1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
14
15
16
17
18
19
MAG editör
MAG Patent No: 2005 58511
Mayıs 2010 Yıl: 6 Sayı: 61 Fiyat: 7 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can ÇAVUŞOĞLU
????????????
Genel Yayın Yönetmeni Beril ÇAVUŞOĞLU Satış ve Pazarlama Direktörü Burcu COŞKUN Genel Koordinatör Uğur ÖZER Görsel Yönetmen - Tasarım Cengiz İPİN Kreatif Direktör Seda ÇAVUŞOĞLU
Beril ÇAVUŞOĞLU
D
berilcavusoglu@magdergi.com.tr
Yayın Danışmanı Damla İPLİKCİOĞLU Haber ve Foto Muhabiri Ersin AL
?????????????????
Yazarlarımız Ali AÇIKGÜL Ayşe KARLIK Berrin SARAN Cenk ERDEM Dilay KARGIN Elif SALLORENZO Ender SARAÇ Erol ÇINAR Esen SOYDAN Francine Sevda DORKİP İlker DURUOĞLU Meral CEYLAN Merve EKER Metin Yahya ÜSTER Neşet GÜNE Özge İÇKALE Özlem ÖZBAY Serkan TAVŞANOĞLU Teoman CİMİT Tolga ERDEN Zeynep ATMACA Zeynep IŞIK Katkıda Bulunanlar Aykut ECEVİT Nil ESGİN Reklam Müdürü Esra DEMİR Reklam ve Halkla İlişkiler Başak TARHAN Hülya ÇETİNKAYA Mali İşler Koordinatörü Zafer AĞANAK Yayın Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi Arjantin Cad. Kader Sk. No: 15-1 G.O.P. / ANKARA Tel : 0312 428 0 444 Dağıtım Dünya Süper Dağıtım Baskı DUMAT OFSET Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Gersan Sanayi sitesi 654.Sok. No: 54 Ergazi / ANKARA Tel: 0.312.257 11 79 Basım Tarihi 29.04.2010
www.magdergi.com.tr e-mail: bilgi@magdergi.com.tr
MAG’a abone olmak çok kolay...
Telefon ile
0.312 428 04 44
İnternet ile
abone.magdergi.com.tr
YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN!
20
Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
21
MAYIS
202
026 MAG
düğün
Selin Fadıllıoğlu ve Mehmet Tara’nın
anneler günü özel
Cemiyetin birbirinden hoş anneleriyle MAG’a özel Anneler Günü
ailelerini bir araya getirdi.
röportajları…
parti
Maserati Türkiye distribütörü Fer-
202 MAG
özel
Muhteşem fiziği, sabahlarımıza renk
Mas Otonun, Rixos Grand Otel’in
katan programı ve attığı her adımla
teras katında hız tutkunları için
çok konuşulan Ebru Şallı ile MAG’a
düzenlediği partiden renkli kareler…
özel moda çekimi ve röportaj.
058 MAG
röportaj
Maliyenin gülen kalemi Şükrü
222 MAG
açılıș
Türkiye’nin en büyük eğlence
Kızılot’la hem keyifli hem de
merkezi olan İzmir Arena, unutulmaz
bilgilendirici bir röportaj sizleri
bir geceyle sezonu açtı.
bekliyor.
068 MAG
röportaj
Türkiye’nin aksesuar alanında ilk
MAGINDEX
154 MAG
düğünü İstanbul cemiyetinin gözde
050 MAG
22
096
026 072
128
232 MAG
centilmen
İlker Duruoğlu bir erkeğin “iş”
uluslararası tasarım firması olan
gardırobunda bulunması gerekenleri
Gaia&Gino’nun sahibi Gaye Çevikel
anlatıyor…
ile tasarım dünyasını konuştuk.
072 MAG
davet
Vakko, Ankara Kavaklıdere’deki
236 MAG
röportaj
Farklı tarzıyla sevilen oyuncu, şarkıcı
yeni mağazasında gerçekleştirdiği
Şevval Sam ile sıcak ve içten bir
görkemli açılış partisiyle başkentlilere
sohbet…
“merhaba” dedi.
122 MAG
davet
Şebnem Çapa, yakın dostlarından
264 MAG
röportaj
“Ezel”in Ramiz Dayı’sı Tuncel Kurtiz
oluşan İstanbul cemiyetinin güzel
ile yeni filmi “Siyah Beyaz” üzerine
bayanlarının katıldığı mini bir davetle
Petek Eskioğlu bir söyleşi yaptı.
sezonu açtı.
128 MAG
röportaj
MAG Okurları için de solda görmüş
320 MAG
astroloji
Astrolog Francine Sevda Dorkip
olduğunuz karikatürü çizen Erdil
“Ay”ın evrelerine göre yaşamınızı
Yaşaroğlu ile komik bir sohbet…
değiştirecek tüyolar veriyor.
www.magdergi.com.tr
23
24
25
MAG düğün
Yetmişli Yıllardan Bir Düğün OYA-BÜLENT ECZACIBAȘI
Selin Fadıllıoğlu ile Mehmet Tara Four Seasons Otel’de gerçekleştirilen muheteşem bir düğün töreniyle evlendiler.
26
SELİN FADILLIOĞLU - MEHMET TARA
OSMAN-ZEYNEP ÇARMIKLI
27
MAG düğün
SUZAN SABANCI-HALUK DİNÇER
FATOȘ-EMİR SOHTORİK
İstanbul’un gözde mekanlarından Ulus 29’un sahipleri Metin-Zeynep Fadıllıoğlu çiftinin kızı Selin Hanımın şahitliğini Erdoğan Turgut ve Yılmaz Altınkılıç yaptı, Enka Holding’in kurucusu Şarık Tara’nın torunu olan Mehmet Beyin şahitliğini ise Elvan Karakimseli yaptı.
SERRA TOKAR
28
AKIN-GÜLİN ÖNGÖR
ALİZE -CEM EYÜBOĞLU
29
MAG düğün
SENNUR ÇİFTÇİ-BERNA GÜLER
KAAN YAZGAN, ELİF BOYNER, BİLGÜN DERELİ, SİNAN BOLAK
İstanbul cemiyet ve iş hayatını bir araya getiren düğünde davete katılan bayanlar güzellikleriyle göz kamaştırırken adeta birbirleriyle şıklık yarışına girmiş gibiydiler.
30 HANZADE-MEHMET ALİ YALÇINDAĞ, SEMA DOĞAN
SİNAN-MELDA KOSİF
LÜSET-MUSTAFA TAVILOĞLU
MAG düğün
ENDER MERMERCİ-HERMAN VAN ALKAMADE
BAȘAK ÖZBEK
BEGÜM EYİLİK
Misafirleri kapıda karşılayan gelin ile damadın anne ve babası Zeynep - Metin Fadıllıoğlu ile Nazlı - Sinan Tara gece boyuncada konuklarıyla yakından ilgilenerek örnek bir misafirperverlik gösterdiler.
BETTINA HAKKO
32
AHU TUĞBAY-AFET KARACAN, ALİ KARACAN
KAYA-ASLI ERSU
33
MAG düğün
SELİM-BURÇAK SAYILGIN
ALİ-ȘAFAK KİBAR
Bettina Hakko ve Candan Kıramer’in sahip olduğu B&C Atelier D’Ambiance tarafıdan gerçekleştirilen düğünde salon yetmişli yılların havasına göre dekore edildi.
AYȘE ÇAVUȘOĞLU
34
MİNA SOMER-EMİR TAMER
CEFİ-YASEMİN KAHMİ
35
MAG düğün
MUSTAFA KOÇ, KATHY HAKKO, ÜMİT-CEM BOYNER
BELMA SİMAVİ
Yeni evli çift balayından sonra Mehmet Tara’nın Enka Holding’in Moskova’daki şirketlerinde yöneticilik yapmasından dolayı hayatlarına bir süre orada devam edecekler...
AYȘEGÜL DİNÇKÖK
36
LALE-ȘARIK TARA
HATİCE-FARUK SÜREN
37
38
39
40
41
MAG düğün
Çocukluk Arkadaşı Eşi Oldu
OSMAN-ASLI DEMİRKAYA, MÜJDE-KEMAL ÇOLAKOĞLU
Aslı Şeker ile Muharrem Kaan Yıldırım, İzmir Hilton Oteli’nde gerçekleştirilen görkemli bir düğün töreniyle dünya evine girdiler.
42
ASLI ȘEKER-KAAN YILDIRIM
ELİF-ERSAN ÖZBELGE
BETÜL AKSOY-EFE SİMSAROĞLU
43
MAG düğün
BANU-SERDAR-ECE DAĞISTAN
REHA-BURCU ERDUR
ERİM-EZGİ ÖRGE
Çocukluk arkadaşı olan çift geçen yıl Aralık ayında nişanlanarak evlilik yolunda ilk adımı atmışlardı. Çok sayıda davetlinin katıldığı gecede çiftin nikah şahitliklerini Rıfat Serdaroğlu, Müge Hanenya, Hüsamettin Cindoruk ve Fatih Dalan üstlendi.
44
SELİN-ADNAN ȘINLAK
BAHAR-KADRİ ȘEKER
İREM-STEFAN ABAJOLİ
ESRA HANTAL, GONCA KOPUZ
45
MAG düğün
DENİS-YİĞİT TATIȘ
DİLEK-YAMAN ȘINLAK
MELİKE-OSMAN KAVRAN
Düğüne katılan konuklar gecede sahne alan Neco’nun şarkılarıyla dans pistine çıkarak dans ettiler ve gece boyunca eğlenceli zamanlar geçirdiler.
46
SÜLEYMAN-HATİCE TUTUM
ASLI AKOĞLU, ELVAN TIĞLIOĞLU, ASLI KUNTER, LİANA BARUH
EMEL-RIFAT SERDAROĞLU
47
48
49
MAG davet
EBRU-DENİZ DEMİRYÜREK
CEM-FEZA SAYER
ALESSANDR-PATRİZİA AZZONİ
Ankara’da Maserati Gecesi İtalyanların ünlü spor ve lüks otomobil markası Maserati’nin Türkiye distribütörlüğünü yürüten Fer-Mas Oto, Rixos Grand Ankara Otel’in on sekizinci katında “Maserati Private Roof Party” düzenledi.
50 FERAHTA YILMAZ, GÜRCAN AKIN
ESRA BACAKSIZ, BAȘAK HEKİMOĞLU
NUSRET CÖMERT
GÜLİN-EMRE DÖKMECİ
51
MAG davet
CAN, BERİL, AHMET ÇAVUȘOĞLU
GÖKAY-MELTEM KAPUSUZ
Gündüz Maserati’yi test etme şansını bulan davetliler gece de renkli bir partiyle eğlendiler. Partiye Ankara’nın seçkin ve tanınmış simaları katıldı.
Katıldığı davetlerde sade şıklığı ile göz kamaştıran Hüma Hanım partideki siyah şıklığı ile yine dikkatleri üzerine çekti. HÜMA TONTU
52
IȘIK-ALTAN PALABIYIKOĞLU, IȘIL ATASOY
LEVENT GÜDÜLLÜOĞLU, HAKAN ERKAN
53
MAG davet
KAAN ÜNVER
KAMİL-NESLİHAN UZEL
DERYA ATALAY
Uğur Saat ve HSBC Bankası’nın sponsorluğunda gerçekleşen partide konuklar ünlü DJ Can Hatipoğlu’nun parçalarıyla eğlenceli zaman geçirirken otelin on sekizinci katında Ankara manzarası eşliğinde keyifli sohbetler yapma imkanı buldular.
DERYA DİLBAZ
54
SERKAN-ZEYNEP BABACAN
HASAN BOZKURT
PETEK ESKİOĞLU
ATLI SPOR KULÜBÜ LOKALİ
1954’te kurulan Atlı Spor Kulübü ve Lokali, üyelerine, üye yakınlarına, seçkin konuk ve dostlarına kaliteli ve nezih bir ortamda hizmet sunuyor. 200 kişilik kapalı salonu, 200 kişilik bahçesi, a la carte restoranlarının yanı sıra, 600 kişilik düğün bahçesi, nikah, toplantı, seminer ve grup yemekleri için konuklarına sayısız salon seçeneği sunan Atlı Spor Kulübü Lokali’nde, Cuma – Cumartesi günleri canlı müzikle, Pazar günleri ise brunch, dev ekranda maç keyfi hizmeti ile hafta sonlarınıza renk katacaksınız.
BU BİR İLANDIR.
Yaklaşan yaz günleri ile açılan düğün mevsiminde, şehir merkezinde yer alan düğün bahçesi evlenecek çiftlerin, kalitesi ve fiyatı ile tercih ettiği mekanların başında yer alıyor. Hizmet kalitesi ve fiyatı ile Ankara’daki seçkin mekanlar arasında yer alan lokal, Sefa Çol, Nusret Altınel ve Timur Mermerci (NTS LTD. ŞTİ.) ortaklığı ile kurulmuştur ve şu an işletme ile ilgilenen ortak Timur Mermerci’dir.
Çiftlik Caddesi No: 22 Beştepe / ANKARA Tel: +90.312 215 19 60 www.atlisprolokali.com
55
56
57
MAG röportaj
Maliyenin Gülen Kalemi
Şükrü Kızılot
Hürriyet sayfalarından yakından tanıdığınız Şükrü Kızılot; köşesine geldiğinizde yüzünüzde bir gülümseme ile okuduğunuz yazıların sahibi, güldürürken gerçekten önemli konularda bir şeyler öğreten ve anlatan, maliyenin gülen kalemi ile MAG’a özel bir röportaj… Gazetedeki köşesi kadar eğlenceli bir röportaj sizleri bekliyor… 58
Y
azılarınızdaki pozitif enerjiden mesleğinize olan așkınız ortada. Pek çok kiși için soğuk bir meslek gibi görünen maliyeye olan merakınız neye dayanıyor?
İnsan hayatında tesadüflerin büyük bir rolü vardır. Süt Kurumu’nun memuru olmak istiyordum. Bir milletvekilinden kart almak gerekiyordu. Gittim o milletvekiline, o kartı vermedi. Kars Milletvekiliydi. Ben Çorumluydum. “Karslı olsaydın verirdim ama Çorumlu olduğun için vermem.” dedi, biraz da tersledi beni, çok üzülmüştüm. Sonra Maliye’nin sınavına girdim. Eğer milletvekili Süt Kurumu için bana kart verseydi Süt Kurumu’na girecektim memur olarak. Şimdi en fazla Süt Kurumu’nda müdür olurdum, vermedi ve Maliye’ ye girdim ve bu konuda kendimi geliştirdim ve o kişiye minnet duydum. İyi ki bana kart vermemiş yoksa ben Süt Kurumu’nda olacaktım diye. İnsan hayatında önemli gelişmeler, bilinçli olmuyor tesadüflerin ciddi rolü var. Okulumun da İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi olması muhasebe, maliye ile ilgisi olması bunu biraz pekiştirdi.
Yazılarınızdaki mizahi anlatım üslubu, herkesin anlayabilmesi için bir metot mu yoksa mizaha karșı ayrı bir ilginiz de var mı?
Bu aslında sadece yazılarımda değil, üniversitedeki derslerimde, konferanslarda, panellerde hatta televizyon programlarında da izlediğim bir yol. Çok kişi bana vergi gibi herkese soğuk gelen üstelik anlaşılmaz olan bir konuyu hem tebessüm ettirerek hem de normal bir vatandaşın bile anlayabileceği bir üslupta anlattığınızdan dolayı okuyoruz diyorlar. Sizin ne kadar konuya hakim olduğunuz önemli değil, karşınızdaki kişinin ne kadar an-
layabileceği önemli. Onların seviyelerine inerek anlatacaksınız. Aralarda onların dikkatini çekmek için espri yapmak, fıkra anlatmak, anekdotlar anlatmak gerekiyor. Ben bunları yapıyorum derslerimde. Derste hiç bir şey öğrenmeseler fıkra öğrenmiş oluyorlar.(gülüyor) Yüzlerce insan belli yaşın üzerinde saatlerce birini dinlemek zor geliyor ama o esprilerle yumuşatıyorsunuz ve anlaşılır hale getiriyorsunuz. Belli konuları böyle mizahi yönde ortaya koyarak veya bağlantılı fıkrayla anlattığınız zaman akılda daha çok kalıyor. Basit örneklerle anlattığınızda insanlar konuya ilgi duyuyorlar ve benimsiyorlar. Emekli Zehra Teyze’nin emlak vergisi iadesi deyip
Sizin ne kadar konuya hakim olduğunuz önemli değil karşınızdaki kişinin ne kadar anlayabileceği önemli. Onların seviyelerine inerek anlatacaksınız.
başlığa “Zehra Teyze bu akşam bir duble rakı içecek” diye yazdığımda, “Allah Allah bu teyze ne rakısı içiyor bu yaştan sonra?” deyip okuyorlar. O nedenle sadece içerikte değil başlığa da ilgi çekici çarpıcı bir şekilde koymak önemli. Öğrencilerinize 10 saniye içinde cevap veremeyeceğim bir soru olursa 100 veririm diyormușsunuz. Bu doğru mu? Doğruysa 100 alabilen oldu mu?
Evet, doğru. İlk derse girdiğimde öğrencilerime diyorum ki; “Bana istediğiniz her türlü soruyu sorun. 10 saniye içerisinde sorunuzun cevabı kanunuyla, maddesiyle, resmi gazete tarihiyle, numarasıyla verilecektir.” “Bana anında yanıtlayamayacağım soru soran olursa vize ve final notu 100 olacak diyorum.” Bugüne kadar bu şekilde alan olmadı. Benim hayat felsefelerimden bir tanesi de şu; bir insan ne iş yaparsa yapsın o işin en iyisini yapacak. Ben eğer çöpçü olsaydım en iyi çöpçü olurdum. Rüyama girerdi sokak ve en iyi sokak benim süpürdüğüm sokak olurdu. Türkiye’de vergi konusunda çözümlenmesi gereken bașlıca sorunlar neler? Sizin çözüm öneriniz var mı?
Türkiye’de kazanç üzerinden yeterince vergi alınamıyor. Türkiye’nin en önemli sorunu bu. Ücretlere vergi iadesi ve fiş toplama bunu çözüyordu büyük ölçüde ama kaldırıldı. Bunun kaldırılmasıyla birlikte artık insanlar fiş, fatura daha az alıyorlar. Benim bu konuda somut bir önerim var. Çin’de fiş alışverişi yapanlara veya lokantada yemek yiyenlere fiş veriyorlar üzerinde gri bir kutucuk var kazıyorsunuz 10 yuan, 50 yuan, 100 yuan çıkıyor veya Çin Maliyesi’ne teşekkür ederiz yazısı çıkıyor ve insanlar alıyorlar bize de çıkabilir diye. Türk halkı totoya, lotoya, piyangoya, kazı kazana çok meraklı. İddia ediyorum Türkiye’de de fiş ve faturalarda böyle bir uygulama
59
başlatılsın, herkes fiş fatura alır. Yazılarınızdan fıkraları çok sevdiğinizi biliyoruz. Meslek hayatınızda bașınıza gelen fıkra gibi bir anınız varsa ki mutlaka var olduğunu düșünüyoruz, bizimle paylașır mısınız?
10 yıl önce falan bir gün sekreterim dedi ki; “Bir kadın geldi, sizinle konuşmak istiyor randevusu yok.” “Gelsin bakalım!”dedim. Biraz sonra yanında da bir erkek çocuğu geldi oturdu. Kitaplara baktıktan sonra kafayı salladı ve dedi ki; “Benim bankada kocamdan habersiz mutfak masraflarından arttırdığım bir param var. Şimdi bir kanun varmış bunların faizini bildirip vergi ödemek gerekiyormuş ama o kanuna göre kocama bildirecekmişim kocam maliyeye gösterecekmiş. Ama benim kocamın haberi yok bu paradan. 20 yıldır biriktiriyorum, adama giderken mutfak parası bırak diyorum adam benim böyle param olduğunu bilse gebertir beni elimden alır.” “Peki” dedim “Söylediklerinizi dinledim...” de benden ne istiyorsunuz?“Abi” dedi kanunları sen yazıyormuşsun senden ricam bu kanunu bir düzelt, kadınlar paralarını kendi bildirsin, kocalar da kendi bildirsin kadının parasından kocasının kocasınınkinden de
karısının haberi olmasın. Bu kanunu böyle yaz” dedi. Dedim ki; “Bir yanlışlık olacak, ben bunlarla ilgili yazıyorum ama yorum, açıklama. “Yok abi!” dedi, “Ben çok sağlam yerden öğrendim kanunları sen yazıyormuşsun, bunu yapmazsan boşanırım gözünü seveyim. Ben yine geleceğim” dedi ve gitti. İki gün sonra o dönemin maliye bakanıyla beraber bir tv programında buluşacağız beklerken sordu ne diyorlar bizim bu vergi refor-
60
muna diye. Dedim ki “Sayın bakanım boşanmaları arttıracakmış.” “Her türlü şeyi duydum da böylesini duymadım. Niyeymiş?” dedi. Anlattım olayı, çok sayıda kadının kocasından gizli hesabı varmış ve bazılarının çok yüklüymüş ve bu kadınlar kocalarına haber vermektense boşanma yoluna gidecekler. “Doğru ya bunu düzeltelim.” dedi ve Plan Bütçe Komisyonu’nda o madde kaldırıldı. Kanun çıktı, üç gün sonra kadın geldi elinde bir paketle teşekküre. “Ben biliyordum zaten kanunların senin yazdığını.” dedi. Bunu hiç unutmam…
Bir insan ne iş yaparsa yapsın o işin en iyisini yapacak. Ben eğer çöpçü olsaydım en iyi çöpçü olurdum. tim üyeliği yapmam ve halen kitap yazmam makale yazmam bu birikimimle ticarete atılmamam da gençlerin yetişmesine katkı olarak ülkeye hizmet anlayışımın bir uzantısı.
Siyasete atılmayı hiç düșündünüz mü? Düșünüyor musunuz?
Gazetelere ve geniş kitlelere hitap eden yayın organlarında bir siyasi görüşün savunucusu olarak yazmayı uygun bulmuyorum. Bu kez kitlelere hitap etmiyorsunuz, belli bir kesime hitap ediyorsunuz diğer kişiler size zaten “falan partinin adamı” gözüyle bakıyor. O nedenle benim yazılarımda örneğin partilerden söz ettiğime rastlanmaz. Siyasetçilerle ilgili olarak da çok azdır. Bu nedenle bana şunu diyorlar; “Biz sizin yazılarınızı rahatça okuyoruz ve inanıyoruz, güveniyoruz çünkü siz herhangi bir partinin adamı değilsiniz veya herhangi bir partinin mesajını vermiyorsunuz.” Siyasete nitelikli insanların girmesi gerektiği düşüncesindeyim ama o siyaset o insanların o ana kadar olan birikimlerini yok etmemeli. Nitelikli bazı insanlar bu ülkeye hizmet etmek gerekir diyerek çok önemli görevleri bırakmışlar ve siyasete girmişler sonra bakıyorum aralarında kaybolmuşlar. Ön plana çıkanlara bakıyorum bunlarla kıyaslıyorum bunlardan daha üstün kişiler değiller birikimleriyle. Ülkeye hizmet etmek için siyasete girmek gerekmiyor. Benim şu anda birkaç üniversitede öğre-
İnsanların vergi sorularından kurtulup kendinize vakit ayırdığınızda nelerle uğrașırsınız? Sizi daha yakından tanıyabileceğimiz özel bir ilgi alanınız var mı?
Tatili seviyorum. Ortalama olarak ayda üç veya dört gün yurtiçi ve yurt dışı tatile çıkıyorum her şeyden koparak. Karikatür amatör yöne düştü ama fırsat buldukça çiziyorum. Futbola ilgim var; birkaç yıl Gençler Birliği’nde asbaşkan olarak görev yaptım ama futbol kulüplerinde görev yapmanın bana göre olmadığını fark ettim. Tabi bir sempatizan olarak ilgim var. Fenerbahçeliyim. Bunun dışında biraz giyim merakım var; kravata çok düşkünüm. Yaklaşık bin tane kravatım var ve rastlanan türden de değiller. Bir de kaleme meraklıyım. Orijinal, pek olmayan kalemlerim vardır. Onun dışında fotoğraf çekmek, anıları yazmak… Son olarak MAG Okurları için ne söylemek istersiniz?
Derginizin okurları derginizi dikkatle okuyup eğer beğeniyorlarsa dergiye sahip çıkmalılar ve etrafındaki insanlara tavsiye etmeliler. Kişilerin önerileri varsa bunu mail ortamında göndermeleri lazım. Biz genellikle suskun bir toplumuz halbuki buna ihtiyacımız var. İnsanlardan iltifatları ve varsa da yapıcı anlamda eleştirileri, esirgememeleri gerek. Röportaj: Ersin Al
61
62
63
MAG davet
CAN ATEȘ-SELİN ORTAÇLI
CELAL-ȘEBNEM ÇAPA
Şövalye Ruhu İstanbul’da Chivas’la Canlandı PHILLIP AINSWORTH, SERPİL KILIÇLI
64
İREM-KAYA DEMİRER
Dünyanın tanınmış içki markalarından Chivas Regal Four Seasons Bosphorus Hotel’de düzenlediği özel bir davetle şövalye ruhunu yeniden canlandırdı.
HAYRETTİN-BUKET TAȘDELEN
KEMAL GÜLMAN
YASEMİN-CEFİ KAMHI
65
MAG davet
MERVE-MİNA HASMAN
AYLİN-CAN ÇOBANOĞLU
MUSTAFA TONER
Chivas Regal’in Avrupa, Afrika ve Ortadoğu Bölge Müdürü Philip Ainsworth’ün ev sahipliğinde gerçekleşen organizasyona konuklar yoğun ilgi gösterdi. Gecede şövalye ruhunun, cömertliğin ve asaletin önemini vurgulayan Chivas Regal, Candan Erçetin’in muhteşem şarkıları ile davetlilere unutulmaz bir gece yaşattı.
66
EDA TAȘPINAR
HASAN-AYȘE ERDEM
EMRE ERGANİ
67
MAG röportaj
Fotoğraf: Bennu Gerede
Yenilikçi Genç ve Lüks Tasarımların Adresi
Gaia&Gino
Türkiye’nin aksesuar alanında ilk uluslararası tasarım firması olan Gaia&Gino sofistike, inovatif, yenilikçi ve el işçiliği ile üretilmiş ev aksesuarlarıyla göz kamaştırıyor… Dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışan ve dünyanın dört bir yanında ürünlerini satışa sunan Gaia&Gino’nun sahibi Gaye Çevikel’le ilginç hikayeli firma isminden ürünlerine kadar birçok konuyu ve elbette bu genç firmanın hedeflerini konuştuk… 68
G
aye Hanım, sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Kısaca dinamik bir iş kadını ve köpeğini çok seven bir tasarım aşığıyım, diyebilirim. 1995’te Decorum’u kurdum. Alessi ve Kosta Boda markalarını Türk pazarıyla tanıştırıp, tasarım bilincinin yerleşmesini teşvik etmek istedim. Sonra Decorum’da edindiğim know-how ile uluslararası bir tasarım markası olan Gaia&Gino’yu yarattım. 2004 yılında Gaia&Gino adlı firmayı kurdunuz. Firmanızın adını köpeğiniz Gino’dan yola çıkarak kurmușsunuz… Evet doğru… Çok isim denedik ancak bunun kadar markayı iyi yansıtacak daha iyisi yoktu. Gaia, benim takma adım ve Gino da köpeğimin adı. İnovatif ve lüks tasarım hediyelik eșya segmentinde ödüllü bir Türk tasarım markası Gaia&Gino ve ev yașamı için sıra dıșı objeler tasarlıyor… Bu fikir nereden oluștu? Gaia&Gino’nun kuruluș așamasını, o süreci bizimle paylașır mısınız? Tasarım fuarlarına katılarak, tüm dünyayı geziyordum ve ne yazık ki bu fuarlarda hiçbir Türk tasarım markasının yer almadığını gördüm. Bu nedenle de, Türkiye’nin aksesuar alanında ilk uluslararası tasarım markasını yaratmaya ka-
rar verdim. Böylece 2004 yılında Gaia&Gino markası doğdu. Gaia&Gino Andrée Putman, Arik Levy, Christian Ghion, Constantin Boym, Defne Koz, Harry Allen, Jaime Hayon ve Karim Rashid gibi dünyaca ünlü tasarımcılarla çalışmaktadır.
Uluslararası platformda da bir Türk tasarım markasının eksikliği vardı ve Gaia&Gino doğdu. Türkiye’de sizin gibi firmaların sayısı az mı? Bir ihtiyaç doğrultusunda mı doğdu Gaia&Gino? Tasarım dünyası dünyada çok geniş, Türkiye’de ise daha sınırlı fakat gelişmekte olan bir alan. Uluslararası platformda da bir Türk tasarım markasının eksikliği vardı ve Gaia&Gino doğdu. Gaia&Gino’ya gelenler ne tarz ürünler bulabiliyor? Gaia&Gino lüks segmentte bir tasarım markası.
Gaia&Gino’ya gelenler hikayesi olan, sofistike, inovatif, yenilikçi malzemeler ve el işçiliğiyle sınırlı sayıda üretilmiş ev aksesuarları bulabilirler. Ünlü tasarımcıların ürünleri de var Gaia&Gino’da… Birlikte çalıșacağınız tasarımcılara karar verirken nelere dikkat ettiniz? Az önce de belirttiğim gibi Gaia&Gino’nun tüm ürünleri dünyaca ünlü tasarımcılar tarafından tasar-
69
MAG röportaj lanmıştır. Karim Rashid, Arik Levy, Andrée Putman, Jaime Hayon, Harry Allen, Christian Ghion, Constantin Boym, Yves Béhar ve Türk yeteneklerden Defne Koz gibi ünlü tasarımcıların geleneksel form ve desenlere getirdikleri yaratıcı yorumların sonucunda,
çağdaş tasarımı Türk duyarlılığı ile birleştiren ürünler ortaya çıkardık. Tasarımcıların belirlenmesinde; çizgilerinin marka kimliğiyle uyuşması çok önemli. Seçilen tasarımcılarda dikkat ettiğimiz özellikler; dinamik,
organik, duygulara hitap eden, multidisipliner ve çok kültürlü olmaları.
Boom; Hong Kong ve Pekin’de Lane Crawford ile BAE’de Boutique 1’da.
Gaia&Gino birçok tasarım ödülü de sığdırmıș altı yıla… Aslında bu kadar bașarı için çok kısa bir süre… Firmanın böyle bir ivme kazanacağını tahmin etmiș miydiniz? Biz ekip olarak her şeyi çok inanarak ve doğru insanlarla yaptık. Bu durumda başarı kaçınılmazdı.. Şu anda Gaia&Gino dünyadaki tasarım otoriteleri tarafından “ilk on yenilikçi, genç, lüks tasarım markaları” arasında gösteriliyor.
Müșteri profiliniz nedir? 25 yaş üstü, iyi tasarım farkındalığı olan , iyi eğitimli, okumayı ve seyahat etmeyi seven ve de evlerini hayatlarının bir yansıması olarak görenler.
Hedefimiz sürekli kendimizi yenilemek ve kendimizle yarışmak... Gaia&Gino’nun bir ürün stratejisi var: “Ulașılabilir ancak nadir”… Bunu biraz açabilir misiniz? Günümüzde “lüks” kavramı; “gösterişli”nin artık eskisi kadar ilgi görmemesi ve ekonomik dalgalanmalardan dolayı değişti. Bu nedenle de marka stratejimizi; marka kimliğinin korunduğu üstün tasarıma sahip ancak ulaşılabilir tasarımlar olarak revize ettik. Gaia&Gino olarak yurtdıșına da açıldınız. Hangi ülkelerde ürünleriniz var? Gaia&Gino ürünleri New York’tan Pekin’e, dünyanın her yerinde stil bilincine sahip mağazalarda satılıyor: Amerika’da Barneys, Moss NY, MoMA, SFMOMA, Paul Smith, Elements Chicago; Paris’te Silvera, Le Bon Marché, Printemps, Arty Dandy; Milano’da La Rinascente, Skitsch, 10 Corso Como; İsviçre ve Almanya’da Vitra Tasarım Müzesi; İngiltere’de Conran Shop, Chaplins, Thomas Goode ve Paul Smith; Rusya’da Design
70
Gaia&Gino’nun gelecekteki planları, hedefleri neler? Milano Design Haftası’nda (Nisan 14-19 2010) Swarovski ile ortak üç koleksiyon çıkarttık. Ayrıca yeni çalıştığımız birkaç kate-
goride farklı tasarım grupları ile iş birliğimiz var. Hedefimiz sürekli kendimizi yenilemek ve kendimizle yarışmak... Sektörde karșılaștığınız zorluklar oldu mu? Sektörde karşılaştığımız zorluklardan en büyüğünü üreticilerle yaşadık. Türkiye’de de bunun sıkıntısını duyuyoruz. Bunun dışında önemli bir zorluk çekmedik. MAG Okurları için ne söylemek istersiniz? Gaia&Gino’yu artık Türkiye’de de bulabilecekler. Harvey Nichols İstanbul’da ürünlerimizin satışına başlandı. Diğer iyi satış noktalarında da olmayı arzu ediyoruz. Röportaj: Damla İplikcioğlu
71
MAG açılış
RIFAT EL HADEF, CEM HAKKO, OLCAY ERGÜN, ALBERTO EL HADEF
VAKKO Ankara’da
72
ELİF ȘAHİN, DERYA TAȘAR
MEHMET-ÖYKÜ TEKMEN
EBRU-DENİZ DEMİRYÜREK
Türkiye’nin prestijli moda markası Vakko, Ankara’nın en seçkin yerlerinden biri olan Arjantin Caddesi’ndeki muhteşem bir binada moda severlerle buluştu.
SİMRU VARDAR, SARP EVLİYAGİL, AYÇA MUTLU
73
MAG açılış
BERİL,CAN ÇAVUȘOĞLU
AYLİN ERBİLGİN, HELİN BAYTAR, ARZU TÜRKÖZ
Sekiz yıl aradan sonra yeni Vakko binasında, Vakko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Hakko’nun evsahipliğinde gerçekleştirilen kokteyle başkentin ve İstanbul’un iş, siyaset, moda ve sanat dünyasının önde gelen isimleri katıldı.
74
RONİT GÜLCAN-CEM HAKKO
MEHVEȘ-DENİZ COȘKUNSU
ERTUĞRUL-ESİN GÜREL
75
MAG açılış
IȘIN YILDIRIM, DİCLE ORHON, FİLİZ BAȘAR
MURAT SERİM
Açılışta mini bir konuşma gerçekleştiren Cem Hakko “Ankara’nın en güzel noktalarından birinde, Arjantin Caddesi üzerindeki çok özel bir yapıda yeniden caddeye kavuştuk. Kızılay’dan istemeyerek ayrılmıştık.
DEMET MÜFTÜOĞLU
76
MUSTAFA-MELTEM BENGİ
CENK - NİHAN TANGİL
77
MAG açılış
GONCA ȘAHİN, FATİH KARACA
MAHSUSE, AYȘE DURU
Ankaralı dostlarımızla böylesine özel bir mağaza ile tekrar caddede buluşuyor olmaktan dolayı çok mutluyuz” dedi.
OLCAY ERGÜN
78
SEDEF BARAN GÜLİN-EMRE DÖKMECİ
GÜLÜMSER-ERHAN KOCABIYIKOĞLU
LEVENT GÜDÜLLÜOĞLU, METİN MURPHY MENAHEM
SİNEM-VOLKAN BÜYÜKHANLI
KAAN-HÜMA TONTU
Dünyaca ünlü parti grubu Kelly Starlight ve Dj Frederic Metral’in Fransa’dan özel olarak geldiği partide, Düsseldorf’tan gelen klasik müzik orkestrası da mini bir konser verdi.
İLKEM ȘAHİN, KAAN ÜNVER, RAMAZAN TEZCAN
ÖZGE İÇKALE, MELİS ULUSOY
NUSRET CÖMERT
79
MAG açılış
SÜHAN-PINAR AYHAN
GÜLSÜN-MUSTAFA BİLGEHAN
Geceye katılan konuklar canlı müzik eşliğinde dans ederecek eğlencenin tadını çıkardılar. Açılışa katılan misafirler bu geceye özel olarak hazırladıkları kıyafetlerle göz kamaştırdılar.
İddialı ve zarif giyimiyle dikkatleri üzerine çeken Beril Akçay, yine oldukça hoş seçimler yapmıştı.
80
ALTINOK-AMBER ESEN
ȘENAY-HALİT DAĞLI
81
MAG açılış
IȘIL-ALTAN PALABIYIKOĞLU
AYȘE, OĞUZ KAPLAN
Hanımların şıklık yarışına girdikleri davette konuklar Vakko’nun yeni binasını gezme fırsatı da buldular.
82
SELDA ÖZTÜRK, ASLI CEREN TEKIȘIK, TURGAY, SELVİN TURHAN, NİLÜFER ÖZTÜRK
83
FEZA-CEM SAYER
AYȘİM HASAN
SERCAN SEMİZ
GÜLENNUR AYDIN
Binanın giriş katında kadın ayakkabı, çanta, aksesuar, eşarp ve çikolata; biricinci ve ikinci katlarda kadın, üçüncü ve dördüncü katlarda ise erkek bölümleri bulunuyor.
84
GÜLAY BULDAÇ
DERYA ATALAY
MURAD MÜFTÜ
CEYDA ÇANKIRI
85
BODYSOULPILATES BODYSOU BODYSOULPILATES BODYSOU BODYSOULPILATES BODYSOU BODYSOULPILATES BODYSOU BODYSOULPILATES BODYSOU
KİŞİYE ÖZEL PİLATES EĞİTİMİ İÇİN
BODYSOULPILATES Joseph Pilates’in kasları güçlendirmek, esnekliği arttırmak ve vücudun genel sağlığını iyileştirmek amacıyla geliştirdiği egzersiz sistemi olan pilates, bugün tüm dünyada bir çılgınlık haline geldi. Öyle ki 2000 yılında ABD’de 1.7 milyon kişi pilates yaparken, bu sayı 2006’da 10.6 milyona çıktı. Ülkemizde de pilates yapanların sayısı hızla artıyor. Televizyonda da pek çok eğitmen pilates egzersizlerini izleyenlere göstermeye başladı. Hal böyle olunca bu egzersiz herkese uygun mu, televizyondan izleyerek pilates yapılır mı, eğitmenin önemi nedir gibi sorular ortaya çıktı.
86
ULPILATES BODYSOULPILATES ULPILATES BODYSOULPILATES ULPILATES BODYSOULPILATES ULPILATES BODYSOULPILATES ULPILATES BODYSOULPILATES ediyor mu? Hareketlerle ilgili size detay veriyor mu? Yaptığınız hareketle ilgili ipuçları veriyor mu? Hareketleri yaparken belinizde ya da boynunuzda ağrı var mı? Bunların yanıtları olumsuz ise, dikkat edin. Neden butik bir stüdyoda kişiye özel pilates?
On beş yıllık grup çalışmaları ve fitness eğitmenliği altyapısıyla, daha önceden Egzersiz Sports Center sahibi ve antrenörü, şu anda Body Soul Pilates stüdyosu sahibi olan ve son beş yıldır Amerikalı bir eğitmenle başladığı ve daha sonra birçok değişik pilates tekniğiyle geliştirdiği pilates tecrübesini birleştiren Ebru Özcan’dan pilates yapacak kişilere bazı tavsiyeler…
Pilates tam olarak ne işe yarıyor? Pilates inceltiyor. Pilates yapan kişi çok hızlı bir şekilde kuvvetleniyor, daralıyor. Kişi kilo vermese bile ortalama 30 seans sonunda iki bedene kadar incelebiliyor. Tabii ki bu herkeste aynı olmayabilir. O kişinin vücut yapısıyla, konsantrasyonuyla, işe verdiği önemle alakalı. Ayrıca duruş düzeliyor, sırt ağrısı bitiyor, doğru nefes kullanılmaya başlanıldığında akciğerlerin oksijen kullanım kapasitesi artıyor. Pilates egzersizini kardio egzersizlerle destekleyenler, beslenme şeklini de düzenlerse, sıkılaşmanın yanında kilo da veriyorlar.
bile yol açabilir. Keza belinde kayma, disk sıkışması, kolunda ya da dizinde sinir sıkışması, boynunda fıtık olanlar DVD’den veya televizyondan izleyerek egzersiz yapmamalı. Fakat bu durumların hepsi için profesyonel bir eğitmenle yapılacak birçok şey vardır, hatta bilinçli pilates bu durumların tedavisine katkıda bulunur. Bu sebeple pilates mutlaka profesyonel bir eğitmenle yapılmalı.
Pilates kişiye özel çalışma gerektirir. Bunun için de dingin bir ortamda kişinin, egzersize tam konsantrasyonu sağlanmalıdır.
BU BİR İLANDIR
Televizyondan izleyerek pilates yapılır mı? Televizyondaki pilates, pilatesin onda birini bile oluşturmuyor. Çünkü pilates, detayları, kuralları ve prensipleri olan bir egzersiz tekniği. Mutlaka bir eğitmen eşliğinde olmalı. DVD izleyerek, televizyona bakarak pilates yapmayı tavsiye etmiyorum. Mesela iki yıl profesyonel ders alan bir kişi belki bunu yapabilir ama yeni başlayanlar için sakıncalı. İnsanların egzersiz yapması çok iyi ama riskli olduğunun farkında değiller. Bel, sırt ve boyun omurlarını doğru kullanmak diye bir şey var. Bunu yanlış yaparsanız sakatlanabilirsiniz.
Pilates’le duruş düzeliyor, sırt ağrısı bitiyor, doğru nefes kullanılmaya başlanıldığında akciğerlerin oksijen kullanım kapasitesi artıyor.
Pilates popülerliğinden dolayı hemen hemen büyük ya da küçük tüm spor salonlarında yerini almış durumda. Hatta kişilerin pilates düzeyi önemsenmeden makineli grup dersleri bile yapılıyor! Pilates prensipleri kişilere tam öğretilmezse, eklem stabilizasyonu ve nefes gibi çok
DVD izleyerek, televizyona bakarak pilates yapmayı tavsiye etmiyorum. Omurga güçleniyor… Egzersize başlamaya karar veren biri pilates yapsın çünkü güçlü bir omurga yaratıyor. Şu an genelde tüm dünyada omuz, omurga, kalçada oluşan herhangi bir ağrıyı gidermek için insanlar ilaç kullanmak yerine bir uzman eşliğinde pilates yapmaya yöneliyor.
Herkes pilates yapabilir mi?
Eğitmene dikkat!
Pilates yaparken dikkatli olmalısınız. Profesyonel bir eğitmen eşliğinde olmak şartıyla, bazı özel durumlar haricinde 7’den 77’ye herkes pilates yapabilir. İyi bir eğitmen eşliğinde değilse, akut bel ve omurga ağrısı olan kişiler ile hamileliğinin ilk üç ayındakiler pilates yapmamalıdır. Hele kemik erimesi olan kişilerde, televizyonda gördüğünüz pilates hareketlerinin çoğu kırıklara
Pilates’te eğitmen çok önemli. Eğitmenle egzersiz yaparak sakatlananlar var. Grup derslerinde 20’ye yakın kişiye pilates dersi veriliyor. Oysa grup dersi en fazla sekiz kişiyle yapılır. Eğitmenin yeterli olup olmadığını şöyle anlayabilirsiniz: Eğitmen size ders verirken, nefesinizi ve egzersiz sırasında ayak parmağından boyuna kadar kasların doğru çalışıp çalışmadığını kontrol
önemli detaylar kişide tam oturmazsa, yapılan iş yarar sağlamaz. Bunun olabilmesi için de, yeterli birebir özel ders alınmalıdır. Kişi bunları kazandıktan sonra grup oluşturulabilir. Ancak o zaman sonuç alınır. Pilates kişiye özel çalışma gerektirir. Bunun için de dingin bir ortamda kişinin, egzersize tam konsantrasyonu sağlanmalıdır. Bu da genelde kalabalık ortamlarda zordur. O yüzden butik bir stüdyo açtık. Bize pilates yapmak için gelen kişiye, önce vücut analizi yapıyoruz. Güçlü olan ve güçsüz olan kaslarına bakıp vücudu dengelemek için ona göre bir program uyguluyoruz. Her kişinin vücut yapısı, ihtiyaçları farklıdır. Zaten özel dersin de amacı budur. Bizim stüdyomuzda da grup dersleri var fakat grup sayımız maksimum 4 kişidir, makineli çalışmalarda ise maksimum ikili çalışmalar vardır.
BSP
BODYSOULPILATES
Boğaz Sokak No:25 / 1 G.O.P. / ANKARA Tel : +90 (312) 467 67 80 E -Mail : info@bodysoulpilates.com www. bodysoulpilates.com
87
MAG trendy
D
Özlem ÖZBAY
NEW YORK
ozlemozbay@magdergi.com.tr
88
Sezonun en gözde ve en yeni ürünlerini Özlem Özbay MAG Okurları için seçti.
AN R B . J
Vee yeşil yeşil… Vazgeçilmezim… J.BRAND’den yenilik! Dar vücudu saran, kargo pantolonlar!
BOTTEGA VENETA hasır çantaları listemin ilk sırasında.
BALENCIAG A’dan yepy eni bir parfüm! Taptaze bah ar kokusunu iç inize çekin .
LEIN,
e… CALVIN K or m is ss Le … K Lİ E SAD nkleri tercih edin! re a dr pu z, ya be R IL SANDE
J
NEW YORK’TA BAHAR! Reng arenk açan çiçeklerle etrafı saran, taptaz e mis gibi kokular. Kendinizi bir resim tablosunun içinde hissediyorsunuz. Neres inde olmak istersiniz?
OLIVER PEOPLES gözlükleri süper!
by, Gap Kids STELLA McCARTNEY Gap Ba mpsuitler hem çok rakoleksiyonları görülmeli. Ju e STELLA McCARTNEY hat hem çok popüler. Özellikl çiçeklileri.
meat Bu sıralar dı! ok canlan packing ç ork’un Ve New Y li THE en hip ote OTEL de D R A D N A ST HE zellikle T Ö ! a d a r u b e D GRILL’d R A D N A T S emek mutlaka y iz. yemelisin
89
MAG davet
AYȘEGÜL TOPLUSOY
EBRU ȘALLI
Nişantaşı’nda
Yeni Sezon Trendleri
90
BEGÜM, SUZAN ȘEN
HANDE ACAR
ASLI ȘEN
Beymen, Nişantaşı mağazasında düzenlenen özel bir organizasyon ile 2010 İlkbahar-Yaz Koleksiyonunu tanıttı. İstanbul cemiyet hayatının tanınmış hanımlarından olan Begüm Şen’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen “Trunk Show”a çok sayıda konuk katıldı. Davette konuklara yeni sezonla ilgili ip uçları ve yeni sezon trendleri hakkında bilgi verildi.
GÜLȘAH-ALKOÇLAR, REYHAN GÜLMAN
HÜLYA KALYONCU
www.lladro.com
İLA Hİ
Yeryüzü ve gökyüzü, vücut ve ruh, duygusallık ve maneviyat. Kusursuzluğun ve güzelliğin arayışı. Saatlerce sabırla modelleme, en ince detaya verilen önem ve sonucunda porselenin en üst düzeyde ifadesi Bu kreasyon tamamen elişi olup Lladró Valencia - İspanya atölyelerinde üretilmiştir.
Beautiful angel 20 x 14 cm
Günes Sokak No: 1 Şili Meydanı 06690 Kavaklıdere Ankara Tel. (312) 426 75 13
91
MAG büyüteç
Berrin Saran berrinsaran@magdergi.com.tr
Mutluluk Reçetesi
Çeşitli dergilerde, günlük gazetelerin eklerinde, kimi televizyon programlarında verilen mutluluk reçeteleri hemen mutluluk nedir, nerededir sorularını da aklımıza getiriyor. Zaman zaman mutlulukla ilgili çeşitli tümcelerle karşılaşıyoruz; ”Hayatım boyunca bu olayın gerçekleşmesini bekledim. Şimdi gerçekleşti ama ben mutlu olamadım.” “Mutlu olmak için her şeyi yapıyorum ama bir türlü mutlu olamıyorum.” “Ben dünyanın en mutlu insanıyım” ya da “Ben dünyanın en mutsuz insanıyım.” “Mutlu olmak için her şeyim var ama yine de mutlu değilim.” Bu ve buna benzer tümceleri çoğaltabiliriz...
Y
aşam, bizim algılarımızdan ibarettir. Algılarımız, karşılaştığımız olaylara bakış açımızı belirler. Mutlu olduğumuzu düşündüğümüzde yaşadıklarımızı değerlendirirken olumlama yaparız. Aynı olay birisi için mutluluk sebebi iken, bir başkası için hiçbir şey ifade etmeyebilir. Bu nedenle kimi zaman çevremizdeki kişilerle hatta en yakınlarımızla bile ters düşebiliriz. “Kötü hava yoktur; yanlış kıyafet vardır.” sözü, algı farklılıklarını çok güzel ifade eder. Mutluluk, aslında bireyin kendini bilmesi, tanıması belki de keşfetmesi sürecini tamamlaması ile ete kemiğe bürünüyor. Kendini bilmek, tanımak, anlamak ve tüm bunların sonucunda ortaya çıkanı kabullenmek ve onu içselleştirmek… Asıl mesele o zaman başlıyor. Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Kendimiz olmaya ne kadar izin veriyoruz? Eşimizin, ailemizin ya da içinde bulunduğumuz sosyal çevrenin, genel anlamda bakarsak yaşadığımız toplumun, “kendimiz olma çabamıza katkısı” nedir? Bu sorulara verilecek yanıtlar kendimizi tanıma arayışının yol göstericisi olacaktır. Bir çocuğun yürümeye başlarken önce emeklediğini, defalarca düştüğünü, pek çok denemeden sonra birkaç adım atabildiğini hepimiz biliriz. Aslında kendimizi tanıma ve anlama süreci de buna çok benzer özellikler taşıyor. Bu süreç tamamlandığında
92
ise daha önce yapılmış tüm tarifler, verilmiş tüm reçeteler, mutluluk adına söylenmiş tüm sözler önemini yitiriyor. Bu aşamada artık sadece kendimize ait olan bir reçeteden söz edebiliriz. Kendimizi tanıma sürecini mutlaka yaşamalıyız. Kim olursak olalım, ne iş yaparsak yapalım, sorumluluklarımız ne olursa olsun ve ne kadar uzun sürerse sürsün… Kendini bilmek, birey olabilmek iradesini beraberinde getirir. Birey olabilmeyi başaran herkes mutluluk nedir ya da nerededir sorularının cevabını bilir. Neden mutlu değilim ya da neden mutlu olamıyorum sorusunu hayatından çıkarır. Çünkü o artık kendini tanımıştır ve mutluluk reçetesini eline almıştır. Bugün mutluluk reçetenizi oluşturmak için geç değil ancak karar verdikten sonra uygulamak için ya da vazgeçmemek için yeterli motivasyona sahip olmak gerekiyor. Motivasyon konusunda yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak isterim. Birinci hamileliğim sırasında aldığım 30 kiloyu (doğuma giderken tartı 80 kiloyu gösteriyordu.) bebeğim 9 aylık olduğunda vermiştim. İkinci hamileliğim sırasında aldığım 20 kiloyu ise hiç dert etmedim ve bu konuyu hep erteledim. Nasıl olsa verebiliyorum diye düşünürken ğunu anladım. Bununla yüzMutluluğunuza giden yolu ancak kendiyıllar geçti ve bebeğim 3 yaşına geldi. Sonunleşmek beni utandırdı. Bu tür nizi tanıyarak, anlayarak belki de bunun da kilo vermem gerekiyor diye düşünmeye ameliyatların kontür düzeltbaşladım. Bu aşamada karar vermiş olmanın oluşmasına izin vererek bulabilirsiniz. me amacıyla bazı bölgelerinyeterli olacağını düşünüyordum. Spor yapde fazlalıkları olan kişilere maya karar verdim, devamını getiremedim. Diyetisyenlerle çalış- uygulandığını asla zayıflatma ameliyatı olmadığını öğrendim. tım, verdiğim birkaç kiloyu hep geri aldım. Akupunkturu denedim, Alınan yağ miktarının da belli bir limiti olduğunu (en fazla 3 kg) başarılı olamadım. Aslında bütün bunları denerken son çare olarak bunun da benim gibi 20 kilo fazlası olan bir kişiye uygun olmadıaklımda estetik cerrahiden yararlanma düşüncesi vardı. Denedi- ğını anladım. Sevgili Dr. Osman Oymak bana ayrılırken; “Gençsin, ğim pek çok yöntem başarısızlıkla sonuçlanınca bir estetik cerrahın sağlıklısın, spor yapmak için hiçbir engelin yok, neden buradasın kapısını çalma zamanının geldiğini anladım. anlayamadım?” dedi. Ben sanırım o sırada birkaç mazeret sıraladım. O sadece kafasını salladı ve mazeretlerimi kabul etmedi. 2006 yılının Mart ayında değerli estetik cerrah Dr. Osman Oymak’tan bir randevu aldım. O gün ne kadar heyecanlı olduğumu hala çok iyi hatırlıyorum. Nihayet kilo derdimin son bulacağını düşünerek Nişantaşı’ndaki muayenehanesinin kapısını çaldım. Kendisi ile görüşmemiz yaklaşık 40-45 dk sürdü. Bu uzun zaman içinde liposuction (yağ alma) ameliyatının bana uygun olmadığına beni ikna etmeye çalıştı. Ben de olmam gerektiğine doktoru ikna etmeye çalıştım. Sonunda doktorumun bana verdiği bilgiler doğrultusunda yapılacak ameliyatın (liposuction) beni mutlu etmeyeceğine birlikte karar verdik. Oradan ayrılırken bu ameliyat hakkında çok az bilgim oldu-
İşte o anda sahip olduğum gücü, bu işin gerçekleşmesi için kullanmadığımı fark ettim. Bu gerçekle yüzleştikten sonra bir yıl içinde spor ve diyetle 20 kiloyu verdim. Ne olmuştu? Ne değişmişti? Daha önce diyet ve spor konusunda başarısız olmuşken şimdi nasıl başarılı olabilmiştim? Bunun nedeninin farkındalık ve motivasyon eksikliği olduğunu bugün biliyorum. Doğru yapılan diyetler kilo verdirir. Doğru yapılan sportif faaliyetler kilo verdirir. Ancak yeterli motivasyona sahipseniz. Burada bir estetik cerrahın değerli zamanını, yapmayacağı bir ameliyat için kullandığını gördük. Verdiği değerli bilgiler ile hastasını hem bilgilendirmiş hem de zayıflama konusunda motive etmiştir.
93
MAG büyüteç Aradan geçen dört yıl boyunca düzenli spor ve sağlıklı beslenme hayatımın vazgeçilmezlerinden oldu. Kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum. Günümüzde plastik ve estetik cerrahi çalışmalarının doğru yerde, doğru ölçülerde uygulandığı zaman, ne kadar mutluluk verici sonuçları olduğunu görüyoruz. Burada değerli doktorlarımızın; hangi hastaya hangi uygulamayı yapmalı ya da yapmamalıyız sorusuna verecekleri cevap önem kazanıyor. Estetik cerrahinin artık pek çok kadının mutluluk reçetesinde önemli bir yeri olduğunu biliyoruz. Bu nedenle biraz da bu alandaki uygulama ve yeniliklerden bahsetmek istiyorum. Özellikle son yıllarda yüz gençleştirme için kullanılan endo-lifting (askılama yöntemleri) uygulamaları dikkat çekiyor. Plastik ve estetik cerrahide geliştirdiği yeni tekniklerle dünya çapındaki başarılara imza atan değerli estetik cerrahımız Op. Dr. Tunç Tiryaki ile endo-lifting çalışmaları hakkında görüştüm. 2008 Melbourne Dünya Kongresi’nde “askılar ile yüz gençleştirme” çalışmalarının yer aldığı en iyi bildiri ödülünü (Best Paper Award) alan Dr. Tunç Tiryaki, bu alandaki başarılı çalışmalarının yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerinde konuyla ilgili konferanslar vermektedir. Kendisinden aldığım bilgiler doğrultusunda endo-lifting yönteminin zaman içinde cildin destek dokularının azalması ve yer çekimi ile sarkmaya başlaması durumunda uygulandığını öğreniyorum. Dr. Tunç Tiryaki bu yöntemi kısaca; sarkan cilt dokularının küçük giriş yerleri kullanılarak eski yerlerine çekilip, dikilmesi olarak açıklıyor. Uygulamanın sonunda son derece kalıcı ve doğal sonuçlar alınabilmektedir. Anestezi gerektirmemesi, kısa sürede çok hızlı iyileşmenin sağlanması, uygulamayı cazip hale getirmektedir. Bu uygulama
94
sonunda hasta en kısa zamanda günlük hayatına dönebilmektedir. İz bırakmadan yapılan bu uygulamaların aşırı sarkmalarda ve elastikiyet kayıplarında kimi zaman istenilen sonucu veremediğini, bu nedenle daha çok 35-50 yaş arasındaki hastalara uygulandığını öğreniyorum. Dr. Osman Oymak’la birlikte, hücresel tedavi merkezinin kurucularından olan Dr. Tunç Tiryaki’nin kök hücrenin estetik cerrahide kullanımı ile ilgili yaptığı mucizevi çalışmalarından söz etmemek olmaz. Kök hücrenin estetik cerrahide kullanılması estetik ameliyatlara yepyeni bir bakış açısı getiriyor. Yüz gençleştirme ve göğüs büyütmede, kök hücre ile yapılan ameliyatların sonuçları yüz güldürüyor. Kök hücre tedavisini estetik cerrahi dalında dünyada ilk kez uygulayan uzmanların başında gelen Dr. Tunç Tiryaki’den konu ile ilgili bilgiler aldım. Yağ enjeksiyonu gibi doku tedavilerinin yakın zamana kadar sadece görüntüyü düzelttiğini, tedavi edici özelliğinin olmadığını öğreniyorum. Kök hücre ile ilgili çalışmalarda kullandıkları yöntemin ise tedavi edici özellik taşıdığını anlatıyor. Bu uygulama hücrelerin çoğaltılmasını gerektirmediği için çığır açan bir yenilik olarak literatüre giriyor. Dr. Tunç Tiryaki’nin hücresel tedavi konusunda çok sayıda seminer ve yayını bulunmaktadır. Kendisini plastik ve estetik cerrahiye katkılarından dolayı kutluyor, verdiği değerli bilgiler için de teşekkür ediyorum. Bahar ayları ile birlikte, içimizdeki yenilenme isteğindeki artış bizi kendi mutluluk reçetemiz ile buluşturabilir. Kimse bir başkasının reçetesi ile mutlu olamaz. Mutluluğunuza giden yolu ancak kendinizi tanıyarak, anlayarak belki de bunun oluşmasına izin vererek bulabilirsiniz. Şimdi aklınıza, kalbinize, ruhunuza hizmet etmeyen eski reçeteleri bırakıp, kendi benliğinize yolculuk etme zamanıdır. Sizleri büyük bir coşku ile bu değişim yolculuğuna davet ediyorum!
95
MAG davet
Punto’da Deri Tasarımlar
BERNA ÇARMIKLI
BURAK, SEDA, İDİL GAZİOĞLU
Bir süredir Amerika’da yaşayan cemiyet hayatının tanınmış simlarından ve tasarımcı olan Seda Gazioğlu yeni koleksiyonunu ünlülerin uğrak mekanı olan Punto’da yaptı.
96
ARZU SABANCI
SİREN ERTAN ÇARMIKLI
GÜLȘAH ALKOÇLAR, ASLIȘAH ALKOÇLAR
97
DİDEM KURDOĞLU
DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN
ÖZLEM GÜSAR
SUZAN BEYAZIT
REVNA DEMİRÖREN
Punto’nun desteğiyle gerçekleşen tanıtım kokteyline cemiyet hayatının tanınmış isimleri katıldı. Yeni tasarımlarında materyal olarak deri kullanmayı tercih eden Seda Hanım’ın koleksiyonu davetlilerin beğenisini topladı.
98
YÜKSEL BEHLİL
İDİL ATAKOL
GÜLDEM KURTTEPELİ
FERİHA TANYERİ, EMİNE KAMIȘLI
99
100
101
MAG deco trend
Miami - Icon Brickell Sıra Dışı Olunmaz Sıra Dışı Doğulur Bazı mekanlar vardır ki, içindeyken kendinizi çok özel hisseder, gerçek dünyadan kopup hayallere dalar, neredeyse ayaklarınız yerden kesilir, uçacak gibi olursunuz ya… İşte öyle bir rüya “ICON BRICKELL”… Tek kelimeyle büyüleyici !!!
