BUSINESS
Dilara Aydoğdu
daydogdu@magmedya.com.tr
Değer Katanlar
D
eğişen ve gelişen dünya ekonomisi MAG Business’ın 16. Sayısı ile karşımızda… Hazırlamış olduğumuz birbirinden özel dosya konuları ile ekonominin geçmişine ışık tutarken; yerel yönetimlerin önemini bir kez daha anlıyoruz. Üretimle ön plana çıkan, dünya ve ülke ekonomisine katkıları ile başarı grafiğini katlayan isimleri konuk ettiğimiz sayımızda; başarılı isimlerin röportajları ile inşaattan belediyeciliğe, turizmden sanayi ve teknolojiye kadar pek çok konuyu siz değerli okuyucularımız ile buluşturuyoruz… Özel Avukatlık Danışmanlık bürosunun kurucularından başarılı Avukat Osman Ertük Özel’i kapağımıza taşıdık. Avukatlık mesleğinin yanı sıra yatırım, yönetim ile iş geliştirme alanında ve savunma sanayisinde hizmet veren bir başka firmanın da ortaklığını sürdüren Özel, mesleki öyküsünü, başarı serüvenini anlattı. Yerel yönetimler dosyamız ile Ankara’nın yöneticilerinin fikirlerini, hayata geçirecekleri projeleri ve hedeflerini sayfalarımıza taşıdık. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, gerçekleşen yerel seçimler sonrası devraldığı bayrak ile göreve geldiği günden bu zamana kadar yaptığı çalışmaları ve hedeflerini okuyucularımızla paylaştı. Altındağ Belediye Başkanı Doç. Dr. Asım Balcı “Ankara’nın Kalbi” dediği Altındağ için hayata geçirecekleri yeni projeleri, kültürü ve tarihi ile bir miras barındıran ilçenin gelecek projelerini aktardı. Sevdam Yenimahalle diyerek 11 yıldır Yenimahalle’de başarılı çalışmalara imza atan Fethi Yaşar yeni projelerini, kentsel dönüşüm konusunu ve belediyecilik anlayışını anlattı. Sincan’ın yeni bir karaktere ve ruha ihtiyacı olduğunu söyleyen Murat Ercan, Sincan OSB bölgesinden ve ilçe için kültür sanatın öneminden bahsetti. Yeniden Keçiören Belediye Başkanı olan ve model kent olma vizyonunu sürdüreceklerini ifade eden Turgut Altınok, yatırımları ile Keçiören’e katacakları değerleri ifade etti. 33 yıldır Türkiye ve dünyada etkili bir güce sahip olan TÜGİAD Genel Başkanı Anıl Alirıza Şohoğlu derneğin faaliyetlerine değindi. TÜGİAD olarak hazırladıkları çarpıcı raporların detaylarını ve ihracaatın önemini aktardı.
MAG Patent No: 2005 58511
Kasım 2019 Yıl: 8 Sayı:16 Fiyat: 15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can Çavuşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu Tasarım Özge Aktaş Kreatif Direktör Seda Çavuşoğlu Haber ve Foto Muhabiri Özgür Karabulut Halkla İlişkiler Dilara Ertürk Dilara Aydoğdu Reklam Müdürü Esra Demir Toral Reklam Feray Şahingöz Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin Katkıda Bulunanlar Aslihan Albayrak Emre Han Ay Mali İşler Koordinatörü Tarık Değer Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir Yaşar Korcan Dericioğlu Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi
Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: 312 428 0 444 Dağıtım
Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş Baskı
İnşaat sektöründe 34 yılını geride bırakan ve yakın zamanda Tepe Aura projesi ile başarılı bir işe imza atan Tepe İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Koral ile kariyer yolculuğunu, inşaat sektörünün bugününü ve geleceğini masaya yatırdık. Besa Grup olarak 50 yıllık deneyimlerini ve gerçekleştirecekleri yeni projelerini anlatan Besa Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci, gelecek hedeflerininden de bahsetti. MAG Medya olarak yeni yıla az bir zaman kala hazırlamış olduğumuz sayımızda sizlerle yeniden buluşmanın gururunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Sizlerle birlikte büyüyor, her geçen gün değişen dünya gündemine yakından şahit oluyoruz... MAG Business dergimizin yeni sayısını keyifle okumanız dileğiyle...
DUMAT OFSET
Bahçekapı Mah. 2477. Sokak No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: 312 278 82 00 (pbx)
Basım Tarihi 04.11.2019 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magmedya.com.tr
Her yeni gün mutluluk, şans, huzur, sağlık ve bol kazanç getirsin... MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile
0.312 428 04 44
İnternet ile
abone.magdergi.com.tr
YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
14 KAPAK RÖPORTAJI / OSMAN ERTÜRK ÖZEL 18 MANSUR YAVAȘ 22 ORHAN KORAL 24 AVUSTURYA MİLLİ GÜNÜ 26 BEGÜM BEYOĞLU 28 ALIȘVERİȘ KADIN 30 GÜLÇİN TÜRKMEN SARIYILDIZ 32 GÖKHAN ÇAKMAK 34 ASIM BALCI 36 FETHİ YAȘAR 40 MURAT ERCAN 43 ALIȘVERİȘ OFİS 44 TURGUT ALTINOK 47 ALIȘVERİȘ ERKEK SAAT 48 AYAZ MÜZESİ 50 EFE BEZCİ 54 YAZGÜLÜ MADAK 56 ANIL ALİRIZA ȘOHOĞLU 58 BİR ȘEHİR KURMAK 60 ERHAN KIZILMEȘE 66 TUNA ARSLAN 68 SİNEM ÖZLER KIRANGEÇEN 74 HALUK ÇETİN 76 FİLİZ ȘÜTÇİGİL 78 ALBERT HELMS 80 ALIȘVERİȘ KADIN SAAT
12
13
ÖZEL
Osman Ertürk Özel "Bașarı, Ayrıntısına Dikkat Edilmiș İșlerden Kazanılır"
OSMAN ERTÜRK ÖZEL
Özel Avukatlık Danışmanlık bürosunun kurucularından Avukat Osman Ertürk Özel ile mesleğinin yanı sıra savunma sanayii alanında ve yönetim-iş geliştirme firmasında yaptığı başarılı yatırımlarını konuştuğumuz keyifli röportajımız sizlerle...
14
ÖZEL
HUKUKUN HER ALANINDA HİZMET VEREN BİR HUKUK BÜROSU MEYDANA GETİRDİK. HER ALANDA YÜKSEK KALİTEDE ÇÖZÜM ÜRETMEYİ AMAÇ EDİNEN BİRİSİ OLDUĞUM İÇİN BU YOLU TERCİH ETTİM.
B
ize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Ben aslen göçmen bir ailenin çocuğuyum. Ailem her iki tara an da Üsküp yakınlarındaki Konçe köyünden 50’li yılların ortasında İzmir’in Selçuk ilçesine göç etmiş. Anavatanlarına gelmiş olsalar dahi hayli zorluk çekmişler tabi. Ben de Selçuk‘ta doğup büyüdüm. Bu yüzden kendime tam bir İzmirli diyemem, hatta kısmen Aydınlı bile sayılabilirim. Ailem büyüdüğüm ilçede iki nesildir inşaat müteahhitliği ile uğraşıyor fakat ben farklı bir yolu seçerek Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdim ve avukat olmayı tercih ettim. Her ne kadar farklı bir yolu seçmiş olsam da aslında aileden aldığım ticari mantık ve ahlakı hep taşıdım ve taşımaya da gayret ediyorum. Hukuk fakültesindeki eğitimimin ertesinde Londra’da Brunel Üniversitesi’nde Uluslararası Ticaret Hukuku alanında yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Eğitim hayatımın sonrasında ise Ankara’ya döndüm ve kendi hukuk büromuzu, avukat olan kardeşim ile birlikte Özel Avukatlık Danışmanlık adıyla Gaziosmanpaşa’da kurduk. Bu büro bugün hala aynı adreste hizmet veriyor. Yakın bir zamanda da İstanbul’da Bağdat Caddesi'nde bir iletişim ofisi daha oluşturmayı başardık. Hali hazırda yerli ve yabancı, gerçek ya da tüzel kişilerden oluşan müvekkillerimize hukuki danışmanlık ve avukatlık hizmetleri konusunda destek vermeye devam ediyoruz. Faaliyet alanlarınız nelerdir? Biz ilk günden itibaren alanında yetkin akademisyenlerin danışmanlık desteğini ve kendi konularında uzman çalışma arkadaşlarımın katkısını bir araya getirerek hemen hemen her hukuki alanda hizmet vermek hedefinde olan bir hukuk bürosu meydana getirdik. Açıkçası alanında uzmanlaşan hukuk bürolarını takdir etsem de, hedef olarak her alanda yüksek kalitede çözüm üretmeyi amaç edinen birisi olduğum için bu yolu tercih ediyorum. Mesleki olarak ticari faaliyetlerinizin dışında herhangi bir çalışmada bulunuyor musunuz? Ben mesleğini oldukça severek yapan birisiyim. Bu sebeple de bu mesleği yapacak olan benden daha genç arkadaşlarımın yetişmesine katkı sunmaya da özen gösteriyorum. Her yıl Viyana’da dünya çapında bir etkinlik olarak düzenlenen ve dünyanın en prestijli akademik yarışmalarından olan Willem C. Vis. Uluslararası Farazi Tahkim Davası Yarışmaları’nda dilekçe ve duruşma hakemi olarak görev yapıyorum. Aynı yarışmaya hazırlık maksadıyla antrenman yarışmaları da tertipleniyor.
Bu antrenmanlarda da duruşma hakemliği yaparak Türk üniversitelerinin öğrencilerine katkı sunmaya çalışıyorum. Bir dönem Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nin tahkim takımını da çalıştırmıştım. Bu faaliyetlerimin yanı sıra fırsat buldukça hakemli dergilerde kendi alanımda makaleler ve çeviriler yayınlamaya da gayret ediyorum. Uluslararası ticari tahkim alanına ilişkin biraz daha detay vermeniz mümkün mü? Tabii ki. Öncelikle tahkimden bahsetmek gerekiyor. Tahkim bir yargılama metodu fakat bu metot mahkemelerden bağımsız bir şekilde, genellikle belirli tahkim merkezleri üzerinden gerçekleşiyor. Bu merkezlerdeki uzman kişilerin hakem olarak seçilmesiyle başlayan süreç, herhangi bir yabancılık unsuru bulunduran durumlarda uluslararası tahkimin alanını işgal ediyor. Devletlerin işin içinde olduğu ayrıca bir yatırım tahkimi alanı da var tabii ama esas ve yaygın olan ticari tahkim. Bu yargılama usulünü tahkim şartıyla sözleşmelerine koyan taraflar istedikleri yerde, istedikleri dilde, tercih ettikleri hakemler tarafından istedikleri hukuka göre bir neticeye varabiliyorlar. Daha önemlisi ise bu kararlar bağlayıcı ve hemen hemen dünyanın her yerinde uygulanabilir durumda. Çok daha hızlı ve profesyonel bir yargılama usulünden bahsediyoruz diyebilirim. Ayrıca şirket sırlarının gizliliği hususunda da normal yargılamaya nazaran büyük avantajları mevcut. Avukatlık mesleğine bakışınız ile alakalı olarak farklı fikirleriniz olduğunu biliyoruz, biraz bu bakış açınızdan bahseder misiniz? Avukatlık mesleği maalesef ki mevzuata dayalı bazı sorunlar nedeniyle ülkemizde oldukça dar bir çerçevede yürütülüyor. Meslek, serbest meslek olarak tanındığı için şirketleşmek ve dolayısıyla da tam bir kurumsal yapıyı hukuken oluşturmak, binlerce avukatı aynı kurumsal kimlik altında çalıştırmak mümkün olmuyor. Bugün dünyanın bütün medeni memleketlerinde 2000 avukatı aynı anda çalıştıran hukuk büroları mevcut fakat biz henüz 100 avukatla çalışan birkaç bürodan öteye gidemedik. Bunun nedeni az önce bahsettiğim avukatlık mesleğinin şirketleşme sorunu. Ben ayrıca şirketleşmesini düşündüğüm avukatlık bürolarının avukat olmayanlar tarafından da hissedarlık yoluyla sahiplenilebileceğini ve dolayısıyla özel sektöre tam olarak entegre olabileceğini düşünüyorum. Bu fikrimin afaki olduğunu düşünenler tabii ki oluyor fakat ben avukatlık mesleğinin an itibariyle içerisinde bulunduğu mevcut durumu daha afaki buluyorum.
15
ÖZEL
AÇIKÇASI AVUKATLIK MESLEĞİNİN MEVZUATA DAYALI ENGELLEMELERİ VE DAR YAPISI BENİ YAPMAK İSTEDİKLERİMİN BİR KISMINDAN ALIKOYUYOR, FAKAT BEN FARKLI YATIRIM ALANLARI YARATARAK BU DURUMUN ÜSTESİNDEN GELMEYE ÇALIŞIYORUM.
16
ÖZEL
Avukatı bir iş adamından pratikte ayırmıyorum; hizmet sektöründe bir iş yaptığımız kanaatindeyim. Avukatların da bu bilinçle hareket etmesi gerekiyor. Meslek, şüphesiz ki adalet sistemi içerisinde savunma mekanizmasını temsil ediyor ve hayati bir öneme sahip ama ben bu önemin herkes ve her meslek için geçerli olduğunu düşünüyorum. Açıkçası avukatlık mesleğinin mevzuata dayalı engellemeleri ve dar yapısı beni yapmak istediklerimin bir kısmından alıkoyuyor; fakat ben farklı yatırım alanları yaratarak bu durumun üstesinden gelmeye çalışıyorum. Sizin farklı alanlarda yatırımlarınız olduğunu da biliyoruz, bunlar nelerdir? Ben avukatlık mesleğimin yanında iki firmada daha ortaklık yürütüyorum. Bunlardan ilki yatırım, yönetim ve iş geliştirme alanında çalışıyor. Bu firmamız iç-dış politika ve ekonomi alanlarında da özel-kamu tüzel kişilerine ve talep edilmesi halinde ise gerçek kişilere hizmet veriyor. Firmanın yapısı gereği ortaya koyduğu hizmetlerden ben kendim de faydalanıyorum; bu sayede hemen her konuda en önemli bilgilere kısa sürede ulaşma imkanım oluyor. Firmanın bir uzman havuzu mevcut. Verilecek hizmete göre çalışılan kişiler değişiyor. Bu uzmanlarla vakit geçirmek dahi büyük bir ayrıcalık gibi geliyor bana. Ayrıca firmamız yakın bir zamanda dünyanın en büyük yapay zeka firmasına da iş geliştirme alanında hizmet vermeye başladı. Bu durum da firma gelişimi ve geleceği açısından oldukça önemli.
PRATİKTE AVUKATI BİR İŞ ADAMINDAN AYIRMIYORUM; HİZMET SEKTÖRÜNDE BİR İŞ YAPTIĞIMIZ KANAATİNDEYİM.
Diğer bir yatırımım ise savunma sanayii alanında. Ben hizmet sektöründe olmaktan mutluyum fakat ortaya bir ürün çıkartmanın verdiği hazzın da başka olduğunu düşünüyorum. Milli savunma sistemleri yalnızca bir iş adamı olarak değil aynı zamanda bir vatandaş olarak da benim ilgimi çeken bir konu. Bu sebeple, birkaç yatırımcı arkadaş olarak bu alanda kendini kanıtlamış, Türkiye’nin ilk manyetik ateşleme sistemine sahip barutsuz topunu yapmış olan, dünyada da sayılı konumda bulunan bir firmanın ortaklık teklifini kabul ettik. Ben aslında süreci ortaklığımın yanında yine avukat olarak da takip ediyorum. Yeni kurduğumuz bu firma şu an için insansız kara sistemleri ve drone sistemleri üzerine çalışıyor. Nasip olursa bir sonraki IDEF’e kadar ürünlerimizi tamamlamayı hedefliyoruz. Hep iş konuştuk peki aile hayatınızda ve sosyal hayatınızda durum nedir? Ben evlenmeden önce kendi çekirdek ailesine çok bağlı biriydim hala da öyle. Her akşam istisnasız ailem ile muhakkak görüşürüm. Bunu da bütün dostlarım bilir. Akşam 21.00 benim aile ile telefon görüşmesi yapma saatimdir. Hiçbir önemli mesele bu görüşmeyi engelleyecek kıymette değildir benim için. Bir yılı aşkın bir süre önce ise evlendim. Gayet sakin ve huzurlu bir aile hayatım var. Genelde boş vakitlerimi evde geçirmekten hoşlanan biriyim. Gün içerisinde işten arta kalan zamanlarda, ha a sonları ve ender de olsa akşamları arkadaşlarım ile de görüşmeye özen gösteriyorum. Boş zamanlarımda bir şeyler izlemekten, tavsiyesine itibar ettiğim kişilerin önerisi olan kitapları okumaktan ve bazen de uzun yürüyüşler yapmaktan keyif alıyorum. Son olarak söylemek istediğiniz neler var? Zor geçeceğini düşündüğüm bir yıla girmek üzereyiz. Bildiğiniz gibi son iki senemiz zaten hayli zorluydu. O yüzden yeni çalışma alanları yaratmalı, sabırlı ve tutumlu davranmalıyız diye düşünüyorum. Haricinde ise iş hayatında çok çalışmak, farklı olanı üretmek ve iyi pazarlamak lazım. Ancak kişiye asıl lazım olanın sağlık olduğunu da unutmamak gerek. Tüm bunları yaşarken anı yakalamayı da bilmek gerekiyor. Bir filmde duymuştum, “şimdiden başka zaman yok” diyordu. Gerçekten öyle, acele etmeden, planlayarak, sindirerek, çok çalışarak, ısrarcı olarak, vazgeçmesini ve kaybetmesini bilerek kazanmaya çalışmak erdemlerine sahip olmaya gayret etmemiz gerekiyor.
17
RÖPORTAJ
Marka Kent Ankara
MANSUR YAVAȘ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş MAG Business’a verdiği özel röportajında göreve geldiği günden beri Ankara için yaptıklarını ve yapacaklarını anlattı. Sayın Yavaş, Ankara’yı dünyada gelişmiş ülkelerle yarışan, herkesin stressiz bir şekilde yaşadığı, fakirliğin olmadığı bir şehir olarak hayal ettiğini ve bunun için çalıştıklarını belirtti.
18
RÖPORTAJ
A
nkara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, nasıl bir Ankara hayal ediyorsunuz? Sizin için başarı ne demek? Ankara'yı marka kent yapıp ve dünya başkentleri arasında göreceğiz. Buna inancım tam. Ankaralıların her yeni güne uyandıklarında birçok mutlu olma sebebi olacak. Biz yapacağımız çalışmalarla bu vizyonu ortaya koyacağız. Dünya başkentleriyle yarışacağız, kent ekonomisini güçlendireceğiz. Tarımı gelişmiş ve yeşil bir Ankara için, artık Ankara'nın kendi öz kaynaklarını kullanacağız. Kentimizden alıp, aldığımızı kentimiz için harcayacağız. Belediye içerisinde birimlerimizin ortak çalışma sistemini geliştiriyoruz. Geçtiğimiz aylarda yaşanan su taşkınları olayında tüm ekiplerimiz sabaha kadar teyakkuz halindeydi. Ancak bu yeterli değil. Ankara'nın yıllarca ihmal edilmiş bir altyapı sorunu var. Biz bunu da çözeceğiz.
ANKARALILAR KENT YÖNETİMİNDE SÖZ SAHİBİ OLDU. KENT, TEK BİR KİŞİNİN İSTEĞİYLE DEĞİL, KENTTE YAŞAYANLARIN İSTEKLERİNİN ÖNCELİKLİ TUTULDUĞU BİR ANLAYIŞLA TANIŞTI.
Bundan sonra da önceliğimiz ulaşım ve istihdam projeleri olacak. Toplu taşıma araçlarına bisikletle binilmesinin önünü açtık. Bisiklet yolları açılması, bisiklet istasyonlarının kurulması ve yeni metro hatlarının yapılması için görüşmelerimiz devam ediyor ve iyi bir aşama kaydettik. Termal sağlık turizminden dünya çapında önemli bir pay almak istiyoruz. Ben herkesin yaşamaktan övündüğü, dünyada gelişmiş ülkelerle yarışan, yaşayanların da çok mutlu olduğu, fakirliğin kalmadığı, herkesin stressiz bir şekilde yaşadığı bir Ankara hayal ediyorum ve arkadaşlarımla beraber bunun için çalışıyoruz. Hayalimizdeki Ankara gerçek olduğunda, vatandaşlarımızın yüzü her zaman güldüğünde başarının da gelmiş olacağına inanıyorum. Göreve geldiğiniz günden bugüne Ankara’da neler yaptınız? Nasıl bir yönetim anlayışı izliyorsunuz? Birçok şey yaptık ama bunlar arasında en önemlisi Ankaralılar kent yönetiminde söz sahibi oldu. Kent, tek bir kişinin isteğiyle değil, kentte yaşayanların isteklerinin öncelikli tutulduğu bir anlayışla tanıştı. Seçim öncesi, ilk olarak yönetim anlayışını değiştireceğimizi söylemiştik ve bunu uyguluyoruz. Her kesimden insanla, sanayicilerle, köylümüzle, odalarla ve üniversitelerle bir araya geliyoruz. Görüşmelerimizi, fikir alışverişimizi sürdüreceğiz. Yapılan ihaleleri sosyal medya hesaplarımızda yayınlayarak şeffaf yönetim anlayışımızı ortaya koyduk. Böylece hem herkese eşit şartlarda iş alma imkânı doğdu, hem kırımlar arttı, hem de ihaleler vatandaşlarımızın gözü önünde gerçekleştirilir oldu. Yurt dışına gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde yenilenebilir enerji ve bilişim teknolojisi gibi alanlarda birçok temasta bulunduk. Uluslararası alanda, Ankara'da istihdamı artıracak birçok proje için somut adımlar attık. Konuşarak çözülemeyecek hiçbir sorunun olduğuna inanmıyoruz. Bu doğrultuda, belediyemizin vatandaşla iletişim kuran Mavi Masa gibi birimlerinin yapılarını da değiştirip güçlendirmeye devam ediyoruz. Ayrıca, sorunları ilk ağızdan dinlemek için Ankara’nın en uzak ilçesine gidiyoruz, toplantılar düzenliyoruz. Ankara’da musluğundan su akmayan, yolu olmayan yer kalmasın istiyoruz. Mahalle muhtarlarımızın, halkın sorunlarını bize iletmesinin kolaylaşması için mobil uygulama hazırladık. Akıllı telefonlarına indirdikleri uygulama sayesinde vatandaşlarımızın tek tuş uzağında olacağız ve anında müdahale edebileceğiz. Başkentin dört bir tarafında çevre düzenlemesi çalışmaları yaptık.
