Fotoğraf Çekmek

Page 1

Fotoğraf Çekmek-1 (Makinenizi Sabitleyin)

34mm odak uzunluğu ile tam 10sn ortam ışığında pozlanmış bir fotoğraf. Netlik problemi yok çünkü tripod kullanıldı. Fotoğraf: Ayça Karaoğlan

Böyle bir yazı hazırlayacağımı hiç tahmin etmezdim. Aslında sevgili eşim Ayça'nın blogunda, blog arkadaşlarına yönelik hazırladığı fotoğraf derslerine katkıda bulunmaya çalışmıştım. Böyle bir ihtiyacın var olduğunu bildiğim için kendimce bir takım fikirler sunmaya çalışacağım.

Temel bir bilgi olarak fotoğraf makineniz, görüntü alacağı cismin üzerinden yansıyan ışığı hapseder. Yani karanlık bir ortamda makineniz daha uzun pozlarken aydınlık ortamlarda daha kısa süreli pozlamalar yapacaktır. Uzun süreli pozlamalarda problem, elimizde tuttuğumuz makineyi sabit tutamamaktır. Bu sebepten flaş kullanmadan akşamları çektiğimiz fotoğraflar bulanık olur. Flaş kullanarak da istediğimiz görüntüyü çoğu zaman elde edemeyiz. (Cisime tam karşıdan gelen sert ışık gölgeleri yok eder, üç boyutlu görüntü almamız zorlaşır)

Bu kadar sözden sonra söylemek gerekir ki makinemizi sabitlememiz gerekir. Herhangi bir masa veya tripod işimizi görecektir. (Piyasadaki ucuza satılan tripodlar elimizdeki küçük makineleri sabit tutmaya yeter, çok fazla para harcamamız gerekmez)

Küçük bir bilgi iletmek isterim. Makinenizin vizöründe veya LCD ekranında çekim sırasında gördüğümüz bazı sayılar vardır. (f:5.6 250 gibi) f diyafram değerini gösterirken yanındaki 250, 125, 60 gibi değerler çekim hızını verir. Makinenizin çekim yaptığı odak uzunluğunun enstantane değerinden küçük olması titremeyi önleyecektir. Yani zum yaparsanız daha kısa sürede çekmeniz gerekir. Örneğin 50mm'de çekim yaparken görüntünün net olması için 60-125-250... gibi daha kısa sürelerde enstantane değeriniz olmalıdır. (Enstantane değerindeki sayılar 1/sn'dir. Ekranda 60 yazdığında 1/60 sn, 125 yazdığında 1/125 sn anlamına gelir. 4" yazıyorsa 4 sn pozlanacak demektir.)


Yazıyı bitirirken temel enstantane değerlerini vermek istedim. (Makinenizde ara değerlerin de olması mümkündür) 30"-15"-8"-4"-2"-1-2-4-8-15-30-60-125-250-500-1000

İki fotoğraf da 18 Ağustos 2007 tarihinde saat 18:40'ta çekildi. Soldaki fotoğraf 200mm odak uzaklığında 1/25 sn elde pozlandı. Sağdaki fotoğrafı ise önümdeki tripodun desteği ile 105 mm odak uzaklığında 1/60 sn'de çektim. Netlik farkı ortada ve sonuç da elbette ortada. (2007-Ankara) http://arsiv.ntvmsnbc.com/modules/gallery/VeInsan20070924/default.asp


Fotoğraf Çekmek-2 (Işık Oyunları)

Birçoğumuzun derdi fotoğraf sanatını (sanat mıdır ayrı tartışma konusu) icra etmek değildir. Evimizde ürettiğimiz ürünlerin fotoğraflarını çekmek, yaptığımız el işi eserleri veya yemekleri fotoğraflamaktır. O yüzden makinemizin bütün teknik özelliklerini bilmek ve sonsuz bir kompozisyon bilgisine sahip olmaktansa fotoğrafı doğru bir şekilde çekmek önceliğimiz haline gelir. Bir önceki evde fotoğraf çekmek isimli yazıda makineyi sabitlememiz gerektiğini ve bunun sayesinde net fotoğraflar elde edeceğimizi elimden geldiğince anlatmaya çalışmıştım. Bu yazıda da ufak ışık oyunları ile fotoğrafımıza bir miktar yaratıcılık katmayı, bir miktar daha iyi sunum yapabileceğimizi anlatmaya çalışacağım.

Işık hakkında bilmemiz gereken birkaç noktayı iletmek isterim. Birçok internet sitesinde, fotoğraf dersi notlarında hatta kullanım kitapçıklarında da anlatılan ışığın yönleri cepheden gelen ışık, tepeden gelen ışık, yanal ışık, ters ışık ve alttan gelen ışıktır. Yanal ışık bizim en sevdiğimiz ışık türüdür diyebiliriz. Cisme üçüncü boyut etkisini verip doygunluk katar. Bu yüzden evimizde objeleri veya ürettiklerimizi çekerken cephe ışığı (cisime tam karşıdan, yani kamera tarafından gelen ışık -direkt flaş da dahil-) kullanmak yerine yandan veya yan tepeden, yan cepheden verilen ışıkları tercih etmemiz bizim faydamıza olacaktır. Deneme yanılma yolu ile zaten en doğrusunu bulacaksınız.

Evde olduğumuza göre, akşam vakti bir güneşimiz ve stüdyo ekipmanlarına yatıracak da fazladan paramız olmadığına göre kendi ışığını kendin üret sloganı ile yaratıcılık konuşturmaya burada başlıyoruz :) Örneklerle anlatmaya çalışayım.

Bu fotoğrafta küçük bir el feneri ve çakmakların arkasına takılan renkli ışıklardan kullandım. El fenerini çapraz bir açıdan gözlüğe tutarken zarlara karşıdan gelecek şekilde ışık verdim. Sonuçta tonlamalar bu şekilde ortaya çıktı.

Evimizde el feneri, masa lambası gibi ışık kaynaklarımız vardır mutlaka, fotoğraflarımızın arkasına koyup düz bir fon oluşturmak maksadıyla kırtasiyeden 25 kuruşa alabileceğimiz büyük fon kartonları


da bir hayli işimizi görecektir. Tabii ki bazı fotoğraflarda fonda mutfağın veya süslediğimiz masanın görünmesini isteyebiliriz, o tamamen ayrı. Ancak evde yaptığımız bir kolyenin masa üstü yerine beyaz veya düz bir fonda sergilenmesi hem eserinizin fondan ayrılmasına hem de daha güzel sunulmasına imkan verir.

Peki ışıkla ilgili bu ufak notlar sadece ev içinde mi geçerlidir? Elbette ki hayır. Dışarıda da fotoğraf çekerken, insan çekerken veya mimari çekimler vs her türlü çekimlerde ışık kuralları aynen geçerlidir. Küçük bir ışık kaynağı ile tam yandan verilen ışık cismin yarısının aydınlık çıkmasını sağlarken güneş gibi ışık kaynakları gölgeler ve doygunluk sağlarlar.

Bu fotoğrafta tam yandan verilen ışık yüzün bir kısmının karanlıkta kalmasına sebep oldu ve bu portre ortaya çıktı.