F
lorida eyaletinin başkenti olan Miami’nin merkezinde inşa edilmiş, üç büyük gökdelenden (North Tower, South Tower, Viceroy Tower) ve çok katlı iş merkezi binasından (Brickell Plaza) oluşan devasa bir yapı
102
aslında sıra dışı yaratılmış olan ICON BRICKELL. Özellikle Viceroy Kulesi’nin içerisinde bulunan Viceroy Hotel inanılmaz bir tasarım. İç mimari atmosferi Philippe Starck tara-
fından yaratılmış müthiş feminen, renkli, sıra dışı, avangard bir çizgisi var. Baroktan avangarda, minimalizmden art-decoya uzanan hatta hatta “pop-art” çağrışımını da yapan, bir sürü farklı tarzın sentezini yaşayabilirsiniz bu mekanlarda. Philippe Starck her zamanki gibi yepyeni bir dil, yepyeni bir tat yaratmayı başarmış yine.
103
MAG deco trend
Bakmaya doyamayacağınız “tablo” tadında atmosferler kurgulamış… Özellikle otelin içerisinde bulunan spa inanılmaz… Sözü fazla uzatmadan sizi bu muhteşem tasarımla baş başa bırakıyorum, iyi seyirler…
Neşet Güne
104
nesetgune@magdergi.com.tr www.profitnesetgune.com
105
106
107
MAG düğün
Bahar Bahçesinde Evlendiler MAYA-RAFİ-ZUHAL PORTAKAL
Yusuf Kazaz ile Didem Yılmaz Four Seasons Otel’de şık bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Çiftin nikah şahitliğini Mesut Yılmaz
108
YUSUF KAZAZ, DİDEM YILMAZ
BERRİN-MUSTAFA SÜZER
109
MAG düğün
MURAT-EDVINA ÖZYEĞİN
ERDOĞAN-TÜLİN-ȘÜKRAN DEMİRÖREN
ile Faruk Kohen üstlendi. Düğün töreni için salon özel olarak bir bahar bahçesini andıran bir konsepte göre hazırlandı. Kazaz çifti balayı adresi olarak Maldivler’i tercih ettiler.
HİLAL KOSİF
110
SELAHATTİN-AYȘE BEYAZIT
LÜSET-MUSTAFA TAVILOĞLU
111
112
113
MAG golf
RANA ESEN
FERAYE ÇİLİNGİROĞLU
AYLİN KOHEN
Golfçüler Kadir Has Turnuvası’nda Buluştu
114
BANU İPEKAR
ZEKİ KOHEN
SİNEM ERÜLGEN
HALİL BAHÇECİOĞLU
Kadir Has Vakfı Golf Turnuvası, İstanbul Golf Kulübü’nde ünlü işadamları ve sporcuların katılımıyla gerçekleştirildi.
SELAHATTİN ÖZDOĞAN
115
MAG golf
ERHAN KAMIȘLI
BEYHAN BENARDETE
SERRA TOKAR
JALE BLAKE
İkinci kez gerçekleştirilen golf turnuvasını Baylar Gross kategorisinde Ediz Kemaloğlu birinciliği kazanırken, bayanlar Gross kategorisinde Beyhan Benardete birinci oldu.
116
NURİ HAS, AYLİN KOHEN
JOELLE BENJENK
MEHMET BÜYÜKFIRAT, CAN HAS
117
MAG a’dan z’ye tercihler Fotoğraf:Ünal Atılgan
ALDIĞI SON CD VE DVD CD; Hande Yener. DVD almayalı çok oldu, Apple Tv’den film alıyorum genelde. En son seyrettiğim film The Princess and the Frog
ALDIĞI SON HEDİYE Mayo
AYAKKABI New Balance
ARABA Range Rover
ASLI ŞEN Aslı Şen, Bilkent Üniversitesi İşletme bölümü mezunu. Üç yaşındaki oğlu ve eşi Metin Şen ile vakit geçirmek onun en büyük keyfi. Anneliği tarifi olmayan muhteşem bir duygu olarak tanımlıyor. Fenerbahçe’nin eski başkanı Ali Şen’in güzel gelini Aslı Şen’in girişimciliği ise üniversite yıllarına dayanıyor. Onun için başarısızlık gibi bir opsiyon yok. Hamilelik dönemlerinde kendilerine uygun, rahat ve şık kıyafetler bulamayan kadınların öncelikli tercihi, Aslı Şen’in ortağı Pelin Gülşen Ulutaş’ın açtığı BellaMom isimli mağaza oluyor. BellaMom, hamilelerin imdadına yetişiyor. Birçok ünlü yeni anne adayı sanatçı da, kıyafetten takıya, eğitici kitaplardan iç giyime kadar tüm ihtiyaçlarını bu mağazadan karşılıyor...
118
BEĞENDİĞİ SANATÇILAR Charlize Theron, Hugh Jackman
GECE MEKANLARI Şamdan
RESTAURANT Happily Ever After
PARFÜM Jo Malone-BlueAgava, Chloé SAAT IWC TELEFON Blackberry
GİYİMDE MARKA Lanvin, Dsquare, YSL, Zara, Machka
TATİL Alplerde kayak ya da Maldivler
SPOR Kardio, Tenis, Pilates
YEMEK Biz şuna tatlı diyelim; profiterol
ÜYE OLDUĞU KULÜP Fenerbahçe
OKUDUĞU SON KİTAP Uçurtma Avcısı
VAZGEÇEMEDİKLERİ Ailem
İÇKİ Safari
ZEVKLERİ Yakın arkadaşlarımla sohbet, her çeşit müzik arşivi oluşturmak
119
120
121
MAG davet
Çapa’dan Yaz Koleksiyonu
CEYLAN ÇAPA
MELİS MURATHANOĞLU
Tasarımları ile cemiyet hayatının tanınmış simalarını giydiren Şebnem Çapa yaz ayları için hazırladığı yeni koleksiyonunu tanıttı.
122
ȘEBNEM ÇAPA
FERYAL GÜLMAN
HANDE ABUT, EBRU MENGENECİOĞLU
123
MAG davet
HEVES EKİNCİ
MERAL, NAZLI YAZICI
Çukurcuma’da bulunan atölyesinde düzenlediği şık bir davet ile görücüye çıkardığı yeni ürünlerine davetliler yoğun ilgi gösterdi. Çapa altmış parçadan oluşan İlkbaharYaz koleksiyonu için tüm kumaşları Hindistan’dan aldığını ve aksesurlarıda Hong Kong’dan seçtiğini belirtti.
SANEM TEZMAN
124
NESLİGÜL AKSOY
DİLARA ENDİCAN
125
MAG davet
SERPİL BAKLAVACI,SİNEM GÜRES
ASLI SAKIPAĞA
AYDA BENEFRAHİM, DEFNA ATAKAN
Yeni Sezon Ürünleri Görücüye Çıktı İzmir Beymen 2010 İlkbahar-Yaz Koleksiyonunun tanıtımı için Konak Pier mağazasında özel bir davet düzenledi. Davette İtalyan tasarımcı Lucia Croce imzalı ürünler mankenlerle moda severlerin beğenisine sunuldu. Birbirinden şık konukların katıldığı tanıtım davetinde konuklar kıyafetleri beğeniyle izledi ve kıyafetlere yoğun ilgi gösterdi.
126 GÜLDEN BÜYÜKUÇAK,TANER ÖZALP, BEDİA AKİȘ
GÜLÇİN GÜLOĞLU
MİLEN HABİF, SEVİM YÜKSEK
EBRU KARABACAK
127
MAG röportaj
Yazar Çizer Güldürür Sıra dışı olduğuna hem fikiriz sanırım… Tanımıyorsanız bile internette kendi özgeçmişini bu kadar acayip yazan bir kişi daha görmediğinizi garanti edebilirim. Küçük yaşlarda çizilen harika çizgiler ve aile içi bir kıskançlık(!) Erdil Yaşaroğlu’nu bu günlere getirmiş. Kısa zamanda, hem de on’lu yaşlarda karikatür dalında otuza yakın ödül alarak başladığı bu yolda, o hep kendini fena halde eleştirip, çizdikleri için; “Eh, işte” dese de, biz ona ve çizdiklerine bayılıyoruz... 128
K
ișisel web sitesine özgeçmișini sıra dıșı bir șekilde yazan birine, kendinizi bize tanıtır mısınız demek olmaz… Sıra dıșı bir șeyler sormak lazım… İlk çizgilerinizi anaokulunda çizmișsiniz. Ne çizdiğinizi hatırlıyor musunuz? Veya saklıyor musunuz? Annem saklamış hepsini. Ellerimi boyalara batırıp, kağıtların üzerinde gezdirmişim. İlk çizimlerim bunlardı. Sonraları da bildiğiniz çocuk resimleri yapmaya başladım. Tek farkım, resimdeki herkesin konuşma balonları olmasıydı. O zamanlar espri falan yok tabi. Veya yaptığımı zannediyorum kendimce hehe… İlkokulda resim dersi için çizdiklerinizi babanız çiziyor sanıyormuș bazı öğretmenleriniz. Sinirleniyor muydunuz? Sinirlenmiyordum. “Basbayağı evde, kendi başıma oturup çizdim diyorum, nasıl bana inanmıyorlar” diye şaşırıyordum. Kanıtlasaydınız kendinizin yaptığını… Sürekli böyle bir derdim yoktu tabi ki, bir iki defa başıma geldi. Sonra “Afferim ne yetenekli” oldum. Kuzeniniz Varol, sizin karikatüre bașlamanıza mı sebep oldu gerçekten? Karikatür çizersem beni de Varol kadar severler mi dediniz? Varol 13 yaşlarındayken Hürriyet’in Ege ekinde çizmeye başladı. Bütün aile onu çok seviyordu. Beni kimse sevmiyordu. Ben de ne yapıyor bu koca kafa diye bir baktım ki, benim çizdiğim şeylerin komiklisini yaptığını fark ettim. Bir gece herkes uyuduktan sonra onun bir karikatürünü araklayıp
önüme koydum ve çizdim. Sabah herkese gösterdim. Beni de seviyorlardı artık.
ki. Farklı bir dergi yapmıştık. Okuyucu sevecek mi acaba kaygılarımız vardı ama ilk sayı tirajını öğrendiğimizde hepsi geçti.
Karikatür dalında ödüller almaya bașladığınız dönem de bu ilkokul dönemi mi? 12-18 yaşları arasında yurtiçi ve yurtdışındaki karikatür yarışmalarından 30’a yakın ödül aldım. Limon’da bașladınız bu ișe… O zamanki çizgileri, esprileri beğenmiyormușsunuz… Hatta șimdi de kendiniz için “Fena çizmiyorum” demeyi tercih ediyorsunuz. Kendinizi hep eleștirir misiniz? Hep zor beğenenlerden misiniz? Fena çizmiyorum mu? Berbat çiziyordum o zamanlar. Hatta üç sene önce de kötü çiziyordum. Geçen seneki çizgilerimi bile pek beğenmem aslında. Beğendim mi korkarım. Hiç ilerleyememişim demektir.
Geçen seneki çizgilerimi bile pek beğenmem aslında. Beğendim mi korkarım. Hiç ilerleyememişim demektir. Șimdi de Penguen dergisindesiniz. 2002 yılından 2010’a Penguen nasıl bir yol kat etti? Neee?! Penguen çıkalı sekiz sene mi oldu? Ne çok zaman geçmiş. İnsan sevdiği işi yapmamalı, hayat hemen bitiyor. Penguen’i bu sekiz senede sürekli yenileyerek, genç tutuyoruz. Bir yandan da kalitesini yükseltmek için çalışıp duruyoruz.
Beğenerek takip ettiğiniz karikatüristler var mı? Karikatüristliğimden daha eski ve iyi bir karikatür okuyucusuyum. Çok sevdiğim çizerler var tabii ki. Hala bütün dergileri alır, zevkle okurum.
Dergiyi kurarken bu bașarıyı bekliyor muydunuz? Leman’dan ayrılıp Penguen’i yayımlayana kadar üç ay geçmişti. Hiç bu kadar uzun süre çizmemiştim o zamana kadar. İyi bir dergi yapmıştık ama korkutuyorduk tabii
Karikatür dıșında, resim, heykel, animasyon ve fotoğrafçılıkla da ilgilisiniz. Bunlar da birer iș mi sizin için yoksa hobi niteliğinde mi? Heykeltıraş diye diplomam var Mimar Sinan Üniversitesi’nden. Ama profes-
129
MAG röportaj
yonel olarak hiç yapmadım. Bütün bunları hobi olarak yapıyorum. Aslında karikatürü de hobi olarak yapıyorum. Para da kazandıran bir hobi. Peki, șiir sevmem diyen bir adam neden șiir yazar? Mizah kafası işte... Gelecekle ilgili plan, proje yapar mısınız? Çocukken aşık olduğum komşu kızını kötü Ninjaların elinden kurtarırdım, şimdi proje yapıyorum. Son olarak MAG Okurları için ne söylemek istersiniz? Siz bu satırları okurken, ben çok uzaklarda olacağım... Ve MAG Okurları için bir șey çizer misiniz?
Karikatürü de hobi olarak yapıyorum. Para da kazandıran bir hobi.
Röportaj: Damla İplikcioğlu 130
131
MAG sergi
Cer Modern’de “+Sonsuz” CEM-MİNE SOFUOĞLU
ASLI-BATUHAN ÖZDEMİR
Ankara’nın ilk modern sanat merkezi olarak geçtiğimiz günlerde hizmete giren Cer Modern, ünlü işadamı Nihat Özdemir’in kızı Ebru Özdemir Kışlalı’nın
132
EBRU ÖZDEMİR KIȘLALI
BURCU PERÇİN
MESUT-EDA OKUTAN, PINAR BAYSAL
133
BAȘAK ÖNAL, RAGIP KURT
ÖZGE EGEMEN, DERİN MERMERCİ, MERAL EVRENSEL
SARP EVLİYAGİL, EMRE DÖKMECİ
koleksiyonundan yüz otuz üç parçadan oluşan “+Sonsuz” isimli sergiye ev sahipliği yaptı. İş ve cemiyet hayatının tanınmış simalarının katıldığı davette konuklar eserlere yoğun ilgi gösterdi.
134 FERAY CANDAȘ, BERCİS AÇIKALIN
GÜLSEREN-NİHAT ÖZDEMİR
NEVAL FIRAT ÇEKİÇ, FELİN ÇEKİÇ, DENİZ ARTUĞ
135
MAG ayşe’nin dünyası
Hareket
Vakti!
Ayşe Karlık
aysekarlik@magdergi.com.tr
Artık güneş kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Bu konuda yapılmış bilimsel bir çalışma var mı emin değilim ama bilim adamları güneş ışınları ve insanın enerji seviyesi arasında doğrusal bir bağlantı keşfedecek olsalar, ben buna hiç şaşırmazdım. Çünkü ben de yazlık evlerin tepesine yerleştirilen güneş enerjisi depolama plakaları gibiyim.
S
abah kalktığımda pırıl pırıl parlayan güneşi görürsem keyfim yerine geliyor, planlar, programlar kafamda uçuşmaya başlıyor! Önümüzde koskoca bir yaz ve onun ardından gelen bayram tatilleri var. Bunlar hakkında hayal kurup, hayalleri gerçeğe dönüştürmek ise çok zevkli!
ta sonuyla birleştirilirse 3 gün) Şeker Bayramı – 8 Eylül Çarşamba - 11 Eylül Pazar (8 Eylül Çarşamba arife yarım gün, hafta sonuyla birleştirilirse 4,5 gün) Cumhuriyet Bayramı – 29 Ekim Cuma (28 Ekim Perşembe yarım gün, hafta sonuyla birleştirilirse 3,5 gün) Kurban Bayramı – 15 Kasım Pazartesi -19 Kasım Cuma (15 Kasım Pazartesi arife yarım gün değil de tam gün dersek (!) ve iki hafta sonuyla birleştirilirse 9 gün)
Yoğun çalışan her insan gibi ben de ne yazık ki milli ve dini bayramları, asıl anlamlarının ötesinde, birer tatil fırsatı olarak algılıyorum. 2010 benim gibi düşünenler için fırsatlarla dolu, tatiller bakımından şanslı bir yıl. İki bayram tatili de beraberinde birkaç gün nefes alma olanağı getiriyor. Bize düşen sadece tüm ayarlamaları zamanıyla yapabilmek. Tatiller için bir süre öncesinden ayarlamalarınızı yaparsanız hem yer sıkıntısı çekmez, hem de oldukça uygun fiyatlı seçeneklerle kendinize harika bir mola hediye edebilirsiniz. Sizi takvime bakma zahmetinden kurtarıp şöyle özet bir tatil tablosu vereceğim. İşte 2010’un tatil takvimi:
Yılın geri kalan kısmında tek bir günden başlayıp dokuz güne kadar çıkan tatiller yapacağız. Bir de yazın ortalama iki hafta tatil yapılacağını varsayarsak, 2010’un bu nimetlerini daha uzun yıllar hasretle anacağımızı bildiriyor ve sizi de tatillerinizi vaktiyle planlamaya davet ediyorum. Tamam, anlaşıldı, bu kadar çok boş günümüz olacak, peki ne yapalım, nasıl değerlendirelim, nerelere gidelim?
Emek ve Dayanışma Günü – 1 Mayıs Cumartesi (Şansınıza küsün!) Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı – 19 Mayıs Çarşamba (1 gün) Zafer Bayramı – 30 Ağustos Pazartesi (Haf-
136
denizlere uzak bir şehirde yaşıyor olabilirsiniz ama bu bir bahane değil, çünkü artık birçok uygun fiyatlı hava yoluna sahibiz! İş çıkışı uçağa atlayıp, akşam yemeğini Antalya, Kıbrıs, Bodrum ya da İzmir’de yemek büyük bir lüks olmaktan çıktı. Pegasus, Anadolu Jet ve Sun Express gibi hava yollarından biletinizi ayarlayıp, üç günlük tatille-
KISA TATİLLER İÇİN YAKIN SEÇENEKLER
Deniz havası: İlkokuldan beri bize sürekli öğretildiği gibi üç tarafı denizlerle çevrili, dört mevsimin her güzelliğiyle yaşandığı bir ülkedeyiz. Belki o
ri Türkiye’nin herhangi bir noktasında değerlendirebilirsiniz. Aslında bunu herhangi bir Cuma akşamı da yapabilirsiniz. Anahtar kelime: Üşenmemek!
keyfinize göre Tirilye ya da Mudanya birkaç dakika uzağınızda kalıyor. Tirilye yakın zamanda çok turistik bir yer olacağa benziyor. Çılgın turist kalabalığının akın etmesinden önce gidip bu güzel kasabayı keşfedebilirsiniz. Ayrıca, Anadolu Jet’in Ankara’dan Bursa’ya da seferleri var. gerek yok. Bu şehirlerde artık o kadar şahane konaklama seçenekleri var ki, neden onca zamandır buralara uğramadığını sorgulatabilir insana. Kars’taki Kar’s Otel, ilk gördüğümden beri gitmek istediğim bir yer. Web sitesine göz atarsanız, mutlaka bana hak verirsiniz.
Her dem yeni: Ankara için Amasra, Safranbolu ve Beypazarı; İstanbul için Ağva, Şile ve Adalar ilk aşamada akla gelen kaçış noktaları olmaya devam edecek. Genelde ilk aşamada tercih edilen yerler oldukları için yoğunluk gibi bir problemle karşılaşılabilir, sadece buna karşı hazırlıklı olmak yeterli.
Artık çok yakın: Eskişehir! Birkaç Gizemli Doğu: “Bilindik tatil yerlerine gitmek değil, bu sefer değişik bir şeyler yapmak istiyorum” diyorsanız, Doğu, gizemli davetkarlığıyla yüzyıllardır yolu kendisinden geçenleri büyülemeye hazır bekliyor. Gidenlerin anlata anlata bitiremediği Mar-
din, Gaziantep, Antakya, Şanlıurfa ya da Kars artık sadece birkaç saat uzaklıkta. Bu uzak ama yakın şehirlerin vaat ettikleri ise yıllar boyu akıldan çıkmayacak kadar çok. Yöresel yemeklerden tatmak, çarşı-pazar gezip, oryantal eşyalara göz atmak, müze görüntüsündeki sokaklarda gezip tarihin dokusunda kaybolmak, sokaklardaki çocuklarla sohbet etmek için sebep aramaya
sene öncesine kadar adını arada sırada duyduğumuz bir yerken, şimdi Avrupai siluetiyle sürekli gazetelerde, rehberlerde boy
gösterir oldu Eskişehir. Biliyorsunuz ki bu bozkır şehri artık bir plaja bile ev sahipliği yapıyor. Şehrin öğrenci nüfusu sayesinde sokakta sürekli hayat var. Ankara’dan hızlı trene atlıyorsunuz, bir buçuk saat sonra Eskişehir’de çiğ börek yiyorsunuz! Hatta sadece bir buçuk saat mesafede olduğu için isterseniz günübirlik gidip geliyorsunuz. Farklı bir hafta sonu geçirmek için ideal. Burnumun dibindeki yerlere daha fazla ilgi göstermeye başlamam gerektiğine karar verdim!
BİRKAÇ GÜNDEN FAZLASI İÇİN SEÇENEKLER
Avrupa: Yakın ve artık her zamankinden daha uygun! Bu senenin en büyük sürprizlerinden biri Anadolu Jet’in Haziran ayı itibariyle İstanbul Sabiha Gökçen ve Ankara’dan Avrupa’nın birçok noktasına uçuş başlatacak olması oldu. Bu sayede birkaç günlük tatillerde bile aktarmasız olarak yurt dışına gi-
Tirilye: Hızlı trenin Ankara’ya sağladığı bağlantılardan biri de Bursa oldu. Eskişehir’e kadar hızlı trenle yolculuk yapıyor, daha sonra tren garından otobüse atlayıp iki saat sonra Bursa’ya inmiş oluyorsunuz. Sonra
dip gelebileceğiz. Ben gözümü Stockholm’e diktim! Elbette diğer hava yollarında da birçok seçenek mevcut.
MAG ayşe’nin dünyası Beyaz Geceler: Rus büyüsü! Mayıs ayı sonunda başlayıp Temmuz ortasına kadar devam eden Beyaz Geceler St. Petersburg’da festival havasında geçiyor. Büyülü bir şehirde, havanın kararmak bilmediği bu günlere şahit olmak enteresan bir deneyim olsa gerek!
Vizesiz Adriyatik keyfi: Dubrovnik! Yeşil veya kırmızı pasaport sahibi şanslı bir kişiyseniz problem yok ama lacivert pasaport sahipleri için Dubrovnik değerlendi-
Festivaller: Avrupa’nın birçok şehrinde yaz boyu eğlenceli festivaller düzenleniyor. Bunlara ister kendi organizasyon yeteneğinizi kullanarak, ister “Do Break” gibi bu tip festivaller için özel turlar düzenleyen acentelerden biriyle görüşerek katılabilirsiniz. Bu kategoride mutlaka bahsedilmesi gere-
rilmesi gereken bir seçenek. Hırvatistan’ın Avrupa Birliği’ne giriş macerası daha ne kadar sürer bilinmez; bu yüzden uçağa atlayıp gidebilme lüksünü bir an önce mutlaka kullanmak gerek!
Daha da uzaklar: Kuzey ve Güney Amerika ve Uzak Doğu: Özellikle Kasım ayındaki dokuz günlük bayram tatili, uzaklara gitmek isteyip de işten güçten bir türlü fırsat yaratamayanlar için büyük fırsat.
birçok müzik festivali de yaz boyu farklı farklı yerlerde, sevdiğiniz grupları bir arada canlı izleme olanağı tanıyor. Kendi zevkinize göre birini seçip katılmak mümkün.
kenlerden biri, İspanya’da Ağustos ayının son Çarşambası yapılan “La Tomatina” festivali. Festivale ev sahipliği yapan Bunyol Kasabası’nın tepeden tırnağa domatese bulandığı bu çılgın festival hayatta mutlaka bir kere görülmesi gereken bir olay. Elbette
Bunların yanı sıra, birçok otel zinciri ve hava yolu da keyifli kampanya seçenekleri sunuyor. Yani aslında özetle durum şu ki, yoğun iş temposu bir bahane değil; hevesi ve heyecanı olana bu sene seyahat etmek için bol bol fırsat var. Dünyada görülecek öyle çok yer, yapılacak öyle çok şey var ki, bunların belki de küçücük bir kısmını bile kişisel serüveninize eklemek için en ufak fırsatı bile değerlendirmek gerekiyor. Siz yeter ki farklı coğrafyaları keşfetmek için istekli olun ve yanınızda heyecanınızı paylaşacak birileri olsun.
AYŞE’NİN ÖNERİLERİ
Film The Motorcycle Diaries 138
Kitap Başka Kentler Başka Denizler 1 ve 2 – Murat Belge
Müzik Depeche Mode ve Radiohead her yolculuğa iyi gider!
139
TURİZM SEKTÖRÜNDE YEPYENİ ve İDDİALI BİR ADRES
Ankara’nın nezih bölgelerinden olan Birlik Mahallesi’nde Mayıs ayında açılışı gerçekleştirilecek No:19 Butik Otel, modern mimariye sahip binası, sunduğu hizmetler ve müşteri memnuniyetine verdiği önemle otelcilik alanında fark yaratmayı amaçlıyor. Çevreyolu ve havaalanına yakınlığı ile iş adamlarının uğrak konaklama yeri olmaya aday No:19 Butik Otel’in Genel Müdürü Uygar Kamil Yüksel bu yepyeni oteli, hizmetlerini ve gelecek projelerini anlattı.
Adım Uygar Kamil Yüksel. 1986 Almanya doğumluyum. 91 yılından beri Ankara’da yaşıyorum. Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü mezunuyum. Türkçe’nin yanı sıra Almanca, İngilizce ve Fransızca biliyorum. No:19 Butik Otel, otelcilik konusundaki ilk projeniz mi? Daha önceden de otelcilik deneyimleriniz oldu mu? Aslında 92 yılından beri aile olarak hizmet
140
sektöründe yer almaktayız. Ancak No:19 Butik Otel otelcilikteki ilk projemiz oldu diyebiliriz.
Binamızın numarası on dokuz, memleketimiz Çorum’un plakası on dokuz. İşletmeci bir aileden geliyoruz, bu sebepten ötürü de muvaffak olacağımıza inanıyoruz. İsminin “No:19” olmasının özel bir nedeni var mı?
“On dokuz” olmasının bir nedeni var aslında. Binamızın numarası on dokuz, memleketimiz Çorum’un plakası on dokuz. Daha önceden de olan bir binayı siz otel olarak yapılandırdınız. Biraz bu süreci konuşalım… Bu bina inşaat halindeyken üç ana fikrimiz vardı. Otel, hastane, işyeri olabilecek bir konumdaydı. Daha sonra iş değişikliği nedeniyle binamızı daha değerli hale getirip, bu sektörde olabilmek için otel yapma fikrini elde tuttuk. Binanın ana yapısına dokunmadan uygun bir projeyle,
BU BİR İLANDIR.
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
burayı daha da modern bir bina haline getirdik. Konularında uzman taşeronlar seçtik ve onlarla çalıştık. Taşeronların iş bilinciyle çok modern ve düzgün bir mimari yapı ortaya çıktı. Bu modern yapıda da iyi personelle iyi bir hizmet vermeyi düşünüyoruz.
Mimari yapı olarak konuklarımızın ve misafirlerimizin her türlü konforu sağlanmış durumda. Butik otel konsepti ile kimlere hitap etmeyi hedefliyorsunuz? Hedefimizde Türk ve yabancı iş adamları, elçilik mensupları, yurt dışı bağlantılı kişiler yer alıyor. Bunun sebebi de otelimizin bulunduğu konum. Otelimizin, Çevreyolu’nun paralelinde yer alıyor olması ve havaalanına ulaşımını çok rahat bir şekilde sağlanması dolayısıyla hedef kitlemizi bu şekilde belirledik. Otelinizin özelliklerinden kısaca bahsedebilir misiniz? Otelimizde 34 oda var. 2 tane connect oda, 20 tane standart, 5 tane süit oda, 1 tane özel süit oda, 2 tane süit daire ve aynı zamanda bireysel olarak da verebileceğimiz 4 tane de büyük odamız var. Spa, hamam, yüzme havuzu, buhar odası, sauna, masaj ve spor salonu da otelimizde yer alan ve sunulan diğer hizmetler arasında. Bunun yanı sıra restoranımızda, barda ve terasımızda yaklaşık 125 kişiye hizmet verebiliyoruz. Odalarınızın özelliklerinden bahseder misiniz?
Odalarımız 23 metre kare, süit odalarımız 48 metrekare, Suit dairelerimiz ise 50 - 60 metrekare civarında. Yukarıdaki süit daire olarak kullandığımız 4 odamızın kendisine ait terasları, 12 odamızın da kendine ait balkonları var. Odalarımızda klima ve kalorifer sistemi mevcut. Mimari yapı olarak konuklarımızın ve misafirlerimizin her türlü konforu sağlanmış durumda.
düşünüyoruz. Semtimizde böyle elit bir restoran olmadığından tercih edileceğimizi düşünüyoruz.
Bahçemizde yetiştirdiğimiz organik ürünleri mutfağımıza, yemeklerimize taşıyacağız.
Yeni açılan bir otelsiniz ve elemanlarınızı seçerken nelere dikkat edeceksiniz? Biraz da hedeflediğiniz çalışan profilinizden bahsedelim… Yeni açılan otelimizde seçtiğimiz elemanların; takım ruhunun olması, misyon ve vizyonumuza uygun olması, tecrübeli ve deneyimli olmasına özen göstereceğiz. Bu özelliklerin tamamını taşıyan bir kadro kurmayı hedefliyoruz. Gelecek için yeni planlar ve girişimler olacak mı? Biz planladığımız gibi burada muvaffakiyetimizi sağladığımızda ikinci bir otel daha açmayı hedefliyoruz. Çünkü biz bu sektörde var olmayı hedefledik. Otelimizle ilgili finansman için herhangi bir yerden destek almadık, kendi öz kaynaklarımızı kullandık. Oteliniz düğün, davet, toplantı gibi organizasyonlar için de uygun mu? Otelimizde nişan, yaş günü ve iş toplantıları için salonlarımız var. Her salonumuz bireysel olarak kullanılıyor. İstenildiği zaman birleştirilip tek salon olarak da kullanılabiliyor.
Size ait bir bahçeniz var. Bahçenizle de ilgili ilginç fikirleriniz var… Bahçemizde yetiştirdiğimiz organik ürünleri mutfağımıza, yemeklerimize taşıyacağız. Hem sağlıklı hem lezzetli menülerle müşterilerimizi memnun etmeyi hedefliyoruz.
Otelinizdeki restorandan bahsedebilir misiniz? Hem açık hemde kapalı alanda servis veren restoranımızda dünya mutfağını kullanmayı
Birlik Mahallesi 457.Sokak No:19 Çankaya - ANKARA Tel: +90(312) 495 00 00 (pbx) Fax: +90(312) 492 50 18 www.no19hotel.com
141
MAG ayurveda
PANCHA–KARMA Dr. M.Ender Saraç
Fizyolojik Arınma ve Gençleşme Yöntemi
endersarac@magdergi.com.tr www.endersarac.com
Pancha karma, fizyolojik arınma ve gençleşme kürü, Maharashi Ayurveda’nın 20 tane mükemmel sağlığı geliştirme yöntemi içinde özel bir yere sahiptir. 500 yıllık doğal bir sağlık sistemi olan Panchakarma, Maharashi’nin yeniden saflaştırdığı şekli ile batıda 10 yıldır ülkemizde de 1 yıldır uygulanmaktadır.
Y
anlış sanayi ve tarım politikaları sunucu oluşan doğadaki kirlenme ile dışarıdan alınan ve çağdaş yaşamın kaçınılmaz kıldığı streslerle vücutta oluşan toksinler dokulara yerleşerek ciddi hastalıklara zemin hazırlıyor.
gençleşmenin mutluluğunu yaşar. Kişi güçlü, canlı ve dirençli bir bedene sahip olur, sağlıklı ve uzun bir yaşam sürer. Beş gün kadar süren hazırlık devresinde kişi, doktorunun önerilerine göre evde bir takım beslenmeyle ilgili yöntemleri uygular. Bu
Bu yöntem ile stresinden uzaklaşarak, tüy gibi hafifleyen kişi, mükemmel sağlığın ve
142
Sürenin uzun olmasıyla elde edilecek yararın fazla olacağı açıktır. Pancha-Karma ana kürünün bitiminden sonraki dönemde sağlanan dengenin korunması için ayurveda uzmanı doktor tarafından kişiye beslenme ve günlük yaşamla ilgili öneriler sunulur. Amrit Kalash gibi vücudu destekleyip, bağışıklık sistemini güçlendiren rasayanalar (bitkisel bileşimler) önerilir.
Bu gün soluduğumuz hava, içtiğimiz su, yiyeceklerle aldığımız doğadaki kirlenme sonucu oluşan toksinler vücudumuzda birikmektedir. Yapay gübreler, hormonlar ve tarım ilaçları da olumsuz birikimlere yol açıyor ve modern yaşamın getirdiği streslerle bunalan fizyolojimizin de çalışma düzeni bozuluyor. İşte biriken bu toksinler periodik olarak temizlenmezse gelecekte hastalıklara zemin hazırlıyor. Doğal arınma merkezinde, Türkiye’de ilk defa uygulanmaya başlayan en güçlü Ayurveda yöntemi Pancha-Karma ile beden, sağlık için tehdit oluşturan zararlı atıklardan temizlenir. Özel olarak eğitilmiş bayanlara bayan, erkeklere erkek teknisyenlerce uygulanan 1-2 haftalık kürle, beden toksinlerden arındırılır, sinir sistemi rahatlar, fizyolojide denge kurulur. Başka benzer hiçbir yöntemle elde edilemeyecek derin arama ve dengeleme, normalleştirme ve rahatlama sonucu kişi gelmiş ve gelecek hastalıklara karşı güçlü bir direnç kazanmış olur.
alına ve vücuda uygulanan yağ akımları ile yerinden sökülen toksinler, sindirim kanalında toplanır ve özel bağırsak temizleme işlemleri ile vücuttan uzaklaştırılır. Bu ana kür devresi bir veya iki hafta sürer.
Bu Yöntemle Sağlanan Arınmanın Getireceği Yararlar:
şekilde vücutta dokulara yerleşmiş toksinler yumuşatılır, yerinden sökülüp atılmaya hazır hale getirilir. Daha sonra başlayan Pancha-Karma’nın esas tedavi süresince, kişi merkezde günde 3 saat kadar süren uygulamaya alınır. Kişiye özel yağlarla yapılan masajlar, buhar tedavileri,
• Yanlış beslenmeden dolayı vücutta biriken toksinler atılır. • Sindirim ve metabolizmanın gücü artırılır. • Dolaşım sistemi güçlendirilir. • Birçok hastalık önlenir ve normal sağlık kazanır. • Vücudu gençleştirir ve hastalıklara karşı direnç sağlar • Kişi, canlı, güçlü ve dirençli bir bedene sahip olur, fazla kilolardan arınır, zamanın getirdiği yıpranmadan etkilenmez, sağlıklı, genç ve uzun bir yaşam sürer. Bu harika yöntem yılda birkaç kere düzenli olarak uygulanması ve arada da Ayurveda uzmanının tavsiyelerine uyulması, hastalıklardan uzak, mükemmel, sağlıklı bir yaşam güvencesi olacaktır.
143
MAG anma
SUZAN-HALUK DİNÇER
Sabancı Anıldı
144
HATİCE-İBRAHİM KEFELİ
ZAFER-ESRA CİVELEK
Merhum iş adamı Sakıp Sabancı için Sabancı Center’da bir anma töreni düzenlendi. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene iş hayatının önde gelen isimleri katıldı.
NEVBAHAR-ALİ KOÇ,SEMAHAT ARSEL
HEVES EKİNCİ
SEMA-KUTLU AKTAȘ
145
MAG davet
ETEL BALER
HAYDAR-MERVE AYNUR YALAMAN, MILVIN GEORGE
İtalyan Tarzı Saatler
İtalyanların ünlü saat markası Panerai, Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki The Seed’de geçekleştirdiği şık bir davet ile yeni ürünlerini tanıttı. Panerai’ın Ortadoğu, Türkiye ve Hindistan Bölge Marka Müdürü Milvin George’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen davette konuklar, saatlere yoğun ilgi gösterdi.
146
EDA TAȘPINAR
FERYAL GÜLMAN
CEYLA GÖLCÜKLÜ
MARTHA ȘAVKAN
147
MAG bakım
Fırsat ve Yenilik Dolu Bir Ay Esen Soydan esensoydan@magdergi.com.tr
Sevgili anneniz için uygun bir koku arıyorsanız, Pure DKNY annelere çok uygun, sade ve narin bir koku. Bir damla vanilya…
Uzun bir aradan beri sesi soluğu çıkmayan Versace’nin genç markası tasarımcı Christopher Kane ile yeniden lanse edildi. Bununla beraber yeni kokusu da piyasaya çıktı. Zıtlıkların buluşması olan yeni Versus hem yoğun hem de fresh bir koku.
Yaza yaklaştığımız bu günlerde deniz özlemimiz doruğa ulaştı. Denizi vücudunuzda hissedip, bahar gibi tazelenmek istediğinizde, size bu hissi yaşatacak bir banyo serisi var; Oriflame Swedish SPA serisi.
148
Fransız markası Nuxe, anneler günü dolayısıyla hediyeli bir kampanya başlattı. Hem sevgili anneniz hem de kendiniz için bu fırsattan yararlanabilirsiniz. Dilediğiniz iki Nuxe anti-aging ürünü aldığınızda Huile Prodigieuse (çok amaçlı kuru yağ) ve Baume Levres (çok amaçlı dudak kremi) hediye.
Son zamanlarda kozmetik firmaları manikür-pedikür konusunda hayatımızı kolaylaştırmak için yeni ürünler geliştiriyorlar. Gehwol Med Tırnak Koruyucu Kalem de, içeriğindeki doğal jojoba yağı, E vitamini, panthenol ve bisabolol ile hücre yenilenmesini sağlayarak, tırnaklarda gerçekleşen sararmaların önüne geçiyor ve mantar oluşumunun önlenmesine yardımcı oluyor.
“French manikürünün yaratıcısı olan Jeff Pink’in markası Orly şimdi Türkiye’de. Çok zengin bir renk seçeneğine sahip olan Orly kalitesi, pratik ambalajlarıyla da kısa sürede çantalarınızın içinde yer alacak.”
Shiseido inanılmaz bir fırsat sunuyor. Bioperformance cilt bakım ürünlerinden bir sene ücretsiz faydalanma şansı veriyor. Tek yapmanız gereken www.shiseidobioperformance. com sitesine girip, güzelliğin tanımını yazmak.
149
MAG hediye özel
RECEP GÜLER MÜCEVHERAT tasarımı incili elmaslı püskül kolye, zarif anneler için ideal bir hediye!
Annenize TIFFANY CO. arşivlerinin sanatsal mirasını yansıtan Keys koleksiyonu anahtarlarından birini armağan edin, stilini tamamlayın.
ROBERTO BRAVO'nun Brezilyalı tasarımcılarının Amazon ormanlarında yaptıkları çalışmalar sonucunda oluşturdukları Diamond koleksiyonu göz kamaştırıyor.
TOPALL'ın ilkbahara özel Mucize Taşlar koleksiyonu ile anneler enerjilerini tazeleyecekler. Dünyaca ünlü İtalyan mücevher markası Mimi’den, modayı yakından takip eden ve trend belirleyen anneleri cezbedecek ideal armağan DAMAS mağazalarında...
ROBERTO BRAVO Diamond koleksiyonunda ışıltılı pırlantaların yanı sıra özel kesimli ametistler, citrin, aqua, smokey quartz taşlarla zenginleştirilmiş kolyeler göz kamaştırıyor. Fazla söze gerek yok. MİNYON'dan annenize ölümsüz bir hediye... Annenize verebileceğiniz en değerli gül, HAMİ
MÜCEVHERAT'tan bu yüzük olabilir.
150
BERİL PIRLANTA’dan özel bir
model: Alarustur. Elmas, pırlanta ve rose altının kusursuz birleşimi bu yüzük annenize layık bir hediye.
151
152
153
MAG anneler günü özel
ÜNLÜ ANNELER VE UNUTULMAZ ANLARI Her ülkede farklı zamanlarda kutlanan Anneler Günü geleneğini biz, ülke olarak herkesin bildiği üzere mayıs ayının ikinci haftasındaki pazar gününde kutluyoruz... Annelik duygusunu, anne sevgisini, anne ile çocuğu arasındaki özel bağı anlatacak kelimeleri; satırlara, sayfalara sığdırmak mümkün değil. Ancak biz, her zaman göz önünde olan, cemiyetin birbirinden hoş bayanlarıyla; anneliği, o kutsal sevgiyi ve çocuklarını konuştuk. MAG Okurları için çok özel “Anneler Günü” röportajları yaptık.
154
MAG anneler günü özel
Begüm Şen Fenerbahçe Spor Kulübü’nün eski başkanlarından Ali Şen’in oğlu Adnan Şen’in alımlı eşi, on üç yaşındaki Alp’in ve sekiz yaşındaki Can’ın anneleri Begüm Şen, Anneler Günü sorularımızı yanıtladı…
Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Anne olacağımı ilk öğrendiğim anda çok mutlu olmuştum. Zaten hep genç yaşta olmayı istemiştim… Nitekim 23 yaşında da anne oldum… Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Hayır, özel bir kutlama yapmıyoruz. Zaten Anneler Günü hep Pazar gününe denk geldiği için, biz de her Pazar ailecek, çocuklarımızla bir arada olduğumuz için özel bir plan veya program yapmamıza gerek kalmıyor. Anneler Günü’ne özel olarak çocuklarım çiçek verirler. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Dediğim gibi, bir arada olacağız. Yemek ya da kahvaltı programı
olabilir, onların zevk aldığı bir şey veya… Anneler Günü’nün Pazar gününe denk gelmesi iyi oluyor aslına bakarsanız… Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Var tabi ama burada paylaşamayacağım çok özel şeyler onlar. Annem de çok genç yaşta anne olmuş ben de öyle… Hep arkadaş gibiydik, hala da öyleyiz. Benim için çok anlamlı; birlikte alışveriş yaparız, birlikte yemek yiyip, kahve içmekten çok keyif alıyoruz. Birlikte oturup, bir şeyler paylaşıyor olabilmek çok güzel. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? İlk anneler günümde Alp’le olmak çok keyif vericiydi. O tabi bu günün farkında değildi… Anaokuluna başladıktan sonra bana seramikten bir gül yapmıştı… Çok özel bir hediyeydi benim için. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Anne olmak, çocuklarla birlikte büyümek muhteşem bir şey… Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Maddi açıdan değer taşıyan hediyelerden çok düşünce önemli benim için. Alp şu anda Can’a göre daha büyük olduğu için daha orijinal fikirlerle gelecektir. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Çocuklarımla birlikte olmak… Böyle bir günde çocuklarımdan ayrı olmayı düşünemiyorum…
155
MAG anneler günü özel
Tuğçe Eyilik Çavuşoğlu 2006 yılında, KVK Genel Müdürü Bülent Çavuşoğlu ile evlenen, Eyilik Holding'in veliahtlarından Tuğçe Eyilik'in, 2008 yılında dünyaya gelen biricik oğlu Efe ile mutluluk pozları ve Anneler Günü sorularına verdiği yanıtlar...
Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Yanlızlığınızın bir ömür boyu bittiği an! Tek kelime ile harika bir an! Çok istediğim bir duyguydu ve o an ancak yaşanır, anlatılamaz. Ama şunları söylemeliyim ki içimi çok büyük bir mutluluk ve sevinç kapladı. Ardından sürekli ruhum beynime; "Gerçekten bebeğim olacak değil mi?, "Şimdi benimle değil mi?" diye sorup durdu. O anları ve sonrasını çok huzur dolu, çok mutlu yaşadım. Allah her isteyen anne adayına nasip etsin diyorum. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Moda Deniz Kulubü'nde eşimin ailesinin ve benim ailelerimizin hep birlikte kutladığımız mutlu bir gün. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Yine aynısı olur herhalde. Umarım bu sene de hava yine çok güzel olur! Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Miami'de okurken annemi çok özlerdim. Bir anneler gününde sanki İstanbul'dan arıyormuş gibi telefonla aradı ve ona ben aramadan beni aramasına çok kızdım ama derken kapı çaldı ve ben büyük bir çığlık attım! Çok güzel bir sürpriz oldu. Çocuğunuzla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Daha ilkini geçen yıl, altı aylıkken yaşadım. İlk defa anneler gününü yaşıyordum ve herkes ilk defa benim anneliğimi kutluyor, tebrik ediyordu. Daha ne isterim? Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Anne olmanın en güzel tarafı; bu dünyada ve sonsuza dek benimle birlikte canımdan bir parçanın olması. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Bebeğim, oğlum; Efe Paşa!
156
Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Tüm ailemle birlikte sağlıklı, mutlu, huzurlu ve aşk dolu olmak beni her zaman mutlu ediyor.
157
MAG anneler günü özel
Aslı Özdemir Limak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Batuhan Özdemir'in zarif ve kibar eşi Aslı Hanım, üç yaşındaki Murat ve yedi aylık olan Begüm ile Anneler Günü'ne özel olarak objektiflerimize poz verdi ve sorularımızı içtenlikle yanıtladı... Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Heyecan duyduğum her anı sevdiklerimle paylaşmak istediğim gibi, bu heyecanımı da herkesle paylaşmak istemiştim. Eşim Batuhan ile beraber daha sonra söylemeye karar verdiğimiz halde dayanamamıştım, sonrası aile faciası!!! Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Gelenek denilecek şekilde özel bir kutlama yapmıyoruz. O tarihte neredeysek ve kimlerleysek ruh halimize göre organize oluyoruz. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Bu yıl için herhangi özel bir plan yapmadık, büyük ihtimalle aile büyükleriyle bir pazar kahvaltısında biraraya gelinir. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Anneciğimle onu kaybedene kadar her anneler günü birarada olmuştuk. Biraz içinizi acıtabilir ama unutamadığım anneler günü onsuz geçirdiğim 2003 Mayıs'ıydı. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Bu yıl oğlum Murat'la geçireceğim üçüncü anneler günü, kızım Begüm'le ise ilk, henüz yedi aylık. Murat'la şimdilik klasiğin dışında bir anneler günü geçirmedim, paylaştıkça ve yaşadıkça çocuklarımla farklı anılara sahip olacağım inşallah. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Karşılıksız sevgi yaşadığınızı hissetmeniz ve bir de evin içindeki o enerji, sadece masumiyet var. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? 2007 Mayıs'ı, daha Murat’a yedi aylık hamileydim ve Batuhan'la yurtdışındaydık. Sabah beni Batuhan perdeleri açarak uyandırdı ve çok güzel cam bir kavanoz içinde kalp şekerler, yanında da üç ayrı boyda oyuncak yunuslar almıştı; biri baba yunus, diğeri anne yunus ve bebek yunus. Bana onları sunuşu muhteşemdi ve çok duygusaldı. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Sadece sevdiklerimin, eşimin ve çocuklarımın sağlıklı ve mutlu olmaları beni mutlu eder o kadar.
158
ÖZEL ÖMERSAN ANKARA YILDIZ ANAOKULU
Yaratıcı, araştırmacı, sosyal becerilere sahip, çok yönlü düşünebilen, seçim yapabilen, problem çözebilen, özgüvenli, kendini iyi tanıyan ve Atatürkçü çocuklar yetiştirmeyi amaçlayan okulumuzda alanında uzman sınıf öğretmenleri ve profesyonel branş öğretmenleri (İngilizce, spor, bale, seramik, müzik, yüzme) birlikte çalışmaktadırlar. İngilizce derslerimiz yabancı öğretmenler eşliğinde yapılmaktadır. BU BİR İLANDIR
2 - 6 yaş arası çocuklarımıza eğitim vermekte olan okulumuzda bu yıl 0 - 2 yaş bebek gruplarımız da açılmıştır. Özel Ömersan Ankara Yıldız Anaokulu Dr. Reşit Galip Cad. Hereke Sok. No: 6 GOP Tel: 436 23 17 -18 Fax: 436 23 15 www.yildizegitim.com
159
MAG anneler günü özel
Ceyda Çankırı Çankırı İnşaat'ın ortağı Talip Çankırı'nın güzel eşi Ceyda Hanım, sekiz yaşındaki oğlu Kaan ve altı yaşındaki kızı Ceyla ile sıcacık evlerinin kapılarını Anneler Günü'ne özel çekim ve röportajımız için MAG'a açtı... Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Anne olacağımı öğrendikten sonra içimde yeni bir hayatın filizlendiğini hissetmek, kendi canımla ve kanımla onu beslediğimi bilmek çok özel bir duyguydu. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Genelde ailece bruncha gideriz. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Bu yıl bir süpriz bekliyorum açıkcası. Çünkü oğlum ve kızım büyüdükçe babalarını yönlendirmeye başlıyorlar. Eşim de onların keyif almasından çok mutlu oluyor ve dediklerini yapmaya çalışıyor. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Yıllar önce annem, arkadaşları ve onların kızları hep beraber bir seyehate gitmiştik ve anneler gününü kutlamıştık. O seyehat benim
ve annem için çok özel ve güzel bir anı olarak kaldı. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Geçen sene eşim, işi dolayısıyla şehir dışındaydı, ben çocuklarımla Ankara'da yalnızdım. Kaan ve Ceyla, bana kendi elleriyle çok güzel bir kahvaltı hazırlamışlardı. Hep beraber oturduk, tam başlamak üzereydim "Anne bak! Bu kahvaltıyı Anneler Günü olduğu için hazırladık, sakın bize yarın sabah kalkınca benim kahvaltım nerede diye sorma." dedi Kaan ve Ceyla. Ara ara kahvaltı hazırlarken aklıma gelir ve gülerim. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Bir birey yetiştirmek, ona doğruyu öğretmek, kendi kişiliğini ortaya koymasına fırsat vermek ama aynı zamanda kural ve sorumlulukları kazandırmak, hata yapmasına izin vermek ama büyük tehlikelere karşı onu korumak, ne hissettiğini o anlatmadan anlamak ama kendini anlatması için onu dinlemek, ihtiyaç duyduğunda onu desteklemek ama kendi ayakları üzerinde durmayı öğretmek, "Bu benim çocuğum, onu ben yetiştirdim." diye gurur duymak ama onun bağımsız bir birey olduğu kabul edebilmek anneliğin en keyifli yanıdır. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Eşimden ve çocuklarımdan aldığım hediyelerin tabi ki hepsi çok özel ama oğlum Kaan’ın anaokuluna başladığı sene, dondurma çubukları ile yaptığı anneler günü çerçevesi ve kızım Ceyla’nın düğmelerden yaptığı kolye, aldığım en özel hediyelerdi. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Eşim, çocuklarım ve en önemlisi annemle beraber güzel bir gün geçirmek beni çok mutlu eder.
160
161
MAG anneler günü özel
SinemYıldırım İstanbul cemiyet hayatının genç ve güzel annelerinden Sinem Hanım, kızları, on iki yaşındaki Lara ve sekiz yaşındaki Hera ile çok ama çok mutlu... İşte Yıldırım'ın Anneler Günü 'ne özel sorularımıza verdiği cevaplar... Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Hamilelik tüm yaşamın en büyüleyici mucizesidir benim için. Düşünsenize içinizde aşktan oluşmuş, daha önce var olmayan bir insanı yaratıyorsunuz. O insan ki yarısı anne, yarısı baba ve kimbilir neler yapacak bu dünya yüzeyinde... Hamile olduğumu ilk öğrendiğimde kendimi Tanrı katına yaklaşmış hissetmiştim. İçimde bir mucize büyüyor ve ben ona layık olmalıyım diye düşünmüştüm. Annelik ilk zerrenin sizde oluşmasından itibaren ölene kadar sürecek olan bir görev bilinci. Koşulsuz, sonsuz aşk ve sevgi, sınırsız sabır, sonsuz ve en derinden şefkat duyguları, eğitim için disiplin, kendini evlatlarının uğruna seve seve feda edebilme cesareti... Hepsi oluşuyor o tek yürekte. Bu annelik bence. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Mutlaka hep beraber yemek yeriz. Annem, ben ve çocuklarım... Üç nesil bir arada. Çok seviyorum bunu! Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Yine aynı ritüeli uygulamayı düşünüyorum. Ya büyük bir kahvaltı ya da akşam yemeği. Hep beraber ve çocuklarımın bebekliklerine ait komik anılarla dolu sohbetler... Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Çok miniktim ve anneme hediye olarak bir şarkı armağan etmiştim. Mandolinle kendim çalıp, kendim söylemiştim. Serenad gibiydi, "Annem annem" diye bir şarkıydı ve annem mutluluktan ağlamıştı çok. O'nun bir şeye üzüldüğü için ağladığını zannedip ben oturup üzülmüştüm. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Büyük kızım doğduktan sonraki ilk anneler gününde artık ben de anneyim diye kendimi farklı hissetmiştim. İlk anneler günümdü ve herkes ayrı ayrı tekrar tekrar tebrik ediyordu. O yaşta anne olunca, insan kendini aniden olgunlaşmış buluyor. Büyük bir değişim. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Ben anne olmak için yaratılmışım. "Born to be a mommy" durumu resmen. Esasen daha çok çocuğum olsun istiyor-
162
dum. İki çocuk, bendeki bu potansiyel için çok az bir sayı. Bu dünya üstündeki bir ruhun; yol göstericisi olmak, koruyucu gözeticisi olmak, koşulsuzca seveni olmak göklerin size verdiği çok yüce bir armağan. Anne olmak yaşamımın ana merkezini teşkil ediyor. Her şey onlar için. Çocuklarımla çok mutluyum. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Hep kendilerinin emek vererek hazırladığı, faaliyet tarzı hediyelerine aşık olmuşumdur. Bunlar ya bir resim ya bir heykel ya bir ahşap boyama tarzı şeylerdir ve ben onları evin en görünen yerinde sergilerim ve hep kullanırım. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Tekrar hamile olduğumu öğrenmek!
163
MAG anneler günü özel
Beliz Büyükanlı Ankara Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden olan Beliz Büyükhanlı altı yaşındaki oğlu Berk ve iki yaşındaki oğlu Baran ile anneler gününe özel sorularımızı cevapladı ve objektiflerimize poz verdi. Bence bu günü özel yapan şey; karşılıklı hiçbir beklenti olmaksızın, çocukların duygularını kendi içlerinden geldiği şekilde, kendilerince ifade etmeleridir. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Anneler günü ile ilgili unutamadıgım anım aynı zamanda anneler günü ile ilk anım da sayılır. Beş veya altı yaş civarında ilk defa anneme kendi başıma hediye seçip, vermeye karar vermiştim. Annemin hediyeyi aldığında bana oldukça uzun gelen bir süre boyunca gözyaşı dökmesi neticesinde yaptığım işten şüpheye düşüp, bir dahaki sefere çiçek almam belki daha iyi olur diye karar verdiğimi hatırlıyorum.
Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Bebek haberi bizim için sürpriz oldu. Hasta olduğumu zannederek doktara gittiğimde öğrendim bebeğin olacağını. İlk anda yaşadığım birbirinden farklı pek çok duygunun arasında müthiş bir sahiplenme, koruma, sorumluluk ve kendimi aşan bir sevgi hissetiğimi hatırlıyorum. Hamileliğim boyunca okuduğum kitaplar ve edindiğim bilgilerse bunun bir mucize olduğunu düşünmememe yol açtı. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Bu soruya çok özel şaşırtıcı cevaplar vermek isterdim ama hayır her yıl anneler gününe özel bir geleneğimiz yok fakat tüm annelerin bu günde hatırlanmaktan mutlu olacaklarını düşünüyorum. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Bu yılki anneler gününde kendimle ilgili bir planım yok ama her sene ailemdeki anneler, anneanneler ve babaanneler için mümkün olduğunca bir şeyler yapmaya çalışıyorum.
164
Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? İlk anneler günüm Berk'in doğumundan on gün sonraya denk gelmişti. Eşimin bebeğin namına aldığı hediye ve yazdığı not bana bundan sonraki hayatımda çocuklarla ilgili yaşayacağım her şeyin çok özel olacağını fark ettirdi. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Anne olmanın en güzel tarafı, insanın kendinden daha fazla değer verdiği bir varlığın ve daha önce yaşamadığı bir çesit sevginin hayatına girmesidir. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Büyük oğlum Berk'in yuvada "Anneler gününde, anneleri bir demet çiçek çok mutlu eder." demeleri üzerine bahçedeki bütün çiçekleri tek tek bir demet haline gelene kadar sabırla toplaması ve bana verirkenki yüz ifadesi beni çok mutlu etmişti. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Çocuklarımın sağlıklı, mutlu ve huzurlu olduğunu bilmek beni bu günde ve her günde çok mutlu eder.
165
MAG anneler günü özel
Feza Sayer Sayer Şirketler Grubu'nda Başkan Yardımcısı olan Cem Sayer'in enerjik ve pozitif eşi Feza Sayer, on yaşındaki oğulları Bora ve Pars'la ve dört buçuk yaşındaki şirin kızları Lidya ile Anneler Günü'ne özel sorularımıza içtenlikle cevap verdi... Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Hamile olduğumu 1999 yılının Sonbaharı'nda, Atina seyehatindeyken öğrendim. Üstelik günlerden pazar ve tüm eczaneler kapalıydı. Tüm Atina'yı dolaşıp, nöbetçi bir eczane bulduktan sonra bir test kiti almayı başardım ve anne olacağımı öğrendim. Müthiş ve tarifi zor bir sevinç bütün benliğimi kaplayıverdi. Yaklaşık iki hafta sonra ikiz bebek beklediğimi öğrendiğimde ise şaşkınlığımı tarif bile edemem. Çığlık attığımı hatırlıyorum. 2004 yılında ikinci kez hamile olduğumu öğrendiğimde bu sefer her fırsatta ultrasonda soluğu alıyorudum. Kız evlat beklediğimi duyunca bir çığlık da orada atmıştım. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Hemen her yıl, canım annem ve tüm ailemle biraraya gelip brunchta buluşuruz ve bundan çok keyif alırım. Özellikle bu yıl kaybettiğimiz ve gönlümde çok özel ve doldurulamaz yeri olan anneannem bu yıl yanımızda olamayacağı için maalesef içim buruk. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Dediğim gibi en güzel ve özel kutlama ailemle, eşim Cem'le, çocuklarım Bora, Pars ve Lidya ile birlikte geçirdiğim dakikalar, saatler... Daha güzel bir kutlama olabilir mi? Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Tüm paylaştıklarımız ve hatıralarımız, unutulmaz benim için. Beynimde, kalbimde hep benimle olacaklar. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? En güzel anım; ikiz oğullarım Bora ve Pars'ın bundan tam on yıl önce anneler gününde doğmaları ve eve ilk gelişleri.
Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Karşılıksız ve sonsuz bir sevgiyle sevmek ve de sevilmek o kadar güzel ki... Çocuklarınızı koklamak, onlara sarılmak, öpmek ama hiç doyamamak... Her zaman bir parçanız olduklarını bilmek... Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Çocuklarımın benim için kendi elleriyle hazırladıkları sürprizlere bayılıyorum ve hepsini saklıyorum. Bunu sadece o gün özel diye yapmıyorlar. Herhangi bir gün kapımın altından atılmış sürpriz bir yazı bulabiliyorum. Yastığımın üzerine bırakılmış küçük bir not: ''Seni seviyorum anne'' diye... Bunların hepsi benim için çok önemli. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Beni en çok mutlu eden; üçünün de koşarak üstüme atlamaları ve yanaklarıma öpücükler kondurmaları.
