Kimse Yok Mu Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Adına İmtiyaz Sahibi Ünal Öztürk Genel Sorumlu
Mevlüt Özkişi
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ülkü Fırat Atlamaz
Editör
Hasan Duman
Haber Müdürü
Murat Çopur
Haber Merkezi
Mehmet Küçükkoyuncu, Mustafa İlhan, Cengiz Öğütücü Ramazan Can
Kapak ve İç Tasarım
F&C Marka İletişimi
Adres: Kimse Yok Mu Derneği Mimar Sinan Mahallesi Basra Caddesi No: 24-26 Sultanbeyli İSTANBUL Telefon
44 44 593
Faks
0216 520 16 16
web
www.kimseyokmu.org.tr
info@kimseyokmu.org.tr
Baskı Yeri Mavi Ofset Bu derginin basım sponsoru VEFAGROUP’a teşekkür ederiz
08-11
Ramazan Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan
14-15
Hikaye Bozkırın Öksüz Kızı
16-17
ASYA Ramazan Vücudun Sporu: Oruç
18-19
Fitre, Zekat Ramazan’a Özel Sadaka: Fitre
24-25
Kimse Yok Mu Haber Peru’ya Uzanan Yardım Elleri
5
MOĞOLİSTAN
KAZAKİSTAN
KIRGIZİSTAN
AFGANİSTAN
ÇAD
PAKİSTAN
HAİTİ SUDAN BANGLADEŞ
RUANDA
VİETNAM
ETİYOPYA
PERU ANGOLA
TAYLAND ŞİLİ
PARAGUAY
KENYA
Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan Hoş geldin 11 ayın sultanı Ramazan… Seni müjdeliyordu Recep ve Şaban. Onlar da geldikleri gibi çabucak gittiler de sana kavuşmak nasip oldu bir defa daha bizlere. Hoş geldin ey ayların en güzeli, tüm zamanların sultanı; gönlümüzün ve bedenimizin felahı… Ramazan demek yanmak demek bilir misiniz? Açlık ve susuzluğun hararetinden yanmak ve o yangının ateşinde günahlarımızı tutuşturup onlardan birer birer kurtulmak… İşte, Ramazan’ın bize en büyük hediyesi… Hicri takvimin 9. ayı, Allah’ın ayı, rahmet ve bereketin ayı; hoş geldin ya şehr-i Ramazan!
9
Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan Ramazan’da yanmak
Sahur, iftar arası... Paylaşmanın tam sırası! Ramazan’ın 30 günü Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında farklı beldelerde ve farklı evlerde oruçlar açılırken, kalabalık şehirlerimizde Ramazan’ın paylaşmayla gelen güzellikleri derd-i maişet peşinde koşmanın telaşıyla unutulmaya yüz tutmuşken, Ramazanlarımıza iyilikleriyle Kimse Yok Mu dahil oldu. Ramazan’ın sevincini, bereketini ve rahmetini bütün insanlarımızla paylaşmak için meydanlarda çadırlar kurarak iftarlar vermeye, ülkemizdeki ihtiyaç sahiplerine Ramazan kolileri ulaştırmaya başlayan Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverleri, dünyanın dört bir köşesinde ihtiyaç sahipleri ile ülkemiz insanı arasında muhabbet köprüleri kurarak, Ramazan’ın bereketini ülkemizden dünyaya taşıdı. Kimse Yok Mu, Ramazan’ın paylaşmayla daha da güzelleştiğini insanlarımıza yeniden hatırlatırken, çadırlarda verilen iftarlar, ihtiyaç sahiplerine dağıtılan ramazan kumanyaları, fitre ve sadakalar Ramazan’ı bütün güzellikleri ile yeniden yaşamamıza vesile oldu.
Gelen Ramazan öncekilerden çok daha farklı bir zamana denk geldi ki bu defa ismiyle müsemma bir Ramazan olacak bize. Feleğin güneşin etrafında dönmesi gibi mevsimleri gezen Ramazan yaza kavuşurken, şimdi oruç eskisinden çok daha fazla nefsimizle imtihan edecek bizi ve sabrımızın sınırlarını zorlamayı deneyecek. Ama madem Ramazan yanmak demek ve madem bir defa daha yeniden Ramazan’a kavuşmak nasip oldu; bizlere kısmet olan bu kutlu günler aşkına, Allah aşkına şu Ramazan’da yanmayacaksak ne zaman yanacağız? Cehennemin alevleri yanında buz hükmündeki şu yaz gününün sıcağında gönlümüzü oruçla ferahlatmayı Rabbimiz kısa ömrümüzde bize bir defa daha nasip etmişken, şekva etmeye nasıl varır dilimiz? Hoş geldin ya şehr-i Ramazan; hoş geldin! Kısa ömrümüzde sırtımıza katar katar yüklenen günahları yakma mevsimi, hoş geldin! Hamdolsun sana ki ey Rabbimiz, bizi yeniden Ramazan’ına kavuşturdun.
Kimse Yok Mu’nun gönüllü ve yardımseverleri, paylaşma ile elimizdekinin eksilmeyeceğini; “bir”lerin Ramazan bereketi ile “binler”e dönüşebileceğini her Ramazan’da bütün dünyaya gösteriyor.
Rahmet, bereket ve muhabbet dolu RAMAZAN KUMANYASI Gökte ay Ramazan’ı müjdeleyen hilale döndüğünde, sadece ülkemizde değil; dünyanın farklı beldelerinde de aynı heyecanla beklenen mukavvadan bir kutu vardır ki, içi türlü yiyeceklerle birlikte hem bereket ve rahmet hem de muhabbet doludur.
O koliler ki yardımseverlerin infakı ve gönüllülerin emekleri ile sıradan bir gıda kolisi olmaktan çıkar; rahmet, bereket ve muhabbet dolu eşsiz bir Ramazan hediyesine dönüşür. Öyle ki götürüldüğü her yerde kardeşlik köprüleri kurar, adeta gönülleri fetheder ve insanları birbirine, kalpleri de “O”na yakınlaştırır. Kimse Yok Mu’nun Ramazan kolilerinden taşan rahmet, bereket ve muhabbet haleleri hem hediye edenleri hem de kabul edenleri kuşatır. Dünyanın dört bir yanında farklı dilleri konuşan ve farklı dinlere inanan insanlara, aslında tek bir ana babadan gelen kardeşler olduğunu da sımsıcak hislerle yeniden hatırlatır.
Kumanyalar ülke halkının ihtiyaçlarına göre hazırlanıyor
İçinde sadece un, yağ, şeker gibi yiyecekler değil; bereket, rahmet ve muhabbet de olan bahis mevzuu “mukavvadan kutu” yardımsever ve gönüllüler tarafından her Ramazan’da ülkemizde ve dünyanın dört bir yanında ihtiyaç sahipleri için özel olarak hazırlanan ve onlara hediye edilen kumanya kolileridir.
