çalışma yaşamında haklarımız
işçi-emekçi kadın komisyonları broşür dizisi / 1
1
2
GİRİŞ Baskı, sömürü ve eşitsizlik üzerine kurulu olan kapitalist düzende insanlık dışı koşullarda yaşıyor ve çalışıyoruz. İşçi ve emekçileri ezen, aşağılayan, değersiz gören bu düzenin baskı ve sömürüsünden en büyük pay ise biz işçi ve emekçi kadınlara düşüyor. Hem işçi hem de kadın olarak işte, evde, toplumsal yaşamın her alanında çok yönlü baskılara, ücretli-ücretsiz emek sömürüsüne maruz kalıyoruz. Yedek işgücü olarak görülen kadın işçiler güvencesiz işlerde ve düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Esnek çalışma, taşeron köleliği, sigortasız çalışma, kriz dönemlerinde işten çıkartılma, mobbing vb. de en çok kadın işçilerin yaşadıkları sorunlardır. Ev işleri, çocuk bakımı gibi yükler kadının üzerine yıkıldığı gibi, cinsiyetçi bakışla ev içi işlerinin uzantısı mesleklere yönlendirilmektedirler. Bizleri cendereye alan baskıları ve çifte sömürüyü parçalamak için haklarımız ve geleceğimiz için örgütlenmeli, sermaye düzeninin her türlü saldırısına karşı işçi sınıfının kadın ve erkekleri olarak omuz omuza sınıf mücadelesini yükseltmeliyiz. Taleplerimizi kazanmanın yolu örgütlü gücümüzü büyütmekten, mücadelenin yolunu tutmaktan geçiyor. Bu broşürümüzde kadın işçilerin çalışma yaşamında yüzyüze kaldığı sorunları, bu çerçevede yükseltmesi gereken talepleri, yanı sıra da çoğu kağıt üzerinde kalsa da halihazırda sahip olduğumuz haklarımızı ele alacağız. 3
“Eşit işe eşit ücret!” Kadın ve erkek işçi aynı işi yaptığı halde kadın işçiye daha düşük ücret ödenmektedir. Kadın işçinin işgücünü değersizleştirmenin ifadesi olan bu politika sayesinde bir bütün olarak ücretler düşürülmektedir. Erkek işçilere düşük ücretle çalışan kadın işçiler tehdit unsuru olarak gösterilerek, tüm işçiler açlık sınırının altında ücretlere mahkum edilmektedir. Kadın ve erkek işçileri karşı karşıya getirerek sınıfı bölen bu politikaya karşı kadın-erkek ortak mücadele yürütmeli, “Eşit işe eşit ücret!” talebini yükseltmeliyiz.
4
“İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf asgari ücret!” Kadın işçiler genellikle asgari ücret, hatta daha altında ücretlerle çalıştırılmaktadır. Kadın, erkek, hatta çocukların çalıştığı bir işçi ailesi, buna rağmen yoksulluk sınırında bir yaşam sürmek zorunda kalmaktadır. “İnsanca yaşamaya yeten ücret” talebinin karşılanması ancak kadını-erkeği ile işçi sınıfının sermaye sınıfını ve devletini zorlayacak bir mücadeleyi yükseltmesiyle sağlanabilir. Bir ailenin tüm temel ihtiyaçların esas alınarak saptandığı “İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf ücret!”, mücadele taleplerimizden bir diğeri olmalıdır.
5
“Taşeron çalışma yasaklansın!” Ağır çalışma koşullarında katmerli bir sömürünün, güvencesiz çalışmanın, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinden ve her türlü haktan yoksunluğun adı olan taşeron köleliği tüm işçilerin sorunu olmakla birlikte, özellikle kadınlara dayatılmaktadır. Zira kadınlar vasıfsız işçi ya da geçici işgücü olarak görülmekte, dönemlik, günlük vb. işlere yönlendirilmektedir. Diğer yandan genelde kadınların çalıştığı lojistik, gıda, sağlık, hizmet (temizlik, yemek, market vb.) sektörleri, ev eksenli çalışma biçimleri taşeron çalışmanın en yaygın olduğu alanlar olduğu için, kadınların önemli bir bölümü taşeron köleliğiyle yüzyüze kalmaktadır. İnsanlık dışı koşullarda çalışmanın dayatılması demek olan taşeronluğun kaldırılması için “Taşeron çalışma yasaklansın!” şiarı, kararlılıkla yükseltilmesi gereken şiarlardan bir diğeridir.
