Apostil şerhi-Tasdik şerhi-Yabancı dildeki belgelerin Türkiye'de kullanımı usulü Apostil, bir belgenin gerçekliğinin tasdik edilerek başka bir ülkede yasal olarak kullanılmasını sağlayan bir belge onay sistemidir. Apostil’in kuralları 5 Ekim 1961 tarihli Lahey Konvansiyonuyla kararlaştırılan “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına Dair Sözleşme (APOSTİL)” ile tespit edilmiş ve bu sözleşme Türkiye bakımından 29/09/1985 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Apostil belge onay sisteminde; ilgililerin belge onayı hususundaki talebi üzerine, bu belgenin gerçek olduğu sözleşmeye taraf devletlerin kendilerinin tespit ettikleri yerel bir merci tarafından onaylanmakta ve sözleşmeye taraf diğer bir ülkeye 1961 tarihli Lahey Konvansiyonunda belirlenen kurallar çerçevesinde kullanılması için gönderilmektedir. Apostil tasdiği yapılan belge, sözleşmeyi imzalayan tüm üye ve taraf devletlerinde geçerli bir belge olarak kabul edilmektedir. Yabancı dildeki belgelerin Türkiye’de kullanımına ilişkin çeşitli kanunlara serpiştirilmiş dolaylı bir mevzuat bulunmaktadır. Yabancı dildeki belgelerin Türk makamlarına sunumu ve geçerli belge addedilerek kabulüne yönelik çeşitli mevzuat hükümleri şu şekildedir: “Ecnebi lisanla yazılmış olan vesikayı ibraz eden taraf tercümesini de raptetmeye mecburdur.” (1086 SK md.325) “Bir dilden diğer bir dile veya bir yazıdan başka bir yazıya çevirme halinde, noter tarafından metnin altına bir şerh verilir. Bu şerhin, noter yeminli tercüman kullanmışsa, tercümanın kimliğini ve adresini ihtiva etmesi ve altının, noter tarafından tarih yazılıp imzalanarak mühürlenmesi gereklidir.” (1512 SK md.103) “Örneği verilmesi istenen kağıt yabancı dilde yazılmışsa, evvela tercüme edilir; sonra bu bölüm hükümlerine göre örnek çıkarılarak her örneğe tercümesi iliştirilir ve bu yolda şerh verilir.” (1512 SK md.99) “İlgilinin bulunduğu yerde noterlikçe çeviri yaptırılamazsa, o noterlik aracılığı ile başka yerdeki noterlikte çevirme yaptırılabilir.” (1512 SK md.104) “Belgelerin bir dilden diğer bir dile veya bir yazıdan başka bir yazıya
çevrilmesine ve noterlikçe onaylanmasına çevirme işlemi denir. Noterin, çevirmeyi yapanın o dili veya yazıyı doğru olarak bildiğine, diplomasını veya diğer belgelerini görerek veya diğer yollarla ve hiçbir tereddüte yer kalmayacak şekilde kanaat getirmesi gerekir. Noterlik Kanununun 75. maddesinin son fıkrası gereğince noter tercümana Hukuk Yargılama Usulü Kanununa göre and (yemin) içirir. Bunun bir tutanakla belgelendirilmesi zorunludur. Bu tutanakta tercümanın adı, soyadı, doğum tarihi, iş adresi, ev adresi, tahsil derecesi, hangi dil veya dilleri, hangi yazıyı bildiği, noterin çevirenin bu dil ve dilleri veya yazıyı bildiğine ne suretle kanı sahibi olduğu, yemin biçimi ve tutanağın tarihini gösterir. Tutanağın altı noter ve tercüman tarafından imzalanır. Kendisine çevirme yaptırılan kimselerin yemin tutanakları noterlik dairesinde özel bir kartonda saklanır. Noter, kartonunda yemin tutanağı bulunmayan bir kimseye çevirme yaptırılmaz. Noter tarafından ilgilisinden alınan çevirme ücretleri noterlik dairesinin gelirlerinden olup yevmiye defterine gelir olarak kaydedilir. Noterin çevirene ödediği para da dairenin giderlerindendir.” (1512 SK. Yönetmeliği md.96) A) Apostil Şerhi konacak resmi belgeler: a) “Savcı, zabıt katibi veya adliye memuru tarafından verilmiş belgeler de dahil olmak üzere, devletin bir yargı organına veya mahkemesine bağlı makam veya görevli memur tarafından düzenlenmiş olan belgeler, b) İdari belgeler, c) Noter senetleri, d) Kişilerce özel sıfatla imzalanmış belgeler üzerine konulmuş olup belgenin kaydının veya belirli bir tarihte mevcut olduğunun ve imzaların doğruluğunun resmi makam ve noterlerce tasdiki gibi resmi beyanlar” dır. B) Aynı maddeye göre sözleşmenin uygulanamayacağı, diğer bir deyişle, Apostil tasdiği yapılamayacak belgeler: a) “Diplomasi veya konsolosluk memurları tarafından düzenlenmiş belgeler, b) Ticaret veya gümrük işlemleriyle doğrudan ilgili olan idari belgeler” dir. Sözleşmenin 6. maddesi uyarınca “Her Akit Devletin, Apostil Şerhini vermek üzere yetkili kılınan makamları belirlemesi, bunlarda değişiklik olduğunda da keyfiyeti Hollanda Dışişleri Bakanlığına bildirmesi” gerekmektedir. Sözleşmenin 9. maddesinde “Her Akit Devlet, işbu Sözleşmede tasdik bağışıklığının öngörüldüğü hallerde kendi diplomasi veya konsolosluk memurlarınca tasdik işlemi yapılmamasını sağlamak üzere gerekli önlemleri alacaktır” denmekte ve usulüne göre Apostil Şerhi uygulanmış
