ROTA 5 - Ocak 2008

Page 1

İşçi Bülteni Özel Sayı 250

Tersaneler cehennem Tersane işçilerinin sesi işçiler köle kalmayacak!

ROTA

Aylık bülten Sayı 5 Ocak 2007 Fiyatı 50 YKr

Sosyal yıkım yasası mecliste! girerse: e ğ ü l r ü r ü y acak. l edilip k u ı b ç a e k ’ 0 a 0 s 0 a 9 y ı n sayıs Eğer bu ü g m k.... i e r c p e l , e ü ’ r 5 ü 6 ş ı ü ş d ya asında r a 3 cek. 3 e l i Emeklilik % t l a e l s i k 3 ü 2 y % e aşları 800 gün 1 n e d ’ 0 0 9 Emekli ma ı rt ecek.. l a i ş s e a k m ı a r l a ğ l ş a a b ğı lerin ma i l k Genel e r m a Ölüm aylı l e ş n a a d l n a a k t a a v zorund bütün n a l o a l z a f Çalışmak ak. YTL’den c a 6 l . a 9 k 3 1 a i d r n i l u e emek zor Aylık g d ö i n i m i r p tası lacak. ecek.. o n ı l e a d Sağlık Sigor r ö a ” p ı i y r a e p l katılım k hizmet “ ı l a ğ d a n s ı r n a ü l t ü m B ılacak. et duru r y ı i t l r e a m r a a , d a a z k a katına ş e b e Hastalık, k d n i nda “ ğ ı i t t l k a e ı r d e a g ” ” t ı e y r a ilave üc “ n i ç “Katılım p i k e m l eti alabi m z i h k ı l ğ a lecek. i S r . i t k e e g c e a k e m r a e l t ek g ına kısı s a m n a l ı haraç”ödem ş r a acak. nk l i ı r n ı i d r l e l a r k e ı d k i k g rma ha ı t p a y Diş protez i z e t o r ası diş p r a ş a cek. y e l 5 ü 4 r ü 8 ş ü 1 d a alacak. ay z r a i b 6 i 1 ğ e % n i e ğ d e lik öden ilecek. z s e e k m i Emzirme ö e r m ö i r g p ş i k 0 sağlı anların 1 t a y % e n n a a d t n s astane ı a ş h a , a k H a m c a n ı y r a a l m eti ala -Kur ’lu m ğ z a i h B i k l ı l k ğ e a m s E ndaşlar a t a v n e y e m una, ğ u Primi öde eri dönecek. m a p , e n g tütünü n , e a d n n ü ı r m a ü l ı z p ü a k iftçilerin ç n e y e m e d Primini ö onulacak. lk buğdayına e

Haklarımız ve geleceğimiz için

örgütlenelim, mücadeleyi yükseltelim! MK


2. Tersane İşçileri Kurultayı başarıyla gerçekleştirildi...

“Geçmişi aştık, geleceği kucaklıyoruz!” Rota’dan...

Tersane işçileri yeni bir Tersane işçileri tersane patronlarına karşı her mücadele dönemini yeni hedefler ve düzeyle ileriye taşıyorlar. Aylardır geçen daha da güçlendirdikleri birliklerini kurultay Tuzla tersaneler havzasında ilmek salonuna da taşıyarak, tersaneler havzasında ilmek örülen 2. Tersane İşçileri yeni hedefler için izlenecek yolu belirlediler: “TerKurultayı 9 Aralık günü Pendik Mehmet Akif Ersoy Kültür sanelerde bir dönem sona erdi ve yeni bir dönem Merkezi’nde coşkulu bir atmosferde başladı… Şimdi daha ileri hedeflere…” gerçekleşti. Yoğun bir sürecin değildir!” sloganlarını attılar. Kurultayın yapılacağı ardından gerçekleştirilen kurultaya Tersane İşçileri salona da sloganlarla girdiler. Birliği‘nin bugüne kadar biriktirdiği deneyim ve kazanımla “tersanelerde grev hedefi” damgasını vurdu. Taşeronlar ve tersane patronları

Birlik’e karşı birleşti! Tersane işçilerinin mücadele mevzisi… Tersane İşçileri Birliği, 12 Şubat 2006 yılında Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen 1. Tersane İşçileri Kurultayı’nın bir sonucu olarak kuruldu. Bu tarihten itibaren havzada yoğun bir örgütlenme faaliyetine girişen öncü tersane işçileri, belirledikleri hedefleri bir bir hayata geçirdiler. Birlik kısa süre içinde ücret gasplarına, sigortasız çalışmaya, taşeronlaştırmaya ve iş cinayetlerine karşı havzada mücadele mevzisi haline geldi.

Yola somut hedeflerle devam edilecek! Tuzla tersaneler havzasında yürütülen dişe diş mücadele kurultaya da yansıdı. Tersane işçileri gerek havzada gerekse de Taksim eylemlerindeki militanlık ve coşkularını kurultaya da taşıdılar. Saat 11.00’de “Gemileri yaktık geri dönüş yok!/Tersane İşçileri Birliği” pankartını açan işçiler, haykırdıkları sloganlarla Pazar gününün olağan durgunluğunu da bozmuş oldular. İşçiler yürüyüş boyunca, “Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!”, “Katil GİSBİR hesap verecek!”, “Gemileri yaktık, geri dönüş yok!”, “Tersane işçisi köle

2 Rota

“Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!” ana pankartının sahne arkasında yer aldığı kurultay salonunda “Artık yeter, ölmek istemiyoruz!”, “Sigortasız tek bir işçi kalmayacak!” pankartları asıldı. Salonda ayrıca “Tersaneler cehenneminde grev ateşini yakalım!”, “Taşeronluk kaldırılsın, herkese kadro hakkı tanınsın!”, “Gurbetçi işçilere sağlıklı barınma hakkı tanınsın!”, “Yaşasın tersane işçilerinin birliği!”, “7 saatlik işgünü, 35 saatlik çalışma haftası!” taleplerinin yer aldığı ozalitler asıldı. Tersane İşçileri Birliği‘nin Tuzla tersaneler havzasındaki mücadelesinden kesitlerin yeraldığı ücret gaspına ve iş cinayetlerine karşı örgütlenen eylemlerin fotoğrafları ve haberleri sergilendi. Sergi kurultaya katılanlar tarafından ilgiyle izlendi.

Mücadele coşkusu kurultaya yansıdı! Tersane İşçileri Birliği‘nin deneyimlerini sinevizyon gösterimiyle başlayan kurultay programı, işçi sınıfı mücadelesinde ve tersanelerde iş cinayetine kurban giden işçiler anısına yapılan saygı duruşuyla devam etti. Divanda ise TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu ve Himmet Ekinci yer aldı.

