ORTAK KULLANIM ALANLARINDA FON MÜZİĞİNİN VE MÜZİKSİZLİĞİN ANKETLER ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

Page 1

10. ULUSAL AKUSTİK KONGRESİ YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ODİTORYUMU, İSTANBUL 16-17 Aralık 2013

ORTAK KULLANIM ALANLARINDA FON MÜZİĞİNİN VE MÜZİKSİZLİĞİN ANKETLER ÜZERİNDEN KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRİLMESİ Onurcan ÇAKIR1, M. Emre İLAL2 1

Araş. Gör. - İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Urla, İzmir, Türkiye Tel: 232 750 70 53, e-posta: onurcancakir@gmail.com 2 Doç. Dr. - İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Urla, İzmir, Türkiye Tel: 232 750 70 95, e-posta: emreilal@iyte.edu.tr ÖZET

Daha güçlü elektronik ses sistemlerine daha ucuza erişilebilmeye başlanmasıyla beraber, hizmet sektöründe fon müziği kullanımına günümüzde işletmeciler tarafından neredeyse bir gereklilik gözüyle bakılmaktadır. Oysa çalan müziği beğenmeyenler tarafından müzik, gürültü olarak nitelendirilebilir. Bu nedenle işletmelerin hiç müzik çalmamayı da bir seçenek olarak görmeyi hatırlamaları giderek önem taşımaya başlamıştır. Bu çalışmada, İzmir mağazalarında ve ortak kullanım alanlarında fon müziği kullanımının ve müziksizliğin değerlendirilmesine yönelik bir anket çalışması sunulmaktadır. Anahtar Kelimeler: Fon müziği, Müziksiz mekanlar, İşitsel Peyzaj, Kamusal alan, Müziksiz.

COMPARATIVE ANALYSIS OF BACKGROUND MUSIC USE AND MUSICLESSNESS IN PUBLIC PLACES THROUGH SURVEYS ABSTRACT Over the last two decades, sound amplifying equipment became cheaper and more powerful. As a result, background music started to be used in all public spaces. Today, background music is seen as almost essential to all businesses. However, by occupants who dislike a background music that is playing, that music can be described as noise. Therefore, it is important for companies to consider not playing any music at all as an option. This paper presents a survey study on the use of background music and the case of musiclessness in cafes and restaurants in İzmir. Keywords: Background music, Places without music, Soundscape, Public space, Musicless.


