MAG Eylül 2018

Page 1








#pariskuaforoffical @pariskuaforcollections


pariskuafor.official



farkı yaşamak için

(312) 447 31 14 www.gureller.com.tr - Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı Mah. Alacaatlı Cad. Çayyolu Çankaya Ankara - Turan Güneş Bulv. No: 39 Çankaya Ankara











Başkent’in Yeni Gözdesi

Muhsin Yazıcıoğlu Cd. 1436. Sk. No:2/A Çukurambar Ankara, Turkey - T: 0312 286 87 78 marrakeshcukurambar marrakeshcukurambar






Tü m T ü r k i y e ’ d e fr a n c h i s i n g ba y i l i kl er i v er i l m e k te dir .

Ga y r i m e n k u l Dan ı ş m a n ı ol m a k i s t e r m i s i n i z ?

0850

885

26

46


0850 Ankara Maidan

885

İstanbul Skyland

26

İzmir Folkart

46

Bodrum Merkez

www.exclusiveconcept.com.tr • info@exclusiveconcept.com.tr 0532 278 49 37

exclusiveprofesyonelgayrimenkul/

exclusiveconceptse




İZMİR: Favori Mobilya Duduyev Bulvarı No: 61/A Mavişehir Karşıyaka - İZMİR T.+90 232 330 11 01

İZMİR: İZMİR:Favori FavoriMobilya MobilyaDuduyev DuduyevBulvarı Bulvarı No: No:61/A 61/AMavişehir MavişehirKarşıyaka Karşıyaka--İZMİR İZMİR T.+90 T.+90232 232330 33011 1101 01



HENGE07

Mağaza Karacakaya Caddesi No: 127 Siteler / ANKARA T: +90 312 351 48 88 - +90 312 353 03 04 • F: +90 312 348 26 71 info@livamob.com.tr


TRIBU AUTDOOR A AIT

TRIBU AUTDOOR A AIT

TRIBU AUTDOOR A AIT












f

“What’s your FLAVA?” kitchen & BAR

Farabi Sok. No:19


f

FLAVA kitchen & BAR













C:0 M : 80 Y:0 K:0

Zeynep Şahin Styling & Fashion House

C:0 M:0 Y:0 K : 100

Gaziosmanpaşa Mah. Filistin Cad. No:31/2, Çankaya/Ankara T: 0533 150 29 92 zeynepsahin.official zeynepsahin.official zeynepsahinoffi


editör

Sezona Hazırız Beril Çavuşoğlu

S

Eylül 2018 Yıl: 15 Sayı: 152 Fiyat: 15 TL MAG Medya Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Can Çavuşoğlu Genel Yayın Yönetmeni Beril Çavuşoğlu Görsel Yayın Yönetmeni Özge Aktaş Yayın Yönetmeni Tuğçe Uzun Kreatif Direktör Seda Çavuşoğlu Grafik Tasarım Burcu Nalçınkaya Duman

berilcavusoglu@magdergi.com.tr

evgili MAG Okurları; kıpır kıpır, sımsıcak, bol hareketli bir yaz tatilinden sonra yüksek enerjimizle yeni sezona hazırız! Özel içeriklerimizle iş hayatına ve okul hayatına dönüş yapanlara sezon önerilerimizi sunarken, mutluluklara yelken açan çiftlerin görkemli düğün törenlerinden ve yaz davetlerinden renkli kareleri de sizlerle buluşturuyoruz... Doğallığıyla büyüleyen eski Türkiye güzeli, şimdilerin ise beğeniyle izlenen oyuncusu Leyla Lydia Tuğutlu ile Hilton İstanbul Bosphorus’ta yüksek enerjili bir çekim gerçekleştirdik...

Sorularımıza tüm içtenliğiyle yanıt veren sempatik oyuncu, gizemli bakışlarıyla karelerimize yansıdı... Müjdeli haberler ve göz kamaştıracak görüntüler MAG Özel sayfalarında... Panora Alışveriş Merkezi’nde bu ay kimler objektiflerimize takıldı? Başkent cemiyet hayatının merakla takip edilen isimlerinin sokak röportajlarından, sezon koleksiyonlarına, lezzet köşelerinden ve eğlencenin nabzını tutan etkinliklere varana kadar tüm merak ettiklerinizi sayfalarımızda bulacaksınız...

Haber ve Foto Muhabiri Özgür Karabulut Sinan Özüdoğru İstanbul Temsilcisi Ersin Al İletişim Direktörü Dilara Ertürk İletişim Uzmanı Dilara Aydoğdu Yazarlar Aylin Yıldız Gökçen Erdoğan İpek Gençer Özgür Aksuna Tuğçe İnal Reklam Müdürü Esra Demir Toral Reklam ve Halkla İlişkiler Feray Şahingöz Hilal Başarır Öztürk Simge Ünlü Çetin

Yeni sezon demek, modaya dair yeni keşifler demek... Biz de bu sayımızda yepyeni koleksiyonlara bol bol yer verdik... Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul İlkbahar/Yaz 2019 sezonu defileleri arasında koleksiyonunu sunacak isimlerden biri olan modacı Mehmet Korkmaz ile modanın renkli dünyasını, Beymen Artistik Direktörü Murat Türkili’nin sezon seçimlerini, Beymen Pazarlama İletişimi Genel Müdür Yardımcısı Elif Tellaloğlu Panora Alışveriş Merkezi’ndeki Beymen’in yenilenen yüzünü konuşurken, Survivor’ın çarpıcı ismi Gizem Kerimoğlu ve yakışıklı oyuncu

Katkıda Bulunanlar Ayşe Tolga Merve Aydın Nusret Cömert

İsmail Ege Şaşmaz ile beğeniyle inceleyeceğiniz moda çekimleri gerçekleştirdik...

Mali İşler Koordinatörü Tarık Değer

Bu ay iki özel içeriğimiz var:

Yayın Hukuk Danışmanı Ahmet Münir Yaşar Korcan Dericioğlu

Lezzetin doruklarına çıkartan mekanların sahiplerinden röportajlar, uzman diyetisyenlerden beslenme önerileri ve renkli davetlerle dolu MAG Gurme içeriğimiz ile miniklerin okul alışverişi için önerilerimizle dolu alışveriş sayfalarımız, keyifli tatil rotaları, çocuklar için eğlenceli tarifler, kıpır kıpır davetler ve yazarlarımızdan kitap önerileriyle dolu MAG Kids içeriğimiz sizlerle... Yazarlarımız Nusret Cömert ve İpek Gençer bizi ruhumuzu okşayacak rotalara götürürken, İç Mimar Ozan Ekşi evlerimizin içindeyken yeni dünyaları keşfetmemizi sağlayacak dekorasyon önerilerini bizlerle buluşturuyor...

Türü Bölgesel Süreli Yayın MAG isim ve yayın hakkı MAG Medya Ltd. Şti.’ne aittir. Dergide yayınlanan yazı ve fotoğrafların tüm hakkı MAG’a aittir. İzin alınmadan kullanılamaz. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. İdare Merkezi

Kaptanpaşa Sokak No: 33-B G.O.P. ANKARA Tel: +90312 428 0 444

Özellikle tatil sonrası kurtarıcı cilt ve vücut bakımınızı es geçmeyin... Yazarımız, başarılı Makyaj Sanatçısı Hamiyet Akpınar güneşin etkisiyle yıpranan ciltlerimize bakım önerileri hakkında bilgi verirken, Velocity Pilates Cycling & More Spor Merkezi’nin Kurucu Ortaklarından Simge Duman pilatesin vücudumuza olumlu etkilerini aktarıyor...

Dağıtım

Dünya Süper Dağıtım Veb. Ofset A.Ş Baskı

DUMAT OFSET A.Ş.

Dopdolu sezona hazırlık sayımızla, samimi röportajlar, davetlerden, açılışlardan renkli karelerle ve özel içeriklerimizle Eylül ayında da sizinle beraberiz...

Bahçekapı Mah. 2477. Cad. No: 6 Şaşmaz / ANKARA Tel: +90312 278 82 00 (pbx) Basım Tarihi

Sonsuz umutlarla ve mutluluklarla başlayacağınız, başarılı ve bol kazançlı bir sonbahar sezonu diliyoruz... Çoook Sevgiler...

31.08.2018 www.magdergi.com.tr facebook.com/magonline twitter.com/magdergi instagram.com/magdergi bilgi@magdergi.com.tr

MAG’a abone olmak çok kolay... Telefon ile

0.312 428 04 44

İnternet ile

abone.magdergi.com.tr

YENİDEN KULLANIN GERİ DÖNÜŞTÜRÜN! Eski dergi, katalog ve gazetelerin geri dönüştürülmesi çevreye yapılabilecek en kolay katkıdır. Ağaç kesimlerini azaltmak üzere MAG Medya, okuyucularını kendi yakın çevrelerinde de geri dönüşümü teşvik etmeye çağırıyor.



130 66

148 66 88 116

MAG

198

MAGdavet

Cemiyet hayatının gözde güzeli İdil Fırat’ın, Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleşen kına gecesinden renkli görüntüler...

MAGsokak

Panora Alışveriş Merkezi’nde alışveriş günlükleri...

MAGköșe

Yazarımız Hamiyet Akpınar’dan tatil sonrası yıpranan cildimizi toparlama önerileri...

166

MAGgurme

198

MAGmoda

Lezzetin doruklarına çıkartan mekanların sahiplerinden röportajlar, uzman diyetisyenlerden beslenme önerileri ve renkli davetlerle dolu MAG Gurme içeriğimiz...

Yakışıklı oyuncu İsmail Ege Şaşmaz ile göz kamaştıran moda çekimimiz...

206

MAGkids

Miniklerin okul alışverişi için önerilerimizle dolu alışveriş sayfaları, keyifli tatil rotaları, eğlenceli tarifler, kıpır kıpır davetler ve yazarlarımızdan kitap önerileri...

130

MAGröportaj

236

MAGröportaj

148

MAGözel

292

MAGköșe

Survivor’ın ilgi odağı isimlerinden biri olan Gizem Kerimoğlu ile samimi bir röportaj...

Güzelliğiyle büyüleyen oyuncu Leyla Lydia Tuğutlu ile Hilton İstanbul Bosphorus’ta gerçekleştirdiğimiz özel kapak çekimimiz...

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul İlkbahar/Yaz 2019 sezonu defileleri arasında koleksiyonunu sunacak isimlerden Mehmet Korkmaz ile modaya dair keyifli bir röportaj... Eylül ayında yazarımız İpek Gençer ile Midilli kaçamağı yapmaya ne dersiniz?



style

Aksesuarlarla Dans Seda Çavușoğlu

Jarse, deri ve saten kumașlarla hazırlanan tasarımlar tüylü aksesuarlarla canlanıyor...

ALESSANDRA RICH ELBİSE $1,566

seda@magmedya.com.tr

SAINT LAURENT ÇANTA $2.950

ALEXANDER MCQUEEN CEKET $2,995

SAINT LAURENT AYAKKABI $2.895

58 magdergi.com.tr

DOLCE&GABBANA ELBİSE €2,450

CHLOE 2018 SONBAHAR KIŞ

ALEXANDER MCQUEEN ETEK $4,650

ATTICO ÇANTA $428

BALMAIN PANTOLON $1,450

JIMMY CHOO AYAKKABI $995



style

Ekosenin Gücü Etek, pantolon, ceket ve hatta ayakkabılarda bile kullanılan ekose desen güçlü vurușuyla nostalji rüzgarları estiriyor...

BALENCIAGA AYAKKABI $1.190

60 magdergi.com.tr

SAINT LAURENT ELBİSE $3.290

PRADA ETEK $1.390

GIANVITO ROSSI ÇİZME $1.565

ROCHAS PANTOLON $570

MATTY BOVAN 2018 SONBAHAR KIŞ

GUCCI CEKET $4,200

ALEXANDRE VAUTHIER CEKET $1,968

PRADA GÖZLÜK $1,390

BALENCIAGA ÇİZME $1.750 PRADA BOT $950


a l r a l n ı r ı f e r t Beko ankas z ı n a z z i p n a gerçek İtaly ! r ı z a h a d a k i 5 dak ru çıtır çıtır, rınlarla hamu ı evde pişirin. ız Beko ankastre fı n a z iz p n a ly a İt uşacık malzemeleri yum


style

Geçmişe Yolculuk Geçmiș zamanların romantik filmlerinin masalsı silüeti, yoğun duyguları kombinlere tașıyarak așka davet ediyor...

VALENTINO ELBİSE $7.400

EASTWEST TAKI BİLEKLİK 440

HILLIER BARTLEY $1.154

JW ANDERSON ELBİSE $1,640

SIMONE ROCHA 2018 SONBAHAR KIŞ

MOLLY GODDARD ELBİSE $1,413

62 magdergi.com.tr

SIMONE ROCHA ELBİSE $2,831

AQUAZZURA ÇİZME $1,295

BALENCIAGA AYAKKABI $895





davet

Düğün Öncesi Boğazda Kına Gecesi Cemiyet hayatının zarif ismi İdil Fırat’ın kına gecesi ailesi ve yakın dostlarının katılımıyla Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleşti. İdil Fırat’ın kına gecesi Sait Halim Paşa Yalısı’nda gerçekleşti. Fırat çiftinin aile ve yakın dostlarının katıldığı eğlenceli gecenin ilerleyen saatlerinde damat tarafı geline sürpriz yaparak geceye katıldı. Gece boyu karşılıklı dans eden çifte bu heyecanlı günlerinde sevdikleri de eşlik etti. İdil Fırat’ın Tuvanam imzalı elbisesi göz kamaştırdı. 

66 magdergi.com.tr

İDİL FIRAT - MERT FIRAT



davet

NİLÜFER BULUT, NİDA BULUT BOZKURT

DERYA KARAGÜLLE

Davete katılan hanımların büyük bir kısmı uzun kıyafetleri tercih ederken, gece adeta șıklık yarıșına dönüștü.

SİBEL - ECE KERİMOĞLU

SEMA BASA

SEVGİ TUNGA

NEȘE KAVAK

MÜGE SIRMABIYIK



davet

İDİL ATAKOL

AYȘEGÜL TUNCER

DEMET HANİF

ZAFER KOZANOĞLU

Revna, Yelda Demirören, Tuvana Kaya, Ece Vahapoğlu kusursuz fiziklerini mini elbiseleriyle birleștirmișlerdi. REVNA, YELDA DEMİRÖREN

TUVANA KAYA

ECE VAHAPOĞLU

ZEYNEP ÜSTÜNEL


FIAT 500L

yenİ nesİl, Yenİ tarz.

Fiat 500L, yenilenen iç ve dış tasarımı, son teknoloji özellikleri, konforlu ve fonksiyonel iç mekanıyla ailenizin tarz otomobili. ● Apple CarPlay Desteği ● 7 İnç Dokunmatik Multimedia Sistemi ● 3 Farklı Sürüş Modu Seçeneği ● 455 Litre Bagaj Hacmi 500L’nin CO2 emisyonu 104-143 gr/km, ortalama yakıt tüketimi 3,9-6,1 lt/100 km arasında değişmektedir.

fiat.com.tr


davet

ÇİĞDEM EȘREFİZADE

ȘULE ARGÜDER

GÜLSEREN, ELİF EREN

“Pembe Fili Düșünme” kitabıyla son zamanlarda ismini sıkça duyuran Zeynep Çarmıklı, sade seçimiyle dikkatleri çekti. ZEYNEP ÇARMIKLI

FİGEN KIRAL

TÜLAY DÖLEN

ȘEBNEM ÇAPA

JÜLİDE ÖNENGÜT



davet

DİLEK HANİF

DALİA GARİH

BERRİN ZORLU

ARZU SAVGI

Sait Halim Pașa Yalısı’nda gerçekleșen gecede salona İdil Fırat’ın, dört kișinin tașıdığı bir taht üzerinde gelmesi konuklara sürpriz oldu. ÖZLEM MUTLU ÇETİN

ESİN, HEDİYE GÜRAL

ALPİN ALBAYRAK

TUĞBA DEVELİ


SunExpress Güneş Ekspres Havacılık A.Ş., Yenigöl Mah. Nergiz Sok. No: 84 PK, TR-07230 Muratpaşa, Antalya SunExpress Deutschland GmbH, Gateway Gardens, De-Saint-Exupéry-Straße 10, D-60549 Frankfurt am Main www.sunexpress.com | 444 0 797 (0,09 TL/dak.) * Tek yön, tüm vergi ve harçlar dahildir.

Uçup gitmek isteyenlere gelsin!

s ız Aktarma pa Avru a r a k n A

99 * , €’dan

76

tlarla a y fi n a y a başl

Avrupaʼya giden en hızlı yol.


davet

EMEK KÜLÜR

76 magdergi.com.tr

EGE ANKARALI, CAN FIRAT

TALİA, NORA KALPAKÇIOĞLU

FİLİZ BULUTÇU

MERİH TURAN

Geceye güzel kızı Deren ile katılan Berrin Okçu yine zarif șıklığı ile göz doldurdu.

DEREN, BERRİN OKÇU



davet

Görkemli Nişan Daveti GÜLÇİN - BÜLENT ATAMAN

İş dünyasının gözde çifti KAM A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Çağla Baykam ve BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci evliliğe ilk adımlarını görkemli bir nişan töreni ile attı. Londra’da romantik bir evlilik teklifi ile mutluluklarını taçlandıran Baykam ve Bezci çifti, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun kız isteme seremonisi ile aşklarını ailelerinin huzurunda resmiyete dökmüştü. Baykam ailesinin Ankara’da bulunan villasının bahçesinde gerçekleşen ihtişamlı nişan töreni ile de evlilik yolunda ilk adımlarını attılar. Göz alıcı gecede davetliler melek kemancılar tarafından karşılandı. Piyano ve keman şovu eşliğinde sunulan akşam yemeğinin ardından konuklar orkestra, dans şovları ve havai fişek gösterileri ile devam eden renkli gecede keyifli anlar yaşadı. 

EFE BEZCİ, ÇAĞLA BAYKAM

GÖZDE - ONUR CANGA


İstanbul denildiğinde akla gelen benzersiz bir panorama ve hayatın merkezindeki Hacımimi Gardens. Nereye baksa İstanbul, nereye gitse İstanbul. Yaşam tam onun çemberinde. Her şey sadece metreler kadar uzak ve zahmetsiz. Hacımimi Gardens bir güne ne çok şey sığabileceğini gösteren beşinci ve merkez yön.

Hacımimi Gardens I : Lüleci Hendek Caddesi No: 26 Hacımimi Gardens II : Hacımimi Külhani Sokak No: 9 Hacımimi, Beyoğlu, İstanbul +90 212 243 30 10 www.hacimimigardens.com


davet

BERKAN BAYKAM

GİZEM ÖKTEN

BEDRİ - SİBEL BAYKAM

EVREN - EBRU KÜÇÜKBAȘKAN, MURAT - ELİF DAMGACI, SALİH - KADRİYE BEZCİ, HANDAN BAYKAM

Dünya Sanat Birlikleri Bașkanı Bedri Baykam’ın nișan kurdelesini kesip nișan yüzüklerini takarken yaptığı sıcak konușma konuklara duygusal anlar yașattı.

RIDVAN AKAR


Tülay Erciyas Kaya’dan

Işıldayan

Tasarımlar

Atatürk Bulvarı No: 67/88 Çankaya/Ankara T: (0312) 434 0727 www.aquamucevher.com AQUA_MUCEVHERAT


davet

VİLDAN ERTÜRK

UFUK - DENİZ KÜSMÜȘ

ARZU BEYAZIT, ZELAL AYTİN

Çağla Baykam’ın tașlarla hareketlendirilmiș tül ve saten kumașlarla detaylandırılmıș göz alıcı nișan elbisesi, ünlü Modacı Rașit Bağzıbağlı tarafından tasarlandı. AYSEL, ELİZ ȘAHİN

RAȘİT BAĞZIBAĞLI

SELİN AÇIK



davet

CAN ÇAVUȘOĞLU

ECE SALICI

BURAK IȘIK

EDA MÜFTÜOĞLU

After party’de sahne alan dünyaca ünlü DJ Wolfson’un performansı davetlilere farklı ve eğlenceli bir gece yașatırken, Çağla Baykam - Efe Bezci çifti gece boyunca pozitif enerjileri ile çevrelerini büyüledi. BURCU - ZEYNEL ÖZER

EKİN - BURCU ATAMAN

BEGÜM AKIȘ



röportaj

SİBEL AYGÜN

Sanat Rüzgarları Ankara yepyeni bir sanat merkezine kavuștu. Panora Alıșveriș ve Yașam Merkezi içerisinde yer alan Panora Sanat Merkezi’nin kadife perdelerden yapılmıș, adeta sahneyi andıran giriș kapısında bizi, merkezin sahibesi sanatsever, güler yüzlü ve zarif Sibel Aygün karșılıyor. Türk Tiyatrosu’nun ünlü isimlerinin fotoğraflarıyla kaplanmıș duvarları ve buram buram sanat kokan havasıyla bu merkez bizi tiyatrolara, siyah beyaz sinema filmlerine götürüyor...

S

ibel Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?

Aslen Gümüşhaneliyim, ancak Ankara’da doğup büyüdüm. Okumaya ve yeni şeyler öğrenmeye olan meraklı halim beni önce işletme, sonra insan kaynakları ve son olarak hayvanlara olan tutkum sebebiyle veterinerlik eğitimlerine yöneltti. Hayatın bundan sonra bana hangi kapıları aralayacağını tabii ki bilmiyorum ama mutlaka sırada yeni şeyler olacaktır.

Sanata olan ilginiz ve merakınız nasıl ortaya çıktı?

Ailemin sanata olan düşkünlüğü ve ilgisi, benim çok küçük yaşlarda tiyatroyla tanışmama vesile oldu. En büyük keyfim, hem yurt içinde hem yurt dışında, tarihi olan tiyatro sahnelerinde oyunlar izlemek ve o havayı solumaktır. Sanatın, toplumların gelişmesinde büyük rolü olduğunu düşünenlerdenim. Tarihsel süreç bunu bize açıkça gösteriyor. Örneğin; eski toplumlarda duvarlara birbirleriyle anlaşmak için çizdikleri resimleri bir sanat olarak görmüyor muyuz? Günümüz modern insanının iletişim temellerinin o dönemden atıldığı söylenebilir.


Panora Sanat Merkezi’nin kuruluş sürecini dinleyebilir miyiz?

Son dönemde hepimizin de sıklıkla dile getirdiği gibi, ben de eskiden gittiğim oyunların tadını, tiyatroların kokusunu ve yaşanmışlığını hep özlüyorum. Panora Sanat Merkezi’ni kurarken bunları göz önünde bulundurdum ve hasretlerimi işin içine dahil ettim. Şunu gururla söyleyebilirim ki; sanat severlerin nostalji yaşayacağı, eskinin o enfes havasını soluyabileceği bir yer yaratmak asıl amacım... Bazı yapılanmalar ihtiyaç üzerine doğar; Panora Sanat Merkezi de ciddi bir ihtiyaçtan doğan önemli bir merkez oldu. Ankaralıların sanata karşı her zaman özel bir ilgisi var ama bu kitle, ulaşımı rahat, şık ve konforlu bir sanat merkezi bulmakta zorlanıyordu. Buradan yola çıkarak bizler de hem sanatı hem sanatçıları hem de tüm sanatseverleri gerçek bir sanat merkezi çatısı altında buluşturalım istedik. Sanat merkezimizden bahsedecek olursak; güçlü bir akustik ile tasarlanan Panora Sanat Merkezi 400 koltuklu tiyatro sahnesi, geniş fuaye ve ferah sergi alanı, tüm ihtiyaçlara hizmet veren kulisleri ile geniş bir açık hava terasına sahip bulunmaktadır. Açık bir alan birçoğumuz için ihtiyaç olabiliyor. Tiyatro, dans gösterileri, müzikaller, sunumlar, seminerler, çocuk oyunları, akustik konserler ve birçok farklı etkinlik için tercih edilen adreslerden biriyiz. En önemli hedeflerimizden birisi öncelikle, Ankara’nın sanat ve sahne eksiğinin giderilmesidir. Merkezimiz Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi çatısı altında olması sebebiyle, birçok konforu da yanında sunuyor aslında. Sanatseverler için öncelikle kolay bir lokasyondayız. İzleyicilerin araçlarını kolaylıkla otoparka bırakabilecekleri, özellikle zamanla yarışan kişilerin tüm ihtiyaçlarını temin edebilecekleri, gösterilerin öncesinde ve sonrasında yemek yiyebilecekleri mekanların yer aldığı bir yerde olması büyük bir avantaj. Asıl amaçlarımızdan birisi de ilgiyle beklenen tiyatro oyunlarının sahnelenmesi ve seyirci ile buluşturulmasıydı. Panora Sanat Merkezi, kültürel gelişmeyi sağlayan en önemli güçlerden biri olan tiyatro ile sadece Ankaralı tiyatro severler için değil, aynı zamanda gerçek sanatçılar ve özel tiyatrolar için de önemli adreslerden biri haline geldi.

Öte yandan yıllarca kapalı gişe oynayan oyunları ve müzikalleri açılışımızdan bu yana programımıza dahil etmemiz, kendimizi doğru ifade ettiğimizin de göstergesi oldu. Böylece, Panora Sanat Merkezi olarak, “Sanat için Sanat ve Toplum için Sanat” ortak hedefiyle tiyatro perdesini açmış olduk. İzleyicilerimizden bizi de memnun eden geri dönüşler aldık. Yeni sezonda da bu duruşumuz devam edecek.

Hayvanlar için de ayrıcalıklı uygulamalarınız var, biraz bundan da bahsedebilir misiniz? Bu fikir nasıl doğdu?

Önceden de belirttiğim gibi, hayvan sever biriyim. Zeytin benim için o kadar kıymetli ki… Sokak hayvanları elbette o kadar şanslı değiller. Bu sebeple kapılarımızın hayvan severlerin etkinliklerine de açık olduğunu belirtebilirim. Yeni sezonda sokak hayvanları için özel olarak sergilenecek olan tiyatro ve fuaye alanında yapılacak olan etkinliklerin tüm geliri Ankara sokak hayvanlarının ihtiyaçları yararına kullanılacaktır. Buradan tüm sanat ve hayvan sever dostlarımıza da duyurmuş olalım.

Merkezinizde başka hangi türde etkinlikler gerçekleşiyor?

Sahne denilince akla, sadece tiyatro ya da özel temsiller gelmemeli. Akustiğinin ve sahnesinin optimum seviyede olduğu merkezimizde dans gösterileri ve operalar da seyircisiyle buluşmaktadır. Geniş fuaye alanımız; birçok ressama, heykeltıraşa, müzayede yöneticilerine, koleksiyonerlere de yeni adres olmuş oldu. Özellikle çocuk tiyatroları bizim için çok önemli diyebiliriz. Bunun yanında elçilik resepsiyonları, kermesler, bayi toplantıları, tanıtım seminerleri de çatımız altında yapılabilen diğer etkinlikler arasında diyebiliriz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Evet, şunu eklemek isterim ki; merakla beklenen tüm oyunları bu sahnede gerçek tiyatro severlerle buluşturmak benim amacım diyebilirim. En büyük hayalim ise; tıpkı eskilerde olduğu gibi, tiyatro için özenle hazırlanan hanımefendi ve beyefendilerin tercih ettiği bir merkez haline gelmek. Hepimiz o “gong” sesini özlemedik mi? Tiyatro kültürünün o muhteşem havasını yaşamak gerekiyor. Çünkü Atamızın da söylediği gibi: “Sanattan uzaklaşmış bir toplumun en önemli hayat damarlarından biri kopmuştur”. Ayrıca bu keyifli röportaj için sizlere de teşekkür ediyorum. 


Mehmet Dönen Takım Elbise Alışverişi Beymen’den Sanayi ve Ticaret Eski Bakanı ve İş Adamı Mehmet Dönen, takım elbise alışverişi için Beymen’deydi. Alışverişin ardından bir toplantıya yetişmek için hızlıca AVM’den ayrılan Mehmet Bey, objektiflerimize böyle yansıdı.

Ahsen Demirci Kaff ’tan Alışveriş Yaptı Başkent sosyal yaşamın önde gelen isimlerinden Ahsen Demirci, mücevher alışverişi yapmak için Panora’daydı. Kaff’tan kendisi için bileklik alan Demirci, öğlen yemeği için Happy Moons’u tercih etti.


Çiğdem Gökçe Barners’tan Sezon Alışverişi Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Çiğdem Gökçe’yi, sezon tasarımlarına bakmak için geldiği Panora’da görüntüledik. Özellikle Barners’ı tercih ettiğini belirten Çiğdem Hanım, alışverişin ardından AVM’den ayrıldı.

Dilek Tozlu Vakko’dan Aksesuar Alışverişi Başarılı stil danışmanı ve modacı Dilek Tozlu, Vakko’dan aksesuar alıverişi yaptı. Alışverişin ardından Godiva’ya geçerek dinlenen Tozlu, kameralarımıza poz vermeyi de ihmal etmedi.


Eda Müftüoğlu Tatil Dönüşü Panora Ankara sosyal yaşamının genç kuşak temsilcilerinden Eda Müftüoğlu, Bodrum tatilinin ardından Panora AVM’ye geldi. Objektiflerimize yansıyan Müftüoğlu, yeni sezon ürünlerine göz attıktan sonra AVM’den ayrıldı.

Emir, Hakan Çınar Eşiyle Birlikte Sinemaya Geldi Çınar&Çınar Hukuk şirketinin sahibi ve Kolejli İş İnsanları Derneği Başkanı Hakan Çınar ve zarif eşi Emir Çınar sinema için Panora’daydı. Sık sık sinemaya geldiklerini belirten Çınar çifti, filmin ardından Tribeca’da kahve içti.


Bizim için; tek bir zeytin tanesi dünyanın en büyük cevheridir...


Eda Durkan Çocuklarıyla Stres Attı Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Eda Durkan, çocuklarıyla birlikte geldiği Panora’da stres attı. JoyLand’de çocuklarıyla birlikte bowling oynayan Eda Hanım, oyunun ardından kahve içmek için Godiva’ya geçti.

Sevilay Helvacıoğlu, Mina İlhan T-Shirt Alışverişi İçin Panora Başkent cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Sevilay Helvacıoğlu, t-shirt alışverişi yapmak için kızıyla birlikte Panora’daydı. Benetton’dan t-shirt alışverişi yapan Helvacıoğlu, ardından Kafes Fırın’a geçerek tatlı yedi.


Taha Gürel Erken Saatlerde Panora Turu Ankara’nın önde gelen firmalarından Güreller Elektronik Mağazallarının Sahibi Taha Gürel, Panorayı tercih edenler arasındaydı. Tek başına geldiği AVM’de arkadaşlarıyla Godiva’da buluşan Taha Bey, ardından iş yerine dönmek için Panora’dan ayrıldı.

Zeynep Köksalan Starbucks’ta Yorgunluk Kahvesi Cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Zeynep Köksalan, Panora AVM’de objektiflerimize yansıdı. Beymen’in yeni sezon ürünlerini incelemek için Panora’ya geldiğini söyleyen Zeynep Hanım, alışverişini Starbucks’ta içtiği yorgunluk kahvesiyle tamamladı.


Seren Erdoğan Brandroomdan Alışveriş Yaptı Bodrum Mandarin Oriental Brandroom’da iki sezondur özel koleksiyonunu müşterileriyle buluşturan başarılı moda tasarımcısı Seren Erdoğan her hafta iş için Ankara’ya gelip giderken Panora’da bir kahve molası verdi. Ankara showroomundaki işlerinin yoğunluğundan dolayı henüz tatil yapamadığını belirten Erdoğan, Fatima’da kahve içti.

Gül Muratoğlu İşlerin Ardından Akşam Yemeği JoyLand Eğlence Merkezi’nin Sahibesi Gül Muratoğlu, JoyLand’e uğradıktan sonra arkadaşlarıyla buluşmak için MidPoint’e geçti. Yoğun iş temposundan dolayı henüz tatil yapamadığını belirten Muratoğlu, arkadaşlarıyla keyifli bir akşam yemeği yedi.



Togay Cömert Ev İçin Alışveriş MTC Holding Yönetim Kurulu Başkanı Togay Cömert’i, Panora AVM’de Paşabahçe Mağazası’ndan çıkarken görüntüledik. Evi için alışveriş yapmayı çok sevdiğini belirten Cömert, alışverişin ardından toplantıya yetişmek üzere hızlıca AVM’den ayrıldı.

Filiz Reis Çebi İşlere Kısa Bir Mola Reis Grup Yönetim Kurulu Üyesi Filiz Reis Çebi, alışveriş için Panora’yı tercih edenler arasındaydı. Yaz sezonun başlamasıyla birlikte işlerinin yoğunluğunun arttığını belirten Çebi, mağazaları gezerek kısa bir alışveriş turu yaptı.


Mehmet Aslan Günaydın Steakhouse’da Toplantı Ünlü oyuncu ve siyasetçi Mehmet Aslan, projelerini görüşmek için Panora’ya geldi. Yeni proje teklifleri geldiğini ancak, politikaya daha çok ağırlık vermek istediğini belirten Mehmet Bey, görüşme için Günaydın Kasap & Steakhouse’a geçti.

Ruşa Acar Eşine Hediye Aldı İş adamı Mustafa Acar’ın eşi ve Başkent sosyal yaşamının önde gelen isimlerinden biri olan Ruşa Acar, eşine hediye almak için Panora AVM’deydi. Rolex’ten eşine saat alan Ruşa Hanım, ardından mağazalara kısa bir göz atıp AVM’den ayrıldı.


Mehmet Akarca Dostlarıyla Starbucks’ta Buluştu Basın Yayın Enformasyon Eski Genel Müdürü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Akarca, dostlarıyla Panora Starbucks’taydı. Gündem yoğunluğundan kaynaklı olarak kendisine pek fazla vakit ayıramadığını belirten Akarca, dostlarıyla keyifli sohbetinin ardından AVM’den ayrıldı.

Oğuz Efe, Tuğçe Gürel Okul Alışverişi Ankara cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Tuğçe Gürel, minik oğlu Oğuz Efe ile okul hazırlıklarını tamamlamak için Panora Avm’ye geldi. D&R’da yaptıkları okul alışverişinin ardından, ayakkabı almak için Nike mağazasına geçen anne-oğul, valeden araçlarını alarak AVM’den ayrıldı.



Bihan Koyunpınar Ayakkabı Alışverişi Beymen Club’dan Son zamanlarda tasarımlarıyla adından sıkça söz ettiren, genç iş kadını Bihan Koyunpınar, alışveriş için Panora AVM’yi tercih edenler arasındaydı. Beymen Club’dan yaptığı ayakkabı alışverişinin ardından, Happy Moon’s Cafe’ye geçen iş kadını objektiflerimize böyle yansıdı.

Şebnem Şimşek Kozmetik Alışverişi Yaptı Başarılı diş hekimi ve çene cerrahı Şebnem Şimşek, Mac’ten kozmetik alışverişi yapmak için Panora’daydı. Şebnem Hanım, uzun süren alışverişinin ardından yorgunluk kahvesini içmek için Fatima’ya geçti.



Rezzan Anık Yağız Davet Öncesi Panora Ankara cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden Rezzan Anık Yağız’ı katılacağı bir davet öncesi geldiği Panora’da görüntüledik. Doğumunun ardından kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen verdiği kilolarla dikkat çeken Rezzan Hanım, objektiflerimize böyle yansıdı.

Hatice Yücesan, Ayla Hatırlı, Kadem Kamer Yardım Gecesi Öncesi Toplantı Eğitime yaptıkları katkılarla tanınan, Anadolu Çağdaş Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ayla Hatırlı, dostları Kadem Kamer ve Hatice Yücesan ile birlikte düzenleyecekleri yardım gecesi öncesi bir toplantı düzenledi. Günaydın Kasap&Steakhouse’ta buluşan dostlar, toplantının ardından etkinliğin yolunu tuttular.


Sibel Aygün Hazırlıkları Kontrol Etti Panora Sanat Merkezi’nin zarif sahibesi Sibel Aygün, işlerini kontrol etmek için Panora’daydı. Sezon açılışı öncesi hazırlıklarını sürdürdüklerini belirten Sibel Hanım, sanat merkezine olan ilgiden çok memnun olduğunu söyledi. İşlerinin başına dönmeden kameralarımıza gülümseyen Sibel Hanım, kısa bir AVM turunun ardından sanat merkezine geçti.

Mesut Duman İş Ziyareti Ankara’nın genç iş adamlarından ve Kafes Fırın’ın ortaklarından olan Mesut Duman’ı, iş yerini ziyaret ederken görüntüledik. İşlerin yoğunluğundan dolayı sürekli yolculuk yaptığını belirten Duman, Kafes Fırın’daki işlerinin ardından Avm’den ayrıldı.


Özgün-İdil, Gece Şimşek Ailece AVM Turu Başarılı Avukat çift Özgün ve İdil Şimşek minik oğulları Gece ile birlikte akşam AVM turu yaptı. Alışverişlerinin ardından oğulları Gece’nin eksiklerini tamamlamak için D&R’a geçen aile, sonrasında Panora’dan ayrıldı.

Fatma Semiz Yeni Kafeye Ziyaret İş kadını ve Fatima markasının kurucusu Fatma Semiz’i, Panora’da bulunan kafesini ziyaret ederken görüntüledik. Bir yandan işlerini kontrol ederken bir yandan yorgunluk kahvesi içen Fatma Hanım, ardından AVM’den ayrıldı.


Tülay Erciyas Kaya Sephora’dan Parfüm Aldı Ünlü Organizasyon Firması 777 Organizasyon’un Sahibi Tülay Erciyas Kaya, Sephora’dan parfüm aldı. Alışverişinin ardından El Corazon’a geçen Tülay Hanım burada kahve içti.

Nazlı, Dağhan Demir Tatlı Alışveriş İş kadını ve Ankara cemiyet hayatının sevilen ismi Nazlı Gür Demir oğlu Dağhan ile birlikte Panora Avm’deydi. Fatima’dan çikolata alışverişi yapan anne-oğul, AVM’den ayrılmadan önce objektiflerimize gülümsemeyi ihmal etmedi.


Mustafa Aydın Sonbahar-Kış Sezonuna Hazırlık Mila & Ay-pet Aydın Akaryakıt Yönetim Kurulu Başkanı, iş adamı Mustafa Aydın dolabındaki kışlıkları yenilemek için Beymen’e ve minik kızı Mila’ya hediye almak için GAP Kids’e uğradı. Alışverişinin ardından Happy Moon’s’ta bir kahve içen Aydın, AVM’den ayrıldı.

Yücel Ceylan, Saadet Özkan Yeni Projeler İçin Panora Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği(UCİM) Yönetim Kurulu Başkanı Saadet Özkan ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan, yeni bir sosyal sorumluluk projesini görüşmek için Panora ile görüşmeye geldi. Uzun bir toplantının ardından AVM’den ayrılan Saadet Öğretmen ve Yücel Bey, objektiflerimize böyle yansıdı.


Suat Yetişen Eşine Hediye Aldı Enerji Çevre Yatırımları ve Danışmanlığı firmasının Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Suat Yetişen, eşine hediye almak için Panora AVM’deydi. Burberry mağazasından eşine hediye alan Suat Bey, valeden aracını alarak ayrıldı.

Ece, Sare Salıcı Anne-Kız Oyuncak Alışverişi Başarılı Modacı Ece Salıcı, kızı Sare ile birlikte oyuncak alışverişi yapmak için MotherCare mağazasına uğradı. Uzun süre mağazada kalan ve alışveriş yapan anne - kız ardından tatlı yemek için Kafes Fırın’a geçti.




GÖZDE AKBOĞA

Hasta Haklarına Saygı Özel MEDİSUN Hastanesi Yönetim Kurulu Bașkan Yardımcısı Gözde Akboğa, hasta memnuniyeti odaklı çalıșma anlayıșı ile hizmet verdiklerinin altını çiziyor...

1995 Ankara doğumluyum, Üniversite eğitimine kadar Ankara’da ikamet ettim.

Üniversiteyi Bahçeşehir ÜniversitesiElektrik Elektronik bölümünde tamamladım. Okulum bittikten sonra ailemle birlikte Özel Medisun Hastanesi ile sağlık sektörüne adım attık.

Ekstra hassasiyet isteyen bu sektörde başarıyı yakalamak için kendinizi nasıl geliştiriyorsunuz?

Sektörde başarılı olmak için profesyonel sağlık yöneticileriyle günlük operasyonel süreçler içerisinde bulunmak bu alandaki gelişimime büyük katkıda bulunuyor. Aynı zamanda sağlık hizmetleri yönetimine ilişkin yayınları sürekli takip ediyorum.

Sağlık ekibinizi seçerken nelere dikkat ettiniz?

Çalışan memnuniyetini ön planda tutarak, Sektörde deneyimli, liyakat sahibi, profesyonel yönetici ve ekip arkadaşları ile çalışmaya özen gösteriyoruz.

advertorial

S

ağlık Sektörüne hızlı bir adım atıyorsunuz... Daha önce neler yaptınız, geçmişinizi dinlesek kısaca...


Hastanenizde özel hasta hizmetleriniz var mıdır? Hangi yönlerinizle öne çıkıyorsunuz? Hasta memnuiyeti odaklı çalışma anlayışı ile tüm misafirlerimize hizmet vermekteyiz.

Hastanemize tedavi olmak için gelen misafirlerimize kendilerini evlerinde hissedebilmeleri için Vip hizmeti sunmaktayız. Hastanemizin mimari yapısı gereği hasta konforu, hizmetlere kolay erişim bizi öne çıkaran hizmetlerden biri olup, teknolojik cihazlar ve profesyonel sağlık ekibimizle sektörde öncü olmaya adayız.

Hastanenizin, kapasitesi ve donanımı hakkında bizleri bilgilendirmenizi istesek...

Uluslararası sağlık standartlarında, modern altyapısı ve üstün tıp teknolojisi ile hizmet veren hastanemiz 4000 m2’lik kapalı alanda, 75 yatak kapasitesi, 11 yataklı genel yoğun bakım ünitesi, 4 yataklı koroner yoğun bakım ünitesi, 15 yataklı yenidoğan yoğun bakım ünitesi, ameliyathanemizle ve kısa bir süre önce açılan damar cerrahisi, varis cerrahisi kliniklerimizle ve diğer 15 branş ile geniş anlaşmalı kurum ağımızla hizmet vermekteyiz.

GİZEM AKBOĞA, GÖZDE AKBOĞA

Sosyal hayatınızda nasıl bir insansınız, klasik bir gününüzde neler yaparsınız? Sosyal hayatımda aktif bir insanım. Mesai dışında spor ve sanatsal etkinliklere vakit ayırmaya özen gösteririm. Köpeğimle zaman geçirmekten de çok büyük keyif alırım. Sağlık sektörü dinamik ve hareketli olduğu için hafta içi çoğu zamanımı iş yerinde geçirmekteyim. 

www.medisunhastanesi.com | 444 7 600

@medisunhastanesi

@medisunhastane

medisunhastanesi


düğün

KENAN DOĞULU, FATİH NADİR, TAHİR KIRAN, BENGÜ - SELİM SELİMOĞLU, EDA GÜZELCİK, BELİZ ȘEN

Düğünde Ünlüler Geçidi Türk pop müziğinin sevilen seslerinden Sanatçı Bengü Erden, Armatör Selim Selimoğlu ile hayatını birleştirirken bu özel gün, birçok ünlü ismi de bir araya getirdi. Bengü Erden bir buçuk senedir birlikte olduğu Selim Selimoğlu’yla Raffles Istanbul Otel’de gerçekleşen görkemli düğün töreni ile dünyaevine girdi. Yaklaşık altı yüz seçkin davetlinin katıldığı düğünde Bengü, Pronovias imzalı gelinliği ile göz kamaştırırken, Selim Selimoğlu Vakko imzalı damatlığı ile oldukça şıktı. Alkışlar eşliğinde davetlilerin arasından geçerek nikahın kıyılacağı alana gelen çiftin mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Ünlü çiftin nikah şahitliğini Revna Demirören, Kenan Doğulu, Tahir Kıran, Eda Güzelcik ve Beliz Şen üstlendi. 

REVNA, YELDA DEMİRÖREN



düğün

SERDAR ORTAÇ - CHLOE LOUGHNAN

MURAT YILDIRIM - IMANE ELBANI

ÇAĞRI TERLEMEZ, ECE SEÇKİN

Çifti düğün gecelerinde ünlü dostları yalnız bırakmadı. VANESSA SASON

ALİ ÖZBİR - ESRA EROL

ÇAĞLA ȘİKEL

ZİYNET SALİ


MAKYAJINIZ KALICI OLSUN!

BÖLGESEL İNCELME - KALICI MAKYAJ - BESLENME VE DİYETİSYEN DESTEĞİ - CİLT BAKIMI - EPİLASYON - KOZMETİK VE DERMOKOZMETİK UYGULAMALAR - VÜCUT BAKIMI - MASAJ - AĞDA - EL VE AYAK BAKIMI KALICI OJE - İGNELİ EPİLASYON - DEPİLASYON - KAŞ KONTÜR

Ümit Mahallesi, 2494/2 Sok. No:4 Ümitköy / Ankara www.ahsendemirci.com.tr

0312 235 38 83 Ahsendemircibeauty


röportaj

HAMİYET AKPINAR

Yazın Ardından Yoğun Bakım Biten yazın ardından havuz, güneș ve denizin olumsuz etkilerini yüzümüzde hissetmememiz mümkün değil… Özelikle bronzlașma ile birlikte cildin kalınlașması su kaybedip nemsiz kalması ve tabii ki güneș lekeleri biten yaz tatillerinin can sıkıcı hatıralarıdır. Bu yüzden yaz tatillerinden sonra cildimize özel ilgi göstermeliyiz. Peki neler yapmalıyız?

