14 minute read
SÜPERKRİTİK AKIŞKANLAR
SÜPERKRİTİK
Günümüzde modern organik ve inorganik kimyada önemli gelişmeler kaydedilmiş, bu gelişmeler tıbbi ve zirai ilaç endüstrileri gibi birçok sektörde etkisini olumlu şekilde göstermiştir. Bu endüstrilerde kullanılan kimyasalların büyük bir bölümünün sentezi organik çözücüler içerisinde gerçekleştirilmektedir. Kullanılan bu çözücülerin sentez ürünlerinden uzaklaştırılmasında büyük güçlüklerle karşılaşılması bir yana daha da önemlisi bu çözeltilerin neden olduğu toksinler ve bunlara bağlı artan çevresel kirlilikler insan sağlığında oldukça önemli tehtidler oluşturmaya başlamıştır. Bu sebeple organik çözücülerin kullanımına karşı artan çevresel baskılar artmış ve birçok endüstri kuruluşunu yüksek tazminatlar ödemek zorunda bırakmıştır. Bütün bunlar araştırmacıları, alternatif sentez ve çözücü
Advertisement
AKIŞKANLAR
kullanımı yönünde araştırma çalışmaları yapmaya itmiş ve süperkritik akışkan teknolojisinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Son yirmi yılda, süperkritik akışkan ekstraksiyonu (SC) artan bir ilgi ile bilinen ekstraksiyon metotlarına karşı ilginç alternatif bir metot olarak dikkat çekmektedir. SC, destilasyon, Soxhlet, sıvı ekstraksiyon ve sıvı kromotografisi gibi diğer metotlarla başarılamayan üstünlükleri sağlayan yeni bir metottur. Bu metot da çözgen tüketimi ve basamak sayısı azalmakta, analiz süresi kısalmaktadır. Çözgen tüketimi hacminin azaltılması sadece yüksek fiyatlardan kaçınmak açısından değil, çevreye verilme problemi bakımından da önemlidir. [1]
Şekil 1.Süperkritik akışkan ekstraksiyonunun temel aşamaları[9]
Bir maddenin kritik noktası ilk kez Baron Cagniardde‘la Tour tarafından 1822’de gözlenmiştir.1879’da Hannay ve Hogart metal halojenürler gibi katı maddelerin süperkritik metanol ve karbon tetraklorür de çözüldüğünü rapor etmişlerdir. Francis 1954’de yayımladığı bir makalede 261 tane farklı bileşenin süperkritik
CO 2 ’e çözüldüğünü belirtmiştir. 1980’lerden sonra süperkritik sıvıların analitik kimyada uygulamalarda
büyük gelişme göstererek hızla pek çok endüstriyel alanda yer almaya başlamıştır.[1]
SÜPERKRİTİK AKIŞKAN NEDİR ?
Bir maddenin, basınç-sıcaklık faz diyagramında (Şekil 2), gaz-sıvı denge eğrisi ileriye doğru hareket edilecek olursa, sıcaklık ve basıncı artar. Isıl genleşmeler nedeniyle, sıvının yoğunluğu azalırken; basıncın artmasından dolayı gazın yoğunluğu artmaya başlar. Giderek iki fazın yoğunlukları birbirine yaklaşır, gaz ve sıvı arasındaki farklar
kaybolur ve eğri bir kritik noktaya gelir. Bu noktada
madde artık “akışkan” olarak adlandırılabilir.