2008 yılının ilk sayısıyla tekrar beraberiz. Yeni yılın mücadele ve kazanımlarla dolu bir yıl olması dileğiyle hepinize merhaba! Geçtiğimiz yıl sermaye sınıfı, işçi ve emekçilere oldukça kapsamlı saldırılar yöneltti. İşçi sınıfı da bu saldırıları kimi zaman grevler ve direnişlerle karşıladı. THY ve Telekom grevleri ile Tekel işçilerinin direnişi geçen yıla damgasını vurdu. Geçtiğimiz yıla damgasını vuran bir başka gelişme ise tersaneler cehenneminde yaşandı. Tersane İşçileri Birliği öncülüğünde kitlesel, coşkulu ve militan eylemler gerçekleştiren tersane işçileri, ücret gaspları ve iş cinayetlerine karşı Tersane patronlarının örgütü olan GİSBİR’den hesap sormak için yaygın eylemler gerçekleştirdi. 2007 yılı aynı zamanda, tersanelerde bugüne kadar yaşanan iş cinayetlerinin en çok gerçekleştiği yıl oldu. Emeğiyle geçinmeye çalışan işçi arkadaşlarımız tersane patronlarının aşırı kâr hırsının kurbanı oldu. 2007 yılında toplam 12 arkadaşımız iş cinayetine kurban gitti. Tersane İşçileri Birliği Derneği, yaşanan cinayetlere dur demek için örgütlü olduğu heryeri eylem alanına çevirdi. Bu süreçte gerçekleştirilen iş cinayetleri gündemli Taksim eylemleri geniş bir kamuoyu oluşturdu. Bu basınçla Bakanlar, milletvekilleri ve çeşitli düzen güçleri tersanelerde denetleme yapmak zorunda kaldılar. Ancak değişen bir şey olmadı. Çünkü sorunlarımızı çözebilecek olan örgütlü gücümüzdür. Tersaneler cehennemindeki ağır çalışma koşullarını ancak “fiili grev” bir nebze olsun hafifletebilir. Bunun için, ersane grevine giden yolda örgütlülüğümüzü güçlendirmek ve üst noktaya sıçratmak için geçmiş deneyimlerden süzülen bir mücadele rotası ve araçları belirlenmeliydi. İşte 2. Tersane İşçileri Kurultayı bu amaçla gündeme geldi. 2. kurultay 9 Aralık pazar günü başarıyla gerçekleştirildi. Coşkulu ve canlı geçen kurultayda tersane grevini asgari düzeyde başarıya götürecek mücadele araçları belirlendi. Şimdi bu araçları en iyi şekilde kullanmanın, örgütlülüğü güçlendirmenin ve greve güçlü bir hazırlık yapmanın zamanıdır. İşte bu nedenle “Tersanelerde bir dönem sona erdi ve yeni bir dönem başladı” diyoruz. Şimdi hep birlikte gücümüzü birleştirerek daha ileri hedeflere yürüyelim…


“En büyük cevabı grev meydanında vereceğiz!” Dernek Başkanı, havzada gerçekleştirdikleri parçalı direnişleri ortak bir mücadeleye çevirmenin gerekliliğine vurgu yaparak, birlik çalışmasının giderek güçlendiğini ancak bunun tek başına yeterli olamayacağını söyledi. Grev hedefini dile getiren Nihadioğlu’nun konuşması “Tersanede grev, tersanede direniş!” sloganıyla yanıtlandı. Temel bir sorun olarak güvensizlik sorununa vurgu yapan Nihadioğlu, kurultayda sunulacak önergelerin yaşama geçirilmesinde herkese görev düştüğünü hatırlattı. Çevreyi “koruduğu” için GİSBİR’e mavi bayrak verildiğine değinen Nihadioğlu insanca, eşitlikçi, özgürlükçü bir yaşamın sosyalizmde mümkün olduğunu belirtti. Sosyalizm mücadelesine çağrı yapan Nihadioğlu, GİSBİR’e verilen mavi bayrağa yanıtı, kızıl bayraklarla meydanları dolduran işçilerin vereceğini söyleyerek konuşmasını noktaladı. Konuşmanın ardından salondan “İşçi sınıfı savaşacak, sosyalizm kazanacak!” sloganı yükseldi.

Sınıf düşmanlarına karşı “Birlik” çatısı altına! Kurultay, TİB-DER Yönetim Kurulu Üyesi Cahit Atalay’ın havzada yaşanan taşeronlaştırmanın boyutları üzerine yaptığı konuşma ve tersane işçilerinin örgütlenmesinin önündeki engellerin yeraldığı sunumla devam etti. Örgütlenmenin önündeki engeller tebliğinde taşeronlaştırma geniş yer tuttu. Tebliğler havzada yaşanan somut sorunlarla desteklendi. Tüm tebliğlerde havzada örgütlenecek genel bir grevin vurgusu işlendi. Kurultayın ilk bölümü “İş cinayetleri“ ve “Barınma sorunu” tebliğleriyle devam etti. İş cinayetleri tebliğinde, patronların kâr güdüsü nedeniyle yaşanan iş cinayetlerine dikkat çekildi, güven sorununu aşmanın hak arama mücadelesindeki etkisi anlatıldı. Sınıf bilinci eksikliğine vurgu yapıldı.

Gurbetçi işçiler kurultay kürsüsünde! Ardından dernek üyesi bir tersane işçisi barınma hakkıyla ilgili bir tebliğ sundu. Kurultay hazırlıkları çerçevesinde oluşturulan Gurbetçi İşçiler Komisyonu’nun başarılı çalışmalarını kurultay kürsüsüne taşıdı. Gurbetçi işçilerin yaşam koşullarını anlatıldığı sinevizyon gösterimi salondakileri oldukça etkiledi. Konuşmanın ardından “Barınma hakkı gaspedilemez!” sloganı atıldı. Kurultayın ilk bölümü tebliğlerin ardından son buldu. İlk bölümde kurultaya selamlayan mesajlar da okundu. Fuat Ercan, Adana Sanayi İşçileri Derneği, OSB-İMES İşçileri Derneği, Sefaköy’de 2006 yılı aralık

ayında Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlenen Güven Elektrik işçileri kurultayı selamlayanlar arasındaydılar.

“Kâra dayalı sistem ortadan kalkmadan sorunlar çözülmez!” Kurultay’da Yüksel Akaya ve Tez Koop-İş Genel Eğitim Danışmanı Volkan Yaraşır birer konuşma yaptılar. Yaraşır, “Tersanelerde bundan sonra tabut taşımayacaksak, tabut taşımak istemiyorsak ‘Artık yeter!’ sloganını kullanmalıyız” diyerek, tersane işçilerinin grev geleneğine vurgu yaptı. Yaraşır, tersane işçilerinin devam eden sürecini dünya sınıf hareketindeki çeşitli gelişmelerle besledi. Yaraşır, alt kimlik-üst kimlik kavramlarına da değinerek, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, sağcı-solcu gibi alt kimliklerin sermaye tarafından işçileri bölmek için kullanıldığına dikkat çekti. Bu alt kimliklere karşı “işçi” üst kimliğinin sahiplenilmesi gerektiğini vurguladı. Yaraşır, hayatın her alanında örgütlenilmesi gerektiğini ifade ederek komitelerin ve taban örgütlenmelerinin hayata geçirilmesini önerdi. Yaraşır, salonda bulunan her işçinin grevin mimarı ve militanı olma sorumluluğunu taşıdığını ifade etti. Yaraşır’ın kullandığı alt kimlik-üst kimlik kavramları kürsüden söz alan tersane işçileri tarafından sıkça kullanıldı.

