MAG Bosslife

Page 1








EDİTÖRDEN

Patent No: 2014 105025

MAG Boss Life Dergi & Medya Eylül-Ekim 2015 Yıl:1 / Sayı: 8 / Fiyat: 10 TL İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İbrahim Anıl Taşdemir Editör Tuğçe Uzun Görsel Yönetmen Can Girginkoç Grafik Tasarım Osman Selçuk Güngör Reklam Müdürü Esra Demir Toral Reklam ve Halkla İlişkiler Feray Şahingöz Gül Avcı Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin Fotoğraf Derin Gökçe Katkıda Bulunanlar Veli Sarıtoprak Ümit Ünver Rıfat Şahin Metin Dolgun Onur Alp Öztürk Şermin Girginkoç Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın İdare Merkezi MAG Medya Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. / ANKARA Tel: 0 312 428 0 444 info@magmedya.com.tr

Dağıtım Dünya Süper Dağıtım Basım Yeri Başak Matbaacılık ve Tanıtım Ostim, Anadolu Bulv. Meka Plaza No:5 D:15, Yenimahalle/Ankara Tel: 0312 397 16 17 Dergide yayımlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG BossLife Dergi & Medya’ya aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

6

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Başarı Yolculuğu İş dünyasının nabzını tutan MAG BOSS LIFE dergisi, 8. sayısında MAG Medya iş birliği ile okuyucusuyla buluşuyor. Dergimiz, iş dünyasının devinimini izleyip dinamiklerini irdeleyen alışılmış tarzda bir iş dünyası dergisi olmaktan ziyade; genç girişimcilerden büyük patronlara kadar uzanan bir yelpazeye ait bir kitlenin ilgi alanlarını sayfalarında buluşturan, bir yandan iş dünyasının nabzını tutarken diğer yandan işten uzak alanlara yönelerek keyifli okumalar sunan bir yayın. Rekabetin günden güne hızla arttığı iş yaşamında; gelişen teknoloji ve çeşitlenen sektörler aracılığıyla sürekli güçlü rakipler ortaya çıkıyor. Fakat biliyoruz ki; iş yaşamında başarılı olmak şans değil. Eğitim hayatının ilk basamaklarından itibaren hedef odaklı ve planlı çalışarak, sosyal yaşamı da aksatmadan ikisini dengede tutarak hayal ettiğiniz başarılı profile ulaşabilir, rakiplerinizden bir adım öne çıkabilirsiniz. “Rakiplerimizle aramızda fark yaratmak ve onlardan bir adım öne çıkmak için neler yapmalıyız?” gibi sorulara cevap alabileceğimiz, sektöründe öne çıkan, küçük bir işletme ile yola çıkıp büyük holdinglere sahip olan isimleri MAG BOSS LIFE sayfalarına konuk ettik, başarı hikayelerini sizlere aktardık... Mesleğin zorlu yollarını aşmanın; ne iş yapıyor olursanız olun, ilk olarak işinizi sevmekten ve en başta hedef belirlemekten geçtiğini öğrendik... Başarı, çalışma ve verimlilik odaklı röportajlarımızda; dün hedef belirleyenlerin, zamanını iyi değerlendirenlerin, vizyon sahibi olanların, bugün geldikleri zirveleri sizlerle paylaştık... Alışveriş vitrinlerimize şıklığın her detayını yansıttık... Hem sizin şıklığınız hem de ofisinizin estetiği için seçtiğimiz gösterişli, rahat, modern ve özel birçok ürünü sizlere sunduk... Yoğun iş hayatının stresinden uzaklaşabileceğiniz yeni sayımızda mutlaka kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz hikayeler, zevkinize hitap edecek ürünler ve genç girişimcilere yol gösterecek makaleler ile karşılaşacaksınız. Hedeflerinizde sizlere katkı sağlayabilecek konuları, gündeme damgasını vuran başlıkları, işten arta kalan zamanlarınızı keyifli değerlendirmek için özel hayatınızda yer verebileceğiniz detayları bulabileceğiniz sayımız; kültürden sağlığa, spordan mizaha, eğitimden eğlenceye kadar yaşamın her alanında size rehberlik edecek. Keyifli okumalar ve hayatınızda daima başarılar dileriz... n



MAG

BOSS LIFE DOSYA Türkiye’de Vakıf Üniversiteleri - 88 Türkiye’de Eğitimin Hali - 98 Rehberlik Sistemi - 102 Bir de Buradan Bakın - 106

Sir Ken Robinson’ın Ünlü Konuşması

GÜNDEM TÜSİAV Verimlilik Platformu Başkanı Kutlu Tamay:

“Verimlilik İçin Tatil Şart” - 60

Microsoft Türkiye’ye Yeni Genel Müdür - 60 Murat Kansu

Discovery, CNBC-e’yi Alıyor - 61 Hipersonik Yolcu Uçakları Çağı - 62

Airbus Hipersonik Jetinin Patentini Aldı

Bank of China Önümüzdeki Yıl Türkiye’de - 64 LSEG & Borsa İstanbul İş Birliği - 66

RÖPORTAJ Kuta Home:

Erkan Ayva - 30 Monan Mücevher:

Müge Onan - 48 ANGİAD 13. Dönem Başkan Adayı:

Sami Koçak- 54 Pekler Döküm:

Harun Pek - 84 8

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


MAKALE 20 - Kurtuluşumuz Teknokentlerde mi? Ümit Ünver

68 - Tecrübe Üzerine Veli Sarıtoprak

104 - Eğ-İtim

Fen Bilimleri Eğitim Kurumları Kurucusu Nazmi Arıkan

YAŞAM 10 - Başkentin İş Kuleleri 44 - Türkiye’de Altın Şermin Girginkoç

VİTRİN Motokaravan:

24 - Gezici Lüks Daire Lüksün Denizdeki Hali:

36 - Benetti Vision 145 İhtiyaçlar Tasarım ve Estetikle Buluşuyor:

40 - ENNE

Aristokratların Tercihi - Onur Alp Öztürk:

70 - Rolls-Royce Ghost 2 Plak Tutkunlarına Özel:

82 - One Dof / Goldmund Reference / Basis

SAĞLIK Ebeveyn Patronlar, Dikkat!

110 - Çocuklarda Uyku Sorunları Kardiyoloji Profesörü Erdem Diker:

114 - “Çarpıntı Deyip Geçmeyin” Memorial Ankara Hastanesi Direktörü Dr.Levent Atay:

116 - “Dünyada Referans Hastane Olma Yolunda İlerliyoruz” MAG BOSS LIFE

9


Başkentin İş Kuleleri Başkent Ankara, memur kenti olmaktan çıkıyor. Özel sektörün hızlı büyümesi ve iş olanaklarının artması, şehirdeki iş kulelerinin çoğalmasını beraberinde getirdi. Şehrin görüntüsüne zarafet kazandıran bu kulelerde dünyaca ünlü markaların yanı sıra yeni yeni oluşmakta olan şirketler de var. Her bütçeye göre kaliteli ve prestijli çalışma ortamları sunan bu kuleler, Ankara’ya fazlasıyla renk katmış gibi görünüyor.



Koç Kuleleri 17.780 m2’lik arsa üzerindeki 132 katlı iki kule, 172 ofis ve 64 mağazadan oluşuyor.

Alt katlarda kapalı alışveriş merkezlerinden farklı bir alışveriş deneyimi sunan cadde mağazaları kurgulanmış, yol kotundan rampa ile ulaşılan ikinci bir zemin oluşturulmuş, bu zeminde mağazaların yanı sıra geniş teraslara sahip kafeler tasarlanmış. Zemin katta anayol ile arka sokak arasında bağlantı kurmak amacıyla düzenlenen iç sokaktan giriş alan iki ofis kulesi arasında bazı katlarda geçiş sağlanmış, bu geçişlerde ofis çalışanlarının kullanması amacıyla kat bahçeleri oluşturulmuş. Bu kat bahçeleri insanları doğa ile buluştururken aynı zamanda çalışanların birbiriyle sosyal iletişime girebilmesine imkan sağlıyor. Koç Kuleleri’nin Leed Sertifikalı (erişilmiş en üst seviyede çevre dostu) bir proje olduğunu vurgulayalım.

12

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


Besa Kule 104 ofise yer veren kompleks, 25 mağazalı bir alışveriş merkezine de ev sahipliği yapıyor.

7590 m2 arsada, yatay ve dikey konumlu iki bloktan oluşan Besa Kule’de 104 ofis yer alıyor. Kule kısmında yer alan ofisler 213 m 2 , mağazaların üzerinde bulunan ofisler ise 98 ila 143 m 2 . A Blokta her katta bulunan teraslar ve B Bloktaki iç bahçe ofis devinimine keyifli dinlenceler katmak üzere tasarlanmış. Boydan boya cam kaplı olan dış cephe sayesinde, günbatımları kimi zaman harikulade olan Ankara manzarası hemen masanızın karşısında. Eskişehir Yolu, Çukurambar ve Konya Yolu üçgeninin tam merkezinde yer eden Besa Kule, çalışma hayatına yeni bir soluk getirmeye aday. u

MAG BOSS LIFE

13


Regnum Sky Tower Başkentin en yüksek kulesi.. Uzaltaş AŞ ve Öztürk Grup işbirliğiyle kurulan OP Grup ile Canpa tarafından hayata geçirilen Regnum Sky Tower, 49 ile 980 m 2 arasında değişen büyüklüklerde 161 ofis ve 10 dükkandan oluşuyor. Projenin mimarı Mustafa Selçuk, iç tasarım ise iç mimar Neşet Güne’ye ait. Hem rakımı hem de 150 metrelik yüksekliği ile iş dünyasının kalbinin attığı Mevlana Bulvarı’nda sembol bina olacak olan Regnum Sky Tower, yine ‘iş ve yaşam merkezi’ konseptinde bir proje. Lansmanı Şubat 2015’te yapılan proje, iş merkezlerinin en büyük sıkıntılarından olan aidat sorununa kalıcı çözüm getirmeye de namzet: Amaç, işletme giderlerini düşürüp, firmaların aidata verecekleri miktarı kâra çevirerek ‘kârlı ofis’ sistemini hayata geçirmek. Tamamlandığında Ankara’nın en yüksek ofis kulesi olacak olan binanın yüksek tavanlı giriş lobisinde büyük kumaş panellerle sesi absorbe etmeye gösterilen özenin yanı sıra, çeşitli sanat eserlerinin sergilenebileceği bir atmosfer de oluşturuldu. 4 metre yüksekliğe sahip modüler ofis katlarının yanı sıra bazı ofislerde kat yüksekliği 7,4 metreye kadar çıkıyor.

14

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


Next-Level Ankara’nın göbeğinde Brigitte Weber Architects’in tasarım zarafeti..

Ankara’nın en önemli ve değerli lokasyonu Eskişehir Yolu ile Konya Yolu’nun kesiştiği noktada bulunan Next Level, 19.590 m 2 arsa alanı ve 190.000 m 2’lik inşaat alanına sahip. Next Level Rezidans’ta, büyüklükleri 97 ile 158 m 2 arasında değişen 40 süit daire ve büyüklükleri 148 ile 247 m 2 arasında değişen 65 rezidans dairesi yer alıyor. Cephe tasarımı ve sunduğu işlevsel özellikleri ile Ankara’daki ofis anlayışını yenileyen Next Level Ofis ise 30 kat ve 133 ofisten oluşuyor. u


YAŞAM n

Mahall Ankara Komplekste, konut, ofis ve mağazaların yanı sıra bir de otel var. Türkerler Holding ve TOKİ ortaklığında Çankaya’da inşa edilen Mahall Ankara projesinde sona yaklaşılıyor. Konumu ve karma konseptiyle dikkat çeken kompleks, MJM Mimarlık ve Öncüoğlu Mimarlık işbirliğiyle tasarlanmış. Ankara-Eskişehir yolu üzerinde 9. kilometrede Dumlupınar Bulvarı’nda yükselen Mahall Ankara’da, 246 konut, 86 yatay ofis, 140 ofis, 41 mağaza ve bir de 4 yıldızlı otel bulunuyor. n

16

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015





MAKALE

Kurtuluşumuz teknokentlerde mi? Ümit Ünver

Teknokent kelimesi, sokaktaki insanın hayatında belki birkaç defa duyduğu, belki de adını dahi işitmediği bir bilinmezlik olarak dipsiz, soğuk ve karanlık bir kuyunun dibinde yaşıyor olabilir. Malesef haklısınız. (!) ‘Ümit, bizim bilmediğimiz ama senin bildiğin birşeyler mi var?’ diye düşünüyorsanız, gerçekten benim durumumun da sizden pek farklı olmadığını söyleyebilirim. Zaman zaman yaşım itibariyle ‘bizim bu konuları anlamamamız normal’ diye düşünerek kendime hak vermeye çalışıyorum ve sonra farkediyorum ki meclisin yaş ortalaması benim üzerimde. Hemen ‘Eyvah!’ deyip frene basıyorum ve ‘birşeyler yapmam gerekiyor’ demeye başlıyorum. İşte efendim, bu yazıyı kaleme almaktaki amacım, sizin, siyasetçilerin veya bu işlere bulaşmak istemeyen temiz insanların bu adı ne menem olduğu meçhul ve bilinmezliklerle dolu dünyayı bir parça tanımasını sağlamak. Kirleneceksek de hep birlikte bu konularda kirlenmek! OMO reklamında ne deniyordu: “Kirlenmek güzeldir”. Tabii bu konulara değinirken şöyle bir literatür ve insan taraması yapmayı ihmal etmedim. Farkettim ki, bu konularda bir şey bilmeyen benim gibi bir insana, en küçük bilgi kırıntısı bile CERN araştırma merkezindeki tanrı parçacığını bulma araştırması kadar ilgi çekici gelebiliyor. Bu işleri bilen başka kişilerle konuşunca anlıyorum ki, bana kuantum fiziği kadar karmaşık gelen bazı bilgiler meğer dünyanın yirmi sene önce çözdüğü meselelermiş. İşin içerisine politika, bürokrasi, rahat konuşamama, dünyayı takip etmeme, tembellik, çıkar ilişkileri ve gündelik rutin işlerin yorgunluğu eklenince bu işlerin temsilcileri de dünyanın nereye gittiğini kaçırabiliyormuş. Dil bilmenin elzem olduğu günümüzde, idrak etmenin de bu kadar önemli olduğunu bir kere daha anlayınca yine şaşırıp kalıyorum. Aklıma hemen, kısa bir süre önce röportaj yaptığım Smart Teknoloji Enstitüsü Strateji Lideri Can Uludağ geliyor. Kimsenin adını bilmediği bu konuyu, anlatsa anlatsa bu adı bilinmeyen, ünvansız, rahat konuşabilen, hatta zaman zaman bahsettikleriyle beni 2050 yılına

20

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

götürünce tekrar 2015’e dönmesini istediğim, bürokrasiye veya yaşamın rutinine tabi olmayan genç fütürist dostum değerlendirebilir diyorum ve buluşup bir de onunla uzun uzun konuşuyoruz. Evet efendim. Bu yazımızda teknokent denilen yabancının kim olduğundan, ne için kurulduğundan, neler yapmak istediğinden, topluma faydalarından ve geleceğinden bir nebze de olsa bahsetmeye çalışacağım. Teknokentler/Tenoparklar, üniversitelerin içerisinde veya kendilerine tahsis edilen özel kısımlarda yer alan ve belirli bir bölgede etkili olabilen fiziki araştırma parklarıdır. Bu parkların temelde iki amacı var. Birincil amaçları bölgenin ekonomik kalkınmasında bir katalizör yani tetikleyici rolü oynamak iken, ikincil rolleri teknoloji tabanlı yeni şirketlerin ortaya çıkarılmasını sağlamak ve Üniversite Şirket arasında nitelikli bilgi transferini sağlamaktır. Dolayısıyla teknokent dediğimizde içerisinde yüzlerce yeni kurulan teknoloji şirketinin olduğu, Ar-Ge çalışmalarının desteklendiği, üniversite hocaları ve üniversite öğrencilerini teknoloji tabanlı şirketler kurmaya teşvik eden bir alandan bahsediyoruz dersem hiç de yanlış olmayacaktır. Dostum Can, bu konuda en büyük sıkıntının iki amaç arasındaki bağlantının yeterince güçlü olmaması olarak

“Günümüzde güçlü bir devlet olabilmek, toplumsal mühendisliği ve algı yönetimini hangi konularda yaptığınız ile yakından ilgilidir. Bir ülke neye değer veriyorsa ondan para ve güç kazanır.” tanımlıyor. Yani devlet teşvikleri ve üniversite desteklerine tabi olan bu bölgelerin bölgesel kalkınmaya, istihdama, ihracata veya yarattığı ekonomik değere katkısının ne olduğunun günün sonunda en önemli sonuç olduğunu söylüyor ve ilgi çekici bir tespit yapıyor: “Türkiye’yi dönüş-


?

türebilecek ihtiyaç duyulan liderler savaş alanı veya siyaset sahnesinde değil; yeni bir ulusal heyecan yaratabilecek gücü oluşturacak Teknoloji ve İnovasyon eko-sisteminde (dünyasında) olmalıdır. Günümüzde güçlü bir devlet olabilmek, toplumsal mühendisliği ve algı yönetimini hangi konularda yaptığınız ile yakından ilgilidir. Batılı siyasetçiler veya organizasyonlar bile bu gücü bildikleri için söylemlerini ve rantı özellikle bu alanlara kanalize ederler. Bir ülke neye değer veriyorsa oradan para ve güç kazanır. Yoksa NASA, lise öğrencileri için neden uzayda 10.000 kişinin yaşayacağı bir koloni için şehir dizaynı yarışması açsın?” İyi de bu arkadaş ne demek istiyor? Eksik olan bilgi düzeyim mi yoksa başka bir şey mi diye akşam google yapıp internette turluyorum. Sanırım eksik olanın ne olduğu hemen insanın yüzüne tokat gibi çarpıyor. Hepinizin yakından tanıdığı ünlü sima ABD Başkanı Barrack Obama’nın bilim ve teknolojinin önemi hakkında konuştuğu onlarca video ve yazı önüme düşüveriyor. Bir konuşmasında 2014 yılının ilk gününde televizyon karşısına çıkıp, ‘Ulusal Bilgisayar Eğitimi’ haftasını kutlayarak başlıyor. Demek böyle bir hafta da varmış diyorum kendi kendime.. İlk ve orta eğitim seviyesindeki minik öğrencileri Beyaz Saray’a bir saatlik bilgisayar programı yazımı için davet ediyor ve ekliyor: “Kolları sıvayın, birlikte online olalım ve burada -Beyaz Saray’ da- bir saatliğine program yazmanın keyfini çıkaralım”. Ve devam ediyor: “2020 yılına kadar bilim, teknoloji, mühendislik ve mate-

u

matik alanındaki mesleklerin yarısı bilgisayar bilimleriyle ilişkilendirilmeli. 12 senelik temel eğitimimiz malesef bu ihtiyacı karşılamak için şu an yetersiz. Bu nedenle okullar, şirketler, organizasyonlar ve bütün toplulukların bu konuya vereceği destek ve katkılar hayati derecede önemlidir.” Sanırım, şimdi Can Uludağ’ın ne demek istediğini daha iyi anlamıştım. İlkokul çağındaki çocuklarımıza tablet bilgisayarlar dağıtmanın değil de programlama öğrenmelerini müfredata almanın ve salık vermenin zamanı meğer gelmiş de geçiyormuş. Bir şişe su, bir balon, bir mum ve bir çakmakla bilimsel deney yapmak isterken “Ben o suyu içiyorum” diye anneannesinin müdahalesiyle deneyi yarım kalan minik Bedirhan’lara nasıl yaklaşacağınızı bir anne ve baba olarak yeniden düşünmenizi rica ediyorum. Teknokentler, yapılan çalışmaların ticari bir ürüne dönüştürülmesinin gerekmesi nedeniyle diğer araştırma kurumlarından ayrılıyor. Yani burada teknoloji tabanlı ticari bir değer ve sonuç yaratmak elzem. Teknokent içerisinde yer alan şirketler birçok destekten yararlanabiliyor. Ürünlerini / şirketlerini dünyaya tanıtabilmek ve satabilmek için ücretsiz mentörlükten tutun da, elektrik, telefon, internet, kira, eğitim ve vergi avantajlarına kadar birçok destek bulunuyor. Bu kurumların temel paydaşları ise üniversite, sanayi, devlet ve diğer (akademik personel, öğrenciler, ar-ge firması personeli vb) kaynaklar. u

MAG BOSS LIFE

21


MAKALE

u

Dediğimiz gibi, bu merkezler üniversite - sanayi iş birliğini arttırarak akademik bilgilerin ticarileşmesini sağlıyor; araştırma ve geliştirmeye dayalı ürünler geliştiriyor; yüksek teknolojiyi teşvik ediyor; kümelenme ortamı yaratarak firmalar arası sinerji ve işbirlikleri yaratıyor; beyin göçünü önlüyor; patent/fikri mülkiyet gibi araçlarla ürünlerin korunmasını sağlıyor ve bulundukları bölgenin refah gücünde artış yaratıyor. İlk Teknopark, bugün Silikon Vadisi olarak bildiğimiz 1951 yılında Stanford Üniversitesinde kuruluyor. Uludağ: “Dünya’nın hemen bütün önemli şirketleri buradadır. Yani ABD’nin günümüzdeki gerçek gücü ve yeni ekonomi kavramı bu teknoparkın eseridir. HP, Intel, Cisco, Oracle, Apple, Google, Facebook, Adobe, Ebay, SUN, Yahoo, hatta NASA bile Ames Araştırma Merkezi ile buradadır.” Sonraki 20 yıl içerisinde ABD, Avrupa ve Japonya tarafından takip ediliyor. 1980’ler ise teknoparkların en hızlı geliştiği dönem oluyor. İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya derken, bu kavram 1990’ların sonlarında nihayet ülkemize geliyor. 4691 sayılı Teknoloji Bölgeleri Geliştirme Kanunu ile 2001 yılında teknoparklar için yasal altyapı oluşturuluyor. 2001 yılında 2 olan Teknopark sayısı bugün 52’ye ulaşmış durumda. Söz konusu teknoparkların 37’si faal iken, diğerlerinin altyapı çalışmaları devam ediyor. Bugüne

22

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

kadar 6000 civarında R&D projesi tamamlanmış ve yaklaşık 20.000 kişiye istihdam sağlanıyor. Ankara’da 6, İstanbul’da 5, İzmir’de ise 3 adet teknopark bulunuyor. Teknoparklarda araştırma faaliyetlerinde bulunan kuruluşlara ofis alanlarının yanı sıra laboratuvar ve atölye gibi imkanlar sağlanıyor. Ar-Ge ve ofis alanlarının yanısıra çalışanların yararlanabileceği sosyal alanlar, lojman tarzı konaklama alanları, kongre merkezleri, ticari alanlar kiraya verilmek üzere yapılıyor. Türkiye’deki teknopark örnekleri incelendiğinde içerisindeki fonksiyonların kira değerlerinin bölgenin rayicine, yapıların özelliklerine, ofis alanlarının büyüklüğüne göre değiştiği görülüyor. Teknoparklarda otomotiv, savunma, elektronik, yazılım-bilişim, biyomedikal, telekomünikasyon, kimya, enerji, tıp gibi alanlarda faaliyet gösteren yaklaşık 2.250 adet şirket bulunuyor. Çok şey konuştuk, çok şey öğrendim, ama teknokentlerin ne olduğu konusuna değinmek istediğim bu yazının basitliğini aşabilecek kadar yoğun bir seviyede. Aşılması imkansız gibi görünen engeller karşısında bile motivasyonundan bir gram kaybetmeyen, çözüme giden yolda engellerin gerçek enerji yakıtımız olduğunu belirten dostumun birkaç sözüyle yazıma şimdilik son vermek istiyorum: “Teknokent kavramı dünyada geliştikçe aralarındaki farkı daha iyi vurgulayabilmek için jenerasyon bazında bir isimlendirme kullanılıyor. Bu resmi bir tanımlama


MAKALE n

değil. Türkiye’ deki teknoparklar 2. nesil dediğimiz pazarlama ve satış temasının vurgulandığı kategoride yer alıyorlar. Her nesil yaklaşık 15 sene demek. Dünya’ da örnek alabileceğimiz teknokent yapıları 3. nesli tamamlayıp 4. nesile geçiyor. 4. neslin en önemli özelliği inovasyonun en üst düzeyde desteklenmesi ve bu yaklaşımın sadece ürün gamına değil, müşteri deneyimlerine, hizmetlere, teknoloji platformlarına, iş süreçlerine, iş modellerine, İK yönetimine ve diğer alanlara da aktarılmasıdır. Ayrıca bu yeni jenerasyonun bir diğer özelliği artık milyar dolarlık küresel şirketler çıkarma

“Yeni bir ulusal heyecana ve vizyona ihtiyacımız var. Bu heyecana öncülük edecek kişiler, teknokent ekosistemi içerisinde yeşerecek vizyoner girişimciler olabilir. Bir ulus ancak vizyonerlerinin ve liderlerinin konuştuğu konular kadar ileride olabilir.”

isteği ve çok güçlü küresel network bağlantıları kurabilmesidir. Benim Türkiye için uygun gördüğüm model 3. ve 4. neslin en çok zaman alacak ama maliyeti düşük temel bazı özelliklerini bugünden geliştirerek, hibrit bir teknopark modelinin benimsenmeye başlamasıdır.” “Yeni bir ulusal heyecana ve vizyona ihtiyacımız var. Bu heyecana öncülük edecek kişiler, teknokent eko-sistemi içerisinde yeşerecek vizyoner girişimciler olabilir. Söylediklerimin bir anlam ifade etmediği düşünenler olursa, Silikon Vadisinin geçmişini ve dünyaya etkilerini araştırabilirler. Bir ulus, vizyonerlerinin ve liderlerinin konuştuğu konular kadar ileride olabilir. Umarım yakın gelecekte sadece rutin sorunları değil, Mars’ta 2030 yılına kadar kurulacak insan kolonisinin veya İzmir’ den Çin’e kadar inşa edilecek ses hızında yolculuğun sorunlarını da tartışmaya başlayan bir ulusal heyecan yaratabiliriz. Çünkü bir ekonomi ne konuşuyorsa ancak ondan para kazanabilir. Önemli olan geçmişinizden ileride olmak değil, rakiplerinizin hemen peşinde olmaktır. Ve rakiplerimiz bugün dünya dışı kaynaklardan bile nasıl trilyon dolarlık ticari değer yaratabiliriz diye canla başla çalışmaktadır.” n

MAG BOSS LIFE

23


Gezici Lüks Daire

///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Fotoğraflar, lüks bir süper jete değil, bir kara taşıtına ait görüntüler. Kendisi, bir motokaravan. 2014 model bir Tiffin Phaeton ve 300.000 Dolara malolumuş. Şu an Amerikan baseball takımı Tampa Bay Ray’in menejeri Joe Maddon tarafından kullanılan bu araç, bir kara taşıtı ile elde edilebilecek günlük yaşam konforunun nerelere kadar yükseltilebileceğine güzel bir örnek. Güzel ve rahat bir karavanla erişilebilir güzellikleri karış karış gezme hayalleri olan çok insan var. Siz de onlardan biriyseniz, bu fotoğraflar hayallerinizi dizayn etme yolunda sizi bir adım daha ileri götürebilir; çünkü karavanların en hoş yanlarından biri, onları tamamiyle 24

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

//////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////


arzularınıza, yaşayış alışkanlıklarınıza göre tasarlayıp, istediğiniz şekilde düzenleyip yaptırabiliyor oluşunuz.