Böylece, maddenin sıcaklığı kritik sıcaklığının
farklı, yeni bir bölge ortaya çıkar ve bu bölgedeki akışkan “süperkritik akışkan (SC)” olarak tanımlanır. [2]
SC, sıcaklık ve basınç değerleri kritik sıcaklık (T c ) ve kritik basınç (P c ) değerlerinin üzerinde olan akışkan olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifade
ile bir element ya da bileşenin T c ve P c üzerindeki karışım hali olarak da tanımlanabilir. Tıpkı bir gaz
gibi, bulunduğu kabın şeklini alan ve doldurulabilen, sıkıştırılabilir bir akışkandır. Bir sıvı olmayıp, sıvıya yakın yoğunluk ve çözme gücü değerlerine sahiptir. [3]
Bahsedilen T c ve P c değerleri, kritik noktada sahip olunan sıcaklık ve basınç değerleridir. Bu noktanın üzerine çıkıldığında, çözgen SC olarak nitelendirilmektedir. SC bölgesindeki özellikler sıvıların iyi çözme gücü ve gazların iyi difüze olma özelliklerinin birleşimidir (Tablo 1).[3]
İlk kez 1879 ‘da Royal Society seminerlerinde
(Londra) Hannay ve Hogart tarafından, bir katının
yüksek basınçtaki gazda çözündüğü, basınç
düşürülünce katının çöktüğü açıklanmıştır. Bir kaç yıl
sonra Eduard Buchner (1907’de biyokimya alanında
Nobel ödülü almıştır), uzun süren bir çalışmanın
ardından bir model bileşik olarak naftalinin SC-CO 2 içindeki çözünürlüğü ölçmüştür.[5]
Şekil 2. Basınç-Sıcaklık Faz Diyagramı[3] Tek bileşenli bir malzeme için tipik bir faz diyagramı; SC akışkanlar standart koşullardaki sıvı ve katı,sıvı ve gaz fazlarını göstermektedir. Devamlı gazlardan farklı özelikler gösterirler. Süperkritik yeşil çizgisi donduğunda hacmi azalan maddeler için akışkan bölgesi Şekil 3’de verilen sıcaklık-basınç geçerlidir. Kesikli yeşil çizgi ise donduğunda hacmi diyagramında görülmektedir.[4] azalan maddeleri temsil eder. Üçlü ve kritik noktalar kırmızı noktalar olarak gösterilmiştir.[2]
Tablo 1. Akışkanların Bazı Fizikokimyasal Özelikleri[8]
SÜPERKRİTİK AKIŞKAN ÖZELLİKLERİ
Süperkritik akışkanların sıvı-gaz arası özellikleri vardır. Sıvıya benzer yoğunlukları olup sıvı bir çözücü gibi davranırlar. Düşük viskozite ve kütle transfer özelliği veren iyi difüzyon özelliklerine sahiptirler. Yüksek bağıl yoğunlukları iyi bir çözgen özelliği kazandırır. Süperkritik akışkanın yoğunluğu, sıcaklık ve basınca bağlıdır. Belli bir basınçta sıcaklık artırıldığında veya belli bir sıcaklıkta basınç azaltıldığında yoğunluk azalır. Bu özellikten yararlanılarak ekstraktların fraksiyonlanması mümkün olmaktadır. Bir süperkritik akışkanın çözme gücü yoğunluğuna ve çözünen ile arasındaki kimyasal ilgiye bağlıdır. Kritik noktada çözme gücü en düşük değerdedir. Buharlaşma gizli ısısı sıfır, bu nedenle ısı kapasitesi çok yüksektir. Sistemin enerji gereksinimi azdır. Yüzey gerilim katsayıları ve viskoziteleri düşüktür ve bu nedenle pompalama masrafları düşüktür.[3]
SÜPERKRİTİK AKIŞKANLARIN KULLANIM ALANLARI
Doğal materyallerin, özellikle ısıya, ışığa ve oksijene
hassas olan ve kalıntı istenmeyen gıda bileşenlerinin
ayrıştırılması için SC akışkanların kullanılmasının
daha güvenli olduğu birçok araştırmacı tarafından
belirlenmiştir. SC akışkanların gıda endüstrisine
uygulamaları ile ilgili çalışmalar son 20 yılda hız
kazanmıştır. 1983-2003 yılları arasında, SC-CO 2
ile ekstraksiyon konusunda yapılmış yayınların sayısının ve bu alanda alınan patent miktarının 10 kat artması, endüstrinin de ilgisini göstermektedir. SC akışkanlarla ekstraksiyon işlemi pek çok alanda uygulanabilir olduğu halde, alınan patentlerin özelikle gıda, ilaç ve kimyasal endüstri alanında yoğunlaştığı gözlenmektedir.[6]
Şekil 4.İlaç üretiminde süperkritik akışkan sistemi[10]
Süperkritik akışkanlar ile ticari olarak kahveden kafein uzaklaştırılması, şerbetçiotu ekstraksiyonu, süt yağının kolesterolünün azaltılması, sığır etinden kolesterol ve yağ uzaklaştırılması, yumurta sarısından kolesterolün uzaklaştırılması, mısır, soya ve pamuk çekirdeğinden yağ eldesi, balıklardan yağ ekstraksiyonu, tütün atıklarından nikotin ekstraksiyonu ve alglerden B-karotenin ekstraksiyonu gibi birçok konuda çalışmalar yapılmıştır.