3. Tersane İşçileri Kurultayı “Grev” gündemli toplanıyor! Önergelerin oylanmasının ardından serbest kürsüye geçildi. Oldukça canlı geçen serbest kürsüde birçok işçi konuştu. Tersane İşçileri Birliği ile yaşadıkları mücadele deneyimini ve kazandıkları güveni büyük bir coşkuyla kürsüden aktaran işçiler yeni hedefler doğrultusunda mücadeleyi büyütme çağrısı yaptılar. Kurultaya katılan misafirlerden DİSK/Emekli-Sen Kartal Şube Başkanı Yılmaz Gündoğdu ise tek çarenin örgütlenmek olduğunu vurgulayarak gündelik mücadeleyi iktidar mücadelesiyle birleştirme çağrısı yaptı. Kurultayın sonunda tüm salon hep bir ağızdan Enternasyonal marşını yumruklar havada söyledi. Kurultay sloganlarla sona erdi. Saat 18.00’e kadar devam eden kurultay baştan sona canlı, coşkulu ve militan bir atmosferde gerçekleştirildi. Tersane işçileri tersane patronlarına karşı her geçen daha da güçlendirdikleri birliklerini kurultay salonuna da taşıyarak, tersaneler havzasında yeni hedefler için izlenecek yolu belirlediler. Kurultayı belki de en iyi dernek başkanının sözleri özetliyordu: “Tersanelerde bir dönem sona erdi ve yeni bir dönem başladı… Şimdi daha ileri hedeflere…”

Tersane işçilerinin kaleminden kurultay... “Uyuyan dev uyandı!” Her şeyden önce kurultay çok güzeldi. Yaşadığımız sorunları çok iyi anlattı, çözümleri çok iyi koydu. Şimdi görevimiz grev için çok çalışmak. Tersane patronları ve taşeronlar ellerinden gelen her türlü çabayı gösterip kurultayımızı engellemeye çalıştılar. Ama başaramayacaklar, kazanan biz olacağız. Buna olan inancım bir kez daha arrtı. Şimdi her şey grev için, her şey kazanmak için. Orada arkadaşlar ifade etti; onlar bizleri engelleyerek, çift yövmiye vererek kandırmaya çalıştılar, bu yetmedi işten atmakla tehdit ettiler. Kısmen başardılar ama kısmen... Çünkü uyuyan dev uyandı! Tersaneden bir montaj ustası

“Greve doğru emin adımlara yürüyoruz!” İkinci Tersane İşçileri Kurultayı coşkulu, öfkeli ve kararlı öncü işçilerin birliğinin göstergesiydi. Kurultaydan ben de kendime dersler çıkartarak ayrıldım. İşbaşı yaparken, yemek aralarında, paydos zamanı kurultaya katılan işçi arkadaşlarla karşılaşıyorum. Kurultaydan önce yanından selam vermeden geçtiğim arkadaşlarla şimdi ayak üstü sohbet ediyorum. Aynı tersanede çalışıyoruz fakat birbirimizden haberimiz dahi olmuyordu. Kurultay bizleri tanıştırdı. Önümüze de grev hedefini koydu. Şimdi tüm gücümüzle ve beraberliğimizle greve doğru emin adımlara yürüyoruz. RMK’dan bir işçi

Rota 3


Kurultay sonrasında mücadelenin ve örgütlenmenin yeni bir dönemine do

Hedef tersaneleri sınıf har mevzisi halin

İki ay süren yoğun ve etkin bir çalışmanın ardından 2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık 2007 tarihinde başarıyla gerçekleştirildi. Kurultayın başarısı çalışmanın kapsamı, boyutları ve gücü ile havzaya etkisi, kurultayın iç niteliği ve somut kararları üzerinden değerlendirilmelidir. Tersanelerde toplam olarak üç yıl, ancak daha etkin olarak da son bir yıl içerisinde mücadeleye önderlik eden, cehennem koşulları altında inim inim inleyen işçilerin öfkesini açığa çıkararak eylemsel bir kanala akıtan ve azımsanmayacak düzeyde bir hareket ve birikim yaratan Tersane İşçileri Birliği’nin çabası, enerjisi, sabrı ve soluğu, havzada belli bir mücadele düzeyi yaratmış ve bu en bariz şekliyle kurultayda açığa çıkmıştır. Kullanılan araçlar, dernek, semt, kahve ve bekâr evlerinde yapılan toplantılar, propaganda araçlarının zenginliği, en ücra tersanelere kadar taşınan çalışma ve bu çalışmanın içeriğinin tersane işçileriyle birlikte tartışılması, çizilmek istenen tablonun (çizgilerindeki bazı yetersizliklere rağmen) büyük ölçüde şekillendiğinin verilerini sunuyor. Burada sözkonusu olan, kurultayın da ana fikri olan “örgütsel/bilinçsel sıçrama” ile “tersane grevi” fikirlerinin asgari düzeyde de olsa tartışılmış ve bu konularda düşünsel bir düzlem oluşturulmuş olmasıdır. Bundan sonraki adım bunu daha derinlerde hissettirmek ve bir hareket noktası yakalamaktır. Mevcut tablonun toplamı, çok yönlü bir ön hazırlık sürecinin belli bir başarı ile örgütlendiğini ve bu çalışmanın kurultaya yansıdığını gösteriyor. Kurultay öncesi yaygın olarak yürütülen pratik faaliyet ile ona eşlik eden iç tartışma süreçleri, çetin koşullarda dişe diş bir şekilde yürüyen mücadeleye soluk kazandıran bir niteliktedir. Sigortasız, iş güvencesiz ve her türlü haktan yoksun olarak çalıştırılan tersane işçilerinin mücadelesi bugüne kadar önemli mesafeler katetti. Ancak örgütlenmeyle ilgili sorunlar halen olduğu yerde duruyor. Mevcut örgütsüzlüğü aşabilmek ve örgütlülüğü üst noktaya sıçratabilmek, kalıcı

4 Rota MK

mücadele mevzileri yaratmak gibi temelli görevlerimiz var. Nitekim 2. Tersane İşçileri Kurultayı da böyle bir ihtiyacın ürünü olarak açığa çıktı.

Ağır sömürü ve çalışma koşulları, sigortasız çalışmanın, ücret gasplarının yaygınlığı, ölümlerin seri cinayetler şeklinde gerçekleştiği bu cehennemdeki işçiler gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayen ekmek, gül ve hürriyet günleri için safları sıklaştıracaktır.

Tersanelerde örgütlenmenin sorunları Tersaneler cehennemi 25 bin işçiyi barındırmaktadır. Yan sanayiyle birlikte toplam 50 bin çalışanı olan bu işçi yatağının işçileri henüz hak arama mücadelesi noktasında oldukça geri bir bilince sahip. İşçi kimliği gelişmemiş ve kır yaşantısından kopamamış büyük bir kitlenin kendini bir sınıf olarak algılaması kuşkusuz zaman sorunudur ve önemli ölçüde öncü devrimci güçlerin etkin müdahalesiyle gerçekleşebilecek bir süreçtir. Bugün mevcut yasal haklardan bihaber olan bir işçi kitlesinden bahsediyoruz. Üstelik üretim yapısı 2000’e varan taşeronlarla paramparça olan bir kitledir bu. Çoğu işçilikten doğma ve büyük firmaların küçük olanları yutma gerçekliğine karşın her geçen gün mantar gibi türeyen taşeron firmalar, havzada örgütlenmenin önündeki en büyük engeldir. Bizzat tersane patronları örgütü tarafından önü açılan taşeronluğun patronlara bir dizi getirisi olmaktadır. Üretimi parçalara ayırarak daha hızlı gemi üretip daha fazla kâr elde eden tersane patronlarının taşeronluk sisteminden elde ettiği asıl kâr ve kazanç, işçilerin parçalı ve dağınık durmasıdır. 25 bin kişilik işçi kitlesini binlerce parçaya ayırarak minimize eden tersane kapitalistleri, böylelikle havzada sigortasızlığın, ücret gasplarının, düşük ücretlerin ve bu kuralsızlığın en uç noktası olan iş cinayetlerinin doğmasına neden olmaktadır. 25 bin kişilik koca bir ordudan ayrılarak 20’şer 30’ar kişilik gruplar halinde küçük dünyalara zincirlenen işçiler, zamanla toplamın bir parçası olma gerçekliğinden uzak bir şekilde cehennemi yaşamaya

