CHP Merkez Yönetimi Yenilendi CHP'nin yeni yönetimi belirlendi. CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak oldu. Örgütlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na Oğuz Kaan Salıcı getirildi. Yeni yönetime 6 yeni isim eklenirken, Bülent Tezcan, Haluk Koç, Öztürk Yılmaz MYK'da yer almadı. MYK'da 6 yeni isim Yeni MYK'da 6 yeni isim yer aldı: Yıldırım Kaya, Yunus Emre, Bülent Kuşoğlu, Gökçe Gökçen, Oğuz Kaan Salıcı, Orhan Sarıbal. MYK'ya giremeyenler CHP'nin yeni yönetimde olmayan isimler ise; Haluk Koç, Bülent Tezcan, Öztürk Yılmaz, Tekin Bingöl, Çetin Osman Budak. Kılıçdaroğlu, yeni MYK'da 4 kadına yer verdi.
İşte CHP'nin yeni MYK yönetimi: Ar-Ge Bilim Yönetim Ve Kültür Platformu: Fethi Açıkel Basınla İlişkiler Ve Kurumsal İletişim: Tuncay Özkan Bilgi Ve İletişim Teknolojileri: Onursal Adıgüzel Dış İlişkiler: Ünal Çeviköz Doğa Hakları: Gülizar Biçer Karaca Eğitim Politikaları: Yıldırım Kaya Ekonomi Politikaları- Parti Sözcüsü: Faik Öztrak Gençlik Politikaları: Yunus Emre Halkla İlişkiler: Gamze Akkuş İlgezdi Hukuk Politikaları: Muharrem Erkek
İdari Ve Mali İşler: Bülent Kuşoğlu İnsan Hakları : Gökçe Gökçen İşçi Sendikaları- Meslek Kuruluşları Ve Sivil Toplum Örgütleri: Veli Ağbaba İşveren Sendikaları/ Kuruluşları- Esnaf Odaları Ve Sosyal Politikalar: Aykut Erdoğdu Kadın Politikaları: Lale Karabıyık Parti Örgütü Ve Örgüt Yönetimleri: Oğuz Kaan Salıcı Tarım Politiları Ve Tarım Örgütleri: Orhan Sarıbal Yerel Yönetim Politikaları: Seyit Torun Genel Sekreter :M.Akif Hamzaçebi
Marmara
14 Ağustos 2018 Salı / Sayı 109
Fiyatı: 2 TL
7 ayda bin 103 işçi can verdi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) Temmuz raporuna göre, 2018’in ilk 7 ayında en az bin 103 işçi yaşamını yitirdi. İSİG’in basın, işçi yakınları, iş güvenliği uzmanları, iş yeri hekimleri ve sendikalardan elde ettiği bilgilere göre düzenlediği raporda dikkat çekici verilere yer verildi. Buna göre, ilk 7 ayda hayatını kaybeden bin 103 işçiden yalnızca 25’i sendikalı olarak çalışıyordu. 14 yaş altı 40 çocuk Ölüm nedenlerinin başında trafik/servis kazaları, ezilme/göçük ve yüksekten düşmenin bulunduğu listede, kalp krizi, beyin kanaması, şiddet, elektrik çarp-
ması, zehirlenme ve boğulma gibi etmenler yer alıyor. 7 aylık bilançoya göre, ölen işçilerin arasında 14’ü, 14 yaş ve altı olmak üzere toplamda 40 çocuk işçi bulunuyor. İş kazaları sonucu yaşamını yitiren göçmen işçi sayısı da 63 olarak kayıtlara girdi. Rapora göre, 2018’in ilk 7 ayında iş kolları içerisindeki en yüksek ölüm vakaları yüzde 24 ile tarım ve ormancılıkta yaşandı. Bu veriyi yüzde 23 ile inşaat ve yol, yüzde 11 ile taşımacılık, yüzde 6 ile metal ve ticaret, yüzde 5 ile belediye ve genel işler, yüzde 4 ile konaklama, yüzde 3 ile enerji ve madencilik ve yüzde 15 ile diğer sektörler izledi.
Kaynarca-Tuzla Metrosu devam! İBB. iptal ettiği Kaynarca - Pendik - Tuzla Metrosu ihalesinde Alarko Holding'in bağlı Alsim Alarko'nun (Cengiz İnşaat ile birlikte %50 hissesine sahip olduğu ortak girişimin) yüklenime devam edeHaberi 3’te ceğini açıkladı.
Maltepe Üniversitesi - THY İşbirliği Maltepe Üniversitesi ile Türk Hava Yolları (THY) arasında hazırlanan "Eğitimde İşbirliği Protokolü" kapsamında Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı öğrencilerinin mesleki beceri eğitimlerinin THY Kabin Hizmetleri faaliyetleri çerçevesinde yürütülmesi amaçlanıyor. Protokol kapsamında 2 yıllık Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı birinci sınıfını başarıyla tamamlayan ve değerlendirme süreçlerinde de başarılı olan öğrenciler yaz aylarında, ayrıca 3 ve 4'üncü yarıyıl boyunca THY kabin ekibi çalışma sistemine dahil olacak ve mesleki eğitim alacaklar. Eylül 2018 itibariyle eğitim uçuşuna başlayacak
14 ilçede plan tadilatı yapılacak
Çağdaş Giderek Vahşi Batıya Dönüyoruz Temmuz ayının son günlerinde önce anadolu yakasında, küçük çocuğu kaçırmaya kalktığı savıyla bir kişi çevreden toplananlar tarafından linç edildi ve sonrasında öldü. 2 gün sonra da avrupa yakasında tacizci olduğu söylenen bir kişi linç girişiminden karakola sığınarak kurtuldu. Her iki olayda da öfkeli yurttaşların şüpheliye saldırıları polisin önünde devam etti ve güvenlik güçleri havaya ateş açmak zorunda kaldı. Son 20 yılda kadın ve çocuk cinayeti ile cinsel saldırı olaylarındaki büyük artışa paralel olarak cezalarda caydırıcı bir artış olmaması, adalete güvensizlik; kamu vicdanını, kendi adaletini uygulamaya itiyor gibi görünüyor. Kalabalıklar; kitle psikolojisi ile, kendilerini haklı ve yaptıklarını meşru gördükleri için cezalandırılmayacakları düşüncesiyle polisin önünde bile, içlerindekini dışa vurmaktan çekinmiyor. Buraya kadar masum görünen; “herkesin çoluk çocuğu var, bu ırz düşmanı- cani- sapıklara az bile” argümanı bir noktaya toslayabilir. İftira noktası. Şu an toplum öyle bir aşamada ki, birisi (hele kadın ya da çocuksa daha etkili olur) “yetişin sapık var “ diye bağırarak birini işaret etse, o kişinin anasını ağlatırlar. Yani art niyetli insanların, sevmedikleri birini hedef göstermesi işten bile değil. Hali hazırda tacizciler ufak cezalar alıyor ya da adli kontrol koşuluyla bırakılıyor ve izlenmiyor. Oysa bunların tedavi ve kontrol edilmesi gerekir. Boşandığı kocaları tarafından öldürülen kadınların çoğu, kocasının tehdidini savcılığa bildirdiği halde, devlet koruyamamış. Bozuk düzende, sağlam çark olmaz, demiş Pir Sultan. Ama yine de yasama, yürütme ve yargı, barolar, bu konuyla ilgili tüm sivil toplum kuruluşları temsilcileri ile ortak çalışmalar yürütüp bir sonuca varmalılar. Taciz, istismar ve kadına şiddet ile ilgili ağır, anlaşılabilir, kısa yazılmış ve uygulanabilir ceza yasaları çıkartılmalıdır.
Yorum
olan öğrenciler, THY’nin hazırladığı “trainee” (stajyer) üniformasıyla THY uçuşlarında kabin ekibinde görevlendirilecekler. Protokol kapsamında kabin memuru adaylarının Maltepe Üniversitesinde aldıkları eğitimi kabin ekibine dahil olarak uygulamaya geçirmesi ve mesleki anlamda deneyim kazanması amaçlanıyor.
İBB tarafından alınan kararlar doğrultusunda İstanbul'un 14 ilçesi ve bu ilçelere bağlı çok sayıda semtte imar planlarında düzenlemeye gidildi. Bunlardan üçü anadolu yakasında. Haberi 5. sayfada
Kadıköy Tiyatro Festivali sürüyor Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali, 2 Ağustos’ta başladı. İki hafta sürecek festivalde 14 oyun ücretsiz izlenebilecek. Haberi 3’te
Hubyar Sultan anıldı Geleneksel Hubyar Anma Etkinlikleri bu yıl da 28-29 Temmuz’da Tokat’ta gerçekleştirildi. Haberi 2’de
Ardahanlılar Derneği'nden gazetemize ziyaret Maltepe Ardahanlılar Derneği Başkanı, eğitimci-yazar Yaşar Geler ve derneğin sosyal yardımlaşma sorumlusu Günay Kamacı Marmara Çağdaş tesislerini ziyaret ederek, gazetemiz imtiyaz sahibi Fevzi Işık ve yayın yönetmenimiz Ozan Yücel ile bir süre sohbet etti. Ziyarette Emekliler Sendikası Maltepe kurucularından, İnayet Koçak, Belediye İş Sendikası genel başkan danışmanı Hüseyin Durmaz ve siyaset ve iş insanı İlhami Karagöz de hazır bulundu.
Kartal Belediyesi’nde sözleşme imzalandı Kartal Belediyesi ve Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası ( Tüm Yerel-Sen) arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı. Haberi 2’de
OHAL döneminde 3960 işçi yaşamını yitirdi Maltepe Belediyesi 15 bin kadın boğaz turunda konuk etti Haberi 6. sayfada
Haberi 4. sayfada
Maltepespor, Ake ve Emre’yi transfer etti
Dünya Karate Şampiyonu Eray Şamdan 7.Haberi sayfada
Atilla Çaycı başkanlığındaki Maltepespor yönetimi, Karagümrük kalecisi Emre ve Kocaeli Doğanspor’dan Nijeryalı Ake’yi kadrosuna kattı. Haberi 7. sayfada
Marmara
2
www.marmaracagdas.com
Kartal Belediyesi, Tüm Yerel Sen ile sözleşme imzaladı Kartal Belediyesi ve Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası ( Tüm Yerel-Sen) arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı. Törende konuşan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, ümmetten bireye geçmiş bir toplumun ters yönde yürümesine işaret ederek," Demek ki Cumhuriyet’in kazanımlarını çok iyi anlatamadık." dedi.
Alamayana, gelinlik belediyeden ... Ataşehir Belediyesi’nin maddi yetersizlik dolayısıyla gelinlik alamayan gelin adaylarına yönelik “Hayalim Gelinlik” projesi devam ediyor. Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü tarafından düzenlenen projeyle, yaz mevsiminin gelmesiyle artan düğün hazırlıkları öncesi yeni yuva kurmaya hazırlanan çiftlerin gelinlikleri ücretsiz olarak temin ediliyor. Düğün törenlerinin en önemli ihtiyaçlarından biri olan gelinliklere, düğün sonrasında ihtiyaç kalmıyor. Ancak gelinliklerin yüksek fiyatları, bazı çiftleri veya çocuklarını evlendirmek isteyen aileleri zorlayabiliyor. Evlendikten sonra kullanılmayan gelinlikler, hayırsever vatan-
daşlar tarafından başka çiftlerin hayallerini gerçekleştirmek için bu projeye bağışlanıyor. 3 yıldır devam eden bu projeyle, yeni evlenecek ancak gelinlik almak için maddi durumu yeterli olmayan çiftlerin gelinlikleri ücretsiz olarak sağlanıyor. Gelinlik bağışlamak isteyen hayırseverler veya ücretsiz gelinlik hizmetinden faydalanmak isteyen gelin adayları Ataşehir Belediyesi’nin (0216) 570 50 00 numaralı Çağrı Merkezi’nden 1069 dahili telefon numarasını arayarak detaylı bilgi alabilirler.
