i
DÜNYA’NIN EN İYİ İŞİNİ YAPIYORSUNUZ. AMA BUNU KİM BİLİYOR?
ARTIK HERKES BİLECEK.
MEDIA • EVENTS • COMMUNICATIONS bilgi@magmedya.com.tr www.magprsolutions.com
DANIŞMANLIK MÜHENDİSLİK ANALİZ DESTEK Groupe Reaction, yenilenebilir enerji alanında danışmanlık ve mühendislik hizmetleri veren uzmanların daha iyi bir gelecek hayalleri ile meydana gelen bir girişim. Farklı disiplinlerden akademik alt yapımız ve piyasadaki geniş tecrübemizle, müşterilerimize en yüksek kalitede hizmeti garanti ediyoruz. Yenilenebilir enerji girişimlerinizi bizimle paylaşın, temiz bir gelecek mücadelesini birlikte sürdürelim.
info@groupereaction.com www.groupereaction.com
Intelligence in energy consulting
-
engineering
-
analysis
-
support
BUSINESS
MAG Patent No: 2005 58511
Ekim - Kasım - Aralık 2012 Yıl: 1 Sayı: 3 Fiyat: 15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can ÇAVUŞOĞLU Genel Yayın Yönetmeni Beril ÇAVUŞOĞLU Satış ve Pazarlama Direktörü Burcu COŞKUN
Birge Uzan
birge@magdergi.com.tr
H
Bașarıdan Bașarıya Koșanlar er sektörün kendine özel sırları vardır. Kimi bu sırları eğitime bağlar, kimi ise inanmak başarmanın yarısıdır der... Bu sırları öğrenmek başarının kapılarını açar bizlere...
Başarı nedir? Başarıya ulaşmak için neler yapılmalıdır? Nasıl başarılı olunur? Bu sorular iş yaşamındaki herkesin kafasında döner dolaşır... Peki, gerçekten nedir başarı? Günümüzde her gün farklı bir sektör ortaya çıkıyor. Rekabet günden güne artarak birçok şirketi, fabrikayı tehdidi altına alıyor. Peki, rekabet başarıda güzel bir rol oynar mı? Bu soruların cevapları MAG Business’ta saklı... Her biri ayrı ayrı özelliklere sahip başarılı iş adamlarını siz değerli okurlarımız için dergimize konuk ettik. Geçmişteki yaşamlarından başarı hikayelerine kadar önemli sorular yönelttiğimiz isimler bizlere başarılarının sırlarını anlattılar. Hadi siz de durmayın başarının anahtarını bu güzel röportajları okuyarak yakalayın. Unutmayın, bir işe başlamak için mükemmel olmak gerekmez ama mükemmel olmak için bir yerden başlamak gerekir! Her zaman, her yerde moda karşımıza çıkıyor... Biz de ofis şıklığını ayrı ayrı ele aldık. Çok şık ve özel ürünlere yer verdiğimiz moda sayfalarında giyimden ofis eşyalarına kadar birçok ürünü sizlerle buluşturduk.
Genel Koordinatör Uğur ÖZER Görsel Yönetmen - Tasarım Osman Selçuk GÜNGÖR Yayın Yönetmeni Birge UZAN Kreatif Direktör Seda ÇAVUŞOĞLU Dijital ve Sosyal Medya Melih OĞUZ Haber ve Foto Muhabiri Kutlu Can SİNEKLİOĞLU Mustafa GÜNDOĞDU İstanbul Temsilcisi Ersin AL Yayın Yönetmeni Yardımcısı Ecem SARIKAYA Reklam Müdürü Esra DEMİR TORAL Reklam ve Halkla İlişkiler Feray ŞAHİNGÖZ Hilal BAŞARIR Simge ÜNLÜ MAG PR Dilek BOZDEMİR Mali İşler Koordinatörü Tarık DEĞER Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir YAŞAR Korcan DERİCİOĞLU Yayın Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG Business isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi
Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: 312 428 0 444 Mevlüt Pehlivan Sokak No:21-1 Gayrettepe Şişli İSTANBUL Tel: 212 213 10 60 Dağıtım
Dünya Süper Dağıtım
Başarılı olmak için artık sadece istemek ya da çok iyi bir eğitim almış olmak yeterli olmuyor. Herkesin birçok rakibi var ve onlardan farklı bir şey yapmadan, sunmadan, satmadan başarı elde etmek gittikçe zorlaşıyor. Kafanızdaki soruların cevabını ve spordan teknolojiye kadar birçok özel konuyu MAG Business dergimizde bulacaksınız. Alfabetik olarak sıraladığımız, her biri birbirinden özel röportajlar MAG Business’ta sizlerle...
Baskı
DUMAT OFSET
Bahçekapı Mah. 2477. Sokak No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: 0312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi
8.11.2012 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi
e-mail: bilgi@magdergi.com.tr
MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile
0.312 428 04 44
İnternet ile
abone.magdergi.com.tr
YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.
52 KORCAN DERİCİOĞLU
& ȘULE DADAK DAYANGAÇ 12 AKIN AYVA & FATİH KARAKAN
& AHMET MÜNİR YAȘAR
14 ALİ YÜCELEN
54 KORKUT ANIÇ
16 ALP SAĞNAK
56 MEHMET DOĞANYİĞİT
18 AZMİ SARIBAY
58 TAN İNCE
20 BAȘAK TEMEL
60 NUSRET CÖMERT
22 BEGÜM OLCAY
64 OĞUZ VANLI
26 CEM TURGUT GELGÖR
66 RAHMİ KOÇ VE ÖNERİLERİ
28 CENK YILDIRIM
68 SAVAȘ ÇOLAKOĞLU
30 ÇİĞDEM GÖNEN
72 SEDAT KASAN
32 MEHMET CAN AKYÜZ
74 SELİM ALBAȘ
34 ELİF UYSAL
76 SELİM GÜNDÜZ
36 ERCAN KAHRAMAN
78 EINSTEIN’DAN ÖNERİLER
38 DEMİRHAN ȘEREFHAN
80 SERDAR İNAN
40 DİLEK DEMİRCİ
82 SİNEM AYDIN DEVRİM
42 FERHAT ÇAKMAK
84 TURGUT KONUKOĞLU
44 HAKAN BAȘ
88 YASEMİN GÖRECE
46 HÜSEYİN SEZER
90 YAȘAR KARABULUT
48 İHSAN BOSUM
94 DÜNYANIN EN LÜKS OTELLERİ
dMags
Turkcell Dergilik
vRead
www.magdergi.com.tr
INDEX
50 İSMET ÖMER ÖZTANIK
10 ADHAM MAHMOUD
INDEX
BUSINESS
YouTube
RÖPORTAJ
Ortadoğu’nun Monaco’su
EL GOUNA
YENİ ASA TURİZM ŞİRKETİ İLE MISIR PAZARINDA ETKİNLİK GÖSTERECEĞİZ.
HHB-Expo Organizasyon ve Favour Turizm şirketlerinin kurucusu, başarılı iş kadını Şule Dadak Dayangaç ve Mısırlı ortağı Adham Mahmoud ile çok hoş bir röportaj gerçekleştirdik. Gelecekteki planlarından yeni atılacakları sektörlere kadar birçok konu hakkında konuşarak başarılarının sırrını öğrendik.
B
ize kendinizden bahseder misiniz? Şule Dadak Dayangaç: Türkiye’de Finans üzerine lisans eğitimi tamamladıktan sonra Londra’da City Üniversitesi’nde Uluslararası Marketing (International Marketing) dalında ve daha sonra yine City Üniversitesi’nde Turizm ve Otelcilik Yönetimi üzerine master yaptım. Londra’da 5 sene kalarak hem okudum hem de okuduğun üniversitede Supervisor olarak çalıştım. Daha sonra CNR Holding – İstanbul’da 3 sene boyunca Uluslararası Fuar Koordinatörlüğü yaptım. Organizasyon isini isin mutfağı olan CNR Holding’te öğrendim diyebilirim. 10 yıldır organizasyon işindeyim. Sektörde edindiğim tecrübe ve deneyim ile kendi şirketimi kurdum. Adham Mahmoud: Kahire Amerikan Üniversitesi mezunuyum. Kamu Yönetimi üzerine yüksek lisans yaptım, El Gouna - Orascom Şirketler Grubu’nun genel müdürüyüm. 10
Favour Turizm ile hangi hizmetleri veriyorsunuz? Şule Dadak Dayangaç: Favour Turizm Seyahat Acentesi, yurt içi ve yurt dışı uçak bilet satışları ve tatil rezervasyonları üzerine faaliyet göstermektedir. Favour Turizm olarak yurt dışında güçlü tur operatörleri ile iş birliğimiz bulunmaktadır, Lübnan, Dubai, Urdun, Mısır, Rusya pazarında etkinlik göstermekteyiz. Ayrıca Favour Turizm ve Mısırlı ortaklarla yeni kurduğumuz Yeni Asa Turizm Şirketi ile Mısır pazarında etkinlik göstereceğiz, THY ile Mısır’da en fazla turist çeken şehirler olan Sharm El Sheikh ve Hurghada şehirlerine ha ada 3-4 kez tek seferli uçuşlar başlayacaktır. Bu sayede Misafirlerimiz İstanbul’dan tek uçuş seferiyle, konforlu ulaşım imkanına sahip olacaklardır. İleride şirketinizi Türkiye’de nerede görmek istersiniz? Adham Mahmoud: Türkiye de insanların kozmopolit yapısı ve THY direk uçuş ile 2 saat uzakta bulunduğumuzdan Türk pazarına
RÖPORTAJ
girdik, sunduğumuz ürünlerin kalitesi ile Turkiye de aktif olacağımız inancındayız.
göreceğine inandığımız, Türkiye’de ilk olacak bir sistemdir. Bu konuda geniş, etkili reklam ve tanıtım kampanyalarına başlayacağız.
HHB - Expo Organizasyon ile verdiğiniz hizmetler nelerdir? Şule Dadak Dayangaç: Firmamız kamu kurumları ve özel sektör kuruluşlarının, yabancı ülkelerin Türkiye elçiliklerinin, uluslararası yabancı firmaların; kongre, seminer, fuar, ulusal ve uluslararası organizasyonlarını, organizasyon danışmanlığını ve marketing’ini yapmaktadır. Organizasyonlarımız daha çok, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve yurt dışında Amerika, Almanya, İtalya ve CIS ülkelerinde olmaktadır. HHB - Expo ekibi, genç ve dinamik bir ekip olup, sorumluluk sahibi, yurt dışı deneyimli, yüksek lisanslı ve devlet protokol kurallarını iyi bilen deneyimli kişilerden oluşmaktadır, yüksek hizmet kalitesi, takım çalışması ile bu alanda birçok başarıya imza attık.
İş yaşamında başarılı olmak için okuyucularımıza ipuçları verir misiniz? Şule Dadak Dayangaç: İlk başta işini severek yapmak, düzenli hayat, planlı olmak, kararlı olmak ve yeniliklere açık olmak, uluslararası gündemi takip etmek diyebilirim.
Yoğun bir şekilde sektörel çalıştayların tarafınızdan organize edildiğini biliyoruz bu konuda bilgi verebilir misiniz? Şule Dadak Dayangaç: Ülkemizde faaliyette bulunan işletmelerin önünü açacak, üretim, istihdam ve ihracat kabiliyetlerini geliştirecek, iç tüketimde yerlilik oranlarını arttıracak, uluslararası gelişmeleri ve bilgi paylaşımını ortaya koymamıza olanak sağlayacak çalışmalara firma olarak önem vermekteyiz. Bu çerçevede, sektörel bazda çalıştayların organizasyonu önem arz etmektedir. Bu çalıştayların diğer önemli bir tarafı da, Sektörde Ar- Ge çalışmaları, sektörün Dünya ile entegrasyonu, verimlilik kavramı, hizmetler, mevzuatlar ve sektörün bugünkü durumunun tartışılması nedeniyle sektör açısından son derece önemli yararlar sağlamaktadır. Diğer tara an, sektörel dernekler gibi sivil toplum temsilcilerinin ve devlet otoritesinin de bir araya gelmesi sağlanarak sorunların ve çözüm önerilerinin konuşulduğu bir platform oluşturulmaktadır. Bu kapsamda Su Sayaçları, Gaz Sayaçları çalıstaylarını organize ettik. Firmamız tarafından önümüzdeki aylarda toplumumuzun her kesiminin günlük yaşamlarını etkileyen ve ilgilendiren akaryakıt – petrol ve elektrik sayaçları çalıştaylarının organizasyonlarını gerçekleştireceğiz.
Ofis dışındaki zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Şule Dadak Dayangaç: İs gereği yoğun bir programım var, is dışında mümkün olduğunca çocuklarımla kaliteli zaman geçirmeye çalışıyorum. Londra’da yaşarken Fulham Squash kulübündeydim, Türkiye’ye gelince spora ara verdim, şimdi tekrar sporu hayatıma katıp, fırsat buldukça spor yapıyorum, 1 yıldır kızımla birlikte tenis dersi alıyoruz. Yoğun is programı var ise tenis dersini özel ders ile telefi etmeye çalışıyorum. Bunun dışında seyahatlerde işle ilgili kendimi geliştirmeye yönelik kitaplar ve dergiler okuyorum. Adham Mahmoud: Listenin başında spor var, sonra yolculuk yapmak benim tutkumdur. Türkiye’ye gelmeyi çok severim, kendimi evimde hissediyorum. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nereler? Şule Dadak: 4 yaşında oğlum ve 6 yaşında kızım var, çocuklarla genelde onların rahat edebileceği, çocuk aktivitelerin olduğu yerleri tercih ediyoruz. Onun dışında alışveriş için Milan ve Paris, HHB Expo olarak ABD firmaları ile yakın ilişkilerimiz var, iş dolayısıyla olan Amerika seyahatimi tatil için birkaç gün uzatmayı tercih ediyorum. Monaco favorimdi ancak El Gouna’dan sonra yeni favorim El Gouna, El Gouna benim için bir cennet. Adham Mahmoud: Evet, seyahat etmeyi severim. Türkiye (Ankara ve İstanbul) listenin başında sonra Yunanistan, İspanya ve Londra...
EL GOUNA İÇİN ORTADOĞU’NUN MONACO’SU DİYEBİLİRİZ.
Mısırlı ortağınız ile yaptığınız işlerden bahseder misiniz? Şule Dadak Dayangaç: Ortağım Adham Mahmoud, aynı zamanda El Gouna Tatil Köyü’nün genel müdürüdür, Favour Turizm ve yeni Asa Turizm olarak Mısır’da bulunan turistlik yerlerin, özellikle El Gouna’nın Türkiye’de tanıtımı ile başlayacağız, El Gouna’da kış aylarında hava sıcaklığı 23-26°C olup yazın 35°C’dir. El Gouna Hurghada’ya 25 km uzaklıkta, oteller, özel villalar, restoranlar, alış veriş ve eğlence merkezlerinin bulunduğu, gece hayatının hareketli olduğu, Kızıldeniz’in doğal güzelliklerinin ve Kızıldeniz’in en büyük marinasına sahip tatil kompleksidir. Geleneksel Mısır mutfağının yanı sıra, Çin, İtalya Hindistan, Tayland, Fransa gibi dünya ülkelerinin restoranları da bulunuyor. Her türlü su sporları mevcut... Ağırlıklı olarak, İsveç, İngiliz, İtalyan, Rus, Alman turistlerin çoğunluğu burayı tercih ediyor. Mısır kültüründen ve yerel yaşantıdan uzak bir yer... Burası için Ortadoğu’nun Monaco’su diyebiliriz, restoranda yan masanızda Arabistan prensesi, diğer bir yan masanızda Hollywood ünlülerine rastlayabilirsiniz. Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Şule Dadak Dayangaç: Planladığımız yeni uluslararası kongre ve fuarlar var, bu konu üzerinde çalışmalar yapmaktayız. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Şule Dadak Dayangaç: Şu anda ismini vermek istemediğimiz İngiliz bir firma ve İngiltere’nin ünlü üniversitelerinden biri ile ortaklık yaptık, bu sayede Aralık ayı içerisinde eğitim sektöründe faaliyet göstermeye başlayacağız. Türkiye’ye getireceğimiz sistem, Türkiye’de çok talep 11
RÖPORTAJ
ORİGAMİ MOBİLYA Bașarılı Olmak İçin Önce Hayal Etmek Lazım.
BAŞARILI OLDUĞUNU HAYAL EDECEKSİN, SONRA DA YAPTIĞIN İŞE İNANACAKSIN.
50’li yıllardan başlayıp günümüze kadar gelişerek gelen, marangozluktan mobilyacılığa geçiş yapan, babadan oğula miras kalan bir sanatın klasik öyküsüne sahip olan Origami Mobilya'nın kurucuları Akın Ayva ve Fatih Karakan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Akın Ayva: 1970 Ankara doğumluyum. Hacettepe Üniversitesi İktisat Bölümü mezunuyum. Tahsilime devam ederken çalışma hayatımda da üretimden satışa kadar sektörün her kademesinde deneyim sahibi oldum. Daha sonra ev dekorasyonundan otel dekorasyonlarına kadar birçok projede çalıştım. Fatih Bey'le ortak yaptığımız bir projeden sonra, birlikte bir marka oluşturma kararı aldık ve markamızın adını “Origami” koyduk. Fatih Karakan: 1969 Ankara doğumluyum. Eskişehir'de Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü'ndeki tahsilimi tamamladıktan sonra 12
zaten çocuk yaştan beri içerisinde olduğum baba mesleği mobilyacılığa başladım. O günden bugüne, mesleğin içerisindeyim. Sektörde markalaşmanın önemini bildiğim için ortaklarımla Zebrano'yu kurarak markalaşma konusundaki ilk adımımı atmış oldum. 2008 yılında Zebrano'dan ayrıldım. Akın Bey gençlik yıllarımdan beri arkadaşımdır. 2009 yılında birlikte iş yapma kararı aldık ve Origami'yi kurduk. İlk iş olarak da markalaşma çalışmalarına başladık. Başarılı olmak için neler yapmak gerekir? Fatih Karakan: Başarılı olmak için önce hayal etmek lazım. Zaten bizim işimizin %99’u hayal gücüdür. Başarılı olduğunu hayal edeceksin sonra yaptığın işe inanacaksın. Yoluna çıkan engelleri aşma inadı bence başarının anahtarıdır.
RÖPORTAJ
Akın Ayva: Tarzın RAFİNE VE TİTİZ BİR belirlenmesinden sonra ÇALIŞMA SONUCUNDA 3 boyutlu görsellerin hazırlanması, ölçülendirilmesi NİHAİ ÜRÜNLERİMİZ ve renklendirilmesi aşamaları ORTAYA ÇIKIYOR. gerçekleştiriliyor. Rafine ve titiz bir çalışma sonucunda nihai ürünlerimiz ortaya çıkıyor. Müşterilerimiz için yaptığımız anahtar teslim projelerimizde de aynı titiz çalışma sergilenmektedir. Rekabet size neyi ifade ediyor? Fatih Karakan: Biz rekabeti seviyoruz. Ama rekabet yapıcı olmalı. Her zaman daha iyisinin olduğunu bilerek çalışmalıyız diye düşündürmeli. Tasarım hiçbir zaman bitmemeli. “Yaptım, oldu” demek doğru değil bence. Akın Ayva: Rekabeti bizi geliştiren bir fırsat olarak görüyoruz. Çoğu zaman kendi kendimizle rekabet ediyoruz. Günün stresini nasıl atıyorsunuz? Fatih Karakan: Ailemle olmayı seviyorum. Özellikle çocuklarımla beraber vakit geçirirken fiziksel olarak en az işteki kadar yorulsam da, zihinsel olarak ailemin yanında rahatlıyorum. Akın Ayva : Boş zamanımız pek olmuyor. Gerçekten stresli bir işimiz var. Nadiren bulduğum boş zamanlarımı spor yaparak ve seyahat ederek değerlendiriyorum.
YOLUNA ÇIKAN ENGELLERİ AŞMA İNADI BENCE BAŞARININ ANAHTARIDIR.
Akın Ayva: Hiçbir şey tesadüf değildir. İnsan yaptığı işi sevmeli. Tabi ki çalışmak önemli, çok çalışacaksın ama severek çalışmak başarıyı getiren faktördür benim için. Ayrıca başarı göreceli bir kavramdır, bunu unutmamak lazım.
Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Fatih Karakan: Son yıllarda internet kullanıcılarının artmasıyla birlikte müşterilerin satın alma davranışları da değişmeye başladı. İnternet sitemizde bulunan imaj fotoğraflardan ürün satın almak isteyen müşterilerimiz oluşmaya başladı. Müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda online satış yapan bir internet sitesi kurmaya karar verdik. Şu anda bu konu üzerinde çalışma yapıyoruz. Akın Ayva: İnternet üzerinden satışı yapılabilecek ürünlerin tasarım ve görsellerini hazırlıyoruz. Bir de bu iş için uygun yeni bir internet sitesi kuruyoruz. Yakın zamanda lansmanını da yapacağız. Origami'nin tasarımlarını kimler yapıyor? Fatih Karakan: Önce dünyadaki trendleri takip ediyoruz. Daha sonra Origami'nin önümüzdeki yıl ki tarzını belirliyoruz. Akın Bey ve ben; mimarlar ve iç mimarlardan oluşan tasarım ekibimizle birlikte o yıl ki ihtiyacımız olan ürünlerin tasarımını gerçekleştiriyoruz. 13
BUSINESS
Türkiye Genç İş Adamları Derneği ve Başarıları TÜGİAD Başkanı Ali Yücelen TÜGİAD'ın son zamanlarda yaptığı etkinliklerden ve gerçekleştirilen projelerden bahsettiği, TÜGİAD'lı üyelere seslendiği konuşmada; genç iş adamlarından oluşan derneğin son zamanlardaki faaliyetleri ve başarıları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
T
ÜGİAD 14. Olağan Genel Kurulu’nun üzerinden altı ay gibi bir süre geçti. TÜGİAD yönetim kurulu başkanlığının yarım yılına yaklaşmanın heyecanını yaşıyorum. Bu heyecanı benimle paylaşan ekip arkadaşlarımla beraber yaz mevsimi demeden, Ramazan demeden pek çok şey yapmaya çalıştık. Sizlerin, Türk genç iş adamlarının düşüncelerini her platformda ifade etmelerinin sağlanmasının TÜGİAD’ın en önemli görevi olduğu düşüncenizden yola çıkarak, genç iş adamlarını ilgilendiren konularda fikir belirtmek üzere her organizasyonda yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımla birlikte yer almaya çalıştık. Temsil görevi TÜGİAD’da sadece yönetim kurulu başkanı tarafından yerine getirilmiyor. Başkan yardımcılarımız ve yönetim kurulu üyelerimiz de TÜGİAD’ı her platformda özveriyle temsil ediyorlar. Başkan Yardımcımız Mehmet Yasubuğa derneğimizi Dünya Odalar Federasyonu Genel Konseyi resepsiyonunda, Yönetim Kurulu Üyemiz Nesrin Serin İSTKA toplantılarında, Yönetim Kurulu Üyemiz ve UİK Koordinatörümüz Ebru İldam Hatiper çeşitli açılışlarda ve elçilik davetlerinde, Yönetim Kurulu Üyemiz Göktuğ Duyar TOBB Uluslararası İş Forumu’nda ve Yönetim Kurulu Üyemiz Kemal Yenigün DEİK İş Forumları’nda derneğimizi temsil etmişlerdir. Kendilerine bu özverilerinden dolayı teşekkür ederim. TÜGİAD 14. Dönem Yönetim Kurulu olarak her platformda, genç iş adamlarının ihtiyacı olan yapısal değişiklikleri, ihtiyaçlarını, sıkıntılarını; tarafsız, kimsenin etkisi altında kalmadan ifade etmeye çalıştık. TÜGİAD’ın, Türkiye ekonomisiyle ilgili genç iş adamlarının fikirlerini her platformda duyurma prensibinden yola çıkarak, hükümet yetkililerinin yanı sıra muhalefet liderlerimizi de ziyaret ettiğimizi daha önce de söylemiştik. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi 14
makamlarında ziyaret ederek, güncel ekonomik gelişmeler, kayıt dışı ekonomi, Çek Yasası ve Türk Ticaret Kanunu konusundaki görüşlerimizi paylaşarak, TÜGİAD’ın her konuda doğruya doğru, yanlışa yanlış demekten çekinmediğini ve bugüne kadar hiçbir siyasi anlayışın etkisi altına girmediğini ifade etmiştik. Bu ziyaretlerimizden sonra, geçtiğimiz günlerde bir ilk yaşandı. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve beraberindeki milletvekillerinden oluşan heyet TÜGİAD Yönetim Kurulunu Dernek merkezimizde ziyaret etti. Söz konusu toplantıda ülke ekonomisi ele alındı. Türk genç iş adamlarının iş hayatında karşılaştığı bürokratik engelleri aktardık. Bunun yanı sıra TÜGİAD öncülüğünde hazırlanan Girişimcilik Teşvik Paketi’ne ilişkin bilgilendirme yapıldı ve bu konuda ana muhalefet partisinden de destek rica edildi.. Bu noktada “Girişimcilik Teşvik Paketi”nden bahsetmek istiyorum. “Fikri olup parası olmayanların” desteklenmesi ve girişimcilik kültürüne ivme kazandırmayı hedefleyen bir yasa tasarısını danışmanlar kurulumuzda yer alan çok değerli hocalarımız ile beraber Ekonomi Bakanlığı'na sunmak üzere hazırladık. Yine üyelerimizin talebi üzerine, ilişkilerimizi sadece yurt içinde değil yurt dışı ayağında da geliştirmek için çeşitli faaliyetler yaptık. Geçtiğimiz günlerde Nevada Vali Yardımcısı liderliğinde Nevada Ticaret Heyetini derneğimizde ağırladık. Türkiye-Amerika arasındaki ticari ilişkilerin değerlendirdiği toplantıda potansiyel iş ve yatırım imkanlarına ilişkin olarak fikir teatisinde bulunduk. Bu heyetin hemen ardından Fildişi Sahilleri Büyükelçisi ve beraberindeki resmi heyet ile buluştuk. Fildişi Sahilleri büyükelçisinden TÜGİAD üyelerine özel yatırım fırsatları istedik. Bir başka toplantıyı da Ankara Çin büyükelçisi ile gerçekleştirdik. Mevcut Türkiye-Çin ticari ilişkilerinin olması gereken rakamları ifade etmediği ve ilerleyen günlerde “Çin’de İş Yapmak” konulu bir bilgilendirme toplantısı organize etme konusunda fikir birliğine varıldı.
BUSINESS
Bunun yanı sıra Bloomberg HT, CNBC-e ve NTV gibi televizyon kanallarının da dahil olduğu yaklaşık 15 tane canlı yayında konuğu olarak yer alarak hem TÜGİAD’ı yeni dönemde nelerin beklediğini hem de çek yasası, borçlar kanunu, kıdem tazminatı gibi gündemi işgal eden ve iş dünyası direk etkileyen yeni kanunlar ile ilgili olarak görüşümüzü kamuoyu ile paylaştık. Bununla birlikte ulusal yazılı basında da bahsi geçen konularla ilgili olarak röportajlarımız yer aldı. Ayrıca son dönemlerde artan terör olaylarını hem görsel hem de yazılı medyada kınayıp, çözüm önerilerimizi kamuoyu ile paylaştık. TÜGİAD bu dönemde ülke gündemini ilgilendiren konularda ve bu konularla ilgili üyelerinin görüşlerini belirtme hususunda hassas. Bu kapsamda, artık TUGİAD’ın bir programı da var. Her ha a Salı günleri 13.30’da Bloomberg HT’de yayınlanacak olan “İş Rehberi” programı ile derneğimizi ve üyelerimizi kamuoyuna tanıtma imkanı bulacağız. 14. Dönem Yönetim Kurulu olarak ilk Geleneksel Salı yemeğimizi organize ederek onur konuğumuz olarak da AKP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili, İçişleri Eski Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu’yu ağırlamıştık. Yeni üyelerimize rozetlerin takıldığı akşamda Yeni Türkü grubu sahne alarak üyelerimizin hoş vakit geçirmelerini sağladılar. 16 Eylül 2012 tarihinde yapmayı planladığımız ikinci Geleneksel Salı Akşam Yemeğimizi çok değerli üyemiz Kağan Ünal’ın vefatı sebebiyle iptal etmiştik. Kendisine bir kez daha rahmet, kederli ailesine ise sabırlar diliyorum. Kağan Ünal’ı şimdiden çok özlediğimizi ifade etmek istiyorum. Vefatıyla, bize zaman zaman unuttuğumuz manevi değerleri, ihmal ettiğimiz arkadaşların önemini bir kez daha hatırlattı. Bu dönem, Derneğimiz Mübarek Ramazan ayının bereketini tüm halkımızla paylaşmak için, Beyoğlu’nda çeşitli kurum ve mahallelerde toplamda 6000 kişiye verilen i arı üstlenmiştir. Birlik ve beraberliğe örnek olmak üzere TÜGİAD Geleneksel i ar yemeğimiz Beyoğlu’nda Kemerhatun Sokak’ta düzenledik. Bu anlamlı günde bizleri yalnız bırakmayan bütün üyelerimize teşekkürü borç biliriz. Bununla birlikte Ankara şubesi tarafından düzenlenen “Sahur Yemeği” de çok ilgi gördü. Gece olmasına rağmen, Ankaralılar’ın ve üyelerimizin gösterdiği ilgi bizi çok gururlandırdı. Bu güzel organizasyon için Ankara Şube Başkanımız Barış Aydın’a ve Ankara Şube Yönetim Kurulu’na teşekkür ederim. Bir başka başarılı organizasyonumuz Bursa Şubemiz tarafından geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi. Sadece üyelerimizin değil, diğer STK temsilcilerinin ve basının yoğun ilgi gösterdiği bu akşam yemeğinde TÜGİAD Danışmanı Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın Türkiye’de Ekonomik Yansımalar başlıklı sunumundan sonra Türkiye ve Avrupa Ekonomisi konusunda konuşma ve fikirlerimizi üyelerimizle istişare imkanı bulduk. Bu güzel organizasyonu gerçekleştirdiği için Bursa Şubesi Başkanımız Baran Çelik’e ve Bursa Şubesi Yönetim Kurulu’na minnetlerimi sunarım. “Cumhuriyetimizin 89. Yıl”ını coşkuyla kutladık. Bu yıl Cumhuriyet Balomuzu Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakerecimiz Sayın Egemen Bağış’ın katılımlarıyla Sait Halim Paşa Yalısı’nda yaptık. Ücretsiz olan balomuzda ayrıca bir grup da sahne aldı. Her platformda ifade ettiğim gibi TÜGİAD, Türkiye’nin umudu, Türkiye’nin fırsatı. TÜGİAD, Türkiye’nin en büyük sermayelerinden biri tanesi. TÜGİAD, girişimci genç nüfusu yönlendirmek, gençlerin sesi olmak için çok çalışıyor ve daha da fazla çalışmaya devam edecek. TÜGİAD yurt dışı temsilciliklerine bir yenisini daha ekliyor. Kasım ayında TÜGİAD New York temsilciliğini açmak üzere gerekli çalışmalara başladık. Kasım ayı ortasında New York ziyaretimizde temsilciliğimizi açacağız. Üye arkadaşlarımızın bu geziye yoğun katılımını görmek bizi mutlu ediyor. Katılım bildirmek isteyen üye arkadaşlarımız için bildirim süresini biraz daha uzattık. TÜGİAD’ın yurt dışında temsil edilmesi açısından stratejik bir nokta olacak New York temsilciliğimizin TÜGİAD yurt dışı faaliyetlerine ivme kazandıracağına inanıyoruz.
Hemen bu noktada ikinci bir güzel haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu dönemki ikinci yurt dışı temsilciliğimizi Zürih-İsviçre’de açmayı planlıyoruz. Bahsi geçen konuya ilişkin olarak gerekli girişimlerde bulunmaya başladık. TÜGİAD olarak dünyanın finans merkezlerinde yer almak ve ağımızı bu noktalarda geliştirmeyi istiyoruz. 26 Mayıs 2012 Cumartesi İSO Meclis Salonu’nda imrenilecek bir gönül birliği ve olgunluk ile TÜGİAD 14. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirdik. Çok değerli TÜGİAD’lı arkadaşlarım Ferda Kertmelioğlu ve Begüm Özdoğularlı’nın da katıldığı seçimler çok demokratik ve başarılı geçti. Üç adayın nefeslerini tuttuğu çok heyecanlı ama bir o kadar da birlik ve beraberlik mesajları veren bir seçim oldu. Divan Başkanlığını çok değerli 8. Dönem Başkanımız Sayın Muharrem Yılmaz’ın, katip üyeliklerini Sayın Dündar Yetişener ve Sayın Coşkun Pazar’ın yaptığı seçimde siz değerli üyelerimizin kıymetli destekleri ile 259 geçerli oyun 170’ini alarak bu anlamlı göreve layık görülmenin heyecanını ve mutluluğunu yaşıyorum. 14. Dönem Yönetim Kurulu ve Sicil Disiplin Kurulu üyeleri adına, başta saygıdeğer Başkanlarımız Cefi J. Kamhi, Murat Bekdik, Hamdi Akın, Muharrem Yılmaz, Hayati Kaya, Murat Saraylı, Lütfü Küçük ve Murat Coşkunkan olmak üzere, kuruluşundan itibaren dernek yönetiminde, kurullarında ve komisyonlarında yer alan değerli TÜGİAD’lı kardeşlerimize ve TÜGİAD’a gönülden destek veren tüm üyelerimize içten duygularla şükranlarımızı sunuyorum. TÜGİAD tarihinde rekor katılım ile gerçekleşen 14. Olağan Genel Kurulumuz’da katılımları ve değerli destekleri için başta Şube Başkanlarımız Sayın Barış Aydın, Sayın Baran Çelik ve Sayın Armağan Öner olmak üzere tüm şube üyelerimize tek tek teşekkürü bir borç bilirim. Böylesine anlamlı bir dönemde göreve gelmek 14. Dönem Yönetim Kurulu olarak bizleri onurlandırıyor. Çok sevgili ağabeyim 13. Dönem Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Murat Coşkunkan’dan devraldığımız bayrağı tüm çabamızla en üst noktaya taşımaya çalışacağız. Attığımız her adımda aramıza katılacak genç arkadaşlara daha güçlü, daha etkin ve daha başarılı bir TÜGİAD emanet etmeyi hedefleyeceğiz. TÜGİAD, büyük bir davadır. Bu davada tüm TÜGİAD camiası tek bir vücut olarak “Farklı düşünüp, birlikte hareket edeceğiz. Farklılıklarımız en büyük zenginliğimiz, derneğimiz için çalışma aşkımız ve arzumuz ise çıkış noktamız olacak. Biz TÜGİAD’da farklılık yaratabilmek için varız. Biz TÜGİAD’da var olanı korumaya var olmayanı da yaratmaya varız. Biz TÜGİAD için varız. Türkiye’de Genç İş Dünyası’nın sesi ve temsilcisi olma misyonu ile ülkemizin geleceğinin teminatı olan gençlerimiz hedef kitlemiz. Genç işsizliğin önüne geçmek ve genç girişimciliğin ülkemizde ivme kazanması gündemimizde yer alacak ana temalardan bir tanesi olacak. Gençlerimizi dinleyeceğiz. Gençlerimizin sesini duyuracağız. Gençlerimizle beraber karar vereceğiz. Genç duruşumuz ve ruhumuzla Türkiye’nin Genç Bakış’ı ve Genç Ses’i olacağız. Yine bu dönemde de başta hükümetimiz olmak üzere siyaset, bürokrasi, ekonominin yıldızları ile ilişkilerimizi güçlendirerek yurt içi ve yurt dışı her platformda derneğimizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz. Bunun yanı sıra Derneğimizin lokomotifleri olan komisyonlarımızı güçlendireceğiz. Gücümüze güç katacak yeni komisyonlar, çalışma grupları ve kurulları el birliğiyle inşa edeceğiz. STK ile İlişkiler Komisyonu, Danışmanları Kurulu ve Sektörler Komisyonu için gerekli çalışmalar için ilk yönetim kurulu toplantımızda düğmeye bastık. TÜGİAD’lı büyüklerimizin desteği ve yüreğimizdeki TÜGİAD sevgisi ile çalışacağız üreteceğiz koşacağız. 14. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı olarak, sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyor, yeni dönemin Derneğimize hayırlı olmasını diliyor, tüm MAG Business okurlarına içten sevgi ve saygılarımı sunuyorum... 15
RÖPORTAJ
ALP SAĞNAK
Yaptıklarımızı Severek ve Düșünerek Yapıyoruz.
Mücevher firmaları arasında herkes tarafından bilinen ve birçok ünlünün tercih ettiği Jewel House of Minyon'un sahibi, başarılı tasarımcı Alp Sağnak ile sektör hakkında ve göz alıcı mücevherler üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Amerika SoHo’da bulunan “Atelier Minyon” adı altında çok özel ürünler tasarlayan Alp Sağnak ile başarılarını konuştuk.
ÖNÜMÜZDEKİ PLANDA AMERİKA'NIN İÇİNDE TANIMLADIĞIMIZ BÖLGELERDE BÜYÜMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ.