Burada Ayça Hanım'ın ışık ile ilgili yazılmış yazısını bulacaksınız. Burada da Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün bülteninden ışık ile ilgili bir yazı. Yardımcı olabilir diye düşündüm. El feneri yardımıyla çekilmiş bir fotoğrafa küçük bir örnek daha vererek yazıya son veriyorum. Hepinize mini ev stüdyolarınızda iyi çekimler dilerim.


Fotoğraf Çekmek-3 (Pozlama)

Aslında konu genel olarak fotoğraf çekmek, başlıkları ileride değiştirebilirim ama şimdilik böyle gitsin. Daha önce diyafam ve enstantaneden ufak tefek söz etmiştik. Temel fotoğraf eğitimlerinde de anlaşılması en zor konu olduğunu hissettiğim için olabildiğince basit ve yalın bir dille anlatmaya çalışacağım. Bunun için öncelikle değişkenlerimize değinelim.

Diyafram Açıklığı (F Değeri): Makinemizde gördüğümüz 2.8-4-5.6-8-11-16 değerleridir. Küçük değerler daha açık, büyük değerler daha kısıktır. Objektifinizdeki diyafram denilen yapı net alan derinliğini etkiler. Fotoğrafa yeni başlayanların sıklıkla sorduğu "cisim net arka plan flu fotoğrafı nasıl elde ederim?" sorusunun cevabı buradadır. Diyaframı açıp (değeri küçültüp) fotoğraf çekmemiz gerekir (Ayrıca lensinizin odak uzaklığı ve çekilen cisme mesafeniz de etkiler). Diyaframı açtıkça pozlama süremiz kısalır.

Soldaki fotoğraf açık diyafram değeri (2.8) ile çekilirken sağdaki fotoğraf daha kısık diyafram değeri (11) ile çekildi. Net alan farkı görülmekte.

Enstantane (S Değeri): Pozlama süremizdir. Ana değerler 30"-15"-8"-4"-2"-1-2-4-8-15-30-60-125-250500-1000... dır. Enstantane değeri elde çekim sırasında makineyi titretip titretmemiz ve uzun pozlama ile değişik efektler elde edebilmemize yarar. 4" 4 saniyeyi, 125 ise 1/125 saniyeyi anlatır. Ortam ışığı arttıkça enstantane değeri sağa kayar.

ISO (Işık Hassasiyeti): Sensörümüzün ışık hassasiyetidir. 100-200-400-800-1600 gibi değerler ile gösterilir. ISO değeri yükseldikçe daha kısa sürelerde çekim yapma imkanımız doğar. Mesela az ışıklı ortamlarda, akşam evde yüksek ISO değerleri kullanarak el titremesini engellersiniz. Yüksek ISO değerlerinde fotoğrafınız daha çok kumlu (grenli, noise, karıncalı) olacaktır, aklınızdan çıkarmayın. En temiz fotoğraflar düşük ISO değerlerinde elde edilir.


Soldaki fotoğraf ISO-100 ile çekildi. Sağdaki ise ISO-1600 ile (aynı diyafram ve ışık değerlerinde). İki fotoğraf arasındaki kumlanma farkına bakalım. Daha yakından görebilmek için büyük hallerinden ikişer parça kesip ekliyorum (Alttaki fotoğraf). Yeni sekmede açıp büyük haline bakarsanız çok daha iyi anlaşılacaktır.

Şimdi bu üç değişkenin birbiri ile bağlantısına bakalım. Öncelikle 2 temel değişken olan diyafram ve enstantanenin birbirine bağlı olarak nasıl değiştiğini aşağıdaki tabloda görelim.

f/8 değerinde 1/125 sn ile çektiğimiz fotoğrafı f/2.8 değerinde 1/1000 sn.de çekeriz. Diyaframı kısıp f/16 değerinde çekersek ise çekim süremiz 1/30sn.ye uzar.

Örnek fotoğraflar açıklama açısından daha çok yardımcı olacaktır. Bu akşam evde tripod yardımı ile çekilmiş test fotoğrafları. Alt taraflarına değerlerini de yazdım. Umarım işinize yarar ve konuyu anlatabilmişimdir. Soru sormaktan çekinmeyiniz. İyi geceler efendim...


Çoğu zaman tercih etmediğimiz otomatik mod. Genelde üzeri yeşil olan ve auto yazan, diğer otomatik modlar da (portre, makro, gece çekimi vs.) çekim sırasında çok fazla tercih edilmez. Neden tercih etmediğimiz bu örnek fotoğrafla ortada olsa gerek :)

Not: Bütün test fotoğraflarında makinenin jpeg işleme, beyaz ayarı, netlik noktası (en öndeki kestanenin üzerine netlendi) ve odak uzaklığı aynıdır. Kamera: Nikon D80, Lens: Tamron 17-50, Odak Uzaklığı: 50mm Diğer Ayarlar: Manuel


Fotoğraf Çekmek-4 (Uzun Pozlama)

Fotoğraf çekmeye başlayanların merak ettiği bir konu daha vardır. Uzayıp giden ışıklar veya tül görünümü almış sular, şelaleler nasıl oluyor da çekiliyor diye sorarlar. Bilmeyenlerin bu merakını gidermek adına kısaca birşeyler anlatacağım.

f/11 diyafram ile 8sn. pozlanmış bir su görüntüsü. (2008-Düzce) Alttaki fotoğrafta ise F/22 diyafram ile 30 sn Kızılay meydanında trafik pozlandı. (2007-Ankara)

Birçoğumuzun elindeki fotoğraf makinesi 30 saniyeye kadar pozlama yapabilmektedir. Ayrıca 30 saniyeden sonra "B" diye bir ayar görürüz. Bu "bulb" anlamına gelir. Bulb modunda kameramız deklanşöre basılı tuttuğumuz sürece çekim yapacaktır. Dijital makinelerde teknolojisine veya sensörüne bağlı olarak 15-30 dakika kadar pozlama yapabilirken filmli makinelerde basılı tuttuğumuz sürece pozlama devam edecektir.

Her zaman söylediğimiz gibi bu tarz çekimleri yaparken makinemizi sabitlememiz gerekir. Ayrıca makineyi titretmemek için elimizle basılı tutmak veya basmak yerine kendi kendine çekim, kablo deklanşör veya uzaktan kumanda kullanmamız daha doğru olacaktır.


Kısacası hareketli görüntüler elde etmek adına uzun pozlamayı kullanabiliriz. Pozlamamızın uzaması için de kısık diyafram veya bazı filtreler bize yardımcı olacaktır.

Yıldız pozlamasına örnek fotoğraf. Ortada sabit duran Kutup Yıldızı, diğer yıldızlar onun etrafında dönüyor. 78 dakikalık bu pozlama yıldızların gökyüzündeki hareketini gösteren güzel bir örnek. Fotoğrafın üzerini tıklarsanız orjinal bulunduğu yere yönleneceksiniz. Fotoğrafını burada yayınlamama izin verdiği için Travis Favretto'ya teşekkürler.


