İlim ve bilim

Page 1

İLİM VE BİLİM


BİLİM HERKESİN MÜŞTEREK MALIDIR • İlim, hiçbir kimsenin kendi malı değildir, tek başına herhangi bir milletin malı da değildir. • İlim müşterek (ortak) maldır ve evrenseldir. Hatta yabancı bir devletten bir bilim adamı ülkemize geldiğinde ona çok büyük ilgi, alaka ve hürmet gösterilir.


YARINLARIN İLİM DÜŞÜNCESİNİN TEMELLERİ • Bilimsel gelişmeye zemin hazırlayan birinci etken bizim ilim tarihimizdir. • İkinci faktör Rönesans’tır. Rönesans, XVI. yüzyıl ile XVII. yüzyılda yaşanmıştır. Rönesans’tan sonra bizim ilim tarihimizdeki büyük ilim adamlarımızı Batılılar örnek almışlardır.


• Üçüncü faktör, Fransız ihtilalinden (1789) sonra laikliğin doğuşunun bilime katkısıdır. • Günümüzdeki bilimsel gelişmeler de yarınların ilmine katkıda bulunmaktadır. • Hazreti İsa’nın getirdiği mesaj, Batı medeniyetinin en güçlü, en sağlam ve en önemli temelini oluşturur. Batı medeniyeti böylece varlık sahnesine çıkmıştır; çünkü Batı medeniyetinin esası; Grek felsefesi (matematiksel düşünce), Roma hukuku ve gerçek Hıristiyan dinine dayanmaktadır.


İLİMLERDE GELECEKTE DAHA DA GELİŞME OLACAKTIR • Gelecekte ilimler çok gelişecektir. İnsanlar, her geçen gün, ilme daha çok önem verecekler; bütün güçlerini ilim ve fenden alacaklar; kuvvet, ilmin eline geçecektir. • İleride ilimlerde daha da inkişaf oldukça, insanlar her şeyi daha net, daha açık ve seçik göreceklerdir.


• İlim çok önemlidir. İleride her şey ilme dayanacak, herkes ilmin arkasından koşacaktır. İnsan potansiyel olarak ilme açık var edilmiştir.


DÜNYA NİÇİN VAR EDİLMİŞTİR? • Dünyanın var edilmesinde üç sebep vardır: • 1. Dünya; insanın okuması, etüt etmesi, irdelemesi, üzerinde düşünmesi, iyice incelemesi için bir kitaptır. • 2. Dünya; insanın seyretmesi için bir sergidir. • 3. Dünya, müdahale etme hakkıyla insana verilmiş bir emanettir.


İNSANIN GÖREVLERİ • Dünya emanetine karşı insanın başlıca üç görevi vardır: • Birinci görevi; kendine sunulan dünya kitabını okuyup, etüt edip, irdeleyip, üzerinde düşünüp, iyice inceleyip perde önünü ve perde arkasını kavrayıp yorumlamaktır. • İkinci görevi; seyretmesi için bir sergi olan bu dünyayı inceleyip araştırarak içerdiği anlamları değerlendirmektir.


• İnsanın üçüncü görevi ise; emanet olarak verilen bu dünyaya, bugünün ve yarının insanlarının faydalanabileceği iyi bir şekilde müdahale etmektir. • İlim, imanın kapılarını açar ve insanı Allah'a götürür. Ruhsuz ilim ise gurur, kendini beğenmişlik, yanlış bakış açısı ve zulümle birleşerek insanı küfre götürür. • İlim, kadın-erkek herkese farzdır.


DÜNYA İLE İNSAN ARASINDAKİ İLİŞKİ: İLİM • Dünyanın var edilmesindeki üç sebebi kavrayan insan, buna karşılık üzerine düşen üç görevi yerine getirir. • Dünya ile insan arasındaki bu ilişkiye ilim de denilebilir.


İLİMLERİN AÇIKÇA GÖSTERDİĞİ GERÇEK • Her şey, belli bir hesap ve planla yerli yerine konmuştur. Bunların hiçbirisini tesadüflere vermek mümkün değildir. İlimler bize bu gerçeği açıkça gösterir.


İLİM ÇİN’DE DE OLSA TAHSİL EDİNİZ • İlim için an uzak yerlere bile gitmelidir. • “İlim, insanın yitirilmiş malıdır, nerede bulursa alsın.” sözü “İlim Çin’de de olsa tahsil ediniz.” sözüyle eş anlamlıdır. • İlim tahsil edilirken, ilmi insanlık yararına kullanıp değerlendirme niyetinde ve azminde olunmalıdır.