Ö

ncelikle cildi ölü derilerden arındırmak için peeling ve gözeneklerde doluluk varsa killi arındırıcı maske uygulamalarına başlayabilirsiniz. Arkasından mutlaka nem maskesi veya hyaloronic asitli nem serumu uygulanmalı, cilt tipine uygun nemlendirici ile bakımı tamamlamalısınız.

Genç ciltler için yüzeysel peeling, nem maskesi ve bolca nemlendirici kullanmak yeterli olurken, daha olgun ciltler için bunlara ek olarak mezoterapy yöntemiyle cildin kaybettiği nemin, vitamin, mineral,antiaging desteğini deri altına ufak iğneler yardımı ile enjekte edilmesi derinin alt tabakalarına inmesi, cildi derinden beslemesi ve yaşlanma belirtilerinin gerilemesini sağlar.

Güneş lekeleri ile ilgili tedavi sırasında cildin güneşten çok iyi korunması gerektiği için risk almamak adına, güneşin daha az olduğu zamanlar beklenmelidir. (Leke karşıtı serumlar, kremler ve lazer tedavisi gibi daha medikal yöntemler dahil.) Cildin tekrar kendini yenilemesi sürecinde, cildin üst ölü tabakasında pullanma olabilir. Bu süreçte uygun bir nemlendirme yapılmazsa ciltte homojen olmayan renk farklılıkları ve lekeler ortaya çıkar. Yalnız dikkat edilmesi gereken husus cildi nemlendirirken yağlandırmamak. Gözeneklerin dolması, siyah nokta ve sivilce olmaması için, cilt tipine uygun temizleyiciler ve nemlendiriciler kullanmak çok önemli.


Işıl Işıl Bir Cilt İçin • Beslenmenize özen gösterin. • Antioksidan içeren sebze ve meyveler tüketin. • Gün içinde bolca su içmeyi ihmal etmeyin. • Günde en az altı saat uyuyun. • Bol oksijenli ortamlarda yürüyüş yapın, hiç olmazsa sadece oturduğunuz yerde derin derin nefes alın. • Asla makyajla yatmayın.

Cildin kaybettiği vitaminleri takviye eder, cilt hasarlarını onarmaya yardımcı olur

Gözenekleri derinlemesine arındırır, sürekli kullanımda ciltteki yağlanmayı dengeler Hyaluronic acid içeren, cildin nem üretmesini harekete geçiren yoğun nem bombası

Hassas ciltler için ideal, cildi ölü hücrelerden arındıran peeling

Cildin savunmasını güçlendirir

** Daha detaylı ve profesyonel destek almak isteyenler ise, cilt bakımı, yenilenme ve antiaging için, Oxigeneo, baby face beauty, silkpeel gibi uygulamaları tercih edebilir.


davet

Mutluluğa İlk Adım AHMET - SİBEL MEȘE, MERAL - REYHAN HACIOSMANOĞLU

Liva Pastaneleri’nin sahibi Reyhan Hacıosmanoğlu’nun oğlu Mert Hacıosmanoğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi Yenimahalle İlçe Eski Başkanı Ahmet Meşe’nin kızı Selen Meşe, İncek Pia Sera’da gerçekleşen şık bir törenle nişanlandı. Uzun süredir birlikteliklerini sürdüren ve beş ay önce sözlenen, Mert Hacıosmanoğlu ve Selen Meşe gerçekleştirilen nişan töreni ile evlilik yolunda ilk adımlarını attı. Leziz ikramların dikkat çektiği davette, misafirler gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlendi. 

SELEN MEȘE - MERT HACIOSMANOĞLU

BERK MEȘE-EKİN KORKMAZ

GAMZE HACIOSMANOĞLU

İREM GÜLTEPE


Bizimle birlikte siz de yenilenin

YaĹ&#x;amkent Mah. 3158. Sokak No:29/C Çayyolu - Ankara T: 0312 217 60 16 esmasemabeauty


röportaj

Temalarla Özelleşen Anılar

S

TÜLAY ERCİYAS KAYA

izin için her şey özel gününüzün nasıl geçmesini istediğinizi hayal etmekle başlar. Biz, sizin o hayalinizi alıp kendi tecrübemizle birleştirerek somut bir şekilde önünüze koymakla yükümlüyüz. Ancak bu şekilde sizlere eşsiz, unutulmaz anılar sağlayabiliriz. Her ayrıntının içinize sindiğini görmek içten tebessümünüzle edilen bir teşekkür, tüm yorgunlukları unutturmakta ve bizim için de güzel anılar olarak kalmaktadır. Artık koca bir sezonu daha, ilginç düğün temalarıyla geride bıraktık ve güzel anılarımıza yenilerini kattık. Son yıllarda neredeyse her düğünün bir teması var. Ancak ilginç olan bu sezonda farklı farklı temaların olmasıydı. Peki bu düğün teması nedir? Şöyle ki; mekan süslemelerinin artık kullanılan çiçeklerden pastaya, hediyeliklerden, peçetelere ve hatta müzik seçimlerine kadar belli bir paralelde uyum içerisinde olmasıdır. Bu yıllara kadar yapılan organizasyonlarda gördük ki salon düğünü, kır düğünü veya kumsal düğünü, hepsi mekanına göre uyum gösteren, mekanla bütünlük içerisinde olan bir anlayışla

Herkesin hayatında sayısız önemli ve mutlu anları vardır. Bu anları yakınlarımızla paylașıp mutluluğumuzu artırmak ve ölümsüzleștirmek ise heyecanımızı daha da artırmaktadır. İnsanı ele avuca sığmayan bir telașa sürükleyebilecek böylesi önemli gün organizasyonlarınızda en yakın destekçiniz aileniz. Ancak, bu konularda tüm tecrübesiyle yanınızda olabilecek bir organizasyon șirketiyle ișiniz muhakkak ki çok daha kolaylașacaktır. organize ediliyordu. Tüm bahsettiğimiz bu düğün temalarının belirlenmesi de bu uyum çerçevesi düşünülerek bizi mekanı ona göre seçmeye yönlendiriyordu. Ancak biz bu yıl gördük ki, düğün teması için mekan artık çok fazla belirleyici değil. Birbirinden farklı çok ilginç düğünler çok farklı mekanlarda da gerçekleşebiliyor. Özellikle yabancıların düğünleri için ülkemizi tercih etmeleri ve bu sene 777 Organizasyon ailesi olarak yaptığımız bu tür düğünlerde bu anlayışı bizde tecrübe etmiş olduk. Örneğin; bir salon düğününe çok yakışacak olan vintage bir düğünü, dantelleri, gold renkleri, kır düğünlerine taşıdık. Diğer yandan, doğal hayatı yansıtan, sadece açık havada düşünülebilen odunlar, kuru ağaç dalları, hasır kumaşları salon düğününe taşıyabildik. Bir kumsal düğününde düşünülebilecek deniz konseptini ise yine bir salon düğününde gerçekleştirebildik. Kulağa çok aykırı gelse de uygulamalar bize gösterdi ki, ilgili mekanla bir uyum içerisinde kurgulandığında değişik ambiyansları olan sonuçlar elde edilebiliyor, heyecan verici detaylar yakalayabiliyorsunuz. Bu sezon yapılan bir diğer ilginç tema ise; düğünün yapıldığı mekanın salon ve karşılama kısmını, açık alanda ise nikah ve yemek alanlarını farklı konseptlerde dekore etmek oldu. Örneğin; son derece ağır


gold şamdanların, dantelli peçetelerin, saray suplaların hakim olduğu bir düğünde fuaye alanını bahar dallarıyla beyaz ve gümüş detaylarla dekore edip tüm misafirleri şaşırtabiliyor ya da açık alanda nikah kısmında kır çiçeklerinin hakim olduğu bir dekordan yemek alanına geldiğinizde ahşapların, kuru dalların, kütüklerin, dantellerin kullanıldığı rustik yemek masalarıyla bambaşka bir ortamda bulabiliyorsunuz kendinizi... Bizim bu yıl geliştirdiğimiz ilginç düğün temalarının altında, rutinleşmiş, birbirini tekrar eden, taklit eden uygulamaların olması, klasik evlilik törenlerini sıkıcı bulan çiftlerin olmasının büyük etkisi oldu. Sadece dekor anlamında değil, içerik anlamında da çiftler daha eğlenceli ve çılgın düğünler tercih etmeye başladı. Kendi playlistlerini hazırlayarak ve daha çok DJ seçimi yaparak düğünü bir törenden çok parti havasına çevirdiler. Gerek tercih ettikleri gelinlik modelleriyle, gerekse mücevher seçimleriyle ve düğün fotoğraf pozlarıyla bundan sonra bizi daha yaratıcı ve çılgın çiftlerin beklediği çok açık. Aslında son derece heyecan verici böyle bir değişime bu sene hazırlanmak 777 Organizasyon olarak bizi çok mutlu etti ve heyecanlandırdı. Şehir dışı düğün, deniz kenarı düğün, plaj düğünü gibi isteklerin bu değişimlerle paralel artması nedeniyle Bodrum’da güzel bir butik otel açarak ailemizi de genişlettik. Bu otelde hedefimiz, 200-300 kişilik, çok özel butik düğünler yapmak. Bu doğrultuda dekora çok önem verdik. İsim yapmış özel şeflerle farklı ve leziz menülerimizle de son derece iddialıyız. Çiftlerimize verdiğimiz 3 gün konaklama ve muhteşem plajla tam anlamıyla bir balayı oteli olarak tasarlandı. Bodrum’un o muhteşem güzelliği içerisinde özellikle plaj düğünlerinde ilginç ve çok konuşulacak konseptler ortaya çıkaracağımızdan eminiz... Yukarıda anlatmaya çalıştığımız tüm bu gelişmeler gösterdi ki; önümüzdeki yıllarda kendimizi deniz altında, karnaval ya da kostüm partisi şeklinde veya masal konseptli bir düğün teması tasarlarken bulursak şaşırmayacağım. Tüm tecrübemizle, bütün bu yeniliklere açık, çılgın çiftlerimizi yeni sezonda da heyecan verici ve daha önce denememiş temalar geliştirmek için bekliyoruz... 


davet

II. Elizabeth’in Doğum Günü Kutlamaları

Büyük Britanya Kraliçesi II. Elizabeth’in doğum günü ve Birleşik Krallık Milli Günü için İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği’nde özel bir kutlama düzenlendi. Hem Birleşik Krallık Milli Günü hem de Kraliçe II. Elizabeth’in doğum günü kutlaması, Büyükelçi Dominic Chilcott ve eşi Jane Lady Chilcott ev sahipliğinde gerçekleşti. Kutlamaya çok sayıda büyükelçi, yabancı misyon temsilcisi, askeri yetkili ve davetli katıldı. Davette, Britanyalı kadınların ilk oy kullanma hakkını kazanışının 100. yılı dolayısıyla hem Britanyalı hem de Türk kadınların başarıları da anıldı. Kadınların oy hakkı için vermiş oldukları mücadeleyi anlayabilmek için hem kendi dönemlerinin hem de gelecek kuşakların kadınları için birer örnek olmuş 50 İngiliz ve 50 Türk kadın öncünün hikayeleri elçilikteki panolarda yerini aldı. ADRIANA - ANNA - BERNARDO CORDOVA

SIR DOMINIC CHILCOTT, JANE LADY CHILCOTT, JENNIFER ANDERSON, JUDITH SLATER, GORDON FALCONER


Hayallerinizdeki evlere hayat veren pencereler...

Fabrika: 1354. Cadde 1421. Sokak No:2 06370 Ostim-Ankara www.hatupen.com.tr

facebook.com/hatupen

Telefon: 0312 385 88 50

E-posta: hatupen@hatupen.com.tr

twitter.com/hatupen

instagram.com/hatupen


davet

BERİL ÇAVUȘOĞLU

SELİN YAȘAMIȘ, İPEK EREN, DİLAN TİRYAKİ

VEDAT YAKUPOĞLU, İLHAN ERDAL

Yabancı misyon temsilcileri ile birçok iș ve siyaset dünyasından önemli ismi bir araya getiren davete yoğun bir katılım oldu. GIORGIA - GRAHAM THOMAS MUIR

GEORGER - BARBARA FABER

LUIGI MATTIOLO

ERAY AKDAĞ


DEVRİM - SELCEN KODAKÇI

CAN ÇAVUȘOĞLU

JASON KAUNAS, ZEYNEP KÖȘE

Her yıl düzenlenen Milli Gün ve kraliçenin doğum günü etkinliği, bu sene de İngiltere Büyükelçiliği bahçesinde yapıldı ve oldukça renkli geçti. CHRIS - KAREN COOTER

SANEM ÇİÇEKOĞLU

ERSUN - SANEM GÜLBAȘ

AKIO MIYAJIMA


Başkent’in Yeni Gözdesi

C

afe & Bistro konsepti taşıyan Çukurambar Marrakesh, bölgede cadde üzerinde yer alan diğer mekanların trafik karmaşasından, gürültüsünden uzakta oluşu ve huzurlu atmosferi ile yeni bir cazibe merkezi haline geldi. 3 kattan oluşan işletmede, masaların birbirine uzaklığı, sandalye ve koltukların dizaynı, rahatlığı, gözü yormayan ahenkli iç tasarımdaki ustalık, saatlerce mekanda kalmaya adeta sizi

davet ediyor. Modern çağ ile doğunun mistik yapısını harman etmekteki başarı, size “farklı mekanının özel konuğu” olduğunuz hissini vermeye yetiyor da artıyor bile. Cafe & Bistro’da 25’e yakın birbirinden leziz üründen oluşan serpme kahvaltı keyfini yaşayarak, güne zinde bir başlangıç yapabilirsiniz. Sıcak/soğuk içecekler, tatlılar ve lezzetli et çeşitleri ile taçlandırılmış salatalar ile damak çatlatan lezzetlere “hoş geldin” dedirten Çukurambar Marrakesh’de, diyetine dikkat etmek isteyenlere de hitap edildiği gibi, çocukların beğenileri de unutulmamış.

advertorial

Fas’ın Marakeș kentinin mistik özelliğini, mimarisi ve iç dekorasyonuna yansıtan, zengin menüsü ile konuklarını ağırlayan Çukurambar Marrakesh, görkemli bir açılıșla hizmete girdi. Sanatçılardan Seda Sayan, Sinan Akçıl, Tuğba Yurt’un konseri ve Ankara Büyükșehir Belediye Bașkanı Mustafa Tuna ve beraberindeki seçkin davetlilerin katılımı ile kapılarını açan mekan, farklı dekorasyonu ve ferah bahçesi ile göz dolduruyor. Mekanın ayrıcalıklı yönleri hakkında ortaklarından Ali Osman Çetin bizlere bilgi veriyor...


Vip Odalarla Özel Hizmet

Marrekash Çukurambar Cafe & Bistro’nun en önemli ve rahatlık sağlayan özelliklerinden biri de, kendinizi krallar ya da kraliçeler gibi hissedeceğiniz VIP odalar. 5/10’ar kişilik gruplar için baş başa kalabilecekleri, rahatsız edilmeyecekleri olanakları sağlayan VIP odalar, saati 100 TL’den seçkin konuklarını ağırlamayı bekliyor. 10 kişilik toplantı salonu da olan işletmede, böylece, iş toplantıları, küçük gruplara özel görüşme imkanları da sağlanmış oluyor.

Oyun Salonu Ve Maç Keyfi

Güzel zaman geçirmeyi “oyun oynamak” ile tanımlayan kesimin ihtiyaçlarını önemseyen Çukurambar Marrakesh, tavla, okey gibi popüler oyunların keyfinin çıkarılması amacıyla mekanın bir katını oyun salonuna ayırdı. Sporun vazgeçilmezi futbol coşkusunun tavan yaptığı özel maçları, işletmede yer alan neredeyse her metrekarede bir karşınıza çıkan TV ekranlarından keyifle izleme fırsatını yakalayacaksınız. Hızlı servisi, titiz personeli ile hizmet kalitesinden ödün vermeden, güler yüzlü ve alanında profesyonel bir ekiple çalışan Çukurambar Marrakesh, Başkentlileri ailece ya da arkadaş grubuyla, keyifli zaman geçirmeye bekliyor.

Yeni Soluk Getirdik

Konuklarımız Marrakesh’e geldiklerinde aynı anda birçok aktiviteyi yapabilmelerini ve keyif almalarını sağlamak istedik. Ankara’da sosyal yaşam için belli başlı bölgeler var. Çukurambar hem gündüz hem de gece nüfusunun çok yoğun olduğu bölgeler arasında yer alıyor. Ankaralılar eğlenmek ve kaliteli zaman geçirmek için buradaki mekanları tercih ediyor. Ancak her popüler bölgede olduğu gibi Çukurambar’da da bir kan değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu gördük. Biz konseptimiz ile yeni bir soluk getirdiğimizi düşünüyoruz. Bizim için ekip çok önemli, çünkü aslında her şey zincir halkası gibi birbirine bağlı. Doğru ekibe sahip olmazsanız hedeflediğiniz profesyonelliğe ulaşamayabilirsiniz, profesyonelliğiniz olmazsa da diğer kafelerden farkınız kalmayabilir. Bence insanların bir mekana gelmeye devam etmeleri için sadece mekanın güzel olması yetmiyor. Müşteriler yediğinden, içtiğinden lezzet almıyorsa bir süre sonra gelmeyi bırakıyorlar. Biz bunun farkında olduğumuz için menümüze de çok özen gösterdik. Birbirinden lezzetli spesiyal yemeklerimiz ve içeceklerimizle hepinizi Marrakesh’e bekliyoruz. 

Muhsin Yazıcıoğlu Cd. 1436. Sk. No:2/A Çukurambar Ankara, Turkey - T: 0312 286 87 78 marrakeshcukurambar marrakeshcukurambar


davet

SUZAN - TURGUT TOPLUSOY

FATOȘ - ERTUĞRUL HATAYLI

Ofton’da Yaşam Başladı Cemiyetin hayatının sevilen isimlerinden Feryal Gülman ve iş adamı Yusuf Şimşek’in ev sahipliğinde Bodrum Yalıkavak’ta Ofton Projesi için şık bir lansman gecesi düzenlendi. Ofton İnşaat’ın, Bodrum Yalıkavak’taki lüks gayrimenkul sektörüne heyecan katacak projesi için özel bir etkinlik düzenlendi. Yusuf Şimşek ve Feryal Gülman’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Yaşam Başladı” tanıtım kokteyline cemiyet ve iş dünyasından ünlü isimler katıldı, örnek evler incelendi ve daha sonra keyifli müzik eşliğinde akşam yemeği yendi. Geçtiğimiz sene yaşamın başladığı Elysium Miramar Bodrum ve Elysium Premier Bodrum’dan sonra Elysium Ada Yalıkavak projesi, Ofton İnşaat’ın Bodrum’daki 3. projesi olma özelliğini taşıyor. Yakın zamanda yapılacak olan oteli, marinası, bahçeli evleri ile büyük fark yaratan bir proje. 

128 magdergi.com.tr

YUSUF ȘİMȘEK, FERYAL GÜLMAN


MERİH TURAN

MEHMET ALİ - JÜLİDE BERKMAN

MÜGE SIRMABIYIK

Feryal Gülma’ın da ev sahipliğini üstlendiği geceye cemiyet hayatının önde gelen isimleri katıldı. MURAT PİLEVNELİ - ASLI PAMİR

BEYZA UYANOĞLU

İSMET ALPAGUT, RUKEN MIZRAKLI


röportaj

GİZEM KERİMOĞLU

Başarılı ve Güzel Survivor’ın çarpıcı yarıșmacılarından biri olarak tanıdığımız, son zamanlarda da Serenay Kaya’ya olan benzerliğiyle dikkatleri üzerine toplayan Gizem Kerimoğlu, kariyerinde bașarılı bir kadın olmak için yoğun bir șekilde çalıșıyor... Oyunculuk ve modellik üzerine eğitimler alan güzel isimle gerçekleștirdiğimiz röportajda hayallerini konușuyoruz... 130 magdergi.com.tr


Ö

ncelikle herkesin daha yakından tanıması için kısaca kendinden bahseder misin bizlere?

“30 Ekim 1988 doğumluyum...” gibi bir klişeyle başlamak istemiyorum aslında bu soruya. Herkesin daha yakından tanımasını ve daha derinini bilmesini istediğim bir Gizem var çünkü. Erken uyanan, kahvaltıya önem veren, sürekli okuyan, çok çalışan, günün tadını çıkaran, keyifli bir kadın olmaya çalışıyorum. Hayatla bir kavgam vardı, o kavgayı kazanmış olmanın tadına varıyorum bu aralar. Birlikte gülebildiğim birkaç iyi insanla değerli anlar biriktirmenin derdindeyim. Kısam da özüm de bu...

Hayatla bir kavgam vardı, o kavgayı kazanmış olmanın tadına varıyorum bu aralar. Spor ve sağlıklı yaşam konusundaki bilinçli tavırlarınla tanındın bu konuya biraz değinsek önce..

Beni herkes sporcu kişiliğim ve Survivor yarışmasıyla tanıyor. Aslında bunun temel nedeni, yaptığım işlere tamamen bağlı olmam. Spor yaparken her zaman en iyisini yapmaya çalışırdım ve bunun için spor akademisini tercih ettim. İşin akademik boyutlarını da öğrenip kendimi çok daha fazla geliştirdim ve bunun yanında antrenör oldum.


röportaj

Böylece kendi bedenimde doğru yaptığım her şeyi özel ders verdiğim üyelerime de uygulayarak sporculuk kariyerimde başarılı bir noktaya ulaştığımı düşünüyorum.

Hiçbir zaman “nasıl oyuncu olunur?” diye düşünmedim. Düşünmekten çok öğrenmeye, gelişmeye, içimdeki tüm potansiyeli açığa çıkarmaya odaklandım.

Serenay Sarıkaya’ya olan benzerliğinle konuşuluyorsun. Bu sana kendini nasıl hissettiriyor, ne gibi avantaj ve dezavantajlarını yaşıyorsun bu durumun?

Peki ya modellik? İkisini bir arada yürütmek zor mu? Tek bir şeye odaklanmak daha yüksek bir başarı sağlamaz mı sence?

Serenay Sarıkaya gibi kariyerinde başarılı ve güzel bir kadına benzetilmenin nasıl bir dezavantajı olabilir ki? Bu durum beni, hedeflediğim kariyerimde başarılı olmak için daha da çok motive ediyor. Bu da hayatıma kattığı bir avantaj diyebilirim.

Kariyerini oyunculuk ve modellik üzerine şekillendiriyorsun. Ne gibi çalışmalar yürütüyorsun bu alanlarda şu an? Sporcu ve Survivor Gizem ile beraber insanların akıllarında oyuncu ve model olarak da kalmak istiyorum. Biliyorum ki; bunun için istemekten fazlasını yapmalıyım, çünkü bu benim yapımda var. Bu yüzden, Esin Doğan Oyunculuk Atölyesi’nden oyunculuk eğitimi almaya başladım. Ayrıca yakın zamanda ünlü bir spor firmasının modeli olarak bir çekim gerçekleştirdim. Önümüzdeki günlerde dijital platformlarda yer alacak.

Oyuncu olmak için sahip olmak gereken olmazsa olmaz kriterler neler sence?

Benim için olmazsa olmaz en başta yetenek, sonrasında ise disiplin ve çalışmak. Yeteneğin alınan eğitimle birlikte doğru şekilleneceğine inanıyorum. Bu yolculuk uzun ve sürekli öğrenime açık bir süreç.

132 magdergi.com.tr

Doğru söylüyorsunuz ama ikisinin birbirinden çok farklı alanlar olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden birbirlerine engel olmak yerine, bu iki dalın birbirini destekleyici olacağını düşünüyorum. Aslında hepimizde çok büyük potansiyel ve kaynak var. Bunun farkındalığıyla beraber insan aynı anda birçok şeyi yapabilecek gücü olduğuna inanmalı. Ben kendimdeki yetenekleri keşfetmek için çabalıyorum, ikisini de deneyimliyorum, ihmal etmediğim ve çalıştığım sürece kendime kendimi ispatlayabileceğimi düşünüyorum.

Kariyer hayatı dışında genel olarak hayatını dinlesek... Sosyal hayatta neler yapmak mutlu eder seni? Nasıl geçiyor bir günün?

Günü kaliteli değerlendirmek benim için önemli, bu yüzden belli bir programım yok diyebilirim. Tekdüzelikten kaçınmayı seviyorum. O gün nasıl hissettiğim de önemli biraz. Bazen yalnız başıma içtiğim bir kahve bile onlarca kalabalık aktiviteden daha kıymetli geliyor. Kalabalığı da severim; içinde kaybolmadığım sürece tabii...

Aşk deyince...

Bu ara diyemiyorum, keşke diyebilsem... 


RÖPORTAJ: TUĞÇE UZUN FOTOĞRAFLAR: ELİF DEMİRALP STYLING: BALİ KEREM GÜNEY PRODÜKSİYON: ÜMİT TOKAT SAÇ -MAKYAJ: BERNA PALA


DOÇ. DR. OSMAN YILDIRIM

Obezite, Metabolizma ve Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Osman Yıldırım, gerçekleștirdiğimiz röportajda obezite cerrahisi ve metabolik cerrahi konularında bizleri aydınlatıyor...

advertorial

Tip 2 Diyabette İnsüline Son mu?


S

izi henüz tanımayan okuyucularımız için özgeçmişinizi kısaca tekrar dinleyebilir miyiz?

1984 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdikten sonra Genel Cerrahi ihtisasımı Ankara Numune Hastanesi’nde yaptım. Aynı hastanede uzman, eğitim görevlisi ve doçent olarak 28 yıl çalıştıktan sonra emekli oldum. Son 3 yıldır Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki muayenehanemde serbest olarak çalışıyorum. Laparoskopik cerrahi (Safra kesesi, reflü, fıtık), meme, tiroid, mide, kıl dönmesi, hemoroid gibi hastalıkların yanında son yıllarda özellikle obezite ve metabolik cerrahi (şeker ameliyatları) konularında ağırlıklı olarak çalışıyorum.

Obezite ve obezite cerrahisi neden bu kadar gündemde?

Obezite, çağımızın hastalığıdır ve oranları da giderek artmaktadır. Rafine gıdalarla yapılmış ve fast food tarzı beslenme, kalorisi yüksek sıvılar içmek, hareketsiz yaşamak ve spor yapmamak obezitenin en büyük tetikleyici unsurlarıdır. Obezite tedavisinde diyet, spor, akupunktur, ilaçlar ve cerrahi tedavi seçenekleri mevcuttur. Bugün obezitenin etkin tedavisi cerrahidir. Obezite ameliyatları medyanın abarttığı kadar tehlikeli değildir, komplikasyon oranı % 1-2 civarında olup, ölüm oranı çok çok daha düşüktür.

Metabolik cerrahi nedir?

Metabolik cerrahi derken günümüzde şeker ameliyatlarını kastediyoruz. Metabolik cerrahi metabolik sendromun tedavisi amacıyla uygulanır. Çağımızda sosyo-ekonomik durumun artması

beraberinde fast food tarzı beslenmeyi, hazır gıdaların tüketilmesini ve durağan bir yaşamı getirmiştir. Bunların sonucunda şeker ve yağ metabolizması bozuklukları, kan basıncı yüksekliği ile seyreden ve yüksek kardiyovasküler risk taşıyan tabloya “metabolik sendrom” denir. Bu hastalarda ileride kardiyovasküler hastalık çıkma riski 2 kat, Tip 2 diyabet çıkma riski 5 kat daha fazladır. Ülkemizde metabolik sendrom oranı giderek artmakta olup, % 30-40 civarındadır. Yaşla birlikte bu oran giderek artmaktadır.

Şeker hastalığında tedavi seçenekleri nelerdir?

Şeker hastalığının tedavisinde; öncelikle yaşam tarzı değişikliği, sedanter yaşamdan ve stresten uzak durmak ve spor yapmak önerilir. Hastaya diyabete uygun diyet verilir. Daha sonra hastayı bir endokrinoloji uzmanı değerlendirmeli, önce tablet, gerekirse insülin başlamalıdır. Bunlardan sonuç alınmazsa ya da bu tedaviye bağlı yan etkiler görülürse cerrahi tedavi gündeme gelir. Tip 1 diyabet hastaları, pankreastan doğuştan insülin salgılanması olmadığı için bu ameliyatlardan yararlanamaz. Hastalar Tip 2 diyabet ise, belli bir kilonun üstündeyse, ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde pankreastan yeterli insülin salınımı varsa bu ameliyatlar denenebilir. Tip 2 diyabet öyküsü 5 yıl olan bir hasta % 92’lere varan oranda insülinden kurtulabilir. Bu hastalarda diyabeti değil, onun yarattığı sorunları çözmeye çalışıyoruz, yani amacımız insülinden kurtarmak ya da dozunu düşürmektir . Diyabet ne kadar eskiyse, bu hastalığa bağlı organ hasarı ne kadar fazlaysa yanıt o kadar az olacağından, bu Tip 2 diyabet hastalarının bir an önce cerrahi tedavi için başvurması önerilir. 

Adres: Tunalı Hilmi Cad. 114/44 Çankaya-Ankara Tel: +90 312 4667771 - Cep:+90 538 3152089 doc.dr.osman.yildirim drosmanyildirim61 www.osmanyildirim.dr.tr


davet

UĞUR SAKARYA, BÜNYAMİN AYDIN

“Back to Back” Partisi Bodrum’a Damgasını Vurdu Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW’nin ev sahipliğinde, küratörlüğünü Les Benjamins markasının yaratıcısı ve kreatif direktörü Bünyamin Aydın’ın üstlendiği özel bir partiyle Yeni BMW X2 tanıtıldı. Serafina Mare Bodrum’da gerçekleşen özel davette Bünyamin Aydın’ın, Yeni BMW X2’nin dinamik, maceraperest ve genç ruhundan ilham alarak tasarladığı kapsül koleksiyon ilk kez sergilendi. Les Benjamins x BMW X2 daveti, moda, otomobil, iş, cemiyet ve sanat dünyasından tanınmış birçok ismi bir araya getirdi. Kompakt Premium SUV segmentinin kalıpları yıkan en yeni oyuncusu Yeni BMW X2’nin tanıtıldığı gece, DJ Doğuş Çabakçor ve Bünyamin Aydın’ın etkileyici B2B (back 2 back) performansına sahne oldu. 

136 magdergi.com.tr

ASLI PAMİR, MURAT PİLEVNELİ


ELİF DÜRÜST

DOĞUȘ - BEGÜM ÇABAKÇOR

DENİZ MARȘAN

NURAY FENERCİOĞLU

lası için Daha faz om/online c i. magderg

İPEK - BERK KÖSE

HİLAL KOSİF - JAVIER PILES

ZUHAL - CEYLAN PİRİNÇCİOĞLU


YAȘAR KÜLÜK

Kaliteli Uyku Ruh ve Bedenin Temel İhtiyacı Doğal malzemeler ve %100 pamuk içerikli kumașlar kullanarak ürettikleri yataklar ile müșterilerine kaliteli bir uykuyu vaat eden Aplet Beds firmasının doğuș öyküsünü ortaklarından Yașar Külük anlatıyor...

Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra, bir süre madencilik sektöründe kömür üretimi ve üretilen kömürün karayolu taşımacılığı işlerinde çalıştım. 1999 yılında askerlik dönüşü, kardeşime ustaları tarafından devam ettirilmesi amacıyla bırakılan mobilya döşeme atölyesine ortak oldum. Başlangıcı 1963 yılına dayanan atölyede, uzun yıllar doğal malzemeler kullanarak, tamamen el işçiliği ile özel üretim koltuk, kanepe, sandalye gibi

döşemeli ürünler ve yatak üretimini bir arada sürdürdük. 2016 yılına geldiğimizde mobilya sektörünün ağırlıklı olarak endüstriyel üretime yönelmiş olması ticari açıdan bizi bir karar vermeye zorladı; ya biz de hiç sevmediğimiz endüstriyel üretim ve ürünlere yönelecektik ya da tüm zorluklarına rağmen çok sevdiğimiz el işçiliği özel üretime devam edecektik. Sonuçta sevdiğimiz işi yapmaya karar verdik. Ancak üretimdeki verimi artırmak adına ürün çeşidimizi azaltıp yalnızca yatak üretimine odaklandık.

Firma olarak rakiplerinize kıyasla neleri farklı yaptığınızı söyleyebilir misiniz?

Rakiplerimizden farklı olarak yataklarımızın tamamında, at kılı,

advertorial

H

em sizin yaşam yolculuğunuzu hem de firmanızın doğuş öyküsünü dinleyebilir miyiz?


yün, pamuk, keten, masif çam ağacı gibi doğal malzemeler ve %100 pamuk içerikli kumaşlar kullanıyoruz. Kesinlikle insan sağlığına zararlı kimyasallar içeren hammaddeler, poliüretan sünger ve lateks gibi malzemeleri kullanmıyoruz. Çelik yayların birbirlerine keten iplerle bağlanması, at kılı-yün-pamuk gibi dolgu malzemelerinin yerine yerleştirilmesi ve dikişlerin yapılması gibi daha birçok işlem geleneksel el işçiliği teknikleri kullanılarak yapılmaktadır. El işçiliği teknikleri kişiye özel olarak, istenilen sertlik seviyesinde yatak üretimine imkan vermektedir. Talep halinde aynı yatağın iki yarısı farklı sertlik seviyesinde üretilebilmektedir. Üretilen her yatak eşsiz, benzersiz ve tamamen kişiye özeldir.

Rahat bir uyku mutlu bir hayatın olmazsa olmazı… Peki nasıl bir yatak rahat uykunun olmazsa olmazı?

Uyku; gün içerisinde fiziksel ve zihinsel faaliyetler sonucu yıpranan insan bedeni için, her şeyin tamir ve tedavi edildiği, hücrelerin yenilendiği son derece önemli doğal bir denge sürecidir. Bu doğal denge ancak yine doğal malzemelerle üretilen bir yatak ile sağlanabilir. İyi bir yatağın olmazsa olmazlarından bir tanesi; üretiminde kullanılan malzemelerin doğal olmasıdır. Doğal malzemeler kullanılarak üretilen bir yatak, hem vücudun dış yüzeyinin hem de solunum yoluyla iç organlarının herhangi bir kimyasal maddeye, toksine maruz kalmamasını sağlar. İyi bir yatağın bir diğer olmazsa olmazı ise terletmemesidir. Terletme sürekli uyanmaya sebep olduğundan uyku kalitesini düşürür. Doğal malzemeler nefes alabilen, yatağın içinde oluşan havayı tahliye edebilen malzemelerdir. Doğal malzemeler kullanılarak el işçiliği teknikleri ile üretilen bir yatağın içerisinde sürekli bir hava sirkülasyonu oluşur. Bu sirkülasyon yatak sıcaklığının otomatik klima gibi belli bir seviyede kalmasını ve terletmemesini sağlar. İyi bir yatağın bir diğer olmazsa olmazı ise konforlu ve ergonomik olmasıdır. İyi bir yatağa uzanıldığında, yatağın kişinin beden yapısına göre şekil alarak, bel ve omuz boşluklarını doldurması gereklidir. Vücudun her noktasını desteklemesi ve uyku esnasındaki dönüşlerde omurilik sistemine

APLET BEDS Natural Luxury Bed

destek vererek rahat hareket edilmesini sağlaması gereklidir.

Mağazalaşma planlarınız var mı, nasıl bir yol haritası belirlediniz kendinize?

Şu anda Siteler’de atölyemizin de bulunduğu noktadaki mağazamızda hizmet veriyoruz. İlerleyen zamanlarda Ankara’da şehir içinde bir mağaza açma planımız var. Ankara’nın ardından üretim kapasitesini artırarak İstanbul’da 2 adet mağaza daha açmayı planlıyoruz. İstanbul’un ardından yine üretim kapasitesinin artırılması ve sonrasında yurt dışına açılmak gibi bir yol haritası belirledik kendimize.

Yurt dışında çalıştığınız iş ortaklarınız var mı?

Biz tedarikçilerimizi de iş ortağımız olarak gördüğümüz için evet yurt dışında çalıştığımız ortaklarımız var. Kullandığımız hammadde ve malzemelerin büyük bir kısmını yurt dışından ithal ediyoruz. Bunun haricinde ihracat imkanlarını araştırıyor ve bu kapsamda birlikte çalışabileceğimiz yurt dışındaki bazı firmalarla görüşmeler yapıyoruz. Yurt dışı pazarda önceliğimiz Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar.

Türkiye’de mobilya sektörünün durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemiz adına gelecek vaat eden bir sektör olduğunu ve mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sektör her geçen gün artan bir ivme ile büyüyor. Ancak ben bu büyümenin ne kadar sağlıklı ve nitelikli olduğundan emin değilim. Ülkemizde son yıllarda mobilya sektörü daha çok endüstriyel üretime yöneldi. Bütün sektörlerde tasarım ve makine gücü ile öne çıkan endüstriyel üretimi; tasarıma ağırlık vermeden ve makineleşmemizi tamamlamadan nasıl büyütüp, sürdürülebilir hale getirebileceğimizi bilemiyorum. Diğer taraftan işini çok iyi bilen, becerikli birçok ustaya sahibiz. Endüstriyel üretime karşı değilim ama sahip olduğumuz bu ustaları değerlendirerek nitelikli, katma değeri yüksek mobilya ve yatak üretimini geliştirmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

w w w. a p l e t b e d s . c o m




Yüksek Kat Konforunda Tek Daire

advertorial

EVREN YİĞİT

Mimari ve iç mimari projesi Evren Yiğit Mimarlık tarafından hazırlanan Çayyolu bölgesindeki 7.5 dönüm arazi üzerine, çevresi sosyal alanlarla çevrelenmiș bir projedir. Uzunali İnșaat Proje’nin müteahhit firmasıdır. Proje 85 metre yüksekliğinde, 24 katlı tek kuleden olușmaktadır. Projemizin en önemli özelliklerinden biri; kullanıcılara yüksek kat konforunda katta tek daire avantajını sunmasıdır. Tasarım sürecinin sonuna gelinen bu projenin mimari ve iç mimari konsepti için yüksek mimar Evren Yiğit ile bir söyleși gerçekleștirdik...


E

vren Hanım projeyi tasarlarken nasıl bir konsept oluşturdunuz?

Proje ile ilgili çalışmalar yapılırken, kullanıcıların profili, vizyonu ve kültürel alt yapısı yaşam alanının şekillenmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu nedenle tasarıma başlamadan önce uzunca bir analiz evresi geçirmek gerekmektedir. Projenin bulunduğu konum açısından standart tasarımların dışına çıkıp bulunduğu bölgeye hitap eden tercihler yapılmasını amaçladık.

Tek parsele yerleştirilen 24 katlı kule ve çevresinde tasarlanan peyzajı ile bulunduğu alandaki konut konseptine yeni bir bakış açısı kattık. Bu doğrultuda ilerleyince hem konsept hem de malzeme farklılığı ile ilgi görecek bir proje oluşturuldu. Projemizin katta tek daire olmasının verdiği avantajı dairenin iç mekanına da yansıttık. Dairelerin geniş ve aydınlık olmasına önem verdik, bu sebeple yüksek tavan ve yüksek kapılar tercih edildi.

Dairenin geniş girişinden odalara uzanan koridorda mermerden özel zemin döşemesi çalışıldı. Koridorda devam eden mermer döşeme, salonda çerçeve olarak devam edip parkenin sıcaklığıyla birleşti. Salonda kullanılan yumuşak tonlar, mimari konsept ile uyumlu bir etki yakalamış oldu. Tüm bu malzeme, estetik ve fonksiyonel arayışlarımız içinde çocukları da unutmadık. Onlara kendilerini sanki kendi evlerindeymiş gibi hissettirecek, kendi oyunlarını kurabilecekleri modern odalar tasarladık.

Projelere yaklaşımınız, tasarım felsefeniz ve tasarım sürecinizden bahseder misiniz?

Çalışmalarımda klasik tarzın vazgeçilmez öğelerini, modern ve teknik stillerle sentezliyorum. Müşterilerim, eğer benim bu tarzımı ve çizgimi beğenerek bana gelmişse, o projeye çok daha çabuk adapte olabiliyorum. Çünkü biliyorum ki, ortaya iki tarafın da içine sinen güzel bir sonuç çıkacak. İşimde, hem kendi tarzıma sadık kalabilmeyi hem de müşterimin kişilik özelliklerine uygun unsurları ortaya çıkarabilmeyi hedefliyorum. 

Mutlukent Mah. Beysu Villakent Sitesi 1920. Cad. No:19 Beysukent / ANKARA T: +90 312 235 10 80-81 • F: +90 312 235 10 82 info@evrenyigit.com.tr • www.evrenyigit.com.tr @evrenyigitarchitects @evrenyigitarchitects


davet

CELAL ÇAPA, SERNUR ÇİFTÇİ, SELMA TÜRKEȘ, ȘEBNEM ÇAPA,NERGİS TOPBAȘ, YASEMİN - CEFİ KAMHİ

Nef Reserve’de Küba Rüzgarı Nef’in, lüks segmentte yeni bakış açısı “Reserve’’ projelerinin lansman öncesi buluşmasında iş ve cemiyet hayatından seçkin isimler bir araya geldi. Küba Gecesi konsepti ile hazırlanan gece çok ses getirdi. Nef’in en özel projelerinden biri olan Nef Reserve Gölköy’ün, lansman öncesi düzenlenen “Küba Gecesi”nde TravelModus’un kurucusu, seyahat danışmanı Özlem Avcıoğlu iş ve cemiyet hayatından seçkin isimlerle bir araya geldi. Düzenlenen etkinlik denize sıfır yaklaşık 50 bin metrekare arazi içerisinde gerçekleşti. Küba’ya özgü dekorasyon güzelliklerinin incelikleri ile hazırlanan gecede Şef Carlo Bernardini’nin geceye özel yemekleri, Küba müziği ve dansları davetlilerin büyük beğenisini topladı. Nef Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur ve eşi Emine Timur ev sahipliğinde düzenlenen özel davette iş ve cemiyet hayatından çok sayıda seçkin isim bir araya geldi. 

ÖZLEM AVCIOĞLU, HANDE YILMAZ


GÜLDEN BÜYÜKUÇAK

BÜLENT - ȘEBNEM KEÇELİ, AHU - SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU

Emine - Erden Timur’un ev sahipliğinde gerçekleșen gecede Șef Carlo Bernardini’nin özel yemekleri davete ayrı bir tat kattı. EMİNE - ERDEN TİMUR

İDİL ATAKOL, HÜLYA ELTEMUR, SERPİL KÜBA


davet

BERİL MÜDERRİSOĞLU, SAHİR İKBAL, BANU İKBAL

GÜNEȘ- KEREM MAVİTUNCALLILAR

Küba Gecesi konsepti ile hazırlanan geceye cemiyet hayatının ilgisi yoğun oldu... TURGUT - SUZAN TOPLUSOY, NÜKET - ZAFER MUTLU

SEDEF İYBAR


SATVET - MEVZUN ÇİFTÇİ, MERVE KOYUNSAĞAN, MURAT ERSÖNMEZ

ALPARSLAN - ARZU ENSARİ

MUSTAFA - BESTE, KAAN YURTTAȘ


özel

MAYO: NORMAILLOT ETEK: KILL YOUR IDOLS BEL ÇANTASI: BERA DESIGN magdergi.com.tr 148 KÜPE: ZECKIE


Gizemli Masal Prensesi

Leyla Lydia Tuğutlu Doğallığıyla büyüleyen eski Türkiye güzeli, șimdilerin ise beğeniyle izlenen oyuncusu Leyla Lydia Tuğutlu ile yüksek enerjili bir çekim gerçekleștirdik... Sorularımıza tüm içtenliğiyle yanıt veren sempatik oyuncu, gizemli bakıșlarıyla karelerimize yansıdı... Sizlere bir de müjdemiz var: Bașarılı oyuncu, önümüzdeki günlerde TV8’de ekrana gelecek “Kızım” dizisinde Buğra Gülsoy ile baș rolü paylașacak!... RÖPORTAJ: TUĞÇE UZUN FOTOĞRAFLAR: ELİF DEMİRALP STYLING: BALİ KEREM GÜNEY PRODÜKSİYON: ÜMİT TOKAT SAÇ: TOLGA OĞUZHAN MAKYAJ: HAMİYET AKPINAR BACKSTAGE: ERSİN AL MEKAN: HİLTON İSTANBUL BOSPHORUS


özel

Türk kültürüne adapte olmakta zorlanmadım...

A

lmanya’dan Türkiye’ye uzanan renkli yaşam öykünü dinleyebilir miyiz?

Berlin’de doğdum, güzel bir çocukluk geçirdim; anaokuluna orada gittim. Küçük yaşta, yaklaşık 6 yaşındayken buraya geldik ve okula burada başladım. Almanya’da yaşadığımız yıllarda babam benimle Türkçe de konuştuğu için dil öğrenmekte ve kültüre adapte olmakta zorlanmadım. Hayatımın büyük kısmı burada geçti yani. İlk önce okulla birlikte konservatuarda yarı zamanlı müzik bölümüne başladım. 2005’te modellik yarışmasına girdim ve birkaç sene modellik yaptım. 2008’deki güzellik yarışmasının ardından sunuculuk ve oyunculuk kariyerim başladı.

Oyunculuk, modellik, konservatuar eğitimi gibi birçok farklı alanda yetenek sahibisin. Bunlardan kendini en çok ait hissettiğin hangisi? Ve bunlar dışında başka neler yapıyorsun?

Kendimi en çok ait hissettiğim yer, oyunculuk ve müzik. Hayatımda, bunların dışında okumak, yazmak, spor ve yoga var.

Yaşam enerjisinin kaynağı nedir sence?

Temel yaşam enerjisinin sevgi olduğu inancındayım.

Kendinde en çok sevdiğin yanların neler?

Hümanist, hayvan sever ve gerçekçi bir insan olduğumu düşünüyorum.

Peki, hoşuna gitmeyen yönlerin var mı? Bunları değiştirmek için neler yapıyorsun?

