“Kavga Etsinler Diye Oy Vermedik”
da kavga ederken yayınlanan fotoğrafları Fatsa’da eleştirilere neden oluyor. Durumdan rahatsız olduklarını dile getiren vatandaşlar; “Biz milletvekillerimize bizleri
“Büyükşehire Karşı Çıkan CHP’liler
Fatsa’ya Yapılan Darbedir” Eskişehir’e de Karşı Çıksınlar” AK Parti 23. Dönem Milletvekili Ayhan Yılmaz katıldığı bir toplantıda Ordu’nun büyükşehir olmasıyla ilgili bazı açıklamalar yaptı. Yılmaz, “büyükşehir olmak kötüyse Eskişehir’in vasfını kaldırmak için başvuru yapsınlar” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ordu İl Örgütü ‘Doğrudan Demokrasi ve Fatsa Deneyimi’ adı altında düzenlediği bilgilendirme toplantısını Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı’nda gerçekleştirdi. Toplantıda konuşma yapan parti eş genel sözcülerinden A. Ali Cangı, 12 Eylül darbesini, Fatsa’da yapılan darbenin kolaylaştırdığını söyledi. Cangı, “Fatsa’ya yapılan darbenin 12 Eylül darbesini kolaylaştırdığı tarihi bir gerçektir. Bunun da atlanmaması gerekmektedir. Dönemin Başbakanı Demirel’in Çorum’da yaşanan olayları soran gazetecilere; ‘Siz Çorum’u bırakın Fatsa’ya bakın’ diyerek Fatsa’yı direk hedef göstermesini Sayfa 5’te unutmamak gerekir” dedi.
temsil etsin diye oy veriyoruz, kavga etsinler diye değil. Vekillerimizden bir an önce, hizmet bekleyen ilçelere yönelmelerini bekliyoruz” dediler. Sayfa 4’te
Sayfa 4’te
“Başbakan Türkçülüğü Kaldırdı”
MHP Fatsa İlçe Başkanı Şakir Cemal Uygun: “Türkçülüğü dilinde değil özünde yaşayan ve yaşatanların Türkçülük Bayramını kutluyorum. Türkçülük gününü Türk gibi Türk yaşamalıyız. Şu anki süreçte artık kurumlardan T.C. ibaresinin kaldırıldığı bir dönemdeyiz. Bu tür milli günleri bugünlerde daha büyük bir coşkuyla kutlamalıyız. Sayın Başbakan Türkçülüğü kaldırdı. Türkiye’den Türklük kavramını silmeye çalışıyorlar. Gönlünde, özünde Türk gibi yaşayan herkesin coşkusuna ihtiyacımız var” diye konuştu. Sayfa 7’de
www.gazetekuzey.com
Son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sık sık yaşanan kavgalar hem ülkemiz hem de milletimizin imajını zedeliyor. Özellikle AK Parti Ordu Milletvekili İhsan Şener’in ulusal basın-
“12 Eylül Sürecini Hızlandıran Faktör
FATSA’DAN KARADENİZ’E 06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
GÜNLÜK TARAFSIZ SİYASİ GAZETE
YIL: 2
SAYI:380
FİYAT: 50 Krş.
Bir Kez Daha Soruyoruz:
Cıngırt Kayası Yine Definecilere mi Kaldı
Fatsa Yapraklı Köyü sınırları içerisinde bulunan Cıngırt Kayası’nın bugünkü görüntüsü, akıllarda soru işaretleri bırakıyor.
ER
HAB
ŞİMDİ
ÖNCE
Başkan Anlayan’dan Özel Sanayiye Cami Sözü
Define Avcıları Ortalığı Boş Bulmuş!
Böyle Olacağı Tahmin Edilmedi mi?
Geçen yıl yapılan kazıların ardından çevresine güvenlik şeridi çekilerek düzenli bir şekilde bırakılan kazı alanında ne şerit kalmış, ne de düzen. Gazete olarak inceleme yaptığımız alanda Valiliğin çalışmalarının ardından ortalığı boş bulan define avcıları tarafından kaçak kazı yapılmış gibi bir görüntü var. Daha önce kazı ekibi tarafından toprak kazılarak ortaya çıkarılan döneme ait duvar kalıntılarının yerlerinden sökülmüş, güvenlik şeridinin yerle bir olmuş ve kazı ekibi tarafından kullanılan kazı evinin kapısının kırılmış halde gördüğümüz Cıngırt Kayası’nda kaçak kazı yapılmış gibi bir görüntü var.
Gazete olarak soruyoruz: “Kazı alanının kim ya da kimler tarafından bu hale getirildiği nasıl anlaşılabilir? Bu alana girilmesini önlemek için sadece bir tabela yeterli oluyor mu? Bu konuda daha caydırıcı önlemler alınamaz mı? (güvenlik kamerası vs…) Kazı çalışmaları tekrar başlayacak mı? Başlamayacaksa neden, başlayacaksa ne zaman? Son olarak kazı yapıldıktan sonra bulunduğu açıklanan sikkeler ve tarihi kalıntıların, define avcılarını buraya çekeceği tahmin edilmedi mi?” Sayfa 3’te
“Bölgemizi Daha Zor Günler Bekliyor” 31 Aralık 2012 tarihi itibarı ile sona eren 5084 sayılı teşvik kanununu işverenler sabırsızlıkla bekliyor. Teşvik yasası ile ilgili gazetemize açıklama yapan FASİAD yönetim kurulu başkanı Hasan Gül, “31 Aralık 2012 tarihi ile sona eren ve 4 aydır bugün çıktı, çıkacak diye beklediğimiz teşvik yasasını işverenlerimiz dört aydır, dört gözle beklemektedir. Sayfa 7’de
Ne Olacaksa Olsun Artık!
03
Fatsa Belediyesi eski Başkanı Fikri Sönmez, mezarı başında anıldı. Anma törenine Fikri Sönmez’in ailesi ve sevenleri katıldı. Yaklaşık 150 kişinin katılımıyla gerçekleşen anmada duygu dolu anlar yaşandı.Fikri Sönmez’in köyündeki evine gelen misafirlere yemek ikram edildikten sonra etkinliğe son verildi. Sayfa 5’te
namazına müteakip Fatsa Orta Büyük Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Meşebükü Mahallesindeki aile mezarlığında toprağa verildi. Sayfa 3’te
Yeni Başkan Kim Olacak?
Ünye Ticaret ve Sanayi Odası (ÜTSO) meclis seçimleri yapıldı. Yapılan seçim sonucunda Ünye Ticaret ve Sanayi Odası Hasan Şimşek oy kullandığı grupta yeniden seçilmeyi başardı ama grubu kendisi kadar başarılı olamadı. Hasan Şimşek’in listesindeki 12 gruptan 8’i seçimleri kaybetti. Diğer Başkan Adayı Durmuş Zor ise oy kullandığı grupta seçimi kaybetti ve meclise giremedi. Ancak Zor’un listesindeki 8 grup başarılı olarak meclise girmeye Sayfa 7’de hak kazandı.
DÜ Z
Mustafa Kemal KAYMAK
Fikri Sönmez Mezarı Başında Anıldı
Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Davut Erişmiş’in babası, Fatsa Meşebükü mahallesi eşraflarından Mehmet Erişmiş(64) vefat etti.
Uzun süredir tedavi gördüğü Samsun Medikal Park hastanesinde hayatını kaybeden Mehmet Erişmiş’in cenazesi geçtiğimiz cumartesi günü öğle
TERS
PUSULA
Fatsa Özel Sanayi Sitesi 30. Olağan Genel Kurulu, Özel Sanayi Sitesi lokalinde gerçekleşti. Genel kurula Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan, 23.Dönem Ak Parti Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, Fatsa Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Yücetepe, Fatsa İlçe Emniyet Müdürü Hüseyin Arslan, Ak Parti Fatsa İlçe Başkanı Fatih Sözen, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ayhan Baş, Özel Sanayi Sitesi Başkanı Yusuf Kaynar, Şoförler Odası Başkan Yardımcısı Niyazi Yeşiller, Fatsa Cem Evi Dernek Başkanı İhsan Kartal ve çok sayıda sanayi Sayfa 3’te sitesi üyelerinin katılımıyla yapıldı.
Mehmet Erişmiş Son Yolculuğuna Uğurlandı
Mehmet Sabri
SATIRBAŞI
L E Z Ö
UĞURBAŞ
T.B.M.R.
(Türkiye Büyük Milletvekili Ringi)
05
Yrd. Doç. Dr.
Ahmet FİDAN
Limon Kızartması
02
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
Sağlık
Masal Gibi Bir Gece Yaşattılar
Uzmanlar, hamile bayanların yaz aylarında dikkat etmesi gerekenler hakkında çeşitli tavsiyelerde bulunuyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Özlem Kayacık Günday, havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında hamile bayanların özellikle giyecek ve yiyeceklerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi. Terlemeyle birlikte vücutta su oranının azaldığını belirten Dr. Özlem Kayacak Günday, “Yaz dönemi herkes için çok güzel ama dikkat edilmesi gereken şeyler var. Havaların ısınmasıyla birlikte özellikle terleme, sıcakların aşırı artması, vücutta su kaybı en önemli şeylerden birisi. Çünkü gebelerin normalde çok fazla su içmeleri gerekiyor. Günde en az 3 litre su içmeleri lazım. Terlemeyle birlikte vücuttan su atımı çok olacağı için özellikle tansiyon düşüklükleri, buna bağlı yalancı doğum sancılarının, hatta erken doğum sancılarının uyarılması, erken doğum riski, bebeğin suyunun azalması riski en önemli risklerdir. Yaz döneminde bol su içmelerini tavsiye ediyorum. Güneşten sakınmaları çok önemli, güneş tabi D vitamini, kalsiyum açısından çok iyi fakat özellikle son sadece dönemlerde gebeler değil hepimiz için, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinden sakınmak çok önemli oldu. Özellikle güneş ışınlarının çok dik geldiği öğle saatleri 11 ile 16 arasında çok dışarıya çıkmamalarını tavsiye ediyorum. Gün içerisinde ne zaman çıkacaklarsa da bol koruyucu faktörlü krem sürmeleri, gerekirse koruyucu güneş gözlüğü takmaları, şapka takmalarını tavsiye ediyorum. Özelikle dışarıya 11’den önce ya da akşamüstü çıkabilirler. Normalde biz gebelere egzersiz, yürüyüş, yüzme tavsiye ederiz. Bunlar çok iyi sporlardır. Fakat yaz döneminde özellikle güneşte aşırı kalmaktan sakınmalarını tavsiye ediyorum. Bu hem kendi sağlıkları için, hem bebeklerinin sağlıkları için çok önemli. Özellikle bebeğin aşırı ısıya maruz kalmaması çok önemli, çünkü bebekte anomali riski bile doğurabilir. Yine aynı zamanda güneş radyasyon etkisi çok önemli, yani gebelere deniz kenarına gidin, güneşlenin diyemeyiz. Yüzün ama kapalı alanları tercih edin veya sabahın erken saatlerini tercih edin ve bunun da süresi 15 dakikayı geçmesin. Buna dikkat edilmesi gerekir” dedi.
YAZ AYLARINDA GIDA ZEHİRLENMELERİNE DİKKAT Yaz aylarında besin zehirlenmelerine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Uzman Dr. Özlem Kayacık Günday, uzun süre güneşin altına kalan yiyeceklerin yenilmemesi gerektiğini belirtti. Dr. Özlem Kayacık Günday, “Gebelerin, mide ve bağırsak sistemleri, çok hassas olduğu için özellikle uzun süre dışarıda kalmış yiyeceklerle ciddi problemler yaşayabilirler. Sıvı alımına dikkat ederken, çok tuzlu yememelerini tavsiye ediyorum. Özellikle çok tuzlu kuruyemiş, salamura tarzı yiyeceklerden uzak dursunlar. Bu ısı artışıyla birlikte, tuz alımının artması vücutta ödemi artırabilir. Özellikle bacaklarda çok ciddi şişmelere neden olabilir. Hafif yürüyüşlerle, gece yatarken bacaklarının biraz yüksekte tutup yatarak bu ödemlerden kurtulabilirler. Tamamen sıfır tuz değil ama az tuzlu yiyecekler tüketsinler. Sonuç olarak yaz aylarında gebelerin sıvı alımına çok dikkat etmelerini tavsiye ediyorum. Yaz aylarının güzel tarafları da var. Mevsim meyveleri ve sebzeleri çok çeşitli olduğu için her çeşit sebze, meyve alma imkanları var. Taze yeme şansları var. Sera meyvelerinden kurtuluyorlar. Taze sıkılmış meyve sularını içebilirler. Kesinlikle dışarıdan, özellikle beklemiş, içinde kimyasal maddeler olan meşrubatlar, kola, meşrubat, hazır meyve suları onlardan kaçınmalarını tavsiye ediyorum. Bol bol su içsinler, özellikle gebeliğin ilk 3 ayında bulantılar çok oluyor. Bazı gebeler sudan tiksindiklerini ifade ediyorlar. Ben bunlara yine mutlaka sıvı alın fakat su içemeseniz bile taze sıkılmış meyve sularından için, gerekirse açık ıhlamur çayları, bitki çayları içebilirsiniz şeklinde tavsiyelerde bulunuyorum. Adaçayı vs. bunları tavsiye etmiyoruz ama açık ıhlamur çayı ya da açık çay, bol sulu çorbalar bunlardan sıvı açıklarını giderebilirler. Bir de gebeliğin son 3 ayı zordur. Çünkü bebek artık kilo almıştır, baskı yapıyordur. Sıcaklarla beraber özellikle doğuma yakın gebelerde sıkıntılar olabilir. Yine bunlar da bol sıvı alsınlar, gece yatarken ılık duş yapsınlar. Herhangi bir sıkıntıda sancı gibi durumlarda doktorlarına başvursunlar” diye tavsiyelerde bulundu.
