İşçi-Emekçi Kadın Komisyonları Broşür Dizisi-4 / Greif Fabrikası Emekçi Kadın Komisyonu deneyimi

Page 1

greıf fabrikası emekçi kadın komisyonu deneyimi

işçi-emekçi kadın komisyonları

broşür dizisi / 4

1


Greif, İstanbul’da dört fabrikaya sahip (Hadımköy, Dudullu, Samandra, Sultanbeyli), Amerikan kökenli bir tekel. Greif işçilerine yıllarca ağır sömürü, uzun mesailer, düşük ücretler, sosyal haklardan yoksunlukta ifadesini bulan kölelik koşulları dayatılmıştı. 44 taşeronun bulunduğu fabrikada işçiler, dağınık, parçalı ve örgütsüzdüler.

22


Greif işçileri, bir grup devrimci öncü işçinin önderliğinde, bir yılı aşkın bir süre yoğun bir emek harcayarak, taban örgütlenmelerine dayalı bir sendikalaşma süreci ördüler. Mahallede, evde, kahvede, düğünde, cenazede her yerde dayanışmayı örerek, eğitimler, toplantılar, etkinlikler gerçekleştirerek çok yönlü bir çalışma yürüttüler. Sendikal yetkinin gelmesiyle birlikte öncü işçilerden biri işten atıldı. Bu saldırıya önden hazırlıklı olan işçiler 8 Kasım 2013 günü üretimi durdurdular. Bir gün süren bu kararlı direnişin sonucunda kapitalist patron geri adım attı ve işçi işe geri alındı. Yanı sıra sendikal yetkiye itiraz edilmemesi talebi kabul edildi. 2014 Ocak’ında TİS görüşmeleri başladı. Patronun işçilerin taleplerini kabul etmemesi üzerine “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” bakışıyla hareket geçen işçiler, 10 Şubat 2014’de “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!” sloganıyla Hadımköy ve Dudullu fabrikalarında üretimi durdurdular, Hadımköy fabrikasını işgal ettiler. İşgal eylemi 60 gün sürdü. 60 gün boyunca Greif patronuna, 44 taşerona, ihanet içindeki sendika bürokratlarına ve devletin kolluk güçlerinin baskı ve tehditlerine karşı kararlılıkla direndiler. 10 Nisan 2014’e binlerce polisin fabrikaya saldırmasıyla işgal eylemi sona erdi.

3


60 günün ardından direniş kısa bir süre fabrika önünde, ardından da bir grup işçiyle 46 gün DİSK Genel Merkezi’nde devam etti. Fabrikayı kapatma oyununa başvuran kapitalist patron işçilere tazminatlarını vermek zorunda kaldı. Daha sonrasında üretime başlayan fabrikada taşeronluğun kaldırıldığı açıklandı. Yeni dönem işçi hareketinde bir kilometre taşı olan Greif deneyiminde yaşananların kısa bir özeti bu. Biz burada, son derece yolgösterici bu direnişin kararlı ve direngen kadın işçilerini ve Hadımköy Greif fabrikasında oluşan işçi kadın komisyonu deneyimini anlatacağız.

44


Kadınların direnişte önplana çıkması, direnişin en kararlı kesimini oluşturması ilk değil. Bizler sayısız direnişte kadın işçilerin ön saflarda yerlerini aldığını, hatta yeri geldiğinde tek başına da olsa direnişi kararlılıkla sürdürdüğünü biliyoruz. Ancak Greif Direnişi’nde diğer direnişlerden farklı olarak sınıf devrimcileri hedefli bir müdahale gerçekleştirmişlerdir. Bu müdahale sonucunda kadın işçiler fabrikada oluşturulan işçi kadın komisyonu ile örgütlü bir güce dönüşmüşler, kendi güçlerinin farkına vararak direnişte etkin bir rol oynamışlardır. Greif işgali, katmerli sömürü ve ezilmişliğe maruz kalan kadın işçilerin mücadele enerjisinin açığa çıkarılabilmesi, bütün bir süreç boyunca örgütlü bir güç olarak hareket edebilmeleri açısından önemli bir deneyimdir. Greif Emekçi Kadın Komisyonu, örgütlenmesini ve çalışmasını, diğer örneklerden farklı olarak, kadın sorununun özünde “emekçi kadın sorunu” olduğu bilinciyle ele almıştır. Kadın-erkek elele verilen mücadelede, kadın işçileri güçlendiren ve direnişte etkinleştiren bir bakış açısıyla hareket edilmiştir. Greif Direnişi’ni diğer direnişlerden ayıran üstün yönlerden birisi de bu olmuştur.