J
ewel House of Minyon'un Amerika macerası nasıl başladı? Amerika'ya fuarlara gidip gelmeye başladıktan sonra, içinde yaşadığım dünyanın küçücük olduğunu fark etmeye başladım. Maalesef, içinde gerçek rekabetin olmadığı bir yarışta kendimi kandırıyormuşum ben. Yeni pazarlama kanalları ararken bir olay diğerine sürükledi bizi, biz de peşini kovalamaya gönüllüydük, ardı sıra hepsi karşımıza geldi. Bir sene önce fuarda mücevher sattığımız bir firmanın bize hala borcu vardı. Mail atıyorduk, arıyorduk ama bizi atlatıp duruyordu. Bir zaman sonra adamın atlatma şeklinde bir istikrar fark ettim. Sürekli “Trunk Show” diye bir şeyden bahsediyordu. Ben de Türk İngilizcemle; adam herhalde arabanın bagajına mücevherleri dolduruyor, dolaşıp satmaya çalışıyor, diye düşündüm. Fuarlarda tanıştığım birkaç arkadaşıma sordum ve öyle olmadığını öğrendim. Minyon’un Amerika macerası Amerikalı Yahudi bir ailenin yemek masasında başladı diyebilirim. Bir yaz fuarında iki tane Yahudi hanım geldi standımıza fuarın son günü güzel bir sipariş verdiler ve bir de böylece tanışmış olduk. Ben Ankara'ya döndükten birkaç ay sonra bir e-mail attım. “Trunk Show yapalım mı?” diye. Bana verdikleri kartta “National Lipid 16
Foundation” yazıyordu. Dedim ki show’da olacak, satışın yüzde onunu da size bağışlayacağız. Onlar da kabul ettiler; 2007 yılının Ekim ayında gittik. Trunk Show’da otuz adet kadının sadece bir tanesini kaçırdık. İlk saatten sonra sürekli fatura yazdığımı hatırlıyorum. Ertesi gün dönüyoruz Ankara'ya, hava alanına geldik, ben kendi adıma kendimi dünyanın en güçlü insanı gibi hissediyordum. Türkiye ve Amerika'dan başka ülkelere de açılmayı düşünüyor musunuz? Evet düşünüyoruz. Yalnız biz Amerika'yı üçe böldük ve her bir bölgeye bir ülke olarak yaklaşıyoruz. New York da ayrı bir ülke elbette. Önümüzdeki planda Amerika'nın içinde tanımladığımız bölgelerde büyümeyi düşünüyoruz. 3 sene sonra da Japonya ve daha sonra da Avrupa'yı düşünüyoruz. Mücevherlerinizi sizce özel kılan, bu kadar tanınmasını sağlayan faktörler neler? Biz; biziz. Yaptıklarımızı severek ve düşünerek yapıyoruz. Sonucunda çıkan işi özel bulmak bize düşmez. Bu bizim hayatımızın bir parçası, bizim normalimiz bu yani. Mücevherlerimizin özel olduğunu düşünenler varsa, bu onların kafalarında yaptıkları kıyaslarla oluşuyordur. Mücevheri yaparken bizim yanımızda olmadıklarına göre, mücevherler vitrinlere
RÖPORTAJ
girdiğinde, dergilerde, kitaplarda yayınlanmaya başladıklarında, diğer mücevherlerle kıyaslayıp, özel olduklarına karar veriyorlar... Ünlü olmak da bununla aynı. Ün, şöhret, bunlar insanın kendi kendine tanımlayabileceği şeyler değiller. Sizin için başarı ne demek? Birileri tarafından fark edilmek. Herkes kendi hayatıyla o kadar meşgul ki. Bu meşguliyet içinde bizi fark etmeye vakit bulabilmeleri, bizim yaptığımız mücevherleri neden yaptığımızı düşünmeleri, bunların üzerine araştırma yapıp, sonunda bizim biçtiğimiz değerlerini ödeyip, satın almaları... Bu açıdan baktığınızda, bu büyük bir başarı. Tarzınızı nasıl tarif edersiniz? Tarzımı yaptığım iş belirliyor. Ben Ankara'dayken sattığım mücevher stili sebebiyle üzerime oturan özel dikilmiş takım elbiseleri giymeyi tercih ediyordum. Yaptığımız mücevherin tarzı ve onu pazarlamanın tarzı bunu gerektiriyordu. Şimdi ise daha agresif bir mücevher üretiyoruz, tarzım da onunla birlikte hareket ediyor. Tarzımı yaşımla tarif ediyorum. Yıllar geçtikçe insan değişiyor, değiştikçe de ayak uyduruyor kendine.
BAŞARI, İYİ ANALİZ YAPIP, EGOLARINDAN SIYRILABİLMEK DEMEK.
Amerika, tarzınızı nasıl etkiledi? Amerika kendim olmama izin verdi. Yaptığım işlerde veya yaşadığım hayat tarzında, kendimi bulmama izin verdi. Ünlü müşterileriniz var mı? Kimler? Aerosmith, Bon Jovi, Depeche Mode, Madonna, Katy Perry, Russel Brand, Brooke Shields gibi birçok ünlü bizden alışveriş yapıyorlar... Mücevher tasarlarken kullandığınız kendinize özgü teknikler var mı? Tabii ki var. Bu konu üzerinde birçok şey anlatabilirim. Şuna emin olun, bu işle nefes alıp veriyoruz...
Genç tasarımcılara ilk etapta nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz? Kendilerini incelemelerini tavsiye ediyorum. Her bir bireyi diğerinden ayrıştıran bir yanı olduğuna inanıyorum. Bu ayrılığı bulup çıkartıp, bunun üzerine strateji belirlemelerini tavsiye ederim. Kendilerinin özel olan normlarını bulup, buna yatırım yapmalarını rica ediyorum. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Ailemle atıyorum. Aileme ve yaşadığım yere benim kalem olarak bakıyorum. Dışarıda bir savaşçı olmak zorundayım, eve gelince ise kendimi şarj etmem gerekiyor. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nerelere? Evet çok seviyorum. Son üç buçuk senedir Amerika'nın tüm eyaletlerine gidiyorum neredeyse. Fuarlar, Trunk Show'lar, özel müşteriler... Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Ben çok küçüklükten beri motosiklet kullanıyorum. New York’ta yaşadığımız evin de dükkanımızın uzaklığı bir saat sürüyor. Her sabah ve akşam, kışın hariç, motor kullanıyorum. Kullananlar bilirler, çok dinlendirici ve kendine özgü bir şeydir. Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dedikleriniz? Elbette. Kandırılmaktan hiç hoşlanmıyorum. Kendi kendimi kandırmaktan tutun da , diğer insanların beni kandırmasına kadar. Bunun üzerine çok düşündüm senelerdir. Vakit kaybına sebep verdiğini düşünüyorum. Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler neler? Kendi olabilen herkese hayranlık duyuyorum. En büyük idealiniz nedir? Çocuklarımın beni çok sevmeleri, hatta onların çocuklarının beni çok sevmeleri...
Bu senenin tasarımlarında öne çıkan modeller hangileri? 2013 için çok heyecanlı başlıklar üzerinde düşünüyoruz. Çok zevkli. Dünyanın oluştuğu ilk saniyenin milyonda biri kadar bir zaman aralığı için çalışıyoruz. Çok zor bir konu başlığı ama çok da zevkli. Bu sene, en son dünyanın en zehirli çiçeklerini yaptık. Haziran’da bitti, şu ana kadar iki fuar yaptı ve gayet başarılı olduk. Her zamanki gibi sekiz adetten oluşan bir koleksiyon oldu. • Spider Orchid • Lily of the Valley • Belladonna • Autumn Crocus • Angel's trumpet • White Oleander • Rhododendron • Transatlantic Daphne
Sizin için başarı ne demek ve başarılı olmak için hangi özelliklere sahip olunmalı? Başarılı olabilmek için çok çalışmak gerek. Başarı, iyi analiz yapıp, egolarından sıyrılabilmek demek. Kendini kandırmamak demek. Aynı anda iyi bir yönetici ve iyi bir çalışan olabilmek demek. Planladığınız yeni projeler var mı? Her zaman, her yeni gün... Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Hayır şu anda böyle bir düşüncem yok.
17
GOLF
Mütekabiliyet Golfü Canlandıracak
GOLF OYNARKEN HEM AKLINIZI HEM DE DOĞA ŞARTLARINI KULLANIYORSUNUZ.
Büyükelçiliklerin ve ticari ateşeliklerin şehri olması dolayısıyla Ankara’da çok sayıda yabancı personel görev yapıyor. Ancak; çeşitli ülkelerden gelip Ankara’da ikamet eden insanlar, başkentte golf oynayabilecekleri bir saha bulamamaktan yakınıyorlardı. Golfle bütünleşen konut alanları inşa eden TURYAP, Golfkent projesiyle önemli bir ihtiyacı karşılamış oldu.
Ş
Yazar Azmi SARIBAY Turyap Yönetim Kurulu Bașkanı
u günlerde Gol ent’te sık sık yabancı yüzlere, Koreli, Çinli, Amerikalı golf severlere rastlanıyor. Mütekabiliyet engelinin kalkmasıyla, mülk edinmek isteyenlerin rahatladığı ve aşina oldukları golf sporunun yanında modern konutlardan oluşan bir projede ev sahibi olmaya yöneldikleri görülüyor.
Golf Turizmi Potansiyeli İngiltere, İspanya, Portekiz, İsveç, Fransa ve İtalya’da binlerce golf sahası var ve insanlar tıpkı bizim futbol merakımız gibi golfe ilgililer. Ancak sadece golf sahası yapmak yetmiyor; bu sahaların işletmesi ve bakımı da hayli çaba gerektiriyor. Oysa Türkiye, golf turizmi anlamında çok önemli bir potansiyele sahip. Türkiye açısından golf, bir kış sporu olma özelliği taşıyor. Bilindiği üzere Avrupalılar bu mevsimde kendi ülkelerinde Golf oynayamıyorlar. Bu nedenle Türkiye'de golfün canlanması turizmin daha geniş bir zaman dilimine yayılmasını beraberinde getirecek. 18
Azmi SARIBAY TURYAP Yönetim Kurulu Başkanı Golf sahasının yapımı, bakımı ve işletmesi kolay bir iş değil. Aslına bakarsanız bu zaten talip olduğumuz bir görev de değil. Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından, Ballıkuyumcu olarak anılan bölgede golf oyun alanı ve buna bağlı olarak konut alanları yapılması öngörüldüğünde, topoğrafyanın vadi niteliği taşıyan alanlarının golfe uygunluğu Gol ent projemizin temelini oluşturdu. 1 milyon 260 bin m2 arazi üzerinde projelendirdiğimiz Gol ent, golf konseptiyle bütünleşen konut alanlarının yanında dereler, göller, çarşılar, okullar, sosyal ve idari ünitelerle donatılan dev bir kent niteliği taşıyor. Biz TURYAP olarak projenin liderliğini üstlendik. Ortağımız ÇEVTAŞ’ın daha önce yapımına başladığı konutların inşaatını tamamladık. Bunlar ilk etaba ait olan konutlardı ve tamamına yakını satıldı. 2012 yılı sonunda sahiplerine teslim edilecek. Ayrıca proje konseptine uygun olarak tam donanımlı bir kulüp binası inşa ettik ve eğitmenler eşliğinde golf derslerimiz başladı. Restoranımız da hizmete girdi.
GOLF
Golf, En İyi Spor Projenin golf konseptiyle sunulması benim de kişisel olarak golfle ilgilenmeme sebep oldu. Golfün, fiziki gücü en az kullandığınız ama bunun yanında saatlerce yürüyüp hareket edebildiğiniz bir spor olduğunu fark ettim.
• Bir golf turisti, tatile gittiği ülkede normal turistten tam beş kat daha fazla harcama yapıyor.
Temiz havada saatler boyu yürümek ve oksijen almak insanı rahatlatıyor. Golfde hem aklınızı hem de doğa şartlarını kullanıyorsunuz. Stratejik kararlar alıyor, sakin kalmayı ve sabırlı olmayı öğreniyorsunuz.
Gol ent’te yaz kampanyası Üç etaptan oluşacak projede toplam 2640 adet konut yer alıyor. 157 adet konuttan oluşan ilk etabın üçte ikisi satılmış olup, bu yılın sonunda teslim edilecek. 700 konuttan oluşan 2. Etap’ın 1/5000 ve 1/1000’lik uygulama imar planları tamamlanarak inşaat ruhsat sürecindeki dairelerin satışına geçildi. 2013’de teslimi planlanan 2. etap konutlardan 96 adedi için yaz kampanyası devam ediyor. 60 m2’den 497 m2’ye kadar farklı ölçülerde daireler 148.000 TL’den başlayan fiyatlarla satılıyor.
Çeşitli bilgiler: • İspanya Malaga bölgesinde, 100 kilometrelik sahilde tam 52 tane golf tesisi var. Bu golf tesislerinin sayesinde bölgede bulunan, alışveriş merkezleri, oto kiralama şirketleri, restoranlar, oteller yıl boyu açık kalıyor.
• Şu an ülkemizde yirmi golf sahası var. Türkiye’nin şartlarına baktığımız zaman bu rakam yetersiz. Uzak Doğu’daki ülkelerde bile çok daha fazla.
19
RÖPORTAJ
BAŞAK TEMEL İșimiz, Kurumlara Yeni Ufuklar Açmak.
BENCE BAŞARI MUTLU BİR YAŞAM SÜRDÜRMEKTİR.
“Balık Ankara'da Yenir” programından tanıdığımız Başak Temel son günlerde adından İkon Medya ile bahsettiriyor. İkon Medya'nın kurucusu olan Başak Temel ile güncel konulardan iş dünyasına, özel yaşamından çocuklarına kadar keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
S
Arda’nın annesiyim.
izi kısaca tanıyabilir miyiz? İkon Medya’nın kurucusu, girişimci bir iş kadınıyım. TRT’de yayınlanan “Balık Ankara’da Yenir” programının sunucusuyum. ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nden mezunum. “Başak Temel ile Sosyal Ekran” web TV projesinin yapımcısıyım. En önemlisi de sekiz yaşındaki ikizlerim Selin ve
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? İkon 2009 yılının başında Ankara’nın ilk sosyal medya ajansı olarak doğdu. Hala oldukça yeni bir sektörde faaliyet gösteriyoruz. İnternet dünyasındaki gelişmelerle iş deneyimimi birleştirerek bu alanda çalışmaya karar verdim. Şu an ağırlıklı İstanbul olmak üzere ulusal markalara yeni medya alanında danışmanlık, hizmet ve eğitim veriyoruz. TRT, Henkel, Collezione, Aras Kargo, Ankara Shopping Fest, Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı ve çeşitli e-ticaret projeleri gibi 20
farklı sektörlerden firmalara hizmet veriyoruz. İşimiz, kurumlara yeni ufuklar açmak… Yeni jenerasyon iletişim araçlarının ağırlıklı olarak kullandığımız iletişim, iş geliştirme, pazarlama ve sosyal sorumluluk projeleri ile marka bilinirliğini, satış ve müşteri sadakatini arttırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. İkon’dan önce yaklaşık 10 yıl, stratejik planlama, kurumsal iletişim, proje ve iş geliştirme yöneticiliği alanlarında görev yapmış olmamın bu alanda oldukça faydasını görüyorum. Sizin için başarı ne demek? Bence bu hayatta başarı mutlu bir yaşam sürdürmektir. İdealinizdekileri hayata geçirmek ve bu süreçten keyif almak en büyük mutluluklardan biri. Başarı nereden başlayıp nereye geldiğimizle ilgili bir kavramdır. Başka kişilerle ya da firmalarla karşılaştırma yapmak yersizdir bence… Rakiplere odaklanmak insanları sadece takipçi yapar. Başarı için sektördeki ihtiyaçlara ve çözümlere odaklanmalı, güçlü olduğumuz yönlere yatırım yapmalıyız.
RÖPORTAJ
Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Başarının sırrı çok çalışmak derler ama ben pek inanmıyorum buna. Hem ormanı hem de ağaçları aynı anda görebilmek ve analiz edebilmek başarılı olmak için çok önemli. Güçlü bir hayal dünyasını analitik zekayla birleştirmek içinde bulunduğumuz dünyada kilit özelliklerden. Dışarıdan zıt görünen özellikleri iyi harmanlayabilmek iş dünyasında fark yaratmak adına benim için en anahtar noktalardan. Başarılı olmak için olmazsa olmazlardan biri de, güçlü bir iç motivasyon ve olumlu bakış açısı. Hayatı değiştirmeye, fark yaratmaya dair içinde güçlü bir istekle beraber bu bahsettiğim özelliklere sahip olanlar başarıyı yakalarlar. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Biz hem müşterilerimize hizmet veriyoruz hem de İkon Medya olarak kendi web, mobil, sosyal medya projelerimizi yürütüyoruz. Müşterilerimize hizmet verirken ihtiyaçlarına en uygun hizmeti ve paketleri oluşturmak benim en önem verdiğim konu. Marka değerine değer katacak, firma vizyonunu geliştirecek projeler yapmaktan çok keyif alıyorum. Kendi yürüttüğümüz projelerdeyse müşteri ihtiyaçlarını analiz ederek eksik noktaları İNTERNET doldurmak en önem verdiğim DÜNYASINDAKİ nokta. İş dünyasında güven, kişilik özellikleri ve firma olarak etik GELİŞMELERLE değerleriniz çok önemlidir. Bilgiye İŞ DENEYİMİMİ çok kişi sahip olabilir ama yaklaşım ve iletişim şekli, güven duygusu, iş BİRLEŞTİREREK ahlakı size fark anlatan noktadır.
İKON MEDYA'YI KURDUM.
Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Sosyal Medya Akademisi’ne başladık. Yöneticilere ve bu alanda kariyer yapmak isteyen profesyonellere yönelik sektörün ipuçlarını aktaracağımız bir eğitim serisi sürüyor. 2010’da hayat geçirdiğimiz Ankara Events projesini de Ankara’nın sosyal medya-etkinlik markası olarak bu alandaki ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak geliştirdik. Ankara Events web sitesi ve sosyal ağlarıyla mekanlar, firmalar ve markalar için online-offline kampanyalar, sosyal medya çalışmalarıyla bir ilki gerçekleştiriyoruz. “Dijital Stil Danışmanlığı” ile de bireyler, sanatçılar, ünlüler ve profesyonel iş insanlarına çok ihtiyaç duyulan bir alanda hizmet veriyor olacağız. Web TV projemiz devam edecek. Çalıştığımız markalar ve yapacağımız etkinliklerle de birleştirerek keyifli projelerimizi sürdüreceğiz. Sunuculuk, moderatörlük, üniversite konferanslarındaki konuşmalarım da aynen devam ediyor. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Önemli isimlerin yer alacağı bir etkinlik serisine başlıyoruz. Seminer, söyleşi ve gösteri türündeki etkinlikleri de sosyal medya çalışmalarımızla dinamik ve farklı şekilde yürüteceğiz. “Business networking” kavramı, etkinlikler ve tabii yine sosyal medya pazarlamasını sinerjik bir şekilde kurguladık. Hem katılımcılarımızın hem de takipçilerimizin keyif alacağını düşünüyorum. Sizce gelecek ne de hangi sektörde? Mesela internet vb.? Firmaların 2013 itibariyle e-ticaret alanında açılım yapmaları gerekiyor. E-ticaret en hızlı gelişen sektörlerden biri. Özellikle mobil ticaret birkaç yıl sonra iş hayatını domine edecek. İnternet dünyasıyla tanışmış çok başarılı projeler yapan firmalar olsa da büyük bir çoğunluğun hala tutucu bir yaklaşım gösterdiğini de söyleyebiliriz. Rekabetten kopmak istemeyen tüm firmalar internet dünyasında yer almayı en kısa zamanda planlarına almalılar. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Oto-hipnoz eğitimi aldım onu uyguluyorum. Provokatif enerji teknikleri, yoga, EFT gibi teknikleri öğrenmekten keyif alıyorum. Ama en büyük pozitif enerji kaynağım ikizlerimle vakit geçirmek. Fırsat buldukça açık havada bir şeyler yapmayı çok seviyoruz. Onlar da
sanatla ve sporla ilgililer beraber çok güzel zaman geçiriyoruz. Oldukça yoğun bir iş hayatım var ancak programımı ikizlerin okul saatlerine göre ayarlıyorum. Onlarla beraber olmak en büyük keyif…
İŞİMİZ, KURUMLARA YENİ UFUKLAR AÇMAK.
Hobileriniz neler? Annem ressam ve öğretim görevlisi ben de çocukluğumdan beri resim yapıyorum. 2008’de Devlet Resim ve Heykel Müzesi’nde ilk sergimi açtım. Sergi aynı zamanda gerçeğiyle eş zamanlı olarak SecondLife’da açılan ilk Türk sergisi olmuştu. İstanbul Cemal Reşit Rey’de de “Benim Hipnozum” sergimi geçen yıl açtım. Uzun yıllar dans ettim. Halk dansları ve Latin dansları… Yurt dışı ve yurt içinde yüzlerce gösteride yer aldım. Voleybol ve buz patenini de uzun yıllar devam ettirdim. Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Evet bu yıl Emek Akademi Projesi’yle binlerce gence ve girişimciye ücretsiz olarak seminer ve eğitimler vereceğiz. Ankara Emek Rotary Kulübü ve sponsor firmaların işbirliğiyle gerçekleşecek projede pek çok ünlü iş adamı ve sanatçı gönüllü olarak bize destek verecek. Sizce bu yılın yatırımı ne olmalı? Bence bu yılın yatırımı eğer henüz başlamamışsanız işinizi internete taşımak olmalı. Önümüzdeki 3 yıl içinde dramatik değişiklikler yaşayacağız. O zaman geriye bakıp “keşke” demek istemeyenlere önerimdir… 21
RÖPORTAJ
BEGÜM OLCAY
Rekabet Benim İçin Çok Önemli Bir Motivasyon Kaynağı.
BENCE İLK ÖĞRENİLMESİ GEREKEN HAYATIN HİÇBİR DÖNEMİNDE PARAYI ÖNCELİK HALİNE GETİRMEMEK GEREKTİĞİDİR.
1993 yılında kurulan ve kalitelerinden ödün vermeyerek günümüze kadar başarıyla gelen Dekart Havuz’ın genç patronu Begüm Olcay ile sektöre dair hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Begüm Hanım’a başarılarının sırlarını sorduk...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? Bilkent Üniversitesi İşletme Bilgi Yönetimi Bölümü'nden mezun olduktan hemen sonra Dekart’ta çalışmaya başladım. Marka Yöneticiliği ve Stratejik Pazarlama konularında eğitimler aldım ve bir süre deneyim kazanmak için İstanbul’da farklı sektörlerde çalıştım. Daha sonra Dekart’a geri döndüm ve firmanın idari işleri ile finansal çalışmalarının sorumluluğunu üzerime aldım. İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Dekart İnşaat 1993 yılında babam Turgay Olcay tarafından kurulmuştur. Yüzme ve süs havuzları, buhar odaları, saunalar, jakuziler, hidromasaj havuzları, spalar, havuz bakımı ve kimyasalları konusunda Dekart Havuz markasıyla hizmetlerine devam etmektedir. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Herkesin iş yaşamında bir amacı kesinlikle vardır ancak vizyon sahibi de22
ğilseniz bu amaca ulaşmanız şans eseri olabilir. Vizyon; ulaşılmak istenen düşünce için geleceği öngörmektir. Bunu sağlamak için amaçların belirlenmesi, gerekli stratejilerle, motivasyonların, duyguların ve değerlerin nasıl yönlendirileceğinin belirlenmesi gereklidir. Hedeflerinize ulaşabilmek için gelişmiş ve realistik bir vizyonunuz olması benim için en önemli koşuldur.
REKABET BENİM
İş yaşamındaki öncelikleriniz ve İÇİN ÇOK ÖNEMLİ ilkeleriniz neler? En temel ilkem dürüstlük. Hiçbir BİR MOTİVASYON zaman doğrudan vazgeçmedim ve KAYNAĞI. samimiyetsiz insanlarla çalışmadım. Dürüstlüğünden şüphe edilen insan benim için onursuzdur. Bu yüzden firmamızda bu tarz insanlar hiçbir zaman çalışamadı çünkü onların dürüstlük ilkesi üzerine kurulmuş bir sisteme dahil olmaları imkansız. Dekart olarak en büyük başarımız da uzun yıllar boyunca çizgimizden hiç ödün vermeyerek saygın ve güvenilir bir
RÖPORTAJ
firma olarak anılmak. En büyük zenginlik de bu. Firma içinde en önemli önceliğim birlikte çalıştığım arkadaşlarımın yaptıkları işlere samimiyetle, gönülden bağlı yaklaşmalarını sağlamak. Bunu gerçekleştirmek için her zaman onları oldukları gibi kabul ederek yargılamadan ve iletişime açık bir yönetici olarak yaklaşıyorum. İş yerindeki mutluluk ve huzur benim için bozulmaması gereken ve başarıyı sağlayacak, aynı zamanda da koruyacak İŞ HAYATIMDA DA olan unsur. Bunun gerçekleşmesi için her zaman herkesin kişisel haklarına ÖZEL HAYATIMDA saygıyla yaklaştım.
DA, GİYİMİMDEN ÇALIŞMA ORTAMIMA KADAR TİTİZ VE DÜZENLİ BİR İNSANIM.
İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Eğitim hayatı sonrasında yeni mezun bir kişi hayata büyük hayallerle ve yüksek hedeflerle başlıyor. Öğrendikleri bilgiler taze olduğu için, çok şey bilerek çok para kazanacaklarını düşünüyorlar. Gerçek hayatla karşılaştıklarında ise hayal kırıklığı yaşayıp vazgeçip pes ediyorlar. Bence ilk öğrenilmesi gereken hayatın hiçbir döneminde parayı öncelik haline getirmemek gerektiğidir. İşlerini para için değil sevdikleri için yaparlarsa kendilerini geliştirecek ve onları başarıya götürecek fırsatları daha iyi görebilirler. Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dedikleriniz? En önemli prensibimiz kaliteden ödün vermememiz. Kalitesine inanmadığımız hiçbir ürünü yaptığımız işlerde kullanmayız. Maliyet düşürmek adına hiçbir zaman ucuz malzeme kullanmadık. Zaman zaman bu yüzden alamadığımız işler de oluyor, ama sırf bir projeyi yapmak adına kalitemizden ve saygınlığımızdan vazgeçemeyiz. Bir diğer prensibim titizliğim. İş hayatımda da özel hayatımda da, giyimimden çalışma ortamıma kadar titiz ve düzenli bir insanım. Örneğin, bilgisayarımda sırf kendi kullandığım tablolar bile sunum yapmaya hazır düzenlenmiştir, evim her zaman misafir gelebilecek düzendedir. Bu tip detaylar çoğu kişi için yorucu gelse de benim hayattaki başarımın en temel kaynağıdır. Benim için insanın kendisine, yaşadığı ortama ve insanlara davranışlarında gösterdiği titizlik önemli bir saygı faktörüdür. İş arkadaşlarımdan da aynı titizliği bekliyorum, ofisteki masalarından, kullandıkları arabaların temizliğine kadar birçok şey bana onların işlerine olan saygısını anlatmaya yeten unsurlar.
Rekabet sizce ne ifade ediyor? Rekabet benim için çok önemli bir motivasyon kaynağı. Bizim kalitemizHERKESİN İŞ de, güçlü rakip olarak YAŞAMINDA BİR tanımladığımız firmaların bizim gittiğimiz bir yoldan AMACI KESİNLİKLE gittiğini görmek, beni memVARDIR. nun eden bir olay. Rekabet özünde üstünlük sağlama amacı olsa da buna savaş gözüyle bakanların iş hayatında uzun vadede kendilerine zarar verdikleri ortadadır. Rekabet benim için gücünüzün temelini oluşturan en önemli unsur. Hiçbir zaman rakiplerimizin pazar payına göz dikmeyip, sadece müşterilerimizin ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap vermeyi tercih ettik. Böylelikle sektörde öncü bir firma haline geldik. Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Ortadoğu Lions Kulübü’nde Kulüp Sekreteri olarak görev almaktayım, aynı zamanda Türkiye Körler Vakfı ve Greenpeace’de etkin üye olarak yer almaktayım. ANGİAD'ın da üyeleri arasındayım. 23
ALIŞVERİŞ
1
Ofis Şıklığı
2
İş hayatının getirdiği yoğun tempo içerisinde hem rahat hem de şık olmak için zamansız parçaları tercih ederek gardrobunuza renk katabilirsiniz.
3
4
5
6
7
8
9
11 10
13
12
1.GUCCI ÇİZME • 2.TOM BINS KÜPE 341€ • 3. NETWORK CEKET • 4. GIUSEPPE ZANOTTI ÇİZME 825 € • 5. THE ROW ELBİSE 1,040€ • 6. DKNY JEANS MONT • 7. MICHEAL KORS ÇANTA 940 TL • 8. NETWORK PANTOLON • 9. TOMMY HILFIGER ÇANTA • 10. GIUSEPPE ZANOTTI AYAKKABI 1,295 TL • 11. MARC JACOBS ÇANTA 3,425 TL • 12. NETWORK CEKET • 13. CELINE AYAKKABI 1,845 TL •
ALIŞVERİŞ
Aksesuar Takıntısı İş seyahatlerine çıktığınız zaman yanınızdan ayıramayacağınız iPad kılıflar, defter, notluk ve evrak çantaları ile birlikte şık valizinizi hazırlamaya var mısınız?
1
2
4 3
6
5
7
8
9
11 10
12
1. MİNYON BATWATCH YÜZÜK 22,000 $ • 2. LIN JEWELLERY 107 TL • 3. FREYWILLE DAISY YÜZÜK • 4. A.G. SPALDING KALEM 295 TL • 5. VERSACE BAVUL 1,700 € • 6. STELLA MCCARTNEY BAVUL 1,335 € • 7. ALEXANDER WANG EVRAK ÇANTASI 1,430 € • 8. MİNYON BİLEKLİK 18,000 $ • 9. BEYMEN KOLYE 195 TL • 10. SMYTHSON DOSYALIK 1,295 TL • 11. LANVIN DEFTER 175 TL • 12. SEE BY CHLOÊ I-PAD KILIFI 315 TL •
MAKALE
Yastık Altında Kalmasın “DenizAltın”da Çoğalsın
TÜRKİYE'DE YASTIK ALTINDA BULUNAN ALTININ 1500-3000 TON CİVARINDA OLDUĞU HESAPLANIYOR.
Halkın son zamanlarda altın hesabı açtırmasında ve farklı altın ürünlerine yatırım yapmasında bankaların başlattıkları yenilikler etkili oldu. Bankaların bu hamlesinde ise Merkez Bankası'nın, yastık altı diye tabir edilen altınların ekonomiye kazandırılması için attığı adımlar etkili oldu. Merkez Bankası'nın bankalara, TL mevduatlar karşılığında ayırması gereken karşılıkların (zorunlu karşılık) yüzde 30'unu altın olarak tutma imkanı vermesinin ardından, bankaların bu alandaki çalışmaları daha da hızlandı. Yazar Cem Turgut Gelgör
D
enizAltın Günleri Türkiye'de yastık altında bulunan altının 15003000 ton civarında olduğu hesaplanıyor. Bu altınların ekonomiye kazandırılması adına son olarak DenizBank’ın müşterilerine sunduğu DenizAltın Günleri’nde, müşterilerin yastık altı olarak da tabir edilen, kiralık kasalarında veya kişisel imkanları ile muhafaza ettikleri fiziki altınlarını, mevduat hesaplarında yatırarak güvenli bir şekilde, üstelik faiz getirisi ile değerlendirmeleri sağlanıyor. Müşteriler ellerinde bulunan kullanmadıkları veya yatırım amaçlı aldıkları takıları ve altınları DenizBank’a getirerek hesap açtırabiliyor. Böylece altın yatırımı daha güvenli hale geliyor. Aynı zamanda kasa ücreti de verilmiyor. 26
DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü
İhtiyaç duyulduğunda istenilen tutar kadar bozdurulup, TL'ye ve dövize dönüştürülebiliyor. Altın mevduata dönüşünce, istediğiniz noktadan ulaşabiliyorsunuz. Afette kaybolma riski de ortadan kalkıyor. DenizBank, Mayıs ayında başladığı DenizAltın Günleri’nde, her türlü hurda altını, belirlediği bir günde, belirli şubelerde topluyor. Şubelerde, İstanbul Altın Rafinerisi'nden (İAR) bir uzman değerleme yapıyor. Gelen altınların ayarı düşük olsa dahi, 24 ayara çevrilerek hesaplanıp, saf altın mevduat hesabı açılıyor. Yıl sonuna kadar her ayın ikinci ha ası, Türkiye genelinde 41 yetkili DenizBank şubesinde İstanbul Altın Rafinerisi yetkilileri ile DenizAltın
MAKALE
Günleri hala devam ediyor. DenizAltın Günleri’nde 3 ayda 6000 müşteriden 1,3 ton altın toplandı. Müşteri sayısı ise 1000 adetten 24 bine çıktı. DenizBank’ta 6.5 tonluk altın mevduatı bulunuyor. DenizBank bu uygulama ile mevduat müşterilerilerine fayda sağladığı gibi, altın ticareti ile uğraşan tüm müşterilerine de uygun koşullarda finansman desteği yaratıyor. Bunu yaparken de tüm kredi ürünlerinde sektör dinamiklerini göz önüne alarak, sektöre özel kredi değerlendirmesi yapıyor. Bununla beraber, İstanbul Altın Borsası Takas Bankası olan DenizBank, altın bankacılığında en geniş ürün yelpazesine sahip banka olma özelliği ile diğer bankalardan farklılaşıyor. Bugün, altın bankacılığında en geniş ürün yelpazesine sahip olan DenizBank, uzun zamandır sunduğu vadesiz altın hesabının yanı sıra, vadeli altın hesabı, vadesiz gümüş depo hesabı ve düzenli altın biriktirmeyi sağlayan altın biriken hesabı müşterilerin hizmetine sunmaya başladı. Altın biriken hesap ile müşteriler önceden verdikleri talimat ile düzenli, dilerlerse şubeden, dilerlerse DENİZBANK’TA internet bankacılığı üzerinden aylık ya da üç 6.5 TONLUK aylık sürelerle, düzenli olarak çeyrek, yarım, tam veya gram şeklinde altına yatırım yapaALTIN MEVDUATI bilir, çok uygun faiz oranları ile altınlarına BULUNUYOR. altın katabilirler. DenizBank altına dayalı ürün gamını artırırken, müşterilerine kolaylık sağlamak amacıyla, internet şubesinden de altın ve gümüş işlemlerini hizmete sunuyor. Müşteriler altın ve gümüş alım/satımı ve altın havalesi gibi işlemlerini de yine bu kanallar üzerinden kolaylıkla yapabiliyorlar.
27
RÖPORTAJ
CENK YILDIRIM
Bașarı İçin Sihirli Sözcük: Odaklanma
SON BEŞ SENEDİR YAPTIĞIM ARAŞTIRMALAR PRIME ONE MARKASINI YARATMAMA YARDIMCI OLDU.
Prime One markasının yaratıcısı Cenk Yıldırım ile inşaat sektöründen, yurt dışı deneyimlerine kadar birçok konuda sohbet ettik.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1981 yılı Ankara doğumluyum. Lise hayatımı ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi'nde tamamladıktan sonra Bilkent Üniversitesi Peyzaj Mimarisi ve Kentsel Tasarım Bölümü'nden mezun oldum.
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Prime One nasıl ortaya çıktı? Celalettin Yıldırım İnşaat firmamız, 1980 yılından beri konut sektöründe hizmet vermektedir. Kurucusu babam Celalettin Yıldırım’dır. Son beş senedir üç farklı kıtada yaşadım ve bu ülkedeki yapılan konutları, ticari yapıları derinlemesine inceleme fırsatı buldum. Örneğin tüm dünya da çeşitli konut ve ticari yapılara sahip Swire Properties’in portfolyolarındaki çoğu binayı görme ve işletmelerini tanıma şansım oldu. Ayrıca TF Corner Stone şirketinin New York'ta yapıp işlettiği 51 katlı konut bloklarında yaşadım. Trump Properties’in birçok projesini gezdim ve bunları gezerken de birçok farklı konut yatırımcısıyla tanıştım. Hepsiyle beraber vakit geçirerek vizyonlarını anlama fırsatı buldum. Bu son beş senedir yaptığım araştırmalar Celalettin Yıldırım İnşaat’ın Prime One markasını yaratmama yardımcı oldu. Bu araştırmalar sayesinde seçkin insanlara hitap eden Prime One markasını yarattık. Bize son dönemdeki projelerinizden bahseder misiniz? Şu anda Prime One Angora projemiz devam etmekte. Prime One Angora projemizden bahsetmek gerekirse 20 villadan oluşan brüt 700 ve 750 m2 28
alana sahip, hepsi yüzme havuzlu, dört katlı ve içerisinde asansör, akıllı ev sistemi olan yirmi tane özel insanın yaşayacağı butik bir proje yapmaktayız. Seneye Haziran ayında kendi arsamızda gerçekleştireceğimiz Prime One İncek Country projemiz için de çalışmalarımız devam etmekte. Bu proje yine Prime One Angora gibi 25 villalık ve kullanım alanı 700 ve 1000 m2 arası villalardan oluşmaktadır. Seyahat etmekten hoşlanıyor musunuz? Yurt dışında seyahat ettiğiniz şehirler hangileri? Seyahat etmeyi çok seviyorum. Özellikle yurt dışı seyahatlerini tercih ediyorum. Genelde çıktığım seyahatleri işim doğrultusunda gerçekleşiyor. En sık ziyaret ettiğim şehirler New York, Miami ve Los Angeles. Geleceğe dair planlarınız neler? Yurt dışına açılma gibi bir planımız var. Daha önce üç senemi Libya ve Tunus’ta geçirdim. Libya’da, Tripoli’de Janzour bölgesinde daha önce yine villa projesi yapmak için yakın arkadaşım Salaheddin Magarief’le bir çalışmamız olmuştu. Libya’daki olaylar biraz sakinleşince yeniden projeyi aktif hale getirmeyi düşünüyorum. Hayranlık duyduğunuz isimler var mı? Hayranlık duyduğum iki isim var. Thomas ve Frederick Eleghanayan, TF Cornerstone şirketinin kurucuları, Manhattan Yarımadasında bir milyon metrekare kiralanabilir ofis, konut ve ticari ünitelerine sahipler.
29
RÖPORTAJ
ÇİĞDEM GÖNEN
Armada, Her İhtiyaca Cevap Veren Bir Yașam Merkezi Oluyor.
HAYAT SOKAĞIMIZIN ÖZELLİKLE ÇALIŞAN KESİMİ DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDE BÜYÜK BİR İHTİYACA CEVAP VERECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ.
Ankara'nın yenilenen yüzü Armada Alışveriş ve İş Merkezi Müdürü Çiğdem Gönen'den yeni projeleri, büyüyen Armada hakkında bilgiler aldık...
