Meltem aydin halil paşa deniz seferleri (bildiri 4)

Page 1

GAZÂNÂME-Ġ HALĠL PAġA (1595-1623) VE DÖNEMĠN DĠĞER KAYNAKLARI IġIĞINDA KAPTAN-I DERYA HALĠL PAġA‟NIN DENĠZCĠLĠK FAALĠYETLERĠ VE BU DÖNEMDE OSMANLI DENĠZCĠLĠĞĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ MELTEM AYDIN* Sultan I.Ahmed döneminde (1603-1617) yeniçeri ağalığı görevine getirilerek Kuyucu Murad PaĢa ile birlikte Celâlîlere karĢı yürütülen mücadelelere katılan Halil PaĢa, 1609 yılında Hafız Ahmed PaĢa‟nın yerine kaptanıderyalık makamına tayin edilmiĢ ve ilk olarak da Murad PaĢa‟nın idaresinde Celâlîlere karĢı hazırlanan orduyu deniz yoluyla nakil görevini yerine getirmiĢtir. Kaptanıderyalığının baĢlangıcında Kıbrıs açıklarında Avrupalıların Kızıl Kalyon Osmanlıların Kara Cehennem adını verdikleri Malta kalyonunu zapt ederek PadiĢahın iltifatına mazhar olmuĢtur. 1613-1616 /1619-1623 yılları arasında iki kez daha kaptanıderyalık görevine getirilmiĢ olan Halil PaĢa mutad deniz faaliyetlerinin yanı sıra Trablusgarp‟ta halkı devlete karĢı isyana teĢvik eden Sefer Dayı diye nam salmıĢ asîyi ortadan kaldırmıĢ, Ġtalya yarımadasında bulunan Menferidonya Kalesi üzerine sefer düzenlemiĢ, Sultan II. Osman‟ın Hotin Seferine donanma ile destek vermiĢtir. Müellifi muhtemelen Sarı Abdullah Efendi olan Gazânâme-i Halil Paşa‟da XVII. yüzyılına ilk çeyreğinde, çeĢitli aralıklarla üç dönem kaptanıderyalık yapmıĢ olan Halil PaĢa‟nın faaliyetlerine geniĢ olarak yer verilmiĢtir. Halil PaĢa aynı zamanda Sultan I. Ahmed ve Sultan IV. Murad dönemlerinde sadrazam ve serdar olarak Ġran Seferlerini de düzenlemiĢtir. Ġlk kaptanıderyalığı döneminde OsmanlıHollanda iliĢkilerinin baĢlatılmasına katkı sağlayan Halil PaĢa‟nın bu çabasında Hollanda‟nın denizcilikte üstün konumda bulunması kendisini etkilemiĢtir. BaĢlangıçta deniz tecrübesi olmamasına rağmen Halil PaĢa‟nın XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde kaptanıderya olması Osmanlı denizciliğinin bu dönemde içinde bulunduğu durumu göstermesi açısından da önemlidir. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Kaptanıderya, Halil PaĢa, Gazânâme-i Halil PaĢa, XVII.yüzyıl. MARITIME BUSĠNESS OF KAPTANIDERYA HALĠL PAġA AND THE CONSIDERATION OF OTTOMAN MARINE ACCORDING TO GAZANAME-I HALIL PASHA (1595-1623) AND OTHER SOURCES Halil Pasha who participated in fights against to Celali Rebels by entrusting as a commander of in chief of janissaries with Kuyucu Murat Pasha was executed as a admiral instead of admiral Hafız Ahmed Pasha in 1609, firstly carried the army which was prepared against to Celalis on the charge of Murat Pasha by seaway. At the beginning of admiral, he occupied the area on the space of Cyprus which was named by Europeans as “Red Galleon” and by Ottomans as “Black Hell” and appreciated by Sultan. Between 1613-1616/1619-1623, he was executed as a admiral twice. By way of addition to his maritime business he abrogated a rebel who was known as Sefer Dayı and made the public rebel to the government. And also he organised an expedition to Manfredonia Castle on Italy peninsula and supported to Sultan II. Osman in Hotin Expedition with his navy. In Gazaname-i Halil PaĢa whose author maybe Sarı Abdullah Efendi, Halil Pasha who was executed three times as a admiral was told largely. Also Halil Pasha organised Iran Expeditions as a grand vizier and commander in periods of Sultan I. Ahmed and Sultan IV. Murat . In his first admiral, Holland was in a better position about navy so he was affected and made the relations better between Ottoman and Holland and started. Although he hadn‟t got enough experience about navy, he was admiral in first quarter of XVII. century and this situation is important for showing the state of Ottoman Navy. Key Words: Ottoman Empire, Admiral Halil Pasha, Gazaname-i Halil PaĢa, XVII. century.

*Dr. Türk Kızılayı Kartal Anadolu Lisesi/Ġstanbul. eposta:meltemtokucu@gmail.com


2

MELTEM AYDIN

GİRİŞ BaĢlangıçta Osman Bey önderliğinde Kastamonu uç bölgesinde yer alan daha sonra EskiĢehir, Bursa ve Ġznik‟e kadar uzanan bölgeye hakim olan Osmanlılar kısa bir süre sonra coğrafî konumlarının da etkisiyle gözlerini Rumeli topraklarına çevirmiĢ, Orhan Bey döneminde ilhak ettikleri Karesi Beyliği donanması sayesinde, Bizans‟ın içinde bulunduğu kargaĢadan yararlanmak suretiyle Rumeli‟ye ayak basmıĢlardır.1 Edincik, Gemlik, Karamürsel ve Ġzmit‟te tersaneler kurarak deniz kuvvetlerinin temelini atan2 Osmanlılar Rumeli‟ye yerleĢtikten sonra Gelibolu‟da da bir tersane inĢa etmek suretiyle Rumeli‟yi elde tutmayı ve Venediklilerden Boğazı ve Marmara sahillerini korumayı amaçlamıĢlardır. Ancak Osmanlı denizciliğinin ciddî anlamda geliĢmesi Yıldırım Bayezid döneminde Karadeniz kıyılarına sahip Candaroğulları Beyliği ile Batı Anadolu‟da bulunan Saruhan, Aydın, MenteĢe Beyliklerinin ortadan kaldırılarak Ege denizinde ilk donanma gücüne sahip olunmasıyla baĢlamıĢtır. Osmanlının Ege denizindeki faaliyetleri Venediklileri telaĢa düĢürmüĢtür.3 Ġstanbul‟un fethi Türk ve Dünya Tarihi açısından önemli bir geliĢmedir. Osmanlı savaĢ gücünün de eriĢtiği noktayı göstermektedir. Ancak fetih sırasında donanma gücü caydırıcı bir rol oynamakla yetinmiĢtir. Gemilerin bir kısmının karadan yürütülerek Haliç‟e indirilmiĢ olması tarihe geçen önemli bir taktik uygulamadır. Bu uygulama 1456 Belgrat ve 1470 Eğriboz kuĢatmalarında da tekrarlanmıĢtır. Sultan II. Mehmed döneminde denizcilik faaliyetleri Karadeniz‟de yoğunlaĢmıĢ, Amasra, Sinop, Trabzon Osmanlı hâkimiyetine girmiĢ Çanakkale Boğazı‟nın her iki yakasında istihkâmlar yaptırılmıĢ Boğaza hakim konumda bulunan Ġmroz, TaĢoz, Limni ve Semadirek adaları fethedilmiĢtir. Eğriboz ve Arnavutluk sahilleri ile Napoli Krallığı‟na bağlı Otranto geçici bir süre için Osmanlı hâkimiyetine girmiĢ bütün bu faaliyetler sonucunda Fatih Sultan Mehmed “sultan-ı berr ü bahr” unvanına layık görülmüĢtür. 4 Sultan II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında denizcilik faaliyetlerine önem verilmeye devam edilmiĢtir. Venediklilere karĢı yürütülen mücadeleler ve Yavuz‟un Mısır seferi esnasında donanmanın bölgedeki faaliyetleri bunun bir göstergesidir. Osmanlı denizciliğinin en parlak devri ise XVI. yüzyıl ortalarında Barbaros Hayreddin PaĢa‟nın kaptan paĢalığı zamanıdır. Osmanlının denizlerdeki ezici üstünlüğü 1587‟de Kılıç Ali PaĢa‟nın vefatına kadar devam etmiĢtir.5 Preveze Deniz Zaferi (1538) ve Kıbrıs‟ın Fethi (1571) bu dönemde gerçekleĢmiĢtir. Bunun yanı sıra Ġnebahtı‟da Osmanlı donanması tarihinin ilk Feridun Emecen, “Osmanlılar” DİA, c. 33,(2007), s. 490. Ġdris Bostan, “Osmanlılar” DİA, c. 33,(2007), s. 512. 3 Ġsmail Hakkı UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti‟nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, TTK Ankara, 1988, s.389-390. 4 Bostan, “Osmanlılar”, s.513. 5 UzunçarĢılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, s.392 1 2


