2
KADRAJ
Haziran 2016
...................................................... Aylık Fotoğraf Dergisi Sayı 1 Haziran 2016 ...................................................... Çankaya Tic. A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi Kerem Mümtaz ÇANKAYA ...................................................... Yazı İşleri Müdürü Dilara AÇIKGÖZ ...................................................... Yayın Editörü Hüseyin ÇEKİÇ ...................................................... Yayın Kurulu Kerem Mümtaz ÇANKAYA, Dilara AÇIKGÖZ, Hüseyin ÇEKİÇ ...................................................... Grafik Tasarım ve Tasarım Uygulama Hüseyin ÇEKİÇ ...................................................... Bu Sayıya Katkıda Bulunanlar Prof. Dr. Arzu Yapar GÖNENÇ, Çetin ÖZER, İnsan ve Hayat Dergisi, Anadolu Ajansı Fotoğraf Servisi, ...................................................... Basın Halkla İlişkiler Dilara AÇIKGÖZ ...................................................... Yönetim Yeri Cemal Yener Tosyalı Cad. No: 55 Vefa – Fatih / İSTANBUL ...................................................... Baskı ve Cilt: Fazilet Neşriyat ve Tic. A.Ş. Bağlar Mh. Mimar Sinan Cd. No: 54 Güneşli - Bağcılar / İSTANBUL ...................................................... Yayın Türü Aylık Yerel Süreli Yayın ...................................................... ISSN 1377-6834 ...................................................... Avrupa Bayii ENDER GMBH Melatener Weg 18 - 50825 KÖLN Tel: +49 221 690 58 90 Fax: +49 221 690 589 29 ...................................................... İRTİBAT ve ABONE dilaraacikgoz@yahoo.com Yazı İşleri: (0545) 228 14 54 ...................................................... kadrajdergisi@yandex.com ...................................................... www.kadrajdergisi.com ...................................................... Kadraj Dergisi’nin bütün yayın hakkı, Çankaya Tic. A.Ş.’ye aittir. Dergiye gönderilen yazılar, yayınlansın ya da yayınlanmasın iâde edilmez. Dergimiz yazılar üzerinde gerekli müdâhaleyi yapma hakkına sâhiptir. Dergide çıkan yazılar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. Dergide yayımlanan yazı ve reklamların her türlü mesuliyeti yazarlarına ve sahiplerine aittir.
Kadrajdaki Fotoğraf;
1 4 7 12 17 20 24 27 34 35 41 48
Bu ay dergimizde “Seyahat Fotoğrafçılığı” konusunu ayrıntılı bir şekilde okuyacaksınız. Ancak baştan şunu söylemek gerekiyor ki fotoğraf, anlatılması ve anlaşılması zor ve pratiği o bir o kadar kolay olan bir konu. Çünkü fotoğraf konusunda insanın duyguları devreye giriyor. Daha da ötesinde kurguyu çözebilmek için onun an’lar karşısındaki soğukkanlılığını koruması gerekiyor.
Günlük hayatımız anlardan ibaret ve geldiğimiz noktada birer birey olarak iz bırakma çabasındayız. Seyahat zaten yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası. Her ne kadar tehlikesiz gibi görünse de akıllı kişi bilir ki yolculukta meşakkat ve mihnet vardır ve yolcu tehlike ve korkulardan asla emniyette olamaz. Bu tedirginliklerle birlikte fotoğrafta ve seyahatte nelere dikkat etmemiz gerektiğini hep beraber okuyacağız.
Söz fotoğraftan açılmışken artık cebimize kadar giren mobil fotoğrafçılığa da değindik. Bunun nedeni elbette gelişen teknoloji beraberinde değişim gösteren fotoğraf teknolojisinin en yeni alanlarından biri olan mobil fotoğrafçılığın hayatımızın her anında ve her alanında olması. Peki her özel anımıza tanıklık eden bu türün hassasiyetinden, mahremiyete riayet ve insanî duyarlılık açısından insanlar ne kadar haberdar. İşte bu soruların yanıtlarını ortak bir çalışmayla ele alan yazarlarımız böyle bir dergiyi ortay koymayı başardılar.
Seksen sayfa ve farklı bir baskı ile sizlere ulaşan dergimizin yazarları fotoğraf, fotoğrafçılık, seyahat ve fotoğraf makineleri konularında birbirinden değerli yazılar kaleme aldılar. Sizi, kadrajında yaşatacak yazılar ve fotoğraflar bulacağınız Aralık ve ilk sayımızla sizi baş başa bırakıyoruz. Fotoğrafı anlatan, kadrajın üzerine giden yeni sayılarımızda buluşmak ümidiyle…
Haziran 2016
KADRAJ
3
4 8 50 54 56 58 64 70 72 79
4
Vizörden Dünya Haberler Geniş Açı Gramafoncu Baba Makine Tanıtımları Işıklı Boyama Bakış Açısı Fotoğrafça Özetle Anadolu Bakış Açısı
KADRAJ
Haziran 2016
İçindekiler Seyahat Fotoğrafçılığına Dair
Bir Doğu Seyahatinden: İSHAKPAŞA SARAYI
28
12
18
Tur İle Seyahat Fotoğraf Üzerine Prof. Dr. Çetin ÖZER Röportaj
40
Haziran 2016
KADRAJ
5
Masumiyet ve mecburiyet Büyüklerle beraber çocuklar da alüminyum ev gereçleri imalathanelerinde zor şartlar altında çalışıyor. Koruma olmadığı için alüminyum tozuna maruz kalan bu çocuğun gözlerinden mecburiyet, yüzünde de masumiyet okunabiliyor. (Bangladeş/Dakka)
Tehlikeli merak Kuzey Sumatra eyaletinde bulunan Sinabung Yanardağı, havaya gaz, kül ve lav püskürtmeye devam ediyor. Yetkililer, 2 bin 600 metre yüksekliğindeki yanardağdaki patlamaların ardından yaklaşık 10.000 kişiyi geçici barınaklara yerleştirdiler. Ancak fotoğrafın detayındaki üç kişi kaçmak yerine meraklarına yenilerek yanardağı seyretmeyi tercih ediyor. (Endonezya/ Sumatra)
6
KADRAJ
Haziran 2016
Rahmet yağmuru Yemen’in orta kesimindeki Taiz şehrinde yağan sağanak yağmur ile halk suya kavuştu. Günlerce susuz kalan insanlar yağan yağmur sayesinde plastik bidonlarını su ile doldurdu. Fotoğraftaki çocuk, bulduğu bütün bidonlara su doldurmaya çalışıyor bir dahaki yağmura kadar susuz kalmamak için. (Yemen-Taiz)
vizörden dünya
“Aman düşerseniz kalkmaya çalışmayın!” Kuzey İspanya’nın Pamplona şehrinde her yıl 6 Temmuz ile 14 Temmuz arasında düzenlenen San Fermin Boğa Festivali, İspanya’nun uluslararası alanda en çok tanınan festivallerinden bir tanesi. 7 gün 24 saat açık hava partisi tadında geçen bu festivalde bir ahırdan bırakılan boğalar, geleneksel olarak kırmızı-beyaz giyinmiş binlerce insanı dar sokaklarda önlerine katarak koşturuyorlar. (İspanya/Pamplona)
Siz hiç “ellik” kullandınız mı? Çukurova’da çiftçiler, biçerdöverlerin giremediği yüksek rakımlı orman köylerinde buğday hasadını, insan gücüyle yapıyor. Fotoğraftaki çiftçi daha fazla tahıl kavrayabilmek için ellik takmış. Hasat zamanı parmaklara geçirilen bu ellikler ağacın içi oyularak ya da şekil verilen tahtaya deri takılarak yapılıyor. (Çukurova, Adana)
Senegal’in pembe gölü:Retba Senegal’deki doğa harikası Retba gölü, Dünya Mirası Listesi’nde yer edinmiş durumda. Yılda yaklaşık 24 ton tuzun çıkarılan bu gölün renginin pembe olmasının nedeni ise, içinde yaşayan bakterilerin güneş enerjisi kullanarak kırmızı pigment üretmesi. Tuz üretimi için sadece insan gücü kullanılan göl görenleri hayrete düşürüyor. (Senegal)
Haziran 2016
KADRAJ
7
Karanlık yolda umuda yolculuk Suriyeli göçmenlerin Batı Avrupa yürüyüşleri devam ediyor. Fotoğrafın son tarafındaki beyaz ışık ile baş tarafındaki pembe ışık dikkat çekiyor. Beyaz ışıktan pembe hayallere karanlık yolda yolculuk yapanların gözlerinde tedirginlik var. (AA-Lukas Barth)
8
KADRAJ
Haziran 2016
vizörden dünya
Bir damla şükür Suyun kıymetini bilmeyen insanların uzağında, Afrika’da bir damla suyu onlarca kilometre ötede bulabilen insanların suya kavuşma mücadelesinden bir kare... (Sudan-Durfar)
Korku ve umut Afganistan’ın Badgis şehrindeki çatışmalardan kaçarak Herat şehrine sığınmak zorunda kalan 85 aile, burada kendi imkânları ile kurdukları kampta yaşam mücadelesi veriyor. Arkadaşının arkasından kameraya tebessüm eden çocuğun yüzünden korku ve umut okunabiliyor. (Afganistan-Herat)
Renkli yolculuk Yaz aylarında küçükbaş hayvanlarını Nemrut Dağı’na çıkaran köylüler, her gün onlarca koyunun sağımı için gün batımında yolculuk yapıyor. Fotoğrafta; ışık kaynağının aksettiği sıcaklık, akşamın yansıttığı kırmızılık, sürünün kaldırdığı tozun siyah ile karışımından ortaya çıkan bal rengi sarısı ve detaylardaki kahverenginin mükemmel uyumu dikkat çekiyor. (Bitlis/Tatvan)
Kim ak kim kara? Sudan hükümeti tarafından farklı bölgelerde kurulan kamplarda hayatta kalma mücadelesi veren mültecilerin yardımına Türkiye’den gelen yardım kuruluşları yetişti. Kendisine uzatılan yardım elinin üzerine elini koyan çocuk, Avrupa tarafından geçmişte haksız yere yapılan siyah-beyaz ayrımını akla getiriyor. “Acaba kim ak idi kim kara?” (Sudan)
Haziran 2016
KADRAJ
9
HABERLER Nikon Gözünü Samsung’a Dikti!
