Dergi 2

Page 1



Atatürk........................................................................ 3

Bulgaristan’daki Akrabalarımız...........................

34

Giriş.............................................................................. 5

İlyasağa Pomak Kültürü Derneği.......................

35

Pomak Kültürü Taşıyıcısı Olmak.........................

6

Çanakkale Pomak Kültürü Derneği..................

36

Işıkeli Kültür Evi Yapımı Başlıyor.........................

7

Çilingir Mahallesi’nde Kahve Sohbeti..............

37

Işıkeli Köyü’nde Hayat............................................

10

Yeşilköy’de İftar Keyfi............................................

38

Rodoplar’da ile Pomaklar......................................

13

Biga Pomak El Dokumaları..................................

39

15 Temmuz................................................................

15

Biga Pomaklar Derneği Televizyonda..............

41

Pavli Panayırı’na Katıldık.......................................

17

Bulgaristanlı Kardeşlerimiz Çanakkale’de.......

42

Kendini Pomak Pesnalarına Adamak................

18

3. Olağan Genel Kurul...........................................

43

Biga Sanayi Fuarı’nda Pomak Esintisi...............

20

‘’Parvatu Üme’’ İlk İsim..........................................

45

Biga’da Pomakça Konuşmak...............................

21

Son Yüzyılda Pomaklar.........................................

46

Çanakkale Balkan Sempozyumu.......................

23

Sosyal Bütünleşme Açısından Pomaklar.........

47

‘’Kina Praviş’’ Sohbetleri.........................................

25

Pomaklar Kimdir?....................................................

49

Biga Festivali.............................................................

27

Bulgaristan’da Türk Tarihi.....................................

51

Yolindi Köyü..............................................................

28

Pomakça Öğreniyoruz...........................................

57

Folkloren Halk Oyunları Grubu Biga’da...........

29

Pomaklık Tarihi İle İlgili Kitaplar..........................

68

Yolindi Köyü’nde Zamanda Yolculuk...............

31

Sahibi Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği adına Yönetim Kurulu Başkanı İrfan ÇINAR

Dernek Yönetimi

Adres Cengiz Topel Caddesi Kültür Sarayı No:45/F Biga/Çanakkale

Sekreter Fahrettin ÇAKMAK

İrtibat bigapomaklar@hotmail.com bigapomaklardernegi@gmail.com www.bigapomaklardernegi.com facebook : Biga Pomaklar Derneği

Yön.Kur.Üyesi Ahmet YILMAZ

Biga Vergi Dairesi 170 030 3872

İMAJ TANITIM HİZMETLERİ Adres : İstiklal Mah. Ali Doğan Sokak No:3 Pk.17200 Biga / ÇANAKKALE Tel : 0286 316 6877 Tel : 0286 316 6878 Email : bilgi@imajtanitim.com

Banka Hesap Bilgileri Denizbank Biga Şubesi TR28 0013 4000 0111 2771 5000 01 Derleyen Düzenleyen-Yazan İrfan ÇINAR Dernek Başkanı 0543 896 4588

Başkan İrfan ÇINAR Baş.Yard. Hayati YEL

Sayman Hayri ÇAKMAK

Yön.Kur.Üyesi Fahri TEKİN Yön.Kur.Üyesi Cemal AKTAŞ Grafik Tasarım

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ

Bu Derginin Tüm Hakları Saklıdır.İmzalı yazılarda görüşler, Biga Pomaklar Derneği resmi görüşünü yansıtmaz, sadece yazarlarına aittir. Reklamlar reklam verenlerin sorumluluğundadır.Dergideki yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.



BİZ KİMSENİN DÜŞMANI DEĞİLİZ. YALNIZ İNSANLIĞIN DÜŞMANI OLANLARA DÜŞMANIZ.

Atatürk Diyor ki…

tıkları ölçüde devleti milli birliği ve beraberliği güçlendirirler.

Kültür; milletleri birbirinden ayıran yaşam tarzlarını, karakterlerini millî kimliklerini ortaya koyar. Atatürk, millî kimliğimizin bir parçası olan kültüre önem verilmesini istiyordu. Kendi kimlik ve kültürüne saygı göstermeyen milletlerin başka milletlerden saygı beklemeye hakkı olmadığını belirtiyordu. Atatürk’e göre milletlerin medeniyet yolunda ilerleyebilmeleri; kendi kültür ve millî değerlerine sahip çıkarak geliştirmesi ile mümkün olabilir.Kültürlerini millî değerleriyle geliştiren milletler; millî birlik ve beraberlik duygusu kazanırlar. Millet ve devletleriyle geniş bir aile durumuna gelirler. Tarih boyunca dünyada söz sahibi olabilen devletler; güçlü kültürel değerler üzerinde inşa edilen devletlerdir. Kendi kültürüne sahip çıkmayan milletler ise başka milletlerin sömürgesi durumuna düşmüşlerdir.

• Millet aynı kültürden insanların oluşturduğu toplumdur. • Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri öğrenimin sınırları ne olursa olsun ilk önce ve her şeyden önce Türkiye’nin bağımsızlığına kendi benliği ne milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek gereği öğretilmelidir. Dünyada uluslararası duruma göre böyle bir mücadelenin gerektirdiği manevi unsurlara sahip olmayan kişiler ve bu nitelikte kişilerden oluşan toplumlara hayat ve bağımsızlık yoktur. Çocuklarımızı aynı eğitim derecesinden geçirerek yetiştireceğiz. Kesinlikle bilmeliyiz ki iki parça halinde yaşayan milletler zayıftır hastadır. Çocuklarımıza vereceğimiz öğrenim sınırı ne olursa olsun onlara esas olarak şunları öğreteceğiz:

Kaynak: edebiyatfatihi.net http://www.edebiyatfatihi.net/2015/04/ataturkun-milli-kulturile-ilgili.html Atatürk’ün Milli Kültüre Verdiği Önemle İlgili Sözleri • Millî kültür ise, hem usülle yapılmayan hem de taklitle başka milletlerden alınmayan duygulardır. • Dünya tarihine baktığımızda milli kültüre sahip olmanın önemi daha iyi anlaşılır. Tarihe göz atıldığında milli kültüre sahip halkların her türlü zorluğa karşı varlıklarını korudukları görülecektir. İkinci Dünya Savaşı’ndan enkaz halinde çıkmalarına rağmen kısa sürede önemli birer güç haline gelen Almanya ve Japonya bunun en güzel örneğidir. • Milli kültür milli ve manevi değerlerin öğretildiği eğitim kurumlarında oluşmaya başlar. Eğitim kurumlarında milli ve manevi değerleri öğrenen gençler ise bu değerlere sahip çık3

Milletine Türkiye Devleti’ne TBMM’ne düşman olanlarla mücadele; bu mücadelenin sebep ve vasıtaları ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur. • Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür. • Bir millet savaş alanlarında ne kadar zafer elde ederse etsin, o zaferin sürekli sonuçlar vermesi ancak kültür ordusu ile mümkündür. • Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey, yüksek kültürde ve fazilette dünya birinciliğini tutmaktır. • Kültür zeminle orantılıdır. O zemin milletin seciyesidir. • Kültür, okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek ve zekayı geliştirmektir. Kaynakça: http://www.hatayinstari.net/ataturk/ataturkun-milli-kulture-verdigi-önemle-ilgili-sözleri.html http://www.hakkindabilgi2016.com/ataturkun-milli-kulture-verdigi-onem-nedir-kisaca-sozler-ozdeyis ler-4090.Asp BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ



Başkan ‘dan... Türkiye de Pomak kültürünü temsil eden obje en çok Biga’ daki Pomak köylerde bulunmaktadır. Bu durum Biga’lı Pomaklarımız için çok büyük bir fırsattır, bir şanstır. İlk Pomak derneğimiz 2009 yılında Eskişehir’de kuruldu. Daha sonra 2012 yılında Biga’ daki Pomaklar derneklerini kurdu.Ve arkasından sırası ile Türkiye’ de çeşitli il ve ilçelerde hatta köylerde Pomaklar derneklerini kurmaya başladılar. 2014 yılında yapılan çalışmalar neticesinde kurulan 7 Pomak derneği bir araya gelerek PODEF Pomak Dernekleri Federasyonunu kurarak 20.09.2014 tarihinde Bursada ilk Genel Kurulunu gerçekleştirdi. PODEF Federasyonu dahilindeki Pomak dernekleri ile ardı ardına toplantılar düzenledi. Her toplantıda Biga Pomaklar Derneğinin çalışmalarını takdirle karşıladıklarını belirten diğer dernek başkanları bizlerden Biga da bulunan Pomak Kültürünü temsil eden Pomak eşyalarını talep etmeye başladılar. Her derneğe bu eşyalardan temin etmemizi istediler. Pomak kültürünü temsil eden eşyaların sadece Bigada bulunduğunu üzülerek öğrendim.

kültür hazinesidir. Çok yakın bir zaman olan 1980 yıllara kadar Pomak köylerimizde bayramlarda kullanılan bu elbiseler bizler için geçmişimizi hatırlatan önemli bir kültürel gerçektir. Orta yaşlarda ki bir çoğumuz bu elbiseyi gördüğümüzde geçmişte yaşadığımız anılarımız, bir film şeridi gibi bilinçaltında hatırlarız. Bu sebeple bu eşyaların elde bulunması biz Biga Pomakları için, Biga Pomaklar Derneği önemli bir faktördür. Pomak kültürünü tüm Türkiye’ye hatta tüm dünyaya anlatıp tanıtmak ve yaymak için elimizde hazine değerinde bir fırsatın olduğunu söyleyebiliriz. Biga Pomakları olarak bu değerlerlere çok iyi sahip çıkmalı, çok iyi korumalıyız. Biz Biga Pomaklar Derneği olarak kültürel yayın için başlattığımız bu “Biga’da Pomaklar” adlı dergimizde, kültürümüzü anlatan, temsil eden eşya ve elbiselerimizin fotoğraflarını bol bol kullanarak gelecek kuşaklara aktarabileceğimiz belge niteliği taşıyan bu Pomak Kültür dergimizi 3 veya 6 ayda bir çıkarmaya gayret edeceğiz.

Yaşadığımız yüzyılda kültürlerin son hızla yok olması çok acı bir durumdur. Kültürler, atalarımızdan aldığımız bu emaneti gelecek kuşaklara devretmemiz gereken en önemli değerlerden bir tanesidir. Gelecek kuşaklara devredecek bir kültürel değerimiz olmalıdır. Kültürler toplumların temel direkleridir. Toplumun geçmişini yansıtan en önemli aynalardan biridir.

Kültürümüzü dünyaya, Türkiye’ye, gençlerimize tanıtımını yaparak gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak belge niteliği taşıyan dergimiz Başta Biga Pomaklara olmak üzere tüm Pomaklara hayırlı olmasını diliyorum.

Biga’da ki Pomak köylerimizde dedelerimizin, ninelerimizin sandıklarında az da olsa Pomak eşyası bulunması bizler için çok büyük bir şanstır. Hele ki Pomak elbisesinin bulunması, Biga’ daki Pomak köylerinin geçmişini anlatan en önemli bir

İrfan ÇINAR Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği Başkanı

5

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ

Saygılarımla...


Başkomutanımız. Bu nedenle Biga Pomaklar Derneği’nin yayınladığı bu güzel dergi önemli bir anlam taşıyor. Derginin kapak sayfasında yer alan ‘Kültürlerin yok olmasını önleyelim’ sloganı da başta anlattığım vizyonun hedeflendiğini gösteriyor. Anadil tartışmasına girmenin gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak Pomakça gibi kültürel anlamda önemli olduğunu düşündüğüm dillerin de unutulmasının önüne geçilmeli. Bu noktada en büyük görev derneklere düşüyor.Dil, sosyal hayatın temel unsuru, sosyal olmanın ve birlikte yaşamanın en önemli aracıdır. Dilin unutulmaması, kültürel anlamda yok oluşun da önlenmesini temsil eder. Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) verileri ülkemizde 20’ye yakın kültürel önemi olan dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Bu da ulusal düzeyde derneklerin yeterli bilince sahip olmadığını gösteriyor. Biga Belediyesi olarak kültürel değerlerimizi çok önemsiyor, kaybolmamaları için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. Biga Kent Konseyi ile birlikte önce Biga’mızın yöresel yemeklerini kayıt altına aldık, tariflerini kitaplaştırdık.Biga’mızın yöresel lezzet kültürünün yok olmasını engelledik. Ardından orta yaşın üzerindekilerin daha çok bildiği oya örgü çeşitlerini fotoğrafladık ve kitaplaştırdık. Her iki kitabımıza da gösterilen ilgi bizleri çok mutlu ediyor ve doğru bir iş yaptığımızı bir kez daha anlamamıza neden oluyor.

Pomak Kültürü Taşiyicisi Olmak Ben de bir Pomak kültürü taşıyıcısıyım. Biga’nın 22 Pomak köyünden biri olan Sarıkaya’lıyım. Her şeyden önce bu şekilde bir giriş yapmak istedim. 1980’li yıllara kadar diğer etnik kültürler gibi Pomak’ların da kültürlerini yaşatmakta zorluk çekmediklerini biliyorum. Ancak 1980 yılından itibaren darbe geleneğinin dezenformasyonu tüm kültürel değerleri yok etmeye başlamıştır. Pomak kültürüne sahip olmak neyse, Çerkez, Boşnak, Azeri, Kırgız… vs tüm kültürler de aynı anlamı ifade etmeli. Yaşadığımız yüzyılda millet olma kavramına odaklanmalı, etnik kimlikleri ise kültürel değerler bağlamında önemsemeliyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ sözüyle ortaya koyduğu vizyona sımsıkı sarılmalıyız. Bu vizyon bize ‘Etnik kimliklerinizi terk edin’ mesajı vermiyor. ‘Etnik kimliklerinizi kültürel değerler olarak yaşatın; ama millet olma kavramına da ihanet etmeyin’ diyor, ilk Cumhurbaşkanımız, BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Yeterli bilinç ve ilgi oluştuğunda geleneklerimizin, örf, adetlerimizin hayatta kalmasının hala mümkün olduğunu görüyoruz.Tarihimize, dilimize ve kültürümüze sahip çıkmadığımız sürece; sokaklarda yabancı dille yazılmış tabelalara rastlamak zamanla daha normal gelmeye başlayacaktır.Etnik kültürlerin yok olması bir yana; mevcut Türkçe’nin de zamana yenildiğini görüyoruz. Mevcut Türk kültüründen uzaklaşıldığını, yabancı kültürlerin etkisinin her gün toplumumuzda baskı oluşturduğuna tanık oluyoruz.Bu şartlarda etnik kültürlerin yok olmasını önlemek üzere yola çıkan dernek ve topluluklarımızın işi de hayli zor oluyor.Zor olmak bir yana, görevlerinin önemini kat be kat arttırıyor. Biga Pomak Derneği’ni ve çalışmalarını da bu nedenle önemsiyorum.Biz yerel yönetim olarak, uzlaşma ve birlikte iş yapma kültürünü çok önemsiyoruz.Birlikte güzel bir yolculuğa çıktık. Bu güzel yolculuğun ilk kilometrelerini de güzel bir şekilde koştuk.Bundan sonraki süreçte hem güzel ilçemiz Biga’yı daha yaşanabilir hale getireceğiz, hem de kültürel erozyonu engellemek için daha çok çaba göstereceğiz.Bu vesileyle tüm Pomak kültürü taşıyıcılarını selamlıyor, saygılar sunuyorum. İsmail Işık Biga Belediye Başkanı 6


IŞIKELİ KÜLTÜR EVİ YAPIMINA BAŞLANIYOR...

ÇANAKKALE-BİGA Işıkeli Köyü’ndeki Pomak Kültür dinlenme-yemek-kahvaltı evi yapımını başlattık.Eski hali sağlık ocağı iken kullanımı iptal edildiğinden atıl durumda bulunan bu sağlık ocağını Dernek Yönetimi mizin girişimi ile Sağlık Bakanlığı, üzerindeki tahsisini kaldırıp Biga Mal Müdürlüğüne devretti.Derneğimize de, Biga Mal Müdürlüğünce dernek hizmetinde kullanılmak üzere devri yapıldı. Kültür evi yapımı bittikten sonra Biga’ daki Pomaklar adına kültür faaliyetlerinde kullanılacak. Yapılacak toplantılar, etkinlikler için hazır bir yerimiz daima mevcut olacak. Diğer günlerde sabah kahvaltısı için hizmet verilecektir. Rezervasyonunu yaptıran misafirlerimiz bireysel veya grup olarak sabah kahvaltılarını yapabilecektir. Nohut kahvesi içmek isteyen misafirlerimiz, Işıkeli köyünün müthiş doğası karşısında nohut kahvelerini yudumlayacak.Nisan-Mayıs Haziran aylarında oğlak eti yemek isteyenler rezervasyonlarını yaptırıp yine bu güzelim doğa içinde oğlak eti yemeğini yiyecekler. Kışın kar yağdığında tesisimizin üst tarafında çocuklar karda eğlenirken aileler tesisimizde kar manzarasıyla çaylarını, nohut kahvelerini yudumlayacaklar.Kültür evinin ön bahçesinde 8 adet kamelya hizmet verecek.Aka tarafta ise 100 metrekarelik balkonu ile yine kahvaltı yemek salonu olarak hizmet verecek.Bina içinde ise 2 adet lavabo tuvaleti, 1 adet mutfağı, 1 adet müdüriyet odası olacak. Diğer odalarda ise Pomak kültürünü temsil eden kültürel eşyalar, dokuma tezgahı, yayık ayran, tikla, ocak, vs. bölümler olacak. Bu kültür evi hizmete girdiğinde der- neğimize geliri ile maddi açıdan çok önemli bir katkı sağlamış olacaktır. Biga Pomak dostlarımızın bu kültür evimizi yapımında bizlere destek olmasını bekliyoruz. Herkes taşın altına bir parmağını sokması yeterli olacaktır. Saygılarımla. Yönetim Kurulu Adına Dernek Başkanı İrfan ÇINAR 7

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ



IŞIKELİ KÜLTÜR EVİ PROJESİ TANITIMI Biga-Işıkeli köyünde 1994 yılından beri kullanılmayan Sağlık Ocağının tahsisi müracaatımız üzerine Sağlık Bakanlığınca kaldırıldı ve Biga Mal Müdürlüğünce Derneğimize devri yapıldı.Türkiy’de Pomaklığın en yoğun bir şekilde yaşandığı Biga-Işıkeli köyünde bu Tesisi Pomaklara, Köye ve Derneğimize kazandırmak için bir proje başlattık. Pomak’lığın yoğun bir şekilde yaşandığı Biga’da ve köylerinde, Pomak kültürünü devam ettirebilmek için genç nesillere aktarılmasında bu tesis önemli bir rol üstlenecektir. Türkiye’ de Pomak kültürünü temsil eden objelerin üretildiği tek yer bu Işıkeli köyüdür. Pomak süs eşyalarının üretimi köye maddi olarak büyük katkı sağlayacaktır.Yerli ve yabancı turistlerin bu köye dikkatleri çekilmiş olacaktır. Biga Pomaklar Derneği de Pomak kültürümüzün tanıtımına katkı sağlayabileceği güzel bir tesise kavuşmuş olacaktır. Tesisin ön bahçesinde 8 kamelyası ile gelen misafirlere Pomak yemekleri ile unutulmaz kültürünü yaşatacaktır.Binanın arka tarafında 100 m2.lik camla kapalı balkonunda kahvaltı, yemek ve toplantı yeri olarak kullanılacaktır. Biga Işıkeli köyünde ki bu

tesisimizin inşaat projesi çizilmiş olup bü- tün yasal işlemleri yapılarak Biga Pomaklar Derneğimize Biga Mal Müdürlüğünce devri yapıldı. Aşağıdaki resimlerde de görüleceği gibi Pomak kültürümüzü, günü- müzde de yaşatıp gelecek nesillere aktarabilmek için çeşitli etkinlikler düzenlenecek ve tüm Dünya ya Pomak kültürü tanıtılacaktır. En son 1980’li yıllarda kullanılan bu kültürel elbiseler Işıkeli köyünde bir etkinlik yapılacağı zaman sandıklardan çıkarılıp görsel kültürel şölen yapılıyor. Gün geçtikçe bu elbiseler satılıp yok ediliyor. 1980 öncesi yıllarda sıkça gördüğümüz bu köy düğünleri ne yazık ki ancak bir etkinlik veya görsel şölen için kareografi yapılarak düzenlenebiliyor.Bu kültürel şöleni bir çok yerde görmek artık mümkün değil.

9

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


nde

ü’ ışıkeli köy

Pomak Ekmeği

Pomak Kaçamağı

Pomak Akıtması

Oğlak Çevirmesi

Nohut Kahvesi Dünyada ilk defa Biga ya bağlı Işıkeli köyünde nohut kahvesi üretildi. Günümüzde nohut kahvesi yalnızca Biga Işıkeli Pomak köyünde üretilip sunuluyor ve birçok yerden insanlar merak ettikleri tadı Işıkeli Pomak köyüne nohut kahvesi içmeye geliyor. Biga Işıkeli köyüne: Yılın dört mevsiminde yerli turistler nohut kahvesi içmeye gelip giderler. Köy içinde bulunan köy kıraathanelerinde yapılan nohut kahvesinin tadına doyum olmaz. BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Kışın ise; kar yağdığında, köyün üst tarafında bulunan tepede yerli turistler kar üstünde mangal keyfi yaparlar. Köyün içinden ormana giden orman yollarında ise hem çam ağaçları hem de meşe ağaçları ile karşı köy olan Elmalı köyü manzarası ile orman için gezinme yapılır. Çeşmelerinden kaynak suyu kışın sıcak, yazın soğuk su (Kaymakam suyu) içimi çok hoştur...

10


nde

ü’ ışıkeli köy

Pomak Çorabı

Pomak Fiskos Masası Örtüsü

Pomak Bebekleri

POMAK ELBİSESİ Pomak elbisesi; Mevcut eski kumaşlardan yapılmaktadır. Eski kumaşlar bittiğinde elbise ve Pomak ürünleri üretimi de duracaktır. Pomak kumaşlarının üretimi için de ahşap dokuma tezgahları gerekmektedir.

Pomak Çantası

11

Pomak Heybesi

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

12


Rodoplar Pomakları, Pomaklar Rodopları Kalbinde Taşır Pomaklar, Bulgaristan’da Smolyan, Blagoevgrad, Pazarcık, Velingrad, Razlog, Yakoruda, Kırcaali, Gotse Delçev bölgelerinde ve Mesta Vadisi, Rodop Dağları’nda sıkışık alanlarda yaşamaktadır. Lofça Bölgesi civarında ise küçük Pomak grupları bulunmaktadır. Bununla birlikte Pomakların %50’si Ro-

dop Dağları’nın güneyinde bulunmaktadır.Bulgaristan İçişleri Bakanlığı’nın 1989’da Müslüman Bulgarlar için yaptığı çalışmada, nüfuslarının 268.971 ile toplam nüfusun %3’ünü oluşturduğunu ortaya koymuştur.

Ama neden Pomaklara Pomak denilmiyor ?

Bulgaristan örneğini ele alırsak bugün ülkede Pomaklara Pomak denilmiyor, resmi literatürde adları “Bilgaromohamedani” olarak geçiyor. Anlamı da “Mohammed’e inanan Bulgarlar” yani Bulgar Müslümanları anlamında. Bulgar hükümeti onları azınlık olarak tanımıyor. Osmanlı’nın bu yerlerden çekilmesinden sonra Pomaklara karşı uygulanan asimilasyon politikasının iki ağır aşaması yaşandı. Birincisi ÇarlIk döneminde, ikincisi de komünist iktidar zamanı.

Pomaklar bu baskılara karşı gelerek ülkenin birçok yerinde hükümet güçleriyle çatıştı. Bunun neticesinde yüzlercesi hapislere atıldı veya öldürüldü. Geçmişte olduğu gibi bugün planlı bir asimilasyona mazur kalmasalar da kendilerini kenara itilmiş hissediyorlar. Bulgaristan’ın Avrupa’ya entegrasyon yolunu seçmesiyle çeşitli kurumların Pomaklara karşı tutumu değişmesine ragmen hala varolan önyargılar değişmiş değil. Bulgar devleti onları azınlık olarak tanımayi reddettiği için hükümet yardımları bu topluluğa ulaşamıyor. Üstelik bu azınlık yoğun olarak Rodoplar bölgesinde, ülkenin en yoksul kesiminde yaşıyor. 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre Pomaklarin sayisi 200 000 civarinda, yani Bulgar nüfusunun %2,5’ini teşkil ediyor. Ülke demokratik sürece girdikten sonra bir zamanlar zorla değiştirilen Türk isimlerini geri alan Pomakların sayısı az değil. Ne var ki, devlet kurumları bu konuda da zorluk çikarmaya devam ediyor. 2004 yılına ait Batili insan hakları kuruluşlarının raporlarında Yakuruda şehrinden örnek verilerek kendilerini Pomak olarak adlandırılan insanlar hükümet memurları tarafindan ayrımcılığa tabi tutulduklarını belirtiyorlar.

1990 yılında yıkılan totaliter komünist rejimi daha 1912’de ve 1970 yıllarında Pomakların Türk isimlerini zorla Bulgar isimlerle değiştirdi, müslüman giyim ve adetlerini yasakladı. 13

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


2003 raporlarında ise Bulgar isimlerinin dışındaki adların alınmasında ve kullanılması konusunda herhangi bir yasaklama olmadığı belirtiliyor, fakat Türklerde Pomaklarda isimlerinin geri verilmesi işlemlerinin çok zaman aldığı yönünde şikayette bulundukları Pomakların kendilerini hangi etnik kökenden hissettiklerine dair kesin rakamlar olmasa da genelleme yapılırsa

ortaya üç tür cevap çıkıyor.Kendini Türk hissedenler, Bulgar hissedenler ve kökeni konusunda duyguya sahip olmayanlar. Kendisinin etnik mensei konusunda belirsizlik içinde olanlar daha çok genç kesimde yoğunlaşıyor. Geçmişte uygulanan psikolojik şekil lendirme, komünist sistemin beyin yıkama” propagandası ve globalleşen dünyanın getirdikleri genç Po-

makları bir boşluğa itti. Bu boşluk içinde ait oldukları dini ve etnik kökeni bulmalari zorlaştı. Hangi dine ve etnik kimliğe sahip olduklarını bilmeyen bu Pomakların benlikleri, bilinçli ya da bilinçsiz her zaman bu soruya cevap arıyor.

da halaylarıyla, kestikleri kurbanlıklarıyla, sünnet düğünleriyle, diğer dinlere saygılarıyla, aynı anda kendi kültürünü en değerlileri olarak korumalarında ve tüm bu farklılığı ile güzeliği çocuklarına emanet etmelerinde, sıradışı, büyüleyci bir atmosfer var. Kaybetmek, yok etmek, unutulup, unutulmak mümkün değil Rodop Dağları yüreğinde emanet gibi sakladığı pomakların pomatski dilini, törelerini, inaçlarını, pomak türkuleriyle sonsuza taşıdığı mütdetçе.

