Kuran, Hadis, İslam ve Reşad Halife

Page 1

ALLAH'IN BÜYÜK VAADİ Bundan binlerce sene önce ALLAH İbrahim Peygambere şöyle söz verdi: "SEN BÜTÜN MİLLETLERİN BABASI OLACAKSIN, BÜTÜN MİLLETLER SENİN DİNİNDE KABUL OLUNACAKLAR." (TEVRAT, Tekvin 17:1-5 18:18) ALLAH, İb…rahim'den sonra birçok peygamberler gönderdi, bu peygamberlerin getirdiği kitaplar zaman içinde şeytani müdahalelere maruz kalarak tahrif olundu. Ve son olarak yine İbrahim'in torunlarından biri olan Muhammed Peygamberle en son kitabını gönderdi. Tamamladığı bu son dinin İBRAHİM'İN DİNİ OLAN İSLAM olduğunu bildirdi. (KURAN 22:78) Diğer Kutsal Mesajlarda olduğu gibi Şeytan bu son mesajada kendi sözlerini ve kehanetlerini eklemek için Peygamberin ölümünden kısa bir süre sonra harekete geçti. (KURAN 6:112) Yine aynı prensibi kullanarak bütün yalanlarını peygambere mal ederek, O'nun ağzıyla söyleyecekti. Ne var ki ALLAH dünya tarihinin son dönemi için (1974-2280) şeytanın asla müdahale edemeyeceği bir mesaj bırakmaya karar vermişti. Bu Mesaj, hiç kimsenin benzerini getiremeyeceği, şeytanın içine batıl sözler katamayacağı "YEDİ KERE TASFİYE EDİLMİŞ GÜMÜŞ GİBİ SAF OLAN" (ZEBUR 12:6) harika bir mesaj olacaktı. Bu Mesaj, dünya yaratıldığından beri gönderilen bütün peygamber ve elçilerin "Temel ve ortak mesajını" bütün dünyaya iletecekti. Bu Mesaj, dünyanın sayısal, teknolojik, bilimsel sosyal ve kültürel alanlarda tarihinin en üst basamaklarına tırmanacağı son dönemde EN BÜYÜK DÜNYA DİNİ olacaktı. Bu Mesaj öyle bir mesaj olacaktı ki kendilerine Kutsal Kitap verilen bütün topluluklar bunun ALLAH'tan geldiğini anlayacaklardı.(KURAN 74:31 İNCİL, Yuhanna 14:17 TEVRAT, Tesniye 18:15) Ne var ki bu büyük mucize ortaya çıkana kadar şeytan da serbest olacak bütün dinlere girerek bu büyük İLAHİ IŞIĞI karartmaya çalışacaktı. İnsanların büyük çoğunluğunu saptırmayı ve tuzağa düşürmeyi maalesef başaracaktı (KURAN 38:79-85 TEVRAT, İşaya 28:11- 13)Ancak az sayıda olmalarına rağmen, ALLAH'tan gelen büyük , mucizeyi kavrayıp, ALLAH'ın korunmuş mesajına başka hiçbir öğretiyi ortak koşmayanlar ve sadece ALLAH'ın korunmuş mesajıyla hareket edenler şeytanın tuzağına düşmekten kurtulacaklardı. (KURAN16:99-100)Ve bu inananlar inkarcıların cezalandırılacağı büyük bir azaptan sonra (KURAN 74:21-30) Dünyayı miras alacaklardı. (KURAN 21:105 ZEBUR 37:28-29) Ve 1974 yılında Allah bu EŞSİZ MESAJINI yine İbrahim'in torunlarından biri vasıtasıyla ortaya çıkardı. Bu mesaj ne arapça, ne ibranice ne ingilizce ne de başka bir dil değildi. ALLAH'ın değişmez prensibi gereği bu Mesaj ORTAK-EVRENSEL bir dil olmalıydı. (KURAN 14:4 TEVRAT İşaya 28:11) Çünki bu mesaj BÜTÜN DÜNYANIN DİNİ olacaktı. Evet, bu prensib gereği bu mesaj MATEMATİK DİLİYLE gönderilmişti. EVET, BU MESAJ HER HARFİ HER KELİMESİ MATEMATİKSEL BİR PLANLA DÜZENLENMİŞ VE KORUNMUŞ OLAN KURAN'DAN BAŞKASI DEĞİLDİ.


Bu mucizeyi görebilmek için Arapça bilmeye gerek yoktu. Normal bir matematiksel kavrayışa sahip olmak yeterli olacaktı. Sadece 28 Arap harfini tanıyabilmek ise ilahi zeka ürünü olan bu eşsiz matematiksel plana daha yakından ve daha geniş boyutta şahid olunmasını sağlayacaktı. Bu mucize 19 sayısı üzerine kuruluydu.19 SAYISI Kuran dilinde ALLAH BİRDİR = VAHİD ifadesinin matematiksel karşılığıydı.Allah TEK İLAH olduğunu bu kez matematik diliyle iletiyordu. Geleceği KURAN 3:81 ve TEVRAT Malaki 3:1 de bildirilen Rabbin yol hazırlayıcı elçisi ilahi bir yönlendirme ve ilhamla 1974 yılında BÜYÜK MUCİZEYİ keşfetti. İşin ilginç yanı İsrail Peygamberin torunlarından olan bir din adamı 19 sayısı üzerine kurulu benzer bir matematiksel planı II.YY'da Tevrat'ın dualarından birinde de farketmişti. HİÇ ŞÜPHE YOKTU Kİ TEVRAT VE KURAN AYNI ALLAH'IN SÖZÜYDÜ. Ne var ki Tevrat'ın bazı bölümleri şeytani bir müdahaleye uğramıştı. Yüce ALLAH adaletlidir, kullarını eşit şekilde imtihan eder. Mademki şeytan Tevrat ve İncil'e girebilmişti ve tahrifat yapmıştı o halde Muhammed Peygamberin getirdiği dine de kendi mesajını sokuşturabilmeliydi (Kuran 6:112) Böylelikle Son Dönem için saklanmış BÜYÜK MUCİZE ortaya çıkınca bütün din mensupları AYNI İMTİHANA tabi tutulcaktı: "Bütün bu topluluklardan Şeytani sokuşturmaları terkedip BÜYÜK MUCİZE İLE KORUNMUŞ İLAHİ MESAJA uymaları istenecekti. Bu Mesaja artık hiçbir sözü kesinlikle ortak koşmamaları istenecekti." ALLAH'tan gelen büyük mucizenin desteğiyle şeytani öğretileri terkedebilme gücünü gösterenler, İBRAHİM'İN DİNİ İSLAMDA TOPLANACAKLARDI. Onların TEK ALLAH'I VE TEK MESAJLARI olacaktı. Bu mucizeyi inkar edenler ise geride kalacak, şeytanın tuzağına düşerek ebedi azaba yollanacaklardı. (KURAN 74:24-30,37 İNCİL Markos 3:29 TEVRAT Tesniye 18:18-19) Peki Şeytan Muhammed Peygamberin getirdiği dine nasıl sızacaktı? Büyük Mucize ile korunmuş ilahi Mesajı değiştirmesi imkansızdı.(KURAN 15:9 İNCİL Matta 5:18) Bundan sonrasını bu kitabın yazarı 19 mucizesini keşfeden Reşad Halife'den öğreneceksiniz. Yahudilerden,Hristiyanlardan, Müslümanlardan ve diğer bütün dinlerden bu Mucize Mesajı iyi kavrayanlar dünya tarihinin bu son döneminde (Yevmel Ahir) ALLAH'ın tam desteğine, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşacaklar(KURAN 2:62) Gerek dini hükümler açısından gerek geçmişin ve geleceğin haberlerini bildirme açısından içinde hiçbir şeyi eksik bırakmayan bu ilahi mesajla yetinmeyip başka öğretileri bu mesaja ortak katanlar şeytanın etki alanına girerek, tuzağa düşeceklerdir. (KURAN 16:100) Şeytan bu ortak koşucuları cennet diye cehenneme götürecektir. (KURAN 24:39) Şeytanın ALLAH ve Peygamberlerin ismini kullanarak ortaya koyduğu söz ve kehanetlere aldananların son pişmanlığı hiçbir fayda vermeyecek. (KURAN 14:21-22 31:33) Başka öğretileri, Çoğunluğu ya da atalarını değilde SADECE KORUNMUŞ ALLAH SÖZÜNÜ tercih edebilecek cesaret ve kavrayışda olanlar hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmeden ALLAH'ın yoluna ve İbrahim'in Dinine girecek olanlardır. (KURAN 6:114-115, 5:54, 31:21, 6:116) Ne cin ne de insanlardan olan saptırıcı şeytanlar ALLAH sözüne hiçbir sözü ortak koşmayan bu samimi inananları tuzağa düşüremeyecektir. (KURAN 38:82-83 16:99-100) Vaadinden asla caymayacak olan adaletli ALLAH gönderdiği BÜYÜK MUCİZEYLE bütün dinlerden samimi kullarını seçerek İBRAHİM'İN DİNİ İSLAMDA biraraya getirecektir ve bu mükemmel din EN BÜYÜK DÜNYA DİNİ olacaktır. (KURAN 22:78 61:9) (TEVRAT Tekvin 17:1-5 18:18).


Reşad Halife kimdir? 18 Kasım 1935 yılında Türk asıllı bir ailenin çocuğu olarak Mısır'da dünyaya geldi. 1957 yılında Kahiredeki Ayn Şems Üniversitesinden mezun oldu. Bunun ardından Tucson'daki Arizona Üniversitesinde master yaptı. 1964 yılında Riverside'daki California Üniversitesinde biyokimya dalında doktorasını aldı. 1975 yılında Birleşmiş Milletler Örgütünde biyokimyacı olarak çalışmalar yaptı. Bu sırada Libyada resmi olarak bilimsel danışmanlık görevini de yürütüyordu. 1970'lerin başlarında Amerika'daki müslüman öğrenciler teşkilatlarının kuruluşunda aktif görevler aldıı. 1974-75 yıllarında "Islamic Productions International (Uluslararası İslami Yayınlar)" kurarak "İslam" adında bir araştırma dergisi çıkardı. Başkanlığını yaptığı bu dergide Amerika, Suudi Arabistan, Endonezya, Türkiye'den de bazı akademisyenler aktif görevler aldılar. 1971 yılında Hac ziyareti sırasında bedenden ayrılmış ruh olarak Allah'ın katında bir yere alınıp içlerinde İbrahim, Muhammed, Musa ve İsa Peygamberlerinde dahil olduğu bazı peygamberlerden onay ve destek aldığını gösteren bir görüşmeye tanık oldu. Bu olayın anlamını ve önemini bu yıllarda kavrayamamıştı. Çok yıllar sonra bunun Kuran 3:81 ve Tevrat Malaki 3:1 de anlatılan olay olduğunu anlayacaktı. Yine bu yılllarda Amerikalı eşi Stephanie ve iki çocuğu Semih ve Betül'e Kuran'ı daha yakından tanıtabilmek maksadıyla Kuran üzerinde hem inceleme hem tercüme çalışmaları yapıyordu. Bunun sonucunda 1974 yılında hiç ummadığı büyük bir ilahi nasible karşılaştı: Kuran'da 19 mucizesini keşfetti. Bu mucizenin keşfiyle birlikte ismi bütün İslam aleminde duyuldu.Kitapları ve makaleleri bir çok dile çevrilerek yayınlandı. İslam ülkelerinde politikacıların, akademisyenlerin ve ileri gelen din adamlarının katıldığı konferanslara konuşmacı olarak davet edildi ve büyük ilgi gördü. 19 Mucizesi ile ilgili çalışmalarını günden güne genişleten Reşad Halife bu mucizeyle birlikte rotasını Yalnız Kurana çevirince büyük tepkiler almaya başladı. Bir çok Arap örgütleri tarafından tehdit edildi. Mısırda büyük bir dini grubun başkanı olan babası Abdül Halim Muhammed Halife de oğlunu Yalnız Kuran'ı rehber edindiği için evlatlıktan sildi. Fakat O, gerçek İslam dininin yalnız Kuran'a uymakla olabileceğini hayatı boyunca savunmaktan vazgeçmedi. Amerikada Kuran ve 19 Mucizesi araştırmaları yapmak üzere Tucson Mescidini kurdu. "Muslim Perspective (Müslümanın Bakış Açısı" adında aylık bir bülten çıkardı. 1985 yılında yaptığı araştırmaların sonucunda, 19 Mucizesinin desteğiyle Kuranın 9. suresinin sonuna eklenen 128129 No'lu sözlerin Kuran ayeti olmadığını farketti. Bu sözlerin Peygamberden sonra Kuranı toplama işlemi yapılırken de tartışmalara sebeb olduğunu ve kuşkulu bir şekilde Kuran'a yerleştirildiğini tarihsel kaynaklarla belirledi. Bununla ilgili matematiksel ve Tarihsel delilleri büyük bir cesaretle bütün dünyaya duyurdu. Bunun ardından Suudi Arabistan'ın resmi dini lideri Şeyh İbnul Baz başkanlığında 19 Mart 1989'da Medine'de toplanan 38 kişilik Mollalar grubunun "Katli Vaciptir" fetvasına muhatap oldu. Bu fetva da Onu yolundan döndüremedi. 3. Surenin 145. Ayeti ışığında ALLAH'tan aldığı güç ve cesaretle çalışmalarına devam etti. 1981 yılında ilk baskısını yayınladığı Kuran Mealinin ikinci baskısını 89 yılında "Quran: The final Testament" (Kuran, Son Mesaj) adıyla yayınladı. Din alanında uzun zamandır merak edilen ve tartışılan konulara bu Kuran çevirisinin arkasında yer alan "Notlar" başlıklı yazılarıyla Kuransal açıklamalar getirdi. Dünyanın düz olduğunu ve dönmediğini iddia eden ve bu fikrin aksini iddia edenlerin kafir olup,


öldürülmelerini uygun gören (Medine İslam üniversitesi 1975 baskısı 16. yayını. Kitabın ismi: El Edilletun nakliyyetu vel Hissiyatu Ala cereyaniş Şamsi ve Sukunil Ardi ve inkanis Suudi ilal kavakibi) Arap molla Şeyh İbnulBaz başkanlığında verilen fetva sonucu 1990 yılında "Al Fuqra) isimli Arap terör örgütü tarafından şehid edildi. Dünya hayatı yerine ALLAH'ın rızasını ve ahireti tercih ederek Kuran'dan asla taviz vermedi ve Allah'ın uygun gördüğü zamanda görevine son verilerek Allah'ın katına alındı. Ardında inkarcılara gelecek büyük bir ilahi intikam'ı bırakarak Allah'a gitti.. (KURAN -74:11-30) (TEVRAT Malaki 4:1) KURAN-HADİS VE İSLAM Reşad Halife Tucson Mescidi Başkanı Arizona - U.S.A. ÖNSÖZ Bilgisayar yardımıyla yapılan ve 12 yıldan fazla süren bir araştırma sonucunda Kuran'ın ALLAH tarafından indirilmiş hatasız bir mesaj olduğunu kanıtlayan SINANABİLİR - AÇIK BİR MUCİZE keşfedildi. Bu buluş Müslüman kitlelerde dünya çapında büyük bir popülarite kazandı, bununla ilgili çalışmalar basılıp milyonlarca kişi tarafından okundu. Bu heyecan verici, harika buluşla birlikte benim de ismim duyuldu. Bu çalışmaların devamı ortaya aniden çok şaşırtıcı bir sonuç çıkardı: "Hadis ve Sünnet adıyla bilinen ve çok değer verilen öğretilerin Muhammed Peygamberle hiçbir alakası yoktur ve bunlara uymak ALLAH'a ve Son Peygamberine karşı yapılan çok büyük bir isyandır."(Kuran 6. Sure 112, 25. sure 31)Bu tesbit çoğu müslüman kitlelerle çelişen bir tesbittir. Bunun sonucu olarak Şahsıma ve hatta Kuran Mucizesine karşı duyulan büyük ilgi birden hayatımı ve çalışmalarımı tehdit edecek duruma gelen büyük bir düşmanlığa dönüştü. Şu gerçek anlaşıldı ki; Müslümanlara "Hadis ve Sünnet" adlı öğretilerin Şeytani öğretiler olduğunu söylemek Hiristiyanlara İsa'nın Allah'ın oğlu olmadığını söylemekle aynı şeydi. Hadis ve Sünnetin Şeytani öğretiler olduğu SINANABİLEN AÇIK MUCİZE tarafından da desteklendiği için bağımsız düşünebilen herkes bu kitapta ortaya konulan tesbitleri kabul edebilecektir. Bu insanlar için bu tesbitler bir kurtuluş yolu açacaktır ve şunun farkına varacaklar ki bugünün müslüman kitleleri şeytanın tuzağına düşmüş durumdadırlar. Reşad Halife 19 Ağustos 1982 *** ELÇİYE İTAAT ETMEYENE KURTULUŞ YOKTUR*** "De ki; Eğer siz ALLAH'ı seviyorsanız bana uyun; ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın ALLAH bağışlayandır merhametlidir. De ki: ALLAH'a ve elçisine itaat edin Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz ALLAH, inkarcıları sevmez". (3:31-32) '' Namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin böylelikle merhamet olunursunuz." (24:56) "Kim ALLAH'a ve elçisine isyan ederse cehennem ateşinde sonsuza kadar kalacaktır" (72:23) Bütün elçiler tek ve aynı mesajı ilettikleri için; "ALLAH'TAN BAŞKASINA KULLUK


ETMEYECEKSİNİZ" buna itaatsizlik etmek inkar ve ortak koşmak anlamına gelmektedir.

