The book of tawheed (islamic book in turkish)

Page 1

İNSANLAR VE CİNLERİN YARATILIŞ GÂYESİ OLAN

TEVH ÎD

Yazan Prof. Dr. Sâlih el-Fevzân

Çeviren Muhammed Şahin


4

ÖNSÖZ Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salât ve selâm, Allah Teâlâ’nın elçisi, doğru sözlü ve emîn insan, Peygamberimiz Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-’e,

âile

halkına ve ashâbına olsun. Tevhîd hakkındaki bu kitabın ibârelerinin kolayca anlaşılan, kısa ve öz olmasına çalıştım.Kitabı yazarken de birçok tanınmış âlimin, özellikle Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye, onun öğrencisi İbn-i Kayyim ve Muhammed Temîmî ile onun mübârek dâvetinin öğrencileri olan âlimlerin yazdıkları kitaplardan alıntı yaptım. Amellerin geçerli olup Allah Teâlâ tarafından kabul edilebilmesi için özellikle inkârcılık, tasavvufçuluk, ruhbanlık, kabirde yatan ölülere yalvarıp yakaran putperestlik ve Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

sünnetine aykırı her türlü

bid’atlar gibi sapık akımların çoğaldığı bir zamanda, bu amelleri işleyenlere fayda verebilmesi için hiç şüphesiz ki İslâm inancının temeli olan tevhîdi, herkesin öğrenmesi,


5

öğretmesi ve ona göre hareket etmesi gerekir. Müslüman, buna karşı Kur’an,sünnet ve ilk müslümanların sahip olduğu doğru inanç silahı ile silahlanmazsa, bu akımlar onun için tehlikeli olur.Zirâ bu sapık akımların onu sürüklemesi kaçınılmazdır.Bundan

dolayı

müslümanların

doğru

inancı

çocuklarına asıl kaynağından öğretmelerini zorunlu bir hale getirmektedir. Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed’e, âile halkına ve ashâbına salât ve selâm eylesin.

Prof.Dr.Sâlih el-Fevzân


6

1. BÖLÜM BEŞERİYET HAYATINDA MEYDANA GELEN SAPMALAR,

KÜFÜR,

İNKÂR,

ŞİRK

VE

NİFÂK

KONULARINA TARİHİ BAKIŞ: Bu bölüm aşağıdaki fasılları içermektedir: 1. Fasıl: Beşeriyet hayatındaki sapmalar. 2. Fasıl: Şirkin tanımı ve çeşitleri. 3. Fasıl: Küfrün tanımı ve çeşitleri. 4. Fasıl: Nifâkın tanımı ve çeşitleri. 5. Fasıl:Câhiliye,Fısk,Dalâlet ve Riddet terimlerinin hakikatinin açıklanması, Riddetin kısımları ve hükümleri.


7

BEĹžERÄ°YET HAYATINDA MEYDANA GELEN SAPMALAR: BĂźtĂźn varlÄąklarÄą yalnÄązca kendisine ibâdet etmeleri için yaratan Allah Teâlâ, ibâdeti yerine getirirken de yardÄąmcÄą olmasÄą için onlara rÄązÄąklar hazÄąrlamÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

, + - #$ # % &' ( $*) * ! } 4$.3; ]

{1 2 3 / 4 . ) )5 , - 6 . 7 8 * . / 0 ( * ( $*) [ ADCAB :< 3(= < ($ >?

"Ben, cinleri ve insanlarÄą ancak bana ibâdet etsinler diye yarattÄąm.Onlardan ne bir rÄązÄąk,ne de beni doyurmalarÄąnÄą istiyorum.Şßphesiz ki (yarattÄąklarÄąna) rÄązÄąk veren, gßç ve kuvvet sahibi (yalnÄązca) Allah’tÄąr."1 Ä°nsan, fÄątrat Ăźzere bÄąrakÄąldÄąÄ&#x;Äą takdirde Allah Teâlâ’nÄąn yegâne ilâh olduÄ&#x;unu kabul edecek, O'na severek ibâdet edecek ve O'na hiçbir Ĺ&#x;eyi Ĺ&#x;irk koĹ&#x;mayacaktÄąr. Ancak ondaki bu fÄątratÄą bozan ve onu bu yoldan saptÄąran insan ve

1

Zâriyât SÝresi:56-58


8

cin Ĺ&#x;eytanlarÄą, ona bâtÄąl Ĺ&#x;eyleri gĂźzel ve sĂźslĂź gĂśstererek onu aldatmak için birbirine yaldÄązlÄą sĂśzler fÄąsÄąldarlar. TevhĂŽd inancÄą, insanÄąn fÄątratÄąnda yerleĹ&#x;ik, Ĺ&#x;irk ise ârÄązĂŽ olup sonradan yerleĹ&#x;miĹ&#x;tir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

F ( G &! H I ' 6 0 J K 2 8 4 6 0 J LM! 'N (# O & P % Q R J } [ WX: U(= V 6 4$.; ]

{8 S T

"(Ey Muhammed!) Allah'Äąn insanlarÄą fÄątrat Ăźzere yarattÄąÄ&#x;Äą dĂŽne (Ä°slâm'a) yĂźzĂźnĂź hanĂŽf olarak çevir. Allah’Ĺn yarattÄąÄ&#x;Äąnda hiçbir deÄ&#x;iĹ&#x;me yoktur (bulamazsÄąn)."1 RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

de bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

‍ ×? ×?â€ŹŘŒ ‍ " ! ×?‏# $ %& #' FF x 1 2 3$ z EEK * + , - ‍ ) ( ×?‏ "Her yeni doÄ&#x;an çocuk, fÄątrat (Ä°slâm) Ăźzere doÄ&#x;ar. Ancak anne ve babasÄą, onu ya yahĂťdĂŽ, ya hÄąristiyan, ya da mecĂťsĂŽ yapar."1 1

RĂťm SĂťresi:30


9

Ă‚dem oÄ&#x;lunda aslolan, tevhĂŽd inancÄądÄąr. Ă‚dem-aleyhisselâm- ile ondan sonra asÄąrlar boyu gelen nesillerin dĂŽni, Ä°slâm’dÄąr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

4$.;]

{ ( $? ' ( 6#Y 1 #! ' 8 > Z J 4L N UL *) I ' [} [\]W :U(= 46

"Ä°nsanlar,

tek

bir

Ăźmmet

idiler.(Allah’a ĂŽmân

konusunda ittifak halindeydiler.Sonra dĂŽnlerinde ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;tĂźler).Bunun Ăźzerine Allah (insanlarÄą dĂŽnine dâvet eden ve kendisine itaat edeni cennetle) mĂźjdeleyici ve (isyân edeni de cehennemle) uyarÄącÄą olmalarÄą için peygamberler gĂśnderdi."2 Ĺžirk, ilk defa NĂťh-aleyhisselâm-'in kavminde meydana gelmiĹ&#x; ve insanlar doÄ&#x;ru inançtan sapmaya baĹ&#x;lamÄąĹ&#x;tÄąr.Bu sebeple, Allah Teâlâ’nÄąn insanlara gĂśnderdiÄ&#x;i ilk elçi (peygamber), NĂťh-aleyhisselâm- olmuĹ&#x;tur. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr: 1 2

BuhârÎ ve Mßslim Bakara SÝresi:213


10

b c' 4$.;]

{^ _ 1 #! ' ` + . a '! N * /[ O ! '! N * } []BW :U(=

"(Ey Muhammed!) Şßphesiz ki biz, NĂťh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiÄ&#x;imiz gibi, (elçilik gĂśrevini tebliÄ&#x; etmen için) sana da vahyettik."1 Ä°bn-i Abbas-Allah

ondan ve babasĹndan râzĹ olsun-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle der: "Ă‚dem-aleyhisselâm- ile NĂťh-aleyhisselâm-'Äąn arasÄą on asÄąr idi. Hepsi de Ä°slâm Ăźzere idiler." Ä°bn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle der2: "Bu gĂśrĂźĹ&#x;,tartÄąĹ&#x;masÄąz doÄ&#x;ru olan gĂśrĂźĹ&#x;tĂźr.ÇßnkĂź Ubey b. Ka’b’in Bakara SĂťresi 213. âyetindeki Ĺ&#x;u kÄąrâatÄą bu gĂśrĂźĹ&#x;Ăź doÄ&#x;rulamaktadÄąr:

EE 5 1 67) ‍ ×?‏8‍ ×?‏9 : 6 ‍ ×?‏# 3 ;* FF "(Onlar dĂŽnlerinde) ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;tĂźler. Bunun Ăźzerine Allah peygamberler gĂśnderdi."

1 2

Nisâ SĂťresi:163 Ä°Ä&#x;âsetul-Lehfân; cilt:1, sayfa:102


11

YukarÄądaki kÄąrâatÄąn anlamÄąnÄą pekiĹ&#x;tiren baĹ&#x;ka bir delil ise, Allah Teâlâ’nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂźdĂźr:

[]d :U(= .( 4$.;] { .)M 2 J

4L N UL *) I ' [ }

"Ä°nsanlar,tek bir Ăźmmet idiler.(AynÄą dĂŽn Ăźzereydiler, o dĂŽn de Ä°slâm idi).Sonra ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;tĂźler."1 Ä°bn-i Kayyim-Allah

ona rahmet etsin-

yukarÄądaki sĂśzĂźyle

peygamberlerin gĂśnderilmelerinin sebebinin, insanlarÄąn Ăźzerinde bulunduklarÄą doÄ&#x;ru dĂŽnde ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;meleri olduÄ&#x;unu belirtmek istemiĹ&#x;tir. Nitekim Amr b. Luhay el-Huzâ'ĂŽ, Arabistan yarÄąmadasÄąna, Ăśzellikle de Hicâz bĂślgesine put getirip Ä°brahim -aleyhisselâm-’Ĺn

dĂŽnini deÄ&#x;iĹ&#x;tirerek Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄąna

ibâdet edilmesine ve bu kutsal belde ile diÄ&#x;er çevre beldelerde Ĺ&#x;irkin yayÄąlmasÄąna sebep olmazdan Ăśnce araplar, Ä°brahim-aleyhisselâm-’Ĺn dĂŽni Ăźzereydiler.Nihâyet Allah Teâlâ'nÄąn, peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’i

1

Yunus SĂťresi: 19

gĂśndermesiyle bu durum sona ermiĹ&#x;, O


12

-sallallahu aleyhi ve sellem-aleyhisselâm-’ın

insanları tevhîd inancına ve İbrahim

dînine uymaya dâvet etmeye başlamıştır.

Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-,

tevhîd inancı ve

İbrahim-aleyhisselâm-’ın dîni Arap yarımadasına tekrar dönünceye, putlar yerle bir edilinceye, Allah Teâlâ onunla dînini kemâle erdirinceye ve âlemlere nimetini tamamlayıncaya kadar Allah yolunda hakkıyla mücâdele etmiştir. Bu ümmetin en fazîletli üç döneminde yaşayan sahâbe, tâbiîn ve onlara en güzel bir şekilde uyanlar, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’in yolundan gitmişlerdir. Son asırlarda cehâlet yayılıp diğer dînlerden İslâm dînine başka şeyler sızmaya başlayınca, dalâlet dâvetçileri ve kabirlerin üzerine binâ yapılması sebebiyle ümmetin çoğuna şirk yeniden dönmüştür.Evliyâ ve sâlihleri yüceltmek, onlara sevgi ve muhabbet beslemek iddiâsı ile kabirlerin üzerine binâlar yapılmış, böylece kabirlerde yatanlara yalvarıp yakarmak onlardan yardım istemek, onların makamlarına kurbanlar kesmek ve onlara adaklar adamak gibi, Allah Teâlâ'ya yapılması gereken ibâdetler, O'ndan başkasına yapılarak O'nun dışında ibâdet edilen putlar edinilmiş oldu.


13

Bu kimseler, iĹ&#x;lenen bu Ĺ&#x;irki de sâlih kimselerle tevessĂźlde bulunmak diye adlandÄąrmÄąĹ&#x;ilardÄąr.GĂźyâ bunu yapmakla onlara sevgilerini gĂśsterdiklerini, onlara ibâdet etmediklerini iddiâ etmiĹ&#x;lerdir. Oysa iddiâ ettikleri bu Ĺ&#x;eyin, Ä°slâm'dan Ăśnceki mĂźĹ&#x;riklerin sĂśyledikleri sĂśzĂźn aynÄąsÄą olduÄ&#x;unu unutmuĹ&#x;lardÄąr. Zirâ ilk mĂźĹ&#x;rikler Ĺ&#x;Ăśyle demiĹ&#x;lerdi:

[W :U(= 6 e 4$.;] {a M - 8 a . _#6 ! % 7 } "(MĂźĹ&#x;rikler dediler ki:) Biz, onlara (putlara) ancak bizi Allah’a iyice yaklaĹ&#x;tÄąrsÄąnlar diye ibâdet ediyoruz."1 Meydana gelen eski veya yeni Ĺ&#x;irke raÄ&#x;men beĹ&#x;eriyetin çoÄ&#x;u, Allah Teâlâ'nÄąn yegâne Rab olduÄ&#x;una ĂŽmân etmekte, ancak ibâdette O'na ortak koĹ&#x;maktadÄąrlar. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]XB:U(= i;.( 4$.;]

{ .)[6 Y h % 7 8 _ % 7 6 f [ * g ( }

"OnlarÄąn çoÄ&#x;u, (yaratan, rÄązÄąk veren ve ibâdete lâyÄąk olanÄąn yalnÄązca Allah olduÄ&#x;una) ancak Allah’a ortak koĹ&#x;arak ĂŽmân ederler."1

1

ZĂźmer SĂťresi:3


14

Firavun ve gĂźnĂźmĂźzdeki inkârcÄą ateist ve komĂźnist kimseler gibi, pek az bir kesimin dÄąĹ&#x;Äąnda, hiç kimse Allah Teâlâ'nÄąn varlÄąÄ&#x;ÄąnÄą inkâr etmemiĹ&#x;tir.Bu kimselerin inkârlarÄą da, bĂźyĂźklĂźk taslamalarÄą ve kibirlenmelerinden dolayÄądÄąr.Yoksa onlar vicdanlarÄąna ve kendi halllerine bÄąraksalar, O'nun varlÄąÄ&#x;ÄąnÄą kabul etmek zorunda kalacaklardÄąr. Nitekim

Allah

Teâlâ

onlar

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

3 [ i 3 ![ 6 j) J k. ) H l/ m) % & c M) * &2 ' ! 2 ; &_ n P } []o :U(= F/' 4$.;]

{ ( c

M / U) Q H

"Kendileri de bunlara kalpten inandÄąklarÄą halde, zulĂťm ve kibirlerinden onlarÄą inkâr ettiler.(Ey Muhammed! Allah'Äąn âyetlerini inkâr ederek yeryĂźzĂźnde) bozgunculuk yapanlarÄąn sonlarÄąnÄąn nice olduÄ&#x;una bir bak!"2 YaratÄąlan her Ĺ&#x;eyin bir yaratÄącÄąsÄą, kâinattaki herĹ&#x;eyi var eden birisinin olmasÄą gerektiÄ&#x;ini onlar da bilmektedirler. KâinatÄąn ahenkli ve kusursuz dĂźzenini idâre eden, hakĂŽm,

1 2

YĂťsuf SĂťresi:106 Neml SĂťresi:14


15

herşeye gücü yeten ve herşeyi hakkıyla bilen birinin olması gerekir.Bunu inkâr eden, ya aklını yitirmiş ya da kibrinden dolayı aklı çalışmayan ve kendini bilmez birisidir. Böyle kimseye de zaten itibar edilmez.

ŞİRKİN TANIMI VE ÇEŞİTLERİ: Şirkin Tanımı: Şirk: Rubûbiyet ve ulûhiyette Allah Teâlâ'ya ortak koşmak demektir. Şirk, genellikle ulûhiyette vukû bulur. Örneğin Allah Teâlâ ile birlikte başkasına yalvarıp yakarmak, O'ndan başkasına kurban kesmek ve adak adamak, O'ndan başkasından korkmak, ümit etmek ve O'ndan başkasını sevmek gibi ibâdet çeşitlerinden herhangi birisini Allah Teâlâ'dan başkasına yapmak şirktir. Şirk, şu sebeplerden dolayı günahların en büyüğüdür:


16

1. Ĺžirk; ulĂťhiyet Ăśzelliklerinde yaratÄąlanÄą yaratana benzetmektir.Her kim, birisini Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;arsa, onu Allah Teâlâ'ya benzetmiĹ&#x; olur ki bu en bĂźyĂźk zulĂťmdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;irk hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]W :U(= / 4$.;]

{%p ! jH %p j) q 6 #Y }

"Şßphesiz ki Ĺ&#x;irk, bĂźyĂźk bir zulĂťmdĂźr."1 ZulĂťm, anlam olarak bir Ĺ&#x;eyi olmasÄą gereken yere koymamaktÄąr.Her kim, Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄąna ibâdet ederse, ibâdeti yapÄąlmasÄą gereken yere yapmamÄąĹ&#x; ve hak etmeyen birisine yapmÄąĹ&#x; olur ki bu, en bĂźyĂźk zulĂťmdĂźr. 2. Allah Teâlâ, Ĺ&#x;irkten tevbe etmeyeni asla baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lamayacaÄ&#x;ÄąnÄą haber vermiĹ&#x;tir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 b Y( / O 5 r 6 M s ( 8_ q 6 Y ( * 6 M s ( 8 }

[oD :U(= b c' 4$.;] { l/! jH l/t u 62 J J 8 _ q 6 Y (

1

Lokman SĂťresi:13


17

"Şßphesiz ki Allah, kendisine ortak koĹ&#x;ulmasÄąnÄą (ve kĂźfrĂź) asla baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lamaz.Bunun dÄąĹ&#x;Äąndaki gĂźnahlarÄą dilediÄ&#x;ine baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lar.Her kim, Allah'a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;arsa, bĂźyĂźk bir gĂźnahla iftirâ etmiĹ&#x; olur."1 3. Allah Teâlâ, kendisine Ĺ&#x;irk koĹ&#x;ana cenneti haram kÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 $ 3 ' ^ R U ' 8 ! H 8 V 6N J 8 _ q 6 Y ( 8 }

[y\ :U(= 4 w x 4$.;] {$+ v * 1 / j

"Şßphesiz ki her kim Allah'a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;arsa, Allah ona cenneti haram kÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr.Onun barÄąnaÄ&#x;Äą cehennemdir. Zâlimler için (onlarÄą cehennemden kurtaracak) yardÄąmcÄąlar da yoktur."2 4. Ĺžirk, bĂźtĂźn amelleri boĹ&#x;a gĂśtĂźrĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 2

Nisâ SÝresi:48 Mâide SÝresi: 72


18

0 3 n! [ 6 3 z* { O Q ( ? a O ! K N )* } [BA :U(= 6 e 4$.;]

{ ( 6; T .)|2 O ) / H

"(Ey Muhammed!) Şßphesiz ki sana ve senden Ăśnceki (elçi)lere Ĺ&#x;Ăśyle vahyolundu: â€˜Ĺžayet (Allah’a) Ĺ&#x;irk koĹ&#x;arsan, amelin boĹ&#x;a gider ve mutlaka hĂźsrana uÄ&#x;rayanlardan olursun."1 5. Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;anÄąn kanÄą ve malÄą helâldir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% 7 63 vN % 7 )?3 % 7 . /hG 3 P Z ) ! N 1 [ 6 Y / .) 2 Q J} [A :U(= U_.2 4$.;]

{ } ~ 6 F[) % & Q

"MĂźĹ&#x;rikleri nerede bulursanÄąz ĂśldĂźrĂźn, (kaldÄąklarÄą yerlerde) onlarÄą kuĹ&#x;atÄąp hapsedin ve her geçtikleri yolda oturup onlarÄą bekleyin."2 Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr :

1 2

ZĂźmer SĂťresi:65 Tevbe SĂťresi:5


19

‍ ×?‏HFI ŘŒ 8‍ ×?‏DEGF GF EW‍ ×?‏# #< 7 3 = >*7) ‍@ *? & ×?‏# A B $ # FF LMF ‍ ×?‏2 N DEGF O P‍ ×?‏$ O QR * $ S $ ‍ ×?‏- ( EE FJK

*Q *@

x 1 2 3$ z "Lâ

ilâhe

illallah

deyinceye

kadar,

insanlarla

(mĂźĹ&#x;riklerle) savaĹ&#x;makla emrolundum.Bu sĂśzĂź sĂśylerlerse, kanlarÄąnÄą ve mallarÄąnÄą benden korumuĹ&#x; olurlar.Ä°slâm’Ĺn hakkÄąâˆ— ile olmasÄą gereken bundan mĂźstesnâdÄąr."1 6. Ĺžirk, bĂźyĂźk gĂźnahlarÄąn en bĂźyĂźÄ&#x;ĂźdĂźr. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

* W * ) #@ ‍Ř&#x;‏F U* 6 V ‍ ×?‏F 6 ' O#' 6 ; # E FF EE FZ ! ‍ [ ×? ×?‏#<

x 1

8* #\‍] ×?‏MF ‍ ×?‏WW * @ > 8 ‍ ×?‏W L X

2 3$ z

∗ Ä°slâm'Äąn hakkÄą ile olmasÄą yani ĂśldĂźrĂźlmesi gerekenler: Zinâ eden evli erkek veya kadÄąn recmedilerek, kasten adam ĂśldĂźren kÄąsas uygulanarak, dĂŽninden dĂśnen ise boynu vurularak ĂśldĂźrĂźlĂźr. (MĂźtercim) 1 BuhârĂŽ ve MĂźslim


20

"BĂźyĂźk gĂźnahlarÄąn en bĂźyĂźÄ&#x;ĂźnĂź size haber vereyim mi? (Sahâbe):'Evet, Ey Allah’Ĺn RasĂťlĂź,dedik.'Buyurdu ki: 'Allah’a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;mak ve ana-babaya itaatsizlik etmektir."1 BĂźyĂźk âlim Ä°bn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- Ĺ&#x;Ăśyle der:2 "Allah Teâlâ, yaratmak ve emretmekten kastÄąnÄąn; isim ve sÄąfatlarÄąnÄąn bilinmesi, sadece kendisine ibâdet edilmesi, kendisine Ĺ&#x;irk koĹ&#x;ulmamasÄą ve insanlarÄąn, gĂśklerin ve yerin yaratÄąlÄąĹ&#x; sebebi olan adâleti kendi aralarÄąnda uygulamalarÄą olduÄ&#x;unu haber vermektedir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

V .3) ! e! / 2| % & ' e * < '#! _ ' ; $ ' ; $ * } [\A :U(= (  4$.;] "Şßphesiz

ki

biz,

elçilerimizi

{€ c _ I '

apaçĹk

delĂŽllerle

gĂśnderdik ve insanlar adâleti ayakta tutsunlar diye onlarla (elçilerle) birlikte Kitab’Ĺ ve MĂŽzân’Ĺ indirdik."3

1 2 3

BuhârÎ ve Mßslim el-Cevâbu'l-KâfÎ; sayfa:109 HadÎd SÝresi:25


21

Allah Teâlâ, bu âyet-i kerĂŽmede adâleti ayakta tutmalarÄą için insanlara elçiler gĂśnderdiÄ&#x;ini ve kitaplar indirdiÄ&#x;ini haber vermektedir.Bu sebeple tevhĂŽd en bĂźyĂźk adâlettir. ÇßnkĂź tevhĂŽd, adâletin baĹ&#x;Äą ve esasÄą, Ĺ&#x;irk ise zulmĂťn tâ kendisidir. Nitekim Ĺ&#x;irk hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]W :U(= / 4$.;]

{%p ! jH %p j) q 6 #Y }

"Şßphesiz ki Ĺ&#x;irk, bĂźyĂźk bir zulĂťmdĂźr."1 Ĺžirk; zulĂťmlerin, tevhĂŽd ise adâletlerin en bĂźyĂźÄ&#x;ĂźdĂźr. Bu sebeple Ĺ&#x;irk, bu amaca en aykÄąrÄą olduÄ&#x;undan dolayÄą bĂźyĂźk gĂźnahlarÄąn en bĂźyĂźÄ&#x;Ăź sayÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr." Ä°bn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- devamla Ĺ&#x;Ăśyle der: "Ĺžirk, bu gâyeye bizzât aykÄąrÄą olunca tartÄąĹ&#x;masÄąz en bĂźyĂźk gĂźnah sayÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Bu sebeple Allah Teâla, ibâdette kendisine Ĺ&#x;irk koĹ&#x;anlara cenneti haram kÄąlmÄąĹ&#x;, kanlarÄąnÄą, mallarÄąnÄą, âilelerini ve kendisine ibâdet etmeyi terkettikleri için onlarÄą kĂśleler edinmelerini tevhĂŽd ehline helâl kÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Allah Teâlâ kendisine Ĺ&#x;irk koĹ&#x;anÄąn amelini kabul etmekten, ona Ĺ&#x;efaat edecek olandan, âhirette duâsÄąnÄą kabul etmekten 1

Lokman SĂťresi:13


22

ve duâsının kabul edilmesi için ricâ edecek olandan yüz çevirmiştir. Çünkü yarattığı şeylerden birisini Allah Teâlâ'ya eş ve benzer kıldığından dolayı müşrik en câhil kimsedir.Bu durum, zulüm olduğu gibi, cehâletin de en büyüğüdür.Hakikatte müşrik, Rabbine zulmetmemiştir, kendine zulmetmiştir."1 7. Şirk, bir noksanlık ve kusurdur.Allah Teâlâ ise kendisini bundan tenzîh etmiştir. Her kim, Allah Teâlâ'ya şirk koşarsa, Allah Teâlâ'nın kendisinden tenzîh ettiği şeyi, O’na isnat etmiş olur ki bu, Allah Teâlâ'ya yapılan en büyük düşmanlık, onunla inatlaşmak ve O'na en büyük karşı gelmedir. ŞİRKİN ÇEŞİTLERİ: Şirk iki çeşittir: 1.

BÜYÜK

ŞİRK: İnsanı dînden çıkaran, tevbe

etmediği takdirde sahibinin ebedî olarak cehennemde kalmasına sebep olan şirktir.Allah Teâlâ'dan başkasına yalvarıp yakar-mak, kabirlerde yatan ölülere veya cinlere ve şeytanlara yaklaşabilmek için onlara kurbanlar kesmek

1

İbn-i Kayyim’in sözü burada bitmektedir.


23

ve adaklar adamak gibi, (Allah'a yapÄąlmasÄą gereken) ibâdetleri O'ndan baĹ&#x;kasÄąna yapmak bĂźyĂźk Ĺ&#x;irktir. Ă–lĂźler, cinler ve Ĺ&#x;eytanlarÄąn kendisine zarar vermesinden veya kendisini hasta etmesinden korkmak, ihtiyaç ve sÄąkÄąntÄąlarÄą gidermesi için gĂźnĂźmĂźzde evliyâ ve sâlih kimselerin kabirlerinin Ăźzerine yapÄąlan kubbelerin çevresinde yapÄąlan ve Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄąnÄąn gĂźcĂźnĂźn yetmediÄ&#x;i Ĺ&#x;eyleri, O'ndan baĹ&#x;kasÄąndan beklemek ve Ăźmit etmek de Ĺ&#x;irktir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

b g3 7 .) .) ( % & M ' ( % 7 h6‚ ( 8 r ( } []D :U(= .( 4$.;]

{8 ' H ƒ M z

"Onlar mĂźĹ&#x;rikler), Allah’Ĺ bÄąrakÄąp kendilerine zarar ve fayda vermeyen Ĺ&#x;eylere ibâdet ediyor ve: ‘Bunlar, bizim Allah katÄąndaki Ĺ&#x;efaatçilerimizdir’ diyorlar."1 2 . KĂœĂ‡ĂœK ŞİRK: Ä°nsanÄą dĂŽnden çĹkarmayan, ancak tevhĂŽdi noksanlaĹ&#x;tÄąran Ĺ&#x;irktir ki bu Ĺ&#x;irk, insanÄą bĂźyĂźk Ĺ&#x;irke gĂśtĂźrebilir. KĂœĂ‡ĂœK ŞİRK Ä°KÄ° KISMA AYRILIR: 1

YĂťnus SĂťresi:18


24

Birincisi: SĂśz ve fiillerdeki açĹk Ĺ&#x;irktir. SĂśzlĂź Ĺ&#x;irke Ăśrnek: Allah Teâlâ’dan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn etmek gibi. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

EE \ ] ' ! < 8‍ ×?‏F 1 ^ _ = Z $ FF x O'*`‍ ×?‏NNa ŘŒ )+= bc$d ‍ ×? ×?‏X z "Her kim, Allah’tan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn ederse, kâfir veya mĂźĹ&#x;rik olur."1 Ĺžu sĂśz de sĂśzlĂź Ĺ&#x;irke Ăśrnektir: "Allah ve sen diledin (de bu iĹ&#x; oldu)." Bir adam Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’e: "Allah ve sen dilediniz (de bu iĹ&#x; oldu)" deyince, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ona: "Beni Allah’a eĹ&#x; ve benzer mi kÄąldÄąn? Sadece Allah diledi, de."1 buyurmuĹ&#x;tur.

1 TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x; ve "hadĂŽs, hasendir" demiĹ&#x;tir.Hâkim de hadĂŽsin sahĂŽh olduÄ&#x;unu belirtmiĹ&#x;tir.


25

"Allah ve filanca olmasaydÄą, (bu iĹ&#x; olmazdÄą)" gibi sĂśz de sĂśzlĂź Ĺ&#x;irke Ăśrnektir. DoÄ&#x;ru olan: "Ă–nce Allah, sonra da filanca diledi (de bu iĹ&#x; oldu)" veya "Ă–nce Allah, sonra da filanca olmasaydÄą (bu iĹ&#x; olmazdÄą)" Ĺ&#x;eklinde sĂśylenmesidir. ÇßnkĂź

E O7 e F "sonra" lafzĹ, Allah Teâlâ'nĹn irâdesi ile

kulun irâdesinin aynÄą anda olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą, kulun irâdesinin Allah Teâlâ'nÄąn irâdesinden sonra geldiÄ&#x;ini gĂśsteren bir edâttÄąr. Nitekim Ĺ&#x;u âyet de buna Ăśrnektir :

[\d :U(= 6(.|2 4$.;]

{1 / h $ 8 b„ Y( * ƒ YG }

"Ă‚lemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe, siz (hiçbir Ĺ&#x;ey) dilemeyemezsiniz."2

E F "ve" baÄ&#x;lacÄą ise,Allah Teâlâ’nÄąn irâdesi ile kulun irâdesinin birlikte olduÄ&#x;unu gĂśsteren bir atÄąf edâtÄądÄąr.Bu fiilin birlikte olmasÄą, o fiilin sÄąra ile gelmesini veya sonra olmasÄąnÄą gerektirmez. Ĺžu iki sĂśz de buna Ăśrnektir: "Benim, Allah Teâlâ ve senden baĹ&#x;ka kimsem yoktur."

1 2

NesâÎ TekvÎr SÝresi:29


26

"Bu (nimet), Allah Teâlâ ve senin bereketindendir." Fiîlî şirke örnek: Belâyı gidermek veya savuşturmak için halka ve ip bağlamak gibi. Nazar değmesinden korktuğu için muska bağlamak da bunun gibidir.Bu gibi şeylerin belâyı gideren veya savuşturan sebeplerden olduğuna inanmak, küçük şirktir. Çünkü Allah Teâlâ, bu gibi şeyleri sebep kılmamıştır.Fakat belâyı gideren veya onu savuşturan şeyin bizzat muska olduğuna inanmak, büyük şirktir.Çünkü bu durum, Allah Teâlâ'dan başkasına bağlanmak demektir. KÜÇÜK ŞİRKİN İKİNCİ KISMI: Gizli şirktir ki bu şirk, riyâ ve şöhret gibi irâde ve niyetlerde olur. Buna örnek olarak şunları verebiliriz: "İnsanlar kendisini methetsinler diye Allah Teâlâ'ya yakınlaşmak için bir işi yapmak, namazını güzelleştirerek kılmak,insanlar kendisini methetsinler diye sadaka vermek, sesli zikir çekmek veya insanlar işitsin de kendisini methetsinler diye sesini güzelleştirerek Kur’an okumak gibi."


27

Bir amele riyâ karÄąĹ&#x;tÄąÄ&#x;Äą zaman, riyâ o ameli boĹ&#x;a gĂśtĂźrĂźr ve onu geçersiz kÄąlar. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 #_$ 4 r _ q 6 Y ( ln ~ L / H F/ ! J 8 #_$ b„ . P6 ( [ /J } []]X: U(= i&| 4$.;]

{ l N *

"Her kim, (azabÄąndan korkmak ve sevabÄąnÄą Ăźmit etmek sĂťretiyle) Rabbine kavuĹ&#x;mayÄą arzu ederse, sâlih amel iĹ&#x;lesin ve ibâdette Rabbine hiç kimseyi ortak koĹ&#x;masÄąn."1 Peygamber-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

de

kßçßk

Ĺ&#x;irk

hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

* W‍ @ * ×?‏K ^ af ‍ \ ×?‏g ‍ ×?‏O#V 1 h* ; * $ h ; FF EE R * ‍ ×?‏WW * @ ‍ ^ Ř&#x;‏af ‍ ×?‏#\ g ‍* ×?‏$ >8 ‍ ×?‏W L X xl)+ ‍ ×?‏m ] n b ^6 ‍ ×?‏i ‍×?‏j ‍! ×?‏k ‍ ×?‏X z "Sizin için en çok korktuÄ&#x;um Ĺ&#x;ey, kßçßk Ĺ&#x;irktir. (Sahâbe): Kßçßk Ĺ&#x;irk nedir? Ey Allah’Ĺn RasĂťlĂź! dediler. RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-: RiyâdÄąr"1 buyurdu.

1

Kehf SĂťresi:110


28

Yine, dĂźnyalÄąk menfaatler elde etmek için hac yapan, mĂźezzinlik veya insanlara imamlÄąk yapan, dĂŽnĂŽ ilim ĂśÄ&#x;renen veya mal elde etmek için cihâd eden kimselerin yaptÄąklarÄą da kßçßk Ĺ&#x;irke Ăśrnektir. Yine, -sallallahu aleyhi ve sellem- Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

l (1 - p ‍ ! ×?‏6 o : ?ŘŒFO Q X! ‍ ! ×?‏6 o : ?ŘŒFX* ) ! ‍ ! ×?‏6 o : ? FF q X i EE r p L r : O AGF ŘŒi

# AGF l 1 - p ‍ ! ×?‏6 o : ? ŘŒ

x bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z "DĂŽnara kĂśle olan helâk olsun.Dirheme kĂśle olan helak olsun.Ä°pek elbiseye kĂśle olan helak olsun.Kadife elbiseye kĂśle olan helak olsun.(Bu kimse) kendisine istediÄ&#x;i verildiÄ&#x;inde râzÄą olur, verilmediÄ&#x;inde ise Ăśfkelenir."2 Ä°mam Ä°bn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- Ĺ&#x;Ăśyle der: "Ä°râde ve niyetlerde olan Ĺ&#x;irke gelince, bu Ĺ&#x;irk sâhili olmayan denize benzer ki bundan çok az kimse kurtulur.Her kim, ameliyle Allah Teâlâ'nÄąn rÄązâsÄąndan baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;eyi ister, O’na yaklaĹ&#x;manÄąn yollarÄąndan baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;eye niyet eder ve 1 Ä°mam Ahmed MĂźsned'inde, TaberânĂŽ Mu'cem'inde, BeÄ&#x;avĂŽ de â€˜Ĺžerhus-SĂźnne’de rivâyet etmiĹ&#x;lerdir. 2 BuhârĂŽ


29

karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą ondan isterse, hiç Ĺ&#x;Ăźphe yok ki niyet ve irâdesinde Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;muĹ&#x; olur.Ä°hlâs; davranÄąĹ&#x; ve sĂśzlerinde, irâde ve niyetinde, Allah Teâlâ için samimĂŽyet gĂśstermektir. Bu, Allah Teâlâ'nÄąn bĂźtĂźn kullarÄąna uymalarÄąnÄą emrettiÄ&#x;i ve ondan baĹ&#x;ka bir dĂŽni asla kabul etmeyeceÄ&#x;i, Ä°slâm dĂŽninin hakĂŽkati olan Ä°brahim-aleyhisselâm-’Ĺn dĂŽnidir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 4 6 3 = K J . 7 8 ' F ( J l'( r V … ; 6 ! † ‡ 2 ( } [DA :U(= 6/H ˆ‰ 4$.;]

{ ( 6; T

"Her kim, Ä°slâm’dan baĹ&#x;ka bir dĂŽn ararsa, bilsin ki o dĂŽn ondan aslâ kabul olunmayacak ve o âhirette hĂźsrâna uÄ&#x;rayanlardan olacaktÄąr."1 Ă‚yette geçen Ä°slâm, Ä°brahim-aleyhisselâm-’Ĺn dĂŽnidir ki, o dĂŽnden ancak kendini bilmezler yĂźz çevirir."2

BĂœYĂœK

ŞİRK

Ä°LE

KĂœĂ‡ĂœK

ŞİRK

ARASINDAKÄ°

FARKLARI ŞÖYLE Ă–ZETLEMEK MĂœMKĂœNDĂœR:

1 2

Ă‚l-i Ä°mrân SĂťresi:85 Ä°bn-i Kayyim: “el-Cevâbu'l-KâfĂŽâ€?; sayfa:115


30

1. Büyük şirk, insanı dînden çıkarır. Küçük şirk ise, insanı dînden çıkarmaz. 2. Büyük şirk, sahibinin cehennemde ebedî olarak kalmasına sebep olur.Küçük şirk ise, sahibi cehenneme girse bile ebedî olarak orada kalmasına sebep olmaz. 3. Büyük şirk, bütün salih amelleri boşa götürür.Küçük şirk ise, bütün amelleri boşa götürmez.Riyâ, dünyalık bir menfaat için yapılan amele karışırsa, sadece o ameli boşa götürür. 4. Büyük şirk, kanı ve malı mübâh kılar. Küçük şirk ise, kanı ve malı mübâh kılmaz.

KÜFRÜN TANIMI VE ÇEŞİTLERİ: Küfrün Tanımı: Küfür, sözlük olarak, örtmek ve gizlemek demektir.


31

Küfür terim olarak ise, îmânın zıddıdır. Çünkü küfür, ister yalanlama ile olsun isterse olmasın, Allah Teâlâ'ya ve peygamberlerine îmân etmemek demektir.Aksine yalanlama daha büyük günah olmakla birlikte şüphe duymak, haktan yüz çevirmek, hakka karşı kibirlenmek veya risâlete uymayıp yüz çevirmek ve bazı konularda hevâya uymak da küfür sayılır. Yine, peygamberlerin doğru olduklarına kalbiyle îmân ettiği halde hasedinden dolayı onları yalanlayan kimse de aynıdır.1

KÜFRÜN ÇEŞİTLERİ: Küfür iki çeşittir. 1. Büyük Küfür: İnsanı dînden çıkaran küfürdür ki bu küfür beş kısımdır: Birincisi: Yalanlama (tekzîb etme) küfrüdür. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:

1

İbn-i Teymiyye Külliyâtı; cilt: 12, sayfa: 335


32

^ b„ 3 P / #Sn _ ?[ * l_? [ 8 a H u 62 J / % m * } [BD :U(= <. |' 4$.;]

{ ( 6J | Š ul.f % '& P K J ! *

"Allah’a iftirâ eden ya da kendisine hak geldiÄ&#x;inde

onu yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Cehennemde kâfirlere barÄąnak mÄą yok!"1 Ä°kincisi: KaçĹnma ve bĂźyĂźklĂźk taslama kĂźfrĂźdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

6 | 2 ; a _* ! _ c J V r= ; U | w Â… / ' Q) 5 } [Wo :U(= 46 4$.;]

{ ( 6J | [

"(Ey Muhammed!) Hani biz meleklere; (fazĂŽletini gĂśstermek için) Ă‚dem’e secde edin, dedik.Ä°blis’in dÄąĹ&#x;Äąnda bĂźtĂźn melekler hemen secde ettiler.O secde etmekten kaçĹndÄą ve bĂźyĂźklĂźk tasladÄą.BĂśylece kâfirlerden oldu."2 ĂœçßncĂźsĂź: Şßphe ve zannetme kĂźfrĂźdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

* l _ * ^ ? 7 ! G * h m) * ˆ Q 8 c

M ' Š %p m . 7 8 2 'P F r }

* l ' &' # l6! P ‹„ K#_$ a h<r rh$ { UL / w Q U H c h m) * 1 2

AnkebĂťt SĂťresi:68 Bakara SĂťresi:34


33

%t) + 6G O Œ ? _ < 6 M [ * ^ $ n( . 7 8 N ~ 8 ˆ Q

{ l 3 N* K#_6 _ q 6 z *) K#_$ 8 . 7 '| * Â… L P $ q .; %t) U} M 0 h [WDCWA :i&| 4$.;]

"(Yeniden diriliĹ&#x;i inkâr ederek kÄąyâmetin kopacaÄ&#x;Äąndan Ĺ&#x;Ăźphe edip) kendine zulmetmiĹ&#x; olarak baÄ&#x;Äąna girdi ve Ĺ&#x;Ăśyle dedi:Bu

baÄ&#x;Äąn

yok

olacaÄ&#x;ÄąnÄą

ebedĂŽyyen

zannetmem.

KÄąyâmetin kopacaÄ&#x;ÄąnÄą da zannetmem.(Senin iddiâ ettiÄ&#x;in gibi kÄąyâmetin kopacaÄ&#x;Äą ve) Rabbime dĂśndĂźrĂźleceÄ&#x;im (farz olunsa bile), hiç Ĺ&#x;Ăźphe yok ki onun yanÄąnda bundan daha hayÄąrlÄą bir âkÄąbet bulurum.(Mß’min olan) arkadaĹ&#x;Äą ona Ĺ&#x;Ăśyle dedi:Seni topraktan, sonra bir damla sudan (spermden) yaratan, daha sonra da seni dĂźzgĂźn bir adam sĂťretine koyan Allah’Ĺ nasÄąl inkâr edersin? Fakat ben (derim ki) O Allah,Rabbimdir ve ben kimseyi Rabbime ortak koĹ&#x;mam."1 DĂśrdĂźncĂźsĂź: YĂźz çevirme kĂźfrĂźdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[W :U(= Ž N‹ 4$.;]

1

Kehf SĂťresi: 35-38

{ . Â?6 $? )* /H 6M [ ( ? }


34

"İnkâr

edenler,

(Kur’an tarafĹndan)

Ĺ&#x;eylerden (ĂśÄ&#x;Ăźt almayÄąp) yĂźz çevirirler."

uyarÄąldÄąklarÄą

1

BeĹ&#x;incisi: Nifâk (ikiyĂźzlĂźlĂźk) kĂźfrĂźdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

{ .3 & M ( % & J % & _ .) Q) a H Â? 0) J 6M [ %t) . ' ‰ % & R _ O 5 } [W :U(= . J 'x 4$.;] "Bu, Ĺ&#x;u sebeptendir:Onlar (gĂśrĂźnĂźĹ&#x;te) ĂŽmân ettiler, sonra inkâr ettiler.Bu (inkârlarÄą) yĂźzĂźnden onlarÄąn kalpleri mĂźhĂźrlenmiĹ&#x;tir.ArtÄąk onlar anlamazlar."2 2. Kßçßk kĂźfĂźr: Ä°nsanÄą dĂŽnden çĹkarmayan amelĂŽ kĂźfĂźrdĂźr. Bu, Kur’an ve sĂźnnette kĂźfĂźr diye adlandÄąrÄąlan gĂźnahlardÄąr.BĂźyĂźk kĂźfĂźr derecesine ulaĹ&#x;maz.Bu kĂźfĂźr, Ĺ&#x;u âyette olduÄ&#x;u gibi, nimete nankĂśrlĂźk etmek anlamÄąndadÄąr.

3# l † $ &Q) - $ &! GR ( UL '{ / 0 h UL ' ‰ [ UL ( 6 Q … L f 8 6 � }

[]] :U(= Fn' 4$.;]

1 2

Ahkâf SÝresi:3 MinâfikÝn SÝresi:3

{8 % R _ < 6 M | J } | ŠF[)


35

"Allah bir beldeyi (Mekke'yi) Ăśrnek verdi: BurasÄą huzur ve gĂźven içerisindeydi.Ona her yerden bol bol rÄązÄąk gelirdi.Derken onlar (Mekke halkÄą) Allah’Ĺn nimetlerine nankĂśrlĂźk ettiler."1 MĂźslĂźman ile savaĹ&#x;mak da kßçßk kĂźfĂźrdĂźr. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1 2 3$ z EE t #' # * 3 @ ŘŒt[ +# FO + - ‍ ×?‏s* 6 L FF "MĂźslĂźmana sĂśvmek, fÄąsk (Allah’a itâatten çĹkmak), onunla savaĹ&#x;mak ise (amelĂŽ) kĂźfĂźrdĂźr."2

EEv u : s* @FX O#V w : sF w ŘŒâ€Ť×?‏xX*D #' b ! : ‍ ×?‏: y ? EFF

x 1

2 3$ z "Benden sonra kâfirlerin yaptĹklarĹ gibi, birbirinizin

boynunu vurmayÄąn."3

Nahl SĂťresi:112 BuhârĂŽ ve MĂźslim 3 BuhârĂŽ ve MĂźslim Not: Ă‚limler, ha disin anlamÄą hakkÄąnda 7 gĂśrĂźĹ&#x; belirtmiĹ&#x;lerdir : 1 2


36

Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn etmek de kßçßk kĂźfĂźrdĂźr. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

EE \ ] ' ! < 8‍ ×?‏F 1 ^ _ = Z $ FF x O'*`‍ ×?‏NNa ŘŒ )+= bc$d ‍ ×? ×?‏X z "Her kim, Allah’tan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn ederse, kâfir veya mĂźĹ&#x;rik olur."1

Birincisi: HaksÄąz yere kan akÄątmayÄą helal sayan kimse için bu kĂźfĂźrdĂźr. Ä°kincisi:Hadisteki kĂźfĂźrden kasÄąt; nimete ve Ä°slâm'Äąn hakkÄąna Ä°kincisi: nankĂśrlĂźk etmektir. ĂœçßncĂźsĂź:Birbirinin boynunu vurmak, insanÄą kĂźfre yaklaĹ&#x;tÄąrÄąr ĂœçßncĂźsĂź: ve kĂźfre iletir. DĂśrdĂźncĂźsĂź:Birbirinin boynunu vurmak, kâfirlerin fiiline DĂśrdĂźncĂźsĂź: benzer. BeĹ&#x;incisi:Buradan kastedilen kĂźfrĂźn gerçek anlamÄądÄąr.AnlamÄą; BeĹ&#x;incisi: kâfir olmayÄąn, aksine mĂźslĂźmanlar olarak kalmaya devam edin. AltÄąncÄąsÄą: HattâbĂŽ'nin de dediÄ&#x;i gibi, hadiste geçen kâfirlerden kasÄąt,silah kuĹ&#x;ananlardÄąr.EzherĂŽ "TehzĂŽbu'l-LuÄ&#x;a" adlÄą eserinde Ĺ&#x;Ăśyle der: 'Silah kuĹ&#x;anan kimseye kâfir denir.' Yedincisi:HattâbĂŽ yine Ĺ&#x;Ăśyle der: 'Bunun anlamÄą; sizden kiminiz, Yedincisi: kiminizi kâfir sayÄąp birbiriyle savaĹ&#x;mayÄą helal saymasÄąn.' MĂźtercim 1 TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x; ve hadĂŽs hasen'dir demiĹ&#x;tir.Hâkim de "hadĂŽs sahĂŽhtir" demiĹ&#x;tir.


37

Nitekim Allah Teâlâ, bĂźyĂźk gĂźnah iĹ&#x;leyeni mß’min sayarak Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

463 4$.;] {a 2

K J � v % |) ! H ‘ 2 [) . ' ‰ ( ? &h(* (} []yD :U(=

"Ey ĂŽmân edenler! Ă–ldĂźrĂźlenler hakkÄąnda size kÄąsâs (misilleme) farz kÄąlÄąndÄą."1 Allah Teâlâ, ĂśldĂźren kimseyi ĂŽmân edenlerin dÄąĹ&#x;Äąnda tutmamÄąĹ&#x; ve onu, ĂśldĂźrĂźlen kimsenin kÄąsâstaki velĂŽsine kardeĹ&#x; saymÄąĹ&#x;tÄąr.Nitekim yukarÄądaki âyetin devamÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

{ } cN ” _ 8 ! bÂ’ r* ÂŽ 6 / _ “ p #G J bÂ’ K z 8 ! * 8 K M H / J } []yD :U(= 46 4$.;] "Ancak kimin cezâsÄą, kardeĹ&#x;i (ĂśldĂźrĂźlenin velĂŽsi) tarafÄąndan affedilir (ve diyet almakla yetinir)se, her iki taraf da hakkaniyete uysun, (ĂśldĂźren) de ona (ĂśldĂźrĂźlenin velĂŽsine) hakkÄąnÄą (diyetini) gĂźzelce versin."2

1 2

Bakara SĂťresi:178 Bakara SĂťresi:178


38

Ă‚yette geçen kardeĹ&#x;likten kastÄąn, dĂŽndeki kardeĹ&#x;lik olduÄ&#x;unda Ĺ&#x;Ăźphe yoktur. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 s_ ”3 J 3 /& ' ! _ . n ~ R J .) 2 2 Q 1 ' g / 2M w • }

”J 8 6 * a b„ K MG a 2N K s G K 2 .) G J u 6 ‹– a H /7 N *1 0 c

/ h‘n ( 8 .)0c

Q * ˆ _ /& ' ! _ . n ~ R J < b„ J

% 3)| 8 3 .3) G % |) ( . * !_ . n ~ R J 4— . . ' g / / []X C d: < 6  4$.;]

{ . /N 6 G

"(Ey mß’minler!) Ĺžayet mß’minlerden iki grup birbiri ile çarpÄąĹ&#x;Äąrsa,(muhâkeme etmek için her iki grubu da Allah’Ĺn kitabÄą ve RasĂťlullah’Ĺn sĂźnnetine dâvet ederek) aralarÄąnÄą dĂźzeltin. Ä°kisinden birisi (bu dâvete uymayÄąp) diÄ&#x;er gruba saldÄąrÄąrsa, Allah (ve elçisinin) hĂźkmĂźne dĂśnĂźnceye kadar saldÄąran gruba karĹ&#x;Äą savaĹ&#x;Äąn.Ĺžayet dĂśnerse, aralarÄąnÄą adâletle dĂźzeltin ve (verdiÄ&#x;iniz hĂźkĂźmde, Allah ve elçisinin hĂźkmĂźnĂź geçmeyecek Ĺ&#x;ekilde) adâletli davranÄąn Şßphesiz ki Allah, (kullarÄą arasÄąnda adâletle hĂźkĂźm vererek) adâletli davrananlarÄą sever.Ancak mß’minler (dĂŽnde) kardeĹ&#x;tirler. Ĺžu halde (birbirleri ile savaĹ&#x;tÄąklarÄą zaman) iki kardeĹ&#x;inizin


39

arasını düzeltin ve (her işinizde) Allah’tan korkun ki merhamet olunasınız."1

BÜYÜK KÜFÜR İLE KÜÇÜK KÜFÜR ARASINDAKİ FARKLAR: 1. Büyük küfür, insanı dînden çıkarıp amelleri boşa götürür.Küçük küfür ise, dînden çıkarmaz, amelleri de boşa götürmez.Fakat miktarına göre amelleri eksiltir, sahibini Allah Teâlâ'nın azabına maruz bırakabilir. 2. Büyük küfür, sahibinin ebedî olarak cehennemde kalmasına

sebep

olur.Ancak

küçük

küfürün

sahibi

cehenneme girse bile ebedî olarak orada kalmasına sebep olmaz.Ayrıca Allah Teâlâ onu bağışlayıp hiç cehenneme de koymayabilir. 3. Büyük küfür, kanı ve malı mübâh kılar. Küçük küfür ise, kanı ve malı mübâh kılmaz.

1

Hucurât Sûresi:9-10


40

4. BĂźyĂźk kĂźfĂźr, sahibi ile mß’minler arasÄąnda gerçek dĂźĹ&#x;manlÄąÄ&#x;Äą gerektirir.MĂźslĂźmanÄąn en yakÄąnÄą bile olsa kâfiri sevmesi ve ona dostluk beslemesi câiz deÄ&#x;ildir.Kßçßk kĂźfĂźr ise, mutlak anlamda sahibine dostluk beslemeye engel teĹ&#x;kil etmez.Aksine ĂŽmânÄąna gĂśre

sevilir ve ona dostluk

beslenir, isyan ve gĂźnahÄąna gĂśre de ona buÄ&#x;zedilir ve dĂźĹ&#x;manlÄąk beslenir.

NÄ°FĂ‚KIN TANIMI VE ÇEŞİTLERÄ°: NifâkÄąn TanÄąmÄą: Nifâk, sĂśzlĂźk olarak

ER * < * F "Nâfikâ" kelimesinden

gelmektedir. "Nâfikâ", çÜl faresinin girip-çĹktÄąÄ&#x;Äą iki delikten birisine denir.ÇßnkĂź çÜl faresi bir delikten yakalanmaya çalÄąĹ&#x;ÄąldÄąÄ&#x;Äąnda diÄ&#x;er deliÄ&#x;e kaçar ve oradan dÄąĹ&#x;arÄąya çĹkar. Nifâk, sĂśzlĂźk olarak

E 2t F "Nefâk"

kelimesinden

geldiÄ&#x;i de sĂśylenir ki bu kelime, gizli yol ve tĂźnel anlamÄąna gelmektedir.1

1

Ä°bnul-EsĂŽr: “en-Nihâyeâ€?; cilt:5. sayfa:98


41

Nifâk, terim olarak mĂźslĂźman olduÄ&#x;unu gĂśstermek, kĂźfrĂź ve Ĺ&#x;erri gizlemek demektir. BĂśyle adlandÄąrÄąlmasÄąnÄąn sebebi, dĂŽnen bir kapÄądan girip, bir diÄ&#x;er kapÄądan çĹkmasÄąndan dolayÄądÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[By :U(= U_.2 4$.;]

{ .) ; M % 7 1 J '/ }

"Şßphesiz ki mĂźnâfÄąklar,fâsÄąklarÄąn (dĂŽnden çĹkanlarÄąn) tâ kendileridir."1 Allah

Teâlâ,

mßnâfĹklarĹ

kâfirlerden

daha

Ĺ&#x;erli

sayarak onlar hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

{ l˜3 v % & G $ ' F M ; ‹„ q $ K J 1 J '/ } []oA :U(= b c' 4$.;] "Şßphesiz ki mĂźnâfÄąklar, (kÄąyâmet gĂźnĂź) cehennemin en alt tabakasÄąnda olacaklardÄąr."2 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 2

Tevbe SÝresi:67 Nisâ SÝresi:145


42

:U3(= 3 b c' 4$.;] {% & H r

. 7 8 . Hr T( 1 J '/ } []o\

"Şßphesiz ki mĂźnâfÄąklar, (mĂźslĂźman olduklarÄąnÄą gĂśsterip kâfir olduklarÄąnÄą gizleyerek) Allah’Ĺ aldatmaya çalÄąĹ&#x;Äąrlar, oysa Allah onlarÄąn hilelerini baĹ&#x;larÄąna geçirir."1

Yine onlar hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

6 Y ( % &c M) * . H T ( . ' ‰ ( ? 8 > . Hr T( }

. 3 [ /_ %p ! * p ?H % & � l 6 8 > % 7 r eJ ™ p 6 % &_ .) Q) KJ * []X Cd : 2(= 46 4$.;]

{ . _? | (

"Onlar (mĂźslĂźman olduklarÄąnÄą gĂśsterip kâfir olduklarÄąnÄą gizleyerek) Allah’Ĺ ve ĂŽmân edenleri aldatmaya çalÄąĹ&#x;Äąrlar. Oysa onlar, sadece kendilerini aldatÄąrlar da onlar bunun farkÄąnda bile olmazlar.OnlarÄąn kalplerinde hastalÄąk (Ĺ&#x;Ăźphe hastalÄąÄ&#x;Äą) vardÄąr.Bu sebeple Allah da onlarÄąn hastalÄąÄ&#x;ÄąnÄą artÄąrmÄąĹ&#x;tÄąr.SĂśylemekte olduklarÄą yalanlar sebebiyle onlar için acÄąklÄą bir azap vardÄąr."2

1 2

Nisâ SÝresi:142 Bakara SÝresi:9-10


43

NİFÂKIN ÇEŞİTLERİ: Nifâk iki çeşittir: 1.İTİKÂDÎ

NİFÂK: Bu, büyük nifâktır ki sahibi

kendisini müslüman olarak gösterir, fakat kâfir olduğunu gizler. Bu nifâk, insanı dînden çıkarır.Sahibi cehennemin en alt taba-kasında olacaktır.Allah Teâlâ, büyük nifâkın sahibini kâfir olmak,îmân etmemek,İslâm ve müslümanlarla alay ederek onlara gülmek ve İslâm’a düşmanlık beslemekte aynı şeyi paylaşarak dîn düşmanlarına tamamen meyletmek gibi, bütün kötü sıfatlarla vasfetmiştir. Münâfıklar her zaman vardırlar.Özellikle İslâm'ın güçlü olduğu ve açıktan İslâm'a karşı koyamadıklarında ortaya çıkarlar, gizli olarak İslâm'a ve müslümanlara zarar vermek, onlarla beraber yaşamak, kanları ve mallarından emîn olabilmek için İslâm’a girdiklerini gösterirler.Münâfık, Allah'a, O'nun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe îmân ettiklerini gösteren, fakat kalbi


44

bütün bunlardan soyutlanan, bunları yalanlayan ve Allah Teâlâ'ya îmân etmeyen kimsedir. Nitekim Allah Teâlâ, izniyle insanları doğru yola iletmek ve çetin azabı ile uyarıp korkutmak için elçisine indirdiği kelâm ile münâfıkları haber vermiştir.Allah Teâlâ, münâfıkların sır perdelerini ortadan kaldırıp onların gizli taraflarını ortaya çıkarmış, kullarının nifâk ve münâfıklara karşı dikkatli olmaları için onların hallerini

mü’minlere

açıklamıştır. Allah Teâlâ, Bakara sûresinin başında üç grup insanı yâni mü’minleri, kâfirleri ve münâfıkları zikretmiş, mü’minlerde dört, kâfirlerde iki, münâfıklarda ise on üç haslet olduğunu belirtmiştir.Çünkü münâfıklar çoğunlukta olurlar. Genel olarak bütün belâlar onlardan gelir.İslâm ve müslümanlar, en fazla onlardan çekmiştir. İslâma mensup olarak kabul edilip ona yardım ediyor ve onu seviyor görünmelerine rağmen gerçekte onlar İslâm’a düşmandır-


45

lar. Câhil birisi, münâfığı âlim ve ıslah edici zanneder, oysa münâfık en büyük câhil ve bozguncudur.1

B Ü Y Ü K N İ F Â K A L T I Ç E Ş İ T T İ R 2: 1. Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’i yalanlamak. 2. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

getirdiklerinin bir

aleyhi ve sellem-’e

buğzetmek, ona

kısmını yalanlamak. 3. Rasûlullah-sallallahu

kin beslemek, ondan hoşlanmamak ve ondan nefret etmek. 4. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

getirdiklerinin bir

kısmına buğzetmek, ondan hoşlanmamak ve ondan nefret etmek. 5. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

dînine uyanların

azalmasına sevinmek ve bundan hoşnut olmak. 1 İbn-i Kayyim’in münâfıkların özellikleriyle yazdığı risâleden alınmıştır. 2 “Mecmûat'ut-Tevhîd en-Necdiyye”, sayfa:9

ilgili

olarak


46

6. RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

dĂŽninin ĂźstĂźn

gelmesini çirkin gĂśrmek ve bundan hoĹ&#x;nut olmamak.