bir belgenin başkaca bir tasdiğe gerek olmadığı belirtilmektedir. Anılan Sözleşme metni ile sözleşmeye taraf olan ülkelere ait güncel liste ile her bir ülkede Apostil Şerhi koymaya hangi makamların yetkili olduğuna dair bilgiler: Apostil tasdik şerhi örneği, apostili imzalamaya yetkili mercilerde bulunmaktadır. Apostil belgesinin şekli, sözleşmenin 4. maddesinde tanımlanmış olup, aşağıdaki 10 husustan oluşmaktadır: Belgenin düzenlendiği ülkenin adı, Belgeyi imzalayan kişinin adı, Belgeyi imzalayan kişinin sıfatı, Belgeye basılan mührün ait olduğu makamın adı, Tasdik edildiği yer, Tasdik edildiği tarih, Apostili düzenleyen makam, Apostil numarası, Apostili düzenleyen makamın mührü veya kaşesi, Apostili düzenleyen yetkilinin imzası. Sözleşmenin 3 ve 5. maddelerinden de anlaşılacağı üzere; apostil uygulaması, apostil şerhi konulan belgenin metnine şamil değildir. Apostil; imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin sıfatının ve gerektiğinde, bu belge üzerindeki mühür veya damganın aslıyla aynı olduğunun teyidi için tasdik şerhinin yetkili makamca belge üzerine vurulmasından ibarettir. Usulüne uygun biçimde doldurulan tasdik şerhi, imzanın doğruluğunu, belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığını ve gerektiğinde, belge üzerindeki mühür veya damganın aslıyla aynı olduğunu teyid eder.” (İçişleri Bakanlığı İİGM'nün 2009/31 Sayılı Genelgesi) Lahey Konferansı’nın tam üyesi taraf ülkeler: Andora, Arjantin, Ermenistan, Avusturalya, Belize, Brunei, Bulgaristan, Kolombiya, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, El Salvador, Estonya, Macaristan, İsrail, Kazakistan, Letonya, Liberya, Litvanya, Malavi, Malta, Marshall Adaları, Meksika, Monako, Nambiya, Yeni Zelanda, Niue, Panama, Romanya, Rusya Federasyonu, Saint Kitts ve Nevis, Saint Lucia, Samoa, San Marino, Seyşeller, Slovakya, Güney Afrika, Trinidad ve Tobago, Ukrayna, ABD, Venezuela.
Aşağıdaki devletler Lahey Konferansı’nın tam üyesi değildir. Ancak, bu devletler Konvansiyon’un 12. maddesinin kendileri içinde bağlayıcı olduğunu kabul etmişlerdir: Avusturya, Bahamalar, Barbados, Belçika, Bosna Hersek, Botswana, Çin, Hong Kong, Çin, Makau, Hırvatistan, Dominik, Fiji, Finlandiya, Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti, Fransa, Almanya, Yunanistan, Granada, İngiltere, İrlanda, İtalya, Japonya, Lesoto, Liechtenstein, Lüksenburg, Mauritius, Hollanda, Norveç, Portekiz, Saint Vincent ve Greadines, Sırbistan Karadağ, Slovenya, İspanya, Surinam, Swaziland, İsveç, İsviçre, Tongo, Türkiye. Türkiye'de Yetkili Merci: 1. İdare ile ilgili belgeler: a. İllerde: Vali, Vali Yardımcısı, Hukuk İşleri Müdürü, b. İlçelerde: Kaymakam, 2. Adli belgeler: Ağır ceza mahkemeleri bulunan yerlerde Adli Kurul Başkanlıkları. http://www.pusulaymm.com.tr/yabanci-dildeki-kagitlarin-kullanimi/
Apostil Şerhi İstenmeyecek Ülkeler Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Prensipler Daire Başkanlığı tarafından gönderilen 23 Ekim 2009 tarihli ve 2009/412955 sayılı yazıda; “1 – Avusturya’nın Ankara Büyükelçiliği’nden alınan Nota’da “Türkiye Cumhuriyeti ve Avusturya Cumhuriyeti’nin Taraf Bulundukları 01.03.1954 Tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi’ne İlişkin Olarak Yaptıkları 16 Eylül 1988 Tarihli Ek Anlaşma”nın 15. maddesinde geçen “Her iki ülkenin birinde bir mahkeme veya noterlik tarafından düzenlenen veya tasdik edilen evrakın diğer ülkede yeniden tasdik edilmesine gerek yoktur” hükmüne rağmen, Türk makamlarının ve noterlerin Avusturya belgelerinde Apostil şerhi bulunmasını talep ettikleri, konuya ilişkin görüşlerinin alınarak Avusturya tarafına yanıt verilmesi ve ilgili makamlarımızın bilgilendirilmesini teminen Bakanlıklarına ilgi (a)’da kayıtlı yazımızla bildirilmişti. 2 – Bakanlıklarından alınan ilgi (b)’de kayıtlı cevabi yazıda, özetle, Avusturya ile ülkemiz arasında akdedilen 16 Eylül 1988 tarihli Ek Anlaşmanın 15. maddesinde belirtilen belgeler için muafiyet gereği ayrıca Apostil tasdikinin aranmasına gerek bulunmadığı belirtilmektedir. 3 – Yukarıdaki hususların iletildiği Avusturya makamlarıyla görüş birliği
