Matesis

Page 1

KAPAK


Genel Yayın Yönetmeni

Mustafa Ekrem Harmandar

Yayın Sahibi

Sorumlu Yayın Müdürü

Ömer Faruk İlker Editörler

Erol Şahin Oguz Karakoç Serhat Kılıç Tasarım

Mustafa Ekrem Harmandar Yazı Ekibi

Ali Turgut Şahin Buse Fırat Cem Mutlu Elif Ay Erdem Sezgin Erol Şahin Fatih Özer Kübra Sak Oğuz Karakoç Onurhan Hamzaoğlu Ömer Faruk İlker Özge Çetintaş Özgür Aslan Reyhan Göger Saide Noras

Katkılarından dolayı Talip Hakan Öztürk ve Yusuf Arslan’a teşekkürler


Hımm dur bakayım nereden başlayayım.. Bir gün toplantıdayız, delinin biri attı taşı kuyuya, dergi de dergi tutturdu, çıkar çıkarabilirsen . Söz uçtu gitti yazısı kalsın istedik. İyi güzel de ne yazacaktık.. Sosyal olsun, teknik olsun, bizi yansıtsın , o olsun bu olsun derken biri dedi adı ne olsun? Düşündük taşındık , günlerce, anketlerce en anlaşılmaz kelimeyi seçebilmek için .. ‘Matesis’ :) Aslında şuan elinizdeki sadece bir kağıt yığını.. Kağıtları yığınlaştırabilmek için işin bir de öbür tarafı var. Ekip ruhu, emek , heyecan, acemilik, ilkler var. Bu yığında tecrübe konuşmuyor, tecrübe oluşturuluyor. Eğer sayfaları çevirmeye devam edersen elindekini yığın olmaktan kurtarabilirsin . Acemilik ve hayallerimizi ulaştırabilme dileğiyle..

Özge ÇETİNTAŞ

İTÜ Matematik ve Bilgisayar Kulübü Başkanı ozgecetintas@outlook.com

1


İÇERİK Matematiksel 4

Matematiğin Doğuşu

5 Pi’nin Kısa Tarihi 7

Milenyum Problemleri

8 Akıl Oyunları

Etkinlik Günlüğü 10 Brokerlik ve CV Hazırlama 11 MBK Ordusu ile Dünya Savaşı 12 Veriden Geleceğe

2


Bilişim Teknolojileri 13 15

Bilişim Dünyasına Oracle DBA Olarak Adım Atın! Verinin Geleceği

16 Bit Hileleri

0yun & Eğlence 17 Satranç 19 Mobil Oyunlar 20 Oyun İncelemesi: CS:GO

Sosyal 23 Anime Kültürü 24

Kendini Bilme Sanatı: ENNEAGRAM

28 Neden Bu Kulüpteyim?

3


MATEMATİKSEL

Matematiğin Doğuşu Arkadaşlar öncelikle merhaba, dergimizin bu bölümünü matematiğin tarih içindeki gelişimini incelemek için ayırdık. Her sayımızda bir dönemi ele alıp, öne çıkan matematikçilerinden bahsetmeye çalışacağız. Bildiğiniz gibi, bugün hangi bilim dalını ele alsak, kökenine indiğimizde matematiğe rastlamamız işten bile değildir. Fizik gibi doğa bilimlerinde apaçık şekilde matematikten faydalanırken, çok farklı alanlarda da farkında olmadan kullanırız matematiği. Örneğin; yabancı bir dili öğrenmenin bile mantıklı bir sistemi, bir matematiği vardır. Peki, hayatımızın her alanında bu denli sık kullandığımız bu temel bilimi ne kadar tanıyoruz?

Ahmet bilinen ilk matematikçilerden olup, Mısır matematiği hakkındaki bilgilerimizin kaynağı olan Ahmes (ya da Rhind) Papirüsü olarak adlandırılan, ilk matematiksel belgelerden olan papirüsün kâtibidir. Bu papirüs günümüze kadar ulaşmış olup bugün halen British Museum’da korunmaktadır. İçerisinde kesirli sayılarla işlemler hakkında birkaç alıştırmadan sonra 87 soru çözümleriyle birlikte verilmiştir. Tamamen matematiği öğretmek amacıyla yazılmış olan bu papirüs insanların günlük hayatta karşılaşabileceği tarzda soruları içermektedir. Günümüze kadar ulaşabilmiş olan iki papirüsten diğeri ise Moskova Papirüsü olarak bilinir ve bugün Moskova Müzesi’nde bulunmaktadır. Bu papirüste 25 soru bulunur ve bunlardan 2 tanesi dışındaki sorular Ahmes Papirüsü’ndeki sorularla benzerlik gösterir. O iki soru ise; bir düzlemle kesilen küre parçasının hacmi ve yüzey alanının hesaplanması ve yine bir düzlemle kesilen piramidin hacminin hesaplanmasıdır. Zaten bu iki soru Mısır matematiğinin ulaştığı zirve olarak kabul edilir.

Matematik kelimesi ilk kez, yaklaşık M.Ö.550 yıllarında Pisagor Okulu üyeleri tarafından kullanılmış olup, yazılı literatüre girmesi ise Platon ile takribi M.Ö.380 yılını bulmuştur. Matematik kelimesinin anlamı ise “ öğrenilmesi gereken şey ”, yani “bilgi” dir.

erolmate@gmail.com

Peki, matematik nerede ve nasıl başladı? Bu çok kesin olmamakla birlikte Herodotos’a göre matematik Mısır’da başlamıştır. Hepimizin muhtemelen daha önce duyduğu hikayeye göre; Nil nehrinin her sene taşması sonucu tarım arazilerinin sınırları belirsizleşmekte idi ve devletin bu iş için görevlendirdiği kişiler -geometriciler- gerekli ölçümleri yaparak sorunu çözmeye çalışıyorlardı. Herodot bu ölçüm ve hesapların sonucu olarak geometrini oluşmaya başladığını düşünmektedir.

Erol ŞAHİN

aslanozgu@itu.edu.tr

Matematiğin doğuşu ile ilgili Aristo‘nun da bir görüşü vardır. Ona göre yine Mısır’da, geçimleri halk veya devlet tarafından sağlanan rahip sınıfının entelektüel işlerle uğraşmak için yeterince vakti olduğundan, dönemim matematiğini -geometri ve aritmetik- icat etmişlerdir. Şüphesiz çok farklı iddialar vardır matematiğin doğuşu konusunda, Mısır matematiğinden konu açılmışken bu sayımızda size biraz Ahmes’ten ( M.Ö. ~ 1680 - ~1620 ) bahsetmek istiyorum.

Özgür ASLAN

4


Pi’nin Kısa Tarihi Türkiye’nin en iyi üniversitesi olan İTÜ’de “pi nasıl sonsuz olabiliyor ya?” şeklinde soru ile karşılaşmış ve bu karşılaşmadan fiziksel olarak acı çekmiş biri olarak bu yazıyı yazmayı boynumun borcu bilirim.

Eski Yunan’da felsefenin gelişimi ile birlikte üzerine düşünülmeye başlanan konulardan birisi de pi’dir. Yunanlı Anaksagoras bir daire ile kare arasındaki ilişkiyi inceleyen ilk Yunanlıdır. Bundan sonra Antiphon ile Bryson dairenin alanına farklı bir yaklaşım getirdiler: ”tüketme ilkesi”. Bir altıgen alıp kenar sayısını iki katına çıkarır ve daha sonra sürekli iki katına çıkarırsanız sonunda o kadar çok kenarlı bir çokgen elde edeceksiniz ki bu çokgenin alanı daireye eşit olur. Antiphon dairenin içine çizdiği çokgenlerden hesaplama yaparken Byrson daha farklı bir yaklaşım geliştirdi. Dairenin içine ve dışına çizdiği çokgenler ile hesaplamalar yaparak dairenin alanın içerideki çokgenin alanında büyük dışarıdaki çokgenin alanında ise küçük olduğunu söylemiştir. Bu yaklaşımda çok fazla alan hesaplama gerektiği için pek fazla basamak hesaplanamadı.

