Ferhan şensoy, eşeğin fikri

Page 1


ISBN 975 - 22 - 0117 - 2

Blrlncl Basrm ~ubat 2005 lklncl Bas1m ~ubat 2005 Oc;;iincii Bas1m ~ubat 2005 Dorduncii Bas1m ~ubat 2005 Be~lncl Bas1m ~ubat 2005 Alt1nc1 Bas1m ~ubat 2005 Yedlncl Bas1m ~ubat 2005 Seklzlncl Bas1m ~ubat 2005 Dokuzuncu Bas1m ~ubat 2005 Onuncu Bas1m Mart 2005 On Birlncl Bas1m Nlsan 2005 On lklncl Bas1m Nlsan 2005 On O~uncii Bas1m May1s 2005

BILGI YAYINEVI Me~rutiyet

Caddesi, No: 46/A, Yeni~ehir 06420 I Ankara Tlf : (0-312) 434 49 98 - 434 49 99 - 431 81 22 Faks : (0-312) 431 77 58 Istanbul Temsllclligl lstiklal Caddesi, Beyoglu I~ Mrk. No: 365. A Blok, Kat: 11133 Bey~lu 80070 / Istanbul Tlf : (0-212} 244 16 51 - 244 16 53 Faks : (0-212) 244 16 49

BILGI KITABEVI Sakarya Caddesi, No: 8/A, K1Z1lay 06420 I Ankara Tlf : (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks : (0-312) 433 19 36

BILGI DAGITIM Nar11bahc;e Sokak, No: 17/1, Cagaloglu 34360 f Istanbul Tlf : (0-212) 522 52 01 • 520 02 59 faks : (0-212) 527 41 19 www.bilgiyayinevi.com.tr • info@bilgiyayinevi.com.\r


FERHAN

~ENSOY

E~egi.n

be~benzemez

Fikri

denemeler


kapak duzeni: bilgi yayinevi

Bu kitabm yaym hakk1, yazariyla yap1lan sozlefme geregi Bilgi Yaymevi'ne aittir. Kaynak gosterilmeden kitaptan allnt1 yap1lamaz; yaymevinin yaz1h izni olmadan, radyo ve televizyona uyarlanamaz; oyun, film, elektronik kitap, CD ya da manyetik bant haline getirilemez; fotokopi ya da herhangi bir yontemle c;ogalt1lamaz.

bask1: cantekin matbaac1hk yaymc1hk ticaret ltd. ~ti. (0-312) 384 34 35 - 384 34 36 ~ 384 34 37


her eve laz1m her turkiin el l<itab1


ILK YUMURTA

Bilmiyorum siz benim gibi misiniz? Degilsinizdir herhalde. Niye benim gibi olacaksm1z zaten! Benim gibi olman1n bana bir yaran yok ki, size bir pansuman1 olsun! Gel dikiz ki, hen boyleyim. Bu bir yarat1h~ konumu. Herkes benim gibi olmak zorunda degil. Ve fakat benim gibi olmayanlar, hi~ olmazsa kendileri gibi olabilseler! Ne gezer? Onlar da herkes gibiler. Herkes gibi olmak bir tilr s1g1nak. Sivri biber gibi ortada kalman1n insancil UrkUnttisil ve stirilyle gezmenin, kaval sesiyle sUslenmi~ gilvencesi. Neyse ki obUrlerinden farkh olmak ic;in yarahlm1~, benim gibileri var ve iyi ki ~ogunlukta degiller. c:;ankil herkes benim gibi olsayd1, ben de herkes gibi biri olacakt1m. Korkanm, kendimi ~ok daha yaln1z, ahngan ve nezle hissedecektim. Aynah c;ar~1 bir gezintiye donU~Urdti ya~am, bu herkes "ben" dilnyada. - N'aber ben? - Biliyosun~ Konu~acak ~eyimiz de kalmayacakti . $imdi var m1 sanki? Giderek yitiriyoruz cUmle kurma becerimizi ve ¡ yilrekliligimizi. Olabildigince saydam ve dort bir yana bilkulgen tUmcelerle idare ediyoruz vaziyeti. Bo~ konu~­ mayla say1klama arasinda gidip gelen i~e dontik soylen7


meler halindeyiz. Kimsenin birbirini dinlememesi, anla~mam1z1 sagliyor. Sizi bilmem, fakat ben dogdugumda dort buc;:uk ya~1mdayd1m . Garip ve fakat gerc;:ek! Buna ebem de c;:ok ~a~1rd1 , ebemku~ag1 da. Ebem ku~akhyd1 . Yani dogumumdan itibaren ya~1ma gore c;:ok ileri bir c;:ocuktum . Her ~ocuk oyle olmaz . Hi~ bi bok olamayan c;ocuklar da var . Be~ ya~tna gelip tay tay duramayan, on ya~1nda saate bak1p anlamayan, onil<; ya~1nda dogru dUrilst konu~amayan c;:ocuklar var. Onlar da ya~lanna gore az biraz geri kalm1~ c;:ocuklard1r. Ho~, on lie; ya~1n­ da konu~amayana pek c;ocuk denilemez, bu gibilere ttpta "sujet" diyorlar! Cografyada ne diyorlar bilemiyorum! Pek bir ~ey demezler herha1de. Cografya gene1 olarak bu tur i<;: organsal konulan incelemez. Yirmibe~ ya~1nda hala biberondan vazge<;.emeyen oglan c;:ocuklan ise c;:ocuk sm1fland1rmasma girmez: onun arttk, hemen stinnet ettirilmesi, annesinden c;:ok daha gene;: bir han1m taraf mdan emzirilmesi laztm .. . Konu sac;:ma gibi ortahga yay1ld1, bir sac;:mahk panay1n bi~iminde. Kimbilir neyin hipotenilsil olarak, dogdugumda dort buc;uk ya~1mdayd1m, be~ ya~1ma ula~­ mam gereksizce alt1 ay kadar silrdil. ilk oyuncag1m olmad1, onunla oynamam1~ oldum . Dogrudan ikinci oyuncag1mla giri~ yapttm oynama dunyas1na. ilkokul ic;in iri bulundum, ortaokuldan ba~ladtm egitimime . ilk paltom, ikinci el bir paltoydu, daha once kuzenim giymi~ti. 0 da onun ilk paltosu muydu , bilemiyoruz ... ilk sevgilim konusunda c;:ok zorland1m . Bu gereksiz 1k1nmam1n sonucu, ilk sevgilim olmad1, hemen ikinci sevgilimi bularak i~e koyuldum. ilk f1nd1k k1n~1mda, az kals1n di~imi k1nyordum! Ilk a~k1 hie; ya~amamak laz1m. Yaralay1c1, 8


y1pratlc1 ve sGrGnduratif ve iz b1rak1c1 olur ilk a~klar. Dogrudan ikinci a~kla giri~mek laz1m konuya. ilk kitab1m Kazanc1 Yoku~u'nu yazd1g1mda, ustam Haldun Taner'e okuttum . Arka kapagma, dU~i.incelerini yazmas1n1 rica ettim. Beni heveslendirici, yol gosterici ovgiller yazd1, ancak dedi ki: - llk kitaplar hep ziyan olur. llk kitab1 yazmamak laz1m. Yumurtas1z sahanda yumurta yediniz mi hi<;? Ben de yemedim, ama durum ba~1ma geldi. Bir turnede, sabahleyin h1zla <;1kt1m, odalara kahvalt1 vermeyen bir otelden ... Kahvaltt vermiyor, <;ay, kahve veriyor. - Git Ian ~urdan bana simit al! de sen, ahyor ve fakat odalara kahvaltt vermiyor! Bezdim bu yola gelmez, gozleri bir Ortadogu sersemligini genel bak1~ edinmi~ otelcilerden_ BUtUn bezginligimle bashm gaza. Yol ilstunde bir yerde durdum. kahvalt1 etmek ilzere . Sahanda yumurta soyledim . Bir sUnepe garson bin naz ile servis yap1yor. Neyse, sonunda getirdi sahan1, sahnarak gittL A<;t1m sahan1n kapag1m. i<;inde yumurta yok. Sahamn sosyal i<;erigi hafif erimi~ k1zg1n yag! Ne Ian bu? Yani; - Ne Ian bu? sorusunun tam zaman1, ancak f1r~ay1 haketmi~ garson ortada yok. Bir ~eyler yiyip hemen sigara i~me derdindeyim. Soz konusu lan bulunana kadar, ekmegi band1m yaga, midemin kaz1nttsm1 bashnp yaktlm sigarayi. Birden masamda bitiverdi, gGndemi olu~turan silnepe Ian . - Nerde Ian bu sahanda yumurtan1n sahana gec;ici arkada~hk etmekle yi..ikOmlU yumurtalan? Saham m1 yiyecegim? 9


scrum kaqasmda, stinepe Ian bir sure ~a~kmhkla sahana bakt1, bana bakt1. Havadaki nem oranma bakt1. Cevresine bakt1, oni.ine bakti, ikimiz ayrn anda ke~fettik iki ayakkab1s1 Ostilne k1nlm1~ iki yumurtayi. Stinepe oldugu den Ii sersem clan Ian, yumurtalan sahanm ic;ine denkle~tirememi~ ! Ve de bu nun f arkmda degil. - Pardon agbi, yumurtalan sahanm d1~ma k1rm1~1m, o s1rada televizyona bak1yordum! Ayakkab1lar da mahvoldu! - <;ocugum sen hayatinda ilk defa m1 yumurta k1nyorsun? diye sordum, espri olsun diye. Espri yaparken ac1 ger~ekle burun buruna geldim . - Evet agbi, a~c;1 bug tin izinli de, ben ilk def a yumurta k1nyorum ! dedi, silnepe oldugu denli sersem olan lan . - Salak m1s1n c;ocugum sen! ilk yumurtay1 k1rmamak laz1m! Aynca bOtOn tavuklara da bildir; ilk yumurtay1 yumurtlamamak gerek!

10


KU~LARIN SUYUNU KiM KOYACAK?

Faili me~hul olup, ad1 sinir dingildetici bir bic;imde "x" olan 1~1nlann, radyoaktif izotoplann ve ses otesi disko dalgalar gibi iyonla~hnc1 olmayan , ama s1vazlan1rsa iyonla~hnc1hga s1cak bakabilen, rU~vetini verdigin zaman an1nda iyonla~tiran ~akac1 dalgalann kullan1m1na, radyoloji diyoruz .. Ben demiyoruz . Tip, diyorlar! Kimi 1~1nlann failinin mec;hul olmas1 c;ok sa~ma . Nasll yani? Nerden c;1ktlg1 belli degil mi bu 1~1n1n? Kaynag1 olmayan 1~1n olmaz ki. Bu fizigin temel kavramlanna ayk1n. l~1n1n kaynag1 Ozel Harp Dairesi oldugu ic;in mi , kaynak konusu kurcalanam1yor? Radyoterapi, tedavinin uyguland1g1 bedensel bolgedeki hastahkh hticreleri oldtirUr. Rahmetli hticrelerin cenazesinden sonra hepsinin hastahkh olup olmadtklan da tarh~tlabilir hekimler arasmda . Eger rahmetli hastahks1zsa, haybeye olmti~ olur. Bir ttir ho.ere katliam1 yani. Uzun soztin e c;1zg1 mail'i; radyoterapi de, boyle gereksiz ve lacivert bilim dallanndan biridir. Hastaya uygulad1g1 derin eziyete tedavi ad1n1 vermi~ saytn doktorumuz . Soz konusu tedavi mi, cinayet mi, bunu hasta oldUkten sonra daha net olarak saptayabiliyoruz. Hekimin tedavi dedigi ~eyin uyguland1g1 beden bolgesindeki 11


normal hticreler de. elierinde olmayan nedenlerle ve gereksizce radyoterapiden etkilenirler, onlarda da bir anormalle~me gozumlenir, ortada normal hUcre kalmaz. Radyolog; - Pardon! der ... Pardon, moda oldu; radyologlar c;:ogald1! Bu yilzden, ~uram agnyor , buram agnyor diye, deli gibi doktora ko~mamak laz1m . Doktorun sizinle ilgilenecek bir dinginligi yoktur, o bu dinginlige ula~mamn ki~isel ara~hrmas1 ic;indedir, ttp ad ma deg ii, Hipokrat'a inat kendi ad ma . Zaten doktor delinin biridir . 1nsan niye doktor olur ki durup dururken? Kendi hastahklanm denetlemek ve daha c;ok ya~amak ic;in mi? Tansiyonum dingildek, kalp at1~1m dtizensiz, ac;hk kan ~ekerim ne kadar yUksek gibisinden hayata laboratuvar bir yakla~1m , ashnda tamamen paranoyak, hastahkh bir durum. Doktora gitmem gerek, diye ba~lar konu bilinc;altanda, sonra konu ba~hg1 olarak Ustune c;1kar bilincin. Beyninizi h1rpalayan bu bilinc;tistti feslegen rengi dti~Unce, eninde sonunda bir giin sizi o "muayenehane" denilen doktorhaneye stirtikler. Hie;: sevilecek bir yan1 yoktur doktora gitmenin, sinir bozucu yan1 ag1r basar. Doktor dUnyan1n masrah, ilac; yazar. ilac; ate~ pahas1, do kt or moral bozar, o da i~in cabas1. bif;iminde geli~en popjazz dil~Oncelerinizi birbirine saydam bantlayarak ula~ir­ sm1z doktorhaneye. Bir hem~iremsi size kap1y1 ac;ar . Hem~ire midir? Sekreter mi? Kap1 ac;ma gorevlisi mi? Doktorun kans1 m1? Bu konuda ayd1nlahc1 bilgi vermez . Bo~ bakar. Ho~ geldiniz , buyrun, tavnnda degildir. Ni ye geld in lan, gie bisinden kilstahc;a havaya kalkar bir ka~J. Ayakkab1nm 12


tisttine galo~ giymeniz gerektigini belirtir, galo~un ne oldugunu belirtmez. Bir an, h1yar gibi oyle kalakahrs1n1z kap1da. Hem~iremsi, sizin galo~un ne oldugunu bilmemenizden duydugu anlams1z zevkle bakar gozilnilztin i~ine. ~a~k,nhg1n1z1 at\ahp konuya erer, ko~edeki plastik kaptaki, ayakkab1 Ustilne mes gibi gec,:irilen lastikli saydam plastik nesneyi ke~feder, ad1n1n galo~ oldugunu ogrendiginiz o ~eyleri ayakkab1larm1z1n Usttine gec,:irir ve ic,:eri ahn1rs1n1z. - Memnun oldum Galo~! - Ben de ayak! diyerek g1r~ guc,: sesler c,:1kanrken galo~. uzun ve lo~ bir koridorda, sizi pe~ine tak1p k1c,:1n1 devirerek ilerler hem~iremsi, bir kap1 ac,:ar, bir odaya ahmrs1mz . Muayene oncesinde beklenilen bu oda, hie,: de huzur verici bir yer degildir. Sizden once gelmi~ bir stirti, mutsuz suratli, endi~e bak1~h. ayag1 galo~lu insan oturmaktadu orada. Girer girmez, he psi size bakar. Bir ba~ selam1 ya da iyi gtinler dilegiyle bo~ bir iskemleye oturursunuz. Yanm1zda oturan, ayag1 deve ayag1 oldugu ic,:in ayakkab1s1 galo~u y1rtm1~ merakh herifin; - Sizinki de mi prostat? tUrUnden sorulanyla ha~ir ne~ir olmamak amac1yla, hemen ortadaki sehpan1n ilsttinde duran dergi y1gmmdan en ilsttekini kapar ve sanki okur bir konuma gec;ersiniz. Obtirlerinden soyutlanmak ic,:in bir liman gibi s1gmd1g1niz c,:ok eski tarihli dergide sizi ilgilendirecek hi<;:bir ~ey yoktur. Lezbiyenlik Nedir, lc,:inizdeki Gizli E~cinselligi Biliyor musunuz. ba~hkh yaz1lan h1zla gec,:ip bur~lar sayfasmda bir an duralar, burcunuzun eski tarihli fahn1 okur. olaylann hie,: de fahmzda belirtiidigi gibi geli~me-


digini du~GnUr, h1zla tamamlars1n1z dergiyi kan~tlrmay1 ; ald1gm1z yere koyarken ba~ka bir dergi alsam m1 koyu gri dG~ilncesi sizi oyalar, eflatun bo~ ver dil~Uncesi duraksamaya son verir , yeniden oturursunuz iskemleye . Biltiln bu olaylar s1rasmda herkes size bakm1~t1r ve yerinize oturur oturmaz herkesle goz goze gelirsiniz. Herkes birbirini somut bir ac1ma duygusuyla sGzmektedir . "Zavalli! ", "Nesi var acaba ?", "Beterin beteri var i~te!" gibi ~eyler dti~UnUIUr soylenilmez. S1k1c1, kirli beyaz bir sessizlik hUkGm surer, galo~lardan ottirii zaman zaman, sanki sirkteymi~iz duygusunu da uyand1ran bu beklenti odasmda . Bir sigara yak1p havay1 dag1tma dU~Unceniz de kursag1n1zda kaltr . En yasak yerlerde bile sigara ic;:ilebilir ve f akat doktorhanede asla! Suan1z ge1ip doktorun gorkeinli, gizemli ve hijyenik odasmda , oksUr , nefesini tut, dilini c;:1kar, eeee de, ~urant ~oyle s1k1p burunca ac1yor mu tUrU i~kenceler¡ den olu~an muayeneniz; - Oyle hayvan gibi burarsan ac1r tabii. . . Bak ben seninkini buriiim ... Ac1yo mu? Ac1yo degil mi? bic;:iminde doktorla dovU~e donti~se de, doktor sonunda psikoterapi yontemiyle sizi uysal bir kedi haline getirir. <;unkti her hasta doktordan biraz c;:ekinir. Doktor bunu bilir ve tadm1 c;1kanr . Kimi c;:ok korkak tiplerin doktor ya da polis olma arzusu. burdan dtirttikleniyor demek ki. Her neyse, doktorda, doktorluk taslaman1n alemi yok. Do kt or bu ve fotokopisi, her ilac1 bilen has ta ti pine c;:ok g1c1k olur . Siz dU~UndUklerinizi doktora anlatmazken, doktor binbir latin deresinden ismi anla~1lmaz sular ta~1yarak bir sUrli aksakltk bulur, doktora geldigine bin pi~man bedeninizde. Meger ne rahats1zhklann1z I

14


varmt~ da. sizin haberiniz yak: Ostelik kimi hastaliklann1z1n ad1ni bile tekrar edemiyorsunuz . Doktor sizi gtinler stirecek rontgen, tahlil, tomografi, sonografi, memegrafi, ta~agrafi ve seyir ve hidrografi ve o~inografi sertivenine yolcu eder. Birden hayattn1z kayar . Bu konuda doktorun; - Kaym1~ zaten daha ne kay1cak? soguk ve azrailengiz ~akas1 sinir sisteminizi dingildetir. Al sepetten hi~ hesapta olmayan bir ruhsal rahats1zhk. Kimi doktor daha da ileri giderek; - OlilmlinOzden sonra organlann1z1 bag1~lamak ister misiniz? gibi bir soru da patlatabilir . Ne yani? Hemen mi o!Gyoruz? Organlanm1z ziyan olacak diye bir endi~eniz mi var? Organlanm1z1 bag1~la¡ malt m1y1z? Yoksa hi~bir orgamm1z1 elletmeyip, ku~la­ nn su i'tebilecegi kGc;Gk kurnas1 olan, Gstil c;ic;ekli bir mermer mezara mt koyulmahy1z? Bizim mezarm c;ic;eklerini kim sulayacak? Ku~lann suyunu kim koyacak? Mermer mezar kac; para? Zaten mezar nerede? Gomtilmelik yer mi kald1? Demek ki en iyisi organlanm1z1 bag1~lamak.

Dinden c;ok daha alc;akgonUllU olan bilim bize sonsuz bir ya~am, cennet, cehennem ve benzeri olum otesi turistik pembe programlar onermiyor . Sizin organlar n'olucak, diyor gayet kur~uni bir tav1rla . GorilldGgti gibi doktora gitmek, i~i kan~ttrmaktan, dingin beyninizi koyu kahverengi bir s1kmtlya sokmaktan ba~ka bir ~eye yaram1yor . Doktorhane , hastane , eczane ~eytan G<;geni. sapasaglam insant birden, Ian galiba oltiyorum, menenjitsel sap1k dti~tincesine yoneltebilir. 15


Bu yuzden, "iyi olacak hastamn doktor ayag1na gelir" derler. <;ok ~akac1 atalanm1zdan biri, durup dururken k1~1ndan uydurmad1 ya bu laf t! Yani ki size bir yaran olacaksa o doktorun, zaten ~1k1p ayag1mza gelecektir, sizin onun ayag1na gitmenizin ozel bir ya ran olamaz.

16


BUZ 0STUNE TUZ iLE Mi YAZMALI?

Zaten yazmamak i~in binbir turlu sebep varken, bilgisayar kar~1s1nda gec;irilen be~ saatin. insan omrilnden bir gtin azalthg1 ortaya c;1k1nca, bilgisayarla kt.is donem ba~ladi.

Bu gidi~le, oldilrecek beni bu alet! Yazmaya bir sure ara ma versem? Elle mi yazsam? Yaz1y1 dizen bilgisayarla yaz1lan1 zor diziyor, elle yaz1lan1, dilzer! Elle yaz1p daha sonra, intihar ediyorum i~te, duygusuyla arkada~ ve hazla bilgisayarda temize c;ekmek en dogrusu olacak. Siz hi<;, Yahkavak'ta kavak agac1 gordUnuz mu? As1l yazmak istedigim buydu; ilk cOmle olarak, hie; geregi yokken i~ monolog yaptam, durup dururken yaz1 uzad1, bilgisayar kar~1s1nda daha ~ok zaman c;alacak bakiyesi belirsiz omrtimden. Bilgisayara ala~hgamdan beri, gUnlUgtim d1~1nda el yaz1s1 kulland1g1m yok, bu yilzden giderek koreldi yaz1m. Bu herkes i~in boyle. Artik mektup kalmad1, faksla~ma, mesajla~ma, internette bulu~up c;ene c;alma zaman m1 ya~1yoruz. Kullanmaya kullanmaya koreliyor insanm el yaz1s1. Eskiden oldukc;a dtizgilndil benim yaz1m. Nasti bu hale gelebildi? ~u ne ornegin, ne bu boyle! "z" mi, "r" mi, "n" mi? Ne bu? Okurken kendim oku17


yamayacag1m, onu <;ozmek i<;in bilgisayar ekrani kar~1smda uzun, keriz sigara i<;meler ya~ayacag1m. . . Elle yazmasam daha iyi olacak galiba . .. Nasil yaz1yormu~ o eski baba yazarlar o koskoca kitaplari heni.iz daktilo icat edilmemi~ken? Boyle, oturup yaz1yorlarm1~ i~te, c;tinkti ba~ka se<;enek yokmu~. Ac;t1m bilgisayan ve ic; monologsuz birinci cilmlemi yazd1m ekrana: Siz hie;, Yahkavak'ta kavak agact gordilnuz mo? Cornie bana, hen ctimleye bakar olduk, birbirimize dijital frekanslar sac;arak . Ast! bu gibi, o cilmlenin arkas1ndan gelecek cUmlenin ba~1n1 dti~Unmeler s1ras1nda, htyarca bulunuyoruz bilgisiyar ekrant kar~tstnda. Bir dolmakalemle kag1da yaz1yor olsak, ~u an kag1ttan ba~1m1z1 kald1np dolmakalemi tap tap kag1da vururken, denize bakabiliriz, gokytizUne bakabiliriz . GozOmUzle ku~ izleyebiliriz, bulut sayabiliriz .. . Oysa bilgisayar ekran1 kar~tsmda dti~tinilrken, sOrekli ve hiyar gibi ekrana bak1yorsun. Gozilmilz i~in de y1pratlc1 bir konum . Birdenbire sag goz segirmeye ba~hyor. Hemen bilgisayan kapattp, bir kulak-burun-bogaz uzman1na gidip gozti gosteresi geliyor insan1n . Kulak-burun-bogazc1n1n gozden anlamayacag1 ferahlattc1 duygusuyla vazgec;iyorsunuz hekim ziyaretinden . Bu yOzden, once kag1da yazmak en ak11l1cas1. Okunakh yazacaks1n, hem de el yaz1n korelmemi~ olur. $ak diye kapathm bilgisayan . Temiz bir kag1d1n en Ostilne, ozenerek, c;ok okunakh bir bic;imde, kaligrafi dersinden sinava giriyormu~c;astna, yazd1m esas ci.imlemi: Siz hie;, Yahkavak'ta kavak agac1 gordi.ini.iz mil? ikinci cOmle oncesi sigaram1 yakmak ilzere ~oyle bir ge18


ri\digimde , bir Yahkavak rUzgan w;urdu, ilk cUmlesi ozenle yaztlm1~ kag1d1m1. Hizla bilgisayan a~tim. Ben Yalikavak'ta hi<; kavak agac1 gormedim . OkaliptUs agac1 g1rla . - YahokaliptUs demesi zor olur, bu koylU bu ismi soylemez! diye dU~Untilerek mi, Yaltkavak denilmi~ buraya?

19


SERSEM BAKI~ GEZiNTiSi

Dilnya ayaktopu kupas1 tantanas1 c;oktan bitti; Riki Martin'in o ~ark1s1 bitemedi. .. Un dos tres ... Her yerde bang1r bang1r o c;ahniyor. Riki Martin iyi ~ocuk, ho~ <;ocuk da, nic;in biltiln bir yaz mevsimini onunla ge<;iriyorum ben? Ostelik ona bay1hyor degilim, c;evremdeki herkes ona bay1layor diye, hen bayllmamazhg1n1 bashran . kUc;ilk ve mutsuz az1nhk konumunday1m. Elektrik kesilse de, huzura ersek duygusuyla, sersem bak1~ gezdiriyorum s1cak kumun listilnde' ozlem ile bekliyorum geleneksel elektrik kesintisini. Go Go Go! Ni~in sonuna dek ac;1hyor bu ses? Sonuna kadar ac;1lmazsa hangi zevki alm1~ olmuyoruz? Sesin manitusuna kadar ac;1lmas1n1n kime ne gibi bir yaran oluyor? Ba~ka gezegenlerden de dinlensin mi istiyoruz? Uzay muzay inlesin alem bizi dinlesin. gibi bir derdimiz mi var ve kulak zan kac; dolar, sizin bundan haberiniz var mt? Alie Alie Alie! Bu gilrilltilnOn r;ok alt1nda kahyor, yitip gidiyor agustosboceklerinin v1c1rtis1, s1g1rc1klann kesik kopuk cik caklan, denizin ozgiln sesi. .. Tatildeyiz, herkes kaf as1n1 dinlemeye gelmi~ ya da bize oyle geliyor belki de kimileri Riki Martin dinlemeye gelmi~ler. Y1hn yorgunlugunu atma genel duygusu egemen, btiyilk kent elektr_?nlanyla ytiklil inmi~iz 1ss1z bir doga cennetine, I

20


cennetin ortast bar, bann ortast barmen , barmenin keyfi Riki "martini". Oley Oley Oley! Un dos tres, dikkat yeni bir paragraf ba~hyor . Bizde tatil kavram1 ve duygusu da esnek ve gayet kauc;uk kaplama, adam1na gore degi~en dingildek ~eyler­ den . Tatili tamamen vidolu bir tavla turnuvast ve karpuz ve yanmda rak1 ve uzun ve ferah bir don olarak alg1layan, algilamakla yetinmeyip uygulayan var. Tatil deyince sabah1n yedisinde kendini denize atmay1 ve bir buc;:uk mil yUzmeyi gorev bilen var. Buzdayanmaz s1caklann koreder gUne~inde, gayet oglen saatler ic;kiye oturmay1 genel bir tatil anlay1~1 olarak benimseyen , i~ bu yUzden tatil boyu hafif ~ehla gillilmseyen var. Tatili bir mavi yolculuk olarak dU~leyip , klimas1z bir pansiyonda sivrisineklerle sava~tm vererek tamamlayan g1rla . Kimileri ic;:in tatilin sabah1; - Bugiln ~eriat ic;:in ne yaphn? ortac;:ag sorusuyla ba~hyor. Tatilini, gece sabaha kadar diskoda clans edip devrisi gtin disko ac;:1lana dek uyuyarak degerlendirenler de az buz deg ii. Tekne. yat ya da gemimsi ~eyler sahibi ktic;:tik azmhk ic;:in tatil, demir almadan once kasalarca ic;:ki, naylon torbalarca yiyecek ahp sakin denizlere ac;:1lmak. Kimisi ic;in tatil, evinde oturup hic;:bir ~ey yapmamak. Kimisinin tatili elde cep telefonu sahilde, iskelede uzun goril~melerle gec;:iyor; bu ve fotokopisi tiplerin ytizlerinin telefonla konu~an kulak tarafJ hie; bronzla~m1yor. K1sac1k tatilini uzun otobils yolculuklanyla ge~iren var, tat iii yeni bir a~k olarak bilimkurgulayan var. ta tilde bunalan var, s1k1lan var ve fakat dikkat buyrun , bir golgede oturup kitap okuyan yok. Zaten futbol ligi de ba~ladt. Oley Oley Oley! 21


NE GiYiNiYORUZ?

Moda denilen, her yil nastl giyinip ku~anacag1m1z1 belirleyen durum da, az salakc;a degil. - Bu y1l k1c;a yap1~an pantollar moda! Haydi, herkes oyle pantollar edinme ve an1nda giyinme derdine dU~ilyor . KH;1 dUzgOn olana belki yak1~1yor, ama ayva k1c;lilar, armut k1c;hlar, yerelmas1 k1c;lilar, karpu~ k1~hlar, s1rf k1c;tan ibaret olanlar ve herkes oyle giyiniyor. Kimi kabak1c; tiplerde ~ok gulunc; duruyor ve fakat kimse kendini kabak1c; bulmuyor. Bir yil kadar silrilyor bu rezillik. Devrisi yil kald1r at, c;unkti o yil, e~­ cinsel ve fakat kad1nlarla da ili~kisi olan bir stilist, bir kag1da bir ~eyler c;iziktiriyor ... Birden, bol pa<;a pantol modast! Al ba~Lna belayL, dar pac;alar bolla~maz ki! Herkes bunu dert edinirken. bunlan hi~ mandallamadan kafas1na gore giyenenler de var tabii. Y1llarca ayn1 paltoyu giymekten gurur duyan; - Ben bu ~apkay1, yirmi yil once Viyana'dan alm1~­ t1m! diye ba~1ndan c;1karmayan; - Verdigim para helal olsun, on ikinci y1hn1 tamamladt ceket! diyerek, hep o ceketi giymekte tsrar edenler var. Hep ayn1 ceketi giymekten tedirgin olanlarsa, ceketi her y1l

22


boyatt1rarak ba~ka bir ceket giyiyormu~ duygusunu gezdirebilirler _ Bunlar moday1 mandallamay1p , giyim ku~am konusunu olduk~a dar bir bUt~eyle c;ekip c;eviren kalender tipler. Kaval sesi sevgisiyle donanm1~ ezici ~ogunluk, deli gibi defile dola~1yor . Yurt d1~1ndaki defilelere ko~turan­ lar var. K1~1n ilkbahar k1hklan, baharda yazhklar , yaz1n k1~ltklar dil~ilnillilp , bir an once edinilip, herkesten once giyinilmesi gerekiyor. Moday1 izlemeyi beceremeyip nasil giyinilecegi konusunda tedirgin olanlar, kendilerini bir giyim ku~am magazas1na at1yor ve tezgahtara tesHm oluyorlar. Tezgahtar size neyin yak1~acag1n1, cekete uyan gomlegi, onun asortisi boyunbagm1, kemeri, ayakkab1y1, gayet iyi bilmektedir. Hi~ geregi yokken, hesab1 oderayak bir de ka~kol kakalar. Tam magazadan ~1karken; - ipek mendil verelim mi agbi? sorusuyla yolunuzu kesen tezgahtara; - Hay1r cigerim, kag1t mendil kullan1yorum! diyerek h1zla (f1k1n magazadan. 0 ka~kolu alman1z bile ~ok sac;ma! Bir de renk konusu var . E~cinsel ve f akat kadmlarla da ili~kisi olan stilist, yilm rengine de karar veriyor : - Bu y1l mor giyiniyoruz ~eko~! Mor renkli bir ~eyleriniz yoksa ayvay1 yediniz. Ceket boyatan tip i~in durum kolay, o hemen gidip emektar ceketi mora boyahyor. - Ulan olucakti benim bi tane mor gomlegim . Al man bi kan hediye etmi~ti. lbne derler, diye giymiyordum , nereye soktum ben onu? diye sandtk kurcalayanlar; 23


- Ceplerini soktip mor yap1cam, bir de mor ku~ak att1rd1m m1. tamam! diye kimi giysilerine mor pan;alar ekleyenler. annesinin ~eyiz sand1gmda i~lemeli mor yelek ke~fedenler gibi dar bilt~eliler yaninda. bu i~e bok gibi para harcayanlar da var. Moda, yoksullara, zenginleri gill tin~ ktlan salak k1yafetler edinme ozlemi veriyor . Bu yilzden, pahah ve markas1 ciddi o gill Un<; kthgm ikinci s1n1f, hatta il~ilncil sm1f taklitleri yap1hp varo~lara, varo~lardan koylere ve daglara ula~tyor. 0 ytl herkes o gilliln~ k1hg1 giyiniyor. Devrisi y1l kald1r at.

