağılan hayvan sayısında da artış gerçekleşti. Söz konusu dönemler içinde manda, keçi, sığır gibi sağılan, hayvan sayısı da toplamda 21 milyon 600 binden 23 milyon 900 bine yükseldi. En çok sağım yapılan hayvan 14 milyon adetle koyun oldu. En çok süt üretimi yaklaşık 16.5 milyon tonla sığırdan elde edildi. 2002 yılında 209 bin ton keçi sütü üretimi yapılırken, keçi

T

sütü üretimi son 5 yılda 2 kat arttı. 2010 yılında 272 bin ton üretilen keçi sütü, 2011 yılında 320 bin ton, 2012yılında 370 bin ton ve 2013 yılında yaklaşık 416 bin tona ulaştı. TÜİK verilerine göre, bu yıl inek peyniri üretimi geçen yıla oranla yüzde 7.9 arttı. Koyun, keçi, manda ve karışım sütlerden elde edilen peynir çeşitleri ise yüzde 55.6 artış gösterdi. Yoğurt üretimi geçen yılın Şubat ayına göre yüzde 0.4, ayran üretimi ise bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11.6 arttı. I

Sürü yöneticisi istihdam eden işletmelere 5 bin TL çoban desteği verilecek ürkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği (TÜDKİYEB) Genel Başkanı Veysel Ayhan, 500 baş ve üzeri küçükbaş hayvan sayısına sahip işletmelerden çoban istihdam edenlere 5 bin lira destek verileceğini belirterek, kararın, yükselme trendinde olan küçükbaş hayvancılığa daha da fazla katkı sağlayacağını bildirdi. Ayhan, yaptığı yazılı açıklamada, sürü yöneticisi (çoban) istihdam edecek işletmelere ilk kez destek verileceğini, bunun küçükbaş hayvancılıkta çok önemli bir adım olduğunu belirtti. Çiftçilere 2014'te verilecek tarımsal destekler arasında bu yıl ilk kez sürü yöneticisi (çoban) istihdam desteği uygulamasının yer aldığını anımsatan Ayhan, 500 baş ve üzeri küçükbaş hayvan sayısına sahip işletmelerden çoban istihdam edenlere 5 bin lira destek verileceğini ifade etti. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının uyguladığı teşvik ve desteklemeler sayesinde hayvancılık sektörüne ilginin arttığını, koyun ve keçi sayısında belirgin şekilde artışlar görüldüğünü kaydeden Ayhan, "2009 yılında 21 milyon 749 bin olan koyun sayımız 29 milyon 284 bine, 5 milyon 128 bin olan keçi sayımız ise 9 milyon 225 bine ulaşmıştır. Küçükbaş hayvan varlığımızdaki bu artışların en önemli nedeni Bakanlığımızca verilen desteklerdir" ifadelerini kullandı. Küçükbaş hayvancılığın önündeki en büyük darboğazlardan birinin çoban istihdam eksikliği olduğuna dikkati çeken Ayhan, Bakanlık, TZOB, İŞKUR ve TÜDKİYEB işbirliğinde geçen yıl

T

10

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

Veysel AYHAN 4 ilde başlatılan "Sürü Yönetimi Elemanı Benim Projesi"nin, bu yıl tüm ülkeye yaygınlaştırıldığını anımsattı. Bu kurslarda yaklaşık 12 bin kişinin sürü yönetimi eğitimi aldığını belirten Ayhan, şunları kaydetti: "Bugün bu destek kararının da çıkmış olması yetiştiricilerimiz adına bizleri mutlu ederken, yazın sıcağında, kışın soğuğunda, her türlü olumsuz tabiat şartlarında çok meşakkatli bir işi yapan çobanlarımızın sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmalarına da fırsat verecektir. Sürü yönetici istihdam desteği, küçükbaş hayvancılık için yapılan desteklemeleri taçlandırmış ve geleceğe daha bir umutla bakmamızı sağlamıştır. Bu kararla aynı zamanda işletmelerimizin hayvan sayılarını en az 500 başa çıkarmayı hedeflemeleri açısından da olumlu olmuştur. Bu karar, zaten yükselme trendinde olan küçükbaş hayvancılığımıza daha da fazla katkı sağlayacaktır.” I



H aberler Marmara ve Ege Bölgesi de şaptan ari hale getiriliyor ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, şap hastalığıyla mücadele kapsamında yeni bir eylem planı hazırladı. Bakanlık ilk etapta, Trakya’dan sonra Marmara ve Ege bölgesini de şap hastalığından ari hale getirecek. 2023 yılına kadar ise tüm bölgelerin şaptan ari hale getirilmesi hedefleniyor. Bakanlık, geviş getiren çiftlik hayvanlarının şap hastalığı ile mücadele eylem planının uygulamaya girmesinin ardından paydaşları bilgilendirmek amacıyla Balıkesir’de bir toplantı düzenledi. Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol’un başkanlık ettiği toplantıya; Bakanlık yetkilileri, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, Türkiye Damızlık Koyun ve Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği, Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği, Türk Veteriner Hekimleri Birliği, Marmara ve Trakya Bölge İl Damızlık Yetiştiricileri Birliği temsilcileri, bölgelerin Veteriner Hekimler Odaları temsilcileri katıldı. Ülkemizde şap hastalığının, sığır yetiştiriciliğinde önemli ekonomik kayıplara neden olan en önemli hastalık olduğu be-

G

lirtilen toplantıda, hastalığın kontrol ve eradikasyonuna imkân sağlayacak çeşitli tedbir ve uygulamalar hakkında katılımcılar bilgilendirildi. Toplantıda; aşılama uygulamalarının yanı sıra alınması gereken diğer önlemler hakkında katılımcılara detaylı bilgiler verildi. Hastalıkla yapılan mücadelede başarı sağlanabilmesi için sektörde faaliyet gösteren tüm paydaşların yürütülen çalışmalara katkı sağlamaları istendi. Bakanlığın hazırladığı yeni eylem planına göre, 2018 yılında Trakya bölgesinin "aşısız hastalıktan ari bölge" statüsüne, Ege ve Marmara bölgesinin ise “aşılı hastalıktan ari bölge” statüsüne kavuşacak. Anadolu’nun diğer bölgelerinin de 2023 yılına kadar “aşılı ari ülke” statüsüne kavuşturulması hedefleniyor. Eylem planı kapsamında, Trakya’da mevcut sığır cinsi hayvanlar yüksek bağışıklık gücüne sahip aşı ile yılda iki kez aşılanacak. Ege ve Marmara bölgelerinde ise sığır cinsi hayvanlar 6 ay ara ile aşılanacak, bunun yanı sıra ilk defa aşılanan hayvanlar ise bir ay sonra yeniden aşılanacak. Aşılama programı Mart ayında başladı. I

Hayvancılığa 2014’te 3 Milyar TL destek ödenecek ıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, göreve yeni seçilen Türkiye Süt, Et , Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Ilgaz ve Yönetim Kurulu Üyelerini kabul etti. Eker görüşmede, et ve süt sektöründeki örgütlenmenin önemine dikkat çekerek sektör bileşenlerinin bir arada olmasının toplu bir bakış açısı geliştirilmesi bakımından önemli olduğunu ifade etti. İktidarları döneminde hayvancılığın önemli bir gelişme gösterdiğini anlatan Mehdi Eker, 2002’de toplam destekler içinde oranı yüzde 4,4 olan hayvancılığın bugün yüzde 30’lara çıkartıldığını söyledi. Bakan Eker, bu yıl çiftçilere ödenecek 9 milyar 700 milyon TL’lik karşılıksız, hibe desteğin 3 milyar lirasının hayvancılık alanında dağıtılacağına dikkat çekti. 1984 yılında yapılan ilk hayvan sayımında toplam hayvan varlığı içinde yüzde 3 olan kültür ırkının bugün yüzde 41’e ulaştığını belirten Bakan Eker, mevcut hayvan sayısının da 30 yıl ön-

G

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, göreve yeni seçilen Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Ilgaz ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile.

cesini aştığını vurguladı. 10 sene öncesinde 6 milyar lira olan Türkiye’nin hayvansal üretim değerinin bugün 19 milyar liraya çıktığının altını çizen Bakan Eker, destekleme politikalarını hayvancılıkta ölçeği büyütmeye yönelik olarak uyguladıklarını, sektörün büyümesiyle kaba yem üretiminin de ayrı bir ticari faaliyet haline geldiğini söyledi. Mehdi Eker, Trakya’yı tarihinde ilk kez şaptan ari hale getirdiklerini kaydetti Şap aşısı üreten enstitünün sabote edilmeye çalışıldığını hatırlatan Bakan Eker; “Türkiye’nin sahasındaki virüslere göre üretilmiş aşıyı yok etmeye kalkışmak hayvancılığımıza zarar verme çabasıdır” dedi. Bakan Eker, sabote olayının yedek jeneratörlerin devreye sokularak çok kısa sürede etkisizleştirildiğini ve aşıların zarar görmediğini söyledi. Mehdi Eker, Enstitüde yapılan çalışmalarla şap hastalığına karşı etkinliği artırılmış bir aşı geliştirildiğini, yeni geliştirilen aşının bağışıklık sistemini iki kat artıracağını belirtti. hEt Sığırcılığında Yeni Proje Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, hayvancılığı daha iyi noktalara taşımak amacıyla, büyük işletmeler dışında “Halk Elinde Islah Projesi” adıyla yeni bir projenin hayata geçirildiğini kaydetti. Üreticinin elinde verimi yüksek manda, sığır ve bazı koyun ırklarının tutulmasının hedeflendiğini belirten Bakan Eker, ‘’Eti etçi ırktan sütü sütçü ırktan alma’’ anlayışında olduklarını bildirdi. Bakan Eker, kendi kaynaklarımızı hızlı bir şekilde ıslah ederek daha fazla verim alınacağını, bu proje ile birkaç yıl sonra ticari olarak etçil bir hayvan ırkının elde edileceğini söyledi. Mehdi Eker, Türkiye’nin tarihinde ilk defa genetik materyal olarak gebe düve ihracatı yaptığını da hatırlattı. I

12

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344



A ktüalite

Hayvancılık sektöründeki yatırımcılar “TETA Zirvesi”nde bir araya geldi J J J J

Hayvancılık işletmelerinin sürdürülebilir olması için doğru yönetilmesi gerekir. Çiftliklerde verimliliği etkileyen düzenli döl verimidir. Hayvancılıkta temel bilginiz yoksa çok yanlış yapabilirsiniz. Temel konuları çok iyi bilmek lazım. Laktasyonun ilk döneminde yapılan hatalar ve stres koşulları gizli ketoz, asidoz, süt humması gibi metabolik hastalıklarla telafisi güç kayıplara neden olur.

J Laktasyonun ilk 60 günü inekte düşük süt verimi, 1.4'ün üzeri yağ/protein oranını ketoz riskini, 1.0'nın altı subakut asidozu işaret eder.

J Bilgisayar başında hazırlanan rasyon kâğıt üzerinde kalır. İşletme koşullarında yem vagonuna giren karışım, yemlik önüne dökülen karışım, hayvanların tükettiği karışım ve hayvanın sindirdiği karışım önemlidir.

J Yemlik önü, işletmecinin parasını ödeyen yerdir. Yem karıştırma-dağıtma vagonlarında Karıştırma süresi 15 dakikanın üzerine çıkmamalıdır. Süre uzadıkça yemlerde ayrışma başlar. Yatay makinelerde kesim uzunluğu ayarlanabilir. Makinenin çalıştırma süresi uzun tutulursa partikül büyüklüğü kısa, daha kısa çalıştırılırsa uzun olur.

J Günde 2 kez yem dağıtılan çiftliklerde, TMR vagonun her 1 m3 ü, 10-14 tane hayvanı rahatlıkla besler. ayvancılık sektöründe yatırımcıları bir araya getiren, sektör uzmanları ile yatırımcıların etkileşim ve paylaşımlarını artıran TETA Zirvesi, 26-27 Nisan 2014 tarihleri arasında Kuşadası Pine Bay otelde yapıldı. TETA, 2004 yılından itibaren "TETA Ailesi Zirvesi" ile hayvancılık sektörünün ortak sorun ve endişelerini paylaşıyor, bilimsel ve profesyonel hayvancılık çözümlerini uzman görüşleriyle katılımcıların değerlendirmesine sunuyor. Bu yıl 25. yılını kutlayan TETA, sektörde çeyrek asırdır en önemli ulusal firma olma özelliğini de gururla taşıyor.

H

14

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


Sümer Tömek Bayındır: “Bilgiyi, tecrübeyle harmanlayıp profesyonel koçluk yapıyoruz” Zirve, TETA Genel Koordinatörü Sümer Tömek Bayındır'ın konuşmasıyla başladı. Sayın Tömek Bayındır, "bir Türk firması, özellikle bir aile girişimi olarak çeyrek asırdır hizmet veriyoruz. Varlık nedenimiz var. Türk hayvancılığında gelişmiş teknolojileri, bilgileri aktarmak için kurulmuş bir firmayız" diyerek konuşmasına başladı ve şöyle devam etti: “Dürüstlük, kaliteli hizmet, mesleki ve toplumsal gelişmeye katkı kuruluş ilkelerimizdir. Sektöre tecrübe edilmiş, doğru bilgiyi aktarıyoruz. Kafasında hayvancılıkla ilgili hayali olan her kişi bizce TETA ailesi mensubudur ve biz onlar için kazançlı yatırımlar gerçekleştirdiğimizde mutlu oluyoruz. Her zaman çiftçilerle beraberiz. Mekanizasyonda geniş bir ürün yelpazesine sahibiz. Ekipmanları sahanın isteklerine göre tasarlayan ciddi bir ArGe departmanımız bulunuyor. Bu yenilikçi tarafımızdan dolayı 2013 yılında 3 tane inovasyon ödülü aldık. Türkiye hayvancılığında ilklere imza attık. Türkiye’nin en büyük yem ve et entegre tesisi olan Aytaç'ı 1995'de kurduk. Hem büyükbaş, hem de küçükbaş hayvan yemi üreten, Aytaç kurulduğunda Avrupa ve Ortadoğu'nun da en büyük işletmesiydi. İlk bilgisayarlı sürü yönetimine sahip sağımhane, ilk online laboratuvar süt analizine sahip sağımhane (Saray Çiftliği), ilk yerli demir tasarımları bize aittir. Yine yatırımcıları ilk modern barınak tasarımlarıyla biz buluşturduk ardından her ilde sunduğumuz bu tasarımlar taklit edilmeye başlandı. Türkiye'nin ilk merkezi köy sağımhanesini devreye soktuk. Profesyonel hizmetlerimiz yalnızca bu anlattıklarımla sınırlı değil, hayvancılık işletmelerinin sürdürülebilir olması için doğru yönetilmesi gerekir. Üretim maliyetlerini kontrol altına almak, üretim kayıplarını azaltmak, verimliliği artırmak için eğitim ve danışmanlık hizmetlerimizi ön plana çıkardık. TetaAkademi ile eğitim ve danışmanlık hizmetlerini bir şemsiye altında topladık. Bilgiyi, tecrübeyle harmanlayıp profesyonel koçluk yapıyoruz. Tükenmez bir bilgi cephaneliğimiz var. Çiftlikleri birbiriyle rakip görmüyoruz. Çiftliklerimizin bilgi ve kapasitesini artırmak istiyoruz. Bunun için hayvancılık projelerinin en baştan doğru planlanması ve uygulanması gerekiyor. Kuruluşunda ufacık detaylar atladığından, faaliyete geçeme-

Sümer Tömek Bayındır

den satılan işletmelerin durumunu üzülerek izliyoruz. Çiftliklerin kuruluş öncesi bilgi ve eğitim alması çok önemli. Hatta birebir destek ya da online destekler, hızlı iletişim ve çözüm bulma açısından daha önemli. Geleceğe yönelik, potansiyel sürü yöneticilerine ulaşıyoruz. Afikim firması ile ortaklaşa sürü yönetim kursları gerçekleştirdik. Üniversite öğrencilerine eğitim verdik. Bu kursa katılanlar hemen iş buldular. Ayrıca çiftliğe özel seminerler de yapıyoruz. Bilgilendirme kitapçıkları, sunular ve yurt dışına profesyonel teknik turlar düzenliyoruz. Doğru tasarlanmış işletmeleri yerinde tanıtıyoruz. Kurumsallaşma çalışmalarımıza hız verdik. Ekibimizi yeniledik daha prensipli çalışıyoruz. Yazıyla iletişimi artırdık. Hataları engelliyor, performans bazlı çalışıyoruz. İnternet iletişimi ile müşteri memnuniyetimizi artırıyoruz. Sipariş ve destek e-mail hattı oluşturduk. Ayda iki defa bilgi mesajı gönderiyoruz. Serviste daha hızlı ve ekonomik hizmet vermek için elektronik tamir atölyesini kurduk. TETA'nın kurucusu Ömer Tömek meslekte 35. yılını kutluyor. Ömer Bey yetiştiricilerin anlayacağı dilden konuşur. Sanırım herkes onun konuşmasını bekliyor, sözü fazla uzatmadan kendisini kürsüye davet ediyorum.”

ª

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

15


A ktüalite Ömer Tömek: “Sığırlar çok hassastır, kötü sesten, kötü muameleden, yabancıdan etkilenir ve sütleri azalır”

Ömer Tömek

Sayın Ömer Tömek de konuşmasında şu çarpıcı konulara değindi: “Burada yeni yatırım yapan, deneyim kazanan yatırımcılar bir araya geldi. Sayın katılımcılar, verimlilik çiftliğin tasarımıyla başlıyor. Çiftlikte bir trafik var. İnsan, hayvan ve yem trafiği. Bu trafik, en kısa sürede ve fazla enerji harcamadan gerçekleştirilmeli. Hayvan refahı lüks algılanıyor, öyle değil. Sığırlar çok hassastır. Kötü sesten ya da muameleden, yabancıdan etkilenir, sütü düşer. Hatta sığıra arkadan 60 derece açıyla yaklaşırsanız çok büyük strese girer. Sığır bu yaklaşımınızı saldırı algılar ve korkar. En büyük stres ise korkudur. Köylümüz işi bilir hayvanı, yanından takip ederek onu istediği yöne doğru sürer. Hayvan refahı hayvanın yatma süresini artırır. Süt verim grafiğine bakın, inekte yatma süresi arttıkça, süt de artar. Yemini ve suyunu tüketip, yatarak daha fazla zaman geçiren inek diğerlerine göre 1.5 litre fazla süt üretir. İşletmeler kurulurken, varsın olsun bu da eksik olsun dediklerinde, ufak eksiklikler sonunda karşınıza büyük sorunlar olarak çıkar. Hayvan başına yetersiz taban alanı, yanlış çatı tasarımları ineklerinizde verimliliği etkiler. Yeterince hava alamayan ineklerin verimleri de düşer. Bir litre süt için memeden 400 litre kanın geçmesi, kanın akciğerden geçip temizlenmesi lazım. Ahırın havası sa-

16

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

atte 6 defa yenilenmiyorsa, inek yeterli hava alamıyor demektir. Bir işletmenin verimliliği bilgi ve deneyim arttıkça artar. Bu nedenle, çiftliklerde verimliliğin üçüncü yılda arttığını görüyoruz. Çiftlik için 2 kişinin eğitimi çok önemlidir. Birincisi patron, ikincisi işletmenin yöneticisidir. Hem patron, hem işletme müdürü mutlaka eğitimden geçmelidir. Sürekli yeni bir bilgi karşımıza geliyor. Yeni bir hastalıkla beraber yeni sorunlar çıkıyor, ardından, çözümler üretiliyor. Bilgide süreklilik önemli. Ancak bilgiyi alırken doğru yerden almalıyız. Hayvancılıkta hayvanın sağlıklı olmasına da özen gösterilmelidir. Sorun çıkmadan, sorunu önceden bilip tespit etmek çok daha ucuzdur. Sağlık koruma yöntemlerini çok iyi bilmemiz lazım. Yeni doğum yapan inekleri nasıl besleyeceğiz? Kimisi anyonik rasyon diyor, kimisi yağ diyor bir diğeri başka bir öneri sunuyor. Temel bilginiz yoksa çok yanlış yapabilirsiniz. Temel konuları çok iyi bilmek lazım. Hayvan yeni doğurduğunda enerji bakımından açık veriyor. Bu durumu beslemeyle bir süre kapatmak mümkün değil. Laktasyonun ilk döneminde yapılan hatalar ve stres koşulları gizli ketoz, asidoz, süt humması gibi metabolik hastalıklarla telafisi güç kayıplara neden oluyor. Süt humması gizli olur mu? Gizli ketozu gizli asidozu anlayamazsınız. Ancak elinizde bunu ölçecek teknoloji varsa sizi uyarır. Önlem almanız için size gerekli zamanı sağlar. Çitliği ve sağımhaneyi yönetirken, iş paketleri hazırlamak gerekir. İş paketlerini disiplinli bir şekilde uygulamalıyız. Eğitilen elemanı da kontrol etmeliyiz. Bunlar bir kere oturtulduğunda işin keyfi çıkar. Tarımda ne yaparsanız yapın mutlaka yapılacak bir şey kalır. Büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar ruminant (geviş getiren) hayvanlardır. Bu hayvanların sindirim sistemleri kaba yeme göre planlanmış. Kaliteli ve yeterli kaba yem tüketemeyen hayvanlarda tırnak problemi başlar, kısırlık artar, verimli ömür azalır, erken yaşta sürüden çıkarlar. Rasyonlarda kaba yem oranı %50’nin altına inmemeli. Bugün 2 kg fazla süt alırsınız, yarın öbür gün hem verim düşer, hem de daha büyük sorunlarla uğraşırsınız. Sadece süt artışı tek başına bir şey ifade etmez. Çok kaliteli kaba yem kullanmalıyız. Kaba yem kalitesi çok