2. AMELĂŽ NÄ°FĂ‚K:Bu nifâk, kalpte ĂŽmânÄąn kalmasÄąyla birlikte mĂźnâfÄąklarÄąn amellerinden birisini yapmakla olur. AmelĂŽ nifâk insanÄą dĂŽnden çĹkarmaz, fakat bĂźyĂźk nifâka gĂśtĂźrebilir.AmelĂŽ nifâkÄąn sahibinde ĂŽmân ile nifâk birlikte olabilir.Fakat bu ameller arttÄąkça, sahibi hâlis mĂźnâfÄąk olur. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 z * ' Z $ ŘŒ{* ( * ; {*< * ) $ A* ' 1 7Z#' Z $ t| X FF ‍×?‏HFG W * ! 7 3 = F[* ) ‍ ×?‏Z $ }l (; 1 z * ' 7Z ) $ }l ( ; ‍ ×?‏HFG ŘŒ X! ~ ! Q* ‍×?‏HFG ŘŒ sc ' !7 = ‍×?‏HFG ŘŒ A* ; Z - 3 U‍×?‏ x 1

2 3$ z EE , O a* ;

"DÜrt haslet kimde bulunursa, o kimse hâlis bir mßnâfĹk olur.Kimde de bu hasletlerden birisi bulunursa, onu terk edinceye kadar onda nifâk hasletlerinden birisi


47

bulunmuş olur.(Bunlar:Kendisine bir şey) emânet edildiğinde emânete ihânet eder, konuştuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, münâkaşa ettiğinde haktan meyledip bâtıl ve yalan söyler, küfreder ve çirkin şeylerle suçlar."1 Her kimde bu dört haslet biraraya gelirse, o kimsede şer toplanmış ve münâfıkların özellikleri katıksız hâle gelmiş demektir.Her kimde de bunlardan birisi bulunursa, o kimse de münâfıkların hasletlerinden birisi bulunmuş demektir. Zirâ bir kulda hayır ve şer hasletleri, îmân ve küfür veya nifâk hasletleri birarada bulunabilir. Kendisinde bu hasletler bulunan kimse, iyilik işlediği kadar sevap, şer işlediği kadar da günah kazanır.Cemaatle namaz kılmakta tembellik göstermek, münâfıkların hasletlerindendir.Bundan dolayı nifâk, kötü ve ciddî bir tehlikedir.Rasûlullah-sallallahu sellem-'in

ashâbı-Allah

onlardan râzı olsun-

aleyhi ve

nifâka düşmekten çok

korkarlardı. Nitekim (tâbiînden) İbn-i Ebî Muleyke-Allah etsin-

1

şöyle der:

Buhârî ve Müslim

ona

rahmet


48

"Rasûlullah-sallallahu kişiye

aleyhi ve sellem-'in

ashâbından

kavuştum (aynı asırda yaşadım).Hepsi

de

otuz nifâka

düşmekten korkarlardı."

BÜYÜK NİFÂK İLE KÜÇÜK NİFÂK ARASINDAKİ FARKLAR: 1. Büyük nifâk insanı dînden çıkarır. Küçük nifâk ise, insanı dînden çıkarmaz. 2. Büyük nifâkta gizlilik ve açıklık, itikatta birbirine aykırıdır. Küçük nifâkta ise gizlilik ve açıklık sadece amellerdedir, inançta değildir. 3. Büyük nifâk, mü’minden vukû bulmaz.Fakat küçük nifâk mü’minden vukû bulabilir. 4.

Büyük

nifâkın

sahibi

genel

olarak

tevbe

etmez.Tevbe etse bile,hâkimin huzurunda tevbesinin kabul edilmesi konusunda âlimler arasında ihtilaf vardır.Fakat


49

küçük nifâk öyle değildir. Sahibi tevbe edebilir, tevbe ettiği takdirde

Allah

Teâlâ

tevbesini

kabul

edip

onu

ona rahmet etsin-

şöyle

bağışlayabilir. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah der:1 "Çoğu zaman nifâkın şûbelerinden birisi mü’minin başına gelebilir.Allah Teâlâ sonra onu bağışlar.Mü’minin kalbine nifâkı gerektiren haller gelebilir.Fakat Allah Teâlâ kendisinden onu giderir. Mü’min, şeytanın vesveseleri ve gönlünde olmasıyla sıkıntı duyacağı küfrün vesveseleriyle imtihan olunur.Nitekim sahâbe-Allah onlardan râzı olsun-: "Ey Allah’ın Rasûlü! Bizden birisi, gökten yere düşüp paramparça olmayı, çirkin bir şeyi konuşmaktan daha sevimli bulmaktadır, deyince, Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-:İşte

o,

katıksız

(gerçek)

2

îmândır" buyurdu. Başka bir rivâyette sahâbe-Allah onlardan râzı olsun-: "(Ey Allah’ın Rasûlü! Bizden birisi) o çirkin şeyi konuşmayı, büyük günah olarak görmektedir, deyince, Rasûlullah 1 2

İbn-i Teymiyye: “Îmân Kitabı”.Sayfa:238 Ahmed ve Müslim


50

-sallallahu aleyhi ve sellem-:

ĹžeytanÄąn hĂŽlesini, vesveseye çeviren

Allah'a hamdolsun." buyurdu. Yani bu bĂźyĂźk çirkinliÄ&#x;e raÄ&#x;men bu vesvesenin olmasÄą ve bu vesvesenin kalpten kovulmasÄą, saf ve katÄąksÄąz ĂŽmândandÄąr.BĂźyĂźk nifâkÄąn sahibine gelince, Allah Teâlâ onlar hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]D :U(= 46 4$.;]

{ . P 6 ( % & J Kp / H %p | _ š%~ }

"Onlar (hakkÄą iĹ&#x;itmekten) saÄ&#x;Äąr, (onu konuĹ&#x;maktan) dilsiz ve (hidâyet nĂťrunu gĂśrmekten) kĂśrdĂźrler.Bu sebeple onlar, (Ä°slâm’a) geri dĂśnemezler."1 BaĹ&#x;ka bir âyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

. _. 2( %t) ! G 6 * 4L 6 V+ H ŠF[) K J . '2 M ( % & * 6 ( * } []\B :U(= U_.2 4$.;]

{ 6 [ ?( % 7

"Onlar (mßnâfĹklar), her yĹl bir veya iki defa (Allah tarafĹndan kĹtlĹk ve gizledikleri nifâkĹn ortaya çĹkarĹlmasĹyla) imtihan edildiklerini gÜrmßyorlar mĹ? Sonra onlar (bununla birlikte kßfßr ve nifâklarĹndan) ne tevbe ediyorlar, ne de 1

Bakara SĂťresi:18


51

(gözleriyle alıyorlar."

gördükleri

Allah’ın

âyetlerinden)

ibret

1

Yine, Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

şöyle der: "İslâm âlimleri, münâfıkların görünüşte yaptıkları tevbenin hakikatte bilinememesi sebebiyle kabul edilip edilmemesi konusunda ihtilafa düşmüşlerdir.Zirâ münafıklar, her zaman müslüman olduklarını gösterirler."2

CÂHİLİYET, TERİMLERİNİN

FISK,

DALÂLET

HAKİKATİNİN

VE

RİDDET

AÇIKLANMASI,

RİDDETİN KISIMLARI VE HÜKÜMLERİ: 1. CÂHİLİYET: Allah Teâlâ'yı, peygamberlerini ve dînin hükümlerini bilmemek, soyla övünmek ve kibirlenmek gibi şeyler, İslâmdan önceki Arapların içerisinde bulundukları hallerdir.3

1 2 3

Tevbe Sûresi:126 Bknz: “İbn-i Teymiyye Külliyâtı”.Cilt:28. Sayfa:434-435 Bknz:İbn-i Esîr: “en-Nihâye”.Cilt:1. Sayfa:323


52

Câhiliyet, bilgisizlik veya ilme uymamak anlamına gelen cehâlet kelimesine nisbettir. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- şöyle der: "Gerçeği bilmeyen birisi, basit bir câhildir. Gerçeği bildiği halde, onun aksine inanan kimse ise zır câhildir.Bu apaçık belli olduktan sonra, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve selem-’in

peygamber olarak gönderilişinden önce insanlar câhiliyete nisbet edilen bir cehâlet içerisindeydiler.Üzerinde bulundukları söz ve davranışları onlara çıkaran câhil birisiydi.Zaten bunları da ancak câhil birisi yapardı. Yine, yahûdîlik ve hıristiyanlık gibi peygamberlerin getirmiş oldukları şeriatlara aykırı olan herşey cehâlet idi. Bu cehâlet, genel anlamdaki bir cehâlet idi.Fakat Muhammed -sallallahu aleyhi ve selem-’in

peygamber olarak gönderilişinden sonra,

kâfirlerin diyârında olduğu gibi, bir ülkede cehâlet olabilir, başka bir ülkede olmayabilir.Yine, bir şahısta cehâlet olabilir, başka bir şahısta olmayabilir.Örneğin bir kimse, müslüman olmadıkça, İslâm diyarında yaşasa bile cehâlettedir.Fakat Muhammed-sallallahu aleyhi ve selem-’in peygamber olarak gönderilişinden sonra mutlak anlamda bir câhiliyet yoktur.Çünkü


53

O'nun ßmmetinden bir grup, kĹyâmete kadar hak ßzere muzaffer olacaktĹr.SĹnĹrlĹ anlamda bir câhiliyet ise, bazĹ mßslßman ßlkelerle birçok mßslßmanda olabilir. Nitekim Peygamber

-sallallahu aleyhi ve selem-

bir hadiste

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

i p ‍ ×?‏WZ7 #' 3 E l71 Q* , ‍ ×?‏F $ Z $ i 37$ # i t| X FF ŘŒ#l =* 1 ) ‍ ×?‏FJ ,%) * R* < + 3 LE ‍ ×?‏s* + f ‍ ×?‏i Z :D ‍ ×?‏s* + =f ‍ ×?‏ l $* 1 < ‍ ×?‏J J* < ? * ? $ & 6 @ € 3 ? O ‍ ×?‏HGF #l N U*7) ‍ ×?‏WW * @ x O +$ ‍ ×?‏X z EE "s y Z $ t X uA‍ @ ×?‏Z $ tW* L * 1 "Ăœmmetimde dĂśrt haslet, câhiliyet iĹ&#x;lerindendir. (Ăœmmetim) bu hasletleri bÄąrakmayacaktÄąr.(Bu hasletler:) Ĺžerefiyle

ĂśvĂźnĂźp

iftihar

etmek,

(baĹ&#x;kasÄąnÄąn)

soyunu

karalamak, yÄąldÄązlar aracÄąlÄąÄ&#x;Äąyla yaÄ&#x;mur yaÄ&#x;masÄąnÄą istemek ve ĂślĂźnĂźn ardÄąndan aÄ&#x;Äąt yakmaktÄąr.(Sonra) buyurdu ki: Ă–lĂźnĂźn ardÄąndan aÄ&#x;Äąt yakan kadÄąn, tevbe etmeden ĂślĂźrse, kÄąyâmet gĂźnĂź

Ăźzerinde

katrandan bir

elbise

ve

kor

ateĹ&#x;ten bir gĂśmlek olduÄ&#x;u halde kÄąyama durdurulacaktÄąr."1

1

MĂźslim


54

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve selem-

Bilâl'i, anasĹ (siyahÎ bir

kĂśle olduÄ&#x;u)ndan dolayÄą ayÄąplayan EbĂť Zer’e-Allah her ikisinden de râzÄą olsun- Ĺ&#x;Ăśyle

demiĹ&#x;tir:

x O +$ bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE }l7 1 Q* y ‚1 tƒ $‍‚ ×?‏7 GF FF "(Yâ Ebâ Zer!) Şßphesiz ki sen, Ăźzerinde câhiliyet ahlâkÄą olan bir kimsesin."1 Ă–mer ve Ă‚iĹ&#x;e’den-Allah her ikisinden de râzÄą olsun- de bunun gibi câhiliyet hakkÄąnda rivâyetler vardÄąr.2 Bu saydÄąklarÄąmÄązÄą Ĺ&#x;Ăśyle Ăśzetleyebiliriz: Câhiliyet,bilgisizlik anlamÄąna gelen cehâlete nisbettir ki bu câhiliyet iki kÄąsÄąmdÄąr: Birincisi:Muhammed-sallallahu aleyhi ve selem-’in elçi olarak gĂśnderiliĹ&#x;inden Ăśnceki genel câhiliyettir ki, Muhammed -sallallahu aleyhi ve selem-’in

elçi olarak gĂśnderiliĹ&#x;inden sonra bu

durum sona ermiĹ&#x;tir.

BuhârĂŽ ve MĂźslim Ä°bn-i Teymiyye: “İktidâus-SÄąrâtil-MustakĂŽmâ€? Cilt:1.Sayfa: 254257. Tahkik: Prof.Dr.NâsÄąr b. AbdulkerĂŽm el-Akl. 1 2


55

İkincisi: Bazı devletlere, milletlere ve şahıslara has olan câhiliyettir ki, bu câhiliyet günümüze kadar kalmıştır. Böylelikle günümüz câhiliyetini "Bu yüzyılın câhiliyeti" veya buna benzer şekilde genelleştirenin hata ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır.Doğrusu, "Bu yüzyıldaki bazı insanların câhiliyeti" veya "Bu yüzyıldaki birçok insanının câhiliyeti" şeklinde olmasıdır.Câhiliyeti genelleştirmek câiz değildir. Zirâ Muhammed-sallallahu

aleyhi ve selem-’in

elçi olarak gönderili-

şinden sonra genel anlamdaki câhiliyet ortadan kalkmıştır.

2 . F I S K ( F ÂS I K L I K ) : Fısk kelimesi, sözlük olarak çıkmak demektir. Terim olarak ise, Allah Teâlâ'ya itaatten çıkmak demektir. Fısk kelimesi, dînden tamamen çıkmayı içerdiği gibi dînden çıkmamayı da içerir.Nitekim kâfire "fâsık" denildiği gibi, büyük günah işleyen mü’mine de "fâsık" denilmiştir. Bu sebeple fısk (fâsıklık) iki türlüdür:


56

Birincisi: DĂŽnden çĹkaran ve kĂźfĂźr anlamÄąna gelen fÄąsktÄąr.Bu nedenle kâfire fâsÄąk denilmiĹ&#x;tir. Nitekim

Allah

Teâlâ

Ä°blis

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

[AX :U(= i&| 4$.;]

{8 #_$ 6 * H S c M J }

"(Ä°blis, kibir ve hasedinden Ă‚dem'e secde etmeyerek) Rabbinin emrinden çĹktÄą."1 Ä°blis'in Rabbinin emrinden çĹkmasÄą ise, kĂźfĂźr idi. BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[\X:U(= 4 c 4$.;]

{$ ' % 7 R / J .) c J ( ? * }

"FâsÄąklara (Allah'a itaatten çĹkan kâfirlere) gelince, onlarÄąn barÄąnaÄ&#x;Äą cehennemdir."2 Ă‚yette geçen fâsÄąklarÄąn, kâfirler olduÄ&#x;una âyetin devamÄą delâlet etmektedir:

?H .)Q )5 % & F ! Q &! J ! H*) &' . P6 T ( * r $* / [) } [\X:U(= 4 c 4$.;] 1 2

Kehf SĂťresi: 50 Secde SĂťresi: 20

{ . _Š?| G 8 _ % 2')[ Œ ? $ '


57

"Onlar (kâfirler), cehennemden her çĹkmak istediklerinde geri çevrilirler ve onlara: (DĂźnyada) yalanlamakta olduÄ&#x;unuz cehennem azabÄąnÄą tadÄąn ! denilir."1 GĂźnah iĹ&#x;leyen mĂźslĂźman, fâsÄąk diye adlandÄąrÄąlÄąr. Fakat fâsÄąk olmasÄą, onu Ä°slâm'dan çĹkarmaz. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% 7 3 P J b„ & z U _ $ R _ . GR ( % %t) < 'v n / . 6 ( ( ? }

{ .) 3 ; M % 3 7 O { *) l _ * 4L r &z % & .) G 4L P 1 /t [o :U(= $.' 4$.;] "İffetli kadĹnlara zinâ isnadĹnda bulunup, sonra

(bunu ispat etmek için) beraberinde dĂśrt (âdil) Ĺ&#x;âhit getirmeyenlere, seksen kÄąrbaç vurun ve onlarÄąn Ĺ&#x;âhitliÄ&#x;ini asla kabul etmeyin.Onlar, fâsÄąklarÄąn (Allah'a itaatten çĹkanlarÄąn) tâ kendileridir."2 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 2

Secde SĂťresi: 20 NĂťr SĂťresi: 4


58

{#›n K J ˆ P , . cJ) Z J $ Â… J ›n & ! J ™ 6 J /J } []dy :U(= 46 4$.;] "Her kim, o aylarda (hac aylarÄąnda ihrama girerek) hacca niyetlenirse, hac sÄąrasÄąnda cimâ etmek, gĂźnah iĹ&#x;lemek

(sÝretiyle Allah'a itaatten çĹkmak)

ve

(Ăśfkeye

gĂśtĂźren faydasÄąz Ĺ&#x;eyleri) tartÄąĹ&#x;mak yoktur."1 Tefsir âlimleri, âyette geçen "FusĂťk"

kelimesinin

"gĂźnahlar" anlamÄąnda olduÄ&#x;unu belirtmiĹ&#x;lerdir.2

3. DALĂ‚LET (SAPIKLIK): SÄąrât-Äą MĂźstakĂŽm'den sapmak demek olan dalâlet, hidâyetin zÄąddÄądÄąr. Nitekim Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

4$.;]

{ &! H Fœ ‚ ( / ” J F� 8 c

M ' Œ 2 & ( / ” J u 2 7 / J } []A :U(= b 6;

Bakara SĂťresi: 197 GeniĹ&#x; bilgi için bknz: Ĺžeyhul-Ä°slâm Ä°bn-i Teymiyye'nin "ĂŽmân" adlÄą kitabÄą, sayfa: 278. 1 2


59

"her kim hidâyet yolunu seçerse, sevâbÄą ancak kendisinedir.Her kim de hidâyetten saparsa, onun cezâsÄą ancak kendisinedir."1 Dalâlet k elimes i,birçok anlama gelmek tedir: 1. Dalâlet kelimesi, bazen "kĂźfĂźr/inkâr" anlamÄąna gelir. Nitekim Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

F3 Â? J 6 = V . ! 8 ; $ 8 2 [) 8 2 | w Â… 8 _ 6 M) | ( } []WB :U(= b c' 4$.;]

{ l ! _ L Â… Â?

"Her kim Allah'Äą, meleklerini, kitaplarÄąnÄą, elçilerini ve âhiret gĂźnĂźnĂź inkâr ederse, (dinden çĹkmÄąĹ&#x; ve hak yoldan) bĂźsbĂźtĂźn uzaklaĹ&#x;mÄąĹ&#x;tÄąr."2 2. Dalâlet kelimesi, bazen "Ĺ&#x;irk" anlamÄąna gelir. Nitekim Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

[]]B :U(= b c' 4$.;]

1 2

İsrâ SÝresi: 15 Nisâ SÝresi: 136

{ l ! _ L Â… Â? FÂ? J 8 _ q 6 Y ( }


60

"Her kim (ibâdette baĹ&#x;kasÄąnÄą) Allah'a ortak koĹ&#x;arsa, (hak yoldan) bĂźsbĂźtĂźn uzaklaĹ&#x;mÄąĹ&#x;tÄąr (Ĺ&#x;irke dĂźĹ&#x;mĂźĹ&#x;tĂźr)."1 3. Dalâlet kelimesi, bazen kĂźfĂźr sayÄąlmayan, "aykÄąrÄą/ muhâlif" anlamÄąna gelir. Ă–rneÄ&#x;in "Dalâlet

FÄąrkalarÄą" demek, "Kur'an

ve

SĂźnnete AykÄąrÄą /Muhâlif FÄąrkalar" demektir. 4. Dalâlet kelimesi, bazen "hata" anlamÄąna gelir. Nitekim Musâ-Aleyhisselâm-'Äąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

[\X:U(= b 6 Y 4$.;]

{1 Š ‚ * L5 &2 J ˆ Q}

"Musa (Firavun'a) dedi ki: Ben, o iĹ&#x;i o anda (Allah bana vahyetmeden ve beni peygamber olarak gĂśndermeden Ăśnce) bilmeyerek (kasÄątsÄąz olarak) yaptÄąm."2 5. Dalâlet kelimesi, bazen "unutmak" anlamÄąna gelir. Nitekim Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

:U3(= 46 4$.;] {u 6 ‹–

/7 N 6 Š[? 2 J /7 N F‚ G *} [\D\

1 2

Nisâ SĂťresi: 116 Ĺžuarâ SĂťresi: 20


61

"Ä°ki kadÄąndan biri unutursa, diÄ&#x;erinin ona hatÄąrlatmasÄą için..."1 6. Dalâlet kelimesi, bazen "kaybetmek" anlamÄąna gelir. Ă–rneÄ&#x;in Arap dilinde "Dâlletul-Ä°bil"; "Kaybolan Deve" anlamÄąna gelir.

RÄ°DDETÄ°N ANLAMI,KISIMLARI VE HĂœKĂœMLERÄ°: Riddet kelimesi, sĂśzlĂźk olarak geri dĂśnmek demektir. Nitekim Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂź buna Ăśrnektir:

[\]:U(= 4 w x 4$.;]

{ ( 6; . ' 2J % [) $ _r * a H h G 6 G }

"(Kâfirlerle savaĹ&#x;Äąrken)

arkanÄąza

geri

dĂśnmeyin.

Yoksa hĂźsrana uÄ&#x;rayanlar olarak dĂśnersiniz."2 Riddet kelimesi, terim olarak Ä°slâm'dan sonra kĂźfre dĂśnmek yani kâfir olmak demektir.

1 2

Bakara SÝresi: 282 Mâide SÝresi: 21


62

Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 0 N O { 33 R)J 6p J [ . 7 / ! J 8 ' ( r H % |) ' r G 6 ( }

3 &! J % 3 7 $ 3 ' n~ * O { 3 *) 4 6 = ! h K J % & ) /H * [\]y :U(= 46 4$.;]

{

"(Ey mĂźslĂźmanlar!) Sizden kim dĂŽninden dĂśner de kâfir olarak ĂślĂźrse, iĹ&#x;te onlarÄąn hem dĂźnyada, hem de âhirette yapmÄąĹ&#x; olduklarÄą boĹ&#x;a gitmiĹ&#x;tir.Onlar cehennemliklerdir ve onlar orada ebedĂŽ olarak kalÄącÄądÄąrlar."1 RÄ°DDETÄ°N (DĂŽNDEN DĂ–NMENÄ°N) KISIMLARI: Riddet, insanÄą dĂŽnden çĹkaran hususlardan birini iĹ&#x;lemekle meydana gelebilir ki, bu hususlar pek çoktur. Bu hususlar dĂśrt kÄąsma ayrÄąlmaktadÄąr: Birincisi: SĂśz sebebiyle dĂŽnden dĂśnmek. Allah Teâlâ'ya, O'nun peygamberlerine, meleklerine veya herhangi bir peygamberine sĂśvmek, gaybÄą bildiÄ&#x;ini iddiâ

etmek,

peygamberlik

iddiâsĹnda

bulunmak,

peygamberlik iddiâsĹnda bulunan kimseyi tasdik etmek, 1

Bakara SĂťresi: 217


63

Allah Teâlâ'dan başkasına yalvarıp yakarmak, O'ndan başka hiç kimsenin gücünün yetmeyeceği bir konuda O'ndan başkasından yardım istemek veya O'ndan başkasına sığınmak için söylenen sözler, insanı dînden çıkaran hususlardır. İkincisi: Davranış sebebiyle dînden dönmek. Puta, ağaca, taşa ve kabirlere secde etmek, kabirlerde yatan ölülere (yakınlaşmak için) onlara kurban kesmek, Kur'an-ı Kerîm'i pis yerlere atmak, sihir yapmak, öğrenmek ve öğretmek, helâl olduğuna inanarak Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerden başka hükümlerle hükmetmek gibi davranışlar, dînden çıkaran hususlardır. Üçüncüsü: İnanç sebebiyle dînden dönmek. Allah Teâlâ'nın bir ortağı bulunduğuna inanmak, zinâ, içki ve fâizin helâl olduğuna, ekmeğin haram olduğuna veya namazın farz olmadığına inanmak ve bunun gibi İslâm âlimlerinin helâl, haram veya farz olduğu konusunda kesin görüş birliğine vardıkları ve herkesin bildiği hususlardan helâl olanın haram, haram olanın da helâl


64

veyahut farz olanın farz olmadığına inanmak, dînden çıkaran hususlardır. Dördüncüsü: Bu hususların herhangi birisinde şüphe etmek sebebiyle dînden dönmek. Şirk, zinâ ve içkinin haram veya ekmeğin helâl olduğu konusunda şüphe etmek, Muhammed-sallallahu ve sellem-'in

aleyhi

veya Allah Teâlâ tarafından gönderilen bir

peygamberin, peygamberliği konusunda şüphe etmek veyahut da onun peygamberliğinde doğru olup olmadığı konusunda şüphe etmek ve İslâm'ın bu devirde geçerli olup olmadığı konusunda şüphe etmek gibi davranışlar, dînden çıkaran hususlardır.

Riddet (Dînden Dönme)

Sâbit

Olduk tan

Sonra Ne Yapılmas ı Gerek ir? 1. Dînden dönen kimsenin tevbe etmesi dilenir. Eğer üç gün içerisinde tevbe eder de İslâm'a dönerse, tevbesi kabul edilir ve serbest bırakılır.


65

2. Tevbe etmeyi kabul etmezse, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

Ĺ&#x;u emri gereÄ&#x;i ĂśldĂźrĂźlĂźr:

x bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE # 3 @* ) W!7 Z $ FF "Her kim dĂŽnini deÄ&#x;iĹ&#x;tirirse, onu ĂśldĂźrĂźn."1 3. Tevbe etmesi dilendiÄ&#x;i sĂźre içerisinde malÄąnÄą kullanmasÄąna engel olunur.Tevbe eder de Ä°slâm'a dĂśnerse, malÄą kendisine geri verilir.Aksi takdirde dĂŽnden dĂśnmĂźĹ&#x; olarak ĂśldĂźrĂźldĂźÄ&#x;Ăź veya ĂśldĂźÄ&#x;Ăź andan itibaren malÄą ganimet olarak devlet hazinesine kalÄąr.BazÄą âlimler dĂŽnden dĂśnen kimsenin malÄąnÄąn, dĂŽnden dĂśndĂźÄ&#x;Ăź andan itibaren mĂźslĂźmanlarÄąn yararÄąna olan yerlerde kullanÄąlmasÄą gerektiÄ&#x;i gĂśrĂźĹ&#x;Ăźndedirler. 4. DĂŽnden dĂśnen kimse ile akrabalarÄą arasÄąndaki verâset durumu ortadan kalkar. Zirâ ne o akrabasÄąndan, ne de akrabasÄą ondan miras alabilir. 5. DĂŽnden dĂśnen kimse, bu hal Ăźzere ĂśldĂźrĂźlĂźr veya ĂślĂźrse cenâzesi yÄąkanmaz, cenâze namazÄą kÄąlÄąnmaz ve cenâzesi, mĂźslĂźmanlarÄąn deÄ&#x;il de kâfirlerin kabristanÄąna 1

BuhârĂŽ, EbĂť DâvĂťd ve baĹ&#x;kalarÄą rivâyet etmiĹ&#x;lerdir.


66

defnedilir veya müslümanların kabristanının dışında başka bir yerde toprakla üzeri örtülür.

2. BÖLÜM TEVHÎDE

AYKIRI

OLAN

VEYA

TEVHÎDİ

NOKSANLAŞTIRAN SÖZ VE DAVRANIŞLAR: Bu bölüm, şu fasıllardan meydana gelmektedir: Birinci Fasıl: Avuç içi ve fincana okuyup yıldızlara ve başka şeylere bakarak gayptan haber verdiğini iddiâ etmek. İkinci Fasıl: Sihirbazlık, kâhinlik ve falcılık. Üçüncü Fasıl: Türbe ve mezarlara kurbanlar kesmek, adaklar adamak, bu yerleri yüceltmek ve bu yerlere tâzim göstermek. Dördüncü göstermek.

Fasıl: Yontu, heykel ve anıtlara tâzim


67

Beşinci Fasıl: Dîn ile alay etmek, dînin kutsal değerlerini hafife almak ve bu kutsal değerleri küçümsemek. Altıncı Fasıl: Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerden başka hükümlerle hükmetmek. Yedinci Fasıl: Kanun koyma (yasama), helâl ve haram kılma hakkına sahip olduğunu iddiâ etmek. Sekizinci Fasıl: İnkârcı ideolojilere, doktrinlere ve câhilî partilere üye olmak. Dokuzuncu Fasıl: Materyalistlerin hayata bakış açısı. Onuncu Fasıl: Nazarlık ve muskalar Onbirinci Fasıl:Allah Teâlâ'dan başkası adına yemîn etmek, Allah Teâlâ'dan başkasıyla tevessülde bulunmak ve O'ndan başkasından yardım istemek.

1. FASIL AVUÇ

İÇİNE

VEYA

FİNCANA

OKUMAK,

YILDIZLARA VE BAŞKA ŞEYLERE BAKMAK SÛRETİYLE GAYPTAN HABER VERDİĞİNİ İDDİÂ ETMEK:


68

Gayptan kasÄąt: Ä°nsanlardan uzak olan ve onlarÄąn gĂśremedikleri, geçmiĹ&#x; ve gelecekle ilgili Ĺ&#x;eylerdir.GaybÄą bilmek, yalnÄązca Allah Teâlâ'nÄąn yetki ve tasarrufundadÄąr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

6 Y ( 8 ‘ ! s ™ $ ‹„ < / c K J % ( F)Q} [BA :U(= F/' 4$.;]

{ .)f ( (*

"(Ey Muhammed! Onlara) De ki: GĂśklerde ve yerde, Allah'tan baĹ&#x;ka gaybÄą hiç kimse bilemez.Onlar ne zaman (yeniden) diriltileceklerini de bilemezler."1 GaybÄą, yalnÄązca Allah Teâlâ bilir.Fakat O, bazen bir hikmet ve maslahat gereÄ&#x;i, elçilerinden dilediÄ&#x;ine gaybÄą haber verir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

ˆ+ . ; $ a ‚G $ * l N * 8 ! † a H 6 & j ( … J ‘ ! s % H} C\B : 32(= � 4$.;]

{ l ~ $ 8 M 8 ( ( ! _ O ) c ( 8 ” J [ \y

1

Neml SĂťresi: 65


69

"Gaybı bilen,yalnızca O'dur.Hiç kimseyi gaybından haberdar etmez.O'nun seçip râzı olduğu elçi bundan müstesnâdır.(Zirâ mucize olsun diye ona bazı gaybî şeyleri bildirir).Onun (elçinin) önünden ve arkasından, onu cinlerden koruyup gözetlemesi için gözcüler (melek ve şihâb adlı gök taşlarını) gönderir."1 Yani Allah Teâlâ elçilik (risâlet) görevini tebliğ etmesi için seçtiği ve dilediği kimseye gaybın ancak bir kısmını gösterir. Zirâ bir elçi, elçi olduğunu ancak mucizelerle ispatlayabilir.Gayptan haber vermek de, işte bu mucizelerden birisidir.Gaybı o elçiye gösteren de, yalnızca Allah Teâlâ'dır. Allah Teâlâ'nın gaybı haber verdiği elçi, insan olabileceği gibi, melek de olabilir.Bunların dışında hiç kimseye gaybı haber vermez. Her kim, ister avuç içine veya fincana okuyarak, kehânette bulunarak, sihir ve falcılık yaparak veya başka hangi yolla olursa olsun, Allah Teâlâ'nın bildirdiği elçilerin dışında gaybı bildiğini iddiâ ederse, o yalancı bir kâfirdir. 1

Cin Sûresi: 26-27


70

Bazı hokkabaz, yalancı, şarlatan ve sahtekâr kimselerden, kaybolan ve görülmeyen eşyaların yerlerini haber vermek ve bazı hastalıkların nedenlerini bildirmek gibi şeyler vukû bulmaktadır.Bu kimseler: "Falanca kimse, sana şunu şunu yaptı da o yüzden sen hastalandın" derler. Oysa onlar, cinlerle şeytanları kullanarak bunu yapmakta ve hile yaparak bâtılı hak gösterip bunların kendileri tarafından olduğunu insanlara göstermektedirler. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

bu

şeytanlardan

bir

konuda şöyle der:1 "Örneğin

kâhinlerden

birisinin,

arkadaşı olur ve kulak hırsızlığı yaparak çaldığı pek çok gaybî şeyleri onlara haber verir.Kâhinler de doğru olan bu habere, yalan haberi karıştırırlar." Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle der: "Şeytan, kâhinlerden kimisine yiyecek, meyve, tatlı ve orada bulunmayan şeyleri getirir.Kimisini de Mekke'ye veya

1

Bknz: "Mecmûatu't-Tevhîd en-Necdiyye". Sayfa: 797-801.


71

Beytul-Makdis'e (Kudüs'e) veyahut da başka bir yere uçurur." Kâhinler, yıldızlara bakarak falcılık yoluyla gayptan haber verebilirler.Rüzgârın ne zaman eseceği, yağmurun ne zaman yağacağı, fiyatların ne zaman değişeceği ve bunun gibi yıldızların yörüngelerinde hareket etmesi, biraraya gelmesi ve birbirinden ayrılması gibi şeylerin bilinebileceğini iddiâ ederler. Yine, kâhinler şöyle derler: "Her kim şu şu burç zamanında evlenirse, onun için şöyle şöyle şeyler olur." "Her kim, şu burç zamanında sefere çıkarsa, onun için şöyle şöyle şeyler olur." "Her kim, şu burç zamanında dünyaya gelirse, onun için şöyle mutluluk veya bahtsızlık olur." Nitekim bazı müstehcen ve ahlaksız dergilerde bu burçlar ve bu burçlarda cereyan eden şanslar hakkında hurâfeler ilân edilmektedir.


72

Bazı câhil ve îmânı zayıf kimseler, bu gibi falcılara gidip geleceğini, hayatta kendisi ve evliliği hakkında neler cereyan edeceğini sorabilir.Her kim, gaybı bildiğini iddiâ eder veya gaybı bildiğini iddiâ eden kimseyi tasdik ederse, o müşrik ve kâfirdir. Çünkü o, Allah Teâlâ'nın özelliklerinden olan bir konuda ona ortak olduğunu iddiâ etmektedir. Yıldızlar, insanların hizmetine sunulan, yaratılmış varlıklardır. Dolayısıyla yıldızların hiçbir işte etkileri yoktur.Uğursuzluğa veya mutluluğa veya ölüme veyahut da yaşamaya delâlet edemezler.Bütün bunlar, ancak kulak hırsızlığı yapan şeytanların işleridir.

2. FASIL SİHİRBAZLIK, KÂHİNLİK VE FALCILIK: Bütün bu ameller, akîdeyi bozan veya ona zıt ve haram olan şeytânî şeylerdir. Çünkü bunlar, şirk olan şeylerle meydana gelmektedir.


73

1. Sihir (bĂźyĂź): GĂśrĂźnmeyen ve sebebi çok ince olan Ĺ&#x;eylerden ibârettir.BĂśyle adlandÄąrÄąlmasÄąnÄąn sebebi; gizli ve gĂśzle gĂśrĂźlemeyen Ĺ&#x;eylerde meydana gelmesinden dolayÄądÄąr. Sihir; muska, rukye, konuĹ&#x;ulan dil, ilaç ve tĂźtsĂź gibi Ĺ&#x;eylerde olur.Sihirin gerçek olanÄą da vardÄąr.Kimi sihir, kalplere ve bedenlere tesir eder ve sahibini hasta edip ĂśldĂźrĂźr. Kimisi karÄą ile kocanÄąn arasÄąnÄą açar.Sihir, Allah Teâlâ'nÄąn izni ve kevnĂŽ kaderiyle tesirli olur. Sihir, Ĺ&#x;eytânĂŽ bir ameldir. Sihirin çoÄ&#x;u, Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;mak ve kĂśtĂź ruhlara sevdiklerini yerine getirerek onlara yakÄąnlaĹ&#x;makla elde edilir.Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;makla da kĂśtĂź ruhlar, (kendisine hizmette) kullanÄąlÄąr. Bu nedenle Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-

sihiri, Ĺ&#x;irkle birlikte zikretmiĹ&#x;tir.

Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

‍Ř&#x;‏7Z Q * $ > D ‍ ×?‏W L X * & 1 @ K B * < - ‍ | ×?‏6 7+ ‍ ×? ×?‏6 ) 3 y‍ ×?‏FF ED GF D ‍ ×?‏J7 = i 3D ‍ ×?‏Fo 7) ‍ & ×?‏3 @ N + ‍ ×?‏D * #\ g ‍ ×?‏WW * @


74

_ =7„ ‍ ×?‏J iÂ… 73 ‍ ' & ×? * ×?‏FO1 3 1 ‍ ×?‏FW* $ & ' 2 N * * ^ ‍ ×?‏B* ) ( N - ‍ ×?‏hc @ x 1 2 3$ z EE B* ) $ † - ‍ ×?‏BK "Ä°nsanÄą helâk eden yedi Ĺ&#x;eyden kaçĹnÄąn.(Sahâbe): 'O yedi Ĺ&#x;ey nedir, yâ RasĂťlallah? dediler.Buyurdu ki: Allah'a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;mak, sihir yapmak, Allah'Äąn haksÄąz yere ĂśldĂźrmeyi haram kÄąldÄąÄ&#x;Äą cana kÄąymak, yetim malÄą yemek, fâiz yemek, savaĹ&#x;ta cepheden kaçmak ve iffetli gâfil mĂź'min kadÄąnlara zinâ isnadÄąnda bulunmaktÄąr."1 buyurdu. Sihir, iki yĂśnden Ĺ&#x;irk sayÄąlmaktadÄąr: 1. Sihir iĹ&#x;inde Ĺ&#x;eytanlarÄą kullanma, onlara bel baÄ&#x;lama ve hizmet etmeleri için sihirbaza sevdiÄ&#x;i Ĺ&#x;eyleri sunarak Ĺ&#x;eytanlara yakÄąnlaĹ&#x;ma vardÄąr.Ĺžeytanlar, bunun için sihiri ĂśÄ&#x;retirler. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 46 4$.;]

{6 n #c I ' . /Š ( 6M [ 1 • ! Y | 3 } []X\ :U(=

1

BuhârÎ ve Mßslim


75

"Fakat Ĺ&#x;eytanlar,(dĂŽnlerini bozmak için) insanlara sihri ĂśÄ&#x;reterek kâfir oldular."1 2. Sihir iĹ&#x;inde gaybÄą bildiÄ&#x;ini iddiâ etme ve bu iĹ&#x;te Allah Teâlâ'ya ortak olma vardÄąr. Bu ise, kĂźfĂźr ve dalâlettir. Nitekim Allah Teâlâ âyet-i kerĂŽmenin devâmÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

46 4$.;]

{, +Â… 4 6 = K J 8 ^ 62 z / . / H } []X\ :U(=

"Onlar (hayÄąrdan

(yahĂťdiler),

yana)

bilmektedirler."

hiçbir

sihri nasibi

satÄąn

alanÄąn

olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą

âhirette çok

iyi

2

O halde sihirin kĂźfĂźr, Ĺ&#x;irk ve akĂŽdeye aykÄąrÄą olduÄ&#x;u, sihir yapanÄąn ĂśldĂźrĂźlmesi gerektiÄ&#x;i konusunda hiç Ĺ&#x;Ăźphe yoktur. Nitekim sahâbenin ileri gelenlerinden bir kesim, sihir yapanlarÄą ĂśldĂźrmĂźĹ&#x;lerdir.GĂźnĂźmĂźzde insanlar, sihir ve sihirbazlarÄą hafife almÄąĹ&#x;lar,Ăśyle ki iftihar edilen ve yapanlara ĂśdĂźller verilerek teĹ&#x;vik edilen bir sanat olarak kabul etmiĹ&#x;-

1 2

Bakara SÝresi: 102 Bakara SÝresi: 102. âyetin devamĹ


76

ler, sihirbazlar için kulĂźplerde merasimler ve yarÄąĹ&#x;malar dĂźzenlemiĹ&#x;lerdir.Bu gibi yerlere binlerce seyirci gelmekte ve bunu da "Sirk" olarak adlandÄąrmaktadÄąrlar.Bu durum, Ä°slâm'Äą bilmemek, akĂŽdeyi hafife almak ve boĹ&#x; Ĺ&#x;eylerle uÄ&#x;raĹ&#x;anlarÄą, sĂśz sahibi kÄąlmak demektir.

2. KĂ‚HÄ°NLÄ°K VE FALCILIK: Kâhinlik

ve

falcÄąlÄąk; gĂśkteki haberleri (meleklere

ulaĹ&#x;madan Ăśnce) çalan Ĺ&#x;eytanlarÄą kullanmak sĂťretiyle yeryĂźzĂźnde nelerin meydana geleceÄ&#x;ini, neyin olacaÄ&#x;ÄąnÄą ve kaybolan Ĺ&#x;eyin nerede olduÄ&#x;unu haber vermek gibi, gaybÄą bildiÄ&#x;ini iddiâ etmek ve gĂśrĂźnmeyen Ĺ&#x;eyleri haber vermektir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle bu konuda buyurmaktadÄąr:

* %+ !3 t* q} J* ŠF[) a H ˆ) e' G * 1 • ! Y ˆ) e' G a H % |) {)# *) F 7 } [\\WC\\] :b 6 Y 4$.;]

{ . _5 [ % 7 6 f [ * Â? / c .) (


77

"(Ey insanlar!) Şeytanların kime

ineceğini

haber

vereyim mi? Onlar, her yalancı ve çok günah işleyen (kâhinler)e inerler. Şeytanlar, (meleklere) kulak vererek onlardan

duyduklarını

(kâhinlere)

(kâhinlerin) çoğu yalancıdırlar."

bildirirler.Onların

1

Çünkü şeytan, meleklerin konuşmalarına kulak verip bir sözü çalar ve onu kâhinin kulağına fısıldar.Kâhin de doğru olan bu söze yüz yalan söz daha ilâve ederek onu insanlara söyler.İnsanlar da şeytanın meleklerden işitip haber verdiği söz nedeni ile onu tasdik ederler.Oysa gaybı yalnızca Allah Teâlâ bilir.Her kim, kâhinlik veya benzeri yollarla gaybı bildiğini iddiâ ederek o işte Allah Teâlâ'ya ortak olur veya gaybı bildiğini iddiâ eden kimseyi tasdik ederse, Allah Teâlâ'nın husûsiyetlerinden olan bir konuda O'na şirk koşmuş olur. Kâhinlik şirkten uzak değildir.Zirâ kâhinlik, sevdikleri şeyleri şeytanlara sunarak onlara yakınlaşmak demektir.

1

Şuarâ Sûresi: 221-223


78

Kâhinlik, ilminde ortak olduÄ&#x;unu iddiâ etmek bakÄąmÄąndan rubĂťbiyette, O'ndan baĹ&#x;kasÄąna ibâdet etmek bakÄąmÄąndan da ulĂťhiyette Allah Teâlâ'ya Ĺ&#x;irk koĹ&#x;maktÄąr. Nitekim EbĂť Hureyre'den-Allah

ondan râzĹ olsun-

olunduÄ&#x;una gĂśre, Peygamber-sallallahu

rivâyet

aleyhi ve sellem-

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

* - @!7 ( *x) Q* ' * QF i { $‍* ×?‏xw U* = ? Z $FF x y*$ Z ‍ ×? ×? ×?‏X z EE "!7- N $

WF„ # * - ' ! < W #<

"Her kim,hayÄązlÄą (eĹ&#x;i) ile cinsel iliĹ&#x;kide bulunur veya (âdet gĂśren veya temiz olan) kadÄąna arkasÄąndan (anĂźsĂźnden) yaklaĹ&#x;Äąr veyahut da bir kâhine gider de (ona bir Ĺ&#x;ey sorar ve) sĂśylediÄ&#x;i Ĺ&#x;eyi tasdik ederse, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e

indirileni inkâr etmiĹ&#x; olur."∗1

∗ Hadis âlimleri bir gĂśrĂźĹ&#x;e gĂśre; "Bu sayÄąlan haramlarÄą yapan aleyhi kimse, bunlarÄą helâl sayararak yaparsa, Muhammed-sallallahu Muhammed ve sellem-'e 'e indirileni inkâr etmiĹ&#x; olur" demiĹ&#x;lerdir.DiÄ&#x;er bir gĂśrĂźĹ&#x;e gĂśre ise, 'Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e 'e indirileni inkâr 'Muhammed etmiĹ&#x; olur sĂśzĂź, tehdit etmek ve korkutmak içindir' demiĹ&#x;lerdir. Yani 'Bu sayÄąlanlarÄą yapan kimse, inkâr e den kimsenin yaptÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyleri yapmÄąĹ&#x; gibi olur' (MĂźtercim). 1 EbĂť DâvĂťd ve Ä°bn-i Mâce.


79

Bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sihirbaz, kâhin ve falcılar, kendilerine doktor süsü vererek insanların inançlarıyla oynarlar.Örneğin onlar, hastalara Allah Teâlâ'dan başkası için şu özellikte bir koyun veya tavuğu kurban olarak kesmelerini emrederler.Boncuk şeklinde şirk içeren tılsımlar ve şeytânî muskalar yazıp onların boyunlarına asarlar veya bunu onların sandıklarına veyahut da evlerinin içerisine koyarlar. Sihirbaz, kâhin ve falcılardan kimisi de kendisine gayptan ve kaybolan eşyaların yerlerini haber veren kimse süsü vererek kendisine gelen câhillere, kaybolan eşyalarını haber verir veya kendisi için çalışan şeytanlar aracılığıyla o eşyaları getirirler. Kimisi de kendisinde olağanüstü hal ve kerâmetler olan velî görüntüsü verir.Örneğin ateşe girdiği halde ateşin kendisini yakmaması, kendisini silahla vurması, kendisini arabanın altına atması ve üzerinden araba geçtiği halde arabanın kendisini hiç etkilememesi veya buna benzer hokkabazlıklar, gerçekte şeytanın amellerinden sihir olan bu davranış, imtihan için bu kimselerin ellerinde vukû bulan


80

hokkabazlık veya bu gibi şeyler gerçek olmayıp hayâlîdir. Aksine bunlar, Firavun'un sihirbazlarının ip ve sopalarla yaptıkları şeyler gibi, insanların gözleri önünde el çabukluğuyla yapılan hîlelerdir. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

Rufâî

tarikatının bir kolu olan Betâihiye-i Ahmediye'ye mensup sihirbazlarla yaptığı münâzarasını şöyle anlatır: "Betâihiyye şeyhi sesini yükselterek şöyle dedi: Bizim şöyle şöyle hallerimiz (kerâmetlerimiz) vardır.Ateşe girmek ve buna benzer hârikulade haller gibi şeylere sadece kendilerinin sahip olduklarını ve bu sebeple kendilerine teslim edilmesini iddiâ etti." -Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye şöyle dedi:"Bunun üzerine ben sesimi yükseltim ve hiddetlenerek şöyle dedim:Ben, yeryüzünün doğu ve batısında bulunan her Ahmediye mensubuna sesleniyorum ve diyorum ki:Ateş konusunda ne yapmışlarsa, ben de sizin yaptığınızı yapacağım. Ateş kimi yakarsa, o mağluptur. -Belki de ateş kimi yakarsa, Allah'ın lâneti onun üzerine olsun, demişimdir-.Fakat vücutlarımızı sirke ve sıcak suyla yıkadıktan sonra ateşe gireceğiz.


81

Bunun üzerine emirler ve insanlar, niçin bunu istediğimi sorunca, ben de onlara:Çünkü onlar, ateşle irtibata geçmeden önce bazı hileler yaparlar ve ateş kendilerini yakmasın diye vücutlarına kurbağa yağı, turunç kabuğu ve talk taşı gibi şeyleri sürerler.İnsanlar bunu duyunca bir gürültü kopardılar. Betâihiyye şeyhi gücünü göstermeye başladı ve şöyle dedi: Ben ve sen,vücudumuzu kükürtle sıvadıktan sonra bir elbiseyi kendimize dolayacağız.Bunun üzerine ben:O halde ayağa kalk, dedim ve sürekli ayağa kalkmasını ona tekrarlamaya başladım. Elini uzattı ve gömleğini çıkarır gibi yaptı.Ben ona: Hayır, sıcak su ve sirke ile yıkanmadan olmaz, dedim.Bunun üzerine her zamanki alışkanlıkları gibi aldatmaya başladı ve:Kim emiri seviyorsa,ağaç veya bir bağ odun getirsin, dedi.Bunun üzerine ben:Bu, işi uzatmak ve toplanan insanları dağıtmaya yöneliktir ve bununla arzulan şey hâsıl olmaz, dedim. Aksine bir kandil yakılsın, vücutlarımızı yıkadıktan sonra ben ve sen, parmaklarımızı yanan kandile sokacacağız.Allah'ın lâneti, parmağı yananın üzerine olsun veya parmağı yanan, mağluptur, dedim. Böyle deyince yüzü değişti ve zelîl oldu."1

1

465

İbn-i Teymiyye Külliyâtı (Mecmû'ul-Fetâvâ).Cilt: 11.Sayfa:446-


82

Bundan

kasıt,

bu

yalancı

sahtekârlar,

böyle

görünmeyen hîlelerle insanlara yalan söylerler.

3.FASIL TÜRBE

VE

KABİRLERE

KURBAN

KESMEK,

ADAK ADAMAK, BU YERLERE HEDİYELER SUNMAK VE BURALARI YÜCELTMEK: Hiç şüphesiz ki Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

götüren bütün yolları tıkamış ve ümmetini

şirke

de şirkten

şiddetle sakındırmıştır. İşte şirke götüren yollardan birisi de kabirler meselesidir ki, Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabirlere ibâdet

etmemek ve kabirlerde yatan ölüler konusunda aşırıya gitmemek için şirkten korumak amacıyla bazı ölçüler koymuştur. Bu koruyucu ölçülerden bazıları şunlardır:


83

1. Peygamberimiz-sallallahu

aleyhi ve sellem-

evliyâ ve sâlih

kimseler hakkÄąnda aĹ&#x;ÄąrÄąya gitmekten Ĺ&#x;iddetle sakÄąndÄąrmÄąĹ&#x;tÄąr. ÇßnkĂź bu durum, onlara ibâdet etmeye kadar gĂśtĂźrĂźr. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

# ^ * O #V 6 @ A* ' Z $ ‚ Q * -7 IF ŘŒ7 # ^ ‍ ×?‏O #'*7 GF FF x y*$ Z ‍ ×?‏bc$d ‍! ×?‏k ‍ ×?‏X z EE ZF ! ‍ ×?‏i "DĂŽnde Ăśnceki

aĹ&#x;ÄąrÄąlÄąÄ&#x;a

Ăźmmetleri,

gitmekten

ancak

dĂŽnde

sakÄąnÄąn.Zirâ aĹ&#x;ÄąrÄąya

gitmek

sizden helâk

etmiĹ&#x;tir."1 BaĹ&#x;ka bir hadiste Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

* * -7 GF ŘŒ O $ Z ‍‡ ×?‏X * (7) ‍ ×?‏B ˆ *- ' Fi ? E FF x 1

2 3$ z EE # L X 8‍ ! ×?‏6

W‍ ×?‏# #< t! 6

"HÄąristiyanlarÄąn Meryem oÄ&#x;lu Ä°sa’yÄą aĹ&#x;ÄąrÄą bir Ĺ&#x;ekilde ĂśvdĂźkleri gibi beni Ăśvmeyin.Ben ancak bir kulum ve (benim için) Allah’Ĺn kulu ve elçisidir, deyin."1

1

İmam Ahmed, TirmizÎ ve İbn-i Mâce


84

2.Kabirlerin Ăźzerine (kubbe gibi Ĺ&#x;eyler) yapmaktan Ĺ&#x;iddetle sakÄąndÄąrmÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Ebul-Heyyâc el-EsedĂŽ2-Allah ona rahmet etsin- der ki: "Ali b. EbĂŽ Tâlib-Allah ondan râzÄą olsun- bana Ĺ&#x;Ăśyle dedi:

8‍ Š ×?‏a D ‍ ×?‏W L X 1 i ) ‰ : * $ ‚ ‰ : E FF *{ F g $ ‍×?‏x 6 @ E 3 + - ˆ DEGF {E* ‰ - ?  ! ? E A OŠ L 1 x O +$ ‍ ×?‏X z EE 3 7 L DEGF "RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in beni yapmaya teĹ&#x;vik ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eye, seni de teĹ&#x;vik edeyim mi? Yok edip ortadan kaldÄąrmadÄąÄ&#x;Äąn hiçbir canlÄą resim ve yer seviyesine getirmediÄ&#x;in yerden yĂźkseltilmiĹ&#x; hiçbir mezar bÄąrakma."3 Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- kabirleri kireçle sÄąvayÄąp boyamayÄą ve kabirlerin Ăźzerine binâ yapmayÄą yasaklamÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Câbir b. Abdullah'tan-Allah olsun- rivâyet

1 2 3

ondan ve babasĹndan râzĹ

olunduÄ&#x;una gĂśre, o Ĺ&#x;Ăśyle der:

BuhârÎ ve Mßslim Ebul-Heyyâc el-EsedÎ'nin adĹ,Hayyân b.Husayn'dĹr. (Mßtercim) Mßslim


85

F‹1 ( , ? Z OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a D ‍ ×?‏W L X FF x O +$ ‍ ×?‏X z EE Rt * ) 1 ) 6 A ŘŒ 1 ! : < A ŘŒF 6 < ‍×?‏ "RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabri kireçle sĹvayĹp

boyamayĹ, kabrin ßzerine oturmayĹ ve kabrin ßzerine binâ yapmayĹ yasakladĹ."1 3. Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabirlerin yanÄąnda

namaz kÄąlmayÄą yasaklamÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Ă‚iĹ&#x;e'den-Allah

ondan ve babasĹndan râzĹ olsun-

rivâyet

olundu-Ä&#x;una gĂśre, o Ĺ&#x;Ăśyle demiĹ&#x;tir:

m 2 ˆ OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a D ‍ ×?‏FW L W „ *7- FF Z * g ' * 7O 3 ~‍ ×? ×?‏HIF ŘŒ F y {l (1 - ; 1 ‍ ×?‏D ‍ ×?‏#l ) : W‚ c ' Q W* < ŘŒ F y ‍ ×?‏: ) a * $ Xc N ! y* + $ OF U* 1 6 X 6#@ ‍ ×?‏c p7?‍ ‡ ×?‏X* (7) ‍ ×?‏ z EE ‍ ! {×?‏, + $ c p73 A i g ; 7 1 ~ 6 @ ÂŒF # ‚ H E x 1 2 3$

1

MĂźslim


86

"RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

vefâtÄą yaklaĹ&#x;Äąnca,

elbisesini yĂźzĂźne Ăśrter, acÄąlarÄą artmaya baĹ&#x;layÄąnca da yĂźzĂźnĂź açardÄą.O,bu hal Ăźzere iken Ĺ&#x;Ăśyle buyurdu:'Allah’Ĺn lâneti,yahĂťdi ve hÄąristiyanlarÄąn Ăźzerine olsun.Zirâ onlar, peygamberlerinin kabirlerini mescidler edindiler.BĂśylece o, yahĂťdi ve hÄąristiyanlarÄąn yaptÄąklarÄąndan (Ăźmmetini) sakÄąndÄąrÄąyordu.EÄ&#x;er bĂśyle olmasaydÄą,onun kabri de yĂźkseltilirdi. Fakat o, kabrinin mescit edinilmesinden korkmuĹ&#x;tu."1

OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a i 7 67) ‍ ×?‏z : - L W W * @ "s! ) y Z A c p73 ‍ ' * ×?‏O#V 6 @ A* ' Z $ 7AGF E FF W W #< ‍ ×?‏c p73 ? K E ŘŒ! y* + $ OF 1 N * a OF U* 1 6 X 6#@ x tO + $ ‍ ×?‏X z EE ‚ H Z CĂźndĂźb'den-Allah

O#'* i GF ! y* + $ X 6#< ‍×?‏

ondan râzĹ olsun-

rivâyet olunduÄ&#x;una

gĂśre o, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'i Ĺ&#x;Ăśyle derken iĹ&#x;ittim, dedi: "Dikkat edin.Sizden Ăśnceki (Ăźmmet)ler, peygamberlerin ve sâlih kimselerin kabirlerini mescitler edinirlerdi.

