MAG Kasım 2016

Page 1

KASIM 2016 - YIL 14 - SAYI 132 - 15 TL

MBFWI Mercek Altında

Otomobil Tutkunları AutoMAG’da Buluştu

Özel İçeriği ile

Bambaşka Bir

Öykü Serter

Set Günlükleri

Burcu Esmersoy Feryal Gülman Mert Vidinli Özge Ulusoy Şeyma Subaşı Yelda Güral

Rojda Demirer













4+1

Net 23

Gen0 mş2 Fe D rah a reler



Konu Gayrimenkul İse... www.evrenbarutcu.com

BAȘKENT

EVREN BARUTÇU

Broker / Owner

Çankaya Caddesi 21/8 - 0312 436 0 100





Silvian Heach Kadın Mağazası / Next Level Avm Silvian Heach Kids / One Tower Avm www.silvianheach.com


TAȘKINLAR BEYTEPE PROJEMİZ • Toplam 4.900m² kapalı alandan olușmaktadır • Yüksek kira getirisi olan 110 m² -140 m² arası dükkânlar • Alt katta 7 adet dükkân bulunmaktadır • Eczane (Sınırlı sayıda) • Medikal • Cafe • Restoran • Sergi salonu • Ayrıca üst katta 2,500 m² kapalı alan ve çok amaçlı kullanımlar için uygundur • 96 odalı tam kapasiteli otel olarak kullanılabilir • Yurt, konaklama ya da ișyeri olarak kullanılabilir • 50 araçlık kapalı, 50 araçlık açık otopark • Tam kapasiteli jeneratör sistemi • Lüks asansör • Led aydınlatma sistemleri • Yer ve konum itibari ile Çayyolu - Beytepe güzergâhında olup bu alanlar Çayyolu’nun en kapsamlı ve büyük sağlık merkezi Minasera Aldan Hastanesi yanında, merkezi ve ticari anlamda stratejik bir konumda bulunmaktadır.

Arcadium AVM

TAȘKINLAR İNȘAAT

Uludağ Et Lokantası

Minasera Aldan Hastanesi

TAȘKINLAR İNȘAAT YATIRIMLARINIZA YÖN VERİR


24/07/2016 Yerleşim Başladı

Proje Adresi: Prof Dr. Ahmet Taner Kıșlalı Mah. 2741. Cad. No: 1 Çankaya / ANKARA Merkez Ofis: Yașamkent Mah. 3158. Cad. No:4 Çayyolu, Çankaya / ANKARA T: 217 50 60 • 0505 380 55 55 www.cemtaskinlar.com




























editör Kasım 2016 Yıl: 14 Sayı: 132 Fiyat: 15 TL

Beril Çavuşoğlu

berilcavusoglu@magdergi.com.tr

M

Aşkın Enerjisi

MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can Çavuşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu Görsel Yayın Yönetmeni Osman Selçuk Güngör Yayın Yönetmeni Tuğçe Uzun Kreatif Direktör Seda Çavuşoğlu Grafik Tasarım Sevgi Pınar Özen Haber ve Foto Muhabiri Derin Gökçe İstanbul Temsilcisi Ersin Al

alum; Kasım ayının ruhu aşkla besleyen enerjisinin etkisindeyiz, içimiz kıpır kıpır, coşku doluyuz... İçimizdeki o heyecanla birçok davete katılımcı, çok sayıda etkinliğe ev sahibi olduk... Tüm bu keyifli anılarımıza sizleri de ortak etmek istedik ve dopdolu bir sayı çıktı ortaya...

Bu ayki kapak konuğumuz, güzelliğinin farkında olmasına rağmen egolarından arınmış başarılı bir oyuncu... Yazarımız sevgili Ferhat Kazancı’nın tüm sorularına samimiyetle cevap veren ve çekimler esnasında içindeki cesur kadını ortaya çıkartan Rojda Demirer ile Conrad İstanbul Bosphorus’ta gerçekleştirdiğimiz özel röportajı merakla okuyacaksınız... Moda içeriğimizin merceği altında, geçtiğimiz haftalarda Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sekizinci sezonu gerçekleştirilen Türkiye’nin en önemli moda etkinliği Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul var... Moda sektörüne uzun yıllardır başarılı tasarımlarıyla imza atan ünlü tasarımcılar ile yıldızları yeni yeni parlamaya başlayan genç yeteneklerin 2017 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarını sergiledikleri defilelerden içinizi ısıtacak kareler ile iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasının tanınmış isimlerinin modaya dair tercihlerini moda sayfalarımızda bulacaksınız... Öykü Serter ile gerçekleştirdiğimiz moda çekiminde bambaşka bir Öykü ile tanışırken fotoğraflara bakmaya doyamayacaksınız! Doktorluk mesleğinde önemli başarılar yakalamış, sosyal medyada da anne kimliğiyle yüz binlerce takipçiye ulaşan Ebru Zülfikaroğlu ve kızı ile Ankamall Alışveriş Merkezi’nde alışveriş yaparken gerçekleştirdiğimiz samimi sohbetimizi ilgiyle okuyacaksınız...

İletişim Direktörü Dilara Ertürk İpek Güven Sosyal Medya Yavuz Solmaz Yazarlar Aylin Yıldız Ayşe Kızılöz Cenk Erdem Ceren Sür Ferhat Kazancı Gökçen Erdoğan İpek Gençer Neşet Güne Özgür Aksuna Seda Çavuşoğlu Selin Söğütlügil Serkan Kızılbayır Sinem Yıldırım Tuğçe İnal Zeynep Koreş Reklam Müdürü Esra Demir Toral Reklam ve Halkla İlişkiler Feray Şahingöz Gökçe Türkcan Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin Mali İşler Koordinatörü Tarık Değer Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir Yaşar Korcan Dericioğlu Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi

Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: 312 428 0 444 Nef 163 No:370 Kağıthane/İSTANBUL Tel: 212 309 45 26

Öykü Serter

Rojda Demirer

Burcu Esmersoy

Dağıtım

Dünya Süper Dağıtım Baskı

DUMAT OFSET

Bahçekapı Mah. 2477. Sokak No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: 312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi

31.10.2016 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magdergi.com.tr

MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile

0.312 428 04 44

İnternet ile

abone.magdergi.com.tr

YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN!

44

Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.



editör

Gurme - İdil Tatari

Moda

AutoMAG

Bu ayın dosya konusu olan Gurme bölümü ile de yine damaklarınızda eşsiz tatlar bırakmaya kararlıyız... Lezzet yolculuğumuzda; İstanbul ve Ankara’nın ünlü restoranlarının mutfaklarından ve sosyal medyada fenomen olmuş şeflerden aldığımız gizli reçeteleri dayanamayıp sizlerle paylaştık... Sır kalamayacak kadar lezzetli tarifleri denemek istemez misiniz? Tüm bu özel içerikleri hazırlarken tabii ki otomobil tutkunlarını da unutmadık... 2017’de hangi otomobiller yollara çıkacak biliyor musunuz? Önerileri herkesten önce almak ve hayranı olacağınız arabaların tüm detayları hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler Auto MAG içeriğine bayılacak... MAG PR olarak düzenlediğimiz etkinliklerle Başkent’e yine imzamızı attık... Haftanın dört günü farklı konseptleriyle müzik severleri eğlence ile buluşturacak olan B’corner Lounge MAG PR tarafından organize edilen renkli bir geceyle kapılarını açarken, “yeni nesil ofisleri” Ankaralıların beğenisine sunan Moment Beştepe satış ofisinde MAG PR tarafından düzenlenen sushi etkinliğinde dünyaca ünlü sushi üstadı Kenji Kume, davetlilere unutulmaz bir akşam yaşattı. Eğlenceyi ve sıra dışı tatları buluşturan lezzet yolculuklarımıza sizleri de davet ediyoruz... Modayla iç içe olmaktan her zaman keyif alan ekibimiz; dünyaca ünlü mücevher markası Pandora’nın gelenekselle trendleri bir araya getirdiği pembe tonlardaki yeni koleksiyonu Pandora Rose’un tanıtımını Ankara Next Level AVM’deki mağazasında düzenlerken, İtalyan markası Silvian Heach’in Türkiye’deki ilk ve tek mağazasının açılışını da Ankara’da Next Level AVM’de gerçekleştirdi. Yargıcı ise, yine Next Level’da bulunan mağazasında Sonbahar- Kış koleksiyonunu MAG PR aracılığıyla tanıttı. Davetliler Yargıcı ile Sonbahar/Kış 201617 sezonunda; büyüleyici doğal bir görüntüye ev sahipliği yapan İzlanda’nın Nordik dünyasına adım attı... Enerjiyi, aşkı ve sonsuz sevgiyi bizlerle paylaşan markaların şık davetlerinden en özel kareleri sayfalarımıza taşıyoruz... Romantik havaya sahip bir aya girerken aşk ile yapılan her şeyi sayfalarımıza taşıdık... En ilgi çekici röportajları, İstanbul ve Ankara’dan en eğlenceli davetleri, renkli açılışları, moda tutkusunu yansıtan çekimlerimizi, yemek aşkını içeren özel gurme dosyamızı ve araba sevdalılarına yönelik otomobil sayfalarımızı sizlerle buluşturuyoruz... Kasım ayının aşk yüklü havası, hepimize enerji, mutluluk ve bol kazanç getirsin... Çoook Sevgiler

46


Davetlisiniz...

GLOBAL WARMING KOLEKSİYONU

ALTIN • PIRLANTA • RENKLİ SAFİR • TURMALİN • ÖZEL RODYUM TEKNİĞİ • EL İŞÇİLİĞİ

Roberto Bravo’nun sıradışı altın ve pırlanta mücevherleri sadece Cepa PIRLANT mağazasında. cepapirlant

pirlantcepa

Cepa AVM, Eskişehir Yolu 7. KM Zemin Kat Z-38 ÇANKAYA, ANKARA Tel: 0312 219 7 444


106 56

162 56

204

MAGmoda

MAGmoda

212

MAGgurme

MAGröportaj

274

MAGözel

162

MAGmoda

284

MAGseyahat

180

MAGözel

290

MAGauto

86 106

MAG

180

MAGdavet

Contemporary İstanbul, İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda sanatseverlere kapılarını açtı. Açılıştan renkli kareler...

Stil röportajları, moda çekimleri ve MBFWI’den özel görüntüler...

Burcu Esmersoy, Özge Ulusoy, Seyma Subaşı, Mert Vidinli, Feryal Gülman ve Yelda Güral’ın moda tercihler...

Bambaşka bir Öykü Serter ile karşılaşacağınız büyüleyici moda çekimimiz...

Egolarından arınmış cesur güzel Rojda Demirer ile özel bir röportaj...

Sosyal Medya Fenomeni Ebru Zülfikaroğlu ile Ankamall Alışveriş Merkezi’nde geçirdiğimiz alışveriş günü...

Dopdolu içeriğiyle özel gurme dosyamızdan iştah kabartan görüntüler...

Set Günlüğü çekimlerimizin ilkini Beni Affet dizisinin setinde gerçekleştiriyoruz...

Yazarımız İpek Gençer bizi bu kez Hong Kong’a doğru bir yolculuğa çıkarıyor...

Otomobil tutkunlarının merakla okuyacağı sayfalar...


YENİ RANGE ROVER EVOQUE

KUSURSUZ DEĞİŞİM.

ŞİMDİ 2.0 LİTRE DİZEL INGENIUM MOTORU İLE. Yeni Range Rover Evoque yenilenen göz alıcı tasarımı ve 2.0 litre dizel motor seçeneği ile Borusan Oto Balgat’ta.

Borusan Oto Borusan Otomotiv Yetkili Satıcısı ve Yetkili Servisi

EvoqueConvertibleQRCode.pdf

Borusan Oto Balgat Borusan Otomotiv Yetkili Satıcısı ve Yetkili Servisi Mevlana Bulvarı (Konya Yolu) No: 181/A Balgat - Ankara (0312) 253 33 33 C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

Range Rover Evoque 2.0 Td4, 150 bg - 180 bg 2.0 litre dizel motorlara ait karma yakıt tüketimi 5,1 lt/100 km, CO2 emisyonu 134 gr/km’dir. Borusan Otomotiv tarafından ithal edilen Land Rover’lara 3 yıl ya da 100.000 km (hangisi önce dolarsa) garanti verilmektedir.

K

1

06/06/16

12:22


style

Işıldayın Payet ișlemeler ve kadife kumașlar bir sezona daha damgasını vuracak... FILLES A PAPA Bluz $ 409

ILLESTEVA Gözlük € 300

SONIA RYKIEL

LINGUA FRANCA Bluz € 400

SONIA RYKIEL Pantolon £ 1,604

JACQUEMUS Kaban € 865

PRADA Ayakkabı € 750

50

EDDIE BORGO Küpe £ 183

MR BY MAN REPELLER Ayakkabı € 350



Sonbahar sezonunda kombinleriniz yenilikçi detaylarla bulușarak tüm gözleri üzerinize çevirecek...

ELLERY Elbise £ 4,633

????

GIVENCHY Ayakkabı €1 ,045

TIBI

SAINT LAURENT Çanta £ 964

BROCK COLLECTION Pantolon £ 708

TIBI Bluz £ 837

DORATEYMUR Ayakkabı € 390

52

PIERRE HARDY Ayakkabı € 920

AURÉLIE-BIDERMANN Kolye € 1,280

Yenilenin

style



style

Hareketlenin Bu sezon, kombinlerinizdeki hareketli detaylar ve volanlar içinizdeki enerjiyi dıșarı vurmanıza yardımcı olacak... TIBI Bluz £ 670

ELLERY Elbise £ 958

ROKSANDA

BASSIKE Etek € 340

VALENTINO Çizme £ 933

TOM FORD-SPANISH FLAME Ruj € 47

VALENTINO Çanta £ 784

JIMMY CHOO Çanta € 1,695

54

GIUSEPPE ZANOTTI Ayakkabı $ 845.00



davet

11. Yılında Gücüne Güç Kattı İstanbul’u çağdaş sanatın merkezi haline getiren Contemporary İstanbul, İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda sanatseverlere kapılarını açtı.

AYLİN - ÖZCAN TAHİNCİOĞLU

56

EMEK SARAN

Çağdaş sanatın en iyi örneklerini sanatseverlerle buluşturan Contemporary İstanbul, bu sene de Akbank’ın katkılarıyla İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda sanatseverlere kapılarını açtı. 11. yılını kutlayan Contemporary İstanbul’a bu yıl, 20 ülkeden 70 galeri ve 520 sanatçı 1500’ü aşkın eserle katılıyor. Fuar bu yıl yeni bölümü CI Design kapsamında 32 tasarımcı ve Plugin bölümünde 18 yeni medya sanatçısını ağırlıyor. Contemporary İstanbul’un 2 Kasım Çarşamba günü gerçekleşen ön izleme davetini yurt içinden ve yurt dışından çok yüksek sayıda koleksiyoner izlerken açılış davetinde 11 bin sanatsever fuarı ziyaret etti. Özgür ve özgün fikirlerin her alandaki gelişime ilham vereceğine inanan Akbank, Türkiye’nin en kapsamlı uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’a 2007 yılından bu yana desteğini sürdürüyor. Deneyimli tasarım ve mühendislik ekibinden aldığı güçle gayrimenkul sektörüne değer katan Ferko, Contemporary İstanbul’u ortak sponsor olarak desteklemeye devam ediyor. Contemporary Istanbul’un en dikkat çeken bölümlerini bu yıl ilk defa sanatseverlerle buluşacak olan Collectors’ Stories ve CI Design oluşturuyor. Fuarda bu yıl yeni bölümlerin yanı sıra yeni projeler de dikkat çekiyor. 

FERYAL GÜLMAN

MERİH TURAN

CAN HAS



davet

BERRAK BARUT

ELİF DÜRÜST

ALİ GÜRELİ

ARZU SABANCI

11. yılını kutlayan Contemporary İstanbul’un ön izleme davetine cemiyet hayatının sevilen ismi Arzu Sabancı da katıldı. SUZAN -TURGUT TOPLUSOY

DEMET KUTLUAY


Zuleyha Kuru Fashion House

atelye&boutique Nenehatun Cad. 77/3 Çankaya/ANKARA /Zuleyha Kuru bilgi&randevu: +90 534 515 75 61 www.zuleyhakuru.com.tr

/zuleyhakuru


davet

ECE KURDOĞLU

ZEYNEP FADILLIOĞLU

SİBEL KERİMOĞLU

AYȘE KUCUROĞLU

60

DİLEK TÜRKER

TİLDA TEZMAN

ZUHAL ȘEKER TUCKER

Farklı tarzıyla her zaman bakıșları üzerine çeviren Ayșe Kucuroğlu bu özel gecede Kenzo x H&M ortak koleksiyonu șık bir kombin tercih etti.



davet

BANU BİRKAN

BEGÜM GAZİOĞLU BALLI

RABİA GÜRELİ

EMİN HİTAY

İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda sanatseverlere kapılarını açan Contemporary İstanbul davetine cemiyet hayatından çok sayıda isim katılım gösterdi. 62

ZEYNEP GERMEN

SUZAN SABANCI DİNÇER

MİNE KALPAKÇIOĞLU

IȘIL REÇBER



davet

HÜLYA KALYONCU

CEM, KATIA HAKKO

ASLIGÜL ÇEBİ, ATIL KUTOĞLU

11. yılını kutlayan Contemporary İstanbul’a bu yıl, 20 ülkeden 70 galeri ve 520 sanatçı 1500’ü așkın eserle katıldı. 64

BANU ÇARMIKLI

ARZU - MURAT ATABARUT

ESRA DİNÇKÖK


MDA Grup Ayd. Ltd. Şti. Erler Mah. Üstün Dekocity AVM No:348/26 Eskişehir yolu 14. km ANKARA www.mdaaydinlatma.com


davet

SİTARE AKDİLEK

NEZİH BARUT

İSMET ALPAGUT

POLAT GÜLMAN

Cemiyet hayatının güzel ve zarif kadınlarından olan Revna Demirören ve Emra Çarmıklı bir arada eserleri incelerken objektiflerimize gülümseyerek poz vermeyi de ihmal etmediler. 66

EMRA ÇARMIKLI, REVNA DEMİRÖREN

KEMAL GÜLMAN

HARİKA GÜRAL


NESRİN ESİRTGEN

ERDİL YAȘAROĞLU, BEGÜM KÜTÜK

EDA TAȘPINAR

DİLEK HANİF

CEM YILMAZ

SANEM - RALF TEZMAN


davet

ROULA HABBAB

MELİS - BURAK HATİPOĞLU

NESLİGÜL AKSOY

Bu yıl yeni bölümlerin yanı sıra yeni projelerin de dikkat çektiği fuarda misafirler birbirinden yaratıcı eserleri yakından inceleme imkanı buldukları için oldukça keyiflilerdi. 68

BİRNUR - SELİM GAZİOĞLU

NURCAN - TURGAY ARTAM



davet

PERİHAN - TURGUT UYAR, KENJI KUME

Moment Beştepe Ofis’te Lezzetli Etkinlik Dünyaca Ünlü Sushi Üstadı KENJİ KUME, Ankara’nın iş yaşamını şekillendirecek en prestijli ofis projesi Moment Beştepe ev sahipliğinde lezzetli bir akşam yaşattı. Divan Otel İstanbul / Maromi Executive Chef’i dünyaca ünlü sushi üstadı Kenji Kume, Türkiye’nin kalbi, Ankara’nın merkezinde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi karşısında inşa edilen ve “yeni nesil ofisleri” Ankaralıların beğenisine sunan Moment Beştepe satış ofisinde düzenlenen etkinlikte davetlilere unutulmaz bir akşam yaşattı. Ankara iş ve bürokrasi dünyasının seçkin isimlerinin katıldığı davette konuklar, Üstad Kenji Kume’nin canlı olarak hazırladığı birbirinden özel sushilerin yapılışını yakından izleyerek üstadın elinden taze çıkan lezzetleri tattılar. Moment Yapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Uyar’ın ev sahipliğinde gerçekleşen davette misafirler, prestijli ve farklı bir ofis projesi olan Moment Beştepe’nin de ayrıcalıklarını inceleme imkânı buldu. Uygun ödeme koşulları, farklı ve zengin sosyal donatıları, açılan pencereleri sayesinde nefes alan yapısı ve kampanya süresince “anahtar teslim” dekorasyonlu teslim edilen ofisleri ile “ofis” kavramını değiştiren projeye büyük ilgi gösterildi. 

70

NİHAN KARAÇAM SALKAYA



davet

ÖNDER CAVCAV

SİBEL GENÇ

ÖZLEM KÜÇÜK, FUNDA DÖNMEZ

MEHMET KILIÇOĞLU

Sushi üstadı Kenji Kume Moment Beștepe Ofis’te hazırladığı özel lezzetlerle Ankaralıları büyüledi. 72

METİN - GAMZE GÜNGÖR

ERKAN ASLAN

ZEHRA - AYSAN ÇELİK


SU ERTÜRKMEN, GÖKHAN AKSOY,

NESLİHAN AKTEPE

ARKAN ULUÇAY, EYÜP BÜLENT ERKUL

MAG PR tarafından düzenlenen davette, misafirler kusursuz bir șekilde ağırlandı.

CAN, BERİL ÇAVUȘOĞLU, DENİZ DEMİRYÜREK

MELİKE - HİKMET GÖKÇE


davet

DİDEM TEMEL

ALTAN PALABIYIKOĞLU

ATA GÜMÜȘ

SADİ ALTEN

İș dünyasından önemli isimlerin katıldığı gecede konuklar, uzak doğu müzikleri eșliğinde, sushilerin yapılıșını yakından izlediler. 74

HALUK YAVUZ

YASEMİN ÜSTÜNGEL

SİBEL ERSOY

BORA BEKİT



davet

MURAT GÜLEÇ

MİNE AYGÜN, NEZAHAT GÖK

ALİ ONGUN BOYDAK

Gecede farklı lezzetleri tadan davetliler, Moment Beștepe Ofis projesini yakından inceleme șansına da sahip oldular. 76

MÜFİT KÜÇÜKBABAACIK, AYȘENUR ZAMAN

SİNAN, YEȘİM - REHA TANDOĞAN


SİNEM AYDIN

FATİH - EBRU KAREL

GÖKÇE ÖZCAN

MELİH FER SOLMAZ

Davette Moment Yapı Yönetim Kurulu Bașkanı Turgut Uyar, konuklarıyla yakından ilgilendi.

SELİM AKIN

AHSEN DEMİRCİ, YASEMİN ÖNEY CANKURTARAN

EFE BEZCİ

SEVİL GÜRGAN


davet

ATİLLA ÖZKÖK

HANDE - MURAT ERKÜTÜK

ARZU SABUNCU

Ofis kavramını değiștiren Moment Beștepe projesine ilgi yoğundu. 78

ERTUĞRUL, ESİN GÜREL

PINAR GÜNSEVEN

AHMET, AYȘEN ATADAN

BERKAN BAYKAM



davet

FUNDA - TURGUT BEKİȘOĞLU

DÜRİYE ARSEVEN

Fonksiyon Terapi Merkezi’nin Sahibi Fizyoterapist Elif Özkaleli Vardar, davete eși Engin Vardar ile birlikte katıldı.

ELİF ÖZKALELİ, ENGİN VARDAR


Sizin Ev in iz , S iz in Mu t fağ ın ız ...

SİNPAŞ

ALTIN ORAN ÇARŞI

Sinpaş Altın Oran Çarşı Kat: -2 No:16/17 Çankaya / ANKARA

492 0 800 /homekitchenrestaurant

www.homekitchenrestaurant.com


CEYHAN BAĞCI

CANAN BATUM, SONGÜL SUNAY

ALMİLA - ALİ DOĞAN

lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook

82

AYȘE, NAZ KAPLAN

SERTAÇ NİGİZ

MELTEM - MUSTAFA BENGİ



Gelecek Senin Notlarındır, Geçmişse Sınavın Avukatlık mesleğinin temel tașları olan güvenilirlik ve dürüstlük ilkelerini kendine bașlıca prensip haline getiren Avukat Hasan İzzet Baysal, ülke gündemimizi meșgul eden OHAL ve ekonomi konularına değiniyor...

Tabii memnuniyetle. Avukatlık ofisi olarak başlıca bakmış olduğumuz davalar; Ağır Ceza Hukukundan doğan davalar ve uyuşmazlıklar, Şirketler Hukukundan kaynaklı şirket birleşmeleri ve ayrılmaları, İcra İflas Hukukundan kaynaklı icra takipleri ve iflas davaları, iflas ertelemeleri, Miras Hukukundan kaynaklı miras davaları, Enerji Hukukundan kaynaklı madenler, maden sahalarından kaynaklı davalar ve uyuşmazlıklar, ayrıca akaryakıt kaçakçılığı ve bu bağlamda oluşan ya da oluşması muhtemel sorunlardan kaynaklı davalar ve uyuşmazlıklar, yabancılar hukuku ve bu bağlamda gerek ülkemizde, gerekse AB ülkeleri, ABD, Ukrayna, Rusya ve Belarus’da iş ve şirket kurmak isteyen, sermaye transferi yapmak isteyen, yine bu bağlamda geçici ve daimi oturum izinlerinin alınması, çalışma izinlerinin alınması ve vatandaşlık başvuru sürecinde hukuki olarak yapılacak tüm başvurulardan kaynaklı, takiplerden ve uyuşmazlıklardan doğan süreç ve davalarda müvekkillerimize hizmet vermekteyiz. Ülkemizdeki hukuk sistemi, biliyorsunuz Kıta Avrupası’nda

uygulanan hukuk sistemine tabi olup yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrı ve bağımsız olduğu, yargının da diğer iki kuvvet üzerinde denetim mekanizmasını sağladığı bir hukuk sistemidir. Tabii ülkemizdeki adalet sistemi maalesef Avrupa ya da diğer gelişmiş dünya devletlerinde olduğu gibi sorunsuz işlememektedir. Hemen hemen her platformda yargının kurucu unsurlarından olan biz avukatlar, devlet büyüklerimize yargıdaki sorunları anlatmakta ve yurttaşlarımızın yargıya ve adalete olan güvenlerinin sarsılmaması gerektiğini, zira devletin temel taşını yargı ve adaletin oluşturduğunu kararlı ve sürekli bir şekilde anlatmaktayız. Temennim odur ki ülkemizdeki hukuk sisteminden kaynaklı sorunlara yasama organımız olan meclisimiz ve yürütme organımız olan hükümetimiz tarafından tez zamanda çözüm bulunur ve devletimiz yargısal anlamda, vatandaşlarının yargıya ve adalete güvenin tam olduğu, örnek olarak, diğer AB ülkelerinin gösterilmediği bir hukuk sisteminin tesisi sağlanır. Türkiye Cumhuriyeti devleti, devletimizin tarihsel birikimi bu sistemin sağlanmasına muktedirdir. Yeter ki isteyelim ve kararlı olalım çünkü adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olması gerekir.

Sizce bir avukatın ödün vermemesi gereken prensipleri nelerdir? Avukatlık mesleği bir kamu hizmetidir. İnsanlar, hayatlarında karşılaşmış oldukları zorlukların çözümü için avukata

advertorial

S

izin mesleki sürecinizi ve şu an hangi davalara baktığınızı dinledikten sonra genel olarak Türkiye'deki hukuk sisteminden bahsedebilir miyiz?


girişiminden çok vahim etkilenmiştir. Ülkedeki OHAL durumu her sektörü etkilemekte ve yatırım yapmak isteyen insanlar bu belirsiz durumun sona ermesini, ülkenin normalleşmesini beklemekte bu nedenle yatırım yapmamaktadırlar. Ekonomik olarak refah düzeyine ulaşabilmek için ülke sanayisinin geliştirilmesi ve kalkındırılması gerekir. Üreten bir toplum bilincinin yurttaşlara aşılanması gerekir. Şu an benim şahsi fikrim, ülke ekonomisine yön veren inşaat sektörüdür. Hemen hemen her yerde çok sayıda inşaat yapılmaktadır. Oysaki; gelişmiş ülkelere baktığınız zaman ülke ekonomilerinin temelini üretim, yani sanayi faaliyetleri oluşturur. Sanayileşmek, tüketen bir toplum yerine üreten bir toplum olmamız gerekmektedir. Bunu sağladığımız zaman ülke ekonomimiz gelişmiş ekonomik ülkeler içerisindeki yerini daha çok sağlamlaştıracaktır.

Peki bir hukuk insanı gözü ile değerlendirirseniz millet olarak bizlere düşen nasıl bir yol izlemektir bu süreçte? başvurmakta ve karşılaştıkları uyuşmazlıkların çözümü açısından profesyonel olarak avukattan yardım almaktadır. Bu bağlamda, öncelikle güven ve takibinde dürüstlük, avukatlık mesleğinin temel taşıdır. Bir avukat, hiçbir şekilde çözülemeyecek konularda insanlara ümit vermemeli ve olmayacak vaatlerde bulunmamalıdır. Fakat maalesef her sektörde olduğu gibi avukatlık mesleğinde de iyi olan avukat ve olmayan avukat ayrımı vardır. Önemli olan husus; mesleğinizi en iyi şekilde icra etmek ve müvekkillerinizin hakkını layıkı ile savunmaktır. Şayet kendinize olduğu kadar müvekkillerinize de dürüst olmayı öğrenirseniz mesleki olarak hayal etmiş olduğunuz basamakları çıkmanız daha kolay olacaktır.

Bu süreçte millet olarak bize düşen görev, bu ülkeyi kuran ve bir araya getiren ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının kurucu değerlerine sahip çıkmaktır. Ya istiklal, ya ölüm diyen bir milletin evlatları olarak her zaman devletimizin yanında yer almalı ancak bunu yaparken de ülkeyi bu duruma sokan kimselerden hesap sormayı da unutmamalıyız. 

Gündemimizi yoğun bir şekilde meşgul eden OHAL'den bahsedelim biraz da... Yeni yasal düzenlemeleri, hakimlerin, savcıların ve avukatların son geldiği konumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Biliyorsunuz ülkemiz çok zor bir süreçten geçmekte. Bir yandan PKK, bir yandan FETÖ, bir yandan DAEŞ ve emperyal güçlerin ülkemiz üzerindeki oyunları malumunuz. Burada gerek avukat olarak bize düşen görev, gerekse de yurttaş olarak sorumluluğumuz devletimize sahip çıkmaktır. Başka vatan yok, başka bir Türkiye yok. Öncelikle bu bilinçle hareket etmemiz lazım. Yasal düzenlemeler, hakim, savcı ve avukatların durumuna gelecek olursak ise; durum çok vahimdir. Suçlu olan insanların adil bir şekilde yargılanması ve cezalandırılması temel isteğimizdir. Ancak bunu yaparken adil yargılamanın sağlanması çok önemlidir. Bunu dile getiriyorum çünkü, bu süreç sağlanmadığı takdirde ülkemiz aleyhinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hak ihlalleri yönünde davalar açılmakta, devletimiz mahkum olmakta ve ağır maddi tazminatlar ödemektedir. Bu durum hem ülkemize maddi olarak zarar vermekte hem de maddiyattan öte ülkedeki adalet sistemine olan inancı sarsmaktadır. Temel isteğimiz, ülkemizin bir an evvel normalleşmesi ve OHAL süresinin mümkün olduğunca kısa sürmesidir. Bu süreçte her zaman devletimizin yanındayız.

Tüm bu gelişmelerden sonra Türkiye ekonomisi nereye doğru gidiyor sizce? Ekonomik duruma gelirsek, maalesef ülke ekonomisi de darbe

Plenty Business Plaza Y. Öveçler Mah. 1235. Cad. No. 9/13 Çankaya / ANKARA

T (0312) 472 0 113 F (0312) 472 0 114

W www.baysalavukatlik.com E info@baysalavukatlik.com


86


MODA Modaya dair ne varsa hepsi bu sayfalarda... En özel çekimler, stil röportajları ve tabii ki MBFWI sekizinci sezonundan eșsiz kareler...


mbfwi

Etnik Lüks Çizgiler Atıl Kutoğlu’nun etnik lüksü çağrıştıran çizgisine ve özgün tasarım kodlarına sadık kalarak, modern bir yorumla tasarladığı Atıl Kutoğlu 2017 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu, MBFWI kapsamında özel bir defile ile moda severlerin beğenisine sunuldu.

MARIA ELİYEȘİL, MELISSA VON FABER CASTEL

88

NEVBAHAR KOÇ

ESRA DİNÇKÖK

Defilenin ünlü isimleri arasında yer alan Nevbahar Koç, Melissa von Faber-Castell, Ahu Tuğbay ve Elif Gönlüm defileye Atıl Kutoğlu tasarımlarını giyerek katıldılar. Türk ve yabancı 24 kadın, 10 erkek modelin podyuma çıktığı muhteşem defilenin müziklerini, elektronik müziğin tanınmış DJ’i ve radyo programcısı Birol Giray hazırladı. 

MELTEM CUMBUL

TARA DE VRIES, ÖZLEM KAYMAZ


WORLD LUXURY HOTEL AWARDS WINNER 2016

WINNER

Luxury City Hotel Winner www.hiankara.com

424 40 00


mbfwi

MELİKE KARAHASAN

ÇİĞDEM HİTAY

MÜGE KARAMIZRAK

Davete katılan konuklar Atıl Kutoğlu’nun yeni kreasyonunu yakından inceleme imkanı buldu. 90

BİRGÜL YILDIRIM, DİDEM BOYNUEĞRİ, MEHTAP FERAH

SEDA VURAL


SEVDA KAYA, ELİF GÖNLÜM

ENDER - BENAN SARAÇ

Birbirinden șık hanımların yer aldığı davette renkli görüntüler yașandı.

ESRA, PETEK ERTÜRE

EDA ȘİȘİK, ASLIHAN ȘENTÜRK


mbfwi

Yeni sezon kıyafetlerin çok beğenildiği gecede Kutoğlu katılan tüm misafirlere teșekkürlerini iletti.


HİNDİSTAN CEVİZİ YAĞI Son dönemlerde Hindistan cevizi yağını sıklıkla duymaya bașlamıș olabilirsiniz. Oysa Hindistan cevizi ile yeni tanıșmadık. Baharat olarak mutfaklarımızda ve kozmetik olarak evlerimizde zaten vardı. Ancak, yağı ile yeni tanıșıyoruz.

H

indistan cevizi yağı, aslında doymuş yağdır. İçeriğinin %90’ı doymuş yağlardan oluşur. Belki şimdi aklınızdan “Hani doymuş yağlar tehlikeliydi?” diye de geçirebilirsiniz fakat Hindistan cevizi yağı farklı. Doymuş yağ kaynağıdır ama hayvansal kaynaklı doymuş yağları ihtiva etmez. Dolayısıyla, hiç kolesterol içermiyor. Orta zincirli yağ asitlerini içeriyor ve aslında kimyasal yapısı da farklı. Bu fark da vücutta farklı metabolize olmasına neden oluyor. Orta zincirli yağ asitleri, ince bağırsaktan direkt emilerek karaciğerde keton cisimlerine dönüşürler. Bu şekildeki bir metabolizma; Epilepsi, Alzheimer gibi beyin hasarı karşısında olumlu etki gösteren bir metabolizmadır. Yapılan çalışmalar, Alzheimer gibi beyin hücre fonksiyonlarının düştüğü hastalıklarda keton cisimlerinin hasarlı hücrelere daha iyi bir enerji kaynağı olduğu ve böylelikle hasarlı hücrelerin daha iyi çalışmasını sağladıkları yönündedir.

Kalp Sağlığı

Araştırmalar, Hindistan cevizi yağının doymuş yağ olmasına karşın, kan yağlarına olumsuz bir etkisi olmadığını gösteriyor. Öncelikle bitkisel kaynaklı olması sebebiyle kolesterol içermeyen bir yağ olduğunu tekrar belirtelim. Yapısı gereği iyi huylu kolesterolü (HDL) yükseltirken, LDL yani kötü huylu kolesterolü de tehlikesiz hale getiriyor. Aynı zamanda iyi fito-sterol ihtiva eder ki, bu da kan kolesterolünü düşürmeye olumlu etki eder.

Kilo Kontrolü

Bazı araştırmalar; Hindistan cevizi yağından alınacak enerjiden daha fazlasının, yağı sindirebilmek için vücudumuz tarafından harcandığını gösteriyor. Günde ortalama 15-30 gram orta zincirli yağ asidi tüketiminin, 24 saatlik enerji harcamasında %5’lik bir artışa neden olduğu görülmüştür. Hindistan cevizi yağının açlığı kontrol etmede de destek olabileceği düşünülmektedir. Bu etkinin ise, yağın sindirimi sonucu oluşan ketonların iştah kesici etkileri vasıtasıyla olduğu düşünülmektedir. Yine yapılan bazı çalışmalar Hindistan cevizi yağının karın içi yağlanmayı ve bel çevresi genişliğini azaltıcı etki ettiğini göstermiştir.

Zararlı Mikroorganizmalara Karşı Koruma

Hindistan cevizi yağında bulunan yağların yaklaşık yarısı laurik asittir. Bu asit, anne sütünde de bulunan bir yağ asidir ve vücudu virüs ve mantarlara karşı koruyan bir etkisi vardır.

advertorial

Tüm bu bilgilerin ışında Hindistan cevizi yağının yine de bir yağ kaynağı olduğu ve belli ölçülerde kullanılması gerektiği unutulmamalıdır. İdeal bir diyette, kullanılan yağ kaynaklarının da çeşitlilik göstermesi beklenir. Tek tip yağ kullanımı yerine diyette çeşitlilik sağlamak, farklı yağların farklı olumlu etkilerinden faydalanmayı da beraberinde getirecektir.

Çukurambar Mah. Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi Sarıkonak Apt. No: 8/31 Çankaya / ANKARA Tel: +90 (312) 287 43 45 info@idilimamoglu.com - www.idilimamoglu.com /ankaradiyetisyen

@diyetisyenidilimamoglu

Uzman Diyetisyen İdil İmamoğlu


röportaj

Feride Şahin Ceren Can’da Cemiyet hayatının sevilen ismi Feride Șahin; Ceren Can’ın yeni koleksiyonunda yer alan tasarımlarıyla objektiflerimiz karșısına geçti... 94


S

izi kısaca tanıyabilir miyiz?

1979 Ankara doğumluyum, evliyim, 6 yaşında bir kızım ve 19 aylık bir oğlum var. İletişim ve Radyo Televizyon bölümü mezunuyum, şu anda ise; Promet Enerji Yönetim Kurulu Üyesiyim.

Sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?

Okullar açıldığı için sabah çok erken kalkıyorum. Kızımı okula gönderdikten sonra oğlumla uyku saati 12’ye kadar oynuyoruz ve o uyuduktan sonra genel işlerimi yapıyorum. Arkadaşlarımla buluşup öğlen yemeği yiyorum ve en geç 16:30’da evde olup kızımı karşılıyorum. Haftada 3 gün de spor yapmaya çalışıyorum.

Hayatınızda spor ne kadar yer kaplıyor?

Spor yapmaktan çok hoşlandığım söylenemez aslında. Bence yürümek çok keyifli fakat pilatesi de asla aksatmıyorum.

Moda sizin için ne ifade ediyor?

Moda benim için yeniliği ifade ediyor, ruhumu canlandırıyor. Modanın oluşum nedeni gibi, sıkıldığımız tarzlardan sıyrılıp yeniliğe uzanıyoruz. Moda olan güzel de olsa çirkin de olsa moda olunca onu seviyoruz. Hatırlıyorum da bir ara apartman topuk ayakkabı modası vardı. İkinci kez tekrar moda olduktan sonra biz de giydik. Ardından buldozer ayakkabılar, aman Tanrım neydi onlar öyle! Şimdi giy deseler rezil oluruz, asla giymeyiz ama moda işte… Vaktinde bize severek giydirmiş mi? Giydirmiş. Moda olan şey aşırı dikkat çeken bir tarzdaysa bile moda olunca normal geliyor insana, Demek ki; moda sihirli bir değnek gibi insana çirkini sevimli gösteriyor... Moda işte böyle bir şey; yenilikçi...

Tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Konu profesyonel stil olduğunda pek tabii mesleki bilgi,

deneyim, eğitim, iletişim becerileri ve görgü özgüvenin yapı taşlarını oluşturan etmenler. Stil; kendini bilmek, daha da önemlisi ne olmak istediğini bilmekle çok yakından alakalı. Başkası olmaya çalışarak, başkasını taklit ederek, daha zayıf olmaya çalışarak, daha uzun, daha atletik ya da daha güzel olmaya çalışarak sahip olunacak bir özellik değil. Gelmiş geçmiş stil sahibi kadınlara ve erkeklere baktığımızda dünyanın en güzelleri ve en yakışıklıları değiller. Ama duruşlarıyla ve kendilerine olan güvenleriyle bizim de buna inanmamızı sağlarlar çoğu zaman. Benim stilim de kendime has, beğendiğim her şeyi alıp giymekle oluşuyor…

Türkiye’de ve dünyada tarzını beğendiğiniz ve kendinize örnek aldığınız moda ikonları kimler? Kate Moss, Joan Smalls, Rihanna ve Şeyma Subaşı,

Ceren Can Butik’in çizgilerini nasıl buluyorsunuz? Kimlere hitap ediyor sizce? Ceren Can’ın tasarımlarını son derece başarılı ve herkese yakışan ürünler olarak görüyorum. Son yıllarda eline makas alan herkes tasarımcı olduğunu düşünüyor ama tasarım, zevk ve emek işi… Bu konuda Ceren Can takdir edilmeyecek gibi değil. Beymen, Harvey Nichols ve Vakko dışında alışveriş yaptığım tek butik diyebilirim. Her tarza hitap edebilecek ürünleri var ve kumaş kalitesi çok yüksek.

Size hitap eden tasarımları ne tür parçalar oluyor? Ben elbiselerine bayılıyorum. Ceket kesim ve kalıpları olağanüstü. İspanyol paça pantolon kalıpları kimsede yok, Yazın ise, pareo seçimlerimde mutlaka bir Ceren Can parçası vardır.

Gardırobunuzda vazgeçilmez parçalarınız neler? Bu sezon Gucci, Balmain ve Barbarabui ürünlerini daha çok kullanıyorum. Bir de Ceren Can ceketlerimi tabii ki… 


mbfwi

Tek Mücadele Yapışalım Birbirimize Her sezon koleksiyon ve defileleriyle toplumun farklı bir sosyal problemine dikkat çekmeye devam eden Deniz-Begüm Berdan tasarım ikilisi, 2017 İlkbahar-Yaz sezonunda bu defa herkesi cinsel kimliğini kutlamaya davet ediyor.

BEGÜM, DENİZ BERDAN

96

ALEGRA LEVİ

DB BERDAN, “Tek mücadele, yapışalım birbirimize!” (One struggle, stick together!) diyerek, izleyenleri ironik bir tavırla, cinsiyet ayrımcılığına karşı olmaya davet ettiği görsel bir şovla şaşırttı. İkili bu sezon, koleksiyonun ana temasına uygun şekilde siluetlerde cinsiyet normlarını yok ederek ultra feminen ve ultra maskülen dokuları birleştirip, cinsiyetsiz kalıplar çıkarmaya odaklandı. Kalıplarda 90’ların gangster hip-hop havasında, aşırı düşük ağlı şortlar, ultra geniş gömlek elbiseler, kontrastında ise; ultra feminen fırfırlı askılı elbiseler yer alırken, kolaj görünümlü kalıp parçaları ve tamamlanmamış görünen dikiş detayları koleksiyonun en belirgin detaylarından oldu. Defilenin sürpriz isimlerinden biri olan Gonca Vuslateri defilenin açılışını yaparken defilenin kapanışı ise, bir başka büyük sürpriz olan Rüzgar Erkoçlar ile gerçekleşti. 

SEDA VURAL

PERVİN ERSOY

SERAP TİBUK


DB BERDAN, “Tek mücadele, yapıșalım birbirimize!” (One struggle, stick together!) diyerek, izleyenleri ironik bir tavırla, cinsiyet ayrımcılığına karșı olmaya davet ettiği görsel bir șovla șașırttı.


moda ve yaşam

Gezdim Gördüm Keşfettim

Zeynep Koreș

S

zeynepkores@magdergi.com.tr

ON TREND MAĞAZA - WEPUBLIC

Boyner Grubu’nun üç yıldır üzerinde çalıştığı ve Akmerkez’de açtığı Wepublic mağazası son dönemde İstanbul’un en çok konuşulan corner mağazası haline geldi. Mağazanın içerisinde alışverişin eğlenceye dönüştüğü bir ortam bulunuyor. En üst kattan en alt kata inen uzun bir kaydırakta alışveriş molası vererek güzel bir adrenalin yaşayabilirsiniz.

mekanı aramanız gerekiyor. Denizin tam kenarında bulunan Capricorn’da boğaz manzarası eşliğinde deniz ürünlerini tatmak gerçekten çok keyifli. İzmir usulü midyeli pilav, buzda istiridye, sakızlı barbun pilaki mutlaka denenmesi gerekenler arasında yer alıyor. Bir de tatlı kütüphanesi var ki, kahveli panna cotta ve capricorn helvayı tatmadan ayrılmayın. Capricorn, misafirlerini haftanın 7 günü 12:00-02:00 saatleri arasında boğaz manzaralı terasında ağarlıyor.

YENİ BRUNCH ADRESİ - ZUMA

Mağaza bünyesinde 520 marka bulunuyor. Amerika’nın favorileri arasında yer alan Club Monaco, All Saints, Free People bunlardan bazıları... Ev dekorasyonu, kadın, erkek ve kozmetik bölümleriyle WEPUBLIC bu sene çok konuşulacağa benziyor.

BOĞAZIN YENİSİ - CAPRICORN

Doğuş Grubu’nun Ortaköy’e yeni taşıdığı Akdeniz mutfağı kökenli Capricorn, İstanbul’un en merak edilen restoranları arasında yerini aldı. Mekana rezervasyon yaptırmak için en az üç gün öncesinden

98

Geçen sene Ortaköy’den İstinye Park’a taşınan Zuma, bünyesine yenilikler katmaya devam ediyor. Uzun süredir üzerinde çalışılan brunch programı artık hizmetinizde. Her Pazar 12 ile 3 arası değişik lezzetler tatmak istiyorsanız mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Uzak Doğu mutfağına sahip olan Zuma’nın, brunch menüsü de yine aynı ezgileri taşıyor. Açık büfe olarak sunulan menüde karides tempura, beef sirillion, sushi çeşitleri, zuma tatlı tabağı ve daha birçok değişik lezzetler mevcut. Pazar gününüzü Uzak Doğu konsepti eşliğinde deneyimlemek isterseniz Zuma sizin için en doğru seçim olabilir. Gitmeden önce rezervasyonunuzu yaptırmayı unutmayın...

EN YENİ WEBSİTESİ - ZARA

Kızlar müjde! Uzun zamandır hayalini kurduğumuz Zara Online, artık tek tıkla kapımızda! Üstelik mağazalarda bulamadığınız beden derdi de sona eriyor. Web sitesinin sunduğu en güzel ayrıcalık; biten ürün bedeni geldiğinde size mail yoluyla haber veriliyor olması. E bundan daha güzel bir haber olabilir mi? İyi alışverişler...

İSTANBUL FASHION WEEK RÜZGARI ESTİ

Bir İstanbul Moda Haftası’nı daha geride bıraktık. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde sekizincisi gerçekleşen Mercedes Benz Fashion Week’te tasarımcılar, 2017 ilkbahar-yaz sezonu koleksiyonlarını modaseverlerle buluşturdu. 11 Ekim’de Lug Von Siga kreasyonlarıyla başlayan moda haftası, Çiğdem Akın ile sona erdi. Türk tasarımcıların birçoğunun yer aldığı moda haftasında işlemelerin, tüy detayların, transparanlığın ve uçuş uçuş elbiselerin hakim olduğu Özgür Masur defilesi, düşük omuz ve çizgi desenli mayoların ön plana çıktığı mayoların efendisi Cihan Nacar’ın defilesi, maskülen takım elbiselerin, tafta kumaşların, boncuk saçaklı detay abiyelerin yer aldığı Raşit Bağzıbağlı defilesi bu yıl en çok gözüme hitap eden ve biz Türk kadınlarının rahatlıkla beğenecekleri koleksiyonlar arasında yer alıyor.


Sezonun Hitleri SOKAKTA TERLİK

Bu kış, Gucci’nin başlattığı terlik akımı; Miu Miu, Puma gibi markaların da gözde parçası haline geldi. Özellikle 80’li ve 90’lı yıllarda babalarımızın ev terliği olarak kullandığı deri ve tokalı modeller, şimdilerde mom fit jeanler ve cigarette pantolonların altına giyilebilecek en gözde parçalar olarak sokaklara taşınıyor.

YAP YAPIŞTIR KİŞİSELLEŞTİR

Jeaniniz, kot ceketiniz, tişörtünüz, gömleğiniz veya çantanız size fazla mı sade geliyor? O zaman hemen harekete geçin ve parçalarınızı süslemeye başlayın. Gül desenli nakışlar ve armalar bu senenin en revaç desenleri arasında yer alıyor.

VOLAN ÇANTA KADİFE ETKİSİ

Bu kış kadifeler, ayakkabıdan çantaya, elbiseden pantolona kadar her yerde karşımıza çıkıyor.Baştan aşağıya kadife etkisine bürünmek yerine,tek bir parçada kadifeyi kullanmak trendi yakalamak konusunda en iyi fikir.

Fendi, Baguette modeliyle bu kış çantada volan akımı başlattı. Aynı zamanda Peekaboo modelinde de bulunan dalga etkisi, bu yıl Fendi çantalarını klasikleşmişlikten çıkartıp onlara ayrı bir hava kattı. Hala modası devam eden çanta askılarını ve Fendi strapleri de çantalarınızda kullanmak mümkün tabii..

PİLELER

MOM FIT JEAN

Mom fit kesim jeanler, yüksek belleri, hafif bol kesimleri ve kısa paçalarıyla özellikle spor ayakkabıların en güzel tamamlayıcısı. Kendall Jenner ise, mom fit jeanini crop topla tamamlayan ünlüler arasında.

Etekler pileleriyle diz altına indiler. Balıkçı yaka trikolar, klasik tişörtler, yani kısacası klasik olan her üstle kombinlenebilen pileli etekler ister stilettolarla ister sneakerlarla gece gündüz kullanılabilecek parçalar arasında yer alıyor. 


mbfwi

Ritüele Atıf Özgür Masur 2017 Couture Koleksiyonu ile Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’a damga vurdu. Özgür Masur, tüm kumaşlarından işleme detaylarına, tamamı el işçiliği ile hazırlanan 46 parçalık couture koleksiyonunda, markasının DNA’sında yer alan çiçek formlarına deneysel bir bakış kazandırıyor. İnce ve usta işçilik kalitesiyle bilinen Özgür Masur kreasyonları, yeniden yapılandırılmış silüetler ile işleme yapılan cesur girişimleri içeriyor. Özgür Masur tasarımlarının ana formu olan çiçeklere, doğaya hayat veren fotosentezi ele alarak yaklaşan Masur, ışıktan gelen bu hayat enerjisini gizli bir bahçe düşüyle deneysel bir keşfe dönüştürüyor. Özgür Masur’un ikonikleşen çiçek formlarının, uçan karınca gibi futuristik figürlerle birleştiği koleksiyon, yalın ve güçlü ifadeleriyle dikkat çekiyor. Modaya yön veren tavrı ise, kadının kendini yükseltmek için moda ile yaşadığı “ritüel”e atıfta bulunuyor.  ÖZGÜR MASUR

SEDEF AVCI

NESLİȘAH ALKOÇLAR DÜZYATAN, GÜLȘAH, ASLIȘAH ALKOÇLAR



mbfwi

GÜLȘEN

HAZAR ERGÜÇLÜ

SELİN DEMİRATAR

ÖYKÜ SERTER

EMİNA SANDAL

BADE İȘÇİL

Kadına övgü niteliğindeki Ritüel Koleksiyonu, onu mücevhere dönüștürecek ıșıltılı silüetleriyle her adımda iddiasını destekleyecek görünümlerden kaçınmıyor.

FUNDA ARAR



mbfwi

Özgür Masur, 60’ların yuvarlak hatalarını 70’lerin asi ve abartı detaylarıyla birleștirdiği koleksiyonunda; dönemin özgüveni yüksek ve natürel ruhunu ıșıltılı bir dilde yeniden yorumluyor.


adam & eve kuaför MERKEZ : Kızılırmak Mah. 1450 Sok. Ankara Ticaret Merkezi A Blok No:3/B Çukurambar / Ankara T: 0(312) 220 57 59 ŞUBE : Söğütözü Cad. Koç Kuleleri 2/D-4 Çankaya / Ankara T: 0(312) 220 00 25


ünlüler ve moda

Burcu Esmersoy

T

arzınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

Tarzımı kendime yakışan olarak tanımlıyorum.

Beğendiğiniz modacılar kimler?

Türk moda tasarımcılarının neredeyse hepsini beğeniyorum.

Peki bu sezonun çarpıcı detayları ve renkleri sizin için nelerdir?