FENLER • Fenler ile evrene bakılmalı ve evrenin sayfaları okunmalıdır. O zaman akılları hayrette bırakan yüksek nizam görülür. • Tek bir şahsın fikri ve bakışı yüksek nizamı bulmakta yetersiz kalır. • Zaten bir şahıs çok fenlerde ihtisas sahibi de olamaz. • Fenler, fikirlerin birleşmesinden ortaya çıkmıştır, zamanın geçmesiyle de gelişmiştir.


• Fenler, gözlemlediğimiz nizamı içerir. • Fenlerin her birisi, evrende yüksek bir nizamın bulunmasına bir delildir. • Nizam, faydaların ve menfaatlerin kaynağıdır. • Evrene hayat veren de nizamdır. • 21. asrın ilerlemiş dünyasında, en ileri yerlerde, en zeki insanda bile fenlerin üçte biri bulunmaz. • Evrenin her bir türüne ait bir fen oluşmuş veya oluşmaktadır.


• İlimleri, fenleri insanlık yararına kullanmalıyız ve değerlendirmeliyiz. • Vicdan kültürü de dediğimiz marifet, bilginin tabiata mal edilmesiyle kazanılır. • Meseleleri sürekli olağanüstülüklere bağlamak kâinat kitabını anlayamamanın ifadesidir.


BRANŞLAŞMANIN FAYDASI VE BERABERİNDE GETİRDİĞİ BÜYÜK TEHLİKE • Sir James Jeans "İnsanlar, meşgul olduğu fende fenafi'l-fen olurlar." der. • Sir James Jeans ikinci Einstein olarak bilinir. Esrarlı Kâinat ve Etrafımızdaki Kâinat isimli eserleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tercüme ettirilip yayınlanmıştır.


• Sir James Jeans bu sözüyle hem insanın hangi fen dalı ile fazla meşgul olursa onda fani olduğunu belirterek ihtisaslaşmanın büyük faydasına temas etmiş hem de branşlaşmanın getirdiği tehlikelere dikkat çekmiştir.


KANUNLAR • Kanunların zihnimizde varlıkları söz konusudur. Dışla ilgili bir varlıkları söz konusu değildir. • Dışla ilgili varlıkları olsaydı, örneğin; atomun içinde hem itme hem de çekme kanunundan söz edemeyecektik; çünkü bunlar birbirine zıt kanunlardır. Aynı yerde bulunmaları hayret vericidir. • Bu kanunlardan söz ettiğimize göre varlıkları zihnimizdedir.


• Kanunların nasıl gerçekleştiğinin anlaşılması veya kanunun bir isimle ifadesi, olayın harikalığını azaltmaz. • Ateş yakar, bu konu ilahi âdet içindedir; ateş, Allah’ın emriyle yakar; Allah emretmezse ateş yakmaz. Bütün kanunları buna kıyaslayabilirsiniz.


ATOMDA VE YILDIZLARDA AYNI KANUN GEÇERLİDİR


• KÜTLESEL ÇEKİM KUVVETİ: Gezegenlerdeki kanundur. m1 x m2 F= G r2 • COULOMB (KULOMB) ÇEKİM KUVVETİ: Atomdaki kanundur. q1 x q2 F= k r2


• G ve k sabit sayıdır. F, çekim kuvvetidir; birimi Newton (N)’dur. r, uzaklıktır. m gezegenlerin kütlesi, q ise elektron ve protonun yüküdür. • En büyük alemdeki en büyük sistemlerdeki itme ve çekme kanunları ile en küçük atom parçacıklarındaki kanunlar aynıdır. Eğer bu tür kanunlar değişseydi, hiçbir ilim inkişaf edemez ve kanunlar belirli, kararlı olamadığından hiçbir formülden, sabit sayıdan vb. hususlardan bahsedilemezdi.


• İlimlerin meydana gelmesi, bu değişmez kanunlar vasıtasıyla olmaktadır. • Gezegenlerdeki ve atomdaki kanunun adı değişmiştir, ama aynı kanundur.


DİN İLE İLMİN BİRLEŞMESİ • Günümüzde din ve ilmin beraber ele alınması çok önemlidir. Bu sayede yeni ufuklar açılacaktır. • Bundan dolayı din ile ilmi birleştirmek için çalışma yapmamız ve kendi dünyamızı kurmaya çalışmamız gerekmektedir.


ÂLİMLER KİMLERDİR, ÂLİM KİME DENİR? • Allah’tan hakkıyla korkuda bulunanlar âlimlerdir. • Teorik bilgileri bilen insana âlim denilmez; bilgileri değerlendirerek gerçeğe ulaşanlara ve ulaştıranlara âlim denir. Asıl mesele nazari ilmin amelî ilme dönmesidir. • İlminin gereğine göre davranış sergilemeyen cahildir.