1

BuhârÎ ve Mßslim


87

SakÄąn ha! Siz de kabirleri mescitler edinmeyin.Ben onu size yasaklÄąyorum."1 Kabirleri

mescitler

edinmek;

kabirlerin

Ăźzerine

mescitler yapÄąlmÄąĹ&#x; olmasa bile, kabirleri, yanÄąnda namaz kÄąlÄąnan yerler haline getirmek demektir. Bu sebeple namaz için tahsis edilen her yer, mescit edinilmiĹ&#x; demektir. Nitekim

Peygamber-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr

x bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE {‍×?‏X ˆ ‍×?‏x! , + $ Â? Xf ‍ ×?‏i z : y FF "YeryĂźzĂź bana mescit (namaz kÄąlÄąnan yer) ve temiz kÄąlÄąndÄą."2 Kabrin Ăźzerine mescit yapÄąldÄąÄ&#x;Äą takdirde, bunun durumu daha çetin ve Ĺ&#x;iddetli olur. Hiç Ĺ&#x;Ăźphesiz ki birçok insan, bu yasaklara aykÄąrÄą hareket edip Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in yapmaktan Ĺ&#x;iddetle uyardÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyleri yaparak bĂźyĂźk Ĺ&#x;irke dĂźĹ&#x;mĂźĹ&#x;lerdir. Ă–yleki kabirlerin Ăźzerine mescit,tĂźrbe,kĂźmbet ve makamlar 1 2

Mßslim BuhârÎ


88

yaparak kabirlerin yanında kurbanlar kesmek, kabirlerde yatanlara yalvarıp yakarmak, onlardan yardım istemek ve onlara adak adamak gibi her türlü şirkin işlendiği yerler haline getirmişlerdir. Büyük âlim İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- şöyle der: "Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

kabirler hakkındaki

sünnetini, bu konudaki emir ve yasaklarını, ashâbının üzerinde bulunduğu durum ve günümüzde insanların çoğunun üzerinde bulunduğu durumu kıyaslayan bir kimse, birinin diğerine zıt ve aykırı, kesinlikle biraraya gelemeyecek şekilde olduğunu görecektir.Nitekim Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabirlere

yönelerek namaz kılmayı yasaklamış,günümüzdeki bu kimseler ise kabirlerin yanında namaz kılmaktadırlar. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabirlerin mescitler

haline getirilmesini yasaklamış, bu kimseler ise kabirlerin üzerine mescitler yapıp buralara türbeler adını vererek bu yerleri Allah Teâlâ'nın evleri durumunda olan camilerle kıyaslamaktadırlar. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kabirlerin

üzerinde

kandiller yakılmasını yasaklamış, bu kimseler ise kabirlerin


89

Ăźzerinde mum ve kandiller yakmak için kabirlerin yanÄąnda vakÄąflar yapmaktadÄąrlar. RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- kabirlerin sĂźrekli ziyâret edilen yerler haline getirilmesini yasaklamÄąĹ&#x;, bu kimseler ise kabirleri ziyâretgâh ve ibâdet edilen yerler haline getirmekte, buralarda bayramlarda olduÄ&#x;u gibi veya daha fazla toplanmaktadÄąrlar. RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- kabirlerin yer seviyesine getirilmesini emretmiĹ&#x;tir. Nitekim Ä°mam MĂźslim, sahihinde Ĺ&#x;u olayÄą rivâyet eder: Ebul-Heyyâc el-EsedĂŽ-Allah ona rahmet -Allah ondan râzÄą olsun-

etsin- der

ki: Ali b. EbÎ Tâlib

bana Ĺ&#x;Ăśyle dedi:

8‍ Š ×?‏a D ‍ ×?‏W L X 1 i ) ‰ : * $ ‚ ‰ : E FF *{ F g $ ‍×?‏x 6 @ E * 3 + - ˆ DEGF { X a  ! ? E A OŠ L 1 x O +$ ‍ ×?‏X z EE 3 7 L DEGF "RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in beni yapmaya teĹ&#x;vik ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eye, seni de teĹ&#x;vik edeyim mi? Yok edip ortadan


90

kaldÄąrmadÄąÄ&#x;Äąn hiçbir canlÄą resim ve yer seviyesine getirmediÄ&#x;in yerden yĂźkseltilmiĹ&#x; hiçbir mezar bÄąrakma."1 Yine Ä°mam MĂźslim, sahihinde Ĺ&#x;u hadisi rivâyet eder:

FZ l * w# | $ * 7)#' WW * @ ÂŽ i ] Z l $* - e Z FF $ * ) t€ =* a iÂ… 3 > FJ % ‍ ×?‏FÂ? X "! 1 6 W L X z : - L W W * @ 7O e b + F 6 < "! 1 6 Z #l * w O +$ ‍ ×?‏X z EE * 3 F + 3 $ OŠ L 1

8‍ Š ×?‏a D ‍×?‏ x

"SĂźmâme b. Ĺžufeyy'den rivâyet olunduÄ&#x;una gĂśre, o Ĺ&#x;Ăśyle dedi: Bizler, Fudâle b. Ubeyd ile birlikte RĂťm diyarÄąnda Ravdes denilen yerde iken arkadaĹ&#x;larÄąmÄązdan birisi vefât etti.Bunun Ăźzerine Fudâle, Ăślen arkadaĹ&#x;ÄąmÄązÄąn kabrinin yer seviyesine getirilmesini emretti.Sonra: 'Ben, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

kabrin

yer

seviyesine

getirilmesini -yani kabrin yĂźkseltilmemesini- emrederken iĹ&#x;ittim' dedi."

1

MĂźslim


91

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- kabirlerin yer seviyesine getirilmesini emretmiş, bunlar ise bu iki hadise aykırı davranıp aşırıya giderek kabirlerin üzerini ev gibi yerden yükseltmekte ve kabirlerin üzerine kubbeler yapmaktadırlar." İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle der: "Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

meşrû kıldığı ve

kabirler hakkında yukarıda geçen şeyleri yasaklamaktan kasdettiği anlam ile bu kimselerin meşrû kıldıkları ve kasdettikleri şeyler arasındaki farkın ne kadar büyük olduğuna bir bakın. Hiç şüphe yok ki bunun bir insanın sayamayacağı kadar zararları vardır." -Sonra İbn-i Kayyim-Allah

ona rahmet etsin-

bu zararları

saymaya başlar ve - devamla şöyle der: "Bu zararlardan birisi de, Peygamber-sallallahu sellem-'in,

aleyhi ve

kabirleri ziyâret ederken meşrû kıldığı âhireti hatır-

lamak, ölüye duâ etmek, ona rahmet okumak, onun için Allah'tan istiğfarda bulunmak, ona âfiyet dilemek ve ihsanda bulunmakla kabirleri ziyâret eden hem kendine, hem de ölüye iyilikte bulunmuş olur ki bu müşrikler, bu işi tersine çevirip dînî emirlerin aksine davranıp ziyâretin amacını,ölüye yalvarıp


92

yakarmak, onunla Allah'a tevessülde bulunmak, ondan ihtiyaçlarını gidermesini, bereketler indirmesini ve düşmanlarına karşı onlara yardım etmesini istemek gibi, Allah'a ortak koşmak kılmışlardır.Böylece onlar hem kendilerine, hem de ölüye kötülükte bulunmuşlardır.Bu müşrikler, böyle davranmakla, ölüye duâ etmek, ona rahmet okumak ve onun için istiğfarda bulunmak gibi Allah'ın meşrû kıldığı şeylerden, ölüyü mahrum etmişlerdir."1 Böylece türbe ve kabirlere adaklar adamanın ve onlara kurbanlar kesmenin, büyük şirk olduğu açıkça anlaşılmaktadır.Bunun sebebi ise; kabirlerin üzerine binâ yapmamak

ve

çevresini

mescitler

edinmemek

gibi,

kabirlerin olması gereken halde olmaması ve Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in

sünnetine aykırı olmasından dolayıdır.

Zirâ türbelerin üzerine kubbeler, çevresine mescitler ve türbeler yapıldığında câhil kimseler, buralarda yatanların insanlara fayda veya zarar verebileceklerini, onlardan yardım isteyenlere, yardım edeceklerini, onlara sığınanların ihtiyaçlarını gidereceklerini zannederek türbelerde yatan ölülere adaklar adamış ve kurbanlar kesmişlerdir. Öyle ki 1

İğâsetul-Lehfân (İbn-i Kayyim).Cilt:1, sayfa: 214-215-217


93

bu tĂźrbeler, Allah'Äąn dÄąĹ&#x;Äąnda ibâdet edilen putlar haline gelmiĹ&#x;tir. Oysa Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

D ‍ € ×?‏w ~ 7! 3 ]‍ ×?â€ŹŘŒ! 6 : *x) e bF 6 @ & : , ? E 7O D ‍ ×?‏FF x !k ‚ *$ ‍ ×?‏X z EE ! y* + $ OF U* 1 6 X 6#@ ‍ ×?‏c p7?‍ ×?‏uJ @ "AllahÄąm! Kabrimi ibâdet edilen bir put haline getirme. Peygamberlerinin kabirlerini mescitler haline getiren kavme Allah'Äąn gazabÄą çok çetin olmuĹ&#x;tur."1 Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kendisinin kabrinden

baĹ&#x;ka kabirlerin yanÄąnda bunlarÄąn vukĂť bulacaÄ&#x;ÄąnÄą bildiÄ&#x;i için bĂśyle duâ etmiĹ&#x;tir. Nitekim birçok Ä°slâm Ăźlkesinde bu olay vukĂť bulmuĹ&#x;tur. Onun kabrine gelince, onun duâsÄąnÄąn bereketiyle Allah Teâlâ onu bundan korumuĹ&#x;tur.Mescid-i NebevĂŽ'de câhil ve hurâfeci kimse-lerden bazÄą Ĺ&#x;eyler vukĂť bulmuĹ&#x;, fakat onlar Peygamber-sallallahu kabrine

ulaĹ&#x;amamÄąĹ&#x;lardÄąr.ÇßnkĂź

onun

aleyhi ve sellem-'in

kabri,

Mescid-i

NebevĂŽ'de deÄ&#x;il de evinin içinde olup, etrafÄą duvarlarla çevrilidir.

1

İmam Mâlik ve İmam Ahmed


94

Nitekim İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- "Nûniyye"sinde şöyle der: Âlemlerin Rabbi O'nun duâsına icâbet etti Kabrinin etrafını üç duvarla çevreledi.

HEYKEL VE ANITLARI YÜCELTMENİN HÜKMÜ: Temâsîl: Sözlük

olarak

Arap

dilinde

timsâl

kelimesinin

çoğuludur ki insan, hayvan veya herhangi bir canlının heykeline verilen isimdir. Nusub: Nusub kelimesi, asıl olarak müşriklerin, lider veya saygı gösterilen birisinin hatırasını yaşatmak amacıyla, resimleri üzerinde kurban kestikleri işâretler ve dikili taşlardır. Hiç şüphesiz ki Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

canlı

varlıkların, özellikle âlim, kral, âbid, komutan ve devlet


95

başkanı gibi, insanlardan kendilerine saygı gösterilen kimselerin

resimlerini

çizmeyi

veya

çekmeyi

şiddetle

yasaklamıştır.Bu resim çizme olayı, ister bir tablonun, kâğıdın,

duvarın

günümüzde

veya

fotoğraf

elbisenin

makinası

üzerine

olarak

veyahut

bilinen

âlet

aracılığıyla veyahut da büst şeklinde bir taşın üzerine resim işlemek sûretiyle olsun hepsi aynı hükümdedir. Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

duvar ve benzeri

yerlere canlı resimleri asmayı şiddetle yasaklamıştır. Yine, Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

heykel ve anıt

gibi şeylerden şiddetle yasaklamıştır. Çünkü bu durum, şirke götürür. Zirâ yeryüzünde ilk defa şirkin bulması, resim yapmak ve resimleri duvarlara asma sebebiyle olmuştur. Nitekim Nuh-aleyhisselâm-'ın kavminde sâlih insanlar vardı. Bu sâlih insanlar ölünce, kavimleri onlara çok üzüldüler.Bunun üzerine şeytan, oturdukları meclislere o sâlih insanların resimlerini asmalarını ve meclislerini de onların isimleriyle isimlendirmelerini

onlara ilham etti.

Onlar da bunu yaptılar, fakat o resimlere ibâdet etmediler. Onlar öldükten ve ilim unutulduktan sonra, o resimlere


96

ibâdet

baĹ&#x;landÄą.1Nitekim

edilmeye

peygamberi NĂťh sebebiyle baĹ&#x;layÄąnca

vukĂť

-aleyhisselâm-'Ĺ

bulan

kavmi,

Allah

Teâlâ,

gĂśnderip asÄąlÄą duran o resimler Ĺ&#x;irkten

onlarÄą

NÝh-aleyhisselâm-'Ĺn

yasaklamaya

dâvetini

kabul

etmekten kaçĹnmÄąĹ&#x;, asÄąlÄą duran ve putlar haline getirilen resimlere ibâdet etmekte Äąsrar ederek Ĺ&#x;Ăśyle demiĹ&#x;lerdi:

, . ( ž . s( lH .; kr $ ? G % |) 2 & ‰ $ ? G .) Q } [\W :U(= `. 4$.;]

{ l6c

"Onlar dediler ki: SakÄąn ilâhlarÄąnÄąza (ibâdet etmeyi) bÄąrakmayÄąn.Hele Ved'den, Suvâ'dan, YeÄ&#x;Ăťs'tan,Ye'Ăťk'tan ve Nesr'den2 asla vazgeçmeyin."3

BuhârĂŽ Bunlar, NĂťh-aleyhisselâm-'Äąn kavminin,Allah'Äąn dÄąĹ&#x;Äąnda ibâdet ettikleri putlarÄąn isimleri olup sâlih insanlardÄą.Onlar ĂślĂźnce Ĺ&#x;eytan, onlarÄąn resimlerini gĂśrdĂźklerinde daha dinç bir Ĺ&#x;ekilde ibâdet edebilmeleri için bunlarÄąn heykel ve resimlerini dikmelerini onlara ilham etti.Onlar ĂśldĂźkten ve aradan uzun bir zaman geçtikten sonra Ĺ&#x;eytan onlarÄąn ardÄąndan gelen nesile, atalarÄąnÄąn bu heykellere ibâdet ettiklerini ve onlarla Allah'a tevessĂźlde bulunduklarÄąnÄą fÄąsÄąldadÄą.Onlar da bu heykellere ibâdet etmeye baĹ&#x;ladÄąlar.Ä°Ĺ&#x;te heykelleri dikmenin ve kabirlerin Ăźzerine kubbe gibi Ĺ&#x;eyler binâ etmenin haram kÄąlÄąnmasÄąnÄąn hikmeti budur.ÇßnkĂź bu Ĺ&#x;eyler, zamanÄąn ilerlemesiyle câhil kimseler için kendisine ibâdet edilen ilâhlar haline gelir.( MĂźtercim ) 3 NĂťh SĂťresi: 23 1 2


97

Bu isimler, anılarını yaşatmak ve onları yüceltmek için kendi sûretlerinde resimleri yapılan erkek isimleriydi. Allah Teâlâ'ya ortak koşmak ve peygamberlerine karşı direnip inat etmek, bu anıtlar yüzünden olay sonunda nereye gelip dayandı, bir bakın. Öyle ki durum, kendileri tufan ile helâk olmalarına ve Allah Teâlâ ile kullarının nefretine sebep olmuştur.Bu ise, resim yapmanın ve resimleri duvarlara asmanın ne kadar tehlikeli olduğunu gösterir. Bundan

dolayı

Peygamber-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

resim

yapanlara lânet etmiş, kıyâmet günü insanlar içerisinde en çetin azaba onların mâruz kalacağını haber vermiş ve resimleri silip ortadan kaldırmayı emretmiştir. Yine, içerisinde

resim bulunan

eve

meleklerin

girmediğini haber vermiştir. Bütün bunlar, İslâm ümmetinin inancına zarar ve tehlikelerinin şiddetli olmasından dolayıdır. Zirâ yeryüzünde şirkin ilk defa vukû bulması, meclislerin duvarlarına resimler asmanın sonucunda olmuştur ki meclislere, meydanlara, park ve bahçelere resim ve heykeller dikmek, dînen haramdır. Çünkü bu durum, şirke götürür ve akîdenin bozulmasına sebep olur. Günümüzde kâfirler bu işi yapıyorlarsa, onların muhafaza ettikleri bir inançları


98

olmadÄąÄ&#x;Äąndan dolayÄądÄąr.Bundan dolayÄą mĂźslĂźmanlarÄąn gßç ve saadet kaynaÄ&#x;Äą durumundaki inançlarÄąnÄą korumalarÄą için, kâfirlere benzemesi ve bu iĹ&#x;te onlara iĹ&#x;tirak etmesi, câiz deÄ&#x;ildir.

DĂŽN Ä°LE ALAY ETMENÄ°N VE DĂŽNÄ°N MUKADDES DEÄžERLERÄ°NÄ° HAFÄ°FE ALMANIN HĂœKMĂœ: DĂŽn ile alay etmek, Ä°slâm'dan dĂśnmek ve dĂŽnden tamamen çĹkmak demektir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 3 G (‰ 8 3 _* F Q) ‘ ™ . T '[) / ).) ! % & 2 R ; { } % |) 3 Â&#x; _ % G6 M [ Q $? 2 G * ƒe & 2 c G % 2 ')[ 8 . ;$

:4$.3;] {1 6 . [ % & R _ UL M w  Â• Š? %|) '# U} M w  Â• H i [BBCBA

“(Ey Muhammed!) EÄ&#x;er onlara (sen ve ashâbÄąnla) niçin alay ettiklerini sorarsan, ‘bizler sadece lafa dalmÄąĹ&#x;, Ĺ&#x;akalaĹ&#x;Äąyorduk’ derler.(Ey Muhammed! Onlara) de ki: Siz,


99

Allah ile O’nun âyetleri ile ve O’nun elçisi ile mi alay ediyordunuz? (Boşuna) özür dilemeyin.Çünkü siz, îmân ettikten sonra (tekrar) kâfir oldunuz.Sizden (tevbe eden) bir grubu bağışlasak bile, başka bir gruba da suçlu olduklarından dolayı azap edeceğiz.”1 Bu âyet-i kerîme, Allah Teâlâ, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-

ve Allah Teâlâ'nın âyetleri ile alay etmenin küfür

olduğuna delâlet etmektedir.Her kim, bu sayılan şeylerden herhangi birisiyle alay ederse, hepsiyle alay etmiş sayılır. Yukarıdaki âyet-i kerîmenin nâzil olmasına sebep olan; münâfıkların, Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

ve onun

ashâbıyla alay etmeleridir.Dolayısıyla bu sayılan şeylerle alay etmek, birbiriyle bağlantılıdır.(Birisiyle alay etmek, hepsiyle alay etmek demektir).Tevhîdi hafife alan ve Allah Teâlâ'nın dışındaki ölülere yalvarıp yakaranlar, kendilerine Allah Teâlâ'yı birlemeleri ve şirki terketmeleri emrolunduğu zaman onu hafife alırlar. Nitekim

Allah

buyurmaktadır: 1

Tevbe Sûresi: 65-66

Teâlâ

onlar

hakkında

şöyle


100

* L . ;$ 8 Z _ Œ ? ?7 * l e 7 O )?T 2( q * $ 5 }

1 3 N . / ( Ž . ; &! H 6 ~ * . '2 & ‰ H ' œ ‚ ! r [

[o\Co] : Q6M 4$.;] {… L ! ; Fœ � * ? 6 (

"(Ey Muhammed!) Onlar seni gĂśrdĂźklerinde:'Bu mu Allah'Äąn eden)?

(kendisini bize) elçi Diyerek

seni

alaya

olarak

gĂśnderdiÄ&#x;i(ni iddiâ

alÄąrlar.Ĺžayet

ilâhlarĹmĹza

(putlarÄąmÄąza) ibâdette sebât gĂśstermeseydik, gerçekten neredeyse o (gßçlĂź delili ve beyânÄą ile) onlara ibâdetten bizi saptÄąracaktÄą.Onlar azabÄą gĂśrdĂźklerinde kimin (dĂŽninin) daha sapÄąk olduÄ&#x;unu bileceklerdir."1 RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-,

Allah Teâlâ'ya ortak

koĹ&#x;mayÄą yasaklayÄąnca, mĂźĹ&#x;rikler onu alaya aldÄąlar.Peygamberler, tevhĂŽde dâvet ettikleri zaman mĂźĹ&#x;rikler, içlerinde Ĺ&#x;irke saygÄą gĂśsterdikleri için peygamberleri ayÄąplamaya ve onlarÄą akÄąlsÄązlÄąk, sapÄąklÄąk ve delilikle nitelendirmeye devam etmiĹ&#x;lerdir.

1

Furkân SÝresi: 41-42


101

AynÄą Ĺ&#x;ekilde içerisinde Ĺ&#x;Ăźphe olan, kendisini tevhĂŽde dâvet eden birisini gĂśrdĂźÄ&#x;Ăź zaman, içerisinde bulunduÄ&#x;u Ĺ&#x;irkten dolayÄą dâvet eden kimseyi alaya aldÄąÄ&#x;ÄąnÄą gĂśrĂźrsĂźn. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 3 #‘3 n[ % & .h n ( rl * 8 r ?) T 2( I ' }

?3 6 ( 5 . / m ( ? u 6 ( . 8 Š k N h z * . ' ‰ ( ? []BA :U(= 46 4$.;]

{ ? ( z 8 * l ! /P 8 4 . ) *

"İnsanlardan bazĹlarĹ Allah’Ĺ bĹrakĹp birtakĹm putlarĹ Allah’a

denk

tutar

ve

onlarÄą,

Allah’Ĺ

sevdikleri

gibi

severler.Ama ĂŽmân edenlerin Allah sevgisi,(onlardan) daha kuvvetlidir.(Allah’a ortak koĹ&#x;arak nefislerine) zulmedenler, Ĺ&#x;ayet (âhirette) azabÄą gĂśrdĂźkleri zaman, gßç ve kuvvetin hepsinin Allah’a âit olduÄ&#x;unu ve Allah’Ĺn azabÄąnÄąn çok çetin olduÄ&#x;unu Ăśnceden bilmiĹ&#x; olsalardÄą,(Allah’Ĺ bÄąrakÄąp da putlara tapmazlardÄą.)"1 Her kim, Allah Teâlâ'yÄą sever gibi yaratÄąlanÄą severse, O'na Ĺ&#x;irk koĹ&#x;muĹ&#x; olur.Allah Teâlâ için sevmekle, Allah Teâlâ ile birlikte bir baĹ&#x;kasÄąnÄą sevmenin birbirinden ayÄąrt edilmesi 1

Bakara SĂťresi: 165


102

gerekir.Kabirleri putlar haline getirenleri, Allah Teâlâ'yı birlemek

ve

yalnızca

O'na

ibâdet

etmek

gerektiği

konusunda alay ettiklerini ve Allah Teâlâ'nın dışında şefaatçiler

edindikleri

kimseleri

yücelttiklerini,

hatta

onlardan birisini, Allah Teâlâ adına kolaylıkla yalan yere yemîn ettiğini, fakat şeyhinin adına yalan yere yemîn etmeye cesâret etmediğini görürsün. Yine, birçok fırkalara mensup olanlardan birisinin, şeyhinin kabrinin yanında veya başka bir yerde şeyhinden meded ve imdat dilemenin, seher vaktinde mescitte Allah Teâlâ'ya yalvarıp yakarmaktan daha faydalı bulduğunu ve izlediği yoldan kendisini tevhîde döndürmeye çalışan kimseyle alay ettiğini görürsün. Onlardan birçoğu Allah Teâlâ'nın evleri olan mescitleri tahrip ettiklerini ve türbe ve kabirleri imar ettiklerini görürsün.Bütün bunlar, onların Allah Teâlâ'yı, O'nun âyetlerini ve elçisini hafife aldıklarını ve şirki yücelttiklerini göstermiyor mu?1

1

İbn-i Teymiyye Külliyâtı, cilt: 15, sayfa: 48-49


103

Bu davranÄąĹ&#x;lar gĂźnĂźmĂźzde, kabirlerde yatanlara yalvarÄąp yakaran ve onlardan meded dileyen kimselerden daha çok vukĂť bulmaktadÄąr. DĂŽN Ä°LE ALAY ETMEK Ä°KÄ° TĂœRLĂœDĂœR: B i r i n c i s i : DĂŽn ile açĹkça alay etmek. Ă–rneÄ&#x;in Tevbe sĂťresinin 65 ve 66. âyetlerinin nâzil olmasÄąna sebep olan bir mĂźnâfÄąÄ&#x;Äąn olayÄądÄąr ki o mĂźnâfÄąk, sahâbe hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle demiĹ&#x;ti:

s c ' E * x # € ~ X R E † Q * ) U‍×?‏7 #@ & ‰ $ * ) X * $ FF ! , + - ‍ ×?‏Fn &t y X W * < ŘŒR * <Â… ‍ ) ! ×?‏Z 6 y E *x) + 8‍ Š ×?‏a 8 ‍ ×?‏W LX A7 6 ;f# ŘŒ2t * ) $ ‚ 7) V ŘŒz c ' ŘŒ OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a 8 ‍ ×?‏W L X ‚ H Â? 6 ŘŒ OŠ L 1 * {<Â… : 3 $ 3 X * W u - Z 8 ‍ ! ×?‏6 W * < ŘŒA Â? #< ‍ ×?‏W „

6#V ) ? OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a 8 ‍ ×?‏WF L X l @* € < N Â? p * 7)#' * -7 GF >8 ‍ ×?‏W L X * WW #< Q ŘŒ # X* , N ‍×?‏ 8 3 _* F Q) } WW #< OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a 8 ‍ ×?‏W L X € : % |) Â&#x; _ % G6 M [ Q $? 2 G * ƒe & 2 c G % 2 ')[ 8 . ;$ 8 G (‰


104

4$.;]

{1 6 . [ % & R _ UL M w  Â• Š? %|) '# U} M w  Â• H i [BBCBA : 2(= ÂĄU_.2

"Bizim kurrâmÄązdan gĂśvdesi daha iĹ&#x;tahlÄą (obur), dili

daha yalancÄą ve dĂźĹ&#x;manla karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąklarÄą zaman onlardan daha korkak kimseler gĂśrmedik.Mescitte bulunan sahâbeden birisi ona:Yalan sĂśyledin, fakat sen mĂźnâfÄąksÄąn, senin sĂśylediklerini mutlaka RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e haber vereceÄ&#x;im, dedi.Bu olay, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

ulaĹ&#x;Äąnca, âyetler nâzil oldu.Abdullah b.Amr Ĺ&#x;Ăśyle der:Ben o adamÄą, RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in devesinin yularÄąna asÄąlmÄąĹ&#x; ve yerdeki çakÄąllarÄąn ayaklarÄąnÄą yaralar bir halde Ĺ&#x;Ăśyle derken gĂśrdĂźm:Ey Allah'Äąn RasĂťlĂź! Biz,lafa dalmÄąĹ&#x;, Ĺ&#x;akalaĹ&#x;Äąyorduk, RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- ise Ĺ&#x;u âyetleri okuyordu: '(Ey Muhammed! Onlara) de ki: Siz, Allah ile O’nun âyetleri ile ve O’nun elçisi ile mi alay ediyordunuz? (BoĹ&#x;una) ĂśzĂźr dilemeyin.ÇßnkĂź siz, ĂŽmân ettikten sonra (tekrar) kâfir oldunuz.Sizden (tevbe eden) bir

grubu

baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lasak bile, baĹ&#x;ka bir gruba da suçlu olduklarÄąndan dolayÄą azap edeceÄ&#x;iz."1

1

Tevbe SĂťresi: 65-66


105

Bu ve buna benzer sözler, alaya alanların söylediği sözler açıkça alay etmeye örnektir. Örneğin bazı kimselerin söylediği şu sözler de bu kabildendir: "Sizin dîniniz, beşinci dîndir.", "Dîniniz, illegaldir (geçersizdir)." "İyiliği emreden ve kötülükten alıkoyanları gördüklerinde onlarla alay ederek: 'Size dîn ehli geldi' Bu ve buna benzer zor sayılabilecek kadar çok olan ve haklarında âyet nâzil olanlardan daha büyük olan açıkça alay ifâde eden sözler vardır. İ k i n c i s i : Dîn ile açıkça olmayan, kinâyeli sözlerle alay etmek. Dîn ile açıkça olmayan, kinâyeli sözlere gelince bu, sâhili olmayan denize benzer.Örneğin kaşgöz işâreti yapmak, dili çıkarmak, kitabı

veya

dudağı bükmek, Allah Teâlâ'nın

Rasûlullah-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-'in

sünneti


106

okunurken veyahut da iyiliği emredip kötülükten alıkoyarken elle işâret etmek, bu kabildendir.1 Bazı kimselerin söyledikleri şu söz de buna benzer: "İslâm, 21. asır için geçerli olamaz. İslâm, ancak orta çağlar için geçerlidir." "İslâm, gerilemek ve geriye dönüştür." "İslâm, katı ve acımasız olup, had ve tâzir cezâlarında vahşidir." "İslâm, boşanmayı ve birden fazla evlenmeyi mübâh kılmak sûretiyle kadına zulmetmiştir." "İnsanlar için beşerî kanunlarla hükmetmek, İslâm ile hükmetmekten daha iyidir." Bazı kimseler tevhîde dâvet eden, türbe ve kabirlere ibâdet edenlere karşı çıkan kimse için şöyle derler: "Bu kimse, aşırıcıdır." "Müslümanların birliğini parçalamak istiyor."

1

'Mecmûatu't-Tevhîd en-Necdiyye', sayfa: 409


107

"Bu kimse, vahhâbîdir." "Bu kimse, beşinci mezheptendir." Bu gibi sözler, İslâm'a ve müslümanlara küfretmek ve doğru inançla alay etmek demektir. Bu durumu Allah Teâlâ'ya havâle ederiz. Yine, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetine sımsıkı sarılan kimseyle alay edip, "Dîn, sakalda değildir" diyerek sakal ile alay edenlerin sözleri ile buna benzer çirkin sözler, bu kabildendir.

ALLAH TEÂLÂ'NIN İNDİRDİĞİ HÜKÜMLERDEN BAŞKA HÜKÜMLERLE HÜKMETMEK: Allah Teâlâ'nın hükmüne boyun eğmek ve şeriatına râzı olmak, söz, esas, çekişme ve anlaşmazlıklarda, kan ve mal gibi hukûkî konularda ayrılığa düşüldüğünde Allah'ın kitabı ile elçisi Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sünnetine

dönmek, Allah'a îmân ve O'na ibâdet etmenin gereklerindendir.Çünkü hakem, yalnızca Allah Teâlâ'dır ve hüküm vermede yalnızca O'na başvurulur.Bu sebeple devlet


108

baĹ&#x;kanlarÄąnÄąn, O'nun indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmeleri, vatandaĹ&#x;larÄąn da hakemlik konusunda Allah'Äąn kitabÄąnda indirdiÄ&#x;ine ve elçisinin sĂźnnetine baĹ&#x;vurmalarÄą gerekir. Nitekim Allah Teâlâ devlet baĹ&#x;kanlarÄą hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

! 3 _ % 23 /| N 5 & 7 * a < ‹„ hrg G * % [) 6 R ( 8 } l ! /; [ 8 8 _ %)|j) ( / 8 ˆ _ . /|) n G * I '

[AD :U(= b c' 4$.;]

{ l˜v _

"Şßphesiz ki Allah, emânetleri sahiplerine vermenizi ve

insanlar

arasÄąnda

hĂźkmettiÄ&#x;iniz

zaman

adâletle

hĂźkmetmenizi emretmektedir.Allah'Äąn size verdiÄ&#x;i ĂśÄ&#x;Ăźt (ve size gĂśsterdiÄ&#x;i) Ĺ&#x;ey, ne kadar gĂźzeldir.Şßphesiz ki Allah, (konuĹ&#x;tuklarÄąnÄązÄą) hakkÄąyla iĹ&#x;iten ve (yaptÄąklarÄąnÄązÄą) hakkÄąyla gĂśrendir."1 Allah

Teâlâ

buyurmaktadÄąr:

1

Nisâ SÝresi: 58

vatandaĹ&#x;lar

hakkÄąnda

da

Ĺ&#x;Ăśyle


109

% |) ' 6 ‹„ K *) ˆ . ; 6 . ! •* 8 . ! •* . ' ‰ ( ? &h(* (}

8 _ . ' g G % 2 ')[ ˆ . ; 6 8 a ^ hr6 J b¢ K z K J % 2 H - 'G ”J [Ad :U(= b c' 4$.;]

{Â… L ( R G c N * 6p ! O 5 6 = V . !

"Ey ĂŽmân edenler! Allah’a itaat edin. RasĂťle itaat edin

(hak olarak getirdiÄ&#x;i Ĺ&#x;eylere uyun.) Sizden

olan

(mĂźslĂźman) idârecilere (Allah’a isyanÄą emretmedikçe) itaat edin.AranÄązda herhangi bir konuda anlaĹ&#x;mazlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;erseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret gĂźnĂźne inanÄąyorsanÄąz, o konuda hĂźkĂźm vermek için, onu Allah'(Äąn kitabÄą Kur’an)a ve elçisi (Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sĂźnneti)ne gĂśtĂźrĂźn.

Allah'(Äąn kitabÄą Kur’an)a ve elçisi (Muhammed-sallallahu sellem-'in

aleyhi ve

sĂźnneti)ne gĂśtĂźrmek; sizin için (ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;Ăźp

gĂśrĂźĹ&#x;lerinizle hareket etmenizden) daha hayÄąrlÄą, sonuç bakÄąmÄąndan da daha gĂźzeldir."1 Allah Teâlâ, daha sonra ĂŽmân ve hakemlik konusunda indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerden baĹ&#x;ka hĂźkĂźmlere baĹ&#x;vurmanÄąn birlikte bulunamayacaÄ&#x;ÄąnÄą açĹklayÄąp Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1

Nisâ SÝresi: 59


110

ˆ e )* O ! ˆ e )* /_ . ' ‰ % & * . /H e ( ( ? a 6 G % * }

8 _ 6M) | ( * 6 *) Q < .)† 0 a . /[ n2 ( * ( 6( O Q

a . G % & F ! Q 5 * l ! _ L … � % & ‚ ( * ) 0! Y ( 6(

* lr 3 ~ O ' H h v ( 1 J '/ ( * $ ˆ . ; 6 a 8 ˆ e *

.3)M n ( q ƒ P %t) % & ( ( * Q /_ U— ! vh % &2 _ ~* 5 i ! | J

K J 8 % ( ( ? O { 3 )* * L ! J. G l cN r $ * 8 _ * ls! _ L . Q % & c

M) * K J % & F)Q % & jH % & ' H ™ 6 H R J % & _ .) Q)

% & 3 cM) * . / m 5 % & * . 8 5 ” _ “ 0! ˆ+ . ; $ ' ; $ * 3l_ .G 8 3 P . ˆ) . ; 6 % & 6 M s 2 ; 8 6M s 2 ; J q ƒ P

%t) % & ' ! _ 6 z /! J q . /Š|n ( a 2 N . ' g ( O #_$ … J * l/! N $ b c' 4$.;]

{ l/! c G . /Š c ( ! ‚ Q /# lP6 N % &c

M) * K J ( [BACBX :< (=

"(Ey Muhammed!)

Sana

ve

senden

Ăśncekilere

indirilenlere ĂŽmân ettiklerini iddiâ edenleri (mĂźnâfÄąklarÄą) gĂśrmedin mi? TâÄ&#x;Ăťt'u inkâr etmekle emrolunduklarÄą halde, kendi aralarÄąnda hĂźkĂźm vermesi için, TâÄ&#x;Ăťt'a (Allah'Äąn indirdiÄ&#x;inden baĹ&#x;kasÄąna) baĹ&#x;vurmak isterler.Oysa Ĺ&#x;eytan onlarÄą hak yoldan tamamen saptÄąrmak ister. Onlara: Gelin,


111

Allah'ın indirdiğine ve Rasûlün (sünnetin)e başvuralım, denildiğinde münâfıkların senden tamamen yüz çevirdiklerini görürsün.Onlar, elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir belâ gelince, sonra sana gelip özür dilemeleri ve 'Biz (bu amelimizle) sadece iyilik etmek ve arayı

bulmak

istedik' diyerek Allah'a yemîn ettiklerinde onların hâli nice olur? İşte onlar, Allah'ın kalplerinde olan (nifâk)ı bildiği kimselerdir.(Ey Muhammed! Sen) onlara aldırma, (bulundukları kötü durumdan dolayı) onları uyar ve onlara etkileyici söz söyle.Biz, her elçiyi Allah'ın emriyle ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik.(Ey Muhammed! Sen hayatta iken) şayet onlar, (günah işleyerek) nefislerine zulmettiklerinde tevbe edip Allah'ın kendilerinin günahlarını bağışlamasını isteyip sana gelseler ve Rasûl de onlar için istiğfarda bulunsaydı, mutlaka Allah'ı çok affedici ve merhamet edici bulurlardı.Hayır! Rabbine yemîn olsun ki (Ey Muhammed!) Onlar kendi aralarında çıkan anlaşmazlıklarda (hayatta iken) seni, (vefatından sonra da sünnetini) hakem kılıp sonra da senin verdiğin hükme içlerinde hiçbir sıkıntı duymadan ve ona tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça îmân etmiş olmazlar."1

1

Nisâ Sûresi: 60-65


112

Allah

Teâlâ,

Muhammed-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-'in

hĂźkmĂźne baĹ&#x;vurmayan ve onun hĂźkmĂźne râzÄą olup ona teslim olmayanÄąn ĂŽmânÄąnÄą kesin bir Ĺ&#x;ekilde yemĂŽn edip kabul etmemiĹ&#x;, reddetmiĹ&#x;tir. Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmeyen yĂśneticilerin de kâfirler, zâlimler ve fâsÄąklar olduklarÄąna hĂźkmederek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

4 w x 4$.;]

{ 6J | % 7 O { 3 R)J 8 ˆ e * /_ %)|n ( % } [oo :U(=

"Kim,Allah'Äąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmez (ya da hĂźkĂźmleri deÄ&#x;iĹ&#x;tirir veya gizlerse veyahut da inkâr eder)se iĹ&#x;te onlar, kâfirlerin tâ kendileridir."1

4 w x 4$.;]

{ . / j % 7 O { 3 R)J 8 ˆ e * /_ %)|n ( % } [oA :U(=

"Kim, Allah'Äąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmezse, iĹ&#x;te onlar, zâlimlerin tâ kendileridir."1

1

Mâide SÝresi: 44


113

4 w x 4$.;]

{ .) ; M % 7 O { 3 R)J 8 ˆ e * /_ %)|n ( % } [oy :U(=

"Kim, Allah'Äąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmezse, iĹ&#x;te onlar, fâsÄąklarÄąn tâ kendileridir."2 Ă‚limler arasÄąndaki içtihada dayalÄą gĂśrĂźĹ&#x;ler, her anlaĹ&#x;mazlÄąklarda Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmedilmesi ve hĂźkĂźm vermek için Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;ine baĹ&#x;vurulmasÄą gerekir.Herhangi bir mezhebe kĂśrĂźkĂśrĂźne baÄ&#x;lanmadan ve hiçbir imam için tarafgir davranmadan Kur'an ve sĂźnnetin gĂśsterdiÄ&#x;i içtihad ancak kabul edilir. Ä°slâm'a nisbet edilen bazÄą Ăźlkelerde olduÄ&#x;u gibi, sadece Ĺ&#x;ahsĂŽ hallerle sÄąnÄąrlÄą kalmayÄąp muhâkeme ve anlaĹ&#x;mazlÄąklar gibi hukĂťkĂŽ konularda da Allah Teâlâ'nÄąn kitabÄą Kur'an'a ve elçisi Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sĂźnnetine baĹ&#x;vu-

rulmasÄą gerekir.ÇßnkĂź Ä°slâm dĂŽni, bir bĂźtĂźndĂźr, parçalara bĂślĂźnemez. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 2

Mâide SÝresi: 45 Mâide SÝresi: 47


114

< .3)0 .3 2G UL J [ % #c K J .) r . ' ‰ ( ? &h(* (} [\XD :U(= 46 4$.;]

{1 p h š H % |) 8 0! Y

"Ey ĂŽmân edenler! (BĂźtĂźn hĂźkĂźmlerine gĂśre yaĹ&#x;amak ve ondan hiçbir Ĺ&#x;eyi bÄąrakmamak kaydÄą ile) toptan Ä°slâm'a girin.SakÄąn Ĺ&#x;eytanÄąn yollarÄąna uymayÄąn.ÇßnkĂź o,sizin apaçĹk dĂźĹ&#x;manÄąnÄązdÄąr."1 BaĹ&#x;ka bir âyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

O 5 F) M ( b– eP /J £ + _ 6M) | G 2| £ _ . ' g 2 J * }

# 3 z* a3 hr6 3 ( U ! V . ( ! h 4 !n K J Œ p e % |) ' [DA :U(= 46 4$.;]

{ .) / G /H F+ J s_ 8 > ?

"Yoksa siz, Kitab (Kur'an)'Äąn bir kÄąsmÄąna ĂŽmân ediyor, bir kÄąsmÄąnÄą da inkâr mÄą ediyorsunuz? Sizden bĂśyle yapanlarÄąn cezasÄą, dĂźnya hayatÄąnda alçalmak ve utanç bir duruma gelmek, kÄąyâmet gĂźnĂźnde ise en Ĺ&#x;iddetli azaba uÄ&#x;ratÄąlmaktÄąr.Allah sizin yapmakta olduklarÄąnÄązdan habersiz deÄ&#x;ildir."2

1 2

Bakara SĂťresi: 208 Bakara SĂťresi: 85


115

Yine, dĂśrt mezhebe mensup kimselerin imamlarÄąnÄąn sĂśz ve gĂśrĂźĹ&#x;lerini Kur'an ve sĂźnnete gĂśtĂźrmeleri, Ăśzellikle de inançla ilgili konularda Kur'an ve sĂźnnete mutabÄąk olanÄą almalarÄą, aykÄąrÄą olanlarÄą ise, kĂśrĂźkĂśrĂźne onlara baÄ&#x;lanmadan ve tarafgir davranmadan reddetmeleri gerekir.ÇßnkĂź mezhep imamlarÄą-Allah

onlara rahmet etsin-

bunu tavsiye etmiĹ&#x;-

lerdir.Bu, bĂźtĂźn mezhep imamlarÄąnÄąn izlediÄ&#x;i yoldur. Buna aykÄąrÄą hareket edenler, imamlara mensup olsalar bile, onlara tâbi olmuĹ&#x; sayÄąlmazlar. Onlar, Allah Teâlâ'nÄąn haklarÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurduÄ&#x;u kimselerdendir:

% ( 6 _ ¤ ! c/ 8 r # l_ _$ * % & 7 $ % 7 $ N * )?T G }

3 /H 8 n 3 ; . 7 8 3 l N l&3 ! 6 *) [W]: U(= U_.2 4$.;]

{ .[) 6 Y (

"(YahĂťdiler) Allah'Äą bÄąrakÄąp hahamlarÄąnÄą,(hÄąristiyanlar da) rahiplerini (Allah'Äąn haram kÄąldÄąklarÄąnÄą helal, helal kÄąldÄąklarÄąnÄą da haram kÄąldÄąklarÄą hĂźkĂźmlerde onlara itaat ederek onlarÄą) Rabler edindiler.Meryem oÄ&#x;lu MesĂŽh'i (Ä°sa'yÄą) da ilah edinerek ona ibâdet ettiler.Oysa onlara tek ilah olan (Allah)a

ibâdet

etmeleri

emrolunmuĹ&#x;tu.O'ndan

baĹ&#x;ka


116

hakkÄąyla ibâdete lâyÄąk hiçbir ilah yoktur.O (Allah), onlarÄąn ortak koĹ&#x;tuklarÄąndan mĂźnezzehtir."1 Bu âyet, sadece yahĂťdi ve hÄąristiyanlara has deÄ&#x;ildir. Aksine onlarÄąn yaptÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyi yapan herkesi kapsar. Kim, insanlar arasÄąnda Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerden baĹ&#x;ka hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmek veya hevâsÄąna uyarak bunu istemek gibi, Allah Teâlâ ve elçisinin emrettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eylere aykÄąrÄą hareket ederse, mĂź'min olduÄ&#x;unu iddiâ etse bile o, boynundan Ä°slâm ve ĂŽmân yularÄąnÄą çĹkarmÄąĹ&#x;tÄąr.ÇßnkĂź Allah Teâlâ, bĂśyle isteyen kimseleri reddetmiĹ&#x; ve ĂŽmân ettiklerini iddiâ etmelerinde onlarÄą yalanlayarak Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

ˆ e )* O ! ˆ e )* /_ . ' ‰ % & * . /H e ( ( ? a 6 G % * }

8 _ 6M) | ( * 6 *) Q < .)† 0 a . /[ n2 ( * ( 6( O Q [BX:U3(= b c' 4$.;]

{ l ! _ L … � % & ‚ ( * ) 0! Y ( 6(

"(Ey Muhammed!) Sana ve senden Ăśnceki (elçi)lere indirilenlere ĂŽmân ettiklerini iddiâ edenleri (mĂźnâfÄąklarÄą) gĂśrmedin mi? TâÄ&#x;Ăťt'u inkâr etmekle emrolunduklarÄą halde, kendi aralarÄąnda hĂźkĂźm vermesi için, TâÄ&#x;Ăťt'a baĹ&#x;vurmak

1

Tevbe SĂťresi: 31


117

isterler.Oysa

Ĺ&#x;eytan

saptÄąrmak ister." Nitekim

onlarÄą

hak

yoldan

tamamen

1

{ .33 /H e ( } "iddiâ

ediyorlar" lafzÄą,onlarda

ĂŽmânÄąn olmadÄąÄ&#x;ÄąnÄą (ĂŽmânÄą reddetmeyi) içerir.ÇßnkĂź "iddiâ ediyorlar" lafzÄą, bir Ĺ&#x;eyin gereÄ&#x;ine aykÄąrÄą olmasÄą ve ona aykÄąrÄą bir hareket edilmesinden dolayÄą genellikle bir Ĺ&#x;eyi iddiâ eden ve o Ĺ&#x;eyde yalancÄą olan birisi için sĂśylenir. Allah Teâlâ'nÄąn âyetin devamÄąndaki sĂśzĂź bunu doÄ&#x;rulamaktadÄąr:

[BX: U(= b c' 4$.;]

{ 8 _ 6M) | ( * 6 *) Q }

"TâÄ&#x;Ăťt'u inkâr etmekle emrolunduklarÄą halde..."2 ÇßnkĂź TâÄ&#x;Ăťt'u inkâr etmek, Bakara sĂťresinin 256. âyetinde olduÄ&#x;u gibi, tevhĂŽdin bir rĂźknĂźdĂźr.Bu rĂźkĂźn olmazsa, muvahhid olunamaz. OlduÄ&#x;u takdirde her ameli geçerli kÄąlan, olmadÄąÄ&#x;Äąnda ise her ameli ifsad eden ĂŽmânÄąn esasÄą, tevhĂŽddir. Nitekim bu durum, Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂźnde açĹkça bellidir:

1 2

Nisâ SÝresi: 60 Nisâ SÝresi: 60


118

a t . 4 6 _ O c / 2 ; J 8 _ g ( < .)† 0 _ 6 M) | ( / J } [ \AB: U(= 46 4$.; ] {

%p ! H Â?p ! /; 8 & V vM

"Kim, TâÄ&#x;Ăťt'u inkâr eder ve Allah'a ĂŽmân ederse, kopmayan saÄ&#x;lam kulpa sarÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr.Allah, (kullarÄąnÄąn konuĹ&#x;tuklarÄąnÄą)

hakkÄąyla

iĹ&#x;iten

ve

(yaptÄąklarÄąnÄą)

hakkÄąyla

bilendir."1 ÇßnkĂź kendi aralarÄąnda hĂźkĂźm vermesi için TâÄ&#x;Ăťt'a baĹ&#x;vurmak, ona ĂŽmân etmek demektir.2 Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmeyen kimseden ĂŽmânÄąn reddedilmesi, her mĂźslĂźmanÄąn Allah'Äąn Ĺ&#x;eriatÄą ile hĂźkmetmeyi dĂŽn olarak benimsemesi gereken ĂŽmân, inanç ve Allah Teâlâ'ya ibâdet olduÄ&#x;una delâlet eder. Sadece, insanlar için en iyisi ve emniyet bakÄąmÄąndan da en disiplinlisi olduÄ&#x;undan dolayÄą Allah'Äąn Ĺ&#x;eriatÄą ile hĂźkmedilmemelidir.Zirâ bazÄą kimseler, Ĺ&#x;eriatÄąn sadece bu yĂśnĂźne aÄ&#x;ÄąrlÄąk verip birinci yĂśnĂźnĂź unutmaktadÄąrlar.Oysa

1 2

Bakara SĂťresi: 256 Fethul-MecĂŽd.Sayfa: 467-468


119

kendisine ibâdet amacÄą olmaksÄązÄąn sadece kendi menfaati için Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;eriatÄą ile hĂźkmeden kimseyi Allah Teâlâ kĂśtĂźleyerek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

. Â?6 h % &' # Sp ( 6J 5 % & ' ! _ % |) n! 8 . ;$ 8 a . Hr 5 } [od CoD : 2(= $.' 4$.;]

{1 ' H ? 8 ! . GR ( hSn % & )|( *

"Onlar aralarÄąnda (çĹkan anlaĹ&#x;mazlÄąklarda), hĂźkĂźm vermesi için Allah(Äąn kitabÄąn)'a ve elçisi(nin sĂźnneti)ne dâvet edildikleri zaman, bir bakarsÄąn ki onlarÄąn bir kÄąsmÄą (Allah ve elçisinin hĂźkmĂźnĂź kabul etmeyip) yĂźz çevirirler. Ama

eÄ&#x;er

hak

kendi

menfaatlerine

ise,

(hak ile

hĂźkmedeceÄ&#x;ini bildikleri için) onun (elçinin) hĂźkmĂźne boyun eÄ&#x;erek gelirler."1 Onlar (mĂźnâfÄąklar), arzularÄąna uygun olan Ĺ&#x;eylerle ilgilenirler.ArzularÄąna aykÄąrÄą olan Ĺ&#x;eylerden yĂźz çevirirler. ÇßnkĂź onlar, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

baĹ&#x;vurarak Allah Teâlâ'ya ibâdet etmezler.

1

NĂťr SĂťresi: 48-49

hĂźkmĂźne


120

ALLAH TEĂ‚LĂ‚'NIN Ä°NDÄ°RDİĞİ HĂœKĂœMLERDEN BAĹžKA HĂœKĂœMLERLE HĂœKMEDEN KÄ°MSENÄ°N HĂœKMĂœ: Allah Teâlâ buyuruyor ki:

4 w x 4$.;]

{ 6J | % 7 O { 3 R)J 8 ˆ e * /_ %)|n ( % } [oo :U(=

"Kim, Allah'Äąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmez (veya hĂźkĂźmleri deÄ&#x;iĹ&#x;tirir veya gizlerse veyahut inkâr eder)se iĹ&#x;te onlar, kâfirlerin tâ kendileridir."1 Bu âyet, Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerden baĹ&#x;ka hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmenin kĂźfĂźr olduÄ&#x;una delâlet eder.Bu kĂźfĂźr, kimi zaman dĂŽnden çĹkaran bĂźyĂźk kĂźfĂźr, kimi zaman da dĂŽnden çĹkarmayan kßçßk kĂźfĂźrdĂźr.Bu da hĂźkmeden kimsenin durumuna baÄ&#x;lÄądÄąr.Zirâ bu kimse, Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmenin farz olmadÄąÄ&#x;Äąna ve bu konuda hĂźr olduÄ&#x;una inanÄąr veya Allah Teâlâ'nÄąn hĂźkmĂźnĂź hafife alÄąr, beĹ&#x;erĂŽ kanun ve nizamlarÄąn Allah Teâlâ'nÄąn hĂźkmĂźnden daha iyi olduÄ&#x;una ve Allah Teâlâ'nÄąn hĂźkmĂź1

Mâide SÝresi: 44


121

nün bu zamanda geçerli olmadığına inanırsa veyahut da kâfirlerle münâfıkları memnun etmek için Allah Teâlâ'nın indirdiği

hükümlerden

başka

hükümlerle

hükmetmek

isterse, bu dînden çıkaran büyük küfür olur. Azabı hak edeceğini itiraf etmekle beraber, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerle hükmetmenin gerektiğine inanır ve bunun böyle olduğunu bilir de bundan dönerse, günahkâr olur ve dînden çıkarmayan küçük küfürle adlandırılır. Hükmü öğrenmek için gayret sarfederek bütün gücünü harcamakla beraber, bu konuda Allah Teâlâ'nın hükmünü bilemeyip hata ederse, o kimse hatalıdır. İçtihadından dolayı kendisine bir ecir verilir, hatası da Allah Teâlâ tarafından bağışlanmıştır.1 Bu, özel dâvâ ile ilgili hükümdür. Genel dâvâlarla ilgili hüküm ise değişiktir. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

konuda şöyle der2: 1 2

Tahâviyye Akîdesi Şerhi. Sayfa: 363-388 İbn-i Teymiyye Külliyâtı. Cilt: 35. Sayfa: 388

bu


122

"EÄ&#x;er hâkim (hĂźkĂźmdâr, yĂśnetici, devlet baĹ&#x;kanÄą), dĂŽndâr olur da (bir dâvâda) bilgisizce hĂźkĂźm verirse, o cehennem ehlindendir.EÄ&#x;er bilgili olur da,hak olarak bildiÄ&#x;inin zÄąddÄąna hĂźkĂźm verirse, o da cehennem ehlindendir.EÄ&#x;er adâletsizce ve bilgisizce hĂźkĂźm verirse, onun cehennem ehlinden olmasÄą daha Ăśnce gelir.Bu, bir Ĺ&#x;ahsÄąn dâvâsÄą hakkÄąndaki hĂźkĂźmdĂźr.Ancak hâkim, genel olarak mĂźslĂźmanlarÄąn dĂŽni hakkÄąnda hĂźkĂźm verir de hakkÄą bâtÄąl, bâtÄąlÄą da hak, sĂźnneti bid'at, bid'atÄą da sĂźnnet, mârufu mĂźnker, mĂźnkeri de mâruf kÄąlar, Allah ve RasĂťlĂźnĂźn emrettiklerini yasaklar, yasakladÄąklarÄąnÄą da emrederse, iĹ&#x;te bu kĂźfrĂźn baĹ&#x;ka bir tĂźrĂźdĂźr. DĂźnya

ve

âhirette

hamd

kendisine

âit

olan

âlemlerin Rabbi, peygamberlerin ilahÄą, dĂŽn gĂźnĂźnĂźn sahibi olan Allah Teâlâ, bu kimse hakkÄąnda hĂźkmĂźnĂź verecektir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 & P O p 7 b¢ K z FÂœ [) . 7 8 6 ‰ l& 8 Â? “ G } [DD :U(= ÂĽv 4$.;]

{ . P 6 G 8 ! % | n 8

"Allah ile birlikte baĹ&#x;ka bir ilaha ibâdet etme (yalvarÄąp yakarma). O'ndan baĹ&#x;ka hakkÄąyla ibâdete lâyÄąk hiçbir ilah yoktur.O'nun vechinin dÄąĹ&#x;Äąnda baĹ&#x;ka herĹ&#x;ey


123

yok olacaktÄąr.HĂźkĂźm, yalnÄązca O'nundur ve (yalnÄązca) O'na dĂśndĂźrĂźleceksiniz."1 BaĹ&#x;ka bir âyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 Š [) (# a H ^ 6 & j ! #Sn ( r u & _ 8 . ;$ F ; $ * ÂŒ ? . 7 } [\D :U(= ¤2M 4$.;]

{ l ! &z 8 _ a M[

"Bßtßn dÎnlere ßstßn kĹlmak için elçisini (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i)

hidâyet ve hak dÎn ile gÜnderen

O'dur.(Ey Muhammed! Sana yardÄąm eden ve senin dĂŽnini bĂźtĂźn dĂŽnlere ĂźstĂźn kÄąlan) Allah, sana Ĺ&#x;âhit olarak yeter."2 Yine, Ĺžeyhulislâm Ä°bn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle der: "Allah Teâlâ'nÄąn,elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerle hĂźkmetmenin farz olduÄ&#x;una inanmayanÄąn kâfir olduÄ&#x;unda hiç Ĺ&#x;Ăźphe yoktur.Kim, insanlar arasÄąnda Allah Teâlâ'nÄąn indirdiÄ&#x;ine uymayÄąp, kendi hevâsÄąnÄąn adâlet olarak gĂśrdĂźÄ&#x;Ăźyle hĂźkmetmeyi helal sayarsa, o kâfirdir.ÇßnkĂź adâletle hĂźkmetmeyi emretmeyen hiçbir millet yoktur. O milletin dĂŽninde ileri gelenlerin uygun gĂśrdĂźÄ&#x;Ăź Ĺ&#x;ey, adâlet

1 2

Kasas SĂťresi: 88 Fetih SĂťresi: 28


124

olabilir.Bilakis İslâm'a mensup birçok millet, daha önce kendilerine itaat edilen emirler gibi, Allah Teâlâ'nın indirmediği

daha

öncekilerin gelenekleriyle

hükmetmektedir.Bu

emirler, Kur'an ve sünnetin dışında hükmedilmesi gerekenin bu olduğunu uygun görüyorlardı.Bu davranış, küfürdür.Çünkü insanların çoğu İslâm'a girmelerine rağmen, itaat edilen, ileri gelenlerin

emirleri

sebebiyle

yürürlükteki

geleneklerle

hükmekmektedirler.Bunlar, Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerden başkasıyla hükmetmenin câiz olmadığını bildiklerinde bunu

yerine

getirmemektedirler.Aksine

Allah

Teâlâ'nın

indirdiği hükümlerin tersine hükmetmeyi helal saymaktadırlar. Bu sebeple onlar, kâfirdirler."1 Değerli âlim Muhammed b. İbrahim-Allah ona rahmet etsinder ki: "Hakkında: Dînden çıkarmayan küfür denilen küfre gelince, bir kimse Allah Teâlâ'nın indirdiği hükümlerden başkası ile hükmettiği zaman günahkâr olacağına ve Allah Teâlâ'nın hükmünün hak olduğuna inanmakla birlikte, O'nun indirdiği hükümlerden başkasıyla hükmederse, bu kendisin-

1

Minhâhus-Sünnetin-Nebeviyye


125

den bir veya birkaç defa sâdır olan küfür sayılır.Fakat düzene koymak ve boyun eğdirmek için kanunlar koyan kimseye gelince, hata ettik,şeriatın hükmü daha âdildir, dese bile bu kimse kâfirdir ve bu küfür sahibini dînden çıkarır."1 Değerli âlim Muhammed b. İbrahim-Allah ona rahmet etsintekrarlanmayan kısmî hükümle hükümlerin hepsinde veya çoğunda başvurulan merci konumundaki genel hükmü birbirinden ayırmış ve bu küfrün mutlak olarak insanı dînden çıkaran küfür olduğuna karar vermiştir.Çünkü bir kimse, İslâm şeriatını bir kenara bırakıp onu geçersiz kılar ve onun yerine beşerî bir kanun koyarsa, bu kimse koyduğu kanunun şeriatten daha güzel ve daha uygun gördüğünü gösterir ki bunun dînden çıkaran ve tevhîde zıt olan büyük küfür olduğunda şüphe yoktur.