Annatto tohumlarından çekirdeğinden gıda
renklendiricisi olarak endüstride kullanılan olarak
endüstride kullanılan bixin ve norbixin eldesi , yonca
yaprağı protein karışımından lutein ve karoten eldesi
çalışmalar laboratuvar ölçekli olarak yapılmıştır.[7] Karbondioksit, diazotmonoksit, amonyak, su, n-bütan, etan, etanol, dietileter vb. süperkritik akışkanlarla ilgili yapılan çalışmalar gün geçtikçe geliştirilmekte ve üzerinde çalışmalar halen devam etmektedir.
Şekil 5. Sızma zeytinyağındaki fenolik asitlerin süperkritik sıvı kromatografisi ile belirlenmesi[11]
Süperkritik akışkanlarla ilgili teknikler ve yöntemler ana hatlarıyla aşağıda verilmiştir.
1- Partikül dizaynı, mikronizasyon ve yeniden kristallendirme 2- Süperkritik akışkanlar içinde sentez 3- Hidrojenasyon ve hidroformülasyon 4- Süperkritik akışkan ekstraksiyonu 5- Süperkritik akışkan fraksiyonu 6- Süperkritik akışkan kromatografisi
Üzerinde çalışmaların yapıldığı araştırma konuları ise 1- Farmokoloji ve ilaçlar 2- Polimerler ve polimer katkı maddeleri 3- Tekstil boyaları 4- Doğal ürünler (yağ, tütün, kahve, süt vb.) ve gıda maddeleri 5- Yüzey aktif ve temizlik maddeleri 6- Akrojeller, köpükler ve kozmetik ürünler 7- Yağlar, lipitler, enzimler ve çeşitli katalizörler
Süperkritik akışkanlarla ilgili konularda çalışma ve araştırma yapan ülkeler ise; ABD, Almanya, İtalya, İngiltere, Norveç, İsveç, Belçika, Hollanda, Çin ve Türkiye’dir.
Kaynaklar
[1] https://tr.wikipedia-on-ipfs.org/wiki/S%C3%BCperkritik_ak%C4%B1%C5%9Fkan.html [2] AA Clifford, JR Williams - Supercritical fluid methods and Protocols, 2000 - Springer [3] PG Jessop , W Leitner - 2008 - books.google.com [4] Goodship, V. and Ogur, E.O. 2004. Polymer processing with supercritical fluids, Rapra Review Reports, 135 p, United Kingdom [5] LAKKİS, J. M. 2016. Encapsulation and controlled release technologies in food systems. John Wiley &Sons. [6]http://papirus.ankara.edu.tr/tez/FenBilimleri/Doktora_Tezleri/2004/FD2004_80/Tezi%20 icindekiler.pdf [7]http://www.kimyaevi.org/TR/Genel/BelgeGoster. aspx?F6E10F8892433CFF679A66406202CCB01A2ABCEEAAF365E0 [8]Balaban, M., Supercritical Extraction: Recovering Process Materials, Agricultural Engineering, vol. 70, no. 2, pp. 24-25, March/April, 1989. [9] Akgün M., Akgün N.A., Baran N., Deniz S. ve Dinçer S., (2001).“Süperkritik Akışkanlar ve Uygulama Alanları”, Kimya Teknolojileri, 3:58-67
[10] Long B., Ryan K.M., Padrela L., From batch to cöntinuouns- New opportunities for supercritical CO2 technology in pharmaceuticalmanufacturing, European Journal of Pharmaceutical Sciences, September 2019 [11] https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0731708518307027
Nur Sevim Salçın Kimya Mühendisi (Yüksek Lisans Öğrencisi) nssalcin@gmail.com
KORONAVİRÜSÜ 75 SANİYEDEN KISA SÜREDE ÖLDÜREN CİHAZ
Bursa Teknik Üniversitesinde (BTÜ) bakteri geçişini büyük oranda engelleyen, yıkanabilir tıbbi maske kumaşı üretildi.
Bursa Teknik Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi AŞ ile Dominant Tekstil arasında yürütülen proje kapsamında doku tasarımı ve lif yapısı farklılaştırılmış yeni bir kumaş elde edildi. Yıkanabilir özelliğe sahip bu kumaşın yüzde 99 bakteri geçişini engellediği belirlendi.