içinde olunduğu Avusturya Dışişleri Bakanlığı’nın Viyana Büyükelçiliğimize ilettiği bir Nota’da belirtilmektedir. 4 – Bu çerçevede, Avusturya makamlarınca düzenlenen ve münhasıran adli makamlara sunulacak belgeler için Apostil tasdikinin aranmaması gerektiği hususunun üyelerine iletilmesine izinlerini saygılarımla rica ederim” denilmiştir. Avusturya makamlarınca düzenlenen ve münhasıran adli makamlara ve dolayısıyla noterliklere sunulacak belgelerde Apostille (tasdik) şerhinin aranmaması gerektiği anlaşılmakla konu Yönetim Kurulumuzun 4.12.2009 tarihli toplantısında görüşülmüş ve Apostille (tasdik) şerhi aranmayacak başka ülkeler bulunup bulunmadığının Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden sorulmasına karar verilmiştir. Adı geçen Genel Müdürlükçe gönderilen 21.12.2009 tarihli ve 1557/129430 sayılı cevap yazısında; “Avusturya dışında, ikili anlaşmalar nedeniyle adli makamlara veya noterliklere sunulacak belgelerde Apostille (tasdik) şerhi aranmayacak “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi” ne taraf başka ülkeler bulunup bulunmadığı hususunda görüş isteminde bulunan ilgi yazınız ve konu incelendi. Türkiye’nin; 12/04/1988 tarihinde Polonya ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Polonya Halk Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesi”nin 13. maddesinde; 06/06/1988 tarihinde Macaristan ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Macaristan Halk Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi”nin 13. maddesinde; 07/02/1990 tarihinde Kuveyt ile yaptığı “Hukuki, Ticari ve Cezai işlerde Hukuki ve Adli İşbirliği Sözleşmesinin 7. maddesinde; 23/06/1994 tarihinde Özbekistan ile yapılan “Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardım Sözleşmesinin 14. maddesinde; 15/03/1995 tarihinde Arnavutluk ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesinin 14. maddesinde; 04/04/1996 tarihinde Gürcistan ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Gürcistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardım Anlaşması”nın l4. maddesinde;
06/05/1996 tarihinde Tacikistan ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Tacikistan Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardım Andlaşma”sının 14. maddesinde; 15/12/1997 tarihinde Rusya ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai konularda Adli Yardımlaşma Anlaşma”nın 14. maddesinde; 10/02/1999 tarihinde Hırvatistan ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki, Ticari Konularda Adli işbirliği Anlaşması’nın 12. maddesinde; 19/09/1999 tarihinde Litvanya ile Yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Litvanya Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesinin 7. maddesinde; 23/11/2000 tarihinde Ukrayna ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Ukrayna Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma ve İşbirliği Anlaşması”nın 13. maddesinde; 11/07/2001 tarihinde Makedonya ile yaptığı “Türkiye Cumhuriyeti ile Makedonya Cumhuriyeti arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adli Yardım Sözleşmesi”nin 14. maddesinde; Genel olarak, Akit taraflardan birinin ülkesinde, yetkili makamlar tarafından tanzim edilmiş, verilmiş veya onaylanıp resmi mühür taşıyan belgeler ile bunların onaylı örneklerinin diğer akit tarafın ülkesinde tasdik işlemine tabi tutulmayacağına ilişkin bir düzenleme mevcuttur. 17/07/1997 tarihinde Türkiye ile Kazakistan arasında yapılan “Türkiye Cumhuriyeti ve Kazakistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın 8. maddesi uyarınca ise; “Diğer Akit tarafın mahkemeleri nezdinde kullanılmak üzere, Akti taraflardan birinin yetkili makamlarında tanzim edilmiş veya onaylanmış belgeler, usulüne uygun olarak imzalanmış ve resmi mühürle mühürlenmiş olmaları şartıyla, tasdik işlemine tabi tutulmayacaktır.” Benzer bir hüküm Türkiye ile Azerbaycan arasında 02/11/1992 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti arasında yapılan “Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Sözleşmesi”nde bulunmaktadır. Sözü edilen 12. madde’ye göre; “Akit taraflardan birinin ülkesinde düzenlenmiş veya onaylanmış ve resmi mühür taşıyan belgeler diğer Akit tarafın bir adli makamı önündeki işlemlerde tasdikten muaf
tutulacaktır.” Bu ülkelerden Tacikistan, Kuveyt, Özbekistan ve Irak, 1961 tarihli Lahey (Apostille) Sözleşmesine taraf değillerdir.” denilmiştir. Buna göre; 1) Arnavutluk, Avusturya, Gürcistan, Hırvatistan, Kuveyt, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Özbekistan, Polonya, Rusya, Tacikistan, Ukrayna yetkili makamları tarafından tanzim edilmiş, verilmiş veya onaylanıp resmi mühür taşıyan belgeler ile bunların onaylı örneklerinde tasdik (Apostille) şerhinin aranmaması gerekmektedir. 2) Kazakistan makamları tarafından Türkiye’deki mahkemeler nezdinde kullanılmak üzere tanzim edilmiş veya onaylanmış belgeler usulüne uygun olarak imzalanmış ve resmi mühürle mühürlenmiş olmaları şartıyla, tasdik işlemine tabi değillerdir. 3) Azerbaycan makamları tarafından düzenlenmiş veya onaylanmış ve resmi mühür taşıyan belgeler Türkiye’deki adli makamlar önündeki işlemlerde tasdikten muaf bulunmaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim. Saygılarımla, BAŞKAN Hasan YENİ (İstanbul 28. Noteri) Kaynak : Noterler Birliği