166
167
MAG anneler günü özel
Selin Toktay Özderici İş adamı Ali Rıza Özderici’nin eşi, eski manken Selin Toktay Özderici, annelik heyecanını ardı ardına yaşamış şanlı bir anne. 2,5 yaşındaki Ahmet Can ve 10 aylık Ali Ömer adında iki oğlu olan Selin Hanım, Anneler Günü sorularımızı yanıtladı… Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Elim ayağım titremişti, çok heyecanlanmıştım ve çok çok da ağladım mutluluktan! Aynı duyguyu ilk oğlum dünyaya geldikten on ay sonra da yaşama şansını elde ettim ve tekrar, sanki ilk defa hamile kalıyormuşum gibi heyecanlı ve mutluydum. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Henüz anneler günü benim için yeni yeni geleneksel bir gün olmaya başladı. Tabi daha önceleri hep kendi annelerimizinkini başka bir duygu ile kutlarken, son iki senedir kendi evlatlarımla beraber böyle bir günü kutlamak çok mutluluk verici. Ama henüz diğer günlerden çok da farklı hareket etmiyoruz çünkü onlarla her günüm beraber geçiyor. Onlara her gün anne olabilmek gün farklılığı yaratmadığı gibi çok büyük bir nimet ve mutluluk. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Açıkçası hiç bir planımız yok ama aklımda ve hayalimde tüm jenerasyonların bir arada olabileceği bir gün var. Örneğin; anneannem, annem, eşimin annesi, babaannesi ve tüm çocukların bir arada olacağı bir gün olmasını çok arzu ederim..
Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Pek fazla hatırlayamıyorum ama ilkokulda okurken, okulun yanında bir hediye dükkanı vardı, tüm harçlığımızı biriktirir ve camdan yapılmış kırmızı kalpler alırdık yakın sınıf arkadaşlarımla annelerimize. Bir de yaklaşık yedi, sekiz sene kadar önce bir pazar gününe denk gelen anneler gününü unutarak, anneme son anda manavdan bir demet maydanoz ve içine salkım kiraz almıştım. Çok gülmüştü, sonra bu hareket derhal papatyayla telafi edilmişti. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Ahmet Can’a hamileyken sanırım anneler gününe denk geldiğinde 2,5 aylıktı, daha güzel bir anı olabilir mi? Daha sonra aynı duyguyu Ali Ömer’de de yaşamak nasip oldu. Daha güzel hediyeler olabilir mi? Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Bu duygu, buraya iki satırla anlatılabilecek bir duygu değil. Ama bugün özellikle evlatlarınız büyümeye başladığı günden itibaren, sizinle diyaloga geçmeye başladıkları andan itibaren, baş başa yaşadığınız paylaşımlar ve ondan çıkanların size direk çarpması bir fırtına gibi coşkulu. Bu dünyada yaşama sebebiniz. Artık her şeyimi onlarla paylaşıyorum. Mesela şu anda Ahmetcan yanıma geldi ve yazıyor olduğum maile göz atıyor! Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Daha önce de söylediğim gibi, her iki oğluma hamileyken anneler günü yaşadım çok şükür. Bundan daha fazla bir yaratıcılık bekleyemem. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Her gün olduğu gibi çocuklarımla uyanabilmek ve babalarının o gün işe gitmeden beraber olabileceğimiz bir gün programı. Hatta Kilyos’a gidip koşturmak ve onları görüntülemek.
168
169
MAG anneler günü özel
Nevra Tuncer Ünlü ithal markaları bünyesinde toplayan Ankara Jeaneration Mağazası'nın sahipleri olan Nevra Barış Tuncer çiftinin, altı yaşındaki kızları Nevranas ve iki yaşındaki oğulları Mustafa, anneleri ile birlikte objektiflerimize poz verdiler, Nevra Hanım da sorularımıza yanıt verdi... Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Anne olmayı beklemediğim bir zamanda öğrendim. Şaşkınlık, tereddüt ve mutluluğu bir arada yaşadım. Hamileliğim ilerledikçe tereddüt, yerini büyük bir heyecan ve inanılmaz bir meraka bıraktı. Haftalar geçmek bilmedi...Ve ilk yavrum Nevranas'ım doğdu. İşte o gün her şey değişti. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Anneler günü bana hep annesiz yavruları hatırlattığı için kutlamayı pek sevmiyorum. Tamamen formalite olduğunu düşünüyorum. Gelenek olarak özel bir uygulamamız yok ama elbette yavrularımın beni öperek uyandırması ve babalarıyla beraber bana kahvaltı hazırlamaları bana dünyaları verseler de değişmeyeceğim bir haz...
Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Bu yıl askerde olan kardeşimin yemin töreni için kızımla beraber Edirne'de olacağız. Malesef oğlumdan ayrı bir anneler günü geçireceğim. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Anneler günü için özel olarak hatırladığım annemle ilgili bir anım yok. Ama annemin bir anne olarak her zaman gücünü, sevgisini, fedakarlığını, desteğini ve en önemlisi bana kuvvet veren varlığını yaşamımın her anında hissetmem, hayatta sağlam ve güçlü olmamın en büyük sebebidir. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Dediğim gibi anneler günü benim için formalite bir uygulamanın
170
ötesine geçmediği için çocuklarımla ilgili de bir anneler günü anım yok. Tam tersi annesi olmayan çocukları düşündükçe hüzünlendiğim bir gün. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Tatmin olma ve fedakarlık duygusu... Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Kızımın geçen yıl yaptığı harika bir resim. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Yavrularımın sağlıklı varlığı...
171
MAG anneler günü özel
ÖzlemYıldız Serter Ünlü iş adamı, armatör Sinan Serter'de aradığı mutluluğu bulan Özlem Yıldız Serter, iki buçuk yaşındaki tatlı oğlu Demir'le set arasında sorularımızı yanıtladı...
Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? Anne olmak hep hayalini kurduğum bir şeydi. O yüzden mutluluktan gözyaşlarıma hakim olamadım ve bu sevincimi başta eşim olmak üzere hemen sevdiklerimle paylaştım. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Anneler gününü iki yıldır kutluyoruz. İki senedir ailecek brunch yaparak bu özel günü kutluyoruz. Böylece oğlum benim yanımda oluyor, ben de annemin yanında oluyorum. Üç nesil bir arada oluyoruz. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Sanıyorum iki senedir olduğu gibi brunch yaparız. Önemli olan bir arada olmak elbette. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Bu özel günde kardeşimle ben topladığımız çiçekleri annemize verip, güzel bir kahvaltı hazırlardık. Çocuğunuzla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? İlk anneler günümü unutmam mümkün değil. Sabah gözümü açıp da mis kokulu çiçeklerle uyanmak beni çok mutlu etmişti. Hele ki üzerindeki notu okuyunca oğluma ve eşime sarılıp, ağlamıştım. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Anne olmak bir kadının yaşayabileceği en güzel duygu bence. Canınızdan, kanınızdan bir varlığın gözünüzün önünde büyüdüğünü görmek heyecan verici. Hele bir de “annem” diyerek sarılıp, öpünce hayattaki tüm dertleriniz bir anda yok oluyor. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Benim henüz üçüncü anneler günüm. Şu an için elbette ki oğlum, babasıyla iş birliği içinde. Ve her sene beni çook mutlu ediyorlar. Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Yanımda eşimin ve oğlumun olması ve hatırlanmak, önemsenmek beni fazlasıyla mutlu eder.
172
173
MAG anneler günü özel
Neslihan Kozanoğlu Cemiyet hayatının ünlü simalarından Neslihan Kozanoğlu, Anneler Günü’ne özel sorularımızı cevapladı.
bulabilir miydim? Oğlum olmasa yaşamayı bu kadar sever miydim? Anne olmaktan, hele Başar'ın annesi olmaktan gurur duyuyorum. Bu özel günde aldığınız en güzel veya en yaratıcı hediye neydi? Başar üç yaşında Anneler Günü’nde kendi ambalajladığı bir paket vermişti bana. Açınca içinden en sevdiği oyuncakları çıkmıştı. Anne olacağınızı öğrendiğiniz ilk anda neler hissettiniz? İlk eşim akşam eve elinde bir demet gül ve tahlil neticesiyle gelmişti. Gülleri görünce sonucu tahmin ettim ve içimi korku kapladı. Her yıl Anneler Günü'ne özel bir geleneğiniz var mı? Çok özel bir geleneğimiz yok. Bu yıl Anneler Günü'ne özel bir planınız var mı? Nasıl bir kutlama bekliyorsunuz? Canım oğlum bu yıl askerde. Hem de hudutta. Ben ona gideceğim. Annenizle ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Var, ama pek keyifli değil. Harçlıklarımı biriktirip anneme manikür seti almıştım. Ertesi gün annem götürüp değiştirmişti. Hala unutamadım. Çocuklarınızla ilgili unutamadığınız bir Anneler Günü anınız var mı? Başarıcığım 1 yaşında iken babası eline bir hediye verip sabah erkenden yatağıma getirmişti. Hiç beklemiyordum. Şaşırmıştım. Anne olmanın en güzel tarafı sizce nedir? Oğlum olmasaydı hayata bu kadar hırsla asılır mıydım? Oğlum olmasaydı en sıkıntılı günlerimde bir telefonla moral
174
Böyle bir günde sizi en çok ne mutlu eder? Annemim ve yavrumun sağlıklı ve mutlu olmaları.
175
19 Mayıs Üniversitesi nden 1995’ te mezun olduktan sonra uzunca bir zaman uluslararası ilaç firmalarında görev yaptım ve 2003 yılında kendi işimi kurmaya karar vererek bu işi başlangıçta ismi Misssu (şimdiki Beauty Life Wellness Club) olarak açılan merkezle birlikte yürüttüm, 2009 yılında ise İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük şehirlerde şubeleri bulunan Beauty Life Wellness Club halkalarından birine katıldım. Güzellik merkezi açmak ve bu mesleği seçmek fikri nasıl oluştu ? Görsel estetiğin benim yaşamımdaki önemi büyüktü, bunu işime yansıtmak istedim. Bu konuda başarılı olabileceğimi hissettim, bayanlara bu konuda hizmet vermenin iyi bir başlangıç olabileceğini düşündüm. Beauty Life Wellness Club’da ne gibi uygulamalar müşterilerini bekliyor? Merkezimizde müşterilerimiz; akne uygulaması, cilt bakımı, kür ve bakım, kalıcı epilasyon, kalıcı makyaj, gece makyajı, gündüz makyajı, sir, el ağdası, manikür, pedikür, parafin, kaş dizaynı, kaş boyama, saç tasarım, lenf drenaj, G5 masajı, LPG, lipo laser (Lapex), ozon sauna, radyo frekans (VELASMOOTH), diyet gibi çeşitli uygulamalarımızdan faydalanabilirler.
bilinçli... Fakat yurtdışında güzellik merkezlerinde verilen hizmetlerin ekonomik külfeti Türkiye’ye oranla daha fazla. Bizim insanlarımız bu durumun farkında değiller, özellikle bayanların, kendileri için kendilerine zaman ayırıp; bakımlı ve temiz olmaya, güzelliklerine verdikleri önemden öte önem vermeleri gerekir. Bu, kendilerine olan saygılarının göstergesidir. Beauty Life Wellness Club birçok etkinlikte sponsor olarak adını duyurdu, şimdilerde ise büyük bir dans yarışması ile Beauty Life ismi ön planda görünüyor. Bundan sonra olacak etkinliklerde de Beauty Life Wellness Club’ı görebilecek miyiz ? Beauty Life ekibi olarak her zaman sanatsal etkinliklerde bulunmaya özen gösteriyoruz ve göstereceğiz, hatta bünyemizde eski Türkiye Güzeli ses ve film sanatçısı Mine Koldaş halkla ilişkiler müdüresi olarak görev yapmaktadır. Peki Beauty Life Wellness Club’a okurlarımız nasıl ulaşabilecekler ? Merkezimiz ile ilgili tüm bilgilere www.beautylifewellnessclub.com adresimizden ulaşabilirsiniz. Son olarak Mag okuyucularına söylemek istedikleriniz nelerdir?
Türkiye’de güzellik merkezlerine bayların ve bayanların ilgisini yeterli buluyor musunuz ?
Yaz mevsimi ile birlikte özellikle bayanlar zayıflamak için çok çeşitli aletlerin ve uzman ekibimizin bulunduğu merkezimizi tercih edebilirler. Güzel ve bakımlı olmak hayatınızı olumlu yönde etkileyecek, unutmayın!
Yurtdışındaki kişiler bu konuda Türkiye’ye oranla çok daha istekli ve
Güzelliğiniz Yaşam Enerjiniz...
176
BU BİR İLANDIR.
Sohbetimize Tunalı Beauty Life Wellness Club sahibi Tuğba DEVECİ’ yi tanıyarak başlayalım. Kimdir Tuğba Deveci ?
177
MAG ilham perisi
Çocuk İlkbahar / Yaz Elif Sallorenzo
elifsallorenzo@magdergi.com.tr
2010 Seçimleri
Bu güzelim ilkbahar havasının gelmesi ve lalelerin renk renk açması bana pastel renkli ve cıvıl cıvıl çocuk kıyafetleri alışveriş yapma isteğini uyandırıyor içimde! Çocuğunuz yoksa yeğeninize veya akrabanızın çocuğuna ya da arkadaşınızın çocuğuna alın! Çocuğun hep kıyafete ihtiyacı var, büyüyor ne de olsa hep! E madem ki alışveriş şart, bari şık hoş ve zarif giydirin çocukları!
Bonpoint ve Il Gufo Yeni doğmuş hediyesi olarak Bonpoint’in bu takımı çok zarif!
Il Gufo “çocuk gibi giyinmiş çocuk” kıyafetleri yapıyor… Bu elbisenin her rengi harika! alışveriş iz yine de internetten New York’ta değilsen markası siyem var: New York yapabileceğiniz iki tav ) ve Papo d’anjo Baby CZ (www.babycz.com arasında. her zaman favorilerim (www.papodanjo.com) ek de erk ler için… Hem kızlar için hem
Ralph Lauren’dan bir elbise veya yeni doğmuşa bir hediye de hep zarif bir seçim. Erkek çocuklar için de hoş seçimler mümkün.
178
Moda markaları arasında Chloé’den alacağınız bir bluz çok hoş duracaktır kızınızın üstünde!
Burberry yağmurluktan daha şıkı yok gerçekten.
Replay and Sons jeanleri hep tercih ediyorum çünkü kesimi dar.
Petit Bateau iç çamaşırı, pijama ve mayo için vazgeçilmez seçimim. Ben de bebekken Petit Bateau giyiyordum, kızım da Petit Bateau giyiyor.
I Pi
nko Pallino da İtalyan ent elektüel bir marka… Düğün gibi öze l günler için seçebileceği niz ipek elbiseler sizi adeta büyülüyor. 1950’lerden esinlenen marka gerçek ten ayrıcalıklı!
İngiliz Caramel baby&co belki senelerdir gördüğüm en hoş retro şık markalardan… Bir şey almamak gerçekten çok zor!
Fashion Affordable
Du pareil au même (www.dpam.com) harika bir marka. 100% koton kıyafetler GAP’de de hep güzel basicler bulabilirsiniz ve tabii Zara Kids’e uğramadan da olmaz! Yağmur çizmeleri hep çok sekerler!
hem hesaplı hem orijinal. Pantolon kesimleri de çok güzel oturuyor çocuğunuza. Belleri de düğmeli ve lastikli, büyüdükçe giyebilsin diye! Hem fiyatlar çok uygun hem modeller çok şirin!
Ayakkabı
Ve tabii kızıma vişne rengi
Rayban Wayfarer almadan edemedim!
Start Rite (İngiliz) jenerasyonlardan beri var.
Favori balerin ayakkabı (hem anne kız bir örnek giyebilirsiniz) seçimim Tod’s’tan yana. Hem çok şık hem de çok rahatlar! 179
MAG davet
Yaza Özel Tasarımlar
MÜGE SIRMABIYIK
AYȘE KUCUROĞLU
Cemiyet hayatının sevilen isimlerinden olan ve tasarımları ile son dönemlerde dikkat çeken Siren Ertan Çarmıklı Punto için 2010 İlkbaharYaz koleksiyonu oluşturdu. Siren Hanım deriden oluşturduğu yeni
180
Kendi hazırladığı yeni kreasyonu tanıtan, Siren Ertan Çarmıklı şıklığı ve güzelliği ile dikatleri üzerine çekti.
EBRU GÖKÇEK, ASLI KUSEYRİOĞLU
IȘIL SARRAF
181
MAG davet
ȘÜKRAN GÜZELİȘ
ZEYNEP ÜSTÜNEL
koleksiyonunu Punto’nun Nişantaşı mağazasında verdiği özel bir davet ile moda severlerin beğenisine sundu. Yoğun ilgi olan davette, konuklar Siren Ertan’ın tasarımlarından almayı da ihmel etmediler.
İVANA SERT
182
MERVE HASMAN
ASLI EKȘIOĞLU
183
184
185
MAG davet
Nar Yeni Yerinde ASLI VELİDEDEOĞLU
AYGÜL ȘEHİT, NİHAN KAYAOĞLU
Nar Koleksiyon daha iyi hizmet anlayışı ve müşterilerine daha iyi hizmet verebilmek için yeni mağazasının açılışını şık bir davet ile yaptı. Çok sayıda davetlinin katıldığı davet kokteyl ile başladı.
186
MELTEM BENGİ
BERİL AKÇAY, FEZA SAYER
BETÜL YILMAZER
187
MAG davet
BANU AKSU AKPINAR, EDA OKUTAN
EBRU ÖZDEMİR, ZUHAL KIZILOT
SEDA BENGİ
ȘENGÜL, DİLAY KARGIN
Kokteylin ardından konuklar yeni açılan mağazayı gezme ve yeni ürünleri görme imkanı buldular. Konukların yoğun ilgi gösterdiği ürünlerden beğendiklerinide almadan çıkmadılar.
188
TÜLAY DEMİREL, ANIL ULUDAĞ
REFİKA GÜVENSOY, ȘENAY DAĞLI, AYȘEGÜL ÖLÇÜM
DÜRİYE ARSEVEN
189
VÜCUT ŞEKİLLENDİRME ve SELÜLİT UYGULAMALARINDA
ETKİN ÇÖZÜM
• Kızıl ötesi ışık (IR) sayesinde dokuyu 2mm derinliğe kadar ısıtır. • Radyo frekansları (RF) sayesinde dokuyu 20 mm derinliğe kadar ısıtır. • Vakumlama özelliği sayesinde dolaşımı hızlandırır. Isıtma etkisi ve fibroblast stimulasyonu arttırır. • Mekanik doku manipulasyonu (dermal ve hipodermal) lenf drenajı sağlar.
Sekiz seans sonunda selülitli bölgelerde iyileşme ve sıkılaşma net bir biçimde görülmektedir. Tedavi haftada iki seans olarak uygulanıyor. Seans sonrasında parçalanan yağları vücuttan daha rahat atabilmek için hastaya lenf drenaj (pressoterapi) uygulanır. Seans aralarında hastaya yardımcı tedavi olarak sıkılaştırıcı yosun bakımı uygulanır.
• Anti-age uygulamaları
Her yapılan işlem için ayrı odası bulunan NİLL’S GÜZELLİK SALONU’NDA hijyen en üst seviyede tutuluyor.
• Manikür pedikür
Ayrıca salonumuzda; • IPL epilasyon • İğneli epilasyon • Cilt bakımı
Angora Cad. No: 54 Beysukent / ANKARA Tel: (0312) 235 77 45 190
• Profosyonel - Kalıcı makyaj • Solaryum • Pilates • Kaş dizaynı
• Sir ağda uygulamaları yapılmaktadır. Merkezimizde klinik ve hamilelikte pilates egzersizleri fizyoterapist AYŞE SÜER eşliğinde en fazla 6 kişilik gruplar halinde yaptırılmaktadır.
BU BİR İLANDIR.
Ankara’da ilk kez NİLL’s Güzellik Salonunda bulunan VELAsmoothPRO tek bir sistemde dört teknolojiyi bir arada sunuyor. Vücut şekillendirme ve selülit uygulamalarında en etkin çözümü sunan VELAsmoothPRO
Cilt Bakımı
Pilates
Pressaterapi
Solarium
191
Velasmoathpro
Quantum IPL Lazer ve İğneli Epilasyon
MAG sergi
Antrepo 3’te Arketip
SELMA GÜRBÜZ
ERKAN- GÜLBİN SİMİTÇİOĞLU
RUKEN MIZRAKLI
Ünlü ressam Selma Gürbüz Tophane’de bulunan Antrepo 3’te “Arketip” isimli sergisiyle sanat severlerle buluştu. Sanatçı eserlerinde aşk, ölüm, iktidar ve cinsellik gibi konuları ele aldığını dile getirdi.
192
AYLİN TAHİNCİOĞLU
LEYLA ALATON GÜNYELİ-GÜLİN ÖNGÖR-FERYAL GÜLMAN
GÜLGÜN-ÖNER TÜZÜN
193
MAG defile
Kelebekler Sheraton’da Uçtu
ZEYNEP BEKÇİOĞLU
AYGÜL ȘEHİT, MELTEM BENGİ
Ankara’nın seçkin hanımlarından oluşan Gökkuşağı Grubu’nun kurucularından Şenay Dağlı ve Emniyet Genel Müdürü Olcay Köksal’ın birlikte düzenledikleri ve “Kelebekler Uçuşuyor” projesi, Ezgi Uzunöz defilesi, Cemil İpekçi defilesi ve Sibel Can konseriyle Sheraton Ankara Oteli’nin de desteğiyle gerçekleştirildi.
194
OLCAY KÖKSAL, ȘENAY DAĞLI
ÖZGE İÇKALE
EBRU YILMAZER
MELİS ULUSOY
ZEYNEP BARUTÇU
BERİL ÇAVUȘOĞLU
ZEYNEP BABACAN
Proje kapsamında elde edilen gelirler, görev sırasında şehit olan polis memurlarının öğrenimini devam ettiren çocuklarının eğitimi için bağışlanacak.
ASLIHAN POLAT
AYȘE, MAHSUSE DURU, KEMAL-GAMZE KORANEL
FEZA SAYER
195
MAG defile
NİLGÜN SELER, BANU AKSU
NURȘEN ȘEN
MERVE AĞAÇLI, SİBEL HELVACIOĞLU
BAHAR, TUĞBA DEMİR
Cemil İpekçi defilesinden önce Ankaralı genç modacı Ezgi Uzunöz’ün defilesi başladı. Sürpriz defilede İpekçi, Uzunöz’ü çok başarılı bulduğunu ve desteklediğini belirtti. Ardından İpekçi’nin defilesi gerçekleşti.
196
EZGİ UZUNÖZ, CEMİL İPEKÇİ
BURCU AKSOY, DİLARA KALGAY
HALİT-ȘENAT DAĞLI
197
MAG defile
PINAR BAȘGÖZE
GÖNÜL AYDIN, ESRA EKȘİ, HANDAN YORULMAZ
Geceye katılan konuklar dergimizin geceye özel olarak hazırlanan MAG“kelebek” panosunun önünde fotoğraf çektirdiler.
198MEHVEȘ ÇOȘKUNSU
HARİKA DİLİK, TUĞÇE KARPUZCU
EBRU DEMİRYÜREK
BİLLUR GÖNEN
199
MAG defile
HANİFE AKAY, EMİNE ORAN
NUSRET CÖMERT, MERVE-CAN HELVACIOĞLU
ȘEBNEM BİLGİN
Çok sayıda davetlinin katıldığı gece Sheraton Oteli Büyük Balo Salonunda gerçekleştirildi. Bayanların şıklıkları ile dikkat çektiği gecenin sonunda Şenay Dağlı geceye katılan ve destekte bulunan herkese teşekkür etti.
200
AYSEL AKÇAY
ZEYNEP KÖKSALAN
ESRA ARAT
FATOȘ ABLA
201
MAG 繹zel
Elbise Gucci Ayakkab覺 Christian Dior Bileklik Ebru Danyal
202
TÜRKİYE’NİN EBRULİ’Sİ
EBRU ŞALLI TV8'de yayınlanan Ebruli programıyla; tüm Türkiye'ye pilatesi duyuran ve sevdiren, ardından sağlıklı yemek tarifleri veren ve bir de konuklarıya yaptığı keyifli sohbetlerle günümüzü neşelendiren Ebru Şallı MAG için objektif karşısında... Fotoğraflar: Mustafa Aykut ECEVİT Styling: Seda ÇAVUŞOĞLU
KIYAFETLER: BEYMEN MEKAN VE YARDIMLARI İÇİN TV8’E TEŞEKKÜR EDERİZ.
203
MAG 繹zel
Elbise Gucci Ayakkab覺 Miu Miu
204
Y
epyeni bir ay… Hem de aylarca heyecanla beklediğimiz ilkbaharın en son ve en sıcak ayı; Mayıs. Güneş ışınlarıyla bedenimize, ruhumuza sığmayan sığamayan bir enerji, tarifsiz bir mutluluk… İçinde bulunduğumuz “enerji patlaması” durumunu derginin her sayfasına tek tek dağıttık… Ama her ay ses getiren moda çekimlerimize ve kapağımıza da bu enerjiyi yansıtmalıydık. Ve biz de öyle yaptık ve tabir-i caizse hedefi 12’den vurduk. Modellikle 95 yılında hayatımıza giren Ebru Şallı, model olarak kalmayarak, evde oturup sadece çocuk bakmayarak, yerinde duramayan, son derece üretken bir kadın… Ebru Şallı ile çekim tarihini ve hatta saatini kararlaştırmak hiç zor olmadı. Öyle planlı ve programlı ki, ne zaman, ne yapacağını, nerede olacağını öncesinden hep bilmek istiyor ve kusursuz bir şekilde planlıyor. Veee mutlu son: Çekim için sözleştik… Hem güzel, hem profesyonel, hem dakik… Çekimle ilgili bir endişe taşımasak da, iş, kıyafetlere gelince biraz düşünmedik değil. Malumunuz Ebru Şallı 34 beden, extra small, sıfır beden modellerimizden. Biliyorsunuz, 34 beden, pek ulaşılabilir bir beden değil… E hal böyle olunca hele Türkiye gibi bir ülkede 34 beden kıyafet bulabilme konusunda bazı sıkıntılar yaşanabiliyor. Biz tabi Ebru Hanım’ın bedeni ve kıyafet konusunda kara kara düşünürken, Ebru Hanım’ın beden bilgisi bize “36” olarak ulaşıyor… Derin bir “oh” çektik ne yalan söyleyelim… Şimdiden duyar gibiyim… “Ebru Şallı kilo almış!” falan gibi bir düşünceye kapılmayın. Şimdiye kadar büyük bir ihtimalle duymuşsunuzdur ama biz tekrar hatırlatmakta fayda görüyoruz: Ebru Şallı ikinci bebeğine hamile. İşte size 36’nın sırrı…
Ebru Şallı’yı nasıl canlandırırsınız kafanızda? Sever misiniz? Beğenir misiniz? Eleştirir misiniz? Hafiften “her yaptığı şeyde başarılı olmasını” kıskanır mısınız? bilinmez… Ama bizden size “en objektifinden” bir yorum: Ebru Şallı harika bir fiziğe, masmavi dalıp gidilesi gözlere, örnek alınası bir alçakgönüllülüğe, takdir edilmesi gereken işlere sahip bir kadın… Ailesine, işine –ki kendini bu şekilde beslediğini söylüyor-, hobilerine sıkı sıkıya bağlı, aktif, üretken biri… Bir kere konuşacak, söyleyecek kayda değer bir şeyleri var… Etrafındaki insanlara faydalı olma çabası var… Ebru Şallı ile sohbete ne zaman başladık nasıl bitti gerçekten anlamadık. Konuşacak çok şey vardı ve hepsinden biraz biraz konuştuk… Yeni projelerle geliyor diye müjdemizi verelim biz ve merak edenleri röportajımızı okumaya çağıralım… Ebru Şallı ile olan keyifli sohbeti, harika karelerle harmanladık. Fazlasıyla “profesyonel oluşu” bir düşünceyken bizim için, çekim deneyimimizle bunun bir “gerçeklik” olduğunu idrak ettik. Saniyeler içinde bir, iki, üç, dört, beş… -saymaya gücümüz yetmedi- kısacası onlarca farklı poz verdi. Onunla çalışmak hem çok kolay hem de çok ama çok zevkli… Ebru Şallı’nın objektiflere yansıyan kusursuz kareleri ile sizi baş başa bırakalım. TV8’de gerçekleştirdiğimiz çekimimizi Ebru Şallı’nın Ebruli’de yaptığı harika kekle iyice tatlandırıyoruz. Ellerine sağlık Ebru!!!
“Pilatesi çok sevmem ve
bedenime yakıştırmamla devamı geldi ve eğitmen oldum…”
205
MAG özel
Mankenliğe ilk adım attığınız da yıllar önce bu aşamaya geleceğinizi tahmin etmiş miydiniz?
Pilates DVD’leriniz var aynı zamanda…
Esasında planlı programlı bir şey yok. 1995 yılında Türkiye
ilgi oldu. İlk DVD’im başlangıç seviyesiydi. Türkiye genelin-
güzeli seçilerek adım attım modellik yaşantısına. Sonra da
de 65.000’i buldu satışları. Şimdi ikincisi de gayet iyi gidiyor.
arkası geldi zaten. Mankenlik, modellik, podyum, televizyon
İkinci biraz daha zor, yeni başlayanlar için çok uygun değil.
derken arkası geldi.
Ben böyle üç aşamalı bir DVD konsepti düşünmüştüm zaten.
Yaptığım pilates DVD’leri Türkiye’de bir ilkti. Oldukça da
Bir de bu yaz hamileler için pilates DVD’si düşünüyorum.
Peki, bu basamakları tırmanırken bir yaşam koçunuz var mıydı? Hayır, öyle bir destek almadım. Her şey kendi kendine ilerledi diyebilirim…
Peki, sizin için “hobilerini mesleğe dönüştüren insan” diyebilir miyiz? Pilates, yemek… Evet, yemek gerçekten benim için hobiydi. Gittiğim kurslara, yemek-
“Sağlıklı, taze sebze ve meyve
tüketmiyorsan, cildini temiz tutmuyorsan, ölü derilerden arındırmıyorsan, dünyanın en pahalı kremini kullan, bence hiçbir işe yaramaz.”
Peki, şöyle bir kanı da var; “Televizyon izleyerek pilates yapılmaz.” diye. İlk başlayanlar için bunu televizyondan izleyerek yapmak yanlış mı? Pilates salonlarına gidip pilates yapmaktan vazgeçen, bir yerlerini inciten
le ilgili eğitimlere televizyonda
insanlar duydum. Ama
program yapacağım diye düşünerek
benimle pilates yapanlar,
gitmedim. Ama sonra bir televiz-
anlatımımdan kaynaklı
yon programında, yemekle ilgili bir proje geldi bana ve
olabilir, bana ısındılar… Tv8’de dört beş yıldır yabancı pilates
“Ebru’nun Mutfağı” bayağı ilgi gördü. Bir, iki sezon devam
programları yayınlanıyordu fakat bu kadar izlemiyordu.
etti. Ardından Ebruli’de de yine yemekle ilgili bir bölümüm
İnsanların anlattığım şeyi iyi anlıyorlar diye düşünüyorum.
var biliyorsunuz. Yine yemekten ayrılmadım… Ardından
Ben de aslında biraz sağlamcıyımdır. Kontrol çok iyi olsun
pilates tabi ki. Pilates altı yıl önce başladığım bir spor dalıydı.
isterim. Beni izleyenlerin sakatlanmamaları ve beni daha iyi
Sonra pilatesi çok sevmem ve bedenime yakıştırmamla deva-
anlamaları için üç dört kez anlatıyorum ki bunun için bazen
mı geldi ve eğitmen oldum sonunda.
bana kızıyorlar… Ama ben yeni başlayanları da düşünerek aynı şeyleri defalarca anlatıyorum. İki sezondur bu programı
Yemek yapma konusu ile ilgili bir şey soracağım; “Harun, ben varken eve aşçı almaz” demişsiniz. Evdeki yemekleri siz mi yapıyorsunuz?
yapıyorum, DVD’lerimde satış patlamaları oldu. Sağ olsunlar
Evet, ben yapıyorum.
karşılaşmadım.
Bu yoğunlukta bir de eve gidip yemek yapıyorsanız, harikasınız… Pilates konusuna dönersek; pilatesi Türkiye’de popüler ve bilinir hale getiren kişi Ebru Şallı’dır desek doğru olur mu?
Pilates, yemek, mankenlik, modellik siz de her şey var… Aynı zamanda kitaplarınız da var…
Teşekkür ederim. Açık konuşmak gerekirse bu konuyla ilgili,
olarak büyükler için bir yemek kitabı var… Benim yemekle
spor hocaları, pilates yaptığım hocalardan, spor merkezlerin-
ilgili bilgi birikimim oldukça fazla aslında. Son iki yıldır bir
den de teşekkür alıyorum. Çünkü pilatesi bilmeyen pilates
gazetede bununla ilgili bir köşe de yazıyorum, yemek tarifleri
dersi almaya da gelmez. Ama pilatesi öğrenen, bilinçlenen
veriyorum. Orada da yine büyük bir ilgili ile karşı karşıya-
insanlar artık bugün gidiyorlar ve pilates dersi almak istiyor-
yım. Onları da derleyip, toparladığım, biz yetişkinler için,
lar. Pilates derslerinin açıldığını, yoğunluk olduğunu, pilates
“Hem Lezzetli Hem De Lezzetten Ödün Vermeyen Yemek-
toplarının, lastiklerinin satışlarında ciddi patlamalar olduğu-
ler” adında bir kitap düşünüyorum.
nu duyuyorum.
206
büyük bir ilgi gösteriyorlar ve çok güzel sonuçlar alıyorlar ki buna devam ediyorlar. Şu ana kadar kötü bir sonuç alanla
Ebru’nun Güzellik Sırları, Hamilelikte Sağlıklı ve Güzel Kalma, Çocuk Yemekleri kitabı var. Şimdi dördüncü kitap
Elbise Prada
207
MAG รถzel Elbise Miu Miu
208
Size bu güne kadar kaç kere sorulmuştur tahmin bile edemiyorum; “Güzellik sırrınız nedir?” diye… Ama gerçekten merak konusu… Bizimle birkaç sırrınızı paylaşır mısınız? Yoksa bir sır falan kalmadı mı? Şimdiye kadar hepsi söylendi mi?
ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz. Ve gerçekten siz cildinizi içten beslemedikçe, pahalı kremler hiç ama hiçbir işe yaramıyor.
Vallahi hepsini herhalde kitapta zaten topladım. Şu an öyle
Biz çok merak ediyoruz, bu “On parmağında on marifet olan kadın” bundan sonra neler yapacak diye?
aklıma çok net gelen bir şey yok aslına bakarsanız çünkü o
Açık konuşmak gerekirse ben kendimi öyle görmüyorum. Bu
kadar çok şey var ki hangisini söyleyeyim. Ebru’nun güzellik
benim biraz yaşam tarzım aslında. Çalışmaktan keyif alıyo-
sırları kitabında bütün tarifler var diyebilirim. Doğal, taze
rum. Ben, “Evleneyim, çocuklarım olsun” gibi bir tip değilim.
meyve ve sebzelerden, yağlardan yararlanarak uyguladığım
Özel yaşantım benim çalışmamı engellememeli diye düşünü-
tariflerim var. Hem ekonomik hem de sağlıklı.
yorum ki nitekim öyle oldu; çalışmama engel bir şey yok. Ben çalışmaktan haz duyuyorum, bu şekilde besliyorum kendimi.
“Ben çalışmaktan haz duyuyorum, bu şekilde besliyorum kendimi. ” Şöyle bir genel kanı var aslında; “Biz bunları yapsak bile, evdeki doğal ürünlerle bakım yapsak da bunları pahalı cilt bakım ürünleri ile desteklemeden mükemmel bir sonuç almak imkansız.” gibi… Vallahi bana göre cildin temizliği çok ama çok önemli. Cilt
Yeniliklere açığım ve yenilikleri takip edip, öğrenmek hoşuma gidiyor. Öğrendiğim şeyleri de insanlarla paylaşıyorum. Ben doktor değilim ama sağlıklı beslenmek üzerine öğrendiklerimi televizyon programımda, kitaplarımda insanlarla paylaşıyorum ve güzel sonuçlar da alıyor kişiler.
İnsanlar söylediklerinizi dikkate alıyorlar ve uyguluyorlar… Evet, Türkiye’de de bu anlamda güvenilirlik kazandığımı düşünüyorum. Kadınlar tarafından güzel, övgü dolu mailler alıyorum. Twitter’dan, her yerden ulaşıyorlar bana ve bir şekilde yazıyorlar.
için beslenme şekliniz çok önemli. Şimdi sağlıklı, taze sebze ve meyve tüketmiyorsan, cildini temiz tutmuyorsan, ölü derilerden arındırmıyorsan, dünyanın en pahalı kremini kullan, bence hiçbir işe yaramaz. Bunlar biraz insanın kendini kandırması gibi geliyor bana. Dolayısıyla önce su tüketimi, yeşil çay, taze sebze ve meyve tüketimi ile cildi içten destekliyorum ben. Biliyorsunuz çok ünlü bir firmanın Dr. Murad’ın yüzü oldum ve iki yıldır Amerika’ya gidiyorum. Oraya gittiğimde de Dr.Murad’tan aynı şeyleri öğrendim mesela
“Kadınlar tarafından güzel, övgü dolu mailler alıyorum. Twitter’dan, her yerden ulaşıyorlar bana ve bir şekilde yazıyorlar. ”
onunla röportaj yaparken. Taze sebze ve meyvenin içindeki suyu cildin çekmesi önemli. Günde 5 litre su içerek, cildin vitamin ve minerallerini kaybedersiniz… Burada dengenin
209
MAG özel
Çok yoğunsunuz, bir sürü işiniz var. Acayip sistematik ve planlı olmanız gerekiyor. Böyle mi yaşıyorsunuz? Hep planlı, programlı…
Beren ne düşünüyor kardeşi olacağı için?
Ben küçüklüğümden beri, biraz da oğlak burcunun bir özelliği olarak, evet planlı ve programlıyımdır. Sabah kalktığımda, “Ne
Beren’e hamileliğinizde yedi kilo almıştınız. Bu hamileliğinizde kaç kilo alacaksınız acaba?
giyeceğim bugün?” diye düşünecek vaktim yok. Akşamdan ne
Kaç kilo alırım bilemiyorum tabi. Önemli olan hamileliğin güzel
giyeceğimi hazırlarım. Oğlumun da kıyafetlerini hazırlarım. Ben
geçmesi ve bebeğin sağlıklı olması. Yedi kilo alayım, dokuz kilo
örneğin bir ay sonraya buraya geleceksem, bir ay önceden bunu
alayım gibi bir düşüncem yok. Beren’e hamileyken son derece sağ-
bilmeyi seviyorum. İnsanız tabi ama her an hepimizin başına bir
lıklı bir dönem geçirmiştim. Hamileyken pilatese de devam ettim.
şey gelebilir, son dakika şeyler yaşayabiliriz ama ben planlı olmayı
Herhangi bir sorun yaşamadım, Beren’in kilosu da oldukça iyiydi.
hep tercih ediyorum.
İnşallah Beren’de olduğu gibi sağlıklı bir hamilelik geçiririm.
Peki, kendinizi 3 kelimeyle anlatmak isteseniz diyecek-
Peki, hamilelik süresince ve sonrasında çalışmaya devam edecek misiniz?
“Akşamları, jean ve şık bir bluzla geçirmek hoşuma gidiyor. ”
Beren çok mutlu. Çok şükür bir sıkıntı yok.
Dediğim gibi çalışmayı seviyorum ve sağlığım el verdikçe çalışma-
“ İnşallah Beren’de olduğu gibi
sağlıklı bir hamilelik geçiririm.”
tim… Bir tanesini bulduk; planlı. Diğerleri ne olabilir? Evet, planlıdan sonra çalışkan diyebiliriz bir de… ya devam edeceğim. Aslında çok güzel bir zamana geldi hamile-
Modadan konuşalım biraz da. Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?
liğim, program tatile girdi… Yeni sezonda, doğumdan sonra yine
Spor diyebilirim… Spor yapıyorken de yapmıyorken de hep spor giyinmenin rahatlığından hoşlandım.
Yürüttüğünüz çok anlamlı bir sosyal sorumluluk projesi var. Biraz da bunu konuşalım ve MAG aracılığı ile bir kez daha duyuralım…
Genelde sizi jean ve şık bluzlarla görüyoruz…
Evet, bir kitap toplama projem var. Ebruli aracılığı ile izleyicile-
Evet, akşamları o şekilde, jean ve şık bir bluzla geçirmek hoşuma
rimizden kitap toplayıp, ihtiyacı olan okullara gönderiyorum,
gidiyor. Çok abartılı kıyafetler yerine onları tercih ediyorum. Gün-
kütüphaneler yapıyorum. Diyarbakır, Bitlis, Şanlıurfa, Hakkari,
lük yaşamımda da beni bir t-shirt ve bir jean ile görebilirsiniz.
Mardin gibi illere gönderdik şimdiye kadar. Kitapları bize yol-
izleyicilerle buluşmak istiyorum.
luyor izleyicilerimiz, biz derleyip, gönderiyoruz. Güzel bir proje
Peki, gardırobunuzda kurtarıcı bir parça var mıdır? Son anda çıkan bir davet için mesela…
oldu. Herkesin duyup, katkı da bulunmasını bekliyorum.
Diz altı biten siyah bir elbise veya taytlar…
Son olarak MAG Okurları için ne söylemek istersiniz? Çok hoş, kaliteli, dolu dolu bir dergi. Bu anlamda sizleri kutluyo-
Bu sezon neler aldınız?
rum…
Bu sezon bikinileri aldım. Biraz bedende farklılık olacağı için almak durumunda kaldık. Müthiş bikiniler aldım.
İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı Anneler Günü gibi çok özel bir günü barındırıyor. Siz de bu anneler gününde farklı bir heyecan yaşıyorsunuz. İkinci çocuğunuza hamilesiniz. Neler hissediyorsunuz? Harika bir duygu, insan biraz daha duygusallaştırıyor…
210
Röportaj: Damla İplikcioğlu
Elbise Dolce & Gabbana
211
MAG parti
Pavyon’da Doğum Günü EVİN ȘAȘMAZ-BETİNA HAKKO
İş ve cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden Mehmet Dereli’nin eşi Şebnem Dinçgör Dereli yeni yaşını
212
ȘEBNEM-MEHMET DERELİ
ZEYNEP-OSMAN ÇARMIKLI
213
MAG parti
MELİS MURATHANOĞLU, RİTA FİNK
AYȘE ERDEM
Etiler’deki My Pavyon’da gerçekleştirilen renkli bir doğum günü partisiyle kutladı. Kırkıncı yaşını kutlayan Şebnem Hanım’ı arkadaşları yalnız bırakmayarak, gece boyunca eğlendiler.
ȘEBNEM IȘIK
214
SEDAT, SELHAN ALOĞLU
TUĞBA PEKSAYAR
215
MAG parti
Salı Partileri
İL EZGİ UZUNÖZ, EMREHAN ERD
The House Cafe’de Salı günleri düzenlenen misafir DJ partilerinde cemiyetin sevilen isimleri, konuklar için performans sunuyorlar. Son olarak Ezgi Uzunöz ve Emrehan Erdil’in gerçekleştirdiği partiye katılanlar oldukça keyifli saatler yaşadılar. TEM ÇELİK
DUMAN, MEL
AYLİN KARA
AĞ REYHAN ERZURUMD
EBRU AYKUT, EBRU
216
ER, BAȘAK İLPARS
ĞLU, GÖKÇEN OKTEM
AL AKHUN, OYA AĞAO
PELIN KÜLAHÇI, ZUH
NERMiN TANGİL, SEÇiL ERDEN
DEMIRYÜREK, BERİL
ACAR HACER
AKÇAY
AÇAN, PELİN
ARIBAL
Koray Yağmur
Personel Trainer/ Grenada Life Manager
Bahane Üretmeyi Bırakın, Yaza Sağlıklı ve Fit Bir Vücutla Girin... Personal Training (Kişiye Özel Antrenman) ile Mucizevi Değişimi Yaşayın...
Spor salonlarına gidiyorsunuz; kendi başınıza antrenmanlar yapıyorsunuz ve verim alamıyor musunuz? Fitness salonlarında saatler harcamanıza rağmen gerekli gelişimi sağlayamıyor musunuz? Kaslarınızı sıkılaştırmanıza rağmen postürel (duruş) olarak vücudunuzu düzeltemiyor ve düzgün bir duruşa sahip olamıyor musunuz? Yaptığınız antrenmanların, harcadığınız emeklerin boşa gittiğini mi düşünüyorsunuz?
Günümüzde fitness merkezlerine giden birçok insanın yaşadığı bu temel sorunları yaşamak istemiyorsanız; işin uzmanından yalnızca size özel planlanacak bir profesyonel yardım almanız gerekiyor.
BU BİR İLANDIR.
İnsan vücudu ve yapısı; kişiden kişiye farklılık gösteren özelliklere sahip... Bu yüzden kişilerin postür (duruş) yapıları, vücut yağ/kas/sıvı oranları, kardiyovasküler güçleri ve streching (esneme) düzeyleri doğrultusunda kişiye özel programlar oluşturulması gerekiyor. Kişiye özel bir antrenman programı (personal training) uygulanırken; uyulması gereken birinci kural, kişinin doğru postürünün nasıl olması gerektiği üzerinde durmak... Kişinin postüründeki bozukluklar, ilerleyen süreçte (özellikle yaşlılık döneminde) ciddi problemlerle karşılaşmasına yol açabiliyor. Bu bozukluklar, özellikle bel ve boyun fıtığı gibi rahatsızlıklara karşı riskleri de artırıyor. Vücutta, postür bozukluklarından kaynaklanan sarkmalar da günümüz kadınlarının karşılaştığı temel problemlerden biri... Özellikle spor salonlarında; bayanların arasında geçen başlıca sohbet konusu genellikle bu problemlere yönelik... “Sürekli spor yapıyor ancak ayva göbeğimden kurtulamıyorum” ya da “Sürekli basen bölgesine yönelik çalışmama rağmen bir türlü gereken forma ulaşamıyorum” cümleleri sıklıkla karşılaşılan yakınmalar…
Vücuttaki postür bozuklukları, bunların en temel nedeni ve postürünüzdeki ufak değişiklikler dahi sizi daha fit bir görünüme sokmaya yetebiliyor. Önemli olan nokta; nasıl durmanız gerektiğini bilmenizden geçiyor; bunun için de, bu konuda eğitim almış, konusunda uzman bir profesyonelle çalışmanız gerekiyor. Çünkü hatalı antrenman programları; vücut yapısının postürel olarak bozulmasına, harcanan emeklerin boşa gitmesine ve zaman kaybına neden oluyor. Spor salonlarına gittiğinizde tam anlamıyla verim sağlayabilmeniz için öncelikle kilo vermeniz değil; postürel olarak nasıl durmanız gerektiği üzerine yoğunlaşan antrenman programları planlanmalı... Gerçekleştirilen postür analizlerinden sonra; ikinci aşamada, kişinin yağ/kas oranlarına ve diğer vücut analizlerine bakılarak bu analizler ışığında, kassal gelişime mi ağırlık verilecek yoksa yağ yakım süreci mi hızlandırılacak sorularına yanıt aranmalı... Günümüzde pek çok insanı spor salonlarından soğutan temel problemlerden birkaçı da; “Spora başlamama karşın, daha fazla kilo aldım” ya da “Spordan sonra vücudum daha da şişti veya kas oranımda hiçbir değişiklik olmadı” yakınmaları... Buradaki en önemli nokta; planlanacak olan cardio, ağırlık ve beslenme programlarının, her şeyden önce kişinin talep ve gereksinimlerine yönelik olarak; alanında uzmanlaşmış
eğitmenler tarafından uygulanması gerekliliği... Kısacası; her tür antrenmandan maksimum performans sağlamak; ancak profesyonel bir yardım almakla mümkün hale geliyor. Bugüne dek çalıştırdığım pek çok insan, hayatlarını bizimle çalışmaya başlamadan önce ve başladıktan sonraki dönem olarak ikiye ayırıyor. Bunun nedeni; daha önce yaptıkları antrenmanların ne derece bilinçsiz olduğuna ve bu işin profesyonel desteğiyle yapıldığında nasıl mucizevi sonuçlar doğurduğuna tanık olmaları... Aynı zamanda bilinçli ve düzenli spor yapma alışkanlığı edinerek, çevrelerindeki insanlara da kişiye özel antrenmanın farkını anlatmaya başlamaları da işin bir diğer önemli yönü… Sporu hiçbir zaman salt zayıflama aracı olarak görmemeniz; aynı zamanda sağlıklı ve fit olmanızı sağlayan bir yaşam biçimi olarak kabul etmeniz gerekiyor. Personel Training’le; bol sporlu, sağlıklı ve ayrıcalıklı günler… Personal Training Programı hakkındaki tüm sorularınız için; Grenada Life Personel Training and Beauty Studio Ümit Mah. 1. Cadde No:22 Ümitköy/ANKARA Tel : 0 (312) 236 40 62 / 236 40 72 e-mail : info@grenada-life.com www.grenada-life.com
217
MAG röportaj
Yükselen Trend
Lüks Tüketim Lüks tüketime olan talep Türkiye’de her geçen gün artarken, firmalar yeni birçok markayı da Türkiye’ye getirmeye devam ediyorlar… On sekiz yıldır sektörde öncü bir firma olan İstanbul Bijuteri’nin Genel Müdür Yardımcısı olan Murat Ergün ile sektörü, talebi, 2010 trendlerini ve önde gelen markaları konuştuk…
Ö
ncelikle sizi tanıyabilir miyiz Murat Bey? 1978 Ankara doğumluyum. TED Ankara Koleji, Bilkent Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı ve Kentsel Tasarım Bölümü ardından, Yeditepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nde yüksek lisans yaparak eğitimi-
218
mi tamamladım. 2006 yılından bu yana İstanbul Bijuteri firmasında Genel Müdür Yrd. olarak görev almaktayım. Milano’dan tekstil ürünleri getiriyorsunuz… Türkiye’de İtalyan ürünlerine olan talebi biliyoruz. Gün geçtikçe de artıyor… Firma olarak siz ne zaman bașladınız bu ithalata? İstanbul Bijuteri’nin sektörde on sekiz yıllık bir geçmişi var. Önceleri kendi mağazaları
için yapılan ithalat son on yıldır bayilerimiz, multi ve monobrand ve konsept mağazalarımız adına yapılmakta. Türkiye’deki var olan ve artan İtalyan moda giyim markaları talebi doğrultusunda hareket ediyoruz. Șu anda Türkiye’de markalara ve özellikle İtalyan ürünlere olan talebi nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de lüks tüketim mallarına olan ta-
Roccobaroco, Class Roberto Cavalli, Trussardi Jeans, Tru Trussardi, Belstaff, Richmond Denim, Armani Jeans, Armani Collezioni, Versace Collection, Lancel, Roberto Botticelli, Giorgio Fedon, Phard, Baldinini getirdiğimiz başlıca markalar. Markaların tüm çeșitlerini getirmek imkansız. Bu seçimi kim yapıyor ve neye göre seçiliyor? Türkiye’de çok uç örnek olan parçalar tașımak istemiyor insanlar genellikle… Söylediğiniz gibi monobrand olarak tanımladığımız mağazalar bile temsil ettiği markanın tüm koleksiyonunu sergileyemez. Alımlar, markaların temsil edildiği lokasyonların, şehirlerin, bölgelerin durumlarına göre koleksiyonun içinden seçilerek alınır. Bu seçimler bayilerimiz tarafından yapılmaktadır. İstanbul merkezli lep yıllardır güncelliğini korumakta ve gün geçtikçe yeni markalarla artmakta. Bu bağlamda distribütörlüğünü ve temsilciliğini yaptığımız İtalyan markaları da ön planda yer alıyor. Hangi markaları getiriyorsunuz? GF Ferre, Just Cavalli, CNC, Exte, Galliano, Ferre Milano, ardından VJC Versace, Versus,
Alımlar, markaların temsil edildiği lokasyonların, şehirlerin, bölgelerin durumlarına göre koleksiyonun içinden seçilerek alınır. konuşursak eğer “uçuk” diye tabir ettiğiniz parçaları taşımak için sırada bekleyen müşterilerimiz var.
Milano’dan gidip almakla sizin mağazanıza gelip almak arasında bir fiyat farkı var mı? Yoksa İtalyan ürünler zaten İtalya’da da pahalı mı? İtalyan ürünleri sizin de söylediğiniz gibi İtalya’da da ucuz değil, bunu oradan alışveriş yapanlar bilirler. Elbette ki Türkiye’ye ithal edilen ürünlerde bir miktar fiyat farkı olmak zorunda, biz bu farkı %10, %15’lere kadar çekmiş bulunmaktayız.
Gelecekte Türk markaları dünya çapında bilinen markalar olma yolunda hızla ilerliyor. İtalya’daki tekstil sektörü ile Türkiye’dekini karșılaștırırsak nasıl bir sonuç ortaya çıkar? İtalya tekstil ve moda sektörünün duayenlerinden, markalaşma tohumlarını 1900’lü yılların ortalarında atmışlar ve o zamandan bu zamana geldikleri yer ortada. Türkiye bu noktada son yıllara kadar fason üretim merkezi olarak rolünü oynadı ancak son zamanlarda bizim de markalaşma adına yaptığımız çok büyük atılımlar var. Gelecekte Türk markaları dünya çapında bilinen markalar olma yolunda hızla ilerliyor. Bünyenize yeni katacağınız markalar var mı? Son olarak bünyemize Paristen Lancel çantalarını kattık, akabinde Roberto Botticelli geldi. Birkaç sürpriz markayla görüşmelerimiz hala sürmekte… 2010’da öne çıkan marka veya ürünler var mı? Armani Jeans sektörde hep ön planda, o bir klasik… Galliano ise son yılların en iyi tasarımcısı haliyle hep ön planda. Lancel Çantaları da uzun bir aradan sonra 2010 yazıyla birlikte mağazalarımızda satılmaya başlandı, alıcısına kendisini en iyi şekilde göstereceğinden hiç bir şüphem yok. Versus da 2010 yazıyla tekrar aramıza dondu.
Türkiye’de lüks tüketim mallarına olan talep yıllardır güncellini korumakta ve gün geçtikçe yeni markalarla artmakta.
MAG Okurları için ne söylemek istersiniz? Öncelikle Ankara menşeli MAG Dergisi benim gibi Ankaralı olan birisi için ayrı bir önem taşıyor. MAG Okurları bizi ve mağazalarımızı takip etmeye devam etsin.
Röportaj: Damla İplikcioğlu
219
MAG dekorasyon
Yaz Geliyoor,
Evler Cıvıldamaya Dilay Kargın
dilaykargin@magdergi.com.tr
Başlıyoor!
Baharın son günleri, son demleri... Doya doya tadını çıkarmalı, bu ılık limonata tadında havaların... Artık tabiattaki tüm renklerin biraraya geldiği hareketli cıvıl cıvıl yaz geliyor. Yaratıcılığınızı sonuna kadar kullanmanıza imkan tanıyan, hayal gücünüzün sınırlarını zorlayacağınız bir yaz bu! Çünkü bu yaz; renklerde, desenlerde, aksesuarlarda, tarzda sınır yok!
F
loral desenler bu sezonun vazgeçilmezi, hatta sezonu anlatan kilit sözcüklerden biri de diyebiliriz. Aklınıza gelen her renkte çiçek desenleri özellikle kumaşlarda ve duvar kağıtlarında karşımıza çıkıyor. Yazla birlikte evlerimiz de yeşillenmeye, çiçek açmaya başlıyor. İrili, ufaklı sarı, pembe, yeşil, mercan, turkuaz çiçekler kışın buz gibi rüzgarlarını bir anda silip götürecek. Floral desenlerin geometrik hatlarını bir nebze yumuşatmak istiyorsanız daha pastel tonlar kullanmayı deneyebilirsiniz. Evleriniz eğer küçük ise su yeşili, uçuk mavi ve pudra tonları tam size göre. Moda dünyasına ilham veren ressamlar şimdi de dekorasyonda boy göstermeye başlıyor, duvarlarınızı tuval gibi kullanarak pastel tonlarda kendi eserinizi yaratmak bir hayli keyifli olabilir.
Barok stili bu yaz bambaşka bir yüzle çıkıyor karşımıza. Renk paletinde ihtişamıyla bilinen bordo, altın-gümüş rengi, mor ve kahveler yerini neon renklere bırakarak Damask desenine, şaşaalı barok kıvrımlarına değişik bir ruh katıyor. Narçiçeği, fuşya, turuncu, kırmızı duvarlarınızda ya da barok koltuğunuzun döşemesinde tarzınızı koruyarak daha sevimli bir etki yaratabilir. Aksesuarlar çapı ufak, etkisi büyük değişiklikler yapmak için en iyi seçimlerden biri. Tarzınıza, zevkinize göre dilediğiniz aksesuarı kişiselleştirerek evlerinizde kullanabileceğiniz bir sezon bu. El emeği, göz nuru kıymetli dan-
Kendinizi hayal gücünüzün sonsuzluğuna bırakın. Renkleri, desenleri, aksesuarları yan
yana, üst üste, arka arkaya koymaktan çekinmeyin. Onları birbirine karıştırarak, harmanlayarak kendi tarzınızı yaratın ve bunun eşsiz keyfini yaşayın…
teller, bol çiçek ve kuş desenli vazolar, ahşap heykeller, Osmanlı’nın dillere destan çinileri, rengarenk cam objeler, modern çizgilere sahip aynalar… Ve aklınıza gelen daha nicelerini dekorasyonunuz için kullanabilirsiniz. Son yıllarda geç de olsa değerini anladığımız hatta şimdilerde baş tacı ettiğimiz “doğa” bu sezon da hayatımızda hüküm sürmeye devam ediyor. Giyim kuşamdan kozmetiğe, beslenme şekline ve dekorasyona kadar pek çok alanda her şeyin en doğalı makbul. Dayanıklı ekolojik malzemelerle tasarlanmış mobilyalar, kumaşlar, aksesuarlar daha uzun yıllar boyunca tercih sebebi olacak gibi gözüküyor.
220
SİZİN İÇİN SEÇTİĞİM AYIN ÜRÜNÜ İște size barok stilin cıvıl cıvıl renklerle buluștuğu mükemmel bir örnek. Geri dönüșümü kolay özel bir malzeme ile üretilen, hava koșullarına dayanıklı bu koltukla bahçelerinizin kralları, kraliçeleri olun!
221
MAG açılış
ȘEBNEM FERAH
UĞURHAN, DUYGU AKDENİZ
DOĞA BEKLERİZ, FATİH ALKAN
Arena Konserle Sezonu Açtı
İzmir’in en büyük eğlence merkezi olan Arena, SPRINGFEST 2010 etkinliği ile yaza merhaba dedi. Çok sayıda davetlinin katıldığı etkinliğe
222
FATİH-EMİNE ÖZFATURA
ERDAL-YASEMİN İZGİ
HANDE SUBAȘI-YEȘİM SÖZERİ-ZEYNEP KAYA
223
MAG açılış
FUAT GÜNER, MAZHAR ALANSON
FATİH ALKAN, HALUK TEZCAN, LEVENT PİRİȘTİNA
İzmir’in iş ve cemiyet hayatının tanınmış simalarıda yoğun ilgi gösterdi. Açılışta Şebnem Ferah ve Türkiye’nin en eski gruplarından olan MFÖ sahne aldı. Konuklar sahne performanlarıyla eğlenceli bir gece geçirdi.