24


MASKECiLER ~AR~ISI

Gec;en gun felsefeci bir arkada~la tam~tlm. Ti pi gorseniz, hie; de felsefeci demezsiniz. Adam olsa olsa be~ yild1z bir otelin lokantasmda ~ef garsondur, diye dil~ilnilrsilnilz. Ara steak mezeler uzmaniym1~ gibi bak1yor insan1n suratlna. Gozilnden felsefesel bir ~ey fi~k1r­ m1yor ... Ya da bir bankada memurdur, diye dil~ilnebilir­ siniz. Arna felsefeci olacag1 akhn1zm ucundan gec;mez . Bir pilot arkada~tm var, pilot elbisesiyle gormeyin, parking kahyas1 san1rs1n1z . Ho~, onu pilot giysisiyle gormek de pilot oldugu duygusu vermiyor insana. Pilot elbisesi giyinmi~, kendine pilot silsil veren bu ad am, olsa olsa neci olabilir, duygusu on plan a yerle~iyor . Bizim parking kahyasm1 park alani d1~mda bir yerde gorseniz, holding patronu zannedersiniz . Bir telek1z arkada~1m var. Kime tan1~tird1ysam, telek1z oldugunu anlamad1. Herkes onu doktor, psikiyatr, eczac1, psikolog falan san1yor. Hie;: de oyle, orospu bir hali yok. 0 da zaten i~ini orospuluk olsun diye yapm1yor. lyi para getiren kisa silreli bir i~ olarak gorilyor ve kilpilnil doldurur doldurmaz, ~ilnkil k1z1n kilpil var ve ~ocuklugun­ dan beri kilp meraklis1, c;ocukken hep kUp~Olilk oynam1~. soz konusu kilptinil doldurunca, gUneyde bir ev satm ahp, oraya yerle~ip bah~e s~lamak derdinde. Zaten 25


orospuluktan da. balede oldugu gibi ~ok gen~ ya~ta emekli olunuyor. insanlar ya yanh~ meslekler sec;iyorlar ya da bu mesleklerin gerektirdigi davrarn~ bic;imlerini sergilemiyorlar . Kimilerinde de clan diye anla~d1yor meslek. Ornegin bir subay arkada~1m var. Hafta sonlan sivil giyiniyor, degi~en bir ~ey yok, kimle tan1~ttrsam; - Merhaba komutan1m[ diyor ona. Bu, subaylara ve polislere ozgu ozel bir durum . Polisler de sivil giyindiklerinde polis olduklann1 belli etmeye oyle ozel bir ozen gosteriyorlar ki, hemen anla~tltyor meslekleri ve o sivil halinde ona; - Haytrh mesailer memur bey! demeniz, onun i~in c;ok ~a~1rtac1, hatta kafa buland1nc1 oluyor. Sivil degil miyim yani ~u an? Nasti oluyor da, bu tip bana sivil degilmi~im gibi davran1yor? Nerden biliyor o benim polis oldugumu? Yoksa o da m1 polis? Bir guldGrti f ilminde figtiranm1~ gibi. ard1n1zdan bakakahyor sivil polis. Ancak genelde kimin ne ile i~tigal ettigi, oyle dan diye anla~1lm1yor. Bir de bu konuda yan1ltac1 olan, bizde kimsenin pek bir i~ ile dogru dlirtist i~tigal etmemesi. Tak1m elbise, boyunbag1, yilzilk, tespih donan1mh, gerinen adama; - Ne i~ ile i~tigal? diye sordugunuzda. adam istifini bozmadan; - Ticaret! di ye, ozlil bir yan1t veriyor. Ne ticareti yani? Herkesinki bir ticaret . Hepimizin o ay kazand1g1m1z ve harcamam1z gereken belirlenmi~ miktarlanm1z var. Herkesin

26


"giren" ve "<;1kan" bi<;iminde bir kagada yazmak zorunda oldugu bir ticari durumu var. Olmak zorunda. Bu bir meslek degil ki, i~in muhasebe tarafa. Biz adama meslegini soruyoruz, o bize; - Durumum iyi. Zenginim yani! demek isteyerek, tespih ~ak1rdatayor . Bundan bu tipin bi$eyci olmad1g1 anla~1hyor. Bizde i$siz gU<;suz tipler <;ogunlugu olu$turdugu i<;in, bunlann bir bolilmu de meslegi konusunda yalan soylliyor. Bir barda yalnaz oturmU$SUnuz, pezevenk k1hkh bir herif sirna~arak tUntiyor yamn1za . - Pezevenk misiniz? diye soruyorsunuz haklt olarak. - Hay1r agbi, dekoratorum' diyor. Az sonra cep telefonundan manken oldugunu ileri sUrdugU bir han1m1 anyor , bara davet ediyor, sizinle tan1~hrayor, sizi o han1mla ba~ ba~a birak1p giderken yalak<;a bah~i~ini istiyor. Mesleklerine uygun davran1$lar sergilemeyen insanoglu, kendini de pek o kadar d1$a vurmuyor aslmda. Kendini gizleyerek ba~ka biriymi$ gibi yapiyor, ba$ka birini oynuyor. ilk tani~anlarda, bu ~ok oluyor. Hemen <;ok seviyorlar birbirlerini, zart evleniyorlar, tan1~t1k<;a anla~amad1klann1 anhyorlar. Bo~anmak, evlenmek kadar kolay degil! Hele internetten tan1~1p evlenenlerde, <;ok daha fena oluyor bu durum; - Kumral uzun boyluyum demi~tin, ne kadar cucesin Necati! Aynca kumral falan degilsin! gibi konumlarla kar~ila~ilabiliyor. i$ kazas1 gibi, trafik kazas1 gibi, <;ok gorulmeye ba$land1 gilnilmilzde a~k kazas1! 27


Kar~1mdaki

masada oturmu~. hanl hanl gazete okuyan. aras1ra cep telefonuna gelen iletileri okuyup stntan, onlara kendince c;:ok esprili yan1tlar gonderen, tom bunlan yaparken ayakkabtsmdan c;:ikanp ozgtirlGge kavu~turdugu kucag1ndaki sol ayagmm parmak aralann1 c;:orap Usttinden ka~1yan, garsona; - Hey oglum! d iye gOr bir sesle emirler yagd1ran ~i~man adam, olsa olsa, neci olabilir? Kabz1mal olma olas1hg1 ytiksek. Belki hi;bir ~eyci zenginlerden. Uzaktan kumandah borsa oynuyor, bir sanal dtinyada degerli kag1t ahp sahyor, arhk degerle ya~1yor . .. Belki de ka~ak;1d1r . Bu run kan~hrmakta da uzman olup, burundan ~1kan pislik jolesini ba~ ve i~aret parmaklan aras1nda h1zla ve ozenle ovu~turup sert bir misket haHne getirdikten sonra, i~a­ ret parmag1yla misket pisligi c;:ok uzaklara pervas1zca f1rlatan bu adam, neci olabilir? Manc1n1k~1 m1? Oyle bir meslek yok ki art1k. Giderek artmaya ba~lad1 merak1m . Kalkmak Uzere he sap istedim . Bah~i~ b1rak1p giderken garsona, kar~1mdaki masada oturmakla bagda$ kurmak aras1 bir bi<;imde <;oreklenmi~ adam1n kim oldugunu sordum. Garson kulag1ma egilerek. Urkek bir f1s1lt1yla; - Milletvekili! dedi.

28


BEYiN KARINCALANMASI

Elimden ye re du~en ekmek k1nnhlann1 ilk farkeden kannca, sanki bir at gibi iki arka ayagmm lizerinde ~aha kalkh, on ayaklann1 birbirine si.irtmeye ba~lad1. Belirli bir ses c;:1kanyor olmah , bizim duyamad1g1m1z ama kanncalann kulag1n1 inleten bir frekans herhalde . Birdenbire c;:evredeki tum kanncalar hareketlendi ve dort bir yan1 radar gibi tarayarak, c;:ember daraltarak, ekmek k1nnhlanrnn yan1ndaki karmcaya ula~tilar, derken k1nntilara kavu~tular ve o kilc;:ilclik ekmek pan;alann1 daha minik boyutlara bolerek, ay1rarak ta~1maya koyuldular. K1sa silrede ekmek k1nntilanyla karmca yuvas1 aras1nda yogun bir trafik olu~tu . Garip bir dilnya kanncalar dilnyas1. Hepsi ta~1y1c1 degil, i~i denetleyen var, yuvada istif eden var. En dikkat g1d1klay1c1 olan bu k1nnh ta~1ma operasyonu s1ras1nda, karnm1 doyuran yok. - $u ekmek k1nnhsm1 bulmu~ken, bir iki miligramc1k gotilriim agbicim, sonra ta~tmaya ba~lanz! diye di.i~tinen bir kannca gozlenmiyor . 0 kadar da yemeye dti~ktin degiller herhalde, c;:tinkil hie;: ~i~man, k1c;:1n1 kald1ramayan piknik tip kannca gormedim. Pek bogazlanna dU~kUn olmamalanna ragmen amban ttka basa doldurmaya c;:ah~malan ve bu konudaki tela~ ve usa-

29


sagmaz hazlannm sebebi ne olabilir? Yaln1zca, k1~m agustosbocegiyle dalga ge<;mek i<;in degildir herhalde, verilen bu yogun ~aba . Amban dolu tutmay1 yeg tutuyorlar demek ki, belirli bir ileri gorti~le . Kendilerinden sonraki ku~aklan du~Onuyorlar elbette . Az cinfikir hayvanlar degil bu kanncalar . Saat gibi ~ah~an , ciddi, oturmu~ bir kurum. Ba~laba$ma bir imparatorluk yani. Osmanla lmparatorlugu'nun kurucusu Osman bey oldtigUnde, ard1nda ciddi bir c;1k1n birakmam1~hr. ilk padi~ah1m1zm sahip oldugu kayda degmez mal doktimil ~oyle : "Bir ~ift c;izme, bir ka~1khk, bir tuzluk, bir at zarh1, bir sade k1la~. bir karga, bir yay, bir aga~ tespih, yedi yemek tasa. dokuz k1rm1z1 renkli sancak, dokuz at, misafirler i~in bir stirU koyun." Van yogu ve ondan Orhan beye kalan, bundan ibaret . Tuzluk listede ciddi bir yer i~gal ettigine gore , her yemege deli gibi tuz koyu~umu­ zun bize Osman beyden yadigar oldugu anla~1hyor. Dikkat ederseniz k1hcm1n, yay1nm, hatta ~izmesinin bile yedegi yok. Asal masraftn k1rm1z1 sancaga, yemek tas1na ve misafirler i~in koyunlara kayd1nld1g1 goztimleniyor, varsm yedegi olmasm c;izmenin. Daha ~ok ele gilne kar~¡ fac;a verilmemeye ugra~1hyor. Bursa ve ~evresine; - Her ne kadar "Osman bey ve adamlan" diye an1hyorsak da , biz bir devlet olma yolunday1z. Dokuz tane k1rm1z1 sancag1m1z var! Pardon yani! mesaj1 verilmekte. Toplam yemek tas1 yedi tane . Yedi misafir gelse. Osman bey; - Ben tokum almiim! diyerek , yemegi pas gec;ecek. Sekiz misafir gelse; - Kalk1n inegol koftecisine gidelim! demek zorunda kalacak, ilk padi~ah1m1z.

30


Boylesine dar bir bogazdan gec;ilerek, yokluk ic;inde kurulmu~ Osmanli imparatorlugu , belki de ilerde ciddi bir imparatorluk olacag1n1 bilmeyerek. Belki bu yUzden bUytik bir imparatorluk olman1n gereklerini, donan1m1n1 ve konumunu ongormemi~ . i~ bi.iyudtikc;e, i~e adam ahr bir ;;irket gibi geli~mi~, Avrupa'dan medet ummu~. donem donem badireler atlatm1;; kendi ic;indeki sGrekli kavgalarla y1pranm1~ ve Galata bankerlerinden faizle bore; alan, zor durumda bir ~ahas ~irketi olarak batm1;;1

ttr. Kanncalar h1zla ~ogahyor. Ekmek k1nnt1lanyla yuva aras1ndaki yolu olu~turan, c;ift ~erit gidip gelen kannca trafigi, giderek kalmla;;an, ydan gibi devinen bir kordona donu;;til. Onlara k1yak olsun diye biraz daha ekmek k1nnttlad1m o noktaya. H1zla ve mGthi;; bir uyumla c;ah~1yorlar, aralannda iti~ kak1~ ve didi;;me gozlenmiyor. - Benimki ~ok ag1r , o hafifi hen ta~1y1cam! diye kavga eden, sagda durup , ekmek k1nnt1larm1 ve i~i gticti birak1p bilek gure~i yapan yok. Acayip bir dayan1;;ma i~indeler. Birbirini oldtiren karmca hie; gormedim. H1rs1z kannca da yok. ~oyle bir sag1 solu kesip, ta~1d1g1 k1nntty1 yol k1y1smda ~arampole bir yere zulalay1p; - Gece gelir, hen bunu tikananm! diye dti~Gnenini gozlemedim . Nas11 kurabilmi;;ler bu ka dar soylu ve imrenilecek bir dGzeni? Kanncalar bizden daha ma akalh yani? Daha geli;;mi;; bir uygarhk ma bu? lyice kanncaland1 beyn im. <;unkti, Osmanh lmparatorlugu'ndan sonra cumhuriyetimiz de , sava~lardan c;tkan bir milletin inadt, onuru 31


ve yoksullugu ilstilne kurulmu~, toparlanm1~. adama i~ bulma yontemiyle geli~mi~. onGne gelenin doland1rd1g1, onG ac;:1k bir devlet olarak c;:ok k1sa bir silrede IMFden faizle bon;: alan, ne onu ne de i~ borcunu odeyen bir ~irket ha line gelmi~tir. - Nereden nereye geldik? sorusu da, biz tGrklerin pek kendine sormad1g1 bir soru. Karmcalann boyle bir sorunsah oldugunu sanm1yorum. Onlar tarihlerinin oldugu kadar. evrimlerinin ve bu ak1~ ic;:inde kendilerine dG~en tarihsel gorevin bilincinde, akh ba~1nda yaratiklar. Okulda tarih dersleri c;:ok s1k1c1 ve renksiz olarak anlat1ld1gmdan, Baltac1 Mehmet Pa~a'yla, Rus <;aric;:esi arasmda c;:ad1rda gec;:en o gece, okul tarih kitaplannda bir televole aynnt1c1lig1yla anlatilmad1g1ndan, biz tarih sevmiyoruz ve kendi tarihimizi bilmiyoruz . Bu yGzden geri donGp bakam1yoruz. bugGnG tarihi sorgulayarak degerlendiremiyoruz ve olan1 biteni tam alg1layam1yoruz ... - Kemal

Dervi~

geldi, tamam y1rtt1k!

diye dil~ilni.iyor, krizin bittigini ilan edip bu nu rak1 ic;:erek kutluyoruz . .. Kemal Dervi~ n'ap1cak? 0 gelmeden, onun di.i~Gndi.igUni.i hie;: mi dil~Unen olmam1~? Borcunun faizini odemek ic;:in faizle bore;: arayan bir ~irket, gelecegi c;:ok parlak bir kurum degildir . Yani ki haybeden rak1h kutlamalarda bulunmayahm . Karmcalar silip sGpi..irdUler ortahgi. Oralarda ba~ka k1rmtl kald1 m1, diye bir sUre turalad1lar, sonra ba~ka k1rmtilar aramak Gzere h1zla degi~ik yonlere dag1ld1lar.

32


Bir sigara yakt1m. iki de yakabilirdim . ikinciyi daha sonra yakanm, diye dti$Gndtim. Kanncalarda siyasi partiler, se~im, sand1k, delege melege yok. Kurulu, degi$meyen ve saat gibi i~leyen bir dtizen var. Kanncalara hayranhg1m giderek artarak, ufledim sigarantn duman1n1. . . Ecevit'in ilk ba$bakanhg1 doneminde, bir ara sigara k1thg1 olmu$, bizzat ba$bakamn sigara bulamad1g1, $Ofortinden sigara rica ettigi o urkunc; gtinlerde muhalefetin ba~1 olan Demirel; - Memlekette sigara bulunmarnaktadir . Memleketin haline 9ok Uztilen zavall1 vatanda$l0 tek tesellisi olan sigaray1 da temin edemeyeceklerse, niye htiktimet olmu$lardir? Biz bunu soruyoruz i$te! Once buna cevap versinler! diye kilkremi$, hemen ardmdan gelen kendi ba$bakanhg1 s1ras1nda goztimlenen sigara k1thgmda ise; - Hay1r, sigara nedir? Neye faydas1 vard1r? Benim vatanda$1m1n sigaradan onde gelen meseleleri vard1r, diye gerdan k1rarak , topu taca atm1$tlr . Menderes'in as1lmas1n1 hie; ho~ kar$1lamayan Demirel, Deniz Gezmi~'in as1lmasm1 memleket i9in hay1rh bulmu~tur . Kendisine bu sorular soruldugunda da ; - Bak1n hen size bir

~ey

soyliiim mi,

diye girizgahlad1g1 demagog ve dermojen tiradlanyla konuyu saha d1~1na, k1talar otesine ve oradan uzaya hrlatm1$. soruyu soran1 sorusunu unutur hale getirmi$tir. Kendisi bu durumun uzman1d1r. Aradan y11lar ge~mi$. Demirel cumhurba$kan1, Ecevit yeniden ba~bakan olmu~ ve her ikisi canciger kokore~ sarma bir muhabbete girmi$1erdir. Zaten artak mem-

33


lekette sigaran1n her markas1 oulunmaktad1r . Ve fakat Ulkede onlann ya~lanmas1nm d1~mda ne degi~mi~tir? Kanncalann bu muhte~em tela~1, hie; IMF'yle muhatap olmamak ic;in demek ki! Toprak Mahsulleri Ofisi'ni tika basa dolu devrediyorlar bir sonraki ku~aga. Kanncalar, ciddi bir imparatorluk.

34


!

r

I

KAFANIZA AFiYET

' Yanh~

bir yerde, yanh~ bir zamanda, yanh~ biriyle bulunuyorsan, ba~1na dogru dtirOst bir i~ gelme olas1hg1 yoktur. iki yanlt~ bir dogruyu gotilrse de, oc;: yanh~ su goti.irmez. Aralannda tarh~ma <;tkar yani, suyu sen gotilrticen, ben gotilrticem derken suyun gotilrillmesi konusu ta ma men unutulur. Bu ve be~benzemezi su gotilrmez durumlarda, tom yanlt!?lar ve onlann yanlt~ arkada~lan bir noktada bulu~up i~i bitirmeye, kendi aralannda karar vermi~lerse, senin elinden bir !?â‚ŹY gelmez; yanh~hg1n got deliginde bulunuyorsun demektir ve o andan itibaren sadece boktan ~eyler olabilir. Benim ne i~im var, elektro divan sazh tilrkil barda? Ostelik, dordilnilze afiyet , sabah1n dordilnde ... Bu admt bilmedigim herifle! Beni bu hara o getirdi. Daha once gittigim rock barda tant~hk ismi kimbilir ne herifle. Soyledi asltnda birka~ kez adm1, bann gilrilltilsilnde tam algtlayamadtm . Ben ona arkada~, diye hitap ediyorum. 0 da bana saytn agbicim , bi~iminde yan1t veriyor. Rock bara niye gittim, onu hi~ hahrlam1yorum. Hie;: rock bar sevmem . San1nm beni oraya otelin bannda tan1~hg1m1z tip gotilrdti. Sonra kayboldu o . Kimdi o tip? Altin1za afiyet. ben niye her gordtigtim tipin k1c;:1na tak1hp bar bar dola~1yorum? 35


- Bir rakt daha altr m1sm1z sayan agbicim! diye gilrledi adin1 bilmedigim herif. - Alinm arkada~! diyorum . Niye oyle diyorum? Niye ahyorum? Ayakta duracak halim yok. Nasal ahyorum ben o rak1y1, nereme afiyet? - Almam arkada~! cilmlesini o anki havaya yak1~hramad1g1m i~in herhalde . 0 otelin banna gitmem sa<;mayd1 zaten. Pub'da tan1~hg1m serserinin dolduru~una geldim. Pub gayet ne~eliyken;

- Kar~1ki otelin ban ~ok daha ne~eli oluyor! diye, beni oraya silrilkledi. Ben o serseriyle niye ve nasal tan1~hm? Otelin bannda da ltizumsuzca o tiple tan1~­ hk. Hic;biriyle tan1~mam1n bir anlam1 yok. Tam tan1~­ m1~ degiliz zaten. Yann gorsem hi~birini tan1mam . - istediginiz bir tilrkil varsa sanatt;t arkada~ onu soylesin say1n agbicim! diye. kadehini uzath ad1n1 bilmedigim herif. - istersen bi hrt, hic;bi ~ey soylemesin! Kafam kazan gibi, kafan1za afiyet! dedim. Bar t;1k1~1 merdivenden dti~il~ilm, hastaneye kald1nh~1m, ciddi kink mtinasebetiyle hemen ameliyata ahn1~1m, ameliyattaki bir hata sonucu. birbirini izleyen bir stirU ameliyat get;iri~im , bu yUzden i~imden olu~um ve ~u an intihan dU~ilnil~ilm, tamamen Pub'da tan1~tag1m serseri yilztinden, yani benim or a ya gidi~im yilzilnden. Ne i~im var benim Pub'da, ilstilnilze afiyet?

36


PERSPEKTiFsiz ~OCUKLAR

- Benim de can1m s1k1hyor, ama bak aglam1yorum. Kes sesini c;ocugum! dedigimizde aglayan c;ocuk birdenbire aglamas1n1 kesmez. Sizin kimbilir neler dil~ilnerek ve bunahm asansorUniln kimbilir kac;1nc1 katinda bulunman1z milnasebetiyle zirvalad1g1n1z bu birbirini izleyen cilmleler, c;ocuk ic;in hic;bir ~ey if ade etmedigi gibi, o sizin bu ve benzeri bo~ laflar edeceginizi biliyordur . Bu cilmleler onu hie; etkilemez . Ya da c;ocuk c;ok firlamad1r, birdenbire aglamay1 keser ve gillmeye ba~lar. $a~1np kahr, hatta uyuz olursunuz . Ne demek istiyor yani bu c;ocuk? Bizimle dalga m1 gec;iyor? - Dur c;ocugum! Sus c;ocugum! Yapma c;ocugum! bic;iminde bilyiltillilyor c;ocuk ve bu bilyilme siras1nda, sizin emirlerinizi hie; mandallam1yor . Tersini dil~ilnelim . - Durma c;ocugum , yap! Susma! Agla! Aferin, c;ok gilzel aghyorsun! demeyi denesek. nasil olurdu acaba? Bizimle inatla~an c;ocuk, inad1na tersini yapar m1yd1 bakahm? Sanm1yorum . <;ocuk yap1lmamas1 gerekeni bilerek, haydi yap dememize uyuz olarak, i~in ic;indeki bit yenigini sezerek . gene buyruklanm1za ba~kald1nr ve can1n1n istedigini ya da bizim istemedigimizi ya par. 37


- Bu bUyUmU~ de klic;Glmli~ ayol! Her ~eyi biliyor! diyerek, kimi f irlama c;ocuklarm egitimlerinden c;ok erken vazgec;ilmesi , onlarm dehalann1n c;ok olumsuzca ve beklenmed ik bic;:imde geli~mesine yol a~1yor . 0 c;ocuk btiyilyunce uzman bir hirs1z oluyor ya da c;ok ba~anh bir kirahk kaatil. Egitimini s1k1 tutahm, her~eyi hemen ogrensin diye, c;ocugu bir egitim kazan1nda fokur fokur kaynatmanm da sonuc;lan c;ok olumlu olmuyor . Hem gitar, hem ingilizce, hem clans , hem spor, hem sanat, hem bilgisayar, hem satranc;, hem sanskritc;e, biraz frans1zca, az biraz zooloji ogrensin diye, c;:ocuga dort bir yandan yilkleme yaptlgm1zda , c;ocuk hafif sersemleyerek , giderek sendeleyerek ve ebeveynini c;ok ~a~1rta­ rak , ~izofren olabiliyor. Cocuklar konusu ince, narin¡ ve s1hr numara z1mpara bir durum . Cocuklarm c;izdigi resimlere dikkat buyrun ; bu resimlerde genel anlamda bir perspektif kavram1 ya da endi~esi yoktur. Dilnyaya, bliytiklerle ayn1 ac;1dan bakm1yor c;ocuklar. - Perspektif neymi~? diyebiliyorlar. Biz perspektifin ne oldugunu ve kurallann1n tart1~1lmazhg1n1 bildigimiz ic;in c;ok hayret ediyoruz c;ocuklann bu sorulan kar~1s1nda. Bizim somut bir yan1t veremememize de c;ocuklar c;ok ~a~1nyorlar. <;ocukla c;ocuk olunmaz, derlerse de bir an ic;in c;ocukla c;ocuk olup ayn1 soruyu kendimize yoneltebiliriz. San1nm bu yilzden ve boyle bir durum kar~1s1nda kahnarak yaz1lm1~tir Nam1k Kemal'in "Etme ~oluk ~o­ cukla muhabbet" diye ba~layan ve kenef duvarlannt si.isleyen ~iiri . 38


Benim soztinli ettigim anaornek, s1radan c;ocuklar . Bir de bu <;ocuklann ornek otesi cinfikir olanlan var, onlarla ba~etmek milmkiln degil. Onlar sizin g1c1k oldugunuz ~eyleri ozellikle yapmaya ozen gosterir ve bundan cephe gerisi bir zevk ahrlar. Meslegin dtirttligil zirvesel endi~e, ki g&vurlar buna "kariyer" diyorlar, <;ocuklarda b.ulunmuyor . Hepimizin ~ok merak ettigi bilyilyiince ne olacag1 konusu soruldugunda , <;ocuk dudak biikiiyor. Kimi ~ocuklar; - Hie bir ~ey olmak ~art m1? diyorlar. Sen inek gibi bakakahyorsun. <;ocuklann daha pis bir tarah, durup durup diyalektik sorular soruyorlar.

39


GENEL KiRLiLiK

- Nas1ls1n1z, iyi misiniz? diyecegim. - H ic; iyi degilim ! diye gireceksiniz konuya! Bilmiyor muyum! GozU.nUzden belli. Sor da, ~oyle bir uzun uzun dertlerimi s1ralayay1m gibi bak1yor gozU.nU.ziln bebegi. insan1n hal hatir sorast kalmad1. Soziln gU.zergaht olarak. her gUn rastlad1gm1z birine, yanmdan ge~erayak, yani yan1ndan ge~­ mek gafletinde bulundugunuz an, merhaba mahiyetinde; - N'aber? demek bile, c;ok tehlikeli. - Sorma agbicim! diye, birinci ciltten ba~hyor anlatmaya! - Daha daha. nas1ls1n1z? c;ok gereksiz sorusunu, hie; gUndeme getirmemek gerekli . Genel muhabbet bu yani. Si.irekli mutsuzluk ve koyu gri ~ikayet edebiyah ! Konumumuzdan ve bulundugumuz yerden huzursuzuz. Bu genel karamsarhg1n ruhumuzda fink atarak beynimizi dtirttiklemesi sonucu, sOrekli birine ya da bir ~eylere isyan halindeyiz. - Ne bic;im bir millet bu! - Bizimki de hayat mt! 40


- BugUn hava amma soguk! - Amma steak yahu! bit;imindeki ~ikayetlerimiz bitmez. Yazt c;ok steak, kt~• gayet soguk buluruz. Dort mevsim bahar olsa, yaz1 ve k1~1 ozleriz. Dort mevsimin bahar olmas1 zaten Vivaldi'ye ay1p olur! Hangi ko~ul ve konuma koyulursa koyulsun bitmiyor insan denen garip hayvanan ~ikayetleri. Yaratth~tan beri it;imizde var olan dogal endi~elerden mi kaynaklanayor bu? Belki de kendimizi ~ok f azla sevmemizden. Olamad1g1mtz yerde oldugumuz zaman mutlu olacag1m1za inand1rm1~tz kendimizi. Ya da birileri bizi bu konuda <;.ok fena dolduru~a getirmi~. Bir de tepeden tabana dik inen at;1ortaym her iki apsmdan bakmak gerekiyor olaya; kendimizi, bizi t;evreleyen her ~eyden ve herkesten daha degerli ve onemli buluyoruz . - Ben kimim ulan? etimlesi; - Sen kimsin ulan? etimlesi kadar kullan1Imaz . - Kim Ian bu herif? ctimlesiyse en ~ok kullan1lanlardan! - Ben bu hallere dii~ecek insan m1y1m? rakt i~irici ctimlesi de, bizde en kullan1lan deyi~lerden . .. Bozmay1n moralinizi. Azmetmek ve kararh olmak, gerekiyor! Azimle stvazlayan mermeri deler! Azim, s1vazlamaya kattlmaz da, siz kendi ba~1n1za s1vazlamak zorunda kahrsantz, mermerin delinme olas1lig1 <;ok zaytf elbette . Azim yoklugunda, asit borik ve degi~ik asitler dokmek de bir <;oz Urn yolu . Ancak bu durumda s1vazlamamak gerek; <;Unkti asit hi<;bir organtm1za iyi gelmez ve savazlayan organ1 eritebilir . 41


Genelde toplumumuz bo~ konu~uyor ve konu~may1 c;ok seviyor. Kimse kimseyi dinlemiyor. Dinlememe konusunda ~ok geli~mi~ bir miHetiz . - Sen sus bi dakka, hen konu~uyorum! tavn egemen. Biri obUrtine bir ~ey anlat1rken, obUrU ayni and a ba~ka birinin kaf as1n1 iltUlUyor. 0 ba~ka bir\ de htyar degil ya kafasm1 iltil tahtasma vurup dovGnecek, o da ayni anda bir ba~ka obtirtine, kimbilir neler neler anlatiyor. Herkes ayn1 anda anlatt1g1 i~in, anlahla'n1 alg1lamak soz konusu degil, Ustelik kimsenin boyle bir alg1lama endi~esi yok. Herkesin konu~acak ~eyi birikmi~. herkes bunahm1n zirvesini zorluyor, herkes kendini ~ok hakh, btittin dilnyay1 hakstz ve yanh~ buluyor . Kimse alc;akgontillil degil, zaman zaman epik boyun bilkmelerle, gerdan k1rmalarla sanki kar~1 tarafa bir sayg1 gosteriliyormu~ gibi s1nt1hyor. Olay sadece gosteri~ten ibaret. Bu gosteri~in uzun stirmemesine ozen gosteriliyor, c;Gnkti h1yann birine; - Cok haklism1z efendim! dediginiz sahne filme c;ekiliyor. Bir film seti gibi ya~am. Cekimin uzamas1 sinir dingildetici elbette. Aynca, _kimse uysal deg ii, kimse do gal davranm1yor. Kimse iyi niyetli degil. Kimse iyi gormtiyor, iyi d':Jymuyor . Hie; kimse gerc;egi soylemiyor ve ac1h ve sosisli gerc;egin kendisine soylenmesini istemiyor. Bo~ konu~ma yeg tutuluyor ve boyah taraf 1ndan tutuldugu i<;in el salakc;a yaghboya oluyor; c;UnkG bo~ konu~ma da, bizim konu~ma­ m1z s1rasmda; - Yaghboya, degmesin! diye bag1rarak dola~m1yor esasen bo~ olan konu~man1n ortas1nda. Ostelik soylenen yeni bir ~ey yok, yeni dti~i.inceler ilretilmiyor . . 42


- Dedem her zaman soylemi~tir .. . ya da; - Babam c;ok hakhym1~! mant1g1na s1k1 s1k1 sanlm1~ bir konumday1z . Her gun ayn1 ~eyleri konu~uyoruz . Neye, ne yan1t verecegimizi biliyoruz. Zaten ne sorulursa sorulsun, yan1tim1z haz1r. Birine bir ~ey soylemeye kalksan; - Biliyorum! diye, sozti agz1na ttk1yor adam1n. Herkes her~eyi biliyor. Ba~1n1zdan gec;mi~ ozgUn bir oyki.iyO bile anlatsan1z, dinleyen sanki olay1 sizinle ya~am1~c;as1na y1ld1z tornavida giri~ler yap1yor sizin monolo~unuzun ic;ine. Herkes uzman doktorf Programa ilaveten, herkes sinirli. Herkes yorgun ve bezgin . Herkes elektrikli. Aynca elektrik~i ! H ic; yoktan c;1kabiliyor kavga. - Pis bakhn! - Yok agbi temiz bakhm, sizin goru~ a~1s1 biraz kirlenmi~!

demeye kalmadan b1c;akhyor biri oburunu. Daha fenas1t ba~kas1n1n moralini bozarak kendine moral veren, boylece huzura eren tipler var. Ornegin avukat Pislik Ayhan. On be~ yild1r gormedim. Gorti~ilp ettigimiz yok. Ayag1m k1nld1 ya! I~ edinmi~, aram1~ taram1~, ev telefonumu bulmu~, tela~la beni anyor; - Yahu gec;mi~ olsunt ayag1n1 k1rm1~s1n. Cok pis i~­ tir, be~ y1l once ben de k1rm1~t1m, y1llarca c;ektim yahu... <;ok zor i~... Oyle kolay kolay yilrtiyemezsin ... Rutubetli havalarda korkunc; bir s1zlama yapar.. . Fizik tedavisi falan alti ay silrer ... Alh ayda tam duzelmeyen de var . . . Bizim bir arkada~ var, topal kald1! Neyse can1m ~ sen arhk topal adam hikayeleri yazar, onlan oy43


nars1n .. . Timurlenk milzikali yapabilirsin ... Topal Osman't oynayabUirsin ... <::ok gec;mi~ olsun, can1m topal karde~im!

diye, acayip moralimi bozarak kapattyor telefonu. Niye ediyor ~imdi bu tip, o telefonu? Bana gec;:mi~ olsun, demek ic;:in degil. 0 ~imdi topal ve ben arttk degilim, di ye dG~Unerek mutlu olmak ic;:in. Mutlu olacak hic;:bir ~eyi kalmamt~. korkunc;: tehlikeli bir tip bu. Telefonu kapatir kapatmaz, bir sigara yaktp arkasma yaslantyor ve huzura eriyor Pislik Ayhan . Ba~kas1n1n moralini bozarak huzura erme psiko-manyak renkli tGrkc;:e yontemini, ya~am bic;:imi edinmi~. . . Herhalde avukat olarak da mGvekkiline; - Cok zor bir dava .. . Sen in bu davadan ytrtma durumun yak ... MGebbetle kurtanrsak iyi! .. Ashnda idamltk bir durum bu ... Neyse ben gene de gireyim bari ilk celseye, yarg1ca aytp olmasm! diyordur . .. MUvekkilin mOtevekkil durumu, bilmem gozOnOzGn onilne geliyor mu! Hadi gelmedi diyelim, ben size tantmlayay1m biraz ; mGvekkil gayet salak bir tip olup avukahna bo~ bakmakta, oyle olmasa nic;:in avukat olarak Pislik Ayhan'1 bulsun , ona ilcreti vekalet olarak odeyecegi paray1 nas1l ve kac;: taksitte denkle~tirebilece­ gini beyin jimnastiklerken, az once yakttg1 sigaray1 ic;:meyi unutmu~ olarak , kendine mezar yeri dG~Gnmekte­ dir. Gene de can c;:1kmadan umut c;:1kmaz manhks1zhg1 ic;:inde, son bir Grpermeyle hayata sanlmayt isteyip sigarastndan bir nefes c;:eken mGvekkile, Pislik Ayhan son darbeyi indirir: - Bitmi~sin sen! Miras i~lerinle ilgilen . Cenazeyle ben ilgilenirim!