ALLAH'IN MESAJINI İLETTİKLERİ ZAMAN Elçiler kendi nefislerinden konuşmaz. "Rabbiniz ALLAH içinizden, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak; Ona itaat edeceksiniz." (Musa Peygamber, Tesniye 18:15) "Ben onlara kendi kardeşleri içinden senin gibi bir peygamber göndereceğim ve sözlerimi onun ağzına koyacağım; onlara emrettiğim bütün hükümleri tebliğ edecek. Eğer bir kimse benim adımla söylediği sözlerime inanmazsa onu ben sorumlu tutacağım." (Tesniye 18:18-19) " İnanmıyor musunuz! Ben Babayla beraberim, Baba benim içimde. Size söylediğim sözlerde Ben kendiliğimden konuşmuyorum fakat içimde olan Baba kendi dileğini yerine getiriyor. (Yuhanna İncili 14:10) " Fakat Ruhul Kudüs geldiğinde, O sizi doğruya iletecek çünki O kendiliğinden konuşmaz fakat ne duyarsa onu söyleyecek ve size olacak olanları haber verecek" (Yuhanna İncili 16:13) "Elçiye itaat eden ALLAH'a itaat etmiştir" (Kuran 4:80) ".. .O (Muhammed) kendiliğinden konuşmaz" (Kuran 53:3)

*** PEYGAMBER SADECE KURAN'LA HÜKÜM VERMEKTEDİR*** "Sanada kendinden önceki Kitabı doğrulayıcı ve onu gözetici olarak BU KİTABI hakla indirdik. Artık onların aralarında ALLAH'ın indirdiği ile (Bu kitap) hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp onların isteklerine uyma... Aralarında ALLAH'ın indirdiği ile (Bu kitap) hükmet ve onların isteklerine uyma. ALLAH'ın indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmasınlar diye DİKKATLİ OL. ....Onlar cehalet döneminden kalma hükümlerimi istiyorlar? Güçlü bir inançla inananlar için hüküm verme konusunda: ALLAH'TAN DAHA İYİ kim olabilir ki ? (5: 48-50) *** PEYGAMBER KURAN DIŞI SÖZLER SÖYLEMEKTEN MENEDİLMİŞTİR*** "Bu (Kuran) onurlu bir elçinin sözüdür, bir şairin sözü değildir, ne de az inanıyorsunuz. Bir kahinin sözü de değildir ne de az düşünüyorsunuz. Alemlerin Rabbinden indirilmiştir. EĞER BİZİM ADIMIZA BAZI SÖZLER UYDURMUŞ OLSAYDI Onu şiddetli şekilde cezalandırırdık ve Ona olan vahyi durdururduk (Onu dışlardık) içinizden hiç biriniz bu cezaya engel


olamazdınız. (69:40-47) Bu çok açık ayetler Muhammed Peygamberin Kuran dışında herhangi bir dini öğreti ortaya koymaktan kesinlikle men edildiğini göstermektedir. Arapça orjinal metindeki vurgulu anlatımı çeviriye aynen aktarmak mümkün olamıyor. Fakat bu güçlü ifadeler Peygamberin tek görevinin KURAN'I, BÜTÜN KURAN'I ve SADECE KURAN'I İLETMEK olduğunu çok kesin bir dille vurguluyor. PEYGAMBER KURAN'DAN ASLA SAPMAMAKLA EMREDİLMİŞTİR. EN UFAK BİR SAPMA İSE ŞİDDETLİ BİR CEZA ANLAMINA GELMEKTEDİR…

"(Ey Muhammed) seni neredeyse sana vahyettiğimizden saptıracaklardı; onlar senin başka şeyler uydurmanı arzu ettiler böyle olsaydı seninle dost olacaklardı. Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık neredeyse onlara bir parça uyum sağlayacaktın. Eğer bunu yapsaydın senin cezanı hem bu dünyada hem ölümünde kat kat arttırırdık ve hiç kimse seni bize karşı koruyamazdı." (17:73-75) Bizim için verilen bu örnekte, Peygamber ALLAH'ın vahyine sımsıkı sarılmakla emrediliyor. Bu vahiy (5:48-50) de özel olarak vurgulandığı gibi (3.sayfa) Kurandır. Kuran'dan en küçük bir sapma (yukarıda 74. Ayete bak) şiddetli bir cezalandırmaya sebeb olmaktadır. PEYGAMBER EN UFAK BİR DEĞİŞİKLİK YAPMADAN VE BAŞKA HİÇBİR ÖĞRETİ KATMADAN SADECE KURAN'I İLETMEKLE GÖREVLENDİRİLİYOR. "Ayetlerimiz onlara okunduğunda bizimle karşılaşacaklarını ummayanlar Bundan başka bir Kuran getir ya da bunu değiştir derler. De ki; Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben sadece bana vahyolunana uyarım. Eğer ben Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım. ...ALLAH adına yalan uyduranlardan ya da onun ayetlerini yalanlayandan daha zalim kim olabilir. Suçlular asla başarıya ulaşamazlar. Buna rağmen ALLAH'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de yarar sağlayamayan şeylere tapıyorlar ve Bunlar ALLAH katında bizim şefaatçilerimizdir diyorlar. O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir. (10:15-18)

*** TEK ALLAH / TEK KAYNAK*** Her şeye kadir yaratıcımız KURAN'IN, sadece KURAN'IN DİNİ ÖĞRETİLERİN TEK KAYNAĞI olması gerektiğini emrediyor. Bunun da ötesinde, din alanında rehberlik için BAŞKA BİR KAYNAK KABUL ETMENİN ALLAH'IN YANINDA BAŞKA İLAHLAR EDİNMEK ile aynı şey olacağı bildiriliyor. "(Ey Muhammed) de ki: Şahidlik açısından hangisi daha geçerlidir? De ki: ALLAH benimle sizin aranızda şahittir.


Sizi ve ulaşabildiğim herkesi uyarmam için bana Bu KURAN verildi. Buna rağmen siz (Kuran yanında başka kaynaklar edinerek) Allah'ın dışında ilahlar edindiğinize tanıklık mı yapıyorsunuz? De ki; Ben bu yaptığınızı asla yapmam. Ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım." (6:19) 6. surenin (19) numaralı bu açık ayeti inananları KURAN'IN DIŞINDA BAŞKA BİR KAYNAK edinmekten menediyor ve bunu yapmanın ALLAH'ın dışında başka ilahlar edinmekle aynı şey olduğunu bildiriyor. Olabilecek en vurgulu anlatımla KURAN'I BÜTÜN KURAN'I ve SADECE KURAN'I izlemekle emrolunduk. Çok kesin bir ifadeyle KURAN DIŞINDA BAŞKA BİR KAYNAK EDİNMENİN ALLAH'IN YANINDA BAŞKA İLAHLAR EDİNMEKLE EŞDEĞER olacağı konusunda uyarıldık. 17. Surede 22'den 38'e kadar olan ayetler Kuran'ın en önemli bazı emirlerini bildirmektedir. Bu ayetlerin hemen arkasından aşağıdaki ayetle karşılaşıyoruz: "Bunlar, sana (Bu Kuran'da) bildirdiğimiz hikmetlerden bazılarıdır ve sen (Kuran dışında başka kaynaklar edinmek suretiyle) ALLAH'TAN BAŞKA HİÇ BİR İLAH EDİNMEYECEKSİN. Bunu yaparsan kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın. (17:39) Bütün bu açık emirlere ve çok kesin hükümlere rağmen niçin Hadis ve Sünnet izleyicileri YALNIZ KURAN'A uymaktan kaçınıyorlar? Cevabını öğrenmek için lütfen okumaya devam edin. ***KURAN: OLAĞANÜSTÜ BİR KİTAP*** Apaçık emirlere rağmen Hadis ve Sünnet izleyicileri niçin SADECE KURAN'A uymaktan kaçınıyorlar? Bunun cevabı yukarıda bildirilen aynı surenin ileriki ayetlerinde verilmiş. 17. Surenin 45 ve 46. Ayetleri ALLAH'a inanmayı reddeden ve Onun: "YALNIZ KURAN'A UYUN", emrini çiğneyenlerin ALLAH tarafından Kuran'dan uzaklaştırıldıklarını haber vermektedir. Bu iki çok önemli ayet aşağıda gösterilmektedir. Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında görünmez bir perde kıldık. Ve onların kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Rabbini SADECE KURAN'DA andığın zaman nefretle senden uzaklaşırlar. (17:4546) DAHA BAŞKA NE SÖYLENEBİLİR ? ***ALLAH'A İNANIYOR MUSUNUZ, YOKSA İNANMIYOR MUSUNUZ?*** ALLAH şöyle diyor: Kuran TAMDIR. MÜKEMMELDİR ve DETAYLI BİR KİTAPTIR bu nedenle bundan başka bir kaynak aramayacaksınız. "... Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra onlar Rablerine toplanacaklar (hükmolunmak için). Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar karanlıklar içinde sağırdırlar, dilsizdirler. ALLAH kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola iletir. (6:38-39) " ALLAH BU KİTABI DETAYLI BİR ŞEKİLDE İNDİRMİŞKEN Ondan başka bir hüküm verici mi arayacağım? (6:114) " Rabbinin sözü doğruluk bakımından da, adalet bakımından da TASTAMAMDIR. (6:115)


***ALLAH'A İNANMAMANIN SONUCU***

Yukarıda'da gösterildiği gibi ALLAH Kuran için EKSİKSİZ, MÜKEMMEL ve TAM DETAYLI demektedir. Onun emirleri açık ve kesin: "Dini kaynak olarak KURAN'DAN BAŞKA HİÇBİR ŞEYE UYMAYACAKSINIZ" ALLAH'ın sözlerine inanmakta ya da onları reddetmekte tamamen özgürsünüz. Sonuçlarına katlanmaya razı olmak şartıyla, O'nun sözlerini inkar edebilir ya da aldırmayabilirsiniz. Şüphesiz, şunu kabul edersiniz ki ALLAH'a inanmayı reddetmek çok büyük bir suçtur. Bu suçun büyüklüğü 7. surenin 40. Ayetinde şöylece vurgulanmış: "Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete giremezler, işte Biz suçluları böyle cezalandırırız. (7:40) Bu ifadeye göre ALLAH'ın ayetlerine inanmayı reddedenlerin cennete girmesi FİZİK KURALLARINA GÖRE İMKANSIZ olacaktır. ***İLAHİ BİR VAHİY OLABİLMEK İÇİN ÖNEMLİ BİR ÖLÇÜT*** Bazı kişiler Hadis ve Sünnetin ilahi bir vahiy olduğunu iddia ediyorlar. Görülüyor ki bu kişiler ilahi bir vahiy olabilmek için gerekli olan TAM KORUNMUŞ OLMA özelliğinin farkında değiller. Hadis ve Sünnet adlı öğretiler çok büyük çapta tahrif olduğundan hiç bir zaman ilahi bir vahiy olma özelliği taşıyamazlar. Hadislerin çok büyük bir bölümünün uydurma olduğu ise herkesçe bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. "Şüphesiz zikri Biz indirdik ve O'nun koruyucuları Biziz." (15:9) "....Oysa O yüce bir Kitaptır. Batıl (hurafe) Ona önünden ve ardından giremez. Hüküm ve Hikmet sahibi, çok övülen (ALLAH) dan indirilmedir. (41:41-42) Hadis ve Sünnetin ilahi bir vahiy olduğunu iddia etmenin ne derece yanlış olduğu Kuran Ayetlerince çok açıktır. Her şeye gücü yeten ALLAH'ın kendi mesajını korumaya gücünün yeteceğini hala anlamayacaklar mı? ***HADİS VE SÜNNET = 100 % ZAN*** ALLAH Kuran'ın detaylı olduğunu ve tek kaynak olması gerektiğini bildirmesine rağmen, müslümanların çoğu Hadis ve Sünnet adıyla bilinen zanlara uyma hatasına düşmüşlerdir. Kuran'ın AÇIK BİR MUCİZE ile ALLAH'ın orjinal ve değişmeyen bir mesajı olduğu kanıtlanmışken (Bakınız KURAN GÖRÜLEN MUCİZE kitabı) Hadis ve Sünnetin sadece zanlardan ibaret olduğu herkesin bildiği bir gerçektir. " ALLAH kitabı DETAYLI OLARAK İNDİRMİŞKEN Ondan başka bir hüküm verici mi


arayacağım?.. Rabbinin sözü doğruluk bakımından da adalet bakımından da TASTAMAMDIR. O'nun sözlerini değiştirebilecek kimse yoktur. O işitendir, bilendir. Buna rağmen eğer sen insanların çoğunluğuna uyarsan seni ALLAH'ın yolundan saptırırlar. Bunun nedeni şudur: Onlar sadece ZANNA uyarlar ve onlar saçma ve yalan konuşurlar. (6:114-116) "...Onlara Rableri katından doğru yol gösterilmişken yine de zanlara uymakta diretiyorlar. (53:23) ***ELÇİYE İTAAT BİR ŞARTA BAĞLANMIŞTIR***