altyapısından yararlanma ve NX serisi lenslerin üretimi hattını kullanma dışından önemli bir kazanç elde edemeyeceği yapılan tahminler arasında yer alıyor. Samsung’un Nikon’a büyük katkı sağlayabilecek hali hazırda çok büyük bir kullanıcı kitlesi de bulunmuyor.
Dilara Açıkgöz ........................................................
O
ptik ekipmanlar ve görüntüleme cihazları üreten Nikon’un, Samsung’un kamera bölümünü satın aldığı iddia ediliyor. Peki, Nikon, Samsung kamera bölümü ile ne yapacak? Fotoğraf ve görüntüleme teknolojileri üreticisi Nikon, çok büyük bir iddia ile gündeme geldi. Söylentilere göre Nikon, Samsung’un kamera bölümünü satın almak için girişimlere başlamış. Aynasız segmentinde başarılı fotoğraf makinaları ve lensler üreten Samsung’un, bir türlü istediği satış ivmesini yakalayamadığı, Sony, Canon ve Olympus gibi firmaların gerisinde kaldığı bilinen bir gerçekti. Samsung, bu kötü gidişata kökten bir son verip kamera bölümünü satmayı düşünüyor olabilir.
Bu süreçten Nikon’un kazancı ne olabilir? Eğer böyle bir adım atıldıysa da Nikon’un Samsung tarafından üretilen 1-inç ve APS-C sensörler erişim sağlama, Samsung’un video çekim (Bildiğiniz gibi Nikon makineler video konusunda rakiplerinin gerisinde kalıyor) konusundaki teknik Nikon, Samsung kamera bölümünü satın alıp ne yapacak? İşin ilginç bir diğer yanı ise bütün bu satın alma haberleri yanında Samsung’un “2016 CES” fuarında yeni bir fotoğraf makinesi duyuracağı yönünde bazı bilgilerin gelmesi. Kore merkezli bir internet sitesine göre bu makine (Birden fazla model de gelebilir) 2016 Ocak ayında karşımıza çıkartılacak ve aynasız sistem yapısına sahip olacak.
10 K A D R A J
Haziran 2016
Cep telefonu fotoğrafçılığının kitabı olur mu demeyin! Kerem Mümtaz Çankaya
............................................................
F
otoğraf Cepte isimli kitap cep telefonuyla fotoğraf çekmenin püf noktalarını dünyanın dört bir yanında çekilmiş örnek fotoğraflar ile anlatıyor. Fotoğraf sanatına ilgi duyan herkesi temel fotoğrafçılık bilgileriyle donatıyor. Kitabın yazarları Gökhan Korkmazgil ve Umut Ersoy “Cep telefonuyla nasıl daha iyi fotoğraf çekebilirim?” sorusunun yanıtının artık bu kitapta olduğu dile getirmektedir. Cep telefonları günümüzde pek çok konuda rüştünü ispatlamış durumda. Artık hem bilgisayarımız, hem özel sekreterimiz,hem de en pratik iletişim aracımız olarak hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen bu “akıllı” cihazlar, aynı zamanda gelişmiş kamera ve lens teknolojileriyle tutkularımızın, hayallerimizin ve heyecanlarımızın sınırlarını genişleterek önümüzde eşsiz anları kolayca ölümsüzleştirmek adına yeni kapılar açıyor. İletişimi ve yeni diyalog yöntemlerini geliştiren cep telefonları, bugün dünyayı kasıp kavuran “selfie” fırtınasının da ötesinde, artık toplumsal olaylarda bile en etkili görsel paylaşımların altına
imza atıyor.
En iyi fotoğraf makinesi yanınızda olandır! İşte mobil fotoğraf sanatının ve mobil haberciliğin gündelik hayatımıza bu kadar işlediği bir dönemde, cep telefonuyla çekilen fotoğraflarda görsel anlatım sanatının derinliklerine inen yepyeni bir kitapla karşı karşıyayız.
Fotoğrafçılığın her türüne tutkuyla yaklaşan Gazella Turizm, özellikle seyahat fotoğrafçılığına verdiği önemi bu kez Fotoğraf Cepte adıyla derlediği bu kitapla gösteriyor. Gazella Turizm’in foto-safari turlarının bir parçası olarak Gazella Yayınları’ndan çıkan kitap, cep telefonu fotoğrafçılığının temellerine ve imkânlarına giriş niteliğinde, ilgi alanımıza göre hepimize bambaşka tüyolar veriyor. Uyum, zıtlık, renk gibi kompozisyon öğelerinden farklı ışık koşullarında en iyi çekim tekniklerine kadar farklı konu başlıklarını örnek fotoğraf ve yorumlarla işleyen kitap, Gazella Turizm’in uzmanlık alanı olan seyahat fotoğrafçılığına ağırlık verirken, son yıllarda dünya gündemini yönlendiren yurttaş gazeteciliğinin ve sosyal ağların önemine de değiniyor. Kitabın sonunda yer alan sözlük ise, temel fotoğrafçılık tekniklerine hâkim olmak için iyi bir başlangıç olarak göze çarpmaktadır.
Haziran 2016
KADRAJ
11
Nikon, Nikon Avrupa Film Festivalini Duyurdu Hüseyin Çekiç ........................................................
N
ikon, Raindance and Asia Argento iş birliğiyle düzenlenen Nikon Film Festivali’nin açılışını duyurmuştu. Yarışmada, film tutkunları ve profesyonel film yapımcıları ‘Farklı Bir Bakış Açısı’ konu başlığı altında çekecekleri en fazla 140 saniyelik kısa filmleriyle yarışacaklar. Her film yapımcısı, aynı deneyim ile ilgili farklı bir mesaj iletebilir. Bu tema çerçevesinde, katılımcılardan bakış açılarını, konuya yaklaşım biçimlerini, anlatılan öyküyle kurdukları ilişkiyi ve bu konu çevresinde gözlemledikleri fiziksel pozisyonu bir bütün haline getirerek yansıtmaları isteniyor. Kategori ödülleri arasında, yönetmene özgü bakış açısından en iyi şekilde anlatılan öykü dalında ‘Best Narrative’ (En İyi Anlatım) ile kitin en yaratıcı biçimde kullanılması dalında ‘Technical Excellence’ (Teknik Mükemmellik) ödülü bulunuyor. Büyük Ödül ise bu iki kategorinin birleşiminden oluşacak. Tüm ödüller, Scarlet Diva (2000), The Heart is Deceiful Above All Things (2004) ve daha yakın zamanda, 2014 Cannes film festivalinde Un Certain Regard alanındayarışmak üzere seçilmiş Misunderstood (2014) gibi mükemmel çalışmalarıyla tanınan Asia Argento başkanlığında, bir jüri tarafından değerlendirilecek. 1Ekim-3Aralık 2014 tarihleri arasında İnternet üzerinden başvuru yapılabilecek.
12 K A D R A J
Haziran 2016
Film sektöründeki profesyoneller arasında yayın standardında ekipman olarak giderek yaygın şekilde kullanılan D-SLR ürünlerinin en iyilerinden Nikon D750 ve Nikon D810’un bu yıl yapılan lansmanlarının ardından, Nikon Europe Profesyonel Ürünler Yöneticisi Dirk Jasper: “Nikon Avrupa Film Festivali, yeni yetişen ve profesyonelliğini kanıtlamış film yapımcılarının
yeteneklerini göstermeleri açısından mükemmel bir fırsat. 140 saniye içinde ortaya neler konabileceğini görmek için gerçekten sabırsızlanıyoruz. Sektördeki uzmanlardan oluşan jüri ve Büyük Ödülü kazanana sunulacak ‘paranın satın alamayacağı’ değerde bir ödül ile bu yarışma, yeni yetenekler için muhteşem bir platform oluşturuyor. Yarışmaya gönderilen filmlerin sadece jüriyi etkilemekle kalmayacağını, aynı zamanda Nikon hayranları için daha fazla video çekmek açısından bir esin kaynağı olacağını umuyoruz.” dedi. Nikon Avrupa Film Festivali Jüri Başkanı, ödüllü İtalyan oyuncu ve yönetmen Asia Argento: “Nikon Avrupa Film Festivalinin bir parçası olmaktan çok mutluyum. Film yapımcılarının 140
HABERLER
saniyelik kısa formata uygun, özenle çalışarak ortaya çıkardıkları işleri değerlendirmek için sabırsızlıkla bekliyorum. Modern teknolojinin gelişimiyle birlikte film yapımcılığında daha da fazla insana fırsat kapıları açılmış durumda. Üstün yeteneklere ilham veren Nikon ise bu gelişim sürecini giderek daha çok etkileyerek yoluna devam ediyor.” dedi.