19
RÖPORTAJ
YILBAŞINDA SOSYAL YARDIMLARDA HALK KART UYGULAMASINA BAŞLAYACAĞIZ. İHTİYAÇ SAHİPLERİNE BU KARTLARDAN VERECEĞİZ VE YARDIMI BU KARTLAR ARACILIĞIYLA YAPACAĞIZ.
Yeni kavşaklar açıyoruz, yolları genişletiyoruz. Vatandaşlarımızın aileleriyle güzel vakit geçirecekleri organizasyonlar yapıyoruz. Parklarımızı sokak sanatçılarımıza açtık. Dış ilçelerimizdeki mahallelerimizde, gezici sinema ile beyaz perde keyfi yaşattık. Kendi organizasyonlarımızın yanı sıra Ankaralıların mutlu olacağı, güzel zaman geçirebileceği etkinliklere, festivallere de destek oluyoruz. Seçim öncesinde söz verdiğimiz gibi, e-spor etkinliklerine de destek oluyoruz. Başkentimiz en son Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin organizasyonuyla, son günlerin en popüler oyunu olan Pub G’nin turnuvasına ev sahipliği yaptı.
düşüncemiz var. Eğer hep birlikte yönettiğimiz Ankara’da bir kişi açlıktan veya soğuktan ölürse sorumlusu hepimiziz.
Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Bu konuda neler yaptınız ya da yapmayı planlıyorsunuz? Ankara’nın öğrenci dostu bir kent olması için de birçok karara imza attık. Öğrenci evlerinde su tarifesinin yüzde 50 indirimli olması aldığımız ilk karardı. Daha sonra üniversitelere hizmet edecek otobüsler devreye girdi ve ardından kampüs önlerinde sabahları sıcak çorba dağıtımına başladık. Öğrenciler konusunda attığımız en büyük adım ise, onların ulaşım masrafını en aza indirecek aylık 60 TL’ye 200 binişlik abonman "ANKARAKART" uygulaması oldu. Yılbaşında sosyal yardımlarda "Halk Kart" uygulamasına başlayacağız. İhtiyaç sahiplerine bu kartlardan vereceğiz ve yardımı bu kartlar aracılığıyla yapacağız. İhtiyaç sahibi, bu kartla gidecek ve istediği yerden ihtiyacı olan malzemeyi alacak. Ayrıca, köylere kömür dağıtımına başladık. Ama doğalgazı olan yerlerde, kömür yerine "Hemşeri Kart" aracılığıyla doğalgaz parası vermek gibi bir
Akyurt’ta inşaatı devam eden fuar alanıyla ilgili toplantılarımız sürüyor. Buranın bitirilmesi gerekiyor; bitmesiyle birlikte orada birçok insan istihdam edilecek; istihdam oluşacak; oraya otel yapılacak ve en önemlisi üretim artacak.
20
Ankara ekonomisinin gelişmesine yönelik çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz? Ankara halkının mutlu olması için ekonomisini ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bunu turizmi destekleyerek, istihdamı artıracak projeleri destekleyerek yapabiliriz. Beypazarı’nda ben başkan olduğumda turizm geliri sıfırdı, bizim yaptıklarımızın ardından turizm geliri 20 milyon liraya ulaştı.
Halk Ekmek büfeleri yerine "Halk Market" dediğimiz zincir bayiler kuracağız. Ankara’nın ilçelerinden aldığımız ürünler buralarda satılacak. Köylerde hayvancılığı teşvik ederek, üretimi ve insanların ucuz ete ulaşmasını sağlayacağız. Ürünler, Halk Marketlerde satılacak. Gölbaşı ve Bala arasında sulu tarıma başlayacağız. Burada üretilen ürünler de Halk Market raflarından tüketiciye ulaşacak. Hem köylerdeki tarımsal kalkınmaya faydamız olacak hem de Ankara’nın ekonomisi üretim ile kalkınacak.
RÖPORTAJ
İnşaat Sektöründe Başarının Adı
ORHAN KORAL
İnşaat sektöründe 34 yılını geride bırakan ve yakın zamanda Tepe Aura projesi ile başarılı bir işe imza atan Tepe İnşaat’ın Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Koral ile bir araya geldik...
22
RÖPORTAJ
B
ize kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Orhan Koral? 1959, Beyşehir doğumluyum. İlk, orta ve lise yıllarım Konya’da geçti. 1982 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi’ni bitirdim. O yıllarda okulu bitirince hemen askere gidemiyorduk. O nedenle farklı bir konuda eğitimime devam etmek istedim ve askerlik zamanım gelinceye kadar İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadi Enstitüsü’nde master yaptım. Askerlik sonunda geldiğim Ankara’da tesadüfen işe başladım. Evliyim ve bir kızım var. Kariyer yolculuğunuz nasıl şekillendi? Bu yolculuk süresince büyük dönüm noktalarınız oldu mu? Ankara’da ilk işe başladığım şirkette üç ay maaşımı alamamıştım. Benim için çok önemli olmasa da çalışan işçilerin de maaşlarını alamaması beni rahatsız etti ve işten ayrıldım. Bu olaydan sonra yolum Bilkent Holding ile kesişti. 1 Nisan 1985 tarihinde şantiye şef yardımcısı olarak başladığım kariyer yolculuğum bugüne kadar Bilkent Holding’in değişik şirketlerinde değişik kademelerinde görev alarak şekillendi. Hâlen Tepe İnşaat, Tepe Prefabrik, Tepe Betopan, Tepe Home ve Bilkent Otel’den sorumlu Grup Başkanı olarak görev yapmaktayım. Neden inşaat sektörünü seçtiniz? Bu mesleğe yönelmenizin sebepleri nelerdir? İnşaat baba mesleği. Küçük yaşlardan itibaren yaz tatillerinde şantiyelerde oldum ve çok keyif aldım. Kalıp söktüm, kalıp temizledim, çivi düzelttim, beton suladım. Hâlâ beton döküldükten sonraki beton ve kalıp tahtasının kokusunu çok severim. Tekrar dünyaya gelsem yine inşaat mühendisliği ilk tercihim olur sanırım. Türkiye’de inşaat sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk inşaat firmaları, Dünya inşaat firmaları arasında üst sıralarda yerlerini aldılar. Birçok ülkede birçok yapıda Türk firmalarının imzasını görüyoruz. İnşaat sektörü, diğer sektörlere lokomotif etkisi nedeniyle yurtiçi piyasada da her zaman öncelikli sektör oldu, bundan sonra da olmaya devam edecektir. Bildiğimiz kadarıyla 1985 yılından beri inşaat sektöründesiniz. Aradan geçen bunca zamanı düşündüğümüzde sektörde yaşanılan büyük değişimler neler olmuştur? Biraz önce söylediğim gibi sektör hali hazırda Dünya şirketleri ile yarışabilecek konumda. Benim mesleğe başladığım yıllarda ahşap kalıp kullanılır, kalıplar söküldükten sonra çiviler tek tek sökülüp düzeltilir ve tekrar tekrar kullanılırdı. Kalıp dikmesi olarak genelde ahşap dikmeler kullanılırdı. Hazır beton ve beton santrali yoktu. Betoniyerle harç hazırlanırdı. Nervürlü demir yok denecek kadar azdı. Şimdi ise, teknolojik kalıplarla çok daha düzgün kalıp hazırlanabiliyor, nervürlü demir ve hazır betonla mukavemetinden emin olduğumuz taşıyıcı sistemler yapabiliyoruz. İnce işlerle ilgili gelişmeleri saymak mümkün olmaz sanırım. Bir inşaat mühendisinin başarılı olabilmesi için sahip olması gereken özellikler nelerdir sizce? Mesleğiniz ne olursa olsun başarının sırrı bence yaptığınız işi sevmekten ve akıllı, işini bilen bir ekiple çalışmaktan geçiyor. Tabii ki adaletli olmak, güvenilir olmak, teknolojiyi takip etmek, kendini sürekli yenilemek başarı için olmazsa olmazlar diye düşünüyorum. Sizin de bildiğiniz gibi Türkiye deprem kuşağında. Yakın zamanda da İstanbul’da bir deprem tehlikesi atlattık. Bu durum inşaat sektörünü nasıl etkiledi. Bu durumun yaşanmaması veya hasarın en aza indirilmesi için sizce nelere dikkat edilmeli? Yanlış hatırlamıyorsam İstanbul’daki konutların yarısından fazlası denetimsiz olarak yapılan ve depreme dayanıklı olmayan binalar. Bu
binaların süratle ele alınıp kentsel dönüşüm projeleri ile yenilenmeleri gerekli. Birçok defa söylenmesine rağmen tekrarlamakta fayda olduğunu düşündüğüm şey; İstanbul’da oturanların oturdukları evlerin depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettirmesi gerektiğidir. Hasarın en aza indirilmesi, depreme dayanıksız binaların bir an önce yıkılıp yeni bina yapılarak veya mümkünse deprem takviyesi yapılarak, depreme dayanıklı hale getirilmesi ile olacaktır. Asırlık meşe ağacının gölgesinde yeni bir yaşam başlattınız. Bize Tepe Aura projesinden bahsedebilir misiniz? Projemiz İstanbul, Ömerli’de 3. Köprü bağlantısının yanında 16.000 m2'lik geniş alanda, hâlihazırda çok değerli bir meşe ağacının da bulunduğu zengin bir peyzaja sahip 16 adet, üç katlı konut bloktan oluşuyor. 1+1, 2+1, 3+1 daire tiplerinde bahçeli, teraslı ve dubleks plan seçenekleri sunuyoruz. Projemizde, parkeden seramiğe, mutfak mobilyasından banyo duvar kaplamasına kadar üç farklı dekorasyon paketimiz var. Ayrıca kentselliğe de beton, çelik ve cam gibi endüstriyel malzemelerle gönderme yapıyoruz. Yüzme havuzu, spor salonu ve sosyal alan çeşitliliğiyle şehir hayatının kalabalığından ve stresinden uzak, doğayla iç içe, keyifli bir yaşam sürmenizi sağlayacak bir proje olduğu inancındayız.
23
BUSINESS
Avusturya Milli Günü Avusturya Milli Günü, çok sayıda büyükelçi ve üst düzey yetkilinin katılımıyla, JW Marriott Otel’de düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Avusturya’dan gelen askeri bandonun da konser verdiği resepsiyona, Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi Johannes Wimmer ev sahipliği yaptı. Gece, Büyükelçi Wimmer’in konukları kapıda karşılamasının ardından iki ülkenin milli marşlarının çalınması ile başladı. Kısa bir süre önce Ankara’daki görevine başlayan Wimmer, “Türkiye gerçekten büyüleyici ve güzel bir yer. Eşimle birlikte burada yaşama ve Türkiye’yi, onun zengin kültürünü, tarihini ve insanlarını tanımaktan büyük mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.
24 ANNA TURENICOVA, DUSAN TRENIC
BUSINESS
ESİN-AHMET BOYACIOĞLU, SARAH LAMOTE
ÖZLEM KANGALLI YILDIRIM
25 CHRISTIAN-MARILENA BERGER, SELİM SARIİBRAHİMOĞLU
ANDAÇ-DİANA GÜVEN
RÖPORTAJ
İhraç Rotamız Çin Halk Cumhuriyeti
BEGÜM BEYOĞLU
Türkiye - Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği Başkan Yardımcısı Begüm Beyoğlu ile Çin’e olan yolculuğundan derneğin gelecek hedeflerine uzanan pek çok konuda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
26
RÖPORTAJ
Y
abancı dillere olan ilginizi biliyoruz. Bu ilginizi nasıl geliştirdiniz ? Çocukluğumdan bu yana yabancı dillere karşı olan ilgim, farklı dil ve kültürleri öğrenmeye karşı güçlü bir merak duygum vardı. Lise eğitimim esnasında İngiltere'de yabancı dillimi daha da geliştirebilmenin yanı sıra, dünyanın çok farklı uluslarından aynı amaç için toplanmış arkadaşlar da edindim ve bu yöndeki girişimlerim başlamış oldu. Bu deneyim ve farklı diller ve kültürlere dair merakım, üniversite bölüm tercihimi de bu doğrultuda yapmama vesile oldu. İş hayatınız nasıl başladı? Bize biraz süreçten bahsedebilir misiniz? 2006 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldum. Aslında 1997 yılından beri iş hayatının içindeyim diyebilirim. Aile şirketlerimiz, Saha Laboratuvar Ltd. Şti. ve İldam Laboratuvar Cihazları A.Ş’nin yönetim kurulu üyesi ve dış ticaret müdürüyüm. 1963 yılından beri Ankara’da laboratuvar malzemeleri üretmekte ve birçok ülkeye laboratuvar malzemeleri ihraç etmekteyiz. Hedefimiz, her zaman üretim kalitemizi daha üst seviyelere taşıyarak ihracat rakamlarımızı artırmaktır. Yurtdışındaki fuarlara katılarak ürünlerimizi tanıtmaya devam etmekteyiz.
üye şirketlerin oluşturduğu 36 şirketten 50 yönetim kurulu başkanı ve CEO’yu ülkemize getirerek TBMM, Afyonkarahisar, Isparta, Denizli ve İzmir’de ikili iş görüşmeleri gerçekleştirdik. Çin’den Türkiye’ye ilk alım heyetini derneğimiz bu vesileyle getirmiş oldu. İhracat için neden Çin Halk Cumhuriyeti’ni tercih ettiniz? Çin Halk Cumhuriyeti, nüfus olarak dünyanın en büyük ülkesidir. Ekonomisinin hızla gelişmesiyle birlikte son 30 yılda ihracatı ile beraber ithalatı da artmaya başlamıştır. Çin’in tüketim miktarlarının çok fazla olmasından dolayı ithalat potansiyeli de fazladır. Dolayısıyla Türkiye’nin de her geçen gün Çin’e artan bir ihracatı var ki bizim hedefimiz de bu ihracat rakamlarını yükseltmektir. Türkiye’den Çin’e hangi ürünleri ihraç ediyorsunuz? Türkiye’den Çin’e mermer, maden, gıda (kiraz, kuru incir, zeytin yağı, kuru kayısı, antepfıstığı gibi), gül yağı, gül suyu, tıbbi ve aromatik bitkiler ve yağları, kanatlı hayvan, süt ve süt ürünleri, deniz ve su ürünleri ihraç etmekteyiz. Ayrıca turizm konusunda da (kültür, doğa ve spor turizmi) Türkiye’yi tanıtmak için gerekli çalışmaları üstlenmekteyiz.
Bir süre Çin’de yaşamışsınız. Çin’e olan bu yolculuğunuz nasıl gerçekleşti? 2006 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ne iş toplantıları için gitmeye başladım ve uzun bir süre Shanghai şehrinde yaşadım. Orada ortağı olduğumuz fabrikadan da birçok ülkeye ihracat yaparak bu alanda kendimi geliştirmeye devam ettim. Bu esnada da yine farklı bir kültür ve yabancı dili tanıma imkânım oldu. Çin'de kaldığım süre boyunca Türkiye’de başlamış olduğum Çince eğitimime Shanghai’da devam ettim ve Çin ile ilişkilerimi hâlen sürdürmekteyim. Aynı zamanda Türkiye - Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği’nde Başkan Yardımcılığı görevine devam etmekteyim. Bize biraz Türkiye - Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği’nden bahsedebilir misiniz? Derneğimizin, resmi kuruluş tarihi 25 Aralık 2018 olsa da Çin Halk Cumhuriyeti ile olan ilişkilerimiz 10 yıl öncesine dayanmaktadır. Dernek başkanımız Sn. İhsan Beşer öncülüğünde, Türkiye ve Çin arasında ihracat potansiyelinin artırılmasının yanı sıra, kültür, turizm ve spor alanlarında da Türkiye’yi tanıtmayı hedeflemekteyiz. Derneğimize ait 50 üye bulunmaktadır ve bu üyeler Türkiye’nin önemli ithalat ve ihracatına sahip firma ve kuruluşlardır. Ayrıca derneğimizin üyelerinin yanı sıra İzmir, Antalya, Muğla, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesinde de temsilcilikleri bulunmaktadır. Derneğimiz, Ticaret Bakanlığı, Tarım Orman Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği, Türkiye Bilişim Derneği, Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Ege Bölgesi Sanayi Odası, Çin Gıda ve Hayvancılık Tarım İthalat İhracat Ticaret Odası, Çin Baharatçılar Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi ve Kültür Müsteşarı ile işbirliği içindedir. Peki bu zamana kadar Türkiye - Çin İş Geliştirme ve Destekleme Derneği neler yaptı? 40 kişilik Çin Jiangsu Kadınlar Orkestrasi grubunu ve 45 kişilik Zhe Jiang Wu Operası’nı Türkiye’de misafir ettik ve gösterilerini izledik. Afyonkarahisar’da Çin- İpek sergisi açıldı. Ticari ilişkilerde ise Türkiye’den Çin’e mermer dışında ilk kez kiraz ihracatını gerçekleştirdik. Merkezi Pekin olan Çin Gıda ve Hayvancılık Tarım İthalat İhracat Ticaret Odası ile derneğimiz arasında bir işbirliği protokolü imzalandı. Bu kapsamda Çin Baharatçılar Birliği’ne bağlı
27
ALIŞVERİŞ
VAKKO BY PIAZZA SEMPIONE PANTOLON 1.326
Klasik Çizgilerde Hareket Klasik giyim tarzınız yeni sezonda fırfır yaka detaylar, ekose desenler ile daha hareketli, daha canlı...
ZARA KÜPE 99
ERIC JAVITS ŞAPKA 1.899
28
MACHKA ELBİSE 1.995
BEYMEN CHLOE ÇİZME 9.450
ALBERTA FERRETTI SONBAHAR 2019
MASSIMO DUTTI GÖMLEK 349
İPEKYOL CEKET 659
MONTBLANC ÇANTA 6.950
ALIŞVERİŞ
MASSİMO DUTTİ CEKET 799
MACHKA BROŞ 555
BEYMEN ÇANTA 945
BRANDROOM MY CHANCE KOLYE 380
VAKKO BY PE DE CHUMBO CEKET 2.866
MASSIMO DUTTI KAZAK 349
SAINT LAURENT AYAKKABI 3.675
İPEKYOL PANTOLON 499
CHANEL SONBAHAR 2019
ZARA GÖMLEK 169
FENDI AYAKKABI 5.450
SAINT LAURENT ÇANTA 11.963
JIMMY CHOO AYAKKABI 3.605
29
RÖPORTAJ
Sağlık Sektörünün Geleceği
Tamamen Dijitalleşmek
OP. DR. GÜLÇİN TÜRKMEN SARIYILDIZ
Medicana International Ankara Hastanesi Genel Müdürü ve Başhekimi Op. Dr. Gülçin Türkmen Sarıyıldız ile sağlık ve teknolojiyi konuşuyoruz.
30
RÖPORTAJ
S
on birkaç yıldır sıklıkla konuşulan sağlık ve teknoloji ile ilgili genel görüşlerinizi alabilir miyiz? Endüstri, sanayi, tarım, moda, turizm, iletişim, basın ve medya gibi hayatımızın birçok alanında büyük yer etmeye başlayan teknoloji, sağlık alanında da birçok değişimi tetikliyor. Sağlıkta teknoloji ve dijitalleşme tanı, tedavi ve tedavi sonrası süreçlerde, sağlık iletişiminde, tıbbi cihazlarda ve hatta yönetimde, sağlık yönetimi ve tıp fakültesi eğitimlerinde de kendisini gösteriyor. Sağlık hizmetleri çok kısa bir gelecekte "Big Data Yönetimi" yani CRM ile birlikte neredeyse tamamen dijitalleşebilir. Teknolojinin, sağlık hizmetlerinde nasıl kullanılacağını örnekleyebilir misiniz? Şu anda bile hastalar teknoloji ve dijital sistemler ile online randevu; doğru sağlık bilgilerine hızlı ve kolay erişim; soru sorma ve yanıt alma; tahlil ve tetkik sonuçlarına ulaşma ve bunların yanı sıra bırakın yurt içinde, yurt dışındaki bir hekime danışma gibi birçok imkânı kullanabiliyor. Diğer yandan iletişim kanallarının ve yöntemlerinin dijitalleşmesi sağlık sektöründe yönetim kadrosundan tıbbi kadroya kadar hepimize önemli bir sorumluluk yükledi. Doğru, şeffaf ve güvenilir bilgi paylaşmak… Çünkü dijitalleşme ile birlikte sağlık okur yazarlığı arttı. Google gibi dev bir havuz hepimizin elinin altında. Hemen her sağlık kurumunun, doktorun sosyal medya hesapları, çok hızlı ve yoğun bilgi paylaşımı var. Dolayısıyla hastalar da bu kaynakları kullanıyor. İnsanları bilinçlendirirken önceliğimiz insanlara hastalığı öğretmek değil, hangi durumda ne yapacaklarını, hangi yola başvuracaklarını, kime güveneceklerini ve neyi sorgulayacaklarını öğretmek olmalı. Bu sebeple hepimiz teknoloji ve dijitalleşme konusunda hızlı bir adaptasyon süreci yaşamalıyız.
Hatta uzman öngörülerine bakarsak gelecekte bazı hastalıkların tedavisinin herhangi bir sağlık kurumuna gitmeden doktorsuz gerçekleşebileceği söyleniyor. Güvenlik ve kalite en önemli kriterlerden demiştik. Ülkemizin sağlık tarihinde de maalesef karşılaşılan tahlillerin karışması, yanlış operasyonlara maruz kalmak gibi olumsuzluklar ortadan kalkacak. Teknoloji ve dijitalleşmenin sağlık sektöründe yaratacağı öngörülen bu kadar hızlı bir dönüşüm için siz ne düşünüyorsunuz? İnsan hayatı her şeyin ötesinde benim için; hem bir hekim hem de bir sağlık profesyoneli olarak söylüyorum bunu. Sağlığın tanımlamasını Dünya Sağlık Örgütü şöyle açıklıyor; insanların ruhsal, sosyal ve bedensel olarak iyi olma hali. Bu derece önem taşıyan ve insanlığın en temel ihtiyacı olan sağlığın teknoloji ve dijitalleşme ile entegrasyonu bence çok fazla olumlu katkı sağlayacak. Dijitalleşme sayesinde sınırlar olmadan sağlık alanında hizmetlere ulaşacağımız, dünya genelinde her eve ve her kişiye daha az maliyetle dokunabileceği günleri görmemiz çok uzak değil. Elbette bu gelişmeler heyecan verici fakat bir gerçeği de gözümüzün önünden ayırmamak lazım. Bu kadar hızlı öğrenmek, entegre olmak, dönüşüm rüzgarı beraberinde karmaşayı da getirecektir. Ancak öğrenmez, gelişmez ve uyum sağlayamazsak sağlık gibi temel bir ihtiyaçta zayıflamaya başlayacağız. Kısacası artık sağlık sektörü her alanında teknoloji ve dijitalleşmeden bağımsız düşünülemez.