5


Greif EKK’nın oluşması Fabrikada örgütlenme süreci erkek işçiler üzerinden gerçekleşmişti. Kadrolu çalışan kadın işçilerin bölümlerinde sendikalaşma çalışması yürütülmüştü fakat kadın işçiler ağırlıklı olarak taşeronda çalışıyorlardı. Kadın işçilerin büyük bölümü işgale katılmamıştı. Katılanların bir kısmının örgütlenme sürecinde öncü işçilerle sınırlı bir iletişimi ve sürece dair sınırlı bilgileri vardı. Dolasıyıyla başlangıçta sürecin etkin katılımcıları değillerdi. Örgütlenme ve sendikalaşma sürecinde harekete geçirilemedikleri için, kadın işçilerin yaşadıkları sorunlar üzerinden yürüyen özel bir çalışma ve oluşmuş talepler de yoktu. Emekçi Kadın Komisyonları olarak, işgalin başlamasıyla birlikte sürecin doğrudan bir parçası olarak hareket ettik. Kadın işçilerin daha örgütlü hareket etmelerini sağlamak, inisiyatiflerinin gelişmesine uygun bir zemin hazırlamak gerekiyordu. İşgal içinde ayrı bir kadın örgütlenmesi ihtiyacı fabrika komitesinde tartışıldıktan sonra işçi kadın komisyonu adımı atıldı. Böylece Greif Emekçi Kadın Komisyonu oluştu. Kadın işçilerin özgül sorunları ile birlikte özel bir örgütlenmeye duydukları ihtiyaç, EKK’nın bu ihtiyaçlara yanıt veren bir araç olması, onu işgalin doğal ve etkili bir bileşeni haline getirdi.

66


Komisyonun işleyişi Komisyon, işgaldeki tüm kadın işçilerin katılmasıyla düzenli toplantılar almaya başladı. Toplantılara kadın işçilerin dışında düzenli olarak baştemsilci ile bir erkek işçi de katılıyordu. Bu “sembolik” düzeydeki katılım bir yanıyla kadın sorunu karşısında erkek işçilerde hassasiyet yaratırken, fabrika temsilcisinin katılımı kadın işçilerin direnişle daha güçlü bağ kurmalarını sağladı. Komisyonun düzenli toplanması sonucu kadın işçiler işgal sürecine çok daha etkin bir katılım gösterdiler. İşgale dair önerileriyle düşünsel katkılarını ortaya koydular. Bir süre sonra komisyon ile fabrika komitesinin bağını doğrudan bir hale getirmek için komisyondan bir kadın işçi düzenli olarak fabrika komitesi toplantılarına temsilci olarak katıldı. Kadın işçiler erkek işçilerle birikte güvenlik vb. komisyonlarda da yer almaya başladılar.

7


Komisyonun gerçekleştirdikleri EKK’nın hedefi kadın işçilerin “direniş okulu”nda eğitilmesiydi. Bu bakışla düzenli olarak toplanan EKK, etkinlikler, paneller, eylemler örgütledi. İşgal fabrikasında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliği ve “Kadın İstihdam Paketi” ile “Direnişçi kadın işçiler” gündemli paneller gerçekleştirildi, eğitim amaçlı toplantılar düzenlendi. Boğaziçi Köprüsü’nde gerçekleştirilen eylemin önerisi kadınlardan geldi. Bu eylem ve etkinliklerin örgütlenmesini bizzat EKK üstlendi. Kadın işçiler görevler aldılar, tüm planlamaları kendileri yaptılar. Erkek işçilerin katılımını da örgütlediler.

88


8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliği Komisyon oluşturulduktan sonra, ilk etkinlik hedefi olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün sınıfsal özüne uygun bir şekilde kutlanmasını belirledi. Direnişçi kadınlar bir yandan eğitim çalışmaları ile 8 Mart’ın tarihini öğrenirken, bir yandan da etkinlik hazırlıklarına başladılar. Hemen her gün bir araya gelen kadın işçiler, etkinliğin programından asılacak pankartlara kadar her şeyi birlikte belirlediler. Etkinliğin çağrısını en geniş kesimlere ulaştırabilmek için planlamalar yapıldı. Etkinlikte yapılan sunum ve konuşmaların tümü de Greif EKK tarafından belirlendi. Kadın ve erkek işçiler gece gündüz etkinlik için prova yaparak müzik ve şiir dinletileri hazırladılar. 9 Mart günü işgal fabrikasında son derece başarılı ve coşkulu kitlesel bir etkinlik gerçekleştirildi. 8 Mart tarihsel ve sınıfsal özüne uygun bir içerikle bir mücadele günü olarak kutlandı.