www.gazetekuzey.com
Mir Mehmetoğlu Gıda Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. Adına Tüzel Kişi Temsilcisi
Niyazi YEŞİLLER
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Nusret Yeşiller
Genel Yayın Yönetmeni Betül Yeşiller
İnternet Editörü Çiğdem Akyol
Haber Müdürü Mehmet Sabri Uğurbaş
Sayfa Editörü Emrah Çoşkun
Reklam Erkan Kaş
Haber Merkezi Engin Yaran Resul Koşar Beytullah Şeker Oğuzhan Yılmaz Ahmet Alkan Fatma Canlı Hamdi Büklü
Hukuk Danışmanı Av. Doğan Pehlivan
Grafiker İlkay Yeşiller
Dizgi-Grafik Yeşiller Grafik Tasarım www.yesillermatbaa.com
Dağıtım Şah Medya Ajans
Yayın Türü Yerel Süreli Gazetemiz basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Köşe yazıları ile ilgili hukuki sorumluluk yazarlara aittir. Gazetemiz İHA Abonesidir. Adres Baskı Tesisi MKP. Mah. Şehit Polis Erkan Alışır Cad. No:29 Fatsa/ORDU Mir Mehmetoğlu Gıda Mad. San. ve Tic. Ltd. Şti. Tel : 0452 407 10 11 Faks : 0452 407 10 12 Yeşiller Grafik Tasarım Reklam ve Matbaa E-Posta : gazetekuzey@gmail.com
SATIRBAŞI Yrd. Doç. Dr.
Ahmet FİDAN ahmet@ahmetfidan.com www.ahmetfidan.com
Limon Kızartması
/ Betül YEŞİLLER
Hamileler Dikkat!
2
Fatsa Atatürk İlkokulu anasınıfı ve birinci sınıf öğrencileri Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı’nda yılsonu şenliği düzenledi. Program, Atatürk İlkokulu Müdürü ve öğretmenlerinin yanı sıra öğrenciler ve ailelerinin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Programdan önce bir konuşma yapan Fatsa Atatürk İlkokulu Müdürü Ahmet Tikenoğlu, “Okulumuzun anasınıfı ve birinci sınıf öğrencilerimizin bir yıl boyunca öğretmenlerinin eşliğinde hazırlamış oldukları gösterilerini izleyeceğiz. Öğrencilerimizin üstün gayretleriyle çalıştıkları gösterilerin siz değerli veli ve izleyicileri-
mizi memnun edeceğinden eminim. Yılsonu etkinliğimize yoğun bir katılım olduğu için burada olan tüm izleyicilerimize bizleri yalnız bırakmadıkları için teşekkür ederim. Bugün etkinliği düzenleyen öğretmenlerimize de teşekkür ederim. Bu yoğun katılımı düzenleyeceğimiz olan beşinci sınıfların yılsonu etkinliğinde de görmek isterim” dedi. Konuşmanın ardından anasınıfı ve birinci sınıf öğrencilerinin doyumsuz ve kusursuz gösteriyle öğretmenlerini, ailelerini ve izleyenleri mest ettiler. Öğrenciler, yapmış oldukları figür ve tiplemeleriyle doyumsuz bir gece yaşattılar.
Limon dolması yazıma fevkalade güzel geri dönüşler oldu. Bir yemek ortaya koyuyorsanız, ortaya koyduğunuz lezzet size göre leziz olabilir. Bu yemeğin lezazeti ve nefaseti ölçülecekse eğer, bunun gerçekliğini ancak ve ancak diğer kişilerin tepkilerine göre değerlendirebilirsiniz. Ben zaten limon bağımlısıyım Bana göre limonun çekirdekleri hariç her bir parçası lezzetli. Limonlu ne yapılmışsa lezzetlidir. Neden Limon Kızartması: Bunun tek bir sebebi yok. Bir kere limon kabuğu zaten şeker ihtiva etmekte. Kabuğunun formunu da çok amaçlı kullanılabiliriz. Kalamarı bilen bilir, Ben çiğ halini görünce pek uzak durdum uzun bir ara. Ama bir kokteylde masada duran kızartmaya benzeyen halka şeye uzandı çatalım. Ve bir lokma aldım. Müthiş bir lezzetti. İyi ki yemişim. Bu lezzetten belki de ömür boyu mahrum kalacaktım. O günden sonra menüde kalamar (kızartması) varsa istemişimdir. Bir keresinde de markette dondurulmuş gıda dolaplarına bakınırken, orada kalamara benzer halka şeklinde torbalanmış bir şey gördüm. Dışına baktım, soğan halkası yazıyordu. Deneyeyim dedim. O günden beri markette soğan halkası gördüğümde mutlaka alırım. Üstelik soğan halkası hem kilo ve kollestrol sorunu olanlara daha da uygun. Ayrıca soğan halkası ile kalamar birbirine yakın lezzetler olsa da fiyat açısından soğan halkası kalamara göre üçte iki daha ucuz. O günden beri kalamar yerine soğan halkası tüketiyordum. Bütün bunları neden yazdım. Bir gün yine limonun içini sıkıp kabuğunu halka halka dilimleyince kalamar veya soğan halkası geldi aklıma. Acaba limonu kalamar veya soğan halkası gibi yapabilirmiyim diye düşündüm. Çünkü limon kızartması da kalamar kadar olmasa da soğan halkası kadar leziz (diye düşünüyorum.) Üstelik çok çok daha ucuz ve diğer kızartmalara göre çok daha sağlıklı. Zaman kaybetmeden hemen işe koyuldum. Bizzat Denedim Test Ettim. (Bana Göre) Fevkalade Bir Lezzet! Önce Malzemeler: 1. 4 Adet Limon [Önemli uyarı: Limon alırken kabuğu kalın (etli) limonları tercih etmelisiniz] 2. İki çorba kaşığı galeta unu 3. İki çorba kaşığı buğday unu (dileyen bir tatlı kaşığı da mısır unu ilave edebilir) 4. Üç adet yumurta 5. Bir tatlı kaşığı şeker 6. Bir tatlı kaşığı (en küçük paketten bir paket) kabartma tozu 7. Dör tel yeşil nane 8. Bir dolu çay bardağı Süt (yoksa su kullanabilirsiniz) 9. Bir adet orta büyüklükte domates 10. Yeteri kadar sıvı yağ (kızartma yapmak için) Vee, Limon Kızartmasının Yapılışı: Limonu ortadan ikiye kesiyoruz.
İçini limon sıkacağı ile boşaltıyoruz. Bu içi boş limonları acılığı gitsin diye üç dört saat suda bekletiyoruz. İki saat geçtikten sonra bir kez suyunu değiştiriyoruz. Üç saat sonra limonları güzelce tekrar sıkarak sudan arındırıyoruz. İçi boşalmış limon kabuklarını halka formu oluşturacak şekilde 5′er mm paralel aralıklarla dilimliyoruz. Limonları tahtada dilimlemeyiniz. Tahtada dilimlerseniz halka formu bozulur. Bunun için içi boşalmış limonları elinizi kesmeden katlayarak halka olacak şekilde kesmelisiniz. Önemli Not: Limonları halka halka keserken aman elinizi kesmeyin. Zira halka halka kesmesi oldukça zor. Bunları yaparken başka bir kapta da marmelatı hazırlıyoruz. Marmelatın Hazırlanışı: Büyükçe bir kaba galeta ununu boşaltıyoruz, Üç yumurtayı üzerine kırıyoruz, buğday, gerek görürseniz mısır unu ve şekeri dilediğiniz kadar tuzu ve bir dolu çay bardağı sütü (yoksa suyu) içine boşaltıyoruz. Sonra mikser ile çırpıyoruz. Marmelatın krep hamurundan az daha koyuca olması marmelatın limon kabuğuna iyice yapışması açısından önemlidir. Öte yandan ocağı derince bir kızartma tenceresi veya tava koyup kızartmaya uygun miktarda sıvı yağ koyuyoruz. Yağı kızdırdıktan sonra, limon kabuklarını marmelata batırıp (bulayıp) kızğın yağa teker teker atıyoruz. Halkaların birbirine yapışmaması açısından tek tek atılması önemlidir. Aynı anda birden çok halka pişirmek için kızartma kabının genişçe olması size hem enerjiden hem zamandan hem zahmetten hem de lezzetten kazandıracaktır. Yağın içindeki limon halkaları koyu (turuncuya çalan) sarı renge geldiğinde içine kağıt peçete koyduğumuz tabağın içine teker teker bırakıyoruz. Ama tabağı süslemek istiyorsanız, peçete koymaksızın dört tel yeşil naneyi (yoksa maydanoz’u altlı üstlü, sağlı sollu ortada boşluk kalacak şekilde koyuyoruz. Domatesi de ortadan kesip bir parçasını tabağın iç merkezine kapaklıyoruz. Pişen kalamarları (pardon limon halkalarını )))) ordinat ve apsis ekseninin köşelerine düzgünce yerleştiriyoruz. Tabağı sofranın ortasına koyuyoruz ve servise sunuyoruz. Herkes kendi tabağına ortadaki kızartma tabağından kendi önüne denk gelen ordinat ve apsis ekseni köşesindeki kısmından alıyor. Bu arada, yemeğin dört kişilik olduğunu da tekrar hatırlatalım. Sıkmış olduğunuz limon suyunu da bir güzel süzüp limonata yapıp kızartmanın yanında kadehlere doldurup içecek olarak kullanırsınız. İşte bu kadar. Bakın hiç zor değilmiş değil mi? Unutmayın yemek yapmak bir sanattır. İçine sevginizi de kattıysanız, ortaya eser değil ŞAHESER çıkarmış olursunuz.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
Bir Kez Daha Soruyoruz:
Cıngırt Kayası Yine Definecilere mi Kaldı?
3
PUSULA Mustafa Kemal KAYMAK mkkaymak@hotmail.com
Ne Olacaksa Olsun Artık!
ÖNCEKİ HALİ / Mehmet S. UĞURBAŞ
Fatsa Yapraklı Köyü sınırları içerisinde bulunan Cıngırt Kayası’nın bugünkü görüntüsü, akıllarda soru işaretleri bırakıyor. Geçen yıl yapılan kazıların ardından çevresine güvenlik şeridi çekilerek düzenli bir şekilde bırakılan kazı alanında ne şerit kalmış, ne de düzen. Gazete olarak inceleme yaptığımız alanda Valiliğin çalışmalarının ardından ortalığı boş bulan define avcıları tarafından kaçak kazı yapılmış gibi bir görüntü var. Ordu Valisi Orhan Düzgün’ün girişimleriyle Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Arkeologları tarafından Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izniyle Ordu Müze Müdürlüğü yönetiminde Yrd. Doç. Dr. Ayşe Fatma Erol ve 9 arkeolog tarafından Fatsa ilçesindeki Cıngırt Kayası’nda başla-
ŞİMDİKİ HALİ tılan kazı çalışmaları sona ermişti. Cıngırt Kayası’nda yapılan çalışmalar sonucu Helenistik dönemi kapsamında Pontus Kralı 6. Mitridat dönemine rastlanan veriler elde edilmişti. 55 adet, Pontus Kralı Mitridates VI. dönemine tarihlenen sikkeler, aynı döneme ait çeşitli formlarda pişmiş toprak seramik parçaları ve Hellenistik döneme tarihlenen duvar kalıntıları, bize kuvvetli bir Hellenistik Pontus Krallığı yerleşimi olduğunu göstermiş ve başta ilçemizde olmak üzere tüm Ordu ilinde bu çalışmalar heyecanla karşılaşmıştı. Çalışmalar sonucunda ortaya çıkan görüntü ilk olarak bir yer altı şehri izlenimi verirken, bölge halkı tarafından Fatsa’nın ve Ordu’nun turizm gediklerini kapatmak adına büyük bir adım olarak karşılanan çalışmaların sonlandırılması neticesinde kazı alanı harabeye dönmüş durumda.
Kazı ekibi tarafından toprak kazılarak ortaya çıkarılan döneme ait duvar kalıntılarının yerlerinden sökülmüş, güvenlik şeridinin yerle bir olmuş ve kazı ekibi tarafından kullanılan kazı evinin kapısının kırılmış halde gördüğümüz Cıngırt Kayası’nda kaçak kazı yapılmış gibi bir görüntü var. Valilik tarafından çekilen dikenli teller ve ‘Kazı Alanına Girmek Yasaktır’ tabelasına zarar verildiği gözlenirken, etrafta bulunan su şişeleri, sigara izmaritleri gibi çöpler de kazı alanının birileri
tarafından ziyaret edildiği hatta burada zaman geçirildiğine işaret ediyor. Gazete olarak soruyoruz: “Kazı alanının kim ya da kimler tarafından bu hale getirildiği nasıl anlaşılabilir? Bu alana girilmesini önlemek için sadece bir tabela yeterli oluyor mu? Bu konuda daha caydırıcı önlemler alınamaz mı? (güvenlik kamerası vs…) Kazı çalışmaları tekrar başlayacak mı? Başlamayacaksa neden, başlayacaksa ne zaman? Son olarak kazı yapıldıktan sonra bulunduğu açıklanan sikkeler ve tarihi kalıntıların, define avcılarını buraya çekeceği tahmin edilmedi mi?”