Pi herkesin bildiği gibi bir çemberin çapına olan oranıdır. Fakat pi’nin en önemli özelliği olan virgülden sonraki basamakların tekrar etmeden sonsuza gidiyor olması insanların merakını uzun süre diri tutan özelliğidir aynı zamanda. Gayet kaba bir şekilde bir ip alıp bunu çapı 10 cm olan bir çemberin çevresinde doladıktan sonra boyunu ölçtüğünüzde karşılaşacağınız değer 31 cm den bir miktar büyüktür. Ölçümlerinizi hassaslaştırırsanız bu değer 31,41 şeklinde virgülden sonraki basamaklarda da bir hassaslığa sebebiyet verecektir. Fakat ölçümlerinizi ne kadar hassaslaştırırsanız hassaslaştırın asla tam bir değere ulaşamaya- Bu iki Yunanlıdan sonra pi’ye yaklaşım getirmeye caksınız, çok kasmayın yani. çalışan insan ünlü Arşimet’tir. Arşimet alan yerine çevre hesaplamalarına odaklanmıştır. İki tane 96 Belirli bir döneme kadar pi ilgilenen insan- kenarlı çokgen kullanarak yaptığı hesaplarda pi için lar belki bir yerden sonra tekrar eder umuduyla bir değer buldu ve bunu “Çemberin Ölçümü” adlı pi ile uğraşmıştır. Problem gayet basit her yerde kitabında şöyle yazdı : “ bir dairenin çember uzungördüğümüz çemberlerin çaplarına oranı nedir? luğunun çapına oranı 3 1/7’den küçük fakat 3 10/71 Problem bu kadar basit iken çözümü bulunamıyor den büyüktür.” Arşimet’in bulduğu değer sonraki oluşu matematikçilerin kolları sıvaması için yeterli iki yüzyıl içinde kaydedilmiş son pi değeri. nedeni veriyor. “Claudius Ptolemaios Megale Syntaxis Tes Çevrenin çapa oranının sabit bir değer old- Astronomics” adlı eserinde pi’nin değerini uğunu fark eden ilk insanların kim olduğunu bilme 3+8/60+30/3600 olarak kaydetmiştir. Bu değer saşansımız maalesef yok. Fakat bilinen en eski kayıt dece yüzde 0.003 kadar hatalıdır. mısırlı bir kâtip olan Ahmes tarafından M.Ö. 1650 yılında yazılmış olan Rhind papirüsüdür. Şöyle demiştir Ahmes “ çapın 1/9 unu kes ve kalan alanın üstüne kare çiz. Bu karenin alanı dairenin alanına eşittir.” Gerekli işlemleri yaptığımızda Ahmes’in oran için 256/81 bulduğunu yani 3,16049 yani doğru olan 3,14159... değerden yüzde birinden az hatalı olduğunu görürüz. Ahmes’in kullanmış olduğu metot çemberi kareleme uğraşlarının da ilk kaydıdır.

5


Bu sıralarda doğuda Çinliler matematikte büyük atılımlar yapmış olmalarına rağmen kabul edilemez bir şekilde pi için 3 kullanıyorlardı. Milattan sonra ikinci yüzyılda imparatorun bakanı ve astroloğu olan Chan Hong pi için (bir dairenin)2/ (içinde kalan karenin çevre)2 =5/8 yazmıştır. Gerekli hesaplamalardan sonra pi için √10 bulunmuş olduğu görülmektedir. √10 değeri hiç hassar bir değer olmamasına rağmen uzun yıllar boyunca kullanılmıştır. Bunun sebebinin √10 un görsel basitliği olduğu düşünülmektedir.

Buradan anlamamız gereken Çin’de 800 yıl önce bulunan pi değeri henüz Avrupa’ya ulaşmamış olduğudur. 1593 yılına kadar hesaplamalar tüketme yöntemi kullanılarak yapılıyordu. 1593 yılında Viéte çokgenleri üçgenlere böldü ve bir düzgün çokgen ile kenar sayısı iki katı olan ikinci bir çokgenin çevreleri arasındaki oranın cosθ ya eşit olduğunu gördü. Buradan da yarım açı formülünü kullanarak pi’yi bir sonsuz çarpım olarak ifade etti. Bu ifade bir şeyi tanımlamak için kullanılan ilk sonsuz çarpımdır.

Pi ile ilgilenen pek çok insan vardır fakat günümüzde bile başarısını konuşabileceğimiz insanlar büyük astronom Tsu Ch’ung-Chih ve oğlu Tsu Keng-Chih’dir. Tüketme yöntemini kullanarak hesaplama yapan baba oğul çemberin içine 24.562 kenarlı çokgen çizerek pi için yaklaşık 355/113 değerini buldular (355/113=3.1414929). Bu değer bin yıldan uzun bir süre için hesaplanmış en hassas değerdir.

Daha pek çok matematikçi pi’ye katkı sağladı fakat ben daha fazla aciz kalem hâkimiyetimle sizi sıkmak istemiyorum. Eğer biraz olsun anlattıklarım ilginizi çekebildiyse sizleri daha fazla bilgiyi daha düzgün öğrenebileceğiniz bir kitaba yönlendirmek istiyorum. Burada bulunan bilgilerin neredeyse tamamı David Blatner’in “Joy of Pi” kitabından alındı. Pi’ye ilginiz varsa bu kitabı mutlaka alın ve okuyun. Eğer pi’ye ilginiz yoksa mutlaka alın, okuyun ve pi’ye ilgi duymaya başlıyor oluşunuza şahitlik edin.

Oğuz KARAKOÇ

karakocog@itu.edu.tr

1200 yılında Fibonacci evet meşhur Fibonacci Practica Geomeriae adlı eserinde pi için 1440/ (458+1/3) (yaklaşık 3.1418) değerini kullandı.

6


Milenyum Problemleri Massachusetts’te bulunan Clay Matematik Enstitüsü (CME), matematiksel bilgiyi artırmak ve yaymak, matematik alanındaki yeni buluşları öğretmen ve bilim adamlarına öğretmek, ödüllendirilmiş öğrencilerin matematik kariyerlerine devamını teşvik etmek, matematiksel gelişmeleri ve çalışmaları desteklemek üzere kurulmuştur. 24 Mayıs 2000'de CME yeni milenyumun gelişini kutlamak için yedi ödüllü problem belirlemiştir ve bunları 'Milenyum Problemleri' olarak ilan etmiştir. Çözülmemekte ısrarcı, matematiğin farklı branşlarındaki önemli konulara değinen bu problemleri çözenlere 1'er milyon dolarlık ödüller ayrılmıştır.

Matesis'in bu sayısında "Mükemmel Sayı" ve "Palindromik Sayılar" problemleri üzerinde duracağız. Yukarıda başlıkları verilen diğer problemlere dergimizin sonraki sayılarında yer vermeye devam edeceğiz. Mükemmel Sayı Sorusu

Mükemmel sayı kendisi haricindeki tüm çarpanlarının toplamı kendisini veren sayıdır. Örneğin 6 bir mükemmel sayıdır çünkü kendisi haricindeki çarpanları yani 1, 2 ve 3 toplanınca kendisini verir: 1 + 2 + 3 = 6. Diğer örneklerse 28, 496, 8128 şeklinde gidiyor. Şimdiye kadar hiç tek mükemmel Soruları çözmeye başlamadan önce dikkat bir sayıya rastlanmamış. Merak edilen, böyle bir edilmesi gerekir ki söz konusu sorular, yeryüzünde sayının var olup olmadığı. Eğer vardır diyorsanız, henüz yanıtını kimsenin bilmediği* ve uzun yıl- bu sayıyı saklandığı yerden bulup çıkarmalı; ollar boyu çözülmeye ısrarla direnen cinsten ve aynı madığını iddia ediyorsanız, bunu ispatlamalısınız. zamanda, cevabı bulanın da yaşam standartlarını değiştirecek sorular. İşin ilgi çekici yanı bu tarz Palindromik Sayılar problemlerin çözümüne ulaşan insanlar, özellikle de matematikçiler, bu soruları para ödülü için Kapak, kütük, sus, yay, kepek kelimeleri ilginç bir çözmüyorlar. Matematiği sevdikleri ve bu alanda ortak özellik ile dikkat çekiyor: düzden ve tersten başarı istedikleri için kolları sıvayan matematikçil- okunduğunda aynı. Benzer bir yapıya sahip olan ere göre para, edindikleri başarıyı süsleyen bir palindromik sayılar da düzden ve tersten okunödülden başka bir şey değil. duğunda aynı olan sayılardır: 1991, 10001, 12621, 79388397, 82954345928... İşte “Milenyum Problemleri”nin konu başlıkları, Bu alandaki açık soru ise şöyle: Hem asal hem de palindromik olan sonsuz tane asal sayı bulunabilir 1. Mükemmel Sayı Sorusu mi? 2. Palindromik Sayılar 3. Goldbach Kestirimi 4. Asal Sayılardan Karışık 5. Collatz Problemi 6. Riemann Hipotezi (Riemann Hypothesis) 7. *Poincaré Kestirimi (Poincaré Conjecture)

7


Ödüllü sorulardan birinin yanıtını bulduğunuzu düşünüyorsanız, cevabınızı bu organizasyonu yapan Clay Matematik Enstitüsüne yollamadan önce uluslararası kabul gören hakemli bir dergide yayınlamanız gerekiyor. Daha ayrıntılı bilgi için www.claymath.org adresini ziyaret edebilirsiniz. *Clay Enstitüsü’nün belirlemiş olduğu 7 problemden 1 tanesi olan “Pointcaré Kestirimi” 2006’da resmi olarak teorem haline geldi. Petersburg’daki Steklov Enstitüsü matematikçilerinden Grigori Perelman’ın 2002’de yayınladığı ispatın doğru olduğu resmen 2006 Dünya Matematikçiler Birliği’nin Madrid’deki kongresinde açıklandı. Bu sorunun çözümüne sonraki sayımızda yer vereceğiz.

Buse FIRAT

Akıl Oyunları Dünyaca ünlü çözülemeyen problemlerin yanı sıra akıl yürüterek bulunabilecek sorular ve bulmacalar da var elbette. Aşağıda çözülmeyi bekleyen zeka sorularına bir göz atın ve cevaplarınızı sonraki sayıda kontrol etmeyi unutmayın.

Soru 1:

Aşağıdaki resimde 4 tane adam var. Hepsi boynundan toprağa gömülmüş, arkalarına dönemiyorlar. Dolayısıyla hepsi sadece önüne bakıyor. A ile B arasında da kalın bir duvar var ve arkası gözükmüyor. Hepsi şu bilgilere sahip:

Soru 2:

1000 sayfalık bir kitap vardır. Bu kitabın her sayfasında bir cümle vardır. 1. sayfadaki cümle: “Bu kitapta yalnızca bir tane yanlış ifade vardır.” 2. sayfadaki cümle: “Bu kitapta yalnızca iki tane yanlış ifade vardır.” 3. sayfadaki cümle: “Bu kitapta yalnızca üç tane yanlış ifade vardır.” ... 1000. sayfadaki cümle: “Bu kitapta yalnızca bin tane yanlış ifade vardır.”

