ORTAÖĞRETİM KİMYA 9.SINIF 1.ÜNİTE; KİMYA BİLİMİ

Page 1

ORTAÖĞRETİM KİMYA 9.SINIF 1.ÜNİTE: KİMYA BİLİMİ

1


ÜNİTENİN BÖLÜM BAŞLIKLARI • 1.BÖLÜM: SİMYADAN KİMYAYA • 2.BÖLÜM: KİMYA DİSİPLİNLERİ VE KİMYACILARIN ÇALIŞMA ALANLARI • 3.BÖLÜM: KİMYANIN SEMBOLİK DİLİ • 4.BÖLÜM: KİMYA UYGULAMALARINDA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

2


GİRİŞ

3


KİMYA NEDİR?

4


KİMYANIN TANIMI Kimya; maddenin iç yapısını, birbiriyle uyumunu, ilişkisini, intizamını, ahengini, bizimle ilişkilerini, içerdikleri fayda, önem ve gereklilikleri inceleyen; düzenliliklerdeki perdeyi kaldırarak kanun olarak ifade eden ve buradan elde ettiği bilgileri insanlığın faydasına sunan, zamanla değişme ihtimali olmayan gerçek teoriler üreten, elde ettiği kimya bilgi ve kazanımlarıyla insanlığı doğruya, varlığın hakikatini keşfetmeye götüren ve insana kendi özünü tanıttıran bir ilim dalıdır. 5


Kimyager, her Ĺ&#x;eyi yerli yerine koyandÄąr.

6


KİMYA NE İŞE YARAR? • Kimya, maddenin birbiriyle uyumunu, ilişkisini, intizamını, ahengini, bizimle ilişkilerini, içerdikleri fayda, önem ve gereklilikleri fark etmemize yarar. • Kimya ilmi bize doğal dengenin kimyasının iyi bilinmesi gerekliliğini öğretir.

7


• Maddenin emrimizde olduğunu anlama, duyma ve görmemize yarar. • Evrendeki nizamın taşıyıcısı olan ve arz edicisi olan fizik ötesi varlıkların saflığında olmamıza yarar. • Maddenin sırlarını aklımızla görmemize yarar. • Her şey belli bir hesap ve planla yerli yerine konmuştur, bu yerli yerinde oluştan hiçbirisini tesadüfe vermek mümkün değildir, kimya bilimi bize bunu öğretir. 8


• Her bir fen dalı gibi kimya ilmi de kendi konularındaki düzenliliği ve intizamı gösterir; her şeyin hikmet üzere konulduğunu, faydasızlık ve abes olmadığını bize öğretir. • İnandığımız değerleri bozacak şeyleri müthiş feraset ve marifetimizle hemen ayırt edebilmemizi öğretir. • Kimyanın kendine özgü dili dinlenirse ondaki hikmetler abese dönüşmekten kurtulur. 9


• Başkalarına ait yanlış bilgi kırıntıları ile zihnimizi ve hafızamızı kirletmememiz gerektiğini öğretir. • Zihnimizin temiz, duru ve diri olmasını sağlar. • Anlama ve yorumlama konusunda temel kaynaklardan faydalanmayı, başka yanlış kaynaklara müracaat etmemek gerektiğini öğretir. • Merak duygumuzu geliştirir. Merak ilmin hocasıdır. Merak karşılıksız kalmaz. 10


KİMYA İLMİNİN AÇIKÇA GÖSTERDİĞİ GERÇEK • Her şey, belli bir hesap ve planla yerli yerine konmuştur. • Zaten kimyager, her şeyi yerli yerine koyandır. • Bu yerli yerinde oluştan hiçbirisini tesadüflere vermek mümkün değildir. • Kimya ilmi bize bu gerçeği açıkça gösterir. 11


• Kimya dili ile evrene bakılmalı ve evrenin sayfaları okunmalıdır. O zaman akılları hayrette bırakan yüksek nizam görülür. • Tek bir kimyacının fikri ve bakışı yüksek nizamı bulmakta yetersiz kalır. Zaten bir tek şahıs, kimyanın her alanında ihtisas sahibi de olamaz. • Kimya bilimi de her fen gibi fikirlerin birleşmesinden ortaya çıkmış, zamanın geçmesiyle de gelişmiştir. 12


• Kimya ilmi, gözlemlediğimiz nizamın bir kısmını içerir. • Kimya ilmi de her fen gibi evrende yüksek bir nizamın bulunmasına delildir. • Kimya ilminin rapor ettiği nizam maddedeki fayda ve menfaatle ilgilidir.

13


• Kimyanın lisanı bizi büyülemelidir. Öğrendiklerimiz bize cazip ve orijinal gelmelidir. Bu konulardaki konsantremiz tam olursa, sürekli huzurlu oluruz. Böylece hem stres yenilmiş hem de kinetik enerji dengelenmiş olur.

14


BAŞARILI BİR KİMYACININ ÖZELLİKLERİ

15


KİMYANIN GELİŞİMİ İÇİN KİMYA DİLİNİ OKUMAK VE DOĞRU ANLAMAK GEREKİR

16


• Bilimsel çalışmalardaki ilk şart; bakıştaki derinlik olduğundan, kimyacı bir şeyler keşfedeceğine itimat ederek, tam bir inanmışlık içinde maddeye bakmalıdır. Böylece ilim hazinesi açılır; sırlar paylaşılır. Gerçek bir kimyacının kimyaya yaklaşımı, natüralistler gibi değildir. Başarılı bir kimyacı, kimya ilmine zemin teşkil edecek kanunların; doğru okunmasının, doğru anlaşılmasının ve arka planlarının ne gösterdiğinin bilinmesinin çok önemli hususlar olduğunun bilincindedir. 17


• İnsan gerçek kimya ilmini, evreni okuyarak elde eder. Elde ettiği bu ilim neticesinde de kendini tanır (tümevarım). Veya değişik bir yolla önce kendini tanır. Sonra evreni okuyarak gerçek kimya ilmini elde eder (tümdengelim). • Kimya tanımları; efradını (bütün fertlerini) cami (kapsayan), ağyarına (kendinden başka olanlarını) mani (engel) olmalıdır. • Kimyanın kendine özgü dili dinlenmelidir. Bu sayede kimya ilmi evham olmaktan, ondaki hikmetler de abese dönüşmekten kurtulur. 18


• Zihnin darlaşmaması, aklın göze inmemesi için kimya ilmi ruhlu olmalı, ruha da bilimsel olgunluk kazandırılmalıdır. Böylece kimya ilminden beklenen gaye yerine gelmiş olacaktır. • Hedefi ve gayesi belli olan kimya bilgi ve kazanımları; insanı doğruya, varlığın hakikatini keşfetmeye götürür ve insanın kendi özünü tanımasına yardımcı olur. Bu nedenle bilmenin ne anlama geldiğini ve ne demek olduğunu anlayarak, kendi özümüzü keşfedip, potansiyelimizi ustalıkla harekete geçirmeliyiz. 19


• İnsanlık, her geçen gün biraz daha fazla ilim ve fenne dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden ve fenden alacaktır. Karar mekanizmaları, güç ve kuvvet; ilmin eline geçecektir. Bu sebeple ilme sahip çıkmalı; ilmin hikmet olarak kalması, zulmet ve abesiyete dönüşmemesi için çok çalışmalıdır. • Vicdan kültürü de dediğimiz marifet, bilginin tabiata mal edilmesiyle kazanılır. 20


• Meseleleri sürekli olağanüstülüklere bağlamak kâinat kitabını anlayamamanın ifadesidir.

21


KİMYA İLMİ GELECEKTE DAHA DA GELİŞECEKTİR • Gelecekte kimya ilmi çok gelişecektir. İnsanlar, her geçen gün, kimya ilmine daha çok önem vereceklerdir. • İleride kimya ilminde daha da inkişaf oldukça, insanlar her şeyi daha net, daha açık ve seçik göreceklerdir.

22


İlim, ilim bilmektir; ilim kendün bilmektir. Sen kendüyü bilmezsen, ya nice okumaktır?!. Yunus Emre

23


• Bir kitab-ı azamdır, seraser kâinat • Hangi harfi yoklasan, manası Allah çıkar. Recaizade Mahmut EKREM 24


• Varsın sen İlahi yine varsın, yine varsın • Aklımda, gönlümde, ruhumda hep varsın!.. Cenap ŞEHABETTİN 25


1.BÖLÜM: SİMYADAN KİMYAYA

26


SİMYA VE SİMYACININ TANIMI • Simya, kimyanın bilim olmadan önceki hâli olarak da kabul edilebilir. • Simya; başta kimya olmak üzere astronomi, astroloji, mitoloji, felsefe, tıp, eczacılık, din vb. birçok alandan pratik laboratuvar uygulamalarına kadar olan geniş bir aralığı kapsamaktadır. • Simya, modern bilimin temelini atan disiplinlerden biridir. 27


• Simya alşimi, simyacı da alşimist adıyla da bilinir.

28


KİMYANIN BİLİM OLMA SÜRECİ • Kimya biliminin doğuşu, MÖ 3000 yıllarına kadar dayanmaktadır. Bu dönemde yapılan işlemler ve üretilen maddeler teoriye dayanmayıp tamamen sınama yanılmaya dayalıdır. • Bir uğraşın bilimsel olarak nitelendirilebilmesi için teorik temelleri olması, sistematik bilgi birikimi sağlaması gerekir. 29


• Simya, sınama yanılmaya dayalı olduğu, teorik temelleri olmadığı ve sistematik bilgi birikimi sağlamadığı için bilim değildir. • Simyada elde edilen kazanımlar teorik temellere oturtulup bilimsel araştırmalara yönelip deneyler ile doğrulanması sonucunda kimya bilimi doğmuştur.

30


SİMYACILARI ARAŞTIRMA YAPMAYA YÖNELTEN İKİ KONU • 1)Ölümsüzlük iksiri: Simyacılar insana ölümsüzlük sağlayıp sonsuz hayat sağlayacak sanal bir su hayal etmişler ve buna ab-ı hayat (hayat suyu) veya ölümsüzlük iksiri adını vermişlerdir. Bazı simyacılar ab-ı hayat tabirini mecaz olarak kullanılmışlardır. 31


• 2)Değersiz metallerden altın elde etme hayali: Simyacılar, değersiz metalleri altına dönüştürmek için uğraşmışlardır. Simyacıların bazısı bu dönüşümü gerçekleştirecek bir taş hayal etmişler ve bu taşa filozof taşı (felsefe taşı) adını vermişlerdir. Değersiz metallerden altın elde edilmesi günümüzde radyoaktif tepkimeyle gerçekleştirilebilecek bir konudur. 32


SİMYA İLE KİMYA BİLİMİ ARASINDAKİ FARK • Simyanın teorik temelleri yoktur, denemeyanılma ve sınamaya dayanır. • Simyacılar teorik düşüncelerini, gözlem deneyle test etmemişlerdir. • Simya, günümüzdeki anlamıyla bilimsel metotlar kullanılmadan yapılan çalışmalar olduğundan bilim dalı kabul edilmez. Simyacılara da bilim insanı denilmez. 33


KİMYA BİLİMİNE KATKI SAĞLAYAN SİMYACILARIN YAYGIN OLDUĞU YERLER • Mezopotamya, Orta Asya, Mısır, İran, Hindistan, Çin, Yunanistan, Roma İmparatorluğu ve Anadolu’da simyaya ilgi duyulmuştur.

34


KİMYANIN BİLİM SÜRECİNE SİMYACILARIN KATKILARI • Simyacılar deneysel metodun gelişmesine büyük katkı sağlamışlardır. • Günümüzde kimya laboratuvarında kullanılan bazı deney ve araç gereçlerinin ilk hâllerini simyacılar keşfetmiş ve kullanmışlardır. • Yanmaya ilişkin Flogiston Kuramı en önemli katkılardan birisidir. 35


• Günümüz kimya endüstrisinde kullanılan birçok madde ve işlem, simyacıların keşfidir. • Simyacılar bazı doğal element ve doğal bileşikleri keşfetmişlerdir. • Simyacılar bazı bitkilerden ilaç yapmışlardır.

36


SİMYADAN KİMYA BİLİMİNE AKTARILANLAR LABORATUVAR TEKNİKLERİ • Damıtma • Süzme • Kristallendirme • Kavurma • Eritme • Buharlaştırma 37


• • • • • • • •

Çöktürme Süblimleştirme Çözme Öğütme Karıştırma Isıtma Mayalama Özütleme (Çekme, ekstraksiyon)

38


KEŞFEDİLEN MADDELERDEN BAZILARI • Doğal ipek üretimi • Seramik ve cam üretimi • Kök boya, safran vb. doğal boya üretimi (Mordan maddesi) • Doğal esans üretimi • Doğal sabun • Kostik, nişadır, güherçile, sirke asidi, soda, çamaşır sodası, sönmüş kireç, alçı, harç vb. birçok madde 39


• • • • • • • • • •

Mumya Zeytinyağı Mürekkep Altın Gümüş Kükürt Cıva Çakmak taşı Bakır Demir 40


• • • • • • • • •

Arsenik Antimon Barut Emaye Çelik üretimi Tunç (Bakır-kalay karışımı) vb. alaşımlar Etil alkol Bazlar Çeşitli kimyasal maddelerin sentezlenmesi 41


• H2SO4 formülüyle gösterilen sülfürik asit (zaç yağı) • HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asit (tuz ruhu) • HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asit (kezzap) • 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik HNO3 karışımından oluşan kral suyu

42


ARAÇ-GEREÇLER • Fırınlar • İmbik (damıtma aleti) vb. damıtma düzenekleri • Su banyosu • Kroze • El kantarı • Su terazisi • Beher, erlen, mezür 43


MODERN KİMYANIN BAŞLANGICI • 18. yüzyılın sonlarına doğru deneylerin sistematik bir şekilde yapılması, terazinin yaygın olarak kullanılması, deneyde kullanılan maddeler arasında nicel ilişkilerin kurulması ve teorilerin doğrudan deney sonuçları ile ilişkilendirilerek test edilmesi modern kimyanın esas başlangıcı olarak kabul edilir. 44


• 17. yüzyılın ikinci yarısında Robert Boyle element tanımını yapmıştır. Bu tanımın yapılma zamanı da modern kimyanın ilk başlangıcı kabul edilmektedir.

45


SİMYADAN KİMYAYA GEÇİŞ SÜRECİNDE KİMYA BİLİMİNE KATKI SAĞLAYAN BİLİM İNSANLARI

46


EMPEDOKLES (MÖ 490-430) • Sokrates öncesi düşünürlerden biridir. Sicilya'da yaşamıştır. • İki özgün düşüncesi vardır. Birincisi; «4 temel öğe, sevgi ve nefret (iticilik) gücü ile birleşip ayrılırlar. Bir başka deyişle sevgi ve nefret de, maddeyi meydana getiren temel ögelerdendir ve değişimleri açıklamak için kullanılmışlardır. Sevgi, öğeleri birleştirir, nefret ise ayırır.» 47


• İkinci düşüncesini «Evrende 4 temel ögenin miktarları hep aynı kalır. Her şey bu dört öğenin birleşiminden oluşur.» cümleleriyle açıklar. • Evrenin sevgi ile oluştuğunu söyler. «Başlangıçta sevginin etkisiyle bütün öğeler birbirine karışmış durumdadır. Nefretin küre şeklindeki evrene yaklaşmasıyla bir girdap, çevrinti hareketi oluşur ve bu öğeler birbirlerinden en son ayrılır.» der. 48


• Sadece kuramlarla değil aynı zamanda pratikle de ilgilidir. Bir kenti kasıp kavuran veba salgınını, o kenti çevreleyen bataklıkları kurutarak önlemiştir. Doğduğu kent olan Agrigentum'un havasını sağlıklı kılmak amacıyla, kuzey rüzgarına yol açabilmek için şehri kuzeyden çevreleyen kayaları parçalatmıştır.

49


DEMOCRİTUS (MÖ 460-370) • Trakya’da doğmuş ve yaşamıştır. • "Bölünmeyen öz" teorisi ile ünlenmiştir. • Democritus (Demokritus) her maddenin bölünemeyen yapı taşları olduğunu öne sürmüş, bu yapı taşlarına da atom adını vermiştir. • Atomos kelimesi Yunanca olup bölünmeyen en küçük parçacık demektir. • Nükleer santralde atom bölünmektedir. 50


ARİSTO (MÖ 384-322) • Makedonyalı olup Aristoteles adıyla da bilinir. Zamanına göre var olan her bilgiyi edinmeye çalışan bir filozoftur. • Aristo'ya göre dört ana element; hava, su, ateş ve topraktır. • Aristo’ya göre havanın özelliği sıcak-ıslak (gaz), suyun özelliği soğuk-ıslak (sıvı), ateşin özelliği sıcak-kuru (yakıcı), toprağın özelliği ise soğuk-kuru (katı) olmasıdır. 51


CABİR BİN HAYYAN (721-805) • Horasan’da doğdu. Kufe’de vefat etti. Kimya ilminin babasıdır. Türk bilim adamıdır. Büyük dâhidir. Dönemin en büyük ilim merkezlerinden Harran Üniversitesi’nin rektörüdür. Adı Latince’ye Geber diye geçmiştir. Cabir bin Hayyan’ın başta kimya olmak üzere tıp, eczacılık, fizik, astronomi, matematik, felsefe ve eğitim alanlarında çok hizmetleri olmuştur. 52


• Bunların içinde en önemlisi atomla ilgili buluşudur. Democritus maddenin en küçük parçasına, bölünemeyen en küçük parçacık anlamına gelen atom demişti. İslam bilginleri, bu kelimeyi o zamanın bilim dili olan Arapçaya çevirirken cüz-ü layetecezza dediler. Cüz-ü layetecezzanın diğer adı cüz-ü ferttir. • Cabir bin Hayyan, Democritus’un teorisine karşı çıkarak atomun parçalanabileceğini belirtti. 53


• Günümüz dünyasında, atomla ilgili ilk çalışmaların İngiliz kimyager John Dalton (1766-1844) tarafından yapıldığı, atomun parçalanabileceğinin de 1944 Nobel Kimya Ödülü sahibi Alman kimyacı Otto Hahn (1879-1968) tarafından söylendiği fikri yaygındır. • Hâlbuki onlardan 1000 yıl önce yaşamış Cabir Bin Hayyan’ın şu sözleri asrımızın ilim adamlarını dahi hayrete düşürecek mahiyettedir: 54


“Maddenin en küçük parçası cüzülayetecezzada yoğun enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez, parçalanabilir. Parçalanınca öylesine bir enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret nişanıdır.” 55


• Cabir bin Hayyan kalay, kurşun, demir ve bakırdan altın elde edilebileceğini düşünüyordu. Ancak bunun yolunun atomların kontrol altında parçalanıp değerlerinin değiştirilmesiyle olacağını belirtmekteydi. • Günümüzde nükleer laboratuvarlarda kontrollü çekirdek reaksiyonuyla yeni yapay element veya mevcut elementlerin yapay izotopu elde edilebilmektedir. 56


• İleride altın da elde edilebilir. • Simyacılar, fiziksel veya kimyasal yolla elementleri altına çevirmek istedikleri için boşuna uğraşıyorlardı. • Günümüzde kontrolsüz çekirdek reaksiyonlarının atom bombası, kontrollü çekirdek reaksiyonlarının ise nükleer santrallerdeki enerji olduğu bilinmektedir. • Cabir bin Hayyan, çok eski yıllarda bütün bunlardan söz etmişti. 57


• Kimya ilminin hem teorik hem de pratik alanda büyük gelişimine sebep olmuştur. • En bariz vasfı deneyciliğidir, kimya laboratuvarını ilk kuran kişidir. • Cabir bin Hayyan, Lavoisier’den önce Lavoisier kanununu (kütlenin korunumu kanunu); Newton’dan önce Newton kanununu (yer çekimi kanunu); Gay Lussac’dan önce Gay Lussac kanununu (gazlarda basınç-sıcaklık ilişkisi) bulmuştur. 58


• • • •

Cabir bin Hayyan’ın kimyadaki diğer hizmetlerini şöyle sıralayabiliriz: HCl formülüyle gösterilen hidroklorik asidi (tuz ruhu) elde etmiştir. HNO3 formülüyle gösterilen nitrik asidi (kezzap) elde etmiştir. H2SO4 formülüyle gösterilen sülfürik asidi (zaç yağı) elde etmiştir. 3 hacim derişik HCl ile 1 hacim derişik HNO3 karışımından oluşan, günümüzde de bütün dünyada kullanılan kral suyunu 59 keşfetmiştir.