Başkandan Özel Sanayiye Cami Sözü
/ Hamdi BÜKLÜ
Fatsa Özel Sanayi Sitesi 30. Olağan Genel Kurulu, Özel Sanayi Sitesi lokalinde gerçekleşti. Genel kurula Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan, 23.Dönem Ak Parti Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, Fatsa Belediye Başkan Yardımcısı Bülent Yücetepe, Fatsa İlçe Emniyet Müdürü Hüseyin Arslan, Ak Parti Fatsa İlçe Başkanı Fatih Sözen, Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ayhan Baş, Özel Sanayi Sitesi Başkanı Yusuf Kaynar, Şoförler Odası Başkan Yardımcısı Niyazi Yeşiller, Fatsa Cem Evi Dernek Başkanı İhsan Kartal ve çok sayıda sanayi sitesi üyelerinin katılımıyla yapıldı.
Genel kurul, saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasının ardından 2012 yılı faaliyet raporu okunup ve kabul edilmesiyle başladı. Özel Sanayi Sitesi Başkanı Yusuf Kaynar, “Bizlere vermiş olduğunuz yetkiyi sizlere yararlı bir hizmet vermek için kullandım. Yapmış olduğumuz hizmetlerden inşallah muvaffak olmuşsunuzdur. Özel sanayi sitesi 30. olağan genel kurul toplantımızda bizi yalnız bırakmayan herkese teşekkür ediyorum. Özel sanayi sitemizin iki büyük derdi vardır. Bunlar, her yağmur sonrasında taşan menfezler kapaklarının kapalı olmasından dolayı bu su bizleri olumsuz yönde etkiliyor. İkinci olarak
özel sanayi sitemizin her geçen gün artan camii sıkıntısıdır” dedi. Kaynar, konuşmasının ardından Fatsa Belediye başkanı Hüseyin Anlayan’a ve AK Parti 23.dönem Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz’a plaket verdi. Özel sanayi sitesinin sorunları dinleyen Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan konuşmasında, “Özel sanayi sitesinin olağan genel kuruluna tüm arkadaşlara katılımlarından dolayı teşekkür eder ve hayırlı olmasını diliyorum. Bundan önce olduğu gibi bundan sonra da ihtiyaç duyulan hizmetlere devam edeceğiz. Fatsa’nın tüm mevkisinde oluşan sorunlara çözüm bulduğumuz gibi burada olan sıkıntıları da çözeceğiz. Burada sizlere iki müjde vereceğim; ilk olarak toptancılar sitesi ve ikinci olarak da galericiler sitesi sizlere komşu olacaklar. Fatsa’nın mahrum olan iki yerinden birincisi mandıra çöplüğü ikincisi ise yeni adıyla özel sanayi sitesidir. Mandıranın çöp sorununu kazıyoruz ve özel sanayimizde parlayan yıldız konumuna getireceğiz. Son olarak da özel sanayi sitesine camii ihtiyacı hâsıl olduğundan buraya güzel ve yakışır bir camii yapacağız” dedi. Ardından bir konuşma yapan
AK Parti 23.Dönem Ordu Milletvekili Ayhan Yılmaz, “Sizler bu memleketin ahileri, emekçileri ve akil insanlarısınız. Sizler sadece kendinize değil, başkalarına da kazandırdığınız gibi ülke ekonomisine de can veriyorsunuz. Ülkemizin birliğine ve dirliğine katkı sağlıyorsunuz. AK Parti bugün 10’uncu yılındaysa bu sizlerin sayesindedir. Ülkemiz Ak Parti iktidarda değilken çok büyük eksiklik ve badireler geçiriyordu. Ve bizler bugünümüze baktığımızda yapılan hizmetlerin karşılığında milletimizin teveccühünü kazandık. Ekonomik gelişmemiz uzak doğu ülkelerini değil dünya ülkelerini kıskandıracak bir seviyeye gelmiştir. Ülkemizin gelişmesi ve büyümesi hepimizin görevidir” dedi. Konuşmaların ardından özel sanayi sitesi üyesi işyeri sahiplerine tapuları verildi.
Mehmet Erişmiş Son Yolculuğuna Uğurlandı
/ Hamdi BÜKLÜ
Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Davut Erişmiş’in babası, Fatsa Meşebükü mahallesi eşraflarından Mehmet Erişmiş(64) vefat etti. Uzun süredir tedavi gördüğü Samsun Medikal Park hastanesinde hayatını kaybeden Mehmet Erişmiş’in cenazesi geçtiğimiz cumartesi günü öğle namazına müteakip Fatsa Orta Büyük Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Meşebükü Mahallesindeki aile mezarlığında toprağa verildi. Erişmiş’in cenaze törenine, AK Parti Ordu eski Milletvekili Ayhan Yılmaz, Fatsa
Kaymakamı Bekir Atmaca, Fatsa Belediye Başkanı Hüseyin Anlayan, Kumru Belediye Başkanı Ticabi Civelek, Korgan Belediye Başkanı İhsan Güven, Çatalpınar Belediye Başkanı Muhasin Eriş, Bolaman Belediye Başkanı Sabri Serdaroğlu, Fatsa Emniyet Müdürü Hüseyin Aslan, AK Parti Ordu İl Başkanı Hüseyin Akyol, AK Parti Fatsa İlçe Başkanı Fatih Sözen çok sayıda vatandaş ve yakınları katıldı. MirKuzey gazetesi olarak merhuma Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
Türkiye’nin aylardır içinde bulunduğu sosyal, siyasal sorunların çıkmaza girdiği ve artık sonuçlarının nereye gideceği belli olmayan bir dönemde, gün geçmiyor ki; gece yatıp sabah kalktığımızda ortaya atılan türlü türlü senaryolara tanık oluyoruz. Ve bu gelişmeleri ibretle, şaşkınlıkla izliyoruz. Türkiye kutuplaşıyor… Ötekileşiyor… İnsanlar “bizden misin, diğerlerinden misin” diye, ayrıştırılıyor. “Karanlıkları aydınlığa çıkarıyoruz” diyerek askerler, yargı mensupları, siyasetçiler ve gazeteciler karşı karşıya getiriliyor. Küresel olduğu söylenen, bizim ülkemizden teğet geçti denilen ama her gün acısını bütün bedenimizde hissettiğimiz yani ne denilirse denilsin yüreğimizi delip geçen, tabir yerindeyse ocak söndüren ekonomik kriz… Cinayet, gasp, hırsızlık olayları… Siyasi ahlak kavramlarının bir kenara itilerek, siyasi parti milletvekillerinin, liderlerinin mecliste yaptıkları ağza alınmaması gereken konuşmalar… Türkiye Cumhuriyetinin Büyük Millet Meclisinde, o kutsal çatı altında görmeyi, duymayı arzulamadığımız kavgalar, küfürler… İlk önceleri adına demokratik açılım denilen, ardından barış süreci denilen şimdi de çözüm süreci denilen süreçler yumağıyla uğraşıyoruz. Hala içinin nasıl doldurulduğu, içeriğinin kamuoyundan sır gibi saklandığı bir süreci yaşıyoruz, yaşatılıyoruz… Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hükümeti bebek katili ile çözüm için(sözde) masaya oturuyor, başbakan ben görüşmüyorum, bizim adımıza arkadaşlar görüşüyor diyor… “Ha Hasan Ali, ha Ali Hasan” değişen neyse… Ama aynı hükümet vatandaşıyla bu konuyu görüşmekten kaçıyor, akil dediği bir grupla halkını görüştürüyor. Terör örgütü ve bebek katilleri cephesinden de farklı sesler geliyor… Bakın katil ne diyor,” ben olmasam başbakan bugün koltuğunda oturuyor olmayacaktı”… Katilin dağdaki adamı da, “ Başbakan bizi Oslo’ya özel uçakla gönderdi” diyor… Katilin meclisteki adamları da,” Öcalan’a özgürlüğü verilmediği sürece, anlaşma, uzlaşma olmaz” diyor… Ama kimse ‘bu adamlar ne demek istiyor’ diye sormuyor, soramıyor… Ne kadar üzücü değil mi? İnsanlar konuşmaya korkarken, şimdi de gazeteciler yazmaya, sormaya korkar hale geldi. Ulusalda bunlar yaşanırken, yerelde de birçok gazeteci muhalif yazı yazmamaya özen gösteriyor. Günümüzde baskılara boyun eğmeyen, kalemini satmayan, eleştirilerinde dahi doğruları gösteren, özgürce yazı yazan gazetelerin, gazetecilerin sayısı o kadar az ki… Onlarda yazdıkları yazılardan dolayı “Yarın sıra kime gelecek” diye endişeyle işine gidiyor.
Yani herkes üzerinde korku hâkim olmaya başladı. Böyle bir ortamda, demokrasiden, basın ve halkın haber alma özgürlüğünden söz etmek mümkün değil. Gazetecilerin olmadığı, özgürce çalıştırılmadığı, yasaklanıp, sansürlendiği toplumlarda, demokrasiden söz etmek olanaklı değildir… Gazetecilerin susturulduğu toplumlarda sokaktaki insan “kör ve sağır” demektir… Sözü çok uzatmaya gerek yok aslında… Her şey ortada…
Her neyse bir başka örnekle özetlemek gerekirse… Kaç bölüm oldu bilmiyorum ama gündemini ve güncelliğini hala koruyan bir diziyi izlemeye devam ediyoruz. Gülerek mi, ağlayarak mı, kızarak mı izliyoruz bilmiyorum ama bir türlü izlettiriyorlar bu diziyi bize. Atalarımızın, babalarımızın, analarımızın, bacılarımızın, eşlerimizin, çocuklarımızın, dostlarımızın kısacası sizin, bizim, hepimizin içerisinde olduğu ve herkese figüran rolünün biçildiği diziden bahsediyorum. Her bölüm sonrasında yaşanacak gelişmelerin hemen hemen tüm izleyiciler tarafından tahmin edildiği ve bu nedenle artık izleyiciler üzerinde etkisini kaybetmeye başlayan, günden güne reytingleri düşen ancak bir türlü yayından kaldırılmayan bir dizi bu… Bu dizinin hala yayında kalması konusunda gösterilen ısrara yıllardır bir anlam veremediğim gibi senaristinin ve yönetmeninin de sürekli aynı konuları işlemesini de anlayamıyorum. İyi bir dizi izleyicisi olan Türk toplumu sıkılmaya başladı artık. Sıktınız, sıkıldık artık! Bana itici gelmeye başladı ve canım sıkıldı. Yazı yazmak gelmiyor içimden. Keyfim kaçtı… Ama yine de şu soru hiç aklımdan çıkmıyor. Peki, Türkiye nereye gidiyor? Bugün böyle ama yarın ne olacak? İşte o soruda, Türkiye’nin unutulmaz Başbakanlarından, Türk siyasetine yaşamı ve kişiliğiyle damgasını vurmuş rahmetli Bülent Ecevit’in yazdığı dizeler aklıma geliyor. “Bir şeyler olacak yarın. duruşundan belli kırdaki atların, bulutların koşuşundan belli kazışından köstebeklerin toprağı. Karıncaların telâşından belli bir şeyler olacak yarın belki bir tomurcuk, belki bir ağacın düşen yaprağı belki de bir çocuk… Pek o kadar göremesek de uzağı kuşların uçuşundan belli bir şeyler olacak yarın öbür günden önemsiz, yarından önemli…” Evet, bir şeyler olacak yarın! Türkiye sıkılmaya, daralmaya, patlamaya hazır volkan gibi beklemeye başladı. Ne olacaksa olsun artık! Çünkü Türkiye bundan fazlasını kaldıramaz artık.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
“Kavga Etsinler Diye Oy Vermedik”
Sayfa
4
“Büyükşehre Karşı Çıkan CHP’liler
Eskişehir’e de Karşı Çıksınlar” / Hamdi BÜKLÜ
/ Hamdi BÜKLÜ
Son günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sık sık yaşanan kavgalar hem ülkemiz hem de milletimizin imajını zedeliyor. Özellikle AK Parti Ordu Milletvekili İhsan Şener’in ulusal basında kavga ederken yayınlanan fotoğrafları Fatsa’da eleştirilere neden oluyor. Durumdan rahatsız olduklarını dile getiren vatandaşlar; “Biz milletvekillerimize bizleri temsil etsin diye oy veriyoruz, kavga etsinler diye değil. Vekillerimizden bir an önce, hizmet bekleyen ilçelere yönelmelerini bekliyoruz” dediler. Vatandaşlar, TBMM’de yaşanan kavgaları şöyle değerlendirdi:
“Meclis Ring Değil” İhsan Hasoğlu, “ Milletvekili, demokratik ülkelerde genel seçimler ile seçilerek parlamentoda halkı temsil hakkı kazanan kişidir. Dolayısıyla vatandaşların sorunları ve hizmet ihtiyaçlarını, ülkenin mülki amirlerine iletme konusunda bir vasıtadır. Gerek ülke gerekse de bölge milletvekillerimizin hizmetlere ve sorunların çözümüne katkıları muhakkak bulunmaktadır. Ancak, son yıllarda meclisimiz vatandaşların sorunlarından çok vekillerin ringi haline dönüşmesiyle gündeme gelmektedir. Vatandaş olarak bu görüntülerden rahatsız oluyoruz ve bizleri temsil eden kişilerin orada yapmış olduğu tutumdan dolayı ilimizde lekelenmektedir. Ne de olsa insani hatalarımız ve
yanlışlarımız olacak ve bu yapılan hataları telafi etmek ve tekrar yapmamak için mücadele etmeliyiz. İlimizden oy olarak vekil olan tüm vekillerimiz çok değerli şahsiyetler ve onların kavgacı bir tutum izleyeceklerini düşünmüyor ve yapılan yanlışlara dâhil olmamalarını temenni ediyoruz. Her geçen gün ilimiz büyüyor ve dolayısıyla da sorun ve ihtiyaçları çoğalmaktadır. Bu sebeple vekillerimizi ilimize sorunlarımızı dinlemeye ve bir bardak çay içmeye davet ediyoruz” dedi. “Kötü Reklam Yapıyorlar” Hasan Azapoğlu, “ TBMM’de yapılan kavga ve seviyesiz tartışmalar hem ülkemizin hem de ilimizin imajını zedeliyor. Vatandaş olarak, ilimizin birçok sorunun
çözülmesi ve hizmete ihtiyacı varken bölgemizin milletvekillerinin diğer vekillere uyarak hem kendilerinin hem de bölgemizin kötü bir şekilde tanınmasına vesile olmalarından çok rahatsızız. Oylarımızı, kavga ve seviyesiz tartışmalara alet oldun diye değil bölgemize hizmet ve çözüm yolu getirsin diye verdik” dedi. “Oyların Hakkını Vermiyorlar” Saadettin Alemdaroğlu, “ Milletvekilinin görevi seçilmiş olduğu ile hizmet etmektir. Ancak vekillerimiz kendilerini popüler hale getirmek için kavgacı bir tutum sergileyerek gündeme gelmektedir. Bu hareketleriyle kendilerini ön plana çıkarak verilen oyların hakkını vermemektedir. Dolayısıyla vekillerimizin tam olarak hizmet ettiklerini düşünmüyorum. Bu tutumlarıyla belki birilerine iyi gözükebilir veya gözükmeye çalışabilirler ama burada atladıkları önemli bir konu ise tüm televizyon kanallarına haber malzemesi olup Türk milletine ve geleceğin Türk gençlerine kötü örnek olmaktadırlar” dedi.