• Toplamda 4 kişiler. • İkisi siyah, ikisi beyaz şapka takıyor. • Diğer üç kişinin nerede gömülü olduklarını biliyorlar.

Bu kitapta doğru olan bir ya da daha fazla ifade var mıdır? Varsa hangi sayfalardaki ifadeler doğrudur? Hiçbiri kendisinin ne renk şapka giydiğini bilmiyor ve kafalarındaki şapkanın rengi soruluyor. Aradan bir dakika geçtikten sonra bir adam kafasındaki şapkanın rengini doğru söylüyor. Hangi adam doğru cevabı vermiştir ve nasıl?

8


Soru 3:

Zengin bir Arap şeyhinin üç oğlu vardır. Öldüğünde, vasiyetinde 17 devesinin üç oğluna şu şekilde paylaştırılmasını istediği ortaya çıkar: o o o

Soru 6:

Aşağıda kareyi oluşturan parçalar birleşerek üçgen oluşturuyor. Parçalar aynı olmasına rağmen alanların farklı çıkmasının sebebi ne olabilir?

Birinci oğlu, develerin 1\2’sini; İkinci oğlu, develerin 1\3’ünü; Üçüncü oğlu, develerin 1\9’unu alacaktır.

Üç kardeş bunun nasıl olabileceğini düşünürken, yoldan yaşlı, bilge bir adamın devesiyle geçtiğini görürler. Onu durdurur ve ondan yardım isterler. Bilge adam hiç duraksamadan onlara yardımcı olur ve yoluna devam eder. Yaşlı adamın onlara nasıl bir çözüm önermiş olabileceğini bulabilir misiniz?

Soru 4:

Ali, sepetteki elmaların yarısını ve bir yarım elmayı Ayşe’ye; sonra kalan elmaların yarısını ve bir yarım elmayı Ahmet’e ve yine kalan elmaların yarısını ve bir yarım elmayı da Hasan’a veriyor. Sonuçta sepette sadece bir elma kaldığına göre başlangıçta kaç elma vardı?

Buse FIRAT

Soru 5:

Kare şeklinde ormanlarla kaplı bir adada koyunlarınızla birliktesiniz. Adanın bir kenarında yangın çıkıyor ve alevler ilerlemeye başlıyor. Rüzgarın yönü ise size doğru. Size doğru gelen alevlerden koyunlarınızı nasıl kurtarırsınız? (g=9.81m/ s^2 , sürtünme kuvveti ihmal edilecektir :D Ve koyunlar yüzme bilmiyor.)

9

busefiratt@hotmail.com


ETKİNLİK GÜNLÜĞÜ

Brokerlik ve CV Hazırlama Bölümlerimizi tanımamız ve meslek seçimlerimizi doğru yapmamız adına birçok bölüme hitap eden Matematik ve Bilgisayar Kulübü, “Sigortacılık ve Brokerlik-Cv Hazırlama ve Mülakat Teknikleri” adında ikinci bir etkinlik düzenledi. İlk etkinliğinden tamamen farklı bir alan hakkında fikir sahibi olmamızı sağladı. Etkinlik iki ayrı kısımdan oluşuyordu. İlk kısımda Sayın Basri Batıkarayel bize Sigortacılığı ve Brokerliği çok etkili bir sunumla anlattı. Bu iki alanın ortak noktalarını ve farklarını öğrendik. Birçok bölüm mezununa hitap eden bu alanın çalışma koşullarını ve bu alanda başarılı olmak için neler yapılması gerektiğini detaylarıyla dinledik.Tam olarak hangi alanda çalışacağımıza henüz karar verememiş bir kitle olarak yepyeni bir çalışma alanı ve bakış açısı kazandık.

ayelif1@itu.edu.tr

Etkinliğin ikinci kısmında ise “CV Hazırlama ve Mülakat Teknikleri” hakkında her yerden öğrenilemeyecek taktikler kazandık. Etkili bir CV hazırlamanın hassas noktalarını ve sık yapılan hataları örnekleri ile görüp anladık. Mülakatlarda yapılması gerekenleri; davranış tekniklerinden giyilecek kıyafete kadar birçok alanı irdeledik. Çok eğlenceli bir ortam oluştuğundan kafamıza takılan her şeyi sorup tüm merakımızı giderebildik. Genel olarak etkinliğin tamamı çok samimi ve sohbet havasında geçti. Çok faydalı ve eğitici bilgiler edindiğim bu etkinliğe katıldığım için çok memnun oldum. Daha birçok etkinlik göreceğimize ve her birinin en az bu kadar faydalı olacağına inanıyorum…

10

Elif AY


MBK Ordusu ile Dünya Savaşı Birazcık çocuklaşmak için zamanı yarım saatliğine durdurduğumuz bir etkinliğimiz Laser Tag... Bir nevi çocukluğumuzun Don-Ateş oyununun teknolojik versiyonu aslında. Led ışıklı bir yelek, bir tane laser tag tabancası ve hazırız. Yeleğin önünde, arkasında ve omzunda yanıp sönen ışıklar var. Bu ışıklar sayesinde takımlar ayırt edilebiliyor. Eğer vurulursanız ufak bir titreşim hissediyorsunuz ve beş saniyeliğine ışıklarınız sönüyor ne siz birini vurabiliyorsunuz ne de başkası sizi vurabiliyor. Bu süre kaçıp saklanmak için çok güzel bir fırsat. Beş saniyenin sonunda yeniden yanıp sönmeye başlıyorsunuz ve koşturmaca kaldığı yerden devam ediyor. Yarım saat başlangıçta kısa gelebilir aslında ama oyun bittiğinde nefes almanın değeri bir kez daha anlaşılıyor. Çünkü beklenenden daha fazla kondisyon gerekiyor. Yok o delikten geçeceğim, yok bu engelin arkasına saklanacağım, bir düşman gördüm sanki aman kaçayım derkeeeeen oyun bittiğinde su gibi terlemiş nefes nefese kalmış oluyorsunuz. İçimizdeki komandonun gücü adına oyundan çıktığımızda "Ne güzel eğlendik be. Yalnız baya iyi eğlendik. Ulan amma eğlendik." yorumları geçirdiğimiz zamanın şahane bir özetidir.

noras@itu.edu.tr

Laser tag, inanıyorum ki bana ve arkadaşlarıma yıllardır yaşayamadığımız eğlenceyi yaşattı. Şimdi sinemaya gitmiş olsak pıs pıs oturacaktık. Bu yüzden Laser tagle tanışmamın ardından "Bedava bir sinema bileti mi verelim yoksa laser tage mi gidelim?" diye sorulsa hiç düşünmeden "Laser tag" derim. Tadı damağımda kaldı. Bize bu güzel günü ayarlayan arkadaşımız Elif 'e sonsuz sevgilerimi gönderiyorum. Elifcim, "Bi daha ne zaman gitçez? :)

11

Saide NORAS


Veriden Geleceğe Uzun süreden sonra ilk etkinliği olması ve MBK’nın geri dönüşünü temsil etmesi ile Veriden Geleceğe tüm kulüp üyeleri için çok heyecan vericiydi. Her köşede kendi işiyle uğraşan insanlar; mikrofondu, sesti, gelenlerin isimleri, konuşmacıların ve sponsorların karşılanması derken 22 Mart Cumartesi günü hareketli başladı. Etkinliğimiz dört oturumdan oluştu. İlk oturumumuzda “İş Zekası Nedir ?” konusuyla Affan Yılmaz konuştu. Evet, iş zekası nedir? İş zekası; bir organizasyonun ham verilerini analiz etmek için kullandığı çeşitli yazılım uygulamalarının tümünü kapsayan bir ifadedir.

Kübra SAK

sakk@itu.edu.tr

İkinci oturuma geçmeden Pinnara’nın sponsorluğuyla bir sıcak içecek molası verdik. Ardından tekrar yerlerimizi aldık. İkinci oturumda “SAP ve İş Zekası” konusuyla Uğur Naciterhan konuştu. SAP iş zekası çözümleri, bilgiyi yönetme, entegre etme, analiz yapma ve kullanmasını sağlayacak araçları sunar. Şimdi bir öğle arası… :) Bu sefer Komagene sponsorluğuyla çiğ köfteye doyduk :) Aramızda dört dürüm yiyen insanlar var :)

Saat 13:30 ve üçüncü oturumumuz başladı. Yusuf Arslan “ Veri Ambarı Sistemleri ve Özellikleri ” üzerine konuştu. Peki, Veri Ambarı nedir? Veri Ambarı, farklı operasyonel sistemler, çağrı merkezleri ve benzeri kaynaklardan veriyi alıp, temizleyip, değiştirdikten sonra anlaşılabilir ve kolay erişebilir bir yapıda toplar ve geçmiş veriler için bir depo temsil eder.

Ve son oturumumuz Hakan Talip Öztürk “Bilişim Dünyasına Oracle DBA Olarak Adım Atın” konusu hakkında konuştu. Hem anlattıklarıyla hem de işine olan sevgisiyle herkesi çok etkiledi. Umarım bizlerde ilerde işini bu kadar seven insanlar oluruz :) Günün sonunda güzel etkinliğimiz, Pinnara’nın kulübümüze aldığı pastayla sonlandı. :)

12


BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ

Bilişim Dünyasına Oracle DBA Olarak Adım Atın!

