2
www.marmaracagdas.com
Malatya'da 800 yıllık cemevi Malatya'nın Arapgir ilçesinde bulunan ve 800 yıl önce yapıldığı belirtilen Büyükocak Cemevi, büyük ilgi görüyor. Cemevinin rehberliğini de bölgede oturan gönüllü bir kişi gerçekleştiriyor.
İstanbul’da 320 mezarlıktan, 65'i gayri-müslimlerin değişik mezhebi bir araya getiriyor. İstanbul’un çeşitli semtlerinde bulunan bu mezarlıklar Türk mezarlıklarına oranla biraz daha renkli ve ihtişamlı bir mimariye, daha gotik ve mistik bir havaya sahipler. Müslüman mezarlıklarından farkları Mezar taşlarının üzerinde ölünün adı-soyadı, doğum-ölüm tarihi gibi kısa bilgilerin yanı sıra kişiye ait fotoğrafların, hayat hikayelerinin, kitabelerin, ilginç heykellerin, dev kabristanların, boy boy vazoların ve rengarenk çiçeklerin bulunması. Lahit gibi uzun, daha gösterişli olan mezarlar da var. Genellikle din adamları ve yüksek rütbeli insanların yattığı bu mezarlar, Ermeni mezarlıklarında tamparan adıyla biliniyor. İstanbul’daki Ermeni mezarlıkları; Şişli, Zeytinburnu, Feriköy, Bağlarbaşı, Hasanpaşa, Fatih gibi semtlerde bulunuyor. Yaklaşık 70 bin Ermeni vatandaşımızın yaşadığı ülkemizde, bu topluluğa ait mezarlıklar değişik kitabeleriyle, görkemli kabristanlarıyla, ilginç mezar taşlarıyla, devasa anıt mezarlarıyla görenleri adeta mistik bir atmosfer içerisine sokuyor. Örneğin Şişli’deki Ermeni mezarlığı. Dev kabristanlarda yeri geliyor bazen tek bir kişinin yattığını okuyorsunuz yazılan yazılarda. Dua etmek için küçük bir de kilise var bu mezarlıkta. Bağlarbaşı’ndaki Ermeni mezarlığı da oldukça ilginç. Bir kapısının üstünde kurukafa ve iki tane kemik motifi var. Bu mezarlık, 1555 yıllarında Ermeni cemaatinin oralara yerleşmeye başlamasıyla tesis edilmiş Üsküdar semtine. Mezarlıkta Ermenice harflerle Türkçe olarak yazılmış 7 adet kitabe mevcut. Zeytinburnu’nda bulunan Balıklı Ermeni Mezarlığı ünlüdür.
Zira Ermeni kökenli Türk gazeteci Hrant Dink’in mezarı buradadır. Dink’in heykelinin de olduğu mezarın önünde bir sürü çiçek ve onun anısına yazılmış şiirler görebilirsiniz. Güzel oldukları söylenen Musevi Mezarlıkları İstanbul’daki Musevi mezarlıkları ; Arnavutköy, Kilyos, Ortaköy, Hasköy, Bağlarbaşı, Ulus, Şişli, Beyoğlu ve Hasanpaşa gibi semtlerde bulunuyor. İzinsiz girilmez! Müslümanların gayri Müslim mezarlıkları ziyaret etmesi yasak. Ziyaret için Mezarlıklar Müdürlüğü’nden izin almanız gerekiyor. İlginç Rum-Ortodoks Mezarlıkları Rum-Ortodoks mezarlıkları ise Altunizade, Reşitpaşa(Emirgan), Hasanpaşa, Edirnekapı, Şişli, Zeytinburnu gibi semtlerde bulunuyor Hristiyanlarda cenaze işlemleri nasıl gerçekleştirilir? .Kişi yaşamını yitirdikten, kiliseye getirilir. Rahmetli kilisenin morgunda yıkanır, temizlendikten sonra kefenlenir ve tabuta konur. Avluda dualar okunur, ilahiler söylenir. Hristiyanlarda da ölünün 7’si, 40’ı ve senelik anma ritüelleri yapılıyor. Musevi cenaze törenleri ise ölü sinagoga getiriliyor. Sinagogun önünde dualar edilir ve cenaze mezarlığa götürülür. İlk 7 gün içerisinde ölü yakınları hiçbir iş yapmaz, eğlencelere katılmaz, sadece dua ederek ölünün yasını tutar. Bu ağır süreçten sonra ölünün 40’ı değil, 30’u yapılır Ucuz mezar arsaları Gayri Müslim mezarlıklarda da, aynı aileden olan kişiler 5 sene arayla üst üste gömülüyor ama arsa fiyatları 750 liradan başlıyor. Yazar: ESRA ELMALI
Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat döneminde (1221-1237) Sultan Keykubat'tan alınan Zaviyesi yerleşim birimi belgesi çerçevesinde Türkmen şeylerinden Hasan Onar tarafından Onar köyüne inşa edilen cemevi, yoğunilgi görüyor. Cemevinin 12 direkli bir çadır görünümünde 2.5 metre yüksekliğinde, 1.5 metre kalınlığında taş duvarlar üzerine bindirilerek kırlangıç kubbe tekniği ile 1224 yılında inşa edildiği öğrenildi. Onar'da oturan ve gönüllü olarak cemevinin rehberliğini yapan Serdan Kaygusuz da cemevi hakkında şu bilgileri verdi: "Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın bölgeye yaptığı bir ziyaret sonrası Türkmen Şeylerinden Hasan Onar'a verdiği Zaviye yerleşim birimi belgesi ile Türkmen Şeylerinden Hasan Onar tarafından inşa edilen cemevi girişinde dört kapı bulunur. İlk kapı şeriat, ikinci kapı tarikat, üçüncü kapı marifet, dördüncü kapı hakikat kapısıdır. Dört Kapı, normal bir insanın başlangıçta ham olan ruhunun ve benliğinin dört aşamadan geçerek, ergin olgun hale gelmesi, ilahi sırra ulaşmasını da ifade etmektedir. Ağaçlardan yapılan
cemevi çatı sistemi yedi katlı olup yedi kat göğü simgeler. Tepedeki üçgen şeklindeki havalandırma boşluğuna 'sır lokma' derler. Yani bu boşluktan lokma atılır, kimsenin ne getirdiği ne götürdüğü bilinmez. Lokma, her canın kendi olanakları ve isteği doğrultusunda ceme sunduğu yiyecek, içecek ve diğer yardımlardan oluşur.
Cemevine yapılan bağışlar bu bağlamda birer lokmadır ve bunlar da cemi yürüten kişi tarafından tek tek ya da lokma sahiplerinin adları topluca anılarak dualanması gerekir. Lokma böylece birbirinden rızalık almış canların katkılarının toplamıdır. Bu katkılar, cemin 12 hizmetlisinden lokmacı ve diğer görevliler tarafından dağıtılır ve yenir.”
3200 yıllık yazıt: Denizden gelen işgalciler Anadolu halklarıydı Afyon'da 1878'de bulunan antik yazıt deşifre edildi. Bronz Çağı'nı bitiren ve antik Mısır belgelerinde 'gizemli deniz insanları' olarak geçen işgalcilerin Anadolu'nun yerli halkları
niz arkeolojisinin en büyük bulmacılarından birine' yanıt sağlayabileceğini belirtiyor. Habere göre 1878'de 29 metrelik kireçtaşından yapılmış bir friz, Afyonkarahisar'ın 34 km kuzeyindeki
olduğunu ortaya koydu. Fransız arkeolog George Perrot, köylüler kireçtaşını bir caminin temelinde inşaat malzemesi olarak kullanmak için götürmeden önce üzerinde yazılanları kopya etti. Araştırmacılar antik yazının 'Akde-
Beyköy köyünde bulundu. Antik metinde Küçük Asya'daki (Anadolu) krallıkların Hititler'e karşı birleşik bir donanma kurarak Doğu Akdeniz'deki sahil kentlerini nasıl fethettikleri anlatılıyor. Araştırmacılar metnin M.Ö 1190 yı-
lında geç Bronz Çağı krallıklarından Mira'nın kralı olan Kupanta-Kurunta tarafından yazdırıldığını belirtiyor. Yazıta göre Mira'nın aralarında olduğu Anadolu uygarlıkları antik Mısır'ı ve Doğu Akdeniz'deki diğer bölgeleri Bronz Çağı'nın bitmesinden önce ve bitişi sırasında işgal etti. Arkeologlar uzun süredir M.Ö 1200 civarında egemen uygarlıkların kontrolsüz ve ani çöküşünün kısmen denizden gelen akınların etkisiyle olduğunu belirtiyordu. Miken Uygarlığı'nın Anadolu'ya saldırması sonucu başlayan ünlü Truva Savaşı da bu dönemin sonunda yaşanmış ve savaşın ardından kazanan taraftaki Mikenler'in uygarlığının yıkılması Bronz Çağı'nın yerine yüzyıllar sürecek 'Karanlık Çağ'ı (Orta Çağ'ın ilk dönemi) başlatmıştı. Ancak günümüz akademisyenlerinin 'Truvalı Deniz İnsanları' olarak adlandırdığı bu gizemli deniz insanlarının kim olduğu uzun zamandır tartışma konusuydu. Mısır'da bulunan antik belgelerde gizemli deniz insanlarının Kıbrıs ve Suriye'yi işgal ettiği belirtiliyordu.