Kimse Yok Mu’nun kumanya kolilerindeki rahmet, bereket ve muhabbet dünyanın her yerinde aynıyken, içindeki yiyecekler ülkelere göre değişebiliyor. Makarna ve bulgur ülkemizde çok tüketilirken bu iki gıdanın hiç bilinmediği ülkeler de olabiliyor. Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverleri, kumanyaları ülkelerin yeme içme alışkanlıklarına göre hazırlıyor. Örneğin, Kuzey Afrika ülkelerindekilere gönderilen kolilerde kuskus ve ton balığı yer alırken Pakistan’daki kolilerde ülkemizde bilinmeyen, fakat bu ülkede çok sevilen “dal challa” ve “baisin” gibi kuru gıdalarla birlikte süt tozu da yer alabiliyor.
Moğolistan’ın en batısındaki vilayeti olan “Bayan Ölgi” ilinin fakir semtlerine yöneldik. Sanki bir zaman makinesine binmiş, yüzyıllar öncesine gitmiş gibiydik. Bayan Ölgi’nin zorlu coğrafyasında, sert iklim şartlarına karşı sürekli yer değiştirmekten başka çaresi olmadığından hâlâ göçebe yaşayan Kazak ahalisi, bizi geleneksel kıyafetleriyle karşıladı. “Selamaleykum” diye başlayan muhabbetlere Kazak Türkçesi ile bizim Türkçe’mizin birlikte kifayet ettiğini gördükçe, birbirimizi anladığımız her kelimede karşılıklı gülüşüyor, Ramazan’ın kardeşliğini doyasıya yaşıyorduk.
“YA O ÖKSÜZ KIZI GÖREMEDEN G‹TSEYD‹K?” Yıllardır öğretmenlik yapmıştım o uçsuz bucaksız ülkede. Bizden çok uzak, uzak olduğu kadar da “bizden” olan o ülkede… O ülke ki kadim tarihimizdeki ilk memleketimiz, asıl yurdumuz… Bu uzak ülkenin adını ilk duyduğumda ürpermiştim. Haritada yerini bilmek bir yana, lisedeki tarih derslerinden sonra ismini bir daha duymamıştım. Fakat gidip gitmemek konusunda bir an bile tereddüt etmemiştim. Zaten benim için zor olan gitmek değil, gideceğimi anne babama söylemek, onları razı etmekti. Neyse ki gönüllerini etmiş, helallik almıştım. Öğretmen olarak bu uzak ülkede, Anadolu insanının açtığı okullarda görev yapmak bana da nasip olmuştu. Yıllar sonra, bu defa Kimse Yok Mu ile birlikte, Ramazan ayının bereketini paylaşmak için bana yeniden bu ülkenin yolu göründüğünde hem heyecanlandım hem de sevindim.
eski olduğu her halinden belli olan eski bir Tupelov uçağına binerek yola koyulduk. Doğuya doğru altı saate yakın bir uçuştan sonra eski uçağımız sarsıla sarsıla tekerleklerini yere koyduğunda “Elhamdülillah” dediğimi hatırlıyorum. Bu ülkede çok şey değişmiş olsa da ilk defa geldiğimde uçak sarsılarak yere inerken ne hissettiysem, o zaman da aynı şeyi hissettim: derinden gelen ve engel olamadığım, korkuyla karışık bir endişe… “Elhamdülillah” der demez bütün endişelerim dağıldı ve Ramazan için burada olduğumu hatırlamak gönlümü tarifsiz bir neşe ve mutlulukla doldurdu.
Başkentte geçen birkaç günden sonra Ramazan yardımlarını dağıtacağımız, ülkenin en batısındaki vilayete gitmek için yeniden yola koyulduk. Bu defa çok daha eski, 60’lı yıllardan kalma pervaneli bir uçakla, birkaç İstanbul’dan kalkan uçağımız önce saat süren zorlu bir yolculuğun ardından Moskova’ya indi. Moskova’nın bizim Anadolu toprak bir havaalanına toz içinde indik. şehirlerindeki eski otobüs terminallerine Vakit geçirmeden okulumuza gittik ve benzeyen köhne Şeremetyevo Havaalanı’nda önceden hazırlanmış Ramazan kumanyası uzun bir bekleyişin ardından havaalanı kadar paketlerimizi araçlarımıza yükleyerek
Türkiye’den gelen bağışlarla satın aldığımız Ramazan kumanyalarını, Bayan Ölgi’de yerel bir yardım derneği ile birlikte ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışıyorduk. Önüne vardığımız her Kazak ‘yurt’unda ve Moğol ‘ger’inde bizi gülümseyerek karşılayan insanlara uzattığımız kolilerin bizi birbirimize daha da yakınlaştırdığını derinden hissediyorduk. Çekik gözlü simalardaki tebessümleri gördükçe seviniyor, bir yandan da bu uzak ülkede Ramazan’ın bütün güzelliğini paylaştığımız için Allah’a şükrediyorduk. Gel gelelim, içimde nedenini bilmediğim bir sıkıntı vardı. Yüreğimin derinlerinde bir yer sızlıyordu. Yüzlerce ev ve çadıra uğrayıp Ramazan kolileri bırakmıştık. Fakat sanki eksik kalan bir şey vardı. Yüreğim, vereceğimiz bir koliyi hasretle beklediği halde ulaşamadığımız birileri kalmış gibi tarifsiz bir hüzünle doluydu. Bu hissiyatla gün akşama dönerken, daha önce önünden geçerken fark etmediğimiz bir çadır olduğunu gördüğümde aracımızı kullanan Kanat’a “Tokta!” yani “Dur!” diye seslendim. “Biz daha önce neden bu çadırı görmedik? Neden durmadan, bir koli de buraya bırakmadan önünden geçip gittik?” diye içimden yakınırken, birlikte yardımları ulaştırdığımız derneğin Kazak görevlisi Kanat arabayı durdurdu. Geniş yatağının ortasında incecik bir elif gibi akan derenin kenarında, yer yer keçesi yırtılmış Moğol çadırı “ger”in ahşap kapısını çaldığımızda, açılan kapıdan sızan sarı ışığın arkasından 12-13 yaşlarında kısık gözleriyle bir kız çocuğu gördük. Sonra da diğer kardeşlerini... İzin alarak girdiğimiz fakir çadırın içinde darmadağın
eski bir yatak, eski bir soba ve birkaç taburesiyle birlikte küçük bir masadan başka bir eşya gözümüze çarpmazken, çocukların sefil hali karşısında gözyaşlarımıza hâkim olmakta güçlük çektiğimizi hatırlıyorum. Babasının işte olduğunu söyleyen küçük kız, annesinin öldüğünü sesi titreyerek söylemişti. Bize kapıyı açan bu öksüz kızcağız biri 8 buçuk, diğeri üç yaşındaki iki kardeşine sefalet içinde hem ablalık hem de annelik yapmaya çalışıyordu. Kolileri bırakıp çıkarken, elimdeki tugrikleri kısık gözlerinden süzülen mahcup bakışlarla uzanan avuçlarına sıkıştırırken ne kadar da utanmıştım kendimden! Bıraktığımız Ramazan kumanyalarını merakla açan kısık gözlü çocukları çadırlarında yalnız başlarına bırakırken, Kimse Yok Mu’nun dünyanın dört bir yanında mutlu olmasına vesile olduğu insanlar aklıma geldi. Bu koliler için bağışta bulunan, Kimse Yok Mu ile dünyanın her köşesine Ramazan bereketini taşıyan binlerce isimsiz yardımsevere dualar etmekten kendimi alamadım. “Allah sizden razı olsun; Allah sizi eksik etmesin!” diye dökülüverdi dualar dudaklarımdan… Kurumuş dere yatağının kenarındaki çadır gerimizde kaldığında, çadırı görmeden önce kalbimi burkan o sızının kaybolduğunu hatırlıyorum şimdi. Ve düşünüyorum: Ya o öksüz kızı göremeden gitseydik?