Bugünümüzde Rodoplarda pomak kültürü her ne kadar politika ve ekonomi çıkarlarından dolayı faydalanmak isteyenler tarafından yok edilmeye çalışılmış olsada, pomak ideolojisi Smolyan bölgesinde türkülerinde (“Pustien Salih bez sabur”, “Bolen leji Kara Mustafa”, “İbiş Aga”, “İzplela sım ti Mehmetyo”), giyimlerde, mutfakta, pomakçada, törelerde ölümsüzleşmiştir. Müslümanlığın koruduğu ve birleştirdiğinden mi? Тarihin onları Balkanların dört bir yanına dağıttığından, sarstığından mı? bu bambaşka, sımsıcak insanların farklılığında bir olduğundan mı? Bilemiyorum, fakat Rodop Dağları civarlarındaki köyler o rengya renk giyimleriyle, dillerindeki şarkılarla, bayramlarBİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Sengul Terzieva

14


Gecesi çok uzun geçti Türkiye’yi devirmeye yeltendiler. Özgürlüğümüzü elimizden almaya kalkıştılar. Ama başaramadılar. Hiçbir zamanda başaramayacaklar.

15 Temmuz gecesi Türkiye de dış odaklı FETÖ tarafından ve asker elbisesi giymiş hainler Türkiye Cumhuriyetini yıkmak için kalkıştılar. 15 Temmuz da kalkışılan olay bu devleti, bu milleti vatansız, bayraksız bırakma girişimidir. Cumhurbaşkanımızın “Haydi...” demesi ve Çanakkale ruhu ile o uzun gece de halkın büyük gayreti hainlerin emellerine ulaşmasına izin vermedi. Halkımız da “Bizim bu ülkeden başka vatanımız yoktur. Ülkemizi bu sapıklara bırakmayacağız” demiştir.

olanları lanetliyoruz. Darbe girişimine karşı koyan halkımıza, silahlı kuvvetler, emniyet güçlerine, siyasi partilere, bütün kişi ve kuruluşlara teşekkür ediyoruz. Şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Ülkemize, milletimize geçmiş olsun. Yaşasın Demokrasi. Yaşasın Cumhuriyet. Pomak Dernekleri Federasyonu - PODEF Yönetim Kurulu

Bu ülke farklı kültürleriyle bir mozaikler ülkesidir, bu mozaik bileşimleri hep beraber kardeşçe, özgürce yaşayacak, tek bir bayrak altında, sınırları çizilmiş ve asla değiştirmeye kimsenin gücünün yetmeyeceği bu güzel ülkemizde Biz Pomak Dernekleri Federasyonu olarak Hükümetimizin yanında olduğumuzu, demokrasiden yana olduğumuzu 16 Temmuz sabahı ilk saatlerde aşağıda yazılı metni yayınlayarak ilan ettik. 15 Temmuz gecesi 238 vatan evladımız şehit oldu, 2 bin 197 vatandaşımızda yaralanmıştır. Şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralılara da şifalar diliyoruz. Tüm ülkemize geçmiş olsun. Umarız bir daha böyle bir acı asla yaşanmaz. Bayram erat tarafından paylaşıldı • 16 Temmuz saat: 09.55 Demokrasinin yanındayız. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. 15 Temmuz 2016 cuma akşamı ülkemizde girişilen darbe girişimine şiddetle karşı çıkıyor, katılanları ve destek

15

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

16


Pavli Panayırı’na Katıldık

Biga Pomaklar Derneği 15-18 Eylül 2016 tarihleri arasında 107.

Kırklareli Valisi Sayın Esengül CİVELEK

ci kez yapılan Pavli Panayırına katıldı.1908 Yılında Padişah

Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir ALBAYRAK

2.Abdülhamid Han fermanı ile kurulan ve bugün hala özelliği-

Pehlivanköy Belediye Başkanı Sayın Hüseyin AÇIKEL

ni koruyan en büyük 2 panayırdan biri olan Pehlivanköy

ziyaret etti.

Pavli Panayırına Pomak Dernekleri Federasyonu ve Pomak Dernekleri olarak 15-16-17-18 Eylül 2016 Tarihlerinde katıldık.

Biga Pomaklar Derneği öncülüğünde açılan standımıza

Panayırda Biga Pomaklar Derneği standımızı kurduk. Panayır-

Türkiye de kurulu bulunan diğer Pomak Dernekleri İstanbul,

da ilk günden itibaren standımıza çok yoğu ilgi vardı. Ülkem-

İzmir, Bursa, Gönen, Edirne ve İlyasağa Pomak Kültür Dernek

izin Avrupa yakasında bulunan Kırklareli İli dahilinde nüfusu 2

Başkanları ve PODEF Genel Başkanı Sayın Bayram ERAT

bin bile olmayan Pehlivanköy de yapılan PAVLİ Panayırı’nda ki

destek verdi. Pehlivanköy’ün tamamı Pomak olması, bizlerinde

standımıza gelen ziyaretçiler bize “BİGA DA POMAK VAR MI ?”

Biga Pomaklarını temsilen orada “Biga Pomaklar Derneği”

diye sık sık sordular.

standımızı açarak Türkiye’de değişik yerlerde bulunan Pomakların haberdar olmasına vesile olmamızdan dolayı başta

Pavli Panayırı kurulduğu köyün küçük oluşuna karşılık katılım

Dernek Yönetimim ve diğer tüm katılımcılar ile desteklerini es-

çok yüksek. Adeta panayırda adım atacak yer kalmıyor. Katılan

irgemeyen Dernek Başkanlarına, standımızı bir an yalnız bırak-

civar köylü halk akşamları evlerine gitmeyip kurdukları traktör

mayan katılımcılara teşekkür ediyorum.

barınaklarında geceleyip panayır eğlencesini doyasıya yaşamaya çalışıyorlar. Panayırda yüzlerce köfteci esnafı ve onlarca

Bir yıl sonraki PAVLİ Panayırında daha büyük, daha coşkulu bir

kuzu çevirmesi esnafı göze çarpıyor. Günün her saatinde in-

Pomak standı açmayı diliyorum.

sanlar hep yemek yiyor desek yanlış olmaz. Çünkü sabah saat 10 dan başlayarak gece 04.00’e kadar açık olan köfteci lokan-

İrfan ÇINAR

taları ile kuzu çevirme yerleri hep dolu idi.

Biga Pomaklar Derneği Başkanı

Standımızı ilk gün açılıştan hemen sonra Protokol grubu olarak 17

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Kendini, Pomak Pesnalarına Adamış Kızımız Duygu Başkan Üstünel Duygu Başkan ÜSTÜNEL , Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi mezunu olup, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir devlet okulunda Türkçe öğretmeni olarak çalışmaktadır. Yunanistan/Selanik göçmeni bir ailenin kızıdır. Ailesinden devraldığı kültürel mirasa sahip çıkmak adına Pomak kültürü, Pomak yerel müziği ve Pesnaları ile ilgili araştırma ve derleme çalışmaları yapmaya başlamış, bu alanda yoğunlaşmıştır. Yöresel müzik geleneğinin Balkanlardaki alan çalışmasını yürüten ÜSTÜNEL, birlikte çalıştığı BALKAN İZLERİ adlı müzik grubuyla da Drina boylarından, Tuna boylarından, coğrafyanın birçok köklü dilinde şarkılar seslendirmektedir. Ceyhun AYDEMİR, Ersin ÜSTÜN, Kamil MOLLA, Görkem ŞİŞKO, Serhat TOPRAKKIRAN, Neslihan TOPRAKKIRAN, Pınar AYDEMİR ve Duygu BAŞKAN ÜSTÜNEL’den oluşan grup daha önce seslendirilmemiş otantik eserleri, özgün halini bozmadan dinleyiciyle buluşturmaya çalışmakta, çeşitli festival ve tv programlarında sahne almaktadır.ÜSTÜNEL , BALKAN İZLERİ grubunun yanı sıra, fikir sahipliğini İstanbul Teknik Üniversitesi Etnomüzikoloji Müzik Anabilim Dalı başkanı Mehtap Demir’in yaptığı “YEDİ CİHAN KADINLARI” adlı projenin de Balkan solistliğini yapmaktadır. YEDİ CİHAN KADINLARI ,

Türkiye coğrafyasının farklı etnik dillerini ve öz türkülerini dört kadın solistle sahneye taşıyan, birlik beraberlik mesajları veren önemli bir projedir. ÜSTÜNEL, Pomakça’nın yanı sıra Boşnakça, Makedonca, Arnavutça, Bulgarca, Sırpça gibi kadim Balkan dilleri ve eserleri üzerine de icra çalışmalarını sürdürmektedir. Ailesinin kökeni ile ilgili şunları ekliyor: Lozan mübadili bir ailenin kızıyım. Büyük ninem ve dedem çocuk yaşta Yunanistan’dan, Selanik’in Drama kasabasının Şubilova köyünden , büyük göç ile bu topraklara gelmiş. Sene 1924. O zamanın iskan politikası gereği de eski Rum yerleşimi olan, mübadele ile boşaltılmış köylere yerleştirilmek üzere Kırklareli merkeze gönderilmişler. BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Bir süre merkezde kaldıktan sonra görmüşler ki kasaba yaşamına ve ovalık araziye alışamıyorlar. Çünkü geldikleri köy (Şubilova) sarp bir dağ köyü. Hayvancılık ve ormancılıkla uğraşmayı bilmişler o güne kadar köyde, doğa koşulları gereği. Velhasıl kendi köylerine benzeyen bir köy arayışları boşa çıkmıyor. Halen yaşadıkları, Kırklareli’nin Pınarhisar ilçesine bağlı Yeniceköy’ e iskan ediliyorlar. Yeniceköy, eski adı “Skepasto (karla kaplı yer)” olan, Istranca’ ların zirvesi Mahya Tepesi’ nin eteklerine sere serpe yayılan bir dağ köyü.

18


Şubilova Pomakları yani bizimkiler köye geldiklerinde Arnavut ve Kumanova göçmenlerini de kısa süre önce köye yerleşmiş buluyorlar. Bizimkilerin gelişinden birkaç ay sonra Doyran ve Kılkış göçmenleri, 1935 ve 1950 yıllarında da Bulgar göçmenlerinin gelişiyle köyün şu anki sosyal yapısı ortaya çıkmış oluyor. Kendi hikayeme dönersem, Pomakça’ nın aktif kullanıldığı bir haneye döndüm. Evde mübadeleyle yurdundan ayrılmış, bu yüzden de a na dilini konuşmakta inat ve ısrar eden bir büyük ninenin elinde yetiştim. (Lütfiye BAŞKAN) . Büyük nineden ve sonrasında babaannem Şaziye BAŞKAN, dedem Necmi BAŞKAN, annem Şükriye BAŞKAN’dan Pomak pesnalarını ve göç hikayelerini dinleyerek büyüdüm. Bugün bile ailemin pek çok gelenekle bağını koparmadığını hatta köylünün de yakın tarihe kadar bu bağı özenle koruduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Elbette çocuk yaşta üzerinize kodlanmış olan bu tarih ve geçmiş kokusundan etkilenmemek mümkün olmuyor. İyi ki böyle. Hep şanslı saydım kendimi ve manevi olarak da bu seslerin izlerini sürmeyi hiç bırakmadım. Öncelikle kendi köyümdeki ulaşabildiğim pesnaları eskilerden dinleyip, rica minnet kayıt altına aldım. Elimin erdiğince 19

Lüleburgaz’ın Eskitaşlı, Edirne’nin Meriç, Subaşı ve Küplü köylerinden de derlemeler yaptım. Trakya’daki diğer Pomak köyleri üzerinden de bu çalışmayı yürütmeye devam edeceğim yakın zamanda bu derlemeleri arşiv niteliğinde bir albümde toplamak ve icra etmek planındayım. Geçtiğimiz yaz, sinema tv öğrencisi olan kuzenim Cem BAŞKAN ve Pomak kültürü üzerine araştırmalar yapan sevgili abimiz Orhan BİRİCİK ile ailemizin göç esnasında köylerinden ayrılırken yaşamış olduğu bir gerçek hikayeyi kısa film olarak çektik tabi çok amatör bir şeyden bahsediyorum fakat “Drama” adındaki bu kısa film denememiz bazı üniversitelerde ve film festivallerinde de gösterildi. Gönül ister ki dil ve gelenekler de insanla birlikte yaşayıp çoğalsın, varlığını sürdürsün. Gönül ister ki nice derin sevdalara, amansız hastalıklara, çaresiz ayrılıklara, sarsıcı göç hikayelerine tanıklık etmiş pesnalar bizden sonra da duyulsun, bilinsin, dinlensin... Kendimce yapmaya çalıştıklarım bu amaca bir parça hizmet etmiş olursa, büyük ninemin, dedemin hatırasına olan gönül borcumu ödemiş olduğumu

düşünüp kendimi işe yaramış ve mesut adledeceğim. Derginin ulaştığı her yere, sevgi ve selamlarımla.... Selamıma Yeniceköy’ den derlediğimiz bir de pesna iliştiriyorum. İzgremo i şuşumo fatminkolo moma İzgremo i şuşumo fatminkolo moma Ti mona ustori suva dobro Zemi bradvo so saçimo Na dvi na tri ustori Na dva ogna kladi Ustorimo siten pepal Ta mo izberi faf çevritso Ta mo provri pres pençerki Ta mo nasi gradinkono rambusilek Koy kak minova Da si yubira inas das pumina Türkçesi: Yaktın kuruttun beni Fatma kız Beni yaptın kuru odun Al baltayı kes beni İkiye üçe ayır İki ateşe koy Beni ince kül yap Beni topla mendiline Beni pencereden savur Beni bahçeye ek fesleğen olsun Kim geçerse Toplasın bizi ansın.

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Pomak Kültürü Biga Sanayi Fuarı’nda Göz Kamaştırdı Bu yıl 11. kez düzenlenen Biga farında Biga da faaliyet gösteren Sanayi devi İÇDAŞ ın destek olarak kullandığı yöresel Pomak giysili Pomak manken kızlarımız her zamanki gibi göz kamaştırdı. Bu yıl 11. kez düzenlenen Biga farında Biga da faaliyet gösteren Sanayi devi İÇDAŞ’ın destek olarak kullandığı yöresel pomak giysili Pomak manken kızlarımız her zamanki gibi göz kamaştırdı. Biga Pomak Kültür Derneğimizce yapılan çalışmalar neticesinde kamuoyu gündemine Pomak kültürünün yerleştiğini düşünüyorum. Son 50 yılda bütün kültürlerin hızla eridiği bir dönemde biz dernek olarak yaptığımız yoğun çalışmalar ile bu

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

güzel kültürümüzü gelecek nesillere aktarabildiğimiz takdirde kendimizi başarılı sayacağız. Biga Pomaklar Derneği ve PODEF olarak yaptığımız bir çok etkinlikle Türkiye de ve Dünya gündeminde yer almaya devam ediyoruz. Pomak kül- türünü ve tarihini anlatan “Biga’da Pomaklar” adlı dergimizin 1.sayısı Türkiye ve Avrupa da 7 ülkede dağıtıldı. Dergi çok ilgi görüyor. Çanakkale 18 Mart Üniversitesinde 6-7-

8 Ekim 2016 tarihinde uluslararası Balkan Sempozyumu yapıldı. Sempozyuma destek veren kurumlardan biri de Pomak Dernekleri Federasyonudur. Biga da yapılan fuarda standlarında Biga Pomak Kültürünü temsilen Pomak kızlarımızı kullanmalarından dolayı İÇDAŞ A.Ş. Yetkililerine Pomaklar adına teşekkürü borç biliyoruz. Teşekkürler İÇDAŞ...

20


Biga’da Pomakça Konuşmak Sekiz on yıl önce Dostlar Çay Ocağı önünde oturuyorduk.Ocak çırağı Rafet (Rafet Kosa Biga, Eşekçi Köyü) karşı köftecide çalışan bir arkadaşına seslendi: kaydêşe wara. Bu kardeşimin ilgisi- ni çekti Rafet’e: “Az önce ne dedin, bir daha söyler misin?” dedi. O da sözünü tekrar etti ve“kaydêşe wara, yani nereye gidiyorsun diye sordum” diye cevapladı.

Sekiz on yıl önce Dostlar Çay Ocağı (Biga, Eskiokul Sokak, Nu. 3-A) önünde oturuyorduk.Ocak çırağı Rafet (Rafet Kosa Biga, Eşekçi Köyü) karşı köftecide çalışan bir arkadaşına seslendi: kaydêşe wara. Bu kardeşimin (Mesut Kibar, Biga MAE Lisesi Tarih Hocası) ilgisini çekti Rafet’e: “Az önce ne dedin, bir daha söyler misin?” dedi.O da sözünü tekrar etti ve “kaydêşe wara, yani nereye gidiyorsun diye sordum” diye cevapladı. Evet, ocakçı çırağı Rafet bir Pomaktı ve yine bir Pomak olan arkadaşıyla Pomakça kısa bir şey konuşmuştu. Bu epey yoğun bir Pomak nüfus barındıran Biga’da olağan ve sıradan bir şeydi. (19+3 köy [bkz. Osman Kibar, Biga Yöresi Ağızları (Yayınlanmamış yüksek lisans tezi), Çanakkale-1998]) Bizim dikkatimizi çeken ise iki kelime- lik bu mukalemenin (diyalog) epey tanıdık gelmesiydi (Kardeşim tarihçi ben dilciydim).Türkiye Türkçesi değil ama kuzey şivelerinde (Kazak, Kırgız) “nereye gidiyorsun”daki kelime ve sesleri göremezsiniz, en yakın olarak Azerbaycan ağzında “hara gidîrsen” dendiğinde bir şeyler anlarsınız. Anılan şiveleri konuşanlar ise “kayda bara; kayada wara” der. Evet, konumuz “kaydêşe wara; kayada wara” arasında ilk elde dikkat çeken sesteş benzerlik. Peki, bu iki dil malzemesi arasında şekil ve köken ilişkisi de olabilir mi, yoksa kulağımız ve ocak çırağı sevimli

21

çocuk anlaşarak bize bir şaka mı yaptı! Buradaki ses ve şekil benzerliği sıradan bir sesteşlik mi, yoksa bir dil akrabalığını mı îma ediyor? Eski Kuman-Kıpçak lehçesinin günümüze değişik bir yansıması olan Pomakça (pomâçi) dili üzerine bize meraktan öte bir kapı aralayan hadise işte bu oldu. Elbette tek veya birkaç kelimeyle bir dilin Türkçe veya herhangi bir dille akrabalığı öne sürülemez. Diğerlerinde olduğu gibi Dilbilim de sübjektif değil ikna edici ve açıklanabilir veriler üzerinden bir sonuca varır. Yoksa güneş-dil teorisi kepazeliği benzeri istenmeyen durumlar yaşanması kaçınılmazdır. Ama biz Pomak gerçeğine tarih ve coğrafyasına yabancı değiliz. Türk ve Türkçeye “çakma” ata arayan Eti, Sümer -hatta Maya ve İnka- artıklarında boncuk araştıran gülünçlüklerden uzak durmak durumundayız. Elbette geniş ve derinlemesine araştırma inceleme yapılmadan kanaat ortaya koyacak değiliz, belki de bu alana meraklısı için bir yol göstermek istiyoruz. Evet, ihmal edilmiş etnik-filolojik bir değer olan Pomaklar ve Pomakça için donanımlı akademik ilgi talep ediyoruz.

Müslümanım tamam ama ya Bulgarların dediği gibi Bulgar dönmesi ya da Yunanlının dediği gibi İslâmlaştırılmış Yunanım!” Oysa Pomak, bir Kazakla karşılaşıp üç beş sözün belini kırsa ya da bir dilci Codex Cumanikus’a (Codex Cumanikus: Kumanların Sözlüğü; Kumanca sözlük 14. yy, Venedik San Marko Kütüphanesi) başvursa daha bildik tanıdık ve epey yakın bir ilgi ortaya çıkardı diye düşünülebilir. Görüldüğü üzere yukarıda geçen iki önerme (tavır) de gayet sağlıksız ve yanlış sonuç üretmeye adaydır ve/fakat o ölçüde yaygındır. Bunu çözüp aydınlatacak dil tarih ve sosyolojik araştırmalara ihtiyaç ise çok açıktır. Varsayalım, yukarıdaki kabuller haklı ve isabetli olsun, ne çıkar; Müslüman Pomak kalmaya devam edilir. Allah’ın arzı geniştir herkese yeter. Biz Bulgar ve Yunanın yaptığı gibi Pomak ve Pomakça üzerinden siyasi sonuç almak, ne olursa olsun belli bir sonuca varmak iddiasında değiliz, sapkın Türkleştirme (öyle sandırmaca), Türkçeleştirme amacı da gütmüyoruz. Böylesi operasyonlar tarihin yargısında mahkum edilmiş politik hezeyan sınıfına girer.

Gelelim işin aktüel sosyo-psikolojik yansımasına... Ülkemizde Pomakça konuşan bir Pomak, kendi ve muhatabıyla ilgili iki zıt tavırla karşılaşır veya üretir. Duyan-dinleyen şöyle der: “Eğer Pomaklar, Türk olsaydı sözlerinden az da olsa bir şeyler anlardım, anlamadığıma göre bunlar Türk değil”. Pomak da şöyle der: “Eğer ben Türk olsaydım konuşmalarımdan karşımdaki az da olsa bir şey anlardı, anlamadığına göre ben Türk değilim.

Yüzyıllar akışında Pomakçanın aldığı Slav tesir, gramer değişikliği, lehçe farklılaşması, ayrı bir dile dönüşme vs. mutlaka göz önünde bulundurularak Pomakçanın özellik ve âidiyeti ortaya konmak gerekir. Pomaklar ve Pomakça bâkir bir alan halinde uzman araştırmacılarını bekliyor.

Peki, ne diyoruz? Pomak ve Pomakçanın Türk ve Türkçeye akraba ya da onun yitik bir unsuru olduğunu/olabileceğini söylüyoruz. İşbu kitap da kanaatimizce benzer bir endişeden neşet etmiştir.

Osman Kibar Yazar

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

22


ÇANAKKALE BALKAN SEMPOZYUMU ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ - ÇOMÜ Uluslararası Balkan Tarihi ve Kültürü Sempozyumu, 6-8 Ekim 2016, Çanakkale Trakya Üniversiteler Birliği Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nin ev sahipliğinde 6-8 Ekim 2016 tarihleri arasında Çanakkale’de Uluslararası Balkan Tarihi ve Kültürü Sempozyumu düzenlemiştir. Balkanlar Türkiye’nin tarih, ekonomi, kültür, siyaset ve sosyal yaşamında önemli bir yere sahiptir. Modern Balkanların oluşumunda da bilhassa Osmanlı döneminin büyük bir rolü vardır. Osmanlı hâkimiyeti döneminde bölgenin etnik, demografik, dini, siyasi, ekonomik ve sosyal yapısı önemli dönüşümlere sahne olmuştur. Keza, modern Türk kimliğinin anlaşılabilmesi için Balkan deneyiminin göz ardı edilmemesi gerekir. Ancak, gerek Türkiye’de, gerekse Balkanlarda romantik vve milliyetçi yaklaşımlar bu tarihsel mirasın sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini uzunca bir dönem engellemiştir. Özellikle popüler literatürde ve ders kitaplarında karşılıklı önyargılar ve stereotipler halen varlığını sürdürmektedir. Trakya Üniversiteler Birliği, Türkiye ve Balkan ülkeleri arasındaki tarihi ve kültürel bağların güçlendirilmesini ve karşılıklı akademik ilişkilerin geliştirilmesini

23

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


hedeflemektedir. Bu sebeple, Türkler ve Balkanlar Tarih ve Kültür temalı uluslararası sempozyumda Balkanlar konusunda çalışan yerli ve yabancı bilim insanlarını bir araya getirerek hem yeni çalışmalarda ortaya çıkan bulguların bilim âlemine sunulması; hem de Türkiye’de Balkan araştırmalarının Balkanlarda ise Osmanlı ve Türkiye araştırmalarının temel problemlerinin ve eksikliklerinin tartışılması ve bu hususta atılması gereken adımların görüşülmesi amaçlanmaktadır. Çağrılı Konuşmacılar • Prof. Dr. Justin A. McCarthy, Distinguished Professor of History at the University of Louisville, Kentucky, USA. • Prof. Dr. Machiel Kiel (Hollanda), Hollanda Araştırma Enstitüsü - Nederlands Instituut in Turkije - Netherlands Institute in Turkey • Prof.Dr. Gregory Jusdanis, The Ohio State University, Department of Greek and Latin, Director of Modern Greek Studies Faculty, Columbus, USA. Destekleyen Kurumlar / Partners • T.C. Çanakkale Valiliği • Çanakkale Belediyesi • Çan Belediyesi • Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı • Türk Tarih Kurumu • Çanakkale İl Özel İdaresi • Trakya Üniversiteler Birliği • Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi • Kırklareli Üniversitesi • Namık Kemal Üniversitesi • Trakya Üniversitesi • Kale Holding A. Ş. • Pomak Dernekleri Federasyonu (PODEF)

Sempozyumda 70 ten fazla sunum yapılmıştır. Pomaklarla ilgili iki oturum yapılmıştır. Georgi Zelengora Orehevo’dan İlyasağa’ya göç başılığı ile Pomak göçlerini anlatan bir sunum yapmıştır. Pomak Dernekleri Federasyonu PODEF, Biga, İzmir, İstanbul, Gönen, İlyasağa Pomak derneklerinin katılımı ile sempozyumu izlemiştir. İlyasağa Pomak Kültür Derneği PODEF’i temsilen bütün katılımcılara Pomak Akıtması ve ayran ikram etmiş ve ünlü tarihçilere ve Rektör hocalarımıza tanıtımını yapmıştır. İLPOD Yönetim Kuruluna tanıtımdan ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederiz. Aralık 2016 Saygı ve sevgilerimle, Bayram ERAT PODEF GENEL BAŞKANI

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

24


‘‘Kina Praviş’’ Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği 2016 yılında da son hızla etkinliklerini gerçekleştirmeye devam ediyor.Yönetim Kurulu kararı ile 2015-2016 yılı döneminde “KİNA PRAVİŞ” Kaçamak yemekli dernek üyelerimizle sohbet toplantıları düzenlenmesine karar verildi. İlkini 28 Aralık 2015’te Biga’daki Pomak köyleri Muhtarları ile gerçekleştirdik. 2.sini ise Derneğimizin bayan üyeleriyle 8 Nisan 2016 Cuma akşamı saat 20.00 da Elit Kafe de güzel bir organizasyonla gerçekleştirdik. Derneğimizin bayan üyelerinin tamamına yakın bir kısmının katılımı ve Yönetim Kurulumuz başta Başkan İrfan ÇINAR, Baş. Yard. Hayati YEL, Sayman Fahrettin ÇAKMAK, Sekreter Hayri TULNAY, Yön. Kur Üyesi Selim KURT ve Yön.Kur.Üyesi Selahattin KAYA, Yön.Kur. Üyesi Cemal AKTAŞ ve Işıkeli Köyü Muhtarı Fahri

25

TEKİN katılım sağladı.Derneğimizin kadın kollarının yeni başkanı Gönül BALKAN hanımefendi de Başkan İrfan ÇINAR yaptığı açılış konuşmasından; Biga Pomaklar Derneği olarak etkinliklerimizi seri bir şekilde gerçekleştirmeye devam ediyoruz. 2015 yılında yapılan etkinlikleri ve 2016 yılında da gerçekleştirilecek olan etkinlikleri açıkladı.Işıkeli Köyü Kültür evi Projesi için imzalar atıldı. Çok kısa bir zaman içinde de evini hizmete açmayı planlıyoruz.Gece sonunda misafirlere Pomak Yemeği olan kaçamak yemeği ikram edildi.Bayanların müzik eşliğinde eğlenceleri ile gece son buldu.Bir sonraki KİNA PRAVİŞ Sohbet toplantımız yine dernek üyelerİmiz ile devam edecek. Tarihi bilahare ilan edilecek.