Fotoğraf Çekmek-5 (Çekim Modları ve Poz Göstergesi)

Elimizde makineler. Anlatıyoruz da anlatıyoruz, enstantane, diyafram, ISO vs. Peki bunları nasıl uygulayacağımızı veya makinemizi nasıl kullanacağımızı neden anlatmıyoruz? Bir anda aklıma geldi. En çok sıkıntı çektiğimiz konulardan birisi diye ve birşeyler yazmaya başladım efendim.

İlk yazılarımda bahsetmiştim sanırım, fotoğraf makinelerinizin kullanım kılavuzları en iyi temel fotoğraf eğitimi kitapçığıdır diye. Bu arada da üşenmedim, araştırdım. Neredeyse her fotoğraf makinesinin üzerinde bir halka var (Şekil-1). Olmayanların da çekim menüsünden ayarlama yapılabiliyor.

Öncelikle her makinede ortak olan P,S,A,M modlarını öğrenmemiz gerekir. Bu ayarlar sadece diyafram ve enstantane ile ilgili olup diğer kontroller sizdedir. P- Programmed Auto : Diyaframı ve enstantaneyi otomatik ayarlar. Bugüne kadarki deneyimlerim bu modun, az ışıklı ortamlarda öncelikle diyaframı sonuna kadar açtığını, ardından enstantaneye müdahele ettiğini göstermiştir bana (Makineden makineye değişme ihtimali var). Kontrolün sizde kalmasını istiyorsanız pek tercih edilen bir mod değildir. S- Enstantane Öncelikli (Shutter Priority): Siz enstantaneyi ayarlarsınız, ışık şartlarına göre diyaframı makine ayarlar. Bu modu, örneğin trenle yolculuk yaparken dışarıyı çekmek için kullanıyorum. 1/500 sn'ye (500) enstantaneyi ayarlayıp diyaframa karışmıyorum. Tren hareketli olduğu için, hareketin donması adına 1/500 sn genelde yeterli oluyor. A- Diyafram Öncelikli (Aperture Priority): Siz diyaframa müdahele edersiniz, enstantaneyi makine ayarlar. En sık kullandığım mod. Benim için öncelik alan derinliğinde olduğu için ve çoğu zaman manuel modda ayar yapmak kareyi kaçırmama sebep olabileceği için, ışık şartlarına göre diyaframı istediğim bir değere getirip makine boynumda dolaşırım.


M- Manuel: Kontrol tamamen sizin elinizdedir. Hem diyaframı hem de enstantaneyi ayarlarsınız.

Bu ayarları elbette kafamıza göre yapmıyoruz. Şekil-2'de görüldüğü gibi her makinede +|ıı|ıı0ıı|ıı|gibi bir pozlama göstergesi bulunur (+ ve - yer değiştirebilir makineye göre). Bu gösterge vizörün içinde altta olur. Ancak LCD ekrandan çekim yapılan makinelerde de genelde ekranın alt tarafında bulunur. Tam orta nokta "0" makineye göre tam/doğru pozlama yaptığımız, (-) az (+) ise fazla pozlama yaptığımız anlamına gelir. (+) pozlanan fotoğraflar daha parlak (-) pozlanan fotoğraflar ise daha karanlık çıkarlar.

Her makinenin ışığı farklı ölçme yöntemleri vardır. Hatta bize seçenekler sunarlar. Bu konuyu ilerleyen zamanlarda anlatmaya çalışacağım.


P,S ve A modları her zaman doğru pozlama yapmayabilirler. Baktığınız ekranın ortasında çok parlak bir cisim olması eksik pozlamaya, koyu renkli bir cisim veya nispeten daha gölgede bir bölge olması da fazla pozlamaya sebep olabilir. Bunun için pozlama telafisi kullanılır. Pozlama telafisi tuşu veya menüsü genelde makinenizin üzerinde veya çekim menüsünde, kolayca ulaşabileceğiniz bir yerdedir (Şekil-1 ve Şekil-2'de mavi halka ile belirtilen yerlerde Nikon D40'ın makine üzerindeki pozlama telafisi butonu ve çekim menüsündeki pozlama telafisi seçeneği görünmekte). Bunun için öncelikle kendi makinenizi tanımanızı tavsiye ederim.

Makinenizin 0'da doğru pozlayıp pozlamadığını anlamak sizin elinizde. Örneğin ben makinemi genelde -0.7 pozlama telafisi ile kullanıyorum. Çünkü bu değerde elimdeki makine daha iyi sonuç veriyor. Deneme yanılma yöntemini kullanabilirsiniz.

Ya da hiç uğraşmayın, buyrun size kamera incelemeleri yapan birkaç site linki; Letsgodigital (türkçe) Dpreview (ingilizce) Ken Rockwell (ingilizce)


Fotoğraf Çekmek-6 (Yakın ve Yalın olun)

Fotoğrafımızı evde de çeksek dışarıda da çeksek, yalın olması konunun ortaya çıkmasını ve daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Kalabalık bir kompozisyonda asıl anlatmak istediğimiz yahut vermek istediğimiz kaybolabilir. Bu yüzden fotoğraflarımızı olabildiğince sade çekmeye gayret etmeliyiz. Peki yalın fotoğraflar elde etmek için neler yapabiliriz?

Konuya yaklaşın: Çekmek istediğiniz objeye olabildiğince yakın olun. Konuyu büyütmek için zum yapmaktansa konunun yakınına girmeyi tercih edin.

"Eğer fotoğrafların yeterince iyi değilse, yeterince yakın değilsindir." Robert Capa

Soldaki fotoğrafta çocuk uzak kalmış ve çevredeki kalabalık ve insanlar yüzünden konunun içinde kayboluyor. Sağdakinde ise konu belirgin. (2007-Ankara)

Açınızı değiştirin: Mümkün olduğu sürece daha yalın fotoğraflar için kendi konumunuzu ve makinenizin konumunu değiştirin. Fonun daha sade olduğu bir yön (örneğin bir duvar, gökyüzü gibi) tercih etmeye çalışın.


Soldaki fotoğrafta martılar çok da belli değil, hemen diğer kenardan çekilen fotoğrafta ise lambanın üzerindeki iki martı gayet belirgin. (2007-Büyükada, İstanbul) Diyaframı açın: Küçük diyafram değerleri ile net alan derinliğiniz azalacak yani arka taraf flu olacaktır. Açınızı değiştirmek veya konuya yaklaşmak mümkün değilse (fiziki şartlar, ışık şartları, zaman gibi sebepler olabilir) açık diyafram iyi bir tercih olabilir. Fon kağıdı/perde kullanımı: Dışarıda yapılan çekimlerde mümkün olmasa bile evde yapılan çekimlerde kırtasiyeden 50 kuruşa alınan fon kağıtları iyi iş görürler. Çekim yaptığınız masadaki/tezgahtaki fazlalıkları bir kenara kaldırmak veya çok desenli olmayan bir kumaşı kullanmak da asıl çektiğiniz objenin ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Soldaki fotoğrafı Ayça Hanım masanın üzerinde kalabalık bir ortamda çekmiş. Yine keçeden yapılan sağdaki çanta ise beyaz fon kağıdı üzerinde. Sağdaki çanta gözüme daha güzel geldi :)


Fotoğraf Çekmek-7 (Altın Oran: 1/3 kuralı)

Fotoğrafçılıkta 1/3 kuralı diye de geçer. İlk önce altın oran ne demektir bununla ilgili birkaç cümle yazıp bilgilendirici linkleri vereceğim.