1. GİRİŞ Akustik konfor, ortak kullanım alanlarında kullanıcı memnuniyetini belirleyen önemli faktörlerden biridir. Mekandaki ses seviyesi ve yansışım süresi gibi ölçülebilir nesnel akustik değerlerinin haricinde, konfor şartlarının iyileştirilmesi açısından kullanıcıların öznel algılarına dair veriler de o ortamın akustik açıdan değerlendirilmesinde yönlendirici rol oynamaktadır. Günümüzde birçok kafe, restoran ve alışveriş mağazasının kendine özgü ses peyzajında (soundscape) bulunan çatal - bıçak sesleri, konuşmalar ve dışarıdan gelen çevreye ait seslere fon müziği de eklenmiştir. Fon müziği, işletmeler tarafından neredeyse bir zorunluluk olarak değerlendirilmekte ve konfor şartları iyice incelenmeden kullanılmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle beraber son yüzyılda güçlü hoparlör ve müzikçalarların fiyatları düşmüş, kullanımları hızla yaygınlaşmıştır. Mevcut fon gürültüsüne karşı maskeleme önlemi veya satış stratejisi adı altında, hizmet sektöründeki tüm mekanlarda fon müziği kullanılmaya başlanmıştır. Artık fon müziği çalınmayan bir işletme bulmak zorlaşmıştır. Oysa kayıtlı ses teknolojisinin geçmişi çok eskiye dayanmamaktadır. İlk ses kaydı 1857 yılında Édouard-Léon Scott de Martinville tarafından bir fonotograf aracılığı ile yapılmıştır [1]. Bu tarihten öncesindeki zamanlarda, insanlar alışveriş yapmaya gittiklerinde her an fon müziği dinlemek durumunda kalmadan ihtiyaçlarını alabiliyorlar veya dışarıda yemeklerini yiyebiliyorlardı. Yalnızca müzik dinlemeyi istediklerinde, bu amaçla konserlere veya canlı müzik bulunan mekanlara gidiyorlar, buna kendi istekleri doğrultusunda karar veriyorlardı [2]. Müzik dinlemenin iyi olduğundan yola çıkarak varılan birçok kararın ve insanların “Müzik dinlemeyi sever misiniz?” sorusuna doğal olarak verecekleri evet cevabının temelinde, bu soruyu duyan insanların aklına öncelikli olarak kendi hoşlandıkları türde müzikler gelmesi yatmaktadır. Bireyler, hoşlandıkları türde müzikleri sevdikleri kadar, hoşlanmadıkları tür müziklerden de bir o kadar rahatsız olabilir ve bu müzikleri gürültü olarak algılayabilirler. Literatür incelendiğinde, ortak kullanım alanlarında akustik ortam üzerine yapılan müşteri anketlerinde, fon müziğine dair değerlendirmelerin yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmaların bir kısmı, mağazaların sunduğu ürün ve hitap etmeyi amaçladığı müşteri kitlesi ile çalınacak fon müziğinin seçimi arasında bir ilişki kurmak üzere yapılan pazarlama araştırmaları olduğu gibi, bazıları da müziğin insanların belli konularda verimini arttırmaya yarayıp yaramadığını ve bu durumun optimizasyonunu kendine konu edinmektedir. Kamusal ve yarı kamusal alanda müzik kullanımının böylesine arttığı bir dönemde, müşterilerin hiç fon müziği kullanılmayan mekanlar hakkındaki düşünceleri üzerine yapılmış bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmada, müziksizliğin aslında başlı başına bir durum olduğunun yeniden ortaya konması ve bu durumun müşteriler tarafından nasıl algılanıp değerlendirildiğinin açığa kavuşturulması adına, İzmir kent merkezinde seçilen fon müzikli ve müziksiz kafe ve restoranlarda kullanıcılar ile anket çalışması yürütülmüş ve sonuçları paylaşılmıştır. Daha önce bir benzerini İstanbul’daki mekanlarda yapmış olduğumuz [3] bu çalışmanın sonunda, İstanbul ve İzmir anketlerinin karşılaştırmalı değerlendirmesine de yer verilmiştir. 2. LİTERATÜR Yapılan araştırmalara göre gürültü, kullanıcılarda rahatsızlığa sebep olan etkenlerin başında gelmektedir [4] ve bu sebeple akustik konfor, müşteri memnuniyeti açısından en önemli faktörlerden biridir. Gürültü, rahatsız edici ses olarak tanımlanmaktadır. Bu tanıma göre, hoşlanılmayan müzikler de gürültü olarak adlandırılabilir. Bir sesin gürültü olarak nitelendirilmesi için yüksek seviyede olmak zorunda olmadığı açıktır. Bazı insanların müzik olarak değerlendirdiği sesler bütünü, başkaları tarafından gürültü olarak algılanabilir [5].


