ERMENİLERİN YAPTIKLARI KATLİÂMLAR MACCOBbIE YBMMCTBA C O B E P l U E H H b l E
APMflHAMM
LES MASSACRES COMMIS PAR LES ARMENIENS
A. Ü. TÜRK INKıLÂP TARIHI ENSTITÜSÜ YAYıNLARı NO.
NEDEN?
1. Fotoğraf: Ermeni çeteleri tarafından 25 Nisan 1918'de Subatan köyünde karınları yarılıp çocukları çıkarılan kadınlar ve çocukları. 2. Fotoğraf: Muş ve Bitlis'te kurulup Rus ordusuna öncülük eden ve Türklere karşı giriştikleri mezalimle tanınan Ermeni çetelerinden bir grup (Ermeni Âmâl ve Harekât-ı Ihtilâliyyesi-Tesâvîr ve Vesâik. Osmanlıca, Almanca, ingilizce ve Fransızca açıklamalı Albüm, nu. 2, s. 58,...).
Yazışma Adresi: A.Ü. Türk İnkiiâp Tarihi Enstitüsü Tel : 22 5815 Beşevier/ANKARA
A N K A R A Ü N İ V E R S İ T E S İ B A S I M E V İ / A N K A R A — 1986
İÇİNDEKİLER Sayfa
ÖNSÖZ GİRİŞ SOMMAIRE ERMENİLER M. Cambon'un raporlarından pasajlar M. Cambon'un diğer iki raporu KOMİTELER . Sasun olayları Zeytun olayları 1896 Haziran ayında Van'da meydana gelen olaylar Osmanlı Bankası baskını Hınçak çetesi ve diğerleri Ermeni isyancılarının on yıllık çalışmalarının sonucu KATOLİK ERMENİLER Aşiretlerin durumu Türklerle Ermeniler arasındaki münasebetler
3 5 7 10 16 18 20 28 32 42 52 54 66 70 78 80
Ö N S Ö Z Yıllarca Türklerle birlikte yaşayıp sosyal, askerî, dini, iktisadi her türlü lıak ve hürriyetten ve birçok imtiyaz ve ihsandan yararlanmış olan Ermenilerin "sâdık teb'a"Iıktan bir isyancı hâline gelmelerini Rus Generali Mayevvski başlıca üç sebebe bağlamıştır: Ermenilerin siyasette ileri gitmeleri; aralarında milliyet, hürriyet ve bağımsızlık fikirlerinin gelişmesi ve bu fikirlerin batılı devletler tarafından tahrik edilerek papazların telkin ve gayretleriyle yayılması. Bu isyankâr tutumun aksiyon hâline dönüşmesini ise, yine batılıların maddi ve manevi desteğiyle, komiteler, dernekler yapmış ve cemaatlerini felaketten felakete sürüklemişlerdir. Osmanlı hoşgörüsü, sabrı ve büyük devlet geleneği istismar edilmeye çalışılarak girişilen bu faaliyetlerde, hristiyan taassubu da körüklenmek suretiyle, isyanların, cinayetlerin, katliâmların bedeli hep Türklere fatura edilmeye çalışılmış ve propagandayla basın bu şekilde yönlendirilmiştir. Ancak tahrif edilmek istenen gerçekler, er ya da geç ortaya çıkmış ve yerli ve yabancı yazarlar, tahkik heyetleri ve insaf sahibi kimseler tarafından yansıtılmıştır. İşte bunlardan biri de Rus Generali Mayevvski'dir. Önce Van, sonra da Erzurum'da Başkonsolos olarak görev yapan Mayewski, eserini Rus Genelkurmayına rapor olarak sunmuştur. Petersburg Askeri Matbaasında kitap hâline getirilen bu rapor hizmete özel olarak az sayıda bastırılmıştır. "Van ve Bitlis Vilayetleri İstatistiği" adlı bu kitap,
Ruscadan Karargâlı-ı Umumî İstihbarat Şubesi memurlarından Süvari Binbaşısı Mehmed Sâdık tarafından Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiş ve 1330 (1914) yılında Matbaa-ı Askeriye'de bastırılmıştır. Ermenilerle doğrudan ilgili kısımları, Rüsca aslı ve Les Massacres d'Armönie-Statistique des Provinces de Van et de Bitlis" adlı Fransızcasıyla ayrı bir kitap hâlinde 1916 yılında neşredilmiş ve birkaç yıl önce de Dışişleri Bakanlığı tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır. Fransızcasından tercüme ettiğimiz eserin Ruscasıyla karşılaştırılmasını, her zaman takdirle andığımız yardımlarını esirgemeyen değerli Hocam Prof. Dr. Mustafa KAFALI yapmak lutfunda bulunmuşlardır. Kendilerine burada teşekkürlerimi arzederim. Dün olduğu gibi bugün de canlılığını koruyan eserin yabancı, tarafsız bir gözle kaleme alınmış ve Rus Genelkurmayına sunulmuş resmî bir rapordan teşekkül etmiş olması onun gerçekliliğini ve inandırıcılığını ortaya koymuş ve yıllardan beri yanlış tanıtılmaya çalışılan olaylara ışık tutmuştur.
Doç. Dr. Azmi SÜSLÜ
G İ R İ Ş Son derece önemli tarihi bir belgeyi ihtiva eden bu inceleme, General Mayewski tarafından yapılıp Rus Genelkurmayına sunulmuş olan Van ve Bitlis vilayetlerinin askerî bir istatistiğidir. Yazarı, altı yıldan fazla bir süre Van, daha sonra da Erzurum'da Rusya'nın Başkonsolosluğunu yapmıştır. Bu eser, genel olarak, coğrafi durumu, tabii kaynakları, ulaşım yollarını, tek kelimeyle, bir genelkurmaya faydalı olabilecek her türlü istihbaratı değerlendirmiştir. Eserini daha kapsamlı hâle getirebilmek amacıyla yazar, kendilerini meydana getiren çeşitli unsurlara, özellikle bölge halkıyla Ermeniler arasındaki münasebetlere ve dolayısıyla temas ettiği bu iki vilâyet halkının istatistiğine özel bir bölüm ayırmıştır. Sadece Ermeni isyancılarını incelediğinde ise, hükmü datıa çok onları mahkum eder niteliktedir. Gelecek sayfalar okundukça görülecektir ki, General Mayevvski, Türkiye Ermenilerinin tatmak zorunda kaldıkları esef verici olayların her türlü mesuliyetini kesin olarak önce siyasî komitelere mensup isyancılara, sonra da onları tahrik eden İngiltere'ye atfetmiştir. Zikrettiği birçok belgeden Yazar, özellikle İngiliz "Blue Book" ve Fransız "Livre Jaune"una atıfta bulunmaktadır. Eserini halka değil de, ülkesinin Genelkurmayına takdim ettiği için Generalin verdiği bilgiler tarafgirlikle itham edilemez. Yazar, bilinçli olarak, çok nadir görülen bir tarafsızlıkla ve tamamen bağımsız olarak doğrudan doğruya yerlerinde yaptığı incelemelerle kanaatini ortaya koymuştur.
6
2
Apesaae roposase cocraB.ı a IOTB rjıaBHbiM ToproBuö Bjıaccb HacejeeİH BT> ropo«ax'b, rflİ Hfcrb HXT> AOCTO0HUX1> COUepHHKOBI» — TpeBOB'b. ApMHue npoMuın^euHBBH h peMecjıeıiHH-
KH COCpeAOTO^HBatOTCH TaBJKe HCBJIIOlHTeJIbHO BT> ropoAax'B. KAKT> T&KI> W flpyrie oöpaayıon» BAtcb BO3MOJBHO
H3B£CTHMH
KopnopanİH, e t ıji-ibio
jtyıınaro 8KcnayarHpoBaHia cBoero
npoMbicja. B-b xapaKTepft ropoACBHx,L apMHHt cafc-
Ayerb OTM'&THTb HİKOTopbiH lepru, nûflBHBiniacır B"b HHXT, BaatCTCH, JIHIHb Cb B6Cblia HÖJ^&BBFIRO BpeMeUH. ApMSHHH'b r0p0HtaHHHTE>, COUpilBOCHyBnıİHCfl CB-Boe BaBHMb 06pa80Bauıeuı>, npoıneftınift XOTH 6u uaqajbHyro npnxoACByto ııiKO.ıy, npioSp'BTaeTTb BI Bucıneö CTeneHH Bbicosoe Mu'&uie o n0JiHTHqecB0M,b suarenin apMHHCBon Hailin, BOOÖıqe; y aero HBJiaeTca 3aM-&qaTeabHoe Tu;ec.ıaBİe, sauociBBufi TOHT>, öojibiuoe caMO-
3
Basan TO oco6aa yB-fepeBHOCTb «h TOMX, ITO ecjiH apMHue BI> HacTOHLu.ee BPÖMA H HE hrparorb ÖoJibiııoii NO^HTHGECSOFI POJN, TO ToabBO DOTOMY, QT0 HAXOAHTCFL ÜOAT» aroMi. Typıjııı; HO BI> GYAYMEARB APMBHCBAA Hau,ia HenpeM-FEHHO BoapoAHTca a saÖMerb uoAOÖaıomee una Hea ÜOJIHTH16CB06 OOJIOBteHİe. J[a.rfce, cpeflH ropoflCBHX-b apMaa-b, a BT, MH^HIE H
oco6eHHOOTH cpeftH MoaoAe®H, Hejbsa He aaat-
THTb Öojjbiuoro ıncjıa JnoÖHTeJieü saHHMaTbCH BCHBOÖ NOJIHTHBOM,
BOOÖme,
OXOTHO
mero-ia to-
SOMMAIRE
Ce travail, qui forme un document histoTİque de la plus haute importance est une statistique militaire des Provinces de Van et de Bitlis, dressee par le General Mayewski et destinee a l'Etat-Major Russe. Son auteur fut, durant plus de six ans, Consul General de Russie a Van, puis â Erzeroum. Cet ouvrage traite, en grande partie, de la situation geographique, des ressources naturelles, des voies de communication, en un mot, de tout ce qui pourrait etre utile a un Etat-Major. Pour rendre plus complet son ouvrage, l'auteur consacre un chapitre special â la statistique de la population de ces deux provinces oü il parle incidemment des relations entre les difförents elements qui la composent et notamment des rapports entre les Kurdes et les Armeniens. Quand il prend â partie les revolutionnaires armeniens, son verdict pour les condamner est des plus affirmatifs. Comme on se rendra compte de la lecture des pages qui suivent, le General Mayewski attribue, d'une façon peremptoire, toute la responsabilite des evenements regrettables dont les Armeniens de Turquie eurent â souffrir, en premier lieu aux revolutionnaires affilies aux comites politiques et en second lieu â l'Angleterre qui les a encourages.
8
Parmi les nombreux temoignages qu'il รงite, l'auteur se rapporte principalement au Blue Book anglais et au Livre Jaune franรงais. On ne pourrait taxer de partialite les affirmations du General puisqu'il a adresse son ouvrage non au grand public, mais a l'Etat-Major de son pays. U y a developpe, consciencieusement et avec une franchise rare, et en toute liberte sa conviction basee sur des constatations faites sur les lieux memes.
9 3
inMXl>
CBOHMT»,
HKOÖlJ
TOHKHMT» nOHUMâHİeMT»
BC6B03M0HÎHHX'L nOJIHTHleCEHXTb KOMÖHHaijİfij...
4
H3T» Koro COCTOHJH ÖaHflU peBOJiouioHepoBi>? H3t jııoAeiı, 3aıı^mn;aK)m;HXT. HHTepecH CBoeS POAHHBI, CBOH ce&ıeîÎHue oıaTH, CBOH pejiHrio3HKia B'fepoBaHİH?. HHCKO.II>KO! B'B
6OABINHHCTB^
ROPOACKOH
C^YQAEBT
HEAOYIHBUıEIICA
9TO ÖBURB CÖPOFIH MOJIOACHIH,
C6HTOH
Ch TOJiny BocnajıatomHMH ptıaMH rjaBHtıx-B arHTaTopoBt, BT, oÖmean,, jnoAeHfcecbMa ueAaJGKHX'I> H HenOHMMaK)mHX'b A^lte TOÜ npOCTOtî 8em«, ITO HX% A'bHTejibHOCTL cnocoÖHa Öujıa He yjyqınHTb no-iOHteııİH Typeı;Kwx'f> apMam, a HanpoTHB-B ıoro—x0JbK0 yxyAinırn>
5
}Kajo6u Ha yrHeTeHHöe noaOHteaio apMaırt BT. Typı\i« HHKOMM'B OÖPAAOMT He MOryrb 6IJTI» OTHeceHU Ha ao-»İO apMfiHi. ropoHsaHi., BcerAa n0Jb30BaBuxüxcH A0CTaT04H0ü cieneırbio CBOÖOAu, 6e30nacTH0CTH h Ö^aronojiy OGmeciBeuuoe no^oateHie MXI, BO Bcfex'I> OTuomeHİfl^t, 6uao Gojibuıe m ban. yAOB.ıeTBopHTejibHoe. H-fiCKOJIbKO Bt HHbIXT> yCJOBİHX1> HaXOA«TC5I apMHHe - cejib^aHe. KaKt yate öujio cKa3ano paHtrae, rjıaBaaa nxı> A^aTeJibHOCTt cocpeAOTOi H B a e T c a Ha aeMJieA'K.ıİH. B j ı a r o A a p a A^BIIO y c T a -
HOBHBmeâca Bb Kpai, npaBH.ibao& CHCTeııl; opoueaia noaeö, aaHfrrie xat60uaAneciB0Mb npHHOCHTB AFLICT xopomİH AOXOAT> H OÖE3UEHHBAETI> BHOJIH'6 6E3ÖIAHOE cymecTBOBaHİe. Car6;ıo MOJKHO* yTBepatAftTta i t q Typemtıe apaıaHe cejb^aae sce-
ERMENİLER Bir süreden beri şehirli Ermenilerin karakterierinde bazı değişiklikler görülmeye başlanmıştır. İlkokul tahsili olan her Ermeni, milletin tamamı tarafından takibedilen siyaset hakkında geniş bilgiye sahip olmuştur. Şöhrete sahibolmak, kendisini önemli göstermek, aslı hakkında yüksek bilgiye sahibolmak, bütün bunlar bu sınıf içindeki her Ermenide aym derecede görülen ruh hâlidir. Bunun yamsıra Ermeniler, bugün dünya siyasetinde önemli bir mevkiye sahip olmamalarım, sadece Türk tâbiiyetinde bulunmalarına bağlamakta olup, "Ermeni milletinin" muhakkak surette yeniden doğacağım ve hakkı olan siyasî üstünlüğe'kavuşacağını iddia etmektedirler. Şehirli Ermeniler, özellikle gençler, her türlü siyasî meselelerle meşgul olmakta ve siyasetin bütün incelikleri üzerinde bilgi sahibi olduklarını isbat etmek hastalığına kapılmış bulunmaktadırlar. Çoğu kez ciddi hiçbir şey öğrenmeyen ve meşhur ihtilâlcilerin tekerlemelerini tekrar etmekten kendilerini alamayan şehirli genç Ermeniler, gerçekte hareketleriyle vatandaşlanm selâmetten çok felâkete götürdüklerinin bile farkına varamayan âciz, câhil takımım teşkil etmektedirler.
11
rflaÖujiH oöeaneıeHhi 3naqnTe.ibhbiM'b AOCTaTKOMT> ıpoAOBOJibCTBeHh uxt> cpeftCTB*b, h MaTepiajibHoe nxı> ĞJiarococTonHİe 6IJJIO Burae ÖJiarococTOaııia, XOTH 6u PYCCKHXTB KPECTFEHUT BT> cpeAHeii noJlOCfe PoCCİM. Ho npH 3T0MT. HyjRHO yCTaHOBHTb TOrfc 4>aKTT>, 4to Bce cejıt.cKoe ııacejıeHİe AaiaTCKOİİ TypmH, He HCK/ıionaa H MycyjbMaııt, He (JUJIO B"B AOCRATOMHOM CTENEHH CRPAJRAEHO OTB
eaMoyopaBCTöa naatcr Haro qnejıa 6yîİHbixTb ajıeMeHTOBi» KypAcıtaro Hacejeııia, cpe^H BOToparo y^aiHoe BÖPOBCTBO, rpaöetet, yroHT. cKOia 3ıo, OAnaıtn. eme ne uosBO^aen. CAA3ATB, ITO5IJ npımııc ıe.îr>'iane Bce BpeMH HSH^H NOAI> yrpoaoii ıtypACKaıo ııorpOMa. tlpu HajiHiHOM'b cymecTBOBaHİü i!Oao6hux,b HeBuıi0CHMbix'b AJ>a ;KH3IIM yc.ıOBİiî, apııaııcKoe nace.ıeHİe TyppİH, HeMHHyeMO AOAÎKHO ÖbTJIO 6BL ÖtAHİTb, BHMHpaib M, ıiüKoueu'b, MOJKÖTI. 6uTb, Aaase coBepıneHHO MCie3HyTb ... BCJı-FEACTBIE c;ıa6aro pa3BHTİa BT. CTPAH"& rpaacAAUCTBEıIHOCTH, MOJKHO 6UJIO YSA3ATB HA CJıYıAH, KORAA HFEBOTOPUN PPMNHEBIA
ce6a CKOp-fee
ceJieHİa LYBCTBOBO IH
BT» SABHCHMOCTH OTT> BFLÎHTEJIBHBLX'B
BYPACKHXT 6eeBT>,
uenteJiıı
o-RB 6JIHJKAÎURIHXB TV-
PEUEHXTE. 1HHOBHHXTOBTB..
Co3AaBaTb MeîKAy sypAaMH H apMHHaMH Ty BpaatAy, aoTopaa HcayccTBemıo 6uaa BU3Baııa BT> uepioAi» 1 8 9 5 — 1 8 9 6 ROAOBT, 3HAıMıO A°6HBATBCA Tasoro nojıOHteeıa, npH KOTOPOARB HNAABI/I pe-topıvııj HO Morjın 6u O6E3NEIHTB »rapnoe COJKH-
12
Türkiye'deki Ermenilerin durumlarının dayaıulnıaz olduğuna dair şikâyetler, şehirlerde oturan Ermeniler için pek geçerli değildir; zira bunlar her zaman her türlü hürriyetten istifade etmişler ve imtiyaza sahip olmuşlardır. Köylülere gelince, çiftçiliği ve sun'i sulamacılığı iyi bildiklerinden durumları, merkezi Rusya'daki köylülerinkinden çok daha iyidir.
Bölge köylerine nazaran Ermeni köyleri, geçtikleri köyleri yağmalayıp sürüleri alıp götüren göçerlerin saldırılarına karşı Hükümet tarafından az korunmaktadırlar.
Bununla birlikte, Ermenilerin devamlı olarak bunların saldırılarına maruz kaldıklarına da inanmamak gerekir. Zira, gerçek böyle olsaydı, hiçbir Ermeni köyü bulunmazdı. Halbuki her devirde Ermeni köyleri bölge köylerinden daha zengin ve daha müreffeh olmuşlardır.
Mahalli idare bu bölgelerde yeterince güçlü olmadığından bazı Ermeni köyleri, Türk idarecileri tarafından hiçbir kötü muameleye maruz kalmaksızın, aşiret reislerinden az çok acı çekmişlerdir.
13
TejBCTBO o6Mxb Hap0AH0CTefi. Boa4e noflpoöuaa pteib o ceMb Bcepe^n. C«aHty H'ÎJCIf03LK0 CJIOBb 06"b &pMHHCKOMt AyxoBeHCTB,fe. Pejınriü3Haa A^aTGatHOCTb ero BecbMa He3HaMHTe.îbna; HO, aaırb 6u B3aMİîHT. ea, OHO Bcer^a ycepAHO TpyAHJOCB HA UOAAepataHİa iiau,ioııajibHHX'b HAeîı. y apMaut, itaat m y uptfMHxrf> xpucTİaHcKHX'f. nap0AH0CTeit BoCTûKa, »aöh aan.iûHajbHOCTH, Bt Tefeme coTem. .a-fe-n, ÎKHJİH noAt ceHbio yeA0HeHHUxrb, HO MHOrO^HCJieHHHIb MOHaCTbipeÖ. 3a^CI. AyXOBHHO IiaCTHpH TpyAHJIHCb H0 CTOJIbKO HAATB npoııoB'feAtıo „cJiOBa Bo»baro", CKOJibKO HaAt noAAepKaHİeMTb HauİOHajIbHOM p03HH XpHCTİaH'b H MycyjbMaıi'b. HepKOBHHH IHKOJIU u ınao.ıu, BOO6ME, A^aTejibHO NOMORAAA BA 9TOMTJ nonpam/fr AyxoBeHCTBy. xpııcTİaHe BöCTOKa, B006m,e, JiHiıiH;iHCb no3Hauia B-b OCHOBİi raaBHMXb xpncTİaHcanxrb npnıııı,ııuoBb u ITO,M'6CTO pejmrİH y h h t i 3aHHJio CJIHUIKOMK pasBHTOe ayacTBo Han,iouajıtnocTH-. ısa3i.tBaTb ce6a uuöopnnKaMW qeJOB'fe«iecKHX'f. ııpaB-b m 3aK0im0CTH-, Booöme—A^aTe^bHO cyeTUTfcca ajih Toro, I T O 6 U ao6htbch HtKoroparo upecTHHta CBoero rojıoea Ha BOCTOKİ— II ec.au 6u apMaııe, r UOAb rmiH030Mb nUUJIIUX b C06^a3HHTeJIbHUXb p-feıeö, BUIOJH 6u CHOBa ua nyTB peeojııouİK5
16
Ermeni ayaklanması aşağıdaki üç sebepten ileri gelmiştir: 1. Ermenilerin siyasetteki bilinen ilerlemeleri; 2. Ermeni kamuoyunda milliyetçilik, hürriyet ve bağımsızlık fikirlerinin gelişmesi; 3. Bu fikirlerin batılı hükümetler tarafından tahrik edilmesi ve Ermeni papazlarının gayretleri ve telkinleriyle bunların yayılması. Bu konudaki en güzel belge, 1893-1897 yıllarında San Kitap'ta yayınlanan belgeler arasındaki Fransa'nın İstanbul Büyükelçisi B. Cambon'un raporudur:
M. Cambon'un raporundan pasajlar: "Ermeniler, Londra'da çok iyi kabul gördüler. Gladstone Kabinesi, memnun olmayanları çağırdı, onları gruplandırdı, nizama soktu ve desteklemeye söz verdi. Bundan böyle de ilham kaynağı olacak olan Londra'ya propaganda komitesi yerleşmiş oldu. Ermeni halkı arasında ise, iki basit fikri gerekiyordu: milliyetçilik ve hürriyet fikirleri.
benimsetmek
Komiteler bunları yaymakla kendilerini görevli saydılar... ve böylece birkaç yıl içinde propaganda vesilesiyle Türk idaresinin eksik ve hatalarını isti.~mar edip, Ermenilerle meskun
* Livre Jaune, Documents Diplomatiques, Affaires armeniennes. Paris, 1893-1897, s. 11.