////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Tek parça 19. Yüzyıl sonlarında sirk çalışanlarının konaklaması için tasarlanan karavanlar, zamanla Avrupalı göçebeler tarafından sıkça kullanılır olmuştu. Otomobil sektöründeki gelişmeler sonrasında çekme-karavanlar diye bildiğimiz araçlar giderek yaygınlaştı; ki çekme-karavanlar hala daha yaygındır; ama bir de motokaravan denilen, çekme aracına gerek kalmaksızın kullanılan araca-entegre karavanlar ortaya çıktı. u

////////////////////////////////////////////////////////////////////////


u

///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

(Çekme-karavanın lastik aşınma gideri dışında pek bir amortisman ihtiyacı yoktur derler. Hollanda gibi Kuzey Avrupa ülkeleri motokaravanlardan çok çekme-karavanlarla doludur, ama elbette dümdüz yüzeylerdir o ülkeler. Bozuk yolların amortisörlerdeki kaçınılmaz etkilerini bir yana bırakırsak, ülkemiz gibi bol inişli çıkışlı bir coğrafyada motokaravanların -hem aşınma değerleri hem de sürüş rahatlığı açısından- daha avantajlı olduğu da düşünülenebilir.)

26

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

///////////////////////////////////////////////////

VİTRİN

/////////////////////////////////////////


MotoKaravan = Hareket özgürlüğü Deniz kıyısına yerleşip uzun süreli konaklama yapmak isteyenler çekme-karavanı tercih etmeliler. Motokaravan ise size hareket özgürlüğü sağlar. Güzellikleri ve çeşitliliği bol yerlere, örneğin Karadeniz gezisine çıktığınızı farzedin; kâh dağlara çıkıp kâh yaylalarda konaklayarak yeryüzünün güzelliklerini yudum yudum tadabilir, kahvaltıyı yaylada, öğle yemeğini dağda, öğleden sonranızı ise deniz kıyısında geçirebilirsiniz. u

VİTRİN

u

////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////


Gezici lüks evimizin dış yüzü ise aşağıdaki gibi. (Yukarıdaki fotoğraflar 2014 model bir Tiffin Phaeton’ın 3 seçenekli yerleşimlerinden birinin görselleri. Aşağıdaki aracın model yılı ise 2016.) n

VİTRİN n

///////////////

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Doğrusu, eviniz bir otobüs ise, her yer eviniz..

28

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////



RÖPORTAJ

Kuta Home Kuta Home, Ankara merkezli birinci kalite bir mobilya ve içmimarlık şirketi. 1999 yılından bu yana çok sayıda iç mekan projesi üstlenmiş ve bu süreçte kendi mobilya koleksiyonunu da geliştirmiş olan Kuta Home’u sizlere tanıtmak üzere, firma sahibi Erkan Ayva ile konuştuk:

n Markanız ve tarzınız nasıl oluştu? u Markamız 2007 yılında Uzak Doğu’dan ithal ettiğim mobilya ve aksesuarlarla başladı. Babadan gelen mobilyacılık mesleğini iç mimarlık eğitimimle geliştirmeye çalıştım. Daha sonra kendi tasarladığımız mobilyaları üretmeye başladık. Masif mobilyaya olan tutkumuz ve vizyonumuz tarzımızı kendiliğinden oluşturdu diyebilirim.

n Ürünlerinizde ağırlıklı olarak hangi malzemeleri

tercih ediyorsunuz?

u Ürünlerimiz tamamen masiftir. Günümüzde kaybolmakta olan el işçiliğini ve doğal ahşap dokusunu korumaya çalışıyoruz.

n Sektörünüzdeki firmalarla yarışabilmek için sadece

kalite değil, hizmet de çok önemli. Hizmet konusunda iddianız nedir?

u Artık günümüzde kalite, hizmet ve satış sonrası gösterdiğiniz ilgi ve alaka çok önemli. Biz de müşterilerimizin şikayetlerini, onları mutlu edene kadar telafi etmeye çalışıyoruz. Ürünlerimizin sonuna kadar arkasında duruyoruz.

n Ürün yelpazenizde hangi ürünler bulunuyor? u

30

Ürün yelpazemizde bir ev için gerekli her türlü mobil-

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


u

MAG BOSS LIFE

31


RÖPORTAJ

u

ya çeşidi mevcut. Bunun dışında ofis ve otel projelerine de hizmet veriyoruz. n Türk mobilyasının dünyadaki gelişimini nasıl

buluyorsunuz?

Türk mobilyası dünyada iyi bir yerde. El işçiliği, kalite ve tasarımda sayılı ülkeler arasındayız. Ama kendimizi u

“Türk mobilyası dünyada iyi bir yerde. El işçiliği, kalite ve tasarımda sayılı ülkeler arasındayız. Ama kendimizi geliştirme ve ar-ge konusunda dünyaya ayak uydurmamız gerekiyor.”

32

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

geliştirme ve ar-ge konusunda dünyaya ayak uydurmamız gerekiyor. Bu da eğitim ve araştırmayla oluyor. Bu konuda malesef yeterli değiliz. Daha iyi yerlerde olmayı hak ediyoruz bence. n Mobilya sektöründe karşılaştığınız sorunlar neler-

dir?

u Mobilya sektöründe karşılaştığımız en büyük sorun taklit edilmek aslında. Emek ve para harcayarak tasarladığınız ürünlerin taklit edilmesi pek etik değil. Bu da fazlasıyla karşımıza çıkıyor malasef.

n Ürünlerinizin tasarımında nelere dikkat ediyorsu-

nuz?

u Ürünlerimizi tasarlarken estetik ve fonksiyon en önem verdiğimiz iki şey. Tabii ki dünyadaki yeni trendleri de takip ediyoruz. Beğendimiz ve sevdiğimiz mobilyaları tasarlıyoruz aslında. n


RÖPORTAJ n

MAG BOSS LIFE

33




VİTRİN

Lüksün Denizdeki Hali

36

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


u

BENETTi VISION 145

Vision 145, İtalyan estetiğinin denizlerdeki şaheserlerini üreten dünyaca ünlü yat üreticisi Benetti’nin harika ürünlerinden biri. Yüzen bir sarayı andıran süper yatın konforu baştacı eden tasarımı dış hatlarda da zarif ve etkileyici. İlk olarak 2012’de suya indirilen bu 44 metrelik güzellik, siyah mermer katkılı döşemesiyle neoklasik esintiler taşıyan gerçek bir Benetti şaheseri.

Vision 145’te, açık havanın keyfini sonuna kadar çıkarabileceğiniz dinlenme alanlarıyla bir süper yattan beklenebilecek her türlü konfor hemen ayağınızın dibinde. Özellikle Karayipler veya Akdeniz için ideal bir tatil aracı olarak tanımlanan süper yat, 1300 beygirlik ikiz Caterpillar motorlarıyla 15 knot’luk bir hıza erişebiliyor. 14 knot’luk sabit hızla 3500 deniz milini aşkın bir erişim yeteneğine sahip. u

MAG BOSS LIFE

37


Dört güverteli yatın ana güvertesinin altında iki, üstünde ise tek güverte var. Göründüğünden çok daha büyük ve ferah bir kapalı alana sahip. Master süit ana güvertede, misafir odaları ise alt güvertelerde. Bu genişlik ve konforla uzun yolculuklar için de kesinlikle harika bir yat. Beş lüks odasında toplam 10 kişiyi rahatlıkla misafir edebilen 145’te mürettebat için de 9 kişilik bir bölüm var. Klasik yat tarzının evrimleşerek mükemmelleşmiş bir örneği sayabileceğimiz süper yatın tasarımı ise Stefano Righini ile François Zuretti’ye ait. n

38

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015



VİTRİN

İhtiyaçlar, Tasarım ve Estetikle Buluşuyor ENNE, sürdürmekte olduğu estetik ve teknolojik araştırmalar ile her zaman en iyi kaliteyi ve kusursuz estetiği garantilemeyi hedefleyen uygulanabilir projelere odaklanıyor. Ankara merkezli mobilya ve iç mimarlık şirketi olarak 15 yıllık tecrübesiyle faaliyet gösteren ENNE, birçok iç mekan projesine imzasını atıyor ve oluşturduğu mobilya koleksiyonu ile başarılı çizgisini devam ettiriyor:

40

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


n

E

NNE koleksiyonu, çağdaş hayatın hızını ve yalınlığını yansıtan modern mobilyalardan ve gelenekseli yeniden yorumlayan tarz sahibi ürünlerden oluşuyor. Koleksiyonundaki her parça ENNE kalitesinin ve tasarım anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. ENNE’nin genç tasarımcıları ve profesyonel üretim departmanı bu felsefe ile hayallerindeki tasarımı en yeni teknolojileri kullanarak hayata geçiriyorlar. Bununla birlikte Torro, Contempo, Complex gibi büyük firmalara tasarım yapan ve kendi alanında bir duayen olan tasarımcı ekip Marconotta & Zappa ve ünlü Fransız tasarımcı Christophe Pillet ile birlikte çalışan ENNE’nin 2015 koleksiyonu bu önemli tasarımcıların imzalarını taşıyor.

q

Son olarak Paris’de düzenlenen Maison Objet 2015 ve İstanbul’da düzenlenen ISMOB 2015 mobilya fuarlarına katılan ENNE’nin, yerel ve uluslararası takipçilerin beğenisine sunduğu yeni koleksiyonu, modaseverlerin ve mobilya sektörünün önde gelenlerinin büyük ilgisiyle karşılandı.

İtalyan çizgisi, ENNE’de İtalya’da tasarlanan ve üretilen, ev mobilyasında kalitesi ve tarzı ile bir dünya markası olan Natuzzi ve yine dünyanın önde gelen İtalyan mobilya markalarından Desiree, yüksek tasarım gücüyle el işçiliğini birleştiren İtalyan markası Contempo, fonksiyonel ve yenilikçi tasarımlarıyla dünya mobilya sektörüne yön veren Ditre Italia ve modüler tasarım trendlerine yön veren Pianca ürünlerini de Enne, tüketicilerle buluşturuyor.

birini tamamlayıcı faaliyet alanlarında da çalışmalar yürütüyor. ENNE, Rusya Kempinski Hotel Gelendzhik, Radisson Blu Sochi Congress Hotel ve Ukrayna’daki The Radisson Blu Kiev Hotel gibi çok sayıda yüksek standartlı projede özgün tasarım yaklaşımını göstermeyi sürdürüyor. Bunun yanında Arketipo Design, Craft 312, LWA Sweden, DP gibi titiz ve başarılı tasarım firmalarıyla işbirliği içinde olan ENNE, bu sayede ar-ge ve know-how olarak kendisini geliştirmeye devam ediyor. n

Güncel yaşam trendleri, özgün proje tasarımları Özellikle üretim ve işçilik kalitesi ile kendisine yurt dışında ciddi bir hayran kitlesi edinen ENNE, yaratıcı ve üretken kaynaklarıyla büyük konut, otel ve ticari projeler gibi bir-

MAG BOSS LIFE

42




YAŞAM

Türkiye’de Altın Şermin Girginkoç

44

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


u

A

ltın, Türkiye’de son zamanlara kadar çok da çıkarılmış olmamasına rağmen, en fazla tüketilen ama yastık altında saklanan ihraç ürünlerinin başında geliyor. Ülkemizdeki altın yataklarının bir kısmı dünya rezervlerinin tüketimi ve altın fiyatlarının artışına orantılı olarak açılmış veya açılmak üzere. Buna göre yasalarda da yeni düzenlemeler yapılmakta. Ancak yasaların -ABD’de olduğu gibi- altını bulana veya toprağında altın olana bir kazanç sağlamaması bu yatakların kullanımını bizde bir hayli zorlaştırıyor. Çünkü topraklarında böyle madenlerin bulunduğunu bilen halk onu haklı olarak kimseyle paylaşmak istemiyor ve deyim yerindeyse ‘üstüne yatıyor’. Dolayısıyla hem altın ve diğer madenlerin, hem de tarihi eserlerin günışığına çıkartılmasına yönelik çabalar, bizde ciddi sorunları da beraberinde getiren bir tekelcilik anlayışı ile ya çözümsüz kalıyor ya da çok ağır ilerliyor. Ülkemizde altın, özellikle volkanik oluşumlarla bereber yer kabuğunun en alt katmanlarından püskürtüldüğü için daha çok bu tip oluşumların olduğu bölgelerde bulunuyor. Kimi zaman toprakta altın emaresine rastlamak mümkün değil. Böyle toprak oluşumları genelllikle yeşile çalan bir renkte oluyor ve bu tip altının siyanürle çıkarılması gerekiyor. Bunun dışında doğada çok nadir de olsa görülebilen diğer bazı oluşumlar ise damarlar halinde gözle görülebiliyor ve kayaların arasından suyla ayrıştırılabiliyor. Bunun nedeni altının doğadaki en ağır materyallerden biri olması. Ayrıştırma işlemi sırasında diğer tüm materyaller suyla atılırken altın en altta kalıyor ve ayrışmıyor. Ki yeryüzüne yakın olarak bulunmayışının nedeni de bu; ağırlığı nedeniyle altın, en derinlerde yer alıyor. Türkiye’deki maden yataklarını gösteren bir haritaya baktığımızda ‘taşı toprağı altın’ dediğimiz ülkemizin bu kaynaklarını da net bir şekilde görebiliyoruz; ama biraz tarihe

bakarak da üretime hazır hale getirilmiş olan altın (ve gümüş) yatakları, Uşak–Eşme–Kışladağ, Artvin–Cerattepe, İzmir–Seferihisar–Efemçukuru, İzmir–Bergama–Ovacık, Gümüşhane–Mescitli–Mastra, Balıkesir–Havran–Küçükdere, Eskişehir–Sivrihisar–Kaymaz ve Çanakkale–Kirazlı–Akbaba’da bulunuyor. Ortalama 1,2 – 12,65 g / ton Au içerikli (tenörlü) bu işletilebilir rezerv, toplam olarak 450 ton altın ve 1100 ton gümüşe karşılık geliyor. Türkiye’deki altın yatakları altı grupta toplanıyor: Altın içeren masif sülfit yatakları bunlardan ilki. Denizaltında oluşmuş volkanik kayaçlarla birlikte bulunan bu tür yataklarda bakır, kurşun ve çinko üretimi esas. Bu esnada bir yan ürün olarak altın da elde edilebiliyor.

“Türkiye, altın takı üretiminde başı çeken ülkelerden biri. 695 ton üretimle Hindistan’ın başı çektiği bu alanda, Türkiye 303 ton üretimle ABD ve Çin gibi ülkelerin de çok önünde.” Epitermal yataklarsa, günümüzde ya da yakın geçmişte etkin olmuş sıcak su kaynaklarına bağlı olarak, çöküntü alanlarında ve çatlaklı bölgelerde değişikliğe uğramış ya da parçalanmış kayaçlar içinde kuvarslı damarlar, ağsı damarcıklı zonlar ya da saçınımlar olarak bulunuyorlar. Altınlı kuvars damarlarında, altın genellikle gözle görülebilir boyutta. Ağsı damarcıklı ve saçılmış taneli yataklarda ise, beş mikron gibi çok küçük boyutlarda bulunuyor. Gözle görü-

MAG BOSS LIFE

45


YAŞAM n

Aslan’ın hayvanların kralı olduğu tartışmaya açılabilecek olsa bile, altının taşların ve madenlerin kralı oluşu tartışılmaz bir gerçek. Maddi değeri ve ekonomik gerçeklikle olan yakın ilgisi bir yana, eski kadim kültürlerden bugüne altın aynı zamanda manevi değerlerin doruklarını temsil eder bir cevher. (Pek çok kadim kültürde olduğu gibi günümüzde de, gümüş madde’yi temsil ederken altın manâ’yı temsil ediyor.) Dolayısıyla altına yönelik ilgi, hem maddi hem de manevi arayış içinde olanların eksilmez ilgisiyle tarih boyunca hep popüler kaldı. Yandaki fotoğraf da, altını doğal formunda sergileyen ve yoğun ilgiyle takip edilen bir sergiden. 1800’lü yıllardaki ‘Altına Hücum’ heyecanının mekânı olduğundan dolayı California’da düzenlenen serginin bu nadide parçası, Wayne & Dona Leicht koleksiyonundan..

Türkiye’de Altın Üretimi 2001 : 2002 : 2003 : 2004 : 2005 : 2006 : 2007 : 2008 : 2009 : 2010 : 2011 :

1,4 Ton 4,3 5,4 5,0 5,0 8,0 10,0 11,0 14,5 17,0 25,0

Dünyada Altın Üretimi 1. Çin : 351 Ton 2. Avustralya : 260 3. A.B.D : 234 4. Rusya : 233 5. Güney Afrika : 203 6. Peru : 162 7. Endonezya : 136 8. Gana : 92 9. Kanada : 92 10. Özbekistan : 71

Üretim oranları tablolarımızda görüleceği gibi, Türkiye -Avrupa ülkeleri arasında Rusya’nın ardından ikinci olmakla birliktealtın üretiminde başı çekenlerin epey gerisinde. Ama altın takı üretiminde ise başı çeken ülkelerden biri. 695 Ton altın takı üretimiyle Hindistan’ın başı çektiği bu alanda, Türkiye 303 Ton üretimle ABD ve Çin gibi ülkelerin de çok önünde. Bu elbette Anadolu’da altına verilen önemi gösteriyor. Altın talebi en yüksek ülkeler arasında Türkiye dünya üçüncüsü.

lemediği için bu yataklarda altının bulunması da zor oluyor. Bu tür yatakların aranmasında sıcak su kaynaklarının olduğu alanlar ve eski civa ve antimuan işletmelerinin yakınları öncelikli bölgeler olarak görülüyor.

filmlerinde görmeye alışkın oldugumuz sahnelerdeki gibi yataklar. Altının boyutları, mikronlardan yumruk büyüklügüne kadar değişebiliyor. Ayrıca yatak içindeki altın dağılımı da düzensiz.

Bir diğer yatak türüyse, ultramafik kayaçlarla ilişkili olanlar. Bu tür kayaçlar içinde civa, arsenik, kobalt, nikel ve altın cevherleşmesi bulunuyor. Altın 10-50 mikron boyutunda ince taneler halinde ve damarda dağılımı oldukça düzensiz.

Sonuncusuysa, altın içeren porfiri yatakları. Bu yataklardan da altın, bakırın yan ürünü olarak elde ediliyor. Ancak, ülkemizdeki porfiri bakır yatakları çok düşük bakır tenörlü olduğundan günümüz koşullarında bu yataklardan altın elde etmek pek kârlı değil. Ankara’ya en yakın ilçeler Gıcık ve Kaymaz bize zengin mirasların üzerinde habersizce oturduğumuzu düşündürebilir. Friglerden kalma eserleriyle Kaymaz, Ankara’ya sadece 170 km uzaklıkta ve ciddi bir potansiyele sahip olduğu söyleniyor.

Altın içeren skarnlar da altın yataklarından. Skarnlar, yerkabuğunun derinliklerine sokulum yapmış magmatik kayaçlarla, kireçtaşı ya da dolomit gibi karbonatlı kayaçların dokanaklarındaki başkalaşım kuşaklarında bulunuyorlar. Bakırca zengin olan yataklarda, altın üretilebilir düzeye ulaşabiliyor. Güncel plaser altın yatakları, kumlar ve çakıllar içinde genellikle akarsu havzalarında bulunuyor. Bunlar aslında kovboy

46

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Altın arama ve üretme işlemlerinin usulüne uygun, toplum sağlığına ve çevreye saygılı biçimde yapılması dileğiyle.. n



RÖPORTAJ

u

. Büyük Karatlı Taşlarla Cüretkar Bir Marka

Monan Mücevher 48

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


RÖPORTAJ

u

Tasarımlarında cesur bir şekilde çok büyük karat değerli taşlar kullanan, mücevheri aşk ve sevgi sembolü olarak gören, tasarımın her alanına duyduğu ilgiyle mücevher tutkusunu birleştirip Monan mücevher markasını yaratan Müge Onan’ın birbirinden özel ve şık tasarımlarını sizlerle paylaştık:

n Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Dokuz yıldır mücevherle iç içe bir hayatım var. Gilan, Tiffany & Co., Damas gibi markalarda üst düzey yöneticilik yaptım. Ardından Garrard gibi dünyaca ünlü mücevher markalarına danışmanlık verdim. Kendi markamı yapmak hep hayalimdi. Monan bu hayalin gerçekleşmesi oldu. Tüm mücevher birikimimi Monan’da değerlendiriyorum. Bunun dışında Jewelry34 adı altında Türkiye’nin ilk randevu ile servis veren mücevher showroomunu açtık. Jewelry34 başta Monan olmak üzere dünyanın önde gelen mücevher markalarının Türkiye’deki yetkili satıcısı ve distribütörü. u

n Mücevher her kadının tutkusudur, fakat işin tasarım

kısmına ilginiz nasıl doğdu?

u Tasarımın ve sanatın her dalına küçüklüğümden beri ilgim var. Moda tasarımı eğitimi aldım. Resim, heykel

gibi güzel sanatların birçok alanıyla ilgilendim. Aslında mücevheri heykelle çok benzetiyorum. Madeni el ile şekillendirip, değerli taşlarla birleştirerek adeta bir heykel tasarlıyorsunuz. Küçükken kendime altın ve gümüş takılar yaptırırdım. Onca yıl sektörde birçok markayla çalıştım, hiçbir mücevherciden veya markadan kendime bir şey almışlığım yoktur, hep yaptırırdım. Sanırım bana özel olmasını seviyorum. Bu yüzden de Monan tasarımlarının çoğu sadece bir adet veya tüm dünyada üç limitlidir. n Mücevherin sizin için anlamı nedir? u Mücevherin benim için anlamı insanların en özel anlarının parçası olması ve o anları ölümsüzleştirmesidir.. Sevgi ve aşk sembolüdür.. Evlilik, doğum gibi kutlamaların simgesidir.. Mücevher içinde mutluluğu, sevinci, tutkuyu barındırır..