önemli. Yemin olgunluk derecesi, kuru madde miktarı, hasatta ve yem dağıtmada kullanacağınız makine dahi hayvana sunduğunuz yemi etkiliyor. Türkiye'de yalnızca mısır silajında kayıplar %42’ye ulaşıyor. Çürüyüp atılan yemi dikkate aldığınızda bu kayıplar daha da artar. Unutmayın hayvanlarınız ne kadar fazla kaba yem tüketirse o kadar fazla kuru madde tüketirler. Daha az oranda kesif yemle daha fazla süt üretirler. Kesif yem oranı arttıkça asidoza girerler. Kaba yem oranını %56'larda tutmanızı öneririm. Gizli asidoz, gizli ketoz sürüde metriti de artırır. Döl verimi sorunları artarsa, artık para kazanamaz duruma gelirsiniz. Hayvancılığa başlarken, bir takım hatalar yapılabiliyor. Tekrar altını çizerek vurgulamak istiyorum, verimliliği etkileyen düzenli döl verimidir. Hatalarını fark edenler sistemleri değiştiriyorlar. Alınan bir ürünü değiştirmek çok büyük bir para. Değiştirinceye kadar geçen zamanda meydana gelen kayıplar, değiştirmekten daha mı ucuz. Zararın neresinden dönülürse kâr, kârdır. Birçok yatırımcı, binaları yaptık, makineleri aldık, hayvanları koyduk iş bitti diye düşünüyor. Oysa iş esas şimdi başlıyor. Her şey güzelce projelendirilirse, düşündüklerinizi uygulamaya aktarırsınız. Aksi takdirde çuvallarsanız yaptığınız yatırım boşa gider. Yapılan her uygulama bazen 1-3 ay bazen 1 yıl sonra sonuç veriyor. Yatırımcılar, hayvancılıkla uğraşanlar internete girip kirli bilgileri topluyorlar. İnternette saçma sapan bilgiler var. Temel bilgilerin içinde olan her şeyi deneyebilirsiniz. Metabolik hastalıklar bu işin püf noktası. Yeni doğurmuş hayvanı pat diye yüksek verimli birinci gruba koyuyorlar. Yeni doğurmuş hayvanları karınları dolmadan yüksek verim grubuna atmayın bu hayvanları asidoza sokabilirsiniz. Acele etmeyin. Pike ulaşmakta zorluk çeken hayvan ketoz olabilir. Ketoz inekte çok büyük yıkım yapar. işletme olarak da çok ciddi kayıplara uğrarsınız. Eğitim almayı ihmal etmeyin, bilginin sonu yok, bu işi çok iyi bilen, sürekli yeni bilgileri takip etmek ve öğrenmek zorundadır.” Sayın Tömek'in ardından kürsüye gelen TETA pazarlama ve planlama müdürü Murat Yaşar konuşmasında "Hayvancılıkta doğru teknoloji kullanımının önemine" değindi. Hayvancılıkta kazanç kayıpları önlemekten geçer diyerek söze başlayan Sayın Yaşar, önümüzdeki aylarda hava sıcaklığı artmaya başladığında çiftliklerde sıkıntılar başlayacak. Yaza hazır girilmeli dedi ve şöyle devam etti: “Hepimiz şunu çok iyi biliyoruz. Süt sığırı için 13-18°C çevre sıcaklığı, %60-70 nem idealdir. Ortam sıcaklığı 25°C'nin üzerine çıktığında hayvan strese girer ve kayıplar başlar. Yem tüketimi ve yemden yararlanma azalır. Sı-

caklık stresi başladığında inekler normalden daha fazla ayakta durur, solunumları dakikada 50'nin üzerine çıkar. Süt veriminde %20-25 oranlarında düşme görülebilir. Kızgınlık döngüsünde aksama, döl tutmada başarısızlık yaşanır. Oransal olarak ifade etmek gerekirse, gebelik oranı %15'lere kadar düşer. Sıcaklık stresi kaynaklı kayıpları azaltmak için yem yolu önünde ve sağım bekleme yerinde serinletme araçları konumlandırılmalıdır. Pervana kullanılıyorsa, hava hızı hayvana ulaştığı noktada 2.5-3 m/sn olmalıdır. Fan ile soğutmada hayvanlar 5 dakika ıslatılıp 20 dakika fan çalıştırılmalıdır. Doğru pervane ve fan sistemleri seçilirken fiyat yanında, geniş alanda çalışma kapasitesi, harcanan amper akımı/hava debisi oranının mutlaka dikkate alınması gerekmektedir. Süt sığırı işletmelerinde en fazla enerjiyi ise vakum pompaları tüketir. Frekans konvertörü elektrik enerjisi tüketimini %50-60 azaltabilir. Günde 3 sağım yapılan 2x12 sağım odasında 10 saat çalışma olduğu ve saatte 11 kW kullandığını düşünürsek yılda 16 bin TL'nin üzerinde bir elektrik maliyeti karşımıza çıkar. Frekans konvertörü yılda 8 bin TL tasarruf sağlar. Son yıllarda kuru tip vakum pompalarına ilgi artıyor. Çünkü bu pompalar yağlama istemediğinden çevre dostudur, enerjiyi daha etkin kullanır. Sığırcılık işletmelerinde gübre yönetiminin planlanması da çok önemlidir. Yalnızca ineklerin ürettiği gübre hayvan başına günde 60 litredir. Bu gübre %10 kuru madde içeren boza kıvamındadır. Böyle bir yapıdaki gübrenin en kolay aktarımı özel döner pistonlu pompalarla olur. Bu pompalar ile gübreyi birkaç km uzaklığa kadar aktarabilmek mümkündür. Piyasada bulunan salyangoz tipi pompalar bu işi yapamazlar. Ancak kısa mesafelerde gübre aktarabilirler ve kapasitelerine göre çok fazla enerji tüketirler. Döner pistonlu pompalar ile 70 ton/saat gübreyi 11 kw motorla basabilmek mümkündür. Pompa seçiminde yapılan yanlışlar gereksiz enerji tüketimine neden olabilmektedir. Süt sığırcılığında, en uygun yemleme biçimi kaba ve kesif yemlerin birlikte karıştırılıp, uygun parça büyüklüğü sağlanarak hayvanlara verilmesidir. Homojenlik çok önemlidir. Yem ne kadar homojen karıştırılırsa, rumen asitliğinde dalgalanmalar azalır, hayvanlar yemden iyi yararlanırlar. Bu işlemi yaptığı bildirilen çok değişik markalarda yerli ve yabancı römorklar piyasada bulunmaktadır. Bunları incelerken karıştırmanın homojenliği, karıştırma süresi, harcanan enerji (akaryakıt) tüketimi ve elbette dayanıklılığı iyi incelenmelidir. Ayrıca bütün halinde atılan ot balyalarını kendi kendine kıyabilir özellikte olmasına da dikkat edilmelidir. İşletmede uygulanan yemlemeye göre çalışma süresi 4-10 saat olabildiği için enerji tüketimi çok önemlidir. Seko marka römork en yakın rakibinden %20 daha az güç harcamaktadır. Aynı za-

Murat Yaşar: Ortam sıcaklığı 25°C'nin üzerine çıktığında hayvan strese girer ve kayıplar başlar

ª

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

17


A ktüalite manda en homojen karışımı yapabilen römork olarak bilinmektedir. Karıştırma süresi 5-6 dakikadır. Römork doluluğu 1/3 oranında bile olsa homojen karışım yapabilmektedir. Sürü yönetiminde yüksek kârlılık hedeflenir. Hayvancılıkta kârlılık ineğin doğumdan gebe kalıncaya kadar geçen boş günlerini en aza indirmek, buzağılama aralığını arzu edilen seviyede tutabilmekte olduğundan ideal üreme takvimi iyi takip edilmelidir. Yüksek verimli ineklerde kızgınlık süresi 4 saatten daha kısa sürer. Yüksek verimli ineklerde bile AfiactII gibi iyi bir kızgınlık tespit sistemi ile %35-45 daha fazla kızgınlık tespit edebilirsiniz. AfiactII, yeni nesil uzaktan okunabilen pedometrelerle kızgınlık belirleme ve hayvan konforu ölçüm sistemidir. Barınağa yerleştirilen anten ile 70-100 metre yarıçaplı kapsama alanı içerisindeki hayvanların hareketlilik verileri, yatma - kalkma sayısı, ayakta kalma ve yatma süreleri ölçülerek 15 dakika aralıklarla yazılıma iletilir. Düvelerin ve ineklerin kızgınlıkları sürekli olarak takip edilebilir. Kurudaki hayvanlarda 24 saat önceden doğum yapacak hayvanlar belirlenir. Sağımhane antenleri ile uyumlu pedometrelerle sağmal inekler sürekli gözlem altında tutulur.”

Hikmet Cangır

18

Sayın Yaşarın ardından kürsüye 10 yıl önce iş adamlığından çiftçiliğe geçiş yaparak süt sığırcılığı yatırımı yapan Hikmet Cangır geldi. Hayvancılığın kokusunu alan bu işten kopamaz diyen Sayın Cangır ben sizlere kârlı bir hayvancılık nasıl yapılır bu konuda deneyimlerimi anlatacağım dedi ve şu önerilerde bulundu: “Sığırcılık çiftliklerinde kârlılık ve başarılı bir işletmecilik için iyi bir sürü yönetim sistemi bulunması gerekmektedir. Gerçek bir sürü yönetimi sistemi; sürünün süt verimi, meme sağlığı, kızgınlık, yem tüketimi, hatta süt analiz sonuçlarını otomatik olarak toplamalı ve kaydetmelidir. İşletme müdürü bu verilerden; döl verimi, hayvan sağlığı, yemleme ve personelin performansıyla ilgili sonuçlar çıkarabilmelidir. Ben çiftliğimde elektronik yatırımı 2003 yılında yapmaya karar verdim. Bu kararı aldığımda bulunduğum bölgede bilgisayarlı sürü yönetimi kullanan işletme çok fazla değildi. Sayılamayan bir şeyi kontrol etmek zor. Teneke, balya ve römorkla ölçülen bir şeyi

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

takip etmek ise çok daha zor. Hayvancılıkta üretim yaparken ortak birimleri kullanmak lazım. Ortak birim bilgi alırken ortak dili kullanmak demektir. Ben iyi bir sürü yönetimi programı kullanıcısıyım. İşletmemde Afimilk kullanıyorum. Programın özelliklerinden yararlanarak hazır şablon tablolar oluşturur, makro ve mikro tablolar hazırlarım. İşletmeyi ilk kurduğumda her şeyi kameralarla kontrol edebileceğimi düşünmüştüm. İşletmeyi 48 kamerayla takip ediyordum. Artık yalnızca sürü yönetim odasındaki bilgisayarı takip ediyorum. Çünkü buradan işletmedeki her şeyi çok iyi görüyorsunuz. Program size 1 yıl sonra ne kadar hayvan doğacak, ne kadar hayvan sürüden ayıklanacak, ne kadar süt üreteceksin bu projeksiyonu sunabiliyor. Bir tuşla güncel istatistikî bilgileri görüyor, 10 yıl öncesiyle karşılaştırabiliyorsun. İnşaat mühendisiyim, ama artık bir hayvanın tablosuna bakarak sağlık sorununu ve sebebini okuyabiliyorum. Hepimiz arabalarımızda son teknolojiyi kullanıyoruz. Yol bilgisayarından arabanızın ne kadar yaktığını, kaç km gidebileceğini görebiliyorsunuz. Ben şimdi bunu kendi işletmemde yapabiliyorum. Artık iyi bir çiftçiyim, ticareti de bırakmadım ama yönümü tarıma çevirdim. Yem bayiliği yapıyorum. Burdur ticaret borsasında görevim var. Sürekli hayvancılık yapan kişilerin içindeyim. Hayvansal üretimle uğraşan birçok işletme sürüyü okuyamadığı için basit sorunlar yaşıyorlar. İşletmeye bir gün hırsla girdim. Tablolarda sıkıntı var. Sağımda birkaç hayvan kaçmış. 2x10 sağım sisteminde inekleri 3 dakikada sağmışlar Sağımcılara niçin bu hayvanları sağamadınız diyorum. Adamlarım ısrarla sağdık diyor. Oysa stimulasyon düğmesine basarak hayvanları hızlı sağarız düşüncesiyle bu düğmelere basıp hayvanları aslında doğru dürüst sağmadan gönderiyorlarmış. Bu sistem; ineğin memesinden sağım başlığı kaç defa düştü, kaç defa manuel sağıma geçildi, sağım kısa ya da uzun mu sürdü kısaca sağımdaki tüm detayları gözler önüne serer. Unutmaya ve yalana müsaade etmez. Teknolojik yatırımın size geri dönüşü hızlı olur. Ancak bunu kullanamıyorsanız. Sisteme bakmıyorsanız, size hiç faydası olmaz. Hâlâ bazı insanlar tuşlu telefona alışamadım, o nedenle çevirmeli telefon kullanıyorum diyor. Eğer bir kişinin teknoloji yatkınlığı yoksa o kişiye androit ya da iphone telefon vermenin bir anlamı yok. Ben işletmemde 10 yıldır servisi kendi elamanlarımla yapıyorum çok nadir servis hizmeti alıyorum. Ancak hep orjinal parça kullanıyorum. İşletmenizde sağımın durmasını engelleyecek 2 önemli konu vardır. Birincisi jeneratör, ikincisi yedek süt pompa ve kompresör bulundurmak. Bir insana olumsuz bir durumu anlatamazsınız. Ancak geçmişteki vakayı hatırlattığınızda sizi anlar.”


Sayın Cangır'ın sunumundan sonran TETA ailesine katılan ilk müşteri Hasan Çakır ile aileye en son katılan Sütaş Tarfaş grubundan Caner Gerçik sahneye davet edildi ve kendilerine birer plaket sunuldu. Plaket sunumlarının ardından etkinliğin merakla beklenen konuşmacılarından biri olan afimilk uygulamalı araştırma müdürü Dr. Alon Arazi kürsüye çıktı. Sayın Arazi, Sürü sağlığı ve döl veriminin iyileştirilmesinde önemli temel konulara değindi. Bir işletmede önce süt verimi konuşulur diyerek söze başlayan Alon şunları söyledi: “İşletmelerde konuşulması gereken aslında 3 konu vardır. Sürü sağlığı, döl verimi ve yemleme. İşletmenin toplam gelirinin % 95'ini süt oluşturur. Giderlerin en önemlisi %50 ile yemdir, onu %13 ile sürü yenileme için bakılan genç dişilerin maliyeti izler (Şekil 1).

Çizelge 1. Veteriner Hekim ve ilaç giderleri hariç yaygın görülen hastalıkların işletmeye maliyeti Görülme oranı, %

Vaka başına maliyet, $

Bir laktasyonda 100 inek başına maliyet, $

Süt humması

4

251

1 004

Güçdoğum

21

168

3 528

Son atma sorunu-metritis

15

288

4 320

Klinik ketoz

14

207

2 898

Abomasum deplasmanı

4

363

1 452

Klinik mastitis

40

302

12 706

Tırnak ve ayak sorunları

38

438

16 644

TOPLAM

42 552

Hastalıklar

Alon Arazi Şekil 1. İşletmede giderlerin oransal dağılımı

Yemleme; sağlık ve döl verimi için çok önemli bir faktördür. Hayvanın sağlığı iyi olunca, döl verimi de iyileşir. Döl verimi sürünün adeta şöförüdür ve sürümüzü istediğimiz yöne götürür. Çiftliklerde bireysel bazda hayvan sağlığını takip etmek önemlidir. Hayvan sağlığını ancak iyi bir teknolojiye sahipseniz takip edebilirsiniz. Örneğin çok yaygın görülen metabolik hastalıklardan biri olan ketoz üzerinde duralım. İyi bir sürü yönetimi yazılımına sahipseniz elde ettiğiniz verilerle ketozu önceden saptayabilirsiniz Bugün burada bu mümkün mü onu göreceğiz. Döl verimini artırmak için neler yapabiliriz, verileri nasıl analiz edeceğiz, bu konuya da değineceğiz. Hastalıklar hayvancılık işletmelerinde ciddi ekonomik kayba neden olur. Ekonomik kaybın düzeyini artan işçilik, ilaç kullanımı, düşük süt verimi, atılan süt miktarı, boş günlerin uzaması, zorunlu ayıklama, ölüm tanımlar. Süt sığırcılığı işletmelerinde en sık görülen hastalıklar önem sırasına göre klinik mastitis, ayak ve tırnak sorunları, güç doğum, son atma sorunu-metritis, klinik ketoz, süt humması, abomasum deplasmanıdır. Bu hastalıkların oluş derecesi ve 100 başlık bir süt sığırcılığı işletmesine maliyeti Çizelge 1'de verilmiştir.

Özellikle gizli seyreden (subklinik) ketoz vakaları bugün hayvancılığı gelişmiş ülkelerde bile %26 - 55 arasında değişim gösterir. Bir sürüde normal ketoz vakalarının 4 katı gizli ketoz vakaları görülebiliyor. Süt verimi çok yüksek olan işletmelerde doğum sonrası pike erken ulaşan inekler artan süt verimini karşılamak için gereken enerjiyi kendi bünyesinden karşılar. Bugün bazı sürülerde gizli ketoz vakası oranları %43'ye yaklaşıyor, bu orandaki ekonomik kaybın değeri 100 başlık bir sürüde 8900 dolara ulaşıyor. Ketoz vakaları süt sığırcılığı işletmelerinde döl tutmada %14-18 azalmaya, hayvan başına yaklaşık 453 kg daha az süt üretilmesine neden oluyor. Birçok inek sürüden erken yaşta çıkartılıyor. Ketozu belirlemede idrar/kan/süt örnekleri üzerinden testler zaman alıyor ve işçiliği arttırıyor. Örnekleme maliyeti yanında hayvanda gereksiz strese neden olunuyor. Diğer taraftan örneklerin alınma zamanı teşhiste hatalara neden olabiliyor. Sabah, öğle akşam rastgele bir inekten süt örneği alalım. Kandaki ketonları ölçelim. Sabah sağımında hiç ketoz vakası tespit edemezken, öğle sağımında 5, akşam sağımında 6 tane vaka görebilirsiniz. Gün sonunda sadece 7 tane vakanın olduğunu gördünüz. Ancak şüpheli ineklerden 2'si sabah ve akşam sağımında çıkmadı. Kendinizden düşünün, kan testine ª hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

19


A ktüalite Şekil 2. Farklı süt verim aralıklarında kızgınlık sürelerindeki değişim

hazırladığınız rasyon kâğıt üzerinde kalır. İşletme koşullarında yem vagonuna giren karışım, yemlik önüne dökülen karışım, hayvanların tükettiği karışım ve hayvanın sindirdiği karışım önemlidir. Her çiftliğin kendine özgün sorunları ve kendine has doğruları vardır. Sürünüzün gerçeklerini çok iyi bilmelisiniz? Sürüde kaç hayvan rahatsız, ne kadar bir gelir kaybınız var çok iyi takip etmelisiniz? Yemden sonra en önemli diğer gider kalemi sürü yenilemede kullanılacak genç dişileri yetiştirme masrafıdır. Genç dişilerde kızgınlığın zamanında belirlenmesi, tohumlamaların zamanında yapılması önemlidir. Sürü yönetim sistemi, işletmede tohumlanacak hayvanları ne kadar iyi işaret ediyorsa, tohumlananlardan gebe kalma oranı o derece yüksek olacaktır. Saha koşullarında kızgınlıkların yakalanmasında başarı oranı %50'nin altındadır. Gebelik oranları ise %30'lara kadar düşüyor. Gebelik oranı aşağıdaki formülle hesaplanır. GB (gebelik oranı)= KBO (kızgınlık belirleme oranı) x ETO (etkin tohumlama oranı) Daha öncede ifade ettiğim üzere hayvan sağlığı ile döl verimi yakından ilişkilidir. Ancak süt verimi arttıkça kızgınlık görülme süresi de değişir (Şekil 2). Bazı sistemlerde yanlış ve pozitif ölçümler kızgınlıkların saptanmasındaki başarıyı düşürür. AfiAct'ın kızgınlıkları doğru tanımlanmadaki başarı oranı %88'in üzerindedir. İşletmelerde inekler giderek daha fazla sağılıyor başka bir ifadeyle ortalama sağılan gün sayıları artıyor. Bu duruma nasıl geliniyor? İki çiftliğin verilerini karşılaştırarak bu durumu açıklamaya çalışalım. Birinci işletme 183 sağmal ineğe sahip, sürüde buzağılama sonrası 150 gündür tohumlanmamış inek oranı %24. İkinci işletme 222 sağmal ineğe sahip, 150 gündür tohumlanmamış inek oranı %35.6. Birinci ve ikinci işletmede gerçek ve potansiyel gebe kalma oranları Çizelge 2'de sunulmuştur.

gittiğinizde, test koşullarında bazen şaşırtıcı durumlarla karşılaşırsınız. İneklerde bu standardı mevcut test yöntemlerini kullanarak oluşturmak çok zordur, hatta mümkün değildir. Kimi inek yemini yememiştir, kimi henüz yem tüketimini tamamlamıştır. Bu durum işletmeden işletmeye farklılık gösterebilir. Pratikte mevcut testlerle her ineği her gün 3 defa test edemeyiz. Çözüm otomatik tanımlamadır. Her sağımda verileri ölçüp kaydedecek sistemlere ihtiyaç duyarız. Afilab bize bu olanağı sunar, ineklerdeki metabolik problemleri önceden haber verir. Afilab sayesinde sağım sırasında sütteki yağ ve protein konsantrasyonundaki değişimi takip edebiliriz. İneğin sütünde yağ yükseliyor, protein düşüyorsa, sistem size 20 sn de sürünün ketosiz durumunu görmenize yardımcı olur. Profesyonel grafik sistemi ile laktasyon sırasına göre sürüdeki inekleri günlük süt verimleri ve sütteki yağ/protein oranına göre sıralar. Düşük seyreden süt yanında 1.4'in üzerinde seyreden yağ/protein oranına sahip inekleri tedavi edilecek inekler olarak sarı renkle işaretler ve bu inekleri fark etmenizi sağlar. Ayrıca ilk 60 gün süt verimi ile yağ/protein oranını gösteren grafikle 1.4'ün üzerinden bir çizgi çekerek çizginin üzerinde kalan ineklerin dağılımlarını göstererek sürüdeki genel durumu görmenize yardımcı olur. Ketozda rutin kontroller buzağıÇizelge 2. Birinci tohumlamada gerçek ve potansiyel gebe kalma lama sonrası 10. gündür. Grafikler size nerede oranları. hata yaptığınızı da gösterir. Kuru dönem progÇiftlik 1 Çiftlik 2 ramınızı gözden geçirmeniz yönünde uyarı yaPotansiyel gebe kalma oranı, % 45.8 50.9 par. Sistem laktasyonun başında asidoz vakaları Yüksek Somatik Hücre Sayısı, % 4.4 için de sizi uyarır. Laktasyonun başlarında günNet enerji dengede inek oranı, % 7.8 lük 15 litreden daha az süt veren, süt yağı hızla Vücüt Kondüsyon Skoru kötü inek oranı, % 7.7 7.0 düşen, yağ/protein oranı 1'in altında olan inekGözlenemeyen kızgınlık, % 8.0 leri tanımlar. Süt sığırı işletmelerinde laktasyoGüncel gebelik oranı, % 33.7 28.1 nun başında sub-akut asidoz görülme oranı %19-26 arasında değişir. Zamanında uyarılmazsanız Birinci işletmede gerçekleşen gebeliklerin potansiyel sub-akut asidozun bir laktasyon döneminde inek ba- gebeliklere oranı %74, ikinci işletmede ise %55'dir. Göşına oluşturduğu maliyet 400 $'dır. rüldüğü üzere işletmenin kaderini değiştirmek sizin eliSubakut asidoz vakalarında müdahale çok önemli- nizde. Bu sistemler, unutmaya ve yalana müsaade etdir. Veriler size yemleme yönetiminizi gözden geçirme meyen bir teknolojiye sahiptir.” konusunda yönlendirir. Unutmayın, bilgisayar başında ª

20

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344



A ktüalite Zirve'de ilgiyle izlenen diğer konuşmacı ise Seko firmasından Angelo Sundey'di. Seko, TMR vagonu üreticisidir, dikey ve yatay yem karıştırma-dağıtma römorkları üretir. Yılda 1200 makine üretimi ve ihracatına sahip. Ayrıca biyogaz ve kompost tesislerine yönelik ekipman da üretiyor. Sayın Sundey yemlik önü, işletmeciye para ödenen yerdir diyerek konuşmasına başlayıp, dinleyicilere yem hazırlama konusunda şu teknik detayları sundu: “Hayvancılık işletmelerinde kapasiteler artıyor. Yatay yem karıştırma römorkları yanında daha fazla hacmi barındırabilen dikey yem karıştırma römorklarına da talep var. Bu nedenle hem dikey hem de yatay vagon üretimi yapıyoruz. Ancak yem hazırlamada karıştırma, işin en önemli kısmıdır ve biz her zaman en iyi karışmanın yatay karıştırıcıyla olduğunu savunuruz. Üstelik yatay karıştırıcı, karıştırma sırasında vitamin-mineral premiksleri ile diğer yem katkı maddelerinin kayıplarını engeller. Yatay karıştırıcılar dikeye göre %10 daha az güç kullanır. Çünkü dikey karıştırıcılar hareketi traktörden alıp, yukarı verir ve güç kaybı olur. Bu nedenlerle üretimimizin %80’nini yatay modeller oluşturur. Yatay karıştırıcıda iki burgu/helezon vardır. Burgular üzerindeki yıldız bıçaklar kaba yemi istenen partikül büyüklüğüne kısa sürede getirir. Süre olarak ifade etmek gerekirse karıştırıcı sistem, silaj ağırlıklı bir rasyonu 3-4 dakikada, kuru kaba yem ağırlıklı rasyonu 7 dakikadan daha kısa sürede karışım haline getirir. Dikey karıştırıcılarda bu süre en az 2 kat artar. Bizim tasarımlarımızda makine, içindeki karışımı makinenin ortasına global olarak getiren bir taşıyıcı burgu desenine sahiptir. Burguların yönü sayesinde, vagonun içindeki yem hammaddeleri ortaya getirilir. Yem hammaddeleri karıştırıcının içinde bir volkan gibi hareket eder, sıkışmazlar, sürekli hareket ederek yukarı giderler. İşin sonunda ürün istenen partikül büyüklüğünde ve yumuşak olur. İçinde bulunan yapının kokusu Angelo Sundey ve Sümer Tömek Bayındır