Bağımsız sinemanın sesi olarak tanımlanan Raindance, festivale çeşitli uzmanlık bilgileri ve deneyimlerle destek sağlıyor. Film yapımcısı ve Raindance Film Festivalinin kurucusu Elliot Grove, şu sözleri söylüyor: “‘Farklı Bir Bakış Açısı’ başlıklı tema, bizi her zaman etkilemiş olan formata canlılık kazandırıyor. Bizim bakış açımıza göre, kısa film formatının ruhuna Nikon kadar uygun olan birkaç marka daha var. Nikon, görüntüleme alanındaki gelişimde son derece önemli bir rol oynamış olan baş aktör. Kit üretiminde ilerlediği bu kararlı yolda, film yapımcılarının kreatif vizyonlarını ekrana taşımalarına yardımcı olması bize büyük gurur veriyor.” dedi.
Ödüller ve kategoriler Jürinin belirleyeceği Büyük Ödül kazananı, bir Nikon D810’un sahibi olacak ve tüm masrafları karşılanarak Mayıs 2015’te düzenlenecek olan Cannes Film Festivalinde Raindance’in özel konuğu olarak bir haftalık bir seyahate çıkacak. ‘Best Narrative’ ve ‘Technical Excellence’ alt kategorilerinin birincileri, birer Nikon D750’ye ve 3000 Euro para ödülüne sahip olacak. ‘Best Student Entry’ (En İyi Öğrenci Çalışması) birincisi ise bir Nikon D750’nin yanında 2000 Euro para ödülünü de kucaklayacak. ‘Best Film as Voted for by the Public’ (Halk Oylamasıyla Seçilen En İyi Film)
kategorisinde birinciliği alan yarışmacı, ilerideki çekimlerinde kullanabileceği bir Nikon D750’yi evine götürecek.
Giriş Kiriterleri Film yüklemek için tüm katılımcıların kayıt yaptırması gereklidir. Filmler İngilizce olarak çekilmeli veya İngilizce altyazılı olmalıdır. Filmler en fazla 140 saniye, en az 30 saniye sürmelidir. Tüm filmler HD formatında çekilmelidir. Her katılımcı bir film ile başvurabilir. Film daha önce ödül kazanmamış veya başka yarışmalara katılmamış olmalıdır. Yarışma, 16 yaşından küçükler için yazılı izin verilmesi şartıyla her yaştan katılımcıya açıktır. Yarışmaya gönderilen filmler yarışmacı tarafından tercih edilen bir aygıtla çekilebilir. Tüm kazananlar kullanım hakkı sözleşmesi imzalayacaktır. Tüm katılımcılar, yarışma sınırlamaları (cinsel içerikli sahneler, şiddet, din, ticari markalar, suç, vb.) ile ilgili tüm hüküm ve şartları kabul etmek zorundadır.
Haziran 2016
KADRAJ
13
Seyahat Fotoğrafçılığına Dair ........................................................................
[ Fotoğraf ve Yazı: Dilara Açıkgöz ]
........................................................................
14 K A D R A J
Haziran 2016
a
Fotoğrafçı
için gittiği her yeni yer; keşfedilmeyi bekleyen onlarca kapı, çekilmeyi bekleyen onlarca fotoğraf demektir. Yola çıktığı andan itibaren göreceği her yeni manzara, her yeni görüntü onu fazlasıyla heyecanlandırır. Bu yüzden makinesini hiçbir zaman yanından ayırmazlar. Yıllardır fotoğraf çeken biri olarak seyahat fotoğrafçılığı konusunda önemli birkaç noktaya değinmek istedim.
Fotoğraf Seyahatinin Planlaması Fotoğraf seyahati gerçekleştirmek için yola çıkıyorsanız öncelikle gideceğiniz yere karar vermeniz gerekir. Seyahat yeri belirlerken hava durumu koşulları ön planda tutulmalıdır. Çünkü bir fotoğrafçı için seyahat ederken en çok dikkat edilmesi gereken şey hava durumudur. Hava durumu bilinirse ona göre seyahate çıkarken gerekli ekipman alınır ya da plan tarihi daha sonraya ertelenebilir.
Tek Çıkmanın Özgürlüğü Seyahate tek çıkmanız hem tur masraflarından kaçınmanızı hem de daha özgür hareket etmenizi sağlar. Bu sayede yaptığınız programı istediğiniz şekilde değiştirebilir, daha özgün bir seyahat yaşayabilirsiniz. Ayrıca turla gidilen seyahatlerde genelde herkes aynı fotoğrafları çeker. Bireysel bir seyahatte ise siz farklı sokaklara girerek, kimi zaman kaybolarak, kimi zaman merakla bir şeylerin peşinden koşarak kimsenin yakalamadığı kareleri yakalayabilirsiniz. Gidilecek Yerin Bilgisi Farklı tarzda fotoğraflar çekmenize olanak sağlayacak yerleri önceden araştırmanız önemlidir. Bu yüzden gidilecek yerle ilgili haritaları elinizde bulundurmanız, görülmesi gereken yerler listesi hazırlamanız sizin düzenli bir şekilde şehri gezebilmenize yardımcı olacaktır. Unutmayın ki her yerde fotoğraf çekmek mümkün olmayabilir. Bazı yerlere girmeden önce izin almanız ya da bilet almanız gerekebilir. Bunları önceden bilmek de size zaman kazandıracaktır.
Kalacak Yer Gittiğiniz yerde otel yerine hostelde, çadırda, bungolavda kalmanız sizin yerel halkı daha yakından gözlemleyebilmenizi sağlar. Bu şekilde hem kültürel hem de parasal anlamda da kazançlı olursunuz.
Yanınızda Bulunması Gerekenler Bir fotoğraf seyahatine çıkıyorsanız yanınızda mutlaka bulundurmanız gereken bazı ekipmanlar vardır. Bunlar, fotoğraf makinesi, objektifler, hafıza kartları, harici hard disk, yedek batarya, laptop, kablolar, şarj aleti, tripod vb. dir.
Haziran 2016
KADRAJ
15
Fotoğraf makinesi: Eğer fotoğrafçılığa yeni başladıysanız her zaman kullandığınız makineyi yanınıza almanızda fayda vardır. Kullanmayı bilmediğiniz bir makine fotoğraf çekmenizi engelleyebilir. Objektifler: Objektifler farklı odak uzaklıklarındaki görüntüleri yakalayabilmek için önemlidir. En çok işinize yarayacak objektiflerini yanınıza almanızda fayda vardır. Çünkü fazla objektif fazla ağırlık demektir. Hafıza kartları: Seyahat ederken çektiğiniz onca fotoğraf kartınızın kısa sürede dolmasına neden olabilir. Fotoğrafları sürekli bilgisayara aktarıp kartı boşaltmaktansa o anda boş bir yedek kart takıp, onu kullanmanız size zaman kazandıracaktır. Harici hard disk: Çektiğiniz fotoğrafların bilgisayarınızdan aniden kaybolmasını istemiyorsanız, bir daha yakalayamayacağınız fotoğrafları bir hard diske yedeklemeniz sizin için daha iyi olacaktır. Yedek batarya: Çok fotoğraf çekmek ve uzun pozlamalar şarjınızın kısa sürede bitmesine sebep olur. Daha çekeceğiniz çok yer varken şarjınızın bitmesine karşı önlem almak için yanınızda yedek bir batarya taşımanız önemlidir. Şarj aleti: Biten bataryaları doldurabilmeniz için ihtiyacınız olan tek şey şarj aletidir. Laptop: Fotoğraflarınızı yedeklerken kullanacağınız en önemli araç lap toptur. Kablolar: Yedekleme ve şarj sırasında bağlantı kurmak için önemli olan kabloları yanınıza almayı mutlaka unutmayın. Tripod: Uzun pozlamalar yaparken lazım olacak tripodu taşınabilir, kolay katlanabilir şekilde seçmeyi unutmayın.
Bir Not Bu ekipmanlardan birini unutmanız çekim yapmanızı engelleyici bir unsura dönüşebilir. Bu yüzden çantanızı hazırlarken bir eksiğiniz olmadığından emin olmalısınız. “Nasıl olsa kullanırım.” diyerek yanınıza ihtiyacınız olmayacak bir şeyi de almaktan kaçınmalısınız.