Hastane veya sağlık kurumu yönetimlerinde de dijitalleşme birçok imkan sağlıyor bizler için. Arşivleme, kayıtlara ulaşma, detay bilgi elde etme gibi konulara imkan tanıyan CRM ve Big Data kavramları ve sistemleri de hayatımızda yer ediyor. Örneğin MR makinesinden gelen veri anında hekim ekranına düşüyor, arşive kaydediliyor. Konsültasyon yapmak bu sistem ile oldukça kolaylaşıyor, hatta yurt dışından hekimler eş zamanlı inceliyor. Ameliyatları canlı izliyoruz. Robotik cerrahiye bugün herkes aşina… Peki teknoloji ve dijitalleşmedeki bu hız sağlık sektörüne nasıl yansıyacak, yakın gelecekte ne gibi yenilikler göreceğiz? Sağlıkta da yakın geçmişe kadar bahsetmediğimiz ancak teknolojinin son dönemde gösterdiği hızlı gelişim ivmesi ile yakından takip ettiğimiz birçok ürün, uygulama, cihaz, teşhis ve tedavi yönetimi ortaya çıktı. Yapay zeka, sanal gerçeklik, 3D organlar, robotik uygulamalar (ilaç dağıtımından cerrahiye kadar), beş duyuya sahip robotlar ve hissi açık robotik uzuvlar, nöromedikal cihazlar ve daha niceleri… Bugün bunlardan bahsediyor ve gelişmelerini başta sağlığa hizmet veren insanlar olmak üzere hepimiz izliyorsak altında yatan teknolojinin gücünü görmemiz ve bu alanda hıza ayak uydurmamız gerekiyor. Ne gibi yenilikler göreceğiz kısmını birazcık açarsak, üç boyutlu yazıcılar sayesinde yakın gelecekte yapay organlar meydana getirilebileceği ve organ naklinde kullanılabileceği konuşuluyor. Yani insan ömrü uzayabilecek görüşü var. Buna destek olarak giyilebilir teknolojiler sayesinde insan vücudundaki değişimler anlık olarak izlenebilecek. Şu anda bile kullanılabilen uygulama ve cihazlar mevcut. Örneğin kalp krizine erken müdahale fırsatımız olacak. Mesafeler, bizleri sınırlayan durumlar dijitalleşme ile ortadan kalkacak. Hekim hasta iletişimi hızlanacağı gibi hastalarla ya da hastalığın seyri ile ilgili bilgilere çok hızlı ulaşılacak.
31
RÖPORTAJ
Amerika’da Hayallerin Ötesinde
The Marmara
GÖKHAN ÇAKMAK
İstanbul, Bodrum, Antalya ve New York’ta oteller zincirine sahip The Marmara Grubu’nun uzaklardaki mekanına konuk olduk... New York’taki The Marmara Otelleri’nin genç ve başarılı direktörü Gökhan Çakmak ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik...
32
RÖPORTAJ
S
izi tanıyabilir miyiz? Amerika maceranızın nasıl başladığını öğrenebilir miyiz? 1984 yılında İstanbul’da doğdum. Lise eğitimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra Long Island Adelphi Üniversitesi’ne geldim. Çalışmış olduğum restoran ile sektöre olan tutkumu ve bu yönde kendimi geliştirmek isteğimin farkına vardım. Amerika’da yaşama kararımı verdiğim gün, o gün oldu. Geldiğimden beri inandığım ve ısrarla söylediğim şey, hayallerinize inanın ve bunun için mücadele verin. Geç de olsa, zor da olsa gerçekleşiyor.
BAŞARI İÇİN SABRETMENİZ, ZAMAN AYIRMANIZ, İNANMANIZ VE BEDEL ÖDEYEREK MÜCADELE ETMENİZ ŞART.
Amerika’da iş hayatına atılma kararınızı nasıl aldınız? Öğrenciliğim bittiğinde çalıştığım sektörü ne kadar sevdiğimi görünce, bu işe Amerika’da devam etmeye karar verdim. Öğrencilik yıllarımda komilikten barmenliğe; barmenlikten müdürlüğe doğru adım adım ilerleyerek restoran alanında kendimi geliştirmiş oldum. Sektörde çalışarak okuldan daha çok şey öğrenir oldum. Eğitim dönemimde çalıştığım Türk restoranı “Pasha” ile kendimi hem okuldan hem de restorandan mezun ettim. Hedefim Amerika’daki büyük restoran zincirleriydi. Hedefime Burger King zincirleri ile ulaşabildim. Burger King, New Jersey Franchise Müdürlüğüne geçtim, oradan New York’ta devam ettirmek istediğim kariyerimi Le Pain Quotidien ile birleştirip Amerika’daki kurumsal hayata atılmış oldum. Türkiye’deki özel yatırımcılar ile Simit + Smith ekmek fabrikası zinciri ile büyümeye devam etti hayallerim. Daha sonra kendime ait olan balık restoranı ve hamburgerciyi açtım. Evlilik ile misafirperverlik işinin birlikte gitmediğini öğrendiğimde sevdiklerimden ayrılma yoluna geldim. Bu karar beni The Marmara Hotel ile buluşturan yol oldu. New York’taki The Marmara’lardan bahseder misiniz? İkincisi de açıldı? İlgi yoğun galiba... Evet, ilgi yoğun ve bu da tabii ki mutluluk veriyor. İki otel de Manhattan’da olmasına rağmen değişik kesimlere ve müşteriye hitap ediyor. The Marmara Manhattan, Upper East bölgesinde bulunurken, The Marmara Park Hotel şehrin tam göbeğinde buluyor. Yeni olan otel Park Avenue, lokasyonu ve hizmetlerinden dolayı iş insanları için ideal bir otel. İçinde spa, hamam, kapalı havuz, rooftop bar, restaurant, lounge, toplantı odaları ile tam servis veriyoruz. Dünyaca ünlü ve önemli misafirleri konuk ediyorsunuz. Zorlukları ve keyiflerinden bahseder misiniz? Zor, ama keyifli. En başında dediğim gibi yaptığım işi zevk ile eğlenerek yaptığımdan dolayı zorlukları aşmak daha kolay oluyor. Yaşadığınız ilginç hikayelerden bahseder misiniz? Hayat hikayelerle dolu, tabii ki hayatıma her gün yüzlerce insan girip çıkıyor. İçinden seçmek onlara haksızlık olur. Ama en güzel hikâye bence her gün yeni tanıdığım insanların mutluluğunu izlemektir. Sizce başarı ne demek? Her zaman işinizi tutkuyla yapmak demek. Bazen işiniz için büyük fedakârlıklar yapmanız gerekir. Bu konuda aile hayatımı feda ederek hayatımdaki en büyük fedakârlığı yaptım. Hâlâ işimi severek yapıyor ve takip ediyorum. Her giriştiğiniz, her inandığınız iş sizi başarıya götürmeyebilir. Kesinlikle pes etmeyin, tekrar deneyin, yıkılmayın, mücadele edin ve hayallerinizin peşinden gidin. Başarı için neler yapmak gerekli sizce? Sabır! En önemli şeylerden biri sabır. Sabretmek şart. Zaman ve mücadele. Herkes girişimci olabilir, herkesin hayalleri olabilir ama bu yeterli değil. Sabrederek, zaman ayırarak, inanarak ve bedel ödeyerek mücadele etmeniz şart.
33
RÖPORTAJ
Gerçek Ankara Gün Yüzüne Çıkıyor
DOÇ. DR. ASIM BALCI
Altındağ Belediye Başkanı Doç. Dr. Asım Balcı “Ankara’nın Kalbi” dediği Altındağ için hayata geçirecekleri yeni projeleri anlattı. Altındağ'da önceliği çocuklara ve gençlere verdiklerini söyleyen Balcı, Ankara’nın en yeşil ilçesi olma hedefini de anlattı.
D
RÖPORTAJ: DİLARA AYDOĞDU
oç. Dr. Asım Balcı olarak sizi yakından tanıyabilir miyiz? 1971 yılında Çorum'da dünyaya geldim. Evli ve iki çocuk babasıyım. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldum. Yüksek lisansımı ABD'deki University of Kentucky'de tamamladım. Daha sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve
34
Kamu Yönetimi Bölümü’nde doktoramı bitirdim. Bir süre Muğla Üniversitesi’nde görev yaptıktan sonra, 2003-2007 yıllarında Sağlık Bakanlığı’nda Bakan Danışmanı olarak görev aldım. En son Selçuk Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak görev yaparken, 2007-2010 yılları arasında da Türksat A.Ş.'de e-Devlet ve Kurumsal İletişim Direktörlüğü görevlerinde bulundum. 2010-2013 yılları arasında Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreterliği görevini yürüttüm. 2013 yılında Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevine
RÖPORTAJ
atandım. Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevi yaparken, birçok AB projesinde de yer aldım. Mayıs 2014 tarihinde ise Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterliği görevine başladım. Daha sonra AK Parti Altındağ Belediye Başkan adayı olarak gösterildim. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde ise Altındağlı vatandaşlarımızın teveccühleri ile Altındağ Belediye Başkanı olarak seçildim. Yeni bir dönem yeni bir Altındağ diyebilir miyiz? Elbette diyebiliriz. Çünkü Altındağ’da yepyeni bir dönem başladı. Biz Altındağ’a “Ankara’nın Kalbi” dedik, Altındağ’ı kalpten sevdik, kalbimizi ortaya koyduk. Altındağlı kardeşlerim de bizim sevgimize karşılıksız kalmadı, bizi bağrına bastı, sevgiyle kucakladı. Sayın Cumhurbaşkanımız “Gönül Belediyeciliği” dedi. Biz de Altındağ’da bunu hayata geçirdik. “Gönüller yapmaya geldik” dedik, hemşerilerimiz sağ olsun, gönüllerindeki en güzel yere koydu bizi. Yalnız bir Altındağ vardı. Şimdi Altındağ yalnız değil; bize inanıyor, bize güveniyor, her koşulda yanlarında olduğumuzu biliyor. Ellerini tutacak, yardıma koşacak, her istediklerinde ulaşabilecekleri bir belediye olduğunu ve her zaman yanlarında olan bir başkanları olduğunu biliyorlar. Çok kısa sürede sevgi ve güvene dayalı, siyasetten bağımsız, çok güzel bir ilişki oluştu aramızda. Ele alacağınız yeni dönem planlamalarınızdan bahseder misiniz? Biz Altındağ'da önceliğimizi çocuklarımıza ve gençlerimize verdik. Çocuk kulüpleri ve kütüphaneler başta olmak üzere birçok projemiz bulunuyor. Bunun dışında Ankara'nın en yeşil ilçesi olmak gibi bir hedef ortaya koyduk. Altındağ hem tarihi hem de kültürü ile geçmişi barındıran bir semt… Kültürel anlamda ele alacağınız çalışmalardan bahseder misiniz? Gerçek Ankara'yı gün yüzüne çıkaracağız demiştik, bunun için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Biz Altındağ'ı Ankara'nın, hatta Türkiye'nin kalbi olarak nitelendiriyoruz. Cumhuriyetimizin kurulduğu, İstiklal Marşımızın yazıldığı, Ankara’nın manevi mimarı Hacı Bayram Veli Hz. doğduğu, yaşadığı ilçe... Altındağ bu önemli tarihi ve kültürel mirasların yanında ayrıca binlerce yıllık medeniyetlere de sahip. Roma, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet eserlerini sınırlarında bulunduran Altındağ, başkent turizminin yaklaşık yüzde 70'lik bölümünü elinde bulunduruyor. Hamamönü, Ulus ve Ankara Kalesi gibi lokasyonlar her gün binlerce yerli yabancı turisti ağırlıyor. Peki, biz Altındağ Belediyesi olarak başkent turizmi için neler yapıyoruz? İstiklal Marşımızın yazıldığı Hamamönü ile Hamam Arkası'nda tarihi dokuyu ortaya çıkaracak yenileme çalışması devam ediyor. Bunun yanında geçtiğimiz günlerde Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın Murat Kurum ile ilk adımlarını attığımız başkentin en önemli tarihi dönüşümüne başlıyoruz. Ankara Kalesi’nin devamı olan Kale Altı Kentsel Dönüşüm ile Kale Mahallesi'ndeki tescilli yapılar koruma altına alınacak. Metruk yapılardan temizlenecek olan bölge yerli ve yabancı turistler için de daha güvenli hale getirilecek. Bu dönüşümün devamı niteliğinde olan eski adıyla Yahudi Mahallesi olarak bilinen bölgedeki konaklar da turizme kazandırılacak. Bu alanın hemen yanındaki Hergelen Meydanı da dönüşecek ve bölge tarihi dokusuna kavuşacak. Son olarak da mevcut Altındağ Belediye binamızın bulunduğu alan meydana dönüşecek. Alt bölümü otopark olacak bu meydan, Ankaralıların yeni nefes alma mekânı olacak. Ankara'nın Kalbi Altındağ'da yapacağımız çok iş var. Mimar Sinan'ın Ankara'daki tek eseri olan Cenab-ı Ahmet Paşa Camii'nin etrafında da restorasyon çalışması başlatacağız. Bunlar yapacağımız çalışmalardan sadece bir bölümü. Bana göre Ankara'nın en önemli projeleri olacak bu çalışmalarla gerçek Ankara'yı ortaya çıkaracağız. Eğer bugün turizm potansiyeli bir milyon ise umuyoruz ki bu projelerle iki milyona çıkacak.
Bildiğimiz üzere otopark alanına imza attınız. Ulus ve Ankara Kalesi’ni turizm anlamında canlandırmak için başka ne gibi çalışmalara imza atacaksınız? Yüzyıllardır Ankara’da dimdik ayakta duran ve Ankara’nın sembolü haline gelen Ankara Kalesi, yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen ancak kentte askeri bir garnizon bulunduran Hititler tarafından yapıldığı sanılan bir tarih harikası adeta. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız ile birlikte, binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan başkentin kalbindeki tarihi bölgelerde, 4 etaplık dev kentsel dönüşüm projesi için düğmeye bastık. Ankara Kalesi'nin eteklerindeki Kale Mahallesi, Hacı Bayram Mahallesi'nin Yahudi Mahallesi olarak bilinen bölümü ve Hergelen Meydanı'ndaki kentsel dönüşüm alanı ile Altındağ Belediyesi'nin hizmet binasının yerine yapılacak kent meydanı projesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ankara'nın en önemli tarihi ve kültürel miraslarını kapsayan bölgelerdeki dev dönüşüm çalışmaları başkent turizmi için yeni cazibe mekânları oluşturulacak. Projenin her aşamasında, bölge halkının da görüşleri alınacak. Dönüşüm çalışmaları 4 ayrı etapta ilerleyecek. İlk olarak 216 binanın yer aldığı 35 bin metrekarelik alanı kapsayan Hergelen Meydanı ile Melike Hatun Camisi arasındaki tarihi ve kültürel doku ön plana çıkarılacak. Kentsel dönüşüm projesinde esnafı, vatandaşı mağdur etmeyecek, projeyi vatandaşlarla el ele yürüteceğiz. Eski adıyla Yahudi Mahallesi olarak da bilinen, Hacı Bayram Mahallesi'nde, büyük ölçüde Anafartalar Caddesi ile Denizciler Caddesi arasında kalan tarihi alan da bu projeye dâhil edilecek. Bölgede 191'i tescilli olan 895 binayla ilgili proje hazırlanacak. İkinci etaptaki çalışmalarla tescilli yapıların restorasyon ile korunacak. Projemizin üçüncü etabı kapsamında, 1-1,5 sene içinde Altındağ Belediyemizin bulunduğu 12 bin metrekarelik alanda bir meydan projesi yapacağız. Altındağ'dan Ulus'a gelecek vatandaşlarımızın araçlarını bırakabileceği çok önemli bir otopark inşasını Altındağ Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız birlikte yürüteceğiz. Meydanda bizim tarihimizi yansıtan, esnafımızın, vatandaşımızın bir araya geldiği öğelerin dışında hiçbir yapı olmayacak. Böylece, Ulus 12 bin metrekarelik bir meydana kavuşmuş olacak. Dev dönüşümün dördüncü etabı ise Ankara Kalesi'nin eteklerindeki Kale Mahallesi'nde gerçekleştirilecek. Binlerce yıldır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Kale'de, ilk etapta 100 bin metrekarelik alandan başlanarak, buradaki tüm metruk binalar yıkılıp yenilenecek. Ankara'nın kalbinde yer alan Altındağ’ımızda yapılacak bu kentsel dönüşüm projeleri ile başkentin de adeta çehresinin değişecek. 4 etaplık bu dönüşüm tamamlandığında başkentin uzun yıllardır kangrene dönen sorunları da çözüme kavuşacak. Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı Altındağ, projelerin tamamlanması ile 2023'ün marka şehri olacak. Hemşerilerimizle çalışmaların detaylarını sürekli paylaşacağız. Kentsel dönüşüm noktasındaki eksiklikleri ve yapılması gerekenleri nasıl değerlendirirsiniz? Bu dönemde nasıl çalışmalara imza atacaksınız? Altındağ, Ankara'nın en yoğun kentsel dönüşüm çalışmalarının yaşandığı ilçe. Cinderesi ve Gültepe başta olmak üzere planlı şehirleşen bir Altındağ için var gücümüzle çalışacağız. Bu kapsamda şu ana kadar yaklaşık 400 metruk yapıyı yıktık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile yeni konutların çalışmasını sürdürüyoruz. Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? “Gönül Belediyeciliği” ilkesiyle çıktığımız bu yolda, gönül kırmadan, Altındağlı hemşerilerinizin gönlündeki yerimizin öneminin bilincinde çalışmaya devam edeceğiz. “Söz verdiğimiz gibi” sloganıyla, söz verdiğimiz her şeyi hayata geçireceğiz. Herkesin Altındağ’da yaşamaktan mutlu olduğu, “Altındağ’da oturuyorum” demekten gurur duyduğu bir ilçe oluşturacağız.
35
RÖPORTAJ
Sevdam
Yenimahalle
FETHİ YAȘAR
11 yıldır Yenimahalle’de başarılı çalışmalara imza atan Fethi Yaşar ile Yenimahalle’nin geçmişini değerlendirirken, gelecek projelerini de masaya yatırdık. Sevdam Yenimahalle diyerek ilçeye olan bağlılığını anlatan Fethi Yaşar, Meydan ve Adnan Kahveci Parkı Projesi’nin detaylarını da paylaştı. RÖPORTAJ: DİLARA AYDOĞDU
36
RÖPORTAJ
Y
eni dönem yeniden Başkansınız… Neler söylemek istersiniz? İlk günkü heyecanımı yaşıyorum. Yenimahalle’nin gelecek kuşaklara daha güzel hazırlanması, daha yaşanabilir bir kent olması için çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Herkesin yaşamaktan mutlu olduğu bir Yenimahalle’yi eğitimde, kültürde, sanatta, sporda, doğada, altyapıda, üstyapıda sorunsuz bir ilçe yapmak için 11. seneki çalışmalarımızı yapıyoruz. Seçimlerde ne söz verdiysek o sözlerimizi yerine getirmenin heyecanı içerisindeyiz. Genç bir kadroyla çalışıyoruz; önemli değişiklikler yaptık. Bu dönemde de başarılı işlere imza atacağımıza gönülden inanıyorum. Önemli olan sağlık ve güç. Biraz da projelerinizden bahsetsek… Nasıl bir Yenimahalle göreceğiz bu dönemde? Altyapı ve üstyapı çalışmalarını büyük ölçüde bitirdik. 3 milyon metre kareye yakın yeşil alan, 4 kapalı yüzme havuzu, 260 tane park yaptık. Şimdi etüt merkezleri yapıyoruz. Kütüphaneler açtık, 8 kültür merkezi yaptık. Yine hiçbir belediyede olmayan hasta yakınlarına, onkoloji yakınlarına 240 kişilik misafirhane yaptık. Yenimahalle’yi sanatla, müzikle, tiyatroyla buluşturduk. Eğitim ve sağlık kurumlarına çok önemli çalışmalar yapıyoruz. 36 mahalleye poliklinik açtık. Bu Türkiye’de hiçbir belediyede yok. 2 stadımız, 5000 bin kişilik kapalı spor salonumuz var. Yenimahalle konservatuarının altyapısını yaptık. Ocak ayı itibari ile belli branşlarda Yenimahalleli çocuklar eğitilecek. Bu da Yenimahalle seçim vaatlerimizden birisiydi. Etüt merkezleri açıyoruz. Bugün 3500 çocuğu üniversiteye hazırlıyoruz. Eğitim akademisi kuruyoruz. Eğitim akademisinde, başarılı öğrencileri ayrı eğitecek, üniversiteye hazırlayacağız. Ayrıca mastıra gidecek öğrencilere ön bilgilerini ve her türlü donanımını vereceğiz. Batıkent’te çok güzel bir eğitim akademisini gerçekleştireceğiz.
YENİMAHALLE'Yİ SANATLA, MÜZİKLE, TİYATROYLA BULUŞTURDUK. EĞİTİM VE SAĞLIK KURUMLARINA ÇOK ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ.
Yarım kalan yaşlı bakım merkezi projemizi de bu sene tamamlayacağız. Engelli vatandaşlarımız için ise bütün engellilerin yararlanacağı bir engelli yaşam merkezini bütün projeleri ile hazırlıyoruz. Yenimahalle deyince kültür ve sanat geliyor akla… Bu dönemde ne gibi projeler buluşacak halkla? Yenimahalle’nin bir başka yüzü var. Tiyatroları ve Türkiye’nin en iyi sanatçılarını ücretsiz olarak hem Ankaralılar ile hem de Yenimahalleliler ile buluşturuyoruz. Bu sene de çok güzel konserler ve tiyatro oyunları ile halkımızı sanata doyuracağız.
Türk milletinin hamam kültürü vardır. Yenimahalle’de doğru düzgün hamam yoktu. Bugün 8 tane hamam var. Düğün salonları yaptık. Nikâh salonu yaptık; Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nin altına. Haftada 20’ye yakın nikâh kıyılıyor. Vatandaş ile iç içeyiz.
Aynı zamanda Ostim gibi önemli ticaret merkezlerini de bünyenizde barındırıyorsunuz… Yenimahalle’nin diğer özelliği ticaret ve sanayi ilçesi olması. İlçemiz, Ankara ticaretinin yüzde 41-42’sinin gerçekleştiği bölge. Ben de ticaretten geliyorum. Esnafımıza, sanayicimize, tüccarımıza her türlü kolaylığı sağlıyoruz. Ticaretimize, ticaret erbaplarına sahip çıkıyoruz. Çünkü onlar varsa devlet var. Onlar ne kadar ekonomiyi büyütürlerse ülkemizin gelirine o kadar katkı sağlar. Farklı sektörleri Yenimahalle’ye kazandırmak için elimden gelen bütün çabayı sarf ediyorum. Bu da Yenimahalle’nin ticaret merkezi olma tanınırlığını arttırıyor. Ben geldiğimde Yenimahalle’de bir tane beş yıldızlı otel vardı. Bugün on tane beş yıldızlı otel var; diğerlerini saymıyorum. Bunların hepsi ticaret ile oluyor.