NAZARİ İLİM VE AMELÎ İLİM • Faydasız ilimden, şeytandan sığınır gibi Allah’a sığınmalıdır. • Amelî ilim; ilmin yerinde kullanılması suretiyle hem ilimden faydalanma hem de insanlığı yararlandırmadır. • Bu yararlandırma hem bu dünyada hem de öbür dünyada fayda olarak insana geri döner.


• Hikmet, vicdan bilgisi, marifet ve irfan amelî ilimde olur. • “Kime hikmet verilmişse, ona her şey verilmiş demektir.” • Nazari ilim; kafa karıştıran ve tereddüt oluşturan bilgilerdir.


METAFİZİK VE AKIL İLİŞKİSİ (VİCDANIN DÖRT UNSURU VE GAYELERİ) • Metafizik ve akıl, her ikisini de ihmal etmemeliyiz. • Aklımızın nurunu, vicdanımızın ziyasıyla birleştirip himmetimizi kamçılamalıyız. • Aklı ihmal etmemeliyiz; çünkü zihnin gayesi marifettir.


• Kalbi, devre dışı bırakmamalıyız; çünkü kalbin gayesi müşahededir. • Hissimizi hakikat ve ilim aşkına kanalize etmeye çalışmalıyız; çünkü hissin gayesi muhabbettir. • Bunlarda başarılı olabilmek için rehber olan irademizi de gerçek gayesine yönlendirmeliyiz.


İLMÎ ÇALIŞMALARDA BAŞARIYA ULAŞMADA İKİ YOL • İlmî çalışmalarda başarıya ulaşmada iki yol vardır: • Birincisi; düşünmek, ezberlemek, fikri çalıştırmaktır. Bu; zamanla olanıdır. • İkincisi; sezgi adını verdiğimiz bir anda ulaşılan başarıdır.


• Sezgiyle ulaşılan başarı da iki kısımdır: Birisi gayret gösterme sonucunda ilhamla olanı, diğeri de o branşta çalışmadan ilhamla olanıdır. • Gayret gösterme sonucunda ilhamla olanı, çalışma ve tecrübe ile gerçekleşir, ancak çalışma sonucu değil de farklı bir zamanda ele geçer. Rüyada Kekule’nin benzen halkasını keşfetmesi, Bohr’un da atom modelini bulması buna örnektir.


• Bir anda ulaşılan başarının ikincisi, ilhamdır. Herkes potansiyel olarak buna açık var edilmiştir. Bu yolda; peygamberler, doğruluktan şaşmayan akıl sahipleri ve temiz duygu, temiz düşünce taşıyan kalp sahipleri vardır. Bu başarı; mevhibeiilahiye olarak verilir.


BAŞARININ SIRRI • Başarının sırrı, melek saflığında olmaya bağlıdır. • Melek safiyetinde olmak; kâinattaki dengeyi koruyarak çalışmak demektir. Doğal dengenin kimyası iyi bilinmelidir. Ancak o zaman; melek, sırrını insana verecektir. • Ayrıca maddenin emrimizde olduğunu anlamalı, duymalı ve görmeliyiz.


• Maddenin sırlarını aklımızla görme azmimiz, her an devam etmeli ve bizimle beraber olmalıdır. • Etrafımızdaki olayları aydınlatmak, kavramak, keşfetmek azminde olunmalıdır. • Bilgiler, sırtta yük olmamalıdır. Bilgi hamalı olunmamalıdır. • İlimler gayeli öğrenilmelidir. • Hayattaki olaylar ile vicdan arasında ilişki kurulmalıdır.


• Hayatın en büyük muallim olduğu unutulmamalıdır.


BİLİMDEKİ TEORİLER • Bilimdeki teoriler mutlak doğru olmayabilir. • İleride doğru olmadığı anlaşılacak bir teoriyi işleme insanı sorumlu yapar. • Teori (faraziye), her ne kadar birtakım ön bilgilere dayansa da, temelde, tecrübe edilmemiş görüşler, iddialar demektir.


İLİM VE BİLİM FARKI • İlimde güçlü bir istek ve arzu olur. İlim aşkı ilim yapanlarda olur, bilim yapanlarda olmaz. • Bilim değil, ilim yapmalıyız. Aksi hâlde ilim aşkını söndürmüş oluruz. • Dışarının bilim konusundaki dayatmalarına karşı da parola sormalıyız. Yoksa başkalarının eliyle de ilim aşkımız söndürülmüş olur.