devam etmektedir. İşçilerin bilincini bulandıran yine havzada çok rahat taşeron olabilme hayalidir. Patronlar tarafından oluşturulan “çok çalış, çok kazan, sen de patron ol!” bilinci geniş işçi yığınlarının sınıf atlama hayallerini beslemekte, bu da sınıf bilincinin oluşmasına ket vurmaktadır. Bu parçalanmışlık ve darmadağın edilmiş tablo içerisinde zamanla işçiler içten içe birbirlerine yabancılaşmış, rakip hale getirilmiş, birbirine güvensizleştirilmiştir. Ortak sorunlara ortak refleksin gelişememesinin en önemli nedeni budur. Üretim sürecindeki yapılan işlerin (montaj, kaynak, taş) nitelik farkından kaynaklı da bir bölünmüşlük sözkonusudur. İşçilerin parçalanmasındaki bir diğer faktör, çalışılan işyerlerinde öne çıkan etnik köken, yöre ve bölge ayrımcılığının körüklenmesidir. Bu olgu bizzat tersane patronları ve taşeronlar tarafından birbirlerine düşmanlık beslenecek tarzda kışkırtılmaktadır. Geçici işçilik ve işçi sirkülasyonu (işe geçici gözüyle bakıldığı için) işçi tarafından hak alma mücadelesini tali plana itmektedir. Buradan bakıldığında, bu cehennemde bir çalışma yürütmenin, işçi yığınlarını mücadeleye sevk etmenin zorlukları anlaşılır. Ancak her şeye rağmen mevcut sorunları bu işçi kitlesiyle çözeceğimiz gerçeği duruyor karşımızda. Öyleyse görev, Tersane İşçileri Birliği’nin bir an önce daha etkin bir çalışma ve mücadele inisiyatifi ile işçilerin karşısına çıkmayı başarmasıdır. Çok yönlü bir plan çerçevesinde ve kararlı bir tutumla mücadeleyi toparlamak, örgütlemek, geliştirip yaymak onun görevidir. Üç yıllık süre içerisinde binlerce işçiyle muhatap olundu. Başta ücret alacakları olmak üzere barınma, ulaşım ve cinayetlerle ilgili kuvvetli tepkiler örgütlendi. Binlerce işçi tanındı. Ancak tanınan ve sorunu çözülen bu işçilerle güçlü ve kalıcı bir politik bağ


u...

eketinin örgütlü militan bir e getirmektir! kurulamadı. Şimdi bu bağı kurmanın, güçlendirmenin ve kalıcılaştırmanın ertelenemez bir görev olduğu ortadadır. “Sınıfa karşı sınıf!” şiarı ile asıl anlatılmak istenen bu olmalıdır. GİSBİR kapitalistleriyle tersane işçileri arasındaki silikleşmiş sınıfsal olgu değiştirilmeli, bu iki sınıf arasındaki ayırım kalın çizgilerle belirginleştirilmelidir. Ötesinde, sınıfın ekonomik sorunları dışında siyasal sorunları olduğunu, mücadelede başarılı olabilmek için de sınıflar mücadelesinin bu asıl düzlemine geçmek gerektiğini tersane işçilerine anlatabilmek gerekmektedir. Temel siyasal hak ve özgürlüklerden yoksunluk, tırmandırılan şovenizm, sınırötesi operasyonlar, emperyalist barbarlığın Ortadoğu katliamları işçilerin gündemine sokulmalıdır. ABD destekli siyonist katillerin Lübnan ve Filistin’e dönük saldırganlığı tırmandırdığı süreçte, Tersane İşçileri Birliği’nin “Bir gün Filistin için çalışıyoruz, bir yevmiyemizi Filistin’e gönderiyoruz” kampanyası bu açıdan iyi bir örnektir. Bu örnekler çoğaltılmalı, işçiler bu noktalarda da seferber edilmelidir. Kısacası işçiler ekonomik, siyasal ve sosyal gelişmelerle ilgili düzenli ve sürekli bir eğitimden geçirilmelidir. 2. Tersane İşçileri Kurultayı vesilesiyle semtlerde ve bazı tersanelerde kurulan komiteler, bu çerçevede bundan sonraki süreçte kesin olarak şekillenmeli, kalıcı hale getirilmelidir. Tersane grevini bir takım kazanımlarla sonuçlandırmanın ve dolayısıyla sınırları aşan ve sınıfın hareket kabiliyetini ve refleksini güçlendiren mekanizmaların bu tür araç ve mevzilerin yaratılmasıyla güvence altına alınabileceği bilince çıkarılmalıdır.

Çalışma daha vurucu noktalara kaymalıdır! Bugüne kadar TİB çevresinde şekillenen ve her şeye rağmen patronların karşısına dikilen çalışmanın ve mücadelenin ağırlık noktası gurbetçi işçiler oldu. Sayısı 5 bine varan ve tersaneler cehenneminde taş, cugul, temizlik gibi tali işleri yapan bu işçiler üretimin asıl bileşenlerinden bir parça olsalar bile, vurucu güç montaj, boru, kaynak gibi temel işleri yapan işçilerdir. Kaldı ki bu işçiler diğer tali iş yapan işçilere oranla havzada daha kalıcı bir konumdadır. Örgütlenmenin yeni dönemde kilitlenmesi gereken hedef kitle, GİSBİR’in ve dolayısıyla üretimin işte bu şah damarıdır. Olası bir tersane grevini başarıya götürecek motor güç de budur. TİB, kalenin en üstünde dalgalanan kızıl bayraktır. Alta doğru komiteleşmeler de hareketin atardamarı olmalıdır. TİB ile komiteler, birbirine kan taşıyan, birbirini besleyen bir işlev görmelidir. 2. Tersane İşçileri Kurultayı vesilesiyle işyerlerinde ve semtlerde komiteler kuruldu. Ancak bu komitelerin kurultay sürecinde çalışmaya seferber edilmesi noktasında ciddi eksiklikler yaşandı. Bekar Evleri Komitesi görece daha işlevli bir halde değerlendirilirken, diğer komiteler bir takım sınırlı işleri dışta tutarsak pek işlevsel olamadılar. Kurultay çalışmasının asli zayıflığını işin bu yönü oluşturuyordu. Grev sürecinin yaslanacağı güç bu komiteler olacaktır. Bu dönem içerisinde 2. Kurultay’da kurulan ancak yeterli bir işlevselliğe kavuşmayan komi-

teleri yaymalı ve politik planda güçlendirmeliyiz. Çalışma havzadaki sorunlarla sınırlı tutulmamalı, genel politik gündem ve siyasal sorunlarla ustaca birleştirilmelidir.

Komitelerle grev hedefine! Tersane işçisinin alttan doğru enerjisini, öfkesini, mücadele azmi ve kararlılığını açığa çıkarabilecek etkili araçlardır komiteler. Tek tek tersanelerde sirkülasyona bağlı kalıcı komitelerin kurulmasının zorluğu bilinmektedir. Ancak her şeye rağmen tek bir tersanede bulunulan süre içerisinde bir komiteyi etkili kullanabilmek ve oradan doğru müdahale edebilmek, çalışmanın ve mücadelenin olmazsa olmazlarındandır. Herhangi bir iş cinayeti ya da yaşanan özgün bir sorun karşısında refleks eylemler gerçekleştirmek, deneyimlerin de gösterdiği gibi harekete adım attırmaktır. Örneğin yaşanan bir iş cinayetinde yemek boykotu ya da kısa süreli iş bırakmak (ki bu yaşanmış bir deneyimdir) ya da daha etkili eylemler gerçekleştirmek ancak bu komitelerin işlevli olmasıyla gerçekleşebilir. Ötesinde, 52 tersanenin “tek bir fabrika” olarak algılanışı, hiçbir biçimde tek tek tersanelerde örgütlenmenin ve mücadelenin önemini karartmamalıdır. Kısa vadede tek bir tersanede de “grev” hedeflenmelidir. Birkaç yıl önce gerçekleşen Yonca Teknik Tersanesi grevi buna iyi bir örnektir. Bu grevle kısmi kazanımlar elde edilmiştir; bu kazanımlar daha sonra da gaspedilmiş olabilir, ancak havzadaki mücadeleye zengin deneyimler bırakmıştır. Biz daha güçlüsünü yaratabilmeliyiz. Büyük tersanelerden biri ya da birkaçı hedef tahtasına çakılmalıdır. Bu, makro “fiili grev” hedefinin provası olabilmelidir.