Ben renkleri falan öyle çok takip etmiyorum açıkçası onu söylemek isterim. Kendime yakıştırdığım ya da yakıştırmadığım renkler var. Eğer yılın moda rengi bana yakışmıyorsa sokağa çıkmamayı tercih ediyorum.

Fashion Week İstanbul hakkında neler düşünüyorsunuz?

Geçtiğimiz sezonlarda çok fazla destek verememiştim Fashion Week etkinliğine, yoğun dönemlerime denk gelmişti. İçinde bulunduğumuz süreçte, gelinen durumu çok fazla sevmediğim için biraz başıboş bırakmıştım. Mesela Fransa’da Paris’te, Londra’da ve Milano’da yapılan moda haftalarına giden, pek çok sözü geçen, adı geçen insanın İstanbul’a da gelip bizim moda haftamızı da ziyaret etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Onların da gündemlerine İstanbul Moda Haftasını mutlaka almaları gerektiğini düşünüyorum. O yüzden önce biz gelelim ki, onlar da gelsinler sonra. Bu hafta, günde en az iki tane defileye katılmak için kendimi zorluyorum.

Sizi model olarak podyumda görür müyüz?

Hayır, ben zaten modellik yapmamıştım hiç. Sadece iki arkadaşım için modellik yaptım. Nihan Buruk ve Şeyma Subaşı için podyuma çıktım. Benim ne haddime yani, bu işi gayet güzel yapan insanlar var. Hem kıyafetleri çok güzel taşıyorlar hem de çok güzel yürüyorlar.

Günlük kıyafetleri mi daha çok tercih ediyorsunuz?

Spor kıyafetleri daha çok tercih ediyorum biliyorsunuz. Çünkü genelde günüm spora gitmekle geçiyor. O yüzden spor bittikten sonra günün devamında taytımla, spor ayakkabımla güne devam etmeyi tercih ediyorum açıkçası. Beni kurtaran en kolay renk siyah. Dolabıma elimi attığımda elime hep siyah şeyler geliyor.

Günde kaç saat spor yapıyorsunuz?

En az iki saat spor yapıyorum.

Hangi sporları yapıyorsunuz?

Hepsini yapıyorum. Belgrad Ormanına gidiyorum, koşuyorum, pilatese gidiyorum. Bazen canım sıkıldığı zaman Crossfit’e gidiyorum.Bazen canım sıkılıyor evdeki hocamla ders çalışıyorum, böyle bir sürü şey yapıyorum. 

106


Feryal Gülman

G

ünlük tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Sade ve rahat olarak tanımlarım. Gündüz böyle daha düz ayakkabılar ile daha spor bir şıklık seviyorum.

Beğendiğiniz modacılar arasında sıralama yaparsanız ilk üç hangisi? O bana göre her sene değişiyor.

Peki bu sene...

Dilek Hanif Türk modacılar arasında en çok beğendiklerimden biri. Yine Türk modacılardan pek çok beğendiğim var. Yabancı modaevlerinden de Chanel’i her zaman çok beğenirim.

Bu sezonun çarpıcı detayları ve renkleri sizin için nelerdir?

Ben siyah-beyazı çok seviyorum. Bordo ve kadife çok moda. Desenler ve çiçek detayları da bu sezonun modası.

İstanbul Fashion Week’i nasıl değerlendirirsiniz? İstanbul Moda Haftası her sene daha iyiye gidiyor. 

Dilek Hanif


ünlüler ve moda

Mert Vidinli

Ö

ncelikle Fashion Week İstanbul hakkında genel yorumlarınızı alalım...

Fashion Week daha derli toplu olmuş, insanlar daha akıcı olmuş. Eskiden bir karmaşa kaos olurdu, şimdi o kaos bitmiş. Mini stüdyodaki Derya Açıkgöz şovuna, Selma Çilek’in defilesine ve arkadaşlarımın şovlarına gitmeyi tercih ettim daha çok. Koza Tasarım Yarışmasındaki genç tasarımcıların tasarımlarına bayıldım. Oradaki 3D tasarımları beğendim. Einstein’ın hayatını izleyebiliyorsunuz mesela, çok teknolojik ilginç detaylar var. Lounge alanını çok sevdim, daha konforlu ve daha ulaşılabilir olmuş. Zorlu çok güzel fırsatlar sunuyor mesela... Cantinery’de 17:0019:00 arası Happy Hour var, James in Italian Fashion Week için özel set menü yapmış, bunlar gibi özel detaylar var. Cihan Nacar çok başarılıydı. Deniz Berdan defilesi de yine benim merak ettiklerim arasında.

Sizin 2016-2017 tercihlerinizi ve beğendiğiniz tarzları öğrenmek isteriz... Kış sezonunda daha çok erkekte saat ve aksesuar olayı abartılacak. Kadınların saat ve aksesuara olan merakı erkeklerin alanına geçecek. Deri ceketler hangi marka olursa olsun benim vazgeçilmezim.

Tercih ettiğiniz parfüm?

Tütünün olduğu her şeyi tercih ediyorum. Tek bir parfüm kullanmıyorum, 3-4 parfümü karıştırıyorum. Saint Laurent kullanıyorum, Gucci’nin de Intense Oud parfümünü kullanıyorum. Onun dışında Beymen’de satılan ilginç markaları da kullanıyorum.

Başarılı bulduğunuz tasarımcı isimleri alabilir miyiz?

Les Benjamins markasını, yani; bir Türk tasarımcı olarak Bünyamin Aydın’ın tasarımlarını çok seviyorum. 

Beymen Creed Gucci Intense Oud

108

Yves Saint Laurent


Özge Ulusoy

T

arzınızı nasıl tanımlarsınız?

Çok klişe bir cevap olacak ama o gün kendimi nasıl hissediyorsam ona göre giyiniyorum. Bir de yoğun çalıştığım için genelde spor giyinmeyi tercih ediyorum. Aslında bir yandan da bakımlıyımdır ve gösterişli parçalardan hoşlanırım. O yüzden spor-şık olarak tanımlayabiliriz.

Beğendiğiniz modacılar arasında kimler yer alıyor?

Türkiye’de çok başarılı modacılar var. Dilek Hanif, Özgür Masur, Hakan Yıldırım, Özlem Süer, Hakan Akkaya benim için kıymetli isimler ama hemen hemen bütün Türk tasarımcılarla çok severek iş birliği yapıyorum.Yurt dışından da çok fazla isim takip ediyorum ama o markaya girer o yüzden onu söylemeyeyim.

Peki bu sezonun çarpıcı renk ve detayları sizin için nelerdir?

Kış sezonuna giriyoruz ve bizi renkli bir kış bekliyor. Gri çok yoğun kullanılacak, zaten “gri artık yeni siyah” deniyor. Koyu yeşiller, koyu bordolar ve geçen kışı çok aratmayacak kırmızı ve sarılarla siyahları kombinleyeceğiz. Kısacası, güzel ve renkli bir kış bizi bekliyor.

Fashion Week İstanbul’u nasıl değerlendiriyorsunuz?

Çok keyifli ve oldukça güzel geçiyor. Bazı defilelerde ve sunumlarda ben de yer alıyorum, onun dışında da kendi programım için röpörtajlar yapıyorum. Çok başarılı ve Türkiye, özellikle de İstanbul için hem turizme hem moda dünyasına büyük katkısı olan bir etkinlik olarak değerlendiriyorum. 

Özgür Masur


ünlüler ve moda

Yelda Güral

T

arzınızı nasıl tanımlarsınız? Spor-şık.

Beğendiğiniz modacılar?

Balmain, Christian Dior, Valentino

Bu sezonun çarpıcı detayları ve renkleri nelerdir sizce?

Siyah-beyaz çok güzel geri döndü, onu sevdim. Bir de maskülen kesimleri sevdim

Şu an tercih ettiğiniz kombininizin markalarını öğrenebilir miyiz? Üzerimdeki tulum Armani. Montum ise, yerli bir marka olan Twist. 

Balmain

110

Valentino

Christian Dior


Şeyma Subaşı

T

arzınızı nasıl tanımlarsınız?

Tarzımı Casual Chic olarak tanımlarım.

En sevdiğiniz parfüm nedir?

Dior kullanıyorum; Chloe serisine bayılıyorum. Zaten çok fazla parfüm karıştırmam. Bir şey bana yakıştığında ona alışır, devam ederim.

Tarzını beğendiğiniz ünlüler arasında birkaç isim sayabilir misiniz?

Ben daha çok yabancıların tarzını beğeniyorum. her zaman söylediklerimden bir tanesi; güzel bir evliliği olan ve çok güzel giyinen Rus Model Lena Perminova, ona bayılıyorum. Chiara Ferragni’yi de çok beğeniyorum. Tabii instagramdan, oradan buradan, sosyal medyadan birçok kişiyi görüyoruz ama daha çok baskın olanları takip ediyorum.

Bu ilk katıldığınız defile sanırım? Aynen... Bir de Özgür Masur’a geleceğim.

Chiara Ferragni

Lena Perminova


mbfwi

Siyah Rüzgar Genç ve başarılı moda tasarımcısı Raşit Bağzıbağlı, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul kapsamında Siyah-Rüzgar adlı koleksiyonunu görücüye çıkardı.

TÜLİN ȘAHİN, RAȘİT BAĞZIBAĞLI, DEMET ȘENER

112

GÜL GÖLGE SAYGI

Daha önceki koleksiyonlarıyla moda tutkunlarının büyük beğenisini kazanan Bağzıbağlı, “Sezonsuz rüzgarlar estireceğim” dediği koleksiyonuyla moda tutkunlarını adeta büyüledi. Kadın ruhunun hem gücü hem de kırılganlığı ve zarafeti bir arada soyutlamasından yola çıkarak koleksiyonunu hazırlamaya başlayan Raşit Bağzıbağlı altın, siyah, sarı, lacivert gibi iddialı renklerin ve özel olarak hazırlanmış işlemelerin yer aldığı koleksiyonda smokinlere de yer vererek kadının içindeki maskülenliği ortaya çıkarıyor. Krep kumaşın ağırbaşlı havasının uçuşan ipek şifonlar ve işlenmesi en zor kumaşlardan organze ile kombinleyen Bağzıbağlı’nın bu özel koleksiyonu için podyuma baş manken olarak Demet Şener Kutluay ve Tülin Şahin çıktı. Yasin Soy’un koreografisini üstlendiği defileyi izleyenler arasında iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasının ünlü isimleri yer aldı. 

AMİNE GÜLER

CEYDA AKYOL

DENİZ AKKAYA


YASMİN ERBİL, NERGİS KUMBASAR

SELAHATTİN DÖNMEZ

SEMA ARABACIOĞLU, PELİN AYDIN

DERVİȘ BAĞZIBAĞLI

ESİN HADZHOLU

Yasin Soy’un koreografisini üstlendiği defileyi izleyenler arasında iș, sanat ve sosyal yașam dünyasının ünlü isimleri yer aldı.


mbfwi

DEMET ȘENER

TÜLİN ȘAHİN

Krep kumașın ağırbașlı havasının uçușan ipek șifonlar ve ișlenmesi en zor kumașlardan organze ile kombinleyen Bağzıbağlı’nın bu özel koleksiyonu için podyuma baș manken olarak Demet Șener ve Tülin Șahin çıktı.


Ameliyatsız Gıdı Estetiği Çene altındaki yoğun dolgunluk, yani “gıdı” genç yașlarda bile ortaya çıkabilen, estetik açıdan çok rahatsızlık verebilen bir sorundur. Ayrıca yașla beraber çene ovali șekli bozulur ve gerginliğini kaybeder, boyun bölgesindeki elastikiyet kaybı artar ve ciltte sarkma olușur. Dr. Ali Șahan bu sorundan kurtulma yollarını anlatıyor...

advertorial

Ö

nce fazlalıklardan kurtulmak için boyun bölgesindeki dolgunluk ve gıdıya yol açan fazla yağları; ameliyatsız liposuction yöntemi olan Aqualyx ve örümcek ağı da denilen mono pdo ipler uygulayarak yok edebiliriz. Aqualyx; safra tuzlarının sıvı emülsyon haline getirilmesi sonrasında yağ hücrelerine 5 dakika içinde enjeksiyon uygulanarak yapılan bir yöntemdir. 2-3 seansta gözle görülür ciddi sonuçlar elde edilir. Örümcek ağında kullanılan eriyebilen ameliyat ipleri ile deri altındaki yağ hücreleri hedef alınarak uygulanır. Gerek mekanik olarak yağı parçalama, gerek oluşturduğu inflamasyon sayesinde verdiği gerginlik ve eritme etkisi sayesinde gıdı hem küçülür hem gerilir.

iyileşme sürecinin olmadığı etkili bir yöntemdir. Cildin 4,5mm, 3mm ve 1,5mm altına fokuslanmış termal hasar odakları ile cildin bundan olumlu anlamda faydalanması sağlanır. Cilde ulaşan enerji sayesinde stimülasyon artar ve ciltte yeni kollajen oluşumu sağlanır. 20 dakika içinde de sıkılaşma etkisi meydana gelerek, zaman içinde doğal bir yüz ve boyun germe etkisi oluşur. Asıl etkisini ise; güzel görüntü artarak 3 ay sonra ortaya çıkartır.

Peki asıl gerilme etkisini nasıl verebiliriz?

Tüm bu işlemlerin sıralı kombinasyonu ile daha iyi sonuçlar elde edinilebildiği gibi, bu işlemler sonrasında kişi hemen günlük aktivitelerine dönebilir. 

Fokusultrason; yüz, boyun ve dekoltede uygulanan, cerrahi olmayan, ultrasound etkisi ile ciltte sarkmaları toparlayan lifing etkili,

Bir başka etkili gerilme yöntemi ise; 10 dakikalık bir işlem olan ip askıyöntemidir. Bu yöntem ile boyun ve gıdı sarkıklığı giderilebilir. Eriyebilen kanüllü cog’ların içindeki kılçıklı ipler ile sarkan yağ pedleri yukarı çekilir ve bu işlem yapılırken herhangi bir kanama morarma vs. yan etki ile karşılaşılmaz. Asıl mucizevi görüntüyü elde etmemizi sağlar.


Sihirli Dokunuşlarıyla Harikalar Yaratan Modacı 20 yıldır moda dünyasının içinde yer alan ünlü Modacı Hafize Ayık ile tasarımlarından yeni sezon trendlerine kadar pek çok konuda konuștuk.

K

endi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Genelde, motiflerle modern çizgileri karıştırmayı ve değişik, sıradışı kumaşları kullanmayı seviyorum ve sonra o yılın çizgileriyle kendime göre özel bir koleksiyon hazırlıyorum. Şov koleksiyonum ayrıdır. Bu, daha çok tasarımcının hayal gücünü ve yaratıcılığını yansıtan koleksiyondur. Yurt dışı defileleri de öyledir. Bu, basında da daha çok dikkat çeker.

Tasarımcı ve modacı olmak arasındaki fark nedir?

Ülkemizde modacı kavramı çok anlaşılamıyor. Birine modacı diyebilmek için çok iyi tasarım yapması, farklı bir çizgi yakalaması ve iyi teknik bilmesi gerekiyor. Çizdiğiniz modeli kumaşa uygulamanız lazım. Kumaşı kesmeniz için kalıp bilmeniz gerekiyor. Ve elbette çok iyi dikiş bilmelisiniz. Bu üç kavramı bilip uygulayabilene modacı denir. Tasarımcı ise, sadece çizim yapandır. Onların yanında ekipleri vardır, kalıpçısı, dikişçisi vs... Ben üçünü de biliyorum.

HAFİZE AYIK

Zuhair Murad’ı çizgisinden, Burberry’i kullandığı kumaş tarzından ya da Etro’yu etnik stilinden tanıyabilirsiniz. İmzaları haline gelmiştir artık, baktığınızda kime ait olduğunu görebilirsiniz. Ben de kendime öyle bir yer edindiğimi düşünüyorum. Etnik ve modern çizgileri bir arada kullanarak Hafize Ayık’ın çizgisini ortaya koyuyorum. Sorunuzun cevabı da burada çıkıyor işte… Etnik ve modern çizgiyi harmanlamak… Bu gerçekten çok hoşuma gidiyor.

advertorial

Sizi diğer modacılardan ayıran fark nedir?


Tasarımlarınızda nelerden ilham alırsınız?

Her şeyden ilham alabiliyorum. Ben Başak burcuyum, toprak grubundanım; doğayı ve doğayla başbaşa kalmayı çok severim. Yaradan her şeyde o kadar güzel renkler kullanmış ki… Hiç aklımıza gelmeyecek renklerin kombinasyonu var. Renkler konusunda doğadan ilham alıyorum genelde. Ama o senenin trendlerini de takip ediyorum. Olmadık zamanlarda da aklınıza bir şey gelebiliyor. Bazen on tane tasarımı üst üste yaptığım oluyor, bazen zorlayıp hiç yapmadığım da oluyor. O anki psikolojim ve dinginliğimle ilgili.

Başak burcuyum dediniz. Siz de işinizde mükemmelliyetçi misiniz?

Kesinlikle. İşim konusunda aşırı derecede disiplinliyim. Saatli, dakikalı çalışırım. İstediğim şeyi, istediğim yerde anında bulmalıyım. Biten bütün elbiselerin en son kontrolünü ben yaparım. Benden habersiz elbise teslim olmaz. Müşteri de ben olmadan teslim almıyor, ben yoksam prova olmak istemiyor. Çünkü provada önereceğim şeyler çok önemlidir.

Kimleri giydiriyorsunuz?

Şık giyinmeyi, kaliteli dikişi ve kaliteli kumaşı seven insanlar bana geliyor. Bir müşteriye yaptığım elbiseyi başkasına yapmıyorum; pişti olma riski sıfır. İşte özel tasarım elbise burada devreye giriyor. Vücut anatomilerine göre dikiyorum. En iyi ustalarla çalışıyorum. En kaliteli kumaşları kullanıyorum, müşteriye zaman ayırıyorum. Benim esas müşterim; özel dikimi seven ve kıymetini, farkını bilen kişiler. Çok ünlü iş adamlarının eşlerini, iş kadınlarını, siyaset dünyasından isimleri, cemiyet hayatının ünlü kadınlarını giydiriyorum.

Birçok yeni ve genç tasarımcı var. Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet, yeni jenerasyondan pek çok tasarımcı var. Bazıları gerçekten çok başarılı ve işlerini büyük bir ciddiyetle ve özenle yapıyorlar. Bazıları da belki tecrübesizlikten, belki hobi olarak yaptıklarından mesleğimize yeterince özen göstermiyorlar diye düşünüyorum. Bu iş, benim eğitimini aldığım, yıllardır emeğimi koyduğum mesleğim. Bu iş; “herkes yapıyor, bir atölye yeter, ben de yaparım.” denecek bir şey değil. İşte bu noktada esas meslek erbablarına da zararları oluyor. Çünkü müşterilerin de artık özel tasarıma karşı bakışları değişiyor ve ön yargı başlıyor. Dolayısıyla hazır giyime yöneliyorlar ve diktirmiyorlar. Röpörtajımı okuyanlara tavsiyem; mutlaka dikiş bilen, modacı, bunu meslek haline getirmiş insanlara gitsinler. Ekibimden birisi ayrıldığında iş yetişmesi gerekiyorsa, ben oturup o işi bitiririm. Malesef bazı tasarımcıların dikiş bilgisi yok, kalıp bilgisi yok, kumaş bilgisi yok, hangi kumaşa nasıl kesim yapılacağını bilmiyorlar. Bilmediğin bir şeyi nasıl tarif edeceksin müşteriye? Genç arkadaşlara benim tavsiyem; iyi bir dikiş ve kalıp eğitimi almalarıdır. Bu konularda eğer isterlerse eğitim vermeye seve seve hazırım.

Sizin cemiyet hayatıyla birlikte çok fazla yardım defileleri yaptığınızı görüyoruz. Bu sizde manevi bir haz yaratıyor mu? Evet, en mutlu olduğum şey; büyük emeklerle hazırladığım koleksiyonlarımın ayrıca birilerinin hayatına dokunması… O insanların hayatında bir şeylerin değişmesine katkıda bulunabiliyorsak ne mutlu bize. Her zaman sosyal sorumluluk projeleri önceliğim oluyor.


Yıllardır pek çok defile gerçekleştirdiniz. En çok ilgi görenler hangileriydi?

İsveç Büyükelçiliği (Ocak 2001)(ZİÇEV), Beypazarı (2003), Devlet Konukevi (Cumhuriyet Defilesi 2014) (Doğa İnsan İşbirliği Derneği), Sheraton Otel (Kadın ve Gençlik Platformu Derneği), İsviçre Büyükelçiliği (2015) (İlgi Otizm Derneği ve ANAÇEV), Karum AVM Defilesi (Shopping Fest 2015), Kentpark AVM Defilesi (Shopping Fest 2015), Cepa AVM Defilesi (Shopping Fest 2015), Ankamall AVM Defilesi (Shopping Fest 2015), İngiltere Büyükelçiliği (2016) (Ankara Koru Rotary Kulübü)(Şiddet gören kadınlar yararına)

Son dönemde abiye tasarımının yanı sıra gelinlik tasarımına yoğunlaştığınızı biliyoruz... Gelinlik müşterilerinizin beklentileri genellikle neler oluyor?

Piyasada üretilen hazır gelinliklerin dışında özel modeller istiyorlar. Gelinimizin fiziğine, düğünün yapılacağı yere ve hayaline göre tasarımlar yapıyoruz. Piyasadaki materyallerin dışında ekstra özel kumaşlar kullanarak, işlemeleri ve dizaynını kendim tasarlıyorum. Bu bir ekip işi tabii ki…

Hepimizin çocukluğunda hayalini kurduğu, büyüdükçe şekillenen, stile uydurulan ve vakti geldiğinde hayalden gerçeğe dönüşecek bir gelinlik var. Siz bu hayalleri gerçeğe dönüştürürken, gelinlerin stillerine göre nasıl tasarımlar yapıyorsunuz? Minimalist tarzı seven gelinler için; Sade, abartıdan uzak seçimler, karmaşık desenler ve ışıltılı parlak aksesuarlar yerine zarif ve asil tasarımları öneriyoruz. Minimalist koleksiyonumuz ile zarafeti tamamlıyoruz. Maksimalist tarzı seven gelinler için; Şatafatlı, gösterişli, bol ışıltılı ve abartılı tasarımlar, alabildiğine canlı ve göz alıcı kesimler sunuyoruz. Maksimalist koleksiyonumuzun ışıltısı ile büyülüyoruz. Vintage tarzı seven gelinler için; Her dönemden bir parçayı günümüzün modası ile birleştirerek, dantel, ipek, şifon ve nostaljik şapkalarla vintage tasarımları şekillendiriyoruz. Gelinliğinin kendisine özel olmasını ve aynı zamanda tarzını yansıtmasını isteyenler için bu tasarımları öneriyoruz. Klasik tarzı seven gelinler için; Moda ne olursa olsun trendlerin kendisini yönlendirmesine izin vermeyen, her döneme uygun ve zamansız parçaları stiline yansıtmak isteyen gelinler tül ve dantel kumaşı barındıran ve modası hiç geçmeyen dantel gelinlik modellerimizi sunuyoruz. 



mbfwi

MBFWI Sekizinci Sezon Türkiye’nin en önemli moda etkinliği Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un sekizinci sezonu, 11-15 Ekim 2016 tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde gerçekleşti.

lug von siga

les benjamins 120

Etkinlik kapsamında 13 marka ve tasarımcı, Runway alanında defile gerçekleştirmeyi tercih ederken, 16 marka ve tasarımcı ise Studio alanında sunumlar, mini defileler ve moda filmleri ile koleksiyonlarını sundular. 6 marka ve tasarımcı ise bu iki alan dışında yer alan farklı mekanlarda koleksiyonlarını moda dünyası ile buluşturdu. Mercedes-Benz, tüm dünyada sponsorluğunu üstlendiği moda haftalarında olduğu gibi Türkiye’de de her sezon desteklemek üzere seçtiği bir moda tasarımcısının defilesini sunuyor. Bu kapsamda MercedesBenz Türk, Türkiye’de moda sektörüne ve moda haftasının doğuşuna büyük destek veren tasarımcı Bahar Korçan’ın “Toz” isimli koleksiyonunu “MercedesBenz celebrates Bahar Korçan” ismiyle 11 Ekim Salı akşamı etkileyici bir sergi formatında sundu. Sergi hafta boyunca Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde açık kalarak davetlileri ağırladı. Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’un tam kalbinde yer alan Mercedes-Benz Lounge ise hafta boyunca 4.000’den fazla davetliyi ağırladı. Defile ve sunum aralarında davetlilerin dinlenme ve Mercedes-Benz’in ikramlarının tadını çıkarma fırsatı bulduğu Mercedes-Benz Lounge, ayrıca hafta boyunca dev bir ekranda Türk moda dünyasından farklı görüntüleri bir araya getirerek davetlilere sundu. Mercedes-Benz, İlkbahar/Yaz 2017 moda görsel kampanyasının yıldızı yenilenen CLA ve Mercedes-Benz’in sportif karakterli yeni SUV modeli GLC Coupé, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul süresince etkinlik alanında sergilendi. 

bahar korcan


bashaques selma çilek

mehtap elaidi

kiğılı

derya açıkgöz

aslı alev


happily seconds

Ceren Sür cerensur@hotmail.com

Gardırop Detoksu

Ne güzeldir Kasım ayı… Uçușan yapraklar ve nostaljik renklerle bizi kıșa hazırlar. Bu sezon biraz daha renkliyiz; sezonun modası bize onu gösteriyor. Kasım ayına gardırop detoksumuzla bașlıyoruz. Giymediklerimizi eleyerek dolabımızda yer açıp sezonun en trend ve șık parçalarından en az birkaç tane ekliyoruz!

B

1

ohem, cool, romantik veya military hangi tarza sahip olursanız olun; bu sezonun kış modası bize hepsini harmanlayarak sunacak. Biz de şımararak hepsini beraber hiç çekinmeden kombinleyelim. Bu sezon renkli giyinmek için birçok bahanemiz var. Aquazzurra’nın renkli, kadife, uzun

çizmelerine bayıldım. Mini eteklerimizle veya elbiselerimizle rahatça kombinleyebiliriz. Gucci’nin bize kazandırdığı renkli çiçek ve kelebek motiflerini püsküllü kimonolarımıza da katalım. Kimonalarımızı düz bir atlet ve jean ile kombinleyip altına sneaker’larımızı çekelim. Bir de kocaman püsküllü bir küpe taktık mı, günlük sokak stilimizde şık bir hava yaratmış oluruz.

FALLON MONARCH

BOHEM

YVES SAINT LAURENT ZIMMERMAN

RAG & BONE

Tabii benim en çok sevdiğim, bohem elbiselerin her şekilde rahat ve havalı duruşları. Altına Rag&Bone botlar ve XL bir hırka ile tüm bakışları üzerinize çekebilirsiniz. Hatta belinize bir kemer, boynunuza dolanan deri bir kolye ve bir şapka ile stilinizi kombinleyebilirsiniz.

122


Bu sezon renkli giyinmek için birçok bahanemiz var. Aquazzurra’nın renkli, kadife, uzun çizmelerine bayıldım. Mini eteklerimizle veya elbiselerimizle rahatça kombinleyebiliriz. Gucci’nin bize kazandırdığı renkli çiçek ve kelebek motiflerini püsküllü kimonolarımıza da katalım. Kimonalarımızı düz bir atlet ve jean ile kombinleyip altına sneaker’larımızı çekelim. Bir de kocaman püsküllü bir küpe taktık mı, günlük sokak stilimizde şık bir hava yaratmış oluruz.

2

PHILOSOPHY DI LORENZO

ÇEKİCİ

OSCAR DE LA RENTA AQUAZZURRA MICHELLE MASON

3

GUCCI

MILITARY

VERONICA BEARD

CHRISTOPHER FISCHER FRAME

MIU MIU

Military akımı da atlamamak lazım. Keskin, erkeksi ve bir o kadar da karakteristik duruyor. Bu sezon, uzun military paltolar çok trend. Daha palto almadıysanız kesinlikle bir tane edinin derim. J Brand, Frame veya Barbara Bui’nin deri pantolonları ve üzerine de sade bir bluz ile kombinleyin. 


davet

BİLGE EREN, ZÜLEYHA ÖZGÜL, ÖZNUR YAKIN, EBRU DİNÇ, NESLİHAN HOȘCAN, KEMAL DEMİRCİ

Anlamlı Alışveriş Şenliği Bilge Eren’in kurucusu olduğu Başarılı İş Kadınları Platformu (BİKAP), bu yıl ikincisini düzenlendiği alışveriş şenliğini Florya’da bulunan Gala Kaşıbeyaz’da muhteşem bir organizasyonla gerçekleştirdi. Her biri kendi sektör ve alanlarında başarılı olan iş kadınlarını tek bir çatı altında birleştirmeye devam eden ve yapmış olduğu çalışmalar ile hem kadınların iş dünyasında ne boyutta yer aldıklarını hem de bu doğrultuda hedeflere sahip olan kadınları topluma kazandırmak amacıyla kurulan alışveriş şenliğinde 153 marka bir araya geldi. BİKAP Yönetim Kurulu Başkanı Bilge Eren, Proje Ortağı Ebru Dinç ve Lion Diamond’ın sahibi Öznur Yakın’ın ev sahipliğinde gerçekleşen, sosyal yaşam dünyasının ünlü isimlerinin de stant açarak destek verdiği alışveriş şenliği aynı zamanda bir sosyal sorumluluk projesine dönüşürken, proje kapsamında giriş ücretlerinden elde edilen gelir Nil Eğitim ve Yardımlaşma Derneği (NEYAD)’a bağışlandı. Her biri kendi sektör ve alanlarında başarılı olan iş kadınlarını tek bir çatı altında birleştirmeye devam eden BİKAP’ın kurucusu Bilge Eren yaptığı açılış konuşmasında tüm katılımcı firmalara ve konuklara teşekkür ederek, gelecek projelerin de müjdesini verdi. Konuşmaların ardından ise plaket törenine geçilirken, alışveriş şenliğinin düzenlenmesinde emeği geçen isimlere ve stant satın alarak yardım derneklerine bağışlayan isimlere birer plaket takdim edildi. 

124

SEDEF AVCI


ARZU NİZİPLİOĞLU

EBRU ERBAȘ, SİNEM ALP, GÜL ERGİ

ASLI AKTÜRK PEHLİVANLAR

ÖZGE KANBUROĞLU

İstanbul cemiyet hayatının seçkin isimlerinin yer aldığı davette renkli görüntüler yașandı.

SEDA KAȘIBEYAZ, BELKIS SAYIN


davet

FİGEN KIRAL

SELDA TOPAL

ESRA KIZILTAȘ

İPEK KÖSE

ÇİĞDEM KAMER

NAZAN CİHAN

Davete katılan konuklar adeta șıklık yarıșı içerisindeydi. NERGİS PEKUYSAL


FULYA GÜNDOĞDU

SİREN ERTAN

EBRU, BAHAR NİZİPLİOĞLU

lası için Daha faz /MAGonline .com facebook

GÖKHAN - MELİSA NALCI

BURCU HATTAT, ASLI ȘEN

ASLI GONCER


Ultrasonda Güven, Kalite Ve Yenilikçi Yöntemler Prof. Dr. Hakan Özdemir bașarılı kariyer yolculuğunu ve Diason Ultrasonografi Merkezi’nde verdikleri ayrıcalıklı tıbbi hizmetleri anlatıyor...

1964 yılında Ankara’da doğdum. Orta ve lise eğitimimi TED Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra eğitimime 1982-1988 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimiyle devam ettim. 1989 yılında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalında araştırma görevlisi olarak Radyoloji eğitimi alarak sırasıyla uzman doktor, yardımcı doçent doktor ve doçent doktor olarak çalıştım. 2003 yılında profesörlük unvanını aldıktan sonra 2005 yılında Diason Ultrasonografi Merkezi’ni kurdum. 2011 yılında üniversiteden ayrıldığımdan beri, kendi merkezimde tam zamanlı olarak hastalarıma hizmet veriyorum. Tüm bunların yanında Türkiye’de ve uluslararası alanda ultrason konusunda eğitimler veriyorum. 27 yıllık meslek hayatımın hemen hemen tamamı, ultrason ve girişimsel radyoloji alanında araştırma, uygulama ve eğitim faaliyetleri ile geçti.

Ultrason Nedir?

En yaygın kullanılan tıbbi görüntüleme yöntemi olan ultrason; yüksek frekanslı ses dalgaları (ultrases) kullanılarak vücut içindeki organların ve diğer yapıların görüntülenme yöntemidir. Ultrasonda

kullanılan ses dalgaları, insan kulağının işitemiyeceği kadar yüksek frekansa sahiptir. Ultrasonda iyonizan radyasyon (X-ışınları) kullanılmadığı için bilinen zararlı etkisi bulunmamaktadır. Ultrason, vücudumuzda hemen her organının incelenmesinde kullanılabilmektedir. Ancak, ses dalgalarını geçirmediği için kemik hastalıklarında ve akciğer, mide, bağırsaklar gibi hava içeren organların hastalıklarında kullanılamamaktadır.

Tecrübe, Dikkat ve Teknoloji

Ultrasonografi incelemelerinde başarıyı etkileyen faktörlerin en başında; radyoloğun bilgi, yetkinlik ve deneyimi gelmektedir. Aynı zamanda, inceleme sırasında kullanılan cihaz ve yöntemler de doğru ve etkin tanıyı önemli derecede etkilemektedir. Doğru tedavinin temelinde, doğru tanının olduğu göz ardı edilmemelidir. Örneğin; bir meme ultrasonunda, 3-4 mm büyüklüğündeki bir tümörü saptayabilmek radyoloğun mesleğindeki ustalığının göstergesidir. Dolayısıyla ultrasonda, radyoloğun bilgi, yetkinlik ve deneyimi, kullanılan cihazın teknolojik düzeyi ve incelemenin sabırla, dikkatli ve detaylı bir şekilde yapılması hayati önem taşımaktadır. 3mm’lik bir tümörün atlanması, hastanın 6 ay sonra ileri düzeyde bir hastalıkla geri gelmesine ve belki de yaşamına mal olabilmektedir.

advertorial

E

ğitim ve Deneyim


Diason Ultrasonografi Merkezi’nde verilen hizmetler Boyun, tiroid, meme, karın ve pelvik ultrason gibi, temel incelemelerle birlikte damarların görüntülendiği Doppler yöntemleri merkezimizde uygulanmaktadır.

Tiroid hastalıkları, ülkemizde çok yaygın olduğu için özellikle ailesinde tiroid hastalığı olanların ultrason kontrollerini aksatmaması gerekmektedir. Boyun damarları insan vücudundaki en önemli damarların başında gelmektedir. Bu damarlardaki pıhtının beyne gitmesi sonucunda, maalesef ani ölüm veya felç meydana gelebilmektedir. Dolayısıyla özellikle 50 yaşından sonra insanların rutin olarak Doppler incelemelerini yaptırmaları son derece önemlidir. Doppler ultrason ile bacak damarları da görüntülenebilmekte ve özellikle varis şüphesi olan kişilerde Doppler yöntemiyle doğru tanı konulmaktadır. Meme kanseri ise, kadınlarda en sık görülen kanserdir. Özellikle, ailesinde meme kanseri olan kadınlar daha fazla risk altındadır. 40 yaş öncesi meme kontrolleri ultrason ile yapılırken, 40 yaş sonrasında ultrason incelemesine mamografi de eklenmektedir. Herhangi bir zararlı etkisi bulunmayan ultrason, memede kolaylıkla ve istenen sıklıklarda tekrarlanabilmektedir. Karın ve pelvik ultrason incelemeleri de özellikle 40 yaşından sonra yılda bir defa yapılmalıdır. Bu şekilde pek çok hastalığa erken tanı koymak mümkün olmaktadır. Dolayısıyla rutin kontrollerinizi lütfen ihmal etmeyiniz.

Girişimsel Yöntemler, Biyopsiler

Merkezimizde tiroid, meme, karaciğer ve prostat biyopsileri büyük bir güven ve başarıyla yapılmaktadır. Hastalar biyopsi sonrasında bir süre misafir edilmekte, herhangi bir problem olmadığına emin olduktan sonra evlerine gönderilmektedir.

Diason Ultrasonografi Merkezi’nde Mart 2016 tarihinden itibaren Türkiye’de ilk gerçek füzyon biyopsi yöntemini uygulamaktayız. Bu yöntem ile makad bölgesinden girişim yapılmakta, dolayısıyla genital bölgeden yapılan yönteme göre hastalar hemen hemen hiç ağrı duymamaktadır. Genel anesteziye gerek kalmadan sadece lokal uyuşturma yöntemi ile biyopsiler kolaylıkla yapılabilmektedir. İşlemden sonra hastalar kolaylıkla günlük yaşantılarına devam edebilmektedir. Olası enfeksiyon riski açısından işlem öncesinde, işlem sırasında ve işlem sonrasında antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır.

Vurgulamak istediklerim

Bilinçli hastaların, kendilerini tedavi edecek ve ameliyatlarını yapacak doktorları seçerken titiz davrandıklarını görüyoruz. Bir kez daha önemle vurgulamam gerekirse tıbbın temeli tanıdır. Doğru zamanda doğru tanının konulması tedavi sürecini belirlemektedir. Dolayısıyla hastalar, radyologlarını tanımaya, eğitim ve tecrübelerini öğrenmeye, ultrasonlarının kimin tarafından ve hangi özelliklere sahip cihaz ve yöntemlerle yapıldığını bilmeye özen göstermelidirler. Bu şekilde, doğru tanı ile doğru tedaviye ulaşacaklarına ve en değerli hazineleri olan sağlıklarını koruyacaklarına inanıyorum.

Hobilerim

Uzun yıllardır özellikle resim sanatıyla ilgileniyorum, sergileri kaçırmamaya çalışıyorum. Ayrıca, merkezimde dönem dönem “Bilim-Sanat Buluşmaları” kapsamında önemli sanatçıların eserlerinin sergilenmesine ev sahipliği yapıyorum. Bu amatör etkinlikler meslek hayatımda bana motivasyon sağladığı gibi hastalarımın da stresli anlarında onlara sanatın rahatlatan gücüyle destek oluyor. 

Diason Ultrasonografi Merkezi’nde kullanılan yeni teknolojiler

Merkezimizde kullanılan “Elastografi” yöntemi ile meme ve tiroid tümörlerinin sertlik dereceleri ölçülmekte ve tümörün iyi veya kötü huylu olduğu konusunda tanıya yardımcı olunmaktadır. Benzer yöntemle karaciğer dokusunun sertliği ölçülerek de hastada siroz tanısı biyopsi yapılmadan da konulabilmektedir.

Prostat Kanseri Tanısında Füzyon Biyopsi Yöntemi

Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanserler arasında başlarda yer almaktadır ve kansere bağlı ölümlerde ikinci sırada bulunmaktadır. Prostat kanseri şüphesi olan kişilerde mutlaka biyopsi yapılması gerekmektedir. Biyopsi için dünyada ve ülkemizde en yaygın kullanılan yöntem; Transrektal-Ultrason (TRUS) rehberliğinde biyopsidir. Ancak, yapılan çalışmalarda TRUS biyopsilerde bazı kanser olgularının atlanabildiği belirtilmiştir. Çünkü, bazı prostat kanseri olguları TRUS ile net olarak saptanamayabilmektedir. Son yıllarda, prostat kanserinin tanısında “multiparametrik manyetik rezonans görüntüleme”nin önemi giderek artmıştır. Bu yöntem ile kanser odakları daha büyük doğruluk oranı ile saptanabilmekte ve 2-3 milimetrelik kanser odakları bile büyük başarıyla belirlenebilmektedir. Prostat kanseri tanısında en güvenilir, en yenilikçi yöntem; manyetik rezonans görüntülerini kullanarak ve ultrason görüntüleri ile eşleyerek yapılan “Transrektal Ultrason-Manyetik Rezonans Füzyon Biyopsi”dir. Bu yöntem ile hastalar önce manyetik rezonans incelemelerini yaptırmaktadır. Daha sonra bu incelemede şüphelenilen alanlar varsa, bu görüntüler bu işlem için özel olarak üretilmiş olan ultrasonografi sistemine yüklenmektedir. Özel bilgisayar programları aracılığı ile manyetik rezonans ve ultrason görüntüleri üst üste getirilmekte ve tam doğru yerden biyopsi yapılması mümkün olmaktadır.

Cinnah Caddesi. 100/8, Çankaya, Ankara, Türkiye T: + 90 312- 441 01 02 • F: +90 312- 441 08 00 • E: hozdem@yahoo.com


davet

AYLİN YILDIZ

PANDORA Rose Ankara’da Tanıtıldı BERİL ÇAVUȘOĞLU

Dünyaca ünlü mücevher markası PANDORA, gelenekselle trendleri bir araya getirdiği pembe tonlardaki yeni koleksiyonu PANDORA Rose’un tanıtımını Ankara Next Level PANDORA mağazasında MAG PR aracılığıyla gerçekleştirdiği özel davet ile tanıttı. PANDORA Türkiye Ülke Müdürü Sağnak Binzet’in ev sahipliğinde gerçekleşen özel davete aralarında MAG Medya Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu, ünlü Astrolog Aylin Yıldız, Ahsen Demirci ve Gülennur Aydın’ın da yer aldığı Ankara iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. Dünyaca ünlü mücevher markası PANDORA yeni sezonda yepyeni koleksiyonu “PANDORA Rose” ile kalite, dayanıklılık ve ışıltıyı pembe tonlarıyla buluşturuyor. Koleksiyonda klasikleşen tasarımlar sıcak ve romantik pembe renklerle güncellenerek günümüz stilini yansıtıyor. Işıltılı taşların güzelliğini öne çıkaran ve her ten rengine uyan “PANDORA Rose” tasarımları her stile feminen bir dokunuş katıyor. Taşlı romantik fiyonklardan oluşan “Narin Duygular” ile çok sevilen “Parıltılı Kuş Tüyü” serisinin yanı sıra ışıltılı taşlarla bezeli dairesel modellerin yer aldığı markanın “İmza” serisi gibi klasikleşmiş PANDORA tasarımları, “PANDORA Rose” için yeniden yorumlandı. 

130

GÜLİZ KOCABALKAN, SAĞNAK BİNZET, SELİN DAVIDYAN

MELİKE GÖKÇE

SEDEN DENİZ


Şehirde güzel bir gün geçirmeye ne dersiniz? O gün yapmanız gereken en zor seçim masajınızı 60 dakika mı yoksa 90 dakika mı alacağınız olabilir. Hilton Istanbul Bomonti Hotel & Conference Center 85’i süit 829 odası, Hilton Worldwide tarafından verilen 2014 EMEA Yılın Şef i Ödülünün sahibi şef imizin lezzetleriyle The Globe restoranı, 34. katında eşsiz şehir manzarasına hakim, yaratıcı kokteylleriyle sizi şaşırtacak ve Sushi Lounge’unda gece boyunca enfes suşiler tadabileceğiniz Cloud 34 barı, açık ve kapalı yüzme havuzları ve 3.300 m2’lik Avrupa’nın en büyük eforeaTM Spa’sı ile sizi bekliyor.


davet

ENDER SEVGİ GÜLTEKİN

SEDA SÜMER SONBAHAR

IȘIN KURȘAKLIOĞLU

AYNAZ ÖZKAȘIKCI

PANDORA yeni sezon Rose koleksiyonunu Ankara’nın seçkin simalarının katıldığı șık bir davet ile tanıttı.

AHSEN DEMİRCİ

GÜLENNUR AYDIN

NESRİN KLAVUZ


KENDİNİZE BAKIŞINIZI

DEĞİŞTİRECEĞİZ

Gelin; gerek estetik, gerek sağlık kaygılarınız hakkında konuşalım... Size özel tedavi yöntemleri ile kendinize bakışınızı değiştirelim... Kazım Özalp Mahallesi Uğur Mumcu Caddesi No:6 GOP Ankara/Türkiye

+90 312 447 12 12

+90 312 437 48 48

www.hlc.com.tr

info@hlc.com.tr

hlctipmerk ezi

hlctipmerkezi


davet

MERVE KALEMCİ

NİL EVGAR

BÜȘRA ERBİL, ASLIHAN BEZCİER

ECE SALICI

Yeni sezon koleksiyonunun tanıtıldığı etkinlikte Astrolog Aylin Yıldız burçlar üzerine gerçekleștirdiği söyleșisi ile güne renk kattı.

GÖKÇE BACAK

AYÇA ÜNAL

DİDEM AYDIN


PANDORA, Rose Koleksiyonu’nun tanıtımını Ankara Next Level PANDORA mağazasında gerçekleștirdiği özel bir davet ile tanıttı.


davet

ERDODER Üyeleri Alışveriş Şenliğinde 2011 yılından bu yana erken doğan bebeklerin ölümlerine engel olmayı amaçlayan ve 3 yılda 3 ayrı ilde yeni doğan üniteleri açan Erken Doğan Bebekleri Yaşatma Derneği (ERDODER) projelerine kaynak sağlamak için şık bir alışveriş etkinliği düzenledi. Etkinliğe iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından birçok ünlü isim katılırken, etkinlik ERDODER Başkanı Canan Göztepe’nin ev sahipliğinde gerçekleşti. Zorlu Raffles Hotel’de düzenlenen alışveriş şenliğine birçok ünlü marka da stant açarak destek verdi. Kermesteki satışlardan elde edilen gelir de ihtiyacı olan devlet hastanelerinde yeni doğan yoğun bakım üniteleri açılması adına ERDODER’e bağışlandı. 

136

EMEL AYAYDIN



davet

MONİK İPEKEL, BURCU ȘENDİR KARABACAK

ESRA ȘAHİN

MELTEM DEMİR

Alıșveriș șenliğinde bir araya gelen İstanbul cemiyeti keyifli dakikalar yașadı. EBRU DİNÇ, BİLGE EREN

PETEK, ESRA ERTÜRE


FİGEN BABAOĞLU

FİGEN KIRAL

TUBA, ÇİĞDEM GÜL

Katılan davetliler arasında Pınar Altuğ gibi seçkin isimlerde yer aldı.

SERAP, MELİSA SARI

PINAR ALTUĞ ATACAN, İPEK KÖSE

ELÇİN DAĞLAROĞLU


C

Emzirmenin Faydaları

M

Y

CM

MY

Ankara Koru Hastanesi Diyetisyeni Huma Karabulut, anne sütünün bebek için önemini ve emzirmenin anne ile bebek açısından faydalarını anlatıyor...

B

ebek İçin;

• Her zaman sterildir, ısı derecesi idealdir. • Besin ögesi bileşimi bebeğin gereksinmelerine tam olarak uygundur. • Sindirime yardımcı aktif enzimler içerir. • Enfeksiyondan koruyucu immunoglobulinler içerir. • Birçok hormon ve büyüme faktörlerini içerir. • Çene ve diş gelişiminde rolü vardır. • Tip 1 diabet, çölyak hastalığı, obezite, koroner kalp hastalığı gibi kronik hastalıkların oluşma riskini azaltır. • Alerjilere karşı koruyucudur. • Bebeğin ruhsal, bedensel ve zeka gelişimine yardımcı olur. • Dikkat azlığı sendromu, ilgisizlik gibi olgularda anne sütü alımı büyük önem taşımaktadır. Ayrıca anne sütü alan bebekler daha az ağlarlar.

A

CY

CMY

K

nne İçin;

• Maliyeti yoktur ve hazırlama sorunu gerektirmez. • Anne ve bebeği arasındaki duygusal bağı güçlendirerek iletişimi kolaylaştırır. • Uterusun doğumdan sonra eski haline dönmesine yardımcı olur, aşırı kan kaybından korur ve anemi (kansızlık) riskini azaltır. • Anneyi göğüs kanseri, over kanseri, osteoporozis (kemik erimesi) başta olmak üzere birçok hastalık riskini azaltarak annenin sağlığını korur. • Düzenli bir enerji kullanımı olduğu için annenin zayıflamasına yardımcı olur. • Oksitosin düzeyindeki artışa bağlı olarak annelerde doğum sonrası stres, kaygı ve depresyon belirtilerinin azalmasını sağlar.

Ankara Koru Hastanesi Huma KARABULUT Diyet

advertorial

Sütünüz, bebeğiniz için özel olarak üretilen, kopyalanması mümkün olmayan ve bebeğiniz büyüdükçe yalnız onun ihtiyaçlarına uygun olarak yapısı değişen tek gıdadır. Onu anne sütünden mahrum bırakmayın!


Öz e l i n s a n l a r h e r za m a n doğru ye r d e ve d oğ r u za ma n d a d ı r. . .

THE

VA N G UAR D G R AV I T Y CO LLE CT I O N

JW Marriott Hotel No:1/L2 Söğütözü, Ankara T. 0.312 286 86 82


Öze l i n s a n l a r h e r za m a n doğru ye r d e ve d oğ r u za ma n d a d ı r. . .

H EART Collection

JW Marriott Hotel No:1/L2 Söğütözü, Ankara T. 0.312 286 86 82



açılış

Silvian Heach Ankara’da

Dünyaca ünlü İtalyan markası Silvian Heach, MAG PR tarafından düzenlenen renkli bir davetle Türkiye’deki ilk ve tek mağazasını Ankara’da Next Level AVM’de açtı.

MERVE KALEMCİ

142

PELİNSU KARACA, NİLAY ÖZKAN

ERIKA FARKAS, İSMET ERASLAN

SEVİLAY HELVACIOĞLU

Silvian Heach Sonbahar-Kış koleksiyonunu Ankara’nın önde gelen isimlerinin katılımı ile gerçekleşen “Happy Hour” etkinliği ile tanıttı. Dünyaca ünlü İtalyan markası Silvian Heach’in Türkiye’deki ilk ve tek mağazasının şık daveti, yoğun ilgi gördü. Cemiyet hayatının önde gelen isimleri yeni sezon koleksiyonu ile de yakından ilgilendi. Silvian Heach markasının Orta Doğu ve Avrupa Bölge Müdürü Erika Farkas ve Türkiye Distribütörü İsmet Eraslan konuklar ile yakından ilgilenirken koleksiyon hakkında detaylı bilgi verdi. Ankara’da kadın ve çocuk giyim üzerine iki adet mağazaya sahip olan Silvian Heach Türkiye Distribütörü İsmet Eraslan; “Markanın ilk ve tek mono brand mağazasını Ankara’da açmaktan çok mutluyuz. İtalyan şıklığını yaşamak isteyen moda tutkunlarını 2016-2017 sezonunda bekliyor olacağız” dedi. 

BERİL ÇAVUȘOĞLU

NESRİN KILAVUZ


www.holidayinncukurambar.com

0312. 342 55 55


açılış

IRMAK GÖK

KADRİYE CİRİTCİ

DENİZ ÜNVER

BELİZ BÜYÜKHANLI

İtalyan markası Silvian Heach, görkemli bir davetle Next Level AVM’de kapılarını açtı.

GÜLTEN KARACA

BUKET KOÇER

AYDAN ÖZDOĞAN


DİLEK TOZLU

FULYA SAĞLIK

EDA - EVREN AYAKIN

FERİDE ȘAHİN

Davetliler, Türkiye’deki ilk mağazasını açan Silvian Heach markasının ürünlerini yakından inceleme fırsatı buldu.

DAMLA TÜFEKÇİ

PELİN YETİM

MİNE TANIR KAVASOĞLU


açılış

GÜLİN TURGUT

SEVGİ ÖZBULUT

NEHİR GÖK

EBRU DEMİRYÜREK

MAG PR tarafından düzenlenen șık davet, Ankara sosyal yașamının önde gelen isimlerini bulușturdu.

SEDA ÇAVUȘOĞLU, ZEYNEP İNCESU

PINAR GÜNSEVEN


Partilerinizi

“Parti Stüdyo”

ile Renklendirin...

Büşra Erbil - Parti Organizatörü Tel: 0542 727 06 06 partistudyo@gmail.com

/partistüdyo

/partistudyo


Fame Dans Büyüdü ncelikle yeni şubeniz hayırlı olsun diyelim. Lokasyon olarak Ümitköy’ü tercih etmenizin sebepleri neler?

SM: Teşekkür ediyoruz iyi dilekleriniz için. İkinci okulumuzu açmamızın nedeni; yeni talep yaratmak değil, var olan öğrencilerimizin salonlarımıza sığamamasıydı açıkcası... Altı yıldır da Ümitköy’de hizmet vermekte olduğumuz için, burada oturan ve Ümitköy/Çayyolu bölgesine alışmış olan öğrencilerimizi başka bir semte taşımayalım diye düşündük. Böylece yeni şubemiz olan Fame XL’ı da merkez okulumuzdan yürüyerek 15 dakikada ulaşılacak bir mesafeye, Arte Koleji’nin yanına açtık.

Fame XL’da hangi branşlar yer alacak?

ÖÇE: Öncelikle dans sporu branşımız buraya taşındı; latin ve

standart disiplinlerinde yarışan sporcularımız çalışmalarını artık burada sürdürecekler. 250m2’lik pist büyüklüğü sayesinde yıl sonu gösterisinin provalarını da yine bu salonda yapacağız.