3 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

yenilgisini almıĢtır. Bu savaĢta önemli kayıplar veren donanma kuvvetleri Sokollu Mehmed PaĢa‟nın tabiriyle “kesilen sakalı” yeniden uzatarak, bir yıl içerisinde eski gücüne ulaĢmayı baĢarmıĢtır. XVI. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanlı donanmasının Akdeniz ve Karadeniz‟de mutad seferler düzenleyerek mevcut durumunu korumaya çalıĢtığı görülmektedir. Ancak Girit‟in fethinin çeyrek asır devleti meĢgul etmesi Osmanlı denizciliği açısından da bir dönüm noktası olmuĢtur. Kaptan paĢaların denizcilikten yetiĢenlere verilmesi ile ilgili kurallar olmasına rağmen buna her zaman uyulmadığı görülmektedir. Özellikle XVI. yüzyıldan itibaren genellikle denizcilikle alakası olmayan kiĢiler bu göreve getirilmiĢtir. Müezzinzâde Ali PaĢa (1568-1571) yeniçeri ağalığından, DerviĢ Mehmed PaĢa (1606) bostancıbaĢılıktan kapudan olmuĢtur.6 1595-1628 yılları arasında Osmanlı yönetim kademesinde çeĢitli görevler icra eden ve sadrazamlık makamına kadar yükselen MaraĢlı Halil PaĢa da yeniçeri ağası iken 1609 da kaptanıderya tayin edilmiĢtir. Denizcilik tecrübesi olmamasına rağmen bu görevinde baĢarılı olan Halil PaĢa 1613 ve 1619 yıllarında iki kez daha kaptanıderyalık yapmıĢ ve hizmetleri dönemin padiĢahları tarafından takdir edildiği gibi tarihçiler tarafından da övgüyle söz edilmiĢtir.7 1. AİLESİ, ALDIĞI EĞİTİM VE İLK HİZMETLERİ 1570 civarında8 MaraĢ eyaletine bağlı Zeytun kasabası yakınında bulunan ve Fernos diye anılan bir köyde dünyaya gelmiĢ olan Halil PaĢa,9 Zeytun nahiyesinin bazı kaynaklar tarafından Kayseri‟ye bağlı olarak gösterilmesinden dolayı Kayserili olarak Ģöhret bulmuĢtur.10 Vakfiyesine göre babasının adı Pirî‟dir.11 Beylerbeyi Vakası olarak bilinen olayda yeniçeriler tarafından katledilmiĢ olan Rumeli Beylerbeyisi Mehmed PaĢa‟nın ana baba bir kardeĢi olup, saraya intisabında ağabeyinin etkisi olmuĢtur.12 Küçük yaĢta devĢirilerek saraya alınan ve Enderun mektebinde eğitim alan Halil PaĢa13 Sultan III. Murad döneminde (1574–1595) önce doğancılar kethüdalığı, ardından doğancıbaĢılık görevlerine getirilmiĢtir. 14 Sultan III. Murad‟ın ölümünden Bostan, “Kapudan PaĢa” DİA, c.24, Ankara 2001, s.354. A.H.De Groot “Halil PaĢa, Kayserili” DİA, c.15, Ġstanbul 1997,s.324-325. 8 A.H.De Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.324. 9 Meltem Aydın, “Halil PaĢa ibn-i Pirî Vakfiyesi”. Vakıflar Dergisi, Sayı:37, Ankara 2012, s.2 10 Ahmet ġimĢirgil, “Aziz Mahmud Hüdayi‟nin Müridi: Sadrazam MaraĢlı Halil PaĢa,” II. Üsküdar Sempozyumu, (12–14 Mart 2004) Bildiriler, II, Üsküdar Belediyesi, Ġstanbul 2005, s.580. 11 Meltem Aydın, “Halil PaĢa ibn-i Pirî Vakfiyesi Metni”. Doğu Araştırmaları Dergisi, Sayı:9, 2012/1, Ġstanbul, s.99-136. 12 Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.325. 13 UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, c.III/2, TTK Ankara, 1982, s.370. 6 7

Gazânâme-i HalilPaşa(1595-1623) Tahlil ve Metin, Hzl. Meltem AYDIN, (Basılmamış Doktora Tezi) Marmara Ünv. TAE, İstanbul 2010, 7a-8a; J.H. Kramers “Halil PaĢa, Kayserili”, İA, c.5/1.

14


4

MELTEM AYDIN

sonra yerine geçen büyük oğlu Sultan III. Mehmed‟in ilk günlerinde, 6 ġubat 1595 tarihinde ise sarayda av iĢleri ile uğraĢan yüksek rütbeli görevlilerden oluĢan teĢkilatın baĢına yani çakırcıbaĢılığa15 terfi ettirilmiĢtir.16 Halil PaĢa bu vazife ile katıldığı Eğri seferinde ve Haçova savaĢında (1596) gösterdiği cesaret ve kahramanlık ile dikkatleri çekti.17 Sefer sonunda Sultan III. Mehmed, Halil Ağa‟ya iltifat ve ihsanlarda bulundu.18 Sultan I. Ahmed döneminde de çakırcıbaĢı olarak görev yapmaya devam etti. XVII. yüzyılın baĢlarında Anadolu‟da görülen Celâlî hareketleri bir hayli artmıĢ, Osmanlı-Ġran ve Osmanlı-Avusturya savaĢlarının da etkisi ile isyancılara karĢı alınan tedbirler yetersiz kalmıĢtı. Veziriazam Kuyucu Murad PaĢa Celâlî isyanlarını bastırmak üzere serdar tayin edilince, yeniçerilerin baĢına da kudretli, kararlı ve icraat sahibi bir Ģahsiyetin getirilmesi gerektiği divanda dile getirildi. 19 Bunun üzerine Sultan I.Ahmed, Yeniçeri ağası Maryol Hüseyin PaĢa‟nın yerine Halil Ağa‟yı bu göreve tayin etti (1607).20 Kuyucu Murad PaĢa‟nın maiyetinde Celâlî isyanlarını ortadan kaldırmak için, Canpoladoğlu, Kalenderoğlu ve Tavil eĢkıyasına karĢı giriĢilen ve Doğu Anadolu‟da huzuru sağlamayı hedefleyen sefere katıldı.21 2. B İRİNCİ KAPTANIDERYALIK DÖNEMİ (1609-1611) Yeniçeri ağaları terfi ederlerse genellikle beylerbeyi veya kaptanıderya olurlardı.22 Gösterdiği baĢarılar sayesinde Murad PaĢa‟nın takdirini kazanan Halil Ağa da bu geleneğe uygun Ģekilde Hafız Ahmed PaĢa‟nın yerine 16 ġubat 1609‟da kaptanıderya oldu.23 Osmanlı bahriyesinin en büyük amiri ve donanmanın baĢkumandanına XV. yüzyılın ortalarından itibaren kapudan paĢa denilmekle

EskiĢehir 1997, s. 160; Ahmet ġimĢirgil, “Kayserili Halil PaĢa ve Gazânâmesi,” Bir, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Sayı 4, Ġstanbul 1995, s.198. 15 Abdülkadir Özcan, “ÇakırcıbaĢı”, DİA, c.8, Ġstanbul 1993,s.189. 16 Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, c.II. Hzl. Mehmet ĠpĢirli,TTK Ankara 1999, s.441. 17 Tâlîkî-zâde Mehmed Subhî Efendi, Eğri Seferi Şehnâmesi, Hzl. Vahid ÇABUK, Ġstanbul Ünv. Sosyal Bilimler Ens. (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul 1986, s. 203. 18 Gazânâme, 25b; ġimĢirgil, “Kayserili Halil PaĢa,” s.199. 19 Gazânâme, 28a; ġimĢirgil, “Kayserili Halil PaĢa,” s.198. Topçular Kâtibi Abdulkadir (Kadri) Efendi Tarihi, c. I, Hzl. Ziya Yılmazer, TTK, Ankara 2003, s.482; UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, s.370. 21 Gazânâme 28a-28b. 22 UzunçarĢılı, Osmanlı Devleti Teşkilâtından Kapıkulu Ocakları I, TTK, Ankara 1988, s.182. 23 BOA, Bab-ı Asafi Ruus Kalemi Nr: 1481, s. 37; Gazânâme, 17-65a; Mustafa Sâfî, Zübdetü‟tTevârih, c.II, Hzl. Ġbrahim Hakkı Çuhadar, TTK, Ankara 2003, s.114; Hasan Bey-zâde Ahmed PaĢa, Hasan Bey-zâde Tarihi c. III, Hzl. ġevki Nezihi Aykut, TTK, Ankara 2004, s.877; Mehmed bin Mehmed, Nuhbet‟üt Tevarih ve‟l Ahbar, Hzl. Abdurrahman Sağırlı, (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul Ünv. Ġstanbul 2000, s.671; Halil PaĢa'nın kaptan paĢalığı esnasında 1 Rebîulâhir 1019 tarihli Tersaneyiamire'nin gelir gider ve masraf muhâsebesi defteri için bkz. BOA, MAD.d. 7458; Mahlûl zeâmet ve timârların müstehak olanlara tevcih edilmesine dair Kaptanıderya Halil PaĢa‟ya yazılan 1017/1609 tarihli hüküm için bkz. BOA,KK.71, s.205.


5 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

beraber, ilk defa Halil PaĢa‟nın kapudanlığı döneminde, kaptanıderya tabiri kullanılmaya baĢlanılmıĢ ve XVIII. yüzyıldan itibaren de yaygınlaĢmıĢtır. 24 Halil PaĢa kaptanıderya olduktan sonra ilk olarak donanmasıyla Murad PaĢa‟nın idaresinde Celâlîlere karĢı hazırlanan orduyu deniz yoluyla nakletti 25. Osmanlı donanmasının deniz ticareti güvenliğini sağlamak, ecnebîlerin ve korsanların taarruzlarından sahilleri korumak amacıyla her sene ilkbaharda Akdenize açılması Sultan II. Bayezid döneminden itibaren gelenek haline gelmiĢti. 26 Bu geleneğe uygun olarak sefer hazırlıklarını tamamlayan Halil PaĢa, sefer öncesi donanma gemileri ile Kasrıhümayuna giderek padiĢah ve iki Ģehzadesini baĢtardesine alıp, Ġstinye koyuna getirdi. Oradan Büyük Dere‟ye gidilerek padiĢah ve Ģehzadelerine ziyafet verildi.27 Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra Akdeniz‟e sefere çıkan donanmayıhümayun Silivri açıklarında Ġspanya kralının akrabası olan Sicilya hâkiminin küçük yaĢtaki oğlunu ele geçirmiĢ olan Cezayir kaptanlarından Ceneviz Cafer ile karĢılaĢtı. Halil PaĢa, Kaptan Cafer‟e ve beraberindekilere hil„at giydirdikten sonra ele geçirilmiĢ olan çocuk ve diğer esirleri Ġstanbul‟a gönderdi. Çocuk Müslüman olup, Hazine ve Hâsodaya alındı.28 Buradan hareketle Ağriboz‟a gelindi. Burada gemiler yağlandıktan sonra Rodos-Meis-Finike güzergâhı takip edilerek Kıbrıs adasında bulunan Baf‟a gelindiğinde gözcüler, birisi doksan topu bulunan ve Osmanlıların Kara Cehennem, Avrupalıların Kızıl Kalyon dedikleri Chevalier de Fraissinet idaresindeki büyük Malta kalyonu olmak üzere üç kalyon gördü. Fakat özellikle Kara Cehennem denilen Malta kalyonu top atıĢları ile Osmanlı donanmasının kendilerine yaklaĢmasına izin vermedi. Sabah saatlerinde baĢlayan ve ikindi vaktine kadar süren mücadele sonucunda bir üstünlük elde edilemeyince, gece karanlığından yararlanarak Malta kalyonlarının kaçmasını önlemek için Halil PaĢa donanmadaki tecrübeli kaptanları uyararak hücuma geçildi ve üç kalyonda ele geçirildi. Bu mücadeleler Gazânâme‟de oldukça heyacanlı bir Ģekilde dile getirilmiĢ ve Ģu cümlelerle anlatılmıĢtır: “sabâhdan vakt-i „asra değin ceng olunup, gitdükçe kefere-i mezbûrenün cidd u ikdâmları muzâ„af ü müzdâd ve nâ‟ire-i harb u kıtâlleri mülâsık-ı zirve-i seb„-i Ģidâd olmağa baĢlayup, „asker-i Ġslâma nev„â kesel ve sa„y ü ihtimâmlarına fî'l-cümle halel gelmek muhtemel olmağıla, serdâr-ı dilâver-i Rüstem-Ģecâ„at sipahsâlâr-ı bahâdır-ı behrâm-savlet hazretleri, donanma-yı hümâyûnda olan deryâ beylerinden ve merdlik ü yararlık ile meĢhûr olan kapudanlarından birkaç iĢ görmiĢ ihtiyârların götürüp, “sabâhdan bu zamâna değin bu melâ„în ile top cengin itdük, topları mükemmel olmağıla ol bâbda galebe müyesser olmadı. AhĢam zamânı dahi yaklaĢdı. ġöyle ki maslahat ahĢâma kalur ise siyâhî-i Ģeb-i kîr-fâmda, ol ebâlise-i Ġdris Bostan, “Kapudan PaĢa”, s.354. Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.324. UzunçarĢılı, Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, s.437. 27 Gazânâme, 113b-118b. 28 Nuhbe, s. 672,673 24 25 26