6
“Genel sigorta (işsizlik, sağlık, kaza, yaşlılık) hakkı!” İşçinin işe girer girmez sigortasının yapılması yasal bir zorunluluktur. Patronlar bundan kaçınmak için türlü dolaplar çeviriyorlar. Çoğu zaman da sigorta bildirimini gerçek ücret üzerinden değil, asgari ücret veya daha düşük bir miktar üzerinden yapıyorlar. Bu da, işçi emekli olabilirse eğer, düşük bir emekli aylığı anlamına geliyor. Kimi zaman primler doğru düzgün yatırılmıyor, kimi zaman da işe giriş-çıkış yapılıyor. Primlerin ve emeklilik yaşının yükseltilmesi emekli olmayı zorlaştırırken, patronların sigorta primlerini eksik ödemeleri emekliliği hayale dönüştürüyor. Ayrıca sağlık, işsizlik parası vb., sigortayla bağlantılı diğer haklardan da yoksun bırakıyor. Sigortanın yatırılıp yatırılmadığını takip etmenin yanı sıra bu hakkın en tam hali olan “tüm çalışanlara genel sigorta (işsizlik, kaza, sağlık, yaşlılık vb.) hakkı!” için mücadele etmeliyiz.
7
“Emeklilik yaşı düşürülsün!” Emekli olma yaşı sürekli yükseltiliyor. Kadınların düzenli çalışmasının önündeki çok sayıda engel düşünüldüğünde, primin tamamlanmamasından kaynaklı sorunlar yaşanıyor. Ya da prim tamamlanmış olsa bile, emeklilik yaşının dolmasını beklemek gerekebiliyor. Çifte sömürü altında olan kadınlar bedenen, zihnen ve psikolojik olarak daha erken yıpranıyorlar. Bu nedenle “Emeklilik yaşı düşürülsün” talebi de mücadele taleplerimizden biri olmalıdır.
8
“İşten atmalar yasaklansın!” “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” İşe başlarken, evli olup olmadığımız, çocuğumuzun olup olmadığı ve çocuk doğurmayı düşünüp düşünmediğimiz sorulur. İşe alınmamız vereceğimiz yanıtlara bağlıdır. Alınmayı başardığımızda ise, patronun hayatımıza dair verdiği kararlara uymak zorunda kalırız. Öte yandan, kriz dönemlerinde veya başka gerekçelerle üretimde daralmaya gidildiğinde, ilk olarak yedek işgücü olarak görülen kadınlar işten çıkartılmakta, böylece krizin faturasını ödeyenler öncelikle onlar olmaktadır. İş güvencesinden yoksunluk nedeniyle gelecek kaygısını daha derinden yaşamaktadırlar. Bu düzende işsizlik işçilere yönelik bir tehdit unsuru olarak kullanılmakta, işçi ücretlerinin düşürülmesinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle, “İşten atmalar yasaklansın!” talebinin yanısıra, “Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!” şiarını da yükseltmeliyiz.
9
Mobbing altında çalışmayı reddediyoruz:
“İşyeri şiddetine son!” Çalışma koşullarının ağırlığının yanı sıra bu koşulları iyiden iyiye çekilmez kılan, insanın çalışma isteğini yok eden, üretkenliğini engelleyen bir faktör de mobbingdir (işyerinde psikolojik terör, yıldırma ve taciz). Patron, müdür, amir, ustabaşı tarafından uygulanan mobbing, bazen çalışma arkadaşımız tarafından da uygulanmaktadır. Mobbinge en çok maruz kalan kadın işçiler, işyeri şiddetinin farklı biçimleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Taciz (cinsel şiddet), küfür ve hakaret (sözlü şiddet), maaşların yatmaması (ekonomik şiddet) da, ruhsal sağlığımızı etkileyen diğer sorunlardır. İşyeri şiddetinin her türlüsünün son bulması, mücadelemizin önemli başlıklarından biri olmalıdır.