Merkez stüdyodunuzda faaliyetler devam ediyor mu peki? Ediyorsa hangi alanlarda dersler verilecek?

SM: Osmanağa Konakları’ndaki merkez binamız ilk göz ağrımız, her şeyin başladığı yer. Halihazırdaki klasik bale, jazz-funk, hiphop ve sosyal dans öğrencilerimiz çalışmalarına aynen devam ediyor. Bu ay içerisinde tesisimizi Milli Eğitim Bakanlığı’na taşıyarak piyano, gitar, keman, bateri ve şan branşlarını da eğitim verdiğimiz alanlar arasına katacağız.

Tekrar Fame XL’a geri dönelim. Bu şubede hangi eğitmenler hangi dersleri verecek? ÖÇE: Az önce de belirttiğimiz gibi dans sporu dersleri ile

advertorial

Ö

Altı yıldır bașarılı çalıșmalarına devam eden Fame Dans Stüdyosu, geçtiğimiz günlerde ikinci șubeleri olan Fame XL’i açtı. Fame XL’i Fame Dans Stüdyoları’nın Kurucularından Simge Menteș ve Özgün Çağlar Ersoy’dan dinliyoruz...


çalışmalar başladı. Dans sporu branşı eğitim kadromuz ve sporcuların güç-esneme eğitmenleri derslerine burada devam edecek. Sezonun farklı dönemlerinde yurt dışından ağırladığımız misafir eğitmenlerimizle, dans kamplarımızla ve daha birçok etkinlikle sürekli bir hareket olacak XL stüdyomuzda…

2017 yılında öğrencilerinizi nasıl bir sezon bekliyor?

SM: Sezonu yepyeni bir salonla açtık. Artık sezon boyunca tempo düşürmek yok bizim için! Katılacak olduğumuz

dans yarışmaları, FAME DSK Yeni Yıl Balomuz ve sene sonu temsilimiz bizi bekliyor. Her sene olduğu gibi çizgimizi daha da yukarı çekerek çalışmalarımıza devam edeceğiz. Özetle; FAME Ailesi’ni yine dans, spor ve sanatla geçecek dolu dolu bir sezon bekliyor.

Bir açılış töreni planlıyor musunuz?

ÖÇE: Kasım ayı içerisinde tüm FAME dansçıları, takipçilerimiz, ailelerimiz ve arkadaşlarımızın katılımı ile keyifli bir açılış yapmayı planlıyoruz. Tarihi kesinleştirdiğimizde sizin de haberiniz olacaktır, emin olabilirsiniz... 

Fame Dans Stüdyosu: Osmanağa Konakları No:17 Ümitköy - ANKARA T: 0312 236 38 64 - 0505 922 94 82 Fame XL: 1920. Cadde No: 49 Mutlukent Mahallesi Ümitköy - Ankara T: 0505 422 94 82 info@studyofame.com


davet

Sonbaharın İlk Alışveriş Etkinliği Moda dünyasının deneyimli isimlerinden Ferhan İstanbullu ve Mert Aslan’ın kreatif direktörü olduğu ZEST ISTANBUL, Raffles İstanbul Zorlu Center’da düzenlendi.

FERHAN İSTANBULLU, MERT ASLAN

150

AHU YAĞTU

Raffles Istanbul Zorlu Center’da düzenlenen etkinliğe 29 marka ev sahipliği yaptı. Seçilmiş markalardan özel seçkilere yer veren tek günlük alışveriş deneyiminde ZEST ISTANBUL kreatif direktörleri Ferhan İstanbullu ve Mert Aslan da misafirlere seçimleri konusunda yardımcı oldu. Her seferinde farklı bir tema ile marka ve tasarımcıları bir araya getiren ZEST ISTANBUL kreatif ekibinin yeni teması “My Dream Me” oldu. Cemiyet ve televizyon dünyasından ünlülerin de ilgi gösterdiği etkinlik; sonbaharda hayatına yenilikler katmak isteyen, şehrin yoğun temposuna rağmen kendine özen göstermeyi ihmal etmeyen kadınlara sadece moda değil, yaşam tarzı alanında seçenekler de sundu. Bu sonbaharda kendisini yeniden keşfetmek isteyenlere en güzel ipuçlarını sunan ZEST ISTANBUL, rafine alternatifleriyle keyifli bir alışveriş yaşattı. 

FERYAL GÜLMAN

ALEGRA LEVİ

AYȘE BOYNER


ZEHRA IȘIK

GÜL GÖLGE SAYGI

SEVİM UYAR

ETEL BALER

Renkli eteği ve siyah topuklu ayakkabısıyla oldukça șık görünen Etel Baler katılan davetliler arasındaydı. ELİF, GÜLSEREN EREN

REZZAN BENARDETE


davet

SERRA TÜRKER

ESRA İNCEEFE

EVREN KAYAR

ȘEYMA SUBAȘI

Kreatif direktörlüğünü üstlenen Mert Aslan ve Ferhan İstanbullu davete katılan konuklarla yakından ilgilendi. ASLI BAYRAKTAROĞLU

BERRİN OKÇU



davet

SULTAN, SELEN ȘİMȘEK

Yeni Koleksiyon Next Level’da Tanıtıldı

Yargıcı, Next Level’da bulunan mağazasında Sonbahar- Kış koleksiyonunu MAG PR aracılığıyla şık bir davet ile tanıttı. Ankara iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katılım gösterdiği etkinlikte Yargıcı’nın Sonbahar- Kış 2017 koleksiyonuna ait ürünleri yoğun ilgi gördü. Konfeksiyon ürünlerinin yanı sıra dekorasyon ve ev aksesuarları ürünlerinden oluşan Yargıcı Homeworks koleksiyonunun da yer aldığı mağazada, ürünler kadar Yargıcı’nın şık mağaza dekorasyonu da büyük beğeni topladı. Sonbahar- Kış koleksiyonunun tanıtıldığı davette, konuklar yeni sezon ürünleri ile yakından ilgilendi ve bol bol alışveriş yaptı. Yargıcı ile Sonbahar/Kış 2016-17 sezonunda; büyüleyici doğal bir görüntüye ev sahipliği yapan İzlanda’nın Nordik dünyasına adım atıyoruz. İzlanda’nın eşsiz manzarasını oluşturan kuvvetli buzullar, heyecanlı volkanlar, buzlu dağlar ve derin kayalıklar; Yargıcı’nın yeni sezonda kış paleti için ilhamı olurken; buz tutmuş çiçeklerden, soğuk iklimine kadar Kuzey manzarasının doğal gücü, Sonbahar/Kış 2016-17 koleksiyonunun renk ve dokularını oluşturuyor. 

154

FATMA, BERNA YİĞİT

CEREN CAN

BURCU YÖRÜBULUT, ALEV TUNA


SEVİLAY HELVACIOĞLU

MEHTAP ȘAFAK

CANSEL BAYKAL, CANAN OKYAY BARÇIN

HANDE ÇALIȘIR, TOYGUN ONGUN

SONGÜL SUNAY

ELİF ÖZKALELİ VARDAR

DİDEM TAN ERKAN

MELİKE GÖKÇE


davet

TAYLAN TURAN

GÜLSEREN AKÇA GÖÇER, AYȘEGÜL AYGÜN, EBRU ZÜLFİKAROĞLU

ZEYNEP KARAKAYA

Yargıcı Ankara Bölge Müdürü Berna Yiğit; “ Yargıcı yeni sezonda da fark yaratan tasarımları ile dikkat çekiyor. Ankaralılara bu tasarımları sunmaktan mutluluk duyuyoruz. Yeni koleksiyonumuzda pastel renklerin yanı sıra kuzeyin büyülü dünyasıyla konuklarımızı bulușturuyoruz” dedi.

ARZU SABUNCU

ELİT ÇANKAYA

IȘILAY CAN


MELTEM AKSOY

IȘIN KURȘAKLIOĞLU

PERİHAN UYAR

HANİFE IȘIKÇI

Yargıcı markasının Sonbahar- Kıș koleksiyonu Next Level AVM’de gerçekleștirilen șık bir davet ile tanıtıldı.

NİLÜFER ȘENSÖZ

IȘIK TEKIȘIK

HANDE TOLUNAY

SEVİL GÜRGAN


davet

GAYE BAȘAR

158

MERVE TAKIM - EFE TOPÇUOĞLU

ZUHAL ZİLELİ, OYA ÖZLÜ, MERVE ÇAKMAK

EBRU KAREL, BUKET SUNGUR

NEHİR GÖK

İSMET ERASLAN

IRMAK GÖK


ÖZGÜL PEKER

ETLUF ERSOY

TUĞBA ÖZBAL

AYDAGÜL FERULLO

ȘEBNEM DALOĞLU

Yargıcı markası Ankara Bölge Müdürü Berna Yiğit konuklar ile yakından ilgilendi.

TUĞÇE İNAL

BANU AKIȘ

ASLIHAN BEZCİER

YEȘİM TANDOĞAN


“Size özel egzersiz programları ile hedeflerinizi gerçekleştirmek üzere beraber yola çıkıyoruz. Hedef her zaman kolay veya kısa olmayabilir, önemli olan bu hedeflere doğru ve kalıcı yoldan ulaşmak..“ “Herkese uyan egzersiz anlayışı yerine “size uygun” egzersiz programını uyguluyoruz..”


Next Level Rezidans-AVM B-Blok Kat :2 No:3 Söğütözü Ankara Tel: +90 312 911 29 96 www.pilateszone.com.tr


moda

Öykü Serter

MAG Dergisi için objektiflerin karșısına geçen, seksi ve cesur pozlarıyla göz kamaștıran bambașka bir Öykü Serter... 162

Saç - Makyaj: Önder Tiryaki Styling: Rutkay Öziș Fotoğraflar: Cem Talu

Elbise: Eda Güngör Museum of Fine Clothing


Robes de Chambre / Büstiyer: Academia Beymen Ayakkabı: Giuseppe Zanotti


moda

Șort: Eleven Paris Kazak Ayakkabı: Prada


Elbise: Gamze Saraçoğlu


moda

Elbise: Eda Güngör Museum of Fine Clothing Ayakkabı: Christian Louboutin



Aquazzura Onuruna Özel Davet

davet

ZEYNEP ÖZTÜRK, EDGARDO OSORIO

Floransa’da 2011 yılında kurulan ve kısa sürede ayakkabı dünyasının en gözde markaları arasında yer alan ünlü İtalyan markası Aquazzura’nın yeni koleksiyonu Beymen Kavaklıdere’de düzenlenen özel bir davet ile tanıtıldı. Markanın kurucusu ve tasarımcısı Edgardo Osorio’nun katılımı ile düzenlenen davete ayakkabı tutkunlarının büyük ilgi gösterdi. Davete Ankara iş ve cemiyet hayatından pek çok isim katıldı. St. Petersburg’un beyaz geceleri ve kültürel mirasından ilham alarak tasarlanan Aquazzura 2016-2017 Sonbahar-Kış Koleksiyonu’nun en gözde modellerinin tanıtıldığı davette, Edgardo Osorio konuklar ile birebir ilgilenerek koleksiyonlar hakkında bilgi verdi, ayakkabı ve çizimlerini imzaladı. 

168

GÜLDEN BÜYÜKUÇAK

İLAY GÜVEN

VİLDAN ÖZTÜRK

DİLARA ATILGAN


VİLDAN AKGÜN

NASTARAN ERDOĞDU

NAZLI DENİZ GÜL

Bașkent cemiyet hayatının șık hanımları Beymen Kavaklıdere’de buluștu. REZZAN ANIK

ASLI TOKATLI

MİHRİMAH AKÇAY


davet

Urban Care 3. Yaşında Saç bakım markası olmanın yanı sıra bir yaşam tarzı sunan Urban Care, 3. yaşını iş dünyası, basın ve ünlü isimlerin bir araya geldiği büyük bir partiyle kutladı.

SELEN YORGUN

HİLAL YABUZ

Mert Vidinli ve Urban Care’in Marka Müdürü Selen Yorgun ev sahipliğinde gerçekleşen partide şehre dönüş konseptiyle Urban Care’in New York’ta çekilen reklam filmi ve yeni dönemde markanın yüzü olacak “Urban Girl” Hilal Yabuz davetlilere tanıtıldı. Zorlu Center’da bulunan Morini’de gerçekleşen partiye sosyal yaşam dünyasının birçok ünlü ismi de katıldı. Gecede kısa bir konuşma yapan ve konuklarını selamlayan Selen Yorgun Şehirli, hayatın içerisinde, sanatın, eğlencenin keyfini süren ve kişisel bakımına özen gösteren kadınların markası olduklarını belirterek, “3 yıldır bu hedefin peşindeydik. Bugün bu hedefe ulaşmanın mutluluğu içindeyiz. Marka yüzümüz Hilal Yabuz da sosyal hayatta aktif, sanatın ve sporun içerisinde, bakımlı, başarılı, güçlü ve dinamik kişiliğiyle markamızın imajını yansıtan bir isim” dedi. Konuşmasının ardından ise Urban Care’in ürünlerini tanıtan Yorgun, konuklarla tek tek ilgilenerek kusursuz bir ev sahipliği sergiledi. Konuklar geç saatlerde son bulan davetten ayrılırken Selan Yorgun ve Mert Vidinli’ye teşekkür ederken, Urban Care’ın hediye olarak ayrılan özel ürünlerine sahip oldular. 

AYLİN YILMAZ

ASLI HÜNEL



davet

AHU ORAKÇIOĞLU

CİHAN ȘENSÖZLÜ

ARZU ÖZBEY KARAAĞAÇ

ECE VAHAPOĞLU

ÖZNUR YAKIN

CHLOE ORTAÇ

Serdar Ortaç’ın eși Chloe Ortaç siyah șık konbiniyle davetin gözde isimleri arasındaydı. BİLGE EREN


ÖZLEM YILDIZ

MELTEM DEMİR, SEMA BASA

MERT VİDİNLİ

Urban Care, 3. yașını iș dünyası, basın ve ünlü isimlerin bir araya geldiği büyük bir partiyle kutladı.

YELDA DEMİRÖREN

TANEM SİVAR

SİTARE AKDİLEK


davet

Beymen ve Zest İstanbul’dan Ortak Etkinlik Zest İstabul, Beymen Kavaklıdere mağazasında Ankaralı modaseverleri ayrıcalıklı bir alışveriş deneyimiyle buluşturdu.

BURCU ESMERSOY

174

AYLİN TAHİNCİOĞLU

Zest İstanbul Visits Beymen Kavaklıdere etkinliği, birçok ünlü ismin katılımıyla gerçekleşti. Ferhan İstanbullu, Mert Aslan, Burcu Esmersoy, Sinem Güven ve Aylin Tahincioğlu gibi birçok ünlü modacının katılımının yanı sıra Ankara iş ve cemiyet hayatından tanınmış isimler de katıldı. Seçilmiş markaların özel ürünlerine yer verilen etkinlikte, davetliler ünlü modacılardan kıyafet ve aksesuar seçimleri konusunda yardım aldılar. 

AÇELYA ÇAKIROĞLU

ASLI BAYRAKTAROĞLU

GAMZE ALBAYRAK


GÜLȘAH SÜREL ERSOY

DİLARA ERTÜRK

BURCU YÖRÜBULUT, ALEV TUNA

CEREN ULUSOY

Birçok ünlü modacının katıldığı etkinlikte davetliler tasarımcılar ile fotoğraf çektirmeyi ihmal etmediler. NEVRA BULUT

ELİF YAMAN

SİNEM GÜVEN


davet

Zorlu’da Işıltılı Tasarım Turu

İstanbul’un çekim merkezi Zorlu Alışveriş Merkezi, Ferhan İstanbullu ve Mert Aslan ile birlikte Raffles Arcade’de ağırladıkları cemiyet hayatının ünlü isimlerine, eşsiz bir alışveriş deneyimi yaşattı.

MERT ASLAN, FERHAN İSTANBULLU

176

FERYAL GÜLMAN

REVNA DEMİRÖREN

Zest İstanbul konseptinin mimarları olan, moda dünyasının iki önemli ismi; Ferhan İstanbullu ve Mert Aslan, Zorlu Alışveriş Merkezi’ndeki Raffles Arcade’de benzersiz bir tasarım turuna imza attı. Gerçekleşen etkinlikte ikili, Zorlu Alışveriş Merkezi’nde dünyaca ünlü mücevher, tasarım, aksesuar ve saat markalarının konumlandırıldığı Raffles Arcade bünyesindeki mağazaları misafirleri ile birlikte gezdi. İkili, bu tur için mağazalardan özel olarak seçtikleri ürünlerin hikayelerini aktardı, stil ipuçlarını paylaştı. Katılımcılar, bu özel turda benzersiz ve samimi bir alışveriş deneyimi yaşadılar. 

NİL BENTÜRK

ELİF DÜRÜST


ALYA, AHMET - AYȘEGÜL HOTİÇ

GÜL GÖLGE SAYGI

Ferhan İstanbullu ve Mert Aslan, Zorlu Alıșveriș Merkezi’ndeki Raffles Arcade’de benzersiz bir tasarım turuna imza attı. BERRİN ZORLU

BEYZA ARSLAN

EDVINA SPONZA


DOÇ .DR. TARIK ÇAVUȘOĞLU

“Kırıșıklıklarım yok olsun aynı zamanda mimiklerim etkilenmesin, yüz ifadem donuk durmasın...” diyorsanız Doç. Dr. Tarık Çavușoğlu çözümü Baby Botoks olarak sunuyor…

advertorial

Baby Botoks


N

edir Baby Botoks?

“Baby Botoks” özellikle, mimiklerin korunduğu doğal sonuçlar elde etmek için kullanılan özel bir botoks enjeksiyon protokolüdür. Optimum botoks dozları ile kırışıklıkları gideren ve yeniden gelişimini önlemeyi sağlayan güncel bir tekniktir.

Baby Botoks nasıl doğdu?

“Baby Botoks” ilk olarak Amerika’da ortaya çıkan bir terimdir. Ünlü yönetmen Martin Scorsese, botoks uygulamaları sonrasında sahne sanatçılarında donuk ve mimiksiz yüz ifadesinden şikayetçi olmuştu. Bunun üzerine, aktrislerin güzelliklerini daha uzun süre koruyabilecekleri ve aynı zamanda mimiklerinin yok olmamasını sağlayabilecek farklı bir botoks enjeksiyonu protokolü aranmaya başlandı. Bu ihtiyaçtan da en sonunda “Baby Botoks” doğdu.

Erkekler de botoks yaptırıyor mu? Bu uygulamalar erkekler arasında ne kadar yaygın?

Elbette yaptırıyor. Hatta erkeklerdeki botoks uygulamasının özel bir adı bile var: “Brotox”. Brotox enjeksiyonunun en önemli özelliği; yüzdeki erkeksi ifadeyi koruyacak şekilde planlanarak uygulanmasıdır. Her erkeğin karakteristik yüz yapısı ve yüz ifadelerine göre özel olarak planlanması gerekmektedir. Ayrıca erkeklerin botoks tedavisinde kadınlarda olduğu gibi gergin ve pürüzsüz bir uygulama hedeflenmez. Mimiklerde donma oluşturan, yüzde şaşkın bir ifade bırakan ve maskülen ifadeyi bozacak uygulamalardan kaçınılır. Günümüz modern estetik yaklaşımında ana prensiplerden birisi; küçük ama etkili dokunuşlar ile güzelleşmektir. “Sende bir güzellik var ama çözemedim” sözünü sıkça duymak için, Baby Botoks diyoruz. 

Baby Botoks’u kimler tercih ediyor?

Aslında biz Plastik Cerrahlar, hastalarımızın büyük çoğunluğundan; “Hocam ifadem değişmesin ama kırışıklıklarım tamamen gitsin, aman abartılı bir şey olmasın, mimiklerim yok olmasın ama yaptırdığıma değsin” gibi talepler alırdık. Bu beklentiler içerisindeki tüm hastalarımız baby botoks tercih ediyor.

Baby botox nasıl yapılır?

Baby botoks tekniğinde de yine aynı botullinum toksini (botox) solüsyon enjeksiyonu kullanılır. Ancak, az ince yüz kaslarını gevşetmek ve bloke etmek için özel miktarlarda botoks solüsyonu yüzdeki spesifik noktalara enjekte edilir. Bu sayede, cildin hem pürüzsüz hem de dinamik durması sağlanır. Cilt, herhangi bir donuk ifade olmaksızın daha yumuşak ve daha genç bir görünme kavuşur. Enjeksiyonun en yaygın kullanıldığı alanlar ise; göz çevresi, kaz ayağı, kaş arası ve alın bölgesidir.

Botoksun yan etkisi var mıdır?

Botoks basit bir işlem gibi görünen ancak yapan cerrah için belli bir birikim ve tecrübe gerektiren bir uygulamadır. Özellikle, minimal dozlar ile mimikleri ve yüz ifadesini koruyarak, doğal ve genç bir görünüm oluşturmak ancak, konusunda uzman kişilerce elde edilebilen bir başarıdır.

Kimler yaptırabilir?

Botoks, yüz ve boyun bölgesinde oluşan kırışıklıklarını azaltmak isteyen kadın ya da erkek herkes tarafından yaptırılabilir. Günümüz estetik anlayışı; “doğal ve güzel yüzler” olduğundan, her yıl popülaritesi giderek artan “baby botoks” uygulamaları kırışıklıkların oluşmaya başladığı her yaş ya da her cinsiyet grubu tarafından sık talep edilen ve bir tedavi yöntemidir. İlk kırışıklıklarını fark edenler, yaşlanmanın erken belirtilerinden endişe duyan gençler, kırışık oluşumunu önlemek isteyen tedbirli gençler, kırışık bir yüz yerine genç kalıp yıllara meydan okumak isteyen orta yaşlılar tarafından tercih ediliyor.

Muhsin Yazıcıoğlu Cad No: 31/8 Çukurambar Çankaya/ANKARA

T: +90 312 220 44 26 • +90 541 932 46 89 info@tarikcavusoglu.com www.botoksestetikankara.com


özel

Kıyafet : Özgür Masur Ayakkabı : Jabotter


Cesur Bir Güzel

Rojda Demirer “Sahip olduğu güzel kadını besleyebiliyorsa... Bana göre kendine yapabileceği en iyi șeyi hayata geçirmiș demektir” O öyle bir kadın… Birbirlerini anlayan ve aynı dilden konușabilen iki insanın bulușmasıydı bizimkisi… Ben içimden geldiği gibi sordum, o içinden geldiği gibi cevapladı. Çekimler esnasında güzelliğinin farkında ve bir o kadar cesur, sohbet esnasında son derece samimi ve egolarından arınmıș bir kadın. Bu yüzden bu röportaj, Rojda Demirer’in diğer röportajlarından biraz daha farklı…

FOTOĞRAFLAR: COŞKUN TURGUT RÖPORTAJ: FERHAT KAZANCI STYLING: TUĞÇE UZUN SAÇ: KADİM ASLAN (MOS KUAFÖR) MAKYAJ: OSMAN VERTOP (TOM FORD) BACKSTAGE: DERİN GÖKÇE - ERSİN AL


özel

“Sadece

güzelliğine güvenip yerinde sayarak yok olup giden pek çok yüz var...”

B

ana göre çok zor… Hani aslında öyle nankör bir meslek ki oyunculuk, yine de oyunculuk aşkı yılmadan sizi ayakta tutabiliyor. Bu aşkı nasıl tarif edersin?

Hani derler ya; sahne tozunu bir kere yuttun mu, bir daha vazgeçemezsin, diye işte o çok doğru. Ben çocuk yaşlarda yuttum o tozu ve zaman zaman çok kızsam da, çalışma şartlarının zorluğundan çok yakınsam da, hatta ara ara sektörü bırakacağım çığlıkları atsam da içimden, yine buradayım işte... Bu durum da, sadece bu mesleğe duyduğum aşk ile anlatılabilir sanırım... Ve bu aşkla yaşamaya, onu hayatımın bir parçası yapmaya alıştım.

Kendini ruhen yorgun hissettiğin an, kurulu düzenin içinde sakinliği mi, yoksa sana ait olmayan yabancı yerlerde kendinle baş başa olmayı mı tercih edersin?

Ben alışkanlıklarından zor vazgeçen bir insanım; bu yüzden genelde kurulu düzenimin içindeki sakinlikte kendimi güvende hissederim... Fakat bazen öyle anlar oluyor ki, tanıdığım hiç kimsenin ya da hiçbir şeyin olmadığı yerlere kaçıp yeni bir ben arayışına girmek, keşfedemediğim derinliklerime inmek istiyorum. Tanıdık yerlerde ve yüzlerle kalıbının dışına çıkmak zor sanki… Henüz yapamadım bunu

ama kim bilir belki bir gün yaparım...

Peki, oyuncu olarak fiziki anlamda güzel kadın olmanın zorlukları var mı? Mesela güzel kadınları karakter oyuncusu olarak görmek zordur… Karakter oyuncuları da daha çok fiziki ektileri az olan güçlü oyunculuklara sahip insanlar olarak kabul edilir.

Evet, özellikle ülkemizde genel olarak böyle bir kanı var… Ama yurt dışındaki örneklere baktığımızda, fiziksel özellikleri dört dörtlük olmayan ama oyunculuk yetenekleriyle kendini kabul ettirmiş isimleri başrollerde görebiliyoruz. Aslında sanırım ülkemizde de yavaş yavaş kırılmaya başladı bu durum. Seyirci artık çok daha seçici; iyi ile kötüyü ayırt edebilir durumda, bu yüzden de yapımcılar güzelliğin yanında oyunculuk yetenekleriyle de projeyi alıp götürebilecek isimlere yöneliyorlar. Bazen, oyuncuların da istekleri bu yöndeyse fiziksel özellikleri itibariyle başrol olabilecek insanlar da farklı roller oynamak farklı karakterler denemek ya da kendine daha fazla vakit ayırabilmek amacıyla yan rolleri tercih edebiliyorlar

Kadın olarak kendini nasıl buluyorsun? Yıllardır var olduğun bu sektörde fiziki artılarının sana etkileri neler oldu? Fiziki artıların bu meslekte fark edilir olmak için büyük bir şans olduğu su götürmez bir gerçek.


Kıyafet : DK Atelier Takı : Cem Lokmanhekim


özel

“Başrolün getirileri yanında iki katı da götürüsü var”

“Kördüğüm olmaya başladığımı hissedersem düğüm daha fazla dolanmadan çözüyorum...” Kıyafet : Özgür Masur Takı : Cem Lokmanhekim


“Hiçbir zaman başrol gelir mi gelmez mi kaygısı yaşamadım.”

Bu anlamda, sektöre ilk adım attığım dönemlerde ben bu şansı olumlu yönde kullandım sanırım ama mesleğimizde kalıcı olabilmek için bu kesinlikle tek başına yeterli değil… Oyunculuk mesleği, çok fazla etkene gerek duyan bir meslek; bunun en başında da akıllı olmak ve çok çalışmak geliyor bence… Zekasıyla yeteneğini birleştirip fiziki özellikleri yeterli olmasa bile bu eksiğini çok çok geride bırakıp kendinden söz ettiren pek çok oyuncu var... Sadece güzelliğine güvenip yerinde saymayı tercih edip yok olup giden pek çok yüz olduğu gibi...

Çekimlerimiz esnasında o sıcak sevimli kadının yerini çok seksi ve güçlü başka bir Rojda aldı… Bu Rojda Demirer’i çok fazla ön plana çıkarmamayı sen mi tercih ettin? Etmeseydin sana getireceği artıların neler olabileceğini düşündün mü? Bu kesinlikle benim tercihim olmadı. Bu biraz, sürekli gördüğünü isteyip ters köşe yapmaktan çekinen ve oyunculara bu fırsatları çok gören yapımcıların tercihi oldu diyebilirim. Biraz sitemkar bir cümle oldu sanırım ama gerçekten kanayan bir yaramdı… Okuduğum senaryolarda hep kötü karakterlere ya da daha dişi rollere içim giderken, oynadığım roller, yapımcıların; “Hayır Rojda, senin çok masum bir yüzün var; sen ailelerimizin iyi, saf ve masum kızını temsil ediyorsun” diyerek bu çizginin dışında roller vermemesinden kaynaklandı. Bir oyuncu her zaman farklı şeyler denemek ister, çizgisinin ne kadar dışına çıkarsa o kadar mutludur. Sınırları zorlamak, hayal gücünün gelişmesini sağlar... Neyse ki, Kördüğüm ile bu zinciri kırdım sanırım…

Kördüğüm final yaptı… Orada hayat verdiğin Neslihan karakteri bana göre çok dengede ve güçlü bir karakterdi. Öyle ki; aslında kötü bir karakter iken son bölümlerde sevgilisi için yaptığı fedakarlıklar ile izleyiciyi şaşırtmadığı gibi sevgisine de inandırdı. Kötü karakteri oynamak daha mı zor? Neslihan salt kötü bir karakter değildi aslında… Zaafları olan, bu nedenle hatalar yapan, bunların bedellerini ödeyen, duygu

geçişlerini, nefreti ve aşkı yoğun yaşayan bir karakterdi. Kötü demek haksızlık olur. Kendi içinde hep haklılıkları vardı aslında; Neslihan’ı sevmemdeki en büyük sebeplerden de biriydi bu... Renkli karakteri, yaptıklarının altında yatan netlik, yaşadığı aşkı gerçekten öyle hissettiği için yaşadığı hissi, seyirciye geçti. Yani, ondaki bu gerçeklik seyircinin Neslihan’ı sevmesini sağladı diyebilirim.

Hayatında kördüğüm olarak nitelendirdiğin bir dönemin var mı?

Genelde kördüğüm olmadan çıkıyorum işlerin içinden... Kördüğüm olmaya başladığımı hissedersem derin bir soluk alıp biraz kendimle kalarak düğüm daha fazla dolanmadan çözümlüyorum. Eğer bunu yapamayacağımı fark edersem de o an uzaklaşıyorum…

Bana göre sen, başrol takıntısından daha çok, senaryoyu ve oynayacağın kimliği ciddiye alan profesyonelliğe sahip bir oyuncusun… Bu biraz kendini eğitebilmek ile mi alakalı?

Çok doğru bir tespit, tam olarak öyleyim… Aslında hayattan ne istediğini bilmekle, zaman içerisinde kendi içine dönüp seni nelerin mutlu ettiğini çözümlemekle alakalı bir durum bu bence… Sürekli başrol istemek ya da başrol gelir mi gelmez mi kaygısı insanı tüketen bir durum… Benim hiçbir zaman böyle kaygılarım olmadı. Benim için, oynadığım karakterin renkliliği ve işin kastı çok çok önemli etkenler… Onun dışında yan roller, aslında benim zaman içinde gelişen tercihim oldu diyebilirim… Çünkü, başrolün getirileri yanında iki katı da götürüsü var. Yoğun çalışma temposu, stres, sevdiklerini görememek ve onlara vakit ayıramamak gibi... Benim için özel hayatıma ve kendime vakit ayırabilmek her zaman birinci sırada.

Oyunculuk sektöründe tutunabilmek için en çok hangi karakterini köreltmek zorunda hissettin kendini?

Az önce de belirttiğim gibi kötü hırsları ya da egoları olan bir insan değilim. Kendiyle barışık ve hayattan ne istediğini bilen bir insan oldum hep ve bu mesleğimdeki tercihlerimde de böyle oldu...


özel

“Kazandıklarını hazmedemeyen oyunculardan farkım; çocukluğumdan beri sektörün içinde oluşum...”

Bu durum da sanırım, bu mesleğe 8 yaşında çok iyi bir eğitimden geçerek Radyo Çocuk Saati ile başlamamdan ve o yaştan itibaren hep oyunculuk mesleğinin içinde olmamdan kaynaklanıyor. Belki bu mesleği yapabilme şansını aniden yakalayıp bulundukları yerleri ve kazandıklarını hazmedemeyen oyunculardan farkım bu olabilir… Benim için oyunculuk mesleği doğal bir süreç olarak gelişti; özümseyerek ve bunun bir meslek olduğunu fark ederek büyüdüm. Mesleğimin, tüm hayatımı ve kişiliğimi ele geçirmesin, hayatımın odak noktası olmasına izin vermedim hiçbir zaman... Bence en büyük şansım bu...

Senin için drama oyunculuğu mu yoksa komedi oyunculuğu mu daha ağır basıyor? Her ikisinin de ayrı ayrı sendeki yerini merak ediyorum...

Biri daha ağır basıyor diyemem… İkisinden de ayrı ayrı çok keyif alıyorum. Ama nitelikli komedi işi çok fazla yazılamıyor ülkemizde maalesef. Ve eğer öyle bir iş yakalarsam komedi oynamayı daha çok seviyorum… Onun verdiği enerji bambaşka… Ama bir dönem komedi oynarsam sonrasında drama özlemi başlıyor, bu anlamda değişimi seviyorum. Hep aynı tarzın oyuncusu olmak istemem, farklı tarzlar oyuncuyu her zaman geliştirir, sürekli cepten yemesini engeller...

186

Bir röportajında “Aşk hem bedenimi hem de ruhumu besliyor” cümlesini sarf etmişsin... Bana göre, bu son derece cesur ve takdir edilecek gerçekçilikte bir yorum. Ama bir taraftan da son derece seçici ve hayatına kolay kolay birini alamadığını da biliyorum. Bu yüzden merak ediyorum; hayatında biri olmadığı zamandaki açlığın yerini ne alıyor? Aşksızken kendini ne ile doyuruyorsun? Aşık olduğumda yaydığım güçlü bir enerji oluyor. Çok zor yakaladığım, bu yüzden de kolay harcamadığım bir duygu aşk benim için... Seçici davrandığımı pek söyleyemem aslında, kolay hissedemediğim bir duygu olduğu için, hissettiysem kapılıyorum sanırım ama galiba şanslıyım çünkü bu duyguyu hissettiren tüm yaşanmışlıklarımdan hep güzel tecrübelerle çıktım. Eğer aşksızsam; en büyük kurtarıcım işim diyebilirim. Sahip olduğum bir çikolata markası var ve çocuğum gibi zamanımın büyük bölümünü ona harcıyorum. Tabii o dönemde bir de dizim olursa eğer, çok fazla zamanım kalmıyor zaten. İşteki başarı da manevi bir tatmin sağlıyor özellikle böyle dönemlerde...


Kıyafet : Özgür Masur Takı : Cem Lokmanhekim


özel

Kıyafet : Sezin Karabulut Ayakkabı : Jabotter


“Aşık olduğumda kendimi her şeyi yapabilecek güçte hissediyorum...”

Aşık olduğunu nasıl anlıyorsun?

Aşık olduğumu önce çevremdekiler anlıyor aslında... İstemsiz bir tebessüm sarıyor yüzümü ve çok coşkun oluyorum. Kendimi her şeyi yapabilecek güçte hissediyorum… Biraz da mantığımı kaybediyorum sanırım...

Aşk bizi ne zaman bulur bunu kestiremeyiz ama bitmesi bizim seçeneğimizdir… Sen ne zaman bitmesi gerektiğine inanırsın?

Aslında, bitmesi gereken zamanı çok güzel belli ediyor… Olay, buna kapalı olmamakta, hissettiklerimizi görmezden gelerek ısrarcı olmamakta yatıyor galiba... Çünkü bu ısrar, kısa vadede bitişi geciktirse de, bizi fark ettirmeden mutlak bir mutsuzluğun içine çekmeye başlıyor. İlişki artık sana bir şey vermiyorsa, sohbetler tükenmiş, birbirini dinlemekten vazgeçmiş, diyalogları monoloğa dönüştürmüşsen, bir arada olmak bir heves yerine zorlamaya dönmüşse, en önemlisi de duyduğun saygı tükenmişse yolları ayırmanın vakti gelmiştir...

Değişime uğrayabilecek bir yapın var mı? Yoksa, “bu yaştan sonra daha farklı biri olamam” gibi kesin çizgilerin var mı? Çünkü bu bir şekilde oturmuş bir kimlik anlamına da gelir... “Değişmeyen tek şey değişimin kendisi” sevdiğim bir cümle… Yaşadıklarına, hayatın sana öğrettiklerine ve tecrübelerine kayıtsız kalmamaktır bence değişim. Hayat hepimizi törpülüyor, yaşımız ilerledikçe sivri uçlarımızı yok ediyor... Evet, kaba hatlarıyla oluşmuş benliğimin çok dışına çıkmadım belki ama zamanla kazandığım öğretileri seviyorum...

Tecrübeli ve yıllarını bu işe adamış biri oyuncu olarak bir dizi ile milyon takipçilere ulaşmış isimlerin nelere dikkat etmesi gerekir? Bu tarz ünlerin çok gerçekçi ve kalıcı olabileceğine inanıyor musun?

Popüler kültüre hizmet ediyoruz ve bunun bir kalıcılığı yok maalesef… Kalıcılığı ancak emek harcayarak, özellikle kendi altyapımıza yatırım yaparak sağlayabiliriz ve tabii ki işimize saygı ve disiplinle yaklaşarak...


özel

“Ana rolleri besleyen güçlü yan karakterler olmazsa o iş yarım kalmaya mahkumdur.”

Artık dizilerde reyting için belirlenmiş başrol oyuncularından çok, yan rol yeni nesil çok güçlü oyuncuların fark edilirliği artıyor, bu konu hakkında ne düşünüyorsun?

Başrol oyuncusu alır ve diziyi götürür düşüncesi yıkıldı aslında artık. Çünkü ana rolleri besleyen güçlü yan karakterler olmazsa o iş yarım kalmaya mahkumdur. Bunun örnekleri de var zaten; hiçbiri uzun soluklu olamıyor, zaten tek bir hikaye örgüsünden gitmek de doğru bir şey değil. Mutlaka, o hikaye başka olay örgüleriyle beslenmelidir. Bu durum yapımcılar ve senaristler tarafından da artık kabullenildi ki; sadece ana karakterleri seçip sonrası ne olursa diye düşünmeyip güçlü karakter oyuncularına yöneliyorlar. Bu yüzden bu karakterler, kendilerine sunulan bu imkanı iyi değerlendirip kendilerini fark edilir kılıyorlar.

190

Rojda ile sohbetimizde, merak ettiklerime verdiği cevaplar benim için son derece samimi ve kayda değerdi. O ne istediğini bilen ve kendini tanıyan güçlü bir kadın. Kendini ifade ederken öyle samimiydi ki, sorularıma cevapları ile anlam kattı... Ekip olarak bize ayırdığı vakti dolu dolu yaşamaktan büyük keyif aldık. Teşekkürler Rojda Demirer.... 


Kıyafet : Özgür Masur


davet

Vakko’dan Yeni Koleksiyon Vakko’nun 2016 Sonbahar- Kış koleksiyonu Kavaklıdere mağazasında gerçekleşen defile ile tanıtıldı. Davete, Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. Etkinliğe katılanlar arasında, Aysel Akçay, Aylin Özal gibi isimler yer aldı. Davetin ev sahipliğini ise mağaza müdürü Olcay Baysal üstlendi. Kokteylle başlayan etkinlikte, konuklar mankenler tarafından sunulan 2016 Sonbahar-Kış koleksiyonunu yakından görme fırsatı buldu. Sıcak yaz günlerinin ardından sonbaharın ilk defilesinde bir araya gelen davetliler, keyifli günün tadını çıkardı.  AYTÜL DEMİROK, BETÜL AKMAN

192

OLCAY BAYSAL

AYSEL AKÇAY

BUKET SUNGUR

FERİDE ȘAHİN



davet

PINAR KÖKSAL

IȘIN KURȘAKLIOĞLU

HAYRİYE ÖZTEMEL

AYLİN ÖZAL

Davete katılan isimler arasında Aylin Özal gibi șık isimler de yer aldı. AÇELYA ÇAKIROĞLU

ELİF ÖZKALELİ, NİHAN KARAÇAM SALKAYA


NUR ÖZCAN

NİHAN KOYUNPINAR

lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook

ESİN CANKILIÇ

Birbirinden profesyonel mankenlerin yer aldığı davette konuklar çok șık bir defile izleme imkanı buldu.

EDA DURKAN

CEREN CAN

TUĞÇE SUNA

BAȘAK İNANDIK


davet

Yeni Sezon Ürünleri Görücüye Çıktı Moda Editörü Mert Aslan, yeni sezon trendlerini yorumladı. Kavaklıdere Beymen mağazasında gerçekleştirilen etkinliğe, Ankara sosyal yaşamının önde gelen isimleri katıldı.

FUSUN ȘENER, IȘIK TEKIȘIK

196

CEREN SÜR

BETÜL GÖKDOĞAN

Beymen Halkla İlişkiler Koordinatörü Gülden Büyükuçak, mağazadaki etkinliğe ev sahipliği yaptı. Katılımcılar kokteyl ile karşılandıktan sonra hazırlanan şovu izlemek için yerlerini alan moda severler, Mert Aslan ile Gülden Büyükuçak’ın sunumunu dinledi. Sunumun ardından, dünyaca ünlü markaların tasarımlarının kombinlerini taşıyan mankenler mini bir defile yaptı. 2016-2017 Sonbahar-Kış tasarımları Mert Aslan’ın anlatımıyla konuklara tanıtıldı. 

FERİDE ȘAHİN, BUKET SUNGUR

AYSEL AKÇAY



K

LI A LI İZ H M ET •• M ÜK EM M EL S

TE

LA

N

PI

SO YO

G

A

ER

RM

FO

RE K İK N

Lİ S TE

LA

PI

PERSONAL TRAINING

IC YR A

ÜCRETSİZ DENEME DERSLERİMİZ İÇİN RANDEVU ALINIZ!

www.chiron.com.tr

0507 727 22 22 • 0312 286 55 00

VÜCUDUNUZU


Sİ TE LA Pİ M İL E A H N LI G A RE C O

FI S

ES

TN

K

BO S

DÖNÜŞTÜRÜN!

L A N O TI G C N N INI FU A TR

K

IC

K Tepe Prime İş ve Yaşam Merkezi A Blok Asma Kat Numara 27 Çankaya - Ankara


davet

NGSTYLE Başkentliler İle Buluştu Türkiye’nin önde gelen kadın giyim markası NGSTYLE, Ankara’daki ilk mağazasını Cepa Alışveriş Merkezi’nde açtı.

JAL, HANDE DENİZ DEVRAN

200

NAZLİ GÜRER ALDIKAÇTI

EMRAH KIZILIRMAK

Günün her saati şık olmak isteyen kadınlar için sunduğu başarılı tasarımları ve dinamik yapısı ile son yıllarda kadınların gözde markası olan NGSTYLE, CEPA AVM mağazasının açılışını özel bir davetle yaptı. Ev sahipliğini Ngstyle Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Nazlı Gürer Aldıkaçtı ile mağaza sahibi Emrah Kızılırmak üstlendiği açılış Ankara cemiyetinin önde gelen isimlerini bir araya getirdi. NGSTYLE Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Nazlı Gürer Aldıkaçtı açılışta yaptığı değerlendirmede kısa sürede emin adımlarla önemli başarılara imza atan bir marka olduklarını ifade etti. 

PINAR CANALP

IȘIN KURȘAKLIOĞLU



davet

Soie Design’den Şık Defile OYTUN - HİKMET ÇETİNKAYA

“Umut ve Gelincik” isimli görkemli defilenin ev sahipliğini gerçekleştiren Özgül Peker gelen konuklarla tek tek yakından ilgilendi. Başarılı Ressam Hikmet Çetinkaya’nın da katkıda bulunduğu defilede konuklar ürünleri yakından inceleme imkanı buldu. Birbirinden güzel parçaların yer aldığı defileyi başkentliler dikkatli gözlerle izledi. 

202

MELTEM AKȘİN

ÖZGÜL PEKER

DORUK - CEREN ORHON

SERTAÇ DARCAN



CHICCO Krem Elbise: 149,90 TL Hırka: 89,90 TL Ayakkabı: 99,90 TL Taç: 9,90 TL

PERSPECTIVE Yelek: 359 TL Deri Pantalon: 229 TL Beyaz Bluz: 199 TL NINE WEST Ayakkabı: 429 TL KAYRA Çanta: 219,95

204


Ebru Zülfikaroğlu ile Alışveriş Günlüğü Doktorluk mesleğinde önemli başarılar yakalamış Ebru Zülfikaroğlu sosyal medyada anne kimliğiyle yüz binlerce takipçiye ulaştı… Beğeniyle takip ettiğimiz güzel anne ve çocukları ile Ankamall Alışveriş Merkezi’nde gerçekleştirdiğimiz keyifli alışveriş gününden kareleri ve samimi sohbetimizi sizlerle buluşturuyoruz…

S

izi kısaca tanıyıp farklı sektörlerdeki iş tecrübelerinizi ve ardından sosyal medya fenomeni olma öykünüzü dinleyebilir miyiz? Nereden aklınıza geldi çocuklarınızla birlikte bir hesap oluşturmak?

Doktor olarak biraz uzun bir kariyer hayatım oldu. Önce Genel Cerrahi Uzmanlığı ardından Kadın Doğum Uzmanlığı… Oldukça yoğun, yorucu ve özverili geçen iş hayatımdan sonra, ABD’de Yale Üniversitesi’ndeki çalışmalarım ve Erzurum’daki doğu hizmetimin ardından Ankara Çankaya’da kendi kadın doğum kliniğimi açabildim. Ve çok şükür ki; her gün büyük bir huzur içinde kliniğimde hastalarıma hizmet verebiliyorum. Kliniğimde spesifik olarak vajinismus ve genital estetik ile ilgili çalışmalarımı gerçekleştiriyorum.

Sosyal medya ise, artık günlük hayatın bir parçası. Bunu kabul etmek gerek. Herkes gibi ben de instagram hesabımı her gün değişen ve gelişen çocuklarım için arşiv özelliği taşıması nedeniyle açtım. Ancak her gün hayatımdan bir kare paylaşarak hayatıma yeni dokunuşlar ve renklerin kattığına tanık oldum. Bu kurgulanmış bir süreç değildi tabii ki… Zamanla bu değişimlere tanık oluyorsunuz ve zamanla sizi takip eden insanların pozitif duygu ve enerjilerinin hayatınıza güzel ivmeler kattığına şahit oluyorsunuz. Kocaman bir aile gibi hissettiriyor. Bu da günlük hayatımda motivasyonumun hep yüksek kalmasına neden oluyor.

Hemen hemen herkes sosyal medyada olma sevdasında bu aralar... Bu alanda başarılı olmak ve takipçi kazanmak için neler yapmak gerekiyor? Hiç çok takipçim olsun gibi bir kaygı taşımadım işin doğrusu. Bana göre bu işin temeli samimiyet. Bunu da asla kurgulayamazsınız. Ne kadar samimi ve içtenseniz o kadar güzel geri dönüşler olacağından eminim.


CHICCO Pembe Elbise: 169,90 TL ADIDAS Ayakkabı: 154 TL BOYNER Yelek: 119,90 TL

FOREVER NEW Ayakkabı: 169,90 TL Etek: 249,90 TL Panço: 99,90 TL

“Önce Genel Cerrahi Uzmanlığı ardından Kadın Doğum Uzmanlığı…” Ses, ışık, montaj gibi tüm detaylarla kendiniz mi ilgileniyorsunuz, yoksa birlikte çalıştığınız profesyonel bir ekibiniz var mı?

Maalesef böyle bir ekibim yok. İşin doğrusu; fotoğraf makinem bile yok, hala cep telefonumla fotoğraflarımı çekiyorum. Tabii ki güzel ve kaliteli fotoğraflar çekmeyi ben de çok istiyorum ama sanırım öncesinde eğitim almam şart. Profesyonel bir ekip, ses, ışık, montaj gibi detayları sosyal medya çok da önemsemiyor bence.

Oranlara baktığınız zaman takipçi kitlenizi daha yoğun olarak kimler oluşturuyor?

Instagram’ın sunduğu istatistiklere göre takipçilerimin %79’u kadın, %21’i erkek ve 25-34 yaş grubu açık ara önde. Çok güzel dostluklar da kurdum sosyal medya vasıtasıyla. Gerçekten farklı farklı pencerelerden hayata bakmak, farklı düşünce ve yaşam şekillerine tanık olmak beni mutlu ediyor. Çoğuyla aile gibi hissettiğiniz bağlar kuruluyor. Bu da çok büyük bir zenginlik bence.

206


Çocuklarınızla iletişiminiz nasıl? Birlikte nasıl zaman geçiriyorsunuz, neler yapmaktan keyif alıyorsunuz beraber?

Benim de eşimin de yoğun bir iş hayatı olsa da çocuklarımız için mutlaka kaliteli bir paylaşım zamanımız oluyor. Can; 4 yaşında ve okula gidiyor, çok sosyal ve sevecen bir kişiliği var. Evde çoğu zaman onun kurguladığı senaryonun bir parçası oluyoruz ve onu seslendiriyoruz. Babasından ayrı benimle de günlük bir aktivite programı oluyor ve onu uyguluyoruz. Naz da henüz 7 aylık ama Can’ı müthiş bir hayranlıkla izliyor. Can’ın ifadesiyle Naz, dünyada en fazla abisini seviyor. Naz’ın da algılarını genişletmeye yönelik oyunlarımız oluyor ama ikinci çocuklar bence bu konuda son derece şanslılar.

Bu keyifli alışveriş gününde modaya değinmeden geçmeyelim.... Tarzınızı nasıl tanımlarsınız, gardırobunuzun vazgeçilmez parçaları nelerdir?

Spor-şık diyebiliriz. Son yıllarda; öncelikle rahat olmasına özellikle dikkat ediyorum sanırım. Önceleri, her gün topuklu ayakkabılar giyiyor, daha çok özen gösteriyordum ama artık kesinlikle rahat ve spor-şık dediğimiz tarzda giyiniyorum. Kullandığım aksesuar ve kıyafetler gün içindeki koşturmalarıma engel olmasın istiyorum. Gardırobumda mutlaka jean pantolonlar vardır. Mont ve ceketlerimde de yine spor kesimler ağırlıklıdır. Modayı tabii ki takip ediyorum ama çok popüler markaların ürünlerini birebir kombin yapmıyorum. Onun yerine çok farklı detaylar içeren kombinleri bir araya getirip bir bütün oluşturmayı daha keyifli buluyorum. Böylece daha özgün bir giyim tarzı yakalayabiliyorum. 

BOYNER Yelek: 169,90 TL Pantolon: 59,99 TL MAVİ JEANS Kazak: 99,99 TL Gömlek: 99,99 TL KAYRA Çanta: 239,95 TL BLACK PEPPER Bot: 379,90 TL

“Takipçilerimin %79’u kadın, %21’i erkek ve 25-34 yaş grubu açık ara önde…”


HOUSE OF CAMELLIA Pardesü: 399,99 TL NINE WEST Ayakkabı: 629 TL BEYMEN STUDIO Bluz: 245 TL Pantolon: 245 TL VAKKO Çanta: 845 TL

208


alışveriş - saat

Lüksün stiliniz tamamlamasına izin verin!

Üst segment saat markaları Campanola mağazalarında sizleri bekliyor...

Campanola PT6028ALB31331-1

AI1018SS002131-1

VRSCVAK020016

GCX10001G1S

CAR2A1WBA0703

VRSCVAJ060016

WAY131GBA0913

GCY16002L1


Köpeklerimizi Kış Soğuklarından Nasıl Korururuz

K

Vet.Hek.Kõp.Eğt.Uzm.Tarkan ÖZVARDAR bu ay köpeklerin kıș soğuklarını sağlıklı bir șekilde atlatmaları için yapılması gerekenleri anlatarak bizi aydınlatıyor.