Müzik ve gürültü, belirgin sınırlarla birbirinden ayrılamamaktadır. Belli ortak değerlere sahip bir toplum içinde dahi bu sınırlar kesin olarak çizilememektedir çünkü her bireyin edindiği kültür yapısına ve hatta anlık ruh haline bağlı olarak hoşlandığı veya gürültü olarak algıladığı sesler farklılık göstermektedir. Bu yüzden müziğin ne olduğuna dair, tek ve herkes tarafından kabul gören bir tanım yoktur [6]. Müziğin, tüketim ve insan algısı üzerindeki etkisi ile ilgili yapılmış çalışmalarda, fon müziğinin genelgeçer bir olumlu veya olumsuz etkisinin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Kampfe, Sedlmeier ve Renkewitz’in araştırmasına göre fon müziğinin, insan davranışları ve algısı üzerinde iyi veya kötü etkileri olabileceği gibi, bazen hiçbir etkisi de olmayabilir [7]. Gün içinde insanlar, mağazalarda, restoranlarda, kafelerde, bankada, bekleme alanlarında, alışveriş merkezlerinde, dolmuşta, uçakta ve daha birçok yerde müzik dinlemek durumunda kalmaktadır. Tüm bu yerlerde müzik seçimi kullanıcı tarafından değil, işletmeciler tarafından yapılmaktadır. Birçok insan, bu yüzden gün boyu yanlarında kendi sevdikleri müzikleri dinleyebilecekleri kulaklık ve ufak müzikçalarlar taşımaktadır [8]. Sessiz ortamlarla kıyaslandığında, arka planda müzik veya gürültü gibi seslerin varlığında insanların algısal aktivitelerinde performans düşüklüğü meydana geldiği araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır [9]. Bireyler, dinlemek durumunda kaldıkları müziğin kontrolü ellerinde olmadığında ve kendi isteklerine uygun müzikler çalınmadığında, sıklıkla müziğin olumsuz etkileriyle karşılaşmaktadır. Bulundukları mekandan çıkıp başka bir yere gitmek bazen bu sorun için bir çözüm olsa da, bunun mümkün olmadığı durumlarda, istenmeyen müzik kişiler üzerinde sıkıntıya yol açmaktadır [10]. Daha önce yapılan araştırmalarda, mağazalarda fon müziğinin arka plan gürültüsünü bastırmak ve alışverişi arttırmak amacıyla işletmeler tarafından kullanıldığından bahsedilse de, içerisinde hiç müzik çalınmayan bir dükkanın, kafenin veya restoranın kullanıcı üzerinde nasıl bir etki bıraktığı ile ilgili çalışmalara rastlanmamaktadır. Tüm bu sebeplerden, fon müziği kullanımının ve müzik türlerinin mekan algısı ve insan davranışları üzerindeki etkilerinin araştırılması haricinde, müziksizliğin de bir alternatif olarak değerlendirilmesi ve bu konu hakkında kullanıcıların düşüncelerinin bir araya toplanarak incelenmesi adına bir anket çalışması yapılması amaçlanmıştır. 3. HİPOTEZLER Mekanlarda çalınan müzik türü ile satış, kâr ve üretkenlik gibi ekonomik faktörler arasındaki ilişki, araştırmacılar tarafından incelenmeye devam etmektedir [11, 12, 13]. Bu çalışmalar, fon müziği olmamasını yalnız bir kontrol durumu olarak değerlendirmektedir. Bu çalışmanın temel amaçlarından biri kafe, restoran, mağaza ve kamusal alanlarda fon müziksizliğin tüm diğer müzik türlerinin yanında tercih edilebilecek bir alternatif olup olamayacağını araştırmaktır. Popüler basın organları ve daha önce yapılan bilimsel çalışmalar, fon müziğinin etkilerine dair dört ana başlık altında toplanabilecek genel bir anlayış ortaya koymuştur: 1. Doğru seçilen fon müziği mağazaya daha çok müşteri getirir, insanların işletmede daha fazla zaman geçirmelerini ve daha çok alışveriş yapılmasını sağlayarak kârı arttırır.