• Altın, yalnız kral suyuyla kimyasal reaksiyona girer; başka hiçbir elementle reaksiyona girmez. Kral suyu, hem altının saf olup olmadığının anlaşılmasında hem de altın alaşımlarındaki altının yüzde bileşim miktarının bulunmasında kullanılır. Altının saflığının belirlenmesi ve sahteciliğin önlenmesinde bugün de kullanılan en yaygın yoldur. • Üretilen asitler sayesinde, hem Cabir bin Hayyan hem de günümüze kadar bütün kimyacılar bazı metal bileşiklerini elde edebildiler. 60


• Cabir bin Hayyan’ın elde ettiği bazı bileşikler şunlardır: Şap [KAl(SO4)2], nişadır (NH4Cl), gümüş nitrat (AgNO3) vb. • Cabir bin Hayyan kristalizasyon, süzme, eritme, buharlaştırma, süblimleştirme, damıtma, çözme vb. metotları geliştirdi veya kimya ilmine kazandırdı. • George Sarton (Corc Sörtın), “Fen Bilimleri Tarihine Giriş” adlı önemli çalışmasında 750 ile 800 yılları arasındaki dönemin en önemli ilim adamı olarak Cabir bin Hayyan’ın adını vermiştir. 61


• Bir kısım tabirler vardır ki Cabir bin Hayyan ve diğer kimyacılar sayesinde Batı dillerine geçmiştir. Bunlardan bir kısmı şunlardır: • Alcohol (Arapça aslı el kuhl) • Alkali (Arapça aslı el kali-günümüzdeki adıyla baz) • Kimya (Arapça aslı kimie) • Alembic (Arapça aslı el imbik) Görülüyor ki Cabir, günümüzün modern ilminin dayanmış olduğu gözlem ve deney metotlarını, asırlarca önce kullanmıştır. 62


• Ünlü Fransız bilim tarihçisi Marcellin Berthelot (1827-1907) Cabir bin Hayyan hakkındaki düşüncelerini şöyle açıklamıştır: "Aristo'nun mantık ilmindeki yeri neyse, Cabir bin Hayyan'ın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo, mantığın kurucusu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi Cabir bin Hayyan da kimyanın kurucusu ve üstadıdır." • Cabir bin Hayyan, güneş enerjisinden faydalanma çığırını açmıştır. 63


• Alman oryantalist ve fen bilimleri tarihçisi Julius Ruska da (1867-1949), kimyanın temellerinin Yunanca tercümelerle atılmadığını, Arapça eserlerin tercümeleriyle atıldığını belirtmektedir. • Ortaçağ felsefecilerinin önemli isimlerinden olan ve felsefenin görevini; “insanı Tanrı bilgisine götürme ve insanı onun hizmetinde koşturma” olarak dile getiren Roger Bacon (1214-1294), Cabir bin Hayyan'ı “ustaların ustası” olarak anmaktadır. 64


EBU BEKİR ER-RAZİ (864-925) • Ebu Bekir er-Razi’nin önemi büyüktür. Asırlar boyunca Avrupa’ya ders veren Arap kimyager ve doktordur. Tahran’a yakın Rey’de doğdu, Bağdat’ta vefat etti. Asıl adı Ebu Bekir Muhammed bin Zekeriya’dır. İskit Türklerindendir. Doğum günü olan 27 Ağustos İran’da her sene Tıp Bayramı olarak kutlanır. Devrinin en büyük bilginidir. 65


• Kroze, fırın gibi laboratuvar araç gereçlerini geliştirmiştir. • Etil alkol, antiseptik, kostik, soda, gliserin vb. kimyasal maddeleri keşfetmiştir. • Alkolü antiseptik olarak tıpta kullanmış, karıncalardan damıtma yolu ile formik asidi elde etmiştir. • Petrolü damıtmış ve günümüzdeki adı olan nafta ismiyle kullanmıştır. 66


• Simyada kullanılan maddeleri bedenler (metaller), ruhlar (kükürt, arsenik, cıva, nişadır), taşlar (pirit, magnezya), vitrioller (metal sülfatları), borakslar (boraks, soda), tuzlar (kaya tuzu, potasa, güherçile) olarak sınıflandırmıştır. • Maddenin atom ve boşluktan oluştuğu görüşüne dayanarak, uzayda atomlar ne kadar sıkışık olursa, oluşturdukları maddenin de o kadar yoğun olacağını, hava, su ve toprak örneğiyle açıklamıştır. 67


• Kimyayı tıbbın hizmetine sunmuştur. En büyük hizmeti tıp sahasında olmuştur. • Böbrek ve mesanedeki (idrar torbası) taşları ilaçla parçalamış veya cerrahi müdahale ile çıkarmıştır. • Hayvan bağırsağından ameliyat ipliği (katgüt) yapılarak cerrahide kullanmıştır, onunla tıp tarihine girmiştir. • Bitkiden ilaç yapmayı ilk geliştirendir. Bir ilaç terkibi yaparken onu önce hayvanlar üzerinde denerdi. 68


• İlk kez çiçek ve kızamık hastalıklarının tedavisini sağlayıp kimyayı tıp ile ilişkilendiren bilim insanıdır. • George Sarton, An Introduction to the History of Sciences (Fen Bilimleri Tarihine Giriş) adlı kitabında 750 ile 1100 yılları arasında geçen 350 senelik ilim tarihinin her birini 50 yıllık 7 döneme ayırmış ve her bir döneme o dönemdeki en önemli ilim adamının ismini vermiştir. 850 ile 900 yılları arasını da Razi’nin adıyla anmıştır. 69


• 230 kitabı vardır. Bu kitaplardan 12 adedi kimya eseridir. Kitab-ül Esrar (Sırların Kitabı) adındaki en meşhur kimya kitabı, 14. asra kadar kimya ilminin baş eseri olarak Batı’da okutulmuştur.

70


ROBERT BOYLE (1627-1691) • En çok matematik ve fen alanında yaptığı çalışmalarla hatırlanmaktadır. Araştırmalarının ve de kişisel düşüncelerinin açık bir şekilde simyacılıkla bağlantısı olsa da, genellikle, ilk modern kimyager olarak görülür. Çalışmalarının arasından en ünlüsü, The Sceptical Chymist (Kuşkucu Kimyager), kimya alanında bir dönüm noktası olarak görülür. 71


• Boyle; havanın fiziksel özellikleri ile ilgilenmiş, havanın sıkıştılabilir bir nesne olduğunu ve yanma olayındaki rolünü belirtmiştir. • Boyle, vakum pompası geliştirmiş ve bu vakum pompasını kullanarak bir gazın hacmi ile basıncı arasındaki ilişkinin belirlenmesine katkıda bulunmuştur. Gazlar konusundaki hacim-basınç ilişkisini anlatan bu yasa Boyle Yasası olarak bilinir. 72


• Robert Boyle, elementi kendinden daha basit maddelere ayrılmayan saf madde olarak tanımlamıştır. • İlk kez kimyasal bileşiklerle karışımlar arasında ayrım yapmıştır. • Kimyasal bileşiklerde maddenin özelliklerinin tamamıyla değiştiğini söylemiştir. • Karışımlarda ise karışımın kendisini oluşturan maddelerin özelliklerini gösterdiğini söylemiştir. 73


• Galilei Galileo (Geliley Gelileyo)’yu etkilemiş, Isaac Newton (Ayzıik Niüvtın)’dan ise etkilenmiştir.

74


Antoine Lavoisier (1743-1794) • Modern kimyanın öncüsü olan Antoine Lavoisier yaptığı deneyde, bir miktar kalay metalini içi hava dolu bir cam balona koyup ağzını kapatarak tartmıştır. Cam balonun ağzını açmadan ısıttığında balonda beyaz bir toz oluştuğunu gözlemlemiştir. Bu cam balonu tekrar tarttığında başlangıçtaki ağırlığın değişmediğini görmüştür (Kütlenin Korunumu Kanunu). 75


• Yüzyıllar boyunca simya adı altında sürdürülen çalışmaların kimya bilimine dönüşmesinde en önemli rol oynayan bilim insanıdır. • Lavoisier, oksijenin havada bulunan ve yanmaya neden olan bir gaz olduğunu ve yanan madde ile birleşerek oksitleri oluşturduğunu bulmuştur. • Lavoisier yanma için gerekli olan havadaki gaza, oksijen adını vermiştir. 76


• Yirmi bir yaşına yeni bastığında, Paris'in sokaklarını aydınlatma proje yarışmasında birinciliği alır, Fransız Bilim Akademisi'nce altın madalya ile ödüllendirilir. 25 yaşına geldiğinde, özellikle kimya alanındaki çalışmaları göz önüne alınarak Akademi'ye üye seçilir. Ayrıca ülkesinin savunma ihtiyacı için caydırıcı unsur olarak barutun üretimini üstlenir.

77


• 51 yaşında iken kafası giyotinle kesilir. • Lavoisier, boynunun vurulmasını beklerken kitap okuyordur. Cellat yanına geldiğinde, Lavoisier nerede kaldığını unutmamak için okuduğu kitabın arasına bir kitap ayıracı koymuştur. • Fransız kimyacıdır.

78


MUMYALAMA • Mumyalama, cansız bedenin binlerce yıl çürümeden saklanabilmesini sağlayan bir işlemdir. • Şarap ve baharatla yıkanan vücudun iç organları çıkarılıp burundan beyin alınır. • Vücut natron denilen doğal karbonat tuzu ile sarılıp 40-70 gün bekletilir. Böylece vücuttaki nem emilip, organik yapı antibiyotik korumaya alınmış olur. 79


• Sonra natron vücuttan çıkarılıp kol ve bacaklar çamur veya kumla doldurulur. Ardından reçineye batırılmış ketenle, tarçın ve kokulu sarı sakızla sarılır. Bir çeşit merhemin vücuda sürülmesinden sonra da vücut, ince bir keten tülle örtülür.

80


ARAŞTIRALIM • 1. Simyacıların sınama yanılma yoluyla bulduğu maddelerin neler olduğunu ve bu maddeleri hangi amaçla kullandıklarını araştırarak poster hazırlayınız. • 2. Kimya bilimine katkı sağlayan bilim insanlarının yaptığı çalışmaları poster hâline getirerek okulunuzun duvarlarında paylaşınız. 81


KİMYA BİLİMİNE KATKI SAĞLAYAN KİTABIMIZDA YER ALMAYAN DİĞER BAZI BİLİM İNSANLARI

82


HİPOKRAT (MÖ 460-370) • Hipokrat (MÖ 460 - 370) ateşli hastalıkların tedavisi için söğüt ağacının yaprak ve kabuklarından elde ettiği tozu, ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanmıştır. • Modern dönem kimyacıları, aspirin olarak bilinen bu maddeyi (asetil salisilik asit) sentetik olarak laboratuvarlarda üretmişlerdir. 83


• Hipokrat Yemini doktorların okulu bitirdikleri zaman mesleğe başlarken ettikleri yemindir, o günden bugüne hâlâ devam etmektedir. • Hipokrat, birçok hastalığı teşhis ederek bitkilerle tedavi etmiştir.

84


Bana bir dayanma noktası gösteriniz. Dünyayı yerinden oynatayım. Arşimet* * Yunan matematikçi, fizikçi, astronom,

filozof ve mühendistir. Milattan önce 287 yılında doğmuştur. Milattan önce 212 yılında ölmüştür. Hamamda yıkanırken suyun kaldırma kuvvetini bulmuştur. Bilime en büyük katkısı bu keşfidir. 85


EBU'L VEFA (940-988) • Matematik ve astronomi âlimidir. • Yoğunluk ölçmeye yarayan piknometre veya diğer adı ile pikometre aletini ilme kazandırmıştır.

86


İBNİ SİNA (980-1037) İslam hükemasının Eflatun’udur. Filozofların üstadıdır. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulmuştur. Kimya ilmini tıbbın hizmetine sokmada, Razi’yi örnek almıştır; bu konuda dünyada Razi’den sonra ikincidir diyebiliriz. Zamanının en büyük dâhisidir. 87


Doktorların sultanı unvanıyla anılmıştır. En büyük hizmeti tıp sahasındadır. Çağların en büyük tıp araştırmacısıdır. Tıp noktasında “Tıp ilmini iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört, beş saat kadar yeme. Şifa hazımdadır. Kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hâl, taam taam üzerine yemektir.” demiştir. 88


Yemek konusunda vücuda en zararlı olan, dört, beş saat ara vermeden yemek yemek veyahut lezzet için çeşitli yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır. Tıp ve kimya ilminden başka felsefe, jeoloji, coğrafya, fizik, matematik, botanik, zooloji, müzik dallarında da çok araştırma ve keşifleri vardır. 89


Isı ve gaz basıncı konularında keşifleri olmuştur. Toriçelli’den önce açık hava basıncını ölçmüştür. Suların temizlenmesiyle ilgili çalışmalar yapmıştır. İçme suyunun, sağlık üzerindeki etkisini araştırarak suyun kalitesinin önemini belirtmiştir. Farklı branşlardaki 29 meselede Avrupalı bilim adamlarına öncülük yapmıştır. 90


Tıp alanında onlarca hastalığı ilk teşhis ve tedavi etmiştir. Örneğin; şeker hastalığında, idrarda şeker bulgusunun varlığını ilk keşfeden odur. Bulaşıcı hastalıklara küçük mikroorganizmaların sebep olduğunu tespit etmiştir. Ameliyatlardan önce hastaya anestezik ilaç yapmak da onun buluşudur. Damar içine yapılan şırınga da İbni Sina’nın icadıdır. 91


Koruyucu hekimlik ve tedavide İbni Sina’nın belirttiği 780 ilacın istisnasız hepsi günümüzde kullanılmaktadır. Batılılar ona Avicenna derler.

92


EBU’L HEYSEM (965-1051) • Atmosfer basıncıyla ilgili öncü çalışmalar yapmıştır.

93


VAN HELMONT (1580-1644) • Hekim ve kimyacı bilim adamıdır. • Havanın bileşiminde çeşitli gazların varlığını saptadı. • Deneylerde teraziyi kullanarak kimya ile ilgili çalışmalara nicelik kazandıran ilk bilim insanıdır.

94


Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü layetecezzada yoğun bir enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öylesine bir enerji meydana gelir ki Bağdat’ın altını üstüne getirebilir. Bu, Allah’ın bir kudret nişanıdır. Cabir bin HAYYAN* (721-805) * Kimya ilminin babası, Türk bilim adamı, büyük dâhi, Harran Üniversitesi rektörü.

95


Ben gerçek düşünür diye kimya ilmini bilene derim. Razi* * Arap kimyager, Tahran’a yakın Rey’de 864’te doğdu, 925’te Bağdat’ta vefat etti, asıl adı Ebubekir Muhammed bin Zekeriya’dır, doğum yerinden dolayı Razi denmiştir. H2SO4, etil alkol, antiseptik vb. kimyasal maddelerin mucididir. Doğum günü olan 27 Ağustos İran’da her sene Tıp Bayramı olarak kutlanır. 230 kitabı vardır. 96


Maddenin içi, dolu gözüktüğü hâlde aslında boştur. İmam Rabbani* (1563-1624) * İkinci bin yılının müceddididir, temsilcisidir. Türkistanlı mutasavvıftır. Evren ve nesnelerin oluşumuyla ilgili düşünceleri günümüze ışık tutmaktadır. 97


Madde, sonsuz denecek ölçüde parçalanabilir. Nazzam* (792-845) * İslam âlimi, Basra’da doğdu, Basra’da yaşadı, hayatının son devresini Bağdat’ta geçirdi. “Maddenin tanecikli yapısı” başka bir deyimle “partikül teorisi” dünyada ilk olarak Nazzam tarafından belirtilmiştir. 98


NAZZAM “MADDE, SONSUZ DENECEK ÖLÇÜDE PARÇALANABİLİR.” DEMEKLE NELERİ SÖYLEMİŞTİR? • 1. Atomun parçalanabileceğini belirtmiştir. • 2. Atom altı parçacıklara işarette bulunmuştur. • 3. Maddenin bir başlangıçtan itibaren var olduğunu ifade etmiştir. • 4. Yarı ömürden söz ettiği düşünülebilir. 99


BLAISE PASCAL (1623-1662)’IN HAYATI • Meşhur Fransız matematikçisi, fizikçisi ve kimyacısıdır. Aynı zamanda filozof ve yazardır. • Maddenin boşluklu yapısı üzerinde çalışmalar yaptı. 1647 yılında bu çalışmalarını “Boşlukla İlgili Yeni Deneyler” ve “Boşluk İncelemesine Giriş” adlı kitaplarında yayınladı. 100


• İlk hesap makinesinin mucididir. • Basınç üzerine çok sayıda çalışmaları vardır. Toriçelli (1608-1647)’nin varsayımlarını yaptığı deneylerle doğruladı. • Uluslararası sistemde (SI) basınç ölçüsü birimi, pascaldır. Pa kısaltmasıyla gösterilir. Pa tanımını Pascal (Paskal) şu şekilde yapmıştır: 1 m2’lik yüzeye dik doğrultuda etki eden kuvvet 1 Newton ise bu yüzeydeki basınç 1 pascal olur. 101


• 1652’de manastıra kapanarak kendini ilme verdi. 1654’te yaşadığı bir vecd hâlinden sonra kesin kararlar aldı. Bundan sonra Pascal, bütün varlığıyla Tanrı’ya yöneldi. Hayatındaki bu kararından sonra yoğun bir şekilde bilimsel araştırmalarına da devam etti. • Descartes (Dekart), bilimin konusunu maddeyle sınırlandırmıştı.