17
24
HW
npouaraHAU YTBEPHH.ıCA BT. JIOHAon-fe, H noay^ajıt SA^ca cooTa^TCTByıomia BHyıueuia. B t aıaccy apMHHcaaro Hacejıeuia Heo6xoAMMO 6bi;ıo BuiJApmi. abİ BecbMa nnocTua MACH: HAEıO NAU,IA^BBOCTM H ıiAeıo CBOÖOAU". „TaKHMt 06paB0MTb, Bt TeyeHİe H^cKOJtKHXt JI'&Tt, TaİlHIJH OÖIIjeCTBa paCUpOCTpaHHIOTCH uo Bceö ApMeHİa: uponarauAnpyrcH uopoKH H HeAOcıaTKH -rypeuKOM aAMHHHCTpauin, a Bt apMHHCKOM". napcA^ npoöyjRAaıOTca MAea nauio. aa.ibuocTü H ae3aBHCMM0CTH. KOMHTERL
98
29
KaaıSont Baojııt OTier^HBO roBopaıt, qToap>ınHCKİe aoMH-rem npHHHjiH ua ce6a 3aAa>ıy —BHfcApuTb Bt Maccy apMfiHcaaro Hace^ıeııia HAGH HaMi0iıa.ibH0CTM,CB060AUH H63aBMcaM0CTH, K a a t AO^îKiıa 6u.ua orııocıntCH Typeuaaa aAMHHHCTpaa;ia a t riOAOÖıiOM Ai«Te.|n>ııocrH aj>MiiııcKiıxt araTOTOpOBt? Kt A^aTeJbHOCTH, HaupaB.ıeHHofi Kt pa3pyıucnuo rocyAapcTBeaııiJxt ocHoat Typuia? ÜKO^bKO pa3t 3a noc.ı-feAiıee AecfiTH.ıf.Tİe, no nacronııiıo EBponei1CKHxt AepataBt, OHa ocBo6o>KAa^a uf>.ıı»ıa COTHH İİOJİHTHqecKHXt arHTaıopoBb, Koropue ııeMeA^enn0-)K0 noc.ıt> « oBoero ocBoöoatAeHİa cııoBa BCTyna,ıw Bt PFLAU PEBOJIK)ıı,IOHHBLXT ÖAHA'B
38
M3t ııpoajıaMaıua, Bbmymeııııwxt apfojiHCKMMt KOMMTeıOMt /J,auiHaaMCToab Bt aBrycT-fc 1896 roAa. llocjı-ıI ABbuaAnam naparpa<ı>OBt. Bt KOTopuxt Ap&ıeHİH Tpeöyeıca Bce, ITO yıOAuo. Ro cBoöoAbi ııeıaTM BKdwauıejib«»o, upoKJia
18 bölgelerde millî uyanış ve bağımsızlık gizli örgütler kurulmuş oldu" (Livre
fikirlerini
yayacak
olan
Jaune, Affaires arm6-
niennes. s.l 1 —12)... B. Cambon açıkça itiraf ediyor ki, Ermeni isyancıları, köylülere milliyetçilik, hürriyet ve muhtariyet fikirlerini kabul ettirmek işini kendileri için bir görev saymışlardır. ... Bu durumda Türk Hükümetinin Ermeni komitelerinin faaliyetleri karşısındaki tutumu ne olacaktı? Kendisini mahvetmekten başka bir gayesi olmayan bu tür faaliyetleri tasvip edebilir miydi? M. Cambon'un diğer iki raporu: "İstanbul, 27 Mart 1894 Geçen pazar, Sn. Aşikiyan, âyini yaptıktan sonra, Patrikhaneye gitmek üzere Kumkapı Kilisesini terkedeceği sırada 18 yaşlarındaki genç bir Ermeni tabancasıyla kendisine nişan aldı ve üzerine birkaç el ateş etti... Zaptiyeler tarafından karakola götürülüp, cinayet teşebbüsünün sebepleri üzerine sorguya çekilince, Ermeni, Sn. Aşikiyan'ın Ermenilerin düşmanı olduğunu; onları Hükümete ihbar etmekten geri kalmadığını ve Ermenilerin de kendisinden cemaatlerini kurtarmaya andiçtiğini belirtti..."
"İstanbul, 3 Haziran
1894
Son günlerde İstanbul Ermeni cemaati üyelerinden birine karşı bir suikast düzenlendi.. Maksud Bey, uzun sureden beri dindaşları arasında Türklere satılmış bir kişi ve cemaatin bir düşmanı olarak ilân edilmişti.
19 uauİH 3aKanMMBaeTCH
Tası» *)
.Mu
vMpewb!
3uaeMT>!... Ho AYXı> peBoaıonm, npoHMsaBUiiS apuHHCKyto uauiıo AO M03ra ea KO-
MU 9T0
creB, ue
nepecraHeTt
yrpoaîaTb
Tpony
Cya-
v
ratıa AO ı bxı> ııopTb, noaa MU He npioöp'feTeM'b qe.i0B,feıecKHX'b upaB-b m DOKU BT> JKHBUXT> OClauercH xoTb ÜAHH'B apMaHMut!" 3AT'BMT UOADHCB: „Iİ,eHTpa4bHuwföoHCTaıiTHHOuojibCKİii KOMMTen» «eAepauİH apMancKHxt peBo.nouionepoBi» /^aıuHaKuynoH-b H a M ' b M3-
HeMajıo HapoAnu\-b repoeBT> Ba^aaHCKaro noayocTpoBa. A cabiuiHO JIH 4TO-un6yAi» o HapoAHUxrb repoaxı> apManij? Ta^ Hsıena UXÎ. 6opuoBi. 3a cBOÖOAy? Hxb HÜTI». IloMeMy? IIo-
b^CTHO
TOMy,
İTO
6opuW
9 T H M r p a ^ H p ü J b CKOp'lie H M e H -
HO najıaıeü cBoero HapoAa, a ue ero OCBOÖOAMTE^EH.
APMAHCKIH
ÖAHABI
BBI3UBAJIH
BeuHO CMyıu, p-fcamo, a 3aTİMJb HaxoAameeca BT> HXI>
pyKaxt
OÖIJHHO-
cBpuBajıncb.
opyasie c.ıyatH-
CBoero O T C T y u j ı e u i a , a 6e30pyjRHbia Maccu apMaub AOJIJBHU 6UJIH 3a40
HMT. AJIH
npHKpuTİH
TIJMrb PACNJAMIBATBCA CBoeıo BpoBbH) H CBOHMT. AOCTOAHIEMI, 3a UOABHTH CBOHXT. BoopyjRennuxb
coSpaTbeet. B"b JIOHAOH^ ua cıen» öyAymHOCTH apMHHCHaro Bonpoca HMiaııcb, no Bcefi B-fepOaTHOCTH, OAH-fe JlHnib o6mia cooöpa«euia; BT» 3aBUCHM0CTM OTT» Bcero xoAa aparnaCBaro ABH'KeuİH, oömaro ero ycu$xa, upeAnoja-
20 Geçen yıl Sultan Abdülmecid tarafından Ermenilere ihsan edilmiş olan Nizâmnâmenin hatırasını canlandırmak amacıyla yapılacak olan kutlama törenini yasaklamış ve Maksud Bey de, bu yasağın kalkması için girişimde bulunmayı reddetmişti. Bu tarihten itibaren de Ermeni cemaatinin faal unsurlarının nefretini üzerine çekmişti. Onu öldürme hamalları idi...
teşebbüsünde
... Hiç şüphe yok
ki, siyası
bulunan iki kişi ise, Ermeni
bir cinayetle
karşı
karşıya-
yız. Kâtillerin üstünde Ermeni komitelerinden gelen evrak vc mektuplar bulundu ve Leon adlı kimse tarafından kiralanmış olduklarını itiraf ettiler.
Bu durumda onları silahlandırmış olan komiteler, Patrik'e karşı girişilmiş olan suikastten sonra, Türkler nezdinde milli davalarına ihanet etmekle suçladıkları Ermeni cemaatinin üst sınıflarına yeni bir ihtar vermek istemişlerdir" (Lİvre
Jauııc, Affaires armeniennes, 1893— 1897).
KOMİTELER ...On yıl boyunca çok sayıda ihtilâlci, Avrupa'nın müdahalesi üzerine serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılır bırakılmaz da zaman kaybetmeksizin eşkiya çetelerine katılmışlardır. ... 1896 Ağustosunda Daşnakcıların yayınladıkları beyanattaki oniki maddelik program, basın hürriyetine kadar her türlü iddiayı ihtiva ediyor ve şu cümleler-
21
Faaocb o Kasan, AEPHKY.
H COCTB^TCTB yromy IO ©MY IIOA-
PaHtoıe Bcero ue05x0AHM0 6HJIO HMfrrb
ua .iHn,o CMyTu, CMyTbi cepbesHua, npoAOJUKHTeJb-
HUH, BpoBaBBifl. KaBOBa ae6ujıa Hxt n0Ar0T0BKa? S y me cnasajıı., TO KI. Baıaay 1890 roAOB*B, r HOITH BO BC'fexi» KpynHUX'b HacejıeuHtıxı. uytıBTaxı> AaiaTCBOH Typn,İH, r/ni öoate HJIH MeHE6 cocpeAOTOiHBaeTca apMKB' KOd HacejıeHİe, nOilBHJHCb İJİ6HU peBOJHOU,İOHHHXT» OÖmeCTBT»—
XnHiaKa, /(arnuaRa H ApMeuiu, npHunBmieca ycepAao
NPONARABAHPOBATB CBOH N^EU H UOATO-
TOBJIHTb HaC6J6Bİe BT» • peACTOU mHMT» KpOBaBUlfb coÖbiTİaMt.'
, apMHHCKIB UIKOJIBI, HAIHHAA OTI» BUCMHXI» H KOH-
ıaa caMbiMH eaeMeHTapHUMH, CTaan noJieM'B KHUyieİİ A'ÖHTeJlbUOCTH,
Ha3JieKTpH30BaHHIJXl»
, BT. CTOJHuaxı» EBponu, apMHHCBHXb arHTaio» POBTB. llaTpioTH^ecBİH OAU H U-BCHH, IAKIA ca* Tapu H öacHH, H8T» cpeAtJ yiHTöJiBCKaro ııepco-
Hajıa 3aaaAa.iH BT> UUJİKIH aaîKHraa BT» HHXt qyBCTBa
UOAPOCTKOBT», SJIO6u kti NEHABHCT-
AYıN»
sony rocnoACTBy MycyatMaH-B H—R'fejyro cepiıo 1>aUTaCTH'I6CBHX'b HJIJII03İİI HH KOMy HÖBf'iAOMOH
öyAymnocTH. TaaHM-b 06pa30Mi>, BT> Teıeme caMaro KopoTKaro BpeMeHH (Tpext—qeTupext X6TI>) HapoAHjacb öyüHaa, CTpouTHBaa MOJIO-
Aeat, TOTOBaa Ha KpoBaBbie noABnrH. BI> aaınaTy c03AaHHUxı. ew HJ.İİO3İH. B-B KOHUII ceHTHÖpa 1890. rÖAa, Ha rpaH*
22
le son buluyordu:
"öleceğiz, bunu iyi biliyoruz, fakat Ermenilerin iliklerine kadar işlemiş olan isyan duygusu gösteriyor ki, şahsi haklarımızı elde edinceye kadar tek bir Ermeni sağ kalsa bile Sultan'ın tahtını tehdit etmekten geri durmayacağız. "
Balkanlar'da çalışmalarıyla, fedekârlıklanyla ve cesaretleriyle şöhret bulmuş olanlar görülür, ancak Ermeniler içinde tek bir benzerini bulmak mümkün mü? Hayır. Neden? Çünkü bunlar fakir köylülerin sırtından yaşamayı meslek edinmiş ve cellat rolü oynayan başıboş kimselerdir. Bunlar kurtarıcı olarak adlandırılabilirler mi? Hayır, çünkü ellerindeki silahlar sadece zayıflara karşı kullanılmıştır.
Silahsız Köylü Ermeniler ise, kanlan pahasına, silahlı isyancılara yardım etmek zorunda bırakılmışlardır.
Ermeniler, Londra'da bilinen bir yerde bu konuyu görüşmek üzere toplanmışlardır. Burada, herşeyden önce karışıklıklar çıkarmak, kan dökmek ve dünyanın dikkatlerini çekmek gerektiği kararlaştırılmıştır. İhtilâlci komite üç örgüte ayrılmıştır: Daşnak, Hınçak ve Ermenistan. Bunlar, köylüleri tahrik etmek için her tarafa yayılmışlardır.
23
Ufc'TypEÜH, 6jiH3ri> KarusMana, ycaojib3aa ora HAA30PA
ÖAHTEJEHOÎÎ
KABKA3CROW
UOJIHUİh
h
uorpaHHaHiJXB Boaca-b, cocpeAOToyaBaeıca ınaftaa apııaa-b, leJiOBfeBb 80—90, noAt KOMaH^ofl cTyAeHTa üeTepÖyprcaaro yHHBepcaTeıa Capaa
ca KysyHbaHa. Macih OTOÜ SaıiAu Ghi.ıa HaBep ÇoBaHa cpeA« ysameöca uomurnun UeTepÖypra ocTa^&Hue AOÖpoBOJJbijKi coöpaHu Bb npeA"feJiax'b KaBaasa. ITo Bcea BtpoaTHOCTU, hh npeABOAH-
Tejib ea
H
HHETO
H3b ero
CUOABHJRHHBOBI» IIC
HHfcaaoro npeACTaBJieHİa o TOM'b, «no Taaoe Typıjia, aanb oxpaHaerca ea rocyAapcTBeH HU&II
aaa rpaHHua, ITO Taaoe SYPAU, KaaoBa BOOÖıue T0n0rpa®ia MİJCTHOCTH norpaaaiHaro paaoHa M rfc ycjtOBİa, Bb a iTopMx,b npaAeTca oıyiHibca
ueaıeAJieaHO IT»C.T6 nepexoAa norpaHHiHOft ıepTu? floAOÖaua cBtA^aia CIHTAAACB DOBHAHMOMY ae ocoÖeano BamauMK Bet Öuaa saaaTU a OAy-
ıneBrieubi aca^ifoaaTejibHO Jiaınt OAHOİO MUCMLİO— coBepınHTb Ha TeppHTOpin TypuİH ÜO BOSMO»" BOCTH
Öojibiııe
apoBaBuxb
noABaroBb
.....
Ho paacfeaTca Ta ast e HesaMfrrao, Haat h coöpaTbca, uıaftate He yAajıocb h 43 leaoBfr aa vb nx r b npeABOAHTejeM-b KyayHbHHOM'b, noer
A-6 AOBOJibHO npoAOJiiRHTejbHofi nepeCTpfiJiKH, H He6oabraHX'b noropb e t HaraeB cropoau *), 6uJIH 8AXBAAEHU H NPENPOBOATAEHU BT, Kapccaya) TK»pbMy. • t *) Bt MO opesa « 6 m* cTapmuııı aAiOTaamn 89-oS JCUTUOft A1BH3İH: i . . . . . Hain-
24
Öğretmenlerle işe başlanmış ve onlar aracılığıyla da gençlere, Müslümanlara karşı düşmanlık ve nefret duyguları aşılanmıştır. Böylece 3 — 4 yıllık kısa bir süre içinde birçok şuursuz genç kendilerini ölüme adamışlardır. Yukarıdaki komitelerin programları sadece isyan etmek ve kan dökmek konusunda birleşmişlerdir... 1890 yılı Eylül ayı sonlarına doğru... 80 —90 kişilik bir çete Petersburg Üniversitesi öğrencisi olan Serkis Gogonian başkanlığında teşkilâtlanmıştır. Rus polisini ve sınır muhafızlarını atlatan bu çete, Kağızman yakınlarından Türk sınırına sızmak için harekete geçmişlerdir. Çetenin yarısı Petersburg'un genç Ermeni öğrencilerinden, diğer yansı da güney Kafkasya'da oturan gönüllülerden meydana gelmiştir. Bunların hiçbirisi de Türkiye'yi, bir sınırın nasıl korunduğunu, bir Türk'ün kim olduğunu, bölgenin topografyasını bilmiyorlardı. Bunlar hakkında hiçbir bilgileri yoktu. Fakat bu önemli değildi; esas gayeleri Türkiye'ye geçmek ve orada bol miktarda kan dökmekti.
Gogonian başkanlığındaki 43 eşkiya, Rus müfrezeleriyle* karşılaşmışlar, birkaç kayıp verdikten sonra durdurulmuş ve Kars cezaevine götürülmüşlerdir.
* Bu dönemde bölgede incelemelerde bulunan kişi, 30. Piyade Tümen Komutanının Yaveridir.
25
57
aaa e t 1892 roAa OHB H36BPAKVRB nnn ce6a XOTH H KpyaHyto, HO, -RFEMT HE MEHTE, Öoa'fie HaAeatHyK) Aopory gepest Ilepciıo, , e t TeıeHİeMt BpeMeua, oCpaaoBajiH H-SITO BT> poA"& BTANOBTO T A ^ B B U B napTİa apMaHCKHXt peBoaKmioHepoBt coÖapajiHCb 06BiKH0BeHb0 BbBaao&rb HaöyAt cejıeuia, CjıasaaıneMt ri> Typeuaoa rpanHiı.'fe, H 8ARTMT, HOMbH), npa BOMOIBB npoBOAHHKOB-B, AOCTHrûJH 6an35aöaiüxri» apMaHcaaxt cejıemö, JE»ANJ,HX,B YA?E BT> UPEA'6JIAX'B Typu,ia. 3A^CB OHH HAXOAHJLH BPEMEHHBIÖ NPIKJTT M 3arfeMi», no HoqaMT> cji'feAOBajiH Aa-a^e, noaaAaa yat e BB
58
noaocy
59
cebeni». [JeaaabHa 6ujıa yqacTt BTBXTB cejenia, Kaa-b a Booöme Bcero Toro, İTO 8ar6BajH apMaHcaie peB0.iK)uİ0Hepu. riepaoe aat HMXI> tarypHpoBajıo BB HIJCROJIBKaxrB AoaeceHİax,B aHraificKaro Baue aoucy.ıa Bb Bant*) a, HaAO no.ıaraTB, arpaao asBiCTaya), AOBO.ibHO NpoAOJiASaTejıBHyM) pOJB HA nyTa apMFIHCAAXB ARHTBTOPOB'B H3"B llepcia BT. Typıjiıo. (• Dlui! Kook. Tıııkej. 189i ti 226.1896 X 291, 301, <152, 170. bb* Bb r BHAax b ate npecfcıema Aa^biıtauıaro uyra apMHHCRHM'b npauıeabuaMb, le.aoB'&Kb oao.ıo 30 aypAOBb, HKOÖBI cjı^Aya no uyxa B-B COC&AHİB amiipert aypAOBb .Myaypja", noaBajıaca Bt caMOMb ceaeaia Bora3aecaub a ocTauoBajacb 8A"fecb noAt npeAJioroMt spaTBüBpeueHHaro OTABIMHCTO APMAHCHHXT
mış gibi kendilerini davet etmişler ve kuzu yemek için küçük gruplar hâlinde oturmuşlardır.
Kurnazlığın farkına varan Ermeni isyancıları, bu gruplara görünmeden yaklaşmışlar ve Türkleri yaylını ateşine tutmuşlardır. Ancak öldürülen atlarının arkasına gizlendikleri için isabet almamışlar ve müfrezenin gelmesini bekleyerek dağa sığınmayı başarmışlardır.
Olayın etkisinden kurtulan Türkler bilâhare, Boğazkesen ve Azaryan köylerine saldırarak rövanşlarını almakta gecikmemişlerdir.
Belirtmek gerekir ki, İngiliz Mavi Kitabı (Blue Book)'nda bu olayla ilgili tek bir Kelime bile yer almamıştır. Bu demektir ki, İngiliz Konsoloslarının bulunabilecekleri olaylardan bu Kitapta hiç söz edilmemiştir; halbuki bu tür diğer olaylara ayrıntılı yer verilmiştir.
Sasun Olayları ... Bölgeae Türkler ve Ermeniler beraberce ve asırlarca dostâne yaşamışlardır... Bir yıl sonra da Boyaciyan adlı biri onun yerini almıştır... Bu iki
*) İIOCTOHHO BHHMaHİH, <>TO BT, «CBHefi KnPirfe* O HHrUffctT.
HM<aKHXb dOHeccHİiı arJiiücKaro BHue KOKCyjıa BT> BaH-fc C. M; H ıiltt:ır<)' a, yccpjMo cooöuıaBiuaro o BCHKHKT. HHHTOH<HHXT> Meji0'<axı>. Moı ı JIH oııı> ııponycTiiTt At.jıo Eora3Kec>ma h A3apwta? HecoMııtmıo—Htn,. Bt, BHiy 3Toro, n03B0Jia» ceöt 3aKJiıoınTi>, MTO ero (IHTCPCCMOC A O H e c e H i e bt. ne^aTH 6UAO E H n y m e H O , k3kt, AOKymchtt», Moryıuiii oÖJimHTb caMoe 6jm3Koe oömeHİe apMflHCKHXı P<bo ııouİHoepoBT, CT, npcAcraBHTe^xıtH aHrjıiftcKOti IIOJIHTHKH. ilpyroro oĞı^cHeııiH cTO/ib ııenoHjrnıaro nponycKa—noAucKarb He,ıt3H.
ApMnHe 9TOM oÖJiacTH Bcer^a OTkpuro H0CH.1H opymie HapaBHt c t sypAaMH, OT^CTH HaXOAHJIHCI>? MOHteTb ÖtJTb, BT. H^BOTOpOH 3aBHCHMOCTH
OTB 9THXİ. nocji'feAHH*'!., HO Bt ofîmeM-b
7RU.1M BüOJIH'fe ApyatHO, a uaET. ÖpaTbfl SeMJIH H BOAM" * Uı,
1893 TOAy 3nücb noaBjmeTCH H-ÎIEM ^aMaAtaHt;
B-b 1894 roAy ero &t6CTO 3aHHMaerb BoHAataH-b, upıiHHBinift 3a CHM-b HMH MypaAa. H NOC.A'6ABYX'b 44li, npouaraaA'J TaKnx-b AfcaTejeS MeatAy KypAaMH h apMHHaMH, B-b npeA r 6aax'b C a c y H a , B03-
HlIKaerb E^JIUH p^T» OTA'fc.lIbHMX'b CTOJIBHOBeHİft;aBi» aBrycrfe 1894 roAa BpaiKAeGHbia OTHOineHİa o6-6HXTb cTopoH-b nepex0Aarb BT> tvfejıyıo cepiıo HacToamHXTE, cpaateHİSj . . . • .
ll-ro iıojıa, Aaöu yAOBJiei'BopaTb TpeöoBaHİıo AepstaB'b M cAİuıaTb p'&uiHTejibHbifi i n a n . Ha tıyı-H upaMHpeHİa c-b peBOJiıouioHHbiMH apyatBaMH apMHHb, oö'bHBAHerca Bceoönaa aMHUci'ia apeci'OBaHHbiMb 3a nojumııecBİa npecTyujıeüia Ha ApyroH Aeub no Bceît lİMnepİH OTBpuBaıOTca Bepa «HoroqHCJeHHbix,b TiopeMt H Ha cB-fcrb BOJBİH BUUYCKAHM» U-FE-NUA COTHH
jiHTHqecBHx b arHTaTopoBT» *) ,
HPUXT. n o -
44
2'yi 3 Hazirana bağlayan gece yarısı, Van sokaklarından birinde nöbet tutan bir devriye saldırıya uğramıştır. Subay ve bir er ağır şekilde yaralanmıştır. * Bu olaylar karşısında Müslümanların sabrı son haddine varmıştır.
İler halükârda bu ahmak ve rezil Ermeniler (aynen tercüme edilmiştir) olayın müsebbipleridirler. Çocukça hareketlerinin hiçbir fayda sağlayamayacağını kendilerine defalarca izah ettim Bunlara son vermelerini bildirdim. Hatla kendilerine rica bile eltim. Dinlemediler. Zannediyorum ki, şimdi de hiç ümitleri kalmadı "
Bunlar, saygıdeğer VVilliams'm verdiği cevapların tamamen aynısıdır. Fakat, onun raporunda değişik ifadeler kullanılması şüpheleri cezbetmektedir.
Bu olayla ilgili olarak basında genellikle doğru düriist hiçbir açıklamaya rastlanmamıştır. Zaten Ermenilerle ilgili olarak yazılanların hepsi de yalanlarla doludur.
* Blue Book, nu. 8, yıl 1896, s. 207.