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

26


2016 Yılı Biga Festivali Bu yıl ikincisi düzenlenen Biga Festivali oldukça renkli geçti.Biga Belediye Başkanlığı’nın desteği ile Bulgaristan’ın Somolyan İlçesinden davet ettiğimiz folkloren Sastas Rodopis Grad Halk Oyunları Topluluğu, Biga’ya renk kattı. Biga Festivali 26-29.05.2016 günleri arasında kutlandı. Biga Festivalinin ilk günü Ekrem Ergün İlkokulu önünden folklor ekipleri ve Belediye Başkanlığı öncülüğünde kortej yürüyüşü yapıldı. Kortej yürüyüşüne Biga halkı yoğun ilgi gösterdi. Kortej yürüyüşü Biga nın hizmetine sunulacak olan Atatürk Kültür Merkezi binasının önünde son buldu. Atatürk Kültür merkezinin açılışı çeşitli etkinliklerle kutlandı. Folklor ekibi diğer günlerde de deği- şik yerlerde gösterilerini Biga halkına sundu. Biga ya bağlı Pomak köyü olan Yolindi köyümüz Folklor ekibimizi davet

27

etti. Köye giden Dernek Yönetimi ve Folklor ekibimizi çok kalabalık köy halkı sevinçle karşıladı. Nasıl karşılamasınlar ki; 130 yıl sonra ilk defa ata toprağından, Pomakların yıllar önce terkedip geldiği yerden, Göçte Bulgaristan da geride kalan Pomaklar Biga’da Pomak köyünü ziyaret ediyor. Her iki taraf ta aynı dili konuşuyor, aynı duyguları hissediyor, yüzyılların verdiği hasretle kucaklaşıyorlar. Biga Pomaklar Derneği Yönetim Kurulu adına Teşekkürler Belediye Başkanımız Sayın İsmail IŞIK, Teşekkürler Yolindi Köyü..

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Teşekkürler Sayın Belediye Başkanımız, Teşekkürler Yolindi Pomak Köyümüz Biga Belediye Başkanımız Sayın İsmail IŞIK ın katkılarıyla Bulgaristan dan getirdiğimiz Sastav Rodopis Somolyan Halk Oyunları Ekibini Biga ya bağlı ve Biga nın en büyük Pomak köyü olan Yolindi köyü bağrına bastı. Teşekkürler Sayın Belediye Başkanımız, Teşekkürler Yolindi Pomak Köyümüz.

Biga Belediye Başkanımız Sayın İsmail IŞIK’ın katkılarıyla Bulgaristandan getirdiğimiz Sastav Rodopis Somolyan Halk Oyunları Ekibini Biga ya bağlı ve Biga nın en büyük Pomak köyü olan Yolindi köyü bağrına bastı. Biga ya bağlı Pomak köyü olan Yolindi köyümüz Folklor ekibimizi davet etti. Köye giden Dernek Yönetimi ve Folklor ekibimizi çok kalabalık köy halkı sevinçle karşıladı. Nasıl karşılamasınlar ki; 130 yıl sonra ilk defa ata toprağından, Pomakların yıllar önce terkedip geldiği yerden, Göçte Bulgaristan da geride kalan Pomaklar Biga’da Pomak köyünü ziyaret ediyor. Her iki taraf ta aynı dili konuşuyor, aynı duyguları hissediyor, yüzyılların

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

verdiği hasretle kucaklaşıyorlar. Biga Pomaklar Derneği Yönetim Kurulu adına Teşekkürler Yolindi Köyü, Teşekkürler Belediye Başkanımız Sayın İsmail IŞIK. YOLİNDİ KÖYÜ HAKKINDA TARİHİ BİLGİ: Yolindi köyünde yaşayan Pomaklar Bulgaristan–Somolyan Nareçen köyünden gelmiştir. Bunlar 1878 yılında Senkler Pomak İsyanından sonra göç etmiştir. Yolindi’ye ilk gelenler 12 ailedir.1886 yılında yeni göçmenler gelmiştir. Bulgar istatistiğe göre 1885-1893 ve 1900-1905 yılları arasında iki defa Nareçen nüfusu çok azalmıştır. Balkan savaşına kadar tüm Nareçen Pomakları Türkiye’ye göç etmiştir.

28


“Folkloren Sastav Rodopis Grad Somolyan” Halk Oyunları Grubu Biga’da

29

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

30


Zamanda Yolculuk Yaptık... 25-26 Ağustos 2016 tarihinde Biga Yolindi köyünde Biga Pomaklar Derneğimiz ve TRT AVAZ TV ekibiyle beraber Pomakların 100 yıl öncesinin düğünlerini anlatan belgesel çekimi yapıldı. Çekimler sırasında halkın kendilerini zamanda yolculuk yaptıklarını, bu görüntüleri en son 30-40 yıl önceleri yaşadıklarını, bu güzel anları yaşarken duygusal anlar geçirdiklerini ifade ettiler. Çekimleri izlemek için Biga-Yolindi köyüne İzmir, İstanbul, Çanakkale, Bursa Gönen, Erdek ve diğer yerlerden gelen misafirler adeta zamanda yolculuk yaptılar. Misafirler yüzyıllar öncesine ait bu görüntüleri, eski günleri tekrar yaşadıklarını duygusal bir ifadeyle anlattılar.

31

Yapılan düğün gerçek bir düğün olmayıp, Pomakların yüzyıllar öncesinden yaşana gelen Pomak kültürünü yansıtan düğün biçimini yaşatmak için Biga Pomaklar Derneğimiz ile Yolindi köyü Muhtarı Engin Sezgin ve Yolindi köylüleri ile kurgulanmıştır. Bu belgesel çekim TRT AVAZ televizyonunca yayınlanacaktır. TRT AVAZ TV Türkiye de bütün kültürlerin düğünlerinin çekimini yapıyorlar. Bu çekim 13 bölüm halinde yayınlanacaktır. Yolindi köyünde ki çekimlerde Yolindi köylüleri büyük bir ustalıkla

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


çekimlere yardımcı oldular. Yolindi köyü Muhtarı Engin SEZGİN bey ve Köylülerimiz teşekkürün en büyüğünü hak ediyorlar. Muhteşemdiniz Sayın Yolindi Köylülerim. Dernek Yönetimim ve tüm Pomaklar adına Teşekkürler. Böyle bir düğünü Pomak köylerimizde orta yaşlardaki insanların en son 30-40 yıl öncesinde yaşadılar. Son yüzyılımızda bütün kültürlerin revize olduğu, adeta kültür kıyımı yaşandığı bu son yıllarda sadece Pomakların değil diğer kültürlerde de eski düğünler yapılmamaktadır.Yaptığımız bu belgesel çekim gelecek nesillere aktarabileceğimiz tarihi bir belgedir. Gelecek nesiller facebook veya diğer sosyal medya da Pomaklara ait

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

bu düğünü görecekler ve geçmişte atalarımız nasıl bir kültürü yaşadıklarını izleyecekler. Bu çekimlere katkı sağlayan, desteklerini esirgemeyen en başta Biga Belediye Başkanımız Sayın İsmail IŞIK’ a teşekkür ediyoruz. Bu çekimlerde en büyük destek sağlayan Yolindi köyü Muhtarı Engin SEZGİN Bey ve Yolindi köylülerimize müteşekkiriz. Çekimlerde misafirimiz olan Biga Muhtarlar Derneği Başkanı ve Ilıcabaşı Köyü Muhtarı Nazmi BAŞ, Işıkeli köyü Muhtarı Fahri

32


TEKİN, Kaynarca köyü Muhtarı Mehmet EREN , Çeşmealtı köyü Muhtarı Hamit MUMCU Muhtarlarımıza teşekkür ediyorum. PODEF-POMAK DERNEKLERİ FEDERASYONU Başkanı Sayın Bayram ERAT, İzmir Pomak Derneği Başkanı İsmail KAR ve Gönen Pomaklar Derneği Başkan Yardımcısı Mustafa GÜNER ve Erol HANOĞLU BEY E teşekkür ederiz. Muhteşem Kültür Düğünümüzü izlemek için gelen İzmir Seydiköylüler Derneği Yöneticisi Kadir ÖZALP ve Değerli Eşi ne, Biga mızın diğer Pomak köylerimizden gelen misafirler ile Türkiye den çeşitli il ve ilçelerden gelen tüm misafirlerimize teşekkür ederiz. İrfan ÇINAR Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği Başkanı

33

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Bulgaristan’da akrabalarımızı bulduk... Bulgaristan gezimizin Somolyan Bugutevu köyünde Elmalı-Yeşilköy ve Kaynarca köylerinde yaşayan Kaliski ve Çıtakoviski sülalerini bulup sohbet ettik... Biga Pomaklar derneğimizin organizasyonuyla 02-06 Mart 2016 tarihleri arasında BULGARİSTAN Gezisi yapıldı. Gezimizin ilk durağı Başkent Sofya oldu. Sofya’da ekibimize tarihi yerler gezdirildi. Sonraki durağımızı Plovdiv (Flibe) ye geçtik. Flibenin eski Elmalı ve Yeşliköy köylerinde akrabaları hala yaşıyor. yerleşim yeri ve önemli yerlerini gezdik. Sülale isimlerinden yola çıkarak Bulgaristan da akrabalarımızın Gezinin 3.günü Pomakların merkezi olan Rodoplarda Somolyan izlerinin sürmeye devam ediyoruz.Somolyan Şehrinde burada şehrine indik. Filibe den yola çıkarken günlük güneşlik olan bulunan dostlarımızın bizler için hazırladığı muhteşem hava, Somolyan yolu üzerinde bulunan Pomporova da kar geceye katıldık. Gece boyunca Pomak ezgilerinden oluşan yağıyordu. Pomporova da kışlık tesisler göz kamaştırıyordu. müzik ile doyasıya eğlendik. Gezinin son durağı Zlatograd Somolyan’a vardığımızda ise hava yine günlük güneşlik idi. şehrine varıyoruz. Burada da dostlarımızın hazırladığı geceye Somolyan yolu üzerinde Pomak köyü olan Bugutovu köyüne katılıyoruz. Geceye gayda müziği renk veriyor. Biga Pomaklar vardık. Burada köy muhtarı Salih aga bizleri çok sıcak karşıladı. Derneği Bulgaristan gezilerimizi yıl boyunca devam ediyor. Köylülerle sohbetimiz esnasından köyde Kaliski ve Çıtakovski Oluşan grupları Bulgaristan a götürüp akrabalarımızın izlerini sülalesinin yaşadığını öğrendik. Tüm ekibimizi çok mutlu oldu. sürmeye devam ediyoruz. Çünkü bu sülaleler Türkiye de Çanakkale Biga İlçesi Kaynarca-

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

34


İlyasağa Pomak Kültür Derneği Çanakkale-Çan İlçesi İlyasağa Köyünde kurulan İlyasağa Pomak Kültür Derneği Çanakkale’ de dayanışma gecesi düzenledi.

Çanakkale-Çan İlçesi İlyasağa Köyünde kurulan İlyasağa Pomak Kültür Derneği Çanakkale’ de dayanışma gecesi düzenledi. Çanakkale Çan İlçesi köylerinden İlyasağa köyünde İlyasağa Pomak Kültür Derneği 2015 yılında kuruluşunu yaptı. İlk etkinlik olarak Çanakkale de üyeleriyle beraber dayanışma gecesi düzenledi. Geceye Biga Pomaklar Derneğimiz Yönetim Kurulu davet edildi. İlyasağa Pomak Kültür Derneği Başkanı Ramazan DURGUN açılış konuşmasını yaptı. İlyasağa Derneğinin yeni bir dernek olduğunu, henüz üye sayısının istenilen düzeyde olmadığını, yeterli sayıya ulaşılabilmesi için çalışmaların yapıldığını belirtti. İlyasağa Pomak Kültür Derneği Sayman Üye ve aynı zamanda PODEF Genel Başkanı olan Sayın Bayram ERAT yaptığı konuşmada, Türkiye de kurulan Pomakl dernekleri

35

içinde ilçe merkezi dışında köyde kurulan ilk Pomak dernek olduklarını, hedeflerinin her pomak köyüne Pomak derneğinin kurulması gerektiğini, bu sayede pomak kültürünü yerinde yaşatabileceklerini ifade etti. Misafir olarak davet edildiğimiz bu dayanışma gecesinde Biga Pomaklar Derneği Başkanı İrfan ÇINAR ın konuşmasında; Türkiye de Pomak derneklerinin artık kurulmaya başlandığını, bu sayının arttacağını, pomak kültürünün devamı için pomak eşyalarına sahip çıkılması gerektiği, Pomaklığımız ı temsil eden ve bir çok kültürde olmayıp biz Pomaklarda olan Pomakça denilen bir dil konuştuğumuzu, bu pomakça dilini unutmamamız gerektiğini, bunun için çalışmalar yapılması gerektiğinin altını önemle vurguladı. Gecede diğer misafirlerin de konuşmalarının ardından yapılan toplu fotoğraf çekimi ile gece sonunda Başkan Ramazan DURGUN misafirlere kapanış konuşmasıyla teşekkür etti...

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Çanakkale Pomak Kültür Derneği kuruluyor Çanakkale de yaşayan Pomaklar Çanakkale Pomak Kültür Derneğini kurmak için çalışmalarına başladılar. Derneğin kurulmasıyla Çanakkale de yaşayan Pomaklar aynı çatı altında bir araya gelecekler.

Çanakkale’de yaşayan Pomaklar Çanakkale Pomak Kültür Derneğini kurmak için çalışmalara başladılar. Derneğin kurulması İle Çanakkale’de yaşayan Pomaklar aynı çatı altında biraraya gelecekler. Türkiye’de 25 ilde 2,5 Milyon Pomak yaşıyor.2,5 milyonu bulan Pomak nüfusu nedeniyle 2009 yılında dernekleşme çalışmalarına başlandı. 2014 yılında Pomak Dernekleri Federasyonu kuruldu. Pomak tarihi kültürü ve Pomak dillerini ortaya çıkarılması tanıtılması için kültür çalışmaları yürütülmekte, Pomakların birbirini tanıması ve birlik olması amaçlanıyor.Çanakkale de 2012 yılında Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği, 2015 yılında da Çan da İlyasağa Pomak Kültür derneği kuruldu ve çalışmalarına devam ediyor. Çanakkale de merkezde yaşayan Pomaklar da kendi kimliklerini sahip çıkmak, birbirlerini tanımak, birlikte kültür çalışmaları yapmak için Çanakkale Pomak Kültür Derneği ni kurmaya karar verdi. Kadir Yavaş, Mehmet Yaman, Mehmet Eren, Hasan Şevik, Ramazan Durmaz, İrfan ÇINAR Dernek Başkanı Yeni kurulan Çanakkale Pomak Kültür Derneği hayırlı olsun. Çanakkale Pomak Kültür Derneği Kuruluş :18.10.2016

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Kurucu Üyeler KADİR YAVAŞ MEHMET YAMAN MEHMET EREN HASAN ŞEVİK RAMAZAN DURMAZ İRFAN ÇINAR BAYRAM ERAT

İrfan Çınar ve Bayram Erat’ın kurucu olarak imzaladığı Dernek tüzüğü ile kuruluş çalışmaları başladı ve onaylandıktan sonra kuruluş çalışmaları tamamlanarak derneğin kurulması ile Çanakkale’de yaşayan bütün Pomaklar ve Pomak Dostları derneğin çatısı altında buluşacaklar. Çanakkale’ye hayırlı uğurlu olsun...

36


Çilingir Mahallesinde kahve sohbeti… Biga’ya bağlı Yeşilköy (eski adı Çilingir Mahallesi) de kahve sohbetinde Pomakça pesnalar söylendi. Birlik beraberlik sağlanması için pilav yemeği ardından Pomak köylülerimizin kahvehanede toplanarak Pomakça şarkılar söylemeleri geç saatlere kadar sürdü...

Çanakkale-Biga Yeşilköy Biga’nın 22 pomak köylerinden biri olan Yeşilköy, eski adı Çilingir mahallesi olarak bilinir. Biga-Kırkgeçit-Yenice istikametinde 14 km.sinde yamaçta önümüze çıkar. Yerleşim olarak toplu olarak göze çarpan şirin bir pomak köyü. Bulgar Araştırmacı Yazar Georgi ZELENGORA ya göre; “Çilingirovo (Çilingirmahle) Çilingirm ahle Bulgaristan’ın Hacı Eles (bugünkü Pırvomai) şehri mahalesidir. Meçka Irmağı sağ kenarı, Çolak bayır batısında bulunmaktadır. Bulgar kaynaklara göre Çilingirovolular demircilikle uğraşmışlar. 1882 yılında Çilingirmahle nüfusu, toplam 10 aile, doğum yerini terketmiştir. Göç etmeden önce Çilingirovolular malvarlığını satmıştır. Anadolu’ya gelip Biga, Yeşilköyü (Çilingir Mahalleyi) kurmuşlar.” demektedir.

37

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


YEŞİLKÖY’DE İFTAR YEMEĞİ

Biga ya bağlı Pomak köylerinden eski adı Çilingir mahallesi olup şimdiki adı Yeşilköy de Geleneksel İftar yemeği verildi. Yeşilköy’de geleneksel hale gelen iftar yemeği her yıl ramazan ayında düzenleniyor. Araştırmacı yazar Georgi ZELENGORA’nın araştırmaları ile Bulgaristan kayıtlarına göre Bulgaristan ın Pirvomai Kasbasının mecka ırmağı kenarından 1882 yılında 10 aile göç edip bugünkü bulundukları yere (Çilingir Mahallesi)

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Yeşilköy’ü kurarak yerleşen Pomak köyüm örf, adet, gelenek göreneklerini ve pomakça dilini unutmayan köylerden olup mübarek ramazan ayında geleneksel hale getirdikleri iftar yemeğini icra ettiler.19.06.2016 Tako Pomaksi selo Çilingir köy na blagosloven ramazan iftar za godvine praveha. (Pomak köyü Yeşilköy mübarek ramazan iftarına yemek verdi.)

38


BİGA Pomak El Dokumaları Genellikle sentetik ipliklerle ve bezayağı tekniğinde, canlı renklerde ve çizgili kareli desenlerde üretilen Pomak el dokumaları çeşitli kullanım alanlarında değerlendirilmektedir. Genellikle sentetik ipliklerle ve bezayağı tekniğinde, canlı renklerde ve çizgili-kareli desenlerde üretilen Pomak el dokumaları çeşitli kullanım alanlarında değerlendirilmektedir. Pomak el dokumalarının, bugün genellikle sentetik ipliklerle üretildiği görülmektedir. Sentetik iplikler istenilen renklerde temin edilebildiğinden yörede ayrıca boyama işlemi yapılmamaktadır. İki gücü ve iki ayaklı kamçı-512 tezgâh kullanıldığından, sadece bezayağı tipinde dokumalar elde edilmekte; üretilen dokumalar daha çok yaygı, giysi ve çeşitli yerlerde süsleyici unsur olarak örtü niteliğinde değerlendirilmektedir. Kullanım yerine uygun ölçülerde üretilen dokumalar, çoğunlukla kırmızı, pembe ve bunun gibi canlı renklerle, yatay-dikey çizgili ve ekose desenli olarak üretilmektedirler. Anadolu Türkleri’nin çok farklı zamanlarda, farklı yollardan göç ettiklerini biliyoruz; 1600 yıldır Asya’dan Batı’ya göçen Türk soylu halklardan Karadeniz’in kuzeyini izleyenler Doğu Avrupa’ya ulaştılar. Atilla döneminde Kun, Kuman ve Peçenekler’in bugünkü Macaristan, Romanya ve Polonya’ya yerleşip kaldığını biliyoruz. Türklüklerine ait izleri dilleri de dahil olmak üzere aradıkça bulabildiğimiz topluluklardan biri 39

de Pomak’lardır. Bulgaristan’dan göç ederek Çanakkale ilinin Biga ilçesi dağlık kesimlerine yerleşen Pomak Türkleri; miladi 916’dan itibaren Orta Asya’dan ayrılarak Ukrayna, Romanya üzerinden Balkanlar’a gelen Kuman Türkleri’dir. Balkanlar’da yaşadıkları bölgelerde yardımcı anlamına gelen “Pomagaç” adını almışlar ve zamanla bu sözcük “Pomak” şekline dönüşmüştür. Pomaklar, bu göçleri sırasında kültürlerini, dillerini, geleneklerini ve dokumacılık gibi el sanatlarını da gerek Bulgaristan, gerekse Türkiye’de yerleştikleri bölgelerde yaşatmışlardır. Günümüzde Biga çevresi Pomak köylerinde (Işıkeli, Kaynarca, Ilıcabaşı, Elmalı vb.) üretilen el dokumaları; hammaddelerine, boyutlarına, tiplerine, örgü tekniklerine, renk ve desenlerine göre çeşitlenmekte ve bu özellikler doğrultusunda kullanım alanı bulmaktadırlar. Pomak el dokumalarının kullanılan hammadde yönü incelendiğinde, eski örneklerinde yün, kıl ve pamuk ipliğinin yoğun şekilde kullanıldığı anlaşılmaktadır. Pomaklar’ın özellikle elbiselik kumaşlar, çeşitli örtü ve yer yaygılarında yün ve yapağı kullandıkları dikkat çekmektedir. Yün tarandıktan sonra eğirme işleminde “öreke”den yararlanılmakta ve bu araca Pomakça “furka” adı verilmektedir. BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Diğer yandan boyamaya karşı oldukça elverişli, ıslaklığa, sürtünmeye ve aşınmalara karşı dayanıklı olan pamuk lifleri; yaş mukavemetinin fazlalığından yıkanmaya dayanıklı olması, hijyenik özelliği, nem tutabilme yetegininin yüksekliği gibi nedenlerden dolayı özellikle giyim sektöründe vazgeçilmez bir tekstil hammaddesidir. 4 Pomak köylerinde pamuk bugün çözgü ipliği olarak kullanıldığı gibi bazı dokumaların özelliğine göre atkı ipliği olarak da uygulanmaktadır. Sentetik iplik kullanımının ise yörede oldukça yaygın olduğu görülmektedir. Sentetik iplikler; esnekliğinin doğal liflerden fazla, nem çekme özelliği düşük, hafif, çürümeye, asit ve alkalilere karşı dayanıklı, kolay temizlenme ve çabuk kuruma, güve gibi haşerelerden doğal lifler kadar zarar görmeme gibi olumlu özelliklere sahip bulunmasından dolayı Pomak el dokumalarında da atkı ve desenlerde, bazılarında ise çözgü iplikleriyle birlikte tüm yüzeyde kullanılmaktadır. Günümüzde Pomak el dokumalarında kullanımı kolay ve ucuz olmasından dolayı tercih edilen sentetik iplikler, istenilen renklerde ilçe merkezinden temin edilebilmektedir. Yörede, pamuk veya yün çözgü üzerine keçi kılıyla yapılan dokumalar, sıcak tutması yüzünden genellikle “kepenek” ve “yer yaygısı” olarak kullanılmaktadır. Yün ile aba türünde kumaşlar da elde edilmekte, siyaha boyanarak giysilerde; kaba yünlüler ise yaygı olarak değerlendirilmektedir . Son yıllarda sentetik ipliklerle üretilen dokumalar, giysi, örtü, yaygı vb. olarak değerlendirilmektedir. Bu dokumaların bazılarında -özelliği geregipamuk ipliğinin, çözgü olarak veya renkli atkı sıralarında bölümler halinde kullanıldığı görülmektedir. Yün dokumalar ise günümüzde sipariş veya ihtiyaca göre yapılmaktadır. Desenli veya desensiz olarak üretilen Pomak el dokumalarının desenli çeşitleri, dikey çizgili, yatay çizgili veya bu çizgilerin kesişmesinden oluşan üçgen, dörtgen vb. geometrik desenler olmak üzere üç grupta incelenebilir. Her üç grup desende de bezayağı dokuma tekniği yoğun şekilde kullanılmaktadır. Boyuna çizgili desenler aynı genişlikteki dikey çizgilerin belli aralıklarla yan yana sıralanmasından oluşan desenler olabildiği gibi; farklı genişlikteki dikey çizgilerin belli aralıklarla yan yana sıralanmasından da oluşabilmektedir (Resim 3).Yatay çizgili desenlerde aynı veya farklı genişlikteki yatay çizgilerin belli aralıklarla üst üste sıralanması ile elde edilmektedir. Kumaş yüzeyinde gerek dikey gerek yatay çizgilerin yer aldığı dokumalar, genellikle seccade, cacala, yolluk, başörtüsü (karpa), entari ve elbiselik kumaşlarda kullanılmaktadır.

Çözgüde karışık, atkıda ise basit renk düzenlemesi yapılarak birçok değişik görünüm elde edilebilir. Ekose desenli kumaşlar genellikle yer yaygısı, yastık, sofra bezi, heybe, önlük, yatak ve yüklük örtüsü vb. yerlerde kullanılmaktadır . Pomak el dokumalarının enleri en çok 100 cm. olmakla beraber, daha çok 40-75 cm, genişliğinde dokumalar yapılmaktadır. Dokumaların boyları ise istenilen ürünün kullanım yeri ve özelliğine göre değişebilmektedir. Yatak örtüsü gibi geniş yüzeyler gerektiren ürünler, yan yana getirilen aynı uzunluktaki dokumaların dikilmesiyle oluşturulmaktadır. Böylece geniş örtüler, ortadan dikişli olarak hazırlanmakta, bu işlem de elde ve özenle yapılmaktadır. Pastel renklere rastlanmayan Pomak el dokumalarının gerek çözgü iplikleri, gerek atkı sıralarında oldukça çok sayıda canlı renk kullanılmaktadır. Dokumaların en ağırlıklı renkleri, kırmızı ve pembedir. Bunların dışında mor, mavi, yeşil, sarı, bordo, kahverengi, siyah, beyaz ve lacivert gibi renkler kullanılmaktadır. Bazı dokuma örneklerinde simli iplikler de görülmekte renkli iplikler dokuma sırasında uygulandığı gibi, genç kız kıyafetinin süslenmesinde de yer almaktadır. Son yıllarda genellikle sentetik ipliklerle üretilen Po mak el dokumaları, tezgâh özelliklerinden dolayı bezayağı tekniğinde çoğunlukla 40-75 cm. eninde dokunmaktadır. Renkleri oldukça canlı tonlarda olan dokumalar bugün ne yazık ki üretimin uzun, zor ve pahalıya mal olması, yeni ve modern alanlara yönelinmesiyle kullanım alanlarının ve talebin azalması gibi nedenlerden dolayı eskisi kadar çok üretilmemekte ve yok olma aşamasına gelmektedir. Daha fazla bilgi için : http:// w3.gazi .edu.tr/~ nbasaran Hemşehrimiz Yrd.Doçent Dr. Fatma Nur BAŞARAN’nın Pomak kadın kıyafetleri ile ilgili yazıları İndex’te taranan dergilerden biri olan Folklore (İngiltere) dergisinde yayınlandı,Dergi kapağındaki fotoğraf Işıkeli Köyündendendir. Hemşehrimizin bu yazını incelemek için tıklayınız. Yard.Dç.Dr.Fatma Nur BAŞARAN Kaynak : http://www.canakkaleili.com

Pomak dokumalarında ekose desenler, belirli bir düzende hazırlanan renkli çözgü iplikleri üzerine, yine belli renk düzeni içinde atkı ipliklerinin sıralanması ile oluşturulmaktadır.

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

40


BİGA POMAKLAR DERNEĞİ BUSINESS CHANNEL TÜRK KANALINDA 12 Temmuz 2016 tarihinde Biga Pomaklar Derneği olarak BUSINESS CHANNEL TÜRK Kanalında İşkolik Program sunucusu Sayın Sema BAYSAL’ın konuğu olduk.