• Bilim tecrübe ile elde edilir. Eski bilgiler üzerine yeni bilgiler ilave edilerek geliştirilir. Yanlışları düzeltile düzeltile olgunlaştırılmaya çalışılır. Günümüzdeki ilmî faaliyetlerimiz bu gruptandır. Bu nedenle ilmî faaliyet değil de bilimsel faaliyet denilse daha uygun olur. • İnsan ilim mi yoksa bilim mi yaptığını bilmelidir; kendini test etmelidir. Çalışırken aşkı, şevki, muhabbeti, arzusu varsa doğru yerde duruyor demektir.


• Gerçek ilim adamı koyun gibi olmalıdır, kuş gibi olmamalıdır; çünkü koyun yavrusuna süt verir. Kuş ise yavrusuna kusmuk verir. Yavrusuna süt veren ilim adamıdır, yavrusuna kusmuk veren bilim adamıdır. • Kur’an ilimler ansiklopedisidir. • İlim adamı, inandığı değerleri bozacak bilimde bulunan şeyleri hemen ayırt edebilir.


• İlim adamı, kaynaklarını hakiki kaynak olarak algılar. Bundan dolayı da anlama ve yorumlama konusunda başka kaynaklara müracaat etmez. Kaynaklarının her şeye yeteceğinde şüphesi yoktur. Yabancı kültür, felsefe ve anlayışlara itibar etmez. Okuduğu, duyduğu her şeyi test ederek dışarıda bırakılması gerekenleri dışarıda bırakır, alması gerekenleri alır. Aldığı faydalı her bilgiyi yerli yerine koyar.


• İlim adamı, zihin ve hafızasını kirletecek bilgilerden uzak durur. • İlim adamının hafızası kuvvetlidir. Faydalı ve önemli uzun bilgileri kaçırmadan hafızasına alabilir ve başkalarına aktarabilir. • İlim adamının sezisi kuvvetlidir. Metafiziğe açık olduğundan dolayı metafizik potansiyelini kullanabilir. Kalbin hayat derecesine girerek soyut yolla keşif, kanun ve teorilere ulaşılacağının şuurundadır.


• İlim adamı, sahasına giren her şeyin içerdiği fayda, önem ve gerekliliğini inceleyip her şeyin hem birbiriyle hem de bizimle olan uyum, ilişki, intizam ve ahengindeki perdeyi kaldırır. • Çeşitli bilim dallarında günümüzün öğretim programları genelde Batılı pozitivist, natüralist ve rasyonalist kaynaklardan alınmıştır. İlim adamının gayesi müfredatta yeniliktir.


• Bilim genelde para için yapılır. İlimde maddi beklentiler söz konusu değildir. • İlimde ilim arttıkça marifet ortaya çıkar. Marifet, hem madden hem de manen yukarı doğru yükselmedir. • İlim tümdengelimdir; ilmi tümevarım görmemek lazımdır. Bilim tümevarımdır. • İlim adamı, din ile ilmi barıştırmak çabasındadır. • Bilim adamı, olumsuz çevre şartlarından etkilenmiştir.


• İlimde yalnız kanun vardır. Bilimde ise hem teori hem de kanun vardır. • Bilim, ilim değildir.


İLİM BİLİMİN GÖTÜRÜP BIRAKTIĞI ÇIKMAZDAN NASIL KURTULUR? • İlim bilimin götürüp bıraktığı çıkmazdan bakış açısı ile ve konuları bir kere daha belirli bir yönden inceleyip görüş açısı kazanmakla kurtulur.


İLMİN SEBEPLERİ • İLMİN SEBEPLERİ GENEL ANLAMDA ÜÇTÜR: • 1. Göz, kulak, burun, dil ve deriden ibaret olan sağlam duyu organları (havassı selime) ilmin sebeplerinden ilkidir. Soyut bir his sonucunda ulaşılan keşif, kanun ve teoriler bu sınıfa girer. Burada mantık, muhakeme de duyu organları ile beraber önemlidir.


• 2. Çok sayıda güvenilir kimsenin nesilden nesle aktarması ile günümüze kadar gelen bilgiler, ilmin sebeplerindendir. Sadık haber sözcüğü ile de ifade edilen bu doğru haber ikiye ayrılır: Birincisi, yalan üzerinde birleşmeleri olanak dışı olan çok sayıdaki bir topluluğun haber vermesiyle oluşan doğruluğu kesin olan haberdir. İkincisi ise; Allah tarafından gönderilen Peygamberlerin haberidir.


• 3. Akıl, ilmin sebeplerinden üçüncüsüdür. Bilgiye düşünülerek veya düşünülmeksizin ulaşılır; her ikisinin de zahirî sebebi akıldır. Akıl, ilahlaştırılmamalıdır. Bununla beraber dengesi de korunmalıdır. Demagoji, aptallık, enayilik aklın dengesizliği sonucu ortaya çıkan kötü hâldir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.