29 *) ÜOCTOHHO BHHMaHİl, KTO BT, «CBHeft KHHrfe* O HHXl l l t n . NHKAKNX'B AOHeccHİi'ı ar-iiiicKaro Biıue KOKcyjıa BT, Ban-fc C. M: H ıiltt.ını a, yccpaııo cooömaBiııaro o BCSKHXT> H H H T O K H U K I , Meji0'taxT.. M o ı ı JIH OIIT» ııponycTiiTb A+.JIO Bora3Kecaua H A3apjwa? Heco»NTMıO—HTN. BT, Biıay 3Töro, n03B0Jini0 ceö"b 3aKJH0iHTi,, MTO cro «HTcpecHoe aoHeceme BT. ııeıa™ 6UJIO BHnymeHO, Kam» AO-
KyMCHTt, Moryuııfi oÖJimıiTb ca>ıoe 6jiH3Koe oÖıncHİe apsiflHCKHXT. p<BO IIOUİHOepOBT. C"b npCACTaBHTeJİHMH âHTJlİftCKOH IIOJIHTHKH. .Apy-
roro oömcHeııiH cTOJib ııenoH(mıaro nponycKa—noAucKatb He.ıt3jı.
ApMHHe 9TOM oÖJiacTK Bcer/ca OTspiJTO UOCHJIH opyasie HapaBH"& c t aypAaMH, OTaacrn HaxOAHJIHCI>, MOJKeTb ÖBıTB, BT. H-feKOTOpOİt 3ÂBHCHMOCTH OTt 9THXt nOCJrfeAHHKT»» HO Bt OÖUjeMt JK 11.1 H BüOJIHİJ Apy»CHO, .KaKt ÖpaTBH 36MJ1H H BOAM" * * tft
1893 rOAy BA-SCB noHBjıaeTCH H-6KİH ^aMaABaHt; Bt 1894 roAy ero MIJCTO aaHHMaert BoaAataHt, upHHHBinifi 3a CHMt HMa MypaAa. H nocjrfeAByxt .ı-fe-ıt nponaraaAbi Taaaxt A^aTejea Me»Ay aypAAMH H APMAHAMH, Bt npeA-6aaxt CacyHa, B03Hiıaaert IJIMBIH paAt OTA'fiJiBHHxt cıojiEHOBeHIÖ;aBt aBrycr6 1894 roAa BpaatAeÖHBia OTBOmeöia o6iHxt cTopoat nepexoAaTt Bt ıv&jıyıo cepia> HacTOamHxt cpajKeaifii HİIO
11-ro iıoaa, Aaöu yA0BJieTB0pHTb TpeöoBaAepaîaBt M cA'kJiaTb p-feuiHiejiBBBifi ı n a r t
ua ııyi'H upHMHpeHİa c t peBCJitouioHHBiMH apyatBaMH apMHHt, oötaBJiaerca Bceoömaa aMHHcria a peci'O BA H H BI M t 3a nojmTHiecaia npecTynaeHİa*
Ha Apyroa
AÖHB
no Bceü HıanepİH ûiKpuBaıOTca
Bepa iMHoroqHCJieHHBixt aajpeMt a Ha cB-feTt Boatia Bbiuycearoıt IV&JIBIH çorun a p u x t nojHTHqecBHxt arHTaTopost *)
30
Kişinin ardısıra kısa sürede iki toplum arasında birçok kavga çıkmıştır.
"Ermeni meselesinin lesi"
dış görünüşü ve Avrupa'nın
müdaha-
paragrafında şu satırlara yer verilmiştir.
1895 yılı 15 Haziranında isyancılarla tamamen barışıklığını belirtmek için bu meselelere karışmış olan siyasi tutuklulara genel bir af ilân edilmiştir. Ertesi gün, İmparatorluğun bütün hapishânelerinin kapılan açılmış ve yüzlerce isyancı ülkede serbest bırakılmıştır.
18 Eylül 1895 yılında İstanbul'da meydana gelmiş olan olaylan yansıttıktan sonra, Mavi Kitap, aynen şunlan vermiştir:
"Türklere atfedilen barbarlık iddialarının önemi ne olursa olsun, belirtmek gerekir ki, Ermeniler her yerde olayların tek sorumlusudurlar. Yine, Trabzon'da sokak ortasında Bahri ve Hamdi Paşaların şahıslarına yapılmış olan yaralama olayları da, bölgede meydana gelen katliâmın tek sebebini teşkil etmiştir.
31 *) B t Koant fıoja BH-fc cjysaÖHO nt'nm.ıoui nonaCTb Bt BappascKİa MOHacTupb, 6JU31 Bana, naat paat uucuııo BJ. STO BpeBfl coöpaiHct npa3AH0Baxb csoe ocBoöoatAeuie utcüOJbKO ACCBTKOBI Tanını, 3aıt.ııoıeıiHuxı. B ı Teıeme 3—i «acoBi a Ha* 6j»Aajı, Kası D O A I TtBb» paaBtcucTaro Ayöa oûujbHofi CTpyeii J B J O C B poaoooe BaacKoe B H U O H OKOJIO COTUB A P » X H I , «uyma* uooıepeAno CBOoxı opaToposı, ropji'io anjoAU|iosa.iH BMI., ıı-feju na-
TpİOTBICCKU otcuu Bİ ÖjtarOAApBOCTb 3a UBJOCTb, AapOBaHliyiU CyjTaBOMl, BDAHBO, rOTOBUJHfb MCPC31 utB^UVApyrOâ CHOB& BCiyDBTb Bt pjfAu peBOjıouiouuuxt irmem.. uc nouBMaıı uxt « u n a , HO eıceMiiByTuuc B3puBtı a n J O A B C N C U T O B T u KpıiKiı ypa CBUAİTeJbCTBOBaiH o T O M I , I T O öoıiKie opaTopu bacaaucb cabuxt l o p u s u n cıopout ap««HCKaro sonpoca. «ic/ıua cnycT», öojibmaa nojosEua U X T cuoBa paatıcKUBajacb BaHCKOiı flojııuieü.
Kattı. 6bi HE OGBHHHAH TypOKb BO BCHKHXb TaM"b 3BtpCTBaXt, HO CKSr
aty
OAHO: Bce YTO MH-6 MSBIÎCTHO JIHIHO n o
uo-
BOAy CTOJKHOBeHİH apMHHTj H MycyjIbMaH'b Bb pa3JHqHex,b ropoftax,b Typuia, npHBOAHrb MeHH BT. TOMY YÖ'FEKAEHIK), I T O ıtpoBaBbia FL-ÖJıA BeBft'B baiHHaancb no HHHiji^THB'B MMCHHO caMHxrb ate apMaH-b Tasb Haıajıacb Tpaue30iiACKaa ptBHH, nocji'B TOTO naa-b HA YJMNAX7, 9ioro ropofla 6biJin pauetibiflBa Typen,Kwxrb reııepajıaBarpa-naına H XaMflH-nauıa *) ECJIH BTB HACTOAU^EE BPEMA o 6 t APMHIıCKHXT>
HHiero HE CJIUHIHO M apuaııe HTHBYT'B Öojrbe HJIH MeH-fee, ÖJtarouojıytHO, TO pe®OpMM BA^Cb HH UpHieM'b TaM'b rfl-fe apMHHCKİe 8anpaB«JıU upeKparHJiH CBOK) AHAPXH«te cayıo fl'FEATEABHOCTB—CUOROHCTBI« BOflBopHaocb. ECJIH 8ABTPA OHH CHOBA B03BMYTCA 3a cıapoe
A'FEJAX,B HOITH
—Ö^FLCTBIA APUAHT. BO3Ü6HOBHTC>I.
12 OBTHÖPH, nofli» npeflBOflHTeJlbCTBOM"b MO.HGflMX'b JitOfleB, npHOieflUIHX'b M3rb EBpOUbJ, OHH IlOflHaJIH KpacHbifi <x>Jiarb Bt AOJiHH'Ii IîaaaHjıuKa • •••••»••••»«
32 Bununla birlikte isyancıların uzak durdukları yerlerdeki Ermeniler rahat etmişlerdir. Komiteciler bugün tekrar faaliyete geçmiş olsalar, Ermeniler yine eskisi gibi sefalete düşeceklerdir".
Zeytun Olayları ...Avrupa'dan gelmiş olan Ermeni gençleri Kazanlık vadisinde kızıl bayraklarla gösteriler yapmışlardır.
"Ermeni
Meselesindeki
İngiliz
Siyasetinin
Değişmesi"
başlığı altında şu satırlar yer almıştır:
1895 yılı Kasını ayı sonlannda İngilizlerin Ermeni meselesindeki siyasetleri tamamen değişik bir yön alınıştır... Bu mesele tamamen rafa kaldırılmıştır. Türkiye Asyası'ııdaki İngiliz konsoloslarının birçoğunun değiştirilmesi gerekmiştir. Zira başlangıçta bunlar, Ermeni meselesine karıştıklannı varsayacak şekilde kendilerini tarafgir ve faal göstermişlerdir.
İngiliz konsoloslarının bizzat Ermeni isyanlarına karışmış olabilecekleri iddia edilmese bile, bütün bu temsilciler isyancıların elebaşılanyla samimi ilişkiler
33
floBOporb
AHMIRCKOR (IOIMTHKH BT> &PMHHCKOMI>
Bonpocfe
Y s e Brh BOHU^ HonCpH 1895 ro«a Bt JTOHAuırb xopoıüo nouaAH, ITO apMHHCBİa ftija HB Moryrı» BUBÖCTH Pocciıo ua nonpanje UOBOB BOHIIH CT TYPETIEÖ, H BT, AARAIMCBOS NOJHTHKFE
uo apMaacBOMy Bonpocy coBcpıuaeıca apyıoa
UOBOpOTB T a a t a a a t npoAOaateaie CMyrt Ha
BOCTO-
K-B Moatao 6faiJio aaara Bt noAroTOBJieHHOMt yrne KpHTCKOMt BOSCTauia, a aaTÖMt—Bt aM-btomeaca yine at nepcnesTBB'b rpeao-TypeıjKCM BOÜH'b, TO apMBHt ptıneao 6uao 6pocaıt HJIH, no Bpaaea M-bp-b, Bt BHAaxt cpeapameüia nanpacaaro apoBoapojiHTİa, XOTS HtecHOJibEO ycuoKOHTb. 3xo norpeSoBajo neperacoBaa a CMbııu Bt AsiaTCBoft Typaia Öojibmea qacTa Koucy^OBt ÜMt, BOHeiHO, HeyAOÖHO 6bi.no ocTaBaıtca Ha CTapuxt M"bcTaxt, u0T0My qxo axt AİjaTejıtraocTb, npaqacxHaa HİiB0T0pbiMt 0Öpa30Mt BO Bceay Toay, ITO cosepaıajıocb wbcb AO aoaı;a 1895 roAa, Aoaatua 6bua ötiTfc cosepıneHuo bb-
MtHeHa H BOBce He atejıaıo cBa3aib, qTO aHr^iiicBİe aoHcyjıa ABJIAJACB HBO 6 U PYKOBOABTE,ıa\IH ap.YinHCBaro ABBJRCHİH Ho BO BCHBOMT cjıyqa,b 9TaMt npeACTaBHieJiHMt Ahoih. scerAa 6BIJıA JIHMHO a xopomo HSBİCTHU Bcb apMnHCBİe araıaTopu. AHIVUMCKİH BOHCYJIBCRBA aaflaaHCb UyHBTaMH, B t H0T0pblXb apMHHCBİe peB0^K)aİ0He-
pu, s a a t Bt xopouıefi cnpaBOMHOM BOH-rop-b, MOivıa qepnaib CBİA^HİH O xoA'b axt A"bJia B t
34
içine girmişler ve komite idarecilerinin aralanndaki ve Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki haberleşme işleri de onlar sayesinde mükemmel bir şekilde yapılmıştır.
1896 yılı sonlarına doğru ise herşey değişmiştir. Yeni konsoloslar gönderilmiş ve İngiliz Konsolos Vekili Williams, Van'a Ermenilerin dostu olan B. Alvart'ın yerini almaya gelmiştir. Bu sonuncu, "Ermenilerin akıllarını yatırmak için geldiğini" açıkça ilân ederek düşünce tarzını ve tutumunu belirtmiştir.
Bu durum isyancıları düşünmeye sevketmişse de, sonuca fazla tesir etmemiştir.
İsyan fikrini akıllarına koyan Van'daki Ermeni gençleri, deniz aşın dostlarının yardımları olmadan da faaliyete başlayabileceklerini isbat etmişlerdir.
Girişken karakteri ve yorulmaz eneıjisi gözlerinden okunabilen saygıdeğer Binbaşı YVilliams, altı aydan fazla bir süre son derece değerli düşüncesini gerçekleştirmek için çalışmıştır. Ermeni isyancılarını fikirlerinden caydırabilmek için takdire şayan bütün imkânlarını kullanmışsa da, Van olaylarını altı ay geciktirmekten başka bir şey yapamamıştır.
35
89
98
apyrnxT> qacTHXT> Typuin
*
H BOTT, Kiı Koauy 1895 ro^a Bce cpaay M3Mİ>nfleTca. İİB^aıOTca HOBue KOHcyaa. NPHÖIJBIUİH 26 HHBapa B b Bam, HÖBIJÖ aur.ıiMcKİfl fiane-KOHcyjiTj Maiop-b Bnjibaaıc'h carfenaerb aıoöaMua apMau-L MMCTepa A^bBapra H upaMO cı> M^CTa OTKptlTO 3aHBJiaeTb, 4TO OHT, UpHÖbUI'b CB U-6/ibk) —pour abaisser Tesprit des armenıens. TaKoro pofla aaaBJieHİe HC Majıo oaaflaiHiiı) BOonajeuHBix,B arHTaTopOBt, no ho nocjıyjRHJio PAHAKO HH KT. ıeıny H BaHCKaa Mo^oseatb, BHBeAeHHaa ua nyTb peBo.ııou,İH, npoAO-iHtajıa TaTTOBOÎI 6e3T> DOAAepJKKH CBOHXT» 3aM0pCKHX'B Apyaeö, TaKi. cKasaTB, no HHepuia JI BHA'feJit 6ojı,fee 4-feMb no^yroAOByro pa6oı y noiTeHHaro Maiopa BnjibaMca, «le^oBifeKa 8aM'fenaıejbHûH 9HeprİH, cKB03MBineii BO Bcefi oro aarypfc, a BT> oco6eımocrn BT, ero BUPA3HTEJIBMUXT>, NOMTH roBopamHX'b rjıa3axB, oöuapyjKHBABLUı^B npHCyTCTBİe BT. IieMT. HEUOKOJıH6HMOM feojiH. IL BHA^«"I> ero cıapania noHH3HTb Ayx*B BANCKHX,B BOJKAKOBTB, HO eMy n e YAAJıOCB H3M'£-
oÖmaro ııacTpoeHİa, a TO^bKO AMIUB —OTcpoiHTb na HİCKOJibKO M'fecjıneB'b rfc co6bnia, KOTOPUA PA3PA3MJJUCB naflT» BaHOM'b BT. HAıAJ-Îı N M B HXTE»
ITOHH 1 8 9 6 ROAA.
KaKt ceMıaeb HOMHIO KONEıRB 3HMU H HaQAJıO BecHU 1896 ROAA. IIOMHIO STOTT» uepioAi» nöCTOHHHbix , b AOM-FE
Ai^NYıOB-b
H C0B"£tu,aHİH, TO BT.
aMepHKaHCKHXT. MHCCİOHepOBb, TO BT, AOM-Ö
36
1896 Haziran ayında meşhur Van ayaklanması başlamıştır. Kış geçip bahar gelince, meseleyi tartışmak amacıyla Ermeni isyancılarının bazen Amerikan misyonerlerinde, bazen de İngiliz Konsolosunda toplandıkları görülmüştür.
Karakteri müsait olmayan ve yüksek seviyede karışıklığa ve Ermeni isyanına ilgi göstermiş olarak görünmek istemeyen Konsolos, bu toplantılara katılmaktan vazgeçmiştir.
1895'te Van isyancıları, Ermeni meselesi üzerine Avrupa'nın dikkatlerini çekmek amacıyla çalışmışlardır... Para istemek için ölümle tehdit edecekleri Ermeni zenginlerine mektuplar göndermişlerdir. Bu zaman zarfında Van isyancı komitesi tarafından birkaç siyasi cinayet işlenmiştir. Bu cinayetlerin en önemlisi de 6 Ocakta, yani en büyük Ermeni bayramında, dini görevini ifa etmek için kiliseye gittiği sırada Papaz Bogos'un şahsına karşı işlenmiştir. Zavallı ihtiyar, bazı isyancıların âdi hareketlerine cesaratle karşı çıktığı için ölüme mahkum edilmiştir.
37
90
aıırjıiöcKaro Koacy.ıa. ü aa HHX-B HE npacyTCTBOBajıı», CTopoıiHCb Bcaaaro odmeııia er, apMHUCKHMH A-FEATEJIFLMH, BEAYMHMH ca&ıyıo r.ıynlıümyıo urpy BT. peBOJiıouia).
Hanano 1898 rofla w nepioAi, npeAiuecTByrouı.İH iıOKbCKHMt COÖblTİflMb 1896 TOAa Bt BaHCHOMÎ. BM/iaeTfe. jmınemıue Y»e BT. BOHIV& 1 8 9 5 roAa uoAAepwKH H8T» JIoHAOiıa, Baacaie araraıT T A A I ,
TOPU
ae
YHHMAJIHCT, AIATEJII.NO
ROTOBACB BT,
Koropua AOJUKHU SbiJiH eu^e pa3TE> lipHBJieib HU apMHHT. BHHMaHİG Bceö EBpouu
COÖUTİHMTB,
JIIOAB
91
Öojıie cocıoa-
Tejn.ıiMe ucayıa-iH - uHcbMeuıibin TpeSoBania Ha H3B'fccTHyıo cyMMy, IIOAI» yrpo3oâ CMepru 3a ea ııeBiıeccııie. BB Teıeııie 9ioro we BpeMeHa 6u^o eoBepmeııo ıRı»CBO.IBKO ııOJIMTAıECANM-B yöiacTBt. Co-rhe Ba?Kiıoe HSB UHX,B HM'İMO MİCTO 6-ro HH« uapfi, T. e. BT, AÖIIB eaMaro Sojbuıoro apMHHcaaro upaaA'iMKa. Uo up«r0B0py BaHCEax,B peBOJK)UİoııepoBb, Ha pascBİTfe BToro A H } ı ÖBIJIT. CMepTEJIBIıO paueHi. eııacEOm. Borası, BT. TO BpeMa, KorAa OH-B c^tAOBaat paHO yTpoMi» BB u,epaoBb ua 6orocjıy»eııie. lloiTenHOMy CTapn,y npumjıocB IlOCTpaABTB J1HIIJB «a TO, İTO 0111» HM-fejlT. My-
atecTBO 0TBpwT0 ııopanaTb yatt CJıHUJBOM'B pİ3Bİa AİfiCTBİa H'feEOTOpb]XRB peB0.H0i;I0HHBıX1. EpyajEOB-B.
38
1895—1896 yılı kışı boyunca Ermeni gençleri, devriye, hatta müfreze faaliyetlerine girişip, bazen de galeyana gelerek atış talimleri yaptıkları Rus Konsolosluğu (Van) yakınındaki evlerin büyük odalarında toplanmışlardır.
Van'daki Amerikan misyoner faaliyetleri de genişlemeye başlamıştır, zira gizlice toplanan ve İngiliz Konsolosluğu vasıtasıyla Londra'dan alınan paralar, Van'a getirilmekte oradan da, sözde fakirlerin korunması için kurulmuş derneklerle kamufle edilerek ilgililere dağıtılmaktadır. 1895 yılı sonlarından itibaren de aynı bahanelerle Van'a birçok Ermeni gelmiştir.
Bununla birlikte, İngilizler Ermenilere maddi destek sağlamaya gayret ederken, Ermeniler de, İngilizlerin Ermeni kanını, Van samanı gibi, çok ucuza satın aldıklarını açıkça ilân etmişlerdir.
Ermeniler arasında Van'a yardım almak ve gerçekten de yiyecek ekmek temin etmek için gelenlerin de bulunmasına rağmen, bir süre sonra Hükümet, eski
39 TAK-B
naupHM'bp't, BT. TeıeHİe Bcefl sumu 1895—1896 roAOB'B JI ıacTO cjnaıuajrb cpeAH MepTsofi THUIHHU BaHckoö U04H OTA^jıı>uue pyateHHbie uucTpfau Bt TOÜ laCTH apMHHCKHXl». BBapraJIOBT», BOTOpue ro
ÛPHAERTAA KI. SA^UEMY «ACAAY KOBCYJIBCKAAOMB.
y « e e t Kouua AeRa6pa 1895 roAa Bt Baıı-fe uaua^a eoepeAOToqwBaTt»ca uacca upnuı.iMxt apMaHf., uoAt upe&ıoroMt uojıyıeuiıı IIOMOU^h OTT. aMepHKaUCBMXrb MHCCİOHepOBT» BjiarOTHOpMT6JIbHa>l A'feaTe^LHÜCTh 8THX'b UOOJrfeAIIUXt A'hÖCTBHTe^bHO paCUlMpHjaCb llOTOMy, İTO Bt UX'b pyBH 0Ta.nn ııOUAAATB BCS KAUHTA^U, uojıyıaeMue H3T JLOHAOHA ANRJıUÎCKHMT> BOHCYAOUT a NPEAHA
3Ha<ıacMue BT> Touy, ITOÖU xım» CKOJBBO HHÖYAB yrfcUIHTb pa30peHHUXT> CeJLbiaHt H BM'feCT'Ö Ct tİİMt» AOKaaaTb apMHHaut, BooÖme, <no aurjıalane BCOTasu hmt» caMuaTM3HpyK)Tt. MaaepHa 6bi.ıa DTa noMomb n Bbi3UBa^a y H$B0T0puxt •pe3pHT&nbHbia 3aMt'iaHİa,iT0 »auraaıaHe oujıaIHBatOTt <X>yilTT> apMHHCBOfl BpOBH Aeuı6BJl©» hİmt. ®yHTT> Baiicsaro caMany" CpeAH upH0LJBUiHXT> apMUHt, HeCOMHİHHO, HaXOAHJIOCb Mlioro TaBHXt, BOTOpbie A"Ö®CTBI}TEJIBUO HY®A&JITTCB
BT. AHGBHOMT.
Ho BUOJHt AOCTOB^pHO TaBHte
uponıiTaııin-
TO OÖCTOHTejlbCTBO, ITO CPEAH HCKABIUHX'B naAaauia MOJBHO 6u.no oÖHapyatHTb jnofleiı, HapnHtaBinHxca 8TJ JIOXMOTbH JIHUİb, A<OFL UpHKpblTİa CBOeÖ 4H1H0CTH. H
40
elbiseler içinde gerçek kimliklerini gizleyen bazılarıyla ilgilenmiş, bu da, Ermenilerin bu toplantılarının muhakkak surette kararlı bir harekâtın hazırlıkları olduğu kanaatini uyandırmıştır. Şubat ve Mart aylarında Ermenilerin toplantıları çoğalmaya başlayınca tehlike ile artmaya başlamıştır. Bahar geldiğinde ise, dışardan gelen Ermenilerin köylere yerleştirilmeleri için gereken yapılmıştır. Bundan başka, hayırsever dernekler olarak faaliyet göstermek isteyen Amerikan misyonerlerine, para dağıtımlarının sadece Van'a hasredilmesiııin ve özellikle gerçekten ihtiyacı olan köylere verilmesinin daha doğru olacağı anlatılmıştır.
Van'da 3 — 4 kuruş yevmiye ile çalışan ve gerektiğinde isyana iştirak edebilecek komite idarecilerinden ve bazı kimselerden başka kimse Kalmamıştır.
