ROTA 4 - Kasım 2007

Page 1

İşçi Bülteni Özel Sayı 232

Tersaneler cehennem Tersane işçilerinin sesi işçiler köle kalmayacak!

ROTA

Aylık bülten Sayı 4 Kasım 2007 Fiyatı 50 YKr

Gücümüzü 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nda birleştirelim!

9 Aralık 2007 Pazar - Saat: 11:00 Yer: Pendik Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi Adres: Batı Mahallesi Gazipaşa Cd No: 2 Pendik TİB-DER irtibat telefonu: 0 537 771 71 69

MK


İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın!

Ölümler durdurulsun!

işçilere bırakılmaktadır. Öte yandan gemide çalışan işçi arkadaşlar davlumbotlarda demir tozu ve kaynak dumanı içerisinde çalıştırılmakta, bu kirli havayı tahliye edebilecek fanlar dahi oldukça ilkel ve yetersiz durumdadır. Bu böyle olduğu koşullarda iş cinayetlerinin yanı sıra meslek hastalıklarına bağlı ölümler de azımsanmayacak boyuttadır. Bütün bunların yanı sıra işçileri cahil olmakla suçlayan GİSBİR, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri konusunda kesintisiz bir eğitim vermediği için işçilerin bu konudaki yetersizliğinin de sorumlusudur. İş cinayetlerini doğuran bir başka etken de taşeron sistemidir. Sayısı 2000’i bulan taşeronların varlığı bu taşeronların iş yetiştirme telaşıyla işçilere baskı yapması iş kazalarını yaratan bir başka etkendir. Bu koşullarda işçi arkadaşlarımız iki ayrı tabloyu gözönünde bulundurmak zorundadır. Birinci tabloda gecegündüz alınteri döken, her türlü güvenceden yoksun, Ortaçağ koşullarında çalışan, yaşamı gemi köşelerinde son bulan çoğunluk, diğeri ise oturdukları yerde çalışmadan her gün kasalarına milyonlarca dolar akan, işçiden ne kadar çalarsa o kadar zenginleşen, işçi kanıyla beslenen, gemi indirme törenlerinde işçinin 1 aylık maaşını 1 Tersanelerden gün geçmiyor İşçi ölümleri bu kadar sık yaşanıp birçok ocak saatte harcayan tersane patronları. Biz işçiler ki bir ölüm haberi gelmesin. sönerken, tersane patronları günlerini gün etsoruna buradan bakarsak aradaki farkı Ölümler öyle boyutlarda göreceğiz. Onlarla bizim dünyamız bambaşka. mekte, saraylarında saltanatlar sürmektedir. Onyaşanıyor ki tersaneye tek parça Dolayısıyla iki sınıf arasındaki bu kalın çizgi dan sonra her işçi ölümünden sonra “işçi eğitimolarak giren işçi birkaç parça görülmek zorundadır. Biz onlarla aynı safta, halinde çıkarılıyor. Eylül ayında siz, cahil” diyerek sorumluluğu ölenlere yükle- aynı gemide olamayız. Onları bizden bir parça 5, geçen ay 1, bu ay içerisinde de mektedir. olarak göremeyiz. Biz diğer sınıf 3 günde 2 işçi kardeşimizi tersane bizimle aynı patronlarının aşırı kâr hırsına kurban verdik. En Onlarla bizim dünyamız bambaşka. Dolayısıyla kardeşlerimizle, sorunu yaşayan, aynı kaptan ucuz önlemlerin dahi alınmadığı bu cehennemde iki sınıf arasındaki bu kalın çizgi görülmek zo- yemek yiyen, aynı ortamlarda gencecik hayatlar yok olmakta, geride gözü yaşlı rundadır. Biz onlarla aynı safta, aynı gemide ola- çalışan işçi kardeşlerimizle ana, baba, eş ve çocuklar kalmaktadır. Eylül ayı mayız. Onları bizden bir parça olarak göremeyiz. patronlara karşı birleşmek içerisinde yitirdiğimiz 5 işçi arkadaşımızın zorundayız. Sigortasız ölümü elektrik kabloları ile ilgili “ucuz” Biz diğer sınıf kardeşlerimizle patronlara karşı bir- çalışmanın, ücret gasplarının, iş önlemlerin alınmamasından kaynaklıdır. Bu leşmek zorundayız. cinayetlerine kurban giden cehennemde yığınla örnek sıralayabilmek kazası olduğunda bakım yapılmaktadır. Kişisel Bekir’in, Hasan’ın, Cengiz’in ve daha mümkün. Tüp patlamaları sonucu ölümler, koruyucu donanımlar (emniyet kemeri, baret, nicelerinin kanının yerde kalmaması için safları emniyet kemeri olmadığı için yüksekten düşerek gözlük) tersane patronları tarafından sıklaştırmaya, gücümüzü 2. Tersane İşçileri ölümler, tanklardaki gaz sıkışması sonucu karşılanması gerekirken, bu malzemelerin temini Kurultayı’nda birleştirmeye çağırıyoruz. gerçekleşen patlamalarda ölümler... Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. İşçi ölümleri bu kadar sık yaşanıp birçok ocak sönerken, tersane patronları günlerini gün etmekte, saraylarında saltanatlar sürmektedir. Ondan sonra her işçi ölümünden 1. Kişisel Koruyucu Donanımlar (Emniyet kemeri, baret, gözlük vb.) tersane tarafından sonra “işçi eğitimsiz, cahil” diyerek karşılansın! sorumluluğu ölenlere yüklemektedir. Oysa 2. İş makinalarının bakımı ve yenilenmesi yılda 4 kez yapılmalı! tersane patronları iş güvenliği tüzüğünün 3. Elektrikle ilgili topraklama ve tehlike anında elektriği kesebilecek sigorta sistemi gereklerini yerine getirme konusunda en ufak bir oluşturulmalıdır! çaba harcamamaktadır. Çünkü önlem almak 4. Raspada kullanılan doğayı tahrip eden, insanda da kanser etkisi yapan Grit tozuyla maliyetli bir iş olduğundan patronların işine çalışmanın yasaklanması! gelmemektedir. Halen tersanelerde çalışan işçi 5. Davlumbotlarda çalışılırken kaynak dumanı ve demir tozunu tahliye eden FAN arkadaşlar eski, ilkel alet ve makinalarla iş sisteminin güçlendirilmesi! yapmak zorunda kalmaktadır. İş Güvenliği 6. Her tersaneye acil müdahale doktoru, revir ve ambulans sağlansın! Tüzüğü’ne göre iş makinalarının bakımı yılda 4 7. İş cinayetlerinin sorumlusu tersane patronları yargılansın! kez yapılması gerekirken, ancak ölümlü bir iş

Taleplerimiz:

2 Rota


Tuzla Tersane işçileriyle konuştuk...

“İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın!” Ahmet Yılmaz (Sadıkoğlu TersanesiTaşçı): Çok kötü çalışma koşulları var. Yemekhanede verdikleri yemekler yenecek gibi değil. Tuvalete gidiyorsun su yok. Çok çalışmamıza rağmen taşeronlar yaptığımız işi hiçbir zaman beğenmiyor. Zaten paramızı da vermiyorlar. Gemide ölüm tehlikesi altında çalışıyoruz. Gemiden yukarıya iskele kurulması gerekiyor, masraflı olur diye iskele kurmuyorlar. Gemide her türlü ölüm riskini göze alarak çalışıyoruz. İskele olmadığı için gemi duvarına tırmanarak çalışıyoruz. Eldivenimiz yok, ayakkabı veriyorlar ama eski püskü çok yıpranmış ayakkabılar. Yani kısacası onlar için ölmemizi istiyorlar. Ölüm diğer 5 arkadaş gibi her an kapımızı çalabilir. Örgütlenmemiz gerekiyor, mücadele etmemiz gerekiyor. Başka çıkar yolumuz yok, dernekle her zaman eylemler yapıyoruz. Niye? Daha iyi koşullarda çalışmak için her şeyden önemlisi ölmemek için. Bazı arkadaşlar biz eylem yaparken seyrediyor. Yanlış yapıyorlar. Derneğe gelsinler orada örgütlensinler beraber mücadele edelim. *** Haydar Aydemir (RMK Tersanesi -Taşçı): Ben de tersanede çalışan bir işçiyim. Tersanelerdeki koşulların ilkel koşullardan farkı yok. Elektrik kabloları yerde karma karışık. Kaynak kablosu, oksijen hortumu bir

tarafta. Boru montajcısı çalışırken boru kabloya değip soyulsa hiç kimsenin haberi olmayacak. Ve bu sebepten dolayı birçok işçi arkadaşımızı kaybettik. Kabloların soyulduğundan habersiz, bir arkadaşımız onları toplarken 220 volt elektriğe kapılıp can vermişti. Bir insan hayatı bu kadar ucuz mu? İşçi olması gereken şartlar altında, sırf eve ekmek götürmek için, belki de akşam eve dönemeyeceğini bilmeden alınteri döküyor, bir çok zorluk altında ölüm pahasına çalışıyorlar. İşçiye tulum, ayakkabı, baret, emniyet kemeri, maske dahi verilmiyor. Verdikleri taş gözlüğü o kadar kalitesiz ki gözüne taktığında camı düşüyor. Adamlar kendi gemi motoruna amerikan yanmaz bezini çekerken işçiye hiç bir şey vermiyorlar. Yani bir gemi motoru kadar değerimiz yok. Acaba bu sorunlar bitene kadar daha kaç kişi can verecek. GİSBİR Başkanı Murat Bayrak bizim için diyor ki, bunlar Anadolu’dan gelmiş cahil insanlar. Bu insanlar cahilse Murat Bayrak ne acaba! Soruyorum? Murat Bayrak, gemileri denize sen mi indiriyorsun? Cahil dediğin o insanlar indiriyor. Uzun lafın kısası biz kendi hakkımıza sahip çıkalım! Kapitalist patronlardan bize fayda yok. Bizim kurtuluşumuz yine bizim elimizde. Ben umut ediyorum ki işçi sınıfı bir gün ayağa kalkacak ve hiç bir güç onun karşısında

duramayacak! Uyanın işçi kardeşler uyanın. Ağalar, beyler yurdu paylaşıyor. Kölelik bize düşüyor. *** Recep ( GEMSAN Tersanesi-Montaj yardımcısı): Tersanelerde çalışma koşulları oldukça ağır. Özellikle tamir gemilerinde hiç düzen yok. İşi yetiştirmek için iç içe çalıştırıyorlar. Kaza olmaması mucize. İş güvenliğinden anladıkları sadece baret taktırmak. İşe giriş çıkışlar kimlikle yapılıyor, herhangi bir belge yok, sigorta yok. Tam bir cehennem burası. Yıllardan beri bu tersanelerde çalışıyorum. 2002’den beri aralıklarla çalışıyorum. 2003 yılında hidrodinamik tersanesinde çalışırken kaptan köşkünde vincin kapıyı kaldırırken boşalması sonucu 2 işçi hayatını kaybetti. Tersanelerde iş cinayetleri insanları mezbahane gibi öğütüyor. İş güvenliği yok. İşçi sağlığı ise hiç düşünülmüyor. İşverenlerin bildiği tek şey ha çalış ha çalış. İnsanın canı dayanır mı? Bir insan bu kadar çalıştırılırsa elbette kaza olur, elbette işçi ölür. İskeleye çıkıyorsun kemer yok, hiç bir önlem yok. Hiç bir güvenlik önlemi yok. Verdikleri 3 kuruşun karşılığında canımızı alıyorlar. Bu bir katliamdır. Tek bir çözüm yolu var. Bu da işçilerin birlik olup greve geçmesi. 3 gün işe gitmeyeceğiz. Bak o zaman koşullar nasıl düzeltiliyor. Bu koşulların düzeltilmesinin tek yolu işçilerin hakları için örgütlenmesi. TİB-DER altında gücünü birleştirmesi. Bunun dışında bir çözüm yolu yok. Kısaca bu işin tek çözümü ya mezara gideceğiz ya da bu düzeni değiştireceğiz. Tek kurtuluş yolu bu. Tüm işçi kardeşlerimi 9 Aralık 2007 Pazar günü gerçekleştirilecek işçi kurultayında gücümüzü birleştirmeye çağırıyorum.

Raporlar: İş cinayetlerinin belgesi! Hiçbir iş güvenliği önleminin alınmadığı Tuzla Tersaneler bölgesinde iş kazaları devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde iki işçinin daha iş cinayetlerinde yaşamını yitirmesiyle dikkatler yeniden Tuzla tersaneler bölgesine çevrildi. Böylece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin hazırladığı raporlar tekrar hatırlandı. Farklı zaman dilimlerinde bölgeye gönderilen iş müfettişlerinin hazırladığı raporlar, kuraldışı çalışmanın boyutlarını ve tersane patronlarının hiçbir önlem almadığını bir kez daha gösteriyor. Tuzla Tersaneler bölgesinde 17 ve 19 Kasım tarihlerinde iki işçinin daha ölmesiyle 10 yılda ölenlerin sayısı 75’e çıktı. Müfettişler, Tuzla’da yaptıkları incelemeler sonucu ilk raporu Nisan 2007’de Çalışma Bakanlığı’na iletmişlerdi. Denetledikleri 51 firmada çok sayıda eksiklik bulunduğunu açıklayan müfettişler, baret, emniyetli iskeleler, kıvılcıma karşı gözlük, kimyasallara karşı korunma vs. gibi tam 1061 adet eksiklik tespit etmişti. Toplam 16 bin 173 işçinin çalıştığı Tuzla’da sadece 8 firmanın tam kapasiteyle ve eksiksiz çalıştığı belirtilmişti. Eksiği bulunan 36