Biga Pomaklar Derneğimizin ve Biga Pomak Kültürünün tanıtılacağı Business Channel Türk kanalında Biz Sizi Ağırlıyoruz İşkolik Programının sunucusu Sayın Sema BAYSAL ile Programda Biga Pomak Kültürünün yaşaması ve tanıtılması ile ilgili konular ele alındı. Biga Pomaklar Derneğimizin ve Biga Pomak Kültürü’nün tanıtılacağı Business Channel Türk kanalında Biz Sizi Ağırlıyoruz İşkolik Programının sunucusu Sayın Sema BAYSAL ile Programda Biga Pomak Kültürü’nün yaşaması ve tanıtılması ile ilgili konular ele alındı. Yapılan program, sosyal medyada 24 ayrı kanalda yayınlandı. Bunlardan en çok izlenen Facebook ve Youtube sosyal medya gruplarında pomak izleyicilerimize sunuldu. Programın servis edilmesinden sonra Türkiye’de çeşitli illerden olumlu tepkiler geldi. Pomakların tanıtılmasına fayda sağlayacak bu program ile bir çok kişiye Biga Pomaklarının kültürel eşyaları ve Pomak anane ve gelenekleri tanıtılmış oldu. Türkiye’de yaşayan bütün Pomakların ortak kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarmak içinde belgesel niteliğinde bir program olmuştur.

41

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


BULGARİSTAN’DAKİ KARDEŞLERİMİZ ÇANAKKALE’ DE

Bulgaristan da Pomakların yoğun olarak yaşadığı Rodoplar da Somolyan ilçesindeki Türk Derneği Başkanı Sayın Mediha Zaimova ve eğitimci Sengül Terzieva idaresinde Bulgaristan kardeşlerimiz Çanakkale yi ziyaret etti.

Pomak Kardeşlerimizin yoğun olarak yaşadığı Bulgaristan ın Rodop bölgesi Somolyan ilçesinde faaliyet gösteren Türk Derneği Başkanı sayın Mediha ZAİMOV başkanlığında bir grup Bulgaristan kardeşimiz proje kapsamında Çanakkale ilimizi ziyaret etti. Çanakkale merkezi Valilik önündeki meydanda

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

foklor gösterisi de yapan grup Çanakkale@de 2 gün geçirecekler. Bu 2 gün içinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesini de gezecek olan grup Türkiye de değişik illerde gezisini sürdürecek. Eğitimci Sengül Terzieva yönetiminde de genç kardeşlerimize Türkçe dil eğitimi de verildi.

42


BİGA POMAKLAR DERNEĞİ 3.OLAĞAN GENEL KURULUNU GERÇEKLEŞTİRDİ Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve yaşatma Derneği 15.01.2017 tarihinde Biga Belediyesi Toplantı Salonunda saat 14.00 da 3. Olağan Genel Kurul Toplantısını gerçekleştirerek yeni Yönetimini belirledi. Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve yaşatma Derneği 15.01.2017 tarihinde Biga Belediyesi Toplantı Salonunda saat 14.00 da 3.Olağan Genel Kurul Toplantısını gerçekleştirerek yeni Yönetimini belirledi. Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneğimizin 3.olağan genel kurul toplantısı Hazurun 134 üyeden 94 üyenin katılımı ile gerçekleştirildi. Biga

Belediyesi Nikah Salonundaki toplantıya, Divan Başkanlığını Pomak Derneği Federasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Erat yaptı. Biga Pomak Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği Başkanı İrfan Çınar yaptığı konuşmada, “Geçmişimizden aldığımız değerleri gelecek nesillere aktarmakla görevliyiz. Aynı zamanda kültürlerimizi tanıtmak ve yaşatmakla da görevliyiz. Derneğimizin kuruluş amacı budur. Kültürel değerlerimizin son hızla kaybolduğu bir dönemden geçiyoruz. Yönetim Kurulu Listesi Sıra No

ASIL Üyelerin Adı ve Soyadı

Sıra No

YEDEK Üyelerin Adı Soyadı

1

İrfan ÇINAR

1

Hayri TULNAY

2

Hayati YEL

2

Selahattin KAYA

3

Fahrettin ÇAKMAK

3

Selim KURT

4

Cemal AKTAŞ

4

Mesut KISA

5

Fahri TEKİN

5

İlhan AYDIN

6

Ahmet YILMAZ

6

Mehmet YILMAZTÜRK

7

Hayri ÇAKMAK

7

İsmail TABAK

Denetleme Kurulu Listesi Sıra No

ASIL Üyelerin Adı ve Soyadı

Sıra No

YEDEK Üyelerin Adı ve Soyadı

1

Reyhan KAYA

1

Recep Kader MUTLU

2

Fatih KURT

2

Bahri KURT

3

Metin UZUN

3

Engin SEZGİN

PODEF Katılım Listesi Sıra No

ASIL Üyelerin Adı ve Soyadı

Sıra No

YEDEK Üyelerin Adı ve Soyadı

1

İrfan ÇINAR

6

Ahmet YILMAZ

2

Hayati YEL

7

Cemal AKTAŞ

3

Hayri TULNAY

8

Fahrettin ÇAKMAK

4

Hayri ÇAKMAK

9

Selahattin KAYA

5

Fahri TEKİN

10

Selim KURT

İstişare Kurulu Listesi Sıra No Adı ve Soyadı

43

1

Hasan IŞIK

2

Zühtü UYGUN

3

Cem ÖNER

4

Av.Ergün TULNAY

5

Osman ARSLAN

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


2014 yılından bu yana Pomak kültürümüzü tanıtmak için sempozyumlar, fuar, festival ve televizyon programlarına katılıp söyleşiler yapıyoruz. Işıkeli köyünde bulunan sağlık ocağını kültür evine dönüştürmek için çalışma başlattık. Pomaklık aşkı ile yaşayan vatandaşlarımızın yardımlarını bekliyoruz. Proje ile halkımıza kültür üretimi yanında sosyal açıdan da hizmet etmeyi amaçlıyoruz. Gelecek turistlere 24 saat Pomak hayatını yaşatabiliriz” ifadelerini kullandı. Yönetim kurulu faaliyet raporu, gelir ve gider ve denetleme kurulu raporlarının okunmasının ardından raporlar ibra edildi. 3.Olağan genel Kurul ile Yeni Yönetim kurulu, Denetleme Kurulu ve diğer listeler aşağıdaki gibi oluştu. Olağan genel kurul toplantısına Biga Belediye Başkanı İsmail Işık, Çan Belediye Başkanı Abdurrahman KUZU, İstanbul Pomak Kültür Derneği Başkanı ve PODEF Genel Başkanı Bayram ERAT, Bursa Pomak Kültür Derneği Başkanı Orhan Şen, Çanakkale Pomak Kültür Derneği Başkanı Kadir Yavaş, İzmir Pomak Kültür Derneği Başkanı İsmail Kar, Biga Sebze Meyve ve Gıda Pazarcıları Derneği Başkanı İdris Kahraman, Biga Lokantacılar ve Köfteciler Esnaf Odası Başkanı Emin Aktaş, Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İbrahim MUTUR, Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Başkanı Akif KİREÇ, Biga Eğitim Derneği Başkanı

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Ömer TİRENDEZ, Muhtarlar Derneği Başkanı Nazmi BAŞ, Bursa Keşanlılar Derneği Başkanı Hüseyin AKÇA, Çan İlyasağa Pomak Kültür Derneği Başkanı Ramazan DURGUN, Bigalı Mehmet Çavuş Derneği Başkanı Necdet ÖZER, Gönen Pomak Kültür Derneği Başkan Yard. Mustafa GÜNER, Çeşme altı köyü Muhtarı Hamit MUMCU, Kaynarca köyü Muhtarı Mehmet EREN katılım sağlamışlardır. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz. Ayrıca Genel Kurulumuza çiçek gönderen Bigalı Mehmet Çavuş Derneği, SS.Biga Kredi ve Kefalet Koop Derneği, Biga Lokantacılar ve Köfteciler Odası, Biga Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Biga Sebze Meyva ve Paz. Derneğine ayrıca teşekkür ederiz. 3.Olağan Genel Kurul seçimin ardından Başkan İrfan ÇINAR yeni Yönetim Kurulunun görev dağılımını yapmak üzere 17.01.2017 tarihinde Dernek Ofisinde yaptığı toplantıda aşağıdaki liste ile Yeni Yönetim Kurulunun görev dağılımı oluşturmuştur. Yeniden oluşan Yönetim Kurulu görev dağılımı ile daha verimli, daha aktif ve enerji dolu bir Yönetim Kadrosunun tüm Pomaklara hayırlı olmasını diliyoruz. Biga Pomaklar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İrfan ÇINAR

44


İLK İSİM.. PARVATU ÜME.. 19. yüzyılın ortaları...Fransız Devrimi’nin etkileri Avrupa’da yayılıtor, feodal dünya düzeni sorgulanıyor, Milliyetçilik akımları gelişiyor, Ulus devletler doğum sancısında.. Emperyalizm, İngilizler kendi oyunlarını oynuyor, yine Ruslar – Osmanlılar birbirine düşüyor, Panslavizm gelişiyor, Dünya edebiyatının en güçlü kalemleri buna alet oluyor, Balkanlarda, Kafkaslarda müthiş bir katliama, vahşete sebep oluyorlar.. 1877 -78 Osmanlı – Rus savaşı / 93 harbi başlıyor.. Beşyüz yıllık mevcut düzen yıkılıyor, Hasta adam Osmanlı kolay mağlup oluyor, Balkanlarda bir Müslüman katliamı başlıyor.. Ölümler var, zorunlu göç var, baskı var, gitmek var. Balkanlardan birinci büyük göç dalgası başlıyor. Müslüman olanlar, Pomaklar, Türkler Trakya’ya, Anadolu’ya göç ediyorlar. Zor yaşamlar başlıyor, Balkanlarda Müslüman diye, Trakya ve Anadolu’da başka bir dil konuşuyor diye dışlanıyor, uyum zorlukları yaşıyoruz. Balkan savaşlarından sonra ikinci büyük göç dalgası…

Nasıl sıcak sahneler, tanıdık yüzler, nasıl bizden anlar, aradan geçen yüz yıllık zaman baı Pomak Köyleri yine Pomak, bazı köylerde Poamk kalmamış, ama Pomak izleri duruyor, camiiler, çeşmeler, Müslüman mezarlıkları..Bu geçen süreçte yaşananlar, asimilasyon, baskılar, din değiştirme, isim değiştirme çalışmaları.. Bir Pomak kardeşimiz diyor ki ‘Gidenler, kalanlardan çok daha iyi..’ Çok ezilmişler, ezilmişiz. Tanışıyoruz, benim adım EMİL diyor... Yanımdaki, Parvatu üme kaji / ilk ismini söyle, bu bizden diyor.. Benim asıl adım EMİN diyor.. kaçıncı isim değiştirme. İnsanca yaşamak istiyoruz, olduğumuz, inandığımız gibi.. 21. Yüzyıl Avrupasında bu insanlık dışı olaylar olmamalı. Çok basit şeyler istiyoruz.. Kimliğimizi, inancımızı, Pomakçamızı, pesnalarımızı, folklorumuzu, yemeklerimizi, kültürümüzü yaşamak istiyoruz. Bizim dilimiz, tarihimiz, türkülerimiz, mutfağımız, kültürümüz var. Bunları tanıtmak yaşatmak istiyoruz.

Ve Lozan dan sonra Mübadele göçleri.. Yeni Türkiye Cumhuriyetini hep beraber kuruyoruz.. Ata yurtlarımız Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya ile 100 yıllık uzaklık. Kalanlar, gidenler, yeni yaşamlar.

Birlikte, kardeşçe, birbirimizi anlayarak yaşayabiliriz.. Bunu başarabiliriz.. Başaracağız.. Ağustos 2016

Türkiye’deki Pomaklar olarak Ata yurtlarımızı geziyoruz, kültürel ilişkiler kuruyoruz, Pomak kardeşlerimizi, akrabalarımızı buluyoruz..

Bayram ERAT PODEF Genel Başkanı

45

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Son Yüzyılda Pomaklar

Bulgaristan’da iki büyük Pomak grubu vardır: Kuzey Bulgaristan’da yaşayan Lofça Pomakları ve Rodop dağlarında yaşayan Rodop Pomakları.

Doksanüç harbine kadar Balkanlar’da birçok millet beraber yaşamaktaydı.Balkan yarımadasının çeşitli yerlerinde dağılmış olan Pomaklar bu etnokültürel mozaiğin bir parçasıdır. Bulgaristan’da iki büyük Pomak grubu vardır: Kuzey Bulgaristan’da yaşayan Lofça Pomakları ve Rodop dağlarında yaşayan Rodop Pomakları. Bundan başka Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk ve Kosova’da başka Pomak grupları da mevcuttur.Onlar çeşitli adlarla adlandırılmaktadır: Ahriyani, Torbeşi, Gorani, Miyatsi, Apovtsi, Dilsizi vs.Ama en çok kullanılan isim Pomaktır. Pomakların menşei hakkında farklı teoriler var.Bunların hepsi belli siyasi çıkarları ifade etmektedir. Bugün Pomakların çoğunluğu Türkiye’de yaşamaktadır. Bulgaristan’dan Türkiye’ye Pomak göçleri Doksanüç harbi boyunca başlayıp XX’nci yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Bir yüzyıldan daha fazla bir süre içinde binlerce Pomak eski ikamet yerlerini terk etmiş.Bu sürec etnik temizlik olarak adlandırılabilir.Çünkü kitlesel ve zorunludur. Pomakların tarihinde en büyük felaket Balkan savaşıdır.Bu savaş Pomakların göçleri doruk noktasıdır. 1912’nin sonunda ve 1913’ünün başında Bulgaristan’da Pomakların zorla Hıristiyanlığı kabul ettirme süreci başlamış.Bulgaristan devleti tarafından ilk yapılan asimilasyon kampanyasıdır. Birinci dünya savaşında Bulgaris tan’dan Pomakların göçleri muvakkaten durmaktadır. Bulgaristan ve Türkiye müteffik oldukları için Bulgaristan Müslümanlarının haklarını göz önünde bulundurulmuş.Bulgar ve Osmanlı ordusunda savaşmış olan binlerce Pomak Birinci Dünya savaşının cephelerinde öldürülmüştür. Savaştan sonra Pomakların durumu yeniden kötüleşir.1920’lerin ikinci yarısı ve 1930’larda Bulgaristan-Yunanistan hudutlarından kitlesel Pomak göçleri olmuştur. 1937’de Bulgar devleti yardımıyla Bulgar faşist teşkilatı “Drujba Rodina” oluşturulmuş.“Drujba Rodina” teşkilatı Pomakları Bulgarlaştırma çalışmaları ve 1942’de Pomakların isimleri yeniden değiştirmişlerdir. Komünist dönemde asimilasyon politikası devam etmekteydi. 1940’ların sonunda birçok Pomak Bulgaristan’da çeşitli bölgelere dağıtılmış. BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

1960’lar ve 1970’lerde Pomakların isimleri yeniden zorla değiştirilmiştir. Bu hareket protestolara neden olur. İsim değişmesine karşı protestolar 1964’te Ribnovo köyünde başlar. 1973’teki Nevrokop, Kornitsa köyünde olan en büyük protesto sırasında 5 kişi ölmüştür. Zorla isim değişikliği kampanyasını haklı çıkarmak için komünist rejim, yazar Anton Donçev’e Osmanlı dönemindeki zorla islamlaştırma konulu “Vreme razdelno” romanını yazma siparişi verir.Sonra bu

propaganda romanı filimleştirilir.Son yirmi yılda Pomaklar artık Türkiye’ye göç etmiyorlar.Bunun yerine Rodoplar’daki kötü iktisadi şartları sebebiyle Pomaklar Avrupa, özellikle İspanya’ya gurbette gidiyorlar. Komünizmin çökmesinden sonra, özellikle internet hayatın içine girmesiyle Pomaklar da gerçek bir uyanış yaşanıyor.135 sene boyunca Bulgaristan’daki Pomaklar diskriminasyona maruz kalmaktadır. Son yıllarda onlar asimilasyon politikasına karşı mücadele etmeye başladılar.

.....................................................................................

Bu mücadele nasıl devam edecek? Pomaklığın geleceği nedir? Balkan milliyetçi unsurunun farkında olan Pomaklar, Balkanlar’da yeni sınırlar çizmek istenmiyor, sınırsız Balkanlar istiyorlar. Çağdaş Uluslararası Pomak Hareketi’nin hedefinde ayrılmak yok, aksine Pomaklar, Balkan ülkeleri ve halkları arasında bir köprü olabilir ve olmalıdır. ..................................................................................... İstanbul Perpa Pomak söyleşisinden notlar. Georgi Zelengora. Gazeteci, tarihçi, yazar ‘pumatsite vıv Turtsiya – Tükiye’de Pomaklar’ kitabının yazarı Not: Teres Rodopi sitesinden alıntıdır.

46


SOSYAL BÜTÜNLEŞME KRİTERLERİ AÇISINDAN POMAKLAR Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nin Balkan coğrafyasında uzun süre devam eden hükümranlığı gelişen milliyetçilik akımları ve neticede tarihe “Balkan Savaşları” olarak geçen mücadeleler ile son bulmuştur. Bilindiği üzere, Osmanlı Devleti’nin Balkan coğrafyasında uzun süre devam eden hükümranlığı gelişen milliyetçilik akımları ve neticede tarihe “Balkan Savaşları” olarak geçen mücadeleler ile son bulmuştur. Bu coğrafya’ da Müslümanlaşmış pek çok topluluk Trakya ve Anadolu’ya göç etmiş ve bu topraklarında hayata tutunmaya çalışmışlardır. İşte, Rumeli den Balkan Savaşları sonrası belirgin bir kısmının göç eden topluluklardan biri olan “Pomak”ların günümüzde Türkiye toplum yapısıyla bütünleşmelerindeki öne çıkan sosyo kültürel unsurlar çalışmamızın sosyal bütünleşme kriterleri açısından incelenmesini oluşturacaktır. Toplumların varlıklarını sürdürmeleri ve her yönüyle sürekliliklerinde muhtaç oldukları en önemli kriter “Sosyal bütünleşme” kriteridir. Her toplum için genel olduğu kadar özelde de geçerli olan bütünleşme unsurları vardır. İşte, tarihin farklı dönemlerinde türlü sebeplerle meydana gelen göç hareketlerinde insanoğlunun ilk tercihi her zaman kendine en yakın olana doğru yönelmek olmuştur. Bunda asıl amaç ortak olanda buluşabilmektir. Ortak alanlar genelden özele doğru sıralanır. Din, dil, kültür ve tarihi birliktelikler sosyal bütünleşmede başat rol oynar. Tutumlar, davranışlar, üretim ve tüketim alışkanlıkları dahi yaşanılan duruma göre genel özelliklerin olmadığı yerde önemli bütünleşme kriteri haline gelebilir. Balkan savaşları sonrası Anadolu’ya göç etmek zorunda olan toplulukların etnik ya da dini kimlikleri kadar diğer alt kriterler önemli olmuştur. Özellikle Pomakların bu coğrafyaya göçleri sonrası sosyal bütünleşmelerini sağlamada dilden daha çok dini yönlerinin

47

belirleyici olduğunu söyleyebiliriz. Bugün ülkemizin Marmara, Ege ve bazı İç Anadolu şehirlerinde yaşamlarını sürdüren Pomakların büyük göç sonrası ilk yerleşim yeri olarak tercihlerinin dağlık alanlar olması ve buralarda tarım ve hayvancılıkla hayata tutunmaya çalışmaları, onların üretim anlayışlarının bir zorunluluğundan ötürüdür. Bugün Manisa ve Balıkesir’in bazı şehirlerinde yaşamlarını idame ettiren Pomaklarla ilgili “Etnometodoloji” yöntemiyle yaptığımız çalışmanın verileri bize, bugünkü kuşağın mevcut yapıyla tam bir bütünleşme sağladığını göstermektedir. Genel bütünleşme kriterleri açısından bakıldığında; ilk ve ikinci kuşakta “din” etkin bir rol oynarken; bugünkü kuşakta ise, gözle görülür bir aidiyet duygusu oluşmuştur. İlk kuşakta, en büyük problemin “dil” olduğu, ikinci kuşakta üretimde çeşitliliğe uyum sorunu yaşandığı, dolayısıyla mesleki beceri alanlarının gelişemediği çalışmamızda öne çıkan bulgulardır. Araştırma sahamızda hayatta kalan ikinci kuşaktan olanlarla yaptığımız görüşmeler sonucu birinci ve ikinci kuşakta dindarlığın daha yüksek olduğunu; özellikle ikinci kuşağın erkek çocuklarını dini eğitim ve meslek alanlarına yönelttiği; birinci kuşağın etkisinde kaldıkları için kız çocuklarını ilkokul sonrası örgün eğitimden faydalanmalarına sıcak bakmadıkları bilgisini elde ettik.? Ayrıca bu kuşağın mevcut toplumla ilişkilerini bozacak hukuki ya da örfi suç sayılabilecek belirgin herhangi bir suça fırsat vermediklerini öğrendik. “Babalarımızın en çok çekindikleri şey, bize kucak açanların mal ve canına zarar vermekti” diyen

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


ikinci kuşaktan bir yaşlı Pomak; çocuklarıma da tek vasiyetim bu dur, helalliğim de budur” diye beyanda bulunmuştur. Yine birinci kuşağın üretimde hayvancılığa daha çok önem vermeleri; ikinci kuşağın kısmen bunu devam ettirmelerindeki asıl neden ne olabilir diye dolaylı, genellikle konuşulmamış varsayım ve anlaşmalara odaklanan toplumsal yaşam araştırması sorduğumuzda; “babalarımız bundan anlıyorlardı. Bir de buralara bir canlarıyla göçüp gelmişler. Yere serecek çul yok çuval yok. Üstlerine giyecek bir dokuma yok.Ondan hayvancılık yaptılar.Hayvanın kılından kilim, halı dokudular. Üstlerine giyecek şeyler ördüler” diye cevap vermiştir. Evlilikte ise, ilk ve ikinci kuşakta kendileri dışında olmayanlarla kız alıp vermek olmadığını, içe dönük (endogami) bir evlilik olduğunu gördük.Bu evlilik türünün nedeni olarak ileri sürülen

yine araştırmamızda elde ettiğimiz verilerdendir. Günümüz toplumsal hayatın argümanlarıyla yaşam tercihini belirleyen üçüncü kuşakta “Pomakça” dil problemi olmadığı gibi, ilk ve ikinci kuşaktan da bu dile ait kelime dağarcığı oluşmamıştır. Genç kuşaktan olanlarla yaptığımız görüşmelerde neredeyse tümünün etnik kimliklerini “Pomak” olarak tanımlamaları önemlidir. Dini kimliklerini ise tamamı “Müslüman” olarak cevaplamışlardır. Önceki kuşağın bilinçli veya bilinçsiz olarak çocuklarına kendi tarihlerini taşımamış olmaları. Bunu gençlerle yaptığımız görüşmelerden anlamaktayız. “Pomak” olduklarını ya da “anne veya babasının Pomak” olduğunu ifade eden gençlerin çoğunlukla “Pomaklar kimdir?” sorusuna verdikleri cevap; “Bilmiyorum, Bulgaristan’dan gelmişler” şeklindedir. Sonuç Sosyal bütünleşme bir asimilasyon mudur veya değil midir tartışmaya acık bir konudur. Pomaklarda da olduğu gibi toplumların güçlü yönlerini işletebilmeleridir. Çekinceleri değil, ortak kodları buluşturabilmeleridir. Pomakların mevcut yapıyla bütünleşmelerinde birinci ve ikinci kuşağın rolleri önemlidir. Pomak ların dışa dönük olan yüzleri “din” olmuştur. Aynı inancı, hatta aynı dinin bu topraklardaki hakim mezhepsel düşüncesiyle güçlü yönlerini ortaya çıkarmışlardır. Bugün toplumun genelinde olanı Pomaklarda da görmek olağandır.

cevaplarda; daha çok kızlarının yeterince Türkçe bilmedikleri, geçimlerinin zor olacağı gerekçe gösterilmiştir. Üçüncü kuşağa gelince; her yönüyle bir bütünleşmenin olduğu açıktır. Üretimden meslek çeşitliliğine, öğrenimden evliliğe genelde farklılıklar gözetilmemektedir. Bu kuşak içinde aktif siyasi yapılarda rol almak, kız ve erkek çocukların eğitim ve öğretimleri, evlilik tercihlerindeki serbestlik, ticari ve sanayi alanlarında faaliyetler, devletin resmi organlarında istihdam çeşitliliği, kısacası içe dönüklükten dışa dönük bir yaşam tarzının egemen olduğu görülmektedir. Üçüncü kuşak olarak nitelendirdiğimiz bu kuşakta, dindarlık ölçütlerinde öncekilerine göre heterojenlik göze çarpmaktadır. Birinci ve ikinci kuşakta neredeyse kayda geçmiş bir suç unsuru bulunmazken bugün toplumda varolan suçları işlemiş kişiler bulunmaktadır. Homojen yapı içinde baskın rol oynayan dayanışmacı ve birincil ilişkilerin bu kuşakta etkin olmadığı

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

Genç kuşak Türkiye’nin her yerindedir. Yaşam tercihleri kırsal değil, şehirlerdir. Bu nedenlede dillerini neredeyse kırsal alana göre coğu geliştirememiş ve unutulup yok olup gitmiştir. Yararlanılan kaynak. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Uluslararası Balkan Sempozyumu Bildirisi 5-7 EKİM 2012 Nazmi AVCI

48


POMAK KİMLİĞİ VE TARİHÇESİ Balkanlar’da Pomakça konuşan Müslüman’lara Pomak deniliyor. POMAKLAR: Balkanlar’da Pomakça konuşan Müslüman’lara Pomak deniliyor.”Pomak” sözcüğüne Türkçe eserlerde;1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra, Balkanlar’dan gelen göçlerle birlikte rastlanıyor. Bulgaristan’ın bazı bölgelerindeki köy ve kasabalar, Osmanlılar döneminde Pomak olarak adlandırılmış olabilir. 1840 yıllarında Balkanlar’da araştırma yapan A.Bone, kuzey Bulgaristan’da Selve ve Lofça yöresinde bulunan bazı köylere Pomak kasabaları adı verildiğini saptadı. Bu kasabaların hangi tarihten itibaren Pomak adını taşıdığı ise bilinemiyor. Pomak sözcüğünün anlamı ve kökeni üzerinde yapılan araştırmalar, çeşitli yorumlara neden olmuş. ”Pomak” adını ilk kez açıklamaya çalışan F.Kanitz; bu sözcüğün Slavca “Pomoçi”(yardım etmek) fiilinin “pomogaçi”(yardımcı) biçiminden geldiğini ve Pomaklar’ın Osmanlı akıncı beylerine yerel savaşlarda ve fütühatlarda devamlı olarak yardımcılık

yaptıkları için bu adı aldıkları ileri sürülüyor. Pomaogaçi,Balkan lehçesinde” pomağa”, daha sonra “Pomak” şeklini almış. Pomaklar’ı dil, gelenek ve ırk bakımından, Türkler’ den çok Slavlar’a yakın bulması, F.Kanitz’i,bu açıklamaya sürükleyen en önemli neden olsa gerek.

