Sayı:1 Mayıs 2014
Aylık Çocuk ve Tanıtım Dergisi
Fiyatı : 4 TL
?
miyim
Çocuklarınız için Annelerimiz için Yayına basladık Dergimize eklemek istediğiz bölüm veya sayfalar varsa, Aramıza katılmak istiyorsanız eger, Dergimize reklam vermek isterseniz
Aylık Çocuk ve Tanıtım Dergisi
0 242 311 17 40 0 551 448 61 50 0 551 448 61 40
Sayı:1 Nisan 2014
www.cocukcadergisi.com info@cocukcadergisi.com
Değirmenönü Cad. Çaybaşı Mah. 1370 Sok. No:3 Muratpaşa/Antalya
YAYINCI
Editörden..
Turay Group YAYIN YÖNETMENİ Niyaz Mine KOZAN Editör Dilek BAMBAL REKLAM MÜDÜRÜ Baybora SAMANTIR ŞİRKET 0 242 311 17 40 0 551 448 61 50 YÖNETİM YERİ Değirmenönü Cad. Çaybaşı Mah. 1370 Sok. No:3 Muratpaşa/Antalya DAĞITIM Antalya Kreş ve Anaokulları, Hipermarket içindeki çocuk oyun alanları ve Antalya
Dilek BAMBAL
özel çocuk giyim ve oyuncak firmaları, tüm dergi ve gazete standları
Antalya'nın tek yerel çocuk dergisi olan ÇOCUKÇA-ANNE MİYİM ? Sizlere merhaba diyor... Bu ilk sayımız ve biz çok heyecenlıyız. Bu heyecanımızı sizlerle paylaşmak istedik. 0-6 yaş arası çocuklarımızın gelişimine katkıda bulunmak için böyle bir dergi hazırladık. Uzm. Dr. Ayşe ZENGİN TURAN 'ın da katkılarıyla çocouklara dair bigiler ekledik. Çocuk yetiştirmek oldukça zor bir o kadar da eğlenceli. Dışarıdan bakıldığında çok kolay görünen işler, başımıza gelince o kadar kolay olmuyor. Biz de istedik ki sizlerin merak ettiği konuları araştıralım, soruşturalım ve sizeler ulaştıralım. Aynı zamanda da çocukalarımzın ilgisini çekecek, onların gelişimine katkıda bulanacak etkinlikler olsun dedik. Bu düşünce ile işe koyulduk. Doktorumuz Ayşe Hanım,dergimizin yayın yönetmeni Mine Hanım ve ben dergimizi hazırladık. Sizlerin de beğenip bizi yalnız bırakmayacağınızı düşünüyoruz. Dergimizin ilk sayısı olduğu için bir hatamız varsa şimdiden affola. Keyifle okuyacağınız ve elinizden düşürmeyeceğiniz bir dergi olması dileğiyle.... Bizlere ulaşmak isterseniz info@cocukcadergisi.com adresinden iletişime geçebilirsiniz. İkinci sayımızda görüşmek üzere....