Kartal Belediyesi ve Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası ( Tüm Yerel-Sen) arasında toplu iş sözleşmesi imzalandı. Törende konuşan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, ümmetten bireye geçmiş bir toplumun ters yönde yürümesine işaret ederek," Demek ki Cumhuriyet’in kazanımlarını çok iyi anlatamadık." dedi. Kartal Belediyesi ve Birleşik Kamu İş’e bağlı Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası ( Tüm YerelSen) arasında yapılan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) düzenlenen törenle imzalandı. Sözleşme kapsamında sosyal haklar ile ilgili iyileştirmeler de yapıldı. Kartal Belediye Hizmet Binasında gerçekleşen ek sözleşme imza törenine Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün yanı sıra; Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran, Birleşik Kamu-İş Konfederasyon Başkanı Mehmet Balık, Tüm Yerel-Sen İstanbul 1’nolu Şube Başkanı Burak Uzuntaş ve yönetimi, Kartal Belediyesi Başkan Yardımcıları, Kar-
tal Belediyesi Birim Müdürleri ve çok sayıda Kartal Belediyesi çalışanı katıldı. Üç yıldır örgütleniyoruz Tüm Yerel-Sen Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran yaptığı konuşmada: “Burada Şube Başkanımız Burak Uzuntaş, yönetimi ile birlikte bir çalışma yürüttü. Yapılan çalışmalar sonucu Kartal Belediyesi’nde yetkili sendika, Tüm Yerel-Sen oldu. Biz burada örgütlenmemizi yaklaşık üç yıldır sürdürmeye çalışıyoruz. Yetkili sendika olduğu-
muzda memuru çok daha mutlu edecek bir sözleşme yapacağız ideası ile yola çıktık. Nitekim bu gerçekleşti.” dedi. Cumhuriyetin kazanımları bir bir gidiyor Birleşik Kamu-İş Konfederasyon Başkanı Mehmet Balık ise: “Ben bir önceki dönem Eğitim- İş Sendikası’nın Genel Başkanıydım. O dönemde Başkanımız Op. Dr. Altınok Öz, bizlere önemli katkılarda bulundu. Bugün konfederasyonumuza bağlı sendikalarımız
için yine Başkanımızdan destek görüyoruz. Başkanımıza çok teşekkür ediyorum. Bizler Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı Cumhuriyet kazanımlarından asla taviz vermeyen kamu çalışanlarıyız. Bugün Cumhuriyet’in kazanımları bir bir ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.” ifadelerine yer verdi. Ümmetten bireye geçen toplum, ters yönde ilerliyor Son olarak konuşmasını gerçekleştirmek üzere mikrofonu alan Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altı-
nok Öz, şunları dile getirdi: “Bazı hak ve kazanımlar var, hayırlı olsun. Bütçemizin el verdiği ölçüde destek vermeye çalıştık; ama Türkiye ekonomik olarak da siyasi olarak da sıkıntılı bir sürece girmiştir. O süreci iyi okumak lazım. 100 yıl önce ümmetten bireye geçen bir toplum, şimdi tekrar yön değiştirmek üzere. Bu ülkenin okumuşları bilhassa eğiticileri düşünmeli. Sonuçta bugün ülkeyi yönetenler de bu eğiticilerin elinde eğitildi. Demek ki biz Cumhuriyet’in kazanımlarını çok iyi anlatamadık. Çok hazıra konduk. Bu ülkede kadınların yönü başka istikametteyse; biz ne Cumhuriyet’i algılamamışız, ne de Atatürk’ü... Ne de dünya siyasetini... Dolayısı ile bugün hem güzel bir gün, hem de gelecek açısından sıkıntılı bir gün. Atatürk diyor ki – Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu hiçbir zaman yitirmedim- siz de umudunuzu her şeye rağmen kaybetmeyin. Hepinize hayırlın olsun diyorum..”
Kartal Belediyesi'nin ağır konukları Hubyar Sultan Anma Törenleri
Usta Gazeteci-Yazar Fethi Satıcı ve Erzincan Refahiye Belediye Başkanı Cevdet Çınar, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü makamında ziyaret etti. Ziyarette; Gazeteci-Yazar Fethi Satıcı ve Erzincan Refahiye Belediye Başkanı Cevdet Çınar, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’e konukseverliği için teşekkür etti. Ziyaretçiler, 2009 yılından bu yana Kartal’da sosyal ve kültürel alanda gerçekleşen çalışmaları yakından izlediklerini söyledi. Başkan Altınok Öz ise, ziyaretten dolayı yaşadığı memnuniyeti ifade ederek, Kartal’da gerçekleşen değişimin tüm hızıyla devam edeceğini kaydetti.
Geleneksel Hubyar Anma Etkinlikleri bu yıl da 28-29 Temmuz’da Tokat’ta gerçekleştirildi. Gülcihan Koç'un sahne aldığı törene CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ve Yazıcık Belediye Başkanı Tuncer Uzunoğlu da katıldı. Geleneksel Hubyar Anma Töreni ve Etkinlikleri bu yıl da 28-29 Temmuz’da Tokat’ın Almus ilçesinde gerçekleştirildi. Hubyar Köyü Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği ve Hubyar Eğitim Vakfı’nın öncülüğünde gerçekleştirilen organizasyonda ev sahipliğini Hubyar Vakfı Başkanı Hıdır Temel ve Dedesi Mustafa Temel üstendi. Hubyar Türbesi ziyaretiyle başlayan etkinlikler Türbe önünde anma ve cem töreninin yapılmasıyla devam etti. Her yıl olduğu gibi bu yıl da etkinliklere yoğun bir ilgi ve katılım vardı. Etkinliklerde “üçpeş” adı verilen geleneksel Türkmen giysileriyle katılan kadınlar yoğun ilgi gördü. Sanatçılar Murat Akkaya ve Gülcihan Koç konuşmaları ve söylediği deyişlerle etkinliklere renk kattı. Törenler, Hubyar Sultan’ın her şeyi insanda arayan; Hakk’ı kendi özünde, kendi özünü Hakk’ta bulan; barışı, sevgiyi ve bilimi kendisine rehber kılan anlayışının tanı-
tımı adına önemli bir işlev görüyor. Birçok Alevi ocağı günümüzde işlevini yitirmişken, Hubyar Ocağı dergâhlarıyla aktif olarak yoluna devam ettiği için hem Türkiye’nin hem de Tokat’ın en önemli değerlerinden kabul ediliyor. Hubyar Anma Töreni’ne bu yıl CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat ve Yazıcık Belediye Başkanı Tuncer Uzunoğlu da katıldı. Memleketi Tokat’ta bu değerin yaşatılmasının önemine vurgu yapan Özgür Karabat, “Bütün dünyayı verseler dahi, bir karıncanın ağzındaki taneyi almam, bu zulmü yapmam” diyen Hubyar inanç felsefesinin, barışı ve dostluğu merkeze aldığını; kin yerine sevgi ve hoşgörüyü benimsediğini belirtererek Aleviliğin siyaset üstü bir inanç olduğunu, merkezinde insan ve doğa olduğunu vurguladı. 28 Temmuz’da başlayan etkinlikler semahların dönülmesi, lokmaların dağıtılması türkü ve deyişlerin söylenmesiyle son buldu.
Başkan Öz’den ‘Altın Kemer’ Sahibi Fethi Satıcı’ya Övgü Öte yandan, yaklaşık 60 yıldır Türk güreşine yaptığı katkılarla tanınan, aynı zamanda Türkiye Güreş Federasyonu’nun halen Onur Kurulu ve Basın Kurulu Üyesi olan Fethi Satıcı, geçtiğimiz günlerde 1990 yılının Kırkpınar Ağası Murat Köse tarafından, Türk güreşine yaptığı büyük katkılarından dolayı ‘Altın Kemer’ ile ödüllendirilmişti. Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, Kartal’ın duayen gazetecisi Fethi Satıcı’nın, sadece uluslararası bir gazeteci olmadığının, aynı zamanda Türk sporuna büyük katkılarda bulunduğunun altını çizerek ünlü gazeteciye başarılarının devamını diledi. Ziyaretin sonunda Başkan Altınok Öz, konuklarıyla fotoğraf çektirdi.
Ataşehir Belediyesi Tıp Merkezi Kadrosunu Yeniledi Ataşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü’ne bağlı olarak hizmet veren Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp Merkezi yenilenen hekim kadrosuna doçent ve uzman hekimler katıldı. 12 dalda sağlık hizmeti veren tıp merkezinde gıda sektörünün vazgeçilmezi portör muayenesi de yapılıyor. Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp Merkezi kısa bir aradan sonra Dahiliye polikliniğinde Uzm. Dr. Kenan Kopuz, Biyokimya bölümünde Doç. Dr. Osman Metin İpcioğlu, Radyoloji bölümünde A. Enis Aykanat ve Uzman Aile Hekimi Orhan Buzcu ile hizmetlerine devam ediyor. Merkezin Diş Hastalıkları Polikliniği’ne ise Dt. Yasemin Pipanlar, Dt. Mehmet İlker Avan ve Dt. Günay Kevser katıldı. Vatandaşlar tarafından en fazla diş tedavisi için başvurulan Tıp Merkezinin, yoğun ilgi gören diş protez hizmeti de kısa bir aradan sonra devam etmeye başladı. Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesindeki (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) tüm çalışan, emekli yurttaşlar ve 18 yaş altı çocuklar Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp Merkezi’nden hiçbir ücret ödemeden yararlanabiliyor. Sosyal güvencesi bulunmayanlar ise tıp merkezinden cüzi bir ücret ödeyerek yararlanabiliyor. Prof. Dr. Türkan Saylan Tıp Merkezi’nde; Diş Sağlığı, Dahiliye, Cildiye, Kadın Doğum, Çocuk Hastalıkları, Mikrobiyoloji, Biyokimya, Radyoloji, Aile Hekimliği, Göz, Acil ve KulakBurun-Boğaz branşlarında hizmet sunulurken Portör ve Evlilik Öncesi Danışmanlık alanlarında da hizmet veriliyor.
Marmara
3
www.marmaracagdas.com
Basında Nefret Söylemi Sıralaması Hrant Dink Vakfının araştırması ile dört ayda bir yayınlanan Medyada Nefret Söylemi Ocak – Nisan 2018 raporu yayınlandı. Dört aylık dönemde ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 2265 köşe yazısı ve haber tespit edildi. İşte o sıralama... Hakkında en çok nefret söylemi üretilen 15 grup arasında ilk sırada Ermeniler yer alırken, ikinci Yahudiler, üçüncü Yunanlar oldu. Ermeniler hakkında toplam 671 yazı yer alırken, Yahudilerle ilgili içeriğin sayısı da 427’ye ulaştı. Geçtiğimiz günlerde
yayınlanan, 2018 yılı Ocak-Şubat-Mart-Nisan aylarını kapsayan dört aylık döneminde ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan 2265 köşe yazısı ve haber tespit edildi. 105 yayında, birden fazla gruba yönelik farklı kategorilerde nefret söylemi üretildiği için bu yazılar
ele aldıkları grup/kategori sayısı kadar (birden fazla defa) incelenmiş oldu ve 2370 yazıya ulaşıldı. İncelenen tüm yazılarda 76 farklı grup hakkında 3076 adet nefret söylemi içeriği bulundu. Sayılar daha detaylı incelendiğinde, olarak nefret söyleminde bulu-
nan içeriklerin yüzde 41’i ulusal, yüzde 59’u yerel gazetelerde yer aldı. Toplam 39 ulusal gazete, 935 nefret söylemi içeriğine yer verirken, toplam 390 yerel gazetede 1330 yazı yer aldı. Ulusal gazetelerde ilk üç sırayı Yeni Akit, Milli Gazete ve Yeniçağ aldı.
Kaynarca-Tuzla Metrosu devam edecek İstanbul Büyükşehir Belediyesi, iptal ettiği Kaynarca - Pendik - Tuzla Metrosu ihalesinde Alarko Holding'in bağlı Alsim Alarko'nun (Cengiz İnşaat ile birlikte %50 hissesine sahip olduğu ortak girişimin) yüklenime devam edeceğini açıkladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yılın başında iptal ettiği Kaynarca - Pendik - Tuzla Metrosu ihalesi geri verildi. Sözleşme bedeli KDV hariç 1,6 milyar lira. Ortak girişim, 2017'nin Nisan ayında metro için inşaat ve elektromekanik sistemler temin, montaj ve işletmeye alma işlerini kapsayan sözleşmeyi imzalamıştı. Büyükşehir Belediyesi, 2 Ocak'ta Alarko Holding'e faksla gönderdiği yazıda söz konusu ihalenin iptal edildiğini bildirmişti. Alarko Holding'ten yapılan yeni açıklamada, "İşveren İdare tarafından gönderilen yazıda, söz konusu projenin Ortak Girişimin yükleniminde devam etmesine karar verildiği tarafımıza bildirilmiştir." denildi. İstanbul Büyükşehir Belediye
Meclisi, CHPgrubunun itirazlarına karşın, 13 Ekim 2017'deki toplantıda, 6 metro hattının inşaatı için belediyeye 925 milyon euro borçlanma yetkisi vermişti. Toplam 12 kilometre uzunlu-
ğunda olacak metro hattının 2020 yılı içerisinde tamamlanıp hizmete girmesi hedefleniyor. İki ayrı güzergâhtan oluşan hattın birincisi Tavşantepe Metro Hattı kuyruk tüneli sonundan başlayarak sırasıyla Kaynarca Mer-
kez, Çamçeşme (Çamçeşme Parkı), Kavakpınar (Abdi İpekçi Caddesi), Esenyalı 1(Dörtyol mevki), Esenyalı 2 (Ömer Çam Anadolu İmam Hatip Lisesi yanı) ve Tuzla Tersane İstasyonlarından geçerek Tuzla Belediyesi mevkiinde kuyruk hatları bitiminde son bulacak, bu hattın toplam uzunluğu yaklaşık 7,9 km olacak Pendik Merkez-Kaynarca Metro Hattı ise mevcut Marmaray ve Hızlı Tren İstasyonları olarak işletilen Pendik İstasyonu yanında teşkil edilecek Pendik Merkez İstasyonundan başlayarak Kaynarca Merkez İstasyonuna (Yüzyıl Hastanesi karşısı) ulaşacak ve buradan yapımı devam eden Sabiha Gökçen Havalimanı Raylı Sistem Bağlantısı’na ait Hastane İstasyonu’na bağlanacak hat, 4,1 km toplam uzunluğa erişecek.