Merhaba Arkadaşlar,

22 Mart Cumartesi günü İTÜ MBK ve Datawarehouse.gen.tr 'nin birlikte düzenlemiş olduğu "Veriden Geleceğe" isimli seminerde beraberdik. Bana ayrılan süre içerisinde DBA olmak için izlememiz gereken yoldan, çıkmamız gereken merdivenlerden bahsettim… Üniversite yıllarında yazılımla yoğun ilgilenen, üniversiteden sonra sistem uzmanı olarak iş hayatına atılan biri olarak sistem uzmanlığından Oracle veritabanı yöneticiliğine uzanan bir serüvenden bahsedeceğim sizlere… Yeni başlayan arkadaşlarıma hep şu örneği veririm. Bir çorba yaptığımızı düşünelim. Çorbamızın daha lezzetli olması için salça, biraz tuz, biraz da baharat atarız değil mi? Şimdi çorba örneğini kendi açımızdan düşünelim. Biraz sistem bilgisi ve biraz da yazılım bilgisini tencereye atıp karıştırdığımızda ve bunu da çeviklik ile birleştirdiğimizde ortaya çıkan nefis tattır Oracle DBA :) Biraz sistem bilgisi gerekir dedim. Çünkü veritabanı bir işletim sistemi üzerinde çalışır. Bu durumda işletim sistemi hakkında biraz bilgi sahibi olmamız gerekir. Araba ehliyeti gibi düşünebilirsiniz. Siz motor ustası olmasanız da ehliyet alabilmek için motordan biraz anlıyor olmanız lazım. Motoru söküp tamir edecek kadar bilginiz olmasına gerek yok. Ama arıza durumunda problemin kaynağını tespit edebilmek adına biraz bilgi sahibi olmalısınız. Biraz da yazılım bilgisi gerekir dedim. Çünkü yazılımcı arkadaşlarımızın yazmış olduğu uygulama veritabanımızla konuşuyor. Veritabanımızdaki probleme sebep olan sorguyu tespit edip, olması gereken sorgu hakkında yazılımcı arkadaşımızı bilgilendirmek de bizim görevimizdir. Peki, Oracle DBA olmak isteyen neleri göze almalıdır? Oracle DBA olmaya karar verdiyseniz okumaktan sıkılmamalısınız. Çünkü okumanız gereken o kadar çok konu var ki… Ama inanın hepsi de birbirinden zevkli konular. Öğrenmeyi sevmelisiniz. Hatta öğretmeyi de :) Yenilikçi olmalısınız. Meşhur ORA hatalarıyla boğuşmaktan sıkılmamalısınız. Mücadeleci olmalısınız. Azimli ve kararlı olmalısınız. Risk almayı sevmelisiniz. Sürekli beyin jimnastiği yapmalısınız. Matematiği sevmelisiniz. Byte, kilobyte, megabyte, terabyte hesapları sizin için kaçınılmazdır :) Yeri geldiğinde soğukkanlı olmalı, stresten şikâyet etmemelisiniz. Klavyenin F5 veya F9 sihirli tuşlarına basmaktan korkmamalı ama basarken de emin olmalısınız. İngilizceniz iyi seviyede olmalı. Teknik makaleleri yakından takip etmelisiniz.

13


Her işin başı eğitimdir. Oracle DBA olmaya karar verdiğimiz zaman almamız gereken üç temel eğitim vardır: Introduction to SQL Database Administration I Database Administration II

Tüm bunlar sabır, azim ve zaman ister. Ustanın verdiği her işi eksiksiz yerine getirmek gerekiyor. “Ustam bana bir iş verse de yapsam” düşüncesinin yanında, “Ustam o işte ben de çalışmak istiyorum!” demelisiniz. Yani proje peşinde koşturmalısınız. Projelerle boğuşurken piştiğinizi fark edeceksiniz.

Peki, ne iş yapar Oracle DBA? Kısaca aşağıdaki Bu üç eğitimin yanında tahiti.oracle.com işleri yapar ve aşağıdaki sorulara cevap arar: ‘dan ücretsiz elde edebileceğimiz “Oracle Database Concepts” dokümanını anlayarak okumamız gere- - DBMS Kurulumları (Oracle kurulumları o kadar kiyor. Yukarıdaki üç eğitimin her birinin bir sınavı kolay değil) – Hangi uygulamanın veritabanı kuvardır. Birinci eğitimin sonunda tercihinize göre rulumu yapılacak? Veriler büyük mü olacak küçük girebileceğiniz iki SQL sınavı vardır. 1z0-007 sınavı mü? Online veritabanı mı? DSS veritabanı mı? ile sadece SQL sınavından geçmiş olacaksınız. OLTP veritabanı mı? Single Instance mı? RAC mi? 1z0-047 SQL expert sınavına girerseniz, hem SQL RAC ise kaç node? Versiyonu ne olacak? Bu versiysınavından geçmiş olacaksınız hem de Oracle SQL onda bir BUG ile karşılaşır mıyım? Expert sertifikası almış olacaksınız. İkinci eğitimin - İzleme (Monitoring) – Kim ne yapıyor? Kim kimi sonunda gireceğiniz sınav ile OCA (Oracle Certified bekletiyor? Kim bekletiyor? Kim bekliyor? Neden Associate) ve üçüncü eğitimin sonunda gireceğiniz bekliyor? sınav ile OCP (Oracle Certified Professional) ün- - Güvenlik (Security) – Veritabanımıza kimler vanlarını alarak dünya çapında Oracle bilginizi bel- bağlanıyor ve ne yapıyorlar? gelemiş olacaksınız. Oracle’ın en üst unvanı OCM - Olağanüstü durum merkezi kurulum ve yönetimi (Oracle Certified Master) dir. OCM sınavı iki gün – Doğal afet sonucu veri merkezimizi (Data Censüren tamamen uygulamalı bir sınavdır. Bu sınav ter) tamamen kaybedersek ne yapacağız? En kısa Türkiye’de yapılmamaktadır. Bu sınava düzenli ve sürede ayağa kalkabilecek miyiz? Ayağa kalktık sıkı bir çalışmanın ardından Dubai, Amerika, Kore peki ne kadar veri kaybedebiliriz? gibi ülkelerde girebilirsiniz. Bu sınavda bilginizin - Performance Tuning – Ne yapsam da veritabanı yanında canlı sistemler üzerindeki tecrübeniz de daha efektif çalışsa? ön plana çıkmaktadır. Türkiye’de bu sertifikaya sa- - SQL Tuning – Bu kötü SQL kime ait? Bu böyle hip bir kişi bulunmaktadır. çalışmamalı. Ne yapsam da bunu daha hızlı çalıştırsam? Oracle DBA olarak işe başladığınızda - Yedekleme (Backup and Recovery) – Aldığımız öğrenmeniz gereken ileri seviye konular vardır. yedek doğru mu? Ya veritabanı göçerse? A planım Bunlar RAC Administration, Performance Tuning, ne olmalı? B planım? C planım? Data Guard, Backup and Recovery gibi konulardır. - Sürüm Yükseltme (Upgrade) – 12c’ye upgrade Jonathan Lewis, Thomas Kyte, Julian Dyke, Richard yapmalı mıyız? Yaparsak artılarım ne olur? UyguFoote gibi Oracle üstatlarını yakından takip etmek lamalarım etkilenir mi? Ne kadar hizmet kesintim gerekiyor. olur? Ve tabii ki 7/24 desteği de göz ardı etmemek gerek Pekâlâ, Oracle DBA olmaya karar verdiniz. :) Yukarıdaki temel eğitimleri aldınız. “Oracle Database Concepts” dokümanını anlayarak okudunuz. Oracle DBA olmaya karar veren veya verecek olan Oracle sertifikalarını alarak birkaç basamak daha arkadaşlarıma naçizane yol göstermek amacıyla bu çıktınız. Şimdi sıra bir usta bulmak ve onun çırak- makaleyi yazdım. lığını yapmakta. İşe başladığınızda ustanız size ustalık belgesi verene kadar çıraklık yapacaksınız Faydalı olması temennisiyle… :) Ustalık belgesini almak o kadar da kolay değil. Talip Hakan Öztürk Unutmayın her insan önce emekler, iki ayağının Bank Asya üstünde dengede durmayı öğrenir, düşe kalka Senior Oracle DBA yürümeyi öğrenir, yürümeyi öğrenir ve nihayetinOracle ACE, 10g/11g OCP de koşmayı…

14


Verinin Geleceği İnsan hayatının şüphesiz en heyecan duyduğu şey keşiflerdir. Bu, bir toprak parçası, eşya, teori, insan, hayvan veya bitki hakkında keşif olabilir. Bilgi çağına ulaşmada bu keşiflerin önemi çok büyüktür. Bu keşifler için yapılan deneylerin sonucunda elde edilen “veriler” sayesinde “yeni keşifler” ortaya çıkmıştır.