22

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

dışarı çıkar, sürüdeki hayvanların iştahı artar. Yem hazırlamada, karıştırma sırası da önemlidir, önce kuru kaba yemler, yani saman ve kuru otlar karıştırıcıya atılır, sonra silaj dökülür. Silaj ağırlığıyla ilk atılan malzemeyi dibe batırır. Karışıma en son kesif yem ve diğer yem katkı malzemeleri ilave edilir. Her toplantıda bana mutlaka şu soru sorulur " 10 m3 kapasiteli yatay karıştırıcıya ne kadar yem atabiliriz? İtalya koşullarında rasyonda silaj yer alıyorsa, 1 metre küp hacme 370 kg yem koyabiliriz. Ancak kullanılan kaba yemin kalitesi, setliği ülkeden ülkeye, hatta işletmeden işletmeye değişir. Bu nedenle yem hammaddelerinin komposizyonuna göre 1 m3'e 180-250 kg yem girebilir diyoruz. Türkiye'de 1 m3 e 280 kg materyal girebiliyor. "Makine çalışırken mi besleme yapmalıyız?" sorusu da çok sorulur. Makine çalışırken yükleme yapabilirsiniz. Makine kapalı iken de yükleme olur. İşte burada dikey, yatay karıştırıcı farkını tekrar vurgulamak isterim. Yatay karıştırıcılar yarım kübik metreyi bile karıştırabilir başka bir ifadeyle vagonun içi doluyken bile karıştırma yapar. Dikey makinenin, içi az doluyken karıştırma yapmak mümkün değildir. Çiftliklerin istekleri ve gereksinimlerine göre beklentileri değişiyor. Ruminasyon için çok iyi kesilmiş partiküller gerekiyor. Bazı işletmeler hayvanların önüne dökülen yemde partikül büyüklüğünün 4-6 cm olmasını istiyor. Bazı işletmeler daha kısa, bazıları daha uzun partikül büyüklüğünü seviyor. Yatay makinelerde istenilen kesim uzunluğunu daha kolay ayarlayabilirsiniz. Nasıl mı? makinenin çalıştırma süresini uzun tutarak kısa, daha kısa çalıştırarak uzun partikül büyüklüğüne ulaşırsınız. Kesme bıçaklarının yönü ve miktarı ayarlanarak ürüne zarar vermenin de önüne geçilebilir. Burgunun üzerinde en çok çalışan kısım 1/3’lük bölümdür, en fazla bu bölümdeki bıçaklar yıpranır, kalan 2/3'lük bölümde bıçak ömrü 2-3 kat daha fazladır. Yemi karıştırmak için en uzun operasyon süresi 15-25 dakika arasında olmalıdır. Karıştırma süresi 15 dakikanın üzerine çıktığında yemlerde ayrışma başlar. Özellikle kuru yonca otunun girdiği rasyonlarda operasyon süresine dikkat edilmelidir. Çünkü yonca gibi çok hassas ürünü çok fazla işlemek doğru değildir. Dikey karıştırıcılarda vagon içine konulan malzeme bir örnek formda kesilmez. Dikeylerde 4 burguda yer alabilir. Ancak her zaman burgunun konik bir etkisi vardır. Örneğin bir balya dikey karıştırıcı içine atıldığında, yeme önce burgunun tepesi vurur. Yukarıda kesme kapasitesi daha azdır. Ürünü daha iyi kesebilmek için aşağıya indirmek lazım. Bunun için de makineyi devamlı çalıştırmak gerekir. Çalışma sürekli olduğundan malzeme çok incelir. Yonca bunun için en iyi örnektir. Makine bu işlemi yaptığında ilk bölümden toz halinde çıkar. Dikey makineler her zaman ª



R öportaj ÖMER TÖMEK: “Yoğun bir ithalat olmazsa, 2015 yılında süt ve et fiyatları artacak. Kimse şu gerçeği inkâr edemez; Türkiye'nin hayvancılık potansiyeli bugünkünün 5 katıdır. Eksik bırakılan sulama yatırımları mutlaka tamamlanmalı, komşularımızın hepsi ithalatçı durumda, akılcı politikalar uygulanırsa, ürettiklerimizi iyi fiyattan satar, köşeyi döneriz. Bunun için yeterli irade olsun yeter.”

24

ürüne zarar verir. Niye dikey makine üretiyoruz. Dikey karıştırıcının mantıklı kullanım alanları da var. Finlandiya, Hollanda, İsviçre gibi ülkeler, önceden biçilmiş ürünü balya yapıyorlar. Çiftliğe gelen bu üründe dikey makine kullanmak mantıklıdır. Ancak büyük kapasiteli dikey makinelerde kasa yukarı doğru uzar, makine yüksekliği yataydan fazladır. Yemi karıştırıcı içine boşaltan ön yükleyiciler bu yükseklikle uyumlu olmalıdır. Yatay makinelerde ilk beslenen ve son beslenen arasında boyut farkı olmaz. İki yatay burgulu sistemde yem yolu boyunca dökülen yem için homojenlik garantisi veririz. Bıçak sistemimiz patentlidir. Kopyaları olursa cezai işlem uygulatıyoruz. Diğer taraftan son 10 yıldır ürünlerde değişik de yapıyoruz. İster 2'li, ister 3’lü ya da 4’lü burguya sahip karıştırma sistemi kullanılsın karıştırmada malzeme öne ya da arkaya yığılır. Karıştırma yapmak için bu önemlidir aksi takdirde malzeme bir köşeye yığılır ve karıştırma etkin olmaz. Karıştırma mantığında biz ürünü ortada toplar ve yukarı çıkartırız. Yem karıştırma sırasında malzemenin dipde kalma olayı da önemli bir sorundur. Eğer 13 m3’lük bir makineniz varsa, makinede her seferinde 40-50 kg malzeme kalıyorsa, bu bir sorundur. Dikey karıştırıcılarda burguların üst kısmında daha fazla malzeme kalır, aşağıya düşmez. Biz yatay karıştırıcılarda 2 çıkış veriyoruz, böylece yemi aynı anda hem sağa hem sola boşaltıyoruz. İçeride malzeme kalma sorununu önemli ölçüde azaltıyoruz. Vagon içinde ancak 1 çuval kadar malzeme kalır. Arpa gibi dane yemler asla dibe düşmez. Yem yolu başı ve sonuna dağıtılan yem arasında fark olmaz. Rasyonda yaş posa kullanılıyor ise burgu yüzeyinde yapışma olur. Bu nedenle burguları daha sık temizlemek gerekir. İşletmeler vagon kapasitesini seçerken sürü büyüklüğünü ve yemleme sayısını dikkate almalıdır. Sağmal inek rasyonlarında hayvan başına 40 - 45 kg yem hesaplarız. Günde 2 defa yemleme yapıldığında, bir öğünde hayvan başına 20 kg yem dağıtılırsa, her 1 m3 10-14 tane hayvanı rahatlıkla besler. Bu durumda 7 m3’lük makine ile 1 öğünde 70-100 arasında ineğin yemi, 9 m3 ile 90-135 hayvanın yemi dağıtılabilir. İtalya'da günde 1 kez yem dağıtılan işletmelerde 1 m3 6-7 hayvanı besler, günde 2 yemleme yapıldığında 1 m3 12-14 hayvanı besler. Daha fazla hayvanı beslemek için TMR vagonlarını aşırı doldurmak doğru değildir. Son yıllarda çiftçiler yakıt masrafından tasarruf sağlamak amacıyla sabit tip, elektrikle çalışan karıştırıcıları bize sormaya başladılar. Elektrik motorlu karıştırıcılar çiftçiler ve mühendislerimiz arasında önemli bir tartışma konusudur. Biz sabit, elektrik motorlu, dizel vb her türlü seçeneği üreticiye sunuyoruz. Örneğin 20 m3’lük yatay bir karıştırıcı 90 hp beygir gücüne ihtiyaç duyar. Şaftda %5

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

kayıp olduğunu varsayalım. Elektrikli sistemde yüksek torfdan dolayı 50-60 kW yeterli olacaktır. Çiftçinin kullandığı elektrik ucuzsa, yem hazırlamada traktör yerine elektrikli motor kullanımı %25-30 tasarruf sağlar. Servisi yine traktörler yapar. Bir de İsrail gibi ülkelerde kullanılan büyük kapasiteli sabit yemleme vagonları var. Merkezi yemleme ile yem maliyetini düşürmek hedefleniyor. Elektrik İtalya için çok güvenilir değil, çok fazla kesinti olabiliyor. Bu nedenle İtalyan çiftçiler işletmede bir güç kaynağı bulundururlar. Merkezi yemlemede, tüm ürünler bir istasyona taşınır. Aslında uzak mesafelere yem taşıma ekonomik değildir. Zaman ve ekonomik kayıplar olur. Eğer 10-15 km’lik bir yarıçapta kibus ortamında uygulanıyorsa mantıklıdır, uzak mesafede sistem ekonomik olmaz. Çok yoğun besicilik yapılıyorsa örneğin Amerika'da 2- 4- 5 bin hayvanın olduğu padoklara sahip işletmelerde sabit sistem kullanılır. Suudi Arabistan'da 36 bin sağmal kapasiteli işletmede sabit sistem kullanılıyor.” TETA Zirvesinde TKDK (Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu) Aydın ili koordinatörü Erhan Çiftçi, Aydın İlinde destekleme kapsamındaki üretim dalları ve destek miktarları konusunda bilgi verirken, Dünya Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ise Hayvancılık Destekleri ve Türkiye'deki Gelişmeler konusunda ilgiyle izlenen bir sunuş yaptı. Zirve'nin kapanışında Doç. Dr. Ömer TÖMEK yatırımcılara şu önemli mesajları verdi: Yoğun bir ithalat olmazsa, 2015 yılında süt ve et fiyatları artacak. Kimse şu gerçeği inkâr edemez; Türkiye'nin hayvancılık potansiyeli bugünkünün 5 katıdır. Eksik bırakılan sulama yatırımları mutlaka tamamlanmalı, komşularımızın hepsi ithalatçı durumda, akılcı politikalar uygulanırsa, ürettiklerimizi iyi fiyattan satar, köşeyi döneriz. Bunun için yeterli irade olsun yeter. Atatürk tarıma neden bu kadar önem vermiş. Tarımda büyüme hızı %10 iken, demiryolları, sanayi tesisleri kurulmuş ülkede. Tüm bunlar o yıllarda tarımla gerçekleşmiş. Türkiye'nin değişik yerlerine çiftlikler kurulmuş. İlk Şeker fabrikaları kurulduğunda Almanlar "biz size şekeri ucuza veririz niye fabrika kuruyorsunuz, boşa yatırım yapmayın" demişler. Türkiye'yi aldatarak üretimden, tarımdan uzaklaştırmaya çalışmışlar. Bugün buğday fiyatının 130 dolardan 280 dolara çıktığını görüyoruz. Tarımsal ürün ve gıda fiyatları yükseliyor. Bir ülkede tarımı çökertmek için öncelikle o ülkeye ucuz mal gönderilir. Tarımı çöken bir ülkede bir daha hiç bir şey kuramazsınız. Hele hayvancılıktan çıkan bir kişiyi bir daha hayvancılığa yönlendiremezsiniz. Bir meyve ağacı diktiniz söküp başka şey yapmaya çalışıyorsunuz. Bu bilgi birikimi ve kültür kaybı demektir. Çiftçiyi kaybederseniz bir daha asla onu üretime döndüremezsiniz.” I



R öportaj TALEN KECCİ Süt Keçiciliği İşletmesi

Talen Kecci dıştan görünüş

Keçiye yatırımın önü açık

üt keçiciliğine ilgi giderek artıyor. Sığırcılıkta gelinen noktadan sonra, rüzgar yönünü süt keçiciliğine çevirdi. Türkiye'de 9 yıl öncesine kadar keçi varlığında dramatik düşüşlere tanık olmuştuk. Son 5 yılda iş birden tersine döndü. Keçi varlığımız 5 milyon baştan 9 milyon başlara yükseldi. Keçi sütü üretimi ise 200 bin tondan 400 bin tonun üzerine çıktı. Ancak nitelikli damızlık üretiminde hâlâ sorunlar devam ediyor. Süt keçiciliğine yatırım yapacaklar ile mevcut işletmelerin hastalıklardan ari, döl ve süt verimi ön planda olan genetik kapasitesi yüksek dişi ve erkek hayvanlara ihtiyacı var. Ayrıca modern barınaklarda, otomasyona dayalı, bilgisayarlı sürü yönetim sistemleriyle yönetilen büyük ölçekli işletmeler bir elin parmağını geçmiyor. Üretilen keçi sütünde kalite ve süt kompozisyonunu çok az işletme takip ediyor. Süt kalitesine yönelik besleme yerine, maliyetleri düşürmeye yönelik besleme hedefleniyor. Kurulan bazı işletmeler ise endüstriyel üretim içinde geleneksel üretim tekniklerinin dışına çıkamıyor. Bu işletmeler yoğun işgücü kullanarak üretim yapmaya çalışırken, keçiye yönelik sağlık koruma ve tedavilerde ciddi bilgi eksikliği içindeler. Sürüde dişi ve erkek hayvan performansını ölçme noktasına gelen ise neredeyse yok. Oysa küçükbaş hayvancılıkta sürüye ilişkin veri topluyorsanız işletmeyi doğru yönetebilirsiniz, veriniz yoksa hiçbir şeyi doğru yönetemezsiniz. Nitelikli damızlık materyal üretimi için, ikizlik-üçüzlük oranları, gelişme hızı, süt verimi, sağım hızı gibi parametrelerin bireysel olarak tutulması kaçınılmazdır. Çünkü büyüyen sürülerde yalnızca gözleme dayalı alınan kararlar bü-

S

26

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

yük hataları da beraberinde getirir. Türkiye'de keçi yetiştiriciliğinin önü, diğer tarım kollarında olduğu gibi çok açık. Özellikle keçi sütü, inek sütüne göre daha düşük bir üretim maliyetine sahip. Süt ve yem paritesi dikkate alındığında inek sütüne göre avantajlı durumda. Ancak süt sanayicisi, inek sütü satışına odaklanmış, keçi sütünün faydalarını yeni fark ediyor ve pazarı tanımaya çalışıyor. Piyasada satılan bazı ürünlerin ise %100 keçi sütünden üretildiği konusunda ciddi şüpheler var. Tüketiciler raflarda güvenle tüketebileceği markaları görmek istiyor. Bu bağlamda "çiftlikten tüketiciye ürün" sloganıyla yola çıkan işletmeler bu açığı kapatmaya çalışıyor. Oysa Almanya, Avusturya, Fransa, İspanya ve İtalya gibi ülkeler keçi sütünü işlemede oldukça önemli noktalara geldiler. Keçi sütü ve keçi ürünlerine Avrupa'da artan bir ilgi var. Türkiye'de ise tüketici keçi sütünden yapılan ürünleri aldığında, ürün içine inek sütünün karıştırıldığına inanıyor. Bu bilgilerin yanı sıra şu konunun da altını önemle çizmek lazım. Türkiye'de geleneksel yetiştiricilik yapan üreticilerle büyük ölçekli üretime yönelen yatırımcı arasında önemli bir düşünce farkı var. Yatırımcılar ileri mekanizasyon olanaklarına sahip modern barınaklarda, genetik yapısı yüksek ırkları kullanarak modern üretim teknikleri ile üretim yapmayı planlarken, küçük yetiştiriciler daha çok yerli ırk ve melezleri ile geleneksel yetiştiriciliğe bağlı kalarak düşük girdiye dayalı bir üretim modelini tercih ediyorlar. Yatırımcı ve aile işletmeleri arasında dengenin kurulması ve entegrasyonun sağlanması gerekiyor. Ne yazık ki Türkiye'de keçicilik, hala eğitim


ve gelir düzeyi düşük kitlenin hakim olduğu bir üretim dalı durumunda. Çiftçi, babadan öğrendiği yöntemlerle üretime devam ediyor. Keçicilikte gelişimin hızlanması, dışa bağımlılığın azalması için, hastalıklardan ari işletme desteği, sertifikalı damızlık keçi ve teke desteklerinin uygulamaya aktarılması gerekiyor. Bu üretim dalında, ovadaki ve yayladaki üretici birbiri ile rakip değil. İki üreticinin de birbirine ihtiyacı var. Üstelik sayıca çok azlar. Küçük ölçekli süt keçiciliği yapan işletmeler, iyi genetik materyale sahip büyük işletmelerden damızlık ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Süt ve et ürünlerine yönelen girişimciler ise küçük işletmelerin sütüne ve kasaplık hayvanlarına müşteri olarak bu kesimin üretimde kalmasına destek olabilirler. Damızlık ve kaliteli süt üreten keçicilik işletmelerine destek vermek devletin de öncelikli görevleri arasında olmalı. HASAD Hayvancılık Dergisinin bu sayısında Türkiye'nin en modern damızlık süt keçiciliği işletmelerinden birisini sizlere tanıtmak istiyoruz. Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde kurulu Talen Kecci işletmesi 2012 yılında 40 bin m2 arazi üzerinde kurulmuş. İşletme, üretim sürüsünü 2014 yılı başında yurt dışından getirdiği hastalıklardan ari Saanen ırkı gebe çepiç ve tekelerden oluşturmuş. İlkine doğuran çepiçlerin ikizlik oranları, süt verimleri ve kaliteleri şimdiden AB standartlarını yakalamış durumda. Toplam 800 baş hayvan varlığına sahip işletmede yıl sonu 1300 baş hayvan varlığına ulaşılacak. Hedef 3 bin baş sağmala sahip olmak. İşletme tam çevre denetimine sahip, ızgara tabanlı modern bir binada üretim yapıyor. Bilgisayarlı yem hazırlama ve dağıtım sistemi ile hazırlanan rasyonlar, konvayör /bant yardımıyla en az işçilikle hayvanların önüne getirilebiliyor. İşletmenin en önemli özelliği otomasyon sayesinde az işgücü ile günlük işleri yürütülebiliyor olması. Bölme içi iklimlendirme, elektronik sistemlerle takip ediliyor. Yeni doğan, otomatik mamalıklarla büyütme, sağmal keçi, kuru dönem, gebe, ham çepiç, teke ve teke adayı bölmeleri ile ağıl içi hayvan trafiği düzenli takip edilebiliyor. Bölmelerde hayvan konforu için her şey düşünülmüş. Otomatik suluk sistemleri, kaşınma fırçaları, yalama taşları bölme kapasitelerine uygun bir şekilde yerleştirilmiş. Sağım günde 2 defa 48'lik rotary (döner) tip sağım sistemiyle gerçekleştiriliyor. Sağım başlığı takıldığı andan itibaren sağılan süt miktarı, sağım süresi, sağım hızı, sütün iletkenliği otomatik olarak kaydediliyor. Sağım başlıklarının otomatik olarak kendiliğinden çıktığı bu sistemde, en üst düzeyde hijyenik koşullar yerine getiriliyor ve sağılan süt tankına aktarıldıktan sonra hızla soğutuluyor. Avrupa ülkelerinde sağım ª

İlkine doğuran Saanen ırkı çepiç

Tam çevre denetimli, ızgara tabanlı modern barınağın yem dağıtım sistemi

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

27


R öportaj

Döner tip sağım sistemi

Yeni doğan bölmeleri

Otomatik mama üniteleri

28

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

hızı sağmal keçiler için oldukça önemli bir kriter. Hayvancılığı gelişen ülkeler sağdıkları keçilerde süt akış hızını ölçebiliyorlar ve sağım hızını başka bir ifadeyle keçinin dakikada bıraktığı süt miktarını seleksiyon indekslerine almaya çalışıyorlar. Ayrıca "docility" uysallık-sakin mizaç özelliği olan damızlıklara ilgi daha fazla. Talen Kecci'de sağılan her keçinin süt akış hızı düzenli olarak bilgisayar ortamında kaydediliyor. Sakin mizaçlı hayvanlardan oluşan sürüde sağım kolaylığına sahip, yüksek verimli, ikiz döl veren anaçlar aday teke anası olarak belirleniyor. İşletmede doğum protokolleri, yeni doğan, sütle büyütme programları ve diğer iş paketlerinin uygulanmasına ise ayrı bir önem veriliyor. Sağlık koruma ve aşılama programları büyük bir ciddiyetle uygulanıyor. Bu kapsamda, doğumdan sonra oğlaklar, analarından ağız sütünü aldıktan 2 saat sonra özel tasarlanmış yeni doğan bölmesine alınıyor, 4 gün boyunca ağız sütünü biberon sehpalarından çok fazla işgücü istemeden bireysel olarak tüketiyorlar. Ağız sütünden sonra ilk haftanın sonuna kadar sütle büyütülüyorlar. Grup halinde barındırmaya hazır olan oğlaklar, yeni doğan bölmesinden, otomatik mamalıkların bulunduğu grup bölmelerine aktarılıyorlar. Otomatik mamalıklar emzik sayısına bağlı olarak 120-240 oğlağa analık görevi üstleniyor. Oğlakların istediği miktarda mamayı periyodik aralıklarla ve hijyenik koşullarda dağıtan sistemde, mama hazırlama haznesi otomatik olarak temizleniyor. Gelişme hızları ve yem tüketimi istenen düzeye gelen oğlaklar mamadan kesilerek, dişi ve erkek oğlak bölmelerine aktarılıyorlar. Gelişme hızları ve canlı ağırlıkları izlenen dişi oğlaklar elde aşım için çiftleştirme bölmelerine alınıyor. Gebelik kontrolü uzman Veteriner Hekimler tarafından ultrasonla yapılıyor. Hayvan sağlığı ile ilgili kayıtlar işletme Veteriner Hekimi tarafından günlük olarak tutuluyor. İşletmede yıl boyu düzenli süt üretimi istendiğinden sürü, 3 farklı aşım sezonuna dağıtılıyor. İşletmede hayvan refahına en üst düzeyde önem veriliyor. Özellikle keçilerin temel istek ve davranışlarını karşılamak için kapalı alanlar dışına 4'lü çok yıllık yem bitkisi karışımından bir suni mera alanı oluşturulmuş. Bu mera par-

Mamadan kesilen oğlakların grup bölmeleri.


sellere ayrılarak rotasyon usulü otlatmaya uygun hale getirilmiş. Hayvanların dışarıda dolaşmasına uygun koşullar olmadığında sürünün yıl boyu suca zengin kaba yem ihtiyacını karşılamak üzere Hasılmatikler devreye geçiriliyor. İşletme; 1 işletme müdürünün koordinatörlüğünde, 1 Serbest Veteriner Hekimi, 1 işletme Veteriner Hekimi, 1 Zooteknist, 4 kalifiye işçi ve 2 güvenlik memurundan oluşan ekiple biyogüvenlik standartları en üst düzeyde yerine getiriyor. Avrupa standartları üzerinde konforu, lüks bir otelin adeta her şey dahil-açık büfe yaklaşımıyla keçilerin hizmetine sunuyor. Kuruluş amacı yalnızca Damızlık üretimi olmayan işletme, Kecci markası altında %100 keçi sütünden pastörize keçi sütü, yoğurt ve tereyağı üretimine de başlamış. İstanbul'un 42 noktasında başta Şişli, Başakşehir, Bakırköy, Eyüp, Gaziosmanpaşa Avrupa Konutları, Halkalı'da Onur marketlerde, Bahçelievler, Beşiktaş Güngören ve Zeytinburnu'nda Karadeniz kahvaltı diyarında, çeşitli şarküteri ve gıda marketlerinde, Lüleburgaz'da 2 noktada ürünlerini tüketicilere tanıtıyor. Talen Kecci yatırımını, Türkiye hayvancılığına kazandıran Ultrasonla geSayın Yavuz Özgülcü'yü kutlubelik muayenesi yor başarılarının devamını diliyapılıyor yoruz. I

Yeni doğan oğlaklara doğum protokolü uygulanıyor.