DENİZ KAZAN İLE RÖPORTAJ Net Haber Ajansı Yazar konular, anlatım ve tarihsel olayları aktarma biçiminde oldukça iddialı. Kitabın ilgi görmesi bekleniyor. Sultana Suikast /TESADÜF romanının genç yazarı Deniz Kazan ile söyleşi… Kısa süre önce ikinci kitabın olan Tesadüf – Sultana Suikast yayınlandı. Seni ve kitabı tanımak istiyoruz. Seni çok sıkmadan ben başlayayım. Deniz Kazan kimdir? Hayatı nasıl yaşar? Öncelikle ben teşekkür ederim bu fırsatı verdiğiniz için. 1976 Erzincan doğumluyum. Liseye kadar Erzincan’daydım, sonrasında Uludağ Üniversitesi Uluslararası ilişkiler bölümünü bitirdim. Sıradan bir çekirdek aile örneğidir ailem. Babam inşaat ustasıdır annem ev kadını. İki kardeştik. İzin verirseniz o kısma sonra değinmek istiyorum. -“İki kardeştik” kısmına mı? -Evet Hayatı nasıl yaşıyor Deniz? Uzun zamandır içinde gelecek kurgusu olmadan hayatı yaşıyorum. Varmak ya da elde etme dürtüsü olmadan yolun kendisinin tadını çıkartmaya çalışıyorum. Olabildiğine sıradan ve basit yaşamasını seviyorum. Biraz da şey var sanırım, Oblomow kişilik. Hayal kurmayı seviyorum. -Gelecek kurgusu olmadan yaşamak hayal kurmaya engel değil midir sence? Gelecektir seni hayallerinin içine alan. Yanılıyor muyum? - Aslında bir yanıyla haklısınız ama yine de bu klasik bakışın dışında bir anlamı var benim için. Sanırım bu içinde yaşadığımız sıradan ve tekdüze hayatın bir kaçış noktası hayaller. Bir yerde yazmıştım şu sözü. “Hayaller acılarımızın ağrı kesicileridir, dindirir ama tedavi etmez.” Sanırım bendeki karşılığı böyle bir şey. -Yazma serüvenin nasıl başladı? Bize biraz bunlardan bahseder misin? -Benim hayatımın önemli kırılma anlarından birinde, tesadüfü olarak karşıma çıktı yazma edimi. Biraz önce eksik bıraktığım “İki kardeştik” tamda bunu tamamlıyor. Kardeşimi kaybetmeden bir hafta önceydi. Yoğun morfin kullanılıyordu. Birkaç günlük bilinç kayıpları ve bol miktarda halüsinasyona sebep oluyordu. Yine öyle anlardan birinde, birden uyandı ve “Ben kita-
bın 80 sayfasını yazdım geri kalan kısmını sen yazacaksın.” Dedi. Bende seni anlatan bir kitap yazacağım ama senin bu hastalığı nasıl yendiğin üzerine olacak demiştim. O sanrı içinde birkaç şey daha anlatıp tekrar derin uykusuna dalmıştı.7 gün sonra kardeşimi kaybettim. Üzerinden 4 ay filan geçmişti ki bir gece ağlama nöbetlerimden birinde gecenin 5’ninde“Tıngır mıngır sallanan bir beşiğin kenarında başlamıştı hatırlayabildiğim ilk hikâye.” Hala beynime kazılmış o ilk cümleyi kurdum.“Bebek çarşıya gitmiş bak sana şeker getirmiş.” Annemin
yola çıkmıştım. Ama kitap sonra çok başka bir noktaya gitti. Denir ya ‘Kitap kendini yazdırıyor.’ Tam da öyle oldu. Konu aynıydı suikastı konu alıyordu. Ama yazarken roman kahramanları çeşitlendi hatta diğer kahramanlar bu iki ana karakterin önüne geçti. Hatta kurguyu başta eylemin hazırlanmasından bombanın patlamasına doğru düz bir çizgide anlatma başlamıştım, sonrasında 30 sayfa filan yazmışken hepsini sildim geçmiş ve gelecek arasında gidip gelmeler üzerine kurguladım. Bombayı en baştan patlatıp olay örgüsünü ona göre yeniden yarattım. Büyük re-
bana seslenişi kulaklarımda çınlamıştı. İki şekere kardeş olmuştuk. İlk yazma serüvenim böyle başlamıştı. Farklı bir yazma deneyimiydi. Bir yandan bir vasiyetin yerine getirilmesi bir yandan yazarken kendi ruhunu rehabilite etme hali. İçine bir tarifsiz bir acının anlatılması girince bambaşka bir başlangıç olmuştu. Acının mengenesinde sönümlenmiş ya da acının hüzne dönüştüğü yerde insan yazma ihtiyacı duyuyor. En azından bende bu şekilde oldu. -Çok farklı bir başlangıç olmuş gerçekten. İnsan diyecek çok bir şey bulamıyor. Konuya geri dönersek. “Tesadüf”ü nasıl yazmaya karar verdin? Ve bu kitabı nasıl tarif edersin? -Üniversite yıllarından bu yana Ermeni konusuna özel bir ilgim vardı. Hep aklımdaydı böyle bir şey. Nasıl karar verdim bende hatırlamıyorum. Kitaba gelirsek. Aslında çok basit bir şekilde kurgulamıştım bu kitabı. Bir demirci çırağının Ermeni bir kıza olan aşkını anlatmak için
simde eylem ön planda görünse de aslında özelde insanların kişisel hikayelerini anlatmaya çalıştım. Bir padişahın korkularını, bir demirci çırağının aşkını, Tophane Kimyagerlerinden Asaf Efendinin hayal dünyasını, ihanetin kıyısında bir adamın ikilemlerini ya da ne bileyim başka birinin aşkını ispat etme haliyle ilgilendim. Diğer yandan kitap dönemin İstanbul’un da hoş bir tura çıkartıyor. Tabi bunlar benim bu romanı tarif etme şekli sonuçta okuyucu karar verecek nasıl bir kitap olduğuna. -Kitabı yazarken ya da daha sonra okuduğunda en çok hangi kısmından mutlu oldun? -Genel olarak yarattığım kurgu beni fazlasıyla mutlu etti. Çünkü özellikle hala çözülememiş bir olaya kendimce bir son ve kurgu yarattım. Nasıl oldu da böyle bir suikast girişiminden tek bir çizik almadan kurtulmuştu Abdülhamit? Bu muamma aynı zamanda günümüzdeki “Derin” ilişkilerinde bir kopyası gibi duruyor. Bunun yanında İstan-
bul’un kadim semtlerini mitoloji ile bağlayarak anlatmak ve geçmiş İstanbul’un da mini bir gezinti yapmak sonradan okuduğumda gerçekten beni de mutlu etti. -Peki, eminim her okurun aklından geçen bir sorudur bu ki birçok yazar hikâyesini kendini arındırarak kaleme aldığını söyler ama karakterler arasında bir iz mutlaka bırakır kendinde senin eserinde Deniz'den iz taşıyan bir karakter var mı? -Ben tamamen bir karakterden arınarak yazılabileceğine inanmıyorum. Ama şu var tek başına bir karakter yazarın bütün özelliklerini anlatmaz. Her bir karakterde bence bir parçasını bulundurur. Hatta Orhan Pamuk’un yazma serüveni üzerine çok güzel bir tanımlaması vardır. Şey der, “Yazmak yaşanmamış hayatlardan intikam almak gibidir.” Farkında olmadan bunu taşır her yazar ve bu yarattığı karakterle sirayet eder. Benim kahramanlarımdan hepsinde bir parça Deniz’i bulmak mümkün aslında. Asaf Bey’deki ‘gelecek kurgusunun olmaması’ ya da Cemal Bey’in ‘ortası olmadan’ hayata dokunması. Robina’nın ‘ölümcül ikilemleri’. Ama yine de hepsini topladığımızda o romanı yaratan yazara ulaşamayız. Burada farklı bir diyalektik vardır. Hepsinde bir parça vardır ama hepsi o yazar etmez. -Son olarak kitapla lgili olarak nasıl geri dönüşler alıyorsun? -Genel olarak güzel geri dönüşler oluyor. Neden bu konuyu yazdığıma dair, anlattıklarımın hepsinin gerçek olup olmadığını merak edenler oluyor. - Hepsi gerçek mi peki? -Gerçek bir olaydan yola çıktım kahramanların bir kısmı gerçekte var olan kişiler ama roman büyük bir kısmında kurguya dayanıyor. Bir de hala net olarak ortaya konmuş kesin bir neticesi olmayan bir olay. Hala kendi içinde bir sürü muamma barındırıyor. Bu şekilde olması yazarken benimde elimi güçlendirdi işin açıkçası. Enteresan dönüşlerde olmuyor değil. Bugün bir arkadaşım şu yorumu yaptı: bu ikinci kitap aslında ilk kitabı kitap yaptı. Şimdi o birincisi de hakettiği dikkati çekecek dedi. Aslında daha çok yeni, gerçek geri dönüşleri ilerleyen zamanda alacağımı düşünüyorum.
Kadıköy Tiyatro Festivali sürüyor Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali, 2 Ağustos’ta başladı. İki hafta sürecek festivalde 14 oyun ücretsiz izlenebilecek. Sahne, “Bir Delinin Hatıra Defteri” eserinin, Dostlar Tiyatrosu'nun unutulmaz yorumu ile açıldı Kadıköy Belediyesi’nin her gişelerinden alınabilecek. yaz merakla beklenen Tiyatro Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Festivali başladı. Bu yıl 16.’sı festival Selamiçeşme Özgürlük düzenlenen festivalde 14 gün Parkı Amfi Tiyatro’da 2 Ağustos boyunca yoğun ilgi gören oyun- Perşembe akşamı başlayıp 15 lar seyirciyle buluşuyor Ağustos’ta sona erecek. Festiİki hafta sürecek festival valde 14 gün boyunca yoğun yoğun ilgi nedeniyle davetiyeli ilgi gören oyunlar saat 21:00’de olarak izlenecek. Oyun daveti- seyirciyle buluşacak. Tiyatro yeleri, her bir oyunun etkinlik Festivali’nin açılışı, Genco Ergünü 13:00 – 18:00 saatleri kal’ın 50’inci Sanat Yılı kapsaarasında, Kadıköy Beledi- mında yönetip oynadığı “Bir yesi’nin Caddebostan Kültür Delinin Hatıra Defteri” oyunu ile Merkezi, Kozyatağı Kültür Mer- yapılacak. 15 Ağustos’ta Taşra kezi, Süreyya Operası ve Halis Kabare’nin “Düşperest” oyuKurtça Çocuk Kültür Merkezi nuyla sona erecek. Festival Programı şöyle: 02 Ağus Perş. “Bir Delinin Hatıra Defteri” Dostlar Tiyatrosu (10+) 03 Ağustos Cuma “İstila”B Planı (13+) 04 Ağustos C.tesi “Masal Irmaklarında” İstanbul İmpro (10+) 05 Ağustos Pazar “İtaatsizler” Kaptan Yapım (7+) 06Ağustos Pazartesi “Enver Aysever” Sgm Yapım (8+) 07 Ağustos Salı “Hüzzam” Prinkipo Sanat (7+) 08 Ağustos Çarşamba “Aşk Dersleri” Kollektif Sahne (14+) 09 Ağustos Perşembe “Mutluyduk Belki Bugüne Kadar” Two Two Yapım (18+) 10 Ağustos Cuma “Bunu Ben de Yaparım” Dot Sahne (14+) 11 Ağustos Cumartesi “Hamlet” Moda Sahnesi (12+) 12 Ağustos Pazar “Hayvan Çiftliği” Kumbaracı 50 (13+) 13 Ağustos Pazartesi “Ev’vel Zaman”Yapım: Gülce Uğurlu. 2016 Tiyatro Festivali Ortak Yapımı (11+) 14 Ağustos Salı “Sevgili Arsız Ölüm - Dirmit” Tiyatro Hemhal 15 Ağustos 2018 Çarşamba “Düşperest” Taşra Kabare (15+)
Marmara
4
www.marmaracagdas.com
Mecliste sandalye dağılımı 2018 1980 darbesinde getirilen yüzde 10 barajının korunarak girildiği 24 Haziran seçimlerinde siyasi partiler ittifaklarla bu anti demokratik uygulamayı delmiş ve 4 parti daha meclise girmişti. İşte 2018'de mecliste bulunan partiler.
Meclise giren partiler ve milletvekileri: BBP Mustafa DESTİCİ 27. Dönem Ankara Milletvekili Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı DP Gültekin UYSAL 27. Dönem Afyonkarahisar Milletvekili Demokrat Parti Genel Başkanı SAADET PARTİSİ Nazır Cihangir İSLAM 27. Dönem İstanbul Milletvekili Abdulkadir KARADUMAN 27. Dönem Konya Milletvekili
TİP'te mecliste temsil edilebilir Türkiye İşçi Partisi (TİP), geçen aralık ayında yeniden açılarak, siyaset sahnesine katılmıştı. TİP’in kurucuları arasında tiyatrocu Barış Atay ile Türkiye Komünist Partisi’nin eski genel başkanı Erkan Baş da vardı. HDP’nin sosyalist partilerle yaptığı ittifak sonucu Baş, İstanbul üçüncü bölgeden; Atay memleketi Hatay’dan milletvekili seçildi. İsmail Saymaz imzasıyla Hürriyet'te yayınlanan habere göre; iki milletvekili seçimden sonra partilerine katılma yönünde HDP ile anlaştı. Baş ve Atay’ın TBMM’nin açılmasından önce HDP’den ayrılıp TİP’e katılması bekleniyor.