Kuran Ayetleri kastedildiği zaman Elçiye itaat kesin bir şarttır, alternatifi yoktur. Elçiye itaat, Kuran'a uymak, bütün Kuran'a uymak ve sadece Kuran'a uymakla olur. Elçi EĞER ALLAH'ın Ayetlerini aktarıyorsa, itaat etmek kesin bir yükümlülüktür. Bunun dışında, elçiler de insani hatalar yapabilen, zaman zaman yanlış kararlar verebilen kişilerdir. Aşağıdaki ayette gösterildiği gibi Kuran vahyi dışında elçiye itaat ancak DOĞRU ve HAYIRLI işler içindir. " Ey Peygamber mümin kadınlar ALLAH'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, iftira etmemek DOĞRU VE HAYIRLI (maruf) olan işler konusunda sana itaatsizlik etmemek konusunda biat için geldiklerinde onları kabul et. Onlar için ALLAH'tan bağışlanma dile..." (60:12) Bu ayetten açıkça anlıyoruz ki elçilik vasfı dışındaki durumlarda Peygamberlere ancak doğru ve hayırlı olan işlerde kesinlikle itaat etmek gerekiyor. Kuran, elçiye itaatin, eğer sözkonusu olan ALLAH'ın ayetleriyse, kesin ve alternatifsiz olacağını vurguluyor. Bunun haricinde elçinin şahsi fikri ve kararları bazı durumlarda kendisine ve O'nu izleyenlere zarar verebilmektedir: "(Ey Muhammed) Sana iyilikten her ne gelirse ALLAHtandır, kötülüktende sana ne gelirse o da kendi yüzündendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik, şahid olarak ALLAH yeter. Kim elçiye itaat ederse gerçekte ALLAH 'a itaat etmiş olur, kim de yüz çevirirse Biz seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. '' (4:79-80) Bu ayetten anlıyoruz ki, bazı durumlarda Peygamberin fikri isabetli olmayabilir ve bazı darlıklara yol açabilir. Bunun dışında, Muhammed Peygamber elçilik vasfıyla konuştuğunda ALLAH'IN SÖZLERİNİ aktarmaktadır ve kesinlikle itaat edilmek durumundadır. Çünki kim elçiye itaat ederse ALLAH'a itaat etmiş olur ve biz ALLAH'ın emirlerine uymakla yükümlüyüz. Kuran, Peygambere, elçilik vasfı devreye girdiğinde, mutlaka itaat etmekle yükümlü olduğumuzu bunun haricindeki şartlarda her zaman bu zorunluluğun olmadığını birçok ayetlerde bildirmiştir. Peygamber elçilik vasfıyla, Kuran'ı, SADECE KURAN'I tebliğ etmiştir. Bunun ötesinde, Muhammet Peygamberin insan olma vasfıyla bazı ciddi hatalar yaptığını, Kuran bize bildirmektedir. Aşağıda gösterilen ayette görüyoruz ki, ALLAH, bir adamın, evlatlığının karısıyla (boşandıkları zaman) evlenebilmesinin mümkün olabileceğini öğretmektedir. Muhammed Peygamberin burada bize örnek olması gerekir. Buna karşın, böyle bir şey Arap gelenekleri ile taban tabana zıttır ve bu durumda, Peygamber bir müddet için "ALLAH'tan değil insanlardan çekinerek" hata yapmıştır. " Hani sen ALLAH'ın kendisine nimet verdiği ve seninde nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve ALLAH'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek ALLAH'ın açıklayacağı şeyi gizliyordun oysa ALLAH kendisinden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd ondan boşanınca Biz onu seninle evlendirdik böylelikle evlatlıkları boşandıklarında boşanan bu kadınları almakta inananlar


için bir engel olmasın. ALLAH'ın emri mutlaka yerine getirilmesi. gereken bir yükümlülüktür. (33:37) Bir bütün sure, Muhammed Peygambere SADECE Kuransal bildirilerinde mutlaka itaat etmemiz gerektiğini fakat kişisel söz ve davranışlarında bunun bir YÜKÜMLÜLÜK olmayacağını gösteriyor. Bu prensibler hadis ve sünnet isimli öğretileri dinsel kaynak olmak bakımından dışlamaktadır. Abese (Anlamı=Yüzünü astı) isimli bu sure Peygamberin yoksun vaziyetteki kör bir adama karşı takındığı ilgisiz ve olumsuz tavrı anlatmakta ve O'nun bütün dikkatini zengin bir adama yöneltmesini kınamaktadır. "(Peygamber) Suratını astı ve yüz çevirdi. Kendisine o kör geldi diye. Nereden bilebilirsin, belki O arınacak? veya öğüt alacak ve fayda görecek. Fakat Zengin adama gelince, işte sen Onu etkilemeye çalışıyorsun. Oysa senin gücün onu arındırmaya yetmez. Fakat etkilenmiş bir şekilde, koşarak sana gelmiş olan insana aldırış etmiyorsun. Hayır, bu bir HATIRLATMADIR, düşünüp bundan ders çıkarmak isteyenler için." (80:1-12) ***PEYGAMBERİN PUTLAŞTIRILMASI*** Tekrar tekrar vurgulanmasına rağmen, Kuran'ın EKSİKSİZ VE MÜKEMMEL OLDUĞUNU ve TEK KAYNAK olması gerektiğini bildiren ayetleri inkar ederek hadis ve Sünnet isimli zanlara uymak Peygamberin emrine karşı gelerek Onu putlaştırmak anlamına gelmektedir. "(Ey Muhammed) De ki; Rabbimin sözleri için deniz mürekkep olsa ve yardım için bir benzerini dahi getirsek Rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz tükenirdi. (Ey Muhammed) De ki; Ben ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahy olunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı ümid ediyorsa salih ameller yapsın ve Rabbinin emirlerine uymada HİÇBİR KİMSEYİ (YA DA ŞEYİ) ORTAK KOŞMASIN. ( 18:109-110) Bu açık ayetler bize öğretiyor ki ALLAH'ın sözleri yazmakla tükenmezdi fakat O, ihtiyacımız olan BÜTÜN SÖZLERİ sadece Kuran'da vermiştir. Bu nedenle Muhammed Peygamberin ya da başka birilerinin sözlerini istememiz yersizdir ve yanlıştır. Peygamber bizim gibi bir insandır ve kesinlikle putlaştırılmamalıdır. (Ayetin son kısmını tekrar okuyun lütfen). ***KURAN DİYOR Kİ: PEYGAMBERİ PUTLAŞTIRMAYIN*** Kuran'da sadece iki ayet Muhammed Peygamberi "Sadece sizin gibi bir insan" olarak nitelendiriyor. HER İKİ AYETİN SONUNDA DA ORTAK KOŞUCULUK YASAKLANMAKTADIR SİZCE BU BİR TESADÜF MÜ? Birinci ayet bir önceki sayfada gösterilmişti ve ikinci ayet aşağıda sunulmaktadır: "(Ey Muhammed) De ki: Ben ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın tek bir ilah olduğu vahyediliyor. Bunun için O'na yönelin ve bağışlanma dileyin. NE YAZIK O ORTAK KOŞUCULARA '' (41:6) Gerçek inananlar, Kuran'ı TAM,MÜKEMMEL,DETAYLI VE TEK KAYNAK olarak niteleyen, Rableri tarafından indirilmiş ayetlere inanacaklardır. Sadece ortak koşucu putperestler Kuran dışında kaynak arayacaklardır. Hadis ve Sünnet isimli öğretileri izlemek Peygambere isyan etmek ve O'nun arzusu dışında O'nu putlaştırmak demektir.


***KURAN AYETLERİNİN ÇARPTIRILMASI*** "ALLAH ve elçileri peygambere cesaret vermektedirler, Ey inananlar siz de ona moral verip cesaretlendirin ve onu tam anlamıyla destekleyin" (33:56) Bu Ayet, bu zamana kadar, anlamı en çok çarptırılmış Kuran ayetlerinden biridir. Şeytanın müdahaleleri, cehalet ve ortak koşuculuk bu ayeti kullanarak milyonlarca müslümanın ALLAH'ı bırakıp kendi arzusu dışında Peygamberi tesbih etmelerini sağlamıştır. Gece gündüz bu tesbihi yapan cahil kişiler çok önemli iki şeyden habersiz durumdalar: (1) "Nebi=Peygamber" kelimesi Muhammed Peygamber için kullanıldığı zamanlarda DAİMA O'nun hayatta olduğu dönemi kastetmekte, ölümünden sonrasını kapsamamaktadır. (2) Yine bu surede, yukarıya alınan ayetin 13 ayet öncesinde görüyoruz ki, ALLAH ve elçileri aynı cesaretlendirmeyi (yusalli) BÜTÜN İNANANLAR için de yapmaktadır. "ALLAH ve elçileri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için inananlara moral verip cesaretlendirmektedirler. (33:43) 9. Surenin 103. Ayeti "SALLU" ve "YUSALLİ" ifadelerinin anlamını daha da açık şekilde göstermektedir. Bu ayette Peygambere, inananları "YUSALLİ" etmesi (moral verip cesaretlendirmek) emredilmektedir, aynen 33. Sure 56. Ayette inananlara Peygamberi "YUSALLİ" etmeleri emredildiği gibi (Sayfa 20). "(Ey Muhammed) Onlardan arınmaları için sadakalarını al ve onlara moral vererek - cesaretlendir (SALLİ ALEYHİM) çünki moral verip - cesaretlendirmen onlara teselli kaynağıdır. ALLAH işitendir, bilendir" (9:103) Bu ifadenin gerçek anlamının "moral vermek - cesaretlendirmek" olduğunu buradan anlıyoruz. Burada kastedilen mana kesinlikle ayetin anlamını çarpıtanların iddia ettiği gibi "gece gündüz tesbih etmek" demek DEĞİLDİR. ÖZET : 1- ALLAH ve elçileri, karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için inananlara moral vererek cesaretlendirmektedirler. (33:43) 2- ALLAH ve elçileri Peygamberi hayatı boyunca doğru yolda ilerleyebilmesi için moral vererek - cesaretlendirmişlerdir. (33:56) 3- İnananlara hayatı boyunca Peygamberi moral verip -cesaretlendirmeleri emredilmiştir. (33:56) Ve Peygamber de aynı moral desteği bütün inananlara vermesi açısından emir almıştır. (9:103). "Andolsun sizin için, ALLAH'ı ve Ahiret gününü üstün tutanlar ve ALLAH'ı çokça ananlar için ALLAH'ın Resulunde güzel bir örnek vardır" (33:21) Şeytan bu ayeti kullanarak Peygamberin putlaştırılması için ortam hazırladı ve insanları Peygamberin Sünnetinin gerekliliğine inandırmaya çalıştı. Hiç şüphe yok ki, Muhammed Peygamber bizim için en güzel örnektir. Hayatı boyunca Kuranı SADECE KURAN'I izleyerek bize en güzel örnek olmuştur. Şeytanın tuzağına düşenler şu gerçekten habersizler: İBRAHİM PEYGAMBER DE KELİMESİ KELİMESİNE AYNI İFADEYLE KURAN'DA BİZİM İÇİN ÖRNEK GÖSTERİLMİŞTİR. "İbrahim ve onunla birlikte olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır.....Andolsun onlarda sizin için, ALLAH'ı ve Ahiret gününü üstün tutanlar için güzel bir örnek vardır.''(60:4-6) ***ALLAH PEYGAMBER DÜŞMANI MI ? *** Elbette değil. Fakat ALLAH'ın Kuran'da Muhammed Peygamber için söylediği sözleri aktardığınızda bazıları sizi "Peygamber Düşmanı" olmakla suçlayacaktır.


Aynı şekilde, Hristiyanlara İsa'nın sadece ALLAH'ın elçisi olan bir insan olduğunu ve ALLAH'ın oğlu olmadığını söylediğinizde sizi "İsa Peygamberin düşmanı" olmakla suçlayacaklardır. PEYGAMBER KİMSEYE HİDAYET VEREMEZ. (28:56) "(Ey Muhammed) Sen sevdiğin insanlara dahi hidayet veremezsin, ancak, ALLAH dilediğini hidayete ulaştırır. O, hidayet bulmaya layık olanları en iyi bilir. (28:56) Peygamberin görevinin en ufak bir değişiklik, ekleme, çıkarma ya da tefsir yapmadan SADECE KURAN'I iletmek olduğunu lütfen unutmayın. ***İŞTE, GERÇEK PEYGAMBER SEVGİSİ*** İsa Peygamberi gerçekten sevmek demek O'nu ALLAH'ın elçisi olan bir insan olarak kabul etmek demektir. Hristiyanlar İsa Peygamberi çok sevdiklerini iddia ediyorlar fakat Kıyamet gününde İsa onlardan uzaklaşacaktır. (Matta İncili 7:23, Kuran 5:116). Muhammed Peygamberi gerçekten sevmek demek O'nu ALLAH'ın elçisi olan bir insan olarak görmek ve O'nun yolunu izleyerek KURAN'LA SADECE KURAN'LA haraket etmek demektir. Hadis ve Sünnet adlı öğretileri izleyenler gerçekte Peygambere düşmanlık etmektedirler. Ve Peygamber Kıyamet Gününde onlardan şikayetçi olacaktır. İşte ilgili Ayet: "(Kıyamet Gününde) Resul der ki: Rabbim benim kavmim BU KURAN'ı terk ettiler. İşte böyle; biz, her Peygambere suçlu-günahkarlardan düşmanlar kılarız. Rabbin, YOL GÖSTERİCİ VE YARDIMCI OLARAK YETERLİDİR.'' (25:30-31) "Hadis" le ilgili olarak bildirilen 6. Sure 112. Ayetle, yukarıda alıntılanan 31. Ayette "kelimesi kelimesine" bir benzerlik olduğuna lütfen dikkat edin. Sizi yaratan ALLAH'tır, sizi besleyen ALLAH'tır, sizi öldürecek olan ALLAH'tır, sizi tekrar diriltecek olan ALLAH'tır, sizi sorgulayacak olan ALLAH'tır. Muhammed Peygamber bunlardan hiç birisini yapabilecek güce sahip değildir.(Bakınız30:40). ***PEYGAMBER GELECEĞİ BİLEMEZ*** "(Ey Muhammed) De ki: Ben öteki elçilerden farklı değilim, bana ve size ileride ne olacağını bilemem. Ben sadece bana vahyedilmekte olana uyuyorum. Ben açık bir uyarıcıdan başkası değilim." (46:9) "(Ey Muhammed) De ki: ALLAH'ın dilemesi dışında kendime yarar ya da zarar verme gücüne sahip değilim. (Geleceğide bilmiyorum) Eğer geleceği bilebilseydim istediğim kadar zenginleşebilirdim ve bana hiçbir kötülük zarar veremezdi. Ben inanan bir topluluk için bir uyarıcı ve müjdeciden başkası değilim." (7:188) Buna rağmen yüzlerce Hadis, gelecekle ilgili, Kuran'la alakası olmayan haberler vermekte ve kişisel kehanetler barındırmaktadır. Aşağıda en çok bilinen ve kabul gören bir hadis aktarılmaktadır. "Benim sünnetime ve benden sonra gelecek olan Raşid Halifelerimin sünnetine uyacaksınız." Dikkat edilmesi gereken husus şudur: "Raşid Halifeler" ifadesi modern bir ifadedir. Peygamber döneminde Arapçada böyle bir ifade kullanılmamaktadır. Peygamberden yaklaşık 200 sene sonra bu ifade kullanılmaya başlanmıştır. Şimdi sorulması gereken soru şu: "Peygamber, kendisinden sonra halifeler döneminin geleceğini nasıl bilebilir ve bunların "Raşid halifeler" (Hulefa-i Raşidin) olarak adlandırılacağını nasıl bilebilir?" "Hulefa-i Raşidin" ifadesi Peygamberden sonra gelen dört halife için kullanılmaktadır. Peygamberden 200 sene sonrasına kadar olan dönemde böyle bir ifade kullanılmamıştır"