ORUÇ VE ‹NSAN BEDEN‹N‹N MÜKEMMEL UYUM YETENEĞ‹ İnsanoğlu yaradılışı itibariyle her türlü çevre şartına kolayca uyum gösterebilen mükemmel bir adaptasyon mekanizmasına sahiptir. Bu mükemmel adaptasyon yeteneği sayesinde, bir deprem veya kaza anında enkaz altında günlerce aç susuz kaldığı halde sağ kalabilir. Medyanın “mucize” adını koyduğu bu kurtuluşlar aslında insana yaratılırken verilmiş bir meziyetin sonucudur. 1999 yılındaki Marmara ve Düzce Depremleri’nin ve en son yaşanan Van Depremi’nin ardından çok sayıda kişinin enkaz altından günler sonra sağ çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Peki, nasıl oluyor da insanlar sıkıştıkları enkaz altında o kadar uzun süre yemeden, içmeden hayatta kalabiliyor? Şöyle ki, insan vücudunun temel enerji kaynağı glikozdur. Bir açlık durumunda vücudumuz öncelikle glikozun depolandığı glikojen kaynaklarını kullanır. Açlık uzadıkça vücudun temel yapıtaşı olan aminoasitlerin kullanımı azalırken beyin de glikoz tüketimini azaltır. Vücudumuz böylece daha uzun süre açlığa dayanabilmek için kendini korumaya alır. Eğer aminoasitlerin enerji amaçlı kullanımı azalmadan devam etseydi yaşamımızı sürdürmemizi sağlayan hayati organlarımızda fonksiyon kayıpları gelişirdi ve hayatta kalmamız zorlaşırdı. Diğer yandan, açlığın ilerleyen safhalarında üre atılımı ve idrar miktarı azaldığı için vücudumuzun suya olan ihtiyacı da azalmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan dikkat çekici çalışmalar, organizmanın açlığa uyum sağlayabildiğini göstermiştir. Yapılan bir çalışmada (Sodeman’s, 1985) en dayanıklı köpeğin kırk beşinci günde ölmek üzereyken beslendiğini ve düzeldikten sonra yeniden açlığa maruz kaldığında ise yüz on yedi gün aç kalabildiği belirlenmiştir.
Vücudun sporu: Oruç Nasıl kaslarımızı geliştirmek ve bedenimizi güçlendirmek için spor yapıyorsak, Allah’ın bize büyük bir lütfu olan bu adaptasyon mekanizmasını da daima zinde tutmamız gerekir. Vücudumuzun bu mükemmel uyum sistemini sürekli çalışır vaziyette ve güçlü tutmak için Ramazan ayı büyük bir fırsat olarak öne çıkar, çünkü bu adaptasyon mekanizmasının yegâne sporu oruçtur. Oruç tutan bireyler arasında yapılan bir çalışmada, iftar ve sahur olarak iki öğün yemek yiyen oruçlu kişilerin 19 saate kadar varan açlık durumlarına daha iyi uyum sağladıkları görülmüş; bunun yanında glikojen metabolizmalarında bozulma olmadığı gibi, vücut için zararlı olan keton adı verilen maddenin fazla artış eğilimi göstermediği tespit edilmiştir.
Buradan hareketle, bütün ibadetler gibi orucun da bilimsel olarak kanıtlanmış bir amacının olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu Ramazan ayında ortalama 16 saate ulaşan oruç süresince metabolik adaptasyonumuzu en iyi şekilde geliştirebilir ve sağlıklı bir beslenmeyle bedenimizi terbiye ederek hem oruç ibadetini rahatlıkla yerine getirebilir hem de sıhhatimizi kolaylıkla muhafaza edebiliriz. Yaradılışından gelen gücü ve mükemmel yetenekleriyle bize emanet verilen bedenimiz daha önceki Ramazanlarda olduğu gibi, uzun yaz günlerine rastgelen bu Ramazan’da da açlığa karşı kolayca uyum sağlayarak oruç ibadetimizi yerine getirmemize yardımcı olacaktır. Bütün İslam âleminin hayırlı, bereketli bir Ramazan ayı geçirmesi dileği ile… Dr. Harun Kızanoğlu, ASYA gönüllüsü
Ramazan’a özel sadaka:
‹slam’›n beş şart›ndan biri:
F‹TRE ZEKÂT Temel ihtiyaçlarının dışında belli bir mala sahip olan Müslümanların Ramazan ayında fakirlere verdikleri yardıma fıtır sadakası veya fitre denmektedir. Ramazan ayında temel ihtiyaçlarını karşılayabilen ve durumu iyi olan Müslümanların, fıtır sadakalarını vermeleri vaciptir. Fitre bedeli 1460 gram buğday, 2920 gram arpa, 2920 gram kuru üzüm ve 2920 gram hurma değerlerinden hesaplanarak her yıl için ayrı belirlenmektedir. Ülkemizde fitre bedeli her yıl Diyanet İşleri Başkanlığınca Ramazan ayından birkaç gün önce duyurulmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı 2012 yılı Ramazan ayı öncesi fitre bedelini 2013 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar geçerli olmak üzere, en az 8,5 TL olarak duyurmuştur. Bu, asgari miktar olarak belirlenmiştir ve bir üst sınır bulunmamaktadır.