AK Parti 23. Dönem Milletvekili Ayhan Yılmaz katıldığı bir toplantıda Ordu’nun büyükşehir olmasıyla ilgili bazı açıklamalar yaptı. Yılmaz, “büyükşehir olmak kötüyse Eskişehir’in vasfını kaldırmak için başvuru yapsınlar” dedi. Yılmaz: “Burada anlatacağım önemli bir nokta var. Bu da Türkiye’deki 29 büyükşehir değil, bugün 30’uncu büyükşehir olan Ordu’dur. Büyükşehir neye tekâmül ediyor?” dedi. Muhalefetin büyükşehre karşı çıkmasını eleştiren Yılmaz: “Malumunuz Ordu büyük gayretlerle büyükşehir oldu. Şimdi bu büyükşehir meselesini kaşımak isteyen siyasi partiler var, zaten bugüne kadar siyasi temellere, verilere dayandırarak siyaseti belli olmayan muhalefetimiz var. Cumhuriyet Halk Partisi Ordu’nun büyükşehir olmasına karşı geliyor. Sadece şunu demek istiyorum; Eskişehir Büyükşehir Belediyesi CHP’li belediyedir. Eğer büyükşehre karşıysalar, Eskişehir’in büyükşehirlik vasfına karşı olduklarını belirterek müracaat etsinler. Biz neden büyükşehir olduk? Türkiye tarihinde eşi benzeri bulunmayan, büyükşehirlerde gurbette olan vatandaşlarımızın büyük katkısıyla büyükşehir olduk. Büyükşehirden gelen 70 bin Ordulu neden Ordu’nun nüfusuna yazıldı? Sadece bu tabloya baksak işin gerçeğini anlayacağız. Çünkü oradaki vatandaşlarımız büyükşehrin
ne olduğunu ve nimetlerini bildikleri ve Ordu’nun bu nimetlerden mahrum kalmaması için nüfusa yazıldı. Göreceksiniz hiçbir belde büyüklüğü, küçüklüğü ne olursa olsun, hiçbir ilçe büyüklüğü, küçüklüğü ne olursa olsun bugünkünden az hizmet almayacak çok daha fevkinde hizmet alacaktır. Çünkü Ordu’ya gelecek fert başına para 1,5 katı artarak gelecektir. Bizler büyükşehir olmak için boşuna çırpınmadık. Bizim ayarımızda bir şehir 1 lira alırken biz önümüzdeki yıl itibariyle 2,5 lira alacağız. Ve bunları hepsi yatırıma dönecektir. Bu yatırımlar da ilçelerimize eşitlik ve hakkaniyet ilkesiyle dağıtılacaktır. Herkes müsterih olsun, AK Parti kendi ayağına kuşun sıkacak kadar aklını peynir ekmekle yemedi. AK Parti bugüne kadar ne yaptıysa genel başkanından tüm kademelerine kadar bu ülkenin kalkınması için yapmıştır” dedi.
BAŞSAĞLIĞI Fatsa Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Davut ERİŞMİŞ’in Babası
Mehmet ERİŞMİŞ’i
Kaybetmenin Üzüntüsünü Yaşıyoruz. Merhuma Allahtan Rahmet, Kederli Ailesine Başsağlığı Diliyoruz.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
“Atatürk Portresi Açık Arttırmaya Çıkarılamaz!” dım amacıyla başladığı konuşmasını “Atatürk posterini açık arttırmaya çıkartıyoruz” diyerek devam ettirince salonda bulunan konuklar sunucunun bu sözlerine tepki gösterdi.
Marmaris'te düzenlenen Ordular Gecesi'nde Atatürk Portresinin açık arttırmaya çıkartılması skandal olarak değerlendirildi. Muğla Marmaris'te bu yıl 7.si düzenlenen Marmaris Ordular gecesinde Atatürk portresi açık arttırma ile satışa çıkarılması tepkilere neden oldu. Sunucunun Atatürk Portresi
için "sembol" kelimesi kullanması ise salonda soğuk duş etkisi yarattı. Hatasını anlayan sunucunun durumu düzeltmeye kalkışması tepkileri dindirmedi. Marmaris Ordulular Derneği Başkanı Hacı Ali Elibal’ın yaptığı açılış konuşmasının ardından Gecenin program sunucusu öğrencilere yar-
BAŞKAN TEPKİ GÖSTERDİ… Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un Bin TL vererek başlattığı skandal açık arttırma olayına ilk tepki ise CHP Marmaris Belediye Başkanı Muhammet Ali Acar’dan geldi. Acar, 20 öğrencinin bursunu karşılayacak yardımı yaparak Atatürk posterini Marmaris Ordulular Derneğine asılmasını istedi. Skandal sözler üzerine mikrofonu alarak bir konuşma yapan Başkan Muhammet Ali Acar “Ben Orduluların Marmaris’te düzenlediği her geceye katılıyorum. Bu akşam burada Atatürk posterinin açık arttırma sözleriyle satışa çıkartılmasını doğru karşılamadım. Ben bu gece burada öğrencilerimize gerekli yardımı yapmaya hazırım. Siz bu posteri derneğinizin bir köşesine asın” dedi. Başkan Acar'ın bu sözleriyle skandal açık arttırma son buldu.
“Atatürk’ümüzü özenle korumak zorundayız” Başkan Muhammet Ali Acar’ın Ardından kürsüye çıkan İstanbul Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’de sunucunun sözlerine sert tepki gösterdi. Olayla ilgili bir açıklamada bulunan Sarıgül, “Ben toplum değerlerinin üzerinden siyaset yapılmasına karşıyım. Elli İslam ülkesi içerisinde din ve siyasetin ayrı olduğu bir ülkede yaşıyorsak, Cumhuriyetin değerleriyle yaşıyorsak biz bunu Mustafa Kemal ve arkadaşlarına borçluyuz. Mustafa Kemal Atatürk, her yurttaşımızın Atatürk’üdür. Biz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzü özenle korumak zorundayız. Bu sebeple her Türk’ün saygıyla andığı Mustafa Kemal Atatürk’ün posterinin böylesine ithamlarla ortaya konulmasını doğru bulmuyorum. Burası dostluğun konuşulduğu gece olmalı” diye konuştu. Geceye AK Partililerin katılmaması dikkat çekti. CHP Milletvekili İdris Yıldız geceye katılırken AK Partili Milletvekilleri, Ankara'da parti içi çalışmalarını gerekçe göstererek Orduluları yalnız bıraktı.
“12 Eylül Sürecini Hızlandıran Faktör
Fatsa’ya Yapılan Darbedir” latılan süreci önemsiyoruz. Yıllardır sürdürülen savaşın sona ermesi için müzakere sürecinin işletilmesi gerektiğine inanıyoruz. Silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi noktasına gelinmiş olmasını son derece olumlu buluyoruz. Bununla birlikte Kürt meselesinin çözümü için sadece çalışmaların durdurulmasının yetmeyeceğinin farkındayız” dedi.
/ Fatma CANLI
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ordu İl Örgütü ‘Doğrudan Demokrasi ve Fatsa Deneyimi’ adı altında düzenlediği bilgilendirme toplantısını Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı’nda gerçekleştirdi. Toplantıda konuşma yapan parti eş genel sözcülerinden A. Ali Cangı, 12 Eylül darbesini, Fatsa’da yapılan darbenin kolaylaştırdığını söyledi. “12 Eylül Fatsa’dan Başladı” Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi genel eş sözcülerinden A. Ali Cangı; “Yarını bugünden kurmak için yola çıktık. Ve yarını kurarken, tarihte bıraktıklarımızı da unutmadan yola devam ediyoruz. Bu gün burada Doğrudan Demokrasi ve Fatsa
Deneyimi toplantımızı gerçekleştirerek terzi Fikri Sönmez’i de anacağız ve bugüne dair çıkarsamalarda bulunacağız. Fatsa, ders alınacak pek çok yönü olan bir deneyimdir. Öncelikle yerel katılımcı demokrasi denemesinin somut bir örneğidir. 12 Eylül hesaplaşması yapılırken Fatsa’nın es geçilmemesi gerekiyor. Ankara da görülen Evren ve Şahinkaya’nın yargılandığı 12 Eylül davası iddianamesinde her ne kadar 12 Eylül darbe sürecinin hazırlanmasında Fatsa’dan söz edilse de, iddianamede yaşanan gerçek saptırılarak 12 Eylül’den önce Fatsa’ya yapılan darbe gölgelenmiş durumdadır. Oysa Fatsa’ya yapılan darbenin 12 Eylül darbesini kolaylaştırdığı tarihi bir gerçektir. Bunun da atlanmaması gerekmektedir.