44


Ba~kas1n1n moralini bozarak elin adrenaliniyle ger-

dege girme yontemi de Pislik Ayhan't c;ok mut)u edemiyor elbette; o da giderek mUvekkil bulmakta zorlantyordur mutlaka . MUvekkillerini ipe gonderen avukattn kap1s1nda kuyruk olmaz. Mutlu olmay1 bilmedigimiz ic;in ba~kas1n1n mutsuzlugundan medet um up, oradan kendimize bir mutluluk ktrtnhs1 c;1karmaya ugra~1yoruz. Bu Pislik Ayhan'a ozgil degil, genel bir kirlilik.

45


BUGUN BARl~ALIM

GONO

Her gun bir ~ey gUnG ya, nas1l kimi apartmanlarda per~embe srcak su gtinti , gUntin biri ~evre gOnil, bir ba~ka gtin dunya ilzOm gtinU , her ay1n ilk ~ar~ambas1 Fatma hammm kabul gOnO; bu gOnlerin her biri deliler ic;:in bayram niteligi ta~1yorken, eyltiltin biri de dtinya ban~ gilnu. · Kimlerle ktisUm acaba , diye dti!?ilndi.im . Kimle ktissen , ban~mak gerek eylUIUn ilk sabaht. Bakkalla ban~­ may1 dU~tindUm ve fakat bu ban~ i~in ona biriken, kayda degmekle kalmay1p kayda silrtUnen, kayd1 zorlayan, neredeyse kaydm uzma ge<;meyi ~avullayan ~ok stf 1rlt borcumuzu odemek gerek. Bakkalla ban~mak sap1k ideolojisini hemen erteledim . Ev sahibimle de kils say1lmam. sadece rastla~ma­ maya ugra~1yoruz . Ay1n biri, ev sahibiyle rastla~mak i~in ters bir tarih . Kiray1 ister, bizi gortir akhna zam gelir, onunla ban~man1n hi~ gilnil degil . Ba~ka kimseyle de ktis degilim. Kan davas1 boyutunda, ciddi ktisltiklerim, kin tutmalanm yoktur, k1nlmalanm vard1r. Bunu da pek kimseye ~akt1rmam. Niye c;akt1racakm1~1m?

- Biliyor musunuz , ben Mahmut'la ktisUm! diye dikkat c;ekici bir cOmleyle, ortaya zarf ah~tm;

46


- Yahu ~u Mahmut'la bizi ban~t1nn! demek istedigimi su yilzilne c;1k~nr . Gnu niye ben diyecekmi~im? Mahmut hayvan1 du~tinstin ve desin . Ostelik ben niye ona kilsmi.i~ilm, o onun bile fark1nda degil, belki de kils olmad1g1m1z1 dti~ilnilyor . Zart diye ona telef on ac;.1p; - Biliyor musun ben seninle ktistim! diye bilgi vermek de, <;ok alt dtizey bir h1yarhk. <;tinkti h1yarhg1n da dtizeyleri var. Ostelik benim Mahmut'la kils olup olmamam1n bir onemi olamaz, onunla goril~­ memizi gerektirecek ~e'Yler de yok hayatim1zda. Eskiden rastla~1yorduk. n'aber Mahmut, iyidir senden n 'aber, ~imdi rastla~m1yoruz. Dikenli telli ya~ant1mda, bir Mahmut eksikligi gorillmtiyor. Astl sorun, hen kendimle ktistim ve bu Mahmut'u hi~ ilgilendirmez. Dtinya ban~ gilnu dolay1s1yla kendimle ban~maya karar verdim. Ban~«;il bir havay1 yaratmak Uzere, kendime hi~bir ~ey sormadan, bir gtizel ~arap a~t1m. Kendim biraz garipsedi durumu. Dedim ki, kendi kendime: - Lan oglum ~araps1z bir ban~ gtinti olur mu? Bir bayram degil mi bu? Bir bi~imde kutlanmayacak m1? Kutlanma dedigin nedir? Kadeh kald1rmadan kut1ama nerde gortilmti~? Kalkan kadehin i~ine ne koyulacak? l~ine bir ~ey koyulmayacaksa o kadeh niye kalkacak? Kendim dudak btiktti, kendisi biraz sinirdir, ben kendim o kadar g1c1k degilimdir ashnda, gel dikiz ki bir ti.irli.i anla~am1yoruz kendi kendimize . Ben kendim ~ah­ sen gayet uyumluyumdur, f akat bu kendim hic;bir ~ey­ den mutlu olmaz. bir frenk tabiriyle, ki o tabir ~imdi burda caiz midir bilemiyoruz , bu tamamen Ya~ar Nuri OztUrk bir konu ve zaten ramazana daha ~ok var, kapa 47


parantez; tabir caizse "derisi kendisi ne dar" bir tip, bu benim kendim . Kendimin onla ilgisi yok, ben kendim derim i~inde mutlu, durumundan memnun, koy ko~eye, giderken al, bir tipimdir. Arna giderken almayt unutmaym. ktiserim . Kendim tabii, ic;ki konusuna sinir oldu, ben de ona k1c;1m1 donOp kendi kendime i~meye koyuldum . Yaln1zca ikinci kadehe gec;erken kendime a~1klamada bu\undum : - Att~mak gibi olmas1n ama, bugtin dtinya ban~ gtinti .. . diye bir diyalog aray1~1na girdim: - Kendi kendine bir ~ey soyleyeceksen soyle, biraz sonra dtinya ban~ gtinti bitecek, uzun kGsltik ba~laya­ cak!

48

,

~ ]..

..

¡'


ViYADU~ES

Her giln bir iyilik yapmak laz1m. iki iyilik de yapabilirsiniz, ama gene) inan1~ gtinde en az bir iyilik yapmak tisttine viyadtiklenmi~tir. Bu ytizden o konuma ve konum Ustilnden gec;en otoyol boltimilne, iyilikc;i Hasan Pa~a viyadilgil ad1 verilmi~tir. Rahmetli Hasan Pa~a'n1n e~i viyadi.i~es Semahat hamm da iyilikperver olup, hayah boyunca ortalama gunde bir buc;uk iyilik gibi bir averaj1 yakalam1~tir. Kim bu Hasan Pa~a? Viyadtige o oldtikten sonra ad1 verildigine gore , e~i Semahat han1m viyadti~eslik payesini nerden almaktad1r? Viyana'dan m1? Tarihte viyadtik isimlerinden kaynaklanan kan~1kliklar hep olmu~tur ve olacaktlr. Ornegin Antep-Adana otoyolunda hie; de viyadtik olmayan bir noktadaki Varsayalam Ismail viyadUgil, tamamen milteahhit firman1n bir ~akas1dir. Ortada viyadtik yoktur. Varsayahm buras1 da viyadtik, di ye yap1lm1~ bir ta~eron espridir. Ancak ilerleyen zaman ic;inde bunu ciddiye ahp , tarihimizde Varsayahm ismail Pa~a'y1 da bulup c;1karan. yedi stilalesini anlatan incelemeciler olacaktir. Konumuz bu degil. Aslolan. viyadG~es Semahat'1n da benimsedigi, her giln bir iyilik yap1lmas1 gerekliligi, yani haftada yedi iyiHk gibi bir zorun1uluk. Ayda otuz ya da otuzbir iyilik, 49


•

ay1na gore ... En kolay1 !?ubat, yirmisekiz iyilikle ay1 tamamhyorsunuz. Kimi ~ubatlar yirmidokuz c;ekse de, sonu~ olarak y1lda ilc;yilzaltm1!?be!? iyilik gibi s1k1 bir uygulamayla kar!?I kar!?tyaytz. Ag1r i!? yani. lyilikten kas1t nedir? Bu da c;ok aynntth olarak belirlenmi!? degil. Ornegin viyadil!?eS Semahat han1m. dilencilere para vermek, yoksullara yard1m etmek gibi "iyilikligi tartt!?1hr" durumlarla i!?i ge~i!?tirmi!?tir. Yoksulluk bir konumdur. Dilencilikse bir durum. Yoksul kendini iyi pazarlar. Yoksullugunun tisttine bina ettigi oykiisiiyle sizi etkiler, sefa let in uc; noktas1nda olduguna inandtnr. Cebinizde ne kadar para varsa, hemen ~tkanp verirsiniz ona. 0, deli gibi parantn ilsttine atlamaz, aglamakh bir sesle reddeder, sizin de gozilnilzil ya~arttr, zorla sokars1n1z paray1 onun istemeyen yan cebine . Ya~h kad1nlann ilac1 kolonyayla serinleyip kendine gelmeyi benimsemi!? viyadil!?es Semahat han1m1n, bu bic;imde zorla para verdigi c;ok yoksul olmu!?tur . Dilenci ise yoksuldan farkh olarak. ah!?tlmt!? sinir y1prat1c1 kompozisyonu i~indedir . Y1rttk pirtlk elbisesi onun i!? giysisidir ve anlatacagt oykU c;ok bilinen bir f1kra gibidir; annesi ve babas1 mutlaka olmil!?tilr, kesinlikle c;ok karde!?tirler, size avuc; ac;an bUtiln karde~lerine ve onlann arkada!?lanna, neredeyse btitUn mahalleye bakmaktad1r, karde!?lerinden en az biri kanserdir . ViyadU!?es Semahat hanim, her gUn bu tiplere para vererek iyilik yaptlg1n1 sanmakta, gorevini tamamlaman1n huzuruyla koymaktad1r o ak!?am ba!?tn1 yashga. Ortada iyilikten c;ok, nerden viyadU!?eS oldugu bilinemeyen Serna hat han1m1n salaklig1 gozilmlenmektedir . Di50


lend. yoksul. doland1nc1 onun uzaktan geldigini gorilr gormez alarma ge~mekte; - Dikkat viyadil~es yenge! uyans1yla, ona yannm iyiligini de bugGnden yapmay1 gerektirecek yalan oykuler haz1rlamaktad1r . Daha sonra bu oykuleri geli~tiript donU~Gmlil olarak ba~kalanna anlatmakta, her seferinde daha dramatize etmektedirler. <;unkU, gilnde en az bir iyilik yapmak gerekliligine inanan yaln1zca viyadil~es Semahat han1m degildir . ViyadUk ya da viyadil~es olmay1p bu dil~Unceye inanan bir sil ril salak vard1r .

51


TUTON COL

Sigaray1 b1rakman1n gerekliligi ve ttittinOn say say bitmez sakmcalan konusundaki yaz1lan okumuyorum . Eli sigarah bir okuyucu oldugum i~in konumum konuya uygun deg ii. Ostelik bu ve be~benzemezi yaz1lar. oztinde sigaranm insana ne denli zarar verdigini anlahr, bunu kan1tlamak ic;in 1k1n1r ve s1km1r. Her giln dtinyada kac; ki~inin sigara ic;tigi i~in oldilgUntin istatistik say1lann1 kenar sUsil olarak bannd1nr. 0 gOn dtinyada , sigara ic;memesine ragmen olen insan say1s1ndan soz etmez . Genellikle hayatmda hie; sigara i<;memi~ , ttitilnG agz1na silrmemi~ ve akhn1 saghkla bozmu~. gayet sinir tipler taraftndan yaz1hr bu yazilar. Biz tiltiin ic;iciler , hepimiz ~ok iyi biliyoruz ki sigara saghg1m1z ic;in hie; de iyi bir ~ey degil ve bunun bize uzun uzun anlahlmasana gereksinimimiz yok; ~iinkii biz i~in bilincinde olarak sigara ttittilrmeyi stirdUrmekteyiz. Neden, diyeceksiniz! Deyin! Biz size; - l<;iyorsak sebebi vad gibi bir arabesk ac;1klamada bulunmak zorunda degiliz . Kimisi sigara ic;meden kitap okuyamaz, kimisi araba kullanamaz. insanlar i<;in genelde yaptig1 i~in arkada~1 olmu~tur sigara , bu yuzden sigaray1 b1rakamazlar ya da sigaray1 b1rak1nca yaphklan o i~i de b1rak1rlar.

52


Yazar Gabriel Garcia Marquez, kendisine sigara yasak¡ land1ktan sonra yazarlig1 b1rakt1g1n1, art1k yaln1zca ga¡ zetecilik yapabilece~ini ac;1klad1 . Ama y1llar sonra yeni bir kitapla c;:1kh kar$1m1za. Gizlice sigaraya m1 ba$lad1? Sigarastz yazmay1 m1 ke$fetti? Sigaray1 yapt1g1 i$in ol¡ mazsa olmaz arkada~1 sananlar, gerc;ek ttittin ic;:iciler degildir. Gervek bir ic;ici, sigara ic;:erken ba$ka hic;bir i$ yapmaz ve sigara ic;:meyi ya$ar. Ornegin ilk nef es le ikinci nefes aras1nda onemli f ark vard1r, son nefes bamba$kad1r. Killlilkte bir an dinlendirilmi$, kill ti uzaffil$, silk beni haline gelmi$ bir sigaradan ahnacak nefes ve keyif elbette c;ok ozeldir . Bunun ay1rdma varmayan, sigaray1 killlilkte unutan, ikide bir sigaras1 sonen bir ic;ici, ciddiye ahnacak bir ttiti.in ic;ici degildir. Sigaras1 agz1nda sonen tiplerse, ic;ici olarak ciddiye ahnmamas1 gerekenlerdir. Doktorun tavsiyeleriyle kendi zaaflan arasmda gelgit ya$ayarak gtinde belirli say1da sigara ic;:enler, o say1y1 azaltmaya ugra~anlar, ic;iciden say1lmaz. Dogru durilst bir ic;:ici. gi.inde kac;: adet sigara ic;:tigini bilmez, o yaln1zca paketteki son sigaraya ula$madan once yeni bir paket almas1 gerektiginin bilincindedir. - B1rak1cam bu sigaray1 ! diye gtine ba$layan ve oglene dek di$ g1c1rdatarak sigara ic;:memeyi ba$aran kimi kendine eziyet tipler. ogle yemeginden sonra; - Yakm1yacam. oyle agz1mda dursun! diye bir sigaray1 sinirle iki dudagm1n arasma yerle~tirir. ikindiyi bulmadan da; - Hie; sigara ic;:meyip ytiz ya$1ma kadar ot gibi mi ya~1yacam!

53


ferahlat1c1 manttgma ula~tr ve ate~ler ti.itilnu . Bu, b1rakhm-b1rak1cam tipler de tiltGnun keyfine varamadan ttitUn ziyan edenlerdir. Ti.itUn h;ilecekse keyfine vanlarak ic;ilmelidir. Bir nargile ic;icisinin muhte~em keyfini goz onilne getirin . i<;.ici, nargileyle bUtunle~mi~tir. ba~ka hi<;.bir olayla ilgi\i degildir, bir elinde marpu~, obUr elinde ma~a, .gozti tombekide, derinlemesine ya~amaktad1r olay1. Hie;, nargile ic;erken cep telefonuyla konu~an gormedim ornegin. Bu yOzden, yani s1radan bir tilttin tilketici olmad1g1m ic;in, sigara ic;mekten muhte~em bir keyif ald1g1mdan ttiti.inle vedala~may1 dti~unmUyorum. Can1m s1kilmca bir sigara yak1yorum . ic;ince oksilrilyorum, oksilrilnce tilkilrilyorum, tilkilrilnce damag1m kuruyor, hemen ~arap ic;iyorum, fakat bUtun bunlann bende bir ah~kanhk yapmas1ndan korkuyorum. Bu dil~tince bende efkar yap1yor, he men bir sigara yak1yorum, her efkarland1g1mda sigara yakman1n bende bir ah~kanhk olmasindan korkuyorum. Can1m s1k1hnca sigara i<;.iyorum ve y11lard1r c;ok acayip s1k1hyor can1m .

54


SOS OLARAK MUZiK

Sanki kendi ic;ine dogru ters osurmu~ gibi s1k1ntth bir hali vard1 gri bahkc;1 yaka kazakh, gok gozlerinden alev f1~k1ran adam1n. Bir dag ba~1nda, anayolun k1y1s1n- . da, pencere\eri ard1ndaki vadiye bakan lokantan1n en dibindeki masada oturmu~. burun deliklerinden sinir ilfilrilyordu . Tarkan'1n bir ~ark1s1 c;ahyordu, lokantanin mtizikc;alannda . Sesi bang1r bang1r ac;m1~t1 lokantac1. ic;btikey osurma uzman1 adam, yemegini soylemi~, beklenti s1ras1nda ekmek kemiriyordu . Lokantanm bir ba~­ ka masastnda, pathcan rengi tak1m elbiseli, orta ya~h bir adamla, kan k1rm1z1 dudak boyah, siyah deri montlu gene; bir kadm oturmu~ beyaz ~arap ic;iyorlar, i.iztim yiyorlar, aralannda konu~mayarak lokantanm penceresinden gortinen daglara bak1yorlard1. $arapla yenilmeyecek tek meyve ilztimdtir, di ye dti~tindil rove~ata osuruk UZf!'an1. Salaklar, di ye dil~Undti . Bundan ottirti de ozglin bir sinir ilretti . Sag bacag1 dilzenli sallanmaya ba~lad1. Tarkan'1n ~ark1s1n1 bir Sibel Can parc;as1 izledi. Kadtn kalkh, tuvalete gitti. Patltcan rengi tak1m elbiseli adam bir sigara yakt1. Gri baltkc;1 yaka kazaklt, ic;bukey osurma uzmam adam, tuvalete giden kad1n1n arkasmdan bakh. Pathcan rengi tak1m elbiseli adamla burada ka~amak yapt1gm1 dti~i.indti. Herif de evli mutlaka. Me-

55


sai saatinde, buraya bu kad1nla ~arap i<;meye gelmi~. Kan k1rm1z1 dudak boyah kadma kans1n1 bo~ayacagm1, onun kan k1rm1z1 dudaklanyla evlenecegini vaat etmi~ , bu vaadin Usttinden epey zaman ge\:mi~ olmali ki , masalannda s1k1ntih bir suskunluk egemen. Ibrahim Tatltses'in feryad1 lokantay1 sarmca, iki bacag1 birden sallanmaya ba~layan ic;in ic;in osurma uzma¡ nt adam. sinirli el kol i~aretleriyle garsonu yantna ~a­ g1rd1. Sinirsizce ve beklenenden ~ok yava~ ad1mlarla, sanki adam tela~la onu c;ag1rm1yormu~ gibi, o masaya dogru gezintiye c;1km1~c;as1na yola koyuldu garson, amma ukala bir herif diye dU~ilnerek . Kandan aynlm1~ mutlaka . Aynlmas1 normal. Hic;bir kan bu he rifle oturmaz. Bokuyla kavga ediyor. $uraya geldigi andan itibaren her~eyden ~ikayetc;i. Almayacaksm boyle tipleri lokantaya. Yer yok, diyeceksin! Diyemiyoruz i~te! Batun masalar bo~. gibi di.i~Unceleri gezinti ad1mlanna arkada~ ederek masaya ula~t1: - Buyrun agbi! - $u mtizigi kapatabilir misin? - Kapatamay1z agbi. - Nic;in? - <;ok bo~luk olur agbi! - Ne bo~lugu? Lokanta bombo~ zaten. Bir ben vanm, bir de ~arapla Uzum tuketen. ~arap ic;meyi bilmeyen ~u ikili var. Biz buraya . Sibel Can. Tarkan ya da ibrahim Tatlises dinlemeye gelmedik, yemek yemeye geldik. Nasti ki konsere gittiginde yemek vermezler, burada da konsere gerek yok . - Estagfurullah agbi... Konser olarak degil de , biz fon mtizigi olarak \:ahyoruz yani .

56


- C";almay1n . Ben yemegime f on mUzigi istemiyorum . Garson yan1t vermek ic;in, tuvaletten donen kan k1rm1z1 dudak boyah, siyah deri montlu kadmm yanlanndan gec;mesini bekledi. Kadm gec;erken, i<;bUkey osurma uzman1 adama ~oyle bir goz attl . Kart zamparan1n biri , kan aran1yor herhalde, diye dU~UndU . Bu dti~Onceyle ku;1n1 devirerek sandalyesine yoneldi, pathcan rengi tak1m elbiseli adam1n kar~1s1na oturdu. Bedensel gaz1rn devir claim sistemine sokmu~ adam, ba~mda dikilmeyi silrdUren garsona; - Derhal ~u mUzigi kapat1n! buyurdu .

- Kapatamay1z agbi! - Nic;in? Kapatma dUgmesi mi bozuk? - C";almay1nca olmaz agbi ... Dukkan olarak kapaliym1~1z gibi olur ... Yan Ii~ olur yani. .. Gri bahkc;:1 yaka kazakh adam, bir an bakh garsonun suratma, sonra sakin sakin konu~maya ba~lad1: - Gec;tigimiz yUzy1hn sonlarma dogru Nietzsche, "muziksiz yaยงant1 bir yanl1ยง/1kt1r" cilmlesini ifraz etmi~, o zamanlar cilmle c;:ok begenilmi~ ve uzun zaman ag1zdan ag1za dola$m1~t1. - Evet yani agbi, ben de onu diyorum, milziksiz c;ok yanh~ olur ... diye Nietzsche'ye hak veren nihilist bir ba~ sallamayla, onaylad1 garson. Sinirli bir gillmeden sonra, devam etti sozlerine ic;bilkey osurma uzman1 adam : - Ve fakat Nietzsche'nin milzikten anlad1g1yla, bize bu rd a milzik di ye dayat1lan f arkh ~eyler. 0 zamanlar milziksel kirlilik diye bir ~ey yoktu. 57


- Ne zamanlar agbi? - Wagner'in en baba zamani! - Anltyorum agbi. - Hi~ anlamad1gm ~eylere, "anhyorum" diye yan1t vererek sinirimi bozma, ~akanm tokad1! diyerek gerginle~ti osurugunu kimseye koklatmay1p kendi i~inde gezdiren adam. - Hayar, afedersiniz agbi, ben size ay1p olmas1n diye, anhyorum, dedim . Ashnda anlatt1g1n1zdan hi~bir ~ey anlam1yorum . - GUzel. . . Nietzsche, diyorum "miiziksiz ya~ant1 bir vanltยงlrktrr" derken, san1nm Vivaldi'den, Ravel'den , Wagner'den soz ediyordu. - Mutlaka agbi. .. di ye bayilacak gibi gayet nihilist i~ ge<:irdi garson . - Gayet tabii , can1m dallama karde~im, <;GnkG Nietzsche, Sibel Can'1, Tarkan't, ibrahim Tathses'i, Madonna'y1 ve Maradona'y1 tan1yamadan oldU . - Allah rahmet eylesin! K1smetsiz adamm1~! dedi, canam dallama karde~im garson .

58


. . .

..., DEGl~IMIN

. .

DALGALI DENIZINDE

Degi~im .

Michel Butor'un bir roman1nm ismi. Michel Butor kim, diyen de olacaktar. Her ne kadar TOYAP kitap fuanna da gelip. ilkokul c;ocuklannm silmtiklti mendillerine imza atmak zorunda kalm1~ olsa da, herkes Butor'u tan1mak zorunda degil. Tan1mad1gm1z Michel Butor'un "Degi~im" isimli kitab1, dtinya edebiyahn1 degi~tirmek iddias1 ve amac1yla yaz1lm1~ bir kitap. Yaz1ld1g1 donemde de btiytik gUrtilttiler koparm1~ bir yap1t. 60'h y1llarda, Butor'la birlikte Nathalie Sarraute , Alain Robbe-Grillet dUnya edebiyahn1 bamba~ka yerlere sUrtikleyiciler olarak, yeni roman ak1m1nm pe~inde ko~an bir degi~imin tarikat liderleri bic;iminde benimsendiler. Ge<;en zaman ic;inde, denilebilir ki, yazar olarak biraz unutuldular. Unutulmad1larsa da, eski havalan yok. Ytizy1l sonra adlan an1lacak m1, bilemiyoruz. Oysa Moliere hala Moliere. Sand1g1m1z kadar degi~en bir ~ey yok yani. Ayn1 ~eyleri dile getirmek ic;in yeni bic;imler, yeni soylemler aran1yor. Bir degi~im 1kmt1s1 , s1k1nt1s1 var. Oysa her~ey soylenmi~ . Degi~im ve yenilikc;ilik gayretke~ligi yalniz tiyatroda, edebiyatta degil, ~ehirleraras1 yoku otobuslerin1n d1~ boyalanndan tutun da, orta ~ekerli kahvenin yerini sutstiz neskafenin ah~1na kadar uzuyor. Her~ey c;ag1n 59


gidi~ine ayak uydurma tela~1 ic;:inde degi~imler gec;:1n-

yor. Eskiden transistorlu radyo ak1l almaz bir ~eyken. ~imdi cep telefonlanyla di.inyan1n her yerindeki insana anmda ula~il1yor. Bundan 80 yil once tiyatroda yonetmen yoktu. 0 gi.inden bug One, giderek h1zlanan bir degi~imle yon et路 menin ag1rltgm1 koydugu bir ak1m ba~lad1. Yonetmenin ad1. yazann ontine ge<;ti. Donya tiyatro tarihinin ilk yo路 netmeni. istanbul Konservatuan'n1n da kurucusu olan Andre Antoine'd1r. Dedigi dedik yonetmen kavram1 onunla ba~lam1~t1r. Zamanla bu sahneye koyucunun aguhg1 ve onemi artm1~; - Kimin Macbeth'i? sorusunun klasik cevab1; - Shakespeare'in ! yerini, yagda~ yanttl; - Streller'in Macbeth'i! tumcesine b1rakm1~. bir ba~ka eserinden kustah<;a; - Peter Brook'un Bir Vaz Gecesi Rtiyas1! diye, soz edilmeye ba~lanm1~ttr. sanki bi.ittin o rilyay1 ba~tan sona goren William Shakespeare degilmi~ gibi. Peter Brook. olsa olsa o rtiyan1n tistilne istiareye yatm1~ olabilir. Frans1z oyuncu ve yonetmen Jean-Pierre Vincent. Eugene Labiche'in "Kumbara" isimli oyununu sahneye koyarken. oyunda kendisi de bir rol oynadtgt ic;in yap1ma ikinci bir yonetmen getirtmi~. oyuncu olarak sahneye <;1kt1gmda onun taraf mdan yonetildigi provalarda, ona gaze batan bir sayg1 sergilemi~, o ne demi~se oyle yapm1~ ve oyunun afi~lerinde, kendi yonet路 men adm1n alttna, "Jean路Pierre Vincent, bu rolde Jean Jourdeuil tarafmdan yonetilmi~tir" yazd1rm1~. boylece 60


yonetmenin ag1rlig1n1 ve oyuncunun mutlaka yonetilmesi gerektigi kurahn1 peki~tirmi~, yonetmene gosterilmesi gereken tart1~ilmaz teslimiyetin altm1 k1rm1z1 kalemle <;izmi~tir .

Tiyatro dilnyas1nda c;ok yonetmen tanid1m. Yukarda ad1 gec;:en Vincent da bunlardan biri. Pek yonetmen sevmem . Her biri ayrt cins adamlard1r . Kadmlar da vard1r, yersiz feminist sinir yapmayaltm. Bu tipler genelde, yazann yaratt1g1 tiyatro metnini sahneye koyarken, eserin Ustilne tUy dikmek endi~esiyle i~e koyulurlar . Oyuna damgas1n1 vurmak arzusu kas1p kavurmaktad1r yonetmeni. "Romeo ve Juliette"i herkes sahneye koymu~tur, yonetmenimiz herkesinkinden farkh koymak zorundad1r. Bu iddiah bir yonetmen i~in ge<;erli elbette; lngiltere'de gordUgUnUn ayn1s1n1 Turkiye'de yapanlar da vardtr, onlann yonetmenlik iddias1 yoktur. Belki kendilerince boyle bir iddialari vard1r, ancak bu ba~kalannca ciddiye ahnmamakta, arkas1ndan k1s k1s gUIUnmekte ve fakat o tipin yonetmen olmad1g1, clan diye suratma soylenmedigi i'Yin, soz konusu ingiliz vizeli arkada~ yonetmenlik yapmay1 slirdlirmektedir. Yonetmen, genellikle s1k1c1 bir tiptir. Provaya gelene dek oyuncular aras1nda olu~an girg1r ve ~amata, onun geli~iyle son bulur. Prova salonundaki ne~eli havaya son vererek, herkesi i~in ciddiyetine davet eder. Kimisi gayat sinirli olur, gelir gelmez saga sola fir~a <reker. Kimisi alayc1dir, gUIUmseyerek onu bunu igneler. Kimi nemruttur, yuztinden dU~en binbir parfYa . Yanmda bir dramaturgla 'Yah~an yonetmenler en tehlikelileridir. 0 dramaturg tip, her nedense oyunun kimi bolumlerini uzun bularak, budamakla ba~lar i~e . Sanki oyun yazan 61


i~i hi~ bilmemektedir ve dramaturg konunun uzman

doktorudur. Metinde daha once soylenen bir ~ey tekrarland1g1nda. dramaturg hemen. bahk yakalamt~ birinin sevinciyle ikincinin ilstilnil c;izer, bunlar daha once soylenmi~ti, diye dil$ilnerek, yazann polisiye bir hatas1m ke$fetmi$ olmaktan k1vanarak~ c;tinkti dramaturga okudugu okulda, "komik, tekrardan dogar" altm kuralt ogretilmemi$tir . Zaten bu ve fotokopisi ~eyler okulda degil, sahnede ustalardan ogrenilir. Dramaturg ve yonetmenin, pek iyi anla~amad1g1, i~in kavgaya donG~tti­ gO, dramaturg hanim1n sinir krizi gec;irerek hastaneye kald1nld1g1 da olmu~tur. Erkek dramaturglar da vardtr , o durumda onlar provay1 terkederek en yakan nobetc;i meyhaneye gec;erler. ¡ Oyun s1rasmda, tempodan memnun olmayarak, balkondan oyun izlerken dayanamay1p yerinden f1rlayan, izleyicilerin ~a~km bak1~lan aras1nda sahnedeki oyunculanna. bir futbol tak1m1n1n sinirli c;ah$hnc1s1 gibi; - Tempo' Tempo' Daha canh! diye bag1ran, hakaret eden yonetmen de gordUm. Sahneye koydugu oyunun metnini okumayan ya da; - BugGn benim c;ok i$im var, siz aran1zda c;ah~1n arkada$lar! diyerek pek provaya katilmayan yorietmen de var. Buttin bu be$benzemez adamlann tek ortak yan1, tiyatronun tarh~tlmaz otoritesi olmalan. Yonetmen ne derse, o olur! Sa\:ma gibi gortinse de, bu dogruya oldukc;a yak1n bir kural. Sonuc; olarak birinin son sozti soylemesi gerekiyor. Dekorator bir telden, koreograf obur telden, dramaturg her telden c;.alar. oyuncu bildigi-

62

. . ~..

-

,':

'


ni okursa, sa<;:ma ve uzun provalar belirli bir gosteriye donu~meden de son bulabilir . Yonetmenin icad1ndan once yapalan geleneksel tiyatromuzda da, ustalardan kalma bir alhn kural var : "Biri iยงin donunu baglar!" Geleneksel tiyatromuzda dona fiyonk atic1 tip, o tak1m1n komigi oluyor. Bir oyunu sahneye koyarken elimizde iki tane malzeme var: Oyun ve oyuncu. As1I konu o oyuncunun metni yorumlamas1 . Nas1l yorumlanacag1 konusunda yonetmenin ne kadar ilgin<;: ve degi~ik fikirleri olursa olsun, sonunda izleyiciyle kar~1 kar~1ya kalan oyuncuda bitrnektedir i~ . Yonetmen olsa olsa, oyuncunun i~ini kolayla~t1ran, ona yeni ufuklar a<;:an, ona onerilerde bulunand1r. Sonunda oyuncu bildigini, becerebildigini oynar. Bu yilzden sa<;:1n1 ba~1n1 yolan yonetmen <;:oktur ve dikkat ederseniz <;:ogu az sa<;:hdir yonetmenlerin, kadan yonetmenler hari<;:. Oyuncusuna nastl oynamas1 gerektigini bir turlti anlatamayan yonetmenler de vardar. 0 zaman i~, daha da kan~1r. Bertolt Brecht , kendi tiyatrosunda "epik oyunculugu", kendi oyunculanna tam anlatamadan olmU~tlir . Zaman zaman provalarda sinirle sahneye hrlay1p, oyle oynanmayacak, diyerek nas1l oynanmas1 gerektigini gostermi~, daha sonra da; - Elbette , benim yaphgam gibi de oynanmayacak. <;unkil hen oyuncu degilim! di ye purosunu kemirerek inmi~tir sahneden . Mtinir Ozkul'la ilk <;:ah~mamazda, sahneye c;:1khg1m1z giln, ona reji vermeye utand1g1m i<;in , oyle seyrettim sahneyi. Birka<;: gun sonra Munir Usta'ya; - Bu sahneye biraz mizansen yapsak! dedigimde bana gtilerek; 63


:·~

·.··.•

- Ne mizanseni yahu, ben boyle gec;ince, sen ~ura­ ya gec;icen .. . Sonra ben oyle ge~icem, sen boyle gec;icen! dedi. Oyle kalakalm1~t1m . Dikkatimi c;:eken ba~ka bir ~ey, sen onu nereye sUrilklemek istersen iste. Mtinir Usta sahnenin belirli bir noktasma gidip esprisini orda patlatmak huyunda. Ona ba~ka bir ko~eye gitmesi oneri Id ig i nde; - Olur mu! Oras1 sag1r ko~e! Buras1 comert ko~e! diyor. Ben ondan ogrendim, sahnede neresi comerttir. hangi noktalar kordOr. sag1rd1r. Ona da DilmbOllG ogretmi~.