2. Fon müziği, kullanıcıların diğer masalarda konuşulanları duymasını engeller ve bu maskeleme özelliğiyle insanlara mahremiyet sağlayarak rahat konuşabilecekleri bir ortam oluşturur. 3. Çalan fon müziğinin türü, gidilecek mekan için yapılacak tercihte önemli bir kriterdir. 4. Mağazada çalınacak fon müziklerine dair kararlar, satış stratejilerine göre işletme yöneticileri tarafından alınmalıdır. Bu varsayımların doğruluğunun test edilmesi gerekmektedir. Belli bir tür müziği sevmeyen ya da o anki ruh haliyle bağlantılı olarak müziğe maruz kalmak istemeyen kullanıcılar için fon müziğinin rahatsız edici olduğu açıktır. Bu bağlamda, çalışmamız aynı zamanda aşağıda belirtilen maddelere dair ipucu aramayı amaçlamaktadır: 1. Kayda değer miktarda kullanıcı kitlesi, fon müziği çalınmayan mekan arayışındadır. 2. Kullanıcılar müziksiz mekanlarda, en az müzikli mekanlarda olduğu kadar rahat sohbet edebilirler. 3. İnsanlar vakit geçirmek amacıyla gidecekleri mekana karar verirken göz önünde bulundurdukları faktörlerden hizmet ve yiyecek kalitesi ve ürünlerin fiyat aralığı, çalınan fon müziğine oranla çok daha öncelikli etkenlerdir. 4. Mekanlarda çalınan müzikler hakkında hiçbir söz sahibi olmamak, kullanıcı memnuniyetini olumsuz yönde etkilemektedir. 4. ANKET ÇALIŞMASI 4.1. Yöntem Anketler, fon müziği çalınan ve çalınmayan kafe ve restoranlarda, müşterilere yerinde sorularak ve aynı mekanlar için kullanıcıların deneyimleri internet üzerinden değerlendirilerek yapılmış, 38’i müziksiz, 33’ü müzikli mekanlardan toplanmış olmak üzere toplam 71 geçerli anket doldurulmuştur. Anketler, kullanıcılara yöneltilen genel soruların haricinde, mekanın müzikli veya müziksiz olmasına göre özelleşen sorulardan oluşmaktadır. Müzikli mekan olarak tanımlanan mekanlarda kayıttan bir fon müziği hoparlörlerden çalınmakta, müziksiz mekanlarda ise televizyon, radyo veya hoparlörlerden verilen bir fon müziği bulunmamaktadır. 4.2. Anket yapılacak mekanların belirlenmesi İzmir kent merkezinde belirlenen 3 fon müzikli ve 3 müziksiz kafe ve restoranda (Şekil 1) anketler yapılmıştır. Müzik kullanımının yoğunluğu ve kent hayatındaki etkisini gözlemleyebilmek amacıyla, anketler İzmir’in yoğun ve merkezi bölgelerinden olan Alsancak ve Kemeraltı’nda doldurulmuştur. Fon müziği çalınan mekanlar Cafe Reci’s (Alsancak), Venedik Pizza (Alsancak) ve Peximet (Alsancak); müziksiz mekanlar ise Çorbacı İsmet Usta (Alsancak), Köfteci Mehmet Irmak (Kemeraltı) ve Acı Kahve (Kemeraltı) olarak belirlenmiştir. Mekanların belirlenmesinde bilinirlik kriteri ön plana çıkmış, ayrıca mümkün olduğunca geniş yelpazede müşteri kitlesi bulunan yerler seçilmiştir. Seçilen müziksiz mekanlar, İzmir kent merkezinde bulunabilmiş sayılı fon müziği kullanılmayan mekanlardan olmakla birlikte, bu mekanların işletme geçmişlerinin eskiye dayanması gibi ortak bir özellikleri de bulunmaktadır.