S
on yıllarda faaliyete geçen alışveriş merkezlerinin sayısındaki artışın çok yüksek olduğu görülüyor. Bu durumun size yansıması nasıl oluyor? Evet, çok sayıda alışveriş merkezi açıldı ama bizim açımızdan değişen hiçbir şey olmuyor. Her zaman en kaliteliyi, en iyiyi sunmayı amaç edinmiş Armada, yenilenen ve büyüyen yapısıyla da diğer merkezlerin rekabet alanına girmiyor. Ayrıca da Armada sadece alışveriş yapmak için faaliyet göstermekten öte, her ihtiyaca cevap veren bir yaşam merkezi. Bunu biraz daha açar mısınız? Nedir Armada’yı farklı kılan? Armada Alışveriş Merkezi bu kentin en popüler mekanlarının başında yer alıyor. Özellikle bulunduğu lokasyon merkezimizin sürekli göz önünde olmasını sağlıyor. Üstün ve kaliteli hizmet anlayışımız, modern hayata uyumlu, yenilikçi yaklaşımımız ve sürekli yenilenen bir yapımız olması bizi farklı kılan özelliklerimizden sadece bir kısmı. Hal böyle olunca da Armada Alışveriş Merkezi’ne olan ilgi sürekli artırıyor. Armada AVM neden büyüme kararı aldı? Az önce de belirttiğim gibi Armada Alışveriş Merkezi Ankara’nın en 30
gözde mekanlarından biri. Her geçen gün ziyaretçi sayımız, buna paralel olarak da ziyaretçilerimizin beklentisi artıyor. Biz de daha çok markaya ev sahipliği yapmak, markaların kullanım alanlarını genişletmek ve müşteriye alışveriş dışında farklı yaşam alanları sunmak amacıyla büyüme projesini hayata geçirmeye karar verdik. Beklenti hangi seviyede değişti? Değişen ve gelişen perakende sektörü, Armada’nın bulunduğu bölgenin nüfusundaki artış, civarda yürüme mesafesinde birçok kurum ve kuruluşun bulunması, insanların küçük zamanları bile en iyi şekilde değerlendirme isteği, alışveriş merkezlerinde yemekten eğlence alanlarına kadar pek çok konuda beklentilerin yükselmesine yol açtı. Buna yeni markaların da Armada’da yer alma isteği eklenince biz de alışveriş merkezinin büyümesine karar verdik. Armada’nın 10. Yılında gerçekleştirdiği bu değişim ve gelişim süreci nasıl başladı? Değişim, mevcut yapı ile birlikte büyüyen alanla da kendini gösteriyor. Armada’nın büyüme projesinde; değişen tüketici ihtiyaçları çerçevesinde marka karması oluşturuldu. Aynı zamanda Gösteri Merkezi ve Fitness Spor
RÖPORTAJ
Merkezi ile birçok ihtiyaca cevap verecek ve müşterilerimizin alışveriş dışında da zaman geçirebilecekleri sosyal alanlara mekanlara yer verilecek. Kafeler ve restoranların bulunduğu “Hayat Sokağı” da faaliyete geçecek. Hayat Sokağımızın özellikle çalışan kesimi düşündüğümüzde büyük bir ihtiyaca cevap vereceğini düşünüyoruz. Bunun dışında Armada’nın mevcut projesinde ise daha çok prestijli markalara yeni ilaveler gerçekleştireceğiz. Faaliyete geçecek olan Çocuk Sokağımız çocuklara özel olarak revize edildi. Zemininden oturma alanlarına kadar birçok değişiklikle ailelerin rahat edebileceği ve ihtiyaçlarını tek bir katta bulabilecekleri bir alan oluşturuldu. Bunun dışında yiyecek katı mevcut yerlerinde oturma grupları revize edilerek daha estetik hale getirildi. Yine mevcut projemizin birçok renovasyona gidilerek ortak alanların aydınlatmaları revize edilerek daha ferah ve aydınlık alışveriş imkanı sağlandı. İç mekan oturma grupları düzenlenerek peyzaj uygulamaları gerçekleştirildi. Otopark alanlarımızda daha ulaşılır ve kolay geçiş noktaları sağlandı.
HER ZAMAN DAHA İYİSİ VE YENİSİ İÇİN GELİŞİME AÇIK OLAN ARMADA, BÜYÜME PROJESİNİN YANI SIRA MEVCUT PROJENİN DE YENİLENMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLATTI.
Yeni Armada’nın özellikleri neler? Her zaman daha iyisi ve yenisi için gelişime açık olan Armada, büyüme projesinin yanı sıra mevcut projenin de yenilenmesi için çalışmalar başlattı. Aydınlatmadan yiyecek katı oturum düzenine, dış cephe revizyonundan tasarımsal yeniliklere bir dizi çalışma ile büyüyen Armada’nın her iki yapısı da mimari doku olarak bir uyum içerisinde oluşturuldu. Mevcut Armada’nın yenilenme projesinde, tüm bunların yanı sıra zeminde cam altı led ışıklandırmadan kolon giydirmelere, genel mekanlarda yenilenen ahşap kenarlıklara her ayrıntının düşünüldüğü bir konsept bulunmakta. Tüm bu yenilenmelerle ziyaretçilerimiz; hem gelişen marka karması hem de sosyal ve kültürel faaliyetlerle tüm ihtiyaçlarını tek bir noktadan karşılayabileceklerdir.
Mağaza sayısında epeyce bir artış olduğunu duyduk, alanlarda da büyüme sağlandı mı? Şu anda mevcut Armada’da 165 mağaza var. Büyüme projesi ile birlikte yaklaşık 260 mağazaya ev sahipliği yapacağız. Yemek bölümünden biraz bahseder misiniz, dışarıda da geç saatlere kadar açık olacak restoran ve kafeler olacağı doğru mu? Fast-food mevcut binada faaliyetini sürdürürken; “Armada Hayat Sokağı”nda konserlerden etkinliklere her türlü sosyal aktivitelerle, geç saatlere kadar faaliyetini sürdürecek olan dünya mutfaklarından oluşan seçkin açık hava restoran ve kafelerle Ankara’nın en itibarlı çekim merkezi haline gelecektir. “Hayat Sokağı”ndan bahseder misiniz? Kahve Dünyası, Mado, İlly Cafe, Budakaltı, Kitchenette ve Starbucks gibi dünyaca ünlü kafe ve restoran zincirleri sokağa renk getirecek. AVM’nin açılış-kapanış saatlerinden bağımsız olarak gece geç saatlere kadar hizmet verecek olan sokak, mimari yapısı, yerden ısıtması ve peyzaj düzenlemesiyle de cazibeyi üzerine çekecek. Burada Hayat Sokağı’nın girişinin zemininde yer alacak LED aydınlatma ise mekana farklı bir boyut katacak. Yeni Armada’da fitness ve spor kompleksi de olacak mı? Büyüme projesinde faaliyet gösterecek spor salonumuz sayesinde ziyaretçilerimiz alışveriş dışında spor ihtiyaçlarını da Armada’da karşılayacak. Armada, ziyaretçilerinin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek, günlük yaşam koşuşturması içinde keyif alacakları alanlar ve sağlıklı bir yaşam için gerekli tüm olanakları sunmak amacıyla spor kompleksini de yenilenme projesine dahil etmiştir.
Çocuklara Özel Sokak Çocuklar için de düzenlemeler yapıldığını söylemiştiniz, bunlar ne gibi düzenlemeler? Mevcut binada faaliyete geçecek olan Çocuk Sokağı’nda Gap Kids&Baby, S&D, Panço, Osh Kosh / Carters, Dorian, Maxi Joker, Mothercare, B&G, Guess Kids gibi çocukların her türlü ihtiyacına yönelik mağazalar, çocuk eğlence merkezi tamamen çocuklara uygun bir şekilde dizayn edildi. Döşemelerinden tırabzanlarına kadar en iyi ve uygun malzemeler kullanılarak özel olarak dekore edildi. Aynı zamanda çocuk eğlence merkezi Playland de faaliyete geçecek. Burası, çocukların ve ailelerinin vazgeçemediği bir alan olacak. Armada’daki bu büyüyen yapıda otopark kapasitesi yeterli olacak mı? Büyüme projesi ile birlikte yaklaşık 3000 araçlık otopark kapasitemiz olacak. Son olarak neler söylemek istersiniz? Armada Alışveriş Merkezi’nin ziyaretçi potansiyeli gerek Ankara’da bulunduğu konum gerekse seçkin mağaza karması itibariyle Ankara’nın ve çevre illerin alım gücü ve sosyal statüsü yüksek bir kesiminden oluşuyor. Hitap ettiğimiz müşteri profiline göre planlamalar yapıyoruz. Alışverişlerini yaparken aynı zamanda kaliteli vakit geçirmeleri bizim için önemli. Hedefimiz burada geçirilen zaman diliminin en iyi şekilde yaşanması, Devamlı ve düzenli olarak çeşitli faaliyetler ve etkinlikler düzenlemeyi planlıyor ve çok özel sürprizler hazırlıyoruz. Ha a sonları çocuklu ailelerin daha iyi vakit geçirmelerini sağlayacak çocuk atölyeleri, kampanyalar bunlardan sadece birkaçı. Özellikle büyüme projesi ile hayata geçecek olan gösteri salonu, Fitness Spor Merkezi, sinema ve Hayat Sokağı ile ziyaretçilerimiz her türlü ihtiyaçlarını tek bir noktadan karşılarken hoşça vakit geçirebilecekler. 31
ENERJİ TEKNOLOJİ
Teknoloji ile İşimiz Var! Teknoloji her geçen gün ilerlemeye ve iş hayatımızdaki yerini derinleştirmeye devam ediyor. Akıllı telefonlar, yaşamı birçok alanda kolaylaştırarak hayatımızın büyük ve vazgeçilmez birer parçası oldular. Artık onları görmezden gelmektense daha da işlevsel hale getirmenin yollarını arar olduk. Bunun yanında cep telefonu sektörüyle paralel olarak büyüyen Otomatik Tanımlama ve Veri Toplama (OTVT) sektörü de iş dünyasındaki bu değişime öncü oluyor.
B
irbiriyle çok da bağlantılı olmayan cep telefonu sektörüyle el terminali (endüstriyel tip barkod okuyuculu PDA’ler) sektörü, hızlı veri transferinin yaygınlaşması ile birleşmeye başladı. GPRS ile başlayan bu kesişim, 3G ile artık evlilik arifesine geldi diyebiliriz. Bu birleşim ile artık “Sıcak Satış” diye adlandırdığımız, sahada gezen satışçıların sayısı ciddi miktarda arttı. Basit olarak sahada bulunan satış elemanın merkez ile çevrim içi haberleşmesini mümkün kıldı. Bu sayede artık fatura, irsaliye, tutanak gibi kıymetli evrakların kaybı da önlenmiş oldu. Özellikle gıda, ilaç ve perakende gibi sektörler anlık veri aktarımı ve haberleşme sayesinde verimliliği ve güvenilirliği artırmaya başladılar. Kullandıkları el terminalleri sayesinde iki, bazen üç kat daha hızlı çalışmaya başladılar. 32
Yazar Mehmetcan Akyüz
Yaşanan bir sıkıntıyı ya da hatalı bir durumu anında resim olarak merkeze bildirme imkanı doğdu. 3G’den önce veri transferi istenilen kadar hızlı olmadığından sahada bulunan satış elemanları ya yaptıkları işlemleri iş sonrasında bir bilgisayar aracılığıyla merkeze bildirmek zorunda kalıyorlardı ya da ufak dosyalar şeklinde GPRS/EDGE üzerinden gönderiliyordu. Teknolojinin ve cep telefonu sektörünün ilerlemesiyle el terminallerinde ciddi değişimler söz konusu oldu. Eskiden çok daha hantal olan el terminalleri artık neredeyse son model telefonlarla yarışır duruma geldiler. El terminallerinde kullanılan en yaygın işletim sistemi olan Microso ’un, yeni sürümünü bir türlü piyasaya sürememesi üreticileri alternatif bir arayışa itti. 2013 yılında ilk Android işletim sistemli el terminalleri piyasada satılıyor olacak.
TEKNOLOJİ
taşıdıkları ve yine oldukça maliyetli olan telsizlere ihtiyaçları kalmadığını düşünün. Evet sonuçta NFC teknolojisi yapılırken amaç fabrikaların güvenlik sıkıntılarını gidermek değildi fakat bir şekilde buna da çare oldu. Bunun gibi bir çok durum aslında yeni teknolojilerin iş hayatını nasıl etkilediğini ve kolaylaştırdığını gösteriyor. Başka bir örnek ise mobil pazarlama alanından... Artık cep telefonunuza gönderilen bir barkod ile bilet veya indirim gibi kolaylıklara sahip olabiliyorsunuz. Bording pass’inizi artık basmanıza veya havaalanında bir kiosk önünde debelenmenize gerek kalmadan, bütün ihtiyacınızı akıllı telefonunuzdan giderebiliyorsunuz. Telefonunuza gönderilen bir karekod ile basılmış bir bilete sahip olmadan uçağınıza binebiliyorsunuz. Bu gelişme sayesinde Türkiye’de yeni yeni büyüyen karekod sektörü biz kullanıcılar tarafından iyice benimsenmeye başladı. Peki nedir bu karekod, ne işe yarar? Öncelikle çok detaya girmeden; karekod lineer (1D barkod) bir barkoddan çok daha fazla veriyi içerebilen bir barkod çeşididir. Türkiye’de en büyük kullanım alanı ise ilaç ardında da yeni başlayan optik sektörüdür. İlaç kutularındaki karekod’lar sayesinde çevrim içi bir sistem üzerinden satılan tüm ilaçların sahte olup olmadığı kontrol edilmektedir. Kaçak ilaç sektörünün önüne geçmek için yapılan bu pilot uygulamanın gösterdiği başarıyı optik sektörü takip etmiştir. Bence yakın gelecekte bu aileye tütün ve alkol sektörleri de katılacaktır. Hayatımız her geçen gün teknoloji ile iç içe geçmeye devam ediyor ve bir süre daha bu hızlı değişim devam edecek gibi. Bulut bilişim ve 4G’nin Türkiye pazarına girmesi ya da girecek olması da bu süreci hızlandıracak etkenlerin başında geliyor. Bakalım önümüzdeki günler, bugün aklımıza dahi gelmeyen hangi alanlarda teknolojiyi hayatımıza dahil edecek? Biz yeter ki bu gelişmeleri kabul edip tereddüt etmeden uygulamaya başlayalım, değişimin kaçınılmaz gücü karşısında muhafazakar bir direnç göstermeyelim...
Düşündüğünüz zaman, eskiden birbiriyle neredeyse hiç karşılaşmayan iki alanın artık aynı kulvarda koşacak olması iş dünyasına büyük bir değişim getirecek. Bulut bilişim ile donanım ihtiyacını neredeyse bitiren teknoloji, şimdi de laptoplara gözünü dikmiş gibi gözüküyor. Hayatımızı kolaylaştırmak için geliştirilmiş birçok teknolojik yenilik bizi şaşırtabilecek alanlarda karşımıza çıkabiliyor. Örneğin NFC (Near Field Communication) teknolojisi, size yakınınızdaki özel bir NFC anteni ile haberleşme imkanı sağlıyor. Bu teknolojiyi en çok tercih edenler arasında başlıca bankalar geliyor. Kredi kartlarındaki temassız ödeme özelliğini, bu özel okuyucu sayesinde telefonunuzla gerçekleştirebiliyorsunuz. Vereceğim örnekte ise bir fabrikanın 24 saat güvenliğini sağlamak ve kontrolünü yapmak için kullanıldığını göreceksiniz. Klasik ve standart bir güvenlik sisteminde fabrika içerisinde belli kısımlarda kontrol noktaları bulunur ve güvenlik elemanı elindeki hafızalı çubuk ile bu noktalara ulaştığında temas gerçekleşir. Bu temas ile hafızaya saat işlenmiş olur. Yerine döndüğünde ise hafızalı çubuk bilgisayar sistemine gezdiği rotayı ve saatleri aktarır. Bu sistemin en büyük dezavantajı cihaz kiralama maliyetinin oldukça yüksek oluşu ve sistemin yeteri kadar güvenilir olmayışıdır. Şimdi bu kontrol noktalarındaki butonların NFC antenleri ile değiştiğini ve güvenlik görevlisinin elinde basit NFC özellikli bir telefon ile bu noktaları okutarak gezdiğini hayal edin. Okuttuğu bu bilgilerin 3G üzerinden anlık olarak merkeze durum bildirisi yapabildiğini hatta ve hatta birçok telefonda bulunan bas konuş özelliği sayesinde yanlarında
Mehmetcan Akyüz 1985 yılında Ankara'da doğan Mehmetcan Akyüz; ilk, orta ve lise öğrenimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özel Kolej’inde; yüksek öğrenimini 2003-2007 yılları arasında Koç Üniversitesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde tamamlamıştır. Mezuniyetinin ardından 2007-2010 yılları arasında Lafarge Dalsan firmasında üretim mühendisi olarak çalışma hayatına başlayan Akyüz, askerlik görevini 2010-2011 yılları arasında asteğmen olarak Erzurum’da tamamlamıştır. Askerliğinin bitiminden sonra Sedna Bilgi Sistemleri firmasında, satış mühendisi olarak bir buçuk sene çalışmıştır. 2012 Eylül ayından itibaren Outotec firmasının Güney Afrika’daki projesinde elektrik elektronik mühendisi olarak sürdürdüğü çalışma hayatının yanında; kendi blogu teknolojibakisacisi. com'da teknoloji hakkında yazılarını yayınlamaktadır.
33
RÖPORTAJ
ELİF UYSAL Sadece İșle Sınırlı Olmamak Üzere Yașamımdaki Önceliğim Dürüstlük!
BANA GÖRE BAŞARI HERŞEYDEN ÖNCE ULAŞMAK İSTEDİĞİNİZ HEDEFE ULAŞIP ULAŞAMADIĞINIZDIR.
Tekstilci bir ailede yetişip uzun yıllar uluslararası firmalarda ürün ve bölge yöneticiliği yapan Elif Uysal başarıdan başarıya koşuyor. “Fashionbypride” adlı markasıyla harikalar yaratan Elif Uysal’a başarısının sırrını sorduk.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1981 Ankara doğumluyum. Başkent Üniversitesi Turizm Bölümü'nden 2001 yılında mezun oldum. 20012011 yılları arasında uluslararası firmalarda ürün ve bölge yöneticiliği yaptım. 2011’in ikinci yarısında profesyonel iş hayatıma son noktayı koydum. Halen medikal sektöründe projelendirme konusunda danışmanlık hizmeti vermekteyim. İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Uzun yıllar uluslararası firmalarda çalıştım. Bu süreçte tek hayalim kendi işimin sahibi olmaktı. Tekstilci bir ailenin bireyi olarak 2010 yılında hayalimi gerçeğe taşıyıp “fashionbypride” markasını yarattım. Anlık verilen bir karardı. Şu an geldiğimiz nokta; bana bu hızlı ve cesurca verilen kararın ne kadar doğru olduğunu kanıtladı. 34
Sizin için başarı ne demek? Bana göre başarı, her şeyden önce ulaşmak istediğiniz hedefe ulaşıp ulaşamadığınızdır. Bu genel olarak hayat için geçerli bir durum sadece iş ile sınırlı değil… Eğer üzerinde çalıştığınız, emek sarf ettiğiniz işin sonucu sizi tatmin ediyorsa en güzel başarı budur. Sonrasında da ortaya çıkan işin insanlar tarafından beğenilmesi ve takdir görmesi… Tabii ki başarının en büyük anahtarı da deneyimler. Geçmişte yapılan hatalar üzerinden ders çıkartıp bunları düzeltmek için ayrıca çaba harcıyorsanız; sonucun başarısız olması ve hedefe ulaşamamanız için hiçbir neden olamaz! Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? PRD Moda kısa zamanda ciddi başarılara imza attı. Ankara’da başlayan bir serüvenin şu an Türkiye’nin her yerine ulaşmış olması mutluluk verici. “Bilstore” için hazırladığımız özel koleksiyondan sonra aslında
RÖPORTAJ
hedeflerimizi daha da büyük tutmamız gerektiğini gördük. Mosmoda ile olan ortaklığımızın iki firma için de çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Yakın zamanda lansmanı da yapılacak. “fashionbypride”ın ilk giyim koleksiyonu Türkiye'den sonra Los Angeles’da da satışa sunulacak. Hedefimiz sadece Amerika ile sınırlı kalmayacak, Avrupa için de görüşmelerimiz devam etmekte. Tasarım yapmaya nasıl başladınız? Daha önce de belirttiğim üzere tekstilci bir ailenin ferdiyim. Bu yüzden çocukluğumdan bu yana kumaşlar, atölyeler, aksesuarla vs. ile hep iç içeydim. Bu kadar işin içinde olunca zaten bir şekilde kumaşlar, aksesuarlar oyuncağınız gibi oluyor. Onları harmanlamak, şekil vermek hayatınızın bir parçası haline geliyor. Çocukluğumdan bu yana bu kombinasyonlar bir şekilde benim tasarımlarım haline geldi. İşi profesyonel olarak yapmaya karar verdiğimde de öncelikle aksesuar tasarlamanın bu işte deneyim kazanmamı sağlayacağını biliyordum. Bu nedenle giyim koleksiyonumu bu sezona kadar beklettim. Aslında ben, işin bu kadar içindeyken uzun yıllar dışında kalmaya çalıştım. Farklı sektörlerde bulundum. Sanırım genler bir şekilde sizi ANKARA’DA etkisi altına alıp bir süre sonra kaçınılmaz BAŞLAYAN BİR sonunuza ulaştırıyor. Sonuç olarak ortaya SERÜVENİN ŞU bir “fashionbypride” markası çıktı.
AN TÜRKİYE’NİN HER YERİNE ULAŞMIŞ OLMASI MUTLULUK VERİCİ.
İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Sadece işle sınırlı olmamak üzere yaşamımdaki önceliğim dürüstlük! Sonrasında planlı çalışmanın başarıya ulaşmakta en önemli değer olduğunu düşünüyorum.
Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Giyim koleksiyonumuz yakın zamanda satışa sunulacak. “fashionbypride” markası aksesuar üretimine de yeni tasarımlarla devam edecek. Eylül
ayında Ankara Arjantin Caddesi’nde hizmete açtığımız MosModa Butik için yeni markalarla ilgili yurt dışı görüşmelerimiz devam ediyor. 2013’ün ilk yarısında açmayı planladığımız MosModa İstanbul mağazası için çalışmalar başladı. Ve en önemlisi MosModa olarak genç ve yetenekli Türk tasarımcıların ürünlerini Los Angeles’a taşımak için bir proje hazırlığındayız. Sizce gelecek hangi sektörde? Mesela internet ya da reklam vb.? Aslında sadece gelecek olarak değerlendirmiyorum. Tekstil ve gıda sektörü sonu olmayan sektörler. Bu nedenle tekstil sektöründe adımızı sağlam bir noktaya taşımak için çalışıyoruz ve bunu internet üzerinden destekliyoruz. Mosmoda ve Fashion by Pride ürünlerine nasıl ulaşabiliriz? MosModa çatısı altında yer alan dünya markalarına uzun zamandır mosmoda.com üzerinden ulaşılabiliyordu. Şimdi butik ile Ankara’da yaşayanlar için yeni bir satış noktası yarattık. “fashionbypride” tasarımlarına tüm Bilstore mağazalarından, Türkiye’de bir çok butikten ve Lidyana.com gibi farklı online satış sitelerinden ulaşmak mümkün. Ofis dışında neler yaparsınız? Butik açılana kadar zamanımın çoğunu atölyede geçiriyordum. Şimdi butik- atölye arasında sürekli bir koşturmaca hali… Boş zamansızlıktan yakındığım bu dönemde sadece kitap okumaya ve alışveriş yapmaya fırsat bulabiliyorum. Günlük programınızı nasıl organize edersiniz? Genellikle günlük programım bir gün önceden şekillenmiş oluyor. Program dışında çıkan işler için de bir şekilde programı farklılaştırmak gerekebiliyor. Programlı çalışmanın işlerin aksamadan yolunda gitmesini sağladığına inanıyorum. 35
ÖZEL
ERCAN KAHRAMAN
Bașarı İçin Yenilikçi ve Girișimci Olmak Șart.
ÇEPAŞ BAŞARININ BİR TAKIM İŞİ OLDUĞU BİLİNCİ İLE POLİTİKALARINI VE STRATEJİLERİNİ BELİRLEMİŞTİR.
2003 yılında ÇEPAŞ’ın kurulmasıyla sektöre hızlı bir giriş yapan Ercan Kahraman ile gelişmiş üretim olanakları ve uzman kadrosuyla birlikte sektörün önde gelen firmaları arasında yer alan ÇEPAŞ hakkında görüştük. Başarılarının sırrını kendisine sorduk...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1979 Almanya doğumluyum. İlköğrenimimi Almanya’da tamamladıktan sonra İstanbul’da eğitimime devam ettim. Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra Yönetim-Organizasyon üzerine master programını tamamladım. İstanbul’da müteahhitlik ve inşaat sektöründe faaliyet göstermekte olan aile şirketimizde yöneticilik yaptım. 2003 yılında ÇEPAŞ A.Ş.’nin kuruluşundan itibaren tüm süreçlerinin başında yöneticiliğe devam ettim. Halen ÇEPAŞ A.Ş. yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevini yürütmekteyim.
gerçekleştirmektedir. Sıcak daldırma galvaniz ve çelik konstrüksiyon konularında 2003 yılından beri faaliyet gösteren ÇEPAŞ Galvaniz Demir Çelik Madencilik İnşaat Nakliyat Tic. Ve San. A.Ş. Ankara’nın Kazan ilçesinde 12 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 50 bin metrekarelik alanda dünya standartlarında üretim yapmaktadır. ÇEPAŞ, demir çelik sektöründeki Erdoğan Metal ve İttifak Metal Şirketler Grubu’nun üyesi olarak 25 yıllık tecrübesini, uzman kadro ve yenilikçi teknoloji anlayışı ile birleştirerek sektörde dünya standartlarını yakalamış ve daha da ileri taşımayı hedeflemektedir.
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? ÇEPAŞ, Ankara İstanbul yolu 25. km Sarayköy mevkiinde iki yüz kişilik istihdamla sıcak daldırma galvaniz, otokorkuluk, enerji nakil hattı direkleri ve çelik konstrüksiyon alanında tam otomasyona sahip tesisinde üretim
• Sıcak daldırma galvaniz kaplama • Çelik konstrüksiyon imalatı • Karayolları otokorkuluk imalatı ve montajı, • Enerji nakil hatları direkleri
36
Firmanızın faaliyet konuları nelerdir?
ÖZEL
• GSM direkleri • Poligon ve konik aydınlatma direkleri • Reklam pano direkleri • Her türlü sanayii tesisi çelik imalatı • Çelik Konstrüksiyon bina elemanları • Makine parçaları • Çelik iskele imalatı ve galvaniz kaplanması • Otomotiv sanayi ve gemi inşa sanayi için galvaniz kaplı malzeme imalatı • Petro kimya, gübre, demir çelik tesisleri için korozyona dayanıklı galva-
niz kaplı malzeme imalatı • Trafik işaret levha ve direkleri Başarılı olmak için neler yapmak gerek? ÇEPAŞ başarının bir takım işi olduğu bilinci ile politikalarını ve stratejilerini belirlemiştir. Teknolojiye ve insana yatırım yapmadan hedeflere ulaşmak mümkün değildir. ÇEPAŞ bu amaçla yaptığı yatırımları gelişmiş teknolojiler ile donatmaktadır. Kişisel olarak da başarılı olmak için çok çalışmak, iş dalınızla ilgili bilgide sınır tanımamak, yenilikçi ve girişimci olmak şart. Çağın şartlarına teknolojiye ve bilgiye açık olmayan kişi ve işletmeler başarıyı yakalayamazlar.
FİRMAMIZ FAALİYET GÖSTERDİĞİ ALANLARDA ŞİMDİYE KADAR HEP İLKLERİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ÇALIŞMIŞTIR.
olabilecek en kısa süre içerisinde değerlendiriliyor ve cevaplanıyor. İyi bir arşivleme sistemi içerisinde bilgiye çok kısa zamanda ulaşılabiliyoruz. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Yoğun ve tempolu çalışmalarımdan artan zamanı aileme ayırmaya gayret gösteriyorum. Eşim ve oğlumla birlikte olmak onlarla birlikte zaman geçirmek benim için çok önemli. Stresli zamanlarımda beni rahatlatan her şeyi unutturan motive eden beklenti olmadan huzuru ve mutluluğu ailemle elde ediyorum. Aile haricinde ise düzenli bir şekilde spor yapmaya amatörce özen gösteriyorum. En büyük idealiniz nedir? Her ülkesini seven insan gibi ülkemizin sürmekte olan gelişmesinin devam etmesini istiyorum. Ülkemizde ve dünya da barışın ve demokrasinin galip gelmesini temenni ediyorum. Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? TÜGİAD Genel Merkez ve TÜGİAD Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesiyim. Haricinde üyesi olduğum birçok dernek var. Fakat benim için TÜGİAD hepsinden ayrıdır. Sosyal sorumluluk projeleri, arkadaşlık ilişkileri, yapılan çalışmalarla TÜGİAD her zaman farklı olmayı başarmıştır.
Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Firmamız faaliyet gösterdiği alanlarda şimdiye kadar hep ilkleri gerçekleştirmek için çalışmıştır ve bu çalışmaları hep olumlu sonuçlanmıştır. Bu yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımın sürmesini sağlamak en önemli beklentilerimiz içerisindedir. Bunun ile birlikte ülkemizin bulunduğu bölgede ve dünyada sektörümüzün önemli bir aktörü olma hedefimize doğru gittikçe yaklaşmaktayız. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Tüm çalışmalarımızda öncelikle basiretli bir tüccar gibi hareket etmeyi ve çalışanlarımızın mutluluğunu esas alıyoruz. Bizim ile birlikte çalışan değerli müşteri ve tedarikçilerimizin memnuniyeti de faaliyetlerimizden beklediğimiz önemli sonuçlardan biridir. Çünkü biz ÇEPAŞ ve grubumuzun diğer şirketleri olarak öncelikle uzun süreli ve istikrarlı iş ilişkilerini benimsiyoruz. Tüm çözüm ortaklarımız ile uzun yıllar boyunca, birlikte daha başarılı projelere imza atmak istiyoruz. İş yaşamındaki olmazsa olmazım güven, zaman ve kaliteden ödün vermemektir. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Amacımız öncelikle faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde uzmanlığımızı daha da arttırmaktır. Böylece bu sektörlerde kalıcı ve öncü olma hedefimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Elbette gerek faaliyet gösterdiğimiz gerekse toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yeni yatırım ve girişim alanları karşımıza çıkmaktadır. Elbette bu projeleri değerlendiriyoruz. Bazı projelerimiz ve yatırım planlarımız için uygun ortam ve zamanı beklediğimizi ifade etmek isteriz. Kendi şirketinizde olmazsa olmaz dediğiniz kurallar neler? İşinizi daha da büyütmek için geliştirdiğiniz size özel yöntemler var mı? Olmazsa olmaz kuralımız; önümüze gelen her iş en kısa zamanda yapılmalı ve her sorunun mutlaka cevabı verilmeli. Yani zaman sermayesi iyi kullanılmalı. Biz faaliyetlerimiz sırasında zamanı etkin kullanmaya gayret gösteriyoruz, bunu tüm çalışan ve iş ortaklarımıza da benimsetmeye çalışıyoruz. Bu nedenle firmamızda daha ilk yıllardan bu yana bilişim teknolojilerine geniş ve gelişmiş yatırımlar yaptık. Firmamıza gelen bir talep, istek 37
RÖPORTAJ
DEMİRHAN ŞEREFHAN Bence Bașarı Her İnsanın Hayal Ettiği Noktaya Ulașabilmesidir.
GIDA SEKTÖRÜ HİÇBİR ZAMAN DİNAMİĞİNİ KAYBETMEYECEK BİR SEKTÖR.
Şerefhan Uluslararası Nakliyat ve Dış Ticaret Şirketi’nin ortağı olan Demirhan Şerefhan, nakliye işlerinin yanı sıra birçok dernek ve kulübe üye olarak sosyal yardımlaşma kurullarına gönülden destek vermektedir. Demirhan Şerefhan ile yaşam öyküsü ve başarıları hakkında çok özel bir söyleşi yaptık.
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 26 Haziran 1969 tarihinde Ankara'da doğdum. İlkokul, ortaokul ve liseyi T.E.D. Ankara Koleji'nde okudum. Üniversite eğitimimi Gazi Üniversitesi Yabancı Diller Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü'nde tamamladım. Ticaretle ortaokul yıllarında tanıştım. Okul yıllarının tatil dönemlerini de aile şirketinde çalışarak geçirdim. 2000 senesinde Ankara Genç İşadamları Derneği Başkanı oldum ve aynı sene Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı'na seçildim. Evli ve üç çocuk babasıyım.
S
uluslararası nakliyat alanına atılmaya karar vermiştir. Firmamız yaklaşık 25 senedir NATO'nun Türkiye'deki nakliye ve gümrük işlemlerini yapmaktadır. Aynı zamanda dış ticaret alanında çeşitli sektörlerden birçok yabancı firmanın Türkiye temsilcisiyiz.
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Aile şirketi olan firmamızın temeli 1972 senesinde atılmıştır. O sene babamız Yılmaz Şere an nakliye sektöründe faaliyet göstermeye başlamıştır. Uzun seneler yurt içi nakliye sektöründe faaliyet gösterdikten sonra,
Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Firmamızı daha iyi noktalara, daha ileriye taşıyabilmek için devamlı bir çalışma ve planlama içindeyiz. Faaliyet alanlarımızı genişletip, uzman-
38
Sizin için başarı ne demek? Bence başarı her insanın hayal ettiği noktaya ulaşabilmesidir. Daha da önemlisi bu noktaya ulaşma çabası içinde elinden geleni yapmasıdır. Benim için de gerek sosyal ve gerekse ticari yaşantımda hayal ettiğim noktalara planlı ve programlı bir şekilde ulaşabilmektir.
RÖPORTAJ
lık alanlarımızda değişik yatırımlar planlamaktayız. 2013 senesi içinde reorganize olup yeni bir atılım planlamaktayız. Bireysel olarak ise ülkemize hizmet edebileceğimiz her görev benim için gurur kaynağıdır. Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Hedefleri belirlemeli, doğru planlama yapmak ve çok çalışmak gerekli. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Vizyonunuz olmadan piyasada yer bulmak kolay değil. Dolayısıyla iyi bir vizyonla pazarınızda başarılı olmak daha kolaylaşmaktadır. Amaç ise yaşama ve var olma arzusu gibidir. Yaşamak için nasıl nefes almanız gerekiyorsa, iş yaşamında da başarılı olmak için bir amacınız olması gerekmektedir. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? İş yaşamında ki önceliğimiz ve vazgeçilmez ilkelerimiz dürüstlük ve kaliteli hizmettir.
İŞ YAŞAMINDA Kİ ÖNCELİĞİMİZ VE VAZGEÇİLMEZ İLKELERİMİZ DÜRÜSTLÜK VE KALİTELİ HİZMETTİR.
Sizce gelecek hangi sektörde? Mesela internet ya da reklam vb.? Gıda sektörü hiçbir zaman dinamiğini kaybetmeyecek bir sektör. Gıda ve iletişim sektörleri geleceğin etkin ve kazançlı sektörlerinin başında gelecek. Tabii ki yenilenebilir enerji konusunu da pas geçmemek lazım.
En Başarılı Yöneticisi" seçildim ve gönüllü olarak aşağıdaki görevlerde bulundum. Aynı zamanda; Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) 1998- 2000 Yönetim Kurulu Üyesi Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) 2000-2002 Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu 1997 - 1999 Asbaşkan Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu 2000-2008 Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Yönetim Kurulu Başkanlığı ( Şu an Başkan Yardımcısıyım ) TUSİAV(Türkiye Sanayici ve İşadamları Vakfı) 2000-2002 Ynt.Krl.Bşk.Yrd. Türkiye Engelliler Spor Yardım Vakfı (TESYEV) Kurucu Üye ve Mütevelli Heyet Üyesi Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Üyesi Genç Girişim ve Yönetişim Birliği Derneği Yüksek İstişare Kurul Üyesi Serbest Girişimciler Derneği Üyesi TED Ankara Koleji Mezunlar Derneği Üyesi TED Kolejliler Spor Kulübü Üyesi TUÇİDER - Türk Çin İpekyolu Derneği - Genel Sekreterliği
Kendi şirketinizde olmazsa olmaz dediğiniz kurallar neler? İşinizi daha da büyütmek için geliştirdiğiniz size özel yöntemler var mı? Bizim en büyük yatırımımız insanadır. Dürüstlük ve doğruluk ilkelerinden taviz veremeyiz. İşimizin gelişiminde müşterilerimizin taleplerini ve önerilerini değerlendirmekteyiz. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Muhakkak bildiği işleri yapsınlar. Daldan dala konmaktansa, kendilerine bir uzmanlık alanı belirlesinler ve sabırla bu yolda ilerlesinler. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Günün stresi ve yorgunluğu pek kolay atılamıyor tabii ki. Uykuya dalana kadar kafanızda yüzlerce, binlerce soru ve plan dolanıyor. Çocuklarıma ayırdığım vakit en rahatladığım vakitler oluyor, bir de uyumadan önce muhakkak kitap okurum. Bu şekilde yorgunluğumu atmaya çalışıyorum. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nerelere? Afrika ve Avusturalya kıtası hariç birçok ülkeye gitme fırsatı buldum. Eğer gittiğim yerler, önceden gördüğüm ülkelerden daha değişik ve orijinal ise keyif alıyorum. Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler… İşinde dürüst bir şekilde çalışarak başarılı olmuş herkesi takdir ederim, ayırım yapmam. İster küçük esnaf olsun isterse holding patronu olsun, alkışlarım. En büyük idealiniz nedir? Milletvekili olmayı isterim. Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Engellilerle ilgili birçok çalışmam var. Sekiz sene Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Başkanlığı yaptım. Halen Türkiye Milli Paralimpik Komitesi'nin Başkan Yardımcısıyım. Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Uluslararası Nakliyat ve Dış Ticaret Şirketi ortağı olarak birçok kez "Yılın 39
DEKORASYON
İșteki Bașarınızı
Feng Shui ile Artırın
İş yatırımlarınızın başarılı olmasında şansınızın ne kadar etkisi olduğunu düşünüyorsunuz? Çok mu? Peki şansınızı nasıl arttırabileceğinizi biz biliyoruz desek… Bu konu ilginizi çeker mi?
D
onald Trump’tan Madonnaya kadar birçok ünlü kişinin kullandığı bu yöntemle daha şanslı olmak mümkün. Doğru işyerini seçmek, doğru arsayı bulmak, doğru zamanda doğru kişilerle karşılaşmak ne güzel olurdu değil mi? Böylece çabalarınızın karşılığını kolay ve daha fazla şekilde almanız mümkün olurdu... Bir doğum tarihi ile başlayan hayat yolculuğunuzun size neler getirebileceğini kulağınıza fısıldayan, yaşadığınız mekanın üzerinizdeki etkilerini söyleyen ve doğurduğu sonuçlarla bir o kadar da etkileyici olan bu felsefe Feng Shui'dir. 40
Yazar Dilek Demirci İç Mekan Tasarımcısı & Feng Shui Uzmanı
İşyerinizde uygulanan Feng Shui, yaratıcılığınızı ve kariyerinizdeki başarıyı etkiler. İster bir işyerinde çalışıyor olun, ister kendi işinizi yapıyor olun, bir işi idare etmek için sadece çalışkan ve zeki olmanın yeterli olmadığını hepimiz biliyoruz. Bazen “şans” denen şeyin tüm çabalarımızı boşa çıkarabildiğini gözlemliyoruz. İşyerinizin konumu, çalışma masanızın yeri, etrafın dağınıklığı, mobilyaların düzeni şansınızı oluşturan enerjiyi etkiler. Bunların temelinde chi (yaşam gücünü getiren görünmez enerji) vardır. Chi’nin rahatça her köşede dolaşmasını sağlamamız kendimizi daha huzurlu ve yaşam dolu hissetmemizi sağlar.
DEKORASYON
Bir iş yerinde en önemli şey, binanın çevreden aldığı negatif etkilerdir. Bu nedenle Feng Shui uzmanları öncelikle binanın dışında olan biteni inceler. Yollar nerede, trafik akışı nasıl? Baz istasyonları veya yüksek gerilim hatları var mı?... Sonra bina içindeki oda seçimi gelir. Binanın hangi odasında çalışırsanız daha başarılı olabilirsiniz sorusunun cevabı Feng Shui’de gizlidir.