firmaya eksikliklerini gidermesi için süre verildiği ve 3 firmaya ceza kesildiği de raporda yer alıyordu. Bakanlık, geçtiğimiz günlerde bölgeye 8 müfettiş daha gönderdi. Müfettişler 20 gün önce ikinci bir rapor daha hazırladı. Tuzla’da bulunan 43 tersanede 8 bin 811’i taşerona bağlı 14 bin 131 işçi çalıştığı belirlendi. Açıklanan bu rapora göre, 43 tersane, mevzuat doğrultusunda hazırlanan 103 kritere göre teftiş edildi. İkinci rapor da çalışma koşullarına ilişkin farklı bir tablo sunmuyor. Son teftiş raporuna göre, Tuzla’da 43 tersanede 590 kusur saptandı, 10 ayda 386 iş kazası oldu. Raporda, iki uzuv kaybıyla birlikte toplam 386 yaralamalı iş kazasının meydana geldiği açıklandı. Rapora konulan, ‘fotoğraflanmış’ uygunsuzluklardan bazıları şöyle: Bağlantısı uygunsuz haldeki elektrik panoları ve kabloları, siper ve paravansız torna tezgâhı, koruyucusuz zımpara taşı, koruyucusu ve toz emişi olmayan daire testere tezgâhı, tiner arıtmasının ve açık alevle ısıtmanın yapıldığı uygun olmayan ortam, uygun olmayan LPG ve oksijen dağıtım noktası, uygunsuz seyyar

merdiven. Önlemlerin yetersiz olduğu belirtilen ikinci raporda, eksikliklerde kısmi azalma yaşandı. Açıklamada şu düşüncelere yer verildi: “41 firmada eksiklik tespit edilmiş ve ceza kesilmiştir. 25 işyerinde işletme belgesi bulunmaktadır. İlk raporda 16 bin 173 işçi çalışmakta iken bu sayı, hazırlanan son raporda 14 bin 131’e düşmüştür. Eksiklik sayısının 600’e indiği görülmüştür. Güvenliğin sadece teftişlerle sağlanamayacağı açıktır. Kurumların yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.” Teftiş sonucunda, 41 işyerine 190 bin 54 YTL para cezası kesildi. Bugün sömürü cehennemi Tuzla tersaneler bölgesinde gerçekleşen iş cinayetlerinin bizzat sorumlusu tersane patronları ve onların örgütü GİSBİR’dir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı müfettişlerin hazırladıkları raporlar da iş cinayetlerini belgelemektedir. Ancak iş cinayetlerini tersane patronlarına arka çıkan düzen kurumlarının engellemesi beklenemez. İş cinayetlerini engelleyecek ve patronlara diz çöktürecek yegane güç, tersane işçilerinin örgütlü sınıf birliğidir.

Rota 3


2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlanıy

Tersanelerde yeni b Cengiz, Günay, Bekir, Kenan, Hasan, Fatih ve Servet... Üç ay içinde tersanelerde bir avuç asalağın kâr hırsı yüzünden yaşamlarını yitirdiler. Elbette bu ilk değildi, son da olmayacaktı. 52 tersanenin faaliyette olduğu bu cehennemde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması sonucu yıllardır 100’ü aşkın işçi yaşamını yitirmiş, geride kalanlar ise perişan olmuştur. Bu havzada işçiler öldükçe tersane patronları daha da palazlanmış, servetlerine servet katmıştır. Kuşkusuz bu cehennemi cehennem yapan nedenler sadece iş cinayetleriyle sınırlı değildir. Yaygın sigortasızlık, ücret gaspları ve sayısı 2000’e varan taşeron, götürücü ve simsarlar üzerinden şekillenen vahşi kapitalist sömürü Tuzla tersanelerinde yaşandığının en açık belirtileridir. Tersanelerdeki bu ortaçağ koşullarına karşı işçilerin örgütlü gücü yaklaşık üç yıl önce filizlenmeye başladı. Tersanelerde çalışan bir grup öncü işçi, ağır çalışma ve sömürü koşullarına karşı biraraya geldi. Bültenlerini çıkararak mücadele sahnesine atılan işçiler, tersanelerin cehennem kalmayacağını haykırıyorlardı. İşe Tersane İşçileri Bülteni çıkarılarak başlandı. Bir süre Bülten aracılığıyla işçi kitlelerine seslenen işçiler, mücadelenin güçlenmesiyle birlikte daha ileri hedefleri kazanma ruhuyla Tersane İşçileri 1. Kurultayı’nı gerçekleştirme kararı aldılar. Kurultay Hazırlık Komiteleri etrafında biraraya gelen işçiler “Tersane İşçileri İnisiyatifi”ni oluşturdular. Bu inisiyatif çevresinde kurultay çalışmaları hız kazandı. Bu süreçte “İşçilerin oturduğu semtlerden tersanelere taşıma servisleri konulsun!” talebiyle yürütülen çalışma ciddi bir etki alanı oluşturdu. Kampanya çerçevesinde toplanan binlerce imza GİSBİR’e iletildi ancak GİSBİR imzaları belediyeye havale etti. Daha sonra belediye tersanelere ücretli belediye otobüsleri yerleştirdi. Böylece kurultay çalışması servis kampanyasıyla güçlendirililmiş oldu. Ardından 1. Tersane İşçileri Kurultayı 12 Şubat 2006 tarihinde toplandı. Kurultayda havzada yaşanan sorunlar tespit edildi; taşeronlaştırmadan, sigortasız çalışmaya, iş cinayetlerine ve ücret gasplarına karşı yaşanan bir dizi sorunla ilgili bir mücadele programı belirlendi. Yeni dönemin mücadele hattı çizildi. 1. Tersane İşçileri Kurultayı’nın öne çıkan en önemli kazanımı havzaya yönelik hakimiyet ve bu çerçevede oluşturulan politik bakışın güçlülüğüydü. Havzadaki işçilerin bir taşerondan diğer taşerona sürekli akışı ve gelgitler tek tek tersane ya da taşeronlarda kalıcı bir örgütlenmeyi imkansız hale getirmektedir. Bu nedenle 52 tersaneyi tek bir fabrika olarak ele almak, buna uygun bir örgütlenme biçimine yönelmek çabası sınıf devrimcilerinin politik bakışlarının