ış mevsiminde havanın soğumasıyla birlikte bizler dahil tüm canlıların metabolizmaları soğukla mücadele için farklı bir işleyiş içerisine girer. Organizmanın soğukla mücadele edebilmesi için daha iyi beslenmeye, yağlanmaya, koruyucu kıyafetlere ve ısınmaya ihtiyacı vardır. Köpekler de kış aylarında metabolizmalarını farklılaştırarak soğukla mücadeleye adapte olmaya çalışırlar. İster evde yaşasın ister bahçede soğuk havaların başlamasıyla köpeklerimiz için yapılması gereken birçok şey vardır. Köpeklerde kışın yapılması gerekenleri şu şekilde sıralamak mümkündür: - Soğuktan korunmak köpeklerde de beslenmeyle direkt bağlantılıdır. Kış aylarında köpeğimizin besin çeşitlerini ve miktarlarını farklılaştırmak en önemli adımlardan biridir. Bu dönemde onları kalorisi ve yağı yüksek olan mamalarla beslemek, bu besinleri mümkünse ılık olarak vermek özellikle bahçede yaşayan köpekler için onların soğuğa olan dirençlerini arttırdığı gibi bağışık sistemlerini de kuvvetlendirir. - Vitamin, mineral destekleri ve özellikle somon yağı tabletleri ya da derin deniz balığı yağı tabletlerinin kullanılması köpeklerin bağışıklık sistem dayanıklılığını ciddi anlamda arttıracaktır. - Bahçe köpeklerinde kış mevsiminde en önemli şeylerin başında soğuktan onları koruyacak, kar ve yağmur yağışlarında sığınabilecekleri bir kulübelerinin olması gelir. Kulübenin izolasyonlu, köpeğin boyutlarına uygun, ne çok büyük ne de çok küçük olması, bahçe içerisinde doğru

konumlandırılmış olması, örneğin kuzeye bakmaması oldukça önemlidir. - Yaşlı ve yavru köpekler, genç ve yetişkin köpeklere göre; kısa kürklü köpekler de kalın ve sık kürklü köpeklere göre soğuğa daha az dirençlidirler. Bu nedenle soğuğa direnci düşük olabilecek köpeklerin gezintileri ya da bahçedeki muhafazaları esnasında onlara uygun köpek kıyafetlerinin kullanılması soğukla olan mücadelelerinde onlara konfor sağlayacaktır. - Özellikle kısa tüylü ve beyaz olan köpeklerde kar soğuklarında soğuk ısırmalarına bağlı yaşanan deri problemi ve yararlanmalarına dikkat etmek gerekir. Dogo argentino, dobermann, great dane gibi ırklarda bu olgulara özellikle dikkat edilmelidir. Bu ırkların aynı zamanda ışığa duyarlı(fotosensitif) deri ve göz yapısına sahip oldukları unutulmamalıdır. - Karda uzun yürüyüş ve egzersiz yaptırılan köpeklerin patilerinin soğuk yüzünden çatlama ve yarılmalarını engellemek üzere üretilmiş kremlerin gezinti ve egzersiz öncesinde kullanılması onları koruyacaktır. Ayrıca karlı ve buzlu havalarda ayaklarda oluşabilecek kesik ve yaralanmalara karşı küçük bir ilkyardım çantasını hazırda bulundurmak iyi olur. - Dondurucu soğuklarda dışarıda barındırılan köpeklerde içme sularının günde birkaç defa kontrol edilmesi, donmuş suların yenilenmesi, köpeklerin günlük su ihtiyacını karşılamak yönünden çok önemlidir. - İster evde beslensin ister dışarıda beslensin, kış aylarında köpeklerin asla tıraş edilmemesi gerekir.

advertorial

Vet.Hek.Köp.Eğt.Uzm. TARKAN ÖZVARDAR


- Özellikle bahçe köpeklerinde kış aylarında da tıpkı havaların güzel olduğu zamanlar gibi köpeklerin egzersizlerine devam etmek, onların metabolizmalarını hızlandırıp ısınmalarını sağlayacaktır. Onları hareketsiz bırakmak üşüme ihtimallerini arttırır. - Kış aylarında köpeklerin sık yıkanması kesinlikle tavsiye

edilmez. Yıkama işlemi onların üşütüp kolay hastalanmasına sebep olacak, aynı zamanda sık yıkama deri bütünlüğünü bozup soğuk direncini azaltacaktır. - Tabii ki sahipli ve kış bakımları yapılan köpeklerimizin dışında kışı sokaklarda atlatmak zorunda olan sahipsiz dostlarımız için de kış aylarında beslenme odakları oluşturmak, sığınabilecekleri barınaklar hazırlamak, onlar için taze su bırakmak, hasta, yaşlı ve yavrular için evlerimizin, garajlarımızın ve apartmanlarımızın kapılarını açarak sığınmalarını sağlamak, mahalle ve semtlerimizi koruyan sahipsiz dostlarımız için son derece önemlidir. Aynı şekilde sokak kedileri ve kuşlar için de buna benzer uygulamaları şekillendirdiğimiz takdirde kara kışı daha rahat atlatmalarına yardımcı olmuş oluruz.

Köpekler Bizden Ne İster? Vet.Hek.Kõp.Eğt.Uzm.Tarkan ÖZVARDAR köpeklerin mutlu olmak için sahiplerinden neler beklediklerini anlatıyor. Köpekler bizlerle olan diyalogları esnasında konuşamadıkları için isteklerini vücut dillerini kullanarak ve hareketleriyle anlatmaya çalışırlar. Köpeğin ne anlatmak istediğini anlayabilmek onların alışkanlık ve ihtiyaçlarını bilmeyi gerektirir.

Köpekler yakın dirsek teması isterler

Köpeğin mutlu olduğu yer, her zaman sahibinin yanıdır. Köpek sahibi olmak için geniş ve bahçeli bir ev sahibi olmayı bekliyor ya da böyle bir ortamı olmadığı için köpeğinizin mutsuz olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Köpeklerin konfor algısı sahiplerine endekslidir. Hiçbir köpek bu ev 2+1 ben bu evde oturmam demez...

Köpekler sahiple birlikte egzersiz yapmak isterler

Köpeklerin günlük rutinlerinde gezmek ve egzersiz yapmak önemlidir. Sahiple birlikte gezintiye çıkmak, interaktif oyunlar oynamak onların mental ve fiziksel ihtiyaçlarıdır.

Köpekler arkadaş edinmek isterler

Köpekler sosyal yapılanmaları kuvvetli canlılardır. İnsan ya da köpek olsun arkadaş edinmek ve onlarla vakit geçirmek onların çok sevdiği ve ihtiyaç duyduğu bir olgudur.

Köpekler sevilmek isterler

Köpekler insana yakın ve iç içe yaşayan bir canlı olarak sevilmek ve dokunulmaktan çok hoşlanırlar. Sahipleri tarafından uzun uzun okşanmak, sevilirken güzel sözler duymak onları çok mutlu eder.

Köpekler sahipleri tarafından ödüllendirilmek isterler

Köpekler sahiplerini memnun etmekten mutlu olurlar. Sahiple yapılan eğitim ve itaat çalışmaları esnasında alınan aferinler

ve onur verici dokunuşlar onları sonsuz mutlu edecektir.

Köpekler bakım ve beslenmelerini sahiplerinden beklerler Bize bağımlı yaşayan canlılar olarak köpeklerin iyi ve nitelikli beslenmeleri ve periyodik bakımları bizim sorumluluğumuzdadır. Bu ihtiyaçların optimalde karşılanmasını bizlerden beklerler.

Köpekler terk edilmemeyi isterler

Köpeğin terk edilme ve sahibinden ayrılma korkusu belki de hayatındaki en büyük endişedir. Sebebi ne olursa olsun terk edilmek bir köpeğin hayatındaki en büyük travmadır. Öyle ki terk edilen bazı köpeklerin yemek ve su içmek gibi temel ihtiyaçlarından bile vazgeçtikleri ispatlıdır.

Köpekler iyi bir lider ister

Onların sağlam hiyerarşik algılar üzerine kurulu bir dünyaları vardır. Bu düzen içerisinde iyi bir kılavuzları olmadığı taktirde uyum göstermeleri zor olur. Bu nedenle köpekler sahiplerinden iyi ve net bir kılavuzluk beklerler...

ANKARA CANINE COLLEGE Vet.Hek.Köp.Eğt.Uzm.Tarkan Özvardar / Köp. Eğt. Uzm. Murat Gümüş Oğulbey Serpmeleri, No: 342 Gölbaşı / ANKARA Tel: +90 532 426 91 63 www.ankaracaninecollege.com - www.kopekokulu.com - www.kopekkoleji.com - www.tarkanozvardar.com / tarkanozvardar


MAG Gurme içeriğimizin yeni sayısında ünlü restoranların ve sosyal medyada fenomen olmuș șeflerin gizli reçetelerini paylașırken, șık restoranların renkli davetlerinden keyifli anları da sizlerle bulușturuyoruz...

212



açılış

Tek Mekanda Üç Konsept Başkent’in eğlence anlayışına farklı bir bakış açısı kazandırma fikri ile yola çıkan “Yüz On Bir”, Ankara’nın önde gelen isimlerinin katıldığı görkemli bir açılış ile kapılarını araladı.

DUYGU - KIVILCIM ÇAYLI

214

ORÇUN SÖZEN

PINAR CANALP

Özenle hazırlanan menüleri ve şık dekorasyonu ile özel kutlamalara, iş yemeklerine ev sahipliği yapacak olan“Yüz On Bir”, iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katıldığı açılış partisi ile ses getirdi. Yüzü aşkın davetlinin katıldığı kokteylde “Yüz On Bir”in benzersiz menüsü konuklara tanıtıldı. Üç konseptin yer aldığı mekan ile ilgili açıklamalarda bulunan Yüz On Bir’in ortağı Orçun Sözen “Bu konsept ile eğlence anlayışının her adımını tek bir mekanda toparlamayı amaçlıyoruz. Bu sayede konuklarımız günlük yaşamın stresinden uzakta doyasıya vakit geçirme imkanı buluyor” dedi. 

ALİ MUSTAFA GÖKDAĞ

HAFİZE AYIK


SEZGİN ERDOĞAN, SELAKİ TIRAK

BARAN YAZICI

İREM - DERHAN ÖZYURT

MAG Pr’ın düzenlediği geceye bașkentin iș ve cemiyet hayatından çok sayıda seçkin isim katıldı.

REZZAN ANIK

BUKET KOÇER, ALP ÖNYÖRÜ

SEVGİ UZUN, ZUHAL TÜRKMEN


açılış

MECİT KOYDEMİR, ARZU DURAL

EMRAH ÜRER

ÖZDEN - ÜMİT BAYAR

Mekanın dekorasyonunu yakından inceleme imkanı bulan misafirler fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedi.

216

KEMAL - TUĞÇE İNAL

BEGÜM BİLGİÇ

NİLAY - ALİ YÜCEL


SERTAN BAȘOĞLU, YEȘİM YÜCEL

GÖNÜL - SEDAT TANIȘ

DENİZ DEMİRYÜREK

Dj performasıyla eğlenen konuklar gece boyunca keyifli dakikalar yașadı.

KUTLU TAMAY, ZEYNEP OKUTAN

ZÜHRA ÇINAR, SİNAN ESİN


açılış

AYLA GÖRGÜLÜ

MARIA - BURAK ÖZDEMİR

ELİF SU AKSU

Bașkentin sevilen çiftleri arasında yer alan Yeșim, Reha Tandoğan geceye birlikte katıldı. 218

İREM İNCULA, CEREN CAN

YEȘİM - REHA TANDOĞAN

PINAR DOĞAN


EDA AKIN

ERDEM ÇUHADAR, TUĞÇE UZUN

KEMAL ÖZDENDİR

Lezzetli ikramların sunulduğu davette konuklar Yüz On Bir’i yakından tanıma șansına sahip oldu. ÖZGÜR - SUNA AKSUNA

BERİL ÇAVUȘOĞLU

GÖKHAN - TUBA ÜSTÜN


La Ganita’nın Sahibi Kutay Bozkaya Ankara’ya getireceği yenilikleri ve fark yaratacak hizmetlerini anlatıyor...

advertorial

Etkinliği Dolu Dolu Lezzetleri Doyurucu


H

izmet sektörüne oldukça aşinayız. 10 yılı aşkın zamandır otomotiv, otelcilik ve inşaat sektörlerinde verdiğimiz hizmetleri bir adım ileriye taşımak ve bildiklerimizi çeşitlendirmek istedik. Aynı zamanda iyi bir gurme ve mutfağa çok meraklı biri olmamın sonucunda SK Grup bünyesinde bugüne kadar yaptığımız çalışmalara yenisini ekleyerek Ankara'nın tecrübeli işletmecilerinden İlker Kutlu ile yola çıkarak La Ganita’yı açtık... Yeni yerler keşfetmeye, farklı lezzetler tatmaya meraklıyımdır. Yeni bir isimle Ankara’ya giriş yapıyoruz. Hedefimiz; yenilik öncüsü ve Başkent efsanesi yeni bir isim olmak... Ankaralıların sevip, içine sindirip kendi büyüttükleri bir marka olmak istiyoruz. Kurumsal kimliğimiz ve geniş ürün yelpazemizle büyük bir kitleye hitap ediyoruz... Özel günlerinde; sıcak, keyifli bir ortamda bir araya gelmek isteyen Ankaralılar, Ankara’yı ziyaret edenler, bürokratlar, cemiyetin tanınmış isimleri, yabancı misyonlar, gençler ve çocuklarıyla birlikte vakit geçirmekten keyif alan aileler için bu mekanı oluşturduk. Dünya mutfağının özel lezzetlerini çok geniş, sıcak ve ferah bir ortamda misafirlerimize sunuyoruz... Hizmet anlayışımız insan odaklı... Uzun yıllardır farklı sektörlerde edindiğimiz tecrübelerimizi

deneyimli ekibimizle Başkentliler’in hizmetine sunuyoruz. Misafirlerimizin La Ganita’ya gelmek için hep bir nedeni olmalı... Bu yüzden, kadın misafirlerimiz için hafta içi her gün çay saatimiz, küçük misafirlerimiz için 0-6 yaş arası ve 6-12 yaş arasına özel olarak çocuk gelişim uzmanları eşliğinde iki farklı çocuk oyun salonumuz, özel toplantılar için de VIP salonumuz bulunmaktadır. Küçük misafirlerimiz oyun salonunda eğlenirken aileleri masalarında bizim sunacağımız tabletlerden çocuklarını gönül rahatlığıyla izleyebilirler. Vale hizmeti, catering hizmeti, baby shower, doğum günü organizasyon düzenlemeleri ve tüm bunların yanında her hafta sonu canlı müzik eşliğinde hizmetler veriyoruz. Pazar günlerine açık büfe brunch, alakart menüsü, tatlı ve pasta büfemiz ile imzamızı atıyoruz... Tatlı çeşitlerimizle adeta tatlıyı sanata dönüştürüyoruz... Pasta süslemelerimiz güzel sanatlar heykeltıraş bölümü mezunu iki arkadaşımızın ellerinden çıkıyor. Özel günler için konsept pastalarımız da butik pasta tasarımcısı tarafından hazırlanmaktadır. Light ürünlerimizde ise; Diyetisyen Nihal Tuncer ile çalıştık. Ferah ve sıcak bir ortam oluşturduğumuz kış bahçemize de sizleri bekliyoruz... 


davet

Filistin Caddesi Yeniden Hayat Buluyor YALIN YAZGAN, PINAR ALACALI

Filistin Caddesi’nde bulunan B’corner Lounge MAG PR tarafından düzenlenen görkemli bir geceyle Ankara’da açıldı. Ankara sosyal yaşamının önde gelen isimleri B’corner açılışında buluştu. Açılışa birbirinden şık kıyafetler ile katılan davetliler, B’corner ikramları ile menünün tadına bakarken DJ performansı eşliğinde eğlenceli bir akşam geçirdi. Özenle hazırlanan lezzetleri ve şık dekorasyonu ile özel kutlamalarla iş yemeklerine ev sahipliği yapacak olan B’corner Lounge, iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katıldığı açılış partisi ile ses getirdi. Yüzü aşkın davetlinin katıldığı açılışta davetliler, doyasıya eğlenme şansına sahip oldu. Haftanın dört günü farklı konseptleriyle müzik severleri eğlence ile buluşturan B’corner Lounge, özel sürprizleriyle de fark yaratıyor. 

222

BATU SAFİ, GÖKHAN ARDAHANLI

REYHAN ERZURUMDAĞ

DEMET - TOYGUN ONGUN


BARAN YAZICI

ZEYNEP OKUTAN, KUTLU TAMAY

KADRİYE CİRİTCİ

ALİ ALPHAN ALPAT

NEZİH ALLIOĞLU

Ankara’nın en gözde caddesi Filistin’de yer alan B’corner Lounge, dünya mutfaklarını bulușturan menüsü, farklı konseptleri ve kokteylleriyle lezzet ve eğlence tutkunlarını bekliyor.

BEGÜM AKIȘ

EMRE - EBRU TUYGUN

FUNDA BEKİȘOĞLU


davet

MERVE YILDIZ, PINAR GÜNSEVEN

SAİT ÜRÜNLÜ

SEREN- HÜLYA AKMAN

TUĞBA ÖZBAL

Ankara’nın lezzet ve eğlence anlayıșını değiștiren B’corner, Ankara cemiyet ve iș dünyasının yoğun ilgi gösterdiği açılıșta konuklarını ağırladı. 224

NACİ - FİLİZ DAĞ YILMAZ

SERKAN - ECE GÜLEÇ

ENDER SEVGİ - BAHADIR GÜLTEKİN


HAFİZE AYIK

DORUK - CEREN ORHON

SERRA ER

TUĞÇE BAKKAL SAFİ

NESLİHAN - KAMİL UZEL

AYȘE, ZEYNEP BARUTÇU

BEGÜM BİLGİÇ

SERHAT SUSANTEZ


davet

RÜYA - ALPER ÖZEN

HÜSEYİN - NARİN KAFKAS

AYȘEGÜL AYGÜN

B’corner Lounge, iș ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin katıldığı açılıș partisi ile Bașkent’e ses getirdi. 226

PINAR GÜRER

HANDAN BANU ÖZTÜRK

YAȘAR ECER, CANSU AKPINAR

BAHAR - ÜMİT ÖZÇELİK


IRMAK - OKAY SADAY

ELİF SU AKSU

ÖZGÜR - MİRAY ÖZEN

lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook

ASLI YILDIRIM

ÇİSİL BUDAK

EBRU - AYDIN KOÇAK

MELTEM AKȘİN


Sıcak ve Samimi Bir Buluşma Noktası Ekranların sevilen yüzlerinden Ceren Akdağ mesleki serüveninde çok farklı tecrübeleri olmuș olsa da içindeki yemek yapma tutkusuna karșı koyamamıș... Ortağı Emir Gözüsulu ile birlikte șeflik eğitimi aldıktan sonra Nișantașı’nda samimi bir mekan yaratarak Jerry’s’i açmaya karar vermiș... Bir yandan özel lezzetlerini tadarken bir yandan da keyifli hikayelerini dinliyoruz...

E

kranların tanınmış yüzlerinden biri iken mutfağa girmeye nasıl karar verdiniz?

Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünü bitirdim. Ama yemek hep tutkum vardı. Hatta okurken çok bilinen bir restoranda mutfağı öğrenmek için bir yaz boyunca aşçı yamaklığı bile yaptım. Hep dileğim şefliğini yaptığım bir mekanım olmasıydı. En son TRT’ye yaptığım “Elçiye Zeval Olmaz” programında, Ankara’da büyükelçilerin rezidanslarında ülkelerini, kültürlerini, alışkanlıklarını konuşup

228

sonra da geleneksel yemeklerini yapmak üzere mutfağa geçiyorduk. Ve bu sayede dünyanın birçok ülkesinden değişik pişirme yöntemlerini, farklı soslar yapmayı öğrendim. Çeşitler çoğaldıkça bunları herkesle paylaşmak istedim. Önce evde davetler verdim, arkadaşlarıma yaptım. Yetmeyince profesyonel olmaya karar verdim. Ve ortağım Emir Gözüsulu ile birlikte şeflik eğitimi aldık. Öğrendiğim dünya yemeklerini soslara dönüştürüp kendi özel reçetelerimizi yarattık. Ekranda konuklarımı ağırlıyorum, mutfağımda da misafirlerimizi. Ekran da yaratıcılık ister, aynı mutfak gibi.


Konseptinizi oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz?

Yurt dışında zevkle yediğimiz farklı hot dog’lardan yola çıktık öncelikle. Ve Jerry’s’de yenilen her şeyin buraya özel olmasını istedik. Sıcak, samimi ve buluşma noktası olması önemliydi. Dekorasyonda mimarlarımız Berrin Gürgenci Yıldız ve Zerrin Gürgenci ile canlı renkler, grafitiler üzerinde durduk. Mekanın küçük olması ve açık mutfak nedeniyle her noktasını değerlendirdik. Eğlenceli ve yaşayan bir mekan olması listemizde ilk sırada yer aldı. Menüyü oluştururken içerikle beraber sunumlar da fark yaratmalıydı. Sıradan olmamak ve şaşırtmak başlıca hedefimizdi. Bunu da başardığımızı düşünüyorum. Nişantaşı’nda oturmanın da avantajını kullanarak burada arayıp da bulamadıklarımızı bir araya getirerek tüketici gözüyle yarattık her şeyi.

Ürün yelpazenizden biraz bahseder misiniz?

deneyip hoşumuza giderse farklı kültürlerin yemekleri o zaman bizim için klasik olabiliyor. Yani alışkanlıklarımızı seviyoruz. Çocukluk alışkanlıklarımız mesela önem taşıyor. Goralı’yı ve Patso’yu özleyenler hemen onlara yöneliyor. Fakat bizim alışkanlıklarımız yıkılmayacak derecede değil. Yani, yeni tatlara açığız. Bunun en güzel örneklerini Jerry’s’de yaşıyoruz. Meksika fasulyeli ranchero ve ananaslı, acı soslu Kolombiya hot dog tarifimiz en çok satan ürünümüz.

Üç farklı tarz buluyor: Hot dog’lar, sandviçler ve yumurta çeşitleri. Sosislilerde, özellikle Güney Amerika yemeklerinden yola çıkarak yarattığımız soslar var ve tabii goralı, coleslaw salatası gibi klasiklere de kattığımız yorumlamalar var. Sandviçlerde ise, et tercih etmeyenleri de düşünerek avokadolu, beyaz peynirli çeşitlere yer verdik. Çırpılmış yumurtalarımızda da otlu, İspanyol ve peynirli seçenekler hem protein severlerin hem de sporcuların gözdesi. Bizim için her şeyin günlük olması büyük önem taşıyor. Sosları günlük hazırlıyoruz ve ekmeklerimiz de bizim verdiğimiz reçeteyle her sabah fırından geliyor. Kahvelerimiz ise, yine butik bir kahveciden özel çekirdeklerden haftalık olarak geliyor. Ve hayvan dostu olduğunu ısrarla belirtmek istediğim mekanımızda, aylık kahve cirolarının %10’u ile sokak hayvanlarına mama alıyoruz. Pati Food sitesinden Türkiye’nin herhangi bir yerinde sokaktaki hayvanları besleyen ve tek başına yetemeyenlere mamaları gönderiyoruz. Hayvan severleri ve köpekleriyle mekanlara girmeyi özleyenleri de bekliyoruz.

Dünyada en çok sevdiğiniz mutfak hangisi?

Türklerin yeme-içme kültürünü nasıl özetlersiniz?

Topaz, Sunset, Duble Meze, Cheff Meze, Lacivert, Banyan, Sur Balık, Arnavutköy Balık, Ioki, Cortiletto Pizza, Filibe Köftecisi ve Fasuli

Geleneksel yemeklerimizden vazgeçmek zor bizim için. Denemeyi seviyoruz fakat, ilk tercihimiz, bildiğimiz damak tadı. Çünkü onu yapan, diğerlerini de iyi yapar diye düşünüyoruz. Ama bir kez

Güney Amerika. Mutfaklarını çok yaratıcı buluyorum. Soslar vazgeçilmezim. Acıya çok dayanıklı olmasam da coğrafyalarında yetişen ürünleri yemeklerinde farklı şekilde kullanıyorlar. Tatlı, ekşi ve acının aynı tenceredeki uyumu ilgimi çekiyor. Uzak Doğu’nun ise, pişirme yöntemleri ilgimi çekiyor. Hem sağlık hem de lezzet yönünden öne çıkıyor.

İstanbul’da en çok beğendiğiniz restoranlar hangileri?

Jerry’s ile ilgili yeni projeleriniz var mı? Şubeleşmek veya yurt dışına açılmak gibi düşünceleriniz var mı?

Nişantaşı’nda açmamızın sebebi, hem bölgeyi çok iyi bilmemizden hem de yeniliğe açık olmasındandı. Jerry’s’in açılmasıyla birlikte bahsettiğiniz teklifler çok geldi. İlk 4 ay gelen teklifleri değerlendirdik. İstanbul’da birçok semtten şube teklifi geliyor. Ankara da yine aynı şekilde sırada yer alıyor. Ancak bir sürpriz yapıp yurt dışında ikinci şubeyi açabiliriz. Kasım ayında değerlendirmek üzere gidiyoruz. Fizibilite çalışması önem taşıyor. 2017 ile birlikte yeni Jerry’s’ler için adım atabiliriz.

Yeme-içme sektöründe neredeyse her gün yeni mekanlar açılırken başarılı olmak ve bir adım öne çıkmak için neler yapmak gerekiyor?

Gıda sektöründe, özen ve samimiyet önem taşıyor. Yaptığınız yemeğe, dekorasyona özen göstermek... Hem göze hem de damağa hizmet ediyorsunuz sonuçta. Mesela dünyanın en basit fast-food yiyeceklerinden biri olarak geçen tost veya sahanda yumurta satarsınız zengin olursunuz, namınız her yerde duyulur. Nasıl mı? Mutfak matematiği ile. Taze tost ekmeğinizin reçetesine göre kaliteli peynirinizi seçersiniz. Yumurtayı servis ederken kullandığınız sahanın farklılığı hem lezzetini arttırır hem de tüketicinin aklında kalır. Veya çok bütçe ayırmadan yaptığınız dekorasyon, insanların iştahını açarak sizi rakiplerinizden bir adım öne çıkarır. Belki de ev yapımı limonatanızın içine portakal kabuğu rendeleyerek kokusuyla bile küçük farklılıklar yaratırsınız. Her şey sevmekle başlıyor. Mutfağı severseniz, yaratıcı fikirlerinizi kullanmaktan çekinmezseniz öne çıkarsınız. Samimiyet ise, yaptığınız işe güvenmekle başlıyor. Ne sattığını bilmeden sadece ukalalıkla iş yapmaya çalışanların hiç şansı yok. Tabii bir de yarattığınız mekanı nerede açtığınız önemli. Doğru lokasyon birinci kural. Bu nedenle hızlı şubeleşmek ve düşünmeden verilen kararlar en yanlış adımlar... 


MEDIA • EVENTS • COMMUNICATIONS bilgi@magpr.com.tr - www.magpr.com.tr


Adres: Muhsin Yazıcıoğlu Cad. No:39/4-5 (F) Çukurambar /ANKARA Tel: 0321 438 55 55


Yeni Bir Lezzet Kapısı M'eat Misafirlerini Çankaya’da özel lezzetlerle bulușturan Meat Ankara’nın Sahibi Can Meriç mutfak yolculuğunu bizlerle paylașıyor...

232


M

utfak merakınız nasıl doğdu ve nasıl gelişti firmanızın serüveni?

Mutfak tutkum aslında lise hayatımda başladı. Anadolu Meslek Lisesi mutfak mezunuyum. İki sene Ankara Sheraton Otel’de staj eğitimi aldım. Yaklaşık 13 sene ailemle birlikte balık restoranı işlettim. Şu an yolun başında sayılırız, hiçbir şey bilmiyorum diyebilirim, çünkü mutfak gerçekten sonu olmayan bir yer.

Meat’in konseptini oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz?

Yeni konseptimizi oluştururken bugüne kadar gördüklerimden ve uğradığım mekanlardan yola çıkarak kendimce tasarladım. Kaliteyi yüksek, fiyatı minimumda hizmet vermeyi hedefliyoruz.

Ürün yelpazenizden biraz bahseder misiniz? Menünüzü oluştururken hangi mutfaklara yer verdiniz?

Ürün yelpazemiz Osmanlı mutfağı ve Türk mutfağı üzerine. Keşkek üzerine haşlanmış kuzu inciği, el açması mantı, etli yaprak sarma, mevsimine göre pazı sarma, ızgara bonfile, pirzola, köfte ve her sabah mercimek, brokoli gibi taze çorbalarımız mevcut.

Dünyada en çok sevdiğiniz mutfak ve yurt dışında örnek gösterebileceğiniz restoranlar hangileri? Dünyada en çok sevdiğim mutfak ise, yine Türk ve Osmanlı mutfağı. Ayrıca balığı da çok seviyorum. Hatta balığın mutfağı yoktur, çiğ bile yiyoruz.

Sektördeki diğer firmalardan farklı yönleriniz ve öne çıktığınız özelliklerinizi nasıl özetlersiniz?

Başta da dediğim gibi iyi ve kaliteli ürünü daha uygun fiyatlarla misafirlerimize sunuyoruz. Diğer firmalardan farkımız belki bu olabilir. 

Sancak Mahallesi Ukrayna Caddesi No: 7/A Çankaya - Ankara www.meat.com.tr (0312) 491 63 28 - (0312) 490 63 28


davet

Harvey Nichols MAG Lounge’da Dörtlü Kutlama Başkent’in gözde mekanlarından Harvey Nichols MAG Lounge keyifli bir doğum günü kutlamasına ev sahipliği yaptı.

BENAL AYNA, AKYA GENÇLER, AYNAZ ÖZKAȘIKCI, TUĞÇE İNAL

234

Ankara cemiyetinin sevilen isimlerinden Akya Gençler, Aynaz Özkaşıkcı, Benal Ayna ve Tuğçe İnal hep birlikte doğum günlerini kutladı. Yakın arkadaşlarının katıldığı kutlama, keyifli sohbetler eşliğinde samimi bir şekilde sürdü. Bu arada arkadaşlar; kendilerine hediye edilen ve üzerinde anlamlı mesaj taşıyan t-shirt’leriyle de poz vermeyi ihmal etmediler. 

BERİL ÇAVUȘOĞLU, AKYA GENÇLER, AYNAZ ÖZKAȘIKCI, BENAL AYNA, ZEYNEP BABACAN, FİGEN TURHAN, TUĞÇE İNAL



Bu Mutfakta Sağlık Var Sağlıklı ve lezzetli yemek, içmek isteyenlere adanmıș, doğal yașam kültüründen esinlenerek, farklı tasarım üsluplarından beslenen, çevresine duyarlı, özgün ve ilham verici bir deneyim vaat eden, amatör ruh ile çalıșan, ișine sevdalı bir ekibin atölyesinden çıkan bir yașam tarzı olan Plus Kitchen’ı, Garaj Gıda Marka Müdürü Günsu Erbek’ten dinliyoruz...

P

lus Kitchen’ın başarı serüvenini sizden dinleyebilir miyiz? Böyle bir marka yaratma fikri nasıl doğdu?

Plus Kitchen, içinde farklı uzmanlıklar barındıran Garaj Gıda tarafından, yeme içme sektörü ile alakalı uzun araştırmalar ve beyin fırtınaları sonucunda yaratıldı. Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve çevreye duyarlılık konularına büyük önem veriyoruz. Bundan dolayı konseptimizi oluştururken hayata değer katan birçok olguyu içinde barındırmaya gayret gösterdik. Bu düşünceden hareketle mağaza konseptimizi oluşturduk.

İş yaşamınızda daha önce hangi sektörlerde çalıştınız? Bu sektörle sizi buluşturan ne oldu?

Üniversiteden mezun olduktan sonra organizasyon ve etkinlik ajanslarında görev aldım, sonrasında kurumsal bir firmada çalışırken yolum Plus Kitchen’la kesişti. Bana göre yiyecek/içecek sektörü de organizasyon dünyasının bir parçası… Plus Kitchen’ın başarısına o zamandan inanmış olduğum için bu aileye katıldım.

236

Şirketimizin 4 ortağının da daha önce f&b sektöründen gelmesi, deneyimlerini her daim bizlere aktarma çabası beni markaya en çok bağlayan etken oldu.

Marka kimliğinizi oluştururken en çok önem verdiğiniz detaylar neler oldu?

Sağlıklı yaşam, sağlıklı beslenme ve çevreye duyarlılık konularına büyük önem veriyoruz. Konseptimizi oluştururken de bunu vurgulayacak detaylara dikkat ettik. Örneğin; yemek sunumlarımızı besinlere olumsuz etkileri bulunmayan ve doğaya duyarlı cam kavanozlarımız ile geri dönüşümden elde ettiğimiz ahşap kasalarda yapıyoruz. Sadece renk tonlarını belirlemede değil, marka oluşturma sürecinde de doğadan aldığımız ilhamla ilerledik. Ağırlıklı olarak turkuaz tonlarını kullanıyor olmamız genç ve dinamik bir marka olduğumuzu vurgulamak açısından önemliydi.

Bu yolculuğa çıkarken belirlediğiniz hedef neydi? Şu an o hedefe ulaştınız mı? Bu yolcuğa çıkarken Plus Kitchen olarak daha çok insana dokunmayı ve çevreye duyarlılık bilincini daha çok insana


anlatmayı hedefliyorduk. Şu an için İstanbul’daki birçok evin mutfak dolaplarında kavanozlarımızın yer alması bu hedefe yaklaştığımızı gösteriyor.

Ürün yelpazenizden biraz bahseder misiniz?

Sağlıklı olan ve çevreye duyarlı her türlü ürünü şubelerimizde bulabilirsiniz. Sadece yemek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi de satıyoruz. Bu yüzden kullandığımız masa ve sandalyeden tutun da yemek servislerine kadar her şeyin sağlıklı ve çevreye duyarlı olmasına gayret gösteriyoruz. Yemeklerimiz her damak zevkine hitap edecek şekilde hazırlanıyor. Tatlı ve içeceklerimizde asla şeker kullanmıyoruz. Şekersiz aşure, chia pudding ve muhallebili irmik helvası şekersiz tatlılarımızdan sadece birkaçı… Wraplerden sandviçlere, kurutulmuş meyveden mezelere kadar oldukça zengin bir menüye sahibiz. Tahıllı, kinoalı, bonfileli, keçi peynirli ve ton balıklı birçok farklı tatta salata çeşidmiz var. Bunların dışında 5 şubemizde, haftanın her günü özel reçetelerle hazırlanan sabah, öğle ve akşam olmak üzere 3 öğün ev yemeği çıkarıyoruz.

Müşterilerinizin gönlünü çalan cam kavanoz fikri nasıl ortaya çıktı?

Sağlıklı yaşam felsefesini müşterilerimize benimsetmek istiyorduk ve bunu vurgulamak için de misafirlerimize servis ettiğimiz her şeyi, besinlere olumsuz etkileri olmayan ve doğaya duyarlı cam kavanozlarımızla sunma fikrini bulduk. Bunun yanı sıra yine sağlıklı yaşam felsefemizin misafirlerimizin aklında yer etmesini istediğimiz için, kavanozlu ürün alan misafirlerimize kavanozları hediye ettik.

Hedef kitlenizi daha yoğun olarak kimler oluşturuyor?

Hedef kitlemiz 7’den 70’e herkes aslında. Ama öncelikli olarak sağlıklı beslenmek isteyen ve ne yediğini önemseyen insanların yoğun olduğu bir kitlemiz var. Sporcular, çocuklu aileler, öğle yemeklerinde yorucu gıdalardan kaçınan beyaz yakalı çalışanlar başlıca misafir profilimiz.

Sağlıklı bir mutfağın olmazsa olmaz koşulu ve vazgeçilemez gıdaları nelerdir?

Sağlıklı bir mutfağın olmazsa olmazı kesinlikle kullanılan ürünlerin mevsiminde ürünler olmasıdır. Bizim mutfakta en çok dikkat ettiğimiz husus bu. Onun dışında birçok tatlımızda ve ürünümüzde şeker kullanmaktan kaçınıyoruz. Fark yarattığınız ve öne çıktığınız yönlerinizi özetlemenizi istersek... Plus Kitchen olarak zanaat işlerini ve bu işlerin ustalarını çok önemsiyoruz. O nedenle, misafirlerimize satışa sunduğumuz ürünler hep bir zanaatkarın elinden çıkıyor. Fabrikasyon ürünlerdense el emeği ile hayat bulan ürünleri tercih ediyoruz. En çok dikkat ettiğimiz konulardan birisi de; sevgiyi insanlarla paylaşabilmek. Samimi olmak, Plus deneyimini misafirlerimize içtenlikle sunabilmek bizim için çok önemli. Fark yaratan bir marka olmamızın sebebi de; profesyonel bir iş ortaya koyarken, amatör ruhumuzun verdiği duygularımızı dışarıda bırakmıyor olmamız...

Sağlık mutfağı konsepti üzerine firma kurmak oldukça yaygınlaştı... Bu alanda başarıyı yakalamak için yapılması gerekenler neler?

Bu alanda başarılı olabilmek için gerçekten sağlıklı bir mutfağa sahip olmanız gerekiyor. Sadece konsept, bu işte başarılı olmanız için yetmiyor. Sizi tercih eden kişilere bu anlamda en doğru hizmeti vermek başarıyı yakalamanın en önemli hem de en basit yolu… 




Tarihi Yarımada Manzarasıyla Buluşan Özel Tatlar Çocukluk yıllarından beri mutfağın içinde olan iki kardeș... Gazi ve Bilal Ateș kardeșler... Șef unvanlarını aldıktan sonra çeșitli restoranlarda çalıșarak dokundukları her reçeteyi modernize ederek yarattıkları farkı kendi restoranlarını açarak taçlandırıyorlar... İște Chef Mezze’nin muhteșem manzarası eșliğindeki muhteșem tatları...

240


utfak tutkunuz ne zaman başladı ve nasıl gelişti bu lezzetli yolculuk?

Çıraklıktan yetiştik. İlk şef unvanımızı da 1994 yılında İtalyan Restoranı Bice’de aldık ve geliştirdik. Mesela, hiçbir reçeteyi olduğu gibi bırakmadık, modernize ettik. Bizi Ateş kardeşler yapan özelliğimiz bu oldu.

Chef Mezze’nin konseptini oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz?

Söylediğimiz gibi, biz İki şef kardeşiz. Bunca yıldır farklı firmalarda beraber çalıştık. Kendimizi yeterli gördüğümüz zaman ise; “Artık kendi mekanımızı açabiliriz” dedik. İsmimiz de buradan geliyor. Uzmanlık alanımız olan meze ile şefliğimizi konuşturduk. Eski meyhane kültürünü günümüze uyarlayıp modernize ettik.

Ürün yelpazenizden biraz bahseder misiniz? Menünüzü oluştururken hangi mutfaklara yer verdiniz?

Menümüz, Girit Mutfağı ve Lübnan Mutfağı ağırlıklıdır. Bunca yıldır gezdiğimiz gördüğümüz yerlerden aldığımız reçeteleri deneyimlerimizle birleştirip modernize ederek sunuyoruz. 40 çeşit mezeden oluşan menümüzün yanında haftalık olarak özel tatlara da yer verdiğimiz bir meze barımız bulunuyor. Bunun dışında; salatalar, ara sıcaklar, et ve balık ana yemek bölümü ve makarna-risotto-paella bölümlerimiz bulunuyor. Meyhane tatlılarımız ise menü dışında değişkenlik gösteriyor.

Türklerin yeme-içme kültürünü nasıl özetlersiniz?

Türk mutfağı artık dünya mutfağı kategorisine girmiş bulunuyor. Bunun nedeni; herkesin damak tadına hitap edecek şekilde uyarlanmaya başlanmış olması... Türk yeme-içme kültürü de bu değerlendirmelerin içinde yer almaya başladı ve insanlar artık yediklerini bilerek ve hissederek yemeye başladılar. Bu güzel bir başlangıç.

Dünyada en çok sevdiğiniz mutfak ve yurt dışında örnek gösterebileceğiniz restoranlar hangileri? Gazi: Ben Girit mutfağını çok beğenirim. Dünyada en çok beğendiğim restoran ise; Londra’daki Ottolenghi’dir. Bilal: Orta Doğu mutfağı en çok beğendiğim mutfak.

Sektördeki diğer firmalardan farklı yönlerinizi ve

öne çıktığınız özelliklerinizi nasıl özetlersiniz?

Başta ürün kalitemiz... Zaten bunu girişte de gördüğünüz, kullandığımız ürünlerin olduğu pazardan anlayabilirsiniz. Meze çeşidimizin fazlalığı da tartışılmaz diye düşünüyoruz.

Yakın dönemde yeni projeleriniz olacak mı? Sürpriz diyelim... Çok yakında göreceksiniz.

Özel bir tarifinizin reçetesini bizimle paylaşır mısınız?

Bizim gibi yapabilir misiniz bilemem ama elbette paylaşırız...

Patlıcan Mutabbel Malzemeler • • • • • • •

200 gr tahin 1 kg patlıcan 350 gr yoğurt 5 gr kimyon Limon suyu Tuz Karabiber

Yapılışı

1 kg patlıcan orta ateşte közlenir. Közlenen patlıcan taneli olacak şekilde bıçak yardımıyla ezilir. Ezilen patlıcana kimyon, limon suyu, tuz ve karabiber eklendikten sonra çırpılmış tahin ve yoğurt eklenir. Hazırladığınız mutabbele iştah açıcı bir görüntü katmak için düz bir tabakta havuz oluşturacak şekilde ortasını açtıktan sonra biraz zeytinyağı ve nar taneleri ile süsleyin. Yeşil toz fıstık serperek renk


davet

Başkentliler Kahvaltıda Buluştu GİZEM KAMÇIOĞLU, FÜSUN DEMİRKÖK

Başkent’in en şık otelleri arasında yer alan Pelops Butik Otel, Ankara’nın birbirinden seçkin isimlerini keyifli bir kahvaltıda buluşturdu. Şık kahvaltının ev sahipliğini üstlenen Gizem Kamçıoğlu gelen konuklarla tek tek ilgilenip uzun uzun sohbet etti. Görkemli kahvaltıya katılan konuklar bol bol fotoğraf çektirip güneşli havanın tadını çıkardı. Canlı müziğin de tadını çıkaran misafirler Pazar gününe keyifli başladı. 

ÇINAR, IRMAK KIRAL, ARİFE ERTÜRK

HÜSEYİN - MERVE KAMAN

FİRDEVS KAMAN


“Anadolu Mutfağından Yöresel Lezzetler” Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi No: 17/1 Çukurambar / ANKARA

0312 284 24 94


Dünya Kültürlerini Buluşturan Mutfak

Mutfak tutkunuz ne zaman başladı ve nasıl gelişti bu lezzetli yolculuk?

Mutfak serüvenim okuduğum okulun staj dönemi ile başladı... Sonra, mutfağın o kokusunu ve atmosferini hiç bırakamadım. İşe her gün aynı heyecan ve enerji ile geliyorum. Otel misafirlerimize yeni tatları sunmak ve eşsiz mutfak deneyimleri yaşatmak beni çok mutlu ediyor.

Marriott ile yollarınız nasıl kesişti?

Yıllar önce beraber çalıştığım şefin tavsiyesi üzerine ben de JW Marriott Ankara ekibine katılma fırsatı buldum. JW Marriott ailesinin üyesi olduğum için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Marriott mutfağının yeni konseptini oluştururken neleri göz önünde bulundurdunuz?

JW Marriott markası olarak, sağlıklı yaşam konseptine büyük önem veriyoruz ve bunu her alanda uygulamaya gayret ediyoruz. Ben de bu wellness konseptini benimseyerek mutfağıma yansıtıyorum. Örneğin, otelimizin ana restoranı olan Fires & Flavors’da açık büfe öğle yemeklerinde “sağlıklı öğle yemeği” konseptini uyguladık.

Ürün yelpazesinden biraz bahseder misiniz?

Otelimizin çok geniş bir misafir portföyü mevcut. Farklı ülkelerden ve farklı kültürlerden insanları ağırladığımız için herkese hitap edebilecek ürünleri tercih ediyorum. Ayrıca, kendi kültürümüzü tanıtmak için de menümüzde geleneksel Türk yemeklerine özellikle yer veriyorum.

Menünüzü oluştururken hangi mutfaklara yer verdiniz?

Popüler dünya mutfaklarından Thai, Endonezya, Hint, Arap ve Türk mutfaklarından seçkin örneklerimiz mevcut. Misafirlerimize otantik lezzetleri sunabilmek için bünyemizde 3 yabancı uyruklu mutfak şefimiz var.

Türklerin yeme-içme kültürünü nasıl özetlersiniz?

Türk mutfağı hiç tartışmasız, dünyanın en zengin mutfaklarından biri... Türkler’in tarih boyunca yaşadıkları coğrafya ve bu coğrafyanın sunduğu malzemeler, geniş mutfak kültürünün oluşmasında büyük katkı sağlamıştır. Türk mutfağı, çeşit zenginliği ve damak tadına uygunluk yönünden olduğu kadar birçok yemek ve yiyecek türü ile sağlıklı ve dengeli beslenmeye de kaynaklık edebilecek örnekleri barındırmaktadır. Ayrıca, çok misafirperver bir millet olduğumuz için, sofralarımızın zenginliği herkes tarafından bilinir.

Dünyada en çok sevdiğiniz mutfak ve yurt dışında örnek gösterebileceğiniz restoranlar hangileri? En çok Thai mutfağını seviyorum. Thai mutfağı dünyanın en büyük açık hava mutfağı olarak bilinir, tüm yemekler genelde sokakta pişirilir. En sevdiğim restoran; Phuket’te bulunan BLUE ELEPHANT. Bunun dışında, Almanya’daki HASIR restoranın da

bizim mutfağımızı iyi temsil ettiğini düşünüyorum.

Sektördeki diğer firmalardan farklı yönlerinizi ve öne çıktığınız özelliklerinizi nasıl özetlersiniz?

Marriott International’ın felsefesi: Çalışanlarınızı memnun edin ve onlar da misafirlerini memnun etsin. Bence başarımızın sırrı sabahları işine severek gelen insanlar.

Yakın dönemde yeni projeleriniz olacak mı?

Tabii ki. Şu an otelimizin ana restoranı olan Fires & Flavors’da hafta içi her gün misafirlerimize sağlıklı öğle büfesini sunuyoruz, büfemizin en büyük özelliği Ankara’nın en geniş salata barının olması. Cuma ve Cumartesi günleri ise, 19:00-22:00 saatleri arası balık gecelerimiz devam ediyor. Pazar günleri saat 11:00-14:00 arası geç kahvaltı için misafirlerimizi bekliyoruz, ayrıca Cumartesi günleri JW Lounge’da saat 14:00-17:00 arası zengin çikolata büfesi ile çay saatimiz devam ediyor. 24 Kasım’da geleneksel Şükran Günü yemeğimiz olacak. Bunların dışında yeni proje çalışmalarımız devam ediyor. Değişik dolgularla hazırlanmış tatlı ve tuzlu ekleri Ankaralılara tanıtmaya hazırlanıyoruz. Son olarak, otelimizin spa bölümünde sunulmak üzere diyetisyen eşliğinde hazırlanan sağlıklı atıştırmalıklar menüsü üzerine çalışmalarımız sürüyor.

Özel bir tarifinizi bizimle paylaşır mısınız?

Memnuniyetle. Sizinle paylaşmak istediğim yemek tarifi evde kolayca hazırlayabileceğiniz Thai mutfağından

Hindistan Cevizi Sütlü Tavuk Çorbası Malzemeler: • • • • • • • • • •

Sarımsak, Kuru soğan, Kuru kırmızı Şili biberi, Taze zencefill, Zerdeçal, Hindistan cevizi sütü, Tavuk suyu, Tavuk göğsü, Tuz, Karabiber.

Servis için; •

Tatlı turşu çeşitleri.

Yapılışı:

Soğan, sarımsak, ıslatılmış kuru kırmızı Şili biberi iyice sotelenir ve tavuk suyu eklenerek iyice kaynatılır. Özleştikten sonra blenderdan geçirilip tavuk göğsü eklenir ve tavuklar pişene kadar kaynatılır. Çorba tatlı turşu ile servis edilir. Afiyet olsun. 

advertorial

İSMAİL KAYGUSUZ

JW Marriott Ankara bünyesine Ocak 2016'da Executive Sous Chef olarak katılan İsmail Kaygusuz 2016 yılının Ekim ayında Executive Chef pozisyonuna yükseldi... JW Marriott Ankara misafirlerini eșsiz tatlarla bulușturan șef mutfak sırlarını MAG okurlarıyla paylașıyor.



davet

Çayın Aroma Yolculuğu Dr. Tea Co., çayı da kahve gibi hızlı tüketime uygun hale getirmek ve çayın, siyah çaydan çok daha fazlası olduğunu göstermek için oluşturulmuş bir konsepte sahip... Sadece ülkemizdeki çayları değil, dünyanın dört bir yanından ithal edilen özel çayları da misafirlerine sunmayı hedefliyor. Sri Lanka, Çin, Güney Afrika, Taiwan, Avrupa gibi dünyanın birçok farklı bölgesinden gelen; portakal, çikolata, vanilya, karamel, tarçın gibi aromalara sahip farklı çaylar ile oldukça fazla çay çeşidine sahip. Dönemsel olarak yeni tatlar da eklenen aromalı çaylar menüsündeki lezzetlerin hepsini; geleneksel çay evlerinden farklı olarak, oldukça hızlı bir şekilde servis edebiliyor. Kendilerini 2.nesil çay evi olarak adlandırma sebepleri; tüm çayların misafirlerine, BKON Craft Brewer markalı makineleri ile 90 saniyede ve ideal sıcaklığında servis edilebiliyor olması. Ekim ayının ilk gününde Türkiye’de başlayan Dr.Tea Co. yolculuğu, ilerleyen günlerde dünyanın farklı bölgelerine devam edecektir. 

246



DAMLA ȘEFTALİCİOĞLU

Mutfağına Tutkun Bir Pastacı Bahçeșehir Üniversitesi’nde Reklam bölümünde okurken hafta sonları katıldığı birkaç saatlik eğitimler ile birlikte içindeki pastacılık tutkusunun peșinden giden ve dünyanın önde gelen mutfak okullarından Paris Le Cordon Bleu’den mezun olan, Türkiye’ye döndükten sonra ise, Mutfak Sanatları Akademisi’nde asistan șef olarak çalıșan Damla Șeftalicioğlu sosyal medyada lezzetleriyle adından söz ettiren bașarılı bir fenomen... En çok pișirdiklerini, en favori tariflerini ve zaman zaman da gezip gördüklerini oldukça renkli fotoğraf kareleriyle bizlerle bulușturan Pasta șefi ile çok tatlı bir sohbet gerçekleștirdik....

B

ize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

1985, Paris doğumluyum. Saint Benoît Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık bölümüne başladım. Pastacılık tutkum ağır basınca reklamcılık bölümünü ikinci sınıfta bıraktım ve tekrar Paris’in yolunu tuttum. Le Cordon Bleu mutfak okulundan pastacılık diploması aldım. Birkaç iş tecrübesinin ardından Türkiye’ye dönerek Mutfak Sanatları Akademisi’nde çalışmaya başladım. Şimdilerde ise, blogum “Damy’s Kitchen” ve

248

sosyal medya üzerinden tariflerimi, gezilerimi ve fotoğraflarımı takipçilerimle paylaşıyorum. 4 yıldır evliyim.

Blogunuzu ne zaman açtınız? Ve ardından nasıl ilerledi bu lezzetli yolculuk? Bu kadar takipçiye nasıl ulaştınız? 2014 yılı sonlarına doğru açtım bloğumu. Uzun süre mutfaktan uzak kaldığım ve yavaş yavaş mutfağa geri döndüğüm bir süreçti. Tarifler deniyor, kendimce fotoğraflıyordum. Eşim bunun mutlaka insanlarla paylaşılması gerektiği konusunda ısrarcı olunca ben de blogum ve sosyal medya aracılığıyla zevkle


paylaşmaya başladım. Takipçilerimin hızlı çoğalışını sosyal medyayı doğru kullanmama, fotoğraflarımı büyük bir özenle çekmeme ve alışılagelmiş tarifler yerine yenilikçi ve nokta atışı tarifler paylaşmama bağlıyorum.

Buse Terim ile yollarınız ne zaman ve nasıl kesişti? Onun sitesinde yazı yazmaya nasıl başladınız? Ben Buse Terim’i zaten zevkle takip ediyordum. Belirli bir süre sonra o da beni fark etmiş ve severek takip etmeye başlamış. Sitesini yeniden yapılandırma kararı aldığında da bana ulaştı, yemek bölümünde yazılar yazmam için. Severek kabul ettim tabii. İşine aşık, enerji dolu, araştırmacı bir iş kadını, kendisiyle çalışmaktan mutluluk duyuyorum.

Çok keyifli ve farklı tarifler yapıyorsunuz... Yurt dışından getirdiğiniz lezzetler var mı?

Türkiye’de bulunamayan belirli malzemelerim var, evet. Yurt dışına çıktıkça o malzemeleri alıyorum veya gelen yakınlarımdan temin ediyorum. Vanilya özütü, yoğunlaştırılmış süt, bazı şeker çeşitleri ve süsleme ürünleri ile farklı ekipmanlar bunlardan sadece bazıları.

Şeflik eğitimi aldınız mı? Kendi yarattığınız tarifleriniz oluyor mu?

Brownie Cheesecake Barları Brownie için Malzemeler

Evet, dünyanın en prestijli mutfak okullarından biri sayılan Paris Le Cordon Bleu’den Pastacılık diploması sahibiyim. Paris’in pastacılığın kalbi olduğunu düşünüyorum, dolayısıyla orada edindiğim tecrübe paha biçilemez. Vakit buldukça tamamen deneysel oluşturduğum tarifler oluyor. Tarif üretmek bambaşka bir konu; oldukça vakit, emek ve yüksek konsantrasyon isteyen bir iş. İleride bu konuya daha çok eğilmek amacındayım.

• • • • • • •

Tariflerinizi sosyal medya dışında takipçilerinizle paylaştığınız alanlar oluyor mu? (Catering hizmeti veya cafelerde satışa sunmak gibi...)

Cheesecake Harcı için Malzemeler

Zaman zaman workshop’larım oluyor, eğitim veriyorum ve takipçilerimle vakit geçiriyorum. Tatlı alanında menü danışmanlığı yapıyorum; danışmanlık verdiğim işletmedeki mutfak ekibine tarifleri öğretiyor ve lezzet sürekliliği sağlıyorum. Direkt satış için teklifler çokça oluyor, ancak henüz içime sinen bir teklif öne çıkmadı. Catering için de sık sık talep oluyor ama o da vakit ayırabildiğim sürece yaptığım bir iş.