Eskiden hoşuma gitmeyen, şimdiyse iyi taraflarını kabul ettiğim, özellikle iş konusunda kendini gösteren mükemmeliyetçi bir kişiliğim var. İnsanların değişebileceğini düşünmüyorum. Bunları sadece farklı bir bakış açısıyla izleyebilir ve sana mutlaka artıları olduğunu görebilirsin.

Ekranlarla tanışman nasıl oldu, kim cesaretlendirdi seni bu konuda?

Aile dostlarımız ben küçükken, televizyonda bir iş yapabileceğimi söylüyorlardı her zaman. Tabii çocukken pek anlamadığım bir şeydi ama ergenlik zamanı model olmayı çok istemiştim. Aslında bu işe modellik yarışmasına girerek başladım. Sonrası kendiliğinden gelişti.


MAYO: NORMAILLOT ÜST: NORMAILLOT ETEK: RAISA & VANESSA CHOKER: KILL YOUR IDOLS ŞAPKA: KILL YOUR IDOLS ÇİZME: RAISA & VANESSA


รถzel

MAYO: NORMAILLOT CEKET: RAISA & VANESSA PANTOLON: RAISA & VANESSA KEMER: KILL YOUR IDOLS Kร PE: QUAJE magdergi.com.tr 152 AYAKKABI: RAISA & VANESSA


Yaşam enerjimi sevgiden alıyorum...

Ekranla ilk buluştuğun günü hatırlıyor musun, neler hissetmiştin? İlk tecrübem defileler dışında program sunuculuğuydu. Gurur ve heyecan hissetmiştim. İlk defa düzenli bir maaşla bir şirkette çalışıyor olmak ve güzel tepkiler almak hoşuma gitmişti.

Yeni bir projeye adım attın. Biraz bundan söz edebilir misin?

En son rol aldığım “Cebimdeki Yabancı” filminden sonra iyi bir projeyle dönmek istedim ekrana. O nedenle bekledim ve “Kızım”ın senaryosunu okuduğum an gerçekten kendimi o dünyada ve karakterde görebildim.

Bu projeyi kabul etmeni sağlayan, projenin en çok cezbeden yönleri neler oldu?

Bu sezon okuduğum en samimi ve doğal iş. Her şeyiyle hayat gibi; abartı yok, inandırmaya çalışacağımız klişeler yok. O dramın içinde durumları komik kılan birçok an var. Yani yüzünüzü gülümseten, umut veren bir hikaye. İzlerken yoran işler vardır; “Kızım” hiç öyle değil. Bakalım; çok yakında TV8’de izleyicilerle buluşacağız.

“Cebimdeki Yabancı”dan sonra ikinci kez Buğra Gülsoy ile birlikte bir projede rol alıyorsunuz ve bu sefer sizi partner olarak göreceğiz. Nasıl bir iletişim yakaladınız?

Buğra’nın zaten iyi bir oyuncu olduğunu biliyorum; “Cebimdeki Yabancı”da da çok başarılıydı. Güzel bir serüven olacak ikimiz için de. Onunla iletişimimiz güzel. Benim için birlikte oynayacağım kişilerle enerjimin tutması ve iyi anlaşabilmek önemli, çünkü bunun seyirciye geçtiğini düşünüyorum.

Oyunculuk hayatında dönüm noktası olan rolün hangisiydi?

Aslında benim için hepsinin yeri ayrı ve hepsi farklı karakterlerdi ama sinema anlamında bana çok güzel dönüşleri olan işim “Delibal”dı.

“Birlikte rol almaktan çok keyif aldım ve kariyerimi geliştirecek birçok şeyi ondan öğrendim” dediğin bir isim var mı? Tek bir isim söylemek doğru olmaz; çünkü birlikte oynadığım benden yaşça büyük usta oyunculardan hep bir şeyler öğrendim.


özel

Çok yakında TV8’de izleyicilerle buluşacağız...

PANTOLON: BASHAQUES 154 magdergi.com.tr ŞAPKA: ELI PEACOCK


Hiç oynamadığın ama mutlaka deneyimlemek istediğin bir karakter rolü var mı?

Aksiyonu çok seviyorum... Güçlü bir kadın karakter, mesela bir ajan veya polis olabilir.

Peki sahneyi en çok paylaşmak istediğin isimleri sorsak...

Birçok oyuncuyla oynama şansım oldu; bu konuda şanslıyım galiba...

Canlandırdığın karakterleri ekranda izleyip kendini eleştirir misin?

Her zaman... Zaten yüzde yüz emin olup kendinizi beğenebileceğiniz bir meslek değil bu. Kendini izlerken çok beğenen insanı samimi bulmuyorum. İşin içine ego girerse yapmaya çalıştığımız şeyden uzaklaşıyoruz.

Çok doğal ve masum ama bakışlarıyla da bir o kadar seksi olabilen bir imajın var. Tüm bunları bir araya getirmeyi nasıl sağlıyorsun? Teşekkür ederim böyle düşündüğün için. Belki işim gereği birçok farklı karaktere bürünebilmek içindir.

30. yaşına yaklaşırken güzel ve bakımlı kalmak için neler yapıyorsun?

Aslında büyüdükçe doğala dönüyorum diyebilirim. Çok su içiyorum ve iyi besleniyorum. Kullandığım ürünler genelde içerikleri bitkisel olanlar. Onun dışında yoga bana başka bir enerji veriyor.

Bir kadının en güzel yaşlarını yaşadığı dönemi ne zaman sence?

Bence her sene en güzel yaşta olduğunu sanıyor insan, o yüzden hiç bilemiyorum.

Aşk gerçekten insanı güzelleştiriyor mu? Sen aşıkken nasıl bir insan oluyorsun? Güzelleştirdiğine inanıyorum; çünkü insanın enerjisi pozitif yönde değişiyor, kendisini her şeyi yapabilecek güçte hissediyor. Bunu kendimden yola çıkarak da söyleyebilirim. Bana hissettirdiği bu... Ama aşkın karşımızdaki insanın değil bizim yarattığımız bir his olduğunun da farkındayım. Keşke bu gücü hep içimizde tutabilsek.

Karşındaki kişi hangi yönleriyle kendine aşık ediyor seni?

Benim için en önemli şey karşımdaki insanın güçlü bir karaktere sahip olması ve böylece kendi olabilmesi. Küçük hesaplarla planlı yürüyen ilişkilerden hiç hoşlanmam. Bir anda “seni şunun için çok seviyorum” diyebilecek kadar özgüvenli olmalı. Ve tabii ki senin en deli ya da zayıf anlarını sevebilmeli. Birlikte çok konuşup ve gülebilmelisin...

Özellikle sizin sektörünüzde bu kadar gözler önündeyken bir ilişkiye başlamak ve onu sağlıklı bir şekilde yürütmek zor olmuyor mu? Siz bu güzel bağı nasıl kurdunuz?

Biz, birbirimizi uzun zamandan beri tanıyoruz. Yakın arkadaştık ve bu bir ilişkiye dönüştü. O benim en yakın arkadaşım aynı zamanda ve bence bu da çok kıymetli.

Mutlu bir ilişkinin olmazsa olmazları neler sence?

Arkadaş olabilmek ve birbirini filtresiz sevebilmek.

Yakın vadede ilişkinizi bir adım ileri götürmeyi planlıyor musunuz?

Hiç evlilik planları yapan biri olmadım ama neden olmasın...

Avrupa’da ve Türkiye’de evliliğe bakış açısı çok farklı. Yurt dışında doğmuş biri olarak sen hangisini daha doğru buluyorsun? Bu işin doğrusu ya da yanlışı yok bence. Ben sadece annesi, babası ayrılmış biri olarak evliliğe kendi adıma sıcak bakamıyordum geçmişte...

Yoğun yaşam temposunda kendini daima yüksek enerjide tutmanı sağlayan ve motivasyonunu artıran şeyler neler?

Algını değiştirmek, şükretmek. Sen dünyayı kendi iç dünyanla algılıyorsun. Algın ya da bakış açın pozitifse sana hayatta her şey daha imkanlı gelebilir. Beynin sana negatif bir sürü şey söylüyor ama bir durup da iyi ki ailem, sevdiklerim, işim var demiyorsun. O aktif, hiç durmayan temponun içinde kayboluyoruz ve bunlar aklımıza gelmiyor.


özel

TAKIM ELBİSE: SEVCAN BAKIR KEMER: RAISA & VANESSA ELDİVEN: MEHMET KORKMAZ


Kendini izlerken çok beğenen insanı samimi bulmuyorum...

Yaşına göre oldukça olgun ve sakin bir insansın. Nasıl sağladın bunu, neler sebep oldu böyle bir karaktere sahip olmana?

Çok küçük bir çocukken de böyleydim; yaşıma göre hep olgundum. Galiba daha çok, mantığıyla hareket eden biriyim ben. Şüpheci yaklaşan, sorgulayan biriydim her zaman... Tabii ailemin de bunda etkisi var. Babam hep kendimi geliştirmemi söyledi mesela, annemse hayatıma yogayı bana kazandıran kişidir.

Kısa Kısa...

Hayatta asla vazgeçmeyeceğin şey:Ailem, sevdiklerim vedeğerlerim...

Mutlaka deneyimlemek istediğin şey: Rol aldığım bir filmle festivallere gitmek... Çılgın bir hayalin: Bu gerçekten çocukluğumdan beri var ve niye bilmiyorum; köpekbalıklarıyla dalmak... Sabah yataktan mutluluk ve umutla kalkmana sebep olan düşünce/ inanç: “İhtiyacın olan her şeye her zaman sahipsin.” En özgür hissettiğin yer: Evim... 


özel

Yakın arkadaşlığımız mutlu bir ilişkiye dönüştü...


SAÇ AKSESUARI - ELI PEACOCK CEKET - RAISA & VANESSA ETEK - KILL YOUR IDOLS KEMER - NORMAILLOT


davet

PINAR TEZCAN ÖZÇAPKIN, ARZU KARATAȘ, MENSURE ÖZBEK, ÖYKÜ KARADENİZ

Pembe Rota Pembe İzler Derneği’nin kadınları yumurtalık, rahim ve rahim ağzı kanserleri hakkında bilinçlendirmek ve 10 bin kadına ücretsiz muayene sağlamak amacıyla başlattığı “Pembe Rota” projesi Bodrum’da düzenlenen davetle tanıtıldı.

NİL BENTÜRK UYGUNER

Sosyal sorumluluk projelerinden desteklerini esirgemeyen Nil Bentürk Uyguner, Pembe Rota projesinin tanıtıldığı davete katılan isimler arasındaydı.

Kadın kanserleri alanında faaliyet yürüten Pembe İzler Derneği’nin başlattığı “Pembe Rota” projesi İstanbul’da başlangıcını gerçekleştirirken, ikinci durak olarak üyelerini Bodrum’da buluşturdu. Pembe İzler Derneği Başkanı Arzu Karataş’ın öncülüğündeki davet Öykü-İlhan Karadeniz’in Bodrum’un eşsiz manzaralı evlerinde gerçekleşti. Geceye evlerini açarak destek veren Öykü-İlhan Karadeniz çifti tüm konukları kapıda karşılayarak muhteşem bir ev sahipliği yaptı. Altı aylık hamile olan Pınar Tezcan Özçapkın da Pembe İzler Derneği’nin “Rotamız Pembe, Geleceğimiz Güvende” sloganıyla yola çıkan “Pembe Rota” projesinin yüzü oldu. Geceye iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasından çok sayıda tanınmış isim katıldı. Gecenin ilerleyen saatlerinde kısa bir konuşma yapan Dernek Başkanı Arzu Karataş kapılarını açıp güzel bir ev sahipliği yapan Öykü Karadeniz’e teşekkür plaketi verdi. . 


ARZU NİZİPLİOĞLU

BURCU HATTAT

EBRU BEYZADEOĞLU

Davete Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un eși Pervin Ersoy da katılarak destek verdi. PERVİN ERSOY

BEGÜM KAYUM

lası için Daha faz om/online c i. magderg CEREN ÖZBEK

NİLGÜN HAN

ȘÜKRAN ALBAYRAK


röportaj

GÜNHAN ERDİNÇ ÜNLÜSOY

Ankaralı Reklamcıdan Yepyeni Bir İş Kolu 25 yıldır ulusal ve uluslararası çok sayıda markaya hizmet vererek büyük bașarılara imza atan Pusula Reklamevi’nin Sahibi ve LR Takım Lideri Günhan Erdinç Ünlüsoy, iki sektördeki bașarı öyküsünü de bizlerle paylașıyor...

K

ısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü’nü bitirdim. Birkaç yıl Sabah Gazetesi Reklam ve Halkla İlişkiler Departmanı’nda çalıştıktan sonra ortağımla beraber Pusula Reklamevi’ni kurduk. 25 yıldır ulusal ve uluslararası çok sayıda markaya hizmet veriyoruz. Başarıya giden yolda çok çalışarak, uzun mesailer yaparak, hep en iyisini ortaya çıkardık, çabaladık ve çabalıyoruz.

Reklamcılık sektörünün şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Reklamcılık sektörünün romantizmini kaybettiğini düşünüyorum. Reklamlar; 90’lar ve 2000’lerin başında olduğu gibi tüketicinin duygularına hitap etmiyor. Dijital dünyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, her konuda olduğu gibi bu sektörde de hızlı tüketimin kurbanı olduk.

Peki bu sektörde başarılara ulaştıktan sonra LR markasına nasıl yöneldiniz?

Reklamcı olduğunuzda ister istemez sizi etkileyecek sihrin, ürünün kendisinde olmasını bekliyorsunuz. LR ürünleriyle tanıştığımda hissettiğim duygu tam olarak buydu. Yüksek zevklere hitap eden kozmetik yelpazesi, seçkin parfüm serileri, fonksiyonel cilt bakım konseptleri ve doğallığı onaylanmış sağlık ürünleri… Sihir, ürünlerin kendisindeydi ve bu durumda onları tanıtmak, anlatmak, insanlarla buluşturmak benim için işin ötesinde bir keyif ve heyecan kaynağı oldu. Hayatımın büyük bölümünü “09.00-19.00 arası çalışanlar kulübü”ne adadıktan sonra, yaşamın keyif dolu yanına ve kendime biraz daha zaman ayırmak istedim. Öğrendim ki; dünyanın birçok ülkesinde geçerli olan özgün bir iş fikri var. İşte bu fikir, hayatımın ikinci baharında bana verilen en büyük armağan oldu; özgür çalışma sistemi… Günlük yaşamımın bir parçası haline gelen bu ürünleri yakın çevremle de paylaşmak istedim ve LR ailesindeki yerimi aldım. Eğlenerek Kazananlar Kulübü’ne adım attım. LR ve


Network-Marketing sadece eğlenerek çalışmayı sunmuyor; aynı zamanda eğlenerek kazanmayı vaat ediyor.

Her iki iş alanında da sizi başarıya götüren dinamikleri bizimle paylaşabilir misiniz?

Bu noktaya gelme sürecimde beni en çok motive eden şey hem yepyeni bir iş kolu olması hem de sloganımızda da söylediğimiz gibi eğlenerek kazanabildiğimiz keyifli bir yanının olması. 25 yıldır içinde olduğum reklam sektörü bana çok değerli insanlar ve dostluklar kazandırdı. Reklamcılığın getirdiği doğru iletişim kurma sanatı ve tecrübelerim, LR’da yaptığım çalışmalarda büyük fayda sağladı. Aynı zamanda LR ürünlerinin kalitesi ve ürünlere olan inancım bu noktaya gelmemde kuşkusuz çok etkili oldu. Ancak bence işin sırrı, diğer tüm işlerde de olduğu gibi başarıya olan inancım ve bu inanç doğrultusunda düzenli ve severek yaptığım çalışmalarım…

LR’daki başarı öykünüzü dinleyebilir miyiz?

Başarılı olmak için işin sırrı; azimle ve hırsla çalışmak, planlama ve organizasyon yapabilmektir. LR gibi özgür çalışma sistemlerini diğer iş kolları gibi düşünmek, bu hususta gerekli mesaiyi yapmak ve elbette çok çalışmak gerekiyor. LR oldukça disiplinli ve sistematik ilerleyen bir marka. Organizasyon liderlerinin yaptıkları toplantılarda çalışma prensipleri, aşama aşama izlenecek yollar ve başarılı olmanın sırları paylaşılıyor. Çok yararlı olduğuna inandığım bu toplantılar, LR ailesi üyelerinin işlerini oldukça kolaylaştırıyor. Ancak genel olarak her işte başarılı olmak için gerekli olan prensipler LR için de geçerli. İstikrarlı ve verimli çalışma, hedef belirleme ve en önemlisi de başarıya olan inanç. Benjamin Disraeli’nin de dediği gibi, “Başarının sırrı, ısrarla istemekte”…

LR ürünlerini hangi özelliklerinden dolayı tercih ediyorsunuz?

LR Health&Beauty şirketi, ürünlerinde Aloe Vera bitkisinin özünü kullanıyor. Aloe Vera, vitaminler, mineraller, aminoasitler ve enzimlerle doğanın iyileştirici yanını bizlere sunuyor. LR Health&Beauty şirketi de Aloe Vera’nın sağlamış olduğu faydaları birçok alanda değerlendiriyor. LR Aloe Vera Kozmetik, LR Aloe Vera Dermakozmetik ve LR Aloe Vera gıda takviyesi ürünlerini tüketicilerle buluşturuyor.

LR ürünlerinde de yer alan Aloe Vera’nın faydalarından bahsedebilir misiniz?

Birçok cilt problemine iyi geldiği uzmanlar tarafından onaylanan Aleo Vera, cildi UV ışınlarından maksimum düzeyde koruyor. Bu da güneş nedeniyle oluşan yanıkların ve lekelerin çok kısa sürede tedavi edilebilmesine olanak sağlıyor. Cildin en büyük destekçilerinden olan Aloe Vera, cildin yaşlanmasını geciktiren kollajen üretimini artırıyor. Bu artış, kazalarda oluşan cilt yaralanmalarına, sıyrıklara ve deri tahrişlerine iyi geliyor. Aynı zamanda anti-bakteriyel özelliğe de sahiptir. Bu sebepten böcek ve sinek ısırıklarından dolayı oluşan kaşıntıyı azalttığı gibi ısırılan bölgedeki bakteri üremesini de durduruyor. Aloe Vera ciltte oluşan renk farklılıklarının hafiflemesine, hatta çoğu zaman yok olmasına yardımcı oluyor.

Saç bakımı ve selülit gibi yaygın görülen problemlerde Aloe Vera etkisi hakkında bizleri bilgilendirebilir misiniz?

Aloe Vera her iki problemin çözümü için de kullanıyor. Jelden üretilen saç bakım ürünleri kepek sorunundan kurtulmanıza, saçların hacim kazanmasına ve daha sağlıklı bir şekilde uzamasına yardımcı oluyor. Aynı zamanda boyadan veya yüksek ısılı kurutma şeklinden kaynaklanan saç deformasyonunun azalmasını sağlıyor ve sonuçta saçı nemlendirerek daha parlak bir görünüm kazandırıyor. En bilindik tanımıyla portakal kabuğu görünümü yaratan selülitlerin oluşumunu engelliyor veya oluşmuş düzensiz yağ birikimini tedavi ediyor.

Aloe Vera içerikli ürünler her cilt tipi için uygun mu?

Elbette. Hem normal hem yağlı hem de kuru ciltler için ideal bir bitki. Mesela Aloe Vera, kuru ciltlerin nemlendirmesinde önemli bir rol oynuyor. Jelimsi yapısı sayesinde sivilcelerin daha hızlı yok olmasına yardımcı olduğu için sivilce ve akne tedavisinde de kullanılıyor. Yağlı cilt tiplerinde de yağın dengelenmesini sağlıyor, cildin sürekli parlamasını engelliyor ve cildi daha sağlıklı bir görünüme kavuşturuyor.

Yaz geride kalmış olsa da zayıflamak hep gündemle kalacak; Aloe Vera’nın bu alanda bir etkisi var mı?

Aslında fazla kilolarımızdan kurtulmamızın yazı, kışı olmamalı… Aloe Vera kullanılarak hazırlanan gıda takviyelerinde bitkinin antioksidan özelliği daha fazla görülüyor. Zayıflamak isteyenlerin bu bitkinin detoks özelliği sayesinde daha sağlıklı ve daha hızlı kilo verdikleri de gözlenmiştir. Bu özellik bağışıklık sistemini güçlendirdiği için hastalıklara karşı direnci de artırıyor ve tüketiminin kalp ve damar rahatsızlıkları riskini azalttığı da biliniyor.

Birçok sorun için çözüm üreten Aloe Vera’nın şeker hastaları üzerinde olumsuz bir etkisi var mı?

Tam tersine oldukça olumlu etkileri var.; yapılan klinik çalışmalar sonucu Tip-2 şeker hastalarında vücuttaki şeker seviyesini dengelediği ve hastaların hepsinde yara iyileşme sürelerini hızlandırdığı saptanmış. Vücudun farklı bölgelerin onarıcı bir etkiye sahip. Bu da demek oluyor ki; tamamen anti-alerjik olan Aloe Vera bitkisi; diş eti iltihabı ve stomatit denen ağız içi iltihaplarının hızlı bir şekilde tedavi edilmesinden bağırsak problemlerine, mide yanmaları ve hazımsızlıktan sinirlilik ve uykusuzluk sorunlarına kadar aklınıza gelebilecek birçok problem için kullanılıyor.

Kendinizi sürekli geliştiren, farklı sektörlerde başarılara imza atan bir kimliğiniz var… Bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz, başarılarınıza neler eklemeyi hedefliyorsunuz?

Bundan sonrası için hedefim, her iki iş kolunda da yakaladığım başarıların devamlılığı için çalışmalarımı sürdürmek. Reklam sektöründeki 25 yıllık çalışma hayatımda edindiğim tecrübelerin, birçok firma ve kuruma marka bilinirlikleri, reklam, tanıtım çalışmaları aşamasında katkı sağlayacağına inanıyorum. LR’da da amacım; bu harika ürünleri daha geniş kitlelere anlatarak LR ekibimi büyüterek yeni başarılara imza atmak istiyorum. Sizi de bu ekibin bir parçası olmak, kazanmak ve kazandırmak istiyorsanız www.aloeveragüzellik.com adresinden bana ulaşabilir, LR’ın fırsatlar dünyası ile tanışabilirsiniz. 


davet

MERT, YİĞİT, NEȘE BOYSANOĞLU

NEJAT - DÜRİYE ARSEVEN

Mesa Bodrum’da Best Men Partisi Gayrimenkul sektöründe 50 yıla varan tecrübesiyle Mesa, Bodrum’un en özel koylarından birinde hayata geçirdiği projesinde, birbirinden ünlü isimlerin buluştuğu Saffet Emre Tonguç ve Serda Büyükkoyuncu iş birliği ile Best Men Production’ın ilk partisine ev sahipliği yaptı. Mesa Bodrum Demirbükü, Ünlü Seyahat Yazarı ve Tur Rehberi Saffet Emre Tonguç ve Sanat Tarihi Yazarı Serda Büyükkoyuncu’nun yeni iş birliği olan Best Men Production’ın partisine ev sahipliği yaptı. Gerçekleşen parti, iş, sanat ve cemiyet dünyasının ünlü simalarını bir araya getirdi. Konuklar, Avantgarde’ın benzersiz lezzetleri ve ünlü DJ Ogün Saka’nın performansıyla keyifli bir gece yaşadı. . 

SERDA BÜYÜKKOYUNCU, LEYLA ALATON, SAFFET EMRE TONGUÇ


HÜLYA SU, ÖZALP - ȘULE ARGÜDER

FATOȘ - ERTUĞRUL HATAYLI, BAȘAK PELİSTER

TUĞBA DOĞRU, LARA APA

Mesa Bodrum Demirbükü; Saffet Emre Tonguç ve Serda Büyükkoyuncu’nun Best Men Production partisine ev sahipliği yaparak cemiyet hayatının ünlü isimlerini bir araya getirdi.

ȘEBNEM DİNÇGÖR


turnuva

ADİL KONUKOĞLU ve EKİBİ

BÜLENT DELİCAN ve EKİBİ

Sportif Balık Turnuvası Bu yıl 3.sü düzenlenen Most Bodrum Sportif Balık Turnuvası’nda 118 kg’lık Dev Orkinos balığı tutuldu. Yalıkavak Marina’nın ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte ünlü iş adamları kıyasıya mücadele etti. 35 büyük balık teknesinin katıldığı etkinlikte toplamda 493 kg balık tutuldu. Baş hakemliğini IGFA temsilcisi Dr.Serdar Günseren’in yaptığı turnuvanın ev sahipliğini ise Avukat Can Özer yaptı. Üç gün süren turnuvada, geçen yıl Turgut Konukoğlu’nun tuttuğu 116 kg’lık rekor balıktan sonra bu yıl yeni bir rekor kırılarak en büyüğü 118 kg olan 8 balık ile toplamda 493 kg balık tutuldu. Yarışmanın en büyük balığı aynı zamanda Bodrum’da tutulan ve rekor kıran 118 kg ile Barbarossa teknesi Bülent Delican ve ekibi tarafından tutuldu. Turnuvada Adil Konukoğlu’na ait Albatros teknesi Murat İyriboz ve ekibinin tuttuğu 63 KG ve 83 kg’lık iki balık ile birinci, Shamu teknesiyle yarışan Sinan Kuran ve ekibi 92 kg ve 10 kg’lık iki balık ile ikinci oldu. Hasan Gümüşkesen ve ekibinin yarıştığı Cano 1 teknesi ise uzun bir mücadele sonrası 93 kg’lık balık ile üçüncü oldu. Ödül töreninin ardından etkinlikte derece alan tekneler yarışın yorgunluğunu Kaan Öztürk ve Onur Mete’nin konseriyle attı. 

DENİZ - CAN - CAN AYAZ ÖZER


JÜLİDE - MEHMET ALİ BERKMAN

ÇİSEM - EREN BAKİ

MEHMET ALİ HATEMİ

NİHAL DOĞAN

MEHMET - AYȘEGÜL FIRAT

AHU - SARE - SÜLEYMAN ORAKÇIOĞLU


turnuva

MAYA - BERENT - ADNAN - SEDAT AKDEMİR, MURAT ÖZTOK

Yalıkavak Marina’nın ev sahipliğinde gerçekleșen etkinlikte ünlü iș adamları kıyasıya mücadele etti. SİNAN - MELDA KOSİF

AVİ HABİB

KAYRA - SİNAN - TALYA KURAN


Şehrin Tam Ortasında Eşşiz Lezzetler


Lezzetin doruklarına çıkartan mekanların sahiplerinden röportajlar, uzman diyetisyenlerden beslenme önerileri ve renkli davetlerle dolu özel içeriğimiz sizlerle...



SERHAT ÖZALP

Hedefimiz Fatima’yı Dünya Markası Yapmak Türk markaları artık dünya devleri ile her alanda boy ölçüșüyor. Geçmiște imrendiğimiz global markaların yerini Türk markaları alırken, bunu yașamın her alanında sıkça hissetmeye bașladık. Bu büyük değișimin en önemli oyuncularından birisi ise, Fatima Markası oldu. Geniș bir ürün yelpazesi olan Fatima, Ankaralılardan tam not aldı. “İnsanlar markamızın yurt dıșından franchise olarak geldiğini sandılar. Bu da bize ne kadar doğru yolda olduğumuzu gösterdi” diyen Fatima Yönetim Kurulu Üyesi Serhat Özalp, sorularımızı yanıtladı.

Y

epyeni bir markayı Türkiye’ye kazandırdınız. Bu süreci anlatabilir misiniz? Evet, yepyeni anlayış ve farklı bir konseptle “Fatima” markamızı hazırladık. Alışılmışın dışında aslında çok zor bir işe adım attık. Çikolatadan, kolonyaya, oda kokusundan, mumlara, cam ve gümüş hediyeliklere

kadar çok geniş bir yelpazedeki ürün çeşitliliğimizle “Fatima” markamızı oluşturduk. Fatima markasının kurucusu Fatma Semiz, çok özel bir ekip kurarak, 1,5 yıl bu ekiple müthiş bir efor sarf etti. Fatima markasının içinde yer alacak her ürünün sayısız testi yapıldı. İnsanlara tadımlar yaptırdık. Kokularımızı test ettirdik. Hep bir kalite çizgisi ile hareket ettik. En büyük kriterimiz ise “önce kendimizin o ürünü sevmesi” idi. Bizim sevmediğimiz, yemediğimiz, kokusundan hoşlanmadığımız bir ürünü asla markamızın altında


barındırmayacağız. Doğallık ve saflık bizim için önemli. İşte böyle güçlü referanslara sahip bir markayı oluşturduk.

Fabrikasyon ürüne yer yok.. Kurumsal kimliği son derece başarılı olan Fatima’yı oluştururken ekibinizle yaptığınız ön çalışmalardan bahseder misiniz?

Fatima markası bugüne kadar ne Türkiye’de ne de dünyada yapılmış bir çalışmayı gerçekleştiriyor. Farklı alanlarda yer alan ürünleri kendi belirlediğimiz kıstaslar doğrultusunda şekillendirip üreterek markamız altında topluyoruz. El yapımı ve orijinal menşeli olmak gibi iki önemli kriterimiz var. Asla fabrika yapımı ürünleri bünyemizde barındırmayacağız. Fabrikasyon üretim, Türkiye’yi ve dünyayı sarmış durumda, çikolataların eski tadı yok. Sabunlara doğal olmayan maddelerle koku veriliyor. İşte böyle bir ortamda Fatima markasını farklı kılacak çalışmaların içine girdik. Ekibim ve ben sürekli geziyoruz. Dünyada ve Türkiye’de neler yapıldığını yerinde görüyoruz. Bu doğrultuda bir üretim modeli gerçekleştirdik. Çikolatamızın üretimi için çok başarılı bir ekiple çalışırken bunun ambalajı için bambaşka ekiple çalışmalar yürütüyoruz. Sabun ve oda kokusu için yurdumuzu karış karış gezdik. Zeytinyağı veya mum ürünlerimiz için yine öyle çalışmalar yürütüyoruz. Bir geziden başka bir geziye geçiyoruz. Çünkü, Fatima markasını bir kalite çizgisi ile buluşturacağız. Her şeyin eksiksiz ve kusursuz olması için çaba gösteriyoruz.

Fatima markasındaki kolonya, oda kokuları ve mumların özellikleri nelerdir? Esansları yaratma ve seçme konusundaki yol haritanız ne oldu?

Fatima markası altında yer alan tüm ürünlerimiz doğanın saflığı ile tüketiciye sunuluyor. Kolonya, oda kokuları ve mumlar da bu kapsam içindedir. Anadolu’nun eşsiz çiçek bahçeleri ve aromaları bize yol haritası oldu. Markalaşma sürecine girdiğimiz günden beri bu alanda sürekli ürün geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz ürünleri çeşitli gruplarda test ediyoruz. Onların reaksiyonlarına göre ürün üzerinde çalışmalar yapıyoruz. Hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyoruz. Farklı ve kalıcı olmanın yanı sıra insan sağlığı da en önemli belirleyicimiz. Fatima marka ürünlerimizde insan sağlığını tehlikeye atacak hiçbir kimyasal bulunmamaktadır. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.

Türkiye’de global marka çıkaramamak gibi bir sorun var. Sizce bunun sebepleri nelerdir? Markalaşma sürecinin birçok safhası var. Bu safhaların birbiri ile doğrudan veya dolaylı olarak etkileşimi bulunuyor. Eğer siz bu safhaların birinde veya birkaçında eksik bir çalışma yaparsanız, bu doğrudan markanın kaderini belirler. Dünyada kendi alanında marka haline gelmiş şirketlere baktığımız zaman her alanda sürdürülebilirlik, inovasyon yeteneği, trendlerin takibi, pazarlama tekniklerinin geliştirilmesi gibi birçok konuda büyük başarı yakaladığını görüyoruz. Marka olmak ve başarı ile yerinde kalmak bir takım oyunu. Türkiye’de maalesef bu yapılamadı. Global pazarda etkili olmanın kuralları var. Mutlaka bunlara uyulması gerekiyor. İşte bu faktörler yerine gelmediği için Türkiye olarak bugüne kadar çok az marka çıkardık. Ancak Türkiye’nin önümüzdeki dönem bu konuda çok ileriye gideceğine ve birçok alanda marka şirketler çıkartacağına inanıyorum. 


sağlık

Selahattin Dönmez

selahattin@magmedya.com.tr

Metabolizmayı Hızlandırmanın

Yeni Kuralları Metabolizmamız günde 8 saat uyku, 16 saatlik uyanıklık süresi üzerine kurulu bir döngü baz alınarak çalıșmaktadır. Beslenme, fiziksel aktivite ve günlük çalıșma temposu metabolizmanın düzenini belirleyen ana faktörlerdir. Buna ek olarak bedenimizde sürekli çalıșan içsel metabolik reaksiyonlarda genel metabolizma hızımızı düzenleyen önemli öğelerden biridir. Ayrıca vücudun kas ve yağ dokusu oranı, bazı hormonların sentezinde olușan değișiklikler, cinsiyet, bağırsakların çalıșma rutini metabolizmamızın tam anlamıyla nasıl çalıștığının temel belirteçleri arasında da yer almaktadır. 2018 yılında tıp alanında yapılan keșifler metabolizma kurallarının yeniden yazılmasını, bilinen klasik metabolizma yavașlığı durumunun da yapılacak akılcıl adımlarla düzelebileceğini göstermektedir. Özellikle yașla düșen metabolizma hızını hep yüksek tutmak için sizlere önemli 10 altın kuralı açıklıyorum.

U

yku, Metabolizmanın Can Damarı: Çok uyuyorsanız veya uyku bozukluğunuz varsa metabolizmanız tehlikede demektir. Bunu önlemek için uyku düzenleyici melatonin düzeyini dengede tutmak gerekir. Beyinde bulunan pineal bezde triptofan amino asidinden melatonin sentezi oluşur. Yaşla birlikte melatonin sentezi azalır, metabolizma da düşer. Melatonin iyi ve kaliteli uyku, metabolizma hızı için önemli bir

hormondur. Vücudumuzda melatonin akşam 21:00 gibi sentezi başlamakta ve gece 02:00 civarlarında pik yapmaktadır. Sabah saat 07:00’ye doğru da keskin bir düşüş sergileyerek salınım son bulmaktadır. Bu nedenle gece yatmadan önce yaşla azalan melatonin düzeyinin düşmemesi ve düzenli çalışan metabolizmanın ertesi gün hızlı olarak çalışıp kalori yakımını desteklemesi için süt ve ceviz iki önemli besin. Sütte bolca bulunan triptofan gece boyunca beyinde melatonin sentezini uyaracak, ceviz doğada melatonini yüksek miktarda içeren tek besin olduğu için iyi uyku dolayısıyla süper metabolizma için destek olacaktır.


Vücut Isısı Metabolizma İçin Önemli: Normalde metabolizmamız dış sıcaklık değişimlerinden fazla etkilenmez. Sıcaklık değişimleri sadece günlük su ihtiyacımızın ne kadar olacağını belirler. Fakat vücut iç ısı değişimleri karaciğer, böbrek ve akciğeri kapsayan bu üç organda metabolizmayı azaltan ya da hızlandıran değişimlere neden olabilmektedir. Vücut ısısını artıran ve iç ısı değişimini denetleyen en ideal besin kırmızı et ve balıktır. Her gün bir öğünde kırmızı et çeşitleri ya da balık yemek vücudun içinde hassas sıcaklık değişimleri artışı sağlayarak metabolizmanın yaşla beraber düşmesini önlemektedir. Sağlıklı yaşamda haftada 2 kere yağsız et çeşitleri, haftada 3 kere tavuk veya hindi ve haftanın 2 günü balık yemek ideal metabolizma için ideal sağlıklı protein seçimleridir. Sindirim Problemi Metabolizmayı Bozar: Yediğimiz ve içtiğimiz her şey bağırsaklarda vücudun kullanabileceği en küçük parçalarına ayrılır ve oradan emilerek vücuda dağılır. Bağırsaklarda besinlerin bir sinyale dönüşmesi ve sonra buna vücudumuzda temel ihtiyacı olan hücere, organ ya da organizmanın diğer dokularının yanıt vererek ihtiyaca göre bu besin öğelerinin nereye gideceğini belirlemesi metabolizma açısından önemlidir. Yani sindirim sistemi kanalı, açıkçası besin öğelerinin nereye gideceğinin ilk sinyallerini belirleyen eşsiz bir organdır. Sindirim sistemi kanalında intestinal mukoza denilen bağırsağı çevreleyen iç kısım, bu sinyallerin oluştuğu alan olmakla beraber doğru besinler kanalın sinyal iletişiminin doğru düzenlenmesini ve dolayısıyla müthiş bir metabolizmaya da sahip olunmasını sağlamaktadır. Sindirim sistemini en iyi besleyen, sindirim kanalı sağlığını çok iyi koruyan yoğurt ve badem iyi metabolizma için düzenli olarak tüketilmesi gereken sağlıklı seçimlerdir. Her gün 1 kase yoğurt ve günde 1 avuç içi kadar çiğ tuzsuz badem metabolizma sinyallerinin süper çalışmasında turbo etkili doğal besinler. Kahvaltıda Az Sağlıklı Karbonhidrat Metabolizmayı Artırır: Vücudumuz insulin salınımını sabahın erken saatlerinde en üst düzeye çıkaran bir ritim ile çalışır. Böylece vücudun her yanında kan şekerinin eşit oranda kalmasını sağlar. Bu durum aslında oldukça önemli bir metabolik olaydır. Çünkü, gün boyu rafine şeker içeren besin ya da içecek tüketirsek yavaşça vücudumuzdaki yağlanmayı artırarak yıllar geçtikçe bu alışkanlığın devam ettirilmesine sebep olup metabolizmamızı yavaşlatabiliriz. Diğer yandan eğer güne sağlıklı karbonhidrat içeren bir besin ile başlamazsak da beyin, böbrek ve kan hücreleri gerekli metabolik çalışmayı sağlayamayacağı için metabolizma dengesi bozulmaya başlamaktadır. Vücudumuz insülini sabah iyi salgıladığı ve en üst düzeye çıkardığı için kahvaltı öğününde sağlıklı protein içeren yiyeceklerin yanında sağlıklı doğru karbonhidrat içeren bir yiyecek tükettiğinizde bu alınan karbonhidrat direk kalori yakımı ile iç bedende enerji olarak kullanılacaktır. Yaşla birlikte metabolizmanızın yavaşlamaması için kahvaltıda mutlaka tam buğday, tam çavdar, ekşi mayalı tam tahıllı ekmeklerden birini 1 veya 2 küçük dilim olarak yemeniz yeterli. Kısacası rafine olmayan sağlıklı ekmek çeşitleri metabolizmayı hızlandırmakla birlikte ilerleyen yıllarda metabolizma düşüşünü de önlemektedir. Metabolizma Hızı İçin Akşamları Proteinli Besinler Yiyin: Akşam saat 8’den sonra ve uyuma zamanı yaklaştıkça insülin salınımı çok azalır ve kandaki glikozun toleransı da kötüleşir. Yani glikoz toleransının bozulması metabolizmayı azaltmakta ve yediğiniz yiyeceğin hem miktarı hem de protein içerip içermemesi bu durumun ne boyuta ulaşabileceğini belirlemektedir. Ayrıca gastrointestinal sistemde besinlerin geçiş hızında da bir yavaşlama olduğu göz önüne alınırsa akşam yemeğinin daha çok sağlıklı proteinler açısından zengin olması önemlidir. Et, yumurta, balık, tavuk veya hindi eti ile salata, bazal metabolizma hızını artıran en

önemli yiyecekler olup bu besinlerle birlikte akşam yemeğini de en geç saat 8 olacak şekilde planlamak idealdir. Vücudumuz akşam saat 8’den sonra karbonhidratları daha kolay metabolize edemediği için iyi bir metabolizmaya sahip olmak adına proteinden zengin besinlere öncelik tanımak gerektiğini söylemeliyim. Peynir Altı Suyu Metabolizmaya Güç Katar: Peynir altı suyu peynir yapımında oluşan whey proteinlerinden zengin, süper bir sıvıdır. Peynir satın aldığınızda gördüğünüz su, peynir altı suyudur. Sadece protein içeren peynir altı suyu sindirimi kolay, metabolizmaya dost amino asitlerinden yoğundur. Kas yapımını artırır, doku onarımını hızlandırır ve düzenli olarak peynir altı suyunu yoğurda katarak veya salatanıza zeytinyağı ile beraber ekleyerek tükettiğinizde metabolizmanızın dengeli bir şekilde hızlandığını, bedeninizin güçlendiğini hisserdersiniz. Bu nedenle aldığınız peynirlerin suyunu dökmeyin ve derin dondurucuda bir kapta saklayın. Çorba yaparken, ekmek yapımında ve salata sosları hazırlarken kullanabilirsiniz. Buğday Ruşeymi Hızlı Metabolizmanın Ana Yakıtı: Buğdayın özünde bulunan Omega-3 yağ asidi, E vitamini, çinko minerali ve diyet lifleri metabolizmanın hızlanmasında eşsiz kaynaklardır. Her 1 ton buğdaydan sadece 1 kilo buğday ruşeymi elde edildiğini düşünürsek hem az bulunan hem de besleyici değerinin aşırı iyi olmasından dolayı süper yiyeceklerden biridir. Ruşeym, kanın pıhtılaşmasını önleyerek kalbe giden damarlarda yağ damlacıklarının birikmesini önlüyor ve kalbin tüm organlara kanı güçlü pompalamasını sağlıyor. Tadı tatlı ve fındıksı bir yapıya sahip, yağlı bir dokusu olduğundan günde 2 yemek kaşığı buğday ruşeymini yoğurda ya da taze meyvelerle püre yaparak ara öğünlerinize eklemek metabolizma açısından en iyi formül. Ayrıca süper besin öğesi olan lesitin sayesinde karaciğerde yağlanmayı önleyen buğday ruşeymi krom ve manganez minerallerini fazla ihtiva etmesinden dolayı metabolizma düzenleyici etkiye de sahip. B6 Vitamini Süper Metabolizmanın Sırrı: B6 vitamini vücutta hayati fonksiyonları destekleyici görev yapan hormonların, kırmızı kan hücreleri, sinir hücreleri ve enzimlerin çalışmasında etkili önemli bir vitamindir. Hormonların ve bağışıklık sisteminin dengesini sağlayan B6 vitamini kolesterol birikimini engeller, vücudu böbrek taşından korur ve vücudun enerji sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Hindi eti, antep fıstığı içi, ay çekirdeği ve kuru barbunya B6 vitamininden yüksek miktarda ihtiva eder. Salatalarınıza antep fıstığı içi ya da ay çekirdeği içinden günde 1 tepeleme yemek kaşığı eklemeniz ilerleyen yaşlarda oluşabilecek metabolizma yavaşlamasına da kalkan olabilecektir. Haftada 1-2 kere kuru barbunya yemeği, haftada en az 1 kere hindi sote gibi sağlıklı yemekler ile beslenme çeşitliliği sağlamanız yaşam boyu iyi metabolizma için yeterli diyebilirim. Bol Yürüyüş Metabolizmanın İlacı: Aktivite günlük kalori harcamasını artıran dolayısıyla metabolizmayı hızlandıran doğal bir ilaç. Ancak sürekli olarak metabolizmanın canlı kalması ve yaşa bağlı yavaşlamanın olmaması için yapılması gereken ise, aktivitenin düzenli yapılması.

Haftada en az 4 kere, en az 45-60 dakika aktivite ile metabolizmanızda hızlanma sağlarsınız. Basketbol, futbol, yüzme, tenis, koşu ve yürüyüş metabolizmaya dost yaşam boyu yapabileceğiniz aktivitelerdir. 




röportaj

EMEL KARAMAN

Gastronomi Elçisi Olma İzinde Bir Serüven BigChefs Kurumsal İletișim ve Pazarlama Direktörü Emel Karaman ile gerçekleștirdiğimiz röportajda kendisinin kariyer öyküsünün yanında BigChefs yolculuğuna dair merak edilenleri de öğrendik...

S

izi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otelcilik Bölümü’nden 2004 yılında mezun oldum. Uzun yıllardır operasyon ve pazarlama alanlarında deneyim kazandığım kariyer hayatıma lüks restoran zinciri olan Doors Group’ta operasyon biriminde başladım, D.ream Doğuş Group’ta Pazarlama Müdürü olarak devam ettim. Bu süreçte; La Petite

178 magdergi.com.tr

Maison, Zuma gibi dünya markaları ve Türkiye’nin en prestijli öncü markaları arasında yer alan Da Mario, Masa, Anjelique, Kitchenette, Vogue, Gina gibi restoranların pazarlama ve iletişim çalışmalarını aktif olarak yürüttüm. 2017 Mart ayı itibarı ile Kurumsal İletişim ve Pazarlama Direktörü olarak BigChefs ailesine katıldım. BigChefs bünyesinde, Türkiye ve yurt dışındaki tüm şubelerin pazarlama ve iletişim aktivitelerinden sorumlu olarak kariyerime devam ettirmekteyim.


“ Toprağın Kadınlarından Sofralara” projemiz ile daha fazla yerel kadın üreticimizi iş ortağımız yapıyor olacağız.. BigChefs yolculuğu nasıl başladı?

BigChefs’in yolculuğu Ankara’nın yiyecek - içecek kültürüne farklı markalar ve mekanlar kazandıran Gamze Cizreli tarafından 2007 senesinde Ankara’da başladı. İlk 2 yıl içerisinde 3 şube açarak hızla büyümeye başlayan BigChefs, kurulduğu yıldan bugüne Türkiye’nin önde gelen restoran zinciri markası haline geldi. BigChefs, 2009 yılında gerçekleşen Saruhan Tan ortaklığı ile bugün Türkiye’de ve dünyada toplam 57 şubesi bulunan restoran zinciri konumundadır. Yatırımcılarımız arasında uluslararası saygın kurumları barındıran ve özel sermaye fonu olan Taxim Capital’den sağladığımız % 40 fon desteği ile yurt içi ve yurt dışı yatırımlarımızı büyütmeye devam ediyoruz. Türk dokunuşlarıyla birleştirdiğimiz Akdeniz ve dünya mutfağı lezzetlerimizi kaliteli bir servis ile sunarak misafirimizin konforu ve mutluluğunu her zaman ön planda tutmak, marka algısı yaratmada önem verdiğimiz noktalardan sadece birkaçı.