6

MELTEM AYDIN

dalâlet-encâm dîdelerimüzden nihân olup, firâr itmeleriyle çekilen mihnet ü meĢekkatlerimüz hebâ‟en mensûr ve cümle dilâverlerimüz ser-fürû-bürde-i girîbânı hacâlet ve kusûr olmak lâzım gelür. Ġmdi lâyık-ı kâr-ı maslahat ve muvâfık-ı gayret ü hamiyyet budur ki, cümlemüz semender-vâr dühûl-i nârdan firâr itmeyüp, ‫ﺍﻟﻨﺎﺭ ﻭ ﻵﺍﻟﻌﺂﺭ‬29 kelâm-ı hikmet-âsârını sikke-i kâmilü'l-„ayâr-ı celâdetimize mi„yâr idinüp, her birimiz kendü hissesine düĢen hizmetinde merdâne hareket ve ahĢâm olmazdan evvel, bu melâ„înün def„ine bezl-i himmet eyleye” deyü bu vechile tenbîhden sonra mütevekkilen „ale'l-Hayyi‟l-kadîm ser-bâzlık makâmında mukîm ve kefere-i mezbûre üzerlerine def„a-i vâhideden hücûma „âzim-i „an-samîm olup, 30 her çend ol kavm-i Nemrûd-ı merdûd îkâd-ı ‫ت ْﺍﻟ َوقُود‬ ِ ‫ﺎﺭ َذﺍ‬ ِ َّ‫ ﺍﻟﻨ‬eyleyüp, sefâyin-i Ġslâmiyâna âteĢ-bâr u Ģerer-nisâr eyledilerse yararlık potasında kâl olmıĢ âteĢ-pâre yiğitler ve nice ceng âteĢine girmiĢ çıkmıĢ semender-mizâc dilâverler, ol mecûsîlerin iĢ„âl itdükleri nâ‟ire-i ceng ü peygârlarına bakmayup, cümleten „alâvechi'l-„umûm hücûm u Ģühüb ve savâ„ik-ı top u tüfenglerin ol ihvân-ı Ģeyâtîne rücûm eyleyüp, müĢârün-ileyh serdâr-ı sâhib-vakâr hazretleri ki Ģecâ„at ü Ģehâmet bahrinün kapudanı ve celâdet ü besâlet „arsasınun merd-i meydânı idi, nâm-ı Ģerîfleri Halîl olmağıla ol Nemrûd kîĢânun âteĢ-i top u tüfenglerine duhûlden hazer ve endîĢe-i isâbet-i helâk ü zarar itmeyüp ‫ قﻠﻨﺎ ﻴﺎ ﻨﺎﺮﻛوﻨﻲ ﺑﺮﺪﺍ ﻭ ﺴﻼﻤﺎ ﻋﻠﻲﺍﺑﺮﺍﻫﻴﻢ‬31 âyet-i kerîmesini hırz-ı cân ve vird-i lisân iderek ol âteĢ-bâr-ı Ģerer-nisâr olan kalyonlar üzerine hücûm idüp, kadırgasında olan top-ı sâ„ika-kirdârları havâle-i sefîne-i küffâr-ı hâksâr ve yanında mevcûd bulunan tüfeng-endâzlar dahi, bir def„adan Ģihâb-vâr tüfeng fındukların, ol kavm-i nâ-bekâr üzerlerine nisâr itdüklerinde küffâr-ı hâksârdan hadden ziyâde mel„ûnlar nâr-ı cehenneme harîk ve bahr-i „ademe garîk olup, sâyirlerinün dahi mukâbele ve müdâfa„ya imkân ü kâbiliyyetleri kalmamağıla, bi-„avni'llâhi'l-Meliki'l-Ḳadîr ol üç keĢtî-i âsumân-nazîrin feth ü teshîrî mir‟ât-ı vücûd u husûlde sûret-pezîr oldı.”32

Malta kalyonlarını ele geçirdikten sonra Ġskenderun Limanı‟na yönelen donanmayıhümayun baĢka bir korsan gemisi ile karĢılaĢtı. Murat Reis‟in gayretleri ile bu gemi de ele geçirildi. Bundan baĢka iki korsan gemisi daha esir edildi ve bu gemilerde bulunan Müslüman esirler kurtarıldı. Elde edilen bu baĢarılardan sonra altı parça gemi, altı kaptan, yirmi beĢ kavaler diye bilinen beyzâde ve binden fazla esir ile Ġstanbul‟a ulaĢıldı. Donanma Ġstanbul‟da Ģenliklerle karĢılandı. Elde ettiği bu baĢarıları sonrasında Sultan I. Ahmed‟in iltifatına mazhar olan Halil PaĢa‟ya vezirlik payesi verildi. Sultan I. Ahmed ele geçirilen gemileri yakından görmek istedi ve Kara Cehennem adlı büyük Malta kalyonunun üzerine çıkıp gemiyi inceledi. 33

“en-nâru velâ'l-„âr/ AteĢ alçaklıktan evlâdır.” Veciz Söz. “Ennâr-ı zâtü'l-vekûd/O çıralı âteş (hendeğin) in!” Burûc 85/5. 31 “ḳulnâ yâ nâru kûnî berden ve selâmen „alâ-İbrâhîm/ Ey âteĢ ! Ġbrahim için serinlik ve esenlik ol! dedik.” Enbiyâ 21/69. 32 Gazânâme,123a-125b. 33 Gazânâme,120a-129a; Topçular Kâtibi, c.I, s.553; Nuhbe, s. 672,673,677,678,679,683; Hammer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, c. VIII, Müt. Mehmed Ata, Ġstanbul 1334.s.124; Groot, “Halil PaĢaKayserili,” s.324. 29 30


7 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

1610 yılında donanmayıhümayun ile Akdeniz‟e açılan Halil PaĢa, 34 Sakız Adası‟na geldiğinde Rodos Beyi Memi PaĢa‟yı bazı beylere serdar tayin edip, Ġskenderiye‟den Ġstanbul‟a götürülecek zahire gemilerini koruma görevi verdi. Memi Bey‟in, bu görevini baĢarı ile tamamladıktan sonra Anadolu yakasında Finike‟ye geldiğinde bir savaĢ gemisi ile karĢılaĢıp, birkaç saat savaĢtan sonra gemiyi ele geçirmiĢse de bu gemi aldığı hasar dolayısıyla batmıĢtır. Kaptanıderya Halil PaĢa‟nın Sakız Adası‟nda bulunduğu sırada Ayamavra beyi mektup göndererek, Misine Adası açıklarında altmıĢ parça kadırganın toplandığını bildirmiĢtir. Bunun üzerine Halil PaĢa donanma ile Ağriboz‟a gelerek donanmanın eksiklerini tamamladıktan sonra Rumeli yakasında bulunan Modon, Koron, Anavarin, Ġnebahtı taraflarına yönelip, bu bölgede dört parça fırkate ele geçirdi. Bu sırada Rodos Kaptanı Memi Bey tarafından Kıbrıs açıklarında beĢ parça büyük kalyonun dolaĢtığı haberi kendisine ulaĢtırıldı. Süleyman PaĢa serdar tayin edilip dokuz parça gemi bölgede bırakılıp, Halil PaĢa diğer donanma gemileri ile Kıbrıs açıklarına yöneldi. 18 günde Baf Kalesi‟ne ulaĢan Halil PaĢa, Öküzburnu diye bilinen bölgenin 40 mil açıklarında bulunan beĢ parça kalyon üzerine yöneldiyse de çıkan fırtına nedeniyle gemileri ele geçirmek mümkün olmadı. Gece karanlığından da istifade eden düĢman gemileri ortadan kayboldu. Böylece Mısır su yolu güven altına alınmıĢ oldu. Bu olaydan sonra tekrar Rodos‟a geri dönen Halil PaĢa burada bir fırkate ve birkaç savaĢ gemisi ele geçirip toplam on dokuz parça zahire gemisi yedeğinde olduğu halde Rodos‟dan Sakız‟a geldi. Zahire gemileri buradan Ġstanbul‟a gönderildi. Buradayken Süleyman PaĢa da düĢman donanmasından ele geçirdiği gemiler, ganimet ve esirlerle gelip donanmaya dahil oldu. Bu sefer mevsimi sonunda Ġstanbul‟a dönülerek padiĢahın iltifatına mazhar olundu. 35 1611 yılı sefer mevsiminde Akdeniz‟e açılan Osmanlı donanması Sakız‟a ulaĢtığında Ayamavra sancakbeyi Mir Mehmed tarafından ele geçirilmiĢ olan bir kalyonun Ağriboz‟a getirildiği haberi Halil PaĢa‟ya ulaĢtırıldı. Sakız‟dan Rodos‟a gelen ve burada donanma hazırlıklarını tamamlayarak Kıbrıs ve Trablus taraflarına hareket etmeye hazırlanan Halil PaĢa‟ya Ġstanbul‟dan gönderilen; “Hâlâ Ka„be-i mu„azzama imâretine mete„allık sâlifü„z-zikr mühimmât Mısır gemilerine vaz„ olunub irsâl olunmuşdur. Gerekdir ki mahal-i muhâtaradan geçürüb sâhil-i selâmete îsâl idesin” Ģeklindeki hattıhümayun ile donanmanın Kâbe-i Muazzama imâretine mühimmat taĢıyan Mısır gemilerinin salimen yerine ulaĢtırılması için gerekli tedbirleri alması talimatı verilmiĢti. Bu emir üzerine Halil PaĢa Rodos Beyi Memi PaĢa‟yı yirmi beĢ pare kadırgaya serdar tayin edip Kıbrıs ve Trablus taraflarına gönderdikten sonra kendisi de Mısır‟a giden mühimmat gemilerine yarı yola kadar eĢlik edip, onların güvenliğini sağladı ve Anadolu kıyılarına geri döndü. Bu sırada Memi PaĢa da Kıbrıs açıklarında Malta donanmasına ait Kör Kapudan adı Gazânâme‟de 1610 ve 1611 yılı olayları hakkında malumat verilmeden “Ba„dehu sene-i uhrâda” diye baĢlamak suretiyle Halil PaĢa‟nın ikinci kaptanıderyalık dönemi olayları anlatılmaya baĢlanılmıĢtır (Gazânâme 135b). 35 Zübdetü‟t-Tevârîh, s.132-134; Nuhbe, s.677, 678,679. 34