16 K A D R A J
Haziran 2016
Piazza Del Campo/ Siena/ İtalya
Dikkat Edilmesi Gereken Bazı Noktalar Eğer uçakla seyahat edecekseniz; ekipmanlarınızın bulunduğu çantayı bagaja vermemenizde de fayda var. Bu durum bagajlar taşınırken dikkatli davranılmadığı için hem ekipmanınızın bagajda kırılmasına hem de kaybolmasına engel olacaktır. Yanınıza alacağınız ekipmanlarda ağırlık faktörünü göz ardı etmemeniz önemlidir. Çünkü bunları taşıyacak kişi sizsiniz. Ne kadar ağır ekipman taşırsanız o kadar çok yorulursunuz. Bütün ekipmanlarınızın beklemediğiniz bir yağmur sonucunda ıslanmasını istemesiniz. Bu yüzden ekipmanları saklayacağınız çantanın su geçirmez özelliğine ya da yağmurluklu olup olmadığına dikkat etmelisiniz. Wroclaw/ POLONYA
Haziran 2016
KADRAJ
17
Bir Doğu Seyahatinden; İshakpaşa Sarayı ......................................
[ Fotoğraf ve Yazı Hüseyin Çekiç ] ......................................
Giderek yaklaşıyordum ve yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Nihayet o yüzyıllardır dağdan bir parçaymış gibi duran saray belirginleşmeye başladı. Bir taraftan uygun açı yakalayıp sarayı kadrajıma oturtmaya çalıyordum. Öte yandan ise gözlerimi saraydan alamıyordum. Daha ilçenin girişinden itibaren kendisine benzeyen bir yapı bulunmadığından, göz alıyordu. Yapıdan daha fazla dikkat çeken bir şey varsa o da sislere bürünen Ağrı Dağı’nın harikuladeliğiydi.
Not Var Güzelliğe hayranlıkla bakmak estetik bir deneyimdi. Temaşa: bir şeye dikkat kesilmek, aralıksız bakmak ve ona katılmak anlamındaydı. Tasavvufta ise güzellik temaşası insanı olgunlaştırırdı. Özün biçimini biçimin de özünü belirlediğini bilen mütefekkirin tecrübesi olurdu, deneyimi olmazdı. Güzelliğe hayranlıkla bakmayıp güzelliği temaşa etmiştim. Zaten estetik kaygıdan ziyade tefekkür etmek daha cazipti.
22 K A D R A J
Haziran 2016
Sanatın Ortası Sarının onlarca tonuna sahip harem bölümü insanı birkaç dakika içerisinde tarihin başka bir kesitine götürüyor. Sarayın harem bölümü halen en gösterişli bölüm olma niteliğini korumakta. Misafirlerin ağırlandığı bir tören salonu olarak kabul edilegelmişse de özel yaşama özgülenen ve mahremiyet esası üzerine kurulu olan bir yemek salonuydu. Sol sütunun solundaki çerçeveyi andıran boşluklarda ayalar bulunurdu. Peki ne işe yarıyordu bu aynalar? Tam karşısında bulunan pencerelerde bekleyen muhafızlar eğimi 45 derece olan ve masaları gösteren aynalardan yemeğin azaldığını gördükleri takdirde hemen takviye ederlerdi.
Haziran 2016
KADRAJ
23
24 K A D R A J
Haziran 2016
İlk gördüğümde yürümesindeki bozukluğa aldanarak bacaklarından sakat sanmıştım. Kadrajda görünmeyen babası ile konuştuğumda oğluna aşı yaptırdığını ve kendisini rahat hissetmesi için ilçe merkezinden buraya getirdiğini belirtti. Halinden gayet memnun ve o yaşta başına gelebilecek tek acıyı da neredeyse unutmuş gibi. Tabii sağında yılların bekçisi İshakpaşa Sarayı, karşısında güven veren yapısıyla Ağrı Dağı ve arkasında Ağrı Dağı’ndan farksız babası... Bu kadar güvenlik önlemiyle eşsiz Bayazıt ovasını hangimiz temaşa etmek istemeyiz ki?
Haziran 2016
KADRAJ
25
Süt Akan Çeşme Bir oluğundan su diğer oluğundan süt akatığı iddia edilen bu çeşme hakkında farklı rivayetler mevcuttur. Süt saraya mensup insanların hayvanlarıyla beraber yaşadığı Yukarı Tavla Köyü’nden o dönemin şartlarıyla döşenen boru hattıyla saraydan yüksekte olan köylerde sağılan günlük taze süt saraya ulaştırılırdı diyenler var. Bir diğer riveyet bir öncekini efsane eder nitelikte ki şöyledir: Romalılardan itibaren süregelmiş mimari teknikten bahsederek belli bir süre zarfında belli miktardaki yağı veya sütü kaynaktan akıtıp borulardaki kaçak tespit edilirdi. Bu olay dilden dile yayılarak yukarıdaki gibi efsane halini alır. Takdir sizin.
Dış Avlu
Eski Bayazıt halkının karşılandığı bölüm olan duş avluda hükümdar, halkın şikayetlerini dinler ve sıkıntılarını gidermek için görevlileri harekete geçirirdi.
26 K A D R A J
Haziran 2016
Kıssa Neden el pençe durmuyor? Çolak Abdi Paşa Bağdat Seferi’nde kolunu kaybeder ve bir süre sonra Kanuni Sultan Süleyman Han’ın huzuruna gelince Sultan herkesin el pençe durduğunu ve Çolak Abdi Paşa’nın durmadığını görür. Yanındakilere -bildiği halde- bunun hikmetini sorar ve sadrazamdan şu cevabı alır: “Hünkârım Abdi Paşa saygısızlık yapmak istemiyor ancak kolu olmadığı için duramıyor.” Sultan Süleyman Han, Çolak Abdi Paşa’ya yönelir ve ne isterse dileyebileceğini söyleyince Çolak Abdi Paşa İshakpaşa Sarayı’nın olduğu yeri ister ve istediği verilir.
Tavsiye
Fotoğraf çekeceğiniz vakitleri gün batımı saatlerine saklamalısınız. Renkler kızıllaştığından kareniz normal vakitlere göre çok daha güzel çıkacaktır. Haziran 2016
KADRAJ
27
Reklam
m Alanı
Turla seyahat ve bireysel seyahat tatilseverler için bitmeyen bir tartışma konusu olmuştur hep. Tabi ki bu konuda herkes tercih özgürlüğüne sahip. İşte biz de bu tartışmalar devam ederken turla seyahat hakkında bilinmesi gerekenlere değinmek istedik....
........................................................................
[ Yazı ve Fotoğraf: Kerem Mümtaz Çankaya ]
Eyfel Kulesi / Paris
Tur ile Seyahat
30 K A D R A J
Haziran 2016
........................................................................
. .
Tur seyahat etmenin hem avantajları hem de dejavantajları bulunuyor. Avantajları şu şekilde: *Seyahat işlemlerinizin hemen hallolmasını bekliyor ve istediğiniz zaman tatile çıkmak istiyorsanız tur acentalarını seçmenizde yarar var. Çünkü seyahat acentalerine gerekli parayı ödediğiniz seyahat işlemleri onlar tarafından yapılıyor. Ayrıca istediğiniz tarihlerde çok da uğraşmadan seyahat edebilme şansını elde edebiliyorsunuz. *Tur ile seyahat ettiğinizde kalacak yeri kendinizin ayarlamasına gerek kalmıyor. Tura dahil olan konaklama yerlerinde kalacak yeri aramak için çaba sarf etmeden kalabiliyorsunuz. *Turla seyahat ederken gezdiğiniz yerler hakkında tur rehberinden daha önce duymadığınız bilgiler edinebiliyorsunuz. *Turla seyahat ederken kendi başınıza çok maliyetli olacak etkinliklere daha uygun fiyatlara katılabiliyorsunuz. Seçtiğiniz tura yurdışına olsa bile katılmak için yabancı dil bilmenize gerek yok. İhtiyacınız olduğunda tur rehberiniz size yardımcı oluyor. *Turla seyahat ederken çok ciddi bir sorun yaşanmazsa belirtilen dönüş tarihinde evinize dönebiliyorsunuz. Gelelim dejavantajlarına: *Kişisel bir seyahatinizde tura ödeyeceğiniz parayı harcamalarınızdan biraz daha kısarak daha çok yeri görme şansına sahip olursunuz. *Kişisel seyahatinizde tura göre bütçenize en uygun olan kalacak yeri araştırıp size en uygun olan seçeneği tercih edebiliyorsunuz. *Kendi tatilinizi kendiniz planladığınız için belli bir programa ya da zamana uymak zorunda olmuyorsunuz. Bu daha rahat gezmenizi sağlıyor. *Turla katıldığınız seyahatteki gibi hep aynı insanlar gezmek zorunda kalmıyorsunuz. Kendi planladığınız seyahatte istediğiniz kişiyle takılmak ya da takılmamakta özgürsünüz. *Kişisel bir seyahatte turdaki gibi özgür zaman kısıtlaması yaşamıyorsunuz. İstediğiniz yeri istediğiniz kadar gezmekte özgürsünüz. Bir Seyahat Alternatifi: Paris Dünyanın en önemli turistik şehirlerinden biri olan Paris hem turlu seyahatleriniz hem de kişisel seyahatleriniz için güzel bir alternatif olabilir. Fotoğrafta ilk gotik tarzla yapılmış yapılardan biri olan Notre Dame Katedrali’ni görüyoruz. i Seine Nehri’nin kıyısında bulunan katedral, turistler açısından popüler bir yer olmasının yanı sıra, halen bir Roma Katolik katedrali olarak kullanılır ve Paris Başpiskoposluğu’na ev sahipliği yapar. Haziran 2016
KADRAJ
31
Zafer Takı’ndan Şanzelize Caddesine bakış
32 K A D R A J
Haziran 2016
Napolyon Bonapart, Austerlitz savaşında galip gelen fransız askerlerine seslenmiş ve “Evinize zafer taklarının altından geçerek döneceksiniz.” demiştir. 18 Şubat 1806 tarihinde Zafer Takı’nın inşa edilmesini istemiştir. Napolyon Bonapart’ın ilk düşüncesi, Zafer Takı’nı Louvre Müzesi ve Bastille Meydanı’ndan geçen uzun bir caddenin başlangıç noktası yapmaktır. Anıtın inşaatını Fransız mimar JeanFrançois-Thérèse Chalgrin üstlenmiştir. KADRAJ Haziran 2016 33
34 K A D R A J
Haziran 2016
Tur ile sehayatimizde Amsterdam’dan bir kare.