BTÜ Polimer Malzeme Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kenan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dokuma esaslı, yıkanabilir ve bakteri geçişini engelleyen kumaşın, prototip üretiminin başarı ile tamamlandığını söyledi.
Kumaşın doku tasarımında çift katman bulunduğunu, yıkanabilir maske kumaşlarından lif yapısıyla farklılaştığını kaydeden Yıldırım, “Bu kumaşın üst katı farklı bir geçirgenlik özelliğine sahip, alt katı farklı bir geçirgenlik özelliğine sahip. Üst katmandan geçen bir virüsün oradaki hava akış hızı farklı, ara katmanda boşluk var, o boşluktan sonra geçirgeni daha farklı bir katmana geldiğinde nefes aldığımız zaman hava akışındaki virüsün sendelemesini sağlıyor ve geçirmiyor. Yani virüs o katmana geldiği zaman türbülansa girmiş bir cisim gibi sendeliyor ve içeri geçmesi engelleniyor.” diye konuştu. Prof. Dr. Yıldırım, maske kumaşının yıkanabilir özellikte olmasının önem taşıdığını vurgulayarak, 100 derecenin üzerindeki sıcaklıklarda yıkanabileceğini ya da buharla steril hale getirilebileceğini ifade etti. Yıkanabilir kumaştan üretilecek maskelerin tekrar kullanılabilir olması dolayısıyla maske tüketimini azaltacağını, kullan at maskelerin neden olduğu tıbbi atık oranını düşüreceğini kaydeden Yıldırım, yapısına ilişkin şu bilgileri verdi:
“Bu kumaşın, maske kumaşının dokuma tekniğiyle yapılması ve çift katlı kumaşın tek katman olarak kullanılması bir yenilik. Hava geçişi esnasındaki virüsün hareketini kısıtlayacak doku yapısı seçildi ve bu şekilde bir tasarım yapıldı. Kumaşın ön ve arkası farklı doku yapısında. Diğer bir yenilik de üst katmandaki kumaşta kullanılan lif kesit şekli. Özel lif kesitinden dolayı da daha yüksek yüzey alanına sahip lifleri kullandık. Daha yüksek yüzey alanında bize somut yüzey oluşturdu, bu da virüs ve bakterilerin filtrasyonunda önemli bir etken. Bu özellikleriyle de dünyada bir ilk. Herhangi bir bakteriyi solunan havadan ayırabilmektedir. Yıkanabilir olması bu kumaştan imal edilecek maskenin, tekrar kullanıma da olanak vermektedir. Bu sayede, maske tüketiminde miktar olarak önemli azalmaya vesile olacaktır.”
Yıldırım, günlük kullanım maskelerin gözeneklerinin dar olduğunu, bu nedenle nemin dışarı atılmasında da sıkıntı yaşanabildiğini vurgulayarak, “Yeni geliştirdiğimiz bu maske kumaşın, gözenekleri daha büyük olduğu için insan nefesindeki nemi dışarı atabilecek kabiliyettedir.” dedi.
KORONAVİRÜS (COVID-19) AŞISI BULUNDU MU?
Yeni tip koronavirüs (Covid-19)… Sanıyorum ki artık bu virüsten haberi olmayan insan kalmadı. Koronavirüs küresel bazlı pek çok şey değişikliğe neden oldu. Dünyada pek çok ülke ekonomik kayıplar ve ağır can kayıpları verdi. Herkes bu süreci en kısa sürede geride bırakmak isterken, bilim dünyası bu isteğimizi yerine getirebilmek adına durmadan
İTALYA
Koronavirüsün etkisinin ağır bir şekilde yaşandığı ülkelerden olan İtalya, ilaç ve aşı araştırmalarına oldukça önem vermektedir. İtalyan araştırmacılar, hücrelerdeki koronavirüsü yok edecek, dünyanın ilk aşısını bulduklarını ve sonbaharda insanlardaki ilk denemelere başlayabileceklerini ifade ettiler. Farelerle yaptıkları deney sonucunda, farelerde üretilen antikorları insan hücrelerine aktardılar, hiçbir hücrenin Covid-19 ile enfekte olmadığını açıkladılar. * Roma merkezli Takis Biotech adlı bir ilaç şirketi koronavirüse karşı geliştirdikleri aşıyı fare üzerinde ilk kez denediklerini ve hayvanların aşıya karşı geliştirdikleri antikorları analiz ettiklerini açıkladılar. * Farelerle gerçekleştirdikleri testlerin bir ön sonucu olarak bu farelerdeki antikorların insan hücrelerinin virüs ile enfekte olmasının önüne geçtiğini belirttiler. * İtalyan bilim insanları Roma’daki Spallanzani
çalışıyor. Her ülke koronavirüsün yayılmasını önlemek için bireysel önlemler alırken, aşı ve ilaç çalışmaları da ülke bazında gerçekleştiriliyor. Bu yazımızda ülkeler bazında korona virüsün yayılmasını önlemek ve koronavirüs kaynaklı can kaybını azaltmak için yapılan çalışmaları inceleyeceğiz.