Fitrenizi Kimse Yok Mu ile ihtiyaç sahiplerinize ulaştırabilirsiniz
Fitre vermenin amacı, ihtiyaç sahiplerinin bayram hazırlığı yapabilmelerini ve bayramı neşe ile karşılamalarını sağlamaktır. Bunun yanı sıra fitre, Ramazan ayına mahsus verilen bir sadaka olduğu için, ihtiyaç sahiplerine bayramdan önce ulaştırılması hususuna derneğimiz özel önem vermektedir. Fitre olarak yapılan bağışlar bayramdan birkaç gün öncesine kadar kabul edilmekte, ancak arefe ve bayram günlerinde fitre bağışları kabul edilmemektedir.
Zekât, kelime olarak; temizlik, artmak, bereketli olmak, iyi ve düzgün olmak anlamına gelir. Dini anlamıyla ise, nisap miktarı kadar zenginliğe sahip olan Müslüman’ın Allah’ın hakkı olanlara verilmesini emrettiği belli miktarda malı vermesidir. Veren kimseyi cimrilikten, kirlerinden ve günahlardan temizlediği ve malında berekete vesile olduğuna inanıldığı için, kelime manası ile dini manası arasında bir bağ vardır.
Zekât vermenin şartları Zekât, gücü yeten Müslümanların mutlaka yerine getirmesi gereken, farz kılınmış ibadetlerden biridir. Zekât vermek için kişinin akıllı olması, buluğ çağına girmiş olması, özgür olması ve en önemlisi nisap miktarı mala en az bir yıldır sahip olması gerekmektedir. Zekât vermenin bir şartı da borçlu olmamaktır. Bir borçlu elindeki parayla önce borcunu ödemelidir; borçlu olana zekât farz değildir.
Zekât kimlere verilir? Zekât fakirlere, İslam dinini yeni kabul etmiş kişilere, borçlulara, düşkünlere, yolculara ve geliri olmayan öğrencilere verilebilir.
Nisap miktarı nedir? Zekât verilmesi gereken mallar için belirlenmiş miktarlara nisap denmektedir. Altın, gümüş, nakit para ve ticari mallar için 1/40 oranında zekât verilir.
ZEKÂT DERNEKLERE BAĞIŞLANAB‹L‹R M‹? Son yıllarda sıkça gelen bu soruyu okurlarımız için Ahmet Şahin’e sorduk: Zekât sadece şahsa mı verilir yoksa dernek veya vakıflara da verilebilir mi? Bütün fıkıh kitaplarında zekât ve fitrenin şahsa verileceği açık seçik şekilde anlatılmıştır. Hatta zekâtın sahih olmasının bir şartı da ilmi ifadesiyle “temlik”tir. Yani alan şahıs mülk edinmek suretiyle almalıdır. Bu nedenle zekât ve fitreyi yoksul şahıs alabilir. Cami, çeşme yaptırma dernekleri gibi müesseselere direkt olarak verilmez; ancak muhtaç olan şahıs alır da kendi mülkü olduktan sonra buralara verirse caiz olur. Zekât insani yardım dernekleri ve vakıflar kanalıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilir mi? Zekâtta esas olan, verilen paranın yoksulun eline geçmesidir. Zekât olarak kendisine bağışlanan parayı direkt olarak ihtiyaç sahibine ulaştıran kurumlara zekât verilebilir. Kurum bu parayı kendi tasarrufuyla insanların faydasına olacak binaların yapımında kullanamaz. Kurumlar üzerinden zekât vermekteki temel prensip, kurumun bağışlanan zekâtı ihtiyaç sahibinin eline ulaştırmasıdır.
Zekâtınızı Kimse Yok Mu ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilirsiniz Kurumlar aracılığıyla fakirlere ulaştırılacak zekâtın derneğin yaptırdığı binalarda kullanılmaması, direkt ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması şartı bulunmaktadır. Kimse Yok Mu, bu konuda büyük hassasiyet göstermekte ve zekât olarak yapılan bağışları ayrı bir havuzda toplamaktadır. Bu nedenle zekâtlarını Kimse Yok Mu ile ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak isteyen yardımseverlerimizin zekât maksadıyla bağış yaptıklarında bunu mutlaka belirtmeleri gerekmektedir. Zekât olarak yapılan bağışlar, Kimse Yok Mu tarafından direkt olarak ihtiyaç sahibi ailelere para ve gıda olarak ulaştırılmaktadır.
RAMAZAN’A “UMUT” ‹LE G‹RD‹LER
SUYLA GELEN RAMAZAN SEV‹NC‹
Somali’de 200 yetim Ramazan’a “Umut” ile girdi. Türkiye’de ve Hollanda’daki yardımseverlerin destekleriyle Kimse Yok Mu Somali’de “Umut” adı verilen bir yetimhane açtı.
Ramazan’dan önce Kimse Yok Mu’nun üç yeni su kuyusu açtığı Burkina Faso’da bu defa çok daha güzel bir Ramazan yaşanıyor. Ramazan’ın bereketi Kimse Yok Mu’nun açtırdığı su kuyuları ile Türkiye’den Burkina Faso’nun fakir köylerine kadar uzanırken, açılan su kuyuları en çok kadınları ve çocukları sevindirdi.
Bugüne kadar Somali’de başta gıda, sağlık ve eğitim alanlarında olmak üzere pek çok büyük yardım projesini hayata geçiren Kimse Yok Mu, 630.000 yetim çocuğun yaşadığı ülkede yeni bir yetimhane açtı.
v
200 yetime sıcak bir ev ve eğitim yuvası olacak yetimhanenin ismi Umut. Meral ve Ömer Erden ailesi ile Hollanda’da yaşayan Türk yardımseverlerin destekleriyle Kimse Yok Mu tarafından yaptırılan yetimhanenin bütün masrafları yine Erden Ailesi ve Hollanda’da yaşayan Türk yardımseverlerce karşılanıyor. Başkent Mogadishu’da inşa edilen ve 700 metrekare kapalı alana sahip Umut Yetimhanesi’nde bir de okul bulunuyor.