10
İşyerinde yaşamımız tehdit altında:
“İşçi sağlığı ve iş güvenliği ÖNLEmleri alınsın!” Meslek hastalıkları, iş kazaları ve işçi katliamları her yıl artıyor. Çoğu fabrikada işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli koruyucu önlemler alınmıyor. Yanı sıra, kadınların yaptığı işin ana ve çocuk sağlığına uygun olup olmadığı dikkate alınmadığı için, kadınların maruz kaldığı riskler artıyor. Ayrıca, kadınların işten sonra evde çalıştığı da düşünüldüğünde, uzun mesailer bedensel ve ruhsal olarak çok daha olumsuz etkiliyor. İşyerlerinde güvenlikli ve sağlıklı çalışma koşulları ve ortamı, ortak kullanım alanlarının temizliği, sağlıklı beslenme vb. sağlanmalıdır. Bu çerçevede, başta “İşçi sağlığı ve iş güvenliği sağlansın” talebi olmak üzere kadın işçiler için aşağıdaki talepler yükseltilmelidir:
11
Kadın işçilerin kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işlerde çalıştırılması yasaklansın! İş yasasında, kadın işçiler maden ocakları, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yeraltında ve su altında çalışmayı gerektiren işlerde çalıştırılamaz denilmektedir. Zaten bu alanlarda işe alınmayan kadınlar, diğer işkollarında ise ağır ve sağlıksız koşullarla yüzyüze kalmaktadır. Yine iş yasasında ağır ve tehlikeli işlerde çalışmasının sakıncalı olduğu hekim raporuyla belirlenen işçi, doğumdan sonra ilk altı ay içinde sağlığını olumsuz etkileyecek işlerde çalıştırılamaz denilse de, bu da genellikle kağıt üzerinde kalmaktadır. Böylece sadece hamile kadınlar değil, doğacak çocukları da tehlikeye atılmaktadır. Ayrıca kadınların fiziki yapılarına uymayan işlerde çalışmaları vücutlarında fiziksel değişikliklere yol açmakta, çeşitli meslek hastalıklarına neden olmaktadır. Kadın, ana ve çocuk sağlığına zararlı işler ayrıntılı olarak saptanmalı ve denetlenmelidir.
12
Gece çalışması yasaklansın! İş yasasında yapılan düzenlemelere göre, kadın işçiler gece vardiyasında 7.5 saatten fazla çalıştırılamazlar. Gece çalıştırılan kadın işçilerden sağlık raporu alınması ve her 6 ayda bir muayene edilmesi zorunludur. Hamile kadınlar doğuma kadar, emziren kadınlar ise doğumdan itibaren 6 ay süre ile gece vardiyasında çalıştırılamazlar. İşveren, gece çalışan işçileri ikametgahlarına en yakın merkeze götürecek bir araç temin etmek zorundadır. Sadece kadınların değil tüm işçilerin sağlığını etkileyen gece çalışması yasaklanmalı, zorunlu durumlarda 4 saatle sınırlandırılmalı ve ek ücret ödenmelidir.
Zorunlu mesailer kaldırılsın, çalışma saatleri düşürülsün! Uzun çalışma süreleri hem işçinin sağlığını etkilemekte hem de sosyal yaşamdan kopmasına neden olmaktadır. İş saatleri sonrasında evde de çalışmak zorunda kalan kadın işçilerin ise hayatla bağları neredeyse kesilmektedir. Fabrikadan eve, makinadan mutfağa, çocuktan evdeki yaşlılara koşturan kadının mesaisi hiç bitmemektedir. Yasalara göre haftalık yasal çalışma 45 saattir. Ancak, daha fazla çalışma “hakkı”na sahip olan işçiler, ücretlerin son derece düşük olması nedeniyle zaten mesaiye kalmak zorunda kalmakta, kalmak istemeyenlere ise kapı gösterilmektedir. Bundan en çok etkilenenler de doğal olarak kadın işçiler olmaktadır. İşçilerin sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile bedensel-zihinsel dinlenme gereksinimleri gözönüne alınarak, çalışma saatleri düşürülmeli ve mesailer kaldırılmalıdır. Çalışma süresi haftada 35 saati geçmemelidir.
