Alifatik amonyak türevleri

Page 1

ALİFATİK AMONYAK TÜREVLERİ


AMİNLER • Alkillenmiş amonyak yapısındaki maddelerdir. Amonyağın hidrojenleri yerine alkil gruplarının getirilmesiyle aminler oluşur. NH3’ün hidrojenlerinden birinin yerine alkil gelirse primer (birincil) amin, ikisinin yerine alkil gelirse sekonder (ikincil) amin, üçünün yerine alkil gelirse tersiyer (üçüncül) amin oluşur.


AMİNLERİN ADLANDIRILMASI • Aminler isimlendirilirken alkil gruplarından sonra amin kelimesi getirilir.


AMİNLERİN ELDE EDİLMESİ • Alkil halojenürlerin NH3 ile tepkimesinden aminler elde edilir. HCl açığa çıkar. • Primer amin elde etmek için alkoller ThO2 katalizörlüğünde NH3 ile tepkimeye sokulur. Primer amin oluşur, su açığa çıkar.


AMİNLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ • Küçük moleküllü olan aminler gaz, büyük moleküllü olanları sıvıdır. • Aminler sulu çözeltide zayıf baz özelliği gösterir. Suda OH– iyonu vererek iyonlaşırlar. • Aminler asitlerle reaksiyona girerek tuz oluşturur.


AMİTLER • Açillenmiş NH3 yapısında maddelerdir. NH3’teki hidrojenlerin yerine açil grupları getirilerek primer (birincil), sekonder (ikincil) ve tersiyer (üçüncül) amitler oluşur. • Amitler karboksilli asitlerde –OH grubu yerine –NH2 grubunun geçmesi ile elde edilir. • Bunlardan en önemlileri birincil amitlerdir.


AMİTLERİN ADLANDIRILMASI • Primer amitler karboksilli asitler gibi isimlendirilir. Karboksilli asidin özel adının sonundaki –ik asit eki yerine –amit kelimesi getirilir (formamit, asetamit). • Sekonder ve tersiyer amitler primer amit gibi isimlendirilir. Azota bağlı gruplar N– yazılıp belirtilir (N–metilformamit, N– metilasetamit, N,N–dimetilpropiyonamit vb.).


AMİTLERİN ELDE EDİLMESİ • 1) Açilklorürlerin NH3 ile tepkimesinden primer amitler elde edilir. HCl açığa çıkar. • 2) Karboksilli asitler NH3 ile tepkimeye sokulur. Oluşan karboksilli asitlerin amonyum tuzları ısıtılırsa amit ve su oluşur. • 3) Bir di amit olan ürenin elde edilme tepkimeleri önemlidir.


ÜRENİN ELDE EDİLMESİ • Karbonik asidin iki –OH grubunun yerine iki –NH2 grubunun gelmesiyle oluşan di amittir.


AMİTLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ • Formamit sıvı, diğerleri katı ve kristal yapılıdır. • Aminlerden farkları nötr yapılı olmalarıdır. Aminler ise bazik karakterlidir. • Amitler genellikle suda çözünür. • Amitler sulu asitlerle ya da bazlarla kaynatılırsa hidroliz olur.


AMİNO ASİTLER • Molekülünde hem karboksil (–COOH) hem de amino (–NH2 ) grubu bulunduran bileşiklerdir. Bir başka ifadeyle amino grubu içeren karboksilli asitlerdir.


AMİNO ASİTLERİN ADLANDIRILMALARI • Karboksilden sonraki karbonlar sırasıyla alfa, beta, gama karbonu olarak adlandırılır ve amino (–NH2) grubunun yeri alfa, beta, gama olarak belirtilir. Son olarak asidin özel adı söylenir. • Doğal amino asitlerin kendilerine has özel adları da vardır (serin, triptofan, valin vb.).


AMİNO ASİTLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ • 1) Amino asitler, renksiz, kristal yapılı maddeler olup suda çözünürler. • 2) İki molekül amino asitten bir molekül su çıkarsa dipeptit oluşur. Bu olaya peptitleşme denir. n molekül amino asitten (n–1) molekül su çıkışıyla proteinler oluşur. Proteinlerin yapı taşları amino asitlerdir. Proteinler hidroliz edilirse de amino asitler oluşur.