8

MELTEM AYDIN

ile nam salmıĢ korsanı ve gemisini ele geçirip Halil PaĢa‟ya teslim etti. Halil PaĢa tarafından on parça gemi ile kâfir yakasına gönderilen Lala Cafer ise fırtına nedeniyle geri dönmek zorunda kalmıĢ ve Mayna Burnu‟na geldiği sırada iki kalyon ele geçirip kaptan paĢaya teslim etmiĢti.36 Halil PaĢa, kaptanıderya olduğu 1609-1612 yılları arasında Osmanlı-Hollanda iliĢkilerinin baĢlatılması yolunda önemli faaliyetlerde bulunmuĢtur. Hollandalılar 1604 yılında Sultan I. Ahmed‟e mektup göndererek Suriye‟de ticaret yapma taleplerini iletmiĢ olmalarına rağmen, kendilerine 1610 yılına kadar herhangi bir cevap verilmemiĢtir.37 1610‟da Halil PaĢa Hollandalılara yazdığı bir mektupla, padiĢahın kendi bayrakları altında ticaret yapmalarına izin verme niyeti taĢıdığını ve Ġstanbul‟da bir Hollanda elçisi görme arzusunda olduğunu kendilerine bildirmiĢtir. Bunun üzerine aynı yıl Rotterdam yakınlarında bulunan Schidamlı genç bir avukat olan Cornelius Haga elçilik görevi ile Ġstanbul‟a gönderildi. Osmanlı Devleti‟nin Hollanda‟ya kapitülasyon verme ihtimalinin ortaya çıkacağını gören Ġngiliz ve Fransız hükümetlerinin elçileri, Haga‟nın Sultan I. Ahmed tarafından kabulünü engellemek için büyük gayret gösterdiler. Fakat Kaptanıderya Halil PaĢa‟nın gayreti ile Haga, padiĢahın huzuruna kabul edildi. Ġki ay kadar sonra da 1612 tarihli ilk ahidnâme Hollanda elçisine teslim edildi. Hollanda‟nın denizcilikteki üstünlüğü Osmanlı hükümetini ve Halil PaĢa‟yı etkilemiĢti. 38 Ġlk kaptanlığı döneminde üç yıl görev yapan ve elliden fazla irili ufaklı gemi ele geçirmiĢ39 olan Halil PaĢa 1611 yılı sonlarında, kaptanıderyalıktan azledildi ve yerine Damat (Öküz) Mehmed PaĢa tayin olundu.40 Görevinden azledildiği dönemde de vezir olarak divanda görev yapmaya devam etti 41 ve Osmanlı-Hollanda iliĢkilerinin geliĢtirilmesi yolunda çalıĢmalarını sürdürdü.42 3.

İKİNCİ KAPTANIDERYALIK DÖNEMİ (1613-1616)

Kaptanıderya Öküz Mehmed PaĢa, Mısır gemilerini Ġstanbul‟a getirirken yolda Ġspanyollar tarafından bozguna uğratılıp ağır kayıplar verince, görevinden azledildi ve Halil PaĢa 21 Kasım 1613 tarihinde ikinci kez kaptan paĢa tayin olundu.43 Göreve Nuhbe, 682,683; Zübdetü‟t-Tevârîh, s.139-140 Bülent Arı, “Ġlk Osmanlı Hollanda Münasebetleri,” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ansiklopedisi, c. I, Ankara 1999, s. 496. 38 Bülent Arı, a.g.e., s.496. 39 Zübdetü‟t-Tevârîh, s.140. 40 Nuhbe, s.683–684; Zübdetü‟t-Tevârih, s.141; Naîmâ Mustafa Efendi, Târih-i Naîmâ, c.II, Ankara 2007, s.388; ġimĢirgil, “Kayserili Halil PaĢa,” s.200. 41 BOA, Bâb-ı Âsafî Ru‟ûs Kalemi, Nr:1485, s.1. 42 Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.324. 43 Zübdetü‟t-Tevârih,s.300; Nuhbe, s.701; Kâtip Çelebi, Fezleke-Tahlil ve Metin, c. II, Hzl. Zeynep Aycibin, MSGS Ünv. Sosyal Bilimler Ens. (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul 2007, s.390; Naîmâ, s.403; ġimĢirgil, “Kayserili Halil PaĢa,” s.200; Ġsmail Özçelik, “Kayserili Devlet Adamı Halil PaĢa,” (1560?-1629),” II. Kayseri Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri (16-17 Nisan 1998), Kayseri 1998, s.347; (Topçular Kâtibi c.I, s.631‟de Nasuh PaĢa‟nın 10 Ramazan 1024 (3 Ekim 1615) senesinde ferman gereğince öldürüldüğünü yerine Veziriâzam Mehmed PaĢa‟nın 36 37


9 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

geldikten sonra donanmanın ihtiyaçlarını tamamlayıp, sultan hassından tahsis edilen gelirlerle on parça kadırga inĢa ettirdi.44 Akdeniz‟de güvenliği sağlamak üzere mutad sefere çıktı. Ağriboz‟a varılıp gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra, Sultan II. Bayezid döneminde fethedilmiĢ olan ve bazen Venediklilerle iĢbirliği yapmaları bazen de haraçlarını ödemedikleri gerekçesiyle sık sık üzerlerine kuvvet gönderilen Mayna bölgesinde45 bulunan Rumların isyan halinde oldukları haberi alındı.46 Ġsyanı bastırmak üzere Tırhala Mutasarrıfı Arslan PaĢa serdar tayin edilip emrindeki birliklerle bölgeye gönderilmiĢti. Donanmaya da bu kuvvetlere destek vermesi talimatı verildi. Halil PaĢa Pasova denilen bölgeye geldiğinde Arslan PaĢa tarafından karĢılandı. Etrafı yüksek dağlarla çevrili bölgeye tırmanan Arslan PaĢa‟nın kuvvetleri ve donanma askerleri asileri itaat altına aldı.47 Böylece kadıların koyduğu haraçlar eskisi gibi ödenir hale getirildi.48 Bu zor hizmet yerine getirildikten sonra, yola devam edilerek Navarin‟e varıldı ve burada donanmanın ihtiyaçları karĢılandı. Navarin‟den hareketle Malta önlerine gelen donanma ani bir gece baskını ile adaya saldırdı. Sabaha kadar süren çarpıĢmalar sonrasında Malta kuvvetleri karĢı saldırıya geçip taraflar arasında Ģiddetli çarpıĢmalar baĢlayınca Halil PaĢa‟nın “bu ne cây-ı tevakkuf u ârâm ve ne gûne tereddüd ve endîşe-i hâmdur, „asâkir-i İslâm a„dâ-yı liyâm ile harb ü kıtâlde ve gözümüze karşu ceng ü cidâlde ola, biz kenârdan seyirci olmak mezheb-i mürüvvet ve insâfdan dûr ve merdlik ü erlik tabakasından mehcûrdur” sözü ile bizzat harekete geçmeye hazırlanması üzerine gemide bekleyen yedek kuvvetler “ile'l-ân ruhsat ve icâzet-i şerîfe göre muntazır ve samîm-i dilden cenge hâzır iden, çünki fermânınız mâ-fî'z-zamîrimize muvâfık ve hüsn-i teveccüh ü „azîmetiniz nefsü'l-emre mutâbık geldi, ümiddir ki murâd üzre a„dâ-yı dîn-i dalâletrehîne „azîm şikest ü hezîmet ve yerleşmeden sonra nevbet-i hizmet bize düşmüşdür” diyerek Halil PaĢa‟nın gemiden ayrılmasına engel olup kendileri karaya çıkarak savaĢmaya baĢladılar. Ganimetler toplayan Ġslam askerleri salimen gemilerine geri döndükten sonra PaĢa‟nın baĢtardasından atılan uzun menzilli toplarla kale altında

getirildiğini ve bundan sonra divanda kaptanlığın Halil PaĢa‟ya ihsan olunduğunu belirtirse de bunun müellifin kronolojik sırada yaptığı bir hatadan kaynaklandığı düĢünülmektedir.) 44 Zübdetü‟t-Tevârih,s.300; Nuhbe, s.705; Halil PaĢa'nın kaptanlığı sırasında 10 ġevval 1022 (23 Kasım 1613) tarihli Tersaneyiamire ve Donanmayıhümâyûn'un gelir gider muhasebesi için bkz. BOA, MAD 5873. 45 Mani ya da Mayna Yunanistan‟da Pelopoponisos güneyinde Taughetos‟un güney ucunda bir yarımada. 46 Zübdetü‟t-Tevârih, s.308. 47 Fezleke, s. 395; Zübdetü‟t-Tevârih, s. 308,309; Naîmâ, s.408. 48 Gazânâme, 136b-139a. (Zübdetü‟t-Tevârih, Fezleke, ve Naîmâ‟da Halil Paşa‟nın önce Malta Adasını vurduğu, daha sonra Trablusgarp‟a gidip Sefer Dayı‟yı ortadan kaldırdığı ve dönüşte Mayna Kalesi‟ndeki asileri itaat altına aldığı anlatılmıştır. Ancak Gazânâme bizzat Halil Paşa‟nın anlatımı ile yazıldığı için burada Gazânâme‟de verilen sıralamaya itibar edilmiştir.)