MAG BOSS LIFE

49


RÖPORTAJ

u

n Tasarımlarınız kimlere hitap ediyor? u Klasik, mücevherden uzak duruşumuzla, modern, yenilikçi, özgür ruhlu kadınların tercih ettiğini söyleyebilirim. Sıra dışı tasarımlara sahip olmayı seven, herkeste olan mücevherleri takmak istemeyen, el işinin ve taşın ön planda olduğu parçalardan hoşlananlar Monan tasarımlarını çok beğeniyorlar.

n Koleksiyonlarınızı hazırlarken ilham kaynağınız

neler oluyor?

u

50

‘Once Upon A Time’ tamamen masallardan esinlenerek

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

tasarlanmış bir koleksiyon. Her kadın kendi kalesinin kraliçesi veya prensesidir. Bu fikirden yola çıkan tasarımlar, kadınlara, bu dünyaya aynı masallarda vaat edilen gibi ‘sonsuza kadar mutlu’ bir yaşam için ve bunu başarmanın tek yolunun kendi içimizde saklı olduğunu hatırlatıyor. ‘Black Kingdom’ koleksiyonu ise Yin-Yang felsefesinden ilham alıyor. Her şeyin birbirinden ayrılmaz karşıt kutupları vardır. Aşk-nefret, iyi-kötü, dişi-erkek gibi karşıt kutuplar aslında yaşamda hareketi başlatır. Kötülük olmazsa iyilik de olmazdı. Zıtlıklar birbirini destekler, bu nedenle de hayattaki zıtlıklar bazen olumsuz gözükseler de aslında


RÖPORTAJ n

güzellikleri fark etmemizi sağlayan sebeplerdir. ‘Ode To Colors’ koleksiyonu ise doğanın bize hediye ettiği değerli taşların renklerinden alır ilhamını. Doğanın renklerine ve değerli taşlara karşı bir nevi saygı duruşudur. Son olarak çıkardığımız ‘Ottoman’ koleksiyonu ise dünyanın en önemli imparatorluğunun mücevher sanatına verdiği önemden ilham alan ve o dönemki tekniği çağdaş tasarımlarla buluşturan bir koleksiyon.

“Madeni el ile şekillendirip değerli taşlarla birleştirerek adeta bir heykel tasarlıyorsunuz.”

n Koleksiyonlarınızın tarzını nasıl tanımlıyorsunuz? u Mücevher sanatına ve doğanın mucizesi olan değerli taşlara saygılı, sıradanlıktan uzak ve elegan.

n Tasarım konusuna ilgi günden güne hızla artıyor. Sizin

tasarımlarınızı özel ve farklı kılan özellikler neler?

u Monan’ın imzası ve tasarım dokunuşu onun farkını oluşturuyor. Bunun dışında taş seçimindeki özen, halen el işçiliğini kullanan sayılı markalardan biri olması ve her bir tasarımın arkasındaki derin hikaye ve emek bence Monan tasarımlarını özel kılıyor.

“Monan tasarımlarının çoğu sadece bir adet, veya tüm dünyada üç limitlidir.”

n Mesleğinizde geleceğiniz hangi aşamadan sonra

hayalinize kavuşmuş olacaksınız. Şu an o hayalin hangi noktasındasınız?

u Hayaller her gün değişir ve sonu gelmez. Ama işimde dünya ağımızı hedeflediğimiz gibi beş kıtada en prestijli noktalarda yer alarak geliştirdiğimizde çok mutlu olurum. Bugünki noktada ise bu hayale ulaşma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. Hem Türkiye’de hem dünyada Monan yüz yıllık geçmişi olan, dünyanın en prestijli markalarıyla satılmaya başladı bile.. Bunun keyfini çıkarıyor ve hiç bitmeyen heyecanımızla daha ilerisi için çalışıyoruz. n

MAG BOSS LIFE

51


VİTRİN

Zenith Pilot Type

20 Grand Feu

P

ilot Type 20 Grand Feu, Zenith’in son zamanlarda ürettiği en sıra dışı saatlerden biri. Saatte kullanılan kalibre kendi kategorisinde gelmiş geçmiş en dakik mekanizma ödülü almış ve daha sonra birçok cep ve marine kronometre saatinde kullanılmış. Zenith Type 20’nin özel bir versiyonu olan Type 20 Grand Feu, safir bir bloktan yontulmuş bir kasaya, beyaz altın çerçeve, kulaklar ve kurma koluna sahip. Zenith’in tarihindeki ilk safir kasaya olan bu özel tasarım aynı zamanda tüm zamanların en büyük safir saat kasası.

Sadece 10 adet üretilecek olan saatin emaye kaplanan kadranı da dikkat çekici. Zenith Pilot Type 20 Grand Feu’nun kalbinde, üzerinde 19 değerli taş bulunan ve saatte 18.000 titreşimle çalışan, manuel kurmalı kalibre El Primero 5011K hareket mekanizması yer alıyor. İsviçreli markanın kendi üretimi olan bu mekanizma 48 saatlik güç rezervine sahip. n

52

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015



RÖPORTAJ

Sami Koçak “Öncelikli hedefimiz, ANGİAD çatısı altında bulunan iş adamlarımızın, yani üyelerimizin ticari potansiyellerini arttırmak. ANGİAD’a gönül vermiş insanların, bu kuruluşun mensubu olma ayrıcalığını her alanda yaşamasını, hissetmesini istiyoruz. Dolayısıyla iş başına geldiğimizde yaşama geçireceğimiz projelerin önemli kısmı ekonomiyle ilgili olacak.” sözlerinin sahibi, ANGİAD 13. Dönem Başkan Adayı Sami Koçak ile iş dünyasında başarıya uzanan serüveninden bahsettik:

n Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? u 1977 doğumluyum. İşletme mezunuyum. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansı yaptım. Eğitim hayatımın yansımalarını iş hayatımda doğrudan görebildiğim için üzerine sürekli, “nasıl fazladan bir tuğla daha koyarım?” diye düşünüyorum. Şimdi de York Üniversitesi’nde doktora yapıyorum.

Evliyim ve üç çocuğum var. n İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? u 1965 yılından beri mobilya sektöründe çalışan aile büyüklerimizden kaynaklı, onlardan öğrendiğim iş tecrübesiyle Bellona Bayii olmaya karar verdik. Ankara’da açılan ilk Bellona Bayilerinden biri olarak hizmet verirken ben de tamamen işin başına geçtim. Ankara’nın bazı semtlerinde mobilya ve beyaz eşya bayiliği yanı sıra inşaat, yap-sat, beton üretimi, fuar organizasyonu ve reklam işlerim de var.

n Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediği-

niz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Kendinizi şu an o tablonun neresinde görüyorsunuz?

54

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

u Mobilya sektörü Türkiye’nin en köklü sektörlerinden biridir. Son 5 yılda büyüme trendi yakalamış bir sektördür. Mobilya üretim, perakende satış oranları dünyadaki ve lokalde ülkemizdeki gelir ve refah artışına paralel olarak artış gösterir.

Dünya mobilya üretiminde ucuz iş gücü ve düşük maliyet nedeniyle Çin ilk sıralara yerleşmiştir. Türkiye’deki mobilya sektörüne ilişkin tüketim alışkanlıkları Avrupa ile yakınlık gösterir. Zincir mağazalar şeklinde piyasada devam ederlerken ülkemizde bunun karşılığı bayilik sistemidir. Bellona, İstikbal, Mondi markalarına sahip Boydak Holding Türkiye’de %10’luk bir pay ile ilk sıradadır. Bu çerçevede elbette kendimi görmek istediğim yer, kendi adımı taşıyan bayilerin sayısını arttırmak. Bu tablonun deneyim, birikim açısından oldukça iyi bir noktasında bulunduğumuzu düşünüyorum. Gelir ve refah artışına paralel artış gösteren bir sektörde hizmet vermek bir yanıyla oldukça yorucu. Ülkenin ekonomik istikrarından ilk etkilenen sektörlerden biriyiz. Ertelenebilir bir ihtiyaç gibi görünen bazı dönemlerde en son sıralamaya eklenen bir ihtiyaç alanı bizim alanımız.


u

MAG BOSS LIFE

55


RÖPORTAJ

u

Bir yanıyla da ‘olmazsa olmaz’ denilebilecek kalemler içeriyor. n İş yaşamında ‘vizyon’ ve ‘amaç’ belirlemek neden

önemli?

u

Montaigne’in bir sözü benim için oldukça önemlidir:

“Montaigne ‘Nereye gideceğini bilmeyen bir gemi için, hiçbir rüzgardan fayda yoktur’ der. Tam da bu noktada vizyon belirmenin önemi görülür. Topyekün hedeflerin bireysel vizyon ile uyumlu olması önemlidir.”

56

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

‘Nereye gideceğini bilmeyen bir gemi için, hiçbir rüzgardan fayda yoktur’ der. Tam da bu noktada vizyon belirmenin önemi görülür. Topyekün hedeflerin bireysel vizyon ile uyumlu olması önemlidir. Değişen dünyada zaman zaman vizyon yenileme, gözden geçirme de mümkündür. Esasında güçlü yönleri belirleyip, yetenekleri nasıl kullanacağını oturtmuş bir kişi vizyon sahibidir desem yanlış olmaz. Vizyon belirlemek önemlidir, çünkü; • • • •

Fark yaratmanızı sağlar. Yaşama heyecanı verir. İş ve yaşam dengesi kurmayı sağlar. Vizyon yoksa ulaşılacak hedef de yoktur.

Bugün tüm dünyanın bildiği Walt Disney örneği de çarpıcıdır aslında. Hayatını devam ettirmeyecek denli sıkıntılarla boğuşurken depoda gördüğü bir fareden dünya devine dönüşmek oldukça çarpıcı bir başarı hikayesidir.


RÖPORTAJ

u

Kendi sözü aslında özet bir başarı haritasıdır: ‘Hayal edebilirsiniz, yapabilirsiniz. Her şeyin bir fare ile başladığını hiç aklınızdan çıkarmayın.’

şarısının uzun vadeli olacağını düşünmüyorum. Bu tıpkı ‘moda’ kavramı gibi. İşinizde de modayı takip etmelisiniz.

n İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta

sunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı?

nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler?

n İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyor-

u Sanırım en doğru başlangıç noktası bildiğin işi yapmak. Mutfağından sunum aşamasına kadar fikir sahibi olduğunuz bir işiniz olduğunda duyduğunuz hakimiyet, aidiyet hissi kesinlikle çok farklı. Devamında ise vizyon yine devreye giriyor. Hedefler belirleyip, güçlü, zayıf, güçlendirilmesi gereken yönleri belirleyip buna uygun hamleler yapmaları en önemli tavsiyem olacak. Uygun zamanda uygun refleksi gösterebilecek donanıma sahip olmaları ve tabiri caizse ayakları yere basarken başının bulutlarda olması gerekiyor iş hayatına yeni atılanların. Bir yanıyla büyük hayaller başı bulutlara değecek denli, bir yanıyla da sapasağlam yere basmak çok önemli.

u Neredeyse yedi gün çalıştığımı söylesem yanlış olmaz. Üç oğlum var. Bahçe, toprak ile uğraşmayı ve spor yapmayı seviyorum. Hobi bahçesi diye başlayıp gittikçe büyüttüğümüz bir çiftlik evimiz var. Her fırsatta orada zaman geçirmek hem çocuklara, hem de bana çok iyi geliyor.

İçe kapanmış sektörel gelişmelere uzak bir girişimcinin ba-

sektör sizce hangisi?

Dalma lisansım var. Son birkaç yıldır çok fazla zaman ayıramıyorum. Girya çok bilinmiyor ama Girya ile ilgileniyorum. Sosyal yaşamdaki huzursuzluk ya da aksama aslında işe doğrudan etki eden unsurlardan. O nedenle bu yönü kuvvetli tutmaya gayret ediyorum. n Türkiye’yi Avrupa’da temsil edebilecek en başarılı

MAG BOSS LIFE

57


RÖPORTAJ

u

u Aslında bu soruya tek bir sektör adıyla yanıt verirsek, diğer sektörlere haksızlık yapmış oluruz. Zira bugün ülkemizde enerjiden demir-çeliğe, gıdadan tekstile, turizmden inşaata, iletişimden otomotive, finansa kadar hemen her sektörde ülkemizi hem Avrupa’da, hem de dünyada başarıyla temsil eden çok sayıda sektör ve firma bulunmaktadır. Türkiye’nin ihracatta en büyük pazarı hala Avrupa’dır ve Avrupa ülkeleri mal ve hizmet alımlarında Türk şirketlerini tercih etmeyi sürdürmektedir. Aynı şekilde Afrika ülkeleri, Amerika, hatta Uzakdoğu pazarında Türk mallarını görmek mümkündür. Marka bazında da pek çok kurumsal şirketin dünyada bilinen ürünleri ülkemizin gurur kaynağıdır. Elbette mevcut durumumuzu daha da iyileştirecek adımları atmak mümkündür, global markalar yaratmak adına alınacak uzun bir yolumuz olduğu unutulmamalıdır. Yalnızca yurt dışına açılmayı yeterli görmek son derece yanlıştır. Dünya çapında daha güçlü markalar yaratmak, yükte hafif pahada ağır ürünlerin üretimini arttırarak zenginleşmenin önünü açmak zorundayız. Yükte hafif pahada ağır ürünler, katma değeri yüksek ürünlerdir. Katma değeri yüksek ürünlerin üretimi içinse Ar-Ge ve inovasyona, gelişen teknolojiye, yetişmiş insan gücüne şiddetle ihtiyacımız vardır. Bütün bunlara yatırım yapmazsak, küresel rekabet koşullarında ayakta kalmamız olası değildir. Markalaşma kültürünü ve girişimcilik ruhunu daha ilkokuldan başlayarak insanımıza yansıtmak, okullarda iyi eğitim için tüm imkanları seferber etmek, gelecekte Türkiye’nin, dünyanın en gelişmiş on ekonomisinden biri haline gelmesinin önünü açacaktır.

n Günümüzde iş ortamını nasıl değerlendiriyorsu-

nuz? Başka ülkelerle kıyasladığımızda ne gibi farklılıklar görüyorsunuz?

Aslında ‘günümüzde’ diyerek kısıtlamak çok doğru olmayacak, çünkü uzun yılların birikimi bu gün yaşanan duruma etki ediyor. Bir yanıyla ekonomide küçülme, diğer yandan aynı sektörde faaliyet gösteren firmaların sayısında artış var. Pasta aynı büyüklükte, ama onu paylaşanlar gittikçe artıyor. Fark yaratabilmek için yine işinize dönmeniz, ekonomik gidişat her nasıl olursa olsun kendinizi hızla yenilemeniz, işinize yatırım yapmanız gerekiyor. Diğer ülkelerde dalgalanmalar ülkemizdeki kadar hızlı yansımıyor diye düşünüyorum. Ülkemizde tedirginlikten ilk etkilenen sektörlerden biriyiz. Aslında ülke nasıl kurtulur ekonomik dar boğazdan diye sorarsanız, cevabım çok basit olurdu. Ülke içi büyüme içi boş balon büyüme noktasındadır. Kendi üretimimizi yapıp ihracat yapmamız lazım. Aksi halde havanda su döveriz. Al komşudan, diğer komşuya ver hesabı olur. İlle de üretim, ille de ihracat u

58

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

“Kendi üretimimizi yapıp ihracat yapmamız lazım. Aksi halde havanda su döveriz. İlle de üretim, ille de ihracat diyorum.” diyorum. Bizim avantajımız toplumsal geleneklerimize bağlı olmamız. Aile kurumuna duyduğumuz saygı ve verdiğimiz önem tüketim mallarındaki miktarı doğrudan etkiliyor. n İş hayatında para ve güç dışında başarı parametre-

leri nelerdir sizce?

u İş hayatında güç parametrelerinden en önemlisi benim için huzurla kapısından girdiğiniz bir işe sahip olmanız. Doğru stratejiler, doğru insanlar, doğru zamanlama oldukça önemli. Yine en başa dönmüş gibi olacağız ama vizyon sahibi olmak ve vizyonunuzu genişletmek de oldukça önemli. Tüm bunlar aslında bir piramidin basamakları ve en üste de para ve güç yerleşebilir.

Aile geleneği olarak adımıza gelecek muhtemel bir leke benim için çok büyük bir önem taşıyor. Bu da yine o piramitteki basamaklardan birisi. Sektörde doğru, dürüst isim yapmak, bu ismi muhafaza etmek çok önemli. n Şu an gündeminizde ANGİAD Başkan Adaylığı

var. Bu konuda gerçekleştirmek istediğiniz projelerinizi ve hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

u ANGİAD adaylığımdan önce aslında aynı dernek içerisinde önceden beri yürüttüğüm faaliyetler önemli. Kollektif gücün önemini biliyorum. İyi koordine olmuş bir ekip sadece derneklerde değil her sektörde başarılı olur. Dernekler, meslek grupları bu anlamda ekonominin lokomotifi gibi. Farklı farklı sektörlerde yaşanan sorunlar, yaşanan olumlu değişimler ortak bir potada eritilerek ve harmanlanarak bilgi alışverişinde bulunmak adına derneklerin gücünü biliyorum.

Çeşitliliğin ve farklı seslerin ahenginin her bir üyenin iş yaşamına olumlu katkılar sunacağına inanıyorum. Bunu biraz da kronikleşmeden müdahale edilen rahatsızlıklara benzetiyorum. Dernekler ekonomik hayatta ilk yardım gö-


RÖPORTAJ n

revi görüyor bana göre. Oralardan çıkan sonuçları doğru yorumlamak sonuca etki edecek en önemli güç. Öncelikli hedefimiz, ANGİAD çatısı altında bulunan iş adamlarımızın, yani üyelerimizin ticari potansiyellerini arttırmak. ANGİAD’a gönül vermiş insanların, bu kuruluşun mensubu olma ayrıcalığını her alanda yaşamasını, hissetmesini istiyoruz. Dolayısıyla iş başına geldiğimizde yaşama geçireceğimiz projelerin önemli kısmı ekonomiyle ilgili olacak. Neredeyse tüm sektörlerden 700’e yakın üyesi bulunan ANGİAD’ın elinde bulunan bu muazzam gücü en doğru şekilde kullanarak hem üyelerinin ekonomik yaşamlarına hem de ülkemizin gelişimine daha fazla katkı sağlaması için sayısız çalışma yaptık. Çalışma grubumuzda yer alan arkadaşlarımızla birlikte, üyelerimizin de görüş ve önerileri dikkate alınarak hazırladığımız bu çalışmalar bir takvim ve plan doğrultusunda hayata geçirilecek. ANGİAD üyelerinin mal ve hizmet alımlarında birbirle-

rine öncelik tanıması, üyeler arasında yeni ortaklıkların önünün açılması, dışarıdan alımlarda avantajı yaşaması, ürettiği mal ve hizmeti daha kısa sürede ve daha karlı şekilde satabilmesi için tüm alternatifleri değerlendirdik. ANGİAD üyelerinin, TÜGİK ve TÜRKONFED gibi üst çatı kuruluşlarımıza bağlı diğer illerdeki GİAD ve federasyon üyeleriyle güçlü bir iş birliği kurmaları da öncelikli planlarımız arasında. Bugün Ankara’da üretim yapan bir üyemizin, yurdun başka bir bölgesindeki iş adamıyla ticari iş birliği yapmasından daha güzel ne olabilir? İller arası, bölgeler arası güçlü ekonomik iş birliğinin temelini ANGİAD atacak, derneğimiz bu konuda iş dünyasına rol model ve öncü olacak. Yeni dönemde merkezi idareyle, bürokrasi kesimiyle, yerel yönetimlerle ve diğer STK’larla daha güçlü bir diyalog içinde olmak için gayret sarf edeceğiz. Kamu ve özel kurum ve kuruluşlarla birlikte hayata geçireceğimiz projeler ülkemizin ve insanımızın ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamına olumlu yansıyacaktır. n

MAG BOSS LIFE

59


GÜNDEM

Türkiye Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV) Verimlilik Platformu Başkanı Kutlu Tamay, bütün yıl boyunca durmadan çalıştırılan insanların verimliliğinin artırılması için mutlaka tatil yapmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyor:

“Verimlilik için tatil şart!” İ çalışanlarına çeşitli imkanlar

konuştu.

şverenlerin tatil konusunda

Çalışanlarına tatil seçenekleri sunan firmaların bir maliyetle karşılaşabileceğini de belirten Tamay sözlerine şöyle devam etti: “Tatil maliyetlerinin düşürülmesi yolunda çeşitli projeler üretilebilir. Tur şirketleri ve otellerle indirimli yıllık anlaşmalar yapılabilir. Barter usulü ile veya uzun vadeli taksitli ödemelerle en azından çalışanın tatil masrafının bir kısmı üstlenilebilir veya ekstra indirimli gitmesi sağlanabilir. Bu sayede çalışanın iş motivasyonu ve firmaya olan aidiyet duygusu kesinlikle artacaktır. Firmaların tatil uygulamaları ile çalışanların verimliliği artmış olacak, çalıştığı firmaya hem de ülke ekonomimize olumlu yansıyacaktır.” n

sunmasının gerekliliğinin önemine değinen TÜSİAV Verimlilik Platformu Başkanı Kutlu Tamay, çalışanların performanslarını arttırmaları için tatilin önemine vurgu yaparak, “şirketler çalışanlar için çeşitli tatil seçenekleri ve avantajları ortaya koyabilirler” diye konuştu. Tamay, şirketlerin otellerle çeşitli anlaşmalara ve indirimlere giderek, çalışanlarının bütçelerine katkı sağlayabileceklerini belirterek, “Tüm yıl boyu çalışan bir kişi, 1 hafta da olsa tamamen kafasını boşaltmalı, iş mailleri ve iş telefonları ile uğraşmamalıdır. Bunun sağlanması için ise işverenin anlayışlı olması ve buna imkan tanıması gerekmektedir” diye

Microsoft Türkiye’ye Yeni Genel Müdür Türkiye, Micro-soft’un M icrosoft Ortadoğu ve Afrika bölgesinde, 80 ülkede üç yıl boyunca Microsoft Ortadoğu ve Afrika Cihaz Üreticileri ve İş Ortakları’ndan Sorumlu Genel Müdürlük görevini yürüten Murat Kansu’nun, 1 Eylül 2015 itibariyle Microsoft Türkiye’nin yeni Genel Müdürü olacağını duyurdu. 2003 yılında Microsoft Ortadoğu ve Afrika yönetim ekibine Sunucu Yazılımlarından Sorumlu Birim Yöneticisi olarak katılan Kansu, bu dönemde Microsoft servis ve ürünlerinin pazarlanmasından sorumlu oldu ve gelirlerin 3 kat 60

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

artmasında rol oynadı. 2007-2010 yıllarında aynı bölgede Operasyonlardan Sorumlu Direktör olarak çalışan Kansu, bu dönemde Microsoft’un bölgedeki stratejik hareketlerini

yönetti. Son 3 yıldır aynı bölgede Cihaz Üreticileri ve İş Ortakları’ndan Sorumlu Genel Müdür olarak görev yapan Kansu, İTÜ Bilgisayar Mühendisliği bölümü mezunu. n


GÜNDEM

Discovery, CNBC-e’yi Alıyor

Başkan ve CEO David Zaslav

2

012 yılında $49,9 Milyon, 2013’te ise $33.3 Milyon olan gelirleri %360’tan fazla bir büyümeyle $156.08 Milyona ulaşarak ABD’nin en büyük firmalarından biri haline gelen Discovery Communications yayılımını hızla sürdürmekte. Türkiye’de Doğuş Yayın Grubu ile stratejik ortaklık kurmak üzere anlaşan firma Doğuş’a ait ulusal yayın kanalı CNBC-e’yi de satın almaya karar verdi. Açıklamaya göre, ortaklığın ilk aşamasında Doğuş Yayın Grubu 1 Eylül itibariyle Discovery Communications’ın Türkiye’deki tek reklam satış temsilcisi olarak atanacak ve Discovery Channel, Eurosport, Animal Planet ve Discovery Science’ın yerel versiyonları da dahil olmak üzere tüm ticari portföylerinin satışından ve Türk reklamverenleri için sponsorluk olanakları sağlamaktan sorumlu olacak. Alım işleminin bu yıl içinde

tamamlanması bekleniyor. 220’den fazla ülkede toplam yaklaşık 3 milyar abone sahipliğiyle dünyanın gerçeğe dayalı içerik üreten 1 numaralı medya kuruluşu olan Discovery Communications adına Discovery Networks CEEMEA Başkanı ve Genel Müdürü Kasia Kieli firmanın Türkiye’ye olan bakışını şöyle özetledi: “Türkiye, Discovery olarak 17 senedir çok önem verdiğimiz bir pazar. Bu 17 yılın sonunda ülkenin önde gelen uluslararası yayıncısı olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz. Discovery’nin küresel başarısı her zaman güçlü yerel takımlar oluşturmak ve yeni fırsatları değerlendirerek ana pazarlarında etkinliğini büyütmeye dayanmaktadır. Reklam satış temsilciliğinin Doğuş Yayın Grubu’na verilmesi ve CNBC-e kanalının satın alınması gibi yeni yatırımlarımız-

la büyüyen işbirliğimiz sayesinde Türkiye’ deki faaliyetlerimiz yeni bir seviyeye ulaşacaktır.” Doğuş Grubu’nun NBC Universal ile olan ortaklığıyla 16 Ekim 2000 tarihinde yayına başlayan ve NBC’den aldığı yayın formatıyla gündüzleri ekonomi ve piyasa bilgilerine gerçek zamanlı ulaşma olanağı sağlayan, akşamları ise NBC, ABC, HBO, WB, MGM, Paramount, Buena Vista, Sony Columbia ve FOX gibi küresel kanallardan edindiği içerikle eğlence kuşağına geçen CNBC-e, alım işlemi tamamlanana kadar aynı ekip ve aynı düzenle devam edecek. Kanal ile Discovery Communications arasındaki anlaşma açıklanmadan önce Bloomberg, CNBC-e Ekonomi’nin yine Doğuş Grubu çatısı altında yayın yapan NTV’ye dahil edileceğini duyurmuştu. n

MAG BOSS LIFE

61


GÜNDEM

B

ir dönemin efsane uçağı Concorde Londra - New York arası mesafeyi 3,5 saatte alabiliyordu, ama yarattığı gürültü kirliliği nedeniyle pistlerden çekileli çok oldu. Airbus’ın yeni nesil sesten hızlı uçağıyla ise Londra - New York uçuşu sadece 1 saat sürecek. Roket motoru ve iki türbojetle havalanan uçak uzay mekikleri gibi neredeyse dikey yol alıyor, belirli irtifaya ulaştıktan sonra türbojetler devreden çıkıyor ve sadece roket motoru rolünü sürdürüyor. Bu fikir ilk olarak 2011 yılında ortaya atılmış ve kısa menzilli uçuşlar için atmosfer ötesine geçecek uzay araçları için tasarlanmıştı. Virgin Galactic gibi firmalar fikri bu amaçla geliştiredursun, Airbus, Concorde’dan ilhamla oluşturulmuş bir ön tasarıma ‘gotik delta kanatları’ ekledi ve fikri bir yolcu uçağı tasarımına dönüştürdü. Concorde’dan alınan dersle ses hızını aştığında ulaşılan sonik gümbürtüyü büyük ölçüde engelleyecek şekilde dizayn edilen uçak söylendiğine göre sadece 20 yolcu taşıyabilecek. Airbus’ın havacılığın yeni çağını tanımlamaya soyunduğu Smarter Skies başlıklı kampanyasının parolası şöyle: “Daha fazla uçuş, daha düşük emisyonlar ve daha çabuk ulaşım..” Bu tanıtımda firma, gelişiminde yöneleceği öncelikleri şöyle tanımlıyor: Dikine kalkışlar, hem gürültü kirliliğini hem de şehir üstü uçuş kalabalığını minimalize edecek. Uçuş hatları daha yükseklere yerleştirilecek, böylece hem olumsuz hava şartları ve kuş sürüleri gibi tehlikelerden uzaklaşılacak, hem de yakıt harcamaları minimalize edilmiş olacak. Pist hareketleri uçağın kenetleneceği yer araçlarıyla yönetilecek, böylece hem pistteki süreç daha az zaman alacak, hem de kulenin yükü büyük ölçüde hafifletilmiş olacak. n

62

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Hipersonik Yolcu Uçakları Çağı Airbus hipersonik jetinin patentini aldı. Bu jet ile Paris-Tokyo arası 3, İstanbul-New York arası ise 1,5 saate inecek.