Yapay merada sütten kesilmiş erkek oğlaklar

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

29


H ayvan besleme Üreticiden Sorular J Doğum sonrası küçükbaş geviş getirenlerde rumenin gelişimi için en azından 8 – 10 haftalık bir süreye gereksinim duyulmaktadır. Prof. Dr. Asım KILIÇ Emekli öğretim üyesi asim.kilic45@gmail.com Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü. Bornova, İzmir

J 1 yılık gereksiniminizi karşılayacak karma yem satın alıp işletmede depolamayınız. En uygunu 3 ayda bir partiler halinde karma yem alarak depolamaktır. J Kuru kaba yemlerin nemlendirilerek yemlemede kullanılması çok sıcak nemli bölge – yöre ya da mevsimlerde önerilmez, şayet bu uygulama yapılıyor ise hayvanların yem tüketimleri sonrasında yemliklerin temizliğine ayrı bir özen gösterilmelidir. J Her farklı yemleme şeklinin olumlu ya da olumsuz yanları vardır. İşletmeler, kendi koşulları, işletme ekonomisi, yemleme uygulaması, yemleme zamanından etkin yararlanma vb. konuları göz önüne alarak en uygun yemleme şeklini tercih etmelidir. J Ot silajı yaparken, hasat edilen materyalin silo çukurlarına doldurulmasında fazla zaman kaybedilmemelidir, zira hasat edilen materyal çok çabuk kızışır. Değerli Hasad Hayvancılık Dergisi okurları, biz hayvan beslemecileri ilgilendiren, üreticilerden bana Mayıs ayında gelen kimi soruları ve bunlara verdiğim yanıtları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Küçükbaş hayvanların yemlenmesi

30

- Yonca hayvanlarda ishal yapar mı? Keçi yetiştiriciliği yapıyorum. 100 baş Saanen melezi keçim var. Yeni doğan oğlakların yemliklerine ikinci haftadan itibaren yonca kuru otu ve oğlak büyütme yemi koyuyorum. Ancak oğlaklar, oğlak büyütme yeminden daha fazla yonca kuru otunu severek tüketiyorlar. Fakat oğlakların arkası sürekli yeşil, yani ishaller. Yonca kuru otu oğlaklarda ishal yapar mı?

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

- Sevgili üreticimiz, uygulama koşullarında bizzat kendinizin de yaşadığı gibi, özellikle genç geviş getirenlerde yonca ishale neden olabilir. Böylesi bir etki küçükbaş geviş getirenlerde daha da belirgindir. Yoncanın böylesi bir istenmeyen etkiye sahip olmasında • Yoncanın çiçeklenme başlangıcı ya da daha erken bir vejetasyon devresinde hasat edilmiş olması, • Yoncanın körpe halde ve sevilerek ve tercihen tüketilmeleri nedeni ile fazla miktarda tüketilmiş olması, • Doğum sonrası küçükbaş geviş getirenlerde mide ve hele midenin rumen (işkembe) di-


liminde villus ve de ruminal gelişimin henüz son halini almamış, yani rumen gelişimini henüz tamamlamamış olması (bu gelişim için en azından 8 – 10 haftalık bir süreye gereksinim duyulmaktadır!) • Hayvanlara verilen rasyonların strüktürel sellüloz içeriklerinin düşük olması, • Genelde yonca azotlu maddelerinin ruminal yıkım hızlarının yüksek olması, bir diğer tanımlama ile yonca yemininin ön midedeki oyalanım sürecinin, harman kalıntısı yan ürünlere kıyasla çok daha kısa süreli olması vb. Bir dizi etmenin etkili olduğu klasik bilgilerimiz arasındadır. Bu nedenlerle üreticimize önerim; oğlaklara verdiği yonca kuru otu miktarını biraz azaltsın örneğin hayvan başına 50 -100 g kadar yonca kuru otu + kesif yem + 50 ila 100 g kadar tahıl samanı karışımını ortaklaşa olarak yemlemede kullanmasıdır. Yani kullanılacak toplam kuru kaba yemin yarısı yonca kuru otu, diğer yarısı da harman kalıntısı yan ürünleri olsun. - Sığırcılık işletmeme 6 ayda bir fabrika yemi alıyorum. Fabrika yemlerinin iyi depolama koşullarında ömrü 1 yıldır deniliyor. Yem satışı yapanlar ise 1yem satılırken yeme 6 ayda bir şey olmaz denir" ancak, sen yine de 3 aydan 3 aya yem sipariş ver, yemin tazeliği 3 ayda bozulur diyorlar. Fabrika yemlerinin depolama süresi ne kadardır? Hangi koşullarda yemin tazeliği kaybolur. Kesif yemin tazeliğini ya da bayat olduğunu nasıl anlarız? - Sığırcılık işletmelerine satın alınacak fabrika karma yemlerinin işletme koşullarında dayanma süreleri;

• •

İşletmede yemin depolanma koşullarına, Karma yemin üretimi sonrası kuru madde içeriği • Yemin ambalaj büyüklüğüne, ambalaj materyaline • Ortam (depo koşullarında) sıcaklık ve nem oranına • Havalandırma koşullarına • Yabancı maddelerle ve yem zararlıları ile olan savaşımın başarı oranına vb. bir dizi etmen bağlıdır. O bakımdan 1 yıllık gereksiniminizi karşılayacak karma yem satın alıp işletmede depolamayınız (bağlantınızı fiyat artırımlarından bir miktar kaçınmak bakımından 1 yıllık yapabilirsiniz). En uygunu siz 3 ayda bir partiler halinde karma yeminizi alıp depolayınız. Bu üç aylık sürede bile şayet yukarıda sıraladığım saklama koşullarına özen göstermez iseniz karma yeminiz çok daha kısa sürede bozulabilir. Örneğin deponuz iyi havalandırılmıyorsa ya da nem veya yağış almışsa (depo çatısı akmış, depoya herhangi bir nedenle su girmiş vb.), böcek salgını olan bir depoda yem saklıyorsanız, karma yemin daha başlangıçta kuru madde içeriği % 88’in altında yani su içeriği bakımından zengin (yüksek) ise vb. yemin depolanma süresi kısalır. Böyle yemlerin en kısa sürede kullanılarak bitirilmesi gerekir. Fabrikasyon karma yemlerinin bozulmuş olup olmadığını bu konuda deneyimli bir üretici; o yemin rengi, kokusu, tadı, küflenmelerin olup olmadığının kontrolü, kuru madde içeriği, hayvan tarafından sevilerek yenip yenmediğinin gözlemlenmesi, topaklanmanın olup olmadığı, böcek salgınına uğrayıp uğramadığı vb. bir dizi fiziksel yem özelliklerinden anlayabilir.

ª

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

31


H ayvan besleme

Rasyonların hazırlanması sırasında toplam rasyon kuru maddesinin en azından % 1820'sinin ham selülozdan oluşmalıdır. Bu değerin en azından ¼’nün strüktürel ham selüloz içeriği yüksek yemlerden kaynaklanmasına özen gösterilmelidir.

- Süt ineklerinde laktasyonun ilk 4 ayında yüksek süt verimini koruyabilmek ve ineklerin enerji ihtiyacını karşılayabilmek için bypass yağ kullanmamı önerdiler. Ancak fraksiyone by-pass yağ ya da kalsiyum tuzları şeklinde 2 seçenek olduğu, TMR içine karışımlarda daha çok fraksiyone olanın kullanıldığını açıkladılar. Hangi tip bypass yağı kullanmalıyız? - Üreticimizin sorusunda sözünü ettiği gel-geç (by pass) yağların yüksek verimli süt ineklerinin rasyonlarında kullanılması konusu, fizyolojik açıdan üzerinde tartışılan bir konudur. Rasyonların hazırlanması sırasında toplam rasyon kuru maddesinin en azından % 18-20'sinin ham selülozdan oluşmasını ve de bunun da en azından ¼’ünün strüktürel ham sellüloz içeriği yüksek yemlerden kaynaklanmasına özen gösterilmelidir. Bu koşullar tam anlamıyla yerine getirildiği durumlarda gel-geç yağların kullanımına gidilmelidir. - Süt sığırcılığı işletmem var, yemlemeden sorumlu işçim buzağılara yoncayı verirken ıslatarak veriyor. Daha önce küçükbaş hayvan bakan işçim bu şekilde oğlak ve kuzulara da yemi ıslatarak verdiğini hayvanların otu daha severek ve kolay tükettiğini açıkladı. Buzağıların ıslatılmış otu iştahla yemesinden dolayı müdahale etmedim. Ancak buzağılarımda 3 hafta önce ishaller görülmeye başladı. Kuru otun ve yoncanın ıslatılarak verilmesi yanlış mıdır? - Sevgili üreticimiz, sorunuzda belirttiğiniz gibi yonca kuru otu, üçgül kuru otu, fiğ kuru otu vb. her tür

32

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

kuru kaba yemleri hele çok genç geviş getirenlere ve hele küçükbaş geviş getirenlere nemlendirerek (ıslatarak) asla kullanmayınız, hele sıcak havalarda bu kusuru asla işlemeyiniz. Hani olur ya böylesi bir yemleme uygulaması hatası yapılması halinde yemlikte yenmeden arta (geriye) kalan yemlerin temizliğini çok iyi yapın, yemlikleri bir güzel yıkayın. Bizim hedefimiz; hayvanlara yem yedirmek, su yedirmek değil. Su yedirmek istiyor iseniz, hayvanlara zamanında yeterince serin + temiz + bizim içtiğimiz su niteliğinde su veriniz, o yeter. Böylesi kuru kaba yemlerin nemlendirilerek yemlemede kullanılması kimi hallerde ama ergin (gelişmesini çoktan tamamlamış, ya da damızlık dışı kalmış vb.) hayvanlarda olasıdır, böylece yem tüketimi sırasında tozuma engellenir, yemler yumuşatılır ve hayvanın yem tüketim istemi teşvik edilmeye çalışılır vb. gibi yararlar sağlanabilir. Ancak çok sıcak nemli bölge – yöre ya da mevsimlerde böyle bir uygulamanın yapılması önerilmez, şayet yapılıyor ise hayvanların yem tüketimleri sonrasında yemliklerin temizliğine ayrı bir özenin gösterilmesi mutlak şarttır. - Sütten kesilen buzağı ve oğlaklara yemi nasıl vermeliyiz? TMR vagonunda kaba yemi ve kesif yemi karıştırmalı mı, yoksa hayvanın önüne kaba yemi parçalamadan atıp, kesif yemi da ayrı yemliklere mi dökmeliyiz? - Sütten kesilen buzağı ve oğlaklar artık ne buzağıdır ne de oğlaktır. Sütten kesildiklerine göre inek yavrusu olan buzağılar artık genç hayvan, dana olmuştur, keçi yavrusu çepiç, kuzu da genç toklu adayı olmuştur. Yani bu evrede bu hayvanlar artık katı yemleri rahatlıkla tüketebilecek durumdadır, sıvı yemlere bağımlılıkları kalmamıştır. Hayvanların ön midelerinde yeterli mikrobiyal bulaşım oluşmuş durumdadır ve artık geviş getirebilir haldedirler, yani tek mideli olmaktan çıkmış çok mideli dediğimiz geviş getirebilen hayvan olmuşlardır. Bu ve benzeri nedenlerle bu hayvanlara her tür yemi, doğal hali ile ya da konservatları formunda rahatlıkla verebilirsiniz. TMR vagonlarında kaba ve kesif yemlerin ortaklaşa olarak karıştırılarak hayvanlara servis edilebildiği ya da buna ait uygulamalar olduğu gibi sadece kaba yemleri TMR vagonlarına koyarak karıştırıp servis eden ve kesif yemi de ayrıca servis eden yemleme uygulamaları vardır. Her farklı yemleme uygulama şeklinin olumlu ya da olumsuz yanları vardır. Sizler, kendi işletme koşullarınızda, işletme ekonomisi, yemleme uygulaması, yemleme zamanından etkin yararlanma vb. konuları göz önüne alarak hangisi sizin işletme ko-


şullarınıza daha uygun ise o tür bir yemleme şeklini tercih edebilirsiniz. Ancak kesif yemleri de kaba yemlerle birlikte TMR vagonunda karıştırarak yemlemede kullanıyor iseniz, yemleme sonrası, yemlikte arta kalan yem kırıntılarını mutlaka çok iyi temizleyiniz ve de karışımın tamamının tüketilip tüketilmediğine özen gösteriniz. Yemlikte arta kalan fazla yeminiz olmasın ki kesif yem gideriniz yükselmesin ve de yemliklerde mikrobiyal gelişim artmasın. - Bu sene fiğ ve buğday karışımından ot silajı yapmak istiyorum. İyi kalitede bir ot silajı yapmak için nelere dikkat etmeliyim? - Üreticimizin fiğ + buğday karışımından ot silo yemi üreteceği haberine çok sevindim, kendisine teşekkür ederim. Elbette bu tür bir karışım yeşil yeminden başarı ile silo yemi yapabilir. Bu amaçla karışım yeşil yeminde baklagiller çiçeklenme ortasında iken yeşil yem karışımının hasadına girin, karışımın kuru madde içeriğini kabaca % 27 ve daha üzeri olsun. Böylece silolama ortamında koşullar daha uygun bir hale gelir. Hasat sırasında materyalin kabaca parçalanmasını öneririm (başarabilir iseniz). Hasat ettiğiniz materyali silo çukurlarına doldurmada fazla zaman kaybetmeyiniz, zira hasat edilen materyal çok çabuk kızışır. Yemin silo çukuruna dolumu sırasında çok iyi bir şekilde sıkıştırılmasına, silo yeri iyice dolduğunda yem yığını üst yüzeyinin plastik örtü ile kaplanmasına ve de yığın yan kenarları ve üst yüzeyinin hava geçirmez şekilde kapatılmasına, yani yemin iyi bir şekilde paketlenmesine özen gösteriniz. Yemin silo yerine dolumu

tamamlandığında yığın üst yüzeyi saat camı gibi bombeli olsun ki yağışlı havalarda yağmur suları yem içine girme olanağı bulamasın. Bu bağlamda özetle üreticimize, tarafımca yazılmış ve Hasad Yayıncılık tarafından basılarak okurların yararlanmalarına sunulmuş olan ‘’SİLO YEMİ’’ adlı kitabımdan daha geniş bilgileri edinmesini öneririm. - Yemlerde bisküvi kırıntısı ve Zeolitten elde edilen Klinoptilolit/Clinoptalit gibi maddeler kullanılmaya başlandı. Bu maddeler ruminant hayvanlar için risk oluşturur mu? - Evcil hayvanların yemlenmelerinde kullanılmak üzere gün geçmiyor ki yeni bir ticari isim altında yeni ürün üretilmiş olmasın. Ben bunlara daima temkinli yaklaşmak isterim. O bakımdan biyolojik testi yapılmış, sahada sorun çıkarmayan ürünleri kullanın derim. Zira günümüz dünyasında o kadar çok ürün var ki insanın aklı duruyor, hani bunlardan çoğunun da merdiven altı ürünler olduğunu sıklıkla duyuyoruz. Bisküvi kırıntıları vb. üretim fazlası, ya da satılmamış, yeterli, fiyat bulamamış ya da iyi depolanmamış vb. nedenlerle insanların tüketim alanından çekilmiş ürünler hayvan beslemede sınırlı miktarlarda kullanılabilir. Ancak böylesi ürünlerin niteliklerinden mutlak emin olunuz, aksi hallerde kullanmayınız. Tüm üreticilerimizin sağlık, esenlik içinde kalmalarını diliyor, kazançlarının bol, bereketli olmasını istiyorum. I

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

33


TARLADAN Ot biçme

Ot dağıtma

Ot toplama

Ot taşıma

Balya

www.l

Daha iyi bir gelecek için sürdürü Silaj


BARDAĞA Sağım robotu

Gübre temizleme robotu

Yem dağıtma robotu

Yem itme robotu

ly.com

ebilir, kârlı ve zevkli hayvancılık Buzağı mama robotu


Y em bitkileri Kamışsı Yumak (Festuca arundinacea J Genellikle ak üçgül, çayır üçgülü ve gazal boynuzu ile ilkbahar ve yaz başlangıcında karışım halinde yetiştirilir. J Sulama ve gübreleme koşulları altında oldukça verimlidir. Ertan ATEŞ

(1)

J Kamışsı yumak devamlı ağır otlatmaya dayanıklı bir bitkidir. J Bitkinin üzerinde yumak mantarının bulunup bulunmadığına dikkat edilmelidir. Bitkinin büyüme ve gelişmesine etkisi olmayan bu mantar türü, salgıladığı Ergovaline alkoloidiyle bitkinin kurağa ve sıcağa dayanıklılığını artırsa da hayvanlarda bazı rahatsızlıklara neden olur. amışsı yumak (Resim 1a) allohexaploid bir bitki olup 2n=6x=42 kromozoma sahiptir. Yabani tetraploid, octaploid ve decaploid varyeteleri bulunmaktadır. Hexaploid kamışsı yumak Avrupa ve Kuzey Afrika’nın yerli bitkisidir. Kamışsı yumak kısa kök-saplı veya kök-sapsız olan ve yumak meydana getirerek gelişen, uzun boylu (1.0–1.5 m) çok yıllık bir bitkidir. Geliştirilen uzun kök-saplı tipler hızlı regenerasyona sahip olarak kabul edilir. Derinlere giden sert ve kaba yapılı köklere sahiptir. Oldukça yoğun kök oluşturur. Geniş kök çapına sahip olan bitkiler derin topraklarda fazla yayılmaya eğilimlidirler. Bunların canlılıkları ve kurağa dayanımları küçük kök çapına sahip bitkilere oranla daha yüksektir. Saplar genelde dik, sağlam ve pürüzsüz (veya çiçek salkımının altında pürüzlü). Parlak, koyu yeşil ve damarları belirgin olan yaprakları bulunur. Yaprak kını düz, yaprak ayası inceden inceye pürüzlü veya düz uçta pürüzlü yaprak ayası 60 cm kadar uzayabilmektedir. Yaprak ayası tabanı ve kulakçık kirpikli veya bazen düz tüysüzdür (Resim 1c). Kulakçıkları yok veya kısa, zarımsı olan yakacık küçük fakat belirgindir. Çiçek topluluğu salkım şeklindedir ve salkımın boyu 10–30 cm kadardır.

K

Resil 1

(1)

36

Başakçıklar gevşek yapılıdır ve her başakçıkta 3–10 çiçek bulunur (Resim 1b, d). Boyu 7–10 mm uzunlukta olan iç kavuz kılçık biçiminde uzayarak son bulur. Kılçıklar 1-4 mm veya yok. Karyopsis (tane) olan kamışsı yumağın tohumları şekil ve büyüklük bakımından İngiliz çimine çok benzer ve bu yüzden İngiliz çimiyle zaman zaman karıştırılır. Ancak dış kavuzların veya samanın üzerinde bulunan hafif morumsu renk veya karyopsis üzerindeki koyu morumsu renk nedeniyle tohumun koyu renkli görülmesiyle birbirinden ayrılır. Morfolojik olarak çayır yumağı ile karıştırılan kamışsı yumağın kulakçığı tüylüdür, çayır yumağının ise tüysüzdür.1 hDağılımı ve Adaptasyonu Avrupa’nın birçok yerinde tarımı yapılan kamışsı yumağın ana vatanı Avrupa ile Asya’nın geçit bölgeleriyle Sibirya’ya kadar uzanan alan ve Kuzey Afrika’dır. Japonya, güney Kanada, Avustralya, yeni Zelanda, Meksika, Kolombiya, Arjantin ve Amerika birleşik devletlerinde tarımı başarıyla yapılmaktadır. En iyi gelişmesini nispeten serin ortamda yaparsa da çok farklı iklim koşullarında da yetişmesini sürdürmektedir. Sıcaklığın yüksek olduğu yerlerde gelişmesini iyi bir şekilde sürdüremez ve fazla verim veremez. Kamışsı yumak normal olarak kurak koşulların bitkisi olarak kabul edilmezse de geçici kurak koşullara fazla hoşgörülüdür. Yağışın 400 mm.nin altında olduğu nispeten kurak koşullarda yetişir. İlkbaharda erken geliştiği gibi kuru yaz aylarında çoğu bitkiler kuruduğu halde kamışsı yumak sulanmaksızın yeşil kalan bitkilerden birisidir. Yağışın 400 mm.nin altında olduğu ve yüksekliğin 1000 m den fazla olduğu yerlere fazlaca önerilmez. Daha yüksek yerlerde düşük yağışla da yetişebilir. Genel olarak kar örtüsünün olmadığı Asya ve Avrupa’nın kuzey enlemlerinde kış

Yrd. Doç. Dr., eates@nku.edu.tr Namık Kemal Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Tekirdağ

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


Schreb.) zararı görülür. Kamışsı yumak farklı toprak koşullarına uyum sağlayabilen bir bitkidir. Drenajın kötü olduğu yerlerin yanında ağır killi ve killi-tınlı topraklara uyum sağlamış bir bitkidir. Bu nedenle Avrupa, Kuzey Afrika, Kuzey ve Güney Amerika, Avustralya ile Yeni Zelanda’nın bataklık meralarında ve fazla ıslak yerlerinde de yetişebilmektedir. En iyi gelişmesini orta ağır bünyeli nemli topraklarda yapar. Bununla birlikte hafif toprakta ve yüzeysel topraklarda da iyi sonuç verir. Toprak pH’sının düşük olduğu topraklarda da yetişirse de kireçleme yapılarak nötr duruma yaklaştırılmış topraklarda daha iyi verim alınır. Ancak toprak pH’sının 4.7–9.5 arasında olduğu yerlerde yetişebilen, bir başka deyişle oldukça yüksek asitliğe ve alkaliliğe dayanıklılığı yanında orta derecede tuzluluğa da dayanabilen yem bitkilerinden birisidir. Böyle topraklarda kurulacak yapay mera karışımlarında başarıyla yer alır.3 hEkim ve Bakımı Güçlü bir bitki popülasyonu oluşturmasına rağmen fidelerin ilk gelişmesi yavaştır. Bu nedenle temiz, bastırılmış ve nemce zengin tohum yatağı ister. Ekim derinliği toprak koşullarına bağlı olarak 2.5 cm.den fazla olmamalıdır. Kıraç koşullarda yapılan ekimde 50– 70 cm sıra arası bırakılmalıdır. Karşım halinde veya yalın halde ekimi yapılabilir. Karışım içinde baklagillerin fazla miktarda bulunması arzu ediliyorsa 0.2 kg/da, tohum yeterli olmaktadır. Sulanabilen koşullarda genellikle ak üçgül veya adi yonca ile beraber karışım halinde 15–20 cm sıra aralığıyla yetiştirilmelidir. Lezzetlilik derecesinin düşük olmasına rağmen yapılan karışımlar hayvanlar tarafından iyi bir şekilde otlanırlar. Yalın olarak sıraya yapılacak ekimde 1–1.5 kg/da, serpme ekimde 2–2.5 kg/da tohum yeterlidir. Kamışsı yumağın sonbaharın başlarında veya erken ilkbaharda veya erken ilkbaharda yapılacak ekiminden iyi sonuç alınır. Yüksek oranda yapılacak azotlu gübrelemeye iyi yanıt verir. Azot eksikliği verimsiz çim kapağının meydana gelmesine neden olur. Karışım halinde ekiliyorsa baklagillerin gübrelenmesine özen gösterilir. Kireçleme, yeterli miktarda