Yani ki oyuncu ne bok yiyecegini bilir; c;GnkO o her gece oraya <=•kip izleyiciyle kar~1 kar~1ya kaland1r, yonetmen ona yard1mc1 oland1r. Streller , Brook, Savary, Jean-Pierre Vincent, Tabori, elbette bUyUk ve onemli yonetmenler . Bunlarm kimileriyle c;ah~hm , kimilerinin c;ah~malann1 izledim. Bu bilytik yonetmenlerin hi~biri­ nin bir oyuncuya uzun uzun ac;1klamalarda bulundugunu, bir ak1l verdigini gormedim. Oyunculann1 kendi haline b1rakan , onlann yarathg1n1n pe~ine tak1hp bamba~­ ka ~eyler yaratan. c;ok bulu~lar sahibi, ozel adamlar bunlar. Kendim yonetmenlik yaphg1mda, her zaman elimdeki oyuncu malzemesinden hareket etmeyi, oyuncunun kafas1n1 fazla bulandirmamay1, ondan alabilecegimin en f azlas1n1 alma ya <=ah~may1, oyuncular keyifsizse provay1 uzatmamay1 ve yonetmencilik oynamamay1 dilstu r edindim. Cehov'un dedigi gibi : "Her §ey yalrn olmail, aslolan tiyatrosal olmamak." 64


Ketti oyuncularla ya da yanh~ bir kadroyla iyi bir reji yapman1z olas1 degildir; ama iyi oyuncularla kotU reji yapman1z olas1du. Her ~ey oyuncuya dugumlu . Yonetmen icat edilmeden once, biny1llarca onsuz tiyatro yapilm1~, oyuncusuz oyun hie; olmam1~. Aynca 80 y1l onceki yonetmensiz tiyatro, bugilnki.inden daha kotG durumda degilmi~. Ashna bakarsan1z tiyatro hi<;:bir zaman <;:ok iyi durumlarda olmam1~, tiyatro tarihinde bir si.irO tiyatro batm1~, yukarda ad1 ge<;:en Moliere, bor<;: yUztinden hap is yatm1~tir. Elektrigin bulunmasmdan once tiyatro mum 1~1g1n­ da oynan1yormu~ . 0 zaman1n tiyatro yazarlarmm, bir perdeyi bir mumun omrOne gore yazmalan gerekiyormu~, mum bitmeden o perdenin bitmesi gerekiyor, perde arasanda yeni mumlar tak1layormu~ . Ve san1nm biraz temposuz ba~layan oyunlarda, gozu mumda oyuncular, mum bitmeden o perdeyi tamamlayabilmek i~in, perdenin sonuna dogru gereksiz bir tempo yap1yorlardt. Eski dort perdelik oyunlar da, tamamen bu mum sorunsahn1n Uruntidtir, yoksa ti<;: tane perde aras1na ne gerek var! Yazar, btifeci degil ki! Daha sonra degi~imin manitusu olarak elektrik bulunmu~. yazarlar kafalanna gore yazmaya ba~lam1~lar oyunlanni. Oc; saat silren oyunlar, aras1z oyunlar, yedi saat suren eziyet tiyatrosu ornekleri gortildti, elektrigin bulunu~undan yararlanan 1~1k efektli oyunlar ve ozellikle 1~1k oyunlan moda oldu, ancak mu ma endeksli Racine ve yukarlarda devamh ad 1 ger;en Moliere. tiyatro yazan olarak pek a~1lm1~ degildir.

Onh.i Fransaz tiyatro adam1 Jouvet diyor ki: 65


"Tiyatroda her ~ey geli~iyor, geli~meyen bir tek §ey: Auant-garde!" Karagoz'le ba~layan seruvenini, tuluatla si.irdtirmG~ geleneksel tema~a sanatim1z. Ortada uzun donem yaz1II metin olmam1~. Kimi ustalarm kagida gec;mese de, oynaya oynaya olu~turdugu kolpolar, ac;:mazlarla ustadan c;:1raga sozsel olarak aktanlan bir k1nnti miras var bu konuda. Fransa'dan gelen fotr ~apkah adam Burhanetti~ Tepsi sayesinde, tuluattan yaz1h tiyatroya yatay gec;:i~ yapm1~t1r tiyatromuz . Nedense tiyatro tarihimizde ad1 yeterince anilmayan bu adam, Fransa'da onemli ustalarla c;:alt~t1ktan sonra yurda donmU~ ve kurdugu kumpanyada yaz1h bir metne dayanan tiyatroyu ba~lat­ m1~t1r. Elindeki metinden herkese rollerini yazd1rm1~. boylece yaz1li tiyatronun ba~lang1c;: donemlerinde, oyunculann yaln1z kendi soyleyecekleri ve kendilerinden once konu~an oyuncunun sozlerinin son kelimesinin, kimi yazma tembeli oyuncular ic;:in son hecesinin bulundugu defterleri olu~mu~tur. Hic;:bir oyuncuda oyunun biltUnU yoktur. Tam bir metne ula~mak ic;:in btitUn oyuncularm defterlerinin biraraya getirilmesi gerekmektedir. Daha sonra Muhsin Ertugrul'la bir stirU tiyatro gelenegi ve kavram1 kazan1lm1~. batih anlamda reji, sahne. dekor, afi~ anlay1~1 yerle~mi~. bu bi<;imsel ilerlemeler yaninda tiyatromuz ozgtir ve c;e~nili bir soyleme kavu~mu~, devlet tiyatrolan ve konservatuarlar kurulmu~. yerli ve ozgtin tiyatro yazarlan yeti~mi~. en onemlisi tiyatroculuk meslekten saytlmaya ba~lanm1~­ t1r . Ancak tilkemizde ba~ka konularda onemli geli~me­ ler kaydedilirken , devletimizin ktilttir politikas1, cumhu-

66


riyetin ilk y11lanndaki h1z1n1 yitirip geli~emedigi ic;in, tiyatromuz da ba~ka sanat dallanm1z gibi cil1z kalm1~tir. Hala, Anadolu'ya turneye giden tiyatrocuya polis pavyon konsomatrisi muamelesi yapmakta, istanbul'da oynanan oyunu Anadolu'da sergilemek i~in nedense polisten izin ahnmakta, akhna esen kaymakam tiyatro yasaklamaktad1r . c;ok geli~me kaydetmi~ say1lmay1z . Geli~me ~u konuda oldu : eskiden izleyici tiyatroda kabak i;ekirdegi yiyordu. ~imdiki izleyicinin kapanma ozilrlil cep telef onu var. Oyunun ortasmda zart di ye c;:aliyor. Tutucu degilim ve fakat degi~im, c;agm geregi olarak pe~inden ko~turdugumuz bir serliven oldu art1k; sanki her ~ey degi~mek zorundaym1~ gibi bir tela~1n ic;indeyiz gibime geliyor. Oegi~ime ugramay1p ytizy1llarca duragelen ~eylerin de bilytik degerler oldugunu unutmamah, her ~ey degi~mek zorunda degil. Benim c;ocuklugumdan bu yana Istanbul c;ok degi~­ ti. Daha mi gtizel oldu yani?

67


SAVA~

SEVENLER

Aptal ifadeli kilc;uk c;ocuk. sanki bir bildigi varm1~ gibi s1ntarak, ya~mdan bilytik adamcal tav1rlar tak1narak ve yaphg1 i~ten bilyilk bir zevk alarak, havuzun kenannda dola~an sinek, bocek tilrilnden ha~aratt, elindeki kurumu~ agac; dahyla itip kakarak, havuza atarak, hayvanc1klarm suda debelenmelerini hunhar bir zevkle izleyerek, onlan bogmaca oynuyordu . Ba~ka oyunlar konusunda yaratic1hg1 geli~memi~ti . Ostelik c;ocuga, anas1 ya da babas1 taraf1ndan; - Yapma ~ocugum! denilmedigi , yaptig1 i~in sap1k~a oldugu ona belirtilmedigi ic;in , ebeveyninin sap1khg1ndan da ku~kuland1g1m1z, si.irekli sud a hayvan bogmaca oynayan aptal ifadeli kil¡ c;ilk c;ocuk, bu konuda uzmanla~m1~t1. Suya dil~en ~a~km hayvanc1klan, suya soktugu ku¡ rumu~ agac; dalman ucuyla . son anda kurtanyor, aga~ dahna s1gman hayvanc1klan havuz k1y1s1na koyuyor, orada kuruyup yeniden devingenliklerini kazanmalann1 izliyordu. Salak oldugu kadar, sap1k bir c;ocuktu. Once hayvanlara belirli bir eziyeti ediyor, onlan olilmle burun buruna getiriyor. sonra kurtanp hayatlann1 bag1~hyor ve neredeyse o hayvanlann kendisine te~ekkilr etmesi¡

68


ni, kul kole olmas1n1 bekliyordu. Sen hayvan1n can1n1 tehlikeye sokmasan, cankurtarana gerek yok ki, salak ve sap1k c;ocuk! Hayvanlann sakin ve kendi aralannda dengeli dilnyas1na c;omak sokup huzurlann1 kac;1nyorsun. Arttk sava~larda bir yere bomba ahhnca. hemen ard1ndan ilkyard1m c;antalan, ila~, vitamin ve be~benze­ meziyle dolu saghk c;antalan atthyor . Beslenme c;antalan at1hyor . Yani sava~tan silah tUccan para kazanarken, ilac;c;1 niye kazanmas1n, g1dac1 niye kazanmas1n diye dti~ilnUlerek geli~tirilmi~ bir yan sava~ sanayi olu~tu. Lan sen oraya bomba atmasan , pansumana ne gerek var? Sava~lar , kimseye para kazand1rmad1g1 zaman son bulacak .

69


<;OK OZEL OZELLE~TiRMELER

Bir kanadali arkada~1m papaz oldu. Olabilir. 0 bana, niye papaz olmuyorsun, diye sormad1g1na gore, ben de ona; - Niye papaz oluyorsun Ian? diye soramazd1m . Ben soramay1nca da, yani benim soramamamm da etkisiyle, c;ocuk papaz oldu tabii. Ben de durup dururken gtinaha girdim. Aradan 26 ytl gec;ti. Montreal'de yeniden kar~1la~-

ttk. - N'aber, dedim, nas1l gidiyor kilisede muhabbet? - Sorma , dedi. i~ler ~ok kotti. Eskiden c;an ~ahnca kiliseye insanlar geHrdi . Simdi c;ald1g1m1zda, yaln1z ku~­ lar geliyor. - Niye? Ku~lar kendilerini dine mi verdiler? - Haytr, bizim piskopos oraya buraya ekmek k1nntts1 koyuyor! deyince, dayanamad1m: - Oyle ku~ ziyaretiyle falan ytirtimez bu i~! Ku~lar dua etmez, mum dikmez ... Aynca btittin ku~lar c;ok aptald1r. Siz en iyisi o kiliseyi ozelle~tirin ! diye dalga ge~iyordum ki; 70


- Zaten bu hafta sonu , kiliseyi konser i<;in kiralad1k. Bir pop ~ark1c1s1nm konseri var! dedi papaz arkada~1m . Cok ~a~ud1rn. - Peki , dedirn, ku~sever piskopos ne diyor bu i~e? Boynunu biiktu papaz arkada~1rn: - "Buras1 tannn1n evi. ama~ insanlann buraya gelmesi. ibadete gelrniyorlarsa, konser yoluyla gelrnelerini saghyoruz!" diye mutlu oluyor piskopos . Bu hafta sonu doluyuz, hi~ yer yok. Kilisemiz kapah gi!)ie! Once garip geliyor ama, ak1lc1 bir yakla!)itm. Arhk her !)ieyi ozelle~tirmek laz1m. Bizde camiler ~ok ozel oldugu, isteyen istedigi yere bir tahta kumbara koyup oraya cami diktirebildigL isteyen tarikat istedigi camiyi gerek silah deposu , gerek orgi.it toplant1 salonu, gerek cinayet oncesi bulu~ma yeri bi~iminde ~ok ozel olarak kullanabildigi i~in. biz o saf hay1 ge~mi~ bulunuyoruz. Bizde camiler, kiliseler gibi saf kerizce, ibadet i~in mu~­ teri bekleyen yerler konumunda degil, dolup ta~1yor ~ok ozel ama~larla . Yani ki biz bu konuda Kanada'dan ilerdeyiz. Ve fakat ozelle~tirme konusunda ~ok geri kald1g1m1z konular var. Ornegin cezaevlerini ozelle~tirelim mi? Bu aralar buna taktlm kafay1. Ozelle~tirilmi~ bir cezaevinde , mesela oliim orucu sorunu olmaz. <:unkii olaylar olum orucu boyutuna ula~maz, herkesin belirli bir diyet moni.isu vard1r, aynca oli.im orucuna gerek kalmaz . Ozelle~tirilmi!? bir cezaevinde, ornegin parah bir mahkum bir tiyatronun muhtasar beyannamesini ya da ge~ici vergisini odeyebilir, oyle ~ok zengin tipler var mapushanelerimizde . Ozelle~tirilmi~ mahkuma verilecek parasal ceza. onun hapiste yatarak devlete masraf 71


.

~ I

olmas1n1 engelleyecegi gibi, bu paralann olu~turacagJ bir fondan birilerini zengin etme ve paranm ortada dola~1m1 bi~iminde bir piyasa ferahlamas1 yaratacakttr. Borsa bundan olumlu etkilenecek ve Dow Jones endeksi tavana vuracaktar. Tavan, Dow Jones'e; - \:ti~! Yuh artik! demek zorunda kalacakhr. Bunlar kti~ilmsenecek ba~a­ nlar degildir. Zirve zeka bir fikir de olsa, mapushanelerin ozelle~tirilmesi dU~tincemin yabana ahlmamas1 gerekiyor; hayir yabantn bir yerine ~arpar ahlan dti~ilnce, yaban bizden davac1 olur, haydi durup dururken tilkemiz, Strasbourg'da lnsan Haklan Mahkemesi'nde . . . Ozelle~tirmede en onemli a~1hm1 hilkumet konusunda yapabiliriz. Hangi htiktimet gelse memnun kalm1yoruz. Beceremiyorlar. Ozelle~tirelim o zaman . Uluslararast bir ihale a~ahm : "iha\eyle devletimize hGkumet ahnacakhr. " Taliplisi r;ok olur. Cok gilzel yonetirler.

70


AT YUMURTASI

Gone~ horoz beklemez. Horoz biraz salaksa, ote-

yim mi, otmeyeyim mi gibi ikilemler ic;inde 1k1mp s1k1n1yorsa, o otemeden zart diye dogar gGn . Bu yUzden kimi sersem horozlar gtin dogduktan sonra uzun uzun oterler, bir zamanlamay1 kac;:irma~ olman1n telafi endi$esiyle . At da yumurtlamak ic;:in horozun otmesini beklemed i. Yumurta, dort ayag1 uzerine dikilmi~ atm k1yrndan ta ma men c;:1km1~ . bo$lukta bir an oyle kalakalmt$11; biraz sonra yere dti~ecegini, biiyiik bir olas1hkla k1nlacag1n1 ve yerc;:ekimini bilmiyordu. At k1c;:1ndan yere dU$menin nas1l bir $ey oldugu konusunda fikri yoktu, k1c;:tan ilk c;:1k1$1yd1 . Zaten hic;:bir yumurta ic;:in ikinci c;:1k1~ soz konusu degil, yaln1z bir kez c;:1k1hyor k1c;:tan . K1c;:tan c;:1km1!? cahil yumurta, kiistahc;:a yerc;ekimine yan bak1yordu . Tam o s1rada birisi atm kuyrugunu c;ekti . At kuyrugundan tutulmaz . Elin yanar . Ma~a diye bir ~ey var. Aynca at da gayet uyuz olur bu duruma .

"Gelenekler salaklarin afyonudur ue cok uzagr gormezler" diyor Philippe Val. Philippe Val kim? Oyle biri var mt? Ben mi uydurdum? Boyle laflar eden biri olmas1 gerek, diye dU$tintiyorum. Oyle birilerinin olmas1 $art . 73


· '.'.'l

.·I

Yumurta yere dU~ti.i, k1nldi. KG«;Ok an1a«;lara atla gidilebilir . Ostelik at1n iyisi . yolu ktsalhr. At sevmiyorsan1z trenle gidilebilir. Zaten o trenlerde s1k1 denetim de yoktur, arhk trenler lkinci Dtinya Sava~1 i~inden ge~memektedir. Ve Bohumll Hrabal oleli y1llar oldu . Bohum1l Hrabal diye biri ola~ maz, samrtm bunu tamamen ben uydurdum. Oyle isim olmaz zaten. Hohumtl Brabal daha sa~ma ve soylemesi ~ok zor. Oziir dilerim . Trenin tek sak1ncas1, lokomotifin raydan «;1kma olas1hg1n1n yGksekligi. Ray, bu olas1hg1 iblis<;:e ytikseltmekten i<;:in it;in garip bir zevk almaktad1r. BUyGk ereklere ozverilerle ve fenahk perileriyle dala~arak ula~1hr, bu dala~tan galip ~1kmak ko~uluyla. Kimi zarnan fenahk perilerinin s1k1 direni~i kar~1s1nda pes edip ula~1lamad1g1 ve sagda uygun bir yerde durarak erekten vazge<;:ildigi de gorGlmu~tOr ve fakat trenle uzaya gidildigi gorGlmemi~tir ve gorGlmeyecektir . It Orumeleri aras1ndan yGrtiyorum, yOrtimek zorunlulugunun sanc1lanyla, kink yumurtalara basmamaya ozel ozen gostererek. Atlar ~a~k1nca yumurtlamay1 sOrdGrilyorlar. At yumurtas1 olur mu Ian. sorusu kimsenin akhna gelmiyor.

74


BANGKOK'TA SiGARA MOLASI

Avustralya'dan, "Felek Bir Gun Kanguruyken" turnesinden donUyoruz. Bangkok'ta bir gun c;ay molas1 zorunlu; c;unkti o molay1 vermezsen, uyum saglayam1yorsun saatli maarif takvimine. "Cetlek" denilen bir beyin v1c1klamas1 oluyorsun, tarih degi~iyor, mevsim degi~i­ yor, gece ile gi.indtiz birbirine giriyor. Amerika'dan da irak bu kanguru diyan . Aynca sigara molas1 olarak da, buyilk onemi var bu yol bolmenin; c;:tinkti Avustralya uc;aklannda ve i.ilkenin neredeyse hic;bir yerinde ic;ilemiyor sigara . Avustralyahlar sigaray1 birakm1~lar, tilkele_rine gelip ; - Nerde sigara i<;ebilirim? di ye soranlara , bu ah~kanhgi terk etmelerini oneriyorlar. Ancak her tUrlU sigara sahhyor. Hatta s1k1 ic;iciler ic;in k1rkhk, ellilik paketler var . Satiliyor, fakat pek bir yerde ic;ilemiyor. lc;ilmesi c;ok fena yasak uc;akta da, sahhyor. Ostelik gokyilztinde daha ucuz. Hostes gG!Gmseyerek tekerlekli bir zamazingoyla yolcular aras1nda geziniyor : - Var m1 sigara isteyen? Gtimrtik vergisiz! iki karton alana, bir swacth saat hediye ediyoruz! Bangkok'a ayag1m1 basar basmaz yakhm sigaray1 ve o sigaradan birbirini izleyen sigaralar yakarak, kibrit 75


ula~hm

harcamadan otele. Otelde oturdum. elendi gibi bir paket sigara h;tim de kendime geldim, nikotin eksikliginden olmek tizereydim. Gelmi~ken, bu sigara molas1 gtintimtizde Bangkok'u gezmemizin ~art olduguna bizi de inand1ran, orah, frans1zca konu~an bir bayan dostumuzun dtirttiklemesiyle, onunla birlikte sabahtan yaz1Id1k taylandh rehberimizin pe~ine . Ashnda hie; sevmem bir ken ti turist rehberi ile gezmeyi . - Sagda gordtigtintiz bina, kentin en eski yap1s1. .. Sol taraftaki kubbeli bina, en eski ta~lar mtizesi. . . bi<;:imindeki h1zh, iyi ezberlenmi~ ve soyleyen i<;:in artik hi<;:bir anlam ta~1mayan, gOya kenti bize h1zland1nlm1~ bir bi\:imde tanatan turistik soylevlerden nefret ederim. Hi<;:bir ~ey anlamazs1n1z o rehberin her gtin yinelemekten b1karak, ruhsuzca ve mutlaka ba~ka ~eyler dti~tine­ rek soyledigi laf kalabahg1ndan. Giderek onu dinlememeye ve c;evreyi dikizleyerek gorse) incelemelere ba~­ larsm1z. Benim sevdigim o kentte kaybolmak, oray1 bilmemenin keyfini ya~amak, ken di kendime ke~f etmek o yabanc1 dtinyaya . Rehber c;ocuk sevimli, pek anla~almayan bir ingilizce konu~uyor, anla~1lan1n1 konu~sa ne yazar, ingilizce bilmiyorum; anla~amayarak koyulduk yola. Onu dinlemek zorunda olmad1g1ma sevindim. Kenti ikiye bolen Chao Phaya 1rmag1nda bir sandal gezisiyle ba~hyor gtin. lrmaktan kanallara giriyor sandal, kanallann sag1ndan solundan irmaga sarkan yoksullugun ic;inden, hindistan cevizi ve mango agac;lannm golgesinden dontip dola~ap gene c;1k1yor her iki k1y1s1 gokdelenli Chao Phaya JTrnag1na. Hava c;ok acayip ya76

¡:1


p1~

s1cak, ben diyeyim 40 derece, siz bir ~ey deyip abartmay1n. Avustralya'n1n kara k1~mdan inmi~iz ekvatora, gomlegim terden s1nls1klam, onden dort dGgme ac;1yorum, gobek deligim hava ahyor, kollanrn k1v1nyorum gomlegin. lrmak gezisi bitiyor, yallah Budha'nm tap magma gidiyoruz. Taptnak giri~inde eli silahlt polisler var, k1lik kiyaf etimizi irdeliyorlar; kimi kadmlar mini ~ortlanmn Usti.ine ~al baghyorlar. polis aradan y1rtmac; olmamastna ozen gosteriyor, s1ra bana gelince gomlegimin kollann1 ac;tp kol dUgmelerimi iliklememi istiyor. Cevreme bak1n1yorum, bi.iti.in turistler kisa kollu. Allahallah, kisa kollu girilebiliyor Budha'ntn huzuruna ve f akat uzun kollu gomlegin kolu k1vnlarak girilemiyor! Gomlegin kolunu k1v1rmakla ben Budha'ya; - Al babay1! mt demi~ oluyorum yani? Bu da Budizmin yobazhg1 i~­ te ! Daha huzuruna girmeden s1ktltyorum Budha konusundan. Tam budist olacakken direkten donGyorum. Bilmiyorum ba~ka Glkelerin polislerinde de var mt , fakat Tayland polisinin i~inde Budha'nm kemiklerinin s1zlamas1na neden olacak bir silrU yobaz var. Polisin yobazltg1ndan armmadan adam olmaz bu Tayland.

77


MUTSUZ TAKSici

Bilmem f ark1nda m1s1n1z bugtin gtinlerden cumartesi. Bunu sadece: - BugOn gunlerden neydi agbicim? bic;:iminde renkli ttirk«;e soru soran ve ~u an. yani hie; saati degilken, mahmurca «;ay kan~hran arkada~lar ve ~ay1 demleyen salak ic;in soyledim. · Var oyle tipler! Dikkat edin, sizin c;:evrenizde de vard1r. - Bu gun gUnJerden ne aIJa~kina? diyen renkli ttirk<;e tipin bu sorusundan, hayatta hi«;bir i~i olmad1g1 anla~ahr . Hayatta hi<;bir i~i olmamak da, tamamen biz ttirklere ozgti renkli ttirkye sinemaskop bir konum . Ve bu konum; - Ne i~ olsa yapanm agbi! e?kenar d.imlesiyle, su ytiztine c;:1kar. Ke~meke~ cumartesi trafiginin ic;inde s1k1~1p kalm1~ bir taksideyim. dolay1s1yla ~ofortin~ - Bugi.in gtinlerden ne agbicim? diye ba!?layan bunahm edebiyahn1 dinlemek zorunda kaldtm. Ben ona hic;:bir ~ey sormadan, o dert ki.iptinil bo~altmaya ba~ladi. Taksicilik c;:ok zor i!?mi~! Olabilir. Hangi i~ kolay? <;ok kolay olanlara i~ denmiyor zaten! Kimisi taksiye binip ;

78


- YilrrU! diyormu~ taksiciye . Bu laf birden bire taksicinin moralini bozuyormu~. Ne var bunda moral bozacak? YGrGyeceksin zaten . M U~teri de sana onu belirtiyor. .. - Cek lan! diyenler varm1~ . Onlara da gtctk taksici. Ne diyecek yani? - <;ekiniz liltfen Jans! m1 diyecek? Ne derse der. mil~teri velinimet! Ostelik mil~teri tilrk! Dun de bir emekli albay binmi~ taksisine. Durunca; - Niye inip bana kap1m1 a~m1yorsun? diye paylam1~ taksiciyi... Komutamm emekli olmu~, ama akh askeriyede kalm1~. taksiciyi emir eri samyor. Bozmayacaks1n komutan1m1n moralini. H1zla inip a~a­ caks1n kap1s1n1, esas duru~ gostereceksin, ~akacaksm selami. Para mara sormayacaks1n; komutan cemseden inerken, piyade er ~ofore para odemez ki! Taksicinin en sinirlendigi ~eylerden biri de. bu kadar c;ok taksi olmas1. - Yapilacak i~ degil! Ni ye bu kadar meraklis1 var , anlam1yorum! diyor. - Sen niye yap1yorsun? - Sen bana bakma agbi, ben manyagtm! dedi ve onlimilzdeki ambUlansa selektor yapmaya ba~la­ d1. Sinirle radyonun dUgmesine basti. C1rtlak ve agz1 sak1zh bir diji abla. kaf adan girdi konuya: - $imdi mtithi~ bir par~a dinnemece ve an1nda aynen u~maca ... Oirek kopmaca! Kaf ad an mitoz boliinme yani! Hah hah hah haaay! Bugtin bende bi ne~e. bi ne79


~e!

<;ok lilzumsuz ne~elerdeyim ... Kafay1 yiyorum her路 halde ... Hah hah hah haaay ... Trafikte bunalanlar icrin, taksi ~oforil arkada~lar ic;:in B.B.King soylilyor: Sa~a c;:ekip sevi~in, size iyi gelecek! 0 milthi~ parc;a h1zla ve ingilizce ve gtirilltti bir bi路 c;imde ba~lad1. D1~arda, korkunc; bir ikindi trafigi. .. Evden c;ok erken c;1kmama ragmen gene zar zor, ucu ucuna, filitresi filitresine yeti~ecegim gidecegim yere . lstanbul'da gerektiginden fazla ta~1t oldugu kesin! qerektiginden fazla insan oldugu tart1~1lmaz . Gel dikiz ki, trafigi bu hale sokan, arabas1z c;:i~e bile gitmeyen tipler! Arabas1z gidilebilecek yerler var. Yilrtime diye bir spor var! Hay1r! 0 tip, k1cr1 araba koltuguna yap1~1k ya~1yor . Arabasmt park edemeyecegi yerlere gitmiyor... Pekin ordegi mi laz1m, bas1yor gaza, gidip Pekin'den altp geliyor .. . M1sar <;ar~1s1'nda da var Pekin ordegi! Git ordan alsana karde~im! - M1s1r <;ar~1s1'nm orda arabay1 nereye parkediceez? Herhalde herifin Pekin 'de, ordek~inin biti~iginde ozel otopark1 var. istanbul'da her giln, bin adet yeni araba trafige c;1k1yormu~! Her gun bin tane daha kahhyor yani gi.inde路 lik lunapark trafigimizel Deli gibi, hartl hanl araba tiretiyoruz . Aferin Ian bize, amma araba ilrettik, diye seviniyoruz. Bu kadar c;ok araba ilrettigimiz ic;in, odill, madalya ve plaket alanm haddi hesab1 yok. Daha sonra, bu kadar araba ic;in c;ok daha fazla yol olmas1 gerektigi路 ni farkediyoruz . Bunu farkedene madalya verilmiyor! Yatip kalk1p c;ocuk yap1yoruz, daha sonra bu bir silrU vocuk ivin, bir si.iri.i okul a<;1lmas1 gerektigi gerc;e80


giyle kar~1 kar~1ya kaliyor , insan denen aptal hayvan . Aptallann en ak1!11 taraf1 , onlar hie;: vakit kaybetmez, ba~kalannin vakit kaybetmesini saglar ve bu konuda hart! hart! c;:ali~1rlar! Bir delikten <;1k1yorsun , bir delige giriyorsun . Bundan ibaret hayat! insanoglu bu iki delik aras1ndaki ya~a­ m1nda genellikle bo~ i~lerle ugra~1yor . Orne gin c;:ekilen bir sifonun gtirtilttisti ne korkunc;:tur . Gece uyumaya c;:a~ li~nken, tamamen sinir bozar sifon sesi. Hele gece boyu su kac;:1ran bir sifon, c;:1ldirt1r adam1. HenUz sifon sesini sif1rlamay1 becerememi~ insanoglunun, uzayda fink atmast, Ay'a ayak basmas1 , Mars'a gitmeye ugra~mas1 sa~ma degil mi? Yani en az1ndan aptalca! Sen once ~u sifon sesi konusunu halletsene can1m aptal karde~im! Taksi ~oforti birden saga c;:ekti ve durdu . - N'oluyor? - LPG bitti agbi . - Nas1l yani? - Ttip bitti agbi. - Ne ttipti? - Bizim taksi ttiplti ya! - Oyle mi? - Oyle ya! - N'olucak? - Ben size hemen ba~ka bir taksi c;:eviririm agbi! - Sen zahmet etme, ben c;:eviririm. As1l i~im simtiltane taksi c;:evirmenligi!

81


SALY ANGOZ D0~0NCELER

iki bekar salyangoz, yaln1z gezen desek daha dogru olacak, ~UnkU salyangozlar aras1nda evlilik, ni~an, nikah. dUgUn ve balay1 ve onu izleyen bo~anma gibi kavramlar oldugunu sanm1yorum, biri erkek, biri di~i. birbirlerine hastalar, sevi~mek istiyorlar. isteyebilirler, bu onlann en sUmUklil haklan . isteyenin bir yilzil silmiiklil, istemeyen saman nezlesi! Ortada bir istememe yok zaten. lstememe , nazlanma, gosterip de koklatmama, muhabbetin ortas1nda birdenbire vazgec;:me gibi dengesiz tavirlar insanogluna ozgil. lnsanmki de istemediginden degil, herkes nas1I kar~1lar endi~esinden kaynaklanan bir paranoya . - Acaba dogru mu yap1yoruz? humanist dU~Uncesi ... Buray1 a~mt~. olaya daha hayvanc1l tak1lan insanlar da var. Kamuoyu bunlann erkeklerine; - Hayvan her if! kadmlarmaysa; - Orospu! diyor. Salyangozlarda, kamuoyunun fikri ve paranoya gibi kavramlar geli~memi~tir . Hayvan olduklan ic;in, humanist olmak zorunda degillerdir. 82


Birbirine hasta, yukarda sozU gec;tiginden beri arpa boyu yol alamam1~ iki stimtiklO salyangoz da cinsel kavu~madan yana, fakat konut sorunlan var. lkisinin de evi tek ki~ilik, hic;biri oburiine; - Hadi bize gidelim! diyemiyor . Kendileri zor s1g1yor s1rtlanna yap1~1k evlerine. Bu ytizden sevi~emiyorlar. Az buz huzi.inlli bir olay degil yani ve tamamen Bilytik ~ehir Belediyesi'ni ilgilendiriyor. Belediyenin konuyla ilgilenmemesi, sanki boyle bir sorun yokmu~ gibi davranmas1 ve salyangozlann dini inan<;lann1n incelenmesi gibi trigonometrik hicaz makamlarda dola~mas1, konuyu daha ilrkiltlicil bir boyuta getirmi~tir.

Salyangozlann konut sorunu n'olucak? Bu konuya hie; kafa yoran var m1? Sanm1yorum. Hayvanlan Koruyahm han1mlar, yaln1zca kedi ve kopeklerin derdine dti~mti~ler, salyangozlarla hie; ilgili degiller. Birkac; yll sonra, sorun ayyuka c;1kt1gmda, oyle ap1~1p kalacag1z. Onun i~in ~imdiden, yalniz gezen salyangozlann konut. evli konumda say1labilecek ~ift gezen salyangozlann garsoniyer sorununa egilmemiz, bu sorun kar~1smda btikulmemiz ve sorunu c;oztimlememiz gerekiyor, yoksa yann obilr glin ortada salyangoz kalmayacak. E, o zaman biz kime salyangoz diyecegiz? Yaa! GordtinOz mil bak, ashnda gormediniz, ben gordtim di ye, siz de gormu~ kadar oluyorsunuz ... Hie; dti~linme­ diginiz, tistilnde durmad1gm1z, ben dile getirmesem hie; kimsenin aklma gelmeyecek bir konu. Villar sonra lstanbul'un salyangozsuzluk sorunu nasil ~ozUlecek? Bunu dti~tinen var ma? Hayu, yok. Benim de bugi.in akh83


.

ma geldi. Daha onceleri ben de hepinizin ic;:inde bulundugu gaflet ve delalet denizinde yuzmekteydim . Bu sabah birdenbire, banyo penceresinden ic;eri s1zan salyangozu terligimle vura vura oldilrdilkten sonra dil~Undtim bunlan . Boyle bir cinayet i~lemesem, benim de akhma gelmeyecek konu! Gene de benim cinayetin, bana bir yaran oldu , bundan bir ders ald1m yani! Her kaatil cinayetinden de rs a Isa , daha derli toplu, dtizenli ve bilinc;li olmaz mt cinayetler? Herkes cinayetinin pisligini stipilrse , cesedin etrafma <;:i<;:ek bezeyerek olaya intihar silsil verse, cinayetler de bir c;ekidilzene girer, demek istiyorum . Korkanm , demek istedigimi tam anlatamadtm.