102


• Hıristiyanlık tahrif olduğundan (bozulduğundan) ve tam hayatın içinde olmadığından kilise teşkilatı ilme karşıydı. Kilise teşkilatında ilme karşı olmayan, azınlık bazı kişiler de az da olsa mevcuttu. • Tahrif olmuş din ile bilim arasında Batı’da uzun süren çatışmalar yaşandı. Sonunda bilim adamlarının bir kısmı yanlış olarak din ile bilim arasında ayrılık var sandılar. Böylece din-bilim ayrışması gerçekleşti. 103


• Aslında kilisenin yanlışlığına karşın bilim adamlarında oluşan tepki, dine karşı olduklarından değildi, zaruretten ileri geliyordu. Descartes (Dekart) bu tepkiyi gösterenlerin başında gelen, akılcı insan olmasına rağmen “Allah vardır.” diyordu. • Dekartçı düşünceye, Kartezyen düşünce başka bir ifade ile Kartezyenizm denir. Kartezyen felsefe, din ile ilim ayrılmasını netice vermiştir. 104


• O dönemde Kartezyenizm, pansuman tedavi olarak mecburiyetten dolayı ortaya atılmıştı. • İlerici ve gerici deyimleri ilk olarak Batı’da kullanılmıştır. Kilisedekilere ve kilise taraftarlarına gerici, kiliseye karşı gelenlere de ilerici denilmiştir.

105


BLAISE PASCAL’IN MEŞHUR OLMUŞ SÖZLERİ • “Between us and heaven or hell there is only life, which is the frailest thing in the world.” • “Bu dünya ile öbür dünya arasında çok ince bir perde vardır, her an oraya da geçebiliriz veya burada da kalabiliriz.” Blaise Pascal 106


• “Faith certainly tells us what the senses do not, but not the contrary of what they see; it is above, not against them.” • “İman bize kesinlikle aklımızın zıddını değil; aklın gereğini hatta daha da üstünü söyler.” Blaise Pascal

107


• “If you gain, you gain all. If you lose, you lose nothing. Wager then, without hesitation, that He exists.” • “Kazanırsan, her şeyi kazanırsın. Kaybedersen, hiçbir şey kaybetmezsin. Tereddüt etmeden, bahse gir, ki O var.” Blaise Pascal

108


Galilei Galileo (Geliley Gelileyo) (1564-1642)’nun Hayatı • • • • • • •

İtalyan astronom, matematikçi ve fizikçidir. Dinamik ilminin kurucusudur. Sıvılı termometrenin mucididir. İlk mikroskobun kaşifidir. Dürbünü bulmuştur. En çok gök cisimleri üzerine çalışmıştır. Çevresine rağmen bilimsel mücadelesinde “Her şeye rağmen dünya dönüyor.” demesiyle meşhurdur. 109


• Dünyanın yuvarlak olduğunu keşfeden bilim adamıdır. 1633’te “Dünya yuvarlaktır.” dediğinden engizisyon mahkemesine çıkarılmıştır. Söyleminden vazgeçti gibi gözüktüğünden giyotinden kurtulmuş; fakat bundan sonraki hayatı, ömrünün sonuna kadar göz hapsinde geçmiştir. • Bunun iki nedeninden birincisi kilisenin ilme karşı oluşudur. İkincisi ise Galileo’nin ilimle dini birleştirmek isteyen gerçekten inançlı biri olmasıdır. 110


Galilei Galileo (Geliley Gelileyo)’nun Meşhur Sözü • “I do not feel obliged to believe that same God who endowed us with sense, reason, and intellect had intended for us to forgo their use.” • “Allah bize verdiği bu aklı, akıldan istifa etmemiz (vazgeçmemiz) için vermemiştir; Allah aklı bize idrak edelim, muhakemeli ve mantıklı olalım diye vermiştir.” Galilei Galileo (Geliley Gelileyo) 111


ISAAC NEWTON (AYZIİK NİÜVTIN) (1642-1724)’IN HAYATI • İngiliz fizikçisi, matematikçisi ve astronomudur. Newton çekim kanununu (evrensel çekim teorisi) bulmuştur. Newton çekimi veya Newton kanunu olarak da adlandırılan bu kanun şöyle ifade edilir: Gezegenler arasında kütleyle doğru, aradaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olan bir çekim vardır. 112


• • • • •

Aynı çekim atomda da görülür. Tarih ve dinle ilgili kitapları da vardır. Dinle ilgili eserleri, iki tanedir. Simya üzerine çalışmaları vardır. Yere düşen bir elma gibi önemsiz bir olay, Newton’da büyük ilhamlara kapı aralamıştır.

113


ISAAC NEWTON (AYZİK NİÜVTIN)’IN MEŞHUR SÖZÜ • “Nature and nature's laws lay hid in night; God said "Let Newton be" and all was light.” • “Tabiattaki Allah’ın kanunları karanlıktaydı (insanlar tarafından bilinmiyordu); Allah Newton'a emretti ve her şey aydınlandı (insanlar kanunlardan haberdar oldu).” ISAAC NEWTON (AYZIİK NİÜVTIN) 114


Kimya İbni Sina’nın buluşlarıyla bugünkü seviyesine ulaşabilmiştir. Berthold Schwartz* (1318-1384)

*Barutu bulan Alman kimyager. 115


BATI’DA BİLİMSEL GELİŞMEYE ZEMİN HAZIRLAYAN BAŞLICA DÖRT FAKTÖR 116


BATI’DA BİLİMSEL GELİŞMEYE ZEMİN HAZIRLAYAN BAŞLICA DÖRT FAKTÖR VARDIR: 1. HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ MESAJ 2. RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII. YÜZYIL) SONRA BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI ÖRNEK ALMALARI 3. FRANSIZ İHTİLALİNDEN (1789) SONRA LAİKLİĞİN DOĞUŞUNUN BİLİME KATKISI 4. BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TETKİK, TAHKİK VE ARAŞTIRMA METOTLARININ DOĞRULUĞU İLE BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT AŞKI 117


HAZRETİ İSA’NIN GETİRDİĞİ MESAJ • Hazreti İsa’nın getirdiği mesaj, Batı medeniyetinin en güçlü, en sağlam ve en önemli temelini oluşturur. Batı medeniyeti böylece varlık sahnesine çıkmıştır; çünkü Batı medeniyetinin esası Grek felsefesi (matematiksel düşünce), Roma hukuku ve gerçek Hıristiyan dinine dayanmaktadır. 118


RÖNESANS’TAN (XVI. YÜZYIL İLE XVII. YÜZYIL) SONRA BİZİM İLİM TARİHİMİZDEKİ BÜYÜK İLİM ADAMLARIMIZI ÖRNEK ALMALARI • Batı’daki bilimsel gelişmeye Rönesans’la beraber zemin hazırlayan, aslında bizim ilim tarihimizdir. 119


RÖNESANS’TAN VE FRANSIZ İHTİLALİ’NDEN SONRA BATI’NIN BİLİMDE İLERLEMESİ • Rönesans; başta bilim olmak üzere çeşitli dallarda Batı’nın ilerlemesidir. • Rönesans, XVI. ve XVII. yüzyıllarda yaşanmıştır. • Fransız İhtilali 1789 yılında olmuştur. 120


• Batı’nın Rönesans’tan ve Fransız İhtilali’nden önceki problemi dinle değil; bozulmuş din adamlarıyla ve dinin emirlerini kendi kişisel çıkarları için kullanan o günkü kilise teşkilatıylaydı. Laiklikten önce ruhban sınıf ne söylerse doğruydu, asla sorgulanamazlardı. Ruhban sınıfın baskısına karşı laiklik doğmuştu. Eski sisteme teokratik düzen deniyordu. İhtilalden sonraki sisteme laik düzen denildi. 121


• Hıristiyanlık tahrif olduğundan (bozulduğundan) ve tam hayatın içinde olmadığından dolayı kilise teşkilatı ilme karşıydı. Gerçek Hıristiyanlığın dinle çatışması düşünülemezdi. Kilisenin bu yanlışlığı, bilim adamlarında tepki oluşturdu. Bilim adamlarının çoğunluğu Descartes (1596-1650) (Dekart)’ın “Metafizik, bilim olmaz; bilgi ancak ölçülebilirdir.” sözünü esas aldı. Descartes akılcı insandı, “Allah vardır.” diyordu. 122


• Bilim adamları, bilimin konusunu maddeyle sınırlandırmak istediler. Din ile bilim arasında Batı’da uzun süren çatışmalar yaşandı. Sonunda bilim adamları yanlış olarak, din ile bilim arasında ayrılık var sandılar. Sonuçta da, din ile bilim ayrışması gerçekleşti. Din ve bilim, iki ayrı alan olarak ele alındı. • Din ve bilimin iki ayrı alan olarak ele alınması, Batı’daki çaresizlikten başvurulan bir şeydi. 123


• Günümüzde, üniversitelerimizde benimsenen de budur. • Batı’da; hem laikliğin doğuşundan sonra hem de Rönesans’tan sonra Galileo, Newton, Einstein, Pascal gibi dindar ve dinin ilimden kopuk hâline üzülen insaflı Batı bilim adamları da çıkmıştır. Bunların içinde en meşhuru Pascal’dı. Pascal (1623-1662) ve diğer bilim adamları Hıristiyanlık ile bilimin beraber olabileceğine inanıyorlardı; birleştirmek için gayret gösterseler de belirtilen sebeplerden dolayı başarılı olamadılar. 124


• Böyle bir ayrılık Müslümanlar olarak bizim inanç sistemimizde de, ilme bakışımızda da, tarihimizde de yoktur. • Bilim zihnin, din ise kalbin ışığı olarak görülmüştür. • Din ile bilim, bizim tarihimizde hiçbir zaman çatışır görülmemiştir, birbiriyle iç içe yer almıştır. • Bu konuda Müslümanlar olarak, çok şanslı sayılırız. 125


• Müslümanların şimdiye kadar ilim adına keşfettikleri çok şey vardır ve bundan sonra da pek çok şey olacaktır. • İbni Sina, Cabir bin Hayyan, Razi hem büyük birer kimyacı hem de çok iyi bir dindardılar. • Diğer branşlarda da durum aynıydı ve daha bunlar gibi on binlercesi vardı. • İslam dininin ilme karşı olmadığı açıktır. Nutuk’u dikkatle okuyanlar Atatürk’ün dinine sahip çıktığını apaçık görürler. 126


• Söylev ve Demeçler 2. cilt 94. sayfada Atatürk şöyle demektedir: “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, amme menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizzat dinimize uygundur. İslamiyet son ve kâmil dindir. Akla, mantığa ve hakikate uymaktadır.” Atatürk bu sözleriyle, dinimizin Hıristiyanlıkla mukayese olunamayacağını belirtmiştir. 127


• “Bütün bilimsel buluşları dinimiz daha önceden söylemiştir.” demek aşağılık kompleksini hatıra getiren bir cümle olabilir. Bu nedenle böyle bir yaklaşımda bulunmamalıdır. Fakat ilim adına ortaya konan hususların hiçbirinin dinimizle çelişmeyeceğini bilmek gerekir. Günümüzdeki bilimsel gelişmeler incelendiğinde her bir gerçeğin dinimizle örtüştüğünü ve uyum içinde bulunduğunu görmek mümkündür. 128


• İslam dinini Hıristiyan dinine kıyas edip Avrupa gibi dine lakayt olmak, çok büyük bir hatadır. Birincisi; Avrupa, dinine sahiptir. Başta Wilson, David Lloyd George (Deyvid Loyd Corc), Venizelos gibi Avrupa büyükleri dindardılar. Bu büyüklerin bir papaz gibi dinlerine mutaassıp olmaları, Avrupa’nın dinine sahip olduğunun göstergesidir. • İslamiyet’i Hıristiyan dinine kıyas etmek, yanlış kıyastır; çünkü Avrupa, dinine bağlıdır. 129


MÜSLÜMANLAR DİNE KARŞI LAKAYT OLUNCA FEN VE TEKNOLOJİDE PERİŞAN OLMUŞLARDIR • Ne vakit Müslümanlar dine ciddi sahip olmuşlarsa, ilimde o zamana göre çok yüksek ilerleme kaydetmişlerdir. Ne vakit dine karşı lakayt vaziyeti almışlar, fen ve teknolojide perişan vaziyete düşerek tedenni etmişlerdir. 130


• Başka dinin aksine, dinimize bağlı olma derecesinde milletimiz ilerlemiş; ihmali nispetinde de geri kalmıştır. Bu, tarihsel bir gerçektir.

131


BATI DÜNYASINDA BİLİMSEL ÇALIŞMALARDA KULLANILAN TETKİK, TAHKİK VE ARAŞTIRMA METOTLARININ DOĞRULUĞU İLE BATI İNSANINDAKİ İLİM VE HAKİKAT AŞKI • Bilimsel çalışmalarında Batılıların büyük bir çoğunluğu, pozitivist ve natüralist sonuçlara ulaşma niyetiyle çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu niyet, dini ilimden ayıran bir niyettir. 132


• Batılıların pozitivist ve natüralist amaçları olumsuz bir amaç olsa bile bu olumsuz amaca ulaşma yönünde kullanıldıkları vesileleri, hak vesilelerdir. Aslında bu vesileler, Müslümanlarda olması gereken vasıflardır. Müslümanlarda olması gereken davranışlar Batılılara geçmiş, Müslüman ise dinine ters olumsuz vesilelere sarılmıştır.

133


• Batılılarda olan onların ilimde ilerlemelerini sağlayan hak vesileler arasında şunları sayabiliriz: Mesainin tanzimi, iş bölümü, çalışkanlık, az uyuma, yardımlaşma, bilimsel çalışmalarda kullanılan tetkik metotlarının doğruluğu, tahkik metotlarının doğruluğu, araştırma metotlarının doğruluğu vb. vasıflar. • “İnsan için, çalışmasından başka bir şey yoktur.” hakikatine Batılılar uydukları için Allah onları bilimde başarılı kılmıştır. 134


• Pozitivist ve natüralistlerin hakkı temsil edenlere galip gelmelerinin nedeni, kullandıkları vesilelerin hak olmasıdır. Bundan dolayı kazanan, pozitivist ve natüralistler değil; yine de haktır.

135


KİMYA BİLİMİNE KATKIDA BULUNAN VE ESKİ SİMYACILARI TAKDİR EDEN BİLİM ADAMLARINDAN BAZILARININ HAYATI VE MEŞHUR OLMUŞ ÖZDEYİŞLERİ 136


Kimya Müslümanlar tarafından kurulmuştur. Müslümanlar binlerce keşif ve metotlarıyla kimya ilminin kuruluşuna yardım etmişlerdir. William James Durant* (Vilyım Ceymıs Dürant) (1885-1981)

*Amerikalı filozof, tarihçi, yazar. 137


Orta çağda İbni Sina tıp yazarlarının en büyüğü, Razi en büyük doktor, Beyruni en büyük astronom, İbni Heysem en büyük optik âlimi, Cabir bin Hayyan en büyük kimyagerdi. Durant* Dürant)

William James (Vilyım Ceymıs (1885-1981) 138


Kimyanın babası Cabir bin Hayyan’dır. Britannica Ansiklopedisi

139


Razi modern kimyanın kurucusudur. Eric John Holmyard* (Erik Caan Homyard) (1891-1959)

*İngiliz bilim adamı, kimya tarihçisi. 140


Cabir’den sonra yaşayan Razi kimya ilminin büyük kurucularındandır. Eilhard Wiedemann* (1852-1928)

*Alman fizikçi.

141


İslam kimyacılarının kendilerinden sonra gelenlere bıraktıkları miras saymakla bitmez. ROGER GARAUDY* (1913-2012) * Fransız filozof ve yazar, 1982’de Müslüman oldu, Müslüman olmadan önce Marksizmin önemli savunucularındandı. 142


Gerçek kimyager Razi’dir. Dr. Sigrid Hunke* (1913-1999)

* Alman felsefeci, Avrupa Üzerine Doğan İslam Güneşi kitabının yazarı. 143


Müslümanlardan önce kimyanın mevcut olmadığını söylersek mübalağa etmiş olmayız. Haydar Bammat* (1890-1965)

* Dağıstan’da doğdu, Paris’te yaşadı, devlet adamı, diplomat, yazar. 144


Şimdiki kimyayı deney malzemeleriyle ilk defa kuranlar Müslümanlar olmuştur. Corci Zeydan* (1861-1914)

*Hıristiyan Arap tarihçi, Beyrut doğumlu. 145


Müslümanların ayrı bir mesai gösterip geliştirdikleri İslam’da ilk ele alınan disiplinlerden biri kimyadır. Dr. Philip K. Hitti* (1886-1978)

*Arap tarihçisi. 146


Kimyaya deneyciliği kazandıran Müslümanlardır. Cabir bin Hayyan kimya ilmine buharlaştırma, süzme, saflaştırma, eritme, damıtma, kristalizasyon metotlarını keşfederek uygulamaya soktu. Max Meyerhof* (1884-1951)

*Alman bilim adamı. 147


İnsan, hangi fen dalı ile fazla meşgul olursa onda fani olur. Prof. Dr. Sir James Jeans* (Sör Ceyms Jiyns) (1877-1946)

* Sir James Jeans ikinci Einstein olarak bilinir. Esrarlı Kâinat ve Etrafımızdaki Kâinat isimli eserleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tercüme ettirilip yayınlanmıştır. 148


Modern ilimlere göre ısının değişmesi olayı son noktasına ulaşmış değildir. Şayet böyle bir şey olmuş olsaydı bugün biz yeryüzünde bulunup bu konu üzerinde düşünemezdik. Bu olay zamanla atbaşı yürümektedir. Bu sebeple evrenin bir başlangıcı vardır. Prof. Dr. Sir James Jeans* (Sör Ceyms Jiyns) (1877-1946) * İngiliz fizikçi ve gök bilimci, en çok termodinamik ve ısı konuları ile ilgilendi. “Etrafımızdaki Kâinat” kitabı, termodinamik ve ısı konularıyla özellikle ilgilidir. 149


Sözün kısası evrenin ezeli olması imkânsızdır. Prof. Dr. Sir James Jeans* (Sör Ceyms Jiyns) (1877-1946)

* İngiliz fizikçi ve gök bilimci, en çok termodinamik ve ısı konuları ile ilgilendi. “Etrafımızdaki Kâinat” kitabı, termodinamik ve ısı konularıyla özellikle ilgilidir. 150


Gördüğümüz alev alev yanan güneş, pırıl pırıl parıldayan yıldızlar ve çeşitli hayat sahipleriyle dolup taşan dünyamız bütünüyle evrenin belirli bir noktadan başladığını, muayyen bir zamanda var olduğunu açıkça göstermektedir. Prof. Dr. Frank Allen* (Firenk Ellın) (1908-2001) * Kanadalı fizikçi, İskoçya’da yaşadı.