13
“Çocuk bakımı toplumsal bir hizmet olsun” İş yasasına göre 150’den fazla kadın işçi çalıştıran işyerlerinde kreş ve emzirme odalarının bulundurulması zorunludur. Ama kapitalistlerin “daha çok kar” hırsı nedeniyle uygulanmamakta ve devlet tarafından da denetlememektedir. Hamilelik sürecinde ve doğum sonrasında kadının sağlığını ve ihtiyaçlarını gözeten yasal düzenlemeler yapılmalı, çocuk bakımı toplumsal planlamalar üzerinden sağlanmalıdır.
14
Ücretsiz-nitelikli kreş, çocuk yuvası ve emzirme odaları açılsın! Toplumun geleceği olan çocukların bakımının toplumsal kurumlaşmalar üzerinden çözülmesi gerekirken, tüm sorumluluk kadınların omuzlarına yıkılmaktadır. Bu da, ya kadınların çalışmasını engelleyerek dört duvar arasına hapsolmasına yolaçmakta, ya da çalışma imkanı bulan kadınları çocuklarını kime bırakacağı sorunuyla yüzyüze bırakmaktadır. Çalışan işçi kadın sayısına bakılmaksızın tüm çalışanlar için fabrikalarda, sanayi bölgelerinde ve mahallelerde ücretsiz ve nitelikli kreş ve çocuk bakım evleri imkanı sağlanmalı ve emzirme odaları açılmalıdır. Sağlık kontrolleri, tıbbi ihtiyaçlar vb. kapitalistler ve devlet tarafından karşılanmalıdır.
Doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, tıbbi bakım ve yardım! İş Kanunu’na göre kadın işçi, doğumdan önce sekiz, doğumdan sonra sekiz hafta izin, altı aya kadar ücretsiz izin, emzirme hakkı gibi bazı sınırlı haklara sahiptir. Ancak birçok hak gibi bu haklar da kapitalistler tarafından yok sayılmakta, örgütsüzlük nedeniyle çok sayıda kadın yasal haklarının gaspedilmesine ses çıkaramamaktadır. Çalışan kadınlara “Doğumdan önce ve sonra 3’er aylık ücretli izin, tıbbi bakım ve yardım” talebinin yanı sıra, hamile veya doğum yapan kadını işten çıkartmanın önünü açan yasanın iptali ve babanın da çocuk bakımını üstlenebilmesi için erkek işçiye çocuk izni verilmesi talep edilmelidir.
15
“Ortak çamaşırhane, yemekhane” Çocuk bakımının yanısıra temizlik, yemek, çamaşır vb. işler kadınların görevleri olarak görülmektedir. İş sonrasında ve izin günlerinde neredeyse tüm zamanı bu tüketici işlerle geçmektedir. Emekçi kadın, sosyal ve kültürel ihtiyaçları bir yana, dinlenme imkanı bile bulamamaktadır. Kadınların çalışma yaşamına katılabilmesi ve kendisine zaman ayırabilmesi için ev içi sorumluluklarının toplumsallaştırılması gerekmektedir. Bu çerçevede, ortak kullanıma açılacak çamaşırhaneler ve yemekhaneler de taleplerimizden biridir.
