Bu Şemsiye Çok “HAVALI” !
Çin’de Nankin Üniversitesi ve Pekin Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı alıştığımızdan çok farklı bir şemsiye tasarladı. Araştırmacıların “hava şemsiyesi” adını verdikleri bu şemsiye, sapının üst kısmında hava akımı oluşturan bir bölüme sahip. Şemsiyenin hava akımı oluşturmasını pille çalışan motoru sağlıyor. Motor çalıştırıldığında şemsiyenin üst kısmından basınçlı bir şekilde hava çıkıyor. Çıkan hava yağmur damlalarının doğrultusunu değiştirerek şemsiyeyi tutan kişinin ıslanmasını önlüyor. Şemsiyeyi daha kullanışlı bir hale getirmek için pil ömrünü uzatmaya ve yeni özellikler eklemeye yönelik çalışmalar sürdürülüyor.
(Kaynak: http://www.bilimcocuk.tubitak.gov.tr/haberler/bu-semsiye-cok-havali)
Robot Penguen Araştırmacılara Yardım Ediyor!
Fransa’daki Strasbourg Üniversitesi’nden araştırmacı Yvon Le Maho ve çalışma arkadaşları uzun yıllardır penguenler hakkında araştırmalar yürütüyor. Araştırmacılar çalışmaları sırasında yanlarına insanlar yaklaştığında penguenlerin ürktüğünü ve davranışlarının değiştiğini gözlemledi. Bu nedenle onları ürkütmeden incelemek için uzaktan kontrol edilebilen ve üzerinde oyuncak bir penguen bulunan bir robot tasarladılar. Bu robot pengueni kral penguenlerin arasına bırakıp ne kadar heyecanlandıklarını belirlemek için kalp atışlarını ölçtüler. Penguenlerin kalplerinin, yanlarına robot penguen yaklaştığında bir insan yaklaştığındaki kadar hızlanmadığını belirlediler. Kalpleri yanlarına başka bir penguen yaklaştığındaki kadar hızlandı. Sonuçlar penguenlerin robot penguen yanlarındayken davranışlarının değişmediğini de gösterdi. Araştırmacılar benzer şekilde robotlar kullanılarak hayvanlarla ilgili araştırmaların yapılabileceğini düşünüyor. (Kaynak:http://www.bilimcocuk.tubitak.gov.tr/haberler/robot-penguen-arastirmacilarayardim-ediyor)
Neden Merak Ederiz? Merak, canlıları yeni şeyler öğrenmeye yönlendiren bir histir. Sadece insanlar değil, pek çok başka canlı türü de meraklıdır.
Doğuştan
gelen
temel
bir
duygu
olan
bu
his,
bir
güdü
olarak
sınıflandırılamaz. Çünkü merak sonucunda oluşan belirli bir davranış biçimi yoktur. Neden meraklı olduğumuzu açıklamak için ileri sürülen bir görüşe göre, yeni ve karmaşık şeyler beyinde belirsizlik hissine neden oluyor. Merak ise canlıların kendilerini hoşnutsuz hissetmesine neden olan bu histen kurulmayı sağlıyor. Yeni ve karmaşık şeyler hakkında daha fazla bilgi edinmek, bunların sebep olduğu hoşnutsuzluğu azaltıyor. Bu kuramın en büyük eksiği, insanların yeni ve karmaşık şeylerle karşılaşmadıkları zaman da meraklanmalarını açıklayamaması. Örneğin canı sıkılan birinin kendisini eğlendirecek ilginç şeyler bulmaya çalışması bu kuram ile açıklanamıyor.