1 Şeyh Muhammed b. İbrahim Âl-i Şeyh'in Fetvâları. Cilt: 12. Sayfa: 280.


126

7. FASIL KANUN KOYMA, HELĂ‚L VE HARAM KILMA HAKKINA SAHÄ°P OLDUÄžUNU Ä°DDÄ°Ă‚ ETMEK: Ä°bâdetler, sosyal iliĹ&#x;kiler ve diÄ&#x;er alanlarda birbirleri ile olan anlaĹ&#x;mazlÄąklarÄą gideren ve dĂźĹ&#x;manlÄąklarÄą sona erdiren konular gibi, insanlarÄąn Ăźzerinde gittikleri yol olan hĂźkĂźmleri koyma yetkisi, insanlarÄąn Rabbi ve yaratÄącÄąsÄą olan Allah Teâlâ'ya aittir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U(= Ž 6H‹ 4$.;]

{1 / h $ 8 q $ G 6 ‹„ S T 8 * } [Ao

"Biliniz ki yaratma ve emretme (mĂźlk ve tasarruf hakkÄą), yalnÄązca O'na aittir.Ă‚lemlerin Rabbi olan Allah, (her tĂźrlĂź noksanlÄąklardan) mĂźnezzehtir."1 KullarÄąnÄąn yararÄąna olan Ĺ&#x;eyi en iyi bilen ve onu kullarÄąna meĹ&#x;rĂť kÄąlan Allah Teâlâ'dÄąr. Allah Teâlâ onlarÄąn Rabbi olduÄ&#x;u için bunu onlara meĹ&#x;rĂť kÄąlmakta, onlar da

1

A'râf SÝresi: 54


127

O'na ibâdet ettikleri için O'nun hĂźkĂźmlerini kabul ederler. -Bu konuda fayda yine kullarÄąnÄąn lehine dĂśnecektir.Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

.3 ' g G % 2 ')[ ˆ . ; 6 8 a ^ hr6 J b¢ K z K J % 2 H - 'G ”J }

[Ad :U(= b c' 4$.;]

{Â… L ( R G c N * 6p ! O 5 6 = V . ! 8 _

"AranÄązda herhangi bir konuda anlaĹ&#x;mazlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;erseniz, gerçekten Allah’a ve âhiret gĂźnĂźne inanÄąyorsanÄąz, o konuda hĂźkĂźm vermek için, onu Allah’(Äąn kitabÄą Kur’an)a ve elçisi (Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

sĂźnneti)ne gĂśtĂźrĂźn.

Allah’(Äąn kitabÄą Kur’an)a ve elçisi (Muhammed-sallallahu sellem-’in

aleyhi ve

sĂźnneti)ne gĂśtĂźrmek; sizin için (ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;Ăźp

gĂśrĂźĹ&#x;lerinizle hareket etmenizden) daha hayÄąrlÄą, sonuç bakÄąmÄąndan da daha gĂźzeldir."1 BaĹ&#x;ka bir âyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 3 ! H K#_$ 8 % |) 5 8 a 8 / | n J b¢ K z 8 ! J % 2 M 2 } []X :U(= u$.Y 4$.;]

1

Nisâ SÝresi: 59

{‘ ! *) 8 ! [. G


128

"(Ey insanlar!DĂŽniniz konusunda) ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;tĂźÄ&#x;ĂźnĂźz herhangi bir Ĺ&#x;eyde hĂźkĂźm vermek, Allah’a âittir.Ä°Ĺ&#x;te bu Allah, benim Rabbimdir.Ben (her iĹ&#x;imde yalnÄązca) O’na dayandÄąm ve ben,(bĂźtĂźn iĹ&#x;lerimde yalnÄązca) O’na dĂśnerim."1 Allah Teâlâ, kullarÄąnÄąn kendisinden baĹ&#x;kasÄąnÄą kanun koyan ve meĹ&#x;rĂť kÄąlan kimse edinmelerini kÄąnayarak Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

U) / [ . 8 8 _ 5R ( % (# # % & . H6 z b– [6 z % & V * } u$.3Y 4$.;]

{%p ! * p ?H % & 1 / j % & ' ! _ K ‚ ) F v M

[\] :U(=

"Yoksa onlarÄąn (mĂźĹ&#x;riklerin) Allah'Äąn izin vermediÄ&#x;i bir dĂŽni meĹ&#x;rĂť kÄąlan ortaklarÄą mÄą var? EÄ&#x;er Allah'Äąn sĂźre tanÄąyarak onlara dĂźnyada azap etmeyeceÄ&#x;ine dâir kazâ ve kaderi olmasaydÄą, derhal onlarÄąn aralarÄąnda azap etmek sĂťretiyle hĂźkĂźm verilirdi.Şßphesiz ki zâlim (kâfir)ler için (kÄąyâmette) acÄąklÄą bir azap vardÄąr."2 Kim, Allah Teâlâ'nÄąn kanun koyduÄ&#x;u ve meĹ&#x;rĂť kÄąldÄąÄ&#x;Äąndan baĹ&#x;kasÄąnÄąn kanun koymasÄąnÄą ve meĹ&#x;rĂť kÄąlmasÄąnÄą 1 2

ŞÝrâ SĂťresi: 10 ŞÝrâ SĂťresi: 21


129

kabul ederse, hiç Ĺ&#x;Ăźphe yok ki O'na Ĺ&#x;irk koĹ&#x;muĹ&#x; olur.Allah Teâlâ ve elçisinin ibâdetlerde meĹ&#x;rĂť kÄąlmadÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyler, bid'attÄąr. Her bid'at ise dalâlettir. Nitekim RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1

2 3$ z EE ‘ X ) $ o 1 * $ ‍ ×?‏c Q * F $ i ! = Z $FF "Her kim, bu iĹ&#x;imizde (dĂŽnimizde) onda olmayan bir

Ĺ&#x;eyi ona ihdâs eder (açĹk veya gizli Kur'an ve sĂźnnette aslÄą olmayan bir Ĺ&#x;ey getirir)se

o ihdâs ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ey, reddolun-

muĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr)."1 BaĹ&#x;ka bir rivâyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1

2 3$ z EE ‘ X * $ 1 "Her kim

o 1 {K - & - Z $ FF

iĹ&#x;imiz (dĂŽnimiz) Ăźzere olmayan bir iĹ&#x;

iĹ&#x;lerse,o iĹ&#x;lediÄ&#x;i Ĺ&#x;ey reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr ve ona itibar edilmez)."2

1 2

BuhârÎ ve Mßslim BuhârÎ ve Mßslim


130

Siyâset ve insanlar arasĹnda hßkßm vermede Allah Teâlâ ve elçisi Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

kanun

koymadÄąÄ&#x;Äą ve meĹ&#x;rĂť kÄąlmadÄąÄ&#x;Äą her Ĺ&#x;ey, TâÄ&#x;Ăťt ve câhiliyetin hĂźkmĂźdĂźr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

{ . 'Q . ( V+ . Š l/| N 8 c N * . s ( U ! 7 % | nJ * } [AX:U(= 4 w x 4$.;] "Yoksa onlar (yahudiler, aralarÄąnda hĂźkĂźm vermesi için) câhiliye hĂźkmĂźnĂź mĂź istiyorlar? (Allah'Äąn Ĺ&#x;eriatÄąnÄą akÄąl edip) ĂŽmân eden bir topluluk için, hĂźkĂźm bakÄąmÄąndan Allah'tan daha gĂźzel (adâletli) kim olabilir?"1 Yine helal ve haram kÄąlma yetkisi, Allah Teâlâ'ya aittir ve bu konuda hiç kimse O'na ortak olamaz. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 • !3 Y Sp c M 8 8 ! H 8 % ; 6 [ ? ( % / .) [) R G }

{ .)[6 Y / % |) % 7 . /2 • * % [) .) r ! % & w  ! * a . N. ! [ ]\] :U(= V ‹ 4$.;]

1

Mâide SÝresi: 50


131

"(Ey mĂźslĂźmanlar!) Ăœzerine Allah'Äąn adÄą anÄąlmadan kesilen hayvanlarÄąn etinden yemeyin.Şßphesiz ki (o hayvanlarÄąn etinden yemek), fÄąsktÄąr.Şßphesiz ki Ĺ&#x;eytanlar, dostlarÄąna, sizinle mĂźcadele etmeleri için (leĹ&#x; etini yemenin haramlÄąlÄąÄ&#x;Äą konusunda Ĺ&#x;Ăźphelerle) telkinde bulunurlar.EÄ&#x;er (leĹ&#x; etini helal kÄąlma konusunda) onlara itaat ederseniz, siz de Allah'a ortak koĹ&#x;anlar olursunuz."1 Allah Teâlâ'nÄąn haram kÄąldÄąÄ&#x;ÄąnÄą, helal kÄąlma konusunda Ĺ&#x;eytanlara ve dostlarÄąna itaat etmeyi, Allah Teâlâ kendisine Ĺ&#x;irk koĹ&#x;mak saymÄąĹ&#x;tÄąr.AynÄą Ĺ&#x;ekilde, Allah Teâlâ'nÄąn helal kÄąldÄąÄ&#x;ÄąnÄą haram kÄąlma veya haram kÄąldÄąÄ&#x;ÄąnÄą helal kÄąlma konusunda âlimlere ve emirlere itaat eden kimse, onlarÄą Allah Teâlâ'nÄąn dÄąĹ&#x;Äąnda Rabler edinmiĹ&#x; olur. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% ( 6 _ ¤ ! c/ 8 r # l_ _$ * % & 7 $ % 7 $ N * )?T G } 3 /H 8 n 3 ; . 7 8 3 l N l&3 ! 6 *) [W]: U(= U_.2 4$.;]

{ .)[6 Y (

"(YahĂťdiler) Allah'Äą bÄąrakÄąp hahamlarÄąnÄą,(hÄąristiyanlar da) rahiplerini (Allah'Äąn haram kÄąldÄąklarÄąnÄą helal, helal kÄąldÄąk1

En'âm SÝresi: 121


132

larını da haram kıldıkları hükümlerde onlara itaat ederek onları) Rabler edindiler. Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) da ilah edinerek ona ibâdet ettiler.Oysa onlara tek ilah olan (Allah)a

ibâdet

etmeleri

emrolunmuştu.O'ndan

başka

hakkıyla ibâdete lâyık hiçbir ilah yoktur.O (Allah), onların ortak koştuklarından münezzehtir."1

İmam Tirmizî ve başkalarının rivâyet ettikleri hadiste, Peygamber-sallallahu Hâtim'e-Allah

aleyhi ve sellem-,

ondan râzı olsun-

Tâi kabilesinden Adiyy b.

bu âyeti okuyunca, Adiyy b.

Hâtim: "Ey Allah'ın Rasûlü! Biz onlara ibâdet etmiyoruz (onları Rabler edinmiyoruz) ki" dedi Bunun üzerine Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-: "Onlar size, Allah'ın haram kıldığını helal kıldığında siz de onu helal

kılmıyor

ve

Allah'ın

helal

kıldığını

da

haram

kıldığında siz de onu haram kılmıyor muydunuz?" diye sordu. Adiyy b. Hâtim-Allah ondan râzı olsun-: "Evet" dedi.

1

Tevbe Sûresi: 31


133

Bunun üzerine Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- : "İşte bu davranış, onlara yapılan ibâdettir"1 buyurdu. Helal ve haram kılma konusunda onlara itaat etmek, onlara ibâdet etmek ve Allah Teâlâ'ya ortak koşmak sayılmıştır. Bu şirk, kelime-i şehâdetin delâlet ettiği tevhîde aykırı olan büyük şirktir.Zirâ kelime-i şehâdetin delâlet ettiği anlamlardan birisi de helal ve haram kılma yetkisinin, sadece Allah Teâlâ'nın hakkı olmasıdır.2 İlme ve dîne daha yakın olmalarına rağmen Allah Teâlâ'nın şeriatına aykırı olan helal ve haram kılmada âlimlere ve âbid kimselere itaat eden kimse hakkındaki hüküm bu ise -ki âlimler bir konuda içtihad ederek doğruyu bulamazlarsa, hatalarına karşılık olarak bir ecir alırlar-, kâfirlerin ve inkârcıların çıkardıkları beşerî kanunları, İslâm ülkelerine getirip bu hükümlerle hükmeden kimseye itaat eden kimsenin hükmü nice olur? Bu durumu, Allah Teâlâ'ya havâle ederiz.

1 2

Tirmizî, İbn-i Cerîr ve başkaları rivâyet etmişlerdir. Fethul-Mecîd.Sayfa: 107


134

Hiç şüphesiz ki kâfirlerin ve inkârcıların çıkardıkları beşerî kanunları, İslâm ülkelerine getirip bu hükümlerle hükmeden kimse, kendisince hükümler koymak, haramı helal kılmak ve insanlar arasında bu hükümlerle hükmetmekle, kâfirleri Allah Teâlâ'nın dışında Rabler edinmiş olmaktadır.

8. FASIL İNKÂRCI İDEOLOJİ VE HAREKETLERE, CÂHİLÎ PARTİLERE ÜYE OLMANIN HÜKMÜ: 1. Küfrün ideolojilerinden olan komünizm, laiklik ve kapitalizm gibi inkârcı ideolojilere üye olmak, İslâm dîninden dönmektir. Bu ideolojilere üye olan kimse, müslüman olduğunu iddiâ ederse,bu büyük nifaktır.Çünkü münâfıklar, içten kâfir olmalarına rağmen dış görünüşleriyle İslâm'a bağlı olduklarını söylerler. Nitekim buyurmaktadır:

Allah

Teâlâ

onlar

hakkında

şöyle


135

.) Q % & ' ! • !z a . 5 ' ‰ . ) Q . ' ‰ ( ? .) 5 } []o :U(= 46 4$.;]

{ ƒe & 2 c n / % |

"(MĂźnâfÄąklar) ĂŽmân edenlerle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąklarÄąnda: 'Biz de (sizin gibi) ĂŽmân ettik' derler.ĹžeytanlarÄą ile baĹ&#x;baĹ&#x;a kaldÄąklarÄąnda

ise:'Biz

sizinle

(onlarla) alay edicileriz!' derler."

beraberiz,

biz

sadece

1

BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3)| % 3 * .) Q 8 # ¤ p 2 J % |) [ ”J % |) _ . v _ 62 ( ( ? } %)| ' / % |) ! H 5 . n 2 c % * .) Q ‘ p ! v ( 6J | [ % |) []o] :U(= b c' 4$.; ]

{1 ' g / #

"(Ey mĂź'minler!) Onlar (mĂźnâfÄąklar) sizi gĂśzetlerler de eÄ&#x;er size Allah’tan bir fetih gelse:'Biz sizinle beraber deÄ&#x;il miydik?' derler.Kâfirlerin nasibi olursa da:'Biz size galip gelemez miydik?Sizi mß’minlerden biz korumadÄąk mÄą?' derler.ArtÄąk Allah kÄąyâmet gĂźnĂźnde aranÄązda hĂźkmedecektir.DoÄ&#x;rusu Allah, mß’minler aleyhine kâfirlere asla bir yol vermeyecektir."2

1 2

Bakara SÝresi: 14 Nisâ SÝresi: 141


136

Bu

hilekâr

ve

dĂźzenbaz

mßnâfĹklardan

her

birinin iki yĂźzĂź vardÄąr: MĂź'minlerle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąÄ&#x;Äąnda bir yĂźzĂź, inkârcÄą kardeĹ&#x;lerine dĂśndĂźÄ&#x;Ăźnde baĹ&#x;ka bir yĂźzĂź vardÄąr. Yine bu mĂźnâfÄąklardan her birinin iki dili vardÄąr: Birisi; mĂźslĂźmanlar dÄąĹ&#x; gĂśrĂźnĂźĹ&#x;Ăźyle onu kabul ederler.DiÄ&#x;eri ise onun içinde gizli olan sÄąrrÄą açĹklar. Nitekim Allah Teâlâ onlarÄą Ĺ&#x;Ăśyle açĹklamaktadÄąr:

.) Q % & ' ! • !z a . 5 ' ‰ .) Q . ' ‰ ( ? .) 5 } []o :U(= 46 4$.;]

{ ƒe & 2 c n / % |

"(MĂźnâfÄąklar) ĂŽmân edenlerle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;tÄąklarÄąnda: 'Biz de (sizin gibi) ĂŽmân ettik' derler.ĹžeytanlarÄą ile baĹ&#x;baĹ&#x;a kaldÄąklarÄąnda

ise:'Biz

sizinle

beraberiz,

biz

sadece

(onlarla) alay edicileriz!' derler."1 MĂźnâfÄąklar, Kur'an ve sĂźnnete baÄ&#x;lÄą mĂźslĂźmanlarla alay edip onlarÄą hakĂŽr gĂśrerek Kur'an ve sĂźnnetten yĂźz çevirmiĹ&#x;, -gĂźyâ- kendi yanlarÄąndaki kesilmeyen ilmin çoklu-

1

Bakara SĂťresi: 14


137

Ä&#x;uyla bĂśbĂźrlenerek Ĺ&#x;er ve kibirlerinden dolayÄą Kur'an ve sĂźnnetin hĂźkmĂźne boyun eÄ&#x;meyi kabul etmemiĹ&#x;lerdir. OnlarÄą -vahyin de açĹkça belirttiÄ&#x;i gibi-, alay etmekte kesinlikle kararlÄą olduklarÄąnÄą gĂśrĂźrsĂźn. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U(= 46 4$.;]

{ . &/ ( % & !s •) K J % 7 h / ( % & _ –bu e& 2 c ( 8 > } []A

"Allah da onlarla alay eder ve azgÄąnlÄąklarÄą içerisinde bocalar bir halde onlara sĂźre verir."1 Oysa Allah Teâlâ mĂź'minlere katÄąlmayÄą, onlarla birleĹ&#x;meyi ve onlara mensup olmayÄą emretmektedir.

Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U(= U_.2 4$.; ] {1 Q r v

� . .)[ 8 .) G . ' ‰ ( ? &h(* } []]d

Bakara SÝresi: 15 Bu konuda, İbn-i Kayyim'in-Allah ona rahmet etsin"Mßnâ fĹklarĹn SĹfatlarĹ" adlĹ risâlesinin 19. sayfasĹna bakĹnĹz. 1


138

"Ey îmân edenler! (O'na karşı gelmeyi terkederek) Allah'tan korkun ve (yemîn, söz ve her işinde doğru olan) sâdıklarla birlikte olun."1 Bu inkârcı ideoloji ve hareketler, birbirleri ile çatışan ideoloji

ve

hareketlerdir.Çünkü

bunlar,

bâtıl

üzere

kurulmuşlardır. Örneğin komünizm, yaratıcı olan Allah Teâlâ'nın varlığını inkâr etmekte ve bütün semâvî dînlere savaş açmaktadır.Hangi akıl sahibi, inançsız yaşamaya ve herkes tarafından çok iyi bilinen şeyleri inkâr ederek aklını yok saymaya râzı olur? Laiklik, bütün dînleri inkâr etmekte, bu dünya hayatında hayvan

gibi

yaşamaktan başka bir

şeyi

olmayan, onu yönlendiren ve herhangi bir gâyesi olmayan maddî şeylere dayanmaktadır. Kapitalizmin tek gâyesi ise,helal ve haram olduğuna bakmaksızın, fakir ve düşkünlere iyilikte bulunmaksızın ve

1

Tevbe Sûresi: 119


139

onlara şefkat göstermeksizin hangi yoldan olursa olsun, mal biriktirmektir. Kapitalizm ekonomisinin temeli, Allah ve Rasûlüne savaş açmak, devletleri ve fertleri yıkmak, fakir toplumların kanlarını emmek olan fâiz üzerine kurulmuştur. Kalbinde zerre kadar îmân olan kimseyi bir tarafa bırakın, hayatını dîn, akıl ve doğru bir gâyeden yoksun olarak yaşamayı kendine hedef olarak seçen ve bu uğurda mücâdele eden, bu ideoloji ve hareketler üzere yaşamaya hangi akıl sahibi râzı olur? Müslüman ülkelerin çoğunda gerçek İslâm kaybolup müslümanlar kendi öz benliklerini kaybetmiş bir halde yetişerek başkalarının himâyesi altında yaşamaya başlayınca, ancak o zaman bu bâtıl ideoloji ve hareketler onlara üstün gelmiştir. 2. Milliyetçi ve ırkçı câhilî partilere üye olmak, yine küfür ve İslâm'dan dönmektir.Çünkü İslâm, câhiliyet döneminin taassup ve şovenizmini şiddetle reddetmektedir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:


140

F w Q l_. z % [) ' P a f )* 6+ [ 5 # %)[ ' I ' &h(* (} 4$.3; ]

{˜ p 3 %p ! H 8 % [) G * 8 ' H % |) 6 [ * .)J$ 2 []W :U(= < 6 Â

" Ey insanlar! Gerçekten biz, sizi bir erkek (Ă‚dem) ve bir diĹ&#x;iden (Havvâ'dan) yarattÄąk ve birbirinizle tanÄąĹ&#x;manÄąz için sizi (birçok) halklar ve kabileler kÄąldÄąk.Şßphesiz ki Allah katÄąnda sizin en ĂźstĂźn olanÄąnÄąz, O'ndan en çok korkanÄąnÄązdÄąr (takvaca en ileride olanÄąnÄązdÄąr).Şßphesiz ki Allah, (takvâ sahiplerini) haberdâr olandÄąr."

hakkÄąyla

bilendir,

(onlardan)

1

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

de bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

& ?* @ Z $ *7) $ o 1 ŘŒ"l71 6 ( GF * Z $ *7) $ o 1 FF x ‍ ×? ×?‏X z EE "l71 6 (

B* $ Z $ *7) $ o 1 ŘŒ"l71 6 (

"Ä°nsanlarÄą ÄąrkçĹlÄąÄ&#x;a çaÄ&#x;Äąran bizden deÄ&#x;ildir.IrkçĹlÄąk adÄąna savaĹ&#x;an bizden deÄ&#x;ildir.IrkçĹlÄąk dâvâsÄą Ăźzere Ăślen bizden deÄ&#x;ildir."2

Hucurât SĂťresi: 13 EbĂť DâvĂťd. MĂźslim'in rivâyet ettiÄ&#x;i hadis ise Ĺ&#x;Ăśyledir:

1 2


141

BaĹ&#x;ka bir hadiste Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

* Q p ŘŒ l 71 Q* , ‍ ×?‏l 71 6 O#V ) € QH ! @ D ‍ ×?‏7AGF FF O “ #' >* 7) ‍ ×?â€ŹŘŒÂ‘i < ] t y* ‘i <? tZ $ † $ Q * -7 GF ŘŒ R* Â’ * ÂŽ i : & w E ŘŒ"s‍ ? ×?‏Z $ 2 ; J Â? ŘŒ J Â? ) x bc$d ‍ ×? ×?‏X z EE‡ <73 * DEGF ÂŽ i - ,

7 OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a i 67) ‍ ×?‏Z ) 8‍ ×?‏i qX Q i Z l{ 31 $ B* $ B* - l * - , ‍ [ ×?‏X* l *D ‍ ×?‏Z $ ” ; Z $FF W W * @ "l 6 ( GF ! "l 6 ( : € w ^ "l71 - "l ‍ ×?‏X z N ? & ?* @ Z $ ŘŒ{l71 Q* y * Q7 sF w i 37$ # ” ; Z $ ŘŒ}l 71 Q* y }l 3 < & 3#< {l 6 ( ( ) i ) $ o 1 ŘŒ ! "! b c i E ŘŒ* ) $ † $ Z $ ]* N 3 E ŘŒ* Q y* x O +$ ‍ ×?‏X z EE ) $ z + Ebu Hureyre'den-Allah ondan râzÄą olsun- rivâyet olunduÄ&#x;una gĂśre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr: "Kim itaatten çĹkar ve mĂźslĂźmanlardan ayrÄąlÄąrsa, câhiliye ĂślĂźmĂź Ăźzerine ĂślmĂźĹ&#x; olur.Kim, kĂśr bir dâvâ uÄ&#x;runa kavmi için hiddetlenir veya kavmiyetçiliÄ&#x;e çaÄ&#x;ÄąrÄąr veyahut da akrabalarÄąna yardÄąm etmeye çaÄ&#x;ÄąrÄąrken ĂśldĂźrĂźlĂźrse, câhiliye ĂślĂźmĂź Ăźzerine ĂślmĂźĹ&#x; olur.Kim Ăźmmetime isyan eder,iyi ile kĂśtĂźyĂź birbirinden ayÄąrt etmeden, mĂź'min olanÄąna dikkat etmeden ve ahid (emân)) verilen muâhidi vefâ gĂśstermeden vurup ĂśldĂźrĂźrse, o benden deÄ&#x;ildir, ben de ondan deÄ&#x;ilim." MĂźslim (MĂźtercim).


142

"Şßphesiz ki Allah, câhiliyet dĂśneminin kibir ve bĂźyĂźklenmesini, atalarla iftihar edilmesini sizden gidermiĹ&#x; ve Ăźzerinizden kaldÄąrmÄąĹ&#x;tÄąr.Ä°nsanlar iki tĂźrlĂźdĂźr:Ya dĂŽndâr ve takvâlÄądÄąr ya da (ya kâfir ya da) gĂźnahkârdÄąr.BĂźtĂźn insanlar, Ă‚dem-aleyhisselâm-'Äąn evlâtlarÄądÄąr.Ă‚dem-aleyhisselâm- ise topraktan yaratÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr.ArabÄąn, Acem'e (Arap olmayana) takvâdan baĹ&#x;ka hiçbir ĂźstĂźnlĂźÄ&#x;Ăź yoktur."1 Bu partizanlÄąklar, mĂźslĂźmanlarÄą bĂślmektedir. Oysa Allah Teâlâ, toplanÄąp biraraya gelmeyi, iyilik ve takvâda yardÄąmlaĹ&#x;mayÄą emretmekte ve parçalanÄąp ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;meyi yasaklamaktadÄąr. Nitekim bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% |) ! H 8 / 6[) 5 .)Q 6M G l ! /P 8 F n _ . /v 2 H } ˆ‰ 4$.;]

{ l . 8 2 / ' _ % 2n ~ R J % |) _ .) Q) ! _ i R J bÂŚ H * % 2 ')[ 5 []XW :U(= 6/H

"Hep birlikte Allah'Äąn ipine (Kur'an ve sĂźnnete) sarÄąlÄąn ve ayrÄąlÄąÄ&#x;a dĂźĹ&#x;meyin! Allah’Ĺn sizin Ăźzerinizdeki nimetini de hatÄąrlayÄąn. (Ey mĂź'minler!) Hani siz (Ä°slâm'dan

1

TirmizĂŽ ve baĹ&#x;kasÄą rivâyet etmiĹ&#x;tir.


143

önce birbirinize) düşmanlar iken, Allah kalplerinizin arasını birleştirdi de O’nun lütfuyla kardeşler oldunuz."1 Şüphesiz ki Allah Teâlâ, bizden tek bir grup ve hizip olmamızı istemektedir ki o da kurtuluşa eren Allah Teâlâ'nın dostlarıdır. "Avrupa, siyâsî ve kültürel yönden İslâm dünyasını ele geçirdikten sonra, İslâm dünyası milliyetçilik, ırkçılık ve yurtseverlik gibi akımlara boyun eğmiş ve bunlara bilimsel, doğruluğu kabul edilen ve kaçınılmaz gerçek bir dâvâ gibi inanmaya başlamıştır.İslâm dünyasının toplulukları da İslâm dîninin öldürdüğü bu ırkçılıkları yeniden yaşatmak için hayret edilecek bir şekilde atağa geçmiş, bu ırkçılıkları terennüm etmeye, onların sloganlarını yaşatmaya ve İslâm'dan önceki dönemleri ile iftihar etmeye başlamıştır ki İslâm, bu döneme ısrarla câhiliyet adını vermiştir. Allah Teâlâ müslümanları, bu câhiliyet karanlığından çıkmayı lütfedip bu nimete (câhiliyet karanlığından İslâm nûruna çıkma nimetine) şükretmeye teşvik etmiştir.Mü'minin, zamanı geçen veya geçmeye yakın olan câhiliyeti hatırlamak istememesi, ondan nefret etmesi, onu çirkin görmesi, ondan 1

Âl-i İmrân Sûresi: 103


144

hoĹ&#x;nut olmamasÄą ve ondan Ăźrpermesi doÄ&#x;aldÄąr. Bir mahkum, serbest bÄąrakÄąldÄąÄ&#x;Äąnda tutuklanÄąp iĹ&#x;kence gĂśrdĂźÄ&#x;Ăź ve aĹ&#x;aÄ&#x;ÄąlandÄąÄ&#x;Äą gĂźnleri hatÄąrladÄąÄ&#x;Äąnda tĂźyleri Ăźrperiyorsa, o gĂźnleri hatÄąrlamak ister mi? Yine, Ĺ&#x;iddetli ve uzun sĂźren bir hastalÄąÄ&#x;a yakalanÄąp ĂślĂźmle burun buruna gelen kimse, hastalÄąk gĂźnlerini hatÄąrladÄąÄ&#x;Äąnda hali kĂśtĂźleĹ&#x;ip rengi deÄ&#x;iĹ&#x;iyorsa, hastalÄąktan iyileĹ&#x;tikten sonra hastalandÄąÄ&#x;Äą o gĂźnleri hatÄąrlamak ister mi?"1 Bilinmesi gerekir ki bu partizanlÄąklarÄąn, Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;eriatÄąndan yĂźz çeviren ve O'nun dĂŽnine kĂśtĂźlĂźk edenlere, Allah Teâlâ'nÄąn gĂśnderdiÄ&#x;i bir azaptÄąr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

n G * % |) Q . J # l_ ?H % |) ! H Z ( * a H $ r . 7 F Q) }

i 3 ![ 6 3)j £ + _ I R _ %)|‚ _ S ( ?( L ! z % |) c ( * % |) P $ * [BA :U(= V ‹ 4$.;]

{ . & M ( % & < (= ÂŽ #6v

"(Ey Muhammed!) De ki: O, size ĂźstĂźnĂźzden (taĹ&#x; yaÄ&#x;dÄąrmak gibi) ya da ayaklarÄąnÄązÄąn altÄąndan (deprem veya yerin dibine geçirmek gibi) azap gĂśndermeye ya da sizi 1 Ebul-Hasen en-NedevĂŽ'nin-Allah ona rahmet etsin- "Riddetun ve Lâ Ebâ Bekr'in Lehâ" adlÄą risâlesinden alÄąnmÄąĹ&#x;tÄąr.


145

birbirinize

dĂźĹ&#x;ĂźrĂźp

kiminizin kiminize

kiminizin hÄąncÄąnÄą

kiminizi

tattÄąrmasÄąna

ĂśldĂźrmesine gĂźcĂź

ve

yeter.(Ey

Muhammed!) Bak! İyice anlamalarĹ için âyetlerimizi nasĹl açĹklĹyoruz!"1 Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

de bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

D * H Z7 F O 3 1 3 ‍ ×? ×?‏HGF o t - ; >Z F y* - ‍ ×?‏g : $ * FF 73 = r “ @ Ju @ i l# g =* ‍ ×?‏F • ? O Z7 Q #'FX! ? A Z #V ? O i 3D ‍ *  ×?‏y ‍ ×?‏A * D ‍ ×?‏O F 1 * g ED GF * ‍ ) ×?‏: ‍( ×?‏#< ) O ŘŒâ€Ť ×?‏w $ Z c D ‍ ×?‏O F K L i z w $ l – - ‍! ×?‏7 ] 5 ) + * ‍ ×?‏c ; # ED GF A ‍ „ ×?‏1 - ‍ ×?‏W * 1 V - ‍×?‏ ED GF O F ‍ ×?‏$ * ' ÂŒ ‍ ×?‏: ) - O ŘŒ OF 1 AF * %+ ‍ ×?‏FX y O ŘŒâ€Ť ×?‏- O O U* 6 ‍ ×?‏E ŘŒ R* - 7+ ‍ ×?‏Z $ < ‍ ×? ×?‏: ) $ ‍ ! —×?‏O F 1 D ‍ ×?‏r D L ED GF L X ! D ‍ ×? ! ×?‏w#< ) O #V N ? O * $ O F ! i * $ v : ‍ ×?‏c ; ŘŒ O QF 1 ~ Z $

1

En'âm SÝresi: 65


146

D ‍ & ×?‏: y ED GF D ‍ ×?‏W „ * 7- $ ‍ ×?‏71 p 3 D ‍ ×?‏s * 3 V O 3 7- U x Z+= 9 !`‍ ×?‏Wi *6 f‍ ×?‏W*@ y*$ Z ‍ ×? ×?‏X z EE O ) 1 O L "Ey Muhâcirler topluluÄ&#x;u! BeĹ&#x; Ĺ&#x;ey vardÄąr, onlarla imtihan olunduÄ&#x;unuzda (o toplumda hiçbir hayÄąr kalmamÄąĹ&#x; demektir.) Siz hayatta iken onlarÄąn ortaya çĹkmasÄąndan Allah'a sÄąÄ&#x;ÄąnÄąrÄąm. (Bu beĹ&#x; Ĺ&#x;ey Ĺ&#x;unlardÄąr:) l. Zina: Bir toplumda zina ortaya çĹkar ve açĹktan iĹ&#x;lenecek bir hale gelirse, o toplumda mutlaka vebâ ve onlardan Ăśnce gelmiĹ&#x;-geçmiĹ&#x; hiçbir millette gĂśrĂźlmeyen hastalÄąklar yayÄąlÄąr. 2. Ă–lçß ve tartÄąda hile: Bir toplum, Ăślçß ve tartÄąyÄą eksik yaparsa, o toplum mutlaka kÄątlÄąk, geçim sÄąkÄąntÄąsÄą ve sultanÄąn (yĂśneticinin) zulmĂźne uÄ&#x;rar. 3. Zekat vermemek: Bir toplum, mallarÄąnÄąn zekâtÄąnÄą vermezse,mutlaka gĂśkten yaÄ&#x;mur kesilir.Ĺžayet hayvanlar da olmasaydÄą, tek damla yaÄ&#x;mur bile yaÄ&#x;mazdÄą. 4. Ahdin bozulmasÄą: Bir toplum, Allah ve RasĂźlĂźnĂźn ahdini bozarsa, (dĂźĹ&#x;manla yaptÄąÄ&#x;Äą anlaĹ&#x;mayÄą ihlal ederse) Allah Teâlâ, kendilerinden olmayan bir dĂźĹ&#x;manÄą o topluma


147

musallat eder ve ellerindeki (servet)lerin bir kÄąsmÄąnÄą onlar alÄąrlar. 5.Allah'Äąn kitabÄą Kur'an ile hĂźkmetmeyi terketmek: Bir toplumun imamlarÄą (yĂśneticileri), Allah'Äąn kitabÄą Kur'an ile hĂźkmetmeyi terkedip Allah'Äąn indirdiÄ&#x;i hĂźkĂźmlerden iĹ&#x;lerine gelenleri seçerlerse, Allah Teâlâ onlarÄą kendi aralarÄąnda savaĹ&#x;tÄąrÄąr (onlarÄą birbirine dĂźĹ&#x;ĂźrĂźr)."1 Bu

partizanlÄąklar

-yahĂťdilerin

yaptÄąklarÄą

için gibi-

baÄ&#x;naz

baĹ&#x;kalarÄąnda

davranmak, olan

hakkÄą

reddetmeye sebep olur. Nitekim

Allah

Teâlâ

onlar

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

3 '! H ˆ e 3 )*  3 /_ g .) Q 8 > ˆ e * /_ . ' ‰ % & F ! Q 5 } .3) 2 G % J F Q) % & /Š QL # v hSn . 7 ^ b„ $ /_ 6)M| ( [d] :U(= 46 4$.;]

{1 ' g h % 2')[ F) Q 8 b„ ! *

"Onlara (yahĂťdilere): Allah’Ĺn indirdiÄ&#x;ine (Kur'an'a) ĂŽmân

edin,

denildiÄ&#x;inde

peygamberlerimiz)e

1

(onlar:)Biz

indirilenlere

Îmân

(sadece)

biz(im

ederiz,

derler.

Ä°bn-i Mâce rivâyet etmiĹ&#x;, ElbânĂŽ de 'hadis, hasendir' demiĹ&#x;tir.


148

(Allah'Äąn) ondan sonra indirdiÄ&#x;ini ise, onlarla beraber tasdik

edici

olanÄą

hak

olduÄ&#x;u

halde

inkar

ederler.

(Kendilerine indirilen kitaplara gerçekten ĂŽmân etselerdi, o kitaplarÄą tasdik edici olan Kur'an'a ĂŽmân ederlerdi.Ey Muhammed!Onlara) De ki:EÄ&#x;er siz,(Allah'Äąn size indirdiÄ&#x;ine) ĂŽmân ediyorsanÄąz, daha Ăśnce Allah'Äąn peygamberlerini niçin ĂśldĂźrdĂźnĂźz?"1 Yine, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

hak olarak

getirdiÄ&#x;i Ĺ&#x;eyi,atalarÄąnÄą Ăźzerinde bulduklarÄą Ĺ&#x;eye baÄ&#x;nazlÄąklarÄą sebebiyle reddeden câhiliyet dĂśnemi insanlarÄą da bĂśyle yapmÄąĹ&#x;lardÄąr. Nitekim

Allah

Teâlâ

onlar

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

b„ _‰ 8 ! H '! M * � 2 F _ .) Q 8 > ˆ e * . G % & F ! Q 5 } :U3(= 463 4$.;]

{ 2 & ( {L! z .) ( % 7 ƒ _‰ [ . * []yX

"Onlara: Allah’Ĺn indirdiÄ&#x;ine uyun,denildiÄ&#x;inde (onlar, kendilerinden Ăśnceki mĂźĹ&#x;rikleri taklit etmekte Äąsrar ederek 1

Bakara SĂťresi: 91


149

şöyle dediler:Biz sizin dîninize uymayız) Bilakis biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız! derler. Onlar, (Allah hakkında) hiçbir şey akıl etmeyen ve doğru yolu idrâk edemeyen atalarına mı uyuyorlar?"1 Bu partizancılar, Allah Teâlânın insanlığa lütfettiği İslâm

nimetinin

yerine

bu

partizanlıkları

geçirmek

istemektedirler.

HAYATA MADDÎ AÇIDAN BAKIŞ VE BU MADDÎ BAKIŞIN ZARARLARI: Hayat için iki bakış açısı (teorisi) vardır: Birincisi: Hayata maddî açıdan bakış İkincisi: Hayata doğru açıdan bakış Her iki bakış açısının sonuçları vardır. 1. Hayata maddî açıdan bakışın tanımı:

1

Bakara Sûresi: 170


150

Ä°nsanÄąn, sadece zevk aldÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyleri hemen elde etmeye çalÄąĹ&#x;ma dĂźĹ&#x;Ăźncesi ve iĹ&#x;i de bu alanla sÄąnÄąrlÄą kalmasÄąndan ibâret olan bir bakÄąĹ&#x; açĹsÄądÄąr.Buna gĂśre insanÄąn dĂźĹ&#x;Ăźncesi, bu hayatÄąn sonunu dĂźĹ&#x;Ăźnemez, bunun için çalÄąĹ&#x;maz, buna Ăśnem vermez ve Allah Teâlâ'nÄąn bu dĂźnya hayatÄąnÄą âhiret için tarla kÄąldÄąÄ&#x;ÄąnÄą, dĂźnyayÄą amel, âhireti de amelin karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄąn alÄąndÄąÄ&#x;Äą bir mĂźkâfat veya cezâ yurdu olduÄ&#x;unu bilemez.Bu sebeple kim, gĂźzel amellerde bulunarak dĂźnyasÄąnÄą deÄ&#x;erlendirirse, hem dĂźnya, hem de âhirette kazanmÄąĹ&#x; olur.Kim de dĂźnyasÄąnÄą kaybederse, âhiretini de kaybetmiĹ&#x; olur. Nitekim Allah Teâlâ bĂśyle kimseler hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

b„ _‰ 8 ! H '! M * � 2 F _ .) Q 8 > ˆ e * . G % & F ! Q 5 } []] :U(= › 4$.;]

{ 2 & ( {L! z .) ( % 7 ƒ _‰ [ . *

"Ä°nsanlardan

kimi

Allah'a

yalnÄąz

bir

yĂśnden

(tereddĂźtle) ibâdet eder.(Bir daÄ&#x;Äąn veya duvarÄąn ucunda durup da orada ayakta kalamayan kimse gibidir).O, kendisine bir iyilik dokunsa buna pek memnun olur (ĂŽmânÄąnÄą, dĂźnyasÄą ile baÄ&#x;lantÄąlÄą kÄąlar, eÄ&#x;er sÄąhhat ve bolluk içerisinde yaĹ&#x;arsa,


151

ibâdet etmeye devâm eder).Yok eÄ&#x;er baĹ&#x;Äąna bir belâ gelse, çehresi deÄ&#x;iĹ&#x;ir (bunu dĂŽnine mal eder,bu sebeple de dĂŽninden dĂśner).O, (bĂśylelikle) hem dĂźnyasÄąnÄą, hem de âhiretini de kaybetmiĹ&#x;tir.Ä°Ĺ&#x;te bu, apaçĹk hĂźsrânÄąn tâ kendisidir."1

Allah Teâlâ bu dĂźnyayÄą boĹ&#x;una yaratmamÄąĹ&#x;, aksine bĂźyĂźk bir hikmet için yaratmÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

e ( e . 7 … L / H c N * % |) h(* % [) . ) ! 4 !n < . / S Œ ? } [\ :U(= O x 4$.;]

{$ .)Ms

"(Ey insanlar!) Hanginizin daha gĂźzel (ve daha ihlaslÄą) davranÄąĹ&#x;ta bulunacaÄ&#x;ÄąnÄą imtihan etmek için ĂślĂźmĂź ve hayatÄą yaratan

O'dur.Şßphesiz

ki

O,

gßçlßdßr

ve

çok

baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layandÄąr."2 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

4$.;] {Â… L / H

c N * % & h(* % 7 . ) ' & UL ' ( - ™ $ ‹„ a H ' P } [y :U(= i&|

1 2

Hac SĂťresi: 11 MĂźlk SĂťresi: 2


152

"Şßphesiz ki biz, insanlarÄąn hangisinin daha gĂźzel davranÄąĹ&#x;ta bulunaÄ&#x;ÄąnÄą imtihan edelim diye yeryĂźzĂźndeki her Ĺ&#x;eyi dĂźnyaya bir zĂŽnet (gĂźzellik, dĂźnya ehline de bir fayda) kÄąldÄąk."1 Bu dĂźnya hayatÄąnda geçici zevkleri, mal, evlât, makam, yetki ve Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;ka hiç kimsenin bilemediÄ&#x;i diÄ&#x;er zevkler gibi gĂśrĂźnen zĂŽnetleri yoktan var eden Allah Teâlâ'dÄąr. Ä°nsanlardan kimisinin dĂźnyaya olan bakÄąĹ&#x; açĹsÄą -ki bu kesim çoÄ&#x;unluktadÄąr-, onun sadece dÄąĹ&#x; gĂśrĂźnĂźĹ&#x;Ăź ve aldatÄącÄą gĂźzellikleriyle sÄąnÄąrlÄądÄąr.DĂźnyada kendi arzusunu tatmin eder, dĂźnyanÄąn yaratÄąlÄąĹ&#x;Äąndaki sÄąrrÄą dĂźĹ&#x;Ăźnemez.Bu sebeple o, dĂźnya hayatÄąndan sonraki hayattan gâfil olarak dĂźnya malÄąnÄą elde etmek, biriktirmek ve onunla arzusunu tatmin etmekle meĹ&#x;gul olur.Aksine bu dĂźnya hayatÄąndan baĹ&#x;ka bir hayatÄąn varlÄąÄ&#x;ÄąnÄą inkâr eder. Nitekim Allah Teâlâ onlarÄąn ifâdesiyle Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U(= V ‹ 4$.;]

{1 t . / _ n ! h 'G !N K 7 .) Q } [\d

1

Kehf SĂťresi: 7


153

"Onlar (ĂślĂźmden sonraki diriliĹ&#x;i inkâr eden mĂźĹ&#x;rikler): 'Hayat, Ĺ&#x;u yaĹ&#x;adÄąÄ&#x;ÄąmÄąz dĂźnya hayatÄąndan baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;ey deÄ&#x;ildir.Biz dediler."

ĂśldĂźkten

sonra

diriltilecek

de

deÄ&#x;iliz'

1

Allah Teâlâ, hayata bu gĂśzle bakanlarÄą tehdit ederek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 &_ .h R 3 /• ! h 4 ! n _ . �$ b„ . P6 ( ( ? }

. 3 [ 3 /_ $ h' % 7 R O { 3 *) * .) J † 'G (‰ H % 7 ( ? [ DCy : .( 4$.;]

{ . c

| (

"Şßphesiz ki (âhirette hesap ve cezâ için) bizimle karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;mayÄą Ăźmit etmeyen, (âhiret hayatÄąnÄąn yerine) dĂźnya hayatÄąna râzÄą olan, bununla tatmin olan ve (kevnĂŽ ve Ĺ&#x;er'ĂŽ) âyetlerimizden habersiz olanlar varya iĹ&#x;te onlar,(dĂźnyada) kazandÄąklarÄą sebebi ile barÄąnacaklarÄą yer, cehennemdir."2 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% 7 &! J % & /H * % & ! #ÂŽ. & 2' ( - ! h 4 !n ( 6( [ }

$ 3 ' 4 6 = K J % & ! ( ? O { 3 *) * . cT ( &! J 1 2

En'âm SÝresi: 29 Yunus SÝresi: 7-8


154

: 32(= r.37 4$.;]

{ .) / ( . [ F— • _ &! J . ' ~ € N []B C]A

"Her

kim,

(ameliyle)

dĂźnya

hayatÄąnÄą

ve

onun

çekiciliÄ&#x;ini isterse, onlara amellerinin karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;ÄąnÄą orada tam olarak Ăśderiz ve onlar bunda hiçbir eksikliÄ&#x;e uÄ&#x;ratÄąlmazlar.Ä°Ĺ&#x;te onlar için âhirette ateĹ&#x;ten baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;ey yoktur. OnlarÄąn dĂźnyada

yaptÄąklarÄą (amelleri) boĹ&#x;a gitmiĹ&#x;tir.

Yapmakta olduklarÄą Ĺ&#x;eyler de zaten bâtÄąl idi.(ÇßnkĂź Allah rÄązâsÄą için yapÄąlmamÄąĹ&#x;tÄą)."1 Bu tehdit, hayata bu gĂśzle bakan kimseleri kapsar. Bu kimseler, ister âhiret ameli iĹ&#x;leyerek dĂźnya hayatÄąnÄą isteyen mĂźnâfÄąklar ve amelleriyle gĂśsteriĹ&#x; yapan kimseler olsunlar, isterse ĂślĂźmden sonraki diriliĹ&#x; ve hesaba inanmayan câhiliyet dĂśnemi insanlarÄą ile kapitalizm, komĂźnizm ve inkârcÄą lâiklik gibi yÄąkÄącÄą mezheplere mensup kâfirler olsunlar, bu tehdit herkesi kapsar. Onlar, hayatÄąn kÄąymetini bilememiĹ&#x;ler ve hayata bakÄąĹ&#x;larÄą, hayvanlarÄąn hayata bakÄąĹ&#x;larÄą kadar olamamÄąĹ&#x;tÄąr.Hatta onlar, yol bakÄąmÄąndan daha sapÄąktÄąrlar.Zirâ onlar akÄąllarÄąnÄą geçersiz kÄąlmÄąĹ&#x;, gßçlerini, kendilerine kalmayacak ve kendileri de ona kalmayacak-

1

HĂťd SĂťresi: 15-16


155

larÄą Ĺ&#x;eylerin hizmetine sunmuĹ&#x; ve vakitlerini boĹ&#x;a kaybetmiĹ&#x;, onlarÄą

bekleyen

ve

kaçĹnĹlmaz

olan

âkibetleri

için

çalÄąĹ&#x;mamÄąĹ&#x;lardÄąr. HayvanlarÄą

bekleyen

bir

âkibet

yoktur.OnlarÄąn

aksine, hayvanlarÄąn, dĂźĹ&#x;Ăźnebilen akÄąllarÄą da yoktur.Bunun için

Allah

Teâlâ

onlar

(kâfirler)

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

F _ V ‹„ [ % 7 .) ( * . / c ( % 7 6 f[ * * ‘ c n G V * } [oo :U(= Q6M 4$.;]

{… L ! ; Fœ � * % 7

"(Ey Muhammed!) Yoksa sen, onlarÄąn pek çoÄ&#x;unun (Allah Teâlâ'nÄąn âyetlerini dĂźĹ&#x;ĂźnĂźp)

iĹ&#x;ittiklerini

veya

anladÄąklarÄąnÄą mÄą sanÄąyorsun? Onlar, iĹ&#x;ittiklerinden istifâde etmeme konusunda ancak hayvanlar gibidirler.Hatta onlar, (izledikleri) sapÄąktÄąrlar."

yol

bakÄąmÄąndan

(hayvanlardan)

daha

1

Allah Teâlâ, hayata bu gĂśzle bakan kimseleri bilgisizlikle nitelendirerek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1

Furkân SÝresi: 44


156

* .3 / ( I 3 ' 6 f [ * | ^ H 8 i T ( 8 H }

4$.;] { .) J †

% 7 4 6 = H % 7 ! h 4 !n # l67 m . / ( [yCB :V 6

"(Bu),Allah'Äąn va'didir.Allah asla va'dinden dĂśnmez; fakat

insanlarÄąn

çoÄ&#x;u

(Allah'Äąn va'dinin hak olduÄ&#x;unu)

bilmezler. Onlar, dĂźnya hayatÄąnÄąn gĂśrĂźnen yĂźzĂźnĂź (ve sĂźsĂźnĂź) bilirler. Onlar, âhiret (ile ilgili kendilerine âhirette fayda verecek Ĺ&#x;eyler)den tamamen habersizdirler (âhireti dĂźĹ&#x;Ăźnmezler)."1 Kâfirler, buluĹ&#x;lar ve teknoloji gibi alanlarda tecrĂźbeli olsalar bile, onlar bilgisizdir ve bilimle nitelendirilmeyi hak etmezler.ÇßnkĂź onlarÄąn iĹ&#x;leri, dĂźnya hayatÄąnÄąn gĂśrĂźnen yĂźzĂźnĂź geçmez.Bu, noksan bilgidir. Bu noksan bilgiye sahip kimseler, bu Ĺ&#x;erefli vasfÄą ve kendilerine âlimler denilmesini hak etmezler.Bu Ĺ&#x;erefli vasÄąf, ancak Allah Teâlâ'yÄą bilen ve O'ndan gereÄ&#x;i gibi korkan kimseler için kullanÄąlÄąr. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

6• J 4$.;]

{$p .)M† ep ( eH 8 b– / ^ r H 8 a YT ( / } [\D :U(=

1

RĂťm SĂťresi: 6-7


157

"KullarÄą içerisinde ancak âlimler, Allah'tan (gereÄ&#x;i gibi) korkarlar."1 Kârun'un kÄąssasÄąnda Allah Teâlâ'nÄąn kendisine verdiÄ&#x;i hazineler, dĂźnya hayatÄąna maddĂŽ açĹdan bakÄąĹ&#x;a baĹ&#x;ka bir Ăśrnektir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

! ( ! h 4 !n ( 6( ( ? ˆ Q 8 2 ' ( - K J 8 . Q a H § 6 T J } [yd :U(= ÂĽv 4$.;]

{%+ ! jH ¨ŠN )? 8 ) $ Q K G )* F f '

"Derken Kârun, (bĂźyĂźklĂźÄ&#x;ĂźnĂź ve malÄąnÄąn çokluÄ&#x;unu gĂśstermek için) ihtiĹ&#x;âm içinde kavminin karĹ&#x;ÄąnÄąsÄąna çĹktÄą. DĂźnya hayatÄąnÄą(n sĂźsĂźnĂź) arzulayanlar (onu bu hal Ăźzere gĂśrĂźnce): KeĹ&#x;ke Kârun'a verilenin (mal, zĂŽnet ve makam gibi) bir benzeri bizim de olsaydÄą.DoÄ&#x;rusu o, (dĂźnyada) bĂźyĂźk nasip sahibidir, dediler."2 Kârun'un kavmi, hayata maddĂŽ açĹdan baktÄąklarÄą için, Kârun'un sahip olduÄ&#x;u malÄąn bir benzerini temenni edip ona imrendiler ve onu bĂźyĂźk nasip sahibi olmakla nitelendirdiler. 1 2

FâtĹr SÝresi: 28 Kasar SÝresi: 79


158

Nitekim günümüzdeki kâfir devletler ve onların sahip oldukları endüstriyel ve ekonomik ilerleme, işte bunun örneğidir.Bazı zayıf îmânlı müslümanlar, üzerinde bulundukları küfrü ve kendilerini âhirette bekleyen kötü âkibete bakmaksızın onları takdir etmekte ve onlara hayranlıkla bakmaktadırlar.Bu yanlış bakış açısı onları, kâfirleri yüceltmeye, gönüllerinde onlara saygı duymaya, ahlâk ve kötü âdetlerinde onlara benzemeye sevketmektedir.Bu müslümanlar,ciddî olmada, güç ve kuvvet hazırlamada, buluşlar ve teknoloji alanında kâfirleri taklit etmemişlerdir. 2. Hayata doğru olan ikinci açıdan bakış: Bu bakış açısına göre, insanın bu dünya hayatındaki mal, yetki ve maddî güç gibi şeylerin, âhiret amelini yerine getirmede ondan istifâde edilen birer vesile olduğunu bilmesidir.Hakikatte dünyanın kendisi yerilmez.Övgü ve yerme, ancak bir kulun dünyada işlediği şeylerde olurt. Dünya, âhiret için bir geçit ve geçiş yeridir.Yine, cennetin azığı dünyadır.Cennet halkının elde edeceği en iyi yaşam, ancak dünyada ektiklerinden elde edilir.Bu sebeple dünya, cihad, namaz, oruç, Allah yolunda harcama gibi ibâdetler ve hayırlı ameller için yarışılan bir meydandır.