***ŞEFAAT HURAFESİ*** Şefaat Müessesesi, insanların peygamberlerini ya da din büyüklerini putlaştırmaları için kullanılan en etkili Şeytani tuzaklardan birisidir. Kuran, Kıyamet Gününde hiçbir şefaatin fayda vermeyeceğini defalarca bildirmesine rağmen müslümanların çoğu Hadis ve Sünnet adlı öğretilerin tuzağına düşerek, Peygamberin arzusu dışında O'nu putlaştırmış ve ŞEFAAT hurafesine kanmışlardır. "Ey inananlar,hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve HİÇBİR ŞEFAATİN olmadığı gün gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin." (2:254) "Onlar (Peygamberler) ALLAH'ın emirlerini yerine getirirler. O, onların geçmişlerini ve geleceklerini bilir. Zaten ALLAH tarafından razı olunmuş kişiler haricinde, ONLAR KİMSEYE ŞEFAAT EDEMEZLER. (Peygamberler) kendi durumları için de korku duymaktadırlar.'' (21:2728) ***PEYGAMBERİN PUTLAŞTIRILMASI*** ŞEFAAT HURAFESİ Kuran Peygamberin kimseye yarar ya da zarar verme gücüne sahip olmadığını defalarca belirtmesine rağmen (Bakınız; Sayfa 25 ve sayfa 30) Şeytan bugüne kadar birçok insanı şefaat müessesesini kullanarak tuzağına düşürmeyi başarmıştır. Şeytan bu kurbanlarına, Peygamberin onları cehennemden çıkarıp, cennete sokabileceğine inandırmıştır! Birçok sözde müslüman, şefaat müessesesini iyice genişleterek, sayısız Molla ve imamların da şefaat edeceklerini iddia etmektedirler. "ALLAH'ı bırakıp kendilerine zarar ya da yarar sağlayamayacak olanları putlaştırırlar ve: "Bunlar ALLAH katında bizim şefaatçilerimizdir"derler. De ki: Siz, ALLAH'a göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? O sizin ortak koştuklarınızdan uzak ve yücedir" (10:18) ***PEYGAMBERİN PUTLAŞTIRILMASI ŞEFAATÇİ PEYGAMBER HURAFESİ***

Şefaat inancına göre ALLAH'ın bazı ortakları vardır ve bunlar insanlara şefaat etme yetkisine sahiptirler. Bu nedenle, şefaat inancı ortak koşuculuk anlamına gelmektedir. Peygamberin şefaat yetkisine sahip olduğuna inanmak, O'nun arzusu dışına çıkarak, Peygamberi putlaştırmak demektir. Hadis ve Sünnet isimli Şeytani öğretilere göre Peygamber şefaat yetkisine sahiptir. Kuran, şefaat inancının ortak koşuculuk olduğunu açıkça bildirmektedir ve bu konuda bize BÜYÜK BİR KRİTER vermektedir; Şefaate inanan insanlar Yalnız ALLAH anıldığı zaman buna tahammül edemezler, MUTLAKA ŞEFAATÇİLERİ DE ALLAH İLE BİRLİKTE GÜNDEME GETİRİLMELİDİR. "De ki: BÜTÜN ŞEFAAT ALLAH'a aittir. Göklerin ve yerin sahibi O'dur. Siz O'na


döndürüleceksiniz. YALNIZ ALLAH anıldığı zaman ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle dolar. O'nun yanında başkaları da (putlaştırdıkları kimseler) anılınca mutlu olurlar" (39:45) PEYGAMBER SİZİ SORGULAMAYACAK "....(Ey Muhammed) sana düşen yalnızca (Kuran'ı) iletmektir, sorgulamayı yapacak olan biziz." (13:40) >>> PEYGAMBER SİZE ZARAR YA DA FAYDA VEREMEZ "(Ey Muhammed) De ki: ALLAH'ın dilemesi dışında kendime zarar verme ya da fayda sağlama gücüne sahip değilim.(10:49) "(Ey Muhammed) De ki: Doğrusu, ben size zarar verme ya da doğru yola iletmek suretiyle fayda verme gücüne sahip değilim." (72:21) Görülüyor ki, Peygamber sizi Cennete sokamaz, Cehennemden çıkaramaz, sizi sorguya çekecek olan O, değildir, size fayda veremez, size zarar da veremez; O'NUN GÖREVİ KURAN'I, SADECE KURAN'I İLETMEKTİR. O'nu gerçekten sevmek ve saygı duymak Yalnız Kuran'a uymakla ve O'nun ismi alet edilerek uydurulmuş Şeytani öğretileri reddetmekle mümkün olacaktır.

TÜM ELÇİLERİN ORTAK MESAJI: ALLAH'TAN BAŞKASINA KULLUK ETMEYECEKSİNİZ! Ne Muhammed Peygamber, ne de İsa Peygamber putlaştırılmak istemezdi. Onların görevi yalnız ALLAH’A kulluk edilmesini tebliğ etmektir. Aşağıdakine ayete bakınız ki: "Senden önceki bütün elçilere de şunu tebliğ etmelerini vahyettik: 'Benden başka ilah yoktur, öyleyse yalnız bana kulluk edin! Fakat sonra "Rahman çocuk edindi" dediler. O, yücedir. Hayır, onlar (elçiler) onurlandırılmış kullardır. Onlar kendilerinden konuşmaz yalnızca O'nun emrini yerine getirirler. O, onların geçmişini ve geleceklerini bilir. Onlar, ALLAH tarafından razı olunmuş kişiler için hariç olmak üzere ŞEFAAT EDEMEZLER. Onlar (elçiler) kendi durumları içinde korku duyarlar. Eğer onlardan biri ALLAH'ın yanında ben de bir ilahım derse, O'nu cehenneme atarız. Zalimlik edenleri biz bu şekilde cezalandırırız. (21:25-29) ***PEYGAMBERİN GÖREVİ: KURAN'I İLETMEK*** Kuran, Peygamberin Kuran'ı iletmek DIŞINDA HİÇBİR görevi olmadığını "iki olumsuz vurguyla" belirtmektedir: "Senin (Kuran)'ı iletmek Dışında hiç bir görevin yoktur. (42:48) "Senin TEK GÖREVİN. (Kuran'ı) iletmektir, sorgulama Bize aittir. (13:40) "Elçinin, (Kuran'ı) iletmekten BAŞKA HİÇBİR görevi yoktur. ALLAH açıkladıklarınızı ve gizlediklerinizi bilmektedir. De ki: iyi ile kötü - Kötünün çokluğu seni etkilese bile - bir olmaz. Bu nedenle, Ey aklını kullananlar, ALLAH'tan çekinin, ancak bu şekilde başarıya ulaşabilirsiniz. (5:99-100) Maalesef Kuran'ı yetersiz görenlerin sayısı, O'nu TEK KAYNAK olarak kabul edenlerden çok daha fazladır. (Ayrıca Bakınız; 16:35,82 - 24:54 - 29:18 36:17-64:12)


***PEYGAMBER KURAN'I AÇIKLAMAZ, YORUMLAMAZ YA DA SIRLARINI ÇÖZEMEZ; SADECE TEBLİĞ EDER VE ONA UYAR*** Hadis ve Sünnet izleyicileri, hadis ve sünnetin Kuran'ı açıklamak ve yorumlamak için gerekli olduklarını iddia ederler. Hadislerin Kuran'ı açıkladığını söylerler. Fakat Kuran der ki; "Kuran'ı öğretecek olan ALLAH'tır. Yabancı ya da orjinal dilinde olsun inananların kalbine Kuran'ı ALLAH yerleştirecektir. Peygamberin Kuran'ı açıklama görevi yoktur." İşte Kuran belgeleri: "Rahman, Kuran'ı öğretmektedir"(55:1-2) "...Arapça ya da, yabancı dilde olsun, de ki: , O inananlar için hidayet kaynağı ve şifadır, inkarcılara gelince, onlar O'na karşı sağır ve kördürler '' (41:44) " (Ey Muhammed) Kuran için acele etme, Onu bir Kuran olarak toplayıp, biraraya getirmek bize aittir. Biz O'nu okuduğumuzda, Sen O'na uyacaksın. Sonra, O'nun açıklamasını yapmak bize aittir. " (75:16-19). ***HADİS VE SÜNNET İZLEYİCİLERİ KENDİ KAYNAKLARINA UYMUYORLAR*** Hadis konusunda en büyük otoritelerden kabul edilen Müslim ve İbni Hanbelin kitaplarında, Peygamberin ''Benden Kuran dışında hiçbir şey almayın'' dediği yazılıdır. Aşağıda bu hadis nakledilmektedir: "Ebu Said el Hudri - ALLAH O'ndan razı olsun- rivayet etti ki: ALLAH'ın elçisi (S.A.V.)' benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın dedi. Her kim Kuran dışında bir şey yazdıysa derhal onu imha elsin." Görülüyor ki kendi kaynaklarına göre bile hadis ve sünnetçiler; >>> PEYGAMBERE İTAAT ETMİYORLAR *** İNANILMAZ ŞEY: KENDİ KAYNAKLARINA UYMUYORLAR*** En geçerli kabul edilen hadis kitaplarında Peygamberin, kendisinden YALNIZ KURAN yazılması gerektiğini bildiren fikrini hiç bir zaman değiştirmediği anlaşılmaktadır. " Zeyd İbni Sabit (Peygambere en yakın olan vahiy yazıcılarından birisi) halife Muaviye'yi ziyaret eder (Peygamberin ölümünden 30 yıl kadar sonra) ve O'na Peygamber hakkında bir olayı anlatır. Muaviye bundan çok hoşlanır ve birinin bunu yazmasını emreder. Fakat Zeyd: "ALLAH'ın Elçisi bize O'nun hadislerinden hiçbirisini yazmamamızı emretti" der. (İbni Hanbel tarafından rivayet olunmuştur). >>> KENDİ UYDURMA KAYNAKLARINA BİLE İTAAT ETMİYORLAR ***KURAN DİYOR Kİ: ONLARIN BİR KİTABI MI VAR, NEYİ İSTERLERSE İÇİNDE ONU BULUYORLAR? ***


Hadis ve Sünnet izleyicilerine bir önceki sayfadaki hadisi gösterirseniz, bu hadisin var olduğunu kabul edecekler. Fakat bu hadise niçin uymadıklarını anlatmak için Peygamberin, hadislerinin yazılmasını emrettiğini rivayet eden başka hadislerin olduğunu söyleyecekler! Kuran bu tip insanları "Suçlu ve günahkar" (mücrim) olarak görmektedir ve sormaktadır: "Onların bir kitapları mı var, neyi isterlerse içinde onu buluyorlar ? " Müslümanlarla suçlu - günahkarları bir mi tutacağız sanıyorsunuz? Ne yanlış düşünüyorsunuz? YOKSA SİZİN BİR KİTABINIZ MI VAR. NEYİ İSTERSENİZ İÇİNDE ONU BULUYORSUNUZ?" (68: 35, 38) Hadis ve Sünnet isimli öğretilerin ZANNA DAYALI ve ÇELİŞKİLERLE DOLU kaynaklar olduğu herkesçe bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. ***EN ÜNLÜ İTİRAZLARI*** Eğer Kuran (ALLAH'ın dediği gibi) eksiksiz ve detaylı ise, niçin namazları nasıl kılacağımızı Kuran'da bulamıyoruz? Bu ünlü soru onların Kuran konusundaki bilgisizliklerini göstermektedir. Kuran'ın eksiksiz ve tam detaylı olduğunu birçok ayetlerinde bildirmesine rağmen bilinçsizce davranarak ALLAH'ı yalancı çıkarmaya gayret ediyorlar. Kuran, İslam dininin kurucusunun İbrahim Peygamber olduğunu kesin ifadelerle bildirmektedir. Öyleyse İbrahim Peygamber müslümanlara neyi bıraktı? Kuran, İSLAM DİNİNDEKİ BÜTÜN UYGULAMALI DİNİ İBADETLERİN (Namaz, Zekat, Oruç, Hac) İBRAHİM PEYGAMBERDEN ÖĞRENİLİP, NESİLDEN NESİLE AKTARILARAK BİZE ULAŞTIĞINI göstermektedir. Bugünkü İslam dini iki temel üzerine kuruludur : (1) KURAN: Muhammed Peygamber tarafından iletilmiştir. (2) DİNİ PRATİKLER: İbrahim Peygamber tarafından öğretilmiştir. İSLAM DİNİNDEKİ BÜTÜN UYGULAMALI DİNİ İBÂDETLER MUHAMMED PEYGAMBERDEN ÖNCE DE BİLİNİYORDU. Muhammed Peygamberin GÖREVİ sadece Kuran'ı iletmekti. ***İBRAHİM : İSLAM'IN KURUCUSU*** İbrahim Peygamber İSLAM DİNİNİN ilk üyesi ve "Müslüman" kelimesinin ilk kullanıcısıdır. (Bakınız: 2:131) "ALLAH yolunda gerekli gayreti gösterin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda, size bir güçlük yüklememiştir; ATANIZ İBRAHİM'İN DİNİDİR, sizleri nıüslüman olarak nitelendiren İbrahimdir. Elçi sizin için şahid olsun, siz de insanlar için şahid olun. Artık namazları gözetin, zekatı verin ve ALLAH'a sarılın, sizin dostunuz O'dur. Ne güzel dost ve ne güzel yardımcıdır. (22:78) Madem ki İbrahim Peygamber İslam'ın kurucusudur, o halde bize İslam adına birşey bırakmış mıdır? Cevabı: "EVET; O, bize DİNİ PRATİKLERİ (Namaz, Zekat, Oruç, ve Hac) bırakmştır." ***İSLAM İBRAHİM PEYGAMBERİN DİNİDİR***


Muhammed Peygamberin görevi Kuran'ı bizlere iletmekti, DİNİ PRATİKLER İSE İBRAHİM PEYGAMBERDEN ÖĞRENİLEREK NESİLDEN NESİLE BİZLERE AKTARILMIŞTIR. " Dediler ki: 'Yahudi veya Hristiyan olursanız hidayete erersiniz! De ki: Hayır, Tek Tanrıcı olan İbrahim'in dinine uyuyoruz, O hiçbir zaman ortak koşucu olmadı." (2:135) " İbrahim, yahudi ya da Hristiyan değildi, ancak O, Tek Tanrıcı bir müslümandı, ortak koşuculardan değildi, insanların İbrahim'e en yakın olanları, O'na uyanlar ve bu (Muhammed) Peygamberle birlikte iman edenlerdir. ALLAH inananların dostu - koruyucusudur." (3:67-68) ***PEYGAMBERİMİZ İBRAHİM'İN DİNİNE UYMUŞTUR*** " (Ey Muhammed) sana vahyettik: Tek Tanrıcı olan ibrahim'in dinine uy. O, ortak koşuculardan değildi." (16:23) Mantıksal olarak, eğer Muhammed Peygamber ibrahim'in dinine uyduysa, biz de O'nun dinine uyduğumuza göre, o halde biz de İbrahim'in dinine uyuyoruz. Öyleyse Muhammed Peygamber ve biz, İslam Dini adına İbrahim Peygamberden neyi öğrenip de ona uyduk? Bütün dini pratikleri İbrahim Peygamberden öğrendiğimizi Kuran bize göstermektedir. Bunlar; Namaz, Zekat, Oruç ve Hac ibadetlerimizdir. Dolayısıyla; İSLAM DİNİ İKİ TEMEL ÜZERİNE KURULUDUR : 1) Muhammed Peygamber kanalıyla: KURAN 2) İbrahim Peygamber kanalıyla: DİNİ PRATİKLER *** PEYGAMBERİMİZİN DÜŞMANLARI DA NAMAZ KILIYORDU*** Bütün Arap Toplumu, Muhammed Peygamberin zamanında ve öncesinde İbrahim Peygamberin dinine uyduklarını iddia ediyorlardı. Ebu Leheb, Ebu Cehil gibi Peygamberin en büyük düşmanı olan insanlar ve Kureyş topluluğuna bağlı putperestler aynen bizim gibi BEŞ VAKİT NAMAZ kılıyorlardı yalnız bir farkla "fatiha suresi" yerine İbrahim Peygamber zamanından kalma bir duayla. " (Ey Muhammed) Sen içlerinde olduğun sürece ALLAH onları azablandıracak değildi. Ve Onlar bağışlanma dilerken de ALLAH onları azablandıracak değildi. Şimdi Onlar Kutsal Mescidden alıkoymaları sebebiyle azabı hak ediyorlar. Mescidin sahibi onlar değildir, erdemli - iyi insanlar O'nun asıl sahihleridir. Ancak onların çoğu bilmiyorlar. Onların mescidde kıldıkları NAMAZLARI (Salatihim) sadece bir kandırma ve saptırmadır. O halde, inkarınız yüzünden azabı tadacaksınız." (8:33-35). ***HARAM AYLAR PEYGAMBERDEN ÖNCE DE KUTSAL KABUL EDİLMEKTEYDİ*** İslam dininde kutsal kabul edilen Dört Haram Ay, Peygamberden önceki zamanlarda da Araplar tarafından kutsal kabul edilmekteydi. Bu da bize İslam Dinine ait uygulamalı ibadetlerin Muhammed Peygamber tarafından ortaya konulmadığını, daha önceden bilinmekte olduğunu açıkça göstermektedir. Peygamberin görevi sadece Kuran'ı iletmektir. " Gerçek şu ki, ALLAH katında ayların sayısı gökleri ve yeri yarattığı günden beri ALLAH'ın


