Osmanfanzin 2

Page 1


Nedim Kibrit, Quo Vadis? I Bostan Nedim Kibrit in irili ufakl vicdanlar ! Onun irili ufakl , harcanabilir vicdanlar var. Malzemeleri. lham . Ayalt dünyas ndan dev irdi i k sa vadeli ihtiraslar . Co rafyam zda rayici yüksek krî tohumlar var. Nedim in artistik özgüveni kabaca bunlardan olu ur. Nedim Kibrit in ufak vicdanlar birtak m kar cins mensuplar na sarf edilir. Deneyimlerdir bunlar, izlenimler, hetero-imgesel, sekso-agresif kar mlard r.

1

Günün muhtelif saatlerinde öyle bir kabart r kendini Nedim. Neden kabart r? Çünkü o öyle hür bir dünyada ya arm ki, mesela, isterse boylu-bacakl kad nlardan ho lan rm ; araya yerelmas ndan hallice birkaç kumral da girebilirmi tabii. Niçin olmas nm ? Kirpi i, kalças ( göt demez ona Nedim, mutlaka kalça der), sonra etibudu ve tamam. Tamamsa tamam yani o da uzatmas n. Yazmas n orada burada ikayet edip; çünkü bir erke in bir sayg nl vard r. Sonra: Efendiler! Hürriyet diye bir kavram vard r. Sayg nl k sonra, bir ontoloji meselesidir. Genel hal ve gidi at b rak n z efendim, b rak n z etsinler ekseninde seyreden Nedim Kibrit, yeri geldi inde mutlakç d r; an gelir, haysiyetini baz püsküllülere kar bir samuray gibi savunur! Nedim Kibrit in daha iri vicdanlar na gelince, bunlar da zaman ve mekan, hayat ve olaylar kar s nda bir an afallamak, tefekkürden tefekküre dü mek ve baz mühim ç karsamalar yapmakla sarf edilir. Böyle zamanlarda bir ciddiyet bürür k ll yüzünü ve herhangi bir dost meclisinde, bir i e arap açt da görülür. Nedim mühim bir ahsiyet. Medeniyeti kafas n n içinde ve vicdanlar nda ta d söylenir. Aman harca, durma harca vicdanlar n Nedim derler ona. Aman harca, birkaç n yolluk yap, birkaç n u yelloza harca, birkaç yla birkaç sat r yaz ver, o akl evveller ve muhtaçlar da basiret görsün bakal m. Helali ho ola, enlik ola, gözümüze nur ola, külliyat m za hayrola. Rastgele ey dilbaz, rastgele bre usta! derler. Nedim kurumlan r, yayar a z n .

Zaman, Nedim için t r s giden, fakat ba kalar için dörtnala ilerleyen bir eydir. Dert de il, mesele de il! te, urada bir kuzucuk, ilk ya ama sevinciyle z plarken ya da bir nükleer s z nt insanlar n, hayvanlar n ve bitkilerin oras n buras n yamulturken, onun akl na bir dize geliverir. Buyur bakal m! te bir kazan md r bu. nsanl n bir kazan m d r! Nedim için gözünün ald , duyumuyla s n rl salt bir mekan, bir zaman, bir ça vard r ve tamam. Tamamsa tamam, uzatmas nlar! Kendini türlü vehimlere kapt r p öyle, asacak de il, hele de kendini bir falezden yuvarlayacak de il! Hay r, yak k almaz. Ne hacet veya ne münasebet! Y llar içinde dizeleri k sald ve eserlerinin karakteristi i, hiççili e varan bir minimalizmde seyretti. Dünyal yla ters orant l olarak. Bir zaman hepten mard , ü endi ve yazmay lan b rakaca n aç klad . Bizim mahallenin ha ar çocu u dediler, kinayeli. Ne yapsa zaten yak r, Nedim Kibrit bir marka art k, o bir prestij çe idi dediler. Bir alk koptu. Fakat bazen öyle anlar oluyor ki, kendiyle gurur duyarken gö sü daral yor Nedim in. Gö sü daral yor, resmen heyecanlan yor. Bir kuyru u olsa öyle anlarda, keyi e sallasa onu. Yatt yerde. Ama ne an lar! Filancayla bir keresinde lancaday z, sene bilmemkaç, aman aman! ununla bir defas nda unu unu yaparken, sene bilmemkaç, aman aman! Nedim y l n dördüncü tatilinde, yatt yerde, zaferle örülü mazisini hat rlar. Sa yan na devrilir önce, sonra bir süre de sol yan na. Böylelikle demler, olgunla t r r kendini. te bu hülyal saadet ve i te, eskilerin deyimiyle, bu eudaimonia hali! Huzur zaten tastamam böyle bir ey azizim: Ya al r, dinginle irsin. Art k besili bir ev kedisisin: semireli çok olmu , son kertede aylaks n, oynay p bir kenara itersin nesneleri, küçük heyecanlar arar, bulur ve onlar da bir kenara itersin sonra. Böyle dü ünür, bir gev er Nedim Kibrit. Devirir kendini, tasas z, bir daha gev er, genle ir Nedim Kibrit, oh!