Pusulanın icadı ile yeni ülkeler keşfetmek. Sınırsız deneysel çalışmaları ile Thomas Edison’un ampulü bulması vb. gibi. Geliştirilen her teori yeni “veri” lerin keşfinde büyük öneme sahiptir. Burada dene-gör yaklaşımlarını çokça yaşadığımız birçok insanlığın faydasına olabilecek buluştan bahsedebiliriz. Fakat bilgisayarların ortaya çıkması ve teknolojinin gelişmesi ile artık hesaplanan ve ne olduğu bilinen veriler üzerinde çalışma yapılmaya başlandı. Uzay araştırmalarında bilgisayar-matematik ikilisinin birbirlerini sürekli geliştirerek yeni keşiflerin yolunu açması gibi… Buraya kadar “veri”nin tesadüf, teorik ve hesaplamalı aşamalardan geçtiğini anlamış oluyoruz. Fakat günümüzde asıl ilgilenilmesi gereken en büyük soru “verinin geleceği !” Ben bunu matematiksel verinin duygusal bozulması olarak adlandırıyorum.10 sene öncesine kadar verinin veri tabanlarında saklanması bile yeterliyken, günümüzde büyük büyük veri ambarları artık yetmiyor veya ihtiyacı karşılayamıyor daha da önemlisi “içindeki veri ‘nin ne olduğu bilinmiyor.

Günümüz sorunlarından; verinin yeterince keşfedilememesi, kalite sorunu, tekelleşememesi, kaynağının bilinememesi vb. gereksiz birçok verinin üst üste durmasının koca bir çöplük şeklinde geri dönüşümü beklediğini biliyoruz. İşte tam bu noktada “veri bilimcileri” sahneye çıkıyor ! Bir sihirbaz edasıyla “veri”nin şirket için en karlı şekle dönüşümünde rol alan büyük oyuncular…

Veri bilimcilerine ulaşan süreçte bu alanda yetişecek kalifiye çalışan sayısını arttırmak gerekiyor. Bunun için Datawarehouse Türkiye ekibi olarak üniversitelerde bu alanda seminer, konferans ve eğitimler düzenleyerek bu bilincin oluşmasına katkıda bulunuyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde düzenlediğimiz Veriden Geleceğe konsepti ile bu alanda ilk tanıtım seminerini gerçekleştirmiş olduk. İş zekâsı kavramı Veri Ambarı kavramı nedir özellikleri nelerdir iş sahaları nelerdir anlattık. Öğrencilik zamanında sorulan sorulardan ilki: donanımcı mı olmalıyım yazılımcı mı? Ama bunun ötesinde ki birçok alan ile ilgili malesef yeteri kadar bilgilendirme yapılmıyor. Bu bilincin arttırılması için Datawarehouse Türkiye ekibi olarak elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bu farkındalık için bizlere yardımcı olan İTÜ Matematik ve Bilgisayar Kulübüne teşekkürlerimizi sunuyor başarılarının devamını diliyorum.

15

Yusuf Arslan


Bit Hileleri Günümüz dijital elektroniğinin ve bilgisayar sistemlerinin temelini oluşturan ikili sayı sistemi ilk defa 1679 yılında Gottfried Leibniz tarafından kullanıldı. Daha sonra günümüzdeki gibi bir kullanım alanı olmamasına rağmen üzerinde çeşitli teoriler geliştirildi ve 20. yüzyılda bu teoriler elektronikte yer buldu. Günümüz bilgisayarlarının tüm mantıksal işlemlerinin ikili sayı sistemine dayalı olması belirli problemlerin çözümünde bize avantaj sağladı. Bu yazıda bazı ilgi çekici problemlerin bit operatörleri kullanılarak çözümlerini sizlerle paylaşacağım.

Temel Operatörler

kullanarak bir sayının ikinin kuvveti olup olmadığı aşağıdaki ifadeyle bulunabilir. (x & (x - 1)) == 0; Bir sayıya kendisinden büyük en yakın ikinin kuvvetini bulmak için sayının en değerli 1 bitinin sağındaki tüm bitler 1 yapılır ve sayı bir arttırılır. v |= v >> 1; v |= v >> 2; v |= v >> 4; v |= v >> 8; v |= v >> 16; v++; Bilinmeyen bit değerleri x olmak üzere sayımız 001xxxxx olsun. 001xxxxx |= 0001xxxx 0011xxxx |= 000011xx 001111xx |= 00000011

v = 0011xxxx v = 001111xx v = 00111111

Üçüncü işlemden sonra sayının tüm bitleri 1 oldu. Bu işlem 5 kez yapıldığında 32 bitlik bir tamsayı için sayı ne olursa olsun tüm gerekli bitleri 1 olur. Son olarak sayı bir arttırılarak ikinin kuvveti olan sayı elde edilir.

Tek - Çift

Bir sayının tek mi çift mi olduğunu belirlemek için sayının en az anlamlı biti & operatörü ile elde edilip kullanılır. İki değişkenin değiş tokuşu

Tek: (x & 1) == 1 Çift: (x & 1) == 0

İki değişkenin değerlerini birbiriyle değiştirmek için yaygın olarak üçüncü bir değişken kullanılır.

İkinin kuvvetleri

t = x; x = y; y = t;

Sola kayma operatörü - ‘<<’ - sol terim değerini sağdaki terim kadar sola kaydırır. Bu operatörü kullanarak aşağıdaki ifadeyle ikinin n’inci Bu problemi üçüncü bir değişken kullanmadan da kuvveti elde edilebilir. çözmek mümkündür. 1<<(n-1) İkinin kuvveti olan bir sayı ikili sistemde 1 rakamı ve n-1 tane 0 rakamı ile gösterilirken bu sayının bir eksiği n-1 tane 1 ile gösterilir. Bu bilgiyi

x = x + y; y = x - y; x = x - y;

16


Son çözümümüzde kullandığımız bitsel operatörler, makine düzeyinde benzer işlemler yapıldığı için performans açısından bir iyileşme sağlamıyor. Zaten bazı özel durumlar haricinde Modern derleyiciler nasıl yazarsak yazalım iki değişkenin değiş tokuşunu en iyileşmiş şekilde gerçekleştiriyorlar. x = x ^ y; y = x ^ y; x = x ^ y;

>>http://graphics.stanford.edu/~seander/bithacks. html#IntegerLogObvious >>http://www.catonmat.net/blog/low-level-bithacks-you-absolutely-must-know/ >>http://en.wikipedia.org/wiki/XOR_swap_algorithm

mutluc@itu.edu.tr

Kaynaklar:

Cem MUTLU

OYUN & EĞLENCE

Satranç Satranç yandaki resimde de [Şekil 1] göründüğü gibi 8’e 8 kare bulunan bir tahta üzerinde şekildeki başlangıç konumda, iki kişi arasında oynanır. Her bir oyuncunun 16 taşı vardır. Bunlardan sekiz tane piyon, iki kale, iki at, iki fil, bir vezir ve de bir şahtan oluşur. Satranç’ta Şah’ın oynayabileceği hamle kalmazsa oyun biter, buna da Mat denir. Zaten satrançtaki amaç da karşı tarafı Mat etmektir. Satranç Nasıl Oynanır? Satrançta oyuna beyaz renkli taşlar başlar. Karşılıklı olarak oyun bitene kadar birer hamle yapılır. Her bir taşın hareket edebileceği kareler mevcuttur. Satrançta tutulan taşı oynama zorunluluğu vardır. Taşlar Nasıl Hareket Eder? Her bir taş farklı şekilde hareker eder.

Şekil 1 VEZİR: Satrancın en kuvvetli taşıdır. Çapraz ve de düz gidebilir.

ŞAH: Etrafındaki karelere gidebilir. En önemli KALE: Yatay da ve dikey de düz bir şekilde gider. taştır çünkü rakibin mat etmek istediği taştır.

17


AT: L şeklinde hareket eder (üç kare oynar) .Taşların üzerinden atlayabilir.

Taş Nasıl Alınır?

FİL: Bulunduğu karenin renginde olacak Alınan taş tahtadan dışarı çıkartılır ve onun şekilde çapraz şekilde gider. çıkartıldığı yere alan taş konulur. Taş almak sa PİYON: Bulunduğu kareden ileriye doğru trançta zorunlu değildir. At hariç diğer taşlar kendi birer kare ilerler. En başta bulunduğu karede isteğe ve rakibin taşlarının üzerinden atlayamazlar. Pibağlı bir şekilde iki kare ilerleyebilir; fakat sonraki yonlar çaprazında bulunan taşı alır. Eğer piyonlar bulunduğu sütunda son noktaya kadar ulaşabilirse hamleleri birer kare şeklindedir. eğer (Örneğin; yukarıdaki resimde H2 koordi Aşağıda resimde [Şekil 2] taşların gerçek natında bulunan piyon eğer H8’e ulaşırsa) mevcut yerlerinden farklı şekilde, taşlar hareket yetenekleri bulunan taşlardan fazla şekilde, son noktaya ulaşan gösterilmek için tahtanın belirli bölgelerine yer- piyon değiştirilerek Vezir, At, Fil veya Kale taşlarından bir tanesi tahtaya koyulabilir. Taş alınırken noleştirilmiştir. tasyona X işareti konulur. Örneğin; Axf2 (At f2 deki taşı almıştır).

Erdem SEZGİN

sezginerdm@gmail.com

(Piyonda geçerken alma, Rok durumu, Nasıl berabere kalınır? ve basit Mat etme temaları detaylı bir şekilde derginin bir sonraki yazısında anlatılacaktır.)

Şekil 2

Oyunlar Nasıl Yazılır?