84

~


NEYiMiZ EKSiK?

Su an tilkemizde en c;ok neyin eksikligini c;ekiyoruz? Eskiden belki postac1 say1s1 yeterli degildi , herkes uzun zaman me kt up bekliyor, postac1nm yolunu gozli.iyordu. Yaln1z ya~ayan insanlann belki de kap1sm1 c;alan tek insan, gorU~me c;ok k1sa stirse bile, tek ziyaretc;isi postac1, artik c;ok da gerekli degil. Herkes birbirine internet i.izerinden e c;1zg1 mail durumunda. Eksikligi giderek hissedilmeyecek, bir gtin unutulacak mesleklerden biri postacihk . <;ocuklanm1z c;ocuklanna bir masal kahraman1 gibi anlatacaklar onu. Torunlar c;ok ~a~1rtp kahkahalar atacaklar: - Neyi yani? Tek tek btittin evleri mi dola~1yormu~? Ne sac;ma! diyerek eglenecekler, belki o gtin, gugu olsun diye, aralannda postac1c1hk oynayacaklar. Hic;bir ~eyin memuru degilmi~ gibi bir duru~ ic;inde bulunan memurlar var. Bu tiplerden de pek gorillmeyecek ilerde. Onlann gun boyu yapmaya G~endigini, bilgisayarlar be~ dakikada yapacak, o tiplere hie; gereksinim olmad1g1 su ytizilne <;:tkacak. 0 tip ytizme bilmedigi ic;in, yilze c;1kan suda bogulacak. Ornegin polisimiz mi az, yoksa filozofumuz mu? Bence polisimiz; \:ilnki.i duzenli ve birbirine gec;meli 85


olarak polisiye olaylar ya~anmakta ~evremizde . polis bir c;oguna yeti~ememekte. Polis ne yapsin , olay say1s1 gerektiginden f azla! Oysa felsefi olarak c;ok onemli bir teror olay1 yok ortahkta . Olkemizde yasak olan ~eylerin de eksikligini c;ekiyor say1lmay1z. Tekel taraf1ndan yurda sokulmam1~ en pahah frans1z ~arab1n1 , neredeyse her lokantada buluyorsun, turizm te~vik dtimeni ad1 alttnda. Be~ y1ld1zh orgeneral otellerde bulamad1g1n yasak ~arap yok. Benim kendi tilkemde frans1z ~arab1 ic;memin turizmi ne bak1mdan te~vik ettigini, c;ok iyi anlam1~ degilim. lnsanda hemen Fransa'ya gitme istegi uyand1rd1g1 ic;in, ortada bir te~vik varsa bu tamamen Fransa turizmine yonelik! Niye bulunuyor, diye bir dellenme halinde degilim, turizm te~vik muhabbetine tak1ld1m bir an ic;in . .. Kokain mi istiyorsun? Kac; paraysa veriyorsun, bir getiren bulunuyor mutlaka . Eroin mi laz1m? Kolay agbi buluruz! Yalnrz kac; kilo ahcaks1n1z? Yilz gram ic;in maceraya attlmayahm! • Eskiden hamal gibi kirtasiye ta~1yordum Avrupa'dan buraya, ~imdi hepsi bulunuyor Mersin'de bir kntasiyecide . Ve olayla Mersin'de kar~1la~maktan otilrti ap1~1p kaliyorsunuz. K1rtasiye konusunda da kalk1nmam1z1 tamamlam1~ bulundugumuz anla~1hyor . Bundan birkac; yil oncesine dek, kimi merakhlar Avrupa'ya gidip Marks and Spencer'dan don altyordu . Tilrklerin don merak1n1 ke~fedince , hem Marks, hem Spencer istanbul'da dtikkan ac;tt. Don konusu da c;ozilmlendi. Bir zamanlar ancak yurtd1~1nda gorebilecegimiz filmier, arttk haftas1na bizim sinemalarda; gidip yurtd186


~1nda

izlemek ic;:in kuyruklara girdigimiz tiyatrolar, ~ak istanbul festivalinde . Kumarhaneler kapand1, ama kumar aynen ve alenen oynan1yor, bu da bir eksik say1lmaz. Neyimiz eksik peki? Paris'te, Londra'da. Viyana'da ne var da, burda yok? Bir an durup bak1n c;:evrenizdeki insanlara. Hepsinin ayn bir oyktisU var , etraftnda doland1klan; onlarca c;ok onemli olan bu onbinlerce masal, s1k1ntth, kavgah, htizilnlti, sinir bozucu . havaleli, eft'li, kon~imentolu, ileri tarih c;ekli, aldatilmah . aldatmah ve maalesef birbirine <;ok benzeyen . insanda kim kimin oyktistinti kimden c;ald1 acaba, sac;ma dti~ilncesini uyandiran, zavalh para hikayeleri. Sac;mahk ~u ki, kimse birbirinin hayat oykUstini.i c;:alamaz. Ya~ad1klanm1z ya da yasad1~1hklanm1z edebi eserler degil, bizim s1radan hayat1m1zd1r. Bu, oykUsil birbirinin fotokopisi insanlar, dortnala paranm pe~inde ko~u­ yorlar, buna "i~¡¡ diyorlar. Bunun ic;:in gUn boyu deli gibi bir enerji harc1yorlar . Ak~am evlerine ula~t1klannda yorgun, bezgin ve umutsuz oluyorlar. Onlar ic;:mesin de kim ic;sin? Alkolle tan1~t1rtl1yor , arkada~ ediliyor umutsuzluk. Devrisi giln s1f1rdan ba~liyor aym k1s1rdongti, devrisi gece bir oncekinden daha gilrillti.ilil haytflanmak ilzere. Buna enerjinin bo~a kullan1h~1 da diyebiliriz. Futbolun politikaya benzeyen yan1, kar k1yamet bir k1~ gtintinde. palto-ka~kol-kasket-puro dortgenine \:Oreklenmi~ k1rm1z1 yanaklt yoneticilerin tribi.inlerde oturup. atlet-don ikileminde sahada kak1rdayarak top pe~inde ko~u~turan oyunculara, veryans1n etmeleri : 87


- 0 gol de kac;ar m1! - Ordan oyle vurulur mu! - iki milyon dolar verdik biz bu hayvana! TribGnden ahkam keseceginize, insenize ~u sahaya! Vurun, biz de gorelim, nerden nas1l vurmak gerekiyor o topa! Siz de ~u enerjinizden bi g1d1m kullan1n! Buna, kendi enerjisini Gzmeden, ba~kasmm enerjisi UstUne ahkam kesmek, hatta elin enerjisiyle gerdege girmek diyebiliriz . Politikacilar bu yontemi uygulayarak mutlu , huzurlu ve dine; oluyor ve sittin y1l ba~1m1zda kala biliyorlar. Bo~anan erkeklerin ~ogu, her nedense daha sonra eski kanlarina donerler . Kaatil cinayet barmda, Gstelik gtililmsilyor. <;ok k1sa sGrede o kadmdan niye aynld1klarm1, onunla ya~ad1klan anlams1zhklan unutmu~lardir; bu da erkeklerin enerjiyi salak~a kullan1~1 ya da kullanmay1 bilmeyi~leri. Buna enerji ziyanhg1 diyebiliriz . Ancak ikidebir elektrigimizin kesilerek buna "enerji k1s1nt1si" ad1n1n verilmesine, somut olarak enerjisizlik diyebiliriz. Dikkat ederseniz. Paris'te , Londra'da, Viyana'da insanlar ko~u~turuyorlar . Buna dikkat buyurmak ic;in ta oralara gitmeye gerek yak, oralarda c;ekilmi~ filml~rde de gorebilirsiniz bunu. MUthi~ bir ko~u~turma var Avrupa'da. Bizse Beyoglu'nda, salinarak amac;s1zca geziniyoruz . Bir yere yeti~mek isteyen , oburlerini itici kak1c1 bir yarma harekat1na giri~mek zorunda kahyor . Genel anlamda bizim bir yere yeti~mek gibi bir sorunumuz yok. San1nm bizim acelemiz eksik.

88


isTiSNAYIM ciGERiM!

istisnay1m. Kurallan bozmuyorum. Kurallar sayemde gil<;:leniyorlar. Kuralcllara, dev bir k1yak olarak, nasli olunmamas1 gerektiginin somut ornegini olu~turuyo­ rum. Gozle gorUlen , elle tutulan bir istisna olarak dola~1yorum orda ve burda. Bu onlann da i~ine geliyor. Ortahkta hie; kurald1~1 bir tip olmasa, onlar c;ocuklanna kurald1~1 kavram1n1 nasil anlatacaklar? i~aret parmaklanyla c;ocuga beni gosterip, c;ocugun bu y1prat1c1 ve derin sorusundan kurtuluyorlar . Tek sak1ncalt taraf 1; kimi hrlama c;ocuklann kurald1~1 tipe ozenip kurald1~1 olmak istemesi. - 0 ozenilecek biri degil ki, serseri misin sen \:Ocugum! uyans1na kar~1, o c;ocugun yan1t1 hazird1r: - Evet serseriyim! Ve f akat i~in c;ocuk taraf 1ndan alg1lanamam1~ ilrkiltilcti yan1; - Bana ne bana ne, ben kurald1~1 olucam! di ye tutturmakla kurald1~1 olunmuyor . Cunkil kurald1~1hk, birinin tisttinde gortince; - Evet gilzel. bu elbiseden ben de konf eksiyonlathriim! diye ku~antlan bir ~ey degil. istisna olmak, oyle bag1m89


s1zlik gibi kendi taraf m1zdan ilan edilebilecek bir konum degildir. Birinin kurald1~1 olduguna O~tincil ~ah1slar karar verirler . Ben bir istisna olduguma kendim karar verdim , c;UnkU i.ic;:Onci.i ~ah1slar benim istisnaltg1m konusunda karar almakta c;ok geciktiler . istisna olarak en sinirlendigim soru: "Niye?" Ne niyesi? lstisnay1m cigerim! Niyesi olmadan kabullenilen ~eyler istisnad1r. lstisna olmanm insana c;:ogu zaman yaran dokunur . istisna olarak ornegin her k1rm1z1 1~1kta durmak zorunda degilsiniz , sag1 solu keser, durum <;ok kazamatik degilse. basar gaza gec;:ersiniz. Hie;: kimsenin parkedemedigi bir yere arabamz1 parkedebilirsiniz, sizin araban1z1 c;:ekemezler, istisnasm1z. ¡ Hie;: yer kalmam1~ bir caz konserine, siz en onden yer bulabilirsiniz. Size, "Yer yok!" diyemezler. En c;ok "Bi dakka agbi!'' diyebilirler ve o bir dakikay1 da bir buc;uga sUndtiremezler. Bir istisna olarak bankada kuyruga girmenize gerek yoktur. Mi.idtirtin, o olmazsa mtidilr yard1mc1s1n1n odasma ini~ yaparsm1z, mi.id Ur ya da yard, size c;ay soyler, siz o sigara ic;ilmez alanda bir sigara yakarak c;:ay1n1z1 yudumlarken mi.idtir ya da yard i~leminizi yapt1nr. Olkemizde c;ok var bu istisna tiplerden. Genelde oyleyiz yani. Kurald1~1hk konusunda hic;:bir millet bizimle boy olc;:i.i~emez . Milletc;:e kurald1~1y1z. Hepimiz istisnay1z, arada bir iki tane kuralc1 dikkat c;ekiyor, biz de i~a­ ret parmaklanm1zla c;:ocuklanm1za o tipleri gosteriyoruz.

90


DEDE

0 ilak nisan gecesi, gene birdenbire kayboldu dede. Daha dogrusu, aile fertleri uzun sUren ic;:kili yemegin sonunda f ark et tiler ki. de de masada deg ii. yatag1nda yok, tuvalette degil, tavan aras1nda degil. .. ilk kez olmuyordu bu . Geceleri yitip gitmesi ve aileyi derin bir endi~eye stirilklemesi ah~1lm1~ bir alarm durumuydu. Ev halk1 onu bulmak i9in, gene seferberlik ilan etti. Ailenin tilm ilyelerinin nereleri arayabilecegi belirlenmi~ti. Herkes h1zla arama noktalarm1 tarad1. dede bul unamad 1. Aramad1g1m1z yer kalmad1. Sabaha kar~1 tavuk klimesinde, elinde tlifek, tavuklann aras1nda sipere yatm1~ olarak bulduk onu. Kimi geceler uykusundan uyan1p ruslarla sava~ etmek gibi bir adeti, ayraca degi~ik cephelerde sava~mak gibi bir strateji anlay1~1 var. Dedenin hangi gece, hangi cephede sava~acag1 bilinmedigi ve asltnda ortada somut bir sava~ olmadagmdan, 9ati~ma alarnn1 bulana kadar ailenin earn c;:a k1yor. Dede olmak zor bir i~! Dort yil once olen kans1n1n, oglen vakti hala c;ar~1dan donmemi~ olmas1na sinirleniyor : - Abarth gene ah~veri~i! BUtUn 9ar~1y1 satm almazsa huzura erem\yor de\i kad1n! Ben sava~ \~inde nas1l oderim bunlan? 91


di ye ikindiye dek soyleniyor . Kimi glinler, elinde uzun saplt bir stipurge, mutfag1n ortasmda oturup, si.ipilrgeyi lavaboya sark1ttp. oyle bekliyor. - Hayrola dede? - Bahk tutuyorum! - H1mm anltyorum . Rastgele dede! - Rastgelmiyor! Deniz (:Ok kirlendi. Sabahtan beri, tut a tut a bir tane bula~1k teli tuttum ! Gece yansma c;:eyrek kala, ak~am yemegi yenildigini unutup ortahg1 birbirine kattyor: - Ne yani, bu ak~am yemek yenilmeyecek mi? ¡ Hie;: kimse; - Demin yedik ya, dede! diyemiyor. Di yen ag1r hn;a yiyor. Kimi zaman aile bireylerinden birinin ad1n1 unutuyor, giderek ona tamamen yabanctla~1yor , onun ailenin bir Uyesi oldugunu unutuyor: - Kimsin sen? Defol evimizden! diye kGkrilyor. Ailenin o bireyi, yalanctktan evi terkediyor da dede huzura eriyor . - Sakm bir daha eve sokmay1n bu tipi! Hi<; gozilm tutmad1! diye soyleniyor, evden kovulan aile ferdinin ard1ndan. Temiz <;oraplann1, muntazaman katlaytp buzdolab1n1n Ost raftna diziyor . Sonra gtinlerce odas1nda <;orap anyor. - Senin <;oraplar buzdolabmda ya, dede!

denilince de; - Manyak m1s1n1z siz? di ye d ikleniyor .

92


Stirekli neyini, nereye koydugunu unutuyor; en fenas1, y1llar once aklm1 nereye koydugunu tamamen unutmu~ durumda. Ona oyle bak1yorum . 0 da bana bakiyor bo~ bo~ . Soyleyecek bir ~eyler bulsam iyi olacak. Bu bak1~kan sessizlik c;:ok acayip. - Ne var? Ban a bir ~ey mi soyleyeceksin? diye hayk1nyor birdenbire ve epeydir goztintin u;1ne bakmamdan kaynaklanan bir hakhhk it;inde . Kendi kulagt iyi duymad1g1 ic;:in ba~kalann1n da iyi duyamama olas1hg1n1 goz oni.inde bulundurup bag1rarak konu~uyor' i~i saglama ahyor, az uyan1k degil! Ne diyecegimi ~a~1nyor , ilk akhma gelen ctimleyi soyltiyorum: - Havalar da amma sogudu! Bir an bak1yor suratima dede, umutsuzca k1n~1yor aim ve ba~1n1 ba~ka yone c;:evirerek yan1thyor beni: - Salaks1n sen! diyor ve az sonra oltiyor. Beklenen bir oli.im bu. Mezan haz1r, hemencecik gomultiyor. Dedelerin oltimil gayet do gal bir ~ey ve fakat onun yoklugu ak1l ahr gibi degil. Giderek ah~1yoruz dedesizlige . Dedeler bir gtin unutuluyorlar ve biz salakhg1m1z1 koruyoruz . Hatta, gun gelip ~unu du~tinebiliyoruz : - Dede gerc;:ekten var m1yd1, yoksa onu biz mi uydurduk?


..,

DU NYA

BiR YANA.

Biz OBUR

VANA

Cagda~

a Iman felsef ecisi Karl Gottlob Schelle ''Gezinme Sanatl" isimli kitab1nda. insanoglunun gilndelik ya~amindan ~ok uzak, soyut sorunlara deli gibi kafa patlatmasma ragmen. kendisini yak1ndan ilgilendiren ya~amc1l sorunlarma bu den Ii kafa yormamas1na ~a~1p kald1gm1 anlatiyor ve gezinmeye zaman ay1rman1n ve bunu dti~tinmenin onemini vurguluyor. Ho~

bir vurgulama elbette. BiltUn bir ikindiyi kedi gibi gerinerek, devrisi gun nerelerde gezinti yapabilirim acaba di ye kaf a patlatarak ge~irmek, bulunmaz bir ikindileme bi~imi. Hatta e~siz bir dti~iln jimnastigi. lnsanm boyle sporlara yonelebilmesi i<;:in Almanya'da felsefeci olmas1 gerekiyor. CtinkU durumdan alman felsefecinin papayas1n1n, mangosuna denk oldugu ~ak1hyor. lstanbullu bir gi.inilmtiz filozof u i<;in buna ne zaman, ne de mekan var. Haydi zaman1 buldu, nerede gezinecek? Gezinilecek bir durum yok ki kentte, ko~u~­ turmak zorunlu, artik hep bir yerlere ge-r kalarak, kimi bulu~malan pas ge~ip bir sonrakine yeti~meye ugra~a­ rak ge\iyor lstanbul'da zaman. Selahattin Hilav ornegin, nerelerde gezinsin de sinirlenmesin ! Piposunu kemirttirir insana bu istanbul.

94


Boyle bir uyum bozuklugumuz var dilnyayla. DUnya neler dti~tintirken, biz btittin gtin ula~1m dti~Unilyoruz. Bir ayncahg1m1z daha var btittin dtinyadan, biz her naneyi renkli ttirk~e du~Untiyoruz. Ornegin Mehter Tak1m• niye hala var ve dtinyan1n her yerine Ulkemizi temsilen gidip hs taratat yap1yor? Nedir Mehter Tak1m1? Dtinyan1n barbar olarak gordUgU tUrklerin, bir yerleri i~gal etmeye giderken yeni~eriye e~lik eden palab1y1kh asker bandosu. Bir marif etmi~ gibi on Ian her yere gonderip k1van1yoruz. Bu bir salakhk i~te. Almanlarm nazi bandosu var m1? Olabilir mi? Ne ay1p bir ~ey! Amerikaltlann Vietnam bandosu olabilir mi? Biz milletc;e olaylara d1~ardan bakmay1 bilmiyoruz. Nijerya ulusal futbol tak1m1nda Ulkemizde top ko~turan profesyonel futbolcular var diye, dtinya kupas1nda Nijerya'y1 tutuyoruz. Romanya da bizimkiler sayd1r, tak1mm aslan Galatasaray'da oynuyor diye dU~Unerek Romanya yenilince evde kanm1zla kavga ediyoruz. Olaya d1~ardan bakan herhangi bir Ulkenin vatanda~1. konuyu anlamakta usa s1gmaz bir gtic;luk <;eker. Olkemizde, Orta Asyaerkil goc;ebe manhg1m1zla evimize bile yerle~meyi bilemeyerek, ku;1m1zt denize donmU~ olarak, zaman cinayetindeyiz. Bizim beynimizi yoran olaylar incir <;ekirdegine eziyet aynnt1lar, bu ytizden bizim manhg1m1zda "Gezinme Sanatt" soz olarak hi<;bir anlam ta~1m1yor. Nas1l ki Karl Gottlob Schelle insanlann soyut kavramlara kafa patlatmas1n1 sa~ma buluyor, bizim de "Gezinme Sanati'' konusuna kafa yormam1z bir o kadar sa~ma. Alman felsefecinin felsefesi ve manhg1 i<;inde, bizim onunla ilgilenmememiz gerekiyor. Bu kadar da ayn dti~tilmez ki Ian dtinyadanf 1


LEYLEYLiMiLiMiLEY BEY

Yazmak, du~ kurmak, okumak, dil~Gnmek , ahkam kesmek gibi i~ler, pek para kazand1nc1 olmamas1na kar~m. belirli bir i~yeri gerektirmeyen, her yerde yap1labilecek ozgGr i~ler . Para kazand1rmayan ugra~a i~ denir mi? Denilmeyebilir . Denilmemesi gerekir yani. - Ne i~ yap1yorsunuz? sorusunun yarntt; - Trenlere binerim , pencereden dogay1 dikizlerim! olamaz elbette. Soruyu soran da ne bok yiyecegini ~a~t­ nr. Tren biletini kim altyor? Manzaraya bak1~1n1z1 kim odilyor? Devlet Demiryollan'nda mt (,"'.ah~1yorsunuz? Cograf sal milfetti~ misiniz? Soruyu soran1 (,"'.tldutic1 yan1t1n1zla noktalars1n1z konuyu: - Trenler bombo~. Onlan ben dolduruyorum . Bay1hnm tren yolculuguna. hi',"'. bitmesin isterim. Tren inecegim gara ula~1nca htiziln (,"'.oker ilsttime; eyvah geldik! Eger kitap okuyorsam kitap bitmeden gara giri~imiz ya da bir ~eyler yaztyorsam, daha yazdtg1m bitmeden tren yolculugunun son bulmas1, benim i~in hep buruk olmu~tur . Slavomir Mrozek'in bir oykilsilnde , tren bir tilnele girer ve hi~ ~1kmadan stirdtirtir uyumsuz yolculugunu. Yolcular once ~a~1nr ve Urkerler, sonra 96


ah~1rlar.

kan1ksarlar art1k o tOnelden c;:1k1lamayacag1 dU$Uncesini. Boylesi biraz kasvetli elbette. pek tUnel sevmem, ama git git bitmez demiryolu serUvenleri , hep ozlem olmu~tur bende . lrmag1 izlersen bulursun denizi, derler eskiler . Ancak eskiler bilmezler mi ki, suya ilik ac;ilmaz, dOgme dikilmez. lrmak c;ok fena uzunsa, bir tUrlU ula~amayabilirsin denize. Denize kavu~mayan irmaklar yok mu sanki? Belki de yeraltma girip kaybolan bir sudur bu . .. Kaf ay1 boyle kasvetlemeden yakla~1rsan olaya , muhte~em bir ozgUrlUktUr tren, yazmak ve benzeri yarat1c1hk isteyen konulara kafa patlatanlar ic;:in . Pencerede si.irekli ve y1ld1nm h1z1yla degi~en goruntti, trenin dingildek uyumlu hng1rtts1, ozgun bir ortam yaratir size. i~in en gUzel taraft , c;:i$ i~in saga c;:ekip durmak zorunda kalmay1~1n1z , salak benzinci c;1ragma; - Tuvalet nerde? sorusunu yoneltip onun uzun ~a~kmhk, suskunluk ve kuluc;ka doneminden sonra , tam bir tan1mlama olmayan yan1hyla, bunahma girme durumunda olmay1~1n1z. siz c;:i~inizi yaparken yolculugun slirUp gitmesi ve c;:i~i­ nizden dam la damla. kilometrelerce uzakla~1~m1z . .. Hele hele, gUzel bir lokanta vagon varsa trende , o yolculugun keyfine doyum olmaz. Bir masa bulup yerle~ebildiyseniz , kolay kolay kalkmazs1mz ordan . Tamamen o vagonda ge<;ebilir yolculuk. Bir yandan i~kinizi yudumlar, bir yandan tren penceresinden bir film ~eridi gibi akan dogay1 incelersiniz, derin dG~uncelere dalar gidersiniz. Kimi gece yolculuklannda lokantay1 kapatma ozleminde garsonlar olur; onlarla arkada~ olup, onIara ic;:ki 1smarlay1p kapan1~a engel olmak da olas1. De97


miryolu sevgisiyle yogrulmu~, mi.ilayim insanlard1r tren c;:ah~anlan. Tren sevmeseler, niye trende c;:ah~smlar? Tren sevenler, sonunda bir noktada uzla~1rlar . Trende yerinden memnun olmayan , kompartlman arkada~ma g1c1k olan, tren gecikmesine sinirlenen gordtim. ama kavga eden, pek gormedim. Demiryolu dingiltisi , bir ttir vibro-masaj olarak belirli bir uysalhk da veriyor insana. Zart. makas degi~tirir makinist. Herkes bir silkinir, kendine gelir, trende oldugunun bilincine erer. Zmk diye durur tren. - Dikkat dikkat! Polath'day1z! Niye durduk? inen yok , binen yok . Trenin Polath'da durma ah~kanhg1 bu. Polath suskun ve gar lokantasmda iki adam ic;ki ic;mekte. 9ardan aynntilar incelerken , dtidtikler c;alar, birden gene din gilder vagonlar . Biz oldugumuz yerde durmaktayken, Polath gan, geri geri gitmektedir . Eyvallah Polath! Daha polatstz yerlere gidiyoruz. Tren tam ahengini bulup keyifli htz1na ula~1rken, lokanta vagonda ne~eli bir muhabbet ba~lam1~ken, zirt bilet kontrolti! En sinirlendigim ~ey! Polath'dan trene binen , si.imtik bty1k TCDD tip, bilet kontrolti ad1 alhnda, tuzla buz eder dti~ti, dti~tinceyi ... - Biletiniz lutfen ! - Niye? N'ap1can biletimi? - ic;:ine delik ac;1cam . - Deligin ic;ine bade mi koyucan? TCDD tip bir an duralar , trenin dingiltisine uyumlu bir bic;imde bir arkaya , bir one gider gelir, deligin ic;ine ne koyacagm1n yan1hn1 bulamayarak, memurin bir sus98


kunluga bilrtini.ir. Vagona girdigi an takmd1g1 gestapo ki.istahhg1 kalmaz , renkli turkc;e ve ho~ bakmaya ba~lar . - Ne bileti lan Polat bey? Ne kadar TCDD'siniz. Ben trende gorevli, tren dU~unuri.iyi.im. Trenlere biner, di.i~i.inilrilm . Buyrun oturun, siz de ic;in bir kadeh ~arap ve ben size trenlerin parah olmasm1n sac;mahg1n1, tren biletinin li.izumsuzlugunu, o bilette delikler a~manm, tamamen bir sap1khk oldugunu anlatay1m .

99


SONRA POSTALANACAK MEKTUP

Montreal. 26 .02.2020 Sevgili karde~im Huseyin, Bu mektubu sana eksternet'ten gonderiyorum , Turkiye'de henuz eksternet olmad1g1 it;in, Paris merkezde faksa donti~ecek, sen faks olarak alacakstn . Sen bana faks olarak yan1t veremezsin, t;ilnku arhk burada faks kullan1lm1yor. Yantt yazmak istersen, sen PTT yoluyla mektup gander. Biraz ge<;: gelir ama, kesin gelir. Burada ayda bir, postac1lar ~enligi olarak "PO STE DAY" adt altmda nostaljik bir PTT guni.i yap1hyor; eski postacilar gontillG olarak . eksternet'e get;ememi~ tilkelerden gelen tek tilk mektuplan dag1ttyorlar. ~u an Montreal'e lap a la pa kar yag1yor, f akat biz kar gormtiyoruz . Kentin ustti yerden 300 metre ytikseklikte camlarla kapland1. bu camlann i~inde rezistanslar var. ustilne du~en kar eriyor, suya donu~tiyor, ordan enerji elde ediyorlar. Kara hasret kaldtk. Hafta sonlan kar gormek i<;:in ~ehir d1~1na <;:1k1yoruz . 2020 se<;:imlerinde milletvekili aday1 oldugunu cepternet'ten ogrendim. Biliyorsun, 99 depreminden sonra biz TUrkiye'yi terkettik ve 21 y1ldir yurda gelemedik~ ancak gerek cepternet, gerek kolternet'ten orada olup biten her ~eyi yak1ndan izleyebiliyoruz . 100


2 0 2 0 se~imleri Ttirkiye'nin onunde one ml i bir ft rsat ve bir d ontim noktas1dtr. Tek ba~1na iktidara gelecek gtic;lti bir htikUmet, AB, K1bns, enflasyon ve PKK konulann1 c;ozebilir ve bu Apo konusu art1k bir yerde noktalanmahd1r . Ostelik son y1llarda Apo <;ok degi~ti, c;ok dogru ~eyler soylemeye ba~ladt. Senin de benimle aynt heyecan ve duygulart payla~t1g1n1 dil~ilnilyor, sana sec;imlerde ba~artlar diliyorum . Biz oyumuzu cepternet'ten kullanacag1z . San1nm Tilrkiye'de henUz cepterneften oy kullanilam1yor. Leyla bu se<;imde oy kullanamayacak; c;ilnkti cepternet sec;im ~ifresini gee;: ac;tirdi. Arna Kemal. Murat, Ay~e ve ben oy verecegiz . Uzaydan yap1lan kamuoyu taramalannda ibre gene Suleyman Demirel'den yana gortintiyor. 100 ya~1n1 a~­ m1~ bir Stileyman Demirel'den artik tilkemizin bir beklentisi olamaz, olmamah, diye dil~tintiyoruz. Biz bu yilzden oyumuzu Deniz Baykal'a verecegiz. Ailece, hepinizin gozlerinden optiyoruz. Hasan.

101


PROVA

Se ks de hayat1m1zda onemli bir ~eydir, ozellikle ekonomik a(:1dan. Birbiriyle yataga girmeye karar vermi~ bir (:iftin, yataga ula~madan once harcad1g1 paray1 hesaba katahm demek istiyorum . i~ oncesi, bir yere yemege gidilecek, pahah ~araplar a~tanlacak ya da daha demir tuccan bir yakla~1mla ; - Hanfendi i~in ~ampanya patlatin! dallamahg1 olacak. Belki demir tUccan degilsiniz, daha yontulmu~ bir durumunuz var. o zaman bir tiyatroya, bir sinemaya gidilecek, bilet paras1. araban1z varsa otopark oyulrnasi , benzin masrah, araban1z yoksa bu paranm Uc; mislini taksici ahyor. sinemada pop corn, kola derken, nerden bakarsan harcanan paran1n hesab1 yok! Oyle bir gecede boyle ~eylerin hesab1 yapllm1yor, ~tin­ kti hesap ba~ka , daha ytiksek matematik bir konu var ortada . Oyle bir gece dedigimiz niyetlendiginiz ilk gece ger(:ekle!?mez zaten . Birinci gece sizin i~in bir provadir . ikincide de sonuca ula~amazsan1z, siz prova seven bir tipsiniz demektir . Bu i~e (:Ok para yahrman1z gerekecektir . Be~ kuru~ harcamadan iki ki~inin yataga girdigi gorUlmU~ i~ degildir, mecburen gece beraber yatmak zorunda olan ve bir tek yataklart olan kan kocalar hari(: ! 102


Yaln1z tiyatronun, ~ovun provas1 olmaz , hunharca yapmaya karar verdiginiz her ~eyin mutlaka bir provast vard1r. Ornegin, kanmzt ortadan kald1rmak istiyorsunuz. 0 kan olmasa bu hayat c;:ok daha k1yak olacak gibi bir sap1k ideolojiye ula~m1~sm1z . Ermi~siniz . Gayet baba erenler ve c;ok haklt olarak gayetullah bir durumdasmtz . Bu kan ortadan kald1nlacak ve yepyeni bir hayat ba~laya­ cak. Boyle bir cinayetin de provast gerekmektedir. Banka soyman1n da, uc;:ak kac;:1rmanm da provas1 yapilmas1 gerekmektedir . Hie; ic;:ini bilmediginiz bir bankaya , kafaya ktilotlu c;:orap gec;:irerek dan diye dahp orayt soyamazs1n1z . Ktilotlu c;:orabm, diki~ yerinin tam gozilnlize denk gelmesi bankan1n ic;:ini tam gozlemlemenizi engelleyecegi gibi, veznenin ne tarafta ve veznedann ibne o lup olmad1g1 konusunda bir bilgi edinmenizi zorla~tinr. i~ bu sebeple, soyulacak bankaya daha once gitmek, ordan havale yapmak , bankanm o nakit kokusunu solumak, ibne veznedarla kesi~mek gibi bir prova donemi zorunludur . Diyelim ki , bir uc;:ak kac;:iracaks1n1z ; c;:ok uc;:aga binip , degi~ik uc;:u~larda bir uc;:agm ic;inde nelerin . ne zaman oldugunu, hosteslerin hangi an arka tarafta mavraya gec;:tigini, pilotlann kac;:1nc1 dakikadan sonra ic;:kiye gec;:tigini ve sigara ic;:ilmesi ~iddetle yasak uc;:aklarda ne relerde, nasil sigara ic;:ilebilecegini ogrenmeniz gerekir. <;unkU sigara ic;:meyen bir tip uc;:ak kac;:1ramaz. S1rf sigara ic;:ebilmek ic;:in uc;:ak kac;:1nld1g1m iddia etmiyorum , ancak uc;:ak kac;:1nlacaksa, c;:ok s1k uc;aga binilerek o mekanda prov a yapilmak zorunlulugu vard1r . 19 May1s provalan diye bir durum vard1r ve bu durum mart aymdan ba~layarak sizi may1sm ondokuzuna sUrUkler. 103


Her konuda prova ~artt1r yani. Ornegin tiyatroda , oyun s1ras1nda c;i~e gideceksiniz . Ilk tiyatroya gittiginizde, h1yar gibi ayaga kalkar, sanki sahnede bir oyun oynanm1yormu~ da evinizde televizyona bak1yormu~<;as1 na, evde olman1n pijamah dallamahg1 ic;inde, pervas1zca gidersiniz tuvalete. 0 sirada sahnedeki oyuncu size donup; - Ci~e mi efendim? diye sordugunda ne diyeceginizi bilemezsiniz. Bu ~a~­ k1nhg1n1zdan yararlanan oyuncu ; - Benim de var ve fakat gidemiyorumf derse de, siz onun demek istedigini alg1layamayan bir inek gibi ~i~e gidersiniz . Firlama oyuncu, <;i~ donil~O, i~i gucO ve oyunu b1rak1p size; , - 1n~allah ortas1na yapm1~s1n1zdir , helac1 Suzan hamm kenarma yapanlara <;ok g1c1k oluyor . Hatta sifon <;ekmeyen ay1lar da varm1~f dediginde salonda kopan alk1~ sizin i~in hi<; iyi olmaz. Bu yUzden tiyatroda <;i~e gitmenin zamanlamas1n1 ~aka­ bilmek i~in s1k s1k tiyatroya gitmek ve konuyu prova etmek gerekir . Tiyatroda oyun s1ras1nda ~i~e gitmenin uzman1 bir izleyici, bir 1~1k sonmesinde gider ve geri donil~unu sahnede soylenen bir ~ark1ya denk getirir, boylece gidi~te ve donO~te hr<;a yemez . Bu uzmanhg1n1 s1k tiyatroya gidip, oyun s1ras1nda s1k stk ~i~e gitmesine, yani konuyu prova etmi~ olmas1na borc;:ludur.