GÜNDEM

Bank of China Önümüzdeki Yıl Türkiye’de

en büyük bankalarınÇ in’in dan biri olan Bank of China

Türkiye’de faaliyete geçmenin hazırlıkları içinde. BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben’in ev sahipliğinde 10 Eylül’de gerçekleşen ve BDDK kurul üyelerinin yanı sıra Çin bankasının Başkan Yardımcısı Gao Yingxin’in bankanın diğer yetkilileriyle birlikte katıldığı toplantının olumlu geçtiği öğrenildi. Türkiye’de banka kurmak için gerekli olan asgari 300 milyon doların üzerinde bir kaynakla yatırım yapmaya istekli olduğu söylenen banka, kuruluş talebini BDDK’ya ilettikten sonra gelecek

64

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

yıl içerisinde faaliyete geçmek üzere hazırlanmaya koyulacak. BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben görüşme öncesinde yaptığı açıklamada, kısa bir süre önce Çinli Commercial Bank of China Limited’in (ICBC) Tekstilbank’ı satın aldığını hatırlatarak şöyle konuşmuştu: “Türkiye ekonomik büyümesinde ihracata önem veriyor. İhracat diğer yandan ithalat işlemlerini de etkiliyor. Çinli şirketler Türkiye ithalatında önemli bir paya sahipler. Pazarda bulunmak istiyorlar ve Türkiye’yi önemsiyorlar. Bu nedenle belki de Türkiye pazarına girmekte

geç kaldılar bile denilebilir”. Türk bankacılık sektörünün halen güvenli bir seviyede olduğunu söyleyen Akben, bunun da yabancı yatırımcılarda olumlu ilgi uyandırdığını, bilhassa belirsizlik ortamı ortadan kalktığında Körfez tarafından sermaye akışının devam edeceğini düşündüklerini ifade etti. Sektörde HSBC ile Finansbank’ın BDDK’ya yaptıkları resmi başvuru bulunmadığına da değinen Akben, Türk bankacılık sistemiyle ilgilenen başka Çinli gruplar da olduğunu, katılım bankacılığına İran’ın da yakından ilgili olduğunu söyledi. n



GÜNDEM

B

orsa İstanbul, Ocak ayında Londra Borsası Grubu (LSEG) ile türev ve endeks ürünlerini kapsayan geniş kapsamlı bir anlaşmayı tamamladığını duyurmuş, türev ürünlerini kapsayan bu anlaşma sayesinde LSEG’in, Borsa İstanbul’un piyasa kapitalizasyonu ve işlem hacmi bakımından önde gelen şirketlerini içeren BIST 30 endeksine ve pay senetlerine dayalı vadeli işlem ve opsiyon ürünlerini yatırımcılara sunabileceğini açıklamıştı. Günlük ortalama 170.000 adedin üzerinde sözleşme alımsatımı gerçekleştirilen BIST 30 endeks vadeli işlem sözleşmelerinde, bu ürünlerin Londra Borsası’nda 2015’in ikinci yarısında işleme açılması bekleniyordu. O dönemde LSEG CEO’su Xavier Rolet iş birliğini şu sözlerle tanımlamıştı: “Türkiye dünyanın en heyecan verici piyasalarından biri ve 2015 G-20 dönem başkanlığı dolayısıyla dünya ekonomi gündemini şekillendirmede önemli rol oynayacak. 1 trilyon dolara yaklaşan GSYİH’sı, ihracata dayalı ekonomisi ve dinamik şirketleri ile Türkiye Sermaye Piyasaları ileriye dönük olarak önemli potansiyel sergiliyor. LSEG, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesi doğrultusunda hızla bölgesel bir finans merkezine dönüşen İstanbul ve Borsa İstanbul’un sermaye piyasaları konusunda doğal olarak iş ve endeks ortağıdır. Bu anlaşma Londra Borsası Türev Ürünler Piyasası’nın gelişiminde de önemli bir aşamaya işaret ediyor. Anlaşma ile global müşteri tabanımıza Türkiye sermaye piyasaları vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerini uluslararası piyasalarda alıp satma ve takas etme imkanı sunuyoruz. Anlaşma Londra’nın dünyanın önde gelen sermaye piyasası konumunu pekiştirme konusunda LSEG’nin sorumlu yaklaşımının ve önemli rolünün altını çiziyor ve Borsa İstanbul ile birlikte çalışarak likiditeyi ve global yatırımcılar için sunulan cazibeyi

66

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

LSEG & Borsa İstanbul İş Birliği Borsa İstanbul’un Londra Borsası Grubu ile yaptığı anlaşmalar sayesinde Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarına erişiminin kolaylaşacağı düşünülüyor. artırmamıza katkı sağlıyor. Endeks konusundaki iş birliği LSEG’nin dünyanın iddialı borsaları ile çalışarak öncü endeks ürünleri geliştirme konusundaki güçlü tecrübesi üzerine bina edilecek. İş birliği yakın geçmişte tamamlanan Frank Russell Group birleşmesi ile FTSE ve Russell Endeks ortaklığının global ortaklarımız için sağladığı uluslararası erişim gücünün somut bir göstergesi olacak.” Borsa İstanbul A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Dr. İbrahim Turhan ise konuyla ilgili olarak aynı dönemde şu açıklamayı yapmıştı: “Londra Borsası çok geniş bir spektrumda ürün ve menkul

kıymet için piyasa derinliği sağlayan, dünyanın en önemli ve öncü piyasa işleticilerinden biri. Stratejisini farklı piyasalarda ve ürünlerde işlem hacimleri itibarı ile liderlik konumunda yer almak şeklinde belirleyen Londra Borsası, global ölçekte bir cazibe merkezi, aynı zamanda işlem sonrası hizmetlerinden endeks ürünlerine kadar geniş bir yelpazede yürüttüğü faaliyeti ile de dengeli bir iş modeli sergiliyor. Türkiye sermaye piyasalarının gücünü Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yansıtacak bir seviyeye taşımaya çalıştığımız bu dönemde Londra Borsası, hem sektörde başarılı bir iş modeli olması hem de birçok alanda sunduğu faaliyet


n

kapasitesi bakımından bize ilham veren bir iş ortağı olacak. Yapmış olduğumuz anlaşmayı dünyanın çeşitli yerlerindeki ortak müşterilerimize daha iyi hizmet verme adına birlikte çıktığımız uzun bir yolculuğun ilk adımı olarak görüyor ve iş birliğimizden büyük memnuniyet duyuyorum.”

A

nlaşma, 14 Eylül 2015 tarihi itibariyle yürürlükte. BIST 30 Endeksi vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri Londra Borsası Vadeli İşlemler Piyasası’nda (LSEDM) Türk Lirası cinsinden işlem görmeye başladı. Londra Borsası’nın küresel müşteri tabanı, bundan böyle Türkiye’nin önde gelen endeksi olan BIST 30 endeksi üzerine yazılmış vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerini alıp satabilecek. Bu aynı zamanda, Londra Borsası Grubu (LSEG) Hisse Senedi ve Türev Piyasaları Direktörü Nicholas Bertrand’ın tanımıyla, Türkiye’nin uluslararası sermaye piyasalarına erişiminin kolaylaşacağı anlamına geliyor. Londra’daki kurumsal yatırımcılar 1,9 trilyon doların üzerinde bir uluslararası kaynak sağlayabiliyor. Bu ortaklıkla birlikte, Türkiye’nin

sermaye piyasalarının Londra’nın uluslararası ağına ve derin likidite havuzuna daha kolay giriş sağlayabileceği, iş birliğinin Türkiye piyasasına olan sermaye akışını kuvvetlendirirken, hem Türkiye’de hem İngilitere’de işlem aktivitesini güçlendireceği düşünülüyor. Bu anlaşma, İngilizler açısından LSEG’i dünyanın en küresel sermaye piyasası haline getirme yolundaki kararlılığını vurgulama yolunda da anlamlı. Düşünce o ki, Borsa İstanbul ile çalışmak likiditenin artırılması ve küresel yatırımcıların çekilmesi yolunda Londra’yı daha çekici kılacak. Dünya finansının merkezinde yer alan ve çeşitli hizmetler sunan uluslararası bir grup olan LSEG, dünyanın en büyük dördüncü, Avrupa’nın ise en büyük işlem hacmine sahip borsası. 60 farklı ülkeden, 40 farklı sektörü temsil eden yaklaşık 2600 şirketin işlem gördüğü nu ünlü merkezin tarihi 1801’e kadar gidiyor. Borsa Italiana, Avrupa’nın önde gelen sabit getirili araçlar piyasası MTS ve tüm Avrupa’yı kapsayan pay platformu Turquoise’ın da dahil olduğu, geniş bir yelpazeye yayılan uluslararası pay, borçlanma ve türev araçları

piyasalarını işleten grup, bu piyasalar sayesinde uluslararası şirket ve yatırımcılara Avrupa sermaye piyasalarına erişim sağlıyor. Roma merkezli CC&G ile Avrupa çapında menkul kıymet mutabakatının sağlanmasını (T2S) sağlayan kuruluşlar arasında ilk aşamada seçilen ünlü takas işletmesi Monte Titoli’yi de işleten grup, aynı zamanda çok geniş bir ürün yelpazesi ve coğrafyada hizmet veren küresel merkez LCH.Clearnet’in de büyük ortağı. Müşterilerine SEDOL, UnaVista, Proquote ve RNS de dahil olmak üzere, geniş bir yelpazeye yayılan gerçek zamanlı ve referans verileri ürünleri sunan LSEG, yüksek performanslı işlem platformları ve sermaye piyasası yazılımları da üretiyor. İtalya, Fransa, Kuzey Amerika ve Sri Lanka’da da faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 2800 personel istihdam ediyorlar.

Bertrand: “Türkiye yatırımcılar için kesinlikle çok önemli bir oyuncu. Dünyanın en heyecan verici gelişmekte olan piyasalarından olan Türkiye, küresel ekonomik gündemin şekillendirilmesinde kilit pozisyonda..” Saraybosna, Bakü, Kırgızistan ve Karadağ borsalarında pay sahibi olan Borsa İstanbul, geçtiğimiz yılın Ocak ayında Nasdaq OMX ile de stratejik bir ortaklığa imza atmıştı. Borsa yatırım fonları sektöründe Türkiye ile dünya arasındaki farkı kapatmak ve endeksinin pazarlanmasını sağlamak için stratejik önem taşıyan ortaklıklar kurma yoluyla Borsa İstanbul, uluslararası ölçekte bir sermaye piyasası merkezine dönüşme hedefinde. n

MAG BOSS LIFE

67


MAKALE

Tecrübe Üzerine Veli Sarıtoprak

Türk toplumu genelde tecrübeye pek önem vermez. Tecrübeli insanlardan istifade etmeyi pek sevmez ve onların değerlendirmelerine, düşüncelerine itibar etmez. Oysa insan kolay kolay yetişmiyor. Bir yazarın dediği gibi; “Tecrübe okulunda öğrenim ücreti yüksektir. Ama akılsızlara bir şeyler öğretebilen başka bir okul da yoktur”. Gerçekten de öyledir. Akıllı insanlar başkalarının tecrübelerinden

68

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

istifade ederler. Akılsız insanlar ise kendi tecrübelerinden. Tecrübe edilerek öğrenilmiş bilgiler, bedeli en ağır ödenmiş bilgilerdir. Yazar Carlyle “Tecrübeler en iyi öğretmenlerdir. Yalnız okul masrafları çok yüksektir” diyor. Yine ünlü bir düşünür olan İbsen “Tecrübe bir gözlüktür. Onların sayesinde ikinci defa daha iyi görürüz” diyerek tecrübenin önemini güzelce vurguluyor.


n

Tecrübe nedir? İnsanlar yaşamları boyunca üç tünelden geçer: Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman. Geçmişinde yaptıkları ve yaşadıkları, algıladıkları, başarıları veya başarısızlıkları, şimdiki zaman noktasında ‘anı’ konumuna gelir. Şimdiki zamanda yaptıkları ise insanın gelecek zaman dilimindeki durumunu, konumunu şekillendirir. Biz geçmiş zamandan başlayan ve şimdiki zamanda noktalanan birikimlerimizin tamamına ‘tecrübe’ diyoruz; ‘deneyim’ diyoruz. Yaşadığımız her tecrübenin bir yapısı vardır. Bizde olumlu veya olumsuz etkisi kalmıştır. Bu yapı, bu etki bize güç, başarı, çalışma, ilişki ve sevgi noktasında rehber olur. Bu rehberi doğru okumak, ‘tecrübeler’den istifade etmek ve başkalarına bu tecrübelerimizi aktarmak, paylaşmak durumundayız. İnsanoğlu, tecrübeli insanların tecrübelerinden istifade etmeli ve hayat yolculuğunda kazalarla karşılaşmamalıdır diyoruz. Bu yüzden Çin’de, tecrübeli, ak saçlı bir akil adam öldüğünde “Bir kütüphane daha yandı” derlermiş. Kütüphaneler yanmadan onların ışığından yararlanmak gerekir. n

Tecrübe üzerine özlü sözler: - “Herkes mesleğinde ve hayatında birçok karanlık yoldan geçmek mecburiyetindedir. Ancak bu yolları elinde bir ışık olmadan geçmeye çalışmaktansa, başkalarının tecrübe meşalelerinden istifade ederek yürümek daha kolay ve daha kârlı değil midir?”

John Wanamaker (İşadamı)

- “Denemediğin bir kimse ile yol arkadaşı olma. Görmüş olduğunla duymuş olduğun şey arasında bir fark gözet.”

Nasır-ı Hüsrev

- “Yeni süpürge iyi süpürür, ama köşeleri bilen de eskisidir.” İrlanda Atasözü - “İnsanlar tecrübeleri kadar bilge değildir, tecrübe kapasiteleri kadar bilgedir.”

George Bernard Shaw

- “Eğitimdeki temel zorluk, fikirlerden tecrübe çıkarmaktır.”

George Santayana

MAG BOSS LIFE

69


VİTRİN

Onur Alp Öztürk

Otomobil dünyasının zirvesinde hangi araç var denildiğinde herkesin aklına Rolls-Royce gelecektir. O bir gelenek. Hiçbir zaman moda olmadı. Kralların, kraliçelerin, devlet başkanlarının, yıldızların, mültimilyonerlerin otomobili olmak elbette kolay değil. Tarihte silinip giden nice rakibinin önünde ayakta kalmayı ve lüks otomobil

70

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

segmentinde zirve olmayı başarabilmiş bir markadır. 1904 yılında Manchester’da kurulan firma artık her ne kadar BMW’nin kanatları altında olsa da, o hala Rolls-Royce. (İsmini patent sahibi Sir Henry Royce ve satış yetkilisi Charles Stuart Rolls’dan almıştır.)


u

Bu sayıda incelediğimiz Ghost modelinin genleri Silver Ghost’tan geliyor ve daha uzun şasi modeli olan Phantom’dan daha sportif çizgilere sahip. Daha sportif bir tarza yönelinmesinin ve hedef kitlenin yaş ortalamasının da düşürülmesinin altında, Bentley Continental ile giriştikleri bu aristokratik rekabetteki payını artırma düşüncesi yatıyor.

Yürüyen Kale Eski nesil temel yapının aynı olduğu bu süper lüks otomobilin burun tasarımının uzun ve yüksek olması bir kaleymiş izlenimi uyandırıyor. Arka tasarım ise geleneksel tasarıma bağlı kalmış.

O bir gelenek Diplomatik bir otelin önüne gelen misafirlerin araçları arasında biraz gözlem yaparsak eğer, Mercedes S serisi ve BMW 7 serisinin RollsRoyce’un yanında koruma aracı gibi kaldığını göreceksiniz.

MAG BOSS LIFE

71


VİTRİN n

Geçtiğimiz sene lansmanı Budapeşte’de yapılan otomobil, markanın kuruluşundan bu yana elle ve gözle yapılıyor. Bir adet Rolls-Royce’u bir araya getirmek için 6 ay gerekliyken, bir adet Toyota’yı meydana getirmek için 13 saat yeterli olabiliyor. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere dikkati bir işçilik, saatler süren emek gerekiyor. Deri kaplamasi en kaliteli sığır derisinden binbir emekle, müşteriye 44 bin renkten oluşan bir paletten numune sunulup renk onayı alınarak el kesimi ve dikimi ile üretilen otomobilin, ayrıca tüm deri kaplamalarda yapan ustaya ait özel bir işaret bulunmakta ve kimin yaptığı anlaşılabilmektedir. Elinizin dokunduğu gözünüzün gördüğü her nokta son derece pahalı malzeme ve işçiliğe sahip. İç kabin tasarımında ise koltuklar hafif içeri dönük üretilmiş, ki iki yolcunun rahat konuşabilmesi yolunda çok

yaratıcı bir çözüm. Aynı zamanda arka koltuk yolcuları iklimlendirmeyi kendi yapabiliyor ve eğer kapıyı kapatanınız yoksa kapılar ters açıldığından kapatmakta zorlanılabiliyor. C sütununun iç tarafındaki bir düğme ile elektrikli motorların yardımıyla kapıyı kapatıyor. Klasik görünümlü götergeler ve hemen altında yerleşmiş dijital bölümün senkronu, pırıl pırıl parlayan metal bölümlerin deri ve ahşapla harmanlanışı mükemmeliğin harikulade göstergesi. 8 ileri otomatik vites 250 km maksimum hız değerleri sunuyor. 563 bg’lik güç V12 motor 6.6 lt’lik hacmi ile 780 Nm’lik tok üretiyor. Boş ağırlığı 2.5 ton olan bu aracın yakıt değerleri 100 km/s 20lt.Yakıt değerlerinin çok fazla olduğunu söylememize gerek yok sanırım. n

Arka koltukta kendinizi kral gibi hissetmeniz olası. Çünkü bütün gözler Ghost’ta.. Türkiye’de bu hissiyatın bedeli ise sadece 850.000 Euro..

72

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015



AKTÜEL

Yeni Nesil Yüzen Şehir kyanus taşımacılığı şirketi O Costa Cruises, ‘yüzen şehirler’ dediğimiz dev tatil gemileri klasma-

nında 6360 yolcu kapasiteli Royal Carribean’ın tacını bir başkasına vermeye hazırlanıyor. Yeni kraliçe şu anda Finlandiya’da inşa edilmekte ve 2019 yılında tamamlandığında 6600 yolcu kapasitesi ile dünyanın en yüksek kapasiteli gemisi olacak. 2600’ü aşkın yolcu kabiniyle 180.000 gros tonluk gemi doğalgazla çalışacak ilk turist gemisi olacak.

Marin Base, Maori Yachts’ın Türkiye Yetkili Satıcısı

M

ega ve süper yatlara eşlikçi olarak tasarlanmış olsa da 30 feet uzunluktan başlayıp 78 feet’e kadar çıkan geniş yelpazesiyle ayrı bir tekne hüviyeti de kazanan Maori süper tender’lar, Türkiye’de bundan böyle Marin Base aracılığı ile edinilebilecek. Emekli deniz subayı iki ortak tarafından 2013’te kurulan ve geçtiğimiz yıl yaptığı atılımlarla adından söz ettiren Marin Base Yat Yönetim ve Yat Satış şirketi, İtalya merkezli üretici Naori Future Concept SRL ile, grubun Maori Yachts markası altında ürettiği süper tenderler (günlük kullanım tekneleri) için Türkiye yetkili satıcı anlaşması imzaladı.

Gucci Restaurant odanın sınırlarının dışına taşma M eğiliminde olduğunu bir süredir gördüğümüz Gucci, büyük adının

nimetlerinden restoran işletmeciliği alanında da faydalanmak niyetinde: İlk Gucci tam-servis restoran Çin’in Şangay kentinde, 1921 Gucci Cafe adıyla açıldı. Mekan, Şangay’ın en popüler alışveriş caddelerinden birinde, IAPM adlı lüks AVM’nin dördüncü katında bulunuyor. Daha önce Floransa’da Gucci Müzesine bitişik şekilde bir Gucci Cafe (2011 yılında) açılmıştı; ancak onun full service özelliği bulunmuyordu. 74

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Tesla Zararda Vadisi’nin sakinlerinden Stanilikon Tesla Motors’un ürettiği her araç4000 Dolar zarar ettiği açıklandı.

Bu yılki üretim hedeflerini azaltan Tesla, son çeyrekte 359 Milyon Dolar zarar etmiş. Şirketin başkanı Elon Musk, yeni ve daha ucuz modellerin piyasaya çıkmaya başlaması ve yeni enerji depolama sistemlerine yönelik işbirlikleriyle 2016’nın ilk çeyreğinden itibaren yeniden kârlı bir işletme haline geleceklerini söyledi.

Dubai’de 1,2 Km’lik Kapalı Kayak Parkuru 005 yılında Mall of Emirates’de açılan 2en büyük ve 400 metrelik yokuşuyla dünyanın kapalı parkuru olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na giren mekan yine Dubai’deydi. Dev projeleriyle tanıdığımız körfez emirliği, dünyanın en büyük kapalı mekan parkurunun 1,2 km uzunluğunda olacağını duyurdu.