Bir bardak temiz su için bile GREV! Yeni dönemde önümüzde ikili bir görev durmaktadır. Birincisi örgütlenme noktasında güçlü bir ileri sıçrayışı yaşamak, yaşatmaktır. İkincisi “fiili grev”dir. Birinci aşama tamamlanmadan “grev” düşüncesi heyecan verici bir söylem olarak kalacaktır. Birinci aşamanın tamamlanmasının koşulu da, öncelikle 2. İşçi Kurultayı’nda alınan kararların güçlü bir şekilde yaşama geçirilmesidir. Sigortasız çalışma, ücret gaspları, düşük ücretler, taşeronlaştırma, iş cinayetleri gibi genel sorunlara karşı mücadelede alınan kurultay kararları kesin olarak grev hedefiyle buluşmalıdır. Öte yandan “1 Mayıs’ta iş bırakarak alanlara çıkma” ya da bir takım semtlerde işçi lokallerinin kurulması gibi alınan somut kararlar çoğaltılmalı, etkili eylemlerle GİSBİR’in kabuk bağlamış yaraları kanatılmalıdır. Dahası havzada yaşanan genel sorunlara paralel olarak daha özgün sorunlar da işlenebilmeli, özgün sorunlar da grev hedefine bağlanmalıdır. Örneğin öğle arası verilen bir saatlik zaman diliminin yemek kuyruklarında geçmesi ya da temiz su verilmemesi ile bir su bardağından onlarca işçinin faydalanması gibi özgün sorunlar grev talepleri içinde yer almalıdır. Tersanelerde yaşanan genel sorunlara hapsolmak

ve bu doğrultuda çalışma yürütmek mekanik bir çalışma tarzıdır. Bu tarz mutlaka aşılmalı, her gün çalıştığımız işyerinde “grev”i nasıl işleyebiliriz bilinci hakim olmalıdır. Daha özgün sorunlar üzerinden yeni biçim ve yöntemler bulmalı, özgün ve yaratıcı bir çalışma tarzı geliştirmek kaygısı içinde olmalıyız. Örneğin soyunma konteynırlarının pislikten geçilmemesi ya da tuvaletlere gidişin sınırlandırılması bile “grev” ile ilişkilendirilmelidir. Tüm bunların yanısıra, tersanelerde bir takım özgün sorunlara karşı yapılacak müdahaleler, sorunu çözdüğü ya da bir nebze olsun hafiflettiği her durumda, işçi kitlelerinde BİRLİK’e karşı giderek büyüyen bir güven de geliştirecektir. Geçmiş yıllarda Çiçek Tersanesi’nde sabunluğun olmaması sorunu üzerinden yapılan müdahale ve bu müdahale sonucunda sorunun çözüme kavuşması, bu konuda önemli bir somut deneyimdir. Bu tip özgün sorunlara çözücü bir müdahale biçimi yaygınlaşmalıdır. Semtlerde kurulacak işçi lokalleri yerinde kullanılabilirse örgütlülüğü güçlendiren bir işlev görecektir. Bu aynı zamanda tersane işçilerini semtlerden de kuşatabilmenin bir olanağıdır. Ancak semtlerde kurulacak işçi lokalleri çalışmasının, çalışmayı semt eksenli haline getirme tehlikesi de vardır. Bu hatalı tutuma düşmekten kaçınmak gerekir. Çalışma üretimin kalbinden doğru şekillenmeli, semt çalışması da buradan doğru kurgulanmalı, bunu besleyecek ve tamamlayacak biçimde ele alınmalıdır. Ayrıca Tersane İşçileri Birliği lokali bir takım eğitim seminerlerinin, kursların, sosyal ve kültürel aktivitelerin gerçekleştirilebileceği bir düzenleme içerisine girmelidir. TİB-DER yönetimi aylık periyodlarla bu tür etkinlikleri programlamalı, sosyalkültürel etkinliklerin yanısıra işçilere hukuksal yardım sağlayabilecek bir mekanizma olmalıdır.

“Tersanelerde bir dönem sona erdi… Şimdi daha ileri hedeflere!..” 1872’de Kasımpaşa Tersanesi işçileri 11 aylık ücretlerini alamadıkları için greve gittiler. Bu, Türkiye işçi sınıfı hareketinin tarihindeki ilk grev olarak bilinmektedir. İşçi ve emekçilere baskıların en yoğun olduğu dönemde, 1920’lerde, yüzlerce tersane işçisi 1 Mayıs’ta kızıl bayraklarla alanlara çıktı. ‘60’lı ve ‘70’li yılların sınıf mücadeleleri içinde tersane işçileri de layıkı ile yerlerini almışlardı. Ve nihayet, ‘89 yılının sarsıcı “bahar eylemleri” sürecinde Tersane işçileri de etkin biçimde yer aldılar, Haliç tersaneleri üzerinden zaman zaman sürükleyici roller de üstlendiler. Tersane işçileri bugün de bu potansiyeli taşımakta, cehennemi aratmayan çalışma koşullarına karşı zaman zaman ortaya koydukları çıkışlarla bunu somut olarak da göstermektedirler. Bugün bu bayrağı daha ileriye taşımanın öncü sorumluluğu ise tersaneler cephesinde çalışan sınıf devrimcilerinin omuzlarındadır. Bunun gerekleri mutlaka yapılacak, bu sorumluluğun hakkı mutlaka gereğince verilecektir. Tersane işçileri Türkiye işçi sınıfının en militan bölüklerinden biri olarak örgütlenecek ve seferber edilecektir. Bu sınıfa olduğu kadar tarihe karşı da borcumuzdur.

Rota 5 MK


Kurultayla ilgili bir tersane işçisi ile konuştuk…

“Kurultay bana güven aşıladı!”