Bu dönemde dediğim gibi konservatuar sözümüz var. Yine Batıkent Meydan projemiz var. Meydanı yeniden dizayn ediyoruz. Projede ana giriş ve belli girişler var. Ortada bir havuz olacak; onun üzerinde Atatürk Heykeli olacak. Ayrıca havuzun kenarında çeşitli gösteriler olacak. Her türlü vatandaşın oturup kalkabileceği yeşil alanlar, yürüyüş yolları olacak. Kafelere çeki düzen veriyoruz.
Mesela iş makineleri birinci el, ikinci el... Bunlar Yenimahalle’de satılıyor. Borsa Yenimahalle’de. Gıda sektörü Yenimahalle’de. İvedik Ostim sanayi merkezleri Yenimahalle’de. Şimdi Balgat’ta konfeksiyonlar sıkışmış. Onları da Yenimahalle’de yeni açılan iş yerlerine taşınması için bize düşen görevleri en iyi şekilde tamamlayacağız.
İstanbul Koru Park tören ve etkinliklerin yapıldığı, herkesin yararlanabileceği bir alan olacak. Batıkent’e ivme kazandıracak bir diğer projemiz ise Adnan Kahveci Parkı. Yıkım çalışmalarını tamamladık. Önümüzdeki yılların sonlarında orayı da tamamlayacağız. Biyolojik gölet, restoran, at binme alanı ile tam bir tema park şeklinde olacak.
Yenimahalle, özellikle Batıkent bölgesi ciddi bir iç göç almaya başladı. Ulaşım konusunda neler söylemek istersiniz? Bakanlığımızın ve Büyükşehir Belediyemizin Etlik Yenimahalle arası, Batıkent’e giden İstanbul alanında süratle çalışıp, ulaşım sorununu çözmeleri lazım. Şu anda Etlik Yenimahalle arası trafik özellikle iş çıkışlarında yüzde 60 oranında tıkanıyor. Sabahları kımıldayacak alan olmuyor. Daha Etlik Şehir Hastanesi kurulmadı. Orası açıldığında yüz bin nüfus gelecek. Şimdi Bakanlık bir karar daha aldı. MİT’in arazisini Adliye’ye veriyor. Bütün Adliyeler Yenimahalle’ye geliyor. Bir 300 bin kişi de öyle gelecek. Bu konuda bunların girişleri çıkışları trafik düzeni nasıl olacak şimdiden planlanmalı.
Yaşlılara ve engellilere dair yeni projeleriniz nelerdir? Biliyorsunuz alzheimer bakana da çekene de zor. Türkiye’de bir ilki gerçekleştireceğiz. Güzel bir alzheimer merkezi yapacağız. Yenimahalle bölgesinde oturan bu hastalara belli günlerde hem sağlık hizmeti vereceğiz hem de onlara yaşama sevinci kazandırmaya çalışacağız. İki gün misafir edebileceğiz.
37
RÖPORTAJ
Aslında Avrupa ile bizim aramızdaki fark: Avrupalı, bir yatırıma başlamadan altyapısını bitiriyor. Doğal gazını, elektriğini, kanalını, suyunu, yolunu, otoparkını daha başlamadan planlıyor. Biz iş bittikten sonra diye düşünüyoruz. Bunun en büyük örneği Bilkent’tir. Bilkent Şehir Hastanesi’dir. Dünyanın hiçbir yerinde öyle bir toplu taşıma çirkinliği yoktur. Korkarım burada da önlem alınmazsa aynı şeyler olur. Onun için şimdiden ulaşımı, toplu taşıma ulaşımını güçlendirmeleri gerekir. Mesela Şentepe Yenimahalle’nin içinden geçiyordu. O zaman Şentepe 50 bin nüfuslu bir bölgeydi. Bugün 250 bin nüfusu var. Yenimahalle’ye teleferik koyuldu ama bilmiyor vatandaş. Halbuki birinci duraktan itibaren bir yol açılabilseydi, Etlikten yukarı trafik buraya girmeden oradan rahatlıkla çözülürdü. Şentepe’nin Çeşme durağına geçen bir yolu var oranın kesinlikle açılması gerek. Yenimahalle halkı Şentepe ulaşımında çok sıkıntı yaşıyor. Şentepeli vatandaşlar trafiğin yoğunluğundan çok büyük sıkıntı çekiyor.
Son olarak kentsel dönüşüm konusu için neler söylemek istersiniz? Kentsel dönüşüm konusunda Yenimahalle başarılı. 2009’dan bu yana belli bölgelerde kentsel dönüşüm yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımız ile konuştuğumuz, son gecekonduyu tarihe gömecek Yamaç Evler Projesi’ni de hayata geçireceğiz. 1600 gecekondu olan bölgenin planlamasını yaptık. Şu an 1250 gecekonduyu yıktık. Hızlı bir şekilde gidiyoruz. Yamaç Evler Projesi Türkiye’nin en güzel kentsel dönüşüm projesi olacak. Bunu başardığımız zaman da Yenimahalle’de gecekondu olayı tamamen ortadan kalkacak. Daha önce SSK Blokları'nda 25 Mart Mahallemizde olması gereken kentsel dönüşüme oradaki vatandaşlar razı olmadığı için anlaştıkları firma ile yapacaklar. Yenimahalle’de kentsel dönüşüm yerinde kentsel dönüşüm oldu. İnşaat sektörü sıkıntıda. Yavaşlama var. Geçen sene 60’a yakın ruhsat vermişiz. Bir önceki sene 1000’in üzerindeydi bu sayı. Yeni ruhsat almak yerine yarım kalan inşaatları tamamlamaya çalışıyor mütteahhitler.
Yani biz bunların düzeltilmesini istiyoruz. İlgililere de hepsini söylüyoruz. Ankara’da yeni bir dönem başladı. Sayın Mansur Yavaş Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Biz belediyecilerin görevi siyaset yapmak değil. Bizim görevimiz Ankara halkının yaşamaktan mutluluk duyduğu bir şehir yapmak. Ben bu dönemin başarılı olacağına inanıyorum. Belediyecilik sadece çöp toplama, asfalt dökme, kaldırım dökme değil. Şu an her gün 100 binden fazla vatandaş Yenimahalle’nin hizmetlerinden faydalanıyor. Bu çok ciddi bir rakam. Bu dönem daha çok arttıracağız.
Demetevler’i nasıl değerlendiriyorsunuz? Demetevler’de kentsel dönüşüme ne benim gücüm yeter ne de Büyükşehir’in. Demetevler’deki kentsel dönüşüme TOKİ’nin el atması gerekir. Sayın Cumhurbaşkanımız 2014 seçimlerinde Demetevler’de kentsel dönüşüm yapacağını, MİT’in arazisini de içerisine katacağını, orada herkese birer daire vereceğini söyledi. Ama bu seçimde bir vaatleri yoktu. Çok katlı otopark, yeşil alanlar, kapalı spor salonları yapsak; gencin, kadının, yaşlının yararlanacağı sosyal tesisler inşa etsek; Demetevler’deki sıkıntı azalır.
38
RÖPORTAJ
Sincan Yeni Kimliğine Kavuşuyor
MURAT ERCAN
Sincan Belediye Başkanı Murat Ercan, MAG Business’a özel verdiği röportajında yeni dönem planlamalarını anlattı. Sincan’ın yeni bir karaktere ve ruha ihtiyacı olduğunu söyleyen Ercan, Sincan OSB bölgesinden de bahsetti.
RÖPORTAJ: DİLARA AYDOĞDU
40
RÖPORTAJ
Y
eni dönem yeni bir Sincan… Göreve geldiğinizden bu zamana kadar neler değişti? Sincan çok kısa sürede çok hızlı büyümüş bir ilçe. Baktığımızda son 40 yılda 30 kat büyümüş bir şehir. 40 yıl önce 20 bin nüfustan bahsedilirken bugün itibari ile 600-700 bin insanın yaşadığı ve yüzölçümü bakımından da Ankara'nın metropol ilçelerinden. Gölbaşını bir kenara bırakırsak Ankara’nın en büyük ilçesi. Haymana ile Kazan’ın arasında Ankara’nın kuzeyi ile güneyini birleştiren geniş topraklar üzerine yayılan bir yüzölçümüne sahibiz. Bu sahip olduğumuz yüzölçümünde birçok genç potansiyele sahip rezervler var. Tabi en önemli kaynağımız insan kaynağı. Genç nüfusumuz oldukça yüksek 103 bin ilk ve ortaöğretimde okuyan öğrenci sayısı. Bu birçok Anadolu il nüfusuna tekabül ediyor. Genç nüfus dediniz? Diğer kaynaklarınıza değinecek olursak… Tarım, arkeolojik ve tarihsel potansiyellerimiz bize değer katıyor. Sincan’ın tarihi İpek Yolu güzergâhı üzerinde önemli bir durak noktası olması güzel bir miras. Aynı zamanda son 15-20 yıldır yapılan yatırımlarla sanayide çok önemli bir yere gelmiş bulunmakta. İlçemiz sınırları içerisinde 5 tane organize sanayi bölgesi var. Bunlardan en eski ve en büyük kapasiteye sahip olan 1.Organize Sanayi Bölgesi. Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda bu 1. OSB’nin değerinin üstüne çıktığını genişleme sürecinde olduğunu söylemek mümkün. Topraklarını genişleterek yatırımcı sayısını arttırmaya yönelik çalışmaları var. Diğerleri de zamanla kapasitelerini artarak devam ediyorlar. Bugün 1.Organize Sanayi Bölgesi’nde 42 bin kişi çalışıyor. Orta ve uzun vadede sanayide Sincan çok önemli bir yere geliyor ve Türkiye’de en önemli belki de birinci sırada ihracat merkezi olmaya aday. İlçemiz sınırlarında çok sayıda köyümüz mevcut ve buralarda ciddi bir ziraat ve hayvancılık potansiyeli var. Kurulumu ve işletmesi bakımından Türkiye’ye örnek olarak hayvancılık organize sanayiye sahibiz. Hızla büyüyen bir Sincan var karşımızda… Bu hızlı büyüme karşısında ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Ankara’nın batı yakasında bulunan ilçelerden bir tanesi olmamız çok fazla konutlaşma ve nüfuslanma getirdi. Bu kadar hızlı büyümeyle gelen handikaplarla uğraşıyoruz. Altyapı üstyapı noktasında olduğu kadar kültürel ve sanatsal anlamda da hizmetleri topluluk kesimlerine yayarak insanların hem fiziki ihtiyaçlarını karşılarken bir taraftan da manevi kültürel ve sanatsal ihtiyaçlarına da cevap vermek gerekiyor. Sincan’ın bir karaktere bir ruha ihtiyacı var. İşte biz bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bunun için sanat ve kültür çok önemli. Dolayısıyla bizim ilk planlarımız bunlara yönelik. İlçemize yeni bir meydan kazandırmak için çalışmalara başladık. Gençlik Spor Bakanlığı’na ait bir alan üzerinde protokollerimizi yaptık çevresindeki bütünleyici unsurlarla birlikte düşündüğümüz zaman 500 bin kişinin toplanabileceği bir alandan bahsediyorum. Miting ve konserlerde bu alan, ihtiyaçları önemli bir ölçüde karşılayacak. Buranın arka planına ise bir kültür kongre merkezi yapıyoruz. Ankara’nın en büyük kültür kongre merkezi olacak. Burada alanında uzman kişileri ağırlayacağız. İçerisinde çok sayıda çocuklara, gençlere, hanımlara yönelik sosyal mekânlar da barındıracağız. Çarşı merkezinin görüntüsünü değiştirmek için de kolları sıvadık. Çarşımızı daha cazip görsel açıdan daha fazla efektif hale getirmeye çalışıyoruz. Bununda şehrin marka değerine ciddi bir katkı sağlayacağını düşünüyorum. Sincan 1milyon 350 bin metrekare alanla Avrupa’nın da en büyük rekreasyon alanı olan Harikalar Diyarı’nında bulunduğu bir ilçe. Tabi ki biz bununla yetinmiyoruz millet bahçesi oluşturup insanların çoluk çocukla gidebilecekleri ve eve gitmek istemedikleri eğlenceli bir alan oluşturacağız. Daha önce yaptığımız mesire alanımız var. Orayı gören başka yere gitmiyor zaten. Sera Park adında harika Ankara manzaralı güzel bir piknik alanımız da var.
TARIM, ARKEOLOJİK VE TARİHSEL POTANSİYELLERİMİZ BİZE DEĞER KATIYOR. SİNCAN’IN TARİHİ İPEK YOLU GÜZERGÂHI ÜZERİNDE ÖNEMLİ BİR DURAK NOKTASI OLMASI GÜZEL BİR MİRAS.
Gençlere yönelik projelerinizden bahseder misiniz? 1 yılda 3 millet kıraathanesi açtık. Her birinde yaklaşık 300 gencin ders çalışabileceği ortamlar oluşturduk. İlk öğrencilerimizi mezun ettik diyebiliriz. Orda sınava çalışıp başarılı olan çok öğrencimiz oldu. Şimdi bunu da 4’e 5’e çıkartacağız. Yakın zaman içerisinde bir tane de aile yaşam merkezi yapıyoruz. Hanımlar için fitness salonlarından gençler için farklı aktivitelere kadar birçok sosyal mekân da var. Ayrıca sporla ilgili de büyük bir atılıma hazırlanıyoruz. Proje aşamasında olan ve yakın zamanda ihalelere çıkacağımız spor yatırımları söz konusu. Üç yarı olimpik yüzme havuzu; beş gençlik merkezi yapıyoruz. 50 tane de basketbol sahası yapıyoruz; aynı zamanda voleybol ve badminton da oynanıyor bu alanlarda. 2020 yılı içerisinde tüm bunları tamamlayacağımızı umuyoruz. Gençlere yönelik yaptığınız projeler çok güzel… Kadınlara yönelik iş kazandırma projeleriniz nelerdir? Bizim hanım pazarımız var; orda kadınlar kendi ürettikleri el işi ürünlerini gelip satıyorlar. Biz bu anlardan kira talep etmiyoruz. Sadece gelsinler ve kendi ürettikleri ürünleri müşteriyle vatandaşlarla buluştursunlar. Organize sanayi yönetimiyle sürekli bir irtibatımız oluyor ve özellikle kadın istihdamına yönelik sürekli istişarelerde bulunuyoruz. Kendi öz kaynağımızla 2500 seyirci kapasiteli spor salonumuzu tamamladık. Şimdi resmi olarak kabulünü yapıyoruz. Her türlü uluslararası müsabakaların yapılabileceği bir salon olarak hizmet verecek. Ulaşım sıkıntısıyla alakalı özellikle Yenikent metro kısmının yeterliliği çok gündem oldu. Bu konuda bir şeyler yapacak mısınız? Sincan gibi Yenikent’te on yılda altı yedi kat arttı. 10 yıl önce on binlerde olan Yenikent şimdilerde doksan binler civarında. Alternatifi olmayan tek giriş çıkışlı bir yer. Bu handikabı ortadan kaldırmak Yenikent’in de gelişmesini tıkamamak için sorunları çözmek gerekiyor. Yeni bir yol kolay bir şey değil. Bir seneyi aşkındır Yenikent’e alternatif yolla ilgili plan çalışmalarını devam ettiriyoruz. Son aşamasına geldik. Bu çalışma ile Ayaş yolundan Yenikent’e bir giriş daha yapıyoruz. 1-1.5 yıla kadar tamamlanacak. Bu yol Temelli ile Kazan’ı birbirine bağlayacak. Organize Sanayi’de altgeçit, köprülü kavşak yoktu. Mustafa Başkan gitmeden çalışmaları başlattı; yakınlarda da bitti. Yenikent girişte yol genişletme çalışmalarına seçim sebebiyle ara verilmişti.
41
RÖPORTAJ
Büyükşehir tekrar yarım kalan çalışmaya başladı. Bu genişletme çalışması ile Yenikent’in girişi, üç şerit gidiş üç şerit geliş olmak üzere altı şerite çıkacak. Devlet Demir Yolları ile birlikte Sincan Kayaş hattı, banliyö Başkent Ray diyoruz yeni adıyla metro kalitesinde hizmet veriyor. O hattı da Yenikent’e kadar uzatıyoruz şimdi. Yani Yenikent’e raylı sistem getiriyoruz. Yatırım planını aldırdık. Şu anda şantiye kuruldu kazma vuruldu çalışmalara başlandı. Şehir içi ulaşımında en iyi seçeneğin raylı sistemler olduğunu düşünüyorum. Kent ulaşımında meseleyi asıl çözen unsur raylı sistemdir. Biz bu şebekeyi arttırmak için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmaları ile ilgili neler söylemek istersiniz? Aslında Sincan’da gecekondu yok ama Ulubatlı Hasan Bölgesi afet evleri diye planlanmış 40-50 sene önce afetzedeler için düşünülmüş. Yolu bile düzgün açılmamış. Bir de şehrin hızlı büyümesinden dolayı köyün şehrin içinde kalmasından kaynaklanan problemli yerler var. Bu anlamda Saraycık vardı mesela. Saraycık bölgesinde kentsel dönüşüm çalışmalarımız da devam ediyor. Yakında sosyal çöküntülü bir yer iken örnek bir şehirleşme modeli ortaya çıkacak. 6 bin konutunu TOKİ yapıyor. Toplamda iki bin konutlu bir proje. Şimdi geldik Ulubatlı Hasan Bölgesi’ne. Orası genişleme sahası olmayan, dar, arada bir bölge olduğu için çok daha zor bir alan. Bu sorunları çözmek için uzun zamandır çalışıyoruz. Şu anda son aşamasına geldik buraya özgü bir formül üretiyoruz. Bakanlık ile mutabakata varmak üzereyiz; hazırlanan son çözüm önerisinin rötuşları yapılıyor. Bir de şehrin içerisinde kalan küçük bir sanayi sitemiz var. Burası da gerek imar bakımından gerek iş yeri çalıştırması mevzuatı bakımından uygun yerler değil. Yanıcı ve yakıcı maddeler iç içe. Hem orada çalışanlar için hem de şehirde çalışanlar için risk. Biz bu sanayi sitesini alıp şehrin dışına taşıyalım diye düşünüyoruz. Burası taşınınca yeni bir imar projesi tasarlayacağız. Bin kadar esnafımızın konumlandırılmasını sağlayacağız. Engelsiz yaşam için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz? O konuda da çok hassas olduğumuzu belirtmek istiyorum. Göreve geldiğimiz andan itibaren engelli şarj istasyonlarını şehrin değişik yerlerine yerleştirdik. Akülü aracıyla çıkan vatandaşımız akü bitecek mi sıkıntısı yaşamasın istedik. Tabii bu alt yapı, yol, kaldırım vs. çalışmalarında da kardeşlerimizi düşünerek adım atıyoruz. Onun dışında" Umudun Kanatları" adı altında sema grubumuz var. Bu grup otizimli, down sendromlu kardeşlerimizden oluşuyor. Amerika’dan gelen uzmanlar semanın otizme iyi geldiğini belirtti. Grubun ünü Türkiye sınırlarını aştı. Bizim hassas olduğumuz bir diğer konu ise çölyak hastalığı. Çölyak hastaları da glütensiz tüketmek zorundalar. Seminerler düzenledik. Hocalar getirttik, kendilerinin glütensiz gıda yapabilmelerini öğrenmelerini istedik. Sonrasında da marketlere çağrı yaptık. Glütensiz gıdaya ulaşmak zor oluyordu. Şimdi Sincan’da birçok büyük market glütensiz gıda reyonları açtılar. Ayrıca çölyak sosyal destek kartı çıkarttık ve dağıttık. Kartlara kişilerin maddi durumuna göre yükleme yapıyoruz.
42
UMUDUN KANATLARI ADI ALTINDA SEMA GRUBUMUZ VAR. BU GRUP OTİZİMLİ, DOWN SENDROMLU KARDEŞLERİMİZDEN OLUŞUYOR. AMERİKA’DAN GELEN UZMANLAR SEMANIN OTİZME İYİ GELDİĞİNİ BELİRTTİ. GRUBUN ÜNÜ TÜRKİYE SINIRLARINI AŞTI.
ALIŞVERİŞ
Ofis Alıșveriși Gününüzün çoğunu geçirdiğiniz ofis yașam alanında ihtiyacınız olan ofis aksesuarlarının en șık hali... EL CASCO ATAÇ KUTUSU 547
MONTBLANC KALEM 3.999
PINENG ŞARJ ALETİ 99 VAKKO TAY DERİSİ KUTU 600
LEXON MÜZİK SİSTEMLERİ 249
L’OBJET MEKTUP AÇACAĞI 1.245
EL CASCO ZIMBA 697
MOSER KAĞIT AĞIRLIĞI 547
VAKKORAMA NATALIZIA DEFTER 199
43
RÖPORTAJ
Model Kent
Vizyonunu Sürdüreceğiz
TURGUT ALTINOK
Yeniden Keçiören Belediye Başkanlığı görevine gelen Turgut Altınok MAG Business için verdiği özel röportajında “Keçiören örnek, model ve öncüydü, ilkleri yaparak Türkiye’nin gündemine geldi, "Turgut Altınok modeli bir Belediye Başkanlığı tabiri doğdu, yine öyle olacak. Hizmetlerle konuşulacağız, model kent olma misyonumuzu sürdüreceğiz.” dedi.