BigChefs’in başlatmış olduğu “Toprağın Kadınlarından Sofralara” projesinin hikayesi nedir? Tüm Türkiye’de çok güzel bir farkındalık yarattınız. Bu konu ile ilgili başka çalışmalarınız olacak mı?

BigChefs olarak, yerel kadın üreticilerin ekonomik ve sosyal özgürlüklerini kazanmasına destek vermek amacıyla “Toprağın Kadınlarından Sofralara” projesini geliştirdik. Proje kapsamında Türkiye’nin dört bir yanından kadın üreticilerden tedarik edilen taptaze ve yöresinden lezzetler, BigChefs’in yaz menüsünde yerini aldı. İlk etapta, 13 kadın üreticiyle iş birliği yaparken bu sayıyı kış döneminde artırarak 20 yerel üreticiye çıkarmayı hedefliyoruz ve bu konudaki çalışmalarımız devam ediyor. Yeni kış menüsünde de “taptaze ve yöresinden lezzetleri” hacmi artmış bir şekilde görmek mümkün olacak. 2021 yılında ise toplam tedarikçilerimizin yarısını yerel kadın üreticilerden oluşturmayı hedefliyoruz.

Türkiye’de yeme-içme sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gıda pazarının toplam hacmini tam olarak bilmek mümkün değil. Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde öyle satışlar yapılıyor ki, tahmin etmek güçleşiyor ama sektörün büyüklüğü için yapılan tahminler yükselen ivmede 60 milyar dolar civarında seyrediyor. Sektörün her geçen gün daha da büyüdüğünü bu şekilde gözlemleyebiliyoruz.

Buna paralel olarak, Türkiye nüfusunun artışının pazar büyüklüğünü de aynı oranla etkilediğini söyleyebiliriz. Biz de BigChefs ailesi olarak, bu büyümede yer almaktan mutluluk duyuyoruz.

Sizce kendi lezzetlerimizin dünya tarafından daha iyi tanınması için neler yapmalıyız?

Öncelikle Türk mutfağının zenginliğinin ve çeşitliliğinin farkına varmalıyız. Dünyada hiçbir mutfak Türk mutfağının sahip olduğu çeşitte lezzet barındırmıyor. Bu lezzet yelpazesini -gelişmiş diğer ülkelerde olduğu gibi- hizmet sektörünü geliştirerek ve sadece iç tüketim ile sınırlamadan, dış tüketimde de hedefler belirleyerek dünyaya tanıtabiliriz. Ülkemizin sahip olduğu bu zengin mutfak kültürünü genç girişimcilerin yatırımları ile uluslararası düzeyde tanıtabileceğimize ve vazgeçilmez lezzetler haline getirebileceğimize inanıyorum.

Gamze Cizreli ile çalışmaktan ve tutkusunu paylaşmaktan gurur duyuyorum..

Gamze Cizreli de Ankara’dan dünyaya açılan başarılı bir isim. Siz Gamze Hanım’ın bu başarılı yolcuğu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

İçinde yer aldığımız sektörde, Gamze Hanım Türkiye’deki girişimleri ve işin içine kattığı ruhu sayesinde birçok kadına ilham vermiş ve vermeye de devam ediyor. Yarattığı büyük marka yanında sağladığı istihdam ve ekonomik değer tartışılamaz. İşini bu kadar tutkuyla yapan biri ile çalışmaktan ve tutkusunu paylaşmaktan gurur duyuyorum. Birçok kişi gibi ben de kendisinden ilham alarak çalışmalarımı her geçen gün artan bir heyecan ve tutkuyla sürdürüyorum.

BigChefs’in hazırladığı yeni sürprizler nelerdir?

Ruhu ve hikayesi olan özgün markalar yaratma konusunda hep heyecanlı ve tutkuluyuz! BigChefs olarak uzun vadeli hedefimiz, yerel tatlara ve kültürel zenginliğe modern dokunuşlar getirerek uluslararası platformda bir nevi “gastronomi elçisi” olmak. Türk mutfağı kültürünün hak ettiği algıya dünyanın en büyük metropollerinde sahip olmasını hedefleyerek ilerliyoruz. Yerel kültürü ve üreticiyi canlı tutmak ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla; şu an çalışmalarını sürdürmekte olduğumuz kış menümüzde, “Toprağın Kadınlarından Sofralara” projemiz ile daha fazla yerel kadın üreticimizi iş ortağımız yapıyor olacağız. Bu sayede, artan yerel kadın üreticilerimizden tedarik ettiğimiz daha fazla ürün BigChefs sofralarında yeni dönemde yer alıyor olacak. 


davet

ALİ SAYAR

Serafina Mare’de Gündüz-Gece Eğlence Türkiye’de İtalyan mutfağının önemli temsilcilerinden Serafina, Bodrum’daki şubesi Serafina Mare’de iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasının ünlü isimlerini ağırladı. Açıldığı günden bugüne Bodrum’a damgasını vuran ve Türkiye’de İtalyan mutfağının önemli temsilcilerinden olan Serafina Mare, Bodrum’daki şubesinde iş, sanat ve sosyal yaşam dünyasının ünlü isimlerini ağırladı. İstanbul’dan sonra Ege’ye inerek üçüncü şubesini açan Serafina, yaz sezonu boyunca Bodrum’un gözde koylarından Gündoğan Küçükbük’te yeni proje Seba Küçükbük Evleri ve Seba Residence’nin beach kısmında gündüz ve gece hizmet verdi. Gündüzleri sahil kısmında beach partyleri ile ünlü Dj Doğuş Çabakçor kabine geçerken Dj Ali Sayar da akşamları konuklara eğlence dolu anlar yaşattı. 

SERAP - MUSTAFA ERDEM


ALİ - EGE AĞAOĞLU, PETEK ERTÜRE

ALİ, BERKE ȘEN

METE - NEYLAN VARDAR

Aslı-Metin Șen çiftinin açtıkları Serafina Mare, yaz boyunca birbirinden renkli etkinlikerde ünlü konukları ağırladı. HÜMEYRA ÖÇKÜN

ÖZNUR YAKIN

AYȘEGÜL KAYABAY

AYTEK - GÖZDE ȘAVKAN


GİZEM – YİĞİT BUCAK

Mezeleri ve zeytinyağlıları ile Çankaya’yı fetheden Meze Șehri’nin sahipleri Gizem – Yiğit Bucak çifti ile gerçekleștrdiğimiz sohbette mutfak öykülerini dinliyoruz…

advertorial

Aşkla Hazırlanan Lezzetler


Ö

ncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Gıda sektörüne girmeye nasıl karar verdiniz?

Kendimi kısaca şöyle ifade edebilirim; Ankara’da liseyi bitirdikten sonra üniversite için Kıbrıs’a yerleştim. Zaten lisede mutfağa çok meraklıydım, üniversitede de büyük otel mutfaklarında bir süre çalıştım. O sırada okulum bitti ve Kıbrıs’ta ilk işletmem olan Girne Meze Evi’ni açtım ve ardından evlendim. Evlendikten sonra Ankara’ya dönüş yaptım. Ankara’da önde gelen otellerde işletmecilik yaptıktan sonra eşimle Farabi’de bulunan Meze Şehri’ni açtık.

Mekan konseptinizi nasıl kurguladınız?

Zaten uzun süredir sektördeyim. Bu sektörde edindiğim tecrübeler gereken bilgi birikimini sağladı ve bu birikim sonucunda müşterilerimizin, ev sıcaklığını hissedebileceği bir ortam yarattık. Mutluyuz çünkü aile olmayı seviyoruz.

Ekibinizi oluştururken nelere dikkat ettiniz? İyi bir şefin mutlaka sahip olması gereken özellikleri nelerdir?

Dürüst, çalışkan, ahlaklı ve titiz kişilerden oluşan bir ekip seçmeye dikkat ettik. Şefimizin de akıllı, zeki ve yenilikçi olması bizim için çok önemli…

Mutfağınız özel ve farklı lezzetlerden oluşuyor... Menüyü oluştururken neleri göz önünde bulundurarak oluşturdunuz?

Sektörde bulunduğum yıllarda müşterilerin yöresel lezzetlere çok meraklı olduğunu gördüm, eşimin de Hataylı olması benim bu menüyü oluştururken en büyük şansım oldu.

Dünya mutfakları arasından en çok beğendiğiniz hangi mutfak? Birçok otel mutfağında tecrübe kazanmış biri olarak kesinlikle Türk mutfağı diyorum.

Sevgiyle yapılan her yemek, bence lezzetlidir.

Sizce bir yemeğin lezzetli olmasının altında yatan temel faktör nedir?

Yemeğinizin lezzetli olması için yemek yapmayı sevmeniz gerekiyor. Sevgiyle yapılan her yemek, bence lezzetlidir. 

Farabi Sokak No: 38/14 Çankaya / ANKARA - T: +90 533 405 80 19


gurme

EVA

LENZA

DOREE

ALYA

Hayat Mutfakta Başlar MOPA, yaklașık 35 yılı așan ahșap ürünlerindeki bilgi ve tecrübesini, 1986 yılından bu yana evin en önemli mekanlarından biri olan mutfak üzerinde yoğunlaștırıyor... 1987 yılında Ankara Çankaya’da ve İstanbul Göztepe’de mağazalarını faaliyete sokarak MOPA, bir ilk olarak hazır mutfak ile Türkiye’yi tanıștırmak üzere yola çıkmıș ve günümüzde yüz binlerce ailenin mutfağında yer almayı bașarmıștır.

Ü

lkemizin yaşam kültürünü göz önünde tutarak çağdaş gereksinimleri, modern bir tasarım anlayışı ile bütünleştiren MOPA, 1986 yılından bugüne kadar yüz binlerce ailenin mutfaklarına girmeyi başararak, onlara rahat ve kullanışlı bir yaşam alanı sunmaktadır.

Yüksek kalitede, tüketicisine tam bir müşteri memnuniyeti sunmayı ilke edinen MOPA, 1986 yılında Ankara Siteler’de 800 metrekarelik bir alanda başladığı üretimine 1995 yılında taşındığı Ankara Akyurt Sanayi bölgesindeki 12.000 m2 ye yayılan ve günümüzün son teknolojik makineleriyle donatılmış tam entegre tesisinde tecrübeli mimar, iç mimar, mühendis kadrosu ve üretim personeli ile devam etmektedir. Kullandığı malzemelerdeki titizliği ve tasarım uzmanlığı ile MOPA, ürünlerini kişiye özel isteklere yanıt verecek çeşitlilikte geniş

bir yelpazede sunmaktadır. Hizmet, kalite, estetik ve fonksiyonu kusursuz biçimde bir araya getiren tasarımcılarıyla ve ücretsiz projelendirme hizmeti ile tüketicisini hayallerindeki mutfaklar ile buluşturmaktadır. Projelendirme sürecinden, ürünün son teslimatına kadar geçen süreci optimum şekilde kullanarak Türkiye’nin en hızlı ürün teslimatını yapan mutfak firması olma özelliğini taşımaktadır. Ürün ömrü boyunca etkin, pratik ve profesyonel servis hizmeti sağlar. Bu özellikleriyle Mopa, 30 yıllık deneyimin vermiş olduğu engin tecrübesini ve müşterilerinin emin ellerde olduğunu son ana kadar hissettirir. Sektördeki uluslararası gelişmeleri, yeni malzemeleri, mutfak sistemlerini çok yakından takip eden MOPA, Türkiye genelinde 30’un üzerinde mağazada ve yurt dışında Fransa ile Kanada’da bulunan satış noktalarında hizmet vermeye devam etmektedir. 



davet

Güreller’den Çocuklarla Etkinlik Ankara’nın köklü markalarından Güreller, Çayyolu’nda bulunan Gaggenau şubesinde Ceren - Gülay Gürel’in ev sahipliğinde renkli bir “anne - kız” etkinliğine imza attılar. Anneleriyle birlikte pasta yapmaya çelen çocuklar eğlenceli dakikalar geçirdi. Ceren ve Gülay Gürel’in düzenlediği “Renkli Kelebekler” etkinliği kapsamında, anneleriyle birlikte Güreller mutfağında pasta yapmaya gelen çocuklar Gaggenau ürünlerini kullanarak unutulmaz bir deneyim yaşadılar. Altı anne ve sekiz çocuğun katıldığı etkinlikte, pasta yaparken bir yandan da müzik eşliğinde eğlenen çocuklar, etkinliğin sonunda katılım sertifikalarını aldı. 

CEREN - GÜLAY GÜREL


CEYLİN - MERVE KALEMCİ EYÜPOĞLU

AYSİMA - EMİNE BÜYÜKBEZİRCİ

MİRA - AYFER AYKAÇ

Ceren-Gülay Gürel’in ev sahipliğinde düzenlenen keyifli etkinlikte anneler ve kızları Gaggenau ürünleriyle pasta yaptılar. BADE - RENGİN - BENNU BOROVA

BERİL - İLKİM MURATOĞLU

MERVE - TANEM ȘENGÜLER TİRİTOĞLU


sağlık

EMRE UZUN

Kışın Sağlıklı Olmak İçin Sonbaharda Doğru Beslenin Sonbaharda bağıșıklık sisteminizi nasıl destekleyeceksiniz? Yorgunluk, isteksizlik, sersemlik hissiyle nasıl bașa çıkacaksınız? Hareketsizliğin getirdiği kilolardan uzak durmak için neler yiyeceksiniz? Sonbahar aylarında yapılacak ideal sporlar hangileri? Hem sonbaharı sorunsuz yașamanız hem de kıș aylarına bağıșıklık sisteminizi güçlendirerek șimdiden hazırlanmanız için önerilerimi sizlerle bulușturuyorum... 188 magdergi.com.tr


S

onbahar aylarının en önemli getirisi, bir hazırlık mevsimi olması. Sert, soğuk ve hastalıklara açık kış aylarında sağlıklı kalabilmek için şimdiden önlem almanız ve bağışıklık sisteminizi güçlendirmeniz gerekiyor.

Dost bakterilerinizi besleyin...

İnsan vücudunda yaşayan birtakım dost bakteriler var. Bu bakterilerin çok ve sağlıklı olması ise, bağışıklık sisteminizin güçlü olduğu anlamına gelir. Bunun için bol lifli gıdalar tüketin. Bu lifli gıdalar ise çorbalara, yemeklere ve salatalara eklenecek soğan, sarımsak ve pırasa olabilir. Yer elmasını haşlayarak, püre haline getirerek yiyebilirsiniz. Hatta en iyisi çiğ tüketmek. Rendeleyip, yağ-tuz-limon üçlüsüyle salata gibi yiyebilirsiniz. Kuru baklagiller de zengin lif kaynağıdır. Ayrıca buğday, arpa, yulaf gibi tahıllar da sofranızdan eksik olmamalı.

Çinkoyu unutmayın...

Çinko, bağışıklığı güçlendirmede C vitamini kadar etkilidir. Sonbahar aylarında da çinko içeren pek çok gıda maddesi bulabilirsiniz. Örneğin; kabuklu deniz hayvanları, fındık ve ceviz gibi kuru yemişler, dana eti, kuzu eti, tam tahıllı veya çok tahıllı ekmekler ihtiyacınız olan çinkoyu fazlasıyla verecektir.

Sebzeleri ihmal etmeyin...

Fırında düşük ısıda pişireceğiniz biber, kabak, balkabağı, mantar gibi sebzeleri, üzerine yoğurt dökerek yiyebilirsiniz. Tavada hafifçe kızarttığınız yarı çiğ sebzeler de domates sosu veya sarımsaklı yoğurtla harika olur! Salatalar da öyle... Unutmamanız gereken şey, her hafta en az 10 öğün sebze yemek!

Baharatlarla barışın...

Baharatların her biri bağışıklık sistemini güçlendiren birer mucizedir. Karabiberden kimyona, kekikten köriye kadar tüm baharatları kahvaltılar dahil tüm öğünlerde bol bol kullanın. Peynirin üzerine kekik serpin, haşladığınız ve dilimlediğiniz yumurta üzerinde zeytinyağı gezdirip kekik, pul biber ve kimyon serpin.

Suyu elinizin altında bulundurun...

Çünkü siz su içtikçe lenf sıvısı üretimi artar. Bu sıvı da akyuvarları ve bağışıklık sistemini güçlendiren hücreleri vücuttaki organlara

taşır. Sonbaharda az su içerek bağışıklık sisteminizi kendi ellerinizle zayıflatmayın!

Sigaraya veda edin...

Bazıları melankolik havası nedeniyle sonbaharda her zamankinden fazla sigara tüketir. Ancak sonbahar, alt ve üst solunum yollarımızın en çok hastalandığı; nezle, grip, farenjit, sinüzit, larenjit gibi üst solunum yolu hastalıklarına ve bronşit, bronşiolit, zatürree gibi alt solunum yolu hastalıklarına yakalandığımız mevsimdir. Sigaradan uzak durmak, bu hastalıklara karşı vücudunuzu destekler.

Sonbahar aylarında mutlaka bunları yiyin...

Tabiat ana, her mevsim yememiz gerekenleri bize adeta altın bir tepside sunmuş! Örneğin elma... İngilizler’in bir sözü vardır: “Günde bir elma, doktoru uzak tutar” derler. Elma, kivi ve armut, birer antioksidan deposudur ve içerdikleri vitaminlerle bizi kış mevsimine hazırlar. Yine ıspanak; hatta ıspanak gibi tüm koyu yeşil yapraklı sebzeler; labada, pazı, Brüksel lahanası, brokoli sadece vitamin açısından değil içerdikleri minerallerle de vücudumuza görünmez bir zırh örer. Balıklar da öyle... Hem protein ihtiyacımızı karşılar hem de selenyum ve çinko gibi mineraller içerir. Hastalık yapan bileşikleri vücuttan uzaklaştıran Omega-3’ü saymıyorum bile, artık herkes biliyor. Basit, sıradan bir ot; yemeklere, salatalara doğradığımız maydanoz! Bu mütevazı sebze, askorbik asit ve C vitamini deposudur, çiğ yediğiniz taktirde de vücudunuzu enfeksiyonlara karşı korur. Yaraları iyileştirip ödem atmanızı sağlar. Her gün yiyeceğiniz bir avuç çiğ, yani kavrulmamış ceviz, fındık ya da badem antioksidandır, E vitamini içerirler ve sonbaharın getirdiği o yorgunluk ve halsizliği giderip enerji verirler. Tok tuttukları için bir şeyler atıştırmayı önlerler. Yoğurt tam bir probiyotik deposudur; bağışıklık sisteminizi güçlendirdiği gibi direnç de kazandırır. Özellikte mevsim değişikliklerinde hastalıklardan korur.

Sonbaharın ideal sporları...

Açık havada yapılabilecek her spor uygun, çünkü hava ne yaz aylarındaki gibi sıcak ve bunaltıcı ne de kış aylarındaki gibi dondurucu. Bu üç ayı doğa ile bütünleşmek için fırsat olarak değerlendirebilirsiniz. Yürüyüş, bisiklet, tenis ve halı sahada aile fertleriyle yapılan futbol maçları kent koşullarına en uygun sporlar. Hafta sonlarında da doğa yürüyüşleri yapabilir, kamplara katılabilirsiniz. Bu sizi ruhen ve bedenen dinlendirip enerji depolamanızı sağlayacaktır. Yalnız önceden yanınıza almanız gereken malzemeler konusunda bilgi edinmeyi unutmayın.” 


ÖZNUR GÜNER

Uluslararası Projeler ve Tasarım bir arada... Kurucusu ve yöneticisi olduğu APEC proje ve eğitim șirketinde yürüttüğü uluslararası projelerle birçok bașarıya imza atan Öznur Güner ile girișimcilik hikayesi üzerine konuștuk. Euznour Design&Workshop markasının da sahibi ve tasarımcısı olan bașarılı iș kadını; “herkesin gardırobunda bir Euznour Design&Workshop parçasının olmasını hedeflediğini söyledi.

Uzun yıllar Milli Eğitim Bakanlığı’nda uluslararası projelerde proje direktörü olarak görev yaptım. Bu projeler kapsamında yurt içinde ve yurt dışında birçok eğitim aldım ve öğretim görevlisi olarak çalıştım. Yetişkin eğitimi konusunda doktora çalışmam için uzun süre yurt dışında kaldım. Döndükten sonra, 5 yıl önce, halen

yöneticiliğini yaptığım Advanced Project Education Consulting (APEC)’i kurdum.

Kadının iş hayatındaki yeri ve önemini nasıl özetlersiniz?

Kadınların bulunduğu her ortamda hissiyat ve estetik vardır. Bu nedenle iş hayatının her kademesinde eğitimli, donanımlı alanlarında uzman kadınların olması, o sektörün gelişimine ivme kazandırır.

advertorial

G

irişimci bir iş kadını olarak mesleki serüveninizi dinlesek...


Kadınların bilgi, beceri ve duyarlılıkları, olaylara bakış açıları, yönetim süreçlerinde mutlaka değerlendirilmelidir.

Moda dünyasına ilginiz nasıl doğdu?

Şu an sizinle eğitimci, iş kadını kimliğimle konuşuyor olsam da, benim üniversite eğitimim giyim endüstrisi ve moda tasarımı alanında. Moda tarihi, tasarım aşamaları, çizim, kumaş, kaliteli dikiş konularında alanında en iyi akademisyenlerden eğitim aldım ve onların takdirini kazanan başarılı bir öğrenciydim. Daha üniversite öğrencisi iken moda sektöründe tasarımcı olarak çalıştım. Bu nedenle, moda benim mesleki kariyerim için attığım ilk adımları oluşturmaktadır. Son 2 yıldır da Euznour Design & Workshop markası ile bu sektörde kurumsallaşma yolunda ilerliyoruz.

İlk defileniz çok beğenilmişti, yakın bir zaman sonra yeni bir defileniz olacak. Koleksiyonunuzda ne tarzda parçalar ve renkler olacak?

Ben içinde duygu olan işler yapmayı seviyorum. Bunu yaparken kalite ve doğallık en çok önemsediğim unsurlar. İlk defilemde olduğu gibi yine doğal kumaşlar, soft renkler, kadın hatlarından ilham aldığım feminen çizgiler olmazsa olmazım. Ama bu koleksiyonda bunlara ilaveten kadının gücüne vurgu yapan iddialı parçalar da olacak.

Hem eğitim sektörüne hizmet veren APEC isimli firmanız hem de moda sektörüne haute couture çalışmalar yapan Euznour Design & Workshop markanız var. İkisini bir arada yürütmek zor olmuyor mu?

Bu soru o kadar çok soruluyor ki... “Çok çalışıyorsun, yorulmuyor musun?” sorusuna çok aşinayım. Cevabım da her zaman Konfüçyüs’ün sözü oluyor: “Sevdiğiniz işi yaparsanız bir gün bile çalışmazsınız. Bu söz sanki benim için söylemiş. Aslında hem APEC kapsamında yürüttüğüm projeler hem de Euznour Design & Whorkshop markasında yaptığım çalımalar birbirini destekliyor. Projeler vesilesi ile çok fazla yurt dışı seyahati yapıyorum. Projelerin kapsamı doğrultusunda birçok ülkenin turistik bölgelerinin yanı sıra, eski şehirlerine kasabalarına giderek ülkenin kültürel yapısını da tanıma fırsatı buluyorum. Her şehrin moda ve markalarının olduğu caddede en az bir gün geçiririm. Dolayısı ile projelerimi yürütürken yeni tasarımlarım için gerekli tüm ilhamlar farkında olmadan keyifle toplanıyor. Böylece işin zorluğundan ziyade, üretmenin verdiği huzurla hep mutlu oluyorum.

Firmanızda hangi eğitimleri veriyorsunuz?

APEC Proje Eğitim Danışmanlık, adından da anlaşıldığı gibi proje geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında faaliyet göstermektedir. APEC her alanda, kurum ve kuruluşların ihtiyaçlarına yönelik projeler hazırlayarak hibe desteği almalarını sağlamakta ve desteklenen projelerin yürütülme sürecinde de danışmanlık hizmeti vermektedir. Uluslararası iş gücünden beklenen temel beceriler, meslek standartlarının ve yeterliliklerinin hazırlanması, liderlik becerileri, PCM eğitimleri gibi birçok konuda eğitimler veriyoruz.

Yönelmeyi düşündüğünüz farklı sektörler var mı?

Bu soru da “daha hangi işe el atacaksın?” formu ile çok çıkıyor karşıma... Şu anda APEC güçlü bir ekiple çalışmalarına devam ediyor. Proje geliştirme kapsamında, çok geniş bir yelpazede çalışıyoruz. Projeciliğin alanı yoktur; yani her alanda, tespit edilen bir problemin

çözüme kavuşturulması amacı ile yurt içinde ve dışındaki konu ile ilişkili kurum ve kuruluşlarla irtibata geçerek uygun hibe programları için projeler hazırlıyoruz. Dolayısıyla eğitim sektörünün her alanı, yenilenebilir enerji, gıda, madencilik, turizm, tarım ve daha birçok sektörün içindeyiz zaten.

Kişiye özel, ikincisi olmayan parçalar tasarlıyoruz. Hizmet verdiğiniz sektörlerdeki yeni hedeflerinizden bahseder misiniz?

Euznour Design & Workshop markası ile de haute couture giyim sektöründe başarılı adımlarla ilerliyoruz. Kişiye özel, ikincisi olmayan tasarımlar yapıyoruz. Ayrıca hazırladığımız koleksiyonlarla bu alana yön vermeye çalışıyoruz. Koleksiyonlarımızın, modaya yön veren seçkin mağazalarda yer alması amacı ile çalışmalarımız devam ediyor. Hedefim her gardıropta bir Euznour Design & Workshop parçasının olması... 

Öveçler Mah. Lizbon Cad. (2. Cadde) 51/11-A Çankaya - Ankara T: +90 (312) 310 08 35 - www.euznour.com


davet

BURCU YÖRÜBULUT, HÜLYA KURAL, FUNDA BEKİȘOĞLU, AHSEN DEMİRCİ, BERİL ÇAVUȘOĞLU, GÜLENNUR AYDIN, ALEV TUNA, NAZLI DEMİR, CEREN CAN, MİNE ALP, BEGÜM AKIȘ

Yeni Yaşa Sürpriz Kutlama

GÜLENNUR AYDIN

Bașkent cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Gülennur Aydın için hazırlanan sürpriz doğum gününde dostları, Armonie Pırlanta’dan da șık bir kolye hediye ettiler.

İş Adamı Cemal Aydın’ın zarif eşi Gülennur Aydın, doğum gününü yakın arkadaşlarıyla birlikte kutladı. Doğum gününe iş ve cemiyet hayatından çok sayıda tanınmış isim katıldı. Gülennur Aydın ve yakın arkadaşları, Aydın’ın doğum günü sebebiyle öğle yemeğinde bir araya gelerek kendisine hoş bir sürpriz hazırladılar. Gün boyu yemek eşliğinde uzun uzun sohbet eden hanımlar, keyifli dakikalar geçirdi. Gülennur Aydın’ın pastasını üflemesinin ardından dostları Armonie Pırlanta’dan aldıkları şık bir kolyeyi kendisine hediye ettiler. 


“Bir”likte Yoga 20 yıla yaklaşan deneyimlerini paylaşan Beril Çavuşoğlu ile birlikte yoga zamanı...

Yogainn Birlik Mahallesi, 435. Cad (5. Cad.) No:65 Çankaya /Ankara T: +90 312 496 44 45

Taps Academy Osmanağa Konakları 2494-2. Sok. No:12 Ümitköy Çankaya /Ankara T: +90 312 236 35 85


moda

Uçuşan leylakların resmedildiği leylak desenini, yine romantik silüete sahip uçuş uçuş eteklerde, şifon yakası bağlamalı gömleklerde ve minik sırt çantalarında da görmek mümkün. Daha serin günlerde ise bu romantik deseni etnik anlatımlı oversize kilim desenli trikolarla tercih ederek kontrast bir etki yaratabilirsiniz.

Beymen Artistik Direktörü Murat Türkili’nin Sezon Seçimleri Bu sonbahar çiçeklerden, aşktan ve aileden ilham alan Beymen Club Kadın 2018-2019 Sonbahar / Kış Koleksiyonu ile “her şeyin iyisini görme”ye davetlisiniz. Özgür kombin çeşitlemeleriyle her yaştan kadının değişen ruh halleri ve farklı kişiliklerine uygun seçenekler sunan koleksiyon, birbiriyle kolayca tamamlanabilen farklı doku ve tarzlardaki tasarımlardan oluşuyor.

İç açıcı ve rengarenk çiçek tarlalarının geometrisinden ilham alarak tasarladığımız sweatshirtleri, yine geometrik anlatıma sahip şifon etekle kombinleyebilirsiniz.


Yazın kavurucu sıcakları yerini daha serin bir esintiye bırakırken ekoseli brokar kumaş ile birleştirilmiş, taş detaylı puff montlar abartıya kaçmadan hareket kazanıyor. Bunun yanında BEYMEN Club’ın sevilen kaz logosu, minik trikolarda yine taş ve pırıltı detayı ile karşımıza çıkıyor.

Mavi gökyüzünde özgürce uçan kuşlar, işleme şeklinde trikolarda hayat bulurken, bu pırıltılara uygun ışıltılı gümüş rengi puf montu, rahatlığı ile ön plana çıkan eşofman altı ile birleştirip konforlu ama şık bir görüntü elde edebilirsiniz

Büyüleyici çiçek manzaralarından ilham alarak tasarlanmış brokar kumaşlardan elbise ve etekleri yine aynı desenden hırka ile kombinleyip göz alıcı bir zarifliğe ulaşabilirsiniz.


moda

Gün boyunca size eşlik edecek parçaların rahat ama şık olması gerekir. Bunun için rahatlığın ön planda olduğu askeri detaylı tulumu veya daha rafine bir görüntü için puantiye desenli tulumu tercih edebilirsiniz.

Sonbahar ikliminin hakimiyetindeki geçiş sezonunda hırka gibi giyilebilecek zarif bir silüete sahip uzun tweed ceketi, gerek rahatlığı, gerekse göz alıcı silüeti ile tercih edebilirsiniz.

Derin ve yoğun renkleri ile son derece şık ve incelikli etki sunan çiçekli goben desenini, günlük stilinizin tamamlayıcısı olarak kullanabileceğiniz gibi ofisin vazgeçilmezi takımlarla tercih ederek daha formal bir görüntüye ulaşabilirsiniz.


Kışın vazgeçilmezi paltolar, parlak tonları ve romantik çiçek desenli astarları ile hareketleniyor. Fark yaratan tamamlayıcılardan minik trikolar ve denimin birlikteliği ise dinamik siluetlere işaret ediyor.

Yazın kavurucu sıcakları yerini yumuşak bir esintiye bırakırken, değişen hava koşullarına uyum sağlamak oldukça önemli. Bunun için uçuş uçuş, zarif şifon elbiselerin üzerine ekose gömlekleri ceket gibi giyilebilir, rahat ama şık bir görüntüye ulaşabilirsiniz.

Minik bir kır evinin hayali, triko jakarımıza hayat verirken modern ve şehirli bir anlatım yakalamak için bu tarz trikoları çizgili gömleklerle ve pijama formlu kumaş pantolonlarla tercih edebilirsiniz.

Şehir şıklığından ödün vermeden, gündüzden geceye size kusursuz eşlik edecek taş detaylı trikoyu yine pırıltılı detaylı eteklerle kombinleyerek büyüleyici bir görüntü yakalayabilirsiniz.


röportaj

İSMAİL EGE ȘAȘMAZ

Siyah Beyaz Dans Güneși Beklerken ile ünlenen ve Mehmetçik Kut’ül Amare dizisi ile yeniden ekranlara dönen yakıșıklı oyuncu İsmail Ege Șașmaz samimi sohbeti ve hayranlık uyandıracak kareleriyle özel moda çekimimizde bizlerle... 198 magdergi.com.tr


İ

smail Ege Şaşmaz’ı kendisinden dinlesek…

Manisa’da doğdum ve büyüdüm, biraz hiperaktif bir çocukluk hayatı geçirdim… Oyuncu olma isteğim küçük yaşlardan beri vardı ve 8. sınıfta tiyatroya girdim. Daha sonra Manisa Belediye Konservatuarı’na birincilikle girdim, Manisa’da zor olacağını anlayınca İstanbul’a gelmeye karar verdim.

İstanbul’a geldiğinde hedefin/hayallerin nelerdi?

Açıkçası zorlandığım dönemler oldu, çok çalıştım, hedefim burada oyunculuk yapmak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmak, bunu devam ettirmekti… İlk geldiğim dönemde birkaç reklam filminde rol aldım; “Güneşi Beklerken” ile ilk dizi projeme başlamış oldum ve şu an da geçen sezon başlamış olduğumuz Mehmetçik Kut’ül Amare dizisindeyim, her şey çok keyifli. Gelecekle ilgili çok fazla plan yapmayı sevmem. İyi şeyler yapmak istiyorum ve bunun için çabalıyorum.

Gelecekle ilgili çok fazla plan yapmayı sevmem. Mehmetçik Kut’ül Amare disizinde Mehmet karakteri ile rol alıyorsun. Romantik yakışıklı prens olarak gördüğümüz Ege nasıl hazırlandı bu role?

Uzun bir hazırlık sürecim oldu, Yapım şirketimizin verdiği kitaplar da dahil olmak üzere birçok kitap okudum, araştırma yaptım, özel tarih-bilim hocalarımız ile toplantılar yaptık. Fiziksel olarak yoğun eğitimler aldık, özel askeri eğitim, yakın dövüş eğitimi ve ileri derece at binme eğitimleri aldım.

Bu rolün sana kattıkları arasında neler var?

Mehmet karakteri bana azmi, savaşma duygusunun nasıl bir şey olduğunu, o dönemin zorluklarını, bu zorluklarda ne olursa olsun yılmayıp yine de dik durabilmeyi gösterdi. Sanırım hayatımı da değiştirdi. Artık çok küçük konular için üzülmüyor, hayatın daha yaşanılası, anların kıymetli olduğunu fark ediyorum…

Rolüne dair seni en çok ne mutlu ediyor?

Bir kahraman olmak, insanları geçmişe götürüp onlara neler yaşandığını gösterebilmek beni çok mutlu ediyor. Hep olmak istediğim bir yerdeyim, geçmişteki önemli kahramanlardan birini canlandırıyorum.

Senin ardından kardeşin Aytaç da oyunculuk kariyeri ile dikkat çekti. İki yakışıklı ve ünlü kardeş olmanın zor yanları var mı? Zor değil, iyi yanları var; sizi gerçekten anlayan bir aile bireyinden başka kimi isteyebilirsiniz ki hayatınızda?

Anların kıymetini fark ediyorum Hiç canlandırdığınız karakterler ile ilgili birbirinizden yardım alıyor musunuz? Tabii, birbirimizin fikirlerine değer veriyor ve gerçekten dobra bir şekilde birbirimizi eleştirebiliyoruz.


röportaj

Spor hayatının önemli bir bölümü, neler katıyor sana? Spora lise yıllarında başladım ve hiç bırakmadım, sağlıklı ve dinamik olmamı sağlıyor, yapmadığım günlerde mutsuz oluyorum, yaz dönemleri hiç aksatmıyorum, fakat set başladığında kendi rutinimde gidemiyor olsam da her fırsatı değerlendiriyorum. Fitness ağırlıklı olmakla birlikte, kick boks, yüzme, fly board, extreme spor türlerini de seviyorum. Bir dönem yamaç paraşütü pilotluğu yapıyordum, çok iyi at binerim, bizde at sevgisi ve atlarla anlaşabilmek bana dedemin en büyük armağanlarından biriydi.

Yalnız olduğunda neler yaparsın?

Aslında genelde yalnız olmayı seven bir insanım. Evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Sürekli kendimi farklı kaynaklardan doldurmaya çalışıyorum. Yalnız kaldığımda en çok film izliyorum sanırım.

Kitap ve filmlerle aran nasıl?

Genelde kişisel gelişim kitapları daha çok hoşuma gidiyor. Saf bilgi aktarımı, insanı tanımak ve insanlığın derinlerine inmek daha çok

200 magdergi.com.tr

ilgimi çekiyor. Filmleri sevmem çocukluğuma dayanıyor. Babam sinema meraklısı bir insandı. Her hafta en az 4 film izlerdik, tabii ben de bundan faydalanırdım. İlkokul döneminde hafta içi harçlık biriktirir, hafta sonu kurs çıkışı kendi istediğim en az 4 film kiralar hafta sonu onları izleyip kendimi ödüllendirirdim. Sanırım böyle bir yaşantım olduğu icin izlemediğim film yok denecek kadar az.

Seni yakın bir zamanda bir sinema filminde görecek miyiz? Dizi çekimleri yoğun bir şekilde devam ettiği için bir sinema filminde rol almam çok zor, belki bir dahaki yaza…

Beş soruda İsmail Ege Şaşmaz’ı yakından tanıyalım… • En sevdiğin film: Inception • En sevdiğin yemek: Manisa kebabı • En sevdiğin şehir: Los Angeles • En sevdiğin kitap: Şimdinin Gücü, Eckhart Tolle • En sevdiğin şarkı: Mad World - Jasmine Thompson


RÖPORTAJ: DİLARA ERTÜRK FOTOĞRAFLAR: ELİF DEMİRALP STYLING: BALİ KEREM GÜNEY PRODÜKSİYON: ÜMİT TOKAT


düğün

Görkemli Düğün Töreni Ankara’nın önde gelen iş adamlarından Atalay Baytek’in kız kardeşi Sevda Baytek ve iş adamı Murat Şahin’in kardeşi Metehan Şahin, İncek’te bulunan La Mozza Wedding Garden’da görkemli bir düğünle dünyaevine girdiler. Baytekler Gıda ltd şti. ve Maybak İnşaat ltd. şti. nin sahibiAtalay Baytek’in kardeşi finans müdürü Sevda Baytek ile M.D.Net Turizm ve İnşaat ltd.şti. nin sahibi Murat Şahin’in kardeşi Tui Türkiye’nin güvenlik koordinatörü Metehan Şahin, CG Organizasyon’un yaptığı görkemli bir düğünle evlendiler. Gelin hanımın nikah şahitliğini Atalay Baytek, Yavuz Fidan; damadın şahitliğini ünlü oyuncu Oktay Kaynarca ve İrfan Göksen yaptı. Gelinin gelinlik tercihi Atelier Pronovias’tan yana olurken, damadın damatlık tercihi ise Beymen oldu. Balayı rotaları D Maris Bay Marmaris’in ardından Paris olacak 

SEVDA BAYTEK - METEHAN ȘAHİN


OKTAY KAYNARCA

MURAT ȘAHİN, ATALAY BAYTEK

ZEKİ ATA BAYTEK, ZEKİ BAYTEK, SILA FİDAN

Ünlü Oyuncu Oktay Kaynarca’nın nikah șahitleri arasında yer aldığı șık düğün CG Organizasyon tarafından gerçekleștirildi.


Sonbahar/Kış Trendleri Sonbahar/Kıș 2018 koleksiyonları, mağazalarda bize göz kırparken Panora Alıșveriș Merkezi’nden sizler için sezonun en trend parçalarını seçtik.

BEYMEN - VALENTINO GÖZLÜK 1.040 ROLEX SAAT

BEYMEN - BALMAIN ÇANTA 12.250

BRANDROOM - TOM FORD ÇANTA 24.050

MAX MARA BOT

İPEKYOL ÇİZME 990

DESA CEKET 1.510

RAŞİT BAĞZIBAĞLI BEYMEN - PETER PILOTTO ELBİSE 1.750 ELBİSE 7.750

MASSIMO DUTTI ELBİSE 600

KAFF DIAMOND BİLEZİK


BROOK BROTHERS PARDESÜ 8.560

BEYMEN - DOLCE GABBANA KOL DÜĞMESİ 3.445

BROOKS BROTHERS GÖMLEK 1.000

ROLEX SAAT

BROOKS BROTHERS KEMER 1.635

HUGO BOSS PANTOLON

BOTTEGA VENETA CÜZDAN 3.125

DESA CEKET 1.500

BROOKS BROTHERS TAKIM 7.703

OLIVER WEBER BİLEKLİK

BROOK BROTHERS AYAKKABI

BEYMEN - VALENTINO AYAKKABI 3.495


Miniklerin okul alıșveriși için önerilerimizle dolu alıșveriș sayfalarımız, keyifli tatil rotaları, çocuklar için eğlenceli tarifler, kıpır kıpır davetler ve yazarlarımızdan kitap önerileriyle dolu sayfalarımız...



kids

Çocuklar İçin Renkli ve Dengeli Tarifler Sabri Ülker Vakfı’nın sunduğu çocuk büyüme ve gelişimini takip etmeye yönelik Türkiye’nin ilk mobil uygulaması olan iGrow’un web sitesi yepyeni yüzü ve içerikleriyle ebeveynlerle buluşuyor. iGrow’un yenilenen web sayfasındaki “Renkli ve Dengeli Tarifler” bölümünde, hem lezzeti hem görüntüsüyle çocukların çok seveceği tariflere yer veriliyor.

K

urulduğu 2009 yılından bu yana sağlıklı yaşam bilincinin gelişmesine katkı sağlamak, toplumu beslenme ve sağlık alanlarında bilimsel ve güvenilir bilgiyle aydınlatmak üzere, birçok projeyi hayata geçiren Sabri Ülker Vakfı’nın ebeveynlerin çocuklarının sağlıklı gelişimini takip edebilmesi için sunduğu iGrow, yenilenen yüzüyle anne ve babalar için bir rehber olmaya devam ediyor. Hollandalı

araştırma-aeliştirme kuruluşu TNO tarafından geliştirilen ve Sabri Ülker Vakfı tarafından adaptasyonu sağlanan iGrow’un yenilenen internet sitesinde, çocuklarının öğünlerini keyifli hale getirebilmek için renkli ve dengeli tariflere de yer veriliyor. iGrow’un igrow.sabriulkerfoundation.org adresinden ulaşılabilen yenilenen içerikleri arasında; Renkli ve Dengeli Tarifler’in yanı sıra Annelere Tavsiyeler, Bebek ve Çocuk Beslenmesi, Annelerin Merak Ettikleri ve Anneler Soruyor başlıkları da bulunuyor. İşte iGrow Renkli ve Dengeli Tarifler sayfasından en yeni tarifler… 


Palyaço Köfte Malzemeler:

1 adet köfte 1 yumurta 10-15 adet taze fasulye 2 adet zeytin dilimi 1 cherry domates 1 yemek kaşığı mısır tanesi 1 tatlı kaşığı domates sosu

Hazırlanışı:

Hazırladığınız yuvarlak köfteyi fırında veya ızgarada pişirin. Taze fasulyeleri yıkayıp ortadan ikiye bölün ve tercihen buharda haşlayın. Haşlanmış taze fasulyeler ile köftenizin saçlarını yapın. Haşlanmış yumurta ve zeytin dilimleri ile göz, cherry domates ile burun ve domates sosuyla da ağız şekli verin. Cherry domatesin diğer yarısını ve mısır taneleriyle ise palyaçonun papyonunu hazırlayabilirsiniz.

Kuzunun Kahvaltısı

Malzemeler:

1 ince dilim tam buğday ekmeği 1 dilim beyaz peynir 2 adet zeytin dilimi 1 yemek kaşığı lor peyniri Çeyrek kırmızı biber 1 dilim kabak

Hazırlanışı:

Bir dilim tam buğday ekmeğinin üzerine, beyaz peyniri yerleştirin. Kabak dilimini iki eşit parçaya keserek kuzunun kulaklarını, zeytin dilimleri ile gözlerini, kırmızı biberden küçük parçalar keserek burun ve dilini hazırlayabilirsiniz. Beyaz peynirin üzerine lor peynirini serpiştirerek kuzunun yünlerini yapabilirsiniz.

Üzüm Çiçekleri

Malzemeler:

1 kivi 1 şeftali 7-8 adet yeşil üzüm 21 adet siyah üzüm

Hazırlanışı:

Şeftaliyi çiçeklerin yaprakları olacak şekilde kesin ve tabağa çiçek formunda yerleştirin. Hazırladığınız çiçek yapraklarının ortasını siyah üzüm taneleri ile doldurun. Kiviyi ince uzun şeritler halinde keserek çiçeklerin saplarını, daha geniş keserek yapraklarını yapın. Yeşil üzüm taneleriyle de çimen görünümü verebilirsiniz.


kids

Uğurlu P ilav Malzemeler:

50 gram pirinç 2 adet siyah zeytin İki avuç kadar mevsim yeşillikleri 1 orta boy domates 3 dilim havuç 1 tatlı kaşığı zeytinyağı

Hazırlanışı:

Domatesin kabuğunu soyup rendeleyin. Zeytinyağını tavada ısıtıp pirinci ekleyin. Pirinci pişirdikten sonra yarım su bardağı su ve domates rendesini ekleyin. Suyunu çekince dinlenmeye bırakın. Pilavı bir kase yardımı ile ters düz yaparak tabağınıza koyun. Zeytinleri uygun şekillerde kesip uğurlu pilavınızın uğur böceğini tamamlayın. Bol yeşillik ve çiçek kalıplar kullanarak kestiğiniz havuç dilimleriyle tabağınızı süsleyebilirsiniz.