P2O5 ve K2O’lu gübrelerle yapılan gübreleme kamışsı yumak-baklagil karışımındaki rekabeti düzenler. Bu uygulama bazen buğdaygilin yeşil, lezzetli ve daha verimli olması için gereklidir. hYararlanma Taşkın, kuraklık, verimsiz veya yüzeysel olan topraklar, devamlı otlatmaya dayanıklılık, yüksek yem ve tohum verimi, ters koşullara dayanıklılık, uzun otlatma mevsimi ve düşük zararlı sorunlarının da içinde bulunduğu geniş adaptasyon yeteneğine bağlı olarak kullanım alanı oldukça geniştir. Geniş olarak çayır, yeşil yem, toprak koruma yanında rekreasyon alanı ve yeşil alan oluşturma amacıyla kullanılır. Sulama ve gübreleme koşulları altında oldukça verimlidir. Karışımda uygun baklagil ile dengelendiğinde veya fazlaca gübreleme olanağı olan yerlerde ağır otlatılabilen verimli mera alanı oluşturur. Genellikle ak üçgül, çayır üçgülü ve gazal boynuzu ile ilkbahar ve yaz başlangıcında karışım halinde yetiştirilir. Böylece azotlu gübre masrafı azalmış olur ve toplam yem kalitesi artarak hayvansal üretimde de artış sağlanmış olur. İki yıllık karışımda 117-227 kg/ha yeniden kazanılabilir N simbiyotik olarak tutulmuş ve 25-50 kg/ha kamışsı yumak tarafından yararlanılmıştır. Fiske edilen ve transfer edilen azotun miktarı karışımdaki baklagilin oranı ile artmıştır. Ak üçgül karışımında daha fazla transfer gerçekleşmiştir. Kamışsı yumak allelopathy nedeniyle beraber bulunduğu baklagilin çimlenmesini, fide kuvvetini ve yem verimini sınırlayabilir. Karışımlar ot üretiminden çok otlatma amacıyla kullanılmalıdır. Kamışsı yumak devamlı ağır otlatmaya dayanıklı bir bitkidir. Hafif otlatma koşullarında bitkinin yaprakları kabalaşarak otlatma sırasında hayvanların ağız ve memelerinde yaralanmalara sebep olur. Uygun gübrelemenin yapıldığı ve baklagil-buğdaygil karışımı olarak yetiştirildiğinde kaliteli yem verir. Kışı ılık geçen bölgelerde üçgüllerle birlikte kurulacak yapay mera kış merası olarak kullanılır. %25 ak üçgül+%75 kamışsı yumak karışımları subtropik iklime sahip bölgelerdeki kurak alanlar için en iyi sonucu vermektedir (Çizelge 1) ( Resim 2.)2,4 Vernalizasyon ve fotoperiyot istekleri diğer serin

ª

Çizelge 1. Ak üçgül-kamışsı yumak karışımının verim, mineral madde oranları ve besin içerikleri (Değerler ak üçgülün tam çiçeklenme döneminde yapılan biçimlerden elde edilmiştir).2,4 Karışım Tipi %25 Ak üçgül+%75 Kamışsı Yumak

Yeşil Ot Verimi Kuru Madde Ham Protein Ham Selüloz Ca/P Oranı Ca/Mg Oranı (kg/da) Verimi (kg/da) (%) (%) 1769

721

16.9

26.1

2.6

2.2

Ca/K Oranı

K/P Oranı

K/Mg Oranı

3.1

3.9

3.3

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

37


Y em bitkileri

Resim 2 - Kamışsı yumak ak üçgül karışımı

iklim bitkileri gibi olan kamışsı yumakta en fazla sap ve çiçeklenme ilkbaharda olur, ikinci derece vejatatif büyüme ise sonbaharda olmaktadır. İyi kalitede ve verimli yem elde etmek için en uygun biçim zamanı kuru maddenin hazım olabilirliğinin istenen düzeyde olduğu ve çiçeklenen kardeşlerin çoğunun anther çıkarma başlangıcında olduğu devredir. Geç kalındığında hızla kabalaşır. Bitkiden bu dönemde 1 tona yakın yeşil ot verimi almak mümkündür. Otunda %26.6 ham selüloz ve %16.9 ham protein bulunmak-

tadır. Yararlanmada, bitkinin üzerinde yumak mantarı (Neotyphodium coenophialum)’nın bulunup bulunmadığına dikkat edilmelidir. Bitkinin büyüme ve gelişmesine etkisi olmayan bu mantar türü, salgıladığı Ergovaline alkoloidiyle bitkinin kurağa ve sıcağa dayanıklılığını artırsa da hayvanlarda bazı rahatsızlıklara neden olur. Bunlar; a) İştahsızlık ve buna bağlı olarak ta canlı ağırlık kazancında azalma, b) Süt üretiminde düşüş, c) Üremede azalma d) Su tüketiminde ve gölgelenme ihtiyacında artış, e) Toynak ve kuyruklarda yaralar, f ) Yaz döneminde Yapağı oluşumu ve yapısında bozukluklar. Depolanan kuru otunun hazım olabilirliğinin ve ham protein konsantrasyonunun kaybı diğer serin iklim buğdaygillerine oranla daha azdır. Kamışsı yumaktan silaj şeklinde de yararlanılmaktadır. Böylece kurutma sırasındaki yağmur zararı azaltıldığı gibi en uygun kalitede yemin erken dönemde hasadına da olanak sağlar Kamışsı yumak ters koşullara dayanması yanında derin ve yayılıcı kök sistemine sahip olması nedeniyle toprak korumada kullanılacak bir bitkidir. Su arklarında ve yol kenarlarında, diğer serin mevsim çim bitkileriyle kıyaslandığında sıcağa ve kurağa daha dayanıklı olması nedeniyle oyun sahalarında, parklarda, atletizm alanlarında, hava alanlarında ve dayanıklı çim arzu edildiği yerlerde geniş olarak kullanılır. hTohum Üretimi Yalın halde ekilmeyle en fazla verim elde olunur. Azotlu gübreleme tohum üretiminde önemli bir faktördür. Atılacak 4–10 kg/da azot tohum verimini %100 arttırır. Verilecek azotun sonbahar ve ilkbaharda iki kısımda verilmesi yatma tehlikesini ortadan kaldırır. Diğer bitki besin maddelerinin verilmesi de önemlidir. Tohumun hasadından sonra meydana gelen yeniden gelişme otlatılarak değerlendirilir. Tohum üretimi için en uygun ekim yöntemi sıraya ekim olmaktadır. Verilecek sıralar arası aralık 75–120 cm arasında değişir. Bu sıra aralığında yapılacak ekimde ilk yıl sıra aralığının temizliğine

Resim 3 - Yalın kamışsı yumak parseli.

38

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


Festuca arundinacea tall fescue leaves

dikkat edilmelidir. Bu işlem biçilerek, sürülerek veya her ikisi de yapılarak yapılabilir. Daha sonraki yıllar kuvvetli çim kapağı oluşumu tohum verimini düşürdüğünden sıra aralarında meydana gelen kamışsı yumağın temizliğine dikkat edilmelidir. Yaşlı bitkilerin tohum verimi azotlu gübrelemeyle arttırılırsa da bu artış geçici bir artıştır. Pratikte fazla bir kullanımı yoktur. Hasat harmanı doğrudan biçerdöverle yapılabildiği gibi önceden biçilen yığınlardan da yapılır. El emeğinin ucuz olduğu yerlerde tamamen olgunlaşmadan biçim yapılarak tohum üretimi yapılırsa daha fazla tohum elde edilir. Tohum hasadından sonra kalan anızlar sığır otlatmak suretiyle değerlendirilir. Sıra aralığının geniş tutulmasıyla tohum veriminde artış sağlanır. Kıraç koşullarda tohum verimi 50–60 kg/da kadardır. I

F. arundinaceae

hKaynaklar 1. Açıkgöz E. 2001. Yem Bitkileri (Yenilenmiş 3. Baskı). Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı Yayın No: 182, VİPAŞ AŞ Yayın No:58, Bursa. 2. Ates E, Tekeli AS. 2005. Forage quality and tetany potential of orchardgrass (Dactylis glomerata L.) and white clover (Trifolium repens L.) mixtures. Cuban J. Agric. Sci. 39: 97102. 3. Tekeli AS. 1988. Buğdaygil Yem Bitkileri. Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi Yayın No:64. Tekirdağ 4. Tekeli AS, Ateş E. 2005. Yield potential and mineral composition of white clover (Trifolium repens L.)-tall fescue (Festuca arundinacea Schreb.) mixtures. J. Cent. Eur. Agric. 6: 27-33.

Neotyphodium coenophialum bulaşmış Festuca arundinacea.

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

39




H ayvancılıkta mekanizasyon Paket Silajda Vakum Teknolojisi ve Vakumlu Tip Silaj Paketleme Makinesi Fulya TAN (1)

Türkiye'de vakumlu tip silaj paketleme makinelerinin tamamı %100 yerli üretimdir. Vakumlu tip silaj makinesi ile mısır, yonca, fiğ, küspe gibi farklı ürünler vakumlanarak paket yem haline getirilebilmektedir.

42

ilaj yapımında başlıca amaç, silo içerisinde oksijensiz (anaerobik) koşulların oluşturulmasıdır. Pratikte oksijensiz koşulların sağlanmasında kullanılan en yaygın ve en etkin yöntem silolanacak ürünün sıkıştırılarak fermente edilmesidir. Silolarda oksijensiz ortamın sağlanma etkinliği, ürünün çok iyi bir şekilde sıkıştırılıp kapatılmasına bağlıdır. Aksi halde siloya hava girmesi durumunda aerobik mikroorganizmalar (Oksijen bulunan ortamda yaşayan mikroorganizmalar) aktif hale geçerek silolanan ürünün bozulmasına sebep olmaktadır. Silaj yapım tekniğinde, gerek toprak üstü yığın şeklinde yapılan silolarda, gerekse balya silaj yapımında yığın içerisindeki havanın uzaklaştırılması amacıyla sıkıştırma teknolojisi kullanılmaktadır. Toprak üstü silolarda bilindiği gibi fermantasyon koşullarının yakalanması amacıyla havasız ortamın yaratılması, traktör veya ağır iş makineleri ile üzerinde git-gel hareketi yapılarak ezme şeklinde gerçekleştirilmektedir. Balya silajı yapımında ise balya odası içerisinde sıkıştırma tekniği esastır. Silaj yem kalitesinin yüksek olması, iyi oluşturulan fermantasyon koşullarına bağlıdır. Bu nedenle, materyaller arasında hava boşlukları kalmadan silolamanın yapılması iyi bir silaj kalitesi için önemlidir. Silaj yapım tekniğinde vakum teknolojisinin kullanımı ise çok yeni bir konu olmamakla birlikte fazla bilinmemektedir. Vakum teknolojisi, farklı alanlarda uzun yıllardır kullanılmasına rağmen silaj yapımında yeni bir teknolojidir. Günümüzde hemen her alanda kullanılmaktadır. Bugün bir süper markete gittiğimizde birçok gıda ürününü vakumlanmış olarak raflarda görebiliriz. Vakum, latin kökenli bir kelime olup (vacuus) boşluk anlamına gelmektedir. Amerikan Vakum Topluluğu (AVS)’nun 1958 yılında yapmış olduğu tanımına göre vakum, basıncı atmosferik basınç değerinin altında olan gazların doldurduğu kapalı hacim olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda sözü edilen basınç değerine karşı gelen birim hacmindeki gaz moleküllerinin sayısı, deniz seviyesinde ve 22oC sıcaklıkta bulunan 2,5x1025 molekül/m3 ’den daha düşüktür. Dolayısı ile vakum sözcüğü, basınçları bu değerin altında kalan gazların oluşturdukları ortamları ifade etmek için kullanılmaktadır.

S

(1)

Vakumlanmış ürünlerin avantajı; • Uzun raf ömrü, • Ürün kayıplarının önlenmesi, • Ürün kalitesinin iyileşmesi, • Uzun dönem kaliteli kaba yeme sahip olunması, • Yem kalitesinde güvenilirliğin yüksek olmasıdır. Diğer yandan silaj yapımı oldukça zahmetli ve yatırım gerektiren bir teknolojidir. Silaj yapan üreticilerin hem tecrübe sahibi olmaları gerekir, hem de silaj yapımı sırasında büyük bir özen göstermeleri gerekir. Aksi takdirde bilgisizce, dikkatsizce yapılmış, kötü fermente olmuş, düşük kaliteli silajlar hayvanların verim performanslarını düşürürken hem hayvan hem de hayvansal ürünlerin tüketicisi olarak insanların sağlıklarını da olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Özellikle yığın silaj yapımında, yığın içerisinde hava kalmayacak şekilde havasız bir ortamın oluşturulması oldukça zor olmaktadır. Benzer nitelikte hammaddeye sahip üreticiler, kullandıkları yapım tekniğine bağlı olarak farklı kalitelerde yemlere sahip olmaktadır. Uygulanan sıkıştırma süresi, materyal yoğunluğu, traktörün ağırlığı gibi bir çok neden sıkıştırma sırasında materyale uygulanan sıkıştırma kuvvetinin değişmesine neden olmaktadır. Bu tip sorunlar, balya silajlarında ve paket silajlarında yaşanmamaktadır. Adını şimdilerde daha sıkça duymaya başladığımız paket ya da torba silajlar, kıyılmış ürünlerin torba (poşet) içerisine doldurularak sıkıştırma ya da vakumlama ile ideal havasız ortamın yaratılarak fermantasyon koşullarının sağlanması ile elde edilen yemlerdir. Paket silajlarda temelde; • Fermente olmuş silaj materyallerinin paketlenmesi ve • Ham materyallerin paketlenmesi olmak üzere iki farklı şekilde yapılmaktadır. Materyallerin paket ya da torbalar içine doldurup vakumlanarak silaj haline getirilmesi ise oldukça yeni bir konudur. hVakumlu Tip Silaj Paketleme Makineleri Vakumlu tip paket (torba) silaj yapan silaj paket-

ftoruk@nku.edu.tr, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü, Tekirdağ

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


baların ağızlarına klips takılarak hava almaları önlenmektedir. Makine üzerinde vakumlanan torbaların klipslenmesi amacıyla kullanılan klipsleme ekipmanı ve klips parçaları, kullanılan torbaların niteliği kadar önemlidir. Eğer tam torba ağzını kapatacak etkinliğe sahip değilse, ya da torbalarda yırtılmalara neden oluyorsa paketler hava alacağı için kullanıma elverişli değildir. Bu nedenle satın alacağınız silaj paketleme makinesinin bağlama ünitesinin hassasiyetle incelenmesi gereklidir. Makine içerisinde ürün girişi ve ürün çıkış bandıda dahil olmak üzere toplam dört adet iletim bandı bulunmaktadır. Bunlar; • Ürün besleme bandı, • Makine içerisinde vakum ve dikim ünitelerinde torbaların üzerinde taşındığı yürüme bandı, • Vakumlanmış torbaların kolay istiflenmesini sağlamak amacıyla torbaların düzenli bir şekil alması için iki banttan oluşan bu bantlar arasından Şekil 1. Vakumlu tip silaj paketleme makinesinin şematik geçmeye zorlayan presleme bandı ve görünümü • Ürün çıkışına imkan veren yükleme bandıdır. Vakumlanan ve ağızları klipslenerek çuvalları diSilajı yapılacak olan materyal, besleme bandı (Şekil 2a) ile besleme tankına iletilmektedir. Ta- kilen paketler önce, presleme bandından geçerek bana yerleştirilmiş tartım ünitesi üzerine koyulan (Şekil 2b), yükleme bandına iletilir. Yükleme bandı çuval + torba içerisine besleme tankından iletilen (Şekil 2c) ile paketlenmiş haldeki silajlar kamyon, materyal akışı ile dolum yapılmaktadır. Makine ko- römork kasasına direk yüklenebildiği gibi sabit demutu PLC dokunmatik ekran ile Türkçe menü kul- polanabilecek bir alan üzerine de istif yapılabillanılarak yapılabilmektedir. Çuvalların dolum miktarı, mektedir (Şekil 2d). iki çuval arasındaki bekleme süresi ana panelden Torba silajlar, bir çuval ve çuval içerisine yerleşdeğer girilerek otomatik olarak belirlenmektedir. Paketlere doldurulmak istenen ürün miktarı 1-50 kg tirilen 20 mikron kalınlığa sahip polietilen plastik torarasında değiştirilebilmektedir. Ekonomik ve ran- balar şeklindedir (Şekil 3). Bu nedenle, torbaların dımanlı olarak genelde tercih edilen miktar 50 kg yırtılma, delinme, taşıma ve depolama aşamalapaketler olmaktadır. Paketler içerisine yerleştirilen rında ortaya büyük sürprizler çıkmamaktadır. Ayrıca, materyallerin ağırlıklarında ± 2 kg olacak şekilde do- torbaların dışında bulunan çuvallar bir sonraki selumlar hassas olarak yapılabilmektedir. Yenilenen zon içinde kullanılabildiği için bir sonraki silaj dösilaj paketleme makinelerinde sensör konumları neminde paketleme masrafı biraz daha azalmaktadeğiştirilerek çok daha hassas tartım yapılarak paket dır. Vakumlu tip silaj makinesi ile mısır, yonca, fiğ, ağırlıklarında standartlık yakalanmıştır. İstenen miktardan ürün torba içerisine döküldüğünde besleme küspe gibi farklı ürünler vakumlanarak paket yem durmakta ve torbaların içerisine vakum ünitesinin haline getirilebilmektedir. Makine orta ölçekli hayhortumu yerleştirilerek torba içerisindeki vakum- vancılık işletmeleri ve kooperatiflere hitap etmeklama işlemi gerçekleştirilmektedir. Sonrasında tor- tedir. leme makineleri, traktörün çeki kancasına bağlı olarak tarlada çalıştırılabildiği gibi sabit olarak da çalışabilmekte ve başlıca sekiz bölümden oluşmaktadır (Şekil 1). Bunlar; 1. Besleme bandı, 2. Besleme tankı, 3. Tartım ünitesi, 4. Vakum ünitesi, 5. Bağlama ünitesi, 6. Dikim, 7. Presleme ve 8. Yükleme bandıdır.

ª

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

43


H ayvancılıkta mekanizasyon

a)

b)

c)

d) Şekil 2. a) Besleme bandı, b) Presleme bandı, c) Yükleme bandı, d) Paketlerin istiflenmesi

Şekil 3. Paket silajlardan örnekler hSistemin çalışması için gerekli enerji Sistemin çalışması için gerekli enerji 22 kw' lık bir jeneratör tarafından, pnömatik sistem için 6-8 barda havayı sağlayacak bir kompresör, hidrolik sistem için ise 6 l/dak kapasiteli bir pompa ile sağlanmaktadır. Makine sabit halde şehir elektrik hattı ile de çalışabilmektedir. Makinenin çalışması sırasında elektrik mo-

44

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

torlarının hepsi sürekli olarak çalışmamaktadır. Sistem içerisinde kısa sürelerde iş akışına göre belli aralıklarla çalışmaktadır. Makine içerisinde 9 adet toplam 13,85 kw' lık elektrik motoru bulunmaktadır. Elektrik motorlarının özellikleri ve hareket verdiği konumlar Çizelge 1'de verilmiştir.


Çizelge 1. Elektrik motorlarının teknik özellikleri Elektrik Motoru Hareket verdiği yer

1

2

3

4

5

Helezon Giriş Ezme Yükleme Ünitesi Konveyörü. Konveyörü. konveyörü

Güç (kW)

6

7

8

9

Yük. Konv. Hava Vakum Hidrolik Kon. Değ. Açılır Tavan Kompresörü Ünitesi Ünite Tamburu

3

2,2

2,2

0,75

0,75

2,2

2,2

0,37

1,18

Devir (d/dk)

1400

1400

1400

1400

1400

1400

1400

1400

1400

Volt (VAC)

380

380

380

380

380

380

380

380

380

hTorba silajların paketleme masrafı; 1 ton balya silajının üreticilere maliyeti file, streçleme malzemesi, yakıt ve işçilik dikkate alındığında 2432 TL/adet arasında değişmektedir. 50 kg ambalaj için; Polietilen plastik torbalar kilogram olarak satılmaktadır. Yaklaşık bir kilogramda 10 adet torba bulunmaktadır. Kilogram fiyatı 3 TL' dir. Torbanın bir tanesi 0.3 TL/adettir. Her bir 50 kg' lık torba için 70x120 cm ölçülerinde gerekli olan çuvalın adeti 0.5 TL' dir. Yakıt + işçilik için bir torba başına 0.05 TL olmaktadır 0.10 TL olarak hesap yaparsak toplamda, (0.3 + 0.5 + 0.10) adet başına 0.90 TL olmaktadır. Saatte 240 adet paket yapabilmektedir. Saatte ikişer adet 50 kg paket yapılsa bile 120 paket/saat olmaktadır. Saatlik mazot tüketimi 2 litre ve birim fiyatı 4.65 TL' den hesaplarsak paket başına 0.038-0.076 arasında değişmektedir. 1000 kg ambalaj için; 1 tonluk vakumlu torbalar için gerekli olan torbanın bir adeti 1200 gram gelmektedir. Adet olarak birim fiyatı 3.6-3.8 TL' dir. Torbanın dışı için gerekli bigbag çuval adeti 10 TL dir. Yakıt ve işçilik için 3.4 TL ekler isek toplamda ( 3.6 + 10 + 3.4 ) 17 TL' ye mal olmaktadır.

hVakumlu tip silaj makinelerinin avantajları; • • • • • • • • •

Belli ağırlıkta eşit paketler elde edilmesi, Farklı ürünlerin paketlenebilmesi, Plastik ambalajda dışa bağımlılığın azalması, Plastik malzeme temininin kolaylığı, Yerli imalatçıyı destekleme, Ambalaj maliyetinde kazanç, Yakıt tüketiminde kazanç, Depolama ve raf ömürlerinin uzun olması, Yem kalitesinin yüksek olması en önemli avantajları olarak sıralanmaktadır.