Bu alanda başarıyı yakalamak için vazgeçilmez prensipler neler olmalı?

Her şeyden önce bu iş, sevmeden yapılabilecek bir iş değil. Mutfağı ve pişirmeyi hakikaten sevmek gerekiyor. Sonrası ise; yeteneğe ve kendini eğitmeye bağlı. Sürekli yeni tarifler denemek, çok yönlü olmak, yeniliklere açık olmak gerekiyor. Pastacılık, genel olarak aşçılıktan çok farklı. Doğaçlamaya fazla yer yok, tarife bağlı kalmak gerekiyor, dolayısıyla oldukça sabır istiyor. Bu, işin mutfak tarafı... Sosyal medya kanadında ise; samimiyet en önemli nokta bence. Onun dışında tabii ki olmazsa olmazlar; iyi fotoğraflar, güzel sunumlar ve fark yaratan içerikler.

Bu işe başlarken hedeflediğiniz noktaya ulaştığınızı düşünüyor musunuz? Yakın vadede yeni hedef ve projeleriniz var mı?

Açıkçası bu noktayı hayal etmemiştim başlarken, hobi olarak başlamıştım. Takip eden kitle büyüdükçe sorumluluklarım da büyümüş gibi hissediyorum. Dolayısıyla gelecek hakkında elbette planlarım var. Örneğin; kendi fotoğrafladığım, en sevdiğim tariflerden ve kendi yarattığım tariflerden oluşan bir yemek kitabı... Ya da ufak bir cafe belki, neden olmasın?

• • • •

115 (1/2 su bardağı) tereyağı 150 gr (1 su bardağı) bitter çikolata (küçük küçük parçalanmış) 200 gr (1 su bardağı) toz şeker 2 adet büyük boy yumurta (oda sıcaklığında) 2 tatlı kaşığı vanilya özütü (yoksa toz vanilya) 1 çimdik tuz 95 gr (2/3 su bardağı) un

250 gr (1 su bardağı) labne peyniri (oda sıcaklığında) 70 gr (1/3 su bardağı) toz şeker 1 adet büyük boy yumurta (oda sıcaklığında) 1 çimdik tuz

Yapılışı • • • • • • • • • • •

Fırınınızı 180 derecede ısıtmaya başlayın. 23x23 kare kalıbınızı sıvıyağ ile yağlayın ve kenarlarından sarkacak şekilde yağlı kağıt keserek tabanına yapıştırın. Küçük boy bir tencerede tereyağını eritin. Ocağın altını kapatın ve çikolataları ekleyin. Spatula ile çikolatalar eriyene kadar karıştırın. Bir çırpma kabında; şeker, vanilya ve yumurtaları hafif çırpın. Bir yandan çırparken içine çikolatalı tereyağını ekleyin. En son unu ekleyin ve sadece karışana kadar çırpıp bırakın. Brownie karışımından 1/2 su bardağı ayırın. Kalanını kalıbınıza dökün. Cheesecake harcı için ise; tüm malzemeleri çırpma kabında pürüzsüz olana kadar çırpın. Brownie katmanının üzerine döküp güzelce yayın. Ve yukardaki görseldeki gibi birer tatlı kaşığı ile ayırdığınız 1/2 su bardağı brownie’den cheesecake harcının üzerine rastgele koyun. Keskin bir bıçakla cheesecake ile brownie parçaları karışacak şekilde dilediğiniz gibi ebruli deseni verin. Fırında yaklaşık 30-35 dakika pişirin. Fırından çıkınca oda sıcaklığında bekletin, sonra buzdolabında tercihen bir gece beklesin. (Aceleniz varsa buzluğa koyun ve 2-3 saat sonra alın) İyice soğuduktan sonra kalıbından çıkartıp, dilimleyerek servis edin.


davet

SEDEN DENİZ

SİYRET UYANIK

AYSEL KAVACIKLI

Cemiyet Burslu Öğrenciler İçin Buluştu Ankara cemiyeti Harvey Nichols MAG Lounge’da çok anlamlı bir etkinlik için buluştu. Ankara cemiyetinin tanınmış birçok ismi Harvey Nichols MAG Lounge’da burslu öğrenciler için buluştu. Beril Çavuşoğlu, Aylin Yıldız ve Hülya Akman önderliğinde gerçekleşen etkinliğe Ankara cemiyeti yoğun ilgi gösterdi. Başarılı öğrencilere burs imkanı sağlamak amacıyla gerçekleşen davet Astrolog Aylin Yıldız’ın 2017 yılının astrolojik olaylarıyla ilgili sunumunu ile başladı. Astroloji ile ilgili sunumu dikkatle dinleyen davetliler sunumun bitmesinin ardından bol bol sohbet edip hasret giderdiler. 

250

AYLİN YILMAZ, HÜLYA AKMAN, BERİL ÇAVUȘOĞLU


ÖZLEM GÜLAY, NİLDA AĞAÇLI, ÖZGE TULU, HÜLYA AKMAN, BAHADIR GÜNEL, DENİZ SUNGUR, MERVE LAÇİN

ÖZGÜN ÖZMEN

MAG Dergi Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavușoğlu ve Yașam Koçu Hülya Akman ev sahipliğinde gerçekleșen davete Ankara cemiyet hayatından birçok tanınmıș sima katıldı.

GÜLENNUR AYDIN

BELİZ BÜYÜKHANLI

NİHAL AKBABA

MİNE ALP


davet

AYLA BÜYÜK ADA, BETÜL YILDIRIM

SEREN ERDOĞAN

AYÇA ÜNAL

Ankara cemiyetinin tanınmıș birçok ismi Harvey Nichols MAG Lounge’da burslu öğrenciler için buluștu.

NURAY AKBACAKOĞLU

BETÜL KOCATÜRK GÖKDOĞAN

BELMA ÖZİÇ


DUYGU KÖKSAL

TUBA ÜSTÜN

AYDAN ÖZDOĞAN

Astroloji ile ilgili sunumu dikkatle dinleyen davetliler sunumun bitmesinin ardından bol bol sohbet edip hasret giderdiler.

ASLIHAN BEZCİER

GÖZDE ARSLAN

SEMA COȘKUN

BAHAR REİS

ȘEYDA SAVAN


Sosyal Medyada Lezzetli Dakikalar 2015 yılında İdil Tatari YouTube kanalını açarak kısa zamanda yüz binlerce kișiyi lezzetli tarifleriyle bulușturarak fenomen bir șef haline gelen İdil Tatari’ye gerçekleștirdiğimiz keyifli ziyarette bize hem yemek yaptı hem de bu alanda bașarıyı yakalamak isteyenlere kendi serüvenini anlattı…

S

izi kısaca tanıyıp farklı sektörlerdeki iş tecrübelerinizi ve ardından sonra YouTube fenomeni olma öykünüzü dinleyebilir miyiz?

Girişimcilik ve pazarlama üzerine eğitim alarak üniversiteden mezun olduktan sonra New York’ta Prada, Marc Jacobs, Calvin Klein gibi markaların parfümlerini üreten büyük bir kozmetik firmasında çalışıp, iki sene proje geliştirme bölümünde görev aldım. 2009 yılında Türkiye’ye döndüm ve medya sektöründe çalışmaya başladım. 2013 yılında kurumsal hayata veda edip, Mutfak

254

Sanatları Akademisi’nde profesyonel aşçılık eğitimi aldım. Dijital dünyaa her zaman yakın ve inanan biri oldum. YouTube’da yemek alanında bir eksiklik olduğunu fark ettim ve 2015 yılında İdil Tatari YouTube kanalını açtım. 1,5 sene içinde 400’den fazla tarifi yayına açtım. Her hafta kanala 4 tane yeni tarif giriyorum ve YouTube var oldukça da girmeye devam edeceğim.

Neredeyse tüm gençler YouTuber olma sevdasında bu aralar... Bu alanda başarılı olmak ve takipçi kazanmak için neler yapmak gerekiyor? Kendi işini hemen kurmak isteyen daha özgür ruhlu bir nesil


var karşımızda. Girişimci ruhları beni etkiliyor fakat her zaman ilk önce iş tecrübesi diyorum. Hangi iş dalını seçerlerse seçsinler kendilerine bu yatırımı yapmaları gerektiğine inanıyorum. YouTuber olmak isteyenlere ise önerim; kanalın çerçevesini çizen belli bir konu belirlesinler, hedefleri olsun, süreklilik çok önemli bunu hiç unutmasınlar ve her zaman birbirlerine destek olsunlar.

Ses, ışık, montaj gibi tüm detaylarla kendiniz mi ilgileniyorsunuz, yoksa birlikte çalıştığınız profesyonel bir ekibiniz var mı? Evet. Ses, ışık, çekim, montaj gibi görünen görünmeyen bütün detaylar benim elimden geçiyor. Bu da YouTuber olmanın en önemli özelliklerinden. Her şeyi araştırıp, öğrenip, uygulamanız gerekiyor. İşin sırrı; bütün detaylara hakim olmaktan geçiyor. Mutfak dışında çektiğim bazı Vlog’lar ekibim tarafımdan çekiliyor.

Bu renkli yolculuğa çıkarken belirlediğiniz hedef neydi? Şu an o hedefe ulaştınız mı? Dijital dünyada severek yaptığım, büyük markalarla iş birlikleri yapan başarılı bir işim olmasını hedefliyordum ve evet hedefime ulaştım, bu da daha farklı hedeflere kapı açtı.

Oranlara baktığınız zaman takipçi kitlenizi daha yoğun olarak kimler oluşturuyor? Ağırlıklı olarak; 18-34 yaş arası, %63 kadın - %37 erkek Y kuşağı takipçi kitlemi oluşturuyor.

Yemek yapma tutkunuz nereden geliyor?

Her zaman yemek ve mutfağa çok meraklı bir çocuktum. Rahmetli anneannem çok güzel yemek yapardı, küçüklüğüm onu izleyerek geçti. Sanırım tohumlar o zamandan atıldı. Üniversiteden mezun olduktan sonra başladım yemek yapmaya.

Yurt dışında gittiğim restoranlardan ilham alarak kendi kendime denemeler yapmaya başladım. Sonrasında da mutfaktan çıkmadım.

Sağlıklı bir mutfağın olmazsa olmazları nelerdir sizce? Mevsiminde sebze ve meyve.

Çocuğunuzun beslenmesinde kesinlikle yer alması gerekenler ve asla olmaması gerekenler gibi kurallarınız var mı?

Her şeyi yemesine gayret gösteriyorum. Mesleğim aşçılık olduğu için zaten evde sürekli farklı yemekler pişiyor. Hal böyle olunca Ali de farklı tatları öğrenerek büyüyor. Ali için en önemli kuralım; her şeyi belli ölçüde, fazlaya kaçmadan tüketmesi.

Şu anda özellikle diyet yapanların popüler besinleri haline gelen, kinoa, chia, kara buğday, ... gibi ürünlere mutfağınızda sıklıkla yer veriyor musunuz? Ya da bunlar dışında yemeklerinizde kullanmaktan en çok keyif aldığınız ürünler neler?

Hepsine mutfağımda sık sık yer veriyorum. Sağlıklı besinler kullanarak yaratıcı tarifler hazırlamaya çalışıyorum. Mesela kinoa ile pizza, chia ile muffinler yapıyorum. Her besini yemeklerimde keyif alarak kullanıyorum.

Sağlıklı ve lezzetli bir tarifinizi bizimle paylaşır mısınız?

Karnabahar Pizzası Malzemeler • • • • • • • • • • •

400 gram Karnabahar (rende) 1 yumurta 100 gram Krem Peynir 1 su bardağı Mozzarella Peyniri 10 adet Cherry Domates Fesleğen 1/2 bardak Rende Domates 1 çay kaşığı Balzamik Sirke 2 diş Sarımsak Tuz, Karabiber Zeytinyağı

Yapılışı

Rendelenmiş karnabaharı 5-6 dakika haşlayın ve iyice süzün. İçine krem peyniri ekleyin ve karıştırın. Tuz, karabiber ve yumurtayı da ekledikten sonra tekrar karıştırın. Karnabahardan hazırladığınız hamuru, yağlı kağıt serdiğiniz iki fırın tepsisine eşit bir şekilde paylaştırın ve kaşıkla daire şeklini verin. 200 derecede önceden ısıtılmış fırında 20 dakika pişirin. Domates, balzamik sirke ve sarımsağı rondodan geçirin. Pizza hamuruna önce sos, sonra peynir ve domatesleri ekleyin. 200 derecede peynirler eriyene kadar pişirin. Fesleğen ile servis edin. Afiyet olsun! 


davet

BEGÜM AKIȘ, ELTAF ERSAY HANİFE IȘIKÇI, BERİL ÇAVUȘOĞLU, GAMZE ÖNSOY GÜNGÖR, FUNDA BEKİȘOĞLU, MELTEM BENGİ

Aloha Evlerinde Lavanta Kokusu Ankara iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Aloha Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gamze Önsoy Güngör’ün özel davetinde sadece hanımlardan oluşan ve çok sayıda diplomat eşinin de yer aldığı seçkin davetli topluluğu buluştu. Ankara’nın gözde Rezidansı Aloha Evleri’nin bahçesinde “Aloha Ladies Lavender Harvest Party” adı altında gerçekleşen partide davetliler, tamamı Aloha Evlerinin bahçesinden toplanan lavantalarla özel bir eğitmen eşliğinde kendi elleriyle sabun ve mum yaptılar. Davetin tek erkek misafiri Brezilyalı Ressam Miguel Franco, “Lavanta Hasatı” ismini verdiği yağlıboya tablosunu organizasyon boyunca resmederek mükemmel bir görsellik oluşturdu. Aloha Grup Yönetim Kurulu Başkanı Gamze Önsoy Güngör; bu organizasyonu geleneksel hale getirip burada yapılan el yapımı ürünleri, bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında yardıma muhtaç çocuklara gelir sağlayacak bir projeye dönüştürmeyi planladıklarını belirtirken, davete katılan misafirler tamamı lavanta konseptli ürünlerden oluşan ve özenle hazırlanmış hediye paketleri ile uğurlandılar. 

256

DURİYE ARSEVEN

ÇİĞDEM SİPAHİOĞLU


Yüz ON BiR 100% ON NUMARA 1 Numara MUZIK

Meyhane Eglence

Güvenlik Caddesi No: 111 A.Ayrancı/Ankara yuzonbirr111

• +90 (312) 466 5 111 • www.yuzonbir.com.tr


davet

FULYA YILMAZ, NİRAN ÖNSOY, MEHTAP OĞUR

AYȘEN TELEMEZ, ÇİĞDEM ALDEMİR

GAMZE ÖNSOY GÜNGÖR

Ekși Maya tarafından güne özel hazırlanan lavantalı tatlılar oldukça beğenildi. LILL KARIN SANNA, BURCU SAYGAN KARAMÜRSEL

IȘIN KUȘAKLIOĞLU


Ezber Bozan Yaklaşımıyla Lezzet Standartlarına Karşı Duran

Bir Gurme Restoran:

Number’s

OKTAY YEȘİLOĞLU

Temmuz 2016’da seçici insanların özel damak tatlarına onlarca alternatif sunmak için açılan Number’s, ödüllü șef Oktay Yeșiloğlu’nun özgün reçeteleriyle Çukurambar’da hizmete girdi. Açıldığı günden bu yana sadece bölgeden değil Ankara’nın her yerinden seçkin müdavimlerini çoğaltmaya devam ediyor.

S

ayısız mutlu an için Number’s

“Güzel yaşamanın bir şifresi vardır aslında” diyor Şef Oktay Yeşiloğlu. “Number’s, yemeği güzel yaşamın değerli bir parçası olarak görüyor. Hazırlanışından sunumuna kadar bir hikaye anlatıyor. İşte bu şifre de bizi mutlu insanlara götürüyor.” Yıllarca dünyanın sayılı okullarında eğitim aldıktan sonra Türkiye’ye dönen Yeşiloğlu, hem Türk mutfağının lezzetlerini kendine özgü yaklaşımıyla yeniden yorumluyor hem de dünya mutfağından tatları, doğduğu kültürdeki özellikleriyle sunuyor. Dolayısıyla ortaya her damağın aklını çelebilecek farklı reçeteler çıkıyor.

“Standartlar, yemeği sanat olmaktan çıkarır. Oysa yemek yapmak da, yemek yemek de bir sanattır. Ve sanat, standartları sevmez.”

Doğaçlamanın her sanat dalında ilhamı sağlayan bir yöntem olduğunu belirten Oktay Yeşiloğlu; “Yaratıcılık sadece bir kıvılcım değildir. Başından sonuna bir yemeğin bütününe yayıldığında

sizi şaşırtır. Mesela iyi bir bifteğin yanına pilav değil de keşkek koymayı tercih etmek, hatta o keşkeğin içine parmesan gibi hiç de alışık olunmayan bir malzeme eklemek, her lokmayı yeni bir keşfe dönüştürebilir. Ben kendimi bile şaşırtmayı seviyorum. Halen reçetesini yazmadığım yüzlerce yemek olduğunu biliyorum.”

Önce duygularını besle.

Number’s, sadece iyi bir yemek sunmayı değil, beraberinde misafirlerinin memnuniyetini hedefleyen bir marka. Bu nedenle; kullandığı malzemelerden mutfak teçhizatına, dekorasyondan personeline hatta mekandaki müziğe kadar tüm seçimlerini özenle yapıyor. Yeşiloğlu; “Yemeği sadece tabak-çatal-bıçakla sınırlamak, ona haksızlık olur. Ortam da servis de hayati derecede önemli. Mutlu olmadığınız, kendinizi iyi hissetmediğiniz bir yerde dünyanın en harika tadını sunsalar bile sizin için bir şey ifade etmez. O nedenle Number’s’ta önce duyguları beslemenin gerekli olduğuna inanıyoruz.” diyor. Number’s, gurme lezzetleri ve sürpriz tarifleriyle Çukurambar’da lezzet düşkünlerini bekliyor. 


kelebek

Hava Ayaz Mı Ayaz Elleri Ceplere Sokun! Yeni yıla bir kala koșușturmalar bașlar, hava ayazlașır, kapalı mekanlar vazgeçilmezimiz olur. Șehir hayatı dolu dolu bir tempo devam ederken ne rahatlıktan ödün verin ne de șıklığınızdan... Bayanlar ve baylar iște size kıș trendleri. Yeni yepyeni markalar ile dopdolu bir liste!

Style Heroine Evangelie Smyrniotaki tarafından kurulan bu blog şu anda dünyayı kasıp kavuruyor. Norveçli marka Tom Wood ile yaptığı iş birliği ile sesini bir anda tüm moda dünyasına duyuran Evangelie kimlerle çalışmadı ki… Bu sene Jimmy Choo’nun marka yüzü mesela. Hadi tık tık.

260

Gruff 2014 yılında tasarımcı Denizcan Çelik tarafından kurulan Gruff, İstanbul merkezli bir tasarım markası. Ürünlerinde ağırlıklı olarak siyah-beyazın keskinlik ve sadeliğini kullanıyor. Tasarımlarıyla, ürün sunumlarıyla ve duruşuyla farklılık yaratmak isteyen Gruff, sokaktan aldığı ilhamla bizlere sert, asi ve şık tasarımlar sunuyor.


Sema Gürışık 2014 yılında kendi adını taşıyan markasını kuran tasarımcı Sema Gürışık, bu kış kendi koleksiyonunu dünyaca ünlü İtalyan markalarının ana koleksiyon kumaşlarıyla titizlikle hazırlamış. Markanın ipek ve scuba kumaşlarla harmanlanan sade, şık ve feminen tasarımları güç ve asil dokunuşlarla taçlandırılmış.

Bruno Bordese

Cesur erkekler cesur ayakkabıları sever. Asker ve biker stillerden ilham alan bu marka siz beylere hem spor hem de değişik tasarımlar ile gardırobunuzda ilham kaynağı olmak için aday. Vetrina mağazalarında satılan bu markaya bu kış bir göz atın.

Leather Feather Will Boom

Levent Özülkü tarafından, hem aile işinin devamı niteliğinde olan hem de Avusturya Lisesi’nde okurken hayalini kurup Koç Üniversitesi’ndeki eğitimi esnasında hayata geçirmeye başladığı bir proje olan LeatherFeatherDesign markası yüksek kaliteli genç ve dinamik tasarımlara sahip deri tasarımlar sunuyor. Renkli parkaları bu kışta dolabımızı süsleyecek.

Will Boom’un Lucky koleksiyonu iyi enerji, koruyuculuk ve şans gibi inançların yüklendiği semboller kullanılarak hazırlanmış. Zirkon ve renkli taşlarla hayat bulan Lucky koleksiyonu gümüşle de bütünleşince her sezon severek kullanacağınız bir aksesuar alternatifi oluyor.

Simone Rocha Taze kan, yepyeni bir tasarımcı Simone. Central Saint Martins’i bitirdikten sonra sofistike ve feminen stili ile dikkatleri üzerine çeken bu genç yeteneğin tasarımları nerelerde satılmıyor ki! Moda Operandi, Saks Fifth Avenue ve Matches Fashion bunlardan birkaçı…

Haze Haze markası, 2012 yılında New York’ta genç ve dinamik bir ekip tarafından kuruldu. Koleksiyon; yenilikçi bakış açısı ve kaliteli materyallerden oluşan, dikkat çekici modeller içeriyor. Marka, şehir mimarisinden ve endüstriyel materyallerin dokusundan ilham alıyor. Kış geldi diye güneş gözlükleri raflara kalkamaz tabii ki.


düğün

Büyük Aşk Evlilikle Taçlandı MAG Medya Yayın Grubu’nda çalışan Sevgi Pınar Özen ile Osman Selçuk Güngör uzun süredir devam eden aşklarını, Wishes Terrace’da gerçekleşen muhteşem bir düğünle taçlandırdılar. Üniversite yıllarında başlayan ve 6 yıldır devam eden aşklarını taçlandıran genç çiftin düğün töreni yakın arkadaşlarının ve akrabalarının katılımıyla gerçekleşti. Tüm davetlilerin ve hazırlıkların tamamlanmasının ardından arkadaşlarıyla oluşturdukları koreografiyle nikah masasına doğru yürüyen çiftin mutluluğu görülmeye değerdi. Gelin ve damadın şahitlerinin de masaya davet edilmesinin ardından nikah memurunun sorusuna büyük bir heyecanla evet cevabını veren çift aşklarını resmileştirdi. Evlilik cüzdanını yoğun alkışlar eşliğinde nikah memurundan alan çifti bekleyen asıl sürpriz ise, ilk danslarını yaparken gerçekleşti. Gelinin keman sanatçısı babası mutlu çifte ilk danslarında keman çalarak eşlik etti. Mutlulukları gözlerinden okunan çift, düğün töreninin ardından balayı adresi olarak Kıbrıs’ı tercih etti. 

262

OSMAN SELÇUK GÜNGÖR, SEVGİ PINAR ÖZEN


ÜNAL - BERAT GÜNGÖR, AYȘE TÜZÜN ÜLKER, NİLGÜN - BEKATA KEMAL, KARTAL KEMAL ÖZEN

Mutlu çift ilk danslarını gerçekleștirirken, gelinin keman sanatçısı babası dans müziğine keman çalarak eșlik etti.

ȘİRİN CEYLAN ÖZEN

BELMA - ZEKİ ȘANSAL

ORÇUN SERHAT GÜNGÖR


düğün

BELMA ȘANSAL, BAHAR ARSLAN ÖZKAN, VELİ BAKANAY, OSMAN SELÇUK GÜNGÖR, SEVGİ PINAR ÖZEN, CAN ÇAVUȘOĞLU

Nikah șahitleri içinde gelin ve damadın yakınlarının yanı sıra, MAG Medya İmtiyaz Sahibi Can Çavușoğlu da damadın șahidi olarak yer aldı.

GÖKÇE TÜRKCAN, SİMGE ÇETİN, HİLAL ÖZTÜRK, FERAY ȘAHİNGÖZ, ERSİN AL, OSMAN SELÇUK GÜNGÖR, SEVGİ PINAR ÖZEN, ESRA TORAL, GÜL AVCI, YAVUZ SOLMAZ, DİLARA ERTÜRK


YUNUS COȘAN, NERMİN BAYSAL

ESRA - HASAN TORAL

MAG Medya ailesi iș arkadașlarını bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.

HİLAL - ONUR ÖZTÜRK

TUĞÇE UZUN, ERDEM ÇUHADAR




davet

Osmanlı Konseptli Kına Gecesi Sivasspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal ve Ayla Bakkal’ın kızı Tuğçe Bakkal düğün öncesi arkadaşlarının katılımı ile Meyra Palace Otel’de kına gecesi düzenledi.

SERAY ȘAHİN, ZEYNEP KALEMDAROĞLU, DİLARA NAZ GÜLAY, TUĞÇE BAKKAL, ELİF SEVER, CANSU YILMAZ, NAZRA OKAY

268

TUĞÇE BAKKAL

AYLA BAKKAL

6 yıllık birlikteliklerini bir buçuk yıl önce nişanla taçlandıran çift, düğün öncesi kına organizasyonu ile arkadaşlarıyla keyifli anlar yaşadılar. Lal Organizasyon tarafından otelin ihtişamlı Osmanlı motiflerine uygun bir kına gecesi düzenlediği organizasyonda konuklar bütün gece eğlencenin tadını çıkardı. Aile büyükleri ve yakın dostlarının yalnız bırakmadığı Tuğçe Bakkal’ın keyifli ve heyecanlı olması dikkatlerden kaçmadı. Şıklıklarıyla adeta göz kamaştıran davetliler, keyifli ve eğlenceli bir gece geçirdiler. 

TENASUP SAFİ

ȘULE BAKKAL



düğün

Mutluluğa Evet Dediler Nenehatun Caddesi’nin gözde mekanlarından Karaf’ın işletmecisi Batuhan Safi ve Mesut Bakkal’ın kızı Tuğçe Bakkal görkemli bir nikah töreniyle mutluluğa evet dediler. Bilkent Otel’de gerçekleşen düğüne Ankara iş ve cemiyet hayatından çok sayıda seçkin davetli katılım gösterdi. Nikahlarını Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in kıydığı ve şahitliğini Gençlerbirliği Spor Kulübü Başkanı İlhan Cavcav’ın yaptığı çiftin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Renkli anlara sahne olan nikah töreninde davetliler şıklıklarıyla adeta birbirleriyle yarıştı. Mutluluğa evet demenin coşkusunu yaşayan çiftin düğününde davetliler unutulmaz bir gece yaşadılar. 

270

TUĞÇE BAKKAL, BATUHAN SAFİ


GÜVEN ÜÇOK, MELTEM BAYKAL

SERAY ȘAHİN

NAZRA OKAY

Renkli geceye Bașkent’in seçkin isimleri katıldı.

MESUT - AYLA BAKKAL

BERKAY - NAZLI GÜLLE


düğün

ȘULE BAKKAL, YİĞİT KORKUT

MELTEM AKȘİN

Özel tasarım kıyafetlerin tercih edildiği düğünde konuklar oldukça șıktı. ALİ ALPHAN ALPAT

ASENA KORKMAZ

CANSU YILMAZ



ilişkiler

Gökçen Erdoğan

gokcen@magdergi.com.tr

Dünyanın Neresindeyiz?

Milano seyahatimden küçük bir anıyı paylașmak istiyorum sizinle. Cumartesi akșamıydı, Armani Nobu Restoran’da dostlarımızla sohbetli ve lezzetli bir akșam yemeği yemek üzere buluștuk. Farklı milletlerden olduğunu rahatlıkla tahmin edebileceğimiz pek çok kiși de bizimle aynı keyfi paylașıyordu. Güzel kadınlar ve hoș erkekler... Detayları geçmek istiyorum;

274


B

irden salondaki bakışların giriş holüne doğru yöneldiğini fark ettik ve kimin geldiğini gayrıihtiyari merak ettik. Kumral, uzun boylu, sade ve şık bir kadın. Tanışıklığımıza istinaden masamıza geldi, selamlaştık, ayak üstü kısa bir sohbetten sonra masasına yöneldi. Dünya modasının kalbi orada atıyordu ve bir kadın, tüm bakışları, sade şıklığında ve ölçülü gülümsemesinde toplamıştı. Cemiyet hayatının tanınmış isimlerinden biri... Bir Türk kadını yani... Bu yazıyı yazmadan önce sorma fırsatım olmadığı için ismini vermeyi uygun görmedim. Zaten yazımın konusu o değil, onun nezdinde dünyayı yakalayan ve bence neredeyse geçen Türk kadınları... O gün o salonda birbirinden şık giysileri, pırıltılı ciltleriyle pek çok kadın ve erkek vardı. Ama kim olduğunu merak ettikleri kadın, bir Türk’tü. Önceki akşamüstü kahve içerken sohbet ettiğimiz bir Fransız mimar, bizim Türk olduğumuza inanmakta güçlük çekmiş ve Türklerin ‘elegan’lıklarıyla her geçen gün kendisini daha da şaşırttığını söylemişti. Biz iki ay sonra gerçekleşecek olan bir kongre için seyahat planımızı oluşturmaya çalışıyorduk ama bu tatlı anın ardından sohbetin şekli değişti. Birlikte yemek yediğimiz dostlarımızın anıları da üstüne binince anladık ki; Türkler, dünya jet sosyetesine yakınlıklarıyla şaşırtıyorlar aslında... Vural Gökçaylı, Atıl Kutoğlu, Gamze Saraçoğlu, Zeynep Kartal gibi isimler dünyaya kendilerini ifade edebilmiş çok başarılı modacılar. Vizyonları, isimlerinin kıtaları aşmasını sağladı. Türk kadınını giydirmek, artık dünyaca ünlü modacılar için de bir hedef. Dünyanın önde gelen giyim markaları, Türk kadınlarının taşıdığı giysilere övgüler yağdırıyor ve tasarımlarında Doğu-Batı sentezinden ilham alıyorlar. Medikal estetik alanında çok başarılı olduğumuzu ve çizgimizin, çıtamızın sürekli yükseldiğini söylememe gerek yok sanırım. Doğal sonuçlar alınan estetik müdahaleler, gelişmiş ülkelerin başarılarından sayılır. Orta Doğu’da bu meselenin henüz istenen doğallık seviyesine gelmemesi de bu pencereden bakınca anlaşılabilir. Abartıdan beslenen giyim, kişisel bakım ve estetik trendleri ülkemizde barınamıyor ve yerini kaliteli bir sadeleşmeye bırakıyor hızla. Dünyanın her yerinden estetik ve medikal estetik müdahaleler için sayısız kadının ülkemize akın etmesi de bundan... Eğitim seviyesi yüksek, sosyal sorumluluğunun bilincinde, öğrenmeye açık, birey olma duygusu gelişkin, aile olma hevesi sıcacık bir toplumuz. Bakımlı, şık ve modern... Üstelik özümüzden uzaklaşmayan ve etkilerini daima yaşatan... Cemiyet hayatı deyince eskiden akla gelenlerin çok farklı olduğunu da itiraf etmeliyim. Eşlerinin servetiyle yaşama sevinci bulan kadınlardan oluşan içine kapalı ve işlevsiz bir topluluk sandıkları dünyanın öyle olmadığını dünyayla birlikte bizim ülkemiz ve bizim toplumumuz da gördü. Sahip oldukları maddi olanakları akıllıca yatırımlar, yenilikçi

projeler ve yaratıcı markalar ekseninde kullanan vizyon sahibi insanlar olarak algılanmayı dibine kadar hak ettiler galiba. Çocuklara, yaşlılara, hastalara ve düşkünlere uzattıkları ellerini saymıyorum bile. Türkiye, dünyada en çok sosyal sorumluluk projesi hayata geçirilen ülkelerden biri ve Türk cemiyet hayatının önde gelen isimleri bayrağı bizzat taşıyorlar bu hayırlı amaçlar uğruna. O gün Milano’da bütün başları o hoş kadına çeviren şey, bilmem kaç bin dolarlık bir kürk ya da çanta değildi. Modern dünyanın yüzüydü o Türk kadını. Kendinden emin, vizyon sahibi, sade ve zevkli. Restoranın kartvizitiydi. Sınırsız bir dünyanın vatandaşıydı o kadın. Bir Türk kadınıydı. Ne istediğini bilen ve duruşunu kendisiyle süsleyen. Barselona’da katıldığım bir davetten de küçük bir anektod aktarmak istiyorum. Dünyaca ünlü bir kozmetik markasının İspanya temsilcisi bana; “Markanın en büyük pazarı ülkeniz değil. Fakat, en istikrarlı ‘feed back’ sizden, Türk kadınından alınıyor, Türk kadını dayatmaya kapalı ama istediklerini almakta kararlı” demişti. Yani hangi ürünlerin beğenilmediği, hangilerinin geliştirilmesine ihtiyaç duyulduğu, koleksiyonların başarısı, reklam ve tanıtım kampanyalarının tutarlılığı gibi değerlendirmeler, bizim satın alma alışkanlıklarımızla çok net biçimde ortaya koyulabiliyor demek bu da. Tüketim alışkanlıklarımızı övmek değil niyetim. Demek istediğim, gözü kolayca boyanan, dayatılanı sorgusuz kabullenen, ihtiyacımız ve beğenimiz dışında satın almalara zorlanabilen, kolay lokma olarak görülen bir parçası değiliz pazarın. Medikal estetikte de bunu çok iyi biçimde açıklayabilir uzmanlar. Dünya markası değil, dünya aklı olmaya yürüyoruz. Mantıklı tüketim alışkanlıkları geliştiren, öğrenmeye açık ve trendleri Osmanlı&Türk çizgisiyle harmanlayabilen kaliteli bir pazar.

“ Türk kadını dayatmaya kapalı ama istediklerini almakta kararlı ” Eskiden çoğunlukla mühendislik, tıp, hukuk, işletme ve iktisat alanlarında eğitim alan ve idealleri, birtakım yerleşik öğretilerle şekillendiren inanışımız sona erdi. Bu vazgeçilmez alanlara, ‘dünyayı yakalayan’ yeni eğitim tercihleri eklendi. ‘Kalburüstü’ olarak tanımlanan ailelere mensup olan ve aile şirketinde yeri hazır sayılan pek çok genç, artık gastronomi, moda tasarım, iletişim teknolojileri, iç mimari, uzay araştırmaları, denizcilik gibi yeni alanlarda kendilerini eğitiyor, geliştiriyor ve ifade ediyor. Cemiyet hayatı, müthiş bir devir daim içinde yenileniyor. Dünyanın gerisinde değiliz. Giremeyeceğimiz bir topluluk, ait hissedemeyeceğimiz bir kalabalık, kendimize yakıştırmayacağımız bir trend yok. Takip edemeyeceğimiz bir gündem yok artık. Türk kadını, dünya cemiyetinin bir parçası artık... 


ile Set Günlükleri “ÖZEL” Kasım sayımızda altı yıldır soluksuz izlenen “Beni Affet” dizi setine sizler için konuk olduk. Oyuncuların hazırlık așamalarından set çalıșanlarının zorlu mücadelesine, geçirdiğimiz keyifli set günlüğünde ekranlara yansıyanların haricinde merak edilenlere cevap aradık.

“ Altı yıldır hiç bir gün set olduğu için ayaklarım geri gitmedi” Beni Affet’in șüphesiz en sevilen oyuncularından Murat Danacı... İșine ve ekibine tutku ile bağlı bir oyuncu olmasının yanı sıra disiplini ile de kendisine hayran bırakıyor. Set de zamanın nasıl geçtiğini fark etmediğini ve yıllar içerisinde elde edilen bașarının bir ekip iși olduğunu vurgulayan Danacı, Cüneyt karakterini iyi yansıtabilmek için sıkı bir hazırlık așamasından geçiyor.

Bin bölümü geride bırakan Beni Affet dizisi, oyuncu kadrosunun kalitesi ve senaryosu ile de izleyicilerin gönlünde ayrı bir yere sahip. Aile gibi olan Beni Affet seti, ekranlara yansıdığı gibi sıcak ve samimi. Senaryonun en zorladığı sahnelerin hazırlık așamalarında usta oyuncular dizinin genç kadrosuna her zaman destek olmaya devam ediyor. Eğlence de setin olmazsa olmazlarından...

276


Zorlu çalıșma saatlerine ve montaj așamalarına büyük titizlikle hazırlanan set çalıșanlarını da unutmamak lazım... Yüksek enerjileri ile oyuncuların motivasyonunu en çok yükseltenlerin bașında geliyorlar. Onların yönlendirmesi ve çabası ile kendimizden bir șeyler bulabilabiliyoruz. “Beni Affet” her șeyden önce ișini severek yapan bir ekibin eseri...

“ Kostüm değiştir, ezbere bak, prova ve kayıt.. ” Dizinin bir diğer bașrol oyuncusu Șeyma Korkmaz, Feride karakteri ile arasında uçurumlar olmasına rağmen rolünün hakkını veriyor. Her güne enerjik bașlayan Șeyma, sette bir günün nasıl bașlarsa öyle devam edeceğini dile getiriyor. Beni Affet setinin neșe kaynaklarından biri Șeyma... Günlük dizi “Beni Affet” her gün Star TV’de 15.00’de izleyicileri bulușmaya devam ediyor.


düğün

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Balayı Adresi Dubai Makine Mühendisi Ömercan Küçükşahin ile İrem Fırat, Bilkent Otel’in Sakarya salonunda gerçekleşen şık düğün töreniyle hayatlarını birleştirdi. Bir bucuk yıldır birlikteliklerini devam ettiren ikili geçtiğimiz günlerde evlendi. Çiftin nikah törenine Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar katıldı. İkilinin nikahını Fethi Yaşar kıyarken renkli görüntüler yaşandı. Mutlu çift, nikahın ardından muhteşem bir dans gösterisi ile konuklara keyifli dakikalar yaşattı. İkili düğünün ardından Dubai’ye uçtu. 

278

İREM FIRAT, ÖMERCAN KÜÇÜKȘAHİN



düğün

FUNDA YÜKSEL

FETHİ YAȘAR

TÜLAY KAYA

Bilkent Otel’de gerçekleșen ve 777 Organizasyon tarafından düzenlenen görkemli düğünde hiçbir detay atlanmadı. 280

ERDİNÇ - HATİCE FIRAT

ÜMMÜHAN - UĞUR KÜÇÜKȘAHİN

ZEYNEP FIRAT


CEREN BUZ

BATUHAN - SİNECAN ÖZCAN

CANSU YALTAY

lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook

Birbirinden șık hanımların yer aldığı gecede herkes doyasıya eğlendi.

MERVE BENDER

MUSTAFA - YAĞMUR DOĞRUEL

YASEMİN BUZ


Cildinize İyi Bakın Dentada Estetik ve Güzellik’in Sahibi Rukiye Göçer ile kıșa girerken güzellik ve bakım önerileri üzerine bir söyleși gerçekleștirdik… minimalize etmek için yapabileceğimiz en doğru şey, cildimizin su ve nem dengesini korumaktır. Bunun için, cildimize uygun kremi kullanmak ve profesyonel bakım destekleri almak gerekir.

Yaz aylarında güneşe yani, zararlı UV ışınlarına maruz kalan cilt; brozlaşma dediğimiz pigmentasyon salgısını arttırır. Görsel olarak, bu bronzluk hepimizin hoşuna gitse de aslında cildimize yaptığımız en büyük kötülüktür. Sonucunda ciltte elastikiyet kaybı, kılcal damarlarda belirginleşme, kuruluk ve lekelenme görülür. Bunlar da yaşlanmayı hızlandıran faktörlerdir. Bu negatif sonuçları

Öncelikle, hastalarımızı kışa hazırlamaya cilt tipine uygun olarak yaptığımız cilt bakımıyla başlıyoruz. Yaz aylarında terleme daha çok söz konusu olduğu için, vücudun salgıladığı yağ oranı artıyor. Bu yüzümüz için de geçerlidir ve gözeneklerin içi daha çok dolar. Bunlara siyah noktalar diyoruz ki; sadece yüzümüzü jel eve tonikle arındırmak bunları temizlemek için yeterli gelmiyor. Bunun için

Bana en çok gelen soruların başında; “Cildim için ne yapabilirim?” var. Bu soruya cevap vermek gerçekten güç. Çünkü, her cildin ihtiyacı farklı oluyor. Her hastaya aynı uygulamayı önermek tabii ki mümkün değil. Öncelikle, iyi bir cilt analizi yapmak gerekiyor. Önereceğimiz uygulama hastanın yaşına, cildin kalitesine, elastikiyetine, nem oranına ve birçok faktöre bağlı olarak değişiyor.

advertorial

S

ıcak yaz aylarını bitirip kışa girdiğimiz şu günlerde her şeyin olduğu gibi cildimizin de profesyonel bir desteğe ihtiyacı var. Cilt; cilt iç ortamın dengesini koruyabilmek adına çevrede oluşan değişikliklere karşı bariyer oluşturur. Mevsim değişiklikleri de bunların başında gelir. Yazın, güneşin ve nemin etkisiyle yıpranan ve hasar gören cilt, kış aylarında rüzgar ve ani ısı değişikliklerinden daha da olumsuz etkilenir. Bu geçiş döneminde profesyonel destek, cildin yaşlanmasını büyük ölçüde durduracaktır.


yapılan cilt bakımlarında gözenekler temizlenir ve sıkılaşması için destek uygulamalar yapılır. Cilt bakımı sonrasında cilt canlanır, tazelenir ve daha ferah bir görünüm ortaya çıkar. Sonrasında hastanın cildinin ihtiyacına göre daha profesyonel uygulamalar öneriyoruz. Hastalarımıza önerdiğim uygulamaların başında, kimyasal peeling geliyor. Yaz sonunda güneş ve nemin etkisiyle kalınlaşmış ciltlere kimyasal peeling önerebiliyoruz. Burada toplumda söylenen tabiriyle cildin soyulması yani, kalınlaşan epidermis tabakasının uzaklaştırılması söz konusu. Kimyasal peelingte, cilt tipine, ciltteki leke, akne, skar ve kırışıklığın durumuna göre farklı konsantrasyonlarda kullanılan “glikolik asit” dediğimiz doğal meyve asitleri uygulanır. Ölü hücrelerin arındırılmasını sağlar, ciltteki mat ve soluk renk ortadan kalkar ve sağlıklı parlak görünümün ve sıkılaşmış gözeneklerin oluşması sağlanır. Cildin kollajenelastin sentezini stimüle eder ve ince kırışıklıkların giderilmesinde yardımcı olur. Kimyasal peeling seans süreleri 15-30 dakika arası değişir ve yüzde herhangi bir kızarıklık ya da şişliğe yol açmaz. Dermatolojik problemi olmayan tüm hastalarda da uygulanabilen bir bakım türüdür. Ciltte rejenerasyon oluşması için, hastalara farklı yöntemler önerebiliyorum. Bunların başında; dermaroller geliyor. Burada hastalara profesyonel olarak uygulanan Dermapen kullanıyoruz. Bu sistemde ciltte cm2 başına neredeyse 250-300 adet olan mikrokanallar oluşturuyoruz. Pratikte yara görüntüsü oluşmasa da teorik olarak hücrelerin yara iyileşmesi mekanizmasını aktive ediyoruz. Bu sayede tamir mekanizması devreye giriyor ve uygulanan bölgede büyüme faktörleri sayesinde kollagen, fibril ve hyaluronic asit salınımı artıyor. Böylece cilt yenileniyor, skar dokusu iyileşiyor.

olmasına göre de 6-8 ay kadar etkisi devam eder. Botoks konusunda bana en çok gelen soru; “Süresi dolduğunda cilt kırışıklıklarım daha kötü mü olur?” Hayır, böyle bir durum söz konusu değildir, aksine botoks uygulamasıyla hastanın kırışıklıklarının yerleşmesini önlemeyi ve yaşlanmayı geciktirmeyi hedefleriz. Çok gelen bir diğer soru da; “Cildimi botoksa alıştırmış olur muyum?” Böyle bir durum da söz konusu değildir ve enjeksiyonun etkisi geçtiğinde cilt enjeksiyon yapıldığı güne geri dönmüş olur. Yeni uygulama yapılmadığı takdirde tabiri caizse yaşlanmasına oradan devam eder. Botoks kırışıklar yerleştiğinde değil, aksine oluşmaya başladığında yapılmalıdır. Bunun sebebi de; yerleşmiş kırışıklıkların açılmasının daha fazla zaman alacağıdır ve tamamen ortadan kaldırılması derinliğine göre söz konusu olamayabilir. Yeni başlamış çizgilere müdahale etmek, onların yerleşmesini önlemek anlamına gelecektir. Son olarak; profesyonel uygulama yaptırmaya vakit bulamayan okurlar için de birkaç önerim olacak: Öncelikle cildimizin en çok ihtiyacı olan nemi mutlaka cilt tipinize uygun olan bakım kremleriyle sağlayın ve bunları seçerken de yaz kış güneşe maruz kaldığınızı düşünerek mutlaka SPF içerikli olanları tercih edin. Duş alırken çok sıcak su kullanmak hem cilt hem de saçlarınıza zararlıdır, yağ bariyerlerin çatlamasına ve nem kaybına sebep olur. Bunun dışında ev tipi peeling uygulamak evet yararlı olabilir ancak haftada bir kereyi geçmemek kaydıyla. Uyumadan önce zor da olsa makyajımızı temizleyip mutlaka tonik kullanıp gece kremini kullanmaya dikkat edin.

Bazen kollagen kaybı fazla olan hastalarda gençlik aşısı da dediğimiz cildin altına hyaluranik asit enjeksiyonu da yapabiliyorum. HA dediğimiz materyal, kollagenin yapı taşıdır ve bu sayede zayıflamış kollageni destekleyerek yapımını hızlandırmış oluruz. Bu uygulamada genellikle çapraz bağlı olmayan HA tercih ediyoruz, bunlar az ve orta düzeyde kırışıklıkların giderilmesine ve cildin ihtiyacı olan nem dengesini sağlamasına yardımcı oluyor. Genellikle 3 hafta arayla 3 seans uyguladığımızda istediğimiz sonuca ulaşıyoruz. Gençlik aşısı dediğimiz uygulamaya ek olarak mezoterapiyle cilt hasarını ve kollagen kaybını giderebiliyoruz. Bu uygulamada; çeşitli vitaminler, anti-oksidanlar, aminoasitler ve somon DNA’sı cilt altına enjekte edilir ve yine aynı mekanizmayı aktive etmek suretiyle istediğimiz sonuç elde edilebilir. Bir diğer uygulama da; tüm hastalarıma önerdiğim ve en çok severek yaptığım hücresel aktivasyon etkili PRP. Burada hastadan kan alınarak plateletten zengin plazmanın ayrıştırılıp hastanın cildinin altına enjeksiyonu söz konusudur. Yaşlanmış, yıpranmış ve hasara uğramış cilt bu sayede reaktive olur ve yenilenir. Burada bölgeye enjekte edilen büyüme faktörleri, bölgede kök hücre aktivasyonunu gerçekleştirir ve şahsi kanaatimce bu mekanizma harika çalışır. Mucize, insanın kendinden geliyor ve herhangi bir kimyasal enjeksiyonu olmadığı için de alerji riski ortadan kalkıyor. Koyduğum teşhisle doğru orantılı olarak hastalarıma genellikle 3 hafta arayla 3-6 seans uygulayabiliyorum. Yine kırışıklıkların giderilmesi için başta gelen uygulamalardan biri de; “botulinium toxin” yani Botoks uygulamasıdır. Yüzdeki birçok bölgede çok güzel sonuçlar elde edilir. Enjeksiyon sonrasında 3-5 gün içerisinde hastada etkilerini görmeye başlarız ve metabolize

Cumhuriyet Mah. Sivrihisar Cad.No:5/A Polatlı/ANKARA

Tel: 0312 622 00 06


düğün

Prag’ta Balayı Şehir Planlayıcısı Erman Osman Terzi ile Bankacı Kübra Biçen Türk Japon Vakfı’nda gerçekleşen şık nikah töreniyle dünyaevine girdi. 2015 Ocak ayında tanışan ikili, geçtiğimiz Ağustos ayında da nişanlandı. Nikah masasına el ele yürüyerek mutluluğa evet diyen çift, ilk danslarını davetliler huzurunda gerçekleştirdi. Büyük alkış alan dansın ardından konuklar ikiliyi tebrik etme imkanı buldu. Mutlu çift düğünün ardından balayı adresleri olan Prag’a uçtu. 

284

KÜBRA BİÇEN, ERMAN OSMAN TERZİ


NALAN - GÜNAY YORULMAZ

MERAL - NADİR ELİBOL, ALIM ELİBOL

Bol bol fotoğraf karelerinin yer aldığı törende konuklar güzel kareleri sosyal medyada paylașmayı da ihmal etmedi.