Varsayıma göre doğanın estetik temelini oluşturan orandır ve 1,618 olarak bulunmuştur. Bu oran aynı zamanda fibonacci serisinin 144'ten sonra yer alan sayılarının bir öncekine oranıdır. (Fibonacci Sayıları: 0-1-1-2-3-5-8-13-21-34-55-89-144-233-377-610-987... Bir sonraki sayı önündeki iki sayının toplamına eşittir). Altın orana ait bir de hesaplama vermişlerdir ki bu da (1+kök5)/2'dir (Bu da eşittir 1,618). Bilim insanlarının iddia ettiklerine göre mikroorganizmalardan tutun da insan vücudunun bütünü hatta parçaları bu orana uyar. Hatta çam kozalakları, ağaç yaprakları serileri vs fibonacci sayılarını takip eder derler. Mısır piramitleri, yunan heykelleri hatta mona lisa tablosu bile bu orana uyar denir. Buyrun size birkaç link: Popüler Bilgi - Wikipedia - Estetik.com

Bu kadar karmaşık durumda fotoğrafta 1,618 veya 0,618 oranını yakalamaya çalışın demek yerine fotoğraf üstadları bunu 1/3 kuralı diye basite indirgemiştir. (Oh ne de iyi etmiştir).

Fotoğraftaki bu kural ise şöyledir; fotoğraf karenizin dikey ve yatay kenarlarını üçe bölüp karşı kenara çizeceğiniz çizgiler kılavuz çizgileriniz ve bunların birleştiği noktalar ise altın noktadır (Şekil-1). Merkeze yerleştirilmiş bir cismin fotoğrafa durgunluk katacağı düşünülür. O yüzden cisimlerin veya ilgi çekmek istediğimiz noktanın altın noktaya yakın veya üzerine oturtulması gerektiğine dikkat çekilir. Örneğin bir portrede, gözün altın noktaya oturtulması gerektiği söylenir.


Yukarıdaki iki fotoğraftan soldaki 1/3 oranına uymakta. Bir duvarın üzerinde oturan, boşlukta tek başına bir adam. Sağdaki fotoğraf ise aynı duyguyu yaşatmak daha uzak. (2007-Ankara)

Manzara fotoğraflarında ise ufuk çizgisini tam ortaya yerleştirmek yanlıştır. Çektiğimiz manzaranın bizim için daha çok estetik veya anlam eden bölgesine daha fazla yer vermemiz gerekir. Böylece fotoğraflar daha dinamik bir hale gelecektir.

Yukarıdaki fotoğrafta dağlar ile yer, ufuk çizgisinin altında kalan kısım ile üstte kalan kısım 1/3 kuralına uymakta. Ufuk çizgisi ortadan geçen manzara fotoğrafları ortadan geçmeyene göre daha az estetik bulunur. (2008-Antalya)

Tabii ki bu altın oran mevzusu bu kadar da kısa anlatılabilecek bir konu değildir. Altın dikdörtgenlerden altın üçgenlere kadar sayısız varsayım ve estetik ölçütü bulabilirsiniz. Kim bulmuştur bu altın oranı diye soracak olursanız da henüz bilinmemekte, çok eskiye dayanmaktadır denir.

Yazan Serhat zaman


Fotoğraf Çekmek-8 (Bakış Açınızı Değiştirin)

Üyesi bulunduğum fotoğraf derneğinde de diğer ortamlarda da kavgasını verdiğim konuların başında gelir bakış açısı. Herkes bir şekilde doğru pozlamayı öğrenecektir, hatta gelişen teknoloji bunu öğrenmenize gerek bırakmaz. Normal ışık şartları altında yeni nesil makineler en iyi tercihi sizin yerinize yapar zaten.

Peki herkesin doğru fotoğraf çekebilme ihtimalinin olduğu günümüzde iyi fotoğraf çıkarmanın esasları nedir? Emekli olduktan sonra şehrin çevresindeki bütün mesire alanlarını gezip manzaraları görüntülemek midir? Yoksa hali hazırda güzel olan şeyleri objektifinize hapsetmek midir?

Bana kalırsa önceliklerden birisi de bakış açımızı değiştirmektir. Ortalama 160-170 santimetre yükseklikten çekilmiş fotoğraflar zaten bizim gözümüzün gördüğü açıyı verir. Bize farklı birşeyler sunmalı ki fotoğraf ilgi çekici olsun.

Çocuklar sağdaki fotoğrafta boy hizasından çekilmiş ve çok fazla etkileyici yanı olan bir kare olduğu söylenemez. Soldaki fotoğrafta ise tekerleğin hizasından çekilen fotoğraf daha etkileyici ve hoş olmuş. (2007-Şanlıurfa)

İşte bu yüzden fotoğraf çekerken yere yatmak, yükseğe çıkmak, kenara geçmek gibi farklı yönlerden deklanşöre basmayı deneyin. Örneğin bir çocuk fotoğrafı çekecekseniz, onu üstten ezmek yerine boy seviyesine inip karşısından çekin. Yahut bir ağacı tam karşıdan dik açı ile çekmektense yere eğilin hatta yatın. Evdeki objelerimizi çekerken de tam tepesinden çekmek yerine obje ile eşit seviyeden fotoğraf çekip yaratıcı yönlerinizi ortaya çıkarmaya çalışın.Ayça Hanım bu fotoğrafı tepeden çekmek yerine bir miktar aşağıdan görüntüleyerek yaptığı ekmeği daha çekici hale getirmiş. (Bıçak ve ekmek


tahtasının konumuzla alakası olmasa da aksesuar olarak kullanılması, sadece ekmek görüntüsünden daha iyi olmuş)

Bakış açısının iyi yönü veya daha güzel yönü vardır diye bir iddia ortaya atmak abes kaçar. Güzel olduğunu düşündüğünüz bir görüntü varsa farklı açılardan çekerek en iyisini bulmaya çalışın.

Sıkıntılı hafta sürecim devam etmekte, bu yüzden daha kısa ve daha öz bir konuyu ele aldım. İyi haftalar herkese.

Yazan Serhat zaman


Fotoğraf Çekmek-9 (Işığın Özellikleri)

Bir sonraki dijital dersimiz için gerekli olabilecek bazı bilgiler vermem gerektiğini düşündüm. Fotoğrafın ışık ile yazmak olduğunu önceden söylemiştim. Işık en temel değerimiz ise, bir takım özellikleri olduğunu da bilmemiz gerekir.