Makine ile yapılan 3 kg'lık torbalarda mısır silajı için makinede uygulanan vakum seviyesi üç kademede kullanılarak yapılan silajlarda 15, 45 ve 80 gün sonrasında açım yapılarak DLG ve Flieg puanları hesapları Çizelge 2'de verilmiştir. Görüldüğü gibi 3 No’lu vakum seviyesi makine için önerilen vakum seviyesidir. Kullanımı bu vakum seviyesindedir. Düşük kademede tutulan vakum seviyelerinde ürün kalitesi kötüye gitmiştir. Oysa 80. gün sonunda da normal vakum seviyesinde yapılan paket silajların kalite sınıfı (Ex) yani mükemmel sınıfına girmektedir. Ayrıca yapılan mikrobiyolojik analiz sonuçlarında vakumlanan 2 ve 3 vakum sınıfında bakteri popülasyonu görülmemiştir.I

Çizelge 2. Vakumlu tip silaj paketleme makinesi ile yapılan silajların farklı vakum seviyelerinde açım günlerine göre kalite sınıfları 15 Gün

45 Gün

80 Gün

DLG Puanı

Flieg Puanı

DLG Puanı

Flieg Puanı

DLG Puanı

Flieg Puanı

Maya ve küf kob/g silaj

1 (kontrol)

14 F

56.6 F

5M

39.6 M

1B

19.2 B

10.8x104

2 (3 atm.)

18 Ex

66.3 G

11 F

64.3 G

5M

39.7 M

0.0.

3 (5 atm.)

18 Ex

98.9 Ex

18 Ex

96.5 Ex

17 Ex

95.8 Ex

0.0

Vakum seviyesi

†(FLİEG) 0-20,(B) Kötü; 21-40,(M) Orta;41-60,(F) Başarılı;61-80,(G) İyi; 81-100 (Ex) Mükemmel. ?(DLG,1987)16-20,(Ex) Mükemmel;10-15,(F) Başarılı;5-9,(M) Orta;0-4,(B) Kötü

hKaynaklar Toruk F, Kayışoğlu B. 2008. Effect Of Applied Vacuum Of Silage Package Machine On Silage Quality. 10th International Congress on Mechanization and Energy in Agricultural,14-17 October, Proceeding Book,p.10, Antalya. hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

45


H ayvan sağlığı Sığırlarda Retikuloperitonitis J Yabancı cisim yutma sığırların sindirim sistemi hastalıkları arasında ilk sırada yer alır. J Yabancı cisimler çoğunlukla retikulum duvarını delerek bölgesel ya da genişleyebilen peritonitise neden olur. Mustafa Sinan Aktaş (1)

J Yabancı cisimler, karaciğer, böbrek, dalak, akciğer ve kalbe batarak bu organlarda çeşitli derecelerde yangılara da neden olmaktadır. J Yabancı cisimler kalbe battığında (perikarditis travmatika), hayvanın tedavisi mümkün değildir. J RPT’nin engellenmesinde yapılması gereken en önemli şey, hayvanlara mıknatıs yutturmaktır. hGiriş Sığırların mideleri rumen (işkembe), retikulum (börkenek), omazum (kırkbayır) ve abomazum (şirden) olmak üzere 4 kompartmandan oluşur (Resim1)1. Retikuloperitonitis travmatika (RPT), sindirim yoluyla alınan çivi, tel, iğne gibi yabancı cisimlerin retikulumda ilerlemesinin neden olduğu, sığırların yaygın bir hastalığıdır. Sütçü sığırlar RPT hastalığından etçi sığırlara göre çok daha fazla etkilenmekte olup hastalığın 2 yaşından büyük hayvanlarda görülme olasılığının daha yüksek olduğu belirtilmektedir.2 Daha az oranda ise etçi sığır, düve, boğa, koyun ve keçilerde de belirlenmiştir.3,4,5

nadiren de medial ve lateral doğrultuda lokalize olmaktadır.11,12 Retikulum kaslarının güçlü kontraksiyonları yabancı cisimlerin oluşturduğu perforasyonun şiddetini artırmaktadır.11,13 Bunun sonucunda yabancı cisimler çoğunlukla retikulum duvarını delerek lokal veya diffuz karakterde peritonitise neden olmakta veya karaciğer, böbrek, dalak, akciğer ve kalbe batarak bu organlarda çeşitli derecelerde yangılara neden olmaktadır. Özellikle kalbe batan yabancı cisimler sonucunda perikarditis travmatika (PT) gelişmekte ve bu hayvanların tedavisi mümkün olmamaktadır.3,4,10,14. Sunulan derlemede RPT hastalığının risk faktörleri ve etiyoloji, patogenez, semptom, tanı, tedavi ve bu hastalıktan korunma yolları hakkında bilgi vermek amaçlanmıştır. hRisk Faktörleri ve Etiyoloji

Resim-1: Sığır Midesinin Kompartmanları (Hall ve Silver (2009)1’dan revize edilmiştir).

Türkiye’nin değişik yörelerinde yapılmış araştırmalarda RPT’nin sığırların sindirim sistemi hastalıkları arasında ilk sıraları aldığı belirlenmiştir.6,7,8,9 Hastalıktan kaynaklanan ekonomik kaybın oldukça yüksek olduğu bildirilmektedir.3,4,10 Retikulumdaki perforasyon çoğunlukla retikulumun kranioventralinde, (1)

46

Sığırlarda yemlerin oburca ve büyük kitleler halinde yutulması, dilin duyarlılık ve tat alma duygusunun az gelişmiş olması ve üzerindeki papillaların arkaya dönük (yutağa doğru) oluşu, özefagusun geniş olması ve salivasyonun fazla olması yabancı cisimlerin yemle birlikte alımını kolaylaştırmaktadır15. Ayrıca pika hastalığı, hayvanların yabancı cisim alma ihtimallerinin yüksek olduğu yerlerde otlatılmaları ve ahırda yapılan tamiratlar yabancı cisimlerin alınma riskini artırır.3,4,14,15 İleri gebelik, güç doğum, tenesmus, rumenin aşırı gıdai dolgunluğu gibi nedenlere bağlı olarak intra abdominal basıncın artması ise bu cisimlerin batma olasılığını artırır.16 Hastalığın asıl sebebi yemlerle alınan delici-batıcı özellikteki yabancı cisimlerdir. Mezbahada 2000 sığır üzerinde yapılan bir araştırmada hayvanların %73.4’ünde yabancı cisim olduğu, bu yabancı cisim-

Doç. Dr., sinanaktas@atauni.edu.tr Atatürk Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Erzurum

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


Travmatika (RPT) Hastalığı lerin ise %28.8 çiviler, %26.8 tel parçaları, %21.3 kum ve taş parçaları, %2.7 poşet, yular, toka ve ip parçacıkları gibi maddelerden oluştuğu bildirilmiştir.17 Yuvarlak, ucu kör, kısa (1-2 cm) olan yabancı cisimler zararsız olup uzun ve sivri yabancı cisimler ise (2-15 cm) tehlikelidir.15. hPatogenez Yemlerle birlikte yabancı cisimler yutulduktan sonra direkt olarak rumene oradan da retikuluma geçerler. 3,4,10,14 Batan kısmın boyu kısa ise retikulumun epitel ve musküler tabakasına gömülü kalır, serozaya ulaşamadığı için serozada bir lezyon oluşturmaz. Bu tabloya “retikülitis travmatika simplex” adı verilir.18 Bu aşamada yabancı cisimler zararsız kalabildiği gibi retikuluma geri düşüp ruminasyon ya da gaita yoluyla da atılabilirler. Diğer taraftan retikuluma geri düşen yabancı cisimlerin ilerleyen zamanlarda başka bir yerden yeniden batmaları da söz konusu olabilir.15 Uzun, sivri ve ilerleme eğilimi fazla olan yabancı cisimler retikulum mukozasını, musküler tabakayı ve serozayı delerek peritona ulaşıp yangı oluşumuna neden olur.18 Bu yangının etrafı spesifik reaktif fibrin sızması sonucu fibröz bir doku ile çevrilir.15 Fibröz karekterinden dolayı buradaki yabancı cisim, karın boşluğuna düşmez ve fibrin kitlesi içinde kalır.18 Meydana gelen sınırlı yangıya “retikuloperitonitis travmatika sirkumskripta adesiva” olarak adlandırılır.15,18 Çok ender olgularda yabancı cismin ve irin kitlesinin periton boşluğuna ulaşarak yaygın bir peritonitis oluşturması da mümkündür ki bu aşama “retikuloperitonitis travmatika diffusa” olarak adlandırılır.15 Mezbahada 2000 sığır üzerinde yapılmış bir araştırmada yabancı cisim pozitif olan olguların %15.1’inde retikulitis travmatika simplex, %3.4’ünde retikuloperitonitis travmatika şekillendiği belirlenmiştir.17 Yabancı cisimler, retikulumun özellikle kranioventraline, daha az olarak da lateral ve medial yönde batabildikleri bildirilmiştir.19 Diyafram, perikard ve kalp kası retikulumun hemen kranialinde, karaciğer medial ve dorsalinde, dalak ise lateral ve dorsalinde bulunmaktadır. Retikulumu delip geçen yabancı cisimler bazen bu organlara penetre olarak yangılanmalarına neden olabilir.20,21 hSemptomlar Yabancı cisimlerin alınmaları ile hastalık belirti-

lerinin başlaması arasındaki süre 1-4 gün olabileceği gibi, bu süre haftalar ve aylarca da uzayabilir.15 RPT’nin klinik semptomları yabancı cismin battığı organ veya organlara, batma derecesine, komplikasyonların gelişip gelişmediğine, oluşturduğu yangının şiddet ve sürecine bağlı olarak değişmektedir.3,4,10,14,22 Retikülitis travmatika simplex, ön mide hastalıklarının %5-8'inde bulunur. Retikulum mukozasının basit yaralanmaları klinik belirti oluşturmazken, retikulum duvarını delip geçtiğinde ise iştahsızlık, rumen ve bağırsak hareketlerinde azalma, huzursuzluk, sallantılı yürüyüş ve ayaklarla karına vurma gibi hafif sancı belirtileri gözlenir. Nabız, solunum ve vücut ısısı normaldir. Süt verimi düşer. Yabancı cisim ağrı deneyleri negatif veya şüphelidir.15 Retikuloperitonitis travmatika sirkumskripta, retikulum ve peritonun birlikte akut yangılanmasıdır. Travmatik ön mide hastalıklarının yaklaşık %25-30' unda görülür.15 Akut ve kronik bir seyir gösterebileceği gibi oluşan peritonit lokal ve diffuzda olabilir. RPT’nin klasik klinik belirtileri akut lokalize peritonitis ile ilişkili olup, bu belirtiler iştahsızlık, ateş, takipne ve kranial abdominal ağrının göstergesi olan diresekleri vücuttan uzak tutma ile sırtın kambur tutuluşudur.2 Hafif ateş (39°C-40.5°C) vardır ve kalp atım sayısı 7590/dak.’dır.16 Ayrıca hafif timpani, süt veriminde aniden azalma, hareket etmede isteksizlik, tutuk yürüyüş, sırtta kamburluk, gözlenir. Yabancı cisim ağrı deneyleri pozitif sonuç verir.15 Hayvan genellikle ayakta durmayı tercih eder ve yatıp kalkarken inler.16 RPT’nin kronik şekli ya yabancı cismin yavaş ilerlemesiyle veya ilerlemesinin durmasıyla gelişir.18 Klinik semptomlar akut devreye kıyasla çok daha hafiftir. İnleme az belirgindir.15 İştahsızlık, süt veriminde azalma, rumen hipomotilitesi, ve ishal görülür.2 Erken laktasyon dönemindeki sığırlarda ketozis görülebilir. Normal tüy örtüsü yapısının bozulması ve generalize topallık görülebilecek diğer belirtilerdir.21 Ayrıca hayvan zayıflar, kamburluk iyice belirginleşir, ağrı ve inleme azalır.18 Diffuz retikuloperitonitis, yüksek ateş (40-41°C), nabız ve solunumun sayısında artış, süt veriminin durması geviş getirmede ve rumino-retiküler hareketlerde durma ile karakterizedir. Baş ve boyun ileriye doğru uzatılarak tutulur. Hayvan zamanla zayıflar ve yatalak hale gelebilir. Ağrı deneyleri pozitif sonuç verir. 7-10 günlük bir hastalık sürecini takiben septisemi ve ilerleyen intoksikasyon nedeniyle ölüm görülür.15 Bununla birlikte hasta hayvanlarda yaygın

ª

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

47


H ayvan sağlığı

Resim-2: Kliniklerimizde Yabancı cisme bağlı retikulo perikarditis şekillendiği belirlendikten sonra kesilen bir sığırda kalbin görünümü.

48

olarak görülen semptomlar arasında anoreksi, sık sık tekrarlayan timpani, abdominal gerginlik, abdominal ağrı, inleme, dehidrasyon ve zayıflama yer almaktadır.3,4,10,14, 22 Komplikasyonların oluştuğu olaylarda o organa ait klinik semptomlar ön planda bulunur.23 Oluşabilecek komplikasyonlar retikulo-perikarditis (Resim-2), retikulo-omentitis, retikulo-abomazitis, retikulosplenitis ve retikulo-hepatitistir. Perikarditiste kalp sesleri başlangıçta normaldir. Fakat zaman geçtikçe haftalar içerisinde septik sıvı birikimi olacağı için sesler boğuklaşmaya başlar. Perikardiumda hem sıvı hem de gaz biriktiğinde çalkantı sesleri duyulmaya başlanır.21 Ayrıca bu semptomlara ek olarak tasikardi, venalarda dolgunluk, pozitif ven nabzı, boyun ve gerdanda ödem şekillenir.4,10,14 Yabancı cisimler karaciğer ya da dalağa penetre olduğunda, bu organlarda apse oluşumuna neden olur. Oluşan bu apseler ruminoretiküler akışın engellenmesine neden olabilecek retiküler yapışmalara neden olabileceği gibi, vagal indigesyon oluşumuna da neden olabilir.21 Yabancı cisimlerin plöral boşluğa ulaşmaları ile oluşan retikuloplöropnömonia travmatikada, ekspiratorik inlemeli şiddetli solunum güçlüğü ve öksürük görülür.15 Daha az komplikasyonlar ise retiküler fistül oluşumu ve diyafram fıtığı oluşumudur.2 Yapılan bir araştırmada hayvanlar yabancı cisim sendromu açısından değerlendirildiğinde; %3.4’ünde (25 erkek ve 43 dişi) retikuloperitonitis travmatika ve komplikasyonları saptandığı, komplikasyon olarak 55 sığırda peritonitis, 5 sığırda hepatitis, 3 sığırda phrenitis, 3 sığırda pericarditis ve 2 sığırda da splenitis saptandığı belirtilmektedir.17

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

hLaboratuvar Bulguları hHematolojik Bulgular RPT’li sığırlarda tam kan değerleri peritonitis şekillenip şekillenmediğine, hastalığın akut yada kronik, lokalize yada diffuz oluşuna göre değişkenlik göstermektedir. Genel olarak sürekli prulent inflamasyona sahip sığırlarda nötrofili ile birlikte lökosit sayısı 4.00015.000/μL’dir. Sağlıklı sığırlarda dolaşımda lenfositler predominant lökosit olmalarına rağmen, stres durumlarında sekonder olarak endojen kortikosteroid salınımı lenfopeni gelişimine neden olabilir.24 Akut lokalize peritonitisli bazı sığırlar tam kan değerleri normal sınırlarda iken, bazıları dejeneratif sola kaymaya sahiptir. Akut diffuz peritonitisli sığırlar ise dejeneratif sola kaymaya sahiptirler. Kronik vakalarda olgun nötrofili yaygın bulgudur. Bu hayvanlarda nötrofil sayısı genellikle 4.000/μL’nin üzerindedir.2 Yapılan bir araştırmada hayvanlar RPT, PT ve sağlıklı olmak üzere 3 guruba ayrılmış, RPT ve PT grubunda yer alan hayvanların verileri kontrol grubu ile karşılaştırıldığında bu iki grupta eritrositopeni, lenfositopeni, trombositopeni, lökositosis, monositosis ve nötrofili saptanmıştır.9 Hematolojik bulgular inflamasyonun tespitinde yararlıdır fakat inflamasyona neden olan asıl hastalığın belirlenmesinde yetersizdir. Bu nedenle diğer testlerin yapılması, inflamasyona neden olan hastalıkların ayrımında fayda sağlar. hSerum Biyokimyası Yapılan çalışmalarda total bilirubin, globulin, üre, gama glutamil transferaz (GGT), alkalen fosfataz (ALP) ve aspartat aminotransferaz (AST) düzeylerinde artış, kalsiyum (Ca) ve fosfor (P) düzeylerinde ise azalma saptanmıştır.8,25,26 Ayrıca bu hayvanlarda hem metabolik alkalosizin hem de metabolik asidosizin gelişebileceği bildirilmiştir.27 TRP şekillenmiş sığırlarda fibrinojen düzeyi 1000 mg/DL’nin üzerindedir.28 RPT’de karşılaşılabilecek en yaygın biyokimyasal anormalliklerden bir diğeri de hiperglobulinemi ile karakterize hiperproteinemidir. Bazı yazarlar serum total protein düzeyinin 10 mg/dl’den yüksek olmasının RPT için anlamlı olduğunu belirtmektedirler.28,29 RPT ile ilgili diğer biyokimyasal değişiklikler; hipokloremi, hipokalemi, ve metabolik alkalozisdir. ª



H ayvan sağlığı hTanı ve Ayırıcı Tanı

Resim-3: Kliniklerimize getirilen bir vakada retikulum mukozasını delmiş yabancı cismin görünümü.

Bu anormallikler ruminal hipomotiliteye ve vagal indigesyona bağlı olarak sekonder olarak gelişir.24 Ayrıca bu hayvanlarda koagulasyon profilinin de ciddi boyutta etkilendiği rapor edilmiştir.30 Yangı ile seyreden enfeksiyöz ve nonenfeksiyöz hastalıkların tanı ve prognozunun belirlenmesinde akut faz proteinleri her geçen gün yaygınlaşarak kullanılmaktadır. RPT’ li sığırlarda yapılan bir çalışmada pozitif akut faz proteinlerinden olan Hp (Haptoglobin), SAA (Serum Amiloid-A), α-1 AGP (alfa-1 Asit Glikoprotein) ve Fib (Fibrinojen) düzeylerinin önemli derecede yükseldiği, negatif akut faz proteinlerinden olan Alb (Albumin)’in ise düzeyinin önemli derecede azaldığı belirlenmiştir.9

RPT abdomenin kranialinde ağrıya neden olabilecek abomazal ülser, farklı nedenlerden kaynaklanan karaciğer apseleri ve plöritis diğer hastalıklardan, torasik durumlar söz konusu olduğunda ise primer pnömoni, diyafram fıtığı, endokarditis, kalbin lenfosarkoması ve cor pulmonale gibi hastalıklardan ayırt edilmelidir.21 Anamnez, klinik semptomlar, ağrı deneyleri, ferroskop (Resim-4) ve röntgen muayeneleri15, Serum fibrinojen ve total protein konsantrasyonunun yüksekliği tanıda kullanılabilir.21 Retikulumun ultrasonografisi de hastalığın tanısında faydalı bir yöntemdir21. Rumenotomi ile kesin tanı yapılır.15

hNekropsi Bulguları Retikulitis travmatika simplex, peritonitis travmatika lokalis akuta ve kronika gibi olaylarda ölüm şekillenmez ancak hayvan zayıflama gösterdiği için sonunda zorunlu olarak kesilir.18 Tam olmayan perforasyonlar önemsizdir ve ara sıra retikulum duvarında supuratif ya da granülomatöz yangı oluşturur.31 Buna karşın, diffuz peritonitis olaylarında ölüm her zaman görülebilir. Bu tabloda peritonun tamamı fibröz veya suppuratif olarak yangılanmıştır, karın boşluğunda çoğunlukla pis kokulu bol miktarda irinli bir sıvı bulunur.18 Kronik olgularda yoğun perikardiyal efüzyon şekillenebilir.21 Yabancı cisim retikulumda sağ lateral yönde ilerlemesi ile abomazum duvarında lezyon oluşabilir. Cismin karaciğer yada dalağa ulaşması çok enderdir. Ancak karaciğerde metastatik apseler yaygın olarak görülür.31 Yabancı cisimler her ne kadar retikulumun kranioventral duvarına batmış olarak bulunursa da, retikuluma geri düşebilirler. Fakat yaralayıp deldiği yerin etrafında, batma belirtisi olarak bir yangı odağı her zaman bulunur18. Diğer taraftan retikulum yada perikardiumun duvarında yabancı cismin kendisi de görülebilir.21 (Resim-3).

50

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

Resim-4: Kliniklerimizde sığırlarda Yabancı cisim tespitinde kullanılan ferroskop.

hTedavi Yabancı cisim sadece retikulum tabakalarında kalırsa veya deldikten sonra tekrar retikulum içine düşerse iyileşme mümkün olabilir. Fakat komplikasyonlar şekillenmişse prognoz kötüdür.15 Yabancı cisim hastalıkları hastanın durumu ve değerine göre konservatif veya operatif olarak tedavi edilirler.15 Konservatif tedavide genellikle tercih edilen ilk şeyler, mıknatıs (Resim-5) yutturma, antibiyotik uygulama (penisilin+aminoglikozid, seftifour, ampisilin, tetrasiklin) ve hayvanın hareketlerini sınırlamaktır.16,21 Bu tedaviden 48-72 saat sonra hasta tekrar değerlendirilmelidir. Eğer uygulanan tedaviden herhangi bir yanıt alınamamışsa, yabancı cismin uzaklaştırılması için Laparotomi/Rumenotomi uygulanmalıdır.3,21,28

ª



H ayvan sağlığı Operasyonun (Rumenotomi) uygulanabilmesi için hastalık akut dönemde olmalı, vücut ısısı 39.7°C'nin üzerinde ve nabız sayısı 80'in üzerinde olmamalıdır. Solunum normal olmalı, akciğer bölgesi ağrısız ve özellikle apikal loblarda oskültasyonda harharalar olmamalıdır. Operasyon mutlaka 24 saatlik bir açlık süresinden sonra yapılmalıdır. Operasyon yabancı cisimlerin direkt çıkarılmasını sağladığı gibi, yabancı cisimlerin oluşturduğu lezyonların görülmesini ve diğer karın organlarının muayenesini de mümkün kılar. Bu da teşhisin kesinleşmesi ve prognozun belirlenmesi açısından önemli bilgiler verir.15 İleri gebe hayvanlarda platform sağaltımı ve hareketlerde kısıtlama önerilmelidir.16 Resim-5: Kliniklerimizde RPT’de hem tedavide hem de proflaksi amaçlı kullanılabilen mıknatıs.