Şekil 1. İzmir’de anket yapılan mekanların haritası. 4.3. Anket sonuçları Ankete katılanların %65’ini kadınlar oluşturmaktadır. Katılımcıların %82’si üniversite mezunu ya da öğrencisidir. %28’lik bir kısım bir müzik aleti çalabilmektedir. Kullanıcılar tarafından en çok sevilen müzik türlerinin başında rock, caz, pop, blues ve klasik müzik gelmektedir. En hoşlanmadıkları müzik türleri sorulduğunda ise arabesk, rap, hiphop ve metal cevapları alınmıştır. Mekandan bağımsız olarak önceki deneyimler üzerinden yapılan değerlendirmeler: Kullanıcıların %77’si daha önce bir kafe veya restoranda yanındaki kişi ile konuşmak istediğinde müzik tarafından engellenmiştir. %55’lik bir kısım ise bir mekanda veya ulaşım aracında hoşlanmadığı bir müzik çaldığı için sesi kıstırmış ya da kapattırmıştır. Müşterilerin %69’luk kısmı daha önce fon müziğinden rahatsız olup bir ortama girmemeye karar vermiş veya ortamı terk etmek zorunda kalmıştır. Bu veriler, müşterilerin hoşlanmadıkları türde müziklerden rahatsız olduklarını, bu sorunu düzeltmek için görevliyle iletişime geçtiklerini veya bu yüzden ortamı terk ettiklerini göstermektedir. Ortamı terk ettiğini ya da mekana hiç girmediğini belirten %69’luk kısım, fon müziği çalınmasının işletmeye müşteri kazandıracağı ve daha çok kâr ettireceğine dair birinci varsayımın hatalı olduğunu, müziğin bazı müşterilerin hoşuna gidebileceği gibi, bazı insanları da rahatsız ettiğini göstermektedir. Müşterilerin %62’si bir mekanda müzikten rahatsız olduğunda bunu yetkili kişiye söylemekten çekinmeyeceğini belirtmiştir. %42’lik bir kısım, gittiği mekanlarda çalan müziğin kendi tercihi olmamasından rahatsız olduğunu söylemiştir. Anketi yapanların %76’sı gittiği ev dışı mekanlarda hoşlanmadığı türde müzikler dinlemek zorunda kaldığını belirtmiştir. %45’lik bir kesim, müziğin kontrolünün kendilerinde olmamasındansa, müziğin kapalı olmasını tercih edeceğini söylemiştir.


Mekan deneyimleri üzerinden yapılan değerlendirmeler: İşletmeler, müşterilerinin konuştuklarının yan masalar tarafından duyulmadan rahatça konuşabilmeleri için, fon müziği çalmaya yönlendirilmektedirler. Müzikli işletmelerdeki müşterilerin %91’i ve müziksiz mekanlardakilerin %97’si karşısındaki kişi ile rahatça konuşabildiğini belirtmiştir. Bu sonuçlar, ele alınan mekanlarda fon müziği çalmanın konuşma mahremiyetinin sağlanması açısından yararlı olduğuna ve insanların daha rahat konuşabilmesine ortam oluşturduğuna dair ikinci varsayımın hatalı olduğunu göstermektedir. Mekan seçimi sırasında, işletmenin müzikli olmasının karar üzerindeki etkisi anket sonuçlarına göre 5’li Likert ölçeğinde ortalama 2,82 olarak çıkmıştır. Bu değer, gidilecek mekana dair tercih yapılırken, çalan fon müziğinin önemli bir kriter olduğunu belirten üçüncü varsayımın doğrulanması için yeterli değildir. İşletmenin müziksiz olmasının, o mekanı seçenlerin kararları üzerindeki etkisi ise 5’li Likert ölçeğine göre 2,24’tür. Mekan seçiminde işletmenin müzikli veya müziksiz olmasının haricinde etkisi olan kriterlerin ankette aldıkları oy sayısına göre en önemlileri; yiyecek kalitesi (58), konum (40), mimari ve dekorasyon (28) ve fiyatlar (27) olarak sıralanmaktadır. Müzikli mekanlarda kullanıcıların %70’i, müziğin kontrolü kendilerinde olsa ses seviyesini değiştirmeyeceğini, %20’si sesi kısmak isteyeceğini, %6’sı ise sesi açmak isteyeceğini belirtmiştir. Müzikli mekanlarda eğer müzik çalınmıyor olsaydı %79’luk bir kesim, mekana gitme kararının bundan etkilenmeyeceğini belirtmiştir. Müziksiz işletmelerde ise, eğer müzik çalsa %61’lik bir müşteri grubu mekana gelme kararlarının etkilenmeyeceğini belirtmiştir. Bu durum, mekan seçiminde yiyecek kalitesi, konum, atmosfer ve fiyatlar gibi birçok kriterin haricinde, bir mekanı seçerken önemli bir kriter olarak müziksizliği gören %39’luk bir kesim olduğunu göstermektedir. Müziksiz mekanlarda müşterilerin %63’ü müzik hakkında söz sahibi olsalar müzik açmak isteyeceklerini belirtmişlerdir. Açmak isteyecekleri tür ise çeşitlilik göstermektedir ve anket genelinde kullanıcıların hoşlanmadıklarını belirttikleri müzik türlerini de içinde barındırmaktadır. Bununla beraber, klasik müzik, caz, blues ve sanat müziği, tercih edilen müzik türlerinin başında gelmektedir. Müzikli mekanlarda ise, müşterilere imkanları olsa müziği kapatmak isteyip istemeyecekleri sorulduğunda, %88’i “Hayır” cevabını vermiştir. Müziği kapamak istemeseler de, müzikli mekanlarda müşterilerin %52’si müziği değiştirme imkanı olsa farklı bir tür seçeceğini belirtmiştir ve sonuçlar yine geniş bir yelpazede seyretmektedir. Tercih edilen müzik türlerinin başında blues, caz, diğer kategorisi ve klasik müzik gelmektedir. Müziğin türünü değiştirmek istemeyen %48’lik kesime, aynı türde ama farklı bir sanatçı seçmeyi isteyip istemeyecekleri sorulduğunda, %44’ü farklı bir sanatçı seçmek istediğini belirtmiştir. Bu veriler, müşterilerin bir önceki bölümde belirtildiği şekilde %76’sının ev dışı mekanlarda hoşlanmadığı türde müzikler dinlediğini belirtmelerini açıklar ve fon müziğinin satış stratejilerine göre işletmeciler tarafından belirlenmesi gerektiğine dair dördüncü varsayımı yanlışlar niteliktedir. Özetle, müşterilerin yaklaşık yarısı müzik türünü değiştirmek istemekte ama yeni açmak isteyecekleri müzik türleri de birbirinden farklılık göstermektedir. Müşterilerin müzik türünü değiştirmek istemeyenlerinin yarısı ise, türü değiştirmek istemese de aynı türde farklı bir sanatçı dinlemeyi talep etmektedir. Ortak bir müzik seçimi yapmanın imkansızlığı açıktır. Fakat dikkat edilmesi gereken nokta, müzik çalınmasını tercih etmeyen kesimin arzularının göz ardı ediliyor olmasıdır. Bu çalışmada müzikli ve müziksiz mekanlar karşılaştırma yapabilmek amacıyla eşit sayıda ele alınmış olmakla beraber müziksiz mekanların sayılarının günümüz kent hayatında çok azalmış olduğu yadsınamaz bir gerçektir.