Doktorumuz Diyor ki ; Bahar Allerjileri Havalar ısınmaya başladı, günler uzadı, güneş parıl parıl parlıyor, doğa canlandı, her tarafta bir hareket var. Çocuğunuz da tabii ki dışarıda daha fazla zaman geçirmek istiyor. Fırsat buldukça pikniğe veya parklara gitmeye başladınız. Ancak eve döndükten sonra herşey değişiyor. Çocuğunuzun burnu tıkanıyor su gibi akmaya başlıyor, gözleri sulanıyor, kızarıyor, hapşırıyor,, öksürüyor, .... Bu tablo bazı aileler için bahar döneminin korkulu rüyasıdır. Tabiat canlanmaya başlayınca ortamda polen yoğunluğunun artması ile birlikte allerjik rinit, konjonktivit gibi hastalıklar ortaya çıkmaya başlar. Polenlerin solunum yollarında ve gözde oluşturduğu allerjik reaksiyon ile birlikte ortaya çıkan şikayetler çocuğun günlük işlerini olumsuz etkilemekte, dışarıya çıkışını zorlaştırmaktadır. Bazı kişilerde astım atağını tetiklemekte, bazen de üst solunum yolu enfeksiyonları sonrası öksürüğün uzamasına sebep olabilmektedir. Bahar döneminde hava ısısındaki ani değişimler nedeni ile solunum yolu enfeksiyonları sıklığı artmakta; rüzgarın etkisiyle enfeksiyon etkeni ve polenlerin yayılmasına bağlı olarak da duyarlı çocuklarda şikayetler daha şiddetli seyretmekte veya daha uzun sürebilmektedir. Bu dönemi biraz daha rahat atlatabilmek için bazı kurallara dikkat etmek gerekir. Öncelikle rüzgarlı havalarda açık alanlarda pek bulunmamak gerekir. Özellikle ağaçlık alanlarda piknik yapmamak, çimenlerde yuvarlanmamakta fayda var. Çocuğunuz okul gibi bazı ortamlarda mecburen polenlere maruz kalıyorsa yapacağınız ilk şey eve gelir gelmez hemen ellerini ve yüzünü bol suyla yıkamak olacaktır. Çocuğunuzun burnunu serum fizyolojik damlalar veya deniz suyu spreyler ile temizlemeniz, göz şikayetleri varsa bazı göz solusyonları kullanarak göz temizliği yapmanız, polen yoğunluğunu azaltarak rahatlamasını sağlayacaktır. Bazı çocuklarda alacağınız tüm önlemlere rağmen belirtiler şiddetli seyredebilir, bu durumda doktorunuzla görüşünüz, bazı allerji ilaçları, antihistaminik veya steroid içeren göz damlaları veya burun spreyleri kullanmanız gerekebilir. Astımı olan çocuklarda eşlik eden polen allerjisi var ise bu dönemde tedavisi tekrar düzenlenmelidir. Bahar döneminde enfeksiyonlar da daha sık olduğu için çocuğunuzun şikayetleri tedaviye rağmen rahatlamıyorsa eşlik eden bir enfeksiyon olabilir, bu durumun değerlendirilmesi için tekrar muayene olmasında fayda vardır. Sonuç olarak bu güzel mevsimden çocuklarınızın da keyif alabilmesi için bazı kurallara dikkat etmeniz ve doktorunuz ile iletişim halinde olmanız gereklidir. Hepinize mutlu bir ilkbahar dilerim.
UZM. DR.Ayşe ZENGİN TURAN Çoçuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Doktorumuza İstediğiniz konuda Danışabilirsiniz www.aysezenginturan.com • info@aysezenginturan.com
VÜCUDUMUZU TANIYALIM saçlarımız gözlerimiz
kulağımız
burnumuz
ağzımız
ellerimiz kollarımız göbüşümüz :)
bacaklarımız
Ayaklarımız
Geçen Ay Kutladığımız Milli Bayramımız
2 3 N i S A N ’n ı n ö n e m i 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan TBMM tarihimizde çok önemli bir dönüm noktası olmuştur. O gün 23 Nisan ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI adı altında tüm dünya çocuklarına armağan edilmiştir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünden yola çıkarak milletimiz kendi kaderini kendi eline alarak var olma yok olma mücadelesini egemenlik hakkını kendisi kullanarak kazandı. Bütün dünyaya kendi kendini yönetebilecek büyük bir millet olduğunu gösterdi. 23 Nisan’ın bize kazandırdığı cumhuriyet ve istiklalimizi gelecek kuşaklara emanet eden büyük önderimiz ATATÜRK bu ulusal bayramımızı çok sevdiği biz çocuklara emanet ederek ona daha güzel bir anlam katmıştır. 23 Nisan'da dünya'nın dört bir yanından gelen çocuklarla bayramımız kutlanır. ATATÜRK bu günü tüm dünya çocuklarına armağan etmekte ne güzel bir iş yapmıştır ki meyvelerini halen daha görmekteyiz. Bütün dünya çocuklarının kaynaşıp arkadaş olduğu ve insanlığın temelini attığı gün dostluk kardeşlik ve sevginin doyasıya yaşandığı 23 Nisan'dır. Bütün bu güzel duyguları bizlere yaşattığın için teşekkürler büyük insan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
23 NiSAN Bu yurdun, bu devletin, Yüce Cumhuriyetin Sahibiyiz çocuklar. Bunları koruyacak,
Atalardan şan alan, Böyle temiz kan alan Yalnız biziz çocuklar! Türk'üz, ne mutlu bize!