52

hKorunma Yolları Hastalığın oluşumuna altyapı oluşturan tüm risk faktörleri ortadan kaldırılmalıdır. Bunun için hayvanlar yabancı cisim alma ihtimalleri olan yerlerde otlatılmamalıdır. Hayvanlar türlerine ve kullanım alanlarına yönelik uygun rasyonlarla beslenmelidirler (örneğin sütçü inekler bulundukları laktasyon periyoduna göre uygun rasyonla beslenmelidirler). Sığırların yabancı cisim alma ihtimalini artıran pika hastalığını engellemek için rasyona mineral madde ve iz element yönünden zengin premixler katılmalı yada hayvanların önlerinde yalama taşları bulundurulmalıdır. Hayvanlara verilen yemler içerisinde olabilecek yabancı cisimleri belirlemek amacıyla büyük mıknatıslarla sık sık kontrol edilmelidir. RPT’nin engellenmesinde yapılması gereken en önemli şey, hayvanlara mıknatıs yutturmaktır.32 Bu uygulama hayvanlar 6-8 aylıkken yapılabilir.21 Bu tarz mıknatıslar yukarıda yazılan konservatif tedavilerin desteklenmesinde de faydalıdır. Özba ve ark.33 yaptıkları bir araştırmada mıknatıs yutturulan hayvanlara bir saat sonra yapılan radyografide yabancı cisimlerin mıknatısın etrafında toplandıklarını, hasta olan ve mıknatıs yutturulan hayvanların 4 gün sonra klinik olarak tamamen iyileştiklerini ve mıknatıs yutturulan hayvanları 4 ay süreyle takip ettiklerinde mıknatısa

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

bağlı herhangi bir komplikasyon şekillenmediğini belirlemişlerdir. Kalıcı mıknatısların özellikle akut formlu RPT olgularında başarılı sonuçlar verdiği yapılmış başka çalışmalarda da vurgulanmaktadır.30,34,35 Diğer taraftan mıknatıs üzerine tutunan ve mıknatıs uzunluğundan fazla olan eğri tel yada çivilerin retikulum mukozasını sürekli irrite ederek komplikasyon yaratabileceğini savunan kayıtlarda mevcuttur.34,36 I hKaynaklar 1. Hall JB, Silver S, 2009. Nutrition and Feeding of the Cow-Calf Herd: Digestive System of the Cow. http://pubs.ext.vt.edu/400/400010/400-010_pdf.pdf (Erişim: 19.04.2014). 2. Rebhun WC, 1995. Diseases of Dairy Cattle. Philadelphia, Williams and Wilkins, pp. 113-116. 3. Aiello SE, 1998. Traumatic reticuloperitonitis, hemostatic disorders, haematologic reference ranges, Aiello SE. ed, The Veterinary Merck Manual, 8th Edn. Pennsylvania: Merck & Co. inc, pp. 12305. 4. Radostits OM, Blood DC, Gay CC, 1994. Traumatic reticuloperitonitis. Veterinary Medicine. 8th edn, London: W.B Saunders, pp. 278-284. 5. Akkoç A, 2007. Traumatic Reticulopericarditis in a Saanen Goat. Turk. J. Vet. Anim. Sci. 31(4): 283-285. 6. Dabak M, Gül Y, Yılmaz K, Özdemir H, Elitok B, 2001. Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıklar Kliniğine 1989-1998 yılları arasında getirilen hayvanların iç hastalıkları yönünden genel analizi. Fırat Üniv. Sağlık Bilimleri Derg. 15: 39-44. 7. Gökçe G, Sendil Ç, Sural E, 1996. 1996 yılında Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi Kliniklerine getirilen hayvanların iç hastalıklarının istatistiksel değerlendirmesi. Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg. 3: 181-186. 8. Karademir B, Çitil M, 2001. 1996-2000 yılları arasında Kafkas Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Kliniğine getirilen RPT'li sığırların istatistiksel degerlendirmesi. Kafkas Üniv Vet Fak Derg. 7: 163-167. 9. Bozukluhan K, Gökce Hi, 2007. Retikuloperitonitis Travmatika (RPT) ve Perikarditis Travmatika (PT)’lı Sığırlarda Klinik, Hematolojik ve Biyokimyasal Parametrelerin Araştırılması. Erciyes Üniv. Vet. Fak. Derg. 4(2): 97-106. 10. Roth L, King JM, 1991. Traumatic reticulitis in cattle: a review of 60 fatal cases. J. Vet. Diag. Invest. 3: 52-54. 11. Streeter, RN,1993. Traumatic reticuloperitonitis and its sequele. In Current Veterinary Therapy Food Animal Practice. W.B. Saunders Company, London;719-722. 12. Yoshida, Y, 1986. Total and differantial leucocyte counts of traumatic gastritis classified under three types in dairy cows. Jpn. J. Vet. Sci. 48, 1215-1219. 13. Blood D, Radostits OM, 1989. Veterinary Medicine. Seventh edition, Bailliere-Tindall, 254-259. 14. Ward JL, Ducharme NG, 1994. Traumatic reticuloperitonitis in dairy cattle. JAVMA. 204: 874-877. 15. Gül Y, Aksoy G, 2006. Sindirim sistemi hastalıkları. “Geviş Getiren Hayvanların İç Hastalıkları”. Ed., Gül Y. 2.baskı, Medipres Matbaacılık Yayıncılık Ltd. Şti. Malatya. 70-78.

ª



H ayvan sağlığı 16. Batmaz H, 2010. Sığırların iç hastalıkları, semptomdan tanıya, tanıdan sağaltıma. Genişletilmiş, 2. Baskı, Vetar Bursa Ltd. şti. Bursa, 111-112. 17. Gönenci R, Yıldırım M, 2008. İskenderun Mezbahasına Getirilen Sığırların Rumen ve Retikulumlarında Karşılaşılan Yabancı Cisimler ve Oluşturdukları Komplikasyonlarının Araştırılması. Y.Y.Ü. Veteriner Fakültesi Dergisi. 2: 31-36. 18. İmren HY, Şahal M, 1996. Veteriner İç Hastalıkları. 4. Baskı, Medisan yayın evi, Ankara. Sayfa 29-33. 19. Aytuğ CN, Alaçam E, Görgül S, Gökçen H, Tuncer ŞD, Yılmaz K, 1991. Sığır hastalıkları. 2.baskı. Tüm-Vet Yayınları, Teknoğrafik matbaacılık, İstanbul. 20. Rehage J, Kaske M, Stockhofe-Zurvieden N, Yalçın R, 1995. Evaluation of the pathogenesis of vagus indigestion in cows with traumatic reticuloperitonitis. JAVMA. 27(12): 1607-1611. 21. Jones SL, Smith BP, 2009. Disease of the alimentary track. In: Large Animal Internal Medicine. Ed;Smith BP, fourth edition, Mosby, Elsevier. pp:849-850. 22. Samad A, Awaz KB, Sarkate LB, 1994. Diagnosis of bovine traumatic peritonitis I:strength of clinical signs in predicting correct diagnosis. J Appl Anim Res. 6: 13-18.

27. Sahal M, Güzel N, Kaya Ü, Bilgili H, Tanyel B, 1993. Retikuloperitonitis travmatikalı süt ineklerinde pre ve post operatif klinik ve biyokimyasal degişiklikler. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg. 40: 26180. 28. Ducharme NG, Fubini SL, 2004. Surgery of the Ruminant Forestomach Compartments. In: Fubini SL, Ducharme NG: Farm Animal Surgery. St. Louis, W. B. Saunders Co. pp. 186-188. 29. Dubensky RA, White ME, 1983. The sensitivity, specificity, and predictive value of total plasma protein in the diagnosis of traumatic reticuloperitonitis. Can. J. Comp. Med. 47: 241-244. 30. Gökçe Hl, Gökçe G, Cihan M, 2007. Alterations in coagulation profiles and biochemical and haematological parameters in cattle with traumatic reticuloperitonitis. Vet. Res. Com. 31: 529-537. 31. Metin N, 2011. Travmatik retikuloperitonitis ve komplikasyonları. “Veteriner Patoloji”. Birinci bölüm. Aydın Tuna Matbaacılık Ltd. Şti. 36-37. 32. Hajighahramani S, Ghane M, 2010. Traumatic Reticuloperitonitis in Cattle of Khorramabad (Center of Lorestan Provenience, West of Iran). Global Veterinaria 5 (2): 135-139.

23. Hawkins LL, 2002. Bovine Digestive Diseases In: Large Animal Digestive Diseases notes. LAMS 5350, pp. 22-24.

33. Özba B, Gökçe G, Irmak K, Baran V, Sural E, 1997. Sığırlarda akut RPT olgularının Sağaltımı ve önlenmesinde mıknatıs kullanımının önemi. Kafkas Univ. Vet. Fak. Derg. 3(2): 157-160.

24. Latimer KS, Mahaffey EA, Prasse KW, 2003. Duncan & Prasse’s Veterinary Laboratory Medicine: Clinical Pathology, 4th ed. Ames, Iowa State Press, pp. 68-77, 152-160, 166-167.

34. Aslan V, 1998. Sığırların yabancı cisim hastalıklarında kafesli mıknatıs (Hannover Model) ile korunma ve tedavi denemeleri. Doğa Tr. Vet. Ve Hay. D. 12(3): 161-167.

25. Balıkçı E, Yılmaz K, 1999. Sığırların bazı ön mide hastalıklarının tanı ve prognozunda kan elektrolit (Na, K. Cl, Ca ve Mg) düzeyleri ve elektrokardiyogram bulgularının öneminin araştırılması. Fırat Üniv Sağlık Bilimleri Derg. 13: 349-358.

35. Akın F, Özkan K, Koç B, 1987. Sığırlarda yabancı cisim hastalıklarından korunma yollarından mıknatıs uygulamaları. T. Vet. Hek. Dern. Derg. 57 (2-4): 16-21.

26. Balıkçı E, Günay C, 2004. Retikuloperitonitis travmatıkalı sıgırlarda rumenotomi öncesi ve sonrası bazı klinik, hematolojik, biyokimyasal ve elektrokardiyografik bulguların karsılastırılması.

54

Fırat Üniv Saglık Bilimleri Derg, 18: 13-19.

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

36. Hekmati P, Bakshodeh GA, Dirch Paulsen JS, 1985. Traumatic reticulitis, the comet naso-reticular instrument for withdrawal of foreign bodies from the reticulum of cattle. Nord Vet. Med. 38: 33848.



G enetik Bal Arısı Genomu ve Karyogramı J Kraliçe ve işçi arılar aynı genoma sahip görünmektedir. Arıların kraliçe ve işçi arılara dönüşümleri, beslenme, hormon düzenlenmesi ve gen ekspresyonundaki farklılıklarla ortaya çıkar. Cemal ÜN (1)

J Bal arısı genomu daha az sayıda bağışıklık sistemi, detoksifikasyon ve daha fazla koku alma genlerine sahiptir. Ayrıca nektar ve polen kullanımında görev alan yeni genlere sahiptir. J Arı sütü üretiminde kullanılan proteinleri kodlayan temel 9 genin sarı gen (Yellow gene) adlı genden evrimleşerek oluştuğu saptanmıştır. J Genom analizi bal arısının kökeninin Afrika olduğu görüşünü desteklemektedir. hGiriş ünya genelinde tarımsal ürünlere arıcılığın katkısı %10 dolayında tahmin edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde ise arının tarımsal üretime katkısının 20 milyar dolar dolayında olduğu bildirilmektedir. FAO (Gıda ve Tarım Örgütü) 2003 yılında açıkladığı tarım istatistiklerine göre Dünyada 59 milyon 400 bin koloni bulunmakta ve bu kolonilerden 1 milyon 283 bin ton bal üretilmektedir. Bununla birlikte, arının tek ürünü bal değildir. Balın yanı sıra arı sütü, polen, propolis, bal mumu, ana arı gibi arı-

D Şekil 1. Doğa savaşçısı bir arı.

cılık ürünlerinin üretimi ve ticareti yapılmaktadır. FAO’nun 2003 yılında açıkladığı verilere göre koloni sayısı bakımından ilk sırayı 6.9 milyon koloni ile Çin almakta, 4.4 milyon koloni ile Türkiye ikinci sırada bulunmaktadır. Türkiye’yi İran, Etiyopya ve Arjantin takip etmektedir. Arı varlığı bakımından önde gelen ilk on ülke dünya koloni varlığının % 60’ına sahiptir. Türkiye’nin dünya koloni varlığı içerisindeki payı sürekli artarak % 8’e yükselmiştir. Arıların sayılarının Dünya’da ve Türkiye’de giderek azaldığı 2000’li yılların başından bu yana konuşulan bir konu. Gazetelerde spekülatif olarak duyulmakla beraber arı sayısının azalma nedenlerini aşağıdaki gibi özetleyebiliriz: 1. Küresel ısınma: Küresel ısınma ve iklimsel koşulların değişmesine ve bitkilerin alışılagelmiş olan zamanlarından önce ya da sonra çiçek açmasına neden olur. Bu durum bal arılarının alıştığı koşulların değişmesi anlamına gelir. 2. Pestisid kullanımı: Pestisitler bal arılarına zarar vermekte onların sağlıklı bir şekilde faaliyet göstermelerine engel olabilmektedir. 3. Habitat alanlarının giderek azalması: İnşaat yapımı ve tarla açılması gibi nedenlerle arıların yaşama alanlarının daraltılması. 4. Arı paraziti ve zararlılarının verdiği zararlar: Bunların başında Varroa zararlısı gelmektedir. hArı Genomunun Sekanslanması Arı (Apis Mellifera) genomu dizileri tamamen belirlenerek 2006 yılında Nature dergi-

(1)

56

Doç. Dr., cemaluen@gmail.com Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Moleküler Biyoloji Anabilim Dalı İzmir

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344


sinde yayınlandı. Bal arılarının genomunun sekanslanmasındaki temel motivasyon sadece onlardan alınan arı ürünleri değildir. Arıların dikkat çekici sosyal düzenleri her canlı türünde görülemeyecek derecede gelişmiş düzendir. Bu sosyal düzeni sağlayan genetik faktörlerin ortaya konması doğa bilimleri açısından önem taşır. Arılarda gelişen sosyal kast sistemi onları iki temel gruba ayırmıştır. İlk grup gelecek kuşakların üretimini gerçekleştiren kraliçe arıdan oluşur. İkinci grup ise büyük bir özveriyle çalışarak kovana gıda toplayan ve gıda işleyen işçi arılardır. Bu her iki sınıf belirgin şekilde aynı genoma sahip görünmektedir. Arıların kraliçe ve işçi arılara dönüşümleri, beslenme, hormon düzenlenmesi ve gen ekspresyonundaki farklılıklarla ortaya çıkar. Tipik olarak koloni başına bir tane bulunan kraliçe arılar ortalama olarak işçi arılardan 10 kat daha uzun yaşarlar. Ömürleri 1 ile 2 yıl arasında değişen kraliçe arılar günde 2000 yumurta bırakıp spermleri bozulmaksızın uzun süre koruyabilirler. Koloni başına binlerce sayıda bulunan işçi arılar çok az sayıda nöron bulundurmalarına rağmen gelişmiş algılama yeteneğine sahiptirler. Arı genomunu sekanslayan konsorsiyum arı genomunun genel özelliklerini şu şekilde özetlemiştir: Arı genomu A (adenin) ve T (Timin) nükleotidleri bakımından zengindir. Adenin ve Timin DNA nın yapısında yer alan iki nükleotid olup diğer ikisi G (Guanin) ve C (sitozin) nükleotidleridir. Arı genomu yüksek düzeyde CpG adaları içermektedir. CpG adaları protein kodlayan DNA kısımlarıyla ilişkilidir. Bu adaların çok olması protein kodlayan DNA kısımlarının çok olduğu anlamına gelir. Arı genomu meyve sineği ve malarya sivrisineğiyle karşılaştırıldığında daha yavaş bir evrimleşme geçirmiştir. Arı genomunda biyolojik ritm, metilasyon ve RNA interferensle ilgili genler meyve sineğinin aynı özelliklerine bakıldığında meyve sineğine oranla daha fazla insan genomuna benzemektedir. Meyve sineği genomuyla karşılaştırıldığında bal arısı genomu daha az sayıda bağışıklık sistemi, detoksifikasyon ve daha fazla koku alma genlerine sahiptir. Ayrıca nektar ve polen kullanımında görev alan yeni genlere sahiptir. Arı sütü üretiminde kullanılan proteinleri kodlayan temel 9 genin sarı gen (Yellow gene) adlı genden evrimleşerek oluştuğu saptanmıştır. Bu gen kraliçenin kuluçka davranışıyla ilgili olduğu bildirilmektedir. Sosyal davranışın gelişmesinde rol aldığı tahmin edilen yeni mikroRNA’lar saptanmıştır. Genom analizi bal arısının kökeninin Afrika olduğu görüşünü desteklemektedir.

hBal Arısının Karyogramı Arı genomu sekanslama konsosrsiyumu aynı zamanda bal arısının karyogramını da çıkarmıştır. Karyogram belirli bir türün bütün kromozomlarının görüntülenerek büyükten küçüğe doğru yan yana dizilmiş halidir. Kromozom 1 en büyük kromozom iken en sondaki kromozomda en küçük kromozomu oluşturur. Bal arısının karyogramı Şekil 2’ de verilmiştir.

Şekil 2. Alt kısımda ve üst kısımda arı kromozomlarının mikroskop altındaki görünümleri gösterilmektedir. Üstte siyah zemin üzerinde ve hemen yanındaki görüntüler kromozomların büyüklüğüne göre sıralanmamış dağınık hallerini göstermektedir. Ortadaki 1 den 16 ya kadar numaralanmış figürler kromozomların çizimlerini ve mikrometre olarak uzunluklarını göstermektedir. En altta ise kromozomların mikroskop görüntülerinin büyüklüklerine göre sıralanmış halleri görünmektedir.

Arı genomuyla ilgili daha fazla bilgiyi http://hymenopteragenome.org/beebase/ internet adresinden ulaşmak olasıdır. Arı genomunun sekanslanması bu genomla ilgili yapılacak daha ileri çalışmalara bir temel oluşturacaktır. I hKaynaklar The Honeybee Genome Sequencing Consortium 2006. Insights into social insects from the genome of the honeybee Apis mellifera. Nature. Vol 443|26 October 2006| doi:10.1038/nature05260 Sass J. 2011. Why We Need Bees: Nature’s Tiny Workers Put Food on Our Tables march 2011. www.nrdc.org/policy http://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/1135665aricilik-40-bin-aileye-ekmek-kapisi-oldu Fıratlı Ç, Karacaoğlu M, Gençer HV, Koç A. 2005 TÜRKİYE ARICILIĞINA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER. 01/2005; In proceeding of: TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraat Mühendisliği VI. Teknik Kongresi, Ankara http://hymenopteragenome.org/beebase

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

57


F irmalardan Emre ÜÇER (Yatırım Malları Ürün Müdürü)

Sütleri Soğutuyoruz on yıllarda Türkiye’deki süt hayvancılığında otomasyon konusunda yatırımcılarımızın ciddi şekilde bilinçlendiğini görmek bizim için son derece memnun edici bir durumdur. Süt ve süt ürünlerinin besin maddesi olarak ne kadar önemli olduğu artık herkes tarafından bilinmektedir. Süt kalitesine etki eden, inek yaşam alanından, son tüketicinin önündeki bardağa kadar her bir aşamanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bu yazımızda size sütün hijyenik şekilde sağılmasından hemen sonra, süt tankerine teslim edilmeden önceki soğuk süt zincirinin önemli bir halkasını, yani sütün neden soğutulduğunu ve soğutma yöntemlerini anlatmaya çalışacağız.

S

mektedir. Hijyenik koşullar altında üretilen süt 15-20 saate kadar iyi kalitede korunabilmektedir. Bununla beraber, saklama sıcaklığı başlı başına önemli bir faktör değildir; Sütün 4°C’ye ne kadar sürede soğutulduğu da en kritik etkenlerden bir tanesini oluşturmaktadır. Depolama tankları sütü 4°C’ye belli bir sürede soğutmak üzere dizayn edilmektedirler. Süt Hijyeni ve Kalitesi Süt kalitesine etki eden birçok faktör bulunmaktadır. Biz bu faktörlerden başlıca 3 tanesini ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağız.

1 - Sütü Neden Soğuturuz? Eski zamanlardan beri insanoğlu kendi besin kaynağını sağlayabilmek adına, tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. İlk zamanlarda hayvanlar işgücü üretmek yerine besin kaynağı olarak değerlendirilmekteydiler. Özellikle ineklerin eti ve sütünden mümkün olduğunca yararlanılmaktaydı. Özellikle o dönemde aileler ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına kendi üretimlerini kendileri yapmaktaydı. Daha sonraları ise sanayi ve profesyonel yaşamın gelişmesi ile üreticiler, tüketiciler için birer tedarikçi haline dönüştüler ve bu sayede çiftliklerin kapasiteleri büyümeye başladı. Günümüz trendi daha az çiftlik daha çok hayvan barındırma prensibi ile yürümektedir. Bugün üretici, sütü işleyen firma ve tüketici arasındaki mesafe ilk zamanlara oranla daha uzundur. Sütün çiftlikte depolanmasından sonra, süt işleyen firmalara nakliyatı esnasında, bakterilerin ortama uyum sağlaması ve çoğalması gündeme gelebilmektedir. Süt kalitesini ilk sağıldığı andaki gibi koruması çok zordur. Depolanan süt sıcaklığı düşürüldüğü takdirde, kimyasal işlem ve mikrobiyolojik üreme yavaşlamakta, sütteki kalite düşüşü gecikmektedir. Bu bilgi günümüzde, hem üreticiler, hem süt işleyen firmalar, hem de tüketiciler tarafından kabul gören bir yöntem olarak benimsenmekte ve uygulanmaya çalışılmaktadır. Soğutma, süt kalitesini yüksek seviyede tutabilmek için en iyi yöntemlerden biridir. Sütün çiftlikte soğutulması için 2 temel unsur bulunmaktadır. – Bakteri üreme/bozulmalarını engellemek. – Sütü çiftlikte depolayarak birim taşıma maliyetlerini düşürmek Süt kalitesi temel olarak üretim esnasındaki hijyenden başlamaktadır. Önemli kritik nokta, üretim esnasındaki bakteri sayısı ile saklama esnasındaki bakteri sayısının çoğalmadan korunmasının sağlanabilmesidir. Vücut sıcaklığında, bakteri sayısı çok hızlı bir şekilde katlanarak çoğalabilmekte ve çok düşük bakteri sayısına sahip sütlerde bile sayısal olarak çok hızlı artışlar gözlemlenebil-

58

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

• • • • • • • •

Fiziksel hijyen Kimyasal Hijyen Mikrobiyolojik Hijyen Fiziksel hijyen: Sütte fiziksel hijyen genel yapılar ile aşağıdaki şekilde açıklanmaktadır. Sütün Yoğunluğu: 1.028 ve 1.038 g/cm3 değerleri arasındadır. Sütün Donma noktası: -0.54 den -0.59 ºC değerleri arasındadır. Sütün H+ iyonlarının asitlik konsantrasyonu. Kimyasal hijyen: Sütün içinde bulunan yağ ve proteinler saklanma aşamasında koşullara bağlı olarak değişim gösterebilmektedir. Bu da süt kalitesini değiştirmektedir. Bu değişimler genellikle 2 tiptir. Sütte ve tereyağlarında lezzet bozulmaları ortaya çıkmaktadır. Oksidasyon: Sütte matalik bir tat oluşumuna yol açar. Ayrıca tereyağlarında da lezzet bozukluğu ortaya çıkar. İstenmeyen bu durumu önlemenin başlıca yollarından bir tanesi sütün direk güneş ışığından korunmasıdır. Lipolisis: Sütün içindeki yağın parçalanması sonucunda, glycerol ve serbest yağ asitlerinin ortaya çıkması olayıdır. Sütün tadında küflü, bayat veya acı bir oluşum meydana gelir. Bu durumu önlemenin başlıca yollarından biri ise, sütün hasardan korunmasıdır. Gereğinden fazla pompalama, karıştırma veya çalkalama işlemlerinden kaçınmak gerekmektedir. Mikrobiyolojik Hijyen: Zayıf mikrobiyolojik süt hijyeni, gıda zehirlenmeleri ve enfeksyonlarının nedenini oluşturabilmektedir. Bu etki ile karşılaşmamak adına sütün soğutulması önemli bir kriterdir.

Bakteriler tek hücreli mikroorganizma grubudur ve ikiye bölünerek çoğalırlar. Süt, özel içeriğinden ötürü geniş bakteri yelpazelerinin bulaşabilmesine elverişlidir. Çiftlik sütü, yıkama, dezenfeksiyon veya soğutma ayak-


larından herhangi birinin zayıf yapılmasından ötürü milyonlarca bakteriye biranda maruz kalabilir. Sütün kalitesini değerlendirilirken, içindeki bakteri sayısı göz önüne alınmaktadır. Normal şartlar altından sütteki bakteri sayısı, (Colony Forming Units/CFU), ml’de 100,000 den az olmalıdır. Sütün 4 ºC ye hızlı şekilde soğutulması sütün kaliteli şekilde korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Sütün içindeki bakteri sayısının değişik sıcaklıklarda çoğalmalarını gösteren grafik yanda yer almaktadır.