4.4. İzmir ve İstanbul’da yapılan anketlerin karşılaştırılması Daha önce İstanbul’da bulunan 3 müzikli ve 3 müziksiz mekanda yapmış olduğumuz benzer anket çalışması [3] ile İzmir’de yaptığımız bu çalışma karşılaştırıldığında, iki ilde oldukça benzer sonuçlar elde edildiği görülmektedir. 2012 senesinde İstanbul’da İstiklal Caddesi ve çevresinde gerçekleştirmiş olduğumuz anketler, müzikli mekan olarak Dilek Pastanesi, Özsüt ve Aslı Cafe’den, müziksiz mekan olarak da İnci Pastanesi, Saray Muhallebicisi ve Helvetia’dan elde edilmiştir. Ortaya çıkan benzerlikler ve bir takım farklılıklar bu bölümde incelenmiştir. Öncelikle, müziksiz mekan seçiminde en önemli kriter, mekanda fon müziği çalınmaması ve televizyon – radyo benzeri ses kaynaklarının olmaması olmuştur. Hem İzmir’de hem de İstanbul’da anket yapılmak üzere bu çeşit işletmeler arandığında, fon müziği olmadan hizmet verilen işletmelerin sayısının çok az olduğu, bulunabilen bu az sayıdaki işletmenin de ağırlıklı olarak köklü bir gelenekten geldiği ve bu şekilde uzun süredir hizmet verdikleri gözlemlenmiştir. İstanbul’da yapılan çalışmada, daha önceki deneyimlere dayanılarak cevaplanan sorulara göre, kullanıcıların %68’i bir restoran veya kafede karşısındaki kişi ile konuşmak istediğinde müzik tarafından engellenmiş, %65’i bu yüzden görevliden sesi kısmasını veya kapatmasını istemiş ve %53’ü ise müzikten rahatsız olduğu için ortamı terk etmiş veya ortama hiç girmemiştir. Bu oranlar, müşterilerin müzikten kaynaklı rahatsızlıklarını öncelikle görevliler aracılığıyla çözmeye çalıştıklarını ve bunu başaramadıklarında ortamı terk ettiklerini gösterir niteliktedir. İzmir’de yapılan anket sonuçlarına göre ise, müşterilerin %77’lik bir kısmı daha önce gittikleri mekanlarda müzik yüzünden yanındaki kişi ile konuşmakta müzik tarafından engellenmiş, %55’i bu durumu düzeltmek için görevliye sesi kıstırmak ya da müziği kapattırmak için başvurmuş, %69’u ise hoşlanmadığı müzikler yüzünden ortamı terk etmiş ya da mekana hiç girmemiştir. İzmir’de yapılan anketin katılımcıları, bu değerlere göre, İstanbul’dakilerden daha sıklıkla rahatsız oldukları müziklere maruz kalmalarına karşın, böyle bir durumla karşılaştıklarında görevliden müziği kapamasını talep etmektense, İstanbul kullanıcılarına göre daha sık mekanı terk etme ya da mekana girmeme eğilimindedirler. İstanbul anketlerinde müşterilerin %16’lık bir kısmı hoşlanmadıkları bir müzik çaldığında görevliye bunu söylemekten çekineceğini belirtmiştir. İzmir’de ise bu oran %38’e çıkmış, bu veri İzmir’de kullanıcıların rahatsız olmalarına rağmen İstanbul’daki müşterilere oranla bu durumu dile getirmekten daha çok çekindiklerini ortaya koymuştur. Buna karşılık, hem İstanbul hem de İzmir’deki müşterilerin %76’sı ev dışı mekanlarda hoşlanmadığı türde müzikler dinlemek zorunda kaldığını belirtmiştir. Bu oranın iki şehirde de birebir aynı olması, kamusal alanlarda müzik kullanımının sıklığının ve rahatsız ediciliğinin kullanıcılar tarafından farkındalığının çok net bir göstergesidir. Yine benzer bir şekilde, hem İstanbul hem de İzmir anketlerindeki %45’lik bir kesim, müziğin kontrolünün kendilerinde olmamasındansa, müziğin kapalı olmasını tercih edeceğini söylemiştir. Bu oranın da birebir aynı çıkmış olması, her iki kentte de müşterilerin neredeyse yarısının aslında müziğin kendi kontrollerinde olmamasından ve bu yüzden hoşlanmadıkları müzikleri dinlemek zorunda kalmaktan rahatsız olduklarını ortaya koymaktadır. Buna rağmen, müziğin kapatılabileceğini ve fon müziksiz olarak hizmet verilebileceğini bir alternatif olarak görmeyen birçok işletme, müşteri memnuniyetini göz önünde bulundurmamaktadır. Müziğin haricinde, gidilen mekanı belirlemede rol oynayan kriterler, her iki şehirde de benzerlik göstermektedir.