49

Yerleşim Alanları Balıkesir:Gönen(Sarıköy), Manyas(Merkez,Darıca,Şevketiye) Bursa:İnegöl(Merkez) Çanakkale:Biga(merkez), Yenice (Merkez) Edirne:Merkez(Merkez), İpsala (İbriktepe), Keşan: (Merkez) Uzunköprü(Merkez,Çöpköy) İstanbul: Beykoz(Merkez), Çatalca (Merkez), Silivri(Merkez) İzmir: Bayındır(Çırpı), Kemalpaşa (Merkez) Kırklareli: Merkez (Üsküp), Babaeski (Merkez),Demirköy (Merkez,İğneada),Lüleburgaz (Merkez), Pehlivanköy(Merkez) Samsun: Havza(Merkez,Çakıralan) Tekirdağ: Merkez (Banarlı,Barbaros,İnecik),Malkara (Merkez) Pomaklar’ın Kökeni Pomaklar’ın kökeni ile ilgili farklı görüşler

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


de var.Ataları; Osmanlılar’ın Rumeli’ye yaptığı fetihlerle birlikte Rumeli’ye geçen Ahi’ler olabileceği gibi, Balkanlar’ın yerli halkı Traklar da olabilir. Türk milliyetçileri, Pomaklar’ın 11.yüzyılda Rodoplar’a yerleşmiş olan Kuman Türkleri’nin torunları olduğunu; Bulgar yazarlar ise Pomaklar’ın Müslüman Bulgarlar olduklarını ileri sürüyorlar. Bulgar edebiyatında önemli bir yeri olan Veda Slavena adlı eserdeki öykülerin bir çoğu, Rodoplar Havzası’nda geçiyor ve Pomaklar’ın eski Trak kavimlerinden geldikleri, inançları, gelenekleri anlatılıyor. Trakya’ya adını veren Traklar, M.Ö. 2000-3000 yıllarında bu bölgede kabileler halinde yaşıyorlardı. Veda Slavena’da yer alan Pomaklar’ın eski Traklardan gelmiş olmaları görüşü, Bulgar milliyetçileri tarafından eleştiriliyor ve uydurma olarak nitelendiriliyor. Onlara göre Rodoplar’da; İslamiyet’in yaygınlaşmasından önce yalnızca Hristiyan Bulgarlar vardı. Bu nedenle, Pomaklar’ı Bulgarca konuşan Müslümanlar veya Müslüman Bulgarlar olarak tanımlıyorlar. Ischirkoff ve F.Bayraktareviç, Pomaklar’ın yoğun yaşadığı Rodoplar’da halkın,kendisini Achiryani veya Agaryani diye adlandırdıklarını yazıyor.Bu sözcüklerin bulgarcada hiçbir anlamı yok. Ama, Milattan üçdört yüzyıl önce eski Yunanistan’da yaşayan bir etnik grup;”Grek Agriyani” olabilir. Ayrıca “Ahi” sözcüğünün Farsça çoğulu olan”Ahiyan”(Ahiler) ,Rodoplar’dak i halkın yerel ağzı ile Achiryan diye anılabilir. Pomaklar’ın Tarihçesi Osmanlılar 1362’de, Pomaklar’ın yaşadığı Rodoplar üzerinde fütühat hareketini tamamladıktan hemen sonra(1385’te);Anadolu’nun çeşitli yerlerinden pek çok Yörük aşiretini alıp, bu yörelere yerleştirdiler. Önce Konya Yörükleri, daha sonra Akçekoyunlu, Vize, Ofçabolu, Selanik, Naldöken, Tanrıdağ ve Kocacık Yörükleri, Pomaklar’ın yaşadığı bölgelere yerleştirildiler. O tarihlerde Osmanlılar’ın etkisiyle Müslümanlığı benimseyen Pomaklar’ın bir bölümü, bu Egeli Yörük aşiretlerinin kültürel etkisi altında kalırken, bir bölümü de Yörüklerle kaynaşarak yeni bir sentez oluşturdular. 19.yüzyıl başlarına doğru Pomaklar’ın önemli bir bölümü Rodoplar ile Doğu Makedonya arasında yaşıyordu. Bunun dışında Bulgaristan’ın kuzeyinde Lofça, Plevne ve Rahova’da; Orta Bulgaristan’da Filibe yakınlarında ve eski Selanik, Manastızr ,Kosova ile İşkodra illerinde küçük gruplar halinde oturuyorlardı.1876’da Makedonya ve Bulgaristan’da çıkan isyanlarda genellikle Rodop Türkleri ve Pomaklar büyük felaketlerle karşılaştılar.1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra,1878 Berlin Sözleşmesi ile, Sofya merkez olmak üzere, Balkanlar ile Tuna arasında bağımsız bir Bulgar Prensliği ve Balkanlar’ın güneyinde de merkezi Filibe olmak üzere ,doğu Rumeli vilayeti oluşunca ,Pomaklar’ın oturduğu bölge; Bulgaristan, Yunanistan ve Sırbistan gibi üç devletin politik sınırları içine girmiş oldu. Bu sınır değişiklikleri ve Bulgar Devleti’nin kuruluşu sırasında, Bulgaristan ve Rumeli’nin başka BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

yerlerinden Osmanlı ülkelerine (Anadolu vb.) sığınan 700 bin göçmenin en önemli kesimini Rodop Türkleri ile Pomaklar oluşturuyordu. 1870’li yıllardan itibaren Bulagaristan’dan göç etmeye başlayarak Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İzmir ,İstanbul, Kocaeli ve Samsun bölgelerine yerleşip köyler kuran Pomaklar’ın nüfusu,1965’te,Almanya Tübingen Enstitüsü’nce yayımlanan araştırmaya göre; 23.138. Biga’nın Işıkeli ve Arabaalan köylerinde yaşayan Pomaklar’ın dedeleri de 93 Harbi’nden kısa bir süre önce göç etmişler. Yani 1870’li yıllarda. Panslavizim hareketiyle patlak veren Hersek isyanından sonra, Müslüman halk üzerinde yıldırma ve yok etme politikası yüzünden büyük acılar içinde Filibe’yi terkederek Biga’ya gelmişler.Işıkeli köyü ilk kurulduğunda 20 haneymiş, şimdi 90 hane. İçlerinde, sonradan gelip yerleşmiş olan Bulgaristan Filibe doğumlu Pomaklar da var. Bitola(Manastir) / Makedonya Pomaklarin yogun olarak bulduklari yerlesim alanidir. Manastır (Makedonca: Bitola, Yunanca: Monastiri), Makedonya Cumhuriyeti’nin ikinci büyük kenti. Pelagonya vadisinin güney bölümünde, Yunanistan sınırı yakınında yer alır. Bitola adı büyük bir olasılıkla, “manastır” anlamına Obitel (Bitel, Bitola) sözcüğünden gelir.Manastır, Osmanlı’nın İdare-i Umumiye-i Vilayat Kanununu ile Fransız idari yapısına geçerek mülki taksimata göre oluşturulan Vilayetinin (İl) merkezidir ki Rumeli Vilayeti olarak adlandırılırdı. Şu anda Makedonya Cumhuriyeti’nin ikinci büyük kentidir. Pelagonya vadisinin güney bölümünde, Yunanistan sınırı yakınında yer alır. Bir dönem Kayılar (Kailar) buraya bağlı idi. Bitola kenti, Baba Dağı eteklerinde, deniz seviyesinden 615 metre yükseklikte, Dragor nehri kıyısında kuruludur. Yaklaşık 1,7 kilometre karelik bir alana yayılır. Nüfusu 122.173’tür (1991). Geleneksel olarak köklü bir ticaret merkezi olan Bitola, konsolosluklar kenti olarak da ünlüdür. Burada tam yirmi ülkenin konslosoluğu vardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, buradaki Manastır Askeri İdadisinde okumuştur. 530 yıl Osmanlı idaresinde kalmıştır. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde de belirtildiği gibi o dönemde 3.000 hane, 20 mahalle, 900 dükkan, 70 mescit ve camiden oluşan, Rumeli vilayetinin ileri gelen şehirlerinden biri idi. Kaynak alıntı: http ://www. zey bekoloji.com/genel/pomaklar -k im dir-tarihcesi-t3117.html

50


BULGARİSTAN’DA TÜRK TARİHİ

POMAKLAR VE YAŞANAN GÖÇLER İsmail CİNGÖZ

Özet Türkler Balkanlara Karadeniz’in kuzeyinde ve Anadolu’dan olmak üzere iki şekilde gelmişlerdir. II. Yüzyıldan itibaren Karadeniz’in kuzeyinden gelen Türk boyları uzun yıllar Balkanlara hüküm sürseler de zamanla Hıristiyanlığı benimseyerek Slavlaşarak asimile olmuşlardır. Anadolu üzerinden gelen Türkler ise İslam unsurunu da beraberlerinde getirmişlerdir. Osmanlı Devletinin bölgeye hakimiyeti ile 500 yıldan fazla bir süre yeniden Türk hakimiyetine geçen Balkanlarda bazı yerli halkla birlikte Kuman Türkleri de İslamiyeti seçerek yeni gelen Türkler ile bütünleşme yaşamıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Türklerin yenilgisi ile başlayan geri çekilme ile birlikte bu bölgede yaşayan Müslüman-Türk unsurlarında Anadolu’ya göçleri kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır. Göç edememiş olanları ise baskı, şiddet, asimilasyona maruz kalma durumu kaçınılmaz olmuştur. Türkiye başta Bulgaristan’da kalan Türkler olmak üzere Balkan devletlerinde bulunan Müslüman-Türk nüfus ile kültürel ve ekonomik bağlarını arttırarak ilişkilerine devam etmelidir. Birçok defa çeşitli antlaşma ve yasalarla güvence altına alınmış olan ama uygulamada sıkıntı yaşanan huşuların giderilmesi ve asimilasyona maruz kalmamaları için gerekli çalışmalara hız kesmeden devam etmelidir.Balkanlar’da ve Bulgaristan’da Türk Varlığı Kök itibariyle Türkçe olan “Balkan” kelimesi Batılı yazarları rahatsız etmiş olacak ki, son zamanlarda Türkçe kökenli bir kelime yerine “Güneydoğu Avrupa” şeklinde tanımlamaya gayret ettikleri görülmektedir. Çünkü geri planda Türk ve Müslüman imajından rahatsızlık duydukları anlaşılmaktadır. Zira Avrupalılar bile XIX. yüzyıla kadar bu bölge için “Avrupa Türkiye’si” veya “Avrupa’daki Türkiye” tabirini kullanmaktaydılar (Şaybak, 2006: 50-52). Çünkü bölgede yoğun bir Türk nüfusu bulunmaktaydı. Türklerin Balkanlara ilk gelmeleri Osmanlı

51

dönemi ile değil çok daha önceden Hazar ve Karadeniz’in kuzeyinden olduğu bilinmektedir. Türklerin Batı Kolu olan İskitlerin M.Ö. II. yüzyılda Orta Asya’dan başlattıkları ilk göçlerini Hun Türkleri IV. yüzyılda, Avar Türkleri V. yüzyılda, Peçenek Türkleri IX. yüzyılda ve Kuman (Kıpçak) Türkleri XI. yüzyılda devam ettirdiler (Atun, 2009; Toksöz, 2011). Ayrıca ilk gelen bu Türk boyları içerisinde Bulgar, Oğuz ve Ogur (Utrugur) Türklerinin de bulundukları bilinmektedir. Fakat bu Türk boylarının büyük bir çoğunluğu zamanla Hıristiyanlığı benimseyerek Turan ve Ural bölgelerine ait dillerini terk ederek Slavlaşmışlar ve benliklerini kaybederek asimile oldular (Şaybak, 2006, 58; Nuri, 2013). Çünkü Batı’ya göç eden bu Türk boylarından sonra bölgeye yoğun bir Slav göçü yaşanmıştır (Tikici ve diğ., 2008). Divân-ı Lügati’t Türk’te “Rum yakınında oturan Türklerden bir bölük” şeklinde tasvir edilen Peçenek Türkleri Bizans ile ilişkileri neticesinde 1071 Malazgirt Meydan Muharebesinde Bizans ordusu içerisinde yer almıştır. Fakat savaşın devamı esnasında savaştıkları kişilerin Türk olduklarını anlamaları ile saf değiştirmeleri, Büyük Selçuklu Devletinin yani Sultan Alparslan’ın zafer kazanmasında etkili olmuştur (Nuri, 2013). 1091 yılına kadar varlığını sürdüren KumanPeçenek Türk Federasyonunun dağılmasının ardından Trakya ve Rodoplar, Makedonya ile Bulgaristan’ın dağlık kesimlerinde kalan ve Osmanlı Devletinin 20 Ağustos 1389 tarihinde I. Kosova Savaşı ile bu bölgeyi fethetmesine kadar Şaman dinine bağlı olarak yaşayan Kumanlar, fetihten sonra kendi istekleri ile gönüllü olarak İslam Dinine geçtiler (Toksöz, 2011). Türklerin Balkanlara Karadeniz’in kuzeyinden geçişinden sonra Anadolu üzerinden geçişleri bazı kaynaklarda üç farklı şekilde gösterilmiştir; Birincisi 1065 yılında Konya bölgesine gelerek yerleşen 55-60 Bin civarında Müslüman Yürük-Türkmen nüfusu Dedeağaç, Kavala ve Selanik üzerinden deniz yolu ile Batı Trakya,

Rodoplar ve Makedonya bölgelerine Bizans yöneticileri tarafından yerleştirilerek iskân edilmişlerdir (Nevrezova, 2006: 28). İkincisi Osmanlı Devleti’nden 11 yıl önce Aydınoğlu Umur Bey tarafından gerçekleştirilmiştir. 1341’de Bizans İmparatoru III. Andranikus’un ölmesi üzerine yaşanan taht mücadelesinde Kantakuzen’e yardım için Umur Bey donanma ile Rumeli’ye geçmiştir (Toksöz, 2011). Üçüncü olarak Osmanlı Padişahı Orhan Gazi’nin oğlu Şehzade Süleyman Paşa 1352 yılında Gelibolu Yarımadasına geçerek bir yıl içerisinde Tekirdağ böl gesini fethetmeyi başarmıştır. Orhan Gazi’den sonra tahta geçen Sultan I. Murad dönemi ile birlikte düzenli ordularla yürütülen fetih hareketi ile 1361’de Edirne, 1362’de Filibe,1364’de Stara Zagora (Zağra) ele geçirilmiştir. Daha sonraki Padişah Yıldırım Bayezid ise 1395’de Bulgarların o zamanki başkenti Tırnova’yı fethetmesi ile Bulgaristan’ın tamamen Osmanlı egemenliğine dâhil olması ile Osmanlı adalet ve hoşgörü dönemi de başlamış (Konukman, 1990:20), bölge tamamen Osmanlı denetimine geçmiş ve 559 yıl adalet ve hoşgörü ile yönetilmiştir (Atun, 2009). Bu kadar uzun bir süre bölgeye hâkim olan Türk ve İslam unsurunun bölgedeki Hıristiyan ve Yahudi halklarını da zamanla etkilemiş olduğu görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin hâkim olduğu dönem içerisinde Türk kültürüne ait önemli eserlerin inşa edilmesi Hıristiyan halkının kültürünü de etkilemiştir. Camiler ve medreselerin yanı sıra imara da önem verilmiş; yollar, köprüler, hastaneler, han, hamam, kaplıca, ılıca, kervansaray, saat kuleleri, imaret, türbe, çeşme, bedesten, kütüphane gibi 15.787 adet mimari eser Balkanlara inşa edilmiştir. Osmanlının sadece dini eserler inşa etmemesi bölgede asimilasyon amacını gütmediğinin bariz bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Fakat bu kadar eserin çok az bir kısmı orijinal halde kalabilmiş, büyük bir kısmı Türk kimliğinin silinmesi adına yok edilmiştir (Tikici ve diğ., 2008).

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Osmanlı Devletinin; halkın dini inançlarını, malını ve canını güvence altına almış olması, hakim olduğu bölgelerde imar çalışmalarına öncelik vermesi, devlet dahilindeki halkların barış içerisinde hayat sürmelerine imkan tanıması ile Balkanlarda son yılları hariç olmak üzere neredeyse savaşsız bir dönem geçirmesini sağlamıştır. Fakat milliyetçilik fikirleri ile hareket eden halkların faaliyetleri ile XIX. Yüzyılda bölgeye huzursuzluk ve kargaşa hakim olmuştur (Tikici ve diğ., 2008). Balkan tarihi için Türk varlığının XIII. Yüzyıldan itibaren zirveye ulaşmasında; Osmanlı Devleti’nin Balkanları fethetme süreci ile birlikte Anadolu’dan Türkleri bu bölgelere yerleştirmesi şeklinde başlayan iskan politikası etkili olmuş (Tikici ve diğ., 2008) ve kalıcı hale gelmiştir. Osmanlı Devleti tarafından Rumeli adı verilen Balkanlara fetihlerle birlikte nüfus yapısında denge oluşturabilmek amacıyla Anadolu’dan kitleler halinde getirilen Müslüman Türkler ile kısa zamanda Müslüman-Türk nüfusu artmış, özellikle de Bulgaristan’da % 7080’lere varan oran ile çoğunluk hale gelmiştir (Maral, 2010: 1). 1633, 1639, 1641 ve 1696 cizye defterleri kayıtlarına göre bütün köylerde Hristiyan nüfusa rastlanmış olsa da birçoğunda Müslüman nüfusun %89’lara kadar çıkmış olduğu görülmektedir (Koyuncu, 2013). Türklerin Balkanlarda gerçekleştirdiği fetih hareketleri devam ederken bir taraftan Katolpak, diğer taraftan Rum kiliselerinin baskılarına dayanamayan Protestan Bosna Hersek Basle (Basel) Konsili bir kurtuluş çaresi olarak 1410 yılında Türkleri ülkesine davet etmiş, Rum Ortodoksluğuna İslam’ı tercih etmiştir (Nuri, 2013). Osmanlı Devleti’nin Balkanlara fetih hareketlerinde daha önceki Karadeniz üzerinden gelmiş olan Türk kavimlerinin bir kısmının yardımcı ve faydalı oldukları görülmüştür (Toksöz, 2011). Bulgaristan’ın fethi sırasında XI. Yüzyıldan itibaren bölgeye yerleşmiş ve XIV. Yüzyıldan itibaren İslamiyet’e girmeye başlamış olan Kuman (Kıpçak) Türklerine bu yardımlarından dolayı Slav dilinde yardımcı anlamına gelen “pomaga” sıfatı verilmiş ve bu tarihten itibaren de “Pomak Türkleri” denilmeye başlanmıştır (Nevrezova, 2006: 9). Pomakların gönüllü olarak İslamiyeti benimsemeleri ve zamanla İslam dinine geçmeleri XVIII. Yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir (Koyuncu, 2013). Osmanlı Devleti’nin fetihleri ile birlikte bölgeye yerleştirilen Türklerin etkisi ile Balkanların yerli halklarından İslamiyet’e geçmemiş olanlar ise kendi din ve dillerini korusalar da Türk usulü hayat tarzından etkilenerek benimsemişler, zamanla gelenek-görenekleri ve sosyo-kültürel özellikleri Türk tarzına doğru evrilmeye başlamıştır. Fakat Osmanlı Devleti’nin Balkanlardan çekilmesi ile Avrupa kültürü etkili hale gelmiştir (Tikici ve diğ., 2008). Bütün Balkan devletlerine yayılmış olarak yaşayan Pomakları bu devletlerin hemen hepsi sahiplenmekte ve etnik kökenlerinin tam olarak bilinmediği iddia edilirken genel olarak Slav kökenli oldukları kabul edilmektedir (Oran, 1993). Pomakların etnik kökenlerine yönelik iddiaların çeşitli ve ihtilaflı olmasının temel nedeni siyasidir. Çünkü iddia ve tezler ilmî değildir. Osmanlı Devleti’nin Balkanlardan çekilmesi ile birlikte her etnik grup kendine göre bir söylem geliştirmiştir BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

(Koyuncu, 2013). Makedonya’da yasayan Pomaklara “Torbeş”, Kosovo ve Arnavutluk’takilerine “Goran” denilirken (Nevrezova, 2006: 9), Sırbistan’da ise daha çok Gora Bölgesinde yaşadıkları için “Goralı Sırp kökenli Müslümanlar” olarak nitelenmektedirler. Türk kaynaklarına göre ise Pomakların kökeni Kuman (Kıpçak) veya Peçeneklere dayandırılmaktadır (Türbedar, t.y.). Pomakların Türk kökenli olduklarına dair tezler Cumhuriyetin ilk yıllarında yüksek sesle dile getirilmeye başlanmıştır. Bu hususta Galip Bahtiyar’ın 1928 yılındaki açıklamalarında Pomakların Slavlardan önce Balkanlara gelen Türk kavimleri olmalarına rağmen zamanla Slavlar içerisinde asimile olduklarını fakat İslamiyeti kabulleri ile birlikte Türklüğe tam bir bağlılık içerisinde oldukları belirtilmektedir (Koyuncu, 2013). Bulgaristan’da Pomakların bir kısmı etnik kökenlerinin ne olduğunu bilmediği, bir kısmının “Bulgaristan Müslümanı” olarak kendini tanımladığı bir bölümünün de kendisini Türk olarak ifade etmekte (Oran, 1993) oldukları tezi olmuş olsa da genel olarak kendilerini Türk kabul etmekte ve o şekilde kendilerini ifade etmektedirler. Önemli olan başkaları tarafından tanımlanmalarından ziyade, kendilerinin nasıl kabul ettikleridir (Ulutürk, 2004). Bulgar yöneticilerinin Pomak Türklerini “Müslümanlaştırılmış Bulgarlar” olarak dünyaya takdimleri tamamen yalan ve mesnetsizdir (Özlem, 2009). Bulgar tarihçilerine göre Osmanlı-Türk hâkimiyetinin etkisi ile Müslümanlaşmış Slav Bulgarları’na Pomak deniliyor olsa da İslamiyet’in bu coğrafyaya Osmanlı Türklerinden yüzyıllar önce yayılmış olması gözden kaçmakta ya da kasıtlı olarak görmezden gelinmektedir (Nevrezova, 2006: 28). Osmanlı Devleti idaresi altında bulunan tebaanın statüsünü Tanzimat Fermanı’na kadar etnik kimliğe göre değil, dinî mensubiyetlerine göre dizayn etmiştir. Fakat Osmanlı politikaları asimile üzerine bina edilmemiş, gayri Müslimleri İslam’a, Türk olmayanları Türkleştirme gayreti içerisinde olmamıştır. Osmanlı Devleti fethettiği Hıristiyan ülkelerin toplum yapısına, dini inanç ve ritüelleri ile genel yönetim biçimine müdahale etmemiştir (Türbedar, t.y.). Bulgaristan’da Müslüman-Türk Katliamları ve Asimilasyon Hareketleri 1787 yılında başlayarak 1789 yılında başarıya ulaşan Fransız ihtilalinin milliyetçilik fikirlerinin etkisiyle birlikte Rusların Pan-Slavist politikaları ile Fener Rum Patrikhanesi’nin de teşvikleri sonucu 1841 yılında başlayan Bulgarların isyan hareketleri Balkanların huzurlu ortamını bozmuştur. 1841’de Niş’de başlayan isyanlar 1850’de Vidin’de, 1856’da Tırnova’da devam etmiştir. Her isyanda Türk köyleri yakılmış, Müslüman halk katledilmiştir (Maral, 2010: 2; Orhan, 2008: 4; Nevrezova, 2006: 9). XIX. yüzyıla kadar sorunsuz bir şekilde Türkler ile bir arada yaşayan Bulgarlar, kendi dillerinde eğitim görürlerken, Osmanlı kurum ve kuruluşlarının paralelinde kendi kuruluşlarını da oluşturabilmişlerdir. Hatta daha iyi eğitim görmek isteyen Bulgar gençleri İstanbul veya Rusya’ya da gidebiliyorlardı (Maral, 2010: 2). 1820 yılında Rusya’da “Birleşik Slavlar Cemiyeti” kurularak; Slav kabul edilen Çekoslovaklar, Polonyalılar, Bulgarlar, Sırplar, Hırvatlar, Slovenler ve Karadağlılar Rusya tarafından Rus bayrağı altında birleştirmeye çalışılmıştır (Konukman, 1990: 22).