İŞYERİNİZDE UYGULANAN FENG SHUİ, YARATICILIĞINIZI VE KARİYERİNİZDEKİ BAŞARIYI ETKİLER.
Ardından çalışma masanızın konumu gelir. Oturduğunuzda hangi yöne doğru bakmanız gerektiğini ve masanızı odanın hangi bölümüne yerleştirmeniz gerektiğini yine Feng Shui hesapları sonucu öğreniriz. Tüm bu çalışmalar kişiye özel (doğum tarihine göre) yapılır.
Uygulanması gereken genel bilgiler de vardır. Mesela masanız odanın güç noktasında olmalıdır. Nedir bu güç noktası? Kapıdan içeriye girdiğinizde tüm odayı ve kapıdan gireni rahatça görebileceğiniz köşedir. Masanız kapıyı görebilecek şekilde ve sırtınız duvara dönük olarak yerleştirilmelidir. Sırtınız kapıya veya pencereye dayanmamalıdır. Bu konum işyerinizde söz sahibi olmadığınızı ve her an arkanızdan bıçaklanabileceğinizi (güvendiğiniz insanların sizi aldatması) anlatan bir konumdur. Masanızı pencerenin önüne koymaktan başka bir çareniz yoksa mutlaka oturduğunuz yerin arkasındaki perdeyi veya jaluziyi kapalı tutarak bu durumu çözebilirsiniz. Masanızın bulunduğu yerde eğimli bir tavan veya kiriş olmamalıdır. Bu durum oturan kişi üzerinde baskı yapar ve huzursuzluk yaratır. Eğer masanızı kirişlerden kurtaramıyorsanız üzülmeyin, kirişi kapatacak şekilde asma tavan yapabilirsiniz ya da kirişe bambu flütler asabilirsiniz. Dağınıklık Feng Shui'de önemlidir. Chi’nin içerideki dolaşımını olumsuz yönde etkileyen bu durum aynı zamanda sizin de kafanızın karışık olmasına ve odaklanamama sorunu yaşamanıza neden olur. Etra a kağıt ve gereksiz dergi, kitap yığınları oluşmuşsa bunları temizlemelisiniz. Odanızda kullanmadığınız ne varsa atıp, çekmecelerinizi düzenli tutmalısınız. Emin olun, kendinizi çok rahatlamış hissedeceksiniz. Dikkatinizi dağıtacak şeyleri ortadan kaldırdığınızda, daha berrak düşündüğünüzü göreceksiniz. Sevgiyle...
41
RÖPORTAJ
FERHAT ÇAKMAK
Mutluysam, Bașarılıyım Demektir.
SARP VİLLA MARKAMIZI YARATMADAN ÖNCE 10 YILLIK SEKTÖR TECRÜBEMİZ VARDI.
Yaptığı çelik konstrüksiyon villa üretimi ile kısa sürede Türkiye’de söz sahibi olan ve son zamanlarda Avrupa'daki sektörel açılımları ile adından sıkça söz ettiren Sarp Villa’nın genç ve dinamik patronu Ferhat Çakmak MAG Business için sorularımızı yanıtladı…
K
ısa sürede Türkiye'de yaptığınız çelik konstrüksiyon villa üretimi ile sektörde büyük bir başarı elde ettiniz. Sarp Villa’nın doğuşunu anlatır mısınız? Bu başarıyı neye borçlusunuz? Ben, iş hayatımın her noktasında çok yoğun bir tempoyla çalıştım. Zaman içerisinde bu durumun yarattığı stresi bir türlü atamadığımı ve keşmekeş şehir hayatının bu durumu daha da çok arttırdığını fark ettim. Bu durumdan, ailemle birlikte her gün çiçeklerle ve çimlerle kaplı bahçemizde yürüyüş yaparak, bisiklete binerek, yüzerek ve büyüttüğüm ağaçların meyvesini yiyerek kurtulacağımı fark ettim. Sanki her gün tatil ortamındaymışım gibi bahçeli, müstakil bir evde yaşamanın hazzını, şehrin içinde, şehirden uzakmış gibi bir hayatı sürmenin ayrıcalığını ve doğayla iç içe olmanın mutluluğunu herkesle paylaşmak istedim. Kendi bilgi ve birikimimi de içine katarak bu hayalimi gerçekleştirmek için çalıştım ve bana bu çalışma azmini veren ailemle yeni markamızı oğlumun ismiyle 42
pekiştirerek Sarp Villa konutlarını hayata geçirdim. Sarp Villa hayalinizi ne zaman gerçeğe dönüştürebildiniz? Sarp Villa'yı kurmadan önce 15 yıllık sektör tecrübemiz zaten vardı. 2005 yılından itibaren kendi mimarlarımız, mühendislerimiz ve teknik ekiplerimiz ile birlikte üretim tesislerimizi kurarak. Sarp Villa'nın temellerini atmış olduk. Yapmış olduğunuz villalarda estetik, güzellik ve konfor hep ön planda bunun yanı sıra villalarınızda 1 ila 4 ha a gibi kısa bir süre içerisinde uygulamalarınızı hayata geçiyorsunuz. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Aslında bu iş tecrübe, disiplin ve çok iyi ekip gerektiren bir iştir. Bu konuda mütevazı olamayacağım. Biz bunların hepsine, hatta fazlasına sahibiz. Sektörde önde gelen mimar ve mühendislerimizle hazırladığımız projelerimizi, kendi tesislerimizde ürettiğimiz ürünlerle, kendi ekiplerimiz tara-
RÖPORTAJ
fından uygulayarak kısa süre içerisinde sonuca ulaşabiliyoruz. Ayrıca biz evlerimizde estetik, güzellik, hızlılık ve konforun yanında hem ekonomik olmalarını hem de emniyetli evler üretmeyi ön planda tutuyoruz. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer neresidir? Sarp Villa olarak, müşterilerimizin yaşam tarzını farklılaştırmak istiyoruz. İnsanları mecbur kaldıkları beton ve soğuk yapılardan çıkarıp, hayatla, doğayla iç içe bir yaşam sunmak için çalışıyoruz. Biz, çelik evler ve tamamlayıcı ürünler konusunda ülkemizde sektörün lider firması olarak ipi göğüslemek ve örnek alınmak istiyoruz. Ayrıca aynı başarıyı yurt dışında yakalayacağımızdan da hiç şüphemiz yok. Bununla ilgili Ar-Ge ekibimiz sektörümüze yeni ve tercih edilir ürünler sunmak için çok yoğun bir şekilde çalışıyor. Bunun meyvelerini de almaya başladık zaten. Ankara Nallıhan'da gerçekleştirdiğimiz süper enerji verimli (A tipi bina) villamız tamamlandı. Ayrıca Sarp Villa olarak Türkiye'nin ilk çok katlı hafif çelik konut projesini gerçekleştirdik. Aslında bu saydıklarım bir başlangıç. İlerleyen zamanlarda adından çok söz ettirecek, gündem yaratacak birçok başarılı projeyle karşınızda olacağız. Sizin için başarı ne demek? Kendinizi başarılı buluyor musunuz? Başarı kişiden kişiye değişen göreceli bir kavramdır aslında... Bazıları için yeni bir keşif yapmak başarıdır, bazıları için çok parasının olması başarıdır... Benim için ise başarı mutlu olmaktır. Çünkü ben işimi severek yapıyorum. Şimdiye kadar Türkiye’nin en nezih insanlarına yapmış olduğumuz binlerce yapıda yaşayan insanların huzurunu ve mutluluğunu gördüğümde en az onlar kadar mutlu oluyorum. Bu mutluluk beni daha da çok tetikliyor. Daha çok huzurlu oluyorum ve Sarp Villa'yı kurarak ne kadar doğru bir iş yaptığımı tekrar anlıyorum. Ben bu işi yaptığım sürece hep mutlu olacağım... Mutluysam, başarılıyım demektir!
Bir diğer projemiz ise küçük bir korulukta kendi adımıza oluşturduğumuz bir alanda her villa sahibi ve aile bireyleri adına bir fidan dikiyoruz. İnanıyorum ki kısa bir süre içerisinde çok ciddi ve büyük bir ormana sahip olacağız. Doğayla, hayvanlarla iç içe yaşamak herkesin hakkı diye düşünüyoruz. Hayranlık duyduğunuz veya örnek aldığınız isimler var mı? Küçüklüğümden beri görkemli mimari yapılara büyük bir hayranlığım olmuştur. O muhteşem eserlere baktığımda bu kadar güzel şaheserleri akıl edenleri, emeği geçenleri hep saygıyla anmışımdır. Elbette ki bu bağlamda ülkemize sayısız eser kazandırmış, eserleri bugün bile hala dimdik ayakta duran, yaptığı güzel yapılarla yüz yıllardır adından söz ettiren Mimar Sinan'a hayran olmamak mümkün değil. Başarıya ulaşmak için okuyucularımıza neler söylemek istersiniz? Çıkmış olduğunuz yol ne kadar uzun olursa olsun, ne kadar zorlukla karşılaşırsanız karşılaşın yolun sonuna ulaşacağınızdan eminseniz ve pes etmezseniz o yolun sonundaki hedeflerinize birer birer ulaşırsınız mutlaka. Biz hedeflerimize ulaşmak için bu yola çıktık.
Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Sarp Villa olarak ailelerin çocukları ile mutlu bir hayat yaşamaları için sadece güvenli bir ev değil, hayvan sevgisi ile yeni bir nesil oluşturmak adına müşterilerimizin isteği doğrultusunda aileleri barınaklardaki kimsesiz hayvanlarla buluşturup, oluşturduğumuz bu yuvada sevgiyle büyümelerini sağlamaya çalışıyoruz.
SARP VİLLA OLARAK, MÜŞTERİLERİMİZİN YAŞAM TARZINI FARKLILAŞTIRMAK İSTİYORUZ.
43
RÖPORTAJ
HAKAN BAŞ Lidyana Yolculuğu Son yılların e-Ticaret alanında en hızlı çıkış yapan ismi, Lidyana.com Kurucu Ortağı ve CEO’su Hakan Baş ile kişisel kariyeri ve iş hayatına dair samimi bir röportaj gerçekleştirdik.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1983 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokul ikinci sınıfın sonuna kadar Gölcük, Kocaeli’de yaşayıp, 1991 yılında İstanbul’a taşındık. İstanbul’da Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun olup, lisans eğitimimi almak üzere New York’taki Cornell University’ye gittim. Lise ve üniversite yıllarında aynı zamanda profesyonel olarak yüzme sporu yaptım; Fenerbahçe ve milli takım adına birçok müsabakaya katıldım. Cornell’de ekonomi eğitimimi tamamladıktan sonra New York’ta Bank of America’da ve sonra İstanbul’da Raymond James Financial’da yatırım bankacılığı yaptım. Burada birçok sektörden farklı şirketlerin işleyişlerini analiz etme şansım oldu. TGRT’nin News Corp., Canan Kozmetik’in L’Oreal satışlarında aktif görevler alıp, çok şey öğrendim. Üç senelik yatırım bankacılığı tecrübemden sonra MBA için Yale University’ye gittim. Burada genelde girişimcilik ve risk sermayesi üzerine dersler aldım ve araştırmalar yaptım. 2010 senesinde Türkiye’ye döndüğümde birçok kurumdan teklif alsam da kendi işimi kurmak istiyordum. Doğru zamanı ve fırsatı kollarken Garanti Bankası’ndan strateji bölümünde VP pozisyonu için teklif aldım ve kabul ettim. Fakat yaklaşık 1 ay sonra artık girişimciliğe ilk adımımı atmanın zamanı gelmişti. Ekim 2010’da istifamı verip Sidar Şahin’le beraber Peak Games’i kurduk. Moda’da bir apartmanın bodrum katında kurduğumuz Peak Games, bugün dünyanın en büyük üçüncü sosyal oyun şirketi. Daha sonra Mart 2011’de eski bir arkadaşım olan Alper Özdemir’le Krombera adlı sosyal medya ajansını kurduk; o da bir senede uluslararası platformda faaliyet gösteren önemli bir ajans haline geldi. Daha sonra da geçtiğimiz sene sonunda Lidyana.com’u kurduk. Lidyana fikri nasıl canlandı ve kuruluş süreci nasıl oldu? Kurucu ortağım Onur Kınay’la uzun zamandır beraber bir proje yapmak istiyorduk. Hızla büyüyen e-ticaret sektöründe birçok fırsat olduğunun farkındaydık. Yaptığımız analizler neticesinde en büyük potansiyelin takı ve aksesuar alanında olduğunu gördük ve bir iş planı hazırladık. Etkin arkadaş, iş çevremiz ve başarılı geçmiş projelerimiz sayesinde kısa zamanda çok güçlü bir yatırımcı kadrosu kurduk: Markafoni kurucuları 44
Sina Afra, Tolga Tatari, Ahmet Sarı; Yemeksepeti kurucusu Nevzat Aydın; Arda Turan, Saffet Ulusoy, İsmet Öztanık, ve Raiffeisen Investment Türkiye ekibinden Gökçe Kabatepe, Aydın Özol ve Oytun Özer’den oluşan kadromuzla yola çıktık. Çok kısa sürede çok hızlı büyüyen Lidyana gelecekte nasıl bir tablo çizecek? 1 Şubat 2012’de kurulan Lidyana.com çok kısa bir sürede Türkiye online takı ve aksesuar pazarını domine etti, yakın zamanda da yurtdışına açılmayı planlıyoruz. Şu anki çalışmalarımızda Lidyana.com’un altyapısını güçlendiriyoruz. Her geçen gün yenisi eklenen markaları çoğaltmak, taze ve doğru görsellerle güçlendirmek, zarafet elçileriyle daha çok insana hitap etmek ileride gerçekleştireceğimiz çalışmalar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra yatırımlarımızın büyük bir kısmı reklama ayrılmış durumda. Önümüzdeki dönemde Lidyana.com adını, yenileri eklenen zarafet elçilerimiz ve reklam çalışmalarımızla daha çok duyacağız… E-Ticaret sitelerinin bu kadar revaçta olduğu bir dönemde Lidyana’ya yönelik yoğun ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Amacımız takı almak isteyen kullanıcının tek alışveriş noktasının Lidyana. com olması. Bu yönde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Reklam ve tanıtım anlamında yoğun bir çalışmanın yanı sıra, operasyonel tara a da tüm yerli ve yabancı tasarımları mümkün mertebe sitemizde toplamaya çalışıyoruz. Müşteri hizmetleri ve hızlı kargoya da verdiğimiz önemle tüketicilerin ilgisini çekmeyi başarmış durumdayız.
RÖPORTAJ
Rekabet size ne ifade ediyor? Rekabetin kesinlikle başarıyı getirdiğine inanıyorum. Yurt dışında hakkında seminerlere gittiğim, kitaplarını okuduğum “Co-Opetition” kavramına çok inanıyorum. Pazarı ve ekosistemi büyütmek için rakiplerin kollektif çalışıp dayanışma içinde olmaları gerek (Örneğin Coca Cola ve Pepsi kolanın zararlı olmadığını anlatmak için ortak kampanyalar yapıyorlar); daha sonrasında büyüyen pastadan en büyük dilimi almak için de keyifli bir rekabet içinde olmaları gerekir. Bir pazarda tek oyuncu olmak, kendini geliştirmeyi gerçekten çok daha zorlaştırıyor. Aynı bir takımda bir stili iyi yüzen tek sporcu olmak gibi: Antrenmanda rekabet olmayınca derecelerin gelişmesi çok daha zor oluyor. Lidyana’nın kurucu ortaklarının ve yatırımcılarının farklı sektörlerden geldiğini görüyoruz; bu birleşimi nasıl yorumluyorsunuz? Kendi alanlarında uzman olan 11 iş insanı olarak, aslında arkadaşlıktan gelen bir ilişkimiz olsa da, hepimiz bu projenin başarısı için toplandık. Kurduğumuz takım ve İYİ EKİPLER hazırladığımız iş planı yatırımcılarımız tarafından uygun bulundu BAŞARILI İŞ ve hedeflerimize ulaşmak için PLANLARIYLA yola çıktık. Farklı sektörlerden YOLA ÇIKARLARSA güçlü isimlerin bizimle beraber olması bize her anlamda güç ve MUTLAKA ivme kazandırdı.
BAŞARILI OLACAKLARDIR.
İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Dahil olduğum yaş grubundaki kişiler, lisansları hangi branş olursa olsun, üniversite eğitimleri sonrasında genelde finans/bankacılık sektörüne yönelmişlerdi. Geri dönenlerin de yine finans sektörüne devam ettiklerini veya internet/start-up hayatına geçiş yapmaya çalıştıklarını görüyorum. Benim gençlere tavsiyem; trende göre hareket etmek değil gerçekten başarılı olacaklarını düşündükleri sektörlerde yer almaları. Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dedikleriniz? Genelde uyumlu ve uzlaşmacı bir insanımdır. Bulunduğum ortama ve kişilere adapte olmaya çalışırım. Fakat tabi belli prensiplerimden ve duruşumdan da ödün veremem. İş ortamında etiğe ve takım oyununa uymayan hareketlere taviz göstermem. Genel olarak da haksızlığa tahammül edemiyorum. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Genelde eve çok geç geliyorum fakat yatmadan bir 10 dakika bile olsa PlayStation’da bir Fifa oynarım. Bunun dışında da spora, özellikle halı saha maçlarına vakit ayırmaya çalışıyorum. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nerelere? Yoğun iş temposu sebebiyle seyahat edemesem de 3-4 günlük kısa tatiller ve İstanbul’dan uzaklaşmak için yurt içinde Bodrum, yurt dışında ise Güney İtalya ve ABD’yi tercih ediyorum..
Uluslararası pazara yönelik çalışmalarınız var mı? Sadece Türkiye’de değil aynı zamanda Ortadoğu ve Avrupa’da da takı ve aksesuar için referans olmak istiyoruz. İnsanlar takı almadan önce bizi ziyaret etsin, Türk tasarımcılarının tasarımlarına göz atsın ve bu sektörde en çok tercih edilen isim olalım istiyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için operasyonlarımızı yavaş yavaş yurt dışına da genişletiyoruz. Bunun ilk adımı olarak da Türklerin yaşadığı Avrupa ülkeleri ve Rusya’yı hedefliyoruz.
Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Futbol hem oynamaktan hem izlemekten en çok keyif aldığım aktivite. Koyu tara arı olduğum Fenerbahçe’nin her maçına giderim. Kendim de ha ada iki kere halı sahada hünerlerimi sergiliyorum.
Lidyana’nın yapmayı düşündüğü yeni işler var mı? Yakın zamanda kendi markalarımızla da ürünler çıkarmayı planlıyoruz. Aynı zamanda sürekli ürün ve kategori yelpazemizi genişletmekteyiz. Bazı yan ürün kategorilerine de sitemizde yer verebiliriz, fakat odağımız her zaman ana işimizde olacak.
İş hayatından da Acıbadem Hastaneleri CEO’su Mehmet Ali Aydınlar, Markafoni CEO’su Sina Afra ve Yemeksepeti CEO’su Nevzat Aydın örnek aldığım diğer isimler. Sporculardan Alex de Souza’nın özel hayattaki duruşunu ve kariyerine etkisini hayranlıkla takip ediyorum.
Lidyana’nın atılmayı düşündüğü yeni sektörler var mı? Öncelikle takı ve aksesuar alanında global bir oyuncu konumuna gelmek istiyoruz. Daha sonra stratejimiz doğrultusunda uygun fırsatlar görürsek bunları değerlendirmeyi düşünürüz tabi ki. Sizce gelecek hangi sektörde? Mesela internet ya da reklam vb.? Internet ve özellikle e-ticaret sürekli gelişme halinde. Özellikle sıfırdan yeni girişimlerde bulunacak kişiler bu yüzden genelde interneti tercih ediyorlar. E-ticaretin önümüzdeki yıllarda da hızla büyümeye devam edeceğini düşünüyorum. İyi ekipler başarılı iş planlarıyla yola çıkarlarsa mutlaka başarılı olacaklardır. Sosyal medya konusunu ve önemini yeterince biliyor musunuz? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Lidyana.com, daha site açılmamış olmasına rağmen Facebook üzerinde Ocak ayı sonunda 25 bin kişi tarafından beğenildi. Bugün itibariyle de 63 bin kişiyi geçmiş durumda. Sosyal medyada Lidyana Blog, Twitter, Facebook, Google+ ve Pinterest üzerinden kullanıcılarla paylaşım gerçekleştiriyoruz. Özellikle Lidyana Blog’da zaman zaman ünlü isimler ve tasarımcılarla röportajlar düzenleyerek içerik oluşturuyoruz. Aynı zamanda ortağı olduğum dijital pazarlama ajansı Krombera da bize sosyal medya alanında destek vermekte.
Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler… Hayatta başarılı olmak benim için para kazanmak değil; belli prensiplere, duruşa, mantaliteye ulaşıp ona göre hareket ediyor olabilmek. Bu bağlamda babam Emin Baş hayranlık duyduğum ve en çok takdir ettiğim isim.
En büyük idealiniz nedir? En büyük idealim iyi bir aile kurup, ülkemize katkı sağlayacak çocuklar yetiştirmek. İçinde bulunduğum yoğun tempoyu orta yaşlarda kısıp, aileme daha çok vakit ayırmak ve insanlar için katma değerli işler yapabilmek istiyorum. Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Kişisel bazda bir çok vakıfa ve kuruma yardımda bulunmaya çalışıyorum. Ayrıca ortağım olduğum şirketlerde de dönem dönem farklı sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya çalışıyoruz. Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Fenerbahçe Spor Kulübü’nde lisansımın çıktığı 13 yaşımdan beri kongre üyesi sayılıyorum. Ayrıca girişimcileri destekleyen Endeavor’da danışma kurulu üyesi olarak faal rol alıyorum. İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? Aslında son iki senedir pek dengeleyebildiğim söylenemez. Şu an hayatımda iş diğer her şeyden daha öncelikli bir pozisyonda. Dengeyi kurmak için ailemle ve arkadaşlarımla daha çok vakit geçirmeye çalışıyorum. İş çıkışı ve Pazar günleri mümkün olduğunca farklı insanlarla yemek ve seyahat programları yapmayı tercih ediyorum. 45
RÖPORTAJ
HÜSEYİN SEZER Et Bizim İșimiz! İstanbul’dan sonra Ankara’da da muhteşem lezzetleri ve butik tarzıyla birçok kişinin beğenisini toplayan Günaydın Kasap ve Restoranları’nın İşletme Müdürü Hüseyin Sezer ile görüştük. Türkiye'nin seçkin restoranlarından biri olan Günaydın'ın birbirinden enfes ürünlerini ve bu ürünlerin kalitesini konuştuğumuz röportajda başarılarının sırrını bizimle paylaşan Hüseyin Sezer ile geçmişten günümüze hoş bir röportaj gerçekleştirdik. Leziz yemekler, şık bir ortam ve kaliteli servis... Hepsini tek bir yerde bulabileceğiniz lezzet dolu röportajımız sizlerle...
B
ize kendinizden bahseder misiniz? Kaç yıldır bu sektörün içindesiniz? 25 yıldır bu sektörün içindeyim. 18 yıldır ise Günaydın Kasap ve Restoranları’nda hizmet vermekteyim. Bu hizmetin 15 yılını İstanbul şubelerimizde geçirdim. Üç yıldır da Ankara şubelerimizde hizmet vermeye devam etmekteyim. Günaydın Butik Et Lokantası birçok seçkin şehirde et sevenlerin gözdesi... Peki Günaydın Restoranlar zinciri nasıl kuruldu? Günaydın Et Restoran'ı İstanbul Bostancı'da küçük bir kasap dükkanı olarak çalışmaya başlamış ve bugünlerde “Et bizim işimiz” diyerek kalite ve lezzet konusundan asla ödün vermeden çalışarak günümüze kadar gelmiştir. Günaydın Et bugün her biri öz sermaye ile kurulmuş olan 32 şube ve bir merkez lojistik olmakla birlikte restoran sektöründe Türkiye'nin devleri arasındadır. Nimet Yalçın, İsmet Yalçın, Cüneyt Asan Günaydın Et Kasap Restoranları’nın kurucularıdır. Böylesine lezzetli ürünleri müşteriye olan özel ilgi ile sunan markanızın adı neden Günaydın? Bu soru oldukça sık soruluyor aslında. Günaydın ismi ortakların “Horoz ötsün, güneş doğsun, adı Günaydın olsun!” önerisi ile gündeme gelip 1984 46
GÜNAYDIN ET BUGÜN HER BİRİ ÖZ SERMAYE İLE KURULMUŞ OLAN 32 ŞUBE VE BİR MERKEZ LOJİSTİK OLMAKLA BİRLİKTE RESTORAN SEKTÖRÜNDE TÜRKİYE'NİN DEVLERİ ARASINDADIR.
yılı itibari ile bilinirliğini yüksek bir marka ismi olarak günümüze kadar getirmiştir. Leziz etlerin sırrı pişirilmesinden mi yoksa etlerin kalitesinden mi kaynaklanıyor? Alanında uzman veteriner personeli ve yüksek teknolojiye sahip ekipmanları ile üretimden tüketime kadar her aşamada gerçekleştirilen hijyenik denetimler ürünlerimizin sağlıklı ve lezzetli olmasını garanti altına almaktadır. Balıkesir Gönen'de kurulmuş olan çi liğimizden getirmekte olduğumuz etlerimiz tazeliğini ve kalitesini korumaktadır. Kısa bir sürede oldukça yoğun ilgi gören başarılı bir restoran zinciri olmayı nasıl başardınız? Başarınızın sırrı nedir? Müşterilerine misafir gözü ile bakan ve kendilerini evde gibi rahat ve güvende hissettirmelerini ilke edinen Günaydın Et ve Restoran Grubu bu anlayışı tüm müşterilerine hissettirmeyi başarmıştır. Başarılı bir restoran zinciri olmayı müşterilerimize borçluyuz. Enfes tatlarınızla ünlü bir butik et lokantasısınız... Fakat Günaydın Steak House, Günaydın Burger gibi ürün seçeneklerinizi çoğaltma fikri nasıl oluştu? Seçeneklerimizi çoğaltma fikri daha çok şahsa hitap etmek olup; “Et bizim
RÖPORTAJ
işimiz!” sloganını her yaş kesimine benimsetmekle öne gelmiştir. Çocuklarımızın genelde fast food’ları tercih etmeleri, yedikleri etlerin ne kadar kaliteli olmasının tartışılacağı düşünülerek Burger Steak House, kebap döner, kö e döner gibi şubelerimizi çoğaltıp her kesime her yaşa güvenle et yedirmektedir. Çünkü et bizim işimiz.
BALIKESİR GÖNEN'DE KURULMUŞ OLAN ÇİFTLİĞİMİZDEN GETİRMEKTE OLDUĞUMUZ ETLERİMİZ TAZELİĞİNİ VE KALİTESİNİ KORUMAKTADIR.
İstanbul menşeili bir markasınız ve Ankara'da da büyük bir ilgi görüyorsunuz.. Bunu nasıl başardınız? Sevenler, sonunda bir yerlerde buluşmazlar, onlar en başından beri birbirlerinin içindedirler. Bizler de başarımızı müşterilerimiz başta olmak üzere işimizi gönülden severek yapmaya borçluyuz. Ankara müşterisi ilgiyi, alakayı fazlaca bekleyen bir potansiyele sahip. Günaydın Restoranları olarak müşterilerimize bekledikleri ilgiyi, alakayı ve samimiyeti içtenlikle vererek Ankara'da büyük bir ilgi görmeyi başardık.
Çoğunlukla iş adamlarının ve seçkin isimlerin uğrak yeri olan Günaydın Restoranları'nın yeni projeleri var mı? Günaydın et ve çiğ et üretimi satışı gerçekleştirmenin yanı sıra ayrıca restoran sektöründe hizmet vermektedir. İki yıl içinde “Günaydın” markasıyla
süt ve süt ürünleri üretimine geçmeyi hedefleyip yeterli hayvan sayısına ulaşıldığında dünyanın en güzel ve kaliteli butik sucuğu ve fümesini yapmayı planlıyoruz. Ankara Çayyolu'nda yeni şubemizle hizmet vermeye başlayacağız Ortadoğu Avrupa ve Amerika'dan gelen teklifleri değerlendiriyoruz. Bildiğimiz kadarıyla etlerinizi kendiniz üretiyorsunuz... Bunun hakkında neler söylemek istersiniz? Et ile birlikte kullanılan malzemelerin her biri özenle seçilmiş olan üreticiler tarafından Balıkesir Gönen'den getirilmektedir. Gönen'deki 250 dönümlük arazi üzerine kurulu modern besi çi liği kendi alanında Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek 5000 büyük baş 15.000 küçük baş besili üretimini öz kaynaklarıyla sağlamaktadır. Farklı bir et dinlendirme yöntemi olan Himalaya tuzları hakkında bize bilgi verir misiniz? Himalaya tuzu 200 milyar yılda oluşuyor ve içerisinde 84 tane mineral olduğu kanıtlanmıştır. Damarlarda sertleşme yapmaz, kalp ve damar hastaları rahatlıkla kullanabilirler ayrıca Himalaya tuzu hazımsızlığı giderir ve dolaşımı hızlandırır. Biz de etlerimizi bu yüzden Himalaya tuzu ile dinlendiriyoruz. Böylesine geniş bir sektörde yer almanın zorluğunu yaşadınız mı? Elbette yaşadım... Müşterilerin memnuniyetini sağlamak zor, insanların ruhuna hitap etmek gerekiyor. Biz de Günaydın Restoran olarak zor olanı başarmanın peşindeyiz ve bütün Günaydın ekibi olarak bunu yaptığımıza inanıyoruz. Bugüne kadar kaliteden ödün vermedik bundan sonra da vermeyeceğiz...
47
RÖPORTAJ
İHSAN BOSUM
Vizyon İnsanda Doğuștan Vardır.
HER YENİ NESİL BİR ÖNCEKİNDEN ÇOK DAHA İYİ YETİŞİYOR.
Ankara'da birçok başarılı projeye imza atan Sinpaş GYO Ankara Bölge Koordinatörü İhsan Bosum kariyer öyküsünü ve yeni projelerini MAG Business okuyucuları için anlattı.
S
izi daha yakından tanıyabilir miyiz? İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum. Aynı fakültede Deniz İşletmeciliği ve Lojistik konularında yüksek lisansım var. Profesyonel yaşantım 1992 yılında, toplamda 14 yıl görev yaptığım Koç Grubu’nda başladı. Dayanıklı Tüketim Grubu’nda, Arçelik’ten Beko Elektronik’e kadar bir çok şirkette, farklı pozisyonlarda görev aldım. Mart 2012 itibariyle de gençlik yıllarımdan beri büyük ilgi duyduğum inşaat sektörüne Sinpaş GYO ile adım atmış oldum. Halen Sinpaş GYO’da Ankara Bölge Koordinatörü olarak görev yapmaktayım. Bunun yanı sıra yurt dışından yabancılara satış ve tüm ticari alanların satış ve kiralanmasından da operasyonel anlamda sorumluyum. Sizin için başarı ne demek? Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Her yeni nesil bir öncekinden çok daha iyi yetişiyor. Bizler 1970’lerin Türkiye’sinde kapalı sayılabilecek bir ekonomik ortamda büyüdük. Bugün Türkiye global ekonominin en önemli oyuncularından birisi haline geldi. Artık başarılı olmak için işini iyi yapmak ve sebatkar olmak yetmiyor. Sürekli kendinizi geliştireceksiniz, dünyadaki tüm gelişmelerden, değişimlerden detaylı şekilde haberdar olacaksınız ve bence en önemlisi, işinizi nasıl 48
daha iyi yapacağınızı düşüneceksiniz, bulacaksınız ve uygulayacaksınız. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Klişe bir söylem olduğunu düşünseniz de ben şuna inanırım: firmanız başarılı ve karlı ise, siz de bunun karşılığını mutlaka alırsınız. Bu bir takım oyunu. Yıldızlar olabilir, ancak sonuçta birbiriyle anlaşan, tek yumruk halinde hedefe koşan bir takım varsa başarı gelir. Yıldızlara mal edilen diğer başarılar rastlantısaldır. Tüm oyuncular da katkıları oranında bundan faydalanırlar. Fayda kişiden kişiye göre değişir. Kimisi için paradır, kimisi için unvan, kimisi için gönül almak… Ben Sinpaş GYO’yu elbette her daim sektörün en tepesindeki lider ve karlı oyuncu olarak görmek isterim. Bundan da önemlisi ben Türkiye ekonomisinin onlarca Sinpaş GYO üretebilecek güçte olduğuna inanıyorum. O zaman da Sinpaş GYO da yine sektör lideri olabilmek için fark yaratmaya, itibar sermayesini ve insan kaynağını güçlendirmeye devam edecektir. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Özel hayatımda biraz önce bahsettiğim ilkeler profesyonel yaşantım için de geçerli elbette. İnandığım bazı yaklaşımlar vardır. Örneğin birleşik
RÖPORTAJ
kaplar prensibi. İşler iyi ya da kötü gidiyorsa bu gidişattan bir birey veya departmanı sorumlu tutmamalısınız. Şirket bir bütündür. Ortada bir başarı varsa herkesindir. Başarısızlıkta… Pareto dağılımının doğruluğunu bugüne kadar binlerce kez gördüm. Bu nedenle çağımızın hastalığı olan iş yükü ve iletişim yükü altında ezilmemeye çalışırım. Peşinde koştuğumuz, tamamlamaya çalıştığımız işlerin %80’inin iş sonuçlarına katkısı %20’dir. Dolayısı ile iş sonuçlarına %80 katkısı olan %20’lik konuyu bulmaya, bunlara odaklanmaya çalışırım. Yüzyılın nimetlerinden birisi olan Apple ürünlerinden uzak durmaya, dostlarla veya iş arkadaşlarımla yemeğe çıktığımızda cebimden i-pad’imi, i-phone’umu çıkartıp onlarla uğraşmak yerine, sözlü ve yüz yüze iletişim kurmayı tercih ederim. Sizce gelecek hangi sektörde? Elbette teknoloji ve yenilik içeren her sektör gelecekte de ilgi çeken sektörler olacak. Günümüzde üretimden çok, hizmet içeren sektörler revaçta. Ben tarihin tekerrürden ibaret olduğuna inanırım. Tarım ve hayvancılık son derece FİRMANIZ önemli ve bence Türkiye’nin en güçlü olması gerekirken en zayıf sektörlerinden BAŞARILI VE birisi. İnşaat giderek güçlenecek. Türk KÂRLI İSE, SİZ şirketlerinin dünya pazarlarından aldıkları pay önümüzdeki 10 yıllık süreçte daha da DE BUNUN artacak. Sağlık ve eğitim konularında da KARŞILIĞINI Türkiye’nin yakın gelecekte çok önemli adımlar atacağına inanıyorum.
MUTLAKA ALIRSINIZ.
İş yaşamında vizyon ve amaç belirlemek neden önemli? Vizyonun insanlarda doğuştan olduğuna inanırım. Yoksa yoktur. Geliştirebilirsiniz, ama doğuştan varsa sizi farklı kılar. Misyonunuz, amacınız, nereye koşacağınız belliyse kısıtlı kaynaklarınızı en verimli şekilde kullanabilir, daha az enerji ile daha verimli işler çıkartabilirsiniz.
satışlarına da önümüzdeki 2 ay içinde başlanacak ve satış başladıktan 26 ay sonra konutlar sahiplerine teslim edilecek. İncek Life projemizde ise inşaat başlamış durumda ve tüm projenin teslimi Ağustos 2014 yılında yapılacak. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Dediğim gibi, bana göre her yeni nesil bir öncekinden daha iyi eğitim alıyor. Yaşımız ilerledikçe bunun tersini düşünenler de olabiliyor. Bakmayın gazetelerde, TV’lerdeki yarışmalarda karşımıza çıkan istisnai kötü örneklere. Yeni nesil tabiri yerindeyse cin gibi. Global ölçekte tüm değişimlere, gelişmelere hakimler. Çok genç yaşlarda iş dünyasının içerisine girip, dinamiklerini yaşamaya başlıyorlar. Çok daha erken olgunlaşıyorlar, tecrübe kazanıyorlar. Öyle anlar oluyor ki, tecrübe en önemlisiymiş diyebiliyorsunuz. Ancak genç nüfusta arkadan öyle hızlı koşarak geliyor ki, sadece tecrübe tek başına yetersiz kalabiliyor. Benim tek bir tavsiyem var. Artık iyi okullarda okunmalı, 3-5 lisan öğrenilmeli gibi konular, tavsiyeler sıradan oldu. Bana göre hem özel hayatta hem de iş hayatında sizi başarıya ve mutluluğa taşıyabilecek iki konu var. Fikir geliştirip bu konuda talepkar olacaksınız. Bizler “istemek ayıp” anlayışı ile yetiştirildik. Kendinize, fikrinize güveneceksiniz ve isteyeceksiniz. Destek isteyeceksiniz, sermaye isteyeceksiniz, neye ihtiyacınız varsa isteyeceksiniz. Çünkü alıcı değil, verici bir kişiliğiniz varsa ve belli bir yaştan sonra bir şeyler isterseniz çevreniz size anlamsız bir surat ifadesiyle bakar. İkincisi de çevre ve iletişim. Çalışkanlık, başarmak, fikir üretmek, hepsi çok önemli. Ama en önemlisi çevre. Mutlaka çevreniz olacak ve ilişkilerinizi sıcak tutacaksınız.