TBMM Milletvekilleri Dağılımı Parti Adı
M.Vekili
Adalet ve Kalkınma Partisi
290
Cumhuriyet Halk Partisi
144
Halkların Demokratik Partisi
67
Milliyetçi Hareket Partisi
49
İyi Parti
42
Saadet Partisi
2
Demokrat Parti
1
Büyük Birlik Partisi
1
Toplam
596
OHAL döneminde 3960 işçi yaşamını yitirdi İSİG Meclisi, 21 Temmuz 2016 – 18 Temmuz 2018 arasında süren OHAL döneminde iş kazaları sonucu en az 3960 işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. 21 Temmuz 2016 tarihinde OHAL ilan edildi. Başbakan Binali Yıldırım OHAL ilanı sonrası “Devlet millete değil, kendisine olağanüstü hâl ilan etmiştir” demişti ve bu sözleri hem kendisi hem de devletin diğer yetkilileri de dile getirmişti. Ancak 21 Temmuz 2016 – 18 Temmuz 2018 arasında süren OHAL dönemine baktığımızda işçiler açısından bu sözlerin tam tersi gelişmelerin yaşandığını görüyoruz. Birkaç noktaya değinirsek: • Gerek KHK’lar marifetiyle gerek dönemin sermayeye verdiği keyfiyetle binlerce emekçi kamu görevinden alındı; sendikalaşan, alınamayan ücretlerini isteyen, haklarını arayan işçiler işten çıkarıldı. Diğer emekçiler de işsizlik tehdidi ile en temel haklarını dahi arayamaz duruma geldi. Çapa’da, İSKİ’de, Bony Çorap’ta… İşyeri İSİG temsilcisi olan işçi arkadaşlarımıza dönük işten atma saldırıları gerçekleşti. Sebebi ise görevlerini yapmaları, yani; gıda zehirlenmesine karşı çıkmaları, işyerinde işçi sağlığı yasasının uygulanmasını istemeleri ya da işçi ölümlerini ve mücadele edilmesi gerekliliğini paylaşmaları… • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 12 Temmuz 2017 Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nde “Şimdi grev tehdidi olan yere OHAL’den istifade ile anında müdahale ediyoruz. Diyoruz ki hayır, burada greve müsaade etmiyoruz” diye açıklamada bulundu. Nitekim OHAL döneminde Asil Çelik, EMİS Grup TİS, Akbank, Şişecam, Mefar, MESS Grup TİS ve Soda Kromsan grevleri milli güvenlik, sağlık nedenleriyle yasaklandı. • Düzce Tekno Maccaferri’de grevin 25.gününde bizzat devlet grev kırıcılığı yaptı. Jandarma müdahalesi sonucu Birleşik Metal-İş üyesi işçiler gözaltına alınarak mallar fabrikadan çıkarıldı. Petkim’de Petrol-İş sendika şube yönetimi ve işçi temsilcileri yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı, fabrikaya TOMA’lar getirildi ve zorla üç yıllık sözleşme imzalatıldı. TÜMTİS üyesi işçilerin sayısını çoğaltmak ve bu şekilde aidat gelirini artırmak; iş ve çalışma hürriyetini engellemek suç!larından hapis cezası alan TÜMTİS Ankara Şube Başkanı’nın da aralarında bulunduğu 14 sendikal kadro ve işçiye verilen hapis cezasını Yargıtay tarafından onandı. Petrol-İş Sendikası’nın Türkiye Petrolleri’nin özelleştirilmesi sürecine karşı Enerji Bakanlığı önünde yapacağı eylem engellendi. Batman, Adıyaman ve Trakya’dan gelecek olan işçi otobüsleri yola çıkarılmadı. Birleşik Metal-İş ile EMİS arasında süren toplu sözleşme sürecinde önemli bir yerde duran General Electric ve Schneider fabrikalarının bulunduğu Gebze’de, süreç hakkında yapılmak istenen toplantıya OHAL yasağı gerekçe gösterile-
rek izin verilmedi. • 15 Mayıs 2018’de TOBB’un 74. Genel Kurulu’nda konuşan Rifat Hisarcıklıoğlu, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatının KOBİ’lere yük getirdiğini söyleyerek “Bunları kaldırttık” diyerek ilgili Yasa maddesinin 2020 yılına ertelenmesinde sermayenin rolünü ortaya koydu. Yine konuşmasında zorunlu arabuluculuk uygulamasına değinen Hisarcıklıoğlu, “Büyük sıkıntı yaşadığımız bir başka alan, yargı sistemiydi. Özellikle iş mahkemelerindeki davalarda, işveren yüzde 92 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere, zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık. Aylar, hatta yıllar süren davalar, artık günler-haftalar içinde çözülüyor” diyerek uygulamanın esasen patronlar için getirildiğini belirtti. • Uluslararası birkaç sigorta şirketinin kontrolünde olacak Bireysel Emeklilik Yasası geçti. Esasen sosyal güvenlik sistemimizin son kırıntılarının da yok edilmesi; emeklilik adı altında olası birikimlerin tekellere kaynak olarak aktarılması ve emeklilik hakkının sona erdirilmesi hedeflendi.
• Taşerona rahmet okutacak kiralık işçilik düzenlemesi uygulamaya konuldu. Böylece işten çıkarmalar kolaylaştı, örgütlenme
hakkı fiilen ortadan kaldırıldı, birçok işçi hakkı kullanılamaz hale getirildi. Yine bu uygulama ile iş cinayetlerinin kayıt dışılığı, sağlık ve güvenlik riskleri artacak; yeme, içme, ulaşım, yaşantı vb. bozulacak ve iş cinayetlerinde ceza ve tazminat davaları içinden çıkılmaz hale gelecek. • Üst üste zamlar geldi. Enflasyon resmi olarak yüzde 13’e ulaştı, dolar 5 TL sınırına dayandı, reel ücretlerde azalma yaşandı, çalışma saatleri daha da arttı. Gençlerin dörtte biri işsiz, çünkü ekonomide üretkenlik yok ve yapılan harcamalar silahlanmaya gidiyor. Bu dönemde Hükümet iki kez istihdam seferberliği ilan etti, ancak ‘seferberlik’ sonucunda istihdam artmadığı gibi çırak, stajyer ve kursiyer kapsamında istihdam rakamlarına dâhil edilen yeni güvencesiz istihdam biçimlerinin yaygınlaştırıldı, kalıcılaştırıldı. • İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık sürdü. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırıldı, bu cezalar para cezasına çevrildi ve 24 ay taksitlendirildi. • Eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla 13 Mayıs 2017’de 3.Havalimanı’nda ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklerasyon’ imza töreni düzenlenip ‘iş kazalarının’ sıfırlanacağı ve kampanyanın merkezinin de inşaat olduğu deklare edildi. Bakanlığın kampanyasının sürdüğü 4 ayda ise 167’si inşaat işçisi olmak üzere en az 753 işçi yaşa-
mını yitirdi. • Hükümet, 2018 yılını çocuk işçilikle mücadele yılı ilan etti. Ancak çocuk işçiliğin azaltılması ile ilgili hiçbir adım atılmadı, hiçbir iyileşme sağlanmadı. Milletvekili Murat Emir’in BİMER’e yaptığı başvuru sonrasıysa, 2018 yılının Haziran ayına kadar yalnızca 23 işyerine çocuk işçi çalıştırdığı için 39 bin 343 TL idari para cezası verildiği ortaya çıktı. Eğer işyerlerinde işçi katılımını engelliyorsanız, İSİG temsilcilerini görevlerini yaptıkları için işten atıyorsanız, yani ‘biz ne dersek o’ diyen keyfi bir yönetiminiz varsa o işyerinde (baret, kemer vs. de taktırsanız!) işçi sağlığı ve iş güvenliği yok demektir. İşte OHAL bu olumsuz uygulamaların hayata geçmesi için uygun bir zemin sağladı. İş cinayetlerinin artmasının temel nedeni işte bu anlayıştır. OHAL’de iş cinayetleri yüzde 14 artış gösterdi... İş cinayetleri, bir ülkede işçi sağlığı alanını yansıtan en somut göstergedir. Zaten iş cinayetlerinde oldukça kötü olan tablo son iki yılda daha da kötüleşti. Peki, OHAL’de iş cinayetlerindeki artış nereden kaynaklanıyor. Bu durumu birkaç açıdan değerlendirmemiz gerekir: 1-İş cinayetleri işkolları açısından özellikle sanayide artış gösterdi. İşçi ölümleri metalde yüzde 100; enerjide yüzde 20; madencilik, tekstil, kimya, ağaç/kâğıt, çimento/toprak ve taşımacılıkta yüzde 10 arttı. Diğer yandan hizmet sektöründe ise konaklamada iş cinayetleri yüzde 50 arttı. 2-İş cinayetleri nedenlerinde de dikkat çekici artışlar söz konusu. Yüksekten düşme, kalp krizi, şiddet nedenli işçi ölümleri yüzde 20; ezilme/göçük ve elektrik çarpması nedenli işçi ölümleri ise yüzde 15 arttı. 3-İş cinayetlerinde yaş grubu/cinsiyet olarak artışın tamamını 28-50 yaş arası/erkek işçiler oluşturdu. 4-İş cinayetlerinde göçmen/mülteci işçilerin ölümünde yüzde 40’lık artış yaşandı. 5-İş cinayetlerinin yaşandığı şehirlerden İstanbul, Tekirdağ, Kocaeli, Sakarya, Zonguldak, Kastamonu, Çorum, Eskişehir, Ankara, Manisa, Denizli, Aydın, Gaziantep, Kahramanmaraş, Diyarbakır, Elazığ... önemli oranda artış söz konusu. Bu bilgiler ışığında, OHAL döneminde iş cinayetlerinin temelini sanayi işlerine yönelik baskı politikaları oluşturuyor. İşçi sınıfının görece örgütlü olan merkezini tamamen etkisizleştirmeye dönük politikalar, sermayenin sınıfın bütünü teslim almasını sağlayacak zemini hazırlamaktadır...
ÖLÜMÜNÜN BEŞİNCİ YILDÖNÜMÜNDE ALPASLAN IŞIKLI Amasya’da 17 Aralık 1940 tarihinde doğan Alpaslan Işıklı, başarılı bir öğrencilik yılları sonunda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olarak, aynı fakültede akademisyenliğe başladı. Tıpkı öğrenciliği gibi, akademik yaşamı da başarılarla doludur. Altmış yedinci yaş günü olan 17 Aralık 2007 tarihinde üniversitedeki görevinden emekli oldu. Emeklilik onun için yalnızca yasal durumundaki bir değişiklik oldu. Üniversitedeki hocalığına her zamanki gibi hatta daha da bir titiz devam etti. Yetmiş üç yaşında iken 13 Temmuz 2013 Cumartesi günü, İzmir Seferihisar’da vefat etti ve 17 Temmuz 2013 Çarşamba günü Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda defnedildi. Alpaslan Işıklı, özgüveni çok yüksek bir insandı. Kendine ve fikirlerine olan güveni tamdı. Savunduğu fikirlerden hiçbir zaman kuşku duymuyordu. Çünkü hepsi sahip olduğu derin bilimsel bilgiye ve engin bir filozofluğa dayanıyordu. Yüksek bir öngörü ve analiz yeteneği vardı. Olay ve olguları çok öncesinden öngörür, ortaya nasıl bir sonuç çıkacağını gayet güzel, sade ve kolayca anlaşılacak bir biçimde anlatırdı. Çok sakin bir insandı. Birçok insanın telaşlandığı, heyecanlandığı durumlarda bile o gayet sakin bir biçimde olayı değerlendirir sonuç çıkarmaya çalışır ve çıkardığı sonuca /sonuçlara dayalı çözüm yolu ya da yolları üretirdi. Çok alçakgönüllü ve ince bir insandı. Hangi konumda ve makamda olursa olsun iletişim ve etkileşim içindeki olduğu insanlar arasında sıradan bir arkadaş gibi davranırdı. Kendisine iltifat edilmesi halinde sıkılır, kendisine yol verilmesinden ise hiç hoşlanmazdı. Birlikte yürümeyi birlikte yapmayı ilke edinmişti. Önerdiği her işi adeta kendi yapar, başkalarınca önerilen işleri ise mutlaka birlikte yapardı. Sanatkar bir ruha sahipti. Şiirler yazar, resimler yapardı. Alpaslan Hoca, Cumhuriyet’ten, Atatürk İlkeleri’nden, aydınlanmadan yana seçkin bir bilim insanı idi. Kemalizm’in “anti kapitalist anti emperyalist” niteliğini iyi kavramış ender akademisyenlerdendi. O, antiemperyalist bir yurtseverdi. Atatürk’ü çok iyi özümsemiş, ulusal bilincin geliştirilmesi ve Kemalist ilkelerin öğretilmesinde bir okul bir meşale idi. Yılmaz bir Atatürkçü idi 1961’de SBF Talebe Cemiyeti Başkanı iken, İskenderun’daki Atatürk anıtı bombalandığında yönetim kurulundan iki arkadaşıyla birlikte, derhal bir Atatürk büstü alarak İskenderun’a gitmiş, törenle yerine yerleştirmişlerdi. Atatürkçü Düşünce Derneği yönetimde olduğu günlerde, Ergenekon İddianamesi‘nde Atatürk’e iftira niteliğinde olan sözler bulunması üzerine, Atatürk’e iftira eden savcılara tazminat davası açan Suay Karaman ile birlikte yürekli iki kişiden biriydi. Alpaslan Işıklı, emekçi, işçi dostu bir insandı. Arkadaşlarına, öğrencilerine, sendikacılara ve daha da önemlisi doğrudan emekçilere yılmadan bıkmadan işçi haklarını anlatırdı. Sendika ve sendikacılarla olan iletişim ve etkileşimini hiçbir zaman kesmedi onların yanından hiç ayrılmadı. Çalışkan bir bilim insanı idi. Her zaman en iyiyi, en doğruyu ve gerçeği bulmak için ara vermeden, yılmadan çalışır ve üretirdi. Akademisyenlerin çalışmaları genellikle, akademi ile sınırlı kalır. Alpaslan Hoca toplumla özellikle işçilerle yoğun bir, iletişim etkileşim içinde idi. Hoca, yüksek sorumluluk duygusu olan ve yorulmak bilmeyen bir eylemci idi. Olağan etkinliklerine ek olarak, haftada bir bazen de iki konferansa gider Türkiye’yi il il, ilçe ilçe dolaşırdı. 12 Eylül darbesinin hemen ardından tutuklandı. 1983 yılında 1402’lik olarak, çok sevdiği üniversitedeki görevine son verildi. Yaklaşık altı yıl üniversiteden uzak kaldı. Üniversiteye 1989 yılında İdare Mahkemesi ve Danıştay kararıyla döndü. Alpaslan Hoca, örgüte ve örgütlüğe çok büyük bir önem verirdi. Başarının örgütlü çalışmadan geçtiğine inanan saygın bir bilim insanı idi. Üniversite öğrencisiyken Talebe Cemiyeti Başkanı, 73 yaşında son nefesini verirken Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı idi. 1990-1994 yıllarında Mülkiyeliler Birliği Başkanlığı,1995-1997 yıllarında Öğretim Üyeleri Derneği’nin Başkanlığı, 2006-2013 Tüm Öğretim Elemanları Derneği Kurucusu ve Genel Başkanlığı. 2006-2010 yılları arasında Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Hoca, halka çok inanırdı. Bu bağlamda 2007’de Ankara’da ve İzmir’de yapılan Cumhuriyet Mitinglerindeki konuşması siyasi tarihimizdeki en önemli konuşmaları olarak yerini korumaktadır. Bir liderde olması gereken tüm niteliklere sahipti. Aynı zamanda gerçek demokrat bir liderdi. Seçkin bir öğretmendi. İyi bir yol gösterici idi. Işıklar içinde ve huzur içinde uyu. Prof Dr Recep AKDUR Tüm Öğretim Rlemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Başkanı recepakdur@gmail.com