Her konuda olduğu gibi, İlkbaharda isyan faaliyetlerinin hazırlıkları da hızlanmıştır. Hatta, şehrin yakınlarındaki birkaç Türk'ün katledildiği vevücutlannın parça parça doğrandığı gibi bazı cinayetlerden bile söz edildiği duyulmaya başlanmıştır. Özellikle bu tür cinayetlerin soruşturulmadığmı gören isyancılar günden güne cesaretlenmişlerdir. Buna Karşılık Müslüman-
41
Bce
9TO
uo ıteMHory
BBIBCBH.HO
BaacKimt BJia-
CTHMt, İTO peBOAlOIJlOHepM, BH^RMO, KejiaiOTt oocpeAorouTb Bt Baırfi aoamomaoe öoibuıee ı*cJO ca0Hxt ajeüTOiıt M roroBUTca at tetty TO pfcUIHTejIfcHOMy FEME
®eBpajıa. M
Bt TEMapTa uaceaeHİe Bana npoAOJiHta-
JIO B03paCTai'B, a BMİJCTfl Ct T T M t B03paCTaJI0 a ouaceaie, ITO, TaRHMt 06pa30Mt, Bt BaHf» Moraert cocpeAOToaaıtca BOBce neHtejıaTeatnoe IHCJIO upHimıaro apMHHcaaro Haceaeaia, BecBMa COMHH-
feABHoa ÖjaroaaAeatHOCTH. TIoaTOMy, ct HacTynjıeHİeMt Becfiu, BaHcaie BJiacTH Haıa-ia npaHHMaTb Mipu, AJIT BLi^eaeHİa npnuuiBnct apMaat Ha upeîKHİa M-fccTa a x t atHTeJibCTBa. AMepır BaucRHMt MHCcioHepaMt 0KMO ııpe^JiOHteHO— ııocTeaeHHO coBpamaTB CBOH) öaaroTBopHTejıtHy 10 AİHTOJIBHOCTB Bt CaMOMt BaHİ H UepeHOCHTb
ee neuocpeACTBeHHO Bt rfe cejıeHİa, KOTopBia 6ojibiue Bcero HyjKAajmcB Bt DOMOIOH a t ropoAi ocTajıacb T6, aoTopBie Ba ujıary apM>nıcaaxt BaacaaOBt Bt 3 —4 niacTpa Bt cyTKH (HO Bipujıt a 9THM'B pa3caa3a»ıt, HO
ııOTOMt apmiiJiocB yö^AHitca Bt HXt lipaBAHBOCTM), 3anacajacB BB PHABI 6YAYMAXT apuHHCKHX'B ÖOHIJtOBt. OJ» naıajıa Becuu AiaTejiBHOcTB peBO^roaioııepOBt npHHiija Gojı-fce aaTHBu uü xapaaıept;
BcKOpİ BİHt KypAOBt
H6 TOJBKO
16J0 IIOII.liaTH.II H.CB CBOetO HTCBOJıBKO
42
ların sabır ve tahammülleri de Ermenilerin cüretleri karşısında azalmıştır.
1896 Haziran Ayında Van'da Meydana Gelen Olaylar
Ermenilerle Müslümanlar arasındaki kanlı olayları anlatmadan önce sözü edilen şehrin İngiltere Konsolosunun aşağıdaki raporunu olduğu gibi tercüme etmekte yarar görüyoruz:
"15 Mayıs
1896
Ekselanslarını haberder etmekten şeref duyarım ki, bu bölgenin durumu arzu edildiği şekilde değildir. Son sekiz gün içinde Ermeni isyancıları iki defa Müslümanlara saldırmışlardır; birincisinde üç Türk öldürülmüş, iki kişi yaralanmış; ikincisinde ise iki-üç kişi öldürülmüştür. Her iki olayda da vücutlar vahşice parçalanmıştır. Bundan başka, İngiliz Konsolosluğu karşısında oturan zengin bir Ermeniye karşı da bir suikast düzenlenmiştir. Dün öğleden sonra, en tanınmış isyancılardan biri şehirdeki bir evde öldürülmüştür. Bu cinayet, muhakkak Türkler tarafından işlenmiş olmalıdır. Zira bu isyancı geçen sonbaharda İran'dan gelen çetecilerden biridir. Mensup olduğu çete geçen yıl burada çapulculuk yapmıştır.
43
g^
97
»H3Ht>to, uo HaAt rpyuaMH HXT> 6H,IH coBepuıeBW pa3Uhia uopyraHİa. POIIOTT, cpeAH MycyjifcMam. ycHJHBajrca, a peBOJiıouiomibie A'^aTejK', 6-iaroflapH UO.IHOH 6E3HABA3AHHOCTH HXT> noeRYUBOBI, CTauoBHJiMCb ece CM-BATE H carfejıise IrOHbCüln coöbirm 1896 rû/ja Bb r. BaHİ ^a6u noBa3aTb, Bt BaKOM-b HacTpoeHİH Ha*OAHJINCB BaHCKİe ARHTATOPU H MYCYJBMAHE, NEpeAi» UAıAJOMTE> nponcmeAinaro BA'bcb BpoBonpo* aHTBaro CTOJIEHOBCHİB, ciHTaıo Bcero JIYıMHM-B opHBecTH 8A*fecb nepeBOAt panopıa do BTûMy DOBOAY uaiopa Bambaaıca OTI» 15-ro Man 1896 roAa *) BHMt(o tecTt RpHecm, 9îo CöCiOflHİe stoft oÖJFacıt» BO BCBROIII CAY^AT BEYROBJETBO^TEJFCHÛE. Brt feıeuie nocjıtnufcfi «efltjiH apHHHCBİe peBO.wouiOBepM ABB pa3a aıaROBflJiH itypAOBi. Bı nepBOMi cijqât Tpg Kypaa 6HJB YÖBTTı H pa paueuu, BO BTGp<Wı> pa, BÖ»EÎ%-ÖIJTT) Aatoe, Tpn YÖBTTı KOBDATHPOBANO, ^TO BT» ©6OHXI> caylaası Tpynu 6ujh ctıaıuBO HaypoflOBfiHij. 3arfcın> ueaaiB TOTO se oömecTBû ÖUJIO CA&NAUO noRynıeuie aa yöificTBO, BSBtcTBaro 8«tcfc öaSKRpa (apııauBua , SBBJ maro BT, AOM%flanpoıjiBi aarjificıaro KOHoyjtcTBa. Bnepa, nocat noayAfid, ea_ ropoACRott qe,pıofl y6HTT> ESBtcTauB SAtdb, BectMa BHAaMmificd peBOJiiouioBepı. Do Bcefl Bt* ptfliBoCTB, OTOfltjo RypAOBi ooıovy, ITO yönınA npB.naMeMTi vb 6a ha t, npBmeAcnefl c»Aa nponuoB oceatf) *) CUBJM «BURA—H 6. 1896 r. cip. 32i.
93
HeptiB *). FLTHBIA STOB FIAUNU nocjysBiH Haıaaorfc npOBMorojHBiı 8Rtcb rpaöearefl. M
44
2'yi J Hazirana bağlayan gece yarısı, Van sokaklarından birinde n<>bel lutan bir devriye saldırıya uğramıştır. Subay ve bir er ağır şekilde yaralanmıştır. * Bu olaylar karşısında Müslümanların sabrı son haddine varmıştır.
Her halükârda bu ahmak ve rezil Ermeniler (aynen tercüme etlilmişlir) olayın müsebbipleridirler. Çocukça hareketlerinin hiçbir fayda sağlayamayacağını kendilerine defalarca izah ettim Bunlara son vermelerini bildirdim. Hatta kendilerine rica bile ettim. Dinlemediler. Zannediyorum ki, şimdi de hiç ümitleri kalmadı. "
Bunlar, saygıdeğer VVillianıs'ın verdiği cevapların tamamen aynısıdır. Fakat, onun raporunda değişik ifadeler kullanılması şüpheleri cezbetmektedir.
Bu olayla ilgili olarak basında genellikle doğru dürüst hiçbir açıklamaya rastlanmamıştır. Zaten Ermenilerle ilgili olarak yazılanların hepsi de yalanlarla doludur.
* Blue Book, nu. 8, yıl 1896, s. 207.
45
gg
ct 2-ıo Ha 3-e itoua. Ifrıopof H3i yaıım ropoRS Raua, OKOJIO no.ıyncnH, ötıjıı aıaKoB3hx MHuepcKİfl naTpjjb, npn seMt oaıaııepı, 0 ORHUI H3i ııaaunxT. IBHOBL ötı^H TaaseJio paHcua. Htiero a roBopHTb, ITO nocıtRDflfl Bepcia no.ny'jBJia npaBO rpasaaııciBa a spocTb ay-
eyjıtnaucKaro uaceaeııia ROCTarıa Kpaflaaro npefltaa JQI
IİTO A A ' I A J ı » - T y PKH
apMHue?— „Hy, Eonemıo, BceMy BHHOBATO oto Aypam>e (ces imbecciles). . . Kana.ibH 9TaEİe! CKOJU,KO pa3i» A UPEAYNPEÎK.NAJ'B HXT>, ııPOCHAT. ne NOA'UIMATB HMI:ar.uxb ucTopia, ecjıa XOTHTQ— TO A.aîKe yrpoîna.Tb! CKOJTOBÛ pa3b AOKa3bJBa.ii», qTO H3i> MXB peSa^ccKofi peao.iK)ukı Hauero BuiiA0Tt! H i n , , ae uoe.iyuia.iHCb! IIv a Teııepb, HJIII
102
103 104
santeTca, yöiîAHJiHCb!, Tbcpao noMHio 3Ty Eopo TeuLuyıo pbib uoneauaro BHjibfiMca 11 ocau BT> 0<i'Mn,iaj[bii0M'b ero Aoneccuia a BCTpfcııaıo u İ i t o ııpoTHuaoe, TO muİ ocTaorca jihuiî, ıiöAoyM'fiBaxb naAt DTHMb M'bcTOMi. ero pauopra, TaaHte Kaat h aaAi> MiıoniMiı ApyraMu CooÖme, Mory
CK03ATB, ITO BT> ııEMAM MIı-FI
HHicorAa ne nouaAa.ıocb CEOJibKO HnöyAB AoöpocoaitıCTHoe onacaHİe ıvımıyBinaro apMancuaro ABHatenifi. ÜTatba, nanııcamibia uo 9T0My u0B0Ay, OÖUAAOBEUHO UOJIHU <T>ajn>UNı 11 JIKH . . . . . . . . . Eme pS3i> CBB^TCJIT CTB y 10, I T O apMaııece.lbaane Buııecau na ce6k BCIO TÎIHÎCCTL apaıancaaro ABHJKCMİH, a ropomane tıoujaTn.ıNCB ae UHOrilM'b. I\pObOUpOJHTHIJH CTOJIEMOBCHİa B'b ro-
Liderleri Rus silahları taşıyorlardı. Silahların, yerli Ermeniler tarafından bağışlanan paralarla alındığını ve İran yoluyla sokulduğunu belirtiyorlardı. Ayrı komitelere mensup olanlar değişik üniformalar taşıyordu. Bütün bu teferruatı, isyancıların eşlerini ve çocuklarını korumak maksadıyla değil, kesin olarak isyan hazırlamak maksadıyla yaptıklarını göstermek için veriyoruz. Silahsız, savunmasız ve isyancıların müstahkem mevkilerine bilmeksizin yaklaşmış olan birçok Müslümanın öldürülüş şekillerini yansıtan elimizde belgeler vardır.
B. VVilliams'm raporunun son kısmında ise şöyle denilmiştir:
" .. Üzülerek belirtmek gerekir ki. arsız isyancıların tebriklerine kapılanların hepsi de şehirli delikanlılardır... Himayemiz altındaki Ermeni mahallesinin bir kısmı. Hükümetin yardımları sayesinde kurlarılabilıııiştir. "
Bununla birlikte, isyancıların büyük bir kısmının Van bahçelerini terketmedikleri, fakat sadece buıjuva elbiselerini giymek için savaş üniformalarını çıkardıkları birçok kimse tarafından bilinmekteydi.
Komitelerce reva görülen ızdirapların meydana getirdiği baskı, Rus ve İngiliz Konsolosluklarına
HO
WKH, PAMAMABMHMH CBOHII
opocıo 'jtfiTesHiKaıtH. V
astın,
MEBFL
anpocıoüa ecTb HaiHiHUH ROEaaaH RTıETT,
TeahCTBft toro, RARı. OUH xaannoKpoBflo yöiBaaH «aparnı HeBopyaçcHHUiı, 6e3o6Hjtııuxı HycyabjıaHi, Korp nocjtRHİe HeocTopoatHû npaöiHaajiHct ki hxi> yKptnıeuHUMi nosHitiaıa. *
126
İCt contEmiHİto floaseHt caasaTb, ITO 9T0 BCO M0JI0AU6 JlfOflff, yBJteıeaHue HXt NO^JLUMH BOFFIAFLMH."
^acn. apMBHCRaro BBapTa-ia, aoTopUMt a aaBtAUBajt, MB1j yftajıocb, ÖJiaro. Kapa cOAiScTBİH) BaacTöa, cnacTE QTt rpaöeata u noatapa" ıüttHCTöo Aepataaocb Toro yG-fiîRflenîa, i t o ocjitf HBBfJCTBOO 1HCAO apMBHCRHXt pOBOJIlOIjİOHepOBt
127
H noaaayjio Baacftle caAU, TO de Meuie aaa^ iHTeabuaH qacTfa HXt ocTaaac& aa MÛCTİ, nep6MiHHBTE> JHHDI& CBofi ÖoeBoâ aapaAi» sa HOCTK). MU M«pauxt rpaatAauı»
cay•^eHHoe ot AOMaxt, npHjıeraK)mHxt at aBr-ıifiCKOMy h pyccBOMy aoucyjibCTBaMt, apMaaoaoe «acejıeHİe, TOMameeca Bt oataAaHİn caııuxt poBOBuxrb A^a ceötf nocjıiACTBİS sa repoficaie NOABURN
HCıE3HYBINHXT
peB04M)iüıı; 128
AIFLTFI-NAÂ
APMHHCBOH
•. .* K T TÖMY 7Re n
ca-
Ma aAMHHHCTpaıpa lyBCTBOBajıa ceöa Bt öojrfee q$Mt uejlOBBOMt nojıoneHİH. J{xn Bcfcxt 6u-
sığınmış olan binlerce Ermeniniıı akıllarım başlarından almıştır.
Zaten Hiikıımet bu konuda çok güç durumda bulunuyordu. Kısmen bile olsa isyancıları tutuklayamamıştı. Bunların hiçbir cezaya çarptırılmadan kaçmaları ise Vanlıların yetkililere karşı itibarını sarsmıştı. Bununla birlikte Van'daki Ermenilerin katledilmelerine de Hükümetin tutumu mani olmuştur...
Bu kitapta açıkladığımız ayrıntılarla, matbuatta katliâmlar" başlığıyla çıkan her türlü yeni haberleri karşılaştırmak suretiyle. Küçük Asya'nın çeşitli yerlerinde meydana gelmiş olan olaylar hakkında rahatlıkla doğru bir fikre sahip olunulabilecektir. "Van'daki
Haziran ayının ilk onbeşinde Van'da meydana gelen olaylar incelendiğinde ise, bu bölgenin tamamen acınacak bir halde olduğu görülecektir... Türklerin koruyuculuğunda bulunan köyler daha az acı çekmişlerdir. Mesela Mukes kazasında nüfuslu bir aşiret reisinin varlığı, bütün Van olayları sırasında burada hiçbir
cftlu&jıa noTra POBHO HH^ero RJIÖ 8AXBATA uy XOT« 6U HIJKOTOPOH laCTH apMHHCKHXT> „a>eAaH"... OHH yiHJIH BHOJı* Ht 6esHaEa3aHHO H npeAOCTaBHJiK BaHCKHMt TypaaMt co3epuaTb nojiH'fcfiınee öeacnjie n x t B^ACTEN BT. 6opt»6lı e t apMHHCKHMH maÖKaMHM ec.iH apuHHCKoe Hacejıeuie BaHa H36trjiü aA'fecb HacTOamaro .massacr a", TO 3TO MOHUIO UOCTABHTB jiHuib BT. 8aejıyry BaHCKOH aAMHHHCTpamH, * JIO HCHO,
^TO
oua
He.
IIoApoÖHoe BHaKOMfcTBO e t Tanı» Ha3UBaeMUMH BaHCBHMH .massacr'aMH* A8101"1» B03M0»H0CTb KaHAOMy COCTBBHTb C064 IipHÖJlH-
8HTejibHoe noHHTİe o TOMT», BaKOBT» 6u.it xapaaT e p t AHAJIORHQHUX,B COÖUTİH Bt npoıaxt MHoro* iHCjeHHUxt nyHBTaxt AaiaTCBofi TypuİH. Bt BaHt (15—16 İH)HH), Bt ııouaAaBınaxcfl MH-6 apMHHCBHxt cejıeHİHXt,H HeBCTptMAJıT HH MA^ , 6ÖMHX R B NPHSHABOBT &CH8HH; OHıJ
He 6uaa paapyıueHU, HO HMTJH CTpaHHUfî, yHUauü BHAt •* * Bt ocTajbHUXT> pa HOHAXT> B00py«eHH0ft 6opb6u HOITH ITO
He
6UJIO;
ne
6UJIO H
cüepTHUxt noTepbj
8a TO rpaöeatt—uie.it ,BO BCIO'. MeHfce Apyr«xTı nocTpaAa^H rfe cejıeHİa, BOTopua HanuQ noKpoBHTejıefi cpeAH BypAOBt. Ho, Bt 06meMt, yn.-feji'fejiH HeMHorie patıOHU. Ha30By Ba" 8y MoBioct, TAI, ÖJiaroAapa npHcyrcTBİıo H3p^CTHaro 8fl1}Cb BypAa MyTraaa-Öea, Becb CM yiv HO
olayın çıkmamasını sağlamıştır. Aıiilcevaz kazasındaki Ermenilerin koruyucusu Haydaranlı Hüseyin Paşa; Norduz köyünde de Hacı Ağa olmuştur...
Osmanlı Bankası Baskını 14 Ağustos 1896'da öğleyin, Daşııaksutyun Komitesinden 25 kişi İstanbul'da Os:nanlı Bankasını basmışlardır. Sadece mavzer silahları değil, aynı zamanda bombalarla teciliz edilmiş olan Ermeniler, Avrupa'ya son derece küstahça bir teklifte bulunmuşlardır: Şayet Avrupa Ermenilerle meskun yerlerdeki ıslahatı derhal ve kalıcı olarak yapmayacak olur ve ihtiyaçlarım yerine getirmeyecek olursa, içindekilerle birlikte Osmanlı Bankasını hemen havaya uçuracaklardı.
... Ermeni meselesini yönetenler, bütün milletin kalkındırılması için çalıştıklarını tekrar etmekten geri kalmamışlardır... Banka baskınının sebebi de bu olmuştur.
İlk bombanın patlamasından sonra İstanbul Ermenilerinin hangi durumda olduklarını tarif etmeye gerek yoktur. Daşnakların isyanından başka bir sonuç alınabilir miydi?... İstanbul'daki Rus Büyükelçiliği Baştercümanı Bay \laximoffla kısa bir görüşmeden sonra, bir süre için Bankaya hâkim olmuş olan isyancı-
130 Huâ unh BaHa nepioAt npoınejn> 6.narono;ıy<j131 HO. BT> Baai AAHjibA»eBa3t uosposuTejıeM'i apMHHT» HBHJICH NPÖACTABHTE.IB auınpeTa TENAEpaH.ıu-rycceHUT>-nauıa, a BT> Haxiü HopAy3T»XaAJRH-ara | 132 14-ro aBrycTa 1 8 9 6 roAa, OBOJIO nojıyAHa, 25 lejıOB'feK'B apMHHt oÖmecTBa »/JaujHa-KuyTK>HT>" BHe8aaH0 OBJiaA'feBaıOT'b noMtmeHİeMB OrTOMaHCKaro ÖaHsa BT> KoHCTaHTHHono;rfe H,
oÖpaTHBt ero Bi> Ma^eabayıo nHTaAe.ib, 8auı,nmaeMyıo
HO TOJBKO
MayaepoBCBHMH nyjiHMH uo
H AHHaMHTHbiMB ÖOMÖaMH, o6paıu;aK)TCH C'b AepateHMt
BHLBOBOMT>
p-felü 0T6.IbHO
BO
Bceö
EBpont. noAi» yrpo8oö BaopBaTb 3AaHİe 6anua, CO BCtMH HaXOAfimHMHCH BT> HeMt nîHHOCTHMH H AoayMCHTaMH, OHB TpeSyıOTt OTT> eBponeüCBnxt nocaoBt HeMeA-ieHuaro aaunBuaro
133
ınaTe.ibCTBa BT> A^Û apMaHT> H caaıaro BHeprH^Haro npoBeAeHİa TaaHxt pe<x>opMT>, BOTopua OTB-feıajH 6m A'feficTBHTe^bHtiMi» HyatAaMt no paöoıneHüaro apMaHCBaro HapoA*. - • •.. A"fewCTBHTeabHO AOCTOHH1. COJKaJTfcHİlI noıoMy, UTO AO C H X T UOpTb HBJiaJICH HH •I'İİM'b MUİJM'b, BaKi. »epTBOÜ rfex'b ero yMOüOMpaıeHHbiz'i. py" BOBOAHIE.'IERI, BOTOPUE
HMCHHO CBOH&TB
PYBOBOA-
nory6ujiH HE OAHY TBICHIY CBOHXrb co6paibeBt a AocTnrHyjiH He yayıınema conia»iBuaro uo.ıoatebia ap.MHHCBon Hanin, a naupoTna& Toro—nocTaBH.iH ee BCIO BI> caMoe OTyanHaoe H, nomajıyft, 6e3BbixoAHoe no.ıojseuie. CTBOM B
larm, bütün Ermenilerce mukaddes sayılan (!) hayatları bağışlanmak şartıyla teslim olacakları kararlaştırılmıştır.
İngiltere Büyükelçisi Sir Edgard'ın yatına götürülen bu kimseler, bir-iki gün sonra kendilerini Marsilya'ya, hürriyet şehrine, götürecek olan bir fransız gemisine bindirilmişlerdir. Bu şehirde de bir hapishanede gözaltına alınmışlardır. Belirli bir süre sonra bunların salıverildiklerinden K i m s e n i n şüphesi olmamalıdır. İstanbul'daki fiilleriyle hemcinslerinden yüzlercesinin akan kanından hiç vicdan azabı duymayan bu kimseler, şimdi istedikleri gibi sokaklarda dolaşmadadırlar.
Hıncak Çetesi Ve Diğerleri 1 2 - 1 3 Eylül 1896'da bir Hınçak çetesi ortaya çıkmıştır... Bu çete Van şehrine Ovannis köyünden saldırmıştır. Geçtikleri her yeri tahrip etmiş olan bu çeteciler, Ermeni mahallesinin bahçelerine kadar ilerlemişler; savunma için son derece elverişli olan bir evi işgal etmişler ve Türk askerleriyle savaşa hazırlanmışlardır. Ertesi gün... B. VVilliams'ın yanından geçerken... bana, bugünden itibaren yeniden trajik olayların beklendiğini söylemiş... ve çetabaşıların Rus milliyetinden olduklarını ilâve etmiştir...
133
134
KT
QEMY
NOCJIYIKHJIT
9<T>EKTHUÖ
9BB30A'&
arasa ÜTTOMaHCKaro öaHKa?