Sinpaş GYO'nun toplamda dokuz projesi olduğunu biliyoruz... İncek Life projenizden bahseder misiniz? Bu projede neden Ankara'yı tercih ettiniz? İncek Life, İstanbullular’ın görmeye alışık olduğu fakat Ankara için önemli yenilikler olarak nitelendirebileceğimiz özellikleri barındıran bir “yaşam alanı” projesi. Örneğin Ankara’da bu denli yoğun su ve yeşil alan kullanımının olduğu bir proje henüz yok. 150 dönüm alan içerisinde, 86 dönüm yeşile ve maviye ayrılmış durumda. Doğal hayatı destekleyen ve Ankaralılar’ın alışkın olduğu “mahalleli olmak”, “komşu olmak” anlayışını tekrar canlandıracağına inandığımız, spor alanları, yüzülebilir büyük bir biyolojik göl ve kendi plajı olan, içinde golf sahasından buz pateni pistine birçok spor alanı bulunan, tropik kış bahçelerini barındıran ve yatay olarak inşa edilen bir proje. Burada Ankara’nın ihtiyaçlarını yakından inceleyerek gerçekten mutlulukla ve huzurla yaşayacakları bir alan yaratmayı hedefledik. Uzun ve detaylı çalışmaların ardından bu projeyi hayata geçirdik. Çankaya ve GOP'ta da yeni projeleriniz olduğunu biliyoruz... Bize bunlardan bahseder misiniz? Çankaya’da Tapu Kadastro binasının hemen önünde, Dikmen Vadisi’ne bakan ve Ankara için ikonik bir yapı olacağına inandığımız “The First Residence” projesine başlıyoruz. Bu projede 45 katlı iki kule ve altında Kent Villaları ile lüks bir AVM yer alacak. 1+1’lerden 6+1’lere hatta penthouse dairelere kadar çok çeşitli konut tiplerini ve örneklerini Avrupa ve Amerika’da görmeye alışık olduğumuz residence hizmetlerini “The First” projemiz ile Ankaralılar’a sunacağız. GOP projemiz ise Uğur Mumcu Caddesi’ne çok yakın bir konumda yer alacak. 1+1’lerden 5+1’lere uzanan Toplamda 550 civarı konutun yer alacağı bu proje ise şehir merkezinden ve alışılmış yerleşik Gazi Osman Paşa semtinden uzaklaşmadan, Sinpaş’ın konsepti ile geliştirdiği bir lüks konut projesinde oturmak isteyen kişileri hedefleyecek. Her iki projemiz 49
RÖPORTAJ
İSMET ÖMER ÖZTANIK Bașarı; Masa Adamı Olmamaktan Geçer. Lucis Global Başkan Yardımcısı İsmet Ömer Öztanık; otel ve konaklama sektöründeki yeni projelerinden bugünkü başarılarına kadar olan serüvenini MAG Business için anlattı... Elde ettiği başarılara her gün bir yenisini daha ekleyen İsmet Ömer Öztanık ile keyifli söyleşimiz sizlerle...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1985 İstanbul doğumluyum ve evliyim. İlkokul, ortaokul ve lise olmak üzere eğitim hayatımın büyük bir kısmı Şişli Terakki Eğitim Kurumları’nda geçti. 2006 yılında Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun olduktan sonra exchange (değişim) programı ile bir dönem Los Angeles’ta UCLA’da eğitim gördüm. 2007’de Londra’da Cass Business School’da Management üzerine yüksek lisans yaptım. 1970’ten beri demirçelik sektöründe faaliyet gösteren firmamız Özmetal’de ürün gamının genişlemesinden sorumluyum, otelcilik tarafında da hem yeni projelerin geliştirilmesinden hem de halihazırdaki tesislerimizin operasyonel optimizasyonundan sorumluyum. İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Özmetal Ltd. Şti. 1970 yılından beri faaliyet gösteriyor. Turizm ve otelcilik sektöründe ise yeni plan ve projelerin peşini bırakmadan 22 yıldır aktif olarak çalışıyoruz. Ticari doğrultuda aldığımız bir karar çerçevesinde babam Lütfi Öztanık ve kardeşim Cenk Öztanık ile birlikte kurmuş olduğumuz Lucis Global ile faaliyetlerimize devam ediyoruz. Bodrum'daki MejorCosta otelimiz, Zincirlikuyu’daki Avantgarde otelimiz ve Taksimdeki Golden Age II otelimizle operasyonumuz devam ediyor. Sizin için başarı ne demek? İş hayatında “başarı” evdeki huzurdan ve disiplinden başlar. Tecrübeden istifade edip güncele ve teknolojiye adaptasyonla pekişir, ivme kazanır. Başarılı performans, vaat ettiklerinizi hatasız bir biçimde müşteriye sunabilmek ve rakipleriniz arasında yaratabildiğiniz farkla sıyrılarak elde edilir. Aynı zamanda devamlı sahada, mutfakta olmaktan ve masa adamı olmamaktan geçer. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Yeni yatırımlarımızla ilgili olarak 3-4 farklı büyük Amerika ve Ortadoğu otel zincirlerinden yatırım ve ortaklık teklifleri aldık ama şimdilik hiçbirini değerlendirmedik. Çünkü bizim geleceğe yönelik uzun vadedeki hedefimiz ve firmamızı görmek istediğimiz nokta, üzerinde bizim markamızı, ismimizi ve imzamızı taşıyan bir oteller zinciridir. Aynı zamanda yalnızca İstanbul'da değil, Anadolu'nun ve Avrupa’nın farklı şehirlerinde de yeni oteller inşa edip hizmet ağımızı genişletmektir. Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Beş sene içinde İstanbul’a 400 oda civarı yatırım planlıyoruz. Rumeli Caddesi’nde ve Kozyatağı’nda 50
BAŞARILI PERFORMANS, VAAT ETTİKLERİNİZİ HATASIZ BİR BİÇİMDE MÜŞTERİYE SUNABİLMEKTEN GEÇER.
yine beş yıldızlı otel yatırımları planlıyoruz. Ayrıca konaklama sektöründe Türkiye'de bir örneği olmayan, İstanbul'dan başlayıp yurt dışına taşınacak yeni bir uygulama başlatmayı düşünüyoruz. İlk tesis de 2013 yılında Beyoğlu'nda açılacak. Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Hem yönetim kurulu üyesi hem de hissedar olduğum Lidyana.com ile Hakan Baş ve Saffet Ulusoy’la birlikte kurduğumuz HİS Capital girişimleriyle internet dünyasına ve e-ticaret sektörüne giriş yaptım denebilir. Bu nedenle içinde bulunduğum diğer sektörleri de düşününce, yakın zamanda kendi iş sahalarımız dışına çıkmayı planlamıyorum. Yurt dışına açılma gibi bir planınız var mı? Yakın zamanda Radisson, JW Marriott ve Hilton gibi yabancı yatırımların Türkiye'de artması nedeniyle hem otel yatırımcıları hem de otel yöneticileri olarak şimdilik daha çok Türkiye'ye odaklanıp sektörü gözlemleme, sektörün doygunluk oranını ve ihtiyaçlarını tespit etme tara arıyız. Bu nedenle, en azından yakın zamanda yurt dışına proje bazında açılma gibi bir planımız yok. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Öncelikle başarı hikayelerine çok fazla kapılmadan başarısızlık örneklerini iyi analiz etmeleri, sebeplerinden ders çıkarmalarını öneririm. Kendi coğrafyalarının katma değerli ürünlerini tespit etmeleri ve rekabetçi olabilecekleri ürünlere odaklanmalarını, iş yapabilme sinerjisini hissettikleri arkadaşlarıyla birlikte fikir jimnastiği yapmalarını tavsiye ederim.
GÜNCEL
Apple-Samsung Çekişmesinin Diğer Yüzü
Apple ve Samsung arasında akıllı cep telefonu teknolojileri üzerine başlayan patent savaşlarında kararlar verilmeye başlandıkça kamuoyunda daha da konuşulur hale gelmiştir. En çok ses getiren karar ise kuşkusuz Apple lehine sonuçlanan ve Samsung aleyhine 1 milyar dolar tazminata hükmedilen Amerikan Mahkeme Kararıdır. Yazarlar Avukat Ahmet Münir Yaşar Avukat Korcan Dericioğlu
Ö görmekteyiz.
te yandan, dünya genelinde iki taraf arasında halen bir çok ülkede devam eden 50’den fazla dava bulunmaktadır. Fakat iki taraf arasındaki mevcut süreci, daha önce Motorola, Microso , Apple ve diğer pek çok benzer firmanın aksiyonları ve mevcut hamleleri çerçevesinde değerlendirdiğimizde, arka yüzünün aslında algılandığı ya da yansıdığı üzere karşı tarafı piyasadan silme amacına dayanmadığını
Apple’nın babası ve i-Phone’un mimarı Steve Jobs’un inovasyon ilkeleri, Apple’ın günümüzdeki konumunun arkasındaki adam olarak addedilmesini sağlamıştır. Bu ilkelerden belki de en önemli ikisi; Jobs’un piyasa araştır52
maları ve Zen tekniği konusundaki düşünceleri ve bunların yansımalarıdır. Jobs’a göre, tüketicilere bir telefondan beklentilerini sormak ve ürünü bu doğrultuda geliştirmek son derece anlamsızdır. Çünkü belirli alışkanlıkları edinmiş ve kendisine sunulanı kullanan tüketiciden görünmeyeni görmesini ve kalıpların dışına çıkmasını beklemek gerçekçi değildir. Esas olan bunu öngörüp tüketiciye ihtiyacı olanın verilmesi ve onun kullanmasının sağlanmasıdır. Hiçbir telefon kullanıcısı kendisine nasıl bir telefon hayal ettiği sorulduğunda bir i-Phone tanımı yapmayacaktır. Ama kullanmaya başladığında hayatının bir parçası olduğunu hissedecektir. Yeni bir ürün geliştirirken bu sebeple piyasa araştırması yapmak nitelikli bir sonuç üretmeyecektir. Bu araştırma, ürün piyasaya çıktıktan sonra mevcut ürünün geliştirilmesi sa asında kullanılmalıdır.
GÜNCEL
Yine Jobs’un bir diğer önemli ilkesi “mümkün olduğunca basitleştirilmiş, kullanışlı ve estetik” ürünler ortaya çıkarılmasının gerekliliğine olan inancıydı. Bunun temelinde de Jobs’un Zen meditasyon ve teorisine olan ilgisi etkili olmuştur. Bu sayede ürün, geniş bir kullanıcı kitlesine hitap edecek ve etki alanını arttırmış olacaktır. Bu iki kriter çerçevesinde vurgulamak gerekir ki; Apple’ın inovasyon stratejisi odak noktasında görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmek üzerine kurulu değildir. Zira dokunmatik ekranlı ilk telefon i-Phone değildir. Hatta buna ilişkin ilk patent 1980’li yıllara dayanmaktadır ve Apple’a ait değildir. İlk dijital müzik çalar da i-pod değildir ya da iTunes ilk yasal online şarkı indirilebilecek site olarak tarihe geçmemiştir. Apple’ın inovasyon başarısı; doğru zamanda ve doğru biçimde bu bileşenleri bir araya getirmek ve en önemlisi buna estetik ve ruh katarak bir ürün ortaya çıkarmış olmasıdır. Diğer bir deyişle teknolojiyi sanat ile birleştirebilme yetisi Apple’ı bir adım öteye taşımıştır. İşte Jobs’u inovatif açıdan farklı yapan budur. Mevcut davaları değerlendirmeden önce bir de duruma hukuki çerçevede patent kavramı üzerinden bakmak gerekecektir. Öncelikle patentin bir sonucu değil, bir süreci koruduğunu göz ardı etmemek gerekmektedir. Diğer bir deyişle, dokunmatik ekran teknolojisi değil, ekranın hangi yöntemle dokunmatik hale getirildiği önem arz etmektedir. Ya da örneğin kablosuz veri transferi değil, bu transferin nasıl sağlandığı önemli olmaktadır. İşte tam da bu yüzden kızılötesi teknolojisi de Bluetooth teknolojisi de kablosuz veri transferi sağlamalarına rağmen sonuca ulaşma yöntemleri birbirinden farklı olduğu için farklı patentlere konu olabilmektedir. Bu hususun ötesinde, ülkesel/bölgesel sistemler arasında belirgin farklılıklar bulunmasına rağmen, patent ile korunacak buluş için evrensel üç kriter; yenilik, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirliktir. Yenilik, dünya genelinde daha önce gerek literatürde gerekse piyasada patente konu ürünün bulunmamasıdır. Bazı istisnalar dışında patent başvurusu yapılmadan önce buluş sahibi tarafından dahi yapılan açıklamalar kendisinin ileride patent almasının önünde engel olabilmektedir. Buluş basamağı, ilgili alanda uzman bir kişi tarafından sıradan uzmanlık bilgisi ile mevcut teknolojiler çerçevesinde kolayca bu ürünün ortaya çıkarılıp çıkarılamayacağı olgusu üzerinde durur. Sanayiye uygulanabilirlik ise seri üretime konu olabilmesi üzerinde durmaktadır. Bu kriterlere ek olarak bir de Avrupa sisteminde bir buluşun patentle korunabilmesi için “teknik” bir yönünün bulunması zorunluluğu vardır. Fakat örneğin ABD ve Japonya’da bu kriter aranmamaktadır. Dolayısıyla “finansal alandaki bir iş görme yöntemi” ABD’de patentle korunabilirken teknik bir yön içermediği için Almanya’da koruma alanı bulamayacaktır. Yine örneğin, bir istisna olarak, salt yazılımlar Amerika ve Japonya’da doğrudan patent korumasına tabi olmakla birlikte ülkemizin de dahil olduğu Avrupa Patent Sistemi’nde bir donanım ile birlikte patente konu olabilmektedir. Tüm bu kriterler çerçevesinde her bir ülkenin bu kriterleri yorumlama biçimleri de birbiriyle farklılıklar gösterebilmektedir. Bu yönüyle aslında karmaşık bir sistem olan patent sistemi, taraflar arasındaki davalar bütününe ait stratejilerin tam merkezindedir. Çünkü bu farklılıklar, patente konu buluşların hangisinin hangi ülkelerde korunabilir olduğundan, hangisi aleyhine hangi ülkelerde dava açılabileceğine ve hangisinden ne kadar tazminat talep edilebileceğine yönelik değerlendirmelere ve portföy stratejisine temel oluşturmaktadır. Apple’ın, akıllı telefonları ilk piyasaya sürdüğündeki ürün geliştirme stratejisini göz önünde bulundurduğumuzda, mevcut patent davalarının odak noktasının yenilik ve buluş basamağı çerçevesinde yoğunlaştığını görmekteyiz. Çünkü zaten yeni olmayan bileşenlerin bir araya getirilmesi temeline dayanan stratejide patentle korunabilir unsurlar bu bileşenleri birleştirme şekilleri, salt yazılımlar, teknik unsurlar ve küçük ara yüz detayları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Hele ki Samsung’a ait telefonların yazılımlarının aslında Google tarafından geliştirilmesi, taraflar arasındaki
uyuşmazlıkların çerçevesini daha da daraltmaktadır. Örneğin Alman Federal Mahkemesi Galaxy Tab 10.1’in iPad’in “kullanıcı arayüzü” patentine tecavüz ettiğine hükmetmiştir. Başka bir kararında “slide to unlock” teknolojisi olarak adlandırılan ve telefon kilidin elin soldan sağa sürüklenmesi yoluyla açılmasını sağlayan teknolojisine tecavüz teşkil eder nitelikte bir kullanımı olmadığına karar vermiştir. Yine örneğin, “Bounce Back” teknolojisi olarak adlandırılan ekranlar arası geçiş teknolojisine yönelik patente tecavüz konusunda ise Japonya ve Almanya Samsung’u, Güney Kore ve Amerika Apple’ı haklı bulmuştur. Bu husus, ülkesel anlamdaki yorum farklılıkları ve koruma mahiyetinin farklılaşmasının en güzel örneklerinden biridir. Bunun ötesinde pek çok sayıda patent harici olan özellikle tasarımsal benzerliklere dayanarak açılan davalar da mevcuttur. Olaya bir de sürecin görünmeyen tarafından bakmakta elbette fayda vardır. Öncelikle çağımız koşullarında Samsung’u hala bir Güney Kore şirketi, Apple’ı ABD şirketi olarak değerlendirmek doğru bir bakış açısı olmayacaktır. Zira Apple’ın, cep telefonlarının mikroçip ve donanım parçalarının %20’sine yakını halihazırda Samsung tarafından üretilmektedir. Ek olarak, Apple telefonlarının neredeyse tamamının Çin’de üretildiği de bilinen bir gerçektir. Diğer yandan, Samsung sadece bir telefon üretici şirket de değildir. Pek çok sektörde pek çok ülkede ticari faaliyetleri bulunmaktadır. Hatta bunlardan belki en geniş çaplı olanlarından birisi de Amerika’dır. İki global firmanın ticaret strateji ve uygulamalarının da global olması gerekliliği kaçınılmazdır. İkisi de ülkelerle özdeşleşebilir seviyeden çıkmışlardır. Ek olarak, bütün davalar inceleme konusu yapıldığında, sanıldığının aksine Güney Kore’nin Samsung, Amerika Birleşik Devletleri’nin Apple lehine kararlar verdiği varsayımının doğru olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Diğer bir olgu da bu stratejilerin ve davaların altında yatan esas gerekçelerdir. Global bir şirket olan ve pek çok farklı sektörde önemli bir oyuncu olan Samsung firması aleyhine Amerika Birleşik Devletleri’nde hükmedilen 1 milyar dolarlık tazminat tutarının firmaya beyaz bayrak çektirmeyeceği aşikardır. Apple’ın talep ettiği tutarın neredeyse yarısından bile azı olan tutarın tekrar inceleme konusu yapılabilmesi için henüz bir talepte bulunulmamış olması da davanın esasının tazminat talebine yönelik olmadığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Buna ek olarak, piyasada satışı yasaklanacağı konuşulan Samsung markalı 8 adet telefonun da Samsung’un bölgesel pazar payının %2’sinden az olduğu da bilinmektedir. Ayrıca, Galaxy SII markalı ürünün piyasada satışının yasaklanacağı dedikodusu dahi şaşırtıcı şekilde ürünün stoklarının tükenmesine sebep olmuştur. Bu çerçeveden bakıldığında iki firmanın birbirleriyle bu mücadeleye görünen boyutuyla girmesinin iki firmaya da zarar vereceği ve fakat kimseye iflas bayrağı çektirmeyeceğinin açıkça ortada olduğu kendileri tarafından da bilinmektedir. Ayrıca henüz açılan davaların Amerika’daki dahil hiçbirinin kesinleşmediğini de unutmamak gerekiyor. Daha önceleri Microso , Apple, Motorola üçgenin de pek çok kez yaşandığı üzere bu davaların temel amacının patente konu buluşların ekonomik değerinin tespit edilmesi olduğu düşünülmektedir. Bu ekonomik değer tespitleri için de mahkemeler resmi kanal olmaları dolayısıyla tercih edilmektedir. Bu sayede mevcut patentlere ilişkin taraflar karşılıklı olarak birbirlerine lisans vererek kullanımlarına devam edeceklerdir. Mevcut portföy yönetimi, açılan davalardaki stratejiler ve sonuçlar sadece bu karşılıklı lisans görüşmelerinde ekonomik anlamda taraflara pozisyon kazandırma amacına hizmet etmektedir. Yoksa iki firmanın da birbiri ile koşulsuz, içgüdüsel kavga etme ve piyasadan silme gibi bir düşüncesi yoktur. Patente konu her buluş taraflara sağladığı teknik fayda ve ekonomik verimlilik dolayısıyla özellikle bu çağda birer hazinedir. Çünkü bunlar ortak olarak kullanıldığında daha hızlı bir gelişim sağlanacak ve yeni ürünlerin piyasaya girmesinin hızlanmasıyla, eskiler daha hızlı tüketilecek, yeniler daha hızlı satın alınacak ve tüketim ekonomisi döngüsü 2. turunu tamamlayacaktır. 53
RÖPORTAJ
KORKUT ANIÇ
Bașarılı Olmanın Temeli, Hedefleriniz Doğrultusunda İyi Bir Planlama Yapmaktır. Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi Genel Müdürü Korkut Anıç gastronomiye yön veren ender isimlerden biri. Birçok özel kurum ve kuruluşta yönetici olarak çalışmış olan Korkut Anıç’a USLA'nın kuruluş aşamasından bugünkü konumuna kadar olan serüvenini sorduk.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1994 yılında İzmir 9 Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1998 yılında ABD University of Baltimore'da MBA eğitimimi tamamladım. Profesyonel iş yaşamıma 1997 yılında ABD Maryland BT Alex Brown Incorporated'da Finans Analist'i olarak başladım. 1999 yılında ABD Maryland'de Monumental Agency Group'da Satış Müdürü 1999 – 2002 tarihleri arasında ise İstanbul'da C.I.B Temizlik ve Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti'nde Ortak ve Genel Koordinatör olarak çalıştım. Kibar Holding'de Operasyonel Analiz ve Özel Projeler Müdürü, Doğuş Holding Turizm Grubu Proje ve Operasyonlar Müdürü olarak görev aldım. Daha sonra Divan'ın İş Geliştirme Müdürlüğü'nü yaptım. Türkiye’de açılan ve açılması planlanan işletmelerin yarattığı istihdam açığına bir çözüm getireceği konusunda bir proje gündeme geldiğinde, kurucularından olduğum Hotrain Otel ve Restoran Eğitimleri ve Yemekhane Yiyecek ve İçecek Hizmetleri ile birlikte American Hospitality Academy ile görüşmeler yaptık. American Hospitality Academy International Hotel Management Schools’un (AHA – IHMS)’nin Türkiye haklarını alarak Uluslararası Servis Lezzet Akademisi’ni kurduk. Şu anda Yönetim Kurulu Üyesi olarak, USLA’da aktif olarak yönetimi sağlıyorum. 54
USLA OLARAK 2000 M2’LİK BİR ALANDA SON DONANIMA SAHİP SEKİZ KATTA HİZMET VERMEKTEYİZ.
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Önümüzdeki 3–4 sene içinde sadece İstanbul’da ortalama 40 tane 5 yıldızlı otel açılacak olması, sayısız istihdam olanakları yaratacak. Ayrıca yiyecek ve içecek işletmelerini, restoran, café gibi diğer yatırımları göz önünde bulundurunca bu sayı giderek artmakta. Uluslararası Servis ve Lezzet Akademisi USLA olarak biz, son yıllarda otel, restoran ve ağırlama işletmelerinin artışı ile ortaya çıkan istihdam açığına bir çözüm yaratmak için 25 yıldır ağırlama ve mutfak sektörlerinde kariyer gelişimi odaklı eğitim veren ve dört kıtada okulları bulunan American Hospitality Academy International Hospitality Management Schools (“AHA-IHMS”) ortaklığı ile Türkiye’nin ilk ağırlama akademisini kurduk. USLA olarak Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ve uluslararası geçerli profesyonel ağırlama eğitimleri ve profesyonel aşçılık eğitimleri ile senede 1000 ile 1500 mezun vermeyi hedefliyoruz. USLA olarak ne tür çalışmalar yapmaktasınız? USLA olarak, ağırlama, yiyecek ve içecek sektörlerine, uluslararası kalitede eğitim almış personel yetiştirmeyi ve sektördeki mevcut iş gücünü arttırmayı amaçlamaktayız. USLA olarak mutfak sanatları ve ağırlama konularında iki yıllık, sekiz aylık ve kısa dönem sertifika programlarımızı katılımcılarımıza sunmaktayız.
RÖPORTAJ
Profesyonel eğitim kadromuz ve ekibimiz ile kendi deneyimimizi, 25 yıllık deneyime dayalı AHA-IHMS’in müfredatını öğrencilerimize modern ve son teknolojiye sahip bir öğrenim ortamında sunmaktayız. Akademik deneyimimizi öğrencilerimize son teknoloji kullanılarak hazırlanan mutfak alanlarımızda, simülasyon odalarımızda, sınıflarımızda, kütüphanemizde sunmaktan, yerli ve yabancı öğrencilerimize, öğrenci ilişkileri birimimizle hizmet vermekten memnuniyet duymaktayız. Biz öğrencilerimize dünyanın en iyi otellerinde ve mutfaklarında kullanabilecekleri yetkinlikleri eğitim sürecimizde aktarırken, farklı uygulama ortamlarında da bu yetkinlikleri geliştirmelerine imkan sağlıyoruz. Bireysel ve grup çalışmalarımız, canlandırmalarımız, örnek olay çalışmalarımız, sektör projelerimiz ile öğrencilerimize dersleri bir sunum yapmanın ötesine aktif katılımı sağlayan, canlı bir uygulama merUSLA OLARAK kezine dönüştürerek onların bilgiyi MİLLİ EĞİTİM içselleştirmelerini ve uygulamaya koymalarını sağlıyoruz. BAKANLIĞI ONAYLI
VE ULUSLARARASI GEÇERLİ PROFESYONEL AĞIRLAMA EĞİTİMLERİ VE PROFESYONEL AŞÇILIK EĞİTİMLERİ İLE SENEDE 1000 İLE 1500 MEZUN VERMEYİ HEDEFLİYORUZ.
USLA olarak AHA-IHMS’in dünyada bulunan tüm okullarında okuyan öğrencilerle ve eğitmenlerle buluştukları “e-Campus” ile öğrencilerimize eğitim konularında konuşma, fikir alışverişi, beyin fırtınası, video konferans ve birlikte proje yapabilme imkanı sunmaktayız.
USLA binası bir otel gibi tasarlanmış... İçerisinde nasıl bir yapılanma bulunmakta? USLA olarak 2000 m2’lik bir alanda son donanıma sahip sekiz katta hizmet vermekteyiz. Binamızın giriş katında Miele sponsorluğunda kurulan workshop mutfağımız, akademimizin restoranı 8752 bulunmakta. 1. katımızda 22 kişilik Electrolux sponsorluğunda kurulan profesyonel mutfağımız, 12 kişilik teori ders sınıfımız, 2. katımızda ise yine 22 kişilik Electrolux sponsorluğunda kurulan ikinci profesyonel mutfağımız yer almakta. 3. katımızda ise 22 kişilik demo mutfağımız, 3 tane de teorik dersler için 12-24 kişi kapasiteye sahip sınıflarımız mevcut. 4. katımızda ise gastronomi kütüphanemiz, ön büro bilgisayar labratuvarımız, otel odamız, bar, barista ve yiyecek servisi uygulama odamız bulunmakta. Binamızda öğrencilerimize özel soyunma alanlarının yanı sıra fitness alanımızla spor imkanı da sunmaktayız.
yemek yapabilecekleri bir ortam sunmaktayız. Ayrıca şirket çalışanlarına yönelik de özel workshoplar yapmaktayız. Sizin için başarı ne demek? Başarılı olmanın temeli, hedefleriniz doğrultusunda iyi bir planlama yapmaktır. Planlamanız, yol haritanız belli olursa ilerlemek hem daha kolay hem de daha kısa sürede oluyor. Bu nedenle ekibimizle yeni bir projeye başlarken önce beyin fırtınası yapmaya ve planlama için vakit harcamaya özen gösteriyoruz. Başarının devamını ise işinizi ilk iş hayatına girdiğiniz günlerdeki gibi heyecanla, hassasiyetle yapmak sağlıyor. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? İş hayatına yeni atılmış genç girişimcilere de tavsiyem işlerini en iyi şekilde planlamaları, güçlü bir temel kurarak projelerini hayata geçirmeleri. Şüphesiz öngörmediğimiz durumlarla, risklerle karşılaşabiliriz ama temel güçlüyse engelleri aşmak daha kolay oluyor. Tabii ki öğrenen bireyler olmak, araştırmak, gözlemlemek ve gelişime açık olmak. İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? Aslında “vaktim yok” denilmesinden hoşlanmayan birisiyim çünkü zamanı yönetenin işten çok kişinin kendisi olması gerektiğini düşünüyorum. İş hayatında başarının sosyal hayatta kendinize ayırdığınız zamanla daha da artacağını, içsel motivasyon için kişinin kendisine bakması gerektiğini savunuyor ve öyle yaşamak için günlük yaşamımı planlıyorum. Sabahları erken kalkıp, koşmayı ve hafif bir kahvaltı ile güne başlamayı seviyorum. Ha ada iki kere kickboks yapıyorum. Kickboks’un hem fiziken hem de ruhen kişiye bir disiplin getirdiğini düşünüyorum. Ayrıca seyahat etmeyi, yeme-içme kültürünün yerel yansımaları içerisinde olmayı, bu doğrultuda bir şehirde farklı bir restoranı keşfetmeyi seviyorum.
USLA – AHA Türkiye öğrencilerinin ve profesyonel şeflerin açtığı “8752 – Akademik Lezzetler” adlı bir restoranınız bulunmakta. Bize “8752”den bahseder misiniz? 8752 günlük olarak değişen, aslında merak uyandıran ve “bugün yemekte ne var acaba?” diye sorduran bir menü ile akademi dışından gelen misafirlerimizi ağırlamaktayız. Yemeklerimizi profesyonel programlarımızı okuyan öğrencilerimiz, profesyonel şeflerimizle yapmakta ve sunmaktayız. Her yemekte mevsimselliği ön plana çıkartmakta, gerek malzeme kullanımı, gerekse pişirme teknikleri açısından farklı bir dokunuş katmaktayız. Yemek yapmayı hobi olarak gören kişiler için programlarınız var mı? Her ay workshoplarımız ile yemeği hobi olarak gören kişilere detoks ve çiğ beslenme, tartlar ve kişler, ev yapımı makarnalar, risottolar, et kesim teknikleri gibi birçok farklı tarifleri paylaştığımız, farklı mutfakları keşfedebilecekleri, ünlü şeflerle birlikte 55
RÖPORTAJ
İstanbul Biyometri Zirvesi Kasım’da Gerçekleşiyor
BİYOMETRİK UYGULAMALAR İLE BİREYLERİN KİMLİKLERİ GÜVEN ALTINA ALINDIĞI İÇİN ÖZELLİKLE KİMLİK SAHTEKARLIĞI İLE OLUŞABİLECEK OLUMSUZ DURUMLARA KARŞI ÜST SEVİYEDE TEDBİR ALINMIŞ OLUNUYOR.
Türkiye'nin ilk biyometri odaklı organizasyonu, İstanbul Biyometri Zirvesi Kasım’da muhteşem bir organizasyonla meraklılarıyla buluşuyor. Güvenlik, emniyet, sağlık, bankacılık, finans, ulaşım, perakende ve sınır kontrolü gibi çok geniş bir yelpazede kullanım alanı olan biyometrik teknolojiler hakkında detaylı bilgi sahibi olabileceğiniz, sektörel gelişmelere ve sektör katılımcılarına tek bir mekanda aynı anda erişebilme imkanı yakalayabileceğiniz İstanbul Biyometri Zirvesi hakkında Proline Bilişim Sistemi Ceo’su Mehmet Doğanyiğit’ten bazı bilgiler aldık.
B
iyometri teknolojisinden bize bahseder misiniz? Kişinin sadece kendisinin sahip olduğu ve diğer bireylerden ayırt edilmesini sağlayan özellikler; biyometrik özellikler olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde, kimlik doğrulamadan bankacılık işlemlerine kadar geniş bir yelpazede biyometrik teknolojiler kullanılmaktadır. Proline Bilişim olarak çözümlerimiz arasında yer alan bu teknolojiler arasında; parmak izi, damar izi, avuç damar izi, el geometrisi, yüz tanıma, 56
ses ve konuşma analizi, iris, retina tanıma gibi alternatifleri sayabiliriz. Biyometri teknolojisinin kullanıldığı alanlar nelerdir? Biyometrik teknolojiler günümüzde; kamu, güvenlik, emniyet, sağlık, bankacılık, finans, ulaşım, perakende ve sınır kontrolü gibi çok geniş bir yelpazede kullanım alanı bulabilmektedir. Bu bağlamda güvenlik açısından kamudaki kullanımı dışında; örneğin bankalarda ve hastanelerde kimlik doğrulamada, perakende sektöründe ödeme ve sadakat programlarında, ulaşım sektöründe ise geçiş amaçlı kullanılabilmektedir.
RÖPORTAJ
Günlük hayatımızda biyometri teknolojisini farkında olmadan bile kullanıyoruz. Yararlarından bahseder misiniz? Günlük hayatımızda bankacılık, sağlık, işyeri giriş-çıkış gibi pek çok alanda biyometri teknolojisini kullanıyoruz ve her geçen gün hayatımızda biraz daha fazla yer almaya başladığını fark ediyoruz. Biyometrik uygulamalar ile bireylerin kimlikleri güven altına alındığı için özellikle kimlik sahtekarlığı ile oluşabilecek olumsuz durumlara karşı üst seviyede tedbir alınmış olunuyor. Bu bankadan para çekilirken oluşabilecek bir kimlik hırsızlığı olabileceği gibi sağlık işlemlerinden yararlanırken oluşabilecek gerçek dışı beyan içeren bir duruma karşı da olabiliyor. Ayrıca ödeme ve sadakat programı gibi uygulamalarda biyometrik teknolojiler ile hızlı işlem yapabilme olanağına da kavuşulmaktadır. Biyometri teknolojilerine yapılan yatırımlar sayesinde orta ve uzun dönemde maliyet ve kontrol avantajı sağlanabilmektedir. İstanbul Biyometri Zirvesi hangi tarihte, nerede gerçekleşiyor? Bir çok sektörü ve kullanıcıyı yakından ilgilendiren "Biyometrik Çözümler" alanında kapsamlı bilgi paylaşımına olanak sağlayan, Türkiye’nin ilk biyometri odaklı organizasyonu İstanbul Biyometri Zirvesi 2012’yi, Proline Bilişim olarak 19 Kasım 2012 Pazartesi İstanbul Marriott Asia Otel'de gerçekleştiriyoruz. Türkiye ve dünyadan üst düzey katılım ile en yeni biyometri teknolojilerinin tanıtılacağı organizasyonumuz, aynı zamanda iş ortakları ve katılımcılara ilişki kurma olanağı sağlayacak bir fuar niteliğinde de olacaktır.
TÜRKİYE VE DÜNYADAN ÜST DÜZEY KATILIM İLE EN YENİ BİYOMETRİ TEKNOLOJİLERİNİN TANITILACAĞI ORGANİZASYONUMUZ, AYNI ZAMANDA İŞ ORTAKLARI VE KATILIMCILARA İLİŞKİ KURMA OLANAĞI SAĞLAYACAK BİR FUAR NİTELİĞİNDE DE OLACAKTIR. Bu önemli zirvenin konuşmacıları hakkında bilgi verir misiniz? 19 Kasım 2012’de gerçekleşecek olan İstanbul Biyometri Zirvesi konuşmacıları arasında; kamu ve özel sektörden önemli isimler yer almaktadır. Konuşmacılarımız arasında Tübitak Bilgem Başkanı Dr. Hasan Palaz, Uluslararası Biyometri Endüstrisi Derneği Kurucusu ve Direktörü Dr. Joseph Atick, EGM Pasaport Daire Başkanı Metin Tanış, EGM Kriminal Polis Labaratuvarları Daire Başkanı Dr. Oğuz Karakuş, Frost&Sullivan Türkiye Direktörü Philipp Reuter gibi alanında uzman ve
deneyimli kişiler yer almaktadır. Ayrıca konuya ilişkin hukuksal durumun değerlendirilebilmesi açısından da Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Leyla Keser Berber zirvede yer alan bir diğer önemli isimdir. Katılım ücretleri ve erken kayıt avantajları hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Zirve katılım ücreti 350 Euro olup, limitli olan yer olanaklarından faydalanabilmek için 19 Ekim tarihine kadar erken rezervasyon yaptırabilme imkanı bulunmaktadır. Katılım ücretleri ve sponsorluk avantajları için zirve internet sayfasından ayrıntılı bilgiye ulaşılabilmektedir. www.biometricsistanbul.com 0 216 528 62 00
ETKİNLİK BÜNYESİNDE AYRICA YER ALACAK BİYOMETRİ FUARI SAYESİNDE, SEKTÖREL PAYLAŞIM AĞININ GÜÇLENDİRİLMESİNİ AMAÇLAMAKTAYIZ. Etkinliğe sponsor olabilme imkanları mevcut mudur? İstanbul Biyometri Zirvesi 2012; alanında ilk olması nedeniyle sponsor olmak isteyen firmalar için de oldukça cazip bir sponsorluk alternatifi olmaktadır. Zirve internet sayfasından sponsorluk ile ilgili detaylı bilgiler alınabilmekte, pek çok farklı sponsorluk alternatifi ile etkinlikte yer alabilme imkanı bulunmaktadır. Katılımcılar aynı zamanda fuara da katılabilecekler mi? Etkinlik bünyesinde ayrıca yer alacak Biyometri Fuarı sayesinde, sektörel paylaşım ağının güçlendirilmesini amaçlamaktayız. Bu özelliği ile İstanbul Biyometri Zirvesi 2012, özellikle Yönetim Kurulu Üyeleri, CEO'lar, CIO'lar, Genel Müdürler, Genel Müdür Yardımcıları, BT Güvenliği Yöneticileri, Güvenlik Mimarları, Yöneticiler, Ürün Müdürleri, Sistem Entegratörleri ve Akademisyenler için bir çok stratejik uygulayıcı ve uzman ile bilgi paylaşımına olanak sağlayan bir organizasyon niteliği taşımaktadır. İstanbul Biyometri Zirvesi'ne hangi sektörler katılmalı? İstanbul Biyometri Zirvesi 2012’ye özellikle; Güvenlik ve Emniyet, Kamu Hizmetleri, Sağlık, Savunma Sanayi, Bilgi Teknolojileri, Bilgisayar Güvenlik, Bankacılık ve Finans, Perakende ve Elektronik Ticaret, Telekomünikasyon, Eğitim, Ulaşım, Havacılık, İç Güvenlik, Sınır Kontrol, Turizm ve Otelcilik, Hukuk Uygulama, Motorlu Taşıtlar, Fiziksel Güvenlik ve Araştırma sektörlerinden katılım beklenmektedir. Katılımcıların avantajlarından kısaca bahseder misiniz? Proline Bilişim olarak düzenlediğimiz İstanbul Biyometri Zirvesi 2012 ile Türkiye'nin ilk biyometri odaklı organizasyonunda; biyometrik teknolojiler hakkında detaylı bilgi sahibi olabilme, sektörel gelişmelere ve sektör katılımcılarına tek bir mekanda aynı anda erişebilme imkanı bulunmaktadır. Fuarda sergilenecek olan yeni teknolojileri inceleyebiliyor olmak; biyometri uygulamaları konusunda birçok stratejik uygulayıcı ve uzman ile ilişki kurabilme, uygulamadaki gerçek örnekler ile kendi stratejilerini geliştirmede katılımcılarımıza öncülük edecektir. İstanbul Biyometri Zirvesi 2012 dışında planlanmış başka hangi etkinlikleriniz bulunmaktadır? İstanbul Biyometri Zirvesi 2012 dışında, yine biyometri alanında Türkiye’nin ilk uluslararası konferansını yapabilmek için çalışmalarımızı başlatmış bulunuyoruz. Bu doğrultuda 20-21 Mayıs 2013 tarihlerinde de bir başka önemli etkinlikle sektörden katılımcılarla buluşabilmeyi planlıyoruz. 57
GÜNCEL
AVRUPA YOLUNDA TÜRKİYE
T
Yazar Tan İnce AB Çalıșmaları Merkezi, Yönetim Kurulu Üyesi
R-AB İlişkileri Geçmişi
Türkiye Avrupa Birliği ilişkileri 1959 tarihine kadar gidiyor. Bu ilişkiler, o zamanki adı Avrupa Ekonomik Topluluğu’na başvurumuz ile başlayan bir süreçtir. 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması ile, Türkiye-AB ilişkileri hukuki bir temele dayanmaya başlamıştır. Ankara Antlaşması’ndan sonra, Türkiye’de o yıllarda yaşanan iç siyasal gelişmeler nedeniyle dönem dönem ilişkilerin kesilmesi, yeniden başlaması şeklinde 1980’lere kadar devam ediyor. 1987 yılı Türkiye açısından oldukça önemli; çünkü 14 Nisan 1987’de Türkiye o zamanki adıyla Avrupa Topluluğuna tam üyelik başvurusunda bulunuyor. 1997 yılında ise bir genişleme raporu yayınlanıyor. Bu raporda Türkiye ilk kez genişleme süreci içerisinde anılıyor ama aday ülke olarak zikredilmiyor. 1999 yılında ise Helsinki Zirvesi’nde Türkiye nihayet aday ülke ilan ediliyor. Aslında 1997-1999 yılları arasında Türkiye’de ciddi bir değişim yaşanmıyor, ama uluslararası konjonktürün değişmesi, Bosna’daki savaşta Türkiye’nin askeri gücünün etkisinin artması gibi gelişmeler Türkiye’nin statüsünü etkiliyor ve nihayet aday ülke oluyoruz. 1999’dan 2004 yılına kadarki süreçte de Türkiye hep bu adaylık kriterleri olan Kopenhag kriterlerini uygulamaya çalıştı. Bu beş yılda ciddi bir motivasyonla önemli bir reform süreci yaşandı. Bunun sonucunda 3 Ekim 2005 yılında da müzakerelere başladık.