16.09.1984, Sayı: 18517 Milletlerarası Sözleşme Karar sayısı: 84/8373 20/06/1984 Tarihli ve 3028 sayılı Kanun ile onaylanması uygun bulunan ekli Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesinin katılma belgesinin tevdii tarihinden 60 gün sonra yürürlüğe girmek üzere, onaylanması ; Dışişleri Bakanlığının 12/7/1984 tarihli ve KMEH – V- LDK - XII - 713 –
3497 sayılı yazısı üzerine 31/05/1963 Tarihli ve 244 sayılı Kanunun 3 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulunca 27/7/1984 tarihinde kararlaştırılmıştır. YABANCI RESMİ BELGELERİN TASDİKİ MECBURİYETİNİN KALDIRILMASI SÖZLEŞMESİ İşbu Sözleşmeyi imzalayan Devletler. Yabancı resmi belgelerin diplomasi veya konsolosluk temsilciliklerince tasdiki mecburiyetinin kaldırılması isteği ile, bu konuda bir sözleşme yapmayı kararlaştırmışlar ve aşağıdaki hükümler üzerinde anlaşmışlardır: Madde 1 İşbu Sözleme Akit Devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olup da diğer bir Âkit Devlet ülkesinde kullanılacak olan resmi belgelere uygulanır. İşbu Sözleşmenin amaçları bakımından, aşağıdaki belgeler resmi belge sayılır : a) Savcı, zabıt katibi veya adliye memuru tarafından erilmiş belgeler de dahi olmak üzere, Devletin bir yargı organına veya mahkemesine bağlı bir makam veya görevli memur tarafından düzenlenmiş olan belgeler b) İdari belgeler c) Noter senetleri d) Kişilerce özel sıfatla imzalanmış belgeler üzerine konulmuş olup belgenin kaydının veya belirli bir tarihte mevcut olduğunun ve imzaların doğruluğunun resmi makam ve noterlerce tasdiki gibi resmi beyanlar Bununla birlikte İşbu sözleşme a) Diplomasi veya konsolosluk memurları tarafından b) Ticaret veya gümrük işlemleriyle doğrudan doğruya ilgili olan idari belgelere uygulanmaz. Madde 2 Akit Devletlerden her biri bu sözleşmenin uygulama alanına giren ve kendi ülkesinde kullanılacak olan belgeleri tasdik işleminden bağışık tutacaktır. Bu sözleşmenin amaçları bakımından, tasdik işleminden yalnız belgenin kullanıldığı ülkenin diplomasi ve konsolosluk memurları tarafından belgedeki imzanın doğruluğunun belgeyi imzalayan kişinin hangi sıfatla imzaladığının veya gerekirse üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işlemi anlaşılır. Madde 3 İmzanın doğruluğunun belgeyi imzalayan kişinin sıfatının ve gerektiğinde bu belge üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi için zorunlu görülebilecek tek işlem 4. maddede tanımlanan tasdik şerhinin
belgenin verildiği devlet yetkili makamınca bu belgeye konulmasından ibarettir. Ancak, yukarıdaki fıkrada belirtilen işleme uyulması gerek belgenin kullanıldığı ülkede yürürlükte bulunan yasa, yönetmelik veya uygulamalarla, gerekse iki veya daha çok akit devlet arasındaki bir anlaşma ile böyle bir işlemin kaldırılmış, basitleştirilmiş veya tasdikten tüm bağışık tutulmuş olması hallerinde istenemez. Madde 4 3 üncü maddenin 1. fıkrasında öngörülen tasdik şerhi, bizzat belgenin veya buna eklenecek bir kağıdın üzerine konulacaktır; bu şerh işbu Sözleşmeye ekli örneğe uygun olmalıdır. Bununla, birlikte, tasdik şerhi, bunu koyan makamın resmi dilinde yazılabilir. Bu tasdik şerhinde yeralan kayıtlar ikinci bir dilde de olabilir. Ancak, tasdik şerhinin, «Apostille Convçntîon de La Haya Du 5 Octobre 1961» başlığı Fransızca olarak belirtilmelidir. Madde 5 Tasdik şerhi, belgede imzası bulunan veya belgeyi getiren kişinin isteği üzerine verilir. Usulüne uygun biçimde doldurulan tasdik serhi imzanın doğruluğunu, belgeyi İmzalayan kişinin hangi sıfatla, imzaladığını ve gerektiğinde, belge üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunu teyid eder. Tasdik şerhi üzerindeki imza, mühür veya damga her türlü doğrulama işleminden bağışıktır. Madde 6 Her Akit Devlet 3 üncü maddenin 1 nci fıkrasında öngörülen tasdik şerhini vermek üzere yetkili kılınan makamları belirleyecektir. Her Akit Devlet, bu görevlendirmeyi, onay veya katılma belgesini veya Sözleşmenin ülkesel kapsam bildirimini verirken Hollanda Dışişleri Bakanlığına bildirecektir. Bu makamların görevlendirilmesinde yapılacak her değişiklikten Hollanda Dışişleri Bakanlığına ayrıca bilgi verilecektir. Madde 7 6 ncı madde uyarınca görevlendirilen makamlardan her biri verilen tasdik şerhlerinin kaydedileceği ve aşağıdaki bilgileri içeren bir kayıt defteri veya fiş endeksi tutmak zorundadır: a) Tasdik şerhlerinin sıra numarası ve tarihi b) Resmi belgeyi imzalayan kişinin adı ve ne sıfatla İmzaladığı veya, imzasız olan belgeler için, mühür veya damgayı koyan makamın belirtilmesi,