İzmir’deki müziksiz mekanlarda müşterilerin %63’ü müzik hakkında söz sahibi olsa müzik açmak isteyeceklerini belirtirken, İstanbul’da bu oran %53’te kalmaktadır. İstanbul’da ortamın müziksiz olarak hizmet vermeye devam etmesini isteyen müşterilerin sayısı İzmir’dekilere oranla daha yüksektir. Bununla beraber, her iki şehirde de kullanıcıların açmak isteyecekleri müzik türleri kendi içinde çeşitlilik göstermektedir ve bu da her ne kadar aynı mekanda bulunsalar da toplumların ortak müzik zevkleri olmadığının bir diğer göstergesidir. İzmir’de müzikli mekanlarda müziğin kapatmak istemeyen %88’lik, İstanbul’da ise %83’lük bir kitle vardır. Bu sorunun devamında, İzmir müşterilerinin %52’si, İstanbul müşterilerinin ise %50’si çalınan müzik türünü değiştirmek istemiştir. Yeni açılmak istenen müzik türü, müziksiz mekanlarda olduğu gibi yine değişkenlik göstermektedir. SONUÇ Elektronik ses yükseltici aletlerin bulunmasından önce aslında alışılagelmiş bir standart olan fon müziksiz durum, müziğin kullanımı bu şekilde yaygınlaştıktan sonra yeniden ele alınması ve değerlendirilmesi gereken bir hal almıştır. Anket sonuçları da, ortaya çıkmaya başlayan bu fon müziksiz durumun yeniden tanımlanması gerekliliğini ortaya koymuştur. Kullanıcıların mekan deneyimleri göz önünde bulundurulduğunda, fon müziği yüzünden ortamı terk ettiğini ya da mekana hiç girmediğini belirten %69’luk bir müşteri kitlesi bulunmaktadır. Anket değerlendirmelerine göre somut olarak ortaya çıkan, rahatsız oldukları bir tür müzik dinlemektense hiç fon müziği çalınmayan mekanları tercih edecek müşterilerin varlığı görülmektedir. İşletmecilerin, müşteri memnuniyeti için gelecekte bu konuyu da göz önünde bulundurarak akustik açıdan tercihlerini gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