Güç işimiz çocuklar! Bu göklerin, bu yerin, Kutlu emanetlerin Bekçisiyiz çocuklar!
Bu bayram kutlu bize! Eğleniriz çocuklar!
Bu ülkeye uyacak Yine biziz çocuklar! Yirmi Üç Nisanların Zevki çok, fakat yarın
RAKIM ÇALAPALA
HADi
A G A SOÇOK CUKLAR
Geleneksel Çocuk Oyunları
SEK SEK
Sek sek unutulmaya yüz tutan geleneksel bir oyundur. Çocukların teknolojiyle bu kadar iç içe geçmelerinden önce sokakta oynadıkları, arkadaşlarıyla yarıştıkları eğlencedir. Önce yere tebeşirle çizgiler çizgilir, (Çoğu zaman kara tahta dediğimiz sınıf tahtalarının tebeşirden bir parça alınırdı oyun için) oyuncular çizili alanların içine sırasıyla yassı bir taşı ya da kiremit parçasını atarlar. Eğer taş çizgili alanların dışına düşer yada çizgiye denk gelirse, taş atma sırası diğer oyuncaya geçer. Atış başarılıysa oyuncu tek ayağı üzerinde sekerken, taşı bu ayağıyla iterek bütün boşluklardan geçirmesi gerekir.Eğer diğer ayağı yere değerse yada çizgilere basarsa yanar ve sırasını kaybeder. 2 turda tamamlanır oyun önce 1'den 8'e sonra 8'den 1 geri gelinir. Sokakta oynayan Çocuklar hem sosyalleşme şansı bulurlar (Sanal değil gerçek arkadaşlar) Hem de çağımızın en büyük sorunu olan obeziteye yakalanma şansları düşer. Sokakta ki çocuk bilgisayar başına oturandan çok daha şanslıdır Tabi ki bilgisayarda da oynayın ama sınırlı saatlerle. Anne ve babanız ve şuan 25 yaşının üzerinde ki tüm abla, abileriniz gibi sizde okuldan gelip çantanızı bırakın ve sokaklara inin. HAYAT SOKAKTADIR.
SiZiN!
BU SAYFA
Her ay dergimizde sizden gelenler köşesi oluşturulacak . Bize yolladıklarınız buradan ve web sitemizden yayınlanacak. Fotoğraf, anı, resim, düşünceleriniz söylemek istediğiniz ne varsa hepsini bekliyoruz. Hadi Paylaşın bizimle ...
Bizi Ulaşın, BEKLİYORUZ 0 242 311 17 40 0 551 448 61 50 İlk Ay bizden Olsun Muhsin Alperen KOZAN Kepez’de Masal Parkta Keyifli birgün geçirken....
info@cocukcadergisi.com
Vaktiyle yaşlı bir değirmenci varmış. Yaşlı adam öldüğü zaman üç oğluna sadece değirmenini, eşeğini ve bir de kedisini bırakabilmiş. Büyük oğlu değirmeni, ortanca oğlu da eşeği almış. En küçük oğluna ise kedi kalmış.
Küçük oğlan: - Sadece bir kedi ama olsun O bana babamdan hatıra demiş Kedi bunu duymuş: - Efendim, bana bir çuval ve bir de çizme alırsan seni zengin ederim, demiş. Küçük oğlanın çok az parası varmış. Bu parayla bir çift çizme ve çuval almış. Kedi çizmeyi giyip çuvalı almış. Kırlara gitmiş. Kırlarda çuvalın içine birkaç havuç koymuş. Büyükçe bir kayanın dibine saklanmış. Sessizce beklemeye başlamış. Biraz sonra, iki küçük tavşan zıplaya zıplaya oraya gelmişler. Havuçları yemek için çuvalın içine dalmışlar. Kedi saklandığı yerden fırlamış. Hemen çuvalın ağzını bağlamış. Sonra, sevinç içinde yola çıkmış. Çizmeli kedi, doğruca saraya gitmiş. Görevliler onu kapıda durdurmuşlar. Çizmeli kedi bekçileri selamlamış ve padişahla konuşmak istediğini söylemiş. Konuşan bir kedi görmek görevlileri şaşırtmış. Bu yüzden onun isteğini hemen yerine getirmişler. Padişahın karşısına çıkan Çizmeli kedi saygı ile yerlere kadar eğilerek: - Efendim, Prens Karayel bu tavşanları size gönderdi, demiş. Padişah şaşırmış: - Bak hele! Konuşan bir kedi!.. Ne şeker şeysin sen, demiş. - Sağ olun efendim.