OniicuBaTt ee ae crany. ^pyrwxt nocatACTBİtt ci. nort cuiHÖaTejtHoıl ORB^RA rocuoAt AatnHaKHCTOB't n »e 6u^o. Iloc.lll AODOJIR.HO lipOA04JRHTejlbHMXt peper080puur>, Aparoaaııy l'yccaaro IIocoatcTBa vb KoııcTaurıiHOiıOJib MaacaMOBy yaa.aocı», HaaoHeut, cK.ıouurb Bpeııeıııifjxt BAAA'&Te.AEŞI O T T O Maucaaro Gatıaa a t cftaıb, no^t ycjOBİeat coxpaueuiu u x t Aoporo croKJmeö, Bcero apMiıııcBaro aapoAa, JKH3UH. Ona 6buıa apeapoHOJKAeav cııepBa aa aarjiScayıo aiTy Capa r-)Ara[>Aa; a 3aTf.an>, HtcH0JibB0 AHÖÖ coycTa, oepeMhmeubi aa ®paHay3caoe cyAao .^KapOHAy", aoropoe a AOcraBH.10 a x t Ha jnaÖepajibayK) ııoiBy tf>paauin-Bt Mapceab 3A^Cb HMt npeACTOHJO 3aBJiıoqeuie BT Baaoiı TO TK)pbMt. (Io Bceu BfipoaTuocTH, öojbiuaa ıacTb a x t Tenepb ryaaeTt rA*& HHÖyAt» Ha CBO6oa4 h HacaojibKO H@ caymaeTca TfeMt, ITO a x t X0Ay*fcH0e rePOACTBO NPEJRAE ecero CTOBJIO JKB3HB COTHHHT axt BecqacTHbixt coopaTbeBt, a 3ar£Mt, Bt oÖmeMt IOA^ apMHucaaro Boopoca, oaoHiaıejibHO ycTaHOBBJO noBopoTuuü nyHRTt ue Bt oo.ibay apMSHt. 135
Mlscaıji Cnycra, ne Mea'fee AofaecTHaa rnaana H0Bbixt TepoeBt (ec-sıa ae oaın6aK)CB, HR ceiî pa3t—XBHqaKHCTOBt), noaBHJiacb Bt npeA^Jiaxt Toro ate ropoAa BaHa
Aralıksız silah sesleri işitilmiş tir. Bunun yanısıra, bir emre itaat eder gibi Ermeniler, Rus konsolosluğunun bahçesinde toplanmışlardır. Kısa bir süre sonra da, bahçe girişleri Ermeni âileleri ve eşyalarıyla dolmuştır. Daha yarım saat geçmeden, Saadettin Paşa'nın gönderdiği bir subay yanıma gelerek, asayişi sağlamak için en sıkı tedbirlerin alınmış olduğunu ve olaylara karışmayan halkın hiçbir şekilde madur olmayacağını belirtmiştir.
35 çetecinin bulunduğu yerin sekiz bölük tarafından kuşatılması sadece Ermenileri değil, aynı zamanda Türkleri de rahat durmaya mecbur etmiştir... Gece olunca Ermeni isyancılarının mevzilendikleri evden siyah bir duman yükselmiş ve bina tamamen yanmıştır. Kuşatılanların geleceği konusunda ise değişik görüşler yayılmıştır... Her halükârda gerçek şu ki, çeteciler kaçmışlardır. Ertesi gün... top sesleri işitilnıiştir. Top ateşleri kesilince de Ermenilerin şarkıları işitilmiştir. Ermeniler, kırmızı Van şaraDmı içerken dört bir tarafa ateş ederek eğlenmişlerdir... Önceki
Ona BCTy[iacT"b BT> ropoflt co CTopoHtı ce.ı. ÂBaHca H, GOİIKÜ cjı-fcAyn, MHMO naaaAaıoıı;nxcn EÜ uo Aopork OTAf>JibHi>ıxı> co;iAaTf>7 0'I>HNEP0BI> H 'IHHOBTJ HOJIHUİM, nanpaB.ıaeTca Ki> oaAaM'f. apMfincKMxrt KBapTa.ıOBt. Sa^cf. OHa aaıiHMaeTT. OAHHT, H3~b öojıfee YAO6NUX , B FL.ıA oöopoııu AOMOBT, H UPHR0T0B4NETCN BLIAEPJKATI. eAnııoÖopcTBO e t TypeuKHMH TaÖopaMH. C-ıtAya jı ıı M o anıvıiiicEaro BOncyjibCTBa, 8at3®aıo ET» Maiopy BmiLnMcy e t rfeMt, itoÖu cKa3aib eMy AO CBHAania"-!—„IIy, narıpacHO Toponutecb", nepe6n.Tb MCHH na nepBoiı ase ^past MOK C O I 'leımuM Bojıjıera .. „Ba.ub ııpHAeTea ocTaTbca ıiOTOMy. «no m KI ceroAiıa » e oyACiıt cbhaİitöii Mh ııonaro Aj)aMaTiııccKaro aıtTa, h Ha ceB p a a t BMT.ci'fi C-L BRMH." BcJit.A'b 3a CHMT> OHT> pa3CKa3aJlt Milli O6'1. 3<I>eKTll0MT> BCTyHJieilİH II pHÖUBÜJEıI r
ÖAıIA"
apMaııt, npeAyupeîKAaa,
NO
B ı, qiie.il; ea pyiEOBOAme/ıeH ecTb pyccKO-UGAAauHue.
uoın.ıa yiKe ııecMOJiKaeMan pyateiıuajı TpeeKOTiıa. OAnospeMeınıo, KaKt-öu uo CHrnajıy, unaKİa erkim, orpa»Aaıomia MOÎÎ caflT», GİJ.İH AıAKOBAHU
APUAHAMH, TPEBOJRUO ATAABTNıı-
Haia.ua öopböu. ne y e n t a t era;e CÜHTH Bnn3b, KaKb »a MOMXb raa3axt Bbipocaa, TOMUO H3b UOAI» 3eM.iH, Macca ııapona, TOponHBUiaroea, CO CB0HMH na CKOpO 3aXBaieuHbIMH AOMamilH.Mll uoHiHTiîaMH, 3aıiHTb M'lîcıa HO AOpoHîKa^t ca^a MH
günkü gibi bu akşam da kalın bir duman tabakası, çatışmanın sona erdiğini ilân etmek için yükselmiştir. Ermeniler bu defa da esrarlı bir şekilde kaybolmuşlardır.
... Üç gün sonra İğdır yolunda 400 Ermeninin katıldığı bir yolculuk yapılmıştır. İsyancılar bölge halkım öyle güç durumda bırakmış, taciz etmişlerdir ki, başarabilenlerin hepsi Rusya'ya göç etmek zorunda kalmışlardır... 15 Ağustos ve 12 Eylül günleri... Ermenilerin maksatları açısından uğursuz olmuştur.
22 Temmuz 1897 gündüzünde, bir çete grubu Başkale'nin doğusunda bulunan Selmas yakınındaki bir yerden sınırı geçmiş ve Merzegilerin reisi Şeref Beyin bulunduğu köye saldırarak Onu yaralamış, aynı zamanda her iki ırktan da 150 kişi helak olmuştur.
Aynı yılın Ağustos sonlarına doğru, Rus uyruklu Haraıııaz çetesi de ortaya çıkmıştır. 30 kişiden oluşan bu çete, hiçbir olay çıkmadan hemen yakalanmıştır. Bu olaylardan sonra Ermeni meselesi Van şehrinde son
136
m nop,t> flepeBbflMH
He o c o 6 e H i ı o 6 o . ı t m o r o
paıona,
oxbat'£HHaro crfenaMu aoHcyjibCTBa l
cy.utciBO
npM6u;rb
Iepe3b
uojib
oa>nn,ep'b
cı> n o p y ı e a i o M b — e o o 6 m , H T b , vına
CTpo»aftıaia
ro cnoaoücTBİa 147
ıaca
Bb
aon
CaaAeAHUb-uamıı UTO u p m ı a T u
M l i p u , A-™ c o x p a u e u ı a
ca-
oöma-
11 MTO a ı a p ı ı o M y HACEJıEııIıO u H a a -
oaacHOCTH He yrpcKae-rb Jlfi a CTBHTejibHO DpaeyTCTBİe AOCTaToanaro iHCJia HajiHiHbu-b,
a OH
BOÎÎCKλ ( 8 T a 6 0 p 0 B b ırfcxoTbi), H e 3 H a i H T e . i b H o e T b ıuaHKH
(Bcero
OBOJIO 3 5 lejıOB-fcaı.) a , HaEOHeu,bî
TmaTeJibaaa ^oaajiH3aain 6opb6u, orpanHieıiHOii TfeCHUMb paİ0H0Mb, npMjıeraKJmHMt BT> a ı a a o BaaaoMy
AOMy, B c e 9TO He 3aneAJiHJio
ycnoKuHTe^bHO
He m i b a o
a a apMaHb,
noBJiiaTb HO H ı ı a
TypoKi. Be3HJ0AHaa nepecTp^jıaa np0A0JiîKajıacb AO a e ı e p a . Cb 3axoAOM b co.ıuaa B c e CTMXJIO, a 3arbMb, uoAaaBuıieca H a A b ApapKOMb rycTbie K J Y Ö U lepuaro, KepocHHOBaro AWM& oaoBtcTHJiH O TOiTB, İTO Bb AOM&, 3ilHHT0Mb apMHHCKOÜ üiaftKOÜ, He ocTeuıocb HHEoro! KyAa ate, oAHaao, Af>Ba^HCb ero 3amHTHHBH? OOb 9T0Wb H AO CHXb ııopb xoAaTb paajHiHbie BapiaHTtı. 138
Ha
CJ'FEAYıOMIÖ
AeHb,
Bb Haıajrb Btoporo ıaca uocjıkAOBaaa uepBbia ayuıemtıü BbicTplMb; Ue CMorpa Ha aoıra aeapepuBUbia AByxıacoBOÜ oroHb Cb o&f>ux'b CTopoHb, noıepa ÖbiJia He BCJHEH. Bb Sarajio ılı oaa3ajıocb ABoe paHeHbixb ıı OAnHi. yÖHTbia, aa CTopoH-ö peBoatouioHepoBb
bulmuştur. Fakat bir süre sonra Sasun tarafından Bitlis ve Muş şehirlerinde yeniden alevlenmiştir.
1898—1899 yıllarında Serop isimli birinin çetesi meşhur olmuştur. Bu Ermeni, milliyetçilik için harekete geçen tek çetabaşı olmuştur... Bölgede de adı çok duyulmuştur.
1898'deki Ermeni hareketi Bitlis şehrine münhasır kalmıştır.
... "Ermenistan
İçin"adlı broşürde, mezalim olarak
düşünülebilecek her zulüm mübalağalı olarak hikâye edilmiştir... Ermeni yazarları, gerçekten son derece uzak durmaktadırlar. Esas gayeleri hayali mezalimler uydurmak ve yazmak olmuştur. Bu yolla Ermenilere menfaat ve sempati sağlamak yerine, nefret çekmekten ileri gidememişlerdir.
... 1901 yılının kışı başında, Muş yakınlarında Antranik çetesi türemiştir. 20 Aralıkta bu çete, Surp Arakel Manastırı (Muş'un 5 — 6 verst* doğusunda)'nı ele geçirmiş ve onu küçük bir karakol hâline getirmiştir. ..Surp Arakel manastırında Antranik çetesinden başka papazlar ve köylüler, hatta kadınlar ve çocuklar
* 1.067 metre uzunluğundaki bir Rus ölçüsü.
138 ABoe yöttTus-b. Bt KopoTBnxT> uay3axb 6oa, CKB03S OTKpUTUH OKHa aTaKOBaHHarO AOMa, KaKT» roBopaTt, C.1UUIHU Şuan Bece/ıua ubcHh apMHHCBHXT> yAajibnOBT,, paCUHBaBUIHXT> P030B09 139 BaHCKOe BHHO h Kast 6bi uıyTa OTCTp-fcjiHBaK)ın;iîxcfi HA BC& LETBIPE CTOPOUTı. A 3ai &Mr£, BaKf. H HaKaHyH'ft, noAHHBuıiKca HaAT. 9ioîi lagTbio BaHCKHxı. eaAOBT. CTOJIÖT. yepHaro AfJMa B03B FECTH.NJ O TOM'b, ITO C0CTfl3anİe KOH16HO. ApMHH6 CHOBa H6ıı0HHTH0 HCie3JIH; HO Ha BTOTT» pa3b ohıı oıyTHjiHCb y»e 3a npeA'fe.naMH ropoACKofi ıepTbi, OTCTynHBi. Ha ıorb, bt. ropaMT. JIIaTaxa. PoTa cojiAati. öuuıa BbicJiaHa ajw HXT» upec-ul;AOBaHİa. *) Cuycra Tpn ahh, h Öujrb y » e uo uyTH K b Hl^bipio; M6HH COll pOBOffiAa JJO 400 apMAH-b, Buce^flBinHxcH H3T. BaHa. /I^aTejibHocTb apMHHCBHXT» armaTopoB'b co3Aa.ıa SA'fecb Tauia TarOCTHUH A^H 3RH3HH yC.lOBİH, İTO ecdH 6bl TOJIbBO UpeACTaBJfl.lOCb B03M0ÎKHUMT., BT. PoCCİK) yıu^H-öbi BCÖ BaHcaie apMaue n0r0Ji0BH0 /^HH 14 aBrycTa H 12 ceHiaGpa BecbMa xapaKiepHbi AJIH oıepaa A'kaTejifaHOCTH apuaHr CKHX> arHiaTapoBT» • 140 Ho Bce orpaHHIH.lOCb JIHIIIb TİMİ., İTO 2 2 1IOHH, BT. BOCTO141 sy OTT. BamKa.abi, Ha rpatumli Ca.iMaca (JlepCHACKau upoBMHi;ia), Kanan TO ÖaHAa apMant npHcoeAHHH.fiacb BT. uepcHACBHM-b BypAajMT, H
öta.ıo aaBOAUTb S A ^ c b B a s i a HHÖyAi» A^jıa BT» TO BpeMH, KorAa Typeu,Baa aAMiuıuCTpauia H 6631. Toro ııOABeprajıacb ycH^euuoMy roueuiıo DO A0B0AY MABEAOHCKMXT> cMyre» IIpHuiJOCb orpaıiHiHTbca JHiab 6ji0KaA0i0 Oacyna, A A 6 U , uo BOSMOIKHOCTK, AATPYAHHTB uepoXOAT. orryAa peBoaıouioHHbix'L maeırb Ha paBHHuy Myıua M'fecTHO
Aynı gazetenin 65. sayısında ise: "Şayet biraderlerimiz zamanında bize yardıma gelmezlerse, koyunlar gibi boğazlanacağız. Her zaman Avrupa'nın müdahalesine güvenemeyiz. Kendimizi savunmamız için herkesten önce kendi öz kardeşlerimize güvenmeliyiz. Göğüslerimizi düşman mermilerine karşı siper ettiğimiz zaman, biraderlerimiz ve kızkardeşlerimizin bize yardıma geleceklerini ümid ediyoruz."
66 ve Ermeniler) üzerinde bulunan kölelik zincirleri kısa zamanda, ümid ederiz, kırılacak ve baskı altındaki iki tarafın kardeşleri tamamen kurtulmuş olacaklardır. Yaşasın Ermenistan, yaşasın Makedonya!"
Ermeni İsyancılarının On Yıllık Çalışmalarının Sonucu
Durumları yönünden elde edilen sonuçlar acınacak hâlde olmuştur. İyileşeceği yerde, hissedilir derecede kötüleşmiştir. Sadece Türkiye'de değil, aynı zamanda Kafkasya'da da aynı şekilde olmuştur.
...Ermeni ileri gelenleri, Ermenilere liberal bir rejim fikrinin isyancılarca aşılanması yolunu takibetmek suretiyle binlerce hemcinslerinin felâketine sebep olduklarını anlamışlar ve isyancıların faaliyetlerine son vermelerini üzüntüyle beklemişlerdir.
...Osmanlı Hükümetinin en küçük polisiye veya askeri tedbir almayı hiçbir zaman düşünmediği Rumlar bu yerleşim yerlerinde mutlu ve son derece uyum içinde yaşamaktadırlar. Buna karşılık, kendi milli propagandalarını çok gizli olarak yapmaktadırlar. Hiçbir şekilde gürültü-patırtı yapmamakta ve her yerde vergilerini muntazaman ödemeKtedirler.
61 138 A B O e
y6»TUXb.
Bb
K0p0TKnxT> uay3axı> 6oa,
CKB03B OTHpUTUH OBHa aTaKOBaHHHrO AOMa, KaKT>
roBopaTi», C.ıuııiHtj SujiM Beı;e.ibia ııbcHH apMBHCBHXrb yAajIbUOBT., paCUHBaBUJHX'b P030B08
139
BAHCHOE BHHO H KAST
maxca Ha Bcfe yeTupe
6u uıyTa
OTCTPT JI H BA KD -
CTOPOHU.
A aarbiiiı, BaBB h HaKaııyafe, noAHHBuıiflca HAAB BTOÜ laeTtıo BaacaHxrb ca^oaı» CTÜJIÖT» HepHaro A*JMa B03BBCTHAT O TOM'b, İTO C0CTH3anİe B 0 H 1 6 H 0 . ApMBH6 CHOBA HENOHATBO HCıE3JI«; HO HA öTorb pa3 b
OHH OiyTHJIHCb yJK6 3a IipeA'fejlBMH rOpOACKOM ıepTU, OTCTynHBb Ha ıorb, kts> ropaMb IIIaTaxa.
PoTa coJiAaT'b 6«uıa BucjıaHa AJia 11x1. npec^tAOBaHİa. *) Cuycra Tpa Ana, a Guaı. yate tıo uym B'b Hr^bipıo; MeHH coupoBOJRAaJio 400 apMaub, Buce^HBinHxca H3b BaHa. /I/fenTejibHocTb apMnHCBHXb araraTüpoB'b C03Aa.ıa 3^Cb TaKİa TarocTnua a-IH JKH3hh yc.ıOBİa, ITO ec^H 6 u TOJIbKO UpeACTaBJH.lOCb B03M0HEHUMb, Bb Pocciıo ymjiH-6u BCÜ Baucaie apMHHe noro^OBHO /^hh 14 aBrycTa h 12 ceHTn6pa BecbMa xapaKrepHbi AJi" oıepBa A'ba'i'ejibHOCTH apMHHr' CK H X'B arHTaıapoB'B
140
Ho Bce orpaHHia.ıocb aaııib rfeMb, I T O 2 2 HOHH, a-b BOCTO141 ay OTb BauiKa.ibi, Ha rpaHjııvfc Ca.iMaca (llepCHACaaa npoBMHiüa), Kauaa TO öaHAa apuaHT» npHcoeAHHH.ıacb aı. uepcHAcaHM'b BypAaja-b H
-
62
bile bulunuyordu... Askerler manastırın etrafını kt şatmışlardı. 29 Aralık gecesi bir kar fırtınası etrafı ka sıp kavurduğundan manastın savunanlar hiçbir i: bırakmadan kaybolmuşlardır.
... 1902'de... Makedonya meselesi ortaya çıktığı için Sasun hareketi hâliyle ertelenmiştir. Makedonya isyanı üzerine Osmanlı Hükümetine yapılan dış baskı yeterli görülünce, bu bölgelerde yeni bir mesele çıkarmak istenmemiştir.
Bununla birlikte Hükümet Sasun'u kuşatarak çetelerin Muş ovasına yayılmalarını önlemiştir...
Ermenilerin propaganda organı olan "Pro-Armenia" gazetesi, 1903 yılı, 66. sayısında şu satırları yayınlamıştır. "Avrupa'nın resmen müdahale etmemesi hâlinde Ermeni isyancıları hem kendilerinin, hem de cemaatlerinin boşuboşuna mahvedilmesine razı olmayacaktır. Sasun'da olsun, diğer yerlerde olsun, nerede Ermeniler tehlikedeyse, komite yardımlarına koşacaktır."
141
opo&BBeaa BH63aaH0e uanaAeHİe Ha jıareps npeACTftBHTçaa aypACKaro amapeTa Mep3eKH—LUepa<?>t-6eH. Bo Bpeııa aTaKH 6bijn» paHem» Ule-1
pa«t-6eu
H
yÖHTO
M
paHeHO
OKOJIO
İ50 qe.no-
BİîRt Ty p6IJKHXt BypAOBt—MymHHt, HteHmaat b A^TeB
aBrycıa Toro ®e ROAA 5.IH3T> Baaa noHB^neTCH imtina • pyccBonOAAaHiıaro <DapaBT. BOHUIÎ
WA3A
E e YAAIHO BAXBATHBATOTT AF.JIHKOMT (OKO-
3ü ye^OB'&BI.) öesb BCBKHXT> OC.NOJKHAK>MHXT akTi. apecıoaaHİB HHUHAĞHTOBT. Ifoca-b eroro aHapxHMecBaa A^HTeabBOCTB ap&ifiHt Bt BaHCBOM'L BHJiaerb 3aTHxaerB, H Ha caeny HCHOA-
JIO
BO.ib H A I H H A E ı ı .
B U C T Y A A ı T BHTJIHCCBİH BHJIAERB
e t ero oÖ^acTiiMM CacyHOMt H Mymeaıt, Bt 1898—99 roAaxt ocoöyıo CJiaBy npioGp^TaeTt 8/çfeCB uıaBaa Cepona 142
H Taat, Mory KOH cTaTHpoBaıt^ n o c t Haqa.ıa 1898 roAa aHapxHqecKaa A^HTeasHOCTB
apMMut orpaHHiHBaeıca, rjaBHUMt 06pa30M&, BH^aeTOMt BuTİHCt 146
— CUOBOITB a t , 8 T y AJIANOBATY-K) MA3HTO BTH-
cuyTO Bce,
I T O TOJIBKU
MoaseTt cosAaıt caMoe
pft8Hy8AaHH0e BooÖpaaeHİe. 147
- HCTHHU H'feT'B nOTOMy, qTO apMHHCBİe aBTopbi Tinaıe^bHo ea HsÖtraKm» Y HHXT> Bce uocTpoeHO na paaAyBaHİn ©anTOBi». Bca a x t A^aTe^bHOCTb ocuoBaHa ua C08AauİH HeÖBUHIJt, BOTOpBIH MOTJ1H 6bl BblBBaTb-
CHMaaTİH—Bt apMHHaMT. H aHTHUaTİH —B-B Typ-
64
Aynı gazetenin 65. sayısında ise: "Şayet biraderlerimiz zamanında bize yardıma gelmezlerse, koyunlar gibi boğazlanacağız. Her zaman Avrupa'nın müdahalesine güvenemeyiz. Kendimizi savunmamız için herkesten önce kendi öz kardeşlerimize güvenmeliyiz. Göğüslerimizi düşman mermilerine karşı siper ettiğimiz zaman, biraderlerimiz ve kızkardeşlerimizin bize yardıma geleceklerini ümid ediyoruz."
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Ermeni hareketinin başında bulunanlar. Makedonya meselesinin ortaya çıkması üzerine, bir Ermeni efsanesi ortaya çıkarmayı ve böylece de Avrupa'yı her iki meseleyi de beraberce çözümlemeğe itmeği tasarlamışlardır.
işte, ünlü Makedon çetebaşı Sarafoff'un Ermenilere çağrısı, adı geçen gazete, numarası 76:
"Ermeni kardeşler! sonbaharın gelişinin kardeşlik bağlarımızı güçlendireceğinden emin olalım. Berlin Antlaşmasının 3 ve 61. maddelerinin altına imzasını koyarak Türkiye'de insanlığa saygı ilkesini garanti etmiş olan Avrupa, bizim müşterek protestolarımız karşısında, bu meselede ciddi girişimlerde bulunmak zorunda kalacaktır. Asırlardır bu iki halkın (Bulgar
65
Kasıt. Ct ııaapioiHiecKOö
TOIKH
3pfcuia laaaa
AfcaTe.ubHOCTb, MOMteTt ÖUTb, Biıo.iH'fe uoxaajıı>ua. B/lOHaAa ujaûKH AHipaHHKa 11 HOflöpa 19ü 1 r. Bt
UAıAAFC 3HMU
1901
ROAA, 6.IH3T>
Myıua
nofiiB^aeTca apMaucaaa maaaa ufcBoero Aınpaaaaa*), 20 Hoaopa
oaa 8axBaTUBaeTt MOHacrupb Cypat-Apaae.it (BepcTaxt Bt 5 — 6 at BOCTOKy ort Myıua) H o6paıu,aeıt ero Bt Maaeabayıo apinoeıt. Bt MoaacTuplı Cypat-ApaKe^i, Bütcrfc c t lIiaHBOH AHTpaHHBa, GbJJIH Me»Ay OpOHHMtMO-
uaxa a ce.ibiaae, Bt Tout niceli »eamaabi H A^TH
Bt HOIL na 9-e Aeaaöpa, Bt BpeMB ca.ibuoiı Maıejıa, samanman Moua. CTbipa cKpbi.ıacb 6e3Cj*A«o Ho pa3ropaBiueeca BoscTaHİe Bt MaaeAoaİH aBHjıocb 4>aKT0p0Mt, N pe A BTCTB y K>MA M T Buuoaaeuiıo npeAnoJIaraeMbixt aacueAHHİH Bt CacyHt Hey-
Micrao 6 u .i o aaBOAHTb SA^Cb Baaia HHÖyAt A-fejıa Bt TO BpeMH, BorAa Typeuaaa aAMHiuıCTpauia H 6eat Toro uoABeprajıacb ycHJieHuoMy roaeaiıo DO N 0 B 0 A Y MaKeAOHCKiıxt CMyıt
Ilpauıjıocb orpaıiHMUTbca jıaınb GjıoaaAOio CacyHa, AAÖBI, uo BOSMOJBHOCTH, AATPYAHHTB uepexoAt orryAa peBOJK)uiuHHUxt uıaeat ua paB-
uaay Myıua
...