• 3) Amino asitlerdeki karboksil hidrojeninin –NH2 grubuna geçmesiyle iç tuz oluşur. • 4) Amino asitler hem asidik hem bazik grup içerdiklerinden amfoter karakterlidirler. Dolayısıyla hem asitlerle hem de bazlarla tuz oluştururlar.


AMİNO ASİTLERİN ELDE EDİLMESİ • Proteinlerin hidroliziyle amino asitler elde edilebilir. • Amino asitleri elde etmenin bir başka yolu da karboksilli asit ile Cl2 tepkimeye sokulursa karbon iskeletindeki hidrojenler Cl2 ile yer değiştirme tepkimesi verir. Oluşan madde NH3 ile tepkimeye sokulur.


PROTEİN OLUŞUMU • Hücrede protein molekülünün meydana gelmesinde amino asidin sayısı ve istenilen şekilde dizilmesi önem taşır. • Bir tane protein molekülü 100 adet amino asitten meydana gelmişse, bir zincir üzerine dizilmiş 100 amino asit kabul etmek lazım gelir ve bu zincir üzerinde amino asitler sırayla dizilmişlerdir.


• Mesela; 1. olarak glisin amino asidi, 2. olarak serin, 3. olarak yine serin, 4. sırada triptofan, …….10. sırada valin,…….50. sırada aspartik asit,…….100. sırada tirozin yerleşmiş olsun. Bu sıranın değişmemiş olması lazımdır. 1. sıradaki glisin yerine başka bir amino asit gelirse başka bir protein meydana gelmiş olur. • Canlı organizmada her saniye binlerce protein molekülü sentezi olmaktadır.


• Buradan çıkarılacak sonuç şudur: 100 tane amino asitten meydana gelecek bir protein molekülünde amino asitlerin doğru yerleştirilme ihtimali 21100’ de 1’dir; çünkü 21 çeşit amino asit vardır. Amino asitlerin değişik sıralarda yerleştirilmesiyle farklı protein meydana geleceğinden trilyonlarca çeşit protein meydana gelebilir. • Cansız olan bir tek protein molekülünün rastlantı sonucu oluşması için, dünyanın yaşını kat kat aşan seneler gerektiği hesaplanmaktadır.


“Dünyanın en mükemmel kimya laboratuvarlarında dahi elementlerden canlı hücre yapmak mümkün değildir.” Alexander Ivanovich Oparin (1894-1980)* *Rusya'da mükemmel bir kimya laboratuvarında canlı hücre meydana getirmek için 20 yıl süreyle çalışma yapan ve sonunda canlılıkta maddi sebep olmadığını belirten Rus bilim insanı, biyokimya profesörü.


PROTEİN VE AMİNO ASİTLERİN DİZİLİŞİ "Bir tane protein molekülü ortalama, 40000 tane atomdan meydana geliyor. Dolayısıyla bir protein molekülü, ancak 10 üstü 60 rakamıyla ifade edilen korkunç ihtimalden ancak bir ihtimalle kendi kendine oluşabilir.“ Charles Eugenie Guye (1866-1942)* * İsveçli meşhur ilim adamı.


• Canlı varlıklarda bir tek protein molekülü yoktur. Sonsuza yakın tane diyebileceğimiz protein molekülü söz konusudur. Protein molekülleri de kendi arlarında bir dizi protein molekülü oluştururlar. Bir dizi protein molekülünün tesadüfen meydana gelmesi olasılık hesapları açısından imkânsızdır. Bunu Sorbonne (Sorbon) Üniversitesi’nden bir bilim adamlarından şöyle açıklar:


"10 üstü 243 rakamıyla ifade edilecek korkunç bir rakamdan ancak bir ihtimalle bir protein dizisi tesadüfen meydana gelebilir." Dr. Pierre Lecomte du Noüy (1883-1947)*

*Fransız bilim adamıdır. Paris’te doğmuş ve yaşamıştır. Fen bilimleri ve fizyoloji dalında çalışmaları ile meşhurdur.