224
GÖZDE NEZİR, ZEYNEP PİRİȘTİNA, BURÇİN ERGİER
ATİLLA ALKAN-HANDE SUBAȘI
NEVDA PİRİȘTİNA, ZEYNEP PİRİȘTİNA
225
PSİKİYATRİ MERKEZİ
MADALYON'DAN
ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE PROFESYONEL BİR BAKIŞ
Çocuğunuz var mı? Elinizden geldiği kadar bilinçli bir ebeveyn olmaya çalışıyor ve çocuğunuzla ilgili endişeler mi taşıyorsunuz? Psikolojik danışmanlık almanın son derece doğal olduğu günümüzde Özel Madalyon Psikiyatri Merkezi’ndenki Çocuk Psikiyatrisi kadrosundan Çocuk Psikiyatristi Dr. Özlem Sürücü ve Uzman Psikolog Rabia Ünsaldı Köle’nin sizlere özel verdiği bilgiler… Madalyon’a çocuklar en çok hangi nedenlerle başvuruyorlar? Dr. Özlem Sürücü: Bilinçli anne babalar önemli bir şikayetleri olmasa bile çocukları ile ilgili konuşmak üzere merkezimize başvuruyorlar. Bunun dışında derslerde başarısızlık, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, ders çalışmayı istememe, bilgisayar veya televizyona aşırı düşkünlük, okula gitmek istememe, sınav kaygısı, akran ilişkilerinde sorunlar, kurallara uymama, aşırı hareketli olma gibi okulla ve akademik becerilerle bağlantılı sorunlar en sık başvuru nedenleri. Korkular, kaygılar, konuşma bozuklukları, kekemelik, yatak ıslatma, tırnak yeme, parmak emme gibi çocuklukta oldukça sık görülen sorunlar da başvuru nedenleri arasında yer alıyor. Boşanma gibi konularda da aileler giderek artan oranlarda danışmanlık almaya başladılar. Tabi evde sorumluluk almama, söz dinlememe, karşı gelme, inatçılık, hırçınlık, kardeş kıskançlığı, yeme ve uyku düzeni ile ilgili sorunlar anne babaların en sık yakındıkları konular arasında geliyor. Günümüzde aileler, çocuklarına çok değer veriyor ve onların sağlıklı, başarılı, hayatta uyumlu ve mutlu insanlar olarak yetişmesini istiyorlar ama bunu nasıl başarabileceklerini bilemiyorlar. Merkezimizde, çocuk yetiştirme tutumları konusunda ailelere “Anne-Baba Okulu” programı ile rehberlik yapılıyor. “Anne-Baba Okulu”ndan bize biraz bahseder misiniz? Dr. Özlem Sürücü: “Anne-Baba Okulu” dikkat dağınıklığı, hiperaktivite, karşı gelme ya da davra-
226
nış sorunları nedeniyle getirilen çocuk ve gençlerin anne ve babaları için hazırlanmış bir eğitim programıdır. Ama böyle bir tanısı olmamakla birlikte kurallar, sınırlar ve sorumluluklar konusunda sorunları olan aileler de katılabiliyorlar. Çocukluk (6-12 yaş) ve ergenlik (13-18 yaş) dönemindekiler için iki ayrı program yürütülüyor. Etkili iletişim, empati, olumlu ilişki, sorumluluklar, disiplin yöntemleri, kurallar, sınırlar programın ana konuları. Her bölümde o bölüme temel oluşturacak olan önbilgiler veriliyor. Öğretilen teknikler, ailelerin katılımıyla örneklendiriliyor ve uygulamalarla ilgili ev ödevleri veriliyor. Bir sonraki seansta ailelerin deneyimleri tartışıldıktan sonra yeni bir bölüme geçiliyor. Program on beş günde bir, ikişer saatlik seanslar halinde toplam beş haftada tamamlanıyor.
Günümüzde aileler, çocuklarına çok değer veriyor ve onların sağlıklı, başarılı, hayatta uyumlu ve mutlu insanlar olarak yetişmesini istiyorlar Çocuklarda görülen önemli ruhsal bozukluklar nelerdir? Dr. Özlem Sürücü: En sık gördüğümüz sorun; dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğudur. Bu tür çocuklar genelde normal zekaya sahip olmalarına rağmen dikkatlerini uzun süre bir konuya
yoğunlaştıramadıklarından, derslerinde başarısız olurlar ayrıca okula ve çevreye uyum sağlamakta zorlanırlar. Aşırı hareketli olmaları nedeniyle düşer, yaralanır kendilerine ya da çevrelerine zarar verebilirler. Acelecidirler, beklemeye tahammülleri yoktur, düşünmeden hareket ederler bu nedenle sosyal ilişkilerde sorun yaşarlar, okulda kurallara uymakta zorlanırlar. Bütün bunlara rağmen ilgilerini çeken, hoşlarına giden konularda ve işlerde dikkatlerin uzun süre sürdürebilirler. Örneğin; saatlerce bilgisayar başında oyun oynayabilirler. Beyindeki davranış ve dikkat kontrolünden sorumlu olan bölgelerin çalışmamasından kay-
naklanan bu rahatsızlık, zamanında tanı konulmaz ve uygun biçimde tedavi edilmezse bu çocuklar, kapasitelerinin altında başarı gösterirler hatta bazıları eğitimlerini yarım bırakabilir. Sosyal ilişkilerdeki sorunlar nedeniyle sevilmediklerini istenmediklerini düşünürler. Bu da güvensizlik ve depresyona neden olur. Tedavi ne kadar erken başlarsa, elde edilen başarı o kadar yüksektir. Anne babalar dikkatli olmalı, çocuğum yaramaz deyip geçmemeliler.
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite, zamanında tanı konulmaz ve uygun biçimde tedavi edilmezse çocuklar, kapasitelerinin altında başarı gösterirler. “Disleksi”yi son zamanlarda çok sık duyuyoruz… Dr. Özlem Sürücü: Disleksi (özgül öğrenme güçlüğü), sık karşılaştığımız sorunlardan bir diğeridir. Özgül öğrenme güçlüğü çeken çocuklar normal ya da normalin üzerinde bir zekaya sahip olmalarına rağmen okuma, yazma ya da matematik alanlarında önemli derecede zorlanırlar. İşitsel ve görsel algıdaki sorunları nedeniyle harflerin seslerini öğrenemezler, okuma yazmaya geçişleri zor olur. Daha sonraki yıllarda da okuma, yazma ya da matematik dersleri sınıf düzeyinin altında seyreder. Kavram becerileri zayıftır, dün-yarın, önce-sonra, iç-dış, sağ-sol gibi kavramları zor öğrenirler. Özgül öğrenme güçlüğünün tedavisi; eğitimdir. Bu çocuklar bulundukları okullarda normal eğitimlerine devam ederken bir yandan da bireysel ya da grup olarak zorlandıkları konularda eğitim desteğine gereksinim duyarlar. Merkezimizde özgül öğrenme güçlüğü olan çocuklar için bireysel ve grup eğitimleri de yapılıyor.
BU BİR İLANDIR
Çocukların okula gitmek istememesinin, anne babadan ayrılamamasının, aşırı heyecanlı ve endişeli olmasının sebepleri nelerdir? Uzman Psikolog Rabia Ünsaldı Köle: Bu sorunların kaynağı, anne baba tutumlarına bir tepki, çocuğun o anki koşullara, olaya ya da duruma uyum sağlama çabası olabileceği gibi “anksiyete bozukluğu” altında yer alan bir problem de olabilir. Anksiyete (kaygı) bir korku ve endişe duygusudur. Bu duygu çocuklarda, çoğunlukla ellerde terleme, yüzün kızarması, kalbin hızlı atması, solunumda zorlanma, baş ağrısı, tuvalete gitme ihtiyacı gibi bedensel şikayetler ile kendini gösterir. En sık karşılaştığımız anksiyete bozukluğu; okula gitme korkusu ve ayrılma kaygısıdır. Diğer anksiyete bozuklukları; belirli bir nesne ya da durumdan aşırı korkma (özgül fobiler), ani ve yoğun kaygıyla kendisini gösteren panik bozukluk, takıntılı düşünce ve davranışlarla görülen obsesif kompulsif bozukluk, olumsuz yaşantılar sonrası ortaya çıkan yoğun kaygılar (travma sonrası stres bozukluğu) ve “Acaba bir hata yaparak rezil olur muyum?, Sesimin titrediği fark edilir mi?, Başarılı olabilecek miyim?” duyguları ile görülen başarı/sınav kaygısı şeklinde sıralanabilir. Özellikle, SBS, YGS ve LYS sınavlarına hazırlanan öğrencilerden, sınav kaygısı nedeniyle merkezimize çok fazla başvuru olmaktadır. Çocuklarda cinsel kimlik sorunları ile ilgili başvurular oluyor mu? Cinsel kimlik sorunlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uzman Psikolog Rabia Ünsaldı Köle: Cinsel kimlik sorunları ile ilgili başvuru sayısı, bu konuda bilgilenmek isteyen anne ve babalar ağırlıklı olmak üzere, gittikçe artıyor. Cinsel kimlik sorunları, kız çocukları için annenin, erkek çocukları için babanın uygun örnek olmadığı durumlarda çocuğun cinsel kimliğini geliştirmede yaşadığı bocalamalardır. Çocuğun cinsel kimliğinin farkına varacağı yaşlar olan 3-4 yaş arasında çocuk, kendi cinsiyetine uygun olmayan davranışları sergilemeye, sıklıkla karşı cinsiyetin giysilerine, ilgi alanlarına, oyunlarına, davranışlarına olan yoğun ilgisiyle dikkat çekmeye başlayabilir. Ancak, sözü edilen belirtiler her zaman cinsel kimlik sorunu olarak değerlendirilmemeli, çocuk kendi cinsiyetine uygun davranışlara olumlu bir şekilde yönlendirilmelidir. Anne babalar, çocuğun kişiliğinin ve kalıcı olan cinsel kimliğinin 11-13 yaşları arasında şekillendiğini unutmamalılar. Daha erken yaşlarda anne-baba ve diğer yetişkin tutumlarının, çocuğun cinsel rolleri öğrenme ve benimsemesinde önemli rolü vardır. Çocuğunuzda gözlemlediğiniz sözü edilen davranışların cinsel kimlik sorunu mu, yoksa geçici bir bocalama süreci mi olduğunu bir uzman yardımıyla ele alabilirsiniz. Davranım sorunu olan çocuklarda ne gibi belirtiler görülüyor? Uzman Psikolog Rabia Ünsaldı Köle: Davranım bozukluğu, çocuklarda sıklıkla ders başarısızlığına ve disiplin ile ilgili sorunlara yol açarak dikkati çeken, yineleyici ve ısrarlı bir başkaldırının, toplumsal kuralları çiğneyişin görüldüğü bir sorun alanıdır. Anne babaların aşırı ve katı disiplin anlayışı, çocuğun reddedilmesi ya da ihmal edilmesi, bakım ve eğitimdeki tutarsız yaklaşımlar, baskıya, fiziksel şiddete ya da cinsel istismara maruz kalmak, yanlış arkadaş gruplarına katılmak, davranım bozukluğunun önemli nedenlerindendir. Davranım sorunları olan çocuklar, sürekli sorun yaratan, ceza ya da deneyimlerden yararlanmayan, yalan söyleyen, sıklıkla öfke patlamaları yaşayan çocuklar olarak tanımlanabilir. Tedavi edilmemesi durumunda okuldan atılma, yasal sorunlar, erken
Anne babalar, çocuğun kişiliğinin ve kalıcı olan cinsel kimliğinin 11-13 yaşları arasında şekillendiğini unutmamalılar. başlayan cinsel deneyimler, erken gebelik, alkol, sigara ve madde kullanımı gibi riskli davranışların görülmesi söz konusudur. Erken tanı, uzman müdahalesi ve yeterli aile desteği, bir bütün olarak davranım sorunlarına ilişkin belirtilerin denetlenmesini sağlayacaktır. Çocuklarda gördüğümüz korkular bir sorunun, bozukluğun göstergesi midir? Uzman Psikolog Rabia Ünsaldı Köle: Korku yetişkinlerde olduğu gibi çocuklar için de doğal bir duygu, doğuştan gelen bir eğilimdir. Çocukluk korkuları yaşlara göre değişiklik gösterir. Bir bebek için her şey korkutucuyken, 2-3 yaşındaki çocuklar için elektrik süpürgesi, sifon sesi ürkütücü olur. Annesinin diğer odaya gitmesi, bir yabancı ile yalnız kalması korkuya sebep olur. 3 ve 4 yaşlarında karanlık, hayvan, hayali varlık korkuları (canavar, peri) eklenir. 5 ve 6 yaşlarla beraber bedensel zarar görme, yalnız başına kalma, yalnız uyuyamama, hırsız, anne babanın öleceği, hastalanacağı, kaza yapacağı korkuları görülür. Sözü edilen tüm korkular, çocuğun zihinsel ve duygusal gelişim dönemlerinde gözlenen doğal korkular olmakla beraber, çocuk için zaman zaman anne babasının ilgisini çekme yoludur. Anne ve babanın sakin, rahatlatıcı yaklaşımları ile çocuk bu korkuları zamanla aşacaktır. Bu korkular çocuğun ve ailesinin günlük yaşamını gün geçtikçe olumsuz yönde ve artarak etkiliyorsa, bunları sorun olarak ele alabiliriz.
Özel Madalyon Psikiyatri Merkezi Paris Cad. No:33 Kavaklıdere / Ankara Tel: 312 468 08 98 www.madalyonklinik.com
227
MAG festival
MUSTAFA BİLGEHAN, ÖZDEN TOKER, NUR PERİ ÖZLEM
BERCİS-TURGAY AÇIKALIN
IRIT-GABY LEVY
Ankara Müzik Festivali Başladı
Sevda-Cenap And Müzik Vakfı tarafından bu yıl yirmi yedincisi düzenlenen Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin açılışı MEB Şura Salonu’nda düzenlenen özel bir gece ile gerçekleştirildi. Gecenin başlagıcında konuklar kokteyl salonunda toplandı ve ardından Erol Erdinç şefliğindeki Hacettepe Senfoni Orkestrası ve Fransız piyanist Laure Favre Kahn’ın konserini dinlemek üzere salona geçtiler.
228
ÖZGE-ALİ ÇAVUȘOĞLU
NADİR-HEİDEAMARİA GÜRER
OLE-EGBERG MIKKELSEN
229
MAG davet
KORAY-TUĞBA KARTAL
Başkanlığa Özel Davet
230SERKAN-AYȘE NEZİROĞLU
BARIȘ AYDIN
NEZİH ALLIOĞLU
ELÇİM, SEFA ÇOL
Türkiye Genç İşadamları Derneği Ankara Şubesi Başkanlığı’na yeniden seçilen Sefa Çol, Sheraton Otel’de özel bir davet düzenledi. Geceye katılan konukları kapıda tek tek karşılayan Çol, konuklarıyla yakından ilgilenerek örnek bir misafirperverlik gösterdi. Kokteylle başlayan davet daha sonra yemekle davet etti.
SELEN İZCİ, BERKAY KOÇHİSARLI
AYȘE ÖZGE ÇINAR DEMİR, TAYLAN DEMİR
231
MAG centilmen
İlker Duruoğlu ilkerduruoglu@magdergi.com.tr
İş Gardirobunuz İçin Öneriler
Gardırobunuzda olması gereken 4 renk:
daha dinamik ve modern kesimlerle. Vücudunuza güveniyorsanız bu şık, değişken ve iyi görünümlü takımları tercih edin.
Güçlü, zarif ve keskin. İlk iş görüşmesi için biçilmiş kaftan. Beyaz ve hafif mavi renk gömlek ile tam uyumlu. Seçerken çok koyu veya çok açık gri almamaya özen gösterin.
• Üç Düğmeli Ceketler
• Gri Takım Elbise
• Lacivert Takım Elbise Bu takım elbise ile yanlış bir yere gidemezsiniz. Güvenilir ve klasik. Hemen hemen bütün gömlek ve kravat kombinasyonlarına uygun. Rahatlıkla iş toplantınızdan çıkıp, akşam davetine katılabileceğiniz bir takım elbise.
• Siyah Takım Elbise Soğukkanlı, cesur ve zımba gibi. Beyaz gömlek ve siyah kravat ile mükemmel kombinasyon. Dikkat etmeniz gereken; kendinizi cenazede gibi göstermemek. Fit olmasına dikkat.
• Haki Renk Pamuklu Takım Elbise İş kıyafetleri genelde koyu renktir ama bahar ve yaz ayları hafiflemeniz ve spor olmanız için bir fırsat. Beyaz ve açık mavi gömlek ile çok uyumlu, koyu kravatlar ile hoş tezatlıklar yapabilirsiniz.
Ceketteki Düğmeler Takım elbise satın alırken karar vermeniz gereken ilk unsur; tarzıdır. Dikkat etmeniz gereken takım elbisenin kaç düğmeli olduğudur. Bu kesim ve uyum ile ilgilidir ve tarzınızı belirleyecektir.
• Tek Düğmeli Ceketler Eğer havalı, şık ve spor bir şey arıyorsanız, onu buldunuz. İtiraf etmeliyim ki herkes için uygun bir takım elbise değil, gerçekten kendinize yakıştırıyorsanız o zaman gösterişli ve “ben buradayım” diyen bir takım.
• İki Düğmeli Ceketler İki düğmeliler son bir iki senedir tekrar revaçta. Önde gelen moda markaları iki düğmeli ceketler tasarlıyorlar, fakat bu sefer
232
Üç düğmeliler 90’lı yıllardan bu yana dominant olmayı başarmış takım elbiseleridir, günümüze geldikçe daha klasik olmuşlardır. Standart genç iş adamı seçimiyken şimdilerde, daha üst yaş grubuna hitap eder hale geldi bu takım elbiseler.
Gömlekler
Yaka ve renk en önemli iki kriter; beyaz ve mavi dominant ve garanti renklerdir takım elbise için. Bazı erkekler siyah, kırmızı ve uçuk pembeyi de tercih edebiliyorlar ama bence çok tezat. Yakaya gelince; düğmeli yaka, geniş yaka veya İtalyan yakayı tercih edebilirsiniz. Benim tercihim, her zaman orta yükseklikteki İtalyan yakadır, hem sıkı ve dik hem de spor.
Ayakkabılar Doğru ayakkabı seçimi size bütünlüğü getirir, yanlış seçim ise bir çuval incirin mahvolmasına sebep olur. Lütfen koyu takım elbiselerinizin altında tuhaf renklerde ve sivri uçlu ayakkabıları tercih etmeyin. Siyah genelde banko renktir ama haki renklerin altına taba ve kahverengini çok rahat tercih edebilirsiniz.
233
MAG davet
Mezunlar
İtalic’te
Buluştu
AYȘE ÖZDEN, AYȘEGÜL GÖKMEN
ÖZGÜR BİLGİN, ÖZGÜR KURUM, PINAR CANALP
Bilkent Mezunları Derneği, geleneksel olarak düzenlediği mezunlar yemeğini Ankara’nın yeni açılan gözde mekanlarından İtalic’te gerçekleştirdi. Çok sayıda mezunun katıldığı yemekte, konuklar gece boyunca birbirleriyle sohbet ederek eğlenceli vakit geçirdiler.
234
ȘEBNEM ÜNER, IRMAK TOSUN
ȘAFAK AKSÖYEK, BERKAN TERAS
BEGÜM AKIȘ, AYLİN AKGÜN
235
MAG röportaj
Leman Sam’ın Eğitiminden Geçip Hayatta Başarısız Olmak Gibi Bir Seçeneğim Yoktu “Ünlü bir annenin kızı olmak” cümlesine sıkışmamış, güzel yüzü, güzel sesi ve başarılı oyunculuk performansıyla kendi olmayı, “Şevval Sam” olmayı başarmış isim MAG’ın sayfalarına konuk oluyor… Başarılı kadrosu ve etkileyici senaryosuyla Siyah Beyaz filminde yalnız, güçlü bir kadını, Ayten’i canlandıran Şevval Sam’la keyifli röportajımız…
236
Ü
nlü bir annenin kızı olarak doğdunuz ancak öyle kalmadınız… Çok bașarılı bir oyuncu ve çok bașarılı bir ses sanatçısı oldunuz… Bu süreçte sizi zorlayan etkenler var mıydı? Dışarıdan avantaj gibi görünse de aslında işinde başarılı bir annenin çocuğu olmak, insanın sorumluluğunu daha da arttırıyor. Ancak zaten onun eğitiminden geçip de hayatta bir şekilde başarısız olmak gibi bir seçenek olmazdı. Hayata karşı duruş olsun, seçimler, kararlar, kriterler olsun; bize öğrettikleri, bir şekilde zaten bizim hayatımızı belirleyen etkenler oldu. Neticede ona yakışır evlatlar olduk. Siz hangi tarafınızın ağır bastığınız düșünüyorsunuz? Șarkıcı kimliğinizin mi yoksa oyuncu kimliğinizin mi? Şarkı söylemek nispeten daha bireysel oyunculuğa göre. En nihayetinde kendi şarkımı yapar da söylerim. Bu anlamda daha özgür hissediyorum. Ama oyunculuk için iyi senaryo, yönetmen, kast, prodüksiyon gerektiğinden, şanslı kesişmelere ihtiyacınız oluyor. Tabi müzik genlerimde var olan, oyunculuksa zaman içerisinde öğrendiğim bir şey olduğu için, müzik daha kolay. Kaldı ki, şarkı söylerkenki meditatif durum benim, müziğe daha yakın hissetmeme sebep oluyor. Kariyer basamaklarını hızla tırmandınız. Sinema filmi, diziler ve televizyon p rogramlarında yer aldınız. Ardından da albümler geldi… Bu ișlerin içinde hala gülümseyerek anımsadığınız hangi proje? Ben hemen hemen her işimde iyi ve keyifli
Oyunculuk için iyi senaryo, yönetmen, kast, prodüksiyon gerektiğinden, şanslı kesişmelere ihtiyacınız oluyor.
insanlarla birlikte olma şansına eriştim. Başarılı olur veya olmaz; bazen çok önemli değildir. Televizyon işleri içinde en çok; Süper Baba, Aşkın Dağlarda Gezer ve Gülbeyaz’da mutlu oldum. Albümlerin hepsi benim için ayrı ayrı önem taşıyordu. Bu hayatta sevdiği işi yapma şansına sahip insanlardan biri olduğumu düşünüyorum. Aktif bir ses sanatçısısınız. Konserler, albümler, programlar… Bunlarla beraber de “Siyah-Beyaz” adlı bir filmde yer aldınız... Projeye dahil olmaya nasıl karar verdiniz? Aslında karar diye bir süreç olmadı. Bir anda gelişti. Nejat’la konuştuk önce, sonra Tuncel Kurtiz ile tanıştık ve çok sevdik birbirimizi, sonra Ahmet… Derken bir anda kendimi Ankara’da buldum.
Bu hayatta sevdiği işi yapma şansına sahip insanlardan biri olduğumu düşünüyorum. Senaryo, oyuncular kararınızı etkiledi mi? Tabii… Hikayeyi de sevdim, kadro çok çok iyiydi. Her zaman böyle şanslı kesişmeler olmayabiliyor. Neticede onlar sayesinde de, çok mutlu ve keyifli bir süreç geçirdim Ankara’da. Filmin konusundan konușalım biraz da… Filmde “hayata karșı tek bașına direnen, yalnızlığı bir yașam tarzı haline getirmiș bir iș kadınını” canlandırıyorsunuz. Bu karaktere çalıșırken nasıl bir süreç yașadınız? Filmdeki karakterinizi konușalım dilerseniz… Ahmet bana karakteri çok iyi ve net anlattı. Siyah Beyaz’a gelen kadın profilinin sembolize edilmiş haliydi Ayten. Yalnız ama güçlü, biraz maskülen, arkadaşlarıyla birlikteyken cinsiyetsiz hatta… Ama kendini onlarla tamamlanmış hisseden bir kadın. Film bir dostluk, bir yalnızlık, bir aidiyet hikayesi. Sizi memnun eden bir proje miydi? İçinize sindi mi? Kesinlikle. Kusurları, noksanları olabilir, gişe filmi olmayabilir belki. Ancak, pişmanlık duyacağım bir iş hiç bir zaman olmayacak. Kendimizden de bir şeyler bulduğumuz, çok güzel insanlarla birlikte olduğumuz bir süreç yaşadık. Ekip, kamera önü veya arkası olsun, mükemmeldi. Ahmet’i tanıdığıma çok memnunum. Böyle
Siyah Beyaz; bir dostluk, bir yalnızlık, bir aidiyet hikayesi. bir kadronun içinde yer almaktan, oyunculuk ve arkadaşlık adına çok çok mutluyum. Zaten bazı sahnelerde onların peformansını seyretmekten, oyunculuğu unuttuğumu, yerine, canlı seyirci olarak onları seyretmiş olduğumu fark ettim. Tuncel Kurtiz gibi bir duayenle çalıșmak size neler kazandırdı? Ah ahh! Tuncel Abim bir tane… Dünya tatlısı bir küçük çocuk o... Oyunculuğu bile bir kenara bırakın, onu dinlemek ve bir arada olmak bile büyük bir mutluluk, büyük bir şans benim için. Bundan sonra Șevval Sam’ı nerelerde göreceğiz? Gelecek plan ve projelerinizden bahseder misiniz? Yeni bir sinema filmi gelirse değerlendirebilirim. Dizi düşünmüyorum çünkü zaten yoğun bir konser programım var. Yeni albüme girdim. Haziran gibi piyasaya çıkar diye düşünüyorum. Şimdilik bu kadar Sevgili Petek... Teşekkürler... Röportaj: Petek Eskioğlu
237
MAG düğün
Antalya’da Balayı OĞUZHAN-ESRA AYDIN
RONA-ÇAĞLA YAĞMUR
Başkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesi mezunu Merve Kocaoğlu ile işadamı Emrah Demiriz bir yıllık beraberliklerini Sheraton Otel’de gerçekleştirilen bir düğün töreniyle taçlandırdı. Genç çiftin nikah şahitliklerini Altan Erkekli, Mustafa Akyol, Mert Doğan ve İdris Bal üstlendi. Demiriz çifti balayı adresi olarak Antalya’yı tercih ettiler.
238
EMRAH-MERVE DEMİRİZ
EBRU EKİNCİ
OYA KORCAOĞLU
PINAR ÜNALDI
239
MAG davet
NAGEHAN ÇOL, DENİZ KÖPRÜLÜ
RASA ÖZÇELİK
SEPHORA Tunalı’da
240
MAHSUSE, AYȘE DURU
ZEYNEP BÖREKÇİ
GÜNSELİ ÇEÇEN,
EBRU DEMİRYÜREK
Ünlü kozmetik mağaza zinciri Sephora, Tunalı Hilmi Caddesi’nde yeni açtığı mağazasına başkentin seçkin bayanlarını davet ederek, ürünlerini tanıttı.
ELA TONTU, SİMRU VARDAR
BERİL AKÇAY
241
242
243
MAG davet
Altı Şahitle Evet Dediler AYȘE ÇETİN
ESRA ȘAHİNER
TÜLİN SÜRAL
Crowne Palaza Genel Müdür Yardımcısı Uğur Bür ile Bilkent Üniversitesi’nde İngilizce öğretmeni Sinem Çetin iki yıllık birlikteliklerini Crowne Plaza’da gerçekleştirilen şık bir düğün töreniyle taçlandırdı.
244
SİNEM ÇETİN-UĞUR BÜR
İREM BÜR
OREN-BAȘAK FRANSEZ
245
SEDA-BORA GÖNÜL
AYȘE-ESAT AKAR
BUKET DİZER
KIVANÇ-NERİMAN DERİN
Çiftin nikah şahitliklerini Mustafa Demir, Ertuğrul Sağlam, Bülent Korkmaz, İlhan Bayer, Süleyman Okudan ve Ali Fuat Türkmen üstlendi. Yeni evli çift balayı tercihi olarak da Kıbrıs ve Uzakdoğu Turu’nu tercih etti.
246 TELLİ AYNUR
BEYHAN-GÜLTEKİN BAKKALOĞLU
GONCA ABACILAR
ESİN-SİNAN MISIRLI
247
HAFTANIN HER GÜNÜ
PAZARTESİDEN PAZARA HAFTANIN HER GÜNÜ, ANKARA’NIN EN LEZZETLİ MÖNÜSÜNÜN TADINI ÇIKARIN. SABAH KAHVALTISINDAN ÖĞLEN İŞ MOLALARINIZA, AKŞAMÜSTÜ KAHVE-TATLI KEYFİNDEN AKŞAM ZENGİN MUTFAĞINDAKİ EŞSİZ TATLARA UZANAN LEZZET YOLCULUĞUNUZDA GÜNÜN HER SAATİ PEPPERMİLL SİZLERLE... 248
Ankara’nın en geniş bahçelerinden birine sahip PepperMill’de yaz ayları bir başka geçer! Yaza özel olarak dekore edilen ve tasarlanan ferah bahçesinde yetişen elma ve dut ağaçları arasında Şef Sezgin’in birbirinden leziz sunularını tadabileceğiniz bir keyif dünyasına dönüşür; PepperMill. Her yaz sezonunda yenilenen kokteylleri eşliğinde her köşesi farklı oturma grupları ile donatılmış bir masal bahçesinde saatlerin nasıl aktığını farkedemezsiniz. Yıllardır değişmeyen “kaliteli hizmet” anlayışını benimsemiş, tecrübeli ve güleryüzlü personeli ile evinizin sıcaklığını bulabileceğiniz çok özel bir mekandır; PepperMill.
BU BİR İLANDIR
İçeri girdiğiniz andan itibaren özel bir yerde olduğunuzu hissettiren ve PepperMill’in dekorasyonunda kullanılan, markayla bütünleşen kırmızı renk; coşkunun, tazeliğin, sıcaklığın rengi... Ayrıca iç mimarideki ince düşünülmüş şık detaylar, özenin, özgünlüğün, bir göstergesi. Ama yine de “Ben bu lezzet serüvenini evimde yaşamak istiyorum.” derseniz PepperMill, paket servisi uygulaması da elbette hizmetinizde.
Başta Amerikan ve İtalyan mutfağı olmak üzere dünya mutfağından zengin ve seçkin lezzetler sunan PepperMill, sizleri bu lezzet dünyasına davet ediyor. İtalya’dan özel olarak gelen pizza fırınlarının bulunduğu açık pizza mutfağı, bol alternatifli leziz yemeklerle dolu mönüsü, zengin şarap seçenekleri PepperMill’i lezzet konusunda da farklı kılan özelliklerden sadece birkaçı... Yaz ayları için özel hazırlanan Bonfile Fontine, birbirinden leziz ve yine yaz aylarına özel olarak sunulan elde açma hafif pizzaları, anlaşmalı seralarda üretilen ve Antalya’dan günlük olarak gelen yeşillikleri, kendi imalatı makarnaları ve özellikle cheesecakeler’i vazgeçemeyeceğiniz tatlardan... Kokteylleri mi? Denemeden bilemezsiniz!
Yaz aylarının vazgeçilmez içeceği olan ünlü “limonata”sı için şehrin her yerinden gelen konukları gibi sizde de alışkanlık yapabilir. 4. Cadde No:159 Emek - ANKARA Tel: 0312 222 33 99 - info@peppermill.com.tr www. peppermill.com.tr 249
MAG mutluluk okulu
Meral Ceylan meralceylan@magdergi.com.tr
Sarı Çiçek Nisan ayının ilk günlerinde Bodrum’da güzel bir hafta sonu geçirdim. Pırıl pırıl gökyüzünün altında mutlulukla gülümseyerek güneşe teslim ettim, kış yorgunu bedenimi...
H
enüz insanların ulaşmadığı sahillerde özgür bırakıp içimdeki çocuğu, çıplak ayakla koşturdum. Atlas bir örtü gibi uzanan sonsuz mavinin kıyıları, altın sarısı çiçek deniziyle buluşuyordu. Gözlerim renk sarhoşu oldu adeta. Bütün bu yaşadığımız hoşlukların devamında Ankara’ya dönüş zamanı geldi. Havalimanına doğru akşam yedi sularında ilerlerken güneşin batışındaki mucizeyi izledim büyülenmiş gibi... Bodrum’a veda ediyordum şimdilik... Alana yaklaşmak üzereyken arkadaşıma bilet ve kimliklerimizi kontrol edelim diyerek çantamı açtım. Bu şaka olmalıydı. İstanbul aktarmalı tek uçak vardı ve biletimizdeki saat bizim sandığımız gibi dokuz değildi. Şu anda havalanan kaçırdığımız uçak olmalıydı.
ne yapabiliriz diye sordum. Bodrum’dan İstanbul’a geç saatte bir uçak daha vardı fakat İstanbul’dan Ankara’ya gidecek uçaklarda hiç yer yoktu. Arkadaşım panik içinde uzun süre bu dalgınlığı nasıl yaptık diye öfkelendi. Birkaç yere telefon etti. Şimdi ne olacak, ne yapacağız, nasıl böyle bir şey oldu gibi sorularla canını sıkmaya devam etti. Oysa olan olmuştu. Ne kadar dövünsek de, hayıflansak da zamanı geri döndüremezdik. Arabanın camını açıp temiz havayı solu-
Bu duruma gelmem kolay olmamıştı tabii. Bununla beraber yaşam deneyimlerim bana göstermişti ki başımıza gelenlere “hayır” diyerek hiçbir şey elde edemiyoruz. Aksine kendimize acı veriyor, çözüm yollarını göremiyor ve bu arada zaman geçiriyoruz. Olanı kabul etmek sorunu çözmenin yarısıydı bence. Diğer yarısı daha sonra geliyordu. Arkadaşım inanamayan gözlerle beni izlemeye devam etti. Elbette her durumda hayata “evet” demek o kadar da basit değildir. Bazen altından kalkmakta zorlandığımız durumlar da olacak. Kimi zaman kabul etmekte büyük güçlük yaşayacağımız olaylarla da karşılaşacağız. İsyan edeceğiz, kahrolacağız, üzüleceğiz. Yine de başımıza gelen her şeyin bir sebeple yaşandığını bilmek bize güç verecek. O güçle altından kalkacağımızı bilmenin huzuruyla sabredeceğiz. Yaşam daima kaldırabileceğimiz kadar yük verir bize, ne daha fazlasını ne daha azını...
Acentemizi arayarak durumu bildirdim ve
dum keyifle... Güneşin son kızıllığı tepelerdeki sarı çiçekleri çoktan gölgelemeye başlamıştı. Rahatça arkama yaslandım ve sonra şöyle dedim: Yaşasın! İstanbul’da kalır, sabah Boğaz’da harika bir kahvaltı yapar sonra da Ankara’ya uçarız. Bana şaşkınlıkla baktı ve nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun dedi.
250
Biz nasıl mı döndük? Dış hatlardan gelen uçağın bir saat sonra direk Ankara uçuşu olduğunu öğrendik ve umduğumuzdan daha kısa sürede evimize geldik. Ve benim aklım o çılgın sarı çiçeklerde kaldı...
251
MAG ışık
Patilerin
Gücü Adına
Zeynep Işık
S
zeynepisik@magdergi.com.tr
Yüzyıllardır insanlarla uyum içinde yaşayarak doğal düzenlerini değiştiren hayvanlar değil midir? Onlar bu denli irade sahibiyken biz insanlar neden onları ilk fırsatta yok etmeye, onlara ihanet etmeye kendimizi bu denli adamışızdır?
okakta tasmasız bir köpek görünce neden ilk tepkimiz hayvanı korkutarak uzaklaştırmak ve hatta mümkünse onu yok etmek olur? Sebebi, kendimize verdiğimiz değer kadar, başka canlılara ve de topluma karşı bir sorumluluğumuz olduğunu unutmamızdır. Yalnızca onların da yaşam hakları olduğunu bilmeniz dahi toplum açısından olumlu bir gelişme demektir. Kitle iletişim araçlarından sayesinde gün geçtikçe hayvanlar hakkında daha da bilinçleniyor ve dolayısıyla daha da duyarlı hale geliyoruz. Özellikle son yıllarda birçok medya kuruluşunun sosyal sorumluluk projeleri arasına kattığı hayvan haklarını savunma davası, onları korumak adına ciddi adımlar atmamıza yardımcı oluyor. Ayrıca hayvan severlerin desteğiyle ayakta duran hayvan koruma derneklerinin çabasını da yadsımamak gerekir.
TÜRKİYE’NİN İLK ENGELLİ HAYVAN BARINAĞI ADANA’DA Misal geçen ay Türkiye’de bir ilk gerçekleşerek, Adana’da görme ve yürüme engelli hayvanlar için özel bir bakımevi kuruldu. İşkence sonucu psikolojisi bozulan hayvanların da olduğu merkezin tüm ihtiyaçlarını yerel yönetim karşılamakta. Eskiye kıyasla ülkemizde olumlu gelişmeler kaydedilse de, yine de önümüzde aşılacak çok engel olduğu aşikar. Dünyada da durum pek de farklı değil aslında. Örneğin Zürih’te devlet, mahkemelerde hayvanları temsil etmeleri için avukat atarken, İsviçre’de halk aynı uygulamayı yürürlüğe koymayı reddediyor. PETA adıyla bilinen ultra-aktivist grup bir yandan hayvanların yiyecek, giyecek, deney ve eğlence amaçlı öldürülmemeleri çağrısında bulunurken, bir yandan da barınaklarda “atıl” kabul edilen hayvanlara ötenazi yaparak yaşam haklarını ellerinden alıyor. Dünya çapında bu konuda bir kavram karmaşası yaşanırken, Türkiye’de de kafaların karışması gayet normal. Halbuki tam gelişmiş ülke düzeyine erişmek için çözüm çok basit: Her canlının yaşam hakkına saygı duymak, onları korumak ve buna uymayanları da adilce cezalandırmak.
252
ATATÜRK’ÜN HAYVAN SEVGİSİ Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurarken ilkelerinin yanı sıra insanlığı ve hayvan sevgisiyle de Türk milletine liderlik etmişti. Yaşamı boyunca sokak hayvanlarının sahiplenilmesi için çırpınan Atatürk’ün hayvan sevgisi öyle büyüktü ki; 1. Dünya Savaşı’nda Alp adındaki köpeğini cephede dahi yanından ayırmadı, Kurtuluş Savaşı’nda ele geçirilen Yunan komutanının Alber adlı köpeğini sahiplendi ve hatta Sakarya adındaki atı ile köpeği Fox’a da çok değer verirdi. Aslen sokak köpeği olan Fox en önemli toplantılarında bile Atatürk’ü yalnız bırakmaz, Paşa odasına çekildiğinde o da ayakucunda kendisine özel dikilen minderde yatardı. Kayıtlara göre Fox’un ölümüyle Atatürk adeta yıkılır, aklına geldikçe gözleri dolardı. Atatürk’ün bu mirasına sadık kalmamızın yanı sıra, öğretilerini gelecek nesillere aktarmak için elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü meselenin özüne inersek, hayvanları sevmeyen ve onlara işkenceyle ve ölümü layık gören kişilerin oluşturduğu bir toplum, ahlaki açıdan çökmeye de mahkum olur.
ONLARI AİLENİZİN BİR FERDİ YAPIN! Peki, çocuklarınıza hayvan sevgisini nasıl aşılayabilirsiniz? En bilindik yol, evde hayvan beslemektir. Şüphesiz çok fedakarlık gerektiren bir iştir ancak
öte yandan çocuklarınıza sorumluluk ve merhamet duygularını kazandırmanın en kısa yoludur. Eğer eviniz hayvan beslemek için müsait değilse çocuklarınızı düzenli olarak barınaklara ve bakımevlerine götürebilir, onlara hayvan sevgisini böylece aşılamış olursunuz. Şayet fobiniz varsa, çocuklarınıza korktuğunuzu belli etmeden onlara hayvanlarla ilgili programlar, belgeseller izletmek ve hayvan sevgisini konu alan kitaplar okutmak en basit çözümlerdir. Bilindiği üzere korku sonradan edinilen bir duygudur; yani çocuklarınızın da sizin gibi korkuyla yaşamasına engel olabilir hatta günün birinde siz de korkularınızı yenerek bir hayvan edinebilirsiniz. Evinizde hayvan besleme konusunda çocuklarınıza öğretmeniz gereken tek bir şey var, o da hayvanların oyuncak değil birer canlı olduğunu asla unutmamaları. Sıkıldıklarında sokağa atamayacaklarını, onların da insanlardan farksız olarak temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini anlatmanız gerekir. Çocuğunuzu ruhsal anlamda sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırmak istiyorsanız, onlara en başta hayvanları sevmeyi öğretin. Sebebi ne olursa olsun hayvanlara eziyet edip öldürenler, merhamet duygusundan yoksun oldukları için insanları da sevemezler. Bunun da faturası tümüyle topluma kesilir. UNESCO’nun 1978 yılında açıklanan Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin beşinci maddesine göre: “Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir. Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.”
GENÇ BİR HAYVAN SEVERİ KAYBETTİK… Gerçek bir hayvan hakları savunucusu olan Emine Atik geçtiğimiz ay 22 yaşında hayata gözlerini yumdu. Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Ankara gönüllüsü bu genç kız, kısacık ömründe hayvan haklarını savunmayı görev edinerek, meclis koridorlarını defalarca arşınlamıştır. Kendi engeline rağmen hayvan haklarının önündeki engellerin kalkması için elinden geleni yapması ile gelecek nesillerle bırakacağı en büyük mirastır. Atik’i bizzat tanışamamış olsam da, ailesine, hayvan severlere ve son nefesine kadar yaşam haklarını savunduğu hayvanlara başsağlığı diliyorum.
253
MAG golf
AHMET AĞAOĞLU
FEHMİ ZORLU
KAYA ÇİLİNGİROĞLU
Çırağan Masters’a Cemiyet Hayatından Yoğun İlgi Çırağan Masters Golf Turnuvası yaklaşık yüz oyuncunun katılımıyla Kemer Golf&Country Club’ta gerçekleştirildi. Üç kategoride düzenlenen turnuvanın kazananları, Kempinski Türkiye otellerinde harika bir hafta sonu ödülüne sahip oldular. Çırağan Palace’ın düzenlediği turnuvada cemiyet ve iş hayatının tanınmış simaları da yer aldı.
254
SERRA TOKAR
RANA ESEN- RAİF BİLİR
KIVANÇ OKTAY
255
MAG gezgin
Tolga ERDEN
tolgaerden@magdergi.com.tr
HONG KONG ve MACAU Yıllardır gitmeyi istediğim ama bir türlü kısmet olmayan Hong Kong’a sonunda gidebildim. Bu bir aylık Uzakdoğu gezimde, çok güzel yerler gördüm ve bu güzel yerleri sizlerle paylaşacağım ve umarım bu bilgilerle siz de güzel yerleri keşfedersiniz.
H
ong Kong ve Macau, Çin Devleti’ne ait olmakla birlikte ayrı kanunlarla yönetiliyor ve özerk bölge. Çin için vize almak gerekirken, Hong Kong ve Macau’ya vize yok. Kendine ait para birimi ve bayrağı var ama Çin’e bağlı. Enteresan! THY’nin direkt uçuşu ile 10 saat civarı uçtuktan sonra Hong Kong’a inebildik. Yıllardır hep duyduğum, gitmek istediğim Hong Kong’a so-
256
nunda gelebildim. 14 milyon kişi yaşıyor, Hong Kong’ta ve metre kareye 3500 kişi düşüyor. Fazla yer olmadığı için yerleşim dikine gelişmiş ve her yer gökdelenle dolmuş ve böylelikle dünyanın en kalabalık nüfus yoğunlu olan şehir unvanını kazanmıştır. Bir büyük yarım ada ve 265 adadan oluşuyor. Otelimize giderken Asya’nın en büyük ve işlek limanını görüyorsunuz. Hong Kong’ta arazi olmadığı için sanayi yok denecek kadar az. Tabi ki parayı ticaretten kazanıyorlar. Burada yaşayan insanların % 95’i Budist. Hong Kong’ta 2 gün kalacaktık ve otel olarak Harbour Plaza 8’i seçtim. Otelin yeri Kawloon Yarımadası’nda, Tsim Sha Tsui denen bölgede.
Bu bölgede görülecek ve yapılacak oldukça fazla aktivite var. Buranın deniz kenarı bölgesinden, Hong Kong Adası’nı görüyorsunuz ve buradan nefis bir manzara var. Bol bol resim çekmeden zaten bir yere gidemiyorsunuz. Gece buradan, 44 binadan yapılan ve Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiş lazer ve ışık şovunu her aksam saat 8’de mutlak izlemek lazım… Biz uzun yolculuk sonrası biraz dinlendikten sonra gece yemeği için Hong Kong Adası’na geçtik. Ve hemen 1 Michelin yıldızı olan ünlü Cantonese Restaurantı Yung Kee’ye gittik. 1942’de açılan bu restoranın Michelin yıldızı haricinde bir
sürü ödülü var ve Asya’nın en iyi restoranlarından birisi. Sade bir dekorasyonu olan Yung Kee özellikle ördek konusunda bir uzman ve tüm Cantonese mutfağından örnek yemekleri tadabilirsiniz. Ayrıca Dim Sum (Çin Mantısı)da çok ünlü fakat ancak ünlü mantılarını tadabilmek için gündüz gitmeniz lazım. Biz gece gittiğimiz için ünlü ördeklerinden ve yanında birçok lezzetli yemeği yiyerek kendimizi ünlü Hong Kong gece hayatına attık. Zaten Yung Kee’nin olduğu caddenin bir paraleli Wyndham HK’nin bar ve gece kulüplerinin bir araya toplandığı bölge. Burasına “barlar sokağı” da diyebilirsiniz. Yan yana bir sürü bardan insanlar sokağa taşıyor. Biz o gece Yung Kee’deki yediklerimizi bastırmak için bu bar ve kafelerde bir kahve içtikten sonra ünlü gece kulübü Dragon-i’ye gittik. Ben aslında burayı daha büyük ve daha güzel bir gece kulübü olarak bekliyordum. Ama daha çok terasında insanlar oturuyordu biz gittiğimizde, içerdeki gece kulübü de çok enteresan bir yer değil. Bazen insanların yazdığı “en güzel” denilen yerler bana hitap etmiyor olabiliyor. Herkesin zevki ayrı oluyor tabi. O yüzden bazen
insanlar bir yere kötü bile dese, gidip kendim görmek isterim. Belki ben beğenirim, belli mi olur? Oradan ayrılıp hemen Dragon-i’nin altındaki Prive Club’a geçtik. Bence Prive Club olarak daha güzel. Uzunca bir clup olan Prive’yi görüp, içkilerimizi bitirdikten sonra, yine HK’un en ünlü gece kulüplerinden Beijing Club’a geçtik. 2 katlı olan bu gece kulübü, gecenin ilerleyen saatlerinde bir hayli doldu, hatta hareket edilmez halde geldi. Bu gece kulübünün 2. katı VIP bölümü. Hip hop’tan ve kalabalıktan sıkılıp ikinci kattaki güzel terasında biraz oturduk. O gece hip hop çaldığı için ben de bu müziği sevmediğimden, biz erken çıktık. Hem saat farkının, hem de uzun yol yorgunlu yüzünden geceyi orada noktalayıp, otele döndük. Ertesi sabah, Hong Kong’un turistik yerlerini keşfetmek için, erken kalktık. Hemen Tsim Sha Tsui Star Ferry Limanı’na geldik. Buradan yani bulunduğumuz Kowloon Yarımadası’ndan,
Victoria Limanı’nı geçerek Hong Kong Adası’na geçtik. Tabi geçerken harika manzaraya hayran kalmamak elde değil. Buradan taksi ile Victoria Peak’i (tepesi) tırmanmak için tepeye giden kırmızı tramvayların başlangıç noktası Mt. Austin Road’a geldik. Tramvay ile 552 metredeki Victoria Tepesi’ne çıktık. Burası, HK’da mutlaka yapılması gerekenlerin başında geliyor. Yukardan harika bir manzara var. Buraya Sky Terrace deniliyor. Bütün Kowloon Yarımadası,
Victoria Limanı ve Hong Kong adasını tüm ihtişamıyla görebilirsiniz. Gerçekten etkileyici bir yer. Burası genelde aşağıya göre 5 derece soğuk ve rüzgarlı. O yüzden, yanınıza sizi soğuktan koruyacak bir şeyler almanızda yarar var. Victoria Tepesi’nden indikten sonra, neredeyse öğlen olmak üzereydi ve daha hiç bir şey yemediğimiz için, taksi ile HK adasının güneyine Aberdeen Koyu’na geçtik. Burada yine turistlerin çok rağbet ettiği ünlü, yüzen restoran Jumbo Floating’e gittik. Bu restoran sayesinde Aberdeen Bölgesi çok ünlü olmuş. Buranın dekorasyonu Pekin İmparatorluk Sarayı’na benzetilmiş. Aslında turistik olmasından dolayı fiyatlar abartılı. Yemekte her yerde bulabileceğiniz yemekler için buraya gitmeye gerek yok diye düşünüyorum. Buradan yine taksi ile Stanley Market’e gittik.
Bu pazarda genellikle tekstil ürünleri satılıyor. Duyduğuma göre fiyatlar eskiye göre daha pahalıymış. Ama birazdan bahsedeceğim Temple Street Night Market’e göre daha kaliteli eşyalar bulabilirsiniz. Belki hanımlar daha çok sevebilir burayı ama bizim çok ilgimizi çekmedi. Bu arada buraya gelirken, yolda Repulse Bay’den geçtik. Burası Hong Kong Adası’nda insanların denize girdiği yer. 1980’lerde plajın arkasına yapılan büyük apartmanlar Feng Shui tarzı ile yapılmış ve
apartmandaki büyük boşluk, dağ ile denizin birbirini görmesini engellemiyor. Hong Kong Adası turumuzu tamamladıktan sonra tekrar Star Ferry ile Kowloon Yarımadası’na, muhteşem liman manzarasını içimize sindire sindire geri döndük. Salisbury Road’dan biraz yürüyerek, resimler çektikten sonra dünyanın en iyi otellerinden bir olan Peninsula Oteli’nin yanından geçerek Nathan Caddesi’nde yürümeye başladık. Peninsula Otel’den birazdan bahsedeceğim. Dünyanın en iyi otellerinden biri olur da, ben en azından görmeye gitmem mi? Zaten çok uzun zamandan beri Hong Kong’a gitme sebeplerimden biri de Peninsula Oteli’nin çatısında olan Philippe Starck imzalı Felix Restaurant’a ve barına gitmekti. Neyse Nathan Caddesi’ne devam… Nathan Caddesi, Kowloon Yarımadası’nın en önemli cad-
257
MAG gezgin delerinden, bir hayli de uzun. Üzerinde sayısız restoran olan ve alışveriş yapabileceğiniz mağazalar var. İnsanlar bir koşuşturmadır gidiyor, herkes alışveriş çılgınlığında. Bu caddenin ilerisinde Temple Street Night Market var. Burası saat 2’de açılıyor ama adı üstünde akşam 6 - 10 arası burası çok hareketli. Burada yine biz pek alacak bir şey bulamasak da, bir sürü taklit markalar, hediyelik eşyalar var. Aynı zamanda, sokakta bir sürü restoran var. Biz yemeğe pek cesaret edemedik, sağlık olayları yüzünden. Ama açıkçası özellikle deniz ürünleri çok leziz gözüküyorlardı. O akşam yemeği hafif geçirip, akşam uzun zamandır gitmek istediğim Peninsula Otel’e 11 civarı gittik. Hong Kong’un en eski ve prestijli oteli olan Peninsula, 1928 yılında açılmış ve dünya çapında bir üne sahip. 5 çayları şehirde bir prestij göstergesi. 28.kattaki Felix Philippe Starck’ın ününe uygun olarak harika döşenmiş. Zaten manzara harika. Burası sadece restoranı ve atmosferi ile değil özellikle erkekler tuvaleti ile de meşhur. Pisuarlar harika Kowloon manzaralı… Buradan çıktıktan sonra ününü duyduğumuz Kee Club’a gidelim dedik. Ama burası özel bir kulüp ve üye olmak gerekiyormuş. Üyelikleri de çeşit çeşit. En pahalısı 5000 USD. Ne yazık ki kulübe bizle birlikte kapıdaki insanlar da giremedi. Bu biraz bize teselli oldu. Ama bence yemeğe rezervasyon yaparak buraya girebileceğinizi düşünüyorum. Duyduğuma göre hem yemekleri hem de gece kulübü olarak çok iyiymiş. Artık bir dahaki sefere… Oradan çıktıktan sonra, hemen D’Aguilar Sokağı’ndaki LFK Oteli’nin 29.katındaki Azur rest-bara çıktık. Bu şık restoran gece 11’den sonra kulübe dönüşüyor. Yandaki terasında
258
da güzel Hong Kong manzarası var. Orada bayağı kaldıktan sonra geceyi Prive Club’da bitirdik ve otelimize döndük. Biz 2 güne ancak bu kadar sığdırabildik. Hong Kong’ta yapılacak daha bir sürü aktivite ve görülecek onlarca yer var. Bence Hong Kong’ta en az 4 gece kalmak lazım. Ertesi sabah, yine Çin’e bağlı ama özerk olan Macau için feribota bindik. Türk vatandaşlarına vize gerekmiyor. Biletlerinizi online olarak alabilirsiniz. Yaklaşık 1 saat süren yolculuk gayet rahat geçti. Macau, 450 yıl Portekiz egemenliği altında kaldıktan sonra, 1999’da Çin’in egemenliğine geçmiş. Burası Çin’in küçük Las Vegas’ı. Burada Las Vegas’tan tanıdığımız dünyaca ünlü oteller var. Bunlar Wynn, Venetian ve MGM bunlardan bazıları. Ve dünyanın en büyük kumarhanesi de Las Vegas’taki Venetian Oteli’ndeki değil, buradaki Venetian Oteli’nde. Biz Taipa Adası’ndaki Grand View Oteli’nde kaldık. Otelimiz fiyat bakımından gayet makul olmakla birlikte her türlü rahatlığa sahipti. Otelimizin gayet rahat ve güzel odasına yerleştikten sonra biraz dinlendik. Bu arada öğrendim ki, Venetian Oteli’nde -benim yazılarımı takip edenler bilir- benim hemen hemen tümünü gördüğüm Cirque Du Soleil’in bir şovu olan “Zaia” var. Tabi ki, hemen biletlerimizi online ola-
rak aldık. 75 kişinin görev yaptığı bu şovda, Las Vegas’takiler kadar güzel ve etkileyiciydi. Şov sonrası, Venetian Oteli’nin Casinosu’nun içindeki, Imperial House Dim Sum’a gittik. Gerçekten bu Cantonese Mutfağı bir harika. Uzak Doğu’da olduğum sürece genel olarak hep buraya özgü yemekleri yemeye çalıştım. Yemekten sonra ise, tabi ki dünyanın en büyük kumarhanesinde kumar oynayan yegane Türklerin arasına katılmak için kendime bir Black Jack (21) masası baktım. Ben pek kumar oynamayı sevmesem de ancak Las Vegas’a gittiğimde limitli bir parayla kaybetmek için oynarım. Zaten ayırdığım parayı da bitirince kalkmasını bilirim. Kazanırsam da ne mutlu bana. Kumarda, para hırsına kapılmamak lazım. Kendime masa ararken, burada Las Vegas’ta görmediğim tarz oyunlar vardı. Ben kafamı karıştırmadan kendime bir masa buldum. Genelde Las Vegas’ta daha ucuz masalar bulunur, minimum oynamak için. Burada genel olarak minimum 25 USD’den başlıyor masalar. O gece şansım yaver gitti ve
500 USD’a yakın kazanarak mutlu mesut sabahın 5’inde otelimin yolunu tuttum. Macau’da sadece 1 gece kaldık. Zaten bize de yetti. Ne de olsa burası bir Las Vegas değil. Öğlene doğru kalkarak, tekrar feribota bindik. Biletini aldığımız feribot, direk havaalanına gidiyordu. Ben servis diye buna derim. Hong Kong ve Macau seyahatimi böylece sonlandırarak, hayatımda en çok sevdiğim sevgili Phuket’e doğru yola çıktık… Arkası mı? O da öbür aya inşallah… Sağlıklı ve bol seyahatli bir hayat dilerim…
259
MAG parti
ASLI ULUDAĞ, ARZU GÜLLÜ, CEREN ÇETİNER
İLKE, OĞUL KAAN, KAAN TEMEL
ZEYNEP,ESRA GÜLTEKİN
Sarı Lacivert Doğum Günü Deniz Bank Ulus Şubesi’nde Şube Müdürü olan Tufan Ergür ve Sema Ergür çiftinin oğulları Ertan için Minitown’da doğum günü partisi düzenlendi. Çok sayıda konuğun katıldığı partide, çocuklar oyun oynayarak ve bol bol eğlenerek güzel bir gün geçirdiler. Fenerbahçeli olmasından dolayı Ertan, Fenerbahçe’nin ambleminden ve sarı-lacivert renklerden oluşan bir pasta kesti.
260
TUFAN,ERTAN,SEMA ERGÜR
DİLEK,SARP,ERKAN ÖZERTAN
SEDA,SEFA YILDIRIM
261
MAG davet
IOGLU
RU KADAYIFÇ
ALİ, CAN, EB
ALİ, AYȘE, HASAN ERDEM MİNA, HÜLYA KALYO
NCU
Çocuklara Özel Sinema Şenliği “ Ülker Çocuk Sinema Şenliği” elli ilde bir çok sinemada Astro Boy adlı animasyon filmin gösterilmesiye bu yıl üçüncü kez gerçekleştirildi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı onuruna geleneksel hale getirdiği etkinlik öncesi Etiler Mohini’de ünlü annelerin ve çocuklarıyla birlikte katıldığı bir gösterim gerçekleştirildi.
ȘEBNEM, KERİM DERE
Lİ
262
CAN-DENİZ BERDAN
263
MAG röportaj
İşte Kahramanlarımız
Siyah Beyaz
264
Tuncel Kurtiz denince akla ilk gelen sıfat; “duayen” oluyor. Bunu bir deneyin, hemen hemen herkes aynı yanıtı verecektir. Biz de duayeni, ustaların ustasını, Tuncel Kurtiz’i MAG’ın sayfalarına konuk ettik ve büyük onur duyduk. Kurtiz’le yeni filmi Siyah Beyaz’ı konuştuk…
S
evgili Tuncel Bey, öncelikle geniș kapsamlı röportaj sözünüz için size ve ID’ye çok teșekkür ediyorum. Sizinle biraz Siyah-Beyaz Filmi ile ilgili sohbet edelim istiyorum. Șu an vizyona giren Siyah Beyaz Filmiyle ilgili görüșleriniz nelerdir? Size göre nasıl bir çalıșma oldu? Siyah ve Beyaz, gece ve gündüz… İşte kahramanlarımız. Siyah ve beyazı, gece ve gündüzü yaşıyorlar aslında. Barda, her şey yolunda görünüyor, sadece küçük anlaşmazlıklar ve birbirine takılmalarla yürüyor hayat. Orası onların kendi yalanlarına inanmaya çalıştıkları bir fanus, sırça köşk. Oysa evde yalnız kaldıklarında kendi gerçekleri, nasıl yalnız, mutsuz ve umutsuz oldukları çıkıyor ortaya.
Filmde canlandırdığınız karakteri bize yorumlar mısınız? Komünist Ahmet Nihat hayaller kuruyor, hayallerini gerçekleştirmek için ne yapıyor peki? Her akşam doğru mağarasına, arkadaşlarına koşuyor, şarabını söylüyor, kahkahalarını patlatıyor. En büyük problemi; barın
kapanması. Ama barın cenaze töreni için de bir kasa kiraz getirmeyi unutmuyor. Sonra
Hepsi de gece ve gündüzde, yalanları ve gerçeklerini açığa çıkarıyorlar.
evinde bir tuvali kırmızıya boyayıp, “Anne, anne” diye ağlıyor ve engelli bir çocuğu annesiyle gezmeye götürüyor. Siyah Beyaz filmi sadece vizyona girmekle kalmayarak, belgesel niteliğinde dünya arșivinde yerini alacak görünüyor. Türkiye ga-
lalarında filmin mesajını hep siz anlattınız. Bu yönüyle filmin önemini MAG’a örnekleyerek açıklayabilir misiniz? Bu mahşerin beş atlısı, hep geceyle gündüzü yaşıyor; hepsi kendisine acıyor, kendilerine acıyan insanlardan ne beklenebilir? Ne senarist, ne rejisör, ne de oyuncular idealize etmiyorlar, oynadıkları insanları. Hepsi de gece ve gündüzde, yalanları ve gerçeklerini açığa çıkarıyorlar. Bu kahramanlarımız, bu günkü Türkiye’mizin tuzu kuru tiplerinden örneklerdir, onlardan başka bir tavır beklemiyoruz. Bence şiddetli bir eleştiri vardır filmde. Bu adamları eylem adamı yapmaya kalkışmak, en büyük yanlışı olurdu filmin. Aklıma “Umut” filmi geliyor… Bir eleştirmen, umutsuz, tek umudu toprağın altındaki bir define olan arabacı Cabbar’ı, elinde kızıl bayrağı ile arabacılar grevininin ön safında görmek istiyordu. Filmimizdeki eleştiriyi anlamayanlara armağan olsun. Siyah Beyaz filminin galalarında okuduğunuz șiirler ve doğaçlama sunumunuz ile herkesi büyülediniz. Son olarak MAG Okuyucuları için neler söylemek istersiniz? MAG okuyucuları için Petek’e uzun söyleşi sözü verdim. Sonraki buluşmamıza kadar benden de size sevgiler… Röportaj: Petek Eskioğlu
265
MAG spontane
Özge İçkale
ozgeickale@magdergi.com.tr
Planlanmamış Bir Yazı İmkansızı başarmak… Bu başarının araladığı kapı… Kapının ardından huzurlu yaşam çeşmesi… Bazen kapıyı aralayıp içeri girmeyi başarsak da çoğu zaman kapı dışarı oluyoruz. Sebep? İmkansızı başaramamanın yenilgisi.