Kitabında onikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. Doğru Din Budur. Bu aylarda zulmetmeyin fakat müşrikler size saldırırsa sizde onlarla savaşabilirsiniz. ALLAH sakınanlarla beraberdir. Haram Ayları değiştirmek ortak koşucuların yaptığı bir sapıklıktır. ALLAH'ın haram kıldığı aylara güya sayı bakımından uyuyor olmak için onu bir yıl helal, bir yıl haram kılıyorlar..." (9:3637) ***BUGÜNÜN PUTPERESTLERİ VE KUREYŞ PUTPERESTLERİ*** Bugün milyonlarca müslüman, Muhammed Peygamber öncesinde Kureyş putperestlerinin uyguladığına benzer bir ortak koşuculuk sergilemektedir. Bugün, Mısır'da, İran'da, Pakistan'da, Hindistan'da ve diğer birçok ülkede milyonlarca müslüman namaz kılmak için camilere gidiyorlar ve ALLAH'a dua ediyorlar. Namaz bitince de evliya mezarlarına koşuşturup sağlık, afiyet, zenginlik vs. için dua ediyorlar. Kureyş putperestleri de bizim bugün yaptığımız gibi beş vakit namaz kılıyorlardı. Namazdan sonra da Lat, Uzza, Menat gibi uydurma ilahlara dua edip sağlık, afiyet, zenginlik diliyorlardı. Bugün milyonlarca müslümanın uyguladığı bariz ortak koşuculuk, Peygamberimizin ve O'ndan önceki zamanda Kureyş toplumunun uyguladığı putperestlikle tıpa tıp benzerlik göstermektedir, farklı olan tek şey ise putlardır. Yahudi ve Hristiyan azınlıklar hariç, Arap toplumu Muhammed Peygamber zamanında ve öncesinde ibrahim Peygamberin dinine uyuyordu. İslama ait bütün ibadetleri yerine getiriyorlardı. Namazları bizim namazlarımıza benziyordu fakat bunun yanında ortak koşuculuk yapıyorlardı, bugünün müslümanları da Peygamberin arzusu dışında O'nu putlaştırarak ortak koşuculuk yapmaktadırlar. Ayrıca imam, evliya ve mollalarını da putlaştırmakta ve Kuran dışı kaynaklara uyarak ortak koşmaktadırlar. ***NAMAZLARI GÖZETİN*** Bu emir, Kuran'ın vahyolunmaya başlamasından birkaç hafta kadar sonra iletilmiştir. SİZCE; ALLAH'IN HİÇ BİLİNMEYEN BİR ŞEY İÇİN "ONU GÖZETİN'' DEMESİ MAKUL OLABİLİR Mİ? "...namazı gözetin, zekatı verin ve ALLAH'a güzel bir borç verin. İyilik olarak kendi adınıza ne yaparsanız onu ALLAH katında daha iyi ve daha büyük bir mükafat olarak bulacaksınız. ALLAH'tan bağışlanma dileyin. ALLAH, bağışlayandır, merhametlidir. " (73:20) Salat (Namaz) kelimesi özel anlam içeren bir ifadedir. Rüku ve secdelerden oluşan uygulamalı bir ibadettir. Kuran'da, eski zamanlarda da, Peygamberler, Elçiler ve Onlarla birlikte olanların namaz kıldıkları belirtilmektedir. ***İSLAM'DAKİ BÜTÜN DİNİ PRATİKLER (NAMAZ, ZEKAT, ORUÇ, HAC) BİZE İBRAHİM'DEN AKTARILMIŞTIR***


2. sure 128. Ayette İbrahim ve İsmail Peygamberin "İSLAM'IN DİNİ PRATİKLERİNİ BİZE ÖĞRET" şeklinde ALLAH'a dua ettiklerini görüyoruz. " İbrahim, İsmail'le birlikte Kabe'yi inşa ederlerken dua ettiler: ''Rabbimiz bu işimizi kabul et, şüphesiz Sen işitensin, bilensin'' Rabbimiz ikimizi müslüman kıl ve soyumuzdan da müslüman bir topluluk meydana getir; BİZE İBADET ŞEKİLLERİMİZİ ÖĞRET ve tövbemizi kabul et. Sen tövbeleri kabul edensin, merhametlisin." (2:127-128). ***İBRAHİM: DİNİ PRATİKLER HAKKINDA BİLGİ ALAN İLK (ve son) KİŞİ*** İbrahim Peygamberden önceki elçiler ve Peygamberler dini pratikler hakkında bir vahiy almadılar. O zamanki topluluklar ilkel seviyedeydiler, kurtuluş için TEK ALLAH'A İMAN yeterliydi. Örneğin Nuh suresine (71. sure) bakabilirsiniz. Kuran'da DİNİ PRATİKLER yalnızca İbrahim'den sonrası için bahsedilmektedir, Ondan öncesinde hiç bir yerde geçmez. " (Ey İsrail'in torunları) Namazı gözetin zekatı verin, rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin". (2:43) " Kabeyi insanlık için bir merkez ve bir mescid kıldık, İbrahim'in bu yerini namaz kılma yeri yapacaksınız. İbrahim ve İsmail'e;'' Evimi tavaf edenler, itikafa çekilenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun' diye emretmiştik." (2:125) ***PEYGAMBERDEN ÖNCE DE NAMAZ KILINIYORDU*** Fakat Yahudi ve Hristiyanlar namazı TERKETTİLER. " Ey Meryem, Rabbine itaat et, secde et ve rüku edenlerle birlikte sen de rüku et" (3:43) " (İsa dedi ki:) Nerede olursam olayım, ALLAH beni kutlu kıldı ve yaşadığım sürece bana namazı ve zekatı emretti." (19:31) " Sonra gelen nesiller namazı TERKETTİLER ve zevklerinin peşine düştüler" (19:59) Günümüzde "Samaritanlar" diye bilinen bir grup Yahudi ve Rus Ortodoks Kilisesine bağlı bir grup Hristiyanda, namaz ibadetinin kalıntılarına rastlamaktayız. Samaritan Yahudilerinin, insanlar tarafından yazılan Talmud isimli kitabı reddederek yalnız Tevrat'a uyacaklarını ilan etmeleri dikkat çekici bir husustur. ***NAMAZ VE ZEKAT BİZE İBRAHİM KANALIYLA GELMİŞTİR*** ALLAH'ın ayetlerini inkar eden bazı kişiler "Eğer Kuran tastamam ve detaylı bir kitapsa (6:19,38 ve 114. Ayette söylenildiği gibi) Namaz ve Zekatın detaylarını niçin Kuran'da bulamıyoruz?" diyerek kafa tutuyorlar. Kuran'dan perdelenmiş (Bakınız; 18:57) bu kişilere şu Kuran gerçeğini sunuyoruz: Ona (İbrahim'e) İshak'ı armağan ettik ve sonra da Yakub'u ve hepsini salihler kıldık. Ve onları bizim emrimizle doğru yola ileten imamlar kıldık. ONLARA İYİ İŞLER YAPMAYI, NAMAZ KILMAYI VE ZEKAT VERMEYİ VAHYETTİK. (21:72-73) Maalesef, bu açık Kuran gerçeği de, Kuran'ı eksik ve yetersiz görenler tarafından kabul edilmeyecektir. YAPILMASI GEREKEN ŞEY, ÖNCELİKLE: Kuran'ın eksiksiz, mükemmel ve tam detaylı bir kitap olduğunu bildiren ALLAH'ın ayetlerine inanmaktır. Eğer bu inanç ve güvene sahip


olunursa, kalplerinden örtüler kalkacaktır, kulaklarındaki sağırlık yok olacaktır, ve Kuran gerçeğini idrak etmeye layık görüleceklerdir. ***ORUÇ BİZE İBRAHİM KANALIYLA GELMİŞTİR*** (ve Kuran'da hafifletilmiştir) '' Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmanıza izin verilmiştir. Onlar sizin örtünüz, siz de onlara örtüsünüz. ALLAH (geceleri onlara yaklaşarak) kendinize karşı hainlik ettiğinizi biliyordu. Şimdi tövbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Bundan böyle, geceleri onlara yaklaşabilirsiniz ve ALLAH'ın size izin verdiği şeyleri isteyebilirsiniz" (2:187'nin bir bölümü). Bu ayet açıkça gösteriyor ki Oruç ibadeti Muhammed Peygamberden önce de uygulanıyordu. İbrahim Peygamberin dininden (İslam) öğrenilmişti. Oruç ibadeti ilk olarak İbrahim Peygambere emredildiğinde, bu ibadet süresince cinsel ilişki gece ve gündüz yasaklanmıştı. Kuran'la birlikte gece yasağı kaldırılmıştır. ***HAC BİZE İBRAHİM KANALIYLA GELMİŞTİR*** Lütfen dikkat edin, bu ayet aynı zamanda NAMAZIN ŞEKLİNİ DE göstermektedir. (Rüku ve Secde) " İbrahim'e Kabe'nin yerini gösterdiğimiz zaman (şöyle emrettik:) Bana hiçbir şeyi ortak koşma, ziyaret edenler, kıyam edenler, rüku ve secde edenler için Evimi temiz tut. İnsanlar için Haccı ilan et gerek yaya gere binekli olarak en uzak yerlerden sana gelsinler." (22:26-27) Bu ayetlerden anlıyoruz ki Kuran, İSLAMDAKİ BÜTÜN DİNİ PRATİKLERİN (Namaz, Zekat, Oruç, Hac) bize İbrahim kanalıyla geldiğini göstermektedir. ALLAH İbrahim Peygambere, namazın nasıl kılınacağını, zekatın nasıl verileceğini, orucun nasıl tutulacağını ve Haccın nasıl yapılacağını öğretti ve bunlar nesilden nesile aktarılarak bize ulaştı. ***İNATLA İNKAR EDİYORLAR*** Bütün bu Kuran delillerini gördükten sonra bile, ALLAH'ın ayetlerine inanmayanların, inkarcılıklarını inatla sürdüreceklerine şahid olacaksınız. Bunca delilden sonra eğer hala size "Niçin Kuran'da namazın detayları yok" diye soracak olurlarsa sakın şaşırmayın. Kuran'ın eksiksiz ve tüm detayları içeren bir kitap olduğuna dair defalarca belirtilen Ayetleri inkar ettikleri sürece, bu Kuran gerçeğini asla göremeyecekler. İşte bunu haber veren Kuran Ayetleri: >>> KURAN'A İNANMAMANIN DOĞURACAĞI FELAKETLER Kuran'a karşı kalplerin, gözlerin ve kulakların mühürlenmesi. Bu durumda artık doğru yolu görmeleri imkansızdır. " Kendisine Rabbinin Ayetleri hatırlatıldığı zaman işlediği günahın farkında olmayarak, onlara karşı umursamaz bir tavır takınandan daha zalim kim olabilir? Bunun sonucunda, onların kalpleri üzerine (Kuran'ı) anlamalarını engelleyen bir perde koyarız ve onları sağırlaştırırız. Sen onları doğru yola çağırsan bile bu şekilde sonsuza kadar doğru yola gelemiyeceklerdir." (18:57) ***İKİ BÜYÜK FELAKET*** 1) İnsanların çoğunluğu inkar edecektir.


2) İNANANLARIN çoğunluğu Cehenneme gidecektir. " Ne kadar istesen de insanların çoğu inanmaz" (12:103) '' İnananların çoğunluğu ortak koşucu olmadıkları sürece inanmazlar" (12:106) Sonuç olarak, EĞER ÇOĞUNLUĞA UYMA EĞİLİMİNDEYSENİZ BAŞINIZ BÜYÜK BELAYA GİRECEK DEMEKTİR. Eğer, İNANANLARIN ÇOĞUNLUĞUNA UYMUŞSANIZ başınız yine büyük belada demektir. Hiçbir şeyi ortak koşmadan YALNIZ ALLAH'IN emirlerine uyanlar, kurtuluşa erecek talihli insanlardır ve bunlar sayı bakımından azınlığın azınlığıdır. ***ASIL PROBLEM: DOĞRU YOLDA OLDUĞUNU ZANNETMEK*** Kim Rahman'ın mesajını umursamazlıktan gelirse, biz bir şeytanı ona musallat ederiz ve her zaman onun yanında olur. Bu şeytanlar onların yolunu saptırırlar fakat onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını ZANNEDERLER. (43:36-37) " De ki: Rabbim adaletli olmamızı emretti, Her mescidde O'na yönelin ve dini O'na has kılarak yalnız O'na dua edin. Sizi nasıl ilk önce yarattıysa yine O'na döneceksiniz. Bir kısım insana yol gösterdi bir kısmı da doğru yoldan saptı. Çünkü bunlar ALLAH'ı bırakıp şeytanı benimsediler ve doğru yol üzerinde olduklarını SANIYORLAR." (7:29-30) " En büyük hüsrana uğrayanlar bütün çabaları boşa gitmişken kendilerini iyi işler yapıyor SANANLARDIR. (18:103-104) ***ORTAK KOŞTUKLARINDAN HABERSİZLER*** "İnananların" çoğunluğu farkında olmadan ortak koşuculuk yaparlar, kendilerinin müşrik olduğunu bilmezler. " Bütün insanları toplayacağımız gün; ortak koşanlara soracağız: Nerede ortak koştuklarınız? Onların cevabı şöyle olacak : "Rabbimiz olan ALLAH'a yemin ederiz ki biz ortak koşucu değildik." Bak, nasıl yalan söylüyorlar, uydurdukları (ortaklar) bugün onları yüzüstü bırakacak. (6:22-24) Görüyoruz ki, kendilerinin ortak koşucu olduğunu bilmeyen bir çok insan var. Siz de onlardan biri olmuş olmayasınız? Ortak koşucu biri olmadığınızı nasıl bilebilirsiniz? İşte, ortak koşmadığınızdan emin olmanın tek yolu: >>> ALLAH'A ORTAK KOŞMADIĞINIZDAN NASIL EMİN OLABİLİRSİNİZ? Cevabı aşağıda Lütfen,okumaya devam ediniz ***HADİS VE SÜNNETİN ÖNEMİ*** Kuran, Hadis ve Sünnetin gerçek müslümanla, sahte müslümanı ayırdedecek önemli bir ölçüt olduğunu haber veriyor. Gerçek Müslüman, Kuran'ın eksiksiz, mükemmel ve tam detaylı olduğunu bildiren ALLAH sözüne (6:19,38,114) inanan insandır. Gerçek müslüman İslam dininde Kuran'dan başka hiçbir