104


BUGUN GUNLERDEN NE VERGiSi?

Vergiyle, tiyatro patronu olunca tan1~ttm . Daha once c;:ah~ttg1m yerlerde benden kesilen vergileri, ben odemedigim i~in hissetmiyordum. Elime ge~en paray1 biliyordum, elime daha ~ok ge~rnesi i~in neler yapmam gerektigini dti~tintiyordum, elime s1gamayacak kadar paraya nas1l ula~abilecegimin dti~lerini kuruyordum. Elle cep aras1nda, yahn ve gilzel bir hikayeydi vergisiz ya~am.

Tiyatro a<;1hrken, satilacak biletlerin belediye rtisumunun yattnlarak biletlerin belediyece damgalanmas1 gerektigi ogrenildi. Daha bileti satmadan, belediyeye "eglence vergisi" ad1 alhnda boyle bir vergi odeniyordu. Halk1n odeyecegi bilet paras1nm i~inden kesilecek bu vergiyi, belediye daha bilet sattlmadan, ~ak diye bizden topluca ahyordu. <;ok manttks1z bir durum . Halkm eglence vergisini. niye biz pe~inen odtiyoruz? Halk eglenmek i<;in niye vergi odtiyor, aynca tiyatro lunapark m1? Bu konuda boyle bir silrti soru Gretilebilir, ancak bu beyinsel gereksiz ifrazat vergi odemeye engel olmuyor. Efendi gibi yat1rd1k o paray1 belediyeye. Ve o gece Harbiye'den Taksim'e, vergi vermi~ bir vatanda~ gururunu ilk kez ytiregimde duyarak, vatanda~ oldugumu somut olarak alg1layarak ve k1vanarak yilrti105


. ¡¡¡1.

.

.

dtim. ButOn bu 1~1klar yan1yorsa, btitiln bu evlerde sular ak1yorsa, otobusler insanlan evlerine ula~hnyorsa, benim sayemde i~te . Aferin bana. Hatta helal olsun bana bu kald1nmlar. diye dil~tinerek, soylu vatanda~hk duygumu kutlamak ilzere Cafe Boulevard'a girdim. <;unkti o zaman Taksim'de Cafe Boulevard vard1 . Bottin param1 belediyeye yahrd1g1m i<;in cebimde be~ kuru~ yoktu . Cafe Boulevard'da veresiye iyilebilirdi, barda en kral arkada~1m1z Ev~an bulunuyordu. Ostelik Ev~an barktz olarak "yolluk" konusunda ~ok comertti. Bir iki kadehinizi i~ip odedikten sonra; - Haydi bakaltm, ver bir yolluk Ev~an! bi~imindeki, giderayak muessesenin ikram1 olmas1 gereken son kadeh konusundaki israrlan terslemez, zaman zaman kibarca ; - Cahit bey, bu sizin onikinci yolluk ... Uzun yola gidiyorsunuz galiba! gibi uyanlarda bulunsa da, Cahit beyin onil~ilnci.l yolluk istegini de ho~ kar~tlard1. Ozcan Ozgtir'iln pardostisilnu giyip, gider gibi yap1p ve birden geri donilp; - Ben yollugumu i~mi~ miydim Ev~an han1m? sorusuna, gillerek olumlu yan1t verirse de, Ozcan'1n; - Hi~ hahrlam1yorum efendim! diye . yeniden bara yaslanmas1 kar~1s1nda derhal yeni bir yolluk sunard1. San1nm Cafe Boulevard bu ytizden batt1. Vergi vermi~ be~ paras1z vatanda~ olarak oturdum bara, eyvah Ev~an yok! Ba~ka bir nobet~i barbeyle kar~1 kaq;ayay1z. - Ev~an han1m yok mu? - BugUn izinli. Ben yard1mct o'ay1m. Ne i\:ersiniz?

..

106

. '


- Bana hesap ac;maym, c;ok acelem var. hemen bir yolluk verin. attp kac;1cam ! dedim. Nobetc;i barbey c;ok gilldti ve verdi yollugumu. ilk vergimi odedigimde, cebimde bunu kutlayacak ic;ki paras1 kalmamt~h . Daha dogrusu ben o s1ralar belediye rtisumunu vergiden san1yordum. gelir vergisi gibi ciddi bir kalemle kar~1la~1nca, verginin ne oldugunu somut olarak algilad1m . 0 y1l tiyatro s1k1 zarar etmi~, bore; hare; sezon kapat1lm1$, fakat c;ogu gider kag1t Gsttinde gorilnmedigi ic;in, para kazanm1~ adam yerine koyularak gelir vergisi mtikellefi olmu~tum. Once bundan da bir gurur duydum. Bu da bir adam yerine koyulma ashnda . Geliri olan birisi ve bundan oturti vergi vermekle mukellef. Ciddi ve say1n biri yani. As1l kutlanacak durum buydu. Cepteki para vergiyi odeyemeyecegi ic;in, o parayla mtikellefiyetimi kutlamahy1m, diye dti~Undilm . Gene Cafe Boulevard'a gittim. Bardaki herkese birer i<;ki 1smarlad1m, ondan sonra topluca yolluklara gec;tik, tahakkuk eden vergimi. yani bana boyle ciddi bir vergi tahakkuk edebilmesini kutlad1k. Gelir olmad1g1 ic;in vergisi odenemediginden. her ay Ustilne ceza binerek, giderek kabaran bir vergi borcum olu~tu. Vergi borcu kabankhg1 da, toplumda sayg1 uyandtran bir durum oldugu ic;in. bir sUre de bunun prestij duygusunu ya~ad1m. Birdenbire ortahga; - Benim ~u kadar vergi borcum var karde~im! dediginizde, sayg1 uyand1nrs1n1z . Bu kadar vergi borcu varsa, kimbilir ne kadar kazan1yordur adam, diye dU~ti­ nUltir. 0 vergi borcu da epey kabardtktan sonra, vergi dairesiyle uzla~1larak taksitlendirilmek bic;imiyle, peyder pey, zar zor odendi. Ve odenip bittigi gun ic;imde, bu 107


borc;tan kurtulman1n huzuruyla birlikte, Ulkeme okullar. barajlar, kopruler, yollar kazand1rman1n sevinci de vard1 . Buttin bunlar, bizim verdigimiz vergilerle yap1hyordu . Ben sOrunUyordum, ama olsun, Olkem kalkm1yordu ve bizden sonraki ku~aklar daha iyi bir Tilrkiye'de ya~a­ yacakh. Bu saf keriz dU~uncelerim zamanla olgunla$t&, odedigim vergilerin hi<r de benim dU~ilndUgilm gibi kullan1lmad1g1ni, ~ar~ur edildigini, te~vik me~vik ad1 altmda, kimi adamlara benim paramla gerdege girme $ans1 tanmd1g1n1 fark ettim. 0 glinden itibaren vergi verme hevesim ka~h. Daha sonra giderek yepyeni vergiler tliredi, ge<rici diye koyulan vergiler kahc1 oldu. Benim parayla gerdege giren tip i$in zevkini alm1~ olmah ki, can1 hep ondan ve daha <;ok ister oldu; bu gidi$le sonunda kendisine kan bulmam1z1 da isteyecek. Ne yaparsam daha az vergi veririm? Birden kafam bu yon de <rah$maya ba~lad 1. "Tasarruf Fonu nakit", "Kurumlar Stopaj", k1saca "Kurumlar", dikkat "SSK" . .. "Gec;ici Vergi", "Damga Vergisi", dikkat dikkat "Muhtasar" bi<riminde ge~iyor gtinler. Ba~ ka$1mak soz konusu degil, sanki bir yerde muhasebe mOdilrilyUm. Bunlan yapacak adamm1z yok mu? Var! Zaten o adam beni s1k1$ltnyor. Her bok o adam1n ba$1n1n alhndan ~1k1yor, geceleri yatmadan once ne koyuyorsa ba$1nm alhna! 0 adam olmasa, benim bunlardan haberim olmaz. Muhasebeci genel ismiyle adland1nlan bu adam ~ek istiyor, ~Uk istiyor. 0 adam benim yerime paralan odemiyor. Nas1l odeyecegim, derdine dil~tilglim i<rin 108


ben muhasebeciden c;ok ve daha titizce ilgilenmek zorunday1m olayla. Bun Ian yapacak bir ya da birden f azla adam1m1z olmas1, bizim konuyu tamamen unutup ba~ka dU~Uncelere dalmam1z1 saglam1yor . "Naki\ Vas1taian Vergisi", dikkat "Emlak Vergisi" ve onun yak1n arkada~1 "\:er-<;op Vergisi", "Vergi iadeleri nakit", dikkat dikkat "KDV"! Hassiktir. bu ay da boy le ge<;ti! Daha tam ge<;ti say1lmaz , s1k1 durun : "Bordro"! Soyleyin bankaya. oradaki hesab1n1zdan odensin maa~lar! Nic;:in s iz ugra~1yorsunuz? Ben yalmzca o paray1 denkle~tirmekle ugra~1yorum , maa~lann ve geri kalanlann odenmesiyle, mali mli~avir , muhasebeci, mlidtir ve yardlan ugra~1yorlar ve f akat en y1pratlc1 olan benim ugra~1m . Banka hesab1m1zda icrinden kimi milyarlar c1mb1zlanacak bir iddiah mevduat yok ki, buna mevzuat milsait degil . Kesilen c;:ekin UstUndeki tarihin bir oncesi ak~am1na dogru, c;ek UstUnde yaz1lt miktar denkle~tiri­ lip, o bankaya yeti~tiriliyor. Kimisi o ak~ama yeti~mi­ yor, devrisi sabah bir gorevli elinde o parayla , saat dokuza be~ kala bankanm ac;:1l1~m 1 be kl iyor . Daha rezilce si, bankaya telefon ac;1p; - BugUne bir c;:ekimiz var, ikindi vakti denkle~tire­ cegiz, aman kar~1l1g1 yok demeyin! denilmesi. Sinir matkaplay1c1 olan, bu denkle~tirme operasyonu . Bunu benim ad1ma yapacak bir adam1m yok! Ben odemeleri yap1yorum , muhasebeci bir sigara yak1p , c;:aym1 kan~tlnp, 0 odemeleri cici yaz1s1yla deftere i~liyor . Odeyemememiz muhasebeciyi ilgilendirmiyor , her ay UstUne yUzde bilmem kac; gecikme zamm1 biniyor, muhasebeci y1prat1c1 bir sa kinlik ic;:inde, gelecek ay odememiz gereken cezalt miktan bildiriyor. 109


i

I

En agir i~~i patron. Patrondan ba~ka kimsenin c;ah~as1 yok zaten. Herkes emeklilik hesaphyor. Bizim verdigimiz vergilerden, onlara emekli maa~t verilecek! Vergi ~ok sac;ma bir ~ey! "Ufak koyde uergi sikca toplan1r" diyor bir bulgar atasozti. Bundan bulgarlann da vergiden bezdigi ve vergi denen ~eyin, oztinde devletin s1k1~t1k~a halk1n s1rtlna binmesi, hatta kimi devletlerin s1k1~mad1klan zamanlarda da , bu strta bini~ten cinsel bir keyif alarak, binmeyi ah~kanhk haline getirmesi oldugu ozumleniyor. Vergi sap1k bir durum yani. . . Vermemek i'rin ne yapmak gerek? Vak1f olabilirim. Herkes durup dururken vak1fla~m1yor ya! Neyim var, neyim yok vakfedebilirim. Pek bir ~eyim yok. Vakftkebir'e yerle~ebilirim. Vergi vermemek i~in ne gerekiyorsa yapmahy1m yani. Art.k kafam sadece ve muntazaman buna 'rah~1yor.

110

!' ¡1

'


ECZASIZ ECZANELER

Hi<; kitap okumayan birinin, hayatm1n sonunda kitap sayfas1 olan agac;tan ne fark1 var , k1maldayan canh olarak? Pek f ark1 yok. Ve fakat buna rag men, hi<; kitap okumayan ne kadar <;ok odunsal arkada~ var. Farkettik<;e endi~eniz c;ogahyor. Bir giln alg1hyorsunuz ki, kimse kitap okumuyor. Satin alm1yor degil, ahyor, okumak istiyor, ba$hyor, birka<; sayfa sonra pes ediyor. Okuma ah~kanhg1, keyfi, gereksinimi yok onun. Bir kitapc;1day1z . Ki tap bakanlar aras1nday1m. Yagmurdan kac;ttg1 i<;in kitap bak1yormu$ gibi yap1p yanmdaki kiz1 kesen var; kesilip de, kesildiginin farkmda ol mayan kiz Attila ilhan'1n "Sisler Bulvan" kitab1nm son bask1s1n1, yeni bir $airi ke~fetmenin heyecan1yla incelemekte ; sakallt bir herif, btitiln raflara goz gezdirip h1zla dtikkam dola~makta; sivilceli bir oglan porno dergileri incelemek derdinde, kimsenin ona bakmayacag1 am beklerken. hemen porno dergilerin yan1nda bulunan, onu hi<; ilgilendirmeyen yan$ arabalan dergilerine bo$ bakmakta . .. Genelde bildigim, okumaktan keyif ald1g1m yazarlan n yeni kitaplanm kovalanm kitap<;alarda . Yeni <;1kan , herkesin ald1g1 , en <;ok satanlarla pek ilgilenmem. En <;ok satanlar i<;inde sevdigim bir yazar varsa , ona da en 111


~ok sat1yor diye haks1zl1k etmem. Aynca, begendigim

yazar c;ok sat1yor diye mutlu olurum. Yazarlanm izleyen tiryaki bir okuyucuyum. Ostelik yazar oldugum ic;:in, yazma uzman1 olmayan , ~ala laptop yazanlarla pek ilgilenmem. Durumum ozel yani. Ve fakat arada ke~if mahiyetinde, hie;: tan1madlg1m yazarlann kitaplann1 da kurcalar, anlatim1 beni saranlan ahr, onlarla tan1~lr, belki okurlan olur, belki olmam. Benim kitapc;:1daki durumum oldukc;a ozgOn ve derin bir aray1~. Hafta sonu tatile gidicem, okumaltk ne alsam, bic;:iminde kitapc;:l dola~anlardan degilim . - Size nas1l yard 1mc1 olabilirim? diye yana~an bir tezgahtara; - Siktir git ve beni kitaplarla ba~ ba~a birak karde~im!

diyen tek terbiyesiz kitap ahc1s1 benim herhalde. Bunu do~unen bir sOrti insan olmu~tur. ama tezgahtara verilmesi gereken o cevab1 vermemi~tir. Bizde kitap sattc1s1 da. edebiyat keyfiyle yogrulmu~, satt1g1 kitaplann c;:ogunu okumu~. bu a~kla kitap satan tipler degil. Eskiden oyle kitapc;:ilar vard1. Orada oturup edebiyat sohbetleri yap1hrd1. Bir kitaptan uzun uzun konu~tuktan sonra satin ahrd1n1z onu. Faztl Htisnti Daglarca'n1n Aksaray'daki kitabevi. bir edebiyat lokaliydi. Simdiki kitapc;1lar daha c;ok k1rtasiyeci. Kimi oyuncak satic1s1 kitapc;:1lar var, onlarda kitap yok ve fakat tabela: SEN KITABEVI! Pek ilac;: satmayan, deniz k1y1s1 eczaneler gibi.

112


DAVALININ AYAGINDAN FIRLAYAN AYAKKABI

Futbol ma<;lan giderek . kabak tad1 vererek, bizi durduraks1z bu konuya konuk ederek, haftada yedi gun televizyonu parselleyerek, medyanm da pompalad1g1 bir meydan sava$ma donil~Uyor . Stadlarda her giln bir yenisi ve b~$ka renklisi icat edilen bombalar at1hyor. Stad bombast sanayi ald1 ba$1m, bize salhyor! Staci giri$leri ve c;:1k1~lan ve mac; sonras1 gosteriler, onG almabilemez bir bic;:imde yaralanmalar, tutuklanmalar ve o!Gmlerle sonuc;lan1yor. Polis stad giri$inde yaphg1 aramalarda, yUzlerce b1c;:ak ve ~i$ buluyor. Mac; sonras1 serseri kutlama kur~unlan, ba~1bo~ egriler c;izerek gelip gelip balkondaki c;:ocuklan, camdan bakan gene; k1zlan buluyor, bulur bulmaz serserice oldUrGyor. Ve dikkat ederseniz, ne serseri bir kur$unsa o, hi<;bir zaman ite kopuga denk gelmiyor. Ne yap1p yap1p, havada usa s1gmaz kavisler c;:izerek, balkonda masumca oyun oynayan bir kU~ilk ~ocuga, camdan bakan okulunda c;:ok ba$anh, sm1f birincisi bir gene;: k1za isabet ediyor . Son Galatasaray-Fener mac;:1nda stadyumda yangm ~1kt1. itfaiye yangm1 zorla sondOrdU. ltfaiye bu ba$any1 gosterirken, polis birbirine giren her iki tarafm fanatik taraftarlarm1 ay1rmakta ve olaylan yati~tirmakta bilyilk 113


gtic;lilk c;ekti. Polisin zorland1g1 nokta ~u oldu: "Fenerli· polisler Galatasarayhlan kovalarken, "Cim Bomlu" po· lisler Fenerlileri onlerine kathlar. Polisin ic;inde de bil· yuk bir ~a~kmltk ya~and1. Kimi polisler, kimi kovalaya· caklan konusunda karars1z kaldilar, hangisi solcular , hangisi din karde~lerimiz belli degil! Polis orglitlinUn ic;ine. sagcilar, dinciler. illkticliler ozenle yerle~tirilirken, "Fenerli Polis" ya da "Cim Bomlu Polis" yerle~tirilmesi dti~tinUlemediginden olaylar kar~1s1nda polis etkin olamam1~, btiytik bir karma~a ya~anm1~. polisi de bolticli, devletin btittinlilgtinti dingildetici bir hale gelmi~tir . oztinde tamamen Dogu Perinc;ek'in tezgah1 olan bu ayaktopu muhabbeti. Son y11larda, Fatih Terim'in itaya'daki onlenebilemez ytikseli~i, aniden gorevden ahn1~1 ve Terim'in buna c;ok sinirlenerek italya'da ba~bakanhga haz1rlan1~1 mGnasebetiyle, yak1ndan izlemek zorunda kald1g1m1z ltalyan ligi mac;lan ytiztinden de Olkemizde kavgalar c;1kmakta, ~i~lemeler, b1c;aklamalar garla gitmektedir. Por· tekizli futbolcu Rui Costa'n1n annesine ktifreden Fiorentina sempatizan1 Fenerbahc;e taraftann1n, Milan sempatizan1 Galatasaray taraftan portekiz as1lh bir vatanda~1m1z tarafmdan cloner b1c;ag1yla dogranmas1, btitiin tilkeyi derin elem ic; inde b1rakm1~hr . Bizi UzdUgU denli UEFA'y1 btizen , yeni Hac;h Seferleri'ne ve kar~1 seferlere yo! ac;acag1 somut olarak goztimlenen futbol, insanlann ba~ka konularla ilgilenmesine de engel oluyor. Mutlu olman1n, ~ampiyon olmaktan daha onemli oldugunun bilincine erememi~ kuru, kuru oldugu kadar ciddi bir kalabahk , topla yahp topla kalk1yor. Dtinyada olup biten ba~ka hic;bir ~eyle ilgili degiliz. 114


Yalntz futbol alanlannda degil , apartman ayd1nhklannda . parklarda, plajda , kirda, sokak aralarmda kiyh nk bir topun pe~inde ko~u~turulmakta . Bir sokakta oynanan top oyununda , davahnm aya g1ndan hrlayan ayakkab1, davac1nm yaralanmasma neden olmu~tur . Bilirki~i, ''Top oynayanlarrn ya§larr ve i~inde

bulunduklarr sosyal ve ekonomik ko§ullar nedeniyle davali kusurlu degildir" dedigi ic;in mahkeme davay1 reddetmi~, mahkeme c;1k1~1nda davacmm babas1, davahn1n babas1n1 i.i<; yerinden b1c;aklam1~ttr . Yarg1tay'sa, "Dava/1n1n ayakkab1s1n1n ayag1ndan f1rlama· masi i~in gerek/i ozeni gostermemi§tir" gerekc;esiyle mahkeme karannt bozmu~ , buna c;1ld1ran davahn1n babast, davac1n1n babas1n1 ti<; kur~unla vurmu~tur. Bilindigi gibi, dogdugu yer olan ingiltere'de, i<; sava~a yol ac;t1g1 i<;in futbol. I. Edouard ve II. Edouard donemlerinde iki kez yasaklanm1~tlr. Bizde de spor olmaktan c;1kan futbol yasaklans1n, ba~ka sporlar yapahm . TUrkiye huzura erecek , bu kuyrukluy1ld1z fikrimden otUrU, benimle gurur duyacak! Singapur'da sak1z yasak ve sak1zs1z Singapur c;:ok gilzel , kimsenin agz1 bo~a oynam1yor .

115


NEW ~EHiR

Nev~ehir semalannda gene ufo gortilmG~ . Uzayhlar

pek sevdiler bizim Nev~ehir'i. Bakars1n1z Nev~ehir uzay turizmiyle bir patlama yapar . CtinkU Nev~ehir de c;ok ciddi ve galaktikasal bir patlamaya gereksinimi olan kentlerimizden. Ornegin orada hie; tiyatro oynamad1m. Birileri oynam1~t1r belki ve fakat tiyatro ayag1 olan bir yer degildir. Ufolann da merakt, hie; tiyatrosu olmayan bir yer ara~tirmas1d1r belki. Ufo'yu yakmdan goren Ge; ki~iden biri herkese Ufo gordilgtinG soylemeye ba~lam1~, ikincisi Ufo gordtigtinden hie; kimseye soz etmemi~, tic;tinctiyse ontine gelene; - Biliyor musunuz. ben diln gece tarlada Ufo mufo gormedim! demeye ba~lam1~ . Oc;tinctiniln salak beyanah Gzerine kesinle~mi~ Nev~ehir'de Ufo gortildugti . Yani Nev~ehir­ liler kendi aralannda boyle bir karara varm1~lar. Nev~ehir biliyorsunuz, ashnda bilmiyorsunuz, ~u an ogreneceksiniz. tarihimizle ilgili neyi biliyorsunuz ki onu bileceksiniz. Soz konusu Nev~ehir, Nev~ehirli Damat ibrahim Pa~a sadrazam olana kadar ~ehir falan degilmi~ . Ibrahim Pa~a. pa~a degilken, hatta damat degilken, c;OnkO damat olmasa pa~a olmayacak ve c;tinkti pa116


~ahk

oyle birdenbire pat diye olunulabilen bir ~ey Osmanli'da, pa~a olmak ic;in 30 Agustos'ta terf i beklemeye gerek yok, zaten Osmanh doneminde 30 Agustos onemli bir gun degil, sadece s1caklann bitip, yelpazelerin kald1nhp k1~a haz1rlan1lan serin gunlerin ba~lang1c1 , uzun soztin e -mail'i Damat ibrahim Pa~a damat degilken, pa~ahkla hi<; ilgisi yokken ti«; tane evleri varm1~ orada. Dagtn ba!?t yani. ibrahim, hem damat , hem pa~a, hem de sadrazam olunca, onun emriyle o evlerinin -;evresine de geli~igtizel bir sUrti ev yapilarak oras1 ~e­ hir edilmi~ ve yeni ~ehir anlam1na gelen "Nev~ehir" ismi verilmi!?. Nevzuhur bir yer yanL T1pk1 New York gibi! 01 sebepten Nev~ehir'in stand-up bi<;iminde geli~en ~ehir mimarisi tamamen New York'u and1rmaktad1r. Ve Damat Ibrahim Pa~a aslen amerikah olup ingilizce bilmemektedir. Elbette kimi farkhhklar vard1r New York ve New $ehir aras1nda . Durup dururken ~ehirle~mek kolay bir i~ degildir, belirli bir ~ehirle~me plan1 ve her kula nasip olmayan bir "Le Corbusier" kompleksi gerektirir. Boyle bir plan yap1lmay1p sadece pa~antn keyfi olsun diye ~e­ hirle~ildiginden, Nev~ehir'de somut olarak gozlenen neresi ~ehir, neresi nev ~a~kolozluguyla kar~1 kar~1ya kahrs1n1z. Ne yani, bir tek caddeden mi ibaret bu ~ehir, duygusunu uyand1nr oraya ilk gelende, bu kentle~eme­ mi~ kent. New York'un , Nev~ehir'den bir ba~ka fark1 , caddelerin cetvelle <;izilip, onlara Fevzi Cakmak caddesi , Atattirk bulvan, Kenan Evren caddesi gibi isimler yerine, s1rayla numara verilmesidir. 0-;uncti cadde ornegin , her salak amerikalmm ~ok c;abuk anlayabilecegi gibi, ikinci 117


ve dordtincU caddelerin aras1nda kahp, onlara paraleldir. New York ~ehir plan1nda bir Fetullah c;1kmaz1 yok-¡ tur, Hizbullah altge~idi olmad1g1 gibi.

118


OZGUN BEYiN AHENGi

Anayolun ortas1nda trafigin ak1~1na domalarak ayakkab1 bagt baglanmaz, manitu korusun, ki korumaya da bilir, daha bag1 dUgtimleyemeden araba girer insan1n k1~1na . Ve fakat bu bi~imde ayakkab1 bag1 baglayan gordum. Gormekle yetinmedim, ona uzun uzun klakson c;ald1m, o hi<; orah olmad1, nereli oldugu konusunda da bilgi vermedi. Zar zor fren yaparak onun ku;1na bir kan~ kala durdum . 0 ayakkab1s1n1n bag1n1 dtigtimledikten sonra kafay1 kaldtrtp bana tisttinkorti bir bak1~ ath, kendisinin ayakkab1 bag1 dUgtimlemesiyle bu denli ilgilenen bu herif de kim, gibisinden ag1r ag1r yolun kenarma ge~ti. Haydi gelin , hep birlikte bu adam1n beyninin nas1l bir h1zla c;ah~t1g1n1 <;ozmeye ugra~ahm. Ugra~1ya o beynin c;ah~1p <;ah~mad1g1 ve son kullanma tarihi konusunda Uretici firmadan bilgi almakla ba~lamahy1z ve f akat bu konularda Uretici soyut firma bize bilgi vermez. Biz o beyne kimi testler sunarak onun hakk1nda veriler edinebiliriz, ancak o beynin test kavramma ar;1k olmas1 gerekmektedir. Cografyantn ne oldugunu bilmeyene cografya sorusu sormak ~ok sac;ma. Nasti ki bilgisayara ytiklemediginiz bir dosyaya orada arad1g1n1zda bilgisayar z1rvalamaya ba~lar, o beyin de kavram olarak bilmedigi konularda smava girmekten pek ho~lanmaz. Arna insan 119


beyni bilgisayardan yumu~ak ve esnek oldugu i~in, konudan konuya s1~rayarak aptall1gm1 gizleme yetenegine sahipt ir, hatta kim i aptal beyinler daldan dala su;:rayan dti~uncelerle sizi aptal edebilirler. Cag1m1z bizi her gi.in biraz daha h1zh di.i~tinmeye silrilklerken, bu h1z "si.irat felakettir" tarh$tlmaz ta$1t k1c;:1 yasas1 geregi, zaman zaman kazalara neden oluyor, kimi zaman da ayrmt1lann1 h1zla ger~ekle~tirdigimiz bir .¡ konuda, asal noktay1 unutmam1za yol ac;:abiliyor. Ornegin, ''1c;:inden Tramvay Gec;:en $ark1" isimli oyunumuzun provalan strasmda , dekoru olu$turacak tramvaym gerc;:ek boyutlarda olmas1m dti$UndUk, ancak o s1ralar Beyoglu 'nun ortasmdan sUztilen epik tramvay1 olmad1g1 ve tramvay dedigimiz ~ey yaln1zca ansiklopedilerde gorulebildigi ic;:in olc;:O almak Uzere Kad1koy'deki "Tramvay Milzesi"ne gidilmesi kararla~ttnldt. Ve fakat o milzeye her zaman, zart diye girilemedigi ogrenildi. Bunun ic;:in yaz1~malar yap1ld1, gerekli izinler ahndi. Milzenin yeri, oraya nas1l ula~ilacag1, dekorator arkada~la nerede bulu~ulacag1 krokilerle belirlendi. MUzede bize yard1mc1 olacak gorevlinin ad1 mimlendi. bir sabah dekorator arkada~la muzeye gidildi. ic;eri ba~anyla s1z1ld1. Derin nostaljik duygularla tramvaylara bak1ld1. i~leri gezildi. <;ocukluk anilan anlat1ld1. 01~0 alma s1ras1 geldiginde, dekorator arkada~ bana; - Sende metre ya da mezOra gibi bir ~ey var mt? diye sordu . 0 an onu oldUrmeyi dil~Undtim. <;ag1n h1zm1 yakalayacag1m diye kendinizi paralamaym, herkesin bir ozgUn beyin ahengi var, bunu zorlamamak gerek . Zorlanmas1 hi~ bilinmeyen hastahklann icadma sebebiyet veriyor . 120


DiKKAT

Dikkat etmemiz gereken ne kadar <;ok !?ey var . <;evremizdeki uyanlara bak1nca bir an olsun dag1tmamam1z gerekiyor dikkatimizi, c;ok dikkatli olmak zorunday1z. "Dl KKA T ASKERi BOLGE" yaz1s1 bize ne yapt1rmaya yonelik? Oraya girilemeyecegini mi belirtiyor? Giremeyiz ki zaten. Se lam mi durmahy1z? Tel orgilden ic;eri bakmamak mi gerek? Oradan h1zh m1 gec;meliyiz? Dikkat etmemiz gereken konu ne? Bir korku mu duymahy1z i<;imizde? Eyvah . askeri bolge! Suc;umuz ne? Sokakta yilrilrken, bir evin bahc;e kap1s1nda "DiKKAT KOPEK VAR" yaz1sm1 gordilgUmUzde, o anki yelyepelek, beyin savruk yilrilyil!?ilmilz ic;inde, bu yaz1yla clan diye irkilerek bir an duralanz. GozUmUz o kopegi aran1r olur. Eger o kap1dan ic;eri girmeyeceksek, bu uyann1n bizi ilgilendirmemesi gerekir, gene de beyin bir an tak1hr bu konuya. Hele yazmm "ISIRIR!" bic;iminde bir ikinci satin varsa , daha fena oluruz; korkun<; kopekler, kopek bahklan ve degi~ik canavarlar gelir gozUmilzUn onilne. Diyelim ki o eve geldik, o kap1dan girecegiz . Nelere dikkat edilecek? Eger kopek 1s1rmakta kararhysa, bizim <;ok dikkatli olmam1zm pek yaran olmaz. Kopek gelir ve 1s1nr. Bizim savunma olarak yapabilece gimiz bir ~ey yok . Belki intikam duygulanyla biz de ko121


pegi 1s1rabiliriz. Arna bu bizim yaramaza tuz basmaz . Aynca iyi 1s1Tamazsak, kopegin yepyeni ve daha sinirli bir sald1ns1yla kar~1 kar~1ya kahnz . En dogrusu o kap1dan girmemek. Geleni pilskilrtmek Uzere yaz1lm1~ bir uyan bu. Girmeyin. girer girmez kopek sizi 1s1racak, demek istiyor. Vazge~ersiniz girmekten . Postac1 olsarnz mektubu kaptn1n alhndan atar, h1zla uzakla~arsmtz ordan. Pek ziyaret~isi olmaz boyle bir evin. 0 yaz1y1 oraya asan ev sahibi de kopegiyle yapayalntz otursun evinde. Bu uyandan, o evin onUnden h1zla ge~erek kurtulabilirsiniz ve fakat kentler aras1 bir araba yolculugunda direksiyonda bulunuyorsan1z. birdenbire yolun sagtndaki "DiKKAT HEYELAN MINTIKASI" yaz1s1yla Urperirsiniz! Neye dikkat edilecek heyelan konusunda? Yolun u~urum taraf 1na yakan mt gitmek gerek? 0 taraf kar~1dan gelenlerin ~eridi. Biz keriz gibi heyelanh dagtn dibinden gitmek zorunday1z . Daha m1 yava~ gidilecek? H1zlt gidince mi oluyor heyelan? Heyelan bizim ordan gec;i~imizle ilgili deg ii, akhna esiyor oluyor. Bizim dikkat edebilecegimiz konu. bir daha o yoldan ge~memek olabilir . Az ilerde "DiKKAT TA$ D0$EBiLiR" yazts1 daha sinir kompresorleyici olur . Yani yola degil de sag1m1zdaki daga m1 bakmaltytz, du~en ta~ var mt diye? Gene neye dikkat edeceginizi bilemeyerek endi~eye kap1hrsrn1z . Dikkat, diye ba~layan bu ve be~benzemezi uyanlan pek dikkate almak gerekmiyor.