Sevimli Balığın Sebze Çorbası

Malzemeler:

1 küçük boy havuç 1 küçük boy kabak Yarım tane küçük boy soğan 1 çay kaşığı salça 1 çay kaşığı zeytinyağı 1 su bardağı su

Hazırlanışı:

Kabak ve havucu rendeleyin. İnce doğranmış soğanları zeytinyağı ile pişirerek üzerine rendelediğiniz kabak ve havucu ekleyin. Biraz soteledikten sonra bir su bardağı kadar su ekleyip pişirin. Ilıdıktan sonra blender’dan geçirin. Yuvarlak dilimlediğiniz iki ince dilim havuca balık şeklini verin. Balıkların gözlerini yapmak için çörek otu kullanabilirsiniz. Dereotunu kullanarak da denizin yosunlarını tamamlayın.


kids

Yaz Atölyelerinde Çocukların Eserleri

Pera Müzesi Öğrenme programları, İstanbul’da Deniz Sefası ve Sarsılan İmge sergilerinden ilhamla 4-12 yaș aralığındaki çocuklara yönelik sunduğu atölyelerdeki üretimleri “Yaz Yaz Yaz’18” adıyla renkli bir sergiye dönüștürüyor. Atölyelere katılan çocukların gerçekleștirdiği birbirinden renkli çalıșmalardan bir seçki sunan sergi, 15 Ağustos- 30 Eylül tarihleri arasında Pera Öğrenme Atölyesi’nde ücretsiz izlenebilir...

P

era Müzesi’nin Pera Öğrenme programları, yaz etkinlikleri kapsamında çocuklara yönelik birbirinden farklı ve eğlenceli atölyeler tasarlamaya ve bu atölyeler sırasında üretilen eserleri bir araya getirerek izleyiciyle paylaşmaya devam ediyor. Yaz atölyelerinden oluşturulan ve geçtiğimiz sene ilki düzenlenen sergi bu yıl da “Yaz Yaz Yaz’18” adıyla gerçekleştiriliyor. 15 Ağustos’ta ziyarete açılan sergide, 4-12 yaş aralığındaki çocukların İstanbul’da Deniz Sefası ve Sarsılan İmge sergilerinden ilhamla hazırlanan atölyelerde gerçekleştirdiği birbirinden renkli ve yaratıcı üretimlerden bir seçki sunuluyor.

Atölyelerde üretilen bütün eserlerin yer aldığı dijital sergi ise Eylül ayında Pera Müzesi web sitesi üzerinden izleyicilerin beğenisine sunulacak. Pera Öğrenme’nin “Yaz Yaz Yaz’18” sergisi kapsamında düzenlenen atölyelerde, organik ve geri dönüştürülen malzeme, pleksi, porselen ve renkli karton kullanılarak üretilen tasarımları içeriyor. Sergide, 4-6 yaş grubu, yaz mevsimini ve mevsimin olanaklarını düşünürken dönence, şapka ve deniz altı tasarımları oluşturuyor; 7-12 yaş grubu ise hem yaşanılan çevreye hem de hislerle şekillenen ifadelere yeni bir bakışla hazırladığı ahşaptan dinozorlar, pleksiyle portreler, koliden dev binalar ve boyalı tabaklar sergiye renk katıyor. Pera Öğrenme Atölyesi’nde düzenlenen sergi, 30 Eylül’e kadar ücretsiz ziyaret edilebilir. 


kids

Çocukların Hayallerini Gerçeğe Dönüştüren Şehirler Okulların açılmasına kısa bir süre kala yapılacak son bir tatil hem çocuklara hem de sonbaharla birlikte yoğun bir iș temposuna giren ebeveynlerine çok iyi geliyor. Her ne kadar bu tatil çocuklar için planlanmıș olsa da, yeni nesil seyahat platformu Tripoki’nin yurt içinden ve yurt dıșından önerdiği șehirler ile büyükler de en az çocuklar kadar eğlenme fırsatı buluyor...

B

ugünlerde çocuklarını okul maratonuna hazırlayan ebeveynler bir yandan da ailece çıkacakları son bir yaz tatilinin planlarını yapıyor. Bu süreçte kimi aile denizin ve güneşin keyfini çıkarmak isterken kimileri de maceranın ya da eğlencenin peşine düşüyor. Yeni nesil seyahat platformu Tripoki, çocuklu aileler için yurt içinden ve yurt dışından birbirinden özel seyahat rotaları önerdi.

Her köşesinde ayrı bir oyun: Danimarka

Günümüz çocuklarının oyunları önceki kuşaklardan oldukça farklı olsa da, bunun en büyük istisnalarından biri hiç kuşkusuz lego. Birkaç legoyla dahi saatlerce vakit geçirilebilirken milyonlarcasının bir arada olduğunu düşünün. İşte Danimarka’nın Billund şehri, dünyanın ilk ve en büyük Legoland’ine ev sahipliği yapıyor. Park içerisinde tamamı legolardan yapılmış ve dünyaca ünlü şehirlerin sembollerinin olduğu bir şehir ve hem çocuklar hem de büyüklerin doyasıya eğleneceği alanlar var. En az bir gününüzü ayırmanız


gereken Legoland’den sonra oyuna devam etmek isteyenleri ise Billund’dan yaklaşık üç saat uzaklıktaki başkent Kopenhag’daki Tivoli Bahçeleri bekliyor. 1843’ten beri eğlence parkı olarak hizmet veren şehrin göbeğindeki Tivoli Bahçeleri’nde yaşı 100’ün üzerinde olan ahşap hız treni, her ne kadar günümüzün hız trenleri gibi hızlı olmasa da, karanlık mağara geçişleriyle adrenalini doyasıya yaşatıyor.

Macera peşinde: Orlando, ABD

Amerika’nın birçok noktasını merak ediyor olabilirsiniz, ancak çocuklarla tatile çıkıyorsanız rotanız kesinlikle Orlando olmalı. Üstelik Orlando tatilinde en az çocuklarınız kadar eğleneceksiniz, çünkü çocuğunuz Universal Studios’ta Harry Potter’ın sihirli odasını hayranlıkla gezerken siz de platolara girecek, Örümcek Adam ya da Hulk ile maceradan maceraya sürükleneceksiniz. Orlando’da ikinci adres ise; Walt Disney World. Dört eğlence parkı, iki su parkı ile her çocuğun hayalini gerçek kılan bu dünyada masal kahramanlarının yaşadıkları yerleri ziyaret edip onlarla tanışabilirsiniz. Walt Disney World’deki Animal Kingdom parkına ise ayrı bir bölüm ayırmak gerekiyor. Hayalle gerçeğin iç içe geçtiği bu alanda çocuklarınızla doğanın kucağında macera dolu anlar yaşayabilirsiniz. Bu parkta safari turu ya da bir nehir gezisinden sonra hız trenine binerek kendinizi Everest’in zirvesinde bulmanız mümkün.

Mozart’ın büyülü kasabasına yolculuk: Salzburg, Avusturya

Alp Dağları’nın eteğinde, doğanın, tarihin ve sanatın iç içe geçtiği Salzburg, tüm bu güzelliklerinin yanında Mozart’ın doğduğu ve bestelerini yaptığı şehir olmasıyla bile başlı başına ilgiyi hak ediyor. Getreidegasse Caddesi’nde yer alan Mozarts Geburtshaus’da (Mozart’s Residence), sanatçının piyanosu, kıyafetleri ve hatta çocukluğundan kalan kişisel eşyalarını görebilirsiniz. İsmini zengin tuz çökeltilerinden alan bu şehirde ailece yapılacak en keyifli etkinliklerden biri de, Hallein’deki tuz madeninin derinliklerine

maden treni ile yapacağınız yolculuk olacak. Spielzeug Museum (Oyuncak Müzesi) ise Salzburg gezisinde çocukları en mutlu eden yerlerin başında geliyor. Oyuncaklardan kurulu marketi, mutfağı, kütüphanesi ve özel alanlarıyla rengarenk bir dünya sunan bu müzenin en önemli özelliklerinden biri de, çocukların oyuncakları yalnızca camekanda görmeyip oynama imkanı bulması. Müzenin antika oyuncakları ise, ebeveynleri çocukluklarına götürmeye yetiyor.

Çocuklu tatilin yurt içi adresi: Antalya, Türkiye

Başta deniz, kum, güneş olmak üzere doğanın keyfini çıkarmak isteyenlere hitap eden pek çok lokasyonun yurt içindeki adresi ise Antalya. Çocuk kulüpleri, bakım hizmetleri, zengin oyun alanları, aqua parkları ve mavi bayraklı plajları ile özellikle Side, Belek ve Alanya’daki birçok otel “çocuk dostu” olarak anılıyor. Birçok otelin indirim veya ikinci çocuk ücretsiz gibi kampanyalar sunması da, bölgeyi aileler için cazip hale getiriyor. Üstelik Antalya’ya geldiğinizde otelinizden çıkıp kısa süre içerisinde çocuğunuzu doğanın ve tarihin eşsiz güzellikleriyle tanıştırabileceğiniz birçok lokasyon bulunuyor. Manavgat, Düden veya Kurşunlu Şelalesi, Side Apollon Tapınağı, eşsiz koyları keşfedip masmavi sularda yüzeceğiniz tekne turları ve çocuklarınızı şaşkınlık içerisinde bırakacak dev tasarımlarıyla Kum Heykel Müzesi, Antalya tatilini zenginleştiren etkinliklerin başında geliyor.

Çocuklu tatil planı Tripoki ile çok kolay!

Çocuklarla birlikte tatil planlamanın en kolay adresi ise Tripoki, uçak bileti, konaklama, araç kiralama, transfer, tur gibi bir tatilde ihtiyacınız olacak her şeyi tek bir noktada sunarken Türkiye’de bir ilke imza atarak sepet uygulaması da yapıyor. Buna göre tatile çıkanlar, ihtiyaçları olan tüm ürünleri tek bir sepette toplayarak https://www.tripoki.com/tr üzerinden tek seferde kolayca satın alabiliyor. 


kids

ESRA ARAT

Hayata Mutlu Adımlar Atın Mutlu Adımlar Anaokulu’nun Sahibi Esra Arat, hayata mutlu adım atmak isteyen çocuklar için kendi okullarının renkli imkanlarından bahsediyor...

O

kul öncesi dönem, insan beyninin büyük oranda geliştiği insan hayatının sihirli yıllarıdır. Okul öncesi eğitim uzmanları ve psikologlar, doğumdan 6 yaşına kadar olan yılların çocukların gelişmelerini, öğrenmelerini ve büyümelerini en çok etkileyen yıllar olduğu konusunda hemfikirdirler. Araştırmalar gösteriyor ki; kaliteli okul öncesi eğitim alan çocuklar yüksek zihinsel kapasiteye

ve etkili bir akademik yaşama sahip olmaktadır. Böyle bir altyapı ile hayata “mutlu adımlar” atan çocuklar yaşam başarısını elde etmektedirler. Çocuğunuzun kritik yıllarının eğitimi okulumuz tarafından dikkatli bir şekilde planlanmıştır. Bu amaca hizmet etmek üzere kurulan anaokulumuz 3-6 yaş (24-72 ay) çocuklarımıza eğitim vermektedir.

Anaokulu Binamız

Anaokulu binamız çocuklarımızın tüm gelişim ihtiyaçlarını


karşılamak üzere “anaokulu kalite kriterleri” doğrultusunda donatılmıştır. Bu kapsamda hijyenik ve çağdaş döşenmiş iç mekanların dışında oyun bahçemiz kum, çim ve toprak zeminle düzenlenmiştir. Bahçemizde çocuklarımızın hareket gelişimini sağlayacak ve hayal dünyalarını zenginleştirecek materyaller yer almaktadır. Oyun bahçemizde çeşitli hayvanların da bulunmasına özen gösterilmektedir. Bu yönüyle bahçemiz “doğa dostu oyun bahçesi” olarak tanımlanmaktadır. Binamızda yaş gruplarına göre düzenlenen sınıfların yanı sıra çocuk kütüphanesi, bilgisayar ve sanat odası, yemekhane, sağlık odası, uyku odası bulunmaktadır.

sıra şehrimize gelen genel kültür ve sanat etkinlikleri eğitim programımıza dahil edilmektedir.

Eğitim Etkinliklerimiz

Aile Katılımı ve Aile Eğitimi

Serbest Zaman, Türkçe, Oyun ve Hareket, Fen ve Matematik, Sanat ve Okuma-Yazmaya Hazırlık Çalışmalarından oluşmaktadır. Çocuklarımız için her hafta eğitsel konuları pekiştiren alan gezileri düzenlemektedir. Ayrıca tiyatro, opera ve bale gösterilerinin yanı

Anaokulumuzda İngilizce, satranç, drama, müzik, jimnastik, seramik etkinlikleri yer almakta; ayrıca isteğe bağlı olarak ücretli bale ve yüzme kurslarına yer verilmektedir. Sınıflarımızda öğrenmeyi kolaylaştıran ve ilgi çekici hale getiren çeşitli ilgi köşeleri önemli bir yer tutmaktadır. Bunlardan bazıları; evcilik köşesi, blok köşesi, fen ve matematik köşesi, kitap köşesi, eğitici oyuncak köşesi ve drama köşesidir. Programımız etkili bir aile katılımı ve aile eğitimi etkinliklerini içermektedir. Siz aileler anaokulumuzun önemli bir parçasısınız. Bu nedenle çocuklarımızın eğitim sürecine sizlerin de yoğun ilgisini ve katkısını önemsiyor ve bekliyoruz. 


davet

Minik Karin’e Renkli Parti Divan Otel Ankara’nın Genel Müdürü Can Ünlüer kızı Karin için renkli bir doğum günü partisi organize etti. Evlerinin bahçesinde gerçekleşen partiye ailenin yakın akrabaları ve dostları katılım gösterdi.

YILDIZ ÜNLÜER, JALE ÜNLÜER, KARYA ERCAN

SELMA HACIRAHİFOĞLU

CAN - METECAN - KARİN - CARMEN ÜNLÜER

Can Ünlüer’in kızı Karin Ünlüer 5. yaşını renkli bir parti ile kutladı. Karin, gün boyu arkadaşları ve animatörler eşliğinde oyunlar oynarken aile büyükleri de güzel havada sohbet etme imkanı buldu. İlerleyen saatlerde hep birlikte pasta kesen aile ve davetliler keyifli bir gün geçirdi. 

ENGİN - MELİS İNANÇ

YÜCEL - GÜLȘAH TAȘKIN


kids

BURBERRY ETEK

ARMANI BLUZ CATIMINI ELBİSE

KIPLING ÇANTA

CATIMINI PALTO

CATIMINI TAYT

CATIMINI YAĞMURLUK

BURBERRY ÇANTA

Sempatik Prenses Güzeller güzeli kızlarınızın okul hayatına renkli bir adım için kombin önerilerimiz sizlerle...

CATIMINI ŞAL TAKIM DOLCE GABBANA


davet

Bilkent Otel’de Baby Shower Partisi Ankara iş ve cemiyet hayatının tanınan simalarından Tuba Üstün’ün doğacak kızı için düzenlediği Baby Shower organizasyonuna çok sayıda tanınmış isim katıldı.

SİBEL KOȘAR

KADRİYE KERİMOĞLU

TUBA ÜSTÜN

İLKNUR DEMİR

Kızını kucağına almak için gün sayan Tuba Üstün, Bilkent Otel’de yakın arkadaşlarının katıldığı bir baby shower düzenleyerek heyecanını sevenleriyle paylaştı. Hamileliğinin son döneminde olan Üstün’ü yakın arkadaşları yalnız bırakmadı. Davetliler partinin renkli anlarını sosyal medya hesaplarından paylaşarak bu güzel günü ölümsüzleştirdiler. 

EDA AKGÜN

CEYDA GÜRSEL

SEREN ERDOĞAN



ELİF TEKGÜL

İlk Rota Çocuklar Rota Anaokulları ortaklarından Elif Tekgül ile gerçekleștirdiğimiz röportajda çıkıș noktalarının her zaman “önce çocuk” olduğunu ve bu önceliğe göre çalıșma prensibi geliștirdiklerini ifade ediyor...

ODTÜ Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden yüksek şeref öğrencisi olarak mezun oldum. Eğitim ve iş hayatım boyunca çok farklı platformlarda çalışma fırsatım oldu. İlgimi çeken her okulda, her yaz staj yaptım, çalıştım. 4 ve 6 yaşlarında iki oğlum var; annelik çocuğun farklı bir penceresini öğretti bana. UNHCR’daki stajımda mülteci çocuklarla çalıştım. Oradan aldığım referans ile Atlanta UNICEF’de staja kabul edildim. Dünyanın her yerinde sayısız şubeleri olan “Bright Horizons”ın Atlanta şubesinde çalıştım. Hollanda’da “Okul ve Toplum” programını bitirdim ve çok özel bir okul sistemi olan “Community School”larında çalışma fırsatım oldu. Hem alaylı hem mektepli oldum. Eğitim ve çocuk bende bir tutku oldu. Eğitim, çocuk için sihirli değnek gibi benim için. Türkiye’ye döndüğümde İstanbul ve Ankara’nın en iyi okullarında öğretmenlik ve yöneticilik yaptım. 2013 yılında yolum Rota ile kesişti. Yönetim danışmanı olarak başladığım “Rota”mda şimdi iki ortağız. O kadar çocuk merkezliyiz ki her kararımızda çıkış noktamız “önce çocuk”. Dünya standartlarında bir okul sistemi kurduk ve her gün geliştiriyoruz. Eğitime gönül vermiş okul müdürü, psikolog, hemşire, öğretmenlerimiz ve yardımcı personelimiz toplam 32 çalışanımız ile hep daha iyisini hedefliyoruz.

Eğitim felsefeniz nedir?

Her çocuk bizim için özeldir; hepsi farklı kişilik özelliklerine, ilgiyetenek ve farklı öğrenim yapılarına sahiptir. Her çocuğun bireysel potansiyeline göre, öz güvenini kaybetmeden kendi hedeflerine ulaşabilmesi üzerine bir eğitim anlayışıyla hareket ediyoruz. Biz onlara beceri ve yaratıcılıklarını özgürce ortaya koyabilecekleri bir öğrenme ortamı hazırlıyoruz. Mutlu, sağlıklı, eğlenceli, güvenli ve öğrenmeye ilgi uyandıran bir ortamda; kendine güvenen, kişisel ve

sosyal sorumluluklarını taşıyan, kendini değerlendirebilen, yaşadığı dünyaya duyarlı, ilke ve değerlerine sahip, yaşama dönük bireyler yetiştirmeyi hedefliyoruz. Sorumluluğumuzun çocukların düşünme yeteneğini geliştirmek, değişen ve gelişen dünyaya uyum sağlayan, hayat boyu öğrenen bireyler yetiştirmek olduğuna inanıyoruz.

Eğitim ve öğretim yaklaşımınızdan bahsedebilir misiniz?

Her yaş grubu için özel hazırlanmış eğitim programımız sorgulamaya ve bütüncül öğrenmeye dayalı bir anlayıştan hareket ederek, çocukların fiziksel, duygusal, sosyal ve zihinsel gelişimlerini destekler. Çocuklar bu programda merak ederek, sorarak, yaparak, yaşayarak, eğlenerek öğrenirken, ilgi alanlarını ve güçlü oldukları yanlarını geliştirirler. Tüm duyularını ve yaratıcılıklarını kullanarak, gözlem yaparak, grup çalışmalarının zevkine vararak, problem çözerek öğrendiklerini yaşama geçirirler. Programımız aylık temalar ile bağlantılı olarak ve farklı öğrenme yöntemleri ve aktiviteleri içerir. Bu temalar; çocukların gerçek yaşamlarıyla ilişkilendirip var olan bilgileri üzerine öğrenmelerini gerçekleştirmeleri için yola çıkış noktalarıdır. Bu doğrultuda hazırlanmış programımızda; yaratıcılık ve problem çözme, matematik, deneysel çalışmalar, muhakeme ve bilimsel düşünce, dikkat ve bellek, görsel, işitsel ve diğer duyusal alanlardaki algı, kavramsal gelişim, dil etkinlikleri, konuşma, dinleme, anlama, sosyal ve duygusal gelişim, el becerileri, el-göz koordinasyonu, yönergeye göre davranabilme, ince motor gelişimi, jimnastik, hareket, ritm, denge ve koordinasyon, dans-drama, müzik, resim, teknoloji, eğitici geziler alt başlıklarında eğitsel paylaşım ve aktiviteler yer alır. Oyun eğitim programının temelini oluşturur. Biz oynayarak, eğlenerek öğreniyoruz. Tüm eğitim sistemimiz bunun üzerine kurulu. Maria Montessori’nin dediği gibi: “Oyun, çocuğun işidir”. Serbest ve organize oyunlarla kendini ifade etmeyi, keşfetmeyi,

advertorial

S

izi kısaca tanıyabilir miyiz?


hayal güçlerini geliştirmeyi, becerilerini uygulamayı öğrenirler. Bahçe ve bahçe oyunları da günlük yaşantımızda önemli yer tutar. Çocukların ihtiyaçları ve çalışmaları gözlenip, merakları teşvik edilerek başarıları yönergelerle ödüllendirilir ve teşvik edilir. Becerileri ve öz güvenleri desteklenir. Böylece deneyerek öğrenir ve kendi kendilerine karar vermekten zevk alırlar.

Günlük okul yaşantınız nasıl geçiyor?

Sınıf zamanları küçük ve büyük gruplar halinde yapılan çeşitli çalışmalar şeklinde planlanmıştır. Küçük grup çalışmaları öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına ve gelişimsel hızlarına göre düzenlenir. Büyük grup çalışmaları ise, öğrencilerin birlikte hareket etmek, günü yaşamak, yönergeleri izlemek, sosyalleşmek, dilsel gelişimleri ve paylaşım için olanak sağlar. Özellikle hazırlık sınıfları için büyük grup çalışmaları ilkokula hazırlık konusunda da altyapı oluşturur. Bahçe ve bahçe oyunları bizim için çok önemlidir. Bahçe düzenimiz, tırmanma ve denge aletleri, kaydırak, tekerlekli araçlar, kum havuzu, bitki bahçesi, oyun evi, satranç alanı gibi araç-gereçler ile düzenlenmiş olup çocukların kendi oyunlarını ve gruplarını oluşturmaları, kurallar koyup karar vermeleri, tüm fiziksel becerilerini ortaya koymaları, okulumuzun diğer sınıflarındaki çocuklarla arkadaşlıklar kurmaları, doğayı algılamaları ve keşfetmeleri için sonsuz olanaklar sağlar.

Okul öncesi eğitimde neler önemlidir?

Okul öncesi eğitim süreci, çocukların yüksek öğrenme potansiyeline sahip oldukları dönem olması ile birlikte, ilköğretime hazırlık, paylaşma, sosyalleşme, dayanışma, birlikte çalışabilme, araştırma ve sorgulama, öğrenmeye ilgi uyandırma becerilerinin ve özgüvenin desteklenmesi ve var olan yetenekleri görünür kılma açısından son derece önemlidir.

Okul öncesi eğitime başlangıç yaşı nedir?

Bu konuda bireysel değerlendirme yapılmalıdır. Günümüz koşulları değerlendirildiğinde çocukların daha erken yaşlarda sosyalleşmeye ihtiyaç duydukları görülmektedir. Önemli olan öğrencilerin okula başlaması sürecinde doğru uygulanan adaptasyon ile birlikte okula başlamasıdır. Kısaca okul öncesi eğitime başlamak için belli bir yaş yoktur. Velilerin izlemesi gereken yol okul seçimlerinde okula uyum konusunda doğru yol izleyen bir kurum seçerek öğrencide kaygı

oluşturmadan, okul ile iş birliğinde ilerlemektir. Bu süreçte velinin yaşadığı kaygıyı çocuklara hissettirmemesi gerekir.

Çocuklar okula alışmakta zorluk çektiğinde nasıl bir yol izliyorsunuz?

Minik adımlarla ilerliyoruz. Okul, uyum sürecinde olan öğrencilere süreç hakkında gerçek ve doğru bilgi vermek gerekmektedir. Öğrencimize ROTA’da güvende olduğunu hissettirmek, okulda ne kadar süre kalacağı, okuldan kaçta alınacağı konusunda bilgi vermek gerekmektedir. Uyum konusunda zorluk yaşayan öğrencide öncelikle bunun neden kaynaklandığının tespit edilmesi gerekmektedir. Öğrencinin okula başlamadan önce geçirdiği deneyimler, anne ya da babanın kaygısını hissetmesi, süreç hakkında bilgisi olmaması gibi konular değerlendirilerek adaptasyon süreci konusunda değişiklik yapılmalıdır.

Velilerin çocuklarını psikolojik nasıl hazırlamaları gerekir? Onları nasıl motive edebiliriz?

Anne, babaları bilinçli olarak hazırlanmış ortamlarda çocuklarının neden okula gitmesi gerektiği ile ilgili farkındalık oluşturmalıdır. Kendi yaşadıkları hoş okul deneyimlerinden, okula başladıkları ilk gün yaşadıkları heyecandan bahsedilmelidir. Çocuklardan gelebilecek sorulara olumlu ve teşvik edici cevaplar verilmelidir. Öğrencinin okula başlamadan önce okulu gezip , sınıf ortamlarını ve mümkünse eğitimsel sürecine devam eden yaşıtlarını izlemesi uyum sürecini olumlu geçirmesini sağlamaktadır.

Çocuğu anaokuluna gönderirken yaşanabilecek zorluklar ve dikkat etmemiz gereken noktalar nelerdir?

Çocuklar, okula adaptasyon sürecinde ya da süreç tamamladıktan sonra anne ya da babadan ayrılmakta zorluk yaşayabilirler. Buradaki süreci öğretmenin ve okul psikoloğunun iyi gözlemlemesi gerekir. Çocuklar bu dönemde ailenin sınırlarını denemek açısından “okula gitmek istemiyorum” gibi söylemlerde bulunup ayrılış sırasında tepki gösterebilirler. Bu süreçte kararlı olmak ve okul ile iş birliği halinde olmak çok önemlidir. Okulda öğrenci ile hiçbir şekilde iletişime geçilememesi, ağlama krizlerinin sonlanmaması ya da azalmaması durumunda süreci değerlendirip adaptasyonu gözden geçirmek gerekir. 

ÇUKURAMBAR : 1478.Cadde No:8 Çukurambar-Çankaya/Ankara - T: 0 (312) 286 94 93 - cukurambar@rotacocuklar.com ÜMİTKÖY : Ümit Mah. 2502 Sok. No:1 Ümitköy/Ankara - T: 0 (312) 235 66 77 - umitkoy@rotacocuklar.com


davet

İkizlerin Renkli Kutlaması Pia Sera’da Özüm Ceylan, ailesi ve tüm sevdikleriyle beraber ikizleri Bade ve Sude’nin gelişini kutladılar.

ÖZLEM PACCİ, SERDAR - ÖZÜM CEYLAN, MUSTAFA - YASEMİN PACCİ

SEVTAP HAMDEMİR, MÜGE ALTUN, ÖZÜM CEYLAN, YASEMİN PACCİ

Pia Sera ev sahipliğinde gerçekleşen organizasyonda, Özüm Ceylan’ın tüm ailesi ile birlikte süreç boyunca her zaman yanında olan doktoru Prof. Dr. Sevtap Hamdemir bu güzel günde yanlarındaydı. Prenses Organizasyon’un sahibi Müge Altun ve Çiçeği Burnunda firmasının sahibi Yasin Umaç organizasyonu en ince detayları düşünerek hazırladı. 


kids GUCCI AYAKKABI

BURBERRY MONT

CATIMINI ÇORAP

BURBERRY SWEATSHIRT CATIMINI ÇORAP

HARRODS ÇANTA

MONCLER KEMER

CATIMINI TSHIRT BURBERRY AYAKKABI

ARMANI CEKET

Minik Jön Küçük prenslerinizi karizmatik kostümlerle okula hazırlayın...

TAKIM DOLCE GABBANA


kids

Ayșe Tolga

ayse@magmedya.com.tr

Kızımın En Sevdiği Kitaplar Çocuklar ne okumayı seviyor? Çocuklar kitap okumayı seviyor mu? Evet, çocuklar kitap okumayı baya seviyor ama hangi kitapları seviyor? Aslında, kitap okumayı biraz onlara bırakmak gerekiyor. Bizim onlar için uygun gördüğümüz kitapları mı, yoksa kendi favori kitapları mı derken, kızımın da favorisi olan 6-7 kitabı ortaya çıktı. Bana da “Can Yael hangi kitapları okumaktan hoșlanıyor?” diye sorulduğu için, kızımın en sevdiği kitaplar ile ilgili bir yazı hazırladım…

A

STRONOTLAR ÜŞÜR MÜ?

İlk kitap, aslında geçen yıldan. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan “Astronotlar Üşür Mü?” Kızımın sevdiği bir kitap... Uyumadan önce, mutlaka kendi kitaplığından bir kitap seçiyor, biz o kitapları okuyoruz ve daha sonra uyuyor. Bu kitabın içerisinde bilime dair, çocukların sorduğu çok güzel sorular ve bu soruların bilim insanları tarafından cevapları var. Örneğin, “Ayda ip atlanır mı?” ya da “Yıldızların ışıklarını kim

224 magdergi.com.tr

yakar?” Yalnızca uzayda değil, dünyada olan her şeyi bulabilirsiniz. Kitap, hastalıklardan başlıyor, kandan başlıyor. Çöller var, göller var, ırmaklar var. İnsanlar, sağlık sistemleri ve dünya üzerindeki oluşumlar ile ilgili harika bir başucu kitabı. Gerçekten çok hoşuma gidiyor, ayrıca kızım okumadığı zamanlarda ben okuyorum. Kitapta her şey var, müzik var mesela. Örneğin; dünyanın en eski müzik parçalarından bir tanesi, 1972’de keşfedilmiş. Asur kenti Ugarit’in kalıntıları arasından çıkarılan tabletlerde yer alan şarkı, M.Ö 1400’lü yıllarda yazılmış bir ilahiymiş. 3400 yıllık bu parça, arp için bestelenmiş. Bu kitap, her yıl İş Bankası Yayınları tarafından, ücretsiz


olarak karne hediyesi olarak verilen bir kitap. Her çocuk, karnesi ile birlikte, herhangi bir İş Bankası Yayınları’na giderek alabilir.

BİTKİLER NASIL BÜYÜR?

Bu kitap benim için çok önemli... Neden bitkiler benim için çok önemli? Ben çocukken Acıbadem’deydik, babaannem Bostancı’da oturuyordu ve benim babaannem bitkileri çok seven biriydi. Çiçekler yetiştirirdi ve bizim onunla sabah - akşam yürüyüşlerimiz olurdu. Bana, bütün bitkilerin, ağaçların ve çiçeklerin isimlerini öğretirdi. Bu nedenle ben, insanoğlunun, doğadan ayrı bir varlık olmadığını düşünüyorum.

Her ne kadar şehir hayatı yaşasak da, doğadan kopmamalıyız. En önemli şey de ağaçları bilmek, tanımak. Bu kitap da bunu çocuklara çok keyifli bir şekilde anlatıyor, çıkartmalarla anlatmış. Bu kitap da yine Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan bir kitap. Kitapta, bitkileri mevsimlere göre ayırıyor, nedir diye anlatıyor. Örneğin, “Domates nedir?” diye anlatıyor. Çok sayıda bitkiyi anlatıyor ve arkalarında çok sayıda çıkartma var. Çocuğunuz o çıkartmaları yerine koyabiliyor. O yüzden bu kitap, çok hoşuma gitti. Yaş grubu olarak da, aslında geniş bir yaş grubu. Mevsimler de var; hangi mevsimde hangi bitkileri görebiliriz? Hangi bitkiler sonbaharda vardır? Hangi mevsimde hangi meyve yetişir ya da yetişmez konusunu çok güzel anlatıyor. Doğanın döngüleri ile, hangi mevsimde, hangi bitki, sebze, meyve yetişiyor, çocuklar bunları öğrense ne güzel olur! Örneğin, Haziran başında, İstanbul çok güzel kokuyordu. Bunun kokusunun neden olduğunu, nedeninin at kestanesi ve ıhlamur ağaçları olduğunu bilmeyen varsa, şimdi öğrensin. Bu nedenle, çocuklarımıza bitki türlerini, ağaçları, sebzeleri, meyveleri ve onların nasıl yetiştiğini öğretmemiz gerekiyor.

ÇILGIN SÖRFÇÜLER 2

Defne Olgun Müminoğlu, benim çok yakın arkadaşımdır. Çocuk kitapları yazan, çok önemli bir yazardır. Çok uzun zamandır da pek çok kitap serileri var. Çılgın Sörfçüler 1 ve 2 olarak çıkarttığı yepyeni bir serisi var. Bize de yollamış, çok teşekkür ederiz. Canyel’in bu yaz tatilindeki kitabı oldu. Bu kitapta da yine kızının üzerinden gidiyor. Kızı, rüzgar sörfüne başladı. Onlar üzerinden kurguladığı karakterler var. Karakterler; Poyraz, Mira, Tansu, Emma ve Tim’den oluşuyor. Bay Bilgi ve Mira üzerinden de gidiyor ve hikayeyi anlatıyor. Çeşitli hikayeleri çözüyorlar; yarı dedektiflik, yarı polisiye şeyler var, sörf üzerinden onlara yeni şeyler öğretiyor. 7 yaş üzeri çocuklar için uygun bir kitap...

LAROUSSE İNSAN VÜCUDU ATLASI

Can Yael’in favori kitabı. Annesi gibi o da yeni şeyleri, bilgiyi seven bir çocuk. Masalları, hikayeleri ben de severdim; ancak ben de genelde olayların işleyişini, nasıl olduğunu çözmeyi seven bir insanım. Kızım da benim gibi olmuş. Bu kitabı çok seviyoruz. Mandolin Yayınları’ndan Larousse İnsan Vücudu Atlası, gerçekten çok çok güzel bir kitap.Yalnızca çocuklar için değil, siz de açtığınızda göreceksiniz. İnsan vücudunun, bağışıklık sistemini, üremeyi, genleri, ırksal farklılıkları, pek çok farklı şeyi o kadar güzel anlatıyor ki! Gerçekten bir anatomi kitabında, bizim gibi temel tıp bilgisi olmayan insanlara pek çok şeyi öğretiyor. Örneğin, ırkları anlatıyor. Irklara göre insanoğlunun genetik yapısının nasıl ayrıştığını çok güzel anlatıyor. İletişim kurmak bölümünde, birbirimizi nasıl tanıdığımızdan bahsediyor. Yüz ifadelerinden saç tiplerine kadar duyguları nasıl tanıyabiliriz diye anlatıyor. Daha sonra, yavaş yavaş duyu organlarımıza geçiyor. “Gözlerimiz, burnumuz, kulaklarımız,

ağzımız” diye anlatıyor. Ve cildimizden bahsediyor ve bu çok önemli. Kızıma özellikle bunu anlattım. Güneşten korunmak nedir? Ciltteki yağ dokusu... Bebekler... Pek çok şeyi anlatıyor. Sonra asıl hikayeye geçiyor. Hareket etmek bölümünde, iskelet sistemimiz üzerinden kas yapımızı anlatıyor. Gerçekten, iskelet ve kasları anlatan bir atlas. Can Yael buradan çok fazla şey öğreniyor, ben de öğreniyorum. Beslenme bölümünde; ağzımızdan başlayarak, sindirim sistemimizi çok güzel anlatıyor. Nefes almak bölümünde, solunum ve dolaşım sisteminden bahsediyor. Nasıl soluk alırız? Soluk almayı anlatmış. Bazı hayvanlardan bahsetmiş, kalbimizin nasıl çalıştığından bahsetmiş; anlatmış da anlatmış... Kim olduğunuzu bilirseniz, hayat daha kolaylaşıyor.

DÜNYA ÇOCUKLARI

Yine çok sevdiğimiz bir kitap... Bulut Yayınları’ndan, Merak Kütüphanesi başlığı altında, Dünya Çocukları kitabı. Örneğin, bu kızım bebekken aldığım bir kitaptı, o da 2-3 yaşlarındayken beri bu kitaba bakmayı çok seviyor. Örneğin; “oyun” kavramını, Asya, Avrupa, Amerika kıtası olarak bölüyor. Çinli bir çocuk ya da Sibiryalı bir çocuk nasıl oyun oynuyor, bunları çocukların üzerinden anlatıyor. Gerçekten çok güzel. Kitabın başında, dünya çocuklarını gösterdiği bir harita var. Can Yael ona bakmayı sever. Dünya haritası üzerinden, hem o ülkeyi ve o çocuğun evdeki yaşamını hem de geleneksel bayramlarını, milli bayramlarını ve oyun anlayışlarını anlatıyor, gerçekten çok ilginç bir kitap.

Örneğin; dünyadaki bütün karnavallardan bahsederek, çocuğunuzun dünyayı keşfetmesini sağlayacağınız bir kitap. ŞARKI SÖYLEYEN BERBER

Bu kitap da kızımın çok sevdiği bir kitap. Yapı Kredi Yayınları’ndan, ben de çok seviyorum. Arslan Sayman yazmış, Deniz Üçbaşaran resimlemiş. Bence Türkiye’den çıkan en iyi kitaplardan bir tanesi. Özellikle hikaye ve illüstrasyon açısından. Güzel bir kitap, biraz şiir diliyle yazılmış. Kafiyeli bir dille yazılmış; biri meraklı berber, diğeri şarkı söyleyen berber. Meraklı berber, insanlara hizmet vermiyor ama şarkı söyleyen berberin dükkanı dolup taşıyor. Meraklı berber de bunu merak ediyor. Bunu yaparken, kıskançlık da yapıyor. Bu kitap aslında biraz da; kendi değerlerine sahip çıkmanın öneminden bahsediyor. Kendinle mutlu olup barıştığın zaman, hayatın da seninle barıştığını gösteren bir kitap. Çünkü meraklı berber, o kadar merak ediyor ki, şarkı söyleyen berberi sabote etmeye gidiyor. Ama biliyorsunuz, çocukların dünyasında her zaman adaletli mesajlar vermek gerekiyor. Kötülük yapıyorsak, karşılığında da kötülük buluyoruz diyor. “Meraklı berber, böylece sadece bıyığını değil; çok beğendiği, her sabah ayna karşısında saatlerce oynayıp şekil verdiği kaküllerini de kaybediyor. Çünkü, ajanlık yapmak için şarkı söyleyen berberin dükkanına gidiyor. Şarkı söyleyen berber de, meraklı berberin oyununu bildiği için onun oyununu bozmak için saçını, bıyıklarını ve kaküllerini kesiveriyor. Hikaye de böyle bitiyor.” Bunlar, kızımın çok sevdiği kitaplardı. Ben de, onunla birlikte yeni şeyler öğreniyorum. 


düğün

Crea İle Rüya Gibi Bir Düğün Ankaralı İş Adamı Yaşar Kök ve Hatice Kök’ün kızları Yüksek İç Mimar Tuğçe Kök ve Ankaralı İş Adamı Mert Gürbüz Green Park Otel’de gerçekleşen rüya gibi bir düğün ile dünyaevine girdi. Çiçeği burnunda çifti aileleri ve yakın arkadaşları bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı. Tuğçe Kök ve Mert Gürbüz, bir yıl önce arkadaş ortamında tanışıp Ekim ayında aile arasında yapılan nişan töreni ile evliliğe ilk adımlarını atmışlar. Salondaki tüm konukların yerlerini almasının ardından alkışlar eşliğinde salona giriş yapan çift hayatlarını birleştiren imzaları attı. Rüya gibi gerçekleşen düğünün organizasyonunu Crea Event & Catering firması üstlendi. Çift düğünün ardından balayı adresi olarak Dubai’yi tercih etti. 

TUĞÇE GÖK, MERT GÜRBÜZ


ALİ - BELDE KÖK

ECEM GÜVEN

SİBEL - ÖZER ÖZDİL

Organizasyonu Crea Event tarafından gerçekleștirilen düğünde tüm detaylar incelikle düșünülerek, konuklara șık ve keyifli bir gece yașatıldı. ASUDE SEFEROĞLU

BUĞRA KURUÇAYIRLI

HATİCE - YAȘAR KÖK

GÜLSÜN GÜRBÜZ


düğün

Antalya-Prag-Kaş Üçgeninde Balayı TOBB Üniversitesi Rektörü Adem Şahin’in oğlu Ali Şahin ile Ekolval İhracat Müdürü Simay Saral, Pia Sera’da gerçekleşen düğün ile hayatlarını birleştirdi. Düğün davetine protokol, iş dünyası ve Ankara cemiyet hayatından yoğun katılım oldu. İki yıl önce arkadaş ortamında tanışan çift, geçen yıl Eylül ayında nişanlanarak ilişkilerini resmiyete dökmüştü. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in kıydığı nikahın şahitliklerini TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Eski Sanayi Bakanı Fatih Özü ve ATO Başkanı Gürsel Baran yaptı. Çift düğünün ardından balayı rotasını Antalya-Prag-Kaş olarak belirledi. 

SİMAY SARAL - ALİ ȘAHİN


ERDOĞAN - NİLGÜN SARAL, NEVİN - ADEM ȘAHİN

Pia Sera’nın bahçesinde gerçekleșen düğünün ardından genç çift; Antalya, Prag, Kaș üçgeninde balayı yapacaklarını belirttiler. ALİ BURAK - SIRMA KUL

SEREN ÇANKAYA, İREM SERİNOĞLU

KEVSER ȘAHİN


röportaj

ELİF TELLALOĞLU

Beymen’in Yenilenen Yüzü Beymen Pazarlama İletișimi Genel Müdür Yardımcısı Elif Tellaloğlu Panora Alıșveriș Merkezi’nde yenilenen Beymen mağazasından bahsederken sezonda moda severleri neler beklediğine de vurgu yapıyor...

B

u kış Beymen kadınlarını nasıl bir sezon bekliyor?

Her sezon olduğu gibi 2018-2019 sonbahar / kış sezonunun da oldukça iddialı bir sezon olduğunu söyleyebiliriz. Beymen olarak 900 dünya markasını müşterilerimizle buluşturuyoruz. Bu kış öne çıkan trend kat kat giyinmek, hatta montlar ve paltolar dahi üst üste giyiliyor. Kalın triko ve hırkalar, artık palto gibi giyilebilirken, parkalardan pelerinlere, kayak montlarından puf montlara, dış giyim, sezonun en çok öne çıkan parçaları oluyor. Genellikle desenli ipek elbiselerin üzerine giyilen kalın dış giyim

tercihleri veya ipek eteklerin üzerine giyilen kalın trikolar, sezonun favori denge oyunu.

Bu sezona hangi renk ve modeller damgasını vuracak? Bu sezon özellikle doğa ve doğaya dönüş teması hakim. Birçok koleksiyonda haki, koyu yeşil, kahverengi, camel, karamel, bej gibi toprak ve yeşil tonları karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan tepeden tırnağa beyaza bürünmek, Animalia trendi veya bir rengin farklı tonlarını baştan aşağı giymek de sezonun hitlerinden. Aynı zamanda tamamen çevre dostu deri ve kürk kullanımı da başta Stella McCartney ve Givenchy olmak üzere birçok markanın tercihi olmaya başladı.


Modanın Türkiye’deki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Beymen Panora’de hangi kategorilerde kaç marka yer alıyor?

Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız?

Üst kattaki erkek bölümü, maskülen ve sofistike dekorasyon detayları ile dikkat çekiyor. Bu katta Beymen Collection’ın yanı sıra Canali, Isaia, Kiton, Corneliani, Zegna gibi dünya markalarının hazır giyim ve ayakkabı koleksiyonları ziyaretçileri karşılıyor. Bu katta Blender Erkek’in gözde markaları American Vintage, All Saints, Canada Goose, Higo, John Varvatos Star USA, MCQ, PS By Paul Smith, Roberto Collina’nın da aralarında bulunduğu ünlü markaların genç koleksiyonları yer alıyor. Beymen Panora erkek katında smokin bölümünün yanı sıra ayrıca yoğun iş temposundan kısa süre ayrılabilenler için ayrıcalıklı bir alışveriş imkanı sunan VIP alanı da bulunuyor.

Türkiye’de moda her geçen gün daha da gelişiyor, sektör tüm segmentlerde büyümeye devam ediyor. İstanbul Fashion Week, genç tasarımcılara kendilerini gösterme imkanı sunuyor. Hepsi çok olumlu gelişmeler ve artık İstanbul’un özellikle Avrupa - Orta Doğu bölgesinde önemli bir moda şehri haline gelmeye başladığını söyleyebiliriz. İstanbul 2017 yılının dünyada en çok tercih edilen 10 destinasyonu arasında ve giderek bir global lüks merkezine dönüşüyor. Buna paralel olarak yabancı turist satışlarımız da yükselmeye devam ediyor. Moda bir taraftan geçmişten ilham alırken, diğer taraftan son dönemde önemli bir değişim yaşıyor. Sokak modasının ön plana çıkması ve önde gelen tasarımcılardan bizlere kadar yansıyan etkiyle hepimiz artık daha rahat ve karma bir tavırla yaklaşıyoruz modaya. Silüetlerde yeniliklere karşı daha cesuruz. Ben de son sezonlarda farklı ve zıt tavırları birleştirmekten hoşlanıyorum ve her türlü kombinde sportif parçalara daha fazla ağırlık veriyorum.

Geçtiğimiz günlerde Beymen Panora mağazası yenilendi. Bize biraz bu yenilemeden bahsedebilir misiniz?

Beymen olarak Ankara’da Kavaklıdere, Armada ve Panora olmak üzere üç farklı mağazamız ile müşterilerimize keyifli ve kusursuz bir alışveriş deneyimi sunuyoruz. Beymen Panora mağazamızı 2007 yılında hizmete sunmuştuk. Geçen zaman içerisinde, mağazamızı yenilemek, ürün ve marka gamımıza eklenen yeni kategori ve markaları Ankaralılar ile buluşturmak, müşterilerimizden gelen yeni katogori talepleri karşılamak için renovasyon kararı aldık. Renovasyon sürecinin ardından Nisan 2018’de yeni Beymen Panora’yı hizmete sunduk. Beymen Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner ev sahipliğinde, iş ve cemiyet hayatından çok sayıda davetlinin katılımıyla görkemli bir açılış daveti gerçekleştirdik. Renovasyon sonrasında 2.250 m2’lik bir alanda modanın ötesinde kusursuz bir Beymen deneyimi sunan Beymen Panora, yeni eklenen çocuk, ev ve hediyelik, parfümeri ve kozmetik departmanları ile Ankara’da yepyeni bir dönem başlattı.