H
uzurlu yaşamın kapıları, biz hayatı planlamaya başladığımızda kapanıyor yüzümüze. Üstelik ister planlı olalım, ister plansız, kapının ardındaki çeşmenin kimine gürül gürül akarken kimine de sadece damladığını da unutuyoruz. Zaten kurgulananın kurgusunu planlamanın oluru var mıdır? Yoksa sadece olabilme ihtimalini mi planlarız? İhtimaller doğrultusunda hiç durmadan çalışan beynimiz, ruhumuzu sıktıkça sıkar. Kendi telaşımızda bitkin düşer bedenimiz. Her yeni güne ertesi gün yapması gerekenleri düşünerek uyananlar kendilerine en “kötü” olanlar değil midir? Hayata karşı plansız olmaktan kastım; bir yaprak gibi savrulmak, düşünmeden, dü-
266
şüncesizce, hayata karşı darmadağın durmak değil tabi ki. Kendi kendimizi baskı altına sokup, bize bahşedilen bu kısa ömrü zehir etmenin yarattığı tahribattan bahsediyorum. Planlarımızı gerçekleştirme hırsımızdan yorgun düşüp, yaşamın, inadına plansızlığına karşı durabilme gücünü bulamama ihtimalimizden korkuyorum. Günümüzün en kurtulunası illeti, iç hızımızı yavaşlatmaya yönelik alternatif metot ve felsefeler çok popüler, zira insanların çıkış yollarına ihtiyaçları var. Çeşitli çözüm arayışlarının ortak amacı, kurgulama, planlama ve organize etmekle çok hızlı bir tempo içinde olan beynimizi içsel hızımızla dengelemek. Ertesi günün programını yaparken, on yıl sonrasının planlarını yapmaya başlamak zaten karar verilmişi yaşayacağımızı unutmak değil midir biraz da? Asıl zor olan en kolayı yapabilmek. Baskı altında attığımız sonraki
adımları, yürümeyi yeni öğrenmiş bebek adımlarına tercih etmeliyiz. Çocuklar gibi düşüp düşüp tekrar kalkarak, düşünmeden hareket etmenin eğlencesini çocukluğumuzda bırakmamalıyız. Zaten hayat yolunda yürümek çok zor değil mi? Üstelik ister sağdan yürüyelim, ister soldan, ister engellerin etrafında dolaşalım, ister üstünden atlayalım sonuçta hep ilerliyoruz. Planlı veya plansız… Düşe, kalka… Tek yaşama şansımız ve sonsuz plan kurma hakkımız varken, yapmak istediklerimizi ana başlıklar altında gerçekleştirmek en akıl karı… Huzur çeşmesinden kana kana içebilmek, araladığımız kapının gölgesinde keyif yapmak elimizde. Hayallerimizin gücüyle sıktığımız avucumuzu bazen gevşetmek, planlarımızı beklemeye alıp, plansızca yaşamak gerek. Baskı altında tutmadığımız hayatın bize getireceklerini kim bilebilir ki? Sevgiler.
267
MAG röportaj
Yaşasın Kötülük Şehrin en “kışkırtıcı” kültür ve sanat etkinliği olan “Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali”ne sayılı günler kaldı. 6 Mayıs’tan itibaren rengarenk filmler başkentlileri bekliyor.
B
u yıl temasını “kötülük” olarak belirleyen festival, hem toplumsal yaşamda hem de yaşamın bir yansıtıcısı olan sinemada kadınlara atfedilen kötülükleri sorgulayacak, kadınların neden “iffetsiz, dedikoducu, itaatsiz, edepsiz, yuva yıkan” gibi sıfatlarla nitelendiğini tartışacak. 6 - 13 Mayıs 2010 tarihleri arasında 13. kez düzenlenecek olan festivalde, yaklaşık 100 film seyirciyle buluşacak. Baharla birlikte Ankara’nın havasını değiştirecek olan festival için heyecanlanmaya başlamışken; Uçan Süpürge ekibi ile bir araya gelip, bu yıl kafayı neden “kötülük” ile bozduklarını öğrendik.
Uçan Süpürge kötülüğü nasıl tanımlıyor, yorumluyor? Bilge Taş: Uçan Süpürge, aslında kötülüğün cinsiyetlendirilmesine itiraz ediyor ve bin yıllardır süregelen bir şekilde, kadını kötülüğün kaynağı olarak gösteren eril sistemle yüzleşmek istiyor. Uçan Süpürge olarak bizim asıl sorgulamak istediklerimiz; daha çok biz kadınlar olarak dünyadaki kötülüklerden nasıl etkileniyoruz? Savaşlar, ekonomik buhranlar, emek sömürüsü, cinsel sömürü, küreselleşme… Bunlar bize ne yapıyor? Bu yapılanları anlatmak için sinemayı nasıl ve ne kadar kullanabiliyoruz? Uğur Yüksel: Kötülüğün sinemadaki sunumu da bunlardan farklı bir şey söylemiyor. Kadınlar için yazılan roller, iyi ve kötü olma arasında yaşamaya zorlanan bedensiz varlıklardan ibaret çoğu kez. “İyi” demek fedakar, uslu, uyumlu olmak, iyi anne, iyi eş, iyi kız evlat olmak demekti. Çoğunlukla hak ettikleri mutluluğa kavuşan, olmadı; seyircinin gözünde meleğe dönüşenlerdi onlar. “Kötüler” ise her zaman cezasını çekmeye mahkum kadınlardı; uyumsuz, asi, iffetsiz, muhteris, edepsiz, rahat, özgür, küstah diye damgalanan kadınlar…
268
Kahkahaları ortalığı inleten, aşırı kadınlar… Filmlerde bunlar yalnızca erkeklerin değil, kadınların da sonunu getirirdi. Felaketin sebebi kadından başkası değildi! Festival bu cinsiyetçi temsili reddediyor.
Festivalin bu yılki teması olarak belirlenen “kötülük”, filmlere ve festival etkinliklerine nasıl tezahür edecek? B.T: Festival; çekici, kışkırtıcı, komik, hüzünlü ya da eğlenceli filmler eşliğinde, “cadı” olmayı seçmiş kadınların hikayelerini seyirciyle buluşturacak. Bu kadınların kimi itaatsiz, kimi azize kimi de katil olarak çıkacak karşımıza. Onları aslında “kötü” yapan şeyleri anlamak da festival seyircisine düşecek. U.Y: Festivalde Fransa sinemasının en önemli oyuncularından biri olan Isabelle Huppert’e bir bölüm ayrıldı. Huppert’in kötülüğü canlandırmakta ne kadar başarılı ve etkileyici olduğunu biliyoruz. Kötülük temasını kurarken onun farklı filmlerden suretleri de sürekli karşımıza çıkıyordu. Biz de bunlardan ikisini göstereceğiz: Bir Kadın Meselesi ve Seremoni.
Festival seyircisi Uçan Süpürge’nin tartıșma yaratan, “rahatsız edici” filmlerine alıșkın. Bu yıl bizi neler bekliyor? U.Y: Bu “rahatsız edici”liği şöyle açıklamamız gerek: Filmleri izlerken bir yüzleşme deneyimi yaşanıyor. Kadınları etiketlere hapseden ve onları ‘kötü’lükle cezalandıran erkek egemen anlayışı rahatsız edecek hikayeler anlatıyor çünkü o filmler. O anlayışla şekillenen toplumu tedirgin ediyor, kendimize ve birbirimize soru sormamızı sağlıyor. Bu politik bir çaba! Kadın yönetmenlerin gözünden kadın arzusu ve cinselliğinin nasıl politikleştiğini örnekleyen bu filmler, yaygın sinemada kadın bedenini kurbanlaştıran, nesneleştiren ve mağdura dönüştüren anlayışı sorgularken, bunu sansür nedeni sayan ahlakçılığı da deşifre ediyor.
eşliğinde atölyelere devam ediyoruz. Yarışmalı bölümün filmlerinden, incelikli bir aşk hikayesi anlatan Sana Bağlandım’ın (Close to You) yönetmeni Almut Getto, geçen senenin en önemli keşiflerinden Kış Sessizliği’yle (Winter Silence) Sonja Wyss ve İstanbul ve Adana’dan sonra en son Ankara Film Festivali’nde de “en iyi film” seçilen Köprüdekiler’le Aslı Özge, gösterimlerin ardından seyirciyle buluşacak. Belgesel sinemanın son dönemdeki en iyi örneklerini getiren Uçan Süpürge, yönetmenleri de konuk edecek. Bunlardan, tek gecelik ilişkilerdeki sınırı sorgulayan filmi Tek Gecelik’le Nancy Schwartzman beden politikaları üzerine bir atölye düzenleyecek. İki Tutam Saç - Dersim’in Kayıp Kızları yine merakla beklenen filmlerden. Ankara galasını yapacak olan filmin yönetmeni Nezahat Gündoğan da gösterimde olacak. Bunlar dışında, Altyazı sinema dergisinin kadın yazarlarının 12 Mayıs’ta yapacağı “Düşümde Bile Günahkarsın” başlıklı panelin de büyük ilgi göreceğini düşünüyoruz.
“Genç Cadı” ödülü için bu yıl da birçok ünlü kadın oyuncu yarıșıyor. Bu ödül hangi kriterlere göre veriliyor? U.Y: Bu ödülü geçen seneden itibaren vermeye başladık. Türkiye sinemasında kadınlara yazılan rollerin yetersizliği ya da politik hatalarla dolu oluşu bizi çok rahatsız ediyordu. Bir yandan bazı roller ve kadın oyuncular vardı ki onların görünürlüğünün sağlanması, desteklenmesi önemliydi. Bu iki ihtiyaç Genç Cadı Ödülü’nü doğurdu. Bu ödülü verirken kadın oyuncunun oyunculuğu kadar, oynadığı rolün yazılmış olması, onun da bunu seçmiş olması asıl kriterimiz oldu. Başrol ya da yardımcı rol ayrımı yapmaksızın festivalden sonraki bir yıl içinde gösterime girmiş filmler değerlendirmeye alınıyor. Akademisyenler, sinema yazarları ve oyunculardan oluşan danışma kurulu üyelerimiz de yılın “Genç Cadı”sını seçiyorlar.
Festivalde ne gibi etkinlikler düzenlenecek? B.T: Bu sene de film sonrası yönetmenlerle söyleşiler, tema kapsamında paneller, yönetmenler
Röportaj: Serkan Tavşanoğlu Derleme: Uğur Yüksel
13
Festivalin Mag’ın
‘ncü Yılında, Tavsiye
1.İtaatsiz kadınlar” için
Sinema tarihinin en rahatsız edici kadın yönetmeni Catherine Breillat’nın 1996 tarihli klasiği Kusursuz Aşk (Perfect Love) yıllar sonra bir kez daha cinselliğin kışkırtıcı sınır-
gösterime girdiğinde Fransa’da olay yaratmış, önce “16 yaşından küçükler izleyemez” kaydıyla denetimden geçerek ticari gösterime girmiş ancak aşırı sağcı bir sivil toplum örgütü üyelerinin toplu dilekçesi üzerine mahkeme kararıyla porno filmlere verilen “X-reytingi”ne maruz bırakılmıştı. larına davet ediyor seyircisini. Kadın - erkek ilişkisindeki dengeleri sorgulayan film, erkeğin istekleri ve taleplerine itaat etmeyen “Frédérique”i filmin merkezine alıyor ve “romantik aşk” klişesinin arkasında yaşanan acımasız ve yaralayıcı olayları masaya yatırıyor.
2.Almodóvar’ın çılgın rahibeleri Whoopi Goldberg’den daha “çılgın rahibe”ler görmek istiyorsanız sizi Pedro Almodóvar’ın Karanlık Arzular’ına (Dark Habits, 1984) davet ediyoruz. Sevgilisinin yüksek dozda eroinden ölümüne tanık olduğu ve suçlanmaktan korktuğu için kaçan şarkıcı Yolanda Bell’in manastıra saklanmasını anlatan bu çılgın komedi, her zaman olduğu gibi yönetmenin fetiş oyuncularından geçilmiyor: Carmen Maura, Cecilia Roth ve Marisa Paredes etkileyici oyunculuklarıyla bizi bizden alıyor...
3. Uyarıyoruz! Bu sene festivalin en tartışma yaratacak filmi kesinlikle bu: Düz Beni! (Fuck Me, 2000) Toplumla son bağlarını tecavüze uğradıktan sonra hepten koparan iki kadının birlikte çıktıkları, dönüşü olmayan bir yolculuğu anlatan filme gidecekleri şimdiden uyaralım. Bilinçli olarak porno estetiğini kullanan film,
4. Huppert kötülüğünün dayanılmaz çekiciliği Festival, kötülüğün beyazperdedeki en kusursuz temsilcisi Isabelle Huppert’i 4 filmiyle birden ağırlıyor. Bunlardan ikisi Yeni Dalga’nın ustalarından Claude Chabrol’a ait… Ustanın klasiklerinden Bir Kadın Meselesi (Une Affaire de Femmes), Fransa’da idam edilen son kadının gerçek yaşam öyküsünü anlatırken, kürtaj hakkı üzerine de etkileyici sözler söylüyor. “Seremoni” ise “Polisiye edebiyatın kraliçesi” sayılan Ruth Rendell’ın ‘Taştan Hüküm’ (A Judgement in Stone) adlı kitabından uyarlama… Michael Haneke’nin Ölümcül Oyunlar’ını (Funny Games, 1997) da etkileyen bu film, Venedik Film Festivali’nde kadın oyuncuları Isabelle Huppert ve Sandrine Bonnaire’e hak ettikleri ödülü de getirmişti.
6. Keşfedin! Farklı tatlar arayanlar için birebir: Hollandalı video sanatçısı Sonja Wyss’in görsel sunumu ve deneysel anlatımıyla festivaldeki filmlerden ayrılan filmi Kış Sessizliği (Winter Silence, 2009), İsviçre’nin karlı dağlarında bir kulübede geçiyor ve beş kadının masalsı hikayesini anlatıyor.
5. Seks olmadan bir yıl nasıl geçer? Avustralyalı ünlü canlandırmacı Sarah Watt’ın ikinci kurmaca uzun filmi Seks Olmadan Bir Yılım (My Year Without Sex, 2009), bir hastalık sonucu seks yapması doktorlarca yasaklanan Natali’nin çevresinde geçiyor. Komediyle hüznü bir araya getirmeyi başaran Watt’ın filmi, Avustralyalı Yönetmenler Birliği’nce de ödüllendirilmişti.
7. Şiir aslında nedir? Avustralyalı ünlü kadın yönetmen Jane Campion’ın son filmi Parlak Yıldız (Bright Star, 2009), ünlü İngiliz şairi John Keats’in
269
MAG röportaj ği Piyano’yu (The Piano, 1993) yıllar sonra yeniden sinemada izlemek heyecan verici olacak. Campion, tanımadığı bir erkekle evlenen Ada’nın, dokuz yaşındaki kızı ve piyanosuyla birlikte Yeni Zelanda’ya gelişini ve kocasına karşı en büyük tutkusu olan piyanoyu savunuşunu anlattığı bu filmle, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye alan ilk kadın yönetmen, Oscar’larda da aday portresini sevgilisi Fanny Brawne’ın gözüyle yeniden çizerken; aşkı en saf, en duru haliyle anlatan ve aşka özlem duyuran bir başyapıt! “Dokunuşun hafızası”nı kullanarak kumaşlarla, kedilerle, kelebeklerle, mevsimlerle, çiçeklerle ve öpücüklerle tenimize; şiirle ve ölümle ruhlarımıza dokunan Campion, ‘şiir’in ne olduğu sorusuna da yeni bir gözle bakmamızı sağlıyor.
8. Cinsellik canlanıyor Festivalin “Retrospektif” bölümü bu sene, canlandırma sinemasının önemli isimlerinden Signe Baumane’ye ayrılmış. 1964 doğumlu Letonyalı yönetmen Baumane’nin cinselliği dert edinen filmlerinin hepsi de birbirinden güzel ve kışkırtıcı! Bunlar arasında kocasından göremediği ilgiyi elektrikli süpürgede bulan bir kadını anlatan Natasha (Natasha, 2001) ve kadın-erkek cinselliğini alaya alan bol ödüllü Memenin Seks Zaferi’nin (Teat Beat of Sex, 2008) kaçırılmaması tavsiye olunur.
9. Kadın gözünden şiddet Türkiye’de, “En İyi Yabancı Film” dalında Oscar da aldığı Antonia’nın Yazgısı (Antonia’s Line, 1995) filmiyle tanınan Hollandalı feminist yönetmen Marleen Gorris’in ikinci kurmaca uzun filmi Kırık Aynalar (Broken Mirrors, 1984), bir seri cinayet hikayesi anlatıyor. Gösterime girdiğinde şiddeti görselleştirmesinin ayrımcılık yarattığı eleştirileriyle karşılanan film, aynı zamanda seks işçiliğini derinlemesine çözümlemesiyle de Gorris’in en radikal filmlerden biri sayılıyor.
olan ikinci kadın yönetmen olarak sinema tarihine geçmişti.
11. Esra Erol’la İzdivaç! Doğa Kılcıoğlu’nun Türkiye televizyonlarında gündüz kuşağının en çok izlenen programlarından biri olan “Esra Erol’la İzdivaç” programının kamera arkası ve önünde olup bitenleri anlattığı belgeseli Kamerayla İzdivaç (2009), evlilik programlarının insanlar için nasıl bir umut(suzluk) yarattığını anlatıyor. Bir yandan ciddi bir medya eleştirisi ve sosyolojik çözümleme yapan Kılcıoğlu, bu senenin en iyi Türk yapımı belgesellerinden birine imzasını atıyor.
10. ‘Piyano’ yeniden
12. Porno çekmek o kadar kolay mı?
Bu yıl PEN Türkiye Merkezi’ne üye kadın yazarlar arasında yapılan “En sevdiğiniz ‘kadın filmleri’ nelerdir?” konulu soruşturmadan seçilen iki film, festival programında gösterilecek. Bunlardan, Jane Campion klasi-
Yıllar sonra yeniden görüşen iki eski arkadaş bir partide sarhoş olup “sanat için” amatör bir porno film yarışmasına
270
katılmaya karar verirler. Ayılıp kendilerine geldiklerinde pişman olsalar da sözlerinden dönmeyi erkekliklerine yediremedikleri için filmi çekmekte ısrar ederler. Ama bu o kadar kolay olmayacaktır. Amerikalı yönetmen Lynn Shelton’ın geçen senenin en çok konuşulan bağımsızlarından Gel Porno Çevirelim (Humpday, 2009) heteroseksüel erkeklerin homofobileriyle dalgasını geçerken, erkekliğin hayatlarımıza nasıl engeller getirdiğini traji-komik bir dille anlatıyor.
13 En güzel yaş 40’tır! Gazeteci, yazar Tuluhan Tekelioğlu’nun 40 yaşını kutladığı projesi 40’ında 40 Kadın (2010), İstanbul’un farklı semtlerinden 40 kadının öyküsünü bir araya getiriyor ve 40 yaş eşiğinin kadınlar için ne ifade ettiğini kadınlardan dinliyor.
271
MAG kısa kısa ParkVadi Premium Dönemi Kuzu-Elibol iş ortaklığı tarafından gerçekleştirilen ve Ankara’nın en lüks konut yapıları olarak hayata geçen Park Vadi evleri içerisinde yer alan, PREMIUM yaşam tarzının en etkileyici örneği Dikmen Vadisi, Parkvadi Evleri Projesi’nin son aşaması, PARKVADİ PREMIUM’un Teras Evler satışa sunuldu. Sadece yetmiş konuttan oluşan
Baharı SWISSÔTEL Göcek ile Karşılamaya Hazırlanın
projenin satışlarının çok kısa bir sürede biteceği tahmin ediliyor.
Restore Keklikoğlu İle Banyolarda Değişim Zamanı
Türkiye’nin en güzel koylarından birinde servis veren Swissôtel Göcek Marina Resort 05 Mayıs 2010’dan itibaren misafirleriyle yeniden buluşacak olmanın heyecanını yaşıyor. Dalaman Havaalanı’na 25 dakika mesafedeki otelde deniz kenarında yapılacak bir tatilin olanaklarından yararlanabilir ya da Göcek’in büyülü atmosferi ve Swissôtel ayrıcalığıyla toplantı ve organizasyonlarınız için sakin ve özel bir ortamda bir araya gelebilirsiniz.
Restore Keklikoğlu, dünyanın ve Türkiye’nin önde gelen İtalyan markası “Albatros” ile banyoları sıradanlıktan uzak mekanlara dönüştürüyor. Küvet, jakuzi ve kabinlerindeki özgün tasarımları ve özel sistemleriyle banyoya keyif katıyor. Aynı zamanda Restore Keklikoğlu bünyesinde yer alan, yarım asırdır İtalya’nın en seçkin markaları arasında yer alan ve gelenekselden moderne her beğeniye uygun banyo tasarımları sunan “Novello” ve doğal taş mucizesini mekanlara taşımanıza olan sağlayan yeni markası “Restone” ile banyo tasarımlarında fark yaratmaya devam ediyor. Restore Keklikoğlu Merkez Tel: (312) 235 86 66 İstanbul Şube Tel: (212) 211 70 52
Ayrıntılı bilgi ve rezervasyon için: 0252 645 27 60-reservation.gocek@swissotel.com
SMEG'ten Tasarım Harikası Linea Serisi Ocaklar
İtalyan Kültür’de Devir-Teslim 2008 yılında Ankara İtalyan Kültür Merkezi’ne Kültür Ataşe Yardımcısı olarak atanan Dr. Francesco Servida, Mart ayında İtalyan Kültür Merkezi Müdürlüğü görevini 2004 yılından beri başarıyla sürdüren Dr. Angela Tangianu’dan devraldı. Dr. Servida’ya bu görevinde Ankara İtalyan Kültür Merkezi’nin tecrübeli ekibinin yanı sıra, bu sene başkente atanan Dr. Gianluca Biscardi yardımcı olacak. Ankara’ya zengin kültürel etkinlikleri, her seviyede dil kursları, İtalya’da eğitim danışmanlığı ve geniş kütüphanesi ile hizmet veren İtalyan Kültür Merkezi, aynı zamanda İtalya’da bulunan dil okullarında okumak isteyen başarılı öğrencilerine de her sene burslar tahsis ediyor.
272
İtalyan estetiğini 60 senedir evlerimize taşıyan SMEG; Linea serisi ocaklar yemek pişirme kolaylığının yanı sıra gözlere de hitap ediyor. Farklı kombinasyonları bulunan Linea Serisi ocaklar tezgaha yakın, çelik, grafit cam, gümüş cam, beyaz cam yüzeyler üzerine konumlandırılmış. Birbirine paralel 4’lü ve farklı kombinasyonlarda 5’li ocakları bulunan Smeg Linea serisi mutfağınızda şıklığın tamamlayıcısı. Gaz emniyet sistemi bulunan ocaklar alevin sönmesi durumunda otomatik olarak gazı keserek sizi her türlü tehlikeden koruyor. Farklı kombinasyonlara uyumlu ergonomik özellikleri ile Smeg Linea serisi ocaklar misafirlerinizi kıskandıracak.
Uğur Saat Maserati'ye Sponsor Oldu Rixos Otel’de gerçekleştirilen Maserati ve Ferrari test sürüşlerine sponsor olan Uğur Saat, otel içerisinde kurduğu stantlarla hem organizasyona sponsor oldu hemde kendilerini Masereti müşterilerine daha yakından tanıtma imkanı buldu. Çok sayıda davetlinin katıldığı test sürüşlerinde müşteriler Uğur Saat standınada uğrayarak saatlerden daha yakından ilgilenme fırsatı buldular.
273
MAG kısa kısa ANADOLU ATEŞİ KENTPARK’I TERCİH ETTİ “Markaların Kenti” Kentpark, sınırları aşan şöhreti ile Ankara’yı gururlandırmaya devam ediyor. Ankara’ya gelen veya yolu buradan geçen herkesin merakla görmek istediği Kentpark, gelen tüm misafirleri kendine hayran bırakıp “İlk”leri ve öncülüğü ile sektöre yeni boyutlar kazandırmaya çok kararlı görünüyor. 18 Nisan’da Anadolu Gösteri Merkezi’nde şovları bulunan Anadolu Ateşi ekibi dev kadrosuyla Ankara’ya geldi. Büyüleyici gösterilerinden önce Ankara ziyaretlerini en verimli şekilde değerlendirmek isteyen ekip, öğlen yemeği ve alışveriş için Kentpark’ı tercih etti ve mimarisine hayran kaldıklarını, ilk defa bu kadar ferah bir alışveriş merkezi ile karşılaştıklarını belirttiler.
Bilkent Otel Sanitas Spa'dan Sağlıklı Yaşam Yaşamınızı keyifli, bedeninizi sağlıklı kılmak için Bilkent Otel Sanitas Spa, Power Plate’i diyet planları ile birleştirerek, beslenme ve diyet uzmanı Ferin Batman ve Sanitas Spa profesyonel ekibi eşliğinde hizmetinize sunuyor. Beslenme ve diyet uzmanı Ferin Batman eşliğinde kişiye özel zayıflama programları, detoks programları, özel egzersiz programları, sağlıklı beslenme danışmanlığı ile Bilkent Otel Sanitas Spa başkentlilerin vazgeçilmez adresi olacak.
Borusan’da Yeni 535i Borusan Oto yeni BMW 535i’nin tanıtımı için Esenboğa ve Çankaya şubelerinde bir kokteyl düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı davette, konuklar BMW 535i’yi test etme imkanı buldular. Yeni 535i’yi test edenler, BMW’nin yeni modelini oldukça beğendiklerini dile getirdiler.
G.Parla Moda ile Hayallerinizdeki Gelinlik Gelinlik genç kızlarımızın çocukluktan başlayan hayali… Biz bu hayali gerçekleştirmek için buradayız. Karşılıklı güven ve hoşgörü, hiç değişmeyen ekibimiz ve kaliteli malzeme ile işimizi bir resim gibi bitiriyoruz. Bu sürecin sizin için hoş bir anı olarak kalmasını diliyoruz… Unutmayın, her gelinlik güzeldir; hayaller, kaliteli kumaş ve iyi işçilik buluştuğu zaman…
Kyma’da 23 Nisan Coşkusu 23 Nisan, Ankuva’da bulunan Kyma Restaurant’da neşeyle kutlandı. Beceri Küpü Anaokulu ve Nestle’nin katkılarıyla gerçekleştirilen ve Kyma Restaurant İşletmecisi Fahri Kılıçaslan’ın geleceğimizi emanet ettiğimiz çocuklarımızın bu özel gününde onlara hediyeler verip, güzel vakit geçirmelerini sağlamak adına gerçekleştirdiği Kyma Geleneksel Çikolata Festivali’nde, aşçı kepi ve önlüğü hediye edilen çocuklar önce çikolata şelalesinden akan çikolatanın tadını meyvelerle ve kurabiyelerle çıkardılar sonra şeker hamurlarına kendi gönüllerince şekiller verip hayallerindeki çikolatalı kurabiyeleri yaptılar.
Çengelhan Brasserie'de Gerçek Türk Kahvaltısı
Adres: Tunalı Hilmi Cad. No:110/1 Kavaklıdere /
Çengelhan Brasserie, konuklarına unutulmaz
ANKARA Tel: 0312 467 20 75
bir kahvaltı keyfi sunuyor. Çengelhan’ın tarihi atmosferindeki bu kahvaltının lezzet sırrı; kahvaltılıkların yerinden, özenle seçilip, taze olarak sunulması. Hatay ve Balıkesir’den peynir çeşitleri, Ayvalık’tan en iyi zeytinler, Bodrum’dan ev yapımı reçeller, Çengelhan Brasserie için özel olarak üretilen poğaça, açma, simit, lavaş, kruvasan, Danish, Cibata ve diğer ekmek çeşitleri, sucuk ve salamlar, çeşit çeşit köy yumurtaları, maydonoz ve pancar suyu, tere, roka, turp filizleri ve diğer light ürünleri, limitsiz çay, kahve ve meyve suları yer alıyor. Bilgi: (0312) 309 6800 – 427 ve 418
274
275
MAG kısa kısa Festival United
Bouformat Mutfaklarda “Kırmızı” Şıklığı
Festival United ile Türkiye’de fitness merkezleri arasında bir ilki yapacak olan UnitedClubs ulusal basının da katılacağı bu organizasyonu her yıl düzenleyerek geleneksel hale getirecek. 5 – 6 Haziran tarihlerinde yaklaşık 2000 kişinin katılımının beklendiği bu organizasyonda birbirinden eğlenceli pek çok etkinlik ve yarışma da yer alacak. Profesyonel Dj’lerin gün boyu sürecek canlı performansları gece sonunda yerini canlı müzik gruplarına bırakacak ve Festival United’a katılan misafirlere keyifli iki gün yaşatacaktır.
Yeni Lezzet Durağınız Portobello
Demsaş, Bauformat San Marino modeli ile sizi kırmızı şıklığına davet ediyor. Demsaş’ın 1994 yılından bu yana distribütörlüğünü yaptığı Almanya’nın önde gelen firmalarından Bauformat mutfaklar kırmızıyı sevenlerin gözdesi. Bouformat’ın San-Marino modeli; kırmızı parlak lake kapakları ile yılın trendini yansıtan göz alıcı bir model. Dolap kapakları hem kulpsuz hem de kulplu olarak tasarlanan modelde, kullanım aşamasında ihtiyaç duyacağınız her ayrıntı, kendine ait bölümde konumlanmış durumda. Ada tezgahta kullanılan gövdeye entegre olan kulpsuz sistemin yatay düzleminin yarattığı akıcılık, tasarımın öne çıkardığı en önemli özellik.
Lezzetin, eğlencenin ve dostluğun kasabası sloganı ile hayata merhaba diyen Portobello, Ankara’da kapılarını açtı. Farklı tarzı ile dikkat çeken mekan, Klasik İngiliz Pub & Bistro konsepti’nin nefis bir yorumu. İçki ve yemek sunumlarının her detayının düşünülerek hazırlandığı Portobello, oldukça büyük bahçesi ve bahçede bulunan barı ile Ankaralıların yaz-kış müdavimi olacakları bir mekan. Hem hafta içi hem de haftasonu farklı müzik aktivitelerinin de yapılacağı Portobello sıkça uğramanız gereken bir yer!
Vanucci Mutfaklar Hayat Buluyor
Mayıs’ta Savaş Simitli Sergisi Antigone Sanat Evinin kurucusu Ressam Savaş Simitli, bugüne kadar açtığı 20 kişisel sergisi ve katıldığı birçok karma sergi ve gelirlerini Mehmetçik Vakfı’na bağışlayan değerli sanatçı Mayıs ayında Ankara Ticaret Odası’nda açacağı yine çok özel bir sergiyle sanat severlerle buluşacak. www.antigonesanatevi.com
276
Mutfak ve banyo tasarımındaki pek çok trendin altında imzası olan Vanucci, 2010 yılında parlak görünümlü lake mutfakların ve doğal ahşap kapakların yükselişe geçeceğinin sinyallerini veriyor. Modern tasarımlar ve yalın formlarla birleştirilen lake yüzeyler yepyeni bir ışıkla aydınlanan mutfakların tarzına tarz katıyor. Lakenin modern görünümüne rağmen Vanucci, bu şık malzemeyi Türk zanaatkârların benzersiz el işçiliğiyle bütünleyerek farkını ortaya koyuyor. Alman ve İtalyan teknolojisinin, ABD’den özel olarak getirilen ağaçlardan üretilen ahşabın ve Türk ustaların hünerinin birleşimi, ortaya üstün kaliteli usta işi tasarımlar çıkarıyor.
Muhteşem 23 Nisan Konseri Ankara Filarmoni Orkestrası, Sevda-Cenap And Müzik Vakfı işbirliği ile Enozelgun.com/ Baydas sponsorluğunda çok özel bir çocuk konseri düzenledi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri çerçevesinde Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenen bu konserde, yaşları 10 - 16 arasında değişen birbirinden yetenekli 8 çocuk solist Ankara Filarmoni Orkestrası eşliğinde muhteşem bir konser verdiler. AFO’nun kurucusu ve aynı zamanda orkestranın genel sanat yönetmeni olan Çağatay Akyol ve Enozelgun.com/Baydas’ın kurucusu ve direktörü Başak Baydaş, 2010 yılı içinde çocuklara özel daha birçok ortak konserler gerçekleştireceklerini belirttiler.
BÖLGESEL İNCELMEDE SON TEKNOLOJİ
KAVİTASYON
YENİLİKLERİN ADRESİ
BETTY GÜZELLİK'TE BÖLGESEL İNCELMEDE SON TEKNOLOJİ: KAVİTASYON Kavitasyon sistemi, bölgesel yağlanma ve selülitle ultrason (ses dalgaları) yardımıyla savaşan, cerrahi olmayan bir yöntemdir. Cildin dış yüzeyine uygulanan ultrasonun yayılması, yağ dokusundaki hücre sıvısında ani ve yüksek basınç değişikliklerine neden olur. Bununla birlikte oluşan köpüklenme önce genişleme sonra patlama yaratır. Betty Güzellik’te olan kavitasyon makinesi ile vücudunuzdaki yağ sıvılaştırılır, hücrelerin duvarları tahrip edilir ve depo yağların yapısı bozulur. Bu dokudaki yağ hücreleri ve açığa çıkan yağ asitleri parçalanarak, lenf yolları sayesinde buralardan uzaklaştırılmaya çalışılır. Betty Güzellik’te bu teknoloji ile ilk seansta yağlı bölgenin kalınlığına göre değişen 2-10 cm arasında ciddi bir incelme görülür. KAVİTASYON YÖNTEMİ İLE SELÜLİLİTLİ BÖLGELERDEN KURTULUN VE SIKI BİR CİLDE SAHİP OLUN Kurtulmak istenilen bel, karın, göbek, kol, kalça ve sırttaki çözülemeyen depo yağları parçalayıp, yerleşmiş bölgesel yağları öncelikle eritmek, selülitli bölgelerin görünümünü azaltmak için kullanılan güçlü bir sistemdir. Makinenin bir diğer özelliği de ayarı değiştirilerek güçlü ultrason dalgaları aynı zamanda cilt sıkılaştırması için fayda sağlamaktadır. KAVİTASYON TEKNOLOJİSİ İLE 2CM’DEN 10 CM’E KADAR İNCELME Kavitasyon teknolojisi ile yağ hücrelerinde “lizis” yani parçalanma başlar ve serbest yağ asitlerine dönüşür ve uygulamaya giren kişi tarafından harcanabilir hale gelir. Yani kişini sisteme girmeden önce ölçüleri alınır ve seans sonrası tekrar ölçü alınır. En az 2 cm, maksimum 10 cm’e varan incelme ile sonuç memnuniyet vericidir.
AĞRISIZ SEANSLAR SONUCUNDA HARİKA BİR GÖRÜNÜM Betty Güzellik’te gireceğiniz uygulamaya başlamadan bir gün önce ve sonraki gün en az 2,5 litre su içilmesi gerekmektedir. Bu, eritilmiş olan yağların vücuttan atılması için mutlaka uyulması gereken bir kuraldır. Betty Güzellik’te haftada bir ya da iki seans olmak üzere uygulamaya başlanır ve kişinin durumuna göre 8 - 10 seansta tamamlanır. Ortalama 40 dakika süren seansların ilkinde yağlı bölgenin kalınlığına göre değişen 2-10 cm arasında ciddi bir incelme görülür. Sonraki seanslarda bu incelme azalarak devam eder. Kişinin durumuna göre seans sayısı belirlenir. Bu uygulamayı desteklemek için, yağsız diyet ve bol su içilmesi önerilir. Lenf drenajı hızlandırılarak parçalanan yağların atılımı hızlandırılır. Bu da yaklaşık 1 hafta kadar sonra yağ ağırlığından kayıp olarak karşımıza çıkar. Betty Güzellik’teki “Kavitasyon Teknolojisinin” diğer yöntemlerden en büyük farkı; uygulamaların ağrısız ve acısız olması, seanstan sonra hemen günlük yaşama devam edilebilmesi, uygulama yerlerinde herhangi bir morluğun söz konusu olmaması...
8.Cad. No: 37/3 Ümitköy - 0312 235 56 05 Reşat Nuri Sk. No: 67/A Yukarı Ayrancı - 0312 441 08 95 www.bettyguzellik.com ww.bettyguzellik.net
277
BU BİR İLANDIR
Güzellik alanında yenilikleri takip ederek, bayan müşterilerini son teknoloji ile buluşturan Betty Güzellik, bölgesel incelmeyi kolaylaştıran kavitasyon teknolojisi ile yaza formda bir vücutla girmenize yardımcı oluyor.
MAG röportaj
TANGO Metropolis Özel Yenilikçi anlatımıyla bir şölene dönüşen ve Buenos Aires ruhunu kozmopolit sokaklarının aşk hikayeleri ve renkli karakterleriyle anlatarak tüm dünyaya taşıyan Tango Metropolis gösterisi, rengarenk bir Tango müzikali olarak ilk kez Türkiye’ye geliyor. 20 Mayıs’ta Ankara’da M.E.B Şura Salonu, 21 ve 22 Mayıs’ta İstanbul’da İş Sanat ve 23 Mayıs’ta İzmir’de Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) gösteriye ev sahipliği yapıyor.Böylece dört özel gösteriyle Türkiye’deki izleyicinin karşısına çıkacak müzikalin müzik direktörü dünyaca ünlü bandoneon ustası Daniel Binelli… Geleneksel repertuar, farklı bir tiyatro zenginliği ve dinamizmle Arjantin sokaklarını ve Tango efsanesini sahneye taşıyan gösterinin yaratıcılarından Marijo Alvarez aynı zamanda Tango Metropolis’in sanat yönetmeni ve koreograflarından biri. Bir klasik ve çağdaş dansçı olan Marijo Alvarez ile ilk kez Buenos Aires Uluslararası Tango Festivali’nde sahneledikleri Tango Metropolis’i, Buenos Aires’i ve bugünün tangosunu konuştuk… 278
T
ango Metropolis geleneksel tango repertuarına yeni müzikal formlar ve koreografiler kazandıran yenilikçi bir gösteri, peki bir proje olarak Tango Metropolis’i siz nasıl tanımlarsınız? İlk kez 1998 yılında, Buenos Aires’te festivalde sahnelediğimizden beri gösterimizle büyük şehirlerin ruhunu anlatmaya çalışıyoruz. Tango Metropolis’in anlattığı tıpkı başlığında olduğu gibi metropolis ve bu büyük şehir Paris, New York ya da Tokyo olarak bile düşünülebilir. Aslında Buenos Aires üzerinden tüm büyük şehirlerin dinamikleri anlatılıyor ve çağdaş bir tango sunuluyor.
büyük şehirlerin tipik sokak karakterleri var. Tango gibi tutkulu kişiler.
simin dışında çok fazla izleyiciye ulaşamazken, tango ile tüm dünyaya ulaşıyoruz.
Gösteriniz Buenos Aires’in bütün kaos ve gizemini aktardığı iddiasıyla ortaya çıkıyor, peki siz bir șehir olarak Buenos Aires’i nasıl tarif edersiniz? Buenos Aires insanları hep çok umutlu insanlar. Havada hep tutku ve umut var. Tango’dan bahsedilince Buenos Aires, Arjantin’in kalbi oluyor. Elbette aslında tangonun doğduğu Rio de la Plata çevresi de var ama en çok Buenos Aires biliniyor. Buenos Aires tüm büyük şehirler gibi kalabalık ve şehirde günlük hayatın çok hızlı bir ritmi var.
Size tango dıșında cazip gelen bașka tür müzikler ve dans? Müzisyen bir aileden geliyorum, annemin bir piyanistti. Çocukluğumda klasik müzik ve özellikle Stravinsky dinleyerek büyüdüm diyebilirim. Ama bütün müzikleri seviyorum. Müziği seviyorum. Tango’daki tutkuyu seviyorum, bu yüzden üç dakikalık aşk diyorlar.
Projenin sahne yönetmeni ve tıpkı Claudio Hoffman ve Pilar Alvarez gibi koreograflarından biri olarak uzun yıllar Arjantin Tango’nun en iyi tanınan isimleriyle çalıștınız, peki bu yepyeni proje fikri nasıl ortaya çıktı? Yapmaya çalıştığımız; tangonun kökleri ile çağdaş dans arasında bir köprü kurmaktı. Pilar’ın ve benim klasik dans geçmişimizi ve tango deneyimlerimizi, Claudio‘nun tango deneyimlerini bir araya getirerek, eski tango versiyonlarını yeni bir dil ve bugünün hikayeleriyle sunmak istedik. Tango’nun hikayeleri çok eski hikayeleri, biz bugünü anlatan bir tango yaratmaya çalıştık. Daniel Binelli’nin yepyeni besteleri çok güzel bir form yarattı.
Gösteriniz Tango Metropolis tangonun köklerine nostaljik göndermeler de yapıyor mu? Daha önce söylediğim gibi tangonun en parlak dönemlerine, Arjantin’in daha zengin ve mutlu olduğu dönemlere, nostaljik hikayelerle ve karakterlerle göndermeler yapıyor.Binelli en eski ve nostaljik tango müziklerini çok farklı düzenlemelerle sunuyor.
Gösteriniz ilk kez Türkiye’de de görücüye çıkıyor, daha önce hiç Türkiye’de bulundunuz mu? Ve Türkiye hakkında neler biliyorsunuz? Pilar ve Claudio on üç yıl önce Tango Pasion gösterileri Türkiye’ye gelmişler. Ben hiç gelmedim. Bütün ekip ilk kez Türkiye’ye geliyoruz ve Tango Metropolis ilk kez Türkiye’de izleyici karşısına çıkıyor olacak. Türkiye hakkında çok heyecanlanıyorum çünkü her yıl İstanbul’dan Arjantin’ e tango için gelen bir arkadaşım var. Hepimiz heyecanlıyız. Șimdiye kadar birçok ülkede sahne aldınız. Bir sanatçı olarak en çok hangi șehirler size ilham veriyor? Büyük şehirler bana ilham veriyor. Bizim projemiz için de Paris, New York ve Buenos Aires çok ilham verdi diyebilirim. Büyük şehirlerin karakterleri ve özellikle geceleri birbirini hatırlatıyor. Başkaları tarafından fark edilmek istemeyen insanlar, hızlı bir yaşam ritmi ve gecenin karakteri birbirine çok benziyor.
Bandoneon tangoyu sembolize eden enstrüman ve hem bu projenin yaratıcılarından biri hem müzik direktörü olarak, uluslararası üne sahip Daniel Binelli’nin bu projedeki rolünü siz nasıl tanımlarsınız? Daniel Binelli geleneksel tangonun en iyi orkestralarından biri olan Pugliese Orkestrası’da yıllarca çalışmış ve harika düzenlemeler yapmış, çok iyi bir besteci. Geleneksel ve çağdaş arasında harika bir köprü kurdu. Hem gösteri için yepyeni besteler yaptı hem de eski tangolar için yaptığı yeni düzenlemelerle mükemmel bir bütünlük yakaladı. Binelli hem ünlü Piazzola ile yıllarca çalışmış hem Senfoni orkestralarıyla çalmış bir usta. Tango’nun yeni dilini Binelli yaratıyor.
Arjantin Tangosu özellikle anlatımındaki tutku ve baștan çıkarıcılığıyla biliniyor, peki müzikalinizde de tutkulu așk hikayeleri anlatılıyor mu? Elbette, gösteride karşılaşmalar, buluşmalar ve vedalaşmalar var. Kozmopolit sokakların aşk hikayeleri anlatılıyor. Sokakta sevgilisini bekleyenlerin, aşık olanların hikayeleri de var, esprili anlatımlar da.Tango ile baştan çıkardığı yaşlı kadının parasını almaya çalışan bir delikanlının öyküsü de espriyle anlatılıyor.
Tango Metropolis gecenin derinliklerinden gelen farklı farklı sokak karakterleriyle tanıștırıyor, peki bu karakterler tangonun sunumuna hangi açılardan katkı sağlıyor? Karakterler 40’ların ve 50’lerin öykülerini tutkulu, şehvetli ve nostaljik bir şekilde anlatıyor ve tüm hikayelere esprili bir şekilde yaklaşılıyor.40’lar tangonun harika dönemleri ve o dönemin havasına hakim olan mutluluk, karakterlerle çok iyi yansıtılıyor. Gösteride tüm
Hem klasik hem çağdaş bir dansçısınız, peki sizi tangoda en çok çeken nedir? Dürüst olmam gerekirse popüler olması çok hoşuma gidiyor. Klasik ve çağdaş dans eğitimime rağmen, çağdaş dans sınırlı sayıda insana hitap ediyor.Gittiğimiz her ülkede tango çok seviliyor ve bu çağdaş dansı daha çok kişiye ulaştırmak için bize fırsat veriyor.Bu yüzden eskiyi ve yeniyi bir araya getirdiğimiz çağdaş bir tango sunuyoruz.Çağdaş danslar elit bir ke-
Bugünün tango sahnesi için neler düșünüyorsunuz? Tango bütün dünyada büyük ilgiyle karşılanıyor. Japonya’dan Çin’e kadar gittiğimiz her ülkede büyük ilgi gördük. Özellikle beni Japonya’da gördüğümüz ilgi çok şaşırtmıştı. Sadece Tokyo’da değil, Hiroşima ve Osaka’da tango partilerinin yapıldığı milongalarda çok şaşırmıştım. Japon insanları utangaç insanlar ama tango için öncelikle dokunmak gerekiyor ve hem gösterilerimize ilgi gösteriyorlar hem tango öğreniyorlar. Sırada bașka projeler var mı? Tango y Noche (Tango ve Gece) bir diğer projemiz, Japonya’da iki kez sahneledik. Bir yandan Tango Metropolis turnemize devam ediyoruz. Sırada Türkiye’de tam dört gösterimiz var. Ankara, İstanbul ve İzmir gösterilerimizden sonra Tango Metropolis Fransa, İtalya ve İspanya’da sahneleniyor olacak. Sonbaharda Almanya’dayız.
Röportaj: Cenk Erdem 279
MAG davet
BULAT GAFFAROV
AJDA PEKKAN
ESRA ȘİMȘEK, HEIDEMARIA, NADINE GÜRER
Katar Hava Yolları Türkiye’de Katar hava yolları şirketi olan Qatar Airways Türkiye uçuşlarına başlamasının şerefine Sheraton Otel’de şık bir davet düzenledi.
280 SABINA MAMEDOVA
DORUK-GİZEM COȘKUNSU
SERAY SEVER
MEHMET AKARCA VE EȘİ
JENIFER LEE, RAJA BAILEY, HAEJUNG BAE
EBRU ȘANDA KÖKER
Davete iş ve cemiyet hayatının tanınmış simaları katıldı. Yabancı konukların da katıldığı gecede Ajda Pekkan sahne aldı. Geceye katılan konuklar süperstarın şarkılarıyla renkli ve eğlenceli bir gece geçirdiler.
ZEYNEP WILLEMS
ÖZGE AKINCILAR, SEDA İLBAY
DİDE İSLAM, BAȘAK OKAY
281
MAG gurme
Meksika Mutfağında
Tekila
Ali Açıkgül
www.chefali.com - ali@chefali.com
Yesek mi İçsek mi?
Dergimizin bu ayki sayısında sizlere Meksika Mutfağı’nı ve tekilanın inceliklerini anlatacağım. Resimlerini ve bilgilerini bizimle paylaşan uzun yıllar Meksika’da yaşamış olan arkadaşım Sibel Sabah Miramontes’e sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
HERKES KENDİ ÇİÇEĞİNİ TATLARDA VE AŞKLARDA ARAR “En sabores y en amores, cada quien busca sus flores.”(Herkes kendi çiçeğini tatlarda ve aşklarda arar.) Bu Meksika deyişi on bin yıllık Meksika gastronomisinin inanılmaz genişlikte çeşitlilik gösteren yemek tariflerini anlatır. Meksika yemekleri farklı malzemelerle tatlandırıldıklarından dünya mutfaklarında da farklı bir konuma sahiptir. İspanya Koloni Dönemi öncesi Amerika’da yaşayan Mayalar, Aztekler, Olmecalar, Toltekler, Meşikalılar gibi yerli halkın ve 1492 yılı sonrasında İspanya ve Avrupa mutfaklarının etkisinde kalmış bir mutfaktır. Aynı şekilde Meksika yemek tariflerine ve ülkenin tarihine bakılınca bu mutfaktaki Ortadoğu, Küba, Afrika ve Asya mutfaklarının etkileri de hemen hissedilir. “Mısır”, binlerce yıldan bugüne kadar bu mutfağın temel malzemesi olmuştur. Meksikalılar ekmek yerine “tortilla” diye adlandırdıkları minik, yuvarlak, ince, mısır unundan yapılmış yufkaları yerler. Hemen hemen her yemeğin vazgeçilmezi bu tortilladır. Tortilla ayrıca katlanıp içi değişik malzemelerle doldurularak da kullanılabilir. Yuvarlanıp, rulo haline getirilir. Üzerine hazırlanan Meksika biberli soslar ile yumuşak
282
ve sıcak haliyle servis edildiğinde “enchiladas” adını alır. İçine malzeme konarak daha sert ve kızartılmış haliyle servis edilirlerse “tacos” adıyla servis edilir. “Fajitas” ise bizim dürüm hazırlığımızı andırır. İçerik ve tortilla cinsi tercihe göre değişir.
Latin Mutfakları’nın en zenginlerinden olan Meksika Mutfağı sizi her zaman şaşırtacak yenilik ve yeni tatlarla doludur.
Meksika mutfağının ikincil vazgeçilmez ürünü “barbunya”dır. Minik, siyah veya sütlü kahverengindeki birbirinden farklı tatlarda barbunyalarını bir diş sarımsak, bir tam soğan ve biraz sıvı yağ ile kısık ateşte haşlayarak, ardından onu püre haline getirip, her yemeğin yanına ya da enchiladas, fajitas ve tacos’ların içine sürülecek ilk kat malzeme olarak kullanırlar. Meksika aynı zamanda bir biber cennetidir. Biberlerin renkleri; sarıdan yeşile, kızıldan mora, 3 mm.’den 20 cm.’ye kadar değişebilir. Biberlerin lezzetleri de birbirinden farklıdır ve hepsi de ayrı bir Meksika sosu ortaya çıkaracak lezzete sahiptir. Meksika Mutfağı’nın bu kadar ünlü olmasına zaten asıl neden bu biberlerdir. Bir yemekte bazen birkaç türden fazla biber kullanılır; bu biberlerin kimilerinden ton balığı, krema ve soğan kullanılarak soğuk dolma, kimilerinden turşu yapılır. Kimileri ise muhteşem Meksika yemek tariflerinin olmazsa olmazıdır.
Meksika’ya gitmeseniz de kimi zaman ya bir Meksikalı arkadaşınızın davetinde ya da yeni keşfettiğiniz, aşçısı Meksikalı olan bir
Meksika restoranındaki konukluğunuz ile daha önce kafanızda oluşturduğunuz bilgiler yerle bir olabilir. Son yıllarda ortaya çıkan bir akımla ”Yenilikçi Meksika Mutfağı” kavramı önemli gelişmeler kaydetmeye başlamıştır. Geleneksel ile yenilikçi mutfağın birleşimini ülkedeki egzotik meyve, sebze ve malzemelerle harmanlamak ve ortaya bambaşka lezzetler çıkarmak ancak bir Meksikalı’ya has bir yaratımdır. Bu tarifleri denemek Meksikalı olsun olmasın, öncelikle yemeği yapanı ardından tadanı da şaşırtır. Ve o ülke artık hep o koku ile lezzet ile kalır belleklerimizde. Örneğin tekila bu yenilikçi mutfağa sonradan girmiş bir malzeme olarak herkesi şaşırtmaktadır. Hepimiz tekilayı az çok biliriz, ufak da olsa tatmışlığımız vardır. Tekila Meksika’nın hem milli içkisidir hem de kimi yemeğe ana tadı veren olağanüstü bir aracıdır. Öte yandan Meksika’nın tekila kadar çok tükettikleri ve ihraç ettikleri bir başka içkileri Mezcal’dir. Mezcal, (meskal) içindeki kurtçuktan dolayı akılda hep kalır ama tekiladan farklıdır. Tekila’da ise asla kurtçuk olmaz. Tekila otuz yıl önce Meksika’da yoksul kesimin içtiği bir içkiydi. Meksikalılar için tekila “maçoların içkisi” olarak biliniyordu. Yıllar geçip Meksika dış turizme kapılarını ardına dek açınca, tekilasına da gereken özeni göstermeye başladı. Yükselen kaliteyle, dünya pazarlarına dışsatımını arttırdı. Tekilanın tadı gibi zengin bir tarihi de var. İspanyol Koloni Dönemi öncesinden günümüze dek gelen yazılı Aztek kodekslerine göre “mavi agave” adlı kutsal ve mistik bir bitkiden elde edilir. Bilinenin aksine, görünüşü her ne kadar dikensiz bir kaktüsü andırsa da mavi agave bir kaktüs değil, müge ailesinden bir bitki türüdür. Mavi renge çalan dolgun, uzun kılıç yapraklarının tam ortasında “kalp” sözcüğü ile tanımlanan ve ananas biçimindeki etli bölümünden
elde edilen şekerli sıvı ile işleme başlanır. Koloni dönemi öncesi “kalp” bölümü, toprak altındaki fırınlarda buharla pişirilir ve fermantasyon sırasında elde edilen suya “sert şarap” denirmiş. Aztekler bu “sert şarabı” dini törenlerde kullanırlarmış; çünkü onu içmeye yalnızca kral ve din adamları layık görülürmüş. Nitekim İspanyollar kıtaya ayak basana kadar Meksikalılar, bu şarabı damıtmayı henüz bilmediklerinden, onu ekşili bir sıvı olarak içerlermiş. Kıtaya gelen İspanyollar’dan damıtma işlemini de öğrenen Meksikalılar bu sayede tekilanın bugünkü tadına da kavuşmuşlar.
Jalisco’nun başkenti Guadalajara da ise, adı La Destilleria olan yarı müze yarı restorana uğramadan geziyi tamamlamak gerekir. Orada tekilanın hem dünü hem de bugününü bulursunuz. 111 değişik marka
Mavi agave kalbi, olgunlaşıp yaklaşık 60-70 kiloya
geldiğinde, ortasından bir nacakla kesilir. Bu kütlenin buharla pişirilmesinde “agua miel” yani “ballı su” çıkarılır ve tekila da bu ballı suyun mayalandırılıp iki kez damıtılmasıyla ve fıçılarda dinlendirilmesiyle elde edilir. Tekilanın anavatanı, Jalisco eyaletinin Tequila kasabasıdır. Yüzyıllardır Jalisco’nun büyük gurur kaynağı olan tekilaları yakından tanımak için yöredeki fabrikalara düzenlenen turlara katılmak gerçekten büyük bir zevktir. Tıpkı Fransa’nın Reims bölgesindeki “şampanya turu”nda dolaşıyor gibi kapı kapı, tekila tadarsınız yolculuğunuzda.
tekila sunulan bir yer olduğu için cebinize ve damağınıza uygun tekilayı bulmakta zorlanmazsınız. Meksikalı tekilayı yemek öncesi aperatif olarak, genelde misket limon diliminin üzerine biraz tuz serperek, önce limon sonra tekila sırlamasıyla yudum yudum (Meksikalıların tarifiyle, öpücük öpücük) içer. Şekerli içkiyi seven Meksikalı ise, tekilasını hemen kokteyl yapar. Bir ölçü tekilaya iki ölçü limon ya da greyfurt gazozu ekler, ağzına kadar buz doldurur, yeşil renkli misket limon dilimini sıkıp kabuğunu da ağzına tuz bulanmış bardaktaki kokteylin içine koyar. Zaten benzeri olan Margarita ya da Tekila Sunrise kokteylleri de tüm dünya barlarının vazgeçilmez içkileridir. Tekila artık bir yemek malzemesi olmaya da aday olacak şekilde barlardan çıkıp, evlerin mutfağında da yerini almaya çoktan başladı. Meksika Mutfağı’nın geleneksel yapısından çıkarak innovatif etken olarak görülen tekila ile tatlandırılmış yemeklerin sayısı dünya mutfağında da gün geçtikçe artmakta. İşte bunlara örnek olacak şekilde iki yemek tarifi:
283
MAG gurme
SOPA DE FRIJOLES (Barbunya Çorbası)
(4 Kişilik) MALZEMELER
Süsleme İçin:
2 adet orta boy domates Beyaz peynir rendesi 1 adet sarımsak 1 paket Doritos cips 4 yemek kaşığı tekila 1 adet orta boy soğan 1-2 sap kereviz 2 çorba kaşığı sıvı yağ 2 kase (su bardağı) konserve barbunya 1 kase (su bardağı) kaynamış su 2 tatlı kaşığı tuz 1 tatlı kaşığı İngiliz sosu (Worcestershire)
HAZIRLANIȘI Domates, sarımsak, soğan ve kereviz kızgın yağda 2-3 dakika öldürülür ve yumuşayıp blendırda ezilecek hale gelene kadar yaklaşık 45 dakika kaynatılır. Daha sonra bu malzemeler ve diğer bütün malzemeler, blendırda iyice püre haline getirilir. Ve sonra bu karışım istenilen pürüzsüz kıvamlı çorba haline gelene kadar kaynatılır. En son olarak da tekila ve İngiliz sosu varsa çorbanın içine konulur.
COCTEL DE CAMORONES (Karides Kokteyli - Karayip Usulü)
(4 Kişilik) MALZEMELER
12 adet haşlanmış, ayıklanmış karidesler 2 adet portakal suyu 1 yemek kaşığı ketçap 2 bardak karides haşlama suyu 1 soğan (bütün suyu sıkılmış, yarım ay kesilmiş, limon suyunda dinlendirilmiş) 4 yemek kaşığı tekila 4 adet kraker (tuzlu) 4 dal maydanoz (kıyılmış) ¼ adet avokado dilimleri 1 adet limon 2 dal Frenk soğanı
HAZIRLANIȘI Kabukları soyulmuş, temizlenmiş karidesler suda haşlanır. Haşlanan karidesler sudan çıkarılır ve suyun içine portakal suyu, tekila, ketçap, soğan konup, bardağa boşaltılır. Üzerine haşlanmış karidesler maydanoz, Frenk soğanı, avokado dilimleri konup, limon ve krakerle servis edilir.
284
285
MAG düğün
MERVE YAKAL, ÖZGE ERER, LALE DÖNMEZ
Avukatlar Evlendi
SİNAN KOLCU, EMEL ȘENGÜL
286
ÖZGE NUR ÖZAN, ÖZER ÖZDİL
CAN-YELİZ CİRİT
DİDEM ÇINAR, CAN SEYHAN
FATMAGÜL PALAOĞLU
Altı yıl önce üniversitede tanışan Sinan Kolcu ve Emel Songül Swiss Otel’de gerçekleştirilen şık bir düğün töreniyle evlendiler. Avukat olan çiftin nikah şahitliklerini Vefa Tanır, Abdül Kadir Sarı, Metin Feyzioğlu ve Bülent Kuşoğlu yaptı. Yeni evli çift balayı adresi olarak Belek’i tercih ettiler.