4 Rota MK

doğruluğunu gösteriyordu. Ağır sömürü ve çalışma koşulları, sigortasız çaKurultayı örgütleyen ve toplayan lışmanın, ücret gasplarının yaygınlığı, ölümlerin tersane işçileri inisiyatifi, seri cinayetler şeklinde gerçekleştiği bu cehenyukarıdaki bakışaçısıyla Tersane nemdeki işçiler gündüzlerinde sömürülmeyen, İşçileri Birliği’ni kurdular. Söz, yetki, karar ve inisiyatifin tersane gecelerinde aç yatılmayen ekmek, gül ve hürriyet işçilerinde olduğu bu taban örgütü günleri için safları sıklaştıracaktır. kendi araçlarını da yarattı. Tersane deneyimlerin biriktirildiği bir dönem oldu. işçilerinin çatı ihtiyacını ortadan kaldırabilecek Havzada hemen hemen her tersaneyle ücret olan Tersane İşçileri Birliği Derneği kuruldu. Bir sorunları üzerinden muhatap olundu. Birçok müddet sonra tersane işçileri bülteni isim işyerinde ücret ve sigorta gaspları üzerinden değiştirerek ROTA ismini aldı. ROTA daha direnişler gerçekleşti. İş cinayetleriyle ilgili merkezi ve daha güçlü olarak yayın hayatına tersanelerin her köşesi eylem alanına çevrildi. devam etti. Özellikle Eylül ayında 12 günde 5 işçinin 1. Tersane İşçileri Kurultayı’ndan alınan güçle katledilmesiyle başlayan eylem dalgasının havzada güç olma doğrultusunda önemli adımlar havzayı sarmasının yanı sıra atıldı. 1. Tersane İşçileri Kurultayı, ön süreci ile Taksim/Galatasaray’da gerçekleştirilen eylemler birlikte tersane havzasının örgütlenme güçlü bir kamuoyunun oluşmasını sağlarken, sorunlarının tartışıldığı, mücadele programının devletin kimi yetkili organları tersaneleri ana hatlarının oluşturulduğu bir süreç olarak “incelemek” zorunda kaldı. Artık Tersane İşçileri yaşanmıştı. Deyim yerindeyse biriktirme Birliği havzada ve dış kamuoyunda ciddi bir güç süreciydi. olarak bilinir hale geldi. TİB artık tersane patronlarının özellikle ücret gaspları konusunda 1. Kurultay’dan 2 Kurultay’a adım masaya oturduğu, sorunun çözümü için ortak bir adım örülen mücadele! koordinasyon önerisini getirdiği bir güç olarak maddi varlığını sağlamlaştırdı. Birinci kurultayla ikincisi arasındaki süreç, Bütün bu birikim ve kazanım, Tersane İşçileri tersane işçilerinin hak arama mücadelesinin Birliği’nin havzanın örgütlenmesine ilişkin politik yerleşmesi ve yeşermesi anlamında önemli bakışındaki sağlamlılığın yanı sıra tok, kararlı ve mesafelerin katedildiği, mücadeleye kuvvetli bir dişe diş mücadelesinden bağımsız itilimin sağlandığı ve oldukça zengin


ruz...

bir döneme doğru!.. düşünülmemelidir. Havzada yeni deneyimler yaratılmış, gücümüz ve birliğimiz belli bir düzeye ulaşmıştır. Ancak gelinen aşama ve örgütlülük düzeyi genel ihtiyaçların henüz çok gerisindedir. Kuşkusuz bunun bir dizi nedeni var. İşçi sınıfının bir parçasını oluşturan tersane bölüğü bilinç ve sınıf kimliği anlamında ortalama sınırların oldukça gerisindedir. Dahası havzada çalışan işçilerin yaptıkları işi geçici olarak görmeleri mücadeleye atılma yönünü zayıflatmaktadır. Tersane işçilerini etkileyen bir diğer etken ise, birçok sosyal yıkım saldırısına rağmen sınıfın diğer bölüklerinin harekete geçmemesidir. Fakat asıl önemli olanı, havzadaki üretim yapısıyla ilgilidir. Sayısı 2 bine varan taşeron şirketler nedeniyle işçiler tek bir tersanede birçok patronla karşı karşıya kalıyorlar. Dolayısıyla yan sanayiyle birlikte toplam 50 bin çalışanı olan Tuzla Tersaneler havzası taşeronlar aracılığıyla 2 bin parçaya ayrılıyor. Zamanla değişik taşeronlarda çalışan işçiler ücret gaspları başta olmak üzere iş cinayetlerinde dahi birbirini sahiplenici bir tutum alamıyorlar. Öte yandan, havzada sınıfı bölüp parçalayan taşeron sistemi aynı zamanda bölgecilik üzerinden de şekillenerek yabancılaşmayı derinleştiriliyor. Bu durum bizzat tersane kapitalistleri tarafından körükleniyor. Örneğin Karadenizli olarak bilinen Çiçek Tersanesi Karadenizliler dışında işçi çalıştırmayı büyük oranda reddediyor. Bu durum diğer tersaneler tarafından da kullanılıyor. Bu, emek ile sermaye arasındaki çelişkinin üzerine toprak atma, dolayısıyla da işçinin bilincini dumura uğratma durumudur. Bu durum işçiler arasında ciddi bir güvensizliğin doğmasına neden olmaktadır. Çalışma koşullarının ağırlığı karşısında sosyal bir varlık olmaktan çıkan tersane işçisinin bilinci geri saymakla yüzyüze kalmaktadır. İşçileri birbirinden ayıran bir başka etken,

yapılan işin niteliğidir. Örneğin, bir montajcı ve borucu ile bir taşçı ya da temizlikçi arasında iş olarak nitelik farkı bulunmaktadır. Taş ya da temizlik daha tali bir yere sahipken, boru ya da montaj işin önemli bir noktasını ifade etmektedir. Böylelikle işçiler arasında işin niteliği bakımından bir ayırım söz konusu olmaktadır. Bu koşullarda mevcut parçalanmışlık tablosunu dağıtmanın ve tersanelerde işçilerin sınıf birliğini yaratmanın koşullarını tartışmak ve doğru bir mücadele hattı belirlemek ayrı bir önem kazanıyor. İşte 2. Tersane İşçileri Kurultayı böyle bir ihtiyacın ürünü olarak şekilleniyor. Kurultay aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcı sayılabilecek bir aşama niteliğindedir. Gelişen ve büyüyen mücadelenin iç dinamiklerini birleştirebilecek ve onların örgütlülüğünü hem nitelik hem de nicelik olarak bir üst aşamaya çekebilecek bir hattın yakalanması için buzu kırabilecek, yolu açabilecek bir mücadele programı oluşturmanın vesilesi olacaktır. Uzun soluklu hedeflere paralel olarak yüklenilmesi gereken bu alan mevcut örgütsüzlüğü darmadağın etme çabasından başka bir şey değildir. Bu başarıldığı koşullarda, aştığı sınırlar hiç de tersaneler havzasıyla sınırlı kalmayacaktır. Hem bölge hem de Türkiye işçi sınıfı açısından önemli kazanımları olacaktır.