Işık kaynağının türünün yanında ışığın dört ana özelliği vardır. Bunlar; ışık şiddeti, kontrast, renk ve ışığın yönüdür. Işığın yönü ile ilgili kısa bir bilgiyi fotoğraf çekmek-2 başlıklı yazıda vermiş ve internette bununla ilgili birçok bilgi kaynağı olduğunu söylemiştik. Şimdi diğer üç özelliğimize değinelim;

Detay ve makro fotoğraflarda keskinlik daha önemlidir. Bununla birlikte doygunluğun ölçüsünü kaçırmamamız, parlaklığı ve kontrastı da dengeli ayarlamamız gerekir. (2007-Halfeti)

Işık Şiddeti: Işık kaynağının belirli bir yönde yaydığı ışığın gücünün bir ölçüsüdür. Makinelerimiz ve ışık ölçerler (pozometre), gördüğü cismin üzerinden yansıyan ışığın şiddetine göre pozlama yaparlar. Parlaklık ayarını hepimiz bir şekilde duymuşuzdur, hem günlük hayatta kullandığımız televizyonlarda, bilgisayar ekranlarında hem de dijital işleme programlarındaki parlaklık ışık şiddetini arttırmak veya azaltmaya yarar. Şiddetli ışık parlaktır diyebiliriz.

Kontrast: Kısacası karşıtlık, zıtlık demektir. Fotoğraf karemizdeki aydınlık noktalar ile karanlık noktalar arasındaki fark kontrasttır. Kontrast arttıkça aydınlık bölgeler daha aydınlık, karanlık bölgeler daha karanlık olur.


Fotoğrafını çekeceğimiz cisim tek yönden aydınlanıyorsa (örneğin spot, el feneri vs) kontrast yüksek, hemen her yönden eşit biçimde aydınlanıyorsa kontrast düşük olur. Cam, hava gibi ışığın dağılmasına sebep olan maddeler ile kar ve kum gibi yansıtma özelliğine sahip nesneler de kontrastı azaltır.

Renk: Işığın üç ana renk bileşeni vardır. Kırmızı (Red), Yeşil (Green) ve Mavidir (Blue) [RGB]. Bütün renkler bu ana renklerin değişik oranlarda karıştırılması ile oluşur. Her türlü kaynaktan gelen ışığın da bir rengi vardır. Örneğin mum alevi %75 kırmızı, %17 yeşil ve %8 maviden oluşurken güneş ışığının rengi %33 kırmızı, %33 yeşil ve %33 maviden oluşur.

Renk konusuna ek olarak renk sıcaklığına da değinmek gerekir ancak bunu ayrıca beyaz dengesi (white balance) konusu ile beraber detaylıca yazmak istiyorum.

Işık konusuna ek olarak keskinlik konusundan da bahsetmek gerekir.

Keskinlik: Fotoğraftaki objelerin birbirinden ayrılmasını sağlayan netliktir diyebiliriz. Keskin fotoğraflarda detaylar daha belirgindir. Her fotoğraf keskin olmalıdır diye bir kural yoktur. Buradaki keskinlik ile elimizin titremesinden kaynaklanan netsizlik birbiri ile tamamen alakasızdır. Yani net çekmediğimiz bir fotoğrafı net hale getirmek malesef ki mümkün değildir.

Keskinlik parametresi kullandığımız lens, ışık şartları (kontrast keskinliği arttırır, bunun yanında dijital işleme programları ile vereceğimiz keskinlik de kontastı arttırmış olur), ISO değerleri (Düşük ISO değerlerinde daha keskin fotoğraflar elde ederiz) ile bağlantılıdır.

Doygunluk: Bu değer arttıkça renkler daha canlı hale gelir, doygunluğu az olması ise renklerin daha soluk olması anlamındadır. Dijital olarak bir fotoğrafa fazladan doygunluk verdikten sonra görüntü gözümüze güzel görünse de baskıda hiç istemediğiniz sonuçlarla karşılaşabilirsiniz. Zaten her fotoğraf canlı ve rengarenk olacak diye bir kural da yoktur.


Aynı fotoğrafın dört farklı hali, ikinci sıradaki fotoğraf daha parlak, üçüncü sıradaki daha kontrast, dördüncü sıradaki ise daha keskin. Fotoğrafın sadece parlak, sadece yüksek kontrastlı veya sadece keskin olması önemli değil, bu parametrelerin birbiri ile dengeli şekilde olması esastır. (2008Eminönü)

Yazan Serhat zaman


Fotoğraf Çekmek-10 (Evde Gün Işığını Kullanmak)

Bir süredir fotoğraf derslerine ara vermiştim. Bu konuda basit ama etkili bir konuya değinmek istedim.

Hepimiz evimizde vakit geçiriyoruz ve sevdiklerimizin fotoğraflarını çekerken bir miktar daha hoş olmasını istiyoruz. Evimize stüdyo kurmayacağımıza göre (ki en büyük stüdyo dünya, en büyük ışık kaynağı da güneştir) bedava ve daha orjinal olan stüdyomuzu nasıl kullanacağımızı bilmemiz gerekir (Yani bulunduğumuz ortamı).

Herkesin evinde ışık giren bir pencere vardır. Hele ki bu pencereden ışık süzülerek giriyorsa her türlü çekimimiz için ideal bir ortam oluşturur. Gerek evde ürettiğiniz el işleri, yiyecekler, evdeki objeler gerekse portre çalışmalarımızı bir pencere kenarında yapabiliriz.

İlk fotoğrafta ölçümün karenin hangi noktasına göre yapıldığı ve ışığın yönü görülmekte. Fotoğrafın fazlaca parlak olmasını istemediğim için az pozlayarak (yani enstantane [S] değerini yükselterek) aydınlık yerleri normal pozlanmış, normal pozlanacak yerleri de karanlık hale getirerek arkadaki kitaplık ve elektrik anahtarı (düğme) gibi fazlalıklardan da kurtulmuş oluyoruz. Ayrıca yüzün bir tarafının ve saçların hafif parlak kalan bölgenin de karanlık olması fotoğrafı daha ilgi çekici hale getiriyor (Fotoğraf akşam üstü camdan süzülen ışıkta çekilmiştir).


Bu da eğer fotoğrafı genel ölçümle veya otomatik pozlasaydık nasıl olacağının örneği. Fotoğrafın ilgi çekiciliği azalmış, birçok gereksiz detay karede ve fazla pozlamadan dolayı yüzün sol tarafındaki detaylar hemen hemen kaybolmuş.

Bir diğer örnek de sevgili kedimiz cipsiye ait. Bu fotoğraf stüdyo veya yapay ışık gibi dursa da öğleden sonra camdan süzülen ışık vasıtası ile çekilmiştir. Pozlama değeri kedinin üzerinden alındığı için fonda kalan abajur, yatak, duvar gibi ayrıntılar kaybolmuş sanki siyah bir fonda çekilmiş görüntüsü vermiştir.

Aslında çok zor şeyler değil. Tek yapmanız gereken cam kenarına bir nesne koyup veya eşinizi, çocuğunuzu oturtup değişik pozlama değerlerinde deneme yapmanızdır. Daha önceden de bahsettiğim gibi M modunu (Manuel) kullanarak eksi (-) pozlayabilir veya diğer programları (A, S, P veya resimli olan hazır programlar -tavsiye etmediğimi biliyorsunuz-) kullanırken pozlama telafisini (-) yönde yapabilirsiniz.


Elimizde artık dijital makineler varken denemeler yapmaktan hiçbir zarar gelmez. En kötü ihtimalle ayarlarınızı tekrar düzeltemez, fabrika ayarlarına dön dersiniz. O da olmazsa en yakın fotoğrafçıya veya makine satıcısına gidip rica ederseniz sizin adınıza ayarları ilk haline getireceklerdir.