KORAY KİRİȘ, MERVE BİÇEN

FERAY ȘAHİNGÖZ

ALEV - ÖDÜL ELİBOL


ipek’in objektifinden

Uzak Doğu Ve Batının Muhteşem Sentezi Hong Kong Hong Kong, dünyanın en eski uygarlığı olan Çin’in kültürü üzerine, bir yüzyıl boyunca İngiliz yönetiminin vurduğu damganın etkilerini, her metrekarede hissedebileceğiniz bir dünya harikası. Bizim kültürümüzle kıyaslayınca son derece farklı, bambașka bir dünyaya gitmiș gibi hissedeceksiniz. 1997’de biten İngiliz yönetiminden sonra, Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı özel bir yönetim bölgesi haline gelmiș olan Hong Kong, aynı zamanda dünyanın en büyük finans, ticaret ve turizm merkezidir. Bu nedenle dünyanın dört bir yanından gelmiș ticaret ve finans insanlarının, kendi dil, din ve kültürlerini rahatça yașatabildikleri, bir dünya metropolüdür. 286


1

1 saatlik bir uçuş sonrası, uçağınız şehre doğru alçalırken, yedi milyonluk nüfusun bu küçücük adalar topluluğuna nasıl sığdığını merak ediyorsunuz. ‘’Gökdelenler Şehri’’ de diyebileceğimiz Hong Kong’un, resmi dili Çince ve İngilizce olduğu için, rahatlıkla tek başınıza keşfedebileceğiniz bir yer. Hong Kong, Kowloon, Lantau ve Hong Kong Adası olarak üç bölgeye ayrılmış. Denizin altından tüneller, üzerinden köprülerle yüzlerce kez birbirine bağlanmış. Son derece gelişmiş altyapısı ve kullanmakta hiç zorluk çekmeyeceğiniz metrosu, soldan işleyen trafiği oldukça rahatlatmış. Nüfusun çoğu Çinli ve büyük kısmı Budist olduğu için, irili ufaklı pek çok tapınağa rastlamak mümkün. Wong Tai Sin Tapınağı, Man Mo Tapınağı, Po Lin Manastırı ve Che Kung Tapınağı bunların en ünlüleri. Bana en ilginç gelen tapınaklardan biri; Repulse Körfezi’nde (Repulse Bay) bulunan, Taoist tapınağı olan Kwun Yam Tapınağı oldu. Adanın en güzel manzarasına sahip bu tapınağın en büyük iki figürü, merhamet tanrıçası olan Kwun Yam ve denizlerin tanrıçası Tin Hau. 10 metrelik bu dev heykeller, hemen arkalarında bulunan ultra modern gökdelenlerle oldukça ilginç bir kontrast oluşturuyor. Yığınlar halinde yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan tapınağın Çin mitoloji karakterlerinden oluşan rengarenk mozaik heykellerinin, ziyaretçilerine iyi şans ve mucizeler getirdiğine inanılıyor. Heykeller dışında, kumsalın hemen yanı başında olan kırmızı renkli ‘’Hayırlı Uzun Hayat Köprüsü’’nden (Longevity Bridge) geçtiğinizde hayatınıza üç gün daha ekleneceğine inanılıyor. Üzerinde Çin gravürlerinin işlenmiş olduğu kayaya kırmızı kurdele bağladığınızda ise ruh eşinizi buluyorsunuz. Tombul Buddha heykellerinin göbeğini okşayan kalabalığı görünce şaşırmayın. Çünkü, bunun da iyi şans ve para getirdiğine inanılıyor. Yani görselliği bir kenara bıraksak bile tüm bunlar için burayı ziyaret etmeye değer... “Tian Tan Buddha” (veya Büyük Buddha-Big Buddha) ise; benim için Hong Kong’daki en özel yer. Lantau adasındaki 34 metrelik dev heykel dünyanın en büyük Buddha heykellerinden biri. Buraya gelmek için yerden metrelerce yükseklikteki Ngong Ping 360 adı verilen teleferiğe biniyorsunuz. Yükseklik korkunuz yoksa biraz fark ödeyip zemini cam olan kabinlere binerseniz 5.7 kilometrelik (yaklaşık yarım saat sürüyor) tırmanışı, inanılmaz güzellikteki manzaralarla hiç farketmeden bitiriveriyorsunuz. Sırt çantalarıyla yürüyerek tırmananlar da vardı bu mesafeyi ama bence enerjinizi Buddha’nın yanına ulaşmak için çıkacağınız 268 merdivene saklayın. Ben yağmurlu bir günde gittiğim için sislerin arasından bir anda beliren bu muazzam heykeli ilk gördüğüm anı hiç unutamıyorum... Teleferikten inip heykele doğru yürürken içinden geçilen Ngong Ping Village ise çok hoş hediyelik eşya satan minik dükkanlar ve güzel cafelerin olduğu


ipek’in objektifinden

sevimli bir köy. Buraya gelmişken Po Lin Manastırı’na da uğramayı ihmal etmeyin. Teleferikte epey sıra bekleyeceğinizi hesaba katarak gezinizi planlamanızı tavsiye ederim. Eğer turla giderseniz tur şirketlerinin buraya uğramadıklarını belirteyim. (Turdan ayrılıp metro ile buraya gitmeniz çok kolay). Ama Big Buddha’yı görmeden Hong Kong’u görmüş sayılmazsınız, bana göre... Hong Kong’un diğer olmazsa olmazı; ‘’Victoria Tepesi’’ (Victoria Peak), ismini İngiltere Kraliçesi Victoria’dan almış. Gün batarken de nefes kesici bir manzarası olan bu tepe hiç tartışmasız her saatte Hong Kong’un en büyüleyici yeri. Denizin hemen yanından yükselen dik yamaçların üzerindeki sayısız gökdelene bulutların üzerinden bakıyorsunuz. Bütün ünlüler, siyasetçiler ve zenginler burayı tercih ettiği için Hong Kong’un en güzel ve pahalı evleri burada... Meraklıları için Madame Tussauds Müzesi de burada... Aberdeen Balıkçı Barınağı, gökdelenleri denizden seyretmek için ideal. Burada bulunan irili ufaklı yüzlerce tekne aynı zamanda balıkçıların evleri. Teknelerden birine binip kısa bir deniz turu yaparsanız modern gökdelenlerin geleneksel balıkçı evleriyle oluşturduğu müthiş kontrasta tanık olabilirsiniz. “A Symphony of Lights” adı verilen dünyanın en büyük ses ve ışık gösterisini seyretmek için en iyi alternatif; tekne turu. Aynı zamanda yemekli olan bu teknelerde, körfezin iki ucu arasında gidip gelirken bir yandan yemeğinizi yiyip, diğer yandan karşılıklı iki kıyıdaki şovu da rahatça izleme imkanı buluyorsunuz. Geceler ışıl ışıl sokaklarla bambaşka bir hale bürünüyor. Gecenin hangi saati olursa olsun, oldukça güvenli. 24 saat yaşayan bu şehirde tek dikkat etmeniz gereken şey, gecenin ilerleyen saatlerine rağmen,

288

sokaklardaki kalabalık azalmadığı için, zamanın nasıl geçtiğini anlayamamak ve oteliniz diğer bölgedeyse, taksilerin belli bir saatten sonra farklı bölgelere gitmemeleri. Gece manzarasını seyretmek için Ritz Carlton Oteli’nin 118. katında bulunan Ozone Bar’a mutlaka gitmenizi öneririm. Bilim kurgu film setlerini andıran girişi ve şık tasarımıyla bu bar dünyanın en güzel manzarasını ayaklarınızın altına seriyor. Aşağı inerken 102. Kattaki Lounge Bar’a da uğramalısınız. Metrelerce yükseklikteki kristallerden yapılmış şömine bacasını görmeden geçmeyin. Yine gece manzarasıyla sizi de büyüleyeceğini düşündüğüm, Peninsula Hotel’in 28. katındaki Felix ise Philippe Starck tarafından tasarlanmış oldukça popüler bir bar. Yine Starck tasarımı olan tuvaletlerinin bile manzarası muhteşem. Hong Kong’da binaların plan ve tasarımına mimarlar ve mühendisler kadar Feng Shui ustaları da dahil oluyor. Eski bir Çin öğretisi olan Feng Shui; objeleri ve binaları iyi şans getirmesi için doğayla uyum içinde konumlandırma ve doğada var olan yaşam enerjisini yaşanılan mekanlarda harekete geçirme yöntemidir. Binaların tasarımından oryantasyonuna, girişinin pozisyonundan mobilyalarına kadar her şey titizlikle Feng Shui’ye göre tasarlanıyor. Dev gökdelenlerin ortasında kocaman delikler bırakılıyor. İnşaat sırasında şirketler Feng Shui uzmanlarına bütçelerinden önemli bir kısım ayırıyorlar. Zaten Hong Kong’un, dağları arkasına almış, yüzü denize dönük pozisyonuyla coğrafi konumu da Feng Shui prensiplerine oldukça


uygun. Efsaneye göre; bu dağlar pozitif enerji ve güç enerjisi taşıyan ejderhalara ev sahipliği yapıyor. Ve ejderhalar su içmek için denize gidip geldiğinde bu iyi enerjinin tüm Hong Kong’a aktığına inanılıyor. Ejderhaların denize ulaşmasını engellememek için kıyı şeridindeki tüm gökdelenlerin ortasında büyük bir boşluk alan bırakılıyor. Böylelikle pozitif enerji rüzgarı tüm Hong Kong’un içinden geçmiş oluyor. Bu yüzden de bu boşluk alanlar Ejderha Deliği (Dragon Hole) olarak adlandırılıyor. Hong Kong’un son yıllardaki önemli yükselişinin, Feng Shui prensiplerine göre inşa edilen yapıların sayesinde olduğuna inanılıyor. Alışveriş canavarları için en doğru adres; uçsuz bucaksız markalar cenneti olan Canton Road. Dünyaca ünlü markaların en büyük mağazalarının yer aldığı bu cadde, Avrupa ve Amerika’dakilerle kıyas edilemez büyüklükte ve şıklıkta. Alışverişçileri heyecanlandıracak diğer bir bölge ise; Macau Adası. Uzak Doğu’nun Las Vegas’ı olarak da adlandırılan Macau, 1999 tarihine kadar Portekiz sömürgesiydi. Bu tarihten sonra Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı özel yönetim bölgesi olmuştur. Macau’ya Hong Kong’dan hızlı feribot ile geçilebiliyor. Kumara ve alışverişe özel bir düşkünlüğünüz yoksa, günübirlik bir gezi yeterli oluyor. Pasaportunuzu mutlaka yanınıza almanız lazım çünkü pasaport kontrol noktalarından geçiyorsunuz. Buradaki feribotlar dalga durumu ne olursa olsun hız kesmiyorlar. Ara ara oturduğumuz koltuktan havalanarak tamamladığımız feribot yolcuğu James Bond filmlerini aratmadı...Siz de kesekağıdı, yedek kıyafet gibi önlemlerinizi alın... Adayı ilk keşfedenler Portekiz’liler oldukları için Macau şehir merkezi, Portekiz mimarisinin özelliklerini taşıyor. Adanın en önemli turist atraksiyonlarından birisi, merdivenleri çıkarak ulaşılan, sadece ön cephesi ayakta kalabilmiş St. Paul Kilisesi. (Ruins of St. Paul’s) Geri kalan bölümleri 19. yüzyılda bir yangında yıkılmış. Zamanınız olursa Macau’ya adını veren “A-ma Temple’’ı mutlaka görün. Macau’daki en eski Taoist tapınaklarından biri olan A-ma Tapınağı, tütsü dumanlarının arasından, adak olarak sunulan rengarenk çiçeklerin fışkırdığı, sütunlarının içinde yüzlerce minik buda heykelciği olan, fotoğraf severler için tam bir cennet. Macau adası, Çin’de kumar oynamanın yasal olduğu tek yer olduğu için burada dönen paranın Las Vegas’takinden bile fazla olduğu söyleniyor. Bu arada Las Vegas’taki ünlü otel zincirlerinin birebir kopyalarının burada da olduğunu belirteyim. Otellerin alışveriş merkezileri Vegas’takilerden daha yeni ve inanılmaz büyük. Hong Kong mutfağı başlı başına ayrı bir yazı olabileceği için çok kısaca özetlemek isterim. Yaklaşık 30.000 restoranın yer aldığı Hong Kong’da, Michelin yıldızlı pek çok restoranın bulunduğunu da ekleyeyim. Çin yemeklerini sevmiyorsanız hiç merak etmeyin, sizi mutlu edecek dünya mutfağından pek çok seçenek mevcut. Ama benim gibi uzak doğu mutfağını sevenlerdenseniz cennete düştünüz diyebilirim. Ben bildiğim ve bilmediğim her şeyden denedim ve gayet memnun kaldım. Ama size bir tavsiye; bilmediğiniz şeyleri denerken kendinizi akışa bırakın ve sevdiyseniz içinde ne olduğunu hiç sormayın. Dim Sum, Pekin ördeği, Rou Jia Mo, Siu Mei, Tong Sui, Yılan çorbası ve farklı noodle türlerini deneyebilirsiniz. Ama daha önce de belirttiğim gibi ‘’ne eti, hangi malzemeler kullanılmış’’ gibi fazla kurcalamayın.. Uzun süreli konaklayacaklar için Ocean Park, Disneyland, Ladies Market, Soho ve Nathan Road da gezilip görülecek yerler arasındadır. Yeni rotalarda görüşmek üzere, Sağlık ve mutlulukla kalın. 


TUBA GÜNEBAK, KAZIM TÜRKER

Türkiye’nin, toplumsal sorumluluk bilinci en yüksek markalarından biri olan Türkerler Holding A.Ș.’nin çatısı altında, 10-11 Aralık 2016 tarihleri arasında Mahall Ankara’da gerçekleștireceğimiz, “Sıra Bizde” Doğal Yașam ve Beslenme Panayırı’nda bulușalım...

advertorial

Her Şeyin En Doğalı İçin Sıra Bizde


O

bezite” çağımızın hastalığı!

“Beslenme” günümüzün en güncel ve ilgi çeken konu başlıklarından biri. Özellikle, sağlıklı beslenme uygulamaları ve bu uygulamaların vücut ağırlığına olan yansıması…

Bireyin görselliğini bir kenara bırakırsak; yapılan çalışma sonuçları, sadece obez (şişman) olan ve başka hiçbir sağlık problemi olmayan bir bireyin yaşamından obezitenin 5 yıl çaldığını; bununla birlikte obeziteye ek olarak sigara ve alkol kullanan, yetersiz sebze ve meyve tüketen, yetersiz fiziksel aktivite yapan, doymuş yağlardan zengin beslenen bir bireyin ise, yaşamının beklenenden 27.1 yıl kısaldığını gösteriyor. Yine, birçok çalışma sonucu, sağlıklı nesiller yaratmanın anahtarının kadınlara ve çocuklara verilecek beslenme eğitimi uygulamalarında gizli olduğunu gösteriyor. Çünkü, birçok kronik hastalığın temelinin, sağlıksız beslenen kadınların rahminde atıldığı bilimsel araştırmalarca ispatlanmış bir gerçek… En güncel arama motorlarından biri olan Google’da, “beslenme” kelimesini arattığınızda 0.51 saniyede 20.400.000 sonuç, “diyet” kelimesine dair ise, 0.39 saniyede 15.000.000 sonuçla karşılaşıyorsunuz.

“Sıra Bizde” Doğal Yaşam ve Beslenme Panayırı için gerim sayım başladı. Bireysel durumu bir kenara bırakırsak, toplumsal boyutuyla

beslenme eğitimi ile donanmış bireyler, ulusal sağlık harcamalarının azalmasına katkı sağlamaktadır. Buna ek olarak; çalışan bireylerde, hasta geçen iş günü sayısının azalması ve iş gücü kaybının önlenmesi ile milli kaynaklarımızın korunmasına da destek olunmaktadır. İşte, tüm bu bilimsel gerçeklerden yola çıkarak, günümüzün en güncel konu başlıklarından biri olan “doğal beslenme”yi Türkiye’nin toplumsal sorumluluk bilinci en yüksek kuruluşlarından biri olan Türkerler Holding A.Ş.’nin çatısı altında, Mahall Ankara’da gerçekleştireceğiz.

“Sıra Bizde” Doğal Yaşam ve Beslenme Panayırı’nda neler olacak?

Çocuklar için sağlıklı beslenme temalı atölye çalışmaları; yetişkinler için sağlıklı beslenme, zayıflama, doğal tarım, egzersiz ve beslenme ana temalı workshoplar; sağlıklı, organik ve doğal besin/ürün üreten firmalarla buluşma; az yağlı ama lezzetli yemek pişirme; glutensiz tarif workshopları; meditasyon&yoga workshopları ve daha neler neler… Türkerler Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Türker ve ben, 10-11 Aralık 2016 tarihlerinde “Sıra Bizde” demek için sizleri de panayırımıza bekliyoruz. Sağlıklı, mutlu ve keyifli bir ay dileklerimizle... Yrd. Doç. Dr. Ç. Tuba Günebak Beslenme ve Diyet Uzmanı


AUTO

2017’de hangi otomobiller yollara çıkacak biliyor musunuz? Önerileri herkesten önce almak ve hayranı olacağınız arabaların tüm detayları hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler Auto MAG içeriğine bayılacak...

292



auto

Fiat’ta Vip Günleri Ekim ayında Fiat Ali Uğurlu Bayisi’nde gerçekleşen VIP Günleri eşi benzeri olmayan bir satış etkinliği olarak geçti. Etkinlik süresince her zaman elde edebilecek bayi indirimlerinin yanı sıra etkinliğe özel ve FIAT tarafından tanımlanan indirimlerle yeni araçlar sahiplerini buldu. Etkinliğin ilk gününün sabahından itibaren kapılarını genel müşteri ziyaretine kapayan FIAT Ali Uğurlu Bayisi teşhirde bulunan araçları için indirimlerini tanımladı. VIP Günleri sonrası geriye kalan tüm stoklar, etkinliğin bir hafta sonrasında ek bir VIP İndirimi olmadan sadece bayi seviyesinde sunulabilecek standart indirimlerle herkes içim erişilebilir hale getirildi. 

ȘABAN AKDAȘ, TUBA ALPKIRAY

EMRE BAYRAM, UĞUR ALTUĞ, GÖNÜL KOZAK, SERDAR ELMACI, ESRA BİLGİN, NECİP GÜHAN, BURÇİN ÖZKAN, SALİH UĞURLU

294


auto

Fiat 500X Daha önce 1.4 MultiAirmotor ile birlikte sunulan 6 ileri kademeli çift kavramalı otomatik vites, artık 1.6 MultiJetdizel motor ile birlikte müşterilere sunuluyor. Otomotik şanzımanın başlıca üstünlükleri; Hızlı vites geçişi -Kayıpsız torkiletimi - Yüksek performans - Düşük yakıt tüketimi olarak sıralanmaktadır. Verimli ve performanslı 1.6 MultiJetmotor ile beraber performans ve yakıt ekonomisini beraber talep eden segment müşterisinin talebine daha iyi cevap veriyor. 500X’te kullanılan DCT şanzıman, rekabetçi sürüş konforunun yanı sıra, dayanıklılık konusunda da rakiplerinin bir adım önünde yer alıyor. 500X rakipleri ile kıyaslandığında yeni DCT şanzımanıyla segmentindeki en yüksek tork ve en iyi performans değerlerini yakalıyorr. SUV kategorisi müşterinin performans beklentisini en iyi karşılayan araçlardan biri oluyor. 

Fiat Egea Yeni Fiat Egea, %70’i Tofaş Ar-Ge departmanında görev yapan Türk mühendisler tarafından gerçekleştirilen ve 3 yıla yakın süren bir ürün geliştirme safhasının ardından yollara çıkmıştır. Fiat’ın yeni nesil kompakt segment ailesinin ilk temsilcisi olan Fiat Egea Sedan’ın ürün geliştirilme aşamasında şu 3 noktaya odaklanılmıştır: Çekici tasarım, yüksek fonksiyonellik, ekonomiklik. Sıfırdan tasarlanan bir otomobil olması sebebiyle Fiat Egea, oldukça akıcı ve orantılı hatlara sahiptir. Aynı zamanda agresif tasarımı sayesinde dinamik bir görüntü sunmaktadır. Fiat Egea’nın modern tasarımlı ve kaliteli malzemeler seçilerek hazırlanmış iç mekanı, 5 kişilik bir aileyi konforlu bir şekilde taşıma kapasitesine sahiptir. 1.6 E-Torq benzinli motor ile birlikte sunulan AISIN üretimi 6 ileri kademeli tam otomatik şanzıman, sarsıntısız vites geçişi ile yüksek konfor sunmaktadır. 1.6 MultiJet dizel motor ile birlikte sunulan Fiat Powertrain Technologies (FPT) üretimi 6 ileri kademeli çift kavramalı otomatik vites, çok hızlı vites geçişi ve kayıpsız tork iletimi sayesinde hem yüksek performans, hem de düşük yakıt tüketimi sunmaktadır. Bu teknolojiler sayesinde manuel viteste 4.2 L olan ortalama yakıt tüketimi değeri 3.9 L’ye düşürülmüştür. Bu rakam sınıfının en düşük tüketimlerinden birini ifade etmektedir. 




auto

Porsche Golf Turnuvası Şampiyonları İstanbul Golf Kulübü’nün Doğuş Otomotiv Porsche Türkiye sponsorluğunda düzenlediği Porsche Golf Turnuvası Klassis Golf Sahası’nda gerçekleşti. Doğuş Otomotiv Porsche tarafından düzenlenen Porsche Golf Turnuvası sona erdi. İstanbul Golf Kulübü ile işbirliği kapsamında hayata geçirilen turnuva, Silivri’de bulunan Klassis Golf Sahası’nda iki gün süren çekişmeli müsabakalara sahne oldu. Turnuva sonrasında Erkekler Gross kategorisinde 75 puan ile Bülent Çakır ve Kadınlar Gross kategorisinde de 81 puan ile Nedret Bulgan birinci oldu. Ayrıca A kategorilerinde yarışan Hamdi Poyraz 44 puan, B kategorisinde yarışan Palmerino Colamarino 40 puan, C kategorisinde yarışan Volkan Büyük tüm rakiplerini geride bırakarak birincilik kupasını kaldırdı. 5 kategoride düzenlenen turnuva sonunda birinciler, gelecek yıl yurt dışında düzenlenecek Porsche Golf Cup Dünya Finalleri’nde Türkiye’yi temsil etme hakkı elde etti. 

298


Jeep Ailesi’nin Yetenekli Küçük SUV’si Jeep Renegade Yüzünü ilk kez 84. Uluslararası Cenevre Otomobil Fuarı’nda gösteren Jeep Renegade, dünya genelinde hızla büyüyen Jeep markasının yeni amiral gemisi oldu. Renegade, yakıt verimliliğinin yanında, off-road özellikleri ve yol tutuşuyla da gerçek bir Jeep olduğunu haykırıyor. Jeep ürün gamının dünya çapında genişlemesindeki en yeni adımı temsil eden Jeep Renegade, markanın mirası ile yenilikçi tasarım anlayışını, genç ve maceracı ruhları cezbetmek için bir araya getiriyor. Jeep® ailesinin en yeni üyesi, modern dış tasarımı ile birleşen sürüş konforunun yanında kabin içerisinde kullanılan malzeme kalitesi, dikkat çekici renkleri ve enerjik görünümü ile rakipleri arasından sıyrılıyor. Renegade’in güçlü ve agresif dış görünümü, yüksek kaliteli malzemelerle donatılan enerjik iç mekânıyla, geçmişin efsanevi 1941 Willys MB’ye dayanan MY Sky açılır tavan sistemiyle özgürlük sunuyor. Fiat Chrysler Automobiles’ın İtalyan ve Amerikalı tasarımcıları ile mühendisleri tarafından geliştirilen Jeep Renegade, İtalya-Melfi’de üretilmiş olan Jeep’in tarihindeki ilk otomobil olmasıyla da önem kazanıyor. Hem şehir içi hem de offroad sürüşüne uygun boyutunu, güçlü tarzı ve kişiliği ile birleştiren ve 1.4 litre benzinli 140 hp otomatik ve 1.6 litre dizel 120 hp motor seçenekleriyle hızlı bir giriş yapmaya hazırlanan Jeep Renegade’in 1.4 litrelik benzinli versiyonunda otomatik vites seçeneği de sunuluyor. Fark Yaratan Enerjik Tasarım, 60’ın Üzerinde Güvenlik Özelliği Jeep’in mükemmellik anlayışını bünyesinde eksiksiz olarak barındıran Jeep Renegade, 60’ın üzerinde gelişmiş güvenlik

özelliğiyle, “Sınıfının En Güvenlisi” olma yolunda sağlam adımlarla ilerliyor. Renegade, yenilikçi teknolojik özellikleri, 5 inçlik dokunmatik ekran multimedya komuta merkezine sahip ileri UConnect sistemi, kişiselleştirilebilir 5 inçlik renkli TFT teknolojili göstergeleri, Bluetooth, USB girişi sağlayan eğlence sistemiyle de fark yaratıyor. Jeep’in özgün tasarım anlayışı, işlevsellik ve off-road uzmanlığının kombinasyonunu en mükemmel şekilde yansıtan Jeep Renegade, markanın mirası ile yenilikçi tasarım anlayışını, genç ve maceracı ruhları cezbetmek için bir araya getiriyor. Şerit İkaz Sistemi, gelişmiş Acil Fren Sistemi, Arka Park Sensörü 5 inç TFT Teknolojili göstergeler, 17 inç Alüminyum Jantlar, karartılmış Arka Camlar, Xenon Farlar ve Yağmur Sensörü limited versiyonunda standart olarak sunuluyor. Güçlü ve agresif dış görünümünün yanında, enerjik iç mekânı, yüksek malzeme kalitesi ve birbirinden cazip gövde rengi seçenekleriyle tamamen geçmişi efsanevi 1941 Willys MB’ye dayanan Jeep’in özgürlük anlayışını eksiksiz yansıtıyor. Yedi slotlu ızgarası ve farklı renkli “kalkan” çerçevesiyle ilk görüşte, “tam bir Jeep” olduğunu ispatlayan ve Jeep Wrangler’ın DNA’sını taşıyan Renegade; güçlü lastikler, geniş çamurluk formu, kapıya monte edilmiş yan aynaları ve ikonun yarım kapılarını hatırlatan kalkık kemer hattı ile de fark yaratıyor. Wrangler’ın klasik sert tavanına selam gönderen siyah tavan seçenekli karartılmış gün ışığı açıklığı da Renegade’in modern görünümüne katkıda bulunuyor. 


auto

Doğuș Otomativ Porsche Türkiye sponsorluğunda düzenlediği Porsche Golf Turnuvasın da konuklar birbirleriyle yarıștı.

300



davet

Grup Volvo’dan s90 Tanıtımı FULYA SARIKAYA, KEMAL SEZER

İPEK EREL

Başarılı otomotiv firmaları arasında yer alan Grup Volvo yeni model aracı olan s90’ı Ankaralılara tanıttı. Şık davetin ev sahipliğini ise; Müfit Metin gerçekleştirdi. Metin, davete katılan konuklarla yakından ilgilendi. Davetin açılış konuşmasını İsveç Büyükelçisi Lars Wahlund gerçekleştirdi. Renkli karelerin yer aldığı gecede konuklar canlı müzik eşliğinde keyifli saatler geçirdi. 

302

MÜFİT - HÜLYA METİN

HAKAN METİN, BESTE ÖZDEMİR

LARS WAHLUND



davet

CEYHAN BAĞCI

NURETTİN ÖZDEMİR

ERCAN KAHRAMAN

Dünyayla Aynı Anda Ankara’da Tanıtıldı Peugeot’nun yeni üretimi Peugeot SUV 3008, dünyayla aynı anda Ankara Göral Otomotiv’de görkemli bir organizasyon eşliğinde meraklıları ile buluştu. Peugeot’nun Yeni SUV modeli 3008’ın lansmanı Göral Otomotiv’de gerçekleşti. Canlı orkestranın muhteşem müzik sunumu eşliğinde sinevizyon gösterimi ile başlayan lansman kokteyli aynı heyecan ve merak ile günün ilerleyen saatlerine kadar devam etti. Lansman canlı olarak 45 noktada izlenirken Peugeot Türkiye Genel Müdürü Laurent Pernet ve Peugeot Türkiye Pazarlama Direktörü Mehmet Akın da İstanbul’dan canlı yayın ile lansman toplantısına katıldı. Lansmana ev sahipliği yapan Göral Otomotiv Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Allıoğlu, burada yaptığı konuşmada, yeni SUV Peugeot 3008 lansmanının diğerlerinden çok farklı olduğunu, en önemli farkının ise; tüm dünya ile aynı anda Türkiye’de yapılması ve Türk tüketicisinin beğenisine sunulması olduğunu söyledi. 

304

NEZİH ALLIOĞLU


YENİ SUV

PEUGEOT

3008

HİÇBİR SUV BU KADAR İLERİ GİTMEDİ

YENİ NESİL PEUGEOT i-COCKPIT® / FULL DİJİTAL GÖSTERGE PANELİ / PANORAMİK SUNROOF / İLERİ SÜRÜŞ GÜVENLİK SİSTEMLERİ / OTOMATİK BAGAJ KAPAĞI Yeni SUV Peugeot 3008 1.6 BlueHDi 120 S&S EAT6 karma yakıt tüketimi 4.2 L/100km, ortalama CO2 emisyon değeri 108g/km’dir. İlanda kullanılan görsel, Türkiye ürün gamı ile farklılık gösterebilir. instagram.com/peugeotturkiye

twitter.com/PeugeotTurkiye

facebook.com/peugeotturkiye

YENİ SUV PEUGEOT 3008

GÖRAL

Balgat Plaza Tel: (0312) 207 45 45

Ümitköy Plaza Tel: (0312) 236 36 80

www.goral.com.tr


Aracına Düşkün Olanların Seçimi

Otomotive sektörüne gönülden bağlı Nuri Akçam ve Kutluhan Sezer, araçlarına düșkün olanlar için Tabanway Oto Yıkama’da özel hizmetler sunuyor... Ne tür hizmetleriniz olacak?

angi sektörlerde iş tecrübeniz olduktan sonra nasıl bir hedefle oto yıkama alanına yöneldiniz?

Nuri Akçam: Bundan birkaç yıl önce, Filistin Caddesi’nde restoran deneyimim oldu. Ticaretin her dalını seviyorum ve ticarete ilgim çok, ticaretten korkum yok, bu yüzden; güzel bir konumda bu tarz bir yeri kaçırmak istemedim ve bu işe başladık.

Kutluhan Sezer: Otomotiv sektörüne gönülden bağlıyım ve bu işten çok keyif alıyorum. Daha önce de bu işle uğraştım. Otomobillere duyduğum merak üzerine, onlarla daha içli dışlı olmak için Tabanway markası altında, daha farklı şeyler yaratmak adına bu sektöre yöneldim. Çünkü, Ankara’nın böyle güzel bir lokasyonda bu konseptte bir oto yıkamaya ihtiyacı vardı.

Firma olarak öne çıkmayı hedeflediğiniz ve fark yaratacağınıza inandığınız yönleriniz neler?

Birlikte: Kazancı bir kenara bırakıp her şeyden önce insanları mutlu edebilmek adına farklı hizmetler vermek. Araç modeli ayırt etmek hoş değil, herkesin arabası kendisi için çok kıymetli... Önemli olan herkese aynı kaliteyi sunmak ve buradan mutlu gönderebilmek. Konsept olarak, farklılıklar yaratmaya çalıştık, görselliğe çok önem verdik, en kaliteli ürünleri kullandık ve hiçbir şeyden kaçmadık. Detaylı uygulama bölümümüzün zeminine, dikkatleri üzerimize çekme amacıyla kırmızı epoksi uygulama yaptırdık. Müşterilerimizin bekleme kısmını da diğer yerlerden çok farklı yapmaya çalıştık, kendimize ofis yapıyormuş gibi düşünüp hiçbir şeyden kaçmadık; araç sahipleri burada beklerken sıkılmasın diye detaya önem verdik. Kalitemizi İstanbul standartlarında tutmaya özen gösterdik, bulunduğumuz semte ve One Tower AVM’ye yakışır bir şeyler yaptığımıza inanıyoruz. Ekibimizi özenle kurduk, hepsi kendi alanında uzman kişiler, güzel bir şeyler yaptığımıza inanıyoruz.

İlerleyen dönemlerde şubeleşmek gibi düşünceleriniz var mı? Birlikte: İlerleyen zamanlarda kendi oluşturduğumuz markamızla bu pazar da şubeleşmeye devam etmeyi düşünüyoruz.

Başarıya ulaşmak için vazgeçilmez prensipleriniz nelerdir?

Nuri Akçam: Disiplin; öncelikle ben disiplinli olayım ki, yanımdaki çalışanlar da olsun. Çalışma saatlerine herkesten çok ben uyarım. Örnek aldıkları kişi ben olduğum için, benim disiplinli çalışmam iş yerindeki en büyük verim. Sonra gözlem ve analiz; devamlı analiz eder, gözlemlerim. Hem çalışanlarımı hem aynı sektördeki iş yerlerini. Çalışanların küçük bir mutsuzluğu, motivasyon düşüklüğü tüm çalışanları etkiliyor ve bunu fark edip düzeltmek de benim görevim. Diğer iş yerlerinde de mutlaka bir gözüm, kulağım olmalı diye düşünüyorum. Tatlı rekabet ne de olsa... Tabii bir de; hırs... Ama normal ölçüde. Zarara uğratmayacak şekilde hırslıyımdır... Mutlaka daha iyisi vardır, çünkü onu da ancak çok çalışarak bulabilirim. Kutluhan Sezer: Kesinlikle titizlik... Benim hayatımda arabalar çok önemli bir yere sahiptir; marka, model fark etmez. Çocukluğumdan gelen bir merak bu, ömrüm yıkamalarda geçti diyebilirim. Birebir aracımın başında bekler takip ederdim, bu konuda çok hassas ve titizim. Ufacık bir hatayı bile kabul edemem, çünkü kapalı ortamdaki aydınlatma ve güneş ışığı arasında çok fark var. Önemli olan; araç sahibi gün ışığına çıktığı an, aracının iyi yıkandığını görmeli. Ben de burada elimden geldiğince çalışanlarıma bu titizliği aşılamaya çalışıyorum. Bir de; gözlem... Yurt dışı ya da Türkiye fark etmez, araç yıkama benim için sanat dalından farksızdır. Farklı şeyleri bulup harmanlayıp kendi yerimizde elimizden gelenin en iyisini yaptırmaya çalışıyorum. Farklı yerleri gözlemlemek kendi işimde iyi olabilmek için bir sınavdır, ben de elimden geldiğince her şeyi ince eleyip sık dokumaya çalışıyorum. 

advertorial

H

NURİ AKÇAM, KUTLUHAN SEZER

Birlikte: Standart işlemler arasında düz yıkama ve cilalı yıkama hizmetlerimiz mevcut. Bunların dışında, aracına düşkün olan müşterilerimiz için, detaylı iç temizlik, koltuk koruma, nano boya koruma, seramik kaplama cam filmi ve kaput filmi var. Ayrıca Oran semtindeki (One Tower Residance, Park Oran Sitesi, TBMM Lojmanları, Mesa Akasya Evleri) ve Oran şehri civarındaki yakın sitelere hafta içi evlerinden araçları alınıp yıkandıktan sonra teslim etme hizmetimiz mevcuttur.



davet

ORAY ÖZVERİM, MÜGE AKPINAR, ESRA AYDOĞDU, EDA KÜREKÇİ, EDA AYDOĞAN, SEÇİLYA GÜNDOĞDU, GAYE GÖKSEL, SİNEM BÖKE, ÖZLEM SEVİNDİK, BURHAN YURDAKUL

Yeni Honda Civic Sedan Tanıtıldı Ondokuz yıldır Türkiye’de üretilen Civic Sedan’ın 10’uncu neslinin satışına 8 Ekim’de başlandı. Honda Plaza Bora, gerçekleştirdiği tanıtım günlerinde Yeni Civic Sedan’ı müşterileri ile buluşturdu. Temeli 1996 yılında atılan ve ilk modelini 1997 yılında üretmeye başlayan Honda Türkiye Fabrikası bantlardan inen yeni Honda Civic Sedan Premium, Elegance ve Executive adlı üç farklı donanım seviyesiyle satışa sunuldu. Civic Sedan’da ilk etapta 125 HP üreten 1.6 litrelik benzinli motor görev yaparken LPG’li seçenekle de satın alınabilecek. Yeni Civic Sedan’da manuel şanzımanın dışında tamamen yenilenen CVT teknolojili otomatik şanzıman da tercih edilebiliyor. Yeni Civic Sedan, silueti ile sportif karakterini gözler önüne seriyor. Önceki nesil ile kıyaslandığında daha geniş, daha uzun ve daha alçak olan yeni Civic Sedan kısa ön ve arka aks uzantılarıyla sportif bir duruş sergilerken gergin hatlar yüksek aerodinamik verimliliği destekliyor. Sert hatlara sahip agresif yüz ifadesi, şişkin ve belirgin çamurluk kuşakları ve köşeli tasarıma sahip hava girişleri yeni Civic Sedan’ın sportif karakterine vurgu yapıyor. 

308

RAHȘAN BÜKÜLMEZ, GÜLDEN DORUK, SEVCAN AÇIK


TYPE-R Yol kullanımı için tasarlanan yarış otomobili Merakla beklenen Type-R artık yollarda... Üstelik şimdi çok daha hızlı ve çok daha güçlü. Honda’nın pistlerdeki bilgi birikimi ve deneyimi ile geliştirilen Type-R, ister pistte ister yolda size, her koşulda maksimum performans sunacak safkan bir sporcu. 0’dan 100 km/s hıza sadece 5,7 saniyede ulaşıyor. Bu da onu, önden çekişli kompakt hatchback liginin en çabuk hızlanan sporcularından biri yapıyor. Type-R tüm bu üstün özellikleriyle mükemmel bir hız deneyimine hazır. Ya siz?

CR-V Test Edilmiş Ve Onaylanmış Performans Yeni CR-V birçok akılcı fikir, yenilikçi teknoloji ile düşük emisyon ve yüksek yakıt ekonomisi için geliştirildi. Earth Dreams Technology, Honda’nın sürüş keyfinden ödün vermeden çevreyi koruma isteğinin teknolojiyle birleştirilmiş sonucudur. Önden çekişli sistemlerde 6 ileri manuel şanzıman ve 120 PS motor gücü bulunurken; dört tekerlekten çekişli sistemde 9 ileri otomatik şanzıman ve 160 PS motor gücü bulunuyor. Honda mühendislerinin motor içindeki mekanik sürtünmeyi azaltarak geliştirdikleri 1.6 i-DTEC 160 PS gücündeki motor, ortalamada 5,1 lt./km* yakıt tüketimi ve 134 gr/km** emisyonu ile hem şaşırtıcı bir yakıt ekonomisi, hem de 350 Nm tork değeriyle mükemmel bir sürüş keyfi sunuyor.

CIVIC Onun Zamanı Şimdi Başlıyor Baştan aşağı yeniden tasarlanan ve geliştirilen Civic Sedan; inovasyon, ileri mühendislik ve sürüş heyecanını bir arada en iyi şekilde yansıtıyor. Onuncu jenerasyonuyla yeni Civic, yeni bir dönem açarken aynı zamanda “bir işi ne kadar uzun süre yaparsan, o işte o kadar iyi olursun” teorisini de doğruluyor. O şimdi daha sportif ve daha göz alıcı. Yeni Civic Sedan’ın benzersiz gövde yapısı sayesinde bütün gözler üzerinizde olacak.


auto

2017 Kimler

Yollarda Olacak? Eylül ayında yapılan ve bu yıl 113. yılını kutlayan Paris Otomobil Fuarı’nı takip edenler gelecekte üretilecek olan birçok otomobili görme fırsatı kazanmıșlardır. Fakat acaba hangi otomobil 2017’de yollara çıkacak biliyor muyuz?

ALFA ROMEO

Giulia ile ses getiren İtalyanlar, bu sefer Coupe SUV modeli Alfa Romeo Stelvio ile geliyor. SUV segmenti o kadar popüler hale geldi ki Alfa Romeo gibi alışılagelmiş segmentlerin dışında araç üretmeyen firmalar bile yeni oyuncularını piyasaya sunar oldu. İşte Alfa Romeo’nun Amerika pazarı için hazırladığı bu araç Maserati Levante ile aynı platformu kullanıyor.

yenilenerek yollara çıkmaya hazırlanıyor. İlk olarak Paris Otomobil Fuarında görücüye çıkan yeni A7 sert ve keskin hatlarıyla ön plana çıkıyor. Ayrıca yeni A7, Audi’nin gelecekte üreteceği otomobiller hakkında da önemli ipuçları veriyor.

BMW

A4’den sonra A5’de beklendiği gibi 2017 yılında yeni yüzüyle yolara çıkmaya hazırlanıyor. Resmi tanıtımı yapılan yeni Audi a5 Coupe 2007 yılında A4 ile A6 arasında konumlandırılan ve D segmentinde coupe modelin temsilcisi olarak çıkmış, üç farklı kasa da üretilmişti. 5 kapılı Sportback, 2 kapılı coupe ve yine iki kapılı cabrio kasalara sahip olan Audi a5, 2012 yılında makyaj operasyonu geçirmişti. Diğer Audi modellerine çok benzeyen A5’in en önemli farkları detaylarında gizli.

İki sene içerisinde tüm oyuncularının yenileneceği D SUV segmentinde BMW, X3 ile pastadan daha büyük bir dilim kapmayı hedefliyor. 2003’te pazara çıkan E83 kodlu ilk neslin ve 2010’da yollara çıkan F25 kodlu ikinci neslin başarısını daha da ileriye taşıma hedefinde olacak. G01 kodu ile üretime girecek olan yeni X3’ün en önemli özelliği ise, 35up adlı ölçeklenebilir yeni platformu üzerinde yükselecek ilk SUV olması. Bu sayede öncüsüne göre 100 kg daha hafif olacak yeni 2017 BMW X3’ün motor gamını büyük oranda selefinden alınacak. 2.0 ve 3.0 litrelik dizel motorların ağırlıklı olarak yer alacağı yeni X3’te ayrıca 2.0 litrelik dizel ve elektrik motoru ile kombine edilen plug-in hibrit sistemde görev yapacak.

Ayrıca yine 2017’de Audi’nin lüks segment temsilcisi A7’de

2017’de yollarda göreceğimiz bir diğer BMW modeli ise 5 serisi

AUDI

310


olacaktır. Son olarak 2011 yılında F10 kasasını piyasaya sürmüş, 2014 yılında ise az da olsa makyajladığı yeni kasasını kullanıcılar ile buluşturmuştu. 6 yıl sonra yani 2017 yılında BMW yeni 5 serisini piyasaya sürmeye hazırlanıyor. Özellikle yenilenen rakibi MercedesBenz E Sınıfı’ndan sonra tüm gözler BMW’ye çevrildi.

FORD

FERRARİ

Sadece 499 adet üretilen ve 1.7 Milyon Dolar’a sipariş edilen LaFerrari’nin convertible versiyonu olarak da nitelendirilen LaFerrari Aperta 2017 yılında dünyanın en hızlı cabrioları arasında yerini alacağa benziyor. Coupe versiyonu gibi sınırlı sayıda üretilmesi planlanan Aperta’dan sadece 209 adet üretilecek ve 70. Yılını kutlayan Ferrari’nin geldiği son noktanın bir simgesi olacaktır.

Ford fiesta, bundan 40 yıl önce 3 kapılı hatchback modelle yollara çıkmıştı. Şu anda Ford klasikleri arasına giren araç, 1983 yılında ikinci jenerasyon, 1989 yılında ise 3. kasasına kavuştu. Ülkemizde ise, 1995 yılında üretilen 4. nesli ile öne çıkmaya başlayan B segmenti temsilcisi bu otomobil, 2002 yılında 5. jenerasyonu ile Avrupa yollarındaki varlığını devam ettirdi. Şuan yollardaki kasasına ise 2008 yılında kavuşan araç, B segmentinde kendine sağlam yer edindi. Ford’un amiral gemisi Modeo’dan esintiler barındıran yeni Fiesta 2017’de yenilenerek rakipleri ile mücadelesine devam edecek.

HONDA FIAT

2017 model yeni Fiat Panda dış tasarımı iç dizaynı teknolojisi ile segmentinde büyük öneme sahip olacak gibi gözüküyor. Fiat’ın özel mühendisleri tarafından geliştirilen ve az yakıt tüketimi, geniş bagaj hacmi, tasarımdaki cazibesi, konforu gibi faktörlerde kullanıcısına avantajlar sunan Panda yeni renk seçenekleri ile 2017’de yollarda.

Başlangıçta dizel motor seçeneğinin sunulmayacağı araçta 2 yeni turbo şarjlı benzinli motor seçeneği bulunacak. Bunlardan Honda’nın Civic Hatchbach modelinde daha çok satacağını düşündüğü 1.0 litre hacmindeki 3 silindirli turbo motor 127 beygir sunarken kullanıcının tercihine göre 6-ileri manuel ya da CVT otomatik şanzımanla da gelebiliyor. Bir diğeri olan 1.5 litre hacimli 4 silindirli turbo motor ise 180 beygir güce sahip ve diğeriyle aynı şanzıman seçenekleriyle geliyor.


auto

Dizel tercih edenleri de unutmayan Honda, güncel 1.6 litre i-DTEC dizel motorunu revizyondan geçirerek 2017 yılı sonunda yeni Honda Civic’de de sunacak. Honda’nın verimli 9-ileri otomatik şanzımanı sayesinde motorun yakıt tasarrufu ve performansının artması bekleniyor. Önden bakıldığında Civic Sedan’la aynı çizgilere sahip olan Civic Hb arkada keskin hatlı çizgileri ile selefinden ayrılıyor.

MERCEDES-BENZ

GLE ve GLC Coupe modellerine ek olarak GLA Coupe, MercedesBenz’in önümüzdeki sene çıkaracağı ilk modellerden birisi olacak. GLA ile aynı ön yüze sahip olacak olan aracın, iç kısımda da farklı bir görüntü çizmesi beklenmiyor. Motor seçeneklerinde de büyük farklılıklar görmeyeceğimiz aşikâr olan model, Paris Otomobil Fuarı’nda tanıtılması beklenen BMW X2’yi kendine rakip olarak seçmiş gibi görünüyor. Hâlihazırda Sedan ve Estate modellerine sahip olan E-Serisi’nin ürün gamına ise 2 kapılı coupe ve Audi A6 Allroad’a rakip olacak olan All Terrain modellerinin eklenmesi bekleniyor. E-Serisi’nin ayrıca yeni yılla beraber üstü açık coupe modeli de tanıtılacak.

LAND ROVER

1989’dan beri Land Rover’un ürün yelpazesinde üretim hayatını sürdüren Discovery markanın yeni tasarım dilinden tamamıyla nasibini alarak yeni formuna kavuştu. İlk olarak Evoque’da görmeye alıştığımız ince ve keskin hatlı çizgileri ailenin diğer üyelerinde de görmeye devam edeceğiz. Yeni Discovery Land Rover’ın alüminyum platformunun üzerine inşa ediliyor. Bu sayede ağırlık noktasında aracın çok daha iyi değerlerde olması konusunda bize ipuçları veriyor diyebiliriz. Turbo şarj destekli bir ünitenin yer verileceği Discovery’nin aynı zamanda 7 kişilik bir yolcu kapasitesine sahip olduğu da doğrulandı.

312

NISSAN

2016 Paris Otomobil Fuarı’nda boy gösteren Japon otomobil üreticisi Nissan, küçük sınıfa yeni bir bakış açısı getirecek Micra Gen5 ile yeni teknolojilerini sergiledi. 5’inci nesil Nissan Micra, cesur ve atak tasarımıyla selefinin sevimli görünümünü tamamen yeni bir boyuta taşıyor. B-HB segmentini yeniden tanımlayan Nissan, Micra Gen5’in üstün ve en son teknoloji ve zengin kişiselleştirme olanaklarıyla yoğun kent hayatında yeni bir yaşam ve sürüş deneyimi sunuyor.


OPEL

Chevrolet Bolt‘un Avrupalı kardeşi olan Ampera-e Opel markası için oldukça önemli. Marka yetkilileri Ampera-e’yi, ikinci bir araba olarak düşünülen elektrikli modellerin bundan daha fazlasını içerdiğinin kanıtı olarak görüyor. Opel’in bunu söylemesindeki etken tatbikî de Ampera-e’nin 505 km‘lik menzil değeri. Opel, Ampera’e’nin en kötü koşullarda bile en az 200 km yol kat edebileceğini açıkladı. Günümüzde üretilen elektrik motorlu araçların normal şartlardaki maksimum menzilinin bu olduğunu düşündüğümüzde Opel’in yeni elektrikli modeli ile ilgili beklentilerini haklı buluyoruz.

SKODA

Skoda’nın ürettiği ilk büyük SUV’u Kodiaq, 4700 mm uzunluğu ve 2791 mm dingil mesafesiyle sınıfın en geniş hacmini sunuyor. Ayrıca 720 lt’lik bagaj hacmi(koltuklar arka koltuklar yatıkken 2065 lt) yine sınıf lideri bir değer.

PEUGEOT

Fransa’daki Rennes tesislerinde üretilen yeni Peugeot 5008 SUV, 2016 Paris Otomobil Fuarında gösterildikten sonra uluslararası pazarlarda 2017 yılının ilkbaharı itibarıyla tanıtılacak..

TOYOTA

Uzun süredir konuşulan dedikoduların sonunda Japon otomobil üreticisi Toyota’da crossover segmentine adım atıyor. Toyota, mart ayının ilk haftasında başlayan ve İsviçre’nin Cenevre kentinde düzenlenen Cenevre otomobil fuarında concept modeliyle tanıtılan 2017 Toyota C-HR’ın üretimine 2016 yılının sonunda başlanacağını ve bu aracın 2017 yılında tüm dünyada yollarda olacağını açıklamıştı. Gün yüzüne çıkan ilk fotoğraflara bakarsak; konsept modeline olabildiğince yakın kalınarak yolcularda klostrofobi yaratacak bir ortamda hissettirmemek için gerçeklik çizgilerinin sınırları zorlanmış. Ve sanırım ilk defa agresif çizgilere sahip bir Toyota göreceğiz yollarda. Toyota’nın yenilikleri arasında sadece yeni kasa otomobiller yok. 2017 yılında Toyota GT86’nın kapsamlı bir değişim ile değil makyaj operasyonu ile yollarda hüküm sürmesi bekleniyor. Üretim aşamasını tamamlayan otomobil bu aralar testlere kaldığı yerden devam ediyor. 

RENAULT

Nissan Navara ve Mercedes GLT ile benzer teknik ve tasarımsal özelliklere sahip olacak olan 2017 Renault Alaskan, geçtiğimiz sene konsept olarak tanıtılmıştı..


davet

Conrad’ın Yenilenen Yüzü İş, sanat ve sosyal yaşam dünyasının tanınmış yüzleri tamamen yenilenen Conrad İstanbul Bosphorus’un orijinal imzalı sanat eserleriyle dekore edilen lobisindeki davette buluştu.

BELKIS - ERDAL AKSOY

314

ARMIN ZERUNYAN, FARAH DIBA, ANDREAS JERSBECK, ESİN AKSU

Aksoy ailesinin ev sahipliğinde gerçekleşen davete çok sayıda ünlü isim de katıldı. Conrad İstanbul Bosphorus Genel Müdürü Andreas Jersabeck açılışa katılan misafirlere yenilenen sanat dolu lobide yapılan değişikliklerle ilgili kısa bir konuşma yaptı. Conrad İstanbul Bosphorus’daki yenilenme süreci son olarak lobideki renovasyon çalışmaları ile tamamlandı. Birbirinden değerli sanat eserleri, yeni dekorasyonu, şık dizaynı ve güçlü tasarımı ile otelin lobisi, sergilenen eserlerle sanatla iç içe hale geldi. Hüseyin Avni Lifij gibi ünlü Türk ressamlarının önde gelen eserleri davetin yapıldığı yenilenen lobide yeniden hayat buldu. 


ALPER - SİNEM AKSOY

ERDAL - BEGÜM AYAYDIN

Birbirinden șık sanat eserlerinin yer aldığı gecede konuklar eserleri dikkatli gözlerle inceledi.

CAMILLA VON HABSBURG, ATIL KUTOĞLU

lası için Daha faz /MAGonline .com facebook

BATU - GÖZDE AKSOY


ANK RA Ankara 4 AYaşında Acıbadem Ankara Hastanesi, uzman kadrosuyla 4. yașını kutluyor. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet Acıbadem’in Türkiye’nin kalbi olan Ankara’da atmaya başlaması çok uzun süre aldı. Önce Acıbadem Kayseri, sonra Eskişehir Hastaneleri derken Acıbadem kalitesi ile Ankara’nın tanışması uzun sürmüştü. Her yeni doğum gibi açılış, sancılı ve zor bir süreçten geçmesine rağmen gelişimini son derece sağlıklı ve başarılı tamamladı.

İlk adımlarla birlikte Acıbadem’in Ankara’da artan güvenilirliği bu gelişimin giderek güzelleşeceğinin en önemli işaretleriydi. Olgunlaşma dönemine giren Acıbadem’e Ankara , Ankara da Acıbadem’e alıştı. 4 yıldır beraber çalıştığımız ve çok deneyimli olan tüm ekibimizin takım çalışması bu gelişime inancımızı daha da arttırdı. Meslek yaşamım içerisinde böylesine kurumsal bir kimlikle yaptığımız keyifli çalışmaların daha da ileride sürmesi inancıyla… Nice yıllara Acıbadem Ankara Hastanesi.

Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Erkin İsmail Yaklaşık 2 yıldır Acıbadem ailesi ile birlikteyim. Şunu söyleyebilirim ki; Acıbadem’li olmak ayrıcalıktır. İnsanların hayatlarına dokunarak onların mutluluklarına eşlik etmekten

keyif duyuyorum. Bizim için en önemli kazanç; ekip olarak mutlu ve huzurlu çalışma ortamımızın var olması, içeride uyumun ve ekip çalışmasının olması ve bunların hastalarımıza da olumlu olarak yansıması En büyük farkımız, hekimlerimizin hepsinin kendi alanlarında uzman olmaları ve işlerini severek yapmaları. Başarının anahtarı işte tam olarak budur.

Hemșirelik Hizmetleri Müdürü Arzu Kapucu Acıbadem Ankara Hastanesi olarak dördüncü yılımızı kutlayacağımız bu ay, hemşirelik hizmetleri olarak her geçen gün artan sayı ve tecrübemizle daha fazla hastanın hayatına dokunmakta ve en kaliteli bakımı vermekteyiz. Bakımın

kalitesinin devamlılığını sağlamak adına, hemşirelerimiz mesleki araştırmaları takip edip, yapılan bilimsel çalışmaların sonuçlarından yararlanmaktadır. Hemşirelik hizmetlerini daha ileriye taşıyabilmek için gideceğimiz çok yol ve dokunacağımız çok hayat var. Bu sebeple; şifa isteyen herkese el uzatıyor, bilgi ve tecrübelerimizi ulaşabildiğimiz kadar çok kişiyle paylaşıyoruz. Acıbadem Ankara ayrıcalığı ile görevimizi üstlenmekten mutluluk duyuyoruz.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Rana Karayalçın 2012 yılında kurulan Acıbadem Ankara Hastanesi’nde 4 yıldır çalışmaktayım. Ankara’da ilk Acıbadem Hastanesi ,biz sağlık çalışanlarına ve hastalara büyük bir heyecan vermişti.

4 yılın sonunda binlerce bebeğin bu çatı altında doğumuna tanıklık etmek beni inanılmaz mutlu ediyor ve gururlandırıyor. En ileri teknolojiyi , güler yüzlü bir ekiple hastalara sunmak, onların yüzlerinde bu mutluluğu görmek ayrı bir keyif. Başkentte nice başarılı yıllara.


Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. U. Emrah Altıparmak Dört yıl önce heyecanla katıldığımız Acıbadem ailesinde ve çalışmaya başladığımız hastanemizde son derece kaliteli ve keyifli bir ekip ile birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum. Ekip uyumu ve birliktelik, hastalarımızın

bakımında bize ve hastalarımıza kolaylıklar sağladı. İlk günden beri ailemizin bir ferdi olarak yaklaştığımız ve hizmet verdiğimiz hastalarımız tarafından bu çabamızın takdir edildiğini görmek beni çok mutlu ediyor. Sevgili ekip arkadaşlarımız, yöneticilerimiz ve hastalarımızla birlikte nice yıllara.

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz Yaklaşık üç yıldır Acıbadem Ankara ailesi ile birlikteyim. Önce insan ilkesi ile kaliteyi her zaman ön planda tutarak sektörde bir marka yaratan bu büyük ailenin ferdi olmaktan gurur ve mutluluk duydum. İlk günden bugüne hastalarımız için en

iyisini yapmaya çalıştık, bazen endişelendik ama en çok da sevindik. Hastalarımıza karşı “dürüst” olma ilkesi bizi gururlandırırken sevindirdi. Bu kadar yoğun ve stresli olan bir işin üstesinden bu denli başarılı bir şekilde gelinmesi, ancak yanınızda iyi bir ekip ve mutlu bir çalışma ortamı olduğunda mümkün olur. İşte Acıbadem Hastanesi böyle bir yer… Acıbadem Ankara ile nice sağlıklı yıllara...