Konuşan kedi, padişahın çok hoşuna gitmiş. Tabii tavşanları sevinçle kabul etmiş. Kediye de efendisine yani Prens Karayel’e teşekkür etmesini söylemiş. Çizmeli kedi sevinçle: - Başüstüne sultanım, deyip saraydan ayrılmış. Artık, her gün bizim kedi, av hayvanları yakalayarak padişaha götürüyormuş. Padişahın karşısında sadece: - Efendim Prens Karayel, bunları size gönderdi, diyormuş. Sonunda, bütün saray halkı, hiç görmedikleri bu prensi merak etmeye başlamış. Bir gün kedi, artık efendisinin saraydakilere görünmesi için zamanın geldiğini anlamış. Ona, gidip yakındaki nehirde yıkanmasını söylemiş. Küçük oğlan nehir kıyısına varmış. Giysilerini çıkartıp bir kenara koymuş. Sonra da yıkanmak için suya girmiş. O sırada Çizmeli kedi, efendisinin elbiselerini kucaklamış. Suya atmış. Akan su giysileri alıp götürmüş. Bu durumu gören küçük oğlan sinirden deliye dönmüş. Kediye: - Ne yaptın sen? Şimdi ben ne giyeceğim, diye bağırmış. Çizmeli kedi hiç istifini bozmamış. Sakin bir şekilde: - Meraklanma sen efendim. Bir çaresine bakarız elbet, demiş. Küçük oğlan, boğazına kadar suyun içinde duruyor, ne olacağını merakla bekliyormuş. Meğer, o sırada padişah ile güzel kızı oradan geçiyorlarmış. Padişahın arabası gözükür gözükmez, Çizmeli kedi çırpınmaya ve olanca sesiyle: - İmdat! İmdat! Efendim Prens Karayel boğuluyor, diye bağırmaya başlamış. Kedinin sesini duyan padişah hemen arabasını durdurmuş. Adamlarına, Prens Karayel’i kurtarmalarını emretmiş. Adamlar prensi sudan çıkarırlarken, kedi de padişaha koşmuş. Ona, hırsızların efendisini soyup sonra nehre attıklarını anlatmış. Padişah, uşaklarından birini hemen saraya göndermiş. Kendi elbiselerinden birkaç tanesini getirtmiş.Padişahın elbiselerini giyen küçük oğlan çok yakışıklı olmuş. Herkes onunun sahici prens olduğuna inanmış.Padişahla kızı onu arabalarına davet etmişler. Bizimki önce utanmış. Fakat padişahın kızı o kadar güzelmiş ki dayanamamış, arabaya binmiş. Padişahın kızının tam karşısına kurulmuş. Bizim oğlanın arabaya bindiğini gören Çizmeli kedi, en önden koşmaya başlamış. O sırada, yol kenarındaki tarlalarda işçiler çalışıyormuş. Kedi: - Şimdi padişah buradan geçecek. Eğer bu tarlaların kimin olduğunu sorarsa, siz Prens Karayel’in deyin, demiş. İşçiler buna razı olmuşlar.
