"Futbolu Seviyorum" / "I Love Football" / Murat Tosyalı

Page 1



“FUTBOLU SEVİYORUM” “I LOVE FOOTBALL” MURAT TOSYALI


“...HER ŞEYE GEBE OLDUĞUNU BİLİYORUM FUTBOLUN...” Murat Tosyalı’nın üretimi bize kimlik kategorilerini eleştirel bir gözle düşünme fırsatı sunuyor bir kez daha... Bu kategorileri neden verili kabul ettiğimizi kendimize sormamıza ve bu kabul edişle nasıl normalize olduğumuzu, nasıl kategorilere girdiğimizi, nasıl özgürleşebileceğimizi anlamamıza yardım ediyor. Güreşi konu aldığı ‘Er Meydanı’ adlı ilk solo sergisinde ‘Benim meselem güzellikle ya da çirkinlikle ilgili değil. Daha ziyade mücadelenin, üstün gelme-yenik düşmenin, paylaşmanın resmini yapmakla ilgileniyorum’ diyordu. Güreşteki erk mücadelesiyle ilgilendiğini belirten sanatçıya göre “Erk savaşımı, ne Doğu’ya ne de Batı’ya ait. Bu insanlığa ait kültürel bir gösterge”ydi. Er Meydanı’nda, Ata sporu güreşin yağlı kahramanları tuvalde yerlerini alıyor, son derece şematik bir biçimsel dille resimlenen bu pehlivanların, toplumsal cinsiyet mağduru mu yoksa arzu nesnesi seyirlik kahramanlar mı olduğuna izleyici karar veriyordu. Murat Tosyalı, Yılmaz Güney, Zeki Müren’den sonra erkeklere ve erkeklerin kime hayran olduklarına böylelikle bakmaya devam ediyordu. Yılmaz Güney, portresinde jeste yer vermeyerek adeta bir Yılmaz Güney pictogramı yapmayı deniyordu. Davalık rütbeli kanlı askerinin aksine Güney portresi aracılığıyla Güney’e bakma alışkanlığımız üzerine düşünmemizi istiyordu. Güney’den güreşçilere ve bu sergideki futbolculara değin süren bu macera sanatçının deyişiyle “kendi kendine gelişen bir araştırma.” Tosyalı’nın “Erkekliğin farklı biçimleri konusunda” düşünmesinin neticeleri. Tosyalı bu macera üzerine şöyle diyor: “Ancak bu bilinçli verilmiş ve uygulanan bir karar değil. Her bir çalışma bir diğerine bağlanıyor ve ötekini çağırıyor. Konunun içine girdikçe daha önce fark etmediğim ayrıntıları yakalıyor gibi hissediyorum. Ve bu ayrıntılar beni bir başka konuya taşıyor. Gündelik yaşamın sıradanlığı içinde şekillenen bedenlerin taşımayı sürdürdüğü küçük farklılıklarla ilgileniyorum. Beden, hiç farkında olmadan içinde bulunduğu çevrenin bir yansıması, taşıyıcısı haline geliyor. Moda endüstrisini düşün mesela; Gaultier’in, D&G’nın reklamlarındaki genç, zayıf ama kaslı, parlak çocukları. Bunlar bir endüstrinin ürünleri. Ruhları yok, bedenden ibaretler. Ya da askerler... Onlar da bir görevi yapmak üzere programlanmışlar. Hiç kimse bir askerin ne hissettiği, sevgilisini özlediği, o gün içtimaya katılmak yerine Nietzsche okumak istediği ile ilgilenmez. Hem kadınlar hem de erkekler için yerine getirilmesi gereken işlevden ibaret olan hayatlar var. Aslında feminist hareketin yıllardır kadınlar için verdiği mücadelenin bir benzeri hayatın içinde para kazanmak, vatanı korumak, yarış kazanmaya indirgenen erkekler için de verilmesi gerekiyor. Makineleşmiş hayat, kadınlara farklı erkeklere farklı yerlerden vuruyor. Benim bilinçli olarak yaptığım,