Marmara
5
www.marmaracagdas.com
İstanbul'da plan tadilatı yapılacak ilçeler İBB tarafından alınan kararlar doğrultusunda İstanbul'un 14 ilçesi ve bu ilçelere bağlı çok sayıda semtte imar planlarında düzenlemeye gidildi. Bunlardan üçü anadolu yakasında. İstanbul'un imar planlarında yapılan yeni düzenlemeler 30 gün boyunca askıya çıktı. Askıya çıkan yen imar düzenlemeleri 03 Ağustos 2018 - 03 Eylül 2019 tarihleri arasında askıda kalacak. Gerekli itirazların 30 gün boyunca yapılabilmesi için İBB İmar Hizmetleri bölümünden internet sitesinden askıya çıkarılan ilanlar incelenerek, ilgili birimlere itirazlar yapılabilir. İnternet sayfası: application2.ibb.gov.tr/ İşte 14 ilçede yapılan imar planı değişikliklerinin anadolu yakası detayları: - Pendik; Göçbeyli Mahallesi, Nazım İmar Planı Değişikliğine ilişkin 1/5000 ölçekli 18.05.2018 tasdik tarihli plan tadilatı. Ş.PLN - Ataşehir; Ünalan - Örnek Esatpaşa ve Fetih Mahalleleri
Nazım İmar Planı plan notu Değişikliğine ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli 12.01.2018 tasdik tarihli Nazım ve Uygulama İmar Planı tadilatı. - Üsküdar; Altunizade Mahallesi, 1139 ada, 9 ve 10 parsellere ilişkin 1/5000 ölçekli 13.04.2018 tasdik tarihli plan tadilatı. Avrupa Yakasında Değişiklik Yapılan Diğer İlçeler - Zeytinburnu; - Büyükçekmece; - Silivri -Avcılar; - Eyüpsultan; - Fatih; - Gaziosmanpaşa; - Kağıthane; - Beylikdüzü; - Esenyurt; - Sultangazi
6 Ağustos 1945 Hiroşima’ya Atom Bombası Atıldı Japonya'yı teslim almak ve Sovyetler'e gözdağı vermek isteyen ABD, 6 Ağustos 1945 günü Hiroşima’ya Atom Bombası attı. Bunu Nagazaki'ye atılan bomba izleyince, Japon İmparatoru teslim olduklarını açıkladı. Japonya ile başedemeyince ... Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 2. Dünya Savaşı’nın sonlarında Japonya’nın Hiroşima kentine 6 Ağustos 1945 sabahı attığı atom bombası on binlerce insanın ölümüne ve sakatlanmasına sebep oldu. Hiroşima'nın yüzde 70'ini yok eden uranyum katkılı ve yaklaşık 13 bin TNT kuvvetindeki bomba, merkezinde 3 bin santigrat derece ısı oluştururken, 1,5 kilometre çapındaki alanı dümdüz etti. Atom bombası, ilk aşamada 80 bin ve 1945 sonuna dek ise 140 bin insanın ölümüne yol açtı. İki muhtemel amaç Dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın kararıyla atılan bombanın iki muhtemel amacı hedeflediği, bunların Japonya’ya karşı devam eden savaşın bir an önce bitirilerek ABD askerlerinin ölümlerinin önüne geçilmesi ile süregelen Sovyet tehdidine karşı ABD'nin gövde gösterisi olduğu kaydediliyor. Savaş esnasında Sovyetler Birliği'nin Doğu Avrupa’nın kontrolünü ele geçirdiğini düşünen Truman, Doğu Asya’da da Rus kontrolünden endişe ediyordu. Bombanın projesi, testi ve gerçeği Fizikçi Albert Einstein, 1939’da zamanın ABD Başkanı Franklin Roosevelt’e yazdığı mektupta, Nazilerin bir atom bombası yapmaya çalıştığını
haber verdi. ABD’liler 1941’de Tennessee eyaletinde “Manhattan Projesi” adı altında atom bombası geliştirmeye başladı. Proje liderliğine ABD’li Robert Oppenheimer getirilirken, projede çoğunlukla Nazilerden kaçan Alman bilim insanları yer aldı. New Mexico eyaletinde 1945’in Temmuz ayında yapılan test denemesi başarıyla sonuçlandı. 26 Temmuz 1945'de İngiltere, Çin ve ABD'nin “Potsdam Bildirisi” ile teslim olma çağrısında bulunduğu Japonya, 28 Temmuz’da “şartsız teslim olmayacağını” ilan etti. Japonya, 3 Ağustos’ta İttifak cephesine “anlaşmalı barış” teklifi yaptı ancak teklif kabul edil-
medi. Bu gelişmenin ardından 6 Ağustos'ta atom bombası atıldı. Dönemin Japonya İmparatoru Hirohito, 15 Ağustos’ta ülkesinin teslim olduğunu ilan etti. Atom bombası sonrası, ABD’liler ölü sayısının 117 bin, Japonlar ise yarım milyona yakın olduğunu açıkladı. Ayrıca “Hibakuşa” ismi verilen mağdurlarda korkunç yaralar açıldı. Hibakuşalar üzerindeki tıbbi araştırmalar, radyasyon zehirlenmeleri hakkında doktorları detaylı bilgilere ulaştırırken, nükleer güç sanayisine de emniyet seviyelerinde ölçü standardı sağladı. 2. Dünya Savaşı'nın kırılma noktası olan atom bombası, Japonya’nın teslim olmasını sebep
oldu. Ortaya çıkan sonuç, uluslararası ilişkileri dönüştürdü. ABD ve Sovyetler Birliği, 1950’ye kadar geliştirdiği daha kuvvetli hidrojen bombalarını kıtalararası balistik füzelere (ICBM) nasıl monte edeceğini formüle etti ve dünya “aşırı güç kullanabilme” çağına adım attı. Dünya, 1960 ve 1990 arasını nükleer savaşın gölgesinde yaşarken, ikisi de nükleer güce sahip ABD ve Sovyetler Birliği birbirlerine “doğrudan” savaş açma cesaretini gösteremediği “Soğuk Savaş” dönemine girdi. "Bu şekilde savaşmak bana öğretilmedi" ABD'nin 2. Dünya Savaşı sırasında en üst düzey deniz subayı Amiral William Daniel Leahy, atom bombası atılmadan önce Japonya'nın deniz ablu-
kası altında olduğunu ve konvansiyonel bombalar kullanılarak mağlup edilmeye yaklaşıldığına dikkati çekti.
Kız Çocuğu (Hiroşima) Kapıları Çalan Benim Kapıları Birer Birer Gözünüze Görünemem Göze Görünmez Ölüler Hiroşimada Öleli Oluyor Bir On Yıl Kadar Yedi Yaşında Bir Kızım Büyümez Ölü Çocuklar Saçlarım Tutuştu Önce Gözlerim Yandı Kavruldu Bir Avuç Kül Oluverdim Külüm Havaya Savruldu Çalıyorum Kapınızı Teyze Amca Bir İmza Ver Çocuklar Öldürülmesin Şekerde Yiyebilsinler Nazım Hikmet
Maltepe Belediyesi özel ödülü Pavel’in 38. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması’nda Maltepe Belediyesi adına verilen özel ödülün sahibi, Romanyalı karikatürist Constantin Pavel oldu Karikatürcüler Derneği tarafından düzenlenen, “38. Uluslararası Nasreddin Hoca Karikatür Yarışması” sonuçlandı. Rahım Baghalasgharı Baghmishe, Erdoğan Başol, Mojmır Mıhatov, Metin Peker, Anatolıy Stankulov, İbrahim Tuncay ve Şevket Yalaz’dan oluşan jüri, 78 ülkeden 790 karikatür sanatçısının, bin 420 adet çalışmasını değerlendirdi. “Büyük Ödül”ün sahibi Endonezyalı karikatürist Jitet Koestana olurken, ilk defa Maltepe Belediyesi adına verilen özel ödülün sahibi de Romanyalı karikatürist Constantin Pavel oldu. Finale kalan 22 karikatüre de çeşitli ödüller dağıtıldı. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ile sıkı bir dostlukları olduğu ifade eden Karikatür-
cüler Derneği Başkanı Metin Peker, Kılıç’ın sanata ve sanatçıya çok önem verdiğini belirterek, Başkan Kılıç’a desteklerinden ötürü teşekkür etti. İLK ÖDÜL ROMANYA’YA… Başkan Ali Kılıç da, ödülü alan Romanyalı karikatüristi kutlayarak şunları söyledi: “Adımıza verilen ilk ödül Romanya’ya gitti. Hayırlı, uğurlu olsun. Karikatürler önemli işlevlere görüyorlar. Özellikle bu sanatın, eleştirelliğin gelişimine katkısı yadsınamaz. Bu anlamda bazen bir karikatür, bizleri nice okumalara ve düşünmeye sevk ediyor. Ödül alan karikatürler de, tam olarak bu amaca hizmet etmekte. Bu güzel yarışmaya katkı sunan herkese teşekkür ediyorum.”
EFSANE DEKAN Öğretmenimiz, meslektaşımız, dostumuz, dünya tatlısı, sevgili Prof. Dr. İsmail Cevat Geray hocamız, ülkemizin aydınlık geleceğine sevdalı bir akademisyen, gerçek bir yurtsever, yılmaz bir mücadele insanı olarak yaşadı ve 23 Temmuz 2018 tarihinde Ankara’da hayata gözlerini yumdu. 23 Mayıs 1930 İstanbul doğumlu olan Geray, Suay KARAMAN 1953 yılında Ankara Üniver- suaykaraman12@gmail.com sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir. Cevat Geray, zorunlu hizmeti nedeniyle kaymakamlık stajına başlamıştır. Bursa ve İstanbul’da maiyet memurluklarında çalışmış, İstanbul Beyoğlu ve Rize İkizdere kaymakamlıklarında kaymakam vekili, Antalya Gündoğmuş ilçesinde kaymakam olarak çalışmıştır. 1956 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Şehircilik Kürsüsü’nde asistanlık göreviyle akademik hayata atılmıştır. Ankara Üniversitesi tarafından 1957-1959 yılları arasında ABD’ye gönderilerek, New York Üniversitesi’nde şehir planlaması, yerel yönetimler ve konut sorunlarıyla ilgili dersler almış, araştırmalarda bulunmuştur. 1960 yılında “Şehir Planlamasının Başlıca Tatbik Vasıtaları” başlıklı doktora tezini sunarak, “Siyasi İlimler Doktoru” olmuştur. 24 Kasım 1966 tarihinde “Toplum Kalkınması Deneme Çalışmaları: Bünyan Örneği” adlı çalışmasıyla doçent olmuştur. 1973 yılında “Planlı Dönemde Köye Yönelik Çalışmalar” adlı kitabıyla profesörlüğe yükselmiştir. 1974-1975 yılları arasında İmar ve İskân Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapmıştır. Prof. Dr. Cevat Geray, 1976 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu Müdürü, 1977 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı seçilmiştir. Ekim 1980 tarihinde yeniden dekan seçilen Geray, YÖK yasası nedeniyle Eylül 1982 tarihinde dekanlıktan ayrılmıştır. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin “efsane dekanı” olarak adlandırılan Cevat Geray, en zor ve en baskıcı günlerde hem kuruma, hem de öğrencilerine kol kanat germiş, özenle, güler yüzle, sabırla ve sakince tüm olumsuzlukların üstesinden gelmiştir. 1983 yılının Şubat ayında 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası gereğince üniversitedeki görevlerine son verilmiştir. Ancak 1990 yılında Danıştay kararı ile üniversiteye geri dönmüştür. 1975 yılında kurulan Tüm Öğretim Üyeleri Derneği’nin (TÜMÖD) kurucusu ve ilk genel başkanı olarak görev yapan Cevat Geray, birçok üniversitede dersler, seminerler vermiş, birçok demokratik kitle örgütünde konferanslar vermiş, panellere katılmış, dergi ve gazetelerde makaleler yazmıştır. Bilimsel, ekinsel ve toplumsal çalışmalarını, üretkenliğini aralıksız sürdürerek, çok önemli yapıtlarıyla da, Türkiye’nin önde gelen akademisyenlerinden olan Prof. Dr. Cevat Geray, onurlu yaşamı ile akademik dünyanın önemli bir parçası ve simgesi haline gelmiştir. İnsan Hakları Derneği ile Opera ve Bale Sanatlarını Geliştirme Vakfı’nın (OBAV) kurucularındandır ve Dil Derneği’nin kurucu başkanlığını yapmıştır. 2 Temmuz 1993 tarihinde aydınların yakıldığı Sivas katliamından kurtulmuş ama acısı her zaman yüreğinde saklı kalmıştır. Bilim, düşün ve sanat yaşamımız açısından birçok kişi ve kuruma öncü olmuş gerçek bir cumhuriyet aydınıdır. Sevgili Cevat hocamız varlığıyla, düşünceleriyle, eserleriyle, mücadelesiyle ve eylemleriyle herkesin hayatına güzellikler kattı, iyilikler kattı. Her zaman ve herkese karşı candan ve alçakgönüllü oldu. Ülkemizde Atatürk ilke ve devrimleri ile cumhuriyet aydınlanmasının yılmaz savunucusu, Türkiye'nin şehircilik planlanmasına öncülük eden, sosyal adaletin sağlanmasına katkı sunan, doğanın yağmalanmasına ve rant ekonomisine karşı durulması için çalışmalar yapan, insan gibi insan, ileri düşünceli “efsane dekan” Cevat Geray hocamızın anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Toplumların kalkınmasında önder nitelikli kişilerin önemli işlevleri vardır; işte değerli eğitimci Prof. Dr. Cevat Geray da, böyle bir kişidir. Sizi yitirdik Cevat hocam ama düşünceleriniz, yapıtlarınız, insan ve vatan sevginiz, dostluğunuz bizlere miras kaldı; ışığınız bize her zaman yol gösterecektir. Huzur içinde uyuyun değerli Cevat Geray hocam, güleç yüzünüz ve halkçı yaklaşımınız hep anılarımızda yaşayacaktır.