Radyoloji Uzmanı Dr. Mehmet Yörübulut 2012 yılında Ankara'ya Acıbadem Hastanesi açıldığında hiçbir ilgim olmamasına rağmen sevinmiştim, çünkü ben şirketleri kendi içimde amatörce sınıflarım. Acıbadem Sağlık Grubu’nu her zaman, Türkiye'de kalitesi ile marka olmuş, üstelik bunu zincir hastane olarak Türkiye'ye yaymış nadir bir sağlık kuruluşu olarak

düşünürdüm. 2013 yılının başlarında yollarımız kesiştiğinde, zaten sempatim olan grubun içerisinde kendimi hızlı bir şekilde buldum ve sıcak bir şekilde karşılandım. Kısa bir zaman sonra, şirketin insan ve hasta merkezli olduğunu, kalite ve insana saygının vazgeçilmez kriterler olduğunu gördüm. Sağlık hizmet sektöründeki insancıl yaklaşımın yanında teknolojiyi takip etmesindeki başarı ve sonuçları takip ederken bilimsel kurallara uyması beni mutlu etti ve verdiğim karara sevindim. Acıbadem Ankara ailesinin bir üyesi olduğum için mutluyum...

Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Bülent Değertekin Dört yıldır çalıştığım bu kurumun ne kadar büyük bir organizasyon olduğunu, Amerika’da çalıştığım üniversite vasıtası ile gerek medikal , gerek temizlik ve düzen olarak tamamen aynı standartlarda, hatta üstünde hizmet verdiğini, hekimlerin tamamının etik çalıştığını görmek bu dört yıl içinde beni çok mutlu etti. Dört yıldır beraber çalıştığım hekim

arkadaşlarımın hemen hemen hepsinin yurt dışında mesleki deneyim sahibi olan, ekip ruhuyla çalışan ve uluslararası isimler olması ayrıca beni memnun etti. Acıbadem Sağlık Grubu’nun diğer illerdeki hastanelerinde bulunan hekimlerle vakaları konsey şeklinde beraber değerlendirebilmenin, hastane içinde sorunlu vakaları diğer branşlar ile beraber bilim konseyinde tartışarak karar vermenin, Ankara Acıbadem Hastanesi’ni hem iyi bir özel hastane hem de akademik güçlü bir altyapı sahibi yaptığını görüyorum. Hayatımın bu dört yılı hem mesleki olarak hem de çalışma ortamı olarak gerçekten inanılmaz keyifli geçti ve tüm ekip olarak çok başarılı tedaviler gerçekleştirdik. Nice başarılarla dolu uzun yıllara Acıbadem...

Hasta Hizmetleri Müdürü Alper Uluca 2012’den bu yana verdiği sağlık hizmetleriyle ve sağlık alanında Ankara’ya getirdiği kaliteli sağlık hizmetleriyle adından söz ettiren bir kurum olan Acıbadem Ankara Hastanesi olarak, dört yıldır Türkiye’nin kalbinde Başkent halkının layık olduğu üst düzey kalitede sağlık

hizmeti sunuyor olmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Sağlık sektöründe artık uluslararası bir aktör olan Acıbadem Sağlık Grubu’nun bir parçası olarak hasta odaklı hizmet anlayışımız ve profesyonel kadromuz ile özel hastanecilik sektöründe farklı bir nokta konumladık ve kentin önemli ikonlarından bir tanesi olduk. Birlikte nice yaş günleri kutlamak dileğiyle...


davet

ÇELİK DÜLGER, BARIȘ BARÇAK, BİLGİN KOLUAÇIK, HAMDİ AKIN, SELİM AKIN, ALİ OSMAN ÖZTÜRK, ORHAN IȘIK, M.SAİM YENİDEDE

“Bulvar Loft” Yaşama Değer Katacak Üstyapı, altyapı, çevre koruma ve komple havaalanı inşaatlarındaki uzmanlık ve tecrübesiyle Türkiye’nin inşaat devi Akfen İnşaat, iddialı bir konut projesiyle bir kez daha adından söz ettirecek. Akfen İnşaat’ın yeni projesi “Bulvar Loft” mimarisi, sosyal donatı alanları ve ulaşım avantajlarıyla Ankara’da yepyeni bir yaşam deneyimi sunacak. Ankaralılar için yeni bir buluşma mekanı olmaya aday bu kentsel yaşam alanı, keyifli vakitler geçirilebilecek pek çok yenilik sunuyor. Gurme restoranlar ve şehrin ihtiyaçlarını karşılayacak diğer ticari ünitelerin yer aldığı projede sosyal donatı alanı; buz pateni pisti, güneş bahçesi gibi sosyal alanların ve geniş peyzaj alanlarının yer aldığı ‘LOFT CADDE’ye açılıyor. Gerçekleştirdiği projelerde ortaya koyduğu fark ile inşaat sektöründe kendine özel bir yer edinen Akfen İnşaat, Ankara’da büyük ilgi gören İncekLoft Projesi’nin ardından, gün geçtikçe değeri ve itibarı artan İncek Bölgesi’nde yepyeni bir projeyle yer alacak. 

318

SELİM AKIN, HAMDİ AKIN


SORUMLULUK

Pencere ’ye atılan imza...

KALİTE

GÜVEN

UZMANLIK Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Yenimalle / Ankara 0 312 385 88 50 (Pbx)

www.hatupen.com.tr

hatupen@hatupen.com.tr

facebook.com/hatupen

twitter.com/hatupen

instagram.com/hatupen


Sıradan Olamayanlara Aradıkları Yaşam So Çayyolu’nda Yaşam standartları değişiyor ve beklentiler yaşam biçimlerine göre özelleşmeye başlıyor. Yaşam tarzına uygun yapılar arayanların sayısı da her geçen gün artıyor. Başkentte sosyal yaşamın gözde ve hareketli semtlerinden Çayyolu’nda yenilikçi yaklaşımlarıyla, standartlardan sıkılan ve sıradan olamayanlar için So Yapı ile inşaat sektöründe yeni bir dönem başlıyor.


So Yapı’nın kurulma fikri nasıl doğdu?

İsim hikayenizden yola çıkarsak, ilk projenizin bakış açısı nedir?

So Yapı olarak altı ortaklı büyük bir firmayız. Altı kişinin yaratıcı ve çözüm odaklı bakış açısının bir araya gelmesiyle sektörde yeni bir güç ortaya çıktı. Global ölçekte baktığımız zaman inşaat sektörü farklılaşıyor, beklentilere yönelik yeni projeler kurgulanıyor. Son yıllarda ülkemiz de bu farklılaşmanın izinden gidiyor. Biz de sektörde yenilikçi yaklaşımlarımızla, beklentilere cevap olacak projeleri hayata geçirmek üzere sektördeki yerimizi aldık.

Yaşadığımız dünya ister istemez hepimizi moda olanın peşinden gitmeye çekiyor. Bu da bir süre sonra herkesin birbirine benzediği, özgünlük yerine rutini tercih ettiği bir yaşama dönüşüyor. İlk projemizde tam anlamıyla vizyonumuzu anlatan, standartları geride bırakan ve konut sektöründe yeni normlar oluşturan bir yapıyı hayata geçirmeye başladık. Sıradan olamayanlar için yaşam alanı kavramını yeniden kurguladık.

Şirket adımız ile projelerimizin aynı ismini taşımasını istiyorduk. Var olduğumuz sektör inşaat... İnsanların yaşam alanları üzerinde çalışıyor ve bu alanlarda mutluluk kavramını farklı fonksiyonlar üzerinden tasarlıyoruz. Yaşam incelikli ve bir o kadar karmaşık bir kavram. İlerici, ayrıntılı, gelişim odaklı... Biz de tecrübemizle bu kavramları buluşturduk ve ortaya So Yapı çıktı. Yani sofistike kelimesinin kısaltılmış hali diyebiliriz. Bakış açımızı ve sektördeki hedeflerimizi anlatan bir isim ile Çayyolu’ndaki ilk projemize başladık.

ADVERTORIAL

Marka isminizin hikayesini bizimle paylaşabilir misiniz?


So Çayyolu’nun sunduğu avantajlar arasında sizce en önemlisi hangisi? Bizce hepsi... Ahlatlıbel, Eymir Gölü gibi hafta sonu huzurlu ve keyifli bir gün geçirmek isteyenler için yakın bir konumdayız. Sanat galerileri, tiyatrolar, eğlence, moda ve lezzet durakları ile çevriliyiz... Kreş, anaokulu, orta öğretim ve üniversitelerle iç içeyiz... Saydığımız avantajlar benzersiz lokasyonumuzun avantajı, bir de projemizin içinde sunduğumuz avantajlar ve ayrıcalıklar bulunuyor.

"Konut sakinlerimize sadece ev değil, bir yaşam sunuyoruz." Projenizde sunduğunuz avantajlardan ve ayrıcalıklardan bahsedebilir misiniz? Öncelikle ferah metrekareler üzerine bir yaşam tasarladığımızı söyleyebiliriz. Projemizin tamamı 2+1 dairelerden oluşuyor ve dairelerimiz loft tipinde. Yüksek tavanlı ve geniş bir yapıya sahip... Dubleks daire tipimizin de bulunduğu So Çayyolu’nda modern bir yaşam hedefledik. Misafirlerinizi ağırlayabileceğiniz veya tüm koşuşturmacanız içinde biraz soluklanmak istediğinizde teras bahçe konforunu sunuyoruz. So Çayyolu’nda açılıp kapanabilen yüzme havuzu, fitness


salonu, özel yoga odası, özel pilates odası, masaj odası, sauna, fin hamamı, PlayStation odaları, parti odası ve müzik odası yer alıyor. Hem lokasyonuyla hem de projemizin kendi içindeki özellikleriyle keyif ve mutluluk dolu bir yaşam sunuyoruz. Son dönemde konut projelerinde karşımıza çıkan özelliklerden biri de konutların hemen altında yer alan ticari üniteler... So Çayyolu konut sakinlerine böylesi bir ayrıcalık da sunacak mı? Elbette. Biz konut sakinlerimize bütünlüklü bir yaşam fikri sunuyoruz. Benzersiz lokasyon, zengin sosyal donatılar, geniş metrekareler ve elbette hemen konutların altında yer alacak olan ticari üniteler. Sakinlerimiz gün içinde ya da akşam eve dönerken ihtiyaçlarını pratik bir şekilde karşılayabilecek. Aynı zamanda ticari ünitelerimizin ve konutlarımızın ayrı girişlerini bulunuyor.

So Çayyolu mimarisi ile de dikkat çekecek bir proje olacak... İç mimaride öne çıkardığınız noktaları bizimle paylaşabilir misiniz? İç mimaride Artcode Mimarlık’ın sahibi Mimar Gökcan Bulut ile çalıştık. Kurumsal rengimiz olan mürdümü satış ofisimizin içindeki camlarda ve mobilyalarda kullandık. Örnek dairemizin yer aldığı satış ofisimizde sıcak bir atmosfer oluşturduk. Mimaride dikkat ettiğimiz en önemli noktalardan biri ferah ve modern hatlara sahip olmasıydı... Zeminde parkenin sıcaklığını, mermerin şık ve doğal çizgisi ile beraber kullandık. Kullandığımız renk kombinasyonları ile kaliteli ve yalın bir ambiyans oluşturduk.


davet

Dostluk Kazansın Bu yıl ilki “Dostluk Kazansın” sloganı ile gerçekleşen Rixos Sailing Cup Göcek 2016, Rixos Premium Göcek Suites &Villas’ta yelken severlerle buluştu. Sponsorluğunu Lexus, Godiva ve Marintürk’ün üstlendiği organizasyona 15 tekne ve 130 sporcu katıldı. Açılış partisi ile yelken severlere merhaba diyen Rixos Sailing Cup Göcek 2016, cemiyet hayatının önde gelen isimlerini, basın mensuplarını ve yelken severleri ağırladı. Bayan yelkenseverlerin yoğun ilgi gösterdiği yarışlara, sanat dünyasından Sibel Tüzün ve Simge Sağın da katıldı. “Dostluk Kazansın” sloganıyla üç gün boyunca heyecan ve eğlence dolu mücadelelerin yaşandığı Rixos Sailing Cup’ta IRC kategorisinin birincisi Clavella isimli tekne ile Leo Koff ve ekibi olurken, Freshmen 1 kategorisinde Jarramas isimli tekne ile Erol Toprak ve ekibi; Freshmen 2 kategorisinde ise Kerem Can isimli tekne ile Bülent İnce ve ekibi birinci oldu. 



karma

Modern Dünyanın Yeni Hastalığı: “Kaliforniya Sendromu”

Kaliforniya’yı görmeden sendromunu yașıyoruz. Her geçen gün artan sınırsız tüketim ve eğlence alıșkanlıklarımız bizi tüm dünyada yeni bir psikolojik ve sosyolojik çıkmaza doğru sürüklüyor; zevk düșkünlüğü, ben merkezcil yașam tarzı, yüksek ego, yalnızlık ve mutsuzluk... İnsanlar, 20 sene öncesinden çok daha fazla șeye sahip olsa da bunları yeterli bulmuyor ve mutsuz oluyor. 326


A

merikalı psikiyatri uzmanları, hızla artan bu rahatsızlığı, tüketim ve eğlence kültürünün uç sınırlarda yaşandığı yer olan Kaliforniya’dan çıktığı için “Kaliforniya Sendromu” olarak adlandırıyor. Birçoğunuzun bildiği gibi Kaliforniya, Amerika Birleşik Devletlerinin en kalabalık eyaleti. 1850’li yıllarda altın yataklarının keşfedilmesinden sonra Amerika’nın en büyük ekonomik gücü haline gelmiş olan bu popüler eyalet, bünyesinde sinemanın kalbi Hollywood’u, bilgisayar ve internetin kalbi Silikon Vadisi’ni, yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi Long Beach’i ve Amerika’nın mutlu azınlığının yaşadığı sosyete semti Beverly Hills’i aynı zamanda modern zamanın hastalığı Kaliforniya Sendromu’nu barındırmakta. Dünyanın en büyük 6. ekonomik gücüne sahip olan bu eyalet, devlet olmadığı halde devletler arenasında büyük söz sahibi ve aynı zamanda psikoloji ve pedagoji tarihine de bir sendroma isim babalığı yaparak geçti.

En belirgin 3 özelliği bulunuyor; Zevke ve zevk verici şeylere düşkünlük, bencillik ve yalnız kalma isteğinde artış. İnsanlar kendilerinden başka kimseyi önemsememeye başladıkça toplumsal değerlerin de bir anlamı kalmıyor ve bir süre sonra birey değer erozyonuna uğruyor. Kendini değersiz hissetmeye başlayıp o değeri tekrar kazanmak için, sadece kendisi için harcama yapan, paraya tapan, sorumluluklarını göz ardı eden bir birey haline dönüşmeye başlıyor ve Kaliforniya sendromlu insanlar yaşadıkları toplumun da zaaflarının oluşmasına sebep oluyorlar.

Kaliforniya sendromunu yaşayanların ortak noktası; aşırı mutsuzluk. Bu sendromu; hedonizm yani zevkçiliğin yaşam amacı olması, egosentrizm yani bencilliğin ilişki biçimi olması, zamanla yalnızlaşma ve mutsuzluğun yaşam tarzı haline gelmesine neden olması olarak tanımlayabiliriz. Mutsuz olan, depresifleşen ve yalnızlık duygusundaki bazı kişiler mutluluk arayışında ilaca ve hızlı yaşantıya sığınıyorlar. Bu insanlar değer kaybı nedeni ile iş hayatına girince de aradığını bulamıyor ve kendini aramak adına sürekli iş değişikliği yapıyor. Kendine odaklı bir yaşamları olduğu için iletişim yönleri çok zayıf maalesef. Bu durumdaki birçok kişi hiçbir şey yapmadan ve çaba sarf etmeden iş hayatında başarılı olmak istiyor. Sosyal ve ofis hayatında en ufak iyi niyetli bir eleştiriyi bile kendine saldırı olarak algılıyor ve hemen savunma ya da yok sayma davranışına geçiyor. Kendini ön plana koyma isteği, bir yandan önemli bir özgürlük yaratırken diğer taraftan tarifsiz bir hayal kırıklığı yaşatıyor ve sonunda kendisini yalnız hissediyor. Yalnızlaştıkça da duygusal bir felce uğruyorlar ve en önemli değerleri olan yaratıcılık duygularını kaybediyorlar. Bu tıpkı susuzluklarını deniz suyu içerek dindirmeye çalışan ve tuzlu sudan yandıkça daha çok deniz suyu içen birisinin yaşadığı gibi kısır bir döngüye benzer. Daha çok bir hayat tarzı olan Kaliforniya sendromunun ayırt edici özellikleri: • Eğlenmek, bedensel hazlar, para kazanma hırsı ve kontrolsüz harcama hayatın temel felsefesi olarak algılanır. • İnsanlar hayatı tüketmek için yaşar. • Üretirken, tüketirken ve hatta eğlenirken ortaya çıkan yorgunluk tekrar eğlenerek atılmaya çalışılır.

• Sürekli eğlenme halinin zamanla insan ruhunda oluşturduğu yaraları ortadan kaldırmak için kişiler, daha çok tüketmeye ve eğlenmeye gereksinim olduğunu düşünür. • Tüketimin ve eğlencenin sürekli dozunun artırılması gereklidir. • Kısaca insan hayatı, sürekli bir kısır döngü içindedir. • Bu sendromu yaşayan kişiler, “başkası açlıktan ölse bana ne” düşüncesiyle kendisi dışındaki kişiler hakkında kaygı hissetmemeye başlar. • Kendine hayran olma, ego fetişizmi de denilebilecek şekilde narsistik eğilimler taşır. • Bana zevk veren şeyler iyidir, zevk vermeyen şeyler kötüdür, şeklinde iyidoğru değerlerinde değişme yaşanır. • Somut zevk ve eğlenceleri yaşamın amacı olarak görür. • Bu kişilerin, (şayet başarılı iseler) çevrelerinde sahte dostlar bulunur. • Erkekler gücü, kadınlarsa güzelliklerini kaybettiklerinde, yalnızlaşır.

“Hayatta tatmadık zevk bırakmadım. Artık yaşamanın bir anlamı kalmadığını düşünüyorum.” diyen Henry Ford bunun en önemli örneğidir. Maddi çerçeveye sıkışan hayat, bir zaman sonra anlamını yitirir. Bu nedenle, maddiyatçı ilişkilerden uzaklaşmak, daha sosyal ve toplumsal duygulara dahil olarak bir hayat kurmak fayda sağlayacaktır. Bu sendrom 4 aşamalı: İlk adımda zevki kurtarmak var. İkinci adımda ben merkezli yaşam. Bu yaşam üçüncü adımda sizi yalnızlaştırıyor. Son adımda ise; mutsuzluk hali ve depresyon yaşanıyor. Bu sendromu yaşayan kişilerde narsisizm (kendine hayran olma) eğiliminin de ortaya çıktığını görebiliyoruz

Aile İçi İletişim Çok Önemli Sendrom, aile kurumunun içine sinsice etki eder. Renkli ve cazip gelen ışıltılı dünya aile hayatına renk katabilecek bir formatta karşımıza çıkar. Daha geniş bir açıyla bakılabilse, aynı Batı toplumlarında olduğu gibi aile içi iletişimi baltalayıp zamanla aileyi yok olmaya sürükler. İletişim problemleri çekirdek ailemizi haliyle toplumsal iletişimi tehdit ediyor ve sürekli artıyor olması da nasıl ölümcül bir problemle karşı karşıya olduğumuzun en büyük göstergesidir. Sendrom, CEO’ların da korkulu rüyası Kaliforniya Sendromu, büyük şirketlerin üst düzey yöneticileri ve CEO’larında da yaygın şekilde görülmeye başladı. Özellikle son 2 yılda... “Araştırmalara göre, üst düzey yöneticiler ve CEO’ların yüzde 25’i emekli olunca kalp rahatsızlıklarına yakalanıyor. Gücü ve statüsü ellerinden alınan eski yöneticiler önce depresyona giriyor, ardından da bağışıklık sistemleri zarar gördüğü için çeşitli fiziksel rahatsızlıklara yakalanıyorlar.”

Çözüm; Maddi gücün geçici olduğuna, en değerli varlığın yaşamak ve insan olduğuna, sosyal bir hayatın daha mutlu bir hayat olduğuna, para harcamadan da mutlu bir hayat geçirilebileceğine, sağlık ve aile değerlerinin asla 2. planda tutulamayacağına, hedefler ve hayallerin her zaman var olmasına inanmak, bu konuda sürekli telkinlerde bulunmak ve bu yolda çaba göstermek gerekiyor. Para ve zevk sizi esir almasın, hayatınızın amacı olmasın, sadece bir araç olarak mutluluğunuza destek olsun. 


davet

Ankara İş Dünyası Öğle Yemeğinde Buluştu ERCAN KAHRAMAN

BURCU ATEȘ

Ankara iş dünyasının önde gelen isimleri, Harvey Nichols MAG Lounge’da öğle yemeğinde buluştu. MAG Medya Yayın Grubu İmtiyaz Sahibi Can Çavuşoğlu ev sahipliğinde gerçekleşen davete katılan misafirler uzun bir masa oluşturdu. İş adamları, bu davet için özel olarak oluşturulan menüde düğün çorbası, iç pilav ve geyik eti yediler. Yemeğin ardından kendilerine sunulan ikramları tadan iş adamları uzun uzun sohbet etme imkanı buldu. Ev sahibi Can Çavuşoğlu ise davete katılan misafirlerle tek tek ilgilenerek teşekkür etti. 

328

ONUR ÖNGÜN

CAN ÇAVUȘOĞLU

ARZU BEYAZIT

EFE BEZCİ


MURAT GÜLEÇ

SELİM KAHRAMAN

YİĞİT BOYSANOĞLU

MAG Medya Yayın Grubu İmtiyaz Sahibi Can Çavușoğlu ev sahipliğinde gerçekleșen davetin özel menüsünde geyik eti vardı.

KORAY AKAR

BÜLENT ERBORA

CEYHAN BAĞCI


deco trend

Davetkar Bir Ev Bu ay sizlere Ankara, Yașamkent’te tek çocuk genç bir çift için tasarladığımız bir daireyi tanıtacağız.

330


Salon ve çocuk odası arasında duvar yerine cam kullandık

Yemek bölümü


deco trend

Çocuk odası

“Genç, dinamik, konforlu ve bizi eve çekecek bir daire istiyoruz.’’ dediler müşterilerim ilk toplantıda.. Böyle yenilikçi isteklerle karşılaşınca ister istemez biz de heyecanlanıyoruz. Küçük bir daireyi, nasıl daha kullanışlı ve ferah gösterebiliriz diye düşündük biz de. Hemen balkonu salona dahil ettik, çocuk odasının duvarlarını kırıp, cam doğramalar ile böldük. böylece ışık her mekana rahatça dağıldı. İstendiği an, otomatik perdeler kapanabiliyor ve mahremiyet sağlanıyor. Genel olarak açık renk duvar boyası kullandık mekanlarda, derinliği sağlamak ve modern bir efekt vermek için; hafif eskitme koyu renk parke tercih ettik salon ve odalarda.. Banyolarda ise az damarlı beyaz tonlarda mermer döşedik. Salon ve çocuk odasındaki renkli atmosfere karşılık; ebeveyn yatak odası daha dingin tonlarda. Yatakbaşındaki duvarda, neon yazıyla evdeki genel atmosfere ufak bir espri kattık. Bizce eğlenceli ve tam da onların istediği gibi, ‘’davetkar’’ bir ev çıktı ortaya.. Umarız sizler de beğenirsiniz. NEŞET GÜNE

PROFİT NEȘET GÜNE İnș.Dek.San.Tic.Ltd.Ști. www.profitnesetgune.com

Ebeveyn yatak odası


Ebeveyn yatak odasındaki çalışma bölümü

Banyo


Düşler Ressamı Valentin Rekunenko İstanbul’da! Rahmi Çöğendez kuratörlüğünde, İstanbul Dedeman’ın ev sahipliği yaptığı büyük İstanbul Sergisi 12 Kasım’da başlıyor. Düşlerin ressamı; 12 Kasım - 12 Aralık tarihlerinde İstanbullu sanatseverlerin hayal dünyalarını renklendirecek. “Her duvar bir orijinali hak eder sloganıyla yola çıkan RC Collection, Ankara’dan sonra büyük bir hızla sergilerine İstanbul’da da devam ediyor. Rahmi Çöğendez’in kuratörlüğünü üstlendiği bu sergilerde onlarca yerli ve yabancı ressama yer veriliyor. İstanbul Dedeman’ın sanata, sanatçıya ve sanatseverlere verdiği büyük destekle 2016 yılı sonbaharında başlayıp 2017 yılı boyunca da sergiler devam edecek. Rahmi Çöğendez Valentin Rekunenko’yu şöyle anlatıyor: “Onu ilk tanıdığımda resimleriyle hayal ettiğim kişinin aksine içine kapanık, duygularını belli etmeyen, yüzünde hafif bir tebessümle düşünceli ama ne düşündüğünü anlamadığım utangaç çocuk ifadesine sahip bir insan görmüştüm. Şaşkınlığım renkleri inanılmaz bir masal dünyasının böyle bir insan ile ilişkilendiremediğim içindi. Onu tanıdıkça sorularımın cevaplarını sade, yalın ama son derece zeki ve muzip bir şekilde vermesi, ciddi bir ifadeyle yapılan zarif espriler, onun yarattığı dünyadan kopmadan yaşamak isteyen bir insan olduğunu bana anlattı. Sevgili Yulia Ergene’ye RC çok şey borçlu, ülkesinin en iyi ressamlarını bize ulaşılabilir kıldığı için. Ben ise; şahsen borçluyum beni Valentin Rekunenko ile ve onun renkli masalsı dünyası ile yaşattığı için.” Valentin Rekunenko Kimdir? 1955 yılında Ukrayna Tokmak doğumlu olan Valentine Rekunenko, 1974 yılında Ukrayna Dneproppetrovsk Güzel Sanatlar Okulu’ndan mezun olmuştur. 1978 yılından itibaren Kiev, Moskova ve St. Petersburg başta olmak üzere Sovyetler Birliği’nin tamamında sergiler düzenlemiştir, karma etkinliklere katılmıştır. 1987 yılından bu yana Union of Artists of Ukraine (Ukrayna Sanatçılar Birliği) üyesi olan sanatçı, 1998 ve 2001 yıllarında üç yılda bir yapılan ‘Triennial Painting Exhibitions’ sergilerine Kiev ve Moskova’da, 2005 yılında da Union Artists of Zaporozhye’s Foundation (Zaporozhye Sanatçılar Birliği Vakfı) 45. Kurtuluş yıldönümü sergisine katılmıştır. Sanatçının, Rusya, Ukrayna, Polonya, Almanya ve ABD’de pek çok özel koleksiyonlarda ve Ukrayna’nın Zaporozhye ve Tokmak kentlerindeki müzelerde eselerinde bulunmaktadır.


TÜRK RESSAMLAR SANATÇI İÇİN NE DEDİLER? Gerçeklik içerisinde kendi gerçekliğini yaratan sanatçıdır Rekunenko... O soyut sanatın varlığında mevcut olan kompozisyon rahatlığı ile zemini somut öğelerin gerçeküstü-masalsı yapısıyla harmanlayarak “kendi dünyasını” yaratmıştır. Onun çoğu zaman akademik yağlıboya resim boyutu ile ifade ettiği “olağanüstü sanatı” tamamen kendine özgün olan “İllüstratif sanat realitesine” dönüşebilmiştir. 7den 77’ye herkes onun büyüsüne kapılmış ve kapılacaktır... Bugünkü sanat anlayışı içerisinde bu kadar kendine özgü masalsı yapıyı “gerçeklik” gibi ifade eden sanatçı sayısı gerçekten çok azdır... Bu “gerçeklik” acımasız sanatsal kriterlerle ölçüldüğü zaman bile eşsizdir... Ali Herischi “Bilkent Sanat Sokağındayım… Özel galeri kısmındayım.. İçeri girdim, Rahmi Bey ayakta, bazı eserleri inceliyor... Bana: “Bunlar nasıl diye soruyor”… İlk baktım, şaşkınlığım hat safhada.. Nasıl olur, bunlar nereden geldi, kimin, nasıl olur… Kafamda bir sürü soru… Basında görsem, deseler ki; “Pieter Brueghel’in (1525 – 1569) yeni eserleri bulundu” inanırım... Bana göre zamanımızın, çağımızın yaşayan Brughel’i sanki… Çok dikkatli bakınca asıl eser; güzellik, ayrıntılarda gizli. Hepsinde bir öykü, hikaye, oyun... Yakından bakınca; o ince işçiliğe, masalımsı anlatıma, sabra ve figürlerin sempatikliğine hayran kalıyorum… Şaşkınlığımı tam olarak üzerinden atamadan, Rahmi bey eserlerin sanatçısı hakkında gerekli bilgiyi verdi... Öyküleri ile bazı ip uçlarını anlattı... Zaten eserler kendisini anlatıyor... Uzun süre ayrıntıları yakından doyasıya izledim... Teknik ve üslup, anlatım, içerik mükemmel… Rahmi Bey’e teşekkür ediyorum. Böyle mükemmel sanatçıları bizlerle tanıştırdığı için… Valentin üstat, ellerine sağlık, gönlüne sağlık, fırçana sağlık… Hayallerin hiç eksilmesin... Hikmet Çetinkaya...

Araştırma ve Derleme Vecdi Uzun


sergi

TEV ve AÇEV Yararına Sergi SARRA WILLIAMSON, TAMAR ALMAGOR, AMIRA ORON

Amerikan Büyükelçisi’nin eşi Holly Holder Bass, TEV ve AÇEV yararına bir sergi düzenledi. Holly Holder Bass’ın Türk Eğitim Vakfı ve Anne Çocuk Eğitim Vakfı yararına düzenlediği kişisel sergisi Türk-Amerikan Derneği’nde sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Amerikan Büyükelçisi John Bass ve eşi Holly Holder Bass himayesinde gerçekleşen serginin açılış daveti sanat, iş ve diploması dünyasından birçok tanınan ismin katılımı ile gerçekleşti. Uzun uğraşlar sonucunda oluşturduğu resimleri TEV ve AÇEV yararına sergileyen Holly Holder Bass, eşi ile birlikte sergiye katılan davetlilere gösterdikleri ilgi ve misafirperverlikle tüm dikkatleri üzerine topladı. 

336

JOHN - HOLLY HOLDER BASS

ARZU - MURAT TARIMCILAR

KOY LEQUIME


BEYZA ÇORUHLU, GÖZDE DOĞAN

EMEL ORUÇ, ESEN GÜRBÜZSEL

ANTOINETTE MERRILLEES

Amerikan Büyükelçisi John Bass ve Holly Holder Bass, sergi açılıșına katılan tüm davetlilerle tek tek ilginerek örnek bir misafirperverlik gösterdi.

IRAKLİ, IRENE KOPLATADZE

MELİKE GÖKÇE

ANIL SOYLU, JUSTIN P. FRIEDMAN


stimulus

Selin Söğütlügil

selin@magdergi.com.tr

Kadın Azmi Ve Dirilişinin En Güzel Ve Anlamlı Yaşayan Tarihi Bu ay stimulus sayfalarımıza; Türkiye’nin Cumhuriyet sonrası en ileri görüșlü kadın öncülerinden Türk ve dünya halkla ilișkiler mesleğinin ‘annesi‘; Merit Emeritus Nișanı sahibi Sayın Betül Mardin’i konuk ediyoruz.

338


İ

nsanlık tarihinin en eski halkla ilişkiler söylemi olan ‘’vox populi ; vox dei ‘’ yani; “halkın sesi, Tanrı’nın sesidir.” söyleminden yola çıkılırsa bir toplumun çimentosu olan kadının sesi; halkın sesi midir?

Tabii ki öyledir; eğer sesini duyurabilirse!... Biz Türk’üz; Türk kadını uzun zaman sesini duyurmanın ayıp olacağını düşünmüştü, ona sus konuşma demişlerdi. Bunun için sesini duyurması çok geç zamanda başladı ama duyurdu o sesi Türk kadını. Bir Türk erkeğine sorarsanız en sevdiği kişinin annesi olduğunu söyler hep. Türk annesi de oğullarını önemser daima, onlardan hep memnundur. Türk kadınının konuşamamasının problemi, Türk erkeğinden değil de kendinden kaynaklanıyor aslında; kendine bakış ve kendini görüş şeklinden. Ben çocukken dilsizdim; konuşamadım senelerce, babam ve büyükbabam üzerime titrediler hep, konuşabileyim diye. Artık susturamıyorlar! ( tatlı bir kahkaha…)

O ses hiç susmasın o zaman! Çünkü sizin sesiniz Türk kadınının değerli seslerinden biri!.. Teşekkür ederim.

İnsan öğesi halkla ilişkilerin hem sebebi hem de sonucudur… Peki bu insanın; bireysel kimliği ve kendini tanımlayış biçimi; iletişim bilincini nasıl etkiliyor? Siz bir halkla ilişkiler duayeni olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Halkla ilişkiler duayeni dediğiniz zaman siz bana şunu diyorsunuz; sen halkı temsil ediyorsun, çünkü halkın halkla arasını yapıyorsun. Aslında bu iş aileden başlıyor; evvela aile ilişkilerinizin çok düzgün olması lazım. Bundan sonra önce okul arkadaşlarınız ve öğretmenlerinizle iyi ilişkileriniz olmalı. Benim çok büyük şanslarım olmuştur hayatta. Daha beş yaşındayken ablamın kaydı için okula gittiğimizde annemin elinden kaçıp önüne gittiğim sınıfın öğretmeni beni öğrencisi olarak okula aldı. Tam beş yaşında okula başladım; öğretmenim aynı bana benzeyen bir evladını daha bir sene önce kaybetmiş. Derken beni sanki onun yerine koyarak nasıl sevdi anlatamam bence bu çok büyük şanstır. On buçuk yaşımda ilkokulu bitirdim ben, herkesten küçüktüm. Ama o öğretmenim beni yüceltti; kendime olan saygımı ondan aldım ben ilk olarak.

Öyleyse sizin hem aileniz hem de eğitim yaşantınızdaki bu şanslar; kimliğinizin, kendinizi bireysel tanımlayış şeklinizin bir çekirdeğini oluşturdu!...

Ne kadar güzel söylediniz; aynen işte öyle oldu. Annem beni koleje götürdü on bir yaşında; bu yaşta biz; çocuk almıyoruz dediler .Ben de hemen o anda bir kağıt imzalayayım size en iyi öğrenci olacağımı taahhüt edeyim dedim. Şok oldular, on bir yaşında bir çocuktan bunu duymaktan. Bu arada İngilizcem yok; sadece Türkçe ve Fransızcam var. Beni aldılar okula ve o sene okul birincisi oldum. Bende bu inat varken! ( ani bir kahkaha ile)… Ben size bir şey söyleyeceğim, siz de bunu lütfen gençlere iletin; her sabah ben hala neleri eksik yaptım, neleri tam yaptım bir on dakika düşünerek kendimle zaman geçiririm. Kafamda bir kötü melek vardır bana bunları yanlış yaptın düzelt diyen; bir de iyi melek o da aferin kızım sana der. Ayol; 90 yaşıma geldim hala iyi melek kötü melek devam. Ama insanın her gün kendisiyle muhasebe yapması gerek; bu öz disiplinimize çok büyük bir altyapı sağlar. İnsan böyle yaşarsa hep doğru yolda gider ve hep mutlu olur. Bunun para kazanmak veya kazanmamakla alakası hiç yok; yastığına baş koyduğunda tertemiz tasasız uyumakla alakalı.

Sayın Betül Mardin… Varoluşçu felsefenin babası Soreen Kierkeegard’ın deyimiyle; umut; mümkün olanı

elde etme tutkusudur. Sizin tutkularınız mesleğinizin 60 yıllık gelişim sürecine nasıl bir etkide bulundu?

Çok güzel bir soru evet umut! Anlatılacak bitmeyen o enerji… Ben bir meslek getirdim Türkiye’ye. O mesleğin en iyilerinden olmalıydım! Onun için umudumu hiç yitirmeden çok çalıştım, çok okudum, hep öğrendim, hiçbir şey kaçırmak istemedim. Yanımdaki çalışma arkadaşlarımla da hep böyle çalıştık. Çalışma çok büyük bir mutluluk ve umutlarımıza bizi taşıyan büyük bir kuvvet. Onun için umutlarımıza giden yolda çalışmaktan hiç yılmayalım.

Betül Mardin; kadın azmi ve dirilişinin en güzel ve anlamlı yaşayan tarihi; dünyada “Relation Public” yani; halkla ilişkilerin “annesi”, Türkiye’de iletişimin duayen bir simgesi… Fakat ‘’o’’ hiç üniversiteye gitmedi ve halkla ilişkiler okumadı… Betül Mardin hayat okulunda neyi doğru okudu…? Ne yapmak istediğimi başından beri; gönülden doğru bildim. Galiba en doğru okuduğum şey buydu yaşamın kendisi!... Ne yapmak istediğinizi bilirseniz ona göre planlarsınız yaşamınızı… Ama ben mesleğimi kazanmak için çok çabaladım. Üniversiteye gitmek istedim babam olmaz dedi; dizine erkek dizi değemez benim kızımın. Baba merak etme değmez onlar da benim karşımda oturur dedim kabul etmedi. O zamanlarda her şey çok farklıydı tabii, ben liseden mezun olduğumda Atatürk yeni vefat etmişti, düşünün ne kadar eski… İşte o devir öyleydi.

Peygamber soyundan gelen Mardin ailesi 13.yy’da Kuran’a el basarak siyasetten uzak durma yemini ediyor. Daha sonra yüzyıllarca tüm aile fertleri bu yemine sadık kalıyor. Siz de bu geleneğe uydunuz. Fakat siz buna silah ve sigarayı da eklediniz. Bu çok tehlikeli üçlüyü nötralize edecek diğer ‘’s’’ üçlüsü nedir?(sabır, sebat, sevgi, saygı, selamet, sulh, sanat, ses, sahne, su…)

Mutlaka; sevgi, saygı ve sabır… Bunlar varsa hayatta her şey başarılır. O zaman sulh da olur, sanat da olur, selamet de olur.

Bu kelimeler; dağarcığınızda size ilk neyi anımsatır: “Azrak”… “Kuş”… “Hazine”

Mardin ailesinin geldiği Azraki’leri... Biz Peygamber efendimizin ve Hz.Hüseyin’in ahvadıyız. Malum konulardan Azrakiler Mekke’yi bırakarak Mardin’e kadar yürümüşler. Bu onların 400 senelerini almış. Onlara hep güzel çöl kuşları eşlik etmiş bu yürüyüşte. İsimleri Ezrak; yani Azrak… Yani Mavi demek. Mardin’e gelirken Mardin Kalesi’nden tepeleri seyreden Mardin Valisi ve Kalem Müdürü onları görmüş, Mardin’e doğru bir ‘’NEHİR’’ geliyor diye tanımlamışlar. Çünkü, hepsinin üzerinde hem boyun hem de hayvanlarının üzerinde; masmavi giysiler varmış, Vali hemen kapıları açtırmış ve Azrakiler bundan böyle Mardin’e yerleşmişler. Bugün siz de mavi giydiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Mavi; bir hazineden renktir, asil ve özeldir.

“Mitralyöz” … “Tren”… “Çöl”

Benim çok şanslı olduğum şeyler var hayatta… Bu hikaye de onunla alakalı. Bir gün babam bizi odaya çağırdı. Arif, Leyla ve ben… Mısır’a İş Bankası’na Müdür olarak tayini çıkmış; bu onun için çok önemliymiş ve orada yaşaması gerekiyormuş. Nasıl yapsak diye bize sordu. Biz de; “siz gidin baba biz de burada kalalım” dedik. Çünkü zaten savaş var o da bizim burada kalmamızı istiyordu. Babam gitti. Ama buna dayanmak zor geldi bize… Babam yok, savaş devam ediyor, yalnızız… Mektup atmış bize İngiliz askerler kesip kesip göndermişler. Bir gün annem bizi aldı şimdiki Sheraton Oteli’nin olduğu Taksim Bahçesine götürdü. “Babanıza gidiyoruz çocuklar” dedi. Ocak ayında trene bindik Ankara’ya gittik. Öğrendik ki;


stimulus

bindiğimiz tren son tren, hudutlar bu trenden sonra kapanıyor. Ve biz her şeye rağmen gttik! Halep’te indik, Beyrut’a oradan da Mısır’a ulaştık… Işık yok! Tabii biz Atatürk çocuğuyuz alışmışız aydınlığa… Mısır’da ilk işimiz sığınaklara girmek oldu. O tren yolculuğunda işte bir an çölün ortasında durdu tren ve Mitralyözler eşliğinde biz 5 saat yeniden kalkmasını bekledik, çok zorlu bir yolculuk oldu Mısır’a gidişimiz. Mısır’da da gecede 3 kere hep sığınaklara girerdik, Alman saldırısından korunmak için. Ama işte böyle adam olduk.2

Halkla ilişkiler aslında hayatla ilişkiler midir? Ve bu ilişkinin mükemmel olmasına ne yardım eder? Sevgi!… Çünkü, bu her şeydir. Kendini seven insan hayatı ve ilişkilerini de sever, mutluluk duyar.

Yaşamın en önemli iki öğesi olarak adlandırdığınız “vatanınız” ve “mesleğiniz” bir bütün olarak düşünüldüğünde; Türkiye’nin markası nasıl yönetilmelidir?

Türkiye’nin en büyük şansı kendi milletinin olmasıdır. Biz Asya’nın veya Avrupanın herhangi bir ülkesinden değiliz. Biz TÜRK’üz! Türklük bambaşka bir değer. Türkler cesurdur, namusludur, bir davaya girdi mi; gözü hiçbir şeyi görmez, biraz bağırır çağırır ama özünde bambaşkadır; ben Türk oluşumla iftihar ederim. Türkiye’yi ve Türk olmanın anlamını çocuklarımıza her gün biraz daha öğretmeliyiz. İşte o zaman Türkiye’nin marka yönetimini oturtmuş olacağız. Çünkü, her şey gelecekte yeni nesillerin elinde. Aileler bu bilinçle büyütmeli çocuklarını...

O zaman bu, bir anlamda bireysel bilinçle milli bilincin bütünleşmesiyle alakalı? Evet kesinlikle çok güzel ifade ettiniz. Ne Mutlu Türküm Diyene!...

340

Betül Mardin iyi bir aşçı mıdır?

Yemek yaparım ama ondan ziyade yemeği tercih ederim… (tatlı bir kahkaha)

Olumlu ve ılımlı yaşamınızın en büyük stimülanı nedir?

Yaşamı sevmek çok mühim. Yaşadığımız için memnunsak ona hep bir şey vermek isteriz. Hayatımız boşa gitsin istemeyiz. Üretmek isteriz… Yaşamın en büyük stimülanı; sevgidir. Ben yaşamı ve yaşamayı çok sevdim. Ama ağladığım da çok oldu. Küçükken, dilsizken hep evimizin balkonuna kaçar kendim için dua eder ağlardım. Çok zor yıllardı benim için konuşamamak! Ne kadar ıstırap vericiydi anlatamam... Ama yaşama sevgimi ve ümidimi hiç kaybetmedim.

Arif Mardin ve müzik… Sayın Mardin’in Amerika gibi rekabetin çok olduğu bir coğrafyada müthiş başarılar elde etmesindeki etken; inancı ve azminin dışında doğru bir pr stratejisi uygulaması mıydı?

Çok özel bir insandı Arif… Buradan Amerika’ya gitmesi için oradakiler çok ısrar ettiler. O da gitti. Hep kucakladılar onu orada, çok büyük başarılar elde etti. Muhteşem bir adamdı. Yaşama sevgisi onun hayat stratejisiydi. Şu an burada yanımızda, benim ise her iki kardeşim de kalbimde yaşar.

Sayın Betül Mardin… Siz hiç aşık oldunuz mu? Aşk sizce yaşamın her anında gizli midir ?

Evet. Sizin de kitabınızda yazdığınız gibi; bence yaşamın her anında AŞK var ama bence gizli değil! Ortalıkta ( tatlı bir kahkaha )… Aşk çok güzel bir şeydir. Ben iki kocama da aşık oldum. Aşk yaşamın rengidir. Sanki ikinci bir meslek gibi!... Çünkü, sevgi harikulade bir şey ve seven insan kendini hep olumlu görür. O zaman hep sevelim değil mi?

Hep sevelim evet; Sayın Betül Mardin… Saygı ve teşekkürlerimle... 


sergi

Park Dedeman Duvarlarında Sanat Bugünlerde, Park Dedeman Levent duvarlarında, bir resim sergisi boy gösteriyor. Dedeman ve RC Art Gallery iş birliği ile başlayan “Her Duvar Bir Orijinali Hak Eder” sergi serisinin ilk sanatçısı Mimar-Ressam Murat Fatih Mısırlı. Mimar kimliğinin etkisini tuvallerine yansıtan Mı×sı×rlı×, yoğun kulland×ığı boya katmanlar×yla, kent dokusunu iki boyutta soyutlayan akrilik çal×ışmalar×nda, strüktürü hayatı×n akışı×nda yeniden kurguluyor. Rahmi Çöğendez küratörlüğünde sunulan “Her Duvar Bir Orijinali Hak Eder” sergi serisinin takip edeceği Murat Fatih M×ısırlı× resim sergisi 17 Kas×ım 2016 tarihine kadar izlenebilir. 


köşe

Ayșe Kızılöz

aysekiziloz@magdergi.com.tr

Aşk, Sevda ve Sevgi

N

e sarayda ne handa, Bir zalim ocağında sevdam ağlıyor” diyor Sezen Aksu...

Birçoğumuz bu dizeleri dinlerken duygulanıyoruz ve bildiğimiz ortak bir yarayı anımsıyoruz. Aşk, sevda bize yakın sevgi paylaşımları getirsin isterken, niye tam tersi, canımızı acıtan, bizi üzen ilişkiler içinde buluyoruz kendimizi ve içinde kalıyoruz? Hiç düşündünüz mü neden? Çünkü beslenmeye ihtiyaç duyan acı bedenlerimiz var. Geçmişimizde, uzun bir süre boyunca sevgi ilişkilerinde bize acı veren bir duruma katlandıysak - örneğin; çocukluk dönemimizde başka şansımız yoktur - bu acıya zamanla bir bağımlılık geliştiririz. Sürekli bizi azarlayan, hor gören, eleştiren bir ebeveynle yetiştiysek veya ebeveynlerimizden birini çocukken kaybettiysek ya da kardeşlik ilişkilerimizde kıskançlık, güç dengesizliği gibi bizi sürekli üzen, hırpalayan onurumuzu kıran herhangi bir senaryo ile uzun süre yaşadıysak, beyin kimyasalları bu hisse alışmıştır ve bağımlı hale gelmiştir. Bu kimyasallar sürekli beslenmek ister, benzer duyguyu yaratan durumları kendine çeker, acı çeker ve bundan beslenir. Siz bir yandan yakınıp çözüm bulma arayışı içinde olurken bir yandan da bu kimyasal bağımlılık sizi aynı yerde tutmaya devam eder. Ondan kaçınarak kurtulamayız. O sizin içinizde yaşayan ayrı bir varlık gibidir. Yaranızı eşeler, kanırtır durur. Bu varlık birçok insanda aşk adı altında, güzel hislerle birlikte gelen pakete dahildir. Burnunuzun dibinde gayet iyi anlaştığınız biri, size iyi davranan biri olabilir. Ama siz onu sıkıcı bulursunuz, ona çekim hissetmezsiniz. Onu istemezsiniz. Ama uzaktaki zoru, dikenli yolları ile her gün düşünür ve aşık olduğunuzu zannedersiniz. Sizin için bu duygular çok gerçektir. Bu ilişkide uzun süre kalarak, çocukluğunuzda veya geçmişinizdeki aşina olduğunuz duyguları tazeler ve ‘aile’ hissini hissedersiniz. Oysa, bu sizi mutlu etmez. Kaldıkça da kendi kendine değişmez. Boş umutlarla derin duygusal izlerinizi pekiştirirsiniz. Peki nasıl başa çıkılır bu acı bedenle? İlk aşama; görüp kabul etmektir. Sonra, yüzleşmek ve acının oluştuğu yere dönüp, duygusunu atmaktır. Yani dikeni çıkarmalısınız. Sonrasında ise; bu şekilde davranmanızı tetikleyen duygu, güdü artık yerinde durmasa da, alışkanlığınızla baş etmelisiniz. Eğer alışkanlığınızı değiştirmezseniz kısa sürede yeni bir diken size saplanır ve aynı çukura düşersiniz. İradenizi kullanarak dur demelisiniz. Acı bedeninizi kendinizden ayrı bir varlık olarak kabul edip onu izleyerek zaman içinde eritebilirsiniz.

342

Acı bedeniniz eriyip gittiğinde beğendiğiniz, aşık olduğunuz çekim duyduğunuz kişiler değişmeye başlayacaktır. İllüzyonlar dağılacak, sisler kalkacak ve karşınızdaki kişinin ve ilişkinin gerçeğini görmeye başlayacaksınız. Dışarıdan herkes zaten olanı görür, siz de bir başkasının ilişkisi ile ilgili gerçeği hemen çözersiniz. Zira nötrsünüzdür. Sizin duygularınız ilişkinin içinde değildir. İşte kendi fonksiyonel olmayan ilişkinizi de bu nötr bakış açısı ile görmeye başlar ve doğru adımları atmaya başlarsınız. Bir zamanlar biri bana, fazla sakin ve huzurlu olduğumu söylemişti. İnsan birlikte olduğu kişiyle bağırıp çağırmak, kıskançlık krizleri falan geçirmek ister demişti. Yoksa ilişki çok sıkıcı olur demişti. İşte bir acı bedeni tam da böyle konuşur. Sevgi, şefkat, huzur, acı bedenini beslemez. Ona sıkıcı gelir ve onu iyice ortaya çıkarır. Öfke patlamaları, bam teline basacak davranışlarla karşı tarafı provoke etmeye çalışır ve onu istediği oyuna girmeye zorlar. Karşı taraf merkezinde değilse, ne olduğunu anlamadan kendini olumsuz bir senaryonun içine çekilmiş hisseder, huzuru kaçar ve kendi doğasına aykırı olan davranışlarına kendi de şaşar. Bazen sakin ve uyumlu gözüken birinin yanında ona sürekli bağıran, çağıran ona kötü davranan birini görürüz. Sakin ve uyumlu gözüken kişinin, karşı tarafa bunları yaptırtan büyük bir acı bedeni olabilir. Biz kurban durumunda gibi gözüken kişiye üzülebiliriz. Gerçekte bu senaryoda kurban kötü davranan diğer kişidir. Merkezinde, gücünde duramadığı için kendi gibi olamamakta ve öfkeli davranışlar sergilemektedir. Karşı tarafın güçlü acı bedeninin çağrısına karşı koyamamaktadır. Cinsellik de bundan payını alır, iki ruhun birleştiği, ahenk içinde dans ettiği şefkat ve sevgi içinde birliktelikler insanı besler. Cinsellik sonrası daha iyi hissettirir. İki kişinin enerji alanını büyütür. Ama bunun yanında, sürekli kavga gürültü içinde olan ilişkiler vardır. Olumsuz duyguları sürekli üretir içindeki kişiler, sonra bu öfke, kızgınlık gibi olumsuz duyguların enerjisini cinselliğe aktarırlar. Karşı tarafın bedenini, olumsuz duygularını akladığı bir öğütücüye dönüştürür bu kişiler. Bu tarz bir cinsel birliktelik sonrası, kişiler kendini yorgun ve biraz da karanlık hissedebilir. Ve hatta alınan negatif enerji fiziksel bedeninizde rahatsızlıklar bile yaratabilir. Negatif tutku ilişkisi içinde olan iki kişi arasında sürekli kavga, kıskançlık ve kızgınlık gibi tutkuyu ateşleyen duyguları beslemek gerekmektedir. Ne yazık ki, bu kişiler karanlık suların derinliğinde o kadar kaybolur ki, sevgi ve şefkat dolu ilişkilerle bağlantı kuramazlar ve bu doyumu yakalayamazlar. Acı bedeninizi fark edip şifalandırmanız dileğiyle.. 



sergi

El Dekoru Porselenlere Sanatsal Dokunuş NECLA ÇULLU

Next Level, 20 yıllık sanatçı Necla Çullu’nun Amerikan, Maisen, Fransız ve modern teknikleri ile hazırladığı porselen sergisine ev sahipliği yapıyor. Dünya Porselen Sanatçıları ve Eğitmenleri Derneği üyesi olan ve aynı zamanda Amerika, Kanada ve Avrupa’nın birçok ülkesindeki porselen sanatçılarıyla ortak atölye çalışmaları yürüten Necla Çullu, doğadaki gerçek desenlerden esinlenerek İngiliz porselenine uyguladığı eserlerini Next Level’da bulunan NextArt Sergi alanında Ankaralılar ile buluşturuyor. Türk motifleri ile incelikle işlenen değerli porselenleri Ankaralı ziyaretçileri ile buluşturan Çullu; “Porselen kültürü, gelenekleri yansıtan bir kültür. Bu anlamda hazırladığım çalışmalarımı Ankaralıların beğenisine sunmak beni de mutlu ediyor. Bu kültürün yaygınlaşması ve kalıcı eserlerin arttırılması en büyük arzum” dedi. 