Yeni kayak pisti, 711 metrelik boyuyla dünyanın en yüksek konutlar kulesi, 420 metreye kadar yükselebilen bir fıskiye, 350 odalık bir otel, marina ve dev bir alışveriş merkezi içeren Meydan One adlı kompleksin bir parçası. Projenin tamamına 6,8 Milyar Dolarlık bir bütçe ayrılmış. Muhafazakar bir bölgede liberal bir şehir olmanın ayrıcalığıyla iş dünyasının Orta Doğudaki merkezi olma rolünü kaparak yükselen ve geçtiğimiz yıl 13 milyondan fazla turist çeken Dubai ile Emirlik, 2020 yılına kadar 20 milyondan fazla turist alma hedefine ulaşmak niyetinde.



AKTÜEL

Forbes, en çok kazanan aktrisleri sıraladı dergisi en çok kazanan kaFtı. Enorbes dın oyuncuların dökümünü yapçok kazanan 50 bayan yıldızın

Bruce Dickinson Harrods’da Jet Satıyor

sıralandığı listenin 1 numarası, geçtiğimiz yıl içinde kazandığı 52 Milyon Dolarla Jennifer Lawrence.

LG’den OLED TV

I

ron Maiden’ın solisti Bruce Dickinson şu sıralar Londra’nın dünyaca ünlü AVM’si Harrods’da bir ayaküstü dükkânla jet satışı yapıyor. Aeris Aviation adlı havacılık şirketinin başkanı olan Dickinson, Ağustos ayı sonunda Harrods’da oluşturulan reyonda en ekonomik modellerden biri olarak bilinen Eclipse 550 özel jetlerini ‘özel üretim Harrods jetleri’ sunumuyla, 3,4 Milyon Dolar civarında bir meblağla satmakta.

eçtiğimiz yıllarda Japonların G tişört üzerine hareketli görüntüler yerleştirme gibi denemeler yaptığını

Vergi öncesi meblağların baz alındığı listeye göre en çok kazanan ikinci aktris 35,5 Milyon Dolarla Scarlett Johansson, üçüncü ise 23 Milyon Dolarla Melissa McCarthy.

görmüştük. Bu teknolojinin uluslararası ilk ürünü Güney Korelilerden, LG’den geliyor: Ağırlığı yaklaşık 2 kg, kalınlığı ise sadece 55 inç olan televizyonu duvara magnet yapıştırır gibi yapıştırabiliyor ya da yere veya masaya sererek izleyebiliyorsunuz. TV’nin ne zaman satışa sürüleceği henüz açıklanmadı. LG OLED Departmanı Başkanı Sang-Deog Yeo’nun ‘LG’nin çığır açacak yeni teknolojisi’ tanımıyla yaptığı bu erken sunum, rakipleri Samsung’dan önce davranmak için yapılmış stratejik bir hamle olsa gerek.

Butik Otellere Erişimin Kolay Yolu

Versailles Sarayı Arazisi İhaleye Çıkarıldı

İ

en önemli kültürel varlıklarından olan Versailles Sarayı’nın Fyanransızlar binalarının otele dönüştürülmesi

lk kez 80’lerde ortaya çıkan ‘butik otel’ olgusu, geçtiğimiz otuz yıl içinde anakım bir endüstriye dönüştü. Uzaklığı filan da mesele değil, düşkünleri için butik oteller nerede olurlarsa olsunlar bulunur ve gidilir klasmandalar. Dolayısıyla MyBoutiqueHotel. com gibi sitelerin popülaritesi de hızla yükselmekte. 35 ülkedeki 1500’den fazla butik oteli listeleyen ve booking. com’da olduğu gibi en iyi otellerin kullanıcı oylarıyla belirlendiği sitede booking işlemlerinizi de gayet pratik şekilde yapabiliyorsunuz. 76

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Forbes’un cinsiyetlere göre yaptığı bu listelendirmeler Hollywood ödemeleriyle ilgili şu detayı da ortaya çıkarıyor: En Çok Kazanan 50 Aktör sıralamasıyla karşılaştırıldığında, aktrisler ortalamada 660 Milyon Dolar daha az kazanıyor.

için ihaleye başvurdu. Fransa hükümetinin nakit sıkıntısıyla ilişkilendirilen ve Ağustos ayı başlarında açılan ihaleyi kazanan şirket, Kral 15. Louis’nin finans bakanının yaşadığı bina dahil, saray kompleksi içerisinde yer alan üç binayı dönüştürme hakkını kazanacak. İşletim haklarını 60 yıllığına kazanacak olan firmanın, binaların dış yüzü gibi iç mekanları da tümden renove etmesi gerekiyor.



AKTÜEL

Crate & Barrel’ın İstanbul Motivasyonu Zorlu Center, Akasya Acıbadem ve İstinye Park’ta şubeleri bulunan ve Ankara Next Level’da da şube açmaya hazırlanan Chicago çıkışlı İünlüstanbul’da lüks mobilya zinciri Crate & Barrel, kurucuları Gordon Segal’ın yıllar

Erdemir Grubuna 2014 Vizyon Ödülleri’nde Dört Ödül Birden

önce emekli olduğu işine geri dönmesiyle bir yeniden yapılanma sürecine girdi. Bugün 1.3 Milyar Dolar ciro yapan Crate & Barrel’ın üçte ikisini 1998’de Alman Otto grubuna satan Segal, kalan hisseleri de 2008’te elden çıkarıp emekli olmuştu. Ancak geçen yıl, yolunda gitmeyen şeyler olsa gerek, şirket Alman CEO ile yollarını ayırdı ve ilerlemiş yaşına rağmen Segal’e çağrıda bulundu. Segal ise para talep etmeksizin döndü ve mağaza mağaza gezmeye koyuldu. Şu ara Türkiye’de olduğundan Doğuş Avenu Dış Ticaret tarafından işletilen Crate & Barrel mağazalarında sıkı disiplinli bir yapılanma söz konusu. Şirket her ülkede motomot şekilde aynı ürünleri sunmaktansa kültürel niteliklere duyarlı birer ürün yelpazesi oluşturmanın peşinde, ve bu tavrın bir yönelimi olarak Türkiye ürün grubu için Türk tasarımcılarla anlaşma yolunda.

ürkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olan Erdemir TGrubu, ‘Dünya Klasında Şirket Olma’

vizyonuyla başlattığı dönüşüm hareketinin sonuçlarını almayı sürdürüyor. Kuruluşunun 50. yılını kutlayan grup, 2014 yılındaki üretim, ihracat, borsa performansı ve finansal göstergelerdeki başarılarını, Amerikan İletişim Profesyonelleri Ligi (LACP) tarafından her yıl düzenlenen ve faaliyet raporu alanındaki en prestijli ödüllerden biri olarak kabul edilen 2014 Vision Awards’da kazandığı dört ödülle belgeledi. Geçen yıl Altın olarak aldığı Üretim Gereçleri kategorisinde bu yıl birinci olarak Platin Ödül alan Erdemir Grubu’nun ‘Biz Çeliğe Hayat Verdik’ temalı faaliyet raporu, aynı zamanda Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesinde en iyi 50 faaliyet raporu arasına girerek 29. sırada yer aldı.

iPhone 6s, Ekim’de

Ö

zellikle kamerası itibariyle gelişmiş olduğu söylenen yeni iPhone’un 9 Ekim’de piyasada olacağı açıklandı. Yeni nesil Macbooklarda ve Apple Watch’ta gördüğümüz Force Touch özelliği ve 3 GB RAM içerecek olan telefonun dizaynında değişiklik yok, ancak yeni renk seçenekleri söz konusu. 78

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Ankara Batılılaşıyor nkaralılar için bilinmedik şey değil tabii ama, yine de not düşmekte A fayda var: Son yıllarda giderek öne çıkan Başkentimizin iş dünyası, giderek batıya, Eskişehir Yolu’na yöneliyor. Bir zamanlar Ulus, sonra Kızılay, Gaziosmanpaşa ve sonra Oran, ardından da Çukurambar, Söğütözü ve Balgat derken iş dünyası sonunda daimi ikametinde karar kılmış gibi görünüyor. Ancak tabii olumsuzluklar da daimi gibi: Şu her zamanki bildik sorun: trafik..



AKTÜEL

Eylül’de Cer Modern’de: Steve McCurry nkara Cer Modern, 16 Eylül - 13 Aralık 2015 tarihleri Aarasında ünlü fotoğrafçı Steve

İhtişamlı Açılış: Louis Bourgeois kbank Sanat, yeni sanat sezonunu dünya çapında bir sergi ile açıyor: A 20. yüzyılın en önemli kadın sanatçılarından, Louise Bourgeois’nın yapıtlarından oluşan ‘Louise Bourgeois: Dünyadan Büyük’ (Louise Bourgeois: Larger Than Life) isimli sergi, 1 Eylül - 28 Kasım tarihleri arasında Akbank Sanat’ta.

Öncelikli olarak kadınlık olgusunu irdelediğinden feminist sanatın öncelikli ikonu haline gelmiş olan, 35 yıla yakın bir süre içinden geçtiği psikanaliz seanslarının verilerini yapıtlarında bellek, kimlik, beden, aidiyet, mekan, anımsama, unutuş, tekinsizlik gibi olguları irdeleyerek işleyen Bourgeois’nın ilginç yaşam öyküsüne Akbank Sanat Kütüphanesinde gösterilecek filmlerle tanık olunabilecek.

Turkcell Süper Lig

2

005-2010 yılları arasında Süper Lig sponsorluğu yapmış olan Turkcell, TFF ile yeniden masada. Kurulduğundan bu yana Türk sporuna 400 Milyon Liradan fazla katkı sağlayan, 13 yıldır milli takımın da sponsorluğunu yapan firma, 2003-2010 yılları arasında çok sayıda Anadolu kulübüne göğüs sponsoru olarak 100 Milyon Liraya yakın maddi destek sağlamıştı. Bu sezon van Persie, Nani, Podolski, Mario Gomez, Quaresma, Eto’o gibi yıldızlarıyla Süper Lig de -büyük ihtimalle- onların. 80

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

McCurry’nin 30 yıllık birikiminden seçme en ünlü fotoğrafları sergileyecek. Günümüzün en iyi görsel yapımcılarından biri olarak kabul edilen Amerikalı fotoğrafçı, Cer Modern tarafından “benzersiz bir kabiliyetle aştığı dil ve kültürel sınırların ötesinde insani deneyimlerin kısacık anlarına odaklanmaktadır. Bizlere zeki bir gözle sunduğu form ve renkler, şekil ve simetrilerle başka dünyaların içine açtığı pencereler sunmaktadır” sözleriyle tanımlanıyor. Sergi kapsamında 15 Eylül’de Cer Modern’de McCurry ile gerçekleştirilecek bir söyleşi etkinliği de var.

Hyundai’nin Dikkat Çekici Reklam Kampanyası

H

yundai Motor Company, ürettiği üst sınıf otomobilleri tanıtma yolunda hiç denenmemiş yollar izliyor: İstanbul, Barcelona, Mexico City, New York, Paris ve Singapur’u pilot şehirler olarak belirleyen firma toplu taşıma araçlarına odaklanıyor ve bu şehirlerden bazılarındaki toplu taşıma araçlarında ücretsiz Wi-Fi imkanı da sağlıyor. Hyundai, bu tramvay ve otobüslerle selfie çekerek sosyal medyada paylaşmak isteyenlere için #HyundaiTravelmate adı altında özel bir hashtag hazırladı. Özellikle turistler tarafından ilgiyle karşılanan tramvay ve otobüsler, paylaşımlar yoluyla milyonlarca kişiye ulaşmış oluyor.

Kiralık Karavanda Yaşayan Milyarder: Tony Hsieh Endonezya ve Hong Kong’da yayınlanan lifestyle dergisi SPeak,ingapur, online ayakkabı ve giysi alışverişi

sitesi Zappo’yu yürüten Tony Hsieh’i tanıttığı ve “En büyük online mağazalardan birinin CEO’su nasıl olur da bir toplantı odasının yarısı kadarcık bir alanda yaşayabilir?” diye sorduğu yazısıyla sosyal medyada ses getirdi. Yazıya göre Hsieh, milyon dolarlık bir ayakkabı işinde ama sadece 4 çift ayakkabısı var. “Eşyadan çok yaşadığım tecrübelere önem veriyorum” diyen milyarderin yaşadığı karavanın aylık kirası ise 950 Dolar.



VİTRİN

Plak Tutkunlarına Özel T

eknoloji müthiş bir hızla ilerliyor. Artık takip etmesi dahi güç. İlgilendiğiniz bir alandan bir süreliğine uzak kalırsanız, döndüğünüzde kendinizi ‘update’ etmeniz gerekiyor, yoksa konuşulan hiçbir şeyi anlamıyorsunuz. Bir zamanlar arana dolana aldığımız plaklar, (ki ‘orijinal’ plaklar edinmesi çok da kolay olmayan şeylerdi hani o zamanlar,) kaset derken, CD’ler ve DVD’ler derken yavaş yavaş tedavülden kalkmış, plak sevenlerin gözünde yeri doldurulamaz bir hüviyete geçiş yapmıştı. Ama doğrusu basit bir nostalji değildir bu; kaset-teyp için böyle bir özlem söz konusu değildir örneğin. Ama vinil diskin kıvrımcıklarında

ö One Dof S

ıradışı ve yenilikçi mekanizma tasarımlarıyla NASA tarafından ödüllendirilmiş ünlü mühendis Aleks Bakman’ın elinden çıkmış olan bu pikap, dikey motora yerleştirilmiş kalın bir petrol filmine sahip olan titreşim

82

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

depolanmış titreşimlerin sıcaklığı başka türlü bir sıcaklık mıdır, CD’lere DVD’lere ve dijital devrelere depolanan müzik asla o sıcaklığa erişemiyor mudur nedir, plak ölmedi, ölmesine izin verilmedi. Genel tüketici beklentilerine uyma çabasındaki endüstrinin ana akımından ayrı bir yola saptı, varlığını seçkin zevklere hitap eden küçük ama seçkin bir endüstri olarak sürdürmeye devam etti. Ustalık (mühendislik) gerektiren bu endüstri, görülmeye ve duyulmaya değer, erişebilen müzikseverler için edinmeye değer ürünler sunuyor. İşte o ürünlerden birkaçı:

önleyici likid süspansiyon sistemiyle dikkat çekici. Dış gürültüyü tamamen sıfırlayan böyle bir sistem kullanan tek pikap olan OneDof, eşsiz bir ses kalitesine sahip. Bünyesinde altından yapılmış birçok parça bulunduran OneDof, paranızın karşılığını sonuna kadar verebilecek bir pikap. Cihaz, silindir içerisinde neredeyse sıfır titreşim ve buna bağlı olarak kusursuz netlikte ses çıkışı sağlayan dikey merkezli tabak dönüş formatı kullanılıyor.


n

ö Goldmund Reference

M

üzik tutkunlarının rüyalarına girebilecek niteliklerdeki bu müthiş pikap, ancak pek az şanslı tutkunun erişebileceği bir cihaz. 300.000 Dolarlık fiyatının yanı sıra, özel sipariş üzerine yılda en fazla 5 adet üretiliyor ve toplam üretim adedi 25’e ulaştığında sonlandırılacak. Dünyanın en pahalı pikabı olan Reference II, milimetrenin yüzde biri ile işlenmiş 20 kg ağırlığındaki tabak, 15 kg ağırlığındaki pirinç titreşim engelleyicili motor ve teflon kaplama yalı-

tımlı elektronik aksam da dahil olmak üzere çok kompleks ve hassas bir donanıma sahip. Minimum elektronik ve mekanik gürültü seviyesindeki dişsiz motor, sıvı azotla düzeltilmiş kemer, dokunmatik kontrol ekranı ve 7 kg ağırlığa sahip özel tasarım Goldmund T8 düz çizgi ton kolu, Goldmund Reference II’nin saymaya değer özelliklerinden sadece birkaçı.

ö Basis M

üzik tutkunlarına her zaman en kaliteli ürünleri sunan Basis, dünyanın lider pikap üreticilerinden biri. Uzun bir çalışmanın ürünü ve markanın en gözde modeli olan Work of Art, Basis’in ‘kütleyay-sönümleyicisi’ adını verdiği, pikabın çalışırken çıkarabileceği olası küçük çıtırtıları engelleyen bir süspansiyon sistemine sahip. ‘Rezonans sıfırlayıcı’ özelliği titreşimden doğan enerjiyi ısıya dönüştürerek ses kalitesini maksimuma çıkarıyor. Stabil bir hız sağlayan senkronize enstrüman motoru, müzik tutkunlarının 150.000 Dolar gibi meblağı Work of Art için seve seve vermelerini sağlayan önemli bir donanım. n

MAG BOSS LIFE

83


RÖPORTAJ

Harun Pek Yurt içi ve yurt dışına birçok ihracat yapan ve Ankara Sanayisinin merkezinde bulunan, Sincan Organize Sanayi Bölgesinin en büyük döküm firmalarından biri olan Pekler Döküm’ün Yönetim Kurulu Başkanı Harun Pek ile özel:

n Harun bey merhaba. Öncelikle sizi kısaca tanıyabi-

döndüm. Evli ve iki çocuk babasıyım. Bir oğlum ve bir kızım var.

u Aslen Ankara doğumluyum. ‘Yerli Ankaralı’ diyebiliriz. Sanayici bir aileden gelmekteyim. İlk ve orta öğrenimimi Ankara’da yaptım. Daha sonra Moskova Üniversitesinde Makina Mühendisliği Bölümünü bitirip yurda

n Dökümcülüğü tam olarak kaç yaşında öğrendiniz

lir miyiz?

84

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

ve işin başına geçtiniz?

u

Okul yıllarımda Kazan ve Ankara yeni sanayide bulu-


n

nan imalathanelerimizi sık sık ziyaret eder ve hayranlıkla izlerdim. Yani çekirdekten yetiştim diyebiliriz. n Hem imalat hem ihracat yapıyorsunuz. İkisini bir

arada yapmanın kolaylıkları ve zorlukları nedir?

u 1958 yılında kurulan ve yaklaşık 60 yıla yakın bir marka değeri olan Pekler Döküm Sanayi ve Pekler Çelik A.Ş., Kazan’da bulunan fabrikamızda çelik konstrüksiyon imalatı, ve Sincan OSB’de bulunan döküm imalathanemizde Türkiye’nin önde gelen birçok firmasına imalat yapmakta ve bu imalatların inşaat montaj kısmını da yüklenmektedir. Dolayısıyla imalatımızda olan ürünlerin aynı zamanda ihracatını da yapmaktayız. Yurt içi ve yurt dışında çok değerli projelerde Pekler markasını görebilirsiz.

n Ülke olarak maddi anlamda bir kriz yaşıyoruz. Bu

kriz, firmanızı ne ölçüde etkiliyor?

Ülkemizde sık sık görmeye alışkın olduğumuz bu tarz krizleri uzun zamandan beri yaşamamış olmak biz sanayiciler için fevkalade bir durumdu. Fakat global olarak düşündüğümüzde ve komşu ülkelerin ekonomik durumlarını göz önüne aldığımzda, Türkiye’mizin bu krizden bu kadar az zararla kurtulması ve ilerlemesi bile bizleri son derece mutlu kılmakta. Fakat ülkemizde yaşanan -ve geçici olduğunu düşündüğüm- siyasi istikrarsızlık sebebi ile birtakım nakit sıkıntılarının piyasalarda hat safhada olduğu aşikardır. Bunun da sebebi döviz karşısında TL’nin inanılmaz bir hızla değer kaybediyor oluşudur. Umuyorum ülkemiz bu krizi de atlatacaktır. u

n Pekler Döküm olarak yurt içi ve yurt dışı fuarlara

katılıyor musunuz?

Pekler Döküm ve Pekler Çelik olarak yol haritamızda her yıl, Kuzey Afrika, Orta Afrika, Orta Asya ve Irak başta olmak üzere fuar organizasyonlarına katılmaktayız.

u

n Köklü bir sanayici olarak Ankara sanayisinin eski-

sine nazaran geliştiğini düşünüyor musunuz?

u Bir kere Ankara’mızı çok seviyorum. Bölgemiz insanının çalışkanlığı, özverili oluşu ve çok ciddi bir kesimin yatırımcı zihniyetinde olması sebebi ile Ankara’nın sanayide her geçen gün daha da büyüyeceği, yeni kurulan organize sanayi bölgelerinden belli olmaktadır. Yatırım bekleyen birçok bölgeye rağmen Ankaralı işadamları tüm emeklerini yine Ankara için harcamaktan asla çekinmemektedirler.

n Pekler Döküm olarak gelecekteki hedefleriniz

nedir?

u Şahsen kendim 2. kuşağı ve 60 yıllık bir markayı yaşatma çabasındayım. 3. kuşağa devredebilmek ve markamızı koruyarak bir dünya markası olabilmek tabii ki her firma sahibinin hayalidir. Bizler de bu hayali gerçekleştirme çabasındayız. Temelli İhtisas OSB’de altyapı çalışmaları başlayan 10.000m 2 kapalı alana sahip bir fabrika projemiz hayatta olup, 2 yıl içerisinde imalatlarımızı yıllık 5.000 tona çıkarmak için gerekli yatırımları yapmaktayız.

Pekler çok kalabalık bir aile. Ve bu durumu müsbet anlamda kullanmaktayız. Bu işlerimizin yanı sıra hayvancılıkla alakalı bir işletmemizi de Kazan’da faaliyete geçirdik. 45 günde 50 ton beyaz et üreten bir tesis kurduk, ve şimdi de yerli büyükbaş hayvan ırkını çoğaltma amaçlı ciddi bir ar-ge çalışması yapmaktayız. n Son olarak MAG BOSS LIFE okurlarına söylemek istedikleriniz..?

MAG BOSS LIFE okuru ve abonesiyim. Her ay titizlikle araştırdığınız konuları büyük bir keyifle okuyor ve takip ediyorum. Derginizin içeriği biz sanayicileri son derece bağlayan konular olması sebebi ile bu durumun devam edeceğinden emin olmanız gerekli diye düşünüyorum. Tüm Ankaralı işadamları ve sanayici büyüklerime ve sizlere, saygı ve sevgilerimi arz ediyorum. n

u

MAG BOSS LIFE

85


KİTAP

Kızışan Ortamda Liderlik Danny Cox

anny Cox, meslek yaşamına ses ötesi uçakların test pilotu olarak D başlamış bir üst düzey yönetici. ‘Kı-

zışan ortam’ derken kastettiği kriz eşiği ve kriz durumlarının ne olduğunu yaşamla ölüm arasındaki ince çizgi üzerinde defalarca gidip gelirken öğreniyor. Ölüm kalım meselesi deyişinin onun için mecazi bir ifade değil, gerçeğin ta kendisi olduğu nice sınavdan geçiyor. Ve her etkili liderin sahip olduğu bir nitelikle yaşamın bir alanında öğrendiklerini bambaşka alanlarında yararlanılabilecek deneyimlere dönüştürüyor. En zorlu koşullarda uçağı hızla yaklaşan dağa çakmadan güvenli bir şekilde hedefine ulaştırma sanatını iş dünyasında da yetkinleştiriyor. Kızışan Ortamda Liderlik’te Cox, insanı ‘kazanmaya’ yönelik bir liderliğin haritasını çiziyor. Pilotluktan edindiği disiplinle önerilerini hayat tarafından test edip onaylanmış bir birikimden süzüyor ve benzersiz bir mizah duygusuyla sunuyor. Bu kitabın, liderliğini pekiştirmek isteyenler ile yöneticilikten liderliğe geçişte esin arayanlar kadar, insan kazanma sanatında incelmek isteyenlere de söyleyecek çok şeyi var.

Irvin Yalom: “Günübirlik Hayatlar” Günün en çok satan kiyaplarından olan Günübirlik Hayatlar, Elif Okan Gezmiş’in çevirisiyle raflarda. Tanıtım bülteni şöyle diyor: “Roma İmparatoru ve filozof Marcus Aurelius, “Hepimizinki günübirlik hayatlar; hatırlayanın, hatırlanandan farkı yok” diye yazmış. İşte ünlü psikiyatr Irvin Yalom da bu sonsuz varoluşun küçük bir parçasını işgal eden günübirlik hayatları, yani bizi yazıyor… Yalom yıllarca üzerinde çalıştığı bu kısa hikâyelerde hastalarının mücadelelerini konu ettiği kadar kendi sarsıntılarını da anlatıyor ve iki önemli sorunun üzerine gidiyor: Kısa da olsa nasıl anlamlı bir yaşam sürüp her günün tadına varabiliriz? Ve kaçınılmaz son olan ölüm gerçekten ne ifade ediyor? Öfke sorunu yaşayan bir kadın, her istediğine sahip ancak bir türlü mutlu olmayı bilmeyen bir iş adamı, insanın bu dünyadaki konumu üzerine düşünen ve bir yandan da kendi acısıyla başa çıkmaya çalışan yeni mezun bir psikolog… Irvin Yalom’un gerçek psikoterapi seanslarından derlediği bu hikâyeler, zorlukları ve tatlı anlarıyla yaşamı bir bütün olarak kabullenmeyi öğretirken aynı sayfaya her baktığınızda farklı şeyler görebileceğiniz bir başucu kitabı olduğunu kanıtlıyor.” Pegasus Yayınları / 208 Sayfa

Nöro Marketing

Takım Oyunu

üzerinde yapılan son araştırB eyin maların ışığında yazılmış bir kitap.

okuyucunun düşünsel ve kuramsal çerçevelerini farklı boyutlara taşıyacak nitelikte. Toplam Kalite Yönetimi felsefesinin bütünsel bakışı içerisinde, öğrenen kurumlar, yalın üretim, yenileşim yönetimi, insan kaynakları yönetimi, kurumsal sosyal sorumluluk, kriz yönetimi gibi çok çeşitli alanlarda ilgiyle okunabilecek bir kaynak.