10

MELTEM AYDIN

pek çok yer zarar gördü. Gemilerden toplar atılıp, Ģenlikler düzenlendikten sonra da Trablusgarp‟a doğru yola devam edildi. 49 Tuhfetü‟l-Kibâr‟a göre ise Osmanlı donanmasının 6 Temmuz 1614 sabahı Malta Adası‟na yanaĢmıĢ ve gemilerden çıkan askerler yağma hareketine baĢlamıĢtır. Adanın etrafında yer alan burçlardaki düĢman kuvvetleri saldırı haberini dumanla Ada halkına duyurmuĢ kısa sürede piyade ve atlı kuvvetler toplanarak savunmaya baĢlamıĢlardır. Osmanlı donanması Ada‟da yer alan Manastıra50 yaklaĢınca çarpıĢmalar ĢiddetlenmiĢ gemide olan diğer yeniçeri ve levent askerleri ayrı ayrı yerlerden çıkıp savaĢmaya baĢlamıĢ, çarpıĢmaların Ģiddetle yaĢandığı anda Halil PaĢa‟nın gemiden ayrılarak askerle birlikte savaĢma arzusuna Memi Bey engel olmuĢtur. Malta halkından ve beyzadelerinden hayatlarını kaybedenler olduğu gibi, çok sayıda esir ele geçirilen mücadelelerden sonra atılan topların etkisi ile kale önünden ayrılmak zorunda kalan Osmanlı donanması, Hisar önünden kaleye toplar atıp, Trablusgarp‟a doğru yola devam edilmiĢtir. 51 Kanunî döneminde gerçekleĢen baĢarısız Malta kuĢatmasından bu yana adaya hiçbir Ġslam donanması saldırı düzenlememiĢti. Ġki yüz parça gemi ile saldırılsa bile baĢarı elde etmenin mümkün görülmediğinin düĢünüldüğü, iyi tahkim edilmiĢ Malta Kalesi‟ne Halil PaĢa‟nın yaklaĢık altmıĢ parça gemi ile düzenlediği bu saldırı, padiĢah Sultan I. Ahmed tarafından da takdirle karĢılanmıĢtı. Bu memnuniyetin ifadesi olarak Halil PaĢa‟ya bir hattıhümayun ile altın iĢlemeli bir kılıç ve iki kıymetli hilat gönderildi.52Halil PaĢa‟nın Ģeyhi Aziz Mahmud Hüdayî tarafından da Halil PaĢa‟ya baĢarısını tebrik eden bir mektup gönderilmiĢti. 53 Trablusgarp‟ta vilayet beylerbeyisini ve kadısını ele geçirip, kaleyi kendisine bağlı kiĢiler vasıtasıyla elinde tutan, halkı devlete karĢı isyana teĢvik eden, Sefer Dayı diye nam salmıĢ olan bir asi vardı. PaĢa da bu asinin davranıĢları hakkında ayrıntılı malumata sahipti. Sefer Dayı daha önce donanmadan kaçıp kendisine sığınan iki gemici esiri geri vermeyi reddettiği gibi, kaleye gönderilen elçilerin; “bu şakîleri göndermez isen, Kapudan Paşa hazretleri sa„âdet ile bu cânibe teşrîf itmek ve sizi zahmete komak mukarrerdir, „acabâ ne siz ıztırâba düşsenüz ve ne anlara, bu tarafa gelmek zahmetin çekdirsenüz evlâ değil mi idi” Ģeklindeki sözlerine “bizi anların gelmesinden tahvîf ü tahzîr idersenüz, biz anların tedârikini görüp anları, bu cânibe uğratmamağa karâr virdikden sonra size bu kat„î cevâbı virmişüzdür. Bizi gâfil kıyâs itmiyesiz, bu cânibe geldikleri takdîrce, kendüleri ancak iki gemi ile yanaşurlar ise fe-bihâ ve illâ donanma ile gelüp girmek isterler ise anları kal„a

Gazânâme, 139b-144a; Fezleke, s. 394; Zübdetü‟t-Tevârih, s. 306. Gazânâme‟de Sante Katarina Kilisesi adıyla büyük bir kilisenin bulunduğu ve bunun içinde de Senta Gırgıryo adında bir Ģifahanenin yer aldığı, her sene bir defa burayı ziyaret etmenin bütün Hıristiyan alemi tarafından kutsal kabul edildiği anlatılmıĢtır. 51 Tuhfetü‟l-Kibâr s.119 52 Zübdetü‟t-Tevârih,s. 308 53 Gazânâme, 145a. 49 50


11 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

altına götürmek ne ihtimâldir cümlesini toplarıyla deryâya baturmak mukarrerdir” diyerek tehditkar sözlerle karĢılık vermiĢti. Halil PaĢa Sefer Dayı‟yı ortadan kaldırıp, burada asayiĢ ve güvenliği tekrar sağlamak üzere harekete geçti.54 Ancak doğrudan saldırıya geçmeyip, önce yaptıklarından habersizmiĢ gibi davranarak, kapıcıbaĢılardan Mahmud Ağa isimli feraset sahibi bir elçiyi çeĢitli hediyeler ve övgü dolu bir mektupla Sefer Dayı‟ya gönderip, onun direnmesinin önüne geçmek istedi. Sefer Dayı ise kalede olan topları donanma gemilerine doğrultup ve içlerine zincirler koydurup, kendine bağlı olanları savaĢa hazırlayıp, tüfekçileri yerleĢtirip savaĢ alametlerini göstererek donanmanın kale altına yanaĢmasını engellemeye çalıĢtı. Fakat Halil PaĢa onun engelleme çabalarına aldırmayarak, kale yakınına ve limana girdi. Bunun üzerine cesareti kırılan Sefer Dayı, Halil PaĢa‟nın yanına gelerek kendisinden af diledi ve ona bağlılığını bildirdi. PaĢa ile görüĢtükten sonra gitmek için izin isteyince, kendisine bazı sorular sorulacağı bahanesi ile baĢtardada alıkonuldu. Bu geliĢme üzerine Sefer Dayı‟nın adamları “elbette Sefer Dayı‟yı ıtlâk idüp, selâmet-i hâl ile göndersünler ve illâ limanda olan cümle gemileri ki top ağzına gelmişler ve liman içinde kabza-i tasarrufumuza girüp pây-beste kalmışlardır, darb-ı top-ı pür-âşûb ile şikeste vü helâk ve eczâ vü a„zâların mânend-i „ıhn-ı menfûş perâkende ve çâk çâk itmemiz mukarrerdir” sözleriyle Sefer Dayı‟nın serbest bırakılmasını sağlamaya çalıĢtılar. Fakat Halil PaĢa bu tehditlere aldırmayınca üç günlük direniĢ sonrasında kalede bulunanlar, canlarına ve mallarına zarar verilmemek kaydıyla kale kapısını açmayı kabul ettiler ve donanma askeri kaleye girdi. 55 Serdar Halil PaĢa vilayet ileri gelenlerini, ulemayı ve diğer ahâliyi huzura kabul ederek, Sefer Dayı ile ilgili Ģikâyetlerini dinledi. Yapılan muhakeme sonunda zulüm ve isyanı sabit görülen Sefer Dayı idam edilip mallarına el konuldu. 56 Kaleye yeni beylerbeyi tayin olunarak bölgede huzur ve asayiĢ sağlandı. 57 Halil PaĢa, Sefer Dayı‟dan ele geçirilen esirler ve ganimet ile birlikte Ġstanbul‟a döndüğünde Sultan I. Ahmed‟in iltifatına mazhar oldu.58 Gazânâme‟ye göre, Halil PaĢa‟nın bir sene önce meydana getirdiği hizmetler padiĢahın huzurunda makbul olmakla,59 1025/1616 senesinde kaptanlık görevinin yine onun üzerinde kalmasında karar kılınmıĢtı. Hazırlıklar tamamlanıp, kıĢın Ģiddetli zamanı geçip, deniz biraz sakinledikten sonra, ġeyh Mahmud Hüdayî ve Naîmâ,s. 407. Gazânâme, 145b-153b. 56 Gazânâme, 145b-153a; Naîmâ, s. 408. 57 Ġsmail Hami DaniĢmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c.III, Türkiye Yayınevi, Ġstanbul 1972, s.259. 58 Gazânâme,153b; Zübdetü‟t-Tevârih, s. 305, 306, 307; Nuhbe, s.705, 706; Naîmâ, s. 406, 407, 408; Hammer,a.g.e s.152. 59 Gazânâme‟de ve diğer kaynaklarda Halil PaĢa‟nın 1615 yılı faaliyetlerine iliĢkin herhangi bir bilgi verilmemekle birlikte bu yıl da mutad sefere çıkılmıĢ olmalıdır. 54 55


12

MELTEM AYDIN

padiĢahın huzuruna varıp hayır dualarını alan kaptan paĢa sefere çıktı. Önce Sakız‟a oradan da Ağriboz‟a gelindi. Burada gemiler yağlandıktan sonra, Mısır tarafından gelecek zahire gemilerinin güvenliğini sağlamak üzere Adresan ve ġirden Burnu denilen bölgeye hareket edildi. Denizde sekiz düĢman gemisi görüldü. Rodos sancağı mutasarrıfı olan Memi PaĢa ve bütün askerlerle üzerlerine varılması kararlaĢtırıldı. Üç gün üç gece arkalarından bir an uzak düĢmeden her gün sabahtan akĢama kadar denizde düĢmana karĢı savaĢıldı. Bu savaĢta nice yiğitler Ģehadet Ģerbetini içtiler. Sekiz düĢman gemisinden birisinin batmıĢ, beĢinin ise dördüncü gece kaçmıĢ oldukları anlaĢıldı. Bu sene de küffâr-ı haksâr gemilerine büyük bir darbe vurularak sağ ve salimen donanmayıhümayun gemileri ile vakti zamanında tersaneye girildi.60 4.