Tasdik şerhini vermiş olan makam, İlgililerden herhangi birinin İstemi üzerine, şerh üzerinde gösterilen bilgilerin kayıt defteri veya fiş endeksindeki kayıtlara, uygun olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Madde 8 İki veya daha çok Akit Devlet arasında bir imza mühür veya damganın tasdikini belirli formalitelere bağlı tutan hükümler içeren bir andlaşma, sözleşme veya anlaşma bulunduğu takdirde, işbu Sözleşme, ancak o hükümlerin. 3 ve 4. maddelerde öngörülen formalitelerden daha katı olması halinde, söz konusu hükümlerin yerine geçer. Madde 9 Her Akit Devlet, işbu Sözleşmede tasdik bağışıklığının öngördüğü hallerde kendi diplomasi veya konsolosluk memurlarınca tasdik işlemi yapılmamasını sağlamak üzere gerekli Önlemleri alacaktır. Madde 10 İşbu Sözleşme, Lahey Devletler Özel Hukuku Konferansının 9 uncu Dönem toplantısında temsil edilen Devletler ile İrlanda, İzlanda, Liechtenctein ve Türkiye'nin imzasına açıktır. Sözleşme onaylanacak ve onay belgeleri Hollanda Dışişleri Bakanlığına verilecektir. Madde 11 İşbu Sözleşme 10 ucu maddenin 2 nci ıkrasında öngörülen üçüncü onay belgesinin verilmesinden sonraki altmışıncı gün yürürlüğe girecektir. Sözleşme, daha sonra onaylayan her imzacı Devlet için, onay belgesinin verilmesinden sonraki altmışıncı gün yürürlüğe girecektir. Madde 12 10 ncu maddede belirtilmeyen her Devlet, 11. maddenin l nci fıkrası gereğince yürürlüğe girmesinden sonra işbu Sözleşmeye katılabilecektir. Katılma belgesi Hollanda Dışişleri Bakanlığına verilecektir. Katılma, ancak Katılan Devlet ile bu katılmaya 15. maddenin (d) bendin de öngörülen bildirimin alınmasından sonra altı ay içinde itirazda bulunmayan Akit Devletler arasındaki ilişkiler bakımından geçerli olacaktır. Böyle bir itiraz Hollanda Dışişleri Bakanlığına bildirilecektir. Sözleşme, katılan Devlet ile katılmaya itiraz etmeyen Devletler arasında, bir önceki fıkrada sözü edilen altı aylık sürenin bitiminden sonraki altmışıncı gün yürürlüğe girecektir. Madde 13 Her Devlet; imza, onay veya katılma sırasında İşbu Sözleşmenin uluslararası alanda temsil ettiği toprakların tümünde veya içlerinden
birinde veya birçoğunda yürürlükte olacağını beyan edebilir. Bu bildirim Sözleşmenin anılan Devlet için yürürlüğe girdiği anda geçerlik kazanacaktır. Daha sonra bu nitelikteki her kapsam genişletme bildirimi Hollanda Dışişleri Bakanlığına verilecektir. Kapsam genişletme bildirimi, Sözleşmeyi daha önce imzalamış ve onaylamış bir Devlet tarafından yapıldığında, Sözleşme, bu bildirimde belirtilen topraklar için 11. madde uyarınca yürürlüğe girecektir. Kapsam genişletme bildirimi. Sözleşmeye katılmış bir Devlet tarafından yapıldığında Sözleşme bu bildirimde belirtilen topraklar için 12. madde hükümleri uyarınca yürürlüğe girecektir. Madde 14 İşbu Sözleşme 11. maddenin 1 nci fıkrası uyarınca yürürlüğü girdiği tarihten başlayarak beş yıllık bir süre için yürürlükte kalacak ve Sözleşmeyi sonradan onaylayan veya katılan Devletler için de aynı hüküm geçerli olacaktır. Sözleşme feshedilmedikçe her beş yılda bir kendiliğinden yenilenmiş olacaktır. Sözleşmenin feshi, beş yıllık sürenin bitiminden en az altı ay önce, Hollanda Dışişleri Bakanlığına bildirilecektir. Fesih Sözleşmenin uygulandığı ülkelerden bir bölümü ile sınırlı tutulabilecektir. Sözleşmenin feshi, yalnız, böyle bir bildirimde bulunacak olan Devlet bakımından geçerlik taşıyacaktır. Sözleşme, diğer Akit Devletler bakımından yürürlükte kalacaktır. Madde 15 Hollanda Dışişleri Bakanlığı, 10. maddede belirtilen Devletler ile l2. madde hükümleri uyarınca Sözleşmeye sonradan, katılacak olan Devletlere aşağıdaki huausları bildirecektir: a) 6. maddenin 2 nci fıkracında yeralan bildirimler, b) 10 ncu maddede belirtilen imza ve onaylar. c) 11. maddenin l. fıkrası uyarınca işbu Sözleşmenin yürürlüğe gireceği tarih, d) 12 nci maddede belirtilen katılmalar ve itirazlar ile katılmaların geçerlik kazanacağı tarihler. e)13 ncü maddede belirtilen kapsam genişletme bildirimleri ve bunların geçerlik kazanacağı tarihler, f)14 ncü maddenin 3 ncü fıkrasında belirtilen fesih bildirimleri Bu hükümlerin tanıtı olmak üzere usulüne uygun olarak yetkili kılınmış aşağıda imzası bulunanlar bu Sözleşmeyi imzalamışlardır. Lahey'de 5 Ekim 1961 günü aslı Hollanda Hükümeti arşivlerine konulmak ve tasdikli birer örneği. Lahey Devletlerarası Önel Hukuku Konferansının 9. Dönem Toplantısında temsil edilmiş olan Devletlerden her biri ile İrlanda, izlanda, Liechtenstein ve Türkiye'ye diplomatik yoldan iletilmek ve metinler arasında ayrılık halinde Fransızca metin temel alınmak üzere,