Beymen Panora’nın giriş katında; Jo Malone, Dior, Hermes, La Mer, Tom Ford Make Up, La Prairie gibi prestijli güzellik markaları; Creed, By Redo, Frederic Malle gibi niş parfüm dünyasının önde gelen markaları; Balenciaga, Celine Chloe, Givenchy, Aquazzuara, TOD’S, Valentino, Saint Laurent, Jimmy Choo’nun aralarında bulunduğu dünyaca ünlü markaların kadın çanta, ayakkabı ve aksesuar koleksiyonları; klasikten günlük giyime ve dış giyim koleksiyonlarına kadar geniş bir marka ve ürün yelpazesi sunan kadın, tasarımcı hazır giyim & abiye koleksiyonları yer alıyor.

Beymen Panora renovasyonu ile mağazamıza eklediğimiz Home ve Gift Bölümü’nde; ev dekorasyonu ve hediye konusunda dünyanın önde gelen markaları Fornasetti, Baccarat, Bluemarine Home, Etro Home, Ralph Lauren Home, Missoni Home, Jonathan Adler, Michael Aram, Georg Jensen, Moser, Richard Ginori’nin en yeni koleksiyonları ile önemli bir hediye seçkisi de sunuyoruz.

Beymen Panora’da Exclusive marka ve kategoriler var mı?

Beymen Panora, kozmetik, hediyelik ve çocuk kategorileri ile bugüne kadar Ankara’da olmayan yeni ürün gruplarını müşterilerle buluşturuyor. Ayrıca aralarında Rihanna, Jessica Biel, Kristen Stewart gibi dünyaca ünlü starların tercihi, ünlü İngiliz moda markası All Saints’in Türkiye’deki ilk mağazasına da ev sahipliği yapıyor. 


düğün

Balayı Barselona’da Bilbak A.Ş Genel Müdürü Efrahim Tırnova ve Aynur Tırnova’nın oğulları Göksu Tırnova ile Murat - Hikmet Aslan çiftinin kızları Melike Aslan, Bilkent Otel’de havuz başında gerçekleşen görkemli bir düğünle dünyaevine girdi. İki yıllık birlikteliklerini evlilikle taçlandıran Göksu Tırnova ve Melike Aslan, mutluluğa “evet” dedi. Ankara iş ve cemiyet hayatından birçok ismin katıldığı törende misafirleriyle yakından ilgilenen aileler örnek bir misafirperverlik sergiledi. Gelinlik tercihini Sheda Gelinlik’ten yana kullanan Melike Aslan, şıklığıyla göz doldurdu. Genç çift balayı için Barselona’yı tercih etti. 

232 magdergi.com.tr

MELİKE ASLAN - GÖKSU TIRNOVA


AZİME DOĞRUYOL

ZEYD - AYSU ERBİL

TURGAY - HAYAL OLCAY

Bilkent Otel’de gerçekleșen düğünde çiftin aileleri, konukları bahçede karșıladı. MURAT - HİKMET ARSLAN, KÜBRA ÖNDER, AYNUR - EFRAİM TIRNOVA

BATURAY - SEBİHA AKKUȘ


düğün

Harmanlı ve Şen Ailelerinin Mutlu Günü Ankara iş ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinden İpek Harmanlı ve Ümit Nuri Şen, Sheraton Otel’de gerçekleşen görkemli bir düğünle dünyaevine girdi. Uzun süreli birlikteliklerini evlilikle taçlandıran iş adamı Behiç Harmanlı’nın kızı İpek Harmanlı ve iş adamı Hüseyin Şen’in oğlu Ümit Nuri Şen, şık bir düğünle mutluluğa “evet” dedi. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in nikahını kıydığı genç çiftin, nikah şahitliklerini Özgür Harmanlı - İbrahim Öncel - Özkan Akman, İrfan Tufan Karaoğlu, İlker Yılmaz ve Ahmetcan Uralcan yaptı. Gelinlik ve damatlık tercihlerini Vakko Wedding’den yana kullanan çift, balayı için İtalya Positano’yu tercih etti. 

İPEK HARMANLI - ÜMİT NURİ ȘEN


MELİSA ALBAYRAK

PINAR - TAMER ÇAMKIRAN

AYȘEN - BEHİÇ HARMANLI

BERİL HARMANLI

YUSUF - HANDE YURTTAȘ

HÜSEYİN - FATMA ȘEN


düğün

YEȘİM - ÖZKAN AKMAN

ÜMİT - DURU - GÖKHAN ÖZTÜRK

MERVE ÖZTÜRK

Sheraton Otel’in balo salonunda gerçekleștirilen șık düğünde davetli hanımlar çoğunlukla uzun elbiseleri tercih ederken erkeklerin seçimi de smokinden yana oldu. GÖKÇE - AYGÜN DİKER

ERDAL - DEMET BIÇAKCI

ÇAĞAN ȘEN - EYLÜL BIÇAKCI


Bilkent Ankuva AVM Söğütözü Armada AVM Eryaman Optimum Outlet


röportaj

MEHMET KORKMAZ

Lüksle Kalitenin Birleşimi Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul İlkbahar/Yaz 2019 sezonu defileleri arasında koleksiyonunu sunacak isimlerden biri olan modacı Mehmet Korkmaz ile modanın renkli dünyasını konușuyoruz...


M

eslek hayatına ne zaman, nasıl bir hevesle adım attınız, nasıl başladı moda serüveniniz?

Hep aynı cevabı veriyorum ama gerçek hikaye bu; 9 yaşındaydım elbise çizmeye başladığımda… O zamanlardan başladım kendi masallarımın kraliçelerini, prenseslerini giydirmeye... Kanada merkezli LaSalle College’de Moda Tasarımı ve Pazarlama eğitimleri aldım. Bu süreç boyunca tiyatro kostümleri ve kapsül deneme koleksiyonları yaparak tasarım eğitimime büyük deneyim kattım. Bir süre tekstil ihracat firmalarının yanı sıra, Danimarka / Kopenhag merkezli bir gelinlik firmasına da koleksiyon danışmanlığı yaparak, haute couture giyim konusunda vizyonumu genişlettim. Elbiselerim talep görmeye, özel siparişler almaya başlayınca 2011’de kendi markamı kurdum. Sanırım o dönem haute couture alanındaki en genç tasarımcıydım.

Modacılara Türkiye’de ve yurt dışında verilen değeri karşılaştırmanızı istesek...

Tasarımcılık; tasarımcının kendi değerini, yaptıkları, ürettikleri, başarısı, kalitesi, tavrı ve tarzı ile bunlara ek olarak oluşturduğu dünyayı hedef kitleye nasıl sunduğuyla ilgili bir durumdur. Türk ve yurt dışı olarak kıyas yapmak doğru değil, eğer global dünyada var olmakla ilgili hayalleriniz ve üretiminiz yoksa zaten kıyaslama durumu da ortadan kalkıyor. Bana göre daha çok, kendinizi görmek istediğiniz yere odaklanıp bunların sorumluluklarına göre bir marka yönetiminiz olması gerekir. Doğru adımlar, markanın nerede duracağını gösteriyor.

Tasarımlarınızın ilham kaynağı neler oluyor?

Yaşadığım olaylar ve akımlar koleksiyonlarımı ortaya çıkarırken beni mutlaka yönlendirmiştir. Özellikle bir şeylerden ilham alan bir

tasarımcı değilim. Tamamen gerçekçi olmayı seven bir yapım var. Çizmeye başladığım andan itibaren kafamdaki kadına aşık olur ve kendimi ona bırakır, sadece çizerim.

Türkiye’de veya yurt dışında, üzerinde tasarımlarınızı görmeyi hayal ettiğiniz isimler var mı?

Gerçekçi olmam gerekirse; diktiğim tasarımları giydirmek istediğim isimlere giydirme hayali yerine, o isimlerin Mehmet Korkmaz markasını giymek istemesi hayali daha gerçekçi geliyor.

Mehmet Korkmaz çizgisini nasıl özetlersiniz?

“Kalite ve üst düzeyde işçilik” olarak özetlemek doğru olur, çünkü bunlar en önemsediğim iki unsur. Yani “lüksle kalitenin birleşimi” demek sanıyorum ki doğru olacaktır.

İlhamla beslenen bir meslek sahibi olarak yaratıcılığınızın her zaman zirvede olması için hayatınızda mutlaka var olması gereken duygu nedir?

Her duygudan beslenirim; acı, tatlı, mutluluk hepsi güzel bir karma oluyor. Sadece daha önce de dediğim gibi, gerçekçiyim.

Bir sanatçının hayalleri asla bitmez, hedefleri hep daha ileri gitmektir... Size bugünkü hedef ve hayallerinizi sorarsak neler anlatırsınız bize?

Hepimiz, kendi görmek istediğimiz nokta kadarız..

Hepimiz, kendi görmek istediğimiz nokta kadarız... Hayallerle gerçekleri bir arada tutmalıyız. Benim de gerçekleri ön planda tutarak hayalimi ifade etmem gerekirse; Mehmet Korkmaz markasının Türkiye ve Orta Doğu’da var olması ve bunun ardından Avrupa’da da olması büyük hayalim diyebilirim... 


düğün

3 Farklı Gelinlik Üç yıl önce çalıştıkları bilişim firmasında tanışan ve geçtiğimiz Kasım ayında nişanlanan Hacettepe Üniversitesi mezunu Kübra Özbey ve Kamu İhale Kurumu Eski Başkanı Şener Akkaynak’ın oğlu Uğur Akkaynak görkemli bir düğünle evlendi. Uzun süreli birlikteliklerini evlilikle taçlandıran Kübra Özbey ve Uğur Akkaynak, Meyra Palace Hotel’de gerçekleşen şık bir düğünle dünyaevine girdi. Düğünün organizasyonunu, genç çiftin arkadaşları olan SAK Organizasyon’un Kurucusu Alper Kendirli üstlendi. Gelin hanım gecede Merve Karaman imzalı üç farklı gelinlik giydi. Çiftin balayı rotası ise Maldivler oldu. 

240 magdergi.com.tr

UĞUR AKKAYNAK - KÜBRA ÖZBEY


GÜNCE NAZ ALİȘİROĞLU - İLAYDA BİLEN

BÜȘRA BOYALI, ALİCAN ÖZBEY

BUSE ATASOY

SAK Organizasyon tarafından tasarlanan ve her detayın incelikle hazırlandığı düğünde gelin Kübra Özbey’in ișlemeli gelinliği gecede büyük beğeni topladı. SUNA - AHMET ÖZBEY

HÜLYA - ȘENER AKKAYNAK

MELTEM - ÖZGÜR AKKAYNAK


düğün

ÇİSİL BADAK

242 magdergi.com.tr

AHMET - ELİF BİLGİNER

MERVE - MUSA DÖNMEZ

BERNA ALKAN - SİNAN KARA

HANDE - EMRE EREN

İREM - İNAN KESER

ELİF DEMİRTAȘ



röportaj

CİHAN ȘENSÖZLÜ

Eğlencenin Aranan İsmi Sosyal medyanın tanınan yüzü, cemiyet hayatının partilerinin vazgeçilmez ismi, Cihan Șensözlü ile renkli bir röportaj gerçekleștirdik...

S

izi biraz yakından tanıyabilir miyiz? Mesleğe nasıl başladınız?

Turizm kökenli biri olarak çalışma hayatına otelcilikle başladım ve Türkiye’de ilk parti host etme işlerini yaparak turizm ile eğlence hayatının nabzını tutmaya başladım. Şu anda da parti organizasyonları yapıyor ve danışmanlık hizmeti vermeye devam ediyorum.

Türkiye’nin ilk “Parti Vizörü” olarak geçiyorsunuz. Nedir parti vizörü olmak?

Az önce söylediğim gibi; Türkiye’de ilk parti ev sahipliğini yapan biri olduğum için “Parti Vizörü” olmak o zamandan kalan bir unvan.

244 magdergi.com.tr

Aslında onun üstüne çok tuğlalar koydum; artık event müdürü, kreatif danışman, konsept danışmanı olarak da anılıyorum. E tabii bir de youtuber oldum...

“Sanane Cihanna” kanalı ile birçok ünlü ismi konuk ettiniz. Bu proje nasıl başladı?

“Sanane Cihanna” ismini Sevgili Soner Sarıkabadayı ve menajerimiz Mett Siliv ile bulduk. Proje zaten Amerıika’da James Cordan tarafından ünlülerle yapılan bir projeydi ama biz projeyi tamamen farklılaştırdık. Ünlülerin bilmediğimiz yönlerini ortaya çıkarıp daha farklı yönlerini sunuyoruz ekranda, e bir de “sana ne” dedirtmemiz gerekiyor. Bazen sohbet o kadar açık ve akıcı oluyor ki, bunu dedirtemiyoruz, her şeye açık yüreklilikle cevap veriyorlar. Yeni sezonla beraber bir sürü ünlü ile çeşitli sürprizlerimiz olacak.


tercihim turizm oldu, belki ileri ki zamanlarda siyaset de olur...

Gece hayatının nabzını tutuyor, birçok olaya şahit oluyorsunuz... Sıkı bir sırdaş diyebilir miyiz sizin için?

Her alanda olduğu gibi gece hayatı da dedikodu sevmez, güven sever, o güveni de verirsen insanlar seni sever ve kabul eder. Gece hayatında 12. yılım; siz düşünün artık neler yaşadık, neler gördük... Ama hepsini unuttum...

Eskiden daha fazla gece organizasyonları oluyordu, şimdi işin biraz rengi değişti mi? Sizin düşünceniz nedir bu konu ile ilgili?

Aslında bence daha çok yapılmaya başladı; daha çok festival, dünya starları, ünlü DJ partileri arttı. Türkiye dünyaca ünlü birçok partiye ve markaya ev sahipliği yapmaya başladı ve daha da iyiye gidecek kesinlikle!

Son olarak en büyük hayaliniz...

Her zaman söylediğim gibi; reklam filminde oynamak... 

Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorsunuz. Mesleki açıdan baktığınızda bunun avantajları ve dezavantajları neler sizce? Sosyal medyada binlerce takipçim olmasına rağmen milyonlarca kişiye hitap ediyoruz. Avantajları tabii ki var; daha çabuk tanınıp, kendimizi, işimizi daha rahat ifade edebilme şansımız oluyor, birçok konuda insanlara öncü olabiliyoruz. Dezavantajları da var tabii; bazen insanlar yargısız infaz yapıp bizi yanlış anlayabiliyor, kendimizi doğru ifade etmek en önemli ve en hassas nokta bence...

Birçok başarılı organizasyona ev sahipliği yaptınız. Sizi en çok zorlayan hangisiydi, hiç unutmadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız? Birçok dünya markasının Türkiye’de eğlence, kreatif ve event danışmanlığını yaptım. İşimi çok severek, saygı duyarak ve en önemlisi önemseyerek yaptığım için hiç zorlanmadım. Sadece çalışma sürecimde çok stresli olurum ama bitince kuş gibi hafifler ve kutlamamı yapar, bir tatil ya da bir hediye ile kendimi ödüllendiririm.

Bundan sonra yeni projeler ile sizi görecek miyiz? Tabii ki, yeni proje olmadan olmaz! Yeni markalar ve insanlarla görüşüyorum, 2019’da farklı bir Cihanna bekleyin...

Farklı bir mesleğe yönelsem dediğiniz oldu mu hiç?

Üniversite zamanı siyasi bilimler ve turizm arasında kaldım ama


duğün

Bilkent Otel’de Şık Düğün Ünites Şirketler Grubu Sahibi Koray Şanal’ın kızı Çağla Şanal ve uzun süredir birlikte olduğu bilgisayar mühendisi Hüseyin Ali Aktaş ile Bilkent Otel’de düzenlenen görkemli bir düğün töreni ile dünyaevine girdi. Geçtiğimiz aylarda aile arasında gerçekleşen bir törenle nişanlanan Çağla Şanal ve Hüseyin Ali Aktaş, Bilkent Otel’de çok sayıda davetlinin katıldığı bir düğünle evlendi. Gelin Çağla Şanal’ın gelinlik tercihi Vakko Wedding’den olurken damat Hüseyin Ali Aktaş’ın damatlık tercihi ise Hugo Boss markasından yana oldu. Genç çiftin nikah şahitliklerini, Mustafa Aydar ve Nur Acar yaptı. Mutlu çift düğün sonrası balayı için Antalya Rixos Premium Belek’i tercih etti. 

ÇAĞLA ȘANAL - HÜSEYİN ALİ AKTAȘ


CAHİT - İREM - UMUT ȘANAL

KAAN ERENER, IRMAK ȘANAL

ECE ȘAHİN

Bilkent Otel’in Sakarya Salonu’nda gerçekleșen șık düğün töreni öncesinde çiftin aileleri, konukları kapıda karșılayarak örnek bir misafirperverlik sergilediler. CANSU KESEDAR

KORAY - TÜLİN ȘANAL, AYHAN - SEMA AKTAȘ

İPEK ȘANAL


röportaj

SİMGE DUMAN

Hayata Sağlık Katın Velocity Pilates Cycling & More Spor Merkezi’nin kurucu ortaklarından Simge Duman, gerçekleștirdiğimiz keyifli röportajda merkezinin 30 yaș hayali olduğunu ama hayal ettiğinden daha erken sahip olabilmenin mutluluğunu yașadığını vurguluyor... 248 magdergi.com.tr


P

ilatese ne zamandan beri ilgi duymaya başladınız, bu ilgi nasıl doğdu?

Spor Bilimleri Fakültesi’nden mezun oldum. Üniversitenin ilk yıllarında pilates eğitimi almaya başladım. İlk olarak incelme, sıkılaşma değil de insanlara kattığı sağlıkla ilgilendim. Daha klinik çalışarak her zaman sakatlıklara yoğunlaştım. Buradan başlayan yolculuğum yaklaşık 8 yıldır devam ediyor.

Böyle bir merkez açmaya nasıl karar verdiniz?

İki ortaklı bir işletmeyiz. Yola çıkış amacımız verdiğimiz hizmetin hacmini genişletmek. Daha önce sadece pilatesle ilgili olan salonumuza artık fitness, kick boks ve spinning çalışmalarını da dahil ederek faal hale getirdik.

Nasıl bir ekiple bu yolculuğa çıktınız?

Bu işletmeyi açmadan önce uzun yıllar başka işletmelerde hoca olarak çalıştım. Bu sebeple ders veren eğitmenlerin nasıl olması gerektiğini sahada tecrübe etmiş oldum. Sonrasında alanında uzmanlaşmış değerli eğitmen arkadaşlarımla bir araya geldik. Hepsi sporcu olan ekibimiz konusunda çok şanslıyız.

Üyelerinize hangi özel hizmetleri sunuyorsunuz?

İşletmemiz sadece özel ders verme amacıyla faaliyete geçti. Gurup dersi alanlar da elbette mevcut. Kick boks, aletli pilates, spinning ve fonksiyonel antrenman alanlarıyla kişi sayısı kısıtlaması olma koşuluyla dersler verilecek.

Pilatesin bedenimiz üzerindeki etkilerini dinleyebilir miyiz sizden?

Pilates çok güvenli bir egzersiz yöntemidir. Fakat işi bilmeyen ellerde pimi çekilmiş bir bomba haline geliyor ne yazık ki... Oysa, iskelete yapışan tüm küçük kas guruplarını çalıştıracağımız bir sistemi var. Bu da diğer durumu her şeyden ayırmaya yetiyor. Örneğin; bir anda kambur duruş düzeliyor ve boyunuz uzuyor zannediyorsunuz. Sizi öyle bir hale getiriyor ki sisteme aşık olmamanız mümkün değil.

Bu merkezle birlikte ulaşmak istediğiniz en üst nokta neresi?

Ulaşmak istediğim son nokta insanlara daha fazla fayda sağlayabileceğim bir sistem kurmak. Burası 30 yaş hayalimdi, 2 sene önce gerçekleşmiş oldu. Geleceği yeri çok düşünmeden ilerledim, önceliğim hep insanlardı. Bu sebeple daha iyisi, hep yaşadığımız anda. 


davet

BATU, GÖZDE, BELKIS, ERDAL AKSOY, BANU AKSOY TARAKÇIOĞLU - AYKUT TARAKÇIOĞLU

Epique Island’da Keyifli Gece Yalıkavak Tilkicik Koyu’nda bir yarımada üzerinde yer alan Epique Island’ın yeni model villasında, Banu Aksoy Tarakçıoğlu ve Aykut Tarakçıoğlu ev sahipliğinde unutulmaz bir davet gerçekleşti. Cemiyet hayatının ünlü simaları davette Ayşe Arman ve HerbaFarm kurucusu Meltem Kurtsan anlatımıyla, Bodrum’un doğal güzelliklerini dinlediler. Gecenin ilerleyen saatlerinde konuklar Emre Ersoy Orkestrası eşliğinde Latin müzik ezgileriyle keyifli bir gece geçirdiler. Aksoy Ailesi, tüm aile fertlerinin katıldığı davette, misafirleriyle yakından ilgilendiler. Epique Island, etkinlikle birlikte Ayşe Arman tarafından tasarlanan Sakajewa İyilik Kolyeleri misafirlere hediye ederken, sosyal sorumluluk projesi kapsamında 20 kız öğrencinin Herbafarm Akademi’de Doğal Hayat Bursu almasına da destek oldu. 

MELTEM KURTSAN, AYȘE ARMAN


AYȘEN ZAMANPUR

CAZIM ÖZAL

ESRA TAȘAR

ARİF TLABAR

Ayșe Arman ile Meltem Kurtsan’ın keyifli sohbeti ve ardından Emre Ersoy Orkestrası’nın ezgileri eșliğinde konuklar unutulmaz bir gece geçirdiler. AYKUT - MEHTAP FERAH

MEHTAP ELAİDİ , KORKUT ÖMÜR

PINAR - MURAT TALAY


röportaj

FATMA KIRIȘ

Kasil Yapı’dan Doğru Zamanda Yatırım Fırsatı Chakra Ankara Kasil Yapı Genel Müdürü Fatma Kırıș, Ankara’da hayata geçirilen ve fark yaratan özellikleriyle benzerlerinden ayrıșan Chakra Ankara projesinin detaylarını bizlere anlatıyor…


C

hakra Ankara projesinin ortaya çıkma sürecini dinleyebilir miyiz?

Chakra Ankara projesi, Kasil Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Halis Serkan Kasil‘in doğaya olan tutkusu ile ortaya çıktı. Doğanın insanlar üzerindeki rahatlatıcı etkisi kaçınılmaz bir gerçek. Biz de bunu ülkemizin Başkenti güzel Ankara’mızda hayata geçirdik. Ankara’da doğru yatırımlar yapılırsa dünyanın en önemli ve gözde destinasyonlarından biri olacağına hep inandık. Bu motto ile Ankara’nın en gözde semtlerinden olan Yaşamkent’teki araziyi satın alarak projemizin temellerini attık. Projemizi kurgularken hem Ankaralıları hem de bu güzide şehirde yaşamak isteyenleri dinledik. Talepleri çok yönlü tecrübemiz ile birleştirdik ve ortaya Ankara’nın en büyük ve sofistike konut projesini çıkardık. Chakra Ankara, tamamı 225 metrekareden oluşan 146 adet 4+1 daire, 8 adet bahçe dubleksi ve 2 adet çatı dubleksinden oluşuyor. 44 katlı ve 2 bloktan oluşan eşsiz kulelerde, yüksek yaşam standardından fazlasını sunuyoruz. Kesintisiz bir yaşam için tüm ayrıcalıkların bir arada bulunduğu Chakra Ankara’da 24 saat, kesintisiz enerji, yüksek donanımlı jeneratör ile sağlanıyor.

Yatırım yapmak için neden Ankara’yı tercih ettiniz?

Bizim işimiz projemizin niteliği ve yeri ne olursa olsun, hedefimiz hayatı yakalamak. Her zaman hayata dokunan, bulunduğu alanda popüler olan projeler yaptık ve yaptığımız işe daima inandık. Metropollerde 21. yüzyıl insanı için yepyeni yaşam alanları yarattığımız gibi doğanın bahşettiği güzelliklerle yepyeni bir yaşam tarzı oluşturmak için yola çıktık.

Chakra Ankara ile birlikte Ankara’ya katmak istediğiniz değer nedir?

Chakra Ankara’nın değerinin farkındayız ve bunu içselleştirdik. Bunun için uzun zamandır çalışıyoruz. Ankara, dünyanın en güzel kentlerinden biri… Başkent’imiz büyük potansiyele sahip ve yapılacak yatırımlarla diğer metropollerle rekabet edecek ve hatta dünya metropollerini geçecek. Chakra Ankara projesi ile şehir ve doğa hayatına dokunduğunuzu hissedeceksiniz.

İnşaat sektörünün metropollerdeki yerleşim durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sektördeki her şirket kendi kulvarında çok başarılı. Türkiye’mize yatırım yapan, güzel şeyler ortaya koyan herkesi takdir ediyoruz. Bize yatırım yapan, bizden konut alan kıymetli müşterilerimizden aldığımız güzel dönüşler bizleri onurlandırdı ve çok daha güzel işlere imza atmamızı sağlıyor. Kasil Yapı olarak Ankara’da güçlü firmalar olmasından ancak memnuniyet duyarız. Ankara’yı yalnız yerleşim yeri olarak değerlendirmek doğru olmaz. Ankara, Türkiye’nin nabzının attığı bir destinasyondur. Chakra Ankara projemizde dört mevsimi yaşayacağınız bir hayat sunuyoruz.

Chakra Ankara projesinin fark yaratan özellikleri nelerdir?

Chakra Ankara projesi Kasil Yapı’nın insan ve doğa odaklı vizyonu ile Ankara’nın yaşam biçimini ve Ankaralı olmayı simgeliyor. 9 bin metrekare peyzaj alanıyla doğayı bahçeye taşıyan Chakra Ankara’da bulunan her katta iki daire, yerden ısıtma sistemi, deprem izolatörlü temel, kış bahçesi, kapalı yüzme havuzu, fitness salonu, sauna, çocuk kreşi, her daireye 1 araçlık kapalı otopark, açık misafir otoparkı, kameralı güvenlik, özel güvenlik ayrıcalıkları ile hayatı baştan yarattığını söyleyebilirim. Chakra Ankara’da yaşamı Chakra’nın yedi felsefesinin yaşanacağı bir hayata dönüştürdük. Çarpıcı, büyüleyici, kusursuz bir mimari tasarım ile hayata geçirdiğimiz projemiz, güneşle buluşan geniş yaşam alanlarına sahip.

Chakra Ankara projesinin öne çıkan detaylarından biraz bahsedebilir misiniz?

Chakra Ankara’nın her dairesi 3 cephelidir. Hane sakinleri, Chakra Ankara’nın 3 cepheli her bir dairesinde gün boyu gün ışığından faydalanabilir, ferahlığın keyfine doyasıya varabilir. Projede yer alan her iki bloğun yanlarının ve çevresinin önünün park olması, Chakra Ankara’nın yaşama değer katan ayrıcalıklardan bir diğeridir. Aynı zamanda ortak duvarları bulunmayan dairelerde, hane sakinleri her biri özgün odalarında özel hayatlarının sınırlarını belirleyebilir. Hane sakinlerine yaz - kış tatil keyfi yaşatacak olan Chakra Ankara’da hane sakinleri havuz keyfinden sonra, güneşlenme bahçelerinde yazın tadına varacak, kışın ise kış bahçelerinde dört mevsimi doya doya yaşayacaklar.

Hedef kitlenizi kimler oluşturuyor?

Öncelikli hedef kitlemiz kendi ülkemizin doğaya ve yaşama saygılı Ankara tutkunları… Yurt dışından; özellikle Avrupa, Orta Doğu ülkelerinden ve Azerbaycan başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli ailelerden olumlu talepler alıyoruz.

Şu anda kadar projenize olan ilgiden memnun musunuz?

Uzun zamandır Chakra Ankara’yı bekleyen müşterimizin yoğun ilgisi bizi mutlu ediyor. Chakra Ankara projemizde müşterilerimize zamansız bir yatırım sunuyoruz. Ev sahipleri, geleceğe yatırım yaptıkları, Ankara’nın doğal ve sofistik yaşam tarzına sahip oluyorlar. Bildiğiniz gibi döviz kurlarında meydana gelen iniş çıkışlar her alanda olduğu gibi inşaat sektörüne de yansıdı. Bazı firmalar yaşanan kur değişikliği sebebiyle projelerinde yer alan gayrimenkullerde fiyat değişikliğine gitti. Alıcısına muhteşem bir yaşam sunan Chakra Ankara’da ise fiyatlar sabit kaldı. Döviz kurlarında yaşanan değişiklikler tüketiciye yansıtılmadı. Ortaya çıkan finanslar farklar, şirketimizin finansal kaynaklarından karşılandı. Bunun yanı sıra, %1 KDV ile satışlarını yaptığımız Chakra Ankara’da yaşama değer katmak için yeni bir hayat sunuyoruz. Normal şartlar altında %18 olan KDV oranlarını %1’e çekerek önerilen satış fiyatının üstüne bir de indirim sunuyoruz. 


İLYAS YALÇINKAYA

RUBATO

DERYA ULUĞ

Panora Yaz Konserleri’nde Geri Sayım Başladı! Ünlü sanatçılarla yaptıkları düetlerle, son dönemin en çok konușulan gruplarından Rubato, yükselen yıldız Derya Uluğ ile Panora Yaz Konserleri kapsamında birlikte sahne alacak. Geçtiğimiz dönemde ortak projelere imza atan, akustik yorumları ile büyük beğeni toplayan Rubato&Derya Uluğ, ilk kez bir ortak konser projesinde, 19 Eylül akșamı saat 20.30’da PanoraPark’ta sahne alacak.

Ü

29 Ağustos’ta gerçekleşmesi beklenen fakat hava muhalefeti nedeniyle ertelenen Linet konserini bekleyenlere ise müjde! Linet 27 Eylül Perşembe akşamı saat 20.30’da PanoraPark’ta olacak. Sezonun kapanışını da yapacak olan Linet Ankaralılara müzik ziyafeti yaşatmak için geliyor.

Yaklaşık 4 yıl önce adını bir müzik yarışması ile duyuran, “İncir” ve “İçimdeki Duman” şarkıları hafızalara kazınan İlyas Yalçıntaş, Panora Teras’ın bu seneki son konuğu olacak. Ankaralı sevenleri ile buluşmak için, 12 Eylül saat 20.00’da Panora Teras’ta son konuk olarak sahne alacak.

LİNET


Panora’dan Masallar! Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi, çocuklara yönelik hazırladığı programlarla çocukların beceri ve hayal dünyasını destekleyici, sosyalleşmesini sağlayan etkinlikleri, işinin uzmanları eşliğinde sürdürmeye devam ediyor. Türkiye’de bir ilk olan “Panora’dan Masallar” ile Panora, çocukları Eylül ayı itibariyle, sevdiği kahramanlarla kitap yolculuğuna çıkarıyor. Bu ay ilk defa gerçekleşecek interaktif etkinlikte çocuklar masalları uzmanlar eşliğinde dinleyecekler ve yaşayarak öğrenecekler. Her ay düzenli olarak gerçekleştirilmesi planlanan etkinlikte, eğitici ve öğretici unsurların yer aldığı masallar okunacak ve canlandırılacak. Etkinlik, açılışını ‘Fakir Balıkçı ve Karısı’ adlı fabl türünde masal ile yapacak. Masalları dinlemek isteyen çocukların 15 Eylül Cumartesi günü saat 16.00’da 1. kat akvaryum önünde olması ise yeterli olacak. Panora’da her hafta sonu düzenli olarak gerçekleştirilen Ali Kuşçu Bilim Atölyesi etkinlikleri ise son sürat devam ediyor. Hafta sonlarını bilimle değerlendirmek isteyen çocuklar 15.30-16.00 ve 16.3017.00 saatleri arasında akvaryum önünde buluşuyor.

Kozmetik Günleri, Makyajda Yaratıcılığı Sevenler İçin Geliyor! 28-29-30 Eylül tarihleri arasında Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi hayli ilginç bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. Yaratıcı makyaja ilgi duyan ve kişisel bakımına önem verenlerin adresi Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi olacak. Piri Reis’te gerçekleşecek etkinlikte, son zamanların en trend uygulamalarından olan yaratıcı yüz makyajları dünyanın önde gelen markalarının temsiliyle başarılı eller tarafından uygulanacak. Bu yaratıcı uygulamaların hem izlenebileceği hem de serginin gezilebileceği etkinliğe kişisel bakım tüyoları da ayrı bir renk katacak. Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi bünyesinde yer alan birçok ünlü kozmetik markası, Panora AVM önderliğinde kendine değer veren tüm kadınlara ev sahipliği yapacak. Etkinlik, sadece makyaj uygulamalarının değil aynı zamanda farklı tasarımlara sahip perukların da sergileneceği yaratıcı bir şölene dönüşecek. Panora Alışveriş ve Yaşam Merkezi Piri Reis alanı üç gün boyunca bu keyifli ziyarete açık olacak.


seyahat

Nusret Cömert

nusret@magmedya.com.tr

Her Rota Bir Hikaye Değerli Okurlarım, Oldukça yoğun geçen yaz sezonunun ardından, bu ayki köșemde yaptığım bazı seyahatlerimi yazdım. New York’tan Chicago’ya, Las Vegas’tan St. Tropez’e, Tacikistan’dan Bodrum’a keyifli deneyimlerimi paylaștım.

S

evgili kızım Damla Cömert’in New York’taki mezuniyet törenini iple çekiyordum. Damla ilkokul eğitimine Londra’da Eaton Square Primary School’da sanki daha dün başlamıştı... Üniversite eğitimini ise, alanında dünyada en önde gelen Pratt Institute’dan İç Mimar olarak tamamlıyordu. Üstelik bu, benim Harvard Üniversitesi’ndeki İleri Liderlik Akademi üyelerinin yıllık konferansı ile güzelce örtüşüyordu.

Damla’nın mezuniyet töreni New York’ta çok önemli organizasyonlara ev sahipliği yapmış olan ünlü Radio City Hall’da yapılacaktı. Akşamında ise Damla benim üyesi olduğum Harvard Club of New York City’nin güzel salonlarından birinde arkadaşlarına bir davet verecekti. Yemek ve ikram seçimlerini kendisi yaptı.

Bir akşam öncesinde de Damla’nın üyesi olduğu Chaine des Rotisseurs New York’un bir yemeğine gidecektik; ikimizin de uluslararası Türkiye üyesi olduğumuz, dünyanın en eski gurme topluluğuna Damla aynı zamanda New York üyesi de olmuştu. Keyifli bir Türk Hava Yolları seyahati sonunda New York’a vardığımda adeta bir kış günü yaşanıyordu. Yolda izlediğim iki filmden ikincisi olan Darkest Hour’un halen etkisindeydim. Dünyanın siyasi geleceği üzerinde büyük etki yaratmış olan Winston Churchill’in o ünlü mücadelesini bu filmde çok güzel canlandırmışlardı. Filmin sonu o ünlü “başarı nihai değildir, başarısızlık da ölümcül değil; devam etme cesareti göstermenin önemi vardır” sözleriyle bitiyordu. Aslında sözler bu sözler Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türk halkının Milli Mücadelesini ne güzel tanımlıyordu.


Güzel bir kahvaltı ve kuaförün sonrasında kendimizi bir Ermeni Şef’in Beyrut’ta başlatmış, birkaç yerde şubesi olan Almayass Restaurant’ta bulduk. Chaine des Rotisseurs’un New York Başkanı arkadaşım Jim katıldığım bu Lübnan mutfağı tesadüfünden dolayı biraz mahcuptu ama çoğu Antakya yemeklerinin isimlerine kadar birebir aynısı olan Lübnan yemeklerinden bir şikayetim yoktu. Alevler içerisinde getirilip masanın kenarında pişirilip ikram edilen sucuk ilgi gördü. Mezuniyet töreni muhteşem, akşamki resepsiyon ise son derece nezih ve keyifliydi. Harvard Club of New York City’nin ağır ve şık atmosferine servis ve davetlilerin şıklığı eklenince benim için tarihi bir davet oldu. Sabah çok erken uçakla Boston’a geçip bir gün önce başlamış olan Harvard Üniversitesi İleri Liderlik Girişimi yıllık toplantısındaki moderatörlüğünü de yaptığım girişimcilik oturumundaki konuşmama yetiştim. O iki gün oldukça yoğundu, akşamında geleneksel dans gecesi son derece ciddi kişiler olan İleri Liderlik Akademi üyelerinin bir hayli eğlenmesini sağladı. New York’tan sonraki durağım Chicago idi. Chitown olarak da anılan, bir deniz hissi veren Chicago küçük ama çok daha temiz bir New York tarzında. Four Seasons Chicago merkezi bir konumda, içerisinde yer aldığı AVM’ye bağlantısı sebebiyle pratik ve şık ama Hilton Chicago tarihi ve karakterli, kalmanız için önereceğim bir otel. Illinois’in anıt binalarından biri. 1500’ü aşkın odası ve balo salonları ile oldukça büyük, içindeki resimler ve objelerle adeta bir Hilton müzesi, görmeye alıştığımız Hilton konseptinden farklı; bana çok önemli tarihi davet ve etkinliklere ev sahipliği yapmış New York’taki Waldorf Astoria’yı hatırlattı. Grant Park ve müze kampüsüne bakıyor. Hilton Chicago’da, aralarında “En İyi Arkadaşım Evleniyor” da olan çok sayıda film ve dizi çekilmiş. Mayıs ayında mevsimine uygun kıyafetlerle gittiğim Chicago’da adeta dondum. Göl kenarı yürüyüş yapan, koşan ve bisiklete binen insanlarla doluydu.


seyahat

Parkları, müzeleri ve marka mağazaları ile çok keyifli bir şehir. Tabii en çok da caz kulüpleri ile ünlü. En beğendiğim restoran Michelin yıldızlı, çok da keyifli bir ortamı olan Oriole’nin havyarlı istiridyesi denemeye değer.

Lopez, New York’un son derece yoksul ve gitmeye cesaret edemeyeceğiniz bir semti olan Bronx’tan olmasıyla gurur duyuyor, bunu dile getiriyor ve Bronx’un yoksul halkına yardımlarda bulunuyor.

Buradan Las Vegas’a geçip, aynı gün New York’tan uçan Damla ile buluştuk. Four Seasons Las Vegas hem Las Vegas’ı yaşayıp hem de o hareketlilikten çıkıp sakin ve nezih bir ortamda olabileceğiniz bir yeri... Strip’in başında Mandalay Bay Resort’a bitişik ve casino bağlantısı var. Butik, keyifli havuz başı ve lobi katındaki ödüllü steakhouse’u güzel. Mandarin Oriental yine casino’su olmayan ancak Strip’in ortasında yer alan bir otel. Otel olarak buradaki ikinci durağımız orası oldu. Restoranı oldukça başarılı, yemekleri güzel, barı da keyifli. Strip, Las Vegas’ın kalbi. Göletteki ışık ve su gösterileri, Hangover filminde yamaç paraşütüyle havada dolaşılan mekanlar ışıl ışıl. Ne ben ne Damla kumar sevmediğimiz için bırakın masa oyunlarını, tek bir jeton atmadan çıktığımız otellerin zaten casino olan lobilerindeki cafe ve barları dolaştık, restoranlarında yemeklerimizi yedik. Venetian, casino otelleri arasında en başarılıları; küçük bir Venedik yaratmışlar.

Las Vegas’tan sonra anı tazelemek ve tatile devam etmek için California’ya geçtik. Beverly Hills’de Montage Otel, altındaki restoranı özellikle önündeki park ile çok keyifli. Hollywood’un her tarafında film endüstrisinin izlerini görüyorsunuz. O denli şık restoranın yanı sıra sadece California’da şubeleri olan hamburgerci In-N-Out’ı da pas geçmedik. Hamburgerlerimizi alabilmek için yaklaşık bir saat sıra beklemeye değdi lezzeti. Beverly Hills’deki Mastro’s Restaurant Los Angeles’in şık restoranlarından biri. Oradaki yemeği Penthouse’da yedik.

7 Michelin yıldızlı ünlü Şef Thomas Keller’in San Francisco’da bulunan Bouchon Brasserie’nin bir şubesi burada. Dekor da atmosfer de çok güzel. Burada keyifli bir brunch yaptık. Helikopterle ya da karadan gidilecek Grand Canyon turu da bir Las Vegas klasiği. Ancak Damla ile Cirque Du Soleil izlemeden oradan dönemezdik. Akrobasinin estetikle, görsellikle muhteşem bir sentezi. Damla, ertesi akşam Jennifer Lopez’in Las Vegas’taki konser serisinin sonuncusunun olduğunu söylediğinde hemen biletlerimizi aldık. Konser ve gösteri tam anlamıyla muhteşemdi. Hiç ara vermeden saatlerce dans etti Lopez. Ününü bileğinin hakkıyla edinmiş, izleyicilerle diyaloğu kuvvetli, kostümler güzel ve danslar harikaydı.

258 magdergi.com.tr


Orta katında canlı müzik yapılan restoran-barında da içecek bir şeyler aldık. Buranın ambiyansı da yemekleri de güzel. Santa Monica Damla ile Los Angeles’taki favorilerimizde biri. Santa Monica Pier iskelesi ve alabildiğine geniş plajı ile keyifli. Pier’in klasikleri ıstakozcu Lobster ve karidesçi Bubba Gumb. Forest Gumb filminin resim ve aksesuarları olan bu şubesinde yıllardır tek bir biblo ya da resmin yeri değişmedi. Istakoz ya da istridye komasına girmek istiyorsanız bu restoranları tercih edebilirsiniz. Le Meridien Delfina, Santa Monica iskelesine oldukça yakın ama sakin bir konumda. Buggy ile sizi otelden istediğiniz yere bırakıp alıyorlar. Los Angeles ile Washington DC’nin toplu ulaşımında devrim yapan elektrikli kaykay Bird’ü sahilin her yerinde sağa sola bırakılmış görüyorsunuz. Aplikasyonu ile ona da binmek keyifli bir deneyim oldu.

Bayramda Bodrum planı yaparken sevgili dostlarımın ısrarını kıramayıp soluğu St. Tropez’de aldım. Prens Albert’in hayır baloları Bal de L’ete yıllarca Monaco’da yapıldı. İki defasında Damla ile birlikte olmak üzere çok kez gittim. Başlangıç kokteylleri sahildeki Monaco Beach’de, balolar muhteşem Sporting Club’da yapılır, gecenin bir saatinde o görkemli balo salonunun tavanı sun roof gibi açılırdı. Balo sonrasında Jimmy’z Place du Casino’da gece devam eder, kapanış Monaco meydanındaki otelde brunch ile yapılırdı. Sonrasında 3-5 gün daha Güney Fransa tatili yapılırdı. Hotel de Paris tadilata alınınca bu balolar önce Cannes’a sonra St. Tropez’e alındı. Ben onlara katılmadım. Elbette Los Angeles’a gidip Hollywood Universal Studios’a bir kez daha gitmemek ayıp olurdu. San Diego yine California’daki duraklarımızdan biri oldu. Burada Meksika’yı artık iyiden iyiye hissedersiniz. Meksika yemeklerini yemeden dönmek olmaz. Deniz aslanları ile ünlü şehri La Jolla gerçekten görülmeye değer. Fok ve sahildeki bazı evleri, belediye başkanlığını geçmişte Clint Eastwood’un da yaptığı San Francisco’daki, masal şehri Carmel’i biraz hatırlattı bana... San Diego’daki Rai Do Gado Brezilya Steakhouse’u lezzetli et yemek ve doymak için ideal. Açık büfe salata barı, önünüzdeki kağıdın dur tarafını çevirene kadar etin her cinsini servis ettikleri Brezilya mutfağının iyi bir temsilcisi. Yine Los Angeles’ta the Catch ve Cecconi’s West Hollywood hem restoran hem bar olarak popüler mekanlar. Catch’in Rooftop gece kulübü ünlülerin akınına uğruyor. Malibu’daki Nobu ise oldukça keyifli; dünyadaki en iyi Nobu. Damla’nın mezuniyeti sonrası kendisine ayırdığı sürenin sonuna gelince ben de Los Angeles’ta iki gün daha kalıp İstanbul’a döndüm.


seyahat

Çok keyifli bir 3 gün oldu. Nice ile Cannes arasındaki, Antibes’deki Hotel du Cap-Eden-Roc mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Oteli de restoranı da, beach’i de güzel. St. Tropez’de ilk gece Chateau de la Messardiere’de keyifli bir kokteyl peşinden yemek yedik. Burası üzüm bağlarının arasında tepede çok güzel bir şato, otel ve restoran. St. Tropez şehir merkezi keyifli. Sokaklardaki küçük dükkanlarda dolaşmayı AVM’lere tercih ederim. Marina oldukça turistik. St. Tropez deyince akla hemen beach club’lar gelir. Bizim tercihimiz Bagatelle, Club Les Palmiers, Le Club 55 oldu. Club Le Palmiers daha sakin ve nezih, Bagatelle ve Le Club 55 şu sıralar oldukça trend, Nikki Beach ise bir klasik. Tabii şehir içerisinde Hotel Byblos, onun barı St. Tropez’in anıt mekanlarından. Chanel’in aldığı ve adını verdiği yine şehir içindeki mekan da görmeye değer. Açılış kokteyli ve yemeği La Mandarine Oteli havuz başında, balo ise kaldığım otel Le Domaine De L’astragale‘ın havuz başında yapıldı. Ertesi sabah yine bizim otelde yaptığımız brunch ile Güney Fransa seyahatini tamamlayıp bir sonraki seyahatim için İstanbul’a döndüm. Bir gün sonra bu sefer tersine bir zaman dilimi içerisine uçuyordum; Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’ye. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinin pek çoğunu defalarca ziyaret etmiştim ama Tacikistan’ı ziyaretim Birleşmiş Milletler üst düzey konferansında moderatör ve konuşmacı olarak davet edilmem vesilesiyle oldu. Birleşmiş Milletler’in 17 sürdürülebilir gelişme hedefinin 6.sı su hedefleri; herkese temiz ve güvenli su ile hijyene erişim, sürdürülebilir gelişim için su. BM 2018-2028 dönemini insanların, özellikle çocukların ölmesine neden olan bu sorunun çözümüne ilişkin aksiyon 10 yılı ilan etti. Tacikistan Devlet Başkanı ev sahipliğinde BM üyesi ülkelerin ve AB, UNDP WHO gibi uluslararası bazı örgütlerin katılımı ile 3 gün Duşanbe’de gerçekleşen bu konferans aynı zamanda VIP konuklar için en üst seviyede yemek ve ağırlamalara da sahne oldu. Aynı zamanda konser ve iş konferansları için de kullanılan devletin çok etkileyici binalarında yapılan konferans ve etkinlikler, Tacikistan mimarisi, el sanatları, müzik ve kostümleriyle ilgili de bize fikir verdi.