sadece bu farkındalığı üretmekte ısrar etmektir.” Pehlivan tablolarından futbolcu portrelerine gidişatın, sanatçının bir bedene indirgenen ve güç odağı olmak dışındaki işlevlerini yitiren erkekliğe yaptığı eleştirinin önemli elemanları. Tıpkı güreşmek gibi futbol oynamak, futbol izlemek, futbolcuyu seyretmek erkekliği, ataerkil yapıyı, güç ve iktidarı sembolize ediyor. Bu resimler aynı zamanda Aykut Kocaman’ın Ahmet Tulgar’a verdiği yanıtı da içeriyor mu? - Başarısızlıktan çok mu korkarsınız? Bu korku şimdi daha da mı arttı? - Futbolu iyi bildiğimi düşünüyorum. Futbol oynamak, oynatmak anlamında değil, futbolu genel anlamıyla iyi bildiğimi düşünüyorum. Dolayısıyla her şeye gebe olduğunu biliyorum futbolun... Bugün başarı halinde konuşulan şeylerin yarın başarısızlık halinde konuşulması, başarısız olana da aynı ilginin gösterilmesi gerektiği kanaatindeyim. Ben başarılıyken de konuşabilmeli, başarımın nedenlerini anlatabilmeli, başarısızken de konuşabilmeli, bu kez de başarısızlığımın nedenlerini anlatabilmeliyim. O zaman konuşamayacağım, konuşturmayacakları için şimdi de konuşmak istemiyorum...” Kocaman’ın futbolun kendine has psişik ve fiziksel ekonomisiyle ilgili anahtar sözcükleri, Tosyalı’nın futbol dünyasının ikonlarını tekrar boyamak için tercihini major bir kültürün baş aktörlerinde kullanışını ifşa etmeye yardımcı oluyor. Yeniden üretilen bu futbolcular, gazete sayfalarından tuvallere yerleştiklerinde üstelik bilgisayarda o hepimizin yapabildiği Photoshop programını hatırlatır bir estetik görünüme sahipken en çok başarı odaklı bu sporun endüstriyel yüzüyle ilgili bir ironiyi açığa çıkarıyorlar. Elle üretilmiş resimlerde bilgisayar görselliğini andıran bu estetik onların ait olduğu endüstriyel dünyanın bütün ilişkilerine referans vermekte gecikmiyor. Öte yandan erkekliğin sabitlenemezliğinin, hiçbir kategorinin kadınlığın da, eşcinselliğin de, bu değişime açık, sonsuz kere değişimi mümkün kılan görselliğe atıfıyla altını çiziyor. Futbolun her şeye gebe oluşu, Kocaman’ın dişi bir metaforla anlattığı hayata benzerliği; iktidarın, ezilenlerin, ezenlerin, arzunun, arzu edilenlerin, arzu etmenin, bakışın, bakmanın, başarının, başarısızlığın üzerine kurulu ama nihayetinde bir oyun oluşu bu sergiye konu olan tüm erkek portreleri, yapılışlarına dair neredeyse hiçbir ipucu taşımayan, Murat Tosyalı’nın yapma izini silen, onu bir bilgisayar gibi algılamamıza olanak veren üslubuyla birlikte portre sanatını da gebe bırakıyor. Teknolojinin görme biçimlerinden...

Ayşegül Sönmez, Ocak, 2013.


“...I KNOW THAT ANYTHING CAN HAPPEN IN FOOTBALL...” Murat Tosyalı’s productions have once again presented us with the opportunity to think critically about identity categories... He causes us to ask ourselves why we accept the these categories, and helps us understand how this acceptance leads to normalization, how we enter into these categories and how we can free ourselves from them. In his first solo exhibition called “Er Meydanı” (Field of Contest), which deals with the subject of wrestling, he said “The issue I am dealing with is not beauty or ugliness. I am more interested in making pictures of struggle, victory/defeat and exchange.” According to the artist, who is interested in the struggle for power in wrestling, “The battle for power belongs neither to the East nor to the West. It is a cultural sign that belongs to humanity. In “Er Meydanı”, the oiled champions of the primal sport of wrestling are brought to the canvas. Whether these wrestlers, who are portrayed with a highly schematic formal language, are victims of societal gender roles or the heroes of spectators and objects of desire is left up to the viewer. Murat Tosyalı continues in the tradition of Yılmaz Güney and Zeki Müren in viewing men and their role models in this way. Yılmaz Güney, by leaving no space for gesture in his portrait, was practically trying to create a Yılmaz Güney pictogram. Rather than the bloody ranked military officer, with his Güney portrait he wanted us to think about our habit of looking to the South. This adventure that ranges from wrestlers from the South to football players is, in the words of the artist, “a research project that developed on its own”, the results of Tosyalı’s thoughts on the “subject of different forms of manhood”. Tosyalı says the following about this adventure: “This was not a decision that was consciously made and implemented. Each work is linked to or reminiscent of another work. Once I reach deeper into a subject I feel like I am able to grasp details that I hadn’t noticed before. And these details bring me to yet another subject. I am interested in small differences that sustain the bodies formed in the banality of everyday life. The body, without being aware of it, begins to reflect and carry the environment in which it exists. For example, think of the fashion industry—the young and thin but muscular men in advertisements for Gaultier or D&G. These are the products of an industry. They have no soul, they consist only of bodies. Or take soldiers... They have also been programmed to carry out a task. Nobody cares what a soldier feels, that he misses his girlfriend or that he would rather be reading Nietzsche than going to today’s briefing. Both men and women have lives that consist of tasks that they must carry out. Really, the struggle that has been undertaken for years in the name of the feminist movement should also be undertaken for men, whose lives are reduced to earning money, protecting the homeland and winning competitions. A mechanized life affects women