- Çalıştığınız koşulları kısaca anlatabilir misiniz? Ben Tuzla Tersanesi’nde montaj yardımcısı olarak çalışıyorum. Çalışma koşullarının ağır olduğu bir tersane burası. Birbirine geçmiş onlarca taşeron, binlerce işçi, iş sahasındaki kargaşa yetmezmiş gibi sonu gelmeyen yemek kuyrukları… Bir de üzerine demir tozu, kaynak dumanı, insanı sağır edercesine çınlayan çekiç ve balyoz sesleri. İşte böyle koşullarda çalışıyorum. - Bildiğiniz gibi 2. Tersane İşçileri Kurultayı gerçekleşti. Kurultayda tersane işçilerinin çalışma koşulları ve yaşanan sorunlar karşısında neler yapılması gerektiği karar altına alındı. Kurultayı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence kurultayın kendisi bir başlangıç. Yükselecek ve güçlenecek olan bu mücadelenin başlangıcı yalnızca. Ortaya konulan mücadele hattı ve kurultayda ele alınan her konu iyi bir hazırlığın olduğunu ve sorunlar üzerine hakimiyetin sağlandığını gösterdi. Kurultay hazırlığı kapsamında gerçekleştirilen toplantılar, yapılan tartışmalar, yürütülen faaliyetin boyutu böylesine güçlü bir kurultayın hiç de sürpriz olmadığını gösterdi. Ben de kurultay hazırlıkları kapsamında bir komitede yer aldım ve çalışmalarına katılma fırsatı buldum. - Bulunduğunuz kadarıyla kurultay hazırlık çalışmaları kapsamında ne tür çalışmalar yaptığınızı anlatabilir misiniz? Ben Tuzla ve Gemak işçileri komitesinde yeraldım. Kurultay hazırlık çalışmaları boyunca birçok toplantı gerçekleştirdik, tartışma yaptık. Kendi aramızda gerçekleştirdiğimiz toplantıların dışında daha geniş katılımlı toplantılar, çay sohbetleri ve kahve toplantıları gerçekleştirdik. Kurultayın tanıtımını ve çağrısını yapan bildiri ve broşür gibi araçları çalıştığımız tersanelerde elden birebir kullandık. Kurultayın önemini arkadaşlarımıza kavratmaya çalıştık. Birçok kez basın açıklamalarına hep beraber katıldık. - 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nda birçok karar alındı. Değişik mücadele araçlarının yanısıra tersaneler havzasında yaşanan sorunların çözümünün ancak bir grevle aşılabileceği saptandı ve karar altına alındı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Böyle bir grev kararı önemli ve ağır bir karar. Hani derler ya her babayiğidin harcı değil. Tıpkı böyle bir iş bu. Sorunların çözümüne gelince, kesinlikle aynı fikirdeyim. Bu havzada

6 Rota

patronların kenetlenmiş birliğini dağıtmanın ve tek taraflı bu oyunu boşa çıkartmanın tek yolu bir grevdir. Ama iş geliyor burada zorlaşıyor. Grev dediğin ha deyince olabilecek bir şey değil elbette. Bakış lazım, cüret lazım, kararlılık lazım. Bunlar fazlasıyla var arkadaşlarda. Geriye tek bir şey kalıyor, o da bizlere düşen görev. Yani birlik olmak lazım. Ben bu havzada bir grevin yaşanabileceğine ve bu sorunların en azından bir kısmının tarihe karışacağına sonuna kadar inanıyorum. Tersane İşçileri Kurultayı da bize bunu gösterdi. Şimdi daha fazla çabalamak gerektiği açık. Bizi daha zorlu bir süreç bekliyor. - 2. Tersane İşçileri Kurultayı 9 Aralık’ta gerçekleşti. Kurultaya katılan bir işçi olarak ne düşünüyorsunuz kurultay hakkında? Ben Esenyalı Mahallesi‘nde oturuyorum. Tersan Tersanesi’nde çalışıyorum. Tersane önünde dağıttığınız bildirilerinden aldım ve kurultaydan haberim oldu. Tersanede çalışırkende bir arkadaş geldi. Mahallemde olacak toplantıdan bahsetti. Akşam Esenyalı’da bir toplantı gerçekleşti ve o toplantıya katıldım. Kurultayı anlatan ve kurultaya çağrı yapan bir toplantıydı. Yani şunu demek istiyorum, ben nerede isem siz orada oldunuz. Tersane içinde, dışarıda, mahallede her yerde siz vardınız. Kurultayın ön çalışması ve kendisi gösteriyor ki bu işin arkasında bu işe gerçekten inanmış ve bu işi başarabileceğinden emin işçiler var. Ben artık bu kararların hayata geçmesi için elimden geleni yapacağım ve bu işe inanan bir işçi daha var. - Esenyalı Mahallesi’nde oturan bir işçiyim dediniz. Kurultayda işçi semtlerinde işçi lokalleri açılması kararı alındı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Mahallemde işçi lokali açılması ile ilgili bütün çalışmalara canı gönülden katılacağım. Her türlü desteği vermeye hazırım. - Son olarak grev hakkında ne düşünüyorsunuz? Ben bu kurultay öncesi tersaneler için, “bu tersanelerdeki işçilerden bir şey olmaz, böyle gelmiş böyle gider” diyordum. Ama şimdi bu kuralsız çalışmanın, yaşanan onca sorunun çözümünün sadece işçilerin örgütlülüğü ile çözülebileceğine inancım tam. Kurultay çalışmasına ve kurultaya katılan arkadaşlar bana bir güven aşıladı. Bu havzada yapılacak olan bir grevin o kadar da zor olmayacağını anladım. Ama bu grev için bundan sonraki bütün çalışmalara var gücümle katılacağım.

Volkan Yaraşır’dan kurultay üzerine... Tersane İşçileri Birliği 2. Kurultayı: Hedef havza grevi, görev örgütlenme! Tersane İşçileri Birliği 2. Kurultayı büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Sınıf hareketinin Hava-İş toplusözleşme sürecinde kararlı bir duruş sergilediği, 45 günlük Telekom greviyle moral kazandığı koşullarda yapılan kurultay, tersane işçilerinin öfkesinin, sınıf kininin, özleminin ve umudunun platformu oldu. İşverenin katılımı engellemek için her türlü yöntemi denemesine rağmen tersane işçileri kurultaya aktif katıldı. Kurultay, tersane işçilerinin birlik, mücadele ve dayanışmasının kürsüsüne dönüştü. Yoğun bir şekilde yürütülen kampanya sonucunda, gerçekleştirilen kurultaya öfke, kararlılık ve inanç hakimdi. Kurultay, tersane işçilerinin sorunlarının tartışıldığı, sorunlara çözüm yollarının arandığı bir platforma dönüştü. Kapitalizmin ilk dönemini aratmayacak vahşi koşullarda çalışan ve yaşayan tersane işçileri, kaderlerini kurultayda ortaklaştırdı. Son derece güzel sunuşlarla ve anlatımlarla sınıfın yaratıcılığı ve kendini ifade etme yeteneği ortaya çıktı. Tersane işçileri yaşadıkları koşulları ironinin gücü ve hüznün öfkeyi tetikleyen atmosferi içinde dile getirdi. Sorunlarını ve çözüm önerilerini bir proleter devrimci olarak açıkladı. Katılımcı tersane işçilerinin büyük bir kısmının kürsüde söz alması dikkat çekti. Kurultay; kardeşliğin, birliğin ve herşeyden önemlisi yapabilme gücünün ortaya konulduğu bir alan oldu. Kurultay, tersane işçisinin yıllardan beri biriktirdiği öfkenin, isyanın ve arayışın sesiydi. Yapılması gerekenler son derece sarih ortaya konuldu. Acil görevin örgütlenmek olduğu belirtildi. Tersanenin en ücra köşelerine kadar gidilmesi, her işçinin duyarlı kılınması ve her bekar evinin bir örgütlenme alanına çevrilmesi için herkes göreve çağrıldı. Görev, örgütlenmek; Hedef, havza grevi olarak belirlendi. Havzanın bütününe yayılan, sarsıcı bir grevin örgütlenmesi arzu ve isteği kurultaya hakim olan duyguydu. Tersane işçileri, bir havza grevinin ne derece zor görev olduğunun farkındaydılar. Bundan dolayı taban örgütlenmelerinde bir araya gelmek, örgütlülüğü yaymak ve kökleştirmek gerekliliği üzerinde özellikle duruldu. Evet, artık tersane işçisinin gündeminde bir havza grevi var. 3. kurultayın da grev kurultayı olarak belirlenmesi boşuna değil. Şimdi görev 25 bin tersane işçisinin yüreğine ve aklına grev kavramını yerleştirmek olmalı. 25 bin yürek grev için atmalı. 25 bin işçi grev için tek bir vücut olmalı. İşçi sınıfının birliğinin ve savaşının muazzam bir göstergesi olan grev, artık tersane işçilerinin bayrağı oldu. Bugünden tezi yok, tersanede bu bayrağın dalgalanması için çalışmak ve biriktirmek gerekiyor. Hedef: Bir havza grevi yaratmaktır. Evet yaratmak… Her işçinin sorumluluğu, güç vermesi, bir yerinden tutmasıyla yaratmak… Bir havza grevinin gerçekleşmesi için her işçinin hem işin hamalı, hem de mimarı olması gerekir. Evet, tersanede bir havza grevi gündemde. Yani tersane işçilerinin kendi kaderini ellerine aldığı, artık yeter dediği bir eylem. Dalga dalga yayılan yıkıcı bir eylem. Tersane İşçileri Kurultayı bu yıkıcı eylemin, cüret etmeyle başlayacağını ilan etti. Ve buna cüret ettiğini açıkladı. Şimdi görev, grevin mayalanması için çalışmaktır. Usanmadan ve bıkmadan çalışmaktır. Şimdi görev, 25 bin tersane işçisinin kendi gücünün farkına varmasını sağlamaktır. “Yaşasın grev” sloganını yüreklerinde hissettirmektir. Evet, tersanede hava döndü. Şimdi işçiden esiyor yel.