Padişah, Prens Karayel’in terbiyesini, güzel konuşmasını çok beğenmiş. Arabacısına ağır ağır gitmesini söylemiş. Bu sırada, gözleri yemyeşil tarlalara ilişmiş. Pencereden işçilere: - Kolay gelsin! Bu tarlaların sahibi kimdir, diye sormuş. İşçiler, bizim kurnaz kedi ile konuştukları gibi: - Tüm çevre efendimiz Prens Karayel’indir, demişler. Padişahın kafilesi, daha sonra büyük bir sürüye rastlamış. Padişah, çobanlara bu sürünün kimin olduğunu sormuş. Tabiî, Çizmeli kedi önceden çobanları da tembihlemiş. Onlar da konuştukları gibi: - Tüm sürüler, efendimiz Prens Karayel’in sürüsüdür, demişler. Ondan sonra da yol boyunca rastladıkları her köylü, her işçi böyle söylemiş. Küçük oğlan olanlara çok şaşırmış. Doğrusu, kedisinin bu kadar kurnaz olduğunu düşünmüyormuş. Bu sırada, Çizmeli kedi, o çevrede yaşayan kötü devin sarayına gelmiş. Zaten önceden gördükleri bütün tarlalar, bahçeler ve sürüler de bu deve aitmiş. Çizmeli kedi, devin yanına çıkmış. O zamana kadar konuşan kedi görmemiş olan dev, bizim Çizmeliye hiç bir şey yapmamış. Çizmeli kedi deve: - Duyduğuma göre, siz her hayvanın kılığına girebilirmişsiniz. Doğru mu bu, diye sormuş. Dev gururla yanıtlamış: - Evet! her kılığa girebilirim, diyerek hemen kocaman bir aslan şekline bürünmüş. Çizmeli kedi, kocaman aslanı görünce çok korkmuş. Hemen kaçıp masanın altına girmiş. Saklandığı yerden: - Çok güzel. Fakat küçük hayvanların kılığına da girebilir misin? Örneğin, bir fare kılığına? Bunu herhalde yapamazsın. Çok zor olsa gerek, demiş Bu küçümseyici sözleri duyan dev kükremiş: - Pekala yaparım! Bu benim için öyle kolay ki, deyip hemen bir fare kılığına girmiş. Çizmeli kedi daha durur mu? Saklandığı yerden fırlamış. Fare kılığındaki devi yakaladığı gibi yalamadan yutmuş. O zaman, sarayı saran büyü bozulmuş. Devin büyülediği kadınlar ve erkekler eski durumlarına geri dönmüşler. O kadar sevinmişlerdi ki: - Bizi bu devden kurtaran her kim ise ona çok teşekkür ederiz, demişler. O sırada, bir kenarda yalanmakta olan Çizmeli kedi: - Prensimiz Karayel’e teşekkür etmelisiniz. Çünkü, devin elinden sizi o kurtardı, demiş. Büyüden kurtulanlar:
- Kurtarıcımız Prens Karayel’i nerede buluruz? Ne olur onu bize göster, demişler. Çizmeli kedi: - Acele etmeyin! Kendisi biraz sonra burada olacak. Ona, ancak hizmet ederek teşekkür edebilirsiniz. -Ölünceye kadar onun hizmetinde oluruz. Böylece, devin sarayındakiler Prens Karayel’in yanında çalışmaya razı olmuşlar. Çizmeli kedi hemen yemekler, pastalar, tatlılar hazırlatmış. Bu sırada padişah, kızı ve küçük oğlan sarayın önüne gelmişler. Padişah arabasını durdurmuş. Burasının kimin sarayı olduğunu öğrenmek istiyormuş. Tam o sırada, Çizmeli Kedi kapıya çıkarak selam vermiş: - Padişahım, Prens Karayel’in sarayına hoş geldiniz, diyerek onları içeri buyur etmiş. Padişah ile yanındakiler hep birlikte, neşe içinde saraya girmişler. Hizmetçilerin hazırladığı yiyecekleri yemiş, şurupları içmişler. Bir güzel eğlenmişler... Daha sonra, küçük oğlan, padişahın güzel kızıyla evlenmiş. Küçük oğlan, padişahın kızı ve Çizmeli kedi hep beraber mutluluk içinde yaşamışlar. HAZİRAN SAYIMIZDA OKUMAK İSTEDİĞİNİZ MASAL VARSA BİZE YAZIN. EN ÇOK İSTENİLEN MASALI YAYINLAYALIM
info@cocukcadergisi.com