Y
RÖPORTAJ: DİLARA AYDOĞDU
eniden Turgut Altınok dönemi… Yeni dönem planlamalarınızdan bahseder misiniz? Teşekkür ediyorum öncelikle, yayın hayatınızda da başarılar diliyorum. Vatandaşımızın tabiri ile ‘Efsane Başkan geri döndü.’ 1994 Yerel Seçimlerinde ilk seçildiğimde 30 yaşında ve Türkiye’nin en genç belediye başkanları arasındaydım. Aday olduğum partinin Keçiören’deki oyu 6 bin 800’dü; benimle oyu 69 bin 220’ye çıktı. Demem o ki inanırsanız başarırsınız. Özgüveniniz yüksek olduğunda ve hedefler koyduğunuzda başaramayacağınız şey
44
yok. Keçiörenlinin bana olan güvenini ve desteğini kara çıkarmamak için çok çalışma sözü verdim ve bu sözü tutma gayretindeyim. O dönemde de ‘Ne yapabilirsiniz ki?’ diyenler oldu. Ben de ‘Yaşanabilir marka bir şehir inşaa ederim.’ dedim. Keçiörenlinin daha mutlu ve Keçiören'in, Ankara'nın marka ilçesi olması için o gün bugündür çalışmalarımı sürdürüyorum. Dinlenme, kendine zaman ayırma, ailemle vakit geçirme gibi özel durumların çok daha kısıtlı olacağını tahmin ediyordum. Çünkü siyaset bambaşka bir şey. Kendini vatandaşlarına adıyorsun, onların derdi senin derdin oluyor. Bizim işimiz mesaisi olmayan bir iş. Bizim işimizin temeli insan. İnsanları
RÖPORTAJ
daha mutlu etmek ve yaşadığı yerden keyif almasını sağlamak için çalışıyoruz. Keçiören örnek, model ve öncüydü. İlkleri yaparak Türkiye’nin gündemine geldi, ‘Turgut Altınok modeli bir Belediye Başkanlığı’ tabiri doğdu, yine öyle olacak. Hizmetlerle konuşulacağız, model kent olma misyonumuzu sürdüreceğiz. Keçiören parkları ve bahçeleri ile ön planda olan bir ilçe. Bu konuda ne söylemek istersiniz? 1955'li yıllardan önce Keçiören son derece temiz havası ve ünlü bağlarıyla adeta bir sayfiye yeri gibiymiş. Orta halli ve zengin Ankaralılar temiz havasından dolayı Keçiören'e gelirlermiş. Evler bahçe içindeymiş ve insanlar meyvelerini, sebzelerini yetiştirirmiş. Zaten Keçiören'in bağ evleri meşhurdur. Hala da o bağ evi örneklerini görmek mümkün. Tarihi eser niteliğinde olan bağ evlerimizin restorasyon çalışmalarını sürdürüyoruz zaten. Bugün de Keçiören konutlaşmanın yoğun olduğu ve yatırım için konut satışlarında ilk sıralarda yer alan gözde bir ilçe. Giderek artan prestiji ile de insanların yerleşim tercihlerinde ilk sıralarda yer alıyor. Dolayısıyla artan nüfusla orantılı yatırımların da hayata geçirilmesi zaruri bir hal alıyor. Gerek görsel estetik, gerek sosyalleşme ve nitelikli zaman geçirme, gerekse şehirleşmenin insanı doğaya yaklaştıran şekilde sürmesi yönünde park ve yeşil alan çalışmalarımız ayrı bir önem teşkil ediyor. Geçtiğimiz günlerde 69 dönüm alana ağaç dikimi gerçekleştirdik. Biz AVM, rezidans veya rant değil, gelecek nesillere miras bırakma derdindeyiz. 69 dönümü ağaçlandırmaya ayıran bir başka Belediye yok. Yeşil alanlar, parklar, çevre, yürüyüş yolları şehirlere nefes aldıran yerlerdir. Yeşil Keçiören, yeşil sokak, yeşil mahalleler hedefiyle 10 yıl içinde Keçiören’in en yeşil ilçe olması için çalışıyoruz. En büyük zenginlik budur, gelecek nesillere yaşanabilir şehir ve güzel bir çevre bırakmaktır. Tarım ve Orman Bakanımız Sn. Bekir Pakdemirli’ye de söyledim, penceresinden bakınca yeşil görmeyen vatandaşımız kalmayacak. Çünkü biz günü değil geleceği kurtarıyoruz. Bizden sonraki nesillere huzur içinde yaşayacakları bir şehir bırakıyor, yaşanabilir şehirler inşa ediyoruz. Sadece orman alanları kazandırmıyor, sokak ve caddeleri de ağaçlandırıyoruz. Yıl sonuna kadar 150 bin ağaç dikeceğiz. Ayrıca Keçiören şelaleleriyle de görsel estetik açısından zengin bir ilçe. Yazın ayrı kışın ayrı bir güzelliğe sahip şelalelerimiz birçok fotoğrafa da dekor oluyor. Genç nüfusu da bir hayli fazla olan bir ilçesiniz. Bu anlamdaki planlamalarınızı anlatır mısınız? Devletlerin ve milletlerin geleceği gençleridir. Bu nedenle onlar için ne yapsak az. Spor, kültürel etkinlik, yatırım, eğitimlerini destekleme konusunda yine önemli adımlar atıyoruz. 1994 yılında ezberleri bozarak eğitim alanında ilk hizmet veren belediye olduk. Çankaya bölgesindeki okulların çevre düzenlemesine dahi katkı verdik. Okullarımızın fiziki şartlarını iyileştiriyoruz. Öğrencilerimize sınava hazırlık döneminde destek olmak amacıyla bir ilk olarak ücretsiz YKS ve LGS kursları açtık. Eğitim-öğretim yılı sonuna kadar hizmet verecek kurslarımızda aynı zamanda uzaktan eğitimle öğrenme imkânı, yapay zekâ destekli eğitim ve rehberlik hizmeti ile tam öğrenme imkânı da sunuluyor. Başarı Okulu ile YKS ve LGS öğrencilerine hızlı okuma teknikleri, etkili iletişim yöntemleri ve stres yönetimi, sınava hazırlık ipuçlarına dair seminerler veriyoruz. Ayrıca belediye meclisimizin kararıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü aracılığıyla üniversite öğrencilerine burs desteği sağlıyoruz. 2019 -2020 eğitim-öğretim yılı için 200 öğrenciye aylık 500 TL karşılıksız verilecek. Ayrıca “Başkanım Okulumda” programlarına başladık, onlarla bir araya geliyor, beklentilerini, taleplerini dinliyorum. Ben de tecrübelerimi aktarıyorum. Uyuşturucu illetiyle mücadelemizi anlatıyor, emniyetle iş birliği içinde bu illetten koruyacağımın sözünü veriyorum.
Spor ve kültür sanat noktasında ne gibi çalışmalara imza atacaksınız? Keçiören’in yeniden yaşayan bir şehre dönüşmesi noktasında sonbahar konserleri, stad konserleri düzenledik, şimdi de başta özel günlerde olmak üzere salon konserlerine hız verdik. Ayrıca mahalle konaklarımızı ücretsiz hale getirerek her türlü etkinliği yapmalarına imkân sunduk. Millet Kıraathanemiz, Fatih Kütüphanemiz gece 24.00’a kadar açık. Ayrıca park ve mahalle denetimlerimizle herkesin güvenle huzur içinde istediği saate kadar vakit geçirmesinin teminatı oluyoruz. Spor yatırımlarımızla her zaman öncüydük, tesislerimiz gençlerimiz başta olmak üzere herkesin emrinde. Aktepe, Kalaba, Etlik, Mevlana ve Abdurrahim Karakoç Spor Merkezlerine 14 bin 803 üye ve kursiyer kayıt yaptırdı, bu tesislerdeki aktif üye sayısı ise 5 bin 876 oldu. Ayrıca parklarda uzman hocalarla spor yapma imkânı sunuyoruz. Gecekondu yıkımlarına hız kesmeden devam ediyorsunuz? Kentsel dönüşüm noktasındaki eksiklikleri ve yapılması gerekenleri nasıl değerlendirirsiniz? İlk görev dönemimizde Keçiören, gecekondu şehri olarak anılıyordu. Çarpık kentleşme, sorunlarla baş başa bırakılmış insanlar ve başkentin şehir kimliğine yakışmayan bir görüntü vardı. O zaman yaşanabilir, modern bir Keçiören inşa edeceğiz diye yola çıktık ve Keçiören markasını yarattık, bugün de bu amaçtan şaşmayacağız. Sürdürülebilir bir kentsel gelişim sağlama hedefiyle Keçiören’de görüntü kirliliği oluşturan, risk taşıyan ve insanların yaşam kalitesini tehdit eden gecekondu yıkımlarına devam ediyoruz. Şu ana kadar 800’ün üzerinde gecekondunun yıkımını gerçekleştirdik. Yıl sonuna kadar bin gecekonduyu yıkacak, vatandaşlarımızın güvenliğini ve sağlığını tehdit eden bu metruk yapılardan Keçiören’i kurtaracağız. Bu yapılarda vatandaşlarımıza zarar verebilecek kişiler de barınıyor, mal sahibinden izinsiz olarak oturanlar da bulunuyor. Metruk binaları biz de tespit ediyoruz, vatandaşlarımız da bize ihbar ediyor.
45
RÖPORTAJ
Keçiören’in sosyal alanları hakkında ne söylemek istersiniz? Öncelikle Keçiören'in eksiklerini, sorunlarını tespit ettik, bunun sonucunda çözüm ürettik. Keçiören'deki hiçbir yatırım tesadüfi veya öngörüsüz planlanmadı. Hizmet, Keçiören'e ne katar, hangi yöndeki ihtiyaçlarını giderir ve Keçiörenli hangi hizmetle mutlu olur ince ince hesapladık. Avrupa’nın turizm amaçlı en uzun hatta sahip teleferiğini yaptık, hattın uzunluğu toplamda 1653 metre. Estergon Kalemiz, 14 yıl önce inşa ettiğimiz bir eserimizdi. Türk tarihinin ve kültürünün yaşatıldığı bir mekân olarak tasarlanan kalemizde, 2005-2009 yılları arasında özellikle akşam olduğu zaman kırmızı plakalı araçlardan geçilmiyordu; Birleşmiş Milletler gibiydi. Gecekondular kenti olan bir Keçiören’i, modern bir Keçiören haline getirdiğimiz dönemde, ilçemizi taçlandırmak için tarihimize ve kültürümüze atıfta bulunarak inşa etmiştik. Keçiören’in ekonomisine katma değer katan bu eserimizin yeniden canlandırıyoruz. İçerisindeki restoranımız şimdi yine önemli isimlerin uğrak yeri oldu.
KEÇİÖREN'DEKİ HİÇBİR YATIRIM TESADÜFİ VEYAHUT ÖNGÖRÜSÜZ PLANLANMADI. HİZMET, KEÇİÖREN'E NE KATAR, HANGİ YÖNDEKİ İHTİYAÇLARINI GİDERİR VE KEÇİÖRENLİ HANGİ HİZMETLE MUTLU OLUR İNCE İNCE HESAPLADIK.
Çocuklarımızın doğayı tanıyarak, canlıları doğal ortamlarında görerek büyümeleri noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çocuklarımıza hem hayvan sevgisini aşılıyor hem de Ihlamur Vadimizi daha da zenginleştirip güzelleştiriyoruz. Maymun, midilliler, emu kuşları, ceylanlar, wallabyler geldi; vadimiz hareketlendi. Ayrıca içerisinde birçok başka evcil hayvan da var. Deniz Dünyamızla, denizi olmayan Ankara’da çocuklarımızın deniz canlılarını tanıyarak büyümesini sağladık. Avrupa standartlarının üstünde Etlik Olimpik Yüzme Havuzumuz ve daha birçok tesisimiz konforuyla, donanımıyla, kalitesiyle özgün. Ayrıca Türkiye’nin en büyük yapay şelalesi bizde. Biz Keçiören’de dezavantajları avantaja, çirkinlikleri güzelliğe dönüştürdük, güller şehri yaptık. Yıllardır gündemden düşmeyen Cumhuriyet Kulesi çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Ben Kulemizi Keçiören’in prestijini artıracak şaheser olarak tanımlıyorum. Maalesef siyasi nedenlerle kulenin yapımını engellemeye çalıştılar ama geldiğimiz noktada Ankara’nın yeni simgesi Keçiören’den yükselecek. Cumhuriyet Kulemiz, Keçiörenimizin, Başkentimizin ve Türkiyemizin güzide bir kültür, sanat merkezi olacak. Kulemiz, sadece Keçiören’in sosyal hayatına değil, ekonomisine de katkı sağlayacak. Oluşturduğu katma değerle ilçemiz ticaretine canlılık getirecek. Cumhuriyet’in 100. yılında Ankara’yı Cumhuriyet Kulesi’nden seyredeceğiz. Cumhuriyetin 100. yılına simgesel olarak anlam katacak ve yüksekliği 46 metre daha artırılacak olan kule tamamlandığında, bir cam fanus içerisinde 145 metre yükseklikte restoran, çocuklar için uzay terası, Ankara’ya hâkim bir noktada nikâh kıymak isteyenler için nikâh salonu, seyir terası, sergi salonu, kafeterya, hediyelik eşya bölümü, kafeler, spor merkezi gibi birbirinden farklı alternatifler sunan mekanlarıyla Ankara’nın gözbebeği haline gelecek. Kuleye 37,6 metre yüksekliğinde çelik ve camdan oluşan kafes sisteminin eklenmesiyle Keçiören ve Ankaralılar 600 metrekareden fazla alana sahip bir Selçuklu yıldızını gökyüzünde seyredebilecekler. Bu büyüklükteki bir Selçuklu yıldızı Dünyada ilk ve tek olma özelliğini taşıyor. İçerisinde 1000 metrekare alana sahip 100 metre uzunluğunda Tac Mahal mimarisinden esinlenerek tasarlanan, kulenin siluetinin seyredilebileceği bir de havuz olacak. Ayrıca Ankara Savaşı'nı, Kurtuluş Savaşı'nı ve Keçiören’in doğal yapısını anlatan üç farklı konseptte tasarlanan heykeller de 42 metre yükseklikte yerini alacak.
46
Keçiören sıradan bir ilçe değil. Keçiören Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu yerdir. Atatürk 27 Aralık’ta Ankara’ya ilk geldiğinde seğmenler karşılıyor. O arada Samanpazarı esnafı kahve ikram etmek için Atatürk’ü davet edip, milli mücadele için topladıkları paraları kendisine takdim ediyorlar. Sonra Keçiören’e geliyor, meteoroloji binasında 6- 8 ay kalıyor, harekât merkezi ve ilk genelkurmay karargâhı Keçiören oluyor. Bu tarihi misyonun da hakkını vermek lazım.
ALIŞVERİŞ
CARTIER CALIBRE DE CARTIER DIVER BLUE WATCH
UĞUR SAAT CARTIER
UĞUR SAAT ROLEX
Zamanda Yolculuk Zaman, hiç bu kadar lüks olmamıștı... İște yeni sezonda kalitesi, fonksiyonelliği ve muhteșem tasarımlarıyla en özel saatler...
GREENWICH VACHERON CONSTANTIN
GREENWICH FRANCK MULLER
A. LANGE & SÖHNE £127,500
GREENWICH JAEGER-LECOULTRE UĞUR SAAT TUDOR
47
BUSINESS
MUSTAFA AYAZ, BURHAN ALKAR, NİLAY AYAZ
ALPER TAȘDELEN, SERDAR KAYA
Ayaz Müzesi 10 Yaşında Ankara’nın önemli sanat merkezlerinden Mustafa Ayaz Müzesi, kuruluşunun 10. yılını özel bir gece ile kutladı. Ressam Mustafa Ayaz, 50 yılı aşkın sanat hayatından seçtiği parçalardan oluşan özel bir seçki ile sanatseverlerle buluştu. Müzenin sadece kendisinin değil, sanatseverlerin de olduğunu ifade eden Ayaz, “Umarım 20’nci yılını da kutlarız hep birlikte. Ben zengin bir ailenin çocuğu değilim, Köy Enstitüleri sayesinde okudum. Köy Enstitüleri olmasaydı bu müze de olmazdı” dedi.
48 SEVİL ALICI, LEMAN AYGÜN
BUSINESS
ALİ-SEZER AK
EMEL USLU ATİK
IȘIL GÜRBÜZ
49 ELA GÜRBÜZ
VELİ SARITOPRAK
SİRET UYANIK
ÖMER İÇKALE
RÖPORTAJ
Hayatı Yakalayan Başarılar
EFE BEZCİ
BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci ile yeni projelerini, gelecek hedeflerini konuştuğumuz keyifli röportajımız sizlerle...
50
RÖPORTAJ
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? Lise öğrenimimi Fatoş Abla Koleji’nde okul birinciliği ile bitirdikten sonra TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünü 2013 yılında tamamladım. Üniversite yıllarımda üç dönem boyunca TOBB Üniversitesi Ekonomi ve Genç Girişimcilik Topluluğu Başkanlığı görevini yürüttüm. Ayrıca, Beşiktaş JK Yönetim Kurulu üyeliğini onurla taşıyorum. TÜSİAD, TAİDER üyesiyim. BESA Grup Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürütmekteyim. “Besalı olma” yolunda ilerlemek için aldığım iç mimarlık eğitimi ve yurtdışı iş stajlarım ile kendimi her zaman geliştirmeye çalıştım. Çok genç yaşta atıldığım iş yaşamının ağırlığı, herkes için olduğu gibi, başlarda benim için de yorucu oldu. Kısa bir zaman içerisinde naçizane ayak uydurduğumu düşündüğüm iş hayatında en büyük örneğim ve motivasyonum, babamın iş disiplini ve hayalleri oldu. Her projesinde onlarca yıllık tecrübe ve birikime rağmen duyduğu heyecana her zaman gıpta ettim. Şimdi beraber yürüttüğümüz işlerde ben de onun kadar istek ve heyecan doluyum. İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? BESA Grup, Ankara Devlet Mimarlık Mühendislik Akademisi Mimarlık Bölümü’nden 1979 yılında mezun olan babam Salih Bezci’nin henüz öğrencilik yıllarında girdiği müteahhitlik faaliyetleri ile kuruldu. İnşaat sektöründe gerçekleştirdiğimiz öncü projeler ile yaklaşık yarım asırdır Başkent Ankara’ya ve Türkiye’ye yatırım yapan BESA Grup olarak konut ve ticari nitelikli çok sayıda projeye imza attık. Besa Ataşehir Evleri, Besa Karina Evleri, Besa Nova Evleri, Panaroma Evleri, Kuleevo BESA Grup tarafından bugüne dek hayata geçirilen konut projelerimizden bazıları. Ankara’nın ilk AVM’si olan Galleria AVM’nin yeniden inşası ve kiralanması tamamlanarak hizmete açıldı. “Strip mall” konsepti ile düzenlenen Galleria, sadık müşterileri ile yeniden buluştu ve kısa sürede büyük beğeni topladı. Ankara’da 604 anahtardan oluşan konut projemiz Kent İncek’in inşaatı ve satışlarına da ara vermeden devam ediyoruz. Ankara’da Eskişehir Yolu aksi üzerinde Balıkuyumcu’da firmamıza ait 450 bin m2 arsa üzerine 4 bin konut ve Avrupa’nın en büyük outleti projemizin proje geliştirme çalışmalarına da aynı hızla devam ediyoruz.
YAPTIĞIMIZ VE YAPACAĞIMIZ YATIRIMLARIMIZ İLE BİRLİKTE ÜLKEMİZİ EN İYİ ŞEKİLDE YURTDIŞINDA DA REKABET EDECEK VE HATTA BURALARI GEÇECEK SEVİYEYE ULAŞACAK PROJELER İLE TEMSİL ETMEYE DEVAM ETMEK İSTİYORUZ.
BESA Grup olarak elli yıllık deneyimimiz ve son iki yılını geceli gündüzlü proje çalışmalarına adadığımız Bodrum’un en büyük ve en sofistike projesi olan The BO Viera’nın da çalışmalarına devam ediyoruz. Bodrum’da da tüm deneyimimiz, bilgimiz, samimiyetimiz ve gayretimizle hayata dokunmak istiyoruz. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Bizim iş ve projelerimizin niteliği ve yeri, ne olursa olsun hayatı yakalamak. Her zaman hayata dokunan ve bulunduğu alanda popüler olan projeler yaptık. Yaptığımız işe inandık. Yaptığımız ve yapacağımız yatırımlarımız ile birlikte ülkemizi en iyi şekilde yurtdışında da rekabet edecek ve hatta buraları geçecek seviyeye ulaşacak projeler ile temsil etmeye devam etmek istiyoruz. Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? BESA Grup olarak turizm, enerji ve inşaat sektörlerindeki faaliyetlerimizi büyütmeyi amaçlıyoruz. 2020 yılında inşaatına başlayacağımız konut ve ticari nitelikli yeni projelerimiz de olacak.
51
RÖPORTAJ
İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Yeni nesil gençlere naçizane tavsiyem, öncelikle kendilerine bir hedef belirlemeli ve bu hedef doğrultusunda tüm fırsat ve olanakları yakalamak için aktif olarak hem sosyal çevrede hem de sosyal medyada ulaşmak istediği insanlara ve markalara kendi farklarını ve sıra dışı yönlerini göstermeleri. Dünyadaki trendleri, özellikle kendi iş ilgi alanları ve hobilerini, kültür-sanat, teknoloji, tasarım, gastronomi, spor gibi alanlardaki gelişmeleri bu konudaki uluslararası çalışma ve konferansları takip etmelerini öneririm. Hiç ummadıkları bir anda, karşılarına çıkabilecek büyük fırsatları böylece yakalayabilirler. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Çocukluğumdan beri her yaz tatile geldiğimiz Bodrum’un benim için ayrı bir yeri var. Tutkularının izinden giden bir grup olarak binlerce yıldır tutkuyla bağlananlar gibi bizler de, tutkuyla bağlandık Bodrum’a. Hayatı yakalayan dünyadaki en özel yerlerden biri olan Bodrum’un yanı sıra yazın su sporları kışın da kayak ve snowboard yapabileceğim yurtdışı ve yurtiçinde yerleri tercih ediyorum. Ayrıca dünyadaki trendleri, otel, gayrimenkul, gastronomi, kültürsanat, tasarım alanındaki gelişmeleri takip etmek üzere sık sık çeşitli lüks şık mekan, fuar ve workshoplara katılmaya çalışıyorum.
52
Paris’in en ikonik oteli Plaza Athenee, New York’daki Waldorf Astoria ve Londra’da yer alan Conrad yurtdışında en beğendiğim oteller arasında. Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Düzenli olarak fitness yapıyorum. Jet ski, wakeboard gibi hızlı su sporlarını severek yapıyorum. Ayrıca snowboard, kayak gibi kış sporlarını da yapmaktan keyif alıyorum. Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? TÜSİAD ve TAİDER üyesiyim. Koyu bir Beşiktaş taraftarı olarak bu yıl Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde yapılan olağanüstü kongrede başkanlığa seçilen Ahmet Nur Çebi’nin listesinde iki Ankaralı Genç İş insanından biri olarak yer almaktan da büyük onur duyuyorum. Yurt dışına açılma gibi bir planınız var mı? Şu an için yurtdışı odaklı planlar yapmıyoruz, fakat ileride düşünebiliriz. Ülkemizde ekonomik hareketi gerçekleştirebilecek en kuvvetli sektör inşaat ve turizm. İnşaat ve turizm sektörünün dengeli, sürdürülebilir ve sağlıklı bir büyüme stratejisi izlemeleri ile ülkemiz büyüme trendini sürdürecek. Özellikle Orta Doğu pazarının ülkemize ve projelerimize olan büyük ilgisinden dolayı çok memnunuz. Türkiye’nin istikrarlı yönetimi ile Körfez ülkelerinin Türkiye’de daha fazla yatırıma yöneleceğine inanıyorum. BESA Grup olarak bizler de yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.