Afrika’nın batısında, denize kıyısı olmayan Burkina Faso’da bu defa çok daha güzel bir Ramazan yaşanıyor. Ülkenin başkenti Ouagadougou yakınlarında Quatier Mouglisi ve Lobyiri köyleri ile Bazega bölgesindeki Monemtenga köyü Kimse Yok Mu’nun açtığı su kuyuları ile rahata kavuştu. Bilhassa kadınların ve çocukların sevinçle su kaplarını doldurdukları köylerde, sıcak Ramazan günlerinde oruç ibadetini yerine getiren Müslümanlar da temiz suya kavuştu. Köylerin Müslüman halkı ilk defa bu Ramazan’da dupduru bir su ile iftar açıp, sahur yaparken zahmetsizce suya kavuşmanın mutluluğunu Ramazan sevinciyle birlikte yaşıyor.
Ramazan’dan bir hafta önce açılan kuyular köylüleri sevindirdi Burkina Faso, ülkenin yerel dilinde “mutlu insanların ülkesi” anlamına geliyor. Afrika’nın bu fakir ülkesine Kimse Yok Mu son birkaç yıldır sürekli yardım götürüyor. Burkina Faso’da geçtiğimiz yıl iki yüz iftar yemeği verilmiş, beş yüzden fazla aileye de Ramazan kumanyası ulaştırılmıştı. Ramazan ayına girmeden önce su kuyusu açmak üzere üç köyde başlatılan çalışmalar iki hafta sürdü. Sonunda suya ulaşılan köylerde, Ramazan’ın rahmeti suyun bereketiyle pekişmiş oldu.
3000’den fazla insan Ramazan’a temiz suyla girdi Erzurum Genç İş Adamları Derneği’nin bağışlarıyla Quatier Mouglisi’de açtırılan kuyuda 48 metre derinlikte su çıkarken, Fatma İsa Bağış adına Lobyiri köyünde açılan kuyuda 45 metre derinlikte suya ulaşıldı. Serap Benlioğlu’nun Monemtenga köyünde açılan kuyusundan ise 43 metrede su çıkarken, açılan kuyular sayesinde toplamda 3000’den fazla insan Ramazan öncesinde temiz, güvenilir içme suyuna kavuştu. Ülkede yeni su kuyuları açılması için çalışmalara devam edilirken, Burkina Faso’da her Ramazan olduğu gibi bu sene de iftarlar veriliyor, Ramazan kumanyaları dağıtılıyor.
Umut Yetimhanesi 200 yetimin umudu oldu Yapımı geçtiğimiz ay tamamlanan ve Umut adı verilen yetimhanenin açılışını Somali Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Abdulkadir Sh-Ali İbrahim, Kimse Yok Mu Somali Temsilcisi Orhan Erdoğan ile birlikte yaptı. Somalili yetimler Kimse Yok Mu’nun Umut Yetimhanesi’nde Ramazan ayında hem iftarda hem de sahurda sıcak yemek yeme imkânına kavuşurken, yetimhanedeki okul sayesinde eğitimlerine devam edebilecek. Yetimhanede şu anda 70 yetime bakılırken, yetimhanenin devlet okulu statüsündeki okulunda toplam 200 öğrencinin eğitim görmesi planlanıyor.
SOMALİ’DE 630 BİN ÇOCUK YETİM Ülkede yaşanan iç savaşla birlikte devlet düzeninin yıkıldığı Somali’de bütün devlet kurumları gibi sosyal hizmet kurumları ile yetimhaneler de büyük zarar gördü. Son 20 yılda yetim kalan çocuk sayısının dramatik bir şekilde artış gösterdiği ülkede, BM Çocuk Fonu (UNICEF) raporlarına göre her 100 çocuktan 13’ü, toplamda ise 630 bin çocuk yetim kalmış durumda.
Sudan’da iftarın adı:
“Şarabalmoyat!” Bizde nasıl oruç açma vakti için Arapça kahvaltı anlamına gelen “futûr” kelimesinden türeyen iftar kelimesi kullanılıyorsa, Sudan’da da oruç açma vakti için “su içme zamanı” anlamındaki “şarab almoyat” sözcükleri kullanılıyor. Çünkü Sudan’da oruç tutmanın en zor tarafı susuzluk…
Kimse Yok Mu Ramazan bereketini her yıl Sudan’a taşıyor. Ramazan ayında özellikle Darfur’da Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverleri yüzlerce kişiye iftar yemeği verirken, Kimse Yok Mu Sudan’daki diğer yardım faaliyetlerinin yanı sıra Ramazan ayında ihtiyaç sahibi ailelere Ramazan kumanyaları ulaştırıyor. Geçtiğimiz sene Sudan’da 663 aileye Ramazan kumanyası ulaştıran Kimse Yok Mu, bu Ramazan’da daha fazla Sudanlı ihtiyaç sahibine yardım ulaştırmak için çalışmalarına devam ediyor.
“Yardım etmek çok güzel, ama gündelik hayatı kovalarken vakit ayırmak zor” diyenler, bu rehber sizin için. Yoksullar için kendi hayatınıza küçük alışkanlıklar ekleyerek birçok insanın yüzünü güldürebilirsiniz.
1 2 3 4 5 6
Bir yardım kumbarası edinin! Mutfak tezgâhı, ev telefonunu koyduğunuz sehpa, TV kumandalarınızın yanı gibi sürekli kullandığınız bir alana koyun. Her gözünüze çarptığında, aklınıza geldiğinde bozukluklarınızı cebinizde taşımak yerine kumbaranıza atın. Böylelikle hem bozuk paraların fiziki ağırlığından kurtulun hem de manevi olarak hafifleyin.
Paylaşmanın sevinci Anadolu’ya “tır”la taşınacak! Geçtiğimiz yıl 11 farklı merkezde, gönüllü ve yardımseverlerin destekleriyle kurulan iftar çadırlarında 475.000 kişiye iftar veren Kimse Yok Mu, bu sene ilk defa “iftar tırı” ile Anadolu’yu gezecek.
Sadece Ramazan’da değil, en azından ayda bir yoksullara kumanya hediye etmeyi alışkanlık haline getirmek için çok kolay bir formül: Aylık alışverişinizi yapmak üzere markete gittiğinizde, sepetinizin bir kısmını kumanya bölgesi olarak ayırın. Markette alışverişinize devam ederken, o bölgeyi de ister kendinize aldığınızın aynısıyla, ister temel ihtiyaç maddeleriyle doldurun. Son olarak da, kumanya poşetinizi sahibine ulaştırın. Bu öneri özellikle hanımlara: Her ay en az bir kere kıyafet, ayakkabı, çanta alışverişine çıkıyoruz değil mi? Her zaman olmasa bile, en azından bayramlarda, özel günlerde, kıyafet alışverişi yaparken kendinize harcadığınız paranın en azından 4’te biriyle bir yoksula hediye alın. Böylelikle şıklığınızın da zekâtını vermiş olun! Her hafta bir öğle yemeğinizi bir yoksulla paylaşın. İlla ki evinize veya iş yerinize davet etmenize gerek yok. Bir öğle yemeği için cebinizden çıkan parayı hesap edip bağış yaparak, sofranızda bir yoksulu doyurmuş olursunuz. Tabii imkânınız varsa, aynı sofrayı paylaşmanın tadı bir başka olur! Yoksa da, 5777’ye bir veya iki SMS atarak Kimse Yok Mu’ya en az 5 TL bağışlayabilirsiniz. Bu öneri babalara: Her hafta başı çocuklarınıza harçlık verirken, bir harçlık da yetim bir çocuğun cebine koyun. Böylelikle sağlıkla, mutlulukla çocuklarınıza babalık yapabilmenizin, cebinizde onlara verecek paraya sahip olmanızın zekâtını verin.