Amsterdam 12.yy’da Amstel nehri üzerine bir balıkçı köyü olarak kurulmuştur. İsmini de üzerine kurulmuş olduğu bu nehirden alır, Amsterdam, Amstel üzerine kurulan su bendi anlamını taşır. Şehir, merkezi ve çevresiyle birlikte 1,5 milyon nüfusa sahiptir. Kentin eski bölümü iç içe geçmiş kanallardan oluşur ve bu kanalların çevresinde 17. Yüyıldan kalma eski yapılar bulunmaktadır.
Haziran 2016
KADRAJ
35
Bir binadan daha fazlası: Országház
..............................................
[ Fotoğraf ve Yazı: Dilara Açıkgöz]
..............................................
36 K A D R A J
Haziran 2016
Haziran 2016
KADRAJ
37
38 K A D R A J
Haziran 2016
Tuna nehri kenarında bulunan Budapeşte Parlemento Binası Macarca adıyla “Országház”, Budapeşte’nin hatta Macaristan’ın en önemli sembollerinden biri. 1884-1902 yılları arasında bir proje yarışmasında eseri seçilen Mimar Imre Steindl tarafından inşa edilen bu bina neo-gotik olarak tasarlanmış. Görkemli bir kubbenin iki yanında yer alan simetrik kanatlardan oluşan binada 691 salon bulunuyor. Uzunluğu tam 268 metre ve genişliği 118 metre olan Budapeşte Parlamento Binası, 96 metre de yüksekliğe sahip. 18 bin metrekare alana yayılan bina; zamanın en önde gelen sanatçıları tarafından yapılmış heykel, resim ve fresklere ev sahipliği yapıyor. 27 farklı kapıdan girilebilen binada “Kutsal Macar Tacı” da korunuyor. Macarların Hristiyanlığı kabulü ile 1000 yılında Papa tarafından gönderilen Kutsal Haç’ın da bulunduğu binada süslemeler için 40 kg altın kullanılmış. Asma katları halka açık olan bina özel turlarla gezilebiliyor. Biletler internetten alınabildiği gibi hemen binanın önündeki Kossuth Meydanı’ndaki stantlardan da alınabiliyor. Ben içeriye girmezseniz de binanın etrafını her açıdan görmenizi tavsiye ederim. Binanın ön tarafından Tuna Nehri’ni ve St. Matthias Kilisesi ile Balıkçı Tabyası’nı görmeniz mümkünden, binanın diğer tarafında Etnografya Müzesi sizi karşılıyor. Adres: Kossuth Lajos tér 1-3, 1055 Macaristan / Budapeşte
Haziran 2016
KADRAJ
39
Röportaj ve Portfolyo Röportaj: Hüseyin ÇEKİÇ
Fotoğraf Üzerine Tıp doktorlarının çok şikâyetçi oldukları bir konu vardır. Misafirlikte bile, komşulardan duyulup ismi not edilmiş mucizevi (!) ilaçlar hakkında bilgi sorulur onlara. “Doktor bey bir ilaç varmış, istediğini yiyip içtiğin halde bir gram bile kilo almıyormuşsun!” ya da “Doktorcuğum, iki kilo kuzukulağıyla yarım kilo zencefili kaynatıp her sabah bir bardak içersen altı ayda on yaş gençleşiyormuşsun!” vs. gibi ardı arkası gelmez bu tür soruların. Profesyonel bir fotoğrafçı ve bir fotoğraf eğitmeni olarak da bana; evde, işyerinde ve ders verdiğim okullarda devamlı fotoğraf makinesi markası ve modeli sorarlar. Genelde “çok güzel çeken” bir fotoğraf makinesi arayışı içeresindedir herkes. Aşağı yukarı şöyle sıralanır istekler: “Çok net çeksin, renkler çok canlı olsun, fazla karmaşık olmasın ama arkadaşımınkinden daha yeni model olsun, sağlam olsun vs”
Tabii bir de – evlerden ırak - dijitalle başlayan piksel savaşları var başımızda. Elimizdeki dijital fotoğraf makinesinin biraz daha yüksek çözünürlüklüsü piyasaya çıkarsa dünyanın en mutsuz insanı olmamız işten bile değildir. Bir anda dünyamız kararır, 16 megapiksel bize yetmez olur ve ele güne mahcup olmamak için hemen zulamızdaki dolarları sayıp, bir yeni modeli almanın çarelerini ararız. Sanki dünyanın en mükemmel ve en pahalı fotoğraf makinesi elimizde olsa harikalar yaratıp, dünya fotoğraf tarihine girecekmiş gibi bir duyguya kapılırız. Amatör ya da profesyonel fotoğrafla ilgilenen arkadaşların çoğu “fotoğraf” tan çok “fotoğraf makinesi” konuşurlar ve ana tema şudur: “Benim makinem senin makineni döver.” ya da “ Makinemi hiç kullanmadan satıyorum ve yerine yine hiç kullanmayacağım daha yeni modelini alacağım.” Güzel fotoğraf çekmenin fotoğraf makinesiyle direkt ilgisi olmadığını çok küçük yaşlarda rahmetli babam Rıfkı Özer’den öğrenmiştim. Üniversite yıllarında kendi imalatı olan pinhole (iğne deliği) kamerasıyla çektiği fotoğrafla İstanbul’da halkevleri arasında düzenlenen bir fotoğraf yarışmasında ikincilik ödülü aldığı fotoğrafı görünce makinenin her şey olmadığını anlamıştım. Belki de bu örneğin ileriki yıllarda fotoğraf eğitimi almamda etkisi olmuştur. Fotoğraf sanatında her zaman yetenek ve eğitime makinelerden daha çok inanmışımdır. Neticede makineler zavallı yaratıklar ve her zaman bizlere ihtiyacı var onların. Son sözü şöyle bağlamak geliyor içimden: İyi bir fotoğrafçı olmak için her şeyden önce bol bol fotoğraf çekmek gerekiyor. Tabii bizden önceki ustaların eserlerine bakmayı da ihmal etmeden. Işığımız bol olsun sevgili fotoğraf dostları.