Şapka Koleksiyonuna Büyük İlgi Next Level’da açılışı gerçekleşen “Şapkam Muhabbete Eğilir” isimli şapka koleksiyonu, şık bir kokteyl ile ziyaretçilerle buluştu. Koleksiyon sahibi Ece Gencosmanoğlu “Sergimin oluşumunda katkısı bulunan insanların sayısı çok fazla” dedi. Geçmişten bugüne birçok şapkanın ve aksesuarın yer aldığı serginin en çok dikkat çeken parçaları, 1947 yılında Devlet Opera ve Balesinin ilk yedi mezunundan olan Hüsnü Gencosmanoğlu’nun eşi Meftune Gencosmanoğlu’nun hediyesi olan nikah elbisesi ve şapkası oldu. Antika mobilyalar ile nostaljik bir ambiyans eşliğinde sunulan koleksiyon, geçmişten günümüze şapka modasını anlatan ilgi çekici kurgusuyla davetlileri etkiledi. Koleksiyonun incelendiği kokteyle Eskişehir Anadolu Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Senfoni Orkestrası Başkemancı Neslihan Erol repertuarıyla eşlik etti. Kendisine hediye edilen şapkanın, ilham kaynağı olduğunun altını çizen Ece Gencosmanoğlu, Ankara Pirinç Han’ın ikinci katında bulunan Serpuş adını verdiği dükkanında müşterilerini hem geçmişin hem de bugünün şapkalarıyla karşılıyor. “Şapkam Muhabbete Eğilir” sergisi 22 Ekim – 12 Kasım tarihleri arasında ziyaretçilerini bekliyor. 

ECE GENÇOSMANOĞLU


davet

REZZAN SELVİ, EBRU TURGAY, ȘEBNEM AKBIYIKOĞLU, ECE KOÇAK, TUĞÇE DEMİREZEN

Genpaz’dan Yenilenen Konsept Okul mobilyalarında Türkiye’nin en nitelikli çözüm ortağı olarak tanınan Tavilo markası, doğal ahşap ürünlerini el ustalığı ve teknoloji ile bir araya getirerek görselliği ve fonksiyonelliği ile dikkatleri üzerine toplayan yeni markası Twoodesign ile bir Gentaş kuruluşu olarak faaliyet gösteren Genpaz AŞ, Ankara Siteler’de yenilenen konseptiyle yeni genel merkezinin kapılarını açtı. Açılış; Ekonomi Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şenel, İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Poyraz, Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Orta Anadolu Mobilya, Kâğıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda Gentaş Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Kahraman, GENTAŞ Grup İcra Kurulu Başkanı Orhan Kahraman, Genpaz İcra Kurulu Başkanı Selim Kahraman ve çok sayıda davetlinin katılımı ile gerçekleşti. Türkiye’nin birçok ilinde faaliyet gösteren Genpaz bayilerinin de yoğun katılım gösterdiği açılışta yazılı ve görsel basının sektör temsilcileri de yer aldı. Açılışta ayrıca el sanatlarına yönelik görsel bir ziyafet de sunuldu. Davetlilere canlı olarak ahşap üzerine bakır işlemesi ve yine ahşap üzerine oyma sanatı sergilendi. Samimi bir ortamda gerçekleştirilen görsel şölen, katılımcılar tarafından büyük bir keyifle izlendi. 

346

SELİM KAHRAMAN


ÖVGÜ MIZRAK, BELEN BAYLAN

RACİ ÖZEN

Birbirinden șık ürünlerin yer aldığı açılıșta konuklar yakından inceleme imkanı buldu.

ÇİĞDEM YÜCE, GİZEM AKÇALI

EMRAH ARDA


müzik

Kendini Sevdikçe Bağımlılıklar ve Kilolar Gidiyor

Cenk Erdem

cenkerdem@magdergi.com.tr

ETHEL MULINAS

Y

olculuğum” Ethel Mulinas kendini aşk ve tutkuyla tanımlayan enerji dolu bir oyuncu. Geçirdiği mide tüp ameliyatı sonrası 166 kilodan 88 kiloya inmiş ve yoğun bakımda gözlerini açar açmaz başlamış hikayesini, yaşadıklarını dökmeye. Murat İpek’in oyunlaştırdığı ve yönetmenliğini Çiçek Dilligil’in yaptığı “Yolculuğum” Ethel Mulinas’ın kendini sevmeye başlamasının duygu yüklü hikayesi… Yeni sezon prömiyerine 22 Ekim tarihinde start veren oyun hemen ardından 26 Ekim İzmir Karşı Sanat ve 31 Ekim İstanbul derken sezon koşturması ile başlamış oluyor. İlk büyük rakamlı kiloları, ilk aşk acısıyla almaya başlayan Ethel bir şekilde dertlerinden yemeğe sığınıp teselli bulmuş. Şimdilerde 80 kiloya inen ve aslında yemek yeme davranışındaki bağımlılık tarafını da keşfeden Ethel Mulinas, sımsıcak, neşe dolu ve kısacası kendini daha çok seviyor; kendini sevdikçe de kilolar gidiyor. Oyunun dekoru; Apo Kaya’nın, ışık tasarımı; Ayşe Sedef Ayter’in, kostüm tasarımı ise; Hazal Bağcı’nın imzasını taşıyor. Oyunun içten müzikleri ise; Bora Öztoprak elinden… Ethel Mulinas’la sahnede izleyici ile paylaşmaya bayıldığı “Yolculuğum” oyununu, kendi hikayesini, kilolardan kurtulmanın yaşattığı keyfi, hem kahkaha hem hüzün dolu sahnesini konuştuk…

İlk kez aşk acısı yaşarken almışsınız fazla kiloları; şimdi sakın sıradan geliyor olmasın o gözünüzdeki büyük aşk? Evet, ilk kilo alışım ilk aşk acımla beraber... Hayatın acıları bana hep

348

kilo aldırdı... Bu yemek yemeyi sevmediğim, “az yemek yerdim su içsem yarardı” anlamına gelmesin... O, gözümdeki büyük aşk hala büyük, sıradanlaşmadı. İmkansız. Ama sıradanlaşmayan o büyük aşk, adam değil... O yaşlardaki maddeden bağımsız güzel sevebilme halimiz nasıl sıradanlaşabilir ki... Mektup yazmak, mektup beklemek, vapur beklemek, ilk öpüşme, hayal kurmak, aynı adamı özlemek, aynı adam için hayal kurmak, şiir yazmak... Şimdiki gibi sabun köpüğü misali uçuşmayan duyumsamalar... Gerçek aşk... Büyük aşk benim içimdeydi; adama gelince yirmi yıl sonra gördüğümde, o çok sıradanlaşmıştı hatta kendime ihanet gibi... Adam sıradanlaştı duygular asla.

Aşk ya yemeden içmeden kesiyor ya yemeğe sarıyor... Ama kendimizi daha çok sevmeyi başaramazsak haksızlık oluyor değil mi aşk?

Ben acılar karşısında yemekle teselli bulanlardandım. Çocukken evde bir kavga olduğunda tesellim şokella kavanozu olurdu. Şokellayı kaşıklarken ya da ayıcık şekerlerimi öpüştürerek yerken evdeki yükselen sesleri duymazdım... Aşk acısı da öyleydi; ben yemeden içmeden kesilenlerin aksine yüreğimdeki acıyı un kurabiyesi, pasta, börek, kek ile hafifletmeye çalışırdım... Ah şu kendini sevebilmek! Hala tam başardım diyemem... Kendini sevmeyi de zamanla keşfediyor öğreniyor insan. Aşk, sevmek, bağlılık ve bağımlılık çok farklı duygular. Kendimizi sevemedikçe bağımlılaşıyoruz başka sevgilere... Orada en büyük haksızlık başlıyor kendimize yaptığımız... Gerçek sevgi bağımlılıktan uzak… Final şarkımı yolladığı zaman, Bora Öztoprak dinlerken ve söylerken ne çok ağladım: ‘’Yapabilirsin, kendini daha çok sevebilirsin, kendine yeni bir hayat verebilirsin...” Yolculuğumuzun, hepimizin hayat yolculuğunun bir öğretisi kendimizi sevmek...


Ama aşk kendimizi sağlıklı sevdiğimizde daha da güzel oluyor değil mi? Kesinlikle öyle... Kendimizi sevdikçe daha güzel seviyoruz. Bir ilişkide kendi özgürlüğünü keşfetmek, kendini gerçekleştirmekten öte, nasıl mutluluk olabilir ki... Kendi özgürlüğümüzü bir başkasıyla keşfetmekte saklı belki aşkın mucizesi… Bu da önce kendini sevmekle...

Arada kilolar verip tekrar aldığınız dönemler de oluyordu değil mi?

Oyun repliği şöyle diyor: ‘’Çooook 30 kilo verdim, 40 kilo aldım; 40 kilo verdim, 50 kilo aldım. 50 kilo verdim, 60 kilo aldım, üstüne çıktığım tartının bile başı döndü.” Gerçekten de öyle. Matematik şaşkın, mantık yok... Rakamlar şaşkın belki sen bile şaşırdın. Defalarca 40 kilo verdim iki kez de 60 kilo.

Sımsıcaksınız ve içtenliğiniz hemen hissediliyor; peki üzüntülerden kilo aldığınız dönemlerde hüznünüzü çevrenize hissettiriyor muydunuz?

Enerjisi yüksek biriyim yükseleni aslan olan bir akrep. Yaşam benim için tutku, enerji... Mutluluğumu hemen gözlerimden okursun hüznü de... Bazen maske takmaya çalışsam da pek beceremem benim duyumsamalarım yüzüme yansır. Çok kırılgan, üzgün dönemlerde içime kapanıyorum. İnsanlar güleç komik Ethel’e aşina. Yine de hüzünlüyken yakınlarım anlıyor. Kaçmaya çalışsak da bazen kendimize bile yakalanıyoruz kah çevremize kah kendimize.

Aslında o kurtulduğunuz fazla kilolar bedeniniz yoluyla ruhunuzun bir alarmı değil miydi?

Ruhun yaşı kilosu cinsiyeti yok... Oyunun çıkış cümlesi ama o hayatın yükleri acılar ölümler, kayıplar, yaşayamadıklarımız, bazen can acıtan bir koku, ses, anı bende hep kilo olarak nüfus buldu. Evet, şiştikçe şiştim sokakta ‘’ şişkoooooo’’ denenlerden oldum oysa ruhun acıları öyle belirdi...’’Ben mi hayata borçluyum, hayat mı bana olan borcunu beni şişirerek ödüyor, anlamıyorum. Hesap pusulasında bir hata olmalı.’’ diyor replik... Can acıları, gözyaşları kilo olarak gözüküyor. Ruhun acısı öyle yansıyor aynada. Yine de ruhun yaşı kilosu cinsiyeti yok. 110 kilo Vietnam dağlarında tırmanırken de buna inandım; ruhla şarkı söylerken de....

Hikayenizi mide tüp ameliyatından sonra günlerce kaldığınız yoğun bakımda yazmışsınız; orada o hikayeyi size yazdıran ilk his ne oldu?

24 saat kaldım yoğun bakımda. Aslında ameliyata girerken ameliyat korkusundan çok yoğun bakımda nasıl dayanacağım endişem vardı. Çok genç tanıştım yoğun bakımla 13 yaşında. En sevdiklerimi orda kaybettim. Yoğun bakımda kimsenin güzel anısı olmaz tabii ama benimkiler fazlaydı. Aslında hala açıklayamıyorum, uyanmışım kağıt kalem istemişim. Ne yapacak ki kadın kağıt kalemi demişler. Narkoz etkisi, geçer demişler. İkinci kez gözümü açtığımda hani kağıt kalemim diye sormuşum. Vakit geçirmek için olamaz. Varmış anlatmak istediğim bir derdim. Azınlık olmak, kadın olmak, eğitimli kadın olmak, şişman, obez kadın olmak... Mesela siz hiç uçakta koltuk kemerinin bağlanmamasının nasıl bir duygu olduğunu bilmezsiniz değil mi? Ek kemer getiren hostesin ses tonundaki ironiyi yan koltuktaki kadının bakışlarındaki şaşkınlığı. 85 kilo verdikten sonra bile her kemer bağlayışımda yüzümde hafif bir tebessüm ya da gözlerimde akan yaş oluyor. En güzeli sanki tüm koltuklar, sandalyeler büyüdü; bacaklarınız hiç acımıyor. Sevgilinizle yürürken kimse “şişkooooo” diye bağırmıyor artık. Anlatacak çok şey vardı; ben de yazdım.

Peki 166 kilodan 88 kiloya inmek bir anlamda tekrar sarıldığınız Ethel’in nasıl bir zafer duygusu yaşattı?

Aaaa artık 81 kiloyum. Hadi prömiyere kadar 80 diyelim. 166’dan

80’e. Evet, bir mutluluk, bir başarı hissi var. Aynaya bakınca özlediğin yüzüne kavuşmak, ellerine kavuşmak. Yaşsız, kilosuz, cinsiyetsiz ruhun bedeniyle buluşması. En büyük mutluluk şeker ve tansiyondan kurtulmak, sonra normal beden mağazadan ilk elbiseye sığdığımda gözyaşlarıyla tezgahtar kıza sarılmam onu kucaklamam, az yiyip doymak şahane bir duygu. Plastik sandalyeye otururken kırma korkumun gitmesi, sanki tüm koltuk ve sandalyeler genişlemiş gibi hissetmem cabası. Kendini yeniden sevme yolculuğu. Ha bir de erkekler, onların bakışları da çok değişti çok güzelsin dediklerinde arkamda biri mi var dememeye başladım.

Oyunun yönetmeni Çiçek Dilligil, oyunlaştıran Murat Ekip tüm ekip kilo vermiş; sizce “Yolculuğum” kilo vermek isteyenlere herkese cesaret veren bir oyun diyebilir miyiz?

Uğruna nerdeyse 200 kilo verilmiş bir oyun. Işıkçımız Ayşe 40, Çiçek ve Murat yaklaşık 50’şer kilo verdiler.Öncesi sonrası hallerimiz akıllara zarar. Aslında ben oyunda kiloyu metafor olarak alıyorum. Benim hayatımın sorunu ya da sınavı kilo üzerine. Bağımlılık aslında. Kimisi alkole, kimisi maddeye, kimisi zarar gördüğü, aşağılandığı, şiddet gördüğü ilişkiye bağımlı… Oyunla anlatmak değil, paylaşmak istediğim :“yapabilirsin, kendini yeniden yaratabilirsin, şehrin öykülerini yeniden yazabilirsin, kendini daha çok sevebilirsin, kendine yeni bir hayat verebilirsin.” Bazen o çok umutsuz anımı anımsayınca 166 kilo, bel ağrısı, diz ağrısı, nefes nefese, ter içinde, şekerim 400’lerde, tansiyon 22… Bugünümü hayal edemezdim. Hepimiz herşeyi yapabiliriz.

Oyunun hem güldüren hem de hüzünlendiren tarafları olduğunu biliyorum, hiç izlemeyen biri için siz hikayenizi nasıl tarif edersiniz? Aslında yolculuğum hepimizin yolculuğu içinde aşk var, aşkı ararken yaşadığım komik anılar var, baba kız aşkı var, hayatın gerçekleri var, hayal var, yol var yolculuk var. Gelin, kahkaha atacağınıza garanti verebilirim; iç çekip minik bir hüzün anı da hissedeceğinize. Ama eğleneceksiniz ve sonra düşüneceksiniz. Çünkü hepimiz bir yolculuk yaşıyoruz ve çok da farklı değil hayatlar… Oyunum hayatın içinde olan şeyleri anlatıyor...

Sizi oyunda sahnede tüm yolculuğu tekrar yaşamak kimi zaman yormuyor mu?

Yolculuğumu paylaşmayı seviyorum ve sanırım bu sevgi her duygunun üstünde ve hayattaki tüm duyguların en güçlüsü olduğu gibi. Korkuyu yenen de sevgi, endişeyi yenen de... Ama baba sahnesi var ve özellikle o sahnede içim cız ediyor. 150’li kilolara geri dönüş anlarımda bir korku duyuyorum ama bazı sahnelerde öyle eğleniyorum ki bitmesin istiyorum. Zaten şu sahne aşkı var ya fena bir aşk; nelerden vazgeçiyor insan. Eğlendiğim anların, paylaştığım anların seyircinin yüzündeki ifadeleri ve o enerji paylaşımı yoğunluğu bambaşka. İşte o zaman yeniden anlıyorum gerçeğin sadece aşkta saklı olduğunu…

Yeni sezonda bir oyuncu olarak başka hangi projeleriniz devam ediyor ve sırada neler var?

Leyla’nın Evi 7. sezona giriyoruz. Nedim Saban’ın sahneye koyduğu Tiyatrokare’de 7. yılımız aynı oyunla. Bu arada dizi ve sinema projeleri var beklediğim. Büyük bir değişim yaşıyorum; yapımcı ve yönetmenlerin aklındaki Ethel de değişti. Bana uygun, aşkla oynayacağım güzel bir rolün gelmesini heyecanla bekliyorum ve naifçe de olsa yaşayacağım gerçek aşkı bekliyorum çünkü aşk ve tutku kadınıyım. 85 kilo eksik ama hala çocuk ruhluyum hala çikolatalı sufle ve ayıcık şekerlerimi seviyorum ve hala aşka her şeye inat devre ve teknolojiye inat inanıyorum. 


davet

Melisa Su 6 yaşında Başkent’in başarılı iş adamlarından Mehmet Şahin ile zarif eşi Feride Şahin, minik kızları Melisa Su’nun yeni yaşını Party Point’te kutladı. Yeni yaşını yakın arkadaşlarıyla birlikte kutlayan Melisa Su, doyasıya eğlendi. Eğlencenin tadını çıkaran minikler sihirbaz gösterisini dikkatli gözlerle izledi. Ailelerinin de katıldığı doğum günü partisinde konuklar bol bol fotoğraf çektirdi. Arkadaşlarıyla pastasının mumlarını üfleyen Melisa Su, hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.  MEHMET EFE, FERİDE, MELİSA SU ȘAHİN

lası için Daha faz /MAGonline m o .c facebook

350

EBRU KAREL

FERİDE - MEHMET ȘAHİN

DİLA, FİLİZ, DAĞHAN YILMAZ


davet

Hotel Monec’de Zeki Müren Gecesi Hotel Monec Roof Lounge panoramik Ankara manzarası eşliğinde Zeki Müren gecesine ev sahipliği yaptı. Zeki Müren posterleri sergilenirken ve hayatını anlatan bir tanıtım gösterisi yapılırken konuklar büyük keyif aldı. Zeki Müren’in eserleri TRT Ankara Radyo sanatçılarının yorumu ile misafirlere keyifli saatler yaşattı. Türk mutfağından meze ve yemeklerin servis edildiği organizasyonun her ay belirlenen bir sanatçı anısına yapılarak, gelenekselleşmesi planlanıyor.  DENİZ ASLAN, CEVAT GÜVEN, AYȘE TAȘ, COȘKUN BAĞIR

SEMİH - AYLİN DEMİRCİ

NİLÜFER YILDIZ

PINAR BAYRAK


davet

Göçer Başkent’i Salladı Sevilen Sanatçı Ferhat Göçer Ankara’da sahne aldı. Çukurambar’daki Holiday Inn Otel’de sahne alan ünlü sanatçıyı dinlemeye çok sayıda hayranı geldi. Otel tarafından organize edilen gecede şehrin tanınan isimleri de yer aldı. Holiday Inn Otel Genel Müdürü Sinan Mısırlı ve otel yöneticileri konuklarla yakından ilgilendi. Göçer’i dinlemeye gelenler akşam saatlerinde masalarındaki yerlerini aldı. Konuklar yemeklerini yedikten sonra Ferhat Göçer sahneye çıktı. Yaklaşık 400 kişinin izlediği konserde eğlence üst seviyede yaşandı. Ünlü sanatçı, hayranları ile bol bol fotoğraf çekerek geceyi ölümsüzleştirirken şarkılara da eşlik etti. 

352

SİNAN - ESİN MISIRLI


davet

25. Yaşa Sürpriz Parti Başkent cemiyet hayatının genç kuşak isimlerinden Çağla Baykam yeni yaşını Öküz’de kutladı. Kutlamaya Baykam’ın yakın arkadaşları katıldı. 25. yaşını kutlayan Çağla, tüm arkadaşlarıyla doyasıya eğlendi. Renkli görüntülerin yaşandığı doğum günü kutlamasında misafirler DJ performansıyla coşkulu anlar yaşadı. Kutlamaya Besa Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci de katıldı. 

EFE BEZCİ

BURAK IȘIK


bi’dünya müzik

Serkan Kızılbayır serkan@magdergi.com.tr

Bir Dünya Müzik Müzik dolu yolculuğumuz bașlıyor... Havaları soğuttuk, yaprakları sararttık, șarkıları da duygusallaștırdık artık; yani mevsim sonbahar!

354


Eee bir de ‘’Kasım’’ gerçeği var; gönül yayları bahara dayanamaz bence okuyun ve görün... Bugüne kadar birçok hit şarkıya imza atan Emir, yeni teklisi “Mevsim Sonbahar”ı Sony Music Türkiye etiketiyle yayımladı. Sözleri Emir’e, bestesi genç müzisyen Oğuz’a ait olan şarkının aranjesini Erdem Kınay üstlendi. “Mevsim Sonbahar”ı ‘romantik ve karizmatik bir şarkı’ diye tanımlayan Emir, klibini Erdi Sevinç yönetmenliğinde çekerken, fotoğraflar için Sezer Arıcı’yla çalıştı. Yani söyleyeceğimiz o ki; evet artık ‘’Mevsim Sonbahar’’ ve biz şarkılara anlamlar, anılar yüklemeye devam edebiliriz. Aynı zamanda şarkının seveninin de çok olduğunu söylemeden geçmeyeyim. Ve bir sonbahar şarkısı da Oğuzhan Koç’dan! ‘’Hadi be Serkan abartma’’ diyebilirsiniz ama son günlerde dinlediğim, listelere yeni yeni merhaba diyen şarkıların birçoğu duygularımızı esir almak için yapılmış olabilir; şikayetçi miyiz? Hayır... 3 yıllık bir aranın ardından Oğuzhan Koç merakla beklenen yeni single çalışması “Bulutlara Esir Olduk” ile dinleyicisiyle buluştu. 2013 yılında çıkardığı “Ben Hala Rüyada” albümüyle büyük beğeni toplayan ve duygusal parçalarıyla müzik listelerinde bugüne dek birçok başarılı projeye imza atan Koç, 2016 sonbaharında bir kez daha müzikseverlere unutulmaz bir şarkı hediye etti... Söz ve müziği Oğuzhan Koç’a ait olan ve düzenlemesini Ozan Çolakoğlu’nun yaptığı “Bulutlara Esir Olduk” bu sonbahar dinleyenlerin kalbine dokunacak en iddialı şarkılardan biri olmaya da aday benden söylemesi... Hani müziğin tarzları var kimi pop dinler, kimi rock, kimi türkü... Eee kimsenin hayatına da tabi kimse karışamaz ama ben müsaadenizle müzik konusunda belki de yılların verdiği bir cesaretle karışmak isterim. Nerede başladı bu durum ufak ufak hadi canım demeye başladık farklı tarzların cover’lanmasıyla ‘’ya böyle de güzelmiş’’ dedik. İki farklı tarzın yan yana gelmesi ise, efsane oldu hep. Müslüm Gürses ile Teoman’ı yan yana hangimiz sevmedi çılgınlar gibi? Şimdi de büyük usta Ümit Besen ve Pamela muhteşem uyumunu gösterdi. Ümit Besen 36. sanat yılında karşımıza bas gitarı ve deri ceketiyle çıkarken ne kadar başarılı bir müzisyen olduğunu da bir kez daha göstermiş oldu. Pamela ile yorumladıkları ‘’Seni Unutmaya Ömrüm Yeter Mi?’’ programımda çok istek aldığım şarkılardan da biri artık... Ne denir iyi ki yapmışlar! Türk pop müzik dünyasına en çok gözde şarkı kazandıran sanatçı olarak işaret edilen ünlü sanatçı Soner Sarıkabadayı yeni single’ı “Bitanem Deme Bitanem”i müzik severlerin beğenisine sundu.

Söz ve müziği Soner Sarı Kabadayı’ya ait olan “Bitanem Deme Bitanem” şarkısının düzenlemesi Ozan Bayraş’a ait. Emre Ünal’ın objektifine yüzünün yarısı aydınlık yarısı karanlık poz veren ünlü sanatçı single kapak fotoğrafında aşkın iki yüzü olan mutluluk ve mutsuzluğu simgelendi. Video klibi Işıl Reina tarafından yönetilen “Bitanem Deme Bitanem”in stylingi ise Erkan Altunay tarafından yapıldı. Yazı finali Ankara’nın en çok dinlenen radyosu Radyovizyon’un müzik festivali ile sonlandırmak istiyorum. Ankara’nın yepyeni sahnesi 6:45 Kaybedenler Kulübü’nde gerçekleşen Radyovizyon Müzik Festivali, Ankaralılar tarafından çok sevildi ve büyük ilgi ile karşılandı. Can Gox, 27 ve Yasemin Mori gibi isimlerin katıldığı festivalde unutulmayacak bir gece yaşadık. Ankara’da bu tür etkinliklerin çoğalması dileğiyle.

YAYINDA BENDEN EN ÇOK İSTENEN 5 ŞARKI ( TÜRKÇE ) 1 - Deniz Seki - Nerelerdeydin 2 - Aziz - Efso 3 - Pamela feat Ümit Besen - Seni Unutmaya Ömrüm Yeter Mi? 4 - Emrah Karaduman ft. Aleyna Tilki - Cevapsız Çınlama 5 - Ece Seçkin - Adeyyo

YAYINDA BENDEN EN ÇOK İSTENEN 5 ŞARKI ( YABANCI ) 1 - Kideko & George Kwali - Crank It ( Woah) 2 - Verse Simmonds - Property (feat. Kid Ink) 3 - Maroon 5 feat. Kendrick Lamar - Don’t Wanna Know 4 - Tujamo - Boom 5 - Willy William Feat. Cris Cab- Paris

serkankzlbyr


davet

HASAN BOZKURT,MURAT ALTUNAY,SEMİN KABALAK,SADIK ALTIPARMAK, ÜLKER ORAY, CAN ÇAVUȘOĞLU

Skal Ankara Buluşması Skal Intenational Ankara, Safranhan Brasseire’de gerçekleşen etkinlikte iş dünyasının profesyonellerini bir araya getirdi. Davetin ev sahipliğini Skal International Başkanı Sadık Altıparmak yaptı. Toplantının açılış konuşmasında tüm üyelere ve katılımcılara teşekkür eden Altınparmak, iş dünyası ve sektörlerle ilgili değerlendirmelerini katılımcılarla paylaştı. Konuşmanın ardından öğle yemeğine geçildi. Şık bir öğle yemeği yiyen misafirler uzun uzun sohbet etme imkanı da buldular. 

MUSTAFA BAYUR, METİN GÜNGÖR



4. ACE of M.I.C.E. KONGRE, TOPLANTI ve ETKİNLİK SEKTÖRÜ FUARI www.ameistanbul.com


TÜ M BİR AR GELİY AYA ORUZ

22 - 24 Şubat 2017

İstanbul Kongre Merkezi - ICC

Kongre, Toplantı ve Etkinlik Sektörünün Türkiye ve Dünyadan Üst Düzey Karar Mercilerinin Buluşma Noktası Resmi Havayolu

Etkinlik Mekan Sponsorları

İletişim Sponsoru

Sahne Dekor

Endüstri Partnerleri TURİSTİK OTELCİLER İŞLETMECİLER VE YATIRIMCILAR BİRLİĞİ T U R K I S H

Genel Koordinasyon

Global Ex

Müzik ve Eğlence Sponsoru

Ana Konaklama Sponsoru

Fuar Stant ons

Etkinlik Sponsorları

TECHNICAL PRODUCTION

Medya Partnerleri

R

I

I

I

OZGUR KRISTAL iş çözümleri ve danışmanlık

®

www.checkinmagazine.net

PANTONE 200 C C: 16 M: 100 Y: 87 K: 7

Yabancı Medya Partnerleri

H O T E L S

A S S O C I A T I O N


davet

ÖZGÜR - ZEYNEP GÖZDE ÖZKAN, MAGIE MOOR

GÜZİN - OGAN KIRSAÇLIOĞLU

Yardım Gecesinde Latin Rüzgarı Ankara Koru Rotary Kulübü, Geleneksel Çimler Üstünde Dans etkinliğini 16. kez düzenledi. “Eğitim Gönüllüleri” projesine destek olmak amacıyla düzenlenen gecede konuklar dans edip müzik dinledi. Her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen Çimler Üstünde Dans etkinliği renkli görüntülere sahne oldu. Etkinlikten elde edilen gelir ise ‘Eğitim Gönüllüleri’ projesine aktarılacak. 

NAZLİCAN, SEVGİ SOLUK


davet

Modacı Muammer Ketenci’den Eğitim Projesi ENGİN ÇAĞLAR, FERDİ MERTER

Modacı Muammer Ketenci ve Girne Amerikan Üniversitesi iş birliği olan MK AKADEMi projesi eğitim açılış galası yoğun bir katılımla gerçekleşti. Girne Amerikan Üniveritesi Beşiktaş Yerleşkesinde gerçekleşen etkinliği spiker ve sunucu Burak Törün ve Ece Pirim sundu. MK Akademi Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Muammer Ketenci ve GAÜ İstanbul Akademiler Direktörü Sn.Dr.Deniz Kite Güner’in açılış ve tanıtım konuşmalarıyla başlayan kokteyle Akademi eğitmenleri, iş ve sanat dünyası, öğrenciler ve değerli basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. Muammer Ketenci ve Deniz Kite konuşmalarında: ‘’Ülkemizin eksiği olan sanatsal bakış açısını biz bu akademide vererek sektöre bilinçli ve donanımlı bireyler yetiştireceğiz’’ dedi. Türk sinemasının önemli duayen oyuncularından ve ayrıca Akademi Eğitim kadrosunda eğitmen olarak görev alan Engin Çağlar ve Ferdi Merter’de kısa bir konuşma yaparak ‘’Böylesi özel bir projede yer almak bize de heyecan veriyor’’ dedi. 

MUAMMER KETENCİ, DENİZ KITE GÜNER

AYÇA - BURAK TÖRÜN, ECE PİRİM


davet

Cadılar Bayramını Büyük Coşkuyla Kutladılar The Cork’da Or-an Rotary Kulübü’nün okul projesine destek vermek amacıyla bir parti düzenleyen Hatice Karslıoğlu gelen tüm konuklarla yakından ilgilendi. Ankara OrAn Rotary Kulübü ve The Cork Gastropub iş birliğiyle düzenlenen cadılar bayramı partisinde dönem başkanı Hatice Karslıoğlu tüm konuklarla yakından ilgilendi. Karslıoğlu kulübünün partiden elde edilen gelirle yaşları dolayısıyla yetiştirme yurdundan ayrılmak zorunda kalan gençlere yönelik psikolojik destek ve meslek edindirme projesine destek olacağını belirtti. 

HATİCE KARSLIOĞLU


haber

Ankara’da Yeni Alışkanlık: No4 Restaurant Bar Lounge Özgün konsepti ile kentin vazgeçilmez bulușma noktası olan No4 Restaurant Bar Lounge ve Private Dining alternatifleri ile gusto tutkunlarını ağırlıyor. Wyndham Ankara Otel içerisinde yer alan No4; restoran, bar ve lounge konseptlerini bir arada sunarken, şehre yepyeni bir yeme, içme ve eğlence standardı getirdi. Birbirinden farklı yaşam alanları ile ayrı bir keyif sunan No4 Restaurant Bar Lounge, kişiye özel hizmet anlayışı ile lezzete açtığı kapılarının ardında misafirlerine benzersiz bir deneyim yaşatıyor. Başkent’in yeni lezzet durağı No4, misafirlerine kendilerine özel ayrı bir mekanda yiyebilecekleri keyifli iş yemekleri veya sevdikleri ile geçirecekleri hoş akşamlar için Private Dining bölümünde özel bir hizmet sunuyor. No4 Restaurant Bar Lounge, şehrin yeni yaşam merkezi Söğütözü’ne açılan terası ile de açık havada eğlence ve sohbetin tadını yaşatıyor. Sevdikleri ile şık olduğu kadar rahat ve samimi bir ortamda bir arada olmayı sevenlerin adresi No4, 08:30-01:00 saatleri arasında misafirlerini ağırlıyor.

Ankara Basını Acıbadem Ankara’da Buluştu Acıbadem Ankara Hastanesi, Ankara sağlık muhabirlerini düzenlediği kahvaltı organizasyonunda ağırladı. Acıbadem Ankara Hastane Direktörü A. Nihan Karaçam Salkaya ev sahipliğinde gerçekleşen kahvaltıda, sağlık sektörüne dair pek çok konu da masaya yatırıldı. Ankara Acıbadem Hastanesi’nin kurulduğu 2012 yılından bu zaman dilimine kadar yaptığı çalışmaları da basın çalışanları ile paylaşan Salkaya, sağlık sektörü ile ilgili merak edilen gelişmeleri gazeteciler ile paylaştı.


haber

Türkiye’nin İlk Dijital Kütüphanesi Ankara’da Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesi, Samsung iș birliğiyle Ankara Milli Kütüphane’de açıldı. Türkiye’nin ilk dijital kütüphanesi, Ankara Milli Kütüphane’de açıldı. Dünyaca ünlü şirket Samsung ile yapılan iş birliği ile hayata geçirilen dijital kütüphane kapsamlı bir basın davetiyle tanıtıldı. Açılış törenine Kore Büyükelçisi ve Kültür Turizm Bakanı Nabi Avcı katıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı konuşmasında, dijitalleşen dünyaya teknolojik açıdan ayak uydurmanın öneminden bahsetti. Kore Büyükelçisi ise; davete katılan Kore Gazileri’ne bir kere daha teşekkür ederek şükranlarını sundu.

Mila 1 Yaşında Aypet Aydın Akaryakıt Yönetim Kurulu Bașkanı ve bașarılı iș adamı Mustafa Aydın, kızı Mila Aydın’ın 1. yaș günü șerefine bir davet verdi. Çayyolu Peony Kek’te gerçekleşen doğum günü kutlamasına Aydın’ın yakınları ve iş çevresi katıldı. Mustafa Aydın eşi Eda Aydın ve kızları Mila ile objektiflere poz verdi.


kısa kısa

1 Anda Hayatınız Değișecek 1 AN TV, yeni yayın dönemine “1 anda hayatınız değişecek” sloganıyla yeni yayın dönemine ‘ İstanbul Marriott Hotel de yapılan tanıtım kokteyli ile merhaba dedi. Ekranlara yeni bir soluk getirmeye hazırlanan 1 AN TV seyircinin kendini bulabileceği, alternatif içeriklerin sunulduğu 7’den 70’e herkes için dopdolu içerikleriyle dikkatleri üzerine toplayacak. Yeni sezonda 1AN Tv’de Cem Küçük, Cemil Barlas, Can Ataklı, Nagehan Alçı, Meyra, Memiş Hoca, Gizem Özdilli, Cem Aydınlı, Esra Sönmezer, Yeşim Erçetin ve Fıs Fıs İsmail’in yanı sıra birçok ünlü isimin yer alacağı programlar izleyicileri ekran başına kilitleyecek. 2016-2017 sezonunda izleyiciyle buluşacak yepyeni projelerin içeriklerinin paylaşılacağı gecede, 1 AN Tv ailesi yeni heyecanlarla yeni yayın döneminde sektörün önde gelen isimleri, iş, spor, sanat ve siyaset dünyasını da buluşturacak. Bu özel gecenin ev sahipliğini 1 AN Tv yönetim kurulu başkanı “Emir Tamer” üstlendi.

Lükse Ulașmak Artık Çok Kolay İnşaat, sağlık ve eğitim sektöründe kalitenin markası haline gelen Arte, müşterilerine lüks konutlara uygun fiyatlarla ulaşabilmenin kapılarını açıyor. Arte Yönetim Kurulu Üyesi Can GÜRLER, 48 ay içerisinde 1418 konut ve 103 ticari olmak üzere toplam 291.983 m2’lik konut inşaat alanıyla müşterilerine yeni projeler sunmaya devam ettiklerinin altını çiziyor. Grup bünyesinde yaklaşık 450 kişi istihdam ettiklerini, 2016’da olduğu gibi 2017’de de ekonomiye her anlamda katkı vermeye devam edeceklerini belirten GÜRLER, 2016 yılında açılan sanat galerisi ile de sosyal hayatta yerlerini alacaklarını vurguluyor.

Bölgesel Yağlarınızı Sevin Yağ enjeksiyonları estetik cerrahide kullanılan en etkili uygulamalardan birisi. Bölgesel yağlardan elde edilen kök hücreden zengin yağ dolgusu ise, bugün estetik cerrahinin her uygulamasında kullanılıyor. Op. Dr. Bülent Cihantimur, tekniğin ayrıntıları anlattı: “Klasik yağ transferlerini incelediğimizde iki farklı problemin oluştuğunu gözlemleriz. Klasik yağ transferlerinde, birinci sorun; yağlar koyulan yerde yaşayamıyor, ikincisi ise; ölerek yerleştirildikleri yerlerde sertleşmeye başlıyorlar. İşte tüm bu sorunları ortadan kaldırabilmek için Cihantimur Yağ Transfer tekniğini geliştirdim. Bu teknikte az evvel saydığım dezavantajlar yaşanmıyor çünkü, yağı hava almadan, kök hücreden zengin bir şekilde, yani içeriğindeki hayati öneme sahip kök hücrelerin yaşamasına olanak sağlayarak transfer ediyoruz. Cihantimur Yağ Transfer tekniğinde, yağ yerleştirildiği yerde yaşamaya devam ediyor, doğal olarak sertleşme yaşanmıyor, doğal görünüyor ve uzun süre tutunuyor”.

Otelcilere Liv Hospital Ankara Güvencesi Liv Hospital Ankara ile Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) arasında anlaşma imzalandı. İmza törenine ATİD Başkanı Birol Akman, ATİD üyesi oteller ve Liv Hospital Ankara Genel Müdürü Op. Dr. Tonguç Sugüneş katıldı. Op. Dr. Sugüneş; “Otel ve hastanelerin sağlık turizmi açısından birbirine bağlı mekanizmalar olduğunu belirterek, Ankara’ya gelen misafirlerin memnun ayrılması için otel ve sağlık kuruluşlarının iş birliği içinde olmasının önemine değindi. Anlaşmaya göre; ATİD üyesi otellerin çalışanları ve otellerin misafirleri Liv Hospital Ankara’dan ayrıcalıklı ve avantajlı sağlık hizmeti alacak.


MAGastroloji

Aylin Yıldız aylinbulent@mynet.com

Özgürlük ve Bağımsızlık Gündemde

Savaș ve mücadele gezegeni Mars, 9 Kasım’da Kova burcuna giriș yaparak özgürlük ve bağımsızlık isteğimizi gündeme tașıyacak. Kasım ayı boyunca devam eden bu seyahatte bireysellik ön plana çıkacak, tavırlarımız radikal, idealist ve orijinal olacaktır. Bu dönem bașkalarının otoritesini kabullenmek zor olacak, enerjiler kendi bildiğimizde ısrar etmemize sebep olacaktır. Toplumsal hedef ve planların bireysel çıkarların önüne geçeceği bir süreç bizleri bekliyor. Sözümüzü sakınmadan, gerçekten nasıl düșünüyorsak öyle konușabiliriz. İnsanlar üzerinde nasıl etki bırakacağını düșünmemenin tuzağına düșmemeliyiz. Bu dönem alıșılmıș, monoton kurallarla fazla ilgilenmeyebiliriz. Hayatın yeni icatlarla ilerlemesi ve insanlara yenilikler verebilmek için tüm enerjimizi kullanabiliriz. Aklımız ve keskin zekamız ile sorunları önceden tahmin edebiliriz. Giyimden yașam biçimine kadar her konuda özgün olmak isteyebiliriz.


Koç:

Mars’ın gireceği bölge sizin 11. evinizdir. Arkadaş grupları, üye olduğunuz dernekler ve takım çalışması yaptığınız kişilerle ani gelişmeler yaşama olasılığınız yüksek. Bu alan sizin Kasım ayı içinde enerjinizi en çok harcayacağınız alan olacak. Tabii Mars’ın agresyon enerjisi devrede olacağından egoların iyi dengelenmesi gerekiyor. Eğer, yeni gelişmelere ve keşiflere açık bir mesleğiniz varsa yeniliğe ve takım çalışmasına odaklanarak harikalar yaratabilirsiniz. Bu süreç, yeni projelere başlamak ve hareketlenmek açısından çok uygundur.

Boğa:

Mars’ın gireceği bölge sizin 10. evinizdir. Mesleki alanda hırslarınızı iyi dengelemelisiniz. Kariyeriniz ve toplumsal statünüz konusunda ani gelişmeler yaşama olasılığınız yüksek. Bu alan, Boğalar için de Kasım ayı içinde enerjilerini en çok harcayacakları alan olacak. Bu ay, idealler ve geleceğe yönelik hedefler için fazla mücadele vermek gerekebilir. Eğer yeni bir terfi bekliyorsanız bu pozisyon bunu desteklemez, çünkü hata yapmaya oldukça elverişli olacaksınız. Üstlerle ve otorite figürleri ile çekişmeler, hatta işten çıkarılmalar getirebilir. Fakat alternatif çalışmalarla ilgili, rutinden farklı bir şeyler yapmanız, kariyer gelişmelerine odaklanmanız için çok uygun bir pozisyondur. Evde çatışmalar yaşayabilirsiniz.

İkizler:

Mars’ın gireceği bölge sizin 9. evinizdir. Yurt dışı ve yabancılarla ilgili konularla, dış ticaret, eğitim, yayıncılık, yasal ve hukuksal konularla ilgili gündeminiz oluşabilir. Öğrenci iseniz, eğitim hayatınız göz önünde olacak. En çok bu alanlara enerji harcayacaksınız. Öğretmenlerle çatışmalardan uzak durun, alternatif fikirlerinizi duymak istemeyecekler. Bu konuda çarpıcı deneyimler ve yeni keşifler yaşamanız mümkün. Yeni bir eğitime başlamaya, yeni bir deneyim kazanmaya can atacaksınız. Din ve inançlarla ilgili kışkırtıcı durumlarla karşılaşma riskiniz var. Fanatikçe savunduğunuz görüşleriniz ile ilgili sakin kalmamız gereken bir süreç.

Terazi: Mars’ın gireceği bölge sizin 5. evinizdir. Yaratıcılığınız tetiklenebilir, sanatsal ve artistik yeteneklere, sportif aktivitelere

yönelebilirsiniz bu dönem. Eğlence, çocuklar ve yeni zevk veren uğraşlar, en çok bu enerji harcayacağınız alanlar... Bu astrolojik pozisyon size iyi gelecek. Çocuğu olan Teraziler, onların sorunlarıyla bu ay daha fazla ilgilenmek zorunda kalabilir. Yeni bir hobi edinmek için uygun zamanlar. Ani bir aşk alevlenebilir ama bu pozisyon kalıcı bir ilişki yerine kaçamakları daha çok temsil eder. Eğlenme isteğiniz oldukça yüksek... Bu ay eğlence mekanları ve organizasyonlar sizi bekliyor...

Akrep:

Mars’ın gireceği bölge sizin 4. eviniz. Ev, aile yaşamı ve ebeveynleriniz... Bu alandan geçen Mars, aile içerisinde gerginlik, tartışma, rekabet, kırgınlık ve bazen kopmalara bile sebep olabilir. Bu dönem aile ilişkilerinde sağduyulu olmaya özen göstermelisiniz. En çok bu alanlara enerjinizi harcayacaksınız. Aile bireyleriyle çatışmaktan uzak durmanız gerekir. Evde olmadık sorunlar çıkabilir, ufak tefek kazalara dikkat etmeniz gerekir. Astrolojide 4. ev güvenlik ile de alakalı olduğundan güvenlik tedbirlerini artırmanızda fayda var. Aile içinde önünü kesemediğiniz sorunlar çığ gibi büyüyebilir ve yaşamınızdan aniden birisini çıkarabilirsiniz.

Yay:

Mars’ın gireceği bölge sizin 3. evinizdir. Kardeşler, kısa yolculuklar ve iletişim... En çok bu alanlara enerjinizi harcayacaksınız. Mars’ın doğası gereği, bu dönemde yakın çevre ile sorunlar gündeme gelebilir. Bu dönem, fikirlerinizi özgürce ortaya koyarken yakın çevre ilişkilerinizi de bozmamaya özen göstermelisiniz. Evraklarınıza ve sözlerinize dikkat etmelisiniz. Sözleriniz yanlış anlaşılmaya, garip karşılanmaya ve evraklarınız da kaybolmaya müsait. Bu enerjiyi en iyi ilginç yerleri gezerek ve yeni yerler keşfederek, yeni fikirler üreterek yönlendirebilirsiniz.

Oğlak:

Y engeç: Mars’ın gireceği bölge sizin 8. evinizdir. Metafizik ve derin bir alanda transit eden Mars, bu türlü çalışmalarda bu dönem

Mars’ın gireceği bölge sizin 2. eviniz. Değer verdiğiniz yargıları ve mal varlığınızı ilgilendiriyor. En çok bu alanlara enerjinizi harcayacaksınız. Parasal konulara yöneleceksiniz. Düzenli gelirde dalgalanmalar yaşayabilirsiniz. Harcamalarınız artabilir. Finansal konuların ani değişimlerine karşı temkinli olup aceleci ve riskli yatırımlar yapmamalısınız. Akla gelmedik sorunlar ve tam tersi akla gelmedik finansal fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Değer verdiğiniz bir şeyden bu ay vazgeçebilirsiniz. Bu pozisyon çok fazla para çıkışına sebep olur, dikkat edin. Bu yüzden para çıkışlarını yatırım olarak yapmaya çalışın.

Aslan:

Kova: Mars’ın gireceği bölge sizin 1. eviniz. Beden diliniz, motivasyonlarınız ve toplumsal maskeniz... En çok bu alanlara

başarı verebilir. Bu dönem, insan psikolojisine merak salabilmek de mümkün. Ayrıca, önemli bir borcunuzdan bu ay kurtulabilirsiniz. Mars finansal astrolojide; “satış” anlamını da taşır. Bu yüzden bir şeyleri satmanız da mümkün. Ani ve akla gelmedik parasal sorunlara karşı dikkatli olun, finansal anlamda yeni bir şey başlatmamaya çalışın. Ufak bir krizi yönetmeniz gerekecek. Libido artışı ve derin paylaşım içeren ilişkiler yaşanabilir.

Mars’ın gireceği bölge sizin 7. evinizdir. Olumlu yönden bakılırsa motive etmek isteyen cesaretlendiren kişileri hayatınıza çekebilirsiniz. Ancak; bu ev, ikili ilişkiler ve açık düşmanlıklar evi, adı üstünde. Bu alanlara çok fazla enerji harcayacaksınız. İlişkilerde aceleci ve riskli kararlar almayın. Agresyon, kavga, ve çatışmalar yaşanabileceğinden enerjinizi doğru dengelemeniz önem kazanacak. Açık düşmanlıklar alanını temsil eden bu alan, kişiye düşüncesizce sert çıkışları sebebiyle düşman edindirebilir. Başkalarıyla çatışmalardan uzak durulmalı. Kadınlar, bu ay genç bir erkekle aniden tanışabilir ama bu ilişkiler kalıcı bir birlikteliğin habercisi olmayabilir.

Başak:

Mars’ın gireceği bölge sizin 6. eviniz. İş ve tempo yükselecek. İş alanında acele verilecek kararlar olumsuz sonuçlar getirebilir. Bu dönem yanınızda çalışanlara karşı gerekli sabrı göstermelisiniz. Sorumluluklarınız ve sağlığınız, özen göstermeniz gereken alanlar... Her zamankinden daha fazla yorulacağınız için sağlığınıza dikkat etmelisiniz. En çok bu alanlara enerjinizi harcayacaksınız. İş yerinizde olası çatışmalardan kaçınmanız gerekiyor. Evdeki elektronik aletlere karşı da dikkatli olmanızda fayda var. Farklı yolları denediğiniz takdirde uzun süredir sonuçlandıramamış olduğunuz bir projenizi başarı ve kolaylıkla gerçekleştirebilirsiniz.

enerji harcayacaksınız. Harekete geçme isteğiniz artabilir. Kendinizi aktif, dinamik ve enerjik hissedebilirsiniz. İnisiyatifi ele alma ve bağımsızlaşma arzunuz yükselebilir. Eğer egonuzu dengelemezseniz çatışmalar kaçınılmaz hale gelebilir. Başkalarıyla çatışmalardan uzak durun. İnsanlar bu dönem sizi saldırgan bulabilir. Motivasyonlarınızın artacağı, yeni ilgi alanlarına yelken açacağınız hareketli bir ay. Aşırı marjinal olmamaya dikkat edin...

Balık:

Mars’ın gireceği bölge sizin 12. evinizdir. Buda demek oluyor ki; enerjiniz içe dönecek. Kendinizi güçsüz ve yorgun hissedebilirsiniz. Kolektif bilgi, rüyalar, gizli düşmanlar... En çok bu alanlara enerjinizi harcayacaksınız. Gizli bir düşmanınızı bu ay açığa çıkarabilirsiniz. Rüyalarınızın ve hayatınızın içine çok fazla kolektif bilgi yığılması söz konusu. Kullanabilirseniz küçük hareketleriniz büyük sonuçlara yol açacak. Çatışmalardan uzak durun. Bu ay pek de eyleme geçebileceğiniz bir zaman aralığı değil. En güzel tarafı ile iç bilgeliğinizi ortaya çıkarabileceğiniz bir dönem olacak. Sezgileriniz güçlenir ve haberci rüyalarınız geleceğe yönelik kararlarınızda size yön verebilir.. 


kısa kısa

Yılbașı İçin Tercih Edilen Hediye Rimowa.. Karlar RIMOWA Salsa Cabin Multiwheel® Matte Carmona Red’in üzerine Yeni Yılın coşkusunu hatırlatarak sessizce düşer… Artık sevdiklerinize aldığınız tüm hediyeleri gönül rahatlığı ile RIMOWA’nızda taşıyabilirsiniz. RIMOWA 32 litrelik kapasitesi, sağlamlığı ve hafifliği ile seyahatlerinizde kolaylık sağlayacak, yeni yılda aile ve dostlarınızı sevindirmenize yardımcı olacaktır. Türkiye’ye Gökyüzü Havacılık İç Dış Ticaret ile adım atan RIMOWA’nın tüm model satışları İstanbul, Ankara ve Bodrum’da, Beymen mağazaları, Harvey Nichols ve Mosafer Zorlu’da yapılmaktadır.

Bilkent Rollhouse’dan Bir Yenilik Daha Oyun alanlarıyla çocukların fiziksel gelişimlerine ve sosyalleşmelerine yardımcı olacak, 1 yaş itibariyle tüm çocukların katılabileceği, ‘’Orman Temalı Çocuk Oyun Alanı’’ Bilkent Rollhouse’da hizmete açılmıştır. İçeride bulunan tüm eğlence ve aktivite alanları güvenlik ve hijyen standartlarına uygundur. Kaydırakların ve top havuzlarının bulunduğu yerlerin tümü yumuşak oyun alanıdır. Rollhouse’un güleryüzlü ve deneyimli ekibinin sorumluluğundaki oyun alanlarına çocuklarınızı bırakabilir, dilerseniz tüm aile ile keyifli vakit geçirmek için bowling ve elektronik oyunlardan yararlanabilirsiniz.

Çatlayan Dudaklara Ne Yapacağız? Öncelikle çatlamalarına engel olmayı deneyeceğiz. Malum, kış ayları ve soğuk havalar, vücudumuz kadar hassas deriye sahip olan dudaklarımızı da kurutuyor. Kurumaları ve çatlamaları önlemek için çantanızdan, masanızdan, cebinizden dudak balmınızı eksik etmeyin. Nuxe’un ikonik balsamı Reve de Miel yenilendi ve yine çatlayan dudakların kurtarıcısı oluyor.

Yeter ki İste Her Șeyi Bașarabilirsin Kitap yazmak çok kolay bir iş değildi, bunu yazarken çok daha iyi anlamıştım. Mimikleriniz yoktur, ses yoktur ve tam bir konsantre olma işidir. Ara ara ümitsizliğe kapılsam da hiç pes etmedim. Yazmaya başladıktan bir süre sonra bana kitap yazmanın kurallarını, inceliklerini öğreten çok değerli bir insanla tanıştım, ona hocam dedim ve hakkını ödeyemem.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.