Müzakereler
Müzakere süreci denilen süreç aslında tam anlamıyla bir müzakere, yani bir alışveriş meselesi değildir. Zira müzakere edilen kurum Avrupa Birliği’dir ve onunda da kendine ait bir standartı ve normları vardır. Aday ülke yaklaşık 100 bin sayfalık bu müktesebatı uygulamakla sorumludur. Bu müzakereler 35 fasıldan oluşur. Biz bu fasıllarda bütün AB müktesebatını uygulayacağız. Müktesebatı değiştirme veya pazarlığını 58
yapmak gibi bir seçenek bulunmamaktadır. Burada müzakere edilen, bu müktesebatın uygulama takvimidir. Çünkü bu uygulama aynı zamanda bir maliyet getirmektedir. Dolayısıyla, ne kadarının müzakere sürecinde, ne kadarının ara geçiş döneminde, ne kadarınınsa tam üyelikten sonra uygulamaya geçileceği müzakere edilmektedir aslında. Şu ana kadar tarama sürecini bitirip, katılım müzakereleri sürecine başladık. Yani iki müktesebat yan yana getirildi ve karşılaştırıldı. Şimdi ise fasıllara başlıyoruz. Bir fasıl açıldı ve geçici olarak kapatıldı. Şimdi bizim bir müzakere faslını açmamız için 27 ülkenin onayı gerekiyor. Başlığın kapanması için de aynı şey geçerli. Halen bizim geçici olarak kapattığımız başlık sayısı sadece 1. Bununla beraber bu güne kadar toplam 13 Fasıl müzakerelere açılmıştır. 8 başlığımız ise askıya alınmış durumda.
Uyumun Getirdikleri
AB standartlarının günlük yaşam üzerindeki etkileri sadece üye devletlerde değil, birliğe katılım sürecindeki aday ülkelerde de hissediliyor. AB ile üyelik müzakereleri sürecinde, aday ülkelerin yürüttükleri uyum çalışmaları, tarımdan çevreye, gıda güvenliğinden tüketicinin korunmasına, ulaştırmadan enerjiye, çalışma koşullarından adalet ve güvenliğe kadar birçok alanda günlük yaşama dair standartları yükseltiyor. Yakın zamana kadar yapılan AB’ye uyum sürecinde yasalarda yapılan değişikliklere örnek olarak evlenme yaş sınırı 18’e çıkarılmış, evlilikte eşlere eşit söz hakkı, çocuk istismarına karşı ağır cezalar getirilmiştir. Gıda güvenliği konusunda yakın zamanda kokoreçe yasak geleceği konuşuldu. AB, sakatat ürünlerinin piyasaya sürülebilmesi için belirli sağlık ve hijyen koşulları getiriyor; bu koşulların sağlanması halinde bu yemeğe herhangi bir yasak gelmesi söz konusu olmayacaktır.
GÜNCEL
Mali Yardımlar
Katılım Öncesi Yardım Aracı (IPA) AB, aday ülkelerin gerek iç ekonomik ve sosyal gelişmelerine destek olmak; gerekse ülkelerarası gelişmişlik düzeyini dengelemek amacıyla hibe ya da kredi şeklinde yani çeşitli mali araçlar halinde önemli miktarlarda kaynak harcamaktadır. Beş bölüm halinde yapılandırılan IPA, geçiş dönemi ve kurumsal yapılanma desteği yanı sıra çevre, sınır ötesi işbirliği, ulaştırma, bölgesel rekabet, insan kaynakları kalkınması ve kırsal kalkınma olarak belirlenen yeni alanlarda katılım öncesi mali destek sağlamaktadır. Türkiye’nin 2013 sonuna kadar yararlanacağı Mali Yardım 4 Milyar Euro’ya yaklaşacaktır. En son örneği: Avrupa Birliği, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren Projesi'nin son ayağının yapımını 136 milyon Euro tutarında hibe ve 1.45 milyar Euro’luk Avrupa Yatırım Bankası kredisi ile finanse etmektedir.
modeline dönebilirdi. Oysa Lizbon anlaşması siyasi bütünleşmeyi daha da perçinledi. AB’nin karşı karşıya kaldığı sorunlarından biri de Yunanistan’daki ekonomik kriz ve bunun diğer ülkelere olan giderek artan etkisidir. Avrupa Merkez Bankası, Yunanistan Merkez Bankası'nın acil durum fonundan daha fazla kaynak sağlamasına izin verdi bu da Yunanistan'ı temerrüde düşmekten kurtardı. Eğer Yunanistan Euro bölgesinden ayrılacak olursa ulusal para birimlerinin yerini alan Euro, olağanüstü ölçüde saygınlık kaybedecek ve büyük bir başarısızlıkla karşılaşılmış olacak. AB kurumları ve üye devletler, Yunanistan’ı ve tehlike altında olan diğer ülkeleri kurtarmak için çok yoğun çaba harcamaktadırlar. Bütün bunlara karşılık Türkiye, son ekonomik göstergelerin de ortaya koyduğu gibi, 2008’den bu yana devam eden krizin etkilerini başarıyla atlatmıştır. Küresel kriz sıkıntısı da bir fırsata dönüşebilir. İklim ve konjonktürün Türkiye’nin lehine dönmesi AB üyeliği için olumlu bir etkidir.
AB’nin Önemi ve Bundan Sonrası
Müzakerelerin seyri nasıl geçerse geçsin Avrupa Birliğinin Türkiye için büyük önemi vardır ve olacaktır. Türkiye ekonomisi dış finansmana bağımlıdır ve ana sermaye kaynakları AB ülkeleridir. Ayrıca ana ticaret ortağımız AB ülkeleridir ve Türkiye AB’nin 6’ncı büyük ticaret ortağıdır. Bununla beraber AB, uyumun sağlanması için seneden seneye artan miktarlarda parasal ve teknik desteklerde bulunmaktadır.
Birlik Programları
Birlik programları belirli bir süre için birlik politikaları ile ilgili belirli alanları kapsayacak şekilde AB üye ülkeleri ve aday ülkeler arasında işbirliğini teşvik etmek üzere uygulanan faaliyetler bütünüdür. Örneğin, eğitim programları gibi topluluk programlarına katılım Türk ve AB öğrencilerinin, akademisyenlerinin, stajyerlerinin karşılıklı ziyaretler yapmalarına, birbirlerinin ülkelerinde eğitim görmelerine, mesleki eğitim ve diğer benzeri eylemlerde bulunmalarına olanak verir. Şu ana kadar en çok adı duyulan Erasmus programı aracılığıyla her iki tara an yaklaşık 50 bin öğrenci Türkiye ve AB üniversitelerinde değişim programından yararlanmıştır.
Avrupa’da Kriz
Avrupa Birliği, 500 milyonun üzerinde vatandaşının barış ve refah içinde, adil ve güvenli bir ortamda yaşamasını sağlayan dev bir birliktir. Üye ülkeler arasında sınırların kalktığı, malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaştığı tek bir pazar, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir sistem, ortak bir para birimi, daha güvenli gıda ürünleri, daha yeşil bir çevre, tüketici için daha kaliteli, daha ucuz ürün ve hizmetler bu birliğin vatandaşlarına sunduğu birkaç örnektir. Avrupa genişleme ve derinleşme yorgunudur. Ama bu AB’nin parçalanacağı anlamına gelmez. Ortada Avrupa Birliği kalmayacak şeklindeki görüş tamamen asılsızdır. Sözgelimi Lizbon Anlaşması onaylanmamış olsaydı, AB bir yıkım sürecine girebilir, denilebilir ve çekirdek Avrupa
AB tarihinde, hiçbir ülke müzakerelere başlayıp da yarı yolda kalmamıştır. Türkiye ile 2004 yılından bu yana AB üyesi olan ve AB Devlet ve Hükümet Başkanlarının temsil edildiği Avrupa Konseyi’nin dönem Başkanı olan Güney Kıbrıs arasında devam eden anlaşmazlıklar, Fransa ve Almanya’nın itirazları, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini olumsuz anlamda etkilemiştir. Ancak Fransa’da Sarkozy yerine Hollande’ın seçilmesi, Dünya ekseninin Doğu’ya kayması, Türkiye’nin artık daha merkezi bir rol üstlenmiş olması, 1997 - 1999 arasında olduğu gibi, uluslararası konjonktürün değişmesi, Türkiye’nin AB için önemini gün geçtikçe arttırıyor. Üyeliğin yakın zamanda gerçekleşeceğini söylemek doğru olmaz. Zaten Avrupa Birliği’nde de önümüzdeki 2014-2020 bütçe döneminde, Türkiye’nin üyeliğini dikkate alan bir bütçe planlaması yapılmamıştır. Bütün fasıllar açılsa bile ülkemizin bunları uygulamaya geçmesi için en az 10-15 yıla ihtiyacı vardır. Bu anlamda, ülkemizin içerisinde bulunduğu koşullar, AB ülkelerinin Türkiye’ye bakış açısı ve yaklaşımı, mevcut meseleler dikkate alındığında ülkemizin en erken 2020 sonrası dönemde Birliğe tam üye olarak katılabileceğini değerlendirebiliriz. Küresel mali krizin derinden etkilediği bazı AB ülkelerinden batıyormuş ve sallantıda gibi söz edilse de, şunu unutmamak gerekir ki bunların hepsinde hala sosyo-ekonomik göstergeler ve hayat standartları ülkemiz ortalamalarının üstündedir. Bu ülkelerin sorunu sadece bu rakamları korumaya çalışmalarıdır. Ayrıca hali hazırda birçok aday ülke bu birliğe üye olmayı beklemektedir. Bu sebeple AB müktesebatı Türkiye’nin ve insanının barış ve refah içinde yaşaması için uygulaması gereken bir reçetedir. Bütün sorun ve pürüzlere rağmen motivasyonumuzu kaybetmeden yolumuza devam etmeliyiz...
Tan İnce 1982 doğumlu. Bilkent Üniversitesi, Bankacılık ve Finans Bölümü'nden 2004’te mezun olup, bu tarihten beri Ankara AB Çalışmaları Merkezi’nde çalışmaktadır. AB Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen EUCONS isimli Leonardo da Vinci Projesinde Koordinatör olarak görev almaktadır. tanince@abmerkezi.org.tr
59
RÖPORTAJ
NUSRET CÖMERT İș Hayatında Bașarı, Ölçülebilir Sonuçlar Almaktır.
MÜHENDİSLİK EĞİTİMİNİN HER ZAMAN FAYDASINI GÖRDÜM.
Harvard Üniversitesi İleri Liderlik Akademi Üyesi ve Shell Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Cömert ile başarı dolu bir röportaj gerçekleştirdik. Birçok kişinin ulaşamadığı başarıları yakalamış, işinde azimli ve sosyal hayatında aktif Nusret Cömert ile gerçekleştirdiğimiz röportajda iş hayatına dair çok özel tüyolar aldık.
B
aşarılarınızla kendinizden söz ettiriyorsunuz... Peki, sizi daha yakından tanımak istesek neler söylersiniz, kimdir Nusret Cömert, özel hayatında neler yapar? Öncelikle teveccühünüz diyeceğim. İskenderun’da doğdum, Mersin’de büyüdüm. Dört çocuklu sevgi dolu, mutlu bir aile ortamında yetiştim. Çocukluğumda aletli jimnastik yaptım, Türkiye üçüncüsüydüm. Bu spor bana başkalarıyla değil kendimle yarışmayı öğretti. Henüz küçük bir çocukken makine mühendisi olmayı arzu ediyordum. O yıllarda Mersin’de Binbirçeşit adında pek çok şey satan bir mağazadan mıknatıs, kablo, ampul vs. alır, bobin sarar, elektrik üretir, ampulü yakardım ya da kabloyu pile bağlar kendi yaptığım bobini 60
döndürür yani oyuncak, insan eliyle çalışan jeneratör ve elektrik motoru yapardım. Okumayı çok severdim. Bir gün kitapçıdan aldığım bir kitabı okumak için eve kadar gitmeyi sabredemeyip yolda yürürken okumaya başlayınca kafamı bir inşaat kalıbı tahtasına çarptığımda gülsem mi ağlasam mı şaşırmıştım. Müziğe çok ilgim vardı. Beatles’dan Elvis Presley’e, Türk Sanat Müziği’ne kadar çeşitli müzikleri severek dinler, çoğunu ezbere söylerdim. Hayalimdeki gibi makine mühendisliği eğitimi aldım. Üniversite son sını a işletme ekonomisi hocam, işletme ve yönetim konularında yeteneğim olduğunu söyleyerek mezun olunca MBA yapmamı önerdi. Ben de onu dinleyip önerisini İstanbul Üniversitesi’nde yerine getirdim. Sonrasında hiç mühendis olarak çalışmadım ancak mühendislik eğitiminin her zaman faydasını gördüm.
RÖPORTAJ
Sosyal olmayı seviyorum, insanlarla birlikte olmaktan çok keyif alıyorum. Fazla ev insanı olamadım. Hayatım seyahatlerde ve sosyal faaliyetlerde geçti. Birkaç yıl yaşadığım Londra’da iş ve yaşam dengesini kurmayı öğrendim sanırım. Antakya ve Mersin’in güzel yemekleri ile filizlenen gurme tarafımı Londra’da geniş restoran seçenekleriyle geliştirme olanağı buldum. Etkin zaman yönetimi yaparak hem yoğun işlere, hem gelişimime, hem de gezip eğlenmeye ve sosyal aktivitelere zaman bulabildim. Fazla uyumayı sevmem, geceyi ve gündüzü yaşamaya çalışırım. Sanırım epey de hiperaktifim. Uzun bir seyahatten gelir havaalanından çoğu zaman bir davete, toplantıya veya arkadaşlarımla yemeğe giderim. Biraz fazla mükemmeliyetçiyim. Aslan burcuyum ve burcumun özelliklerini taşıyorum. Çok erken yaşlarda iş hayatımda sorumluluk almaya başladım. Çok geniş bir yaş grubunda arkadaşlarım var. Yaşı büyük olanlarının tecrübelerinden yararlanmaya çalışırken, daha genç olan arkadaşlarımla da yenilikleri, gelişmeleri, gündemi yakalayabiliyor, kendimi yenileyebiliyorum. Annem, babam, kardeşlerim ve kızım Damla ile birlikte olmaktan çok keyif alıyor ve yaşam tempomun elverdiği kadar bunu ÇOK ERKEN yapmaya çalışıyorum. Otoriter bir baba YAŞLARDA İŞ olmama rağmen kızımla arkadaş gibiyiz. Beraber seyahat eder, güzel vakit geçirir, HAYATIMDA dertleşiriz.
SORUMLULUK ALMAYA BAŞLADIM.
Çok başarılı bir iş adamısınız. Genç yaşta birçok kişinin erişemediği görevlere atandınız ve şimdi de Shell Enerji A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapıyorsunuz. Bize bu süreçte neler yaşadığınızı anlatır mısınız? Bugünlere gelmek için neler yaptınız? Nazik sözleriniz için teşekkür ederim. Kariyerime orta kademe yöneticiliğinin en alt kademesinden başladım. Yani bir anlamda mutfakta yetiştim. Kariyer basamaklarını hızlı tırmandım. Çalıştığım uluslararası şirkette bazı görevlere atanan ilk Türk oldum. Satış pazarlamadan, ikmal planlamaya, ekonomiden ürün müdürlüğüne, iş geliştirmeye kadar geniş bir yelpazede görev yapma olanağı buldum. Pek çok görevde bir üst görevin de sorumluluklarını üstlendim. Kariyerimin ilk yıllarında her gün çok uzun saatler çalıştım. Gelişimime çok önem verdim, bunu sürekli kılmaya çalıştım. Kendime kimseyi örnek almadım, kendi liderlik tarzımı yarattım. Bunu Harvard'da gerçek ya da özgün liderlik olarak okutuyorlar. Her zaman yaptığım işte bir değişim ve etki yaratmaya çalıştım. Ekip çalışmalarına çok önem verdim. Elbette ailemin verdiği değerler ki bunlar evrensel değerler olarak da anılıyor, bu günlere gelmemde ve bunun sürekliliğinde temel rol oynadı. 28 yıllık kariyerimin 21 yılı üst düzey, bunun da 16 yılı tepe yöneticiliği ile geçti. Halen de ülkemizin önemli bir altyapı yatırım holdinginde bağımsız yönetim kurulu üyeliğini sürdürüyorum. Harvard'ın İleri Liderlik Girişimi'ne kabul edilen ilk Türk’sünüz... Bu süreç nasıl gelişti? Bir yandan işlerime yoğunlaşırken diğer yandan sivil toplum kuruluşlarında aktif görevler üstlenmeye, sosyal sorumluluk görevlerimi yerine getirmeye, yani topluma bir şeyler vermeye gayret gösterdim. Bunun için başta zamanım olmak üzere kaynak ayırdım. Dünyanın pek çok yerinde önemli konferanslarda konuşmalar yaptım, fikirlerimi paylaştım. Enerji sektörünün ve ekonominin gelişimine katkıda bulunmaya gayret gösterdim. Bir gün Harvard'dan bir direktör aradı. Beni iyi bir aday olarak duymuşlar, çok iyi de araştırmışlar. Bana bilgi verme görüşmeleri yapılırken o süreçte aslında fark ettirmeden aldıkları başvurularla beni seçme sürecine tabi tutmuşlar. Birkaç ay sonra Harvard'dan çok güzel yazılmış bir davet mektubu aldım. Buna hayır demem mümkün değildi. Boston'da ev tuttum, böylece 12 ay sürecek İleri Liderlik Akademi Üyeliği programı başladı. Programdaki grubumuz önceki bakanların ve çok üst düzey kişilerin yer aldığı, üçte ikisi Amerikalı, üçte biri diğer ülkelerden toplam 28 kişiden oluşuyor. Harvard İleri Liderlik Akademi Üyeliği ömür boyu sürüyor. Aramızda 4 kişiye 2013 yılı için Kıdemli İleri Liderlik Akademi Üyeliği teklifi yapıldı, bunlardan
birisi benim. Bu süreçte hem çalışmalarımızı sürdüreceğiz ve hem de gelecek olan 2013 akademi üyelerine mentorlük ve rol modellik yapacağız. Dünyayı değiştirecek başarılı kişiler, liderler arasında gösteriliyorsunuz... Bu nasıl bir duygu? Çok gurur verici. Ağır da bir sorumluluğu var. İleri liderliğin yanı sıra eğitimden sağlığa, yoksulluktan çevreye, enerji politikalarından jeopolitiğe, genetiği değiştirilmiş organizmaları da içeren teknolojiye, sürdürülebilirliğe kadar çeşitli sosyal konularda, dünyanın sorunları ve bunların çözümleri üzerine yoğun bir eğitim veriyorlar. Başarınızın sırrı nedir? İş yaşamınızdaki prensipleriniz neler? Katı prensipleriniz var mı asla ve asla dedikleriniz neler? Sorumluluğu hissetmek, işi tamamen sahiplenmek, kendi işiniz gibi yapmak, işi zamanında ve sonuç odaklı yapmak... Kendime karşı biraz katıyımdır. Çok iyi işler yapmış ve çok çalışmış olsam bile sonucu net olarak almazsam kendimi asla başarılı saymam. Ama işi sonuçlandırmak için prensiplerimden ödün vermem, asla kolay yolu seçmem, başkalarının başarılarını üstlenmeye çalışmam. Adil olmak, hakkaniyetli olmak, dürüst olmak, iyi ahlaklı olmak gibi temel değerler prensiplerimi oluşturur. Bunlar görev yaptığım şirketin de iş prensipleriyle örtüşüyor. Lider olarak ne kadar değişime açık, kalıpların dışında düşünmeye ve faaliyet göstermeye gayret eden bir yapım varsa da katı prensiplerim de vardır. Asla kendimden, kişiliğimden ve temel değerlerimden ödün vermem. Asla kişisel gelişimimi durdurmak istemem, bana göre bu bir yaşam boyu sürmelidir. Peki, sizin için başarı ne demektir? İş hayatında başarı ölçülebilir sonuçlar almaktır. Bireysel başarı ise bunu Harvard'da öğrencilere yaptığım bir konuşmamda da anlatmıştım; çok yönlü olarak kendinizi nasıl geliştirdiğinizdir. Asla ne pozisyonda olduğunuz ya da ne kadar paranız olduğu değil, kim olduğunuz önemlidir. Unvanlar ve para, gelir geçer ama yapabilmişseniz kendinizi toplumda konumlandırdığınız yer, yaptıklarınız kalır. Onun için de toplumda etki yaratacak, kalıcı şeyler yapmak gerektiğine inanıyorum. İş yaşamınızdaki öncelikleriniz neler? Her şeyden önce iş hayatımın kendisi önceliğimdir. Her işin zamanında yapılması gerekir. Planlı, programlı ama esnek olabilmek, özverili olmak gerekir. İşlerin önem sırasını belirleyebilmek ve onları o şekilde uygulayabilmek önemlidir. Aynı anda birçok işi götürebilmek gerekir. Sadece işyerini değil, tüm sektörü ve ekonomik hayatı kucaklayabilmek gerekir. Olaylara dışarıdan bakabilmek gerekir.
HARVARD İLERİ LİDERLİK AKADEMİ ÜYELİĞİ ÖMÜR BOYU SÜRÜYOR. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Vizyon belirli bir dönem sonra bir bireyin, şirketin, toplumun, ülkenin ya da içinde yaşanacak dünyanın ne, nerede veya nasıl olacağının ve buna dair hedefin belirlenmesi, stratejik planlama ise bu hedefe ulaşılacak yol haritasının belirlenmesidir. Bu hedefler ulaşılabilir olmalı ama kendi kendinizi kısıtlayarak cam bir tavan oluşturmamanız gerekir. Belirlediğiniz hedefe ulaşacağınızı garanti edemem, ama hedefleriniz ve doğru bir yol haritanız yoksa veya bunu uygulamazsanız oraya gelmeyeceğinizi garanti edebilirim. Amaç burada aslında misyonunuzu şekillendiriyor. Hedeflerinizi belirlerken amaçlarınız önem taşıyor. 61
RÖPORTAJ
Sektöre yeni atılan veya atılacak olan gençlere ne tavsiyelerde bulunursunuz? Sabırlı olmaları, merdiveni hızlı ama basamak basamak çıkmaları, evrensel değerlere bağlı kalmaları... Kendilerini sürekli geliştirmeleri ve bunu başkalarından beklemeden kendileri yapmaları, vizyonlarını belirlemeleri. Günlük olaylara göre değil üstlendikleri misyona uygun davranışlar geliştirmelerini söyleyebilirim. Profesyonel davranmaları da önemli. Sorumluluğu gerçekten hissetmeleri yani aslında yaptıkları işe, yaşadıkları topluma, ülkeye kalplerini vermeleri. Vizyonlarını belirlerken de sadece iş hayatı ya da kariyer, para değil genel anlamda hayatlarını ve hayattan beklentilerini dikkate almaları. Her şey iş değildir.
HAYATIM SEYAHATLERDE VE SOSYAL FAALİYETLERDE GEÇTİ.
Hangi sivil toplum kuruluşları ve derneklerde aktif olarak görev yapıyorsunuz? Pek çok. TÜSİAD'ın eski şahsi üyelerinden biriyim. TÜSİAD'ın Parlamento İşleri Komitesi ile Sanayi, Hizmetler ve Tarım Komitesi üyesiyim, Enerji Çalışma Grubu’nun başkan vekiliyim. Petrol Platformu Derneği PETFORM'un kuruluşundan bugüne gelmesinde gayret gösterdim, 3 dönem yönetim kurulu başkanlığı yaptım. Enerji ve İklim Değişikliği Vakfı ENIVA'nin Kurucu Mütevelli Heyeti üyesi ve yönetim kurulu başkan vekiliyim. Türkiye'de kurulan ilk Rotary Kulübü ulan Ankara Rotary Kulübü üyesiyim, Doğal Gaz İthalatçı ve İhracatçıları Derneği DIVID'in kurucu üyesi ve yönetim kurulu üyesiyim. Bunların dışında da çalışmalarım var. Kalkınma Bakanlığı 10’uncu Beş Yıllık Kalkınma Planı Büyüme Özel İhtisas Komisyonu üyesiyim, yemek ve sofra adabını geliştirmek amacı güden, merkezi Fransa'da olan dünyanın en eski gurme topluluğu Chaine de Rotisseurs üyesiyim, iki yıl önce şövalyelikten sembolik subaylığa terfi ettim. Sosyal yaşamınız ile iş yaşamını nasıl dengeliyorsunuz? Günün stresiniz ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz, hobileriniz neler? Bunu zaman yönetimini iyi yaparak, zamanı iyi kullanarak yapmaya çalışıyorum. İş hayatım ile özel ve sosyal hayatım ne kadar iç içe ise de işi işte bırakmaya gayret ediyorum. Zaten ilişkilerimde de işimle özel hayatımı birbirinden ayrı tutuyorum. Sosyal faaliyetlerle, seyahatlerle dinleniyorum. Yani aslında yorularak dinleniyorum diyebilirim. Bedeniniz uyuyup uyanınca dinlenir, önemli olan kafanızı dinç tutmanız. Kendi iş stresini yaratan bir insanım, bu KENDİME itici güç oluyor. Ama bu stresle baş KARŞI BİRAZ etmeyi de öğrenmeniz gerekiyor. Damak zevkime hitap edecek şeyler KATIYIMDIR. yerim. Türkiye’de pek yapamıyorum ama yurt dışında bol bol yürürüm, spor yaparım. Vaktim oldukça yelken yaparım. Yarışlar çok keyifli oluyor, ekip çalışmasının öneminin en iyi test edildiği spor dallarından bir tanesi. Ya hep beraber kazanıyorsunuz ya hep beraber kaybediyorsunuz. Kızımla birlikte olmak dünyanın en keyifli şeyi. Annem, babam ve kardeşlerimle birlikte olmak da öyle. Dostlara, dostluğa çok önem veririm. Zamanı boş geçirmekten hiç hoşlanmam.
62
Geçmişi geleceğe taşıyoruz... NAR Collection
www.narhediye.com.tr Arjantin Cad. Budak Sok. 11/4 06700 Kavaklıdere / Ankara t: 0312 468 82 30 - 39 f: 0312 468 82 34
CEPA 1. Kat 2A’da açıldık!
RÖPORTAJ
OĞUZ VANLI
Kısa Sürede Sektörde Güvenilen, Uluslararası Müșterileri Olan Bir Üretici Olduk.
TOPLAM CİROMUZUN YÜZDE 8’İNİ İHRACAT OLUŞTURUYOR.
Balonevi Party Store 2001 yılında kurularak hedefleri doğrultusunda, günümüze kadar birçok başarı elde ederek gelmiş, Türkiye’deki altı nitelikli balon üreticisinden biri olmuştur. Biz de kısa sürede mağazalaşma sürecine girerek ciddi cirolar yakalayan başarılı iş adamı Balonevi Party Store Yönetim Kurulu Başkanı Oğuz Vanlı ile balon sektörü hakkında konuştuk. Sektöre nasıl başladığından, balon sektörünün Türkiye’deki önemine kadar geniş kapsamlı ve bir o kadar da keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
B
alon üretimine başlamanız nasıl oldu? On bir sene önce reklam ajansında çalışırken balon sektörünün çok iyi durumda olmadığını gördüm. Türkiye’de nitelikli balon üreticisi yoktu ve pazarın büyük bir kısmına Avrupalı üreticiler hakimdi. Yerli üreticilerse merdiven altı üretim yapıyorlardı. Türkiye’de olmayan bir yeniliği getirerek sektöre adım atmaya karar verdik. Avrupa’dan, Türkiye’de bulunmayan dört renk baskının yapıldığı bir makine getirttik.
türlü kutlama ve organizasyon için ihtiyaç olabilecek 2500 farklı ürünü tüketiciyle buluşturuyoruz. Balonevi Party Store ile çok kısa süre içerisinde 10 mağaza sayısına ulaştınız? Uzun vadede planlarınız neler? Balonevi Party Store’lar 2012 yılı sonunda 13, 2013 yılı sonunda 20, 2015 yılı sonunda 50, 2017 yılının sonunda ise 100 mağazaya ulaşacaktır. Uzun vadedeki planlarımız bu şekildedir...
150 bin dolarlık bu makine bizim hikayemizin başladığı nokta oldu. Kısa sürede sektörde güvenilen, uluslararası müşterileri olan bir üretici olduk. Balonevi’nin sektöre girmesiyle Avrupalılar’ın payı giderek azaldı, şu anda %5’in de altındalar.
Parti malzemeleri satışında Türkiye’yi, Amerika ve Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda hangi noktadayız? Türkiye’deki pazar şu anda Avrupa’nın %5’i kadardır. Türkiye, Amerika’daki pazarın ise çok çok gerisindedir. Yani önümüzde çok fazla kat edilecek yol var.
Balon üretimi dışında Balonevi Party Store mağazalarıyla parti malzemeleri alanına da giriş yaptınız. Bu süreci anlatır mısınız? Ülkemizde, kutlama yapmak isteyenlerin bol çeşitlerle donatılmış süsleme malzemelerini bulabilecekleri bir mağaza uygulaması yoktu. Parti ürünleri satan mağazalar açmaya karar verdik. 2011 yılının sonunda hız verdiğimiz mağazalarımız şu anda 10’a yükseldi. Evde, ofiste, bahçede, cafe’de her
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz? İç piyasaya konsantre olduğumuz için ihracatta istediğimiz noktaya henüz gelememekle birlikte başlıca ihracat yaptığımız ülkeler Hollanda, Almanya, Lübnan, Arnavutluk, İran, Kuzey Irak ve Suudi Arabistan’dır. Toplam ciromuzun yüzde 8’ini ihracat oluşturuyor. Beş sene içerisindeki asıl hedefimiz ihracat değildir. Bütün enerjimizi parti mağazacılığına harcayacağız...
64
BUSINESS
RAHMİ KOÇ ve Önerileri
K
oç Holding Onursal Bașkanı ve Yönetim Kurulu Bașkanı Rahmi Koç en bașarılı Türk iș adamlarının arasında ilk sırada yer alıyor. Bugüne kadar bașarılı birçok ișe imzasını atmıș, bir dönem Rotary Kulübü’ne bașkanlık yapmıș ve birçok sosyal sorumluluk projelerine de destek veren TURMEPA Deniz Temiz Derneği'nin onursal bașkanlığını yapan Rahmi Koç'tan öğreneceğimiz çok șey var... Formunu da bașarılı bir șekilde koruyan Koç; akșam saat sekizden sonra yemek yememeye özen gösteriyor. Böylesine yoğun bir tempoda sabaha karșı bir saat spor yapıp tekrar uyuyarak zinde kaldığını söyleyen Rahmi Koç'un bașarısının altında yatan bu altın anahtarlar sizin de ișinize yarayacak. Büyük patron Rahmi Koç'un Koç Üniversitesi mezuniyet töreni konușmasına mutlaka göz atın! O’ndan öğrenilecek çok șey var...
Rahmi M. Koç, Koç Üniversitesi Mezuniyet Töreni Konuşması Siz sevgili mezunlarımıza birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum; Sıradan biri değil, değișik bir insan olun. Doğru bildiğinizi açık, seçik ifade etmekten çekinmeyin. Kendinize güvenin ama bașkalarının tecrübelerinden de yararlanın. Örf ve adetlerimizi unutmayın, ülkenize sadık kalın. İșinizi severek yapmanız bașarınızın bir nevi teminatıdır. Sağlık demokrasi gibidir, elden gitmeyince kıymeti bilinmez. Dolayısı ile sağlığınıza dikkat edin ve zinde olmak için muntazam spor yapın. Çevreye saygılı olun ve bașkalarının da saygılı olmasını sağlayın. Enerjiyi nerede olursanız olun, tasarruflu kullanın. Șu deyimi aklınızdan hiç çıkarmayın; Ağızdan çıkan söz, yaydan çıkan ok, geçmiș zaman ve kaybedilen fırsat hiç bir zaman geri gelmez.
RĂ–PORTAJ
SAVAŞ ÇOLAKOĞLU
Sadece Teorik Bilgilerle BaČ™arÄąya UlaČ™mak MĂźmkĂźn DeÄ&#x;il.
KARİYER VE BAŞARI KONUSUNDA, KİŞİNİN ÖNCE KENDİSİNİ TANIMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM.
Turizm sektĂśrĂźndeki Ăźst dĂźzey yĂśneticilerin oluĹ&#x;turduÄ&#x;u Skal International TĂźrkiye Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri ve TĂźrkiye Otelciler Federasyonu (TUROFED) Genel Sekreteri ve aynÄą zamanda Limak Ambassadore Otel'in Genel MĂźdĂźrĂź SavaĹ&#x; ÇolakoÄ&#x;lu ile iĹ&#x; hayatÄąna yĂśnelik hoĹ&#x; bir sohbet gerçekleĹ&#x;tirdik. BaĹ&#x;arÄąlarÄą hakkÄąnda ipuçlarÄą aldÄąk ve kariyer basamaklarÄąndaki zorluklar Ăźzerine keyifli bir sĂśyleĹ&#x;i yaptÄąk.
S
izi kÄąsaca tanÄąyabilir miyiz? 1966 yÄąlÄąnda Rize-ÇamlÄąhemĹ&#x;in'de doÄ&#x;dum. Ă–Ä&#x;renimimi ilkokuldan itibaren Ankara'da sĂźrdĂźrdĂźm. Hacettepe Ăœniversitesi Turizm ve Otel Ä°Ĺ&#x;letmeciliÄ&#x;i YĂźksekokulu'ndan 1986 yÄąlÄąnda mezun oldum. Daha sonrada Anadolu Ăœniversitesi Ä°ktisat FakĂźltesi’ni bitirdim. 1985 yÄąlÄąnda staj yaparak baĹ&#x;ladÄąÄ&#x;Äąm meslek hayatÄąma hiç ara vermeden devam etmekteyim. Evliyim ve on iki yaĹ&#x;Äąnda BarÄąĹ&#x; adÄąnda bir oÄ&#x;lum var. YÄąllardÄąr bu sektĂśrde istikrarlÄą bir Ĺ&#x;ekilde yĂźkselen ve yerini koruyan bir turizmcisiniz. Bu baĹ&#x;arÄąyÄą neye borçlusunuz? Kariyer ve baĹ&#x;arÄą konusunda, kiĹ&#x;inin Ăśnce kendisini tanÄąmasÄą gerektiÄ&#x;ine inanÄąyorum. Ä°lgi alanlarÄąnÄą, yeteneklerini, yapmak istediklerini ve ulaĹ&#x;mak istediÄ&#x;i noktalarÄą belirlemesi gerektiÄ&#x;ini dĂźĹ&#x;ĂźnĂźyorum. Staj yaparak baĹ&#x;la68
dÄąÄ&#x;Äąm iĹ&#x; hayatÄąnda tĂźm kademelerde gĂśrev alarak, adÄąm adÄąm her konuda tecrĂźbe edinerek ve iĹ&#x;imi çok severek baĹ&#x;arÄąlÄą olmaya çalÄąĹ&#x;tÄąm. Sadece teorik bilgilerle baĹ&#x;arÄąya ulaĹ&#x;mak mĂźmkĂźn deÄ&#x;il. Teorik bilgileri uygulamaya geçirmek ve ilk adÄąmdan itibaren tecrĂźbe edinmek, var olan bilgileri taze tutmak, yeni bilgilere açĹk olmak oldukça Ăśnemlidir. YĂśnettiÄ&#x;iniz insanlarÄąn hangi iĹ&#x;i ne Ĺ&#x;ekilde yaptÄąklarÄąnÄą bilmeniz ve sahip olduÄ&#x;unuz bilgiyi paylaĹ&#x;tÄąÄ&#x;ÄąnÄąz sĂźrece baĹ&#x;arÄą sizinle olacaktÄąr. Ä°Ĺ&#x; hayatÄąna yeni atÄąlacak gençlere ne tavsiye edersiniz? Turizmin Ăźlke ekonomisine yapacaÄ&#x;Äą katkÄąlarÄąn her geçen gĂźn artarak devam edebilmesi için bizlerin, Ĺ&#x;u anda turizm alanÄąnda faaliyet gĂśsterenlerin, gençlere ihtiyacÄą var. Her iĹ&#x;e baĹ&#x;larken ve çalÄąĹ&#x;Äąrken çeĹ&#x;itli zorluklar var; bir takÄąm aĹ&#x;ÄąlmasÄą gereken yollarÄą, kat edilmesi gereken sa alarÄą var. BĂźtĂźn bunlarÄą sabÄąrla kat etmemiz gerekmektedir.
RÖPORTAJ
Turizm sektörünün çeşitli bölümleri, çeşitli dalları ve farklı alanları mevcuttur. Öncelikle kendi donanımlarına ve kişilik yapılarına uygun bir bölüm, bir dal, bir alan seçmelerini öneririm. Daha sonra kendilerine bir kariyer hedefi koyup, işe başlasınlar. Kariyer hedeflerine ulaşmak için de gerekli olan tüm çalışmaları ve özveriyi göstermelerini ve yollarına devam etmelerini tavsiye ederim.
YÖNETTİĞİNİZ İNSANLARIN HANGİ İŞİ NE ŞEKİLDE YAPTIKLARINI BİLMENİZ VE SAHİP OLDUĞUNUZ BİLGİYİ PAYLAŞTIĞINIZ SÜRECE BAŞARI SİZİNLE OLACAKTIR.
İşyerinizde olmazsa olmaz kurallarınız, prensipleriniz ve asla dedikleriniz neler? Öncelikle Limak International Hotels & Resorts'un belirlemiş olduğu mevcut yedi otelimizde uyguladığımız kurallar vardır. Bunlar zincir otel gruplarının birçoğunda uygulanan genel kurallardır. Birlikte çalıştığım arkadaşlarımın görev tanımlarında yazan sorumlulukları tam ve eksiksiz yerlerine getirmeleri ve “bir kişi, bir işi, bir defada yapar” ana prensiplerimizdendir. “Gülümse gülümset, farkı sen yarat” asla vazgeçemeyeceğimiz sloganımızdır.
Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Evet var. Üç buçuk yıl başkanlığını yaptığım SKAL International Ankara bunlardan birisidir. Profesyonel turizm yöneticilerinin bir araya geldiği, merkezi İspanya'da bulunan bir dernektir. Türkiye'de faaliyet gösteren 14 derneğin kurmuş olduğu Uluslararası Skal Dernekleri Federasyonu'nun şu an Genel Sekreterliği görevini de yürütmekteyim. 2011 Aralık ayından itibaren de TUROFED (Türkiye Otelciler Federasyonu)'in Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Sekreteri'yim. Mesleğimle ilgili hem Ankara'da faaliyet gösteren hem de Türkiye ve Uluslararası arenada faaliyet gösteren tüm oluşumlarda yer almaya çalışmaktayım. Bu faaliyetlerimdeki asıl amacım Ankara turizmine katkıda bulunabilmektir. Bu amaçla da ATİD (Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği) Yönetim Kurulu Üyeliği’ne yaklaşık sekiz yıldır devam ettirmekteyim. Sadece yaşadığımız ve doyduğumuz topraklara değil doğduğumuz yöreye de hizmet edebilmek için Çamlıhemşin Eğitim ve Kültür Derneği'nde yönetim kurulu üyesi olarak görev almaktayım. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nerelere? Seyahat; yapmış olduğum iş ile ayrılmaz bir bütün. Hem işin gereği hem de SKAL ve TUROFED 'deki görevlerim gereği sık seyahat eder durumdayım. Şehirlerarası yollarda araba kullanmak çok keyif aldığım bir iştir. Biraz müzik, biraz atıştırmalıklar ve iyi bir yol arkadaşı ile 1000 km gidebilirim. Fuarlar ve kongreler dolayısıyla hem Türkiye'nin hem de dünyanın farklı şehirlerine seyahat etmek benim için büyük keyif. En büyük idealiniz nedir? Kaçkarlar'ın eteklerinde 2000 metreyi aşan yüksekliklerde bir konumda 10 - 20 odası olan, konaklayan misafirlerime bizzat benim hizmet edebileceğim butik bir otele sahip olmak. Rekabet sizce ne ifade ediyor? Aynı koşullar ve şartlarda en iyi ürünü ve hizmeti sunmak yarışı rekabettir. Rekabet artı yönde ürün ve hizmet kalitesini artıracak şekilde yapılmalıdır. Aksi olması, zaman içerisinde taraflara zarar vermekten başka bir şey kazandırmayacaktır. 69
ALIŞVERİŞ
Şık Detaylar Erkeklerin en önemli aksesuarları olan saat, cüzdan, birbirinden şık kol düğmeleri ve elbette kemerler... Aksesuarım olmazsa olmaz diyen beyler için eşsiz parçalar 1 2
3
4
6
7
9 5
8
10
11
12 1. LOUIS VUITTON ATKI 385 $ • 2. UĞUR SAAT ROLEX • 3.TIFFANY CO KOL DÜĞMESİ 546 TL • 4. VALENTINO ELDİVEN 500 TL • 5. BEYMEN AJANDA 169 TL • 6. BVLGARI KOL DÜĞMESİ 4,600 $ • 7. ZENITH STRATOS KOL SAATİ 12,200 CHF • 8. LOUIS VUITTON ÇANTA 1,960 $ • 9. CLOSED KEMER 220 TL • 10. DOLCE & GABBANA KEMER 545 TL • 11. VAKKO KOL DÜĞMESİ 895 TL • 12. FABER CASTELL INTUITION PLATINO DOLMA KALEM •
ALIŞVERİŞ
Fark Yaratan Şıklık İş yaşamının vazgeçilmezlerinden olan takım elbiselere alternatif olarak spor ceketleri tercih edebilirsiniz. Birbirinden şık, klasik ayakkabılar kombininizi eşsiz kılacak...
1
2
3
4
5
7
8
6
10
9
11 12
1. DOCKERS CEKET 399,90 TL • 2. LEVİS MONT 240 TL • 3. KİĞILI KRAVAT 29 TL • 4. KİĞILI KRAVAT 49 TL • 5. KİĞILI GÖMLEK 159 TL • 6. KİĞILI AYAKKABI 179 TL • 7. H&M SPOR CEKET 169 TL • 8. KİĞILI KASKET 49 TL • 9. KİĞILI ATKI 14 TL • 10. TACS SAAT 399 TL • 11. KİĞILI KOL DÜĞMESİ • 12. CHRISTIAN LOUBOUTIN GOLD TOE CAP HENRI AYAKKABI •
RÖPORTAJ
SEDAT KASAN Hedefimiz; Hem Ürün Hem de Hizmet Odaklı Çalıșmak Birbirinden şık ve konforlu mobilyaların üreticisi Casa Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Kasan'dan markanın oluşum sürecini ve ürünlerinin kalitesini anlatan keyif dolu bir röportaj yaptık.
C
ÇEVRE VE İNSAN SAĞLIĞINA VERDİĞİMİZ ÖNEM DOĞRULTUSUNDA TÜKETİCİLERİMİZE HEM TEKNOLOJİK HEM DE DOĞAL ÜRÜNLER SUNUYORUZ.
ASA olarak, Türkiye’deki mobilya sektörü içerisinde kaç yılından beri hizmet sunuyorsunuz? Casa markası 1992 yılında doğmuş olmasına rağmen, mobilya sektöründeki deneyimi 1960’lı yıllara kadar uzanmaktadır. CASA isminden ve markasından bahseder
misiniz? Casa isim ve markası; günümüz çizgisi, gelecek önsezisi ve felsefesi ile üretim üzerine yoğunlaşan sürekli bir araştırmanın sonucudur. Performans ve teknolojisi ile sıradanlıktan uzak, mevcut trendleri yakından takip eden, gelecekteki yaşam biçimlerini sezinleyen estetik bir tarzı yansıtır. CASA’nın tasarım anlayışını ve felsefesini açıklar mısınız? Casa’nın tasarım anlayışı; tasarım, performans, özgünlük, estetik, trend, dayanıklılık, kalite ve konfor anlayışıdır. Felsefesi ise tüketicileri ile oluşturduğu duygusal bağlılık olarak ifade edebiliriz. Casa mobilya nasıl bir tarza sahip? Genellikle sadeliği öne çıkaran, modern ve minimalist bir çizgi sunan Casa; 72
ürünlerinde 2012 koleksiyonu ile birlikte neo-klasik tarzda ürünlere de oldukça önemli bir yer verdi. Koltuklarda sıkça görülen kapitone dikişler, el işçiliği uygulamalar ve masif ahşap detaylar ile masa ve sehpalarda kullanılan doğal mermer-ahşap uyumları ve renkleri dikkat çekmektedir. CASA’nın 2013 koleksiyonunda farklı ve özel tasarımlar yer alıyor mu? Bu konuda bilgi verir misiniz? Bir ürünü tasarlarken kullanılacağı mekanın tüm detaylarını, mekanı yaşayan insanları, onların ürünü kullanma biçimlerini ve duygularını hissetmek konusundaki önsezilerin güçlülüğü tasarımlarımızı özel kılmaktadır. Bu nedenle Casa koleksiyonları her dönem çok dinamik bir yapıya sahip olmuştur. 2013 koleksiyonumuzda yumuşak renkler ve doğallık hakimdir. Çevre ve insan sağlığına verdiğimiz önem doğrultusunda tüketicilerimize hem teknolojik hem de doğal ürünler sunuyoruz. Casa Mobilya’nın aldığı ödül var mı? Tasarımı Hasan Kasan’a ait olan Bolero isimli ürünümüz Design Turkey “İyi Tasarım Ödülü” aldı. Bunun yanı sıra akademik çalışmalarımız doğrultusunda birçok tasarımcı ile birlikte yürüttüğümüz uygulama projeleri çeşitli yarışmalarda ödüller aldı.
RÖPORTAJ
Müşterilerinize sunduğunuz, başka markalardan sizi farklı kılan hizmetleriniz nelerdir? Casa, hem ürün hem de hizmet odaklı çalışmayı en büyük hedefi olarak belirlemiştir. Ancak ürün ve hizmet odaklı çalışmayı başarabilen firmaların tüketicilerde duygusal bağlılık yaratabildiğinin farkındayız. Elbette ki, bir markaya duygusal olarak bağlanmanın tüketiciler için ne kadar zor olduğunu ve bu bağlılığın üreticiye yüklediği sorumluluğu çok iyi bilmekteyiz. Bizi farklı kılan nokta bu sorumluluğu yerine getirirken duyduğumuz mutluluk ve azmimizdir. Casa olarak insanların kendilerini en mutlu ve rahat hissettikleri yaşam alanlarına dahil oluyoruz. Bizim amacımız bu mutluluğu ve rahatlığı, ürünlerimiz ve hizmetimiz aracılığı ile devam ettirebilmektir.
Dinamik iç pazar yapısı ve hedef pazarlara yönelik ihracat çalışmalarına hız verilmiş olması, rekabet avantajımızın bulunması, el işçiliğinin hala yaygın olarak kullanılıyor olması ve geniş ürün yelpazesi Türk mobilya sektörünün en önemli avantajları olarak gözükmektedir. Ülkemiz son 15-20 yılda ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda çok ciddi değişimler yaşadı ve bu anlamda büyük ilerlemeler kaydetti. Tüketicinin yaşam biçimi ve kalitesine de yansıyan bu değişimlerin paralelinde, diğer sektörlerde olduğu gibi mobilya sanayisine de büyük yatırımlar yapıldı. Sektörde ciddi markalar ortaya çıktı ve hem yurt içinde hem de yurt dışında belirgin bir rekabet ortamı oluştu. Bu rekabet ortamı içinde bile Casa her zaman sektörün öncü markalarından biri olmayı ve sektöre yön vermeyi başarabilmektedir.
Casa Mobilya’nın Türkiye’deki satış ağından ve dünya pazarındaki yerinden söz eder misiniz? Türkiye satış ağımızı İstanbul ve Ankara’nın yanı sıra, Adana, Antalya, Aydın, Bursa, Denizli, Eskişehir, İzmir, Trabzon mağazaTASARIMI HASAN larımızdan oluşturmaktadır. Bunun yanı KASAN’A AİT sıra Le oşa ve Bakü mağazalarımız da yurt dışında Casa markasını taşımaktadır. OLAN BOLERO Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Casa İSİMLİ ÜRÜNÜMÜZ New York mağazalarımız ile birlikte, farklı bir konsept ve farklı anlayışla oluşturulan DESIGN TURKEY Atelier markası da bir Casa iştiraki olarak “İYİ TASARIM New York’ta oldukça önemli bir konumdaÖDÜLÜ” ALDI. dır. Ayrıca 2012 yılı başlarında Rusya’da ilk mağazamızı açtık. Çok kısa sürede iyi bir satış grafiği yakaladığımız için 2012’nin son çeyreğinde Rusya’daki mağaza sayımızı ikiye çıkardık. Son olarak da Mısır, Kahire’de açtığımız mağazamızla beraber 2012 yılı büyüme hedeflerimizi gerçekleştirmiş olduk. Mobilya sektörümüzün dünyadaki konumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Türk Mobilya Sektörü, 8 milyar dolar pazar büyüklüğü ile dünya piyasasında çok önemli bir yere sahiptir. Konut sektöründeki gelişmelere paralel olarak hızla büyüyen ve Türkiye'de en hızlı gelişen sektörlerden biri olma yolunda ilerleyen mobilya pazarında en önemli hedeflerin başında ise, iç pazarın yanı sıra ihracat pazarlarından daha fazla pay alınması gelmektedir. Son yıllarda tasarım ve markalaşma adına yaptıkları atılımlarla 'Türk Mobilyası' imajını güçlendiren üretici firmalar, 2011 yılın sonunda ihracatta %20, iç pazarda ise %10 büyüme kaydetti. Bu doğrultuda önümüzdeki döneme yönelik hedeflerinde çıtayı daha da yükselten Mobilya Sektörü, orta vadede ihracatını 5 milyar dolara çıkarmaya odaklanmış durumdadır.
73
RÖPORTAJ
SELİM ALBAŞ
Sevgi ve Huzurun Olduğu Yerde Bașarı Kaçınılmazdır.
EĞER İŞİNİZİ SEVERSENİZ, BİR GÜN BİLE ÇALIŞMIŞ SAYILMAZSINIZ.
Ankara'da deniz ürünlerindeki çeşitliliği ile fark yaratan, politika, bürokrasi, iş ve sanat dünyasında birçok isimi ağırlayan, başkentin seçkin restoranlarından Park Fora'nın İşletme Müdürü Selim Albaş ile enfes tatlar ve balık yeme kültürü üzerine lezzetli bir röportaj gerçekleştirdik, başarısının sırrını öğrendik.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? Yirmi yılı aşkın süredir Ankara’nın seçkin mekanlarında değişik kademelerde misafirlerimizi ve onların misafirlerini ağırlamaktayım. İki yıldır da Ankara Park Fora’nın işletme müdürlüğünü yapmaktayım. İstanbul firması olmamıza rağmen salon şeflerim, mutfak şeflerim, halkla ilişkiler, satın almadaki ve diğer departmanlardaki arkadaşlarımız yine benim gibi Ankara’nın seçkin mekanlarında çalışmış Ankara’yı ve Ankaralı’yı bilen amatör ruhlu profesyonel kişilerdir. 74
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Park Fora İstanbul’da 1996 yılından beri hizmet vermektedir. Hem İstanbullu hem de Ankaralı misafirlerin talepleri üzerine Ankara’da da yer alması kaçınılmaz oldu ve yaklaşık yedi yıldır Gaziosmanpaşa, Nenehatun Caddesi’nde hizmet veriyoruz. Sizin için başarı ne demek? Sevgi ve huzur demektir. Sevgi ve huzurun olduğu yerde başarı kaçınılmazdır. Misafir beklentilerine en üst düzeyde cevap veren, ulusal ve uluslararası standartlara uygun, hijyenik ortamlarda, koşulsuz misafir
RÖPORTAJ
memnuniyetinin gerekliliğine inanarak yeme içme sektöründe her zaman öncü ve yenilikçi olmayı amaç edindik. Şimdi Ankara’da balık denince ilk akla gelen yerlerden biriyiz. Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Öncelikle yaptığınız işi sevmeniz gerekir. Eğer işinizi severseniz, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız. Bunun dışında servis ve yemekteki kalite, taze ve lezzetli ürünler sunmak çok önemli. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Hedefleri belirlediğimizde, zaman içinde nereye doğru gittiğimizi, başarımızı ve başarısızlığımızı açık, tarafsız olarak değerlendirebiliriz, karşılaştırma yapabiliriz ve gerekli önlemleri zamanında ve etkili olarak alabiliriz. Profesyonellik bunu gerektirir.
ANKARA’DA BALIK DENİNCE İLK AKLA GELEN YERLERDEN BİRİYİZ.
İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Misafirlerimizin memnuniyeti her zaman bizim için ilk sırada gelir. Bunu sağlayabilmek için ise öncelikle çalışanların memnuniyeti esastır. Yüksek motivasyon ve aynı zamanda disiplin olmazsa olmazdır. Ve tabii ki eğitim... Bilgi, güç demektir.
Park Fora’yı diğer balık restoranlardan ayıran özellikler nelerdir? Park Fora, Ankara’da başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz çeşitte ve tazelikte balıkların sergilendiği mostraya sahip. Mevsimine göre ve günlük
olarak Türkiye denizlerindeki tüm balıkları bulabilirsiniz. Menüyü oluştururken gösterilen özen, yemeklerde kullanılan malzemelerin kaliteli olması ön koşuluyla başlıyor. Donmuş veya hazır gıda asla kullanılmıyor. Otlar Ege’den geliyor, sebzeler balıkta olduğu gibi günlük alınıyor. Balıklarda kullanılan soslar yine restoranda hazırlanıyor.
PARK FORA, YERLİ VE YABANCI ŞARAPLARIN YER ALDIĞI ZENGİN ŞARAP KAVIYLA DA FARK YARATIYOR.
İspanyol mutfağından Paella, Fransız mutfağından Deniz Mahsulleri Krep, Balık Kroket, Yunan mutfağından Balık Kavurma, Şarap Soslu Düğmeli Ahtapot, Deniz Mahsulleri Kokoreç ve Balık Kö esi, bunun yanında kebap seven misafirlerimiz için Balık Urfa, Balık Adana, Balık İskender gibi birçok seçenek sunuyoruz. Tüm bu çeşitliliğin yanında Balık Çorbası da misafirlerimizden övgü alıyor. Park Fora, yerli ve yabancı şarapların yer aldığı zengin şarap kavıyla da fark yaratıyor. Güney Afrika, Arjantin, Şili, Avustralya, Fransa ve İtalya’nın seçkin şaraplarını Park Fora’da tatmak mümkün. Aslında söylenecek daha çok şey var, ama en önemlisi farklı lezzetleri tatma imkanının bulunması. Yedi yıldır Ankara’da bulunan Park Fora’ya gelip bu lezzetleri tatmamak bence bir geç kalınmışlıktır. Park Fora, Bir Balıkçıdan Daha Fazlası…
75
RÖPORTAJ
SELİM GÜNDÜZ
Marka Olmak En Büyük İdealim.
GÜZEL BİR YAŞAM İÇİN ÇALIŞIYORUM.
İ
Doruk Peyzaj’ın sahibi başarılı iş adamı Selim Gündüz ile iş yaşamına dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. şiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? Doruk Peyzaj 2001 yılında proje ve uygulama amaçlı kuruldu. Günümüze kadar da geldi. Sizin için başarı ne demek? Benim için başarı gurur ve tevazu anlamına geliyor...
Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? İleri aşamada teknoloji ve iş gücünü iyi kullanıp üretimi ve pazar ortamını genişletmek , uluslararası saygınlığı arttırmak geleceğe dair planlarım arasında yer alıyor. Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Başarılı olmak için öncelikle başarısızlığı yok etmek sonra başarıyı hazmetmek gerektiğini düşünüyorum. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Önemli çünkü vizyon ve amacın kişisel kapasiteyi tayin ettiğini düşünüyorum.
Kendi şirketinizde olmazsa olmaz dediğiniz kurallar neler? Olmazsa olmaz kurallarım var tabii ki. Güven, saygı, hoşgörü, hedef kitlem, iletişim tekniğim bunlardan bazıları. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Gençler öncelikle ne kazanmak istediklerini iyi belirlemeliler. Sonra yola devam etmeliler. Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Duygu ve düşüncelerimi rahatça paylaşacağım insanlarla vakit geçirerek günün yorgunluğunu atıyorum. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Yenilik ve gelişim için amaçlı ve anlamlı seyahatleri tercih ediyorum. Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Müzik ve spor hayatımın vazgeçilmezleri arasında diyebilirim.
İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? İş yaşamında olmazsa olmazlarım kalite, disiplin ve istikrar.
Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler… İnsan yaşamını kolaylaştırmak için hizmet veren herkese hayranlık duyduğumu söyleyebilirim.
Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Sektöre hizmet eden iş kanallarını geliştirmek.
En büyük idealiniz nedir? Marka olmak en büyük idealim.
Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Henüz yeni bir sektöre atılmayı düşünmüyorum.
Rekabet sizce ne ifade ediyor? Rekabet benim için kalite anlamına geliyor.
Sizce gelecek hangi sektörde? İnsan yaşamına direkt etki eden tüm sektörlerde gelecek var.
İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Güzel bir yaşam için çalışıyorum.
76
77
BUSINESS
78
BUSINESS
Einstein'dan
1
Öneri
Büyük dahi Einstein, başarılı olmak isteyen herkesin idolüdür... Biz de sizler için Einstein’ın 10 Hayat Dersi’ni sayfalarımıza taşıdık. Einstein’in hayat dersleri herkesin başarı sırrı olabilecek nitelikte...
Einstein diyor ki; Merakınızın Peşinden Gidin “Benim özel bir yeteneğim yok. Yalnızca tutkulu bir meraklıyım.” Sizin merakınızı çeken nedir? En çok neyi merak ediyorsunuz? Benim merak ettiğim neden bazı insanların başarılı olup bazılarının olamadığıdır. Bu yüzden yıllarca başarı üzerine çalıştım. Merakınızın peşinden giderseniz başarıya ulaşırsınız. Azim Paha Biçilmezdir “Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.” Belirlediğiniz yolun sonuna ulaşacak kadar sabırlı mısınız? Posta pullarının gideceği yere varasıya kadar mektuba yapışıp kalmasından ötürü çok değerli olduğu söylenir. Posta pulu gibi olun ve başladığınız işi bitirin. Bugüne Odaklanın “Güzel bir kızı öperken düzgün araba kullanan birisi, öpücüğe hak ettiği dikkati vermiyor demektir.” İki atı aynı anda süremezsiniz. Bir şeyler yapabilirsiniz ama her şeyi yapamazsınız. Şimdiye odaklanın ve bütün enerjinizi şu anda yaptığınız işe verin. Hayal Gücü Güç Verir “Hayal gücü her şeydir. Sizi bekleyen güzelliklerin ön izlemesi gibidir. Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.” Hayal gücünüz geleceğinizi belirler. Einstein şöyle der: “Zekanın gerçek göstergesi hayal gücüdür, bilgi değil.” Bu yüzden hayal gücünüzün hantallaşmasına izin vermeyin! Hata Yapın “Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir.” Hata
yapmaktan korkmayın. Eğer nasıl okuyacağınızı bilirseniz hatalar sizi daha iyi bir konuma getirebilir. Başarılı olmak istiyorsanız yaptığınız hataları üçe katlayın. Anı Yaşayın “Ben geleceği hiç düşünmem, ne de olsa gelecektir.” Geleceği ayarlamanın tek yolu olabildiğiniz kadar şimdide olmaktır. Şu anda dünü ya da yarını değiştiremezsiniz. Önemli olan tek an şimdidir. Değer Yaratın “Başarılı olmaya değil, değerli olmaya çalışın.” Zamanınızı başarılı olmak için harcamayın, değerler yaratın. Eğer değerli olursanız başarı kendiliğinden gelecektir. Farklı Sonuçlar Beklemeyin “Delilik, aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemektir.” Her gün aynı rutinde yaşayarak farklı görünmeyi bekleyemezsiniz. Hayatınızın değişmesini istiyorsanız kendinizi değiştirmelisiniz. Bilgi Deneyimden Gelir “Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.” Bir konuyu tartışabilirsiniz ama bu size sadece felsefi bir anlayış kazandırır. Bir konuyu bilmek istiyorsanız onu deneyimlemelisiniz. Kuralları Öğrenin, Daha İyi Oynayın “Oyunun kurallarını öğrenmek zorundasınız. Böylece herkesten iyi oynayabilirsiniz.” Yapmanız gereken iki şey var. Birincisi oynadığınız oyunun kurallarını öğrenmek. İkincisi ise oyunu herkesten iyi oynamayı istemek. Bu iki şeyi yaparsanız başarı sizinle olur!
79
RÖPORTAJ
SERDAR İNAN
Kendini Tanı ve Hedefe Kilitlen!
“BAŞARI” HERKESİN OLMAKTAN MUTLU OLACAĞI, ANCAK GEREĞİNİ YAPMAKTA HEPİMİZİN EKSİK KALACAĞI BİR KELİME.
1965 yılında kurulan İnanlar İnşaat’ın başarılı patronu Serdar İnan ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Büyük hedefleri olan Serdar İnan ile geleceğe ve başarıya dair konuştuk...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? 1965 Erzincan doğumluyum. Dünyaya kendimi inşa etmek üzere geldiğime, miktara değil; seviyeye inanıyorum. Kısaca özetlersek Serdar İnan; kitap yazar, seyahat eder, tefekkür eder ve “Alemler” kitabını okur.
İşiniz ne zaman ve nasıl kuruldu? İnanlar İnşaat 1965 yılında İstanbul Laleli’de babam ve amcamlar tarafından kuruldu. Sizin için başarı ne demek? Başarılı olmak için neler yapmak gerek? “Başarı” herkesin olmaktan mutlu olacağı, ancak gereğini yapmakta hepimizin eksik kalacağı bir kelime. Annenin çocuğuna, kadının kocasına, patronun elemanına, öğretmenin öğrencisine tavsiye edip durduğu ancak hep eksik bulduğu o sihirli kelime. Başarı, insanın beşer olmaktan insan olmaya geçişini tamamlaması ile son 80
bulacak, belki sonrasında başka tatlar bulmaya başka alemlere doğacağız, bu serüven ilahi nihayet böyle devam edecek ve Yaratan her an bir şandayım sözünün tezahürünü görecek ve kendi boy aynasında nelere kadir olduğunun resminin seyrine dalacaktır. Yoksa biz kendince yapmış, kendince başarılı olmuş sayılırız. Gelecekte kendinizi ve firmanızı görmek istediğiniz yer, durum nedir? Böyle bir tablo tarif eder misiniz? Hep söylediğim bir söz var; biz henüz kendimizi stajyerlik eserimizi dahi yapmamış olarak görüyoruz. 2022’de kalfalık, 2032’de de ustalık eserimizi yapacağız. Ustalık eserimiz bir taşını dahi oynatamayacağınız bir proje olacak. İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Küçük büyük, iyi ya da kötü herkesin bir hedefi olması gerektiğine inanıyorum. Hangi nefs ile olmamız gerekiyorsa o akıl ile doğuyoruz. Benim misyonum bu. Hedefimizi, misyonumuzu ve bizi hedefe götürecek yolları iyi bilelim ki başarıya gidelim.
RÖPORTAJ
İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Kendini tanı ve hedefe kilitlen! Yapmayı düşündüğünüz yeni işler var mı? Son zamanlarda üzerinde çalıştığım beş ayrı film senaryosu projem var, yavaş yavaş tamamlamak üzereyim. Bütçe ayırıp yapmak istiyorum.
maktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? İş ve sosyal hayatım birbirine geçmiş durumda. Durum böyle olunca da dengeli oluyor. İş ve eğlenceyi karıştırıyorum, işin eğlenceli taraflarını arıyorum. Bende kesin çizgi aralığı yok; beyinsel faaliyetlerim değişmiyor ama bedensel faaliyetlerim değişebiliyor.
Atılmayı düşündüğünüz yeni sektörler var mı? Görsel medya ve şehirsel dönüşüm projeleri. Sosyal medya konusunu ve önemini yeterince biliyor musunuz? Bu konuda çalışmalarınız var mı? İnanlar İnşaat olarak sosyal medyayı olabildiğince fazla ve doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Sosyal Medya ajansımız Boomerang ile sürekli iletişim halindeyiz. En önemli çalışmalarımızdan biri de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi işbirliği ile yürüttüğümüz “İstanbul’un Geleceği İçin Alternatif Öneriler” yarışması… Bu yarışma Türkiye’de bir ilk ve İstanbul’un yeni çehresini belirlemeyi hedefliyor.
KÜÇÜK BÜYÜK, İYİ YA DA KÖTÜ HERKESİN BİR HEDEFİ OLMASI GEREKTİĞİNE İNANIYORUM.
Ayrıca şu anda en büyük hobilerimden biri Twitter. Twitter’da olmayı, takipçilerimle fikir alışverişinde bulunmayı çok seviyorum. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? İlk etapta 2 altın kuralı bilmeliler: 1. Haddini bilmek, 2. Bilmediğini bilmek.
Günün stresini ve yorgunluğunu nasıl atıyorsunuz? Mümkün olduğu kadar farklı işler yapmaya çalışıyorum. İnternette sörf yaparak kafamı dağıtıyorum. Kitap yazıyorum. Bazen en iyi gelen uyumak oluyor. Ha aya zinde başlamak için ise ha a sonları çocuklarım ile vakit geçiriyorum. Seyahat etmeyi seviyor musunuz? Nerelere? Seyahat etmek benim hobilerimden biri. İşim için zaten bol bol seyahat etmek durumundayım. Mümkün olduğunca ailemle birlikte de seyahat etmeye farklı yerler tanımaya, görmeye gayret ediyorum. Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dedikleriniz? Asla ben doğruyum demem. Asla dememeye de gayret ederim. Hiçbir cümle benim değil, havada uçuşan tüm kelimelerin sahibiyim. Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler… Resulullah efendimiz, Terzi Baba Hazretleri, Warren Buffett, Necip Fazıl ve Che Guevara. En büyük idealiniz nedir? Mutlak idrake varmak! Sizce bu yılın yatırımı ne olmalı? Bu yılın en büyük yatırımı “Yeni İstanbul” olacak. Rekabet sizce ne ifade ediyor? Rekabet her zaman kendinle olmalı… Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Büyük Kulüp, Gyoder, INDER, ERSİAD, Robert Kolejliler, ASİAD, DEİK, EKEV, İGED üye olduğum derneklerden bazıları… İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yap81
BİZİM İŞİMİZİN RENGİ İNSAN. RÖPORTAJ
SİNEM AYDIN DEVRİM Çok Çalıștınız Artık Eğlenin!
YURT DIŞINDA BİR ÇOK ÖDÜLE SAHİP OLDUK.
1998 yılında kurulan ve vazgeçilemez bir alışkanlık haline gelen Rollhouse Spor ve Eğlence Merkezleri'nin işletmecisi Sinem Aydın Devrim ile özel yaşamı ve Bowling hakkında keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? Bilkent Üniversitesi İletişim ve Tasarım Bölümü’nden sonra Amerika'da kısa bir İşletme-Pazarlama eğitimi aldım. Şimdi ise aile şirketimiz olan Sevsel A.Ş'de, Rollhouse Spor ve Eğlence Merkezleri'nin idaresinden sorumluyum.
İşiniz ne zaman kuruldu, siz bu organizasyona ne zaman ve nasıl dahil oldunuz? Rollhouse Spor ve Eğlence Merkezleri 1998'de kuruldu. 2004 yılı itibariyle de ben ekibe katıldım. Bowling ve bilardo ön büroları dahil birçok departmanda aktif görev aldım. Halen daha ön bürolara geçip işlem almaktayım. İşletmede en keyif alarak bulunduğum yer orası diyebilirim. İlk işletmemiz olan Rollhouse Bilkent, kurulduğu yıl olan 1998'de sağlam temellerde ve iyi bir sistemde kurulmuştu. Dolayısı ile başardık dediğimiz 82
her işin altında işletmenin sahibi ve kurucusu Osman Aydın, Genel Müdür Mehmet Yıldırım ve ekibinin hakkı vardır. Başarılı olmak için neler yapmak gerek? Birçok iş başlar başlamaz sevilemiyor; öğrendikçe, konulara hakim oldukça ve BİRÇOK İŞ BAŞLAR yıllar içinde daha da zevk BAŞLAMAZ veriyor. Dolayısıyla bence yaptığınız işte başarılı SEVİLEMİYOR. olmanın gereklerinden biri eğitimden sonra, gereken tecrübeye sahip olmak. Her şeyi kısa sürede tecrübe edemeyecekseniz de, sizden öncekilerin tecrübelerini yaşamışçasına hayatınıza katmanızda fayda var.
RÖPORTAJ
Sloganımız, “Çok Çalıştınız Artık Eğlenin!”. Misafirlerimiz, hak ettikleri güzel ortamda iş ve yaşam stresini atabilsin diye biz sloganımızın tersini kendimize uyguluyor ve çok çalışıyoruz. Ancak çalışma alanımızı eğlenceli kılarak, iki işi aynı anda yapıyor başarıya yaklaşabiliyoruz. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Bizim işimizin rengi insan. Her gün kendime hatırlattığım şey, insana insanla hizmet ettiğimiz. Herkesin tahammül ve tolerans noktası var. İş yerimin ve kendi huzurumun olması için bu noktaları iyi sentezlemek gerekiyor. Sizi diğer spor ve eğlence merkezlerinden farklı kılan nedir? Rollhouse, Ankara'da büyük metrekarede ve yüksek hat sayısına sahip ilk bowling ve eğlence merkezi. İlk olmanın verdiği bir örnek teşkil etme misyonumuz var. Bizden sonra açılan işletmeler, fiziki açıdan bize ve birbirine çok benzemekte. Dolayısı ile amaç bowling oynamaksa, gidilen her salon aynı tatmini verecektir. Amaç ait olduğunuz yerde bowling oynamaksa, o zaman adresiniz biz BİZİM İŞİMİZİN olmalıyız.
RENGİ İNSAN.
İşletmelerimizde eğlenmenin yanı sıra, profesyonel anlamda, dünya standartlarında spor yapmanın zevkini, dünya federasyonunda görevli hocalarla gerçekleştirebiliyor olmanız. Avrupa'da en çok uluslararası turnuvaya ev sahipliği yapmış şirketlerden biri olarak, konusunda tecrübesi çok yüksek arkadaşlarla çalışmaktayız. Bu tecrübeli ekiple, özel şirketlere ve kurumlara yaptığımız organizasyonlarda, misafirlerimizi istekleri doğrultusunda iyi ağırlayabildiğimizi düşünüyoruz.
Yurt dışında bir çok ödüle sahip olduk, bunların içinde dekorasyon anlamında ödüller olduğu gibi, organizasyon başarılarımız, teknik donanımımız ve misafir ağırlama konusunda da önemli ödüllerimiz bulunmakta. İçlerinden en keyif alarak bahsettiğimiz ödülümüz, Bowler's Journal isimli, sektörümüzün dünyadaki en prestijli yayını tarafından, 100. yılındaki seçmelerde gelen üç adet çeşitli dallarda platin, gold ve GÜN İÇİNDE silver ödülümüz... Bir de SALONDA GEZERKEN “Ölmeden önce ziyaret edilmesi gereken 100 BOWLİNGE GELEN bowling salonu” listesi ARKADAŞLARIMA içinde 24’üncü sırayı RASTLAMAK OLMAZSA almış olmamız...
OLMAZIMDIR.
İşinizde olmazsa olmazınız nelerdir? Gün içinde salonda gezerken bowlinge gelen arkadaşlarıma rastlamak olmazsa olmazımdır. Geçmişten gelen ya da burada tanıştığım arkadaşlarıma rastlayamadığım zamanlar, kendimi başkasının işletmesinde, başka bir iş yapıyor gibi hissediyorum. İşimizi eğlence ve keyfe çeviren, bizi yalnız bırakmayan dostlarımızdır. Hobileriniz neler? Vazgeçemediğiniz alışkanlıklarınız var mı? Hobilerimin başında tabii ki bowling oynamak geliyor. Başka bir şehre gittiğimde ilk sorduğum şey; burada nerede bowling salonu var? Bunun dışında evime kurduğum küçük bir cam atölyem var. 900 derecenin üstünde bir ısı ile çalıştığım için hata affetmiyor ve müthiş bir konsantre istiyor. Bu süre zarfında başka şey düşünmediğimden güzel bir dinlence oluyor. Ayrıca aktif olarak yoga, snowboard ve dalış yapmaktayım.
83
RÖPORTAJ
TURGUT KONUKOĞLU Rekabet Șirketler İçin Yașam Savașıdır.
AMACIMIZ SÜREKLİ İLERLEMEK, BAYRAĞI ELDEN ELE TAŞIYARAK DAHA BÜYÜK VE DAHA GÜÇLÜ OLMAKTIR.
Sanko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Turgut Konukoğlu ile eğitim yaşamından iş dünyasına olan yolculuğu ve başarı dolu öyküsü hakkında bir röportaj gerçekleştirdik...
S
izi kısaca tanıyabilir miyiz? Kimdir Turgut Konukoğlu? 1983 tarihinde Gaziantep’de doğdum. 1989 yılında yatırımlar sebebiyle ailem ile Gaziantep’den Bursa’ya taşındık. İlk öğretim ve liseyi Bursa Nezih Tunç Siper’de, yüksek öğrenimini Yeditepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslar Arası Ticaret ve İşletme bölümünde tamamladım. Devamında University of California, Los Angeles Leadership bölümünde eğitimimi sürdürdüm. 2009 da Türkiye’ye döndüm. Askerlik görevimi tamamlayıp Sanko Holding’de çalışmaya başladım. Ailemizde çok güzel bir işe alıştırma yöntemimiz var ve hepimiz bu şekilde yetiştiriliyoruz. İş ile tanışmam 5 yaşlarında babamın odasında oturup insanların orada ne yaptığını anlamaya çalışmakla ve toplantılara katılıp dinlemek ile başladı. Gerçek anlamda sorumluluk almaya başladığım zaman bir çok farklı sektörlerde belli bir seviyeye kadar bilgi birikimim 84
oluşmuştu. Şirketlerde çalışanların çoğunu tanıyor ve şirketlerin geçmişten günümüze hangi yollardan geçerek geldiklerini biliyordum. 2009’da İş Geliştirme departmanında başlayıp, 2010’da Sanko Enerji Satış Bölümü Gurup Başkanı olarak görevime devam ettim. Burada kendi enerji santrallerimizde üretilen enerjinin satışını gerçekleştiriyoruz . Hedeflerimiz doğrultusunda, yeni oluşan pazarda aktif ve sektöre yön verici rol üstlenmekteyiz. SANKO HOLDİNG A.Ş. ne zaman ve nasıl kuruldu? 1904 yılında kurulan Sanko Holding başta tekstil olmak üzere çimento, enerji, ambalaj, finans, iş makinaları, bilgi-iletişim, beyaz eşya, gıda, sağlık ve eğitim sektörlerinde faaliyet gösteren Türkiye’nin önde gelen gruplarından biridir. Profesyonel yöneticileri, tecrübeli ve dinamik uzman personeliyle, dünya pazarlarındaki gelişmeler dikkate alınarak gelişimini sürdüren Sanko
RÖPORTAJ
Holding 12 farklı sektörde 14 bin üzerinde istihdamı ile büyümeye devam etmektedir. Sizin için başarı ne demek? Benim için başarı bizden sonraki nesile, bize bırakılandan daha iyi bir dünya bırakabilmektir. İş hayatında başarılı olmak için neler yapmak gerek? Eğitim, başarıya giden yolda olmazsa olmazlar içinde yer alıyor lakin onu yalnız bırakmamak gerekir. Teorik bilgi, pratikle desteklendiğinde anlamlı oluyor ve kişiyi başarıya taşıyor. “Ne yaparım da patron olurum?” dan önce; “Ne yaparım da işi öğrenirim?”, “Ne yaparım da öğrendiklerimi geliştiririm?” soruları yanıtlanmalı. Teknolojiyi takip etmekle kalmayıp ilerisini görmeye çalışmak gerekir.
İŞ İLE TANIŞMAM BEŞ YAŞLARINDA BABAMIN ODASINDA OTURUP İNSANLARIN ORADA NE YAPTIĞINI ANLAMAYA ÇALIŞMAKLA VE TOPLANTILARA KATILIP DİNLEMEK İLE BAŞLADI.
Küçük yaşta iş hayatına atıldım. Hayata elimde güzel kartlarla geldim, fakat önemli olan doğduğunuzda elinizde olanlardan ziyade, onları nasıl kullandığınızdır. Başarılı ve rol model aldığım insanlarla büyümek en büyük şansım oldu. Onların deneyimlerinden faydalanmak ise en büyük eğitimim. İş hayatının günlük stresini yaratan pazar koşulları, rekabet ortamıdır. En iyisini üretme, en iyisini sunma arzusu, yoğun çalışmayı ve tempoyu beraberinde getiriyor ki, bu da aslında bizim için işin keyfi.