42 K A D R A J
Haziran 2016
Mezuniyet Projesi ödevimiz olduğunu beyan ettiğimizde hiç kırmadan kabul etti Çetin Hocamız. Hatta yağmurlu bir günde kendi arabasıyla aldı bizi. Hayli hareketli bir o kadar babacan tavırları ile gönlümüzü fethediyordu. Çok yormadan bir saat kadar beraber olduk. Sorularımızı uzun uzun yanıtlayan Çetin Hocamız ile röportajımızdan birkaç kesiti beğenilerinize sunacağız. Tabii albümünden de birkaç kare almayı ihmal etmedik. Fotoğraf çekmeye nasıl başadınız? Aslında fotoğraf çekmeye başlamamın iki ayrı hikâyesi var. Amatör olarak başlamam babamın sayesinde oldu. Babam çok iyi bir amatör fotoğrafçıydı, en eskisinden en yenisine birçok makinası vardı şimdi müzelik olan makinalardan. Yaklaşık her ay evin bir odasını karartıp, karanlık oda haline getirirdi ben ve kardeşim onu izlerdik, yanımızda fotoğraf basardı. İlkokula gittiğim yıllarda babamdan bana da makine vermesini isterdim, o da en eski makinalarından birini verir hangi ayarlarda çekim yapacağımı da bir kâğıda yazardı. Bu şekilde amatör olarak başladım fotoğraf çekmeye ve daha sonra da değişik fotoğraf makinelerim oldu. Profesyonel olarak ise 1977 yılında üniversiteye giderken başladım. O yıllar olaylı yıllardı, okul bir açılıyordu bir kapanıyordu. Ayrıca harçlık problemi yaşıyordum ve babam “ – Daha fazla harcamak istiyorsan, kendin çalış kazan..!” diyordu . Zevkle yapabileceğim tek iş yine fotoğrafçılıktı ve aynı sene babamın da yardımı ile ilk fotoğraf sütudyomu açtım bu şekilde profesyonel hayata atıldım. Fotoğrafçı gözünün doğuştan geldiğine mi inanıyorsunuz, yoksa sonradan edinildiğine mi ? Teknik kısım çok kısa sürede öğrenilebilir ama “fotoğrafça görmek” ağır ağır geliştirilebilir. Tabii doğuştan gelen bir yetenek de varsa bu süre daha kısa olur. Ancak yeteneğe çok fazla yaslanmamak, onu devamlı geliştirmek gerekir. Fotoğraf derslerinde çok iyi sanatçıların fotoğraflarını inceliyoruz, bu yeni başlayan arkadaşlar için zihin açıcı ve çok faydalı bir çalışma oluyor, fakat asıl önemli olan uygulama. Laf üretmek yerine sürekli fotoğraf çekmek lazım. Bazen objektifin içine dışarıdan bir şeyler girer, bazen de sizden bir şeyler objektiften dışarıya çıkar. Seyrettiğiniz film, dinlediğiniz müzik, okuduğunuz kitap yani size ait olan her şey fotoğrafladığınız karelere yansır. Zamanla deklanşöre basmak kadar, vazgeçmenin de önemli olduğunu anlar insan. Bir an gelir, gözünüzün önündeki perde kalkar ve baktığınız her şeyi görmeye başlarsınız. Haziran 2016
KADRAJ
43
Bu fotoğrafı henüz dijitale yeni geçtiğim 2005 yılında çekmiştim. “Denge – siz” ismini verdiğim bu fotoğrafın çekim hikayesi de il- ginçtir! Ben her Cumartesi genellikle Sirkeci’ye gidip şöyle bir fotoğraf dükkanlarına bakarım. Yine öyle bir Cumartesi günü Sirkeci’ye giderken arabamın penceresinden bu sarı duvarı gördüm ve buradan çok ilginç fotoğraflar çıkabileceğini düşünmeye başladım. Fakat kış olduğu için hava erken karardı ve o gün çekemedim.. Bir dahaki Cumartesi sırf bu fotoğrafı çekmek için daha erken bir saatte gittim Sirkeci’ye..! Sarı duvarın karşısına geçtim ve makinemi duvara netledim, sonra manuel ayara alıp geçecek insanları beklemeye başladım..
44 K A D R A J
Haziran 2016
O duvarın önünden geçen çeşitli insanlarla belki yirmiye yakın fotoğraf çektim ama pek de aradığımı bulamadım. Tam makinemi çantama koyup gitmeye hazırlanırken birden yaklaşık 15 – 20 mt. uzaklıktan elinde demir boru taşıyan bu adamın geldiğini gördüm ve aynı yerde tekrar beklemeye başladım. Adam tam kadrajıma girdiği anda iki fotoğraf çekebildim sadece.. Sonradan baktığımda bu iki fotoğraftan birinde adamı tam istediğim yerde yakaladığımı gördüm.. Bu fotoğraf işte o fotoğraf. Burada sadece “Pasif Düzenleme” dediğimiz bekleme tekniği uygulanmış ve doğal akışında seyreden yaşama herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır.
Sen de Benim Gibi Yan İstanbul-2012 Süleymaniye Camii Klasik Osmanlı Mimarisinin en önemli örneklerinden biridir.Yapımından günümüze dek İstanbul’da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır.
Haziran 2016
KADRAJ
45
46 K A D R A J
Haziran 2016
Yağışlı bir gün evet, yorgun adam heer şeye rağmen yürümeye çalışıyor
İstiklal’de Kahraman Şemsiye
Sisler İçinde Hamburg-2012
Dolunay Kolyesi-2013
Haziran 2016
KADRAJ
47
Beyoğlu Başını Döndürür İnsanın-2012
Röpor 48 K A D R A J
Haziran 2016
Tarihî yarımadanın ve Haliç'in karşısında gelişen bölge Orta Çağdan itibaren, Yunancada "karşı yaka", "öte" anlamına gelen "Pera" (Πέρα) adıyla anılmaktaydı. Türkler tarafından kullanılan "Beyoğlu" adının, bir beyin oğlunun bölgedeki konağından kaynaklandığı ileri sürülür. Bu konuda öne sürülen iki rivayetten ilki; Osmanlı Padişahı II. Mehmed döneminde, Trabzon İmparatorluğu Prensi Aleksios Komnenos'un İslamiyeti kabul ederek bu bölgeye yerleşmesinden; ikincisi ise Padişah I. Süleyman döneminin Venedik elçisi Andrea Gritti'nin, Rum bir kadınla evlenmesi sonucunda dünyaya gelen oğlu Luigi Gritti'nin Taksim dolaylarında bir konakta oturmasından dolayı bu Beyoğlu adının kullanılmaya başlanıldığını belirtir.1925 yılında Pera kullanımı resmî yazışmalardan çıkarıldı ve Beyoğlu ismi kullanılmaya başlandı.
ortaj
Haziran 2016
KADRAJ
49
Rรถpor
50 K A D R A J
Haziran 2016
Balasagun-Kırgızistan 2008 Balasagun, Soğd’lar soyları İran’dan tahmin edilen insanlar tarafından ve Soğdca dili 11. yüzyıla kadar bu şehirde kullanılırdı.. Türk Dili’nin en eski ve değerli sözlüklerinden Divân-ı Lügati’t-Türk’te Balasagun’a gelip yerleşmiş olan bir ulustur. Bunlar “Soğd” dandırlar. “ دغْصSoğd”, Buhara ile Semerkand arasındadır. Bunlar, Türk kılığını almışlar, Türk huyu ile huylanmışlardır.
ortaj
Haziran 2016
KADRAJ
51
Geniş Açı Sevinçlerini göğe haykır, Üzüntülerini toprağa göm 2006
52 K A D R A J
Haziran 2016
Gözlerim kendiliğinden kapanıyor, engelleyemiyorum bu gece. Hayatın verdiği tüm ağırlık üzerimde dalıyorum düşlere. Düşümde mavi bir uçurtma, teleşlı bir tavırla sesleniyor bana. - Merhaba - Merhaba Kendini tanıtmaya başlıyor buruk bir edayla. -Beni tanıdın mı , hani ta çocukken başlamıştın uçurtmaya. Zihnimde bir ışık belirdi ama -Pardon tam çıkartamadımda -Hani üstüne aşkı, sevgiyi, hayalleri yükleyip salmıştın bulutlar arasına, ne oldu sana? Birden durup derin derin düşünmeye başladım, ben düşünürken uçurtmada saçtığı ışıklar arasında sorulara devam etmekteydi.
Haziran 2016
KADRAJ
53
Gramofoncu Baba ile Eskimeyen Plaklar Yazı ve Fotoğraf: Dilara Açıkgöz
Kapalıçarşı’nın Lütfullah Efendi kapısı çıkışında bulunan bir dükkânda plağın o eskimişliğinden eser yok. Gramofunun en popüler olduğu zamanlardan bugüne 40 yılı aşkın bir süredir gramofon tamirciliği yapan Mehmet Öztekin, taş plağın o kusursuz sesini günümüze taşıyor. Gelişen teknolojiyle artık sadece koleksiyoncular ya da taş plakseverler tarafından kullanılan gramofonlar, Kapalıçarşı’daki küçük bir dükkânında gramofon tamirciliği ve üretimi yapan Mehmet Öztekin nam-ı diyar “Gramofoncu Baba”’nın elinde hayat buluyor. El emeğiyle süslenmiş plakları Mehmet Amca özenle inceliyor, tamir ediyor onlara çocukları gibi bakıyor. Sesin kayıt altına alınabilmesini mucizevi biçimde yapan plakların o duru, insanı derinden etkileyen nağmeleri bir an olsun dükkândan eksilmiyor.
BABA MESLEĞİ O küçücük dükkanda eski gramofonlar ve taş plaklar arasında başladı keyifli söyleşimiz. Lisedeyken okulu bırakmış Mehmet Usta fakat kendini çok iyi yetiştirmiş. Babası gramofonları tamir ederken o dükkanda yerleri süpürürmüş. Fakat o dönemler babasının yaptığı bu işin kendisine meslek olacağı hiç aklına gelmiyormuş. Gramafon
56 K A D R A J
Haziran 2016
ZAMANDA YOLCULUK Dükkanına ilk girdiğinizde kendinizi zaman tünelinden geçmiş gibi hissediyorsunuz. Bir tarafta 1904 yılından kalan gramofonlar, çekmecelerde plaklar, duvarda gramofonun revaçta olduğu yılların ünlü sanatçıları Müzeyyen Senar, Hamiyet Yüceses, Zeki Müren’in fotoğrafları. Yerlere gelişi güzel kondurulmuş gramofonların dili olsa bize neler anlatırdı kimbilir. Hiçbirinin yaşı kırktan küçük değil. Bu gramofonlara bakarken hangi sevdalara tanıklık ettiği hangi konaklarda çalındığı, hangi savaşları gördüğünü düşünmeden edemiyorsunuz. Mesela geçenlerde Öztekin’e tamire gelen bir çanta gramofonunun hikayesi oldukça ilginç. Her tarafı delik deşik olan gramofon meğer sevdası yüzünden efkarlanan ve hıncını hüzzamlı aşk şarkılarını çalan gramofondan almaya çalışan bir gençten yadigarmış.