ğer tarafından musluk suyu veya yeraltı suyu geçirilmektedir. Bu akış sayesinde su geçiş oranlarına da bağlı olarak, süt çıkış sıcaklığı su sıcaklığından 2–4°C yukarıda bir sıcaklığa ulaşmış olur. Buradan tanka alınan soğutulması gereken sıcaklığa soğutma tankında soğutulur. Uygun koşullar sağlandığı taktirde, plakalı ısı değiştiricisinden çıkan su hayvanların içme suyu olarak kullanılabilmektedir.

2 - Süt Soğutma Sistemleri A. Doğrudan Genişlemeli Tanklar DX En yaygın olan sistem budur. Tankın alt kısmı buharlaştırıcı olarak üretilmiştir. Sütün sıcaklığı paslanmaz çelik duvardan doğrudan soğutucu maddeye gider. Soğutucu madde buharlarlaşır ve bu sayede sütün sıcaklığı alınır. Bu işlem, sütten ısı enerjisini almanın en doğru ve en etkili yoludur. Son yıllarda, büyük ticari çiftliklerde kullanımı uygun olan, doğrudan genişlemeli tanklar piyasada bulunmaktadır. B. Buz Bankası (Glikol) Tankları Buz bankası tankların soğutma üniteleri buzlu su üretmek için kullanılır. Bu buz, buharlaştırıcı borularının çevresinde donar. Ilık süt tanka girdiğinde bir pompa çalışmaya başlar ve buz borularının çevresindeki su, süt tankının dışına doğru püskürtülür. Bu işlem sütün sıcaklığını alır ve buz erir ve suyun sıcaklığını alır. Buzlu su, süt 4°C oluncaya kadar sirkülasyon yapar. Bazı sistemlerde, buz bankasında olduğu gibi, bir depolama tankındaki sütü soğutmak için su/glikol karışımını depolanan sütün çevresindeki bir ceketten geçirme prensibi ile çalışan bir su/glikol karışımını soğutma ve muhafaza etme sistemi kullanılabilir.

D. Anında Soğutucu Sistemleri Bugün işletmelerin büyümesi, hayvan sayılarının artışı ve sağım sürelerinin uzaması, soğutma zamanı için sürelerin kısalması gerekliliğini doğurmuştur. Anında soğutma sistemleri, sütün depolama tankına gitmeden, sağıldıktan sonra saniyeler içinde düşürülmesi gereken sıcaklığa ulaşmasını sağlamaktadır. Bu sistemde plakalı ısı değiştirici sistemin kalbi rolündedir. Plakalı ısı değiştiriciye, özel bir birimde hazırlanmış ve belli bir dereceye soğutulmuş soğuk su kontrollü olarak giriş yapmakta ve plakaların diğer tarafından geçen süt bu sayede anında soğutulmaktadır. Bu akış sayesinde su geçiş oranlarına da bağlı olarak, süt çıkış sıcaklığı su sıcaklığından 2- 4°C yukarıda bir sıcaklığa ulaşmış olur. Plakalı ısı değiştiricisinden çıkan soğuk süt devamlı olarak özel izolasyonlu depolama tanklarına aktarılmaktadır.

C - Ön Soğutucu Sistemleri (Plakalı Isı Değiştirici) Süt, ineklerden sağıldıktan sonra süt filtresinden geçerek plakalı ön soğutucuya ulaşır, burada belli bir dereceye soğutulan süt soğutma tankına gönderilir. Plakalı ısı değiştirici özel kıvrımlı paslanmaz çelik plakalardan oluşmuştur. Plakaların yüzeyinin bir tarafından süt akarken dihasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

59


F irmalardan E. Ekombiler 2 adımlı soğutma işleminden oluşmaktadır. Sistem, ön soğutucu sistemleri ile anında soğutucu sistemlerin kombinasyonu ile tamamlanmaktadır. Ön soğutucuda, plakalı ısı değiştirici 2 ayrı bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde süt musluk suyu sıcaklığına yakın bir sıcaklığa soğutulur. İkinci bölümde ise soğutulmuş süt, plakalıların sayesinde istenilen süt sıcaklığına özel soğutulmuş su ile çarpıştırılarak istenilen nihai sıcaklığa ulaşılmaktadır. 3 - Soğutma Ekipmanlarının Seçimi Soğutma Ekipmanları seçiminden aşağıdaki soruların cevapları ekipman seçimi ve kapasite belirlenmesi için önemli rol oynamaktadır. – Günlük toplam süt üretimi ne kadardır? – Depolama kapasitesini belirlemek için günde kaç kez sağım yapılmaktadır? Sağım kaç saat sürmektedir? – Toplam soğutulacak süt kapasitesi ne kadardır? – Dış ortam sıcaklığı nedir? – Etkin bir soğutma için uygun opsiyonlar nelerdir? Soğutma Tankları için Soğutma ve Karıştırma Performansı DeLaval Soğutma Tankları Soğutma Normları Tablosu Toplam Sıklığı

2 2 toplama

4 4 toplama

Dış Ortam/Mak.Sıc.

A 38°C/43°C

B 32°C/38°C

Soğutma Zamanı

I 2.5 Saat

II 3 Saat

Örneğin, 2BII soğutma sınıfında 1000 L’lik soğutma tankının özellikleri için, Soğutma tankının arkasında kullanılan soğutma üniteleri aşağıdaki gibi planlanmıştır anlamı çıkartılmaktadır. • Tankın içine 500 L koyduğunuz takdirde, (2BII’nin, ‘’2’’ si toplam kapasiteyi 2 ye böleceğimizi ifade etmektedir.) • 32/38ºC ortam sıcaklığında (2BII’nin, ‘’B’’ si dış ortam sıcaklığını belirtmektedir.) • Süt 3 saatte, 35ºC’den 4 ºC’ye soğutulmaktadır. (2BII’nin, ‘’II’’ si soğutma süresini belirtmektedir.)

60

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

Sınıfların belirlenmesinde daha detaylı bilgi için EN13732 standartlarını incelemenizi tavsiye ederiz. DeLaval Türkiye, 2008-2012 Yılları arasında satışını gerçekleştirdiği 2 veya 4 toplamalı soğutma tankları ile 900,000 L sütü soğutan ana merkezi İsveç olan dünyadaki lider firmaların başındadır. Yatırımcılarımızın bilinçlenmesi ve sorgulayıcı olması, global pazarda belirli standartlarda ve kalitede üretim yapan bizim gibi firmalar açısından çok sevindirici bir durumdur. Kaynaklar Alfa Laval Agri AB. (1995). Efficient Milking. Tumba. Alfa Laval Agri AB. (1996). Efficient Cleaning. Tumba. Boerekamp, J.A.M, & Slaghuis, B. A.(1993). Stromend diepkoelen en conventioneel koelen van rauwe melk. Lelystad European Standard (1996). Food Processing Machinery - Bulk milk coolers on farms - Requirements for construction, performance and suitability for use, safety and hygiene. CEN, Brussels. Harrigan, W.F., & McCane, M.E. (1976). Laboratory Methods in food and Dairy Microbiology. Reading, Girvan. Judkins, H.F., & Keener, H.A. (1960). Milk production and processing. New York. Melkwinning (1986). Min. van landbouw en visserij, 4th Edition. Wageningen. Melkwinning – van der Haven, M.C., De Koning, C.J.A.M., Wemmenhoven, H., & Westerbeek, R. (1996). Praktijk onderzoek Rundvee schapen en paarden (PR). Lelystad. Netherlands Government Gazette (1995). 6 Technical requirements for refrigeration 6 toplama equipment. Den Haag. Robinson, R. K. (1983). Dairy Microbiology. C Vol. 1.Reading. 25°C/32°C Robinson, R.K. (1990). The Microbiology of III Milk, 2nd Edition. Reading. Slater. A, K. (1991). The Principles of Dairy Far3.5 Saat ming, 11th Edition. Alexandria Bay. Tetra Pak Processing Systems (1995). Dairy processing handbook. Lund. van den Berg, J.C.T. (1988). Dairy technology in the tropics and subtropics. Pudoc, Wageningen. van Muijen, M.W.C. (1994). Melkkunde. Bolsward. Varnam, A.H., & Sutherland, J.P. (1994) Milk and Milk Products. Reading. Walstra, R, & Jenness, P. (1984). Dairy chemistry and physics. Wageningen, Minnesota. Walstra, P., & Jellema, A. (1985). Zuiveltechnologie1. Fysische processen. Wageningen.



F irmalardan Kamil D. ATICI (EKOHASIL A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Hayvan besleme ve hasılmatik ile elde 1. Hayvan Besleme;

Hasılmatik işletmelere sürekli ve kaliteli yeşil yem temin eden, besleme maliyetlerini en aza indiren bir yeşil yem üretim makinesidir.

62

Hayvan ıslahında genotip; Fenotip+çevre olarak tanımlanmaktadır. Bir hayvanın sahip olduğu verim potansiyeli hayvanın genotipiyle ilgilidir. Yukarıdaki tanımda ifade edildiği gibi bu genetik potansiyelin tam olarak ortaya çıkartılabilmesinde çevre faktörleri ile birlikte besleme önem taşımaktadır. Hayvanın genetik potansiyeli ne kadar yüksek olursa olsun doğru bir besleme programı uygulanmadığı sürece sahip olunan potansiyelin ortaya çıkması mümkün değildir. Dolayısıyla yetiştiricilikte yüksek verimli ırkların seçimi kadar doğru besleme programının uygulanması büyük önem taşımaktadır. Bu uygulama aynı zamanda

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

hayvan sağlığı açısından da büyük önem taşımaktadır. İşletmenin sağlık giderlerinde azalma görülecektir. Örneğin yüksek süt verimine sahip süt sığırcılığı yapan bir işletme ile besicilik yapan bir işletmenin uygulayacağı besleme programı farklı olmak zorundadır. Süt sığırcılığı yapan bir işletmede sahip olunan hayvanların fizyolojik durumlarına ve verimliliklerine göre grup olarak hatta bireysel olarak farklı besleme programlarının uygulanması kârlı ve ideal bir işletme için olmazsa olmazlardandır. 2. Yemler; Kaba ve kesif yem olarak iki gruba ayrılmaktadır. Kesif yemler rasyonlarda yüksek enerji ve protein ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kullanılan yüksek oranda enerji ve protein içeren tahıllar, sanayi atıkları (ayçiçeği küspesi, soya küspesi … vb) gibi ürünler ve katkı maddeleridir. Bu ürünler hayvan besleme maliyetlerini fazlaca yükseltmekte dolayısıyla işletmelerin kârlılığını düşürmektedir. Bu ürünlerin besin madde içerikleri ne kadar zengin olursa olsun hayvana verilebilecek miktarı sınırlıdır. Tersi durumda çok büyük sağlık sorunlarıyla karşılaşılacaktır. Kaba yemler ise genel olarak her türlü kuru ot, hasıllar, hasat harman artıkları, silaj ve şeker pancarı posası gibi sanayi atığı küspeler sayılabilir. Ülkemizde hayvan beslemede en fazla kullanılan kaba yem hasat harman artığı olan sap ve samanlardır. Ancak bunlar yüksek selüloz, düşük besin maddesi içerikleri sindirilebilirlikleri nedeniyle hayvan beslemeye olumlu bir katkısı olmamaktadır. Ancak kaliteli kaba yemlerde durum farklıdır. Sahip oldukları besin madde içerikleri, yüksek sindirilebilirlik özellikleri, kolay bulunabilme ve ucuz olma özellikleri dolayısıyla hayvan beslemede olmazsa olmazlardandır. Bu durum aynı zamanda besleme maliyetlerini düşürmekte hayvan sağlığını olumlu olarak etkilemektedir. Kaba yemlerin içersinde yer alan HASILLAR ise yüksek sindirilebilirlik özellikleriyle kuru kaba yemlerin önünde yer almaktadır.


edilen kaliteli kaba yemin önemi 3. Hasılmatik Farkı; Arpayı bitkisel üretimde kullanıp hasadını yaptıktan sonra kalan samanı, hayvan beslemede kuru madde ihtiyacının dışında hiçbir katkı taşımamakta sindirilebilirlik oranı da son derece düşüktür. Yine arpa danesi ezme, kırma şeklinde farklı oranlarda veya doğrudan rasyonda kullanılabilmektedir. Sahip olduğu yüksek enerji oranına karşılık dane içersinde var olan vitamin-mineral miktarından sindirilebilirliği düşük olduğu için yeterince faydalanılamamaktadır. Oysa arpa HASILMATİK ile HASIL olarak, yani yeşil olarak, tüketilmesinde durum farklıdır. Tohumun embriyosunda bulunan nişasta, protein ve diğer mineraller çimlenme ve sürme esnasında kimyasal olarak parçalanıp yeşil aksama ve köklere geçmesinden ve çok düşük selüloz içeriği, %95-98 sindirilebilirlik özelliği nedeniyle besleme de büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında özellikle hasıllarda bulunan iz elementlerin tamamına yakın kısmı hayvanlar tarafından yararlanılabilmektedir.

Özet olarak HASILMATİK’ i tercih etme nedenleri; - Düşük rasyon maliyeti, - Sağlıklı besleme, - Yüksek verimlilik, - Sınırlı arazi varlığında yüksek oranda yeşil yem üretimi, - İklim koşullarına bağlı kalmaksızın her dönem yeşil yem temini Hasılmatiğin avantajlarından bazılarıdır.

Arpanın HASILMATİK ile HASIL olarak, yani yeşil olarak, tüketilmesinde durum farklıdır. Tohumun embriyosunda bulunan nişasta, protein ve diğer mineraller çimlenme ve sürme esnasında kimyasal olarak parçalanıp yeşil aksama ve köklere geçmesinden ve çok düşük selüloz içeriği, %95-98 sindirilebilirlik özelliği nedeniyle besleme de büyük önem taşımaktadır.

4. Tarım Tarım; açık bir laboratuar olarak da tanımlanmaktadır. Tarlada kaliteli ve yüksek verimli kaba yem üretmek doğa koşullarına bağlıdır. Ekimle hasat arasında hatta depolama aşamasındaki iklim koşulları kaba yem üretim miktarını ve kalitesini etkilemektedir. Yine depolama kayıpları kaba yem maliyetlerini yükselten unsurlardır. Bitkisel üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle hasıl üretiminin açık tarla koşullarında yaygın olmayışı ve iklimle sınırlı olması hasıl üretimini ve tüketimini sınırlamaktadır. Bu kısıt hayvan besleme maliyetlerini, hayvan sağlığını ve verimliliği olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle HASILMATİK hayvan besleme giderlerini %35-40 azaltmaktadır. 5. Hasılmatik Hasılmatik; tüm bu olumsuzlukları en aza indiren işletmelere sürekli ve kaliteli yeşil yem temin eden, besleme maliyetlerini en aza indiren bir yeşil yem üretim makinesidir. Üretim koşulları tamamen kontrol altındadır. Üretim girdileri sınırlıdır. Günümüzün yükselen trendine göre organiktir. Çünkü üretim aşamasında tohum ve suyun dışında hiçbir materyal kullanılmamaktadır.

hasad hayvancılık, mayıs-haziran 2014, y›l: 30, say›: 344

63




hasad yay›nc›l›k dergi aboneliği ve kitap sipariş formu Ad›/Soyad›:

Abone Olunan Dergi

Adresi:

Fiyat›/TL

hasad bitkisel üretim (*)

100

hasad hayvanc›l›k (*) Ara Toplam 1

Sabit Tel ve Fax: e-mail:

%20 ‹ndirim (**)

Vergi Daire/TC Kimlik No:

Ara Toplam 2

Abone ve Kitap ücretinin yat›r›laca€› posta çeki ve banka hesap numaralar›:

Genel Toplam

Posta Çeki Hesap No: 00654468 Ziraat Bankas› Ümraniye Şubesi IBAN No: TR87 0001 0007 1702 9453 6460 02 (Şb. Kod: 717)

Abone Başlang›ç:

Yap› Kredi Bankas› Ümraniye Çarşı Şubesi IBAN No: TR40 0006 7010 0000 0066 9815 64 (Şb. Kod: 1171) Akbank Ümraniye Şubesi IBAN No: TR26 0004 6001 4088 8000 0738 61 (Şb. Kod: 140)

Dergilerin Gönderiliş Şekli: Normal Posta

Ptt Kargo

Türk Ekonomi Bankası Ümraniye Şubesi IBAN No: TR94 0003 2000 0430 0000 0770 69 (Şb. Kod: 43)

(*) hasad bitkisel üretim ayda bir, hasad hayvanc›l›k iki ayda bir ç›kar.

Abone ve Kitap Ücretini Kredi Kart› ‹le Ödeyecekler ‹çin Kart Sahibinin

(**) ‹ki bölüme birden abone olanlara toplamda %20 indirim uygulan›r.

Ad›/Soyad›:

‹mza:

Kredi Kart› No

CVV No

Son Kullanma Tarihi

.........................TL (.................................................................................................Türk Liras›’n› yukar›daki kredi kart› hesab›mdan al›n›z. Kod No: Kitab›n Ad›

202 203 222 231 274 270 207 304 288 301 295 224 287 303 284 208 282 296 241 238 254 243 266 261 278 239 302 252 268 206 244 234 236 235 290 246 283

Fiyat›/TL

Domates Hastal›klar›...............................................................80 Kabakgiller Hastal›klar› ...........................................................90 Bitkisel Üretimde Zararl› Böcekler...........................................30 Bitkisel Üretimde Hastal›klar...................................................30 Bahçe Bitkileri Hastal›klar› ......................................................20 Yabanc›otlar............................................................................30 Tar›mda ‹laçl› Mücadelenin Temel Prensipleri ........................10 Bitki Virolojisi.........................................................................10 Aylık Bitkisel Üretim Rehberi ..................................................20 Elma ve Armut Depo Hastalıkları.............................................10 Bitki Büyüme Düzenleyicileri ..................................................10 Sulama ve Gübreleme.............................................................30 Fertigasyon.............................................................................20 Bitki Beslemenin Temel Unsurları...........................................20 Topraks›z Tar›m ......................................................................20 Sera Yap›m Tekniği.................................................................20 Sera ‹klimlendirme Tekniği .....................................................30 Bitkisel Üretimde Enerji Yönetimi ...........................................20 Biber Yetiştiriciliği ..................................................................20 Patl›can Yetiştiriciliği..............................................................10 H›yar Yetiştiriciliği ..................................................................30 Salata ve Marul Yetiştiriciliği .................................................10 Enginar Yetiştiriciliği ..............................................................10 Amatörler ‹çin Sebzecilik ........................................................20 Yaprağ› Yenen Sebzeler ..........................................................20 Yemeklik Baklagiller ...............................................................20 Karpuz ...................................................................................10 Patates Tar›m›.........................................................................10 Kültür Mantarı Üretim Teknikleri.............................................10 Elma Yetiştiriciliği...................................................................20 Kiraz / Vişne ..........................................................................10 Narenciye Yetiştiriciliği...........................................................20 Şeftali, Nektarin ve Erik...........................................................30 Çilek Yetiştiriciliği ..................................................................10 Çilek .......................................................................................30 Zeytin Yetiştiriciliği.................................................................20 S›zma Zeytinyağ› ve Kalite Faktörleri.......................................10

Kod No: Kitab›n Ad›

ESK‹ SAYILAR Fiyat›/TL

253 Bağc›l›k El Kitab› ....................................................................20 257 Kestane Yetiştiriciliği ..............................................................10 260 Yaban Mersini (Likapa) ..........................................................10 262 Trabzon Hurmas› Yetiştiriciliği................................................10 263 Meyve Ağaçlar›nda Budama ve Aş›lama..................................20 267 Kivi Yetiştiriciliği ...................................................................10 275 Ceviz.......................................................................................10 276 Nar..........................................................................................20 277 Badem ....................................................................................10 280 Armut......................................................................................10 272 Amatör Meyvecilik ..................................................................20 292 Sofralık Üzümlerin Muhafazası ...............................................10 299 Meyve Yetiştiriciliğinin Temel İlkeleri .....................................20 247 Ayçiçeği Tar›m›.......................................................................10 279 Kanola (Kolza) Tar›m› .............................................................30 298 Buğday Yetiştiriciliği...............................................................10 300 Enerji Bitkileri ve Biyoyakıt Üretimi.........................................20 269 Şifal› Bitkiler Kullanma K›lavuzu ............................................10 285 Ayurvedik Beslenme ...............................................................10 211 Süt Teknoloğunun El Kitab› ....................................................20 265 Süt Endüstrisinde Saf Kültür ve Kullan›m› ................................3 294 Keçi Yetiştirme ve Besleme.....................................................20 218 Yem Bitkileri ...........................................................................20 242 Silaj Bitkileri ve Silaj Yapımı...................................................10 291 Silo Yemi................................................................................20 264 Kaba Yemlerde Niteliğin Saptanmas› ......................................20 286 Hayvanc›l›kta Mekanizasyon ...................................................20 293 Hayvan Barınaklarında Çevre Denetimi .....................................20 305 Hayvancılık Fizibilite Raporu ve Projeleri Hazırlama Tekniği.....20 273 Kümes Hayvanlar›n›n Beslenmesi...........................................20 289 Etlik Piliç Üretimi....................................................................10

HASAD Dergilerinin mevcudu olan eski sayıları takım olarak satılır ve abonelere %50 indirimlidir.

hasad bitkisel üretim Takım Fiyatı TL 1992 (12 Say›) ...........100 1993 (12 Say›) ...........100 1994 (12 Say›) ...........100 1995 (12 Say›) ...........100 1996 (12 Say›) ...........100 1997 (12 Say›) ...........100 1998 (12 Say›) ...........100 1999 (12 Say›) ...........100 2000 (12 Say›) ...........100 2001 (12 Say›) ...........100 2002 (12 Say›) ...........100 2003 (12 Say›) ...........100 2004 (12 Say›) ...........100 2005 (12 Say›) ...........100 2006 (12 Say›) ...........100 2007 (12 Say›) ...........100 2008 (12 Say›) ...........100 2009 (12 Say›) ...........100 2010 (12 Say›) ...........100 2011 (12 Say›) ...........100 2012 (12 Say›) ...........100 2013 (12 Say›) ...........100

hasad hayvancılık

2005 (6 Say›) ..............50 2008 (6 Say›) ..............50 2009 (6 Say›) ..............50 2010 (6 Say›) ..............50 2011 (6 Say›) ..............50 2012 (6 Say›) ..............50 2013 (6 Say›) ..............50

2005 (5 Say›) ..............50 2006 (6 Say›) ..............50 2007 (6 Say›) ..............50 2008 (6 Say›) ..............50 2009 (6 Say›) ..............50 2010 (6 Say›) ..............50 2011 (6 Say›) ..............50

281 Nektar ve Polen Bitkileri .........................................................10 255 Türkiye IV. Bahçe Bitkileri Kongresi........................................20 258 VII. Yemeklik Mantar Kongresi ...............................................10 297 İhraç Edilen Doğal Çiçek Soğanlarımız ve Üretim Teknikleri...10

Not: HASAD Dergilerine abone olanlara kitaplarda %20 indirim uygulan›r. Adres: Hasad Yayıncılık Ltd. Şti. İstiklal Mah. Birlik Cad. No: 13/A Ümraniye 34760 ‹stanbul Posta Adresi: P.K. 35 Ümraniye 34761 ‹stanbul Fax: 0216-481 46 93 Tel: 0216-481 46 90 - 0532-307 57 33 web: www.hasad.com.tr e-mail: hasad@hasad.com.tr

hasad gıda

Cep Tel:

50




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.