RÖPORTAJ
Güzelliğinize Uzman Dokunuşu
YAZGÜLÜ MADAK
Güzelliğe dair aklınıza takılan birçok sorunun cevabını bulabileceğiniz, Yazgülü Güzellik Stüdyosu’nun kurucusu Yazgülü Madak ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetimiz sizlerle...
54
RÖPORTAJ
Ö
ncelikle kısaca güzellik stüdyonuzu hayata geçirene kadar geçen süreçten bahsedebilir misiniz? Bu sektörde tamamen tesadüfi bir şekilde çalışmaya başladım. Uzun yıllar kamuda görev yaptım. Dolayısıyla ne hayalim ne de hevesim bu yöndeydi. Hayat işte. Derler ya; “Kul kurar kader gülermiş.” Böyle bir hayal kurmadım ama kader gerçek anlamda güldü, çok şükür. Stüdyonuza gelen misafirleriniz kendilerini uzmanlarınızın güvenli ellerine bırakıyor ve çok memnun ayrılıyorlar. Bunun sırrı nedir? Çalışma arkadaşlarımı, uzmanlarımı seçerken oldukça titiz davranıyorum. Özellikle işini seven ve saygı gösteren arkadaşlarla çalışmayı tercih ediyorum. Böyle olunca, çalışanlar da danışanlarımız da mutlu oluyor. Aynı zamanda teknoloji ve son çıkan işlem ve ürünleri takip edip, uygulamaya geçiyoruz. Cihaz ve ürünlerimizde asla kaliteden ödün vermiyoruz. Yazgülü Güzellik Stüdyosu’nu özel kılan ve en iddialı olduğunuz uygulamalarınız neler? Stüdyomuzu özel kılan; işlemlerimizden önce butik bir güzellik merkezi ve ev samimiyeti yaratmaya çalışmış olmamız. Başarılı da olduk sanırım. Ortamdan memnun kalan danışanlarımız için biz de en iddialı ve ciddi sonuçlar veren uygulamaları yapıyoruz. Mesela "Fokuslu Ultrason Cihazı" ile yaptığımız, çeşitli nedenlerden dolayı esnekliğini kaybetmiş, sarkmış ciltleri toparlayan, kolajenleri harekete geçiren işlemimiz çok talep ediliyor. Acısız oluşu ile buz başlık epilasyonumuz ve incelme programlarında kullandığımız "Soğuk Lipoliz Cihazı", tek seansta bile verdiği güzel sonuçlar nedeniyle oldukça revaçta. Rus uzmanımızın yaptığı kalıcı oje ve protez tırnak uygulamalarımız da keyifli işlemlerimiz arasında. Biraz iddialı olacak ama işlemlerimiz, ürünlerimiz ve cihazlarımızı alırken, karar verirken o kadar çok araştırma yapıyor, öyle ince eliyorum ki; hepsi benim bebeklerim gibi ve hepsi kendi alanında birbirinden iddialı diyebilirim. Profesyonel cilt bakımının ne denli önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. En çok talep gören cilt bakım türü ile maskelerinizin önemini ve seans aralıklarının nasıl olması gerektiğini kısaca anlatabilir misiniz? Ürünlerimizi seçerken öncelikle medikal olmasını tercih ediyorum. Sektörde özellikle çok başarılı sonuçlar veren ve doktorlarımızın da tercih ettiği "Nurederm Kozmetik" firmasının ürünlerini kullanıyorum. Her cilt tipine ve her soruna uygun ürün skalası, uzmanlarımın ellerinde oldukça başarılı sonuçlar çıkarıyor. En çok talep edilen cilt bakım uygulamamız; cildi ve gözenekleri arındıran, nefes aldıran klasik cilt temizliği. Tabii ki bu işlemleri yaparken kişilerin cilt türü ve cildin ihtiyacı olan maskeleri doğru kullanmak da çok önemli. Cildi sıkılaştıran, parlatan ve lifting etkisi yaratan Altın Maske, Östrojen Bakım ve Ürünleri, Pumpkin Bakım (Balkabağı Bakımı), Hollywood Bakımı ve daha bir çoğu muhteşem sonuçlar yaratıyor. Seans aralıkları ise ürünlerin ve cildin ihtiyacına göre bakımlarda belirleniyor. 1 hafta ila 15 gün aralıklarla yapılabiliyor. Bölgesel incelme son yıllarda hızla öne çıkan ve günümüzün olmazsa olmazları arasına girdi. Stüdyonuzda bununla ilgili ne tür uygulamalar mevcut? Bölgesel incelme ile zayıflamayı bir çok kişi karıştırabiliyor. Zayıflama farklı bir konu. Bizim salonumuzda yapılan işlem, bölgesel olarak incelme. Bunun için birçok cihazımız bulunmakta. Ancak her cihaz ve işlem, herkese uygun değil. Biz stüdyomuzda, kişinin sorununa göre cihaz ve işlem uyguluyoruz. "Soğuk Lipoliz" denilen "Cryo Lipoliz Cihazı" ile tek seansta bile sonuç alabiliyoruz.
STÜDYOMUZU ÖZEL KILAN; İŞLEMLERİMİZDEN ÖNCE BUTİK BİR GÜZELLİK MERKEZİ VE EV SAMİMİYETİ YARATMAYA ÇALIŞMIŞ OLMAMIZ. Soğuk Lipoliz bölgeye göre vakumla yağ hücrelerini -4 ya da -8 dereceye kadar donduruyor. Ardından yapılan "Kavitasyon" ve "Radyo Frekans" işlemleri ile bu yağ hücrelerinin kristalize olması sağlanıyor ve idrar yolu ile de atılıyor. Danışanlarımıza temel tavsiyemiz, günde 2-3 litre su içmeleri. Kısa sürede oluşu ve başarılı sonuçları sayesinde oldukça talep ediliyor. Bunun dışında "Elektroterapi", "Lenf Drenaj" ve hanımların korkulu rüyası olan selülitlerin tedavisinde kullandığımız "G5 Masaj Terapi Cihazımız" da, bölgesel incelme programlarında kullandığımız cihazlarımız arasında. Kişisel bakım hemen hemen her kadının önceliği iken, şimdilerde erkekler de güzellik merkezlerine fazlasıyla yönelir oldu. Özellikle Lazer Epilasyon konusunda büyük bir talep var. Bu konuda size başvuranların sayısında da artış olsa gerek? Moda ve spor gibi etkenlerden dolayı, günümüzde artık erkekler de ilerleyen teknolojinin nimetlerinden faydalanmak istiyorlar. Bence de en doğal hakları. İstenmeyen tüyler artık kader değil. Spora giden ve şort giymek isteyen beyler rahat etmek istiyorlar. Merkezimizde hanımlara hizmet veriyoruz. Ama danışanlarımızın ricasıyla yakınları olan beylere de özel bir saat ayarlayarak, hanım danışanlarımızı tedirgin etmeden yardımcı oluyoruz. Bunun dışında bölgesel incelme ve cilt bakımı hizmetlerinden de yararlanabiliyorlar. Sektörünüzdeki son teknolojiler hakkında bilgi verir misiniz? Hangi makineleri kullanıyorsunuz? Teknoloji, ürün ve cihazlar o kadar hızlı değişiyor ki, inanın biz bile bazen danışanlarımızdan öğreniyoruz. Yenilikleri o kadar seviyorum ki, akşam tüm vaktimi araştırmakla geçiriyorum. Şu da bir gerçek; Ankara bu konuda biraz daha geride. Gittiğim fuarlardan gördüklerimi aktarmam gerekirse, İstanbul işlem ve ürün bazında çok daha önde. Bu yüzden hiçbir fuarı kaçırmıyorum. Günümüzde en çok kullanılan, "Fokuslu Ultrason" denilen "Ameliyatsız Cilt Gençleştirme Cihazı" salonumuzda 3 yıldır kullanıyoruz. "İğnesiz Mezoterapi", iğneden korkan ya da şişme morarma riskine karşı tercih etmeyen danışanlarımız için oldukça konforlu. Cildin ihtiyacı olan vitaminleri ve nemi cihazımızla hiçbir ağrı acı morarma olmadan cilde tamamen yediriyoruz. Cilt lekeleri artık kaderimiz değil. Önceden sadece lazer, kimyasal peeling işlemleri kullanılırken, şimdi "Pumpkin Bakım" ve "Hollywood Bakımı" gibi daha kolay ve acısız işlemlerden başlayıp, uygun serumlar ve ev ürünleri ile lekelerden kurtarabiliyoruz. Daha eski ve zor lekeler için ise yaz sonunda; Ekim ve Kasım aylarında uyguladığımız dermapen, kimyasal peeling işlemleri de oldukça başarılı. Bölgesel incelmede"Soğuk Lipoliz", "Kavitasyon", "Radyo Frekans", "Elektroterapi", "G5 Terapi", "Lenf Drenaj", kıl tekniği ile en doğal kaşları yaptığımız "Mikropigmentasyon Cihazı", cilt bakımı sonrasında kullandığımız ürünlerin cildin alt katmanlarına inmesi için kullandığımız aynı zamanda cildi aydınlatan "Led Terapi Cihazı", istenmeyen tüylerde ise ATT firmasının FDA onaylı "Buz Başlık Diode Cihazı" kullanıyoruz. Ürün ve cihazlarda oldukça titiz ve seçiciyim. Medikal ve FDA onaylı olması, olmazsa olmazım.
Güvenlik Caddesi No: 55/A Așağı Ayrancı - ANKARA Tel: +90 312 428 30 40 - 0 530 777 98 47 www.yazguluguzellik.com yazguluguzellikstudyosu
55
RÖPORTAJ
Genç İş Adamlarının
33 Yıllık Çınarı
ANIL ALİRIZA ȘOHOĞLU
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Genel Başkanı Anıl Alirıza Şohoğlu, MAG Business’a verdiği özel röportajında iş dünyasını ve ekonomiyi mercek altına aldı. TÜGİAD olarak hazırladıkları çarpıcı raporların detaylarını kamuoyu ile paylaşacaklarını söyleyen Şohoğlu, ihracat kapılarına da değindi.
S
RÖPORTAJ: DİLARA AYDOĞDU izi biraz yakından tanıyabilir miyiz? 1975 İzmir doğumluyum. Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. Yaklaşık 15 yıldır kendime ait uluslararası mekanik taahhüt işleri yapan bir firmam var. Türkiye’de birçok önemli işte imzamız bulunmakta. Turizm ve enerji alanında da yatırımlarımız mevcut.
TÜGİAD Genel Başkanlığı görevini yürütüyorsunuz… Derneğinizin faaliyetlerinden bahseder misiniz? 12 yıldır TÜGİAD üyesiyim. TÜGİAD’ın son 8 yıldır İstanbul Genel Merkez’de Sicil Kurul Başkanlığı’nı, TÜGİAD Başkan Yardımcılığı’nı ve şimdi de Genel Başkanlık görevini yapıyorum. TÜGİAD 33 yıllık çok kıymetli bir dernek. Rahmetli Turgut Özal’ın ve TBMM'nin onayı ile adında "Türkiye" geçen tek Genç İş Adamları Derneği. İstanbul
56
merkez, Ankara, Bursa Çukurova ve Ege şubeleri mevcut. 850 üye yaklaşık 60 sektörde faaliyet gösterirken, 8 ülkede de temsilciliği bulunuyor. Türkiye ekonomisinde yaklaşık 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahip. Yine üyelerin toplam Türkiye’de ihracata katkısı 16 milyar dolar civarında. TÜGİAD’ın bu şubelerinden gelen gücünün yanı sıra uluslararası temsil gücü çok önemli. TÜGİAD, G20 Genç Girişimciler İttifakı’nda (G20 YEA) Türkiye’yi temsil eden tek STK olmasının yanı sıra, Avrupa Genç İş Adamları Konfederasyonu (YES for Europe) İcra Kurulu Üyeliği ve Avrupa’da 11 ülkeden 300 binden fazla girişimciyi temsil eden Avrupa Birliği Genç Girişimciler Organizasyonu (JEUNE) Başkan Yardımcılığı görevlerini yürütmekte. 1993 yılından beri Brüksel’de daimi bir temsilcisi bulunan TÜGİAD ayrıca 84 ülkeden 200 bin genç iş kadını ve adamını hedef alan MAME’nin (Akdeniz – Afrika – Orta Doğu Genç Girişimciler Ağı)
RÖPORTAJ
kurucusu ve yönetim kurulu üyesi. G20 Genç Girişimciler Zirvesi'nde Türkiye’yi temsil eden TÜGİAD, 2015 senesinde İstanbul’da yaptığı ev sahipliği ile yaklaşık 700 genç girişimciyi İstanbul’da ağırladı. 2015’den sonra ise Çin, Berlin, Japonya’da zirvelere katıldık. Bütün bu zirvelerde hala İstanbul zirvesi örnek olarak gösterilir. 2 Aralık’ta gerçekleşecek olan Genel Kurul'da tekrar YES Başkan Yardımcılığı'nı alacağımızı düşünüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği’ne girmedi fakat bir STK Avrupa’da. TÜGİAD tüm genç iş dünyasının sesi olmak üzere bir misyon üstlendi. Bu misyonu layığıyla taşıyor. Özellikle geçen sene yaşanan kur şokundan sonra zaten yurt dışında aktif olan faaliyetlerimiz daha da arttı. Bu dönem yaklaşık bir yılda 10 ülke gezdik; Japonya’dan Brezilya ve Kanada’ya kadar. Ülkeye nasıl döviz sağlayabiliriz, buna yoğunlaştık. Üyeler arası ilişkileri geliştirmek için çok fazla faaliyet yapıyoruz. Daralan ekonomilerde kendi aramızda bu iletişimi sağlarsak güçlü çıkıyoruz. Türkiye’de STK’ların önemi azalmıştı. Son yıllarda ekonomik ve siyasi durumlardan dolayı daha fazla önem kazandı. TÜGİAD olarak ele alacağınız yeni gündem maddelerinizi açıklar mısınız? Gündemi yakından takip ediyoruz. TÜGİAD olarak bu dönem hazırladığımız farklı raporlarımız olacak. Onlardan bir tanesi özellikle iş adamlarına problem yaratan bir başlık. Biliyorsunuz anayasa komisyonu toplanıyor. 89/1 tabiri gereği 1 lira borcunuz varsa bütün mal varlığınıza haciz konulabiliyor. Bu da bütün ticaret faaliyetlerinizi durduracak noktaya getiriyor. Bu konunun değişmesi ile ilgili bir rapor hazırladık. Bunu önümüzdeki dönemde kamuoyu ile paylaşacağız. Adalet Bakanlığımıza da sunacağız. İhracat raporumuzu da hızla hazırlıyoruz. Bu raporu daha evvel de hazırlamıştık. TÜGİAD üyelerinin sektörel bazda dünyadaki ülkelerden hangilerine ne satabileceğini rapor haline getiriyoruz. Dört sene evvel bir kere daha yapmıştık. Şu an bunu güncelliyoruz. Diğer raporumuz ise, genç işsizlik üzerine. Bunun çözülmesi ile ilgili de raporumuzu kamuoyu ile paylaşacağız. Bu dönem diğer dönemlerden farklı olarak kadınlara çok önem veriyoruz. Kadınlar siyaset ve STK’larda etkili olamıyorlar. Biz bu dönem TÜGİAD’da "Lider Kadınlar" diye bir komisyon kurduk. Şu anda kadın üyelerimiz sosyal sorumluluk anlamında çok ciddi projeler yapmaya başladı. Eğitim burslarından tutun da ihtiyacı olan ailelere desteğe kadar. Biz bunları takip etmeye devam edeceğiz. Genç iş insanları olarak geride bırakacağımız 2019 senesini ekonomik olarak nasıl değerlendirirsiniz? Aslında filmi 2017’ye sarmak lazım. 2017’de çok ciddi bir büyüme ile 2018’e girdik. 2018’e girdiğimiz zaman ilk altı ay güzel gitti işler. Özellikle Ağustos ayında kur saldırısından sonra işler çok değişti. Bir anda faizler yüzde 40’lara kadar çıktı. Yüksek faiz ve kur sarmalına girdik. Borçlanıp yatırım yapmak zor hale geldi. 2018 senesinde Ağustos ve Ekim arası çok zor geçti. Ekim’de açıklanan ekonomik programla dengeleme sürecine girdik. 2019’un ilk iki çeyreği Türkiye ekonomisi küçüldü. Üçüncü çeyrek de küçülerek gelecek muhtemelen. Dördüncü çeyrek sonunda belki yüzde sıfır ile büyüme planlanıyor. 2020’de de yüzde üçe çıkması bekleniyor. Baktığımız zaman kur şokunu yedik, bunun sebeplerini araştırmak lazım. Ben şoku bir sene içinde en iyi şekilde atlattığımızı düşünüyorum. Alınan tedbir ve önlemler işe yaramış gibi duruyor ama bunu uzun vadeye yaymak lazım. Kısa vade yerine uzun vade çözümleri üretmek lazım. Bir daha bu şoku iş dünyası kolay kolay kaldıramaz. 2020 yılına girerken alınan tedbirleri daha ayağı yere sağlam basacak şekle getirip tekrar yapısal reformlara destek vermek lazım. O zaman beklenen ekonomik refaha ve büyüme oranlarına erişeceğimizi düşünüyorum. 2020’nin de, 2018'in son çeyreği ve 2019 kadar kötü olmayacağını düşünüyorum. Tabi farklı bir siyasi gelişme yaşamazsak. İthalat ve ihracat konusunda değinmek istediğiniz noktalar nelerdir? İhracat konusunda Türkiye sizce hak ettiği yerde mi? Biz katma değerli ürün ihracatı maalesef yapmıyoruz. Aradaki makasın
TÜGİAD BİR OKULDUR. BURADA DOSTLUK BULABİLİR, YENİ İŞ BİRLİKLERİ KURABİLİRLER.
kapanması için sizin katma değer ürünler üretebiliyor olmanız lazım. Nedir bunlar? Teknolojik ürünler üretebiliyor olmak lazım. Daha fazla AR-GE yatırımı lazım. Bu ülkede hükümet bazında ihracata çok önemli bir destek var. Bu sene 180-190 milyar dolar ihracat ile kapatacağız yılı. Bizim 2023 hedefimiz, bundan iki üç sene önce 250 milyar dolardı. Şu an bunu yakalayamayacağımız görünüyor. Bunun için hâlâ elimizde fırsatlar var. İki hafta önce İngiltere’deydik. İngiltere Türkiye arasında 18 milyar dolarlık bir ihracat olduğunu öğrendik. Burada önemli bir fırsat var. İngiltere Brexit yaparsa Avrupa’dan mal alamayacağı için Türkiye ile ilişkilerini daha da güçlendirmesi lazım. Çok ciddi pazarlar var. 6 ay önce Japonya’daydık. Korkunç derecede ithalat yapıyoruz, ihracat oranımız çok düşük. Çok komik bir şey, en büyük ihracatımız Orkinos Balığı. Biz açığı bununla kapatamayız. Bizim kesinlikle teknolojik alt yapısı olan katma değeri yüksek ürünler üretip bunların ihracatına geçiyor olmamız lazım. Türkiye’nin artık ekonomi politikasını değiştirmesi lazım. Tüketim toplumundan üretime dayalı ülkeye geçmemiz lazım. Çok ciddi tüketim toplumu olduk. Topyekûn üretim planlaması ve ihracatla ilgili işsizlik ve eğitimi de dâhil ederek bir politika belirlememiz lazım. Bu politika ülke politikası haline gelmeli. Bizim artık yapısal reform denilen konuları ele almamız lazım. Bu reformların başında en önemli madde adalet ve eğitim. Bu iki konunun ülke tarafından çözülmesi lazım. Kendi iş adamının, vatandaşının kendi ülkesine güvenmesi lazım. Bugün mevduata bakıyoruz yüzde 53'ü döviz bazlı. Hala yatırımlar döviz ile tasarruf edilmeye çalışılıyor. Bu da bizim Türk parasına olan güvensizlimizi gösteriyor. Bu güvensizlik 11. Kalkınma Planı'nda başlıklar halinde çok güzel anlatılmış. Bunları artık uyguluyor hale gelmemiz lazım. Biz genç iş adamları olarak vermemiz gereken ne destek varsa vermeye hazırız. Faiz indirimleri hakkında neler söylemek istersiniz? Piyasayı hareketlendirmek için doğru adım mı? Faiz indirimleri ne kadar düşükse bir iş adamı için o kadar iyidir. Düşük bir oranla borçlanıp ona göre yatırım planlamanızı yapabilirsiniz. Faiz oranlarının düşmesi iş adamlarının yatırım iştahını arttıracaktır. Aynı şekilde faiz oranlarının düşmesi ile konut sektörü başta olmak üzere otomotivi de koyabilirsiniz bu sisteme. Bunların satışlarını arttıracaktır. Son açıklanan veriye baktığımızda geçen seneye göre ipotekli satışlarda bir anda patlama oldu. İnsanlar tekrar borçlanmaya başladı. Bu düşük faizli ortamın devam etmesini hatta daha da düşmesini bekliyorum. Sadece düşük faiz değil, bu ortamda artık reformları da yapmamız lazım. Uzun vade ekonomik tedbirler çok önemli. Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Türkiye’de iş dünyasında bulunan herkes bir STK’da yer almalı. Çünkü sivil toplum kuruluşları hem sosyal hem ekonomik anlamda ciddi katma değer koyuyorlar. Kendini başarılı bulan bütün arkadaşlarımızı TÜGİAD’a davet ediyoruz. Çok fazla faaliyetimiz var. Bunlarda bulunup kendilerine katma değer çıkarsınlar. TÜGİAD bir okuldur. Burada dostluk bulabilir, yeni iş birlikleri kurabilirler. İş sıkıntılarını TÜGİAD lobisi ile beraber yetkili mercilere iletebilir, yurt dışı pazarlara açılabilirler. Kendisini ifade etmek isteyen herkesi TÜGİAD’a davet ediyor, 2020’nin herkese hayırlı olmasını temenni ediyorum.
57
BUSINESS
Bir Şehir Kurmak Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (VEKAM) tarafından, düzenlenen “Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923–1933” sergisi, Ankaralılarla buluştu. Ali Cengizkan ve Müge Cengizkan’ın küratörlüğünde düzenlenen “Bir Şehir Kurmak: Ankara 1923 – 1933” sergisi, Ankara’nın başkent olarak kuruluşunun ilk 10 yılındaki yapılaşma, modernleşme ve Yenişehir’in kurulum tarihine yakından bakıyor. Sergide, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, savaş yorgunu bir ülkede “yeni” bir “şehrin” nasıl kurulduğu, Cumhuriyetin 10. yılına kadar ortaya konan irade ve olgularla birlikte ele alınıyor.