16
“Kadın İstihdam Paketi ile Yeni Aile Paketi kaldırılSIN!” Kadınlara “müjde” olarak sunulan bu iki paket, esnek ve güvencesiz çalışmayı dayatıyor. Öte yandan kadın çok sayıda çocuk doğurmaya teşvik edilerek ucuz işgücünü ordusu oluşturma planları yapılıyor. Kadınların çalışma yaşamına katılımının önünün açıldığı yanılsaması yaratan paketler, kadının sömürüsünü katmerleyen, ev içi köleliğini boyutlandıran kapsamdadır. Ucuz işgücü olmayı da ucuz işgücü doğurmayı da reddediyor, paketlerin kaldırılmasını istiyoruz.
17
18
Yasalarda kadın işçilerin hakları Kadınların çalışma yaşamındaki tüm kazanımları örgütlü mücadelelerle elde edilmiştir. Bu hakların korunması, kullanılması ve yeni hakların kazanılması, tüm işçi ve emekçilerin örgütlü bir güç olarak hareket etmesiyle olanaklıdır. İşçi ve emekçi kadınların 4857 Sayılı İş Kanununda yer alan haklarını kullanabilmeleri de bu bilinçle hareket edebilmelerine bağlıdır. Zira, örgütsüzlük koşullarında, zaten sınırlı olan bu hakların çoğu kağıt üzerinde kalabilmektedir. Burada kadın işçilerin haklarının neler olduğuna ilişkin sıkça sorulan soruları kısaca yanıtlayacağız.
19
1
İşverenin işçilere eşit davranma zorunluluğu var mıdır? 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5. maddesi “eşit davranma ilkesi”dir. Bu ilke gereğince kadın ve erkek işçiler, sendikalı ve sendikalı olmayan işçiler arasında ayrımcılık yapılamaz. Yanı sıra, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren bir işçiye, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, iş sözleşmesinin yapılmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret veremez. İşçi çalışıyorken veya iş akdinin sona ermesi durumunda işveren eşit davranma ilkesine aykırı davranırsa, işçi, dört aya kadar ücreti tutarında tazminat ve diğer haklarını talep edebilir. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 3. maddesi gereğince işveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, işin sevk ve dağıtımında, işçinin mesleki ilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz. Yapması durumunda, işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere tazminata hükmedilir.
20
2
Ayrımcılığa maruz kalıyorum veya doğum yaptım, işten çıkarılır mıyım? İş Kanunu’nun 18. maddesine göre, herhangi bir işçinin iş akdinin feshedilmesi için geçerli fesih nedeni olması gerekir. Buna göre; ırk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri nedenler ile kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemesi, geçerli fesih nedenleri değildir. Böyle bir durumla yüzyüze kalan kadın işçi, işe iade davası açma hakkını kazanır.
21
3
Hamilelik ve doğum sonrasında haklarım nelerdir? 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 74. maddesi gereğince, kadın işçilerin gebelik ve analık dönemlerinde kırıntı da olsa bazı hakları vardır. Kadın işçi hamile olduğu ve doğum yaptığı dönemlerde maaşının tamamını değil sadece 2/3’lik kısmını almaya hak kazanır. Doğumdan sonraki onaltı haftalık izin bittiğinde, kadın işçi çocuğuna bakmak isterse, 6 aya kadar ücretsiz izin alabilir. Hakları üç başlık altında ele alabiliriz:
22
Doğum izni Kadın işçiler, doğumdan önce sekiz (çoğul gebelik halinde 10 hafta) ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı hafta (çoğul gebelik halinde 18 hafta) çalıştırılmazlar. Ancak, kadın işçi isterse, doktorun onayı ile doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu çalıştığı süre doğum yaptıktan sonraki iznine eklenir. Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir. Kadın işçi ağır ve tehlikeli bir işte çalışıyorsa, hamileliğini etkileyecek bir iş yapıyorsa, doktor raporu ile sağlığına uygun hafif işlere geçirilir. Böyle bir durumda, 4857 sayılı yasanın 5. maddesinde yer alan eşit davranma ilkesi gereğince ücretinden kesinti yapılamaz. Analık izni Onaltı haftalık doğum izni sonunda, kadın işçi talep ederse, altı aya kadar ücretsiz izin hakkına sahiptir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının hesaplanmasında dikkate alınmaz. Süt izni Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde birbuçuk saat süt izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kullanılacağını işçi kendisi belirler ve bu süre günlük çalışma süresinden sayılır. Yukarıda ifade edilen izinlerin işveren tarafından verilmemesi halinde, iş sözleşmesi haklı olarak feshedilerek “kıdem tazminatı” talep edilebilir.