Şah, Vezir, At, Fil ve Kale taşlarının baş harfi belirtilerek, aynı zamanda satranç tahtasının kenarlarında bulunan harf ve sayıları belirtilerek yazılmasıdır. Örneğin; At şu anda f4 koordinatında bulunmaktadır. At mevcut durumundan g2 koordinatına geçerse eğer şu şekilde yazılır: Ag2. Piyonda ise sadece gidilen koordinat yazılır. Örneğin; piyonun şu anda bulunduğu yer h2 dir, eğer burdan h4 koordinatına giderse şu şekilde yazılır: h4 (Piyonun baş harfi P kağıda yazılmaz). Oyunların yazılması işlemine “notasyon tutmak” denilir.

18


Mobil Oyunlar Sadece Amerika’da 100 milyondan fazla insanın oynadığı mobil oyunlar… Her dakika yerini yeni bir oyuna bırakan bu oyunlar hayatımızın her yerinde; evde, işte, okulda, metroda… 20 yıllık geçmişi olan bu genç sektör aslında hepimizin bildiği bir oyun olan Tetris ile başlar. Bu kısa bilginin ardından asıl konumuz olan mobil telefon oyunlarına geçelim. 1997 yılında

ilk defa mobil telefonlarda oynanabilen oyun Nokia 6110 aracılığıyla hayatımıza girdi. Yeşil ekran üzerinde bir pikselin sağa-sola ve aşağı-yukarı dolanmasıyla oynan Snake oyunu da ilk oyundur. Bizim gibi bir oyun jenerasyonu için pek dikkat çekici bir oyun olmasa da çıktığı dönemde yaklaşık 400 milyon kopyasının , dünyanın her yerinde 8 farklı versiyonunun yayıldığını biliyoruz. 1999 yılında ilk WAP(Wireless Application Protocol) tarayıcılı telefon olan Nokia 7110 un piyasaya sürülmesiyle telefonlarda multiplayer oyunlar yapmak akıllara geldi. Ancak telefonlar için internetin bedeli telefonun kendisi kadar yüksek olduğundan Snake 2’yi oynamak pahalı bir eğlenceydi. Oyun üreticileri yarattıkları basit WAP tabanlı oyunları GSM operatörlerinin yönlendirmeleriyle internet bedeli dâhilinde satıyorlardı.

Nokia N-Gage kullanıcıya konsol benzeri bir oyun deneyimi yaşatıyordu. Bu farklı tasarımla fazla rağbet görse de 2004’te Sony’nin PSP’yi çıkarmasıyla bu popülerliğini kaybetti.

İlk örnekleri Japonya’da görünen 3D oyunlar kitle tüketimi yapan telefonlardaki ilk örneğini Finlandiyalı oyun stüdyosu olan Sumea’nın ‘’Extreme Air Snowboarding’’ oyun ile aldı. 3D özelliğiyle beraber araba yarışı oyunlarının popülerliği de arttı. Başlarda yukarıdan izlemeli olarak üretilen bu oyunlar arabanın arkasından izlemeli hale getirildi. Bu açı değişimi yarış oyunlarına yeni bir boyut kazandırdı ve görsel olarak daha etkileyici hale getirildi. 2008’de iPhone‘un ve Apple Store’un hayatımıza girmesi ile oyunlara hem ulaşılabilirlik hem de oynanabilirlik açısından çok büyük artılar kazandırdı. Her ay yaklaşık 7 bin oyunun çıkartıldığı Apple Store, oyun üreticilerini GSM operatörlerinin elinden kurtarmış oldu. Bu sayede sadece %30’luk bir kesinti ile oyunlarını servis edebilir hale geldiler. Bu özgür çalışma ortamıyla daha verimli hale gelen oyun üreticileri daha yaratıcı ve başarılı tasarımlara ulaştılar. İlerleyen dönemlerde diğer şirketlerinde store sistemine geçmesiyle günümüzdeki halini Fatih ÖZER almıştır.

19

fath_ozr@hotmail.com

2001 yazında San Francisco’da gerçekleşen JavaOne konferansında Sega gibi oyun sektörüne hakim firmaların Motorola mobil telefonu için java tabanlı oyunları tanıtmasıyla mobil oyunculuk platformu kayda değer gelişme yaşadı. Java sayesinde hızlı aksiyon oyunlarının mobil cihazlarda oynanabilirliği ispatlandı. Bir yıl sonra Nokia 3410 ve Siemens M50 java içerikli ilk telefonlar olarak sunuldular. Ancak renk ve çözünürlük problemi yaşanmaktaydı. Örneğin Nokia 3410’un

ekranı sadece 94x64 piksele sahipti. Ancak hızla gelişmekte olan bu sektör renkli ekranlı cihazların çıkmasıyla daha da rağbet görür oldu. Bu renkli ekranlı telefonlar Nokia N-Gage çıkana kadar oyun ve telefonun en iyi platformu sayıldılar.


Oyun İncelemesi Merhaba arkadaşlar, bu bölümde sizlere FPS(First Person Shooter)türünde çok sevdiğim bir oyun olan Counter Strike: Global Offensive'i, namı diğer CS:GO, elimden geldiğince, sevdiğim yanlarıyla ve yenilikleriyle anlatmaya çalışacağım. "Arkadaşım 2012'de çıkmış oyunu ne anlatıyorsun bize." diyenler olabilir. CS:GO'yu seçmemin nedeni, CS'yi herkesin bilmesine rağmen, GO kısmını duyan kesimin az olduğunu fark etmemdir. Arkadaş muhabbetlerinde; "İşte dün CS atıyorum ..." dediğimde tepki olarak "1.6 mı ?" diyen kısmın bir hayli fazla olması beni buna yöneltti. Kısacası bu yazıda sizi CS:GO almanız ve oynamanız için kandıracağım. Counter Strike geçmişinden kısaca bahsedelim. 1999 yılında Sierra Firması tarafından Half-Life oyunun yanında eklenti olarak çıkan CS, daha sonra isim haklarını Valve Firması’nın satın almasıyla ileride Sierra’yı pişman edecek satış rakamlarına ulaşmıştır. Valve’ın pazar piyasasının önemli bir kısmını elinde tutan CS, asla eskimeyen bir oyun.Oyuncuların tepkilerine, internet satış veya oynanışlarında bir düşüş olduğunda oyunun yeni bir versiyonunu piyasaya sürüyor ve böylece sürekliliği sağlamış oluyordu ve biz oyuncular bundan hiç de rahatsız değildik, tabi ki olmayacağız. Versiyondan kastım yazının başında bahsettiğim , CS 1.5 ve CS 1.6 gibi versiyonlar. Daha sonra çıkAcak olan CS: Condition Zero, kişisel olarak en sevdiğim oyunu, CS severlerin iştahını biraz kapatmış olmasına rağmen her oyuncunun arzusu olan, belirli bir yerden sonra artık yeter yeni bir şeyler görelim dediğinde Valve boş durmadı ve geliştirdiği yeni Source oyun motoru ile adını da bu motordan alan Counter Strike: Source’u(2004) oyunculara sundu .

Yeniden yaratılan haritalar, yeni silahlar, geliştirilen oyun dinamikleri ve en önemlisi Source motorunun gücü olan yepyeni taze taze, gıcır gıcır grafikler oyuncuları yepyeni bir CS dünyasının içine itti, en azından o dönem için... Şöyle de bir durum var ki her ne kadar yeni oyun çıkmış olsa da eski oyunlar modasını yitirmedi öyle ki şu anda bile hatrı sayılır miktarda CS 1.5 ve 1.6 oynayan oyuncu var. Çünkü oyuna yapılan binlerce mod onu her zaman ayakta tutup oynanabilir yaptı. Şimdi biraz Steam’den bahsedelim. Steam Valve Firması tarafından tasarlanan bir ücretsiz çoklu iletişim ve dijital alım yazılımı/platformudur. Valve kendi oyunlarının yanı sıra anlaşmalı olarak başka oyunların da dijital olarak satışını Steam üzerinden yapıyor. Dijital alım; oyunu internet üzerinden satın alıp, CD ya da DVD’sine sahip olmadan çevrimiçi olarak indirebilmemiz anlamına geliyor. Hele Steam’in özel indirim günlerine denk gelirseniz, sevdiğiniz oyunları büyük bir kârla elde edebilirsiniz. Steam’in bir artısı da oyunların güncelleştirmeleri Steam tarafından otomatik yapılıyor, güncel oyun candır.

20


Sıra geldi CS:GO'ya. Neler var bir bakalım. Önce takımımızı seçelim tabii. Counter-Terorist veya Terorist... Haritlara göre farklılık gösteren takım kıyafetleri oyunu sıradanlıktan kurtarmış. Çok şık bir satın alma menümüz de var. Silahın öldürme başına getirdiği paradan zırh delme miktarına kadar her şey önümüzde. Az mermiyle olduğum yerden çok iş yapacağım derseniz efsane AK47'yi alabilirsiniz. Yok ben hareketi severim daldan dala atlayayım, mermim bitmesin derseniz P-90 ve yeni olarak PP-19 mevcut. Bununla beraber oyuna başlamadan önce 'Weapon Course' kısmını oynarsanız hangi silahın mermisinin hangi yapıyı delip geçebildiği gibi çok önemli deneyimlere sahip olabilirsiniz. Unutmayın herkesten iyi oynamak için önce oyunun kurallarını öğrenmeli ve oyuna hakim olmalısınız. Oyuna eklenen silahlar arasında Molotof kokteyli mevcut ve taktiksel olarak vazgeçilmez. Gelelim oyunun benim için en can alıcı kısmına: 'Weapon Skins' direk olarak çevirirsek 'Silah Kıyafetleri'. Evet yanlış okumadınız, oyunda yüzlerce farklı silah görünüşü mevcut ve oyuna apayrı bir renk katıyor. Bu görünüşleri oyunu oynayarak ve oyun sonunda şansınız varsa rasgele eşya düşmesiyle veya başka kullanıcılarla takas şeklinde elde edebilirsiniz.

