4 minute read

kraliyet raporunda yeni detaylar

The Guardian'ın Cost of the Crown serisi, İngiliz kraliyet ailesinin mali durumu ve özel serveti ile bunları kamuoyundan gizleyen sistemi inceliyor.

Buckingham Sarayı kraliyet ailesinin mali kayıtlarının "diğer bireylerde olduğu gibi gizli kalması" gerektiğini savunuyor. Ancak gazete Kral III. Charles'ın taç giyme töreni öncesinde bunun daha fazla inceleme yapılması gereken bir durum olduğunu belirterek yeni ayrıntıları paylaştı. İşte seriye göre kraliyete dair şu ana kadar bilinenler;

Advertisement

Eylül'de hayatını kaybeden Kraliçe Elizabeth ve oğlu Kral III. Charles resmi görevleri için kamu fonlarından aldıkları milyonlara ek olarak, vergi ödemedikleri iki mülkten 1.2 milyar sterlinden fazla nakit ödeme aldı. 2022 yılında Lancaster ve Cornwall dükalıklarından 21 milyon sterlin alan hükümdarlar, bu iki mülkün aslında İngiliz ulusuna ait olup olmadığı konusunda yüzyıllardır süregelen tartışmalara rağmen bu ödemeleri aldılar.

Yılda yaklaşık 86 milyon sterlin kamu parası alan hükümdar, 2011 yılında David Cameron'ın başbakanlığı döneminde getirilen bir anlaşmanın şartlarına göre, teknik ola- rak yılda 250 milyon sterlin daha vergi mükellefi parası almak için sırada bekliyor. Kral bu ekstra parayı istemediğinin sinyalini verdi ancak bu anlaşma Cameron'ın kraliyet fonlarında yaptığı radikal değişikliğin olağanüstü cömertliğinin altını çiziyor. Guardian'ın köle ticareti yapan Royal African Company'deki 1000 sterlinlik hissenin eski Kral III. William'a devredildiğini gösteren bir belgeyi ortaya çıkarmasının ardından Kral Charles ilk kez kraliyetin kölelikle olan tarihi bağlarının gözden geçirilmesine destek verdiğinin sinyalini verdi.

Son zamanlarda Galler Prensi ve Prensesi'nin evi olan Kensington Sarayı'nın tarihi, monarşinin kölelikle olan ilişkisiyle rahatsız edici bir şekilde iç içe geçmiş durumda.

Araştırma, neredeyse 3 yüzyıl boyunca 12 İngiliz hükümdarının İngiltere'nin köleliğe katılımını ya desteklediğini ya da bundan kazanç sağladığını gösteriyor.

Avrupa Ajansı| AVA - Londra

İngiltere hükümetinin tartışmalı "Yasadışı Göç Yasası" gibi göçmenlik politikası, Birleşik Krallık'ın sömürge döneminin izlerini taşıdığı gerekçesiyle uzunca bir süredir birçok akademisyen tarafından eleştiriliyor.

Anadolu Ajansı'na konuşan Newcastle'daki Northumbria Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olan Karolina Augustova, göçmenleri "yasadışı" olarak tanımlamanın sorunu hiçbir şekilde çözmediğini söyledi.

"Çoğu zaman hareket halindeki çoğu insan için yasal geçitler yok, bu yüzden sınırı geçmek ve sığınma talebinde bulunmak için bir şekilde geçmeleri gerekir. Bunu aşmanın hiçbir yolu yok" dedi.

Karolina Augustova, mevcut hükümeti sömürgecilik döneminde görülen politika ve uygulamaların aynısı takip etmekle suçladı. Göç konusunda uygulanması düşünülen "sert politikaların" başarısızlıkla sonuçlanacağını söyledi.

İngiltere'nin sınır gözetimi ve sınır politikası uygulamalarına değinen Augustova, "İnsanların araştırıldığını, yakalandığını, saldırıya uğradığını, sınır dışı edildiğini veya yasadışı bir şekilde geri itildiğini" söyledi.

"Bunlar sömürge döneminde gördüğümüz politika ve uygulamaların aynısı. İnsanlar sınırlarda bile öldürülüyor, teknelerde ya da denizde ölüme terk ediliyor."