and men differently. What I have done is simply make a conscious attempt to create awareness of this fact.” The wrestling tables and the portraits of football players are essential elements of the artist’s criticism of the loss of functions of manhood aside from the reduction to a body and being a center of strength. Just as in wrestling, playing football, watching football, and observing football players are symbols of manhood, patriarchy, strength and power. Do these pictures at the same time contain the answer that Aykut Kocaman gave to Ahmet Tulgar? -Are you very afraid of failing? Is this fear even stronger now? - I think I know football well. Not in the sense of playing football, but I think I know football in general quite well. So I know that anything can happen in football... Things that are spoken of as successes today need to be spoken of as failures tomorrow, and the same interest needs to be shown for the failures. When I am successful I should be able to speak, and explain the reasons for my success. When I am unsuccessful I should also be able to speak, and explain the reasons for my failure. Since I won’t be able to speak then, since they won’t let me speak then, I don’t want to speak now either...” Tosyalı’s use of Kocaman’s words regarding the psychological and psychological economics specific to football and his choice to once again paint the icons of the world of football help to reveal how even the main actors of a major culture are used. These football players who have been reproduced and transferred from newspaper pages to canvas, with an aesthetic appearance that is reminiscent of what we can all do with the program Photoshop, bring out into the open the irony of the industry-based face of this sport which is focused above all on success. The aesthetics present in these hand-made paintings, which are reminiscent of images from a computer, are a reference to all of the interrelationships of the industry to which the images belong. On the other hand, the indefinable nature of manhood, and also womanhood, as well as homosexuality which does not ... emphasize through this reference the image, which is open to this change, and makes endless change possible. Kocaman uses a female metaphor to express the idea that anything can happen in football (a literal translation from the Turkish would be: “Football is pregnant for anything”), and thus compare football to life. This comparison includes aspects of power, the oppressed, oppressors, desire, those who are desired, the act of desiring, looking, ways of looking, success and failure, and also the fact that in the end, it is a game. The portraits of men in the exhibition carry almost no hint of how they were made, since Murat Tosyalı has erased the signs of creation. His style allows us to view the portraits as computer-generated images. All of these things “impregnate” his portrait artistry. Technology’s ways of seeing.... Ayşegül Sönmez, January, 2013.


Alex De Souza, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012

Volkan Demirel, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012


Manuel Fernandes, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012

Umut Bulut, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012


Felipe Melo de Carvalho, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012

İbrahim Toraman, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012


Ümit Özat, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012

Fatih Terim, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012


Semih Şentürk, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 65x80 cm, 2012


“Futbolu Seviyorum” Flaması, “I Love Football” Flag , Kumaş Üzerine El İşi/ Handcraft On Fabric, 2012


Bir Kadının Günlüğünden, A Woman’s Diary , Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 100x200 cm, 2012



Bana Dokunma, Don’t Touch Me, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 110x150 cm, 2011


Top Bende, I Have The Ball, Tuval Ăœzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 105x88 cm, 2012


Trivela, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, Ø120 cm, 2012


Karmaşa, Complexity, Kağıt Üzerine Mürekkepli Kalem /Ink Pen On Paper, 100x70 cm, 2012


Futbolu Seven Kadınlar, Women Who Love Football, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 120x150 cm, 2012


Topuklu Ayakkabı, High-Heeled Shoe, Tuval Üzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 80x110 cm, 2012


Sevgi ve Nefret Hikayesi, Love and Hate Story, Tuval Ăœzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 200x140cm, 2012




‘Çikita’ Muz, ‘Çikita’ Banana, Fotoğraf/Photography, 110x150 cm, 2012

Aslan, Lion, Kağıt Üzerine Mürekkepli Kalem /Ink Pen On Paper, 100x70 cm, 2012


Hep Beraber, All Together, Tuval Ăœzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 200x100 cm, 2012



Seni Seviyorum!, I Love You!, Tuval Ăœzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 190x120 cm, 2011



Top, Ball, Tuval Ăœzerine Akrilik /Acrylic On Canvas, 200x100cm, 2012



Sen ve Ben, You and Me, Kağıt Üzerine Mürekkepli Kalem /Ink Pen On Paper, 100x70 cm, 2012


Eldiven, Gloves, Kağıt Üzerine Mürekkepli Kalem /Ink Pen On Paper, 100x70 cm, 2012


Körebe, Blind Man’s Buff, Kağıt Üzerine Mürekkepli Kalem /Ink Pen On Paper, 70x100 cm, 2012


İsimsiz, Untitled, Kağıt Üzerine Akrilik /Acrylic On Paper, 70x100 cm, 2012


“FUTBOLU SEVİYORUM” “I LOVE FOOTBALL” MURAT TOSYALI

Metin/Text Ayşegül Sönmez Grafik Tasarım / Graphic Design Murat Tosyalı Koordinasyon / Coordination Begüm Gazioğlu, Evrim Vurdu Çeviri/ Translation Garrett Hubing Katalog Fotoğrafları/Catalogue Photography Mesut Güvenli Teşekkürler/Thanks Ayşegül Sönmez

Bu kitapçık Murat Tosyalı’nın 5-26 Şubat, 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen “Futbolu Seviyorum” sergisi için hazırlanmıştır.



Başmabeynci Köşkü, Nüzhetiye Cad. No: 63 Beşiktaş, İstanbul T +90 212 261 60 60 | F +90 212 236 38 51 www.mabeyngallery.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.