Dönemin Başbakanı Demirel’in Çorum’da yaşanan olayları soran gazetecilere; ‘Siz Çorum’u bırakın Fatsa’ya bakın’ diyerek Fatsa’yı direk hedef göstermesini unutmamak gerekir” dedi. “Barış Sürecini Önemsiyoruz” Konuşmasında Kürt meselesine de değinen Cangı: “Türkiye önemli bir görevden geçiyor. Kürt meselesinin silahsız ve demokratik siyasetle çözülmesine ilişkin bir süreç yaşıyoruz. Barış süreci ile Türkiye’nin yapısının, hukukunun ve siyasetinin yeniden kurulacağı ortada. Barış sürecinde alacağımız tutum bundan sonra Türkiye’nin siyasi ve toplumsal hayatındaki varlığımızı ya da yokluğumuzu gösterir. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak baş-
“Devrimcilik Budur” Yeni Anayasayı desteklediklerini vurgulayan Ali Cangı: “Kürt meselesi ve Türkiye’nin tarihinden gelen birçok sorunun çözümü için Anayasa, yaslar ve kurumlar gönüllü yurttaşlık zeminini güçlendirecek toplumdaki farklı dilleri, kültürleri ve kimlikleri güvence altına alacak eşitlikçi bir zemine uygun demokratik bir içeriğe kavuşturulmalıdır. Bu var olan Anayasa’nın temelden değiştirilerek özgürlükçü, eşitlikçi, ekolojik, sosyal ve demokratik yepyeni bir Anayasa kurulması ile mümkündür. İşte bu sürece katılmak demek, terzi Fikri Sönmez’i, Fatsa’yı anmak ve davaya sahip çıkmak demektir. Asıl devrimciliğin bu olduğunu düşünüyoruz. Bu önemli dönemde ki politikamız için, terzi Fikri’nin uygulamalarından ve Fatsa deneyiminden çıkartacağımız çok ders olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Fikri Sönmez Mezarı Başında Anıldı / Fatma CANLI
Fatsa Belediyesi eski Başkanı Fikri Sönmez, mezarı başında anıldı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi eş sözcüleri Sevil Turan -Arif Ali Cangı’nın katılımıyla gerçekleşen anmaya Fikri Sönmez’in ailesi ve sevenleri katıldı. Yaklaşık 150 kişinin katılımıyla gerçekleşen anmada duygu dolu anlar yaşandı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Fatsa İlçe eş sözcüsü Taylan Şendur’un ‘hoşgeldiniz’ konuşmasıyla başlayan anmada Ahmet Cevat Güney, gazeteci-yazar Aydın Engin, Fikri Sönmez’in oğlu Naci Sönmez , köy muhtarı, köylüsü komşusu Hüseyin Uygun ve parti genel eş sözcüleri birer konuşma yaptılar. Yapılan konuşmalarda Fikri Sönmez ve Fatsa
yerel yönetim deneyiminin önemine vurgu yapıldı. Bu eşsiz deneyiminin halen daha aşılamamış doğrudan demokrasinin özgün deneyimlerinden olduğunun altı çizildi. Daha sonra Fikri Sönmez ile aynı mezarlıkta bulunan Ayşe Makar’ın mezarı ziyaret edildi. Daha 17 yaşında lise öğrencisiyken infaz edilen Ayşe Makar’ın mezarı başında duygulu anlar yaşandı. Mezarı çiçeklerle donatıldı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi eş sözcüsü sevil turan burada da bir konuşma yaptı. Bu iki devrimci ve tüm devrim ve demokrasi şehitleri için saygı duruşunda bulunarak anma etkinliği sonlandırıldı. Fikri Sönmez’in köyündeki evine gelen misafirlere yemek ikram edildikten sonra etkinliğe son verildi.
5
TERS
DÜ Z
Mehmet Sabri UĞURBAŞ mugurbas@gmail.com
T.B.M.R.
(Türkiye Büyük Milletvekili Ringi) Böyle bir kurum olmadığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Hani o ‘çözüm’ naraları atanlar var ya! Hani o ‘kavgayla çözemeyiz’ diyen kavgacılar var ya! İşte orada görev yapıyorlar. Her fırsatta birbirlerinin açıklarını yakalayıp ‘belden aşağı’ siyaset yaparak, Türkiye’nin gerçek sorunlarını göz ardı edenler, istediklerini yapamadıkları her fırsatta yumruk sallamayı da ihmal etmiyorlar. Ben bu ortamı Kutsal, ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi’ diye isimlendiremiyorum. İktidar ya da muhalefet mensubu meclisteki tüm vekiller, ‘milletin nabzını’ tutacaklarına ‘güreş’ tutuyor. Milletin karşısına geçip, kürsü mikrofonuna önce tık tık vurup gerekli ses kontrolünü sağladıktan sonra ‘barış, barış’ diye ince ince üflüyorlar. Mecliste de derin derin soluyup, Ağız dolusu hakaretlerle yumruklaşıyorlar. Kime denk gelirse! Bunu yayınlayan basına da ‘çarpıttılar’diyorlar. Hal böyleyken; Türkiye’yi yeniden inşa etmekten, terörü dostça çözmekten, birlik beraberlikten, kardeşçe yaşanan bir ülkeden bahsederken hiç mi içiniz sızlamıyor? Siz, vekili olduğunuz milletin karşısına geçip yumruk sallarken, örnek olduğunuz yüz binlerce bu ülke evladını hiç mi düşünmüyorsunuz? Her şeyi barış ve kardeşlik için yaptığınızı iddia edip, bunu da kavgayla sağlamaya çalışmaktan utanmıyor musunuz? Hangi davranışınız, barışı, kardeşliği yansıtıyor, temsil ediyor? Barış için yumruk atılıyor, kavga ediliyor, en güzel hakaretler filizleniyor dillerde… Bizim 548 vekilin tamamına ne gücümüz yeter derdimizi anlatmaya, ne sesimiz yeter duyurmaya… Bizim 1 ana muhalefetten 4 de hükümetten 5 tane vekilimiz var. Ancak, kendimize mesafe olarak en yakın olanına dert anlatabiliriz. “Bizim en yakınımızın da gazetelerde, televizyonlarda kavga ederken çekilmiş görüntüleri yayınlanınca ‘gururlanıyoruz’ tabi. Eeee, Sayın vekil bizim derdimize çare bulmak için dişini tırnağına takmış, canla başla yumruklaşıyor. Hakkımızı yedirmemek için, yumruk sallıyor, sesini yükseltiyor. Helal olsun! Suçlu medya tabii. Olayı çarpıtıyorlar arkadaş! Vekil, halk kavgası, hak kavgası yapıyor. Neymiş de kavgacıymış, Başbakan kınıyormuş… Yok öyle bir şey. Orada halkın kavgası var; bölgeye hizmet götürülecek diye yapılıyor her şey.” Diyemedik ya… Diyemeyeceğiz de galiba! Ne derlerse desinler, ne yaparlarsa yapsınlar yut vatandaş yut. Sen derdini hep içinde, taze tut. Bir gün gelir de belki, Somutlaşır ne varsa soyut. Hal bu ya, biz fakiriz, ekmeğimiz umut… En iyisi vatandaş, bunu da unut.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
6
“Bir Çok Yeni Bölüme Öğrenci Alınacak” Öğrencilere Polis
Ordu Üniversitesi (ODÜ) Rektörü Prof. Dr. Tarık Yarılgaç, "Üniversite, şehrin önünde lokomotifi olarak ve ona önderlik edecek
fikirleri, estetiği, akademik camiasıyla bilimselliği yaşatacak bir kurumdur" dedi. Yarılgaç ve beraberindeki öğretim üyeleri, Ordu İş Adamları Derneği (ORİŞAD) Yönetim Kurulu Başkanı Avni Yılmaz'ı ziyaret etti. ODÜ'nün gelişen, genç, dinamik ve gün geçtikçe de büyüyen bir üniversite olduğunu belirten Yarlıgaç, üniversitenin şehirle birlikte bir yerlere taşınmasının önemli olduğunu söyledi. Üniversite ve şehir bütünleşmesinin sağlanmasının önemli olduğunu belirten Yarılgaç, "Üni-
versite, şehrin önünde lokomotifi olarak ve ona önderlik edecek fikirleri, estetiği, akademik camiasıyla bilimselliği yaşatacak bir kurumdur. Bu noktada arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sanayicilerimiz, iş adamlarımız, esnafımız ve çalışanlarımız var. Halkla olan diyaloglarımızı sizin vesilenizle sürdürmüş oluyoruz" dedi. Gelecek yıl eğitim ve öğretim döneminde yeni bölümlerin öğrenci alımını gerçekleştireceğini anlatan Yarılgaç, şunları kaydetti: "Eğitim Fakültemiz üç bölümüyle öğrencisini alacak.
Bu konuda gerekli izinleri aldık. Bunlar matematik öğretmenliği, ilkokul öğretmenliği ile okul öncesi öğretmenliği. Bu bizim için fevkalade önemli bir gelişme. Çünkü Eğitim Fakülteleri, üniversitelerin lokomotif fakültelerindendir. Bu anlamda çok iyi bir başlangıç yaptık. Aynı zamanda İngiliz dili ve edebiyatı bölümüne öğrenci alıyoruz. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, teknik ve sosyal programlar, İkizce ile Akkuş Meslek Yüksekokulları'na da önümüzdeki yıl öğrenci alınacak. Ayrıca sanat tarihi bölümüne de alacağız."
Organik Tarım Destekleniyor, Teşvik Ediliyor “274 çiftçiye 343.608 TL Ödeme Yapılacak” 2013 yılı desteklemelerinin askı sürecinde olduğunu hatırlatan Vali Düzgün, il genelinde 274 çiftçiye, 9.817 dekar alanda 343.608 TL ödeme yapılacağını belirtti.
Vali Orhan Düzgün, Ordu’da 2004 yılında başlanan organik tarım faaliyetleri kapsamında 483 üretici tarafından 21.438 dekar alanda organik ürün üretimi gerçekleştirildiğini söyledi.
“Doğal Hayatın Korunması Amaçlanıyor” Organik tarımın, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeyen ve üretimde kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimi olduğunu ayrıca doğal dengeyi koruyarak hava ve su gibi yaşamsal kaynakların, doğal hayatın korunmasını amaçlayan bir üretim yöntemi olduğunu belirten Vali Düzgün, Türkiye’de organik tarıma 1985 yılında 8 ürünle başlandığını ve bugün 15.000 üretici tarafından yapıldığını ifade etti. “420 Üreticimiz Eğitildi” Ordu’da 2004 yılında baş-
layan organik tarım üretiminin 5.750 kg organik mısır, 800 kg organik fasülye, 740 kg organik elma, 100 kg organik ceviz, 700 kg organik biber, 750 kg organik kabak, 700 kg organik patlıcan ve 3.299.502 kg organik fındık ürününden oluştuğunu kaydeden Vali Orhan Düzgün, ”Organik tarımın yaygınlaştırılması amacıy-
la 2012 yılında eğitim çalışmalarına ağırlık verildi. Bu eğitimlerde toplam 420 üreticimiz eğitilmiştir. Ayrıca, 2012 yılı içerisinde, organik tarım yapılan alanlarda 237 üreticimizde arazi denetimi, 10 adet organik ürün satış yeri denetimi gerçekleştirilmiştir” dedi.
“90 Fındık Üreticisi Organik Tarım Uygulamasına Geçecek” “2013 yılında İl merkezinde 30 çiftçi ile ‘Fındık Yetiştiriciliğinde Organik Tarım Uygulamalarının Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi’ uygulamaya geçirilecektir” diyen Vali Orhan Düzgün, ”Bu proje ile 2014 yılında Fatsa ilçesinde 30 çiftçi ve 2015 yılında İkizce ilçesinde 30 çiftçi olmak üzere 3 yılda toplam 90 fındık üreticisinde uygulama yapılması hedeflenmiştir. Organik tarım uygulanan fındık bahçelerine yapılacak uygulamalar ile diğer çiftçiler bu konuya özendirilecektir” şeklinde konuştu.
MYO Tanıtılıyor
/ Hamdi BÜKLÜ
Fatsa İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün ilçemizde eğitim veren bir dershane ile ortaklaşa düzenlediği, dershane öğrencilerine Polis Meslek Yüksekokulu tanıtım programı gerçekleştirildi. Programda, 2013 Yılı Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Sınavı ve sonrası hakkında ve 2013 yılı polis meslek yüksekokulları giriş sınavı hakkındaki resmi duyurular ilgili bilgiler verildi. Öğrencilere bilgi veren polisler, “İnternet üzerinden ön başvuru yapan adayların 29 Nisan - 11 Mayıs 2013 tarihleri arasında (1 ve 5 Mayıs hariç) başvuru merkezlerine bizzat başvuruda bulunmaları gerekmektedir. Adaylar herhangi bir başvuru merkezinden başvuru yapabilirler. Ancak Adaylar, başvuru yaptıkları başvuru merkezinde Aday Değerlendirme ve Seçme Sınavına girmek zorundadır. İnternet üzerinden ön başvurusunu yapan, ancak belirlenen şartları taşımayan ve belirlenen tarihler arasında başvuru merkezlerine şahsen başvuru ve evrak teslimi için gelmeyen adayların başvuruları kesinlikle kabul edilmeyecektir. İnternet üzerinden yapılan ön başvuru müracaat sayılmaz. İnternet üzerinden ön başvuru yapan adaylar; say-
fanın üst sağ kısmında bulunan "Giriş Yap" kısmına tıklayıp, açılan sayfada "kullanıcı adına" TC kimlik numaralarını ve "şifre" kısmına da ön başvuru yaparken belirledikleri şifrelerini girerek "Başvuru Merkezi" ve "Yazılı Sınav Yeri" tercihlerini değiştirebileceklerdir. Ayrıca ön başvuru yapmak isterken "veritabanı hatası" alan adaylarımızın Nüfus Müdürlüklerine giderek adreslerini kaydettirmeleri gerekmektedir.2013 – 2014 eğitim-öğretim döneminde Polis Meslek Yüksekokullarına alınacak öğrenci sayısı 6760 Erkek ve 250 Bayan olarak belirlenmiştir. 2013 - 2014 eğitim-öğretim döneminde Polis Meslek Yüksekokulu Öğrenci Adaylığı başvurularında, ÖSYM tarafından yapılan 2013 YGS puan türlerinden (YGS1,YGS-2, YGS-3, YGS-4, YGS-5 ve YGS-6 ) en az (250,000) ve üzeri puan alanlar PMYO Giriş Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartları taşımaları halinde 2013 yılı PMYO öğrenci alımlarına başvurabileceklerdir. Emniyet Teşkilatı Personeli Şehit ve Görev Malulü eş ve çocuklarından ise 2013 YGS puan türlerinden (YGS1,YGS-2, YGS-3, YGS-4, YGS-5 ve YGS-6 ) en az (140,000) ve üzeri puan alanlar PMYO Giriş Yönetmeliğinde belirtilen diğer şartları taşımaları halinde 2013 yılı PMYO öğrenci alımlarına başvurabilecekler” dedi. Öğrencilerin şahsen başvuru esnasında getirmesi gereken belgeleri de açıklayan Emniyet görevlileri, daha fazla bilgi almak isteyen herkesin Fatsa İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gitmelerinin yeterli olacağını söylediler.