Hastanesi’nde geliştirdikleri 5 farklı aşı numunesini deneyerek bu aşılar arasında bir karşılaştırma yaptılar. Koronavirüse direnç gösteren antikorlar farelerin kanından alınarak, önceden petri kabına konulan insan hücrelerine eklendi. İnsan hücrelerinin virüse karşı 14 gün içerisinde antikor ürettiği tespit edildi. Bu antikorların SARS-CoV-2 virüsünün insan hücrelerine bağlanmasını ve bu hücreleri enfekte etmesini engellediği anlaşıldı.
* Geliştirilen aşıların DNA bazlı aşılar olduğu açıklandı. DNA VE RNA bazlı aşılar, diğer aşıların
AMERİKA
Yaklaşık 90 bin civarındaki can kaybıyla, dünyadaki can kaybının %30’u Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşmiştir. Yaşadığı büyük kayıp ülkeyi sarsarken, ülkede bu duruma çözüm amaçlı adımlar da atıldı.
* Koronavirüse karşı insanlar üzerindeki ilk aşı denemesi ABD’de gerçekleştirildi. Aşı için ilk gönüllü, 43 yaşındaki iki çocuk annesi Jennifer Haller’di
* Associated Press ajansının haberlerine göre, Seattle’daki Kaiser Permanente araştırma merkezinde dört gönüllüye aşı yapıldı. mRNA1273 adlı aşının insandaki bağışıklık sistemini güçlendirmesi sonucunda enfeksiyonu yenmesi bekleniyor. Ancak aşının hemen piyasaya sürülmeyeceği, bunun yaklaşık 18 ay gibi bir sürede gerçekleştirileceği belirtildi. aksine güçsüzleştirilmiş veya aktifliği yok edilmiş virüslerden geliştirilmedikleri için taze bir örneğe ihtiyaç duyulmadan büyük ölçekli üretim sağlanabilir.
* Aşı çalışmalarında Amerikalı bilim insanları da tıpkı İtalyan bilim insanları gibi gerçek virüs kullanmadı. Bunun yerine laboratuvar ortamında virüsten kopyaladıkları genetik kodların bir kısmını kullandılar. * Bir aşının insanlar üzerinde güvenle kullanılabilmesi için çalışmaların en az bir yıl gerekli iken, mikro iğneli aşının diğer aşı çalışmalarından farklı olduğu ve klinik deney süresinin de değişebileceği belirtiliyor. [3]
* Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen mRNA-1273, hayvanlar üzerinde testlere gerek görülmeden doğrudan insanlarda denendi. Normal şartlarda aşılar önce hayvanlarda denenerek bağışıklık sistemi tepkisine yol açıp açmadığına bakılır. Ancak aşıyı geliştiren Moderna Therapeutics adlı biyoteknoloji şirketi, bunun daha önce denenmiş güvenli bir yöntem olduğunu söyledi.
* Bant şeklinde geliştirilen başka bir aşı testinin 'PittCoVacc' (Pittsburgh Koronavirüsü Aşısı), şekerden yapılmış yüzlerce mikro iğne barındıran cırtcırtlı banta benzediği, cilde yapıştırıldığında şekerin hızla çözülmesiyle deriye nüfus ettiği belirtildi. Ayrıca, bağışıklık sistemi deri üzerinde
* Takis Biotech ilaç firmasının ceosu Aurisicchio, İtalyan haber ajansı ANSA’ ya yaptığı konuşmada, ‘’Bu İtalya’ da yapılan bir aşı adayının test aşamalarında geldiği en gelişmiş nokta. Hücrelerini test ettiğimiz iki kişiyi gelecekteki klinik çalışmalar için kullanacağız. Aşının insanlarda da işe yarayacağını umuyoruz.’’ açıklamalarında bulundu. [1]
oldukça aktif olduğu için, aşıların geleneksel deri altı enjeksiyonu yerine bu şekilde verilmesiyle daha hızlı ve güçlü sonuçlar alınabileceği belirtildi.[2]
* Daha önce üç farklı deneysel MERS aşışı geliştiren ve bunları fareler üzerinde bu bant yöntemiyle denemiş ve aşıların koronavirüsüne karşı antikor üretimini tetiklediğini belirten Amerikalı bilim insanları, yeni aşı adayını geçmişteki bu çalışmalarına uyarladıkları için hayvanlar üzerinde test yapılmadan, doğrudan insan üzerinde denemeyi uygun gördüklerini belirttiler.