BESTE DEMİRTEPE
DİCLE-ÜMİT KOÇ
GİZEM-TOLGA EROL
287
MAG life style
Çocuklar, Okullar
ve Anneleri
Zeynep Atmaca
M
zeynepatmaca@magdergi.com.tr
ayıs ayı için ne yazsam diye düşünüyordum, fonda ilham müziklerim… Mayıs ayı bana ilk olarak hemen anneleri, anneler gününü çağrıştırır. Yazıyı yazdığım gün ise ülkemizin çürümüş, düzeltmeye çalıştıkça etrafa bulaşan sorunu gündemdeydi: YGS sınavı, bazıları onu ÖSS 2010 diye adlandırıyor... Maalesef sınavın yaklaşmasıyla bir çok farklı dramlar gündeme oturdu, bunlardan bir tanesi de dershane taksitini ödeyemediği için tutuklanan bir annenin hikayesi ve annesinin hapishaneye düşmesini kaldıramadığı için kendini asan bir çocuğun dramı... Belçika’ya lise sonda gelmiştim. Üniversiteyi burada okumaya karar verdiğimde sistemin farklılığı beni fazlasıyla şaşırtmıştı... Lise diploması olan herkes, denkliği elde ettiği sürece üniversitelerin çoğu bölümlerine sınavsız yazılabiliyordu, üstelik burada sıralamada en önde gelen devlet üniversitelerine. Hukuk, siyasal bilgiler, ekonomi hatta tıp fakültesi gibi hatırı sayılır bölümlere yazılmanız yetiyor... Asıl gerçek savaş o zaman başlıyor, girmesi kolay çıkması zor bir sistem Belçika’daki… İlk sene bazı fakültelere beş yüze yakın öğrenci yazılıyor, bitirirken bir bakıyorsunuz ki sizin bölümünüzden yüz kişi ya var ya yok. Hatta benim senemde elli kişi mezun olduk. Evet, okuması kolay değil ve her yeni dönemde birinci sınıf öğrencilerine ilk gün, ilk ders aynı cümle sarf ediliyor; “Hoş geldiniz, sağınızdaki arkadaşına dönün, şimdi solunuzdakine ve şunu şimdiden anlayın 3’ünüzden sadece 1’i mezun olacak.” Bu cümle bana korkunç gelmişti, bir yarış havası yaratıyordu aramızda. Ama Türkiye’deki yarıştan acımasız değildi... O
288
Mayıs ayı yazısı… Biliyorsunuz makaleler her zaman bir ay öncesinden yazılıyor, kışın ilkbaharı yazabiliyorsunuz, yağmurda güneşi; umutsuzlukta umudu... Yazının gücüne inandığım kadar çok az şeyin gücüne inanıyorum bu hayatta... gün haricinde, o lafın ağırlığını hiç hissetmedim omuzlarımda. Üç arkadaş tüm sınavlara yıllarca beraber çalıştık, beraber mezun olduk, çalışınca başarılabilen bir sistemde okudum… Evet, çoğu okuldan daha çok beklentisi vardı ama bizlere inanan bir sistemde okudum. Her gence hayalindeki mesleğe bir adım atma hakkı veren bir sistemde “Puanın tutmuyor senden doktor olmaz !“diyen bir sistemde değil. Bu sistemin de eleştirilecek yanları var aslında, insanlar başarılı olamayacakları seçimler yapabiliyor, kendilerini aşmasına rağmen tekrar aynı bölümü okuyabiliyor, ya da inat ettikleri için devam ediyor ama okullarda çok başarılı ve ücretsiz bir danışmanlık sistemiyle psikologlar testlerle, sorularla bir kaç seansta öğrencileri yönlendiriyor. Bugün bir haber hazırladım, Belçika’da bisiklet parkurlarına 100 milyon Euro yatırılacakmış, insanlar otoyollarda alt ve üst geçitlerde de sürebilsinler diye... Burayı, buraları gereksiz yere övmeyi sevmiyorum, oldum olası Avrupa ya da yurt dışı heveslilerine sinir olmuşumdur ama içim cız etmedi dersem yalan olur, temel ihtiyaçlar, sistemin ana hatları bu kadar oturunca daha keyfi aktivitelere yatırım yapılabiliyor diye… Gerçi
ona da ben keyfi diyorum, Flaman Hükümeti bunu çok önemli bir ihtiyaç gibi değerlendiriyor. Neyse, kısacası içim cız etti işte. Bugün gencecik yürekler karınlarında bir ağrı saatlerce soru çözdüler, aileler tüm yıl sıkıntı çekti, dershane paralarını ödeyebilmek için... Burada, fırsat eşitliği açısından en yüksek gelirli ailelerin çocuklarıyla, gelir düzeyi düşük olan ailelerin çocukları arasında fark yok gibi, çünkü lisedeki eğitim programı da her okulda iyi takip ediliyor, ama minik, milliyetçi kimliği, benliği biraz zayıf bir ülke burası ne yalan söyleyim. Bir de bize bakıyorum, tarihimize, topraklarımıza, çok daha iyi şartları hak ettiğimize yürekten inanıyorum. Annelerin çocuklarının geleceği için evlerini satmadıkları, tutuklanmadıkları, çocuklarının, kendilerinin geleceği için gerçekten devlete sisteme güvenebilecekleri zamanlar ve anneler günleri diliyorum sadece reklam ve çeşitli promosyonlardan ibaret olmayan huzur dolu anneler günleri... Yazımı, modern Fransız Edebiyatı’nda samimi ve gerçek konuların yazarı Jean Gastaldi’nin “Annenin Küçük Kitabı” adlı kitabında kullandığı “Anneler Günü dini olmayıp da ruhani olan tek gündür” cümlesiyle bitirmek istiyorum. Yazar burada babaları, öğretmenleri unutmuş olsa gerek! Ama aynı kitapta dediği bir şey var ki ben de hep öyle hissederdim: Annemizin dünyadaki en güzel anne olduğunu söylediğimizde gerçeğe o kadar yaklaşmışızdır ki... Tüm annelerinin, ama özellikle benim annemin Anneler Günü kutlu ve mutlu olsun...
289
MAG kent! ce
Yüzyıllık Çınar
Erol Çınar
erolcinar@magdergi.com.tr www.erolcinar.com
Nedret Ekşigil
Günümüz İstanbul’unda arka sokaklarda, kıyıdan uzaklaştıkça, tepelere doğru, dik yokuşlarda yapayalnız bekleyen yalnızca evler değildir. O evlerin içinde nice yıllarını geride bırakmış, anıların girdabına kendini kaptırmış, yaşlı ve yalnız insanlarda vardır.
N
edret Ekşigil de bunlardan birisi. 102 yaşında, yaşayan bir çınar. Annesi Naciye Suman, ilk profesyonel Türk kadın fotoğrafçımız. Kardeşi heykeltıraş Prof. Nusret Suman. Çoğumuz onu çok değerli eserlerinden bir tanesi olan Ankara’daki ünlü “Hitit Güneşi Heykeli” ile hatırlar. Eşi Hidayet Bey, Atatürk’ün isteği üzerine Ankara Konservatuarı’nın müzik dalını kuran, bugünkü adıyla Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının ikinci kemanı. Evin duvarları resimlerle dolu. Fikret Mualla var epeyce. Fikret Mualla, Nedret Hanım’ın Fransa’dan arkadaşı. Karşıki duvarı Nusret Suman’ın çalışmaları süslemiş. Bir iki de heykel zemindeki yerini çoktan almış. Ressam kızı Sevgi Divitçioğlu’nun çalışmaları da mevcut duvarlarda. Masanın üzerindeki birkaç siyah beyaz aile fotoğrafları geçmişten günümüze hüzün getiriyor sanki. Bir tek Nedret Hanım yaşıyor fotoğraf karesinde bulunanlardan. Gözleri yorulmuş Nedret Hanım’ın, insanları silüet biçimde gördüğünü söylüyor. Ama gönül gözü büyümüşte büyümüş. “İstediğim gibi bir hayat yaşadım.” diyerek söze başlıyor. Çoğu insan yaşamı için bu cümleleri söylemekte zorlansa da, Nedret Ekşigil’in kendisi yaşamı hakkındaki hükmü böyle. Ardından anılar sökün ediyor. Anılar
290
Nedret Hanım’ın belleğinde anlamlarını yitirmemiş. Yaşanırken tılsımlarının farkına varmakta zorlandığı birçok şey, sohbetimiz sırasında belleğinden bir bir dışarı fırlıyor. Geçmiş zamanın içinden uzanan sevdikleri, kollarıyla sarıyor ortamı.
Bir sürü insan gelip geçmiş yaşamından. Annesini sorarak sohbete başlıyoruz. Asker bir aileden gelen Naciye Hanım, 22 yaşına geldiğinde, o zamanlar rütbesi yüzbaşı olan İsmail Hakkı Bey’le evlenir. Balkan Savaşı’nın
sonuna gelindiğinde; Nusret, Fikret ve Nedret isminde üç çocuk dünyaya getirmiş, dördüncüsüne de dokuz aylık hamiledir. Osmanlı İmparatorluğu ise en zayıf dönemlerini yaşamaktadır. Avrupalının gözündeki “hasta adam”, Balkan Savaşları’nda ağır yenilgi alarak yaklaşık 500 sene idaresinde tuttuğu Rumeli’deki toprakları kaybedince, çileli bir dönem başlar. İsmail Hakkı Bey ve karnı burnundaki Naciye Hanım, her şeylerini orada bırakarak Anadolu’ya doğru göç edenler arasına katılır. İsmail Hakkı Bey eşini ve çocuklarını bir asker arkadaşına teslim ederek Viyana’ya sığınır. Naciye Hanım dördüncü çocuğunu Macaristan sınırında, trende doğurur. İstanbul’a geldiklerinde Beşiktaş Yıldız’daki Sait Paşa konağını tutarlar. İsmail Hakkı Bey ise Viyana’da kaldığı zaman zarfında fotoğrafçılığı öğrenir. Ailesinin yanına dönerken fotoğraf malzemelerini de beraberinde getirerek, konağın çatı katını adeta bir stüdyoya çevirir. İsmail Hakkı Bey’in fotoğraf merakı sayesinde, tüm aile fotoğrafçılığı kolayca benimser ve çatı katını keyifle vakit geçirdikleri bir alana dönüştürürler. Fakat İsmail Hakkı Bey, uzun süre İstanbul’da kalamaz. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, yeniden cepheden cepheye koşacaktır. Bu uzun savaş yılları, ülkenin erkekleri kadar, cephe gerisinde kalan kadınlarının da sırtına ağır yükler koyar. Kadınlar, o güne kadar erkeklerin payına dü-
şen görevleri de üstlenmek durumunda kalırlar. Naciye Hanım’dan bunlardan biridir. Yoksullaşmaya başlamış, borç almış başını gitmiştir. Önce tek tek takılar satılır, sonra sıra eşyalar gelir. Bir gün Naciye hanımın canına tak eder ve başındaki eşarbını yere atarken haykırır. “ Ben insan değimliyim? Çalışamaz mıyım?”. İşte tam da bu olaydan bir gün sonra 37 yaşındaki bu genç kadın, İstanbul Yıldız’daki Sait Paşa Konağı’nın önüne yapacağı işin reklam levhasını asar: “Türk Hanımlar Fotoğrafhanesi- Naciye”. O tarihten sonra, cephede savaşan kimi askerler, mektuplarını, eşlerinin fotoğrafları iliştirilmiş olarak alırlar. Çünkü o dönemde erkek fotoğrafçılar karşısında peçelerini açmaları hoş karşılanmayan kadınlar, paşa kızıasker eşi Naciye Hanım’ın karşısında rahatlıkla yüzlerini ve omuzlarını açıp, saçlarını dökerek poz verirler. Bilmezler ki fotoğrafları çatı arasında banyo eden savaş sırasında bir elinin dört parmağını kaybeden İsmail Hakkı Bey’dir. Bu bir sır olarak titizlikle çevreden saklanır. Nedret Hanım, annesi kadar güçlü bir kişiliğe sahip. Konuşmasından, konulara vurgusundan belli. Ama sohbette konu Nusret Suman’a gelince hüzün çöküyor ortama. “Öldürdüler onu” derken, haykırışını “Cahil bir çocuk onu katletti” cümlesi tamamlıyor. 1978 yılının Ağustos ayında Hitit Heykeli’nin açılışından bir hafta önce son kontrolleri yapmak için Ankara’ya yola çıkan Nusret Suman, İzmit yakınlarında trafik kazası geçirir ve ölür. Bir gün sonraki gazetelerin üçüncü sayfalarında aşağıdaki küçücük haber yerini almıştır: “İzmit yakınlarında meydana gelen kazada kimliği belirlenemeyen bir kişi öldü. İstanbul’dan Ankara istikametine gitmekte olan kırmızı renkli Voswagen marka oto-
mobil bilinmeyen bir nedenden dolayı İzmit yakınlarında şarampole yuvarlandı”. Günlük yaşam hayhuyları arasında dikkatimizi bile çekmeyen sıradan bir haberdir bu. Üzerinde kimlik bulunmayan bu kişinin daha sonra yakınlarının araması sonucu Sıhhiye’deki Hitit Güneşi’ni yapan heykeltraş Prof. Dr. Nusret Suman olduğu ortaya çıkar. Anıtkabir’deki Barış Kulesi’nin iç duvarında bulunan kabartmaların mimarı, Bingöl’deki, Sivas’taki, Bodrum’daki Atatürk Heykeli’nin heykeltıraşı, 1933’de kurulan D grubunun üyesi, 1969 yılında profe-
terzihane döneminin bütün ünlü kişiliklerinin uğrak mekanı olur. Yazar, çizer, sanatçı, şarkıcı tanınmış birçok ünlü şahsiyet, Nedret Hanım’ın Terzihanesi’nde buluşur. Yüzyıllık bir çınar bulup da Atatürk konuşmamak olur mu? Atatürk’ü soruyorum, gözleri mavi lideri. “Atatürk, ah Atatürk” derken sesi titriyor. “O gelince yüzüme ateş basar, odadan kaçardım. O benim için yalnızca bir insan değil, geleceğimin kurtarıcısı, bir ilahi güçtü “ diyor. Mavi gözlerine bakamazdım, hiç insan karşısındaki bu kadar etkileyici insanın gözüne bakabilir mi? Derken o yıllara dönüyor. Bu arada Atatürk’ün en büyük hayalinin bir enstrüman çalmak olduğunu orada öğreniyorum. O Atatürk’ün ölümsüzlüğüne, devrimlerin süreceğine inanmış biri. Aşk diyorum. Yüzyıllardır üzerine nice yazılar yazılan, hala tanımlanamamış kavramı soruyorum. Elimi tutuyor: “Aşk var mı?” diyor.
sör unvanını alan ilk heykeltıraş alan Nusret Suman. Anılar sökün etti mi önüne geçilmez. Cumhuriyetin yeni kurulduğu yıllar… Ankara, Atatürk’ün gözünde bir başka güzel. Herkes Ankara’ya çorak, kuru toprak olarak bakarken, bir tek Atatürk Ankara’yı çağdaş Başkent yapabilme peşindedir. İşte Olgunlaşma Enstitüsü o yıllarda çok revaçta. Nedret Hanım ve dönemin ileri gelenlerinin eşleri akşam kurslarına gitmektedirler. Nedret Hanım ilgi duyduğu terzilik mesleğine böylece başlar. Kızları Sevgi’nin dünyaya geldiği yıllarda Ankara’da terzihane açar ve kısa sürede Ankara’nın en tanınan terzileri arasında yer alır. 1949’da İstanbul’a dönen Ekşigil’in ünü, artarak devam eder. İstiklal Caddesi’nde Mısır Han’daki bu
Sohbet güzel. Saat çoktan gece yarısını geçmiş. Nedret Hanım’ın dinlenmesi gerekli. Anılar onu dinç tutsa da yorulduğunun farkındayım. Evden dışarı çıktığımda yürümek istedim. Gecenin ikisinde İstinye’de yokuş aşağı inerken İstanbul, karşıda bakan gözler için hayal meyal seçilen mor ve eflatun bir çizgidir karşımda. Karşımda Boğaz, ay ışığına sarınmış, hülyalı bir dinginlik içindeydi. Hani geçmişte bir söz vardır; Ay dedeye misafir olmak. Artık kimse kullanmıyor bu deyimi. Geceleyin eve dönmemek, açıkta kalmak anlamına geliyor. Canım, ay dedeye misafir olmak istiyor bu gece. Sokaklarda yürümek, konuştuklarımızı düşünmek, bunları yaparken de Nedret Ekşigil’i geç tanımanın üzüntüsünü yaşamak istiyorum.
291
MAG alternatif
Apple’dan Yeni Bağımlılık Merve Eker
B
merve@magdergi.com.tr
Apple yine yaptı yapacağını ve Iphone’dan sonra Ipad’le yeni bir teknolojik devrime daha imza attı. Tablet PC trendinin giderek arttığı şu günlerde farklı tasarımı ve sunduğu kolaylıklarla yepyeni bir ürün olan Ipad 3 Nisan’da Amerika’da satışa sunuldu.
ir Apple tutkunu, ipod touch bağımlısı olarak merakla beklediğim Ipad’i inceleme fırsatı edindim. Iphone’un A4 boyutunda olanını gözümüzde canlandırırsak, Ipad için “hormonlu iphone” yakıştırması yapmak pek de garip kaçmaz. Iphone kullanıcıları alışkanlıklarından olsa gerek avuçlarından taşan Ipad’le kendilerini küçülmüş hissedebilirler ama pc gözüyle baktığımızda ürünün aslında ne kadar küçük ve kullanışlı olduğu göze çarpacaktır. Iphone veya Ipod Touch kullanan biri için Ipad’i kavramak çok vakit almayacaktır. Bu cihazlarda olduğu gibi Ipad de görselliği, multi touch kolaylığıyla webde gezinme zevki ve binlerce birbirinden farklı uygulamalarıyla diğer tablet pc’lerden farklılaşıyor. Iphone ve laptopın arasında, kullanıcıya en iyi web, email, fotoğraf, video, kitap, oyun deneyimi yaşatmak amacıyla tasarlanmış son derece dinamik bir cihaz. Bence bir iş bilgisayarı gibi değil de daha çok gençlere hitap eden, boş zamanı keyifle geçirmeyi sağlamaya yönelik üretilmiş ve ilk gününde 300.000 adet satılan kitle de bunu doğrulamakta. Benim cihazda en beğendiğim özellik, video ve foto uygulamaları oldu. HD videoları desteklemesi, fotoğrafları sihirbaz misali yönlendirebilmek pek çok kullanıcıyı Apple’a bağlayan özelliklerden. Iphone’a kıyasla sanal klavyenin iki
292
ele sığan boyutu da Iphone’da mesaj yazmaya çalışıp “bu benim parmağıma sığmıyor ama” serzenişini de sona erdiriyor. Ayrıca ibook uygulamasıyla da kitap okumak Ipad’de bambaşka bir tecrübe yaratıyor. Gerçek kitap okuma zevkini hiç bir elektronik cihazın vermesi beklenemez ama buna en yakınını Ipad verebilmekte diyebiliriz. Gerek ekran yapısı gerek sunduğu e-book pazarıyla, artan teknolojiyle doğru oranda azalan kitap okuma alışkanlığını yeniden kazandırması mümkün olabilir. Ayrıca Ipad nisan sonunda çıkacak olan 3Gli versiyonuyla da mobil internetin tüm olanaklarını ayağınıza getiriyor. Ipad’i kişiselleştirip süslemek de sizin elinizde. 150.000’i aşkın uygulama, MS Office uygulamalarına denk düşen iwork paketi, klavye aksesuavarı, kamera bağlantı kiti vb. aksesuarlar opsiyonel olarak kullanıcının ekleyip, şekillendireceği şeyler arasında yer alıyor. Tabi bu eklentiler için ekstra bir harcama yapmak şart. Tüm bunların yanı sıra Ipad’in de kusurları yok değil. Öncellikle en büyük hayal kırıklığı USB girişinin olmaması. Aktarımlarınızın yapılabilmesi için itunes yüklü bir bilgisayar ya da ek olarak satın alabileceğiniz kamera bağlantı kiti lazım. Ayrıca en çok tartışılan eksikliklerinden biri de flash desteklememesi. Malesef Ipad’de Farmwille’de tarlanızı ekip biçemeyeceksiniz. Ama öyle görünüyor ki pek çok web sitesinin Ipad’e uyumlu uygulamaları çıkacak ve flash gereksinimi bu şekilde kapatılacak. Aynı zamanda flash olmamasının pilin ömrüne kattığı zaman da yadsınmamalı. Bunun dışında multitasking özelliği olmadığı için de aynı anda iki uygulamayı kullanamıyorsunuz. Bütün bu kusurlara rağmen halen Ipad’in artıları eksilerine baskın gözüküyor ve biliyoruz ki Apple sürekli kendini geliştirdiğinden kusursuz versiyonu da çok yakında piyasaya çıkacaktır. Iphone’un da
ilk başlarda aldığı olumsuz tepkileri düşünürsek, şu anda bir fenomen olması ortaya koyuyor ki, Apple bu işi biliyor ve dolayısıyla Ipad’in başarısı kaçınılmaz. Gelelim bu baştan çıkarıcı cihazın bedeline. Amerika’da 16 GB’lığı 499$, 32 GB’lığı 599$, 64 GB’lık versiyonu ise 699$’a kadar çıkan ürünün Mayıs ayında Avrupa’da belli başlı ülkelerde piyasaya çıkması bekleniyor. Geçmişteki Apple ürünlerinin ülkemize gelme süresini göz önüne aldığımızda iPad’in en erken Haziran veya Temmuz ayında ülkemize geleceği tahmin ediliyor. Bence Ipad, Tablet PC düşünenler için ideal bir seçim. Hatta sırf oyun oynayıp, video izlemek için bile sahip olmaya değer. Bir iphone kullanıcısı olan annemin pc ekranından parmaklarıyla fotoğraf büyültmeye çalışmasına zamanında çok gülmüştüm ama Apple insana teknolojide gülünecek bir şey olmadığını gösteriyor resmen. Kim bilir belki Steve Jobs PC’i iphonela karıştıran ev hanımlarından yola çıkarak üretmiştir Ipadi. Şu an “Yok artık o da olur mu?” diye birşey aklınızdan geçiriyorsanız bilin ki Apple şu an onun üzerinde çalışıyor.
Teknik Bilgiler Ekran: 9.7 inch multi touch desteği bulunan LED Ebatlar: 242.88mm x 189.7mm x 13.4mm Ağırlık: 730 gram (3G+Wi-Fi) Kablosuz Bağlantı: Wi-Fi, 3G ve Bluetooth İşlemci: 1 GHz Kapasite: 16GB, 32GB, ve 64GB olmak üzere üç farklı model Lokasyon: Wi-Fi ve 3G destekli aGPS (Uydulardan yararlanılan GPS değil) Sensör: Yerçekimi ve ışık sensörü Pil: 10 saate yakın pil ömrü
293
MAG
294
MAG vizyona girenler
295
MAG kültür - sanat
KONSER SWINGLE SINGERS Kırk yılı aşkın tarihi boyunca dört bine yakın konsere imza atan, beş Grammy Ödülü ile başarılarını tescilleyen ve verdikleri tüm konserlerde biletleri tükenen dünyaca ünlü acapella topluluk, Swingle Singers, Türkiye turnesi kapsamında, Ankara’da müzikseverlerle buluşuyor. Ayrıntılı bilgi için: www.vokaliz.com Tarih: 29 Mayıs 2010 Cumartesi Yer: ODTÜ Vişnelik Çim Amfi
GRUP HEPSİ Grup Hepsi “Geri Dönüşüm” isimli dördüncü albümlerinin çıkışı ile konser maratonlarına da başlıyorlar. Repertuarında eski ve yeni parçaların yer alacağı konserde Hepsi, İzmirli müzikseverlere unutamayacakları bir müzik ziyafeti vermeye hazırlanıyor. Tarih: 15 Mayıs 2010 Cumartesi Yer: İzmir Arena - 1449. Sok. No:107 Turan Bayraklı - İZMİR Saat: 18:00
İLHAN ŞEŞEN Hep bir ağızdan söylenen pek çok şarkının sahibi İlhan Şeşen, 2002 yılında çıkarttığı “Neler Oluyor Bize” solo çalışması daha akıllardan silinmeden “Şimdi Ben Bu Şarkıları Kime Söyleyeyim” ve “Aşk Yalan” albümleri ile üst üste başarılar elde etti. Aynı zamanda dizi ve filmlerle de oyunculuğunu tüm Türkiye’ye sevdiren İlhan Şeşen konseri, eski ve yeni şarkılarının akustik dermeleri ile sizlerle buluşacak. Tarih: 15 Mayıs 2010 Cumartesi Yer: Ghetto - Kalyoncuk Kulluk Caddesi No:10 Beyoğlu - İSTANBUL
TİYATRO
OPERA ARIADNE NAKSOS’TA Alman Romantik Dönem Bestecilerinden ünlü Alman besteci Richard Georg Strauss 1905’te konusunu Oscar Wilde’ın aynı adlı oyunundan alarak bestelediği Salome operası sahnelenince bir opera bestecisi olarak da yeteneğini kanıtladı. Strauss’un 1912 tarihli Ariadne Naksos’ta operası ise İzmir’de sahneleniyor. Tarih: 20 Mayıs 2010 Perşembe Yer: Konak Elhamra Sahnesi - İZMİR
ARZUNUN ONDA DOKUZU Heather Raffo’nun yazdığı “Arzunun Onda Dokuzu”, orijinal adıyla “Nine Parts of Desire”, savaşı yaşayan dokuz Iraklı kadının yaşamından kesitler veriyor. “Arzunun Onda Dokuzu’nda” sevildiği için dövülen, güzel olduğu için hırpalanan, akıllı olduğu için yakılan, ulaşılamadığı için aşağılanan kadın anlatılıyor. Tarih: 02 Mayıs 2010 Pazar Yer: Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi Üsküdar - İSTANBUL
296
FESTİVAL
ART BY CHANCE
ART BY CHANCE Ultra Kısa Film Festivali 2010’da 7 Mayıs - 4 Temmuz arasında tüm dünyada 20’den fazla ülke, 100’e yakın şehirde yer alıyor. Herkese ulaşma ve onları sanatla buluşturma iddiası taşıyan festival aynı anda farklı coğrafyalarda milyonlarca insanla buluşarak içerik ve büyüklük anlamında bir ilki gerçekleştiriyor. Art by Chance filmlerini izlemek için bir yere gitmeniz gerekmiyor. Festival sanatı ayağınıza getiriyor. Temalı filmler metroda, avm’de, spor merkezinde, uçakta, okulda ansızın karşınıza çıkabilir. Etrafınıza bakın!
MAG kültür - sanat
SERGİ MEHMET DEDE İlk, orta, lise öğrenimini Merzifon’da tamamlayan Mehmet Dede, 1996 yılında Güzel Sanatlar Fakültesi’ne girdi. 2001 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Prof. Hasan Pekmezci atölyesinden mezun oldu. Mehmet Dede tabloları iki hafta boyunca Galeri Soyut’ta sergilenerek, sanatseverlerle buluşuyor. Tarih: 25 Mayıs – 09 Haziran 2010 Yer: Galeri Soyut – Yıldızevler Mah. 4.Cad Şehit Mustafa Doğan Sok. 82/A Çankaya - ANKARA
ABİDİN ELDEROĞLU
ALİ RAŞİT KARAKILIÇ Sanatçı, ters yüz olmuş tüm değerlere karşı duyduğu tepkiyi ve öfkeyi resimlerde kullandığı teknikle izleyicilerle paylaşıyor. Bu teknik sanatçının birbiri üstüne kenetlenmiş iki farklı çalışmasının resim ve resim, resim ve fotoğraf örgü katmanlarıyla yeni görüntüler yaratmasına imkan veriyor. Ortaya çıkan yeni renk armonisi izleyicinin gözünde farklı bir soyutlamaya neden oluyor.
Figüratif soyutlamacı üslubun önemli sanatçılarından olan Abidin Elderoğlu’nun (1901-1974) Arnavutköy Galeri Selvin’de Mayıs ayı süresince izlenebilecek olan sergisi, Elderoğlu’nun 1960 - 1974 arası dönemde yaptığı suluboya, guaj ve karakalem resimlerinden oluşuyor. Tarih: 4 – 30 Mayıs 2010 Yer: Galeri Selvin - Arnavutköy Dere Sokak No: 3 Arnavutköy - İSTANBUL
Tarih: 28 Nisan – 21 Mayıs 2010 Yer: Güzelyalı Kültür Merkezi Sanat Galerisi 32.Sokak No:4 Güzelyalı - İZMİR
DVD
DİYETSİZ BİR HAYATIN 101 YOLU
KİTAP
MIMI SPENCER
Görüntünüzle ve kendinizi nasıl hissettiğinizle ilgili fark yaratacak sırları keşfedin. Artık kendinizi zayıflığın zulmünden kurtarmanın zamanı geldi diyorsanız, stil rehberi Mimi Spencer’ın bu komik ve kullanışlı kitabı tam size göre. Kitap, sizi kendinizi tutmadan, suçluluk duymadan ve geleneksel diyetlere maruz kalmadan zayıflığın kapılarını aralayacak. Mimi, sahip olduklarınızdan en iyisini yaratmanızı ve olduğunuz kadının, olmak istediğiniz kadın kadar muhteşem olduğunu görmenizi sağlayacak.
THE HURT LOCKER DÜŞMAN HATTI 82.Oscar Ödül Töreni’ne damgasını vuran ve “En iyi film” ödülü kazanan yapım, yönetmeni Kathryn Bigelow’un da Oscar kazan ilk kadın yönetmen olmasını sağladı. Irak’ta geçen filmde seçkin bir bomba imha ekibi, savaşın kaosunda tehlikeli bir kedi-fare oyunu oynamaya zorlanır. Orduda özel olarak seçilmiş kişilerden oluşan ekip, herkesin potansiyel bir düşman olduğu ve her nesnenin ölümcül bir bomba olabileceği bir şehirde bir araya getirilmiştir. “Tanrının Vadisi’nde” filminin yazarı Mark Boal’ın senaryosuna katkıda bulunduğu filmin DVD’si raflarda yerini aldı.
BANA ATATÜRK’Ü ANLATTILAR HIFZI TOPUZ Gazetelerin soluk yaprakları arasında yitip giden bu anılar, Atatürk’ü çok özlediğimiz bugünlerde yeniden gün ışığına çıkıyor. İsmet İnönü, Falih Rıfkı Atay, Cafer Tayyar Eğilmez, Sabiha Gökçen, Mim Kemal Öke, Ali Fuat Cebesoy, Agop Dilaçar, Vildan Aşir Savaşır, İ. Süreyya Yiğit, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sırrı Bellioğlu, Ekrem Rize gibi her biri Atatürk’ün yakın arkadaşı olan bu ünlüler, kuruluş dönemine ve Atatürk’e ilişkin, tarihe ışık tutacak anılarını paylaştılar.
297
MAG röportaj
Modern Dans Topluluğu’ndan
“Far From Now” Dünyaca ünlü koreograflar Uri Ivgi ve Johan Greben’in Modern Dans Topluluğu için yarattıkları “Far From Now” adlı eser, bulundukları ortamdan rahatsız olan ve hep “o farklı olanı” arayan insanların hikayesi… Biz de bu eserin sanat yönetmeni Bürge Kayacan ile Modern Dans Topluluğu’nu ve “Far From Now”u konuştuk…
298
B
ürge Hanım “Far From Now” adlı eserden ve koreograflardan bahsedebilir misiniz kısaca? Uri ve Johan’la üç yıl önce görüşmeye başladık ve bu yıl davet edebildik. İki koreograf 2002 yılından beri beraber çalışıyorlar, Avrupa’da Ivgi&Greben adıyla çağdaş dans alanında oldukça tanınıyorlar. Modern Dans Topluluğu (MDT) için “Far From Now” isimli eseri yarattılar. Bu dans eseri, sürekli arayış içindeki insanları anlatan, dokuz dansçıdan oluşan fiziksel ve dinamik bir eser. Modern Dans Topluluğu’nun çalıșma sistemi nedir? Modern Dans Topluluğu, 1992 yılında kuruldu. Aynı yıl Opera Sahnesi’nde düzenli olarak temsil yapmaya başladı ve eş zamanlı olarak kurum içi eğitim devam etti ve halen etmekte. MDT’nin en önemli misyonlarından biri de yeni koreograflar yetiştirmek oldu. Kendi koreograflarımızın eserleri her sezon MDT repertuarına yeni eserler kazandırıyor.
BÜRGE KAYACAN - NİL ESGİN
Çağdaş dans çok değişken. Hızla yeni teknikler ve yeni anlayışlar gelişiyor, her zaman bunları takip etmek gerekiyor. Biz de topluluk olarak katıldığımız festivallerle ve yurtdışında tanınan koreografları davet ederek, çağdaş dansta güncelliği korumaya çalışıyoruz.
“Far From Now” sürekli arayış içindeki insanları anlatan, fiziksel ve dinamik bir eser. Dansçı ve koreografların bireysel etkinlikleri oluyor mu? Biraz önce de bahsettiğim gibi bizim alanımızda her şey çok çabuk değişiyor. Bunun için bireysel olarak belirli festivallerdeki atölye çalışmalarını takip ediyoruz, performansları seyrediyoruz. Bazen bireysel davetler alabiliyoruz. Örneğin MDT’den birkaç dansçı Avrupa’da çeşitli topluluklarda dans etti ve turnelere katıldı. Benim
MDT’nin en önemli misyonlarından biri de yeni koreograflar yetiştirmek oldu.
Modern Dans Topluluğu dansçı ve aynı zamanda koreograflarından olan Alpaslan Karaduman ile Silicon Dance Project adında bir girişimimiz oldu ve Amerikalı koreograf Mollye Maxner ile Room adlı bir eser yaparak ABD’de beş şehri kapsayan on iki temsillik bir turne gerçekleştirdik. Daha sonra Belçika’da koreografi yapmak üzere Şafak Uysal’la beraber davet edildik.
Son olarak da, Modern Dans Topluluğu’ nun katıldığı turne ve festivallerden bahseder misiniz? Modern Dans Topluluğu olarak, 1994 yılından beri İsrail, ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İngiltere, Yunanistan, Bosna Hersek, Makedonya gibi ülkelerde turnelere katıldık. Röportaj: Nil Esgin
299
MAG sinema - müzik
Bu Köşede
Serkan TAVŞANOĞLU serkan.tavsanoglu@magdergi.com.tr
www.serkan.blogcu.com
SANAT var!
“Üç Silahşörler” balesi göz kamaştırıyor. Hollywood filmlerinde kullanılan kostümler Lo&Loud’da sergileniyor. Hande Yener yepyeni şarkıları ile müzik dünyasını “Sopa”lıyor! Detayları merak edenler, köşeme buyursunlar...
Şövalyelerin Dansı...
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin geçtiğimiz aylarda sahnelediği “BalleTango” isimli eserini izledikten sonra, Ankara’da “balesiz” geçirdiğim günlere üzülüp, pişmanlığımı sizlerle paylaşmıştım. Hala düzenli bir bale seyircisi olamasam da, Devlet Opera ve Balesi’nin temsillerini kaçırmamaya gayret ediyorum. Geçtiğimiz haftalarda, 2009 - 2010 sanat sezonunun en görkemli eserlerinden biri olan “Üç Silahşörler”i izleme fırsatım oldu. Türkiye prömiyerini 27 Mart’ta gerçekleştiren “Üç Silahşörler” balesi, 8 Nisan Perşembe akşamı Opera Sahnesi’nde düzenlenen özel bir gösterimle yeniden seyirciyle buluştu.
“Üç Silahşörler”, hepimizin aşina olduğu bir eserden, Alexandre Dumas’nın aynı adlı romanından uyarlanmış. Eserin Guiseppe Verdi imzalı müzikleri, Bujor Hoinic tarafından düzenlenmiş ve temsil esnasında sahnenin altına konumlanan kalabalık bir orkestra tarafından canlı olarak çalınıyor. Olayların akışına göre, müziğin tonu da değişiyor ve bu sayede seyircinin koreografiyi algılaması kolaylaşıyor.
Zaman zaman esip kükreyen, zaman zaman da gülünç hallere düşen şövalyelerin hikayesi, koreograflar Armağan Davran ve Volkan Ersoy tarafından “adım adım” baleye uyarlanmış. Dansçıların bedenlerinde hayat bulan bu akıcı koreografi, müzikle senkronize bir şekilde ilerleyerek, izleyicilere eğlenceli bir bale seyri yaşatıyor. Eserin en dikkat çekici özelliği ise, görsel detaylardaki kusursuzluğu! Birbirinden göz alıcı kostümler ve gerçeğe yakın dekor uygulamaları ile dönemi yansıtan bir atmosfer yaratılıyor. Kullanılan ışığın da etkisiyle, Opera Sahnesi’nde iki saatlik bir rüyaya dalıyorsunuz. Sahne üzerinde böylesine büyüleyici bir dünya oluşturmak kolay değil. “Üç Silahşörler” için yaratıcı kadro dahil 65 kişilik bir ekip, iki ay boyunca günde 17 saat çalışarak hazırlanmış. Eserde yaklaşık 250 parça kostüm ve 8 ayrı dekor kullanılıyor. Orkestrada ise toplam 58 kişi bulunuyor. Şövalyeleri bale sahnesinde izlemek için geç kalmış sayılmazsınız. “Üç Silahşörler” balesi, 5 Mayıs ve 13 Mayıs 2010 tarihlerinde tekrar seyirci karşısına çıkacak. Detaylı bilgi almak isterseniz, Devlet Opera ve Balesi’nin web sitesini ziyaret edebilirsiniz: http://www.dobgm.gov.tr/
300
Lo&Loud’da Hollywood Sergisi Ankara’da enteresan bir şey daha keşfetmiş olmanın mutluluğu içerisindeyim. Kuğulu Park’ın karşısındaki Lo&Loud’un bembeyaz dekoru eşliğinde kahve içmenin keyfine çoktan varmış olabilirsiniz. Peki; mekanın üst katında Hollywood filmlerinde kullanılan orijinal kostümlerin sergilendiğini biliyor muydunuz?
Unutulmaz aşk filmleri listesinde üst sıralarda yer alan “Eternal Sunshine of the Spotless Mind”da Kate Winslet’ın giydiği kostüm; eldiven, çanta, bot ve palto gibi tüm parçalarıyla Lo&Loud’da sergileniyor. 2005 yapımı “House of Wax” filminde Paris Hilton’ın canlandırdığı “Paige” karakterini öldürmek için kullanılan demir çubuk, serginin dikkat çeken parçalarından. Hilton’ın karnına saplanan bu çubuk, köpükten yapılmış ve gerçek paslanmış demir görüntüsünde boyanmış.
Tam İstediğimiz Gibi Bir
HANDE YENER!
Yirmili yaşların sonlarına doğru, çok sevdiğiniz bir şarkıcının yeni albümünü dinlemekten daha önemli şeyler olduğunu keşfediyorsunuz hayatta. Yeni bir şarkının yaşattığı coşku kısa sürede kayboluyor, tutku dolu müzik dinleme
seanslarının süresi kısalıyor ve “başucu albümleriniz” sürekli değişiyor. Bunun çeşitli sebepleri olabilir. Belki, aşkla bağlandığınız sanatçılar, müziğe aşık değillerdir artık. Dinlediğiniz yeni şarkılar, eskilerin yerini dolduramıyorlardır bu nedenle. Ya da müziğin hayatınızdaki yeri değişmiş olabilir. Eskiden tek bir şarkıyı defalarca dinleyip, saatlerinizi buna ayırabilecekken; şimdilerde müzik dinlemek yerine uyumayı tercih edecek kadar yormuş olabilir sizi hayat! Bakmayın böyle cümleler kurduğuma, bu kadar da vahim durumda olmadığınıza eminim. Ne mutlu bize ki, müzik dünyasında hala heyecan verici işler yapan sanatçılar var. Onlardan biri de, bu yazının esas konusu olan Hande Yener ve “Hande’ye Neler Oluyor?” isimli yeni albümü. Daha önce Hande Yener ile ilgili tüm yazılarımda ve kendisiyle “Nasıl Delirdim?” albümü döneminde yaptığımız röportajda altını ısrarla çizdiğim bir beklentinin, yıllar sonra bu albümde karşılandığını görmek çok mutlu edici. “Hande’ye Neler Oluyor?”, Hande Yener’in
Sinemaseverler için oldukça heyecan verici parçalardan oluşan bu mini sergide; Heath Ledger, Brad Pitt, Kate Winslet, Jim Carrey, Paris Hilton ve Michael Jackson gibi yıldızların filmlerinde giydiği kostümleri inceleyebilir ve hikayelerini öğrenebilirsiniz.
Sergide Neler Var? 2008’de kaybettiğimiz Heath Ledger’ın henüz 21 yaşında, gencecik bir delikanlı iken rol aldığı “The Patriot” filminde giymiş olduğu kostüm, filmdeki “Gabriel Martin” karakterinin üzerinden az önce çıkarılıp askıya geçirilmiş kadar gerçek görünüyor. Brad Pitt’in, sinema tarihinin kült filmlerinden biri sayılan “Dövüş Kulübü”nde canlandırdığı “Tyler Durden” karakterinin üzerindeki unutulmaz kürk ceket de, FOX stüdyolarından alınarak Lo&Loud koleksiyonuna eklenmiş.
301
MAG sinema - müzik diskografisindeki en iyi albüm olarak değerlendirdiğim “Apayrı”nın (2006) devamı niteliğinde, kaliteli bir pop albümü. “Apayrı”daki şarkılarına duyulan özleme kayıtsız kalamayan sanatçı; kendisinden bekleneni yaparak, “Apayrı” tadında, yıllarca eskimeyecek bir albüm hazırlamış. Uzun zamandır gündemde olan “Hande Yener eski tarzına mı dönüyor?” tartışmalarına gönderme yaparcasına, albüme “Hande’ye Neler Oluyor?” ismi verilmiş. Gelin, bu sorunun cevabını Hande Yener’in yeni şarkılarında arayalım. Albümün açılış parçası “Yasak Aşk”, tek tip pop aranjelerinden uzak ancak elektronik müziğe teslim olup hissizleşmeyen, dansa elverişli düzenlemesi ve dokunaklı sözleri ile tam da duymak istediğimiz Hande Yener’i sunuyor bizlere. Şarkının nakaratındaki “Ben dönüyorum kendi bedenime, sen vasat birine” sözleri, Yener’in yorumuyla slogana dönüşebilir. Hande Yener’in “eskiye dönüş” yaptığı yanılgısına kapılıp, ille de “eller havaya” isteyenleri ise, albümün ikinci şarkısı “Bodrum” tatmin edebilir. Nitekim bu şarkının, 2010 yazının plaj hitlerinden biri olma ihtimali çok yüksek. “Hande’ye Neler Oluyor?”un hit potansiyeli taşıyan şarkılarından “Kal Kal” ve “Apayrı” albümündeki “Yola Devam”, sözleri ve dinleyiciye aktarmak istediği mesaj açısından birbirini tamamlıyor. “Yola Devam”da “Yıkıldığın her an yok olmadığına şükret” mesajını veren Hande Yener, “Kal Kal”da“Kötü bir an için
hemen mahvoldum deme” sözleriyle; her şeyin üstesinden gelen, optimist ve güçlü imajını pekiştiriyor. Albümün en büyük hiti “Sopa” ise “Apayrı” albümünü müjdeleyen çıkış şarkısı “Kelepçe” ile benzerlikler taşıyor. Her iki şarkının da soundu ve vokal teknikleri birbirine çok yakın. Şüphesiz ikisi de, ard arda defalarca dinleme isteği uyandıran, ateşleyici dans parçaları. Hande Yener bu albümde tamamı Sinan Akçıl imzalı şarkılarla çıkıyor dinleyicinin karşısına.
Müzik ve düzenlemeler açısından takdire şayan bu şarkıların sözlerinde aynı “olgunluğu” yakalamak mümkün olmuyor. Akçıl, Hande Yener için elinden gelenin en iyisini yapmış ancak şarkı sözlerinde yetersiz kalmış. Daha önce defalarca tanık olduğumuz gibi, Hande Yener’in güçlü vokali, doyurucu şarkı sözleri ile desteklendiğinde şarkı söylemek onun sesinde bir sanata dönüşüyor. Yener, Türk pop müziğinde ne söylediğine dikkat edilen ender sanatçılardan biri. Bu nedenle seçtiği şarkıların sözlerine ayrıca özen göstermeli. Hande Yener’i yeniden bir Sezen Aksu, Mete Özgencil ya da Ertuğ Ergin şarkısı söylerken dinlesek mesela, harika olmaz mı?
Kısa Kısa
• Sony Music’ten bir transfer daha! Ankara’nın başarılı rock gruplarından GECE, yeni albümlerini Sony Music’ten çıkaracak. • “Sex and the City”de işler karışıyor. “Sex and the City 2”, 28 Mayıs’ta sinemalarda; yepyeni fragmanı www.sinemalar.com’da. • Gözüme çarpanlar, aklıma takılanlar, dikkatimi çekenler... Bundan böyle anı anına Twitter’da. Beni Twitter’da takip etmek isterseniz hemen ekleyin: www.twitter.com/serkantav
302
303
MAG röportaj
Kaligrafi
Sanatçısı
Murat Ünver Davetiyelerin üzerindeki harika yazılara hep hayran kalmış ama gizli kahramanları tanıma fırsatımız neredeyse olmamıştır. Türkiye’de bu konudaki en başarılı ve en ünlü isim, kaligrafi sanatçısı Murat Ünver’i konuk ettik biz de MAG’ın sayfalarına… Kaligrafi alanında Türkiye’yi temsil etmiş ve ülkemize ikincilik kazandırmış olan, Cumhurbaşkanına kaligrafi konusunda hizmet veren bu isim gizli kahraman olarak kalmamalıydı. İşte kaligrafi hakkında bilinmeyenler ve Murat Ünver…
K
aligrafi nedir bize biraz bundan bahseder misiniz? Kaligrafi, Yunanca güzel anlamına gelen “kallos” ve yazı anlamına gelen “graphia” kelimelerinden türemiş, güzel yazının bir ifadesidir. Kaligrafi, insanoğlunun yüzyıllardır birbirleri ile iletişimindeki görsel sanatların önemli bir parçasıdır. Her milletin kendine özgü bir kaligrafi tarzı olması din, dil ve kültür farkından kaynaklanmaktadır. Dünyada en çok ilgi gören ve aktif olanlar; Çin kaligrafisi, İbrani kaligrafisi, Hint kaligrafisi, Japon kaligrafisi, Kore kaligrafisi, Yunan kaligrafisi, Arap kaligrafisi ve Batı kaligrafisidir. Kaligrafi sanatına ne zaman bașladınız? 1992 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih
304
ve Coğrafya Fakültesi’nin Sinoloji (Çin Dili ve Edebiyatı) Bölümü’nde, Çin Kaligrafisi ile başladım bu sanata. Daha sonra Batı kaligrafisine yönelip dünyaca ünlü kaligrafi sanatçılarından dersler alarak bu alanda çalışmalarımı sürdürdüm. 2003 yılında kaligrafi alanında ülkemize dünya ikinciliği ödülünü getirdiniz. Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz? Evet. Uluslar arası, geleneksel bir yarışma olan WHC’ de 2003 yılında ikincilik ödülü aldım. Ülkem ve şahsım adına çok mutluyum. Daha sonra bu ödülü bir öğrencim daha kazandı ve ülkemizin de bu platformda artık söz sahibi olduğunu kanıtladık. Bu sanatı öğrenmek için özel bir yetenek gerekmiyor mu? Yetenek bu sanatı çok daha ileri seviyeye ta-
şımanızı hızlandırabilir ancak öğrenmek için yeteneğe ihtiyacınız yok. Ben şahsen çok yetenekli bir kişi olmadığımı iyi biliyorum. Ben bu sanatta bu derece ilerlemişsem yetenekli bir kişinin neler yapabileceğini siz düşünün.
Her milletin kendine özgü bir kaligrafi tarzı olması din, dil ve kültür farkından kaynaklanmaktadır. Eğitimler hakkında biraz bilgi verir misiniz? Kaligrafi eğitimlerine 2003 yılında ilk olarak Ankara’da başlattık. Daha sonra İstanbul’dan taleplerin artması neticesinde İstanbul Kaligrafi Merkezi’ni kurdum. Bu merkezde onar kişilik gruplar halinde kaligrafi dersleri veriyoruz. Yaş sınırlaması olmaksızın bu sanatı herkese öğretmeye çalışıyoruz. Halen Ankara
miş insanlar var. Bu kişiler herhangi bir kurumdan destek almamalarına rağmen çalışmalarını bir şekilde sürdürmektedirler. Gerek davetiye zarflarının üzerlerini kaligrafik yazılarla süsleyen, gerek fuar organizasyonlarında yazı çalışmaları yapan kaligrafların olması ülkemizdeki kaligrafi sanatının yayılmasında önemli bir yer teşkil ederler.
ve İstanbul’da kurslarımız eşzamanlı devam ediyor. Youtube’da kaligrafi videoları arasında dünyada en çok izlenen sizin filminiz. Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz? Evet! Youtube’da “The Magic Calligraphy” filmim 325.000’i aşkın izlenme sayısı ile 10.000’e yakın film arasında birinci sırada yer alıyor. Mutluyum. Bu filmin ratinginin yüksek olmasının sebebi orada yazmış olduğum yazının güzelliğinden ziyade tersten oluşudur. Bildiğim kadarıyla dünyada tersten yazan tek kişiyim. Bunu özellikle kurguladım. Biraz önceki sorunuzun en güzel yanıtı bu filmdir aslında. Kaligrafi doğru bir eğitimle çok rahat öğrenilebilecek bir sanat dalıdır. Harflerin anatomik yapılarını çok iyi analiz ettikten sonra tersten ya da yandan da bu harfleri yazabilirsiniz. İşte bu film yetenek olmaksızın kaligrafi sanatının eğitimle öğrenilebileceğinin somut kanıtıdır.
Yetenek bu sanatı çok daha ileri seviyeye taşımanızı hızlandırabilir ancak öğrenmek için yeteneğe ihtiyacınız yok. Profesyonel bir kaligrafi sanatçısısınız ve hayatınızı bu sanattan kazanıyorsunuz. Ne tarz ya da kimlerle çalıșıyorsunuz? Ağırlıkla Sayın Cumhurbaşkanımızın protokol davetiye, masa ve hediye kartlarının yazılarını hazırlıyorum. Açılış ve düğün da-
vetiye yazı ve tasarımlarının dışında dijital kaligrafiyi kullanarak şirketler için sıra dışı kurumsal kimlik çalışmaları yapıyorum. Kaligrafi sanatının dünyadaki yeri ve önemi nedir? Kaligrafi sanatı, yurt dışında bilhassa Amerika, İngiltere ve Avustralya’da büyük ilgi görmektedir. Bu ülkelerde, kaligrafi sanatına gereken değer verilmiş ve olağanüstü bir alt yapı oluşturulmuştur. Amerika’da birçok üniversitenin grafik tasarım bölümlerinde kaligrafi dersleri okutulmaktadır. Ayrıca, her eyalette onlarca özel kaligrafi okulları bulunmaktadır.
Hat sanatının bir diğer adı Arap kaligrafisiymiș… Biraz da hat sanatından söz edelim… Ülkemizde oldukça ilgi çeken bir sanat dalıdır… Hat sanatı, diğer bir deyişle Arap kaligrafisi, Türkiye’deki en önemli sanat dallarından birisidir. Hat sanatı oldukça geniş bir kitlenin beğenisini kazanmış hatta bu sanatı öğrenebileceğimiz çeşitli eğitim kurumları da kurulmuştur. Bu durum, ülkemizin geleneksel el sanatlarına bağlılığının ve sanata verilen önemin somut bir göstergesidir. Osmanlı döneminden günümüze kadar gelen hat sanatı sayesinde ülkemizde dünyaca ünlü hattatlar yetişmekte ve Türkiye’nin yurt dı-
Bill Gates’in düğün davetiyesini ünlü Kanadalı kaligraf Martin Jackson’a tasarlatmış ve yazdırmış… Bu durum kaligrafi sanatı adına fevkalade önemli, gurur verici bir tablodur. Bilgisayar teknolojisi ile her şeyi yapabilecek kudrette olan bir kişinin sanata duyduğu sevgi ve saygıyı takdir etmemek mümkün değildir. Dünyada çok önem verildiğini böylelikle anlamıș olduk. Peki, ya Türkiye’de kaligrafi sanatı için neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde kaligrafi sanatı, bilhassa batı kaligrafisi henüz çok iyi bilinmemektedir. Bunun temelinde yatan neden, Türkiye’de kaligrafi sanatı eğitiminin olmamasıdır. Yurt dışında kaligrafi eğitimine gösterilen hassasiyetin, ülkemizdeki eğitim kurumlarında da olması gerekir. Türkiye’de bașarılı kaligraflar var mı? Türkiye’de kaligrafiye gönül vermiş ve bu sanat çerçevesinde kendisini çok iyi yetiştir-
şındaki tanıtımında oldukça önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu sanatın gelişmesindeki en önemli nokta ise hat sanatı eğitimine gereken önemi vermiş olmamızdır. Günümüzde çok değerli hat üstatlarımızın çalışmaları evleri, ofisleri, sergileri ve müzeleri süslemektedir. Batı kaligrafisinde ilerlenebilmesi için neler yapılmalı? Batı kaligrafisi
305
MAG röportaj alanında da ilerleyebilmemiz için her şeyden önce bu konudaki eğitim kurumlarının alt yapılarını oluşturmalıyız. Arz olmadan talebin olması düşünülemez. Türkiye’nin her vilayetinde bu sanatı öğrenmek isteyen o kadar çok insan var ki böylesine bir talebin olması kanaatimce çok yakında devlet büyüklerimizi harekete geçirecektir.
ğımız yorumlar bu yönde. Okuyucu, Satrab’ı bekletmeden bir gecede veya 5-6 saatte okumuş, Bu okuyucunun bu tarzdan bir romandan hoşlandığı anlamı da çıkarıyor. Sonra edebi bir çok romanın neden raflarda beklediğinin cevabını arıyoruz.
Satrab’ın son yetmiș sayfası özel bir șeritle kapatılmıș ve ilk bölümlerini okumadan șeritle kapatılmıș bölümü okumayınız diye de bir not düșmüșsünüz. Șeritle kapatılmıș bölümde tam olarak ne var?
Kaligrafinin dıșında iki arkadașınızla beraber Satrab adında bir kitap yazdınız. Yeni bir kapakla Satrab raflarda yerini aldı. Öncelikle Satrab ne demek, buradan bașlayalım isterseniz? Satrab, Pers Krallığı döneminde eyalet yöneticilerine verilen isimdir, yani diğer bir deyişle vali de diyebiliriz.
Satrab, bildiğimiz kadarıyla internet dünyasıyla da ilgili... Romanın konusunu kısaca bize özetleyebilir misiniz? Kahramanlarımızdan Ozan’ın internette başlayan ve devam eden bir macerası söz konusu. Ozan, kız arkadaş bulmak amacıyla internette vakit öldürürken beklemediği bir anda hayatını değiştirecek olaylar zinciri ile karşılaşır. Bu noktadan sonra aklın alamayacağı bir girdapta sürüklenmeye başlar.
Çok gizemli bir açıklama bu! İnternet bu kadar tehlikeli mi gerçekten? İnternet aslında bir mayın tarlası. Nereye nasıl gideceğinizi bilmezseniz, birileri sizi yolunuzdan saptırabilir. Ozan, günümüz gencinin onda kendisini bulabileceği bir karakter. Saf, eğlence arayan, çabuk inanıp güvenen, duygusal bir karakter. Belki de bu yüzden Ozan çok benimsendi ve tutuldu. İnternet iki ucu keskin bir bıçak
“ Tek amacı internetten sevgili bulmaktı! Oysa korkunç bir planın en son halkası oldu…” gibidir, çok dikkatli olmak gerekir. Bir zamanlar televizyon da hayatımıza girdiğinde kimse toplumsal problemlere, kişisel rahatsızlıklara yol açacağını söylememişti. Ama durum ortada. Artık tv dünyasından sınırsız internet dünyasına geçiyoruz ve tehlike daha büyük.
Peki, kitabın farklı bir kurgu ile yazıldığından bahsettiniz. Tam olarak ne kastediyorsunuz? Satrab, birçok konuyu içinde barındıran ve bunların hepsini okura heyecanla verebilen bir anlatıma sahip. Roman, sıkılmadan okunmalı. Vermek istediğini vakit kaybetmeden vermeli. Çünkü günümüz insanının beklemeye tahammülü yok. Akıcılık ve heyecanın sürekli olması ve baştan aşağı şaşırtmayla dolu olayların büyüsü romanı bir solukta okumanızı sağlıyor. Aldı-
Kitabın ilk bölümleri çok kısa bir zaman dilimini anlatırken şeritle kapatılmış kısım on beş yıllık yaşananlardan bahsediyor. Veya şöyle de diyebiliriz; internette gerçeklerle karşılaştığınız yer, işte şeritle kapatılmış o yer. O an yaşadıklarınızı gözden geçirmenizin zaruri olduğu bir an. Okuyucu kapatılmış bölüme bir an önce varmak istiyor. Bu da hikayeyi daha sürükleyici bir hale getiriyor. Tabii okuyucu inanamayacağı bir hikayeyle karşılaşıyor. İşte orası, son kısmı neden kapattık sorusunun cevabını da veriyor okura.
Romanın bir internet sitesi var ve orada da kitap arkası adı verdiğiniz bir bölüm var. Nedir kitap arkası? Kitap arkası Satrab’ın interaktif yönünün bir parçası ve bizlerin kamera arkası fikrinden esinlenerek oluşturduğu bir bölümdür. Burada, romanımızın yazım aşamasına değinmemiz gerekiyor aslında. Satrab’ın içeriğinin önemli bir bölümünü oluşturan Ayvacık İlçesinin Assos Antik Kenti araştırmalarımızın ana kaynağını oluşmuştur. Bu nokta, henüz romanımıza tek bir kelime koymadan neyi, nasıl yazacağımıza tam anlamıyla araştırıp, yazıp-çizip karar verdiğimiz dönemdir. İşte “Kitap Arkası”, hikayede yer alan kişilerin ve kahramanlarımızın romanda nerede kalıp nereye gittikleri ile ilgili çekilmiş olan fotoğraflarından oluşmaktadır.
Son olarak kitabınızın arkasında yer alan, “Romanın bașkahramanını bulmak ve sonunu tahmin etmek için okuduğunuz birçok romanı rafa kaldırmanınız gerekiyor” cümlesi fazlaca iddialı değil mi? O iddia, roman yazılıp okuyucu yorumları gelmeye başladıktan sonra kendiliğinden ortaya çıktı. Bizlere yorumlarını ileten hiç kimse bulması gerekenleri, tahmin edilmesi gerekenleri, yani olayların sorumlularını bulamıyorlardı. Bu bize, planladığımızı gerçekleştirdiğimizi gösterdi. İşte, bu iddia ve romanın kurgusu Satrab’ın belkemiğini oluşturmaktadır.
Röportaj: Cengiz İpin
306
307
MAG bakış
Cenk Erdem cenkerdem@magdergi.com.tr
DAKKA ŞAŞMA DAKKA
Sabah kliniğe gelir gelmez gittiğini öğrendim Ali’nin. Dosya toplantısına girdim; hiç kelimesiz, aklım onda. Telefon açmaya bile cesaret edemedim annesine ama huzursuzdum bir yandan.
T
oplantı biter bitmez telefona sarıldım. Ucunda annesi: “Oğlum seni çok severdi, Cenk Abisi, oğlumu uğurlamaya gel” deyiverdi. Gidilir miydi? Duruşum kalır mıydı, bir psikolog olarak? Üstün Dökmen’ e sormuştum bir keresinde.”Çok seviyorum bu çocukları ben, etik değil ama ağabeyleri oluyorum, böyle öğretmediler biliyorum”, diye… ”Batılılar da gönlü ihmal ediyorlar ama” demişti hocam. Psikologsun, şöylesin, etiksin, değilsin hepsi manasızdı o anda. Ali’m gitmişti. Uğurlamaz mıydım Ali’mi? Klinikteki çocuklarımdan İlke ve Naz’ın babalarıyla cenaze için yola çıktık. İlke’nin babası arabayı kullanırken acıyı tarif ediyordu. Naz’ın babası ve benim ağzımı bıçak açmıyordu, kaskatı. Camiyi bulduk. Sessizce girdik kalabalığın arasına. Annesinin yakınları: “Bak, Cenk Ağabeyi geldi” diyorlardı. Aralarından biri, “Mustafa’ya moral ver Cenk Bey” deyiverdi. Bir köy kahvesi gibi; demlenen çayın da bulunduğu bir mekandaydı babası. San-
308
dalyeye oturmuştu. Çevresini sarmışlardı. Aslında sandalyeye oturmamış, sandalyeye yıkılmıştı baba. Beni görünce sımsıkı sarıldı. Sağlam durdum aklım sıra. Güçlü durdum. Sözde psikolog... Sarılıp taa içime “Güvercinim gitti” dedi. Sımsıkı sarılıp, bıraktım hıçkıra hıçkıra ağlayarak kendimi. Bir köşede annesi, bekler gibiydi beni. Çevresinde başlarını örtmüş hanımlar, ellerinde mendiller... Yanına yaklaşırken, etrafındakiler “Bak, Cenk ağabeyi gelmiş” diyorlardı. Sarıldım yine sımsıkı, ağlayarak. “Geldin mi, Cenk ağabeyi, geldin mi?” diye ağlıyordu. “Gelmez miyim” deyip kısık bir sesle bıraktım kendimi yine, ağlıyorduk Ali’mize... Sessizce takip edip diğerlerini ve camiye girdim. Ayakkabımı çıkarmalar, caminin içindeki halının kokusu, karanlığı, rutubeti, ikindi namazı. Yanımdakilerle namazı kılarken, hayır diyordu bir yanım, bu Ali’nin namazı, duası olamaz, olmamalı... Duaların ortasında içimden hızlı hızlı “Senin için buradayım, Ali. Seni yürekten sevdim” diyordum. Gözümden yaşlar süzülerek bahçesine çıktım caminin avlusuna...