52


876 yılına gelindiğinde Bulgaristan Prensliği sınırlarında 1.120.000 Türk, 1.130.000 Bulgar yaşıyordu. Tarım arazilerinin de %70’i Türklerin elindeydi. Fakat 93 Harbi olarak tarihe geçen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı Türklerin kaybetmesiyle yaşanan felaket ile Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmiş ve 3 Mart 1878 Ayestefanos (Yeşilköy) Antlaşması ile Bulgar Prensliği kurulurken, Sırbistan, Romanya ve Karadağ Osmanlı Devletinden ayrılarak bağımsızlığını ilan ettiler (Nevrezova, 2006: 10-11). Dini bağımsızlıklarını 1870’de Bulgar Eksarhlığı’nın kurulması ile elde eden Bulgarlar, bu savaş sonrasında siyasi özerkliği de elde etmiş oldular (Koyuncu, 2013). Bu savaş ile ilk kez göç olgusu ile karşı karşıya kalan 1.500.000 Türk, Bulgarların baskısı ile göç ederken, bu insanların 450.000’i Bulgar çetelerinin katliamları, açlık, soğuk ve salgın hastalıklar ile feci bir şekilde hayatlarını kaybetmişlerdir (Özlem, 2009). Bu savaş sonrasında Türk nüfusu Bulgaristan’da ilk defa azınlık durumuna düşmüştür (Dağlıoğlu, 2014: 21). 5 Ekim 1908’de Özerk Bulgaristan Prensliği’nin ilan ettiği bağımsız krallığı Osmanlı Devleti 19 Nisan 1909 da tanıdı ve Bulgaristan ile bir protokol imzalayarak TürkMüslüman topluluğun din ve mezhep özürlüğü ile medeni ve siyasi haklarının Bulgar halkı ile eşit hak sahibi olduğu azınlık hakları olarak teminat altına alındı. Fakat Bulgarların emperyalist baskısı hız kesmeden devam etmiştir (Nevrezova, 2006: 11). 1912-1913 yıllarında yaşanan I. ve II. Balkan Savaşları’ndan sonra Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalanan 29 Eylül 1913 tarihli “Dostluk ve İyi Komşuluk Antlaşması” ile Müslüman-Türk azınlık hakları yine garanti altına alınmış olsa da zulüm ve baskılar devam etmiş, 200 bin Müslüman-Türk Osmanlı topraklarına doğru göç etmek mecburiyetinde kalmıştır (Maral, 2010: 5-7). Bu dönemde Bulgaristan sınırları içerisinde kalan Rumlar ve Museviler de mezalime uğramış, Bulgarlaştırılmaya çalışılmıştır (Orhan, 2008: 65). I. Dünya Savaşı’nda aynı blok içerisinde savaşa dâhil olan Osmanlı Devleti ile Bulgaristan savaştan yenik olarak ayrıldılar ve Bulgaristan’ın 27 Kasım 1919’da Müttefik Devletlerle yapmış olduğu Neuilly Barış Antlaşması ile azınlık hakları bir kez daha koruma altına alınmıştır. Türkler ile aynı tarafta savaşmanın da verdiği atmosfer ile 1923 yılına kadar iktidarda kalan Bulgaristan Çiftçi Partisi döneminde Türkler biraz olsun rahat ettiler (Nevrezova, 2006:12; Maral, 2010: 7). Bulgaristan’da yaşayan Türk nüfusu hiçbir dönem kesin rakamlarla belli olmamıştır. Bulgaristan’ın Osmanlı Devleti’nden ayrılmasından sonra Türk nüfusunun az gösterilmesi için özellikle gayret edilmesi nedeniyle rakamlar genel olarak tahmini olarak ifade edilmiştir. Bu çerçevede elde edilen Müslüman-Türk nüfusunun yıllara göre durumu şu şekildedir (Konukman, 1990: 39-40); 09.10.2015 tarihinde İstanbul’da düzenlenen Bulgaristan Türkleri Birlik ve Kardeşlik Panelinde sunulan bildiri, 11.10.2015 tarihinde “http://www.bghaber.org/ bghaber/bulgaristanda-turk-tarihi-pomaklar-ve-yasanan-gocler/” adresinde yayınlanmıştır. Eksarh, Doğu Roma İmparatorluğu’nda patriğin verdiği yetkiyle taşrada yönetici sıfatıyla görev yapan din adamlarına verilen ad.Osmanlı Devleti döneminde Rum Ortodoks tahakkümünden ayrılmak isteyen Bulgarlara Sultan Abdülaziz’in 28 Şubat 1870 tarihli fermanıyla “Eksarhlık” müeessesi tahsisedilmiş ve İstanbul’da bir eksarhhane kurulmuştur (Vikipedi, 2015). Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı, BULTÜRK Derneği Ankara Temsilcisi, cingozismail01@gmail.com

53

Bulgaristan Müslüman-Türk Nüfusunun Yıllara Göre Durumu Konukman, 1990: 39-40). Yıllar

MüslümanTürk Nüfus

Yıllar

MüslümanTürk Nüfus

1887 1892 1900 1905

602.331 569.728 539.656 505.439

1910 1920 1934 1946

602.078 690.734 821.235 938.418

Cumhuriyet döneminden önce Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç eden soydaşlarımızın yıllara göre sayısı ise şu şekildedir (Konukman, 1990: 42) Yıllar

Sayı

Yıllar

Sayı

1878

1.000.000

1898

6.640

1880

200.000

1899

7.354

1893

11.460

1900

7.417

1894

8.837

1901

9.339

1895

5.095

1902

9.714

1896

1.946

1913

440.000

1897

2.801

TOPLAM

1.710.603

Tabloda yer alan 1878, 1880 ve 1913 yıllarına ait veriler tahmini, diğerleri ise Bulgar istatistiklerine göre elde edilmiştir (Konukman, 1990: 42). Bulgaristan’da Müslüman -Türk Azınlık Haklarını Garanti Altına Alan Bazı Antlaşmalar -13 Temmuz 1878 Berlin Antlaşması; Bulgar istan’daki Türklerin hak ve çıkarları korunacak, göç etmiş veya ayrılmış olsa dahi Türklerin mülkleri korunacak ve devlet tarafından el konulmayacaktır. -19 Nisan 1909 İstanbul Protokolü ve Sözleşmesi; Bulgar istan’daki Müslüman ahali dini hak ve örgütlen- Tabloda yer alan 1878, 1880 ve 1913 yıllarına ait veriler tahmini, diğerleri ise Bulgar istatistiklerine göre elde edilmiştir (Konukman, 1990: 42).Bulgaristan’da Müslüman-Türk Azınlık Haklarını Garanti Altına Alan Bazı Antlaşmalar -13 Temmuz 1878 Berlin Antlaşması; Bulgar istan’daki Türklerin hak ve çıkarları korunacak, göç etmiş veya ayrılmış olsa dahi Türklerin mülkleri korunacak ve devlet tarafından el konulmayacaktır. -19 Nisan 1909 İstanbul Protokolü ve Sözleşmesi; Bulgar istan’daki Müslüman ahali dini hak ve örgütlenmeleri ile hukuki ve siyasi haklardan faydalanabilecekler, okullarını, camilerini ve mescitlerini koruyup yaşatma hakkına sahip olacaklardır. -29 Eylül 1913 Türkiye [Osmanlı Devleti]– Bulgaristan Barış Antlaşması ve Müftülerle İlgili Sözleşme; Bulgar istan’da yaşayan Türkler, Bulgar vatandaşı sayılacaklar fakat dört yıl içerisinde istedikleri zaman Bulgaristan’ı terk ederek Türk vatandaşlığını tercih ile taşınabilecekler, mallarını satmak veya götürmek haklarına sahip olacaklardır. -27 Kasım 1919 Neuilly Barış Antlaşması; Bulgaristan’daki azınlık haklarının garanti alındığı, yapılacak olan anayasanın, kanunların ve resmi kararların bu kanun hilafına olamayacağı garanti altına alınmıştır. -18 Ekim 1925 Ankara Türkiye-Bulgaristan Dostluk Antlaşması; İki hükümet azınlıkların korunmasına ilişkin olarak, Neuilly Antlaşması ve Lozan Antlaşmasında yazılı hükümlerin tümünden BulgarisBİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


tan’da oturan Müslüman Azınlıklar ile Türkiye’de oturan Bulgar Azınlıkların yararlandırılmaları karşılıklı olarak yükümlenilmiştir. -25 Haziran 1945 Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması; İnsan ha klarının korunması, milletler ar ası barış ve güvenliği garanti altına alınmıştır. 14 Aralık 1955’te BM Teşkilatına üye olan Bulgaristan, İnsan Hakları kurallarını kabul ederek, azınlıklarla ilgili şartları da yerine getirmeyi kabul etmiştir (Vatansever, 2011: 40-141). -1998 Türkiye-Bulgaristan Arasında Bulgaristan Emekli Aylıklarının Türkiye’de Ödenmesine İlişkin Anlaşma (Özlem, t.y.: 1). Bu antlaşmalarla Müslüman-Türk Halkının her ne kadar hak ve özgürlükleri güvence altına alınmış olsa da Bulgaristan’ın taahhütleri sadece kâğıt üzerinde kalmış, en başta canları ve malları olmak üzere siyasi ve kültürel baskılar eksilmeden sistemli bir şekilde devam etmiştir (Vatansever, 2011: 141). Cumhuriyet Döneminde Yaşanan Göçler Azınlık haklarının korunmasını garanti altına alan Neuilly Barış Antlaşması Bulgaristan Türklerinin eğitimini olumlu etkilemiştir. Bu dönemde Türk Öğretmen Okulu açılmış, Şumnu’da Müftü vekili yetiştiren Medrese-i Nübvvab Okulu açılmış, Müslüman Öğretmenler Kongresi düzenlenmiş ve Bulgaristan Muallimin-i İslamiye Cemiyeti kurulmuştur. 1921 yılında çıkartılan Milli Eğitim Yasası ile Bulgarca zorunlu eğitimin kaldırılması ile Türk okulu sayısı 1.712’ye ulaşmıştır (Nevrezova, 2006: 13). 1925 yılında imzalanan Dostluk Antlaşması ve İkamet Sözleşmesi her ne kadar olumlu gibi görülse de MüslümanTürk azınlığa karşı baskı, zulüm ve eziyetler devam etmiştir. Bu durum yeni göçlerin kapısını açmıştır. İkamet Sözleşmesi gereği Bulgaristan’ın kapılarını açması ile isteyenler; mallarını, hayvanlarını satarak, tasfiye ederek, bedellerinin yanlarında getirerek, isteyen taşınabilir mallarını yanında getirerek Türkiye’ye göç etmiştir. 1923-1939 yılları arasında 198.688 Müslüman-Türk Türkiye’ye göç etmiştir. Bu göçlerin yıllara göre dağılımı ise şöyledir (Konukman,1990: 42; Vatansever, 2008: 68); YILLAR 1923-1933

GÖÇMEN SAYISI 101.507

1934

8.682

1935

24.968

1936

11.730

1937

13.490

1938

20.542

1939

17.769

1923-1939 TOPLAMI

198.688

II. Dünya Savaşı sonrasında da göçlerin devam ettiği görülmektedir. Yurt dışına çıkışların yasaklanması ile gelenlerin sayısında düşüş olsa da yıllık ortalamanın 2.100 kişiyi bulan bu gelişler ekseri kaçak ve pasaportsuz olarak gerçekleşmiştir. 1939-1949 döneminde 21.353 MüslümanTürk Türkiye’ye gelebilmiştir (Konukman, 1990: 42; Vatansever, 2008: 68-69). BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

1939-1949 Dönemi Yıllık Göçmen Durumu:

YILLAR

GÖÇMEN SAYISI

1940

6.960

1941

3.803

1942

2.672

1943

1.145

1944

489

1945

631

1946

706

1947

1.763

1948

1.514

1949

1.670

1940-1949 TOPLAMI

21.353

(Konukman, 1990: 42;) II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında savaşa dâhil olan Bulgaristan savaştan Almanya ile birlikte yenik olarak ayrıldı ve 5 Eylül 1944 yılında Sovyet Kızıl Ordusu Bulgaristan’a hakim oldu. Sovyetler kendilerine bağlı bir Halk Cumhuriyeti kurarak kendi sistemini kurmuştur. Yaşanan gelişmeler Sovyetlerin Müslüman-Türk azınlığın asimile edilmesini hedeflediğini ortaya çıkartmıştır (Nevrezova, 2006: 16). Çünkü Bulgar Komünist Başbakan Georgi Dimitrov “Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlar’da egemen olduğu nişanelerin silineceği” şeklinde yaptığı açıklama sonrası Müslüman-Türklere maddi ve manevi baskılar arttırılarak, gerekçesiz tutuklamalar başlamıştır (Konukman,1990: 43). Baskılara dayanamayan Türklerin Türkiye’ye göç etmek için müracaatta bulunması üzerine, 1949 yılında NATO’ya girmeye çalışan Türkiye’yi ekonomik ve siyasi olarak zora sokmak isteyen Bulgaristan, 1925 tarihli İkamet Sözleşmesi kapsamında, 12 Ağustos 1950 de 250 bin Türkün göçmen statüsünde alınarak, üç ay içerisinde kabulünü isteyen bir nota verdi (Nevrezova, 2006: 27-28). Bulgaristan’ın bu hareketinin bir diğer sebebi de bünyesinde eritemediği Türk azınlıktan kurtulmak istemesidir (Bayraktar, 2007: 84). Bulgaristan’ın anlaşma şartlarına riayet etmemesi nedeniyle Türkiye’nin sınırı kapatmasına kadar yani 1950-1951 arası 154 bin Türk tehcir edilircesine Bulgaristan’dan göç etmiştir (Üstündağlı, 2009: 108). Yaşanan bu göç o tarihe kadar Bulgaristan’dan gelen göçmen sayısı bakımından en yoğun olanıdır. Fakat ilgili sözleşmeye aykırı olarak soydaşlarımızın taşınabilir mal, hayvan ve paralarını çıkartmalarına izin verilmemiş ve 1925 tarihli antlaşmayı hatırlatan Türkiye ile 2 Aralık 1950’de, 1951 yılına kadar işleyen yeni bir göç anlaşması imzalamıştır. Bu kapsamda gelen göçmenler arasına Bulgaristan’ın casus ve Çingeneleri de Türkiye’ye sokmaya çalıştığını tespit eden Türkiye sınırı kapatmış ve yapılan araştırma ile 126 Bulgar casusu ve Çingeneler Bulgaristan’a iade edilmiştir (Konukman, 1990: 43). 1 Aralık 1956’da Bulgaristan’da yapılan nüfus sayımında Bulgar yönetimi Müslüman nüfusu az göstermek için Pomakları Bulgar olarak saymıştır. Aynı zamanda Pirin Bölgesinde yaşayan Makedonlara da yeni kimlik çıkartarak bunları da Bulgar olarak göstermiştir. Bu sayım sonucuna göre; 656.025 Türk, 197.865 Çingene, 5.993 Tatar olduğu açıklanmıştır. Pomakların Bulgar olarak gösterilmesi ilk kez bu tarihte olmamıştır. 1912, 1942, 1962 ve 1971 yıllarında da Bul54


gar ismi almaya zorlandılar fakat 1913, 1945, 1964 ve 1990 yıllarında tekrar tekrar neredeyse istisnasız olarak eski Müslüman isimlerini geri almayı başarmışlar ve zorla Hıristiyanlaştırılanlar da tekrar İslam’a dönüş yapmışlardır (Nevrezova, 2006: 28-31; Koyuncu, 2013). Türklere, Pomaklara ve Çingeneler karşı isim değiştirme politikaları Bulgaristan’ın baskıcı politikaları olarak tarihteki yerini almıştır (Dağlıoğlu, 2014: 36). 1970’li yıllara gelindiğinde Bulgaristan’da azınlık nüfusundaki artış hızı Bulgar hükümetini telaşlandırmaya başlamıştır. Çünkü Bulgar aileler tek çocuk sahibi ya da çocuksuzken, azınlıklar özellikle Türk ailelerin 5-6 çocuğu vardı. Defalarca göç uygulanmasına rağmen bu artış engellenememiştir (Nevrezova, 2006: 35). Bu arada 1950-1951 yıllarında yapılan göç uygulamasında Bulgaristan’ın aileleri parçalayarak göndermesi nedeniyle bu sorunun çözümünü talep eden soydaşlarımızın bu isteğini bahane eden Bulgaristan yeni bir göç ile azınlık nüfusunun azaltılabileceği bir sebep elde etmiş oldu. Bölünmüş ailelerin birleştirilmesi amacıyla Türkiye-Bulgaristan arasında 22 Mart 1968’de “Yakın Akraba Göç Antlaşması” imzalanmıştır. Sınırlı kapsamda kalan ve bölünmüş aileler için 1969-1978 yılları arasında uygulanan anlaşma ile 130 bin Türk Türkiye’ye gelmiştir. Fakat bölünmüş aileleri birleştirmek için uygulanan bu göç de yeni bölünmeleri getirmiştir (Bayraktar,2007: 84). Çünkü Bulgar hükümeti, büyük bir göç dalgası ile özellikle tarım alanı olmak üzere ekonomide işgücü kaybı olmaması için ve sosyalizmin güçlenmesinde kullanılmak istenildiğinden yükseköğrenim görenlerin göç etmelerine müsaade edilmemiştir. Fakat 1989’da yaşanacak göç dalgasında ise ilk onları sınır dışı etmiştir (Nevrezova,2006: 29-30). Göçü sınırlı tutmak ve ekonomisine olacak olumsuzluğu engellemek istemesine rağmen yapılan bu göç Bulgar ekonomisinin mahfına sebep olmuştur (Üstündağlı,2009: 130). t1950-1968 Dönemi Yıllık Göçmen Durumu; YIL 1950 1951 1952-1960 1968 TOPLAM

SAYI 52.185 102.208 93 120.000 274.486

Bu yıllarda yaşanan bir diğer gelişme ise azınlık grupların bir birleri ile temaslarının önlenmesi olayıdır. Bu tarihte Tatar, Pomak ve Müslüman Çingene ailelerinin çocuklarını Türk okullara gönderdiğini ve bu çocukların sosyal, kültürel ve dilsel olarak Türk toplumu ile birleşmesinden endişelenen Bulgaristan Komünist Partisi Politbürosu 5 Nisan 1962 tarihli karar ile bu azınlık grupların birbirleriyle temaslarına son verme önlemleri almıştır (Nevrezova, 2006:22). 1923’ten 1980 yılına kadar 507.561 Türk’ün göç etmesine rağmen azınlık nüfusunun çoğunluğa geçme korkusu yaşayan yöneticiler ve Politbüro yetkilileri 17 Temmuz 1970 yılında “tehditle milliyet ve din değiştirme” uygulaması için gizli bir kararı ile 1974’e kadar 220 bin Pomak Türkünün baskı ve şiddet ile Bulgar ismi almak zorunda bı55

rakılması ile yöneticiler kendilerince Pomak sorununu çözdüklerini ileri sürdüler (Nevrezova, 2006: 35).1984 sonbaharında Bulgaristan Türklerinin isimlerinin zorla Bulgar isimleri ile değiştirilmeye başlandığı son ve en kanlı döneminin başlangıcı olmuştur. 1985 başları Bulgar mezaliminin doruk noktasına çıktığı zamandır. Askerler ve yanlarında milisler ile Türk bölgelerine girerek isimler zor la değiştirilmiştir (Yorulmaz, 2012: 13). 28 Ocak 1985’de Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi “Yeniden Canlanma” fikri ile Bulgar kimliği kazandırılan azınlıkların çoğunluk içerisinde asimilasyonu planlanmış ve önce Rodoplar bölgesi güneydoğu kesimindeki 310 bin Türk ve Pomakların kimlikleri zorla Bulgar isimleri ile değiştirilmiştir (Nevrezova, 2006: 37). Mart 1985’e kadar 800-2500 arasında Türk bu uygulamalara karşı geldikleri için katledilmiş (Yorulmaz, 2012: 13) veya binlercesi Belene toplama kampında Nazi usulü işkencelere maruz kalmıştır (Konukman, 1990: 56-59). Türkiye ve uluslararası kuruluşların baskıları karşısında uzun süre direnen Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkof en sonunda uygulanan politikanın iflasını anlamış olacak ki, 2 Haziran 1989 günü “Pasaportlarınızı vereceğiz, Türkiye kapılarını açsın kalmak istemeyen çekip gitsin” açıklamasından sonra, daha önceki uygulamalarda olduğu gibi Bulgar yönetiminin tespit ettiği aileler parçalanarak, zorbalıkla mal varlıklarına el koymak sureti ile göçe zorlandılar. Bulgaristan’ın bu uygulaması bir ayıp olarak tarih sahnesindeki yerini almıştır (Konukman, 1990: 60). Mayıs 1989T-Mayıs 1990 Aylık Veriler Halinde Sınırdan Türkiye’ye Girişler GİRİŞ YAPANLAR TARİH

MAYIS / 1989 HAZİRAN/1989

VİZELİ (KİŞİ)

VİZESİZ (KİŞİ)

TOPLAM (KİŞİ)

GENEL TOPLAM (kişi)

1.630 89.251

-22

1.630 87.599

1.630 87.621

TEMMUZ/1989

79

135.297

135.316

224.567

AĞUSTOS/1989

512

87.396

87.908

312.475

1.859 3.619 4.531 4.843 2.779 3.645 4.595 4.360 3.254 34.098

---------311.862

1.859 3.619 4.531 4.843 2.779 3.645 4.595 4.360 3.254 345.960

314.334 317.953 322.484 327.327 330.106 333.751 338.346 342.706 345.960 345.960

EYLÜL/1989 EKİM/1989 KASIM/1989 ARALIK/1989 OCAK/1990 ŞUBAT/1990 MART/1990 NİSAN/1990 MAYIS/1990 TOPLAM

Soydaşlarımızı zulümden kurtarabilmek amacıyla Türkiye Bulgaristan’la aramızdaki vize uygulamasını geçici olarak kaldırarak girişlerine müsaade etmiştir. Bulgar hükümeti soydaşlarımızı turist pasaportu ile göndermiş, yanlarında sınırlı eşya ve para getirmelerine izin vermiş fakat altı ay içerisinde geri dönmeyenlerin mal varlıklarına el konulacağını ve emeklilik haklarının iptal edileceğini açıklamıştır. Türkiye Bulgaristan ile yeni bir göç anlaşması yapabilmek ve soydaşlarımızın haklarının kazanımlarını sağlayabilmek amacıyla vizesiz girişleri 22 Haziran 1989 tarihi itibariyle durdurmuştur (Konukman, 1990: 60-63). Bu gelmeler yaşanırken Bulgaristan’ın aileleri parçalaması, altı ay içerisinde geri dönmeyenlerin mal varlıklarına el konulacağını ve türlü sosyal haklarının da iptal edileceğini açıklaması nedeniyle geri dönmek zorunda kalanlar da olmuştur. Bu dönüşü BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


yapanlara “Bulgar rejimini ve dilini kabul ettiklerine dair” belgeler imzalatılırken, eski köylerine, evlerine, işlerine ve mesleklerine dönmelerine müsaade edilmemiştir (Konukman, 1990: 70). Türkiye’den Bulgaristan’a Geriye Dönüşlerin Sayısal Durumu

TARİH

MAYIS / 1989 HAZİRAN/1989 TEMMUZ/1989 AĞUSTOS/1989 EYLÜL/1989 EKİM/1989 KASIM/1989 ARALIK/1989 OCAK/1990 ŞUBAT/1990 MART/1990 NİSAN/1990 MAYIS/1990 TOPLAM

GERİYE DÖNÜŞ YAPANLAR (KİŞİ)

-40 76 3.677 26.181 21.486 16.293 27.688 8.292 6.816 10.033 7.341 5.343 133.272

DÖNÜŞLERİN AYLAR İTİBARİ İLE GEN. TOP. (KİŞİ)

-40 116 3.793 29.974 51.460 67.753 95.441 103.733 110.549 120.923 127.923 133.272 133.272

TÜRKİYE’DE İKAMET EDEN (KİŞİ)

1.630 89.211 224.451 308.682 284.360 266.493V 254.731 231.886 226.373 223.202 217.764 214.783 212.688 212.688

Sonuç Türk-İslam varlığı Balkanlara bilinenin aksine ilk defa Osmanlı Devleti ile ayak basmamıştır. Türklerin Balkanlara gelmeleri II. Yüzyılda İskitler ile başlamıştır. Daha 1071 Malazgirt Zaferi öncesinde 1065 yılında Konya bölgesinde yaşayan Müslüman Türklerin Bizans tarafından siyasi amaçlarla Balkanlara yerleştirildiği bazı kaynaklarda geçmektedir. Balkan devletlerinde akademisyen ve tarihçiler kendi tarihlerini yazarlarken doğru olmayan ve tarafgir bir şekilde yazmakta ısrar etmektedirler. Bu nedenle Trakya Üniversitesi bünyesinde kurulmuş olan Balkan Araştırma Enstitüsüne gibi akademik yapılanmalar diğer üniversitelere de yaygınlaştırılmalıdır. Aynı zamanda bu hususta düzenlenen konferans ve paneller de arttırılarak devam edilmelidir. Daha Osmanlı döneminde dillerinin Bulgarcaya yakın olması nedeniyle Bulgarlaştırma gayretlerine karşı çıkan ve Osmanlı Hükümetine ikazlarda bulunmaya çalışan (Koyuncu, 2013) Pomak Türkleri Kuman (Kıpçak) Türklerinin torunlarıdırlar ve İslam’a da sıkı sıkıya bağlıdırlar.(Özlem, 2009). Pomak Türklerinin dil problemlerinin çözüme kavuşturulması için Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı Bulgaristan ile gerekli istişareleri yaparak Türkçe eğitim ve öğretimi verecek alt yapıları oluşturmalıdır. Mevcut olan dil okulları var ise onların da kapasiteleri arttırılmalıdır. Pomak Türklerinin etnik olarak da Kuman (Kıpçak) Türkleri olduğu bilinci çeşitli basın ve yayınlar vasıtasıyla kazandırılmaya çalışılmalıdır. Bulgaristan’ın zorla değiştirdiği isimlerin eski haline dönüştürülme işlemi 1993 yılına kadar müracaatla yapılabiliyorken, bu tarihten sonra mahkeme kararları ile değiştirilebilmektedir. İsimlerini eski haline değiştirmemiş olanların bir kısmı ihmalden, bir kısmı da

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

“tekrar eski uygulama yapılabilir, baskıya maruz kalabiliriz” korkusu ile yapmadıkları görülmektedir (Oran, 1993). Şimdi bu kişilerin isim değişikliğini yeniden yapmaları için mahkeme masrafı ortaya çıkmakta, değişiklik yapılırsa bu defa da değiştirilmesi gereken kimlikler, diplomalar ile diğer resmi evrakları sorunu ortaya çıkmakta, bunlar için de maddi kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Bu masrafları karşılamakta zorlananlar için Türkiye, Bulgaristan Türkiye Hükümeti bu sorunların çözümü için Bulgar Hükümetinden kolaylık talebi için girişimlerde bulunmalı, gerekirse oluşturulacak bir ekonomik fon ile bu sorunun çözümü cihetine gidilmelidir. Bulgaristan’da yaşayan ya da göç ederek gelmiş soydaşlarımız için bazı akademisyen veya basın yayın kuruluşlarının “Bulgar Türkü” ifadesini kullandıkları görülmektedir. Bu soydaşlarımız için “Bulgaristan Türkleri”, “Bulgaristan’da yaşayan Türkler” veya “Bulgaristan’dan gelen Türkler” ifadelerinin kullanılması yaygınlaştırılmalı, yanlış ifade kullanımına son verilmelidir. Türkiye etnik temelli bir politika izlemese de Balkanlar’da bulunan Müslümanların durumları bölge ülkeleriyle yürütülen ilişkileri her zaman etkileyen önemli faktör olduğu bir realitedir. Türkiye’nin Balkanlarda MüslümanTürk varlığı ile temasların kopmaması için (Türbedar, t.y.) Dışişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere diğer kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla kültürel ve ekonomik köprüler ile irtibatı devam ettirmeli, buralarda Türk kültürünün pekiştirilmesinin yanında ekonomik etkinliğini de arttırmalıdır. Kaynaklar. ATUN, Ata, (2009) Batı Trakya’daki Planlı Türk Soykırımı, Batı Trakya Online, (Erişim), http:// www.batitrakya.org/e-arsiv/yayinlar/batitrakyadaki-planli -turk-soykirimi.html, 25.09.2015. BAYRAKTAR, Hatice, (2007) Osmanlı’nın Balkanlardan Çekilmesi: Savaşlar, İsyanlar ve Göçler, T.C. Balıkesir Üniversitesi F.E.F. Karesi Tarih Kulübü Bülteni, 2007/1, (Erişim),http://karesitarih.balikesir. edu.tr/5_Balkanlar.pdf, 12.11.2013. DAĞLIOĞLU, Gökçay, (2014) Turgut Özal Döneminde Türkiye’nin Bulgaristan Türkler Politikası: Konstrüktivist Bir İnceleme, Turgut Özal Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara. KONUKMAN, R. Ercüment, (1990) T arihiB elgeler Işığında Büyük Göç ve Anavatan (Nedenleri, Boyutları, Sonuçları), Ankara, Hazırlayan: Kutlay Doğan. KOYUNCU, Aşkın, (2013) B alkan Savaşları Sırasında Pomakların Zorla Tanassur Edilmesi (1912-1913), OTAM, Bahar 2013, S.33, ss.139-196. MARAL, Fevziye, (2010) Bulgaristan’dan Türkiye’ye 1989 Göçü, İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeler ive İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. NEVREZOVA, Aydzhan, (2006) B ulgar Y önetiminde Azınlıklar (1878–2004), Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Master Tezi, Ankara.

56


NURİ, Celal, (2013) B ulgar ve Pomak, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, S.53, C.2, ss. 421-431, Çev./Akt.: Muhammet Kemaloğlu. ŞAYBAK, Arzu, (2006) Soğuk Savaş Sonrası Türkiye’nin Balkan Ülkeleriyle İlişkilerinde Güvenlik Olgusu ve Karşılıklı Çıkarlar, Uludağ ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Uluslararası İlişkiler Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Bursa. ORAN, Baskın (1993) Balkan Türkleri Üzerine İncelemeler (Bulgaristan, Makedonya, Kosova), Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 48(01). ORHAN, Sibel, (2008) Balkan Savaşları’nda Türklere Yapılan Bulgar Mezalimi, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Hatay. ÖZLEM, Kader, (2009) T arihsel Süreç İçinde Türklere Uygulanan Şovenist Bulgar Politikaları, Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi, Turan-Sam, 01.01.2009, (Erişim), http://www.turansam.org/makale. php?id=213,25.09.2015. ÖZLEM, Kader, (t.y.) Lozan A ntlaşması’nın Bulgaristan Türkleri İçin Geçerliliği Hukuksal Bir Değerlendirme, (kaderozlem@gmail.com), (Erişim), http:// www.balgoc.org.tr/bilgi/kaderlozan.doc, 17.12.2013. TİKİCİ, Mehmet, KARATEPE, Selma, ERDEM, Orhan, (2008), B alkanlarda Türk Kültürü: Osmanlı Sonrası Kosova’da Yaşayan Türklerin Kültürel Özellikleri ve Türkiye İle İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme, 24.04.2008, Tekirdağ, 1.Uluslararası Balkanlarda Tarih ve KültürKongresi, (Erişim), www.sbekongre.sakarya.edu.tr/ kongre1/Bildiri/217-230.pdf, 29.09.2015.