151


Evren sonradan meydana gelmiş bulunmaktadır. Eğer maddenin başlangıcı olmasaydı (madde ezeli olsaydı) termodinamik kıyametin çoktan kopmuş olması lazımdı. Prof. Dr. Frank Allen* (Firenk Ellın) (1908-2001) * Kanadalı fizikçi, İskoçya’da yaşadı.

152


Albert Einstein (Elbırt Aynsstayn)’ın Hayatı (1879-1955) • 1905 yılında izafiyet (rölativite=görelilik) teorisini ortaya koydu. • 1921’de Nobel ödülü aldı. • Yapay einsteinium elementine Albert Einstein’ın adına izafeten bu isim verilmiştir. • Einsteinium elementinin atom numarası 99’dur ve Es sembolüyle gösterilir. 153


• Einstein atomu bir canavara kaptırdığını ancak Hiroşima ve Nagazaki’nin yerle bir olmasından sonra anlayabilmiştir. Ağlayarak Japonyalı bilgin dostundan özür dilemiştir. Nükleer enerji, Batılıların elinde akıl ve vicdanın kontrolünden çıktığı için Japonya’da dev şehirlerin yerle bir olmasına, binlerce insanın ölmesine sebep olmuştur. • Günümüzde de atom bombası, tehdit ve tedbir unsuru olarak değişik ellerde tutulmaktadır. 154


• Bu bakımdan insan unsurunun iyi eğitilmesi gerekir. Akıl ve düşünce prensipleri üzerine oturtulan fen ve teknik; beraberinde, insanlığı düşünme ile kalp ve vicdan duyarlılığını da getirebilmelidir. • Maddenin dalga özelliği ile ilgili “süper sicim teorisi” veya uluslararası ismiyle “superstring teorisi” 1915 yılında Einstein tarafından keşfedilen bir teoridir.

155


Albert Einstein (Elbırt Aynsstayn)’ın Meşhur Olmuş Sözleri • “Dinsiz ilim kör, ilimsiz din de topaldır.” (“İlimsiz din topal, dinsiz ilim ise kördür.”) Albert Einstein

156


“Kâinatın yaratıcısına olan inanç, ilmi araştırmanın en kuvvetli ve en asil muharrik (tahrik eden, harekete geçiren) gücüdür." Albert Einstein

Haşa “Allah zar atmıyor. Buna ikna oldum." Albert Einstein 157


Joseph Priestley (1733-1804) • İngiliz kimyacı olup karbon dioksit ve oksijenle ilgili önemli çalışmaları vardır. • Priestley 1774 yılında kırmızı renkteki HgO cıva (II) oksit bileşiğini ısıtarak ayrıştırmıştır. Bu maddeden çıkan gazı yanmakta olan bir muma yollamıştır, mumun daha şiddetle yandığını gözlemlemiştir. Bu gaz, oksijen gazıdır. 158


DİN İLE İLMİ BERABER ELE ALAN BATILI DÜŞÜNÜRLER

159


AKILCI İNSANLAR “ALLAH VARDIR.” DİYORLARDI

160


METAFİZİK AKLA TERS DEĞİLDİR • Descartes, Gottfried Wilhelm Leibniz, Nicholas Malebranche akılcı insanlardı “Allah vardır.” diyorlardı. • Shakespeare ve Goethe Allah’a inanıyorlardı. • Bunlar gibi başka Batılı düşünürler de iman hakikatlerinin akla ters olmadığını rahatlıkla her ortamda belirtebiliyorlardı. 161


“Cehalet Tanrı’nın laneti olduğuna göre, bilgi göklere uçabileceğimiz kanatlardır.” William Shakespeare * (1564-1616)

* İngiliz tiyatro yazarı ve düşünürüdür. 162


“Mezardakilerin pişman oldukları şeyler için dünyadakiler birbirlerini yiyor.” Johann Wolfgang von Goethe * (1749-1832) * Alman romancı, oyun yazarı, şair, hümanist, bilim adamı, filozof ve politikacısıdır. 163


Gottfried Wilhelm Leibniz (16461716) • Ünlü Alman filozofudur. • Bilim dünyasının en önemli sistemci düşünürlerindendir. • Matematik, metafizik ve mantık alanlarında ileri sürdüğü yeni düşünce ve görüşleriyle tanınır. • Akılcı insandır “Allah vardır.” demektedir. 164


Nicholas Malebranche (16381715) • Nicholas Malebranche, Fransız filozofudur. • Malebranche, zihinle beden arasındaki gözle görülür bağın Tanrı'nın müdahalesiyle kurulduğunu ifada eden okkasyonalist görüşü geliştirmiştir. • Akılcı insandır “Allah vardır.” demektedir. 165


• Malebranche; “Tanrı, gücünü insana aktarmış değildir. Bir şeyi bildiğimiz zaman Tanrı'nın bildirmesiyle biliriz. Tanrı zihnindeki ideaları bilir. Bizi aydınlatmak suretiyle insana herhangi bir şeyi bilme olanağı veren Tanrı'dır.” demiştir.

166


AVRUPA BÜYÜKLERİ DİNDARDI (BATILI DİNDAR BAZI DEVLET ADAMLARI VE SÖZLERİ)

167


Sana muasır bir vücut olamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed. Muallimi ve naşiri olduğun bu kitap, senin değildir; o ilahi bir kitaptır. Bu kitabın ilahi olduğunu inkar etmek, mevcut ilimlerin batıl olduğunu ileri sürmek kadar gülünçtür. Bunun için, insanlık senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra da göremeyecektir. Ben, heybetli ve azametli huzurunda tam ve sarsılmayan bir hürmetle eğilirim. Prens Otto von Bismarck (1815-1898)* • *Alman başbakanı. 168


Thomas Woodrow Wilson (1856-1924) • Thomas Woodrow Wilson (1856-1924), Amerika Birleşik Devletleri'nin 1913-1921 tarihleri arasındaki 28. Başkanıdır. • 1919 yılında Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştür. • ABD Başkanı Wilson’un sanki bir papaz gibi dinine karşı aşırı bağlı olması Amerika’nın dinine sahip olduğunu gösterir. 169


David Lloyd George (18631945) • 1916-1922 tarihleri arasında arasında İngiltere başbakanıdır. • İngiltere başbakanı David Lloyd George’un papaz gibi dinine karşı aşırı sevgi göstermesi İngiltere’nin dinine sahip olduğunun şahididir.

170


Elefterios Venizelos (18641936) • Yunanistan'ın 1910-1915 tarihleri arasındaki başbakanıdır. • Yunanistan başbakanı Venizelos’un dinine ifrat derecede bağnazlığı Avrupa’nın dinine karşı bir yönüyle mutaassıp olduğunu ispat eder.

171


BATILI DÜŞÜNÜRLERDEN BAZILARININ ÖNEMLİ SÖZLERİ

172


Zaman geçtikçe Kur'an’ın ulvi sırları inkişaf ediyor. Doktor Maurice (Moris)* (1564-1616)

*Meşhur İslam araştırmacısı, oryantalist ve Arap edebiyatı mütehassısı. 173


Kur’an, baştan ayağa kadar samimiyetle ve hakkaniyetle doludur. Kur’an'ın ulviyeti; onun cihanşümul (cihanı kuşatan, dünya genişliğindeki, kâinatı ilgilendiren) hakikatindedir. Thomas Carlyle (Karlayl)* (1795-1881) *İskoçyalı meşhur yazar ve tarihçi. 174


Müslümanlık teslis akidesini reddeder. Edward Gibbon (Edvor Gibon)* (1737-1794)

* İngiltere'nin en meşhur ve en büyük tarih yazarlarındandır. İngiliz milletvekilidir. 175


Kur’an, bütün iyilik ve fazilet esaslarını ihtiva eder; insanı her türlü sapkınlıktan korur. Sedio*

*Oryantalist. 176


Yaratıcı’nın hukuku ile yaratılanların hukuku, ancak Müslümanlık tarafından mükemmel bir surette tarif olunmuştur. Bunu yalnız Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da Museviler de itiraf ediyorlar. Marmaduke William Pickthall (Marmadük Piktol)* (1795-1881) *İskoçyalı meşhur yazar ve tarihçi. 177


Kur’an öyle bir peygamber sesidir ki, onu bütün dünya dinleyebilir. Bu sesin aksi saraylarda, çöllerde, şehirlerde ve devletlerde çınlar. Samuel Johnson (Dr. Johnson)* ( 1709-1784) *İngiliz yazar ve şair.

178


Kur’an, dünyada en büyük hakikat olan “Allah'ın birliğine inanmak” hakikatini dünya çapında ilan eder. Doktor City Youngest (Siti Yangest)* *İngilizce-Arapça ve Arapça-İngilizce sözlük yazarı. 179


Kur'an'ın lisanı her yönüyle benzersizdir. Kur'an muhteşem bir mucizedir. Corsele (Korsel)*

* Kur’an'ın mutaassıp münekkidi ve mütercimi. 180


Kur’an beşeriyete ilahi bir lütuftur. Kur’an muzaffer cumhuriyetler meydana getirmiştir. John Medows Rodwell (Radvel)* (1808-1900) • *Kur’an ayetlerini iniş tarihine göre 1876 yılında İngilizce’ye tercüme ve tertip eden, İngiltere'nin İslam bilimiyle uğraşan papazlarından.

181


Müslümanlık günümüz dünyası için en uygun bir dindir. Cihan medeniyetlerinin dayandığı bütün temelleri ihtiva eder. Gaston Care (Gaston Kar)*

*Fransa'nın en meşhur oryatalistlerinden. 182


Kur'an bütün dinî kitaplardan üstündür. Jochahim Du Rulph (Yoahim Dü Raf)*

*Alman âlimlerinden ve oryantalistlerinden. 183


OKUMA PARÇASI: ATATÜRK’ÜN BİLİME VERDİĞİ ÖNEM

184


NUTUK’U DİKKATLE OKUYANLAR ONUN HEM DİNİNE SAHİP ÇIKTIĞINI HEM DE BİLİME VERDİĞİ ÖNEMİ APAÇIK GÖRÜRLER

185


• Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi yayınlarından, 2006 yılı baskı tarihli “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I-III” kitabının “Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri I” bölümünün 98. sayfasında Atatürk şöyle demektedir:

186


• “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçü ile hangi şeyin bu dine uygun olup olmadığını kolayca takdir edebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, amme menfaatine uygundur; biliniz ki o, bizzat dinimize uygundur. İslamiyet son ve kâmil dindir. Akla, mantığa ve hakikate uymaktadır.” GAZİ MUSTAFA KEMAL 187


ATATÜRK AKIL İLE DİNİ MEZCETMİŞTİR • Atatürk, akıl ile dini mezcetmiş askerî, siyasi ve idari bir dâhidir. • Atatürk, hurafelere ve din istismarına karşıdır; bu ise gerçek dindarlıktır. Laiklik; dinsizliği Atatürk’ü istismara vesile yapanlara fırsat vermediği gibi, hurafecilere ve din istismarcılarına da fırsat tanımaz. 188


• Atatürk’ün en önemli özelliklerinden biri bilimsel ve akılcı düşünceyi her alanda egemen kılma isteğidir. • Atatürk’e göre bilimsel düşünceden uzaklaşmak bir toplumun yok olma sebeplerinin başında gelir. Bu nedenle destansı bir mücadele verilerek kazanılmış istiklal mücadelemizin bilimsel gelişmişlikle de taçlandırılması gerekir.

189


• İstiklal mücadelemizin bayraktarlığını yapıp bugünlere ulaşmamızda vesile olması bakımından Atatürk çok önemlidir. • Türkiye için hayati bir meseleyi başarmış ve büyüklüğe sıçramamızın önünü açmıştır. • Şanlı ve kahraman bir millet, I. Dünya Savaşı yenilgisi zamanında Mustafa Kemal gibi şanlı, başarılı bir kumandanı bulduğundan onu özellikle kahramanlık damarıyla alkışlamış, başına koymuştur. 190


• Cumhuriyetin ilk yıllarında her türlü yokluk ve imkânsızlığa rağmen yurt dışına öğrenci gönderilir. • Yurt dışına öğrenci göndermedeki amaç, bilimsel ve teknolojik gelişmenin bu öğrenciler sayesinde ülkemize taşınmasıdır. • Atatürk onlara gönderdiği telgrafta: “Sizi bir kıvılcım olarak gönderiyorum; alevler olarak geri dönmelisiniz.’’ demiştir. 191


• Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’de bilimsel çalışmaların başlamasına da öncülük etmiştir. 1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yüksekokulu Ankara Hukuk Mektebi, 1933’te İstanbul Üniversitesi, 1936’da Ankara Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi, 1935’te Etibank, Maden Tetkik Arama Enstitüsü ve Yüksek Ziraat Enstitüsünün kurulması bu çalışmaların sadece birkaçıdır. 192


• Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 27 Ekim 1922 yılında Bursa’da yapmış olduğu bir toplantıda “Milletimizin siyasi, sosyal hayatında, milletimizin düşünce eğitiminde de rehberimiz ilim ve fen olacaktır. Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki Türk milleti, Türk sanatı, Türk ekonomisi, Türk şiiri ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.” demesi bilimsel eğitime verdiği önemin göstergesidir. 193


Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkân yoktur. ATATÜRK, 1930 Kaynak: Devlet’in Kavram ve Kapsamı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yayınları, Ankara 1990

194


Laiklik prensibi dinimizde “Dinde, din için, dine sokmaya zorlama yoktur.” şeklinde ifade edilir.

195


2.BÖLÜM: KİMYA DİSİPLİNLERİ VE KİMYACILARIN ÇALIŞMA ALANLARI

196


KİMYANIN VE KİMYACILARIN UĞRAŞ ALANLARI

197


BAŞLICA KİMYA DİSİPLİNLERİ

198


BAŞLICA KİMYA DİSİPLİNLERİ (KİMYANIN ALT DALLARI) • • • • • •

Analitik kimya Biyokimya Fizikokimya Polimer kimyası İnorganik kimya (Anorganik kimya) Organik kimya (Karbon kimyası) 199


• • • •

Endüstriyel kimya Adli kimya Farmasötik kimya Nükleer kimya

200


ANALİTİK KİMYA • Kimyasal bileşiklerin tanınmasını (nitel analitik kimya veya kalitatif analitik kimya) ve miktarlarının belirlenmesi işlemlerini kapsayan (nicel analitik kimya veya kantitatif analitik kimya) kimya disiplinidir. Analitik kimya boya, ilaç, kozmetik, yakıt, gıda, çevre endüstrisi gibi birçok endüstriyel alanda; tıpta, arkeolojide, adli kimyada kullanılan çok önemli kimyasal tanı ve ölçüm bilimidir. . 201


• Kan, idrar, su, toprak, hava gibi madde örneklerinin yapısında bulunan kimyasal maddelerin tür ve miktarının saptanması analitik kimyanın ilgi alanıdır.

202


BİYOKİMYA • Canlı organizmaların kimyasal yapısını ve bu yapıda meydana gelen kimyasal değişiklikleri inceleyen kimya disiplinidir. Canlı organizmanın yapı taşları olan proteinleri, nükleik asitleri vb. birçok organik molekülü inceler. • Klinik biyokimya ve teorik biyokimya olmak üzere iki alt dalı vardır. 203


• Kan, doku, idrar gibi örneklerin yapısının incelenmesi, ilaçların vücuttaki etki mekanizmalarının incelenmesi gibi konular biyokimyanın ilgi alanına girer.

204


FİZİKOKİMYA • Sıcaklık, basınç, derişim (çözeltilerde birim hacimdeki madde miktarı) gibi fiziksel faktörlerin kimyasal tepkimelere etkilerini inceleyen kimya disiplinidir. • Kimyasal tepkimelerde moleküllerin hızı, hareketi, birbirleriyle etkileşimi sırasındaki enerji değişiminin incelenmesi fizikokimyanın uğraş alanlarına örnektir. 205


POLİMER KİMYASI • Petrol ya da doğal gazdan tamamen ya da kısmen türetilen kimyasal maddeler ile ilgilenen kimya alt dalı polimer kimyasıdır. • Çok sayıda küçük birimin (monomer) birbirine eklenmesiyle oluşan büyük molekülleri (polimer) inceler. • Polimerlerin incelenmesi polimer kimyasının ilgi alanıdır. 206


• Polimerler doğal ve yapay olabilir. Proteinler, karbonhidratlar doğal polimerlere, naylon, plastik, teflon, orlon, kauçuk ise yapay polimere örnektir.

207


ANORGANİK KİMYA (İNORGANİK KİMYA) • Organik olmayan bileşiklerin yapılarını, özelliklerini ve tepkimelerini inceleyen kimya disiplinidir. • Asit, baz, tuz, su, mineral gibi maddelerin doğada nasıl bulunduğunu, özelliklerini, kimyasal tepkimelerini incelemek anorganik kimyanın ilgi alanına girer. 208


ORGANİK KİMYA (KARBON KİMYASI) • Organik bileşiklerde bulunan ana element karbon (C) olduğundan dolayı organik kimyaya karbon kimyası da denir. • Karbon bulunduran bileşiklerin yapılarını, özelliklerini ve tepkimelerini inceleyen kimya disiplinidir. Proteinler, yağlar, karbonhidratlar karbon içerdiklerinden organik kimyanın konularındandır. 209


• Petrol ve petrol ürünleri, boyalar, ilaçlar, plastikler, patlayıcıların elde edilmesi, tepkimeleri ve özelliklerinin incelenmesi organik kimyanın ilgi alanına girer.

210


ENDÜSTRİYEL KİMYA • Sanayide kullanılan ham maddelerin imalatıyla ilgilenir. • Sanayide kullanılan organik ve anorganik maddelerin üretimi ilgi alanıdır.

211


ADLİ KİMYA • Suç ve suçluları ortaya çıkarmada birtakım kimyasal analizler kullanılır. • Sporcular, performanslarını arttırmak için vücudun normal işleyişini hızlandıran maddeler (doping) alırlar. Bu maddeler sporcu sağlığı açısından zararlıdır. Sporcuların doping yapıp yapmadıkları kan ve idrar analizleri gibi birtakım kimyasal analizlerle ortaya çıkarılır. 212


• Zehir ve patlayıcı gibi bilinmeyen bir maddenin adının konulması kimyasal analizlerle belirlenir. • Kırmızı bir lekenin salça mı yoksa kan mı olduğu kimyasal analizlerle ortaya konulur. • Kimyanın bu alanına adli kimya denir.

213


FARMASÖTİK KİMYA • Eczacılığın kimya ile ilgili konularını içerir.