Cenaze namazı için boşlukta gibi, kesseler kanım akmaz bir ruhsuzlukla katıldım namazına. İmam: “Her canlı ölümü tadacaktır, ölümün şerbetinden içecektir diyor ayette” diye belirtti soğuk gerçeği. Mekanı cennet bahçesi olsunmuş. “Olmama ihtimali var mı?”, dedi içim ama yabancılaştım, dağıldık, dağıldım. Tabut taşındı, cenaze arabasına, mezara götürüldü Ali’m. Naz’ın babasına sordum: “Tabutu sevsem, günah mıdır?” Sustuk. Tabutunu sevdim. Yeşil örtüsüne de yazmışlar. Yine o ayetten 57. veya bilemediğim kaçıncı olanından, soğuk gerçekten tek ezberi:“Her canlı ölümü tadacaktır”... Naz’ın babası, İlke’nin babası hiç kelimesiz bindik yine arabaya. Yolda hiç fark etmezdi nereye gittiğim... İlke’nin babası: “Cenk Bey, geç oldu nereye gideceksiniz?” diye sordu. Tekrar hastaneye dönmek ya da evime gitmek. Hiçbiri fark etmezdi. “Hele oraya bir gidelim, ben eve dönerim” dedim. Telaşım yoktu ki. Hem hayatın kuru gürültüsü, telaşı ne içindi? Bu küskünlük içindeyken, telefonumu açtım ve peşi sıra çaldı telefonum. Üç yaşındaki büyük aşklarımdan Arda’nın an-
nesiydi, telefondaki. Arda günlerdir bana küstü. Boynuma atlayan, hastaneye geldiğinde evde yediği kavurmanın bir kısmını bile benim için ayıran Arda... Onu çok sevdiğimi bilen ve çok sevdiğim halde elimde sihirli bir değnekle onu neden tamamen iyileştiremediğimi anlayamayan ve buna içerleyen Arda... Meğer bugün şokella yemiş ve o sırada dişlerinin çok komik olduğunu bana da göstermek istemiş. Beni istemiş yanına... Telefona verdi annesi. Bana sevgi dolu anlatıyordu neler yediğini... “Bir şey ister misin?” diye sordum. “Beraber çay içelim.” dedi. Üç yaşındaki Arda, benimle tam da hayata küstüğüm anda barışan Arda, beni hayatla barıştıran Arda...
mekleri yiyorlardı ve bayram havası vardı odada. Bir reçelli ekmek, bir de kocaman çocuk şenliği...
Arabadakilere “İsterseniz bir çay ısmarlayayım.” dedim. Telefondaki Arda’mın beni yanına çağırdığını, dinletmiştim onlara... “Ölüm en büyük gerçekti, hayattayken diğer sevdiklerinin kıymetini bil o zaman” diyordu içim... Zaman acımaz.
Küskün çıkarken yolculuğundan, Arda’nın telefonunun beni nasıl mutlu ettiğini de anlattım. Meğer annesi, Arda nasıl olsa uyur diye kandırmak istemiş Arda’yı. Telefon konuşmasından sonra benim gelip gelemeyeceğimi sormuş Arda. Annesi de “Eve gitmiş, yorulmuş, gelecek” deyivermiş. Ben de gelecekmişim meğer. Bir huzur almaya gelmişim, onun sevgisinden. Arada, “Naz’la reçelli ekmeği önce kim yiyecek?” yarışmamız da olacakmış meğer.
Beş yaşındaki Meryem sordu bana: “Bugün niye oyun odasını açmadın, niye yoktun?” okşayarak başını özür diledim. “Dışarıda toplantıdaydım, yarın telafi edeceğiz” dedim. Affetti beni Meryem… Bir kahve alıp, mutfağa geçtim. Mutfak terapisi... Arda’nın annesi, Neval Hemşire, Ayşen Hemşire ve İlke’nin annesi hepsi gözümün içine bakıyorlardı sanki. Onlar da çok sevdikleri Ali’nin son yolculuğunu duymak istiyorlardı, besbelli. Paylaştık, sustuk, paylaştık ve yine sustuk...
Naz çok hasta olduğu zamanlarda da beni isterdi hep yanına... Bir yandan da “iğrenç” deyişine bayıldığımı bildiği için, zor konuşabildiği zamanlarda da, gözleri gülümseyip, “iğrenç” deyiveriyordu. “Naz iyi şimdi neyse ki”. Hastaneden çıkarken, “Duvardaki elişi kağıdından yapılmış balık nasıl?” diye sordum. Gülümseyerek “İğrenç” dedi. İğrenç sert hayat. Ama içim gülümsüyor her sevdiğime bakınca, inadına inadına. Tek numarası ölüm hayatın. Ömer Hayyam’ı düşünüyorum; “Dakka şaşma, dakka şaşma...” Ali’m bir taneydi ama Arda’nın, Naz’ın ve her sevdiğimin kıymetini bileceğim. Dak-
Hastaneye geldik, hemen Arda’nın odasına gittim. Yanağını okşayarak konuştum onunla... Diğer güzellerim Neval Hemşire’nin yanında toplanmışlardı. Hepsi heyecanla Neval Hemşire’nin hazırladığı reçelli ek-
ka şaşmayacağım, biliyorum. Mutfakta masanın üstünde, deriden bir makası vardı Ali’nin... “Bunu ne yapacağız?” demişti, Neval Hemşire. “Alırım”, dedim. “İsterse annesine veririm, ya da bende saklarım”. Cebime atıp çıktım hastaneden. Ali’nin makası cebime, acısı içime, güzel anısı gönlüme… Şimdi bir güzel çorba içmeye... Dakka şaşma, dakka… Onkoloji notları 2
309
MAG renk
Enerjinin Renge Dönüşümü
Metin Yahya Üster
metinuster@magdergi.com.tr www.renkcenter.com
İnsanın Yedi Süptil (Eterik-İçsel) Bedeni
Sevgili MAG Okurları, Ezotorik Bilim (İçsellik) insanın yedi katlı süptil bedenden oluştuğunu açıklıyor. Ve de Aura bu yapının bir yansımasıdır diye anlatışına devam ediyor. İnsanın sadece bir fiziksel bedenden oluşmadığı, fizik kişiliğin ve hayatın farklı planlarıyla da birlikte olduğu esas kazanıyor. İnsanın, duygusal,(Astral) Zihinsel ve Ruhsal (Etnik) bedenleriyle de birlikte olduğu kabul görüyor. Esasta bu oluşuma beden adını vermekten çok, doğasal uyum adını vermemiz daha doğru. İnsanın yedi cephesini birbirinden ayrılmış bölümler olarak düşünmemek gerekir. Bir bütün ama bu bütünün parçaları, şuur okyanusunda birbirleri ile çarpışan farklı duygular ve oluşumlardır. Geleneksel bilimin müsaade ettiği doğrultuda bu sistemi incelediğimizde benim kanıma göre pek sıhhatli sonuçlar almak mümkün değildir. Daha da derinliklere inerek bilinmeyenleri araştırmakta büyük yarar olacağını savunuyorum. Ne yazık ki günümüzde pek az insan bu ulvi katları değerlendirebilmektedir. İnsan doğasındaki yedi katlı bölünme genellikle aşağıdaki şuur düzeyleri olarak değerlendirilir: a)Fiziksel espri plan, b)Astral plan, c)Alt mental plan, d)Üst mental plan, e)Spiritüel kozal plan, f)Sezgisel plan, g)İlahi ve ya mutlak plan. Usta bir duru görüş sahibi insanın AURA’sına bakarak, onun karakteri, hissi ve mental yapısı, sağlık durumu, spiritüel gelişmişlik durumu hakkında bilgi edinilebilir.
310
Aura’ya Yansıması İnsan varlığı kadim bilgelik öğretilerinde öğretildiği gibi hep yedili bir varlıktır. AURA emenasyonu yumurtamsı bir şekil meydana getirerek varlığı saran yedi ayrı ışık veya birim dalgasından meydana gelir. AURA’nın hacmi ve parlaklığı kişinin sağlık durumuna, zihinsel ve hissi durumuna, spiritüel vasıflarına göre değişiklikler gösterir.
BİRİNCİ AURA: Fiziksel esiri bedenden yayılan bulut şeklinde bir oluşumdur. Kaynağı omurganın merkezidir. Fiziksel bedenin kopyası olan esiri beden, prana veya hayat enerjisini atmosferden çekip sisteme yayılmasını sağladığı için önem taşır. Sağlıklı bir beden de birinci AURA bedenin merkezinden çıkıp düzgün doğrular doğrultusunda dışarı doğru yayılır. Hastalık durumunda bu çizgilerin eğrilmiş paratonerler gibi eğilip büküldüğü görülür.
İKİNCİ AURA: Dalaktaki astral veya heyecansal duygu merkezinden çıkarak bedenden dışarıya 30 ila 50 cm kutrunda yayılır. Astral bedenin etrafını çevirir. Uygulama esnasında düşünce ve hislerdeki her farklılaşma AURA salgılaması değiştirir. Sık sık titreşim ve değişim gösterebilir. Duygusal duyum ve kararlılıkta bu AURA parlak bir görünüm alarak turuncu ışık yayar.
ÜÇÜNCÜ AURA: İnsanın zihinsel yapısını ortaya koyar. AURA şiddeti kişinin gördüğü eğitimle de kısmen ilintilidir. Oval bir şekle sahip olan bu AURA geliştikçe daha güçlü bir şekil alır ve açık sarı renk verir. Gelişmiş birinde AURA parlak ve berraktır. Zihinsel güçler olumsuzlaştığında görüntü de donuklaşmış koyu lekeler görülür. DÖRDÜNCÜ AURA: Yüksek zihinle ilintilidir. Aynı zamanda ruhu oluşumun emanas-
yonunda görmek mümkündür. Renk olarak kendisini yeşil olarak ortaya koyar. İmajinasyon, ilham, sezgi, sanat ve edebiyatta yaratıcılık bu AURA ile sağlanır.
BEŞİNCİ AURA: Daha önceki AURA’larla ilintilidir. Bir noktada bu kata check-up AURA diyebiliriz. İnsanın ruhsal durumunu açıkça ortaya koyar. Ökült bilim bize şuurun daha kaba seviyelerindeki faaliyetlerimizin spiritüel bedendeki güçlerden kaynaklandığını anlatır. Kötü oluşumların, kaba duyguların dönüp dolaşarak bütünleşip toplandığı bir kattır. Bu AURA kainatın ve bireyin birleşme noktasıdır. Bireysel yaşam ve şuur okyanusu arasındaki geçişler bu noktadadır. ALTINCI VE YEDİNCİ AURALAR: Bireylerle ilgili olmaktan çok kozmik boyutta anlam kazanan daha yüksek unsurlardır. Ortalama olarak insanın henüz bu kadar gelişmediğini düşünürsek bu AURA’ların bazı inisiye ve ustaların bedenleri etrafında görüldüğü bilinir, bu bakımdan özel bir anlam ve saklılık kazanır.
REİKİ
Reiki evrenin hepimize bir hediyesidir ve Tanrı’nın yeryüzündeki şifalı elleridir. Reiki bir sevgi ve şifa enerjisidir. İnsanoğlunun kendi gücünü ve bütünden ayrı olmadığını yeniden hatırlaması için güçlü bir öğretidir. Kendimizi yeniden yapılandırıp, istediğimiz noktaya ulaşmamızda bize güç verecek, bizim ne kadar özel varlıklar olduğumuzu bize yeniden hatırlatacak ve bütün hücrelerimizi sevgiyle titreştirecek özel bir enerjidir. Reiki’nin tarihçesine baktığımızda binlerce yıllık geçmişi olan ve ilk olarak Tibetli Lama’ların Raku-Kei adı altında uyguladıkları bir tedavi yöntemi olduğunu görüyoruz. Reiki 19. Yüz-
yılda Dr.Mikao Usui tarafından Japonya’da yeniden ortaya çıkarılmıştır. Dr.Usui Japonya’nın Kyoto kentinde bir üniversitede görev yapan Hıristiyan bir rahipti. Bir Pazar ayininde öğrencisinin “Hz. İsa şifa enerjisi ile hastaları nasıl iyileştirdi? Buna sadece kitapta yazdığı için mi inanıyorsunuz? Şahit oldunuz mu?” sorularına cevap verememesi, yaşamının dönüm noktasını oluşturdu. Görevinden istifa ederek araştırmalar ve çalışmalara başladı. Farklı ülkeleri gezdikten sonra Japonya’da kutsal bir dağ olan Kori Yama’ya çıkarak yirmi bir gün boyunca çalışmalar yaptı. Yirmi birinci gün trans halinde Reiki şifa enerjisiyle inisinasyonu yaşayarak geri döndü. Dr.Usui daha sonra şifa çalışmalarına başlamış ve öğretmenler yetiştirmiştir. Bunlardan biri olan Dr.Chujiro Hayashi Tokyo’da Reiki Şifa Kliniği’ni kurar ve hocasından aldığı bilgileri öğretmeye devam eder. Yeni çağla birlikte enerji kapılarının insanlığa açılmasıyla Reiki dünyaya hızla yayılmaktadır. Reiki enerjisi bu öğretiyi almak isteyen herkese aktarılmaktadır. İnsanın ruhsal, duygusal, fiziksel ve zihinsel rahatsızlıklarını, olumsuzluklarını “evrende var olan enerjiyi” kullanarak şifa bulmasını ve yeniden dengelemesini sağlar. Öğretmenden öğrenciye aktarılan bu enerji uyulmama(inisinasyon)sırasında kanalların açılmasını ve kişinin artık enerjiyi kullanılır duruma gelmesini sağlar. Artık kişi elleriyle enerji aktararak, kendisine ve ihtiyacı olanlara enerji ve şifa verebilir. Reiki uygulayan kişi burada kanal olarak evrenden aldığı enerjiyi aktarır. Bu esnada hem kendini, hem de enerji verdiği kişiyi arındırır ve şifa veriri. Reiki enerjisi akıllı bir enerjidir, kendine has bir zekaya sahiptir. Vücudun neresinde enerjiye ihtiyaç duyuluyorsa, enerji oraya akar ve gereken süre orada kalarak hastalığı olumsuzluğu tedavi eder. Uzman Reiki uygulayıcısı enerjinin kendiliğinden o bölgeye çekildiğini ellerinde hissedecektir. Enerji alan kişinin her zaman olumlu düşünmesi ve düşünce gücüyle destek vermesi şifayı arttırır. Unutmamalıyız ki, kişi ne kadar enerji alırsa alsın, pozitif düşünmüyorsa faydalı bir sonuç alamayacaktır. Kendi içinde şifayı, enerjiyi itecek kabul etmeyecektir. Evrensel Yaşam Enerjisi hepimizde vardır. İnsanın fiziksel bedenini saran enerji bedeni
elektromanyetik dalga beden yani aurası vardır. Bu enerji bedeninde çakra adını verdiğimiz 7 adet birincil enerji merkezleri bulunmaktadır. Bu çakraların dönüş yönleri, renkleri ve ritimleri vardır. Kadın ve erkek çakralarının dönüşleri farklıdır. Çakların dönüş ritimleri bozulduğunda ve renklerini yeteri kadar alamadıklarında hastalıklar ve olumsuzluklar başlar. Doğduğumuzda temiz ve açık olan bu çakraların hayat akışında öfke, hırs, kıskançlık ve egolarımızla kirlenerek ritimleri bozulur. Enerji merkezlerimiz evrendeki var olan kozmik enerjiyi bedenimize yeteri kadar aktaramaz hale geldiğinde problemler yaşarız. Reiki ile bu dengesizliği düzeltmek, enerji merkezlerini açmak, çakralara renklerini yüklemek ve tekrar
insanlara aktarıp; uyulmama(inisinasyon) yaparak insanların kalplerine ve yaşamlarına sevgiyle dokunabilirsiniz.
Reiki ile Renklerin Mükemmel Uyumu
Sevgi enerjisi olan, evrensel yaşam enerjisi Reiki’yi içsel olarak hayatımıza aldığımızda kendimizi yeniden keşfederken, bu büyülü yolculukta sürprizlerle ve armağanlarla karşılaşıyoruz. Farkındalığımız arttıkça daha önce yaşamadığımız güzelliklerin, his ve duyguların farkına varıyoruz. Evrenin bize cömertçe sunduğu bu armağanları kabul etmeyi öğreniyoruz. Hatırlayın, bahar geldiğinde nasıl cömertçe renklerini bizimle paylaşıyor ve kuru dallar yeniden çiçekleniyor, hayat buluyor… Biliyoruz, yaşamın kendisi mucize ve biz mucizelerimizi yeniden yaşamaya başlıyoruz. Bir bebeğin gözlerindeki saf sevgi ışığını hatırlayın, içinizdeki ışığı orada bulduğunuzu… Yeşil bir çam ormanında patika yolda yürürken, içinizin sonsuz sevgiyle huzur bulduğunu, mavi gökyüzünün sizi sonsuzluğa taşıdığını, turuncu bir gün batımının duygusallığını bütün kalbinizle yaşarken, sabahın yeniden doğuşuyla güneşin ilk ışıklarını bize gönderirken yeni umutlarımızın heyecanını yaşadığınızı.
dengeli, ritimli çalışmasını sağlamak mümkündür. Reiki ile birinci derecede enerjinin varlığını hissedip, kendi enerjinizin farkına varıp, enerjinizi öne geçirmeyi öğreniyorsunuz. Reiki ikinci derecede sembollerle çalışmayı, uzaktan gönderme tekniğini ve düşünce gücünüzü öne geçirerek yer, zaman ve mekanı ortadan kaldırmayı öğreniyorsunuz. Reiki ikinci derecede kendinizi hazır hissederseniz şifa çalışmalarına başlayabilirsiniz. Reiki üçüncü derecede doğada yapılan özel enerji çalışmalarıyla daha derin teknikleri deneyimleyebilir, afirmasyon ve vizülasyon çalışmalarıyla da değişim ve dönüşümü yaşayabilirsiniz. Ve master olup bilgilerinizi, deneyimlerinizi ve bu öğretiyi almak isteyen
Şimdi enerjimizin farkındayız. Biz bir enerjiyiz ve enerjimizi kullanmayı biliyoruz… Işığın çarpıp kırıldığı her yerde renge dönüşümü vardır… Reiki renksiz düşünülemez. Görünen fiziksel bedenimiz dışında iç fiziksel bedenimizin rengi kırmızı, duygusal bedenimizin rengi mavi, zihinsel bedenimizin rengi yeşil ve etnik beden dediğimiz ruhsal bedenimizin rengi mordur. Renkler ve enerji varlığımızın kendisidir ve içimizdedir. İnsan vücudunda omurgamıza simetrik olarak dizilmiş birincil yedi ana çakramız vardır. Her çakra kendi rengiyle bulunduğu bölgedeki organlara renk salgılar. Bu organlar renklerini yeteri kadar almazsa hastalıklar başlar. Reiki’yi renkle uygularken çakralarımızı dengeleyebilir ve bedenimizin ihtiyaç duyduğu rengi belirleyip renk yükleyebiliriz. Mutlu, sağlıklı, huzurlu, başarılı ve dengeli yaşam için Reiki ve renklerle buluşma zamanı şimdi!!!
311
MAG digital art
Haşim Sezgin Kılıç 1982 yılında Ankara’da doğan Haşim Sezgin Kılıç, 2004 yılında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden mezun oldu. Üniversite yıllarında ve mezun olduktan sonra belgesel film ve kısa film çalışmaları yapan Kılıç, 2007 yılından itibaren Hürriyet Gazetesi’nde muhabir olarak çalışıyor. Kılıç, aynı zamanda Hürriyet Dergi Grubu’na bağlı bazı yayınlar için fotoğraf ve haber çalışmaları da yapıyor.
Ahmet Murat Koçak 1981 Çankırı doğumlu Ahmet Murat Koçak, 2006 yılında Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nü bitirdi. Koçak’ın amatör kategoride çektiği bazı belgeseller, çeşitli film festivallerinde ödüller kazandı. Mezun olduktan sonra İstanbul’a yerleşen Koçak, moda fotoğrafı üzerine çalışmalar yaptı. Koçak, asistan olarak başladığı moda fotoğrafçılığında başarılı işlere imza atıyor.
Bu çalışma dünyadaki iklim değişikliği ve küresel ısınmaya dikkat çekmek amacıyla Hürriyet Gazetesi Muhabiri Haşim Kılıç ve Moda Fotoğrafçısı A. Murat Koçak tarafından yapılmıştır. Etiyopya Büyükelçisi Teshome Mulatu Wirtu ve eși Meaza Abrham
Filistin Büyükelçisi Nabil Maarouf Avustralya Büyükelçisi Peter Doyle ve eși Jennifer Lee
312
İtalya Büyükelçisi Carlo Marsili ve eși Selva Marsili
Avusturya Büyükelçisi Heidemaria Gurer
Japon Büyükelçisi Nobuaki Tanaka
Danimarka Eski Büyükelçisi Jesper Vahr ve eși Ane Vahr
Fransa Büyükelçisi Bernard Emie, eși Isabelle Emie ve Cocukları
Küba Eski Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal 313
MAG harami
Teoman Cimit teomancimit@magdergi.com.tr
www.teomancimit.com
Kosta Rika Bu yazımda sizlere volkanları, yağmur ormanları, milli parkları, bereketli vadileri ve güzel plajları ile dünyanın en güzel köşelerinden birisi olan Kosta Rika’yı tanıtacağım.
K
osta Rika küçük bir Orta Amerika ülkesi. Yüz ölçümü sadece 51.100 km2 olan bu ülkede nüfus dört buçuk milyona yakın. Kuzey komşusu Nikaragua ve güneyinde Panama ile kara sınırı var. Ülkenin en yüksek yeri 3810 metre yüksekliğindeki Cerro Chirripo zirvesi. Doğusunda Karayipler Denizi ve batısında Kuzey Pasifik Okyanusu bulunmakta. Resmi dili İspanyolca olan ülkede yaşayan az sayıdaki yerliler sekiz etnik gruba ayrılmış ve kendi dillerini konuşuyorlar. Nüfusun yüzde doksan dördü ya beyaz ya da melez.
314
Afrika ya da Afro-Kayip kökenliler de yüzde üçünü oluşturmakta. Daha çok Karayip kıyılarında yaşıyor Afrika kökenli Kosta Rika nüfusu. Kolombiya ve Nikaragua’dan gelen yasal olmayan göçmenler yaklaşık altı yüz bin kişi ve ucuz iş gücünü oluşturmak-
İspanyol Gonzales Davila ve adamları yerlilerin elindeki altın ve değerli eşyaları ele geçirmiş ve bölgeye “Costa Rica” yani “zengin kıyı” ismi verilmiş. ta. Yasal mültecilerin de sayısı yaklaşık dört yüz bin. Hıristiyanlık ana dinleri ve Katolik kilisesi 1949 Anayasasına göre devletin resmi
dini. Hıristiyanlık haricinde Müslümanlık, Musevilik ve az da olsa Budizm ve Bahailik gibi diğer dinlerde ülkede bulunmakta.
Kristof Kolomb 1502 yılında Orta Amerika kıyılarına geldiginde aslında buralarda binlerce yıldır insanlar yaşamaktaydı. Bu insanlar kuzeyde Guatemala ve Meksika gibi Maya kültürüne ya da güneydeki İnkalara doğanın doğal engelleri nedeniyle güçlü bağlarla bağlı olmadı. Güneyde Pasifik kıyılarında yaşayan Chibchaslar altın işlemede çok iyi bir medeniyet iken yükseklerde, platoda Coribiciler yaşamaktaydı. Gene tarımla iç içe yaşayan Chorotegalar da kuzeybatının alçak ovalarında yaşamaktaydı. Chorotegalar yeşimden güzel eşyalar üreten, maya yazısını ve takvimini bilen bir grup insandı. Dördüncü keşif gezisinde buralar gelen Kristof Kolomb ye-
rel şeflerin giydiği altın takılardan çok etkilenmiş, bu daha sonraları bölgeye gümüş ve altın bulma umuduyla bir çok insanın gelmesine neden olmuşsa da ne altın ne de gümüş bulunabilmiş Kosta Rika’da. Ülkeye ilk gelen İspanyollar zor şartlarda Pasifik kıyılarını araştırmış ve yerlilerin de saldırılarıyla çok kayıp vermişler. Ancak 1522’ler sonrası İspanyol Gonzales Davila ve adamları yerlilerin elindeki altın ve değerli eşyaları ele geçirmiş ve bölgeye “Costa Rica” yani “zengin kıyı” ismi verilmiş. Bu yeni koloni daha sonra Guatemala ve Meksika üzerinden yönetilmiş ve uzun yıllar ihmal edilmiş.
1897 yılında kahveye konan ek bir vergi ile inşa edilen San Jose’deki opera binası bügün de ülkenin en güzel mimari eserleri arasında. Yerlilerin nüfusu ya hastalıklardan ya da Bolivya’nın gümüş madenlerinde çalışıp, oralarda ölmekten hızla azalmış. Bugün ülkede altmış binden az yerli yaşamakta. Tarlalarda çalışması için getirilen siyah Afrikalılar ve Hintliler de yerli nüfusun çok azalmasından dolayı ülkeye getirilmişler. Ülkenin kuzey ve batısında büyük çiftlik sahibi İspanyollar, doğusundaki Karayiplerde ise siyah Afrikalılar ve yer yer korsanlar yaşamış. 18-19 yüzyılda elit bir orta ve üst sınıf geliştirememiş olan Kosta Rika’ya tütünün gelmesi de bu yıllarda olmuş. İspanyolların 1821 yılında Orta Amerika ülkelerine bağımsızlık verdiğinin haberi bile en son Kosta Rika’ya ulaşmış. 1823 sonrası bir federasyon kuran bu Orta Amerika ülkeleri daha sonra birbirlerine düşmüş ve 1838 yılında Kosta Rika bu birlikten ayrılmış ve 1837 yılında başkentini San Jose’ye taşımış. Gene kahvenin büyük miktarlarda yetişmeye başlaması 1830’lu yıllara denk geliyor. Kahve baronları ülkenin yönetiminde söz sahibi olmuşlar. 1890’larda demir yolu inşa edilen Kosta
315
MAG harami Rika’da liberal bir anayasa taslağı da 1889 yılında kabul görmüş. 1897 yılında kahveye konan ek bir vergi ile inşa edilen San Jose’deki opera binası bügün de ülkenin en güzel mimari eserleri arasında. 1930’larda ABD kökenli United Fruit Company (Birleşik Meyve Şirketi) ülkede etkisini giderek arttırmış. İkinci Dünya Savaşı sonrası
rine bağlamış. Özellikle kuzey komşuları Nikaragua ve Honduras, El Salvador gibi ülkelerdeki iç savaşlardan kendini soyutlayan Kosta Rika dış politikasında ABD yanlısı bir çizgiyi benimsemiş. Barışın Orta Amerika’ya gelmesinde çok emeği olan Kosta Rika Devlet Başkanı Arias 1987 yılında Nobel Barış Ödülü’nü aldı.
Ülke topraklarını yüzde olarak kıyaslandığında milli parklara en çok ayıran ülke Kosta Rika.
kısa bir iç savas yaşayan ülkede denetimi ele geçiren Figueras, sosyal reformlar yaptıktan sonra demokratik seçim için çekilmiş ve o gündür bu gündür ülke demokrasi ile yönetilmekte. 1950’lerde meşhur çevre yolu Pan Amerikan ülkeyi Nikaragua ile birbi-
316
Kosta Rika’da iklim her daim güzel. Ne çok sıcak ne de soğuk bütün yıl boyunca. Aralık ile nisan ayları arasında kurak dönem yaşanıyor. Mayıs ile kasım ayları arasındaysa yağışlı. Yağışlı dönemde aynı zamanda Atlantik Okyanusu’nda kasırgalar da olduğu için turizm açısından belki biraz daha az tercih edilen bir dönem.
Dünya Bankası verilerine göre kisi başı geliri 11.000 USD civarında olan ülkede yüzde dokuz civarındaki enflasyon Latin Amerika ülkeleri içinde oldukça yüksek. Yüksek işsizlik oranı da hükümetlerin çözmeye çalıştıkları en büyük sorunlardan. Yüzde beş kadar bir ticaret açığı ve düşmekte olan bir ekonomik büyüme sıkıntılar arasında. Ülke para birimi olan Colon’un USD’ye göre daha fazla kullanılmasını amaçlayan hükümet, aldığı kararlar sonrası paranın yüzde seksen altısının devalue olmasına neden olmuş. Bazı yüksek teknoloji şirketleri ülkede bilgisayar çipleri dahil üretim yaparken, bazı eczacılık şirketleri de ülkeye yatırım yapmış son yıllarda. Turizmde iki milyar doları aşan geliri de ülke için önemli. 2008 yılında iki milyondan
görmenizi tavsiye ederim. Karayipler kıyısındaki Cahuita yakınlarında Cahuita Ulusal Parkı denize bitişik bir tropikal orman. İçinde birçok kuş türü barındıran bu ormanda deniz kıyısında yürürken, ağaçlarda Sloth denen uyuşuk hayvandan Spider( örümcek) maymunlarına birçok canlıyı görebilirsiniz. Kosta Rica’nın Karayip kıyılarında Jamaika etkisini ve Reggea müziğini bulabilirsiniz. Karayipler’den biraz içerlere girdiğinizde sizleri yağmur ormanları karşılayacak. Bu ormanların büyük bir kısmı milli parklar ve bu parklarda bir çok aktiviteye katılabilirsiniz. Teleferiklere binip yağmur ormanı faunasını değişik yüksekliklerden gözlemyebilirsiniz.
Kosta Rika’da iklim her daim güzel. fazla turist gelmiş. Gelen turistlerin yüzde kırk altısı ABD ve Kanada’dan gelmiş.
Birçok aktif volkanı barındıran ülkede, Poas Yanar Dağı kraterine yukardan bakabilir ya da Arenal Yanar Dağı’na yürüyerek yaklaşabilirsiniz. Hala oldukça aktif olan Arenal size içten gelen gürültüleri ile “hoş geldiniz” diyebilir.
Dünyada eko turizme en çok yatırım yapan, ülke topraklarını yüzde olarak kıyaslandığında milli parklara en çok ayıran ülke Kosta Rika. Gene kaliteli Kosta Rika kahvesi dünyada talep gören en iyi kahveler arasında. Arabika türü kahve üretimi daha çok San Jose ve belli yüksekliklerde ülkenin orta kesimin de yoğunlaşmış. Kosta Rika’ya İberia Hava Yolları ile Madrid aktarmalı gidebilirsiniz. San Jose Uluslar arası hava Alanı’ndan şehre gelmek fazla zaman almıyor. Genel olarak Orta Amerika ve Latin ülkelerindeki malınıza her yerde sahip olma, üste başta gereksiz para ve pasaport taşımama, otelde, kasada bırakma, gece yalnız bilmediğiniz mahallelerde sokaklarda dolaşmama gibi tedbirler Kosta Rika için de geçerli. Başkent San Jose ticaretin ve kültürlerin
Ülkenin kuzey batısındaki çifliklerden birinde geceleyebilir ve Rincon de la Vieja Harikalar Parkı’nda gayzerleri görebilirsiniz. Eğer vaktiniz el verirse Punta Arenas’tan bineceğiniz gemi, sizleri Nikoya Yarım Adası’na götürür ve Tambor’da eşsiz manzaralı Balina Koyu’nda denize girebilir ve dinlenebilirsiniz.
kesişme noktası. Özellikle Altın Müzesi’ni, Paseo Colon Mahallesi’ni ve Ulusal Müze’yi
Kosta Rika’ya götürdüğüm turu organize eden acente, önümüzdeki yıl Kosta Rika’yı Panama Kanalı ile birleştirmeyi planlıyor. (www.dünyaninrenkleri.com)
317
MAG alışveriş JOHN GALLIANO gözlükleri kullanılan renkler ve farklı sap tasarımları ile göze çarpıyor.
MAN
GO 2010 yaz sezo Scarlett nuna Johansso n ile şık başlangıç ve roma yapıyor. ntik bir
Dünya mark alarının en eğlenceli ve en özel parti elb iseleri şimdi Vakk orama koleksiyonu nda!
az 2010 , İlkbahar/Y n o o ak h T . l.. hgu akoon Panic tasarımcı Th i ğ ti ik d ü n ur’un gözü Anna Winto igners'da! ile V2K des koleksiyonu
Blistex Da
ily Lip kavuştu Condit , üstelik ioner y yenilen epyeni en form bir form ülüyle a a rtık dah a etkili! 318
Ünlü Fransız markası ANNICK GOUTAL’ın yeni parfümü Ninféo Mio (Benim Ninféo’m) exclusive olarak Harvey Nichols'da yerini aldı.
ile ışıltılı ve dümdüz saçlara kavuşun.
m a haci
şe ne gü zi ini . ild
KOLEKSİYON HOME 'dan Big love dondurmalık Miriam Mirri tasarımı.
Sally Ha
r ka
k c luyor loc nb cı o Su rdım of a pro aya y ter Wa orum k ad ur süre . M un Dr şı uz
ns e zaman n A irbrush da br Leg onz ol s a v b e S i l p i p r r siniz! ürüzs ey ile üz kısa b a c a klara sahip
dır kazan
arınız e saçl poo il Sham kening a Thic en başlayın. Freid k John maya duştay
Rowenta Sublime
0 z 201 ar/Ya h a b k l DA İ ile ESCA koleksiyonu r a aksesu or! ğeniliy çok be
aları onunda farklı tem Dagi yeni koleksiy bir araya renk ve formlarla markaya özgü getiriyor.
Dünyaca ünlü Brezilyalı flip flop markası HAVAIANAS, 2010 yaz sezonu için yepyeni modelleri ve flip flop dışındaki sürprizleri ile koşar adımlarla geliyor... Kocaman brownie parçaları ile BEN &JERRY'S çikolatalı dondurma Chocolate Fudge Brownie çikolata severlerin bu yaz vazgeçilmezi olacak!
319
MAG astroloji
AY EVRELERİNDE YAŞAM İyi günde, iyi saatte doğru kararlar verebilmek bazı günleri de hayra bırakmak... En düşünülmedik bir günde, bir anda sürprizleri karşılamak... Ay’ın her evresi yaşadığımız günleri sembolleştirip o günleri anlamlı kılabiliriz. İşte size Mayıs 2010’da ayın güne bakan çizelgesi. Bu çizelgeyi tarihleri değiştirerek bütün aylara uygulayabilirsiniz. Değerlendirmeleri kullanırken birinci günü yeniay (14 Mayıs, 12 Haziran, 11 Temmuz vs.), 14. günü de ( 28 Nisan, 28 Mayıs, 26 Haziran, 28 Temmuz vs.) dolunay olarak belirleyebilirsiniz. 1 Mayıs
Yalan dolan bir gün. Ne kendi yalanlarınıza ne de başkalarının aldatmacalarına kapılmayacağınız bir gün. Bir imza atarken, bir söz verirken çok dikkatli olmanız gereken bir gün. Aldatıcılığın en fazla olduğu gündür. Göz boyamalardan uzak durmanızda yarar var. İşinizde hatalar yapabilirsiniz. Dikkatli olun. Başkalarının etkisi altında kalmaya açık bir gün. Bu gün kendinize özen göstermeniz, bakım yapmanız, gençleşmeniz için ideal bir gün.
2 Mayıs
Bu gün zayıf olduğunuz, hastalıklara açık olduğunuz bir gün. Sakin insanların bile gergin olduğu bir gün. Çelişkileri, karşıtlıkları en fazla hissettiğiniz gergin gün. Bu gün plan yapmamakta ve üç kere düşünmekte, yedi kere yutkunmakta yarar var. Kendinizle baş başa kalmanız gereken bir gün. Egoistlerin şanslı olduğu bir gün.
3 Mayıs
İlerleyebilmek için kötümserlikle, çekincelerinizle savaş vereceğiniz bir gün. Oruç tutmak, diyet yapmak, aç kalmak, hafiflemek için güzel bir gün. Korkuların ve gururun beslediği kıskançlıklardan uzak durulması gereken bir gün. Açık ve net olunması gereken bir gün. Her türlü yeniliğe geniş bakmanızda yarar var. Bu gün başlayan ilişkiler özünde soyluluğu barındıran ilişkiler olabilir. Soylu ve alçak gönüllülüğün günü.
4 Mayıs
İçsel olarak zor bir gün. Zorlukların keşfedildiği, enerjinin yetmeyecekmiş gibi algılandığı bir gün. Bu gün kaybedilen geri gelmez. Kaçan fırsat yakalanmaz. Bu güne objektif bakmaya çalışmalısınız. Bitirilmesi, bırakılması gerekilenlerin günü. Evin temizlenmesi, çalışmaların toparlanması, gereksizlerin ayıklanması gereken bir gün. Kalplerin kırılmaması gerektiği, bu gün yaşanan kırgınlıkların tamir edilemediği bir gün. Küçük zayıflıklara kurban olunmamasına özen gösterilmesi gereken bir gün.
5 Mayıs
Bilgiyi çoğaltmanın, bilgi edinmenin bilge günü. Geleceğinizin yapı taşlarını oluşturacak. İlgi alanlarınıza, öğrenmek istediklerinize, araştırmalarınıza önem vermeniz gereken bir gün. Sınırlarınızı, boyutlarınızı genişletebileceğiniz aklı selim bir gün. Uzun soluklu işlere, projelere girişebileceğiniz, kapasitenizi yükseltebileceğiniz bir gün. Bir bilene danışabileceğiniz bir gün. Geleceğinizi parlatacak aydınlığı yakalayabileceğiniz bir gün. 320
6 Mayıs YARIM AY
Hedefe, amaca doğru ilerleyebileceğiniz, hedefinize ve amacınıza bir adım daha yaklaşabileceğiniz bir gün. Uyanık olmakta, uyumamakta yarar var. Kazanmak için, cesur olmak için ideal bir gün. Bedensel ve ruhsal enerjinin yükseldiği bir gün. Cesaret gerektiren adımları atabileceğiniz bir gün. Birlikte olduğunuz kişilerle, arkadaşlarınızla konuşmanız ve düşüncelerinizi açıklamanız için olumlu bir gün. Bu gün başlayan arkadaşlıklar her an çiçek açabilir. Asla Yarım Ay’da yalan söylenmez.
7 Mayıs
Konuşkan, hareketli, az düşünülen, çok söylenen bir gün. Sakınılması gereken gün. Düşüncesizce sözcükler ağzınızdan dökülebilir. Sözcüklerin yüklü olmamasına özen göstermeli. Bir şey yapmak istediğiniz için öylesine girişmek yanlış olabilir. Girişkenlikten çok sonuçlandırmanın verimli olduğu bir gün. Boşanmak, adli yargı işleri gibi... Duygusal da olabilirsiniz ancak sevdiklerinizi utandırmamalı. Haşarılıkların günü denebilir.
8 Mayıs
Edilgen, yalnız, derin ve esin kaynağı olan bir gün. Bir bilene danışmanın, görüş almanın doğru olduğu bir gün. Ayrıntılara özen göstermemiz gereken bir gün. Hesap yapmanın, önemli derin konulara eğilmenin ve danışmanın günü. Ayın artık tamamlandığı gün. Yaşadıklarınızı, yaptıklarınızı gözden geçirebileceğiniz ve kendinizi sorgulayabileceğiniz bir gün.
9 Mayıs
Bedensel çalışmalar, sportif eylemler için uygun bir gün. Gerçekleşmesi zaman alacak, yoğun çalışmalar gerektirecek işlere başlama zamanının geldiği gün. 24. gün yaratıcılığın üst seviyede olduğu gündür. Bu gün yapılan her şey, ekilen tohum sağlıklı ve güçlü olur. Doğanın sizi kucakladığı gündür bu gün.
10 Mayıs
Sezgilerinizin, öngörülerinizin, gizemliliğinizin yüksek olabileceği bir gün. Duyarlı ve kırılgan. Nerdeyse bir ayın bitmesine çok az kaldı. Birden yaşamı, yaşantınızı, varoluşunuzu daha nasıl iyileştirebileceğinizi düşünme günü. Gerçeklerle yüzleşebileceğiniz, kendi-
nizi tartabileceğiniz bir gün. Çalışmak için, yaratıcılığınızı kullanmak için, ekip içinde başarılı olmak için ve en iyiyi bulmak, görmek için güzel bir gün. Aşkların alevlenebileceği, söze, dile gelebileceği, BİR olmanın mutluluğunun hissedilebileceği bir gün.
11 Mayıs
Armoni, uyum, yerleşme günü. Bitmekte olan ayın edinimleri ile yeni aya hazırlanmanın, geçmişle geleceği kaynaştırmanın günü. Günler boyunca yapamadıklarınız, eksiklikleriniz var ise onları tamamlama günü. Kıyıda köşede kalmış günlerin getirdiği öfkeleri, kırgınlıkları bırakma, günlerin getirdiği artıklardan arınma günü. Bu gün görülen rüyalar önemlidir. Taşıdıkları semboller geçmişle geleceğiniz arasında köprüler kurabilir. Kendinle barışabileceğin bir gün.
12 Mayıs
Tam bir çılgınlık günü. Bütün bir ayın evrelerinin boşaldığı, yitip gittiği bir gün. Ay’ın gökyüzünde görünmez olduğu ve karanlığın hakim olduğu bir gün. Kışkırtıcı, karışık, gelgitlerle dolu bir gün. Her koşulda sakinliğinizi korumaya çalışmanız gerek. Bu günde yeni bir proje yapmak, bir işe girişmek ya da bir adım atmak sakıncalı olabilir. Bu gün toz almanın, evi temizlemenin, kötülüklere karşı kapıyı kapatmanın, süpürmenin, sünger çekmenin günü.
13 Mayıs HİLAL
Bugün tamamen BEN’liğinize ve BİR’liğinize ait. Kimsecikler yorum yapamaz.
14 Mayıs YENİ AY
Yeni bir ayın ilk günü. Ne yapmak, nasıl olmak istediğinizi düşünmenin günü. Yeni bir aya başlarken tamamlanan geçen ayı iyisiyle, kötüsüyle bağışlamak; olumsuz düşüncelerden sıyrılıp yeni güne arınarak başlama; öncelikleri yüksek olasılıklara vermek; bedensel yorgunluklardan kaçınmak uygun olur.
15 Mayıs HİLAL
Bugün tamamen BEN’liğinize ve BİR’liğinize ait. Kimsecikler yorum yapamaz.
16 Mayıs
“Almaya” en yatkın olduğumuz gün. Verilenlerin, sunulanların red edilmemesi gereken gün. Çok ince bir hilalin oluştuğu gündür. Hilali gördükten sonra üzerinizde altın var ise huzurlu, gümüş var ise bereketli bir ay geçirebilirsiniz. Hilali ilk gördüğünüzde dolunaya kadar büyüyecek olan ay gibi bereketinizin, cüzdanınızın çoğalmasını dileyebilirsiniz.
17 Mayıs
Spora başlamak için en uygun gün. Tüm bedensel çalışmaların başarıyla sonuçlanabileceği bir gün. Büro çalışmaları için çok uygun değil. Eğer zorunlu çalışmalarınız var ise mümkün olduğunca hareketsiz, sabit kalmamaya çalışmalısınız. Aksi durumda kötümserlik, iç sıkıntısı ortaya çıkabilir. Engel olacak bir rahatsızlığınız yok ise bu günde sıcak bir banyo yapmak yaşam enerjinizi çoğaltır.
18 Mayıs
Büyüklerimizle, ailemizle ilintili bir gün. Ailemize, büyüklerimize zaman ayırmak aile içi ferahlık sağlayabilir. Bilinçaltı ve paranormal çalışmalar için elverişli bir gün. Vefat etmiş aile büyüklerimizi hatırlamak ve dileklerimizi onların ruhuna fısıldamak, yardım almak için güzel. Bu gün aceleci, sabırsız olmamakta ve bir karar alırken, bir eylemde bulunurken yedi kere düşünmekte yarar var. Tecrübelerin önem kazandığı bir gün. Fidan dikmek, evi süslemek ve çeki düzen vermek için de olumlu.
19 Mayıs
Bugün etrafınıza bakın. Özellikle insanlar nasıl giyinmiş diye. Siz de beyaz ya da açık bir renk giymiş iseniz sağlıklısınız demektir. Bu günün en büyük yanlışı yalan söylemek. Yüreğinizdekileri açığa çıkarmanın tam günü. Anlayışla, hoş görüyle karşılanırsınız. Onurun ve dürüstlüğün günü.
20 Mayıs
Gökyüzüne bakarak meditasyon yapmak için ideal bir gün. Niyetlerimizi yıldızların taşıdığı bir gün. Yoga yapmak, dua etmek için çok uygun. Ait olduğumuz, parçası olduğumuz inancın bizi sarmaladığı bir gün. Sezgilerin, yol gösterici algıların doğru olduğu bir gün. Gezin, yürüyüş yapın, yeni yerler keşfedin. Parfüm seçmek ve güzelleşmek için güzel bir gün.
21 Mayıs YARIM AY
Cesaretin ön plana çıktığı bir gün. Düşüncelerinizi savunabileceğiniz, kararlarınızda ilerleyebileceğiniz bir gün. 7. gün herkes kendini beğenir, benlikler ortaya çıkar. Böyle bir günde söz gümüş, sûkut altındır. Söylediklerinizin kayda alındığı bir gün. Yeni fikirlerin ortaya çıktığı, yaratıcılığın yükseldiği bir gün. Bu gün kırmızı veya canlı renkler giymek düşüncelerinizdeki canlılığı çoğaltacaktır.
22 Mayıs
Ateşle arınılan, değişim gerçekleştirilen bir gün. Mum ışığında meditasyon yapabilirsiniz. İkiz ruhunuzu ararken yanı başınızda keşfedebileceğiniz bir gün. Bir sevgili, bir eş düşleyin, gerçekten varmış gibi düşünün. Yüreklerin size açıldığı, yüreğinizin alev alabileceği bir gün bu gün.
23 Mayıs
Düş kırıklıklarının, zehirlenmelerin günü. Besinin en çabuk bozulduğu bir. Bu günde evde, etrafta, dip köşe temizlik yapmak için ideal. Kem gözlerin, kötü niyetlerin süpürüldüğü bir gün. Bağışlayın, özür dileyin ama karanlığa ve çirkin hiçbir şeye eğilim göstermeyin. Yeni bir girişimde, eylemde bulunmak için iyi bir gün değil. Önemli başlangıçlar, alımlar, satışlar ve tohum ekmek için uygun bir gün değil.
24 Mayıs
Merak etmenin, araştırmanın, keşif yapmanın günü. Kendinize güvenin ve yeniliklere açık olun. Bu gün gördüğünüz rüyalar geleceğinizin habercisi olabilir. Sezgi ile aklınızın birlikte uyum içinde olduğu bir gün. Bir ev almak, yapmak, ailece toplanmak için uygun. Çocuklarınızla konuşabileceğiniz, onların gelecekleri ile ilgilenebileceğiniz bir gün. Onları anlamak ve onların güvenini kazanmak için ideal bir gün. Reklam, tanıtım, ifade ve konferans için ideal bir gün.
25 Mayıs
Bu gün yapacaklarınıza dikkat etmek çok önemli. Yeni bir işten çok, işlerin tamamlanacağı bir gün. Zorlukların aşıldığı, kafaların karıştığı, çözümlerin arandığı bir gün. Kolaydan kaçınılmaması gerektiği, mücadelenin önem kazandığı bir gün. Eğer bir zorlukla baş etmek istiyor iseniz bu gün tam zamanıdır.
26 Mayıs
Evrensel sevginin, kusursuzluğun, saflığın, masumiyetin, iyiliğin, sevecenliğin günü. Düşler gerçekleşebilir, niyetler yerini bulur, başarılar elde edilebilir. Eğer bir engel var ise o engeli değerlendirin. Bırakmanın, vazgeçmenin, fedakarlığın günü. Sizden istenenleri geri çevirmeyin. Kaderinizin ip uçlarını yakalamaya çalışın; yolunuz aydınlansın. Evlenmek, nişanlanmak için güzel bir gün.
27 Mayıs
İyiliklere, kötülüklere açık olabileceğiniz; iyiliği de kötülüğü de kendinize çekebileceğiniz büyülü bir gün. Her şey niyetinize, güne
bakışınıza bağlı. Bu gün yuvarlak objelerin uğur getirdiği bir gün. Yeni tanışıklıkların, yeni olayların günüdür ancak her biri geçmiş yaşamlarınızdan bir parça taşıyabilir. Karmik bir gündür bu gün. Unuttuklarınızı hatırlamak, ertelediklerinizi gerçekleştirmek için önemli bir gün.
28 Mayıs DOLUNAY
Şeytanca eğilimlerin ön plana çıktığı bir gün. Huzursuz, gergin ve öfkeli bir gün. Öç almak, hesap sormak istenilen bir gün. Tedbirli, farkında olunması gereken, bağımlılıklarımızı en fazla hissettiğimiz bir gün. Eğer birisine ya da bir şeye bir bağımlılığınız var ise bu gün bunu fazlasıyla hisseder ve zayıflıklarınızın farkında olursunuz. Aldıklarınızla, verdikleriniz arasındaki dengeyi bulmakta zorlanırsınız. Kendinizi keşfedebileceğiniz, zayıflıklarınızın farkına varabileceğinizin ve bağımlılıklarınızda kurtulabileceğiniz bir gün.
29 Mayıs
Uzun vadeli projelere, işlere, eylemlere girişme zamanının geldiği gün. Aldığınız bilgileri, sahip olduklarınızı gözden geçirerek bir işaret, bir çözüm, bir yol bulabilirsiniz. Çevrenizdekileri dinleyin, onların sözcüklerinde, tümcelerinde geleceğinizle ilgili ip uçları yakalayabilirsiniz. Başarı için harekete geçmenin, dışarıya açılmanın ve başkalarından yardım istemenin zamanı. Dolunayın hemen öncesi herkesin heyecanlı olduğu, açık olduğu bir gün.
30 Mayıs
Sessizliğin, dinginliğin, nefsin ön plana çıktığı bir gün. Çok hareketli, saldırgan ve heyecanlı kişilere şans tanımayan gün. Bu gün çekingen, durgun, utangaç kişilerin şanslı olduğu bir gün. Evlilikler ve birliktelikler için güzel bir gün. Uyum, huzur ve sadakat gerektiren her şey için güzel başlangıçların günü.
31 Mayıs
Aşkın ve içsel özgürlüklerin günü. Eğlenmek için, keyif çıkarmak için, paylaşmak için güzel bir gün. Bu gün hiçbir sebep olmasa bile arkadaşlarınızla birlikte olun, günün bir parçasını onlarla paylaşın. Mutluluğu yakalayabileceğiniz bir gün. Bu günde en çok dikkat etmeniz gereken şey yalnız kalmamak. Atılımlar, değişimler ve işler için verimli bir gün. Bu gün yüce gönüllülüğün günü. Gönlünüz açık olsun. Maddi manevi varlıklarınızın bereketli olduğu bir gün. Verdikçe çoğalacağınız bir gün.
Dopdolu bir yeni ay dileği ile... 321
MAG astroloji
İÇİMİZDEKİ GÖKYÜZÜ DUYGUSALLIĞA KAPILMADAN GERÇEKLERİ GÖRMEK Kırmız - Siyah - İndigo Mavisi Pek çok ipucunu rüyalarımızda yakalayabiliriz. Bu ay sabahları uyanır uyanmaz rüyalarımızı not etmemizde büyük yarar var. KOÇ BURCU 21 Mart - 20 Nisan Ara ara beklenmedik değişikliklerle ilerki yıllarda yaşayacakları sürprizlere hazırlık yapıyorlar. Bu ay yanlış anlaşılabilirler ya da başkalarını farklı değerlendirebilirler. Bu günlerin daha verimli geçmesi için başkalarını dinlemek ve bir de kendi iç seslerini izlemek uygun olur. Böylelikle günlerin getirdiklerini doğru değerlendirme imkanı bulabilirler. Ani zorunlu seyahatler yapabilirler. Sakarlıklar ve ani hava değişimlerine özellikle dikkat etmeliler. BOĞA BURCU 21 Nisan - 20 Mayıs En çok nisan ve mayıs aylarında kendisini şımartmasına karşın bu seneleri daha çok başkalarına yardım etme, destek olma, koruma ve kollama üzerine geçecek. Bu yılın ödevi: Ne kadar çok fedakarlık, o kadar çok bereket. Düş kırıklıklarının geçici, gerçeklerin kalıcı olduğunu düşünerek çokça duygusallığa kapılmamaya yeni yaşın olgunluklarını, gerçeklerini yaşamaya çalışmak uygun olur.
rici öğeler taşıyabilirler. Her sabah uyanır uyanmaz rüyalarını bir küçük deftere yazmalarında yarar var. ASLAN BURCU 22 Temmuz - 21Ağustos Son derece coşkulu ve hareketli bir ay geçirecekler. Bu ayın yüksek enerjisi Aslan burcunda. Ne kadar çok çalışırlarsa o kadar çok verimli ve başarılı olacakları bir ay. Sakarlıklara, ufak tefek kazalara özen göstermelerinde yarar var. Beklenmedik yaratıcı, çözücü fikirler akıllarına gelebilir. Bir kenara not etmelerinde yarar var. BAȘAK BURCU 22 Ağustos - 21 Eylül Başak burcunun en şanslı olabileceği ve geleceğe yönelik gerçekleştirmek istedikleri düşlerin temellerini atabilecekleri ay. Sevdiklerini ve saydıklarını hatırlamalarında ve onlarla keyifli anlar paylaşmalarında yarar var. Uzun vadeli yatırımlar için önlerine fırsatlar çıkabilir.
İKİZLER BURCU 21 Mayıs - 20 Haziran Güzel bir ay bekliyor. Özellikle 21 Mayıs’a kadar yaşamdan keyif almak, yeni renkler keşfetmek ve kendileri için yeni güzellikler yakalamak onlara şans getirecektir. Bu ay önemli, çözümleyici, sorunları giderici konuşmalar yapıp, geride kalanlara yardım edip gelecek şanslı aylara zemin hazırlayabilirler.
TERAZİ BURCU 22 Eylül - 22 Ekim Bu ay çok büyük hayallere kapılabilirler. Sanatçı, yaratıcı Teraziler için sınırların zorlandığı bir ay. Düzensizlik akıllarını karıştırabilir. Yaşadıkları alanı düzene koyarak düşüncelerini de bu sayede bir düzene sokabilirler. Kıskançlıktan uzak durmalarında yarar var. Para kaybetmemeye özen göstermeleri gereken bir ay.
YENGEÇ BURCU 21 Haziran - 21 Temmuz Bu ay ne kadar çok nesnel olabilirlerse o kadar çok doğruları yakalama, ve değerlendirme fırsatı yakalayabilirler. İzlemek ve gülümsemek onlara bu ay çok yardımcı olacaktır. Bu ay rüyaları “karmik” olabilir. Pek çok çözüm geti-
AKREP BURCU 23 Ekim - 22 Kasım Çok huzurlu gözükseler de içten içe zorlandıkları ve kendi limitlerini aşmaya çalıştıkları bir sürece giriyorlar. Etraflarındaki pek çok olası olumsuzlukları en rahat çözebilecekleri, zorlukları kolaylıkla alt edebilecekleri bir ay.
322
YAY BURCU 23 Kasım - 21 Aralık Pek çok güzel sürprizlerle ve konumlarını değiştirecek olaylarla karşılaşabilirler. Bu ay ikili ilişkilerde en fazla şansı olan burç; Yay. Üst düzeyde, geleceklerini aydınlatacak, beğendikleri kişilerle tanışma, karşılaşma fırsatları olacak. İstedikleri konuda bir adım daha kolaylıkla ileriye gidebilirler. OĞLAK BURCU 22 Aralık - 20 Ocak Bir kez daha kendi değerlerinin ve yeteneklerinin farkına varacakları olaylarla karşılaşabilirler. Ne kadar çok zorsa o kadar kolay çözebileceklerinin farkına varabilirler. Bazı zorluklar gündemde olsa bile süreç onların süreci. Zaman onlardan yana. KOVA BURCU 21 Ocak - 20 Şubat Fazlasıyla ön planda olma ve başarıyı yakalama imkanı bulacakları bir ay olacak Kovalar için. Güzel birliktelikler, paylaşımlar, yeni yapılanmalar onları bekliyor. Yaşamı sevmek ve şanslı olduklarına inanmak, onlara mayıs ayı boyunca başarı ve bereket getirebilir. BALIK BURCU 21 Şubat - 20 Mart Kendilerini geleceklerini yapılandıracak güzel projeler içerisinde bulabilirler. Ne kadar çok yardım alıp vermeyi ve paylaşmayı sağlayabilirlerse o kadar çok bereketli, şanslı, başarılı bir geleceğe adım atmış olacaklar. Arkadaşları ile paylaşmak, olaylara iyicil bakmak, mutsuzlukları küçük toprak heykeller gibi görmek; onlara büyük fayda sağlayacak.