159

Nitekim Allah Teâlâ cennet halkÄąna hitâben Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U(= UQ Â 4$.;]

{U ! T V (‹„ K J % 2 M ; * /_ L{! '7 . _6 z .) [) } [\o

"(Cennet ehline denir ki: DĂźnyada) geçen gĂźnlerde, iĹ&#x;lediÄ&#x;iniz (sâlih amellere) karĹ&#x;ÄąlÄąk,(her tĂźrlĂź eziyetten uzak bir Ĺ&#x;ekilde) âfiyetle yiyin ve için."1

RUKYE2 VE NAZARLIK: 1.Rukye: AteĹ&#x;li hastalÄąk (humma), sara ve buna benzer hastalÄąklara yakalanan kimsenin, hastalÄąktan kurtulmak için yaptÄąÄ&#x;Äą ve muska diye adlandÄąrÄąlan hastalÄąktan korunma Ĺ&#x;eklidir ki bu rukye iki çeĹ&#x;ittir. Birincisi: İçerisinde Ĺ&#x;irk olmayan rukye Buna gĂśre, hastanÄąn Ăźzerine Kur'an'dan bazÄą bĂślĂźmlerin okunmasÄą ya da Allah Teâlâ'nÄąn isim ve sÄąfatlarÄą ile hastanÄąn korunmasÄądÄąr ki bu mĂźbahtÄąr. ÇßnkĂź Peygamber Hâkkâ SĂťresi: 24 Kur'an-Äą KerĂŽm âyetleri ve hadĂŽs-i Ĺ&#x;erĂŽflerde bildirilen duâlarÄą okumak sĂťretiyle yapÄąlan tedâvidir. (MĂźtercim) 1 2


160

-sallallahu aleyhi ve sellem-

rukye yapmÄąĹ&#x;, yapmayÄą emretmiĹ&#x; ve

yapÄąlmasÄąna da izin vermiĹ&#x;tir. Nitekim Avf b. Mâlik'ten-Allah

ondan râzĹ olsun-

rivâyet

olunduÄ&#x;una gĂśre o Ĺ&#x;Ăśyle der:

> D ‍ ×?‏W L X * W* ) #< ŘŒ l 71 Q* , ‍ ×?‏i i @ * 7)#'FF ŘŒ O#'* @ X i 7 ‍ ×?‏qF ‍ ×?‏WW * < ‍ ‚ Ř&#x;‏H i ‡ ? _ 1 ' x O +$ ‍ ×?‏X z EE }\ ] 1 Z #V O * $ @% * > E "Biz,câhiliyet dĂśneminde rukye yapardÄąk.Ey Allah'Äąn elçisi! Bu konuda ne dersiniz? diye sorduk.'Rukyenizi bana arzedin (ona bakayÄąm).İçerisinde Ĺ&#x;irk olmadÄąkça rukye yapmakta bir sakÄąnca yoktur."1 buyurdu. Ä°mam SuyĂťtĂŽ de bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle der: "Ä°slâm âlimleri, ßç Ĺ&#x;art bulunduÄ&#x;u takdirde rukyenin câiz olduÄ&#x;unda oybirliÄ&#x;ine varmÄąĹ&#x;lardÄąr. Bu ßç Ĺ&#x;art: 1. Rukyenin Allah Teâlâ'nÄąn kelâmÄą (Kur'an-Äą KerĂŽm) veya O'nun isim ve sÄąfatlarÄą ile olmasÄą.

1

MĂźslim


161

2. Rukyenin Arap diliyle olmasÄą ve anlamÄą bilinen Ĺ&#x;eylerle yapÄąlmasÄą. 3. Rukyenin bizzat kendisinin etkili olmadÄąÄ&#x;Äąna, aksine Allah Teâlâ'nÄąn takdiri ile olduÄ&#x;una inanmasÄą1." Rukyenin YapÄąlÄąĹ&#x;Äą: HastanÄąn ĂźstĂźne okuyup Ăźflemek veya bir suya okuyup o suyu hastaya içirmekle olur. Nitekim Sâbit b. Kays'tan-Allah

ondan râzĹ olsun-

rivâyet

olunan hadiste o Ĺ&#x;Ăśyle der:

Z $ * x ‍ ? ×?‏E OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a %i 67) ‍ ×?‏F c ; O7 eFF 76 a ŘŒ"R* - 1 9 O7 e ŘŒum! @ i : , ŘŒ A* N x ‍ ×? ×?‏X z EE 1 "Sonra

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

Buthân'dan2

toprak alarak bir kadehe koydu, Ăźzerine su dĂśkĂźp Ăźfledi

1 2

Fethu'l-MecÎd, sayfa: 135 Buthân: Medine-i Mßnevvere'de bir vâdinin adĹdĹr. (Mßtercim) Buthân


162

ve sonra (su ile karışan toprağı hastanın) üstüne döktü (serpti)."1 İkincisi: İçerisinde şirk olan rukye Bu rukye, Allah Teâlâ'dan başkasına yalvarmak, O'ndan başkasından yardım dilemek ve O'ndan başkasına sığınmak gibi, Allah Teâlâ'dan başkasından yardım istenen bir rukyedir. Örneğin cinlerin, meleklerin, peygamberlerin ve sâlih kimselerin isimleriyle yapılan rukyeler, bu rukyelerdendir. Allah Teâlâ'dan başkasına yalvarmak olan bu davranış, büyük şirk veya rukyenin Arapça olmaması ve anlamı bilinmeyen şeylerle yapılmasıdır. Zirâ küfür veya şirk rukyeye girer de o kimsenin bu durumdan habersiz olmasından korkulur. Dolayısıyla bu tür rukye dînen yasaktır. Nazarlık: Göz değmesin diye çocukların boyunlarına asılan şeydir.Kadın olsun, erkek olsun, büyüklerin boyunlarına da asılan bu nazarlıklar iki çeşittir: Birinci çeşit nazarlık:Kur'an-ı Kerîm'den bazı âyetleri veya Allah Teâlâ'nın bazı isim ve sıfatlarını yazıp ondan şifâ 1

Ebû Dâvûd


163

dilemek için boyunlara asılan nazarlıklardır ki, bunları asmanın hükmü konusunda âlimler iki görüştedirler: Birinci

görüş: Boyunlara nazarlık asmak, câizdir.

Abdullah b. Amr b. Âs-Allah

ondan ve babasından râzı olsun-

bu

görüştedir ki Âişe'den-Allah ondan râzı olsun- rivâyet edilen hadis bunu göstermektedir.Ayrıca Ebû Câfer Bâkır ile -bir rivâyetinde de- İmam Ahmed b. Hanbel-Allah'ın üzerine olsun-

rahmeti onların

bu görüştedirler.Bu görüşteki âlimler, boyunlara

nazarlıklar asmanın yasak oluşu hakkında (Abdullah b. Mes'ud'dan) rivâyet edilen hadisi, şirk içeren nazarlıklar olarak yorumlamışlardır. İkinci görüş: Boyunlara nazarlık asmak haramdır. Abdullah b. Mes'ud ve Abdullah b. Abbas bu görüştedir ki, Huzeyfe, Ukbe b. Âmir ve İbn-i Akîm'in-Allah

onlardan râzı olsun-

görüşleri

b.

bunu

göstermektedir.Abdullah

Mes'ud'un

tâbiînden bir kesim arkadaşları da bu görüştedir.İmam Ahmed'in ashâbı başka bir rivâyette bu görüştedirler. Daha sonraki âlimler de bu görüşü te'yid etmiş ve Abdullah b. Mes'ud'dan-Allah ondan râzı olsun- rivâyet edilen şu hadisi delil göstermişlerdir:


164

y*$ Z ‍ ×? ×? ×?‏X z EE \ } ] l 3 ‍ ×?‏O U* -73 ‍@ ×?‏% ‍ ×?‏A7 GF FF

x O'*`‍! ×?‏k

"(Arapça

yazÄąlmayan

anÄąlmayan) rukyeler,

ve

nazarlÄąklar

içerisinde 1

ve

Allah'Äąn

adÄą

(kadÄąnÄą kocasÄąna

sevdiren) muhabbet muskalarÄąnÄąn her biri, ya açĹktan ya da gizli olarak Ĺ&#x;irke gĂśtĂźrĂźr."2 Hadiste geçen "Tivele" lafzÄą; kadÄąnÄą kocasÄąna, kocasÄąnÄą da kadÄąnÄąna sevdirmek için koyduklarÄą ve bĂśyle olduÄ&#x;unu iddiâ ettikleri Ĺ&#x;eydir. Ä°kinci gĂśrĂźĹ&#x;, Ĺ&#x;u ßç yĂśnden doÄ&#x;rudur: 1. Bu konudaki nehiy (yasaklama) geneldir.Bu genellemeyi (belirli bir olayla) sÄąnÄąrlÄą kÄąlan herhangi bir delil yoktur. 2. Harama gĂśtĂźren her yolun tÄąkanmasÄą gerekir. ÇßnkĂź bu olay, mĂźbah olmayan Ĺ&#x;eylerin boyunlara asÄąlmasÄąna sebep olur. 1 Câhiliyet devrinde kadÄąnlar, gĂśz deÄ&#x;mesinden korumak için çocuklarÄąnÄąn boyunlarÄąna nazarlÄąk asarlardÄą.Ä°slâm gelince, mĂźĹ&#x;riklerin bu bâtÄąl geleneÄ&#x;ini ortadan kaldÄąrmÄąĹ&#x;tÄąr. (MĂźtercim) 2 EbĂť DâvĂťd, Ä°bn-i Mâce, Ä°mam Ahmed ve Hâkim rivâyet etmiĹ&#x;lerdir.


165

3. İçerisinde Kur'an âyetleri yazÄąlÄą bir Ĺ&#x;eyi boynuna asan kimse, tuvâlet ihtiyacÄąnÄą gidermek veya buna benzer durumlarda, boynuna astÄąÄ&#x;Äą o Ĺ&#x;eyi, kßçßk dĂźĹ&#x;Ăźrmesi ve ona saygÄąsÄązlÄąk yapmasÄą kaçĹnÄąlmazdÄąr. Ä°kinci çeĹ&#x;it nazarlÄąk: Kimi insanlarÄąn taktÄąklarÄą, boncuk, kemik, midye kabuÄ&#x;u, iplik, ayakkabÄą, çivi, Ĺ&#x;eytan ve cinlerin isimleri ile tÄąlsÄąmlÄą sĂśzler gibi, içerisinde Kur'an âyetleri olmayan nazarlÄąklar, kesin olarak haram ve Ĺ&#x;irktir. Bu hareket, Allah Teâlâ, O'nun gĂźzel isimleri, yĂźce sÄąfatlarÄą ve O'nun âyetlerinden baĹ&#x;ka Ĺ&#x;eylere bel baÄ&#x;lamaktÄąr. Nitekim bir hadiste Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x bc$d ‍! ×?‏k ‍ ×?‏X z EE 1 GF & ' *x– 1 ] 2 D : ? Z $FF "Kendisine fayda verdiÄ&#x;ine veya kendisinden kĂśtĂźlĂźÄ&#x;Ăź giderdiÄ&#x;ine inanarak kendisine muska, nazarlÄąk ve buna benzer Ĺ&#x;ey takan kimseyi, Allah Teâlâ o taktÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;eyle baĹ&#x;baĹ&#x;a bÄąrakÄąr."1

1

Ä°mam Ahmed ve TirmizĂŽ


166

Allah Teâlâ'ya güvenen, O'na tevekkül eden, O'na sığınan ve işlerini O'na havâle eden kimseye, Allah Teâla yeter. Allah Teâla kendisine uzak olan herkesi yakınlaştırır, zor olan her şeyi ona kolaylaştırır.Her kim, yaratılanlarla, nazarlıklarla, ilaçlarla veya kabirlerde yatan ölülerle Allah Teâlâ'dan

başkasına

bel

bağlarsa

(onlara

tevekkül

ederse), Allah Teâlâ o kimseyi, kendisine hiçbir fayda vermeyen ve kendisinden bir zararı savuşturmaya veya kendisine bir fayda sağlamaya gücü yetmeyen o şeyle başbaşa bırakır.İnancını kaybeden ve Rabbi ile ilişkisi kesilen kimseyi, Allah Teâlâ yüzüstü ve yardımsız bırakır. Müslümanın, inancını bozan veya ona zarar veren şeylere karşı inancını koruması gerekir.Câiz olmayan ilaçları kullanmaması ve hastalıklardan tedâvi olmak için hurâfeci ve hokkabazların yanına gitmemesi gerekir.Zirâ onlar hastanın kalbini ve inancını hasta ederler.Allah Teâlâ'ya tevekkül eden kimseye, Allah Teâlâ yeter. Kimi insan, kendisinde gözle görülen bir hastalığı olmadığı halde bu şeyleri asar. Oysa onun hastalığı, ancak vehmî (kuruntu) olan bir hastalıktır.Bu durum, onun nazar


167

ve hasetten korkmasından ya da otomobiline, bineğine, evinin kapısına veya dükkanına bu şeyleri asması, onun inancından ve Allah Teâlâ'ya tevekkülünün zayıf oluşundan kaynaklanır.Tevhîdi ve doğru inancı öğrenmekle tedâvi edilmesi gereken gerçek hastalık, işte budur.

ALLAH

TEÂLÂ'DAN

BAŞKASI

ADINA

YEMÎN

ETMENİN, YARATILANLA TEVESSÜLDE BULUNMANIN VE ONDAN YARDIM DİLEMENİN HÜKMÜ: A). ALLAH TEÂLÂ'DAN BAŞKASI ADINA YEMÎN ETMEK: Yemîn: Azamet sahibini (Allah'ı) özel bir şekilde anarak bir hükmü pekiştirmek demektir. Tâzim:Allah Teâlâ'nın hakkıdır.O'ndan başkası adına yemîn etmek, câiz değildir. Nitekim ilim ehli, yemînin ancak Allah Teâlâ, O'nun güzel isim ve yüce sıfatları ile olacağı,


168

O'ndan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn etmenin haram olduÄ&#x;u konusunda gĂśrĂźĹ&#x; birliÄ&#x;ine varmÄąĹ&#x;lardÄąr.1 Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn etmek, Ĺ&#x;irktir. Nitekim Ä°bn-i Ă–mer'in-Allah ettiÄ&#x;i

hadiste,

ondan ve babasĹndan râzĹ olsun-

RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

rivâyet Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

bc $d ‍ ×? ×?‏X z EE\ ] ' ! < 8‍ ×?‏F 1 ^ _ = Z $FF x O'*`‍ ×?‏NNa ŘŒ )+= "Kim, Allah’tan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn ederse, kâfir olur veya Allah’a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;muĹ&#x; olur."2 Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄą adÄąna yemĂŽn etmek, kßçßk Ĺ&#x;irktir. Fakat adÄąna yemĂŽn edilen, yemĂŽn eden tarafÄąndan yĂźceltilmiĹ&#x; ve ona ibâdet edilme noktasÄąna ulaĹ&#x;mÄąĹ&#x;sa bu, bĂźyĂźk Ĺ&#x;irktir. Nitekim gĂźnĂźmĂźzde kabirlerde yatanlara ibâdet edenlerin hali buna Ăśrnektir.Zirâ kabirlerde yatan ĂślĂźlere ibâdet eden bu insanlar, tâzim gĂśsterdikleri bu ĂślĂźlerden, Ä°bn-i KasÄąm'Äąn "TevhĂŽd KitabÄą HâĹ&#x;iyesi". Sayfa: 303 TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x; ve hadĂŽs hasen’dir demiĹ&#x;, Hâkim ise hadĂŽsin sahĂŽh olduÄ&#x;unu belirtmiĹ&#x;tir. 1 2


169

Allah Teâlâ'dan daha çok korkmakta ve onlara, Allah Teâlâ'dan daha çok tâzim gĂśsterirler.Ă–yle ki onlarÄąn birisinden, kendisine tâzim gĂśsterdiÄ&#x;i velĂŽnin adÄąna yemĂŽn etmesi istendiÄ&#x;i zaman, velĂŽnin adÄąna yalan yere yemĂŽn etmez. Fakat Allah Teâlâ adÄąna yemĂŽn etmesi istendiÄ&#x;i zaman, yalan da olsa Allah Teâlâ adÄąna yemĂŽn eder. YemĂŽn, adÄąna yemĂŽn edilene tâzim gĂśstermektir ki, buna Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄą lâyÄąk deÄ&#x;ildir.Bu sebeple yemĂŽne saygÄą gĂśstermek ve çok yemĂŽn etmemek gerekir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]X: U(= % 4$.;]

{1 + & ÂŽ } Â…N F[) Â? 0 G }

"(Ey Muhammed!) Çokça yemĂŽn eden, her (yalancÄą) aĹ&#x;aÄ&#x;ÄąlÄąk kimseye itaat etme."1 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[Dd :U(= 4 w x 4$.;] {% |) /( * "(Ey mĂźslĂźmanlar!) YemĂŽnlerinizi koruyun."2

1 2

Kalem SÝresi: Mâide SÝresi: 89

.)jM N }


170

Yani "ancak gerektiÄ&#x;inde ve doÄ&#x;ruluk ve iyilik halinde yemin edin" demektir. ÇßnkĂź çok yemĂŽn etmek veya yalan yere yemĂŽn etmek, Allah Teâlâ'yÄą hafife almak ve O'na tâzim gĂśstermemektir.Bu ise, tevhĂŽdin kemâline aykÄąrÄądÄąr. Nitekim RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

O OF 1Â…' „ E x l $* 1 < ‍ ×?‏J z #8‍ ×?‏O -Â… V E }l eK e FF 8 # ‍ & ×?‏: y t& y X t 6 V 3 + $ t& U* uA‍} ÂŒ ×?‏r - 1 ] # WOt 1 ts‍ ×?‏c i ‍×?‏j ‍ ×? ×?‏X z EE )1 - 1 DEGF |1 6 E )1 - 1 DEGF bF 3 g E 3

* w

x ˜1Na !)+ "Ăœç sÄąnÄąf insan vardÄąr ki, Allah Teâlâ kÄąyâmet gĂźnĂź onlarla (hoĹ&#x;larÄąna gidecek bir sĂśzle) konuĹ&#x;mayacak, onlarÄą (gĂźnahlarÄąndan) temizlemeyecek ve onlar için acÄąklÄą bir azap olacaktÄąr.(Bunlar): SaçĹ-baĹ&#x;Äą aÄ&#x;armÄąĹ&#x;, yaĹ&#x;lÄą zinâkâr erkek, kibirli fakir ve satÄąn alÄąrken malÄąnÄąn Ăźzerine yemĂŽn ederek satÄąn alan ve satarken de malÄąnÄąn Ăźzerine yemĂŽn ederek satan kimsedir."1

1

TaberânĂŽ sahih bir senedle rivâyet etmiĹ&#x;tir.


171

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bu hadiste, çok yemîn edeni tehdit etmesi, Allah Teâlâ'nın ismine saygı duyulması gerektiğine ve O'na tâzim gösterilmesi gerektiği için çok yemîn etmenin haram olduğuna delâlet eder. Aynı şekilde, Allah Teâlâ'nın adına yalan yere yemîn etmek de haramdır ki buna, Yemîn-i Ğamûs1 denir. Nitekim Allah Teâlâ münâfıkları, bilerek Allah Teâlâ'nın adına yalan yere yemîn etmekle nitelendirmiştir. Bu konuyu şöyle özetlemek mümkündür: 1. Emânet veya Kâbe üzerine yemîn etmek veyahut da Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- adına yemîn etmek gibi, Allah Teâlâ'dan başkası adına yemîn etmek, haramdır. Bu yemîn, şirktir. 2. Allah Teâlâ adına bilerek ve kasten yalan yere yemîn etmek, haramdır.Bu yemîn, Yemîn-i Ğamûs'tur.

1 Bu yemîn, sahibini günaha, sonra da cehenneme daldıran yemîndir. Bu yemînin sahibi, geçmişte olan bir şey üzerine bildiği halde yalan söyleyerek yemîn etmiştir. (Mütercim)


172

3. Gerek duyulmadÄąÄ&#x;Äą takdirde -doÄ&#x;ru olsa bileAllah Teâlâ adÄąna çok yemĂŽn etmek, haramdÄąr. ÇßnkĂź çok yemĂŽn etmek, Allah Teâlâ'yÄą hafife almak demektir. 4. DoÄ&#x;ru olduÄ&#x;u ve gerek duyulduÄ&#x;u takdirde Allah Teâlâ adÄąna yemĂŽn etmek, câizdir.

B).YARATILANLA ALLAH TEĂ‚LĂ‚'YA TEVESSĂœLDE BULUNMAK : TevessĂźl: Bir Ĺ&#x;eye yakÄąnlaĹ&#x;mak, o Ĺ&#x;eyi elde etmek ve ona ulaĹ&#x;mak demektir.

VesĂŽle ise yakÄąnlÄąk, yakÄąn olma

demektir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

K3 J 3 7 P U ! ;. 8 ! . s2 _ 8 .) G . ' ‰ ( ? &h(* (} [WA :U(= 4 w x 4$.;] { . n M G % |)

8 ! ;

"Ey ĂŽmân edenler! Allah'tan korkun ve (itaat ederek ve râzÄą olduÄ&#x;u Ĺ&#x;eylere uyarak)

O'na

yakÄąnlaĹ&#x;maya

yol


173

arayÄąn.O'nun yolunda cihad edin ki (cennetini kazanÄąp) kurtuluĹ&#x;a eresiniz."1

TevessĂźl iki kÄąsÄąmdÄąr: Birinci KÄąsÄąm: MeĹ&#x;rĂť (câiz olan) tevessĂźl. Bu tevessĂźl, altÄą çeĹ&#x;ittir. Birincisi: Ä°sim ve sÄąfatlarÄąyla Allah Teâlâ'ya tevessĂźlde bulunmaktÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 w  /; * K J n ( ( ? $5 &_ ^ . Hr J a 'c n b– /; ‹„ 8 } []DX :U(= ÂŽ 6H‹ 4$.;]

{ .) / ( . [ e ! ;

"En gĂźzel isimler,Allah’ĹndÄąr.O halde o gĂźzel isimlerle O’na duâ edin (O’ndan isteyin).O’nun isimleri hakkÄąnda eÄ&#x;ri yola gidenleri (isimlerini deÄ&#x;iĹ&#x;tirenleri) bÄąrakÄąn.Onlar

1

Mâide SÝresi: 35


174

(dĂźnyada iken) yapmakta olduklarÄąnÄąn cezâsÄąnÄą (âhirette) gĂśreceklerdir."1 Ä°kincisi: ĂŽmân ile tevessĂźlde bulunan kimsenin yaptÄąÄ&#x;Äą salih amellerle Allah Teâlâ'ya tevessĂźlde bulunmaktÄąr. Allah Teâlâ ĂŽmân ehli hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 ' _$ 3 '  J % |) #_6 _ . ' ‰ * Â&#x;ÂŞ

Œ r '( l(r ' ' / ; ' ' _ $} 6/H ˆ‰ 4$.;]

{$ 6_ ‹ � ' J. G 'G {#!; 'H 6 ŠM [ '_ . 5) ' 6 M † J

[]dW :U(=

"Ey Rabbimiz!Gerçek Ĺ&#x;u ki biz,(insanlarÄą) 'Rabbinize ĂŽmân edin, diye ĂŽmâna çaÄ&#x;Äąran bir dâvetçiyi (Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'i)

iĹ&#x;ittik, hemen ĂŽmân ettik.Ey Rabbimiz!

ArtÄąk gĂźnahlarÄąmÄązÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la, kĂśtĂźlĂźklerimizi Ăśrt ve iyi kimselerle birlikte canÄąmÄązÄą al."2 Yine, BuhârĂŽ ve MĂźslim’in sahihlerinde bulunan meĹ&#x;hur "MaÄ&#x;ara ArkadaĹ&#x;larÄą KÄąssasÄą" olarak bilinen kÄąssada, saÄ&#x;anak yaÄ&#x;murdan maÄ&#x;araya sÄąÄ&#x;Äąnan ßç arkadaĹ&#x;, daÄ&#x;dan yuvarlanan kayanÄąn maÄ&#x;aranÄąn aÄ&#x;zÄąnÄą kapatmasÄąyla 1 2

A’râf SĂťresi: 180 Ă‚l-i Ä°mrân SĂťresi: 193


175

dÄąĹ&#x;arÄąya çĹkamamÄąĹ&#x;lardÄą.Bunun Ăźzerine herkes sâlih ameliyle Allah Teâlâ'ya tevessĂźlde bulunmuĹ&#x;, Allah Teâlâ da onlarÄą bu sÄąkÄąntÄądan kurtararak kayayÄą maÄ&#x;aranÄąn aÄ&#x;zÄąndan uzaklaĹ&#x;tÄąrmÄąĹ&#x; ve dÄąĹ&#x;arÄą çĹkarak gitmelerini saÄ&#x;lamÄąĹ&#x;tÄą. ĂœçßncĂźsĂź: Allah Teâlâ'yÄą birlemek -tevhĂŽd- ile O'na tevessĂźlde bulunmaktÄąr. Yunus-aleyhisselâm- Allah Teâlâ'ya bu Ĺ&#x;ekilde tevessĂźlde bulunmuĹ&#x;tu. Nitekim Allah Teâlâ, Kur'an'da Yunus-aleyhisselâm-'Äąn Ĺ&#x;Ăśyle tevessĂźlde bulunduÄ&#x;unu haber vermektedir:

K3 J u r 3 'J 8 3 ! H $ * j J l � s ‘ 7 5 5 .h' 5 } 4$.;]

{1 / j ')[ K# O n ; * 8 * < / ) jœ

[Dy :U(= b ! ‹

"(Ey Muhammed!)

ZĂźnnĂťn

(balÄąk sahibi, Yunus'un)

kÄąssasÄąnÄą da hatÄąrla.(Kavmi kendisine ĂŽmân etmeyince onlarÄąn arasÄąndan) Ăśfkeli bir Ĺ&#x;ekilde çekip gitmiĹ&#x;ti.Bizim kendisini asla sÄąkÄąĹ&#x;tÄąrmayacaÄ&#x;ÄąmÄązÄą zannetmiĹ&#x;ti.(Denizde balÄąk onu yutup) karanlÄąklar içinde kalÄąnca, 'Senden baĹ&#x;ka hakkÄąyla ibâdete lâyÄąk hiçbir ilah yoktur.Seni her tĂźrlĂź noksanlÄąk-


176

lardan tenzih ederim.Gerçekten ben, zâlimlerden oldum' diye niyaz etti."1 DĂśrdĂźncĂźsĂź: Ă‚cizliÄ&#x;ini, ihtiyacÄąnÄą ve affÄąna muhtaç olduÄ&#x;unu gĂśstermek sĂťretiyle Allah Teâlâ'ya tevessĂźlde bulunmaktÄąr. Nitekim

Allah

Teâlâ,

Eyyßb-Aleyhisselâm-'Ĺn

Ĺ&#x;Ăśyle

tevessĂźlde bulunduÄ&#x;unu haber vermektedir:

4$.;]

{1 / N 6 % N $ * * h6h‚ K ' c K# * 8 _$ u r 5 .h(* } [DW :U(= b ! ‹

"(Ey Muhammed! Kulumuz) EyyĂźb'Ăź de hatÄąrla.Hani o

Rabbine:'BaĹ&#x;Äąma bu dert geldi.Sen, merhametlilerin en merhametlisisin (benden bu sÄąkÄąntÄąyÄą gider)' diye niyaz etmiĹ&#x;ti."2

1 2

Enbiyâ SÝresi: 87 Enbiyâ SÝresi: 83


177

BeĹ&#x;incisi:Hayatta olan sâlih kimselerin duâsÄą ile Allah Teâlâ'ya tevessĂźlde bulunmaktÄąr. Sahâbe-Allah

onlardan râzĹ olsun-

yaÄ&#x;mur yaÄ&#x;madÄąÄ&#x;Äą ve

kuraklÄąk olduÄ&#x;u zaman, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'den Allah Teâlâ'ya kendileri için duâ edip yaÄ&#x;mur yaÄ&#x;dÄąrmasÄąnÄą isterlerdi.Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

vefat

edince,

amcasĹ Abbas'tan-Allah ondan râzĹ olsun- isterler, Abbas da onlar için duâ ederdi.1 AltĹncĹsĹ: GßnahlarĹ itiraf etmek sÝretiyle Allah Teâlâ'ya tevessßlde bulunmaktĹr:

$ .3)Ms . 3 7 8 3 8 6 M s J K 6 M† J K cM / m K# # $ ˆ Q} []B :U(= ÂĽv 4$.;]

{% ! N 6

"(Musa) Rabbim! DoÄ&#x;rusu ben, (ĂśldĂźrmemi emretmediÄ&#x;in cana kÄąyarak) kendime zulmettim.Beni baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la, dedi. Allah da onu baÄ&#x;ÄąĹ&#x;ladÄą.ÇßnkĂź Allah,(kullarÄąnÄąnÄąn gĂźnahlarÄąnÄą) çok baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layan ve (onlara) merhametli olandÄąr."2

1 2

BuhârÎ Kasas SÝresi: 16


178

İkinci Kısım: Meşrû (câiz) olmayan tevessül: Bu tevessül, ölülerden kendisi için duâ edip şefaat istemek veya Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

yüce

makamı ile veya yaratılanın zâtı ile veyahut da hakkı ile tevessülde bulunmaktır. Bunun açıklaması şöyledir: 1. Ölülere yalvarıp yakarmak, câiz değildir: Çünkü hayatta iken gücü yettiği gibi, öldükten sonra ölünün duâ etmeye gücü yetmez. Ölülerden şefaat istemek de câiz değildir. Çünkü Ömer b. Hattâb, Muâviye b. Ebî Süfyan ve onlarla birlikte sahâbe-Allah

onlardan râzı olsun-

ve onlara en güzel bir şekilde uyan tâbiîn, yağmur yağmadığında Abbas-Allah ondan râzı olsun- ve Yezîd b. Esved-Allah ondan râzı olsun-

gibi hayatta olanlardan, Allah Teâlâ'nın yağmur

yağdırması için duâ etmesini isteyerek onunla tevessülde bulunmuş ve ondan şefaatçi olmasını istemişlerdir. Onlar ne Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in,

ne de

başkasının kabrinin yanında tevessülde bulunmuşlar veya şefaatçi olmasını istemişler veyahut Allah Teâlâ'nın yağmur


179

yağdırması için duâ etmesini istemişlerdir.Aksine onlar, Abbas ve Yezîd gibi hayatta olanlara yönelmişlerdir. Nitekim Ömer-Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir: "Allahım! Şüphesiz ki bizler, (hayatta iken yağmur yağdırman için) senin

peygamberinle

sana

tevessülde

bulunur, sen de bize yağmur yağdırırdın.Artık peygamberimizin amcası Abbas ile sana (yağmur yağdırman için) tevessülde bulunuyoruz.Bize yağmur yağdır (Allahım!)." Sahâbe-Allah sellem-

ondan râzı olsun-,

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve

ile hayatta iken meşrû tevessülde bulunma imkânı

ortadan kalkınca,onun yerine hayatta olan salih kimselerle tevessülde bulunmaya başlamışlardır.Vefâtından sonra Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ile tevessülde bulunmak câiz olsaydı, sahâbe onun kabrine gelir ve onunla tevessülde bulunabilirlerdi.1Onların bunu yapmamaları, ölülerle tevessülde bulunmanın câiz olmadığına delâlet eder. Sahâbe, ölümünden

sonra

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'den

kendileri için duâ etmesi veya şefaatçi olması için tevesülde bulunmamışlardır. Şayet hayatta iken olduğu gibi

1

Mecmûul-Fetâvâ: İbn-i Teymiyye (1/318)


180

ĂślĂźmĂźnden sonra da Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'den

duâ etmesini ve Ĺ&#x;efaatçi olmasÄąnÄą istemek câiz olsaydÄą, sahâbe ondan daha aĹ&#x;aÄ&#x;Äą derecede olan baĹ&#x;ka birisinden deÄ&#x;il de Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'den isterlerdi. 2.

Peygamber -sallallahu

aleyhi

ve

sellem- 'in

veya

baĹ&#x;ka birisinin makamÄąyla tevessĂźlde bulunmak, câiz deÄ&#x;ildir:

8 ‍ ) ! ×?‏i Q* y 7AIF ŘŒi Q* , # L* 8‍ ×?‏O 3 L ‍ ×?‏HGF FF EE Ot 1 • "Allah'tan bir Ĺ&#x;ey istediÄ&#x;inizde, benim makamÄąmla O'ndan

isteyin.Çßnkß

bĂźyĂźktĂźr."

benim

makamÄąm,

Allah

katÄąnda

1

Bu hadis, uydurmadÄąr.Ä°slâm âlimlerinin yazdÄąklarÄą muteber kitaplarÄąn hiçbirisinde bu hadisin aslÄą yoktur. Ä°lim ehlinden hadis bilen hiç kimse de bu hadisi zikretmemiĹ&#x;tir. 1

Bu hadisin baĹ&#x;ka bir rivâyeti vardÄąr ki, o da Ĺ&#x;Ăśyledir:

E tO1 • 8‍ ) ! ×?‏i Q* y 7AIF ŘŒi Q* , ‍ ×?‏7L ? FF

"Benim makamĹmla (Allah'a) tevessßlde bulunun.Çßnkß benim makamĹm Allah katĹnda bßyßktßr." Bu hadis de uydurmadĹr. (Mßtercim)


181

Bir meselede delil sahih olmadığına göre, onunla amel etmek de câiz değildir. Çünkü ibâdetler, ancak sahih ve açık bir delille sâbit olur. 3. Yaratılanın zâtıyla tevessülde bulunmak, câiz değildir: Eğer Arapçadaki "Bâ" harfi, kasem (yemîn) için olursa, o takdirde Allah Teâlâ adına yemîn edilmiş olur. Yaratılanla yaratılanın üzerine yemîn etmek olursa, bu câiz değildir.Çünkü hadiste de belirtildiği gibi bu, şirktir. O halde nasıl olur da yaratılanla Allah Teâlâ adına yemîn edilir. Yok eğer "Bâ" harfi, "sebebiye" için ise, Allah Teâlâ, yaratılana yalvarıp yakarmayı, duâya icâbet etmek için sebep kılmamış ve kullarına da bunu meşrû saymamıştır. 4. Yaratılanın hakkıyla tevessülde bulunmak, iki sebepten dolayı câiz değildir: Birincisi: Hiç kimsenin, Allah Teâlâ'nın üzerinde hakkı yoktur. Aksine yaratılana lütuf ve ihsanda bulunan, O'dur. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır:


182

[oy :U(= V 6 4$.;]

{1 ' g / 6 v '! H ÂŤ N [ }

"Mß’minlere yardÄąm etmek, (lĂźtuf ve ihsan olmak Ăźzere) Ăźzerimize bir haktÄąr.1"2 Ä°taat edenin mĂźkafatÄą hak etmesi, onun lĂźtuf ve ikramÄą hak etmesidir.Yoksa onun bu mĂźkafatÄą hak etmesi, yaratÄąlanÄąn yaratÄąlandan bir Ĺ&#x;ey karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;Äąnda almÄąĹ&#x; olduÄ&#x;u hak gibi deÄ&#x;ildir. Ä°kincisi: Allah Teâlâ'nÄąn lĂźtuf ve ihsanda bulunarak kuluna verdiÄ&#x;i bu hak, O'na has olan bir haktÄąr ve buna hiç kimse karÄąĹ&#x;amaz.Bir kimse Allah Teâlâ'ya hak etmediÄ&#x;i bir Ĺ&#x;eyle tevessĂźlde bulunduÄ&#x;unda, kendisiyle hiçbir alakasÄą olmayan bir Ĺ&#x;eyle tevessĂźlde bulunmuĹ&#x; olur ki bu, kendisine hiçbir fayda vermez.

‚ # L i GF 7O D ‍ ×?‏W W * < K 7( ‍ ×?‏GF 3 1 Z $ ” ; Z $ FF O i IF ‍ ×?‏c Q b* g - $ 2 N ‚# L ‚ 1 5 U*7+ ‍ ×?‏2 N 1 Bu hak, Allah Teâlâ'dan bir lĂźtuf ve ihsan olmak Ăźzere kullarÄą için kendi Ăźzerine farz kÄąldÄąÄ&#x;Äą bir haktÄąr.Nitekim buna benzer bir âyet-i kerĂŽmede Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr: "Rabbiniz (kullarÄąna bir lĂźtuf ve ihsan olmak Ăźzere) merhamet etmeyi kendine farz kÄąldÄą...." En'am SĂťresi: 54 (MĂźtercim) 2 RĂťm SĂťresi: 47


183

R * < ?‍ ×?‏z y ; ŘŒ{l : - L E xR* FX E ‍×?‏x E ‍×?‏x ] ” ; FX* 7) ‍ ×?‏Z $ i c 1 : ? A ‚# L ‚ ?* q $ R* ^ 3 ‍ ‚ ×?‏p L & 6 @ ŘŒ z DEGF s c% ‍ ^ ×?‏E 7 GF i H i ^ ? A !k ‍ ×?‏X z EE "‚ $ _ A : 6 L ^ 3 L‍ ×?‏F y 1

x bX!™‍! ×?‏1:L i Z

D ‍×?‏

š *`‍) ×?‏+= y*$ Z ‍ ×?‏l›„; Z ‍ ×?‏

"Her kim, namaza gitmek için evinden çĹkarken: AllahÄąm!Niyaz edenlerin senin Ăźzerindeki hakkÄą ve bu (câmiye) gidiĹ&#x;imin hakkÄą ile tevessĂźlde bulunarak senden niyaz ediyorum.Zirâ ben, evimden iftihar etmek, kendimi beÄ&#x;enmek, gĂśsteriĹ&#x; ve Ĺ&#x;Ăśhret amacÄą ile çĹkmadÄąm.GazabÄąndan sakÄąnmak ve rÄązâna nâil olabilmek için (evimden) çĹktÄąm.Senden, beni cehennem azabÄąndan korumanÄą ve gĂźnahlarÄąmÄą

baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lamanÄą

diliyorum.Zirâ

senden

baĹ&#x;ka

gĂźnahlarÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layan yoktur' derse, Allah ona yĂźzĂźnĂź çevirir ve yetmiĹ&#x;bin melek ona istiÄ&#x;farda bulunur."1 Bu hadis, sâbit deÄ&#x;ildir.Zirâ hadisin isnadÄąnda AtÄąyye el-AvfĂŽ adÄąnda bir râvi vardÄąr ki bu Ĺ&#x;ahÄąs, bazÄą hadisçilerin de

1 EbĂť SaĂŽd el-HudrĂŽ'den Ahmed, Ä°bn-i Huzeyme ve Ä°bn-i Mâce rivâyet etmiĹ&#x;ler, HâfÄąz Ä°bn-i Hacer ise hadisin hasen olduÄ&#x;unu sĂśylemiĹ&#x;, ancak ElbânĂŽ 'hadisin senedi zayÄąftÄąr', der.


184

dediği

gibi,

zayıf

olduğu

konusunda

âlimler

ittifak

etmişlerdir.1 Böyle olunca da akâidle ilgili konuda bu hadis delil olarak gösterilemez. Sonra, yukarıdaki hadiste belirli bir şahsın hakkı ile Allah Teâlâ'ya tevessülde bulunma diye bir şey sözkonusu değildir.Aksine

genel

olarak

Allah

Teâlâ'ya

yalvarıp

O'ndan isteyenlerin hakkı vardır.Allah Teâlâ'ya yalvarıp O'ndan isteyenlerin hakkı ise, Allah Teâlâ'nın onlara vâ'dettiği gibi, duâlarına icâbet etmektir. Bu, hiç kimsenin Allah Teâlâ'ya farz kılmadığı, bizzat O'nun onlar için kendine farz kıldığı bir haktır. Bu ise yaratılanın hakkı ile değil de Allah Teâlâ'nın doğru vâ'di ile tevessülde bulunmak demektir. C).YARATILANDAN

YARDIM

VE

İMDAT

DİLEMENİN HÜKMÜ:

1 İbn-i Hacer'in Atıyye el-Avfî hakkında; "Sadûk, çok hata eden, hadisleri tedlis eden ve şiî birisiydi" dedikten sonra Elbânî şöyle der:"Ben de derim ki:Atıyye el-Avfî,Ebû Saîd el-Hudrî'den bu hadisi an an (den...den) yaparak rivâyet etmiştir.Ebû Saîd el-Hudrî'den işittiğini açıkça beyan etmemiştir.Bu da hadisin zayıf olması için ikinci bir illettir ki bu şahsın hadisi nasıl hasen olabilir ki? (Mütercim)


185

Ä°stiâne kelimesi, bir iĹ&#x;te yardÄąm ve destek istemek demektir. Ä°stiÄ&#x;âse kelimesi ise, sÄąkÄąntÄąyÄą gidermesini istemek, imdat dilemek demektir. YaratÄąlandan

yardÄąm

ve

imdat

dilemek

iki

tĂźrlĂźdĂźr: Birincisi: GĂźcĂźnĂźn yettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eylerde yaratÄąlandan yardÄąm ve imdat dilemektir ki, bu câizdir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

4$.;] { % t a H . G

u . 2 #ÂŹ a H . G } [\ :U(= 4 w x

"(Ey mß'minler! Kendi aranĹzda birbirinizle) iyilik ve takvâda

birbirinizle

yardÄąmlaĹ&#x;Äąn.(Allah'a isyan ve haddi

aĹ&#x;mak gibi) gĂźnah ve dĂźĹ&#x;manlÄąkta birbirinizle yardÄąmlaĹ&#x;mayÄąn."

1

BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1

Mâide SÝresi: 2


186

3 ÂĽv 4$.;]

{^ # H Œ ? a H 8 2 ! z Œ ? 8 t s2 ; J} []A :U(=

"Kendi taraftarÄąndan (kavminden) olanÄą, dĂźĹ&#x;manÄąna karĹ&#x;Äą

ondan

istedi..."

(Musa'dan kendisine)

yardÄąm

etmesini

1

Ä°kincisi: Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄąnÄąn gĂźcĂźnĂźn yetmediÄ&#x;i Ĺ&#x;eylerde yaratÄąlandan yardÄąm ve imdat dilemektir. Ă–rneÄ&#x;in ĂślĂźlerden yardÄąm dilemek, hastalara Ĺ&#x;ifâ vermek, sÄąkÄąntÄąlarÄą gidermek ve baĹ&#x;Äąna gelen zararÄą savmak gibi, Allah Teâlâ'dan baĹ&#x;kasÄąnÄąn gĂźcĂźnĂźn yetmediÄ&#x;i konularda hayatta olan kimselerden yardÄąm etmelerini istemektir. YaratÄąlandan yardÄąm ve imdat dilemenin bu tĂźrĂź câiz deÄ&#x;ildir ve bu bĂźyĂźk Ĺ&#x;irktir. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

zamanÄąnda

mßnâfĹklardan birisi mß'minlere eziyet veriyordu.

W* @ W W * @ ) 8‍ ×?‏i qX z $* 7( ‍ ×?‏FZ * 6 Z Š a 8‍ ×?‏FW L 91 ^ 3 + ‍ ×?‏$ #@ W ) 8‍ ×?‏i qX u V 1

Kasas SĂťresi: 15


187

Š a 8‍ ×?‏W L X W* < ŘŒF2 * ) - ‍ ×? ×?‏c Q Z $ OŠ L 1 8‍×?‏ 8 * * ^ 3 + * -7 GF ŘŒi * ^3 + E 7 GF FF W OŠ L 1 8‍×?‏ x i ‍×?‏j ‍ ×? ×?‏X z EE 7& y 7„ Ubâde b. Sâmit'ten rivâyet olunduÄ&#x;una gĂśre o der ki: EbĂť Bekir-Allah ikisinden de râzÄą olsun-: "Haydi bu mĂźnâfÄąÄ&#x;a karĹ&#x;Äą RasĂťlullah-sallallahu sellem-'den

yardÄąm isteyelim", dedi. Bunun Ăźzerine RasĂťlullah

-sallallahu aleyhi ve sellem- Ĺ&#x;Ăśyle

yardÄąm istenir."

aleyhi ve

istenmez,

buyurdu: "Hiç Ĺ&#x;Ăźphe yok ki benden

yardÄąm

ancak

Allah-azze

ve celle-'den

1

RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-, hayatta iken gĂźcĂźnĂźn yettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eylerden olmasÄąna raÄ&#x;men tevhĂŽdi korumak, Ĺ&#x;irke gĂśtĂźren yollarÄą tÄąkamak, Rabbine karĹ&#x;Äą edepli ve mĂźtevâzi olmak, Ăźmmetini Ĺ&#x;irke gĂśtĂźren sĂśz ve fiillerden uyarmak için

kendisi

hakkÄąnda

bu

sĂśzĂźn

kullanÄąlmasÄąnÄą

çirkin

gĂśrmĂźĹ&#x;tĂźr.

1 TaberânĂŽ rivâyet etmiĹ&#x;tir.Hadisin râvileri,BuhârĂŽ ve MĂźslim'in râvileri gibi sahihtir.Ancak râvilerden birinin Ä°bn-i LehĂŽa olmasÄą sebebiyle hadis zayÄąftÄąr.Ä°mam Ahmed bu hadisi baĹ&#x;ka bir lafÄązla rivâyet etmiĹ&#x;tir.


188

Peygamber-sallallahu gücünün yettiği

aleyhi

ve

sellem-

hayatta

iken

şeylerden olmasına rağmen ondan

yardım istenemediğine göre, vefâtından sonra Allah Teâlâ'dan başkasının gücünün yetmediği şeylerde, o kimseden nasıl yardım istenebilir?1 Bu davranış, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- hakkında câiz olmadığına göre, onun dışındakiler hakkında câiz olmaması daha önce gelir.

3. BÖLÜM RASÛLULLAH-sallallahu aleyhi ve sellem-, ONUN ÂİLESİ VE ASHÂBI KONUSUNDA GEREKENİN AÇIKLANMASI: Bu bölüm şu fasıllardan meydana gelmiştir: Birinci Fasıl:Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i sevmenin, ona saygı göstermenin, onun hakkında aşırıya gitmekten 1

"Fethul-Mecîd". Sayfa: 196-197


189

ve onu aşırı şekilde övmekten yasaklamanın farz oluşu, onun Allah Teâlâ katındaki yüksek makamının açıklanması hakkında. İkinci

Fasıl: Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

itaat

etmenin ve Onu örnek almanın farz oluşu hakkında. Üçüncü Fasıl: Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâmda bulunmanın meşrû oluşu hakkında. Dördüncü Fasıl: Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

âile

halkının fazîleti, onlardan nefret etmeden ve aşırıya gitmeden onlar hakkında yapılması gereken şeyler hakkında. Beşinci fasıl: Sahâbenin fazîleti ve onlar hakkında inanılması gereken şeyler, ehl-i sünnet vel-cemaat müslümanlarının sahâbe arasında meydana gelen olaylar konusunda izledikleri yol. Altıncı Fasıl: Sahâbe ve hidâyet önderi imamlara sövmenin yasak oluşu hakkında.

1. FASIL


190

RASÛLULLAH-sallallahu aleyhi ve sellem-'İ SEVMENİN, ONU

YĂœCELTMENÄ°N,

ONUN

HAKKINDA

AĹžIRIYA

GÄ°TMEKTEN VE ONU AĹžIRI BÄ°R ĹžEKÄ°LDE METHETMEKTEN YASAKLAMANIN GEREKLÄ° OLUĹžU VE ONUN ALLAH

TEĂ‚LĂ‚

KATINDAKÄ°

YĂœKSEK

MAKAMININ

AÇIKLANMASI:. 1. RASĂ›LULLAH-sallallahu aleyhi ve sellem-'Ä° SEVMEK VE ONU YĂœCELTMEK FARZDIR: Kulun, ilk Ăśnce Allah Teâlâ'yÄą sevmesi gerekir. ÇßnkĂź bu, ibâdetlerin en bĂźyĂźklerindendir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 3 #‘3 n[ % & .h n ( rl * 8 r ?) T 2( I ' }

?3 6 ( 5 . / m ( ? u 6 ( . 8 Š k N h z * . ' ‰ ( ? []BA :U(= 46 4$.;]

{ ? ( z 8 * l ! /P 8 4 . ) *

"Ä°nsanlardan kimisi Allah’Ĺ bÄąrakÄąp birtakÄąm putlarÄą O'na denk tutar ve Allah’Ĺ sevdikleri gibi onlarÄą severler. Ama ĂŽmân edenlerin Allah sevgisi, (onlardan) daha kuvvetlidir.(Allah’a Ĺ&#x;irk koĹ&#x;arak nefislerine) zulmedenler, Ĺ&#x;ayet (âhirette) azabÄą gĂśrdĂźklerinde, gßç ve kuvvetin hepsinin Allah’a âit olduÄ&#x;unu ve Allah’Ĺn azabÄąnÄąn çetin olduÄ&#x;unu


191

Ăśnceden

bilmiĹ&#x;

tapmazlardÄą)."

olsalardÄą,

(Allah’Ĺ bĹrakĹp da putlara

1

ÇßnkĂź kullarÄąna, açĹk ve gizli her nimeti bol bol ihsan eden

Rab,

O'dur.O'nun

Muhammed-sallallahu

sevgisinden

aleyhi ve sellem-'in

sonra,

elçisi

sevgisi gelir.Zirâ Allah

Teâlâ'nÄąn dĂŽnine dâvet eden, onu haber veren, Ĺ&#x;eriatÄąnÄą tebliÄ&#x; eden ve hĂźkĂźmlerini açĹklayan, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

kendisidir. Dßnya ve âhirette mß'minler için

iyilik olarak bir Ĺ&#x;ey hâsÄąl olmuĹ&#x; ise, bu elçinin eliyle olmuĹ&#x;tur. Hiç kimse ona itaat etmeden ve tâbi olmadan cennete giremez. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

A #V A WAF * ›MF ‍ ×?‏K = 7ZF ! y 1 7Z#' Z $ t K e FF E R - ‍ ×?‏7€ N A ŘŒ* - Q‍ ×?‏L * 7- $ 1 GF 7€ = # L X D ‍×?‏ c < A ! : F #V ‍ ×?‏i : A V A D DEGF %6 N x 1 1

2 3$ z EE FX*7) ‍ ×?‏i hc < A V * - ' ) $ D ‍×?‏

Bakara SĂťsresi: 165


192

"Ăœç haslet kimde bulunursa, o kimse ĂŽmânÄąn tadÄąna varmÄąĹ&#x;tÄąr.(Bu ßç haslet):Allah ve RasĂťlĂźnĂź her Ĺ&#x;eyden daha çok sevmek, bir kimseyi ancak Allah için sevmek ve Allah'Äąn kendisini kĂźfĂźrden kurtardÄąktan sonra kĂźfre dĂśnmeyi,ateĹ&#x;e atÄąlmayÄą çirkin gĂśrdĂźÄ&#x;Ăź gibi çirkin gĂśrmektir."1 RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sevgisi,Allah Teâlâ'nÄąn sevgisine baÄ&#x;lÄądÄąr ve O'nun sevgisinden ayrÄąlamaz.Allah Teâlâ'nÄąn sevgisinden sonra ikinci derecede RasĂťlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in

sevgisi gelir.

Nitekim RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sevgisi ve

onun sevgisinin -Allah Teâlâ'nÄąn sevgisi hariç- herkesin sevgisinden daha Ăśnce gelmesi gerektiÄ&#x;i konusunda RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

! Z $ 1 GF 7€ = A #' 73 = O#'! = Z $ † E FF x 1

1

BuhârÎ ve Mßslim

2 3$ z EE 5 : - y F>*7) ‍! ×?‏ ‍ ×?‏


193

"Ben sizden birinize evlâdından,babasından ve bütün insanlardan daha sevimli gelmedikçe, (tam anlamıyla) îmân etmiş sayılmaz."1 Aksine mü'minin, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i kendi nefsinden daha çok sevmesi gerekir.Nitekim Ömer-Allah ondan râzı olsun-,

Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e:

"Ey Allah'ın elçisi! Andolsun ki sen,bana -nefsimden başka-, her şeyden daha sevimlisin" deyince, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-:

"Nefsim elinde olan Allah'a yemîn

ederim ki, ben sana nefsinden daha sevimli olmadıkça, bana tam îmân etmiş olmazsın" buyurdu. Bunun üzerine Ömer-Allah ondan râzı olsun-: "Hiç şüphe yok ki sen, bana nefsimden de sevimlisin (ey Allah'ın elçisi!)" deyince, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- : "İşte şimdi oldu ey Ömer!"2 buyurdu. Bu hadis, Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

sevmenin

farz olduğuna ve onun sevgisinin, -Allah Teâlâ'nın sevgisi hariç- her şeyin sevgisinden önce geldiğine delâlet etmek1 2

Buhârî ve Müslim Buhârî


194

tedir.Çünkü Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sevgisi, Allah

Teâlâ'nın sevgisine bağlı olup O'nun sevgisinden ayrılamaz. Zirâ onun sevgisi, Allah içindir. Mü'minin kalbinde, Allah Teâlâ sevgisi arttıkça, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in sevgisi de artar, Allah Teâlâ sevgisi azaldıkça, onun sevgisi de azalır. Allah Teâlâ'yı seven herkes, ancak Allah Teâlâ ve O'nun rızâsı için sever. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

sevmek, onu yücelt-

meyi, ona saygı göstermeyi, ona uymayı, onun sözünü herkesin sözünün üstünde tutmayı ve onun sünnetini yüceltmeyi gerektirir. Büyük âlim İbn-i Kayyim-Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle der: "Beşere duyulan her sevgi ve tâzim, ancak Allah Teâlâ'ya duyulan sevgi ve tâzime bağlı olarak câiz olur. Örneğin Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i sevmek ve ona tâzim göstermek, onu gönderen Allah Teâlâ'ya duyulan saygı ve tâzimin tamamındandır.Çünkü Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'i Allah Teâlâ sevdiği için ümmeti onu sevmekte, Allah Teâlâ ona tâzim gösterdiği için ümmeti ona tâzim göstermekte ve


195

Allah Teâlâ onu yücelttiği için ümmeti onu yüceltmektedirler. Onu sevmek, Allah Teâlâ'yı sevmenin gereklerindendir. Bundan kasıt; Allah Teâlâ, Peygamber

-sallallahu aleyhi ve sellem-'e

bir heybet ve sevgi vermiştir.Bu sebeple sahâbenin-Allah onlardan râzı olsun-

gönüllerinde Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'den

daha sevimli, daha heybetli ve daha yüce hiç kimse olmamıştır." Nitekim Amr b. Âs-Allah

ondan râzı olsun-

müslüman

olduktan sonra şöyle demiştir: "Hiç şüphesiz ki, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'den

daha sevimsiz hiç kimse bana yoktu.Ben müslüman olunca, hiç kimse bana ondan daha sevimli gelmemiştir.Hiç kimse, gözümde ondan daha kıymetli olmamıştır.Onu size vasfetmem istenseydi, buna güç yetiremezdim.Çünkü ben, kendisine olan saygımdan dolayı ona doyasıya bakamazdım."1 Urve b. Mes'ud, Kureyşin ileri gelenlerine şöyle demiştir:

1

Buhârî ve Müslim


196

"Ey kavmim!Allah'a yemĂŽn ederim ki ben, Ä°ran hĂźkĂźmdârÄą Kisrâ'nÄąn, Bizans imparatorunun ve daha nice krallarÄąn huzuruna çĹktÄąm.Ancak Muhammed'in ashâbÄąnÄąn, kendisine tâzim gĂśsterdikleri kadar hiçbir kralÄąn ashâbÄąnÄąn, krallarÄąna tâzim gĂśsterdiklerini gĂśrmedim.Allah'a yemĂŽn olsun ki ashâbÄą, tâzimlerinden dolayÄą Muhammed'e gĂśzlerini dikip bakmÄąyorlardÄą.TĂźkĂźrdĂźÄ&#x;Ăźnde daha henĂźz tĂźkĂźrĂźÄ&#x;Ăź yere dĂźĹ&#x;meden ashâbÄąndan birisi avucunu açar ve onuna yĂźzĂźne ve gĂśÄ&#x;sĂźne sĂźrerdi.Abdest aldÄąÄ&#x;Äąnda abdest suyu Ăźzerinde (onu alabilmek için) neredeyse birbirleriyle kavga ediyorlardÄą."1 2. Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem- 'i Ăśvmede aĹ&#x;ÄąrÄąya gitmek ve haddi aĹ&#x;mak, haramdÄąr: " Äž u l u v " kelimesi, haddi aĹ&#x;mak demektir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

:U3(= 3 b c' 4$.;] {% |) ' ( r K J .) s G 2| F 7 * (} []y]

1

BuhârÎ ve Mßslim


197

"Ey kitap ehli! Dîniniz konusunda (aşırıya giderek) haddi aşmayın."1 "İtrâ" kelimesi ise, övgüde haddi aşmak ve övgüde yalan söylemek demektir. Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

hakkında

aşırıya

gitmekten kasıt:Onu kulluk ve peygamberlik mertebesinin üzerine çıkarmak ve ona ulûhiyet özelliklerinden bir şeyler vererek Allah Teâlâ tarafından onun için takdir olunan haddi, sınırı aşmak demektir. Örneğin Allah Teâlâ'ya değil de, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e

yalvarıp yakarmak, ondan imdat ve yardım

dilemek ve onun adına yemîn etmek gibi... Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

hakkında övgüde

haddi aşmaktan kasıt: Onu gereğinden fazla övmek demektir. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

kendisini aşırı

bir şekilde övmekten yasaklayarak şöyle buyurmuştur:

1

Nisâ Sûresi: 171


198

* * -7 IF ŘŒ O $ Z ‍ ‡ ×?‏X* (7) ‍ ×?‏B ˆ * - ' i ? E FF x 1

2 3$ z EE # L X D ‍ ! ×?‏6

W‍ ×?‏# #< ŘŒt! 6

"HÄąristiyanlarÄąn Meryem oÄ&#x;lu Ä°sa'yÄą aĹ&#x;ÄąrÄą bir Ĺ&#x;ekilde ĂśvdĂźkleri gibi, beni Ăśvmeyin.Ben ancak bir kulum.O halde benim için 'Allah'Äąn kulu ve elçisidir' deyin."1 Bunun anlamÄą; "HÄąristiyanlarÄąn Meryem oÄ&#x;lu Ä°sa -aleyhisselâm-

hakkÄąnda aĹ&#x;ÄąrÄąya giderek onun ilah olduÄ&#x;unu iddiâ

ettikleri gibi, beni bâtÄąl bir Ĺ&#x;ekilde Ăśvmeyin ve beni Ăśverken de haddi aĹ&#x;mayÄąn.Beni, Rabbimin vasfettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ekilde vasfedin. Benim için Allah'Äąn kulu ve elçisidir, deyin" demektir.

u $* i ) ! i z < ‍ ×?‏Wi W* @ ŘŒ W* @ "h $ Z FF ŘŒ* ! 1 L z W * ) #< OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a 8 ‍ ×?‏WF L X GF {K w * )# w W * ) #@ ŘŒ * : ? \ X* 6 ? D ‍ ! ×?‏1 7+ ‍ ×?‏WW * < O #V @ Fv : O#V < ‍ ×?‏# #@ W W * < ŘŒ{E ˆ * ) - • x ˜1Na !)+ ‍ ×? ×?‏X z EE A* 17g ‍ ×?‏O#V7) F , 3 + E

1

BuhârÎ ve Mßslim


199

Mutarrif'ten rivâyet olunduÄ&#x;una gĂśre, o der ki: Babam1 dedi ki: "Ă‚mir RasĂťlullah-sallallahu aleyhi

oÄ&#x;ullarÄą

ve sellem-'e

(YanÄąna vardÄąÄ&#x;ÄąmÄązda ona):

heyetiyle

beraber

gitmek ßzere yola çĹktĹm. Sen

bizim

seyyidimizsin

(efendimizsin), dedik.RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-:"Seyyid, Allah

Tebâreke

ve

Teâlâ'dĹr.(O, buna daha lâyĹktĹr)

buyurdu. Biz: Sen, derece ve makam bakÄąmÄąndan bizim en fazĂŽletlimiz,gßç ve kudret bakÄąmÄąndan da en bĂźyĂźÄ&#x;ĂźmĂźzsĂźn, dedik.Bunun Ăźzerine o Ĺ&#x;Ăśyle buyurdu:"Bu sĂśzĂźnĂźzle veya bu iki sĂśzden birisi ile yetinerek konuĹ&#x;un ve mĂźbalaÄ&#x;a etmeyin.Ĺžeytan sizi câiz olmayan Ĺ&#x;eyi konuĹ&#x;maya cesâret ettirmesin (veya Ĺ&#x;eytan sizi kendisine vekil kÄąlÄąp kendi lisanÄą ile konuĹ&#x;turmasÄąn)."2

8 ‍ Š ×?‏a i 67) W* @ K { y X 7A ) 8‍ ×?‏iqX uo Z FF K * F 1 ; Z ‍ * ×?‏1 ; * * ! 1 L Z ‍ ! * ×?‏1 L * WOŠ L 1 ‍ ×?‏# #@ >> * 7) ‍ * ×?‏% * WOŠ L 1 8‍ Š ×?‏a %i 67) ‍ ×?‏W* < ! 6 Z ! 7- N $ * KA * 1 7g ‍ ×?‏O#V7) F 3 + E O#V <

1 2

Mutarrif'in babasÄąnÄąn adÄą, Abdullah b. ĹžihhĂŽr'dir. (MĂźtercim) EbĂť DâvĂťd sahih bir senedle rivâyet etmiĹ&#x;tir.