Denemekten korkmayalım efendim, iyi günler dileklerimle...

Yazan Serhat zaman


Fotoğraf Çekmek-11 (Beyaz Dengesi)

Beyaz dengesi daha çok bilinen adı ile white balance ya da renk sıcaklığı. Fotoğraf Çekmek-9 başlıklı yazıda ışığın özelliklerine değinmiş ışığın şiddetinden, kontrastından, renginden kısaca bahsetmiş, keskinlik ve doygunlukla ilgili kısa açıklamalar yapmıştım.

Isıtılan bir cisim öncelikle kırmızı daha sonra sırasıyla turuncu, sarı, beyaz ve sonunda da mavi bir renk alır. Renk sıcaklığı tanımı ışık kaynağının sıcaklığı ile alakalı bir kavram değil renginin bir ölçüsüdür. Birimi derece kelvindir.

Bazı ışık kaynakları ve renk sıcaklıkları ile ilgili bilgi vermek isterim. Çeşitli kaynaklarda farklı ama birbirine yakın dereceler verilmekte. Ben referans olarak elimdeki eğitim notlarını ve nikon digital'in verilerini kullanacağım.


Işık Kaynağı_____________________________Renk Sıcaklığı (Kelvin) Mum ışığı_______________________________1000-2000 Ampül (tungsten)__________________________2500-3000 Gün doğumu ve gün batımı___________________3500-4000 Floresan________________________________3800-4500 Elektronik flaş____________________________5000-6000 Gün ışığı________________________________5500-6500 Ortalama aydınlık bir gün____________________8000 Aydınlık bir günde gökyüzü___________________9000-10000

Değerleri farklı kaynaklarda farklı görmemiz rakamların hatalı olduğunu göstermez. Gün ışığı değişken sıcaklığa ve şiddete sahiptir. Bu yüzden renk sıcaklığı değişebilir. Yukarıdaki değerler ortalamadır.

Işık kaynağının sıcaklığı renkli fotoğrafta önem kazanmaktadır. Eğer dijital makinenizin ayarı doğru renk sıcaklığını veriyorsa veya doğru filmi kullandıysanız renkler normalde olduğu gibi çıkacaktır. Yanlış ayarlarda fotoğrafınızdaki renkler daha sıcak veya daha soğuk çıkarlar.

Fotoğraf örneklerinde de göründüğü gibi renk bozulmaları bizi çoğu zaman hoşnut etmez. Ancak bazen sarımtırak mum ışığı rengi çekimimizin konusuna uygun olabilir. Ya da masmavi ağaçlar ve bir manzara istiyor olabiliriz. Bu durumda yapmanız gereken şey de wb ayarlarınızla oynayarak (veya sonradan photoshop ile wb ayarınıza müdahele ederek) istediğiniz tonları yakalamaktır.


İki kopya vereyim. Mavi manzara görüntüleri için daha düşük değerlerde (örneğin fluorescent) bir beyaz dengesi ayarı seçebilirsiniz. Mum ışığının kırmızımsı rengi için de beyaz dengesi ayarınız gün ışığında kalsın ve çekiminizi yapın, nasıl? Gayet sıcak bir görüntü elde ettik değil mi? (Ya da hiç ellemeyin, dijital makineler zaten kapalı ortamlarda genelde beyaz dengesini yanlış hesaplarlar).

Peki doğru değerleri nasıl bulacağız? Fotoğraf Çekmek-12 başlıklı yazımızda görüşmek üzere...

Örnekte renk sıcaklığının doğru değeri 4300'dür. Yağmurdan sonra hafif kapalı bir gökyüzünde çekilmiştir. WB değerini daha sonradan 2300 ve 6300 yaptığımızda renklerdeki sapmalar açıkça ortaya çıkıyor değil mi? (2008-Serik/Antalya)


Fotoğraf Çekmek-12 (Doğru Beyaz Ayarı) Dijital Dersler-12 (Adobe Camera Raw'da Beyaz Dengesi)

White balance, beyaz dengesi, beyaz ayarı... Hepsi aynı anlamda aslında. Fotoğraf çekmek-11 başlıklı yazıda beyaz dengesi hakkında genel bir bilgi vermiş ve nasıl doğru beyaz ayarı yaparız diyerek yazıyı sonlandırmıştım. Bu yazıyı aslında daha güzel hazırlamak için vakit bekliyordum ve bir türlü gerekli vakti bulamadım. Aslında biraz forum, biraz blog gezince, özellikle evde birşeyler üretip fotoğraflarını çeken arkadaşların (özellikle de hanımların) wb (white balance) ile ilgili sıkıntıları olduğunu farkettim ve bir an önce örnek bir fotoğraf çekip yazmaya başladım.

Gündüz iş yerindesiniz veya çocuklarla uğraşıyorsunuz. Akşam eve geldiniz. Fotoğraf çekiyorsunuz fakat ördüğünüz kazak kırmızı olmasına rağmen turuncumsu bir renk alıyor. Sıcak renkler fotoğrafa daha çok hakim. Gündüz çektiğiniz fotoğraflarda ise böyle bir sıkıntı yok.

Bunun sebebi günümüzdeki fotoğraf makinelerinin özellikle gün ışığında ve belirli sıcaklık değerleri arasında renk sıcaklığını otomatik olarak algılayıp renk düzeltmelerini yapabilmesi. Ancak önceki yazıda belirttiğim mum ışığı, tungsten gibi ışık kaynaklarında değerleri algılamakta güçlük çekebiliyorlar. Bu yüzden yanlış beyaz dengesi değeri ile yanlış renklerin oluşmasına sebep oluyor.

Sebebini yazmadan sonuca girmek istemedim. Nedenini bilelim ki ona göre çözümler üretelim. Farketmişsinizdir, bu blogdaki yazılarda genelde şu yüzden şöyle olur diye başlıyor ve çözüme götürmeye çalışıyorum.

Çözüm önerileri:

1- Fotoğraf makinenizin beyaz ayarı/white balance/beyaz dengesi menüsüne girip evdeki ışığınıza göre ayarınızı el yordamı ile yapın. Eğer odanızdaki ışık veya fotoğraf için kullandığınız yapay ışık bildiğimiz ampül ise (sarı ışık) tungsten seçeneği doğru olacaktır. Eğer floresan bir ışık altında çekiyorsanız floresan/fluorescent seçeneği çözümü getirir. Ya da manuel olarak sıcaklık değerine müdahele şansınız varsa düşük değerlerden başlayarak deneme yanılma yöntemi kullanın (25003000-3500). Uğraştırıcı mı? O zaman diğer maddeye geçelim.

2- Fotoğraf makineniz önceden beyaz ayarı yapma gibi bir seçenek sunuyorsa (genelde white balance menüsü altında "pre" olarak geçer) nasıl yapıldığını kullanım kılavuzundan öğrenip uygulayın. Bunun için beyaz bir yüzey veya beyaz bir A4 kağıdı kullanmanız gerekir. Kamera sizin o kağıdın fotoğrafını


çekmenizi veya deklanşöre yarım basılı tutarak 1 sn. civarı beklemenizi ister. Tamamen üretici firma takdiri :) Bu da zor geldi ya da yapamadığımızı varsayalım, size diğer bir seçenek. Ama A4 kağıdından kurtulamadınız haberiniz olsun.