ORMANLAR KRALI: ASLAN Aslan kedigillerin bir üyesidir ve çok yırtıcıdır. Uzun gövdesi, kısa bacakları, büyük kafası, güçlü görünüşü ve azametiyle ormanlar kralı olmayı hak eder. Uzunluğu kuyruğuyla birlikte 3 metredir. Yüksekliği yaklaşık bir metre, ağırlığıysa yaklaşık 230 kg'dır. Yani, aslan sizden yaklaşık 1.5-2 metre daha uzun, kocaman bir kedidir. Erkek aslanların yeleleri vardır. Çok yumuşak olan bu tüyler, ya yüzü çevreler ya da başın arkasını, boynu ve omuzları kaplayarak göğüsten bele kadar uzar. Aslanın yelesi hayvanı olduğundan daha da güçlü ve gösterişli hale getirir. Bütün gününü kayaların ve ağaçların gölgesinde yatarak ya da uyuyarak geçiren aslan çoğu zaman geceleri avlanır. Mükemmel bir gece görüşüne sahip olan aslanlar bu sayede geceleri rahatlıkla avlarını görebilirler. Karanlıkta dolaşan aslanların ışığı mümkün olduğu kadar fazla toplayabilmeleri için gözlerinde özel bir tasarım vardır. Diğer canlılara göre daha büyük olan gözbebekleri ve göz mercekleri aslanları iyi birer avcı yapan en önemli özelliklerdendir.Aslanın kendine özgü kükremesi, genellikle akşamları avlanma zamanından ve gün doğmadan önce duyulur. Aslan kükrediği zaman, ormanda sanki hayat durur. Uluyan bir sırtlan ulumasını, hırlayan bir leopar hırlamasını keser. Herkes susar ve kralı dinler. Maymunlar ağaçların en üst dallarına kaçarak, çıkarabildikleri kadar çığlık atarlar.
Yükümüzü taşıyanlardan : At Tek tırnaklılar takımının, Atgiller familyasından bir memelidir. Erkeğine aygır, dişisine kısrak, yavrusuna tay, yumurtaları çıkarılmış, iğdiş edilmiş olana da beygir denir. Özellikleri Küçükbaşlı ve kısa kulaklıdır. Yelesi ve kuyruk ucu uzun kıllıdır. Ömrü 20 ila 30 sene civarındadır denir. Hepsi otla beslenir. Geviş getirmezler. Memeleri kasık bölgesinde arka ayaklarına yakındır. Üçüncü parmakları geniş bir tırnakla çevrilmiş olup “ toynak” adını alır. Bunun üzerine basarak yürürler.İnsanlara hizmet eden hayvanların en kabiliyetlilerindendir. İnsanların, harp meydanlarında, izinsiz gösteri kontrolünde, yük taşımada, yarış, cirit, çit atlama ve av sporlarında yardımcısıdır. Silah gürültüsüne ve bando sesine rahatlıkla alışır. Atlar aynı zamanda dizlerini kilitleyebilir. At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece itaatkârdır. Sahibi dilerse doludizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder. Atlar ayakta uyurlar ve uyurken yere hiç düşmezler; zira bacak kemiklerinin kilitlenebilme özelliği vardır. Fakat eğer kendilerini güvende hissederlerse yatabilirler ve yatmaları daha sağlıklıdır. Atlar 20-30 sene yaşar, bazı kısraklar 15 yaşına kadar doğurur. On bir ay gebe kalır ve bir yavru doğururlar. Yavrunun gözleri açık olarak doğar ve birkaç dakika sonra ayağa kalkarak annesini takibe başlar. Yük çekme ve taşıma atları, kalın bacaklı, iri cüsselidir. Binek ve yarış atları ince uzun bacaklıdır. Atlar arasında haset yok ise de, birbirlerine gıpta etmek huyları vardır. Bu da yarışta, hendek ve çit atlamada kendini gösterir. Birbirlerine imrenerek daha hızlı koşup öne geçmek isterler. Saatte 60-70 km hızla koşanları vardır. Erkek eşek ile kısrak (dişi at) çiftleştirilirse katır elde edilir. Aygır (erkek at) ile dişi eşeğin (kancık) birleşmesinden de bardo ya da ester denen katır çeşidi elde edilir. Her iki melez de üremezler. Katır, bardodan daha dayanıklıdır. Ayakları kırılırsa bir daha iyileşmez.