Yazan: Francine Sevda Dorkip astrosevda@gmail.com
323
MAG fihrist ANKARA Alışveriş Merkezleri Ankamall 541 12 12 Ankuva 266 53 41 Armada 219 13 17 Arcadium 241 15 00 Atakule 440 77 01 Bilkent Center 266 05 16 Cepa 219 64 04 Galeria 235 04 61 Gordion 233 70 00 Karum 467 15 47 Kentpark 444 7 477 Mesa Plaza 241 59 93 - 94 MinaSera 240 70 70 Optimum 280 60 10 Panora 490 58 56 Via Life 219 14 24 Barlar Ankara Jazz Club İran Cad. No:27/1 Çankaya • 428 22 22 Hok’s İran Cad. No:27/2 Çankaya • 428 82 82 Jazz Bar Bilkent Otel ve Konferans Merkezi içi - Bilkent 266 46 86 Lanxx Park Cad. Alımcı Park Villaları No:1-A Çayyolu 240 99 73 Manhattan Üsküp Cad. No:7 Çankaya • 427 62 63 Mozzy Park Cad. 35/C Çayyolu • 240 84 88 Murphy’s Ankara Hilton SA Tahran Cad. No:12 Kavaklıdere • 466 00 54 Salata Mesa İş Merkezi No:51 Çayyolu • 241 12 01 Reşit Galip Cad. No:57 GOP • 446 34 52 Shake by Satsuma Nenehatun Cad. No: 56 GOP • 446 99 39 Shot&Bite Park Cd. Alımcı Park Villaları No:3/2 Çayyolu 241 41 93 Taps Park Caddesi Alımcı Pak Sitesi 4/Çayyolu 240 23 90 Tapas Tunalı Hilmi Cad. No:87 - GOP • 428 35 62 The Ambassador Bar Yıldızevler Mh. Jose Marti Cd. No:2 Çankaya 409 34 47 The North Shield Pub Güvenlik Cad.No:111 A.Ayrancı • 466 12 66 Zıkkım Lounge Pub Panora A.V.M Oran No:182-78-79 • 490 85 88 Café & Restoranlar Adana Sofrası Turan Güneş Bulv. 91.Sk. Yıldız • 442 29 00 Akdeniz Mutfağı Bilkent Otel ve Konferans Merkezi içi - Bilkent 266 68 14 Balıkçıköy Fahri Abay Kunanbay Cad. (Bilir Sk.) Kavaklıdere 466 04 50 Bay Nihat Güniz Sk. No:37 Kavaklıdere • 427 63 63 Big Chefs MinaSera Çayyolu • 242 01 77 Filistin Sk. No:21 GOP • 426 88 14 Çukurambar • 220 22 01 Budakaltı Arjantin Cad. Budak Sk. No: 6 GOP • 427 85 45 Cafe Des Cafe Tunalı Hilmi Caddesi 83/A • 428 01 76 Cafe de Paris Abdullah Cevdet Sk. 30/A Çankaya • 440 51 23 Cafe Kahve Uğur Mumcu Cad. No:12 GOP • 446 20 51 Cafemiz Arjantin Cad. No:19 GOP • 467 79 21 Café Swiss Jose Marti Cad. No:2 Çankaya • 409 34 44 Çadır Kebap Eskişehir Yolu Varan Turizm Yanı • 286 13 62 Çakıl Cafe Silahtar cd. No:10 Gazi Mh. • 221 36 66 Chevalier Cafe & Restaurant Arjantin Cad. Kent Sitesi Attar Sk. No:3/A GOP 468 41 30 - 31 Chiffre Cafe Ufuk sitesi 11. cd No:11/8 Bilkent • 266 37 38 Divan Çengelhan Su Tepe Mah.Depo Sk. No: 1 Kale Ulus 309 68 00 Eat’n Joy Filistin Sk. Nenehatun Cd. No:73 GOP•447 11 02 Çukurambar • 220 11 01 Etrak Restoran Turan Güneş Bulvarı 708.Sok. 14/B Yıldız 442 03 03 Fige Restoran&Cafe&Bar Abdullah Cevdet Sokak No:15 Çankaya 438 07 21 Flat Cafe Tunus Cad. No:54/A-B Kavaklıdere • 466 63 11
324
Günaydın Et Arjantin Caddesi Attar Sk.No:6 GOP • 466 76 66 İdol Cafe A City AVM Fatih Sultan Mehmet Blv. No:244 İstanbul Yolu • 387 37 03 Italic Cafe – Brasserie - Bar Bestekar Sk. 65/1 Kavaklıdere • 426 30 17 Karum Teras Cafe Karum iş m 3.kat c asansörü no 370 GOP 426 75 70 - 71 Kitchenette Filistin Caddesi No: 22 G.O.P • 447 67 48 Komşu Farabi sokak No:32 Çankaya • 426 15 66 Köşebaşı Restaurant Kuleli Sk. No:32 GOP • 446 59 59 Kubbe Restaurant Atakule Çankaya • 440 74 12 - 440 92 07 Kuki+ Filistin Sk. No:4 GOP • 427 14 00 Eskişehir Yolu 7.Km • 219 66 88 Macun Mah. Erciyes Sitesi 187. Cad. No:29 Y.mahalle • 397 90 10 Kukla Kebap 1. Sk. No:21/A Balgat • 285 30 30 Kyma Bilkent Ankuva AVM • 266 53 73 La’l Restaurant Uğur Mumcu Cd. 64/B GOP • 448 02 94 Las Chicas Park Caddesi No:3 Çayyolu • 242 16 46 Makkarna Reşit Galip Cad. No: 89/2 GOP • 436 80 88 Mickey’s Arjantin Cad. No: 17 / A GOP • 466 43 26 Meandros Kuleli Sk.No:28/B GOP • 437 33 55 Meet Nenehatun Cad. No: 75 GOP • 447 11 48 Melagrana Restaurant Konutkent Mahallesi 2967 Sk. No:12 Çayyolu 242 06 04 Meze Restaurant Reşitgalip Cad. Hatır Sk. No:4 GOP • 436 20 00 Mezzaluna Turan Emeksiz Sk.No:1 K.dere • 467 58 58 Ankuva No:2 Bilkent • 266 13 59 MidPoint Oran Sitesi Panora İş Merkezi 72/74 Oran 490 72 15 Mocaco Coffee 3. Cadde No: 5/A Bahçelievler • 215 97 97 Ninda Cafe Tunalı Hilmi Cad. No:106/1 Çankaya 428 17 17 Niki Restoran& Bar Güniz sok No:42 (Divan Oteli içi) Kavaklıdere 466 00 48 Pachino’s Pizza Şehit Mustafa Doğan Sk. 90/A Yıldız ANKARA 440 03 93 PaperMoon Tahran Cad. No: 2 Kavaklıdere • 428 73 73 PepperMill Bahçelievler 4.Cad. No:159 • 222 99 33 Piano Restaurant Club Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu Çetin Emeç 284 46 46 Quente Filistin Cad. Kader Sk. 34/A G.O.P 428 36 26 - 428 22 21 Quick China Uğur Mumcu Sokağı No:64/B GOP • 437 03 03 Park Cad. No:1 Çayyolu • 242 25 15 4.Cd. Bilkent Center No:3/37 Bilkent • 266 30 00 Salus&Court 1.Cadde No:1 Bilkent • 266 42 00 Schnitzel Tahran Cad.no:5 Kavaklıdere 468 54 00 Shisha Cafe 33.Cad. No:2-55 Çukurambar • 284 40 44 Sonsie Restaurant Binsesin 4. Cad. No:9 Ümitköy • 235 93 93 Söğütlü Bahçe Eskişehir Yolu 7. Km • 286 30 96 Spr Pub & Restaurant Ahmet Taner Kışlalı Mh. Park Cd. No:32/1 Çayyolu • 240 34 44 Sushico Chinese-in-Town Arjantin Cad. Attar Sk. No:10 GOP • 426 25 26 Panora AVM - Oran • 490 27 27 Sushisu Orun Villaları No:37 Çayyolu • 242 00 88 Şahhane Söğütözü Cad. No:10 Söğütözü • 287 99 99 Şanlı Edessa Emek Mah. 8.Cad. 60/12-13 Emek•222 83 83 Atatürk Blvr. 241/A Kuğulu park içi • 468 78 50 The House Café Nenehatun Cad. No: 74 G.O.P • 446 46 88 Tike Ahmet Taner Kışlalı Mah. Park Cad. 15-B Konutkent • 241 00 92 Billur Sk. No17/A Kavaklıdere • 426 01 41 Timboo Cafe Panora AVM No:182/81 Oran • 490 62 22 Kentpark AVM 1.Kat No:164/42 • 219 97 79 Tribeca
Filistin Cad. GOP • 490 51 85 Trilye Reşit Galip Cad.Hafta Sk. 11/B GOP • 447 12 00 Waffle Corner Arjantin Caddesi Turan Emeksiz Sk. No:7 GOP 427 10 41 Wall Ahmet Taner Kışlalı Mh. Park Cd. No:15/1 Çayyolu • 241 14 14 Wine House Arif Nihat Asya Sk.No:37 Oran • 490 86 74 Yıldız Marina Balık Retaurant Turam Güneş Bul. Hollanda Cad. O:7 Yıldız - Çankaya • 442 82 55 Kuaför & Güzellik Salonları Alegria Güzellik Merkezi İran Cad. No: 15/7 Kavaklıdere • 427 78 79 Allegro Kuaför Türk Japon Vakfı No:2/A ORAN • 491 74 51 Ayra Kozmetik Ltd. – Dermaglow Mamak Cad. 17/4 Dikimevi •320 40 52 Azzuro Kuaför Angora Cad. No:158 Beysukent • 236 35 81 Bahar Güzellik Merkezi Angora Cd. No:50 (Dominos Pizza Üstü) Beysukent • 236 15 30 Betty Güzellik 8. cadde 37/3 Ümitköy • 235 56 05 Beauty Life Wellnes Club Tunalı Hilmi Cad. 81/3-5 Kavaklıdere www.beautylifewellnesclub.com • 468 09 09 Derya Çoban Ayak Sağlığı Merkezi Yıldızevler Mah. Şehit Mustafa Doğan Sk No:53/A Yıldız • 441 91 94 - 441 96 70 www.batiktirnak.com Dez Kuaför Tunalı Hilmi Cad. Büklüm Sk. 48-4 Kavaklıdere 426 71 64 - 426 65 66 Dios Kuaför Bilkent plaza A3 Blok No:7 Bilkent • 266 04 91 Esma Tunç Selanik 1.Cad 48–8 Kızılay • 418 98 24 Estilo Kuaför Farabi Sk. No:4/2 Çankaya • 467 80 11-12 FIX Kuaför Ankuva AVM No: 59 - 266 54 70 Kazakistan Cad. No: 10/A Emek - 223 64 34 İran Cad. 17/B - 427 16 56 Ürdün Cad. 48.Sk. Ceyko Sitesi No:7/C 491 52 88 Tunalı Hilmi Cad. Binnaz Sk. No:1/1 • 426 71 31 Flavius Estetik ve Güzellik Merkezi Tunalı Hilmi Cad. No: 114/27 Kavaklıdere 466 28 22 Galerya Kuaför Bilkent 1.Cad. Bilkent Otel İçi 266 46 86 (Dahili 512) Güvenlik Cad. Defne Sk. 10-A Aşağı Ayrancı 427 17 85 Hair Center İran Caddesi • 468 95 27 Hera Med Güzellik Merkezi Şair Nedim Sk. No: 2/1 Çankaya • 439 29 89 İbrahim Öztaş Kuaför İlk Sk. No: 35/A Anıttepe • 231 94 59 İsmail Acarsoy Kuaför ve Güzellik Salonu Nenehatun Caddesi No: 55 G.O.P • 446 1 999 Jaklin Kuaför Kuveyt Cad. No:6/C Kavaklıdere • 427 89 85 Jasmine Güzellik Merkezi Yıldızevler Mah. 34. Sk. No:36/B D10 Çankaya 440 18 08 Kent Güzellik Merkezi - Koz Kuaför Abidin Daver Sk. No: 26/A-B-2 Çankaya 438 60 40 Kulis Erkek Kuaförü Uğur Mumcu Cad. 98/1 GOP • 447 72 00 4. Cad. 65/B Yıldız • 438 03 03 Lazerlife Güzellik Merkezi Ziya Gökalp Cad. 12-4 Kızılay • 430 00 34 Mayra Lazer Epilasyon Estetik Merkezi Uğur Mumcu Caddesi Koza Sokak 118/13 G.O.P 446 17 00 - 437 24 67 MC Sağlık Güzellik Merkezi Uğur Mumcu Cad. Kuleli Sk. No: 89/8 GOP 448 18 08 MG Beauty Studio Ankuva İş Merkezi Üst Kat No:62 Bilkent 266 50 58 New Park Hair Design Ahmet taner kışlalı Mah. İmaj-özçelik işhanı 94-D2 (teb otel karşısı) • 242 21 06 Paris Kuaför Filistin Cad. No:7 GOP • 467 27 77 Panora İş Merkezi Oran • 491 98 21 Red & White İran Cad. No:33/1 GOP • 466 15 45 Mesa Plaza No:33 Çayyolu • 241 26 00 Bilkent Marks&Spencer • 266 22 25 Bilkent Otel Bilkent • 266 22 46 Maltepe Park AVM Maltepe • 232 06 26 Solara Solarium Center Selanik Cad. No: 52/10 Kızılay • 418 08 15 SOS Clinic Tunalı Hilmi Cad. Kuğulu İşhanı B Blok Kat 5 No: 123/166-167 Kavaklıdere • 468 58 81
Sosyete Kuaför Filistin Cd. Kader Sk. No:9/2 GOP • 428 29 92 Sun Garden Solaryum Binsesin 4. Cad No:9 Ümitköy • 235 00 07 SVM Clinic Uğur Mumcu Sokağı No: 3/3 GOP • 436 76 76 Şahika Kuaför Abidin Daver Sk. No:4/19 Çankaya • 438 92 83 İstanbul Yolu Carrefour No:B-34 Batıkent 278 51 20 Tara Kuaför Şehit Adem Yavuz Sk. 10/B Kızılay • 419 38 57 Toni&Guy Cepa AVM • 219 59 19 Touchup Clinic Mahatma Gandhi Cad. No: 34/A GOP 447 66 90 Trio Güzellik Merkezleri Ahmet Taner Kışlalı Mah. 2715.Sk. 12/B Çayyolu 240 24 02 Trois Points Kuaför 1.Cad. Mutluköy Sitesi No:12 Ümitköy•236 09 06 Woolt Kuaför Abay Kunanbay Cad. No:4/4 Tunalı Hilmi Kavaklıdere • 466 10 60 8.cd. No:61 Çayyolu/Ümitköy • 236 22 01 Zen Kuaför Hoşdere Cad. 184/A Çankaya • 438 61 94 - 95 Zeynep&Zeynep El Ayak Bakım, Makyaj Salonu Filistin Cad. No:9-1 GOP • 428 29 62 Kitapçılar Bağdaş Kitabevi Tunus Cad. No. 65/ C Kavaklıdere • 427 01 81 BAX Kitabevi Karum 1.Kat No: 21/140 Kavaklıdere 427 80 53 Bıçakçılar Kitap Bestekar Sok: No: 35/1 Kavaklıdere • 467 81 56 Bilimsel Eserler Tunalı Hilmi Cad. 74/10 Kavaklıdere • 426 40 95 Dost Kitabevi Karanfil Sk. No: 29/4 Kızılay D&R İran Cad: No:7 Kavaklıdere • 426 50 06 İmge Kitabevi Konur Sk. No: 43/A Kızılay • 417 01 37 Remzi Kitabevi Armada A.V.M Eskişehir Yolu • 219 11 12 - 13 Saatçi & Kuyumcular Altınçizgi Anafartalar Cad. 26/58 Ulus • 310 20 10 Anvers Atatürk Bulv. 105/E Kızılay •424 14 18 Ariş Karum Karum AVM No:102 GOP • 426 27 61 Beril Pırlanta Anafartalar Cd. Kütükçüoğlu İşhanı 47/55 Ulus 310 65 00 Gilan Arjantin Cad. No: 12/ 1 GOP • 417 53 40 Hami Kuyumculuk Karum İş Merkezi No:78 Kavaklıdere•467 48 44 Karya Mücevherat Karum AVM No: 21/112 GOP • 427 60 80 Keops Armada AVM No: 65 • 219 11 88 Minyon T.Hilmi Cad. 123/52 Kavaklıdere • 427 52 96 Modern Alyans Karum AVM No: 21/29 GOP • 427 60 04 Modern Saat İran Cd. Karum İş Merkezi No:21/38 Kavaklıdere 468 72 55 Penez Karum No: 24-25 Kavaklıdere • 467 96 57 Pırlant Panora A.V.M. No:179 • 491 29 00 Cepa A.V.M. Z.38 • 219 61 33 Recep Collection T.Hilmi Cad. 123/18 Kavaklıdere •467 58 08 Safir T. Hilmi Cad. 112/ B Kavaklıdere • 467 50 21 Uğurlu Mücevherat Atatürk Blv. No:105/A Kızılay • 433 47 39 Anafartalar Cd. No:22/C Ulus • 311 94 98 Atölye: Anafartalar Cad. Papatya Sk. 2-9 Ulus 310 57 93 Zen Diamond Panora AVM 182/104 Oran • 490 15 44 Butikler Akay Gelinlik Filistin Cad. Kader Sk. No:9/3 GOP • 428 31 38 Aliye Gelinlik Filistin Cad. GOP • 437 20 69 B&B Ankuva AVM No: 43 Bilkent • 266 74 45 Beyaz Butik Tahran Cad. No: 7/5 Kavaklıdere • 467 37 70 BNG Gaziosmanpaşa • 467 90 10 www.bulentgulen.com Butik E’s Angora Cd. No:162 • 236 37 78 Mariposa Gelinlik
Çankaya Cad. 21-2 Çankaya • 447 24 97 Önel Butik Abay Kunanbay (Bilir Sk.) Cd.No:8/A Kavaklıdere 427 56 89 - 427 59 87 She-Da Filistin Cad. 19-9 G.O.P • 446 32 87 Şaşaa Butik Arjantin Cad. 34-A GOP • 467 61 63 Pastaneler Angora Turan Güneş Bulv. No: 42 Yıldız • 438 33 62 Coccinella Pasta Evi Kişinev Cad. No: 5 Yıldız • 438 34 24 Angora Cad. 206/4 Beysukent • 225 4045 Funda Kuleli Sk. No: 91 /A GOP • 437 96 82 Mado Hoşdere Cad. No:224 • 440 00 91 Turan Güneş Bulvarı 44/B • 4401122 Neli Pastanesi Ceyhun Atıf Kansu Cd. Bayraktar İş merkezi No:114 G Blok 12 Balgat • 473 84 84 Palet Pastanesi Ferit Recai Ertuğurul Cad. No: 2 Oran 490 29 29 - 490 29 50 Filistin Cad. Horasan Sk. 2/B GOP •437 20 21 Serender Simon Bolivar Cad. 10/A Çankaya • 439 86 56 Sinemalar AFM Sinemaları CEPA AVM • 444 12 36 Migros Akköprü • 541 13 33 Ankapol Kızılırmak Sk.No: 14 Kızılay • 419 39 59 Armada Sinemaları Armada Söğütözü • 219 16 00 Ata On Tower Atakule Çankaya • 441 14 14 Büyülü Fener 7.Cad. Bahçelievler • 212 92 96 Hatay Sk. No: 18 Kızılay • 425 01 00 Cinebonus Gordion AVM - Ümitköy • 236 70 77 Arcadium AVM Çayyolu • 241 12 41 Panora AVM Oran • 490 14 77 On Azerbaycan Cad. Bahçelievler • 212 92 96 Spor Merkezleri 4Springs Pilates Ahmet Taner Kışlalı Mh. Angora Cad. Çayyolu • 242 18 18 Ankara Şehir Kulübü Uğur Mumcu Cad. No:88 G.O.P • 446 17 27 Base Life Club Beysupark No:209/10 Çayyolu • 225 41 43 Before&After Yaşam Merkezi Cezayir cad. No:12/B Çankaya • 442 34 64 Bodysoul Pilates Boğaz Sok 25-1 G.O.P • 467 67 80 Curves Park Cad. 17/4 Çayyolu • 242 22 96 Grenada Life Ümitköy 1.Cad. No:22 • 236 40 62 - 72 Jass Junior Academy Aşağı Dikmen Mah. 571 Cad. No: 26 Oran 490 55 85 Mars Athletic Club Turan Güneş Blvr. Panora AVM Oran • 490 14 77 Oranium Sports Türk Japon Vakfı Ferit Recai Ertuğrul Cad. Oran 491 74 97 Power Plate Studio Koza Sk. 85/3 G.O.P • 446 36 11 Ümitköy: Töyko Villaları 2547 Sokak No:16 236 00 23 RenewaClub Reşat Nuri Sk. No: 52 Çankaya • 441 02 02 Silky Spa Bilkent 1.Cad 06533 Bilkent • 266 22 33 Sportif Yaşam Kulübü Çukurambar:33 Cd. No:1/1 Bagi’s Plaza 285 48 78 Çayyolu:Eskişehir Yolu Prestij Konutları 364/1 Çayyolu • 236 39 00 Sports International Bilkent 1.Cad. • 266 71 00 United Clubs Zirvekent:Birlik Mh. 5 Cd. No: 48 Çankaya • 495 47 90 Konutkent:Safranbolu Cad. No:12 Konutkent 2 Çayyolu • 240 11 71 Wells Day Spa Kızılırmak Mah. 53. Cad. No:45-60 Çukurambar 286 01 10 Hastane & Klinikler Bayındır Hastanesi Eskişehir Yolu Söğütözü • 287 90 00 HRS Hastane Güneş Sk. No:14 Çankaya • 457 66 00 Med Lazer Kızılırmak Mah. 48 Cd. No:16-1 Çukurambar 467 69 69
Oteller Ankara Etap Altınel Otel GMK Bulvarı No: 151 Tandoğan • 231 77 60 Ankara HiltonSa Hotel Tahran Cad. No :12 Kavaklıdere • 455 00 00 Argentum Hotel Arjantin Cad. Borazan Sk. 11 GOP • 426 46 56 Bilkent Otel&Conference Center Bilkent 1.Cad Bilkent • 266 46 86 Dedeman Hotel Akay Cad. Büklüm Sok. No:1 • 416 88 00 Crowne Plaza Mevlana bulvarı No:2 (Ankamall Yanı) Akköprü ANKARA • 303 00 00 Divan Otel Tunalı Hilmi Cad. Güniz Sk. No: 42 Kavaklıdere 457 40 00 Hotel Midi Karyağdı Sk. No:40 Çankaya • 409 64 34 Hotel Monec Esat Özoğuz Sk. No:5 06450 Oran • 491 30 30 Hotel Yeni Sanayi Cd. No:5/B Ulus • 310 47 20 Limak Ambassadore Otel Boğaz Sokak No: 19 Kavaklıdere • 428 48 48 Mega Residence Tahran Cad. No:5 Kavaklıdere • 468 54 00 No:19 Boutigue Hotel Birlik Mh. 457. Sk. No:19 Çankaya • 495 00 00 Rixos Grand Ankara Atatürk Bulv. No:183 Kavaklıdere 410 55 00 Sheraton Ankara, A Luxury Collection Noktalı Sk. Kavaklıdere • 457 60 00 Swiss Otel Ankara Yıldızevler Mah. Jose Marti Cd. No: 2 Çankaya 409 30 00 Kumaş & Hazır Giyim Allen Edmonds Çankaya Cad. 10/A Çankaya • 4414373 Asrın Kürk Deri İzmir Cad. Elgün Sk. No: 6 Kızılay • 425 31 25 Arezzo Karum İş Merkezi No:70 Çankaya • 427 81 62 Panora AVM 1.Kat No:158 • 490 93 03 Ayhan Sümer Ziya Gökalp Cad. 14-A Kızılay • 430 56 16 Baget Çorap Tunalı Hilmi cad. 114/F Kavaklıdere • 467 20 36 B&G Store Arjantin Cad. Attar Sk. Kent Sitesi C Blok No:36 GOP • 426 75 67 BNG Gaziosmanpaşa • 0312 467 90 10 Bağzıbağlı İran Caddesi No:25 Çankaya • Carnaby Ziya Gökalp 20/B Kızılay • 434 41 33 Dericizade İzmir Caddesi No:11 Kızılay • 230 20 40 Frappante Filistin Cad. Kader Sk. 15-3 GOP • 428 31 83 Four Hands Angora Cad. 188. Sk. No:9 Beysukent•236 11 62 G. Parla Moda Evi Tunalı Hilmi Cad. 110/1 Kavaklıdere•467 20 75 Hafize Ayık Moda Evi Birlik Mah. 38.sokak No:6/2 Çankaya•496 50 98 Lanvin Çankaya Cad. No:22 Çankaya • 439 34 94 La Pasion Angora Bulv. Beyköy Sitesi No:44 Beysukent • 235 4805 Nü Çamaşır Anadolu Bulv. 2. Cad. ATB İş Merkezi G Blok No:168 Macunköy •397 73 57 Önel Tekstil Güniz Sk. No:21/A Kavaklıdere 426 24 02 - 426 24 09 UG SWAG Cepa AVM Kat:1 No: 29 Ev Tekstili & Dekorasyon & Mobilya Altınköşk Mobilya ve Mimarlık Müzesi Bilkent 1. Cd. Şafak Sitesi No:15 • 266 10 15 Asaş Mobilya Karacakaya Cd. No:72 – No:157 Siteler ANKARA • 394 40 04 - 350 02 06 Avenue Home Mevlana Bulvarı(Konya Yolu) No:223 Balgat 473 87 99 Aydın Mobilya Merkez: Koçak Sk. No:49 Siteler • 348 89 37 Şube1: Karacakaya Cad. 101 Siteler • 348 18 20 Şube2: Uğur Mumcu Cad. 59 GOP • 446 84 37 Şube3: Uğur Mumcu Cad. 75 GOP • 446 00 61 Boyut Office Karacakaya Cad. No:38 Siteler • 351 95 95(pbx) C&K Mobilya Karacakaya Cad. No:89 Siteler 351 79 84 – 351 79 85 Karacakaya Cad. No:93 Siteler 348 71 41 – 349 41 76 349 11 78 – 349 11 79 Cinisli Cepa Alışveriş Merkezi • 427 77 23-24 Panora Alışveriş Merkezi • 492 06 96
City Home 4.Cad No: 52 Yıldız •441 99 20 E&G Mobilya Farabi Sk. No: 9/1 Çankaya • 428 01 51 Erbazlar Siteler Showroom: Koçak Sk. No:30 Siteler 349 19 19 Format Hoşdere Cd. 192/3-4 Çankaya • 438 23 66 Kerim sefer Turan Güneş Bulvarı No:98 Çankaya•440 97 77 Lazzoni Mobilya UğurMumcu Cad. No: 80 GOP • 446 28 05 Osmanağa Konakları Çayyolu • 236 12 21 Karacakaya Cad. No: 544 Siteler • 349 16 35 Liva Concept Uğur Mumcu Cad. No:60 GOP • 447 07 18 Maisonette Kentpark AVM • www.maisonette.com.tr Mehmet Coşkun Mobilya Koçak Sokak No: 77/7 Siteler • 348 98 43 Nar Koleksiyon 468 82 39 Nonekst Dekorasyon Hollanda Cad. 690.Sk. 20/A Yıldız • 441 50 73 Nova Aydınlatma Mustafa Kemal Mh. 2127 Sk. 8-8A • 219 54 34 Odda B.esat Mh. Uğurmumcu Cd. 87/7 Çankaya • 447 44 00 Paraf Abiye Ceyhun Atıf Kansu Cad. Ak İş Mrkz. 116/A Balgat • 473 48 68 Şafak Ev Tekstil Reşit Galip Cad.No:53/A GOP • 437 39 79 Şafak Perde Reşitgalip Cad. 59/2 GOP • 437 39 79 Stanley Kids Uğur Mumcu Cad. No:17/B GOP • 446 11 50 Sherwood Karacakaya Cad. No: 64 • 349 39 03 Strongbow Güneş Sk. No:1 Kavaklıdere • 426 75 13 Taç Perde Hoşdere Cad. No: 150/A Çankaya • 442 28 60 Ufuk Tasarım Karacakaya Cd. No:159/4-5-6-10 Siteler 348 61 31 Vanucci Çetin Emeç Bulvarı No:54/B Balgat • 284 03 43 Turan Güneş Bulvarı 48/D Çankaya • 440 44 09 Vibel Üsküp cd.(Çevre Sk.) 39/A Çankaya • 466 76 20 Yux Yağız Sk. No:14/A Siteler • 350 40 89 Kongre & Organizasyonlar 777 Organizasyon Turan Güneş Blv. 4.Cd. Şehit Mustafa Doğan Sk. 53/C Yıldız-Çankaya • 441 77 07 Beyaz Eller Organizasyon Hoşdere Cad. 134-8 Çankaya • 438 39 01 Crown & CD Design Organizasyon Tunalı Hilmi Cad. No: 22/B K.esat • 418 70 56 Familya Organizasyon Üsküp Cad. No: 40/34–35 Çankaya • 426 32 10 Joker Ajans 6. Cadde No:14-4 Bahçelievler • 222 90 20 Le Jade Wedding Organizasyon Filistin Cad. No: 9/16 GOP • 467 01 58 Mavi Müzik Organizasyon Koza Sokak 58/5 G.O.P • 447 27 95 Tülayca Organizasyon Farabi Sk. No: 38/5 Çankaya • 466 65 13 Sak Organizasyon Hilal Mah. Hollanda Cad. 46-A Yıldız•442 72 62 SDS Organizasyon Arjantin Cad. Boğaz Sk. 15/1 GOP • 427 77 23 Shoppe Düğün Nikah Balo Salonu Akdeniz Cad. Buz Pateni Binası No:57 Bahçelievler • 212 71 00 Talu Müzik & Organizasyon Uğur Mumcu’nun Sokağı 54/1 GOP • 437 19 07 Velo Wedding Anse AVM Çayyolu • 227 82 70 YM Wedding Plaza Turan Güneş Bulv. Hollanda Cad. 7/2 Yıldız • 442 82 55 Diğer Ada Evleri Alacaatlı Cd. Ağaçlı Tır Parkı Karşısı Çayyolu 238 23 56 - 238 24 35 - 238 23 57 Agatha Paris Armada A.V.M • 219 16 27 Ankamall A.V.M • 541 20 60 Aggroland Mesa Plaza AVM No:31 Çayyolu • 240 33 35 Akbak Hyundai Plaza İrfan Başbuğ Cad. No:201 Hasköy • 338 24 24 Akbak Renault Plaza İrfan Başbuğ Cad. No:207 Hasköy • 338 14 14 ALFA NET Danışmanlık Mustafa Kemal Mah. 2142. Sk No: 8/7 Çankaya • 219 44 01 Alkan Otomotiv Turan Güneş Bul. 17/A Çankaya • 442 15 15
Ankara Antikacılık Cinnah Cad. No:66/1 Çankaya • 442 38 91 Antigone Sanat Evi Doğa Sitesi No:54 Çayyolu • 241 24 75 Arcora Mimarlık Hoşdere cd.no:126 Y. Ayrancı • 440 24 40 Atlas Transfer Emek 10. Cadde No:36/B Emek • 215 39 26 Avrupa Mahallesi Konutkent Mh. 2432. Cad. No:216 Çayyolu • 242 25 01-02 Bahar Demirkıran Beslenme Danışmanlığı & Eğitim Merkezi Cinnah Cd. No:41/1 Çankaya • 443 00 87 Barışkent Gayrimenkul Uğur Mumcu Cad. 34/5 G.O.P • 446 69 60 Borusan Otomotiv Esenboğa Yolu 22. Km • 840 52 52 Carna Baby Üsküp Cad (Çevre Sk.) 5/B Çankaya • 467 95 94 Dentaş Yapı ve Ahşap Ürünleri Çetin Emeç Bulv. No: 33/14 Dikmen • 479 54 32 Düğün Hikayemiz Bestekar Sk. No:74/5 Kavaklıdere • 466 88 06 Düven Antik Merkez: Salman Sk. 18/A Samanpazarı 0312 310 24 20 Şube: Uğur Mumcu Cad. 18/2 G.O.P•447 89 91 Ekan Turizm Kavaklıdere Sk. 23/3 Şili Meydanı•426 69 69 Eylül Güzellik Karum İş Merkezi Kat:3 No:391• 466 29 44 Eylül Gayrimenkul Vadikent 90 Beysukent 187/25 • 236 3858 En Özel Gün.com - BAYDAŞ Mahatma Gandhi cd. 102/6 G.O.P • 445 05 20 Freshline Minasera Yaşam Merkezi Çayyolu • 241 55 15 Galeri Soyut Yıldızevler Mah. 4. Cad. (Tagore Cad.) Şehit Mustafa Doğan Sk. 82/A Yıldız-Çankaya • 438 86 70 Grand Video Turan Güneş Bulv. No: 11/C • 438 82 00 Hatüpen Tunalı Hilmi Cad. No:49 Esat • 418 97 47 HTK Koçak Gayrimenkul Tiflis Cad. 4/3 Yıldız • 440 12 44 İck Yapı 48. Cadde No:14/1 Çukurambar • 284 81 51 İlerlemeyi Seçtim Danışmanlık Merkezi Hatır Sok No:27/2 GOP • 448 11 11 Inter Limousine Simon Bolivar cad. 3/4 • 444 99 77 Kent Plastik Ostim Sanayi Sit. 100.Yıl Bulv. 31. Sk. No: 78-86 • 385 78 00 Kösem Sultan Panora AVM No:182/91 Oran •492 20 69 Koçak Binicilik Eymir Gölü Yanı Koçak Küme Evleri No: 1 Gölbaşı • 491 00 00 May Gayrimenkul Koza Sok. No:122/5 GOP • 445 01 00 pbx Mini Town Angora Cad. 209/29 Çayyolu • 225 41 67 Mocassini Armada Armada AVM. No:96 Söğütözü/ANKARA • 219 12 22 - armada@mocassini.com.tr Mocassini Panora Panora AVM. Turan Güneş Blv. 182/97 Oran • 490 65 05 - panora@mocassini.com.tr Mutlu Adımlar Anaokulu Rafet Canıtez Cd. Rasih Kaplan Sk. No: 8 Oran 491 99 96 Özbekoğlu Ltd. Şti. Çetin Emeç Bulvarı 2. Cad. No:6/1-7 Dikmen • 472 04 04 www.gambarelli-turk.com Pelit Çayyolu Evleri Park Cad. 2. Km Çayyolu • 217 25 12 Pet Hospital Uğur Mumcu Cad. Koza Sk. No:125 GOP • 446 50 65 Play Planet Panora Avm No 235 Oran • 490 23 32 Restore Keklikoğlu Design Plaza Meksika Cd. No:49 Ümitköy • 235 86 66 RC Art Gallery Sheraton Hotel&Convention Center Kavaklıdere • 428 28 29 Şehrin Konakları İncek Mah. Atılım Üniversitesi Yanı Derya Sitesi • Serpmeleri No:1 İncek • 460 15 40 Tayy Ajans Meriç Sk. 5A-24 Beştepe • 213 31 29 Technocar Premio Cepa Alışveriş Merkezi 3. Otopark Katı 3B 24 • 219 65 95 Teknomak 57. Sokak No:141 Ostim • 43862211 Toprock Gayrimenkul Yatırım Danış. Ziyaürrahman Cad. No:13-5 GOP • 437 00 00 Valter Asansör Ağaç İşleri San.Sit. 524. Sk. 12 • 444 9 858 YUX Yağız Sk. No:14/A Siteler • 350 40 89
325
MAG fihrist İSTANBUL Café & Restoranlar 360 İstiklal Cad. Mısır Apt. No: 311 Kat: 8 Beyoğlu 0212 251 10 42 Addres İstanbul Çiftecevizler Deresi Sk. No: 4 Şişli 0212 320 62 62 Ambassadeurs Bebek Oteli Cevdet Paşa Cad. No. 113 Bebek 0212 358 20 20 Ara Café Tomtom Mah. Tosbağa Sk. No: 8/A Galatasaray 0212 245 41 05 Aşşk Café Muallim Naci Cad. No: 170/A Kuruçeşme 0212 265 47 34 Babylon Şeyhbender Sk. No: 3 Tünel - Asmalımescit 0212 292 73 68 Banyan Abdi İpekçi Cad. No: 40/3 Nişantaşı 0212 219 60 11 - 13 Muallim Naci Cad. Salhane Sk. No:3 Ortaköy 0212 259 90 60 - 70 Bebek Balıkçı Cevdet Paşa Cad. No: 123 Bebek 0212 263 34 47 Bebek Koru Kahvesi Cevdet Paşa Cad. No: 120 Bebek 0212 287 56 07 Beşinci Kat Sıraselviler Cad. Soğancı Sk. No: 7 Cihangir 0212 293 37 74 Beymen Brasserie Abdi İpekçi Cad. No: 23/1 Nişantaşı 0212 343 04 43- 44 Beyoğlu Hayal Kahvesi İstiklâl Cad. Büyükparmakkapı Sk. No:19 Beyoğlu 0212 244 25 58 Big Chef’s Nispetiye Cad Mo:89 • 0212 263 83 53 Meşsutiyet Cad. 176 Şişhane • 0212 251 71 80 Blackk Muallim Naci Cad. No: 119 Ortaköy 0212 236 72 56 Borsa Lütfü Kırdar Kongre Merkezi Harbiye 0212 232 42 01 Brasserie Leea Abdi İpekçi Cad. No: 7/2 Nişantaşı 0212 234 79 79 Buz Abdi İpekçi Cad. No: 42/2 Nişantaşı 0212 291 00 66 Bağdat Cad. No: 269 Göztepe • 0216 368 45 46 Café Des Theatres Muallim Naci Cad. Mecidiyeköy Köprüsü Sk. No:2 Ortaköy • 0212 259 39 90 Cafe El Turco Mecidiyeköy Köprüsü Sk. No: 12 Ortaköy 0212 327 28 24 Café Smyrna Akarsu Cad. No: 29 Cihangir • 0212 244 24 66 Cafein Abdi İpekçi Cad. No: 17/1 Nişantaşı 0212 241 09 36 Cahide Cabaret Kaburgalar Cd. Maçka Parkı - Maçka 0212 219 65 30 Casa Mia Nispetiye cad. 26/A Levent • 0212 268 09 67 Casita Mantı Nispetiye Cad. Yeni Çarşı No:5 Etiler 0212 263 70 07 Changa Sıraselviler Cad. No:87/1 Taksim 0212 249 13 48 Chinese-In-Town Bağdat Cad. No: 466 Suadiye • 0216 372 75 72 İş Bankası Kuleleri Levent • 0212 279 32 22 Teşvikiye Cad. No: 133/A Nişantaşı 0212 234 98 80 Chocolate Münir Nurettin Selçuk Cad. No: 45 Kalamış 0216 550 02 62 Eytam Cad. Harbiye Mah. No: 33 Maçka 0212 343 24 61 Çubuklu Hayal Kahvesi Ağaçlıklı Mesire Yeri A+B Çubuklu Beykoz 0216 413 68 80 Daphne Restaurant & Grill Polat Renaissance Otel Yeşilyurt Sahil Cad. No:2 0212 414 18 00
326
Dans Bar Nizamiye Cad. No:11/13 Taksim 0212 257 04 58 Del-Mare Restaurant Kuleli Cad. No:53/4 ÇengelKöy 0216 422 57 62 Develi Kalamış Yat Limanı Fenerbahçe • 0216 418 99 00 Balık Pazarı Gümüşyüzük Sk. No: 7 Samatya 0212 529 08 23 Tepecik Yolu No: 22 Etiler • 0212 263 25 71 Divan The Plaza Hotel Balmumcu Beşiktaş 0212 216 01 49 Kuruçeşme Cad. No: 61 Kuruçeşme 0212 257 71 50 Amiral Fahri Korutürk Yat Limanı Kalamış 0216 414 57 03 Maslak Kule B Blok Meydan Sk. Ayazağa 0212 290 22 62 Kalamış Cad. No: 49 Fenerbahçe 0216 330 38 00 Doğa Balık Cihangir Akarsu Cad. No: 46 Kat: 7 Cihangir 0212 293 91 44 Erdem Kıramer Nispetiye Cad. Çamlık Sk. Çamlık Apt. No:11 D:1 0212 287 33 04 İnci Soydan Levent Loft Büyükdere Cad. No:201 0212 324 87 44 Evce İskele Cad. No: 18 Caddebostan 0216 363 10 91 Feriye Cafe Çırağan Cad. No:124 Ortaköy • 0212 227 05 12 Fishmekan Arnavutköy Cad. No: 60 Arnavutköy 0212 358 51 58 Flamm Sofyalı Sk. No: 16 Asmalımescit Mh. Beyoğlu 0212 245 76 04-05 Gaja Swissôtel The Bosphorus, İstanbul Bayıldım Cad. No: 2 Kat: 14 Maçka - Beşiktaş 0212 326 11 00 Gelik Sahil Yolu Bakırköy • 0212 560 72 82 - 83 Grissini Abdi İpekçi Cad. No:23/1 Nişantaşı 0212 231 31 42 Halat Restoran Rahmi Koç Müzesi Kumbarhane Cad. No:2 Hasköy - Sütlüce • 0212 369 66 16 Hai Sushi Divan Oteli Cumhuriyet Cad. No: 2 Elmadağ Taksim • 0212 231 41 00 Hayal Kahvesi Haldun Taner Cad. No: 11 Caddebostan 0216 467 03 87 İsmet Baba Balık Restaurant Çarşı Cad. No: 96 Kuzguncuk • 0216 553 12 32 JC’s Çırağan Cad. Radisson Sas Oteli Yanı No:48 Ortaköy • 0212 327 50 50 Kallavi Etiler Aytar Cad. No: 3 Etiler • 0212 282 70 70 Kaşıbeyaz Şenlikköy Çatal Sk. No: 17 Florya 0212 663 28 90 Kırıntı Ferit Tek Sk. No: 15/1 Moda Kadıköy 0216 346 07 70 Bağdat Cad. No: 371 Erenköy • 0216 356 64 68 Abdi İpekçi Cad. No: 32/1 Nişantaşı 0212 291 26 92 Kıyı Kefeliköy Cad. No: 126 Tarabya 0212 262 00 02 Kitchenette Kanyon AVM No: 52-53 •0212 222 43 80 Koço Moda Cad. No: 265 Kadıköy • 0216 336 07 95 Körfez Barış Manço Cad. 78 Kanlıca • 0216 413 43 14 Köşebaşı Çamlık Sk. No: 15/3 Levent • 0212 270 24 33 Fuat Paşa Cad. Kurukahveciler Sk. No:1 Kurukahveciler Köşkü Fenerbahçe 0216 363 58 56 Maçka Bronz Sk. No: 5 Maçka • 0212 234 21 73 Eski Büyükdere Cad. No: 25 Maslak 0212 285 44 44 La Maison Müvezzi Cad. No: 43 Beşiktaş • 0212 227 42 63 Laila Café
Münir Nurettin Selçuk Cad. No: 74 Kalamış 0216 449 92 02 Leb-i Derya Kumbaracı Yokuşu No:57/6 Tünel - Beyoğlu 0212 293 49 89 İstiklâl Cad. No: 227 Richmond Hotel Kat: 6 Beyoğlu • 0212 243 43 75 - 76 İstiklal Cad. Rumeli Han C Blok Kat: 4 No:43 Beyoğlu • 0212 251 10 08 Levent Loft Büyükdere caddesi No:201 Levent 0212 270 81 18 Liman Lokantası Rıhtım Cad. Karaköy Yolcu Salonu No: 52/3 Kat:3 Karaköy • 0212 292 39 92 Little China Cevdet Paşa Cad. No: 57/A Bebek 0212 287 32 78 Lucca Cevdet Paşa Cad. No: 51/B Bebek 0212 257 12 55 Lulu’s Cevdet Paşa Cad. No. 69 Bebek 0212 358 25 01 Mangerie Cevdet Paşa Cad. No: 69 Bebek 0212 263 51 99 Masa İstinye İstinye Bayırı Cad. İstinye Park Alışveriş Merkezi No:486 İstinye - Sarıyer 0212 345 53 23 Mavi Balık Muallim Naci Cad. No: 64/A Kuruçeşme 0212 265 54 80 Mel’s Cevdet Paşa Cd. Vezirköşkü Sk. No: 2 Bebek 0212 257 70 40 Mercan Balık Yenimahalle Cad. No: 176 Sarıyer 0212 242 06 52 Mezzaluna Abdi İpekçi Cad. No: 38/1 Nişantaşı 0212 231 31 42 Tepecik Yolu, Alkent Sitesi, Hillside City Club Etiler 0212 352 88 11 Trio Konutları, Hillside City Club Trio Kozyatağı 0216 315 54 64 Coliseum, Acarkent Beykoz • 0216 485 42 52 Suada Kuruçeşme • 0212 263 48 02 İstinye Park AVM İstinye • 0212 345 55 00 Midpoint Bağdat Cad. No: 356 Şaşkınbakkal 0212 360 40 71 Büyükdere Caddesi Kanyon 1.kat Levent 0212 353 07 70 Cevdetpaşa cad. No:39 Bebek • 0212 265 40 37 Palladium: Barbaros Mahallesi Halk Caddesi No:6, Kozyatağı • 0216 663 14 35 Abdi İpekçi Cad. No: 59 Nişantaşı 0212 219 94 01/03 Mikla The Marmara Pera Meşrutiyet Cad. No: 167/185 Beyoğlu • 0212 293 56 56 Mirror 4. Levent İş Bankası Kuleleri 3. kule Giriş kat 0212 283 63 67 Modern Alyans Nuruosmaniye Cad. Alibaba Türbe Sk. Feyzullah İş Hanı No: 21/13 • 0212 513 54 98 Nady’s Cevdetpaşa Cad. No: 24/A Bebek 0212 265 94 29 Nel’s 1. Cad. Tekeli Sk. No: 67 Arnavutköy 0212 263 57 00 Niş Abdi İpekçi Cad. Azer İş Merkezi No: 44/3 Nişantaşı • 0212 296 95 55 Nu Pera Meşrutiyet Cad. No: 145/147 Tepebaşı 0212 245 60 70 Paper Moon Nispetiye Cad. Akmerkez Residence Alt Katı Etiler 0212 282 16 16 Park Fora Muallim Naci Cad. Cemil Topuzlu Parkı içi No: 54/A Kuruçeşme • 0212 265 50 63 Park Şamdan Mim Kemal Öke Cad. No: 18 Nişantaşı 0212 225 07 10 Reina Muallim Naci Cad. No: 44 Ortaköy 0212 259 59 19 Ritz Carlton Askerocağı Cad. No:15 Kat:3 Süzer Plaza, Elmadağ, 34367 Şişli / Istanbul
0212 334 44 44 Safran Erol Dernek Sk. 11/1 Beyoğlu • 0212 251 26 24 Saklı Bahçe Ataköy 2.Kısım Çarşısı No: 14/B Ataköy 0212 661 71 72 Salomanje Atiye Sk. Belkıs Apt. No: 4/1-2 Teşvikiye 0212 327 35 77-78 Sapphire Muallim Naci Cad.No:77 Kuruçeşme / Beşiktaş 0212 258 58 23 Set Balık Kireçburnu Cad. No: 18 Tarabya 0212 262 04 11 She Club Sıraselviler Cad. No: 53/A Taksim 0212 292 29 17 Spazio Hyatt Regency İstanbul Taşkışla Cad. No:1 Taksim 0212 368 12 34 Stage Kore Şehitleri Cad. Deniz İş Hanı No:50 Zincirlikuyu • 0212 217 41 82 Sunset Adnan Saygun Cad. Yol Sk. No: 2 Ulus 0212 287 03 57 Tamirhane Eski Silahtarağa Elektrik Santrali Kazım Karabekir Cad. No 2/8 Haliç • 0212 311 73 09 The House Cafe Küçük Bebek Caddesi No: 4-A Bebek / İstanbul 0212 287 10 30 Cemil Topuzlu Caddesi No: 146 Caddebostan / İstanbul • 0216 368 77 64 - 84 Atiye Sokak İskece Apt. No: 10/1 Teşvikiye 0212 227 26 99 Corner: Teşvikiye Caddesi No: 146 Teşvikiye / İstanbul • 0212 327 17 74 Tünel: Asmalı Mescit No: 9/1-2 Beyoğlu / İstanbul • 0212 245 95 15 Tike Hacı Adil Cad. 4.Aralık No: 1 2. Levent 0212 281 88 71 Şair Nigâr Sk. No: 4/A Nişantaşı 0212 233 35 40 Kazım Özalp Cad. No: 58 Şaşkınbakkal 0216 467 32 47 Koçman Cad. Ziyal Plaza C Blok No: 38 Güneşli • 0212 630 59 30 Topaz İnönü Cad. Ömer Avni Mah. No: 50 Gümüşsuyu 0212 249 10 01 Tuus Teşvikiye Cad. No: 123 Teşvikiye 0212 224 81 81 Ulus29 Adnan Soygun Cad. No:1 Ulus Park İçi Etiler 0212 358 29 29 Vira Restaurant Liman Mevkii Hacı Kasım Mah. Şile-İstanbul 0216 711 31 61 Vogue Spor Cad. No: 92 BJK Plaza A Blok No: 13 Akaretler • 0212 227 44 04 Wagamama Kanyon Alışveriş Merkezi Büyükdere Cad. No: 185 Levent 0212 353 04 74 Wanna Meşrutiyet Cad. No: 151 Tepebaşı 0212 243 17 94 Zuma Salhane Sokak No:7 Ortaköy 0212 236 22 96 Diğer BNG Teşvikiye • 0 212 236 93 21 Erenköy • 0216 385 77 85 Hillside: Tepecik Yolu Alkent Sitesi Etiler / İstanbul • 0212 351 47 16 İstiklal Caddesi Mısır Apt. No:163 Beyoğlu / İstanbul • 0212 251 79 91 İstinye Park Alışveriş Merkezi No: 510 Sarıyer / İstanbul • 0212 345 62 02 Kanyon Alışveriş Merkezi No: 185 Levent / İstanbul • 0212 353 53 75 Salhane Sokak No: 1 Ortaköy / İstanbul 0212 227 26 99-39
327
MAG fihrist İZMİR Restoranlar 1888 Restaurant Cumhuriyet Bulvarı No:248 Alsancak 0232 421 6690 Alin’s Kıbrıs şehitleri Caddesi No:55 - Alsancak / Konak 0232 465 06 66 Altınkapı 1444 Sk. No:9/A Alsancak 0232 422 27 05 Altın Balık Bostanlı Arabalı Vapur İskelesi Üzeri Karşıyaka 0232 362 01 75 Atakent Keyif Cafe&Restaurant 2035. Sk. No:8 Atakent Yüzme Havuzu Yanı Bostanlı 0232 362 88 88 Atatepe Life Center Sakarya Cad. No:129 Balçova 0232 279 14 14 Atrium Restaurant İzmir Hilton Gazi Osman Paşa Bulvarı No:7 Pasaport 0232 441 60 60 Aula Restoran Haydar Aliyev Cad. No: 4 Karşıyaka 0232 462 70 07 Avşar Restaurant Atatürk Cad. No: 314/A Alsancak 0232 464 57 57 Balık Pişiricisi ve Veli Usta Atatürk Cad. No: 212/A Alsancak 0232 464 80 90 Boğaziçi Restaurant Cengiz Topel Cad. No: 38/B Bostanlı 0232 330 00 13 Bonjour Akdeniz Cad. No: 2 Pasaport 0232 421 05 29 Chinese Restaurant 1379 sokak Efes İş Hanı 57/A Alsancak 0232 483 00 79 Clup Ali 1469 Sk. No: 35 Alsancak 0232 421 40 48 Çamaltı Restaurant Çiçekli Köyü Orman Piknik Alanı Karşısı Bornova 0232 3775467 – 3775496 Deniz Bostanlı Restaurant 6026 Sokak No : 2 / A Denizbostanlı - Karşıyaka 0232 362 48 48 Deniz Restaurant Atatürk Cad. No:188/B 1. Kordon Alsancak 0232 464 44 99 Derya Restaurant Mustafa Kemal Sahil Blv. Vapur İskelesi Üstü Üçkuyular 0232 278 88 88 Ege Palas Panorama Ege Palas Cumhuriyet Bulvarı Alsancak 0232 463 90 90 Kımız Lokantası Çinili Köy Kırmızı Çiftliği 0232 878 14 43 Kilizman Balık Restoran Mithatpaşa Cad. No:2 Güzelbahçe 0232 234 44 30 Kısmet Restaurant 1377 Sk. No: 9 Alsancak 0232 463 38 50 Kordonboyu Balık Pişiricisi Atatürk Cad. No: 214/A Alsancak 0232 422 15 90 Köşem Restoran Dalyan Mah.Liman Cad. No:149 Çeşme 0232 724 93 93 La Folie Şehit Nevres Blv. No:5/A Alsancak 0232 463 58 58 Lamer 1444 Sk. No: 9/A Alsancak 0232 463 02 16 Le Trio 1386 Sk. No: 8/A Alsancak 0232 422 37 03 Manzara Restaurant Crowne Plaza Kat:19 İnciraltı 0232 292 13 00 Mavi Yeşil Restaurant Çeşme Otoban Girişi Karşısı Narlıdere 0232 238 77 02 Mezzaluna Konak Pier AVM Atatürk Cad. No: 10 Konak 0232 489 69 44 Pina Restaurant Gül Sk. No:32 Alsancak 0232 421 84 17 Rıhtım Restaurant&Cafe Atatürk Cad. No:19 Konak 0232 446 47 51
328
Ristorante Mario Plaza Mavişehir Ege Park Karşıyaka 0232 324 37 34 Ristorante Pizzeria Venedik 1382 Sk. No:10/A-B Alsancak 0232 464 27 72 Sakız Restaurant&Cafe Şehit Nevresbey Bulvarı 9/A Grand Efes Swiss Hotel Convention Center Karşısı Alsancak / Konak • 0232 464 11 03 Sardunaki Restaurant Adres: Yalı Cad. No:324 Karşıyaka 0232 716 02 06 Şamdan Restaurant Atatürk Cad. No:192/A Alsancak 0232 421 41 89 Tike Restaurant Kazım Dirlik Mah. 372 Sk. E Blok No:24/103 Bornova 0232 388 00 81 Şehit Nevrez Bulv. No:2 - Alsancak / Konak 0232 441 71 91 - 441 96 90 Turkuaz Cafe&Restoran Bakü Bulv. No: 30 İnciraltı 0232 295 00 38 Café & Barlar Atelier Michelle Halit Ziya Bulv. No: 68/70 Alsancak 0232 446 41 40 Akvaryum Bar Büyük Efes Oteli Gaziosmanpaşa Bulvarı No:1 Çankaya 0232 484 43 00 Always Atatürk Cad. No:116 Pasaport 0232 484 11 84 Amazon Bistro – Cafe – Bar Anton Kallinger Cad. No:22 Selçuk 0232- 892 3879 Anvelo Bar Şair Eşref Bulv. No:92 Alsancak 0232 463 28 69 Asansör Ceneviz Meyhanesi Mithatpaşa Cad. Dario Moreno Sk. 0232 255 54 20 Asansör Sedir Bar Mithatpasa Cad. Dario Moreno Sk. 0232 255 54 20 Atatepe Life Center Sakarya Cad. No:129 Balçova 0232 279 14 14 Baryum Atatürk Cad. No:230 Alsancak 0232 463 49 02 Bekri Bar Grand Hotel Mercure Cumhuriyet Bulv. No:138 Alsancak 0232 489 40 90 Big Boss Atatürk Cad. No:280/A Alsancak 0232 421 12 29 Bulvar Café Yalı Cad. No:282 Karşıyaka 0232 323 00 17 Café Biyer Doktor Mustafa Bey Cad. No:3B Alsancak 0232 464 26 28 Café Plaza Mustafa Bey Cad. No:3/A Alsancak 0232 464 21 53 Café Polen Atatürk Cad. No:222 Alsancak 0232 463 31 79 Café Reci’s 1382 Sk. No:31/A Alsancak 0232 463 8470 Café Rezine Süvari Caddesi Park Apt. No:14B Bornova 0232 342 41 76 Café Sine 1379. Sk. 57/B Alsancak 0232 446 06 37 Café Ti 1374. Sk. No: 18/C Alsancak 0232 425 33 76 Cake & Bake 1381 Sk. 4/D Alsancak 0232 463 06 25 Erzene Mah. 119/10 Sk. 1/C Bornova 0232 375 68 86 Şifne Cad. 95/A Ilıca-Çeşme 0232 723 25 47 Carnavale Atatürk Cad. No:158 Pasaport 0232 484 78 50 CeCe Bar 1471 Sokak No:14 Alsancak 0232 463 97 70 Club En Velo Şair Eşref Bulv. No: 92 Alsancak 0232 463 28 69 Coffeeco 1381 Sk. No: 5/C Alsancak 0232 464 39 96
Cumba Restaurant İstanbul Cad. No:54 Bornova 0232 388 2850 Denizatı Atatürk Bulv. No:276 Alsancak 0232 464 18 37 Düşler Yakası Cafe Bar Adres: Kıbrıs Şehitleri Cad. 1448 Sk. No:25 Alsancak 0232 4649478 Efes Cafe&Patisserie 1379 Sk. No:19/C Alsancak 0232 421 31 33 Eko Pub Plevne Bulv. No:1 Alsancak 0232 421 44 59 Elit Café Mustafa Kemal Cad. No: 5/B Bornova 0232 373 03 56 Fil Cafe Ali Çetinkaya Bulv. No:24/ B Alsancak 0232 421 09 30 Finne Gan Cafe 2034 Sk. Bergama 2, 36/3 0232 336 79 80 Gizli Bahçe 582 Sokak No: 8/A Güzelbahçe 0232 234 13 17 Gördüm Atatürk Bulv. No:174 Pasaport 0232 464 30 63 Hanende 1469 Sk. No: 28/A Alsancak 0232 421 26 93 Has Kahve Evi Konak Pier AVM Atatürk Cad. No: 19/K 5-4 Konak 0232 445 70 12 Haşmet Bar Ege Palas Oteli Cumhuriyet Bulv. No: 210 Alsancak 0232 463 90 90 Home Store Konak Pier AVM Konak 0232 446 85 48 İl Volo Atatürk Cad. No:122/A Alsancak 0232 425 8863 Kahve Dünyası Swiss Otel: Şehit Nevres Bulvarı No:1 Alsancak • 0232 483 12 24 – 25 Agora AVM: Mithatpaşa cad. Agora AVM No:1448-14450/A Balçova • 0232 277 81 82 Kalyon Cumhuriyet Bulv. 219/A Alsancak 0232 421 53 40 Kaos Cafe Bar Adres: 1482 Sk. No:20 Alsancak 0232 464 63 89 Kitchenette Forum Bornova E Blok 24/101 0232 339 40 09 Kybele 1453 Sokak No:28 Alsancak 0232 463 68 71 Le Café Créme Fransız Kültür Mrk. Cumhuriyet Bulv. No:152 Alsancak 0232 421 47 80 Level 9 Gaziosmanpaşa Bulvarı No:7 Hilton Otel 0232 497 60 60 Lobby Lounge İzmir Hilton Gazi Osman Paşa Bulvarı No:7 Pasaport 0232 441 60 60 Lozan Pastanesi Plevne Bulvarı No:25 Alsancak 0232 421 43 07 Mado Carrefour 0232 324 27 20 Mithatpaşa Cad. No: 1460 Balçova 0232 278 34 71 Mavi Cumhuriyet Bulv. No: 206 Alsancak 0232 463 01 94 Mexican Cafe&Bar Atatürk Caddesi 192/B Alsancak 0232 464 33 47 Naz Bar Fevzi Çakmak Cad. No:29/A Bornova 0232 339 78 06 Nostalgie 1444 Sk. No:3/A Alsancak 0232 421 44 09 Ora Kıbrıs Şehitleri 1441 Sk. No:9 Alsancak 0232 463 86 15 Outside Şehitler Cad. No:131 Alsancak 0232 421 50 93 Özsüt Kordon Atatürk Bulvarı No:190/1 Alsancak 0232 464 83 34 Park Bornova Ankara Asfaltı
No: 192 Dükkan No:23 Park Bornova içi Bornova • 0232 388 05 55 Karşıyaka Yalı Caddesi No: 234 / A Karşıyaka 0232 364 57 30 Kemeraltı Anafartalar Caddesi No:125 0232 483 93 47 Papağan Yalı Cad. No:422 Karşıyaka 0232 381 95 17 Park Meydan Café Şehit Fethi Bey No:118/A Cumhuriyet Meydanı 0232 425 04 40 Punta 1469 Sk. No:26 Alsancak 0232 463 15 04 Rain Pastanesi 1378. Sk. No: 16/C Alsancak 0232 421 12 91 Reci’s 1382. Sk. No: 31/A Alsancak 0232 463 84 70 Bostanlı Cengiz Topel Cad. No:4/A Bostanlı 0232 330 30 43 Rain 1649 Sok. 79 Turan Karşıkaya 0232 327 29 29 Red&White Yalı Cad. No:424 Karşıyaka 0232 381 57 65 Reyhan Pastanesi Mustafa Bey Cad. No:24 Alsancak 0232 463 64 86 Sardunya Cafe Bar Kıbrıs Şehitleri Cad. 1482 Sk. No:11 Alsancak 0232 464 46 65 Segafredo Dr. Mustafa Bey Cad. No: 14/B Alsancak 0232 464 68 74 Sevinç Pastanesi Altçetinkaya Bulv. Mustafa Bey Cad No: 31/A Alsancak 0232 421 75 90 Sir Winston Tea House Mustafabey Cd. No: 20 /C Alsancak 0232 421 88 61 Sirena Atatürk Cad. No:194/1A Alsancak 0232 421 33 86 Sisim Atatürk Cad. No:124 Alsancak 0232 463 69 87 Sunset Cafe Atatürk Cad. Ali Çetinkaya Bul. No:2/A Alsancak 0232 463 65 49 Şütte 1383 Sk. No:6/A Alsancak 0232 463 3139 Teras Bar Cafe Yalı Cad. No:396 Karşıyaka Spor Klubü Yanı İzmir 0232 369 81 77 The Ant Club 1471 Sk. No:22 Alsancak 0232 464 30 73 Venezia Atatürk Caddesi No:210/A Alsancak 0232 422 17 50 Viran Gönüller Kahvesi Kıbrıs Şehitleri Cad. No:89/C Alsancak 0232 421 21 43 Windows On The Bay Hilton İzmir Gaziosmanpaşa Bulv. No:7 Alsancak 0232 497 60 60 Wing Stop Kazım Direk Mahallesi 372 Sok. Forum Bornova Alışveriş Merkezi D-Blok No:26 / 104 Bornova 0232 388 25 55 • 497 60 60 Winstown Cafe Bar Plevne Bulvarı No:23 Alsancak 0232 463 44 31 Diğer BNG Alsancak • 0232 463 01 16 Alaçat • 0232 716 06 29
BU SAYFALARDA BULUNMASINI İSTEDİĞİNİZ TELEFON VE ADRESLER İÇİN LÜTFEN ARAYINIZ 0312 - 428 0 444