Eğer oyun içinde birini öldürebilirseniz diğer elde sıradaki silahla oynama hakkı kazanıyorsunuz. Silah Yarışı modu diğerlerine göre daha eğlenceli ve daha hızlı. Yıkım modunun seri hali olarak düşünülebilir. Oyunda herkes aynı silahlarla başlıyor ve birini öldürdükçe elimizdeki silah anında değişiyor ve son silah olan Bıçak'ımız ile birini öldüren oyunu kazanıyor. Ben ‘aim’ ustasıyım diyorsanız oyunu ölmeden tamamlamanız bile mümkün. Haritalar ve Botlar… Valve ilk oyundan süregelen de_dust2, de aztec , de inferno gibi efsanevi CS haritalarından vazgeçmemiş ve ek olarak tüm haritaları grafiksel olarak güçlendirmiş. Bununla yetinmeyerek haritalara taktiksel üstünlüğü değiştirecek köprüler, geçişler vb. eklemiş. Peki botlar ne alemde ? Bot kardeşlerimiz antrenman yapmamız ve yeni bir şey denemek istediğimizde, çevrimdışı olduğumuz zamanlarda hep yanımızda oldular. GO’da botların zorluk seviyeleri 5 farklı dereceye ayrılmış. Kendine güvenenleri Çok Zor Bot kardeşlerimiz beklemekte… Yapay zekaları önceki oyunlara göre daha ‘dengeli ’ olmuş diyebiliriz.

Klasik Counter Strike modlarının dışında oyundaki Yıkım, Silah Yarışı ve Rekabetçi modları can sıkıntısını gidermek için birebir. Rekabetçi modu ya da bilinen Turnuva modu daha ciddi, daha dikkatli ve daha taktiksel oynanması gereken mod; çünkü takım üyelerine çarpma ve dost ateşi gibi özellikler burada devrede. Kısaca ateş ettiğiniz yere dikkat etmelisiniz. Yıkım modu ise klasik Ölüm Maçı olan ‘Deathmatch’ modunun bir tık ilerisi. Oyun başladığında elinizdeki silah sabit ve birini öldürene kadar o silahla oynamak zorundasınız.

21


Evet arkadaşlar kıssadan hisse oyun gerçekten oynanabilirlik ve kendini oynatma açısından albenisi yüksek şekilde yapılmış. Sıkılacağınız bir şey varsa ölmekten sıkılabilirsiniz çünkü oyunu ilk çıktığı günden beri oynayan insan sayısı fazla. İlk çıktığı gün derken GO’dan değil genel olarak CS(1999)’den bahsediyorum. Oyuna Steam üzerinden dijital olarak 15$’a sahip olabilirsiniz. Bahsettiğim üzere indirim günlerine denk gelirseniz çok uygun bir fiyata sahip olabilirsiniz CS:GO’ya. Aşağıdan link ve sistem gereksinimlerine ulaşabilirsiniz. Bir dahaki sayımızda görüşmek dileğiyle.

PC Sistem Gereksinimleri : İşletim Sistemi: Windows 7/Vista/XP İşlemci: Intel Core™ 2 Duo E6600 or AMD Phenom™ X3 8750 veya daha iyi RAM: 1GB XP veya 7 için / 2GB Vista için HDD : En az 7.6GB boş alan Ekran Kartı: 256 MB veya daha fazla olmalı ve DirectX 9-uyumlu olmalı Link: store.steampowered.com/app/730/

onurhan.hamzaoglu@gmail.com

Onurhan HAMZAOĞLU

22


SOSYAL

Anime Kültürü

Animelerden bahsetmeden önce, kelime anlamı olarak “anime” nedir? Anime; Fransızcadan gelen “animasyon” kelimesinin Japonca karşılığıdır ve animeler, “manga” adı verilen çizgi romanların sinema veya televizyona aktarılmasıyla oluşur. Peki, biz “anime” denildiğinde ne anlıyoruz? Bizim toplumumuzda maalesef –üniversiteliler dahil- anime kelimesini ilk defa duyan insanlar var. Birçoğumuz anime ile çizgi filmi aynı zannediyoruz. Çizgi film, hemen hemen hepimizin çocukluğunda izlediği Walt Disney yapımı Mickey Mouse, Donald Duck veyahut Warner Bros yapımı Tom ve Jerry, Bugs Bunny gibi animasyonlardır. Bu tür animasyonlar genellikle çocuklara hitap eder. Animelerin ise her yaş grubuna özel türleri vardır. Örneğin; şiddet, korku, cinsellik içeren “seinen”, “josei”, “hentai” ve “ecchi” türü animeler çocuklar için sakıncalıdır. Bu yüzden Japonya’da animeler türlerine göre günün farklı saatlerinde yayına girer. Çocuk animeleri sabahları gösterilirken, yetişkinlere hitap eden animeler ise günün geç saatlerinde yayınlanır. Bizim televizyonumuzda ise 1999 ve 2000li yıllarda Pokemon, Digimon gibi kaliteli animeler gösterime girmiş fakat çeşitli sebeplerle yayından kaldrılmıştır. Son yıllarda ise o eki güzel animelerin yerini maalesef daha kalitesiz animasyonlar almıştır. Peki biz bu konuda ne yapmalıyız? Popüler ve fevkalade güzel hazırlanmış olan One Piece, Naruto, Bleach gibi animelerden kendimize uygun olanları izleyebilir, küçük kardeşlerimize de sakıncalı içerik bulunmayan güzel animeleri izletebiliriz.

23

aturgutsahin93@gmail.com

Son olarak, “ neden anime izlemeliyiz, bunun bize ne faydası olur? ” diye soracak olursanız; öncelikle anime izlemek insanların ufkunu genişletiyor, olaylara farklı açılardan bakmaya yardımcı oluyor. Ayrıca Japonca öğrenmek isteyenlerin anime izleyerek pratik yapma fırsatı bulması da başka bir olumlu tarafı. Anime izleyecek arkadaşlara şimdiden iyi seyirler ve bol keyifli dakikalar diliyorum.

Ali Turgut ŞAHİN


KENDİNİ BİLME SANATI ENNEAGRAM Hepimizin mutlaka hayatımızda en az bir kere dergide veya başka bir yerde yazılı testlerden yapıp karakterimizi bulmuş ya da ruh halimizin nasıl olduğunu öğrenmişizdir. Bazen bulduğumuz sonuca sevinip gururlanmışızdır, bazen de sonuca sinirlenip testlerin zaten bir dayanağı olmadığını söyleyip kötü hisleri aklımızdan uzaklaştırmışızdır. Size farklı bir bakış ile duygusal zekanın geliştirilmesi için en etkili kişisel gelişim araçlarından olan ve dünyada pek çok iş alanında ve şirkette etkin olarak kullanılan Enneagramı tanıtmak isterim. Yunanca dokuz anlamına gelen “enne” ve kişilik kelimesinin karşılığı olan “agram” kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan enneagram, kelime anlamı olarak “9 kişilik tipi” anlamında kullanılıyor. Enneagram, çok güçlü bir metodoloji. İnsanı bir bütün olarak düşünüyor. Enneagram, biyopsikoloji dâhilinde bir yaklaşımdır. Kişilik motiflerini irdelerken, biyoloji ve psikolojinin enstrümanlarını kullanır. Şöyle açıklayalım: İnsanın biyolojisi gibi insan psikolojisinin DNA’sı da ciddi bir inceleme nesnesidir. Enneagram’ın amacı da bu incelemeyi gerçekleştirmek. Enneagram salt kişilik üzerine de eğilmiyor.

Ego ve benlik gibi kişilikle alakalı önemli kavramları da içinde barındırıyor. Enneagram, insanın benliğinin haritasıyla ilgilenen bütüncül bir yaklaşım aynı zamanda. Enneagram disiplini, her insanın bir özü olduğunu öne sürer. Enneagram politikadan iletişime, reklamcılıktan teolojiye, insan kaynaklarından senaryo yazımına, ruhsal çalışmalardan oyuncu seçimine geniş bir alanı kapsar. Enneagram yönteminde belirlenmiş kişilik tipleri ortaya konur. Daha sonra her kişilik tipi için ayrı ayrı detaylı ve bütünsel bir kişilik resmi çizilir. Enneagrama göre her insan dokuz hakim insan tipinden birine ait olarak doğar. Bu kişilik tipleri sizin kişiliğinizde bulunan baskın nitelikleri temel duygularınızı yaşamınızdaki motivasyon kaynaklarınızı doğru ya da yanlış tutumlarınızı iyi ya da kötü huylarınızı ortaya koyar. İnsanların dokuz farklı tipte olması salt o tiplerin özelliklerini sergilediği anlamına gelmez. Bu kişilik tipleri kendilerinden bir önceki ve bir sonraki kişilik tipinden yoğun olarak etkilenebilir. Buna kanat denir. Ayrıca stres ve güvenlik durumlarında her bir kişilik ayrı bir kişili tipine doğru gider.