kaynak kabul etmez. Sahte müslüman Kuran'la yetinmeyip Hadis ve Sünnet peşinde koşan insandır. O, ortak koşucu olduğu halde, inandığını söyleyen bir yalancıdır. (Bakınız 16:22) " Her Peygambere insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kıldık. Onlardan bazısı bazısına hoşa gidecek aldatıcı sözler iletirler. ALLAH dileseydi buna engel olurdu. Öyleyse onları yalanlarla başbaşa bırak. Allah buna izin verdi ki ahirete inanmayanların kalpleri ona yönelsin, onlara ilgi duysunlar böylelikle günah kazanmaya devam etsinler. (6:112-113) Kuran'ı yeterli buluyor musunuz? ALLAH'ın sözüne inanıyor musunuz? Yoksa, Kuran her şeyi açıklayamaz, başka kaynaklar da olmalı diye mi düşünüyorsunuz? ***İŞTE GERÇEK BİR "HADİS" (Söz)*** Kıyamet, gününde, düşmanları tarafından uydurulan sözler (hadis ve sünnet) nedeniyle, ümmetinin Kuran'ı bıraktığından şikayetçi olacak ilk kişi Peygamberimiz olacaktır. Elçi: (Kıyamet gününde) diyecek ki: ''Rabbim ümmetim BU KURAN'I terkettiler''. Biz her Peygambere karşı suçlu - günahkarlardan düşmanlar kıldık. RABBİN DOĞRU YOLU GÖSTERİCİ VE YARDIMCI OLARAK YETERLİDİR. (BuKuran yeterlidir) (25:30-31) Yukarıdaki (25:31) Ayetiyle bir önceki sayfada alıntıladığımız (6:112) Ayetinde KELİMESİ KELİMESİNE bir benzerlik olduğuna lütfen dikkat edin. Sizce bu, bir tesadüf olabilir mi? Görülüyor ki, Muhammed Peygamber kendisini aşırı büyütenlerden şikayetçi olacak aynı şekilde İsa Peygamber de bu aşırılık nedeniyle kendisini ALLAH ya da ALLAH'ın oğlu ilan eden Hristiyanlardan şikayetçi olacak. *** KURAN: TEK GEÇERLİ HADİS*** " İşte bunlar ALLAH'ın ayetleridir; sana bunları hak olarak bildiriyoruz. Öyleyse onlar ALLAH'tan ve O'nun ayetlerinden başka hangi hadise inanacaklar? BÜTÜN YALANCI GÜNAHKARLARA YAZIKLAR OLSUN. Kendisine ALLAH'ın ayetleri bildirilince işitir sonra hiç duymamış gibi davranarak büyüklenir ve inatla kendi yoluna devam eder. Sen onu acı bir azapla müjdele. Ayetlerimizden bazılarını duyunca onları hafife alır. Onlar rezil edici bir azaba çarptırılacaktır. Sonra cehenneme atılacaklar, ne zenginlikleri, ne de ALLAH'ın dışında edindikleri evliyalar onları kurtaramayacaktır. Onlar için büyük bir azab vardır. BU (KURAN) YOL GÖSTERİCİDİR ALLAH'ın ayetlerini inkar edenler için aşağılanma ve acı bir azap vardır. (45:6-11) Şimdi ALLAH'IN ayetlerine inanıyor musunuz? Kura’n'ın tastamam, mükemmel, tam detaylı (6:19,38,114) olduğuna inanıyor musunuz? Yoksa yine de Kuran dışında kaynaklar olmalı mı sizin için? İZLENİLMESİ GEREKEN HADİSLER SADECE KURA’N’DIR. DİĞER BÜTÜN HADİSLER BATILDIR VE SAPIKLIĞA GÖTÜRÜR! "ALLAH en güzel hadis olan bu kitabı iki yolu da (cennet ve cehennem) gösterir şekilde indirdi. ALLAH'a saygı duyanların ona karşı derileri ürperir sonra kalpleri ona karşı yumuşar ve ondan öğüt alırlar. İşte bu, ALLAH'ın yol göstermesidir. ALLAH dilediğini bununla doğruya iletir. ALLAH tarafından saptırılanları ise kimse doğruya iletemez.'' (39:23) " İnsanlardan öyleleri vardır ki doğruyu bilmeden ALLAH’IN yolundan saptırıcı hadisler söylerler ve bunu hafife alırlar. İşte bunlar için rezil edici bir azap vardır. Ona Ayetlerimiz


bildirilince sanki hiç duymamış gibi umursamaz bir tavır alır. Sen ona acıklı bir azapla müjde ver. (31:6-7) SINANABİLİR - AÇIK MUCİZE Kuran'ın eksiksiz, mükemmel ve tam detaylı bir kitap olması ve dinin tek kaynağı olması gerektiğini bildiren açık ve kesin ayetlerin yanında, Her şeye gücü yeten ALLAH tarafından, bir de bu delilleri daha da güçlendirecek SINANABİLİR - AÇIK BİR MUCİZE gönderilmiştir. Kuran'daki her kelimenin hatta her harfin harika bir sayısal planla yerleştirildiğini gösteren MATEMATİKSEL BİR MUCİZE keşfedildi. Bu mucize besmelenin de harf sayısı olan 19 RAKAMI üzerine kuruludur ve 74. Surede de anlatıldığı gibi Kuran'ın "insan sözü" olduğunu iddia eden inkarcılara karşı açık bir cevaptır. Bu matematiksel mucize şüphe götürmez bir şekilde Kuran'ın Tanrısal bir kitap olduğunu kanıtlamaktadır. Böylece de Kuran'ın ALLAH tarafından tam anlamıyla korunduğunu göstermektedir. (Detaylar için lütfen KURAN GÖRÜLEN MUCİZE kitabına başvurun.) Kura’n'ın DİNİN TEK KAYNAĞI olması gerektiğini destekleyen SINANABİLİR - AÇIK MUCİZE 19 sayısı üzerine kurulu matematiksel bir mucizedir. Bu mucize SINANABİLİR olduğu için aklını kullanan herkes tarafından kabul edilebilecektir. Ancak, talihsiz bir şekilde yanlış yargılara saplanan kişiler bu açık gerçeği göremeyeceklerdir. Onlar Kuran ayetlerini inkar etmenin sebep olduğu felakete düşeceklerdir. (17:45) Önümüzdeki dört sayfada verilecek olan Matematiksel Mucizenin özeti "KURAN GÖRÜLEN MUCİZE" kitabından alıntılanmıştır.

KURAN GÖRÜLEN MUCİZE ÖZET VE SONUÇLAR Bu kitapta anlatılan Kuran Mucizesi en basitten en karmaşığa doğru sıralanmıştır. Çünki Kuran BÜTÜN İNSANLIĞA gönderilmiştir. Onun anlatım dili de en basitten, dil ve edebiyat alanındaki en üst seviyelere doğru gitmektedir ki böylelikle bu mesajı herkes eğitim düzeyine göre algılama şansına sahiptir. Kuran Mucizesi içinde bu prensib geçerlidir. Bu nedenle bu mucize basit ve daha karmaşık olmak üzere iki bölümde incelenebilir. BASİT ANLAŞILABİLİR MADDELER : 1) Başlangıç Ayeti besmele 19 harften oluşur. 2) Kuran 114 = 19 x 6 sureden oluşur. 3) İlk Kuran vahyi olan ALAK SURESİ(96:1-5) 19 kelimeden oluşur. 4) Bu ilk sure Kura’nda en sondan 19. Suredir. 5) Vahyedilen bu ilk sure (96) 19 Ayettir. 6) Bu ilk sure 76 = 19 x 4 harften oluşur 7) Bu sure 304 = 19x16 harften oluşur. 8) Vahyedilen son sure NASR SURESİ (110) 19 kelimedir.


9) SON SURE NASR SURESİ’NİN ilk ayeti 19 harftir. 10) İkinci vahiy (68:1 - 9) 38 kelimedir. 19x2 11) Üçüncü vahiy (73:1-10)57 kelimedir. 19x3 12) Dördüncü vahiy (74:1 - 30) 19 sayısını getirmiştir. 13) Beşinci vahiy 74. sure 30. Ayette bahsedilen 19 sayısının hemen ardından 19 harfli Besmeleyi getirmiştir. 14) Besmeledeki ilk kelime (isim) Kuran'da 19 kere tekrarlanır. 15) Besmeledeki ikinci kelime (ALLAH) 2698=19x142 kez tekrarlanır. 16) Besmeledeki üçüncü kelime (Rahman) 57=19x3 kez tekrarlanır. 17) Besmeledeki dördüncü kelime (Rahim) 114= 19x6 kez tekrarlanır. 18) 14-17. Maddelerdeki Çarpım faktörlerini toplarsak; 1+142+3+67 152 sayısını elde ederiz= 19 x 8 19) Bu dört tekrar sayısı 19,2698,57,114 Kuran'da geçen Allah'ın dört isminin matematiksel (ebced) değerinin tam karşılığıdır. 20) ALLAH'ın bilinen 400 isminden SADECE DÖRT tanesinin ebced değeri 19'un katıdır ve bu dördünün matematiksel değeri de besmeledeki dört ismin Kuran'da geçiş sayısı ile aynıdır. 21) 9. surenin başında besmele yoktur. Bu eksiklik 27. surenin 30. Ayetinde giderilmiş ve sayı 114 = 19x6 olarak tamamlanmıştır. 22) 9. sureden 27. sureye sayım yaparsak 19 sure sayarız. DAHA KOMPLİKE MADDELER : 23) 50. Sure "Kaf" harfiyle başlar ve bu surede 57=19x3 adet "Kaf harfi kullanılmıştır. 24) Başında "Kaf harfi bulunan öteki sure 42. Suredir ve bu surede de 57=19x3 adet "kaf kullanılmıştır. 25) "Kaf harfi Kuranı sembolize eder. Sadece iki surenin başlangıç harfi olan bu harf iki surede 57+57 = 114 kere geçer. 114 sayısı Kuran'daki sure sayısıdır. 26) "Kaf harfiyle başlayan 50. surenin ilk ayetinde geçen Mecid= Yüce ismi Kuranı tanımlar. Ve "Mecid" kelimesinin ebced değeri 57 dir, tam "Kaf" harfinin sayısı kadar. 27) 68. Sure "Nun" harfiyle başlar ve 133=19x7 "Nun" bulunur. 28) 7,19,ve 38. sureler "Sad" harfiyle başlar ve bu üç surede 152=19x8 "Sad" bulunur.


29) 36. Sure "Ya" ve "Sin" harfleriyle başlar. Bu iki harf bu surede 285=19x15 kez kullanılır. 30) 40. sureden 46'ya "Ha" ve "Mim" harfleriyle başlar. Bu iki harf bu yedi surede 2147= 19x113 adet bulunur. 31) 42. Sure "Ayn" "Sin" "Kaf" harfleriyle başlar, bu üç harf 209=19x11 adet bulunur. 32) 19. Sure "Kef "He" "Ye" "Ayn" "Sad" harfleriyle başlar, bu beş harf bu surede 798=19x42 kez kullanılır. 33) 19,20,26,27,28. Sureler "Ha" "Ta ha" "Ta Sin" ve "Ta Sin Mim" harflerinin kombinasyonuyla birbirine bağlanır. Bu harfler bu beş surede 1767=19x93 adet bulunur. 34) 2. Sure "Elif, Lam, Mim" harfleriyle başlar ve bu üç harf 9899=19x521 adet bulunur. 35) 3. sure de "Elif, Lam, Mim" harfleriyle başlar ve bu üç harf 5662 = 19x298 adet bulunur. 36) 29,30,31,32. Surelerde "Elif, Lam, Mim" harfleriyle başlar. Bu üç harf bu surelerde sırayla; 1672= 19x88 1254=19x66,817=19x43, 570=19x30 adet bulunur. 37) 10 ve 11. Sure "Elif, Lam, Ra" harfleriyle başlar ve ikisinde de bu üç harf 2489=19x131 Adet bulunur. 38) 12,14 ve 15. Surelerde "Elif, Lam, Ra" harfleriyle başlar bu üç harf sırasıyla bu surelerde 23+5=19x125, 1197=19x63 ve 912=19x48 adet bulunur. 39) 13. Sure "Elif, Lam, Mim, Ra" harfleriyle başlar ve bu dört harf bu surede 1482= 19x78 adet bulunur. 40) 7. Sure "Elif, Lam, Mim, Sad harfleriyle başlar ve bu dört harf 5320= 19x280 Adet bulunur. 41) Kurani Başlangıç harfleri 14 adettir ve bunlar 14 şekilde biraraya gelmiştir. 29. sure bu başlangıç harfleriyle başlar. Bu sayıları topladığımızda; 14+14+29=57=19x3 buluruz. 42) Kurandaki başlangıç harfleri "Kuran Mucizeleri" olarak tanımlanmıştır. 43) Kuran 19 Sayısı üzerine planlanmıştır. Arapçada ALLAH için kullanılan TEK = VAHİD isminin ebced (matematiksel) değeri


19'dur. Yani bu sayı Kuran'ın temel mesajı olan ALLAH BİRDİR temasını vurgulamaktadır. SONUÇ : Burada aktarılan sınanabilir deliller şunu kanıtlamaktadır: 1) Kuran ilahi bir kitaptır. 2) Kuran ALLAH tarafından korunmuştur.