Devrim niteliğinde pazarlama çalışmaları örneklediği iddiasındaki kitap, size müşterileriniz üzerinde büyük etki bırakabileceğiniz, akılda kalıcı sunumlar sunma çabasında. Bu teknikler, “müşteriden tepki almayı garantileyen 6 uyarıcı; içerik ile mesajın sunumunu paralel hale getiren 4 adım; ‘eski beyne’ hitap eden 6 mesaj yapıtaşı; sunumunuzu diğerlerinden farklılaştıracak 7 etki artırıcı” gibi paketler halinde sunuluyor. Kısaca, nörobilimin satış ve ikna etkililiğinizi çabucak artıracak keşifleri..

ünümüzde internet, coğrafya, maG liyet ve zamanla ilgili engelleri kaldırdı. Tüm bloglar ve sosyal network

Hayy Kitap / 272 Sayfa

MediaCat Kitapları / 180 Sayfa

Profil Yayıncılık / 144 Sayfa

Sistem Yayıncılık / 339 Sayfa

Paradigma Değiştirenler Ömer Özkan

Değiştirenler’de on P aradigma seçkin uzmanla yapılan söyleşiler,

86

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Patrick Renvoisé & Christophe Morin

Seth Godin

ağları, mevcut takımların daha da büyümelerine ve yeni takımların doğmasına olanak sağlıyor. Takım Oyunu, bu eski fikri yeni dünyanın mefhumlarıyla irdeleyen bir kitap. Tanıtım bülteninde yazdığına göre, “sizi, çalışanlarınızı, müşterilerinizi, yatırımcılarınızı, inananları, hobisi olanları, okuyucuları yönetmeniz için karşınıza çıkan fırsatları düşünmeye sevkedecek”. Ve ABD eski senatörü Bill Bradley’e göre, “Her birimize günümüzün yeni dünyasında nasıl liderlik yapacağımızı öğretiyor”.



DOSYA

Vakıf Üniversiteleri Doğrudan devlete bağlı olmayan, bir vakıf tarafından özerk olarak işletilen vakıf üniversiteleri, Yükseköğretim Kurulunun önerisi üzerine kanunla kurulan kurumlar. Vakıfların üniversite kurabilmeleri için, üniversitenin en az iki fakülteden oluşması, bu fakültelerin bünyelerinde fen ve edebiyat alanları ile ilgili eğitim programlarının mevcut olması, fen ve edebiyat programlarının üniversitenin ilk açılacak eğitim programları arasında yer alması ve üniversitenin eğitim-öğretime başlayacağı yıl bu programlara öğrenci alınacağının taahhüt edilmesi gerekiyor. (Yerleştirmeler yine YÖK tarafından yapılıyor.)

Paralı eğitim vermekte olduklarından ilk ve ortaöğrenim döneminde velilerin zihnini kurcalayan denklem üniversite döneminde de aktif: Çocuğum yeterli eğitimi alacak, gerekli desteği görecek mi, yoksa göz koyduğumuz okul sadece bir ticari işletme mi? Ve/Veya: Düzgün bir eğitim alacak olsa bile, devlet üniversiteleriyle arasındaki belirsiz farkın artıları bütçemi bu denli zorlamama değecek mi? Gerçekten de, vakıf üniversitelerinin yıllık eğitim ücretlerine öğrencilerin barınma, ders araç gereçleri, yemek ve ulaşım giderleri de eklendiğinde, öğrenimleri süresince yapacakları masraf çoğu veliler için ufak bir servet değerinde.

88

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Böylesi denklemlerle cenk edene, belki de mütevazı ama derli toplu küçük bir rehber olur düşüncesiyle, ülkemizin belki de en önemli meselesi olan eğitim’i ana konu olarak belirlediğimiz bu sayımızda, önde gelen vakıf üniversitelerinin kısa tanımlarla ama bir arada görülebileceği küçük bir rehber hazırladık. 1984 yılında Bilkent Üniversitesi’nin kurulmasıyla başlayan, 90’lı yıllarda Koç, Sabancı ve Beykent Üniversitelerinin çıkışının ardından yeni binyılla birlikte giderek çoğalan vakıf üniversitelerinin en seçkinleri ve son yıllarda en çok dikkat çekenleri, kuruluş tarihleri sırasıyla sayfalarımızda.. (Öğrenci Sayıları geçtiğimiz yıllara ait rakamlardır. 20152016 Eğitim Yılı ücretlerinde üniversitelerin bünyesindeki Meslek Yüksekokulu vb ücretler listeye dahil edilmemiş, sadece Fakülte ücretleri listelenmiştir.)


BİLKENT ÜNİVERSİTESİ

Türkiye’nin ilk vakıf üniversitesi olarak, Yükseköğretim Kurulu’nun kurucu başkanı olan Profesör İhsan Doğramacı tarafından 20 Ekim 1984 tarihinde kurulan Bilkent Üniversitesi, kuruluş amacını eğitim kalitesi, bilimsel araştırma ve yayınları ile kültür ve sanat faaliyetleri açısından dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında yer almak olarak açıklamış, bu amaç doğrultusunda üniversiteye ‘Bilim Kuruluş Yılı: 1984 w

İli: Ankara

Kenti’nin kısaltılmışı olan Bilkent adı verilmişti. Hacettepe Üniversitesi’nin Beytepe kampüsü ile ODTÜ’nün Ankara yerleşkesinin arasında bulunan okul Ankara-Eskişehir yolunun 12. kilometresinde, 5000 dönümlük arazi üzerine yerleşmiş 3 kampüs halinde yer alıyor. Yeni bir okul olmasına rağmen yaptığı önemli atılımlarla dikkati çeken üniversite, Times Higher Education Dünya Üniversiteleri 2010 sıralamasında ise dünyanın en iyi 112., Avrupa’nın en iyi 32., Türkiye’nin ise en iyi üniversitesi olarak yer almıştı.

w Öğrenci Sayısı: 11.270 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücreti: 26.080 TL

KOÇ ÜNİVERSİTESİ 1993 yılında İstanbul İstinye’de eğitime başlayan Koç Üniversitesi, 2000 yılında Rumelifeneri yolu üzerindeki kalıcı kampüsüne taşındı. İnsani Bilimler ve Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, Fen, Mühendislik, Hukuk ve Tıp Fakülteleri ve Hemşirelik Yüksek Okulu ile, 22 lisans, 27 yüksek lisans, 13 doktora programı, 400 öğretim üyesi ve 5.130 öğrenciyle işlev gören okul, geçtiğimiz yıllarda vakıf üniversiteleri arasında yıllık lisans öğrenim bedelinin en yüksek olduğu iki üniversiteden biriydi. Bu ücret yarı yarıya düştü. Kuruluş Yılı: 1993

w İli: İstanbul w Öğrenci Sayısı: 5130 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücreti: 22.440 TL MAG BOSS LIFE

89


SABANCI ÜNİVERSİTESİ

Hacı Ömer Sabancı Vakfı önderliğinde Sabancı topluluğu tarafından 1994 yılında kurulan Sabancı Üniversitesi, İstanbul’un Kocaeli sınırındaki Tuzla’da, yerleşik kamu tüzel kişiliğine haiz bir Vakıf Üniversitesi. Türkiye’de liberal bilimler tarzı eğitim veren tek yüksek öğretim kurumu olan Sabancı Üniversitesi’nin sisteminde, tüm öğrenciler ilk sene bir çekirdek ders grubuna tabi tutuluyor, ikinci sınıfta belirli bir bölüme odaklanılıyor ve programlarını ikinci sınıftaki deneyimlerinin sonucuna göre seçebiliyorlar. Okul, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ve dahilinde Istanbul Politikalar Merkezi, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, Yönetim Bilimleri Fakültesi ve Diller Okulu olmak üzere, 3 Fakülte bir dil okulundan oluşuyor. Kuruluş Yılı: 1994 w İli: İstanbul w Öğrenci Sayısı: 2800 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücreti: 42.000 TL 90

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


BEYKENT ÜNİVERSİTESİ

Adem Çelik - Beykent Eğitim Vakfı tarafından 1997 yılında kurulmuş, kamu tüzel kişiliğine sahip bir vakıf üniversitesidir. 48 lisans, 37 ön lisans, 55 lisansüstü programı; 8 Fakülte, 1 Meslek Yüksekokulu, 4 Yüksekokul bulunduran Beykent Üniversitesi’nin mezun sayısı 20.000’i aşmış durumda. Kuruluş Yılı: 1997 w

İli: İstanbul

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 1999-2004 yılları arasında Profesör ünvanı ile yönetim kurulu üyeliği, senato üyeliği ve uluslararası İlişkiler bölümü başkanlığı görevlerini üstlendiği üniversite, Rektörlük Mühendislik ve Mimarlık, Fen Edebiyat, Güzel Sanatlar, İletişim, İktisadi ve İdari Birimler Fakülteleri, Yabancı Diller Yüksekokulu, Hayat Boyu Öğrenme-Uygulama ve Araştırma Merkezi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ve Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümleri ile Ayazağa-Maslak Yerleşkesinde hizmet veriyor.

w Öğrenci Sayısı: 17.000 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 22.300 - 26.500 TL

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile Haberal Eğitim Vakfı tarafından 1994 yılında Ankara’da kurulan okul, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden biri. Diş Hekimliği, Eğitim, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık, Hukuk, İktisadi ve İdari Bilimler, İletişim, Mühendisli, Sağlık Bilimleri, Ticari Bilimler ve Tıp Fakülteleri; Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler, Eğitim Bilimleri, Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler, Sağlık Bilimleri, Transplantasyon ve Gen Bilimi, Yanık, Yangın ve Doğal Afetler Enstitüleri; Sosyal Bilimler, Sağlık Hizmetleri, Teknik Bilimler, Adana Sağlık Hizmetleri, Kazan,Konya Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulları ve Konservatuar ve Orkestra Akademik gibi yüksekokullar barındıran okulun Ankara dışında Adana’da da yüksekokul ve ilk ve ortaöğretim okulları bulunuyor. Kuruluş Yılı: 1994

w İli: Ankara w Öğrenci Sayısı: 9300 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 24.500 - 36.000 TL MAG BOSS LIFE

91


YEDİTEPE ÜNİVERSİTESİ

Yeditepe Üniversitesi, Bedrettin Dalan ve İstanbul Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından, ‘Atatürkçü düşüncelerin ışığında, ilke ve inkılaplarına tam bağlı ve laik, çağdaş, araştırmacı ve yenilikçi, temel kültür konularına ve teknolojiye hakim, dünya kültürüne erişmiş, özbenliğini güçlendirmiş gençler yetiştirme’ hedefiyle 1996 yılında İstanbul’da kuruldu. Anadolu Yakası’nda, Kayışdağı’nın eteklerinde Selçuklu tarzından esinlenmiş mimarisi ile 125 bin metrekarelik bir alana yerleşmiş olan okulun 13 fakültesi, 5 enstitüsü ve 1 yüksekokulu bulunuyor. Kuruluş Yılı: 1996 w İli: İstanbul w Öğrenci Sayısı: 16.000 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 18.000 - 51.000 TL

TOBB EKONOMİ ve TEKNOLOJİ ÜNİVERSİTESİ

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi ya da kısaca TOBB ETÜ, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin bir iştiraki olan Türkiye Odalar ve Borsalar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından 2003 yılında Ankara’da kuruldu. Okul, 6 Fakülte (Mühendislik, Tıp, İktisadi İdari Bilimler, Hukuk, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık, Fen-Edebiyat), 2 Enstitü ve bir de Yabancı Diller Okulundan oluşuyor. Kuruluş Yılı: 2003 w İli: Ankara w Öğrenci Sayısı: 5000 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 25.920 - 35.520 TL 92

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ

Kadir Has tarafından 1997 yılında İstanbul’da kurulan üniversite, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Hukuk Fakültesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, MühendisKuruluş Yılı: 1997 w

İli: İstanbul

lik ve Doğa Bilimleri Fakültesi ve İletişim Fakültesi ve Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu ile birlikte 2 yıllık önlisans programları olarak Kadir Has Meslek Yüksekokulu ve Adalet Meslek Yüksekokulu’nu bünyesinde bulunduruyor.

w Öğrenci Sayısı: 17.000 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 22.300 - 26.500 TL

HALİÇ ÜNİVERSİTESİ Bizim Lösemili Çocuklar Vakfı tarafından 1998 yılında İstanbul’da kurulan üniversite, 6 Fakülte (Fen-Edebiyat, Mühendislik, Tıp, İşletme, Mimarlık, Güzel Sanatlar), 1 Konservatuvar, 3 Yüksekokul, 4 Meslek Yüksekokulu, 3 Enstitü, 6 kampüsten oluşuyor. Kuruluş Yılı: 1998 / İli: İstanbul / Öğrenci Sayısı: 6000 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 18.500 - 29.000 TL MAG BOSS LIFE

93


İZMİR EKONOMİ ÜNİVERSİTESİ

İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından 2001 yılında kurulan ve hem İzmir hem de Ege Bölgesinin ilk vakıf üniversitesi olan okulda 7 Fakülte (Mühendislik ve Bilgisayar Bilimleri, Güzel Sanatlar ve Tasarım, Fen-Edebiyat, İletişim, Hukuk, İşletme, Sağlık) 2 Enstitü ve 4 Yüksekokul bulunuyor. Kuruluş Yılı: 2001

w İli: İzmir w Öğrenci Sayısı: 6300 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 25.200 - 26.400 TL

ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ

Acıbadem Sağlık ve Eğitim Vakfı tarafından 2007’de İstanbul’da kurulmuş olan bu -kâr amacı gütmeyen- vakıf üniversitesi, ana hedefini ‘sağlık bilimleri alanındaki tüm bilim dallarını bir araya getirmek’ olarak belirlemiş, Kuruluş Yılı: 2007 w 94

İli: İstanbul

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

ancak sağlık dışı alanlara yönelimleri de var. Tıp, Sağlık Bilimleri, Fen-Edebiyat ve Mühendislik adlarıyla 4 Fakülte içeren okul, yine sağlık bilimleriyle ilgilenen 1 Enstitü ve 2 Yüksekokul içeriyor. Eğitime 2009 yılında Maltepe’de başlayan üniversite, 2011 yılından bu yana Ataşehir’deki kampüsünde faaliyet gösteriyor.

w Öğrenci Sayısı: 1000 w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 23.175 - 55.000 TL


MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ

Türkiye Eğitim Sağlık ve Araştırma Vakfı tarafından 2009 yılında İstanbul’da kurulan üniversite, tarzını ve niteliğini ‘yaşanası bir dünyaya yön verenlerin üniversitesi’ sloganıyla ifade ediyor. 11 Fakülte Kuruluş Yılı: 2009 w

İli: İstanbul

(Diş Hekimliği, Eczacılık, Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık, Eğitim, Hukuk, İnsan ve Toplum Bilimleri, Mühendislik ve Doğa Bilimleri, İşletme ve Yönetim Bilimleri, Sağlık Bilimleri, Tıp, Uluslararası Tıp), 4 Enstitü, 1 Yüksekokul, 4 Meslek Yüksekokulu ve 7 Araştırma Merkezi içeren okul, faaliyetlerini Haliç ve Kavacık yerleşkelerinde sürdürüyor.

w Öğrenci Sayısı: ? w 2015-2016 Akademik Yılı Eğitim Ücretleri: 19.000 - 56.000 TL

ÖZYEĞİN ÜNİVERSİTESİ Hüsnü M. Özyeğin Vakfı tarafından 2007 yılında İstanbul’da kurulan Özyeğin Üniversitesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2015 yılı Girişimcilik ve Yenilikçilik endeksinde Türkiye’nin en iyi 7. üniversitesi olarak görünüyor. Çekmeköydeki okul, Hukuk, İşletme, Mimarlık ve Tasarım, Mühendislik, Sosyal Bilimler adlarıyla 5 Fakülte, 2 Enstitü ve 3 Yüksekokuldan oluşuyor. Kuruluş Yılı: 2007 İli: İstanbul Öğrenci Sayısı: 1500 2015-16 Akademik Yılı Eğitim Ücreti: 29.500 TL MAG BOSS LIFE

95


VİTRİN

Ateş Pahası

A

lfred Dunhill tek elle kullanılabilen çakmağı 1924 yılında icat ettikten sonra, çakmaklar uzun süre kullananına ayrıcalık sağlayan teknolojik bir gereç hüviyetindeydi. Değer atfedilen bu nesneler elbette özenle üretilmiş şık ve hoş şeyler olarak mücevher sınıfına da girdiler. Her zamanki gibi bugün de, çakmaklar lüks çizgideki değerlerini sürdürüyor, son moda lüks çakmaklar insanların dikkatini çekmeye devam ediyor. Değerli materyallerle üretilmiş bazı el yapımı çakmaklar ise çoktan koleksiyoncu raflarındaki özel yerlerini aldılar. İşte bu değerli nesnelere verilmiş emeğin ürünlerinden küçük bir seçki:

ö Fabergé

R

esimdeki Fabergé mücevher çakmak, 19081917 yılları arasında Henrik Wigstrom tarafından St. Petersburg’da yapılmış. Yuvarlak köşeli basit bir dikdörtgen olan bu parçanın beyaz üzerine altın çizgileri, kapak sınır alanında ise yaprak ve meyve desenleri içeren yatay bir hat var. Bu şık Fabergé çakmak, Christie Müzayede Evinde 2010 yılında 30.000 Dolara satıldı.

ö Cartier

P

aris’te yapılmış bu siyah gövdeli art deco parça, gövdesi platin ve emayeden oluşturulmuş, kapağı elmasla süslenmiş bir Cartier. Tepe kapağı mekanizması üzerindeki ışıltılı set, 80 yıllık tek-kesim 2,75 karatlık elmas.

96

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

ö St.Dupont Ligne 2

P

aris lüks eşya markası S.T. Dupont, en pahalı lüks çakmak modelleri olan Ligne 2 Champagne’i 2009 yılında piyasaya sürdüğünde kendi rekorunu kırmıştı. Şu anda 79.000 Dolarlık fiyatla dünyanın en pahalılarından biri olan çakmak, som altın, beyaz altın, gül altın ve pırlanta olmak üzere 4 çeşit değerli materyalden oluşturuldu. Her çakmak, 18 ayar beyaz altın ve 5,2 karatlık 462 elmas ile süslenmiş.



DOSYA

Türkiye’nin Eğitimdeki Hali Türkiye, PISA 2012 sonuçlarına göre, matematik, fen ve okuma-anlama becerilerinde OECD ortalamasının çok gerisinde..

B

aşta OECD ülkeleri olmak üzere dünya ekonomisinin yüzde 80’ini temsil eden 65 ülkeden 15 yaşındaki öğrencilerin katıldığı, 3 yılda bir yapılan ve uluslararası bir eğitim ölçme-değerlendirme sistemi olan PISA (The Programme for International Student Assessment) 2012 sonuçlarına göre, Türkiye, matematik, fen ve okuma-anlama beceri konularında OECD ortalamasının çok gerisinde. Şangay bölgesi, Singapur, Hong Kong ve Güney Kore’nin ilk sıralarda yer aldığı değerlendirmeye göre, 65 ülke arasında genel ortalamada 45. sırada bulunan Türkiye, matematikte 44., okuma-anlama becerilerinde 42., fen bilgisinde ise 43. sırada. Buna göre, Yunanistan, Slovenya, İsrail ve Rusya gibi ülkelerin gerisinde, Endonezya, Ürdün ve Kazakistan’ın da aralarında yer aldığı pek çok Ortadoğu ve Asya ülkesinin ise önünde. PISA’nın tüm sınavlarında elde edilen genel sonuçlara göre, Şangay’daki öğrencilerin %30,8’i, Singapurlu öğrencilerin %20’si Seviye 6’da, Şangay’lı öğrencilerin sadece %1’i Se-

98

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

viye 1’in altında iken, Türk öğrencilerin %67’si Seviye 1’in altında. Okuma becerileri kıstas alınarak yapılan ve 6, 5, 4, 3, 2, 1a, 1b ve 1b’nin altı olarak 8 seviyeye ayrılan değerlendirmeye göre, Seviye 5 ve Seviye 6’da bulunan toplam öğrenci yüzdelerinde OECD ortalaması yüzde 6. Bu oran Şangay’da %25, Singapur, Japonya, Hong Kong’da %15’in üstünde. Şangay’da öğrencilerin %77’si Seviye 3 ve üzerinde iken, Türkiye’de Seviye 6’da bulunan öğrenci yüzdesi neredeyse 0. Seviye 5 ise %2’nin biraz üstünde. Türkiye’de öğrencilerin %30’u okuma becerilerinde Seviye 3’te, %30’u Seviye 2’de. %22’si ise Seviye 1 ve altında. Türkiye gibi Seviye 5 ve 6’da %5’ten daha az öğrencisi olan ülkeler, Kolombiya, Arjantin, Endonezya, Katar, Peru, Ürdün, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri ve Sırbistan gibi ülkeler. (Seviye 6, çok sayıda çıkarımın yapılması, detaylı karşılaştırmaların yapılması, birden fazla ve uzun metin arasında bağlantılar kurabilme gibi üst düzey okuma becerilerini içeriyor. Seviye 5 de bu becerilerin aynı şekilde fakat daha kısa metinlerde kullanımını içeriyor.)


u

B

irleşmiş Milletler 2005 Yılı Gelişme Programı Raporu’na göre ülkelere göre okuryazarlık oranları ise şöyle:

1. Avustralya, Avusturya, Belçika, Kanada, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Almanya, İzlanda, İrlanda, Japonya, Lüksemburg, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç, İsviçre, İngiltere (%99,9) 2. Estonya (%99,8) 3. Barbados, Letonya, Polonya, Slovenya (%99,7) 4. Belarus, Litvanya, Slovakya (%99,6) 5. Kazakistan, Tacikistan (%99,5) 6. Ermenistan, Rusya, Ukrayna (%99,4) 7. Macaristan (%99,3) 8. Brezilya (%99,2) 9. Özbekistan, Tonga (%98,9) 10. Azerbaycan, Türkmenistan (%98,8) 11. Arnavutluk, Kırgızistan, Samoa (%98,7) 12. İtalya, Trinidad & Tobago (%98,5) 13. Bulgaristan (%98,2) 14. Hırvatistan (%98,1) 15. Güney Kore (%97,9) 16. Moğolistan, Saint Kitts & Nevis (%97,8)

17. İspanya, Uruguay (%97,7) 18. Yunanistan (%97,5) 19. Romanya (%97,3) 20. Arjantin, Maldiv Adaları (%97,2) 21. ABD (%97) 22. Küba, İsrail (%96,9) 23. Güney Kıbrıs (%96,8) 24. Guyana (%96,5) 25. Moldova (%96,2) 26. Makedonya (%96,1) 27. Grenada (%96) 28. Kosta Rika (%95,8) 29. Şili (%95,7) 30. Bahama Adaları (%95,5) 31. Bosna-Hersek (%94,6) 32. Kolombiya (%94,2) 33. Hong Kong (%93,5) 34. Venezuela (%93) 35. Fiji (%92,9) 36. Brunei (%92,7) 37. Filipinler, Tayland (%92,6) 38. Malta, Portekiz, Singapur (%92,5) 39. Filistin, Panama, Şeysel Adaları (%91,9)

MAG BOSS LIFE

99


DOSYA n

40. Paraguay (%91,6) 41. Ekvador (%91) 42. Çin (%90,9) 43. Sri Lanka (%90,4) 44. Vietnam, Meksika (%90,3) 45. St Lucia (%90,1) 46. Zimbabve (%90) 47. Ürdün (%89,9) 48. Myanmar (%89,7) 49. Katar (%89,2) 50. Malezya (%88,7) 51. Nauru (%88,4) 52. Türkiye (%88,3) 53. St Vincent & Granada Adaları (%88,1) 54. Dominik, Surinam (%87,7) 55. Endonezya (%87,9) 56. Bahreyn, Dominik Cum, Peru (%87,7) 57. Jamaika (%87,6) 58. Bolivya, Lübnan (%86,5) 59. Antiga & Barbuda (%85,8) 60. Namibya (%85) 61. Moritus (%84,3) 62. Ekvator Ginesi (%84,2) 63. Sao Tome & Principe (%83,1) 64. Kuveyt, Suriye (%82,9) 65. Kongo (%82,8) 66. Güney Afrika Cum. (%82,4) 67. Libya (%81,7) 68. Lesotho (%81,4) 69. Honduras (%80)