Sunak H K Met Ele T R Ler N Hedef Nde

Güney Asyalı etnik kökene sahip Başbakan Rishi Sunak ve İçişleri Bakanı Suella Braverman'a rağmen uygulanan sert politikalardan bahseden analist, “Beyaz olmayan topluluklardan gelen ve ailelerinin kolonyal göç geçmişi olan ve şimdi kendileriyle aynı durumda olan topluluklara zulmeden politikalar başlatıp pekiştiren insanların iktidarda olduğunu düşünmek gülünç” yorumunda bulundu.

SERT POLİTİKALAR MÜLTECİ KONUSUNDA ÇÖZÜM SAĞLAR MI?

"Tekneleri durdurun" planının mülteci hareketi durdurmayacağını söyleyen Augustova, "Sert politikaların göç hareketini engellediği başka hiçbir yerde görülmedi" dedi.

Aksine, bu politikanın insanları kaçakçılara çok daha fazla bağımlı hale getirdiğini ve muhtemelen insan ticaretine maruz kalma riskiyle karşı karşıya olduklarını vurguladı.

Bath Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'nden araştırmacılar, TED Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serhat Gül liderliğiyle imza attıkları çalışmayla tıp dünyasında yeni bir dönem başlattı. Paralel işleme prensibiyle geliştirdikleri ameliyat çizelgeleme yaklaşımı sayesinde ameliyathanelerde boşta kalma süresi yüzde 40'a kadar azaltılıyor. İngiltere'de bulunan Bath Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi'nden araştırmacılar, TED Üniversitesi (TEDÜ) Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serhat Gül liderliğinde yürüttükleri çalışmayla ameliyathanelerin kullanım verimini büyük ölçüde artıran bir çalışmaya imza attı. Yapılan çalışmada ameliyatların en verimli şekilde planlanabilmesi için birçok faktörün dikkate alınması gerektiği de ortaya çıkarıldı. Bunların başında ameliyat öncesi hazırlıkların tamamlanması, operasyon süresi, hasta durumu, ameliyat ekipmanlarının kullanılabilirliği ve diğer hastaların bekleme süreleri gibi faktörler yer alıyor.

Amel Yathaneler N Bo Kalma

SÜRESİ YÜZDE 40 AZALTILIYOR

Bu projeyle sağlık çalışanlarının verimliliğinin artırıldığına da dikkat çeken TEDÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Serhat Gül konuya dair düşüncelerini şu sözlerle aktarıyor: "Hastaların ameliyat hazırlığının ve anestezi indüksiyonunun ameliyathaneden ayrı bir alanda yapılmasının ameliyathane ve personelin çalışma sürelerinin daha verimli şekilde kullanılmasını sağladığını gösterdi. Yapılan çalışma ilk olarak üroloji servisinde test edildi ve araştırmacıları mutlu edecek sonuçlara ulaşıldı. Hastaların bekleme sürelerini gözeterek ameliyathanenin boşta kalma süresinde ortalama yüzde 40 iyileşme kaydedilebileceği kanıtlandı. Bu araştırmanın hem hastalara hem de sağlık personellerine büyük fayda getireceğine inanıyoruz. Kısıtlı ameliyathane sayısına sahip hastanelerde doğru planlamayla çok daha fazla ameliyatın gerçekleştirilebileceğini öngörüyoruz."

Birleşik Krallık ülkeleri olan İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'da ve Almanya ile Fransa'da 22 yıl önce başlamıştık gazetemizi basmaya.

İngiltere'deki kovid kısıtlamalarına, yasaklara, reklam geliri düşüşlerine rağmen elimizden geldiğince siz değerli okurlarımız için gazetemizi her hafta yayımlamaya devam ediyoruz. Her cuma günü tonlarca para verip matbaaya bastırdığımız gazetemizi sizler için tüm Londra ve İngiltere genelinde basıp dağıtıyoruz! Özellikle son 3 yılda kağıda ve elektriğe gelen zamlar sonucunda İngiliz matbaasının 3 kez zam yapması bizi yıldırmadı. Eminim bu zamları markette evde ofiste sizlerde maalesef hissediyorsunuzdur. Gazetemiz Avrupa'yı bastırmaya ve sizler değerli okurlarımız için her cuma dağıtmaya devam edeceğiz.Tıpkı geçen 22 yılda olduğu gibi.2002 yılının Şubat ayının ilk haftası heyacan başlamıştı.