Grev/direniş hedefiyle 2 Tersane İşçileri Kurultayı’na! Havzadaki sorunların çözümü doğrultusunda yürütülen faaliyette, sorunların tespiti, örgütlenme sorunlarının çözümü, mücadele programı saptamak, kampanyalar düzenlemek ana hedef değildir. Bunlar ara ve dönemsel hedeflerdir. Aslolan burada fiili bir grevi/direnişi örgütlemektir. Uzun soluklu hedef derken asıl vurgulanmak istenen fiili grev hedefidir. Tersane patronlarının fiili bir toplu sözleşmeye zorlanması

ve bu temelde bir takım kazanımların elde edilmesi Türkiye işçi sınıfına yeni bir soluk katacaktır. Elbette havzadaki sorunların tümünün çözümü bir grevle mümkün değildir. Örneğin ücretlerin iyileştirilmesi ya da ücret gasplarının ortadan kaldırılması ya da işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili bir takım önlemlerin alınması olası çözümlerden ikisi olabilecekken, GİSBİR vampirlerine kan taşıyan taşeronluğun ortadan kaldırılması daha ileri bir mücadeleye, bilinç sıçramasına ve sınıf hareketin ivme kazanmasına bağlı olarak gerçekleşebilecek kazanımlar olacaktır. Yine de sınırlı gibi gözüken bu kazanımlar, GİSBİR kapitalistleri ile tersane işçisi arasındaki savaşın ilk bölümünün zaferle sonuçlanması anlamına gelecektir. Bu kazanımları elde etmenin en temel koşulu ise, sağlam bir örgütlü forma kavuşmaktır. İşte 2. Tersane İşçileri Kurultayı böyle bir örgütlülüğü yaratacak kanalları açan bir işlev görecektir. Tersane patronları gerçekten çok basit sayılabilecek önlemleri bile almazken, tersane işçileri arasında tepki anlamında şaşılası bir durgunluk sözkonusudur. 16 Haziran 2005 yılında peşpeşe yaşanan iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin ayağa kalktığı göz önünde bulundurulduğunda, günümüz durağan tablosu şaşırtıcı görünse da, bu tablo yanıltıcı olmamalıdır. Tersaneler cehennemi daha şiddetli alt-üst oluşlara gebedir. Suskunluk perdesi eni sonu yırtılacak, kaderci anlayış kendini fiili olarak gerçekleşebilecek bir grevin/direnişin zafer havası içerisinde eritecektir. Ağır sömürü ve çalışma koşulları, sigortasız çalışmanın, ücret gasplarının yaygınlığı, ölümlerin seri cinayetler şeklinde gerçekleştiği bu cehennemdeki işçiler gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayen ekmek, gül ve hürriyet günleri için safları sıklaştıracaktır. Komünist Tersane İşçileri

Tersanede kurultaya hazırlık! 2. Tersane İşçileri Kurultayı çerçevesindeki pratik faaliyetlerimiz tüm hızıyla sürüyor. “İş cinayetlerine karşı gücümüzü 2. Tersane İşçileri Kurultayında Birleştirelim! - Tersane işçileri Birliği” yazılı afişlerimizi Pazar günü İçmeler İstasyon, Tersaneler Caddesi, İçmeler Mahallesi’ne toplam 250 adet vurduk. Afiş esnasında karşılaştığımız kimi işçi arkadaşlarla beraber afiş yaptık. Afiş yaparken çevreden geçen işçi arkadaşlar bizlere selam veriyor, kurultaya katılacaklarını söylüyorlardı. Ertesi gün (Pazartesi) sabah erken saatlerde “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın! Ölümler durdurulsun!” isimli imza kampanyamız çerçevesinde Aydıntepe İstasyonu’na imza stantı açtık. Kalabalık olan stantımız ve bütün işçileri ajitasyonlarla kuşatmamıza bağlı olarak birçok işçi arkadaştan imza topladık. Aydınlıköy girişi ile Yıldız Camii civarını afişlerimizle süsledik. Yöre halkının ilgili bakışları ve selamlamaları arasında afişlerimizi yaptıktan sonra oradan ayrıldık. Ardından Güzelyalı’ya giderek Güzelyalı Köprü’ye afişlerimizi vurduk. Burada işimizi bitirdikten sonra Esenyalı tarafına yöneldik, geçerken Güzelyalı Demir Köprü’yü de afişlerimizle süsledik. Ardından Aydıntepe İstasyonudaki bilboard ile duvarları afişledikten sonra Sahil Yolu Caddesi’ne çıkarak, oradaki duvarlara afişlerimizle renk kattık. Afişleme çalışmamız tüm hızıyla sürecek. 2. Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi

Rota 5 MK


2. Tersane İşçileri Kurultay çalışmaları tüm hızıyla sürüyor!

Rota dağıtımı... 9 Aralık Pazar günü gerçekleşecek 2. Tersane İşTersane işçilerinin sesi rotayı çileri Kurultayı çalışmaları tüm hızı ve enerjisiyetkin bir şekilde kullandık. le sürüyor. Çok yönlü araçları kullandığımız kuBültenin bu sayısı ağırlıklı olarak rultay çalışmamız örgütlülüğümüzün kuvvetlen9 Aralık tarihinde gerçekleşecek olan 2. Tersane İşçileri mesinde de güçlü bir işleve sahip oluyor. Kurultayı’nı içeriyordu. Bültenin yazısı ve bir işçi röpörtajının yer aldığı özel bir İçmeler 1. Köprü, Aydıntepe İstasyon ve İçmeler sayı çıkardık, dağıtımını yapıyoruz. İstasyon’da dağıtımını gerçekleştirdik. 2. Kurultay Hazırlık Komiteleri’nde örgütlenmeye çağıran sesli Kurultay bildirisi... ajitasyon eşliğinde dağıttık. Bülteni rastgele “ 2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık’ta dağıtmayarak, almak isteyen işçilere verdik. toplanıyor! Kurultay hazırlıklarına güç verelim, Toplam iki bin bülteni dağıttık. Dağıtım esnasında çalışmalarına destek olalım!” başlıklı bildirilerin işçilerin ilgisi ve merakıyla karşılaştık. dağıtımını yoğun olarak yapıyoruz. Bildirinin geldiği ilk günün akşamı Tuzla Gemi Tersanesi Afiş çalışması... önünde dağıtımını gerçekleştirdik. Sesli ajitasyon “2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık 2007 tarihinde toplanıyor - Tersane İşçileri Birliği” yazılı eşliğinde 2. Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitelerinde örgütlenme çağrısı yaparak afişleri İçmeler İstasyon, Aydıntepe İstasyon, E-5, kurultayı güçlendirme duyurusu yaptık. Diğer Tersaneler Caddesi, Feniş Köprüsü’ne astık. Toplam bin adet afişi tükettik. Ardından “sigortasız tersanelerden servisle çıkan işçiler de bizden bildiri istedi. Birçok servise de dağıtım gerçekleştirdik. tek bir işçi kalmayacak” isimli afişi yine aynı noktalara asarak işçileri örgütlenmeye ve kurultaya Toplam 700 bildiriyi burada tükettik. Ertesi gün gündüz faaliyetinin dışında akşam saatlerinde katılmaya çağırdık. Yeni afişlerle çalışmalarımıza Dearsan tersanesi önünde bildiri dağıttık. Yorgun devam edeceğiz. yüzle işinden çıkan işçilere seslenerek cehennem koşullarına karşı örgütlenme ve kurultaya güçlü Bekar Evleri bildirisi... katılma çağrısı yaptık. Ertesi gün cuma namazı “SUSMA HAYKIR! Barınma hakkına sahip çıkışı İçmeler Camii’ne kurultay bildirilerimizi çık!” “GİSBİR sağlıklı barınma evleri sağlamak dağıtık. Ardından akşam saatlerinde SEDEF zorundadır - Gurbetçi İşçiler Komitesi” yazılı tersanesine iş çıkışı ajitasyonlar eşliğinde bildiri bildirileri bekar evlerine dağıttık. Sadece dağıttık. Servislerinde bulunan işçi arkadaşlara da dağıtmakla kalmadık, evlerde işçi arkadaşlarla dağıtım yaptık. Bugün de Aydıntepe İstasyonu’nda okuyarak tartıştık. Verimli tartışmaların 1000 adet bildiriyi ajitasyon konuşmaları eşliğinde gerçekleştiği sohbetlerde bazı evlerde temsilci dağıttık. “sigortasız çalışmaya, iş cinayetlerine, seçme kararı alındı ve bir takım evlerde BİRLİK sefalet ücretlerine, örgütsüzlüğe karşı gücünü 2. temsilcisi seçildi. Ardından temel bir yazı, işçi

6 Rota

tersane işçileri kurultayında birleştir!” “ 2. Tersane İşçileri Kurultayı Hazırlık Komiteleri’nde örgütlen” çağrıları eşliğinde dağıtım yaptık. Dağıtımımız burada polisin özel ilgisiyle karşılaştı. Bildiri dağıtımları tersanelerde bir takım temel noktalarda, semtlerde ve tersane içlerinde yapılmaya devam edecek. Ayrıca tek tek tersanelerin önünde dağıtımlarımız da sürecek. Dağıtımlarda çok geniş bir kitle tabanımızın olmasının yanı sıra, bir çok işçi arkadaşla tanışma olanağı bulduk. Kimi işçi arkadaşlar bizden daha fazla bildiri isteyerek tersanede arkadaşlarına dağıtacaklarını söylediler. Dağıtımlar kurultaya kısa bir süre kala hızlanarak sürecek, işçilerin gittiği kahveler, çay ocakları, yemek arasındaki yemekhaneler ve konteynırları kuşatıyoruz. Tersaneler cehenneminde kurultay havası güçlü bir şekilde hissedilmeye başladı. İmza standı... “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın! Ölümler durdurulsun” konulu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bölge Müdürlüğü’ne gönderilecek imzalar için İçmeler İstasyon’da iki gün boyunca stant kurduk. Stantı “artık yeter iş cinayetlerine son” yazılı afişlerle süsledik. İçmeler’de stantı açtığımız ilk gün işçi kardeşlerimizin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde “iş cinayetlerine karşı ayağa kalkmanın zamanı geldi” yüzü aşkın imza topladık. Zaman zaman stant etrafında önemli bir kalabalık oluştu. Ertesi gün yine stantımızı aynı yerde açtık. Ertesi günkü ilginin benzeri bir ilgiyle karşılaşan imza stantı, etrafında uzun süre işçi arkadaşlarla sohbet ettik. Bugün stantın durağı başka bir noktaydı. Sabah erken saatlerde Aydıntepe İstasyon’a giderek stantımızı kurduk, yine ajitasyonlarla bir dizi işçinin imza atmasını sağladık. Stant etrafında yine işçi arkadaşlarla kurultay üzerinden sohbet etme şansı yakaladık. Stantın kurulu olduğu saatlerde Tersane İşçileri Birliği aynı noktada ajitasyonlarla kurultaya çağrı bildirileri dağıtıyordu. Yine aynı saatlerde TİB aktivistleri GEMAK tersanesi civarındaki işçilerden imza topluyordu. İmza metinlerini ayrıca tersane önlerindeki çay ocakları önünde öğle paydosu esnasında elden ele gezdirip hem imza topluyor, hem de kurultaya çağrı yapıyoruz. İmza metinlerini çay ocakları, kahveler, bekar evleri, yemekhanelerde gezdirmeye devam edeceğiz. Ayrıca imza stantlarını 1 hafta boyunca Tuzla gemi tersanesi önü ile İçmeler 1. Köprü’de açık tutacağız. Bir müddet sürecek olan imza kampanyasını ayrıca “iş cinayetlerine karşı gücünü 2. tersane işçileri kurultayında birleştir” afişleriyle güçlendireceğiz. Ayrıca imza stantlarında aynı başlıklı kurultaya çağrı yapan iş cinayetleriyle ilgili broşürleri işçi arkadaşlara dağıtacağız. İmza kampanyasının sonunda çalışma ve sosyal güvenlik müdürlüğü önünde bir basın açıklaması yaparak imzaları müdürlüğe teslim edeceğiz. Ayrıca imzaların fotokopi örneklerini de GİSBİR’e ileteceğiz. 9 Aralık Pazar günü gerçekleşecek 2. Tersane İşçileri Kurultayı çalışmaları tüm hızı ve enerjisiyle sürüyor. Çok yönlü araçları kullandığımız kurultay çalışmamız örgütlülüğümüzün kuvvetlenmesinde de güçlü bir işleve sahip oluyor. Büyük bir coşku, kararlılık ve inatla kurultaya hazırlanıyoruz. Tersane İşçileri Birliği


TİB: “Katliamların hesabını soracağız!”