* Bu geçmiş deneyden yola çıkan bilim insanları, yeni tip Korona virüsündeki Spike proteinini hedef alacak şekilde benzer bir aşı bandı geliştirdi. Bu aşının da iki hafta içinde farelerin antikor üretimini güçlü biçimde arttırdığı ortaya çıktı.
Virüsün başladığı ve dünyaya yayıldığı ülke olan Çin, salgının başlarında fazla kayıp verirken bu durumu kontrol altına aldığını belirtti. Sonrasında hemen ilaç ve aşı çalışmalarına başladı.
* Vuhan Viroloji Enstitüsü, Vuhan Biyoloji Ürünleri Enstitüsü ve Çin Ulusal İlaç Sanayi Grubu bünyesindeki Sinopharm şirketi aşı geliştirdiği ve insanlar üzerinde test etmeye başladıklarını açıkladı. 1. aşama klinik deneyler için 96 gönüllü katıldı.
* 1. Aşama klinik deneyler aşı adayının güvenirliliğini test etti. Sonucun başarılı olduğu belirtilirken, ikinci aşama denemelere en kısa sürede geçilmesinin planladığı söylendi.
* Üç aşamada gerçekleştirilen klinik denemelerde, ilk aşamada az sayıdaki sağlıklı kişi üzerinde aşının güvenli olup olmadığı ve olası yan etkileri araştırılıyor. İkinci aşamada ise aşının etkin olup olmadığı, deney ve kontrol gruplarına ayrılan 100'den fazla kişi üzerinde test edilirken üçüncü ve son aşamada aynı işlem, birkaç bin denekle
TÜRKİYE
Ülkemiz koronavirüsü geç alan ülkelerden biri olmasının yanı sıra düşük ölüm sayısı, yüksek iyileşen sayısı ve azalan vaka sayısıyla dünya ülkeleri arasında oldukça iyi bir konumda yer alıyor. Alınan tedbirlerin ve uygulanan kuralların sonucunda gelmiş olduğumuz nokta ülkemiz için umut vadetmektedir. Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de bilim insanları dur durak bilmeksizin aşı ve ilaç çalışmalarını sürdürmektedir.
* Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal Türkiye'de şu anda TÜBİTAK koordinasyonunda 17 proje yürütüldüğünü ve bu projelerde 29'u üniversiteler, 8'i özel sektör ve 9'u da kamu Ar-Ge merkezleri olmak üzere 46 kuruluşun çalıştığını söyledi. Ayrıca aşı ve ilaç çalışmalarında 260'dan fazla araştırmacının görev aldığını, projelerden 8'inin aşı üzerine olduğunu ve 8 farklı yöntemle gerçekleştirildiğini belirtti. Ek olarak hedeflerinin yıl sonu için klinik öncesi aşamanın tamamlanması olduğunu ve bu 8 yöntemin bazılarında çok daha erken aşamada sonuç almayı planladıklarını, yöntemin birinde şu an hayvan deneyi aşamasına geldiklerini ve diğer 2 aşı çalışmasında da 1-2 hafta içerisinde hayvan deneyleri aşamasına geleceklerini açıkladı.[5] tekrarlanıyor. Tüm bu süreç, aylar ve hatta yıllar sürebiliyor.
* Farklı virüs, bakteri ve patojen parçalarının birleşiminden oluşan aşı adayının klinik denemelerinin bir yıl içinde sonuç vermesi bekleniyor.
* Ülkede iki aşı adayının daha klinik denemelerine devam ediliyor.