***KURAN : TEK KAYNAK (6:19)*** Kuran dışında başka kaynaklar edinmek ALLAH'ın dışında başka ilahlar edinmek demektir; ORTAK KOŞUCULUKTUR. BU ÖNEMLİ İFADENİN AYET NUMARASI = ( 19 ) " (Ey Muhammed) de ki: Kimin şahitliği daha geçerlidir? De ki: ALLAH benim şahidimdir, sizi ve ulaşabildiğim herkesi uyarayım diye bana BU KURAN vahyedildi. Buna rağmen (Kuran dışında kaynaklar edinerek) ALLAH'ın dışında başka ilahlar da olduğuna şahidlik mi ediyorsunuz? De ki: Ben bu şahidliği kabul etmiyorum. Deki: Yalnızca TEK İLAH vardır ve ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım (6:19) ***"BU KİTAPTA (KURAN) HİÇBİR ŞEYİ EKSİK BIRAKMADIK." (6:38)*** Bu Ayetin Arapça metni 19 harftir. Ayet Numarası 38 = 19 x 2 Elif - Nun - Tı - Ra - Fe - Elif - Mim ||||||| 7654321 Be - Te - Kef - Lam - Elif - Ye - Fe ||||||| 14 13 12 11 10 9 8 Hemze - Ye - Şın - Nun - Mim ||||| 19 18 17 16 15 " ALLAH BU KİTABI TAM DETAYLI İNDİRDİ." (6:114) Bu Ayetin Arapça metni 19 harftir. Bu Ayetin numarası 114 = 19 x 6 Ye - Lam - Elif - Lam - Zı - Nun - Elif


||||||| 7654321 Be - Te - Kef - Lam - Elif - Mim - Kef ||||||| 14 13 12 11 10 9 8 Elif - Lam - Sad - Fe - Mim ||||| 19 18 17 16 15 "RABBİNİN SÖZÜ (BU KURAN) DOĞRULUK BAKIMINDAN VE ADALET BAKIMINDAN TASTAMAMDIR." (6:115) Arapça Metinde Yukarıdaki ifade 19 harftir. Te - Mim - Lam - Kef - Te - Mim - Te ||||||| 7654321 Elif - Kaf - Dal - Sad - Kef - Be - Ra ||||||| 14 13 12 11 10 9 8 Elif - Lam - Dal - Ayn - Ve ||||| 19 18 17 16 15 PEYGAMBERİMİZİN KURAN'IN ÖNÜNE GEÇMESİ YASAKLANMIŞTIR! Muhammed’e ALLAH'TAN gelen bir emir, kendisinin Kuran Ayetleri vahyedilmeden önce aceleci davranıp harekete geçmemesi ve Ayetlerin vahyi tamamlanınca onları titizlikle uygulaması yönündedir. Aşağıdaki ayette de bu durumu göreceğiz. Bu Ayet 20. surenin 114. Ayetidir; 114 = 19 X 6 "(Ey Muhammed) Sana Kuran vahyedilmeden önce acele hareket etme ve de ki: "Rabbim ilmimi artır." (20: 114) Bu Ayetin Numarasının, Kura’n'daki Sure sayısı olan 114 olması tesadüf olabilir mi? ALLAH ve Elçisi, bizden, Kura’n'ı tamamıyla Kura’n'ı ve yalnız Kura’n'ı izlememizi istemiştir. PEYGAMBERİMİZ KURAN'I AÇIKLAMAKTAN MEN EDİLMİŞTİR. Bazı kişilerse buna rağmen Kuran'ın anlaşılması çok güç bir kitap olduğunu ve hadis ve sünnetin Kuran'ı açıkladığını iddia etmektedirler. Oysa, Kuran'a ve Hadislere şöyle bir göz atmanız gerçeğin bunun tam aksi olduğunu görmemize yetecektir. Çünki Hadis uydurucuları değişik topluluklardan, hatta farklı ülkelerden çıkmışlardır. Kullandıkları dil, lehçe ve aksan olarak


birbirlerinden çok farklıdır. Anlaşılması çok güç olan dil, Kuran dili değil tam aksine Hadis dilidir. Hatta bu yönüyle eksizsiz olan üstün vahyin önüne geçmek bir yana kirletmekte ve islama olan kötü niyetli eleştirilere de tüm müslümanları hedef yapmaktadır.

" (Ey Muhammed) Kuran vahyini acele almak için dilini oynatma. Onu bir Kuran olarak biraraya getirmek bize aittir. Onun vahyini tamamladığımızda ONA UY. Sonra onu açıklayacak (beyan) olan Biziz.(75:16-19) Yukarıdaki Alıntıda da "Kuran'ın ALLAH tarafından açıklanacağını" bildiren ayetin numarası yine; >>> 19 KURAN, BİZE GEREKLİ BÜTÜN ÖRNEKLERİ AÇIKLAMAKTADIR. Kuranda, bizim için gerekli olan bütün örneklerin, ve ibret alınacak derslerin anlatıldığını bildiren dört ayet vardır. Bunlar: 17:89, 18:54, 30:58 ve 39:27 No'lu Ayetlerdir. Eğer bu dört Ayetin numarasını toplarsak;

89 + 54 + 58 + 27 = 228 = 19 x 12 şeklinde yine 19'un tam katı bir sayıyla karşılaşırız. Biz bu Kuran'da insanlar için bütün örnekleri verdik; fakat insanların çoğu inkarda diretiyorlar. (17:89) Biz bu Kuran'da her örneği verdik fakat insanoğlu en tartışmacı yaratıktır. (18: 54) Biz bu Kuran'da insanlara her örneği verdik, buna rağmen inkarcılara hangi ayeti getirirsen getir "Siz Sapıksınız" derler. Cahillerin kalbini ALLAH böyle mühürler. (30:58 - 59) Biz bu Kuran'da insanlara öğüt alsınlar diye her örneği verdik. Dikkate almaları için indirilmiş çarpıklığı olmayan Arapça bir Kuran'dır.ALLAH uyumsuz ve geçimsiz ortaklara bağlı olan bir adam ile yalnızca bir kişiye bağlı bir adamı örnek veriyor. Bu ikisinin durumu bir olur mu ? Övülmek ALLAH içindir. Onların çoğu bilmiyor. Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Sonra kıyamet gününde Rabb’inizin önünde davalaşacaksınız. (39:27 - 31) Bu dört Ayetin numaraları sırayla; 89,54,58 ve 27'dir. 89 + 54 + 58 + 27 = 228

228 = 19 x 12

Yukarıdaki Ayetler aynı zamanda, Muhammed Peygamber’in diğer bütün insanlar gibi ölümlü bir insane olduğunu ve O'ndan sonra dinde TEK KAYNAK edinmemizi, çelişkili kaynakları terk etmemiz gerektiğini bildirmektedir. Bu TEK KAYNAĞIN KURA’N olması gerektiği ise 28. Ayette belirtilmiştir. HADİS: NEYİ İSTERLERSE İÇİNDE ONU BULDUKLARI KAYNAK.


Son olarak, SINANABİLİR - AÇIK MUCİZENİN desteklediği başka bir ayeti göstereceğiz. Bu ayet gösteriyor ki, gerçek inananlar TEK VE ÇELİŞMEZ BİR KAYNAK edinirler. İnkarcıların ise içinde neyi isterlerse onu bulabilecekleri çelişkilerle dolu bir kaynakları vardır. Çelişkilerle dolu hadis kitaplarında neyi isterseniz bulabileceğiniz bilinen bir gerçektir. Bu ayet ise inkarcılara soruyor: "İÇİNDE NEYİ İSTERSENİZ ONU BULABİLECEĞİNİZ BİR KİTABINIZ MI VAR?" Bu Önemli Ayetin Numarası = 38 38 = 19 x 2 " Teslim olanları, suçlu günahkarlarla bir mi tutacağız sanıyorsunuz? Ne kadar yanlış düşünüyorsunuz? Yoksa sizin İÇİNDE NEYİ İSTERSENİZ ONU BULABİLECEĞİNİZ BİR KİTABINIZ MI VAR ?" (68:35-38) ALLAH KURAN'I TANIMLAR: TASTAMAMDIR.(6:115) ALLAH KURAN'I TANIMLAR: TAM DETAYLIDIR (6:114) ALLAH KURAN'I TANIMLAR: EKSİKSİZDİR (6:38) PEYGAMBER SADECE KURAN'I TEBLİĞ ETMİŞTİR (69:40-47) HADİS VE SÜNNET ŞEYTANİ ÖĞRETİLERDİR (6:112, 25:31) SADECE KURAN'A UYMALISINIZ (6:19, 7:3) ALLAH BUNU SINANABİLİR-AÇIK BİR MUCİZEYLE DESTEKLEMİŞTİR. (Bakınız; Sayfa 64-72) O halde niçin bu kadar ayeti göremiyorlar ? ! NİÇİN ALLAH'A İNANAMIYORLAR ? Çünki ağızlarıyla söylediklerini kalpleri inkar ediyor. Sosyal çevrenin etkisi altında kalarak inandıklarını söylüyorlar fakat kalpleri vahyi inkar ediyor. "Sizin ilahınız TEK İLAHTIR. Ahirete inanmayanların kalpleri ise inkarcıdır. Onlar büyüklenerek reddederler.'' (16:22) Bu inkarın sonucunda (bilinçaltındaki inkar) Kuran'dan perdelenerek uzaklaştırılmaktadırlar. " Kuran okuduğun zaman seninle ahirete inanmayanlar arasında GÖRÜNMEZ BİR ENGEL koyarız. Onların kalpleri üzerine onu anlamalarını engelleyecek örtüler çekeriz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Sen (BİR OLAN) Rabb’ini SADECE KURAN'DA andığın zaman nefretle senden uzaklaşırlar." (17 : 45 - 46 ) Görüldüğü gibi onlar SADECE KURAN'I asla kabul edemezler. Hadis ve Sünnet gibi başka kaynaklar peşinde koşarlar. MÜJDELENEN ZAFER Kuran bize der ki: "Zafere erdirilecek olan taraf KESİN OLARAK Müslümanlar olacaktır." Müslümanları zafere erdirmek bizim vaadimizdir" (30:47) "Hiç şüphesiz Biz elçilerimize ve inananlara dünyada da, kıyamet gününde de zafer vereceğiz." (40:51) " ALLAH kendisine yardım edenlere kesin olarak zafer verecektir. ALLAH'ın gücü yeter ve


Yücedir" (22:40) " Şüphesiz ki ALLAH inananları savunup koruyacaktır. ALLAH hain ve nankörleri sevmez. (22:38) " Ey inananlar, eğer siz ALLAH'a yardım ederseniz, O da size zafer verecektir ve sizi güçlendirecektir. (47:7) O HALDE MÜSLÜMANLAR NİÇİN EZİLİYOR ? Bir önceki sayfada aktardığımız ayetlere göre Müslümanların ALLAH tarafından desteklenerek zafer elde etmesi ve güçlü konumda olması gerekirdi. Fakat durum böyle değil. ALLAH'ın ayetleri yanlış olamayacağına göre anlıyoruz ki bugünkü Müslümanlar ALLAH'a teslim olmuş değiller ve onların yolları yanlış. TARİHİ GERÇEKLER Peygamberden sonraki müslümanlar Kuran'ı, Sadece Kuran'ı izledikleri dönemde bilimsel, kültürel, teknolojik, sosyal, ekonomik ve askeri alanda dünyada öncü konumundaydılar. Hiçbir savaşı kaybetmediler. İslam dini Batı Afrika'dan Çin'e, Güney Fransa'dan Doğu Almanya'ya kadar yayıldı. 3. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan hadis ve Sünnet isimli Şeytani kaynaklarla birlikte Müslümanlarda dejenerasyon başladı. Bu öğretiler Kuran'ın yanında dini kaynak kabul edildikten sonra Müslümanlar hiçbir savaşta zafere kavuşamadılar. Nasıl oluyor da 3 milyon İsrailli devamlı surette 150 milyon arabı etkisiz bırakabiliyor? 3 Milyon İsraillinin 1 milyar müslümanı Kudüs'teki Kutsal Mescidden uzak tutabilmesi hala sizi uyandırmıyor mu? Hindistan nasıl oluyor da Pakistan'ı sürekli yenilgiye uğratıyor? Ruslar, nasıl oluyor da Afganistan'ı işgal edebiliyor? (Reşad Halife'nin 1982 yılında dikkat çektiği bu saldırılar günümüzde Bosna ve Çeçenistanda şiddetini arttırarak devam ediyor) ÇÜNKİ, onlar Kuran'ın EKSİKSİZ, MÜKEMMEL ve TAM DETAYLI olduğunu bildiren, ALLAH'ın Ayetlerini inkar ediyorlar ve ALLAH'ın emrine karşı gelerek Kuran'ı dinin TEK KAYNAĞI edinmiyorlar. Çünki onlar, Hadis ve Sünnet isimli öğretileri Kuran'a ortak koşuyorlar. " Kim benim Mesajımdan (Kuran) yüz çevirirse onun için dünyada zorlu bir yaşam vardır ve Kıyamet Günü onu kör olarak dirilteceğiz. O şöyle diyecek: "Rabbim ben dünyada iken görüyordum şimdi niçin beni kör olarak dirilttin?" (ALLAH) diyecek ki: 'Sana Ayetlerimiz gelmişti, sen onları umursamadın ve unuttun şimdi de sen aynı şekilde unutulacaksın. İşte biz aşırı gidenleri ve Rabbinin ayetlerine inanmayanları böyle cezalandırırız. Ahiretteki azab ise daha şiddetli ve sonsuz olacaktır." (20:124-127) HADİSLER KURAN YOLUNDAN SAPTIRDILAR! (1) SİZ ABDESTİ BÖYLE Mİ ALIYORSUNUZ ? Abdest almayla ilgili Kuran emirleri açık ve kolay iken, bugünün müslüman kitleleri ALLAH'ın yanında başka ilahlar (otoriteler) edindikleri için ALLAH'ın tarif ettiği gibi abdest almıyorlar.


ALLAH'ın emirlerini çiğnemenin sonucu ise yenilmek ve küçük düşmektir. "Ey inananlar, namaza kalktığınız zaman yüzünüzü ve dirseklere, kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın) " (5:6) Bugünün müslüman kitleleri ALLAH'ın emriyle yetinmiyorlar. ALLAH'ın emirlerinin üstüne birçok imam ve mollaların hükümlerini katıyorlar. Bunun sonucunda her grubun kendine özgü değişik bir abdesti oluyor. Bütün bu değişik abdestlerin sebebi Peygamberin nasıl abdest aldığına dair ortaya atılan zanna dayalı değişik rivayetlerdir. Böylelikle onlar ALLAH'IN emrini çiğneyerek, Şeytanın tuzağına düşüyorlar ve yenilgiye uğrayarak, küçük düşüyorlar. HADİSLER KURAN'DAN SAPTIRDILAR ! (2) NAMAZLARI BÖYLE Mİ KILIYORSUNUZ ? "Namazları kılarken sesinizi çok yükseltmeyin, çok da kısmayın bu ikisinin arasında bir ton kullanın"(17:110) ALLAH'IN bu açık emrine rağmen, Müslümanlar, hadisler nedeniyle bu emirden saptırıldılar. Bugün müslümanların çoğunluğu öğle namazında, ikindi namazında, akşamın üçüncü rekatinde ve yatsının ikinci bölümünde sessiz namaz kılıyorlar. NİÇİN BUNU BÖYLE YAPIYORLAR ? Çünki ALLAH'ın yanında başka ilahların emirlerini dinliyorlar, yani Kuran dışında başka kaynaklara uyuyorlar. Böylelikle onlar cemaat halinde şeytanın tuzağına düşüyorlar ve Mesajı (Kuran) eksiksiz, mükemmel ve tam detaylı olan Yaratıcılarına itaatsizlik ediyorlar.(6:19,38 ve114) HADİSLER KURAN YOLUNDAN SAPTIRDILAR. (3) Namazınızda ALLAH'ın isminin dışında başka isimleride anıyor musunuz ?Namazımızda ALLAH'ın isminin yanında başka hiçbir ismi anmamak ALLAH'ın emridir. (72:18) Fakat bugün, Müslümanlar namaz kılarken, İbrahim ve Muhammed Peygamber’in isimlerini de zikredip, yüceltmelerini emreden batıl kaynaklara uymaktadırlar. "Mescidler ALLAH'a aittir bu nedenle burada ALLAH'ın ismi yanında başka hiçbir şeyi anmayın" (72:18) >>> BU İFADEDEN DAHA AÇIK NE OLABİLİR? Günümüzde müslümanlar, "teşehhüd" adıyla bilinen şeytani bir eklemeyle, namazlarında İbrahim ve Muhammed Peygamber’e övgüler ve tesbihler göndermeye yöneltilmişlerdir. Ne garip bir durum ki, Hadis ve Sünnet kaynakları bile teşehhüd'ü namazlarda olmaması gereken bir ekleme olarak görüyorlar. BU AÇIK BİR ORTAK KOŞUCULUK DEĞİL Mİ ?