66 ve Ermeniler) üzerinde bulunan kölelik zincirleri kısa zamanda, ümid ederiz, kırılacak ve baskı altındaki iki tarafın kardeşleri tamamen kurtulmuş olacaklardır. Yaşasın Ermenistan, yaşasın Makedonya!"
Ermeni isyancılarının On Yıllık Çalışmalarının Sonucu
Durumları yönünden elde edilen sonuçlar acınacak hâlde olmuştur. İyileşeceği yerde, hissedilir derecede kötüleşmiştir. Sadece Türkiye'de değil, aynı zamanda Kafkasya'da da aynı şekilde olmuştur.
... Ermeni ileri gelenleri, Ermenilere liberal bir rejim fikrinin isyancılarca aşılanması yolunu takibetmek suretiyle binlerce hemcinslerinin felâketine sebep olduklarını anlamışlar ve isyancıların faaliyetlerine son vermelerini üzüntüyle beKİeinişlerdir.
... Osmanlı Hükümetinin en küçük polisiye veya askeri tedbir almayı hiçbir zaman düşünmediği Rumlar bu yerleşim yerlerinde mutlu ve son derece uyum içinde yaşamaktadırlar. Buna karşılık, kendi milli propagandalarını çok gizli olarak yapmaktadırlar. Hiçbir şekilde gürültü-patırtı yapmamakta ve her yerde vergilerini muntazaman ödemeKtedirler.
67
155
Ca*AYKHJJIA CTPOKH TOH ÎKO ra3eru ,,Pio Armenia (VNs 66 —1903 v.) npauo roBoparb, qro apsınHe HMİHOTT. Bb CacyH-fe H3B^CTHO6 IHCJIO 6oeBî»TXT» CK4'H, BU04H'Ö R0T0BMXT> KI. HAıAJıY SopbÖM. .ECJIH oo>Hn;ia^[bHaa EBpona ae Hcnojınaerb CBOHXI» B.I6M6HTapHUXT> 06il3aHHCCTeH, TO dau*
He
n03B0JiHrb
6e3Haaa3aHH0
sasyıunTb
coÖpaTbeBi». 1I3IJ Cacyna» HJIH YJRI» oı AYAA 6 w ra>ib ne 6U.ıo, OHH ABHTCH Ty^a, r^t ÖyAeTi. yrpoîaarb ouacHOcrb'.. . SarfcM s, BI. İN2 65 HM be ren Hbıro Bb poA'b upH3iJBa uoBuxb A0Öp0B0.ibi;eBb ,ECJIH 156 BT. ÖJiHffiaüıneM'b 6yAymeilr*> uaıım coÖpaTba ue aBai'ca Kb HaMb Ha Bupyaay, MU ÖyAeMb nepepf3aııu, aaab 6apaaw... MH ne MOîneMb nocTOHHHO paciHTHBaTb... aa BMbmaTejibCTBO E B poau. Mu AOJIÎKHU HaA"fe«Tca, aaab na CBott IH,HTT», NPEATAE Bcero HA caMHXT» ce5u.. .* . B T » TOTT. AENı>, KORAA MU NOCTABHMB CBOİO RPYAB Kb HenpinTeJibCEHMb nyjaMb, MF.I ııoıyBCTByeMb H oabHHMT. Maxepia.ibiıyıo w MopajibHyıo noMomb uaınaxb öparbeBb ıı cecrepb." Bcfe upHBeAeunua İMJAOPÎKKH CBHA'bTG.ibCTBylOTbOTOMb, ITO coBpeMeuııaii HAÖII ap>ıaucaaxT. R
HXT> 6E33AMHTHUX F>
BOîaaKOBb—ycyryÖHTb Taîite.ıou uo.ıuateuie Typ-
a npaSaBHTt ub qeuyxf. MaaeAOHCKH>:bAbJn» ocjıoaiHeHİa BT. IîypAHCTauo-ApMeniıı, Moaceri» uoayniTb ocymeci'BJieine Bb ÖJmaıamııeMb öyAymeMb. OuyÖJiaaoBaHİe Bb «N° 76 ra3eru „Pro ArUİh
68
Böyle hareket ederek şunu ifade etmek istiyorlar: İstediğiniz kadar vergi alın, fakat bizi içinde bulundumuz durumda tamamen serbest bırakın...
69
156
nıenia* B033Baııin Capü.«>OBA ıvıacnTT» O6T> BTOMB TaKt:.. apMîine! ByftOMB HaA^fiTbcn, İTO CT, HacTynjeHİeMi. BecHbi, nama öpaTcsaa COJIECAapHOCTb B0CT0pîKecTByeTi». Hamı. NOC.TFCAGİÖ coeAHHeHHblH npOTeCTTı nO.IOJKHTT> EOHeil.'b THpaHİH H 3aCTâBHTT> Eflpony BFJnO.IHHTb Ty leaOB'feKOjııo6ıiByıo MHCCİK), KOTopyıo ona B3saa Ha ce6a, noAUHcaBuiH 3 h 61 CTaTbH BepjiHHCBaroTparraTa. By^eMi» HaAkaTbca, I T O 9TOTT» noc.i'feAHİH nopblBT. Hami. KT> CBOÖOAÖ ' nOpBÖTT», liaKOHeHİT,, MyiHTe^bHua ıjtaH, .îe«amia Ha Aayxt Hauif^Tb BT. Te'îeHİe AOJiroro paAa BIIKOBT>. /^a 3Ap&BCTBy6Ti» ApjıeHİa!... /Ja 3ApaBCTByen> MaKeAOHİa!...
157
Pe3y/ibTaît AecflTH/»tTHeji Atare/ibHOOTH apMHHCKMxı> arMTaıopoBbl IIeqa.ibHU 9TH pe3y.ubTaTLJ. Oömee couiajibnoe HoaoateH e apMam. He yjyquiH^ocb, a Hao6opoTT> -3NAQMTEJIBH0 yxyAinH.ııocb, H NE TO.IBKO B'b Typn,in, HO h BB upeA6^AXT» ıCABKA3A.
158
Heıero
H TOBO-
pıiTb, aaıtT. Bce 9TO cıuibHO NOAPUBAETTB oömee 6.ıar0c0CT0HHİe Bceft Hau,İH. H TpeBoatHoe uacıonu;ee OTHK)/ır, He r o B o p n r b B t u o J b 3 y Toro, ITO apMHiıe Bb 6.iH»ıawıneM'b 6yAyuıeMT> H36aBHTca OTT» T H e i a
159
HXT> C06CTBCHHbIX'b BOJKaKÜBlı.
HaUİona.ibHbiH HA6H rpeıtOBiı ııayyTb He c.ıaöfee TaKOBiJxT> »e HAeö y apMaııt. A, we®Ay tİmt» itaKT. BEAYTTB ce6a rpeaa BT> opeAfeJiax,b Typuiw
KATOLİK ERMENİLER Katolik Ermeniler her zaman kendilerini ayrı bir cemaat olarak görmüşlerdir. Zaten katolik mezhebi milli propagandaya müsait değildir. Bu bakımdan katolik Ermenilerde milliyetçilik duyguları gelişememektedir.
...Türkler, sadece Müslüman halkın değil, aynı zamanda bütün KÜÇÜK Asya'nın en önemli unsurunu teşkil ederler. Rus ve Avrupa basınının her zaman kendilerine yakıştırmaya çalıştıkları kötü isnatlara asla lâyık değildirler.
Doğu Hristiyanlarmın elde etmeğe çalıştıkları hürriyet, hem Müslümanlar, hem de Hristiyanlar tarafından kanla ödenmiştir... Doğuda meydana gelmiş ve zaman zaman Avrupa'yı da alarma geçirmiş olan isyanların hatası her zaman Türklere ve kısmen de Osmanlı Hükümetine yüklenmiştir. Osmanlı Hükümetini suçlu veya masum bulmak konusu ise, Avrupa'nın takip ettiği politikaya göre değişmektedir. Fakat bu tür isyanların Hükümetin baskısından değil de, daha çok onun din ve milliyet konusunda uyguladığı aşırı hür tutumdan kaynaklandığı gerçeğini Avrupa'ya kabul ettirme imkânı var mıdır?
71
159
,
Booöıne? Mui H3BficTHbi,Teuepb AOBOJIBHO (j 0 ı l I > uıia oÖJiacTH co cı^oıu HU MI. rpeıecaHMi! Hace jıeyieMt, oöaacTM, BT> KöToptlxt, Kaıtt 9TO ne CTpaHHO, He^b3il BCTpİTHTb un OA»0rO 3aUTİH, HH ÜOJIHUEHO&aro, HM OANORO TypeuKaro mıııosHHKa. TPEKH fltHByTt cefrfe SA^cb THXO, Mnpno, ApyatHO. . H Typemtaîi AAMHU HCT pa Hİ H HOMTH HXT> ı:e aacaerca UoıçMy? UoroMy I T O OHH BEAYTI» ce6a BNOAH'FE 6.ıaropa3yMHO: OHH CHOKOKHO XOJMRB CI>OH ııAPOAHUA HAEA, HE ınyMHrt MMH, HÖ
MYTATT,
M CTPAHHO,
npaiHiaıominca cı> HHXI> NOAAıA H NOBHNAOCTH, AEPATACB TOH uporpaMMbi^ r ITO . . „HA BOT-B, MOAT, BO3BMH nce, ITO rpe6yeuib, no mibao ocraBb nacı» BT» HO^HOM-B HO" KOB, H npeAOcraBb HaMt asn ib TaKt, aaab MU XOTHMT>, noaa 9TA 3eM.ıa HO cıaHeTb aorAa HHÖyAb BnojiH'h Haıueıi." 11 KaîKAUH rpeaT. HeupecTaııno yıtOBaerb ııa TO, I T O CTOJiaua Cyjnana bi ÖYAYMEARB CHoaa CTaHert rpeıecaaMi. U,apbrpaAOMî..
BNEPEAT,
naaıaTt
N Y I B JJH HE 3 a ROAT
BC6
A P M FL H E ı
KATO/IHKH. OHH AEPJAATCA OTB CBOHXT»
COÖPATBEBT. BUOJIH'b OCOGHHKOMI THTT. NPH3HASATB
161
ce6a
H AAATE HE x o -
APMBHAMH,
Booöme.
Typaa—jıymnaa ıacTb HE TOJIBKO MycyjtMaHcaaro, HO H ııpoıaro uacejıeHİa A3. Typum. O H H BEBCE HE BACJıYATHBA.IOT'B TOH peuyTan,in, aoTopaa co3AaeTca HM-B H3BbcTHOK) lacTBio pycCKOİI H HHOCTPAHHOÖ ueıaTH. Ta CBOÖOAA, KOTO-
72
Türkler, hiçbir zaman hâkim oldukları K a v i m l e rin dini ve milli meselelerine müdahale etmemişlerdir. Hristiyan okulları hiçbir şekilde kontrole tâbi tutulmamıştır. Bu idare şekli ise, Türklerin hâkimiyeti altındaki kavimlerin milli ve dini duygularının gereğinden fazla gelişmesine yol açmıştır. Zira belirli bir noktaya kadar gelişen bu milliyetçilik fikirleri, ister istemez isyana yol açmışlardır.
Her ne pahasına olursa olsun Avrupa'nın müdahalesini çekmek için karışıklıklar çıkarmak fikri Türkiye Hristiyanlarının zihinlerini asla terketıııemiştir. Onların
bu fikirleri sabittir ve kendilerine doğru gelmektedir; zira gözlerinin önünde Yunanlıların, Rumenlerin, Sırpların ve Bulgarların durumu vardır.
Bu isyanları teşvik edenler, Türkleri Hristiyanların kâtilleri olarak göstermek kadar, isyanları çıkarmak için de çaba sarfediyorlar. Hristiyan isyancıların isyanları Müslümanları ümitsizliğe düşürmek için yaptıklarını sadece Türkler biliyor.
Sadece zeki hafızaların kavrayabileceği ölçüde bilinen, uğursuz fiillerin şuursuzca işlenişlerine yol açan başlıca sebepler, günlüK gazetelerin telkinlerinden hazırlanıp kasten halka dağıtılmış olan tasvirlere de bağlıdır.
73
15i
poft KOÖHJIHCB H FLOÖHBATOTCN xpHCTİai!CKİa ııapo^HOCTH Bocroıta, ouyaaeTca 3A$Cb TaKHMH ate UOTOKaMH KpOBH ^.la TypoaT. H Mycy.ibMaH'b, aaB*h k AJia apHCTİau'b •• aHapxHqecKoe cocToaHİe pa3JiHqHUXT> lacTeM Typuur, nepioAHqecBn nopa«aBinee 9TO rocyA&pcTBo, EBpona
162
BCCİV6JİO OTHOCH^a Ha BHHy TypoR-b, B006me, H TypeıjBOfi aAMHHHCtpauİH - BT> qacTHOCTH..... XpHCTİaHCRİfl HLROJıBL UOQTH HHBORFTA HE UO/^HHHJIHCE» HHBAROMY
AOHTPOJUO.
Taaofi peatHM'i» Typoaı» cnocoÖcTBOBaaT. noAAepHtaHİM) H paBBUTİH) CpeA» JCpHCTİaH'b HX1> Hauİ0Hajm.HuxTE. MAOH H, EorAa ÖTH nocjıtAHİa AOCTHraJIH H8B-feCTH0H 3prfcJlOCTH,— HaCTyna^H CMyTHue nepioAM- Bt OCHOB& HXI> xpHCTİaue BocTOKa BcerAa Hjıajıif OAHy HAeto —co3AaHİe aHapxi», Basf. upeAJiora, A-IH Bvr&ınaTeabCTBa HHOCTpaHHbixı. Aepwaub. HAea, uecoMHtHHO npaBH.ibHaa. /JOCTHJKEUIE CBO5OAM rpeaaMH, pyMHNAMH, cepöaüH H öo.ırapaMH cayHHTt ceMy HarviHAH IJMT> A0Ka3aTeJBCiB0Mt. Heıero H r0B0pHTb, qTû JIFOAH, paooıaBUiie naA'*> c03AauieMt ÖTOÜ anapxiw, NE MEHFCE TpyAHJiHCb H HaAt TİiMt, qro6bi H3O6PA3HTB ı-ypoat BT. POAH uaaaqefi; xpHCTİaHCBaro Hacejıeuia. O TOMB, aaBİa 3B$p163
OTBA TBOPMIHCB XPHCTIAHCKHMH ARUTATOPAJAH, A-ia Bü36yjRAeHİa MycyjibMaH'b, ana.IH .mııib OAHH MOjmajiHBue xypRH. /J-fcaHİa ace 9x0x1. nocA^A-
74
İşte bu tür propagandalarla "liirk ve genellikle Müslüman barbarlığı" fikri yayılmıştır. Türklerin 5 — 10 vıl dinlendikten sonra, birdenbire öfkeyle hep birden ayağa kalktıkları; nerede Hristiyan varsa onları katletmek, sürmek gerektiğine inandıkları ve bu yüzden de hiçbir sebep yokken Hristiyaıılarm üstüne yürüdükleri fikri saf Hristiyanların kafalarına sokulmaya çalışılmıştır.
... Bütün Doğu llristiyanlarımn anlayışı bundan ibarettir. Şayet Türkler de gazete muhabirlerinin zihniyetinde olsalardı ve Türkiye Hristiyanlarının durumları bunların göstermeye çalıştıkları gibi olsaydı, Türkiye'de bugüne kadar Hristiyan kalır mıydı?
Sefalet içinde binlerce Ermeninin görünmesine karşılık, ısrarla sözü edilen "Türk barbarlığı"na hiçbir yerde rastlanmamıştır. Gerçekte böyle bir "Türk barbarlığı" mevcut değildir, bu bilimsel olarak icat edilmiş politik bir masaldır.
... Gerçeği olduğu gibi söylemek gerekirse, itiraf etmek gerekir ki, Doğuda barbar olanlar Müslümanlar değil, bilakis Hristiyanlardır. Doğu'dan bütün kötülüklerini yapanlar ve sonra da bunları korumasız Müslümanların üstüne atanlar hep Hristiyanlardır. Türkiye'de dikkatleri çekmesi gereken mesele, zaman zaman pat-
75
163
NOFLPOSAOCTHMH, KOTOPUH MOMEN» TO-IBEO COSAATB caMaa nu-isaa oamasia, HBJia^HCt AOOTOHHİeMt He TOJBKO ejKefluefiHoS neıaTH, HO H 'AYÖOIHOÂ ÎRHBOHHCH, BCer^a TaKT> CHJIbHO H H60Tpa3HM0 A'FEFICTByıomeft HA HAPPAHUNBıACCU. Orcıofla - TO JOJRHoe MH-feHİe, ITO TYPKH H, Booönje, MYCYABMAHE .SB^pH", CUOCOÖHbie HCE.HO'İHTe.TLHO Ha CaMblH B03MyTHxeJibHbia A'SsiHİa; İTO TypBH jRHByrb 5— 1 0 JıIJTT» NOAT» pai^T. MHpHO, enOBOHHO, THXO, a 8aTKMT., Ha HHXT> UAUAAAıOTT saBİe TO JiaxopaAOiHue NPHDAAEH H OHH . BApyr t, HH CT> Toro un c t cero, — POBHO BC6£CHTCH H .. 3A0P0B0 atHBeuib, Aaeaâ ptsaTt HeeıaTHUxt xpHCTİaHT>! TasoBa noAB-ıaABa TOH CBOÖOAU, fioTopoö AO5HJİHC(> yate MHoria xpHCTİaHCBİa HAPOAOOCTH BocTOEa. ECJIH 6 U Typsw 6UJIH TBEHMH, BaaHMH HXt J BOCnpOH3BOAHTT> BCHBİ6 EOppeCDOHAeHTH ua cTpaHimaxT. raaert a 5EypHaaoBT>, ecaH 6u ycjıOBİa JKH3HH xpHCTİaat »t Typuin 6UJIH AtÖCTBHTeabHO TaET» THJKBH, BaKt 06t TOMt CBHA'feTeJIBCTBylOTt XpHÛTİaHCBİe arHTaTOpU, TO B03M0H5H0 JIH 6uao-6u eymecTBOBame 9THXt ıpHCTİauT. BT> HacToamee Bpena?
165
'BHA^J'B TUCH1H apMHHT», HaXOA®BIHHXCH Bt CaMO.'CI» 61ACTB6HHOMt HOJIOJReHİH . . . HO CTOJIf» H3BİeTlIUXT> BTy peiJBHXt 8B"6pCTBta H6 BCTp-fcia.it HHrA^j JI HeoAuospaTHO 3&AaBa.ıt ce6i soapoct: HBJiHiOCb JIH H, Bt AaHiiOMt cayıat, H86paHHiiB0Mt cyA*»6u, maAameiî
76
lak veren isyanlardan daha ziyade uzun süre hâkini olan güvenlik devresidir. Baskı, sıkıntı ve devamlı isyanın kaçınılmaz olarak başgösterdiği böyle bir ülkede, sadece isyancıların yerlerinden uzaklaştırılmaları her türlü karışıklığa mani olmuş, hatta son vermiştir. Ermeni isyanı, sanki hiç meydana gelmemiş gibi düşünülebilecek bir duruma dönmüştür.
1895-96'da Trabzon ve Sivas vilâyetleri hangi durumdaydılar ve birkaç yıl içinde ne hâle geldiler? Son derece kanlı isyanların yerini sulh ve sükun almıştır.
... işte sebebi: 1900-1903 yıllarında sulh ve sükun sürerken bu bölgeler gerçekten ilgi çekiciydiler. Trabzon vilâyetine komşu olan Kafkasya'da, ağır askerlik göreviyle de takviye edilmiş olan her türlü baskıya rağmen, insanlar güpegündüz öldürülmekte, katledilmektedirler. Hemen hergün aynı olaylar devam etmekte iken, otuz-kırk sade jandarmanın bulunduğu Trabzon'da aksine tam anlamıyla emniyet hüküm sürmektedir. Bu durum, Osmanlı idaresinin değerini ve
77 165
MEHH
OTC> TaJBeJibixt
BAEıATJRÖUIB HJIH » E
„Ty-
Boo6ıu;e, HM-FETORB caoplîe MHeHieGKİS, aereHAapHuft xapaBTept. A BT. Hacroamee Bpeaa a Aepatycb Toro PEUKIN ABFCPCTBA",
166
YÖIJJKAEHIA,
qro
KB
Typaa, a caop^e KB,
3B6PCTBAHI«
HMGHHO
KOTOpbie H30mpHK)TCH
9THX"B SBIPCTB^
CUOCOSHBI
xpacxiaHe HBA'ı»
ae
BOCTO-
H3MUıU.'ienİeMRB
M BAJIAT'B 0 X 1 . SaT'FEMT. HA r o -
aoBy TypoK-b Bce
167 BTO
npHBOAHTt
K-B
TOMy,
ITO BT
TYPAIH
BCB-
Baro le-iOB^aa aojdbhbi nopaaaTB He 6e3nopaABH, nepioABiecBH noHBaaıomieca BT» pa3JHiHUxı. qacTHxı> HMnepia, a T6
aÖcojrıOTaarü
nofioa,
npoMeatyıaH aoTopBie cjı-fcAyıon. sa A^HHHBI6
AHAPXHQECBHMH UEPIOAAMH. H y » H O
He TOMy,
YAHBJMTBCA
Typuin NPOHCXOAHTT» CMYTBI, a TOMy, ITO 3A"6CB BT. Teaeaie HAORAA ıjtjıaro PAAA atTi. HHaaaHX'B CMyTt He np0BCX0AHT,B. Ita3aITO BT.
aOCfc-ÖBI, İTO n p a CJiaÖOH aAMHHHCTpaaİH TyTT»
Aoa»HO 6BİJİO-6Bİ cymecTBOBaTB uapcTBo HOCTOauHaro np0H3B0Jia H aacHJiia; a MeatAy T^MI 1 HA CaMOMT. A'feJ ^, MBI BHAHMB HIILTO HH06 CTOBTC» TOJIBBO nOJIHTHieCRHM'B arHTaTOpaM-B, B'B B3B4CTH0Ö OÖJiaCTH, HCie3HyTB, H BCİ CMyTBI—BaBi. pyaoH CHH.HO! B3AMISHT> xaoca HacTyuaeT-B THINB H r<naAB. TpyAao BfipHTb Bt cyMECTBOBAHIE TAKHXT BOUTpacTOBt! Ho OHH aa JBI^O. 4TO H3o6paataja co6oa XOTH-6U BHJIAETBI 168
TpaneaoHAa H CaBaca BT» 1895—1896 roAaxt
78
halkın idareye karşı gösterdiği itaatin örnek ahlâkını inkar götürmeyecek bir şekilde ifade eden en açık bir delildir. Bu halk öyle bir şekillendirilmiştir ki, Türk Hükümeti, en zor zamanlarda bile, ona tamamen güvenebilir.
Aşiretlerin Durumu
Karciganlı Musa Bey herkesçe tanınmıştır. KuliHan Bey, Gevaşlı Teli Bey, Çatak kazalı Şakir Ağa ve diğerleri aşiret reisleriyle karşılaştırılamamakla birlikte, yerli aşiretler arasında meşhur kimseler olarak bilinmektedirler. Ermeni isyanları sırasında bu ağalar önemli görevler yapmışlardır. Onlardan bazılarının nüfuzu sayesinde Ermeniler korunmuş ve ihtiyaçları temin edilmeye çalışılmıştır. Mesela Musa Bey, Kuli Han Bey, Ermenileri korumak ve yardım etmek için bütün adamlarıyla koşmuşlardır. Ağalarla aşiretlerin himayelerine sığınmış olan Ermeni köyleri her türlü tehlikeden korunmuşlardır. Korunmamış olan komşu köy harabeye çevrildiği halde, bunları hiç kimse taciz etmemiştir.