TOKSÖZ, İlhan, (2011) Batı Trakya Türk Topluluğunun Rodoplardaki Buluşma Noktası: Seçek Yaylası Tarihi Seçek Yağlı Güreşleri ve Kültür Etkinlikleri, Millî Folklor, S. 91, (Erişim), http://www. millifolklor.com TÜRBEDAR, Erhan, (t.y.) Balkanlar’da Müslüman Topluluklar ve Türkiye, (Erişim), http:// www.balgoc.org.tr/2004/bmtseminer/ bursateblig.htm, 28.09.2015. ULUTÜRK, Rafet, (2004) “Bulgaristan’da Pomak Türkleri 1”, 01.12.02004, (Erişim),http://www.bulturk.org/ site/index.php? option=com_content&view=article&id=112:bulgaristanda-pomakteri-2&catid=33:rafet-uluturk&Itemid=318,25.09.2015. ÜSTÜNDAĞLI, Elif, (2009) B alkan Göçmenlerinin Türkiye’de Kültürleşmeleri Sürecinde Türk Tüketim Kültürüyle Olan Etkileşimi, T.C. Ege ÜniversitesiSosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Pazarlama Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, İzmir. VATANSEVER, Erhan, (2011) B ulgaristan T ürklerinin Hakları ve Demokrasi Döneminde Bulgaristan Türkleri (1989 ve Sonrası), Bilge Adam Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM), (Erişim), http:// www.bilgesam.org/Images/Dokumanlar/0-399-2015020925balka nkongresikitabi-9.pdf, 12.11.2013. VİKİPEDİ, (2015), Eksarh, (Erişim), https://tr.wikipedia.org/wiki/ Eksarh, 05.10.2015. YORULMAZ, Seçil, (2012) 1984-1989 Yılları Arasında Bulgaristan Türklerine Yönelik Uygulanan Asimilasyon Politikaları ve Göç Deneyimleri, T.C. Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.

POMAKÇAYI ÖĞRENİYORUZ POMAK EU Sitesinden alınmıştır. Her kim düzenledi ise teşekkür ediyoruz. Alıntı Adresi: https://www.pomak.eu/board/index.php?topic=80.0

POMAKÇA-TÜRKÇE KISA CÜMLELER Pomakların çoğunluğu 1878-1912 yılları arasındaki dönemde Lofça ve Rodoplar yöresinden Türkiyeye göç etmek zorunda kalmışlardır. Pomaklar yerleştikleri köylerde 1980 yıllarına kadar Pomakçayı günlük dil olarak kullana gelmişlerdir. Ancak şehirleşme olgusu ve televizyonun yaygınlaşması bütün yerel kültürleri olduğu gibi Pomak dil ve kültürünü de erozyona uğratmıştır. Büyüklerimiz evde Pomak ça konuşurlarken yeni nesil Pomak çayı öğrenememiş ve giderek yaşlıların ölmesiyle Pomak ça unutulmaya yüz tutmuştur. Halbuki bir Pomak için kimliğine, diline ve kültürüne sahip çıkmak en doğal insani bir haktır. Çalışmamız artık tarihe karışan Pomak çayı en azından eski dil özelliklerini koruyarak tespit etmektir. Bununla amacımız kısmen anne ve babalarımızın dilini hatırlamaya ve yeniden öğrenmeye çalışmaktır. Diğer amacımız 57

da ileride bu konuda araştırma yapmak isteyecek akademisyenlere veri sunabilmektir. Uluslar arası fonetik zorunluluklar gereği Pomak ça yazımında ç harfi “ch” biçiminde ve ş harfi “sh” biçiminde gösterilmiştir. Bu zorunluluğun dikkate alınması gerekmektedir. Bu çalışmamızda Pomak çanın orta Rodoplar ağzı esas alınmıştır. Yerel dillerin kaçınılmaz gereği olarak kullanılan şivenin halen Manisa ve İzmir civarında oturan Pomakların şivesine ve özellikle İzmir Kemalpaşa’ya bağlı Beşpınar köyü Pomakçasından derlendiğini nazara vermek istiyoruz. Bu çalışma Fililog niteliği taşımayan bizler tarafından kendi büyüklerimize danışılarak hazırlanmış amatör ruhlu bir çalışmadır. Amacımız Pomak çayı iyi bilen Pomak arkadaşlarımızı daha nitelikli araştırmalar yapmak üzere motive edebilmektir.

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


EYLEMLER: GETİR: • Donesi • Nimoy donesi • Dunesa • Nidunesa • Dunesa li? • Sha dunesam • Nema da dunesam • Da dunesa • Nimoy da dunesa • Donesi • Dunela • Sha dunesa

: Getir. : Getirme. : Getirdi. : Getirmedi. : Getirdi mi? : Getireceğim. : Getirmeyeceğim. : Getirsin : Getirmesin. : Getir : Getirmiş. : Getirecek.

BIRAK: • Ostavitu asoy laf • Ostavitu asoy rabuta

: Bu lafı bırak : Bu işi bırak

SOKMAK • Nimoy mushna asoy dupka nekvo!: Bu deliğe bir şey sokma. • Mushnagu adin sheyka asoy dupka: Bu deliğe bir çivi soktum. • • • • •

AYIRMAK-BÖLMEK-PARÇALAMAK: Razdeligu asva : şunu ayırıver. Nimoy razdeli : ayırma. Uddelihmese mirasan : Mirası ayırdık. Utrebiligu : ayıklayınız. Razdelihmegu vrut partiyata : Bütün eşyayı paylaştık.

ATMAK: • Foarnigu • Nimoy foarni • Foarnigu za mene BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

: Atınız. : Atma. : Bana doğru atınız.

BENZEMEK: • Mesetsa onnoz drugu : Birbirine benziyor. • Nimesatsa onnoz drugu : birbirine benzemiyor • Kakvosa mene / katu mene : benim gibi BİTMEK-TÜKENMEK: • Za dasa krata • Pak sha sa utvori rabutana

: Bitmeye başlamış. : İşler tekrar açılacak.

• • • • • • • •

: bağla. : beni bağladılar. : Yalvardım beni çözdüler. : Atı çöz. : Çöz. : düğümü çöz. : çözdüm. : çözülmüş.

BAĞLAMAK-ÇÖZMEK: Varzay Menemi varzaha Umolihi tana udvoarzaha Udvoarzay konen Odvarzi Vazelan odvarzi Udvoarza Udvarzalusa

BASMAK: • Ustoapi var nega da saspiti : Üstüne bas da yapışsın. • Staptagu var kamen : Taşın üstüne bastım. ÇEKMEK: • Upina upina doyde • Upinaygu

: çektim çektim geldi. : çekiniz.

• • •

: Başından defet. : başımdan defol. : Başımdan defol.

KOVALA: Opadigu glavata Odmanigu glavasa Odmahni od glavasa

DEĞMEK: • Dagi ni duboarnish • Anvana da nibarnish

: Değmeyesin. Sakın değme.. : Ona sakın değmeyesin.

DEĞİŞTİRMEK: • Nirache dagu primene

: değiştirmek istemiyor. 58


• Asoy rabuta nimojish da primenish : Bu işi değiştiremezsin. DİZMEK: • Najiji tesbihan • Tespihan nazizah

: Tespihi diz. : tespihi dizdim.

TUTMAK: • Aga za fatem sha ta udavem: eğer bir tutarsam boğacağım. DÜŞÜRMEK: • Ud rakisa ispusnah • İspusnahgu

: Elimden düşürdüm. : düşürdüm.

GEREKLİ: • Treva li? • Treva li za tebe? • Treva • Ni treva • Na gudi

: Lazım mı? :sana gerekli mi? : lazım : lazım değil. : hazırla.

KIVIRMAK: • Nimoy zoagarchvay knigite • Zoagarchigu asvana

: kağıdı bükmeyin. : kıvır şunu.

• • • •

: koy : buraya koyma. : nuraya koymayınız. : buraya koyunuz.

KOYMAK: Turi Nimoy turi atuka Atova nimoy guturay Turugu atuva

ÖRTMEK: • Zavimaygu mene • zavimaygu koarpata

: beni örtünüz. : başörtünü ört.

• • • • • •

: kaldırınız. : kaldırma.. : kalk artık. : o kadar uyuma. : rüya gördüm. : esnemeyin.

UYUMAK VS. Dignay gu nimoy dignay ostani siga Nimoy ispiye atolka Soanegu glöadah Nimoy prizeavay

GİTMEK-GELMEK: • Faf chera hodi : dün gitti. • Chera doyde : dün geldi. • Utre sha yide : Yarın gidecek. • Utre pak sha yide : Yarın yine gidecek. • Atam sha yidem : Oraya gideceğim. • Kata den hodi : Hergün gidiyor. • Kata den varvi : Her gün gidiyor. • Vari(varvi) bre natak : Git oraya bre.. • Vari(varvi) si mari : Git mari (kadın) • Ali poslet mene doyde : Ali benim arkamdan geldi. • Ali poslet yide : Ali sonra gitti. • Stara chileak varvi sas tuyegana : Yaşlı adam bastonuyla yürüyor. • Hodihme na dolnata mahala : Aşağı mahalleye gittik. • Pak yala : Yine gel. • Po setna sha doyde : Daha sonra gelecek. • Chekay vrut lyude da yida : bekle herkes gelsin. • Yela tuka : buraya gel. • İ to da doyde : o da gelsin. • Aku yidash : gidersen. • Asadef nimoy yese mlogi hodi : buralarda fazla dolaşma. • Sha doydeli nishteli niznayem : Gelecekler mi değil mi bilmiyorum. • Varve varve i zapreasa : yürüdü yürüdü ve durdu. • Po chakay : biraz bekle. • Oshte ne dushlolu : daha gelmemiş. 59

• • • • • • • • • • • • •

Ye nema da hodem : Ben gitmeyeceğim. Ku yima kasmet sha yidime : kısmet varsa gideceğiz. Da beshe iti dushol : keşke sen de gelseydin. Yala nahtuva : buraya gel. Ye sa doydeh : ben geldim. Hodih : gittim. Ye sa varim : yürüyorum Yela : gel Vari : git Sa varna : döndü. Vish atam adin chileak da varvi: Bak orada bir adam yürüyor. Kade li sha yide : Nereye gidecek? İdi nahzat : git öteye.

ÇABUK: • Haborci • Haborci yela • Barci vari • Barci dumay • Barci krakni • Barci vari • Boarce yala • • • • •

: çabuk ol. : çabuk gel : Çabuk git : çabuk konuş. : çabuk adım at. : çabuk yürü. : çabuk gel.

KOŞMAK: Tarchi Nimoy tarchi

:koş. : koşma. Tarcheh ama nimojim da gustignam :koştum ama yetişemedim. Firigu : kovalamak Nimoy firigu : kovalama.

GEÇMEK: • imali poat da minam/minavam : yol varmı da geçeyim. • Day mi poat da minam/minavam: yol ver de geçeyim. • Priminay : geçiniz. • Minaygu : geçiniz. • Kolka sat minava? : Kaç saat geçti? KALMAK: • Ti atam ostani : sen orada kal. • Ye nema atam da ostanvam : benorada kalmayacağım. • • • • • •

YAPMAK-ÇALIŞMAK. İstori Nimoy istori İstorisi vazeal na prelu Pravi Nimoy pravi Dubresi ti pravi

: yap : yapma. : ipe düğüm yap. : yap : yapma. : iyi ki yaptın.

• • • • • • • • • •

Mesi Nimoy misa mesi moy rabuta Nimoy ubigravay briz rabuta Zafatigu rabutana Pargavu kopele Nimoy ostavi asoy denksi rabuta Nefelitu dete Rabutasana krati Nirabuti Briz rabuta

: karışmak. : benim işime karışma. : işsiz dolaşma. : İşe başla. : Becerikli genç. : Bugünün işini bırakma. : tembel çocuk : işler bitti. : çalışmamıyor. : işsiz.

• “Rabutnu”yada “Rabotni” • Rabutneyese

: çalışkan. : çok çalışkan

• • • •

:Ne oldu? : Biliyormusun ne oldu? :Bilmiyor musun ne oldu? :Ne oldu bilmiyorum.

BİLMEK-ÖĞRENMEK: Kakvo ustana? Znayishli kakvo ustana? Niznayishli kakvo ustana? Niznayem kakvo ustana?

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


• • • • • • • • • • •

Ye znaye /znayemse Ye niznam Ye niznayem Oti niznayish? Niznayem dezna kakvo Koya znaye? Nipuznava Nipuznavam Niznayem Pumaski na uchem Kakvo pisva asoy kniga

: Biliyorum. : Ben bilmem. : Ben bilmiyorum. : Neden bilmiyorsun? : Nerede bilmiyorum. : Kim bilir? : Tanımıyor. : tanımıyorum. : Bilmiyorum. : pomakça öğreniyorum. : bu kağıtta ne yazıyor.

ANLAMAK: • Setishlisi? : Anlıyormusun? • Ni setishlisi? : Anlamıyor musun? • Setam : anlıyorum. • Ni setam : Anlamıyorum. • Setamsa ama nimoga da dumam :Anlıyorum ama konuşamıyorum. • Yeti kazam, setilisa? : Ben söylüyorum. Anlıyormusun? • Nimujih da setam : Anlıyamadım. • Setihse, doydemi akoala siga : anladım. Aklıma geldi şimdi. UNUTMAK-HATIRLAMAK: • Nimoysa za barey • Nimoy zaburi • Yese barci zaburam • Zaburih • Zaburi lisi?

: Unutma. : unutma : çok çabuk unutuyorum. : unuttum. : Unuttunmu?

• • • •

: Unutmadım. : Unutmayasın. : sakın unutma. : şimdi aklıma geldi.

Ni zabura Dagu ni zaburish. Nimoy zaburavey Asiga midoyda na akoal

DÜŞÜNMEK: • Chüdeha • Nimoysa atolka chudi • Chudisa anoy chileak

: düşündüm. : O kadar düşünme. : O adam düşünüyor.

• • • • • •

: kaybettim. : paraları kaybettim. : Paraları kaybettin mi? : kayboldu. : paralar kayboldu. : Nerede bulacaksın?

KAYBETMEK: Za gubisa Paritesi zagubih Aku zagubi parite? İzgubisa Parite izgubisa Deshtehi naydish?

ARAMAK-BULMAK: • Kakvo troasish? • Trosam moya pari • Trosam detenu • Nimoy troasi? • Nimoy dagu troasish • Nayde lisi? Naydeli gu? • Naydeli gu adin lajisa • Naydeligu lajisa • Naydehsi siga • Asiga nayde KONUŞMAK-SÖYLEMEK: • Pravu kazvay • Nimoy atolka tatoarkay, Poshtamisa siga • Nimoy duma nigori nidol • Rechi mi • Mene mi rechi • Kakvo reche • Kakvo kazva • Kakvo lafi? BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

• Kakvo lafi • Kakvo li duma • Tebe kolchishte kazvah SES: • Chuh adin glas • Chuh trakasa dezna kakva • Kakvasa chuka niznayem

: ne konuşuyor? : Ne konuşuyor? : sana ne kadar söyledim. : Bir ses duydum. : Ne olduğunu bilmediğim bir ses duydum. : Ne gürültü oldu bilmem.

DİNLEMEK: • Slushay mene kak shti kajem : Dinle beni ne söyleyeceğim. • Men nislushash kakvoti vikah : Ne söylediğimi dinlemiyorsun. • Ye tebe kolkuti kazvah nislushash : Ben sana kaç kere söyledim, dinlemedin. ÇAĞIRMAK: • Menemi rukay • Rukay mene

: beni çağır : çağır beni

FISILDAŞMAK • Kakvo shaptete • Na uhotu kakvo shaptete?

: ne fısıldaşıyorsunuz? : Kulağına ne fısıldadı?

• • • • • • •

: Duyuyormusun? : ne duydun? : ne duydun? : duyuyormusun ne diyor? : Duymuyorum. : Dinleme ne söylüyor. : Anneni dinle.

DUYMAK: Chuvashli? Kakvo chuva Kakvo chuye Chuyish li si kakvo vika? Ni chuyem. Nimoy slushay kakvo vika Uslushi maykati

GÖRMEK: • Vish • Ye sa videm • Sha vide • Ne ye vide • Nivide • Da vide: Görsün. • Dali vidva • Dali ni vidva • Dali vide • Videle gu? • Videhgu • Kajemu dagu videm • Faf söan videm • Videmse, ya sam ne körovu

: bak : Ben gördüm. : görecek : görmedi : görmüyor. : gördün mü? : görmedin mi? : Gördümü? : Gördün mü? : gördüm. : göster bana göreyim. : Rüyamda gördüm. : görüyorum, kör değilim.

: Ne arıyorsun? : Paramı arıyorum. : Çocuğu arıyorum. : Arama. : Aramayasın. : Buldun mu? : Bir kaşık buldunmu? : Kaşığı buldunmu? : Artık buldum. : Şimdi buldum.

BAK: • Glöaday • Nimoy glöaday • Niglöada • Da glöada • Poglanni • Puglanna mene

: Bak : Bakma. : Bakmadı. : baksın : Bak : bana baktı

KİŞİLERLE İLGİLİ: AĞIR • Töashka jana • Töashkati kamen

: hamile kadın : ağır taş

: doğru söyle.

POMAK: • Nesme pumaski lyude : Biz Pomak halkıyız. • Nashın zemya Rodopski Planina : Rodop dağları bizim ülkemizdir. • Vrut selski pumatsi igrayet horo : Bütün köyün Pomakları horo oynuyor. İÇİN: • Za : için • Za moy : benim için. • Za tvoy : senin için

: O kadar dırdır etme. Sus artık. : Konuşma aşağı yukarı : söyle bana. : bana söyle : Ne dedin? : ne anlattı.? : Ne konuşuyor?

60


• • • • •

Za mene Za tebe Za nega Za nam Za vash

: bana : senin için : onun için : Bizim için : Sizin için.

• • • • • • • • • • •

İYELİK ZAMİRLERİ: Moy Tvoy Nenguvu Nashın Vashın Zanva Zasva Zatva Anoy Asoy Atoy

: benim : senin : Onun : Bizim : Sizin : (Za anva): Bunun için : (Za asva): Şunun için : (Za atva): Onun için? : Bu : şu :o

• • • • • • • • • •

Anay: Asay: Atay: Anıy Asıy Atıy Sıs Sıs nega Sas mene Sas tebe

: böylebu şekilde : şöyleşu şekilde : öyleo şekilde : ile : onunla. : benimle. : seninle.

• • • • • • • • • • • • •

KİŞİLİK TANIMLARI: Ya sam Ya sam doktor Ti si Ti si po hubava To ye To ye yechishte loshu Nesme Nesme pumaski lyude Vaska Vaska ti araba asoyli? Aneyka Sichku Vrut

: Ben…im : Ben doktorum. : sen… sin. : Sen daha iyisin. : o…dur. : O çok sinirlidir. : Biz…iz. : Biz Pomak halkıyız. : Siz…in : Sizin arabanız bu mu? : Onlar…ın. : hepsi, bütün : herkes

İSİM VE TANINMAK: • Bubaykutu yüme kakvo? • Bubaykumu yüme Hasan • Maykati yüme kakvo beshe? • Kaktu guzuvash? • Ye guzuvam Mustafa • Ye sa guzuva Mustofko • Ti si mustofko lisi? • Ti li si beshe? • Ti li si? • Ti li si Ali? • Kak sa turila detenu yüme • Kaktu guzuvash? • Kak si? • Hubavalisi? • Potkur ma turiha

: Babanın adı ne? : babamın ismi Hasan : Annenin adı ne idi? : Adın nedir? (Nasıl tanınırsın?) : Sen Mustafa mısın? : Sen miydin? : Sen misin? : Ali sen misin? : Çocuğun ismini nasıl koymuşlar? : Nasıl tanınırsın. İsmin ne? : Nasılsın? : İyi misin? : lakap taktılar.

• Chileakana da puznavat sas potkur : adam lakabıyla bilinir. • Asoy chilakan potkur racush : Bu adamın lakabı Racuştur. • Racush: reja ushi : kulak kesen EVLİ-BEKAR -DÜĞÜN-NİŞAN-GELİN: • Ye sam ne leftera : ben bekar değilim. • Asva mumiche glavenu : Bu kız nişanlı 61

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Ujenulasaya : evlenmişler. Uddelihisa : Ayrılmışlar.Boşanmışlar. Nesvadba yima faf gornunu mahala : Yukarı mahallede düğün var. Utre nesvadba sha pravet : Yarın düğün yapacaklar. Nivesta : gelin Nesvadba : düğün Yalayte nahsın nesvadbata : düğünümüze gelin. Nivesta ta yese hubavu : gelin çok güzel. Anay jana töashka : bu kadın hamile. Mumichenu ojeni : kız evlendi. Ujenilusaya : evlenmişler Neye jenen : evlenmemiş. Ujenen : evli Mumichagu utsurna : kız kaçtı. Utsurnaygu mumichata : kızı kaçır. Mumiche : bekar kız kardeş Dashtare : evli kız kardeş Dashtarinka : kız kardeşçağızım. Nivesta sa rudila, asiga rujdelka: gelin doğum yapmış. Şimdi loğusa.. Yealvu jana : kısır kadın. Mumichena za glavila : kız nişanlanmış

KİŞİLER: • Yergene : ergen • Kopele : oğlan • Mlada : genç • yunak : delikanlı • Masku : erkek • Jenska : kadın • Yetarva : elti • Lele : görümce • Kopelenuya dalu mumichana adin top kikti: Oğlan kıza bir demet çiçek vermiş. • Asva mumiche hubava halishta datkaye: Bu kız güzel kilim dokuyor. • Chileakana ustareal : Adam yaşlanmış • Janana ustareal : kadın yaşlanmış. • Istarina lyude po hubavi znayet: Yaşlı insanlar daha iyi biliyorlar. • Moash / majoa : Kadının kocası • Hubaf chileak : iyi adam • Paratika chileak : kötü adam • Guleam : kocaman büyük • Babisa : kocakarı • Baba : yaşlı kadın. • Anay janasa kanoasvala : bu kadın kınalanmış. • Selski yunasi : köyün gençleri. • Selski jeni : Köyün kadınları • Detski plena : çocuk kundağı • Drushka : kız arkadaş • Drugar : erkek arkadaş. KARDEŞ: • Kutraye tvoytu brad • Asvasi moytu brat • Asvasi moytu sestra • Nesme bliznak • Bliznakusme • Adin brad yimam • Dıvamina imam sestra • Truyisa chilak doyde • Chatvarisa desa yimam

: Hangisi senin kardeşin? : Bu benim erkek kardeşim. : Bu benim kız kardeşim. : Biz ikiziz. : İkiziz. : bir erkek kardeşim var. : iki kız kardeşim var. : Üç adam geldi. : dört çocuğum var.

• • • • •

: Çocuğu büyüttün mü? : çocuk işemiş. : Çocuk gibi oynama. : çocuğu devirme. : Çocuk ne zaman doğdu?

ÇOCUK: İskuteli detense Detenu pikalu Kakvotu dete nimoy igra Nimoy butnay detenu Kuga rudi dete?

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


• • • • • • • •

Yala detesu rashudi Detenu panna Uskutaygu detenu Uskuteli si desata Detenu yese ubarachanu Podvarzi detetu Detenu uplashe Ya sa usrah

• • • • • • • • • • • • • • • • •

OYUN: İgra : oyun İgrayte : oynayınız. Nimoy igra : oynama. Nimoy igray atuva : burada oynamayın. Desana igrayet : çocuklar oynuyor. Detenu igraye sas grachka : Çocuk oyuncakla oynuyor. Nimoy lopnay : atlama. Nimoy ripkay : Zıplama Nimoy sas mene igray : benimle oynama. Detenu igraye sas vortkana : Çocuklar çemberle oynuyor. Nimoy igray sas voda, Shasanakvasite: su ile oynamayın, ıslanacaksınız. Yala saborihme : Gel güreşelim. Çukayta rakite : el çırpınız. Alkışlayınız İsvirke : kaval, düdük Kakvo hubavu isviri : Ne kadar güzel kaval çalıyor. İsviri : ıslık çal. Detenu iska isvirki da pravesh : Çocuk düdük yapmanı istiyor.

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

AĞRI-HASTALIK: Kuremas buli : Karnım ağrıyor. Güüsesme buli : Göğsüm ağrıyor. Ochimasa buli : Gözüm ağrıyor. Ohosumu buli : Kulağım ağrıyor. Zabuleya : Acıyor. Ağrıyor. Bulima :Ağrıyor. Nimoy boarzay, rakota sha ta zabuli: Çabuk yapma, elin ağrıyacak. Parchnisa ustanah : İshal oldum. Fatelu gu parchnisa : İshale tutulmuş. Nimoy kashle : öksürme. Çileakan kashle : adam öksürüyor. Detenu priha : çocuk aksırıyor. Akuta buli nugoata? : Ayağın mı acıyor? Nugosa na buli : Ayağım acıyor. Uminami siga : şimdi geçti. Asigami umina : Şimdi geçti. Primirelaya janana : kadın bayılmış Setnasa usvetila : sonra ayılmış. Stirma izlelu : Çıban çıkmış. Oshtese ne umrelu, oshte jiveya: daha ölmemiş. Daha yaşıyor. Uhosumi peyna : kulağım çınlıyor. Peynami uhosu : kulağım çınladı. Zabulelusaya : hastalanmış. Kakvo ima anolku balnu : ne kadar çok derdi varmış? Nimoy poashka : inleme. Dubre li si? : İyimisin? Koarf muteche : kan akıyor. Rana ustana : yara olmuş. Doarpagu na garboan : sırtımı kaşı. Nimoy doarpagu : kaşıma. Loshuma nema da doydem : Hastayım. Gelmeyeceğim. Moardaygu malku : azıcık kıpırda. Goarchisa : kıvranıyor. Nimoy pukna : patlama ! Pukna ut sakantiye : sıkıntıdan patladım. BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

: gel çocuğu gezdir. : çocuk düştü. : çocuğu kucakla. : çocuklarını büyüttünmü? : çocuk çok kirli. : çocuğun altını bağla. : çocuk korktu. : korktum.

• • • • • •

ÖLÜM VE YAŞAMAK Nimoy utrepay Umre Kupaygu adin grom Tezkasi umresi Vrutsa umreli Mlogu da jiveyesh

: öldürme. : öldü. : bir mezar kaz. : teyze öldü. : hepsi ölmüşler. : çok yaşayasın.