122


TiYATROCUYA HER GUN BAYRAM

Kurban Bayram1 kadar kanli olmuyor, tiyatro bayrami. Olaya kurban olan var ve fakat ortada sokaklardan oluk oluk akan kan ve kurban derilerinin hangi islami teror orglitUne aktanlacag1 gibi bir sorun yok. Nas1l ki dUnya ban~ gUnUnde, Ban~ Man~o¡ya kutlama faks1 ~ekmek ya da sevgili Ban~ art1k hayatta olmad1g1 i~in o gi.in mezann1 ziyaret etmek gerekmezse, di.in ya tiyatrolar gilni.inde de biz tiyatroculan, faks ve telgraf ve e c1zg1 mail ve telefon marifetiyle taciz etmek gerekmez. Dilnya t;:evre gilni.inde birilerinin <;evre bakan1n1 kutlamas1; - Gtinilnilz kutlu olsun say1n bakan1m! yalakahg1na btirilnmesi pek anlamh olmaz. <;evre dilzgilnse ~evre kutlanabilir! Yirmiiki mart da dtinya su gilnti! Kimi kutlamak gerek o gun? Bir pet ~i~e bayram1 olarak m1 degerlendirmeliyiz martin yirmiikisini? Su tabancalanyla birbirimizin suratlna su mu s1kmahy1z? Her y1l martin yirmiyedisini i~eren hafta geldiginde biz tiyatrocular bunahma giriyoruz . Televizyonlardan , gazetelerden, bizi hiltiln bir y1l boyunca hie; aramayan arkada~lar , 1srarla anyorlar: - Dilnya tiyatrolar gilnil hakk1nda ne diyeceksiniz? 123


- Annenin seni doguran yeri! di ye yan1tlanmas1 gereken soruyu' oy\e yan1tlamayarak gak guk ediyorsunuz . Kar~1 taraf bo!ii konu~may1 ; - Di.inya tiyatrolar gilnUnuzil kutlanm! diye noktaliyor. Neyi kutluyor yani? Biz tiyatrocular tiyatroyla yat1p kalktigm1z i~in, bize her giln dtinya tiyatrolar gunu ! Donya kadmlar gUnOnde kann1z1 dovemeyeceksiniz , ama ertesi sabahtan itibaren btitun ytl dovebilirsiniz . Yirmiyedi mart, tiyatroyla ilgisi olmayanlara; - Tiyatro diye bir ~ey var Ian! demek isteyen , onlara c;:agnda bulunan, onlann gunu , onlann tiyatro bayram1d1r, tiyatrocuya her gun bayram! Arna nasil ki di.inya sigaray1 b1rakma gi.intinde s1k1 tiryakiler sigaray1 b1rakm1yorsa, di.inya tiyatrolar gilnG de tiyatroyla hie;: ilgilenmeyen, hayat1nda hic;: tiyatroya gltmemi~ kuru kalabalikta tiyatroya gitme duygusu ve durtilsil yaratm1yor. Bu bak1mdan biz tiyatroculan pek 1rgalayan, heyecanlandiran bir giln degil. Hafta sonuna rastlarsa c;:ift oyun oynuyoruz, pazartesiye rastlarsa oynam1yoruz, o gun bizim ta ti I gtinilmilz.

124


KOTO BiR ~EY YAZMAK

Beyo~lu'nda

Hasnun Galip sokakta, Onbir Osman'1n Kahvesi adh bir yer vardtr. Onbir Osman hayatta m1, kahvenin ba~1nda mt, bilmiyorum, kahve hala var. Osman bey, orada oynanan kumardan ytizde onbir ald1g1 ic;in nam1 oyle . Kahvenin mudavimleri, sinema ve tiyatro dunyasm1n pek tinlu olamayan oyunculandtr, orada kumar oynar, rol beklerler. Kumar oynamay1p, pencere kenannda oturup, sigara i~erek d1~anya bakanlar da vard1r. Mart ay1 gelince, tiyatrocu tak1m1n1n k1<;1 kalkar. aralannda bir "heyet" kurup Anadolu'ya turneye c;1kma ozlemi ic;lerini ftrdolan1r. Haldun Taner'in Ulkemize getirdigi kabare tUrUnUn ilk ve en gilzel ornegi Deveku~u Kabare Tiyatrosu'nun en gozde zaman1 , 70'li y11lar, turneye c;:1kmaya domuzlanan UnsUz tiyatrocularm olu~turdugu bir ekip, deli gibi oyun bulma derdine dil~er . Sonunda heyetin ileri gelenleri Taner'in kap1sm1 c;alar. Kapt c;ahnd1g1nda, Haldun Hoca'ntn c;omezi olarak, tesadi.ifen orada bulundugum ic;in olay1n ~ahidi olurum. Olaya ~ahit olmam1 bizzat Haldun Taner ister, kalk1p gitmeme engel olur. Hie; sigara kullanmayan hocam, sigaray1 sigaraya ekleyen heyecanh heyet ileri gelenleri oni.ine birer kill 125


tab\as1 koyar. kahve sunar . Heyet ileri gelenleri sonunda oksilrUrler konuyu: - Bize bir oyun verin hocam! Turneye c;:1kmak istiyoruz! Haz1r bir oyunu yoktur Taner'in ve k1p1r k1p1r turne ozlemiyle yan1p tutu~an bu adamlarm c;:ok aceleleri vard1r. Oc;: be~ giln ic;:inde, afi~ bas1m1 ic;:in oyunun ismini, oyuncu say1sm1 bilmek ve oyunun ilk sayf alann1 edinmek istemektedirler . Hemen turneye c;:1kmalan ~artt1r . Taner. sakin ve miltebessim kibarhg1 ic;inde. boyle k1sa sUrede eser yaratamayacag1n1 di le getirir, ba~ka yazarlara ba~vurmalann1 onerir. Ancak adamlar heyecanli 1srarlarm1 silrdilrmektedirler. Yeniden sigaralan yakar; - Sizsiz olmaz hocam! der\er. Taner, kibarhg1 elden b1rakmadan, iyi bir eser yazmanm dU~Unceyi bulmakla bitmedigini, o eser, o dosya Ustilne uzun bir c;:ah~ma yapmak gerektigini anlatmaya ugra~1rken, heyetin ileri geleni keser soztinU: - Bize oyle c;:ok iyi bir ~ey ~art deg ii hocam, sizin isminiz yeter. Bir ~eyler c;:iziktirseniz olur yani. .. Bunun Uzerine Haldun Hoca gozlerinin ic;:i gillerek bana bakar ve ayn1 gi.ili.icilkle ; - Oyle kotil bir ~ey yazmak, benim ic;:in c;:ok daha zordur ve c;:ok daha uzun zaman ahr! der. c;:i~i gelir gibi turnesi gel mi~ bu arkada~lara . Katti bir ~ey yazmay1 hic;:bir yazar istemez . Yazd1klarm1 begenmeyen yazar yoktur . Begenmediklerini y1rtlp atm1~tir zaten. Gogol begenmediklerini yakm1~t1r. Ve fakat gi.intimilzde ne kotU yazarlar var ve ne k6¡ tU ki, onlan bir gtizel okuyanlar var. 126


SiNiR

- Sen c;ok sinirlisin! diyorlar. Ve bu nu ele~tirel bir boyutta soyluyorlar, bana g1pta ederek degil. Sinirime kimse imrenmiyor. Tedavi edilmesi gereken bir hastahk gibi soz ediyorlar benim birinci s1n1f, o gilzel ve list di.izey sinirimden! $a~1rtlc1! Hepsi ayn1 tavirdalar. ic;lerinde bu konuda benim gibi dil~Unen olmamas1 c;ok sac;ma! Ve kendi aralannda anla$malan sinir dingildetici. Kim , ne ha kl a ele~tirebilir sinirliligi? Sinirlilik tamamen felsefesel bir konum, bir kendi kendine olu~um~ur, tepeden ttrnaga ic;tenlikle doludur ve yerden gage kadar rnant1khd1r. Denilebilir ki gerekli bir ~eydir, ~artttr. Sinirsiz bir insan, ne sinir bir tiptir! Olaylar kar$Ismda gerektiginden fazla sakin insanlar benim sinirimi bozar. ilkokuldan beri sakin olmam1z, kulag1m1z <;ok fen a c;ekilerek ogi.itlendigi ic;in sakinlik, sogukkanhlik, duygularm1 belli etmeyen finlandiyah bak1~lar bir marif et mi~ san1hyor . Buzlucam duygular da duygudan say1hyor ; dipfriz heyecanlar, heyecans1zhkt;:i, heyecan c;elebi! Dikkat ederseniz sinirlilik yalrnz bende gori.ilen bir hal degil. Gen el bir sinirlilik var dunyada . Ev sahibi kira c1ya, i~c;i patrona, kan kocaya , tuvaletc;:i tuvalete c;:i~ edene . kamarot kaptana, hastes obilr hostese, miidiir yar127


d1mc1s1 mOdOre, simit~i kofteciye. bilet~i bilet isteyene. taksici mU~teriye, minibilsc;:O taksiciye . pi~maniyeci ke~ ten helvac1ya sinirleniyor. Herkes birbirine g1c1k. Tarihimizde c;ok sinirli padi~ahlar gortildilgtine gore, bu sinir c;ok eskiden beri var ve padi~ah olmak da sinire engel olam1yor. Padi~ahm en sinirlendigi ~eylerden biri. kendisi konu~urken ba~ka birinin agzm1 a~mas1 , o an padi~ah konu~maktad1r, o biri, niye a~1yor ki o kestane agzmt? Sinirin oztinde kendimizi sakin olmaya zorlamamtz yahyor . Gun boyu gorti~mek zorunda oldugumuz ya da rastla~ttg1m1z insanlann z1rvalann1 dinlemek, onlara daha z1rvalamasm1n ba~mda birdenbire iki tokat atmak gerekirken, bunu yapamayarak sakin sakin kafa sallamak zorunda kah~1m1z, yani bu gerektiginden fazla terbiyeli halimiz bizde bu sin iri tiretiyor. Bu kadar nazik olmak zorunda degiliz . Bu kadar sab1rh olmam1z gerekmiyor. N'oluyoruz? Neyin makinesiyiz biz? Bu epik hallerimize ne gerek var? i~ bu gereksiz nezaket ve istihap haddinden fazla sab1r insant verem eder. kanser eder ve taksi ~oforlerinin bile bilmedigi bir kestirme sokaktan dogru mezarhga gottirtir . Siz siz olun, sinirinize mukayyet olun, sinirinizin k1ymetini bilin . Sinirsizlik c;:ok tehlikeli bir boyut. Mtidtirtintiz kafan1z1 mt tittiltiyor? Birdenbire; - Kes Ian! diyeceksiniz . 0 hemen kendine gelir. Biri size yan mt baktl, basacaks1n1z ktifrti . 0, ondan anlar . Niye yan bak1yor durup dururken? Bakmasaym1~!

Saati sorana c;:akacaks1n tokadt. Sinir gOzel bir ~ey­ dir. 128


AMCALARDANLA~MAKTA

MIYIM?

Yan1mdaki masada iki delikanli oturuyor. Masa say1s1n1 daha nasil <;ogaltabiliriz civil dil~Unceli bir lokantaday1m, dip dibe, diz dize i<; mimari anlay1~ sonucu delikanhlarla ayn1 masada oturur konumday1m, masalanm1z1n birbirinden uzakhg1 be~ santim . i<; i<;eyiz. U<;iimilz yemege c;1km1~1z da , sanki hen onlarla kilsilm. Aslmda lokanta patronu masalar arasmda ziyan olan bu be~ santimlerden de ~ikayet<;idir mutlaka, ancak biitiin masalann yemekhane dilzeni biti~tirilmesi de sa<;ma olur, hangi ti pier hangi masa? Kime yaz1lacak bu pili<; izgara? Her ne kadar kils olsak da, ister istemez delikanhlann muhabbetinin ic;indeyim. Biri uzun sac;lt ve kilpeli, obilril dazlak tlra~h. - 1980 sonras1 ~eyler boyle oldu! tUrUnden son y11larda c;ok kullanilan bir soylemdeler. Sanki o y11lan ya~am1~ gibi yorumlar yap1yorlar. Kendilerini gereginden gene; bularak daha bilyilkmil~ gibi yapmaya mi ugra~1yorlar? Bilmediklerini gizlemenin ko~ar ad1m bilgic;ligi i<;indeler belki de. ikisi birbirinin sozilnti keserek, zaman zaman ayni anda konu~arak, bir yandan makarna yiyerek, bira i<;erek, ytiksek perdeden laf toku~turmaktalar . 129


.

.

'ill

· ~1

. .'·:

Uzun sac;:li ve kilpeli olan. 1980 oncesi ustOne de ahkam kesmeye ba$laymca , dayanamayarak kan$tim muhabbete : - Kac;: ya~mdasm1z siz? - Yirmi be~! dedi dazlak . Uzun sac;:h ve kilpeli olan da ayn1 ya~ta oldugunu ac;:1klad1. - l 980'de s1fir buc;:uk ya~mdayd1ntz yani. 80 oncesi annenizin karn1ndaydm1z, o donemi nerden biliyorsunuz? Dogar dogmaz ebeniz kulagm1za ozet bilgi mi ver-

dI.·? Sessizlik oldu biti~ik dUzen masalanm1zda. - Size anlat1lanlardan biliyorsunuz. Annenizin baban1zm aralarmda konu~tuklanna kulak konugu oldunuz. Size anlatdd1g1 kadanyla biliyorsunuz, dedim . - Evet ama , gak guk . .. bic;:im yan1tlar verdiler. Hepsi "Evet, ama ... " di ye ba~h­ yordu. Siz hakh olabilirsiniz. evet ama benim de bir kar~1 ci.imlem var, olmak zorunda . mant1g1yla savunulan bir dilello olarak gorilyorlar sohbet etmeyi. Bir ~ey kan1tlamamn derdindeler. Ne tehlikeli bir genc;:likle kar~1 kar~1yay1z. Hem bilmiyor , hem kulaktan zeyt inyags1z do Ima olarak biliyormu~ gibi yapmay1 seviyorlar. hem de her konuda. Aferin Ian c;:ocuklad Siz tamamen ve her zaman hakhs1n1z. <;unkti onlarla tartl~mak olas1 deg ii . Her ne pahas1naysa hakh olmak istiyorlar, gen~ler hakhd1r dti~Once­ siyle. Uzun sa~h ve ktipeli olan1n cep telefonu c;:altyor. 0 cepten cebe muhabbetine gec;:erken, dazlak cep telefonunda ileti c;:ah~malanna koyuluyor . 130

..

.~


Genc;lere g1c1k olan bir ya~h adama m1 donG~tGm ben? Giderek yaln1z hissediyorum kendimi. Gen~ligim­ de g1c1k oldugum amcalardanla~makta m1y1m? Yoksa davlumbaz bir duyars1zlik ve onemli ~eyler yaptlg1n1 ve dU~ilndugilnil sanarak dijital gUnUnO glin etme salakhg1 mt bu ~ocuklann ki?

1-::11


BIR ODADA BILGI SAYAN YALNIZLIK

Bilgisayanm1 yenilemenin zaman1 geldigini dti~iln­ dum . Bilgisayardan c;ok anlam1yorum . Daktilo niyetine kullan1yorum, eskiden daktiloda oldugu gibi yanlt~ ic;in tum sayfay1 yeniden yazmak zorunda olmay1~1ma seviniyorum . HenGz internet degilim, interflugyum. Bu konulanmla ilgilenen en adam1m Emin'i arad1m . Windows 98'imi yenilemek istedigimi soyledim. Windows 99 olup olmad1g1n1 sordum. Yokmu$. Birden dlink ettim: - 2000'i c;1kmad1 degil mi bu Windows'un? - Hay1r . - Tamam o zaman, acele etmeyelim. Bill Gates 2000'ini c;1kannca 98'\eri atmak zorunda kalacag1z zaten ! - Evet agbi, hatta 2001 'de her $eyi degi$tirecek , yepyeni bir program yapacak, 2000'leri atmak zorunda kalacag1z, 98'1erle 2001 'e kadar idare edelim, diyorlar . - Kim diyor? - Bill Gates'in teyzesinin oglu, bir turk k1z1yla evliymi$, o kiz Ahmet Mete l$1kara'n1n akrabas1ym1~, o soylemi$, ama l$1kara $imdilik televizyonda a<;:1klamas1n, halk panige kap1lmas1n, demi$! Bilgisayar degi~tirmeyi boylece erteledim. 21. yilzy1la girerken muhte~em bir elektronik fay k1ng1yla kar$t kar~1yay1z. lnternet diinyay1 kuc;tiltttikc;e ktic;tilttti. Dilnyanm ilgisiz yerlerindeki insanlarla tan1$1yoruz. Birbiri132


ne yakin bic;:imde dti~tinen insanlar bir noktada bulu~u­ yorlar. Mektupla~maya, telefonla~maya, faksa, fUkse gerek yok. <;etle~me, c;:Utle~me var. Herkesin e c;1zg1 mail'i var. Birisiyle bir ye re bir haber gonderme, diye bir ~ey kalmadi. Gec;:enlerde, sevgili dostum Fuat Gtiner'den bir ~ar­ k1m1n dUzenlemesini yapmas1n1 rica ettim. K1rmad1 beni, i~inin gUcUnUn aras1nda onu da yaph. Daha once de bana boy le kiyaklan olmu~tur, ah~km1m, konuyu biliyorum, benim besteledigim ~ark1y1, Fuat dUzenledigi zaman ben tan1yam1yorum, sttidyoya girip soylemem gerektiginde ~a~ktnhklar gec;iriyorum. Sttidyoda bunahm ya~amayahm diye, dtizenlemenin bitmi~ halini bir kasete c;ekmesini rica ettim. Ben gelir senden ahnm, dedim. - Gelmene gerek yok! Sende bilgisayar yok mu? -Var. - E-mail'in yok mu? - Yok, benimki laptop! Diztistti, gene; k1z i~i! Fakat k1z1m1n e-mail'i var! dedim. - Tamam, k1z1n1n e-mail'ini ver, hemen oraya gondereyim parc;:ayt! dedi Fuat . Verdik ve be~ dakika sonra, bir mucize olarak, k1z1m1n bilgisayannda dinler hale geldik parc;ay1. Yeni binyll bizi Moda'ya gidip kaset almaktan kurtanrken, muhte~em bir yaln1zhga da sUrtikli.lyor. $ark1 zart diye bize ula~h ama biz Fuat'la gorU~ememi~ olduk. Ben Moda'ya gitseydim, Fuat'la ~ark1y1 birlikte dinleseydik, muhabbet etseydik, "$ahlan da Vururlar"dan, "Ele Gtine Kar~i" direni~imizden, koprti paralanndan, Izmir turnemizden ve havadan ve sudan konu~sayd1k, 133


ikimiz de daha mutlu olurduk. <;ok s1k goril~milyoruz ki. Yeni biny1I insanligt hUcresel ve bilgisayar ba~1nda tutsak bir yaln1zhga sUrilkleyecek. Yuz yuze gorU~meler son buluyor. Hucresel yalmzhk y1llan ba~hyor . Bilgisayarm ba~ma oturup bilgiler sayacag1z. <;etle~e. c;iltle~e gec;:ecek gUnler . Ben 2000'lerde elektronik bir yaln1zltga ve elektronik mutsuzluklara suruklenmekten korkuyorum. Herkes evinden bilgisayarm1 a~1p gitmi~ kadar olacak okuluna. ama hicy kimsenin okul arkada~1 olmayacak. hie;: kimsenin benim ogretmenim Nazmiye han1m gibi guzel bir ogretmeni ve benim ona olan c;ocuk a~­ k1m gibi bir ~eyi olmayacak. ¡ iki kere ikinin sonucu ic;:in bilmem ne tu~u bas1hyken nokta tu~unu t1klay1n1z, bolme i~lemi ic;:in biraz bekleyiniz, c;:arpma konusunda bilgisayann1zda c;:arpma modeminin olup olmad1g1n1 kontrol ediniz . <;arpmak istediginizden emin misiniz? Herkesin bilgisayanyla evlenecegi bir dunya oneriliyor bize. Ben c;ok tedirginim. Belki de ard1m1zdan gelen ku~aklar bizden daha mutsuz olacaklar. Ornegin, bir yerden mektup bekleme. sokag1n ko~esinden postac1y1 gozleme gibi duygu ve heyecanlan ya~ayamayacak­ lar . Arna bu e c1zg1 mail'li dilnyan1n kendine ozgil bunahmlann1 ya~ayacaklar. "insan binyil sonra da yine hep boyle i~ini cekecek; ah ya~amak ne zor, deyip duracak ue yine trpkr $imdiki gibi olumden korkacak, onu istemeyecek" diyor Cehov, Tuzenbah isimli kahraman1n1n ag2}ndan.

134


I~ MiMAR ARAP HUSEYiN

Denize bo~ bakarken. gokte bulut sayarken, eny1p gidiyor temmuz ayt, bunu bize c;akttrmadan, gtine~te bronzla~an buz gibi. Bo~ bak1~lar konusunda uzmanla~­ maktay1m . Buz bronzla~tr m1? <;ift vardiya ~alt~1yor c1rc1rbocekleri. Buzun salakhgi! Diki~ kutusu gibi kafamm i~i. Buzun akh olabilir mi? Masanm Ustundeki c;ii;ekli ortti bir bahc;e ozlemi uyand1nyor. Soluk mor , karars1z ye~il . Buzun dU~ilncesizligi. .. DU~unme konusundaki c;aresizligi. Gec;mi~te olup bitenleri dU~unuyorum. Diki~ kutusunun ic;i zUccaciyeci gibi, olmayan yok. Diki~ ic;in bu kadar ~ok ~ey gerekli degil ashnda . Diki~ ve benzeri i~ kutularmda, mutlaka, hie; gerekmeyen, kullan1lmayan. oraya niye koyuldugu bilinemeyen, c;ok bilinmeyenli ~eyler bulunuyor, her nedense! "Ne kolaydir ne de ho~ bir §eydir insanrn kendi gecmi$i usti.ine egilmesi ue kendinin tarihcisi olmasr" diyor Brecht . Sorun. kendi kendimize kar~1 tarafs1z olamamam1zdan kaynaklan1yor. Geri dontip ya~ant1m1za bakt1g1m1zda. eyledigimiz egrileri , dogrulan ne derece yans1z olarak degerlendirebiliriz? - Evet ben o kad1na tokat att1m ve fakat o da, o tokati hak etmi~ti, 135


diyerek, bir ay1hg1m1z1 kendimize ~inn gosterebiliriz . Aynaya bakt1g1m1zda da kendi surattm1zda gormek istediklerimizi gorilrilz, aynanin gozilmUze sokmak istedikleriyle pek ilgilenmeyiz . Aynan1n dili olsa konu~sa, hemen k1ranz aynay1. Bu durumlarda aynaya hi~ bakmamak da c;:ozilm olabilir. Bak1~ k1thg1.. . Bak1~amamak! Soziln k1thg1.. . Sozsilzlilk. Soz olmay1nca neyi bakacaks1n? Neye dayanacak o bak1~? Bir okyanus gibi uc;:suz bucaks1z, ufuksuz suskunluk. Olimpos dag1nm arkas1nda saklid1r umut. Gilne~ olarak dogacak bir sabah. Fakat sezeryan istiyor. Buz tamamen eriyerek su oldu. soluk mordan karars1z ye~ile dogru ilerledi, masan1n ko~esini olu!?turan kirlenip gri olmu~ papatya yaprag1nm ilstilnden dik ac;:1 c;:izerek, yen;ekimiyle sarma!? dola~ yere tip tip damlamaya ba~ladi . "En cok an fa~rlmasr nr istedigin, an laยงdmas1 ndan en cok korktugun. Yazman ka~1nilmaz olan, hicbir zaman yazamayacagrn. En uzak dostuna soylemen gereken , en yakrn dostuna bile soyleyemeyeceklerin" sozleri, felsefeci Adnan A. Onart'1n "Felsefe Felsefe Akdeniz" kitab1nda kar~1ma ~1kt1. Adnan A. Onart, Galatasaray Lisesi'nden agbim 1 ayn1 donem okulday1z, aram1z birka<; s1n1f, o "Ferhat ile ~irin" oynuyorken tiyatro kolunda, biz ~omez olarak frans1zca <;ehov oynuyoruz , frans1zcadan s1ntf ge~elim diye. 0 s1ralar Dame De Sion'dan bir k1za a~1g1m. K1z ise gereksizce Adnan agbiye a!?tk. Bu olay zaten, felsefesel a~1dan kaf ad an ay1nyor bizi.. . Ayn1 bi~imde dil~ilnmemiz olas1 degil. Asansorle kim inmi~ ki zaten, felsef enin derinliklerine? Freud ile C.G. Jung'un dala~mas1 136


da. ozunde tamamen bir kad1n yuztinden degH mi? Ancak bizim Adnan agbi ile herhangi bir dala~mam1z , diyalogumuz. muhabbetimiz, hatta selamla~mam1z yok. 0 beni tan1m1yor, ben agbim olarak onu biliyorum ve bu k1z h ikayesi yilztinden ona g1c1k oluyorum, ili~ki tek tarafh ve bundan ibaret; ~tinkti Freud ile C .G . Jung'un muhabbetinde daha ortada kan yokken , usta ~1rak ili~­ kisi var, tan1~1khk var, Adnan agbiyle aram1zda tam~1k­ hk, hala yok. Y11lar sonra, Amsterdam'da agbisini tan1d1m, ailesini tan1d1m, onu okuldan sonra hi~ gormti~ degilim . Gorsem , belki tan1mam. 0 da kendini tan1tmaz . Biraz mahcup , i~ine donuk, al~akgonullti ve koridorlarda duvar dibinden yi.irilyen terbiyeli bir Galatasaraylt olarak an1ms1yorum onu. <;unkil herkes terbiyeli degildir Mektebi Sultani'de ve boyle bir zorunluluk yoktur . C1rc1rbocekleri birdenbire sustular. Film koptu sanki. Soluk masa ortilsilnden damlayan erimi~ buz, ayag1m1n dibinde bir golet olu~turdu . Ayag1mm yerini degi~­ tirdim . Onemsiz bir aynntl belki ama, ayag1m 44 numara . Madam Bovary'nin ruh halini , belki tam alg1layamay1z endi~esine kap1larak ve samnm okuyucusunu aptal bularak , uzun uzun ve ince aynnhh anlahr Gustave Flaubert. Ben burada ayag1m1n tarakh oldugu sorunsahna girmeyecegim . Bahklarm w;u~u, ku~lann yilzil~il ~a~1rtm1yor beni. Bo~lugun soluk maviliginde yilzmek, u~maktan daha gilzel, daha millayim. Daha gUvenli yani; yUkseklik korkusu yok . Denizin dalgalan i~inden u~mak da oyle. yuzmekten daha keyifli. daha gilvenli. bogulma korkusu yok! Felsefe kendi ba~1na var olan somut bir ~ey degildir , insanoglu onu kendi merak1ndan tUretir .. . Ve her 137


felsefe kendisinden sonra gelen felsefe tarafmdan c;urutUlmU~tUr. Felsef e, felsef e c;Urtitmek ic;in tiretiliyor yani ve sonunda da c;UrUyUp gidiyor .. . Bu yilzden yarm. obtir gtin c;tirtittilecek bir felsefeyi Uretmek, buna kaf a patlatmak c;ok sac;ma ... Hayatta boyle filozof bir tiple kar~1la~tlg1n1zda;

- Nasilsm? lyi misin? den ote derin muhabbete girmemek gerek. Ostelik o kadar c;ok filozof tip var ki c;evremizde ... Bir filozof, sorunuzu uzun uzun yanitlad1g1nda, siz sorunuzu an1msayamaz hale geliyorsunuz. Adnan A. Onart'la uzla~tig1m1z nokta, en c;ok anla~1lmasm1 istedigimizin, anla~1lmas1ndan en c;ok korktugumuz ~ey olmas1. Ortada bir a~k varsa, bu tan1mlama duruma cuk oturuyor. A~k dedigim, ille kad1n, k1z hikayesi degil. Tiyatro, felsefe, ~iir, hepsi ayn ayn a~klar i~te .. . Hepsi birarada olunca grup seks! Umutsuz a~klann esiriyiz. Kar~1 tarafta durumu ac;1klayacak yUreklilik ortada yok. Kar~1 tarafin yan1t1ndan Orktiyoruz . Bu korkulanm1za ragmen, hic;bir ~ey bizim bu ad1mlan atmam1za engel olmuyor ve durumlan bizim ic;in tizilcti de olsa ya~1yor, zaman i<;inde kan1ks1yor, sonra unutuyor. a rad an y1llar gec;tiginde de, bunu anlahrken hie; de gerc;egi gibi anlatm1yoruz. Daha pansumanh bir oykti uyduruyor, onu geli~tiriyor, ona inan1yor, onu savunuyoruz. Bizi tizmti~ ve tizecek yalin ger¡ c;egi o kadar iyi an1msam1yoruz zaten ... Felsefeci de, felsefesel kaf a yormalar sonucu ula~ttg1 gerc;ekten mi tirkUyor yani? Yazmas1 kac;1n1lmaz olan1, neden hic;bir zaman yazam1yor? Ona deli derler diye mi? 138


16. ytizy1la kadar deliler tehlikeli gortilmeyip , delilik erilemeyen bir sir olarak kabullenildiginden , onlardan c;ekinilir, sayg1yla sarmalanm1~ bir tirkilntUyle yakla~1hrd1 bu tiplere . Kimi davrant~lan, kimi olaylarm habercisi gibi alg1lan1r; - Deli gole i~emi~. gene k1thk olacak demek ki! gibi yorumlar yap1hrd1. Daha sonralan deliler lanetlenmi~ ve tehlikeli kimseler olarak goriilmU~, cezaland1nlm1~, dovillerek, zincire vurularak, i~kence edilerek ak1lland1nlacaklan dti~tinUlmti~ ve bu dti~iince 300 y1I kadar uygulanm1~tir. 19 . yi.izyilda deliligin ttbbi bir konum oldugu , ba~ka hastahklar gibi tedavi edilebilecegi dti~Uncesi ag1rlik kazanm1~sa da , o gUnden bugune hic;bir delinin tedavi yo luyla ak1lland1g1 gortilmemi~ ve delilere ne yap1hrsa ak1llann1n ba~lanna gelebilecegi konusu c;ozUlememi~­ tir . N edir yani delilik? Nasal deli olunur? Kimileri kuzu beyni yiyenlerin delirdigini ileri surer ken, kimileri deliligin koc; ta~ag1 yiyenlerde gorOldUgtinU savunuyor; ancak kuzu beyni de, koc; ta~ag1 da yemeyip dogu~tan deli olanlar var. - Hafizam c;ok saglamd1r, c;Unkti hi~ hat1ram yok, derdi, Laleli'de Hava Kurumu apartmanlann1n giri~inde ayakkabt boyac1s1 olup, kendini "ic; mimar" diye tan1tan Arap Htiseyin . Arap HUseyin'in herhangi bir felsefe okuluyla ili~ki­ si yok. Ancak bu onun zaman zaman, insam k1c;Ustti oturtacak laflar patlatmas1na, bir halk filozofu olarak Laleli, istanbul ve Ulke hakk1nda dti~Gncelerini belirtmesine engel degildi ve bUtUn Laleli ona "deli" derdi. 139


EViMiZ DUKKANIMIZ, ViTRiNiMiZ BULUNMAZ

Yazmak, hastahklarimdan biri. Cok degi~ik hastahklanm var, herkes gibi. Yazmak obtirlerinin yan1nda, doktor, ila~ gerektirmeyeni. Askerde gGnlGk tuttugumu fark eden bir komutan; - Niye yaz1yorsun sen bunlan? N'olucak yani? diy'e merakla incelemi~ti, bir asker cep defterine yazd1g1m piyade er gtinlligilmU. Askerde yazmak, askerlikle hesapla~mak, askerlikten h1nc1n1 almak gibi bir ~eydi. Yazman1n boyle bir ode~me durumu var. Ben de sizi, bir bir, aynen yaz1yorum arkada~ , benden gtinah gitti, siz yazilmay1 hak ettiniz saym ba~~avu~um! En g1c1k oldugum taksi sUrucGsUnG yaz1p h1nc1m1 ahrken, yazar olmak, olaya onun penceresinden de bakmay1 zorlad1g1ndan , daha insanc1l bir boyuta ula~1yor oykG . G1c1k oldugum sGrGcti oykUsG bittiginde, 0 g1c1k herif , sizin sevimli oykU kahramanlann1zdan biri oluyor. Yazmanm boyle bir ban~ma konumu da var. Oztinde bir ifrazat i~te yazmak. Yaz1nca, safray1 ahp kurtuluyorsun . Arna, btinyen safra yapar bir btinye oldugu i~in, deli gibi yazmay1 sOrdUrilyorsun . Falan yazar, nasll bir insand1r acaba? Filan yazar nasal bir tip? Nasti ve hangi ko~ullarda yazar? Yazarlar 140


hakk1nda bu bilgilere eserlerini okuyarak ula~amazsm1z . Zaten hic;biri birbirine benzemez . Ornegin tiyatro yazan ismet KUntay, her ko~ulda yazabilen biriydi. - Yaz1yorum mesela , r;at kap1 , misafir! Buyrun karde$im! Kuranm rak1 sofrasm1, atanm daktiloyu masaya, hem onlarla rak1 ir;er, muhabbet eder, hem de bir yandan yazanm , dediginde c;ok $a~um1~tlm. 0 ko~ullarda nas1l yazilabilir, diye dil$ilnmil~tlim. Victor Hugo ayakta yaz1yormu~ . Banyo kUvetinde yazan yazarlar var. Kimileri i<;in, odasmda masa ba~m­ da muhte~em bir yolculuktur yazmak. Nerelerden, nerelere gidersiniz o masan1n ba~mda, hie; kimseye c;akttrmadan .