Senelerdir bu işe emek ve yürek vermiş olan Mehmet Öztekin, “Gramofon kavgalarımın bir parçası. Hayatımda ailem çocuklarım kadar yeri var. Hem estetiğine, hem sakladığı değerlere meftunum” diyor. Mehmet Usta’ya göre gramofondan çıkan o cızırtıda bile bir ahenk var. Çünkü Özteki’ye göre “Sevgi büyüyünce insanı ele geçirir ele geçirdiği zaman da beynin özgürlüğü bitmiş demektir. O da gramofon sevgisinin kölesi olmuş. Sıcak bulmadığı gramofonları severek tamir etmediğini belirten Öztekin’in ilginç bir de yöntemi var: “Bir tamiri yaparken gramofona aspirin vermem. Önce o ağrının kökenine inerim. Ağrıyı teşhis edip yok ederim yani aspirin verip uyuşturmam.”
Haziran 2016
KADRAJ
57
Vitrindekiler Fujifilm X-T10: Fujiflim’in X serisindeki amiral gemisi X-T1’in daha uygun bir versiyonu olan değiştirilebilir lensli X-T10’u; 16.3 megapiksel APS-C X-Trans CMOS II sensör, yerleşik faz tespitli otomatik odaklama, EXR Processor II işlemci ve Fujinon lens desteğiyle kullanıcılara doğru görüntü yakalama imkanını sunuyor. Fiyatı ABD’de 800 dolar olan makinenin XC16-50 mm. lensli modeli ise 900 dolardan satılıyor. Oldukça kompakt ve hafif bir cihaz izlenimi veren Fujifilm X-T10, haziran ayında satışa sunulacak. Canon Powershot G3 X: Manuel kontrollerle dolu ve cepte taşınabilecek bir makine isteyenler için Canon G serisine yeni eklenen Canon Powershot G3 X, 20.2 megapiksel çözünürlük desteğiyle bir kameradan bekleyebileceğiniz her şeyi sunuyor. WiFi, NFC, suya dayanıklı gövde, 3.2 inç, döndürülebilir dokunmatik LCD ekran, 60 fps 1080p HD video kayıt özelliği bulunan bu makine yurdışında 999 dolardan satılışa sunulacak. Panasonic Lumix G7 4K video yetenekli kompakt kamera: 2014 başlarında çıkan Lumix G6 modelinin bir güncellemesi olan Lumix G7’nin gövdesinde 16 megapiksel sensör yer alıyor. DSLR benzeri 410 gr.’lık gövdesi, OLED vizörü, 3 inç’lik çok açılı LCD ekranı ve Venus Engine görüntü işlemcisiyle Panasonic’in en hızlı otomatik odaklama sistemi olarak nitelendirilen Lumix G7’de 58 K A D R A J
Haziran 2016
Vitrindekiler
bu özelliklere ek olarak video çekerken de fotoğraf çekmek mümkün. 4K Photo şeklinde isimlendirilen bu özellikle 4K video kaydı gerçekleştirilebiliyor.
Leica X-U Typ 113: Yılların eskitemediği Almanya merkezli fotoğraf makinesi üreticilerinden Leica teknik detaylarından çok suya ve darbelere karşı dayanıklı özelliğiyle piyasaya sürdüğü modeli “X-U Typ 113” ile dikkatleri üzerine çekiyor. 15 metre suyun altında çekim yapabilen ve 1.22 metre mesafeden meydana gelebilecek düşmelere dayanabildiği söylenen Leica X-U Typ 113, önüne yerleştirilen ünite sayesinde de özellikle su altındaki makro çekimlerde yüksek performans sunacak. Nikon D5500: Nikon’un LCD dokunmatik ekranlı ilk DSLR kamerası D5500; 39 noktalı bir otofokus sistemi, 24.2 megapiksel CMOS sensör barındıran ve saniyede 5 kare yakalayabilen yapısıyla kullanıcıların daha keskin görüntüler elde etmesini mümkün kılıyor. Kameraya Nikon’un standart DX 18-55mm lensiyle sahip olmak isteyenlerin ise 999.95 dolar ödemesi gerekiyor.
Polaroid iZone kamera: Polaroid’in kare şekilli kompakt basçek kamerası iZone, akıllı telefon veya tablet uzaktan vizör veya Polaroid kamerayla çekilen fotoğrafların saklanması için bir depolama alanı işlevi görüyor. 18 megapiksel sensör, 8x optik zum, 32 MB dahili hafızaya sahip bu makine Android veya iOS mobil cihazla da çalışabiliyor. Kameranın mobil cihazla bağlantısı da Wi-Fi üzerinden sağlanıyor. KADRAJ Haziran 2016 59
60 K A D R A J
Haziran 2016
Tüm hareketleri yakalayın!
Işıklı Boyama
Haziran 2016
KADRAJ
61
Işıkla boyama veya ışıkla sulama diye de isimlendirilen bu teknik karanlık ortamda bir ışık kaynağı yardımıyla çekmek istediğiniz nesneyi veya objeyi ışıklandırmaktır. Ortam karanlık olduğu için sadece ışık kaynağından çıkan ışığın objenin üzerine düştüğünü görebilirsiniz. Buna ışıkla sıvama diyenler dahi vardır. Işığın her hareketini sensöre işleyebileceğiniz bir teknik olduğu için uygun ortam koşulları sağlandıktan sonra görüntünün içeriği tamamen hayal gücünüze kalmıştır ve bir sınırlama söz konusu değildir. ........................................................................
[Yazı ve Fotoğraf: Hüseyin Çekiç ]
........................................................................
1
Tripod
Fotoğraf makinemiz ayarlarından dolayı en ufak ışık hareketini dahi kayıt edeceğinden sabitlememiz gerekir. Hatta hassaslığını göz önünde bulundurarak deklanşöre dahi eli-nizle basmayıp uzaktan kumanda kullanmalısınız. Bir diğer ifadeyle beyan edecek olursak makinenizin titreşim önleyici motoru açıkken dahi titreşim yaydığı için onu da kapalı tutun.
2
Çırpma teli
Mutfakta kullanmaya alışık olduğumuz ve kullanım alanının dışında kullanabilmemiz için evden almamız gerekir. İçerisine konulan çelik yünü bir arada tutması bu amacımızı gerçekleştirmede yardımcı olur.
3
Yukarıdaki fotoğraf seyyar uzun ışık kaynağı kullanılarak 20 saniyede elde edilmiştir. Sarayburnu sahilde kaydedilmiştir.
Çelik yün
Sıfır veya daha ince olacak şekilde bir avuç miktarında çelik yün gerekiyor. Birrçok farklı yün türü bulunmasına rağmen bu türün kullanılmasının sebebi fazla kıvılcım çıkarmasıdır. Kıvılcımları fazla çıkarması kadrajımıza görüntünün oturması hususunda mühim bir yer teşkil eder. Halbuki fotoğrafçılar pek dikkat etmediği bir husustur.
4
Zincir
Ufak küçük bir zincir çırpma telinin içindeki çelik yünü tutuşturduktan sonra kıvılcımların yayılması için gerekli olacaktır. Uzunluğu da belli bir seviyede olmalıdır.
62 K A D R A J
Haziran 2016
Vakit olarak rüzgârlı olmayan bir gece seçin. Etrafınızda ateşle tutuşacak eşyalar olmasın, yerler temiz olsun. Daha yoğun kıvılcım ve parlama elde etmek için terk edilmiş bir tünel de olabilir. Başınıza koruyucu bir kask geçirin, uzun kollu kıyafet-ler giyin, eldiven takın ve dikkatinizi fotoğraf makinenize verin. Tripoda taktığınız makinenizin deklanşör hızını yavaşlatıp -30 saniye-, yaklaşık f/8 diyafram açıklığı ve 100 civarı bir ISO değeri ile başlayın. İstediğinizi elde edene kadar ayara devam edin. LED ışık veya el fenerini “dublör” olarak kullanıp makineyi ışığa odaklayın. Manuel modda iken çelik yünü çırpma teline doldurun ve kolunu da zincirin ucuna bağlayın. Çelik yünü dokuz voltluk pille ovalayıp kıvılcımların uçuşmasını seyredin. Artık hazırsınız; önceden odaklandığınız noktaya geçin. Zinciri başınızın üzerinde çevirip havada alevden halkalar oluşturun veya farklı açılarda kıvrımlı hareketler yapın. İşiniz bittiğinde kıvılcımları söndürün.