KILIÇ ELEKTRİK Elekrik Tesisatı Sıhhı Tesisat Güral Vitrifiyeleri Avize Kalebodur Dolaplı lavabo çeşitleri (Montaj dahil)
KILIÇ ELEKTRİK-SU
Ekrem KILIÇ
ADRES: Evkaf mah.Aslan Aydınlık cad. No :25 (Askeriye karşısı ) Ftasa/ ORDU TEL: 0 452 423 18 09 - GSM: 0 539 330 89 02
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
“Bölgemizi Daha Zor Günler Bekliyor”
/ Nusret YEŞİLLER
31 Aralık 2012 tarihi itibarı ile sona eren 5084 sayılı teşvik kanununu işverenler sabırsızlıkla
bekliyor. Teşvik yasası ile ilgili gazetemize açıklama yapan FASİAD yönetim kurulu başkanı Hasan Gül, “31 Aralık 2012 tarihi ile sona eren ve 4 aydır bugün çıktı, çıkacak diye beklediğimiz teşvik yasasını işverenlerimiz dört aydır, dört gözle beklemektedir. Hükümet yetkililerimizin açıklamalarında şu anda mecliste olduğu söylenen yasanın akıbeti, 2013 yılının yarısına yaklaşmamıza rağmen hala belli olmadı” dedi. “Ekonomi Kötü” İşverenlerin sıkıntılı
günler
geçirdiğini söyleyen Gül: “İşverenlerimiz şu anda ekonomik anlamda sıkıntılı günler yaşıyor ve bölgemizde ciddi manada nakit sıkıntısı olduğu gözleniyor. 2012 yılı mahsulü fındık fiyatlarının 4,5 TL’yi geçmemesi, fındık destek paralarının ileri bir tarihe ertelenmesi ve her geçen gün ilçemizde bir yenisi açılan büyük alışveriş merkezlerinden dolayı ilçemiz piyasasında ekonomik daralmalar görülüyor” dedi.
“Farklı Bir Yasa Olmalı” Teşvik yasasının sanayinin az olduğu bölgelere yatırımda
öncelik tanıması gerektiğini ifade eden Gül: “Sona eren 5084 sayılı teşvik yasasının aynı şekilde çıkmayacağı ve yeni çıkacak yasayla Türkiye genelinde uygulanacak bir teşvikten söz ediliyor. Ülke genelini kapsayan teşvikler ancak mevcut işletmelere faydalı olacaktır. Yeni yatırımcı çekmede, dışarıdan ilçemizi tercih etmek isteyen sanayicilerimizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu bağlamda mutlaka bazı bölgelerin kalkınmasına öncelik tanıyacak bir teşvik yasası bekliyoruz, aksi takdirde bölgemizi daha da zor günler bekliyor” diye konuştu.
ÜTSO Seçimlerinde Hesaplar Tutmadı
Yeni Başkan Kim Olacak?
Ünye Ticaret ve Sanayi Odası (ÜTSO) meclis seçimleri yapıldı. Yapılan seçim sonucunda Ünye
Ticaret ve Sanayi Odası Hasan Şimşek oy kullandığı grupta yeniden seçilmeyi başardı ama
grubu kendisi kadar başarılı olamadı. Hasan Şimşek’in listesindeki 12 gruptan 8’i seçimleri kaybetti. Diğer Başkan Adayı Durmuş Zor ise oy kullandığı grupta seçimi kaybetti ve meclise giremedi. Ancak Zor’un listesindeki 8 grup başarılı olarak meclise girmeye hak kazandı. Ünye Ticaret ve Sanayi Odası'nda (ÜTSO) gerçekleştirilen meslek grupları seçiminde başkan adayı Durmuş Zor, 12. grupta yarışı kaybetti. Ancak Zor'un ekibi 8 grupta ipi önde göğüsledi. Yine 12. grupta oy kullanan mevcut Başkan Hasan Şimşek ise grubunda yarışı 64 oyla önde tamamlamasına rağmen 12 grubun 4'ünde başarılı olabildi. ÜTSO bünyesindeki 12 grup
üyelerinin belirlenmesi için yapılan seçimler sabah saat 09.30'da oy verme işlemiyle başladı. Saat 17.00'ye kadar süren oy verme işleminin ardından sayıma geçildi. Yapılan sayımlarda 12 gruptan 8'ini kendisi grubunda seçilemeyen Durmuş Zor'un ekibi kazandı. Kendisi de rakibi gibi 12. grupta oy kullanan mevcut Başkan Hasan Şimşek 64 oyla kazanırken, ekibi sadece 4 grupta üstünlük sağlayabildi. Bu sonuçların ardından meclisin ilk toplantıda başkanı belirleyeceği belirtildi. Mevcut başkan Hasan Şimşek’in grup olarak seçimi kaybettiği için yapılacak oylamada çoğunluk bulup bulamayacağı merak konusu oldu.
7
“Başbakan Türkçülüğü Kaldırdı”
/ Mehmet S. UĞURBAŞ
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Fatsa İlçe Başkanlığı tarafından 3 Mayıs Türkçülük Günü’nü kutlamak için Demirci Köyü’nde düzenleyeceği piknikte buluşma etkinliği yağışlı hava nedeniyle iptal edildi. Konuyla ilgili açıklama yapan MHP Fatsa İlçe Başkanı Şakir Cemal Uygun: “Türkçülük gününde düzenleyeceğimiz piknik etkinliği için arkadaşlarımız sabah erken saatlerde o alanı incelediler. Yerlerin ıslak olması ve yağmur
dolayısıyla iptal etmek zorunda kaldık. Başka bir tarihte bu etkinliğimizi gerçekleştireceğiz. Ancak etkinliklerimiz olsa da olmasa da bugünü yüreklerimizde coşkuyla kutluyoruz. Türk olmaktan ve Türkçülüğün savunucusu olmaktan dolayı gurur duyuyoruz” dedi. Uygun: “Türkçülüğü dilinde değil özünde yaşayan ve yaşatanların Türkçülük Bayramını kutluyorum. Türkçülük gününü mutlaka kutlamak gerekiyor. Hele ki bu günlerde Türkçülük ruhuna daha çok ihtiyacımız var. Türkçülük gününü Türk gibi Türk yaşamalıyız. Şu anki süreçte artık kurumlardan T.C. ibaresinin kaldırıldığı bir dönemdeyiz. Bu tür milli günleri bugünlerde daha büyük bir coşkuyla kutlamalıyız. Sayın Başbakan Türkçülüğü kaldırdı. Türkiye’den Türklük kavramını silmeye çalışıyorlar. Gönlünde, özünde Türk gibi yaşayan herkesin coşkusuna ihtiyacımız var” diye konuştu.
Boğulmaktan Son Anda Kurtuldu İkizce ilçesinde ırmağa giren genç boğulmaktan son anda kurtuldu. Edinilen bilgiye göre, akşam saatlerinde 5 arkadaşıyla birlikte İkizce Irmağı’na giren Nihat Çamyar (15), ırmakta yüzerken kayboldu. Arkadaşları kurtarma çabalarına rağmen başarılı olamayınca, yoldan geçen araçları durdurarak yardım istedi. Bu sırada olay yerinden geçen Serdar Tendik, ırmağa girerek genci kıyıya çıkarttı. Yaklaşık yarım saat suda kaldığı ve 2 litre su yuttuğu öğrenilen genç, 112 Acil sağlık ekipleri
tarafından Ünye Devlet Hastanesi’ne getirildi. Hastanede yapılan ilk müdahalenin ardından durumu kritik olan Nihat Çamyar, Fatsa'da bir özel hastaneye sevk edildi. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
“Nükleer Santral İstemiyoruz!”
8
Şenbolluk, Hıdırellezi Şenlikle Kutladı
bilmek için akla hayale gelmedik tehlikeli işler yapabilirler. Hidroelektrik santrallerin yapılmasına izin verip 100-200-300 bin lira para alan Belediye Başkanlarını biliyorum” şeklinde önemli açıklamalar yaparak, Sinop’a yapılacak olan nükleer santrali eleştirdi.
/ Fatma CANLI
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Ordu İl Örgütü üyeleri, Fatsa Belediyesi Kültür Sarayı önünde bir basın açıklaması yaparak, ‘Sinop Çernobil Olmasın! Nükleer Santral İstemiyoruz’ yazılı bir pankart açtılar. ‘Nükleer santral istemiyoruz’, ‘Eşit, özgür, yeşil bir dünya’ sloganları attılar. “Nükleer Santral Girişiminden Vazgeçilsin” Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi genel eş sözcülerinden Sevil Turan konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “AKP hükümeti nükleer sevdasından vazgeçmiyor. Fukuşima’da yaşanan felaketin ardından Japonya hükümeti ile nükleer ortaklık kuruluyor. Dün, Ankara ziyaretinde bulunan Japonya Başbakanı Shinto Abe ile Fransa Areva şirketi ve Japonya Mitsubishi ortaklığında Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santral için hükümetler arası anlaşma imzalandı. Türkiye’nin enerji ihtiyacı, enerji çeşitliliğinin gerekliliği ve insana en güzel hizmeti vermenin gerekliliğine vurgu yapan Başbakan Erdoğan, tercihini en tehlikeli, pahalı ve kirli
enerji kaynağı olan nükleerden yana kullanıyor. Nükleer kaza ile uçak kazasını bir tutan ve Fukuşima Felaketi’ne olur böyle şeyler diye yorum getiren Başbakan Erdoğan ‘a diyoruz ki bu tercihi Türkiye halkı adına siz kullanamazsınız, Sinop halkının iradesini, büyük bir coğrafyanın yaşam hakkının riske atılacak olmasını yok sayarak atılan bu adımı kabul etmiyoruz. Nükleer enerji insanlık ve doğa için, yaşamın sürdürülebilirliği için geri dönüşü mümkün olmayacak tehlikeler içermektedir. Japonya’da bulunan 54 rektörden 52’si Fukuşima Felaketinden sonra kapatılmıştır. Areva ve Mitsubishi konsorsiyumunun Sinop’ta kuracağı Atmea 1 reaktörünün ise daha önce dünyanın herhangi bir yerinde denemesine dahi izin verilmemiştir. Bu durum gösteriyor ki Türkiye, mevcut piyasada işsiz kalan ve yeni teknolojilerini denemek isteyen nükleer şirketlerine pazarlanıyor. Diğer yandan halkın onayına sunulması gereken bir yatırımın hükümetler arası anlaşma imzalanarak yürürlüğe sokulmasının demokraside yeri yoktur. Bu nedenle Başbakan, insanlığın iyiliğini düşünüyorsa, ölüm anlaşmalarının altına
imza atmak yerine Espoo ve Aarhus Sözleşmesi’ni imzalamalıdır. Sınır aşan boyutta çevresel etki değerlendirilmesini garanti altına alan Espoo sözleşmesi ile çevresel konularda bilgiye erişim, karar alma süreçlerine halkın katılımı ve yargıya başvuruyu güvence altına alan Aarhus Sözleşmesi insanlık, gelecek ve demokrasi için gereklidir. Nükleerin ölümcül riskleri konusunda bilimsel gerçekleri yok sayan AKP Hükümeti’ni yenilenebilir, temiz ve güvenilir enerji kaynaklarına yönelmeye ve nükleer sevdasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Japonya’da nükleer karşıtı mücadele yürüten dostlarımızı da Sinop’ta nükleer santral kurma girişiminden vazgeçilmesi için hükümetlerine baskı yapmaya davet ediyoruz” şeklinde konuştu. “300 Bin Lira Alanlar Var” Toplantıda, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin üyelerinin yanı sıra Çamlıhemşin Belediye Başkanı İdris Lütfü Melek de bulunuyordu. Çamlıhemşin Belediye Başkanı İdris Lütfü Melek; “Özellikle küçük belediyelerin gelir anlamında ekonomik çarkı döndüre-
“İstesem 5 Tane Yapardım” İ. Lütfü Melek; “Özellikle küçük Belediyelerin gelir anlamında ekonomik çarkı döndürebilmek için akla hayale gelmedik tehlikeli işler yapabilirler. Hidroelektrik santrallerin yapılmasına izin verip 100-200-300 bin lira para alan Belediye Başkanlarını biliyorum. Ve bunların örneklerini biliyorsunuz, mesela CHP’li Belediyeler yapıyor. 200-300 lira paralar bizim gibi küçük Belediler için büyük para. Ben İzmir Ticaret Odası’ndan 60 bin liralık itfaiye aracı almak için 1,5 yıldır uğraşıyorum. Ve yeni bilgisi geldi bir rahat nefes aldım. Yani 60 bin lira için 1,5 senedir uğraşıyorum. Eğer ben çevreye, doğaya saygısı olmayan, bir de sol sosyalist bir kültürden gelmeseydim, şimdi Fırtına Vadisi’nde belki de en az 5 tane hidroelektrik santral yaptırmıştım” dedi.