200

i ) : X * $ [ i : ? A %€ = # * $ D ‍ ×?‏K D ‍ ×?‏W L X D ‍×?‏ x !k J*$M‍ ×? ×?‏X z EE 7& y 7„ D ‍×?‏ Enes b.Mâlik'ten-Allah ondan râzÄą olsun- rivâyet olunduÄ&#x;una gĂśre, bir adam Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e: "Ey bizim efendimiz, bizim efendimizin oÄ&#x;lu, bizim en hayÄąrlÄąmÄąz,bizim en hayÄąrlÄąmÄązÄąn oÄ&#x;lu!" dedi.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-:

"Ey insanlar! Kendi sĂśzĂźnĂźzle sĂśyleyin.

Ĺžeytan sizi câiz olmayan Ĺ&#x;eyi sĂśylemeye cesâret ettirmesin (veya Ĺ&#x;eytan, sizi kendisine vekil kÄąlarak kendi diliyle konuĹ&#x;turmasÄąn).Ben,

Abdullah

oÄ&#x;lu

Muhammed'im

ve

Allah'Ĺn elçisiyim.Allah'a yemÎn olsun ki ben, Allah-azze ve celle-'nin

beni yĂźcelttiÄ&#x;i makamdan fazla yĂźceltmenizden

hoĹ&#x;lanmÄąyorum."1 buyurdu Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- tartÄąĹ&#x;masÄąz yaratÄąlmÄąĹ&#x;larÄąn en fazĂŽletlisi ve en Ĺ&#x;ereflisi olduÄ&#x;u halde: "Sen, bizim efendimizsin" "Sen, bizim en hayÄąrlÄąmÄązsÄąn", "Sen, bizim en fazĂŽletlimizsin", "Sen, bizim en bĂźyĂźÄ&#x;ĂźmĂźzsĂźn" gibi sĂśzlerle, kendisini Ăśvmeyi ashâbÄąna yasaklamÄąĹ&#x;tÄąr.Fakat Peygamber

1

İmam Ahmed ve NesâÎ


201

-sallallahu aleyhi ve sellem-

ashâbını, aşırıya gitmekten ve kendisi

hakkında haddi aşmaktan uzak tutmak ve tevhîdi korumak için bundan yasaklamıştır.Onları kulluk mertebelerinin en yüce makamı olan, içerisinde aşırıya gitme olmayan ve akîdeye zarar vermeyen "Allah'ın kulu" ve "Allah'ın elçisi" diye iki vasıfla vasıflandırmaya yönlendirmiştir. Peygamber-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-,

Allah

Teâlâ'nın

kendisini yücelterek uygun gördüğü makamdan daha yüksek makama yüceltilmekten hoşlanmamıştır. Birçok insan, Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

bu

yasağına aykırı davranarak ona yalvarıp yakarır, ondan imdat ve yardım diler, onun adına yemîn eder ve Allah Teâlâ'dan başka hiç kimseden istenmeyen şeyleri ondan ister hale gelmişlerdir.Nitekim mevlid, kaside ve ilahîlerde bu şeyler yapılmış ve Allah Teâlâ ile Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

hakları birbirinden ayırt edilemez hale gelmiştir.

Büyük

âlim

İbn-i

Kayyim-Allah

ona

"Nûniyye"sinde şöyle der: Hak, Allah'ındır, O'ndan başkasının olamaz,

rahmet

etsin-


202

Kulunun da hakkı vardır, bu ikisi iki haktır. Siz, bu iki hakkı bir hak haline getirmeyin, Birbirinden ayırt etmeden ve yaklaştırmadan. 3. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- 'in Allah Teâlâ katındaki yüksek makamının açıklanması: Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

Allah

Teâlâ'nın

methettiği gibi methedip onun yüksek makamını açıklamak, Allah Teâlâ'nın üstün kıldığı makamını zikretmek ve buna

inanmakta

bir

sakınca

yoktur.Allah

Teâlâ'nın,

Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e verdiği bir yüksek makamı vardır. Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-

Allah Teâlâ'nın kulu

ve elçisi, tartışmasız yaratılmışların en hayırlısı ve fazîletlisidir. Cinler ve insanların hepsine birden gönderilen Allah Teâlâ'nın elçisidir.O, rasûllerin en fazîletlisi ve peygamberlerin sonuncusudur.Ondan sonra (kıyâmete kadar) başka bir peygamber gelmeyecektir.


203

Allah

Teâlâ,

Muhammed-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-'in

gĂśnlĂźnĂź açmÄąĹ&#x;, adÄąnÄą yĂźceltmiĹ&#x; ve ona aykÄąrÄą davrananlarÄą zelĂŽl kÄąlÄąp alçaltmÄąĹ&#x;tÄąr. Muhammed-sallallahu aleyhi

ve sellem-

(kĹyâmet gßnß Allah

Teâlâ'nÄąn huzurunda Ĺ&#x;efaat edeceÄ&#x;i) Makam-Äą MahmĂťd'un sahibidir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[yd :U(= b 6; 4$.;]

{ lr. /n l O h_$ O f ( * a cH }

"(Ey Muhammed! KÄąyâmet gĂźnĂź insanlara Ĺ&#x;efaat etmen için)

Rabbinin

umabilirsin."

seni

ĂśvĂźlen

makama

gĂśndereceÄ&#x;ini

1

Yani Allah Teâlâ, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

kÄąyâmet gĂźnĂźnĂźn o dehĹ&#x;etli sahnesinden rahatlatmasÄą için insanlara Ĺ&#x;efaat etme iznini verdiÄ&#x;i makam, Makam-Äą MahmĂťd'dur. Bu makam, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

has

olan ve ondan baĹ&#x;ka hiçbir peygambere verilmeyen makamdÄąr.ÇßnkĂź o, yaratÄąlmÄąĹ&#x;larÄąn Allah Teâlâ'dan en çok 1

İsrâ SÝresi: 79


204

korkanÄądÄąr.Nitekim Allah Teâlâ onun huzurunda sesi yĂźkseltmeyi mĂź'minlere yasaklamÄąĹ&#x; ve onun yanÄąnda seslerini kÄąsanlarÄą Ăśverek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

#K3 ' < . 3 ~ , . J % |) G .~ * . J6 G . ' ‰ ( ? &h(* (}

% 2 * % |) ) /H * € n G * ÂŁ + % |) ‚ _ 6 & [ ˆ . _ 8 6& G

( ? O { *) 8 ˆ . ;$ ' H % & G .~ * .h‚s ( ( ? * 6 Y G

( ?3 * %p !3 jH 6p P * 4— 6 M s % & u . 2 % &_ .) Q) 8 n 2

6 ~ % & * . * .) ( % 7 6 f [ * < 6 n b $ O r '( < 6 Â 4$.;]

{%p ! N $ $p .)M† 8 % & l6! | % &! § 6 T G a 2N [A C\:< 3(=

"Ey Îmân edenler! (Ona hitap ederken) seslerinizi Peygamberin

sesinin

Ăźzerine

yĂźkseltmeyin.Birbirinize

baÄ&#x;ÄąrdÄąÄ&#x;ÄąnÄąz gibi, ona yĂźksek sesle baÄ&#x;ÄąrmayÄąn.Yoksa siz farkÄąnda olmadan amelleriniz boĹ&#x;a gidiverir.RasĂťlullah'Äąn huzurunda seslerini kÄąsan-lar var ya, iĹ&#x;te onlar, Allah'Äąn kalplerini takvâ ile imtihan ettiÄ&#x;i kimselerdir.Onlar için baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lanmasÄą ve bĂźyĂźk bir mĂźkâfat (cennet) vardÄąr.(Ey Muhammed!) Seni

odalarÄąn

arkasÄąndan

(yĂźksek sesle)

çaÄ&#x;ÄąranlarÄąn çoÄ&#x;u, (sana nasÄąl davranacaklarÄąnÄą) akÄąl etmeyen


205

kimselerdir.Şayet onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette bu onlar için (Allah katında) daha hayırlı olurdu.Allah (bilmedikleri için işledikleri günahları ve Rasûlullah'a karşı saygısız davranmalarını) çok bağışlayan ve (onları hemen cezâlandırmayarak onlara) çok merhametli olandır."1 İmam İbn-i Kesîr-Allah ona rahmet etsin- de bu konuda şöyle der: "Allah Teâlâ, bu âyetlerde Peygamber-sallallahu sellem-'e

aleyhi ve

saygı göstermek,ona ihtiram duymak, hürmet etmek,

onu yüceltmek ve onun huzurunda seslerini onun sesinin üzerine yükseltmemek gibi konularda mü'min kullarını terbiye etmektedir.Yine, Allah Teâlâ insanların birbirlerini çağırdıkları gibi, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i 'Ey Muhammed!' diye çağırmaktan mü'min kullarını yasaklamıştır.Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-

ancak risâlet ve nübüvvet sıfatıyla çağırılır ve

ona:'Ey Allah'ın Elçisi!Ey Allah'ın Peygamberi!' diye seslenilir.

1

Hucurât Sûresi: 2-5


206

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

$.3' 4$.;]

{ l‚ _ %)|‚ _ b H [ % |) ' ! _ ˆ . ; 6 b„ Hr .) G } [BW :U(=

"(Ey mĂź'minler!) RasĂťlullah'Äą, kendi aranÄązda çaÄ&#x;ÄąrÄąr gibi, (ey Muhammed! diye) çaÄ&#x;ÄąrmayÄąn.(Fakat onu ey Allah'Äąn peygamberi! Ey Allah'Äąn elçisi! diyerek Ĺ&#x;ereflendirin)." Yine Allah Teâlâ, Muhammed-sallallahu

1

aleyhi ve sellem-'e

"Ey Peygamber", "Ey RasĂťl" diye seslenmiĹ&#x;tir. Allah Teâlâ ve O'nun melekleri, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e

salât2 ve selâmda bulunmuĹ&#x;, kullarÄąna da

kendisine salât ve selâmda bulunmalarÄąnÄą emretmiĹ&#x;tir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

NĂťr SĂťresi: 63 Hiç Ĺ&#x;Ăźphe yok ki RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâm getirmek, en fazĂŽletli ve mĂź'mini Allah'a yaklaĹ&#x;tÄąran en bĂźyĂźk amellerdendir.Bir mĂźslĂźman, O'na salât ve selâm getirmekle, Rabbinden de salât ve selâma, cennette derecesinin yĂźkselmesine, sevaplarÄąnÄąn artmasÄąna, gĂźnahlarÄąnÄąn baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lanmasÄąna, dĂźnya ve âhirette mutluluÄ&#x;a nâil olur.(MĂźtercim) 1 2


207

8 ! H .œ ~ . ' ‰ ( ? &h(* ( #K ' a H .œ v ( 8 2 | w … 8 } [AB :U(= eN‹ 4$.;] { l/! c G

"Hiç

Ĺ&#x;Ăźphesiz

ki

Allah

ve

O'nun

. /Š ;

melekleri,

Peygamber'e salavât getirirler.Ey Îmân edenler!Siz de ona salavât getirin ve ona (İslâm'Ĺn selâmĹ ile) selâm verin."1 Fakat Kur'an ve sßnnetten sahih bir delil getirmeden Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

methetmek için, belirli bir

vakit veya belirli bir Ĺ&#x;ekil tahsis edilemez.DoÄ&#x;um gĂźnĂź olduÄ&#x;unu iddiâ ederek o gĂźnĂź ona ĂśvgĂźye has kÄąlÄąp mevlid kandilini kutlayanlarÄąn yaptÄąklarÄą Ĺ&#x;ey, çirkin bir bid'attÄąr. Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sĂźnnetini yĂźcelt-

menin, sĂźnnetine gĂśre hareket etmenin, ona gĂśre hareket etmenin gerektiÄ&#x;ine ve sĂźnnetin, Kur'an-Äą KerĂŽm'den sonra ikinci derecede geldiÄ&#x;ine inanmak da, ona olan saygÄądandÄąr.ÇßnkĂź Muhammed

-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

sĂźnneti,

Allah Teâlâ'dan gelen bir vahiydir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr: 1

Ahzâb SÝresi: 56


208

[oCW :% ' 4$.;]

{a N. ( Kp N . 7 * u .& H S 0 ' ( }

"O (Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-) hevâ ve arzusuna gĂśre konuĹ&#x;maz.O (Kur'an ve sĂźnnet), vahyedilen vahiyden baĹ&#x;ka bir Ĺ&#x;ey deÄ&#x;ildir."1 SĂźnnetten Ĺ&#x;Ăźphe duymak, onu kßçßmseyip hafife almak veya sĂźnnetin rivâyet edilen yollarÄą, senedleri veya anlamlarÄąnÄąn açĹklanmasÄą hakkÄąnda bilgisizce ve ihtiyatsÄąz konuĹ&#x;mak, câiz deÄ&#x;ildir. Nitekim gĂźnĂźmĂźzde câhiller, Ăśzellikle de eÄ&#x;itimin ilk merhalesindeki yeni yetiĹ&#x;en gençler, birkaç kitap okumalarÄąnÄąn dÄąĹ&#x;Äąnda ve bilgisizce, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sĂźnnetine karĹ&#x;Äą pervasÄązca ve cĂźretkâr konuĹ&#x;maya yeltenip hadisleri zayÄąf ve sahih, râvilerinin de doÄ&#x;ruluÄ&#x;u hakkÄąnda tartÄąĹ&#x;maya baĹ&#x;lamÄąĹ&#x;lardÄąr.Bu davranÄąĹ&#x;, hem kendileri, hem de Ä°slâm Ăźmmeti için bĂźyĂźk bir tehlikedir.Bu kimselerin Allah Teâlâ'dan korkmalarÄą ve haddi aĹ&#x;mamalarÄą gerekir.

1

Necm SĂťresi: 3-4


209

2. FASIL RASÛLULLAH-sallallahu aleyhi

ve

sellem-'E

Ä°TAAT

ETMENÄ°N VE ONU Ă–RNEK ALMANIN FARZ OLUĹžU: Emirlerini yerine getirmek ve yasaklarÄąnÄą da terketmek sĂťretiyle Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e itaat etmek, farzdÄąr.Allah Teâlâ birçok âyette ona itaat etmeyi emretmiĹ&#x; ve kimi zaman ona itaat etmeyi, kendisine itaat etmekle birlikte zikretmiĹ&#x;tir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

3 b c' 4$.; ] {ˆ . ; 6

. ! •* 8 . !• * . ' ‰ ( ? &h(* (} [Ad :U(=

"Ey Îmân edenler! Allah'a itaat edin.Peygamber'e de itaat edin..."1 Bu âyet gibi, daha birçok âyet vardĹr.

Allah Teâlâ, bazen RasĂťlullah-sallallahu itaati tek baĹ&#x;Äąna zikretmektedir.

1

Nisâ SÝresi: 59

aleyhi ve sellem-'e


210

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% & ! 3 H q ' 3 ;$ * /J a . G 8 “ •* J ˆ . ; 6 � 0 ( } [ DX: U(= b c' 4$.;]

{ Lj! MN

"Kim, (dâvetine uymak ve sĂźnnetine gĂśre yaĹ&#x;amak sĂťretiyle) RasĂťle itaat ederse, (dâvetine uyarak ve emrine gĂśre yaĹ&#x;ayarak) Allah'a itaat etmiĹ&#x; (gibi) olur.Kim de (Allah'a ve RasĂťlĂźne itaat etmekten) yĂźz

çevirirse, (ey

Muhammed!) Biz seni onlarÄąn Ăźzerine bir gĂśzetleyici olarak gĂśndermedik."1

!" } [ +, :' ( ) ]

{# $ !

"NamazÄą dosdoÄ&#x;ru kÄąlÄąn, zekâtÄą (hak edene) verin ve RasĂťle itaat edin.Umulur ki merhamet olunursunuz."2 Allah Teâlâ, RasĂťlĂźne karĹ&#x;Äą gelenleri kimi zaman (cehennem azabÄąyla) tehdit etmiĹ&#x;tir.

p ?H % & ! v( * U— ' 2 J % & ! vG * ^ 6 * H .)M T( ( ? $ ? n ! J } [BW :U(= $.' 4$.;]

1 2

Nisâ SÝresi: 80 NÝr SÝresi: 56

{%p ! *


211

"O'nun (RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in)

emrine

aykÄąrÄą hareket edenler, (kalplerine kĂźfĂźr, mĂźnâfÄąklÄąk veya bid'at fitnesi veya dĂźnyada ĂśldĂźrĂźlmek, had cezâsÄą uygulanmak, hapsedilmek veya baĹ&#x;ka âcil bir ceza ile cezalandÄąrÄąlmak sĂťretiyle) baĹ&#x;larÄąna bir belânÄąn gelmesinden veya kendilerine acÄąklÄą bir azabÄąn isabet etmesinden sakÄąnsÄąnlar."1 Allah Teâlâ, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

itaat

ederek ona uymayÄą, kulunu sevmesi ve gĂźnahlarÄąnÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lamasÄą için bir vesile kÄąlmÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% |) _ . 5) % |) 6 M s ( 8 % |) n ( K . G J 8 .h n G % 2 ')[ F Q) } [W] :U(= 6/H ˆ‰ 4$.;]

{%p ! N $ $p .)M† 8

"(Ey Muhammed!) De ki:Allah'Äą gerçekten seviyorsanÄąz, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve gĂźnahlarÄąnÄązÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lasÄąn.Allah,

(mĂź'min

kullarÄąnÄąn

gĂźnahlarÄąnÄą)

baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layan ve (onlara) çok merhametli olandÄąr." Allah Teâlâ, Muhammed-sallallahu

çok

2

aleyhi ve sellem-'e

itaat

etmeyi hidâyet, ona karĹ&#x;Äą gelmeyi ise, dalâlet saymÄąĹ&#x;tÄąr.

1 2

NĂťr SĂťresi: 63 Ă‚l-i Ä°mrân SĂťresi: 31


212

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

F 3#/N 3 8 ! H / ” J . . G ”J ˆ. ; 6 . ! •* 8 . ! •* F Q) } ­ ) Â… ˆ . ; 6 a H 2 & G ^ . ! 0G % 2 #/N %)|! H [Ao :U(= $.' 4$.;]

{1 /

"(Ey Muhammed!) De ki:Allah'a itaat edin.RasĂťle de itaat edin.YĂźz çevirirlerse, RasĂťlĂźn sorumluluÄ&#x;u kendisine yĂźklenen risâleti tebliÄ&#x; etmek, sizin sorumluluÄ&#x;unuz ise, size yĂźklenen (emrolunduÄ&#x;unuz gĂśrev)leri yerine getirmenizdir.EÄ&#x;er ona itaat ederseniz, doÄ&#x;ru yolu bulursunuz. RasĂťle dĂźĹ&#x;en (onun gĂśrevi), ancak (Rabbinden gelen risâleti) açĹk-seçik duyurmaktÄąr."1

/ Fœ � * % 7 b„ .7 * . 2( / * % H J O . ! 2 c ( % ”J } 4$.;]

{1 / j V . Œ & ( 8 8 # ul 7 6 ! s _ ^ .7 � G

[AX :U(= ÂĽv

"(Ey Muhammed!)EÄ&#x;er sana (kitap getirmek sĂťretiyle) cevap vermezlerse, bilmelisin ki onlar, hevâlarÄąna uymaktadÄąrlar.Allah'tan bir

doÄ&#x;ru

yolu

gĂśsterici

olmaksÄązÄąn

kendi hevâsĹna uyan kimseden daha sapĹk kim olabilir?

1

NĂťr SĂťresi: 54


213

Şßphesiz ki Allah, (emrine aykÄąrÄą hareket ederek haddi aĹ&#x;an) zâlimler topluluÄ&#x;unu asla doÄ&#x;ru yola iletmez."1 Allah Teâlâ, Ăźmmeti için onda alÄąnmasÄą gereken gĂźzel Ăśrnekler olduÄ&#x;unu haber vermiĹ&#x;tir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 3 .3 P6 ( [ /Š U— ' c N 4— . ; *) 8 ˆ . ;$ K J % |) [ } [\] :U(= eN‹ 4$.;]

{ l˜f [ 8 6 [ 5 6 = V . !

"(Ey mĂź'minler!) Andolsun ki sizin için, Allah'a ve âhiret gĂźnĂźne kavuĹ&#x;mayÄą umanlar ve Allah'Äą çokça zikredenler için RasĂťlullah'Äąn (sĂśz, fiil ve her halinde) gĂźzel bir Ăśrnek vardÄąr."2 Ä°bn-i KesĂŽr-Allah ona rahmet etsin- bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle der: "Bu âyetler, RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i sĂśz, fiil ve her halinde Ăśrnek alÄąp taklit etme konusunda bĂźyĂźk bir esastÄąr.Bu sebeple Allah Teâlâ insanlara, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

Hendek savaĹ&#x;Äąndaki sabrÄą, sabÄąrdaki metâneti,

dĂźĹ&#x;mana karĹ&#x;Äą cephede yÄąlmadan duruĹ&#x;u, mĂźcâhedesi ve 1 2

Kasas SÝresi: 50 Ahzâb SÝresi: 21


214

Rabbinden sÄąkÄąntÄąsÄąnÄą gidermesini beklemesi gibi konularda onu Ăśrnek almayÄą emretmiĹ&#x;tir.Allah'Äąn salât ve selâmÄą, kÄąyâmete kadar dâimâ onun Ăźzerine olsun." Allah Teâlâ, Kur'an'da yaklaĹ&#x;Äąk 40 yerde RasĂťle itaat edip ona uymayÄą emretmiĹ&#x;tir.Ä°nsanlar, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

getirdiÄ&#x;i dĂŽni tanÄąyÄąp ona uymaya, yeme ve

içmeden daha muhtaçtÄąrlar.Zirâ insan yemez ve içmezse, dĂźnyada ĂślĂźr.Ancak Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e itaat etmeyi ve ona uymayÄą kaybederse, sĂźrekli bir azaba ve bedbahtlÄąÄ&#x;a maruz kalÄąr.RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-,

ibâdetlerin edâ edilmesi konusunda kendisinin Ăśrnek alÄąnmasÄąnÄą ve kendisinin edâ ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ekilde edâ edilmesini emrederek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

x bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE iÂ… a # i - 3 X * - ' ‍ “ ×?‏a FF "Beni namaz kÄąlarken gĂśrdĂźÄ&#x;ĂźnĂźz gibi namaz kÄąlÄąn."1 (Yani namazÄą benim kÄąldÄąÄ&#x;Äąm Ĺ&#x;ekilde kÄąlÄąn).

x O +$ ‍ ×?‏X z EE O#VV L* ) $ i ) ‍ ×?‏c ; FF 1

BuhârÎ


215

"Hac ile ilgili ibâdetlerinizi ben alÄąn."1 (Yani benim yaptÄąÄ&#x;Äąm Ĺ&#x;ekilde hac yapÄąn).

x 1

2 3$ z EE ‘ X * $ 1

o 1 {K - & - Z $ FF

"Her kim, iĹ&#x;imiz (dĂŽnimiz) Ăźzere olmayan bir amel iĹ&#x;lerse, o iĹ&#x;lediÄ&#x;i Ĺ&#x;ey reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr ve kendisine itibar edilmez)."2

x 1 2 3$ z EE i ) $ o 1 i 37) L Z

€ ~ X Z - KKKFF

"Her kim, benim sĂźnnetimden yĂźz çevirirse, benden deÄ&#x;ildir."3 Bunlardan baĹ&#x;ka, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

Ürnek almayĹ emreden ve ona aykĹrĹ hareket etmeyi yasaklayan daha nice âyet ve hadisler vardĹr.

3. FASIL 1 2 3

Mßslim BuhârÎ ve Mßslim BuhârÎ ve Mßslim


216

RASÛLULLAH - s a l l a l l a h u

aleyhi

s e l l e m - 'E

ve

SALĂ‚T VE SELĂ‚M GETÄ°RMENÄ°N MEĹžRĂ› OLUĹžU: Allah Teâlâ'nÄąn, Ăźmmetine meĹ&#x;rĂť kÄąldÄąÄ&#x;Äą haklardan birisi de, Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

salât ve selâm

getirmektir. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 ! H .Âœ ~ . ' ‰ ( ? &h(* ( #K ' a H .Âœ v ( 8 2 | w Â… 8 } [AB :U(= eN‹ 4$.;] "Hiç

Ĺ&#x;Ăźphesiz

ki

Allah

ve

{ l/! c G . /Š ;

O'nun

melekleri,

Peygamber'e salavât getirirler.Ey Îmân edenler!Siz de ona salavât getirin ve onu (İslâm'Ĺn selâmĹ ile) selâmlayĹn."1

"Salât" kelimesinin ne anlama geldiÄ&#x;i konusunda Ĺ&#x;u rivâyet edilmiĹ&#x;tir: Allah Teâlâ'nÄąn kuluna salât etmesi; onu meleklerinin yanÄąnda methetmesidir. Meleklerin salât etmesi; ona duâ etmesidir. 1

Ahzâb SÝresi: 56


217

İnsanların salât etmesi ise; onun için Allah Teâlâ'dan istiğfarda bulunmasıdır.1 Allah Teâlâ bu âyette, yüce katında yakın meleklerin yanında kulu ve peygamberinin makamını övdüğünü ve meleklerin de ona istiğfarda bulunduğunu haber vermiştir. Sonra Allah Teâlâ aşağı âlem olan yeryüzü sakinlerine ona salât ve selâm getirmelerini emretmiştir. Böylece göklerle yeryüzü sakinlerinin övgüleri birleşmektedir.

Âyetin bu kısmı; "Yani

onu

İslâm'ın

selâmı

ile

selâmlayın" anlamındadır. Bir müslüman, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât getirdiği zaman, salât ve selâmı birlikte zikretmesi, sadece birisiyle yetinmemesi gerekir.Örneğin sadece: "sallallahu aleyh" veya "aleyhisselâm" dememesi gerekir. Çünkü Allah Teâlâ, her ikisini birlikte söylemeyi emretmiştir.

1

Buhârî, Ebul-Âliye'den zikretmiştir.


218

Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

salât ve selâm

getirmenin meşrû olduğu yerlerde,salât ve selâm getirmek, kimi zaman farz, kimi zaman da müekked sünnettir.Nitekim İbn-i Kayyim-Allah

ona rahmet etsin-

"Celâul-Efhâm" adlı eserinde

salât ve selâm getirilen 41 yer zikretmiş ve sözüne şöyle başlamıştır: Birinci

Yer: En önemlisi ve en müekked olanı,

namazın sonundaki son oturuşta olanıdır. Nitekim İslâm âlimleri, namazın sonundaki son oturuşta salât ve selâm getirmenin meşrû olduğunda oybirliğine, farz olup olmadığı konusunda ise görüş ayrılığına varmışlardır.1 İbn-i Kayyim daha sonra başka yerleri zikretmiştir. Bu

yerler: Kunut duâsının sonunda, Cuma ve

bayram namazları ile istiskâ namazı hutbelerinde, müezzin ezânı bitirdikten sonra, duâ ederken, mescide girerken, mescidden çıkarken ve Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

adı anıldığı zaman salât ve selâm getirmek meşrûdur.

1

"Celâul-Efhâm". Sayfa: 222-223


219

İbn-i

Kayyim-Allah

Peygamber-sallallahu

ona

rahmet

aleyhi ve sellem-'e

etsin-

daha

sonra

salât ve selâm getir-

mekten elde edilecek faydalardan 40 tanesini zikretmiştir.1 Bu faydalardan bazıları şunlardır: 1. Böylelikle Allah Teâlâ'nın emri yerine getirilmiş olur. 2. Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e bir defa salât ve selâm getiren, Allah Teâlâ tarafından on defa salât ve selâma nâil olur. 3. Duâ etmeye başlarken, duânın başında salât ve selâm getirirse, duânın kabul olunması umulur. 4. Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

salât ve selâm

getirir ve onun için Allah Teâlâ'dan vesîlesi isterse,şefaatine nâil olur. 5. Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

salât ve selâm

getirmek, günahların bağışlanmasına vesile olur. 6. Kendisine salât ve selâm getirene, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in

1

onun selâmına karşılık vermesine

"Celâul-Efhâm". Sayfa: 302


220

vesile olur.Allah Teâlâ'nın salât ve selâmı, bu kıymetli peygamberin üzerine olsun.

4. FASIL RASÛLULLAH-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-'İN

ÂİLE

HALKININ FAZÎLETİ, ONLARDAN NEFRET ETMEDEN VE

ONLAR

HAKKINDA

AŞIRIYA

GİTMEDEN

YAPILMASI GEREKEN ŞEYLER: Ehl-i Beyt, kendilerine sadaka verilmesi haram olan Peygamber-sallallahu Câfer,

Akîl

ile

aleyhi ve sellem-'in

Abbas'ın-Allah

âilesidir ki bunlar: Ali,

onlardan

râzı

olsun-

âileleri,

Abdulmuttalib oğlu Hâris oğulları, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

hanımları ve kızlarıdır.

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır:


221

4 Â… v / Q * a –‹ U ! 7 § h6 G P 6 G |) G . !_ K J 6 Q }

% |) '3 H ‘ 7 ? 3 ! 8 ( 6( / 8 . ;$ 8 • * 4 [ e 1 G ‰ [WW :U(= eN‹ 4$.;]

{ l˜& 0 G % [) 6 #&0 ( ! F 7 * P #6

"(Ey Peygamber hanÄąmlarÄą!) Evlerinizde oturun ( ve ihtiyaç dÄąĹ&#x;Äąnda evlerinizden dÄąĹ&#x;arÄą çĹkmayÄąn.) Eski câhiliye kadÄąnlarÄąnÄąn

açĹlĹp

saçĹldĹklarĹ

gibi

açĹlĹp-saçĹlmayĹn

(gĂźzelliÄ&#x;inizi gĂśstermeyin).NamazÄą dosdoÄ&#x;ru kÄąlÄąn, zekâtÄą (Allah'Äąn farz kÄąldÄąÄ&#x;Äą Ĺ&#x;ekilde hak edene) verin, (emir ve yasaklarÄąnda) Allah'a ve RasĂťlĂźne itaat edin.Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, sadece gĂźnahÄą gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."1 Ä°bn-i KesĂŽr-Allah ona rahmet etsin- bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle der: "...Kur'an'Äą dĂźĹ&#x;Ăźnerek okuyan kimse, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

hanÄąmlarÄąnÄąn Allah Teâlâ'nÄąn Ĺ&#x;u sĂśzĂźne dâhil

olduklarÄąnda Ĺ&#x;Ăźphe etmez:

{ l˜& 0 G % [) 6 #&0 ( ! F 7 * P #6 % |) ' H ‘ 7 ? ! 8 ( 6( / } [WW :U(= eN‹ 4$.;]

1

Ahzâb SÝresi: 33


222

"Ey Ehl-i Beyt!Allah sizden,sadece gĂźnahÄą gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."1 ÇßnkĂź sĂśzĂźn geliĹ&#x;i, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in hanÄąmlarÄąndan bahsetmektedir. Nitekim bĂźtĂźn bunlardan sonra Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

[ 8 U / | n 8 < (‰ |) G . !_ K J a 2( 6 [) 5 } [Wo :U(= eN‹ 4$.;]

{ l˜ LM! 0

"(Ey Peygamber hanĹmlarĹ!) Evlerinizde okunmakta olan Allah'Ĺn âyetlerini ve hikmeti (RasÝlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

sĂźnnetini)

hatÄąrlayÄąn.(Ona gĂśre yaĹ&#x;ayÄąn ve onun

kÄąymetini iyi bilin.Zirâ bu,Allah Teâlâ'nÄąn sizin Ăźzerinizdeki nimetlerindendir).Şßphesiz ki Allah, (her Ĺ&#x;eyin içyĂźzĂźnĂź) hakkÄąyla bilen ve (her Ĺ&#x;eyden) hakkÄąyla haberdâr olandÄąr."2 Katâde

ve

açĹklamÄąĹ&#x;lardÄąr:

1 2

Ahzâb SÝresi: 33 Ahzâb SÝresi: 34

baĹ&#x;kalarÄą

âyetin

bu

kÄąsmÄąnÄą

Ĺ&#x;Ăśyle


223

"Yani evlerinizde Allah Tebâreke ve Teâlâ'nın, Kur'an ve sünnetten, Rasûlü-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

indirdiği şeyleri

bilin." İnsanlar arasından sadece sizin sahip olduğunuz bu nimeti hatırlayın: Vahiy, diğer insanlar arasından sadece sizin evlerinize inmektedir.Ebû Bekir Sıddık'ın kızı Sıddıka Âişe-Allah

ondan ve babasından râzı olsun-

bu nimete en lâyık ve bu

umûmî rahmete en has olandır.Çünkü -Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

de belirttiği gibi- onun yatağından başka

hiçbir hanımının yatağında vahiy inmemiştir. Bazı âlimler de şöyle demişlerdir: "Çünkü Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

onun dışında

bâkire bir kızla evlenmemiştir.Âişe'nin yatağında, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'den

başkası uyumamıştır." (Yani Âişe,

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'den başkasıyla evlenmemiştir.) Bu sebeple bu meziyete sadece onun sahip olması ve bu yüce makamın yalnızca ona âit olması daha yerinde olur.Fakat Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

eşleri, kendi âilesinden

olduğuna göre onlar, bu isme yakın olmaya daha lâyıktırlar."1

1

İbn-i Kesîr'in sözü burada bitmiştir.


224

Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat, RasĂťlullah-sallallahu sellem-'in

aleyhi ve

âilesini sever, onlara dostluk besler ve RasÝlullah

-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

onlar hakkÄąndaki vasiyetini muhafaza

ederler. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

ÄžadĂŽr HĂťm

denilen yerde bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmuĹ&#x;tur:

D ‍ ×?‏O#' Â…'H #ŘŒi 3 1 F& Q i D ‍ ×?‏O#' Â…'H #ŘŒi 3 1 & Q FF x O +$ ‍ ×?‏X z EEi 3 1 F& Q i D ‍ ×?‏O#' Â…'H #ŘŒi 3 1 F& Q i "Ehli beytim.Ehli beytime iyi davranmanÄąz konusunda size Allah’tan korkmanÄązÄą hatÄąrlatÄąrÄąm.Ehli beytime iyi davranmanÄąz konusunda size Allah’tan korkmanÄązÄą hatÄąrlatÄąrÄąm.Ehli beytime iyi davranmanÄąz konusunda size Allah’tan korkmanÄązÄą hatÄąrlatÄąrÄąm."1 Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat, RasĂťlullah-sallallahu sellem-'in

aleyhi ve

âilesini sever ve onlara kÄąymet verirler.ÇßnkĂź onlarÄą

sevmek ve onlara kÄąymet vermek, Peygamber-sallallahu ve sellem-'i

aleyhi

sevmek ve ona kÄąymet vermek demektir. Bu ise

Abbas ve oÄ&#x;ullarÄą, Ali ve oÄ&#x;ullarÄą ile ilk mĂźslĂźmanlarÄąn

1

MĂźslim


225

izledikleri yol gibi, ehli beytin sĂźnnete uymalarÄą ve Ä°slâm Ăźzere olmalarÄą Ĺ&#x;artÄąnÄą yerine getirmeleri gerekir. Ehl-i Beytten olsa bile, sĂźnnete aykÄąrÄą hareket eden ve Ä°slâm'a gĂśre yaĹ&#x;amayana dostluk beslemek câiz deÄ&#x;ildir. Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat, Ehl-i Beyte karĹ&#x;Äą itidalli ve insaflÄą bir tavÄąr takÄąnÄąrlar. Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat, dĂŽndâr ve doÄ&#x;ru yolda olan kimselere dostluk besler, Ehli Beytten olsa bile, sĂźnnete aykÄąrÄą hareket eden ve dĂŽnden sapanlardan uzak dururlar.ÇßnkĂź Ehl-i Beytten ve RasĂťlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

akrabasĹ olmasĹ, Allah Teâlâ'nĹn dÎni ßzere

olmadÄąkça kendisine hiçbir fayda saÄ&#x;lamaz. Nitekim EbĂť Hureyre'den-Allah

ondan râzĹ olsun-

rivâyet

olunduÄ&#x;una gĂśre, o Ĺ&#x;Ăśyle der:

7„ D ‍ ×?‏W „ 5 = OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a D ‍ ×?‏W L X J* @ FF > Âœ u #@ g : $ * W W * @ {1 _ 6 Q ‹„ O G ˜ Y H $ ? * } W &7 y D ‍ ×?‏Z $ O#V ) i ) ~ # EŘŒO #V +# ‍ ×?‏3 ]‍ * ×?‏Q N {l - ' ŘŒ*x– 1 ] D ‍ ×?‏Z $ O#V ) i ) ~ # E >h " * ) $ ! 6 i ) * ŘŒ*x– 1 ] D ‍ ×?‏Z $ ‚ ) i ) ~ # E > € D - ‍ ! ×?‏6 Z >* 76 *


226

D ‍ ×?‏Z $ ‚ ) i ) ~ # E > D ‍ ×?‏FW L X l 7- #l71 a * ŘŒ*x– 1 ] ŘŒ i * $ Z $ z – ] * $ i )1 L >!" 7- N $ z ) #l - ˆ* * ŘŒ*x– 1 ] x bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE K*x– 1 ] D ‍ ×?‏Z $ ‚ )

i ) ~ # E

"'(Ey Muhammed! Kendilerine azabÄąmÄązÄąn gelmezden Ăśnce) yakÄąn akrabanÄą uyar.1' Ă‚yeti nâzil olunca, RasĂťlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (kavmini

KureyĹ&#x; kendinizi

topluluÄ&#x;u!

topladÄą ve onlara) Ĺ&#x;Ăśyle dedi: Ey

-veya buna benzer bir sĂśz sĂśyledi-

(Allah'Äąn azabÄąndan)

kurtarÄąn

(mĂźslĂźman olun,

Allah'Äąn azabÄąndan kurtulun). Ben, Allah'tan gelecek hiçbir Ĺ&#x;eyi sizden savamam.Ey Abdi Menâf oÄ&#x;ullarÄą! Ben, Allah'tan gelecek hiçbir Ĺ&#x;eyi sizden savamam.Ey Abdulmuttalib oÄ&#x;lu Abbas!Ben,Allah'tan gelecek hiçbir Ĺ&#x;eyi senden savamam.Ey RasĂťlullah'Äąn halasÄą Safiyye!Ben,Allah'tan gelecek hiçbir Ĺ&#x;eyi senden savamam.Ey Muhammed'in kÄązÄą FâtÄąma! MalÄąmdan dilediÄ&#x;ini benden iste, sana vereyim. Ancak ben, Allah'tan gelecek hiçbir Ĺ&#x;eyi senden savamam."2 BaĹ&#x;ka bir hadiste Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x O +$ ‍ ×?‏X z EE 6 +  F + O # - D Z $ FF 1 2

Ĺžuarâ SĂťresi: 214 BuhârĂŽ ve MĂźslim


227

"Kimin ameli,kendisini saadet mertebesine ulaşmaktan geri bırakırsa, onun soyu kendisini öne almaz (soy ve şerefi,onu Allah'a yaklaştırmaz.Ancak sâlih ameli onu Allah'a yaklaştırır )."1 Ehl-i sünnet vel-cemaat,Ehl-i Beytin bazıları hakkında aşırıya giden ve mâsum olduklarını iddiâ eden Râfızîlerin2, dîni dosdoğru yaşayan Ehl-i Beyte düşmanlık eden, onları karalayan ve onlar hakkında kötü konuşan Nâsıbîlerin3, Ehl-i Beyt ile tevessülde bulunarak onları Allah Teâlâ'nın dışında rabler edinen bid'atçılarla hurâfecilerin yolundan uzak dururlar. Müslim Râfizîler:Râfiza mezhebine mensup kimselerdir.Bunlar Şiânın Râfizîler: aşırıları olup, Hz.Ebû Bekir ve Ömer’in halifeliğini kabul ettiği için Zeyd b. Ali Hüseyin’i terketmişler ve daha önce dedesinden yardımı esirgedikleri gibi, Kûfe’de yardımı ondan da esirgemişlerdir.Böylece onlara Râfiza veya Ravâfız denilmiştir. Bunlar Zeydiyye, Zeydiyye İmâmiyye ve Keysâniyye olmak üzere üç gruba ayrılmışlardır.Bu üç grup da kendi aralarında birçok gruba ayrılmışlardır. Râfiza kelimesi, bazı âlimler tarafından Şiâ anlamında kullanılmıştır.Akâid meselesinde Şiânın çok azı ehli sünnet’e olmak üzere,bir kısmı Müşebbihe’ye, bir Müşebbihe kısmı da Mu’tezile’ye uyar. (Mütercim) Mu’tezile 3 Nevâsıb ya da Nâsıbe (Nâsıbîler): Hz. Ali ve Ehli Beyt’e karşı düşmanlık eden, onlara dil uzatan, söz ve hareketleriyle onlara eziyet veren, bununla da yetinmeyerek onların kâfir olduklarını söyleyip kanlarını akıtmayı helâl görenlerdir.Bunlar, Râfızîlerin karşıtlarıdırlar. (Mütercim) 1 2


228

Ehl-i sünnet vel-cemaat, bu ve diğer konularda, Ehl-i Beyt ve diğerleri hakkında ifrat ve tefrit, nefret ve aşırıya gitmenin olmadığı, itidalli bir metod ve dosdoğru bir yol üzeredirler. İslâm üzere dosdoğru yaşayan Ehl-i Beyt, kendileri hakkında aşırıya gitmeyi reddeder ve aşırıya gidenlerden uzak dururlar. Nitekim mü'minlerin emîri Ali-Allah ondan râzı olsun- kendisi hakkında aşırıya gidenleri ateşle yakmıştır.Abdullah b. Abbas-Allah

ondan râzı olsun-

onların öldürülmeleri gerektiği

konusunda Hz.Ali'yi desteklemişti.Fakat o, ateşle yakmak yerine kılıçla öldürülmeleri gerektiği görüşündeydi.Hz.Ali, aşırıya gidenlerin başı olan Abdullah b. Sebe'yi öldürmeyi istemiş, fakat o kaçıp gizlenmiştir.

5. FASIL


229

SAHĂ‚BENÄ°N FAZĂŽLETÄ°, ONLAR HAKKINDA Ä°NANILMASI GEREKEN ĹžEYLER VE EHL-Ä° SĂœNNET VEL-CEMAAT ARASINDA

MĂœSLĂœMANLARININ

VUKĂ›

BULAN

OLAYLAR

SAHĂ‚BE

KONUSUNDA

İZLEDİKLERİ YOL: Sahâbeden

kasÄąt

nedir?

Onlar

hakkÄąnda

nasÄąl

inanÄąlmasÄą gerekir? Sahâbe, sahâbĂŽ'nin çoÄ&#x;uludur.SahâbĂŽ, mĂź'min olarak Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ile karĹ&#x;ÄąlaĹ&#x;an ve bu hal Ăźzere Ăślen kimsedir. Sahâbe hakkÄąnda inanÄąlmasÄą gereken Ĺ&#x;ey; Ä°slâm'a ilk giren, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte yaĹ&#x;ayan ve onunla beraber cihad eden kimseler olmalarÄą sebebiyle onlar, Ăźmmetin en fazĂŽletlileri ve dĂśnemlerin en hayÄąrlÄąsÄądÄąr. Nitekim

Allah

Teâlâ

Kur'an-Äą

KerĂŽm'de

onlarÄą

methederek Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% 7.3 G ( ?3 $ v „‹ ( 6P & / .) ‹„ .) _ c }

&2 n G Œ 6 G < } 'P % & H * 8 ' H . �$ % & ' H 8 K � $ } cN ” _ []XX :U(= U_.2 4$.;]

{% ! j - . M O 5 l _ * &! J ( $ & ‹„


230

"(Allah'a

ve

RasĂťlĂźne

Îmânda

insanlarÄą)

geçen

Muhâcirler ile Ensar ve onlara gĂźzellikle tâbi olanlar var ya iĹ&#x;te Allah, (Allah'a ve RasĂťlĂźne itaatlarÄąndan dolayÄą) onlardan razÄą olmuĹ&#x;, onlar da (itaat ve ĂŽmânlarÄąna karĹ&#x;ÄąlÄąk onlara bahĹ&#x;ettiÄ&#x;i bĂźyĂźk mĂźkafattan dolayÄą) O’ndan

râzĹ

olmuĹ&#x;lardÄąr.Allah, içinde ebedĂŽ olarak kalmak Ăźzere onlara altÄąndan nehirler akan cennetler hazÄąrlamÄąĹ&#x;tÄąr.Ä°Ĺ&#x;te bĂźyĂźk kurtuluĹ&#x; budur."1 Allah Teâlâ baĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

% & ' 3 !_ b– /N $ $ M|) a H b– z * 8 ( ? 8 ˆ) . ; $ p /n h }

K3 J % 7 /!3 ; l .� $ 8 # L ‚ J . s2 ( l ; l [$ % 7 6G F ! Ž K J % & ) f 4 $. 2 KJ % & ) f O 5 r . hc 6 t * # % &7 . P

‘ 3 ( 8 Q .3 ; a H u .2 ; J Š s 2 ; J ^ $ -  J ^ R 0 z § 6 * “ + $ e [

< n v .) / H . ' ‰ ( ? 8 H $ M|) % & _ Š ! s! “ $he

[\d :U(= ¤2M 4$.;]

{ l/! jH l6P * 4L 6 M s % &'

"Muhammed, Allah’Ĺn elçisidir.Beraberinde olanlar da kâfirlere karĹ&#x;Äą çetin,kendi aralarÄąnda merhametlidirler.OnlarÄą, (namazlarÄąnda) rĂźkĂťya varÄąrken, secde ederken 1

Tevbe SĂťresi: 100


231

gĂśrĂźrsĂźn.Onlar, Allah’tan bir lĂźtuf ve hoĹ&#x;nutluk Ăźmit ederler. (Allah'a itaatlerinin) belirtileri, yĂźzlerindeki secde izindendir.OnlarÄąn

Tevrat’taki

vasÄąflarÄą

budur.İncil’deki

vasÄąflarÄą da Ĺ&#x;Ăśyledir:Onlar, filizini yarÄąp çĹkarmÄąĹ&#x;, gittikçe onu kuvvetlendirerek kalÄąnlaĹ&#x;mÄąĹ&#x;, gĂśvdesi Ăźzerine dikilmiĹ&#x; bir ekine benzer ki bu, ekicilerin de hoĹ&#x;una gider.Allah, bĂśylelikle onlarÄą (mĂź'minleri) çoÄ&#x;altÄąp kuvvetlendirmekle kâfirleri Ăśfkelendirir.Allah, onlardan ĂŽmân edip salih amel iĹ&#x;leyenlere bir maÄ&#x;firet ve bĂźyĂźk vâ’detmiĹ&#x;tir."

bir ecir

(cennet)

1

Yine baĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

.3 s2 ( % & . * % 7 $ ( r . P 6 *) ( ? ( 6P &/ b 6 M) } .)Qr v % 7 O { *) 8 . ;$ 8 6v ' ( l .Â? $ 8 # Â… L‚ J % & ! 6 P 7 .h n ( % & Q Â&#x; $ ƒ . G ( ? *

. 3 % & c

M) * a H 6t g ( . G )* /# UL P N % 7 $ ~ K J ( { .3 n M / % 3 7 O { R)J 8 c

M ¤z , . ( U— ~ v % & _ [

[dCD : 2(= 6YÂ 4$.;]

1

Fetih SĂťresi: 29


232

"(Allah'ın verdiği bu ganimet malları, Kureyş kâfirleri tarafından) yurtları ve mallarından uzaklaştırılan,Allah’tan (dünyada) bir lütuf ve (âhirette ise) rızâ isteyen, (Allah yolunda cihad ederek) Allah’ın dînine ve Rasûlüne yardım eden, fakir muhâcirleredir.İşte onlar, (söz ve fiillerinde) doğru olanların tâ kendileridir.Bir de önceden Medine'yi kendilerine yurt edinen ve (muhâcirlerin hicretinden önce) îmân eden kimseleredir.-Ki onlar kendilerine hicret edenleri sever ve onlara verilen şeylerden (ganimet mallarından) dolayı Kendileri

içlerinde

fakirlik

hiçbir

içinde

çekememezlik

bulunsalar

dahi

duymazlar. onları

kendi

nefislerine tercih ederler.Kim nefsinin cimrilik ve bencilliğinden korunursa, kendileridir." Allah

işte

onlar,

kurtuluşa

erenlerin

1

Teâlâ,

bu

âyetlerde

Muhâcirlerle

Ensârı

methederek onları her türlü hayırlı işlerde öne geçmekle nitelendirmiş, onlardan râzı olduğunu haber vermiş ve onlara cennetleri hazırlamıştır.

1

Haşr Sûresi: 8-9


233

Allah Teâlâ, onları kendi aralarında birbirlerine merhametli ve kâfirlere karşı çetin olmakla nitelendirmiştir. Allah Teâlâ, onları çok rükûya varmak, çok secde etmek ve kalpleri düzgün olmakla nitelendirmiş, onların itaat ve îmân simâlarıyla tanındıklarını belirtmiştir. Allah Teâlâ, kâfirleri öfkelendirmek için onları elçisi Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e arkadaş olarak seçmiştir. Allah Teâlâ, onları kendisi için, dînine yardım etmek için, O'nun lütûf ve rızâsını istemek için vatanlarını ve mallarını terketmek ve (söz ve fiillerinde) doğru olmakla nitelendirmiştir. Allah Teâlâ, Ensârı hicret, yardım ve gerçek îmân yurdunun sakinleri olmakla nitelendirmiştir. Allah Teâlâ, Ensârı hicret eden kardeşlerini sevmek ve onları nefislerine tercih etmek, hicret eden kardeşlerini teselli etmek ve cimrilikten uzak olmakla nitelendirmiş, böylece onların kurtuluşa erdiklerini haber vermiştir.Bu sayılan şeyler, onların bazı genel fazîletleridir.Ayrıca onların özel fazîletleriyle mertebeleri vardır ki onlardan kimisi bazı


234

hususlarda kimisinden üstündür.İslâm dînine ilk girenler olmaları, Allah yolunda cihad etmeleri ve O'nun için hicret etmeleri sebebiyle Allah Teâlâ onlardan râzı olmuştur. Buna göre sahâbenin en fazîletlileri, râşid halifeler Ebû Bekir, Ömer, Osman ve Ali-Allah onlardan râzı olsun-, sonra da cennetle müjdelenen on sahâbîdir. Cennetle müjdelenen on sahâbî şunlardır: İlk dört halife ile birlikte Talha, Zubeyr, Abdurrahman b. Avf, Ebû Ubeyde el-Cerrâh, Sa'd b. Ebî Vakkâs ve Saîd b. Zeyd'dir. Muhâcirler, Ensâr, Bedir'de savaşanlar ve Rıdvân Bey'atında bulunanlardan daha fazîletlidirler.Mekke'nin fethinden önce müslüman olan ve Allah yolunda savaşan, Mekke'nin fethinden sonra müslüman olan ve Allah yolunda savaşandan daha fazîletlidir.


235

SAHÂBE ARASINDA VUKÛ BULAN OLAYLAR VE

FİTNE

KONUSUNDA

EHL-İ

SÜNNET

VEL-

CEMAAT MÜSLÜMANLARININ İZLEDİKLERİ YOL: Fitnenin Sebebi; Yahûdilerin İslâm'a ve müslümanlara karşı çevirdiği entrika ve komplolardır.Yahûdiler, kurnaz ve hîlekâr, şerli ve hâin olan, yalan ve iftirâlarla müslüman olduğunu gösteren Yemen yahûdilerinden Abdullah b. Sebe'yi müslümanların arasına gizlice sokuşturdular.Bu yahûdi, kin, garez ve zehirini, râşid halifelerin üçüncüsü Hz.Osman b. Affân-Allah

ondan râzı olsun-

aleyhine

kusmaya ve onun aleyhine yalan ithamlarda bulunmaya başladı.Aldatılan dar görüşlü, zayıf îmânlı ve fitneyi sevenler, bu yahûdinin çevresinde toplandılar.Nihâyet bu komplo, râşid halife Hz. Osman'ın-Allah ondan râzı olsun- mazlûm olarak öldürülmesi ile sona erdi. Hz.Osman'ın-Allah

ondan râzı olsun-

öldürülmesinin ardın-

dan müslümanlar arasında ihtilaflar meydana gelmeye başladı.Bu yahûdi ile ona uyanların teşvik etmeleriyle fitne patlak verip yayılmaya başlamış ve içtihatlar sonucu sahâbe arasında savaşlar meydana gelmiştir.