214


NÜKLEER KİMYA • Atom çekirdeği ile ilgilenen kimya disiplinidir.

215


BAŞLICA KİMYA ENDÜSTRİLERİ

216


İLAÇ ENDÜSTRİSİ, GÜBRE ENDÜSTRİSİ, PETROKİMYA ENDÜSTRİSİ, ARITIM ENDÜSTRİSİ, BOYA-TEKSTİL ENDÜSTRİSİ ALANLARININ KİMYA İLE İLİŞKİSİ 217


İLAÇ ENDÜSTRİSİ • İlaç ham maddesinin üretimi ve bu maddelerin vücutta oluşturduğu tepkimelerin incelenmesinde kimya biliminden yararlanılır. • Ayrıca ilacın araştırma geliştirme, denetleme, onaylama, kalite kontrol, ambalajlama, ürün piyasaya çıktıktan sonra inceleme aşamaları da kimya biliminin alanına girer. 218


• İlaçlar, doğal kaynaklardan veya sentez yoluyla elde edilen kimyasal maddedir.

219


GÜBRE ENDÜSTRİSİ • Tarımda ürün verimini ve kalitesini arttırmak için toprağa verilen maddelere gübre denir. Bitkiler yaşayıp gelişmek için yaklaşık 60 kadar elemente ihtiyaç duyar. Toprağın ihtiyacı olan elementleri içeren yapay gübrenin imalatı, toprağa verilmesi ve toprak analizi kimyanın ilgi alanına girer. 220


PETROKİMYA ENDÜSTRİSİ • Petrol, doğal gaz ve bunlardan elde edilen ürünlerle ilgilenen endüstri alanıdır. Petrol ve petrol ürünleri başka ürünlere fiziksel ve kimyasal yöntemler kullanılarak dönüştürülür. Bu dönüşümler sırasında sıvı ve gaz yakıtlar, gaz yağı, çözücüler, makine-motor yağları, asfalt-zift, parafin, hidrokarbonlar gibi ürünler elde edilir. 221


ARITIM ENDÜSTRİSİ • Havanın, suyun ve toprağın çeşitli kirleticilerden temizlenmesi işlemine arıtım denir. Su, toprak ve hava analiz edilerek içerdikleri zararlı kimyasallar belirlenir. Bu zararlı kimyasalların uzaklaştırılmasında kimya biliminden yararlanılır. Bu alandaki çalışmalar kimyanın bir alt disiplini olan çevre ve su kimyasının da doğmasını sağlamıştır. 222


BOYA-TEKSTİL ENDÜSTRİSİ • Boyalar; inşaat, tekstil, gıda, ahşap, metal gibi çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. Boyaların kullanıldıkları alanlara göre kimyasal yapıları farklılık gösterir. Bu kimyasalların elde edilmesi, uygulanması ve bulunduğu ortamdan uzaklaştırılması işlemlerinde kimya biliminden yararlanılır.

223


KİMYA ALANI İLE İLGİLİ BAŞLICA MESLEKLER

224


KİMYA ALANI İLE İLGİLİ KİMYA MÜHENDİSLİĞİ, METALURJİ MÜHENDİSLİĞİ, ECZACILIK, KİMYAGERLİK, KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ MESLEKLERİNİN TANITILMASI 225


KİMYA ÖĞRETMENLİĞİ • MEB tarafından onaylanan öğretim programları çerçevesinde, kimya konusu ile ilgili bilgi, beceri, tutum ve davranışların, öğrenci yaş düzeyine uygun olarak çeşitli yöntemlerle kazandırıldığı kimya ile ilgili eğitimin verildiği meslektir. • Kimya öğretmeni bu alanda çalışan kişidir. 226


KİMYA MÜHENDİSLİĞİ • Kimyanın yanında matematik, fizik, biyoloji, ekonomi, mühendislik bilimlerini birleştirerek endüstri, teknoloji ve çevre problemlerinin çözümüne yönelik çalışmaların yapıldığı mühendislik alanıdır. Sanayide kimyasal maddenin ekonomik biçimde üretilmesi, geliştirilmesi, tesislerin tasarlanması, kurulması ve işletilmesi alanları kapsar. 227


METALURJİ MÜHENDİSLİĞİ • Maden filizleri ile ilgilenir. Maden filizlerinden metal elde edilmesi en önemli konusudur. • Metalin çeşitli sanayi dallarında teknik ihtiyaçlara uygun olarak tasarlanması, geliştirilmesi, üretilmesi metalürji mühendisliğinin alanına girer. • Metalürji mühendisi bu alanda çalışan kişidir. 228


KİMYAGERLİK • Organik kimya, anorganik kimya, analitik kimya, biyokimya, fizikokimya gibi dallarda ileri düzeyde eğitim verilen kimya alanıdır. Maddenin atom ve molekül yapısı, kimyasal özelliği, farklı maddelerle etkileşimi, yeni maddelerin oluşumu, kullanım olanaklarının bulunması ve kimyasal analizi konusunda ileri düzeyde laboratuvar çalışmaları yapılır. 229


ECZACILIK • Eczacılıkta ilaç üretimi, geliştirilmesi, dağıtımı, insan vücudundaki etkileşimi, ham maddesinin elde edilmesi, ilaçların kimyasal, fiziksel, ve biyolojik özelliklerinin incelenmesi, kullanımı, laboratuvarda hazırlanması, analizinin yapılması ve hastaya temin edilmesi gibi hususlarda eğitim verilir. • Eczacı, bu alanda çalışan kişidir. 230


3.BÖLÜM: KİMYANIN SEMBOLİK DİLİ

231


ELEMENT-SEMBOL

232


KARIŞIM NEDİR? • Karışım, birden fazla maddenin kimyasal özellikleri değişmeyecek şekilde bir araya gelmesiyle oluşan madde topluluğudur. Saf maddeler element ve bileşiklerden oluşur. Fakat maddelerin çoğu ne tek bir elementtir; ne de tek bir bileşiktir. Maddelerin çoğu saf madde olmayan karışımlardır. 233


SAF MADDE NEDİR? • Bazı maddeler ayırma yöntemleriyle kendi yapı taşından başka maddeye ayrılamaz, bu tür maddelere saf madde denir. • Saf maddeler element veya bileşik olabilir.

234


REAKSİYON ÇEŞİTLERİ • KİMYASAL REAKSİYON • FİZİKSEL REAKSİYON • NÜKLEER REAKSİYON

235


KİMYASAL REAKSİYON YERİNE KİMYASAL TEPKİME DENEBİLİR Mİ? • Kimyasal tepkime ile kimyasal reaksiyon eş anlamlıdır. • Eskiden kimyasal reaksiyon denirdi, bir ara kimyasal tepkime tabiri kullanıldı, günümüzde yine kimyasal reaksiyon deniyor. 236


• Türkçemizde reaksiyon, tepki göstermek demektir. Bu nedenle de reaksiyon ile tepki göstermek aynı anlama gelir. • Türkçede aynı anlamı taşıyor diye kimyasal reaksiyon sözcüğünden tepki göstermek, karşı koymak gibi anlamlar çıkarılmamalıdır. Anlamı başkadır. • Kimyadaki reaksiyon, batı dillerinden Türkçemize geçtiğinden batı dillerindeki anlamını taşımaktadır. Bu anlam şöyledir: 237


• “Re”, yeniden demektir. • Reaksiyon, yeniden aksiyon manasınadır. “Reaksiyondan önce de aksiyon vardı. Reaksiyondan sonra da aksiyon var.” demektir. • Kimyasal reaksiyona, kimyasal tepkime dediğimizde; bütün bu anlamları aklımıza getirmeliyiz. Sonra söyleyebiliriz.

238


BİLEŞİKLERİN SAĞ ALTINA YAZILAN, FİZİKSEL HÂLİDİR • NaCl(k), NaCl(s), NaCl(g) ve NaCl(suda) olmak üzere dört farklı yazım vardır. • Hâller parantez içinde, küçük harfle, küçük puntoyla, kısaltılarak yazılır. • NaCl(k), katı yemek tuzu; NaCl(s), erimiş yemek tuzu; NaCl(g), gaz hâlindeki yemek tuzu, NaCl(suda) ise suda hazırlanmış yemek tuzu çözeltisi demektir. 239


• NaCl(suda) ,NaCl(aq) şeklinde de yazılabilir. • Aqua, Latince’de su demektir; (aq), (aqua) kelimesinin kısaltılmışıdır. • Çözücü, hangi maddeyse o yazılır. Örneğin; iyot, suda çözünmez. Alkolde çözünür. Bu nedenle I2(alkolde) şeklinde yazılır. • Kastedilen hâl, oda sıcaklığındaki hâl ise malumu ilam olmaması için yazılmayabilir. Örneğin; suyu belirtmek için H2O yazılabilir; su buharı kastediliyorsa kesinlikle H2O(g) diye yazılmalıdır. 240


• Bazen de hâller yazılmamış olsa da, reaksiyon denkleminden anlayabilmelidir: AgNO3+ NaCl → AgCl(k)+ NaNO3 Girenlerdekilerin oda sıcaklığındaki hâlleri katıdır. Ancak katı olduklarında reaksiyona girmeyecekleri malumdur. Bu nedenle çözeltidirler. İyonik bileşiklerin sıvı hâlleriyle bir tepkime kimyada zaten yoktur. AgNO3(suda)+NaCl(suda)→AgCl(k)+NaNO3(suda) 241


• Bununla ilgili bir diğer husus daha vardır: • H2 denilince 1 tane H2 molekülü anlaşılır. • H2(g) denilince ise 1 mol H2 anlaşılır.

242


MÜSLÜMANLARIN BULDUĞU ELEMENTLER • Alkali kelimesi, Arapça el kali kökünden türemiştir. Arapçada lügat manası bazik olan madde demektir. Kalevi de denir. Cabir bin Hayyan, potasyuma özelliğine uygun kalium adını vermiştir. Potasyum, bazik özellikte bir elementtir. Kalium, kalevi özelliğe sahip madde anlamındadır. Kalevi kelimesinin Latincesi olan kalium sözcüğü Arapçadan Latinceye geçmiştir. 243


• Müslümanların bulduğu elementler 800’lü yıllara rastlar. • 10 kadar elemente ismini Müslümanlar koymuştur.

244


IUPAC’IN YENİ ÜRETİLECEK ELEMENTLERİN İSMİNİ BELİRLEDİ • Yeni üretilecek elementlerin ismini IUPAC belirliyor. Kural olarak; rakamların Latinceleri birleştirildikten sonra sonuna ium eki ekleniyor. • LATİNCE RAKAMLAR • 0 – nil 245


• • • • • •

1 – un 2 – bi 3 – tri 4 – quadr 5 – pent Örneğin; 205 atom numaralı elementin adı binilpentium olacak.

246


IUPAC Uluslararası Temel ve Uygulamalı Kimya Birliği The International Union of Pure and Applied Chemistry

247


ELEMENT TANIMIYLA İLGİLİ SÖYLEM HATALARI • Her elementin yapı taşı atom değildir. Yapı taşı molekül olan elementler de vardır. Bunlara element molekülleri denir. • Element tanımında; “aynı cins atomdan oluşan saf madde” derken izotoptan söz etmelidir; çünkü her bir aynı cins atomun farklı izotopu vardır, bu yönüyle farklı atom olmaktadır. 248


BİLEŞİK-FORMÜL

249


BİLEŞİKLERİN TANIMI • Farklı cinsteki atomların belirli oranlarla kimyasal özelliklerini kaybederek birleşmeleriyle oluşan yeni saf maddeye denir.

250


BİLEŞİK TANIMIYLA İLGİLİ SÖYLEM HATALARI • Her bileşiğin yapı taşı molekül değildir. Yapı taşı formül-birim olan bileşikler de vardır. • Bileşik diyebilmemiz için farklı cins atomların kimyasal yolla birleşmesi gerekir. Aynı cins atomların kimyasal yolla birleşmesinden oluşan element molekülleri, elementtir; bileşik değildir. 251


Kimya tanımları; efradını (bütün fertlerini) cami (kapsayan), ağyarına (kendinden başka olanlarını) mani (engel) olmalıdır.

252


BİLEŞİKLERİN ÖZELLİKLERİ • 1- Aynı cins molekül ve farklı cins atomdan oluşmuşlardır. • 2- Saftırlar (Arı). • 3- Homojendirler. • 4- Yoğunluk, erime ve kaynama noktaları karakteristiktir. • 5- Kimyasal yolla bileşenlerine ayrışırlar. • 6- Formülle gösterilirler (CO, H2O, HNO3). 253


MADDENİN YAPISINDA VURGULANMASI GEREKEN BAŞLICA ÖGELER • • • • •

Maddenin yapısı taneciklidir. Maddenin yapısı boşlukludur. Maddenin tanecikleri hareketlidir. Tanecikler arasında çekim kuvveti vardır. Tanecikler arasındaki mesafeler farklı farklıdır. 254


• Taneciğin fiziksel özelliği yoktur; tanecik hâl değiştirmez.

255


MADDENİN TANECİKLİ YAPISI GÖZLEMLENEBİLİR Mİ? • 30 milyon defa büyülten STM (tarayıcı tünel mikroskobu) ile atom ve moleküller görülebilmektedir. • Bilgisayardaki renklendirme dışında, görülen gerçek görüntüdür. • Kitaplardaki molekül modelleri yanlıştır, gerçek görüntü değildir. 256


• Atomlar yuvarlak model olarak, moleküller de birbirine geçme modeli şeklinde görülürler. • Atom çapı 10–8 cm olduğuna göre, atom mikroskopta 0,3 cm büyüklüğünde görülür. Günümüzde çekirdek, proton, nötron, elektron zaten görülemezler. Esirin de görülmesi mümkün değildir. Ancak belirtilen ispat yollarıyla varlığına delil getirilmektedir. 257


• Göremediğimiz, mikroskop veya X ışınlarıyla bile tespit edemediğimiz madde de vardır. Bunlara ancak günümüzün teknolojisi ile ulaşılmaktadır.

258


BAZI MADDELERÄ°N YAYGIN (GELENEKSEL) ADLARI

259


ÇAMAŞIR SUYU • Çamaşır, bulaşık, fayans, ıslak zemin, tuvalet, banyo temizliğinde kullanılır. • Çamaşır ve bulaşıkta; 2 litre suya 1 yemek kaşığı çamaşır suyu katılır. • Diğer temizliklerde; saf olarak kullanılabilir. • Çamaşır suyunun formülü NaClO’dir. Sodyum hipoklorür veya sodyum hipoklorit diye okunur. • Saf (% 100’lük) sıvıdır; çözelti değildir. 260


TUZ RUHU ÜRETİMİ H2(g) + Cl2(g) → 2HCl(g) HCl(g) + su → HCl(suda) Temizlikte doğrudan kullanılan % 36’lık derişik HCl (hidroklorik asit), tuz ruhu adıyla bilinir. Doymuş HCl çözeltisidir. Fayans, taş vb. ıslak zemindeki ağır kirlerin temizlenmesinde kullanılır. Özellikle tuvalet temizliğinde yaygın olarak yararlanılır. Sağlığa zararlı olduğundan kullanılmamasında fayda vardır. 261


SODA (ÇAMAŞIR SODASI) • Van gölü suyu, çamaşır sodası çözeltisidir. Ancak, içinde her çeşit deterjan da vardır. • Soda saf hâlde Beypazarı’nda bulunur. • Doğada beyazımsı renksiz, şeffaf ve taş şeklindedir. • Piyasadaki sodalar, sodanın toz edilmişidir.

262


• Van gölündeki çamaşır sodası, dünyanın ihtiyacını karşılayacak kadar çokluktadır. • Formülü Na2CO3’tür. • İleride sabun ve deterjanın yerini alacak kıymette bir kaynağımızdır. • Soda denildiğinde çamaşır sodası anlaşılır, yemek sodası anlaşılmaz.

263


As (Arsenik): ZIRNIK • Halk arasında zırnık adıyla bilinen madde arseniktir.

264


BORAKS • Na2B4O7 x 10H2O (SODYUM TETRABORAT DEKAHİDRAT): Formülü Na2O.2B2O3.10H2O şeklinde de yazılabilir. Tabiattaki boraks bileşiğidir. Cam yapımında ve suların sertliğinin giderilmesinde kullanılır.

265


KATI PETROL • NaBO2H2O2 x 3H2O (KATI PETROL): Doğadaki bor filizinin en önemlisidir. Bu bileşikten elde edilen H2 ile, havadaki O2 yakılarak enerji elde edilir.

266


KALSİNE TİNKAL • % 33 B2O3 bileşiği içeren bor cevheridir. Bileşim; CaO de ihtiva eder.

267


KOLEMANİT • % 45 B2O3 bileşiği içeren bor cevheridir. Bileşiminde CaO de ihtiva eder. Formülü 2CaO.3B2O3.5H2O ile gösterilir. Ca2B6O11 x 5H2O şeklinde de yazılabilir.

268


ALÇI • CaSO4 x 2H2O (KALSİYUM SÜLFAT DİHİDRAT): Cevher adı jipstir. Doğal bileşiktir. Piyasada alçı olarak satılır.

269


OKSİJENLİ SU • Eczanelerde oksijenli su diye satılan çözelti, % 3’lük H2O2 çözeltisidir; tıpta yaraları temizlemek için yararlanılır. Saçları hafif sarartmak için de oksijenli su kullanılır.

270


NİŞADIR • NH4Cl (AMONYUM KLORÜR): Nişadır olarak bilinir. Pil yapımında ve kalay kaplamacılığında kullanılır.

271


SÜRME • PbO2: Kurşun(IV)oksit göze çekilen sürmedir. Erkekler gece, kadınlar her zaman kullanırlar. Gözü radyoaktiviteden korur.

272


KİREÇ KAYMAĞI • Ca(ClO)2 (KALSİYUM HİPOKLORÜR): Kireç kaymağıdır.

273


POTAS KOSTİK • KOH (POTASYUM HİDROKSİT): Teknikteki adı potas kostiktir. Yapay gübre ve arap sabunu sentezinde kullanılır. Doğada bulunmaz, yapay elde edilir.

274


GÜHERÇİLE • KNO3 (POTASYUM NİTRAT)

275


ŞİLİ GÜHERÇİLESİ • NaNO3 (SODYUM NİTRAT)

276


BARİT SUYU • Ba(OH)2 (BARYUM HİDROKSİT): Diğer adı barittir. Barit suyu, doymuş veya doymamış Ba(OH)2 çözeltisidir.