Taliha n n konu tukça kendi kendini co turabildi i II Bostan Bozumu Nedim in dinginli ine mantar bulutlu bir bomba gibi dü tü o ilk musibet bozgun ve Taliha vesilesiyle gerçekle ti. Yerelmas ndan hallice kumrallardan biridir Taliha. Ve de, Nedimcesini söylemek gerekirse, her eyi olmasa bile, baz eyleri yakmay çok ama çok isteyen, yar -meczube bir belad r ve aylar oluyor, i te bu Taliha, Nedim e resmen musallat olmu tur. Ba larda, Sus Taliha! diyor Nedim, Taliha bay r a a alm bir defa, katiyen susmuyor. urada burada çal p söylüyor, yaz yor, çiziyor, bilhassa Nedim i, bütün dünyan n aksine, hiç de ho lukla anm yor ve hiç de bile susmuyor. Taliha kurnaz ve hiddetlidir. Terör

gözlerden kaçmam t r. Elinde iri bir karpuz oldu u halde böyle eyler diyor, önce sakin, sonra sinirli, bu kumral yerelmas , ç plak bacaklar n Nedim in tepesine çatt kapatt

ve onun güne ini

halde, meseleyi uzatt kça uzat yor, gelmi

resmen hesap soruyor. Nedim Efendi! Sefa sürmek diye bir ey yoktur, olamaz! Bana yak t rd n s fatlar da hükümsüzdür! Bunu da sana, hem sana hem bütün dünyaya, u elimde görmü oldu un karpuzla ispat ve ilan edece im! diye ekledi Taliha. Yeterince konu tu unu ve mesaj n verdi ini dü ündü ve sustu. Tamam! te Nedim, hem de o s cakta, so uk terler dökmeye

estiren bir h zda hareket eder. Nedim için birtak m

ba lad ense kökünden do ru, kumlar n üzerine. Bu defa

k yametler tasarlam t r ve bunlar tatbik

bir parça do rulmu tu yatt

a amas ndad r.

hep sland kumlar. te bir dize geliverdi Nedim in akl na.

Nitekim Taliha, Nedim i y l n be inci tatilinde, bir kumsalda rappadak yakal yor. Elinde orta boy bir karpuz var Taliha n n. Sen diyor Taliha, imdi de besili bir ev kedisi mi olmu sun? Öyle mi sayarm s n kendini? Hayrola Nedim? Nedim huu!

yerden. Derya gibi ter oldu,

nsanl k için ku kusuz yine bir kazan m! Oysa ki bu kazan m, pratikte ve o anda, Nedim e maalesef hiçbir fayda sa layamazd . Çünkü o lahza Taliha, ku kusuz biraz daha ulvi bir eyi, mesela Adaleti aramakla, buna yönelik olaraksa, elindeki karpuzu kald r p Nedim in kafas na çalmakla me guldü.

Nedim, quo vadis? Neyin sefas ndas n, huu? Allah n ay s ! Diyor.

Üzerinde harcanan baz vicdanlar n diyeti olarak... Gams z Dansöz

2


3


4

Beliz Karc lar


Evliya Sokak

5

O deli kad n, saks da kurumu çiçek gibi sürüp gitmekte evinde. Hep ayn ark y söyleyerek ba ta mahallelileri biraz yormu tu. imdi durum farkl . Bu ark bir ark danfazlas muhakkak, onun nas l delirdi ini dinlemek gibi. Bet sesin günün ne vakti kar m za ç kaca n kestiremesek de, al t k. Biz, nezih soka nfazla sakinleri, aram zdan bir kaç n n delili iyle teselli olmay pek güzel huy edinmi bile olabiliriz. Ç tam z yüksek, kendi sa l m za ükran duymak için iyi bir yerde say l r z. Bu sokak, ikiyüzlü, sakin bir sokak. Nezihli i tam da oras nda. Riyakâr sokak. Bir de habire ba ran bir teyze var, konu may hiç mi bilememi yoksa sonradan m unutmu , henüz üzerinden kalk lm bir yast and ran a z nda oldum olas m di yokmu yoksa di leri sonradan m dökülmü hiç bilmiyorum. O lu var, o da genç say lmaz fakat son senelerde çokça içmekten, tarihi geçmi bir eyleri and r yor. O lu, biraz alkolden biraz da anas ndan, ne zaman baksam daha ya l gözüküyor. Mesela bakkala girip ç k yorum, bir de ne görüyorum, adam yine ya lanm . Daha da ya l haliyle yeni açt biras n yudumluyor, anas n n ba rt s na bak yor. Bir insan n sesi duyman n yan s ra görebilece ini de ilk defa o adama bakarken fark etmi tim. Sese bakmak hatta sesi görmek de mümkün. Çileli adam, ne zaman beni görse bi hatr m sormadan b rakmaz. Onu sever miyim pek emin de ilim ama varl benim için bir kum saati görevi görüyor. Zaman n her geçi ini adam n üzerinde anbean görüyorum. Sakin soka a bile u ruyor yeni dünya düzeni, sürekli de i en bir tak m eyler. Biz sakinler sabitiz, aram za bazen yenileri geliyor, nadiren, ya l lar ço unluk. Market var soka n ba nda, o market habire el de i tiriyor. Büyük marketler zincirlerinin pek ço u u rad o dükkana. Her defas nda dükkan n hakk nda yap lacak dedikodudan ba ka bir ey b rakmadan gittiler, öylece terk ettiler soka m z , nankörsün sermaye:( herhalde mülk sahibi biraz ey biri. Beni mülk sahibi pek ilgilendirmiyor. Ra ar n yeri ve düzeni de i medikçe her ey t k r nda, gerisini serbest

piyasa, sermaye ve kirac lar dü ünsün. Bir adet kumarhanemiz var, kad nlara özeldi eskiden, tabelas pembeydi, sonra mavi yapt lar, imdi bordoya kayan k rm z . Baz geceler süslü kad nlar geliyor, oresan k alt nda konken falan oynuyorlar. Oraya hiç girmedim, hep d ardan bakt m, hep merak etmek istedi im bir çe it huzur evi oras . Hemen yan binada, zeka gerili i olan çocuklar için aç lm bir etüt merkezi var, eski binan n ilk iki kat na yerle mi ler, dikkat etmezseniz tabelas n görmeniz çok zor. Varla yok aras nda yava yava i leyen, hay r sever i letmemiz. Be alt sene evvel bir de yatakl psikiyatri klini i vard . Sonra o bina komple y k ld yerine balkonsuz bina diktiler. Ne de i ti? Balkonsuz ev mi olur? Olmamal . Modern ça n getirdi i alans zl evimize kadar ald k. Çok saçma. Art k kimse marjinal olamaz. Fark nda de ilsiniz ama asl nda her zaman, her yerde, hep beraber oturuyoruz. Soka m z sonunda küçük bir dükkan daha var, oras da durmaks z n el de i tiriyor. Gerçi bizim sokakta büyüklü küçüklü tüm dükkanlar el de i tirilmek üzere aç l yor san r m. Guguklu saatin ku u gibi i letmeler. Küçük ve iddias zlar. Ço u can s k nt s ndan aç lm . Çünkü biz bir ara soka z. Mola yeri gibi, es vermelik sokak. Bizde devaml l k kolay de il, insanlar n uzun süredir ara sokaklarda mola vermeye vakti yok. Molalar için de büyük caddeler tercih ediliyor. Büyük caddelerden kaç p büyük caddelere s nan insanlar, ben büyük ehre al k n m, oralarda yapamam demeyi seviyor. Bu yüzden kime sorsam bu aralar kendini yorgun hissediyor . Asl nda gitmek istedikleri yerlere ç kan ara sokaklar da var elbette. O ara sokaklar n sakinleri, en fazla üç a açl apartmanlar n n ye illi ine doyam yorlar. K sacas , soka m z güvenli, delirene kadar burada kal yoruz. aka maka, tuttum soka m anlatt m. Ya lan yorum. Melda Köser / Sonbahar 2013


6

Asl Tania S端ng端o lu


Müzeyyen

7

1994'te Troy oyuncaklar ile Hugo'yu hep birbirine kar t rd Müzeyyen. 99'da depremi ya ad , göçük alt ndan sonsuz çöküntüyle ç kt Müzeyyen. 2001'de babas i as etti, bir süre et yiyemedi, yeni bir t-shirt de giyemedi Müzeyyen. 2005'te feci ekilde a k oldu. Midesi alabora oldu; yelkenlileri balinalara tek tek yutturdu. Bir kadeh algamla anason tad n kan na yollar gibi, hepsini unuttu Müzeyyen. Amasra'daki Tav an Adas , Foça'daki E ek Adas 'na ye midir; turptaki o ehvetli mor, tuzlu suda bekletilmesinden midir? Hiç bilemedi... So uk k gecelerinde, bir de kombi bozulmu sa, Eski ehir kar n arap ve 48. Sone ile selamlad . "Can evime usulca sokup gizledim seni, girip ç kas n diye kendi key ne göre. Seni çalarlar oradan bile, i te korkum bu. Böyle de erli ödül, h rs z eder namusu." Üstünden atamad kirli battaniye ile. Hava ayd nl ksa e er, ela gözlerinde bir galaksi ya malan rd cücelerce. Tabi, Celal'in dedi ine göre. Celal, u tekel bayii sahibinin ye eni. Lise 2'de az daha ölüyordu motosiklete kasks z bindi diye. Tam üç ay , yatakta bir dik üçgen gibi geçirdi. Okuldakinden yüzlerce fazla kitap sayfas çevirdi. Sonra da devam etmedi tahsiline. Müzeyyen Celal'den üç ya büyük, yüksek lisans n son

demlerinde. Alkolsüz içece i bile Kö e Tekel'den almaya gayret gösterir; Celal okudu u kitap isimlerini tezgah üstünden Müzeyyen'e gösterir. Henüz kendine bile aç klayamad Müzeyyen, evde aç lmam varken zeytin ezmesini oraya sorma çabas n . Umut Çay Evi müdavimleri iyi bilir fakat, Celal'in aç k kahve gözlerini gece boyu dü lerle oyalay p; günde iki paket zehri içine nak edeni. Çok arkada vard r ama; kitapç ya ve gitar teli almaya hep yaln z gider Müzeyyen. Müzeyyen Senar'dan pek haz etmez, bunu söylemekten de hiç çekinmez üstelik. te s rf bu yüzden, geçti imiz Per embe gece 02:45 sular nda, kimli i k smen belirli di hekimlerince dayak bile yedi Müzeyyen. Patlam duda n n alacas ndan Celal falan de il de; Lorca dedi sanki. Akl kö egenler çizerken a r aksak dü ünüyordu Müzeyyen. nsan aniden kur una dizilip, son nefesini rüzgara verebilir ekilsiz bir tarla ortas nda. ükür, ucuz atlatt uçan tekme denemelerini de. Gül yüzü daim olsun Müzeyyen. Her tel saç bir ter duda n de di i yerdir imdi.

Elif Sözen


Serkan Bayer

8


9

Ehl-i Hiref


10


Süt

1. K s m

Çok karanl k ve so uktu. Günlerdir buradayd m ve çok

alt nda asl nda çok iyi ve anlay l bir sodan n var

ü üyordum art k. Buzdolab n n kapa her aç ld nda

oldu unu fark ettim ve onun hakk nda dü ündüklerim

içimi bir heyecan kapl yordu ama her seferinde

yüzünden kendimden utand m. Yan na kondu umun

heyecan m kocaman bir hayal k r kl na dönü üyordu.

ertesi günü bana s k l p s k lmad m sordu. - lk gün hiç

Onlar n en sevdi i, iki üst rafta plastik saydam bir

konu mam t k. S k lmaktan çok, arkada lar mdan ve

i enin içinde duran, bir tür sos oldu unu dü ündü üm

ailemden ayr ld m için biraz üzgün oldu umu anlatt m

kahverengi eydi. Anlayam yordum, ben bir süttüm ve bu

ona. O da bana, biz sütlerin asl nda çok ansl oldu unu

evde kimse beni sevmiyordu

söyledi. Bir sodan n genelde sadece içilmek için sat n al nd n ama sütlerin birçok ekilde kullan labilece ini

11

Hikâyemi en ba ndan anlatabilmeyi çok

aç klad . Örne in; kakaoyla tan p, onunla enfes bir

isterdim fakat öncesini tam olarak hat rlayam yorum, biz

tatl ya dönü ebilirmi im ya da ac ve sert bir kahveyi

sütlerin haf zas biraz zay ft r. Hayal meyal hat rlad m,

tad mla ve rengimle yumu atabilirmi im. nsanlar böyle

kocaman garip makinalarla dolu bir fabrika, fabrikada

zamanlarda sütü daha çok severlermi . O bunlar

çal makta olan ve birbirine t pat p benzeyen üniformal

anlatt kça kendimi daha iyi hissettim.

insanlar, karton kutular ve onlar n garip kokular . Sonradan baz insanlar n, bizim de garip bir kokumuz

Ertesi gün, dolab n kapa n n aç lmas yla

oldu unu dü ündü ünü duydum, bu çok üzücü. Bir de

beraber içeriye dolan gün

makinalar n içinde yapt m gezinin e lenceli ve ba

ya ayan genç kad n, en üst raftan önce iki tane yumurta

döndürücü oldu u hissi kald geriye. Buraya gelmeden

ald . kisini birden sol elinde tutarken, di er eli bana

önce gördü üm son ey ise, bembeyaz

uzand . Beni seçmi ti! En sonunda beni seçmi ti!

klarla

yla gözlerimi açt m. Evde

ayd nlat lm bir süpermarketin so uk havas ve plastik

Heyecanla Soda ya ba rd m. Soda! Beni seçti! Beni!

ra ar .

Sonra beni tezgah n üzerine b rakt , orada biraz bekledim. Daha sonra da küçük bir barda a biraz m Hareketsiz bir ekilde, bir kutunun içindeyim

döktü ve içti. Beni içti! Bu o kadar mutluluk vericiydi ki,

günlerdir ve oldukça s k l yorum. Ama bu buzdolab na

heyecandan o an, orada bay labilirdim. Kad n n surat na

geleli çok olmad . Beni sat n alan insanlar sevdim.

bakt m, s rad

Gençler, biri kad n biri erkek. Üstelik bu buzdolab n da

Fark ettim ki, onun için sadece bir süttüm. S radan bir

sevdim. Rengi k rm z . -Bir sütün en sevdi i renk

süt. Buna üzüldüm. Sonra beni ald , dolab n kapa n

k rm z d r. Eve geldi im ilk gün, beni en alttaki rafa

açt . Bu k sa süre içinde Soda ya neler oldu unu

koydular. Yan mda, uzun boylu, zi i çok düzgün bir soda

anlataca m planlam t m. Fakat kendimi bir anda

duruyordu. Cam i esi ye il renkliydi ve çok k bir

bamba ka bir rafta buluverdim. Soda yan mda de ildi,

apkas vard . Hiç tan m yor olsak da, onun kendini

hiçbir ey yoktu. fadesi hiç de i medi.

iki raf altta en sa tarafta kalm t . Ona sesimi

be enmi ve biraz fazla haval oldu unu dü ündüm.

duyurmam imkâns za yak nd . Bir süre seslenmeyi

Hatta o kadar haval görünüyordu ki, yan nda kendimi bu

denediysem de sesimi duyuramad m. Sustum ve

karton kutunun içinde kelimenin tam anlam yla i e

bekledim.

yaramaz hissedip, ona merhaba demeye bile çekindim. Daha sonra onu tan d mda ise, bu haval görünümünün

Ekinakis


12

Ekinakis


13


14

Sercan Çay r


bir ahtapot aray Sarho um. Biram dü ürmemek o an için hayattaki tek beklentim. Koridor boyunca yalpalayarak usul usul yürüyor, bir ahtapot gibi hareket etti imi farkedip kendi kendime gülüyorum. Oysa ahtapotlar n nas l hareket etti ine, hatta ahtapotlar n yürüme yeteneklerinin

etti im gibi. Öpmeye ba l yorum. Halen sutyen bulamam gö üslerini ok arken

bulunup bulunmad na dair en ufak bir krim yok. Tüm

pantolonunu ç karmaya u ra yorum. Tek hamlede

bunlar dü ünürken her ey dönmeye ba l yor.

klitorisine ula yorum. Gerçeküstü bir slakl k. Birkaç dakika içerisinde orgazma yakla an kad n

Kar mdaki güleryüzlü kad n hariç her ey. Biram dü ürmemek için son bir gayret gösteriyorum. Na le. Dü üyorum! *** Huzurlu bir sabah tembelli inin ortas nday m. Yatakta

15

Bir tur daha olmuyor. Sonra yeniden. Yeniden Nihayet yakal yorum. Kolundan tutup yata a çekiyorum. Yüzü tam tahmin

ç l klar n kuvvetlendiriyor. Gerçeküstü bir gürültü. Kad n n slakl giderek korkutucu boyutlara ula yor. Vajinas , gö üsleri,gözleri, burnu, kulaklar derken kad n

miskince uzan yor, tavan izliyor, sa a sola dönüp

bütün gözeneklerinden bo al yor. Zevk ç l klar benim korku ç l klar ma,sesler

çar af n serinli ini koval yorum. Kar mdaki kad n hariç

görüntülere kar rken her ey yeniden dönmeye

her ey dura an. Yüzü bir türlü seçilmiyor. Sanki usta bir yönetmen türlü kamera hilesiyle yüzünü

ba l yor. *** Gözlerimi açt mda kar mda anlay la gülümseyen bir

seyirciden_yani benden_ gizliyor. Yine de neye

kad n beliriyor. Elindeki bezden döktü üm biray ,

benzedi inden eminim. Biri onun e kalini tarif etmemi

kusmu umu ve tüm di er döküntüleri temizledi i

istese adli t p tarihinin en etkileyici robot resmini

anla l yor. Minnet belirten bir mimik yapmaya

çizebilirim. Bacaklar n s k ca saran kot pantolonu haricinde ç plak.

çal yorum. Olmuyor.

Hararetli bir ekilde sutyenini ar yor. Sanki yine ayn

-iyi misin? sizce ahtapotlar n yürüme yetenekleri var m d r? diye

yönetmenin bir numaras yla, uçarcas na Yata a her yakla t nda onu kendime çekmeye çal yor, bir türlü ba ar l olam yorum. Kad n elimden kurtulup, mekanik bir sab rla sutyenini aramaya devam ediyor. Tüm evi doland ktan sonra tekrar yatak civar nda beliriyor. Yine yakalayam yorum.

sorup eklemek istiyorum: Logan k zkarde lere ne oldu? Sesim ç km yor. Zaten kad n n tüm bunlara verece i cevab gözlerinden okuyabiliyorum. -Bo ver bunlar . Not: ba l k ve nal anekdotlar için bkz ve te ekkür: üstad Richard Brautigan (Willard ve Onun Bowling Kupalar )

Berkan Gönen


16

Sercan Çay r


i.

ii.

C10H15N

CH3NH2

yirmibir, ubat.

yirmiiki, ubat.

giderek so uyordu hava. bu, çocuklar için aileleriyle bir

alarm kapatt m.

kitab tart mak için iyi bir f rsatt .

yüzümü y kad m, ki bu süreç her zamankinden daha a r i ledi. saçlar m düzeltmeye gitmedi ellerim. aynadaki çatlaklar n aras ndan gözbebeklerime bakt m uzunca.

k yaps n diye aç k

duran televizyonda eski yap m vasat bir aksiyon lmi oynuyordu. idare paras n alamad

için kaloriferi

kesmi ti. evet, bu bir k z çocu u için, ölü bir adam kitap

ç kt m.

san p, a k olmak için kaç r lmaz bir f rsatt . pencerenin

ayn yöne yürüdü üm insanlar, birkaç saat sonra olacaklar ihtiva ediyorlard . epey tela yüklülerdi, kayg s z görünüyorlard . yedi günlük zaman diliminin be inde meskun bu saatte uyanarak uyu uyorlard . meskun mahalden ç k p belediyenin a al dükkanlarla dolu caddelerinde konu lanarak i yerlerine en yak n yerden geçen otobüsü beklediler, yine.

hemen önünde, yazlar sidik kokan ya l bir hlamur a ac vard . gün, güzel bir geceye dönü mü tü. fakat sokakta ve soka n adamlar n n lügat nda güzel yoktu. ya kötü, ya da en kötü.

duman yava ça ilerledi. gün ayd n oldu.

oturuyorlard . içeri girdim. yüzüme bakt lar. bir y l daha, dedim. bir y l

17

kartlar sereserpe, masan n üstünde uzanm t . bu vaziyette elinden tuttu um kad n ise, sabah n yedisi olmas na ra men ta yordu bo mutsuzlu unu.

sonra görmeyeceksiniz, kuvvetle muhtemel ismimi duymad kça hat rlamayacaks n z beni.

oturdum.

güldüler, alayc . kafalar n tekrar gömdüler önlerinde duranlara.

mahmur garson ne istedi imi sormaya yana mad bile, hemen getirdi. kafam kald rmad m. biraz bekledi önümde.

alt sigara vard .

ba ka bir arzunuz var m , diye sordu.

geri say m n henüz ba lad

bu gecenin ucunu

yakalamak istedim. elimdekiler belliydi. az kalm saddam, rasyonalize edilmi

lmler ve so uk yast k.

hepsi imkans z gözüktü. dü ünmeye ve idrak etmeye

yüzüne bakt m. bugün benim do um günüm, diyebildim. a rm gibi yapt , yüzü güldü. fakat samimiyetin bir yerlerden ç kagelmesini beklemiyordum. te ekkür ettim.

ü enirken, ç kmaz n bu denli içine dü mek yorucu

tabaktaki peyniri ufalad m. çay n yan ndaki ekeri masan n uzak kö esine koydum.

geliyordu.

etraf gözledim. bunu yapmay severim.

patlayas ca kafatas m n içindeki iki di li çark yava lad ,

herkesin bo uldu u bu yerde, daha az bo ulan birilerini aramak ho uma gider.

yava lad , yava lad . gözlerim sürekli kapanmaya ba lad . onca eyi dü ünmeye çal rken, yenildim. gözlerimin karas nda yatan dü te, sözü edilen eski diyarlardan bir gezgine rastlad m. iki ince bacak ve bir kara delik, dedi. güldüm,

duvardaki çorak renk, oturan herkesin ba n e mi ti. bir kad na ili ti gözüm. güzel görünümlüydü. beyaz tenli, omzuna kadar kumral saçl , az makyajl ve ciddi giyimliydi. tedirgindi epey. s kça de i tiriyordu bakt yerleri. bozuk bir ritimle vuruyordu parmaklar n masaya. garsona sipari ini tekrar etti, yaban mersinli çay. garson buyur etti. görür görmez sakarin istedi. garson onu da getirdi. peynirleri ufalad m.


taba a dokunmam t m. çaya da. tuvalete gittim. h zla ç kt m. paltom so u u geçiriyordu art k. bir i e yaram yordu. peygamber sinekleri gibi h zla geçip giden arabalara bakt m.

iii. ve son.

belki de ben o kadar suçlu de ildim, satt m yaln zca birkaç saatlik bo luklard .

gittim.

N2O

kesik bir ba gördüm.

uyuyan arabay uyand rd m.

bu insanlar büyük götdelenler ard na saklanm , birbirlerine yalan sat yorlard .

gömülü, göz kapaklar çukurlu, memnunsuz ka lar , alçak gönüllü gülümsemesi ve kan ksam ifadesi vard . ya l gezgine göre yüce heykelt ra , mukaddi gönlünü esirgememi topra a gömülmü bu yüzden. inanm . benim yüzümdü bu.