Merak duyusunun nedenini açıklamak için öne sürülen başka bir kuram “en uygun uyarılma” modeli olarak adlandırılıyor. Bu kurama göre beyin her zaman en uygun uyarılma düzeyinde olmaya çalışır. Yeteri kadar uyarılma olmadığı durumlarda ise yeni şeyler öğrenerek uyarılma düzeyini artırır. Bu kuram daha önce bahsedilen kuramın açıklayamadığı durumları -canı sıkılan insanların yeni şeyler öğrenmeye çalışmasını- başarı ile açıklıyor. Fakat eğer beyin en uygun uyarılma düzeyinde bulunmaya çalışıyorsa, bu duruma ulaştıktan sonra neden yeni şeyler öğrenerek en uygun düzeyden uzaklaşsın? Kuram bu soruya cevap veremiyor. Merak ile ilgili öne sürülen üçüncü kuram ise meraklı olmanın nedeninin, merak sonucu yapılan hareketlerin beyin tarafından ödül olarak algılanması olduğunu söylüyor. Bu düşünceye göre yeni bilgiler öğrenmeye çalışmak dopamin salgılanmasına neden oluyor. Beyin tarafından ödül olarak algılanan bu madde insanların kendilerini daha iyi hissetmesine neden oluyor. (Kaynak: http://www.bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/neden-merak-ederiz)
Görünmezlik Pelerini mi?! Harry Potter’ın görünmezlik pelerini ile görünmezlik hayalinin yeniden ateşlenmesiyle bilim insanları görünmezlik için pek çok teknoloji geliştirmeye başladı. Bu sayede nesneleri sesten veya doğrudan gizlemeyi amaçlayan farklı görünmezlik teknolojileri geliştirildi. İşte Rochester Üniversitesi’nden bilim insanları pahalı ve özel teknolojiler kullanmadan eşsiz bir konfigürasyonla yeni bir görünmezlik teknolojisi üretti.
Fizik Prof. John Howell ve doktora öğrencisi Joseph Choi dört standart lens kullanarak, optimal görüş alanından farklı açılardan bakılsa da, arkasındaki şeyi görünmez kılan bir teknoloji geliştirdiler. “Görünebilir spektrumda çok yönlü perdeleme sağlayan bilinen
ilk
cihaz
böylece
tarafımızdan
üretildi,”
diyor
Choi
Rochester
Optik
Enstitüsü’nden doktora öğrencisi Choi. Çoğu görünmezlik cihazı sadece önden bakınca görünmezlik sağlasa da farklı açılardan etkili değil. Ayrıca arka planını oldukça belli ettiğinden anlaşılıyor. Araştırmacılar arkadaki nesneyi görünmez kılmak lenslerin gücünü ve tipini belirleyerek dört lens arasındaki mesafeyi hesapladılar. Cihazı test etmek için nesneyi kareli zemine yerleştirdiler. Sonrasında
değişen açılara göre bakılarak
görünmezlik sağlandı. Kareli yüzeyde kesiksiz görüntü alındığı ve problem olmadığı ve nesnenin iyi şekilde gizlendiği tespit edildi. Rochester Pelerini daha büyük lenslerle yapılarak daha büyük nesnelerin görünmezliği sağlanabilir. Diğer cihazları aksine ışığın tüm görünür dalga boylarında çalışan alet, sayesinde sadece spesifik frekanslar değil diğer frekanslarda da görünmezlik sağlamak mümkün. Cihaz
ışığı
bükerek
merkeze
yolladığından
cihazın
ortasındaki
bölge
perdelenemiyor. Bu nedenle perdelenen bölge simit şeklinde olmalı. Bu nedenle problemi çözmek için biraz daha kompleks tasarımlar geliştirilebilir. Ayrıca cihazdan kaynaklanan kenar etkileri daha büyük lensle aşılabilir. Bununla beraber pelerin, Harry Potter’ın görünmezlik pelerini gibi olmasa da cerrahi uygulamalarda ameliyat bölgesini görmek için
kullanılabilir. Optics Express’da yayınlanan makalede görünmezliğin matematik formülü de verildi. Bu sayede 15 dereceye kadar görünmezlik sağlayabilirsiniz. (Kaynak:http://www.gercekbilim.com/bilim-insanlari-yeni-nesil-bir-gorunmezlik-cihazi-gelistirdi/)
Deve Kuşu Yumurtasından Yara Bandı! SÜ öğretim üyelerince 14 yıldır sürdürülen araştırmalar sonunda, deve kuşu yumurtası zarından yara iyileşmesini hızlandırıcı yara bandı üretildi.
Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik, yaklaşık 14 yıldır sürdürdükleri çalışmalar sonucunda, deve kuşu yumurta zarından doğal yara örtü malzemesi üretti. Yaklaşık 20 yıldır biyomateryaller üzerinde araştırma yapan öğretim üyeleri, 2000'li yıllarda çalışmalarına deve kuşu yumurtasını ekledi. Geçen yıl yumurta kabuğundan insan kemiği dolgu maddesi üreten Durmuş ve Çelik, şimdi de kabuk zarından yara bandı elde etti.