Fransızca ve İngilizce olarak tek nüsha halinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin Eki Tasdik Şerhi Örneği — (Apostille) Tasdik Şerhi en az 9 cm. kenarlıklı kare biçiminde olacaktır. TASDİK ŞERHİ 15 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesi) APOST1LLE CConvontion de La Haye du 5 Octobre 1961) 1. Ülkee TÜRKİYE - LA TURQUIE İşbu resmi belge: 2 .......................tarafından imzalanmıştır 3. İmzalayanın sıfatı ., ,...............\ , dır. 4....................."nin mühür/damgasını: taşımaktadır. TASDÎK a ................................da 6.................................günü 7. , , . , . , . . , . . . . . , . tarafından S, No....................ile tasdik edilmiştir, 9- Mühür/Damga 10. . http://www.uhdigm.adalet.gov.tr/sozlesmeler/coktaraflisoz/lahey/turkce_l ah12.pdf
Konuyla ilgili Yargıtay Kararları: T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2009/2972 K. 2009/13376 T. 6.7.2009 1086/m.67/1 5718/m.48 1512/m.195 DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava davacı Sophia Costas adına vekili tarafından açılmış ve takip edilmiştir. Geçerli bir vekaletnamenin varlığı dava koşuludur. Dosyaya sunulan vekaletname yabancı ülkede düzenlenmiştir. 1512 sayılı Noterlik Kanununun 195. maddesi gereğince yabancı memleketlerde düzenlenen vekaletname altındaki imza ve mühürün o yer Türk Konsolosluğu tarafından tasdik edilmiş olması gerekir. Yabancı Resmi Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına ilişkin 1961 tarihli Lahey Konvansiyonu, bu sözleşmeye taraf devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olupta diğer akit devlet ülkesinde kullanılacak olan resmi belgelerin diplomasi ve konsolosluk memurları tarafından onaylanması zorunluluğunu kaldırmış ise de anılan bu sözleşme gereğince belgedeki imzanın, imzalayan kişinin sıfatının, gerektiğinde bu belge üzerindeki mühür ve damganın belgeyi düzenleyen ülkenin yetkili makamınca tasdik edilmiş olması, başka bir ifadeyle apostil şerhini ihtiva etmesi zorunludur. Yargılama sırasında sunulan vekaletname sözü geçen şerhi taşımamaktadır. Mahkemece davacı vekiline usulüne uygun vekaletname sunması için süre verilmesi ve sonuçlarının hatırlatılması usulüne uygun vekaletname sunulmadığı veya asil yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken ( HUMK.md.67/1 ) usulüne uygun vekaletname sunulmadığından bahisle davanın reddi doğru görülmediği gibi, davacı yabancı uyruklu olup 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48 ve devamı maddeleri gereği davacının teminat göstermesi gereken kişilerden olup olmadığı tespit edilip teminat göstermesi gereken yabancı gerçek kişilerden ise takdir edilecek teminatı yatırması için uygun bir süre verilip sonucuna göre hareket edilmesi gerekirken bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına, 06.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/4582 K. 2006/11050 T. 17.7.2006 2675/m.37 DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Yabancı bir ilamın kısmen tanınması ve tenfizi mümkün olup, davacı boşanma hükmünün tanınmasını talep etmiştir. 2675 Sayılı Yasanın 37. maddesinin aramış olduğu koşullar gerçekleşmiştir. Ayrıca apostil şerhinin aranmasına gerek yoktur. Yabancı mahkeme ilamının kamu düzenine açıkça aykırı olduğu da kabul edilemez. Mahkemece davacının davasının kabulüne karar vermek gerekirken
yazılı şekilde ret hükmü kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.07.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2006/10411 K. 2007/218 T. 23.1.2007 2675/m.37 DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Dosyaya sunulan yabancı mahkeme kararında 5 Ekim 1961 tarihli yabancı Resmi Belgelerin tasdiki mecburiyetinin kaldırılması hakkındaki Lahey Sözleşmesi hükümlerine göre konulması zorunlu Apostil ( tasdik şerhi ) mevcuttur. Anılan sözleşmeye kararın verildiği Avusturya devleti de taraftır. Buna göre yabancı mahkeme kararı, 2675 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku hakkındaki Kanunun 37. maddesindeki niteliğe uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği kabul edilmemiştir. SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, 23.01.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2003/1872 K. 2003/7813 T. 15.9.2003 2675/m. 38/a DAVA : Taraflar arasında görülen davada Beyoğlu Asliye 2.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 19.11.2002