2013 TÜİK verilerine göre

E

ğitim durumları ve mezun oranlarında açıklanan verilere göre Eğitim Durumuna Göre Nüfus Dağılımı şu şekilde: (%21) 11,617,159 kişi – 15 yaş ve üzeri ilköğretim mezunu (%22) 12,096,830 kişi – Lise veya dengi okul mezunu (%5) 2,849,999 kişi – Ortaokul veya dengi okul mezunu (%28) 15,220,028 kişi – İlkokul mezunu (%11) 5,913,187 kişi – Yüksekokul veya fakülte mezunu (%1) 416,741 kişi – Yüksek lisans mezunu (%0.3) 122.619 kişi – Doktora mezunu (%5) 2,784,257 kişi – Okuma yazma bilmeyenler (%7) 3,784,667 kişi – Okuma yazma bilen fakat okul bitirmemiş olanlar

100

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

70. El Salvador (%79,7) 71. Suudi Arabistan (%79,4) 72. Svaziland (%79,2) 73. Botsvana (%78,9) 74. Birleşik Arap Emirlikleri (%77,3) 75. İran (%77) 76. Belize (%76,9) 77. Nikaragua (%76,7) 78. Solomon Adaları (%76,6) 79. Cape Verde (%75,7) 80. Umman (%74,4) 81. Tunus (%74,3) 82. Vanuatu (%74) 83. Kamboçya, Kenya (%73,6) 84. Gabon (%71) 85. Madagaskar (%70,6) 86. Cezayir (%69,8) 87. Tanzanya (%69,4) 88. Guatemala (%69,1) 89. Uganda (%68,9) 90. Laos (%68,7) 91. Kamerun, Zambiya (%67,9) 92. Angola, Nijerya (%66,8) 93. Cibuti (%65,5) 94. Kongo Cum. (%65,3) 95. Malavi (%64,1) 96. Ruanda (%64) 97. Hindistan (%61) 98. Sudan (%59) 99. Burundi (%58,9)

Türkiye’de Eğitim istatistiklerine göre Yaş T ÜİK Gruplarına Göre Okuma Yazma Oranları şöyle:

6-13 yaş grubunda 10 binde 3 (%0.03) 14-17 yaş grubunda binde 2 (%0.22) 18-21 yaş grubunda yüzde 1 (%1.03) 22-24 yaş grubunda yüzde 1.7 (%1.70) 25-29 yaş grubunda yüzde 1.7 (%1.77) 30-34 yaş grubunda yüzde 1.7 (%1.79) 35-39 yaş grubunda yüzde 1.6 (%1.67) 40-44 yaş grubunda yüzde 2 (%2.08) 45-49 yaş grubunda yüzde 3.1 (%3.13) 50-54 yaş grubunda yüzde 4.6 (%4.61) 55-59 yaş grubunda yüzde 7.6 (%7.69) 60-64 yaş grubunda yüzde 12 (%11.99) 65 yaş üzeri gruplarda yüzde 25.3 (%25.37)

100. Doğu Timor (%58,6) 101. Papua Yeni Gine (%57,3) 102. Eritre (%56,7) 103. Komor (%56,2) 104. Mısır (%55,6) 105. Gana (%54,1) 106. Togo (%53) 107. Haiti (%51,9) 108. Moritanya (%51,2) 109. Fas (%50,7) 110. Yemen (%49) 111. Pakistan (%48,7) 112. Orta Afrika Cum, Nepal (%48,6) 113. Fildişi Sahili (%48,1) 114. Butan (%47) 115. Mozambik (%46,5) 116. Etiopya (%41,5) 117. Bangladeş (%41,1) 118. Gine (%41) 119. Gine-Bisso (%39,6) 120. Senegal (%39,3) 121. Gambiya (%37,8) 122. Benin (%33,6) 123. Sierra Leone (%29,6) 124. Çad (%25,5) 125. Mali (%19) 126. Nijer (%14,4) 127. Burkina Faso (%12,8) (Bu listede, müslüman ülkeleri -Türkiye’nin aralarındaki yerini de görmek üzere- yeşil renkte gösterdik.)

yaş ve üzeri Yüksek 1ları5Lisans Mezunu OranTürkiye’de %0,76. En çok sayıda yüksek lisans mezunu çıkaran şehirler Ankara, İstanbul, Eskişehir, İzmir ve Yalova iken, listenin en sonundaki ilimiz ise Muş. kuma yazma bilmeO yenlerin oranına göre belirlenen Okur Yazarlık

Oranının En Yüksek Olduğu İller sıralamasında ilk 3 Antalya, Tekirdağ ve İzmir iken, en düşük olduğu iller ise Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak. n



DOSYA

Rehberlik Sistemi Eğitim sistemimizdeki -özellikle devlet okullarının rutinindeki- yerini daha verimli şekilde alması umuduyla..

B

ir eğitim kurumunda eğitime başlamak, ailesinden, evinden uzakta ve oyun dışında bir programlı eğitim öğretim etkinliği sürecine katılmak için adım atan öğrenciye bu başlangıcın doğru ve sürdürülebilir olması yolunda destek vermek gerekir. Eğitim, öğrencide istendik davranış değişiklikleri oluşturma ve öğrencinin kendini gerçekleştirme sürecidir. Öğrencinin eğitimin ayrılmaz ve tamamlayıcı unsuru olan rehberlik hizmetlerinden yararlanması; • kendini tanıması, • olumlu benlik algısı kazanması, • problemlerle baş etme becerisi oluşturması, • çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum sağlaması açısından çok önemlidir. Temeli insancıl anlayış ilkesine dayanan rehberlik, okul içinde eğitim öğretim programı doğrultusunda öğrenciye, okul dışında da bu programa bağlı sürecin işleyişini etkinleştirmek adına öğrenci velilerine destek verir. Öğrencilerin sağlıklı büyüyüp gelişmesine destek olur. Fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişim sürecinde ortaya çıkabilecek sorunların büyümeden aşılmasını sağlamak için çalışmalar yapar.

102

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Rehberlik uygulamaları, öğrenci ile yakından ilgili herkesin işbirliği içinde çalışmasını gerektirdiğinden rehberlik servisi öğretmen ve ailelerle işbirliği halinde olmalıdır. Öğrenciyi merkeze alan ve onun maksimum yararını gözeterek hareket eden rehberlik servisinin uzun vadedeki en önemli hedefi, öğrencinin bütün bu hizmetlerden faydalanması, mutlu, sağlıklı, uyumlu ve hedeflerine sağlam adımlarla ulaşmış bir birey olmasıdır. Rehberlik servisi,

öğrencinin gelişim dönemi özelliklerini dikkate alarak karşılaştıkları güçlükleri tespit eder; • bunlarla baş etme sürecinin doğru tamamlanabilmesi, sorun haline dönüşmemesi için önleyici desteğin sunulmasını sağlar; • sorunun çözümüne yönelik olarak öğrenci ve veliye yönlendirme yapar; • kendini tanıyan ve kendine uygun kararlar verebilen, uyum ve iletişim becerilerine sahip, çevresine duyarlı, özgüvenli, mutlu, sağlıklı ve yaratıcı bireyler olmalarına katkıda bulunmayı amaçlar.


n

Bütün bunları gizlilik, güven ve kişilik haklarına saygı göstererek, istedikleri her konuda onları yargılamadan, koşulsuz kabul ederek yapmalıdır. Çalışmalarının genel çerçevesini; bireysel danışma, grup rehberliği, mesleki rehberlik, eğitsel rehberlik, alan seçimi, öğrencilerin gelişimlerinin izlenmesi, velilere yönelik bilgilendirici çalışmalar oluşturmalıdır. Temel insani davranışları kazandırmak, bu davranışlara karşı duyarlılık geliştirmek ve bunları yaşama katmak ko-

nusunda yardımcı olmayı da hedefleyen rehberlik servisi, Davranış Geliştirme programının etkili ve etkin şekilde tamamlanması konusunda da destek verir. Bu davranışlar: Paylaşma - Hoşgörü, Sorumluluk, Yardımlaşma, Barış - Özdenetim, Farklılıklara Saygı - Empati, Sevgi - Nezaket, Dürüstlük, Çalışkanlık - Başarı, Özgüven.. Bütün eğitim kurumlarında etkili ve etkin bir rehberlik servisinin olması öğrencinin/bireyin kendini gerçekleştirme sürecini en istendik şekilde tamamlamasını sağlayacaktır. n

MAG BOSS LIFE

103


MAKALE

EĞ-İTİM

Nazmi Arıkan

Fen Bilimleri Eğitim Kurumları Kurucusu narikan@fenbilimleri.com

Başlıkta eğitim sözcüğünün yazımında tire işaretini bilerek kullandım. Bana göre eğitim eğmek ve itmek eylemlerinden oluşmaktadır. Bir nesneyi eğmenin çeşitli yolları vardır: Bir mengeneye bağlanıp çekiçle vurulması, presle sıkıştırılması, yay gibi gerilmesi ya da cam ustasının ısıttığı camı sevgiyle şekillendirmesi gibi. Bir nesneyi itmenin de çeşitli yolları vardır: Gerili yaydan okun fırlatılması, gazına basılan arabanın ileriye fırlaması gibi.. Bir çocuğu, genci eğitmenin de binlerce yolu vardır: Çocuğu ailede, sokakta, örgün ve yaygın eğitim kurumlarında şekillendirerek topluma bırakıyoruz. Ülkemizde eğitim hizmetleri devlet ve özel sektör tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde yapılmaktadır. Okulların açılması yaklaşık bir ay süreyle ertelendi. Erteleme, Milli Eğitim Bakanlığı’nın, okulların ve velilerin okula başlama hazırlıklarını gözden geçirmelerine yarayacaktır. Çocuğu 7., 8., 11. ya da 12. sınıfta olan velilerin bir üst okula hazırlık diye önemli bir sorunları var. Bu durumda olan çocukların ve velilerin ne yapması gerektiği sorusuna yanıt bulmaya çalışacağız. Bilindiği gibi dershaneler yasayla kapatıldı. Anayasa Mahkemesi bu yasayı iptal etti. Şu anda dershanelerin yerine yeni kurumlar oluştu ve oluşmaya devam ediyor. Bu kurumları özellikleriyle tanımaya çalışalım:

1. TEMEL LİSELER Dershane sahiplerinden isteyenler kurumlarını temel liseye dönüştürdü. Bu okullar dört yıl süreyle eğitim yapacak, dört yılın sonunda standartlara uygun okula dönüşecek. İsteyen öğrenci mevcut okulundan kaydını alarak Temel Liseye kayıt yaptırabilecek. Notlarını ve diplomasını Temel Liseden alacak, orta öğretim başarı puanı

104

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

bu okulun ve önceki okulun verdiği notlardan oluşacak. Avantajları: Temel Liseler dershanelerden dönüştüğü için öğrencinin sınavlara hazırlık süreçleri iyi yönetilecektir. Velinin özel ders gideri azalacaktır. Okul ve sınava hazırlık merkezleri arasındaki koşuşturma ortadan kalkmış olacaktır. Dezavantajları: Öğrenciler, bahçesiz binalarda uzun süre kalmanın zorluklarına katlanacaklar.

2. ETÜT EĞİTİM MERKEZLERİ: İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin okullarındaki dersler bittikten sonra gidecekleri eğitim kurumlarıdır. Öğrencilerin okul derslerindeki eksikliklerinin giderildiği, çeşitli etkinliklerle sosyal ve kültürel gelişmelerine yardımcı olunduğu bu kurumlarda, Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğine göre TEOG sınavına hazırlık yapılamaz. Ancak hayatın pratiği bunun böyle olmayacağını gösteriyor.

“Özel eğitim kurumları, ilerleyen yıllarda dershanelerin yerini alacak diye düşünüyorum. Milli Eğitim Bakanlığı bu kurumların dershane gibi algılanmasını istemediği için en fazla üç dersten kurs açma hakkı tanımıştır.” 3. ÖZEL ÖĞRETİM KURSLARI: Bu eğitim kurumları Temmuz 2015 tarihinden sonra eğitim hayatımıza girdi. Bu kurumlar ilerleyen yıllarda dershanelerin yerini alacak diye düşünüyorum. Bu kursların temel işlevi öğrencileri sınavlara hazırlamaktır. Milli Eğitim Bakanlığı bu kurumların dershane gibi algılanmasını istemediği için en fazla üç dersten kurs açma hakkı tanımıştır. Öğrencinin sınava hazırlıkla ilgili tüm ihtiyacının bu kurumlarda karşılanmasına izin verilmeyecektir. Örneğin kurumun açılış iznini aldığı üç ders matematik,


n

fizik ve kimya ise diğer dersler bu kursta anlatılamayacaktır! Özel öğretim kursları müstakil girişi olan binalarda açılır ve bir binada ikinci kursa izin verilmez.

4. ÖZEL DERS BÜROLARI: Milli Eğitim’den izinsiz olarak faaliyette bulunan yerlerdir. Bir veya daha fazla öğretmen tarafından açılan bu yerler, şikâyet olması durumunda valilikçe kapatılır.

5. DERS EVİ, SINAV UYGULAMA MERKEZİ, EĞİTİM DANIŞMANLIĞI vb: Değişik isimlerle ders veren bu yerler yasadışıdır. Sınavlara hazırlanan öğrencilerin velileri ne yapmalı? Milli Eğitim Bakanlığı izin verdiği her kuruma Kurum

Açma ve Öğretime Başlama Ruhsatı verir. Eğitim sektöründe ruhsatsız iş yapan işletmeler tespit edildiğinde kapıları mühürlenerek kapatılır. Veli, çocuğunu Temel Liseye gönderebilir. Bu durumda öğrencinin eski okuluyla ilişkisi kesilir. Eğitime destek katkı payından yararlanmak isteyen veliler temel lise yönetimine başvurabilir. Okulunu değiştirerek Temel Liseye kaydolmak istemeyen öğrenciler Özel Eğitim Kursu’na yazılarak sınavlara hazırlanabilir. Velilerin, kurum açma ve öğrenime başlama izni olmayan yerlere itibar etmemelerini, kayıt yaptırmamalarını öneririm. Çocuklarımıza, gençlerimize ve velilerimize kolaylıklar diliyorum. 01/09/2015 n

MAG BOSS LIFE

105


DOSYA

Bir de buradan bakın Eğitim ve inovasyonda dünyanın en elit düşünürleri arasında gösterilen yazar, araştırmacı, danışman ve öğretmen Sir Ken Robinson’ın 2006 ve 2010 yıllarında yaptığı iki konuşmanın videoları, bugüne kadar 25 Milyondan fazla kez görüntülendi, 150 ülkedeki 250 Milyon insana ulaştı. Avrupa, Asya ve ABD’de hükümetlerle eğitim sistemleriyle ilgili olarak çalışmakta olan Robinson’ın o ünlü konuşmasını Eğitim Sayımız için Türkçeleştirdik:

D gidin.

ünyayı gezdikçe bir şeyin farkına varıyorsunuz: Dünya üzerindeki bütün eğitim sistemleri aynı konular hiyerarşisine sahip. Hepsi. Nereye giderseniz

Başka olasılıklar da olabileceğini düşünüyorsunuz, ama yok. Her yerde aynı: En tepede matematik ve diller, sonra sosyal bilimler ve en altta da sanat. Her yerde böyle. Ve yine her sistemde, sanat dahilinde bile bir hiyerarşi söz konusu. Okullarda drama ve dansa kıyasla resim ve müziğe doğal olarak daha fazla ağırlık veriliyor. Ve gezegenimizde çocuklara her gün matematiği öğrettiğimiz şekliyle dans öğretilen bir eğitim sistemi yok. Neden? Neden olmasın? Bence bu da önemli bir soru. Matematiğin çok önemli olduğunu düşünüyorum, ama dans da öyle. Eğer izin verilse çocuklar her zaman dans ederler, hepimiz ederiz. Hepimizin bir bedeni var sonuçta, değil mi? Gerçek şu ki, çocuklar büyüdükçe, onları sanki ‘belden yukarı doğru’ eğitiyoruz, sonra kafalarına odaklanıyoruz. Ve hafifçe bir tarafa doğru. (Neden hafifçe bir tarafa doğru olduğunu merak edenler sol lobun işlevini araştırabilirler.) Eğer bir uzaylı olsanız ve eğitimimizi merak etseniz, gelip

106

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

“eğitim ne içindir?” diye sorsanız, yanıtlar size şu genel hedefleri gösterir: Kim başarılı olarak addediliyor? Kim herkesin yapmak istediğini yapıyorsa, kim ödüllendirilmişse, kim kazanıyorsa.. Ve eğitimin bütün amacının bu olduğu yargısına varırsınız. En tepeye baktığınızda, dersiniz ki “ bu dünyanın en başarılı insanları profesörler”. En tepedeki insanlar onlar. Ben de onlardan biriyim, ne olmuş? Ben şahsen profesörleri severim, ama onları insanlığın erişebildiği en yüksek beceri seviyesinde görebilir miyim? Profesörlük de sadece normal bir yaşam biçimi çünkü. Belki daha nadir bir yaşam biçimi. Ve bunu onlara değer verdiğim için söylüyorum, profesörlerde bazı tuhaflıklar da var. Tecrübeme dayanarak söylüyorum bunu. Hepsi değil, ama çoğu, kafalarının içinde yaşarlar. Çoğunlukla da kafalarının bir tarafına meyilli şekilde. Hatta sözcüklerin tam anlamıyla bedenlerinden soyutlanmış gibidirler. Öyle ki, beden onlara tek bir şey ifade eder, o da kafalarını taşımalarına yarayan yegane araç oluşudur. Kafalarını toplantılara onun sayesinde getirip götürürler. İnsanın bedendışı deneyim (otoskopi) yoluyla kendisini yukarıdan görebilmesine bir kanıt istiyorsanız, profesörlerin konuşma yaptığı konaklamalı bir konferans etkimliğine katılın, ve son gece de onlarla birlikte bir diskoya gidin. Orada göreceksiniz ki, yaşını başını almış


u

kadınlar ve erkekler kontrolsüz bir şekilde, ritmle uyumsuz bir halde sallanıp duruyorlar. Sanki bekliyorlar ki bitsin de gitsinler ve o gece hakkında bir makale yazabilsinler. Bizim eğitim sistemimiz akademik yetenekler göz önünde bulundurularak tasarlanmıştır. Bunun böyle olmasının elbette bir sebebi vardı: Bütün sistem 19. Yüzyıldan önce, ortalıkta hiçbir eğitim sistemi yokken bir anda ortaya çıktı. Ve dahası, hepsi endüstrileşmenin ihtiyaçlarını karşılamak niyetiyle oluşturuldu. Bu yüzden hiyerarşinin temelinde iki fikir var: Birincisi, en tepede iş sahaları için en gerekli konular bulunacak.. Hatta bu yüzden büyük ihtimalle siz de okuldayken hoşlandığınız şeylerden, eğer o şekilde devam ederseniz hiçbir iş bulamayıp aç kalacağınız söylenerek uzaklaştırılacaksınız mesela.. “Müzikle uğraşıp vakit kaybetme, müzisyen olmamalısın” filan.. Mantıklı tavsiyeler tabii. Ama şimdi görüyoruz ki bu çok büyük bir yanılgıydı. Çünkü sonra dünya müthiş bir değişim girdabına girdi. Ve ikincisi, zeka algımızı domine eden akademik yetenekler. Çünkü sistemi üniversiteler şekillendirdi. Dünyadaki tüm eğitim sistemlerinde eğitim, öğrencileri üniversiteye hazırlayan bir süreç olmaktan öte bir anlam taşımıyor. Ve sonuç olarak, birçok yetenekli, zeki, yaratıcı insan aslında hiç de öyle olmadıklarını düşünüyor şimdi. Çünkü okulda iyi olduklarını düşündükleri, heves ettikleri şeylere hiç değer verilmemiş, hatta daha da kötüsü küçümsenmiş. Bence eğitim sistemini bu şekliyle sürdürerek durumu düzeltemeyiz. UNESCO’ya göre dünyada gelecek 30 yılda, tarihin başlangıcından bu yana olanların toplamından daha fazla insan mezun olmuş olacak. Sonra birden, lisans derecelerinin hiç de öneminin kalmadığını göreceğiz, çünkü artık sıradanlaşmış olacak. Ben öğrenciyken, eğer lisans dereceniz varsa bir işiniz olurdu. Eğer işiniz olmadıysa bu istemediğiniz içindi. (Doğrusunu söylemek gerekirse ben istemiyordum.) Ama şimdi lisans derecesine sahip çocuklar video oyunu oynamaya eve geri dönüyorlar, çünkü bir önceki işinizde lisans derecesine ihtiyacınız varken şimdiyse master gerekiyor. Veya bir sonraki için ise doktoraya ihtiyacınız var. Bu bir akademik enflasyon süreci. Bu da demek oluyor ki, bütün sistem ayaklarımızın altından kayıp gitmekte. Zeka algımızı köklü bir şekilde yeniden düşünmemiz gerekiyor. Zeka hakkında 3 şey biliyoruz. İlki, türlü türlü olduğu. Dünyayı tecrübe ettiğimiz yollarla düşünüyoruz. Görsel olarak, duysal olarak, kinestetik, ya da soyut, ya da devinimsel. İkincisi, zeka dinamiktir. İnsan beynindeki etkileşimlere bakarsanız, zeka mükemmel bir şekilde etkileşimlidir. Beyin

“Bütün sistem 19. Yüzyıldan önce, ortalıkta hiçbir eğitim sistemi yokken, bir anda ortaya çıktı. Dahası, hepsi endüstrileşmenin ihtiyaçlarını karşılamak niyetiyle oluşturuldu.” bölümlere ayrılmamıştır. Aslına bakarsanız, orijinal fikirlere sahip olma aşaması olarak tanımladığım yaratıcılık süreci, çoğu kez bir disipline ait bir olguyu başka bir disiplinle ifade etmekten geçiyor. Beynin böyle oluşu, elbette nedensiz değil. Bu arada, corpus callosum denilen, beynin iki lobunu birleştiren bir sinir ağı vardır. Kadınlarda daha kalındır. Büyük ihtimalle kadınlar bu yüzden aynı anda birkaç iş sürdürebiliyorlar. Bu konuda yığınla araştırma var, ama ben kendi

MAG BOSS LIFE

107


DOSYA

u

özel hayatımdan biliyorum: Karım evde yemek yapıyorsa -ki neyse ki çok sık olmuyor bu- aynı anda telefonla konuşuyordur, çocuklarla konuşuyordur, tavanı boyuyordur, bir yandan da açık kalp ameliyatı yapıyordur filan. Ama eğer ben yemek yapıyorsam, kapı kapalıdır, çocuklar dışarıdadır, telefonu meşgule almışımdır ve eğer o mutfağa gelirse rahatsız olurum. Derim ki “Terry lütfen, burada yumurta yapmaya çalışıyorum. İzin verir misin?” Hani eski bir felsefi düşünce vardır. Eğer ormanda bir ağaç devrilirse ve bunu kimse duymazsa, bu gerçekten gerçekleşmiş midir? Hatırlıyor musunuz o hikayeyi? Geçenlerde de güzel bir tişört gördüm, üzerinde şöyle yazıyordu: “Eğer bir adam ormanda aklından geçeni söylerse ve onu hiçbir kadın duymazsa, yine de hala haksız mıdır?” Ve zeka hakkındaki üçüncü şey, kendine özgü olmasıdır. Şu an yeni bir kitap yazıyorum, adı Epiphany (Tezahür). İnsanlarla yeteneklerini nasıl keşfettiklerine dair yapılmış söyleşilerden oluşuyor. İnsanların vardıkları noktalara nasıl geldiklerine hayran kalıyorum. Gillian Lynne ile yapılmış harika bir söyleşiden esinlenerek yazmıştım bu kitabı. O bir koreograf ve çok kişi onun yaptığı işleri bilir. Cats ve The Phantom of the Opera’yı yaptı örneğin. Harikadır. İngilitere’de Royal Ballet’de ona nasıl dansçı olduğunu sorduğumda iliginç bir hikayesi olduğunu söylemişti. Okuldaki hali gerçekten ümitsizmiş. Okul 30’lu yıllarda ebeveynlerine bir yazı göndermiş. Diyormuş ki, “Biz Gillian’ın öğrenme bozukluğu olduğunu düşünüyoruz.” Konsantre olamıyormuş, durduğu yerde duramıyormuş. Şimdi olsaydı hemen hiperaktivite tanısı koyarlardı değil mi? Ama bu 30’lu yıllarda oluyor ve o zaman daha hiperaktivite keşfedilmemişti.