ÜÇÜNCÜ KAPTANIDERYALIK DÖNEMİ (1619-1623)

Sultan I. Ahmed tarafından 17 Kasım 1616‟da sadrazamlık makamına getirilerek Ġran üzerine sefere memur edilen Halil PaĢa, Sultan I. Mustafa ve II. Osman dönemlerinde de bu görevine ve sefere devam etti. Ancak sefer dönüĢü II. Osman tarafından azledilince ġeyhi Aziz Mahmud Hüdayî dergâhında inzivaya çekildi. 23 Aralık 1619‟da Ģeyhinin II. Osman‟a yazmıĢ olduğu bir tezkire neticesinde üçüncü kez kaptanıderyalık görevine tayin edildi. 61 4.1. Menferidonya [Manfredonia] Seferi Sefer hazırlıklarını tamamlayan Halil PaĢa, ticaret gemileri ile hacca giden Müslüman ahalinin güvenliği sağlamak üzere donanmayıhümayun gemileriyle 1620 yılında Akdeniz‟e açıldı.62 Önce Sakız‟a, daha sonra Ağriboz semtine yöneldi. Burada usul gereğince gemileri yağlattı ve diğer eksikleri tamamladı. Trablusgarp kıyılarına geldi. Burada bulunan bazı asileri etkisiz hale getirip Tunus vilayetini ziyaret etti. Kıbrıs Boğazı‟nda iki düĢman gemisini ele geçirip bu gemileri toplarıyla birlikte Ġstanbul‟a gönderdi.63 Sahilleri dolaĢarak Venedik Körfezi, Avlonya ve Drac semtine ve daha sonra LiĢ suyu diye bilinen yere varıp, bu çevredeki geliĢmeleri iyice araĢtırdı. Buraları iyi bilen ve geliĢmelerden haberdar olan kılavuzlar alıp Polya yakasında bulunan Brendis denilen kale üzerine yürüdü. Bu kaleye gece baskını yapmayı plânlamıĢtı. Fakat düĢman Osmanlı donanmasının geldiğini haber alınca bu plânını uygulamaktan vazgeçti.64 Daha sonra durumu asker ile istiĢare etti. Ġttifakla Ġtalya yarımadasında bulunan ve Nadîrî tarafından “Anûn Marfendoniye nâmıdur/ O küfr ehlinün Mısr‟ı Gazânâme, 153b-158b. Gazânâme,s.7,8; Topçular Kâtibi,s. 686; Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.325. 62 Gazânâme, 211a, 211b; Kâtip Çelebi, Tuhfetü‟l-Kibâr Fi Esfâri‟l- Bihâr, (Deniz Seferleri Hakkında Büyüklere Armağan), Hzl. Ġdris Bostan, Ankara 2008, s.121. 63 Topçular Kâtibi,s. 700. 64 Gazânâme, 213a-215a. 60 61


13 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

yâ Şâm‟ıdur”65 dizeleriyle önemi vurgulanan Menferidonya Kalesi üzerine varılması kararlaĢtırıldı ve ertesi gün kaleye ulaĢıldı.66 Fakat kalede Ģiddetli bir direniĢle karĢılaĢıldı. ġeyhi Aziz Mahmud Hüdayî‟nin kendisine hediye ettiği hırkayı üzerine giyerek askeri zafere inandıran serdar,67 bu direniĢ karĢısında geri çekilmeyip, beylere, beylerbeyilere ve kaptanlara kaleye yürüme talimatı verdi. Kale surları topçu ateĢi ile dövüldü. Donanmada bulunan Yeniçeri Ağası Hüseyin Ağa idaresinde, sandallarla gemilerden dıĢarı çıkan askerler kale üzerine yürüdüler. Ġlk gün dıĢ kaleyi ele geçiren Osmanlı kuvvetleri üçüncü günde iç kaleye ulaĢtı.68 Kale komutanı canlarına dokunulmaması kaydı ile kalenin anahtarlarını serdara teslim etti.69 Kale ele geçirildikten sonra yağmalanarak, taĢınabilir tüm mallar gemilere getirildi. Bunlar arasında bol miktarda barut, yirmi bir pare top, yirmi iki kilise çanı ile sayısız silah bulunuyordu.70 Ele geçirilen barutlar Hotin seferinde kullanıldı 71. Kaleyi vurarak düĢmana büyük bir darbe indiren donanma buradan ayrılarak Sakız adasına geri geldi. Bir müddet daha Akdeniz‟de kalınıp, Mısır‟a giden ticaret gemilerine yönelik, herhangi bir tehdit olmadığı anlaĢılınca Ġstanbul‟a geri dönüldü. PadiĢah hizmetleri karĢısında Halil PaĢa‟ya iltifatlarda bulundu 72 4.2. Hotin Seferine Katılması ve Karadeniz’de Kazak Şaykaları ile Mücadelesi Fatih‟in Ġstanbul‟un fethinden sonra Osmanlı donanmasının 1459‟da Amasra, 1461‟de Sinop ve Trabzon‟u hakimiyeti altına alması, 1475‟te Kırım‟ın fethi Karadeniz‟i bir Türk gölü haline getirmek için atılan önemli adımlardı. Sultan II. Bayezid döneminde Fatih‟in geliĢtirdiği deniz politikaları takip edilerek 1484‟te Karadeniz‟in en önemli ticaret limanlarından olan Kili ve Akkirman fethedilerek Karadeniz‟de Osmanlı hakimiyeti sağlanmıĢ oldu.73 Bu durum XVII. yüzyılın ilk yarısına kadar devam etti. Ancak bu tarihten itibaren Karadeniz Osmanlılar açısından eskisi kadar güvenli değildi. 1614‟de Kazaklar Anadolu ve Kafkasya kıyılarına saldırarak Osmanlı Devleti‟ni hazırlıksız yakaladı.1620‟lerde artan

Numan Külekçi, Ganîzâde Mehmed Nadirî-Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri, Divânı ve Şehnâmesi‟nin Tenkitli Metni, Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (BasılmamıĢ Doktora Tezi) Erzurum 1985,s.371. 66 Tuhfetü‟l Kibar,s.121; Fezleke, s. 446; Naîmâ, s. 457. 67 Bu durum Gazânâme‟de Ģu satırlarla anlatılmıĢtır: “ġeyh Mahmûd Efendi hazretleri, kendülere ilbâs itdüği hırḳa-i latîfe-i mutebberikeyi berdûĢ ve ol demde havf u haĢyet-i cümle-i a„dâyı hâtırdan ferâmûĢ kılup, cümle-i „asâkir-i nusret-encâm ile iç kal„a üzerine hücûm u hareket ve kal„a-i mezbûrenin fethine bezl-i himmet ve sarf-ı gayret eyleyüp” 68 Tuhfetü‟l Kibar,s.121 69 Gazânâme, 215a-220b. 70 Gazânâme, 221a. 71 Tuhfetü‟l Kibar, s.121 72 Gazânâme, 227b, 228a. 73 Bostan, Osmanlılar ve Deniz, Ġstanbul, 2007, s.7,8. 65


14

MELTEM AYDIN

saldırılar sonucu Karadeniz'in bir Osmanlı gölü olduğu efsanesi çökmeye baĢladı.74 Kazakların Ģayka denilen kayıklarıyla Don ve Özi nehirlerinden çıkıp Karadeniz sahillerine düzenledikleri saldırıları önlemek amacıyla Osmanlı donanması zaman zaman Kazaklara karĢı saldırılar düzenlemekte idi.75 Her yıl Tuna yalılarından toplanan Ģaykalarla bu saldırılara karĢı önlem alınmaktaydı.76 Venedik raporlarına göre, Sultan II. Osman‟ın 1621 yılında Lehistan (Hotin) seferine çıkmaya karar vermesinin sebeplerinden birisi de Kazakların baskınlarının müsebbibi olarak Lehlileri görüp onları cezalandırmak istemesiydi.77 Sultan II. Osman Hotin seferine çıkmaya karar verince, Halil PaĢa da savaĢ malzemelerini Kili‟ye götürmek ve Karadeniz‟de bulunan Kazak eĢkıyasına karĢı mücadele etmek üzere görevlendirildi.78 Hazırlıklarını tamamlayan ve savaĢ mühimmatını gemilere yükleyen Halil PaĢa 10 Mayıs 1621 tarihinde BeĢiktaĢ‟tan kalkıp 25 Mayıs 1621‟de Kili kalesine vardı.79 Burada Tuna yalılarından temin edilen Ģaykaları topladı. Yirmi parça gemi ile eski Kefe Beylerbeyisi Mehmed PaĢa‟yı, Ten Kazağı‟nın deryaya çıkacak yeri olan KerĢ Boğazı‟na, serdarın kapıcı baĢılarından olan Mehmed Ağa‟yı ise Özi Kazağı‟nın bertaraf edilmesi için Tuna Ģaykalarına baĢbuğ tayin edip Özi Boğazı‟na gönderdi.80 Kırk parça Kazak Ģaykasının Anadolu kıyılarına gitmiĢ olduğu haberi duyulunca Halil PaĢa 17 Haziran 1621‟de Kili Boğazı‟ndan çıkıp, dört beĢ gecede denizi aĢıp 21 Haziran 1621 tarihinde Sinop‟a vardı. Buradayken Gerze Limanı‟nda dokuz parça Kazak Ģakasının bulunduğu haberini aldı. Seher vakti donanma iki gruba ayrılarak bir bölüğü açıktan bir bölüğü ise kıyıdan hareket ederek akĢam vakti Kum mevkiine konuldu. Ertesi gün Kazak Ģaykalarının o bölgeden ayrıldıkları anlaĢıldı. ġaykaları yakalamak ümidiyle beĢ on gün o civarda beklenildiyse de bir sonuç elde edilemedi ve 9 Temmuz 1621 tarihinde Kili Boğazı‟na geri dönüldü. 81 Gazânâme‟ye göre ise Anadolu kıyılarına geçmiĢ olan Kazak Ģaykalarını takip etmek üzere Kili‟den ayrılan Halil PaĢa yirmi sekiz parça kadırga ile Vona Burnu82 denilen yere kadar geldi. Buradayken Özi Boğazı‟nda bulunan Mehmed Ağa‟nın, donanmanın önünden kaçan yirmi parça Kazak Ģaykasını ele geçirdiğini haber aldı. Bu güzel geliĢmeden haberdar olan padiĢah gönderdiği aĢağıdaki hattıhümayun ile Halil PaĢa‟nın derhal Ġsakçı‟ya gelmesini ferman buyurdu. “Sen ki vezîr ü kapudanım Halîl PaĢasın, Ģöyle ma„lûmun ola ki uğur-ı hümâyûnumda Karadeniz'de vâkı„ olan hidmetlerin ve yüz aklıkların ma„lûm-ı hümâyûnum oldu. Ber-hûrdâr olasın hatt-ı Ģerîfim sana vâsıl olıcak, bir ân ve bir Halil Ġnalcık,”Karadeniz‟de Kazaklar ve Rusya”, Çanakkale SavaĢları Tarihi, c. I. Ġst. 2008,s. 60. UzunçarĢılı, Osmanlı Tarihi, s.110 Gazânâme, 228b. 77 Emecen, Osman II, DİA, c.33, (2007), s.454. 78 Gazânâme, 228b; Topçular Kâtibi,s.706; Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.325. 79 Tuhfetü‟l Kibar,s.121. 80 Gazânâme, 217a-218a. 81 Tuhfetü‟l Kibar,s.121. 82 PerĢembe yakınlarındaki Çam Burnu. 74 75 76