236

"Tahâviye Akîdesi"ni şerheden yazar bu konuda şöyle der: "Râfizîlerin kökü,zındık bir münâfığın çıkardığı şeyden gelmektedir.Onun kastı, âlimlerin de belirttikleri gibi, İslâm dînini ortadan kaldırmak ve Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'i

karalamak ve ona iftirâ etmektir.Zirâ Abdullah b. Sebe, -Polus'un hıristiyanlık dînine yaptığı gibi-, müslüman olduğunu gösterince, hîle ve şerri ile İslâm dînini bozmayı istemiş, dîndâr olduğunu göstererek iyiliği emretmiş ve kötülükten yasaklamış, son olarak bu durum, Osman b. Affân olayına ve onun öldürülmesine kadar varmıştır.Abdullah b. Sebe daha sonra Kûfe'ye gelmiş ve burada emellerine ulaşabilmek için Ali hakkında aşırıya gitmeyi ve ona yardım etmeyi göstermiştir.Bu durum Ali b. Ebî Tâlib'e ulaşınca,Ali onun öldürülmesini istemiş, bunun üzerine o kaçıp Kırkıs'a sığınmıştır.İslâm tarihinde bu şahsın haberi bilinmektedir." Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

de bu

konuda şöyle der: "Osman b. Affân-Allah ondan râzı olsun- öldürülünce, bir olan gönüllerin birlik ve bütünlüğü bozulup parçalandı, acı ve kederler büyüdü, şerli insanlar ortaya çıktı, iyi insanlar zelîl


237

oldu, fitne çıkarmaktan âciz olanlar, fitne çıkardılar, iyilik ve doğruluğu ayakta tutmayı sevenler, iyilik ve doğruluğu ayakta tutmaktan âciz oldular.(Osman öldürülünce) müslümanlar, o vakitte hilâfete en lâyık ve kalanlar içerisinde en fazîletlisi Ali b. Ebî Tâlib'e-Allah

ondan râzı olsun-

bey'at ettiler.Ancak

kalpler hâlâ bölük bölük, fitne ateşi yanmaya devam etmekte idi.Sözbirliği sağlanamamış, müslümanların cemaati düzenli hale gelememiş, halife ve ümmetin en hayırlısı, onların her istedikleri iyiliği yerine getirmeyi başaramamış, nice topluluklar ayrılık ve fitneye girmiş ve olanlar olmuştu."1 Şeyhulislâm

İbn-i

Teymiyye-Allah

ona

rahmet

etsin-

sahâbeden Ali ve Muâviye ile savaşanların mazeretini şöyle açıklamaktadır: "Muâviye-Allah

ondan râzı olsun-

hilâfet iddiâsında bulun-

mamış, Ali ile savaştığında, ona hilâfet üzerine de bey'at etmemiş, ayrıca halife olduğu için onunla savaşmamış, kendisinin hilâfete daha lâyık olduğunu da söylememiştir.Aksine kendisine bu konuda soru sorana Muâviye bunu kabul ettiğini söylerdi. Muâviye ve ashâbı, Ali ve ashâbına ilk önce kendileri 1 İbn-i Teymiyye Külliyâtı (Mecmu'ul-Fetâvâ); Cilt: 25, sayfa: 304-305


238

savaş açmayı uygun görmemişlerdir.Aksine Ali-Allah olsun-

ondan râzı

ve ashâbı, kendisine itaat edilmesi ve bey'at edilmesi

gerektiğini, -ki müslümanların sadece bir halifesi olması gerekir-, Muâviye ve ashâbının, kendisine itaatten dışarı çıktıklarını ve kendileri güç ve kuvvet sahibi oldukları halde Muâviye ve ashâbının bu görevden kaçındıkları görüşünde idiler.Bu sebeple Ali, bu görevi yerine getirinceye, itaat ve cemaat oluncaya kadar onlarla savaşılması gerektiği görüşüne vardı.Muâviye ve ashâbı, bunun (Ali'ye bey'at etmenin) farz olmadığını, bunun için Ali ve ashâbının kendilerine savaş açtıkları takdirde kendilerinin zulme uğramış olacaklarını söylediler. Yine şöyle dediler: Çünkü Osman, müslümanların ittifakı ile zulme uğramış olarak öldürülmüştür.Osmanı öldürenler, Ali'nin ordusu içerisinde çoğunlukta olup güç ve kuvvet sahibi kimselerdir.Eğer biz bundan kaçınırsak, onlar bize zulmeder ve üzerimize saldırırlar.Ali'nin onları savması mümkün değildir.Nitekim Osman'ı öldürmekten savamamıştır. Biz, ancak bize insaflı davranmaya gücü yetebilecek ve bizim için insaflı olmaya çalışacak bir halifeye bey'at ederiz." Ehl-i sünnet vel-cemaatin, meydana gelen ihtilaf ve ardından sahâbe arasında savaşlar meydana gelen fitne konusundaki izlediği yol iki şeyde özetlenmektedir:


239

Birincisi: Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat, sahâbe arasÄąnda meydana gelen olaylar konusunda konuĹ&#x;maz ve bunu araĹ&#x;tÄąrmaktan uzak dururlar.ÇßnkĂź bĂśyle bir konuda en gĂźvenli yol, susmak ve Allah Teâlâ'nÄąn buyurduÄ&#x;u gibi, onlar hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle duâ etmektir:

'_ .) Q) K J F G Â&#x; _ .) ; ( ? ' . ' 6 M † ' _$ } []X :U(= 6Y 4$.;]

{%p ! N $ Ž p ƒ$ O ' _$ .' ‰ ( ? Š >…†

"Ey Rabbimiz!Bizi ve ĂŽmânda bizi geçen kardeĹ&#x;lerimizi baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la.Kalplerimizde ĂŽmân edenlere karĹ&#x;Äą hiçbir kin (ve haset) bÄąrakma.Ey Rabbimiz!Şßphesiz ki sen (kullarÄąna) çok Ĺ&#x;efkatli ve (onlara) çok merhametlisin."1 Ä°kincisi: Sahâbenin kĂśtĂź yĂśnlerini rivâyet eden eserlere Ĺ&#x;u yĂśnlerden cevap verilebilir: 1. Bu eserlerin kimisi yalandÄąr.OnlarÄąn Ĺ&#x;ânÄąnÄą karalamak isteyen dĂźĹ&#x;manlarÄą bu iftirâlarÄą atmÄąĹ&#x;lardÄąr. 2. Bu eserlerin kimisinde ilâveler, kimisinde eksiltmeler olmuĹ&#x;, gerçek halinden deÄ&#x;iĹ&#x;tirilmiĹ&#x; ve bĂśylece bu rivâyetlere yalan girmiĹ&#x;tir. Tahrif edildiÄ&#x;i için bunlara itibar edilmemesi gerekir.

1

HaĹ&#x;r SĂťresi: 10


240

3. Bu eserlerin doÄ&#x;ru olanÄąna gelince, -ki bunlar pek azdÄąr-, onlar bu konuda mâzur sayÄąlÄąrlar. ÇßnkĂź sahâbe ya içtihadÄąnda doÄ&#x;ruyu bulan, ya da içtihadÄąnda hata eden mßçtehidler

konumundadÄąlar.Bu,

içtihadĹnda

doÄ&#x;ruyu

bulursa iki ecir, hata ederse bir ecir kazanan mßçtehidin dayandÄąÄ&#x;Äą içtihad esaslarÄąndandÄąr.HatalarÄą, Allah Teâlâ tarafÄąndan baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lanmÄąĹ&#x;tÄąr. Nitekim

RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

‍ ×?‏HGF FA‍ ×?‏y s* a 7O e ! 3 y* O '* N ‍ ×?‏O V =‍ ×?‏HGFFF x O +$ bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE !t =‍ ×?‏t y ; 7O e ! 3 y* O V = "Hâkim, hĂźkĂźm vermek istediÄ&#x;inde içtihad eder, sonra da içtihadÄąnda doÄ&#x;ruyu bulursa (Allah ve RasĂťlĂźnĂźn hĂźkmĂźne uygun olursa), ona (içtihad ecri ve doÄ&#x;ruyu bulma ecri olarak) iki ecir vardÄąr.Yine hĂźkĂźm vermek istediÄ&#x;inde içtihad eder ve içtihadÄąnda hata ederse, ona (içtihad ecri olarak) bir ecir vardÄąr."1 DĂśrdĂźncĂźsĂź: Sahâbe de insandÄąrlar. Onlardan birisi hata edebilir.Onlar, fert olarak gĂźnahtan masum deÄ&#x;iller1

Hadisi, BuhârĂŽ ve MĂźslim Amr b. Ă‚s'tan rivâyet etmiĹ&#x;lerdir.


241

dir.Fakat onlardan vukĂť bulan gĂźnahlarÄą affettiren birçok sebep vardÄąr ki bunlarÄąn bazÄąlarÄą Ĺ&#x;unlardÄąr: 1. SahâbĂŽ, o gĂźnahtan tevbe etmiĹ&#x; olabilir.Tevbe ise, gĂźnah ne kadar bĂźyĂźk olursa olsun, onu siler. Nitekim bu konuda birçok delil gelmiĹ&#x;tir. 2.

İslâm'a ilk girenler ve birçok fazÎletlere sahip

olmalarÄą gibi, sahâbeden vukĂť bulan -vukĂť bulmuĹ&#x; isegĂźnahlarÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layan meziyetler vardÄąr. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

7 ? 3 ( < '3 cn F ! # LM - $ & ' K J 6 • 4 … v % Q * } []]o :U(= r.7 4$.;]

{ ( 6[ ? u 6[ 5 O 5 < {#!3 c

"(Ey Muhammed!) GĂźndĂźzĂźn iki ucunda (sabah ve akĹ&#x;am), gecenin de ilk saatlerinde dosdoÄ&#x;ru namaz kÄąl. ÇßnkĂź iyilikler, kĂśtĂźlĂźkleri (gĂźnahlarÄą) giderir.Bu (namazÄą dosdoÄ&#x;ru kÄąlmayÄą emretmek ve iyiliklerin gĂźnahlarÄą gidereceÄ&#x;ini açĹklamak), ĂśÄ&#x;Ăźt almak isteyenler için bir ĂśÄ&#x;ĂźttĂźr."1 RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

ile birlikte olmalarÄą ve

onunla beraber cihad etmeleri, sahâbenin yaptĹklarĹ ferdÎ hatalarĹ Ürter. 1

HĂťd SĂťresi: 114


242

3. Sahâbenin yaptÄąklarÄą iyiliklere, baĹ&#x;kalarÄąndan kat kat daha fazla ecir verilir.Hiç kimse fazĂŽlette onlara denk olamaz.Sahâbe, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

sĂśzĂźyle

dĂśnemlerin en hayÄąrlÄąlarÄądÄąr. Nitekim RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

EEO # Z cD ‍ ×?‏7O eŘŒO # Z cD ‍ ×?‏7O eŘŒi @ O#' 1 ;FF

x 1

2 3$ z "Sizin en hayÄąrlÄąnÄąz, benim çaÄ&#x;Äąmda yaĹ&#x;ayanlarÄąnÄąz-

dÄąr.Sonra onlardan sonra gelenler (tâbiĂŽn), sonra onlardan sonra gelenler (etbâut-tâbiĂŽn)dir."1 Onlardan birisi bir mĂźd1 kadar sadaka infak etse, baĹ&#x;kasÄąnÄąn Uhud daÄ&#x;Äą kadar altÄąn infak etmesinden, sevap bakÄąmÄąndan daha fazĂŽletlidir. (Allah onlardan râzÄą olsun, yaptÄąklarÄą amellerden dolayÄą da onlarÄą râzÄą etsin). Nitekim

RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

BuhârÎ ve Mßslim Mßd: Hububat ßrßnlerinde kullanĹlan 20 kileli bir Ülçektir. (Mßtercim) 1 1


243

O#' ! = 7A ! 1 i + b cD ‍ ×?â€ŹŘŒi * N a ‍ ×?‏%6 + ? EFF EE 1 ( E ŘŒO Q! = 7! $ Â? * $ ŘŒ * x6 QH "! = # & ‰ $ 2 x 1

2 3$z

"AshâbÄąma kĂźfretmeyin. Nefsim elinde olan Allah'a yemĂŽn ederim ki sizden biriniz Uhud daÄ&#x;Äą kadar altÄąnÄą (Allah yolunda) infak etse (harcasa), yine de onlardan birisinin infak ettiÄ&#x;i bir mĂźd, hatta mĂźddĂźn yarÄąsÄąnÄąn sevabÄąna bile eriĹ&#x;emez."1 Ĺžeyhulislâm Ä°bn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- Ĺ&#x;Ăśyle der: "Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat ile dĂŽn imamlarÄąnÄąn hepsi, sahâbeden hiç kimsenin, hatta ne Ehl-i Beytin, ne de Ä°slâm'a ilk giren hiçbir mĂźslĂźmanÄąn mâsum olmadÄąÄ&#x;Äąna inanÄąrlar.Aksine Ehl-i

sĂźnnet

vel-cemaate

gĂśre,

onlar

da

gĂźnaha

dĂźĹ&#x;ebilirler.Allah Teâlâ tevbe ile onlarÄą baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lar,derecelerini yĂźkseltir, iyilikler veya baĹ&#x;ka sebeplerle onlarÄąn gĂźnahlarÄąnÄą siler, baÄ&#x;ÄąĹ&#x;lar. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1

BuhârÎ ve Mßslim


244

3 %3 & * .) 2/ % 7 O { *) 8 _ , ~ , #v _ b„ P Œ ? }

* . 3 ;* % & ' H 8 6 ŠM| ! * 1 ' c

n / b– eP O 5 % & #_$ ' H b– Y( 4$.3;]

{ .) / ( . [ Œ ? c N R _ % 76 P * % & ( e ( .) / H Œ ?

[WACWW :< 3(= 6 e

"(SĂśz ve fiilinde) doÄ&#x;ruyu getiren ve onu tasdik edenler var ya, iĹ&#x;te onlar bĂźtĂźn takvâ hasletlerini bir arada toplayanlardÄąr.Onlar için Rableri katÄąnda diledikleri her Ĺ&#x;ey vardÄąr. Ä°Ĺ&#x;te bu, (Rabbine gereÄ&#x;i gibi itaat ve ibâdet eden) iyilerin mĂźkafatÄądÄąr.(OnlarÄąn tevbe etmeleri sebebiyle) Allah onlarÄąn (dĂźnyada) iĹ&#x;ledikleri en kĂśtĂź amelleri affeder ve yaptÄąklarÄąna karĹ&#x;ÄąlÄąk olarak onlarÄą en gĂźzel bir Ĺ&#x;ekilde mĂźkafatlandÄąrÄąr."1 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

l76 [) 8 2 Â? l76 [) 8 h *) 8 2 / N l cN 8 ( ._ c '! ~ }

UL ' 3 ; 1 _ $ * ‡ _ ^ z * ‡ _ 5 a 2N l6& z .)t… t 8 ) vJ 8 ) / N

ÂŒ 3 a H K H / * K 2 O 2 / 6 |) z * * K 'H - * # $ ˆ Q K# O ! G K# K 2 (#$5) K J K ¤ ~ * ^ Â?6 G ln ~ F / H * * 1

ZĂźmer SĂťresi: 33-35


245

- 2 .) / H c N * % & ' H F) 2 ( ? O { *) * 1 / c /

{ H . ( . [ ÂŒ ? , #v H U ' n~ * K J % & G {#!; H []B C]A : 2(= ÂŽ N‹ 4$.;] "Biz insana, (hem hayatta, hem de ĂśldĂźkten sonra)

ana-babasÄąna iyilikte bulunmasÄąnÄą kesin bir Ĺ&#x;ekilde emrettik.Annesi onu karnÄąnda (cenin iken) zahmet ve meĹ&#x;akkatle taĹ&#x;ÄądÄą ve (yine) onu zahmet ve meĹ&#x;akkatle doÄ&#x;urdu. Onu taĹ&#x;ÄąmasÄą ve sĂźtten kesmesi, otuz aydÄąr.1 Nihâyet insan, (akÄąl ve beden olarak) gßçlĂź çaÄ&#x;Äąna eriĹ&#x;ip kÄąrk yaĹ&#x;Äąna geldiÄ&#x;inde (Rabbine yalvarÄąp Ĺ&#x;Ăśyle) der: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiÄ&#x;in nimete Ĺ&#x;Ăźkretmemi bana ilham eyle ve (gelecekte) râzÄą olacaÄ&#x;Äąn salih amel iĹ&#x;lemeyi bana nasip eyle.Benim için zĂźrriyetimi Äąslah eyle (onlarÄą benim için sâlih kimseler eyle).Ben, (gĂźnahlarÄąmdan) sana dĂśndĂźm ve muhakkak ki ben, (itaat ederek sana boyun eÄ&#x;en, emir ve yasaÄ&#x;Äąna baÄ&#x;lÄą kalan ve hĂźkmĂźne teslim olan) mĂźslĂźmanlardanÄąm.Kendilerinden (sâlih amellerden) yaptÄąklarÄąnÄąn en iyisini kabul

edeceÄ&#x;imiz

ve

gĂźnahlarÄąnÄą

baÄ&#x;ÄąĹ&#x;layacaÄ&#x;ÄąmÄąz

bu

1 BabanÄąn deÄ&#x;il de, sadece annenin katlandÄąÄ&#x;Äą bu zahmet ve meĹ&#x;akkatlerin zikredilmesi, annenin hakkÄąnÄąn babanÄąn hakkÄąndan Ăśnce geldiÄ&#x;ine açĹk delildir. (MĂźtercim)


246

kimseler, cennetlikler arasındadırlar.Bu (verdiğimiz söz), onda şüphe olmayan doğru (ve hak) bir sözdür."1,2 Allah düşmanları, fitne zamanında sahâbe arasında meydana gelen ihtilaf ve savaşları, onları çekiştirmeyi, onların arkasından konuşmayı ve onların saygınlığına leke sürmeyi bir vesîle edinmişlerdir. Nitekim bazı çağdaş yazarlar, bu çirkin plan dahilinde hareket ederek bilmediklerini abartmış, kendilerini Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in ashâbı arasında hakem kılıp hiçbir delile dayanmaksızın, aksine bilgisizce ve hevâlarına uyarak kimisinin doğru, kimisinin de yanlış ve hatalı olduğunu söylemişlerdir.Bu yazarlar, önyargılı, oryantalist ve onların kuyrukları olan kimselerin tekrar edip durdukları şeyleri tekrar etmeye başlamışlardır. Öyle ki bu yazarlar, İslâm ümmetinin asil tarihi ve en fazîletli devri olan ilk müslümanlar hakkındaki kültürleri, yüzeysel ve kıt olan yeni yetişen bazı müslümanları şüpheye düşürmüşlerdir. Onlar, böylelikle

İslâm'ı

karalamaya,

müslümanların

bozmaya ve Allah Teâlâ'nın: 1 2

Ahkâf Sûresi: 15-16 Bknz: Mecmû'ul-Fetâvâ. Cilt:35 Sayfa:69

birliğini


247

( ?3 ' . ' 6 M † ' _$ .) .) ( % 7 _ ƒ P ( ? }

O 3 3 ' _$ . ' ‰ ( ? Š …† '_ .) Q) K J F G Â&#x; _ .) ; []X :U(= 6Y 4$.;]

{%p ! N $ Ž p ƒ$

"OnlarÄąn (Ensâr ve Muhâcirlerin) arkasÄąndan gelen (mĂź'min)ler, Ey Rabbimiz! Bizi ve ĂŽmânda bizi geçen kardeĹ&#x;lerimizi baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la.Kalplerimizde ĂŽmân edenlere karĹ&#x;Äą hiçbir kin (ve haset) bÄąrakma.Ey Rabbimiz! Şßphesiz ki sen (kullarÄąna) çok Ĺ&#x;efkatli ve (onlara) çok merhametlisin, derler."1 Emri gereÄ&#x;i, ilk mĂźslĂźmanlarÄą Ăśrnek almak yerine, onlara kin ve nefret duymak için bu Ăźmmetin son mĂźslĂźmanlarÄąnÄąn kalplerine kin ve nefret tohumlarÄą sokup emellerine ulaĹ&#x;mak istemiĹ&#x;lerdir.

6. FASIL

1

HaĹ&#x;r SĂťresi: 10


248

SAHĂ‚BE VE HÄ°DĂ‚YET Ă–NDERÄ° Ä°MAMLARA SĂ–VMENÄ°N YASAK OLUĹžU: 1. SAHĂ‚BEYE SĂ–VMENÄ°N YASAK OLUĹžU: Ehl-i sĂźnnet vel-cemaat inancÄąnÄąn esaslarÄąndan birisi de, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

ashâbĹna dil uzatma-

mak, kalplerde kin ve haset beslememektir. Nitekim Allah Teâlâ, Ehl-i sĂźnnet vel-cemaati Ĺ&#x;Ăśyle nitelendirmektedir:

( ?3 ' . ' 6 M † ' _$ .) .) ( % 7 _ ƒ P ( ? }

O 3 3 ' _$ . ' ‰ ( ? Š …† '_ .) Q) K J F G Â&#x; _ .) ; []X :U(= 6Y 4$.;]

{%p ! N $ Ž p ƒ$

"OnlarÄąn (Ensâr ve Muhâcirlerin) arkasÄąndan gelen (mĂź'min)ler,Ey Rabbimiz!Bizi ve ĂŽmânda bizi geçen kardeĹ&#x;lerimizi baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la.Kalplerimizde ĂŽmân edenlere karĹ&#x;Äą hiçbir kin (ve haset) bÄąrakma.Ey Rabbimiz!Şßphesiz ki sen (kullarÄąna) çok Ĺ&#x;efkatli ve (onlara) çok merhametlisin, derler."1 Sahâbeye sĂśvmemek, onlara kin ve haset beslememek, RasĂťlullah-sallallahu etmektir: 1

HaĹ&#x;r SĂťresi: 10

aleyhi ve sellem-'e

Ĺ&#x;u sĂśzĂźnde itaat


249

O #'! = 7A ! 1 i + b c D ‍ ×?â€ŹŘŒi * N a ‍ ×?‏%6 + ? E FF EE 1 ( E ŘŒ O Q! = !7 $ Â? * $ ŘŒ*x6 QH "! = # & ‰ $ 2

x O +$ bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z

"AshâbÄąma kĂźfretmeyin.Nefsim elinde olan Allah'a yemĂŽn ederim ki, sizden biriniz Uhud daÄ&#x;Äą kadar altÄąnÄą (Allah yolunda) harcasa,yine de onlardan birisinin harcadÄąÄ&#x;Äą bir mĂźd, hatta mĂźddĂźn yarÄąsÄąnÄąn sevabÄąna bile eriĹ&#x;emez."1 Ehl-i sĂźnnet mĂźslĂźmanlarÄą, sahâbeye sĂśven, onlara buÄ&#x;zeden,onlarÄąn fazĂŽletlerini inkâr eden ve onlarÄąn çoÄ&#x;unu kâfir sayan (tekfir eden) RâfÄązĂŽler ve HâricĂŽlerin yolundan uzak dururlar. Ehl-i sĂźnnet mĂźslĂźmanlarÄą, sahâbenin Kur'an ve sĂźnnette haber verilen fazĂŽletlerini kabul eder ve onlarÄąn, dĂśnemlerin en hayÄąrlÄąsÄą olduklarÄąna inanÄąrlar. Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- onlarÄąn fazĂŽleti hakkÄąnda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

EE O # Z cD ‍ ×?‏O7 e O # Z cD ‍ ×?‏7O e i @ O#' 1 ; FF 2 3$ z

x 1 1

BuhârÎ ve Mßslim


250

"Sizin en hayÄąrlÄąnÄąz, benim çaÄ&#x;Äąmda yaĹ&#x;ayanlarÄąnÄązdÄąr.Sonra onlardan sonra gelenler (tâbiĂŽn), sonra onlardan sonra gelenler (etbâut-tâbiĂŽn)dir."

1

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- Ăźmmetinin yetmiĹ&#x; ßç fÄąrkaya bĂślĂźneceÄ&#x;ini ve birinin dÄąĹ&#x;Äąnda hepsinin cehenneme gireceÄ&#x;ini haber verdiÄ&#x;inde, sahâbe o kurtulan fÄąrkayÄą (FÄąrka-i Nâciye) sorunca, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- : "Benim

ve

ashâbĹmĹn

bulunduÄ&#x;u

yol

Ăźzere

2

olanlardÄąr." diye buyurmuĹ&#x;tur. Ä°mam MĂźslim'in kÄąymetli hocasÄą olan EbĂť Zur'a-Allah ona rahmet etsin- Ĺ&#x;Ăśyle

1 2

der:

BuhârĂŽ ve MĂźslim Ä°mam Ahmed ve baĹ&#x;kasÄąnÄąn rivâyet ettiÄ&#x;i hadis Ĺ&#x;Ăśyledir:

‡ X* (7) ‍ ×?‏z @ 3 ‍ ×?â€ŹŘŒl{ @ 5 : 6 L ‡! =GF 1 ‍ ×?‏z @ 3 ‍ ×?‏FF l{ @ 5 : 6 L " K e #l 7$#f‍ ×?‏c Q [F 3 3 L ŘŒ{l @ 5 : 6 L FZ 1 3 ) e‍×?‏ WW * @ ‍ Ř&#x;‏8‍ ×?‏W L X * i Q Z $ Wl# * N 7( ‍ ×?‏W* @ K { ! =‍ ×?‏DEGF FX* 7) ‍ ×?‏Fn * “ #' EE Fi *N a 1 * *$ F& ‰ $ A* ' Z $ “Yahudiler, yetmiĹ&#x; bir fÄąrkaya, hristiyanlar da yetmiĹ&#x; iki fÄąrkaya ayrÄąldÄąlar.Bu Ăźmmet de yetmiĹ&#x; ßç fÄąrkaya ayrÄąlacaktÄąr.Biri dÄąĹ&#x;Äąnda hepsi cehenneme girecektirâ€? b uyurunca, sahâbe: “O fÄąrka hangisidir Ey Allah’Ĺn RasĂťlĂź? diye sordular.Peygamber-salllallahu sordular.Peygamber aleyhi ve sellem-:: “Benim ve ashâbÄąmÄąn bulunduÄ&#x;u yol Ăźzere olanlardÄąr.â€? buyurdu.


251

"Sahâbeden birinin şânını eksilten birisini gördüğün zaman bil ki o zındıktır.Çünkü Kur'an haktır.Rasûlullahsallallahu aleyhi ve sellem-

ve getirdiği şeyler haktır.Bütün bunları

bize ancak sahâbe ulaştırmıştır.Kim onları karalarsa, bununla Kur'an ve sünneti ortadan kaldırmak istemiş demektir.O kimse karalanmaya daha lâyıktır.Onun zındık ve dalâlette olduğuna hükmetmek, daha doğru ve daha yerinde olur." Büyük

âlim

İbn-i

Hamdân-Allah

ona

rahmet

etsin-

"Nihâyetul-Mübtediîn" adlı kitabında şöyle der: "Kim, sahâbeden birine sövmeyi helâl sayıp ona söverse, kâfir olur.Sövmeyi helâl saymazsa, fâsık olur. -Mutlak olarak kâfir olur, dediği de rivâyet edilmiştir.- Kim onları fâsık sayar veya dînlerinde onları karalarsa veya onları kâfir sayarsa, kâfir olur."1

1

"es-Sefârînî Akîdesi Şerhi".Cilt: 2.Sayfa: 388-389


252

2.BU ĂœMMETÄ°N Ă‚LÄ°MLERÄ°NDEN OLAN HÄ°DĂ‚YET Ă–NDERÄ° Ä°MAMLARA SĂ–VMENÄ°N YASAK OLUĹžU: Sahâbeden sonra fazĂŽlet, saygÄąnlÄąk ve makam bakÄąmÄąndan dĂśnemlerin en fazĂŽletlisi olan tâbiĂŽn, etbâut-tâbiĂŽn ve onlardan sonra gelen ve sahâbeye en gĂźzel bir Ĺ&#x;ekilde uyan, hidâyet Ăśnderi imamlardÄąr. Nitekim

Allah

Teâlâ

onlar

hakkÄąnda

Ĺ&#x;Ăśyle

buyurmaktadÄąr:

% 7.3 G ( ?3 $ v „‹ ( 6P & / .) ‹„ .) _ c }

&2 n G Œ 6 G < } 'P % & H * 8 ' H . �$ % & ' H 8 K � $ } c N ” _ []XX :U(= U_.2 4$.;]

{% ! j - . M O 5 l _ * &! J ( $ & ‹„

"(Allah'a ve RasĂťlĂźne ĂŽmânda insanlarÄą) geçen Muhâcir ile Ensar ve onlara gĂźzellikle tâbi olanlar var ya iĹ&#x;te Allah, (Allah'a ve RasĂťlĂźne itaat ettiklerinden dolayÄą) onlardan razÄą olmuĹ&#x;, onlar da (itaat ve ĂŽmân etmelerine karĹ&#x;ÄąlÄąk onlara bahĹ&#x;ettiÄ&#x;i bĂźyĂźk mĂźkafattan dolayÄą) O’ndan

râzĹ

olmuĹ&#x;lardÄąr.Allah, içinde ebedĂŽ olarak kalmak Ăźzere onlara


253

altÄąndan nehirler akan cennetler hazÄąrlamÄąĹ&#x;tÄąr.Ä°Ĺ&#x;te bĂźyĂźk kurtuluĹ&#x; budur."1 Sahâbeyi ayÄąplamak ve onlara sĂśvmek, asla câiz deÄ&#x;ildir.ÇßnkĂź onlar, hidâyet iĹ&#x;âretleridir.

F ! 3 ; 6 ! † � 2( u & 8 ! G _ ˆ . ; 6 S Q Y( } b 3c' 4$.; ] { l˜v

< b„ ; % '& P 8 v a . G 8 Š . 1 ' g /

[]]A :U(=

"Kim, kendisine doÄ&#x;ru yol (hak) belli olduktan sonra RasĂťle aykÄąrÄą davranÄąr ve mĂź'minlerin yolundan baĹ&#x;ka bir yolu izlerse,onu o yĂśneldiÄ&#x;i Ĺ&#x;eyle baĹ&#x;baĹ&#x;a bÄąrakÄąrÄąz ve onu cehenneme girdiririz.OrasÄą, ne kĂśtĂź bir dĂśnĂźĹ&#x; yeridir."2 "Tahâviye

AkĂŽdesi"ni Ĺ&#x;erheden yazar bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle der: "Her mĂźslĂźmanÄąn, Kur'an-Äą KerĂŽm'in de belirttiÄ&#x;i gibi, Allah ve RasĂťlĂźnden sonra mĂź'minleri dost edinmesi gerekir.Ă–zellikle peygamberlerin vârisleri olan ve Allah Teâlâ'nÄąn, kara ve denizin karanlÄąklarÄąnda kendileriyle yol bulsunlar diye yarattÄąÄ&#x;Äą yÄąldÄązlar konumuna getirdiÄ&#x;i âlim-

1 2

Tevbe SÝresi: 100 Nisâ SÝresi: 115


254

leri dost edinmesi gerekir.Müslümanlar, onların (âlimlerin) hidâyet ve anlayış üzere oldukları konusunda ittifak etmişlerdir.Âlimler,ümmeti içerisinde Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in

halifeleri ve ölmüş sünnetini yaşatanlardır.

Öğretmek ve yaşatmak sûretiyle Kur'an-ı Kerîm onlarla ayakta tutulmuş, onlar da Kur'an-ı Kerîm ile yücelmiş ve ayakta

kalmışlardır.Kur'an-ı

Kerîm,

onların

fazîleti

hakkında konuşmuş, onlar da Kur'an-ı Kerîm ile hüküm vermişlerdir.Onların hepsi, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e uymanın farz olduğunda kesin olarak ittifak etmişlerdir. Ancak âlimlerin birisinden, sahih hadise aykırı bir görüş bulunursa, mazeretinden dolayı onun görüşünü terketmek gerekir." Âlimlerin mazeretlerini şu üç şekilde sınıflandırmak mümkündür: Birincisi:Peygamber-sallallahu

aleyhi

ve

sellem-'in

bunu

söylediğine inanmamasıdır. İkincisi: Bu sözle, o meseleyi kasdettiğine inanmamasıdır. Üçüncüsü:

Hükmün

neshedildiğine

(ortadan

kalktığına/geçersiz kılındığına) inanmasıdır. Her türlü iyilikte


255

Ăśnde olmalarÄą, RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'in

getirdiÄ&#x;i bu

dĂŽni bize ulaĹ&#x;tÄąrmada ve bize kapalÄą gelen Ĺ&#x;eyleri açĹklamada, âlimlerin bizim Ăźzerimizde fazĂŽlet ve minnetleri vardÄąr. Bu sebeple Allah Teâlâ onlardan râzÄą olsun, yaptÄąklarÄąndan dolayÄą da onlarÄą râzÄą etsin. Bize dĂźĹ&#x;en, onlar hakkÄąnda Allah Teâlâ'nÄąn buyurduÄ&#x;u gibi Ĺ&#x;Ăśyle duâ etmektir:

'_ .) Q) K J F G Â&#x; _ .) ; ( ? ' . ' 6 M † ' _$ } []X :U(= 6Y 4$.;]

{%p ! N $ Ž p ƒ$ O ' _$ . ' ‰ ( ? Š >…†

"Ey Rabbimiz! Bizi ve ĂŽmânda bizi geçen kardeĹ&#x;lerimizi baÄ&#x;ÄąĹ&#x;la.Kalplerimizde ĂŽmân edenlere karĹ&#x;Äą hiçbir kin (ve haset) bÄąrakma.Ey Rabbimiz!Şßphesiz ki sen (kullarÄąna) çok Ĺ&#x;efkatli ve (onlara) çok merhametlisin, derler."1 Kimi âlimin içtihadÄąnda hata etmesi sebebiyle âlimlerin Ĺ&#x;ânÄąnÄą dĂźĹ&#x;Ăźrmek, bid'atçĹlarÄąn yolu ve Ä°slâm dĂŽninde Ĺ&#x;Ăźphe uyandÄąrmak, mĂźslĂźmanlarÄąn arasÄąna dĂźĹ&#x;manlÄąk sokmak, Ä°slâm Ăźmmetinin baĹ&#x;Äą ile sonunu birbirinden ayÄąrmak isteyen, gençlerle âlimler arasÄąnda ayrÄąlÄąk tohumlarÄą yaymaya çalÄąĹ&#x;an, Ä°slâm Ăźmmetinin dĂźĹ&#x;manlarÄąnÄąn plan ve

1

HaĹ&#x;r SĂťresi: 10


256

oyunlarındandır.Nitekim günümüzde bunun sonucu olarak gençlerle âlimler arasında ayrılık tohumları yayılmıştır.Fıkıh âlimleri ile İslâm fıkhının şânını düşüren, İslâm fıkhını okumaktan, ondaki hak ve doğru olanlardan faydalanmaktan geri duran, yeni yetişen bazı öğrencilerin buna dikkat etmeleri, fıkıhlarına azimle sarılmaları, âlimlerine saygılı

olmaları,

sapık

ve

aldatıcı

propagandalara

kanmamaları gerekir. Başarı, Allah Teâlâ'dandır.

4. BÖLÜM BİD'ATLAR Bu bölüm, aşağıdaki fasılları içermektedir: Birinci Fasıl: Bid'atın tanımı, çeşitleri ve hükümleri. İkinci

Fasıl: Bid'atların müslümanların hayatında

ortaya çıkışı ve ve bu çıkışın sebepleri.


257

ĂœçßncĂź

FasÄąl: Ä°slâm Ăźmmetinin bid’atçĹlara karĹ&#x;Äą

tutumu ve ehli sĂźnnet vel-cemaatin bid’atçĹlara karĹ&#x;Äą izlediÄ&#x;i yol. DĂśrdĂźncĂź FasÄąl: GĂźnĂźmĂźzdeki bid'atlara Ăśrnekler. 1. Mevlid-i NebevÎ’yi (Mevlid Kandilini) kutlamak. 2. BazÄą mekânlar, eserler, ĂślĂźler veya buna benzer Ĺ&#x;eylerden bereket ummak (bunlarla teberrĂźkte bulunmak). 3. Ä°bâdetler alanÄąnda yapÄąlan bid’atlar ve bu bid’atlarla Allah’a yakÄąnlaĹ&#x;maya çalÄąĹ&#x;mak. BÄ°D'ATIN TANIMI, ÇEŞİTLERÄ° VE HĂœKĂœMLERÄ°: BÄ°D'ATIN TANIMI: Bid’at kelimesi, Arapça’da "Bede’a" kelimesinden gelir. AnlamÄą: Daha Ăśnce benzeri olmayan bir Ĺ&#x;eyi meydana getirmek, yaratmak demektir. Nitekim Allah Teâlâ Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[]]y :U(= 46 4$.;]

{™ $ ‹„ < / c � ( _ }


258

"(Allah) gĂśkleri ve yeri, daha Ăśnce benzeri olmayan (benzersiz) bir Ĺ&#x;ekilde yaratandÄąr."1 BaĹ&#x;ka bir âyette Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

[d :U(= Ž N‹ 4$.;]

{F ; h6 # lH _ ')[ F Q) }

"(Ey Muhammed!) De ki: Ben,(elçilikle gĂśrevlendirilerek kullara gĂśnderilmiĹ&#x;) peygamberlerin

ilki

(Bilakis benden Ăśnce birçok peygamber gelmiĹ&#x;tir)."

deÄ&#x;ilim. 2

"Falanca bid’at çĹkardÄą" denildiÄ&#x;i zaman, o kimsenin daha Ăśnce olmayan, yeni bir yolu ortaya çĹkardÄąÄ&#x;Äą anlaĹ&#x;ÄąlÄąr. BÄ°D'AT ÇIKARMAK Ä°KÄ° KISIMDIR: Yeni buluĹ&#x;lar ortaya çĹkarmak gibi, gĂźnlĂźk hayatta yeni Ĺ&#x;eyler ortaya çĹkarmak,dĂŽnimizce mĂźbahtÄąr.Zirâ gĂźnlĂźk hayatta yeni Ĺ&#x;eyler ortaya çĹkarmakta asÄąl olan, mĂźbah oluĹ&#x;udur.DĂŽnde yeni Ĺ&#x;eyler ortaya çĹkarmak ise, haramdÄąr. ÇßnkĂź dĂŽnde asÄąl olan, Kur’an ve sĂźnnetle sâbit olmasÄądÄąr. Nitekim Peygamber-sallallahu Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 2

Bakara SÝresi: 117 Ahkâf SÝresi: 9

aleyhi ve sellem-

bu konuda


259

2 3$ z EE ‘ X ) $ o 1 * $ ‍ ×?‏c Q * F $ i ! = Z $FF

x 1

"Her kim, bu iĹ&#x;imizde (dĂŽnimizde) onda olmayan bir Ĺ&#x;eyi ona ihdâs eder (açĹk veya gizli Kur'an ve sĂźnnette aslÄą olmayan bir Ĺ&#x;ey getirir)se muĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr)."

o ihdâs ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ey, reddolun-

1

BaĹ&#x;ka bir rivâyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1

2 3$ z EE ‘ X * $ 1

o 1 {K - & - Z $ FF

"Her kim, iĹ&#x;imiz (dĂŽnimiz) Ăźzere olmayan bir iĹ&#x; iĹ&#x;lerse,o iĹ&#x;lediÄ&#x;i Ĺ&#x;ey reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr ve ona itibar edilmez)."2 BÄ°D'ATIN ÇEŞİTLERÄ°: DĂŽndeki bid’atlar, iki tĂźrlĂźdĂźr: Birincisi: Cehmiyye, Mu’tezile, RafizĂŽler ve diÄ&#x;er sapÄąk fÄąrkalarÄąn sĂśyledikleri sĂśzler ve inandÄąklarÄą inançlar gibi, sĂśzlĂź ve itikâdĂŽ olan bid’attÄąr.

1 2

BuhârÎ ve Mßslim BuhârÎ ve Mßslim


260

İkincisi: Allah Teâlâ'ya, meşrû olmayan bir şekilde ibâdet etmek gibi, ibâdetlerde yapılan bid’attır ki bu, dört kısma ayrılır: 1. İbâdetin aslında yapılan bid’attır ki bu, dînde aslı olmayan bir ibâdeti ihdâs etmek yani ortaya çıkarmaktır. Örneğin dînen meşrû olmayan namaz, oruç veya doğum gününü kutlamak gibi yeni bayramlar ihdâs etmek. 2. Dînen meşrû olan ibâdetin özünde fazlalık yapmaktır. Örneğin öğle veya ikindi namazının farzına bir rekât ekleyip onu beş rekat kılmak. 3. İbâdeti, dînen meşrû olmayan bir şekilde edâ etmektir. Örneğin dînen meşrû olan duâ ve zikirleri, gruplar halinde nağmelerle yapmak. Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

sünnetinin dışına

çıkacak şekilde ibâdetlerde aşırıya gitmek, bu kabildendir.


261

4. DĂŽnen yapÄąlmasÄą câiz olan bir ibâdeti, câiz olmayan bir vakitle sÄąnÄąrlandÄąrmaktÄąr. Ă–rneÄ&#x;in Ĺžaban ayÄąnÄąn 15. gĂźnĂźnĂźn gecesini ibâdet etmekle, gĂźndĂźzĂźnĂź de oruç tutmakla sÄąnÄąrlÄą tutmak. Zirâ oruç tutmak ve geceyi ibâdetle geçirmek,dĂŽnen meĹ&#x;rĂťdur. Fakat bu ibâdetleri belirli bir vakitle sÄąnÄąrlandÄąrmanÄąn dĂŽni bir delĂŽle dayanmasÄą gerekir.

DĂŽNDE YAPILAN BÄ°D'ATLARIN HĂœKMĂœ: DĂŽnde yapÄąlan her tĂźrlĂź bid’at, haramdÄąr, dalâlettir. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

7&#' ŘŒ}l ! "l e! N $ 7&#' 7AIF ŘŒFX $#f‍ ×?‏B* e ! N $ O#'*D FG FF x ˜1Na Z+= 9 !=WW*@ bc$d ‍ ×? ×? ×?‏X z EE }l K q "l

!


262

"(DĂŽne sonradan sokulan) yeniliklerden sakÄąnÄąn. Zirâ (dĂŽne sonradan sokulan) her yenilik, bid’attÄąr.Her bid’at ise dalâlettir."1 BaĹ&#x;ka bir hadiste Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1

2 3$ z EE ‘ X ) $ o 1 * $ ‍ ×?‏c Q * F $ i ! = Z $FF "Her kim, bu iĹ&#x;imizde (dĂŽnimizde) onda olmayan bir

Ĺ&#x;eyi ona ihdâs eder (açĹk veya gizli Kur'an ve sĂźnnette aslÄą olmayan bir Ĺ&#x;ey getirir)se muĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr)."

o ihdâs ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ey, reddolun-

2

BaĹ&#x;ka bir rivâyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

x 1

2 3$ z EE ‘ X * $ 1

o 1 {K - & - Z $ FF

"Her kim, iĹ&#x;imiz (dĂŽnimiz) Ăźzere olmayan bir iĹ&#x; iĹ&#x;lerse,o iĹ&#x;lediÄ&#x;i Ĺ&#x;ey reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr ve ona itibar edilmez)."3

1 HadĂŽsi, EbĂť DâvĂťd ve TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x;, TirmizĂŽ “hadĂŽs, hasen sahĂŽhâ€? demiĹ&#x;tir. 2 BuhârĂŽ ve MĂźslim 3 BuhârĂŽ ve MĂźslim


263

Bu iki hadis, dînde yapılan her yeniliğin bid’at, her bid’atın da dalâlet olduğunu ve sahibine iâde olunacağını göstermektedir. Bunun anlamı: İbâdet ve itikâtta yapılan bid’atlar, haramdır.Fakat bid’atların haram oluşu, çeşitlerine göre farklıdır.Kabirlerde yatan ölülere yaklaşabilmek için kabirlerin çevresinde tavaf etmek, kabirlerde yatanlara kurbanlar kesmek ve adaklar adamak, onlara yalvarıp yakarmak ve onlardan yardım dilemek gibi bid’atlar vardır. Bu bid'atlar, açık küfürdür.Cehmiyye’nin aşırı olanları ile Mu’tezile’nin görüşleri de, bu tür bid’atlardandır. Kabirlerin üzerine kubbe gibi şeyler binâ etmek, kabirlere yönelerek namaz kılmak ve ölülere

yalvarıp

yakarmak gibi bid’atlar da insanı şirke götürür. Hâricîler, Kaderiyye ve Mürcie’nin şer’î delîllere aykırı olarak söyledikleri ve inandıkları bid’atlar da itikâdî fısktır.


264

Kendini sürekli ibâdete vermek, güneşin altında oruç tutmak ve şehveti kesmek amacıyla hadım (iğdiş) olmak gibi1 bid’atlar da Allah’a ve Rasûlüne isyandır.

UYARI: Bid’at-ı Hasene (güzel bid’at) ve Bid’at-ı Seyyie (çirkin bid’at) diye, bid’atları iki kısma ayıran kimse, yanılgıya düşmüş ve: Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in:

"Ve her bid’at,

dalâlettir" emrine aykırı hareket etmiştir.Çünkü Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-

bütün bid’atların dalâlet olduğuna

hükmetmiştir.Fakat bid’atları iki kısma ayıran kimse, her bid’at dalâlet değil, aksine güzel bid’at da vardır, demektedir. Hâfız İbn-i Receb, Nevevî Kırk Hadîs şerhinde şöyle der:

1

Şâtibî’nin “el-İ’tisâm (2/37)” adlı kitabına bakınız.


265

"Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in:

EE }l K q "l ! 7&#' FF "Ve her bid’at dalâlettir", sĂśzĂź Cevâmi’ul-Kelimdendir.1 Hadiste zikredilen hiçbir Ĺ&#x;ey, Cevâmi’ul-Kelim ifâdesinin dÄąĹ&#x;Äąna çĹkmaz.Bu hadis, Ä°slâm dĂŽninin bĂźyĂźk esaslarÄąndandÄąr.Bu hadis, Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

Ĺ&#x;u

hadĂŽsine benzer:

x 1

2 3$ z EE ‘ X ) $ o 1 * $ ‍ ×?‏c Q * F $ i ! = Z $FF "Her kim, bu iĹ&#x;imizde (dĂŽnimizde) onda olmayan bir

Ĺ&#x;eyi ona ihdâs eder (açĹk veya gizli Kur'an ve sĂźnnette aslÄą olmayan bir Ĺ&#x;ey getirir)se reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr)."

o

ihdâs

ettiÄ&#x;i

Ĺ&#x;ey,

2

"Yeni Ĺ&#x;eyler ihdâs edip onu dĂŽne mal eden her kim, ihdâs ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;eyin dĂŽnde bir delĂŽli yoksa, ihdâs ettiÄ&#x;i Ĺ&#x;ey kendisine dĂśner.Onun bu hareketi dalâlettir.Ä°slâm dĂŽni de

1 Cevâmi’ul - Kelim: Birçok anlam ifâde eden ĂśzlĂź sĂśz demektir ki Kur’an ve SĂźnnette bunun ĂśrneÄ&#x;i sayÄąlamayacak kadar pek çoktur. 2 BuhârĂŽ ve MĂźslim


266

kendisinden berĂŽdir.BĂźtĂźn bunlar ister itikâdĂŽ, ister amelĂŽ, isterse gizli ve açĹk sĂśzlĂź meselelerde olsun, hepsi aynÄądÄąr."1 Bid’at-Äą Hasene diye bir bid’atÄąn var olduÄ&#x;unu iddiâ edenlerin, Hz. Ă–mer’in-Allah

ondan râzĹ olsun-

terâvih namazĹ

hakkÄąnda:

EE c Q #l ! 6 ‍ ×?‏z - : FF "Bu, ne gĂźzel bir bid’attÄąr" sĂśzĂźnden baĹ&#x;ka bir gerekçeleri yoktur. Yine, bu kimseler "Kur’an-Äą KerĂŽm'in bir kitapta toplanmasÄą, hadislerin yazÄąlÄąp kitaplar haline getirilmesi gibi birçok Ĺ&#x;ey ihdâs edilmesine raÄ&#x;men, seleften hiç kimse bu durumu çirkin gĂśrmemiĹ&#x;tir" demektedirler. Onlara Ĺ&#x;Ăśyle cevap verebiliriz: Bu amellerin hepsinin dĂŽnde bir aslÄą vardÄąr. Sonradan ihdâs edilmemiĹ&#x;tir. Hz. Ă–mer’in-Allah namazÄą hakkÄąnda:

1

“Câmi’ul-UlĂťm vel-Hikemâ€?.Sayfa: 223

ondan râzĹ olsun-

terâvih


267

"Bu ne güzel bir bid’attır" sözüne gelince, Hz. Öme -Allah ondan râzı olsun-

bununla bid’atın sözlük anlamını kasdet-

miştir, terim anlamını kasdetmemiştir.Dînde aslı olan bir şeyin aslına dönülür.Bu bid’attır, denilecek olursa, sözlük anlamındadır, terim anlamında değildir.Çünkü "bid’at, terim olarak, dînde kendisine müraacat edilecek aslı olmayan şey" demektir.

Kur’an’ın bir kitapta toplanması, dînde aslı olan bir şeydir.Çünkü Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

vahiy kâtiple-

rine Kur’an’ı yazmalarını emrederdi.Fakat sahâbe-Allah onlardan râzı olsun-

ayrı ayrı yazılmış durumda olan Kur’an-ı

Kerîm'i muhafaza etmek için bir mushafta toplamışlardır. Peygamber-sallallahu aleyhi

ve sellem-

bazı geceler ashâbı-

na terâvih namazını kıldırmış ve onlara farz kılınmasından çekindiğinden dolayı son gecelerde geri kalmıştır.Sahâbe -Allah onlardan râzı olsun-Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in

hem

hayatında, hem de vefâtından sonra gruplar halinde ayrı ayrı terâvih namazını kılmaya devam etmişlerdir.


268

Nitekim

Hz.

Ömer-Allah

ondan

râzı

olsun-

sahâbeyi,

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in arkasında kıldıkları gibi, bir imamın arkasında namaz kılmaları için biraraya getirmiştir. Onun bu davranışı, dînde bid’at sayılmaz. Yine, hadislerin yazılmasının da dînde bir aslı vardır. Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- ashâbından bazıları hadisleri yazmak istediklerinde, bazı hadislerini yazmaları için onlara izin vermiştir.Fakat hayattayken hadislerini yazmaktan

sakındırmasının

sebebi,

hadislerin

Kur’an

âyetleriyle karıştırılmasından endişe duymasından dolayıdır.Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

vefât ettikten

sonra bu sakıncalı durum ortadan kalkmıştır.Zirâ Kur’an-ı Kerîm, Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

vefâtından önce

tamamlanmış ve muhafaza edilmiştir.Müslümanlar daha sonra onun sünnetini kaybolup gitmekten korumak için kitaplar haline getirmişlerdir. Rablerinin kitabı Kur'an ile Peygamberi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’in

sünnetini yok olup gitmekten ve

onlarla oynamak isteyenlerden muhafaza ettikleri için


269

Allah Teâlâ, bizden ve müslümanlardan yana onlara en güzel şekilde mükâfatlarını versin.

2. FASIL MÜSLÜMANLARIN

HAYATINDA

BİD'ATLARIN

ORTAYA ÇIKIŞI VE BU ÇIKIŞIN NEDENLERİ: 1. MÜSLÜMANLARIN HAYATINDA BİD'ATLARIN ORTAYA ÇIKIŞI: Bu konu, iki mesele altında toplanmaktadır: Birinci

Mes ele:

BİD'ATLARIN

ORTAYA

ÇIKIŞ ZAMANI: Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

bu

konuda şöyle der: "Bilmen gerekir ki ilim ve ibâdetlerle ilgili bu veya başka miktardaki bid’atların geneli, bu ümmette râşid


270

halĂŽfelerin

son

dĂśnemlerinde

ortaya

çĹkmÄąĹ&#x;tÄąr.Nitekim

Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu Ĺ&#x;Ăśyle haber vermektedir:

ŘŒ{‍ *{ ' ‰ Â?×?‏K 3 ;‍ ‡ ×?‏1 + Fb! : O#V ) $ Âœ : Z $ FF Z $ Z 1 ! - ‍ ×?‏Z ! ]‍×?‏7 ‍ ×?‏R* p ‍ ×?‏l7) L Fž7) + O#V 1 : x ٣ټ٤LŮĄŮ W‡ *3 ‍  ×?‏-Â&#x; z EEb F ! : "Sizden her kim, benden sonra yaĹ&#x;arsa, (dĂŽnde) çok ihtilaflar

gĂśrecektir.Bu

sebeple

benim

sĂźnnetime

ve

benden sonraki doÄ&#x;ru yolu bulmuĹ&#x; râĹ&#x;id halĂŽfelerimin sĂźnnetine sarÄąlÄąn."1∗∗ Ä°lk defa ortaya çĹkan bid’atlar, Kader, Ä°rcâ, TeĹ&#x;eyyu’ (ĹžiâlaĹ&#x;ma) ve HâricĂŽlik bid’atlarÄądÄąr. Bu bid’atlar, sahâbenin olduÄ&#x;u bir zamanda hicrĂŽ 2. asÄąrda

ortaya

çĹkmÄąĹ&#x;tÄąr.Nitekim

sahâbe,

bid’atçĹlarÄą

reddedip inkâr etmiĹ&#x;lerdir.

1 EbĂť DâvĂťd ve TirmizÎ’nin rivâyet ettikleri kÄąsmÄądÄąr.TirmizĂŽ, “hadĂŽs, hasen sahĂŽhâ€? demiĹ&#x;tir. ∗ Ä°bn-i Teymiyye KĂźlliyâtÄą.Cilt:10. Sayfa:354

hadĂŽsin

bir


271

Sonra Mu’tezile1 bid’atı ortaya çıkmış, müslümanlar arasında

fitneler

meydana

gelmiş,

görüş

ayrılıkları,

1 Mu’tezile:Hasan Basrî’nin talebelerinden Vâsıl b. Atâ elMu’tezile: Ğazzâl, Ebû Huzeyfe el-Mahzûmî’nin hocasını terkederek kurduğu akâid mezhebine mensup kimselerdir.Kaderiyye olarak da bilinirler. Önceleri Ebû Hâşim Abdullah b.Muhammed b.el-Hanefiyye’nin derslerine devam eden Vâsıl b. Atâ daha sonra Hasan Basrî’nin derslerine devam etmiştir.Sessiz kişiliği ve uzun boynuyla bilinen Vâsıl b.Atâ,günah işleyen kimse hakkında “fâsık, ne mü’min, ne de kâfirdir” dediği için Hasan Basrî kendisini meclisinden kovmuştur. Amr b. Ubey de kendisine katılarak Hasan Basrî’nin derslerinden çekilmişlerdir.Böylece kendilerine “çekilenler, ayrılanlar” anlamına gelen Mu’tezil e adı verilmiştir.İnanç konusundaki görüşleri bunlar beş esasta toplanmaktadır: 1 . Menzile Beynel - Menzileteyn: Büyük günah işleyen kimse, dünyada îmân ve küfür arasında bir yerdedir. 2 . Tevhîd : Kadîm, Allah Teâlâ’nın zâtına nisbet edilen en önemli sıfat olup ondan başka müstakil ve kadîm sıfatlar O’na nisbet edilemez.Buna göre onlar, Cehmiyye gibi Allah’ın sıfatlarını inkâr etmişlerdir. 3 . Adl: Kul, kendi fiillerini kendine ait müstakil bir irâde ile yapar. Yani kendi fiilini kendisi yaratır.Allah’ın bunda herhangi bir müdahalesi ve etkisi yoktur.Buna göre onlar, kader konusunda Kaderiyye ile aynı görüştedirler. 4 . Va’d ve Vaîd : Mü’minlerin mükâfatlandırılması (va’d) ve fâsıkların cezâlandırılması (vaîd) Allah’ın üzerine vâciptir. 5 . Emri bil - Ma’rûf ve Nehyi anil - Münker: İyiliği emredip kötülükten alıkoymak, farzdır. Bu beş esasın dışında Kur’an’ın yaratılmış olduğu, mü’minlerin kıyâmet günü Rablerini göremeyecekleri ve aklın, nakilden önce geldiği ve aklın nakilden daha üstün olduğu gibi pekçok sapık fikirlere sahiptirler.(Mütercim)


272

bid’atlara,hevâ ve hevese meyletme hastalığı ortaya çıkmıştır. Tasavvuf bid’atı ile kabirlerin üzerine kubbe gibi şeyler binâ etme bid’atı da, dönemlerin en hayırlısı olan sahâbe, tâbiîn ve etbâut-tâbiîn dönemlerinden sonra ortaya çıkmış ve bu fazîletli üç dönemden uzaklaştıkça bid’atlar çoğalarak yaygınlaşmıştır. İkinci Mesele: BİD'ATLARIN ORTAYA ÇIKTIĞI YERLER: Bid’atların ortaya çıkışı konusunda İslâm ülkeleri çok çeşitlidir. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah

ona rahmet etsin-

bu

konuda şöyle der: "Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

ashâbının oturduğu,

ilim ve îmânın çıktığı büyük şehirler beştir. Bunlar: Mekke, Medine, Bağdat, Kûfe ve Şam’dır.Bu yerlerden Kur’an, hadis, fıkıh,ibâdet ve bunlara bağlı olarak İslâm dîni ile ilgili şeyler çıkmıştır.Medine dışındaki şehirlerde ise köklü bid’atlar ortaya çıkmıştır.Kûfe’de Şiâ ve Mürcie bid’atları çıkmış ve diğer şehirlere yayılmıştır.Basra’da Kaderiyye, Mu’tezile ve


273

tasavvufçu bidâtlar çıkmış ve diğer şehirlere kadar yayılmıştır.Şam’da Nevâsıb1 ve Kaderiyye bid’atları vardı.Cehmiyye bid’atı ise Horasan’ın ücrâ kesimlerinde ortaya çıkmıştır. Cehmiyye ise, bid’atların en şerlisi olmuştur.Bid’atların ortaya çıkışı,Medîne’ye uzak oluşuna göre farklılık arzetmiştir. Osman b. Affân-Allah ondan râzı olsun- öldürüldükten sonra müslümanlar arasında ayrılıklar meydana gelince, Harûrîyye2 bid’atı ortaya çıkmıştır.Medine,bu bid’atların ortaya çıkmasından uzak bir şekilde emniyette idi.Medine’de Kaderiyye ve başka topluluklar, bid’atlarını içlerinde gizlemelerine rağmen, Kûfe’deki Şiâ ve Mürcie bid’atları, Basra’daki Mu’tezile ve tasavvufçu bid’atları ve Şam’daki Nevâsıb bid’atının tersine 1 Nevâsıb veya Nâsıbe (Nâsıbîler): Hz.Ali ve Ehli Beyt’e karşı düşmanlık besleyen, onlara dil uzatan, söz ve hareketleriyle onlara eziyet veren, bununla da yetinmeyerek onların kâfir olduklarını söyleyerek kanlarını akıtmayı helâl görenlerdir.Bunlar, Râfızîlerin karşıtlarıdır. (Mütercim) 2 Hârûriye: Hz.Ali’nin-Allah ondan râzı olsun- kendisi ile Muâviye-Allah ondan râzı olsun- arasındaki hakem etme olayını kabul etmesi üzerine karşı çıkan ve Ali’den ayrılıp Harûra denilen Kûfe’ye iki mil mesafedeki bir köyde toplanıp biraraya gelmişlerdir.Bu köye nisbetle Harûrîler olarak bilinirler.Bunlara göre kalbiyle tasdik edip, dili ile ikrar eden ve bütün farzları yerine getirmekle birlikte bütün günahlardan kaçınan kimseler dışında hiç kimse îmân ismine lâyık değildir.Yine bunlar, büyük günah işleyen kimseye kâfir derler, kanını ve malını helâl kabul ederler.Bundan dolayı Ali, Muâviye ve onlarla birlikte olanlara kâfir demişlerdir. (Mütercim)


274

bu kimseler,Medine halkı tarafından alçalmış ve baskı altında bırakılmışlardı.Nitekim Deccâl’in Medine’ye giremeyeceğine dâir Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’den

rivâyet olunan sahih

bir hadis vardır.İlim ve îmân, Medine’de İmam Mâlik’in hicrî 4.

yüzyıldaki

durumdaydı."

ashâbının

dönemine

kadar

üstün

bir

1

Dönemlerin en hayırlısı olan sahâbe, tâbiîn ve etbâut-tâbiîn dönemlerinde Medine’de gözle görülen kesinlikle herhangi bir bid’at yoktu. Yine, diğer şehirlerde ortaya çıktığı gibi, Medine’de dînin esaslarında kesinlikle herhangi bir bid’at ortaya çıkmamıştır.