3- A) Fotoğrafı otomatik beyaz dengesi ile çekin (veya herhangi bir beyaz ayarı ile). Fotoğrafınızın bir köşesine beyaz dosya kağıdını yerleştirin. Onu daha sonra fotoğraftan atacaksınız, o yüzden kendi karenizi bozmadan geniş alabilirsiniz. (Fotoğrafı raw olarak çekmeniz gerekir, jpeg fotoğraflarda aynı derecede güzel sonuç alamazsınız, bu yüzden raw fotoğraf göre anlatıyorum. Nedir bu raw diyenler şu linki takip etsinler).

Bu fotoğrafı özellikle yanlış beyaz ayarı ile çektim. Mavi olması gereken iplik mora yakın, kırmızı ise vişne gibi bir renk aldı.

B) Fotoğrafımızı Adobe Photoshop ile açalım. Karşımıza Adobe Camera Raw ekranı açılacak. Eğer yoksa eklentiyi yüklemeniz gerekir.


C) Bu ekranda yukarıdaki beyaz dengesi aracı / white balance tool yazan kulak damlası çubuğuna benzeyen ikonu seçip fotoğrafın kenarında görünen beyaz kağıdımıza tıklayalım.

D) Beyaz dengesi yazan yerde şu anda özel yazıyor. Bir de sağdan pozlama dengesi/kontrast ayarı yapabildiğimiz yerde otomatik seçeneğine bastım (Farkettim ki fotoğrafım eksik de pozlanmış).


E) Ardından da dijital dersler-3'te anlattığımız gibi fotoğrafımızı kırpalım ki kağıt kareden çıksın.

Bu beyaz kağıt uygulamasını manzara fotoğrafından portreye kadar her yerde kullanabilirsiniz. Benim makine çantamda bir adet dosya kağıdı hep bulunur. En azından not almanıza yarıyor :) Fotoğrafla ilgili başka faydaları da var, ileride onlardan da bahsedeceğim.

Evimizde hobi amaçlı veya ufak tefek ek gelir amaçlı yaptığımız ürünlerin fotoğrafını çekmek için binlerce dolar stüdyo parası harcamanıza gerek yok. Basit ışık kaynakları, tripod (üç ayak) ve A4 kağıdı profesyonel olmasa da büyük anlamda çözüm sağlıyor değil mi?

Herkese iyi akşamlar efendim.

Yazan Serhat zaman Etiketler: Dijital Dersler, Fotoğraf Dersleri


Fotoğraf Çekmek-13 (Evde basit ışık düzeni kurulumu)

4 gün önce yazdığım yazıda bir ampül aldığımızdan ve bununla ilgili yazı yazacağımdan bahsetmiştim. Tek ışıklık en basit düzeneğe örnek vermek adına birkaç satır ve birkaç fotoğraf ekleyeceğim şimdi.

Basit düzeneğimiz üstte görüleceği üzere bir adet masa lambası, altta kutusu görülen Philips Photocrescenta ampül, beyaz bir fondan (şu anda bir afişin arka yüzü) oluşuyor. Özellikle akşam saatlerinde çekim yaptım ki etkinin daha belirgin şekilde görülmesi için.

Ampülü Ulus'ta Konya Sokak'tan 25 liraya aldık. Fiyat konusunda bir bilgim yok, piyasada nedir, kaça satılır. Ancak böyle bir ışık kaynağı için güzel bir fiyat. Masa lambasını da 25 liraya aldık ancak bir miktar zorlanma belirtileri gösteriyor. Siz eğer daha kaliteli veya soğutmalı bir masa lambası kullanırsanız sorunu daha rahat aşarsınız. Bizdeki soğutmalı lambalar bir miktar büyük olduğu için küçük obje çekimlerinde yeni aldığımız masa lambası gayet de iş görüyor (Çekim dışında kapatmak şartı ile).


Yakın plandan telefon çekimi. Açınızı değiştirerek gölgeleri kaybedebilir ve ürününüzü veya fotoğraflamak istediğiniz objeyi daha kolayca çekebilirsiniz. Genelde ışığı objenin ön tarafına doğru vermeniz işinizi kolaylaştırır. Masa lambasının portatif olması size taşıma ve herhangi bir yere hareket ettirme kolaylığı da sağlayacağı için evde kullanmak adına ucuz ve güzel bir düzenek.

Üstteki fotoğraf da Ayça'dan. Yaptığı örgü çantasını direkt olarak bu ışık kaynağı ile çekti.


Şurada ve şurada da örnek çekimler var.

Peki şu sağa düşen gölgeleri ne yapacağız? Elbetteki ilk çözümü gölgeleri engellemek adına ek olarak daha yumuşak bir ışık kaynağı veya aynı ışıktan bir adet daha kullanmak. Ya da gölgeleri yumuşatmak için yapabileceğimiz basit bir çözüm daha var. Onları da bir sonraki yazımızda (yarın) anlatmaya çalışacağım. Herkese iyi haftalar dilerim efendim. Yazan Serhat zaman


Fotoğraf Çekmek-14 (Gölgeleri Yumuşatmak)

Bir önceki yazıda gölgeleri yumuşatabileceğimizden bahsetmiş ve bununla ilgili de bir yazı yazacağımı söylemiştim. Yaklaşık iki ay kadar önceki bir yazıda da dosya kağıdının (bildiğimiz A4) bir faydasından bahsedip daha da faydaları olduğunu yazacağımı belirtmiştim. Az önce de Duygu şöyle bir soru yöneltmiş.

"- Gölgelerin nesnelere derinlik kattığını gözlemledim senin eklediğin örnek fotolarda. Bu yuzden acaba golgeleri yok etmeden ama nesnelerinde arkasını hafif aydınlatmak için ne yapabiliriz? - Fotoğraf lambası hakkında biraz daha detay bilgi verebilir misin? - Bu tür lambalar kullanacağımız zaman ortam karanlık mı olmalı yoksa gün ışığı giren bir odada bu çekimi yapabilir miyiz?"

Hepsinin cevabını vermeye çalışayım.

Gölgeler elbetteki nesnelere derinlik katar ve biz fotoğrafçılar gölgeye ve yatay ışığa tabiri caizse bayılırız. Ancak öyle zamanlar vardır ki bu gölgelerin bu kadar koyu ve sert olmasından rahatsız oluruz. Belki görmüşsünüzdür, elinde yuvarlak parlak birşeylerle çekim yapan fotoğrafçıları (Hatta moda çekimlerinin kamera arkalarında dikkatinizi çektiyse boyu kadar levhalar tutan adamlar vardır). İşte bizim üstteki düzeneğin sağındaki araba güneşliği ve altta duran dosya kağıdımız reflektör (yansıtıcı) görevi üstlenerek gölgelerin yumuşamasını sağlayacak.