Anneler için de özel bir önerimiz var: Çocuğunuzun beslenme çantasını hazırlarken, bir sandviç de fazladan koyun. Yavrunuzu, sınıfında beslenme getiremeyen bir arkadaşıyla fazladan sandviçi paylaşması için sıkı sıkı tembihleyin. Hem siz bir sadaka vermiş olun hem de çocuğunuza zarif bir yolla yardımseverlik eğitimi verin.
Bir önceki Ramazan’da İstanbul dışında 5 ilde 3600 kişiye iftar verilirken, bu Ramazan’da 14 ili gezecek “iftar tırı” ile daha çok insana iftar yemeği ikram edilecek.
RAMAZAN AYI GEZİCİ TIR YOL GÜZERGAHI ADIYAMAN
20 - 21 TEMMUZ
ELAZIĞ
22 - 23 TEMMUZ
BİNGÖL
24 - 25 TEMMUZ
MUŞ
26 - 27 TEMMUZ
BİTLİS
28 - 29 TEMMUZ
SİİRT
30 - 31 TEMMUZ
BATMAN
01 - 02 AĞUSTOS
DİYARBAKIR
03 - 05 AĞUSTOS
ŞIRNAK
06 - 07 AĞUSTOS
MARDİN
08 - 09 AĞUSTOS
ŞANLIURFA
10 - 12 AĞUSTOS
K. MARAŞ
13 - 14 AĞUSTOS
KİLİS
15 - 16 AĞUSTOS
HATAY
17 - 18 AĞUSTOS
Ramazan bereketini Peru’ya kadar götüren
K‹MSE YOK MU’YA ŞEREF MADALYASI 2007 yılından beri Peru’ya yönelik farklı yardım faaliyetlerinin yanında her yıl Ramazan’ın bereketini Peru’ya da götüren Kimse Yok Mu, ülkedeki yardım çalışmaları nedeniyle ödüllendirildi. Peru’da faaliyet gösteren tek Türk STK’sı olan Kimse Yok Mu’ya Peru Cumhuriyeti Meclisi tarafından “Meclis Şeref Madalyası” verildi. İlk defa 2007 yılında yaşanan depremin ardından Peru’ya yardım götüren Kimse Yok Mu, Güney Amerika kıtasının Pasifik sahillerindeki bu ülkesine Ramazan ayının rahmet ve bereket iklimini de taşıyor. Geçen Ramazan Peru’da 810 ihtiyaç sahibi aileye gıda yardımında bulunan Kimse Yok Mu, bu yıl da Ramazan’da Perulu ihtiyaç sahiplerine yardım götürürken, Ramazan’ın bütün güzelliklerini Perulularla paylaşmaya devam ediyor.
Peru’nun en saygın devlet ödülü Kimse Yok Mu’ya Kimse Yok Mu’nun ülkedeki yardım faaliyetleri Peruluların gözünden kaçmamış görünüyor. Zira Kimse Yok Mu, bu ülkedeki yardım faaliyetleri nedeniyle ülkenin en büyük devlet ödüllerinden biri olan “Meclis Şeref Madalyası” ile ödüllendirildi. Meclis Şeref Madalyası’nın takdimi için 25 Haziran 2012 tarihinde ülkenin başkenti Lima’da Peru Meclis Başkanı Daniel Abugattas Majluf, Meclis Başkan Vekili Yehude Simon Munaro, Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Rogelio Antenor Canches Guzman, Türkiye Lima Büyükelçisi Namık Güner Erpul ile Perulu milletvekilleri ve davetlilerin katıldığı bir tören düzenlendi. Peru Meclisi’ndeki ödül töreni meclis televizyonu tarafından canlı yayınlanırken, çok sayıda basın mensubu da töreni yerinde takip etti.
Meclis Başkanı Majluf: “Peru için Kimse Yok Mu; fedakârlık, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve aşk demektir.” Mayıs ayında İstanbul’a gelerek Kimse Yok Mu Genel Merkezi’ni de ziyaret eden Peru Meclisi Başkan Vekili Yehuda Simon Munaro’nun açılışını yaptığı törende ilk sözü alan Peru Meclis Başkanı Abugattas Majluf “Kimse Yok Mu’nun yardımları bizim için fedakârlık, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve aşk anlamına geliyor” derken “Görüyorum ki Osmanlı geri dönüyor” diye konuştu. Kimse Yok Mu’ya ve Türk halkına teşekkür eden Meclis Başkanı Majluf, THY’nin Peru’ya direkt sefer başlatmasını beklediklerini de sözlerine ekledi.
Büyükelçi Erpul: “Kimse Yok Mu, Peruluların kalbini kazanmış.” Lima büyükelçimiz Namık Güner Türkiye ile Peru arasında diplomatik ilişkilerin gelişmesinde sivil toplum kuruluşlarının katkısına dikkat çekerek başladığı konuşmasında Kimse Yok Mu’nun Peruluların gönlünü kazandığı söyledi. Büyükelçi “Bu güzel gelişmeyi sağlayan buradaki bir avuç Kimse Yok Mu sevdalısını can-ı gönülden kutluyorum” derken, iki ülke arasındaki vizelerin yakında kaldırılacağı müjdesini de verdi.
Şeref Madalyası’nı Peru Meclis Başkanı Majluf verdi Peru Meclis Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda Şeref Madalyası Komisyonu Başkanı olan Rogelio Antenor Canches Guzman, Kimse Yok Mu’nun 2007 depremi ve sonrasındaki yardım faaliyetleri nedeniyle Meclis Şeref Madalyası’na layık görüldüğünü belirtti. Guzman’ın takdim konuşmasının ardından Meclis Başkanı Daniel Abugattas Majluf Peru Meclis Şeref Madalyası ve beratını Kimse Yok Mu Temsilcisi Mehmet Işıtan’a alkışlar eşliğinde verdi.