58 MÜGE CENGİZKAN, ALİ CENGİZKAN, FİLİZ YENİȘEHİRLİOĞLU
59
RÖPORTAJ
Ölçeği Olmayan Bir Başarı Hikayesi
ERHAN KIZILMEȘE
Ankara Ulus’ta yaklaşık 40 metrekarelik bir dükkanda başladığı işini, bugün Ankara’nın sektöründeki en büyük şirketi yaparak, dünya markalarını Ankaralılarla buluşturan 27 mağazası ile Ankara ticaretine ve istihdama katkısını sürdüren Kutup Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Kızılmeşe ile sektöre, hayata ve iş dünyasına dair ropörtajımız sizlerle…
60
RÖPORTAJ
İ
şiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Rahmetli babamın mütevazı bir buzdolabı imalat ve tamirat dükkanı vardı. Babamın sürekli yanında olur her çocuk gibi onu izlemeye, onun gibi olmaya hayranlık duyardım. Büyüyüp okula başlasam da okuldan kalan vakitlerimde yine babamın işyerinde ona yardım ederek mesleğini öğrendim. Çocuk yaşlarda edindiğim çalışma disiplinim sayesinde henüz 16 yaşındayken ustalık belgesi aldım. 1985 yılında vatani görevimi yerine getirdikten sonra atölyenin başına geçtim. 1990-1991 yılında imalat ve tamirat devam ederken, beyaz eşya sektörüne geçme kararı aldım. Çok stresli, korkulu, kaygılı ve aşırı yorucu zamanlardı. Fakat başarabiliyor olmanın verdiği manevi haz ile ilk elektronik ve beyaz eşya satış mağazası ile perakendecilik sektörüne girmiş oldum. Çıraklıktan ustalığa, ustalıktan patronluğa kadar ticaretin her kademesinde bulundum. O günlerde aldığım diğer kararım ise; çalışmak başarmak isteyen gençlerin, elimden geldiğince yanında olmak, onlara imkân sağlamaktı. 35 yıldır aralıksız çalışarak, gönül verdiğim perakende sektörüne girişimci, inovatif düşünce yeteneğine sahip gençler yetiştirmeye devam ediyorum. Sizin için başarı ne demek? Benim için başarı kendine çizdiğin sınırların diğer tarafına geçmektir. Zihninde yarattığın sanal korkulardan, egolardan sıyrılarak; gerçeğe uyanmak ve bu gerçeklikte yılmadan mücadele vermektir. Bana göre başarının bir ölçeği yoktur. Kişi önce kendi iç huzur ve mutluluğunu sağlayabilmek için, hayatın her alanında yapabileceğinin en iyisini yapıyorsa başarılıdır.
BAŞARI KENDİNE ÇİZDİĞİN SINIRLARIN DİĞER TARAFINA GEÇMEKTİR. ZİHNİNDE YARATTIĞIN SANAL KORKULARDAN, EGOLARDAN SIYRILARAK; GERÇEĞE UYANMAK VE BU GERÇEKLİKTE YILMADAN MÜCADELE VERMEKTİR.
Bu konuda sevgili oğlum Serhan, şirketimizin sadece yönetsel birimlerinde değil, sosyal medya konusunda da ilerlemesini sağlayan çalışmalar yapıyor. Amacımız her tüketici profiline ulaşmak ve ihtiyaçları doğrultusunda hizmet verebilmek Kendi şirketinizde olmazsa olmaz dediğiniz kurallar neler? İşinizi daha da büyütmek için geliştirdiğiniz size özel yöntemler var mı? Şirket bünyemizde dürüstlük, çalışma disiplini ve ahlakı en önemli konudur. Hizmet alanında ise, olmazsa olmazım güven ve müşteri memnuniyetidir. Değerli misafirlerimizin bize duydukları güvenle bizi tercih etmeleri Kutup'u bu başarılara taşımaktadır.
Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer nedir? İmalat ve tamiratla başladığım iş hayatımda, bugün Sevgili Ankaralılara şehrin her yerinde hizmet verebilme kapasitesinde mağazaları bulunan, güvendikleri bir şirket olarak hizmet veriyorum. Amacım hep yaptığımın daha iyisini yapmak yani kendimle yarışmak ki, bunu tüm gençlere tavsiye ediyorum. Bu ay sevgili Ankaralılarla buluşturduğumuz hayalimdeki “Teknoloji Deneyim Mağazası” hayata geçti. Kentpark AVM içerisinde bulunan 850 metrekarelik alan ile bir ilke daha imza attık. Bu özelliği ile Avrupa standartlarına yeni bir anlayış getiren Türkiye’nin en görkemli “Samsung Teknoloji Deneyim Mağazası” adıyla hizmete açtık. Kentpark AVM'de hizmete açtığımız Samsung Deneyim mağazamızda; hem misafirlerimizin teknolojiyi deneyimlemelerini, hem de bünyemizde bulundurduğumuz Kutup Akademi ile ekiplerimizin ürün ve servis donanımını arttırarak, kendileri ile yarıştırmayı hedefliyorum. Hayalim tabi ki her işadamının işletmesi ile ilgili hayali ile aynı; güvenilir, kurumsal, dinamik, konjonktürü uyum sağlayarak başarılarını katlayarak arttırdığını görmek isterim. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Vatandaş olarak ülkemize yapabileceğimiz en güzel hizmetlerden biri de üretime ve bu kanalla da istihdama katkı sağlamaktır. Üretime yönelik başlamış olan projelerimizin yanı sıra, henüz fizibilite aşamasında olan çalışmalarımızın devam ettiği birkaç farklı projemiz de mevcut. Sosyal medya konusunu ve önemini yeterince biliyor musunuz? Günlük yaşamımızda en değerli varlığımız vaktimiz. Hepimiz vaktimizi ne kadar verimli kullanabilirizi planlıyoruz. Teknoloji tüm ihtiyaçlarımızı ve dünyayı her an için yanımızda taşıma fırsatı sunuyor bizlere ve gençler de teknolojiyi inanılmaz kullanıyorlar.
61
RÖPORTAJ
İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapda nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Her gün akışı hızlanan teknolojinin içinde doğdular. Hepsi çok zeki, algıları ve bakış açıları pırıl pırıl. Z kuşağı diye tanımlanan yeni çağ kuşağının en büyük problemi ise dinlemeyi unutmaları. Bu durum onlarda daha az çalışma ve daha çok kazanma olarak algı yarattığı için; duymanın, dinlemenin ve anlamanın aynı olmadığı farkındalığına vardıklarında inanılmaz başarı öykülerine imza atabiliyorlar. Kendilerine gerçekçi hedefler koymalarını, bunu geçekleştirmek için; programlı, karalı, istikrarlı, inançlı, yılmadan çalışmalarını ve tecrübeli kişilerden aldıkları tavsiyeleri kendilerine entegre etmelerini tavsiye ederim. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Ailem ve güzel dostlarımla birlikte vakit geçirerek ve biri evimde Dobi, diğeri iş yerimde olan küçük dostum Lucky adındaki kızımla tüm stres ve yorgunluğumu atıyorum.
2020 YILINDA DİĞER ŞEHİRLERDE DE YATIRIMLARA BAŞLAMAK VE GİTTİĞİMİZ HER YERE HİZMET KALİTEMİZİ TAŞIYARAK İSTİHDAMA DAHA BÜYÜK KATKILAR SAĞLAMAYI HEDEFLİYORUZ.
Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler… Takdir etmek haddim değil lakin, hayranı olduğum fikirlerini benimsediğim isim: Mustafa Kemal Atatürk.
Ankara’da hemen hemen her lokasyonda hizmet veriyoruz. Hizmet alanımızı yavaş yavaş diğer şehirlere de taşımayı planlıyoruz. 2020 yılında diğer şehirlerde de yatırımlara başlamak ve gittiğimiz her yere hizmet kalitemizi taşıyarak istihdama daha büyük katkılar sağlamayı hedefliyoruz.
Sizce işletmeler için bu yılın yatırımı ne olmalıdır? Yatırımlarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Yatırım yapabilmek için hepimizin konjonktüre uyum sağlayarak büyümeyi sağlamamız gerekli diye düşünüyorum. Bu büyüme ekonominin yapı taşı işletmelerinden başlayarak şehirlere ve tüm ülke ekonomisine taşınmalıdır.
Rekabet sizce ne ifade ediyor? Rekabet tetikleyicidir, harekete geçme gücünü verir. Doğru hamleler ve kontrollü bir yönetimle potansiyel enerjinizi kinetik enerjiye dönüştürmenizi sağlayarak, menzilinizi genişleterek ivme kazanırsınız. Her konuda olduğu gibi rekabette de kontrol, takip ve yönetim çok önemlidir.
Öncelikle iş insanları olarak hedefimiz; işletmelerimizi, buna paralel Ankara ticaretini büyütmek olmalıdır. Ankara’da bulunan iş insanları ile birlikte ticaretin hacmini büyütme çalışmalarını doğru bir programlama ile yapmamız gerektiğine inanıyorum. Ankara’da ticaret hacmini geliştirmek için e-ticarette oluşan gelişimleri hızla iş insanlarına anlatarak e-ticarette günün şartlarına göre pozisyon almalarının sağlanması gerektiği kanaatindeyim.
Kuralcı, disiplinli iş adamı kimliğinizin yanı sıra vakıf ve derneklere destek verdiğinizi duyuyoruz. Bu konuda sizden bilgi alabilir miyiz? “Bir elin verdiğini öteki el bilmez.”. Benim için düstur olması nedeni ile bu konularda konuşulmasını çok doğru bulmuyorum. Hepimiz elimizden geldiğince birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. Birbirimize duyarlılığımızı yitirmeyerek daha güzel yarınlara ulaşabiliriz.
62
Herseybiorganik.com, üretimde hiçbir kimyasal girdi kullanılmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı organik ürünlerini e-ticaret kanalıyla tüketicileri ile buluşturuyor. Dijital dünyanın gelişimi ile alışveriş alışkanlıklarının da değiştiği günümüzde herseybiorganik.com, birçok markette bulunmayan yüzlerce sertifikalı organik ürünü tek bir platformda kullanıcılarına sunuyor. Alanında uzman üreticiler ile iş birliği yapan şirketin kendisine ait bir çiftliği bulunmuyor. En nitelikli ve güvenilir üreticilerden temin ettiği ürünleri aynı gün kargoya iletip tüketicilerine hızlı gönderi hizmeti de sağlıyor. 7/24 canlı destek, iade garantisi, güvenli alışveriş, uygun fiyat politikası gibi e-ticaretin fark yaratan önemli unsurları ile Türkiye’nin her yerine sertifikalı organik ürünlerini gönderiyor.
BUSINESS
YAZGÜLÜ MADAK
KEMAL-İLKNUR YILMAZ
ALİ MOLGUN BOYDAK
HARUN YÜCETÜRK
Yeni 508 Görücüye Çıktı Başkent’in önemli otomotiv firmalarından Göral Otomotiv, Nezih Allıoğlu’nun ev sahipliğinde Peugeot’un yeni modeli 508’in tanıtıldığı bir lansman gecesi düzenledi. Ankara’nın önemli iş insanlarının ve seçkin isimlerin katıldığı gecede konuklar canlı müzik eşliğinde yeni 508’i inceledi. Peugeot’nun yeni modeli 508‘in fiziksel yapısı ve iç donanım özellikleri konuklar tarafından çok beğenildi. Davetliler gecede araçla bol bol fotoğraf çektirip sosyal medyadan paylaştı.
64 NEZİH ALLIOĞLU
65
RÖPORTAJ
Değişim İçeriden Başlayacak
TUNA ARSLAN
Yarattığı özgün tarzını tüm dünya ile paylaşmayı kendisine ilke edinmiş İntrahome’un başarı hikayesini, gelecek hedeflerini kurucusu Tuna Arslan’dan dinliyoruz...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1977 yılında Ankara’da doğdum. Orta ve lise eğitimimi Yükseliş Koleji’nde okudum. Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F İşletme Bölümü mezunuyum. Yüksek lisansımı yine Gazi Üniversitesi’nde Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bölümü'nde yaptım. Evli ve iki çocuk babasıyım. İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? 1974 yılında kurulan aile şirketimizi, 1999 yılında büyüklerimizden devralarak ikinci nesil olarak yürütmekteyiz.
66
Sizin için başarı ne demek? Benim için başarı, ülkeme, aileme ve ticaret yaptığım insanların hayatlarına kattığım değer ve mutluluktur. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum neresidir? Bize böyle bir tablo tarif eder misiniz? Gelecekte, geçmişteki başarılarımla gurur duyan, hayatlarına değer kattığım dostlarımla huzurlu ve sağlıklı bir yaşam istiyorum. Şirketimle ilgili ise gelecekte daha çok üreten istihdam sağlayan ayakları sağlam yere basan bayileriyle büyüyen, güçlenen, tasarlayıp kaliteli üreten bir dünya markası olmak istiyorum.
RÖPORTAJ
Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Çalışmak, çalışmak ve çalışmak. Tasarlamak için öğreneceksin. Üretmek için yorulacaksın. Mükemmel olmak için gündüzlerin yetmeyecek gecelerini de işine vereceksin. Bütün benliğini işine verdiğin zaman muhakkak başarı gelecektir. İş yaşamında vizyon ve amaç belirlemek neden önemli? İyi yönetilmeyen hiçbir sistem, şirket, olgu başarılı olamaz. Başarılı bir yönetim için sizin vizyon sahibi olmanız gerekir. Bu vizyon için de ciddi bir eğitim, tecrübe ve donanıma sahip olmanız gereklidir. Hiç bir gemi hedefsiz ve rotasız yol alamaz. Hayatınızın her anı bir amaç ve hedef için odaklanmalıdır. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz nelerdir? Benim olmazsa olmazım dürüstlüktür. Hayatıma değen bütün sevdiklerim benim önceliğimdir. Sonra çalışmak, yardımlaşmak ve tecrübelerimi paylaşmaktır. İlkesiz insanların hayatları ne yazık ki boşlukta kalmış göktaşları gibi nereye gidecekleri belli olmayan cisimler gibidir. Beyhude bir ömür tüketimidir. Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Hayal gücünüz bitene kadar yeni olan hiçbir şey bitmez. Hele de benim gibi tasarımı ve üretmeyi seviyorsanız... Bu boylamda marka değerimizi en tepelere çıkarmak için şirket bünyesinde tasarım, üretim, pazarlama ve ihracata ağırlık verip ülkem ve şirketlerimize ekstra katma değer imkânı sağlamak. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Biz bir aile şirketiyiz ve mobilya dünyasında bir markayız. Kendi sektörümüzde büyümek istiyoruz. En iyi iş kendi bildiğin iştir felsefesi ve düsturu bizim için doğru olan yoldur. Sizce gelecek hangi sektörlerde? Yüz yılımız bilgi, iletişim ve teknoloji çağıdır. İnternet sayesinde, Ankara’da hiç tanımadığın yüzlerce insana hatta farklı şehirde yaşayan milyonlarca insana ulaşabiliyorsunuz. Doğru üretim ve pazarlamayla artık ürettiğiniz her mobilyayı satabiliyorsunuz. Bu yüzden online alışveriş sektörü inanılmaz büyüyecektir. Biz de İntrahome olarak bu yeni dünyada yerimizi almak istiyoruz. Sosyal medya konusunu ve önemini yeterince biliyor musunuz? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Sosyal medyayı geleceğin hayat tarzı olarak görüyorum. Yan kapı komşunuzdan daha çok herhangi bir ülkenin insanıyla daha fazla görüşüyorsunuz. Bu dünyayı iyi öğrenmek ve kullanmak zorundasınız. Kendi şirketinizde olmazsa olmaz dediğiniz kurallar neler? İşinizi daha da büyütmek için geliştirdiğiniz size özel yöntemler var mı? Daha önce de söylediğim gibi dürüstlük, çalışkanlık, AR&GE, bilgi paylaşımı, istikrar ve hedef birliği.
HİÇBİR GEMİ HEDEFSİZ VE ROTASIZ YOL ALAMAZ. HAYATINIZIN HER ANI BİR AMAÇ VE HEDEF İÇİN ODAKLANMALIDIR.
Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Yoğun iş temposu yüzünden ne yazık ki bu tarz şeylere çok zaman ayıramıyorum. Katı prensipleriniz var mı? Katı kurallar demeyelim de hayatımda uygulamayı sevdiğim prensiplerim var. İnsanın hayatında ön görüsü ve tecrübeleri arttıkça asla ve asla dedikleri azalıyor. En büyük idealiniz nedir? AKM mobilya ve İntrahome şirketlerimizin dünya çapında bir marka olması. Rekabet size ne ifade ediyor? Rekabet aslında işinize daha konsantre olmanızı ve hedefe daha hızlı ulaşmanızı sağlıyor. Yurt dışına açılma gibi bir planınız var mı? Yurt dışında uzun yıllardır ticaretimiz büyüyerek devam ediyor. Şu an 20 ülkeyle ihracatımız var. Yeterli mi? Tabii ki hayır. Daha uzak ve ticari hacmi büyük ülkelere ulaşmak hedefimiz. İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? Ülkem insanını en büyük problemlerinden birisi de profesyonelleşememek. İş hayatıyla sosyal hayatı ayrıştıramıyoruz. İyi bir denge sizin ticari hayatınızda daha da başarılı olmanızı sağlıyor. Yöneticilik vasfı sonradan mı edinilir yoksa bu bir yetenek midir? Liderlik bence doğuştan Allah vergisidir ancak yöneticilik eğitim ve tecrübeyle pekiştirilmelidir. Küçük yaşlarda, bugün bulunduğunuz noktanın hayalini kurmuş muydunuz? Hayal kurmadan hiçbir başarı elde edilemez.
İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Gençler, özellikle eğitim hayatında teorik olarak öğrendikleri bilgileri sahada bolca pratik yaparak, iş hayatında da çok çalışarak disiplinli ve azimli bir başarı hikâyesi yazmalı.
Türkiye’yi Avrupa’da temsil edebilecek en başarılı sektör sizce hangisi? Kendi sektörüm olan mobilya büyük bir vizyon tasarımı ve kaliteli üretimiyle iyi pazarlanabilirse Avrupa'da ülkemizi başarılı bir şekilde temsil edecektir.
Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Ailem ve dostlarımla geçirdiğim özel anlarla günün yorgunluğunu atıyorum.
Kariyerinizde dönüm noktası ne oldu? İş hayatımdaki dönüm noktasını soruysanız 2006 yılında katıldığımız Ankara Mobilya Fuarı diyebiliriz.
Seyahat etmeyi seviyor musunuz? İş hayatımdaki ticari seyahatler dışında huzur bulduğum doğayla iç içe olan yerleri gezmeyi seviyorum.
İş hayatındaki en büyük korkunuz nedir? Mobilya sanatı ile uğraşan kişilerin azalması, sıradan mobilyalara dönülmesi ve yeni zanaatkârların yetişmemesi.
67
RÖPORTAJ
Anadolu'nun Modern Temsilcisi
Seraf Restaurant
SİNEM ÖZLER KIRANGEÇEN
Osmanlıca’da yemek yeme anlamına gelen “serf” kelimesinden türetilen Seraf Restaurant, Anadolu’nun kadim kültüründen gelen özünü yaşatmak için yola çıkmış... Genel Müdürü Sinem Özler Kırangeçen İle lezzet yolculuğunda buluştuk...
68
RÖPORTAJ
TÜRK MUTFAĞI’NIN ZENGİNLİĞİNE, MÜTHİŞ BİR HAZİNE BARINDIRDIĞINA İNANIYORUZ.
S
izi tanıyabilir miyiz? 1980 İstanbul doğumluyum. 1998 yılından beri profesyonel hayatta çalışıyorum. 15 yıldır yeme içme sektöründeyim. 2015 yılında da Seraf’ın kurucularındanım.
Seraf’ın kelime anlamı nedir? Osmanlıca’da davet sofralarına serf sofraları denirmiş. Biz de büyük sofralarda yemekleri çağrıştırması için “Seraf” olarak türettik. Seraf Restoran’ın kuruluş hikayesinden bahsedebilir misiniz? 2015 yılında Seraf‘ın bulunduğu binanın inşaatı sürerken kurucumuz Doğan Yıldırım terasın ferahlığından buranın çok güzel restoran olabileceğini düşünmüş. Kendisi yemek kültürüne çok değer veren bir insan olduğu için Türk Mutfağı’nın yayılması, dünyaya açılması için bu yatırımı gerçekleştirmiş. Ortak bir tanıdığımız vasıtası ile tanışıp projeye başladık... “Anadolu yemek kültürünün modern temsilcisi” derken neyi kastediyorsunuz? Türk Mutfağı’nın zenginliğine, müthiş bir hazine barındırdığına inanıyoruz. Yüzümüzü Anadolu’ya vererek ananelerimizden, annelerimizden öğrendiğimiz kaybolmaya yüz tutmuş artık çok az sofrada pişen yemekleri Seraf’ta misafirlerimize sunmaya, gelecek nesillere taşımayı hedefliyoruz. Seraf’ın en önemli özelliği nedir? Katkısız, doğal malzeme ile iyi yemek yapabilmek. Sayfalarca, çok çeşitli yemeğimiz yok fakat olanları en iyi şekilde, layıkıyla yapmaya çalışıyoruz. Kurumsal toplantılar için sunduğunuz olanaklar nelerdir? Kapalı alanımızda araları panellerle ayrılan odalarımız var. 20 kişiden 120 kişiye kadar aile yemekleri, iş toplantıları yapılabilecek alanlar sunuyoruz. Ayrı olarak organik gıda ürünlerini sattığınız bölümünüz var. Bize buradan bahseder misiniz? Seraf’ta mümkün olduğu kadar kendi ürünlerimizi üretip, üretemediklerimizi de yerel üreticilerden katkısız, fabrikasyon olmayan ürünlerden seçiyoruz. Her sene kendi reçel, turşu, sos ve nar ekşilerimizi yapıyoruz. Bunları hem sofralarımızda kullanıp hem de şarküteride misafirlerimize sunuyoruz. Seraf’ı, başka yerlerde de açmayı düşünüyor musunuz? Şu an için öyle bir planımız yok. Tamamen bu yerimize odaklanıp, imalat sürecini geliştirmek ve restoranda yüzde yüz müşteri odaklı çalışmalarımızı sürdürmek istiyoruz.
69
BUSINESS
Erdoğan Demirören Golf Cup Kemer Country Club’ın Başkanı Merhum Erdoğan Demirören adına ikincisi düzenlenen Erdoğan Demirören Golf Cup büyük mücadelelere sahne oldu.