15 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

sâ„at tavakkuf u ârâm itmeyüp, üç dört güne dek leb-i Tuna‟da köprü kurulduğu mahalde, „izz-i huzûr-ı Ģerîfime gelüp iriĢesin, ben bunda iken gelmen gereksin ihmâl itmeyesin…sen ki kapudansın bir ân tevakkuf itmeyüp Tuna yalısına ve onda esîr olan Kazak eĢkıyâsını da bile alup gelesin, ihmâl itmeyesin.”83

Halil PaĢa‟nın Ġshakçı‟ya yöneldiği sırada KapıcıbaĢı Mehmed Ağa ele geçirdiği yirmi parça Kazak Ģaykası ve esirler ile birlikte gelip donanmaya katıldı. Donanmayıhümayun‟un ele geçirilen Kazak Ģaykaları ile birlikte padiĢahın huzuruna geliĢi sırasında Tuna‟nın iki tarafında konaklamıĢ olan asker tarafından çeĢitli Ģenlikler ve top-tüfenk atıĢları yapıldı. KöprübaĢında kurulan otağından bu Ģenlikleri izleyip, son derece memnun olan padiĢah84 buradan ayrılıp Lehistan‟a doğru giderken Halil PaĢa‟ya da köprünün muhafazası ve Ġsakçı‟da yeni bir kale inĢa edilmesi ve kalelerin korunması görevini verdi..85 PadiĢah köprüden kalkıp bir menzil uzaklaĢmıĢtı ki, daha önce Halil PaĢa tarafından KerĢ Boğazı‟nı tutmak üzere gönderilen Mehmed PaĢa da on sekiz parça Özi Kazağı Ģaykası ve beĢ yüzden fazla Kazak esir ile gelip köprübaĢında kaptan paĢa ile buluĢtu. Vezir Halil PaĢa getirilen bu esirleri bir menzil ötede olan padiĢahın huzuruna götürdü. Hem padiĢah hem de asker büyük sevinç ve Ģenlik yaptı. 86 Bu hizmeti karĢılığında Halil PaĢa ve maiyetinde bulunanlara hilatler giydirildi. 87 Ordu menzilden kalkıp düĢman üzerine yürürken, Halil PaĢa tekrar köprü muhafazasına geri döndü.88 Halil PaĢa‟nın köprü muhafazasında bulunduğu sırada, denizde altmıĢ parça Kazak Ģaykası görüldü. Bunun üzerine PaĢa Hotin‟de bulunan padiĢaha haber gönderip, bu Ģaykaların üzerine kendim mi gideyim yoksa baĢka birisini mi göndereyim Ģeklinde görüĢ sordu. PadiĢah da Halil PaĢa‟ya gönderdiği hattıhümayunda; “…deryâda elli altmıĢ kıt„a Ģayka zuhûr eyledüğin i„lâm idüp, üzerine kendüm mi varayım yoksa bir âhar kimesne mi göndereyim deyü „arz eylemiĢsin. Senin gitdüğüne rızâm yokdur. Köprü muhâfazasından ayrılmayup, bir hoĢca gözedesin. Nihâyet ol melâ„înin def„i içün, bir yarar kâr-dîde kimesne gönderesin ve Ġstanbul'da kâyimmakâmı ve bostancıbaĢıyı bu husûsdan âgâh idesin ki, anlar dahi ol cânibleri onatça muhâfaza ide.” talimatını verdi.89

PadiĢahın, ordunun Ġstanbul‟dan uzakta bulunduğu bir sırada, olası bir Kazak tehdidinin önüne geçmek üzere istiyordu. Halil PaĢa da kendisine verilen

Gazânâme, 232b. Gazânâme, 235a; Topçular Kâtibi, s.731,732; Fezleke, s.452; Naîmâ, s.463. 85 Gazânâme, 234b; Topçular Kâtibi, s.732, 743; Fezleke, s.453; Naîmâ, s.463. 86 Tufan Gündüz, “II. Osman‟ın Hotin Seferi (1621),” Osmanlılar, c.I, Ankara 1999, s.465–471. 87 Hammer, s. 203. 88 Gazânâme, 235b. 89 Gazânâme, 236a-b. 83 84


16

MELTEM AYDIN

görevin öneminin farkındaydı ve ona göre köprüyü muhafaza etmek, Hotin seferinin baĢarısından daha önemliydi.90 Lehistan seferini tamamlayarak 9 Ekim 1621‟de Hotin önünden ayrılan II. Osman,91 23 Ekim 1621‟de Halil PaĢa‟ya hitâben emr-i Ģerif gönderip, cephaneyi kadırgalara yüklemesi ve esirleri serbest bırakmaması talimatını verdi. PadiĢah 31 Ekim‟de Ġsakçı‟ya geliĢinde Ģenliklerle karĢılandı. Sultan II. Osman, Halil PaĢa ile KapıcıbaĢı Hasan Ağa‟ya köprü muhafazasında ki hizmetlerinden dolayı hilatler giydirildi. PadiĢah donanmaya payitahta dönüĢ izni verdi.92 DönüĢ yolunda Sülüne [Sulina] Boğazı93 denilen mevkiden çıkıĢta donanma büyük bir fırtınaya yakalanan gemilerden üç büyük kalyata94 karaya oturdu. Yeniçeri ve cephane dolu gemiler parçalandı, halkı karaya çıkarken içindeki malzemeler denize döküldü. Dayanıklı gemiler güçlükle yollarına devam edip, Varna üzerinden Ġstanbul‟a ulaĢıldı. 95. 25 Ocak 1622‟de Ġstanbul‟a dönen padiĢahı diğer devlet erkânı ile birlikte karĢılayan Halil PaĢa kıĢı burada geçirdi.96 Ġlkbahar gelince Sultan II. Osman Hicaz‟a gitmek istedi. PadiĢahın saltanat merkezinden bu kadar uzak kalmasını sakıncalı gören veziriazam ve ulema onu bu niyetinden vazgeçirmeye çalıĢtılar.97 “PâdiĢâhân-ı cihân cümle-i memleketin cânı ve tal„at-ı hümâyûnları „âmme-i vilâyetin hûrĢîd-i rahĢânıdır. Beden-i insân cânsız kâyim olmaduğı gibi, Ģehriyârından dûr olan mülkde dahi sebât u karâr olmaz”98 Ģeklinde nasihatler ettilerse de onu Kâbe‟ye gitme arzusundan vazgeçiremediler. Donanma ile birlikte Akdeniz‟e açılması için hattıĢerif gönderilen Halil PaĢa 18 Mayıs 1622‟de BeĢiktaĢ‟tan Yedikule‟ye giderken Sultan II. Osman‟ın tahtan indirilmesi ve katli ile sonuçlanan isyan patlak verdi. 99 Sultan I. Mustafa ikinci kez tahta çıkarıldı. Sultan II. Osman‟ın tahttan indirilmesi sırasında Halil PaĢa‟ya valide sultan vasıtası ile üç defa veziriazamlık teklif edildi ise de o, bu görevi kabul etmedi.100 Sultan I. Mustafa‟nın cülusundan sonra sırasıyla Davud PaĢa, Mere Hüseyin PaĢa, Lefkeli Mustafa PaĢa ve Gürcü Mehmed PaĢa veziriazamlık makamına getirildiler. Bu süre içerisinde Halil PaĢa kaptanıderyalık görevine devam etti.101 Diğer devlet ileri gelenleri ile müĢavere ederek Sultan II. Osman‟ın katilleri Ostapchuk, Victor "An Ottoman Gazânâme On Halil Pasa's, Naval Campaign Against the Cossacks (1621)," Haruard Ukrainian Studies, XIV/3–4, Massaschusetts 1990, s. 482–519. 91 Emecen, Osman II, s.454. 92 Gazânâme, 236b-237b; Topçular Kâtibi, s.753,754. 93 Romanya‟da Tuna nehrinin Karadeniz‟e döküldüğü nokta. 94 19-24 oturaklı kadırgadan küçük çektiri türü bir savaĢ gemisi. 95 Tuhfetü‟l Kibar, s.122. 96 Gazânâme, 237b; Topçular Kâtibi, s.760. 97 Topçular Kâtibi, s.763; Fezleke, s.471; Naîmâ, s.477. 98 Gazânâme, 238a. 99 Gazânâme, 239a;Topçular Kâtibi, s.763; Fezleke, s.471,473; Naîmâ, s.477,480. 100 UzunçarĢılı,Osmanlı Tarihi, s.372. 101 Topçular Kâtibi, s.764-769; Fezleke, s.489-492; Naîmâ, s.497-501; Halil PaĢa döneminde Tersaneyiamire'nin muhâsebesi için (16 ġevvâl 1031) bkz. BOA, MAD 4920. 90


17 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

ile katline sebep olanların cezalandırılmasını sağladı.102 Yeniçerilerle gizli ittifak kuran Mere Hüseyin PaĢa, ikinci kez sadaret görevine getirildikten sonra, Halil PaĢa‟yı azlederek Nisan 1623‟te Malkara‟ya sürgüne gönderdi ve kaptanıderyalık görevi Recep PaĢa‟ya verildi.103 Mere Hüseyin PaĢa‟nın 1623 yılında azledilip yerine KemankeĢ Ali PaĢa‟nın getirilmesinden sonra Ġstanbul‟a dönmesine izin verilen Halil PaĢa,104 1626 yılında IV. Murad tarafından ikinci kez sadaret makamına getirilerek Ġran seferine memur edildiyse de 1628 yılında sefer dönüĢü azledildi ve vezir olarak divanda görev yapmaya devam etti. 1629 yılında vefat ettiğinde Ģeyhi Aziz Mahmud Hüdayî Dergâhı yakınında inĢa ettirdiği türbesine defnedildi.105