Tuzla tersaneler cehenneminde yine peş peşe cinayetler yaşanmaya başladı. Patronların aşırı kar hırsı, tedbirlerin alınmayışı, iş yetiştirme telaşıyla işçilere hızlı bir şekilde iş yaptırılması ölümleri kaçınılmaz kılıyor. Fatih Kılıç; çatıdan düşerek can verdi! 17 Kasım günü TORLAK Tersanesi yanındaki küçük sanayi sitesinde YAVUZ Makina isimli yat atölyesinde çalışan Fatih Kılıç isimli işçi arkadaşımıza, patron tarafından aslında işi olmamasına rağmen atölyenin çatı onarımı yaptırıldı. Çatıda boşluğa basan Fatih Kılıç, 10 metre yükseklikten aşağı çakıldı. Yardımına koşan işçi arkadaşları ağzından pıhtılaşmış kan çıktığını ve düştüğü yerin kan gölüne döndüğünü söylüyor. Servet Yanardağ bloğun altında ezildi! Ardından 19 Kasım Pazartesi günü sabah erken saatlerde Servet Yanardağ isimli işçi kardeşimiz üzerine 20 tonluk bloğun düşmesi sonucu feci şekilde can verdi. İşçi arkadaşları Servet Yanardağ‘ın kafasının ezildiği ve vücudun gövdeden ikiye ayrıldığını bildirdi. Tersanelerde gemilerin tonlarca ağırlıktaki parçaları yerde üretiliyor, daha sonra da vinç yardımıyla parçalar birleştiriliyor. Burada da 20 ton ağırlığındaki yan duvar parçası vinç yardımıyla gemiye yerleştirildi. İşi yetiştirmenin telaşı içerisindeki patron, işçilere işi acele yapmaları konusunda baskı yapıyor. Atılan puntalar sağlamlaştırılmayınca da yan duvar bu işçi arkadaşlarımızın üzerine çöküyor. Cinayetlerin hesabını soruyoruz! Konuyla ilgili Tersane İşçileri Birliği olarak işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını talep etmek ve ölen arkadaşlarımızı anmak için bugün sabah saat 07.30’da TORLAK tersanesi önünde biraraya geldik. Dörtler tersanesine yakın bir noktadan “Artık yeter! ölmek istemiyoruz TİB/DER” yazılı pankartı açarak sloganlarla yürüyüşe geçtik. Bir işçi arkadaşımız işe giden işçilere ajitasyon konuşmaları yaparak örgütlenmeye, gücünü TİB-DER çatısı altında birleştirmeye çağırdı. Tersane önüne gelindiğinde TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu bir

konuşma yaptı. Konuşmada “İşçi arkadaşlar her dönem bir araya geliyoruz, fakat biraraya gelişlerimiz çoğunlukla iş cinayetleriyle ilgili oluyor. Tersanelerde yine cinayetler seri bir şekilde sürüyor. Ancak bu devran böyle gitmez. Tersane patronları işçi kanıyla beslenmeye devam ettikçe, burada sigortasız çalışma, ücret gaspları sürdükçe, burada taşeronluk kalkmadıkça, bizler cehennemi yaşamaya devam edeceğiz. TİB-DER olarak diyoruz ki uzun süredir bu havzada mücadele yürütüyoruz. Sessiz kalmayacağız! Dökülen her işçi kardeşimizin kanının hesabını teker teker tersane patronlarından soracağız. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Eylül ayında 12 günde 5 kişi, Ekim ayında Sadıkoğlu tersanesinde Hasan Macar, bu ay içerisinde 3 günde 2 kişi iş cinayetlerine kurban gitti. Bir dizi eylem gerçekleştirdik. Tersanelerin her köşesini eylem alanına çevirdik. Bakanlar, milletvekilleri, müfettişler geldi. Sözde denetlemelerde bulundu. Ancak tersanelerde ölümler sürdü. Çünkü onlar da tersane patronlarına yaptırım uygulayamazlar. Çünkü onlar aynı sınıfın evladı. Sorunları çözerse işçilerin eylemsel ve örgütlü gücü çözer!” denildi. Ardından 9 Aralık 2007 Pazar günü toplanacak olan 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na çağrı yapan Nihadioğlu, işçilere kurultay hazırlık komitelerinde örgütlenmeleri için çağrıda bulundu. Ardından Tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin ancak işçilerin örgütlü gücüyle çözüleceğini ifade eden Nihadioğlu “kurultay hazırlıklarına güç vermek zorundasınız. Örgütlenmek zorundasınız. Ya hep beraber tersane patronlarının mezarını kazacağız, ya da biz tersanelerde ölmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını bitirdi. Eylemde sık sık “Katil Dörtler hesap verecek!”, “Artık ölmek istemiyoruz!”, “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Tersane işçisi köle değildir!”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” sloganları atıldı. Eyleme 25 tersane işçisi katıldı. Tersane İşçileri Birliği

Tersane’de seminer! 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlık çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Bu kapsamda örgütlediğimiz “Sınıfa Karşı Sınıf Semineri” 70 kişilik bir katılımla gerçekleşti. Tez-Koop İş Sendikası Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır’ın örgütlenme sorunu üzerine verdiği seminer oldukça verimli ve coşkulu geçti. Volkan Yaraşır’ın coşkulu ve sade anlatımı işçiler tarafından da seminere doğal bir katılımın gerçekleşmesini sağladı. Verdiği örneklerle işçi sınıfının bugün içinde bulunduğu durumu genel hatlarıyla ifade eden Yaraşır, ayrıca tersaneler havzası üzerinden örneklendirmelere gitti. Volkan Yaraşır, sınıf hareketinin yükselmesinin işçi sınıfının bir sınıf olarak hareket etmesinden geçtiğini anlattı. İşçiler içerisinde yaratılmak istenen hemşericilik, mezhepçilik vb. yapay ayrımların belirleyici olmaması gerektiğini, belirleyici olanın emek ve sermaye arasındaki çelişki olduğunu ve işçiler olarak yaşadığımız sorunların aynı olduğunu, bunun için de olaylara kendi penceremizden bakmamız gerektiğini, böyle bakabildiğimizde kazananacağımızı anlattı. Seminer bittiğinde işçiler, “Yaşasın işçilerin birliği”, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” sloganlarını ele ele tutuşarak ve hep birlikte 3 kez attılar.

Kurultay çalışmalarımız hızlanarak devam ediyor! Kurultay çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. 9 Aralık’ta gerçekleştireceğimiz 2. Tersane İşçileri Kurultayı kapsamında ikinci seminerimizi gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Örgütlenme sorunu üzerine gerçekleşen 2. seminerimiz başarıyla gerçekleşti. Yaygın ön çalışmaya konu ettiğimiz toplantımız tersane işçilerine ulaştırdıgımız el ilanlarıyla duyuruldu. Aydıntepe, Tuzla Gemi önü, Gemak Tersanesi önünde seminerimize çağıran el ilanlarının ajitasyon konuşmalarıyla birlikte tersane işçilerine dağıttık. Bekar evleri de dahil olmak üzere çevremizdeki tüm ilişkileri tek tek gezip seminere çagırdık. Yaptığımız çalışmamımızın karşılığını da seminer günü aldık. Asgari bir başarıyla gerçekleştirdiğimiz seminerimiz sonrasında 9 Aralık tarihine kilitlenmiş bulunuyoruz.