REVNA DEMİRÖREN, BEYHAN BENARDETE, EROL ȘİMȘEK
250 golfçünün katılım gösterdiği turnuvaya iş ve cemiyet dünyasının önde gelen isimleri katıldı. Erdoğan Demirören Golf Cup özel ödülü, Milli takımımızı Avrupa’da temsil eden Kemer Country Club’ın Kulüp Şampiyonu, Edga (Avrupa Engelliler Golf Birliği) turnuva oyuncusu Mehmet Kazan’ın oldu. Mehmet Kazan Ödülünü Kemer Country Golf Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’den aldı. Üç gün boyunca yoğun ilgiyle devam eden turnuva, anma yemeği ile son buldu.
Klasik Çizgi
SARAR TRİKO 479
ALIŞVERİŞ
TATEOSSIAN KOL DÜĞMESİ 1.899
İș hayatında klasik çizgiden șașmayanlar için birbirinden șık ve özel parçalar...
MASSIMO DUTTI GÖMLEK 379
72
HERMES SONBAHAR 2019
VAKKO TAKIM ELBİSE 5.990
TAGLIATORE KABAN 630 €
VAKKO ELDİVEN 499
KITON KRAVAT 1.549
MORESCHI BOT 1.208
BEYMEN EVRAK ÇANTASI 7.315
VAKKO CEKET 4.893
ALIŞVERİŞ
MONT BLANC STARWALKER DOLMA KALEM 2.999
RALPH LAUREN KAZAK SAINT LAURENT KEMER 3.399
BABETTE WASSERMAN KOL DÜĞMESİ 1.199
SANTONI AYAKKABI 6.250
BOSS SONBAHAR 2019
MONTBLANC CÜZDAN 2.449
HUGO BOSS PANTOLON
RALPH LAUREN CEKET
LANVIN KRAVAT 749
73
RÖPORTAJ
Geleceğe Taşıyan Yaşam Merkezi
Teknolojik donanımları ve verdikleri hizmet kalitesiyle sektörde öncü olan Sports International’ın yenilikleri, hedefleri ve daha bir çok konu hakkında Sports International Genel Müdürü Haluk Çetin ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik...
T
ürkiye’de 9 şube ile hizmet veren, sağlıklı yaşamı hayat tarzı olarak benimseten bir yapılanmanız var. Sports International’ın 25 yıllık tecrübesi ve teknolojik gelişmelerinden bahseder misiniz? Sports International Türkiye’de profesyonel anlamda fitness konusunda en tecrübeli şirkettir. Bunu ciddi bir know-how ile beraber Türkiye’ye getirmiş ve bu anlamda da öncülüğü bırakmadan günümüze kadar taşımıştır. Tabi ki getirdiğimiz tecrübenin yanı sıra gelişen teknolojiyi her geçen
74
yıl takip ederek yeniliklerle de etrafımızı süslemeye çalışıyoruz. Spor ekipmanlarındaki birçok teknolojik yeniliği tesislerimizde üyelerin hizmetine sunuyoruz. Üyelerin tesislerimizde geçirdiği sürede onlara maksimum konforu sağlamak ve hizmet kalitemizi arttırmak için yenilikler yapıyoruz. Çok geniş bir yaş aralığına hizmet veriyoruz. 0’dan 100 yaşa kadar üyemiz var. Yeni doğmuş ailelerin bebeklerine de bakım hizmeti verebiliyoruz. Dolayısıyla ileri yaşlarda da üyelerimizin kullanım yapabilecekleri alanlara, hizmet standartlarına ve alternatiflerine sahibiz. Bununla birlikte her yaş grubunda üyelerin performansına ve zevklerine uygun
RÖPORTAJ
farklı branşanları yaratmak, yeni teknolojilerle bunları geliştirmek ve üyelerin hizmetine sunmak en büyük hedeflerimizden bir tanesi. Türkiye’ye 9. Ankara’da 4. Şubenizi geçtiğimiz aylarda Kuzu Effect projesinde açtınız. Kuzu Sports International ile bizleri neler bekliyor? Bizim bir hedefimiz vardı. Çok fazla tesis açmayıp ancak her açtığımız tesisin bir öncekinden daha gelişmiş standartlara ve farklı bir konsepte sahip olmasını istedik. Kuzu Effect de bir AVM içinde bulunmasına rağmen Ankara’nın en değerli projelerinden biri. Tesisimizde çok güzel bir açık havuz ve açık yürüme alanlarımız var. Oran'da, Ankara’nın en güzel ormanına ve iki tane gölüne bakan bir manzaradayız. Üyeleri ferah bir şekilde karşılayan bir alanda hizmet vereceğiz. Burası, olmayı çok istediğimiz bir lokasyon ve çok kaliteli bir proje. Son olarak sosyal sorumluluklarına önem veriyor ve her alanda sporcuları destekliyorsunuz. Yeni gerçekleştireceğiniz projeleri bizimle paylaşır mısınız? Aslında bizde bu alanda proje hiç bitmiyor. En büyük sosyal sorumluluk projemizi bağlı olduğumuz Bilkent Holding bünyesinde gerçekleştiriyoruz. Biz tüm gelirimizi Bilkent Üniversitesi’ne aktarıyoruz. Bu fonla da üniversite, burslu öğrenci yetiştirmek adına yatırım yapıyor. Holding şirketlerinin tümü de bu bilinçle yoluna devam etmekte. Bunun yanında çok farklı alanlarda sosyal sorumluluk projelerine destek veriyoruz. Kendi yaptığımız projeler de var ama destek verdiklerimizden bahsetmem gerekirse: Lösev, Unicef, Otizm, Kadın Emeğini destekleyen STK’lar ile farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Sokak hayvanları için mama toplama kampanyamız oldu ve ciddi sayıda mama topladık. Hatta Türkiye’de bir rekora imza attık bu anlamda. Bununla beraber daha önce bazı ihtiyacı olan okullara ve öğrencilere yönelik kitap kampanyası yaptık ve üyelerimizle birlikte ziyaret edip köy okullarında kütüphaneler oluşturduk. Üyelerimizin değerli desteğini alarak projelerimize devam ediyoruz. Türkiye’de spor tesislerinin uyguladığı yöntemlerin dışında aile paketi imkanıyla 22 yaşına kadar çocukları ücretsiz olarak misafir ediyorsunuz. Bize birazcık aile paketinin avantajlarından bahseder misiniz? Aile bizim için önemli çünkü ailenin tüm fertlerinin spor alışkanlığını kazanması bizim hedefimiz. Şu anda 50 binin üzerinde üyemiz var. Bu senenin sonu itibariyle 55 bini göreceğimiz ön görüsündeyiz. Çok az sayıda kulüp olmamıza rağmen çok büyük bir kitleye hitap ettiğimizi düşünüyoruz. Çocuklar bizim için önemli çünkü küçük yaşta spora başlarlarsa, böyle bir alışkanlık kazanırsa ömrünün sonuna kadar devam edeceğine inanıyoruz. Bu sebeple çok avantajlı bir aile paketimiz var. Aile paketimizde ailenin eş dışında 21 yaşına kadar çocuğuna da paket kapsamında ücretsiz spor yapma imkânı tanıyoruz. 0 yaşında başlayıp 13 yaşına kadar çocuk kulübümüzde 13 yaşından sonra da alanlarımızda tüm hizmetlerimizden faydalandırıyoruz. İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin tesisleri ile Türkiye’nin dört bir yanındasınız. Türkiye’deki spor alışkanlıklarını ve beklentilerini nasıl tespit edip hizmet kalite standartlarınızı koruyorsunuz? Biz spor yapma alışkanlığının yoğun olduğu bölgeleri seçmeyi çalışıyoruz veya ilgisi olan bölgeleri seçip o bölgelerde belli bir üye profiline ulaştıktan sonra onlara spor alışkanlığı kazandırıp hayatlarının geri kalanında düzenli olarak spor yapmalarını sağlıyoruz. Burada tabi ki üç büyük şehir her anlamda olduğu gibi önde. Bunun dışında güneyde çok büyük bir alışkanlık var. Şu ana kadar Mersin’de tesis açma imkanımız oldu. Tespit ettiğimiz birçok il var tabi ki ilerde büyüme planımız olursa bu illerde de faaliyet göstermeyi düşünüyoruz.
Özellikle grup dersleriniz ve tecrübeli kadronuz ile farklı grup dersleri konseptleri ile de fark yaratıyorsunuz Türkiye’de en çok tercih edilen spor dalları neler? Sizin spor alışkanlıkları ile ilgili gözlemleriniz nelerdir? Türkiye’de seyirci anlamında aslında spora yatkınlığımız çok fazla. Fakat spor yapma alışkanlığı olarak baktığımızda geçtiğimiz son 10 yıl içerisinde çok ciddi bir artış oldu. Tabi ki insanların aklına ilk başta koşmak geliyor. Koşu bandı ve kardiyo aletleri çok fazla kullanılıyor. Ancak spor tesislerine üye olduktan sonra üyelerin hayatı boyunca modelleyebileceği anlamdaki spor alışkanlıkları daha çok. Bizim de spor hizmetleri arasında en iyi yaptığımız grup dersleridir. Grup derslerinde de klasik step adımlarının ve dans derslerinin yanı sıra teknolojiyi grup derslerine de taşıdık. I Door Cycling derslerimizde ICG color teknolojisiyle bluetooth ile bisikletlere bağlanılıyor ve ders boyunca performansınız ekrana yansıyor. Grup dersine katılan üyeler kolay kolay sporu bırakmıyor. Çünkü motive edici faktörler çok fazla. Bunların dışında trend olarak tabir edilen zumba, pilates, kickboks, cross fit gibi branşları mutlaka deneyimlemek istiyorlar. Kullanıcıların spor tesisi seçerken dikkat ettiği en önemli unsurlar nelerdir? Şimdi birçok kriter var tabi. En başta insanlar iş yerlerine veya evlerine yakın yerler arıyorlar. Fakat spora başladıktan bir müddet sonra kendilerini rahat hissettikleri hizmeti alabilecek alanlar neler bunları tespit etmeye başlıyorlar. Müşterinin en çok ihtiyacı olduğu iki ana konu: İlgi ve hijyen konusu. Hijyen özellikle içinde bulunduğumuz koşullarda, müşterilerin bir tesisteki en önemli bağlayıcılığını belirleyen etkenlerin başında geliyor. Eğer istediği hijyeni sağlayamazsa tesisin diğer imkânlarından ne kadar mutlu olsa da devam etmeyi düşünmeyebiliyor. Bu konuda bizim anlaşmalı olduğumuz bağımsız bir denetim firması var. Bizleri belirli periyotlarda gelip denetliyorlar. Türkiye’de tek temiz spor tesisi sertifikasına sahip olan işletmeyiz. Bunu da 2016’dan beri yapıyoruz ve koruyoruz.
75
RÖPORTAJ
Kentsel Dönüşüm
FİLİZ SÜTÇİGİL
Kentler yapıları gereği sürekli değişim halinde oluşumlardır. Bir taraftan yeni yerleşim ve gelişim alanları ile büyürlerken bir taraftan çökmeye, eskimeye ve yıkılmaya yüz tutar, bir taraftan da yeniden yapılanırlar. Kentlerin fiziksel, çevresel, toplumsal ve ekonomik olarak iyileştirilmesine yönelik çeşitli yöntem ve eylemler mevcut. Avukat Filiz Sütçigil bu yöntemlerden kentsel dönüşümü ele alıyor...
K
entsel dönüşüm ne anlama gelmektedir? Kentsel dönüşüm zamanla çeşitli nedenlerden dolayı eskimiş yıpranmış kentlerin, günün kültürel, sosyo-ekonomik ve fiziksel koşulları göz önüne alınarak değiştirilmesi, iyileştirilmesi, ıslah edilip canlandırılması olarak tanımlanabilir. Kentsel dönüşümde amaç sadece lüks yapıların yapılması veya yapılan yapıların değerinin arttırılması olmamalı. Kentsel dönüşüme konu olan yerlerin fiziksel durumlarının düzeltilmesi, sosyal ve ekonomik durumlarının korunması ve iyileştirilmesi, kentlerin tarihi ve kültürel mirasının korunması gibi boyutları da bulunmalıdır.
76
Kentsel dönüşüm projeleri çok boyutlu ve bütüncül projeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel dönüşümün kapsamında yer alan bölgeler nelerdir? Kentsel dönüşüme konu olan alanlar arasında gecekondu bölgeleri, doğal yıkım riski bulunan alanlar, kentsel çöküntü alanları, yüksek yoğunluklu kaçak yapılar ve ekonomik ömrünü yitirmiş bölgeler yer almaktadır. Anayasa’nın 23. maddesinde “Sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek” görevi devletin görevleri arasında sayılmış yine Anayasa’nın 56. maddesinde “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” denilmiştir. İlgili maddelerden yola
RÖPORTAJ
çıkılarak özellikle Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması ile düşünüldüğünde kamu yararı amacıyla hareket edilen kentsel dönüşüm uygulamaları devletin en önemli görevleri arasında yer almaktadır. Kentsel dönüşüme uygulanan mevzuat nedir? Ülkemizde Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana kentsel dönüşümü gerçekleştirebilmek amaçlı çeşitli mevzuat düzenlemeleri yapılmıştır. Bunlardan başlıcaları tarih sırasına göre: 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 2981 sayılı İmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 3194 sayılı İmar Kanunu, 5104 sayılı Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanunu, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun, 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5543 sayılı İskân Kanunu, 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun olarak sayılabilir. Kentsel dönüşüm uygulamalarında temel alınan yasal dayanaklar nelerdir? Kentsel dönüşüm uygulamalarında temel alınan yasal dayanaklar çoğunlukla 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 73. Maddesidir. Bu iki Kanun’un yanı sıra 5366 sayılı Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun da uygulamada karşımıza çıkmaktadır. 5393 sayılı Belediye Kanunu 73. Maddesi, Belediyenin, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabileceğini öngörmektedir. 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ise yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; sit alanları ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabii afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması amacıyla yenileme projesi uygulanmasını düzenlemektedir. Kamuoyunda “Kentsel Dönüşüm Kanunu” olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ise afet riski altındaki alan, arsa ve arazilerde sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşturmak amacıyla iyileştirme, tasfiye ve yenileme yapılabileceğini öngörmektedir. Türkiye’nin %90’ının deprem kuşağı içerisinde yer alması sebebiyle deprem riski altındaki binaların dönüştürülmesi ve yenilenmesi büyük önem arz etmektedir. 6306 sayılı Kanun, sadece deprem afetini kapsıyor gibi anlaşılsa da aslında sel, heyelan ve hatta yangın afeti riski altındaki alanları ve yapıları da kapsamaktadır. Bu kanunun nihai hedefinin herhangi bir afet neticesinde bir daha can ve mal kaybı yaşanmamasının sağlanması ve kentlerin güvenli ve sağlıklı yaşam alanlarına dönüştürülmesi olduğu ifade edilmektedir.
Kentsel dönüşüm konusunda yetkili merci neresidir? 2005 yılında çıkarılan 5393 sayılı Belediye Kanunu ile belediyeler kentsel dönüşüm ve gelişim projelerini uygulama konusunda yetkili kılınmıştır. 2010 yılında ilgili Kanun’un 73. maddesinde yapılan değişiklikle belediyelerin yetkileri arttırılmıştır. 2012 yılında çıkarılmış olan 6306 Sayılı Kanun ile de afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi amaçlanmış ve yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığına verilmiştir. Kentsel Dönüşüm konusunda uygulamada en çok dayanak alınan iki kanunun farklı uygulama ve yetkilendirmeleri söz konusu olması sebebiyle, yerel yetkililer ve Bakanlık arasında çift başlılık ortaya çıkmaktadır. Kentsel dönüşüm gerçekleştirmek isteyen idareler hangi Kanun çevresinde nasıl bir yol izleyecekleri ile ilgili kararsızlıklar yaşayabilmektedirler. Kentsel dönüşüm uygulamalarında ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar nelerdir? Kentsel dönüşüme ilişkin Yargı kararları değerlendirildiğinde, kentsel dönüşüme konu olan yapılarda hak sahipliğine ve yapıların değerinin tespitine ilişkin davaların ön plana çıktığı görülmektedir. Tapu tahsis belgesinin niteliği kararlarda tartışılmakta olup hak sahibi olarak genellikle tapu tahsis belgesi sahipleri kabul edilmektedir. Yapılarda enkaz bedelinin yüzde 10 olarak belirlenmiş olması da sıkça dava konusu olmaktadır. Belirlenen bedel çok düşük bulunmakta ve bu nedenle dava açılmaktadır. Uygulamada karşımıza çıkan diğer bir dava konusu ise kamulaştırma kararlarıdır. Özellikle acele kamulaştırma uygulamaları dava konusu olmuştur. Acele kamulaştırma kararlarında farklı yönde kararlar yer almakla birlikte genellikle acele kamulaştırmaya gerek olmadığı görüşü hakimdir. Kentsel dönüşüm uygulamalarında ortaya çıkabilecek sorunlara çözüm önerileri nelerdir? Kentsel dönüşüm projelerinde trampa, kiralama ve gecekondu konut sertifikası gibi farklı uygulamaların desteklenmesi ile mevcut sorunların çözülebilmesi için önemli bir adım atılmış olacaktır. Değer tespitinin özenle yapılması ve sonrasında arsa paylarının değer üzerinden hesaplanarak dağıtılması, mülkiyete ilişkin sorunların çözülebilmesi ve kentsel dönüşümden kaynaklanan davaların azalmasını sağlayacaktır.
77
RÖPORTAJ
Kültürel Başarıların Öncüsü
ALBERT HELMS
Dünya’nın en büyük otel zinciri olan Marriott International’ın, Türkiye’deki ilk oteli olan JW Marriott Ankara’nın Genel Müdürü Albert Helms ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetimiz sizlerle…
78
RÖPORTAJ
A
GERÇEKTEN YAPTIĞINIZ İŞİ ÇOK SEVDİĞİNİZDE, YENİ FİKİRLERE AÇIK VE FARKLI ÇALIŞMA ORTAMLARINA KOLAYCA ADAPTE OLDUĞUNUZDA NEREDE OLURSANIZ OLUN BAŞARI HER ZAMAN SİZİNLE OLACAKTIR.
lbert Helms kimdir? Dünyanın önde gelen konaklama zinciri Marriott International’ın lüks otel markası JW Marriott’un Avrupa’daki dördüncü, Türkiye’deki ilk oteli JW Marriott Ankara’nın 2014 yılından bu yana Genel Müdürü olarak görev yapmaktayım. Almanya’da doğdum ve doğum yerim Fransa – Almanya sınırında olduğundan her iki ülkenin de kültüründen etkilenerek büyüdüm. Kültürel zenginlik içinde olmanın etkisi ile her zaman yemek ve seyahat en keyif aldığım iki konu oldu. Mükemmel bir hizmet, yemek ve içeceğe olan tutkum ile birlikte dünyayı keşfetme heyecanım, otelcilik sektörüne başlamamın en büyük nedenleridir. Almanya’da başlayan otelcilik kariyeriniz dünyanın diğer birçok ülkesinde devam etti. Dünyadaki otel sektöründeki yönetim anlayışıyla Türkiye’yi kıyasladığınızda ne tür farklılıklar görüyorsunuz? Otelcilik kariyerime Almanya’da başladım ve 45 yıl içinde dünyanın 13 ülkesinde stratejik pozisyonlarda ve yönetim kademelerinde görev aldım. Her ülkede aynı anlayış ve disiplin ile ekibimi yönettim. Ülkelerin kültürlerinden kaynaklanan küçük farklılıklar olabilir ancak bunun dışında yönetimsel olarak büyük bir fark olduğunu düşünmüyorum. Gerçekten yaptığınız işi çok sevdiğinizde, yeni fikirlere açık ve farklı çalışma ortamlarına kolayca adapte olduğunuzda nerede olursanız olun başarı her zaman sizinle olacaktır. Dünyanın en büyük otel zinciri olan Marriott International ile yollarınız nasıl kesişti? Moskova Renaissance Otel’de çalıştığım sırada Marriott Grubu Renaissance Otelleri’ni satın aldı. Böylece ben de bu gruba dahil oldum. Marriott’un çalışma prensipleri, çalışanına verdiği değer, kariyer hedeflerim ile örtüştüğü için 1997 yılından itibaren süren bu yolculuğa başlamış oldum.
Genel Müdür pozisyonuma ek olarak 2014 yılından beri Marriott Worldwide Business Councils-Türkiye’nin lideriyim. Dünya çapında ve şirket içinde bölgesel olarak görevlendirilen bu konseylerden Türkiye özelinde bahsedersek, mülk sahipleri, içinde yer aldığımız pazar ve Marriott Şirketi için rekabetçi üstünlük fırsatı yaratmaktadırlar. Türkiye Konseyi’nde 30 otelimiz yer almakta ve Marriott Şirketi’nin farklı markalarının sinerjilerinden faydalanma fırsatına da sahibiz.
Sizce JW Marriott’un bu kadar başarılı olmasının sebepleri nelerdir? 7000'den fazla otel ve tesise sahip Marriott International, 1927 yılında J. Willard ve eşi Alice Marriott tarafından kurulan bir aile şirketidir. Grubun lüks konseptli otel markası JW Marriott 1984 yılında Bill Marriott’un babasına olan sevgi ve hayranlığının bir göstergesi olarak açılmıştır. İnsana önem veren bir markayız ve her zaman çalışanı ön planda tutarak ilerliyoruz. J. Willard Marriott mirasının bir parçası olarak onun sıcaklığını, şefkatini ve ulaşılabilirliğini temsil ediyoruz.
JW Marriott Ankara Genel Müdürü olarak Ankara’nın turizm sektörü açısından konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ankara başkent olması nedeni ile iş seyahatlari açısından stratejik bir konuma sahip. Otelimizde diplomatlar, parlamenterler ve dünya liderleri başta olmak üzere önemli sayıda iş insanının ve firmanın konaklama ve toplantı ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Dönemin ekonomik ve politik dinamikleri ile Ankara’daki iş amaçlı konaklama talepleri bağlantılı olduğundan ani değişiklikler olabiliyor. Ankara tatil amaçlı seyahat taleplerinin çok fazla olmadığı bir destinasyon. Bu alanda Ankara’ya yönelik çalışmalar olması bizi memnun edecektir.
79
ALIŞVERİŞ
UĞUR SAAT ROLEX
AUDEMARS PIGUET ROYAL OAK SELFWINDING
UĞUR SAAT PANTHÈRE DE CARTIER WATCH
En Șık Zaman En șık, en gösterișli, en ișlevsel saatlerle tarzınızı tamamlayın... Tüm bakıșlar üzerinizdeyken zamanı kaçırmayın... BULGARI SERPENTI TUBOGAS GREENWICH CHOPARD
80
HERMES HEURE H WATCH
APPLE WATCH
DIOR LA MINI D DE DIOR ROSE DE VENTS MALACHITE & SATIN WATCH