BAŞKAN ÜNAL ÖZTÜRK, ÇANKAYA KÖŞKÜ’NDE Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Benin Cumhurbaşkanı Thomas Boni Yayi onuruna Çankaya Köşkü’nde verilen resmi akşam yemeğine Kimse Yok Mu da davet edildi. Başta Ramazan yardımları olmak üzere Benin’de de yardım faaliyetlerinde bulunan Kimse Yok Mu, Çankaya Köşkü’nde Başkan Ünal Öztürk tarafından temsil edildi.
25 Haziran’da başlayan muson yağmurları Bangladeş’te yine su taşkınlarına neden oldu. 400 binden fazla insanın zarar gördüğü, 110 kişinin hayatını kaybettiği sellerde ülke adeta sular altında kalırken, Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverleri Ramazan öncesi Bengal halkının yardımına koştu.
Muson mevsiminin başlamasıyla birlikte artan yağmurlar, Bangladeş’in güneydoğusundaki Bandarban, Cox Bazar ve Chittagong şehirlerini sular altında bırakırken, gece bastıran yağışların neden olduğu heyelanlarda onlarca Bangladeşli uykudayken toprak altında kaldı. Ülkede son yılların en büyük felaketi yaşanırken, sel ve heyelanlar yüzünden her şeyini kaybeden ve çaresiz kalan ülke insanına Kimse Yok Mu yardım ulaştırmakta gecikmedi.
Türkiye’nin büyükelçiliğinin bile olmadığı ama Kimse Yok Mu’nun her Ramazan ve kurban döneminde yardım faaliyetlerinde bulunduğu Benin’in Cumhurbaşkanı Thomas Boni Yayi, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün daveti üzerine Türkiye’ye geldi. Konuk Cumhurbaşkanı Boni Yayi resmi törenle karşılandı. Çankaya Köşkü’nde verilen akşam yemeğine, Türkiye’yi Benin’de en iyi şekilde temsil eden ve bu ülkede düzenli yardım faaliyetleri gerçekleştiren Kimse Yok Mu’nun başkanı Ünal Öztürk de davet edildi. Başkan Ünal Öztürk’ün köşke çıkarak hazır bulunduğu resmi davete konuk cumhurbaşkanı beraberindeki heyetle iştirak ederken Türkiye’den de pek çok bakan ve milletvekili katıldı.
BANGLADEŞ’TE Y‹NE SEL, Y‹NE ACI…
Başkan Öztürk: “Davetten şeref duyduk.” Benin Cumhurbaşkanı onuruna verilen yemeğe davet edilmekten dolayı şeref duyduğunu ve Kimse Yok Mu’nun yardım faaliyetlerinin ülkemizin en üst makamları tarafından dikkatle takip edildiğini görmekten mutlu olduklarını belirten Başkan Ünal Öztürk; Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverlerinin Benin halkının yanında olduğunu, özellikle Ramazan yardımları götürülen bu ülkeye yardım götürmeye devam edeceklerini söyledi.
Benin’de 330’dan fazla aileye Ramazan kumanyası ve 250 kişiye iftar verildi Geçtiğimiz yıl Ramazan ayında Benin’de 250 kişiye iftar verildiğini, 330’dan fazla aileye de Ramazan kumanyası dağıtıldığını belirten Öztürk, Kimse Yok Mu gönüllülerinin bu Ramazan’da Benin’de daha çok ihtiyaç sahibine yardım götüreceğini söyledi.
Kimse Yok Mu, sellerin en çok zarar verdiği Cox Bazar’daydı Yağışların şiddetini kaybetmesiyle birlikte sel ve heyelanın neden olduğu yıkım ortaya çıktı. Felaketten en çok zarar gören Cox Bazar bölgesindeki Gorcaniye köyüne Kimse Yok Mu tarafından ilk olarak 38 tondan fazla gıda yardımı ulaştırıldı. Köylüler, kardeş bildikleri Türkiye’den gelen yardımlarla sevinirken, selden zarar gören diğer bölgelerdeki selzedelere de Kimse Yok Mu gönüllüleri gıda, giyim ve battaniye yardımları ulaştırmaya devam ediyor. Geçtiğimiz Ramazan’da Kimse Yok Mu tarafından 1600 ihtiyaç sahibine Ramazan kumanyası dağıtılan ülkede, bu sene başta selden zarar görenler olmak üzere çok daha fazla kişiye kumanya ulaştırılması için çalışılıyor.
Bangladeşlinin sel suları ile imtihanı Bangladeş topraklarının büyük kısmını Ganj Nehri, Brahmaputra Nehri ve Meghna Nehri’nin deltasında kalan alüvyonlu ovalar oluşturmaktadır. Bu nehirler Bangladeş içinde birleşip, Bengal Körfezi kıyılarında delta oluşturarak denize akar. Ancak bu nehirlerin arasında kalan ovaların büyük kısmının deniz seviyesinden yüksekliği 9 metreyi geçmez. Özellikle muson yağmurları mevsiminde artan yağış, Himalaya Dağları’nın eriyen karları nedeniyle suları iyice çoğalan bu nehirlerin taşmasına neden olur ve Bangladeş’te her yıl, özellikle de muson yağmurlarının başladığı günlerde seller olur.
Kimse Yok Mu Arakanlı Müslümanların yanında Kimse Yok Mu Myanmar’ın Arakan bölgesinde şiddet olaylarına maruz kalan Rohingya Müslümanları’na yardım ulaştırıyor. Myanmar’da yaşanan siyasi gerilim nedeniyle uluslararası örgütler ve yardım kuruluşları Arakan bölgesine giremezken, Bangladeş’teki kamplara sığınan Arakanlı Müslümanlara Kimse Yok Mu yardım ulaştırmak için çalışmalara başladı. Myanmar’ın Arakan bölgesinde yaşanan karışıklıklar ve şiddet olaylarından kaçan Rohingya Müslümanları Bangladeş’e gelmeye devam ederken, Kimse Yok Mu Bangladeş’e bir yardım ekibi gönderdi. Kimse Yok Mu ekibi beraberinde götürdükleri yardım malzemelerini kamplara sığınan Arakanlı Müslümanlara ulaştırırken, kamplarda yaşam mücadelesi veren Arakanlı Müslümanların acil ihtiyaçlarının karşılanması için çalışmalar yürütüyor. Ekibin Türkiye’ye dönüşünde vereceği rapor doğrultusunda Kimse Yok Mu’nun yardımlarının yeniden organize edilmesi ve Arakanlı Müslümanlara yardımların sürdürülmesi planlanıyor.