ALLAH EMRİNE KARŞI HADİS VE SÜNNET


Zina suçuna karşı verilecek cezanın "çok açık ve net" bir şekilde bildirildiğini belirten ifadeden sonra Kuran, zina edenlerin yüz celde (cilde vurulma) ile cezalandırılmasını emretmektedir. Peki, Müslümanlar Yaratıcılarının bu emrine uyuyor mu? HAYIR. Mollalar bu Kuran Ayetinin açık olmadığını iddia ettiler! Çünki zina edenlerin evli ya da bekar olup olmadıkları belirtilmiyormuş. Ve bu konuda da Kuran'ın açıklanması için hadis gerekiyormuş. '' Bu sure indirdiğimiz ve hüküm kıldığımız bir suredir. İçinde öğüt almanız için apaçık Ayetler indirdik. Zina eden kadın ya da erkeğin her birine yüzer celde vurun. Eğer ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız bu konuda şefkat hissi sizi alıkoymasın ve bu cezaya inananlardan bir grup şahit olsun. (24: 1-2) Bu açık Ayete rağmen, geleneklerin ve şeytanın etkisiyle, Mollalar evli olan zinakarların taşlanarak öldürülmesine hükmettiler ! ALLAH'A İTAAT EDİN VE ELÇİYE İTAAT EDİN. Şeytan milyonlarca müslümanı ALLAH'a itaat Kuran'a uymakla; Elçiye itaat ise Hadise uymakla olur diyerek kandırmayı başarmıştır. Şeytanın bu tuzağının başarılı olmasının sebebi müslüman kitlelerin Kuran'dan habersiz olmaları ve "Kuran dinin TEK KAYNAĞI olacaktır" İlahi emrini uygulamamaları olmuştur. Bu konu üzerinde biraz düşünürsek şunu kavrayacağız ki, biz Kuran'ı Muhammed Peygamber vasıtasıyla öğrendik. ALLAH, sözünü bize DİREKT olarak kendisi değil elçisi vasıtasıyla bildirdi. Bu nedenle "ALLAH'a ve Elçiye itaat" ifadesi kullanılmaktadır. Burada kastedilen, ALLAH sözüne (Kuran) itaattir. Bütün geçmiş ilahi kitaplar "Elçiye itaat eden, ALLAH'a itaat etmiştir" şeklindeki Kuran ifadesini içermektedir. Burada elbette Elçinin ALLAH olduğu kastedilmiyor. Burada kastedilen, elçi vasıtasıyla gönderilen ALLAH’IN SÖZÜNE itaattir. Bu nedenle ilim sahibi olan gerçek inananlar Hadis ve Sünnetin, ALLAH yolundan saptırmak için Şeytani ilhamlar vasıtasıyla yazılmış kaynaklar olduğunu anlayacaklardır. PEYGAMBER HADİSLERİ GERÇEKTE PEYGAMBERE AİT DEĞİLDİR. Bu hadisler (sözler) hayatlarında Peygamberi hiç görmemiş; insanların aktardığı hadislerdir. Bunların dedelerinin dedeleri bile Peygamberi görmemiştir. İlk hadis kitabı Peygamberden 200 yılı aşkın bir süre sonra doğan Buhariye aittir. Buhari bu hadis kitabını yazarken kaynak olarak gördüğü bazı rivayetçilere gitmiştir. Buhari, bu kişinin "doğru sözlü" biri olduğunu test ettikten sonra, sorar: "Sen hiç hadis duydun mu?" O kişi cevap verir: "Evet duydum" ve başlar anlatmaya: "Babamdan duydum ki (ALLAH Ondan razı olsun) büyük kardeşi demiş ki (ALLAH Ondan razı olsun) büyük annesiyle otururken (ALLAH Ondan razı olsun) büyükannesi Ona demiş ki: bir gün amcasıyla yemek masasında otururken (ALLAH ondan razı olsun) imam Ahmed İbn Muhammed el-Emeviyi tanıyan büyük büyük babası, onun en yaşlı amcasının, Peygamberin en yakın arkadaşlarından biri olan Ömer İbn Halid El Yamaniye rastladığını söylemiş ve O, ona demiş ki, bir gün Peygamber (Selam Onun üzerine olsun) şöyle demiş... Böylece görülüyor ki, hadisler Peygamberin ölümünden yaklaşık sekiz nesil sonra yazılmış, Peygamberden duyulduğu iddia edilen sözlerdir.


Buna karşın, şu anda biz Reddedilmesi imkansız olan sınanabilir - açık bir mucizeyle biliyoruz ki, Kuran Peygamberimiz tarafından iletilmiş olan, ALLAH'ın yanılmaz ve şaşmaz bir sözüdür. Böylece biz, bu söze itaat ederek Elçiye itaat etmiş oluyoruz. HADİSLERE İTAAT ELÇİYE İTAAT DEĞİLDİR. Tam aksine, bunlara itaat bu hadisleri aktaran insanlara itaat etmek anlamına gelmekledir. '' Peygamberin Hadisleri " olduğu iddia edilen bu sözlere itaat aslında kendilerinin doğumundan 200 sene önce yaşamış olan Peygamberden, bazı sözler öğrenip aktardığını sanan, zayıf görüşlü insanlara itaat etmek anlamına gelmektedir. Örneğin, Abbas İbni Yaserden rivayet edilen bir hadise itaat eden kişi Peygambere itaat etmiş değildir yalnızca Abbas İbni Yaser’e itaat etmiş durumdadır. Muhammed Peygamber’e gerçek itaat AÇIK BİR MUCİZEYLE desteklenmiş olan ve Peygamber tarafından tebliğ edilen Kurana uymakla olur. Bu bilgiler, Kuran'da niçin tekrar tekrar "Yalnızca aklını kullananlar öğüt alabilirler" dendiğini açıklamaktadır. Kuran, bize Muhammed Peygamber’in diliyle iletilmiştir. Arada hiçbir rivayetçi yoktur. Vahiy gelir gelmez, Peygamber bunu vahiy katiplerine bildirmiş ve onlar da bunları derhal yazıp, Kura’n olarak toplamışlardır. Kura’n, Muhammed Peygamber’den bize gelen Tek Gerçek Hadistir. Ve, Her şeye gücü yeten Rabbimiz, Muhammed Peygamberin bize bildirdiği gibi kendi sözünü sonsuza kadar koruyacaktır. (15:9) ***BÜYÜK FELAKET*** "(Kıyamet Gününde) inkarcılara şöyle denilecek: ALLAH'ın size olan kızgınlığı sizin kendinize olan kızgınlığınızdan daha büyüktür çünkü siz inanmaya çağrıldınız fakat reddettiniz. Onlar şöyle diyecek: Rabbimiz bizi iki kere öldürdün, iki kere yaşattın, şimdi sana itiraf ederiz ki, biz günahkardık. ŞİMDİ BİZİM İÇİN BİR ÇIKIŞ YOLU VAR MI? Bunun sebebi şudur; YALNIZ ALLAH'A davet edildiğiniz zaman inanmadınız fakat O'na ortak koşulduğu zaman inandınız. Bugün, hüküm ALLAH'a aittir, O, yücedir, büyüktür (40:10-12) Siz, YALNIZ ALLAH'A çağrıldığınızda bunu kabul ediyor musunuz? YOKSA, O'nunla birlikte bazı ortaklar da olmalı mı? " Elçileri, onlara apaçık delillerle gidince, kendi ilimlerini yeterli görüp, övündüler ve hafife aldıkları bu şey, onları felakete sürükledi. Azabımız onlara gelince "ŞİMDİ BİZ, YALNIZ ALLAH'A İNANDIK VE ÖNCEDEN O'NA ORTAK KOŞTUKLARIMIZI REDDETTİK' dediler. Fakat ne yazık ki, azabımız geldiği zaman ona inanmaları onları kurtaramaz. ALLAH'ın kararı budur ve asla değişmez, inkar edenler hüsrana uğrayacaklardır." (40:83-85) Siz, ananızdan, babanızdan, atalarınızdan ve mollalardan edindiğiniz dini bilgilerinin doğruluğundan ve bunların ilahi bir mesaj olduğundan emin misiniz? (Hadis ve Sünnet sizce ALLAH sözümü?) Bu batıl öğretileri bırakıp, yalnız ALLAH'IN sözünü dinlemeye hazır mısınız? YOKSA, Artık çok geç olana kadar tereddüt mü edeceksiniz? BÜYÜK BİR ÖLÇÜT


>>> YALNIZ ALLAH'TAN >>> BAHSEDİLDİĞİNDE ahirete inanmayanların kalbleri öfkeyle dolar. Fakat O'nun yanında başkaları da anılırsa tatmin olurlar. (39:45) ÖNEMLİ AÇIKLAMA:NİÇİN DÜNYAYA GÖNDERİLDİK? Kuran'a karşı Hadis ve Sünnet isimli kaynakların niçin var olduğu, dünyaya gönderilmemizin sebebini öğrendiğinizde açıklığa kavuşacaktır. Dünyada olmamızın tek ama tek bir gayesi var. Kuran'da belirtildiği gibi (67:1-2 ve 21-56) YALNIZ ALLAH'A kulluk etmemiz için yaratıldık. Şeytan kendi içinde ALLAH'ın yanında bir ilah olabilme arzusu taşıyordu. ALLAH, onun bu kötü niyetini ortaya çıkarmak için Adem'i yarattı. ALLAH, Şeytana ve bütün meleklere, bizim hiçbir şeyi ortak koşmadan YALNIZ ALLAH'A ibadet edebileceğimizi göstermek istiyordu. Yani hayatımızın gayesi YALNIZ ALLAH'A kulluk etmektir. Affedilmeyecek tek günahın ALLAH'a ortak koşmak olmasının sebebi budur. Eğer ALLAH'a herhangi bir kimseyi ortak koşarsak imtihanı kaybederiz. Eğer Muhammed'i, İsa'yı Meryem'i, rahipleri, imamları ya da herhangi bir kimseyi ya da şeyi ortak koşmadan YALNIZ ALLAH'A kulluk edersek hayatımızın gayesi olan bu büyük imtihanı başarmış olacağız. Eğer biz, Kuran'ın yanında Peygamber sözlerine de ihtiyacımız vardır dersek Şeytan'ın ALLAH'ın ortaklara ihtiyacı olduğunu öne süren iddiasını desteklemiş oluruz. Bu nedenle, YALNIZ ALLAH'A kulluk edenler, YALNIZ ALLAH'IN SÖZÜNE uyarlar. Bu kitap boyunca kanıtlandığı gibi ALLAH'ın Sözü tastamamdır, hiçbir eksiği yoktur, tam detaylı bir mesajdır.

SON OLARAK: EN ÖNEMLİ SORU Sizce ALLAH TEK OLARAK yeterli olabilir mi ? Yoksa, ALLAH'ın kulluk edilebilmek ve anılabilmek için Muhammed Peygambere ihtiyacı mı var ? Sizce TEK ALLAH yeterli mi ? Yoksa, ALLAH'ın Muhammed, İsa, Meryem ya da diğer din adamlarından oluşan ortaklara ihtiyacı mı var ? TEK ALLAH anıldığı zaman tatmin oluyor musunuz ? Yoksa ALLAH'ın yanında mutlaka Muhammed'in, İsa'nın, Meryem'in ya da herhangi bir din adamının ismi de anılmalı mı? TEK ALLAH'TAN bahsedilince sıkıntı duyuyor musunuz ? Sürekli olarak TEK ALLAH'TAN bahsettiğim için bana kızıyor musunuz ? Başka isimleri de Onunla birlikte anmalı mıyım? TEK ALLAH size yetiyor mu ? Tekrar tekrar TEK ALLAH'TAN bahsettiğim için bıkkınlık duyuyor musunuz ? Yoksa TEK ALLAH'IN anılması sizi mutlu mu ediyor ? 39. Sure 45. Ayette belirtilen BÜYÜK ÖLÇÜT ışığında bu sorulara vereceğimiz cevaplar kendi


bilinçaltınızı tanımanızı sağlayacaktır. Kaderiniz bu cevaplara bağlıdır. ***ALLAH'IN ONAYLAMADIĞI BİR DİN (42: 21)*** Hadis ve Sünnet ile Kuran arasındaki çelişkiye bazı örnekler : Şeytani Öğretiler : Çeliştiği Kurani Prensipler : Hadis ve Sünnet >>>>>>>>>>>>>>>>6:19,38,114/7:3/12:111/17:46/31:6/45:6 Zina eden evlileri, taşlayarak öldürmek >>>>>>>>>>>>>>>>>>>24:2 / 4:25 Namaz kılmayan müslümanları öldürmek >>>>>>>>>>>>>2:256/18:29/20:14 Dördüncü defa alkollü içki içeni öldürmek >>>>>>>>>>>>>>>>>>2:256/18:29 Kadınları başörtüsü ve peçe giymeye zorlamak,miras,boşanma gibi sosyal ve bireysel haklardan mahrum etmek >>>>>>>3:195/4:19,32/9:71/2:228 Hadis kitaplarındaki hadislerle kadınları aşağı görmek onları maymun,köpek ve kargalara benzetmek>>>>>>>>>>>>>>>>9:71/33:35 Yiyecekler hususunda sayısız yasaklar>>>>>>>>>>>>>>6:145,150/16:115,116 Abdesten namaz kılmaya,uyumaktan tırnak kesmeye kadar binlerce kural icad etmek>>>>>>>>>>>>>>5:101/42:21/2:67,71 Erkeklere altın ve ipeği yasaklamak>>>>>>>>>>>>>5:48,49/7:31,32/18:31/22:23 Resim, müzik gibi güzel sanat dallarını yasaklamak>>>>>>>>>>>7:32/42:21/34:13 Mezheplere ayrılmayı rahmet kabul etmek>>>>>>>>>>>>>6:159/30:32/23:52,56 Peygamberi putlaştırmak : En üstün peygamber olduğunu iddia etmek>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>2:285 Günahsız olduğunu iddia etmek>>>>>>>>>>>>>>>4:79/9:117/33:37/80:1,10/66:1 İsmini namaza ve ezan'a ilave etmek>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>20:14/72:18 Peygambere hakaret: Deve sidiği içmeyi öğütlediğini iddia etmek>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>7:157 Halkın gözünü oyduğunu iddia etmek>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>3:159/68: 4 Otuz erkeğin cinsel gücünde olduğunu iddia etmek>>>>>>>>>>>33:21/18:110/41:6 Namazın önünden geçen bir çocuğa beddua ederek felçli hale soktuğunu iddia etmek>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>3:159 KURAN-HADİS VE İSLAM REŞAD HALİFE İngilizceden Türkçeye Çeviren: Metin Abdullah Ağustos 1995 Bu kitab, Muhammed Peygamber’in ölümünden bir süre sonra ortaya çıkan düşmanlarının, O'nun


getirdiği dini saptırmak ve bambaşka bir din haline getirmek için ortaya koydukları öğretilerin şeytani kimliğini belirlemektedir. (KURAN 6:112) ALLAH tarafından gönderilen EŞSİZ BİR MUCİZENİN ışığında Peygamberin bıraktığı "Gerçek İslam Dinini" ortaya çıkarmaktadır. (KURAN 74:30-35) Dünya tarihinin son döneminde (1974- 2280) "En Büyük Dünya Dini" olacağı vaadedilen İBRAHİM PEYGAMBERİN DİNİ İSLAM'A yol hazırlamaktadır. (KURAN 22:78,61:3,74:1-7) (TEVRAT, Tekvin 17:1-5, 18:18 Malaki 3:1) (Ufak düzeltmeler:Kadir Uludağ hayatkuran.sozlukspot.com)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.