9


Boğaziçi Köprüsü’nde yol kesme eylemi Sendika ağalarının ihanetleri, polis baskısı vb. etkenlerle direnişte kırılmaların yaşandığı, komitede eylemsizlik kararlarının çıkartılmaya çalışıldığı bir süreçte kadın işçiler direnişe olan güvenlerini ve mücadele azimlerini korumayı başarabildiler. Böylesi bir evrede kadın işçilerin üretkenliği ve örgütlü gücü direnişin bütününü etkileyen ve güç veren bir rol oynadı. Kadın işçilerin önerisi ve etkin katılımı ile, işgalin sesini kamuoyuna duyuran “Boğaz Köprüsü’nü kesme” eylemi gerçekleştirildi.

1010


Komisyonun ve direnişin kadın işçilerde yarattığı etkiler Direniş sürecinde kadın işçilerin verdikleri röportajlarda da vurguladıkları gibi, direniş içinde özgüven kazanan“kadınlar bu direnişe çok inandılar”. Kuşkusuz bunda kadınların karşı karşıya kaldıkları çifte sömürü ve ezilmişliğe karşı güçlerinin farkına varmalarının ve mücadeleye adım attıklarında erkek işçilere göre daha kararlı davranmalarının önemli bir payı var. Kadın işçilerin EKK örgütlülüğü sayesinde dinamik ve planlı hareket eden bir zeminde bulunmaları, onları direnişin en canlı kesimi haline getirdi. Komisyon toplantıları kadın sorunu ile ilgili çalışmalarla sınırlı kalmadı, kadın işçiler gitgide daha fazla direnişe kafa yoran, öneriler getiren ve hayata geçiren bir güç haline geldiler. İşgal başladığında geri planda duran kadınların mücadele enerjisinin açığa çıkarılmasında, direnişin özneleri haline gelmelerinde EKK örgütlenmesi önemli bir rol oynadı. Kendi talepleri ile fabrika komitesi, güvenlik komitesi gibi erkek işçilerden oluşan komitelere girmeleri, direnişi güçlendirmek için fabrika komitesine sürekli öneriler sunmaları, kazandıkları özgüven ve inisiyatifin ifadesiydi. Eğitim çalışmaları ile eylem ve etkinlikler, kadın işçilerin direnişin anlam ve önemi ile kendi özgül sorunlarının bilincine varmalarını sağladı. Hem cinsel hem sınıfsal sorunlar ele alınarak, çifte sömürüye karşı mücadele bilinci ile hareket edildi.

11


Komisyon çalışmalarının direnişte oynadığı rol Kadın ve erkek işçilerin birbirlerine bakışlarını belirleyen dincigerici algı, kadınların örgütlü bir tarzda direnişte yerlerini almaları ve öne çıkmalarıyla aşıldı, gerçek bir sınıf kardeşliği zemini yaratıldı. Kadınların süreç boyunca sergiledikleri kararlılık ve direngenlik, toplumsal değer yargıları nedeniyle kadını küçümseyen anlayışın kırılmasını ve kadın sorununda hassasiyetin geliştirilmesini kolaylaştırdı. Kadınların edilgen kimliği aşarak ortaya koyduğu inisiyatif ve yaratıcılık, sayılarının azlığına rağmen direnişi büyük bir güç kattı. Bizzat kadınlar olarak eylem ve etkinlikler düzenlemekle kalmadılar, bütün bir direniş süreci boyunca gerçekleşen eylem ve etkinliklerin etkin katılımcıları oldular. Birçok direnişte olduğu gibi Greif Direnişi’nde de kadın işçiler mücadeleyi sonuna kadar götürme kararlılığıyla hareket ettiler. Kadın işçilerin direngenliği pek çok direnişte karşımıza çıkarken, Greif’ta EKK bu süreci hızlandıran ve güçlendiren bir rol oynadı.