277


KARPİT • CaC2 (KALSİYUM ASETİLENÜR): Karpit adıyla tanıdığımız kirli beyaz görünümlü taştır. Olgunlaşmamış muzlar, olgun gösterilmek için karpitlenir; sağlık açısından dalında olgunlaşmışı tercih edilmelidir. Ayrıca karpit üzerine basit bir düzenekle su dökülür, asetilen gazı açığa çıkar; açığa çıkan asetilen gazı ile de kaporta kaynağı yapılır. 278


KİREÇ TAŞI • CaCO3 (KALSİYUM KARBONAT): Kalsiyum karbonatın piyasa adı, kireç taşıdır. Mermer taşı, % 98 ile % 100’lük; kalker taşı ise % 90 ile % 98’lik kalsiyum karbonat bileşiğidir. CaCO3’tan; çimento, tuğla, fayans ve harç gibi çeşitli maddeler üretilir. Çimento; CaCO3’ın pişirme, soğutma ve öğütme işlemlerinden geçirilmesiyle elde edilir. 279


SÖNMEMİŞ KİREÇ • CaO (KALSİYUM OKSİT): Sönmemiş kireçtir.

280


SÖNMÜŞ KİREÇ • Ca(OH)2(k): Sönmüş kireçtir. Yalnız kireç denince de sönmüş kireç anlaşılır.

281


KİREÇ SUYU • Ca(OH)2(suda): Kireç suyu, kalsiyum hidroksitin doymamış veya doymuş çözeltisidir. CO2 gazının ayıracıdır.

282


SİRKE RUHU • CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke ruhu % 100’lük CH3COOH’tir. Sirke ruhunun kimyasal adı, anhidr asetik asit veya susuz asetik asittir.

283


SİRKE • CH3COOH (ASETİK ASİT): Sirke asidi de denir. Yapay sirke kütlece % 5’lik CH3COOH’tir. Doğal sirke de % 5’lik CH3COOH’tir; ayrıca içinde yüzlerce az veya eser miktarda çeşitli maddeler vardır. Bu maddelerin başlıcaları; mineral maddeler, vitaminler ve faydalı mikroorganizmalardır. 284


MANYETİT • Fe3O4 (FeO + Fe2O3): Manyetit filizidir.

285


KUM • SiO2 (SİLİSYUM DİOKSİT): Kumun, toprağın asıl maddesidir.

286


SÜLFAT GÜBRESİ • (NH4)2SO4 (AMONYUM SÜLFAT): Fenni sülfat gübresidir. Yapay maddedir.

287


FOSFAT GÜBRESİ • (NH4)3PO4 (AMONYUM FOSFAT): Fenni fosfat gübresidir. Yapay bir maddedir.

288


NİTRAT GÜBRESİ • NH4NO3 (AMONYUM NİTRAT): Fenni nitrat gübresidir. Yapay bir maddedir.

289


AKÜ ASİDİ • H2SO4 (SÜLFÜRİK ASİT): Akülerdeki asittir. Yapay bir maddedir.

290


ZEYTİN BOYASI • FeO: Demir(II)oksit siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için hile amacıyla kullanılır. Zeytin boyası olarak bilinir.

291


YEMEK SODASI VEYA KABARTMA TOZU VEYA İNGİLİZ SODASI VEYA İNGİLİZ KARBONATI • NaHCO3 (SODYUM BİKARBONAT): Yemek sodası ve kabartma tozu olarak satılan maddedir.

292


KAN ŞEKERİ • C6H12O6 (GLİKOZ): Kan şekeridir. En çok üzüm ve balda bulunur. Serum dekstroz, % 5’lik glikoz çözeltisidir.

293


YEMEK TUZU • NaCl (SODYUM KLORÜR): Yemek tuzudur.

294


SERUM FİZYOLOJİK • Serum fizyolojik, % 0,9’luk NaCl çözeltisidir.

295


SODA, ÇAMAŞIR SODASI • Na2CO3 (SODYUM KARBONAT): Soda, çamaşır sodası isimleriyle bilinir. Doğal bileşiktir.

296


ÇAY ŞEKERİ • C12H22O11 (SAKKAROZ): Çay şekeridir.

297


ZENCEFRE • ZENCEFRE: HgS formülüyle gösterilen cıva(II)sülfür filizinin özel adıdır.

298


KOSTİK (SUD KOSTİK) • NaOH (SODYUM HİDROKSİT): Beyaz sabun imalinde kullanılır, piyasadaki yeşil zeytinlerin tamamı kostiklidir. Kostik; zeytini, normal süresinden çok daha kısa sürede, yaklaşık 5–6 günde sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı istenmeyen bir kokusu olur. Kimya laboratuvarında, nitel ve nicel analizlerde çok kullanılır. Yapay bir maddedir. 299


KEZZAP • HNO3 (NİTRİK ASİT): Yapay gübre üretiminde ve patlayıcı madde yapımında kullanılır. Kezzap; derişik nitrik asittir. Yapay maddedir.

300


DOĞAL GAZ • CH4 (METAN): Doğal gaz adıyla bilinir.

301


LPG GAZI • C3H8 (PROPAN) VE C4H10 (BÜTAN) GAZLARI KARIŞIMI: LPG gazıdır.

302


ŞAP VEYA KAN TAŞI • KAl(SO4)2 (Potasyum alüminyum sülfat): Şap veya kan taşı adıyla bilinir; damar daraltıcı özelliği vardır.

303


KROMİT • KROMİT FİLİZİ: Cr2O3 formülüyle gösterilen (krom oksit) ve FeO formülüyle gösterilen demir(II)oksit karışımından ibaret cevherdir.

304


FLORİT • CaF2 (KALSİYUM FLORÜR): Florit filizidir.

305


GÖZ TAŞI VEYA GÖK TAŞI • CuSO4 x 5H2O: Mavi kristallerden oluşan, suda çok çözünen bir maddedir. Elmanın kabuğu çok faydalı olmasına rağmen elma, kabuğu soyularak yenmelidir; elma ağaçları CuSO4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile kabukta Cu+2 kalır. Cu+2 düzeyinin kanda yükselmesi ile Wilson adı verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş gösterebilir. Yapay bir maddedir. 306


ZÜMRÜT • Al2(SiO)3 (ALÜMİNYUM SİLİKAT) VE BeSiO3 (BERİLYUM SİLİKAT) : Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam ve zümrüt adıyla bilinen süs taşıdır.

307


ZEBERCET • ZEBERCET: FeSiO3 ve MgSiO3 formülüyle gösterilen demir(II)silikat ve magnezyum silikat taşıdır. Sarı renkte ve cam parlaklığındadır. Kalp çarpıntısı ve korkuya iyi gelir. Krizalit adıyla da bilinir.

308


POMZA VEYA PONZA TAŞI • TiO2 (TİTANYUM DİOKSİT): Pomza veya diğer adıyla ponza taşıdır.

309


YAKUT • % 99 Al2O3 (ALÜMİNYUM OKSİT) VE % 1 Cr2O3 (KROM OKSİT): Yakut taşıdır. Koyu kırmızı, kırmızı-turuncu ve hafif morumsu renklerdedir. Yakutun pembe olanı safir adını alır.

310


MALAHİT • MALAHİT: CuCO3 ve Cu(OH)22 formülüyle gösterilen bakır(II)karbonat ve bakır(II)hidroksit filizi veya değerli taşıdır. Sol elde bulundurulursa, vücuttaki elektriğin fazlasını alır.

311


HEMATİT • HEMATİT: Fe2O3 formülüyle gösterilen demir(III)oksit filizi veya değerli taşıdır. Diğer adı kırmızı demir taşıdır. Kan dolaşımını düzenler. Mafsal romatizmasına iyi gelir. Dalağın sıhhatli çalışmasını sağlar. Fe2O3’ün C (kömür) ile ısıtılmasından Fe (demir), elde edilir.

312


KİL • KİL: Hidratlı alüminyum silikattır. Kil adıyla bilinen birçok mineral vardır. Bunlardan en saf olanı Al2O3 . 2SiO2 . 2H2O formülüyle gösterilen kaolindir. Seramik, fayans, porselen, emaye ve tuğla yapımında kil kullanılır.

313


FELDSPAT • Kil endüstrisinin ana ham maddesidir. • Potas feldspat: K2O . Al2O3 . 6SiO2 (potasyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) • Soda feldspat: Na2O . Al2O3 . 6SiO2 (sodyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) • Kireç feldspat: CaO . Al2O3 . 6SiO2 (kalsiyum oksit) (alüminyum oksit) (silisyum dioksit) 314


OPAL • OPAL: Silisyumlu bileşiklerin tamamını içeren, çok kıymetli bir taştır. Opalde, bütün değerli taşların hasiyeti vardır. Özellikle eklem iltihabına iyi gelir.

315


KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF • KEHRİBAR, MERCAN, İNCİ, SEDEF: Organik kaynaklıdırlar ve formülleri komplekstir.

316


KEHRİBAR • KEHRİBAR: Fosilleşmiş reçinedir. Guatr, astım, bronşit ve alerjiye iyi gelir. Açık sarıdan kızıla kadar türlü renklerde olan, yarı saydam, kolay kırılan, süs eşyası yapımında kullanılan bir taştır.

317


SEDEF • SEDEF: Midye vb. deniz hayvanlarının kabuklarının iç kısmını astarlamış olarak bulunur. Kalker taşı (% 90 ile % 98’lik kalsiyum karbonat bileşiği) ile organik madde karışımından ibarettir. Gök kuşağı gibi görünen, parlak yüzeyli olan bir taştır.

318


MERCAN • MERCAN: Mercan iskeletinden elde edilir. Solunum açıcıdır. Kırmızı renkli bir taştır. Süs eşyası yapımında kullanılır.

319


İNCİ • İNCİ: İstiridye vb. deniz hayvanlarının içinde oluşan sedef renginde süs tanesidir.

320


FULVİK ASİT • FULVİK ASİT: Bütün elementleri içeren organik molekül dür.

321


HUMİK ASİT • HUMİK ASİT: Fulvik asit zamanla humik aside dönüşür.

322


SÜLFATO • SÜLFATO: Sülfonamit grubundan, fulvik asit türevi olan bir maddedir. Gelecekte birçok ilacın yerine geçeceği tahmin edilmektedir.

323


BİBER GAZI • BİBER GAZI: Toplantıyı belli etmeden dağıtır. Toplantıya katılacaklarda aksırık ve öksürük başlar. 1997 yılından beri ABD ve Brezilya’dan ithal edilen biber gazı, 2010 yılından itibaren MKE’de üretilmeye başlanmıştır.

324


AMYANT • AMYANT: Bugün insanoğlu amyant maddesini keşfederek, ateşte yanmamanın bir kısmını gerçekleştirmiş sayılır.

325


SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ • SİHİR OTU VE TATULA BİTKİSİ: Her iki bitki de mazi ile irtibatı keser.

326


VX GAZI • VX GAZI: Odaya sıkılır veya uçakla belli bir bölgeye havadan verilir. Mankafa yapar. Buna karşı ardıç yağı veya titanyum kullanmalıdır.

327


PERLİT • Cam gibidir. İnci taşı da denir. Doğaldır. • Volkanik kayadır. Feldspat cinsindendir. • Pudra hâline getirilerek yem maddelerinin preslenmesinde kullanılır. • Bileşiminde aşağıdaki bileşikler vardır: Na2O K2O CaO Al2O3 SiO2 328


MİDE ASİDİ • HCl (Hidroklorik asit): Mide asididir.

329


LİMON ASİDİ • Sitrik asit (Limon asidi): Limonda bulunur.

330


ELMA ASİDİ • Malik asit (Elma asidi): Elmada bulunur.

331


TEREYAĞI ASİDİ • Bütirik asit (Tereyağı asidi): Tereyağında bulunur.

332


SÜT ASİDİ • Laktik asit (Süt asidi): Yoğurtta, ekşimiş sütte ve yorulunca kaslarda bulunur.

333


KARINCA ASİDİ • Formik asit (Karınca asidi): Karınca salgısında ve ısırgan otunda bulunur.

334


C VİTAMİNİ • Askorbik asit (C vitamini): Kuşburnu, limon, portakal vb. meyvelerde bulunur.

335


SERUM DEKSTROZ • Serum dekstroz, % 5’lik glikoz çözeltisidir.

336


GRİZU GAZI • Metan gazının hava ile %5-%15 oranındaki karışımına grizu gazı denir.

337


İNGİLİZ TUZU • MgSO4 X 7H2O

338


TOR • Toryum

339


ALÇI VEYA ALÇI TAŞI • CaSO4 x 2H2O (Kalsiyum sülfat dihidrat): Cevher adı jipstir. Alçı taşı olarak bilinen doğal bileşiktir. Piyasada alçı olarak satılır. Alçı şeklinde dekoratif işlerde, dişçilikte kalıp alınmasında ve hazır duvar üretiminde kullanılır.

340


HARÇ • Harç; Ca(OH)2’in kum, çimento ve suyla olan karışımıdır.

341


ÇİMENTO • Çimento; CaCO3’ın pişirme, soğutma ve öğütme işlemlerinden geçirilmesiyle elde edilir.

342


GLAUBER TUZU • Na2SO4.10H2O (Sodyum sülfat dekahidrat): Glauber tuzu adıyla bilinir. Tekstil endüstrisinde kullanılır.

343


SOFRA TUZU • NaCl (Sodyum klorür): Sofra tuzu olarak kullanılır.

344


TRONA • Na2CO3.NaHCO3.2H2O (Trona): Tabiatta doğal olarak bulunan soda minerallerinden en yaygın bulunanıdır.

345


4.BÖLÜM: KİMYA UYGULAMALARINDA İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

346


KİMYA LABORATUVARINDA UYULMASI GEREKEN İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KURALLARI • Kimya laboratuvarında, deney yaparken zarar görmemek, kaza yaşamamak için güvenlik kurallarına uygun davranılmalıdır. Kimyasallarla güvenli bir şekilde nasıl çalışılacağı konusunda da bilgi sahibi olunmalıdır. 347


• Laboratuvarda bulunan kimyasal maddeler yanıcı, zehirli, tahriş edici veya patlayıcı etkiye sahip olabilir. Bu kimyasallardan bazıları kolaylıkla deriden geçebileceği gibi, buharlaşma yolu ile soluduğumuz havaya karışabilir. Kimyasal maddelerin insan sağlığına ve çevreye zarar vereceği bilinmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.

348


LABORATUVAR GÜVENLİK KURALLARI • 1. Kimya laboratuvarında, laboratuvar önlüğü ve kapalı ayakkabı giyilmeli, tehlikeli deneyler için özel koruma gözlüğü ve maske kullanılmalıdır. • 2. Saçlar toplu, tırnaklar kesilmiş olmalıdır. • 3. Ellerde kesik, çatlak veya açık yara varsa mutlaka bandajla kapatılmalıdır. 349


• 4. Bazı kimyasalların buharları olumsuz etkileyeceği için gözlerde kontakt lens bulunmamalıdır. • 5. Kimyasalların deri ile temas süresini arttıracağı için, yüzük, bilezik gibi takılar çalışmaya başlamadan önce çıkarılmalıdır. • 6. Laboratuvara yiyecek, içecek getirilmemeli ve tüketilmemeli, kesinlikle sakız çiğnenmemelidir.

350


• 7. Laboratuvarda, başkalarının dikkatini dağıtıcı hareketler yapılmamalı, oyun oynanmamalı ve kesinlikle şaka yapılmamalıdır. • 8. Kırık, çatlak ve kirli cam eşyalar kullanılmamalıdır. • 9. Kimyasal maddelere kesinlikle çıplak elle dokunulmamalıdır. • 10. Kimyasal maddeler koklanmamalı ve tadına bakılmamalıdır. 351


• 11. Kimyasal alındıktan sonra şişenin kapağı hemen kapatılmalıdır. Aynı spatül, kaşık veya pipet temizlenmeden başka bir madde için kullanılmamalıdır. • 12. Sıvılar pipetle aktarılırken mutlaka puar kullanılmalıdır. • 13. Derişik asitlerle çalışırken dikkatli olunmalı, asit çözeltisi hazırlanacaksa cam baget yardımı ile asit yavaşça su içerisine dökülüp seyreltilmeli, asla asit üzerine su eklenmemelidir. 352


• 14. Eter, aseton, alkol gibi uçucu ve yanabilen maddeler açık aleve yakın tutulmamalıdır. • 15. Uçucu ve yanıcı çözücüler nedeniyle, piller alev alma riski taşıdığı için laboratuvarda kesinlikle cep telefonu kullanılmamalıdır. • 16. Deney sırasında, deneyi yapan kişi deney ortamından ayrılmamalıdır.

353


• 17. Kimyasal maddelerin ambalajları üzerindeki etiketler koparılmamalı, karalanmamalı, şişelerden sıvı akıtılırken etiket tarafı yukarı gelecek şekilde tutulmalıdır. Etiketleri bozulmuş ambalajlar, kullanılmamalıdır. • 18. Katı ve sıvı atıklar lavabolara dökülmemeli, etiketlerle belirlenmiş atık kaplarına atılmalıdır. • 19. Kullanılmış deney malzemeleri yıkanmalı kesinlikle kirli bırakılmamalıdır. 354


• 20. Laboratuvardan çıkar çıkmaz eller hemen yıkanmalıdır. • 21. Herhangi bir sağlık problemi olan öğrenci, öğretmenini bilgilendirmelidir. • 22. Öğretmenin onay vermediği hiç bir işlem ve deney yapılmamalıdır.

355


ACİL DURUMLARDA ARANACAK NUMARALAR • Acil ilk yardım: 112 • Zehir merkezi: 114 • İtfaiye: 110

356


GÜVENLİK UYARI İŞARETLERİ • Evimizde, iş yerimizde, laboratuvarda ve endüstride kullanılacak her kimyasal maddenin üzerinde mutlaka çeşitli uyarı, risk ve önlem bilgileri bulunur. Kullanmadan önce bu maddelerin etiketleri dikkatle okunmalı ve o madde ile çalışırken gerekli tedbirler alınmalıdır.

357


• Kimyasal maddelerin üzerinde yer alan sağlık ve güvenlik amaçlı temel uyarı işaretlerine risk piktogramları denir. Bu işaretler ve anlamları aşağıda verilmiştir.

358


YANICI MADDE İŞARETİ • Alkol içeren sıvılar ve aseton gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

359


YAKICI MADDE İŞARETİ • Yakıcı maddeler; kağıt, ahşap gibi yanıcı malzemelerle temas ettirilmemelidir. • Oksijen, klor, nitrik asit, hidrojen peroksit gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

360


AŞINDIRICI (KOROZİF) MADDE İŞARETİ • Sodyum hidroksit, sülfürik asit, hidroflorik asit, fenol gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

361


TAHRİŞ EDİCİ MADDE İŞARETİ • Sodyum hipoklorit, etil alkol gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

362


PATLAYICI MADDE İŞARETİ • Nitrogliserin gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

363


ZEHİRLİ (TOKSİK) MADDE İŞARETİ • Hidrojen sülfür, etilen amin gibi maddelerin bulunduğu kapların üzerinde yer alır.

364


RADYOAKTİF MADDE İŞARETİ • Çevresine radyasyon yayan ve canlı dokularda kalıcı hasarlara neden olan, madde ve yerlerde bu uyarı işareti bulunur. • Çok tehlikelidirler. • Bu işaretin olduğu yerde dolaşılmamalı, koruyucu giysi giyilmelidir.