79
ıx TSAKOBO TenepeınHee paBHMHfi 8A"6CI> xaocB
cocTOHHİe?. HOBOOÖH cyMÖypt 8&M$HHJIEC& NEBOAMYTHMOFI THUIHHOH H noaoeM'B. Hıo sa npuTia? fl 6epy ABa HaaBaHBtütı» BHjıaeıa noTOMy, İTO H Haö^ıOAaJi'b BA^ct MHpHyıo R&rt HHXB anoxy 1900—1903 roAOBt; H BB Teıeme Bcero BToro BpeıaeHH nopaatajıCH cymecTByıo» HXT>
iHHMt BA'fecı MapHtJMb TeıemeMi» oÖmecTBeH»
HOH 5KH8HH. Cm^UIHO CBa3aTb— Hy pOBHO HHnoro ne ııpnxoAHTCH cjıuınarb, Aaate o npocTOMt B O p O B C T B t CTaUOBHinbCB BTyUHB'B, BORAA 8 C U 0 MHuaeınb H^BOTopuH 6jH«aBuıİHı,jK.ı» T^aueaoH-
Ay oÖJiacTB fîaBBaaa, ruh ecTb H aeMcaaa <yrpa« ATA., H nojıımia, H BOMCBB, H »aHAapMepia, a qoro-ıero TOJibKO utrb, a-kh oxpaHU oömecTBeuHOM 6e30nacH0CTH; a MEATAY TFEM'B, JI IOAÖM öbfo-RB TBM'B H P-FCAYTT CPEAH ÖTAARO
A»h,
ıYRB
JIH
Be efcneAHeBuo. 3A^cb ate BpoMiı HlıcBO.>ibKHXT, ACCHTBOB'B
BecıacTHbix,b aauTİeB-b, B00pyaceH-
HUX R B AONOTONUBIMU PYATBHMH, HHIERO APYRORO
H Bce OÖCTOHTT» MHpuo, THXO, GjıaronoayiHO Cjumubia BTO HB.İÜUİH! .. ÜBJieHİa, B&cjıyjRHBaıoınİH casıaro noApoĞHaro auajın3a h U&RB
Bii^crö e t TİMİ. cBHA'hTejibCTByıomia aaBt O6T»
H8BİCTHbIXrb AOCTOHHCTBaxt TypeUBOH aAMMHMCTpaıjiif, Taa-b paaHO h O AOÖpoKaıecTBeHHoerrt KopeBHoro
CJIOH
HacejıeHİa
TYPOBT. 3TO
lasoft
Ha BOTopaS Typeuaaa aAMHHHCTpania Muaserb ynepeTbca uaAeatHO h npoiHO, Aaace
CJIOB,
DpH CaMUXİ, HOBHAHMOMy, HeB03M0HtHIJXt no-
ülkelerdekilerden hiç te kötü değildir.
... Ermeni isyancılarının çapulculuk ve kati olarak yaygarayı bastıkları olaylar, büyük çapta Kafkasya'da cereyan etmektedir. Hayvan sürülerinin kaçırılması meselesi ise, Rusya'nın her yerinde sık sık yapılan sürü hırsızlıklarından başka bir şey değildir. Hayat ve mal güvenliklerine gelince, Osmanlı Hükümetinin hâkim olduğu her yerde bunlar Elisabetopol kazasındakinden çok daha iyi korunmaktadırlar.
1895 ve 1896 yıllarında, Türkler, şüphesiz Ermenilerin düşmanı durumundaydılar. Fakat bu, iki topluluk arasında daimi bir düşmanlık bulunduğu anlamına gelmez. Bu tahrik, Ermeni isyancılarının tasavvur edip sahneye koydukları bir komediden başka bir şey değildir.
Yıllardan beri eşkiyalık ve soygunculukla itham edilen aşiret reislerinin olayların en kritik zamanlarında bile himayeleri altına muhtaç Ermenileri aldıkları görülmüştür. Ermenilerin, "yol kesici eşkiya" olarak nitelendirdikleri Türklerle son derece dostâne yaşadık-
79
ıı KasoBo TenepeınHee nxt cocTOHHİe?. HesooÖP&BHMMÜ 8A"&Cb XaOCB H CyMÖypb B&M'îlHH.lKCb H8B0AMYTHM0II
THUIHBOH
A
NOKOE&RB.
HTO
aa
npuTia? fl 6epy ABa HasBaHHbUCB BHJiaeıa noTOMy, İTO H Ha6jnoAajn. s ^ c b MHpHyıo hah Hiıxb 9noxy 1900—1903 roAOBb;h Bt Teıeme scero BToro BpeMeHH nopaaajıca cymecTByio» IHHMb BA'feCB MHpHbliırb T616HİeMb OÖmöCTBeHHOM 3KH8Hif. CMİIIJHO CKa3aTb—Hy pOBHO HH-
qoro ne uphxoahtch cjıumaTb, naae o npocTOMt BOpOBCTBt. CTaHOBHinbCa BTyüHKb, aor/ja BCUOMauaeuib HtKOTOpua 6.iHîRaöınİHı,jK,'b T^auesoaAy oÖJiacTB lîaBaaaa, rA& ecib M BeMcaaa crpaata, h nojmu,ia, h Boacaa, H saHAapMepia, a loro-ıero TOJibKO utrb, a*H oxpaHu oÖmecTBeııBofi 6e3onacaocTH; a ME»AY tIim-b, AıÇAEÖ Öbrort TaMb H p-feayrb cpeA» Öfuıaro ıyTb AH ae eiıveAHeBao. ÜA^cb »e apoMİı Hl>cBOJbBHX'b AecaTKOBb Bec4acTHbixb aamietb,
B00pyaeH-
r
uıjx b AonoTonabiMH pyataMH, HHiero Apyroro uârb H Bce OÖCTOHTB MHpao, THXO, öjıaronoayıao CjıumHua BTO HB^eHİa!.. .HBaerna, 8&cjyJKHsaK)mia caMaro noApoönaro aueuıa3a u BM^crh c t T'feMt cBHA'bıejibCTByıoxu,ia aaab 061» H3îîtCTHbIXb AOCTOHHCTBaxi> lypeUKOH aAMMBH-
crpanja, Taab p a B a o u o AoöpoaaıecTBeHaocTif KopeHHoro oaoa aaceaeHİa Typoab. 3TO laaoft CJOH, Ha KOTopıiH Typeıtaaa aAMHHKCTpaıtf» MOHterb yaepeTbca uaAeatHO h npomo, Aaate upn CaMUXt, UOBHAHMOMy, HeB03M0HtHbfXt DO-
80
Türklerle Ermeniler Arasındaki Münasebetler
... Muharrirlerin istisnasız olarak ortaya attıkları Türklerin Ermenileri imha etmeye çalışması iddiası tamamen yersizdir. Eğer böyle olsaydı, kendilerininkinden başka hiçbir cemaat Türklerin arasında yaşayamaz ve onlarla birlikte olan diğer aşiretlerin, ya bir lokma ekmek bulabilmek için muhtaç durumda bulunmaları, ya tamamen köleliği kabul etmeleri, ya da toplu hâlde göç etmeleri gerekirdi. Halbuki bu durumların hiçbirini görmek mümkün değildir. Aksine, doğu vilâyetlerini yakinen bilen herkes kabul eder ki, bu bölgelerde Hristiyanların oturduğu köyler, her yönden Türklerinkinden daha zengin ve daha müreffehtir... Daha prensipli çalışabilen hristiyan köylerinin, yani Ermeni halkının, Türklere nazaran daha rahat bir hayatları vardır. Şayet Avrupalıların iddia ettikleri gibi Türkler eşkiya ve hırsız olsalardı, Ermeniler 1896'ya kadar devam eden müreffeh hayatlarına asla sahip olmazlardı. Bu bakımdan 1895'e kadar Ermenilerin maruz kaldığı öne sürülen sıkıntılar, son derece mübalağayla uydurulmuş bir efsaneden başka bir şey değildir. Gerçekte Türkiye'deki Ermenilerin durumu diğer
81 JIOKOHİfirfc
H yÇfIOBİflXt.
Bt Ba3'b KAP^aaHt Befe&ıt xopomo H3BtCTeuı. BypAt Mycca-öeö; Bt İtaBauıt — Ky.nı-xaHTb H Tejn-5ew; Bt aaat IHaTaxt—LHattHpt ara H upoı. BCFC STH H HMTE, UOAOÖJ1UH JIHIHOCTH, XOTH He MOryTt ÖUTb cpaBHHBaeübl C'fa Ua'tU.UjllHKelMll OTA^JIbHUX'b aıoH peıout,
9TO nocjrfeAuee HeptAKO nfcjruMH C&ıeHÎHMH npuStraııo Bt HOMOUJH noAo6Hbixt Mycca-ÖeeBt, KyjiH-xauoBt H ApyrHxt Jittat, npoca y uaxt uoapoBHTeJbCTBa H 3aiUHTH, • . Ö^aroAapa coAfcfiCTBİK)
B a B o r o HHÖYAB
IIIaBHpa
H.IH
MYCTA^U,
c a a c a j ı o c b OTT npec^-feAOBaHİa, o T A a s u ı e e c a HOAT»
a x t noBpobBTejibCTBO eejıeHİe, Bt TO BpeMH, aor^a BC6 oapecTHbia ceaeHİa BOAsepraancb uoıvıt nûJirtoMy pa3opeHİH). OT«ouueHia aypAOBb Hb apMHHaMb. HaaaBoe TpyAOJiK>6ie caMO no ceS-h HUaorAa ue MOMO 6u o6e3neiHTb apMHHaMt- cejibgaHaMtToro Maıepba.ibHaro ÖJarococToaHİa, BO TopuMt OHH O6.IAAA.IH AO 1895 ROAA, ECJH 6u TOJibBO HaBonjıneMbie HMH AOCTaTBH noAöeprajiHCb HOCTOHHHOH onacTHOOTH pa3rpaöjıenia. B T BHAy OTOrO, BCİ pa3CKa3M O 6'feACTBeHHOMt uojio«eHİH apMHHt Bt Typnitf (AO 1895 ROAA) u y a t H O CIHTATB ÇJIHUIEOVıT NPEYBE^HIE HUM
H
82
ülkelerdekilerden hiç te kötü değildir.
... Ermeni isyancılarının çapulculuk ve kati olarak yaygarayı bastıkları olaylar, büyük çapta Kafkasya'da cereyan etmektedir. Hayvan sürülerinin kaçırılması meselesi ise, Rusya'nın her yerinde sık sık yapılan sürü hırsızlıklarından başka bir şey değildir. Hayat ve mal güvenliklerine gelince, Osmanlı Hükümetinin hâkim olduğu her yerde bunlar Elisabetopol kazasındakinden çok daha iyi korunmaktadırlar.
1895 ve 1896 yıllarında, Türkler, şüphesiz Ermenilerin düşmanı durumundaydılar. Fakat bu, iki topluluk arasında daimi bir düşmanlık bulunduğu anlamına gelmez. Bu tahrik, Ermeni isyancılarının tasavvur edip sahneye koydukları bir komediden başka bir şey değildir.
Yıllardan beri eşkiyalık ve soygunculukla itham edilen aşiret reislerinin olayların en kritik zamanlarında bile himayeleri altına muhtaç Ermenileri aldıkları görülmüştür. Ermenilerin, "yol kesici eşkiya" olarak nitelendirdikleri Türklerle son derece dostâne yaşadık-
83
185
1 8 6
pa3flyTHMM. Hmt. JBHJiocb 3Aİıcb He xy*e, m^m % BT» ApyraxT» MbcTaxı». Tpa6ewH H pa3Öon, o KOTOpuxT» CTOJÜKO KPH^ajiH apMfiHcaie arHTa. Topu, NPARTHKOBAJIHCB zn'bcb BT» ropa3«o MenbUIBX%> pa3Mİipaxb, qfcnb Ha IîaBKaalı. YroHb CBOT& 6u.l h TaKHMb Hte HBJieHİeM b, KaK-b H KO HOKpaACI'bo Bb po3JiHMHbixb paBoHaxb PoCCİH. A JiımHaa h MMyuıecTBeuHaa 6e30uacrnocTb Bb r 6 x b o6jıacTHXb, r^b aBTopHTerb TypenKoii a^MHHiıcıpauİH Öıajıt AOCTBTOIHO CHJieHb, 6bi.ıa o6e3iıe4eııa Aa»e bt> 6o.ibineR CTenea», ı-feMh XOTP 6ta BB cocbAueö cb Typuien EjıncaBer uoJibCKOfi ry6epuİH. B t önoxy 1895 - 1 8 9 6 r0A0Bt KypAu, 6e3b BCHK&rO CÜMH-FEHIH, HBHJIHCb ÖHieMb apMBHCKaTO uacejtehîa, BYPAAMH
HO H
OTHIOAB
APMHHAUA
B'feiHaa Bpa»AA. B b
HE
n0T0My, q-ro
cymecTBOBa.ıa nepioAi» aa upaKTH-
BBO
9TOTT»
MEATAY
6U
K'b 6UJI0 HCByCCTBeHHO C03AaH0 HMeHHO TO uapCTBO
ÖeanpaBİa KOTopoe H3b o6.aacTH a>anTa3İa
apMHHCKUXT> arHTaTopoBb nepeuuıo Bt
A'I&HCTBH-
TejibHOCTb. TfcMt He MeHte, Aame BO BpeM»
9TOÎI
Bceo6mea aHapxirt H MaccoBaro ABHaîeHİH KypAOBb npOTHBb apMHHT», MOJKHO yi(a3aTb Ha npa »rfipu, CBHA'bTejibCTByıomie o ryMaHHOMb OTHOuıeBİH Kb 6f»ACTByıoıneMy apMHHCKOMy aace^e-
TBBIIXb KJ pACKHXT> arajiapOBb, KOTOpue BcerAa n0Jib30Ba.ıiHCb peııyTauiea caMhixb oT^aaHHIM)
u u x b rpa6HTe.ten
H ueroAaeBb
UpıiM'fcpu 9TH
MOryTb CJiy>KHTb Har.lHAHblMb A0Ka3aTeJIbCTB0Mb
84
lannı isbat edebilecek bundan daha sağlam bir delil yoktur.
Gerçekten de 1897 yılında, Adilcevaz kazasını geçerken, aynı ismi taşıyan gölün doğu yakasında oldukça büyük bir Ermeni köyü olan Aren'de geceyi geçirmek zorunda kalmıştık. Yolculuğumuz sırasında rehberlik yapan kişi bize gelerek kahya (köyün ileri geleni) ve papazın ayin hâlinde bazı isteklerini dile getirmek istediklerini haber verdiler. Resmen hiçbir teşebbüste bulunmak istemediğimiz için konu hakkında bilgi sahibi olması ve bize iletmesi için tercümanı görevlendirdik. Mesele şu idi: Van olayları sırasında Haydaranlı Emin Paşa, Adilcevaz kazasının Ermenilerle meskun köylerinde yağma yapacağı zaman otuz kadar köy, yine Haydaranlı ağalarından olan Hüseyin Paşa'dan yardım istemiş; O da, maiyetine aşiretinden 69 atlı verdiği Sultan Bey isimli birine bu köylerin muhafazasını havale etmiştir. Ancak bu otuz köyden sadece dördü, zamanında yetişilenilemediğinden hasar görürken, diğerleri hiçbir zarara uğramamışlardır.
Şimdi de Hüseyin Paşa'nın uzaklaştırılması istenmektedir; hatta bazı konsoloslar bunu sağlamak için epey uğraşmışlardır. Halbuki onu uzaklaştırmaktan çok herhangi bir şekilde taltif etmek gerekir, zira onun
85
186
187
Toro, n o BO MHor«xt paıîoııaxt apjfflıie »HJIIT tıa pnay Aame et Kyp^a.MM — pa36oi1nnKa\iH He TOJLBKO CııOCHO, 110 BU0.1HII AP>HÎECKH. IIpHBeAy no. 9T0MY N0B0AY KOC Banin afJAepJKKH H3t MOHXt KOHCyjIbCKI!Xt AOHeceHİfö. BT Haya^FT anpfc.ıa 1897 roAa, npo-ftaaıan ıepe3t Ba3y AAH.ibAffleBast, mh-6 upHuuıocb 0CTaıi0BHTi.cfl na H04.ıcrt Bt AOBO.II.HO 6o.IBrnoMt apMHHCBOiıt ce.ıeHİıı A peııt, jıeraanıeMt Ha BOCTOIHOMT 6epery 03epa Toro TRO HaHMenoBaHİa. BeıepoMt conpoBOJKAabiuirt &ıeııa ııepo BOA^MEt cooÖınaeTt Mirt, *JTO ce^bMane, BO r»aBfc ct MyxıapoMt ce.ıenia H CBameHHHKOMt, xoT»Tt o6paTHTi.cn BO MH1î
ct BaBofi TO npocböjjii. He }Ke.ıaa 0i»HuiajibH0 npaıiHMaıt HHKaKiıxt npocböt,—a upHKa3a.1t uepeBOAiHKy JIHIHO oıt ceöa yanaıt—Bt ıe»ıt A^-io IIoSecfeAOBaBt ct ce.ibianaMH HaeAHHf,, 0Ht ııepeAa.ıt mııt 3aıi5Mt pfeib Hxt npeACTauHie.ıa Bt c.ıtAyıomeMt BIIA"fe. — „Bo Bpewa uorpOMa BaucKHX7> ceaeiiİH B t
OBTaöp'b 1893 roAa, 9»ııiHb-nauıa retİAOpaHCKaro auınpeıa eo6pa.it CB0«xt BypAOüt ct TbMt, ITOÖU orpaÖHTb apMancKİfi ce.ıeHİa AAH.ibA»eBa3CK0M Ka3M. Hauıe ce-ıeHİe H eme Apyria oöpaTH.ıncb 3a noMoınbio ıtt rycceiîHt-naınf& (ApyroMy npeACTaBHTejuo TOro-aıe auınpera) [IocaliAHİH neMeAJeuHO KOMauAHpoBaat Bt Ha»ıt Cyjnaııt-6eKa ct 50 —60 KypAaMH ra&iHAİe. OHH pa3MtcTH.iHCb ııo 2 — 3 MEAOBTKA Bt KAATAOMT cejıeuin 6^aro-
86
bu bölgeleri terketmesi hâlinde, Ermenilerle meskun birçok köy korumasız kalacaktır.
Bu durumda Ermenilerin yalvarmaları, mümkün olduğunca bu yer değiştirmeye mani olmaktan ibaret kalmıştır.
Ertesi gün bizzat köylüler isteklerini tekrar etmeye gelmişler ve ricalarının kabul edilmesini bir kere daha istemişlerdir.
... 16 Ekim 1898 tarihinde, Norduz nahiyesi (Çatak'a bağlı)'nin Sâkince köyünde geceyi geçirirken, saygı gösterilen bir insan olan köy muhtarı ve köyün ileri gelen birkaç kişisi bizi ziyaret ettiler.
Köylülerin yavaş yavaş göç etmesi üzerine bir süre sonra hiçbir Ermeni köyü kalmıyacağını açıkladıktan sonra, 1895 — 96 yıllarının felaketli hatıralarını dile getirmiş; komşuları Şidanlı aşiretine mensup olan kişilerin tutumundan şikayet etmişler ve eğer, olaylar sırasında çevrede bulunmayan Şidanlı aşireti reisi Hacı Ağa bu yaz Musul civarından Norduz nahiyesine gelecek olursa, bu civarda hiçbir Ermeninin sağ kalmayacağını ilâve etmişlerdir:
Şidanlı
".... 1896 Van olayları çevrede yayılmaya başlayınca, aşiretinden kaçma çareleri aramaya başladık; hamimiz
87
AAPN
aamHT'fe MU noiTa HHiero He noTePÎIJIH. 1 İ 3 T , 3 0 CEAEHIÜ A«Hjıı>A®eBa3CK0H aasu ÖUJIO ORPAÖAEHO MUBKO 4, «A H RFE UONH 6UTI» cnaceHu, ecjiHÖu Cy.TraHb-6eKT> npauıeaib HIJCKO.ILKHMH 'jaca.\ın paHbiııe. Teuepb MU cjıuınaJIH, ITO rycceiiHi.-uamy BucejHKjrb H3b IlaTııuca (*). ECJIM 9TO Taat, TO MU jıamaeMca H a rnero NOKPOBHTEAA. IİTO CTAHEN» Tenept 8am«ıuarı> ııacı». Mu npocHMi» KOHcyaa uoxjonoTaT6 ae Tojbao o B03Bpau^euiH rycceÖHa-nauiH, ao HXT>
*) Bı 1895—1897 roAa** o BHCHJRİ üaı flatuoca l'ycceiu*-' nama nptuesuo xjonor«ıa utKOTOpuu ycepAuue U 3U6OTJB*U« cıponeficKİe Koucyıa.
TaBHte h o HOHta^OBaHİH 6My Kaaoft HHÖyflb HarpaAu! „Ha c.i'bAyıomiii Aent», nepeAt MOKMI orbfeSAOM'b, aecMOTpa HA MOH upoTecTu, cHosa BBHAHCb CBHmeHHHBt H MyXTapb, Bb COnpOBOHtA6HIH Hî>cKOJibKHXb cejibuaH'b, H HA cea paab,
ue erfecHaHCb HH ıFEMI, CBMH JIH^HO A0BT0PHJIH CBOıO lipocböy. flpHBeA6HHUH 9OH30Ab CJyHtHTİ MeatAy npoiHM-b xopoıneH MjıatocTpauieü Torot uaRb rpyAHO Bb cyMÖypfc apMBHCKHXi> AOÖHTbCa HCTHHU.
Eme HHTepecHte cjr&AyıonjiB npHMtpb i6-ro Hoaöpa 1898 roAa, Ha ııoqjıerfc Bl> cejıeHİH CyBHHHCb (HopAyscaoa Haxia, Basu IİIaTaxb) aBJiaeTca KOMB^, cb BHAy BecbMa no*rreHHUH, CTBpiüHHa CeJieHİH, Bb COapOBOHAeuİH Hİ-
caojibKHXb He MeH-be noiTeHHUx'b ce-nbiaHT» PaBcaaauBaa o CBoeMb ataibb öuibb H o TOBTB,
88 Musullu Hacı Ağa otlaklara gelmediğinden, kendisine sığınmak için biz onun bulunduğu yere gitmeye karar verdik. 700 kişilik bir kafile hâlinde, iki günlük bir yolculuktan sonra Hacı Ağa'nın ilerleyen kervanlarıyla karşılaştık, üçüncü günü bizzat Hacı Ağa'nın misafiri olduk. Bu süre zarfında çadırlarında kaldık ve hiçbir ücret ödemedik. Daha sonra, bizi korumak için adamlarından yeterli sayıda kişiyi bize refakat ettirdi. Böylece mahsûlümüzü hasad etmeye muvaffak olduk. "
Bunlar, olaya karışmış olan Ermenilerin kendi ağızlarından işitilmiş olan gerçeklerdir. Halbuki Hacı Ağa Musul ve Bitlis çevresindeki eşkiyanm en meşhurlarından biridir.