BAŞ: • Glava : Baş • Veshka : kaş • Klepka : kirpik. • Na koakrana kosa mumichana : kızın kıvırcık saçı • Boarnisa : Dudak • Chervilo : Dudak boyası • Usta : Ağız • Zoab/ Zıb : Diş • Buza : Yanak • • • • • •

BÜYÜK-KÜÇÜK: Malku Gulema Po malku Po gulem Nıy malku Nıy gulem

: küçük : büyük : daha küçük : daha büyük : en küçük : en büyük

GÜZEL-ÇİRKİN: • Nimoysa gizdi yese : Fazla süslenme. • Yese gizdana mumiche : Çok süslü kız. • Yese hubavu mumicha beshe : Çok güzel kız idi. • Mumichena ima adin ugledala : kızın bir aynası var. • Janana gügleada ugladelu : Kadın aynaya bakıyor. • Sharabatu mumiche : Çilli kız. • Kamatnu kopele i mumiche : Güzel delikanlı ve kız • Daliye hubavu : Acaba güzel mi? • Janana pu chernisa : kadın karardı. • Janana choarna ustana : kadın kara oldu. GIDIKLANMAK • Yese goskokut asay jana : bu kadın çok gıdıklanır. • Nimoyma halay, zara maskokut: Elleme gıdıklanıyorum. • İskukuteshkama : beni gıdıklıyor. • Zat kamenen sıskrilu : taşın arkasına saklanmış. GÜLMEK: • Zasmeatu mumiche • Moacha gu da pribiye • Da sasmeye • Nismeyesa • Hich sanismeye • Nimoy sismeyte

: güleç yüzlü kız. :güldürmeye çalışıyor. : gülüyor. : gülmez. : hiç gülmüyor. : Gülmeyin.

İSTEMEK: • İskam • Ni iskam • İshtam • nishta • Rache li? • Ni rache

: istiyorum. : istemiyorum. : istiyorum. : istemiyorum. : istiyor mu? : İstemiyor.

• • • • • •

ZAMAN VE YER: NERESİ / NEREDE? Kadeye : Nereye? Kadesi: Neredesin? Kadeye hodish : nereye gidiyorsun? Kadeye hodil : nereye gitmiş? Ot kadesi? : Neredensin? Kadeye? : Nerede/ nreye? 62


• Ot kade

: nereden

KİM? • Koya • Koy • Kutra • Koy • Koy yide? Kim o? • Sichku

: Kim? : kim? : hangisi? : kim? : Kim geliyor? : herkes

NE ZAMAN? • Kuga • Kuga tu

: ne zaman? : nezaman?

• • •

: niçin? : ne için? : Neden?

NEDEN ? Oti Za kakvo Zashto

DEĞİL Mİ ? • Ali Da li ?

: Ali Değil mi?

NASIL ? • Kak • Za kak

: nasıl? : nasıl

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

ZAMAN TÜMLEÇLERİ: Parvi/ paren : az önce Poarvu : ilk. Asiga : şimdi Lö asiga : hemen şimdi. Snoashta : akşama Ranu : erken. Oshte ranu : daha erken. Aga soavne den : Gün ağardığı zaman Tri Gudini Ustana : Üç Yıl Oldu. Asoy den : Bugün Denas : bugün Sey dene : bu günlerde Nidele setne : haftaya bugün. Du denas : bugüne kadar Ud asva drugu :bundan başka Ud siga setne : bundan böyle. Tuga : bundan sonra Sıs nega : bununla birlikte isveka/isveki/ısve : her zaman İstiga : yeter. İstiga siga : yeter artık. Ranu yala : erken gel Ostavigusa setne asoy rabuta : bu işi sonraya bırak. Ud napresh ne beshe asoy rabuta: Bu iş eskiden böyle değildi.

• • • • • • • • • • •

YER TÜMLEÇLERİ: Atuka Asoy mesta Ut tuka Atam Du tam Du tuka Faf srede Nastranata Krayen Kray Nıy krayen

: burası, burada : bu yer : buradan : orada, : oraya : buraya kadar. : ortada : kenarda : kenarda : kenar : en kenarda

• • •

HAFTANIN GÜNLERİ: Nidele Punidelnik Tornik

: Pazar : Pazartesi : Salı

63

• • • •

Sreda Chatvartak Cumoa Sabuta

: Çarşamba : Perşembe : Cuma : Cumartesi

• • •

AŞAĞI-YUKARI: Hodihte na dol Ududol doyde İdisi / Varisi na dol

: Aşağıya gittik. : Aşağıdan geldi. : aşağıya git.

• • • • • •

YAKIN-UZAK: Blizu Deleche Zat Uduzat varvi Uddeleche doyde Ni nabilizish

: yakın : uzak : uzak, öte : öteden yürüyor. : uzaktan geldi. : Yanaşmayasın.

• • • • • • •

AZ-ÇOK: Mlogu : fazla, çok Yese mlogu : çok fazla Ut kole yechishte : çoktan beri Annosh dıvash hodih do atam : Oraya bir iki defa gittim. Mloga ustana :kaki utushlolu : gideli çok oldu. Nishtu : hiçbir şey Nema nishtu : hiçbir şey yok

İÇERİ-DIŞARI: • Voatre • Udvoan • Na vatre • Udvoanna • Voatre • Fafvoatre • Navoatre • Nema nikoy • Nema nikakvo • Nema nikoy na voatre

: içeri : dışarı : içerde : dışarıda : iç : içerde : içeri. : hiç kimse. : hiçbir şey yok. : içerde kimse yok.

• • • • • • •

: Köye dün gittim. : Dün akşam geldim. : Dün akşam. : Dünkü kavgayı duydun mu? : yarın gel. : yarın gideceğim. : öbürgün.

DÜN-BUGÜN-YARIN: Chera hodih na selu Snoashtasi doyde Chera vecher Fıf cherasa karaha chuli? Utre yala Utre shta varem Za utreshnik

GECE-GÜNDÜZ: • Nashtes • Salannash • Kata • Kata den

: geceleyin. : bütün gece. : her : her gün

DÖNMEK: • Napresh utide • İdi nah zat • Nah zad savarna • Ustanalu uduzat • Savarnay • Tasa voarna

: öteye gitti. : git öteye. : geri döndü. : geride kalmış. : geri dön. : geri döndü.

İSE: • Aga • Aga za fatem

: eğer : eğer tutarsam.

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


• • • • • • • • •

Aga doydish zari, zaradi Dono ta ustane Ku Kumu Ako zari, zaradi Beshe Kakvo beshe

: eğer gelirsen : her halde. : olsun.(dilek) : ise : ise :ise : her halde. : idi. : neydi?

NESNE VE OLGULAR: TOPRAK: • Anno prigoashta poars : Bir avuç toprak • Day mi anno prigoashta : bir avuç ver. • • • •

AYDINLIK-KARANLIK İsveti voatre : İçerisi aydınlık Voatre töavnuya, zapali lambata: İçerisi karanlık, lambayı yak. İsvetigu : ışıklandır. Nimoy isveti : ışık tutma.

• • • • • • •

GÖKYÜZÜ: Mesechinka izleala : Ay çıkmış. Mesechinkana sa zagubila : Ay kaybolmuş. İslela mesechinkana : ay çıkmış. Mesechinkana sa zagubila : Ay kaybolmuş. Slansene izliza : Güneş çıktı. Slansene privale : güneş battı. Asoy vecher mlogo zvezdi yima: Bu gece çok yıldız var.

MEVSİMLER: • Lyetu • Zima • Prolet • Podzima

: yaz : kış : Bahar : Sonbahar

• • • • • • • • • • •

İKLİMSEL OLAYLAR: Moagla paannala, dajdoan ide : Bulut inmiş, yağmur geliyor. Nebuna yechishte zamaglenu : Gök çok bulutlanmış. Dajdoan rusi da letne : Yağmur çiseliyor da yağacak. Slana pannala : kırağı dümüş. Doyde zima za mrazi : kış geldi soğuk oldu. Graduska letela : Dolu yağmış. Ledoansa stupil : Buzlar erimiş. Isneguya stupil : karlar erimiş. İsledilusa : dondum. Izmoarza : üşüdüm. Yese mlogu ima fartuna : çok fazla fırtına var.

• • • • •

KAYMAK: Kadesi putsunah? Putsunaygu faf asoy mesta Da sa putsunish Dasa surnush Nimoy da sa surnush

DEPREM: • Putresesa • • •

: Nerede kaydın. : Burada kaydım. : Kayarsın. : kayarsın. : Kaymayasın. : deprem oldu.

DAVRANIŞ VE AHLAK: YALAN: Nimoy laji : yalan söyleme. Nimoy izloagay : yalan söyleme. Asoy çileak laya : Bu adam yalan söylüyor. BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

• Nimoy Damini Puslushash

: Sakın dinlemeyesin.

ALAY ETMEK: • Sas men nimoysa putsmivay : Benimle alay etme. • Putsmivasa sas teb : Seninle alay ediyor. APTAL-ZEKİ: • Shupavu çileak • Ti si yese hitra • Yese akalliye jana • Shupavu çileak • Nimoy ustane shupavi • Shupavilisi? • Ye sam ne shupaf • Chileak sa shupilasuya

: Aptal adam : Çok zekisin sen. : çok akıllı kadın. : aptal adam : aptallık etme. : Aptalmısın? : Ben aptal değilim. : adam bunamış.

• • •

SURAT ASMAK: Kakvosa putboarni? Nimoysa putboarni Yechishte boarni chileak

: Neden suratını astın? : Suratını asma. : çok asık suratlı adam.

• • • • • • • • • •

İYİ-KÖTÜ: Krotku dete Loshu dete Paratika çileak Hubava jana Asoy çileak briz perde Da beshe hubavu Paratika Neye paratika Yechishteye krotku Yeshe loshu

:uslu çocuk : aksi çocuk : Kötü adam : İyi kadın. : Bu adam terbiyesiz. : iyi olurdu. : kötü, yaramaz, fena. : fena değil. : çok iyi huylu. : çok fena.

• • • • • • • • • • • •

AHLAKİ DAVRANIŞLAR: Nimoy prikalnasa Nimoy pravigu klepach Nimoy klepi Nimoy gnev Gnevgu Nam nimoy data gnev Nimoy data gnev na mene Yese gnevguya Nimoy izloagaygu Nimoy dapsovay Nimoysa sardite Nimoy iskrigu

: yemin etme. : Dedikodu yapmayın. : dedikodu yapma. : kıskanma. : kıskançlık : bizi kıskanma. : beni kıskanma. : çok kıskanç : aldatma. : sövme. : küsüşmeyin. : saklama

DARGINLIK-BARIŞMA: • Nimoysa sardita za yenkas • İzgoditasa • Nimoyna sardi mene • Kakvo rasoardish? • Nimoy rasoarda • Nimoy kara • Karaygu za asva • Pu cherveneluya • Nimoy rasoardi

: Boşuna darılmayın. : barışın. : Bana darılma. : Neden kızdın? : kızma. Darılma : kızma: : bağır şuna. : kıpkırmızı oldu. Kızardı. : kızma.

DELİ: • Nimoy pludeavay : deli olma. • Na gudem dastana ludu : Deli etmeye uğraşıyorum. • Mene m ana gudih dastanah ludu: Beni deli etmeye çalıştı. 64


• Ya sam ne ludu • • • •

: ben deli değilim.

FAL-BÜYÜ: Vrachkata gügleada vrachine : Falcı fal bakıyor. Nimoy vrachkana slushay i vearvay: Falcıyı dinleme ve inanma. Magöa nimoy pravi : büyü yapma. Magiyanisa pravi magiya : Büyücü büyü yapar.

DİNSEL: • Hocana izan rukana • Hocana namaz tahi klane • Ye sam namaz klanem • Nimoy safturvay faf greha • Nimoy piye rakiya • Nemam greh • Vervay • Nimoy verva • Nimoy vervay za nega • Donota Allah midava • Kılaneyse namaz • Satklanem • Guveya • Nimoysana naviday na nikoy • Agasi turchin da si vervash

: Hoca ezan okuyor. : hoca namaz kıldırıyor. : namaz kılıyorum. : günaha girmeyin. : Rakı içme. : Günahım yok. : inan : inanma. : ona inanma. : dilerim Allah verir. : namaz kıl. : namaz kılırım. : oruç tutuyor. : kimseye boyun eğme. : Eğer müslüman isen inanırsın.

BEDDUA: • Drakus yastanalu • Drakus dono ustanish • Aga da turet zeme, nizoama • Donota grom poarsni • Donota hashim udriye

: Hortlak olmuş. : hortlak olasın. : Toprağa koydukları vakit, almasın. : Dilerim mezara giresin. : Dilerim yıldırım çarpsın.

HAKLI-HAKSIZ: • Ud asay strana ye sam prava : Bu taraftan ben haklıyım. • Nimoy iskarvay kramula : kavga çıkarmayın. KIZMAK-BARIŞMAK: • Nimoy halay • Nihalay gu • Nimoy Karay • Oti karash mene • Aku siye ludu? • Nimoy pravi asıy • İstigama kori • Karaygu • Nimoy kara • Nimoysa kara sıs mene • Nimoy izrukay • Rukaygu • Napresh kramula istoriha • Setna izgudihasa • Nimoy koalna

: elleme, rahatsız etme. : Ellemeyiniz. : kızma. : Bana neden kızıyorsun? : Sen delimisin? : böyle yapma. : Yeter artık beni ayıplama : azarlayın. : azarlama. : Beni azarlama. : bağrışmayın. : bağırın. : Öncekavga ettiler : sonra barıştılar. : beddua etme.

AĞLAMAK-YAS: • Kolkuna roadat anay jana • Oti plakash? • Za kakvo plachish? • Nimoy plachi • Ostavi da plachi • Jenina uplakvat

: Ne kadar yas ediyor bu kadın. : Niçin ağlıyorsun? : Neden ağlıyorsun? : ağlama. : bırak ağlasın. : Kadınlar ağlaşıyor.

65

• • • • • • • •

Nimoy uplakvay za yenkas : Boşuna ağlaşmayın. Na gudi da plache : Ağlatmaya uğraşıyor. NimoNimoy ushtipagu mene : beni çimdikleme. Nimoy pishkay mene : dürtme beni. Nimoy duma mlogu : çok fazla konuşma. Nimoy ubigrava : gezip durma. Nimoy traka : gürültü etme. Nimoy detetu da plache, poshtamigu: Çocuk ağlamasın. Sustur.

DÖVMEK: • Menemi bahta • Ye gu bahta • İzbahtahmesa • İzbahtasa • Grabna adin tuyega • Udrigu adin tokat

: beni dövdü. : ben dövdüm. : dövüştük. : dövüştüler. : bir sopa kaptım. : Bir tokat vur.

ALIM-SATIM: • Day • Daymigu • Daymi oshte • Daymi oshte malku • Kolku • Pu kolku • Pu kolku liri • Kakvo zima ut pazaran? • Kakvo zoa • Kakvo dade? • Za pet panganota zoah • Drebnisa parise • Parite i rasnesah • Kratehasa parite • Siga pari nema • Pu kolku parisa asva ? • Yeftin li? • Po yeftin • Po uskoapu

: ver. : bana veriniz. : Bana daha ver. : Biraz daha ver. : ne kadar? : kaça? : Kaç liraya? : pazardan ne aldın? : Ne aldın? : (Kaç para) verdin? : Beş liraya aldım. : bozuk para : parayı harcadım :paralar tükendi. : artık para yok. : Kaç para bu? : Ucuz mu? : çok ucuz. : çok pahalı.

• • • • • • • • •

: Bir şey varmı? : Bir şey yok. : Paran varmı? : param yok. : Param var. : Daha var mı? : Artık yok. Şimdi tükendi. : Altında ne var? : Niyetin var mı?

VAR-YOK: Yimali nekvo? Nema nishtu İmashlisi pari? Nemamsa pari Yimamse pari Oshte yimali? Oshte nema, asiga krati Udol kakvo yima İmashlisi nayet

NİTELİKLER: • Raspusnatu • Stöagnatu • Tönka • töniçka • sitnu • Kula • Kriva • Pravu

: Gevşek : sıkı : ince : incecik : ince : kambur : eğri : düzgün

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Kamen : kaya Katu kamen : kaya gibi Nema sram i perde : korku ve edep yok. Istrashnuya : korkunç Usram : utanmak. Usramuti : utandı. Briz perde : perdesiz ahlaksız. Suhu : kuru Mokru : ıslak Malko, malku, malak : az Mutki, mutek : küçük Mutichka : küçücük. Blagu : tatlı Neye blagu : tatsız. Dokazne : masal Chileakan poyas varzala : adam kuşak bağlamış Nenosi shte kazva za desa dokazne: Nine çocuklara masal anlatacak. Yese salmichkata mumiche : çok nazlı kız. Asoy jana oti prisalmil? : Bu kadın neden nazlanıyor? Koklu faligu : ne kadar çok övdü. Yese zabuleahsa : çok özledim. Yese istisnatuya chileak beshe: çok pinti adam idi. Dali gu isoahnaluya : zayıflamış mı? İspravisa i stoapina nugina : Ayağa kalktı ve ayaklarını yere bastı. Nayedahsa : doydum. Oshte ninahrane : daha doymamış. Gladni : Aç Ya sam gladna : ben açım. Ya gu voarnah vartkata : çemberi çevirdim. Da sa niftasa: ? Da beshe : olsun. Has li ye? : Gerçek mi? Ushite ızmoaknam : kulaklarını koparacağIm.

• • • • • • • • • • • • • • • •

EV-KIYAFET: DRİPİ-KIYAFET: Mene mise dripi yese ızdrali : Benim elbisem çok yırtılmış. İzderi : yırt. Daguzderem : Yırtayım. Novi dripi : Yeni elbise (Orta rodoplar şivesinde) Novisa bili dripine : Elbisen yeniymiş. Novi nosiya :Yeni elbise İskoruli izoah, ali utkole? :Yeni mi aldın, yoksa eskiden mi? Varisa primeni : Git giyin. svaligu : İndir. Nimoy svali gu gashte : Sakın donunu indirme. Vari dripine operi : Git elbiseyi yıka. Dripine isoahna : Elbise kurudu. İskalapesa dripite : Elbiseleri dürdüm. Predehma prelu : İp eğirdim. Pumaski mumicheta vrut imat prepaski: Pomak kızlarının hepsinde önlük var. Turchin : kadife

EV YAPIMI VE TAMİRİ: • Rasturalusa koashtana • Nesteye ugradihme BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

: Ev yıkılmış. : biz yaptık.

• • • • • • • • • •

Tavanen kape ud doajdoan : Tavan yağmurdan akıyor. Pritroasihmegu chatiyana : çatıyı aktardık. Duvaran sa rasture : duvar yıkıldı. Rasturasa duvaran : duvar yıkıldı. Dülgeran koashtana pravi : dülger ev yapar. Day mi teslana i kuray : bana keser ve çekici ver. Kuvagusi sheykata var doaska : Tahtanın üstüne çivi çak. Rashdelusaya sheyka : paslanmış. Çivi Atam pobi kazıkan : oraya kazığı dik. İ setna hubavu na chukay : sonra hüzel çak.

• • • • • • • • • • • • • • • •

EVİN BÖLÜMLERİ: Plevnena pulna slama : saman damı saman dolu. İmali divan faf fudayoana? : Odada divan var mı? İmali gurashta voda faf banya?: Banyoda sıcak su var mı? Kakvo da mu seyeme faf koashtata gradina? Evin bahçesine ne ekelim? Donesi ustudeni voda ut bunaran : Kuyudan soğuk su getir. Izberi kozite faf sayoana : Keçileri sayanın içine topla. Soasakan pcihinitsa poalnu : Ambar buğday dolu. DOLU-BOŞ: Asoy shapchak praznu : Bu tas boş. Asoy küp poalnu sas voda : Bu küp su ile dolu. Napalni asoy kofa : Bu kovayı boşalt. Pridupchanu : delikli Neye pridupchanu : deliksiz. Joabana sa pridupchala : cep delinmiş. Asoy reka yese dliboka : bu dere gayet derin. Napalni adin shapchak voda : bir tas su doldur. Shapchakanaya poalni voda : Tas su dolu.

• • • • • • • • • • •

ATEŞ-OCAK: Otsechi darvata : odunları kes Donesi bradvata : baltayı getir. izguri darvana sas ispirtu : kibritle odunları yak. İskri izliza ud oganen : ateşten kıvılcım çıkıyor. Farnigu tepealan :külü at. Plamen puska nagore duman : Alev yukarıya duman bırakıyor. Ogan guri asva mesta : Bu yerde ateş yanıyor. Zapali barnana : çırayı yak. Donesi chepete sa zapalim : çırpı getir de yakalım. Malko da sa ogram : azıcık ısınayım. Dasa ugreye :Isınsın.

EV EŞYA VE ALETLERİ: • Yese na ostrenuya noja : çok keskin bıçak. • Noysi imash li si? : makasın var mı? • Dülaven se kade ye? : Maşa nerede? • Kakvo hubavu ushniki : ne kadar güzel küpeler. • Kakvo hubavu pletene : ne kadar güzel örgü. • Partiya : Eşya • İmali si mlogu partiya? : Çok eşyanız var mı? • Nemahme : (bizim) yok. • Kakvo dukara sas arabina? : Arabayla ne çekiyor? FIRIN-EKMEK: • Nahsın peshtoan deset furniti zima: 66


• • • •

Bizim fırın on somun alır. Omesi testonu, ta ispechih leaban: Hamuru yoğur, ekmeği pişir. Lebansa muhalesalu : ekmek küflenmiş. Turisi kvasan faf brashnu : unun içine maya koy. Lebana putkisnala : ekmek kabarmış.

• • •

YEMEK ÖĞÜNLERİ: Prögima Duplannina Nashtes

: kahvaltı. : öğlen yemeği : Akşam yemeği

YEMEK-İÇMEK: • Kavarma : kavurma. • Kavartisaygu mesonu : eti kavurun. • Mesonu kavartisa : eti kavurdum. • İstorihme adin shilenu cheverme: Bir kuzuyu çevirme yaptık. • Lajisana omi : kaşıkları yıka. • Odreji leban : ekmeği kes. • Reje : kesiyor. • Kole adin koza : Bir keçi kes.. • Choasta : koyu • Choasta kasha : koyu çorba. • Kasha luta : tarhana çorbası. • Var mleko yima pena : Ayranın üstünde köpük var. • Mlekosa vazvrela : ayran köpürmüş. • İsvarisi löashta kasha : mercimek çorbası pişir. • Mahalkite vazvari : taze mısır kaynat. • Turisi urda faf piturka i yesh : Pidenin içine çökelek koy ve ye. • Mleaku flutnalusaya : ayran ekşimiş. • İmali rashetu da utsehmegu brashnu: elek varmı da un eleyelim. • Ya sa uglanneh : Ben acıktım. • Ya sam gldanu : Ben açım. • Uchinasa ni navarshavat : Gözü doymuyor. • Sipi mene chey : Bana çay dök. • Da sipam li tebe chey : Sana çay dökeyim mi? • İshtish lisi chey : Çay istiyormusun? • Nishta : istemem. • İshtam : istiyorum. • Nimoy sipi mene chey : bana çay dökme.

67

• • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • •

Nisipa mene chey : Bana çay dökmedi. Sha piyishli chey? : Çay içermisin? Nema da piyem : İçmeyeceğim. Da yedeme vechere : Akşam yemeğini yiyelim. Kakvo yedesh? : Ne yiyorsun? Kachamak yedam : Kaçamak yiyorum. Kakvo piyesh? : Ne içiyorsun? Voda piyem: su içiyorum. Rakiya nipiyem : Rakı içmem. Rakiya nema da piyem : Rakı içmeyeceğim. Nimoy piye rakiya : Rakı içme Piyni voda : su içiniz. Voda da piyem : su içeyim. İstorisi mleku : Ayran yap. İsvaresi prasnik : süt pişir. İsvareygu chey : Çay pişir. Parliva piperka : acı biber Nimoy yesh parliva piperki : Acı biberleri yeme. Nimoy istori mene retka mleaku : Bana sulu ayran yapma. Pu malko pu malko turi : azar azar koy. Soanni, skoartasa da yedesh : Otur, bağdaş kur da yemek ye. Dali galish tikva? : Kabak sever misin? Nigalemse tikva : Kabak sevmem. Oti nigalish? : Niçin sevmezsin? Koasnigu : yiyiniz. Yeshtegu : yiyiniz. Yash : ye. Adin leap izedeh : Bir ekmek yedim. Adin leap yedah : bir ekmek yedim. İstorisi klin da yedeme : Börek yap da yiyelim. Nimoy piye moatno vudoana : Bula nık suyu içme. Tavoataya voartkay : tavayı çevir. Pilse svivahme : sarma sardık. Piperkine poalnihme : Biber doldurduk.

GİR-ÇIK: • İzlezi nahvoan • Fıflezi / flezi vatre • İzlizay

: dışarı çık. : içeri gir. : çıkıyor.

BİGPOD BİGA POMAK KÜLTÜRÜNÜ TANITMA VEYAŞATMA DERNEĞİ


Pomaklık Tarihi İle İlgili Kitaplar 1990 yıllara kadar Pomaklık ile ilgili bir tek kelime edilmez iken 1990 yıllardan sonra Pomaklar arasında ve meraklı tarihçiler, bilim adamları Pomaklar hakkında araştırma yapmaya başladılar. Bunlarla ilgili dikkat çeken kitapları tanıtmaya çalışacağız.

Çanakkale-Biga-Yeniçiftlik köyünün tarihi, ekonomisi, sosyal ve kültürel yapısının anlatıldığı bu kitabın yazarları yine Yeniçiftlik köyünden olup Uludağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof.Dr. Kemal GÖZLER ve Emekli Öğretmen Necdet Zeki GEZER’dir. Kitap hakkında kısaca bilgiyi kitabın arkasında yazıldığı gibi aynen yazıyorum: Her Yeniçiftlikli, köylerinin nasıl ve kimler tarafından kurulduğunu, onların bugüne gelişte neler yaşadıklarını mutlaka merak etmiştir. Hatta bu konuda kulaktan duyma bazı bilgileri de olmuştur.Ancak bu sorulara cevap verecek yeterli bilgi ve belgeler bugüne kadar derlenmiş değildir. İşte bu kitap böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur.

likle dikkat edilmiştir. Bazen tanıdıklarınız olacaktır. Netice de 288 sayfa olan kitap 752 sayfaya çıktı. Böylece muhtemelen Türkiye Kitabımızda anlatılanlar içinde mutlaka bir veya bir çok Yeniçiftlikliyi bulabilirsiniz. Düşündüren, bazen de güldüren bu olaylarda bir akrabanız, bir yakınınız veya bir tanıdığınız ile de karşılaşabilirsiniz. Kitabın ilk baskısından bu yana 12 yıl geçti. Pek çok Yeniçiftlikli, kitabın yeni bi biz de kitabın genişletilmiş bir ikinci baskısını yapmaya karar verdik. Birinci baskıda Kitabın sonuna bir de 96 sayfalık renkli fotoğraf albümü ekledik. 848 sayfadan oluşan kapsamlı köy tarihi kitabı yazmış olduk.

Elinizde tuttuğunuz bu kitap iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda (sayfa 1-316)1900 yılına kadar Yeniçiftlik tarihi anlatılmaktadır. Bu kısımda atalarımızın Bulgaristan’daki köyleri ve o köylerdeki yaşamları tanıtılmakta ve göç edişleri ile Yeniçiftlik köyünün kuruluşu anlatılmaktadır. Keza dedelerimiz buraya yerleşmeden önce, Yeniçiftlik köyünün üzerinde kurulu olduğu bu topraklarda kimlerin yaşadığı konusunda da elden geldiği ölçüde bilgi verilmeye çalışılmıştır. Bu kısım Kemal GÖZLER tarafından yazılmıştır. İkinci kısım (sayfa 317-681) 1900’lü yıllardan günümüze doğru gelen yüzyıl içindeki olayları anlatmaktadır. Bu kısım Necdet Zeki GEZER tarafından yazılmıştır. Buna özel-

BİGA’DA POMAKLAR DERGİSİ

68




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.