Suriyeli mülteciler Kimse Yok Mu ile sevindi Ürdün ve Lübnan’daki Suriyeli mülteciler vatanlarından uzakta geçen ilk Ramazan’ı buruk bir sevinçle karşılarken, Kimse Yok Mu’nun Ramazan yardımları Suriyeli mültecileri sevindirdi. Kimse Yok Mu Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle ülkelerinden kaçarak Ürdün ve Lübnan’a sığınan Suriyelilere yardım götürmeye devam ediyor. Kimse Yok Mu gönüllü ve yardımseverleri Lübnan ve Ürdün’e giderek ülkemiz insanının Ramazan yardımlarını akrabalarının yanına sığınan veya kamplara yerleştirilen binlerce Suriyeli mülteciye ulaştırırken, evlerinden ve vatanlarından uzakta geçen ilk Ramazan’ı buruk bir sevinçle karşılayan Suriyeli mülteciler, Kimse Yok Mu’nun Ramazan yardımları ile sevindi. Kimse Yok Mu Suriyeli mülteciler için başlattığı yardım kampanyasında daha önce de Ürdün`ün Mafraq bölgesinde 2000 mülteciye yardım ulaştırmıştı.
‹Y‹L‹KLER EKRANLARDA DA PAYLAŞILACAK! Bu Ramazan’da Kimse Yok Mu, iyilikleri TV ekranları ve radyolardan paylaşıyor. “Paylaşma Sevinci” Kral TV’de her gün yayınlanırken, dünyanın farklı yerlerindeki Kimse Yok Mu gönüllüleri, Ramazan yardımlarını canlı
bağlantılarla TV izleyicilerine anlatacak. Hem televizyon hem de radyo programları ile Kimse Yok Mu, Ramazan’ın güzelliklerini bu sene de tüm Türkiye ile paylaşıyor. Samanyolu TV, Samanyolu Avrupa TV, Samanyolu Haber TV, Kral TV ve onlarca yerel TV’de Ramazan boyunca hem iftar programlarıyla hem de canlı bağlantılarla iyilikleri ekranlara taşıyacak olan Kimse Yok Mu, paylaşmanın güzelliğini ekranlarda izleyicilere yaşatırken bir yandan da radyo programları ile gönüllere hitap edecek.
Kimse Yok Mu ile “Paylaşma Sevinci” Kral TV’de Kimse Yok Mu, Serdem Çoşkun ve Kahraman Tazeoğlu’nun birlikte sunacağı “Paylaşma Sevinci” adındaki iftar programı ile bu Ramazan’da her gün iftar sofralarına misafir olacak. “Paylaşma Sevinci”ni Ramazan boyunca her gün başka bir ilde yaşayacak olan Serdem Çoşkun ve Kahraman Tazeoğlu ikilisi, program boyunca hem Ramazan’ı hem de bu kutlu ayda paylaşmanın güzelliğini izleyicilerle paylaşacak. Ramazan boyunca her gün iftar saatinde yayınlanacak olan “Paylaşma Sevinci”nde iyilik yolunda Kimse Yok Mu’nun yardım faaliyetleri anlatılırken, bir yandan da canlı yayına katılacak ünlü sanatçılarla birlikte paylaşma hikâyeleri izleyicilere aktarılacak.
29 günde 29 ilde paylaşma sevinci Tüm Ramazan ayı boyunca, 29 günde Türkiye’nin 29 ilini gezecek ve yerel güzellikleri iftar sofralarına taşıyacak olan Kral FM ve Kimse Yok Mu, Paylaşma Sevinci adlı programda tüm bu güzellikleri Kral FM ve Kral TV’den canlı yayınla paylaşacak. Paylaşma Sevinci’nin Kırklareli’den başlayan yolculuğu Anadolu’yu gezdikten sonra İstanbul’da son bulacak.
DÜNYANIN EN BÜYÜK İFTAR SOFRASINDA SİZİN DE BİR İFTARINIZ OLSUN. Türkiye’de 81 ilde ve dünyada 70 ülkede, Kimse Yok Mu her Ramazan’da olduğu gibi bu Ramazan’da da sadece yardımseverlerin bağışlarıyla dünyanın en büyük iftar sofrasını kuruyor. Her Ramazan kurulan bu büyük sofrada paylaşmanın sevinci doyasıya yaşanırken, 7’den 77’ye milyonlarca insan Kimse Yok Mu’nun bu büyük sofrası etrafında bir araya geliyor. Dünyanın en büyük iftar sofrasında paylaşmanın sevinci Ramazan’a kavuşmanın mutluluğuna karışırken, bu sofrada açılan iftarlarda dünyanın dört bir yanından yardımseverlere edilen hayır duaları kat kat göklere yükseliyor. Unutmayın; www.kimseyokmu.org.tr/enbuyukiftarsofrasi adresinden, facebook ve twitter hesaplarından bizi her an takip edebilir, telefonunuzdan “IFTAR” yazarak 5777’ye gönderdiğiniz her kısa mesaj ile bu sofrada ev sahibi olmanın ayrıcalığını yaşayabilirsiniz.
20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 01 02 03 04 05 06 07 08 09 10 11 12 13 14 15 16 17
TEMMUZ KIRKLARELİ (Dokuzhöyük) TEMMUZ EDİRNE (Ekmekçi) TEMMUZ TEKİRDAĞ (Osmanlı) TEMMUZ KOCAELİ (Mecidiye) TEMMUZ ADAPAZARI (Büyükhataplı) TEMMUZ BURSA (Küçükdeliler, Osmangazi) TEMMUZ ÇANAKKALE (Yapıldak) TEMMUZ BALIKESİR (Kürse) TEMMUZ KÜTAHYA (Enne) TEMMUZ UŞAK (Muharremşah) TEMMUZ MANİSA (Düzlen) TEMMUZ DENİZLİ (Üzerlik) AĞUSTOS BURDUR (Düren) AĞUSTOS ISPARTA (Harmanören, Atabey) AĞUSTOS KONYA (Hatırlı, Yunak) AĞUSTOS AKSARAY (Gençosman) AĞUSTOS NEVŞEHİR (Tepeköy, Acıgöl) AĞUSTOS KAYSERİ (Şahmelik) AĞUSTOS K.MARAŞ (Büyüksır) AĞUSTOS GAZİANTEP (Akbudak) AĞUSTOS MALATYA (Gündüzbey, Yeşilyurt) AĞUSTOS SİVAS (Kangal) AĞUSTOS TOKAT (Avşarağzı) AĞUSTOS AMASYA (Boğaköy) AĞUSTOS SİNOP (Taypaklı) AĞUSTOS KASTAMONU (Geyikli) AĞUSTOS ÇANKIRI (Akçavakıf) AĞUSTOS GÖLCÜK AĞUSTOS İSTANBUL