Haziran 2016
KADRAJ
63
64 K A D R A J
Haziran 2016
İnsanların pek dışarı çıkmak istemediği soğuk bir günü tercih etmiştik. Gündüz otopark olarak kullanılan ve gece boş olan bir alan bulduk. Malzemeler grubun diğer üyeleri tarafından alınmıştı. Fotoğrafa yei başlayan biri için çok güzel bir deneyim olacaktı. Gerekli ayarlamalar yapıldı ve deklanşöre basıldı. Gözümüz sadece küçük kıvılcımlar görüyordu. Ancak makinemiz en ufak izleri dahi kayıt ediyordu. Yaklaşık 25 saniye sonra pozlama bitti. Ortaya bu muazzam görüntü çıkmıştı. Çok heyacanlanmıştım ve bir taraftan da korkmuştum. Bir nev’i alev yağmuruna benziyordu görüntü. Tasvir edilen bir cehennem görüntüsü gibi. Gece olması da ayrı bir sorun teşkil ediyordu.
Diyafram: F/10 Enstantane: 25.4 sn ISO: 100 Odak Uzaklığı: 18mm Lens: 18-105 Haziran 2016
KADRAJ
65
Farklı Kadrajlardan
İSTANBUL
66 K A D R A J
Haziran 2016
Haziran 2016
KADRAJ
67
Bizans döneminden kalma şehir surları yarımadanın batı sınırını oluşturmaktadır. Osmanlı döneminden bu yana yarımada Suriçi olarak da adlandırılmaktadır. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllarda İstanbul’un merkez ilçesi statüsünde bulunan bölgede 2009 yılına değin Fatih ve Eminönü olmak üzere iki ilçe bulunuyordu.
68 K A D R A J
Haziran 2016
Fotoğraf: Kerem Mümtaz Çankaya
Haziran 2016
KADRAJ
69
Kadıköy, ancak 19. yüzyıl’da sürekli iskan sahası haline gelip İstanbul kentiyle bütünleştiğinden, İstanbul’un diğer tarihi semtlerine nazaran şehir tarihi içinde oldukça genç bir yerleşme olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte Anadolu Yakası’nın en eski yerleşim birimlerinden olan Kadıköy bugün de yakanın en işlek noktası durumundadır. Pek çok nezih semte ev sahipliği yapan Kadıköy’de Osmanlı döneminden kalma yapılara da rastlanır.
70 K A D R A J
Haziran 2016
Fotoğraf: Dilara Açıkgöz
Haziran 2016
KADRAJ
71
Fotoğrafça Diyafram Değeri (F/sayı)
Diyaframın çeşitli açıklık durumlarını simgeleyen sayılar. Diyafram değeri, objektif çapının, diyafram açıklığı çapına bölünmesi ile bulunur. Belirli bir diyafram değerine sahip tüm objektiflerin, o değerde, aynı miktarda ışık geçirmeleri gerekir. Diyafram değerlerinin sayısal olarak yükselmesi, makineye girecek ışığın azalacağını, küçülmesi ise artacağını gösterir. Diyafram değerleri arasındaki en önemli bağlantı ise herhangi bir değerin bir öncesindeki değerin kendisine göre tam iki misli, bir sonraki değerin ise yine kendisine öre tam yarısı kadar ışık geçirgenliğini ifade etmeleridir.
Enstantane (perde hızı)
Fotoğraf makinesinde bulunan obtüratör veya perdenin açık kaldığı ve diyaframdan geçen ışığın filmi ya da algılayıcıyı etkilediği süre. Enstantane (pozlama/ışıklama) süresi saniyenin as ya da üs katları ile ölçülür. (B Bulb) ile 1/16 000 s, … arasındaki değerlerde ayarlanır. bkz örtücü hızı. / Işıklama süresi saniyenin 1/25’i ya da daha kısa olan hızlı bir devinimi, oluşumu anında saptayan fotoğraf çekme yöntemi. / Bu yöntemle çekilen fotoğraf. / Bir anda olan, bir anlık, anlık, ansızın, anlık görünüş
Kadrajlama Görüntünün bir kısmının bir amaç için kullanılması, kompozisyonu düzeltme veya bir görüntüyü var olan alana veya biçime sığdırma, çerçeveleme. / Bir görüntünün ihtiyaç duyulan alanını kısıtlamak, çerçeveleme.
72 K A D R A J
Haziran 2016
Tripod (üç ayak)
Oynar başya da monopod’da (tek ayak) oynar baş olmadığı takdirde fotoğraf makinesi ile yalnızca yatay bir konumda fotoğraf çekimi gerçekleştirilebilir. Oynar başın ayağa eklenmesi, sıkıştırılan vidaların yardımıyla makinenin neredeyse her yöne çevrilmesini mümkün kılar. Oynar başın bir dezavantajı, fotoğraf karesinin tüm yönlerinin aynı anda kontrol edilmesi gerekliliğinden dolayı, doğru pozisyonu bulmanın daha zor olmasıdır.
Piksel (gözek)
Sayısal görüntünün yapıtaşı olan birim kareler, gözek olarak da bilinir. Piksel yoğunluğu arttıkça görüntü kalitesi de artar. Pikselin en-boy oranına görüntü oranı denir. Bu oran sayısal fotoğraf makinelerinde bir’dir. Video ortamlarında bir’den büyük olabilir. Pikseller sayısal fotoğraf makinelerinde kare, sayısal videolarda ise dikdörtgen biçimlidir. piksel tabanlı görseller: Piksel adı verilen aynı boyutta küçük kareciklerin farklı renk ve ton bilgilerini taşımalarıyla görüntü oluşumuna dayalı görseller. İçerdiği her bir karenin bilgisini taşırlar.
RAW
RAW Sayısal fotoğraf makinelerinin kayıt düzenlemelerinden biri. Bu türdeki veriler düzenlenmemiş, işlenmemiş ham ve kayıpsız verilerdir.
Haziran 2016
KADRAJ
73
Ă–zetle Anadolu
74 K A D R A J
Haziran 2016
Nemrut/Adıyaman Herkes ailesiyle güneşin doğuşunu beklerken ben de onların fotoğrafını çekmeyi bekliyordum... Farklı hayatlar farklı hikâyeler, bize bur çok ayrı duyguyu tek karede yaşatan bu fotoğrafaı keyifle
Fotoğraflar: Kerem Mümtaz Çankaya
Haziran 2016
KADRAJ
75
Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 (Hicri:976) yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim’in ölümünün ardından 14 Mart 1575’te ibadete açılmıştır. Mülkiyeti Sultan Selim Vakfı’ndadır[5]. Bugün şehrin merkezinde bulunan caminin yapıldığı alanda inşasına Süleyman Çelebi döneminde başlanan, sonradan Yıldırım Bayezid’in geliştirdiği Edirne’nin ilk sarayı (Saray-ı elik) ve Baltacı Muhafızları haremi bulunmaktaydı. Bu alandan “Sarıbayır” veya “Kavak Meydanı” diye bahsedilir.
76 K A D R A J
Haziran 2016
Caminin iรงinden bir kare
Haziran 2016
KADRAJ
77
Kemah-ERZİNCAN
78 K A D R A J
Haziran 2016
Hittit kaynaklarında, Erzurum ve Erzincan arasındaki bölge “Hayaşa/ Hajaşa” olarak geçmektedir. Hititlerin amansız düşmanı olan Hayaşa beyliği’nin Kral I. Şuppiluliuma (MÖ 1375-1345) devrinde birçok çetin mücadelelerden sonra Hitit devletine tabi olduğu anlaşılmaktadır. Kaynaklara göre, bir ara durmuş olan Hitit-Hayaşa çekişmesi,Şuppiluliuma’nın ölümünden sonra tekrar alevlenmiştir. Bunun üzerine oğlu II. Murşillis, Hitit devletine karşı ayaklanan Hayaşalı’larla Kemah yakınlarında savaşmak zorunda kalmıştır.
Kemah-ERZÄ°NCAN
Haziran 2016
KADRAJ
79
Kemah-ERZİNCAN Tarım ve hayvancılıkla uğraşan bölge halkından birkaç kare..
80 K A D R A J
Haziran 2016
C
uma günleri daha sık rastlardım. Artık hemen hemen her evin önünde vardı onlardan. Tiksinmeye başlamıştı herkes. Kimisi de bunu fırsat bilip doğu illerimizden göç etmişti İstanbul’a bir lokma ekmek uğruna. Herkeste sebebi belli olmayan bir gerginlik vardı. Vatan elden gidecekmiş gibi davranan herkesin tavrı aynı idi. Sahi şahmıza mı aitti İstanbul yoksa seneler önce manen kaybettiğimiz şehri yeniden kazanmaya mı çalışıyorduk. Nerede peki bu çocuğun babası? Parçalara bölünmeden ölebilmiş miydi acacaba?
..............................................
[ Fotoğraf ve Hikâyesi: Hüseyin Çekiç]
..............................................
bakış açısı
Haziran 2016
KADRAJ
81
Haziran 2016
KADRAJ
83
84 K A D R A J
Haziran 2016