Ve Şubat'ın yirmi birinci günüydü !İngiltere'de herkes 'Avrupa'lı herkes gazetemiz Avrupa’yı mı okuyor ? Londra’da her köşede varız ne mutlu bize ne mutlu avrupa Gazetesi okurlarına....

Şimdi elinizde tuttuğunuz gazetemizin boyutu tabloid. Bilmem sevdiniz mi? Güzel tarafı hem daha çok sayfamız var tabloid baskıda.

Hem daha kaliteli kağıda bastırdık. Hemde daha fazla sayıda baskı yaptık. Daha kaliteli olan 48 gsm kağıdın keyfini sürüyorsunuzdur şu an.

20 yıldır her cuma sizlerin okuması için bu gazeteyi kesintisiz aralıksız basıyoruz. Ne mutlu siz değerli okurlarımıza…Avrupa Medya Gurubu, Uluslararası bir medya gurubu olma yolunda ilerliyor. Bunu da İngiltere merkezli okurlarımıza ve maddi destek veren iş adamlarımıza şirketlerimize borçluyuz. Karşılığında ise sadece bakılan bir ilan, reklam gazetesi değilde okunabilinecek dolu dolu gazete sunuyoruz.Bilmem farkında mısınız ama yinede hatırlatmak istedim.

Ödüllü Avrupa, okurlarının gurur kaynağı olmaya devam ediyor.22.yılına giren gazeteniz Avrupa, çok geniş bir okur kitlesine ulaşma gayretininin haklı gururunu yaşıyor.

Avrupa Gazetesi, artık bütün herkesi kapsayan toplum gazetesi oldu.Avrupa haberin kaynağında, yerinde muhabiriyle, kaynağına bizzat 'Haber Müdürü’nü göndererek çalışıyor. Gerçekten haber üreten tek gazeteyiz.

Ajansımız var. Oradan buradan şu ajanstan haber almıyoruz. Haberlerimiz dünya ça- pında okunuyor, takip ediliyor.Avrupa bir medya gurubu oldu. Basılı alanda gazetemiz var. Ajansımız var. İnternet ortamında online olarak gazetemiz, ajansımız ve Türkçe web sitelerimiz yanında sadece İngilizce yayımlanan avrupatimes.com gibi 5 tane daha web sitemiz var. Instagram, facebook, twitter, Linkedin, Youtube… gibi sosyal medyada çok güçlüyüz. Benim kendi kişisel web sitem vatanoz.com da medya gurubuna dahil oldu.Şimdi de dünyada hatırı sayılır medyaların arasına internet alanında girme amacımız var.Okurlarımıza, bize destek veren herkese teşekkür ederim.

2002 yılında 21 Şubat günü gazetemizin ilk sayısında şöyle yazmıştık:

Merhaba size!

Ey yaşamın tüm renklerini dünyanın dört bucağına taşıyanlar...

Merhaba size!

Ey İngiltere’de, Fransa’da, Hollanda’da, Belçika’da ya da acı vatan Almanya’da

Vatan Öz

Merhaba size Avrupa’yı Avrupa yapanlar vatanoz@avrupagazete.com yaşam mücadelesi verenler...

Merhaba size!

Ey durmadan daha güzel bir gelecek için didinen umut dolu insanlar...

Merhaba size!

Ey yurtlarından binlerce kilometre uzakta onuruyla ayakta durmaya çabalayan milyonlar...

Merhaba size!

Ey ekmeği için Eşinden dostundan, ailesinden, uzakta sessiz soluksuz yaşayanlar...

Merhaba size!

Ey varolmaya çalışırken itilip horlanan yalnız insanlar...

Merhaba size! Avrupa’yı Avrupa yapanlar

22.YAŞIMIZA HEP BİRLİKTE MERHABA

This article is from: