İsmet Değirmenci - Sessizlik / Silence

Page 1

Ä°smet DeÄ&#x;irmenci

sessizlik silence



İsmet Değirmenci

sessizlik silence 18 Eylül / Sep - 7 Ekim / Oct 2012



SESSİZLİK (ya da söze yaranmadan içe konuşma durumundaki ordo amoris) Aslında resmetme kılgısının kendisi söze yaranmadan içe konuşma durumudur. Sessiz kalma ya da sessizlik üretme, resim yapma sürecinin en etkin zihinsel pekiştirme istencine tekabül ediyor. Resim bir yandan sesler dünyasını oluşturan varlıkların, nesnelerin fiziksel görünümlerini içselleştirirken, öbür yandan da resmi oluşturan biçimsel sistematiği sese dönüştürme olanağı sunuyor. Bu, dışavurumcu, enformel resimde de böyledir: bu defa, nesnelerin göze aktarılma şekilleri değil resmi oluşturan bedensel hareketlerin şekil ya da şekilsizlikler halinde yüzeye aktarılması söz konusudur. Resmin neyi temsil edip etmediği bir yana, resimdeki modalitenin (ne’lik durumu) bir algı dayanağına dönüşmesi ise bir başka görüngüsel ve tinsel düzlemi işaret ediyor. Hegelyen fenomenolojinin çekirdeğini oluşturan “Diyalektik Fenomenoloji”ye göre, görüngüler dünyasının arkasında duran mutlak tin’in keşfedilmesi için olay karşısında bir bilinçaltı deneyiminin gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Aslında Hegel’in işaret ettiği durum doğanın değişmeyen yasaları ve insan davranışları arasındaki yaşamsal diyalektiktir. Max Scheler ise insanın doğa-olay karşısındaiçinde “dikkat”ten yoksun, edilgen bir algılayıcı konumunda olmasının yetersizliğinden bahsediyor. Görme’nin, tanıklık durumu değil –kendini verme olarak– bir tamamlayıcılık kılgısı olmasını öneriyor. Bununla birlikte olay karşısında olmak yerine, içinde olma durumunun önemine işaret ediyor. Scheler’in olaylara kendini verme ve içinde olma durumu fenomenolojiyi Husserl’in transandantal algısından söküp daha reel bir kapsama taşıyor: Realist Fenomenoloji. Ordo amoris kavramı üzerinden kendine karşılık bulan bu gerçekçi yaklaşım mantık ve duygu arasındaki bağın pekiştirilmesinden yanadır. Doğa karşısında-içinde olma durumu, yaşamla ilgili bize etik yükümlülüklerimizi hatırlatan bir sınava dönüşür. İşte o anda sevgi ve nefret arasında salınan başıboş duyguların ordo amoris’le (sevgi düzeni) denetim altına alınması varoluşsal bir gereksinime dönüşür. Bu gereksinim sadece şeylerin bilgisi üzerine kurulmuş entelektüel bir yargının değil, aynı zamanda insan doğasında saklı sezgisel güdülerin de ürünüdür. Çağdaş yaşamın, özellikle de metropoliten yaşamın baş döndürücü hızında doğamızda saklı içgüdülerin körelmesi en büyük meselemiz haline geldi. Bu durumda her bireyin bir ordo amoris’e ihtiyacı yok mu? Realist Fenomenolojiye göre “ilgi” ve “kendini verme” insanın doğayı algılamasındaki etkinliğini daha belirgin kılıyor. Ancak insan sadece algılayan değil eyleyen bir varlık * Sıkıntı’nın Felsefesi, Bağlam Yayıncılık 2008. Çev. Murat Erşen

da olduğuna göre, karşısında-içinde olduğu doğaya daha nereye kadar kendi arzularının nesnesi muamelesi gösterecek? Yaratıcı bir mesafeye, uzaklığa ihtiyaç yok mu? Kendi suskunluğumuz doğanın sessizliğiyle buluşana dek iflâh olacağa benzemiyor bu hırs, bu hız… İsmet Değirmenci’nin resimlerine bakınca bunları düşünemeden edemedim. Çünkü bu resimler ressamın kendi derinliğindeki ordo amoris’in haberini veriyor bize, sessizce dipte duran. Yukarıda yaptığımız dolayımlı saptamalardan sonra İsmet Değirmenci’nin resimlerine yakıştırdığı “sessizlik” durumunu kavramaya başlayabiliriz. Bir sıkıntısı var İsmet Değirmenci’nin. “Sıkıntı” günümüz metropoliten insanının karşısında mağlup olduğu en çetin sorunlardan biridir. Sonluluğa ve hiçliğe ilişkin bu hissiyat durumu akıl daralmalarına neden olurken hangi sözün söyleneceği konusunda da yılgın düşüyor insan. “Sıkıntının insanlık dışılığı, kendi insanlığımız üzerine bir perspektife sahip olmamıza olanak tanır” diyor günümüz filozoflarından Lars Svendsen*. İşte bu sıkıntının karşısına kendi ordo amoris’iyle çıkıyor Değirmenci. Resimlerindeki doğa yazısal bir düzeneğe sahiptir. Şehrin yığınsal mimari düzeneğine karşıtlık oluşturan bir peyzaj grameri sunuyor izleyiciye. Şehrin homurtusu yerine ağaçların bilge sessizliğini sunuyor bize. Değirmenci’nin resimlerindeki Zen resim sanatının hızlı, spontane ve saydam geçişlerle inşa ettiği sadelik ve kendiliğindenlik bir rastlantının eseri değil, karşılığını şu sözünü ettiğimiz ordo amoris’de bulan iç evren düzeninin bir yansımasıdır. Gerek ritmik bir düzeneğe sahip cephesel uzaklık içeren, gerekse de kozmik derinlikler halinde devingen oluşum hallerini yansıtan kompozisyonları hiç şaşmayan bir boşluğun denetimi altındadırlar. Aslında Değirmenci’nin “sessizlik” üzerinden varmaya çalıştığı “uyum” Zen sanatının odaklandığı “boşluk”un ta kendisidir. Boşluk bir yandan devingenliği diğer yandan da dinginliği düzene sokan kozmik bir derinliktir. “Sessizlik” ve “boşluk”un aynı düzlemde bir düzen unsuruna dönüşmesine tanık olduğumuz bu resimlerde Batı ve Uzak Doğu felsefesinin izlerini sürerken bir kez daha sanat ve felsefe ilişkisinin yadsınamaz bir gerçeklik olduğuna tanık oluyoruz. Değirmenci, zihnin ürününe dönüşen sessizliği söze yaranmadan içe konuşma durumuna aktarıyor; sözün değil sezginin aktör olduğu ordo amoris’e evirmeye çalışıyor. Gündelik yaşamın tüm gürültülerinden arınarak iç sesimize kulak vermenin zamanı değil mi? Ümit İnatçı


SILENCE (or ordo amoris in speaking inside without honoring speech) In fact, the practice of painting itself is a state of speaking inside without honoring speech. Staying silent or producing silence corresponds to the most efficient will to mental reinforcement in the process of painting. Painting on the one hand internalizes the physical appearances of the beings and objects constituting the world of sounds, on the other it offers a possible transformation into sound of the formal systems constitutes painting. This is also true of informal expressionist painting: at stake this time is, not the shapes in which objects are transferred to the eye, but the bodily movements making up the painting which get transferred to the surface as shapes or shapelessness. Regardless of what the painting represents or whether it represents at all, the modality of the painting (the ‘what’ness), when turned into a stronghold of perception, points to another phenomenal and spiritual ground. According to the “Dialectical Phenomenology” which is the core of Hegelian phenomenology, to discover the absolute spirit behind the phenomenal world, it is necessary that an unconscious experience in front of the event takes place. What Hegel indicates is the vital dialectics between the unchanging laws of nature and human behavior. Max Scheler, in his turn, tells about the insufficiency of being in the position of a passive perceiver in front-inside natureevent. He proposes seeing – not as a witnessing but as a devotion – as a practice of completion. At the same time, he points to the importance of being inside the event rather than in front of it. This state, i. e. abandoning oneself to events and being inside them, uproots phenomenology from Husserl’s transcendental perception and places it into a more real frame: Realist Phenomenology. This realist approach, finding a correspondent in the concept of ordo amoris, favors the reinforcement of the connection between logic and affect. Being inside-in front of nature is a trial whereby we are reminded of our ethical duties concerning life. And precisely at that moment, the control of feelings erring between love and hate under an order of love becomes an existential imperative. This need is the product not only of an intellectual judgment built upon knowledge of

things, but of intuitive drives hidden in human nature. Our biggest concern is that, under the conditions of the metropolitan life with its vertiginous speed, instincts hidden in our nature are mortified. Is it not true that every individual needs an ordo amoris under such conditions? According to Realist Phenomenology, “care” and “devotion” makes the human activity of perception of nature more distinct. But since man is not only a being of perception but also of action, for how long will he treat nature in front-inside which he lives as an object of his desires? Does he not need a creative distance, a staying apart? But it seems that this ambition, this frenetic speed will not get cured until our own quietude joins the silence of nature... I could not help thinking these when I saw İsmet Değirmenci’s paintings. Because the depth of the images of the artist himself gives us the news of the Ordo amoris, standing guietly at the bottom. With the points made in mediation of philosophy above, we can begin grasping the “silence” that İsmet Değirmenci assumes in his paintings. İsmet Değirmenci has a distress. “Boredom” is one of the toughest problems the modern metropolitan succumbs to. This feeling about finiteness and nothingness causes reason to shrink, whereas man falls vanquished as to what to say. “The inhumanity of boredom gives us a possibility to have a perspective on our very humanity,” says Lars Svendsen, a contemporary philosopher. In fact, the “harmony” which Değirmenci attempts to reach through “silence” is the very “emptiness” the art of Zen focuses upon. Emptiness is a depth which puts in order both movement and stillness. Following the traces of the Western and Eastern philosophy in these paintings where we witness the transformation of “silence” and “emptiness” on the same plane, we acknowledge once more that the relation between philosophy and art is an undeniable reality. Değirmenci transfers the silence which becomes a product of the mind to a speaking inside, tries to turn it to an ordo amoris in which not speech but intuition is the actor. Is it not time to be clean of all the noises of daily life and lend an ear to our inner voice?

Ümit İnatçı


Issız Manzara / Desert Landscape, 2011. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


Güneye Doğru / Southwards, 2011. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


Gelincik Adası / Poppy Island, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


Uzun Çayır / Long Meadow, 2011. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


İç Manzara / Inner Landscape, 2011. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 180 x 160 cm.


Tepede / At the Top, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 2 x (200 x 75 cm).


Ağustos Esintisi / August Breeze, 2011. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 180 x 160 cm.


Bakmak / Look, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 180 x 160 cm.


Kuzey / North, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


Gri Şehir / Gray City, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 150 x 200 cm.


Akşam Olmadan / Before the Evening, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 180 x 160 cm.


Yolculuk / Journey, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 2 x (120 x 100 cm).


Yürüyüş Günlükleri I / Walking Diaries I, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 50 x 50 cm.


Yürüyüş Günlükleri II / Walking Diaries II, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 50 x 50 cm.


Yürüyüş Günlükleri III / Walking Diaries III, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 50 x 50 cm.


Yürüyüş Günlükleri IV / Walking Diaries IV, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 50 x 50 cm.


Yürüyüş Günlükleri V / Walking Diaries V, 2012. Tuval üzerine karışık teknik / Mixed media on canvas, 50 x 50 cm.



İsmet Değirmenci 1964 Marmara Adası, Gündoğdu Köyü 1991 Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Heykel Bölümü 2002 Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Öğretim Görevlisi

1964 Born in Marmara Island 1991 Marmara University, Faculty of Fine Arts, Sculpture Department 2002 Yeditepe University, Faculty of Fine Arts, Lecturer

Kişisel Sergiler

Solo Exhibitions

2010 2007 2005 2003 2002 2001 1999 1997 1995 1994

2010 2007 2005 2003 2002 2001 1999 1997 1995 1994

“Az Zaman”, Milli Reasürans,Sanat Galerisi “Rüzgar”, Galeri Article, İstanbul “Liman”, Mağusa, Kıbrıs “Liman”, Galeri Binyıl, İstanbul “Uzak-Yakın”, Asmalı Mescit Sanat Galerisi, İstanbul “İki Ada Desenleri”, Sefahathane, Beyoğlu, İstanbul “İki Ada Desenleri”, Yakın Doğu Üniversitesi Sergi Salonu, Lefkoşa, Kıbrıs “Ada” Workshop, Marmara Adası “Yolculuklar II” performans, Yeşilköy Balıkçı Barınağı, İstanbul “Ada II”, Simurg Art, İstanbul “Yolculuklar”, Deniz Müzesi Sanat Galerisi, İstanbul “Ada”, Ortaköy Heykel Atölye Galeri, İstanbul