Marmara
6
www.marmaracagdas.com
Maltepe Belediyesi'nden 15 bin kadına boğaz turu Maltepe Belediyesi Kadın, Aile ve Engelli Hizmetleri Müdürlüğü tarafından, 18 Haziran6 Temmuz tarihleri arasında günde iki kez düzenlenen gezilere Maltepeli kadınlar, büyük ilgi gösterdi. Tuz İskelesi’nden hareket eden gezi tekneleri için, muhtarlıklar önünden araç kaldırıldı. Gezinin başlangıcında konuklarını karşılayan Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe Belediyesi’nin kadınlara yönelik hizmetlerine dair bilgilendirme yapıp, sorunlarını, istek ve önerilerini aldı. Yaklaşık dört saat süren tekne gezileriyle, aynı mahallede, aynı sokakta aynı binada oturup birbirlerini tanımayan kadınların, bir araya gelmesi ve komilişkilerinin güçlendirilmesi de şuluk amaçlandı. İSTANBUL’UN GÜZELLİKLERİ TANITILDI Gezide dünyanın en güzel su yollarından biri olan, 7 bin yıllık geçmişe sahip İstanbul Boğazı’nda, unutulmaz hatıralarla dolu bir yolculuk yapıldı. Kadınlar batık ada Vordonisi’yi, Adalar, Haydarpaşa, İstanbul Boğazı’nın Anadolu yakasındaki semtlerini, Kız Kulesi’ni, tarihi yalıları, sarayları, camileri rehberin anlatımları eşliğinde yakından görerek, keyifli bir yolculuk yaptı. Gezide ikramlar eşliğinde kadınlar, günlük yaşamın sıkıntılarından uzaklaşırken, çocuklar da öğretmenler eşliğinde, eğlenceli etkin-
lerle keyifli vakit geçirdi. Gezilere eşlik eden Tayfun-İlknur-Devrim üçlüsü ile Türk sanat müziği sanatçısı Arzu Akça’nın, Anadolu’nun farklı yörelerinden seslendirdiği türküler ve oyun havalarına eşlik eden kadınlar, bol bol halay çekip, gönüllerince eğlendi. KADINLARA DESTEK Daha önce böyle bir gezi fırsatı bulamadıklarını belirten kadınlar, “Tekne turlarından çok memnunuz. Keyifli bir deniz yolculuğu yaptık. İstanbul’un güzelliklerini yakından gördük. Maltepe Belediyesi’ne ve Belediye Başkanı Ali Kılıç’a, kadına verdikleri değer ve destekten dolayı teşekkür ederiz” sözleriyle teşekkür ettiler. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç da, 4 yıldan bu yana devam eden tekne turlarına bu yıl 15 bin kadının katıldığını belirterek, “Gezilerimizin bir tek amacı var; aynı mahallede yaşayan komşularımızı, kardeşlerimizi, yılda bir defa da olsa bir araya getirmek. Aynı teknede hayatı paylaşmayı, aynı teknenin tayfaları olmayı öğretmek. Maltepeli kadınlarımızı bu turlarla bir araya getirip, kaynaşmalarını sağlıyoruz. Varlıklarıyla, hayatımızın her alanında bizlere destek olan kadın kardeşlerimiz için elimizden geleni değil, fazlasını yapacağız. Geleceğimizi kurtaracak olan gençlerimizi yetiştiren, onları büyüten kadınların hakkını ödeyemeyiz” dedi.
Maltepe Belediyesi’nin kadınlar için 4 yıldır yaz mevsiminde ücretsiz düzenlediği tekne turlarına bu yıl, 18 mahalleden 15 bin kadın katıldı.
Ataşehir Kurban Satış ve Kesim Yerleri Belirlendi Ataşehir’de Kurban Bayramı için hazırlanan kurban satış ve kesim yerleri Ferhatpaşa, Yeni Çamlıca, Mimar Sinan mahallelerinde toplam sekiz noktaya kuruldu ve satışlar başladı.
Kartal Belediyesi'ne STK Akını Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile olan diyaloguyla tanınan Kartal Belediyesi'ne ziyarete dernek başkanlarının biri gitti, biri geldi. Erzincan Refahiye Karayaprak Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Malatya Arapgir Çakırsu Köyü Derneği ve KALMEDER başkanları, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü makamında ayrı ayrı ziyaret ettiler. Erzincan Refahiye Karayaprak Köyü Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Tuncay Parlak ve yönetim kurulu üyeleri, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü makamında ziyaret etti. Malatya Arapgir Çakırsu Köyü Dernek Başkanı Hulusi Şahin ve Başkan Yardımcısı Kamil Parlar, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü makamında ziyaret ederek Maltya Kayısısı hediye etti. Kartal Lisesi ve Türk Kızılayı Anadolu Lisesi Mezunları Dernek (KALMEDER) Başkanı Ali Aluç, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ü makamında ziyaret etti.
Belirlenen kurban satış ve kesim yerlerindeki hayvanların sağlık kontrolleri belediye tarafından yapılacak. Çevre ve halk sağlığını olumsuz etkileyecek görüntülerin oluşmaması ve gerekli hijyenik şartların sağlanması amacıyla
yetkili tüm birimler görev başında olacak. Kurbanlık hayvanın kaçması durumunda yine Ataşehir Belediyesi ekipleri ilgilenecek. Belirlenen alanlar dışında kaçak kesim yapanlar, kurallara uymayan, satış kesim izni almadan kaçak satış ve kesim yapan-
lar hakkında da cezai işlem yapılacak. Ataşehir Belediyesi’nin kesim işlemine yönelik bir uygulaması bulunmamaktadır. Kesim için Kurban Hizmetleri Komisyonu tarafından kesim izni verilen yerlerde ücret karşılığı hizmet alınmaktadır.
-----Kurban Satış ve Kesim Yerleri----İBB Satış ve Kesim Yeri İBB YEDPA Satış ve Kesim Yeri 2 / 1032 Pafta YEDPA Yeni Çamlıca Tel Altı 26 / 15430 Parsel Ferhatpaşa Satış Ve Kesim Yeri 1 3 / 1703-1705 Parsel F.Paşa Ferhatpaşa Satış Ve Kesim Yeri 2 3 / 1709-1712 Parsel F.Paşa Ferhatpaşa Satış Ve Kesim Yeri 3 2 / 6544 Parsel Ferhatpaşa Ferhatpaşa Satış Ve Kesim Yeri 4 3 / 1694 Parsel Ferhatpaşa Ferhatpaşa Satış Ve Kesim Yeri 5 2 / 1696 Parsel Ferhatpaşa
Tuzla Kurban Satış ve Kesim Yerleri Tuzla Kurban Hizmetleri Komisyonu, 5 alanda kurban satış yeri, 20 alanda da kurban kesim yeri kurulmasına izin verdi. Tuzla Belediyesi, yurttaşların kurban ibadetini dini hükümlere, sağlık koşulları ve çevre temizliğine uygun şekilde gerçekleştirmesi için önlemler alıyor.
2 TABLODA AYNI OLMUŞ YANLIŞLIK VAR SANIRIM
Kartal Belediyesi'nde İmar Barışı Masası Kartal Belediyesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ile ortaklaşa yürüttüğü çalışma kapsamında belediyenin giriş katında, ilçe halkına danışmanlık ve teknik destek hizmeti sağlaması amacıyla “İmar Barışı Masası” kurdu.
Kaynarcalılar rampa istiyor Pendik Kaynarca Mahallesi halkı D 100 karayolu ( E-5 ) üzerinde Cuma günleri kurulan pazara gidiş ve dönüşte sıkıntı çekiyor. Pazara çıkan alt geçidin sahil tarafında bulunan rampalar, kuzey yan yol tarafında yok. Kaynarcalılar pazar tarafındaki merdivenlere de Pazar, çocuk ve engelli arabalarının çıkabilmesi için uygun eğimli rampa istiyor.
Kartal’da binlerce binayı ilgilendiren imar barışı çerçevesinde, ilçe halkına danışmanlık ve teknik destek vermek amacıyla kurulan imar barışı masasında; İmar ve Şehircilik Müdürlüğü, Deprem Dönüşüm ve Yapı Kontrol Müdürlüğü ile Mali Hizmetler Müdürlüğü ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü teknik elemanları da yurttaşlara hizmet verecek. Bilgilendirme ve e-devlet üzerinden giriş yapılması hususunda yurttaşlara yarar sağlayacak olan İmar Barışı Masası, Kartal Belediyesi hizmet binasının giriş katında bulunan fuaye alanında hafta içi her gün 8.30-17.00 saatleri arasında hizmet verecek.
Bilgilendirme masası, İmar Barışı müracaatı için son gün olan 31 Ekim 2018 tarihine kadar yurttşları kabul edecek.