Sınıftan haberler…

hareket etmesi de bunu gösteriyordu. Cevizli’den Kartal Meydanı‘na kadar sayısız kez polisin saldırısına maruz kaldık. Günlerdir militan bir direniş sergileyen Tekel işçileri bu saldırgan tutum karşısında safları daha da sıklaştırdılar. Dostu düşmandan ayırma bilinçleri güçlendi. Sendikanın geri tutumlarına rağmen işçilerin direngen tutumu ön plana çıktı. Eylem boyunca militan çizgi ile icazetçi çizgi çoğu yerde çatıştı. İşçilerin yolu kapatarak yürüme isteği sendikal bürokrasi tarafından engellenince işçilerle sendikacılar arasında gerilimli anlar yaşandı. Eylemde göze çarpan bir başka nokta ise Tekel’in kadın işçilerinin mücadele içerisinde çelikleşmiş olması ve militanlaşmasıydı. Tekel işçisinin yıllardır süren özelleştirme karşıtı mücadelesi zamanla daha da militanlaşacağa benziyor. İşçi sınıfına düşen görev en kısa zamanda Tekel işçilerinin yaktığı ateşi her alana yaymaktır. Bizler Tuzla tersaneler cehenneminde çalışan işçiler olarak Tekel işçileriyle eylemli sınıf dayanışmasını yükselteceğimizi, Tekel direnişini bulunduğumuz alana yayacağımızı ilan ediyoruz. Tersane İşçileri Birliği

TİB-DER’den sefalet ücretine karşı basın açıklaması…

Tekel işçileri özelleştirmecilere göz açtırmıyor… Özelleştirme saldırısının açlık, sefalet, işsizlik ve yıkım olduğunun bilincinde olan Tekel işçileri fabrikalarını savunmak için her yeri direniş alanına çevirdi. Tek Gıda-İş Sendikası’nda örgütlü olan Tekel işçileri “Tekel‘i sattırmayacağız!“ sloganıyla özelleştirmecilere gereken cevabı vermeye devam ediyorlar. Tokat’tan Samsun’a, Bitlis’ten Kartal’a kadar işçiler büyük bir kararlılıkla fabrikalarını savunuyorlar. Özellikle Tekel‘e talip emperyalist tekellerin fabrikaları ziyaret etmek istediği sırada işçiler fabrikalarına barikatlar kurarak özelleştirmecileri içeri almadı. Özelleştirmeci yabancı firma yetkililerinin fabrikayı ziyaret edeceğini öğrenen Tokat Tekel işçileri, fabrikanın önünde toplandılar. Fabrika içine giren araçları kontrol ederek firma yetkililerinin içeri girmesini engellemeye çalıştılar. Polis burada biber gazı ve coplarla işçilere saldırdı. Ardından işçiler TokatAmasya karayolunu trafiğe kapattı. Polis ile özel harekat timleri burada bir kez daha işçilere saldırdı. Bitlis’te ise kitlesel eylem gerçekleştirildi. Cevizli Tekel işçileri, Tekel‘in sigara bölümünün özelleştirilmesi için yapılacak ihaleye girecek olan CİVEN yetkililerinin fabrikayı gezmesine izin vermedi. Ziyaretçilerin fabrikadan ayrılmasının ardından bölümlerine giderek çalışan işçiler saat 12.00’de sigara bölümü yemekhanesi önünde toplandılar. Buradan özelleştirme karşıtı sloganlarla fabrika kapısına yürüyen 500 Tekel işçisi özelleştirmeye geçit vermeyeceğini haykırdı. Tekel Fabrikası’nı satın almak isteyen yerli ve yabancı şirket sahipleri Samsun Ballıca Sigara Fabrikası’na da geldiler. Ancak şirket yetkililerini diğer Tekel fabrikalarında olduğu gibi burada da Tekel işçileri karşıladı. Ballıca Tekel işçileri yetkililerin içeri girmesini engellemek için ana kapı önünde oluşturdukları barikatı ateşe verdiler. Şirket yetkilileri çevik kuvvet ekiplerinin panzerlerle ateşi söndürmesinin ardından içeri girebildiler. Kartal Cevizli’deki Tekel Sigara Fabrikası’nın bulunduğu yerleşkeye 21 Aralık günü gece geç saatlerde gelen yaklaşık 20 işçi fabrikaya girerek kapıları kilitledi. Yerleşkenin kapı ve pencerelerine, Tekel sigara fabrikalarının özelleştirilmesi kararının

geri alınması taleplerinin yeraldığı pankart ve afişler asan işçiler, sabah saatlerinde kendi istekleriyle eylemlerine son verdiler. Fabrikadan çıkan işçiler daha sonra eyleme destek veren kurumlarla birlikte fabrika binası önünde protesto eylemi yaptılar. Gerçekleştirilen bir dizi protesto eyleminin yanı sıra Tekel’in satışına karşı mitingler de düzenlendi. Tek Gıda-İş Sendikası eylemlerin süreceğini ve bir eylem programı açıklayacaklarını bildirdi.

“Tekel-Tersane omuz omuza!” Özelleştirmeye karşı fabrikalarında direniş ateşi yakan Tekel işçileriyle dayanışmayı yükseltmek için 27 Aralık günü Kartal’da gittik. Saat 10:00’da Cevizli Tekel Fabrikası’nda biraraya gelen Tekel işçileri ilk önce fabrika içerisinde kortejler oluşturup, slogan atmaya başladılar. Bizler de Tersane İşçileri Birliği olarak fabrika önüne giderek, “Direne direne kazanacağız!/TİB”, “Tekel’den tersaneye her yer direniş, her yer kavga!/TİB”, “Direne direne kazanacağız!/TİB” yazılı dövizlerimizi açtık ve slogan atmaya başladık. “Tekel-Tersane omuz omuza!”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!” “Tekel işçisi yalnız değildir!” sloganları Tekel işçileri tarafından alkış ve sloganlarla karşılandı. Ardından diğer devrimci gruplar da dövizlerini açarak slogan atmaya başladılar. Kısa bir süre sonra polisin “açmayın” tehdidine rağmen fabrikanın kapısı açıldı. Kitle alkış ve sloganlarla yürüyüşe geçti. Yürüyüş boyunca Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ile yanyana yürüdük. Bulunduğumuz alanda gür ve coşkulu sloganlar attık. Yol boyunca bu coşku ve öfkemizden rahatsız olan polisin provokatif tavırlarıyla karşılaştık. Tersane İşçileri Birliği Derneği üyeleri olarak birçok kez polisin saldırısına maruz kaldık. Polisin kudurgan tavrına maruz kalan sadece biz değildik. Aynı zamanda Tekel işçileri ve BDSP’liler de saldırıya uğrayanlar arasındaydı. Değişik noktalarda işçilere ve devrimcilere yönelen her saldırı birçok işçi tarafından tepkiyle karşılandı. Birçok işçinin bizleri koruma bilinciyle

Asgari ücret adı altında milyonlarca işçiye sefalet ücreti dayatan Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplandı. Yapılan ilk iki oturumun ardından her yıl benzerine tanık olduğumuz anlaşmazlık beyanları ortaya atıldı. Her yıl tekrar eden bu komedinin sonu aynı oldu. Milyonlar bir kez daha sefalet ücretine mahkum edildi. TİB-DER olarak bu dayatmayı protesto etmek amacıyla İçmeler Tren İstasyonu’nda bir basın açıklaması gerçekleştirdik. Eylemde “Asgari ücret oyunu başladı! Yövmiye usulü ücret uygulamasına son! İnsanca yaşamaya yeten vergiden muaf düzenli bir ücret için mücadeleye!- TİB-DER” imzalı pankart açtık. Ajitasyon konuşmalarıyla tersane işçilerini sefalet ücretine karşı insanca bir ücret için mücadele etmeye ve gücünü TİB-DER’de birleştirmeye çağırdık. Eylemde TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu işçilere hitaben bir konuşma yaptı. Nihadioğlu konuşmasında sermaye sınıfının ve onun uşaklarının emeğiyle geçinen milyonları açlığa, sefalete ve yoksulluğa mahkum etmek istediğini vurguladı. “Biz tersane işçileri olarak asgari ücret almıyor olabiliriz ancak bizlerin ücretlerine yapılan zamda asgari ücrete yapılan zam baz alınıyor. Biz Tersane İşçileri Birliği Derneği olarak 2008 Ocak ayında belirlenen sefalet ücretini kabul etmiyoruz” dedi. Eylemde sık sık “Sefalet ücretine hayır!”, “Direne direne kazanacağı!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Tersane işçisi köle değildir!” sloganları atıldı. Tersane İşçileri Birliği

Rota 7


2. Tersane İşçileri Kurultayı Sonuç Bildirgesi...

Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak!

Tersane işçileri, kardeşler! Yaklaşık olarak iki aydır çalışmaları süren 2. Tersane İşçileri Kurultayı, 9 Aralık 2007 tarihinde Pendik Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde 150 işçi ve emekçinin katılımı ile gerçekleşti. Üç yıllık bir mücadele birikiminin ve deneyiminin aktarıldığı, Tersane İşçileri Birliği’nin bugünkü durumunun değerlendirildiği ve buradan hareketle yeni bir mücadele rotasının belirlendiği 2. Tersane İşçileri Kurultayı büyük bir coşku ve kararlılık içerisinde gerçekleşti. Kurultayın sonucunda aşağıdaki kararlar alındı: 1- Tersane patronları iş cinayetlerine kurban verdiğimiz işçi kardeşlerimizin canı karşılığında 3-5 kuruş kan parası vererek ailelerimizin acılarını satın almaya, bu yolla cinayetlerinin üzerini örtmeye çalışmaktadırlar. Tersane patronlarının iş cinayetlerini örtbas etmesini, iş kazalarında sakat kalan tersane işçilerinin yalnızlaşmasını önlemek ve bu yolla tersane işçileri arasındaki dayanışmayı güçlendirmek için “Tersane İşçileri Dayanışma Fonu”nun örgütlenmesi. 2- Tersanelerde örgütlenmenin bir aracı olarak tersane işçilerinin yoğun olarak yaşadığı semtlerde Tersane İşçileri Birliği Derneği’ne bağlı tersane işçileri lokallerinin açılması. 3- İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta “İş cinayetlerine ve sigortasız çalışmaya karşı 1 Mayıs’ta iş bırakarak alanlara!” şiarıyla bir kampanya örgütlenmesi. 4- Memleketlerinden tersanelere iş için gelen gurbetçi tersane işçilerinin barınma sorununu ele alan “Gurbetçi işçilere barınma hakkı!” başlıklı

bir kampanyanın örgütlenmesi ve “Gurbetçi İşçi Bülteni”nin aylık periyodlarla çıkarılması. 5- İş cinayetlerinde ölen işçi kardeşlerimizi unutmadığımızı göstermek ve yaşanan iş cinayetlerinin hesabını sormak için, her yıl Türkiye işçi sınıfının şanlı başkaldırı tarihlerinden biri olan 16 Haziran’da yitirdiğimiz işçi arkadaşlarımızın etkinliklerle anılması. 6- 2008 Ocak ayında belirlenecek olan sefalet ücreti anlamına gelen asgari ücreti kabul etmediğimizi göstermek ve bu doğrultuda yapılan çalışmalara destek olmak amacıyla bir çalışmanın örgütlenmesi. 7- Kurultaydan önce başlatılan “İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın!” başlıklı imza kampanyasına devam edilmesi ve İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü önünde gerçekleştirilecek bir basın açıklamasıyla imzaların İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğü’ne verilmesi. 8- Tersaneler cehenneminde ağır ve kölece çalışma koşullarının temel nedenlerinden birisi olan taşeron uygulaması aynı zamanda örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birisidir. Yaşadığımız kölelik koşullarından kurtulmanın tek yolu taşeronlaştırma saldırısına karşı tek bir vücut olarak karşı koymaktan geçmektedir. Taşeronlaştırma saldırısının temel uygulayıcılarından biri olan GİSBİR’i hedef alacak tarzda “Taşeronlaştırma sistemi kaldırılsın! Herkese kadro hakkı verilsin!” talebiyle bir çalışma örgütlenmesi. 9- Tersanelerde kölelik koşulları anlamına gelen sorunların köklü çözümü doğrultusunda tüm havzadaki işçilerin ortak talepler etrafında ortak bir

mücadele yürütmesi amacıyla örgütlenecek bir grevden önce yeni bir kurultay toplanması ve bu kurultayın “3. Tersane İşçileri Kurultayı” başlığı altında bir “Greve Hazırlık Kurultayı” olarak örgütlenmesi. Tersane işçileri, kardeşler! 2. Tersane İşçileri Kurultayı tersanelerde greve giden yolda atılmış büyük ve güçlü bir adımdır. Tersane işçilerinin örgütlülüğünün önündeki engeller ancak fiili-meşru bir grev yoluyla aşılabilir. Ancak bugün grevin gerçekleştirilebilmesi için gereken asgari örgütlülük düzeyini ve koşullarını yaratabilmek, 2. Tersane İşçileri Kurultayı’nın çizdiği yolda ısrarla ve kararlılıkla yürünmesine bağlıdır. Bu mücadele hattının başarıya ulaşması ve kazanımla sonuçlanması için bu mücadeleye tüm tersane işçilerinin omuz vermesi gerekmektedir. 2. Kurultayı’nı başarı ile gerçekleştiren Tersane İşçileri Birliği, tüm tersane işçilerini iş cinayetlerine, ücret gasplarına, sigortasız çalışmaya, taşeronlaştırmaya, kölece çalışma ve yaşama koşullarına karşı insanca bir yaşam ve çalışma hakkı için örgütlenmeye ve mücadeleye yok etmeye çağırıyor.

Tersaneler cehennem, işçiler köle kalmayacak! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek!

Tersane İşçileri Birliği İşçi Bülteni Özel Sayı: 250 * Fiyatı: 25 YKr * Ocak 2008 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Millet Cad. 50/10 Fatih/İstanbul * Tel: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat. / İST

MK


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.