23
4
Doğum yaptığım için yıllık izin hakkım gasp edilebilir mi? 4857 sayılı yasanın 55. maddesi uyarınca, hamilelik ve doğum nedeniyle kullanmış olduğu tüm yasal izinler çalışma süresinden kabul edilerek, kadın işçi yıllık izne çıkarılır. İşveren, “bu yıl doğum yaptın, dört ay çalışmadın” bahanesiyle kadın işçinin yıllık iznini gasp edemez. Yine 4857 sayılı yasanın 56. maddesi uyarınca, işveren tarafından yıl içinde verilmiş ücretli ve ücretsiz izinler ya da dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izinden düşülemez.
24
5
Evlenen kadın işçiler için kanunda özel düzenleme var mı? 1475 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince, kadın işçi, evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş akdini sona erdirmesi halinde kıdem tazminatı almaya hak kazanır. Yani kadın işçi bu bir yıl içinde, ister kendi arzusuyla çalışmamak üzere, isterse yeni bir iş bulup işten ayrılsın, “kıdem tazminatı” alma hakkına sahiptir.
25
6
Çocuğum var ama çalışmak istiyorum. Çocuğum için ücretsiz kreş hakkım var mı? 4857 sayılı İş Kanunu’nun 88. maddesi, işyerlerinde emzirme odaları ve kreşlerin kurulmasına ilişkindir. Sağlık Bakanlığı’nın görüşünün alınması koşuluyla Çalışma Bakanlığı tarafından çıkarılan “Gebe Veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları Ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik” gereği, kadın işçilerin emzirme odası ve kreş hakkı vardır. 100-150 arası ya da daha fazla kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bakılması ve kadın işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur. 150’den çok kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde ise, 0-6 yaşındaki çocukların bakılması, emziren kadın işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir kreş (yurt) kurulması zorunludur. Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorundadırlar. Yurt, işyerine 250 metreden daha uzaksa işveren taşıt sağlamakla yükümlüdür. Bir başka ifadeyle 100-150 arası kadın işçi çalışıyorsa, işyerinde 0-1 yaş arası çocukların bakımı ve bırakılması koşullarını da taşıyan emzirme odası, 150’den çok kadın işçi çalışıyorsa işyerinde kreş, emzirme odası ve ana okulu açılma zorunluluğu vardır. Çocuklar, oda ve kreşlere işbaşı yapılmadan önce bırakılır, işin bitiminde alınır. Anne ve babalar, odaların ve kreş/anaokulunun disiplin ve yönetimine dair kurallara uymak şartıyla, ara dinlenmesinde çocuklarının bakımlarıyla ilgilenebilirler. Kreş, oda ve anaokulunun bina, döşeme, araç-gereç, taşıt, beslenme ve benzeri giderleri işverenlerce karşılanır.
26
7
Kadın işçiyim, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilir miyim? Kadın işçiler, 4857 sayılı kanunun 85. maddesi ve “Ağır Ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği”nin 6. maddesi gereğince, ağır ve tehlikeli sayılan bazı işlerde çalıştırılamazlar. Çalışabilecekleri ağır ve tehlikeli işler liste ile belirlenmiştir. Kadınlar, regl günlerinde kadın işçinin bildireceği günden itibaren beş gün ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar. Daha fazlası için hekim raporuna göre hareket edilir.
27
8
gece çalışmasında kadın işçiler için özel düzenleme var mıdır? 4857 sayılı İş Kanunu’nun 73. maddesi gereğince, kadın işçiler gece postalarında çalıştırılabilirler. Ancak İş Kanunu’nun 69. maddesi ve “Kadın İşçilerin Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Yönetmelik” gereğince “gece çalışmaları yedibuçuk saati geçemez.” İşveren, gece çalışacak kadın işçileri sağlayacağı servislerle ikametgâhlarına götürüp getirmekle yükümlüdür.