* Çin Askeri Tıp Akademisi ve CanSino ilaç şirketinin birlikte geliştirdiği, Covid-19'un hastalığa neden olmayan antijen kısımlarını barındıran bir alt birimiyle aşının ikinci aşama klinik denemelerine 12 Nisan'da başlandı. Genetik mühendisliğin bir ürünü olan alt birim aşılar, hastalığa neden olan patojenin güçsüzleştirilmiş bir versiyonunu içeren "birim" aşıların aksine virüsün kendi kendini üretemeyen bir parçasını içeriyor. Virüsün zayıflatılmış canlı bir halini içeren "birim aşılara" göre daha güvenli olan alt birim aşılar, bağışıklık etkisi bakımından daha zayıf görülüyor. [4]
* Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde koronavirüs aşısı için anti serum çalışmalarına başlandı. Birkaç hafta içerisinde bu serumun hayvanlara verilmeye başlanacağı açıklandı. [6]
* Ekibiyle yeni tip koronavirüs (COVID-19) aşısı çalışmalarını yürüten Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Özören, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile TÜBİTAK koordinasyonunda yeni tip koronavirüs aşı çalışmaları için 7 grup oluştuğunu, birbirinden bağımsız olan projelerin ortak malzeme ve transgenik hayvan çalışmalarında koordineli çalışacağını, aşı adayının virüsle test edilmesi deneylerinin ise biogüvenlik üçüncü seviye laboratuvarı bulunan merkezlerden birinde yapılacağını söyledi. Ayrıca 3 aşamadan oluşan faz çalışmasıyla yürüttüğü çalışmasını en iyi ihtimalle Eylül 2021'de bitirmiş olabileceklerini söyledi. [7]
* Acıbadem Labcell Hücre Laboratuvarı ve Kordon Kanı Bankası Direktörü ve Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Covid-19 inaktif virüs aşısının, preklinik invitro test aşaması tamamlanmış olduklarını ve artık hayvan üzerinde çalışmalarına başlanacaklarını bildirdi. Ayrıca Covid-19 tedavisinde "Mezenkimal Kök Hücrenin Etkinliği" çalışmasını
Sağlık Bakanlığı’na sunduklarını belirterek, "COVID-19 hastalığının tedavisinde mezenkimal kök hücre uygulaması yapılabildiğini, uygun endikasyonla kök hücre tedavisi uygulanan 7 hastada iyi sonuçlar elde ettiklerini belirtti. Sağlık Bakanlığına yaptıkları başvuru onaylanırsa kontrol grubuyla beraber klinik çalışmalarını başlatacaklarını açıkladı. [8]
Bu yazımızda koronavirüse karşı bazı ülkelerin yaptığı çalışmaları inceledik. Tabiki hepimizin ortak temennisi bir an önce aşının bulunmasıyla normal hayatlarımıza dönmemiz. Bilim dünyası bu kadar çok çalışırken umutsuz olmamak gerektiğini düşünüyorum. Başta ülkemiz sağlık çalışanları olmak üzere, tüm dünyada gerek aşı bulmak için gerekse hastalık durumunda bizleri iyileştirmek için çalışan sağlık çalışanlarımıza sonsuz teşekkür ediyoruz. Bilimle kalın, bizimle kalın, evde kalın, sağlıkla kalın… Koronasız günlere…
Kaynaklar
[1] https://www.ntv.com.tr/galeri/saglik/italyan-arastirmacilar-corona-virusu-olduren-ilk-asiyigelistirdik,W7fsmPD8D0SmteKAT_ZL4A/iKk6yOqr-UK2T_owvK5cAQ [2] https://www.milliyet.com.tr/galeri/son-dakika-corona-virus-asisi-farelerde-basarili-oldu-6185593/14 [3] https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-51924684 [4] https://www.bloomberght.com/koronavirus-asisi-hangi-asamada-2253940 [5] https://www.hurriyet.com.tr/galeri-corona-virus-koronavirus-ilaci-ne-zaman-cikacak-bakan-varanktanson-dakika-aciklama-41518775/1 [6] https://www.haberler.com/son-dakika-turkiye-de-koronavirus-asisi-icin-13224708-haberi/ [7] https://www.trthaber.com/haber/koronavirus/bogazici-universitesi-koronavirus-asisi-icin-tarihverdi-484480.html [8] https://www.hurriyet.com.tr/gundem/prof-dr-ercument-ovalidan-heyecanlandiran-haber-test-asamasitamamlandi-41502068