365


ÇEVREYE ZARARLI MADDE İŞARETİ • Bu maddeler havaya, suya ve toprağa karıştığında oluşturdukları zararlı etki uzun süre gitmez. • Bu maddelerle çalışıldıktan sonra atıkları kesinlikle doğaya atılmamalı, lavaboya dökülmemeli, mutlaka kimyasal atık şişesine boşaltılmalıdır. • Kimyasal maddelerin tamamının kaplarının üzerlerinde yer alır. 366


İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

367


KİMYASAL MADDELERİN ZARARI • Kimyasal maddeler toksik, aşındırıcı, tahriş edici, alerjik, kanserojen olabilir. Ayrıca DNA yapısını bozarak mutasyona yol açabilir. • Meslek hastalıklarına yol açabilir. Örneğin asbest liflerinin (doğal olarak bulunan lifli yapılı silikatlar) uzun süre kullanımı çalışanlarda kanser oluşumuna neden olabilir. 368


• Ayrıca kimyasallarla çalışılan yerlerde, gaz ve tozların uzun süre solunması, akciğer ve solunum hastalıklarına da neden olur. • Kimyasal maddelerin insan sağlığına ve çevreye zararlı etkileri vardır. • Yüzdüğümüz havuzları temizlemek için kullanılan klor, endüstride kullanılan bazı ürünlerdeki ağır metaller (alüminyum, arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, nikel, cıva ve çinko) sağlığımızı tehdit edebilir. 369


• Değişik şekillerde vücudumuza aldığımız kimyasal maddeler, her çeşit hastalığa neden olabilir. • Çeşitli amaçlarla kullandığımız kimyasallar sadece insan sağlığına değil çevreye de zarar verir. Tarımda kullanılan ilaçların ve gübrelerin bitkiler tarafından kullanılmayan kısmı, bitki ve canlılara zarar verir. Hava, toprak ve su kirliliğine neden olur.

370


BAZI MADDELERİN İNSAN SAĞLIĞI VE ÇEVRE İÇİN ÖNEMİ

371


Na İYONU +1

• Hücre dışı sıvının temel maddesidir. Vücuttaki su dengesinin korunmasında görev alır.

372


PİYASADAKİ YEŞİL ZEYTİNLERİN TAMAMI KOSTİKLİDİR • NaOH (sodyum hidroksit)’in teknikteki adı kostiktir. Piyasadaki yeşil zeytinlerin tamamı kostiklidir. Kostik; yeşil zeytini, normal süresinden çok daha kısa sürede, yaklaşık 5-6 günde sarartır. Kostikli zeytinlerin farklı istenmeyen bir kokusu olur. Kostik, siyah zeytinlerin rengini koyulaştırmak için de az da olsa kullanılır. 373


K İYONU +1

• Hücre içi sıvının temel maddesidir. Vücut sıvılarının iyon dengesinin ve yoğunluğunun korunmasında görev alır.

374


Fe İYONU +2

• Kana kırmızı rengini veren hemoglobinin yapısında bulunur.

375


SİYAH ZEYTİNLERİN ÇOĞUNDA ZEYTİN BOYASI VARDIR • Siyah zeytinleri çabuk olgunlaştırmak için hile amacıyla FeO formülü ile yazılan demir(II)oksit kullanılır. Zeytin boyası olarak bilinir.

376


Fe ELEMENTİ • İnsanlık, sosyal yaşamında demire çok muhtaçtır. • İnşaat sektöründe, harp sanayisinde, otomotiv ve ulaşım alanında demir–çelik endüstrisinin önemi çok büyüktür. • Mekanik, elektronik vb. her dalda kullanılan her çeşit alet demirden yapılır. • Yerkürenin merkezi; erimiş demir ve erimiş nikel karışımıdır. 377


• Demiri hamur gibi yumuşatmak, tel gibi inceltmek ve şekil vermek, endüstriyel kalkınmanın aslı, anası, esası ve kaynağıdır. Bu sebeple demirin önemine vurgu için; “Demir yerden çıkmıyor, gökten iniyor.” denmiştir. • Semadan düşen taşlara, gök taşı denir. Düşen gök taşlarının tetkik edilen parçalarında; demir, çelik ve başka maddeler karışık olarak bulunmaktadır. 378


• Yer kürenin çekirdeğinde demir vardır. Magma tabakasındaki yüksek sıcaklığın, demirin nükleer reaksiyonundan kaynaklandığı bilinmektedir. Bu yüksek sıcaklık, demiri eritmektedir. Çekirdekte ağaca ait özelliklerin tamamı bulunur. Günümüzde Dünya'da yaklaşık 90 doğal element tespit edilmiştir. Demir Dünya'nın çekirdeği olduğuna göre acaba demirden Dünya'daki doğal elementlerin bütünü ileride elde edilebilecek midir? 379


• Demir suresinde elementlerin çoğunun adı geçer. İleride demir atomu çekirdeğinin parçalanarak çeşitli elementlerin elde edilebileceğini söyleyebiliriz. Simyacıların hayali gerçekleşebilir.

380


Ca İYONU +2

• Kemik ve dişlerde suda çözünmeyen bileşiği hâlinde bulunur.

381


Mg İYONU +2

• Kemik ve dişlerde suda çözünmeyen bileşiği hâlinde bulunur.

382


SUYUN İNSAN SAĞLIĞI VE ÇEVRE İÇİN ÖNEMİ

383


SU • Yağmurla gelen suyun damlaları sayısınca faydalar vardır. • Hidrojen ve oksijen gibi iki basit maddeden oluşan su, yüz binlerle hikmetli ve şuurlu ve çeşitli hizmetlerde ve sanatlarda çalıştırılır. • Gök gürültüsü, yağmurun gelmesini haber verip muhtaçlara müjde eder. • Bulutlar dolu, kar ve yağmuru saklar. 384


SU DÖNGÜSÜ • Yeryüzünde ne kadar H2O(s) (su) varsa atmosferde de o kadar H2O(g) (su buharı) vardır. • Yeryüzüne inen yağmur, her sene aynı miktardadır. • Yeryüzünden her sene ne kadar su buharlaşırsa; o ağırlıkta su yağmur, kar ve dolu olarak dünyaya yağar. 385


• SORU:

H2O(s) → H2O(g)

Dünyamızdaki suyun buharlaşması tepkimesi yukarıda verildiği gibi tek yönlü olsaydı ne olurdu? CEVAP: Dünyada su kalmazdı. • SORU: H2O(g) → H2O(s) Yukarıdaki tepkimede görülen dünyamızdaki değişim; tek yönlü olsaydı ne olurdu? CEVAP: Yeryüzünü su kaplardı. 386


• SORU: Bu olayın ölçülü, dengeli ve dinamik olması ne anlama gelir? • CEVAP: Ölçülü, yeryüzünde bulunan su kadar atmosferde su buharı bulunduğu anlamına gelir. Dengeli, tepkimenin denge tepkimesi (çift yönlü tepkime) olduğu anlamına gelir. Dinamik ise, bu olayın her an, yer–gök arasında devam ettiği anlamına gelir.

387


«Göğü de dengesini kaybetmekten korunmuş bir tavan durumunda yarattık.» • Dünyada suyun varlığı; güneşle aramızdaki uzaklığın hassaslığı ile de alakalıdır. • Dünya ile güneş arasındaki uzaklık şimdikinden farklı olsaydı su, ya buharlaşacaktı ya da donacaktı. 388


YAĞMURUN YAĞMASI VE ATMOSFERDE FİZİKSEL DENGENİN KORUNMASI • Sıcaklık, suyu buharlaştırmakla suyun bünyesini tahrip ettiği zaman, o tahrip sonucu oluşan su buharı yok olmaz. Belirli bir yere sevk edilir ve belli bir düzeye çıkar; icap ettiğinde yağmak için orada durur. 389


• Atmosferdeki su buharı molekülleri, atmosferdeki hava moleküllerinin onda birini teşkil edince sıkışmadan dolayı su buharı yoğunlaşır. Atmosferde bulunan belli bir düzeydeki bu su buharının yoğunlaşması suretiyle yağmur yağar. • Atmosferde fiziksel dengenin korunması için, yağan katrelerden boş kalan yerler, denizlerden ve yerlerden kalkan buharlarla doldurulur. 390


• Yağmur yağması hakkında en kısa yol şöyle tarif edilir: Su buharı molekülleri, emir aldıkları zaman, o moleküller her taraftan toplanmaya başlarlar ve bulut şeklini alıp, hazır vaziyette dururlar. Yine ikinci bir emirden sonra bir kısım moleküller yoğunlaşarak, katrelere dönüşürler. Sonra kanunların temsilcileri vasıtasıyla, çarpışmadan kolayca yere düşerler. 391


• Atmosfer, denizin rengini andırır. Havada, denizlerdeki sudan daha fazla su vardır. Bu nedenle, “atmosferde denizin bulunduğu teşbihi” mecaz olarak akıldan uzak değildir. Sanki, şu atmosfer boşluğu yağmur ile dolu bir havuzdur. • Bulutların bir kısmı negatif elektriği üzerlerinde taşımaktadır, bir kısmı da pozitif elektriği üzerlerinde taşımaktadır. Bu kısımlar birbirlerine yaklaşıp aralarında çarpışma olduğunda, şimşek çakar. 392


• Bulutların bir kısmının hücum ettiği, bir kısmının ise kaçtığı zaman aralarında havasız kalan yerleri doldurmak için atmosfer tabakası hareket ve heyecana geldiğinde gök gürlemesi (gök gürültüsü) meydana gelir. • Bu hâllerin olması bir nizam ve kanun altında olur ki, o nizam ve o kanunu temsil eden gök gürlemesi ve şimşek aracılarıdır. 393


SU DONUNCA GENLEŞİR • Buz molekülleri arasındaki uzaklık, su molekülleri arasındaki uzaklığa göre % 11 oranında daha fazladır. Başka bir ifadeyle su donunca % 11 hacim büyümesi gerçekleşir. • Normalinde maddenin katı hâlinde, moleküller birbirine sıvı hâline göre daha yakındır; sıvı donunca hacim büyümesi değil, hacim küçülmesi olur. 394


• Yalnız suya has olan bu durum, suyun donunca diğer sıvılara zıt olarak genleşmesinden ileri gelir. Bu nedenle buz, su üzerinde yüzer. Kışın buzların su yüzeyinde durması, yoğunluğunun sudan daha az oluşundandır. Denizler, göller, akarsular donsa bile, bu olay yüzeyde olur. Böylece, suyun içindeki canlılar için, donma olayı, âdeta koruyucu bir tabaka meydana getirir. • Suyun bu istisnai özelliğinin hayat için çok faydaları vardır. 395


• Kışın tarlaları örten karın altındaki ekinlerin korunması da suya verilen bu özelliktendir. • Su donunca, diğer maddelerden farklı olarak buz, suyun yüzeyine çıkar. Diğer maddeler gibi olsaydı, denizler, göller, akarsular alttan donardı. Bu durum denizlerin, göllerin ve akarsuların buz hâline gelmesine neden olurdu ve canlı kalmazdı. Bu da bütün suların buz olması ve hayatın sona ermesi demek olacaktı. 396


SUYUN İYONLAŞMASI ON MİLYONDA BİR ORANINDA OLDUĞUNDAN REAKSİYON İŞARETİ ÇİFT YÖNLÜDÜR H2O(s) ⇌ H

+1 (suda)

+ OH

–1 (suda)

• 10 000 000 H2O molekülünden 1 tanesi iyonlarına ayrışır. • Hiç ayrışmasaydı veya daha fazla oranda ayrışsaydı ne olurdu? 397


• Saf su, çok hassas aletlerle anlaşılabilecek derecede iletkendir. • Hiç ayrışmasaydı: Elektrikli aletin içine su kaçarsa kontak yapar. Bu bir sigortadır ve uyarıdır; tedbirli olmamız, elektrikli aletin tamirini yapmamız için bir ikazdır. Çünkü; tedbirsiz ve ihtiyatsız olarak aletin tamiriyle uğraşılırsa, elektrik çarparak öldürür. H 2O molekülü iyonlarına hiç ayrışmasaydı, tedbirli olmamız için ikaz meselesi ortadan kalkacaktı. 398


• Daha fazla oranda ayrışsaydı: Su hem asit hem de baz olacağından yaşam olmayacaktı.

399


BAZI AĞIR METAL İYONLARININ VE ZEHİRLİ GAZLARIN ÇEVREYE ZARARI VE BU ZARARDAN CANLILARIN OLUMSUZ ETKİLENMELERİ

400


AĞIR METALLER • Ağır metal bileşikleri zehirdir. Kaynak sularında bulunmazlar. Yer altından gelen ağır metal içeren sular Burdur gölü, Acı göl gibi göllerde, ağır olduklarından toplanırlar; yeryüzüne çıkamazlar. • Ağır metallerin sağlığımızı tehdit etmesi çevre kirlenmesi sebebiyledir.

401


Hg İYONU +2

• Ağır metal iyonudur. Endüstriyel atıklarla havaya, toprağa ve suya karışır, canlılara çok zararlıdır. • Bu yerlerde yetişmiş meyve ve sebzelerin yenilmesi böbrek, sinir sistemi, beyin fonksiyonlarında bozulmaya, DNA’da hasarlara, akciğerlerde ve gözde tahrişe, deri döküntülerine, kusma ve diyareye neden olmaktadır. 402


Pb İYONU +2

• Normalinde suda çözünen bileşiği hâlinde doğada yoktur. • Ağır metal iyonudur. • Endüstriyel atıklarla havaya, toprağa ve sulara karıştığından dolaylı yoldan canlılara çok zararlıdır. • Kurşunlu benzin kullanımı sonucu havaya karışan kurşun bileşiği insan sağlığına ve çevreye çok zararlıydı. 403


• 2004 yılına kadar benzinde kurşun katkısı yasak değildi. • 2004 yılından itibaren tüm benzin çeşitleri kurşunsuz olarak piyasaya sürüldü. • Normalinde benzinde kurşun yoktur. • İnsan sağlığı üzerinde çok zararlı etkiye sahip metallerden biridir. İnsan vücuduna gıda, hava veya su yoluyla girerek istenmeyen durumlara neden olmaktadır. 404


ELMAYI SOY DA YE..! • Elmanın kabuğu, çok faydalı olmasına rağmen yenmemelidir. Elma, kabuğu soyularak yenmelidir; çünkü elma ağaçları, göz taşı veya gök taşı denilen CuSO 4 çözeltisiyle ilaçlanır. Bol suyla yıkansa bile, kabukta Cu+2 kalır. Zehirli Cu+2 kalıntısı, en çok elma sapında bulunur. Karaciğer, Cu +2 ’nin yıkılması ve kanda yükselmemesi için çok çalışır, sonunda iflas eder. Cu +2 düzeyinin kanda yükselmesi neticesinde Wilson adı verilen ölümcül karaciğer hastalığı baş gösterebilir. 405


CO2 GAZI • Normalinde havadaki CO2 gazı yaşam için gerekli düzeydedir. CO2 gazı fosil yakıtların kullanıldığı yıllarda büyük şehirlerde hava kirliliğinin başlıca sebebiydi, günümüzde böyle bir sorun yok denilebilir. Doğal dengenin insanlarca bozulması sonucu atmosferdeki CO2 gazı miktarının artması sera etkisi yapar, bu da küresel ısınmaya neden olur. 406


• CO2 gazının güneşten gelen ısıyı daha çok tutup sıcaklığı yükseltmesine sera etkisi denir. • Sera etkisi sonucu küresel ısınma adı verilen sorun ortaya çıkar. Çölleşme olur, kar ve buz hızlı erir, deniz seviyesi yükselir, güçlü fırtınalar oluşur.

407


NO2 (AZOT DİOKSİT) GAZI • Havada azot ve oksijen olmasına rağmen hiçbir zaman azot dioksit oluşmaz. • NO2 gazı, hava bulunan N2 gazı ve O2 gazının birleşmesiyle oluşsaydı atmosferdeki su buharı ile tepkimeye girerek kezzabı oluşturabilirdi. • Azot dioksit, suyla birleştirilerek kezzabın elde edilmesinde kullanılır. 408


• Bazı kimya deneylerinde oluşur, dikkat etmek gerekir, çok zararlıdır.

409


ŞİMŞEK ÇAKTIĞINDA HAVADAKİ OKSİJEN İLE AZOTTAN HNO3 OLUŞMAZ • Şimşek çaktığında bile gerekli olan yüksek aktivasyon enerjisi sağlanamaz. Sağlansaydı bile sağa doğru cereyan yüzdesi çok düşük olduğundan çok çok az miktarda azot oksitleri oluşup toprağa geçecekti. N2 + 2,5O2 + yüksek sıcaklık ⇌ N2O5 410


• Zaten azot oksitlerin suyla birleşmesine ait reaksiyon da çift yönlü olup ileri reaksiyonun hızı çok yavaştır. N2O5 + H2O ⇌ 2HNO3 Her şimşek çakışında HNO3 (kezzap) oluşması için şartlar hazır olduğu hâlde hayat devam etmektedir. • Bütün yanma reaksiyonları ekzotermik olduğu hâlde azotun yanması endotermiktir. 411


SO3 (KÜKÜRT TRİOKSİT) GAZI • Normalinde havada SO3 gazı yoktur. • Eski yıllarda filtresi olmayan fabrika bacalarından SO2 gazı çıkardı, bu da havadaki O2 ile birleşip SO3 gazını oluştururdu. SO3, eski yıllarda asit yağmuruna sebep olan bir gazdır. • Günümüzde fabrika bacalarına filtre takma zorunluluğu olduğundan dolayı bu sorun ortadan kalkmıştır. 412


ASİT YAĞMURU • Eski yıllarda filtresi olmayan fabrika bacalarından çıkan SO2 gazı, havadaki O2 ile birleşip SO3 gazını oluşturmuştu. SO3 gazı da yağmur yağdığında H2O ile birleşip asit yağmuru adıyla bilinen H 2SO4 meydana gelmişti. • Günümüzde böyle bir sorun yoktur. SO2 + ½O2 → SO3 SO3 + H2O ⇌ H2SO4 413


• H2SO4 yağmuru ciddi solunum rahatsızlıkları, göllerin kirlenmesi, mermer ve kireç taşlarının erozyonu, bitki örtüsünün zarar görmesi gibi sorunlar doğurmuştu.

414


CO GAZI • Normalinde havada CO gazı yoktur. • Baca sorunundan dolayı yeterli oksijenin olmadığı durumlarda CO2 gazı yerine CO gazı oluşur. • Karbon monoksit zehirlenmesi komaya ve ölüme yol açabilir.