28
İşçilerin sağlık durumunun gece çalışmasına uygun olduğu, işe başlamadan önce alınacak sağlık raporu ile belgelenir. Gece çalıştırılan kadın işçiler her altı ayda bir masrafı işverence karşılanmak koşuluyla periyodik sağlık kontrolünden geçirilirler. Gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye gündüz postasında durumuna uygun bir iş verilir. Gece ve gündüz postası şeklinde çalışan işyerlerinde haftalık ya da iki haftalık nöbetler halinde postaların değiştirilmesi esası uygulanır. Postası değiştirilecek işçi kesintisiz en az onbir saat dinlendirilmek zorundadır. Kadın işçinin eşi aynı veya ayrı bir işyerinde çalışıyor ise, kadın işçinin gece çalışması, kocasının çalıştığı gece postasına rastlamayacak şekilde düzenlenir. Aynı işyerinde çalışan karı ve koca aynı gece postasında çalışmayı talep edebilirler. Aynı yönetmeliğin 9. maddesi gereğince, kadın işçiler doğuma kadar, emziren kadın işçiler ise doğum tarihinden başlamak üzere altı ay gece postasında çalıştırılamazlar. Emziren kadın işçilerde bu süre, doktoru raporuyla belgelenmesi halinde, bir yıla kadar uzatılır.
29
9
işten çıkarıldım. İşsizlik ödeneği ya da işsizlik maaşı alabilir miyim? Ülkemizde işsizlik sigortasından yararlanma koşulları o kadar ağırdır ki, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıklamış olduğu verilere göre resmi işsizlerin sadece % 3,5’i işsizlik sigortasından yararlanabilmektedir. İşsizlik fonundan yararlanarak işsizlik maaşı alabilmenin şartları şunlardır: * İşçinin işini kendi kusuru dışında bir nedenle kaybetmesi, * Son 3 yıl içinde en az 600 gün prim ödemiş olması, * Son 120 gün kesintisiz çalışmış olması, * Haklı sebebin varlığı durumunda iş akdinin işçi tarafından feshedilmesi,
30
* İşçinin ihbar önellerine uygun olarak işveren tarafından iş akdine son verilmesi, * Sağlık nedeniyle ya da işyerinde işçiyi bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan bir zorlayıcı sebebin ortaya çıkması durumunda işveren tarafından işçinin iş akdine son verilmesi, * Belirli süreli hizmet akdi ile çalışmakta olup bu sürenin bitiminde işçinin işsiz kalması, * İşyerinin el değiştirmesi, kapanması, işin veya işyerinin niteliğinin değişmesi nedenleriyle işten çıkarılması ve özelleştirme nedeniyle iş akdinin sona ermesi hallerinde işçi işsizlik ödeneğini hak eder. * İşsizlik ödeneğine hak kazanan işçilerin, İşten Ayrılma Bildirgesi ile birlikte iş akdinin feshedildiği tarihten itibaren 30 gün içinde Türkiye İş Kurumu’nun en yakın şubesine başvurmaları gerekmektedir. * 600 gün prim ödemiş olanlara 6 ay, 900 gün prim ödemiş olanlara 8 ay, 1080 gün ve daha fazla prim ödemiş olanlara ise 10 ay süre ile işsizlik ödeneği ödenir. * İşsizlik ödeneği sigortalının son dört aylık prime esas ücreti üzerinden hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır ve tutarı yürürlükteki asgari ücretin netini geçemez.
31
Yaşamak için
işçi-emekçi kadın komisyonları
İletişim bilgileri
İstanbul 0 536 714 62 06 - 0506 146 40 75 ankara 0 312 364 06 90 - 0 553 457 81 06 İzmir 0 232 2390089 mersin 0 538 970 64 95 Kocaeli 0 542 843 16 01
32