İkizce ilçesi Şenbolluk beldesinde hıdrellez şenlikleri yapıldı. Şenbolluk hıdırellez şenliklerine Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ordu milletvekili İdris Yıldız ve Ordu belediye başkanı Seyit Torun da katıldı. Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun şenlikde yaptığı konuşmada şunları ifade etti; “Hıdrellez Türk İslam Coğrafyasında baharın başlaması, tabiatın canlanması, bolluk ve bereketin simgesi olarak çok uzun yıllardan beri bayram olarak kutlanmaktadır. İnançlarımız ve toplumsan ananelerimizle bütünleşerek sosyal yaşantımızda kendisine farklı bir yer tutan Hıdrellez günü değişik bölgelerde farklı şekillerde kutlanıyor olsa da taşıdığı değer ve anlam neredeyse hep aynıdır. Dini değerlerimizin ve adetlerimizin oluşturduğu Hıdrellez gününde insanlar beklenti ve isteklerini belirli şekilde yansıttığı gibi, tabiatın oluşturduğu güzellikler içinde de eğlenceli şekillerde kutlayarak bayram coşkusunu yaratmaktadır. Anadolu insanının inanç ve kültürel değerleri bu coğrafyanın bize sunduğu tüm güzellikleri harmanlayarak bir motif gibi işlendiği Hıdrellez gibi özel günlerde insanlarımız inançlarına olan bağlılığını gösterdiği gibi, bu
inançları ile doğaya olan saygı ve sevgisini de en güzel şekilde yaşatmasını bilmiştir. Milletimizin ortak değerlerini yansıtan Hıdrellez Bayramı gibi özel günlerin yıllarca olduğu gibi bundan sonra da birlikte yaşamanın, barış ve kardeşliğin vesile olmasını diliyor, Hıdrellez Bayramınızı kutluyor, tüm hemşerilerime saygılar sunuyorum.” Milletvekili İdris Yıldız ise konuşmasında; “sıkıntıda bulunanların yardımına koşan Hızır ve İlyas Peygamberlerin buluştuklarına inanılan Hıdrellez, Anadolu’muzun dört bir yanında renkli törenlerle kutlanan geleneksel bir bayramımızdır. Hıdrellez günü dargınlıkları yok edip, insanlarımız arasındaki birlik, beraberlik duygusunun dayanışmaya dönüştüğü gündür. Bu bağlamda, Hıdrellez sevgi demektir, saygı demektir, barış demektir, huzur demektir, umut demektir, dayanışma demektir. Halkımızı hıdrellez geleneği ile bir araya getirip, bu geleneksel kültürümüzün gelecek nesillere aktarılması için oldukça önemli olan bu etkinliğe davetiniz için teşekkür ediyorum. Bugünün birlik ve beraberliğimizin daha da perçinlendiği gün olmasını istiyorum” dedi.
06 MAYIS 2013 PAZARTESİ
Sayfa
LYS’de Son Düzlüğe Girildi / Hamdi BÜKLÜ
Her yıl birçok öğrencinin hayalini süsleyen ve geleceklerine yön verecek olan üniversitelere girmek için yapılan LYS sınavına 40 gün kaldı. Sınav öncesinde ve sınav sonrasında öğrencilerin izleyecekleri yol ve yöntemleri Uğur Dershanesi Fatsa Şubesi Rehber Öğretmeni ve Müdür Yardımcısı Semra Ebil gazetemize açıkladı. “ Daha Hiç Bir Şey İçin Geç Değil” Semra Ebil, “Üniversite sınavının ilk basamağını YGS atlattık ve son basamak olan LGS doğru son düzlüğe girildi. YGS’nin başarı puan etkisi en fazla yüzde 40 ve LYS’nin başarı puanı etkisi yüzde 60 olmaktadır. Öğrencilerimizin son basamaktan almış olduğu puanın gitmek istediği üniversitenin kapısının aralanmasında en büyük etkiye sahip olduğu için bu son düzlük dediğimiz 40 günlük süreci dolu dolu geçirmeleri gerektiğini söylüyoruz. Bu sebeple öğrencilerimizin rehber öğretmenler eşliğinde sorunlarını ve gitmek istedikleri üniversitelerin kaç puan gerektirdiğini ve kaç net ile bu puanı tutturmalarının yöntemlerini bilgisini almaları gerekmektedir. Burada sıralamanın
önemi olmadığı için netlerin etkisi olmaktadır. Öğrencilerin kafaların oluşan problemleri en kısa sürede çözmeli, sınava bu problemlerle girmemelidir. İlk basamak sınavında yapmış oldukları netleri tekrar gözden geçirip önümüzdeki ay içerisinde yapılacak olan sınava odaklanarak ne kadar net yapması gerektiğinin hesabını yapmalıdır.
“Bol Bol Deneme Çözsünler” Bu zaman sürecinde bol bol deneme yapmalarını ve yapmış oldukları denemeler sonucunda yapılan yanlışların üzerine yönelmeleri gerekmektedir. Havaların ısınmasıyla birlikte öğrencilerimizin çoğunun yapmış olduğu yanlış rehavete kapılarak yarın, ertesi gün veya daha sonra yaparım diyerek kısacık olan zamanlarını tüketerek bir kaosun içerinde kalıyorlar. Dolayısıyla bu tür yanlışlara kapılmaması gerektiği gibi seneye de sınava girerim düşüncesinde bir an önce kurtulup son kalan zamanı en iyi şekilde kullanmaları gerekmektedir. Havaların vermiş olduğu bunaltıcı etkiyi avantaja çevirmek için akşam saatlerini çok iyi değerlendirip gün boyunca kaybedilen zamanı tekrar kazanılması sağlanmalıdır. Çünkü günün büyük
bir bölümünü okulda geçirdikleri için akşam saatleri hem havasal hemde bedensel yorgunluğun azaldığı zaman olduğu için çok iyi değerlendirilmelidir. Ayrıca akşamları kaybedilen zamanı ertesi gün muhakkak telafi edilmesi gerekmektedir. Öğrencilerimizin şu diyalogları, “aman sonra yaparız”, “ hafta’ya da kalsın”, “daha sınava çok var” gibi diyerek kendilerini kandırmaların neticesinde hayal kırıklığıyla karşılaşabilirler. Günübirlik her konunun, dersin, sorunun çözümlenip ve tam olarak hakim olmak gerekiyor. Geçmiş yıllarda çıkan en popüler soru ve konuları haftanın bir gününe yayarak eksiklik hissettikleri soruları çözmelidirler. Örneğin, Türkçe-Matematik( TM) öğrencisi yoğun olarak Paragraf, Dil Bilgisi ve Mat 1, Türkçe-Sosyal(TS) öğrencisi yoğun olarak Paragraf, Tarihin ve Coğrafya’nın ilk kısımları, Matematik-Fen(MF)öğrencisi yoğun olarak Matematik, Kimya, Fizik, Biyoloji ilk kısımları gözden geçirilip yoğun olarak bu bölüm sorularını çözmelidirler. Çünkü azımsanmayacak kadar sıklıkta sorular bu kısıklardan gelmektedir. Öğrenciler kayıtlı oldukları dershane veya devlet okullarında öğretmenlerini anlayamadıkları soru ve konuları her boşlukta
sorarak eksikliklerini gidermeleri gerekmektedir. Öğretmenlerine soru veya konu sormalarında çekinmemelidirler çünkü öğretmenler siz öğrencilerin bir şeyler yapabilmesi ve öğrenmesi için orada bulunmaktadır. Bu sebeple her ne zaman olursa olsun anlamadığı konuyu, çözemediği soruları öğretmenleriyle paylaşmalıdırlar. “En Büyük Görev Ailelerin” Son görev ise burada ailelere düşmekte, öğrenciler sorunlarını ve sıkıntıları çözmek için ilk tepkiyi ailelerden beklemekte ve onların davranışlarıyla hayatlarına yön vermektedir. Aileler, çocuklarını başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçmeli ve yapılan hataları çözüm yolu aramak yerine suçlu aramayı bırakmalıdır. Bazı aileler çocuklarına bu sene kazanamazsan seneye denersin ya da özel üniversite de okursun yaklaşımlarıyla ilgilenirse çocuklarına en büyük zararı bu davranışıyla kendileri vermektedir. Daha henüz sınav bitmeden geleceğe yönelik fikirler vererek öğrencilerin azimlerini kırmakta ve onları yanlış yönlendirmektedirler. Tabi ki olumlu sonuçlar olduğu kadar olumsuz sonuçlarda olacaktır. Burada yapılacak hiçbir şey için
“Milletin Onuru ve Şerefi İçin Şehit Oldular”
Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Ordu Şubesi Başkanı Hasan Kaplan, önümüzdeki günlerde Ordu’ya gelecek Akil İnsanların toplantısına dernek olarak katılmayacaklarını belirterek, "Derneğimize gelirlerse kapımız açık. Evimizden misafir kovmayız"
dedi. Dernek binasında bir açıklama yapan Başkan Kaplan, “Akil İnsanlar geliyorlar. Vatandaşlar ile görüşüyorlar. Bunların uçak parasını, her şeyini devlet karşılıyor. Akil İnsanlar bu zamana kadar hiçbir şehit cenazesine gitmişler mi? Biz şehit aileleri olarak, ne
para ne pul önemli değildir. Bizim onurumuz önemlidir. Akil İnsanlar görevlendirdiler. Ordu’ya gelecekler. Ben toplantılarına katılmayacağım. Derneğimize gelirlerse biz evimize geleni kovmayız” diye konuştu. “Şehitlerin yaşama hakkı yok muydu” diyen Kaplan, “Bizim şehitlerimiz ne için şehit oldular. Neden gazi oldular. Bunların hiç onuru, gururu yok muydu? Bunların yaşama hakkı yok muydu? Bu şehitlerimiz bu milletin onuru ve şerefi için şehit olmuşlardır. Gazilerimiz bu millet için gazi olmuşlardır. Televizyon programlarında şehit ailelerinin bu açılıma bu barışa razı olduklarını söylüyorlar. Hiçbir şehit babası, hiç bir şehit ailesi bu açılıma kesinlikle razı değiller. Terörle pazarlık yapıyorlar. Terör ile pazarlık olmaz.
Terör ile pazarlık yaptığın zaman elinde ki silahları alıp, Türkiye’nin içinden elini kolunu sallayarak, bu milleti katledenler yuvalarına çekilecekler. Belki terör bu kadar iyi bir insansa gelsin devletin şefkatli ellerine teslim olsun. Devlet elbette gerekeni yapar” ifadelerini kullandı. Türkiye'de Kürt sorununun olmadığının altını çizen Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Ordu Şubesi Başkanı Hasan Kaplan, "Türkiye’de Kürt sorunu var, diye tutturdular. Türkiye’de Kürt sorunu değil, PKK sorunu vardır. Bizim ülkemizi yönetenlerin içinde Güneydoğulu, sanatçılarımızın içinde, iş adamlarımızın içinde Güneydoğulular var. Biz bunlardan rahatsız değiliz. Böyle bir sorun yok. Sadece terör sorunu var” şeklinde konuştu.
Organlarıyla 2 Kişiye Hayat Verdi
Ordu’da beyin kanaması geçirerek yaşamını yitiren 52 yaşındaki Vesile Akpınar, bağışlanan organları ile 2 kişiye umut oldu. Giresun’da yaşayan iki çocuk annesi Vesile Akpınar, rahatsızlanarak 3 gün önce kaldırıldığı Medical Park Ordu Hastanesi’nde, beyin kanaması teşhisiyle yoğun bakım ünitesine alındı. Akpınar'a yapılan tüm müdahalelere rağmen beyin ölümü
gerçekleşirken ailesi Akpınar’ın nakle uygun olan iki böbreğini bağışlama kararı aldı. Akpınar’ın bağışlanan organları, Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden gelen ekip tarafından alınarak, organ bekleyenlere nakledilmek üzere götürülürken, gözü yaşlı aile, organ bağışında bulundukları için mutlu oldukları dile getirdiler. Vesile Akpınar’ın eşi Halil İbrahim Akpınar, yaptığı konuş-
mada, “Eşim Vesile Akpınar’ı yoğun bakımda beyin ölümü gerçekleştiğini öğrendim. Bunun üzerine doktorlarımız bize bağışta bulunabileceğimizi söyledi. Bizde çocuklarımız ile beraber bu kararı verdik. Ne mutlu ki bize üç-beş kişiye bir sağlık verebiliyorsak. Dinimizce de bu uygun olduğu için, herkesi organ bağışına davet ediyorum. Aileme de baş sağlığı diliyorum” diye konuştu.