Özellikle küçük objeler, el sanatı ürünleri, yemek vs. çekerken sert gölgeler bizi çok huzursuz eder. Böyle durumlarda herhangi bir yapı marketten 2.5-3 liraya alacağınız araba güneşliği yardımınıza yetişir.


Üstteki fotoğrafta hiçbir yansıtıcı kullanılmamışken alttaki fotoğrafta elimizdeki yansıtıcı uygun pozisyonda tutulup gölgenin yumuşaması sağlanmıştır. İki fotoğraf arka arkaya, aynı ayarlarla çekildi. (f/5,6 - 1/125 sn.)

Yansıtıcımızı ışığa göre açı vererek uygun pozisyona getirmemiz gerekiyor. Yani en üstteki düzenek fotoğrafında yansıtıcımız işlevsiz durumda. Üst tarafını biraz kaldırınca zaten gözümüzle de gölgenin azaldığını, hatta yakınlaştırıp uzaklaştırarak yok edebildiğinizi farkedeceksiniz.

----***----***----

İkinci soruya bir sonraki yazıda cevap vereyim, toplam olarak uzun oldu çünkü.

----***----***----

Bu tür lambaların karanlık mı yoksa gün ışığı giren bir odada mı kullanılması gerektiğine dair cevabım ise bir miktar karmaşık olacak (İçinizden geldiği gibi davranın demeyi çok isterdim).


*** Gün ışığı varsa ve düzgünse lamba kullanmamayı tercih ecin. *** Gün ışığı yetersiz diyorsanız lambayı gün ışığının gölgeleri yumuşatacağı bir kenarında kullanmak daha hoş bir etki yaratır. *** Akşam çekim yapıyorsanız ve lambanız yeteri kadar güçlü değilse diğer ışık kaynaklarını kapatmanız doğru beyaz dengesi açısından avantaj sağlar. Ancak gölgelerin azalması adına yine diğer ışık kaynağının (tavandaki lambanız) açınıza göre çekim masanızı kurun. *** Işığınız yeteri kadar güçlü ise çevresel faktörlerden etkilenmeyecektir. Misal bir fotoğrafçı flaşla çekim yaparken ışıklarını kapatmaz.

En üstteki fotoğrafta çevre karanlık gözüküyor değil mi? Halbuki salonun lambası açık, bilgisayar ekranı ve televizyon da açık. Masa lambasının verdiği ışık fazla olduğu için fotoğrafta çevre karanlık gibi gözükmekte.

Farklı ışık kaynaklarından gelen renkler farklı olacağı için tek tip ışık kaynağı kullanmak genelde esastır. Ancak herşeye rağmen doğru ayarı yapabilme ihtimalimiz her zaman vardır diyebilirim.

Herkese iyi haftalar tekrardan efendim.

Yazan Serhat zaman: 12:21 6 yorum


Fotoğraf Çekmek-15 (Evde basit ışık düzeni kurulumu-2)

Evdeki Işık Düzeneği İçin Ampul Seçimi

Duygu'nun 2. sorusuna geçelim şimdi.

---Fotoğraf lambası hakkında biraz daha detay bilgi verebilir misin?

Tek cümle ile açıklayayım, üzerinde "daylight" yazan ampulu seçin. Yani gün ışığı renginde olsun. Marka model çok önemli değil ancak bildik markayı alın ki sonradan üzülmeyin, bir miktar güçlü olması tercih sebebi.

Bizim aldığımız ampulün aslı agrandizör ışığı. Yani karanlık odada fotoğrafları eski usül kağıda basarken kullanılan ampul. Bu ışığın özelliği eşit yayılımlı, önünde marka, model yazmayan (kenarında/boyun kısmında yazıyor) güçlü olması. Teknik veri olarak kutuda birşey yazmıyor ama internette kısa bir araştırma ile 2800-3000K renk sıcaklığında olduğunu gördüm. Bizim yaptığımız çekimlerde ise yaklaşık 5500-6000K değer verdi. Yani gün ışığı değerleri (Bunlar nedir ki diyenler buraya).

Masa lambamı yaktığım çekim. Odaya giren kelebeği çekebilmek adına uğraşırken masa lambasına güçlü bir ampul takmıştım ve arkasından koku ve dumanın ortasında kalmıştım.

Basit ev stüdyomuzun maliyeti (yahut getirisi)


Burada bazı şeyleri anlatırken sizin hali hazırda profesyonel bir fotoğrafçı olmadığınızı, ülkenin ekonomik şartları altında zaten üç kuruşluk keyfinizin büyük kısmını yaşamak için harcadığınızı varsayarak basit ama etkisi azımsanmayacak çözümler üretmeye çalışıyorum. Şöyle ki basitçe bir beyaz fon sistemi+reflektör+ışık için evinize 1000-1500 dolarlık bir düzenek kurmak istemeyeceğinizi düşünüyorum. Zaten bunu harcamak istiyorsanız bir mağazaya gidip parasını verip alırsınız. Zira burada bu parayı harcamadan da yaklaşık etkileri görmek adına bunları anlatmaya çalışıyorum.

Dünkü ve bugünlü yazılardaki düzeneğin açıklamaları ve maliyeti:

Fon kağıdı: 25 kuruş. Her kırtasiyede bulunuyor. 70x100 cm olanlar gayet iş görür. Her rengi de bulunmakta. Bir kaç tanesini birleştirip duvarınızda portre fonu da yapabilirsiniz (Denenmiştir).

Araba Güneşliği: Yapı marketlerde 2.5-3 liraya satılıyor. Genelde çift taraflı. Bir tarafı soğuk (gümüş) diğer tarafı da altın rengi olanı bulursanız (altın rengi ile portrelerde sıcak bir görüntü oluşturabilirsiniz) yeme de yanında yat. Ortalama 60 lira karınız var.

Dosya kağıdı: 5 kuruş civarı :) Beyaz dengesi ayarından tutun yansıtıcı olarak kullanmaya kadar birçok faydası var aslında. Ne demiştik, hiç bir işimize yaramasa bile not tutmaya yarıyor çekim esnasında.

Masa Lambası: 10-15 liradan başlayıp ilerleyen fiyatlara sahip. Masa lambamızı sadece fotoğraf için değil diğer ihtiyaçlarda da kullanabilecek olmamız ayrıca avantaj. Eğer güçlü bir ampul kullanacaksanız biraz paraya kıyıp soğutmalı olanlarını tercih etmeniz gerekebilir. Zamanında çekim sırasında masa lambası yakmış birisi olarak söylüyorum.

Ampul: Yukarıda zaten yazdım bir miktar. Ampulünüz mümkünse halojen, eşit dağılımlı, gün ışığı (daylight) olsun. Tasarruflu olmasında bir sakınca yok. Kullandığımız ampullerden bir kısmı GE'nin tasarruflu ampulleri, onlar da bir miktar yüksek maliyetli ancak hem enerji tüketimi hem de ömür boyu garanti vermesi adına bir kerelik masraf olarak nitelendirebilirsiniz.

Bu aralar bu kadar sık yazı yazabileceğimi zannetmiyordum, belki biraz sıklığı azalabilir. Lütfen mazur görün.

Yazan Serhat zaman: 16:34 6 yorum


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.