tarih ve 2002/152 - 2002/661 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR : Davacı vekili, İngiltere Yüksek Mahkemesi Queen's Bench Bölümü Manchester Bölge Mahkemesi tarafından görülen dava sonucu davalının toplam 33.065,43 USD ödemeye mahkum edildiğini, kararın yüksek mahkemece verildiğine dair noter onayı ve Apostil onayının bulunduğunu ileri sürerek, ilgili mahkeme kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, tenfizi talep edilen kararın müvekkiline tebliğ edilmediğinden kesinleşmediğini, Türkiye ile İngiltere arasında karşılıklılık esasının bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, yabancı ilamın tenfizi isteğine ilişkindir. 2675 sayılı MÖHUK.nun 38/a maddesi hükmü uyarınca, tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle, Türkiye Cumhuriyeti ile ilamın verildiği devlet arasında karşılıklılık ( mütekabiliyet ) esasına dayanan bir anlaşma veya o devlette Türk Mahkemeleri'nden verilmiş ilamların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiili uygulamanın bulunması gerekir. Dosyada bulunan Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü'nün 05.08.2002 tarihli yazısında İngiltere ile olan hukuki durum açıklanıp takdir mahkemeye bırakıldığına göre, mahkemece ilgili yazı değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı lehine BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.09.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 1993/5631 K. 1993/7554 T. 12.10.1993 2675/m.6 1512/m.195 1086/m.296
DAVA: Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: KARAR: Davacılar, davalının vekili tarafından verilen ibranameye rağmen ibra konusu alacağı için icra takibine geçtiğini beyanla borçlu olmadıklarının tesbitine, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, Almanya ... Noterliği`nde düzenlenen vekaletname ile M. isimli kişiyi vekil tayin ettiğini, bu vekaletnamede vekilin ibra yetkisinin olmadığını, vekilin davacılardan hiçbir meblağ da almadığını, ibranın vekili tarafından verildiğinin kanıtlanması gerektiğini, Türk Konsolos ve siyasi memurları tarafından onaylanmadığı için vekaletnamenin geçerli olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, vekalet ilişkisinin mercii hakimliğinde tartışıldığı, Türk Konsolos veya siyasi memurları tarafından onaylanmadığı, geçerli bulunmadığı, davalının da kabul etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, Almanya ... Noterliği`nde düzenlenen vekaletnamenin Türkiye`de bir hukuki işlemde kullanılabilmesi için, Türk Konsolos veya siyasi memurlarınca onaylanmış olmasının gerekip gerekmediği ile vekaletnamede ibra yetkisinin vekile verilip verilmediği, vekilin ibra karşılığı bir meblağ alıp almamasının ibraya etkisi ve ibranamenin gerçekten vekil tarafından verilip verilmediği noktalarında toplanmaktadır. Öyle ise sağlıklı bir çözüm, için yabancı bir ülkede düzenlenen vekaletnamenin Türkiye`de Türk hukuku açısından geçerlilik durumu ile isbat gücü üzerinde öncelikle durulmalıdır. Kural olarak; yabancı bir ülkede, o ülkenin yetkili makamı tarafından doğrudan düzenlenen veya tasdik edilen senetler, o yabancı ülkedeki Türk Konsolos veya siyasi memurlarınca onaylanmış olmadıkça, bu senetlerin Türkiye`de resmi senet olarak kabulü mümkün değildir. Türk Konsolos veya siyasi memurları tarafından onaylanmamış olması, o senedin geçerliliğini hiç bir zaman etkilemez. Sadece isbat kuvvetine etkili olur. Resmi senet olarak nitelendirilemez. Resmi senedin sağladığı ,isbat imkanlarından yoksun olur ( HUMK.m.296 ve Noterlik Kanunu m.195 ). Nitekim, MÖHUK.`nun 6. maddesiyle de özet olarak, yabancı otoritenin düzenlediği senetlerin de şeklen geçerli olduğu, ancak Türkiye`de isbat kuvveti bakımından Türk Kanunlarına tabi olduğu açıklanmıştır. Ne varki Türkiye, 5.10.1961 tarihli "Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki La Haye Sözleşmesi"ni 1984 yılında onaylamış, sözleşme Türkiye için 1985 yılında yürürlüğe girmiştir ( 27.7.1984 , 1984/8373 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı; RG., 16.9.1984 T., 18517 S. ). Anılan sözleşmenin 1. maddesinde; "sözleşmenin, Akit Devletlerden birinin ülkesinde düzenlenmiş olupta, diğer bir Akit Devlet ülkesinde kullanılacak olan resmi belgelere uygunalacağı, amaçları bakımından noter senetlerinin de resmi belgeler arasında sayıldığı", 2. maddesinde; "Akit Devletlerden her birinin bu sözleşmenin uygulama alanına giren ve kendi ülkesinde kullanılacak olan belgeleri tasdik işleminden bağışık tutacağı ... tasdik işleminden yalnız belgenin kullanıldığı ülkenin diplomasi veya konsolosluk memurları tarafından belgedeki imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan
kişinin hangi sıfatla imzaladığının veya gerekirse üzerindeki mühür veya damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi işleminin anlaşılacağı", 3. maddesinde ise; "imzanın doğruluğunun, belgeyi imzalayan kişinin sıfatının veya gerektiğinde bu belge üzerindeki mühür ve damganın aslı ile aynı olduğunun teyidi için zorunlu görülebilecek tek işlemin 4. maddede tanımlanan tasdik şerhinin belgenin verildiği devlet yetkili makamınca bu belgeye konulmasından ibaret olduğu ... bu fıkrada belirtilen işleme uymasının gerek belgenin kullanıldığı ülkede yürürlükte bulunan yasa, yönetmelik veya uygulamalarla gerekse 2 veya daha çok akit devlet arasındaki bir anlaşma ile böyle bir işlemin kaldırılmış, basitleştirilmiş veya tasdikten tüm bağışık tutulmuş olması hallerinde istenemiyeceği" 4. maddesinde de; "3. maddenin 1. fıkrasında öngörülen tasdik şerhinin bizzat belgenin veya buna eklenecek bir kağıdın üzerine konulacağı tasdik şerhinin sözleşmedeki örneğine uygun ve şerhi koyan devlet dilinde düzenleneceği, ancak tasdik şerhinin "Apostille Convention de La Haye du 5 Octobre 1961" başlığının Fransızca olması gerektiği" hükümlerine yer verilmiştir. Sözleşmenin az yukarıda açıklanan hükümlerine göre akit devletlerden birinde düzenlenen resmi belgenin, kullanıldığı ülkenin yetkili konsolos veya siyasi memurları tarafından onaylanması koşul ve mecburiyeti kaldırılmış 3. ve 4. maddelerdeki işlemlerle resmi senet niteliği verilmiştir. Almanya`nın anılan sözleşmede akit devlet olması durumunda, uyuşmazlığa özel nitelikteki bu sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksanmamalıdır. Bu durumda ise davalı, Almanya ... Noteri Dr. L. tarafından onaylanan vekaletname ile bayan M.`yi vekil tayin ettiğini kabul etmektedir. Ancak, bu beyanı açık ve net değildir. İbranamede sözü edilen vekaletname, Almanya ... Noteri Dr. L. tarafından düzenlenen vekaletname ise ve sözleşmenin 3. ve 4. maddeleri gereğince Alman yetkili makamınca bu vekaletnameye "tasdik şerhi" verilmişse vekaletname Türkiye`de de resmi belge niteliğindedir. Bu nitelikteki bir belge ancak sahtelik iddia veya davasının subutu ile hükümden düşürülebilir. Davalının belgeyi kabul etmemesi isbat gücüne etkili olmaz. Mahkemece, anılan sözleşme ve bu sözleşmenin açıklanan hükümleri yönünde hiç bir inceleme ve araştırma yapılmamıştır. İcra Tetkik Mercii Hakimliğinin taraflara ve konuya ilişkin 7.2.1992 gün, 1991/231 esas, 992/30 kararı takib hukukuna özgü kurallar içinde verilmiş bir karar olup, genel hükümlere göre açılmış bu davada delil olamaz. Öyle ise mahkemece yapılacak iş; Almanya Devleti`nin "Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki La Haye Sözleşmesi`nde akit devlet olup olmadığı, akit devlet ise sözleşmenin 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği gibi aramızda gerek karşılıklı uygulama ve gerekse iki veya çok taraflı ayrı sözleşmelerle tasdik şerhi işleminin kaldırılması, basitleştirilmesi veya tümden bağışık tutulma durumunun olup olmadığı Adalet Bakanlığı`ndan sorulup tesbit edilmek, bu tesbite göre Almanya`da, Alman yetkili noteri tarafından düzenlenen vekaletnamenin Türkiye`de resmi vekaletname olarak kabul edilip edilmeyeceğini değerlendirmek, resmi vekaletname olarak kabulü halinde, vekilin 5.7.1991 tarihli ibranameyi verme yetkisinin olup olmadığı, ibranamenin vekil tarafından düzenlenip düzenlenmediği üzerinde durulmak, gerekirse bu konularda tarafların delil ve karşı delilleri toplanmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Mahkemenin açıklanan tüm bu hususları gözardı edip, yasa hükümlerini uygulamada ve nitelendirmede yanılgıya düşerek yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacılar yararına BOZULMASINA,
12.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi. « Son Düzenleme: 21 Ocak 2013, 00:33:08 Gönderen: Av. Yusuf Kaçar »