9
Medical Park Ordu Hastanesi Organ Nakli Koordinatörü Dr. Mithat Yağlı, “Vesile Akpınar hanımefendiyi beyin kanaması sonucu yoğun bakımda yatmaktaydı, beyin ölümü gerçekleştiğini tespit ettik. Diğer 4 uzman arkadaşımızın oy birliği ile yaptığı testler ile birlikte beyin ölümü gerçekleştiğine karar verdiler. Bunun üzerine aile ile görüştük. Beyi ve çocukları çok duyarlı bir davranış sergileyerek tüm insanlara örnek bir davranış gösterdiler. Kendilerine teşekkür ediyorum. Vesile hanıma Allah’tan rahmet diliyoruz. Allah nur içinde yatırsın. Bunun üzerine sağlık bakanlığı, ulusal koordinasyon sistemini bilgilendirdik. Buranın ülkedeki sistem üzerinde aciliyet durumuna göre belirlemiş olduğu bir sistemi var. Buraya ekipler görevlendirdi. Erzurum’dan gelen ekipler, iki böbreği çıkartacaklar. İhtiyacı olan kişilere organ nakli yapılmak üzere götürecekler. Burada aileye Allah sabırlar versin diyorum” şeklinde konuştu
geç olmadığını ve herkesin birinci olamayacağı gibi kazanmayacağı durumların da olabileceğini unutmamalıdırlar. “ Son 40 Günü Boşa Geçirmeyin” Son olarak öğrencilerin hâkim oldukları konu ve soruları sürekli olarak deneme ve sorulu cevaplı işlemlere yönelmeli gerekmekte ve hâkim olmadıkları konu üzerinde fazla durmamaları gerekmektedir. Çünkü yapılan hatalar içerisinde öğrencilerin bilmedikleri konulara değinerek var olan bilgi birikimlerini aksi yönde etkileyebilir. Çünkü o
konu üzerinde hiçbir bilgiye sahip değilken, soru çözmemişken ve son 40 gün kala bu bilinmeyen konu ve sorulara yönelmek öğrenciye çok fazla bir şey katmayabilir. Dolayısıyla en doğru yöntem uzman oldukları konu ve sorular yönelmeli ve az derecede eksik oldukları konu ve sorulara yönelerek çözmüş oldukları sorunların çözümünü hızlandırmaları gerekmektedir. Bizler, öğrencilerimizin her türlü sorunlarına çözüm yolu bulmak için onların yanında olduğumuzu asla unutmamalıdırlar. Tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum” diye konuştu.
Sigara Bırakma Polikliniği
Ordu Devlet Hastanesi’nde Sigara Bırakma Polikliniği açıldı. Sigara bırakma polikliniği her hafta Çarşamba ve Cuma günleri hizmet verecek. Birçok hastalığın nedeni olan ve insan ölümlerine sebep olan sigara ile mücadele için savaş açan Ordu Devlet Hastanesi, sigara tiryakilerine yönelik “Sigara Bırakma Polikliniğini” geçtiğimiz cuma günü hizmete açtı. Konu hakkında bilgi veren Ordu Devlet Hastanesi Başhekim Yardımcısı Uzm. Dr. Erkan Kılıç ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Özlem Özdemir, sigarayı bırakmak isteyen
herkesi polikliniğe beklediklerini, vatandaşların mesai saatleri içerisinde başvuru yapabileceklerini söylediler. Açılan “Sigara Bırakma Polikliniği” ile birçok sigara tiryakisine sigarayı bıraktırmayı hedeflediklerini belirten yetkililer; “Sigara başta akciğer olmak üzere insan vücudundaki diğer organlara zarar vermektedir. Akciğer kanserlerinin büyük çoğunluğuna sigara neden olmaktadır. Ayrıca sigara tiryakilerine maddi anlamda da büyük zararı dokunan bu kötü alışkanlıktan kurtulmanın yolu insanlarımızı bilinçlendirmekten geçiyor” dediler.
Ordulular Altınordu İsmini İstemiyor Ordu Kent Konseyi tarafından 'Altınordu' ismine tepki olarak düzenlenen 'Adını Yitiren Şehir' konulu panelde Ordulular, Merkez ilçenin adının 'Ordu' olmasında birleşti. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen panele konuşmacı olarak Prof. Dr.Bahaeddin Yediyıldız, Prof. Dr. M. Kemal Sevgisunar, Adnan Yıldız ve Mithat Baş katıldı. Konuşmacılar, tarihi özellik taşıması sebebiyle Ordu Merkez'in isminin tarihten gelen ismi olan 'Bayramlı' olması görüşünü savundular. Ancak konuşmacıların ardından salonda bulunanlar ortaya atılan 'Bayramlı, Bucak' gibi eski isimlere tepki gösterdi. Panele katılan vatandaşlar, bu tür isimler yerine Ordu'nun isminin muhafaza edilmesi gerektiğini
belirttiler. Söz alan tüm konuşmacılar Ordu Merkez'in isminin 'Ordu' olarak tescil edilmesi gerektiğini belirterek, "Ordu'nun ismini tartışmaya bile gerek yok. Ordu “Ordu” olarak kalmalı. Büyükşehir'e başka isim bulunsun" görüşünde birleştiler. Konuşmacılar ayrıca 'Altınordu' isminin siyasi bir görüş olarak ortaya atılan slogandan ortaya çıktığını ve Ordulunun bu ismi beğenmediğini dile getirirken, halk oylaması yapılması halinde bunun ortaya çıkacağını dile getirdiler.
SP R
Dört Dört’lük Bir Sezon Geçirmediler Ama....
Fatsa Belediyespor Lig’i Dördüncü Sırada Bitirdi Bölgesel Amatör Lig 3. Grup’un son haftasında Fatsa Belediyespor deplasmanda Ayancıkspor’a konuk oldu. 5 Mayıs Pazar günü Ayancık Gazi Stadı’nda oynanan karşılaşma saat 14:30’da başladı. Oynanan karşılaşmanın 15. dakikada Ayancıkspor Kazım Sayyar’ın attığı gol ile 1-0 öne geçti. Golün 3 dakika sonrasında 18. dakikasında Fatsa Belediyespor Selman Yıldız’ın golüyle eşitliği yakaladı. 70. dakikada Gürkan Altınal’ın
attığı gol ile Ayancıkspor skoru 2-1 yaparak öne geçti. Karşılaşmada başka gol olmadı. Bu skor ile Fatsa Belediyespor 50 puanla ligi 4. bitirirken, Ayancıkspor 24 puanla 13. bitirerek küme düşmekten kurtuldu. 1930 Bafraspor 59 puan ile ligi 1. bitirerek bir üst lig (3. Lig)’e çıktı. İlerleyen tarihlerde Ayancıkspor, Sinop Amatör Ligi şampiyonu olarak BAL ligine çıkmayı garantileyen Ayancık Belediyespor ile karşı karşıya gelecek ve kazanan Bölgesel Amatör Lig’de mücadele etmeye hak kazanacak.
Turnasuyuspor, On Dakikada Bitirdi
“Yeniden Süper Lige Döneceğiz!” Orduspor Kulübü tarafından yapılan açıklamada hakem Özgür Yankaya ağır şekilde eleştirilerek, "Orduspor'u ligden düşürmeyi başarabilirsiniz ancak Ordusporluluk ruhunu asla yok edemeyeceksiniz." ifadeleri kullanıldı. Orduspor Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, Sivasspor - Orduspor karşılaşmasından bu yana hakemler tarafından yapılan bariz hataların kurbanının Orduspor olduğu ve son olarak ise Orduspor - Bursaspor karşılaşmasında hakemin yanlı kararlarının maçın sonucunu tayin ettiğini belirtti. Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Orduspor - Bursaspor maçının orta hakemi Özgür Yankaya ve Yardımcıları ne yazık ki Orduspor'un ligde kalma umudunu karşılaşmayı kasıtlı yöneterek tamamen bitirmiştir. Sivasspor Orduspor ve Trabzonspor - Orduspor karşılaşmalarını da göz önüne alırsak, hakemlerimiz Orduspor'u bilinçli bir şekilde penaltılarını ve rakip oyunculara verilecek kartları göstermeyerek inceden inceye linç etmiştir. Bunun son örneğini ise dün 19
Eylül Stadı'nda milyonların gözü önünde yaşadık. Herkesin gözleri önünde oynanan karşılaşma da Orduspor'un 1-0 öne geçmesinden sadece 1 dakika sonra yüzde 100 ofsayt olan golü Yankaya onayladı. Haksızlığa boyun eğmeyen taraftarımızın tribünlerden desteği ve oyuncularımızın da sahada ki mücadelesini takımımız sürdürmüştür. Ancak Sayın Yankaya, Barral'ın ceza sahası içerisinde düşürülmesini ise görmezden gelip penaltı noktasını göstermeyip 2. skandala imza atmıştır. İlk yarının bitimine dakikalar kala yapılan haksızlıklara cevap yine oyuncularımızdan gelmiş (2-1) ve takımımız yine öne geçmeyi başarmıştır. Karşılaşmanın 2. yarısında ise art niyetli yönetimini sürdüren Yankaya, Pinto'nun Ferhat'a yaptığı faulü görmezden gel-
miş, sonrası oyuncumuz oyundan çıkacak düzeyde sakatlanmış ve pozisyonun devamında gol olmuştur. Karşılaşma da Orduspor oyun üstünlüğünü tekrar sağlamasına rağmen değerli oyuncumuz Ali Çamdalı'nın rakip oyuncuya dokunmamasına rağmen düşmesi ile 2. sarı kart verilerek Orduspor'umuzun 10 kişi kalması sağlanmış, sahadan mağlup ayrılması için elinden gelen gayreti göstermiş ve sonunda başarılı da olmuştur. Stadyumda taraftarın, TV karşısında ise seyircilerin gözleri önünde bu kadar bariz yapılan şeylerin hakem hatası olarak algılamak mümkün değildir. Sayın Yankaya'nın verdiği kararların kasıtlı olduğuna inancımız tamdır. Orduspor Kulübü olarak TFF ve MHK'yi göreve çağırarak, Yankaya'nın çıkar ilişkilerinin
araştırılmasını istiyoruz. Yankaya'nın art niyetli olarak yönettiğini düşündüğümüz karşılaşma ile Orduspor'un ligde kalma umutları çalınmış, oyuncularımızın ve taraftarımızın emekleri gasp edilmiş ve kulübümüz maddi kayba uğratılmıştır. Daha önce de ligde yönettiği karşılaşmalarda skandallara imza atan ve FIFA hakemleri arasına alınmayan Sayın Yankaya'nın Orduspor'un ligde kalma karşılaşmasına kimin tayin ettiğinin açıklanmasını istiyoruz. 2 yıldır Süper Lig'de dürüstçe ve onurlu bir şekilde mücadele eden Orduspor'un kaderi ile oynayanlara yapılanların hesabı kamu vicdanı önünde sorulacaktır. Orduspor'u ligden düşürmeyi başarabilirsiniz ancak Ordusporluluk ruhunu asla yok edemeyeceksiniz. Orduspor, yeniden Süper lige dönecektir. Ordu ve Orduspor olarak gün birlik ve beraberlik günüdür. Yanlışlarımızdan ders çıkartarak birlik ve beraberlik içerisinde daha güçlü şekilde yeniden Süper Lige döneceğiz. Bu inancımızı bütün kamuoyu ile paylaşıyoruz."
Bu sezon oynadığı maçlarda ortalığı kasıp kavuran Turnasuyuspor, Durugöl 1 Nolu Saha’da oynanan maçta Dumlupınarspor’u son 10 dakikada bulduğu üç golle 6–3 yenerek ilk devreyi namağlup lider tamamladı. Ordu 2.Amatör Küme B Grubu’nda adım adım şampiyonluğa koşan Turnasuyuspor, Play-off için oynayan Dumlupınarspor’u Barış, Samet (4) ve Ziya’nın golleri ile 6-3 yenerek kalitesini gösterdi. Dumlupınarspor’un gollerini ise Önder (2) ve Süleyman kaydetti. Ne yaptın öyle Samet! Turnasuyuspor’un golcü oyuncusu Samet, sahalara döneli kısa bir süre olmasına rağmen dünkü maçta attığı gollerle beğeni topladı. Genç golcü, attığı klas gollerle BAL Ligi ve 3.Lig ekiplerine gönderme de bulundu Turnasuyuspor, maça 1. dakikada Barış ve 2. dakikada Samet’in golleri ile 2–0 önde başladı. Bu dakikadan sonra oyunu rölanti de sürdü ve ilk yarı 2–0 Turnasuyuspor’un üs-
tünlüğü ile tamamlandı. Gol düellosu oldu İkinci yarı ise tam bir gol düellosuna sahne oldu. İkinci yarının hemen başında Önder farkı 1’e indiren golü attı. 56. dakikada ise Samet sahneye çıktı ve skor 3-1’e geldi. Bu dakikadan sonra rehavete kapıla Turnasuyuspor, Süleyman ve Önder’in ayağından iki golü kalesinde gördü ve skor 3-3’e geldi. 80. dakikaya kadar eşitlikle gelen maçta eşitliği Ziya’nın golü bozdu. Ziya’nın golüyle Turnasuyuspor 4–3 önde geçti. 85 ve 88. dakikalarda ise Samet skoru belirledi ve MaviBeyazlı ekip karşılaşmayı 6–3 kazandı ve namağlup liderliğini sürdürdü. Turnasuyuspor Teknik Direktörü Mümin Sarı, 3–1 öne geçtikten sonra bir anlık rehavetle skorun 3-3’e geldiğini belirterek, “maçın son anlarında yeniden sazı elimize alarak maçı kazandık” dedi. Turnasuyuspor, bu galibiyetle puanını 12’ye yükseltirken, Dumlupınarspor ise 3 puanda kaldı.