1896'da Van'da cereyan etmiş olan olaylar sırasında, köylüler arasındaki rivayete göre Musa Bey, davranışlarında örnek olmuş ve denildiğine göre büyük bir Ermeni grubu onun yanına sığınmışlardır. Hatta bu sığınanların içinde Avusturya-Macaristan asıllı iki Ermeni kızkardeş bulunmakta olup, olaylar
89
188
ITO apMHHe HasİH H o p l a t eaeroAHO Buce jıaıOTca Bb Apyria Eaau Biıaaera, T&KT, ITO, CO BpeMeHeMT>, SA'fccb He ocTaııeTca, uornaayft, uw o^Horo apMüHCKaro cejıeııifi, OHH nepexoA<ITT» aaT-feM KT> CBOHMT. BOCUOMHHaHİHMT» O THHtOJIOM'b ]\,ıA HHXT> UEPIOA'ıI 1 8 9 5 — 1 8 9 6 ROAOBT. „Bo.ibme ECEM AOcaasAaıOTT. HaM*. Hamn coc&An BypAU ıLLEHFLAHALI" ÎKAJIOBAJıCA CTapıunna" ECJIH-6LI
T0.ibK0 He Hamt noKpoBHTejib XaA®H-ara (HaiıManaM'b raMHAİe, auınpeıa KoyepoBb—BOieBbixı> KYPAOBT., UPHXOAAMHXT. HA
co CTopoHbi Moccyaa),
TO
jıhro
BT. HOPAYAT
no Bceii Hauıeü naxin
AanHO He ocrajıocb-6bi hh oAfioro apMHHtma. 189
0^wpT>-ara (arajıap-b [HeöAancEaro aınHpeTa) nciîxrb uacT. ec.iH 6u HO 3apl>3a.n., TO, BO BCH_ E.OMT» cayyaİJ, ııycTHJit 6u no Miıpy. itoi'Aa Bb HOII'IB 1 8 9 6 roAa SAıÎCL era-uo H3BIJCTHO O BaııCKHXT> 6e3aopnAKaxb, TO öujbuıaii «lacib HopAy3CKHX'b apMHHT. pbıııajıa üCMGA'ieHiıo acKarr» cnacenia BT. 6brcrBt. ItanAuft Tacı. MOIMIH narpaııyrb sypAU liicwAan.(ıij HosyAa A'hBaTbca?Ilauırb iiCKpoBHTeab X;IAHTW-ara eme ne upn6bi;i'b H3I» Moccyjıa Mu p-feımuiH ökataib ET. H6MY HA BCTptıy. Coöpajıocb Hacb OBOJO 700 ye^OB-bEı. IlepeAOBua uaprİH XaA'KH-arn MU BCTP^MJ^H BT. A3yxT. AHHX'b nyTH OTClOAa, a eme ıepe3rb AeHb
R caMoro XaAJKM-ary.
ııacı., BOKT» Bcfex'b nacı.
OHT> NPHUHJIT.
OTEN,T. NPHHHMAETT. CBOHXT» A'BI'EÖ.
ceüıacx aîe ııaaopMiMH. ^JIH nepBoro pasa— aapi3ajiH 3 0 öapanoBt, CBapu^H HJIOBT.; H aa-
90
yatışınca, Rus büyükelçisinin emriyle Rusya konsolosluğunun himayesine alınmıştır. Bir-iki gün sonra ise, ellerindeki Karcigan köylülerinden alacaklarını gösteren birçok evrakla konsolosa müracaat etmişlerdir.
Bütün Rus konsolosları, Türkiye'deki Rus uyruğundan olanlann korunmalarının pek te kolay olmadığını belirtmişlerdir.
Türkiye'de bulunan Rus uyrukluların durumu, sadece yolsuzlukları, entrikaları ve her çeşit karanlık işleri örtbas etmek için bir vasıta olarak görülmüştür. Bu iki kızkardeş bir buçuk yıl kadar önce İstanbul'dan geçerek beraberlerindeki 2 — 3000 lirayla köylerine gelmişler ve tefeciliğe başlamışlardır. Borçlular kendiliklerinden veya daha ziyade imkansızlıklardan borçlarını ödeyemediklerinden, Rus konsolosluğu alacakların tahsiliyle görevlendirilmiştir. Makbuz karşılığında alacakların tahsili uzun zaman almıştır. Kızkardeşler, yanındayken, şâhitsiz, imzasız olarak Musa Beye 15 lira ödünç verdiklerini de beyan etmişlerdir. Aynı şekilde ancak bu ödünç verme sırasında, kendilerinin de itiraf ettikleri gibi, hiçbir şâhit bulunmamıştır.
91
189
TfeMi», BT. ıeqeuİH nbjıaro M-bcaaa, MU 6U^H Haxa'b6HHKaMH XaA»H-ara, npoaajiH BT. ero •AAATBAXT> H HE SANJıATHJIH EMY HH OAHOH „ n a -
jpa". (*) DOTOMT. OHT» Aajrı» aaMt CBOHXT> aypAOBT», BT. BMA'b KOHBOa, UOft'h •OKpOBHTeJM.CTBOM'b BOToparo MU coöpajıa uaıuH UOC6BU. W II HBBorAa ae pbaıajca-öu ııpHBOABTT. noAO6HUXT> NPHMTPOBI., ecjıa 6u OBH ae 6BUA AOCJIOBBUMT» nepeBOAOMi> pascaaaoBb caMaxT> ae APMHHT., PA8CKA30BT., NEPEAABAUXT> BT.
MOEMT.
ae npHcyTCTBİ». KT. nocjfcAHeMy npaMbpy mo*) n»pa-V« ııiacrpi; niscTpı — »oce*ı Kortesi.
190
191
ry AOÖBBHTT», ITO XaAaa-ara CPEA* pacejeHİa Moccyjibcaaro a BnTjmccKaro BUJiaeTOBT. nojibayerca caanoft caıvıoro oTaaauHaro pa36ofiuMaa. Bo BpeMs BaHcaaro noöoama (iıoab l896r) BT> BAB-B KapyaaHb, eyA» Jio aapoAHofi MOJIBB, OCO6ÖHHO OTJAıA^ca ua aonpamb rpaÖeaa BecbMa nonyjıapuuH SA'bcb aypAT» Mycca-6eö. TOBOpıo—cyAH no HapoAHOİı MOJiBb, h6O oıeus xopomo 3Haıo, n o y Toro ae caMoro Mycca 6ea HaxoAu<nH HaAeaHoe yöbJKame u samtiTy yb apMaae, aoropue CAMH OTAABA.ıacb IIOAT» ero Ban^HTy. Bt. qHCJrb xaKHxı> ucBaBaiBXT> y6baama apMaat, y Hero oqyrajiHCb, Me®Ay npoqnMT>, ABİi cecTptı—apMaaaa, aBCTpiiicao-noAAaBHtıa. Ilocat OBOHqauıa BaaeKMxı. 6e3ii0pjiAK0BT., oafe UEPECEJHJMCB BL Bant, rA'b BCKopb, no npaaasaaİH) ÜOCOJBCTBA BT, KoucTauTiıııoao.rb, 6u.AU
92
Bu iki kızkardeşin belirttikleri gibi senetsiz, şâhitsiz verilmiş bir paranm ödemesini Musa Bey gibi karakter sahibi bir kişiden istemek ve haklı çıkmak mümkün müydü? Van Mutasarrıfına bu iki kişinin yaptıkları başvuru üzerine, Musa Bey konsolosluğa davet edilmiş ve iki kızkardeşten yaşlı olanla birlikte kendisiyle yapılan görüşmede, 15 liralık borç meselesi konuşulmuş, Musa Bey borçlu olduğunu kabul etmiş ve üzerinde o kadar para bulunmadığı için hemen bir makbuz imzalamayı kabul etmiş; ancak bu makbuzu kadının adına değil de konsolosluğun tercümanınm adına yazılmasını istemiştir, tki hafta sonra da, parayı gönderip makbuzu aldırtmıştır.
İşte bu "eşkiyalar" la Ermeniler arasında meydana gelen küçük olaylar bunlardır.
Sadece meselelerin dış görünüşüne bakarak 1895 — 96 yıllarında Türklerin Ermenilere karşı bir kin ve düşmanlık besledikleri hükmüne varmak doğru değildir. Aynı dine mensup kimseler arasıda kan gütme adetinin yaygın olduğu bir çevrede, böyle bir topluluk içinde Müslümanların kanını akıtmış olan Hristiyanlardan nasıl intikam almacaktır?
Ermenilerin katlettikleri Müslüman cesetleri üzerinde işledikleri (mesela bazı uzuvlarını kesme ve ağızlarına koymak gibi) ahlaksızca fiillerin nereye kadar öfke ve intikamı körükleyeceğini düşünmek gerekir.
93
191
nepe^aHH BfcAt.ıüıo pyccKaro BOHcyjibCTBa. FIo OTHOUieilİlO HXT> MHİi npHIHJIOCb UpHHHTblia ceöıı OA»y H3'bTrIiX,b HenpİnTHMX'b06H3aHH0CTe]H,C'b KOTopoö xopouıo SHaKOMM BcfcpyccKİeK0Hcyjıa,K0rFTAOHH HBJIHIOTCH BT> UOJIOHÎGHİM 3ANJHTHHK0BRB p y e -
K0-u0flAaıiHbix'b BT. Typnin, M .in MHAıE roBopa, IN» nojioateHİH samHTHHKOBb ıaKoro copTa JHOAeö, BOTopbiM'b pyccKoe ııOAAancTBO HyatHO JIHLIIB JUH Toro, «ITOÖU jıerıe NPHBPUBATB CBOH n^yTHH, HHiparü H Bcauaro poAa TeMHMH A'FEJIHHIKH. EABa ycubJiH KAPIKAHCBIA apsıausH NO^YIHTB YB-FEAOMJEHIE o HPHHHTİH
HXT> HOAT>
nÜkpobhıejibCTBO pyccuaro Bnue - BOiıcyabCTBa, NABT. n a 2-Iı H.IH 3-H AEUB
OH6
HB.IHIOTCH BO
Mti'fe caMH JiH'iHO, upeACiaB.ıaK)Tca, peKOMeHAyIOTCJI H Tyrb ate BpyıaKvrb MHIÎ ıvfejıyıo naıBy KaBUXT> TO paCHHCOBT>, HO BOTOpUMT» OH-FE AOJiKiiH nojyiHTb AöHbrH CT> pa3.ınqHbix'b AOJUBtiHBOBT. CeJIbMaii'b KapiKaHCBOİİ Ka3bl. OBa3biBajocb, mo sth ab^ uoiTeHiibix,b ceCTpu, roAa ııojnopa TOMy Ha3aA'b, npnöbiaH H3T> KOHCTaHTHHOHOJIU B'b CBOe cejıeme, IipHBeaiH cb coöofi COTHH ABt>—Tpn ıypeuKHxt .ıııpt H sarfeMT» aaıııUMCb cneByjıanieîı OT192
AaiH i aKOBbixı> Ha npoueuTbi (*) P y c c H O i i y BOHCyjlbCTBy UpHXOAHJ10Cb, TaKHM'b 0Öpa30M r b B b i p y ı a T b po3AauHbuı cyMMU c b r6x-b AO-IÎKHII KOBT), KOTOpue AOÖpOBOJlbHO
ue
XOT'TJLH, ıLJLH
MorjiH y u j ı a i H T b , noayHeHUbjAT» n e paeıiHCKaM'k ACHer-b Ho aıoro GUJO Majıo. lioupoci'o HO
94
1895 yılında, Musul'a geldiğimiz sıralarda, Ermenilerle Türkler arasındaki münasebetler son derece iyiydi. Türkiye'nin birçok yerleşim yerinde bu iki topluluk hep dost olarak yaşamışlardır. 1895 yılının sonlarında bu münasebetler birdenbire değişik bir mahiyet almıştır. Komitecilerin faaliyetleriyle kışkırtılmış olan Ermenilere karşı Türklerin tahrik edilmesi tesirlerini göstermeye başlamıştır. Bununla birlikte 1897 yılında Türkleri tahrik eden komitecileri Ermenilerin kovmaları üzerine, Ermenilerle Türkler arasındaki münasebetler eski görünümünü almış ve düzelmiştir. Hükümeti hep güç duruma sokan Ermeni olayları, isyancıların bulunduğu her yerde ortaya çıkmaya devam etmiştir. Bundan böyle Ermeni olaylarını yönetenler kısmen de olsa Türkleri kazanmak zorunda kalacaklardır, bu da, Ermeni meselesinin yeterince aydınlığa kavuşmamış olan bir yönünü teşkil etmektedir.
95
jtyıaıt AeHbrH uo BEKCE.ıAMI. MOJKHO ÖBIJIO scerAa, XOTH 6u CT. Öojibjjofi AP0B0JI0QK0H BPEMEHH. Bt iHCJrfe nOAauHux JB MH^ npocböt öu.ıa OAH$ H3t CaMIJXt BaBep3HU-XT. CeCTpbl 8aHBR.HI MH*b, ITO, HAXOAFICı. y Mycca-6ea, OH6 Aaan eııy B3aiİMM 15 jıapt, ua aoıopua OHt h6 BbiAa-at HM'b HHKaROH paCUHCHH. T-ÖMt H6 MOH'fie, npa GOA'kHCTBİK pyccaaro BOHcyjibCTBa OHİ HaA'feıoıcfl nojyyarb H ÖTH AOHbra. Ha MOÖ BOUpoct—6bum JIH, no KpaanbR Mbpb, xora KaBİe HHÖyAb CBHAbTeja apa aepeAaıb 9Taxt Aeuera no.ıyvaK) OTpHaamibHbiîi OTBbTt. TorAa KObeiHO, Taaate OTpHuarejibiıo aaıato roJIOBOH, 3aaBaaa, ITO 9Toro AbJia a Aawe a noAuMaib He CTaHy. Hh pacuacaa, ııa CBaAİrrejıea... A-IH aoayqeHİa Aoaert c t Taaoro qejoarbaa, aaat Mycca-öefi, aoToparo out caMa *) Tyn>, KCTaTB—najeHKİfi niTpazı. Bı Tanofl CcaTiokofloofl cTpaııt, KaKoii onBCUBanra Typuiıo, A»1 ue3aııyxuHxı cecTpu, npioöp teuiH ueOoiimoR kanHTajeuı, 3a6upaınTc« BI Tpymoöu nasor o - T o ttapiKaua u aAicı npecnoaoûbo HaiBuaıOTi aauanaTi.c/ı pocroBM B I E C T B A M , UUCKOJIKO ne CMynıaacb T İ M I , I T O uxı oupyaıaıoTt coBCtzı C T O P U H I pajöoiiuBKB hypAu. He cjyvuTi J B 3 T O T I ııaıeuı>KIS «TıACı AOKATATEJF TBOMI TOLY, HTO BOBCJ yze ue TASı CTpameaı KypAi, Kanı ero •ajBKJT'b. EesaamHTuu» cecTpu teCOMBtbHO zopomo 3BajB C BOK pOAHUy B He yĞOffJBCfc npoMtbflTl yjBitu KoHCTaHTHiıonojH ua ııpBTUHU KypACKBxı> pasCofluımoBi, rAİ B I I NAAIBIAJIIflOABepra-icjı DOCTOBUUOS onacmocıa pacıa,meaia. aTrecTyıOTt
Kaat
ortaBJieHHaro HeroAa»; B03-
aa npa NOAOÖHUXT ycjOBİaxt AAACE noMbiuiJiaTb o aaaHxt HHÖyAt maacaxt ua ycn,bxt? flp.a nepBaro pasa cecTpu ocoöeHuo
MOKCHO
HE HACTAABAKNT. H o SAT^MT
OH'b
HAAHHAıORT
ycHJieHHO nocf.maTb KOHcyjibCTBO a npaMO TSBH
96
MGHH 0caJKAai0Ti>, yCiatAaa CAhJiaıt XÖTB aa193 ayıo HHoyAB nonMTRy, RJIH nojıyıema noTepauHOÖ "hmh cyMMU. /I,a6M OTBa3aTtcff, naKOHeuT., OTI» HasOM.ıHBUxb nocfeTHTeJibH Hirb, npoıny BaıiCKaro Ba.ın susBaTb Myocu-Gea. Mepeat HtKOTopoe epesin HOc/ı-fcAHİH HB^aeTca BI> BOHcyjLCTBo. UpK3WBato crapuıyıo H3T> cecıept ıs üpeflJiaraıo Mycca-6eıo ııeperosopuTb CT. Heft HaeAiıırh Brx> coct.AHeîı BOMuarâ o A'feJi'ö, BOTOpoe .H8Bİ.CTUO TOJlbKO HMT. H HHKOMy ÖOJ'fee. ifa. MgeMy yAHB^eHİK), neperoBOpu oıeHb caopo 3aKaımHBai0TCfl. Mycca-öen 3anB^aeTb, ITO 15 jiHp'b y Hero ceîîMacb He HMieıca, noaroMy OHT> BbflaHHyıo MHiıyTy npeAJiaraeT'b Bu^aTb Ha HHXrb TOJlbKO BeBCe^b; „HO TaB"b BaB-b C'b 9TOİİ ÖaÖOH Mll'fi HpOTHBHO HMİTb KaKOe 6bl TO HH Gbl.lO A'fejıo, TO A BUAAMT. TpeöyeMyıo pacnncay HA HMH AparOMaııa BOHcy^bcTBa" BTHMT. B03paateHİeMT> TOJIBBO H orpaıiHMH.ıca ero NPOTECTT. HEA'LIH Mepe3b AB"6 Aeubrn 6UJIH AOCTAB.aeubi H, upa no.ıyıeHİH HXT>, cıapuıaa cecıpa HMT..ıa aıyQAÖ AOBOJIBHO HCHO ı ı a M e n ı ı y T b ÖBJJıA npaBa, BT.
BOTOpOMT»
HA TO, ITO OHA
ııpoca Meııa o roub
COAIIRICTBIH,
H AOBU.lbHO AO.ITO EII
OTKa3bIBajn».
TaBOBH /MajeıibKia AeTajm, pncyıomifi pa3ÖOİİHHKOBT. Kyp^OBT., H BT. H'bKOTOpbIXT» CJiyian x , b OTHOMEHIN HXT» K I
APMAHAMT
AuTHapMHHCBoe ABHHteııie KypAOBT» 1895— 1896 roAOBT., BT. leıeHİe aoero nocji'fcAHİe BUKAAA^H CBOH 3BtpCKİH HAK.10HH0CTH, HeJIb3H p a 3 -
194
97
CMaTpHBÛTB T0JILK0 Ct OAHOH, TaRt CRaSaTb. napyasHöfi ci'opoıibi. HyjKuo IIOMIIHTI>, MTO ec.ııf MycyjibMaıiHiıt ^iHTaeTt ce6a oön3aHuu;ıt n.ıarHTf. Mycy.n.Maıınny KpoBbio 3a cMepn. CBOero yönıaro poüCTBeııH H aa, TO KAKOBA «e AOJIÎNNA 6 U T B
MECTT AYPAOBT
M MYCYJIBMAHT,
NO-
0011*6, Tt. KpOnaBMfl JKepTBU, BOTOpbin nı.ıpbiBaJia y ıiM.vfa MyrnıuiecH xpncri'iaııe? M saIF.M'B, aıa.ıo Toro «ITO Bijpi.iua.iw. HO N3FLT.BA.IUCB MIAT 9THMH HTEPTBAMH, o6e3o6paatıiBaa ııxt rpyııu caMUMf. B03MytuTejıbhmmt> oöpoaoMt. HonBobîKiıtjMT cjt»flCTBİeMT> TaKoro nopyro.uia n ııa30HJIIBOIİ fl'FEHTE^BHOCTH apMaııcBHxt arw/aTûpoBt, Booöme, w ıiBHjıoeb Mineme CTopımeıo. Ha 0CH0BaHİH jnmıihixt Haö.ifOACniii, H MOry <t>opM y.ınpoBaıt cBoe MH-feıue o6t oTiıomellİaXT> EypAOBTb K'b apMaiiaMt Bt TaKHXT. UO JIOiKei!İHX'b IIpHÖblBT» BTı Bailt Bt İlOJlt MİİfilUt 1895 rofla, a 8acTa.ıt 3TH OTHOuıeııia ne TOJI*KO Bno.iHt yA0B.ieTB0pHTC.ii.HLj.MH, aflaaıe Co.ıte Tûro—Bt utK0T0puxt panonaxt TypuİM apMaHe H KypAbl HH.1H BUO.IHİS ApyîKHO. Bt BOHIV& 1895 roAa uojoîKeııie pt3K0 H3MtHHJiocb. TpyAbi apMaHCKHXt B0a;aK0Bt Ha nonpamt pa3ApaaıeHİa MycyjibMaHt npoTHBt apMHHt HMİIJIU Bt pe3y^BTATT TO aHTHapMaucaoe ABHEOHIO KypAOBt, o RoıopoMt ÎI ynte ue pa3t yuo&mHfut ua HpeAUAymnxt cTpaunuaxt Hamsaa c t 1897 roAa, TaMt ta'6 ap&ıaHe BypAOBt ao pacnajflioTt, coBM-fiCTHaa a?H3Hb o6fcaxt Ha-
98 po/ı;HOCTeft KOJIGH)
HCNOKBOJIı» « O M N A BTS. CBOTO 06BMNYM>
TAM-B
a t e , TFLT
AHAPXHQECKAA
195
A^ATEAB-
ÜÜCTB apMHHCKHX'B BOHtaKOB-B npOAO.UKaeTCa, 3.ıo6Hoe «acTpoeuie aypAOB-B He yTHxaeT'f>, yrpojaaa TypeuKoîi aAMHaacTpaniH Bcaşaro poAa, 1X0 apMnUCKU&TB A'bJiaM'B, HOBİJMH OCJIOÎKHÖHİUMH. HaKOueuTb, BT> HacToaunee BPEMH MOH{HO oÖHapyîKHTb HİiKOTopua
HOBBIH AAHHBIA,
yKa3BiBaro-
ıuia Ha »Ke.ıaHİe apMHHCKHXT> A'kaTeJleH n P H " n.ıeab ua CBOIO CT0p0Hy XOTH 6BI AABIJCTAYIO qacTB aypAOBT»; 9TO c0BepıueHH0 HOBBIÜ <J>a3HCB a x t A'taıeJiBHOCTH, eme Ma^ıo o6pncOBaBiniiıca. B3aHi«HbiH OTHOiaeHifl «ypACKMXT> nneMöHl»» OTHOiJienih «ypAOBb KB rypeıjKOü aAMMHMCTpauİH» BpaîKAa aypAcaaxrB njıeMeH-B—CJIHIHKOMI. oÖMAeHfitiH «DaKTB TpyAHO aaihH A&a cocfiAHM^ h aınapeıa, aoTopue jrhjih 6hr Me»Ay CCÖOH BB UOJIHOMT» .NAAY. OAUOK) H3'& RAABIRLIÖO ıUHX'B
upaiHHl) 6e3KOHeqHBlXT> aypACKHXT>
M6JU-
AoycoDnuT, a nepeApar-b eayaiHT'B ûGbiKHOîıeHiiO Pa3po8HeHHocTB aypACBHX'b mıeMeHi» h nojıHoe OTcyrcTBİe epe ah HHX'& co.nHAapnocTW 3iıaTHTEJBHO ocjıaGjıaıon; Ty pojiB, aûTOpyıo N Y P A U MOIMH GM arpaTb B-B JKUSHH Typeaaaro roeyAapcTBa, a, BMtcrb CB rfeMTb, o6.ıerqaıorB Typeu,Koa aAMHHacTpauia aocTeneHHoe uoA^HHeuie oBoeMy BtA^Bİıo Bcero liypAHCTaHa H Mory aoBTopHTB EME pa3"B, »ito apııaacBİe arHTatopBi, BO BCHKOMB c.ıyqa1i, CA^
jg^
212
99 AJıH
Bce B03B40fflU0e, HAH C03Aaaİa HeBOOÖpaSH-
MOÜ aaapxin, aaKT» ııpeAJiora A-IH BMkıııaTeai»CTBBflepstaBT». Pa8BHxie
sce aHTHapMaacaaro ABHftteHİa aypAOBT. npL'AcıaBjaıo CECB BT. rnaoMi, BH^-FE.
BT. aoatitj ceaTaöpa 1895 ro;a,
BT.
ÖT-
tr&CTay öa noxoJKAeHİa apMaHcaııxT> ınaercı., A Y P A U pa8rpa6aaa RFC apMtıucaia ce.ıeHİa, BT. R0T0puxı> uıeuu 9TMX,B maes-B 6bi,ıa oönapy5K6HbI, H BT. KOTOpUXT», BOOÖme, HMI3.1H OCBO-
saHİe apeAaojıaraTB Hxt npHcyrcTBİe