Prof. Dr. Durmuş, yaptığı açıklamada, yaklaşık 14 yıldır üzerinde çalıştıkları konuların ana ham madde kaynağının, deve kuşu yumurtası olduğunu söyledi. Birçok tıbbi ürünün çok yüksek fiyata ithal edildiğini belirten Durmuş, "Acaba kendi imkanlarımızla yurt içi kaynaklarını kullanarak yeni malzemeler geliştirebilir miyiz?" düşüncesiyle çalışmalara start verdiklerini ifade etti. Deve mukozasında
kuşu yumurtası ve
deride
kabuğunun
yara
örtü
iç
kısmından
malzemesi
aldıkları
olarak
zarın,
ağız
kullanabilmesi
için
araştırmalar yaptıklarını anlatan Durmuş, "Bu zarı pratik anlamda nasıl kullanabiliriz, bundan yara bandı çıkarabilir miyiz?' diye düşündük. Buna istinaden yara bandı ürettik. Yaklaşık 3 hayvan deneyi yaparak deneme çalışmalarını tamamladık. Çok iyi sonuçlar elde ettik. Bunlardan biri doktora tezi oldu. Uluslararası kongrede ödül aldık" diye konuştu. "Zarın özelliğini bozmadan yara bandına taşıdık" Durmuş, klinisyen olarak uyguladıkları malzemenin, her zaman doku tarafından kabul edilmesini beklediklerini, çünkü eğer doku malzemeyi kabul etmezse enfeksiyon oluştuğunu vurguladı. Bunun sonucunda da yapılan ameliyat, kullanılan malzeme ve ödenen paraların boşa gittiğine işaret eden Durmuş, şunları kaydetti: "Bu nedenle 'Dokunun çok daha iyi kabul edebileceği, organik ne gibi malzemeler kullanabiliriz?' diyerek sert ve yumuşak doku çalışmaları yaptık. Bununla ilgili çeşitli ürünler çıkardık. Yara bandı da bu ürünlerden biri. Deve kuşu yumurtasının içinde barındırdığı birçok özelliği bozmadan yara bandına taşıdık. Çalışmalarımızı genişletmek adına geçen yıl bir şirket kurduk. Şirketi, hem deve kuşu ve tavuğun yumurta kabuğunun yapılarını bozmadan toz halinde ham madde üretebilmek hem de ağız ve diş bakımında kullanılabilecek doğal diş macununu üretmek adına kurduk. Zarla ilgili de Konya Teknokent'in kuluçka merkezine bir proje sunduk ve projemiz kabul edildi. Şu anda orada bu
malzemelerin üretimiyle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Tabii teknokentlerdeki şirketler seri üretim yapmıyor. Bu nedenle yatırımcı arayışlarımız devam ediyor. Bu konuyla ilgilenen firmalar olursa, ortak üretimler yapabiliriz." Neden deve kuşu yumurtası? Prof. Dr. İlhami Çelik ise yumurtanın, içinde yavru barındırdığı için çok özel yapıya sahip olduğunun altını çizdi. Yumurta kabuk altı zarlarının, vücuttaki bağ dokusunun hücreler arası bölgesindeki ipliksel yapılarına çok benzeyen ipliklerden oluştuğunu dile getiren Çelik, "Bu iplikler birbirlerine paralel demetler halinde yerleşmiştir ve aralarında delikçikler vardır. Bu özelliğiyle yumurta kabuk zarları, özellikle açık yaraların veya ağız yaralarının kapatılabilmesinde kullanılabilecek yara örtü malzemesi olma potansiyeline sahiptir. Biz de bundan hareketle yara örtü malzemesi ortaya çıkardık" dedi. Günümüzde kullanılan yara bantlarının, yara iyileşmesini kolaylaştıran moleküller içermediğini, sadece yara üzerini kapatarak bakteriyel bulaşmayı engelleyebildiğini belirten Çelik, şöyle devam etti: "Ürünümüz, günümüzde kullanılan yara bantlarından çok farklı özellikte. Ürettiğimiz yara örtü malzemesinde; yara iyileşmesini hızlandıran, bakterilerin çoğalmasını durduran ve öldüren yumurta kabuk zarındaki bir takım materyaller bulunuyor. Yara bandımız biyoaktif özellik taşımaktadır. Deve kuşu yumurtasının kabuk
zarı
DNA
içermediğinden
dolayı,
üründe
doku
reddi
reaksiyonu
gerçekleşmiyor. Ayrıca hastalık bulaşma riski de olmuyor. Bu, hem ağız içinde iyileşmesi zor, inatçı yaraların hem de deri yaralarının örtülmesinde fizyolojik iyileşme için kullanılabilecek bir materyaldir." (Kaynak: AA)