İş yaşamında “vizyon” ve “amaç” belirlemek neden önemli? Stratejik yönetimde vizyon en geniş, en genel ve en kapsamlı amaçları içerir. Gerçekleştirilmek istenen amaçlar için gerekli araç ve kasnakları belirtilmeksizin, işletmenin gelecekteki fotoğrafını tasvir eder. Çocuk sahibi olmak belki de en doğru örneklendirme olacaktır. Dokuz ay sonrası tasarlanmıştır, on altıncı ha ada cinsiyeti belli olur ve buna göre planlar yapılmaya başlar. Doğumun nerede olacağı, bebeğin odası, giysileri, nasıl yetiştirileceği gibi daha bir çok konuda tavsiyeleri aile kültürü planlamalar yapılmaya başlanır. Vizyon ve amaç firmada nasıl belirleniyor ise çocuk sahibi olunması ve büyütülmesi süreci benzer şekilde gerçekleşiyor. Çalıştığımız firmalar da kurulum dönemlerinde birer bebek idi, önce doğdular, sonra emeklediler, yürüdüler ve koştular… Arada sıkıntılı dönemler yaşadılar, hatta diş çıkarttılar. Bunu aynı bir firmanın gelişme sürecinde yaşadığı sancılı dönemlere benzetebiliriz. İş yaşamındaki öncelikleriniz ve ilkeleriniz neler? Zaman yönetimi bir iş adamının hayatında en önemli konudur. Amaçlara ve hedeflere ulaşmada önemli olan zamanı verimli kullanma çabasıdır. Günlük iş rutininde öncelik sırasını doğru belirlemek ve buna göre harekete geçmek gerekir. Dürüstlük ve şeffaflık bizim kurum ilkemizdir. Bunu adaletli olmak, hak yememek ve çalışkan olmak takip eder. İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etap da nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz neler? Her şeyden önce dürüst ve adil olmalılar. Akabinde ne istediklerini bilmeleri gerekiyor. Önemli olan inanmak ve yapmak istediğini bilmek. Bu düşünce bile, tam 4 kat daha fazla başarı getiriyor. Bana göre %1 inanmak ile %99 inanmak arasında bir fark yok. Başarı için %100 inanç gerekiyor. O zaman zaten başarı gelip sizi buluyor. Kısacası, hayal etmediklerimizi ve inanmadıklarımızı başarmamız mümkün değil. Hayal etmek ve
inanmak bu kadar önemli. Sonrasında öncelikler ve zaman planının doğru yapılması. Geri alamayacağımız ve dünyadaki en pahalı şey zamandır. Zamanlarını doğru kullanmaları onlara başarı yolunda destek olacaktır. Katı prensipleriniz var mı? Asla ve asla dedikleriniz? Katı prensipler demek yerine yapılması gerektiğine inandıklarım olarak yanıt vermek isterim. Dürüst ve çözüm odaklı olmak benim için çok önemlidir. İş yapan hata yapar, önemli olan hatayı kabullenmeyi bilmektir. Her hatanın bir telafisi ve bedeli vardır. Sadece gününü geçiren, mesai saatlerini tamamlayan, ZAMAN YÖNETİMİ işini sevmeyen insanlarla BİR İŞ ADAMININ çalışmayı sevmiyorum. HAYATINDA EN Hem kendisini mutsuz ediyor iş yerinde geçirdiği ÖNEMLİ KONUDUR. saatler içinde hem de çevresindekilerin motivasyonunu düşürüyorlar. Çalıştığım şirketlerde buna müsaade edemem. Hayranlık duyduğunuz, takdir ettiğiniz isimler kimler? Amcam Abdülkadir Konukoğlu ve babam Zeki Konukoğlu rol model aldığım isimlerdir. Rahmetli Vehbi Koç ve rahmetli Sakıp Sabancı başarılı bulduğum ve tecrübelerini okuduğum iş adamlarıdır. Ayrıca Asım Kocabıyık da aynı şekilde tecrübelerini okuduğum isimler arasında yer almaktadır. Onların ikinci kuşak yönetimlerini de takip ediyorum. Ali Sabancı girişimciliği ile beğendiğim bir Türk iş adamıdır. Aynı şekilde 85
RÖPORTAJ
Ethem Sancak, Ferit Şahenk, Ahmet Kocabıyık, Rahmi Koç başarılı bulduğum isimlerdir. Türk iş adamları dışında yabancı iş adamlarından Apple’ın kurucu ortağı Steve Jobs, Goldman Sachs’ın yönetim kurulu başkanı ve CEO’su Lloyd Blankfein, Google’ın icra heyeti başkanı ve CEO’su Eric Schmidt ve Microso şirketinin kurucusu ve şirket ortağı olan Bill Gates gibi isimlerim karar verme yetilerini anlamaya çalışıyorum. Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Sanko Enerji olarak Turmepa Deniz Temiz Derneği ile Göcek koylarının temizliği konusunda ortak bir proje yürütüyoruz. Göcek, hem benim hem de ailem için çok özel bir yerdir. Sadece bizim için değil, tüm Türkiye tekne turizmi açısından da en güzel coğrafyalarından biridir Göcek. Lakin, son yıllarda gördüklerim Göcek’in yarınlarının ciddi şekilde tehlike altında olduğunu gösteriyor. Artık elimizi taşın altına koymanın zamanının geldiğini düşündük ve Sanko Enerji olarak gelecek nesillere tertemiz bir Göcek bırakmak için neler yapabileceğimiz ile ilgili araştırmalara başladık. Turmepa’daki dostlarımız ile bunu paylaştık ve isteğimizi mutlulukla karşıladılar. Sanko Enerji’nin benimsediği, çevreye saygılı, sürdürülebilir üretim felsefesini bir adım öteye taşıyarak, çevrenin korunması ve temizlenmesi yolunda ilk büyük desteğimizi vermiş olduk Doğaya saygı duymak, insanın kendisine saygı duymasıdır. Buradan yola çıkarak doğaya zarar verecek her türlü sarfiyattan kaçınmamız gerekiyor. Denizlere atık atmamak, geri dönüşümlü ürünleri tercih etmek, enerji sarfiyatında çevreci çözümleri tercih etmek gerekiyor. Yapacağımız ya da yapmakta olduklarımız şu anda bizi etkilemiyor olabilir lakin bizden sonraki nesilleri ciddi olarak etkileyecektir. Onların yaşam alanlarını yok etmek gibi bir hakkımız yok. Onlara temiz bir gelecek bırakmamız gerekiyor.
SANKO ENERJİ OLARAK TURMEPA DENİZ TEMİZ DERNEĞİ İLE GÖCEK KOYLARININ TEMİZLİĞİ KONUSUNDA ORTAK BİR PROJE YÜRÜTÜYORUZ.
Rekabet size neyi ifade ediyor? Rekabet şirketler için yaşam savaşıdır. Başarılı bir şirket olmak için günümüz koşullarında fırsatları görmenin yanı sıra takım oyunu oynamanın kurallarını bilmek de gerekiyor. Yola doğru takımla çıkmak ve korkmamak gerektiğini düşünüyorum. Alanında başarılı isimlerin olduğu çekirdek bir ekip ve doğru zaman planı rekabet içindeki en güçlü taşlarınızı oluşturur.
Üye olduğunuz dernek ve vakıflar var mı? Uzun yıllardır Galatasaray Spor Kulübü kongre üyesim. 2012 yılında ise Türkiye Genç İşadamları Derneği Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliğine seçildim ve dernek faaliyetlerde aktif rol alıyorum. İş hayatınızı ve sosyal hayatınızı nasıl dengeliyorsunuz? Sık sık yapmaktan hoşlandığınız aktiviteler var mı? Önceliklerin belirlenmesi ve doğru zaman yönetimi ile özel hayatımı ve iş hayatımı dengeliyorum. İş dışında ailem ile geçirdiğim zaman benim için çok değerli. Snow board, wake board ve kite board yapıyorum, düzenli olarak tenis ve futbol oynuyorum. Ekstrem sporlara ilgi duymamın nedeni sporların bireye yüksek risk algısı, yüksek konsantrasyon, heyecan ve macera duygularını üst düzeyde yaşatmasıyla, diğer spor türlerinden kendisini ayıran önemli özelliklere sahip olduğuna inanmam. Bunun yanında otomobil sporlarını yakından takip ediyorum. Hem iyi bir Formula 1 izleyicisi, hem de çeşitli karting derecelerine sahibim. Doğa ile iç içe olmayı çok seviyorum. Bu tutkumu sezonlarına göre offroad yaparak veya açık deniz balık avına çıkarak yaşıyorum. 86
SANKO'NUN BAŞARILI YÖNETİMİ, ULUSLARARASI DEV ŞİRKETLERİN BİZE OLAN İLGİSİNİ DAHA DA ARTTIRMIŞTIR.
ALIŞVERİŞ
Ofisin Vazgeçilmezleri
1
Günün büyük kısmını geçirdiğimiz ofislerimizde hayatımızı kolaylaştıracak zevkli aynı zamanda ergonomik ofis mobilya ve aksesuarlarını sizin için seçtik.
2 3 4
5
7 6
8 9 1. MUDO MASA SAATİ 29 TL • 2. OFİS TEKİN NEVA ŞEF FİLE SANDALYE • 3. MUDO BİBLO GEMİ 241 TL • 4. DE'LONGHI EC KAHVE MAKİNESİ 1,299 TL • 5. NATUZZI METROPOL DERİ KOLTUK 2,850 € • 6. HAAZ PEDRALI GLISS SALLANAN SANDELYE 230 € • 7. ROSSO BERJER • 8. EMOHOME KOLTUK • 9. NATUZZI PLETEA BERJER 1,140 €
RÖPORTAJ
N2N
Özel Markaların Buluștuğu Yer
BUNDAN 7 YIL ÖNCESİNDE PARMAK ARASI TERLİK BU KADAR GİYİLMİYORDU.
Son zamanların popüler terliği Havaianas’ı Türkiye’ye getiren, Rubber Duck ve MBT gibi özel markaları bünyelerinde barındıran N2N’in ortağı Yasemin Görece ile ayakkabı sektörüne ve iş yaşamına dair özel bir röportaj gerçekleştirdik... Evren Yılmaz'la birlikte her şeye sıfırdan başlayan Yasemin Görece ile başarılarına yönelik hoş bir sohbet gerçekleştirdik.
K
endi işinizi kurmaya nasıl karar verdiniz? Nedir sizi bu yola sürükleyen şey? O kadar zaman oldu ki insan artık unutuyor. Her profesyonel çalışanda özellikle de bu sektörde olanlarda “o markayı getiriyim”, “kendi şirketimi kurayım” gibi konuşmalar hep olur. Biz o dönemde T-Box’taydık. Cem Bey ile çok yakın çalışıyorduk. T-Box’la her şeye sıfırdan başladık ve marka bebek gibi büyüdü. Dolayısıyla bir marka nasıl yaratılır, nereden nereye nasıl getirilir güzel bir tecrübe oldu bizim için. Havaianas o zaman Avrupa’da yeni yeni yükseliyordu, herkesin ayaklarında görüyorduk. Arkadaşlara sipariş veriyorduk, Avustralya’dan, Brezilya’dan getirmelerini rica ediyorduk. Ondan sonra kendi kendimize “Havaianas feci çıkışta ve Türkiye’de yok. Neden denemeyelim?” dedik. Ailelere söyledik ve herkes “siz deli misiniz? Parmak arası terlik, Türkiye’de olmaz...?” dediler. O zamanlar, bundan 7 yıl öncesinde parmak arası terlik bu kadar 88
giyilmiyordu. Kadınlarda vardı ama erkeklerde çok yeni bir olaydı. Mail attık ve şansımızı denemek istedik... Havaianas gerçekten çok akıllı bir şirket; büyük şirketlerle pazara girmiyor, hayatta başarılı olmak, kendini kanıtlamak zorunda olan küçük distribütörlerle başlıyor. Bizim de Havaianas’ı başarmaktan başka şansımız yoktu. Havaianas’ı isteyen beş Türk şirketi vardı ama onlar bizi seçti. Bu bir şans; ortada şirket falan yoktu. 2005’te ayrıldık Boyner’den ve yeni şirket kurduk. Üç yıl boyunca onlardan başka markayla çalışmadık... Sizin sadece Havaianas’ı tercih etmeniz ve bağlılığınız size de bir profil oluşturmuş oldu... Onlar bizi görüyorlar. Bir yıl içinde iki marka asla almıyoruz; bir marka oturmadan diğerine asla geçmiyoruz. Havaianas’ın dışında bir şey denemedik bile... Bu durumu onlar da fark etti. Biz her şeyi sıfırdan kurduk. Şirketimizi ilk kurduğumuzda şu anki ofisin üçte biri kadar bir yerdeydik.
RÖPORTAJ
Şimdi şirket çok farklı yerlere geldi. Ticareti bilmemenin verdiği cehaletle girdik işe... Şu anki bildiklerimi bilsem bu kadar rahat girer miydim bu işe bilmiyorum... Ticarette risk almadan olmuyor. Bir gün çok ciddi paralar kaybediyorsunuz, ertesi gün kazanıyorsunuz. Hiçbir dengesi yok, tamamen sürprizlerle dolu. Üç yıl sonra Rubber Duck’a geçtik. Havaianas’ın kışın giyilebilecek hiçbir şeyi yoktu o zamanlar. Biz de Ağustos, Eylül, Ekim siparişleri alıyorduk, Kasım, Aralık, Ocak yatıyorduk. Tabii denge kurmak zordu... Daha sonra Rubber Duck geldi. Bize kış için bambaşka bir şey getirdi. Bir yıl sonra da MBT’yle piyasaya girdik. MBT biraz zor bir ürün, diğerleri gibi değildi. MBT “Duruşunuzu düzeltiyorum” dedi, daha teknikti, çok ciddi bir vaadi vardı, doğal olarak da insanları beklenti içerisine soktu. Yüksek fiyatlı bir ürün olduğu için sahteleri üretilmeye başladı. Biz de 5-10 kere MBT için İsviçre’ye eğitime gittik. Hayatımda duymadığım ayak kemikleri öğrendim. Ama çok uzman da değiliz, yavaş yavaş öğrendik. Bir soru soruyorlar bir yere kadar cevaplayabiliyorsunuz. Tereddütlü olduBİR YIL İÇİNDE ğunuz an müşteriler haklı olarak üstünüze İKİ MARKA ASLA çullanıyorlar...
ALMIYORUZ; BİR MARKA OTURMADAN DİĞERİNE ASLA GEÇMİYORUZ.
Zaten başarılı olan taklit edilir, MBT de çok farklı ve orijinal bir ürün... Aynen öyle ve herkes taklidini yaptı. MBT de piyasada bir yere oturdu ve aldı başını gidiyor. Havaianas bu sene sektöre yağmur botlarıyla girdi ve bu onlar için bir ilk. Geçen sene de Avrupa’da; İngiltere ve Fransa’da girdiler. Havaianas’da asıl satışını; %80’ini Brezilya’da yapıyor. Büyüme potansiyeli olan bir marka. Şu anda satılan 250 milyon terliğin 200’ü Brezilya’da. Havaianas terliğin en iyisini yapan bir marka ama ikinci bir ürünü çıkarırken çok büyük tereddüt ettiler. Arada Espadril’leri yaptılar... Espadril’ler terlikten sonra mevsimsel olarak güzel bir geçiş oldu. Alt tabanı bildiğiniz Havaianas tabanı olan Espadril’ler güzel çıkış yaptı. Havaianas şimdi yağmurluk botlarla çıkış yapacak gibi gözüküyor...
bırakmayabiliyor. Converse buna en iyi örnektir. Her zaman, her yaşta alıcısı vardır ve hep satacaktır. Bizim de market hedefimiz öyle ve Türkiye’de market pazarı büyüyor. Gençler artık çok ciddi birer alıcı... Sosyal medya da çok önemli, biz de oraya yöneldik. Orada kullanıcılara bakıyorsunuz; 13 yaşa kadar iniyor. “Keşke o markaların yaratıcısı ben olsaydım!” dediğiniz bir marka var mıdır? Mesela Adidas’i getirmek gibi? Çok içimizde kalan bir marka olmadı ve Türkiye’de olmayan marka artık çok yok. İsteyip de alamadığımız bir marka da olmadı. İnşallah bundan sonra da olmaz. Ama her an her şey çıkabiliyor. Patentini taşıdığınız markaların, Türkiye pazarıyla tanışmasından önceki aşamada ne gibi kuşkuları ve korkuları oldu? Her markaya göre değişiyor. Mesela Havaiana iiçin konuşacak olursam Türkiye’ye dışarıdan bakıldığı zaman 75 milyon nüfuslu bir yer... Türkiye’de milyonlarca terlik satman gerekiyor. Çünkü Havaianas her sene Brezilya’da nüfusun üçte ikisine Havaianas satıyor... “Size bakınca da öyle bir penetrasyon beklemiyorum ama yaklaşabilirsin” diyor. Bunu anlatmak çok ciddi vakit alıyor. MBT’de ise fiyatla ilgili çok fazla endişemiz oldu. İnsanların cebinden ciddi bir rakam istiyorsunuz ve inandırmanız lazım. Ciddi anlamda korktuk ama 3 ay için getirdiğimiz ürünler 3 ha ada bitince olayın rengi değişti... Türkiye’de kriz döneminde bile Havaianas’ın %40 büyümesini nasıl açıklayabilirsiniz? Biz çok temkinli gittik, büyürken bile temkinli büyüdük. Hem profesyonel hem ticari hayatı gördük ki bu büyük bir şans; herhalde onun verdiği bir tutuculukla sağlam büyüttük. Bir gün herkes Havaianaslı olacak mı? Keşke! Yasemin Görece, Evren Yılmaz
Distribütörlüğünü yaptığınız markaların ortak özelliği sağlamlığı, rahatlığı, özgünlüğü ve çılgınlığı oldu. Bu özelliklerin şans eseri denk gelmediği çok aşikar. N2N olarak marka seçiminizde nelere dikkat edersiniz? Bu saydıklarınız hepsini özetliyor. Biz hikayesi olan sağlam bir ürünü satmak istedik. Hepsinin bir hikayesi var. Mesela Rubber Duck Eskimo’dan esinleniyor. Sağlamlık olarak da terliklerden biliyorsunuz, alırsınız iki gün sonra çöp olur. Ama Havaianas’lar öyle değil... Birçok müşteri de “Siz getiriyorsanız bu trenddir.” diyor... Tüm markalara uzun vadede bakıyoruz. Hatta biz Havaianas’a girdiğimiz zaman parmak arası terlik yapan PR şirketi yoktu. Şu an kopyası yapılmamış ürünümüz yok. Biz şöyle bir strateji izliyoruz, Havaianas sadece terlik, Rubber Duck bot, MBT ayakkabı yapıyor... Birçok firma A, B, C, D ürünleri yapmakta. Bizde öyle bir durum yok, biz her alanda en iyiyi seçmeye çalışıyoruz. Genelde de iyi firmalarla çalışıyoruz... Türkiye nasıl bir pazar? Türkiye pazarının neye ihtiyacı vardır? Türkiye enteresan bir pazar. Her şey çok çabuk trend oluyor. Ama bir bakıyorsunuz şimdi trend olan ürün bir sene sonra yok! Nüfus çok fazla olduğu için tüketim de fazla. Dolayısıyla moda olan her şeyi herkesin üzerinde görmeniz mümkün... 6 ay sonra ise bambaşka bir trend ortaya çıkabiliyor. Biz de Havaianas gibi hem trend olan hem de hep güncel olacak bir markayı şehirlerde de rahatça giyilsin diye çabalıyoruz. Bir de Türkiye şu açıdan zor bir pazar: MBT için konuşuyum. MBT’yi Türkiye’nin her yerinde rahat satabiliyorum. Ama parmak arası daha spesifik bir ürün olduğu için Ege’de, Akdeniz’de daha rahat satıyorum. Biraz da kültürel bir şey; tercih etmeyen çok insan oluyor... Ve Türkiye’de siz markayı doğru kitleye yönlendirdiğiniz zaman kitle o markayı sahipleniyor. Eğer geçici bir ürün değilse bir daha 89
RÖPORTAJ
YAŞAR KARABULUT Sloganımız: Koșulsuz Müșteri Memnuniyeti
Lazzoni, dünyanın birçok yerinde satış noktası olan bir Türk firması... Ürünleriyle herkesin beğenisini toplayan, birçok başarı elde etmiş bu özel firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Karabulut ile iş dünyası ve mobilya sektöründe dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Gelecekteki planlarını ve yeni projelerini öğrendik...
B
ize kendinizden bahseder misiniz? Ben Türkiye'nin en eski, en tecrübeli mobilya üretip satan, sektörün öncülerinden biriyim. Üçüncü kuşağım. Benim babam yani benden önceki kuşak Türkiye'nin birçok ilkini yapan, üreten bir kesim. Yaşım küçük olsa bile bu sektörle ilgili birçok ilkin içinde olma şansına sahibim. İşin mutfağında yetişen biri olarak şu an sektöre yön veren ve sektörde Türkiye sınırlarını aşıp uluslararası standartlarda marka olma hedefi koymuş bir şirketiz. Lazzoni olarak çok büyük iddiamız var. Lazzoni markası nasıl oluştu? Oluşum süreci hakkında bilgi verir misiniz? Markanın özü global bir marka olması. Bütün dünyada kabul gören marka olması için bu ismi seçtik. Biz buna Yaşar Mobilya da diyebilirdik, Bulut Mobilya da ancak Lazzoni daha global... Dünya çapında bir marka olması amacıyla bu isim özellikle seçildi. Bu şekilde Türkiye'de çok ender firmalar vardır. Bakın şu anda Lazzoni’de üçüncü kuşak iş başında. Bizim kuruluşumuz Bulut Mutfak'tır. Bulut A.Ş'nin tescili 1950'li yıllara dayanıyor o kadar eski bir kuruluş yani... Babamın Ankara'da kurduğu bir kuruluştur. 50'li yıllardan 2000 yılına kadar Bulut Mutfak olarak devam etti. Bulut Mutfak'ta çok köklü bir firmadır. İstanbul Bahçeşehir'in üçte birini, mobilya adına biz yaptık. 2000 yılında ise Lazzoni markalaştı. 90
BİZİM ÇİN'LE REKABET EDEBİLECEK KADAR DÜŞÜK MALİYETLERLE VERİMLİ BİR ÜRETİM ORGANİZASYONUMUZ VAR.
Ankara'da üretim yapıp yurt içinde ve dışında mağazalar açtınız Lazzoni markası hangi ülkelere ulaşıyor? Biz ilk olarak Amerika'yı esas aldık. Amerika'da büyük bir depomuz ve New Jersey ile Manhattan'da iki noktada mağazamız var. New York ve New Jersey bölgesinde toplam dört mağaza olmak durumunda. Şu an ikisini açtık diğer yatırımlar devam edecek. Amerika'da yatırım yapmak, mağaza açmak hiç kolay değil, çok uzun süreç alıyor. Mesela New Jersey'deki mağazamızı iki senede açabildik. İlk sene mağaza önünden geçen bir borunun yapılmasını bekledik. Biz mağazamızı, bütün koşulları zorlayarak oluşturduk. Bunun dışında Almanya'da bir mağaza açmak için çalışmalarımız sürüyor. Kuzey Almanya insanların gelir seviyesinin çok yüksek olduğu bir yer. Almanya'da mağaza açmak için yer bulabilmek de gerçekten çok zor. Bunun nedeni bizim mağazalarımızın en küçüğünün bin metrekare olması! Almanya mobilyanın merkezi olduğu için mobilyanın her fonksiyonunu, her detayını onlar belirliyorlar, bütün mekanizmaları onlar geliştirmişler. Dolayısıyla Alman halkında müthiş bir seçicilik var, ayrıntıya dikkat önemli bir sınav, O’nların beğenisini kazanmak bizim için çok önemli... Daha sonraki hedeflerimiz arasında ise Singapur ve Hong Kong. Konutların artmasından mobilya sektörü nasıl etkilendi? Tabii çok olumlu etkilendi... Satın alabilmenin, mesafe kat edebilmenin tek koşulu konut sektörünün çok canlı olmasıdır. İnşaat sektörü olmasaydı bu kadar yolu alabilmemiz mümkün değildi. İnşaat sektörü çok canlı
RÖPORTAJ
olacak ki mobilya da aradan sıyrılıp çıksın... Bizim hedefimiz bu canlılıkla, Türkiye'den aldığımız güç ve destekle bütün dünyada kendimizi tanıtmak. Mobilya şu an Türkiye’de çok önemli bir yere geldi, sektör çok hızlı ve güzel gelişti. Eskiden var olan, herkesin beğenisini toplayan İtalyan, Alman mobilya mağazaları bizim ürünlerimizi diğer mağazalara sattığımızı düşünerek bizleri arıyorlar, “Biz de mağazalaşsak, biz de ürünlerimizi satsak” diye sürekli talepler geliyor... Tabi bu çok zor çünkü Türkiye'de yerli pazar çok hakim durumda. Eskiden çok yaygın olan Alman Ve İtalyan mağazaları da şimdi bitme noktasına geldi. Bunun en büyük sebebi çok daha nitelikli, dünya standartlarında üretim yapan firmaların artması oldu. Bu durum da çok ciddi bir özgüven veriyor bize. Biz Amerika'da kendimizi kabul ettirdik, Almanya'da da kabul gördüğümüz zaman uluslararası arenada her türlü yatırımı yapabileceğimizi düşünüyorum... İş yaşamınızda olmazsa olmaz kurallarınız var mı? İşletmeler iyi konuma geldiğinde ya üretirler ya da satarlar, biz hiç ayırmadık... Ben hep fabrikada çalışan her personelin ya da yeni evlenen bir çi in evine götürdüğü koltuk takımındaki sıkıntıyı hissedecek bir bakış açısına sahip olunmasını isterim. Temel hedefim budur, yani “koşulsuz müşteri memnuniyeti”. Siz günde bin tane koltuk yapabilirsiniz ama verdiğiniz o bir taneye, Ayşe Hanım'ın, Ahmet Bey'in koltuğuna odaklanabilmeniz lazım. O’na sıkıntı yaşatmadan, O’nun istediği, hayal ettiği gibi bir koltuğu Lazzoni'ye gelip kendini farklı hissetme şansını gerçekleştirmek gerekir. Bu da nedir, sıfır problem koşulsuz müşteri memnuniyetidir. Lazzoni bünyesinde çalışan herkesin sorumluluğu nihai kişinin memnuniyetini sağlamaktır.
ÇALIŞKAN, ZEKİ, HIRSLI OLMAYAN BİRİNİN BAŞARILI OLMA ŞANSI YOK.
Rekabet sizin için ne anlama geliyor? Dünya pazarında biz çok avantajlıyız. Bizim Çin'le rekabet edebilecek kadar düşük maliyetlerle verimli bir üretim organizasyonumuz var. Çin'in verdiği fiyatın altına bile verebileceğimiz bir fiyat avantajımız var. Dolayısıyla dünya pazarında bizim fiyatlarımızla belli bir kalite, belli bir ürün tasarım anlayışınız olduğunda kalite ve fiyat alanında rekabet edebilecek
hiçbir firma yok. Bunu B grubu anlamında yani belli bir standardın üstündeki kaliteli mobilya anlamında söylüyorum. Onun dışında hiç bir firmanın Çin ile rekabet edebilmesi mümkün değil. Biz tamamen butik çalışan bir firmayız, standart bir mobilyamız yok. Kişilerin evine göre, isteklerine göre ürün yapıyoruz. Bu anlamda da rekabet edebileceğimiz çok fazla bir firma yok. 500 kişilik bir personelimiz var bu kadar insana benim papağan gibi sürekli söylediğim tek bir şey vardır: “Koşulsuz müşteri memnuniyeti. Siz insanların hayalini üretiyorsunuz, sizin aracılığınız ile hayal kuran insanların hayaline yardımcı olmak zorundasınız.” 500 kişi ile çalışıyorum dediniz. Herkesi tanımanız pek mümkün olmayabilir ama çalışanlarınızla ilişkileriniz nasıl? Ben hepsini tanırım. Biz çok geleneksel bir işletmeyiz. Kendimi bildim bileli yüzün üzerinde çalışanımız olduğu için ben hepsini özellikle tanırım. Tanımadığım olursa da sıkıntı duyarım haberim olur muhakkak. Hep izlerim, takip ederim mümkün olduğu kadarda hepsiyle birebir ilişki kurmaya çalışırım. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Herkesin Lazzoni'nin dünya markası olacağız heyecanına, idealine, hedefine katılmasını isterim. Bunu da hissettiklerini düşünüyorum. Personelimiz eskidir ve kalıcıdır. Yakın zamanda Turizm sektöründe yer almak istediğiniz öğrendik. Bize bu planınızdan bahseder misiniz? Turizmde sektöründe otelcilik olarak yine lüks bir segmentte İstanbul'da bir şeyler yapmayı düşünüyorum. Mobilya tamam ilerliyor ama ikinci alana yaymak gerekiyor şirketleri. Biz de otel yapmaya karar verdik... Butik Otel değil ama gelenlerin butik otel havasında yaşayabileceği farklı bir ortam sunmak istiyoruz. Tamamen yerel bir tarzda çok farklı bir anlayışla yapacağız otelimizi. Eğer yapılırsa yeni Da Vinci köprüsünün kurulacağı yerde olacak... İş hayatına yeni atılmış genç girişimciler ilk etapta nasıl bir yol izlemeliler? Tavsiyeleriniz nelerdir? Parayı hiçbir zaman birinci sıraya koymasınlar. Önce iş gelir. Neler yapılacağı, müşteri memnuniyeti çok önemli. Şimdi maalesef her şey maddesel ve herkes hep birinci planda, ne kadar kar ederim diye düşünülüyor. Çalışkan, zeki, hırslı olmayan birinin başarılı olma şansı yok ama sonuçta herkes başarılı iş adamı olmak durumunda değil. Gençler parayı ilk plana koyarlarsa başarılı olma şansları çok azdır. İşin keyfi de çıkmaz. Parayı ikinci, üçüncü, dördüncü planda tutmak lazım.
91
Sosyal medya nedir?
Sosyal medya, insanların online mecrayı kullanarak konușmalarıdır. Bu konușmalar; bloglar, mikro bloglar, online chat, RSS, sosyal ağlar, sosyal imleme siteleri, forumlar, podcastler, video paylașım siteleri, fotoğraf paylașım siteleri, sanal dünyalar, wikiler üzerinden gerçekleșir.
Sosyal medyanın avantajları nelerdir?
Sosyal medya pazarlamanın, geleneksel pazarlamaya karșı sayısız avantajı bulunmaktadır. Standart pazarlamada verilmek istenen mesaj üzerine düșünülür. Sonrasında tasarım, onay, baskı, montaj, dağıtım, ulașım, geri dönüș gibi konuların bekleme süreçleri vardır. Bu süreçlerin tamamı așama așama maliyet anlamına gelir. Bașladığınız ișin hedef kitle tepkilerine göre seyrini değiștirmeniz mümkün değildir. Oysaki sosyal medyada kișilere ulașmak için sadece iyi bir fikir yeterlidir. Ulașılmak istenen kitleye anında ulașılır ve sonuç alınır. Hedef kitle tepkileri anında ölçümlenebilir, buna göre kampanya ya da verilecek mesajda güncellemeler anında yapılabilir. Maliyetler geleneksel pazarlamayla karșılaștırılamayacak kadar azdır.
92
SİZ SOSYAL MEDYADASINIZ
YA İŞİNİZ? MAG Digital sizin için ne yapabilir?
MAG Digital, teknolojik alt yapısı, doğuștan dijital yetenekleri ve sosyal gücü ile birçok hizmet verebilmektedir. Markanıza ya da ișletmenize özel bir tarama yaparak, dijital strateji ve projeler geliștirip bu projelerin yönetimi ve uygulamasıyla ilgilenmektedir. İçerik yönetiminden sosyal medya kampanyaları geliștirmeye, sosyal CRM’den QR Code uygulamalarına tüm hizmetleri raporlandırarak ve ne kadar fayda sağladığını net rakamlar ile gözler önüne sererek firmanıza özel stratejiler belirler. Viral marketingden online destekli gerilla pazarlamaya kadar birçok alanda yaratıcı fikirler sunar. Dijital dünyanın sanal olma özelliklerini sosyal medya ile yitirmesiyle birlikte Türkiye ve dünyada en küçüğünden en büyüğüne birçok ölçekli firma aynı platformda markalarının iletișimini sağlayabilmektedir. Buna rakipleriniz de dahil. İște bu yüzden siz kullanmazsanız bașkası kullanır. Firmanız, markanız ya da ișletmeniz için planlamadığınız her stratejiyi ve kampanyayı çoktan sektörde bașka bir firmanın hayata geçirdiğini görebilirsiniz. Potansiyelinizi siz kullanmazsanız bu potansiyeli bașkaları sizin adınıza kullanabilir ve bunu kendileri için bir avantaja dönüștürebilir. Sizin kontrolsüz bıraktığınız bu medyada sizin adınızla istedikleri her șeyi yapabilirler. MAG Digital, pek çok hizmetinin yanı sıra sizin adınıza yetkisiz kișiler tarafından açılmıș tüm kontrolsüz Facebook sayfalarını kapattırabilir. Markanız bașkalarının elinde onların çıkarları için kullanılmamıș olur. İçiniz rahat olur ve pek çok konuda herkesten önde olursunuz.
+ 93
LÜKS
Dünyanın En Lüks Otelleri Tatilinizi bir Hollywood yıldızı ya da Dünya’nın en zengin iş adamlarından birisi gibi geçirmek ister misiniz? Dünya’nın en büyük otel fiyatı karşılaştırma sitesi www.trivago.com.tr, sizler için lüksün keyif ile buluştuğu otelleri seçti. De Niro’dan George Clooney’e, Donald Trump’dan Rahmi Koç’a, Moskova’dan Venedik’e kadar dünyanın en zenginlerin ve meşhur kişilerinin kaldığı otellerde kalabilir, lüksün ve kalitenin tadını çıkartabilirsiniz. Trivago, sizlere dünyaca ünlü kişilerin kaldıkları otelleri sunuyor... Şimdiden iyi tatiller!
Hotel Martinez Hotel Martinez, özellikle Cannes Film Festivali zamanı ünlülerin ve özel tasarımcıların uğrak yeri olması ile meşhurdur. Bunun en büyük neden94
(Cannes, Fransa)
lerinden bir tanesi de otelin 2 Michelin yıldızlı lüks restoranı La Palme d’Or, paparazzilerden ve meraklı gözlerden kaçabileceğiniz özel kumsalı ve
otelin VIP müşterileri için sağladığı olanaklardır. Otelin misafirleri arasında Robert DeNiro, Uma Thurman ve Diane Kruger gibi isimler vardır.
LÜKS
Excelsior (Venedik, İtalya) 1932 yılında terasında ilk film gösterimi yapıldığından beri Excelsior Oteli, Venedik Film Festivali süresince en çok tercih edilen oteller arasında yer almaktadır. Bu süreç içerisinde hem saygınlığını devam ettirecek ve film gösterimleri-
nin yapılacağı özel sinema salonunu açmış ve film festivaline gelenlerin uğrak yeri olmuştur. Otelin sürekli misafirleri arasında George Clooney, Madonna, Cindy Crawford ve Danzel Washington gibi isimler yer almaktadır. Emevi kültürünün
etkisinin olduğu mimarisi ile beyaz, ve kahverengi tonların ağırlıkta olduğu dekorasyonu size eşlik ediyor. “Once Upon a Time in America” filminde set olarak da kullanılan otel, lüks yaşam tarzı arayanların bütün isteklerine cevap veriyor.
Baltschug Kempinski (Moskova, Rusya) Otel, İtalya’nın eski başbakanı Silvio Berlusconi‘nin Vladimir Putin’i ziyaretleri sırasında sürekli tercih etmesi ile ünlüdür. Otel Moskova’nın merkezinde yer almakta ve Kremlin Sarayı ile Kızıl Meydan’ın hemen yanında bulunmaktadır. Misafirlerinin ziyaretine açık olan spa merkezi ile özel masörlere masaj yaptırabilir ve bakım hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Dilerseniz Kremlin Sarayı’na karşı yoga yaptıktan sonra otelin meşhur cafesi Kranzler’i ziyaret edebilir ve meşhur “Kırmızılı Kadın“ tatlısını yiyebilirsiniz. Hayvar, karides, midye ile zenginleştirilmiş şampanyalı brunch, Rusya’yı ziyaret etmek için bir sonraki nedeniniz olacak. 95
LÜKS
Calista Luxury Resort
(Antalya,Türkiye) Roman Abramoviç ve Rahmi Koç gibi ünlü iş adamlarının tercih ettiği Calista Luxury Resort, size hayal ettiğinizden daha fazla lüks yaşam kalitesi sunuyor. Antalya’nın Belek ilçesinde yer alan Calista’da sadece standart oda değil, lüksün ve hayatın tadını çıkartabileceğiniz farklı 2 adet VIP oda, farklı tarzda inşa edilmiş 3 adet villa seçeneği bulunmaktadır. Akşam yemeğinizi otelin 7 farklı A’la Carte restoranında yiyebilir, birbirinden güzel ve farklı konsepteki barlarında özel kokteylinizi içerbilir ve geceyi canlı müzik performansı ya da disko ile bitirebilirsiniz.
Hotel The Kahala (Honolulu, Hawaii)
Barack Obama, Ronald Reagan, Donald Trump gibi hem politika hem de iş dünyasının önemli isimlerinin favori otellerinden olan Kahala oteli Hawaii’de istediğiniz VIP tatilini yaşamanız için sizi bekliyor. 338 odası ve özel suitleri ile 5 yıldızlı lüks hizmet vaat eden otel koyu ahşap mobilyalar ile dekore edilmiştir. Özel güzellik bakımı ve masajları ile meşhur olan otelde geleneksel Hawaii yemekleri ile size benzersiz bir deneyim yaşatacak.
Trivago Hakkında Tatilciler, en iyi oteller için en uygun fiyatlarla www.trivago.com.tr adresinden bulabiliyorlar. trivago, 600,000’den fazla oteli 100’den fazla rezervasyon sitesi üzerinden karşılaştırmanızı sağlarken, 34 milyon yoruma ve 14 milyon resme ulaşmanızı sağlar. En iyi oteli trivago’nun çeşitli filtrelerini kullanarak siz de 18 milyon kullanıcının yaptığı gibi %35 indirim ile alabilirsiniz. Ana ofisinin Düsseldorf, Almanya’da olan trivago, New York, Londra, Madrid, İstanbul, Milan, Paris ve Atina’da yan ofisleri bulunmaktadır. trivago 2005 yılında kurulmuş olup 30 ülkede faaliyet göstermektedir.
96