2. BİD'ATLARIN ORTAYA ÇIKIŞ NEDENLERİ: Hiç şüphe yok ki Kur’an ve sünnete sımsıkı sarılmak, bid’atlara ve dalâlete düşmekten bir kurtuluştur. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmaktadır: 1

İbn-i Teymiyye Külliyâtı.Cilt: 20. Sayfa:300


275

% |) _ , 6M 2 J F hc . 2G ^ . G J l/! 2 c K • 6~ ?3 7 * } []AW :U(= V ‹ 4$.;]

{ .) 2G % |) 8 _ %)[ ~ % |) 5 8 ! ; H

"Şßphesiz ki bu (Ä°slâm), benim dosdoÄ&#x;ru yolumdur. O halde o yola uyun, dalâlet yollarÄąna uymayÄąn.ÇßnkĂź o yollar, sizi Allah’Ĺn yolundan uzaklaĹ&#x;tÄąrÄąr.Allah, (emirlerini yerine getirmek ve yasaklarÄąndan da kaçĹnmak sĂťretiyle azabÄąndan) sakÄąnmanÄąz için bunlarÄą emretmiĹ&#x;tir."1 Nitekim Abdullah b. Mes’ud’un-Allah

ondan râzĹ olsun-

rivâyet ettiÄ&#x;i hadiste, o Ĺ&#x;Ăśyle der:

Z )1 - Z Dr ; 7O e ŘŒÂŚ* ; 8‍ ×?‏W L X *) Dr ; FF & 6 %+ ‍ ×?‏c Q ŘŒ 8‍ & ×?‏16 L ‍×?‏c Q W W * @ 7O e ŘŒ* {ˆ # ; * - ] W K ? 7O e ŘŒ 1 GF ! tA* 1 ] * ) $ u& 16 L & #'

% |) _ , 6M 2 J F hc . 2G ^ . G J l/! 2 c K • 6~ ?3 7 * }

A* 6= Z ‍ ! ×?‏k y ; z

{ .) 2G % |) 8 _ %)[ ~ % |) 5 8 ! ; H x O'*`‍ ×?‏

"RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bizim için yere bir

çizgi çizdi.Sonra o çizginin saÄ&#x;Äąna ve soluna çizgiler çizdi. Sonra da Ĺ&#x;Ăśyle buyurdu:'Bu yol, Allah’Ĺn yoludur.Bu yollar 1

En’am SÝresi: 153


276

ise,dalâlet yollarıdır.Her yolun üzerinde o yola çağıran bir şeytan vardır.Ardından Allah Teâlâ’nın şu âyetini okudu: 'Şüphesiz ki bu (İslâm), benim dosdoğru yolumdur.O halde o yola uyun, dalâlet yollarına uymayın.Çünkü o yollar, sizi Allah’ın

yolundan

uzaklaştırır.Allah,

(emirlerini yerine

getirmek ve yasaklarından da kaçınmak sûretiyle azabından) sakınmanız için bunları emretmiştir."1 Her kim, Kur’an ve sünnetten yüz çevirirse, dalâlet yolları ve sonradan ihdâs olunan bid’atlar arasında bocalayıp durur. Bid’atların ortaya çıkmasına neden olan hususları şu şekilde özetlemek mümkündür: İslâm dîninin hükümlerini bilmemek, nefsin arzu ve isteklerine uymak, görüş ve şahıslara körü körüne bağlanmak, kâfirlere benzemek ve onları taklit etmektir. Şimdi bu nedenleri detaylı olarak ele alalım: 1 İmam Ahmed:Hadis no:(1/435,465).İbn-i Hıbbân; (1/105). Hadîs no:(6-7).Hâkim hadis no: (2/318).Hâkim, hadisin isnâdı sahîhtir, ancak Buhârî ve Müslim hadisi tahriç etmediler, demiştir. Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid adlı eserinin (7/22)’de şöyle der:Hadisi, Ahmed ve Bezzâr rivâyet etmiştir.Hadîsin isnâdında Âsım b. Behdele vardır. Bu kişi sika (güvenilir), ancak zayıftır.(Mütercim)


277

1. İslâm dÎninin hßkßmlerini bilmemek: Zaman

uzadĹkça

ve

insanlar

risâletin

(peygamberliÄ&#x;in) izinden uzaklaĹ&#x;tÄąkça ilim azalÄąr ve cehâlet yaygÄąnlaĹ&#x;Äąr. Nitekim Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem- bunu Ĺ&#x;u sĂśzĂź ile haber vermektedir:

ŘŒ{‍ *{ ' ‰ Â?×?‏K 3 ;‍ ‡ ×?‏1 + Fb! : O#V ) $ Âœ : Z $ FF Z 1 ! - ‍ ×?‏Z ! ]‍×?‏7 ‍ ×?‏R* p ‍ ×?‏l7) L Fž7) + O#V 1 : x bc$d ‍ ×? ×? ×?‏X z EEb F ! : Z $ "Sizden kim benden sonra yaĹ&#x;arsa, (dĂŽnde) çok ihtilaflar

gĂśrecektir.Bu

sebeple

benim

sĂźnnetime

benden sonra gelecek olan doÄ&#x;ru yolu bulmuĹ&#x; halĂŽfelerimin sĂźnnetine sarÄąlÄąn."

ve

râĹ&#x;id

1

BaĹ&#x;ka bir hadiste Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

1 EbĂť DâvĂťd ve TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x;lerdir.TirmizĂŽ, “hadĂŽs, hasen sahĂŽh’ demiĹ&#x;tir.


278

ŘŒ * 6 : ‍ ×?‏Z $ F„ 3 ) 7 3 = O : ‍ ×?‏v 6 < E 8‍ ×?‏7AGF FF *{ - * F2 6 O ‍×?‏HFG 7 3 = R* - : ‍ ×?‏Fv 6 < O : ‍ ×?‏v 6 < Z V ‍ “ ×?‏w uO F 1 ^ ‍ ×?‏3 ‍ – ×?‏+ {E*D y *xL ƒ X >*7) ‍ ×?‏c p7?‍×?‏ x 1 2 3$ z EE ‍ “ ×?‏q "Hiç Ĺ&#x;Ăźphesiz ki Allah,insanlar arasÄąndan âlimler Ăślmedikçe (hayatta olduklarÄą sĂźrece) kullarÄą arasÄąndan ilmi çekip

(kendi katÄąna) almayacaktÄąr.CanlarÄąnÄą

alÄąnca

da

(yeryĂźzĂźnde) bir âlim bÄąrakmayacaktÄąr.BĂśylece insanlar, câhil baĹ&#x;larÄą (âlimler) edinecekler ve bu âlimlere sorular soracaklar,

onlar

da

bilgisizce

fetvâ

vereceklerdir.

BĂśylelikle hem kendileri, hem de (fetvâ verdikleri) insanlar sapÄątacaklardÄąr."1 Ä°lim ve âlimler olmadÄąkça, bid’atlara karĹ&#x;Äą konulamaz.Ä°lim ve âlimler yok olunca da bid’atlarÄąn ortaya çĹkarak yaygÄąnlaĹ&#x;masÄąna, bid’at ehlinin de etkin hale gelmesine fÄąrsat tanÄąnmÄąĹ&#x; olur. 2. Nefsin arzu ve isteklerine uymak:

1

BuhârÎ ve Mßslim


279

Kur’an ve sĂźnnetten yĂźz çeviren kimse, hevâsÄąna uyar. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

/ Fœ � * % 7 b„ .7 * . 2( / * % H J O . ! 2 c ( % ”J } 4$.;]

{1 / j V . Œ & ( 8 8 # ul 7 6 ! s _ ^ .7 � G

[AX :U(= ÂĽv

"(Ey Muhammed!) Ĺžayet onlar, sana (senin çaÄ&#x;rÄąna) cevap veremezlerse,

bil

ki

onlar,

sadece

hevâlarĹna

uymaktadÄąrlar.Allah’tan doÄ&#x;ru yolu gĂśsteren birisi olmaksÄązÄąn hevâsÄąna uyandan daha sapÄąk kim olabilir? Şßphesiz ki Allah, zâlimler topluluÄ&#x;unu asla doÄ&#x;ru yola iletmez."1 BaĹ&#x;ka bir âyette ise Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

8 / ; a H % 2 %+ H a H 8 8 Â? * ^ .7 8 & ? T G ( * 6 J * }

…3 J* 8 3 3 _ 8 ( & ( /J 4L Y† ^ 6 v _ a H F P 8 Q [\W :U(= U!t � 4$.;]

{ 6 [? G

"(Ey Muhammed!) HevâsÄąnÄą ilâh edinen ve kendisine bilgi eriĹ&#x;ip huccet ikâme edildiÄ&#x;i halde, ĂśÄ&#x;Ăźt dinlemeyip 1

Kasas SĂťresi: 50


280

ibret alma-dÄąÄ&#x;Äąndan dolayÄą Allah’Ĺn kendisini saptÄąrdÄąÄ&#x;Äą, kulaÄ&#x;ÄąnÄą ve kalbini mĂźhĂźrlediÄ&#x;i, gĂśzĂźnĂźn Ăźzerine de perde çektiÄ&#x;i kimseyi gĂśrdĂźn mĂź? ArtÄąk Allah’tan baĹ&#x;ka kim onu doÄ&#x;ru yola iletebilir.Siz hâlâ dĂźĹ&#x;ĂźnmĂźyor musunuz?"1 Bid’atlar, ancak nefsin arzu ve isteklerine uymanÄąn sonucunda ortaya çĹkar. 3.ĹžahÄąslarÄąn gĂśrĂźĹ&#x;

ve dĂźĹ&#x;Ăźncelerine

kĂśrĂź

kĂśrĂźne baÄ&#x;lanmak: ĹžahÄąslarÄąn gĂśrĂźĹ&#x; ve dĂźĹ&#x;Ăźncelerine kĂśrĂź kĂśrĂźne baÄ&#x;lanmak, kiĹ&#x;inin delile uymasÄąna ve hakkÄą ĂśÄ&#x;renmesine engel olur. Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

b„ _‰ 8 ! H '! M * � 2 F _ .) Q 8 > ˆ e * . G % & F ! Q 5 } :U3(= 463 4$.;]

{ 2 & ( {L! z .) ( % 7 ƒ _‰ [ . * []yX

"Onlara: Allah’Ĺn indirdiÄ&#x;i Ĺ&#x;eye uyun, denildiÄ&#x;inde onlar, ‘HayÄąr! Biz, atalarÄąmÄązÄą Ăźzerinde bulduÄ&#x;umuz yola uyarÄąz’ dediler.Onlar,(Allah hakkÄąnda) hiçbir Ĺ&#x;ey anlamamÄąĹ&#x; 1

Câsiye SÝresi: 23


281

ve doÄ&#x;ruyu da bulamamÄąĹ&#x; idiyseler, (hâlâ atalarÄąnÄąn yoluna mÄą uyuyorlar?)"1 Bu davranÄąĹ&#x;, gĂźnĂźmĂźzdeki bazÄą mezhep mensuplarÄąnÄąn, tasavvufçularÄąn ve tĂźrbelere ibâdet edenlerin hâlidir. Kur’an ve sĂźnnete uymaya dâvet edildikleri ve onlardan Kur’an ve sĂźnnete aykÄąrÄą Ĺ&#x;eyleri terketmeleri istendiÄ&#x;inde mezheplerini, Ĺ&#x;eyhlerini, babalarÄąnÄą ve atalarÄąnÄą gerekçe gĂśsterirler. 4.Kâfirlere benzemek: Kâfirlere benzemek, bid’atlara dĂźĹ&#x;Ăźren hususlarÄąn en tehlikelisidir. Nitekim EbĂť Vâkid el-LeysÎ’den-Allah

ondan râzĹ olsun-

rivâyet olunan hadiste, o Ĺ&#x;Ăśyle der:

uZ 1 ) = §GF OŠ L 1 8‍ Š ×?‏a 8‍ ×?‏FW L X | $ * ) y ;FF A # V : } X! L 5 'F g - ŘŒu #V "! R* e! = Z N * X - ŘŒ"¨â€Ť ×?‏B‍ ×?‏H * W* < ŘŒ O 3 N L * A #ˆ ) *Q ! ) O * - ' "¨â€Ť ×?‏B‍ ×?‏H * ) & : y‍ ×?‏8‍ ×?‏W L X * W* ) #< " X! + 1

Bakara SĂťresi: 170


282

ŘŒ Z ) %+ ‍ * ×?‏7 GF ŘŒ 6 ' #8‍ ×?‏W 8 ‍ ×?‏W L X W* < ŘŒ"¨â€Ť ×?‏B‍ ×?‏H W L - &1 U‍ ×?‏LGF ) z * @ * - ' ! 1 i + b c D ‍ ×?‏O 3 #@

Vp . 3 Q % 3)| ˆ 3 Q U— & ‰ % & /[ l&3 ' F P a ;. ( .) Q}

A * ' Z $ Z ) L Z7 6 ' 3 FF []WD :Ž 63H‹

4$.3;]

{ .) & G

x ˜1Na Z+= 9 != W*@ bc$d ‍ ×? ×?‏X z EE O#V 6 @ "Biz, daha yeni mĂźslĂźman olduÄ&#x;umuz bir halde, RasĂťlullah-sallallahu Huneyn’e

aleyhi ve sellem-

çĹktÄąk.MĂźĹ&#x;riklerin,

gĂśsterdikleri

ve

bereket

ile birlikte (savaĹ&#x;mak için) yanÄąnda ummak

konaklayÄąp

amacÄąyla

tâzim

silahlarÄąnÄą

astÄąklarÄą Zât-u Envât denilen Sidre aÄ&#x;acÄąnÄąn yanÄąndan geçtik.Biz: Ey Allah’Ĺn Elçisi! OnlarÄąn Zât-u Envât aÄ&#x;acÄą gibi, bize de bir Zât-u Envât aÄ&#x;acÄą yapsan’, dedik. RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-

buyurdu ki: 'Allahu Ekber!

Sizden Ăśncekilerin izledikleri kĂśtĂź yolu siz de izlediniz. Nefsim elinde olan Allah’a yemĂŽn ederim ki Ä°srâiloÄ&#x;ullarÄąnÄąn Musa’ya sĂśylediklerinin aynÄąsÄąnÄą siz de sĂśylediniz.Onlar Musa’ya:'(Ey Musa!)OnlarÄąn ilâhlarÄą olduÄ&#x;u gibi, sen de bizim için bir ilâh yap! Musa: Siz, gerçekten câhil bir


283

topluluksunuz, dedi.’ Muhakkak ki siz, sizden öncekilerin izlemiş oldukları yola (adım adım) uyacaksınız."1 Bu hadiste,İsrâiloğullarının kendi peygamberlerinden Allah Teâlâ'nın dışında kendilerine ibâdet etmek ve onlardan bereket ummak için ilâhlar edinmesini istedikleri gibi, onları böyle çirkin bir istekte bulunmalarına sevkeden şeyin,

kâfirlere

benzemek

Muhammed-sallallahu

olduğu

aleyhi ve sellem-’in

anlaşılmaktadır

ki,

ashâbından bazılarını,

Allah Teâlâ'nın dışında birisinden bereket ummak için kendilerine bir ağaç edinmesini istemelerine sevkeden şey de, kâfirlere benzemek olmuştur. İşte bu, günümüzde olanların aynısıdır.Zirâ müslümanların çoğu, doğum gününü kutlamak, belirli işler için günler ve haftalar düzenlemek, dînî münâsebet ve hâtıralarla şenlikler düzenlemek, heykel ve anıtlar yaptırmak, yas törenleri düzenlemek, cenâze bid’atları ve kabirlerin üzerine binâ yapmak gibi bid’at ve şirk olan şeylerde kâfirleri taklit etmişlerdir.

1 Tirmizî; hadis no:2181.Ahmed;hadis no:(5/218).Tirmizî, “hadis, hasen sahîh” demiştir.


284

3. FASIL İSLÂM TUTUMU

ÜMMETİNİN

VE

EHL-İ

BİD'ATÇILARA

SÜNNET

KARŞI

VEL-CEMAATİN

BİD'ATÇILARA KARŞI İZLEDİĞİ YOL: İSLÂM

ÜMMETİNİN

BİD'ATÇILARA

KARŞI

TUTUMU: Ehli sünnet vel-cemaat, bid’atçılara karşı koymaya devam etmiş, bid’atlarını kabul etmeyip onları inkâr etmiş ve onların bid’atlarını sürdürmelerine her zaman engel olmaya çalışmışlardır. İşte bunlardan bazıları: 1.

Ümmü

Derdâ’dan-Allah

ondan

râzı

olsun-

rivâyet

olunduğuna göre, o şöyle der: "Ebû Derdâ, (birgün) hiddetlenmiş bir halde eve girince,ona:Sana ne oldu? diye sordum.Bana:Allah’a yemîn


285

ederim ki,namaz kılmalarından başka onlarda Muhammed’in dîninden hiçbir şey bilmiyorum (görmüyorum)."1 dedi 2. Amr b.Yahya’dan rivâyet olunduğuna göre, o şöyle der: "Babamı,babasından şöyle rivâyet ederken işittim: Biz, öğle namazından önce, Abdullah b. Mesud’un evinin kapısının önünde oturur, onun dışarı çıkmasını beklerdik. Dışarı çıkınca da onunla birlikte câmiye kadar yürürdük. Yanımıza Ebû Musa el-Eş’arî geldi ve: 'Abdurrahman'ın babası! (Abdullah b. Mesud) hâlâ

dışarı çıkmadı mı? diye

sordu.Biz de: ‘Hayır, daha çıkmadı’ deyince, Abdullah b. Mesud

dışarı

çıkıncaya

kadar

yanımıza

oturdu.Dışarı

çıkınca hep birlikte ona doğru ayağa kalktık.Ebû Musa ona:'Ey Abdurrahman'ın babası!Ben, az önce mescitte bir olay gördüm ve bunu kabul etmeyip inkâr ettim.Ancak Allah’a hamdolsun ki hayırdan başka bir şey görmedim. Abdullah b. Mesud: Nedir o? diye sordu.Ebû Musa: 'Yaşarsan onu

görürsün', dedi. Daha sonra şöyle dedi:

Mescitte namazı bekleyen halkalar halinde oturmuş bir

1

Buhârî


286

topluluk gördüm.Her halkanın ortasında bir adam, halkanın çevresinde de ellerinde taşlar olan insanlar vardı.Adam: 'Yüz defa Allahu Ekber' deyin, dedikten sonra halkanın çevresindekiler yüz defa 'Allahu Ekber' diyorlar.Adam: 'Yüz defa Lâ ilâhe illallah' deyin, dedikten sonra halkanın çevresindekiler yüz defa ‘Lâ İlâhe İllallah’ diyorlar. Adam: 'Yüz defa Subhânallah' deyin, dedikten sonra halkanın çevresindekiler yüz defa ‘Subhânallah’ diyorlar. Abdullah b.Mesud,Ebû Musa’ya:‘Onlara günahlarını saymalarını emredip sevap olarak hiçbir şey alamayacaklarını söylemedin mi? diye sordu.Ardından o yürüdü, biz de onunla beraber mescitteki halkalardan birisine gelinceye dek yürüdük.Halkanın başında durup onlara:'Yapmakta olduğunuzu gördüğüm şey nedir? diye sordu.Onlar: 'Ey Abdurrahman'ın babası! Bunlar, 'Allahu Ekber, Lâ ilâhe illallah,Subhânallah ve Elhamdulillah' derken, dediklerimizi saymakta

kullandığımız

taşlardır'

dediler.Abdullah

b.

Mesud onlara:‘O halde günahlarınızı sayın.Çünkü ben, sevap olarak hiçbir şey kazanmayacağınızı garanti ederim. Yazıklar olsun size ey Muhammed ümmeti! Ne kadar da erken helâk oldunuz! İşte bunlar, hayatta olan O’nun


287

ashâbıdır.İşte bu, O’nun henüz eskimemiş elbisesi,işte bu da kırılmamış kaplarıdır.Nefsim elinde olan Allah’a yemîn olsun ki siz, ya Muhammed’in dîninden daha doğru bir dîn üzeresiniz, ya da dalâlet kapısı açan kimselersiniz! Onlar: Ey Abdurrahman'ın babası! 'Allah’a yemîn olsun ki biz, hayırdan başka bir şey arzu etmedik’ dediler. Abdullah b. Mesud onlara:'İyilik arzuladığı halde, iyiliği bulamayan nice insan vardır’ dedi.Daha sonra şöyle dedi.Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-,

Kur’an okudukları halde, okudukları

Kur’an’ın gırtlaklarından aşağıya inmediği bir toplulu-ğu bize haber verdi.Allah’a yemîn olsun ki o topluluğun çoğu herhalde sizsiniz’ deyip oradan ayrıldı. Amr b. Seleme şöyle der: 'Bu kimselerin çoğunu, Nehravân

savaşında

Hâricîlerle

vuruşurken (savaşırken) gördük."

birlikte

bize

3. Adamın birisi, İmam Mâlik b. Enes’e-Allah etsin-

karşı

1

ona rahmet

gelerek şöyle der: "Nereden ihrama gireyim?"

1 Dârimî bunu, süneninin önsözünde rivâyet etmiştir.Hadis no:210


288

İmam Mâlik ona: 'RasÝlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

mĂŽkât olarak tayin edip ihrama girdiÄ&#x;i yerden ihrama girersin' dedi. Adam: 'Daha uzaktan ihrama girsem olmaz mĹ’ diye sordu.Ä°mam Mâlik: 'Daha uzaktan ihrama girmeni uygun gĂśrmĂźyorum' deyince, adam: 'Bunu kerih mi gĂśrĂźyorsun'

diye sordu.İmam Mâlik: 'Fitneye

dĂźĹ&#x;meni

kerih

gĂśrĂźyorum' dedi. Adam: 'Fitne, iyiliÄ&#x;in (sevabÄąn) fazla olmasÄąnÄąn neresindedir?' deyince, Ä°mam Mâlik:

'Çßnkß

Allah Teâlâ buyuruyor ki:

p ?H % & ! v( * U— ' 2 J % & ! vG * ^ 6 * H .)M T( ( ? $ ? n ! J } [BW :U(= $.' 4$.;]

{%p ! *

O'nun (RasĂťlullah’Ĺn) emrine aykÄąrÄą hareket edenler, baĹ&#x;larÄąna bir belânÄąn gelmesinden veyâ âhirette acÄąklÄą bir azâba uÄ&#x;ratÄąlmalarÄąndan sakÄąnsÄąnlar"1 'RasĂťlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

tayin etmediÄ&#x;i bir

Ĺ&#x;eyi,senin fazĂŽlet olarak tayin etmenden daha bĂźyĂźk fitne mi olur?"2 dedi.

NĂťr SĂťresi: 63 EbĂť Ĺžâme, “el-Bâis'ul-HasĂŽs alâ Ä°nkâril-Bide’ vel-Havâdisâ€? adlÄą kitabÄąnda EbĂť Bekir Hallâl’den nakletmiĹ&#x;tir. Sayfa:14 1 2


289

Bu saydıklarımız, birer örnektir.Allah’a hamd olsun her asırda İslâm âlimleri, bid’atçıları inkâr edip reddetmişler ve hâlâ onları inkâr edip reddetmektedirler. EHL-İ SÜNNET VEL-CEMAATİN BİD'ATÇILARA KARŞI İZLEDİĞİ YOL: Ehli sünnet vel-cemaatin bid’atçılara karşı izlediği yol, iknâ edici ve karşısındaki insanı cevap veremeyecek durumda bırakan Kur’an ve sünnet üzere olan bir yoldur. Ehli sünnet vel-cemaat, öncelikle bid’atçıların ileri sürdükleri şüpheleri arzeder,sonra da bu şüpheleri geçersiz kılarlar.Bu konuda, sünnetlere sıkı sıkıya sarılmanın, bid’atları ve dîne sokulan yenilikleri yasaklamak gerektiğine dâir Kur’an ve sünnetten delil gösterirler.Bu konuda birçok eser yazarak akâidle ilgili kitaplarda Şiâ, Hâricîler, Cehmiyye, Mu’tezile ve Eş’arîlerin îmân ve inanç esasları konusunda söyledikleri makalelere reddiyeler vermiş ve bununla ilgili kitaplar yazmışlardır. Nitekim İmam Ahmed-Allah ona rahmet etsin- "Cehmiyye'ye Reddiye" diye bir kitap yazmıştır. Yine, İmam Ahmed’den


290

başka, Osman b. Saîd ed-Dârimî-Allah

ona rahmet etsin-

gibi

imamlar da bu konuda kitaplar yazmışlardır. Ayrıca Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye, onun öğrencisi İbn-i Kayyim, Muhammed et-Temîmî-Allah

onlara rahmet etsin-

ve

diğer âlimler, kitaplarında bu bâtıl gruplara, kabircilere ve tasavvufçulara reddiyeler vermişlerdir. Bid’at ehline reddiyeler vermek için bu konuda yazılmış özel kitaplara gelince, bunlar pek çoktur. Bu konuda eskiden yazılan kitaplar şunlardır: 1. Şâtibî’nin "el-İ’tisâm" adlı kitabı. 2. Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye’nin "İktidâus-SırâtılMustakîm"

adlı

kitabı.Bu

kitabın

büyük

bir

bölümü,

bid’atçılara reddiyeler vermekle geçmiştir. 3. İbn-i Vaddâh’ın "İnkârul- Havâdisi vel-Bide’i" adlı kitabı. 4. Tartûşî’nin "el-Havâdisu vel-Bide’u" adlı kitabı. 5. Ebû Şâme’nin "el-Bâisu alâ İnkâril-Bide’i velHavâdis" adlı kitabı.


291

Günümüzde bu konuda yazılan kitaplar şunlardır: 1.Ali Mahfûz’un "el-İbda’u fî Medârril-İbtida’ " kitabı. 2. Muhammed b. Ahmed Şukayrî Havâmidî’nin "es-Sünen

vel-Mubtedeâtul-Muteallika

bil-Ezkâr

ves-

Salavât" adlı kitabı. 3. Abdulaziz b. Baz’ın "et-Tehzîr minel-Bide’" adlı risâlesi. Allah Teâlâ'ya hamdolsun,günümüzde İslâm âlimleri, müslümanları bilgilendirip aydınlatma, bid’atları ortadan kaldırma ve bid’atçıları da kontrol altına alma konusunda büyük etkisi olan gazete, dergi, radyo,cuma hutbeleri, sempozyum

ve

konferanslar

yoluyla

bid’atları

inkâr

etmekte ve bid’atçılara reddiyeler vermektedirler.

4. FASIL GÜNÜMÜZDEKİ BİD'ATLARA ÖRNEKLER:


292

ZamanÄąn ilerlemesi, ilmin azalmasÄą, bid’atlara, dĂŽnin emir ve yasaklarÄąna aykÄąrÄą olan Ĺ&#x;eylere çaÄ&#x;Äąran dâvetçilerin çoÄ&#x;almasÄą ve Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in:

x NNa bc$d ‍ ×? ×?‏X z EE O#V 6 @ A* ' Z $ Z ) L Z 7 : 673 3 FF "Muhakkak ki siz, sizden Ăśncekilerin izledikleri yola (adÄąm adÄąm) uyacaksÄąnÄąz."1 sĂśzĂź gereÄ&#x;i, geleneklerde ve dĂŽni merasimlerde kâfirlere benzemenin hÄązla yayÄąlmasÄą sebebiyle gĂźnĂźmĂźzde bid’atlar çaÄ&#x;almÄąĹ&#x;tÄąr. GĂźnĂźmĂźzdeki bazÄą bid’atlara Ăśrnekler: 1. Mevlid-i NebevÎ’yi (Mevlid Kandilini) kutlamak. 2. BazÄą mekânlardan, eserlerden, ĂślĂźlerden veya bu gibi

Ĺ&#x;eylerden

bereket

ummak

(bunlarla

teberrĂźkte

bulunmak). 3. Ä°bâdetler alanÄąnda yapÄąlan bid’atlar ve bu bid’atlarla Allah Teâlâ'ya yakÄąnlaĹ&#x;maya çalÄąĹ&#x;mak.

1

Hadisi TirmizĂŽ rivâyet etmiĹ&#x; ve ‘hadis, sahĂŽhtir’ demiĹ&#x;tir.


293

Birincisi: REBÎÜL-EVVEL AYINDA PEYGAMBER - s a l l a l l a h u a l e y h i v e s e l l e m - ’İN

DOĞUM GÜNÜNÜ (MEVLİD

KANDİLİNİ) KUTLAMAK: Bu

davranış,

İsa’nın

doğum

gününü

kutlama

merasimi olarak bilinen hususta hıristiyanlara benzemektir. Câhil müslümanlar ya da sapıtmış âlimler, Muhammedsallallahu aleyhi ve sellem-’in

doğumu münâsebetiyle her yıl Rebîul-

Evvel ayında O’nun doğum gününü kutlamaktadırlar. Kimi müslümanlar, bu merâsimi câmilerde, kimisi evlerde, kimisi de bu iş için hazırlanan yerlerde düzenlemektedirler.Bu merâsimlere ayak takımı ve birçok câhil insan iştirak ederek hıristiyanların İsa-aleyhisselâm-’ın doğum gününü kutladıkları gibi kutlayarak onlara benzemektedirler. Genellikle bu kutlamalarda, Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-

hakkında aşırıya gidilen kasîdeler okunan, Allah

Teâlâ'ya değil de Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-’e

yalvara-

cak ve O’ndan yardım dileyecek dereceye varacak şekilde şirke götüren ameller ve çirkin şeylerle doludur. Oysa Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

aşırı bir şekilde

methedilmeyi yasaklayarak şöyle buyurmuştur:


294

* * -7 GF ŘŒ O $ Z ‍‡ ×?‏X * (7) ‍ ×?‏B ˆ *- ' Fi ? E FF x O +$ bX*p6 ‍ ×? ×?‏X z EE # L X 8‍ ! ×?‏6 W‍ ×?‏# #< t! 6 "Beni, hÄąristiyanlarÄąn Meryem oÄ&#x;lu Ä°sa’yÄą aĹ&#x;ÄąrÄą bir Ĺ&#x;ekilde methettikleri gibi methetmeyin.Ben, ancak bir kulum ve (benim için) Allah’Ĺn kulu ve elçisidir, deyin."1 Mevlid-i RasĂťlullah-sallallahu

NebevÎ’yi

kutlayanlar,

aleyhi ve sellem-’in

kutlamalarÄąnda

hazÄąr bulunduÄ&#x;una bile

inanmaktadÄąrlar. Bu kutlamalarda çalgÄąlar çalÄąnÄąp topluca kasĂŽdeler sĂśylenmekte,defler çalÄąnmakta ve bid’atçĹ tasavvufçularÄąn yaptÄąÄ&#x;Äą zikirler gibi çirkin Ĺ&#x;eyler vukĂť bulmaktadÄąr. Yine, (bazÄą Ăźlkelerde) bu kutlamalarda, erkeklerle kadÄąnlar birarada bulunmaktadÄąr ki bu davranÄąĹ&#x;, fitne ve hayâsÄązlÄąÄ&#x;a kadar gĂśtĂźrmektedir. Bu kutlamalarda, -iddiâ ettikleri gibi- bu sakÄąncalÄą durumlar olmasa ve sadece toplanmak, yemek yemek ve

1

BuhârÎ ve Mßslim


295

sevinmek için bile olsa dîne sonradan sokulan bir yeniliktir. Dîne sonradan sokulan her yenilik ise, bid’attır. Nitekim Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-

bu konuda

şöyle buyurmaktadır: "(Dîne sonradan sokulan) her yenilik, bid’attır, her bid’at da dalâlettir." Yine, başka kutlamalarda yapılan çirkin şeyler, bu kutlamalarda da ileri gidilerek aynı şeyler yapılabilir. Mevlid-i Nebevî’yi kutlamak, bid’attır, dedik.Çünkü bunun Kur’an ve sünnette hiçbir delili yoktur.Sahâbe, tâbiîn, etbâut-tâbiîn ve selef-i sâlih’ten hiç kimse de bunu yapmamıştır. Mevlid-i Nebevî, hicrî 4. asırdan sonra kutlanmaya başlan-mış ve ilk defa ortaya çıkaranlar da şiânın bir kolu olan Fâtımîler olmuştur. İmam Ebû Hafs Tâcuddîn Fâkihânî-Allah

ona rahmet etsin-

şöyle der: "Cemaatten bazı kimselerin-Allah Rebîul-Evvel ayında

onları

mübârek

kılsın-,

toplanıp yaptıkları ve adına mevlid


296

dedikleri iş hakkında tekrar tekrar soru sormaktadırlar. Bu amelin dînde bir aslı ve esası var mıdır? Meselenin açıklanıp bu konudaki cevabın doyurucu olmasını istemektedirler. Derim ki: Başarı Allah’tandır.Bu doğum gününü kutlamakla ilgili olarak Kur’an ve sünnetten ne bir delil, ne de dînde bize örnek olan ve ilk müslümanların izledikleri şeylere sımsıkı sarılan bu ümmetin âlimlerinden böyle bir şeyin nakledildiğini biliyorum.Aksine bu kutlama, işsiz-güçsüz ve nefislerinin hevâsına uyan yiyicilerin ihdâs ettiği şeylerdir."1 Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- de şöyle der: "Bazı insanların çıkardıkları şey, ya İsa-aleyhisselâm-’ın doğum gününü kutlayan hıristiyanlara benzemektir ya da Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’e

sevgi duymak ve saygı

göstermektir.İnsanlar, doğum gününü kutlama konusunda farklı olmalarına rağmen, her kim Peygamber-sallallahu sellem-’in

aleyhi ve

doğum gününü bayram edinirse, (bilmelidir ki) ilk

müslümanlardan hiç kimse bunu yapmamıştır.Bu işte hayır olsa veya bunu yapmak tercihli bir görüş olsaydı, onlar 1

“Risâletul-Mevrid fî Amelil-Mevlid”


297

Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’i bizden daha çok sever ve ona saygı duyarlardı.Zirâ onlar, hayıra bizden daha düşkün idiler.Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’i

sevmek ve ona saygı

göstermek,ancak onun yaptığı gibi yapmak, ona itaat etmek, onun emirlerine uymak, gizli ve açık olarak sünnetini yaşatmak, gönderildiği bu dîni yaymaya çalışmak ve bu uğurda kalp, el ve dil ile cihâd etmektedir.Çünkü bu yol, Muhâcir, Ensâr ve onlara en güzel bir şekilde uyan ilk müslümanların yoludur."1 Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

doğum gününü

kutlama bid’atını inkar etme konusunda eskiden olduğu gibi, günümüzde de çeşitli risâle ve kitaplar yazılmıştır. Bunun bid’at ve hıristiyanlara benzeme oluşunun yanında bu olay evliyâ, şeyh ve liderlerin doğum günlerini kutlama gibi, başka doğum günlerini kutlamaya kadar götürür ki bu, birçok şer kapısının açılmasına sebep olur.

İkincisi: MEKÂNLARDAN, PEYGAMBERLERDEN VE SÂLİH KİMSELERDEN ARTA KALAN ESERLERDEN, ÖLÜ

1 İbn-i Teymiyye: “İktidâus-Sırâtıl-Mustekîm” cilt:2. sayfa: 615. Tahkîk: Prof. Dr.Nâsır el-Akl


298

VEYA

HAYATTA

OLAN

ŞAHISLARDAN

BEREKET

UMMAK: Dînde çıkarılan yeniliklerden birisi de, yaratılanlardan bereket ummaktır ki bu hareket, putperestliğin başka bir şekli ve saf insanların mallarını bu yolla avlayan kiralık insanlar şebekesidir. Teberrük kelimesi, bereket istemek demektir ki bu,bir şeyde iyiliğin sâbit olması ve ziyâdeleşmesidir.Bir şeyde iyiliğin sâbit olması ve ziyâdeleşmesini istemek, ancak bu iyiliğe sahip olan ve ona güç yetiren tarafından mümkündür ki o da Allah Teâlâ'dır.Bereketi indiren ve onu sâbit kılan sadece O’dur.Yaratılan kimse bereket vermeye, onu yoktan var etmeye, bereketin kalmasını sağlamaya veya onu sâbit kılmaya güç yetiremez. Mekânlardan,peygamberlerden veya sâlih kimselerden arta kalan eserlerden, sağ veya ölü kimselerden bereket ummak, câiz değildir.Çünkü o şeyin bereket verdiğine inanılırsa, bu şirktir. O mekânı ziyâret edip oraya el-yüz sürmekle, Allah Teâlâ tarafından bereketin hâsıl olunacağına inanılırsa, bu da şirke götüren bir yoldur.


299

Sahâbenin-Allah aleyhi ve sellem-’in

onlardan râzı olsun-,

Peygamber-sallallahu

saçı, tükürüğü ve bedeninden arta kalan

şeylerden bereket ummasına gelince bu, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-

sağ ve sahâbe ile birlikte iken kendisine

has olan bir durumdu.Bunun en açık delili sahâbe, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in vefâtından sonra ne onun odasından ve kabrinden bereket ummuş, ne onun namaz kıldığı yerlere yönelmiş, ne de onun oturduğu yerlerden bereket ummuşlardır.Onlar bunu yapmadıklarına göre, evliyânın makamından bereket ummamak daha önce gelir.Onlar, Ebû Bekir ve Ömer gibi sahâbenin en fazîletlileri olan sâlih kimselerden ne hayatta, ne de vefât ettikten sonra bereket ummuşlardır.Sahabe, namaz kılmak veya duâ etmek için Hirâ mağarasına da gitmemişlerdir. Yine, namaz kılmak veya duâ etmek için Allah Teâlâ’nın Musa-aleyhisselâm- ile konuştuğu Tûr dağına gitmemişlerdir.Bunun

dışında

evliyâ

makamlarının

olduğu

söylenen dağlara veya her-hangi bir peygamberin ayak izinin üzerine inşâ edilen bir türbeye de gitmemişlerdir.


300

Aynı şekilde seleften hiç kimse, ne Mescid-i Nebevî, ne Mekke, ne de başka bir yerde Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in

devamlı olarak namaz kıldığı hiçbir yeri istilâm edip

öpmemiştir. Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in mübârek ayaklarını bastığı ve namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmek, ümmeti için câiz olmadığına göre, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’den

başkasının orada namaz kıldığı veya uyuduğu

nasıl söylenebilir? İslâm âlimleri, ayak bastığı ve namaz kıldığı yerlere el-yüz sürüp öpmenin,Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

şeriatından olmadığını Kur’an ve sünnetle sâbit olduğunu söylemişlerdir.1

3.

İBÂDETLER

VE

ALLAH

TEÂLÂ'YA

YAKINLAŞMA ALANINDA YAPILAN BİD'ATLAR:

1 İbn-i Teymiyye: “İktidâus-Sırâtıl-Mustekîm” cilt:2,sayfa: 795802 Tahkîk: Prof. Dr.Nâsır el-Akl


301

Ä°bâdetler alanÄąnda gĂźnĂźmĂźzde çĹkarÄąlan pek çok bid’at vardÄąr.ÇßnkĂź ibâdetlerde aslolan, Kur’an ve sĂźnnet ile sâbit olmasÄądÄąr. Kur’an ve sĂźnnetten uzak, delilsiz olarak yapÄąlan bir ibâdet, câiz deÄ&#x;ildir. Delilsiz yapÄąlan her amel de bid’attÄąr. ÇßnkĂź Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-:

x 1

2 3$ z EE ‘ X * $ 1

o 1 {K - & - Z $ FF

"Her kim, iĹ&#x;imiz (dĂŽnimiz) Ăźzere olmayan bir iĹ&#x; iĹ&#x;lerse, o iĹ&#x;lediÄ&#x;i Ĺ&#x;ey reddolunmuĹ&#x;tur (bâtÄąldÄąr ve kendisine itibar edilmez)."1 buyurmuĹ&#x;tur.

GĂźnĂźmĂźzde yapÄąlan ve hiçbir delĂŽli olmayan ibâdetler çoktur.Bunlardan bazÄąlarÄą Ĺ&#x;unlardÄąr: 1. Namaz kÄąlarken açĹktan niyet etmek. Ă–rneÄ&#x;in: "(Allah rÄązâsÄą için) falanca namazÄą kÄąlmaya niyet ettim" demek, bid’attÄąr. ÇßnkĂź açĹktan niyet etmek, Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-’in sĂźnnetinden deÄ&#x;ildir. 1

BuhârÎ ve Mßslim


302

Nitekim Allah Teâlâ bu konuda Ĺ&#x;Ăśyle buyurmaktadÄąr:

K3 J 3 < / c K J % ( 8 % |) ' ( _ 8 . /Š G * F Q) } []B :U(= < 6  4$.;]

{%p ! H b¢ K z ŠF|) _ 8 ™ $ ‹„

"(Ey Muhammed! Onlara) De ki:Siz, dĂŽninizi (ve içinizde olanlarÄą) Allah’a mÄą ĂśÄ&#x;retiyorsunuz (haber veriyorsunuz). Oysa Allah, gĂśklerde ve yerde olanlarÄą bilir.Allah, her Ĺ&#x;eyi hakkÄąyla bilendir (Kalplerinizde ĂŽmân, kĂźfĂźr, iyilik ve kĂśtĂźlĂźk ne varsa, hepsini bilir.Hiçbir Ĺ&#x;ey ona gizli-saklÄą kalmaz)."1 2. Farz namazlardan sonra topluca tesbih çekmek. ÇßnkĂź câiz olan, herkesin vârid olan tesbihleri tek baĹ&#x;Äąna çekmesidir. 3.BazÄą mĂźnâsebetlerde veya duâdan sonra veyahut da ĂślĂźnĂźn ardÄąndan Fâtiha sĂťresinin okunmasÄąnÄą istemek. 4. Ă–lĂźnĂźn arkasÄąndan yas tĂśreni dĂźzenlemek, yemek yapmak, tâziye olduÄ&#x;unu veya bunun ĂślĂźye fayda verdiÄ&#x;ini iddiâ edip Ăźcret karĹ&#x;ÄąlÄąÄ&#x;Äąnda Kur’an-Äą KerĂŽm okuyan kimseler kiralamak, bĂźtĂźn bunlar bid’attÄąr.DĂŽnde 1

Hucurât SÝresi: 16


303

aslı olmayan ve Allah Teâlâ’nın hakkında hiçbir delil indirmediği ağır şeyleri yüklenerek sorumluluk almak ve boyna zincir vurmaktır. 5. İsrâ ve Mîrâç gecesini, hicreti kutlamak gibi, dînî münâ-sebetleri kutlamak.Bu münâsebetlerle kutlamalar yapmanın dînde hiçbir aslı yoktur. 6. Receb ayında, bu aya has olmak üzere Recebiye umresi, nâfile namaz ve oruç gibi ibâdetleri yerine getirmek.Umre yapmak, oruç tutmak, namaz kılmak, ibâdet amacıyla kurban kesmek veya başka yönlerden bu ayın diğer aylardan hiçbir ayrı özelliği yoktur. 7. Tasavvufçuların yaptıkları duâ ve zikirlerin her türlüsü, bid’at ve dîne sonradan sokulan yeniliklerdir. Bu duâ ve zikirler, câiz olan duâ ve zikirlerden, yapılış olarak, görünüş ve yapıldığı vakitler olarak tamamen farklıdır. 8. Şaban ayının 15. gecesini ibâdet etmeye, gündüzünü

ise

Peygamber-sallallahu

oruç

tutmaya

aleyhi ve sellem-’den

has

kılmak.

Halbuki

bu konuda ona has

olan herhangi bir şey sâbit olmamıştır.


304

9. Kabirlerin üzerine kubbe gibi şeyler yapmak ve buraları namaz kılınan mescitler hale getirmek, bereket ummak için buraları ziyâret etmek,kabirlerde yatan ölülerle Allah Teâlâ'ya tevessülde bulunmak ve şirk amaçlı başka şeyler ve kadınların kabirleri ziyâret etmeleridir.Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kabirleri

ziyâret eden kadınlara, kabirleri

namaz kılınan mescitler edinen ve kabirlerin üzerinde kandiller yakan kimselere lânet etmiştir.

SONUÇ: Sonuç olarak diyebiliriz ki bid’atlar, küfre götüren ve Allah Teâlâ ile Rasûlü Muhammed-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

meşrû kılmadığı fazla bir dîndir. Bid’at, büyük günahtan daha şerlidir. Çünkü şeytan, bid’at işlenmesine, büyük günah işlenmesinden daha çok sevinir.Zirâ günah işleyen kimse, günah işlerken onun günah olduğunu bilir ve o günahı işledikten sonra tevbe edebilir.Ancak bid’at işleyen kimse, işlediği bid’atın dîn olduğuna

ve

yaptığı

şeyin

kendisini

Allah

Teâlâ'ya

yaklaştırdığına inandığı için o işten tevbe etmez. Bid’atlar,


305

Peygamber-sallallahu

aleyhi ve sellem-’in

sünnetlerini

ortadan

kaldırır ve sünnetleri yaşamayı ve Ehl-i sünneti bid’atçılara çirkin gösterir. Bid’atlar, bir mü’mini Allah Teâlâ'dan uzaklaştırır, O’nun gazabını ve acıklı azabını gerekli kılar ve kalplerin haktan saparak bozulmasına sebep olur.

BİD'ATÇILARA NASIL DAVRANILMASI GEREKİR? Nasihat etmek ve yaptığı bid’atları inkâr etmenin dışında, bid’atçının ziyâret edilip onunla birarada oturulması haramdır.Çünkü bid’atçı ile birarada bulunmak, onunla birarada bulunan kimseyi kötü yönde etkiler ve bu hastalığının başkasına yayılmasına sebep olur. Bid’atçıların, bid’atları işlemelerine engel olmak ve onları bid’atlardan alıkoymak mümkün olmadığı takdirde, onlardan ve onların şerrinden sakınılması gerekir.Böyle yapılmazsa, müslüman âlimlerle yöneticilerin bid’atları


306

yasaklamaları,

bid’atçıları

engellemeleri

ve

şerlerini

yaymalarına engel olmaları gerekir.Zirâ onların İslâm dîni üzerindeki tehlikeleri çok büyüktür.Ayrıca bilinmesi gerekir ki, kâfir devletler, bid’atlarını yaymaları için bid’atçıları teşvik edip onlara her türlü yollarla yardım etmektedirler. Çünkü onlar, bu yolla İslâmı ortadan kaldırmak ve onu çirkin göstermek istemektedirler. Allah Teâlâ’dan dînine yardım etmesini, sözünü yüceltmesini ve düşmanlarını da yardımsız ve yüzüstü bırakmasını dileriz. Allah Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed’e, âilesine ve ashâbına salât ve selâm eylesin.

İ Ç İ ND EK İL E R

Önsöz ------------------------------------------------------------------------- 4 Beşeriyet hayatında meydana gelen sapmalar -------------- 7


307

Şirkin tanımı --------------------------------------------------------------- 16 Şirkin en büyük günah olmasının sebepleri ------------------- 16 Şirkin çeşitleri ------------------------------------------------------------ 23 Büyük şirk ----------------------------------------------------------------- 23 Küçük şirk ----------------------------------------------------------------- 24 Büyük şirk ile küçük şirk arasındaki farklar ----------------------- 31 Küfrün tanımı ------------------------------------------------------------ 32 Küfrün çeşitleri ---------------------------------------------------------- 33 Büyük küfür ile küçük küfür arasındaki farklar ---------------- 41 Nifâkın tanımı ------------------------------------------------------------ 42 Nifâkın çeşitleri ---------------------------------------------------------- 45 Büyük nifâk (itikâdî nifâk) -------------------------------------------- 45 Büyük nifâk altı çeşittir ------------------------------------------------ 47 Amelî nifâk ---------------------------------------------------------------- 48 Büyük nifâk ile küçük nifâk arasındaki farklar ---------------- 50 Câhiliyet kelimesinin tanımı ----------------------------------------- 54


308

Fısk kelimesinin tanımı ------------------------------------------------ 58 Fısk iki türlüdür ----------------------------------------------------------- 58 Dalâlet kelimesinin tanımı ------------------------------------------ 61 Dalâlet kelimesinin ifâde ettiği anlamlar ---------------------- 61 Riddet kelimesinin tanımı ------------------------------------------- 64 Riddetin kısımları ------------------------------------------------------- 65 Riddet sâbit olduktan sonra ne yapılması gerekir? -------- 68 Tevhîde aykırı olan veya tevhîdi noksanlaştıran söz ve davranışlar --------------------------------------------------------------- 70 Avuç içine veya fincana okuyarak, yıldızlara ve başka şeylere bakarak gayptan haber verdiğini iddiâ etmek --- 72 Sihirbazlık, kâhinlik ve falcılık --------------------------------------- 77 Sihirin tanımı ------------------------------------------------------------- 77 Sihir iki yönden şirk sayılır --------------------------------------------- 79 Kâhinlik ve falcılık ------------------------------------------------------ 81 Türbe ve kabirlere kurban kesmek, adak adamak, bu yerlere hediyeler sunmak ve buraları yüceltmek ----------- 87


309

Heykel ve anıtları yüceltmenin hükmü -------------------------- 99 Temâsîl kelimesinin anlamı ------------------------------------------ 99 Nusub kelimesinin anlamı -------------------------------------------- 99 Dîn ile alay etmenin ve dînin mukaddes değerlerini hafife almanın hükmü ------------------------------------------------------- 103 Dîn ile alay etmek iki türlüdür ------------------------------------ 108 Allah'ın

indirdiği

hükümlerden

başka

hükümlerle

hükmetmek ------------------------------------------------------------- 113 Allah'ın

indirdiği

hükümlerden

başka

hükümlerle

hükmeden kimsenin hükmü --------------------------------------- 127 Kanun koyma, helal ve haram kılma hakkına sahip olduğunu iddiâ etmek --------------------------------------------- 133 İnkârcı ideoloji ve câhilî partilere üye olmak --------------- 142 Hayata maddî açıdan bakış ve bu bakışın zararları ---- 158 Rukye ve nazarlık ---------------------------------------------------- 169 Rukyenin câiz olabilmesi için aranan şartlar --------------- 170 Rukyenin yapılışı ------------------------------------------------------ 171


310

Câiz olmayan rukye ------------------------------------------------ 171 Nazarlık ------------------------------------------------------------------ 172 Nazarlık takmak hakkındaki âlimlerin görüşleri ------------- 172 Allah'tan başkası adına yemîn etmek ------------------------ 177 Yaratılanla Allah'a tevessülde bulunmak ------------------- 182 Tevessül kelimesinin anlamı -------------------------------------- 182 Tevessülün kısımları -------------------------------------------------- 183 Meşrû tevessül -------------------------------------------------------- 183 Allah'ın isim ve sıfatlarıyla tevessülde bulunmak ---------- 183 Sâlih amellerle Allah'a tevessülde bulunmak --------------- 184 Tevhîd ile Allah'a tevessülde bulunmak --------------------- 185 Âcizliğini göstererek Allah'a tevessülde bulunmak ------- 186 Hayatta olan sâlih kimsenin duâsıyla Allah'a tevessülde bulunmak --------------------------------------------------------------- 187 Günahlarını itiraf ederek Allah'a tevessülde bulunmak - 187 Meşrû olmayan tevessül ------------------------------------------- 188


311

Yaratılandan yardım ve imdât dilemenin hükmü --------- 195 Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-,

âilesi ve ashâbı hakkında

gerekenin açıklanması -------------------------------------------- 199 Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i sevmek ve yüceltmek ---- 201 Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'i övmede aşırıya gitmek --- 207 Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in yüksek makamı------------- 213 Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

itaat etmek ve onu örnek

almak ---------------------------------------------------------------------- 220 Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâm getirmek 228 Rasûlullah-sallallahu

aleyhi ve sellem-'e

salât ve selâm getirmenin

bazı faydaları ---------------------------------------------------------- 231 Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-'in âile halkının fazîleti hakkında aşırıya gitmeden yapılması gereken şeyler ----------------- 233 Sahâbenin fazîleti --------------------------------------------------- 242 Cennetle müjdelenen on sahâbî ------------------------------- 248 Sahâbe arasında vukû bulan olaylar ve fitne konusunda ehl-i sünnet vel-cemaatin izlediği yol -------------------------- 249


312

Sahâbeye sövmenin yasak oluşu ------------------------------ 263 Hidâyet önderi imamlara sövmenin yasak oluşu ---------- 267 Bid'atlar ------------------------------------------------------------------ 272 Bid'atın tanımı ---------------------------------------------------------- 273 Bid'at çıkarmak iki kısımdır ----------------------------------------- 274 Bid'atın çeşitleri -------------------------------------------------------- 275 Dînde yapılan bid'atların hükmü ------------------------------- 277 Bid'atları, bid'at-ı hasene ve bid'atı seyyie diye iki kısma ayırmak ----------------------------------------------------------------- 280 Müslümanların hayatında bid'atların ortaya çıkması --- 285 Bid'atların ortaya çıkış zamanı ---------------------------------- 285 Mu'tezile kimlerdir? Görüşleri nelerdir? ------------------------ 287 Bid'atların ortaya çıktığı yerler ----------------------------------- 288 Bid'atların ortaya çıkış nedenleri ------------------------------- 291 İslâm ümmetinin bid'atçılara karşı tutumu ------------------ 301 Ehl-i sünnet vel-cemaatin bid'açılara karşı izlediği yol -- 306


313

Bid'atçılara karşı yazılan eserler --------------------------------- 307 Günümüzdeki bid'atlara örnekler ------------------------------ 309 Mevlid-i Nebevî'yi kutlamak ------------------------------------- 310 Mekânlardan, peygamberlerden ve sâlih kimselerden arta kalan eserlerden, ölü veya hayattaki şahıslardan bereket ummak ------------------------------------------------------------------- 315 İbâdetler ve Allah'a yakınlaşma alanında yapılan bid'atlar ------------------------------------------------------------------------------- 318 Günümüzde yapılan ve hiçbir delili olmayan ibâdetler..319 Sonuç -------------------------------------------------------------------- 322 Bid'atçılara nasıl davranılması gerekir? ---------------------- 323 İçindekiler --------------------------------------------------------------- 325


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.