SÜT KAYNAĞIMIZ: İNEK Memeli hayvanların çift toynaklılar akımının, boynuzlugiller familyasının sığırlar alt familyasından evcil büyükbaş hayvan. oğunlukla evcil olan, kaba ve hantal yapılı, kuyrukları püsküllü, boynuzlu büyükbaş hayvanlardır. Mideleri dört gözlü olup geviş getirirler. Üst çenelerinde kesici dişleri bulunmaz. Otları alt çenelerinin dişleriyle keserler. Boynuzları daimidir. Kırıldığında bir daha yeniden sürmez. Sığır kelimesi, halk arasında geniş manada geviş getiren, etinden, sütünden ve hizmet hayvanı olarak faydalanılan büyükbaş evcil hayvanlar için kullanılır. Dar manada ise, evcilleştirilen ve etinden, sütünden veya gücünden faydalanılan ve birçok soyu üretilen evcil boğadır. Sığırın doğumundan altı aylığa kadar olan erkek ve dişi yavrularına buzağı; altı aylıktan bir yıllığa kadar olan erkek ve dişi yavrularına dana; altı aylıktan gebelik dönemine kadar dişilerine düve; altı aylıktan babalık dönemine kadar erkeklerine tosun; damızlık erkeğine boğa; yavrulayan dişiye inek; enenmiş erkeğine öküz denir. Boğa damızlık olarak, öküz ise iş ve besi hayvanı olarak kullanılır. Ortalama 800 kg gelebilen öküz, 4500 kg'lık yükü rahatça çekebilir. Traktörün giremediği yerlerde ziraatın temel direğidir. Sığırların eti ve sütü insan için en iyi bir besin kaynağı olduğu gibi derisinden de gön ve kösele yapılır. Boynuz ve kemikleri sanayide, gübresi tarlalarda kullanılır. Yayıldıkları merayı at, keçi ve koyun gibi kuvvetten düşürmez, bilakis düzenli otlayarak ıslahını sağlarlar
Maymun Ağaçtaki yaşama uyum sağlamak için dört ellidir, bunun yanında kuyruklarını denge ve fazladan tutunma için kullanan türleri bulunur. Diğer etenelilerden ayrı olarak yalnızca primatlarda başparmak ve işaret parmağı cisimleri kavramaya izin veren ve birbirine kenetlenebilen yapıda evrimleşmiştir. Zekâ Primatlar, memelilerin en zekilerindendir. Hayatta kalma mücadelesinde aşırı hız veya güç gibi sivrilmiş fiziksel avantajları bulunmamasına rağmen, zekâlarının getirmiş olduğu kurnazlık ve yaratıcılık gibi avantajlarla başarılı olurlar. Yaşadıkları coğrafya Primatlar tüm dünyaya yayılmışlardır. İnsan dışındaki primatlar başlıca Güney ve Orta Amerika'da, Afrika'da ve Asya'nın güneyinde bulunurlar. Bazı türlerin yaşadıkları alanlar, Amerika kıtasında Meksika'nın güneyi ile Asya'da Japonya'nın kuzeyi kadar kuzey bölgelere ulaşır. Ekvator'un 40° kuzey ve 40° güney enlemleri arasında rastlanırlar. Avrupa'da yalnız Cebelitarık kıyılarında bulunurlar. Bunların da Afrika'dan geldikleri sanılmaktadır. İki grupta incelenirler: Asya ve Afrika'daki Eski Dünya maymunları ve Orta ve Güney Amerika'daki Yeni Dünya maymunları. Yeni Dünya maymunlarına, Güney Amerika'nın sulak ormanlarında bol rastlanır. Kuyruklarını, sarılma, kavrama, sallanma, tırmanma ve yiyecek toplamada üçüncü bir el gibi kullanırlar. Düşen yavrularını kurtarmada ve bir ağaçtan diğerine geçmede kuyruklarından maharetle istifade ederler. Bunun için bir ağacı elleriyle kavrarken diğerini de ayakları ve kuyruğuyla kavrayarak bir köprü kurarlar. Yavrular da buradan koşarak geçerler. Bazı türlerin kuyruk uzunluğu boylarından fazladır. İki beyin yarı küresinden biri kuyruğu ötekisi de diğer vücut olaylarını yönetir
K I Z
Çocuğunuzun tarzı ve kıyafetleri aslında sizi yansıtır. Çünkü genelde hiçbir anne kendi tarzına ters bir şekilde çocuğunu giydirmez. Sözünü geçirebildiği sürece çocuk annesinin tarzında ve zevkinde giyinir. Günümüzde artık bilinçli anneler sayesinde çok büyük ilgi gören çocuk modası tüm dünyada hızla gelişti ve neredeyse yetişkin modası ile aynı ölçüye geldi. Önceleri çok sıradan olan çocuk giyim modası artık son derece çeşitlendi ve farklılaştı. Bu sezonun en trend çocuk giyim modelleri arasında farklı olmak ve şık olmak ön planda. Özellikle kız çocuklarında bu sezon renkler son derece moda. Yetişkin modasında trend olan her giyim çocuk modasında da trend. Yani çizgili çocuk kıyafetleri ve dantel elbiseler çocuk modasında bu sezon son derece popüler. Bunun yanında renkli pantolonlar oldukça trend. Modasız kalmayın.