"Bugiin hi~bir ~ey yazas1m yoktu , butun gun gita r ~a ld1 m !" diye yazmt$ gilnlUgilni.in bir yerine Berto It Brecht. Kimi glin bu ve be~benzemezi bunahmlara girerek sekteye ugrar yazma i~i. Yazar sabah kalk1p i~e gitmez, evin yazma bolilmUne yerle~ir. Yazar kanlan buna r;ok bozulurlar : - BUtiln gun evde bu her if! N'apabiliriz? Dilkkan1m1z evimiz. Yazarl1k eger i$imiz ise, her giln belirli bir si.ireyi ona ay1rmak zorunday1z . Nasil marangoz sabahleyin dilkkanm1 ac;1yor, ba~h­ yor c;ali~maya , yazar da aynen oturmak zorunda mesai sinin ba~ma . - Gilnde yirmi sayfa yaz1yorum , dedi bir gUn, us tam Ha Idun Taner. Af allad1m. Nasti yani? 141


- Ben sabah alt1da, atanm daktiloyu balkona , ogleye dogru yirmi sayfay1 bulurum. - Ne yaz1yorsunuz? Akhn1za bir ~ey gelmedigi olmuyor mu? - Olmaz olur mu? Oyle bakakahyorsun Marmara denizine. - 0 zaman ne yaz1yorsunuz hocam? - <;evrede gordUklerimi. Alacakaranhkta iki martt sezilir, onlan yazanm. Uzaktan bir taka gec;er, k1y1da bir deniz kulang1c1 bir bocegi paralar, bir minibtis ilkokul c;ocuklann1 toparlamaya gelir, marhlar kayahklara O~O~Or, butiln bunlan yazanm . tile bir eser yazmak iddias1yla degil, gtinltik yirmi sayfa yazma antrenman1m1 yi¡ tirmemek i<;in . Sonra bu yirmi sayf ayt kullanmak zorunda degilsin, ytrtlp atabilirsin, belki i~inden bir yerlerini kullanabilirsin, demi~ti gulumseyerek. Yirttp atabilirsin, dedigi o yirmi sayfalardan, Haldun Taner'in unutulmaz "Yahda Sabah" oykilsil ~1ktt.

142


YENi LiRA KA<; LiRA?

Altt s1ftr at1yoruz paradan . Y1llard1r atmak istiyor, bir ttirlti beceremiyorduk bunu . Herkes birbirine; - Kac; trilyonluk adamstn Ian? demeye ba~lam1~tl . Arhk milyon. milyar. trilyon konu~­ maktan kurtuluyoruz . Hesap yaparken art arda s1f1rlar dizmek zorunda degiliz . Ho~ ben y11lard1r dizmiyordum. bu gereksiz s1firlann kullanilmamas1 yasalla~ti. hepimiz huzura erdik . Oh! <;ek yazarken, c;ek defterinde yaz1m ic;in b1rak1lm1~ bo~luga s1gmayan bilmem kac; milyar , bilmem kac; milyon, bir o kadar bin, istemedigin kadar ytizti, yai1 ile yazmaktan kurtulmu~ bulunuyoruz . Japon makineyi icat ederken tUrklerin her gGn trilyonla trilyon c;arpacag1n1 akhna getirmedigi ic;in olu~an, kimi hesap makinelerine s1gmayan sayilar sorunu da ortadan kalk1yor . Ve fakat kimi arkada~lar yeni lirayla hesab1 nastl yapacag1n1n derdine dti~tti . Ne hesab1? Bir hesap yok! Eski liray1 dolar kuruyla ~arp1p euro kuruna bolecek degilsin . Yeni lira. eskisinin 3, 14 pi say1s1yla c;arp1lmas1yla ortaya c;1kan bir durum degil. Milyon telafuz etmeyeceksin, hepsi bu! "Bir milyon lira" yan ctimlesinden milyonu c1mb1zlayacaks1n . Milyon dememeye ah~mak m1 zor geliyor? 143


Milyon konu~mak senin haddin degil artik. Aynca trilyon nedir, yani ka~ s1f1r, gibi bir derdin de olmayacak. - Bir milyon be~yuzbine ne diyecegiz peki? - Bir bu<;:uk lira! - Bir milyon altayuzseksenbe~bin alttytizelli lira n'olucak mesela? - Bir lira altaytizseksenalh kuru~ olacak i~te! - Olur mu, il~yilzellibin kaybediyoruz! - S1fir virgill otuzbe~ kuru~ kaybediyorsun. - Kuru~ dedigin ne? Bin lira ma yani? - Evet . Eski bin lira. - Olmad1 i~te bak, Uc;yilzellibin lira kaybettik. - Arna, eski bir milyon dortyilzbin ikiyiizelli lira da, bir lira dortyilz kuru~ olacak, ordan ikiytizelli kazanayorsun . • - U<;:yiizelli kaybedip ikiytizelli kazan1nca, yuz kuru~ zararday1m . - Sen niye kuru~larla ugra~1yorsun? Yilz kuru~a bir ~ey almamayacak ki! Bo~ver kuru~ i~lerini, o konularla dilenciler ilgilensin. Eskiden sen ytizbin liraya ne ahyordun ki? - Tamam da, ~u kadar milyar falan diye konu~ur­ ken bizim bir havam1z oluyordu . Simdi bin lira, be~ytiz lira diye konu~acag1z. ben kendimi daha yoksul hissedecegim . - <;ocuklarm hie; boyle bir ~ey hissetmeyecekler ama o yoksulluk hep sUrecek. Senin IMF'ye olan bor<;:lanm torunlarm odeyecek . - Sonuc; olarak bize giren bir ~ey var bu yeni lira konusunda ... - Evet, o kesin . Para konusundaki ince ayarlamalar, genelde halka bir par~a girmesi ilstUne kuruludur. 144


ORiJiNALiNDEN PAHALI KORSAN "DON Ki~OT"

Okumak, bir beslenme bi~imim. Yahu buglin hi~bir ~ey yemedim, durumlanm c;ok olur. Bundan mutsuz olmam, birden gider deli gibi yemek yerim. 0 gun bir ~ey okuyamam1~sam, bundan mutsuz olurum. Ya da uyumayarak sabaha kadar deli gibi kitap okurum. Tuvaletinde de kil~Uk bir kitaphg1 olan cins tiplerdenim . Bir tor manyakhk yani. Arna bula~1c1 bir hastahk degil. Birlikte oldugum kad1nlann ~oguna bula~mad1. Eskiden okuduklanm1 yeniden okumak gibi bir salakhg1m da var. "Don Ki~ot"u ortaokulda okumakla, elli ya~1nda okumak elbette ~ok farkh. Bir yeniden okumak tizere ve belki kendi tislubumda bir Don Ki~ot yazmaya domuzlanarak, kitaphg1mdaki "Don Ki~ot"u arad1m. Frans1zcas1 var, ttirk~esi yok. Biri okumak tizere alm1~ ve iade etmemi~. Y11lard1r kimseye kitap vermiyorum. lsteyene bir adet ahp hediye ediyorum, piyasada bulunmayan bir kitapsa fotokopi veriyorum. Kitap verilmez, ahn1r! Bir kitapc;1ya girdim . "Don Ki~ot" sordum. Uzatt1lar. Af erin kitap~1! Alf a Yay1nlan'ndan ~1kan kitab1n ~e­ virmeni Ismail Yerguz. Biraz okudum ba~1ndan, ~eviri dtizgiln, ancak harf bilytiklUgO 9 punto. En g1c1k oldu145


~um

kitap ti pi . Ahp almamak konusunda bir karars1zhk gec;irdim . - Bunun iki beden bUyUgU var mt? diye sordum kitap<;1ya. Ne demek istedi~imi anlamad1. ancak beni gorUnce gUlme genel ah~kanhg1yla, gilldU. Hic;bir yan1t vermedi. Genelde 9 ya da 10 punto harflerle bastlm1~. kannca duas1 kitaplan pek okumuyorum. Gozi.ime eziyet bir kitap bu, "oku-beni"si yok. Bilyilte<;le insana okuma zevki vermiyor . Dilrbilnle denedim, daha zor. Diyeceksiniz ki, mikroskop nic;in icat edildi? Evet de. hen kimi harflerin dokusunu inceleme derdinde degilim ki. okumak a~k1yla yan1p tutu~uyorum . Dilnyada arhk bu puntolarla kitap bas1lm1yor. bu puntolar sadece okunmadan imzalanmast istenen sozle~melerde kullan1hyor. TRT'nin sanatc;ilara imzalathg1 "istina akitleri"nde oldugu gibi. . . Biz. Ortaoyuncular Yay1nlan'nda bashg1m1z kitaplarda 13 ya da 13,5 punto harfler kullan1yoruz . 13,5 punto korsan yay1nc1ya eziyet ve ciddi bir kam1~! Hele hele "Oteller Kitab1" gibi bir buc;uk sahr aralikli dizilmi~se, acayip g1c1k olur korsan. Sizden korsan olmasm, c;ok iyi kalpli, terbiyeli, agz1ndan pek kilfUr c;1kmayan, dunya gilzeli bir korsan yay1nc1 arkada~1m var . Kitabevi sahibi. Kitabevinin arka bolilmUnde, fotokopi ve cilt makineleri bulunan bir laboratuvar bolilmil var. En c;ok satan kitaplardan, or ad a gece sabaha kadar imal ediyor; rafa, vitrine bizden ald1g1 on adet kitab1 serpiyor; satin almak isteyene tezgah alhndan kendi imalahn1 h1zla bir po~ete sokup veriyor. Okuyucular zaman zaman, rastlad1klarmda imzalatmak Uzere kitab1 uzahyorlar, bak1yorum korsan. Belirtiyorum durumu okuyucuya . 146


- Olur mu, Falan Kitabevi'nden ald1m! diyor okuyucu, derin elem ic;:inde. Kitabm piyasa fiyatin1 odedigini belirtiyor. Bizim c;:ok iyi kalpli , terbiyeli , agz1ndan pek kUfUr c;1kmayan, dlinya gUzeli arkada~1n kitabevinin ismi Falan . A~1yorum telefonu: - Niye yap1yorsun bunu! Ay1p degil mi Ian! diyorum. - Ne ay1b1 say1n agbicim , biz burada kUltOr hizmeti venyoruz . .. diye ba~layan tirad1na giri~iyor, bin dereden oksijen ge tiriyor , hidrojen getiriyor, telefonu sel ahyor , s1k1lip kapat1yorum suratma . "Oteller Kitab1'' yay1mland1gmda , sinirle beni arad1. Bu kez ; cu~ say1n agbicim, yuh yani saym agbicim . ilkokul ~ocuklan i~in mi bas1yorsun se n bu kitab1? diye ba~layan tirad1, tumturakh kOftirlerle bitti. ''Oteller Kitabt" , san1nm bu ytizden korsan bask1s1 en az ol~n kitaplanmdan. Alfa Yay1nlan'nm 877 sayfahk "Don Ki~ot"u elimde , kitap~1daki karars1zhg1m slirliyor . Kitab1 ahp Yahkavak'a, Zeus 'un Geri~ dag1na gitmek derdindeyim . Orada okumak istiyorum "Don Ki~ot " u . Ancak punto ~ok civil. Kitap~1n1n bana bak1p s1ntmas1 silruyor . Ani bir kararla paras1m odedim, ald1m kitab1. - Buralarda nerde fotokopici var? diye sordum . - Tam kar~1da , noterin yan1nda var agbi! derken de gulrnesini surdurdu kitap~1 . Hizla ~1kt1m , kar~1ya gec;ip fotokopiciye dald1m . Kitabm her sayfas1m dosya kag1d1nm iki misli, A3 tabir

-


edilen bUytik kaatlara bir bir fotokopilettim, sayfa s1ras1yla spirallettim; spiral pay1 da hesaba kat1hnca. eni 42 santim, boyu 61 santim 5 milim btiyilklilgtinde, ilc; tugla kahnltgmda, c;ok gilzel bir "Don Ki~ot'' um oldu . Ancak benim korsan bask1, kitab1n orijinalinden ~ok pahahya ~1kt1. - Don Ki~ot'u okudunuz mu? diye so rd urn fotokopiciye. - Hay1r agbi, dedi. Birinci sayfas1na Cervantes'in korsan imzasm1 ya¡ karak, fotokopiciye hediye ettim kitab1n orijinalini.

148


DU~UNCELER NEREYE ZULALANACAK?

Dil~Uncelerimi <;ekmeceye kilitleyip c;1k1yorum soka-

ga. N'olmaz n'olmaz. Biri bir ~ey sorar, ben de pat diye bu konuda dO~Oncemi soylemek zorunda kalabilirim, zorunda kalmasam bile. patavats1zca do~Uncemi dile getirebilirim, bu dO~Oncemden ottirU ba~1m belaya girebilir. Vay, sen niye ve nasil oyle dU~Unebiliyorsun? Ne biliiim ben! Kafam oyle c;ah~1yor herhalde . Yolda biri bir ~ey soracak olsa; - Valla ne biliiim ben! bi~iminde gec;i~tirmeye ozen gosteriyorum. Biri saati sorsa; - Yerel saati mi soruyorsunuz, ~u an dUnyantn neresinde saat kac;, onu mu soruyorsunuz? bic;iminde. kar~1 tarafan c;elik sorusunu kar~1 soruyla c;omakhyorum. Saati soran, bana ba~ka hic;bir ~ey sormuyor. Ak~am eve donOnce ac;1yorum dO~ilnce c;ekmecemi, neler neler dO~tintiyorum. Burada dU~UndUklerimi yazacak degilim herhalde . 0 kadar da keriz degiliz. Yepyeni ~eyler dO~tinOp eski dti~Oncelerle birlikte kilitliyorum c;ekmeceme. Bir gece insan haklan, ozgtirltik kavram1, kolelik konu}an OstOne uzun uzun dO~tindilm, c;ekmeceyi kilitleyip yatmaya niyetlendigimde ~ekmecenin kapanmamakta direndigini gozOmledim. Dolup ta~m1~tl dO~Unce 149


c;ekmecem, kilitleyebilmek ic;in it;inden kimi ¡ ~eylerin atilmas1 gerekiyordu. Bu bende bUytik bir bunahm yaratt1. 'Kimi dti~tincelerimden vazgec;mek mi? OU~Uncele­ rimi c;ekmeceye kilitlemekten mi vazgec;mek? lkilem , hemen bir tek rak1 haz1rlanmas1n1 gerektirdi. Ashnda dti~Gncelerimi c;ekmeceden ~ifre kilitli bo~ bavuluma alabilirim dO~tincesi, rak1y1 ic;ince akhma geldi. Bavula boca ettim c;ekmeceyi. $ifreleyip kilitledim. Ashnda olay boyle ba~lam1yor, hen durup dururken ba~lamad1m di.i~Oncelerimi c;ekmeceye kilitlemeye. Ba~1n1 ba~ka kitaplanmda uzun uzun anlatttm. Onlan okumam1~san1z, siz hikayenin ba~1n1 kac;irmt~ bulunuyorsunuz. Ba~tnt kac;1rman1z c;ok onemli degil, c;tinkti zaten olaym k1c;1 onemli. Olay di~i bir olay, konu olarak yani. Yedi kere sekiz, kimbilir kim? Yan1tin1 bilseniz de kimseye soylememek gerek. Hie; kimsenin kim oldugu c;ok iyi bilinmiyor arttk. Midye yalay1c1 boyunbagh ay1lar en tehlikelileri, MiT ajant olabilecekleri gibi, tamamen konu d1~1 bir pavyonun on denetim gorevlisi de olabiliyorlar. lc;ki masas1nda tan1d1klanm1z en sak1ncas1zlar1. \:Onkti meyhanede herkes karakterini, ruhunu band1nyor ic;kiye, bir ~eye ekmek banar gibi. Ancak orada da, az ic;ip goz stizene dikkat edeceksin, muhabbetin en anasonlu yerinde cebinden kelepc;e c;1kanp kolunuza takabilir. Bir gGn derin derin dG~Gntip ~ifreli bavulu kapatmaya ugra~ttg1mda kapanmad1g1n1 goztimledim; Gsttine c;1kt1m, z1plad1m, bast1rd1m, fayda etmedi. Bavulu doldurup ta~1rm1~h dti~tincelerim . E~e c;ift kilitli c;:elik kap1 yaphrd1m, evin ic;inde serbest btrakttm dti~Gncelerimi; arhk evin kap1s1n1 s1k1 s1k1 kilitliyor ve misafir kabul etmiyorum. 150


BUZLU CAMLI KIT APLIK

Ki tap yak1n arkada~lanmdan biri . <;ocuklugumdan beri. llkokuldayken, Samsun'daki evimizde benim yatak odam1n bir du van babam1n kitaphg1yd1 . Si..irgillO buzlu camh kapaklan olan bu kitaphg1 kurcalamak, en bi..iytik keyiflerimden biriydi. Geceleri odama c;ekilince, ac;1hrken bisiklet zincirininkini and1ran bir ses c;1karan bu kitaphg1n stirgtilerinden birini usulca ac;1p rengarenk ciltli kitaplardan , cildini ya da kapak rengini sevdiklerimi c;ekip c;1karmak , kan~tirmak, beni odamdan ahp ba~ka dUnyalara gottiren bUytilti bir yolculuktu . Bir sOrU klasik yazan ke~fetmem, c;ocuk beynimle degerlendirmem, ne oldugunu anlamad1g1m fakat ciltlerine hayran oldugum eski ti..irkc;e kitaplan sayg1yla, bir ti.ir a~kla s1vazlamam o odada ba~ladi. Boyum uzad1kc;a bir list raf a terfi ediyordum. tlk okudugum kitaplardan biri, cildini c;ok begendigim i~in rastgele obUrlerinin arasmdan c;ekip c;1kard1g1m Naz1m Hikmet'in "Kafatas1" kitab1. Samnm ilkokuldayken. degil okumak, Naz1m'm adm1 duymu~ <;ocuk yoktur . Hele 1950'1erde. Ostelik tiyatronun ne oldugunu bilmeden raftan ~ektigim kitap , bir tiyatro oyunu! Babam bilinc;li olarak m1 kitaphg1 bu odaya koymu~tu? Evde uygun oda o oldugu i<;in mi, hen orada yattyordum? Babamm ilk ba~larda c;ok kar~1 <;1ktig1 ti151


yatro serUvenim ba~laml~tl i~te, tiyatro nedir, Naz1m Hikmet kimdir, bilmeden .. . 1932'de Semih LUtfO Suhulet Ki.HUphanesi tarahndan yaylmlanan, Orhaniye Matbaasi'nda bas11an klrm1z1 ciltli, kapag1nda ve sirt1nda san yald1zla "Kafatas1" yazl11 bu tiyatro oyunundan pek bir ~ey anlam1~ degildim. Ostelik "Dolaryanda" diye bir Ulkede gec;iyor; oyunun kahraman1, ismini zar zor okuyabildigim Doktor Dalbenezo. Ancak tiyatro diye bir ~eyi ke~fetmi~tim. Kitab1n ikinci sayfasmda, "Bu oyun ilk de/a 1932 tiyatro meusiminde Darulbedayi'de oynanm1~t1r" yaz1yor. Alt1nda rol alanlann isimleri var. 0 gun i~in bana hic;bir ~ey ifade etmeyen tiyatronun devleri : Ertugrul Muhsin Bey, Galip Bey, Talat Bey, H.Kemal Bey , Behzat Bey, Hazim Bey, Neyyire Neyir Han1m. Zehra Han1m, Bedia Hamm, ~aziye Hamm .. . Samsun 19 May1s mahallesi, Talimhane caddesi, Ferhan apartmanmda kader aglann1 orilyordu. Bilyilyilnce tabii ki tiyatrocu olacakt1m. Tiyatroyla tan1~mam ortaokulda , Naz1m'1 ogrenmem lisede oldu. Edebiyat ogretmenimiz T~hir Alangu, bir somestr tatilinde. bir kitap okuyup on uni a ilgili goril~lerimizi belirten bir ~eyler yazmam1z1 istediginde, gene Samsun'da o odada "Kaf atas1"n1 yeniden okuyarak, somestr odevimi bu kitap ilstilne yaphm, Naz1m'1n, Muhsin Ertugrul'un kim oldugunu bilerek. Odevimi goren Alangu, ~a~k1nlikla; - Sen nerden buldun bu kitab1? demi~ti.

- Ben babamtn ktittiphanesinde yatiyorum, demi~tim . GulOmseyerek; 152


- Baban ne diye

i~

yap1yor?

sormu~tu.

- Belediye ba~kan1 efendim, diye yan1tlad1g1mda, alayli gtilu~Onti tak1n1p posb1y1gm1 s1vazlayarak; - Allahallah, boyle belediye ba~kanlan da var yani! demi~ti.

Hayatta ekonomik s1k1ntdar c;ekmemem i~in, istik~ balimi kollamak ad1na, bir ku~un yavrusunu korumas1 gibi, beni tiyatrodan uzak tutmaya c;aba gosteren , aslmda bir tiyatro a~1g1 ve kitap kurdu olan sevgili babam , be~igimi btitiln tiyatro klasiklerinin bulundugu bir hazineye koymu~tu.

153


DEREYE SU TA~IYANLAR

- Niye kargah ~tnar demi~ler ki bu agaca? <;ocuklugumdan beri tisttinde bir tane karga gormedim, diyerek sigarasmdan bir fJrt c;:ekti, duman1n1 kargas1z kargah c;:mara dogru ofledi, terli mendiliyle terini silen . Ce~me ba~mda, plastik bidonunun dolup dolmad1g1n1 denetleyen, s1ntt1: - Sana bir ~ey soyliyeyim mi, inanm1yacaks1n ama, ben hayahmda hii; karga gormedim. - Yak yahu? - Valla! Kargas1z kargah c;:1nara bagh e~ek de sanki konu~­ man m i~indeymi~ gibi, tam bu s1rada c;:ok k1sa bir an1rmada bulundu: - Ai! - E~ek de susad1, dedi, terini terli mendiliyle silen . Gitti. e~egin ipini i;ozdo, e~ek h1zla c;:e~meye ko~tu, yalakta biriken suyu i~­ meye koyuldu . Hie;: karga gormeyen, bidonun doldugunu gozlemleyerek, terini terli mendiliyle silene seslendi: - Gel Ian, tut ~unun ucundan . Sabahtan beri bana ta~tthnyorsun bidonlart ! Terini terli mendiliyle silen, hi<; or ah olmayarak.¡sigaras1ndan derin bir nefes aldt. Hie;: karga gormeyen, 154


soylenerek dolu bidonu cre$menin alttndan ahp bir ke¡ nara koydu, bO$ bidonu ~e$menin alhna yerle$tirdi. Bu arada susuzlugunu gideren e$ek yalaktan ba$tnt kald1rd1, $6yle bir silkindi. Silkinmesiyle su;rathg1 sular hicr karga gormemi$in suratina geldi. - E~$ole$$ek! dedi e!?ege, e$ek de anmda "E$$Ole$$ek sen in baband1r" anlamtna gelen annmayla yan1tlad1 onu: - Aiaia iai aiaiai! Hie; karga gormemi~ . elinin tersiyle ytiztinO sildi, yalag1n kiy1s1na oturdu. Terden 1slak mendilini y1kanm1$ bir crama$tr gibi burgu yap1p s1kan, mendiH havada sallayarak dolu bidona yana~h. mendilini omzuna ath, bidonun kapag1n1 kapath. E$ek birden gozleri btiytiyerek; - Nia nia niniaiai! bi~iminde uyard1 onu. - Tamam tamam biliyoruz, $imdi ytiklemiyorum, sadece agz1n1 kapatbm Ian! diye tersledi e$egi, omzu mendilli. E$ek onu tek bidon ytiklememesi konusunda uyanyordu. Sabahleyin ilk seferde, dolan ilk bidonu e$egin egerinin sag taraftna ytiklemi$ler, dengesini yitiren e$ek devrilmi$, bidondaki su da doktilmU$tii. E$egin dengesi adma, bidonlann her iki tarafa ayn1 anda ytiklenmesi gerekiyordu. Omzu mendilli sigaras1ndan derin bir nefes ald1. - Bugun dtinden de steak! diyerek f 1rlatt1 izmariti, yok c;ic;ekler tarlasana. - Sandor onu, yangm c;1kar! dedi, hi~ karga gormemi$. - Bi bok olmaz! diye mend ii silkti , omzu mendilli.


lkinci bidon dolunca, hit; karga gormemi~ onu oburi.intin yanma ald1, a~zm1 kapath . ikisi ayn1 anda bir bidonu kucaklay1p e~egin her iki yan1na ytiklediler . E~ek bir 1hlad1, ba~i one dO~tU, sonra kald1rd1 ba~1n1 ve yola koyuldu . Yolu biliyordu hayvan, sabahtan beri gidip geliyorlard1. Bu kac;1nc1 sefer, hat1rlam1yordu bile . Adamlar da e~egin pel;iine di.i~tGler . Bir sure konu~madan yGrOdiller. Gilne~ gozlerine giriyor, bezdiriGi s1cak ter halinde f 1~k1nyordu bedenlerinden . - Demek hie; karga gormedin sen! - Gormedim val la . Sen in hie; gormedigin ku~ yok mu? - <;ook! Yamaca ula~m1~lardt. E~ek yamai;: a~ag1 koyverdi kendini, adamlar da pe~ind~n segirttiler, de re kenanna ula~ttlar. Her iki bidonu ayn1 and a indirdiler e~egin strtmdan. E~ek ~oyle bir silkindi. "Oh be!" anlam1na gelen bir an1rmada bulundu ve dere k1y1s1nda k1c; atmaya ba~­ lad1 . Hie; karga gorniemi~ ve omzu mendilli birinci bidonu yuklenip derenin dibine getirdiler. agz1n1 ac;1p suyu dereye bo~altmaya . koyuldular. Bir gorevi tamamlaman1n huzuru ic;inde ikinci. bidonu da dereye bo~alt1rlar­ ken bir adamin on Ian bir silredir gozledigini f arkettiler . Bir adam, gozleri falta~1 gibi a~tlm1~. oldugu yerde donakalm1~ ~a~kmhkla onlara bak1yordu. Goz goze geldiklerinde bir adam ~a~k1nhg1n1 dile getirdi: - N'ap1yorsunuz Ian? - Dereye su ta~1yoruz! - Niye? - Derenin suyu silrekli azahyor. 156


Bir adam bir an duralad1. iki adam1 ayn ayn sUzdU ve; - Hanginizin akhna geldi bu salak dil~Unce? diye sordu. Hi<; karga gormemi~ ve omzu mendilli bir stire birbirlerine baktilar. Hie; karga gormemi~ yan1tlad1 soruyu: - E~egin fikri!

Ferhan

~ensoy

27 Ekim 2004 / Beyoglu


iCiNDEKiLER

ilk Yumurta ........... .............. ........................................................ 7 Ku~lann Suyunu Kim Koyacak? ................. ............................. 11

Buz Ostune Tuz ile mi Vaz mah? .............................................. 17 Sersem Bak1~ Gezintisi ............................................................ 20 Ne Giyiniyoruz? ........................... .................................. .......... 22 Maskeciler <;ar~1s1 ................................................................... 25 Beyin Kanncalanmas1 .............................................................. 29 Kafan1za Afiyet ......................................................................... 35 Perspektifsiz <;ocuklar ............................................................. 37 Genel Kirlilik ............................................................................. 40 Bu gun Ban~allm Gu nu ............................................................ 46 Viyadu~es

... ............................................................................. 49 '" ¡¡1 ................................ ................................................... 52 T u""tuncu Sos Olarak Muzik....................................................... .............. 55 Degi~imin

Dalgal1 Denizinde ...... .............................................. 59

Sava~ Sevenler ........................................................................ 68

<;ok Ozel 6zelle~tirmeler .................................................. ....... 70 At Yumurtas1 ................. .............................. ................ ...... .. ..... 73 Bangkok'ta Sigara Molas1 ........................................................ 75 Mutsuz Taksici ......................................................................... 78 Salyangoz Du~unceler ......................................................... .... 82 Neyimiz Eksik? ... ............. .. .................................. .................... 85 159


st'1snay1m

.

c rgenm ·~ I ................................................................... 89

Dede ....................................... ........................... ...................... 91 Dunya Bir Yana, Biz Obur Yana .............................................. 94 Leyleylimilimiley Bey .................................... ............................ 96

oo

Sonra Postalanacak Mektup .................................................. 1

Prova ..................................................................................... 102 Bugun Gunlerden Ne Vergisi? ............................................... 105

Eczas1z Eczaneler ................................................................. 111 Davalinm Ayagmdan F1rlayan Ayakkab1. ............................... 113 New $ehir .............................................................................. 116 6zgun Beyin Ahengi .............................................................. 119 Dikkat ..................................................................................... 121 Tiyatrocuya Her Gun Bayram ................................................ 123

KotU Bir $ey Yazmak .......... .............. ..................................... 125 Sinir........................................................................................ 127 Amcalardanla~makta

m1y1 m? ................................................ 129

Bir Odada Bilgi Sayan Yalmzllk ............................................. 132

iy Mimar A rap Huseyin .......................................................... 135 Evimiz Dukkanimrz, Vitrinimiz Bulunmaz .. ............................. 140 Yeni Lira Kay Ura? ................................................................ 143 Orijinalinden Pahail Korsan "Don Ki~ot" ................................ 145 Du~unceler

Ne re ye Zulalanacak? ... ........ ............................... 149

Buzlu Camlr Kitaphk ............................................................... 151 Dereye Su Ta~1yanlar ............................................................ 154


FERRAN ~ENSOY (dog. 26 ~ubat 1951, <;ar~amba-SamsunÂť yazar, tiyatro oyuncusu ve yonetmeni. 1972'de gittigi Fransa'da Sahne Sanatlan Yuksekokulu'nu bitirdikten sonra Magic Circus'ta yonetmen yardunc1hg1 gorevini ustlendi. I 975'te Tlirkiye'ye dondii ve Ali Poyrazoglu Tiyatrosu, Nisa Serezli-Tolga A~kmer gibi topluluklarla ~ah~tl. Bilumum Haneler ( 1973, Haldun Taner ve Umur Bugay'la birlikte; sonradan Haneler, 1975), idi-Amin-Avanta Lavanta (1976), Dur Konu~ma Sus Soyleme (1977), Bizim Sinrf (1977) gibi oyunlan Deveku~u Kabare, Ali Poyrazoglu~ Tuncay Ozinel tiyatrolannda sahnelendi. ~ENSOY bu donemde televizyondaki ske~eriyle de geni~ bir izleyici kitlesine ula~tl. 197879'da Ayfer Feray Toplulugu'yla turnelere ~1kt1ktan sonra I 980'de Yapi Endustri Merkezi'nde Ortaoyuncular Toplulugu'nu kurdu. 0 YJhn sonunda Kufuk Sahne'ye ge~en topluluguyla, be~ ytl siireyle oynanan $ahlan da Vururlar (1980), Kahraman Bakkal Superrnarket'e Kar~i (1981), Kiralik Oyun (1982), Anna'nm Yedi Ana Gunahi (1982), ifinden Tramvay Gefen $arki (1986), Ferhangi Seyler (1987),istanbul'u Satiyorum {1988) gibi kendi yazd1g1 oyunlar1 sahneledi ve oynadi. ~ubat 1987'de Muzrr Muzikal oyunu Egemen Gosteri Merkezi'nde (eskiden San Tiyatrosu) sahnelenirken cr1kan ku~kulu bir yang1n sonucunda yap1 kullan1lamaz hale geldi. ~ENSOY l 988'de istanbul $ehir Tiyatrolari'nda konuk yonetmen olarak Haldun Taner'den Ke~anli Ali Destam'n1 sahneye koydu. Bu arada Kel Hasan'dan ismail Diimbiillii'ye, ondan da Munir bzkul'a gecyen simgesel kavugu Ozkul, ~EN SOY' a devretti. ~ENSOY l 989'da eski Ses Tiyatrosu'nu duzenleyerek Ses 1885 ad1yla yeniden gosterilere acyti. ilk oykiisii 1968'de Yeni Ufuklar dergisinde yay1mlanan ~ENSOY'un, Kazanc1 Yoku~u (1978), ~ahlari da Vururlar (1982), Afitap'1n Kocas1 istanbul ( 1982), Giindeste (1986), Ayna Merdiven (1986), Dii~biikii (1988), Kahraman Bakkal Siipermarkete Kar~1 ( 1991 ), ingilizce Bilmeden Hepinizi I Love You (1992), Giile Gille Godot (1993), Denememeler (1993), Oteller Kitab1 (1996), Fahruzda Ronesans Var (1998), Kalemimin Sap1n1 Gillie Donatt1m (2001), Rum Memet (2002), E~egin Fikri (2005) adh kitaplan da vardu. Roi ald1g1 filmler aras1nda, ilk filmi K1z1n1 Dovmeyen Dizini Dover ( 1977), Biiyiik Yaln1zhk ( 1990) ve ~ans Ka p1y1 Kirin ca (200 5) sayilabilir. ~ENSOY

yazd1g1 ve sahneledigi sirad1~1 oyunlarla daha crok dil inceliklerine dayanan mizah ogelerini kullanarak gi.incel olaylara ele~tiriler getirmi~tir. Geleneksel Turk tiyatrosundan epik tiyatroya kadar cre~itli iisluplardan izler ta~1yan bu <;ah~malanyla 20. yi.izy1l sonlannda Ti.irk tiyatrosundakendine ozgil bir yer edinmi~tir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.