Bu seyahatlerin peşinden özlediğim İstanbul’da birkaç gün geçirme ve peşinden Bodrum’dan sizlere sevgiler gönderme imkanım oldu. Aslında Bodrum’daki evime bir sonraki hafta gelmeyi düşünüyordum ama değerli bir arkadaşımın daveti ile hafta sonunu geçirmek üzere öncesinde yine Bodrum’a geldim. Daha önce Bodrum Mövenpick olarak açılan Doria Otel’in muhteşem manzarası ile caz dinlediğimiz Bodrum Marina’dan geldikten sonra balkonda mehtabın keyfini çıkarmak muhteşemdi. Sonrasında Doria Otel’in Bitez’deki sahilinde hem esintili havanın hem de nefis denizin keyfini çıkarıp bol bol sohbet ettik. Yalıkavak’taki sevdiğim mekanlar Zuma ve Fenix’e, Cennetkoy’daki Mandarin’e, özellikle de Tilkicik Koyu’ndaki Highlight Otel X Beach’e, yeni açılan Edition’a gitmek güzel ama onun dışındaki zamanlarda Asarlık’ta koyun ve güzel denizin keyfini çıkarmak bambaşka. O bölge kendini önce WOW, sonra Fuga otelleri ile duyurdu. Doria Evleri ve Tuana Evleri yapılırken oldukça ses getirmişti. Şimdi oradaki diğer oteller de birer birer yıkılıp Tuana Evleri benzeri rezidanslar inşa ediyorlar. Bu yaz seyahatlerim arasında Bodrum’a çok kez gelerek özlem giderme fırsatım oldu. Tilkicik Koyu’nda X Beach, Hazine, Edition Otel popüler mekanlar... Maça Kızı her zaman revaçta, Şebnem Ercantürk’ün başarıyla işlettiği Bella Sombra partileriyle hala gözde. Mandarin Oriental plaj ve restaurantlarıyla son derece nezih. Nikki Beach, Zuma Beach seçenekler sunuyor. Fenix gerek restoranı gerekse barı ile en popüler mekan. Bu yaz iş ve gezme amacıyla iki hafta üst üste Budapeşte’ye gittim; çok keyifli bir şehir... İlk seyahatimi yaklaşık 33 yıl önce yapmıştım, sonra iş için defalarca gittim. Savaş sırasında yıkılmış olan Budapeşte aslına uygun olarak restore edilmiş. Buda’daki kale tepesindeki yapılar etkileyici. Orada insanların Tuna Nehri ve Peşte’yi, özellikle de Parlamento Binası’nı izleyip fotoğraf çektirdikleri noktada yer alan, tarihi bir manastır olan Hilton Budapeşte’de kalmak çok keyifli, yolunuz düşerse sizlere de tavsiye ederim. Budapeşte yeme - içme konusunda oldukça gelişti son yıllarda. Gayet şık ve lezzetli yemekleri nisbeten uygun fiyatlara yemek mümkün. Kurban Bayramı’nı en sevdiğim şekliyle, Mersin’de ailemle geleneksel bir şekilde geçirdim. Mersin’in lezzetli yemekleri, harika denizi, güneşin doğuşu, batışı, her anı, hepsinden önemlisi de aileyle geçirilen zaman eşsiz…

260 magdergi.com.tr



“Size özel egzersiz programları ile hedeflerinizi gerçekleştirmek üzere beraber yola çıkıyoruz. Hedef her zaman kolay veya kısa olmayabilir, önemli olan bu hedeflere doğru ve kalıcı yoldan ulaşmak...” “Herkese uyan egzersiz anlayışı yerine “size uygun” egzersiz programını uyguluyoruz...”


Next Level Rezidans-AVM B-Blok Kat :2 No:3 Söğütözü Ankara Tel: +90 312 911 29 96 www.pilateszone.com.tr


üçüncü göz

Sinem Yıldırım

sinem.yildirim@magdergi.com.tr

BAHADIR KUL

Doğayı ve İnsanı Birleştiren Dahi Röportaj yapmak için Mimar Bahadır Kul’un ofisine doğru ilerlerken ne zaman onunla bulușmaya gitsem hep ormanlardan geçerek gittiğimi düșündüm. Zira Beykoz’daki Bi’nevi Atölye’ye gittiğimde de yine böyle doğanın içinde kaybolmuștum. Bahadır Kul çok boyutlu bir insan. Tasarımlarında bunu mutlaka doğayla, sağlıkla, organik tarımla, geri dönüșümle, kullanıcıların hissiyatıyla, çok fonksiyonlulukla, akıllı kullanıșlılığın entegrasyonuyla, güzellikle, ekonomik ișlevsellikle ve sürdürülebilirlikle harmanlanmıș fikirlerinin kompakt halini aynı anda görebiliyorsunuz.

Ü

stelik bunların hepsini bu büyüklükteki binalar düşünüldüğünde en az karbon ayak izi bırakarak ve çok kısa sürelerde tamamlayıp kullanıma sunuyor. İnsanların sağlıklı beslenmelerine çok önem veriyor. Ve bunu eserlerinin bir yerinde mutlaka görüyorsunuz. Keza görüşmemiz bittiğinde mutfaklarındaki organik kendi mahsullerinden taze taze

hazırlattıkları yemeklerinden de tattık her zamanki gibi. Doğanın ve doğal yaşamın Bahadır Kul’un hayatında yeri çok büyük ve bunu bütün insanlara ulaştırmaya çalışıyor. Öyle ki 4. Levent’te yaşayan bir insanın ister evi olsun ister ofisi, bulunduğu binasının çatısında kendi domatesini yetiştirebilmesi için yapıyor tasarımlarını hep. En büyük hayali ekolojik bir şehir yaratmak. İnsanın olabilmesi için doğanın var olabilmesi gerektiğini vurgulayan mimarımızın yurt dışında da pek çok eseri var.


Şu ara Ankara 19 Mayıs Stadı’nı yapmakta olması nedeniyle en çok orayla ilgili sorularla karşılaşıyor. Türkiye’nin yetiştirdiği ender dahilerdan olan Bahadır Bey ile çocukluğu, hayalleri, aktüel projeleri ve geleceğin şehirleri üzerine çok detaylı bir röportaj gerçekleştirdik. Okudukça geleceğe dair umutlarınız artacak...

Bize kendinizi anlatır mısınız?

1979 yılında Van’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi de Van’da tamamladım. Benim için doğduğum toprakların hayatıma katkısı çok büyük. Doğası bozulmamış, sosyal yaşamı, sokak ilişkileri ve komşuluk ilişkileri korunmuş bir şehir Van. Ben de bahçeli bir çiftlik evinde çok mutlu bir çocukluk geçirdim. Aile yapımızda sıkı bir duygusal bağ vardı, bütün aile aynı avluda büyüdük, bunun verdiği bir enerjiyle büyüdüm. Liseyi Van Endüstri Meslek Lisesi’nde okudum. Tabii lise eğitimimin teknik çizim ve teknik dersler aldığımız için mimarlığa çok büyük katkısı oldu. Üniversiteyi Kayseri’de kazandığım için 1995 yılında Kayseri’ye gittim. 1995-2000 yılları arasında mimarlık eğitimimi Erciyes Üniversitesi’nde tamamladım. Van gibi küçük ölçekli bir kentten sonra ilk defa büyük bir şehirde yaşamış oldum böylelikle.

En çok hangi tip binalar tasarlıyorsunuz?

Öğrenciyken mimarlık dergilerini karıştırdığımda gözlemlediğim yapılar çoğunlukla kamusal yapı örnekleriydi. Tek hedefim; mezun olduktan sonra dünya starlarının yaptığı gibi bu tarz kamusal yapılar yapmaktı yani konut yapmak hiç aklıma gelmiyordu. Bu kamusal yapılar arasında stadyumlar, spor kompleksleri, kültür merkezleri, müzeler ve alışveriş merkezleri gibi çok kullanımlı kamusal yapılar vardı. O gün okurken bile bu hedefim varken mezun olduktan sonra bu yönde adımlar atmaya çalıştım. Belediyelerle tanıştım ve ilk kez Kayseri’de tiyatro binasının iç mekan tasarımını yaptım. Ardından Kayseri Kent Müzesi’nin iç mekan tasarım sürecinde bulundum. Daha sonra Kayseri Kadir Has Kongre Merkezi, Kayseri Şehir Terminali ve Kayseri Şehir Stadyumu derken seçtiğim yolda hızlıca adımlar atmaya başlamıştım. Şu an geldiğimiz noktada çoğunlukla kamusal ölçekte eserler ürettik ve üretmeye de devam ediyoruz.

Sizce mimari şıklığın özellikle özel yaşam alanlarındakinde, cemiyetin belirli bir zümresinin etrafında dönüyor algısı gerçekçi mi? Mutlaka villa rezidans büyük alanlar için mi çalışır mimarlar? Daha geniş kitlelere ulaşması için neler yapılmalı? Nitelikli mimarlığın herkese hitap etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu düşünceyle ülkemizde nitelikli mimarlığı sadece yüksek bütçeli konut ve alışveriş merkezi yapılarının aksine kamusal yapılarda ortaya koymayı hedefledik. Bu doğrultuda kamu ile çalışmaya özen gösterdim. 2008 yılında tasarladığımız Kayseri Şehir Terminali’ni yılda 5 milyon insan kullanmakta. Böylece her kesimden onlarca insanının mutluluğunu biçimlemiş oluyorsunuz.

“Nitelikli mimarlık belirli bir zümreye ait” gibi bir düşünce var olsa da, aksine kamusal yapılarda mimarlık herkes için vardır. Benim hümanist ve sosyal yanım beni bu fikre götürdü. Örneğin; Kayseri Batı İlçe ve Köy Terminali. İşverenler yani, kamu yetkilileri bu yapı için daha basit bir bina yapmamızı söyleseler de aksine biz nitelikli mimarlığın köyde yaşayan insandan şehirdekine, entelektüeline kadar eşit yaklaşımla olması gerektiğini vurgulamak için ilçe ve köy terminalinin tasarımına daha çok özendik. Böylelikle hemen şehir terminalinin yanında yer alan bu yapı ana terminalden daha dikkat çekici ve göz alıcı bir yapı olarak 10 yıldır hizmet vermeye devam ediyor.


üçüncü göz

Tarzınız nedir? Karşınızdaki kişiye göre değişir mi? Mesela bir ev tasarlanacaksa ev sahibine göre mi yön veririsiniz?

Sürdürülebilir, ekolojik, ekonomik ve uzun ömürlü kamusal binalar üretmeye ek olarak, az bütçelerle çok insana hitap eden, bunu karşılarken de gezegenin kaynaklarını verimli bir şekilde kullanıp karbon izini azaltmış, gezegeni ve iklimi koruyan yapılar tasarlamaya dikkat ediyoruz. Bir yerden sonra ömrü bittiğinde de tamamıyla sürdürülebilir olarak geri dönüştürülebilen yapılar elde etmeyi amaçlıyoruz. Bir yapıyı tasarlarken ilk kriterimiz; yere, kişiye, topluma, iklime ve konuya özgün tasarım yapmak. Bu yüzdendir ki hiçbir tasarımımız birbirine benzemez. Her biri yere ve konuya özeldir. Bir konut tasarlanacaksa elbette kişiye özel olmalı, yani o kişinin zevkleri, enerjisi, beğenileri ile kişiyi tanıdıktan sonra alışkanlıklarıyla beraber tüm mimari kaygılarımızı da -sürdürülebilir ekolojik iklim verilerine uygun topografyaya uygun kültüre ve bölgeye uygun- birleştirerek tüm kamusal faydanın da düşünüldüğü bir mimarlık hedefliyoruz. Bu bir ev için de geçerli, bir stadyum için de...

Günümüzdeki akım; siteler içinde alışveriş, sinema, rezidans kompleksleri halinde. Doğaya açılım olan yerleşim birimleri neden tercih edilmiyor?

Kentteki artan nüfus ve rant ile birlikte, binalar da birden fazla fonksiyonun aynı yerde çözüldüğü kompleksler haline geldi. Yapı katları artırılarak; zemin katlarda alışveriş, ara katlarda sosyal yaşam, üst katlarda da rezidans olmak üzere farklı fonksiyonlar getirildi. Çocukluğumuzda, küçük de olsa bahçeli evlerimiz ve alışkın olduğumuz bir sokak dokusu vardı. Bugünlerde sokakla bağımızı kopararak, dört duvar arasında yaşantımızı sürdürüyoruz. Çocukluğumuzdaki özgürlüğün de verdiği özlemdendir ki Riva’daki Bi’Nevi Atölye’yi tasarladık. Böylelikle, birlikte çalıştığımız atölye ve düzenlediğimiz davetlerle, doğanın ne kadar huzur verdiğini ve

sağlıklı olduğunu görmeleri için insanlara ilham kaynağı olmaya çalışıyoruz. Yaptıkları tüm kent dokuları ve mimaride doğayı kullanmaya ve doğal güzelliklerini ön plana çıkarmaya öncelik vermelerini sağlamak istiyoruz. Biz de bu konuya özeniyoruz ve özendirmeye de çalışıyoruz.

Çevre bakanı siz olsaydınız ilk etapta ne tür faaliyetlerde bulunmak isterdiniz? Şehircilik ve planlamayla ilgili doğru ve yanlış bulduğunuz tespitleriniz nelerdir ve sizce çözümleri ne olmalı? Şehirlerin en büyük problemi, çocukluğumuzda sahip olduğu dokunun giderek yok olması. Yani kentler, komşuluk ilişkilerinin güçlü olduğu bahçeli evlerden, çocukların sokaklarda piknik yaptığı ve oyun oynadığı kamusal alanlardan oluşan yaşam alanlarına dönüştürülmeli. Aslında kentlerin çözümü eskiye dönmek, bu kötü biçimlenmiş kalabalık yapı kitlelerinin yerine az katlı kişiye özel yaşam birimleri elde etmeliyiz. Şayet bu rantsal olarak mümkün değilse bile yapı komplekslerini bu düşünce doğrultusunda tasarlamaya çalışmalıyız. Belki de kat bahçeleri ve teraslarla birlikte, her bir ailenin kendilerine yetecek kadar sebzeyi üretebilecekleri 50-60 m2’lik bir alana sahip olmalarını sağlamalıyız. Mesela şu an New York’ta insanlar teraslarında bal ve sebze üretebiliyor. Aslında bu bir moda haline geldi bile diyebiliriz, aynı zamanda insanlar organik beslenmek ve ne yediğini bilmek istiyor.

Nelerden ilham alırsınız? Yerli yabancı mimar idolleriniz kimler ve hangi eserleri?

Aslında en çok ilham aldığım şeyler arasında doğa, doğal

yaşam, çocukluğum ve sahip olduğum değerler var. Bunların yanında kendi kültürüm, toplum ve ülkem bana ilham kaynağı. Elbette ilham aldığım mimarlar var; BIG, 3XN ve MAT Architecture bunlara örnek olabilir. Organik form ve parametrik tasarımı

NEȘET ERTAȘ KÜLTÜR MERKEZİ


kullanarak; bizim çocukluğumuzda zaman geçirdiğimiz doğayı teraslara taşımaları, çok katlı da olsa komşuluk ilişkilerinin korunduğu üniteler oluşturuyor olmaları ilgimi çekiyor. Ayrıca fütüristik bir eğitim aldım ve bu yanımı besleyen de Hollywood filmleri. Bu konuyu önemsiyorum, çünkü dünya gelecekte, 1020 milyar insanın yaşadığı bir yer olacak. Gezegen ve kaynaklar aynı ama insan sayısı gün geçtikçe artıyor. Dolayısıyla tüm bu insanlara yetecek kadar doğayı yine aynı mimari gereksinimlerle biçimlendirerek oluşturulan kentler yaratmak zorundayız. Bu kentler “doğanın içinde”, “doğadan kopmamış”, “doğaya saygılı” olmak zorunda. Yani bir yapı inşa ettiğimizde 100.000 m2’lik bir alanı kullanıyorsak doğadan bu alanı almış oluyoruz. Eğer teraslarla, çatı bahçeleriyle ve düşünülmüş iç mekan kurgularıyla kullandığımız alan kadar doğa kurgulayabilirsek yapının kendi içinde, bu doğadan aldığımızı doğaya vermek gibi bir şey. Dolayısıyla bu yaklaşımda tasarımlar yapan mimarları takip etmeye çalışıyorum.

Yurt dışındaki çalışmalarınız neler?

2012 yılında Bağdat ofisimizi açtık ve Arap dünyasıyla tanıştık. 2013 yılında Karbala Stadyumu’nu tasarladık. Böylelikle çöl iklimine uygun ve çöl kültürünü yaşayan insanların isteklerini karşılayan bir yapı tasarlamanın farkını yaşadık. Farklı kültürlerde bina tasarlarken her birinde farklı heyecan duyuyoruz, çünkü o kültürü yeniden keşfediyoruz. Afrika’da bir stadyum tasarladık ve yerel halkın yaşam tarzını keşfettik. Bambaşka bir topografyada, iklimi farklı, insanları farklı, yaşam tarzları farklı bir yerdesiniz. Böylelikle nereye bir yapı tasarlarsak o bölgeyi tanıyor ve öğreniyoruz. 2015 yılında Gürcistan için Batum Stadyumu’nu tasarladık, Özbekistan’da, Rusya’da projeler ürettik. Her bir ülkenin kültürü bambaşka ve bu farklı kültürlerin isteklerine yönelik bina tasarlamak çok farklı bir keyif bizim için. Dolayısıyla ne kadar farklı kitleyle birlikte çalışırsak o kadar mutlu oluyoruz. Bu yüzden de dünyanın birçok ülkesiyle iletişim kurmaya ve bu ülkeler için tasarım yapmaya özen gösteriyoruz.

Kendi evinizin nasıl bir tarzı var?

2012 yılında Kayseri’de, kendi yaşam tarzımı tüm mimari serüvenimle birleştirerek “bir konut nasıl olmalı?”ya örnek olabileceğini düşündüğüm kendi evimi tasarladım. Öncelikle bir konut, sürdürülebilir olmalı, enerjisini kendi üretebilmeli ve akıllı bir ev olmalıydı. Ayrıca yalın ve minimal olmasının yanında sağlıklı, kanserojenden arınmış malzemelerden inşa edilmeliydi. BK House buna iyi bir örnek. İçeride kullanılan tüm malzemeler ekolojik ve cephede kullanılan malzemeler ise nanoteknoloji ile üretildi. Ayrıca BK House şeffaf bir ev yani bahçeyle yaşam iç içe, pencereler açıldığında mekansal birliktelik sağlanabiliyor.

En çok gurur duyduğunuz yapılarınız hangileri?

Konya Stadyumu, 9,5 ayda minimum bir bütçeyle ve az sayıda insan gücüyle daha az karbon izi kullanılarak inşa edildi. Ayrıca bu stadyum, dünyadaki eş değer örneklerine göre en hızlı en ekonomik, en sağlıklı ve sürdürülebilir malzemelerden inşa edilmiş bir yapı. Bu yüzden de 2014’te dünyada Stadium DB seçildi. Yapının ana fonksiyonu stadyum ama aynı saha çanağı spor, konser gibi farklı fonksiyonlar içerebiliyor. Stadyumun altındaki bütün alanlar da 7/24 çok amaçlı kullanılabilecek şekilde tasarlandı. Aynı alan seminer salonuna, çalışma alanlarına, ofislere ve afet durumunda hastaneye dönüşebiliyor. Yani bir yapıdan 5 farklı fonksiyona sahip yapı çıkardık. Aynı kaynağa birden fazla fonksiyon verdik, buna da sürdürülebilir fonksiyon deniyor. Aynı zamanda tüm bunlar kira gelirleri olarak yapının finansal ihtiyaçlarını karşılıyor ve ek kaynak yaratıp Konyaspor’un altyapısında kullanılan bu gelir, dünyaya nitelikli oyuncular yetiştirilmesine de katkıda bulunuyor.

Tüm bu insanlara yetecek kadar doğayı yine aynı mimari gereksinimlerle biçimlendirerek oluşturulan kentler yaratmak zorundayız.

En büyük hayaliniz nedir?

Ekolojik şehir yaratmak. Tüm kaynaklarını kendi üreterek doğadan aldığını doğaya geri veren, doğayı kirletmeyen, mekanik tesisatında radyoaktif madde saçan sistemlerin kullanılmadığı bir yapı adası tasarlamak istiyorum. Bu kentin de tüm dünyaya örnek olmasıyla birlikte, inşa edilen milyonlarca m2 tasarlanırken bu düşünce tarzına öncelik verilmesini istiyorum. Çünkü dünyanın en büyük yapı stoku ve yapı gideri konut ne yazık ki kamusal yapılar değil, kamusal alanlar çok az. Eğer biz konut alanlarını doğru biçimlersek hem gezegenin kaynaklarını verimli kullanmış hem de geleceğe sağlıklı bir doğa ve kent bırakmış olacağız. Bizim geleceğe bırakacağımız en büyük miras sağlıklı bir doğadır. 


davet

NEZİH ALLIOĞLU

Bodrum Bodrum’da Kutlama

NEZİH ALLIOĞLU REYHAN SÜNGER

Başarılı Avukat Ahmet Yaşar, kırk beşinci yaşını arkadaşlarıyla birlikte renkli bir doğum günü davetiyle kutladı.

ARGÜN UĞUR

268 magdergi.com.tr

AHMET YAȘAR

SEYHAN AZGINOĞLU

Beşiktaşlı Sanayici ve İş Adamları ve Yatırımcılar Derneği Başkanı, Avukat Ahmet Yaşar yeni yaşını sevdikleriyle birlikte Çayyolu’nda bulunan Bodrum Bodrum Bi Büyük Restoran’da kutladı. Renkli görüntülerin ortaya çıktığı davette başarılı avukat ve dostları gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlendi. 

BAHADIR KALEMCİSOY

MUKADDER KAZANÇ

ORÇUN ÖZBAȘI


28-30 Eylül Bilkent Station Ana Sponsor

Tüm şehri uyandıran festival! Biletler

Organizasyon

Mekan


davet

Uğurlama Gecesinde Duygusal Anlar Panora Sanat Merkezi’nin Sahibesi Sibel Aygün’ün oğlu ve ünlü iş adamı Sinan Aygün’ün yeğeni olan Atahan Sargın için ailesi ve yakın dostları, Ankara’nın seçkin mekanlarından Agapi’de “asker uğurlama gecesi” düzenlediler. Vatani görevini yapmak için Sivas’a uğurlanmadan önce Atahan Sargın için özel bir gece düzenlendi. Başkentin sevilen restoranlarından Agapi’de yapılan asker uğurlama gecesinde Atahan Sargın’ı ailesi ve dostları yalnız bırakmadı. Yoğun bir katılımın olduğu gecede anne Sibel Aygün ve dayı Sinan Aygün, konuklarla yakından ilgilenmeyi ihmal etmedi. Uğurlama gecesi hem keyifli hem de duygulu anlara sahne oldu. 

270 magdergi.com.tr

ATAHAN SARGIN, SİBEL AYGÜN



dekorasyon

Ozan Ekși

ozaneksi@magmedya.com.tr

Doğaya Yakın Yaşamlar Doğal, ișlenmemiș, yontulmamıș yapı anlamında kullanılan rustik tarz, doğal yașamla iç içe konumlanan dağ ve çiftlik evlerinde sık tercih edilen stiller arasında. Kır yașamına özgü detaylarla hayat bulan rustik stil evler, her daim zamansız, samimi ve davetkar mekanlar yaratıyor. Vintage ve Provence tarzlara da kolaylıkla uyum sağlayan stil, zengin bir dekorasyon zevkinin de rafine yansıması.

R bulmanızı sağlar.

ustik tarzın en büyük ilham kaynağı doğadır. Doğayla her gün iletişimde olmak ve natürel ritimlere bağlı kalmak fiziksel ve ruhsal sağlığımızın yanında mutluluğumuz için de oldukça önem taşıyor. Rustik stil, doğanın verdiği huzuru dekorasyonunuza yansıtır ve evinizde doğanın enerjisiyle birlikte huzur

Ham, işlenmemiş ahşap, rustik stilin öne çıkan unsurudur. Ahşabın

272 magdergi.com.tr

evin ısısını yükseltmekteki mahareti ise tartışılmaz. Eskidikçe daha dokulu ve karakteristik bir görünüm kazanan ahşap, uzun süreli kullanım avantajı, sıcak bir görünüm yaratması ve en önemlisi doğal bir malzeme olması nedeniyle çağdaş ve ekolojik evlerin vazgeçilmezleri arasında. Tasarımcılar artık ahşabın doğallığını daha vurgulu yansıtmak adına minimum işlemle ürünleri şekillendiriyor. Masa ortasından geçen bir çatlak ya da dolap kapağında yer alan bir yarık, kusur değil, doğallık olarak tanımlanıyor. Şehrin kaotik ortamını geride bırakarak kendinizi doğanın iyileştirici, dinginleştirici ve pozitif enerji dolu kollarına teslim edebilirsiniz.


Rustik mekanın stil kodunun natürel konfor olduğunu unutmayın. Natüralist bir tema etrafında şekillenen rustik stilde, kıvrımlı hatlara sahip dönem mobilyalarının çağdaş versiyonları, kaşmir, keten ve keçe gibi dokularla birlikte kullanılıyor. Geniş ham ahşap masalar kadar bol yastıklı rahat kanepeler ve sedirler de önemli. Rustik orman evlerine bakıldığında kütük dokusuna eşlik eden çok belirgin dekoratif detaylar var. Örneğin; Windsor sandalyesi, ahşap sallanan sandalye, Amerikan patchwork yorganlar, hayvan başı aplik heykeller, klasik oduncu ev tekstilleri, deri kaplı berjerler, Türk halıları ve abajurlar… Rustik dekorasyonda el yapımı ürünler, rattan ya da hasır gibi doğal ürünlerden imal edilen objeler, natürel ve dokulu tekstil ürünleri sıkça kullanılır. Klasik izler taşıyan desenli seramik ve karolar, eski çağ görüntüsü kazandırmak için mutfak ve banyo dekorasyonlarında sıkça kullanılır. Otantik desenler, klasik seramik ve porselenler rustik dekorasyonun vazgeçilmez öğeleridir. Stilde kullanılan renk skalası genellikle nötr renkler ve toprak tonlarıdır. Bu tonlar zihninizin rahatlamasına ve huzur veren renk aralığı olarak karşımıza çıkar. Bu stilde dekore edilmiş evlerdeki ilk amaç aslında mekanın doğaya, huzura ve konfora yönelmesidir. Kullanılan her detay evin canlı bir ruh haline bürünmesini sağlayacak şekildedir. Gri, bej ve kremle kombinlenen toprak tonları, yaşam alanlarınızdaki doğallık vurgusunu artırır. Kırsal yaşamın katıksız doğallığını ve sadeliğini mekanlara taşıyan natüralist rustik stilde, doğaya ait ne varsa korkmadan mekanlara taşıyabilirsiniz.


dekorasyon

274 magdergi.com.tr


Gösterişten uzak, rahatlığa odaklanan mekanların her köşesine doğallık hakim olmalı. Eski zamanların tadına bir türlü doyamayanlar; rustik stile özgü mutfakları tercih ediyor. Kütük ve taş dokusunun yanında masif ahşaptan mutfak tasarlayabilirsiniz. Mutfağınızın duvarlarına dev tabaklar asabilirsiniz. Mutfağınız genişse ahşap oyma heykeller ve bedevi kilimlerle mekanınızı zenginleştirebilirsiniz. Biraz Provence etkisi getirip ferforje detaylar, eskitilmiş masif ahşap dolaplar, sandalye ve sepet yerleştirebilirsiniz. Türk ve İskandinav desenlerini bir arada kullanmayı deneyin. Yakaladığınız uyuma şaşıracaksınız. İlhamını kırlardan alan bu stilde dış mekana ait aksesuarları iç mekanlarınıza dahil edebilirsiniz; yeşil bitkiler, saksılar, sulaklar gibi... Ahşabın tüm tonlarının kullanıldığı stilde daha aydınlık ve taze bir görünüm için beyaz-krem gibi tonlara banyonuzda yer verebilirsiniz. Ayrıca yeterli alanınız varsa ayaklı, döküm bir küvet kullanabilirsiniz. Farklı dönemler, stiller ve ilham kaynaklarının bir araya gelmesi dekorasyona ihtiyacı olan yaşanmışlık hissini veriyor. Eski ile yeniyi, klasik ile moderni, işlenmemiş sert malzeme ile cilalı parlak parçaları birlikte kullanmaktan çekinmeyin. Eviniz, güzel görünen ve öyle de hissettiren parçaların harika bir kombinasyonu olmalı. Tıpkı harika bir kıyafet gibi size yakışmalı. Anlamlı, konforlu ve sizi ifade eden bir dekorasyon yaşamınızı güzelleştirir. 


dekorasyon

Renkli Köşeler

Yașam alanlarınızda rahat ve renkli seçimler yapın, içiniz açılsın...

GÜRELLER

MUDO HOME DUVAR SAATİ

GÜRELLER GAGGENAU

MUDO HOME FİNCAN

KUTA HOME ÇINAR BERJER

ZARA HOME ABAJUR

KUTA HOME CHESTER AHŞAPLI KANEPE

GÜRELLER SMEG

GÜRELLER

276 magdergi.com.tr

KUTA HOME ÇEKMECELİ SEDİR KANEPE


Hayvanseverlere Özel Oda Seçeneği

A

ile konseptli odalarıyla konaklamaları sıra dışı bir deneyime dönüştüren İstanbul’un ilk beş yıldızlı oteli Hilton İstanbul Bosphorus, misafirlerine lüks deneyimler yaşatmaya devam ediyor. Hilton İstanbul Bosphorus, Family Garden Room with Terrace oda konsepti ile artık misafirlerin konaklamaları esnasında odalarını hayvan dostlarıyla paylaşmalarına ve tatil keyfini tüm ailenin çıkarmasına imkan sağlıyor.

Çünkü onlar da aileden biri..

Yenilenen konseptiyle misafirlerini ağırlamaya başlayan Hilton İstanbul Bosphorus, Family Garden Room with Terrace odaları ile sadece hayvanseverleri değil, çocuklu aileleri de unutmuyor.

Bağlantılı kral ve iki yataklı oda seçeneği ile 10 kişiye kadar ekstra alan vaat eden Hilton İstanbul Bosphorus, tam donanımlı sağlık kulübü; açık & kapalı havuz, hamam, sauna, jakuzi, kar çeşmesi, masaj odaları, tenis ve squash kortları ve 24 saat açık fitness merkezleri ile de oldukça dikkat çekiyor. Bosphorus’taki misafirler bu imkanların yanı sıra konaklamaları süresince otelin LCD TV ve yüksek hızlı Wi-Fi internet erişiminden de ücretsiz yararlanabiliyor. Şehrin en popüler alışveriş ve turistik noktaları Nişantaşı ve Taksim’e 10 dakika yürüme mesafesinde olan Hilton İstanbul Bosphorus’ta, Türk ve Akdeniz mutfağı yemekleriyle ünlü Bosphorus Terrace Restaurant, terasta yemek ve geniş içecek menüsüyle Veranda Bar & Terrace, Ege mezeleri ile ünlü Lalezar Meyhanesi, 5 çaylarının vazgeçilmezi Lobby Lounge & Bar, havuzdan çıkınca ferahlayacağınız Pool Bar, İstanbul’un en iyi Çin restoranı Dragon Restaurant ve Hint restoranı Dubb Indian Bosphorus gibi popüler yeme-içme mekanları bulunuyor. 

advertorial

Hilton İstanbul Bosphorus, evcil hayvanlarını seyahatlerinde bile yanından ayırmak istemeyen aileleri yeni odası Family Garden Room with Terrace’a bekliyor.


davet

Fransa’da Milli Gün Coşkusu MARION ERDMANN, HELENE FRIES, MARTIN ERDMANN

Başkent’in renkli diplomatik etkinlikleri arasında yer alan “Fransa Milli Günü”, Fransa Büyükelçiliği tarafından düzenlenen resepsiyonla kutlandı. Her yıl 14 Temmuz’da kutlanan Fransa Milli Günü (Bastille) nedeniyle Fransa’nın Ankara Büyükelçiliği’nde özel bir resepsiyon düzenlendi. Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Charles Fries ve eşi Helene Fries’ın ev sahipliğindeki resepsiyona, çok sayıda yabancı misyon temsilcisi katıldı. Büyükelçi Fries’ın konuşmalarıyla başlayan gece, iki ülkenin milli marşlarının okunmasıyla devam etti. Konuklara Fransız mutfağının özel lezzetleri ikram edildi. İlerleyen saatlerde DJ performansı eşliğinde eğlenen konuklar, müzik ve güzel havanın keyfini dans ederek çıkardı. 

278 magdergi.com.tr

HELENE - CHARLER FRIES

FATMA BULDANLI, TÜLAY DEMİRDAĞ

HAZAL TOKER


AIKO MIYAJIMA

ȘERMİN ALDEMİR - BARAN YAZICI

SAKİNE AKISKA

Her yıl geleneksel olarak elçiliğin bahçesinde düzenlenen “Bastille” etkinliğine diplomatların yanı sıra seçkin isimler de katıldı. ZEYNEP, ȘEREF KÖKSALAN

ECE, GÜLSÜN - MUSTAFA BİLGEHAN


röportaj

DOÇ. DR. M. FATİH CAN

Karaciğer ve Pankreasa Sihirle Dokunan Adam Karaciğer ve pankreas hastalıkları ve kanserleri, tanı konduğunda hasta ve yakınlarında büyük endișeye yol açan cinsten ciddi problemler. Bu durum hem bahsi geçen organların hastalıklarının toplumdaki algısından hem de ameliyatlarının zorluğundan kaynaklanıyor. Günümüzde bu hastalıklarda uygulanan cerrahi tedavi yöntemlerinde büyük gelișmeler yașanıyor. Özellikle son yıllarda karın boșluğuna birkaç milimetrelik küçük deliklerden girerek, adeta sihirbazın elindeki çubukla hokus pokus yapmasına benzer șekilde, büyük karaciğer ve pankreas ameliyatlarını yapmak bile mümkün hale geldi. Doç.Dr. M.Fatih Can ile bu konudaki deneyimlerini ve güncel bilgileri bizimle paylaștığı bir röportaj gerçekleștirdik. O, ülkemizde kapalı yöntemle en çok sayıda karaciğer ameliyatı yapmıș kiși. Aynı zamanda benzer yöntemle en çok pankreas ameliyatı yapanlar ve deneyimlerini farklı hastanelerdeki meslektașlarıyla da paylașanlar arasında yer alıyor. 280 magdergi.com.tr


S

izi tanıyabilir miyiz, eğitiminiz, ilgilendiğiniz konular nelerdir?

S.B.Ü. Gülhane Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi olarak çalışan, çalışmalarını karaciğer ve pankreasın cerrahi hastalıkları ve minimal invaziv gastrointestinal cerrahi üzerine yoğunlaştırmış, bu konudaki deneyimlerini de meslektaşları ile paylaşmaktan keyif alan bir doktorum. İlgilendiğim konularla ilgili olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Güney Kore’de 1,5 yıla yakın eğitim aldım, oradaki hastanelerde karaciğer ve pankreas cerrahisinin dünyadaki lider hocalarıyla birlikte çalışma olanağı buldum. Türkiye’ye döndükten sonra da hem kendi kurumumda hem de ülkemizde bu konudaki bilgi, beceri ve deneyimin artırılması yönünde çaba göstermeye devam etmekteyim.

Avrupa Cerrahi Yeterlilik Belgesi sahibi olduğunuzu öğrendik. O konuda bilgi verir misiniz?

Bu yıl Nisan ayında Almanya Frankfurt’ta gerçekleştirilen ve Avrupa ülkelerinden karaciğer ve pankreas cerrahlarının girdiği, Avrupa’da belli standartların üzerinde hekimlik yapılmasını sağlamayı amaçlayan bir sınavdı. Yaklaşık 6 saatlik İngilizce yazılı ve sözlü sınavda başarılı olanlar arasında ilk sırada yer alarak Avrupa KaraciğerPankreas Cerrahisi Board Belgesi’ni (European Board of Surgery) alan ilk Türk hekim olma onurunu yaşadım.

Tebrik Ederiz. Karaciğer ve pankreas kanseri kelimelerini duymak bile insanlarda ciddi endişeye yol açıyor. Bu endişenin nedenleri nelerdir? Temelde bunun iki nedeni var: Birincisi, bu hastalıklara yakalanıldığında hastalığın kısa sürede ilerlemesi ve hayatını kaybetme gibi bir tehlikeyle karşı karşıya olunduğu düşüncesi.

İnsanlar gerek yakınlarının anlattığı hikayeler ve yaşadıklarından, gerekse medyada gördükleri haberlerden yola çıkarak bu yönde düşünüyor.

İkincisi, karaciğer ve pankreas ameliyatlarının zorluğu ve büyüklüğü, bununla ilgili anlatılanlar, konuşulanlar, paylaşılan haberler, bilgiler, ve kimilerinin de benzer durumları yaşayıp edindiği deneyimler.

Tabii biz cerrahlar olarak hastalığın kendisini değiştiremeyiz ama karaciğer, pankreas cerrahi hastalıklarının doğru tedavi edilmesini sağlayarak beklenti ve umutları artırabiliriz. Bu bizim elimizde..

Minimal invaziv cerrahi diye bir kavramdan bahsettiniz. Bu ne anlama geliyor?

Geçmişte tüm karın ameliyatları karın açılarak yapılırdı. Bunun için kimi zaman 40-50 cm.ye ulaşan kesiler yapılırdı. Bu da hastalarda hem ameliyat kesi yeri sorunları hem de ağrı ve kozmetik / estetik açıdan arzu edilmeyen bir durum ortaya çıkarırdı. Düşünün; büyük bir ameliyat geçirmişsiniz, karaciğerinizin yarısı alınmış, karaciğer gayet güzel iyileşiyor, içeride sorun yok ama siz ameliyat kesiğinizdeki akıntı ve ağrı ile mücadele ediyor, onun sıkıntısını yaşıyorsunuz. Minimal invaziv cerrahi, örneğin böyle bir karın içi ameliyatın, serçe parmağınızın zor gireceği dört - beş tane delikten ince çubuk şeklinde aletler girilerek yapılması, yani karın açılmadan. Minimal invaziv cerrahi karın bölgesinde iki şekilde yapılabiliyor: Laparoskopik yöntem ve robotik cerrahi yöntem. Tabii şunu da belirtmek isterim ki; açık ameliyatlar halen bazı hastalarda uygulanmaya devam ediliyor, çünkü bazı kişilerde hastalık teknik olarak laparoskopik ve robotik ameliyata uygun olmuyor. Bu normal bir durum ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim, artık karaciğer ve pankreas ameliyatlarında laparoskopi oranımız çok arttı, hemen her hastamızı ameliyat hazırlığında laparoskopiye uygunluk açısından da inceliyoruz.

Bu gerçekten sihirbazın çubuğuyla sihir yapması gibi bir şey! Peki ameliyat bittiğinde hastalıklı organ veya parça çıkarılacağı zaman, bu çıkarma işlemi nasıl yapılıyor? Dört, beş küçük delikten ameliyatı tamamladıktan sonra çıkarma işlemini kadınlarda vajinadan yapabiliyoruz.


röportaj

Erkeklerde ve vajinal çıkarımın uygun olmadığı bayan hastalarımızda ise sezeryan gibi bir kesiden o işlemi gerçekleştiriyoruz. Bazen hastalarımız vajinal çıkarımın nasıl olabildiği konusunda şaşkınlık yaşıyor. Oysa bir bebeğin çıkabildiği doğal bir yoldan bahsediyoruz. Ben oradan mide, pankreas, dalak ve hatta karaciğerin yarısını bile çıkarttım! Böylece ameliyat sonunda hastanın karnında örneğin 4 adet minik iz kalıyor.

Peki bu laparoskopi veya robotik ameliyat, açık ameliyatta olduğu kadar başarılı mı kanser tedavisinde?

Kesinlikle! Yapılan birçok bilimsel çalışmada, karaciğer ve pankreas için söyleyebilirim; kapalı yöntemin açık cerrahi kadar iyi bir kanser temizliği sağlayabildiği gösterilmiştir. Zaten kanseri açık ameliyatta olduğu gibi başarıyla tedavi edemeyen bir yöntem, sırf kapalı ameliyat olsun diye uygulanamaz. Öncelik doğru ve optimal kanser tedavisinde. Bu sağlandıktan sonra kapalı laparoskopik yöntemin ilave avantajlarından yararlanıyor bu hastalar.

Nedir laparoskopik veya robotik yöntemin ilave avantajları?

Minimal invaziv yöntemde olay sadece karında uzun bir kesikten kurtulmak değil. Aynı zamanda ameliyatta sadece hedef organa yöneliyor, diğer organları rahatsız etmiyorsunuz. Örneğin; laparoskopik karaciğer ameliyatında ince bağırsaklara dokunmuyor, onları hiç görmüyoruz bile. Bağırsaklar açık ameliyatın bir parçası olan sağa sola itme, çekme, sıkıştırmaya muhatap olmuyor. Böylece rahatsız edilmeyen organlar ameliyattan sonra daha hızlı derlenip kendine geliyor, işlevlerini hızla yeniden kazanıyor. Bu da hastanın yeme, içme, tuvalete gitme ve sonuç olarak da günlük aktivitelerine daha hızlı dönmesini sağlıyor. Ağrı çok daha az oluyor. Tabii kozmetik açıdan da önemli, çünkü belli belirsiz bir - iki küçük iz ile koca bir karaciğer veya pankreas ameliyatını geçirmiş oluyorsunuz. Son olarak söyleyebileceğim avantajı, yara yeri problemi yaşamayan hastalar, gerekmesi durumunda kemoterapiye de daha kısa sürede başlayabiliyorlar.

Her türlü karaciğer ve pankreas ameliyatını laparoskopik yöntemle yapmak mümkün mü?

Evet neredeyse her türlü, eskiden hayal bile edemeyeceğimiz kompleks ameliyatları artık bu yöntemle yapmak mümkün. Örneğin pankreas başındaki tümörler için; Whipple ameliyatı denilen son derece özellikli ameliyatını, karaciğer için de; karaciğerin %60’ına kadar büyük kısmının çıkartıldığı hepatektomi ameliyatlarını artık bu şekilde gerçekleştirebiliyoruz. Hem de birçok hastada.

Ameliyat ettiğiniz hastalarda açık ameliyat yerine laparoskopi uygulama oranınız hangi düzeye ulaştı?

282 magdergi.com.tr

Biz deneyimimizin artmasıyla artık karaciğer ameliyatlarının üçte ikisini, pankreas ameliyatlarının dörtte üçünü laparoskopik yapar hale geldik. Ülkemizde tümör nedeniyle en çok sayıda laparoskopik karaciğer rezeksiyonu uygulamış olan merkez konumundayız. Pankreas ameliyatında da en yüksek sayıya sahip merkezler arasındayız. Gazi Üniversitesi ile ortaklaşa yürüttüğümüz laparoskopik pankreas cerrahisi çalışmasında iki merkez olarak ülkemizde ilk sırada yer alıyoruz.

Dünyada kapalı yöntemlerin karaciğer pankreas ameliyatlarında kullanılma sıklığı nedir?

Gelişmiş ülkelerde bile karaciğer pankreas ameliyatlarını laparoskopik ve robotik yöntemle gerçekleştirmeyi rutin haline getirmiş merkez sayısı çok fazla değil. Sadece birkaç vaka yapmış, tek tük yapan çok merkez var ama rutin olarak hemen her hastaya kapalı yöntemleri öneriyor değiller. Örneğin; Almanya, İngiltere, İtalya gibi ülkelerde yıllık açık karaciğer pankreas ameliyat sayısı fazla olan ama laparoskopi yapmayan ya da çok az yapan hastaneler var. Bu sene bir toplantıda Almanya’da bir merkezden meslektaşlarımla sohbet ediyorduk; yılda 100 karaciğer ve pankreas ameliyatı yaptıklarını ama henüz hiç laparoskopik ameliyat gerçekleştiremediklerini belirttiler. Fakat gittikçe daha çok merkezde bu kapalı yöntemler popülerize oluyor tabi ki.

Ülkemizde bu konuya ilgi ne düzeyde? Sizin bu konuda desteğiniz oluyor mu?

Türkiye’de karaciğer pankreas cerrahisi ile ilgilenen ama genelde açık cerrahi uygulayan pek çok meslektaşımızın konuya ilgisi her geçen gün artıyor. Ama bu konuda know-how çok uzun bir süreçle tamamlanabiliyor ve hekim için tek başına kolay olmuyor. Başarısızlık veya hastalarda ameliyat sırası ve sonrasında sıkıntı olması hekimi yıldırabiliyor, programın devam etmesini zorlaştırıyor. Biz de arzu ettikleri takdirde ilgili meslektaşlarımıza konunun püf noktaları, detayları, sık yapılan hatalar ve bunların nasıl önlenebileceği konusunda destek oluyoruz. İlk vakalarında onların hastanelerine gidiyor, ameliyatı birlikte gerçekleştiriyoruz. Bu şekilde başka merkezlerde gerçekleştirdiğimiz çok sayıda hastamız oldu. Bu da bizim için ayrı bir keyif oluyor doğrusu.

Son olarak eklemek istedikleriniz? Hastalarımıza şifa, hasta yakını olan tüm okuyucularımıza da kolaylıklar diliyorum. “Karaciğer ve pankreasımızı korumak için nelere dikkat etmeliyiz, bu organlarda kanser gelişmeden önce bize ipucu verebilecek bulgular var mı?” gibi konular hakkında da bir başka söyleşide bilgi verebilmek umuduyla sizlere teşekkürlerimi sunarım.



davet

Resepsiyona Yoğun İlgi ARKAL - ÖDÜLONUR ALPAKAN

Belçika’nın Ankara Büyükelçisi Michel Malherbe, büyükelçilik konutunda ülkesinin milli günü dolayısıyla resepsiyon düzenledi. Resepsiyona, Başkent’teki çok sayıda diplomatik misyon temsilcisi ve davetli katıldı. Büyükelçi Malherbe konuşmasında, Brüksel’in son yıllarda dünyada yükselen siyasi akımlara karşı sağlam güç oluşturduğuna işaret ederek, “Brüksel, AB ve NATO gibi iki önemli kuruma ev sahipliği yapmakta ve insani konuların düzenlenmesinde son sözü ulus devlete bırakmamaktadır.” ifadesini kullandı. Konuklarıyla yakından ilgilenen Malherbe çifti, anlamlı ve keyifli bir geceye imza attılar. Davetliler de gecenin ilerleyen saatlerine kadar müzik eşliğinde eğlenerek lezzetli ikramların tadına baktı. 

284 magdergi.com.tr

CATHERINE - MICHEL MALHERBE

ANNA TURENICOVA, DUSAN TURENIC


GRAHAM HANCOCK, YARA DABABNEH

FETHİYE HAS, SEVİM YOLDAȘ KESKİN

NAZAN - ALİ BAȘMAN

MARGRET - YAȘAR YAKIȘ

IRENE GIVIASHVILI, IRAKLI KOPLATADZADE


davet

YUNUS GÜRKAN, EFE BEZCİ, NİDA SÖZÜGEÇER, SALİH BEZCİ,BÜLENT TARLAN, CARLOS KHNEISSER

Curio Collection by Hilton Bodrum’a Geliyor Hilton, Türkiye’deki ilk Curio Collection resort otelini açmak üzere inşaat sektöründe gerçekleştirdiği öncü projeleri ile yaklaşık yarım asırdır Başkent Ankara’ya ve Türkiye’ye damgasını vuran BESA Grup ile anlaştı. İstanbul’da düzenlenen imza töreninde BESA Grup Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci, BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci, Hilton MENA (Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye) İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Carlos Khneisser ve Hilton Türkiye İş Geliştirme Direktörü Nida Sözügeçer ve Hilton Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Başkanı Rudi Jagersbacher “The BO Vue” ile ilgili bilgi verdiler. BESA Grup Turizm Koordinatörü Yunus Gürkan da imza törenine katıldı. Toplam 85 odalı otel, Bodrum’un Ege sahilindeki en özel koylarından Küçükbük’te bulunan BESA Gruba ait The BO Viera yatırımının bir parçası olacak 

286 magdergi.com.tr

EFE BEZCİ, CAĞLA BAYKAM



karma

ozgur@ozguraksuna.com

Beyin Düğümlerini Çözmenin 50 Yolu Dilerim harika bir yaz dönemi geçirmiș ve yeni döneme keyifle bașlamıșsınızdır... Her ne kadar güzel geçse de tekrar iș hayatına ve günlük rutin koșturmalara dönmek hepimiz için zor bir süreç oluyor... Bu yüzden bu dönemi ne kadar konforlu geçirirsek o kadar verimli ve üretken oluruz... Bunun için düğümlerimizi çözmemiz ve tekrar üretkenlik sürecine geçmemiz gerek; o zaman hadi bașlasın değișim ve açılsın düğümlerimiz! 288 magdergi.com.tr


B

unun için Özgür Aksuna size 50 kolay yol ve yöntem aktarıyor, hazırsanız başlıyoruz... 1- Telefonu sessize alın. Günlük on-line olma süresi ülkemizde yaklaşık 5 saat unutmayın... 2- “Inbox Pause” ile mail kutunuzu sessize alın. Spam ve gereksiz maillerin zamanınızı çalmasına asla izin vermeyin. Zaman hediye ediemeyecek kadar değerlidir. 3- Masanızı ve bilgisayarınızın masaüstünü temizleyin. Masanız ne kadar dağınıksa zihniniz de o kadar dağınıktır. Bu gardırobunuz içinde geçerli... 4- Dikkat dağıtıcı etkenleri yoksayın. Hiçbir şeyin dikkatinizi çalmasına izin vermeyin... 5- Düzenli mola verme alışkanlığı edinin. Dinlenmeyen beyin yeni fikirler üretemez. 6- Farklı mekanlarda çalışın; kafe ya da parkalar gibi... Mekan algısı beyinde genişleme yaratır, üretkenlik seviyenizi yükseltir. Tebdili mekanda yeni fikirler vardır. 7- Pencereye yakın ve ışık alan bir pozisyonda oturmaya gayret edin. 8- Rahatlatma özelliği olan lavanta ve limon kokularını koklamaya çalışın; ancak parfüm değil doğal hallerini koklayın. 9- Çok sıcak ya da çok esintili ortamlardan uzaklaşın. İklimlendirmenin sabit sıcaklıkta olması beynin vücut sıcaklığı ya da dış etkenlerle uğraşıp dağılmasını engelleyecektir. 10- Düzenli yürüyüş yapın. Yürüyüşün belli bir tempoda olması hem kan basıncını hem de beyin fonksiyonlarını düzenleyeceği için sağlıklı bir beyin yapısına sahip olmayı sağlar. 11- Bolca güzel uyku çekmeye gayret edin. Dinlendirilmiş bir vücut, haliyle sağlam bir düşünce sistemini oluşturacaktır. “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” diye boşa demedi yüce önderimiz Atatürk. 12- Düzenli ve sağlıklı beslenin. Yaşam ve beslenme şeklini değiştirin kısacası... 13- Bitki ve çiçek edinin ve onların bakımıyla gelişimiyle ilgilenin. 14- Size enerji veren ve motive eden müziklerden oluşan şarkı listeleri dinleyin.Hayatınızın fonunda müzik bir şekilde mutlaka olsun, radyo vs. 15- Meditasyon ya da yoga yapın. Çakraları açın, düşünce gücünüzü akıcılaştırın. 16- Doğa ve sizi mutlu eden sevimli doğal hayat fotoğraflarına bakın. İlham alın mutlu olun. 17- Toplantılardan 15 dakika erken çıkın veya erken başlayın. 18- Görev delege, edin işlerinizi bölüştürün. Her işi siz yapamazsınız. 19- Zamanın nereye aktığını, en çok neye vakit harcadığınızı takip edin. Zaman hırsızlarını bulun ve onlardan en kısa zamanda kurtulmanın yollarına bakın... 20- Facebook’u terk edin. 21- Sıkıcı görevlerinizi otamatikleştirin.

22- Benzer işleri bir araya toplayın. 23- Telefonunuzun dikte özelliğini kullanın; yazmayarak zamandan

tasarruf edin. 24- “Stop List” oluşturun, beğenmediğiniz alışkanlıklarınızı durdurma listesi yapın. 25-“Must – Should – Want” listesi ile günlük kısa görevleri “Yapılmalı – Yap! – Yapmak İstediklerim” diye listeler hazırlayın, sonra onları ayrıştırın. 26- 2 saat çalışmadan mail ve sosyal medya ile ilgilenmeyin. Disiplinli davranmayı huy edinin. 27- Günlük en az 3 adet “Çok Önemli” ibareli post-it hazırlayıp en görünür yere yapıştırın. 28- İşlerinizi en önemliden en önemsize doğru yapmaya başlayın. 29- “Bu iş benim hedefe ulaşmama yardım eder mi?” sorusuna cevap verin, cevap “hayır” ise kesin gitsin. 30- “Bunu sadece ben mi yapabilirim? Önemli mi?” sorusuna cevabınız da “hayır” ise yine kesin gitsin. 31- Stephen Corvey’in öncelik matrisini kullanın. 32- Önce yaratıcı işleri yapın. 33- Büyük görevleri küçük yap-bozlara çevirin. 34- 5 dakika mola verebilmenin ödül olduğu şekilde çalışın. 35- Sıkıcı işleri bir an evvel bitirip kurtulmaya çalışın. 36- Eğer 2 dakikadan kısa sürecek bir iş ise o işi hemen yapın, sakın ertelemeyin. 37- Biyolojik prime time, yani enerjinizin en yüksek olduğu saat dilimlerinizi bulun ve programınızı ona göre yapın. Enerji çemberinizi bilin, öyle yaşayın. 38- Küçük kazançları kutlayın ve kendinizi ödüllendirin, hatta kendinize rüşvet teklif edin. 39- Güçlü ve etkileyici pozlar verin ve bunları paylaşın. 40- Bir ajanda ve yapılanlar listesi tutun. 41- Keyfinizin azaldığı anlarda bir ısırık çikolata yiyin. Sadece bir ısırık... 42- Gülümseyin ve bunu bir alışkanlık haline getirip yaşam biçimine dönüştürün. 43- Programınıza ve kendinize sadık kalın. 44- Hedefler koyun ve o hedefler için sadık birer çalışan olun. 45- Ailenizle kaliteli zamanlar geçirin. 46- Birikim ve yatırım yapın. 47- Sizden bir tane olduğunu ve her şeyin yaşandığında güzel olduğunu asla unutmayın. 48- Seyahatler planlayın ve sizin dışınızdaki dünyayı keşfedin. 49- Su içmeyi alışkanlık edinin, bir su kabı alın ve yanınızdan ayırmayın. 50- Tüm bunları yaparken kendinizle gurur duyun ve kendinizi çok sevin. Bol kazançlı ve verimli bir dönem geçirmek değişmek ve başarmak dileğiyle… 


davet

TAHİRE DEMİRCAN, SEVDA YAZICI, RAHMİ KOÇ

AYSEGÜL DİNÇKÖK

EȘREF CERRAHOĞLU

Bodrum’da Geleneksel Yaz Daveti İş adamı Eşref Cerrahoğlu ve eşi Fulya Cerrahoğlu, gelenekselleştirdikleri Bodrum yaz davetlerini 19. kez gerçekleştirdi. İş dünyasının ve cemiyet hayatının önde gelen isimlerinin yanı sıra yurt dışından tatil için gelen yabancı misafirlerini de ağırlayan Cerrahoğlu çifti, konuklarını evlerinde misafir etti. Denizden ve karadan gelen davetliler kokteyl ile karşılandı. Eşref Bey, davetliler masalarına geçtikten sonra kısa bir konuşma yapıp dostlarına katılımları için teşekkür etti. Yaklaşık 50 davetlinin katıldığı gecede, çok sayıda yabancı misafirin yanı sıra Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç, Tahire Demircan, Aysegül Dinçkök, Emil-Şükran Güzeliş gibi isimler vardı. 

290 magdergi.com.tr

EMİL- ȘÜKRAN GÜZELİȘ



ipek’in objektifinden

İpek Gençer

ipek@magmedya.com.tr

Eylül’de

Midilli Kaçamağı

Daha ne olduğunu anlayamadan koca Ağustos bitti gitti... Kıș boyunca, yaz aylarını iple çekerken, bir de bakmıșız Eylül ayı gelivermiș. Daha ilk haftasıyla beraber, tatilin bittiğini hemen hissettirir hepimize... Okul telașı, defter-kitap alıșveriși, son hazırlıklar derken, bir yandan iș-güç yoğunlașır ve bir dahaki yaza kadar yavașlamayacak bir temponun içinde buluveririz kendimizi. Peki hazır mıyız bu koșușturmacaya? Hayır tabii ki! Keșke Ağustos ve Eylül ayının arasına minicik bir ay daha sıkıștırabilsek... Evet bunu yapamayız ama sıcak havalar henüz elini eteğini çekmeye bașlamadan önce, bir parça huzura kaçmaya ne dersiniz?

S 292 magdergi.com.tr

izler için seçtiğim Eylül ayı kaçamağı, Midilli Adası... Aslında tüm dünyada Lesvos adıyla bilinen bu adaya, sanırım başkenti olan “Mytilini” yüzünden biz Midilli demişiz. “Lesvos” isminin ilk verilişi ile ilgili farklı hikayeler var. Bunların en bilineni, Theselya Kralı kahraman Lapithos’un oğlu Lesvos’tan aldığıdır. Diğeri ise, M.Ö. VII. yüzyılda yaşamış olan, antik dönemin en ünlü kadın şairi Sappho ve

arkadaşlarının ardından “lezbiyen” anlamına gelen “Lesbos” olarak verildiğidir. Tarihin bilinen ilk kadın şairlerinden olan Sappho, aristokrat bir aileden geliyormuş. Özgür düşünceyi cesaretle savunarak, erkek egemen sisteme karşı çıkan, kadın haklarının ilk savunucularından biri olarak kabul edilen Sappho, erkeklerin iktidara, yönetime ve güce sahip olma isteğini eleştirmiş. O döneme kadar kadın-erkek ilişkilerini ele alan şiirlerin aksine, kadınları odak noktası yapan, kadın erotizmini, iç dünyasını ve kadınlara duyulan


Midilli’ye girişteki pasaport kontrolü ile ilgili bir hatırlatma: Sanırım hayatımın en uzun pasaport kuyruğunu burada bekledim. Feribottan inerken acele edip önlere geçmeye bakın, yoksa feribot yolculuğundan daha uzun bir süreyi kuyruk bekleyerek geçiriyorsunuz. Sebebi kesinlikle kalabalık değil, ülkenin en yavaş pasaport memurlarını buraya koymuşlar sanırım... Tek bir otele kapanıp, tüm tatili oda-plaj-havuz üçgeninde geçirmek yerine, keşif ruhuyla tatil yapanlardansanız, haydi notlarınızı almaya başlayın... Bu adayı en güzel, araba kiralayarak geziyorsunuz. Diğer adalardaki gibi motosiklet veya atv’lerle gezmeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Çünkü haritada görünenin aksine, Mytillini’den diğer kasabalara gitmek hiç de kısa sürmüyor ve yollar çok virajlı. Bir de araba kiralama konusunda bir uyarı; her ne kadar büyük bir ada olsa da araba kiralama seçenekleri pek de çok değil. Sakın bizim gibi yapıp, bu işi son dakikaya bırakmayın, daha önce rezervasyonunu yapıp arabasını almaya gelmeyen bir kişi olduğu için çok şanslıydık. Yoksa son dakika kiralık araba bulmak gibi bir ihtimaliniz yok... Önce Mytilini’den biraz bahsedeyim... Feribot zaten direk Mytilini’nin limanına yanaşıyor. Yürüyerek hemen şehrin merkezine ulaşıyorsunuz. Bizim ilk dikkatimizi çeken, daha limana yaklaşırken yeni binaların arasında sıkışıp kalmış ama yine de göz alıcı mimarisi ve görkemli kubbesiyle koya bakan Agios Therapontas Kilisesi oldu. Şehrin amblemi haline gelmiş bu kilisenin gece görünüşü, gündüz görünüşünden çok daha güzel.

aşkı tutkulu bir şekilde anlatan şiirleriyle ün yapmış. Cesur biçimde ortaya koyduğu bu aykırı duruşu, pek tabii ki pek çok kesimi tedirgin etmiş ve Sappho’nun Lesvos’u terk ederek Sicilya’ya yerleşmesiyle son bulmuş. İskenderiyeli dil bilginleri, Sappho’nun şiirlerini dokuz kitapta toparlamışlar ancak sonraki yüzyıllarda, özellikle Hristiyanlık’ın bağnaz dönemlerinde, bu şiirler hem yasaklanmış hem de ortadan kaldırılmaya çalışılmış. Yine de günümüze 500 kadar şiiri sağlam olarak ulaşmıştır. İsmiyle ilgili bu hikayelerden sonra, gezi kısmına gelelim... Yunan Adaları deyince aklınıza kapıları ve pencereleri maviye boyalı beyaz evler ve daracık sokaklarda akın akın yürüyen kalabalıklar geliyorsa Midilli sizi şaşırtacak... Çünkü burası diğer popüler Yunan Adaları’nın aksine, son derece sakin, huzurlu ve geneli taş yapılardan oluşan bir mimariye sahip. Girit ve Evia’dan (Eğriboz Adası) sonra, Yunanistan’ın 3. büyük adası olan Midilli, 1.633 kilometrekarelik yüzölçümüyle, dağlık ve yeşilin bin bir tonuyla kaplı bir ada. Özellikle zeytinyağı üretimi, ada ekonomisinin temel yapı taşı. Bu yüzden adanın neresine giderseniz gidin, yol boyunca size zeytin ağaçları eşlik ediyor. Adada 10 milyonun üzerinde zeytin ağacı olduğunu söylediler. Bunun yanı sıra tarım, balıkçılık ve hayvancılık da yapılıyor. Ayrıca Yunanistan’ın en büyük Uzo (Yunan rakısı) üretim merkezlerinden biri. Günümüzde Yunanistan’ın her yerinde Uzo üretilmekte fakat Lesvos’un uzolarının, nicelik ve kalite açısından ülkenin şampiyonu olduğunu öğrendim, meraklılarına duyurulur... Midilli’ye hem havayolu hem de denizyolu ile ulaşmak mümkün. Biz Ayvalık’tan feribot ile geçtik. 1-1,5 saat süren feribot yolculuğunun ilk yarısı bizim kıyılarımızın güzelliğini seyrederek geçiyor, diğer yarısında da kendinizi mavinin en güzel tonlarının arasında kaybediveriyorsunuz.


ipek’in objektifinden

Bir yolculuğa çıkarken ön araştırma yapmanın pek çok avantajı var. Ama bir yandan da sürprizi kaçırıyorsunuz. Hediye paketini açmadan içinde ne olduğunu birinin söylemesi gibi veya heyecanla beklediğiniz bir filmin, gitmeden önce fragmanını seyretmeniz gibi... En güzeli aslında beklentisiz gitmek. Ama bir yandan da merakımın önüne geçemeyip en azından birkaç fotoğrafa bakayım istiyorum. İlk gördüğüm fotoğraflar, Molyvos’un sağlı - sollu küçük dükkanları ve aralarından geçen dar, taş sokaklı minik çarşı merkezine aitti. Sokağın üstü, bu dükkanların arasını, dantel işler gibi sarmış mor salkım çiçekleriyle kaplıydı. Bu güzelliğe inanamayıp hemen birkaç fotoğrafa daha bakıp, buranın gerçek olduğuna karar vermiştim... Hatta bazı resimlerin altında “dünyanın en güzel 20 sokağından biri” diye not düşülmüştü... Molyvos’a 10 kilometre kala, uzaktan önce tepedeki heybetli bir Orta Çağ kalesi olan, Mithymna Kalesi’ni görüyoruz. Kasaba, kalenin etrafını set set çevreliyor ve koni gibi aşağıya doğru genişleyerek deniz kenarına ulaşıyor. Arkeolojik buluntular bu köyün Tunç Çağı’ndan beri yaşadığını ve Antik Çağ’da önemli bir şehir olduğunu gösteriyormuş. 1965 yılında UNESCO tarafından koruma altına alındığı için, doğal güzelliğinden ve karakterinden hiçbir şey kaybetmemiş... Evlerin pek çoğu taş ve ahşaptan oluşuyor. Bazılarının cumbaları var, bu da görüntüye ayrı bir hoşluk katıyor... Kalenin etrafını saran evler, kot farkından dolayı, kat kat aşağıya doğru inşa edildiği için, hiçbiri diğerinin manzarasını kapatmıyor. Dolayısıyla bu şirin yapıların neredeyse tamamı, Akdeniz’in sakin, derin mavisini tepeden seyrediyor. Molyvos’un şehir plancılığının etkileyici örneklerinden biri sayılması boşuna değil...

Çünkü kilisenin hemen yanı başına yapılmış, birbirinden alakasız, görüntü kirliliği yaratan binaları, gece olunca görmüyorsunuz. Kiliseden itibaren Midilli Kalesi’ne kadar uzanan Ermou caddesi, alışverişin kalbinin attığı yer. Bilinen markalar ve lokal markaların dükkanları, antikacılar, fırınlar, kafeler, marketler, her şey var. Normalde kalabalık olan bu caddede, siesta saatinde in cin top oynuyor. “Bu ekonomik krizde ne siestasıymış!” demeyin, bu konuda Yunanlılardan daha rahat bir ülke yok sanırım. Saat 14:00’ü gösterir göstermez, tüm dükkanların kepenkleri iniveriyor... Eğer böyle bir saate denk geldiyseniz üzülmeyin, Mytilini’de, antikacılar ve 1980’li yıllardan kalma gibi görünen eski tarz mağazaların olduğu Eski Çarşı’yı gezebilir, sonra da Yeni Cami ve Çarşı Hamamı’nı, Arkeoloji Müzesi’ni veya Midilli Kalesi’ni görebilirsiniz... Bir de Mytillini’nin ünlü kafelerinden biri olan Panellinion Cafe’ye uğrayabilirsiniz. Yüksek tavanlı ve tarihi bir mimariye sahip bu kafede, püfür püfür esinti eşliğinde kahve molası vermek iyi gelebilir. Tüm bunları kısa bir sürede bitirmenizi tavsiye ediyorum, çünkü bence Mytilini, ada ruhuna oldukça uzak bir şehir. Biz bu yüzden burada vakit kaybetmeden adanın en güzel kasabası olan Molyvos’a doğru yola çıktık.

Molyvos (Mithymna):

Mytillini’den kuzeybatı ucundaki Molyvos’a ulaşmak arabayla yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Daha önce de söylediğim gibi, yollar oldukça virajlı ve dar. Ayrıca bütün yol tabelaları Yunanca. Navigasyonunuz yoksa burayı bulmanız zaman alabilir. Molivos’a giderken hiçbir araştırma yapmadığım için, orada bizi nasıl bir yer beklediği konusunda hiçbir fikrim yoktu...

294 magdergi.com.tr


Molivos’ta, popüler Yunan Adaları’ndan alışık olduğumuz kalabalıktan eser yok. Sokaklar tertemiz ve tüm kasabaya tatlı bir sakinlik hakim. Kedileri bile sakin ve huzurlu diyebilirim. Yokuş başlar başlamaz fotoğraflarda gördüğüm, tepesi mor salkımlarla kaplı olan sokağı görmek için sabırsızlanıyorum. Fakat o da ne? Hiç mor salkım yok... Sonradan öğreniyorum ki; mor salkımlar Mayıs ayında çiçek açıyorlar ve sadece 1 ay boyunca çiçekli kalıyorlar. Gördüğüm fotoğrafların hepsi o zaman çekilmiş. Mor salkımlı çatıyı göremiyorum ama onun yerine yemyeşil yapraklarla kaplı bir çatı var. Yol boyunca bu yeşil çatının gölgesinde ilerliyoruz. Çeşitli hediyelik eşyalar satan sevimli dükkanlar, taş konaklar, yaşlı çınar ağaçları ve eski çeşmelerin arasından geçerek tepeye ulaşıyoruz. Sonradan öğreniyorum ki; Molyvos’taki birçok konak 18. yüzyılın sonlarından kalmaymış. Zaten yol boyunca konakların mükemmel taş işçiliğine hayran kalıyorsunuz. Hepsinin panjurları ayrı renklerde boyandığı için, kasabanın genelinde bu oldukça estetik bir görüntü oluşturuyor. Süslü duvar resimleriyle tanınan Giannakos Konağı adanın en güzellerinden. Eskiden Krallis ailesine ait olan, şu anda Güzel Sanatlar Okulu olarak kullanılan konak da hoş... 14. yüzyıldan Bizanslılar tarafından yapılmış olan Midilli’nin ikinci büyük kalesi Mithymna Kalesi’ne ulaştığınızda, sizi ödül olarak kasabanın üzerinden eşsiz mavi tonlarındaki Akdeniz’e bakan bir manzara bekliyor. Yüksek kulelerle çevrelenmiş olan bu kale, güçlü duvarları ve derin hendekleri ile bölgenin korunmasında önemli bir rol oynamış. Osmanlı döneminde birçok değişikliğe uğramış, fakat oldukça iyi korunmuş olan bu kale günümüzde hala kullanılıyor.

Her ne kadar tepeden başlayıp aşağıya doğru gezmemizi tavsiye etseler de biz aşağıda limandan yukarıya doğru çıkıyoruz. Öncelikle deniz kenarındaki minik restoranlar ilgimizi çekiyor. Önlerine ahşap sandalyeler atılmış, direklerinin arasındaki iplere sıra sıra ahtapotlar asılmış, hemen önünde de rengarenk küçük kayıklar ağır bir ritimle sağa sola sallanıyor... Karnınız aç olmasa bile, burada denize karşı oturup, mis gibi deniz havasını içinize çekip, tazecik deniz ürünlerinden yemeden keşfe başlamak istemiyorsunuz. Adada karşılaştığımız herkes genel olarak güler yüzlü. Restoranın sahibi bir yandan servis yapıyor, bir yandan bizim çocuklarla şakalaşıyor, bir yandan da başka hiçbir restoranda yiyemeyeceğimiz mezelerini ballandıra ballandıra anlatıyordu. Yemek konusunda yoldan çıkmaya her an hazır bir grup olarak, mezelere balıklama atlıyoruz, günün devamının bol yürüyüşle geçeceğine güvenerek, sınırlarımızı aşmakta bir sakınca görmüyoruz... Gerçekten de buradaki çoğu restoranda yediğiniz her şey çok taze. Yemek yerken bile balıkçı teknelerinin yanaşıp, restoranlara taze balık verdiğine şahit olduk. Meze konusunda da boşuna iddialı olmadıklarını düşünüyoruz, kısacası bizden tam not aldılar... Sahilin hemen arka paralelinden yukarıya kaleye doğru çıkan, sevimli, dar, taş sokaklar başlıyor. Burayı yokuş ve dar sokaklar sebebiyle arabayla gezmeniz mümkün değil. O yüzden sıkı bir yürüyüşe hazır olun... Evet yokuş olayı bir dezavantaj ama yol boyunca çevrenizin sevimliliği sizi öyle bir oyalıyor ki, farkında olmadan kendinizi tepede buluveriyorsunuz.


ipek’in objektifinden

Yaz aylarında Ege Uluslararası Sempozyumu gibi etkinliklere ve festivallere ev sahipliği yapıyor. Molyvos sahili, berrak ve temiz suları ile Mavi Bayrak sahibi. Biz girmedik ama denizi oldukça çakıllıymış ve yüzerken, kalenin altında sıralanmış rengarenk panjurlu taş evleri seyretmek oldukça keyifliymiş. En popüler plajı, Psiriara ve Congas Beach... Molyvos’un olmazsa olmazı ise, yukarıya, kaleye çıkarken manzaraya hakim restoran veya kafelerin birinden gün batımını seyretmek. Gelelim Midilli’nin diğer bölgelerine... Molyvos’tan sonra adanın en popüleri Petra. Petra, Molyvos’tan araba ile 5-10 dakika mesafede. Yürüyerek her yerini gezebileceğiniz, eski konaklar ve güzel bahçeleriyle, sevimli bir sahil kasabası. Tüm adada en güzel kumlu sahilin burada olduğunu söylüyorlar. Plaj dışında, Petra’da 35 metre yükseklikte bir kaya üzerinde bulunan ve 114 basamakla ulaşabileceğiniz Panagia Gylkfylousa kilisesine çıkabilir, buradan manzarayı seyredebilirsiniz.

Dolayısıyla doğanın tadını çıkarmak ve vahşi yaşamı gözlemlemek isteyenlerin uğrak yeri. Eğer zeytinyağı ve zeytinyağından üretilen ürünlere meraklıysanız, hemen yakınlardaki Agia Paraskevi köyünde bulunan Endüstriyel Zeytinyağı Müzesi’ni (Museum of Industrial Olive Oil Production of Lesvos) ziyaret edebilirsiniz. Eğer Midilli’de daha uzun zaman kalmayı planlıyorsanız, Eftalou, Erossos ve Plomari’yi görebilirsiniz. Yunan Adaları’na genel olarak baktığımızda, hepsinin kendine has güzellikleri var. Her adanın ayrı bir karakteri, dokusu, görselliği ve size yaşattığı ayrı hisler olduğunu düşünüyorum. Bana göre Lesvos’un köylerinin genel olarak hissettirdiği şey, huzur ve doğallık. Eski zamanlarda insanlar adalara sürgüne yollanırmış ama günümüzde büyük şehirlerin trafiği, gürültüsü, koşturmacası ve önümüze sürdüğü zorlu hayat koşullarına baktığımız zaman, hangisinin gerçekte sürgün yeri sayılabileceğini bilemiyorum...

Skala Skamnia, dağlarla sarmalanmış, plajlarından çok, el değmemiş doğal güzellikleri ve manzaralarıyla ünlü, tipik bir balıkçı kasabası. Buranın öne çıkan özelliği ise, deniz üzerindeki kayalar üzerine inşa edilmiş Panagia Gorgona Kilisesi. Bu kilise balıkçılar için uğurlu sayılırmış. Hatta söylenenlere göre; balıkçıların açık denizden geri dönmelerine yardım edermiş. Bu kasaba ayrıca ünlü yazar Myrivillis’in doğum yeri...

Ada yaşamı öylesine dingin ve sakin ki, ister istemez, her ada tatili sonrası insanın aklına “acaba her şeyi bırakıp burada yaşamak nasıl olurdu?” sorusu düşüyor. Sahip olduğumuz lükslerden vazgeçmek, yüklerimizi azaltmak, doğayla iç içe olmak, her şeyin en azı ile yetinerek yaşamak, içimize dönmek, sadeleşmek ve aslında kim olduğumuzu hatırlamak... Acaba aradığımız huzur ve hafiflik, bu kendi halindeki adalarda mı saklı!...

Kalloni; adanın tam merkezinde bulunmaktadır. Pembe flamingoları ile ünlü bu bölge, yapısı sebebi ile göçmen kuşların geçiş noktasında.

Yeni rotalarda görüşmek üzere, Sevgi ve sağlıkla kalın  Fotoğraflar: İpek Gençer

296 magdergi.com.tr



davet

YUSUF SEVİLLA,DİLARA SEVİLLA SLEZAK, NACİYE TÜRKAY

Sevil’den Yenilenen Mağazaya Özel Davet Tunalı Hilmi Caddesi’nde bulunan Sevil Parfümeri mağazasının yenilenmesi nedeniyle özel bir davet verildi. Ünlü parfümeri ve kozmetik markası Sevil, Tunalı Hilmi Caddesi’nde bulunan mağazasını yeniledi. Açılışa özel düzenlenen ve yoğun ilgi gören davette renkli görüntüler ortaya çıktı. Açılışa özel kampanyaların ve etkinliklerin olduğu organizasyonda konuklar mağazayı gezerken aynı zamanda ürünleri deneme ve makyaj hakkında bilgi alma fırsatı da buldu. DJ performansı eşliğinde devam eden açılışta, konuklar birbirinden lezzetli ikramları tattı. 

298 magdergi.com.tr

NAZAN DURMUȘ

LUSİ SEVİLLA

EMİNE UZUN


haber

Cilt Sağlına Uzman Eli Değdi Dermatalog Dr. Yelda Bice, Arcaidum AVM’de “Güzellik Günleri” kapsamında düzenlenen etkinlikte cilt sağlığı ile ilgili merak edilenleri yanıtladı. Cilde uygulanan uygulamalar ve yöntemler ile ilgili tüyolar paylaşan Bice, medikal estetik çalışmaları hakkında da kendisini izlemeye gelenlere bilgi verdi. Varis tedavisinden cilt temizliğine, vücut sıkılaştırma uygulamalarından bölgesel incelmeye kadar birçok konuya değinen Bice, son yıllarda en çok kullanılan altın iğne, prp ve botoks uygulamaları hakkında da önemli açıklamalarda bulundu. Söyleşi sonrası standında ziyaretçiler ile bir araya gelen dermatoloji uzmanı, kişiye özel önerilerde de bulundu.

Yeni Panamera 4 Sport Porsche’nin tüm spor sürüș özelliğini barındırırken, arkada üç koltuğa sahip ilk Panamera modeli olan Sport Turismo, Doğuș Oto Çankaya Porsche Showroom’unda yerini aldı. Ayırt edici tasarımıyla lüks segmentte bir kez daha güçlü bir etki yaratan Panamera 4 Sport Turismo, geniş bagaj kapağı, alçak yükleme olanağı, artırılmış bagaj bölmesi alanı ve 4+1 oturma düzeniyle günlük kullanışlılığın ve maksimum esnekliğin mükemmel birleşimini sunuyor.

Downtown Food Club'da Serpme Kahvaltı Zamanı! Şöyle bol malzemeli, taze, gözlere şenlik bir kahvaltıdan daha büyük bahane mi olur! Bizce de olmaz. DownTown'un yenilenen kahvaltı menüsünü hafta sonu planlarınıza eklemeyi unutmayınız! Türkiye'nin en iyi 10 menemeninden biri seçilen DownTown'un soğansız menemenini de mutlaka deneyin...


davet

Nikki Beach Bodrum’da 2. Yılını Kutladı Dünyada White Party konseptinin yaratıcısı Nikki Beach, Bodrum’daki 2. yılını bu tema ile kutladı. Özgün eğlence anlayışı, bembeyaz dekoru, uluslararası mutfağı ile unutulmaz bir geceye imza attı. 20 yıl önce “hayatı kutlama” mottosuyla Miami Beach Ocean Drive’da kurulan Nikki Beach, St Tropez, İbiza, Koh Samui, Dubai gibi lokasyonlardan sonra Bodrum Torba’da geçtiğimiz yıl hizmet vermeye başladı. Eğlence anlayışına farklı bir bakış katarak, her gün düzenlenen etkinliklerde misafirlerini farklı konseptlerdeki partilerde ağırlayan mekan, ikinci yaşını “White Party” ile kutladı. Davete ise iş, sanat, cemiyet dünyasının önde gelen isimleri katıldı. Nikki Beach Bodrum, White Party’de davetlilerine enerjinin hiç düşmediği hit müzikler ve görkemli kostümlerle dans şovları, saksafon ve perküsyon performansları ile unutulmaz bir gece yaşattı. DJ Mademoiselle Sabah, DJ Antonio ve Nikki Beach Bodrum’un Resident DJ’i Mert Yenidünya’nın performanslarıyla müziğin ritmi yükseldi. Nikki Beach’in master şeflerinin geceye özel hazırladığı lezzetli yemekler, özel ikramlar ile damaklarda da bu kutlamayı yaşattı. Deneyimli mixolojistlerin elinden çıkan signature kokteyller ise gece boyu eğlenceye eşlik etti. 

300 magdergi.com.tr

KAAN SABANCI, VUSLAT DOĞAN SABANCI


AHMET ALP, NESLİHAN SADIKOĞLU

GÖKHAN ALKAN

Cihan Șensözlü’nün ev sahipliğinde gerçekleșen “beyaz” temalı davette dünyaca ünlü DJ’lerin müziği eșliğinde yapılan ses ve ıșık șovları da konuklara unutulmaz anlar yașattı.

CİHAN ȘENSÖZLÜ

ARZU TOPÇU ÇIVAK


ilişkiler

Gökçen Erdoğan

gokcen@magdergi.com.tr

Boşanmanın da İyisi Var Son zamanlarda en çok tanık olduğumuz șeylerden biri sanıyorum ki ayıplı ayrılıklar, boșanmalar. Magazin değeri yüksek isimlerin “skandal” bașlığıyla verilen haberlerine değinmek istemiyorum, çünkü bu mesele yalnızca onların özelinde bir mesele değil. Bu, topluma sirayet etmiș bir hastalık neredeyse. Biriktirilmiș her șeyin ortaya döküldüğü ve tarafların intikam diye tutuștuğu bu ayrılıklarda olan kime oluyor dersiniz? Maalesef çocuklara...

B

irbirine darılan insanların, iyi zamanlarında paylaştıkları sırları ortaya döküvermeleri yeterince kötüyken bunu bir de ortada çocuklar varken yapıyorlar. Zamanında susulan her şey, gevşek bir ağızla konuşulmaya başlıyor. E ama bu çocuklar gökten inmedi. Siz onları dünyaya getirmeye karar verdiğinizde mutlulukları da dahil olmak üzere tüm sorumluluklarını aldınız. Kadın ve erkek çatışmasının, düşman olan eski dostların orta yerinde kalmak gibi bir tercihleri, arzuları olmadı. Dahası bunu asla hak etmediler, edemezler. Sizin karı koca ilişkiniz sona erebilir, ancak anne ve babalık, boşanmayla sona ermez. Anne ve baba olmaktan istifa edemezsiniz. Ve siz boşandığınız gün, çocukların hayatı sona ermez. Önlerindeki gelecekte yaralar biriktirmelerine izin veremezsiniz, utanç taşımalarına sebep olamazsınız. Buna en basit tabiriyle hiç hakkınız yok. Hatta hiçbirimizin hakkı yok. Evlilikler sona ererken sorun ve düşmanlık yaratan şeylerin ilk üçünde ihanet, mal paylaşımı ya da tek taraflı ayrılık isteği var. Bu durumlarda maalesef taraflar sakin kalamıyor ve ölçülü davranamıyorlar çoğu zaman. İhanetin insanı öfkelendirmesi elbette normal; duyguları olan varlıklardan söz ediyoruz. Ancak şiddet de düşmanlık da çözüm getirmez. Ve çocukların, bu mahrem durumlardan haberdar olmaları, anne ya da babalarına bakışlarını değiştirmeleri gerekmez. Çünkü maalesef kız çocuklarında erkeğe güveni, erkek çocuklarında kadına güveni sarsacak ve bilinçaltlarına yerleşecek bir durumdur bu. Eşler, ihanet karşısında ne yapacaklarına birlikte karar vermeli ve ne olursa olsun çocuklarına durumu yansıtmadan ve birbirlerini kötülemeden yollarını ayırmalılar. Eğer evliliğin devamına karar verildiyse de çocuğun yanında bu konunun açılmayacağından, iğneleme yapılmayacağından ve “söyle babana...” “söyle annene…” durumuna gelinmeyeceğinden emin olarak devam kararı almalılar. İlerleyen yıllarda sağlıklı ve mutlu ilişkiler kurabilmeleri ve karşı

cinse önyargılı olmamaları adına bu son derece önemli. Gelelim mal paylaşımına... Yasalar, kadın ve erkeğe, boşanma halinde evlilik süresince edinilen malların eşit paylaşılacağını açık biçimde söylüyor zaten. Ancak eşler kendi aralarında daha azına ya da daha çoğuna karar verebilirler. Ama görüyoruz ki, ya daha azını vermek için eşlerini ayıplı göstermeye çalışıyor ya da mal kaçırıyorlar veya daha çoğunu almak için boşanmamakla tehdit ediyor ve velayeti pazarlık konusu yapıyorlar. Evet boşanmalarda işin ucu genelde velayete dayanıyor. Genelde varlıklı erkek, kadını eğer verilen mala razı gelmezse velayet davası açmakla tehdit ediyor. Kadınsa boşanmak için istediği malların kendisine verilmesini şart koşuyor. Çocukların önünde apaçık konuşulmasa dahi elbette bu olumsuz ortamdan etkileniyor ve havadaki elektriği fark ediyorlar. Ancak bu bile fazla. Tek taraflı ayrılık isteklerinde ise sonuç genelde şiddetle geliyor. Genelde kendisinden ayrılmak istemeyen erkeğin uyguladığı şiddete maruz kalan kadın ve kendisinden ayrılmak istemeyen kadının dünyayı dar etmesiyle tanışan erkek... Yeni bir hayat şansı tanımamak bir insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden değil de ne? Çocuklarımıza anne, baba olarak daima medeni bir tablo çizmemiz gerekiyor, içinde onların da olduğu ve hep olacağı... Ünlülerin sık sık yaptığı gibi birlikte tatile çıkmak elbette şart değil; ki zaten ünlü olmayanların dünyasında bu pek de hoş karşılanmayabilir. Ancak doğum günü ve mezuniyet gibi özel günleri çocuğun anne ve babasını birlikte görmek istemesi son derece anlaşılır. Ayrıca eğitim durumlarının takibi de anne, baba tarafından ortak kararlarla yapılmalı. Siz boşanabilirsiniz. Hiç istemeyiz, ancak nefret duygularıyla da boşanabilirsiniz fakat çocuklarınızı, bu nefrete bulayan, onlara arama motorlarında korkunç haberlerle dolu anılar biriktiren insanlardan olmamak elinizde. Gerçekten elinizde. 


25 Y95 K0

0 Y0 K100

0541 442 0 444


astroloji

Aylin Yıldız aylinbulent@mynet.com

Merkür Başak Burcunda

Astrolojide Merkür, Başak burcunda iken sentezleyen, analiz eden, hizmet eden, eleştiren, mükemmelleştirmeye çalışan, detaylara hakim olan; sağlık bilincine sahip olan demektir. Bu süreçte zihinsel olarak çok daha detaycı, hataları hemen fark eden, problemlere çözümler yaratan bir modda olacağız. Önce zihnimizde, akabinde hayatımızda düzene oturması gereken konuları tespit etmek ve belli bir metotla işleri yoluna koymak için harika bir süreç olacak. Bu dönem, kafamıza koyduğumuz, aldığımız kararları gerçekçi ve de somut bir şekilde uygulamaya sokmak hepimiz için çok daha kolay olacaktır. Gereksiz bilgiler yerine, faydalı ve kullanışlı bilgilere odaklanacağız, bilgiyi çok rahat bir şekilde yönetebileceğiz.

Koç

Çalışmanın, üretmenin, ürettiklerini sunmanın, faydalı olmanın zamanı. Detay gerektiren, araştırılacak konularda birçok fikri değerlendirip, analiz yapabiliriz. Objektif olacağımızdan eleştirinin dozunu kaçırıp iğneleyici olmaktan uzak durmalıyız.

Boğa Fikirlerimizi sanat eserlerine dönüştürüp, keyif alma zamanı geldi. Çocuklarımızla ilgili konularda da çeşitli fikir alışverişlerinde bulunup karar alabiliriz. Risk almamız gereken konularda aklımızı kullanmanın yararını görebiliriz.

İkizler Bu süreçte ailemiz hakkında almamız gereken

kararları gözden geçirmeliyiz. Mümkün olursa ebeveynlerimize danışmak, onların fikrini almak, konu üzerinde tartışmak yararlı olacaktır. Evle ilgili konularda hareketlilik görülebilir. Her türlü faaliyet için evimizi kullanmak isteriz.

Yengeç İletişimimiz en yüksek seviyelerinden birine

gelmiştir. Yakın çevremiz, komşu ve akrabalarımızla ilgili gelişmeler olabilir. Seyahatler sayesinde ilişkilerimiz artacaktır. Yeni şeyler öğrenmek için ilk adımı atabilir, her türlü yazma, konuşma, ifade etme işine girişebiliriz.

Aslan

Parasal konularda atılacak adımlar ya da imzalar için oldukça uygun zamanlardayız. Kazançlı çıkacağımız alışverişleri bu süreçte yapabiliriz. Sahip olmak istediklerimizi almak, geri kalan bütçemizi planlamak için hareket edebiliriz.

Başak Kendimizle ilgili fikirlerimizin ortaya en çok

çıktığı zamanlar... İfadelerimiz hem önem kazanır hem de daha bencil bir hal alabilir. Kişisel olarak almamız gereken kararları bu zamanlara denk getirmekte yarar var. İletişim gücümüzün artmasıyla daha kıvrak bir hale geliriz.

304 magdergi.com.tr

Terazi Düşüncelerimizin dağıldığı, konsantre

olmakta zorlandığımız zamanlardan geçmekteyiz. Bu süreçte bağlayıcı kararlar almaktan uzak durmalıyız. Kulağımıza gelen gizli konuşmaları başkalarına aktarmamalı, hatta çok da inanmamalıyız.

Akrep Arkadaşlarımızla beyin fırtınası yapmak için uygun

zamanlardır. Böylece bir ekip içinde ortak fikir çatısında toplanıp, düşüncelerimizi paylaşabiliriz. Sosyal alanlarda, dernek ya da vakıflarda organizasyon planları yapabiliriz.

Yay

Hem kişisel hedeflerimizi hem de kariyer beklentilerimizi gözden geçirip realize etmekte yarar var. Bu süreçten geçerken fikirlerimizin değer gördüğünü, takdir ve beğeni topladığını görebiliriz. İşe ilgili konularda yeni kararlar alabiliriz.

Oğlak Bu süreç içinde basit fikirlerimizden yola çıkıp geniş ufuklara gittiğimizi görebiliriz. Ancak gündelik gerçeklerden uzak kaldığımız için fazla idealist kararlar alabiliriz. Yabancı ülkeler ve konularla ilgili iletişimimiz artacaktır.

Kova

Aklımızı daha maddi konulara vererek, hayatın daha realist taraflarını görmeliyiz. Özellikle borç, alacak, kredi gibi konularda yapacağımız düzenlemelerden fayda sağlayabiliriz. Eski hesapları gözden geçirip değerlendirmeliyiz.

Balık Eşimizden, sevgilimizden gelen fikirlere açık

olmanın yararını görebileceğimiz zamanlar... Özellikle evlilik gibi önemli anlaşmaların bu süreçte yapılması her iki taraf içinde yararlı olacaktır. Ortaklaşa işlere başlamak için bu zamanları iyi değerlendirmeliyiz.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.