Ulaşılmadık tek bir tersane işçisi kalmayacak! 9 Aralık tarihinin yaklaşmasıyla kurultay havası tersanelerde yavaş yavaş hissedilmeye başlandı. Afişlerimiz, bildirilerimiz, bültenimiz ve imza föylerimizle ulaştığımız tersane işçilerini ikinci kurultayımıza güç vermeye çağırıyoruz. Öğlenleri çay ocaklarında görüştüğümüz işçileri; hakları için örgütlenmeye, güçlerini Tersane İşçileri Birliği altında birleştirmeye çağırıyoruz. Kurultay kapsamında geliştirdiğimiz tersane işçilerinin ağırlıklı olarak oturduğu semtlere yönelme hedefimiz yoğunlaşmış bulunuyor. Kurultayımıza sayılı günler kala çalışmalarımız artan bir yoğunlukla devam ediyor. Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak! 2. Tersane İşçileri Hazırlık Komitesi

Rota 7


İlerici sendikalara, kitle örgütlerine, meslek odalarına ve devrimci kurumlara çağrımızdır!

Tersane işçileri olarak, Tuzla Tersaneler cehenneminde Ortaçağ’ı aratmayan kölelik koşulları altında çalışmaktayız. Yan sanayi ile birlikte 50 bin çalışanı olan tersaneler havzası patronlar için sömürü cennetiyken, biz işçiler için cehennemi andırmaktadır. Sayısı 2000’e varan taşeron ya da simsar, işçiler üzerindeki baskı ve sömürüyü daha katmerli bir hale getirmiş bulunuyor. Uluslararası deniz ticaretinde kullanılmak üzere dünya pazarına gemi üreten ve bu alanda büyük bir ihracat payına sahip olan Tuzla Tersaneleri oldukça büyük kârlar elde etmektedir. Elbette ki patronların kasalarını şişiren asıl etken, bu gemileri üreten tersane işçilerinin her türden sömürü ve hak gaspına uğruyor olmasıdır. Tersane işçileri olarak hangi sorunları yaşıyoruz... 1 - Yevmiye usulü çalışma sisteminden dolayı düzenli bir ücret alamıyoruz. Düşük ücretle çalıştırılıyoruz ve ücretlerimiz aylarca ödenmiyor. 2 - İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınmadığı için iş cinayetlerine kurban gidiyoruz. Ya da sakat kalarak çalışamaz hale geliyoruz. Son 80 gün içinde 8 işçi yaşamını yitirdi, onlarcası sakat kaldı. 3- Sigortalarımız yatırılmıyor ya da yatırıldığı koşullarda asgari ücret üzerinden yatırılıyor. Böylece hiçbir sosyal güvenceye de sahip olamıyoruz. 4 – Taşeronluk sistemi uygulanarak

örgütlenme hakkımızı fiilen gaspediliyor. İşçiler birbirinden yalıtılarak yabancılaştırılıyor. 5- Tersanelerde ağırlıklı olarak kent dışından gelen işçiler çalıştırılıyor. Bu işçiler, ağır çalışma koşullarının yanı sıra sağlıklı ve yaşanabilir konut hakkından da yoksun bırakılıyorlar. Onlarca kişi aynı mekanda ve bir arada sağlıksız koşullarda barınmak zorunda kalıyoruz. Yukarıda ifade ettiğimiz en temel sorunların yanısıra daha onlarca sorunla karşı karşıyayız. Tüm bu sorunlara karşı bir grup tersane işçisi olarak yaklaşık 2 yıl önce 1. Tersane İşçileri Kurultayı’nı gerçekleştirmiş ve bir mücadele rotası belirlemiştik. 1. Tersane İşçileri Kurultayı’ndan bugüne, Tersane İşçileri Birliği olarak çalışmamızda büyük bir mesafe katettik. Bu dönemde dernek gibi bir mücadele mevzisi yaratıldı ve birçok hak arama mücadelesine öncülük edildi. Yanı sıra Tersane İşçileri Birliği, tersaneler havzasında tersane işçilerinin mücadele merkezi haline geldi. Bu mevziler tersane işçilerinin mücadele kararlığı ve dinamizmi bakımından önemli kazanımlardır. Ve kazanımların tersane işçilerinin çalışma koşullarında gözle görülebilir birtakım düzenlemelerin yapılmasını sağladığı bilinen bir gerçektir. Ve tersane patronlarının büyük bir kararlılıkla karşısına dikilen derneğimize yönelik çeşitli baskı, gözaltı ve davalar açarak yanıt vermesi, bu sürecin en doğal sonucu oldu. Ancak bu saldırılar karşısında Tersane İşçileri

Birliği Derneği’nin dişediş ve kararlı direnişi, her saldırının daha kitlesel eylemlerle yanıtlanması gücümüzün ve örgütlülüğümüzün göstergesidir. Tersane İşçileri Birliği, bugün artık yeni bir döneme ve farklı görevlere hazırlanmaktadır. Bugün gelinen yerde tersanelerdeki çalışma ve yaşam koşullarını kökten değiştirecek uzun soluklu bir mücadelenin örgütlenmesi ve fiili bir direnişin/grevin gerçekleştirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Tersane havzasında işçiler arasında tartışılan ve fiili-meşru bir direnişin/grevin hayata geçirilmesi için güçlü bir örgütlülüğün ve sınıf birliğinin yaratılması temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. İşte tam da böyle bir dönemde, 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na hazırlık çalışmalarının yarattığı yeni olanaklar ve güçlerle, kurultayın örgütlenme ve mücadelenin sorunları konusunda yaratacağı açıklıklar ile fiili bir grev/direnişin örgütlenmesi zemini güçlendirilmiş olacaktır. Tersane İşçileri Birliği olarak, tüm ilerici sendikaları, kitle örgütlerini, meslek odalarını ve devrimci kurumları 2. Tersane İşçileri Kurultayı’na katılmaya ve kurultay şahsında tersane işçilerinin fiili-meşru mücadelesini desteklemeye çağırıyoruz! Tersane işçilerine verilecek bu destek işçi sınıfının mücadelesine verilmiş bir destek olacaktır. Tersane işçilerinin kazanımı işçi sınıfının kazanımı olacaktır! Tersane İşçileri Birliği Derneği

İşçi Bülteni Özel Sayı: 232 * Fiyatı: 25 YKr * Kasım 2007 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/İstanbul * Tel: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. / İST

MK


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.