1212


Greif’ın işgalci kadınları... Direnişin içinde eşit ve özgür! Çifte sömürüye tabi tutulan, aynı şartlar altında çalıştıkları erkek sınıf kardeşlerinden daha düşük ücret alan ve bazen onlar tarafından da ayrımcılığa uğrayan işçi kadınlar, bu direnişte kararlılıkları ve direngenlikleriyle öne çıktılar. Daha direnişin ilk günlerinde kadın işçilerin kendi anlatımlarından...

1313


Sevim Öztürk (Greif’ta 3 yıldır çalışıyordu) “Kadınlar mücadele içinde olmalı!” Sadece bize bir yol aralandı, gitmemiz gerektiğini düşündüm. Ve ben bu yolda devam etmek istiyorum. Belki bu işin sonunda işimizden olacağız. Hiçbir şey belli değil ama buraya sendika girer ve taşeron kalkarsa ben işimden olsam bile benim için çok rahat ve mutlu olacak. Çünkü benden sonra gelen insanlar haklarını alarak çalışabilecekler. Çünkü haklarım korunuyor diyebileceğim. Çok mutluyum. Kendi adıma olsun arkadaşlarım adına olsun çok mutluyum. Bir haftadan beri buradayız. Burada yatıp kalkıyoruz, soğuk demeden, gece gündüz demeden, ama yine de içim rahat ve huzurlu. Çünkü biliyorum ki sonucu biz elde edeceğiz. Biz kazanacağız. Dışardan direnişe gelenler sarıldığında anlıyorum ki yaptığımız güzel bir şey. Bunu gördükçe daha çok bağlanıyorum. Daha çok emeğimin peşinde koşacağıma inanıyorum. Kendimle daha da gurur duyuyorum. Yarın bir gün burada kazandığımızda ben de başka direnişlere gidip böyle destek vereceğim. Kendime özgüvenim geldi. Hem kendimiz için hem başka yerlerdeki arkadaşlar için bu daha devam edecek. Bu daha başlangıç diyorum. Buraya gelen insanlar da erkeklerden çok kadınları üstün görüyorlar. Her zaman için kadınlar hep pasif duruma düşürülmüştür, küçük görülmüştür. Hakkımızı savunduğumuz zaman durum değişiyor. Çünkü ben hem ailem hem de kendim için buradayım, kadınlar mücadele içinde olmalı. Kadınların, hiçbir şekilde hiçbir engelden yılmadan, aile, işten atılma gibi tedirginliklere takılmadan, sadece doğru bildiği yoldan gitmelerini isterim.

1414


Gönül Kılınç (Greif’ta 13 yıldır çalışıyordu) “Geleceğe umutla bakıyorum!” 2000 yılından beri taşeron şirkette çalışıyorum. 3 çocuğum var. Çocuklarımı okutabilmek için çalışmam gerekiyor. Ancak çalışma şartları çok ağır. İş ne kadar tekstil olarak adlandırılsa da ağır bir iş, bel fıtığı, boyun fıtığı gibi rahatsızlıklar sıklıkla yaşanıyor, mesaiye kalmayana kapı gösteriliyor. Evime, eşime ve çocuklarıma fazla zaman ayıramıyorum. Ama artık direnişle birlikte geleceğe umutlu bakıyorum. İşgaldeki-grevdeki kadın işçi arkadaşlarıma diyorum ki, hiçbir şeyden çekinmesinler, yılmasınlar. Erkek işçilerin eşleri, anneleri, kız kardeşleri bu greve destek olsun. Aynı şekilde grevdeki kadınlara da eşleri destek olsun. Ben de bu sorun yok çok şükür. Eşime de bu nedenle çok teşekkür ediyorum. Her zaman arkamda, beni destekliyor. Biliyorlar ki onlar için çaba harcıyoruz. Sonuna kadar da burada mücadelemizi vereceğiz. Tüm kadın işçiler, arkadaşlar da yılmadan, hiç yılmadan bu mücadelenin içerisinde olsunlar. Erkek kadın ayrımı yok. Ben burada daha da iyi gördüm.

15


Yaşamak için

işçi-emekçi kadın komisyonları

İletişim bilgileri

İstanbul 0 536 714 62 06 - 0506 146 40 75 ankara 0 312 364 06 90 - 0 553 457 81 06 İzmir 0 232 2390089 mersin 0 538 970 64 95 Kocaeli 0 542 843 16 01

16


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.