415


Cl2 GAZI • Normalinde sularda Cl2 gazı yoktur. Büyük belediyelerde Cl2 (klor) gazı katılarak şehir suyu temizlenir. Musluk suyunun dezenfekte edilmesi için kullanılan Cl2 gazı, organizmada birikir, zehirlidir, fazlası öldürücü etki yapar. • Çamaşır suyu ve tuz ruhu birleşince açığa çıkan Cl2 gazı öldürür. 416


ÇAMAŞIR SUYU VE TUZ RUHU BİRLEŞİNCE AÇIĞA ÇIKAN KLOR GAZI ÖLDÜRÜR NaClO + 2HCl → NaCl + H2O + Cl2 Tuvalet temizliğinde aynı anda hem çamaşır suyu hem de tuz ruhu kullanılmamalıdır. Açığa çıkan Cl2 öldürücü dozdadır. 417


KLORSUZ DOĞAL KAYNAK SUYUNUN ÖNEMİ VE SU KRİSTALLERİ • Dr. Masaru Emoto, Japon bilim adamıdır. 1943 yılında Japonya’da doğmuştur. Alternatif tıp doktorudur. Yaptığı deneylerden elde ettiği su kristalleri fotoğraflarını ‘’Suyun Verdiği Mesajlar’’ isimli kitabında yayınlamıştır. 418


• Dr. Masaru Emoto “Su cansız bir madde değildir. Canlı ve duyguları algılayan kristallerden oluşmaktadır. Çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.” demektedir. • Suyun Verdiği Mesajlar adlı kitabında suyu çeşitli yönlerden ele alan Dr. Masaru Emoto, çalışmalarının bilimsel temelini oluştururken din gerçeğini de göz ardı etmemiştir. 419


• Dr. Masaru Emoto şöyle demektedir: "21. asırda en önemli olayın ilimle dinin yeniden buluşması olacağını düşünüyorum. Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern ilim de hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı." • Kar tanelerinden hiçbirisinin birbirine benzemediği bilinmektedir. Bunun gibi su kristalleri de birbirinden farklıdır. Zaten karın sudan meydana geldiği de malumdur. 420


• Dr. Masaru Emoto yaptığı deneylerde; temiz kaynaklardan alınan su örneklerinin ve kendilerine sevgi dolu sözcükler söylenen su örneklerinin aynen kar tanesi kristallerine benzeyen çok parlak, yoğun motifli, simetrik, estetik, çok ince dizayn edilmiş, çok renkli ve altıgen kristallerden oluştuklarını göstermiştir. • Demek ki iyi söylenen bir söz ve doğallık su üzerinde olumlu tesir yapıyor. 421


• Dr. Masaru Emoto klorlu çeşme sularıyla, çevre kirliliğinin çok olduğu bölgelerden aldığı su örnekleriyle ve negatif düşüncelere maruz bırakılan su örnekleriyle yaptığı deney sonucunda ise kristal yapının bozulduğunu gözlemlemiştir. Küfür sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı tamamen parçalanıp dağılmıştır. • Demek ki kötü söylenen söz ve yapaylık da su üzerinde olumsuz etki yapıyor. 422


• Dr. Masaru Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret etmektedir. • Dr. Masaru Emoto, dünyanın her tarafına konferanslar vermek üzere davet edilmektedir. Japonya, Avrupa ve Amerika’da yaptığı canlı deneylerle düşünce, davranış ve duygularımızın çevre üzerinde ne derece derin etkileri olduğunu göstermiştir. 423


• Bu konu ile ilgili olarak Amerikan Holistik Tıp Derneği (American Holistic Medical Association) Başkanı Dr. Norman Shealy şu yorumu yapmıştır: ‘’Dünyanın yarısı sularla kaplıdır ve bizim vücudumuzun dörtte üçü de sudur. Su, bizim içinde yaşadığımız dördüncü boyutla ruhumuzun beşinci boyutu arasındaki bağlantıyı temsil eder. Suyun infrared (kızıl ötesi) IR ışınlarını emmesi gibi su ile ilgili pek çok çalışma, suyun gözle görünmeyen etkilerini meydana çıkartmıştır. 424


• Ancak, bu çalışmaların hiçbirisi Dr. Masaru Emoto’nun zarif çalışması ile boy ölçüşemez. Düşünce ve güzelliğin etkisi bundan evvel bu kadar iyi bir şekilde bilim adamlarınca hiç anlatılmamıştı.’’ • Holistik düşünde; hayatın fiziksel, mental ve ruhsal yönlerine bağlantılı, bütüncül ve dengeli bakıştır. Başka bir ifadeyle bilim ve ruhun birleşmesiyle dünyayı algılamaktır. • Naturally Well mecmuasının editörü olan Dr. Marcus Laux ise şöyle bir yorum yapmıştır: 425


• ‘’Galileo, Newton, Einstein gibi Dr. Masaru Emoto’nun net vizyonu da bize hem kendimizi hem de evreni farklı bir şekilde algılamayı göstermiştir. Burada bilim ve ruh birleşerek bizim dünyayı algılayışımızla ilgili inkar edilemeyecek bir kuantum sıçraması yapmış, sağlığımızı kazanarak nasıl huzur duyabileceğimizi göstermiştir.’’ 426


ŞEHİR SULARININ TEMİZLENMESİ • Büyük belediyelerde Cl2 (klor) gazı katılarak şehir suyu temizlenir. • Küçük belediyelerde NaClO (sodyum hipoklorit) sıvısı katılarak şehir suyu temizlenir. • Eczanelerde musluk suyunun dezenfekte edilmesi için satılan bileşik ise kireç kaymağı diye bilinen Ca(ClO)2 (kalsiyum hipoklorit) tabletleridir. 427


• En zararlısı Cl2 gazıyla yapılan klorlamadır. • Cl2 gazı yeşil renklidir. • NaClO (sodyum hipoklorit), renksiz ve saydam sıvıdır. • Ca(ClO)2 (kalsiyum hipoklorit) ise beyaz tozdur.

428


KLOR YERİNE ÇAM ÇIRASI KULLANILABİLİR Mİ? • Çam çırasının sudaki dezenfektan etkisi, ispatlanmıştır. • Dezenfektan etki; mikrop üremesini engelleyen ve mikrobu öldüren etkidir. • Eskiden su depolarına çam çırası konurdu. • Çam ağacından imal edilmiş su testileri, geçmişte çok yaygındı. 429


ARSENİK İLE ZEHİRLEME • Arseniğin zehir olarak kullanılması çok eskidir. Roma tarihinde Hıristiyanlara karşı kullanmışlardır, eskilere dayanmaktadır. Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim başta olmak üzere çok sayıda Osmanlı padişahının, günümüzde de Turgut Özal’ın, Bülent Ecevit’in zehirlendiği söylenmektedir. Zehirlenenler genelde iyi insandır, vücutları çürümeden duruyordur. 430


• As (Arsenik): Ağır metaldir. Ağır metallerin bileşikleri zehirdir. Kaynak sularında bulunmazlar. Yer altından gelen ağır metal içeren sular Burdur gölü, Acı göl gibi göllerde, ağır olduklarından toplanırlar; yeryüzüne çıkamazlar. Diğer sularda bulunan arsenik, çevre kirlenmesi sebebiyledir. Halk arasında zırnık adıyla bilinen madde arseniktir.

431


TARİHÎ ŞAHSİYETLERİN MEZARLARI AÇILARAK ZEHİRLENDİKLERİ AÇIĞA ÇIKARILMALI MI? • Böyle tarihî şahsiyetler için bu yapılmalıdır. Mezarları açılmalı ve adli tıpa gönderilmelidir, bunun hiçbir mahzuru yoktur, en azından mesele kestirilip atılarak konu kapatılmış olur. 432


GÜMÜŞ VE ALTIN CİNSİNDEN OLMAYAN HAZİNELER • Peygamber Efendimiz buruk bir tebessümle “Müjde Tâlekan’a! Orada Allah'ın gümüş ve altın cinsinden olmayan hazineleri var.” demiştir. • Tâlekan, petrol yatakları bol olan bir mıntıkanın adıdır. Tâlekan bölgesinde bulunan Kazvin şehrinde petrol çıkmaktadır. Kazvin, günümüzde İran sınırları içerisindedir. 433


• İleride o bölgede uranyum, elmas vb. başka değerli madenler de bulunabilir. • Raif Karadağ “Petrol Fırtınası” adında bir kitap yazmış, otel odasında öldürülmüştür.

434


TOPRAKTAKİ ALTINI SİYANÜR YÖNTEMİYLE ÇIKARTMAK ZARARLI MIDIR? • Bergama’da altının çıkartılmaması için, uzun zaman yürüyüş yapıldı. Necip Hablemitoğlu ölümünden az önce siyanür yürüyüşünün bahane olduğunu açıklamıştı. • Bergama’da altın çıkarılmaya başlandı. Senede 100 ton siyanür kullanılıyor, tamamı yok ediliyor. Bu sebeple çevreye zararı olmuyor. 435


• Ülkemizde çevreye başka sebeplerle atılan zaten 265 000 ton siyanür vardır.

436


SİYANÜR YÖNTEMİYLE ALTIN ELDE EDİLMESİNE AİT KİMYASAL REAKSİYON DENKLEMLERİ • 4Au + 8NaCN +2H2O + O2 → 4NaAu(CN)2 + 4NaOH • 2Na + 2Au(CN)2 + Zn → 2Au + Na2Zn(CN)4 437


SAÇLARIN BOYANMASINDAKİ TEHLİKE • Saçları boyamadan önce saçın doğal rengini gidermek için de 3-4 kez seyreltilmiş perhidrol kullanılır. % 30’luk derişik H2O2 perhidrol adıyla bilinir. Perhidrol açık renk saçlarda 3 kez sulandırılır, koyu renk saçlarda ise 4 kez sulandırılır. 438


Saçı boyamadan önce, rengini açmak için kullanılan yaklaşık % 10’luk H2O2 ciddi bir ilaçtır. Bu nedenle sanatkâr, işinin ehli kişilere saç boyatılmalıdır; insan, saçını kendisi boyamamalıdır. Dikkatli olmalıdır. Saçın derisine H2O2 değdirilmemelidir; çünkü sıcaklık, 50 °C- 60 °C’a çıkar. Temas durumunda; kafada şişmeler, yaralar, alerjik reaksiyonlar olur.

439


SENTETİK İZOTOPLARIN KULLANILMASI • Sentetik izotoplar, radyoaktiftir. Belirli bir dozajı geçerse, kansere sebep olur. • 60Co sentetik izotopu, ambalajlı gıdaların ışınlanmasında kullanılır. Işınlamadaki radyoaktif madde belirli bir limiti geçerse, alet otomatik olarak durur. Bu amaçla eskiden 60Cs de kullanılırdı, kanser riski fazla olduğundan artık kullanılmamaktadır. 440


C sentetik izotopu eskiden, ağaçların ve fosillerin yaşının tayininde kullanılırdı. Bulunan sonuçların yanlış olduğu belirlendiğinden günümüzde terk edilmiştir. Güvenilir bir metot olmadığı açığa çıkmıştır. • 99Tc, 201Tl, 67Ga, 111In, 123I sentetik izotopları, sintigrafi çekimlerinde kullanılır. • 131I ve 60Co sentetik izotopu, kanser tedavisinde kullanılır. •

14

441


• “Sentetik izotoplar bilimde hiçbir şekilde ve hiçbir alanda kullanılmamalıdır.” diyen ilim adamları çoktur. • “Kanserden öldü.” denilen hastaların çoğu kanserden değil, kanser ilaçlarının yan etkisinden ölmektedir. • Sentetik izotop vb. ilaçlarla son derece riskli olan kanser tedavi yolları denenmektedir. Gelecekte bir kısım antikorların üretilmesiyle kanser tedavisinde daha başarılı olunacaktır. 442


• Radyoaktif sentetik izotopların ve radyoaktif ışınların kansere karşı kullanımı önümüzdeki günlerde terk edilecektir. Böylece hastalar günümüzün kanser ilaçlarının ölümcül bile olabilen yan etkisinden kurtulacak ve zarar görmeyeceklerdir. Kanser hastalığı, insanlığın korkulu rüyası olmaktan çıkacaktır.

443


NARENİYE ETİLEN GAZI ODALARINDA BEKLETİLİR • Erken toplanan turunçgillerin kabuğu yeşildir. Kabuğun doğal rengini alması için hile amacıyla turunçgiller, C2H4 (etilen) gazı odalarında bekletilir. Bu suretle; portakal, mandalina ve limonun erken toplandığı ve ekşi tatta olduğu anlaşılmamış olur. 444


KÄ°MYA LABORATUVARINDA KULLANILAN TEMEL MALZEMELER

445


CAM BALON • Gövdesi küre, altı düz, silindir şeklinde dar bir boynu olan cam malzemedir. • 50 mL'den 10 L'ye kadar hacmi olabilir. Çözeltilerin hazırlama, saklama, ısıtılma, kaynatma, bazı kimyasal reaksiyonlar gerçekleştirme vb. işlemlerde kullanılır.

446


BALON JOJE • Üst kısmı ince uzun, alt kısmı balon gibi yuvarlak, kapaklı cam malzemedir. Belirli derişim ve hacimdeki çözeltilerin hazırlanması ve saklanmasında kullanılır. Boyun kısmında kabın ölçü çizgisi bulunur, bu çizgiye kadar saf su ilave ederek çözelti hazırlanmalıdır ki istenilen derişim ve hacimde çözelti olsun. 447


PİPET • Üzerinde mL cinsinden bölmeler bulunan ince cam borudur. Az miktardaki sıvıların çok hassas ölçülüp bir kaptan diğer kaba aktarılmasında kullanılır.

448


TERMOMETRE • Sıcaklık ölçmeye yarayan dereceli cam malzemedir. Deneylerde reaksiyon ortamının sıcaklığını ölçmek için kullanılır.

449


BEHERGLAS • Yüksek sıcaklığa dayanıklı temper (yüksek sıcaklığa dayanıklı) camdan üretilmiş cam malzemedir. • Çözeltilerin aktarılması, ısıtılması ve kristalleştirilmesi gibi işlemlerde kullanılır.

450


BÜRET • Alt kısmı musluklu, üzeri çizgilerle derecelendirilmiş, boru şeklinde cam malzemedir. • Titrasyon işleminde kullanılır. • Büretin içine derişimi bilinen çözelti doldurulur, erlenmayerdeki titre edilecek çözelti üzerine damla damla damlatılarak reaksiyona sokulur. 451


DERECELİ SİLİNDİR (MEZÜR VEYA ÖLÇÜ SİLİNDİRİ) • Üzerinde mL cinsinden bölmeler bulunan cam malzemedir. • Saf sıvı ve çözeltilerin hacminin ölçülmesi ve aktarılmasında kullanılır. • Çok hassas ölçüm yapmak için uygun değildir.

452


DENEY TÜPÜ • Değişik çaplarda ince uzun, 600 °C sıcaklığa dayanabilen camdan yapılmış cam malzemedir. • Laboratuvarda sıkça kullanılan cam malzemedir.

453


HAVAN • Porselen, çelik, tahta gibi çeşitli maddelerden yapılmış malzemedir. • Katı maddeleri toz hâline getirmek, katı bir maddeyi bir sıvı içinde ezerek dağıtmak için kullanılır.

454


KROZE • Metal veya yüksek sıcaklığa dayanıklı porselenden yapılmış, fincana benzer malzemedir. • Analizlerde, kül hâline getirme işlemlerinde kullanılır.

455


SPATÜL • Metal, plastik veya porselenden yapılmış, çay kaşığına benzer malzemedir. • Toz veya küçük parçalar hâlindeki maddeleri almak için kullanılır.

456


AYIRMA HUNİSİ • Gövdesi geniş, alt kısmı ince boru şeklinde, musluğu bulunan cam kaptır. • Zeytinyağı-su, eter-su gibi birbiri ile karışmayan sıvıların ayrılmasında kullanılır.

457


HUNİ • Üstü geniş alta doğru daralan cam malzemedir. • Süzme işleminde kullanılır.

458


ERLENMAYER • Koni şeklinde, ağız kısmına doğru daralan cam malzemedir. • Çözelti hazırlanması, çözelti saklanması ve titrasyon işleminde kullanılır.

459


SACAYAĞI • Metalden yapılmış, üç ayağı olan malzemedir. • Üzerine amyant tel örgü yerleştirilir. Cam malzeme bunun üzerine konarak içindeki madde ısıtılır.

460


BAGET • Çubuk şeklinde içi dolu cam malzemedir. • Karışımların hazırlanması sırasında maddeleri karıştırmak için kullanılır.

461


İSPİRTO OCAĞI • Isıtma deneylerinde kullanılan, cam gövde, fitil, alüminyum fitil tutucu ve kapaktan meydana gelen laboratuvar aracıdır.

462


SAAT CAMI • Yüzeyi düzgün, pürüzsüz ve iç bükey biçiminde olan cam malzemedir. Az miktardaki katı maddenin ısıtılması ve kurutulması işlemlerinde kullanılır.

463


SOSYAL ALANDA KULLANILAN KİMYA KELİME VE DEYİMLERİ FENNİMÜNAZARA • Temel kültür kaynaklarımıza bağlı gelişen, bir kısım disiplinler çerçevesinde oluşan bizim münazara şeklimizdir. Herhangi bir konuda hakkın emrinde ve hakkı tutup kaldırma istikametinde gerçekleştirilen fikir yürütme ve karşılıklı konuşmadır. 464


• Bu münazarada diyalektiğe girmeden, mugalatalara sapmadan mantık yürütme önemli bir ahlaki disiplindir. • Böyle bir münazarada mesnetsiz, delilsiz ve peşin hükümlere bağlı anlayışlardan olabildiğine uzak durulur; her şey gerçek bilgi yörüngesinde götürülür. • Münazaraya katılanlar birbirlerine kızmaz, öfkelenmez, saygılı davranır, centilmence hareket eder, kimse kimseyi hafife almaz, onunla alay etmez. 465


MERKEZKAÇ (ANİL MERKEZ) KAÇIŞ • Geriye dönüşün çok zor olduğu kaçışlara merkezkaç (anil merkez) kaçış denir. KİMYA • Üstün özellik taşıyan çok değerli kıymetleri ifade için kimya kelimesi mecaz olarak kullanılır. Örneğin; Reşat Nuri Güntekin “Emniyetlerini kazanmak için bu esrar bir kimya gibi gizli kalmalıdır.” demektedir. 466


KİMYA OLMAK • “Bulunmaz olmak” demektir. Bir halk türküsünde; “Sıla kimya olmuş burnuma tüter Yol ver dağlar ben sılaya gideyim.” ifadeleri yer almaktadır.

467


SÖZ KİMYAGERİ • 1. Sözlerdeki değer, samimiyet, doğruluk vb. dereceleri rahatlıkla fark edebilen. 2. Yüksek kıymette, gönülleri aydınlatan nurlu sözler karşısında, şiir gibi kendi sözlerinden bile vazgeçerek o güzel sözleri anlamaya çalışan.

468


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.