Gillian Lynne

108

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Neyse, sonra annesiyle birlikte bir uzmanı görmeye gitmişler. O uzaktaki bir sandalyede ellerini dizlerinin üstüne koymuş oturmuş beklerken annesi 20 dakika boyunca bu uzmana Gillian’ın sorunlarını anlatmış. İnsanları rahatsız ettiğini, ödevlerini her zaman geç bitirdiğini filan.. Sekiz yaşındaki bir kızın insanlığa verdiği sorunlar. Sonunda doktor kızın yanına oturmuş ve demiş ki “Gillian, annenin anlattığı her şeyi dinledim, ve şimdi onunla özel olarak konuşmam gerekiyor. Sen burada bekle. Uzun sürmez.” Ve onu orada bırakıp annesiyle birlikte odadan ayrılmışlar, ama odadan çıkmadan önce masasının üzerindeki radyoyu açmış doktor. Odadan çıktıktan sonra ise annesine “Sadece durun ve izleyin” demiş. Onlar odadan çıkar çıkmaz kız ayağa kalkmış ve müziğe yönelmiş. Onu birkaç dakika dışarıdan izlemişler. Sonunda uzman şöyle koymuş tanısını: “Bayan Lynne, Gillian hasta değil, o bir dansçı. Siz onu en iyisi bir dans okuluna götürün.” “Sonra ne oldu?” diye sordum, “Beni bir dans okuluna götürdü” diye yanıtladı. “Sana ne kadar harika olduğunu anlatamam. Bir odaya girdik ve orası benim gibi insanlarla doluydu. Kıpır kıpır insanlarla. Düşünmek için hareket etmesi gereken insanlarla.” Düşünmek için hareket etmesi gereken. Ve bale yaptılar, step dans yaptılar, jazz yaptılar. Modern dans yaptılar, çağdaş dans yaptılar. Derken bir gün Royal Ballet’nin giriş sınavlarına girdi ve orada dansçı olarak harika bir kariyere adım attı. Royal Bale Okulundan mezun oldu ve kendi şirketini kurdu. Gillian Lynne Dance Company. Andrew Lloyd Weber’la tanıştı, tarihteki en başarılı müzikallerin bazılarının koreografilerini üstlendi ve milyonlara keyif verdi. O şimdi bir mültimilyoner. Oysa annesiyle gittiği o uzmana değil de bir başkasına denk gelmiş olsaydı, ona ilaç tedavisi verip sakinleşmesini buyurmuş olabilirlerdi. Önceki akşam Al Gore konuştu ya, hani ekoloji hakkında ve

“Zeka dinamiktir. İnsan beynindeki etkileşimlere bakarsanız, zeka mükemmel bir şekilde etkileşimlidir. Beyin bölümlere ayrılmamıştır.”


DOSYA n

Rachel Carson tarafından başlatılan devrim hakkında. Gelecek için tek umudum, insan ekolojisi için yeni bir anlayışa adapte olmak ve bu anlayış dahilinde insanın sahip olduğu kapasitenin ne denli zengin olduğunun farkına varmak. Eğitim sistemimiz bizlerin dünyayı yeraltı zenginlikleri için kazdığımız gibi aklımızı kazmakta. Bu da demek oluyor ki, gelecek için bu şekliyle aklımız yeterli hizmeti veremeyecek. Çocuklarımızı eğitirkenki ana prensiplerimizi yeniden düşünmeliyiz. Jonas Salk’ın müükemmel bir sözü vardı: “Eğer bütün böcekler dünyadan çekip gidecek olsaydı, 50 yıl içinde dünyada hayat sona ererdi. Ama eğer insanoğlu dünya-

dan çekip gitseydi, 50 yıl içerisinde tüm yaşam kendini yeniler ve geliştirirdi.” Kesinlikle haklı. Hayalgücümüz bizler için bir hediyedir. Bu hediyeyi kullanırken dikkatli olmalıyız. Akıllı davranmalı, bu ölümcül senaryoların gerçekleşmesine meydan vermemeliyiz. Bunun tek yolu yaratıcı kapasitemizi görerek çocuklarımızın bunu gerçekleştirmek için tek umudumuz olduğunu görmek olacaktır. Hedefimiz onları bir bütün olarak kabul ederek eğitmek, ki böylece gelecekle yüzleşebilsinler. Biz bu geleceği göremeyebiliriz. Ama onlar görecekler. Bizim işimiz onların geleceği anlamlı bir hale getirmelerine yardımcı olmak. n

MAG BOSS LIFE

109


SAĞLIK

Ebeveyn patronlar, dikkat!

Çocuklarda Uyku Sorunları Özellikle çalışan ebeveynlerin çocukları akşamları anne babasıyla daha çok vakit geçirebilmeyi umar. Gerçekten de eğlenceli aile ortamını bırakıp yatmak kolay kabullenilebilir bir şey sayılmaz. Bununla birlikte düzenli uyku özellikle büyüme çağındaki çocuklar için elzem gerekliliklerden biri. Son zamanlarda yapılan araştırmalar konunun sanıldığından da önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Ç

ocuklar -özellikle 3-6 yaş döneminde- kurallara karşı gelerek inatçı davranışlarla ebeveynlerinin sınırlarını test etme eğilimi içinde olurlar. Bu testleri genellikle ebeveynlerin özellikle üstünde durduğu konular üzerinde kurgulayarak anne babanın kararlılığını kontrol eder, kuralları ne kadar esnetebileceklerini anlamaya çalışırlar. ‘Biraz daha TV seyredeyim; bir masal daha anlat; bir bardak su içeceğim; tuvalete gideceğim’ gibi bahanelerle uyku saatlerini ellerinden geldiğince geciktirirler. Eğer yatma vakti ile ilgili kurallar kesin olarak konmaz veya bu kuralların uygulanmasında kararlı ve istikrarlı davranılmazsa, çocuk her gece daha geç saatte yatmak isteyecek ve kendisi için gerekli olan süre uyuyamayacaktır. Tedavide her ailenin yaklaşımı ve istekleri farklı olacağı için ortak bir yöntem belirlemek çok doğru olmaz. Ancak genel olarak uyku zamanı için belirli kurallar olmalı, ebeveynler ortak hareket etmeli ve kararlı bir tutum sergilemelidirler.

110

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

Diğer yandan çocuğunuzun uykuya dalma güçlüğü korku ya da kaygı gibi nedenlerden kaynaklanıyor da olabilir. Okul çağındaysa bu güçlüğün nedeni okul kaynaklı stres, veya boşanma, yeni kardeş, okula başlama ya da yeni bir çevreye adaptasyon gibi uyum süreçlerine bağlı kaygılar da olabilir. Geçenlerde İngiltere’de yapılan bir araştırmada, 3 ila 7 yaşlarındaki 11.000’den fazla çocuğun uyku düzeni ve okuldaki başarısı karşılaştırılmış, ve düzenli yatma saatleri olmayan ya da saat 21.00’den sonra yatağa giren çocukların okuma ve matematik becerilerinin normal uyku uyuyanlara kıyasla geride olduğu görülmüş. Sonuçları Journal of Epidemiology and Community Health dergisinde yayımlanan araştırmaya imza atanlardan Amanda Sacker en düzensiz dönemin 3 yaş olduğunu, neredeyse her beş çocuktan birinin farklı saatlerde yatağa


u

girdiğini, 7 yaşından itibaren ise çocukların yarısından fazlasının uyku saatlerinin düzene girdiğini gözlemlediklerini söylerken, yetersiz uykunun ise vücudun doğal ritmini ve yeni bilgilere adapte olma becerisini olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyor. Sonuçlara göre, uyku düzeni oturmamış çocuklarda okuma, matematik ve uzamsal farkındalık testlerinde daha az başarı elde ediliyor. Bulgulardan elde edilen sonuçların ortalamasına göre, düzensiz uyuyan ve gece geç yatan çocuklar eğitim düzeyi düşük ailelerden geliyor, her gece okuyamıyor ve genellikle daha fazla televizyon seyrediyorlar.

me riskinin %24 oranında arttığını söylüyor. 5 saat ya da daha da az uyuduklarını söyleyen ergen gençlerin %70’i depresif olmaya daha yatkınken, %48’i intihar düşüncesine yakın duruyor. James Gangwisch tarafından yürütülen araştırmanın öngörülerine göre, her ne kadar ergenler için önerilen uyku süresi 8-9 saat ve en geç yatma zamanı 22.00 olsa da, ebeveynlerle çocukları arasındaki yatış saati kavgası sona erecekmiş gibi görünmüyor; çünkü bilgisayar, DVD, video oyunu ve cep telefonu gibi modern eğlence araçları çocukları ve gençleri yatağa girmekten uzun süre alıkoyuyor.

Düzenli uyku alışkanlığı gelişmemiş çocukların bu alışkanlığı ileri yaşlarında sürdürmesi gibi bir risk de söz konusu. New York’taki Columbia Üniversitesi tarafından 1994 - 96 yılları arasında yürütülen ve ergenlik çağındaki 15.659 genç üzerinde yapılan bir çalışma, gece yarısından sonra yatan ergenlik çağındaki gençlerin depresyona gir-

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Selvi tarafından geçtiğimiz yıllarda açıklanan, uykusuz bireylerle normal uyku düzenine sahip bireylerin kanlarındaki toksinler ile bu toksinlere karşı üretilen savunma hücrelerinin karşılaştırıldığı bir çalışmanın sonuçlarına göre, uykusuzluk yaşayan

MAG BOSS LIFE

111


SAĞLIK n

insanların kanındaki toksinler temizlenemiyor ve beyin hücrelerini de içeren tüm hücrelerin yükü giderek artıyor. Bu durumda uykusuzluk yıkıcı hastalıklar gibi davranarak algı, hafıza ve dikkat sorunları yaratabiliyor. Tüm vücudun gerek hareket, gerekse duygu, düşünce ve davranışların komuta merkezi olan beyin, bu hücresel aşırı yükten dolayı işini sağlıklı bir biçimde yapmakta sorun yaşayabiliyor. Çocuklardaki uyku düzensizliğinin büyümeyi etkileyen bir yanı da var: Bebekler ve çocuklar gece saat 10:0012:00 arası ciddi oranda büyüme hormonu salgılarlar. Aynı zamanda gündüzki öğrenme süreci gece uykuda pekiştirilir. Beyin gündüz vakti yapılan her şeyi gece uykusunda gözden geçirir, edinilen her türlü bilgiyi tartar, eler ve gerekli gördüklerini depolar. Çocukların beyni ise bunu yetişkinlere nazaran kat be kat fazla yapar. Dolayısıyla çocuğunuz geç yatıyorsa tüm bu fırsatları büyük ölçüde kaçırıyor demektir. Peki, sağlıklı bir uyku düzeni nasıl kurulmalı? Cazip bir aile ortamını uyku saatinin gelmesiyle birlikte bırakıp gitmek zorunda olmak gerçekten de çocuklar için kolay kabullenilemeyecek bir durum. Bu yüzden, özellikle uyku saati bilinicinin oluşturulmaya başladığı dönemlerden başlayarak, televizyonun kapatılması, kişisel ihtiyaçların giderilmesi, ortamın loş bir hale getirilmesi, uyku saati yaklaştıkça “ birazdan yatma saatin gelecek” gibi bildirimlerde bulunulması gibi yöntemlerle çocuğunuzu uykuya hazırlayabilir, kaçınılmaz durumu daha kolay kabullenmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca uyku saati öncesinde heyecanlan verici oyuncaklar ve hareketli oyunlardan da kaçınmak gerekir. Uyumadan birkaç saat öncesinden itibaren çikolata ve kola gibi enerji verici aburcuburlara da izin vermeyin. Yatırdıktan sonra ise uyuyup uyumadığını kontrol edin ki, ciddiyetinizi anlasın. Uykuya özendirmek için ona uyku öncesinde masal anlatabilir, kitap okuyabilirsiniz. Yaşına göre odasında gece lambası yakabilir, yanına uykusunda ona rahatsızlık vermeyecek bir oyuncağını bırakabilirsiniz. Yaşına göre bir düzenle uyuması gerektiğini ona anlatmalısınız. Yetişkinler günde 6-8 saat uykuya ihtiyaç duyarlarken, bu oran çocuklarda okul öncesi dönemlerde 10-12 saattir. Uyku saati için belirli bir planlamanız olmalı ve bu plan keyfiyete göre sık sık değiştirilmemeli. Bu tamamiyle ebeveynlerin iradesine bağlı bir durum. Çocuk ebeveynle-

112

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

rinden birinin kararlılığında bir boşluk hissederse bunu mutlaka kullanır. Ancak uyku saatleri konusundaki kararlılığınızı despot bir uygulamaya dönüştürmemek gerektiğini de hesaba katmalısınız. Örneğin çocuğunuzun yaşadığı stresli bir olay ya da travma, veya mutluluk verici bir olayın ailece paylaşıldığı bir ortamda ‘özel günün hatırına’ çocuğun yatış saati bir miktar esnetilebilir ve böylece yatış saati meselesinin çocukta yarattığı baskı da hafifletilmiş olabilir. Ancak çocuğunuzun salonda uyuya kalıncaya kadar yanınızda kalmasına izin vermemelisiniz. (Çocuk yatağa henüz uyumadan getirilmiş olmalıdır. Bu onda bir alışkanlık oluştuma yolunda önemli bir ritüeldir.) Ve eğer çocuğunuz geç yatıyorsa .. Çocuğunuz geç saatlere kadar uyumuyorsa ve geç kalktığı için bu işinize geliyorsa, büyük hata yapıyorsunuz demektir. Peki erken yatırmaya nasıl geçebiliriz? Bunu birdenbire yaparsanız başarılı olamazsınız. En çok önerilen metod şöyle: Değişikliğe başladığınız gün, bırakın öyle yatsın. Ama sabah 7’ye saat kurup onu uyandırın. Gün içinde normalden daha fazla gündüz uykusuna izin vermeyin. Erken kaldırdığınız için böyle bir eğilim içinde olabilir; ama izin verirseniz bu sefer geceki tüm uğraş boşa gider. Saat 16’dan sonra uyumasına da izin vermeyin. O gece 15 dakika daha erken, 22:45’te yatırın. Erken kalktığı için daha önce de yatmak isteyebilir, ama siz eski saatine yakın bir zamana kadar oyalayın. Sonra yine saat kurup yine erken kalkın (06:30). 2.gün yatma saatini 15 dakika daha öne alın (22:30). Böyle yaparak hemen hemen 10 gün içinde çocuğunuzun yatış saatlerini uygun bir düzene çekmiş olursunuz. n



SAĞLIK

Çarpıntı Deyip Geçmeyin Medicana International Ankara Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Erdem Diker, yaygın görülen ancak hastaların sıklıkla tanı konulamamasından yakındığı çarpıntı sorunu ve ritim bozukluğu teşhisi konusunda bilgi verdi:

- Ritim bozukluğu teşhisi nasıl konur? - Ritim bozuklukları denince kalbin tıkır tıkır çalışma ritminin bozulması anlaşılır. Bu durumda ortaya çıkan yakınma çoğunlukla çarpıntıdır. Bir yerden elektriğin geçmesi gibi; elektrik varken elektriği hissedersiniz, başka bir ifade ile çarpılırsınız, ama elektrik kesildikten sonra hiçbir iz kalmayabilir. Çarpıntı da böyle bir durumdur. Çarpıntı sırasında ritm bozukluğu teşhisini koyabilirsiniz, fakat çarpıntı geçtikten sonra teşhis güç olabilir. Bu durumlarda biz kalp doktorlarının ilk istediği ve belki de en değerli teşhis yöntemi çarpıntı esnasında bir sağlık kurumuna başvurulup EKG (kalp elektrosu) çektirilmesidir. İstenilmesi kolay ancak gerçekleştirilmesi güç bir durumdur. Çünkü kısa süren çarpıntı esnasında EKG çektirmek her zaman mümkün olmaz. Ama yapılabilirse tanı açısından çok bilgi verir. EKG çekilmesi, son derece basit ve her yerde yaptırılabilecek bir yöntemdir. Çarpıntı sırasında çekilen EKG’ye bakarak bir ritm bozukluğu olup olmadığını, varsa ne tür olduğunu kolayca anlayabiliriz. - EKG çektirilemez ise ne yapılmalıdır? - Bu aşamada elimizdeki diğer tanı araçlarını devreye sokuyoruz. Bunlardan biri 24-48 saat EKG kaydı yapan Holter

114

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


n

cihazlarıdır. Holter cihazı irice bir telefon büyüklüğünde kablolarla vücuda bağlanan bir cihazdır. Cihaz bağlandıktan sonra hasta, günlük yaşantısına döner. Cihaz, bağlı kaldığı müddetçe kişinin kalp atımlarını kaydeder. Cihaz takılı olduğu sırada bir ritim bozukluğu oluşursa bunu tespit etmek mümkün olur. - Cihaz takılı iken hiç çarpıntı olmazsa ne yapılır? - Malesef hastaların çok önemli bir bölümünde çarpıntılar ayda 1-2 kez olabildiğinden bu tip cihazlarla tanı koymak kolay değildir. Bu durumda elimizdeki diğer seçenek girişimsel bir işlem olan elektrofizyolojik çalışma (EPS) ile tanı koymaktır. Bu işlem kısa da olsa hastanede yatmayı, çevresel damar yolları (çoğunlukla kasıktaki toplardamarlar) kullanılarak kalbe elektrot kateter denilen özel teller yerleştirmeyi içeren bir yöntemdir. Özel laboratuvar şartlarında hastanın çarpıntısı oluşturulmaya çalışılır. Hastada bir ritm bozukluğu varsa bunu işlem sırasında ortaya çıkarmak mümkün olur. Dahası böyle bir ritm bozukluğunu yine aynı işlemin devamı niteliğinde olan, ‘kateter ablasyon’ denilen bir işlemle de ortadan kaldırmak mümkündür. Yani hem tanı hem de tedavi aynı anda yapılabilir. n

MAG BOSS LIFE

115


SAĞLIK

“Dünyada referans hastane olma yolunda ilerliyoruz” Memorial Ankara Hastanesi, dünyada referans merkezi olarak öne çıkan bölümleri, alanında uzman hekimlerden oluşan akademik kadrosu, hasta odaklı hizmet anlayışı ve modern mimarisi ile bölgenin sağlık üssü olarak hizmet veriyor. Memorial Ankara Hastanesi Direktörü Dr. Levent Atay, hastanenin kısa sürede geldiği nokta ve gelecek hedefleri hakkında bilgi verdi:

M

emorial Sağlık Grubu’nun tüm hastaneleri bulundukları lokasyonda ve uluslararası arenada referans merkezi olarak kabul edilmektedir. Ankara hastanemizin de bu yolda doğru adımlarla ilerlediğini görebiliyoruz. Memorial Ankara Hastanesi, teknolojik alt yapısıyla hastalarına, kaliteli ve güvenli sağlık hizmeti sunmaktadır. Hastanemizde girişimsel işlem yapılan tüm cihazlar ve görüntüleme sistemleri ileri teknoloji ürünüdür. Tomografi cihazımız az radyasyon ile işlem yapmakta, MR cihazımız da genişliğiyle tüm hastaların tetkik yaptırmasını kolaylaştırmaktadır. Tümör tanısında, evrelendirilmesinde, tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde ve radyoterapi planlamasında son derece gelişmiş ve etkin bir görüntüleme teknolojisi olan PET CT kullanılmaktadır. Radyasyon onkolojisi bölümümüzde kullanılan TrueBeam STx sistemi; robotik görüntüleme, hareket yönetimi ve tedaviyi dinamik olarak senkronize etmek için tamamen yeniden yapılanmış kontrol özelliklerine sahiptir. PACS yani elektronik ortamda görüntüleme sistemimizin olması, tüm hastanelerimizdeki hasta kayıtlarının istenilen her lokasyondan değerlendirilebilmesini sağlamaktadır. Ayrıca son derece modern alt yapıya sahip 11 adet ameliyathanemiz bulunmaktadır. Memorial’ın uluslararası üne sahip bölümlerini Ankara’ya getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Dr. Levent Atay

116

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015


u

Memorial kalitesini SGK anlaşmalı bölümlerimizde de yaşayabilirsiniz Hastanemizin SGK ile branş bazında anlaşması bulunmaktadır. Bu anlaşma kapsamında, kardiyoloji, kalp-damar cerrahisi, tıbbi onkoloji, kemik iliği nakli, radyasyon onkolojisi ve çocuk onkolojisi bölümlerimizde SGK’lı hastalarımıza da hizmet vermekteyiz. Onkoloji merkezimizde ev konforunda kemoterapi imkanı sunmaktayız. Ayrıca modern anjiyo ünitemiz ve kalp ameliyathanelerimiz de dünyadaki sayılı merkezlerde kullanılan ileri teknolojiler ile donatılmış durumda. Kemik iliği nakli merkezimizde, hastaların tüm ihtiyaçları düşünülerek hazırlanan 12 yataklı nakil ünitesiyle hizmet vermekteyiz. Radyasyon onkolojisi bölümümüzde, radyasyonla tedavide en güncel teknolojiye sahip cihaz olan TrueBeam STx cihazı kullanılmaktadır. Bu teknoloji sayesinde hastaya etkin bir tedavinin yanı sıra konforlu bir yaşam olanağı sunmaktayız. Çocuk onkoloji

merkezimizde, her türlü çocukluk çağı kanserinin tedavisi, birçok uzmanlık alanının işbirliği sayesinde ekip yaklaşımıyla son derece başarılı bir şekilde yürütülmektedir.

Onkoloji Merkezimizde üst düzey tanı ve tedavi olanakları sunuyoruz Kanser tedavisinde başarıyı yakalamanın en önemli yolu, hastaların, alt yapı ve hizmet kalitesi ile tam donanımlı merkezlerde tedavi edilmelerinden geçmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Onkoloji Merkezi, kanser hastalarına SGK güvencesiyle üst düzey tanı ve tedavi olanakları sunmak amacıyla hizmet vermeye başlamıştır. Onkoloji merkezimizde, kanserin tanı ve tedavisi bilimsel veriler ışığında; alanında uzman hekimler, ileri teknolojik altyapı, tüm branşların bir arada bulunduğu multidisipliner bir yaklaşım ile gerçekleştirilmektedir. Merkezimize başvuran hastalar, bütüncül bir tedavi planı ile değerlendirilmekte

MAG BOSS LIFE

117


SAĞLIK n

Kemoterapi alanı

ve hastaya özel uygulamalar konsey kararı ile belirlenmektedir.

Sağlıkta kaliteyi başkentte de bir adım ileri taşıdık 2015 yılının Mart ayında ABD’den gelen uzman bir ekip tarafından yürütülen 5 günlük titiz denetim sonucunda, çok yüksek başarı puanı ile Joint Commission International (JCI) belgemizi aldık. Hasta güvenliği ve sağlıkta kalitenin uluslararası parametresi ve bağımsız bir denetim kuruluşu olarak faaliyet gösteren Joint Commission International (JCI) tarafından akredite olmanın temelini, medikal süreçlerin yanı sıra hasta güvenliği ve memnuniyeti oluşturuyor. Bundan sonraki amacımız da bu süreçte hizmet kalitemizi sürekli artırarak kendimizi geliştirmektir.

Amacımız %100 hasta ve hasta yakını memnuniyeti Yönetim prensiplerimizden biri de, tüm hastanelerimizin ortak hedefi olan hasta memnuniyetidir. Bu noktada Memorial Sağlık Grubu’nu diğer hastanelerden ayıran en önemli özellik, sağlıkta kaliteye öncülük eden bir kurum olmasıdır. Ayrıca hastanelerimizde diğer sağlık kurumla-

118

MAG BOSS LIFE e EYLÜL 2015

TrueBeam STx

rından farklı olarak hasta yakını memnuniyetine de son derece önem vermekteyiz. Buradaki hedefimiz %100 hasta ve hasta yakını memnuniyetine ulaşmaktır.

Her yıl daha fazla insanın hayatına dokunuyoruz Memorial Ankara Hastanesi olarak 2015 yılında farklı branşlarda da hizmet vermeye başladık. Bundan sonra da her yıl daha fazla sayıda insana ulaşmayı planlamaktayız. Bu yıl kemik iliği nakli ünitesi, radyoterapi ünitesi, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp bölümünde PET/CT ile ilgili çalışmalarımıza öncelik verdik. Memorial, özel sektörde birçok hastanenin yapmayı tercih etmediği ayrıntılı ve zor işlemleri yapmayı hedefleyen bir kurumdur. İlerleyen dönemlerde Sağlık Bakanlığının izniyle organ nakli bölümlerinde de hizmet vermeyi amaçlıyoruz. n






Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.