• İnsan bir protein dizisi veya bir hücre değildir. İnsan, 60 trilyon hücreden meydana gelmiştir. Bazen bu hücrelerden bir tanesinin sisteminin bozulmasıyla bile insan ölebilir. Tüm atomlar birbirleriyle mükemmel bir ilişki içindedirler. İnsan hayatı, bu hassas ilişki ve işbirliği içinde devam etmektedir. • Bir canlının oluşumunda proteinlerden önce amino asitlerin varlığı söz konusudur. Amino asit moleküllerinin uygun dizilmesiyle de bir protein molekülü meydana gelir.


• Yanlış anlaşılmasın; meydana gelen protein molekülü canlı değildir. Proteinlerden canlı bir hücrenin meydana gelebilmesi için de daha başka birçok şeye ihtiyaç vardır. Bu sebepler, ayrı bir bilin dalı olarak incelenmektedir. • Her bir canlı, belli bir plan dâhilinde organize edilmiş bir atomlar ve moleküller sistemidir. Bu atomlar ve moleküller, hem oluşumlarında hem de oluştuktan sonra varlıklarını devam ettirebilmek için hem enerjiye hem de beslenmeye muhtaçtırlar.


• Evrimci biyoloji, ilk canlının bu enerjiyi güneş, şimşeklerden ve mor ötesi ışınlardan aldığını iddia eder. Canlılar, hem meydana gelirken hem de meydana geldikten sonra varlıklarını devam ettirebilmek için düzenli ve kesintisiz olarak enerjiye gereksinim duyarlar. • Güneş ışınları ise, bulut gibi bir engele takılmazsa ancak gündüz ortaya çıkar, Gece ise güneş gözükmez. Ayrıca senenin bir kısmı kıştır. Kış mevsiminde güneş enerjisi hiçbir zaman düzenli şekilde ve aynı miktarda gelmez.


• Şimşek, hiçbir zaman düzenli değildir. Şimşeğin ne zaman çakacağı belli olmaz. Zaten şimşek çakması bazen yakıcı ve yıkıcı etki ortaya çıkarır. • Bu iddialara doğruluk payı verilse bile şimşek, güneş ve mor ötesi ışınların meydana gelmesi ile canlı varlıkların var olması arasında var olduğu iddia edilen ilişkinin düzenli oluşunun da açıklanması gerekecektir.


• İhtimal hesapları içinde bir protein molekülünün bırakın canlı olmasını, cansız bir protein molekülünün bile oluşması imkânsızdır. • Bir adet amino asit veya bir adet protein molekülünün bile tesadüfen meydana gelmesi için ihtimal hesapları yetmezken, evrendeki bu muazzam cansız sistemlerin ve yeryüzündeki canlı sistemlerin kurulması, oluşması, gelişmesi nasıl tesadüflere verilebilir? Bazıları böyle bir skandala bilim adını takmaktadırlar!..


JELATİN • Jelatinin kaynağı kesinlikle araştırılmalıdır. Kaynağı belirtilmeyen jelatinli hazır gıdalar asla tüketilmemelidir. • Jelatin, % 83 protein içerir; gıda katkı maddesidir; kodu E 441’dir. • Gıdalarda kıvam arttırıcı ve jelleştirici özelliğinden dolayı; özellikle draje şekerleme, tablet şekerleme, puding, meyve jölesi, krem şanti ve meyveli sakızların çoğunda kullanılır.


• Dondurma, yoğurt, tatlı, pasta, eritilmiş peynir, kalitesiz kaşar peyniri, hazır reçel, fındık ezmesi, fıstık ezmesi, marmelat, pekmez, tahin, helva, meyve suyu, salam, sucuk, sosis, jambon ve margarin gibi gıda maddelerinin bir kısmında bulunur. • Eczacılıkta başta kapsül yapımı olmak üzere bazı tablet ve film tabletlerde, ayrıca kozmetik sanayisinde, temizlik endüstrisinde, hayvan yemlerinde, karbonlu kâğıt yapımında ve fotoğrafçılıkta kullanılır.


• Jelatin, bitkisel jelatin ve hayvansal jelatin olmak üzere ikiye ayrılır. • Bitkisel jelatin soya fasulyesinden elde edilir. Hayvansal jelatin ise domuz, sığır ve balıktan elde edilir. • Hayvansal jelatin, hayvanın kemiğinden ve derisinden elde edilir. • Türkiye’nin en kısa zamanda bitki kaynaklı jelatin üretimine başlaması büyük bir zorunluluktur.