HERKES ŞİDDETE HAYIR DEMELİ ! Son zamanların en çok konuşulan konusudur şiddet. Neredeyse hayatımızın bir parçası haline geldi şiddet. Evde şiddet, okulda şiddet, hastanede şiddet, işyerlerinde şiddet, sokakta şiddet vb. Bunun nedenini toplumsal psikolojik sarsıntıya bağlayabiliriz. Yani toplum olarak ruhsal dengemizde bir bozulmanın var olduğu acı gerçeği ile karşı karşıyayız. Çünkü şiddet neredeyse hayatıYaşar GELER mızın her alanında ve her anında var olmuş. Şiddet derken Uz. Eğitimci- Yazar sadece fiziksel şiddet olarak algılanmamalı. Fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddeti de gözden uzak tutmamak gerekir. Sanırım günümüzde psikolojik şiddet, fiziksel şiddeti de geçmiş durumdadır. Şiddeti içeren unsurları yok etmeden yani bataklığı kurutmadan sinekleri yok etmeye çalışmak sorunu çözmez. Yani kaçınılmaz gerçek şu ki, şiddeti doğuran nedenlerin üzerine gidilmeli, toplum bu anlamda iyi ve sıkı bir eğitimden geçirilmelidir. Şayet insanları iyi eğitirseniz, sorunlarının çözümünde şiddete değil de gerekli yasal yollara başvurarak sorununu çözmeye çalışacaktır. Doğal olarak ta şiddet toplumumuzun bir belası olarak hayatımızdan çıkmış olacaktır. Bundan birkaç hafta önce yurdumuzun bir beldesine tatile gitmiştik. O beldede maalesef bataklık alanlar çok fazlaydı. Turizme en uygun doğası olan bu beldede denizle kara arasındaki yaklaşık 400 metrelik genişlik ve 2-3 kilometrelik uzunluktaki alanın iyileştirilmesi gerekiyor. O kıyıda yaklaşık 300-400 ailenin yazlık evi var. Deniz, kum, kıyı, orman, mükemmel evler ve güler yüzlü insanlar mevcut. Ama gel gör ki bir kadar da sivrisinek mevcut. İnsanlar orada her akşam tüm vücutlarına ilaçlar sürerek sineklerden korunmaya çalışıyorlar. Ben ise, ilaç sürmeden günümü geçirmeye çalıştım. Doğal olarak şişmeyen bir yerim kalmadı. İstanbul’a döner dönmez de hemen doktor, eczane vs. ilaçla kendime gelmeye çalıştım. Tatildeyken oradaki insanlara sineği öldürmeye çalışmanın bir yararı olmayacağını, ilaç sürmenin geçici bir çözüm olduğunu asıl olarak sitenin hemen önündeki bataklığın, devlet kuruluşlarından destek istenerek kurutulması gerektiğini ve sonra rahat tatil yapılabileceğini anlattım. Umarım uyarımı dikkate alırlar. Bu örnekten sonra asıl soruna gelelim. Şiddet konusunda özellikle iki kamu kurumundan söz etmek istiyorum. Bu kurumlar ülkemizin kamu alanında çalışan ve yapısal olarak, neredeyse ülkemizin yarısını kapsayacak nitelikte kurumlardır. Bu kurumlar, ülkemizin geleceğinde söz sahibi olan kurumlardır. Bu kurumlar olmadan yaşam da olmaz sağlıklı düşünme de olmaz. Bunlardan birincisi Milli Eğitim Kurumu, ikincisi ise, Sağlık kurumudur. Milli Eğitimde yüzbinler milletimizin ve ülkemizin geleceğine yön verecek beyinler yetiştirmek için çaba sarf ediyor. Sağlık kurumlarında ise, yüzbinler milletimizin ve ülkemizin sağlıklı bireyleri ve yöneticileri olması için çaba sarf ediyorlar. Elbette bu iki kurumdan başka çok nitelikli kurumlar da yok değil. Ancak bu iki kurumun karşılaştığı sorunlar açından bakarsak önemleri ve zorlukları ortaya çıkıyor. Şimdi gelelim bu iki kurumun şiddetten en çok etkilenen kurumlar olmasına. Neden bu iki kurum daha çok şiddette uğrar önce ona bakalım. Bu iki kurum da halkla en fazla iç içe olan kurumlardır. Bu kurumların insan olmadan var olması mümkün değildir. Her anında insan olan bu kurumların diyaloglarında da insan vardır. Hele hele bir yanda minicik çocuklardan başlayan insan kitlesi, değer yanda sağlığını yitirmiş insan kitlesidir. Ancak, burada muhatap; ne minicik çocuklar ne de sağlıksız insanlardır. Asıl muhatap bu insanların ebeveynleridir. Bu insanların yakınları toplumda var olan sorunların temelini teşkil etmektedirler. Gün geçmiyor ki bir öğretmene, bir sağlık çalışanına şiddet uygulanmasın. Oysa o sağlık çalışanları sağlığı bozulmuş olan diğer insanları iyileştirmeye çalışıyorlar. Milli eğitimdeki insanlar da diğer insanların çocuklarını yurduna, milletine iyi bir insan olarak yetiştirmeye çalışıyorlar. Bana göre bu iki meslek gurubu da çok kutsaldır.. Zaten yakın zamana kadar da saygınlığı ve kutsallığı olan mesleklerdi. Bir öğretmenin yanına giden insanlar saygıyla yaklaşırlardı. Yine hastanelere giden insanlar da aynı nezaket ve saygınlıkla davranırlardı sağlık çalışanlarına. Gel gör ki şimdilerde ne nezaket kaldı, ne de saygınlık. Bu iki meslek gurubunun insanları her dakika bir taciz ve saldırıyla karşı karşıyadırlar. Şimdi duyar gibi oluyorum ki, yani bu meslek gurubun insanları her şeyi doğru mu yapıyorlar? Ya da hiç yanlış bir şey yapmıyorlar mı? Elbette ki yanlışları da, eksikleri de ve hataları da vardır. Her insan gibi onların da bir takım kusurları vardır ve olacaktır. Doktor ya da bir sağlık çalışanı yanlış yapmıştır ya da kusuru olmuştur. Hasta yakını ne yapıyor? Hemen saldırı, doktor darp ediliyor ya da başka bir olumsuz sonuç. Ya be kardeşim memlekette hukuk diye bir kurum var. Bu sorunları anlamak, çözmek ya da gerekli cezai işlemi yapmak üzere kurulmuş. Sen ne yapıyorsun, bu sorununu hukuka taşımak yerine saldırıyorsun. Peki diyelim ki o doktor suçlu. Senin ona karşı davranışın masum mu? Şiddet şiddeti doğurur. Suç suçu doğurur misali sen ona, o senin yakınına, senin yakının onun yakına bu sürer gider… O halde canımızı teslim ettiğimiz sağlık çalışanlarına saygılı davranalım. İnanın ki, saldırıya uğrayan o çalışanlardan çok azı bilerek ya da bilmeyerek kusur işlemiştir. Kurunun yanında yaş ta yanıyor misali olmasın. Dediğim gibi; gerçekten kusurlu ya da suçlu olanları varsa onları adalete teslim edelim. Nasılsa adalet er veya geç tecelli edecektir. Yakın zamanımızda bunun çok örneğini yaşadık. Şimdi de gelelim Milli eğitime. Yukarıda da bahsettim gibi, Milli eğitim çalışanları, özellikle de öğretmenler en çok şiddete maruz kalan meslek insanlarıdır. Çocukla arasında ki en ufak bir sorun bile, çocuğun yakınları tarafından öğretmene karşı ya psikolojik ya da fiziksel bir şekilde geri dönüş yapmaktadır. Bunu yaşayan öğretmen de artık bana ne? Ne haliniz varsa görün. Benden uzak olsun da ne olursa olsun. Bana değmeyen yılan bin yaşasın vb. durumlara geçiş yapmak zorunda kalıyorlar. Hiçbir öğretmen okutmaya ya da yetiştirmeye çalıştığı her hangi bir öğrencisine şiddet uygulayabilecek düşüncede olamaz. Yok mudur? Muhakkak ki vardır. Vardır ama onun da kanunda bir karşılığı vardır. Verirsiniz adalete er ya da geç karşılığını alır. Hiçbir suça karşı, bir suç işlenmemeli. Hiçbir suç eylemi başka bir suç eylemiyle karşılık görmemeli. Zamanımızda sanırım suç kavramları da değişti ki, başını okşadığın bir çocuğa dayak attın algısı bile görülmektedir. Aslında ne hasta ile doktor ne de öğretmen ile öğrenci arasında bir problem yoktur. Asıl problem yakınlar arasında vardır. Yakınların bilerek ya da bilmeyerek ani ve duygusal sıkıntıdan kaynaklı sağlıklı düşünememeleri sonucunda saldırgan ve şiddet içeren bir eylem biçimleri vardır. Oysaki bu insanlar her anlamda sizin yakınlarınıza ve çocuklarınıza hizmet etmek için oradalar. Onlara güvenmek ve desteklemek durumunda olmalısınız. Siz onlara güveninizi gösterdikçe ve destekledikçe onlar sizin yakınlarınıza daha bir iyi hizmet etme aşkı içinde olacaklardır. Şiddetin her türlüsüne kimden ve nerden gelirse gelsin, toplumsal ya da bireysel tepkimizi göstererek karşı durmalıyız. Şiddete uğrayanların yanında olmalıyız. Şiddet uygulayanları da adalete teslim etmeliyiz. Şiddetsiz bir topluma dönüşmemiz dileğiyle!
Marmara
7
www.marmaracagdas.com
Dünya Karate Şampiyonu Eray Şamdan Daha önce de dünya ve 6 kez Avrupa şampiyonu olan Eray Şamdan, Üniversiteler Dünya Karate Şampiyonasında Türkiye'ye altın madalya kazandırdı.
Maltepespor, Ake ve Emre’yi transfer etti Atilla Çaycı başkanlığındaki Maltepespor yönetimi, Karagümrük kalecisi Emre ve Kocaeli Doğanspor’dan Nijeryalı Ake’yi kadrosuna kattı AKE Geçen sezon Bölgesel Amatör Lig takımlarından Kocaeli Başiskele Doğantepespor’da forma giyen etkili kanat oyuncusu Ake (Ikechukwu Emmanuel Okorie) İstanbul BAL takımlarından Maltepespor ile anlaştı. Doğantepe forması ile tüm maçlarda sahaya 11’de çıkan Ake, bundan böyle Maltepe ekibinin başarısı için ter dökecek. Nijeryalı ve 20 yaşındaki Ake, Türkiye'den önce Finlandiya 2. Ligde oynamıştı.
EMRE Maltepespor, Karagümrük formasını giyen tecrübeli genç kaleci ile anlaşma sağladı. Kulüp binasında gerçekleşen imza törenine Maltepespor Kulüp Başkanı Atilla Çaycı, Maltepespor Tek-
nik Direktörü Metin Kaygın, Maltepespor başkan vekili Nevzat Eren, Maltepespor Futbol Kulübü alt yapı koordinatörü Tayfun Köselerden, Muhasip Miktad Erol ile yöneticiler Uğur Özdemir, Muhsin Gülsuyu, Ali Sezgin katıldı. Maltepespor Kulübü Tesisleri’ne gelen Karagümrüklü kaleci Emre Tümler, kendisini kırmızı, beyaz, yeşilli kulübe bağlayan ön sözleşmeye imza atarak, “Maltepespoe’a transfer olduğum İçin mutlu ve gururluyum” dedi. Maltepe’yi çok sevdiğini belirten Emre Tümler, “Maltepespor, taraftarı ile güçlü bir kulüp. Maltepe’yi çok seviyorum. Burada olmaktan dolayı çok mutluyum. Maltepespor hedefleri olan bir kulüp. Buraya şampiyonluk yaşamaya geldim. Bana güvenenleri mahcup etmeyeceğim” dedi. Emre 21 yaşında ve 1.92 boyunda
Darıca Belediyesi Eğitim ve Spor Kulübü’nün Milli Yıldızı Eray Şamdan tarih yazmaya devam ediyor. Dünya ve Avrupa şampiyonu Milli Karatecimiz Eray Şamdan, Japonya’da yapılan Dünya Üniversiteler Karate Şampiyonasında altın madalyanın sahibi oldu. Erkekler 60 kilogram Kumite dalında bütün rakiplerini geçerek üniversiteler Dünya şampiyonu olan Şamdan, Türkiye’nin şampiyona da elde ettiği tek altın madalyanın sahibi olarak sadece Darıca değil, Kocaeli ve Türkiye’nin de gururu oldu.
DARICA'NIN İLK DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU Darıca Belediyesi’nin yıldızı Şamdan, Perşembe günü yapılan eleme müsabakalarında ilk turu bay geçtikten sonra ikinci turda Güney Afrikalı Brandon Shepherd’i 9-0, Çeyrek finalde İtalyan Mattia Pampaloni’yi 7-0, Yarı finalde İran’lı Ali Meskini’yi de 4-3 mağlup ederek adını finale yazdırmıştı. Dün yapılan final müsabakasında genç yıldızımız, Suudi Saud Albasher ile karşılaştı. Zorlu geçen müsabakayı 5-3 alan Şamdan, Kariyeri’nin 2.Dünya Şampiyonluğu’nu Üniversiteler de elde etti. Darıca’ya ise tarihinin ilk Dünya Şampiyonluğu’nu yaşatan
Şamdan’ın bu başarısı, bölgemizde büyük sevinç yaşattı. DARICA SPORDA MARKA OLDU Milli Gururumuz Eray Şamdan’ın başarısı sonrası Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak ve Kulüp Başkanı Bekir Güven tebriklerini iletiler. Başkan Karabacak spora yaptıkları yatırımların hız kesmeyeceğini ifade ederek, Eray gibi Al bayrağımızı dünyanın dört bir yanında dalgalandıran nice Dünya Şampiyonalarını yetiştireceklerini ifade etti. 2020 yılında Tokyo Olimpiyatları’nın en büyük hedefleri olduğunu dile getiren Başkan Karabacak, Karate
ve Atletizm de marka olan Darıca’nın Olimpiyatlarda mutlaka yer alması için çalışmalara devam edeceklerini açıkladı. Milli sporcumuzun babası ve antrenörü Adnan Şamdan ise bir kez daha Dünya Şampiyonluğu yaşamanın verdiği mutlulukla, "Bizleri hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve Şampiyonluklarımızın mimarı olan Belediye Başkanımız Şükrü Karabacak ve Kulüp Başkanımız Bekir Güven’in desteklerini karşılıksız bırakmadığımız için bir kez daha gururluyuz" dedi. ERAY ŞAMDAN KİMDİR ? 1997 Gebze doğumludur.
Eray, antrenörü de olan 7. dan Karate Hocası Ardahan, Çıldır İlçesi Övündü Köyü'nden (Vaşlop) Adnan Şamdan ile Bulgaristan Türklerinden, 1989'da ailesi Türkiye'ye göçen Nevriye Şamdan'ın tek çocuğudur. Kariyerinde birisi üniversiteler arası olmak üzere 7 Avrupa şampiyonluğu, 1 Dünya şampiyonluğu, 1 Dünya üçüncülüğü ve 1 Avrupa üçüncülüğü bulunan Şamdan, Üniversiteler Dünya Şampiyonluğu'yla beraber 21 yaşında olmasına rağmen, karate tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Bursa Uludağ Üniversitesi BESYO öğrencisidir.
Maltepeli karateciler uluslararası şampiyonada başarılı İlçenin en büy8.th International Turkish Open Karate Şampiyonası'nde 33 ülkeden 85 kulüp ve 1350 sporcu ile yarışan Pars Karate Kulübü sporcuları; Maltepe'ye madalyalarla döndüler.
EMRE TÜMLER Doğum Yeri: EMİNÖNÜ Do.Tarihi: 14 Ocak 1997 Uyruk: TC Lisans No: 2523095 Kulüp: FATİH KARAGÜMRÜK A.Ş. Sözleşme Başlangıç T.: 28 Ağustos 2015 Sözleşme Bitiş T.: 31 Mayıs 2020
Türkiye Karate Federasyonu’nun faaliyet takviminde yer alan 8.th International Turkish Open Karate Şampiyonası 13-14-15 Temmuz 2018 tarihinde İstanbul Hakkı Başar Spor Salonu’nda 33 ülkeden 85 kulüp ve 1350 sporcunun katılımı ile sona erdi. Maltepe Pars Karate Spor Kulübü bay kata takımı birinci, bayan kata takımı ikinci, katada Batuhan Çalışkan ikinci ve Eyüpcan Çalışkan üçüncü oldu. Batuhan Hamza Çalışkan 2010 Bay Katada 2 İnci Oldu Eyüpcan Çalışkan 2007 Ferdi Bay Kata Kategorisinde Eyüpcan 3 Cü Oldu 2007 Bay Takım Kata Takımı 1 İnci Oldu Eyüpcan Çalışkan Arda Ok Berru Öztürk 2007 Bayan Takım Kata 2 İnci Oldu Ece Çelikaskan Elif Öztürk Batuhan Halide Pelin Göz
Pendik'e yeni spor tesisi Pendik Belediyesinin 5. spor kompleksi olan Güllübağlar Spor Kompleksi'nin temeli törenle atıldı. Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin: "Son 10 yılda spor adına yaptıklarımız tarihe iz bıraktı. Spor meselesini her yaştaki insan için önemsiyoruz." dedi. Spor kompleksi 240 günde tamamlanacak. Dolayoba, Sülüntepe Şehit Burhan Öner, Yeşilbağlar Novi Pazar ve Esenler Şehit Yalçın Aran Spor Komplekslerini ilçeye kazandıran Pendik Belediyesi, 5. spor kompleksini Güllübağlar Mahallesi'ne yapıyor. Nevruz Sokak'ta hizmet verecek Güllübağlar Spor Kompleksi'nin temeli törenle atıldı. Törene Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin, ilçe protokolü ve mahalle sakinleri katıldı.