Topçular Kâtibi, s.769. Fezleke, s.502; Naîmâ, s.507; Hammer, s.247. 104 Topçular Kâtibi, s.783. 105 Groot, “Halil PaĢa-Kayserili,” s.325; GüneĢ Alçı, “Üsküdar‟da Kayserili Halil PaĢa Türbesi ve Bağlı Birimler”, Vakıf Restorasyon Yıllığı, 2012/4, s. 74-88. 102 103


18

MELTEM AYDIN

SONUÇ 1595-1629 yılları arasında yaklaĢık otuz dört yıllık hizmet süresinin üçte birini kaptanıderyalık makamında geçirmiĢ olan Halil PaĢa, baĢlangıçta denizcilik tecrübesi olmamasına rağmen elde ettiği baĢarılarla yerli ve yabancı tarihçiler tarafından iyi bir kaptan olarak nitelendirilmiĢtir. Halil PaĢa‟nın kaptanıderya olarak görev yaptığı XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı denizciliği önceki ihtiĢamlı gücünü koruma ve sürdürme gayreti içerisinde olmuĢtur. Korsan gemileri ile mücadele ederek Akdeniz ticaret yolunun ve Mısır üzerinden seyahat edecek hacıların güvenlik ve emniyetini sağlama, Akdeniz kıyısında bulunan ve zaman zaman Osmanlı Devleti‟ne baĢ kaldıran ya da Osmanlının düĢmanlarıyla iĢ birliği yapan bölgeleri itaat altına alma ve onlara gözdağı verme ve Venedik ile barıĢ sürecinin korunmasına özen gösterilmesi bu dönem Osmanlı Akdeniz politikasının temelini oluĢturmuĢtur. XVII. yüzyılın baĢlarında Lehistan‟ın desteği ve kıĢkırtması sonucunda ortaya çıkan Kazak tehdidi devleti Karadeniz‟de yeni politikalar üretmeye yönlendirmiĢ, bir yandan gönderilen donanma kuvvetleriyle öte yandan Tuna boylarından toplanan Ģaykalarla Kazaklara karĢı mücadele yürütülmeye çalıĢılmıĢtır. Sultan II. Osman‟ın Lehistan/Hotin seferi sırasında kaptanıderya Halil PaĢa sefere lojistik destek sağlarken, bölgedeki Kazak Ģaykalarının saldırılarına karĢı da mücadele etmek zorunda kalmıĢtır. PadiĢahın sefer sırasında Kazak akıncılarının boğazlar bölgesine saldırabileceği yönünde kaptan paĢayı uyarması tehlikenin ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir. Halil PaĢa‟nın Kazaklarla mücadelesi sırasında PerĢembe yakınlarındaki Vona burnuna kadar gelmiĢ olması Kazak tehlikesinin Anadolu kıyılarını etkisi altına aldığını göstermektedir. Hotin seferinden hemen sonra kaptanıderya kaymakamı olarak Karadeniz‟e gönderilen ve Halil PaĢa‟nın sadrazamlık makamına getirilmesinden sonra kaptanıderya olan Recep PaĢa döneminde de Kazaklara karĢı mücadeleler devam etmiĢtir. Halil PaĢa‟nın gazâları Gazânâme-i Halil Paşa isimli yazma eserde ayrıntılarıyla anlatılmıĢtır. Halil PaĢa‟nın denizlerdeki faaliyetlerinin ele alındığı bu çalıĢmada ağırlıklı olarak bu eserden yararlanılırken, dönemin diğer kaynaklarında yer alan bilgiler de göz önüne alınmıĢtır. XVII. yüzyılın önemli Ģairlerinden Nadîrî‟nin Şehnâme‟sinde Halil PaĢa‟nın birinci dönem deniz seferleri (92 beyit) ile Menferidonya seferini (76 beyit) ayrı baĢlıklar halinde ele alıp Hotin seferi sırasında Kazak Ģaykalarıyla mücadelesine yer vermiĢ olması kendi döneminde de Halil PaĢa‟nın faaliyetlerinin takdir edildiğini ortaya koymaktadır. Dönemin padiĢahları ve Ģeyhi Aziz Mahmud Hüdayî de değiĢik vesilelerle onun baĢarılarını takdir etmiĢlerdir.


19 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

KAYNAKÇA Arşiv Belgeleri Başbakanlık Osmanlı Arşivleri Bâb-ı Âsafî Ru‟ûs Kalemi, Nr: 1481, s. 37/ Nr:1485, s.1. MAD 4920/ 5873. MAD.d. 7458; KK.71, s.205. Kaynak Eserler Gazânâme

Gazânâme-i HalilPaşa (1595-1623) Tahlil ve Metin, Hzl. Meltem AYDIN, (BasılmamıĢ Doktora Tezi) Marmara Ünv. TAE, Ġstanbul 2010. Hasan Bey-zâde Tarihi C. III, Hzl. ġevki Nezihi Aykut, TTK, Ankara 2004

Hasan Bey-zâde Kâtip Çelebi;  

Mehmed bin Mehmed, Mustafa Sâfî, Naîmâ Mustafa Efendi, Numan Külekçi,

Selânikî Mustafa Efendi, Tâlîkî-zâde Mehmed Subhî Topçular Kâtibi

Fezleke-Tahlil ve Metin, c. II, Hzl. Zeynep Aycibin, MSGS Ünv. Sosyal Bilimler Ens. (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul 2007,s.390; Tuhfetü‟l-Kibâr Fi Esfâri‟l- Bihâr, (Deniz Seferleri Hakkında Büyüklere Armağan), Hzl. Ġdris Bostan, T.C. BaĢbakanlık Denizcilik MüsteĢarlığı, Ankara 2008, Nuhbet‟üt Tevarih ve‟l Ahbar, Hzl. Abdurrahman Sağırlı, (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul Ünv. Ġstanbul 2000, s.671; Zübdetü‟t-Tevârih,C.II, Hzl. Ġbrahim Hakkı Çuhadar, TTK, Ankara 2003 Târih-i Naîmâ, C.II, Ankara 2007, s.388 Ganîzâde Mehmed Nadirî-Hayatı, Edebî Kişiliği, Eserleri, Divânı ve Şeh-nâmesi‟nin Tenkitli Metni, Atatürk Üni, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (BasılmamıĢ Doktora Tezi) Erzurum 1985,s.371 Tarih-i Selânikî,c.II.Hzl. Mehmet ĠpĢirli,TTK Ankara 1999, s.441 Eğri Seferi Şehnâmesi, Hzl. Vahid ÇABUK, Ġstanbul Ünv. Sosyal Bilimler Ens. (BasılmamıĢ Doktora Tezi), Ġstanbul 1986, s. 203. Topçular Kâtibi Abdulkadir (Kadri) Efendi Tarihi, c. I, Hzl. Ziya Yılmazer, TTK, Ankara 2003, s.482;


20

MELTEM AYDIN

Araştırma ve İncelemeler A.H.De Groot

“Halil PaĢa, Kayserili” DİA, c.15, Ġstanbul 1997,s.324-326. “ÇakırcıbaĢı”,DİA,c.8, Ġstanbul 1993,s.189-190. “Aziz Mahmud Hüdayi‟nin Müridi: Sadrazam MaraĢlı Halil PaĢa,” II. Üsküdar Sempozyumu, (12–14 Mart 2004) Bildiriler, II, Üsküdar Belediyesi, Ġstanbul 2005, s.580. “Kayserili Halil PaĢa ve Gazânâmesi,” Bir, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, Sayı 4, Ġstanbul 1995, s.198. “Ġlk Osmanlı Hollanda Münasebetleri,” Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlı Ans.,c. I, Ankara 1999, s. 496. “Osman II”, DİA, c.33, (2007), s.453-456. “Osmanlılar” DİA, c. 33,(2007), s. 487-496. “Üsküdar‟da Kayserili Halil PaĢa Türbesi ve Bağlı Birimler”, Vakıf Restorasyon Yıllığı, 2002/4, s. 74-88. ”Karadeniz‟de Kazaklar ve Rusya”, Çanakkale SavaĢları Tarihi, c. I. Ġstanbul 2008. Devlet-i Osmaniye Tarihi, c. VIII, Müt. Mehmed Ata, Ġstanbul 1334.s.124

Abdülkadir Özcan, Ahmet ġimĢirgil,

Ahmet ġimĢirgil, Bülent Arı,

Feridun Emecen, Feridun Emecen, GüneĢ Alçı, Halil Ġnalcık, Hammer, Ġdris Bostan;  

“Osmanlılar-Denizcilik” DİA, c. 33,(2007), s. 512-515. “Kapudan PaĢa” DİA, c.24, Ankara 2001, s.354355.

Ġ. Hakkı UzunçarĢılı;    Ġ. Hami DaniĢmend, Ġsmail Özçelik,

J.H. Kramers

Osmanlı Tarihi, c.III/2, TTK Ankara, 1982, s.370. Osmanlı Devleti‟nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, TTK Ankara, 1988, s.389-390. Osmanlı Devleti Teşkilâtından Kapıkulu Ocakları I, TTK, Ankara 1988, s.182. İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c.III, Türkiye Yayınevi, Ġstanbul 1972, s.259. “Kayserili Devlet Adamı Halil PaĢa,” (1560?1629),” II. Kayseri Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri (16-17 Nisan 1998), Kayseri 1998,s.347; “Halil PaĢa, Kayserili”, İA,5/1. EskiĢehir 1997,s.160-161.


21 KAPTAN-I DERYA HALİL PAŞA’NIN DENİZCİLİK FAALİYETLERİ

Meltem Aydın;   Tufan Gündüz,

“Halil PaĢa ibn-i Pirî Vakfiyesi Metni”. Doğu Araştırmaları Dergisi, Sayı:9, 2012/1, Ġstanbul, s.99-136. “Halil PaĢa ibn-i Pirî Vakfiyesi”. Vakıflar Dergisi, Sayı:37, Ankara 2012, s.2 “II. Osman‟ın Hotin Seferi (1621),” Osmanlılar, c.I, Ankara 1999, s.465–471.

Başvuru Eserleri Ferit Develioğlu, Kur‟ân-ı Kerîm ve Açılamalı. Meâli M.Zeki Pakalın,

Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1982. Hzl. Ali Özek vd. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1993. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, c.I-II-III Ġstanbul 1993.

İnternet Kaynakları www.ttk.gov.tr. www.kutuphane.isam.org.tr www.earth.google.com.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.