• Türkiye’de jelatin üretilmemektedir. Jelatin genelde Müslüman olmayan ülkelerden ithal edilmektedir. Jelatin üretiminin yapıldığı tek Müslüman ülke Pakistan’dır. • Ürünlerdeki jelatinin menşei kesinlikle belirtilmelidir. Gıdaların içeriklerindeki katkıların menşeinin yazılı olduğu etiketleme yaygınlaştırılmalıdır ve zorunlu hâle getirilmelidir; bununla ilgili başlatılan çalışmalar gerekli yasal düzenlemeler yapılarak en kısa zamanda bitirilmelidir.


PROTEİNLER VE KORUYUCU HEKİMLİK • Doğal peynir mayasıyla yapılan peynir yenilmelidir. Mümkünse kültür mayasıyla yapılan yenilmemelidir. • Kuzu eti diğer etlere, koyun yoğurdu diğer yoğurtlara, inek sütü diğer sütlere, keçi peyniri diğer peynirlere, manda kaymağı diğer kaymaklara göre daha faydalı olduğundan tercih edilmelidir.


• Protein ihtiyacının çoğunluğu bitkisel proteinlerden karşılanmalıdır. • Et yemeği günde 1 kez yenilmelidir. • Doğal ve hormonsuz gıdalarla beslenmiş hayvanların etinden yenilmelidir. • Hormon verilmiş hayvanın eti yenilmemelidir. • Bakliyat açık satın alınmalıdır; çünkü paketli bakliyatlar, bozulmaması için radyasyona maruz bırakılır. Bu iş için sentetik izotoplar kullanılır.


• 60Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların, özellikle de bakliyatın ışınlanmasında kullanılır. Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir dozajı geçerse, kansere sebep olur. Işınlama esnasında, ışınlamadaki radyoaktif madde belirli bir limiti geçerse, alet otomatik olarak durur. “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen otorite ilim adamlarının sayısı günümüzde artmıştır; hatta ilim adamlarının çoğunluğu sentetik izotopların kullanımına karşıdır.


• Paket bakliyatı ışınlama amacıyla eskiden 60Cs de kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan artık kullanılmamaktadır. • Damar ve kalp sağlığı açısından en önemli protein kaynağı balıktır. • Kuru fasulye böbrek sağlığı için gereklidir. • Yeşil mercimek özellikle hafıza içindir. Leblebi ve nohut da hafızaya iyi gelir. • Nohut, kuru fasulye ve mercimek protein, demir ve kalsiyum yönünden ete göre daha zengindir.


• Nohuttaki kalsiyum, süte yakın miktardadır. Kemikleri iyi besler. • Nohut, leblebi ve mercimek beyin sağlığını korumak için en önemli proteinlerdendir. • Karadeniz insanı hamsiyi çok yer, oynak ve kıvraktırlar. • Avrupalıların bir kısmı domuzu çok yerler, eşlerini kıskanmazlar. • Yağsız peynir kireçlenme yaptığından tam yağlı olanını tüketmeliyiz.


• Sığır eti vücuda ağırlık ve hantallık verir. Mide ve bağırsak bozukluklarına zemin hazırlar. Bilhassa çeşitli kalın bağırsak rahatsızlıklarına özellikle de kalın bağırsak kanserine sebep olur. Sığır eti uzun süre baharatsız yenirse nüzul ve felçlere sebebiyet verir. Sığırdaki ağırlık, hantallık, hareket kabiliyetindeki azlık, intikal ve anlama zorluğu insana sirayet eder. • Sığır eti hiç yenmezse de insan hantallaşır.


• Sığır etinin baharatlanarak yenmesi gerekir. • Sucuk şeklinde yenirse belirtilen zararlar bertaraf edilmiş olur. • Gıdalardaki dengeyi bozarak sağlığımıza zarar vermemeliyiz. • Bazı gıdalara domuz jelatini katıldığından dikkatli olunmalıdır. • Sakatat senede birkaç kez yenilmeli, daha fazla yenilmemelidir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.