KAYNAKLAR [1] Rosen, J., Researchers Play Tune Recorded Before Edison The New York Times. Retrieved from http://www.nytimes.com/2008/03/27/arts/27soun.html?_r=3, March 27, 2008. [2] Çakır, O., Müziksiz Mekanlar: Kamusal alanda fon müziği kullanımına bir tepki. Mimarlık Dergisi 367, pp. 39-40, 2012. [3] Çakır, O., İlal, M. E., An Investigation of User Attitudes Towards Public Spaces Without Background Music, Proceedings book of “architecture technology - ICONARCh International Congress of Architecture”, A. Alkan et al. (ed.); Selçuklu Municipality of Konya, pp. 235-243, 2012. [4] Kuerer, R. C., Classes of acoustical comfort in housing: Improved information about noise control in buildings. Applied Acoustics, 52(3–4), 197-210, 1997. [5] Ersoy, S., & Görgülü, S., Kafeteryalarda Gürültü Ortamının Belirlenmesi ve Değerlendirilmesi. Paper presented at the 8. Ulusal Akustik Kongresi 27-28 Kasım, Antalya, 2008. [6] Nattiez, J.-J., Music and Discourse: Toward a Semiology of Music (C. Abbate, Trans.): Princeton University Press, 1990. [7] Kampfe, J., Sedlmeier, P., & Renkewitz, F., The Impact of Background Music on Adult Listeners: A Meta-Analysis. Psychology of Music, 39(4), 424-448, 2011.


[8] Rohrmann, B., Soundscapes in Restaurants. Paper presented at the International Symposium of Acoustic Ecology, Melbourne, 2003. [9] Cassidy, G., & MacDonald, R. A. R., The effect of background music and background noise on the task performance of introverts and extraverts. Psychology of Music, 35(3), 517537, 2007. [10] Hallam, S., The Effects of Background Music on Health and Wellbeing. In R. MacDonald, G. Kreutz & L. Mitchell (Eds.), Music, Health, and Wellbeing (pp. 491-501): OUP Oxford, 2012. [11] Gordon, C. B., Music, Mood, and Marketing. Journal of Marketing, 54(4), 94-104, 1990. [12] GuĂŠguen, N., & Jacob, C., Music Congruency and Consumer Behaviour: An Experimental Field Study. International Bulletin of Business Administration(9), 56-63, 2010. [13] Wilson, S., The Effect of Music on Perceived Atmosphere and Purchase Intentions in a Restaurant. Psychology of Music, 31(1), 93-112, 2003.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.