"Son 10 yılda spor adına yaptıklarımız tarihe iz bıraktı" İhtiyaçlar doğrultusunda kentin her tarafında yeni yatırımları hayata geçirdiklerini belirten Pendik Belediye Başkanı Dr. Kenan Şahin: "Son 10 yılda spor adına yaptıklarımız tarihe iz bıraktı. Spor meselesini her yaştaki insan için önemsiyoruz. Şehirdeki hareketsiz yaşam, sporu hayatın bir parçası haline gelmesini zorunlu hale getirdi. Görüyoruz ki bugün hareketsizliğe bağlı hastalıklar bütün
hayatımızı etkileyecek duruma geldi. Bugüne kadar ilçeye 10 spor merkezi ve 60'dan fazla antrenman sahası kazandırdık." dedi. Yapımına başlanan spor kompleksi toplam 1.767 metrekare bü-
yüklüğünde olacak. 240 günde tamamlanacak İki katlı tasarlanan kompleksin alt katında fitness salonu; üst katında ise basketbol salonu yer ala-
cak. Gençleri sporla buluşturacak tesis, geleceğin şampiyonlarını yetiştirirken hayatına spor katmak isteyen spor severlerin de gözde mekanı olacak. Spor kompleksi 240 günde tamamlanacak.
Marmara
www.marmaracagdas.com
ÇAĞDAŞ GAZETECİLİK MATBAACILIK TİC. LTD. ŞTİ. Adına İmtiyaz Sahibi Fevzi IŞIK Yazı İşleri Müdürü Oktay KARTAL Yayın Danışmanı Ali ÖZTÜRK Gözde SARICAN Muhabir
Bağdat Cad. Beyza Sk. No:23/3 Maltepe / İST. TEL: 0216 305 54 55 marmaracagdasgazetesi@gmail.com
BASKI: ADAKOĞLU BASKI TESİSLERİ LTD.ŞTİ. Başakşehir /İstanbul Tel: (0212) 642 15 69 Baskı Tarihi: 13 Ağustos 2018 devamatbaa01@gmail.com
Ali Kılıç: Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu'nun yanındayız CHP Kurultay tartışmalarına Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç da katıldı. Yazılı bir açıklama yapan Kılıç, delegelere seslenerek, "Kılıçdaroğlu’nun çabalarını, günübirlik hesaplar peşindekilere heba etmeyecek kadar vefalıdır." dedi. Açıklamanın tam metni: Değerli Yol Arkadaşlarım, Bayrağını dalgalandırmaktan, kimlik ve rozetini taşımaktan onur duyduğum, Cumhuriyetimizin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisi’nin, ülkemizin önünde aşılması gereken birçok engel, çözülmesi gereken birçok hayati sorun bulunurken bütün enerjisini kurultay ve isim ekseninde eritmesinden çok büyük üzüntü duyduğumun bilinmesini istiyorum. Henüz 24 Haziran seçimlerinin sonuçlarını değerlendirmeden, her kesimin kabul ettiği ‘İktidar Yerelden geçer’ tezi doğrultusunda önümüzde baskın yerel seçimler beklenirken, parti içinde gerilimin fitilini ateşleyen kurultay çağrısı ne zihinlerde ne de vicdanlarda gerçekçi bir yer bulmamaktadır. Partimiz 70 yıl içinde birçok kez Genel Başkan ‘İsim’ değişimi yaşamış fakat buna rağmen tek başına iktidar çoğunluğunu sağlayamamıştır. Yıllardır süregelen fakat soruna çözüm olmayan ‘sen, ben’ müca-
delesine ayıracak tek bir anımız dahi yok. Gönlümüz ne kadar el vermese de kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki; 24 Haziran ile birlikte ülkemiz yeni bir yönetim sistemine geçmiştir. Yüreği bizlerle atan milyonlara karşı görevimiz; ‘Biz’ olarak eski alışkanlıklardan kurtularak, çağımız, bugünümüz ve
yarınımıza uygun tabandan tavana değişimi tartışarak yeni döneme hazırlanmak olmalıdır. Değişimi, örgütlenme modelimizi yenileyerek ve bağlılığımızı Sosyal Demokrat ideolojiye oturtarak enerjimizi tazeleyebilir ve en alt kadrolara kadar güven tahsis ederek gerçekleştirebiliriz.
Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu, demokrasi ve parlamenter rejime inanan dili, dini, ırkı, cinsiyeti ve rengi ne olursa olsun her kesimi bir araya getirerek 16 Nisan referandumu ile birlikte toplumda uzlaşı kültürüne liderlik etmiştir. Liderliğini, Partimizin kuruluş felsefesi Anadolu Hümanizmi vizyonu ve misyonuna uygun olarak 24 Haziran seçimlerine kadar taşımış, mimarı olduğu ‘Millet İttifakı’ sayesinde Anadolu’da Barış sürecini, Meclisimizi çoksesli hale getirmesiyle taçlandırmıştır. Bu uzlaşı ve demokratik tavrını Parti içinde de göstererek kendisine karşı iki kez rakip olmuş mücadele arkadaşımızı, Cumhurbaşkanlığı gibi önemli bir makama aday göstermiştir. Gücünü ‘insan odaklı’ Anadolu Hümanizminden alan Cumhuriyet Halk Partisi’nin asil ve cesur yoldaşları; Hacıbektaş Veli, Hz. Mevlana, Yunus Emre gibi erenlerin kültürüyle yoğrulmuş, demokrat ve hoşgörünün sembolü Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çabalarını, günübirlik hesaplar peşinde gidenlere heba etmeyecek kadar vefalıdır.
Girişimcilik eğitimi alan 60 kişi kendi işini kurdu Maltepe Belediyesi’nin, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) ile Aralık 2016’da imzaladığı girişimcilik destek programı eğitimiyle, işsiz yurttaşların, kadınların, gençlerin kendi işlerini kurmalarına destek oluyor. Son 2 yılda ücretsiz eğitimlere katılan 60 kişi, kendi işletmesini açtı. Maltepe Belediyesi Kütüphane, Kurslar ve Eğitim Müdürlüğü’nün, KOSGEB’le ortaklaşa düzenlediği ücretsiz girişimcilik eğitimleri, hız kesmeden devam ediyor. Bu yılın ilk altı ayında 90 kişiye girişimcilik eğitimi verildiğini kaydeden KOSGEB Girişimcilik Eğitmeni Yasemin Budak, girişimcilik eğitiminin Aralık 2016’da başladığını belirterek, “Bu tarihten itibaren 240 öğrenciye eğitim verildi. 60 kişi Maltepe başta olmak üzere, İstanbul’un farklı ilçelerinde ve farklı illerde işletmesini açtı” dedi. 32 SAATLİK EĞİTİM Derslerde girişimci kimdir, özellikleri nelerdir, pazarlama politikaları nelerdir sorularına yanıtlar veriliyor. Girişimcilerin swot analiziyle güçlü, zayıf yönlerini, fırsatları ve tehditleri tanımasına yardımcı
olunuyor. Protokol doğrultusunda 32 saat verilen derslere, kendi işini kurmak isteyen 18 yaşından büyük tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları katılabiliyor. Üst yaş olarak bir sınırlama getirilmiyor. Gençler ve AR-GE projesi olanlar öncelikle tercih ediliyor. Eğitim programına katılarak, sertifikalarını alanlara KOSGEB’e başvurduklarında 50 bin TL geri ödemesiz hibe, 100 bin TL teminat mektubu karşılığında sıfır faizli destek veriliyor. Var olan işletmeler ve girişimcilerinde başvuracağı genel destekleri bulunuyor. Eğitimlere katılmak isteyenler, kosgeb.gov.tr sitesinden e-devlet şifresiyle başvuru formunu doldurabilir. Uygun bulunuyorsa, iş planına davet ediliyor. Eğitimi tamamladıktan sonra sertifikasını almaya hak kazanıyor.
Başkan Kılıç, Muhtarlarla Buluştu Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe İlçesinin mahalle muhtarlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. Başkan muhtarları dinleyip, notlar aldı. Durumu sosyal medyada gören Maltepeliler ise sorunlarını yorum bölümünden iletmeye çalıştılar. yapan Kılıç, dayatan değil danışan Yurttaşlar sosyal mamaktadır. Bu durumu defalarca Başkan, dinledi bir anlayışla hizmet ettiklerini vurmedyadan yazdı yazmama ve aramama rağmen tagulayarak, “4.5 yıl önce göreve gelBelediye Başkanı Ali Kılıç'ın rafınızca bir çözüm bulunmamış ve ve not aldı İstanbul Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Maltepe İlçesinin mahalle muhtarlarıyla kahvaltıda bir araya geldi. 18 Mahallede çözüm bekleyen sorunlarını ve taleplerini sıralayan muhtarlar, belediye yönetimine, kurulan diyaloglar, çözüm odaklı yaklaşım için de teşekkür etti. Muhtarların taleplerini teker teker dinleyen Kılıç notlarını alarak çözüm bulmak için gerekli değerlendirmeleri hemen yapacağını belirtti. Toplantıda kısa bir konuşma
diğimiz gün,bu kenti birlikte yönetmeye söz verdim. Sizlerle sürekli bir araya gelerek, mahallelerimizin ve halkımızın sorunlarına ortak çözüm bulmak imkanımız oldu. Sizlerle bir aile gibi olduk. Bu bizim için büyük bir şans. Bu sayede çözüm konusunda işlerimiz daha da kolaylaştı. Ben sosyal demokrat bir anlayışın temsilcisi olarak bu görevimi sürdürüyorum. Her zaman birlikte yönetmeyi, ortak akılla, ortak kararlara imza atmayı tercih ettim” dedi.
toplantı resimlerini sosyal medyada paylaşması üzerine, yurttaşlar kendi sokaklarındaki sorunları yorum bölümünde dile getirdi. İbrahim Koç Altayçeşme Mahallesinde İstiklal Caddesi İle Batı Sokağın birleşim noktasında yolun daralmasından dolayı sürekli sıkıntı olmakta, yaya olarak yürümek mümkün olmamaktadır. Ayrıca Batı Sokağın kaldırımlarında gereksiz konulan çöp bidonlarından ve yola sarkan ağaç dallarından yürümek mümkün ol-
geri dönüş bile yapılması nezaketinde bulunulmamıştır. Seher Akyol Cantürk Cevizli Mahallesi Yavuz Sokak berbat ve pislik icinde lokantalarin kapi onleri yag insatlarin demirleri kaldirimlarda insanlar (nasıl) yuruyecekler bilemiyorlar ilginize... Ahmet Köse Gülensu Emek Caddesi no 62nin önü çok kötü bir görüntü. Oraya 8 veya 10 sıra kaldırım taşından duvar olsa cadde(de) güzel bir görüntü olacak
Sanatsever Maltepe Kültür ve sanatın merkezi Maltepe’de, 2018 yılının ilk 6 ayında 69 bin kişi kültür ve sanat etkinlikleriyle buluştu. Maltepeliler tiyatroya yoğun ilgi gösterirken, bunu konserler izledi. Anma etkinliklerine katılım daha düşük oldu. Maltepe’de 6 ayda 69 bin kişi sanatla buluştu Maltepe Belediyesi, İstanbul’un Anadolu yakasındaki en büyük kültür merkezlerinden biri olan Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde yılın ilk altı ayında 69 bin kişiyi kültür ve sanatla buluşturdu. Maltepe Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından, 2018 yılı ocak ve haziran ayları arasında düzenlenen yüzlerce etkinlikle, binlerce sanatseveri TSKM’de ağırladı. Türk pop, halk, caz, klasik müziğinin güçlü yorumcularının, ünlü grupların, halk ve sanat müziği korolarının sahne aldığı 27 konseri, 6 bin 345 müziksever takip etti. 10 bin 352 tiyatro sever, Türk tiyatrosunun usta ve sevilen isimlerinin sahne aldığı, birbirinden iddialı yerli ve yabancı 32 tiyatro oyununu izledi. ÇOCUKLARA KARNE HEDİYESİ Çocukların kültürel ve sosyal gelişimlerine destek veren, “Şubat Tatili Çocuk Şenliği”nin de yer bulduğu 38 çocuk tiyatro oyunu, 14
bin 435 minik izleyiciyle buluştu. İki bin 155 çocuk da, üç boyutlu gözlüklerle gösterimi yapılan 6 çizgi filmiyle sinema keyfi yaşadı. Akademisyenlerin, resim sanatının usta ve genç kuşak isimlerinin resim, karikatür, fotoğraf sergileriyle, geleneksel Türk el sanatlarının tanıtıldığı 23 sergiyi, bin 265 sanatsever ziyaret etti. 755 kişi, usta yazarlar, gazeteciler, bilim dünyasının önemli isimleri ile düzenlenen 4 söyleşi ve imza gününde bir araya geldi. Türk edebiyatının, bilim ve düşünce dünyasının usta isimleri, halk ozanları için düzenlenen 6 anma etkinliğine de, bin 540 kişi katıldı. “KÜLTÜR VE SANATIN BAŞKENTİ” Dünyanın birçok ülkesinde renkli etkinliklerle karşılanan, Çin’in en önemli bayramı “Çin Mutlu Bahar Bayramı”, TSKM’de coşkuyla kutlanırken, Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı için de, konser, söyleşi ve sergi etkinliği düzenlendi.