Bütün insanlar birdir, fakat pratikte birbirinden dehşetli ayrılık gösterirler. Konfüçyüs

24


Ennegram için kişinin kendisini ve çevresindeki anlayamaya çalışması elzemdir. Enneagram bilgisi sayesinde, kişi kendi duygularını anlar, tutumlarını kontrol etme konusunda bir yöntem sunar. Enneagram bilgisinde zaten kişinin kendisinin ve çevresindekilerin duygularını anlama ve kontrol etme kapasitesinin artırılması hedeflenir. Yöntem bunu tanımlı ve tutarlı bir şekilde gerçekleştiriyor. Kişiler için empatiyi geliştirir. Duygusal zekânın yükseltilmesi için önemli bir araçtır. Bu sayede, kişi dünyayı algılama biçimiyle diğerlerinin dünyayı algılama biçimi arasında fark olabileceğini öğrenecektir. Bu enneagram bilgisi aynı zamanda insanlara kişilerarası ilişkilerinin dinamiklerini doğru kurgulamaları noktasında yardımcı olacaktır. Kişinin kendisiyle, diğeriyle ve dünyayla kurduğu iletişimin “idealleştirilmesi” hususunda da, enneagram bilgisi önem arz etmektedir Birler, doğru olanı yapmak, kendilerini ve çevrelerindeki kişileri geliştirerek, dünyayı mükemmel bir yer haline getirmek için çok çalışırlar. Yüksek iç standartlara sahiptirler. Yaptıkları iş ne olursa olsun, iç sesleri onlara "mükemmel" olduğunu söyleyene kadar, o iş üzerinde sabırla çalışırlar. Başkalarının da bu şekilde çalışmasını beklerler ama bu beklentileri karşılanmayınca büyük bir hayal kırıklığı yaşarlar. Mükemmele ulaşma çabaları yüzünden, eleştirel ve yargılayıcı olarak algılanabilirler.

İkiler, ihtiyaç duyulan kişi olmaktan, insanlarla ilgilenmekten ve onlara yardım etmekten hoşlanırlar. İlişkilere çok önem verirler. Yakın ve sıcak ilişkiler kurma konusunda başarılıdırlar. İlgileri, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan, kendi ihtiyaçlarının farkında olmazlar ve bunları dile getirmezler. Aşırı fedakârdırlar. Yaptıklarının doğal karşılanması ya da onların ihtiyaçlarının sorulmaması hayal kırıklığı yaratır. Hayal kırıklığının dışa yansıması sonucu, sitemkâr ve aşırı duygusal olarak algılanabilirler.

Üçler, hedeflerine ulaşmak ve başarmak için çok çalışırlar. Kaynakları verimli bir şekilde organize edip, düşünceleri uygulamaya geçirmekte ve sonuç elde etmekte çok başarılıdırlar. Başkalarının saygı ve takdirini kazanmak için, yaptıkları her işte, en iyi olarak görülmek isterler. Statüye ve imaja çok önem verirler. İşlerinde sorunsuz bir şekilde ilerleyebilmek için, duygularını bir kenara bırakırlar. Kariyerleri, ailelerinin ve ilişkilerinin önünde gelir.

25


Dörtler, farklı ve özel olmaktan hoşlanırlar. Bazen kendilerini, bu dünyanın dışındanmış gibi hissederler. Olaylara alışılmadık ve yaratıcı bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Kendilerine özgü bir estetik ve güzellik anlayışları vardır. Yaptıkları işlerde, anlam ve derinlik ararlar. Duygularının son derece farkındadırlar ve duygularını ifade etmeyi isterler. Ruh durumları, ani değişiklikler gösterebilir: mutlu ve neşeli iken, bir an sonra depresyondaymış gibi görünebilirler.

Beşler, bilgi toplamaya, öğrenmeye ve çevrelerinde olup biteni gözlemlemeye odaklanmışlardır. Son derece mantıklı, düşüncelere önem veren, sebep-sonuç ilişkileri kurmada ve problem çözmede başarılı kişilerdir. Kitap okumaktan ve araştırma yapmaktan büyük keyif alırlar. Bu yüzden yalnız kalmaktan daha çok hoşlanırlar. İnsanlarla aralarında belirli bir duygusal mesafe olsun isterler. Aşırı talepkar ve duygusal insanlar Beşleri rahatsız eder çünkü Beşler, kendi kendilerine yeterli ve bağımsız olmak isterler. Altılar, tehlikeleri ortaya çıkarmak, kendilerinin ve çevresindeki insanların güvenliğini sağlamak için, her şeye önce şüpheyle yaklaşırlar. Problemleri önceden görüp, önlem almaya çalışırlar. Sürekli tetiktedirler. Altıların güvenlerini kazanmak çok zordur, ama güvendikten sonra o kişiye kendilerini adarlar. Altılar, güvende olmak için bir gruba ait olmak isterler. Grubun refahı ve güvenliği için çok çalışırlar. Sorumluluk sahibi, sadık ve işbirliğine açıktırlar. Şüpheci yanları kötümserlik olarak algılanabilir.

Yediler, bardağın hep dolu tarafını görür, çevrelerine enerji saçar ve hayattan zevk almaya çalışırlar. Zihinleri sürekli yeni ve yaratıcı fikirlerle doludur. Her zaman birden çok seçenekleri olsun isterler. Bir işi bitirmeden diğerine başlayabilirler. Yaşam enerjileri ile insanlara ilham verir ve onları harekete geçirirler. Yerlerinde duramaz, hızlı hareket eder ve hızlı düşünürler. Kendi hızlarına uyum sağlayamayan insanlara karşı sabırsızdırlar. Eğlenceye odaklı olduklarından, olumsuz duygulardan ve düşüncelerden hoşlanmazlar.

26


Sekizler, güçlü olmaktan, kontrolü ellerinde bulundurmaktan ve etki bırakmaktan hoşlanırlar. Adaleti sağlamak için mücadele ederler. Kararlıdırlar, inisiyatif alırlar ve engellerin üstesinden gelerek işi sonuçlandırırlar. İnsanların ne düşüneceğine aldırmadan, akıllarından geçeni söylerler ve öfkelerini dışa yansıtırlar. Kendileri gibi açık sözlü ve ne istediğini bilen insanlardan hoşlanırlar. Böylelikle, gerçeklerin konuşulacağını ve kimsenin art niyetli hareket etmeyeceğini düşünürler. Bu iddialı tavırları diğer insanları ürkütebilir.

Dokuzlar için uyum içinde yaşamak ve huzurlu olmak her şeyden önemlidir. Farklılıklara hoşgörü ile yaklaşırlar. İnsanları, olayları, fikirleri yargılamadan, olduğu gibi kabul ederler. Her durumda, olumlu ve olumsuz yönlerin tümünü görüp değerlendirmeden bir karara varmak istemezler. Bu yüzden kararsız olarak algılanabilirler. Karar verdikten sonra ise değiştirmemekte inat ederler. Huzuru bozduğunu düşündükleri için çatışmadan kaçınırlar, problemleri görmezden gelirler ya da önemsiz olduğunu düşünürler. Akışına bırakıldığı takdirde, her şeyin sonunda bir çözüme ulaşacağına inanırlar.

Enneagrama göre hangi kişilik tipinde olduğunu merak edenler için online kişilik testi yapan birçok web sitesi var.

goger@itu.edu.tr

ilkero@itu.edu.tr

http://www.enneagram.com.tr/

Reyhan Göger

Ömer Faruk İlker

27


Neden Bu Kulüpteyim ? Bölüm hakkında soru işaretlerim çok fazla, bunu kendi başıma halletmektense bir kulüp desteği ile birlikte kendimi geliştirmeyi daha mantıklı buluyorum. Sevgi anlaşmak değil ki, çıkar değil ki nedensizce sevilir. Seviyoruz bu bölümde her şeyi.

Sıcak ve samimi ortam, yaklaşım ve güleryüz beni etkiledi. Birlik beraberlik birlikte yapılması ne yapılıyorsa bir diğer artı. İTÜ MBK bir dönem gibi kısa bir sürede bir sürü güzel etkinlikler çıkararak kendini kanıtladı. Kesinlikle çok aktif bir kulüp.

3 dönemde fazlaca FF aldığım için yapabileceğim yeni bir şeyler aradım ve buradayım :)

Kulüpte matematik mühendisliği hakkında bilmediğimiz çalışma alanlarını öğreniyoruz. Aynı zamanda çok sıcak bir arkadaş ortamı var, her yeni geleni çabucak özümseyen, yakın olabilen üyeleri var, etkinlikler hem akademik anlamda çok güzel bilgiler kazandırırken, sosyal etkinlikler de arkadaşlık ortamını daha da sıcak hale getiriyor.

Kankilerle takılmak zevkli, birlikte çalışıp bir şeyler yapmak zevkli, yaşama hazırlar ;)

Kulüp içinde çok sıcak bir aile ortamı yakaladığımı düşünüyorum, ayrıca haftanın her gününü kulüp odasında geçiyorum :)

Samimi, içten, bizden bir kulüp, hızlı bir kulüp

Bu kulübün bir parçası olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum bunun en büyük sebebi herkesin düşüncesine önem veren ve herkesin fikirlerini büyük bir istekle aktifleştirmeye çalışan oldukça samimi ve güzel şeyler yapmak için çaba gösteren bir kulüp olmasıdır.

28

İTÜ MBK Üyeleri


Kulüp İletişim Bilgileri İTÜ Matematik ve Bilgisayar Kulübü 2014 @itumbk İTÜ Matematik ve Bilgisayar Kulübü 2014 itumbk@gmail.com

"Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün bilgeyim, kendimi değiştiriyorum..!" Mevlana



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.