İSTANBUL’DA ZENGİN SEMTLERDE NÜFUSUN YÜZDE 1,6’SI YAŞIYOR İstanbul'un 959 mahallesi incelenerek sosyoekonomik statü değerleri saptandı. Elde edilen eğitim, gelir ve yaşam koşullarına ilişkin verilerden hareketle İstanbul'daki mahalleler 8 farklı kategoride sınıflandırıldı. A+'dan E'ye kadar yapılan sınıflandırmada, en yüksek sosyoekonomik statünün gösterildiği A+ grubunda 20 mahalle yer aldı. BEŞİKTAŞ'TAN 10, KADIKÖY'DEN 4 MAHALLE Beşiktaş'tan 10, Kadıköy'den 4, Beyoğlu'dan 2, Bakırköy'den 2, Şişli ve Beykoz'dan ise 1 mahalle en yüksek sosyoekonomik statü skoruna sahip oldu. En yüksek sosyoekonomik statüye sahip olan A+ 20 mahallede İstanbul nüfusunun yüzde 1.6'sı yaşıyor. En yüksek sosyoekonomik statü sıralamasında ikinci grupta yer alan 58 mahalle ise nüfusun yüzde 4.9'unu kapsıyor. İSTANBUL'UN YÜZDE 6'SI YÜKSEK GRUPTA İstanbul'da yaşayan her 100 kişiden 6'sı sosyoekonomik statü açısından yüksek gruplarda yer alıyor. Üst orta kesim olan B+ ve B grubunda ise toplam 135 mahalle, İstanbul nüfusunun yüzde 16.3'ünü barındırıyor. Sosyoekonomik statü açısından orta grupta yer
alan mahallelerin sayısı 329 iken, bu mahallelerde yaşayanlar İstanbul'un yüzde 42.2'sini temsil ediyor. ‘SURİYELİ GÖÇMENLER ARAŞTIRMAYA DAHİL EDİLMEDİ' Şeker, "Bunda İstanbul'un halen en fazla göç alan şehir olmasının önemli payı bulunuyor. Nitelikli göçten ziyade sosyoekonomik statünün düşük seyrettiği göç dalgaları İstanbul'un genel görünümünü değiştiriyor. Öte yandan, Suriyeli göçmenler bu araştırmaya sağlıklı veri olmadığından dahil edilmedi. Bu göçmenler de eklendiğinde sosyoekonomik statü skorunun daha hızlı düşme eğiliminde olduğu ortaya çıkacaktır" diye konuştu. MAHALLEM İSTANBUL'UN MOBİL UYGULAMASI GELİYOR Prof. Dr. Murat Şeker, İstanbul'da mahalle ölçeğinde geniş bir veri tabanı ve harita tabanlı bir bilgi edinme sistemi kurguladıklarını, sisteme kasım ayından sonra online ve mobil ortamda tüm kullanıcıların erişebileceğini bildirdi. Mahallem İstanbul projesinde İstanbul'daki 959 mahalleyi sosyoekonomik açıdan incelediklerini anımsatan Şeker, projeyle ilgili gelişmelerin "www.mahallemistanbul.com" adresinden izlenebileceğini bildirdi.