“Little Time”, Milli Reasürans Art Gallery, Istanbul “Wind”, Gallery Article, Istanbul “Harbour”, Magusa, Cyprus “Harbour”, Gallery Binyil, Istanbul “Far and Near”, Asmali Mescit Gallery, Istanbul “2 Island Drawings”, Sefahathane, Beyoglu, Istanbul “2 Island Drawings”, Near East University Exhibition Hall, Lefkosa, Cyprus “Island” Workshop, Marmara Island “Travels II” Performance, Yesilköy Fisherman Shelter, Istanbul “Island II”, Simurg Art, Istanbul Travels”, Naval Museum Art Gallery, Istanbul “Island”, Ortaköy Sculpture Workshop Gallery, Istanbul

Karma Sergiler

Group Exhibitions

2010 2005 2004 2000 1999 1998 1997 1996 1995

2010 2005 2004 2000 1999 1998 1997 1996 1995

“Baskı sergisi”, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Kıbrıs “Soğuk Element”, Akademililer Sanat Merkezi, İstanbul “8. Kaş Likya Kültür ve Sanat Festivali”, Kaş “14.Tüyap Sanat Fuarı”, Galeri Binyıl, İstanbul “I.Marmara Adası Sanat Sempozyumu”, Marmara “Karşılaşmalar IV”, Lefkoşa, Kıbrıs “59.Devlet Heykel Resim Yarışması Sergisi”, Ankara “II. Deniz konulu Resim Yarışması Sergisi”, İstanbul Deniz Şenlikleri Festivali, Abana, Kastamonu “I.Balkan Ülkeleri Sanat Sempozyumu”, Thessaloniki, Yunanistan “Karşılaşmalar” Resim Sergisi, Deniz Müzesi Sanat Galerisi, İstanbul “Esbank XIII. Yunus Emre Resim Yarışması Sergisi”, İstanbul “Genç Etkinlikler II”, TÜYAP, İstanbul “Vitrinler” Sergisi, Nişantaşı, İstanbul “Esbank XII. Yunus Emre Resim Yarışması Sergisi”, İstanbul “Genç Etkinlikler I” TÜYAP, İstanbul

“Baskı sergisi” Doğu Akdeniz University, Cyprus “Cold Element”, Akademililer Art Center, İstanbul VIII. Likya-Kas Culture and Arts Festival, Kas 14th TÜYAP Art Fair, Galeri Binyil, Istanbul I.Marmara Adasi Art Symposium, Marmara Balikesir “Encounters IV”, Lefkosa, Cyprus 59th State Painting Sculture Contest Exhibition, Ankara “II. Painting Contest Exhibition (Subject: Sea), Istanbul Sea Festival, Abana, Kastamonu I.Balkan Countries Art Symposium, Thessaloniki, Greece “Encounters”, Naval Museum Art Gallery, Istanbul Esbank XIII. Yunus Emre Painting Contest Exhibition, Istanbul Young Activities Exhibitions, TÜYAP, Istanbul Shop Displays Exhibition, Nisantasi, Istanbul Esbank XII. Yunus Emre Painting Contest Exhibition, Istanbul “Young Activities I”, TÜYAP, Istanbul

Ödüller

Awards

1995 Esbank, XII. Yunus Emre Resim Yarışması, Başarı Ödülü

1995 Esbank, XII. Yunus Emre Painting Contest, Achievement Award


Bu katalog, 18 Eylül - 7 Ekim 2012 tarihleri arasında Mabeyn Gallery’de düzenlenen İsmet Değirmenci’nin “Sessizlik” adlı sergi nedeniyle 500 adet basılmıştır. Katalog metni: Ümit İnatçı Editör: Sibel Pektaş Fotoğraflar: Mesut Güvenli Grafik tasarım: Coşkun Sami Baskı: Rema Ofset



Nüzhetiye Caddesi No:63 Beşiktaş, 34357 İstanbul www.mabeyngallery.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.