Ç O C U K M O D A S I
E R K E K Ç O C U K M O D A S I
2014 ilkbahar yaz çocuk modasına baktığımızda rengarenk bir çocuk kıyafet şöleni görüyoruz. Bu yaz çocuk modasında özellikle canlı renklerle birlikte natürel renklerin beraber kullanıldığı kıyafetler çok trend. Ya da canlı renk bir altla natürel renk bir üstü kombinleyerek de son derece trend bir kıyafet oluşturabilirsiniz çocuğunuz için. Bu yaz çocuk modasında en trend renkler kırmızılar, maviler, pembeler, sarılar, beyazlar, turuncular ve yeşiller. Kız çocuklar için hazırlanan geniş koton çocuk yelpazesinde bu renkleri bolca göreceksiniz. Ayrıca tasarımlar içinde en çok kız çocukları için hazırlanan renkli taytlar, desenli mini kız çocuk kalem etekler, tenis elbiseleri, kot gömlekler, paten şortları dikkat çekiyor. erkek çocuk modasında size bu yaz bolca salaş bir çocuk modası sunuyor. Bol eşofmanlar ve eşofman üzerine esprili ve soldukça şık tişörtler, boksör şortlar en çok dikkat çeken modeller arasında.
TRAFİK İŞARETLERİNİ ÖĞREMELİM
Okul Geçidi Hastane
Bisiklet YOlu Trafik ısıkları
Evcil Hayvan Çıkabilir
YAYALARIN UYMASI GEREKEN TRAFİK KURALLARINI ÖĞRENELİM. NERELERDEN YÜRÜMELİYİZ ? Cadde ve sokaklarda yürürken daima yaya kaldırımlarından yürümeliyiz. Yaya kaldırımlarından yürürken daima sağ taraftan yürümeliyiz. Yaya kaldırımlarında, sizden başka yayaların da olacağını düşünerek dikkatli davranmalıyız. Yaya kaldırımı bulunmayan cadde ve sokaklarda yürümek zorunda kaldığımızda, yolun sol kenarından yürümeliyiz. KARŞIDAN KARŞIYA NASIL GEÇİLİR? Yola inmeden önce kaldırımın / banketin kenarında durmalıyız. Önce sola, daha sonra sağa, tekrar sola bakarak yolu kontrol etmeli, eğer araç gelmiyorsa koşmadan hızlı adımlarla yürümeliyiz. Yolun ortasına gelindiğinde tekrar sağa bakarak, yine koşmadan hızlı adımlarla yürüyerek karşıya geçmeliyiz KARŞIDAN KARŞIYA NERELERDEN GEÇİLİR? 1- Alt geçitlerden, 2- Üst geçitlerden, 3-Yaya geçitlerinden 4- Okul geçitlerinden, 5- Trafik Polisinin bulunduğu yerlerden, 6- Trafik ışıklarının bulunduğu yerlerden, 7- Sayılanların hiç birisi yoksa köşe başlarından geçmeliyiz. Çünkü; hangi yönden gelirse gelsin tüm araçları rahatlıkla görebiliriz. NERELERDE OYUN OYNANIR? Boş arsalarda veya alanlarda, Çocuk oyun parkları Oyun alanlarında, Okul bahçelerinde oynamalıyız. Caddelerde ve sokaklarda kesinlikle oyun oynamamalıyız.