önümü görmüyordum. aya m gaz pedal ndan çekmeyi hiç istemedim. gözlerimden ya lar koparken ilk defa, t pk ekim de ehirlerde a la an

hissettim içimde ölen sevgiyi. güzel bir kad n sesi duydum. ellerime bakt m ve s k l yumru um y rt ld . ah, rabbim. herkesi kitap zanneden ahmak k z çocu unun muhtemelen çok sevdi i yazar köpeklerden biri ç km t ve effaf ak llara kaz nas o sözünde masumiyeti kimseye lay k görmemi ti. velhas l birileri kap lar kapatm t ve karanl n s rt nda as l kalm t m. her ey bitti.

hlamur a ac , gibi, dört tekerin dördü de h zla ko uyordu muhammed in cihad nda gibi. korkmuyordum. yol, te hir sevdal s bir kad n gibi uzand önüme. yol, hiç kimseden duymad güzel oldu unu. yorulmu tum aç klamaktan kendimi. yar ç plak bir pasta ve çok uzakta olmayan siperimin önüne durdum, arabayla anla arak ayr ld k birkaç dakika için. pire gibi z playan ehre bakt m, dünyaya biraz belki

gördü üm tek ey sat l k yalanlard .

her ey hiçe dönü üyordu onlar fark etmeden. geri döndüm. hiç oladuran kallavi y k nt n n etraf ndayd , yol. yaln z, hudutsuz ve üryand . dü leri kurcalayan uzun uzaklara uzan rd . ben de son kez gördüm. gülümsedim. Batuhan Perker

18


Bu Sefer Hesab önceden kesilmi bir masada oturmak gibi geçiyor mevsimler. Kime sorsan ku lar n meskeni belli. Sanki bütün ehir birlik olmu kundaklamaya çal yor kendi peronlar n . Sen bana hiç bakma, intihar edenlerin an s n ya atmak için parklar ya malamaya ben ba lamad m. Suça te vik etti im söylentilerine ise bu k cevap vermeyece im. Sonra yine sokaklar... Yine kediler... "Kalemlerini topra a göm!" dedikten kaç y l sonra sokak çocuklar kemiklerini k rd inan bilmiyorum. Sadece uçlar sararm foto ra ar, tahta bavullar ve hastaneler hakk nda bilgim var.

19

Ki bilirsin; ben güzel susar m. Öyle umulmad k yerlerde susar m ki, hikayemiz sonsuzlu a mühürlenir. imdi; kurallar tekrar gözden geçirelim; ben, zaman nda i yapm her namlunun s cakl

ile bileklerimi kesece im,

sen sokak köpekleriyle girdi in kavgada kendi kan nda bo ulacaks n... tinayla... Hatta bütün bunlar öyle bir ölenle yap lacak ki, uzak ülkelerden bana hediye olarak getirdi in her bir ceset hayran olacak kendi yaratt m z tufana... Nuh sayg yla selamlayacak bizi. Gel zaman git zaman çizgilerimize toz ya acak. Katedilerek katledilmi bütün inkarlar m z , dünyan n en ss z kö esinden denize b rakaca z. Geriye saçlar m z n külleri kalacak. Anla al m; sen mektuplar n kan nla mühürle, ben her mektubun için bir a aç yakay m.

Müjgan Ne edenyana


20


MOHiNi

köpekler yeterli de il art k; bak n insanlar nas l da yaln zl k duyuyorlar; dostlu a gereksinimleri var, dayanacak daha büyük, daha güçlü bir eye gereksinimleri var. köpekler yeterli de il: bize ller gerek. Romain Gary

1951 y l nda 2. S n fa geçmi Ankara l ve stanbul lu çocuklar, ders kitaplar nda gördükleri bir mamut yüzünden deyim yerindeyse ak l tutulmas ya arlar. Çünkü o s ralarda Türkiye ye gelen bir l, ayn ders kitaplar nda gördükleri ve ad n n mamut oldu unu ö rendikleri hayvanla a r derecede benze ir ve hatta ayn say l r. Ama ismi mamut de il ldir. Hatta ismi Mohini dir. Hindistan n ilk ba bakan da olan Pandit Nehru, 2. Dünya sava s ras nda hayvanat bahçesi bombalan r da vah i hayvanlar sokaklara da l r dü üncesiyle bo ulup, zehirlenip veya aç b rak larak öldürülen hayvanlar n aras nda llerini de kaybeden Japon çocuklar na, k z n n ismini ta yan bir l hediye eder. Bir sene sonra ayn adresten Türkiye ye gönderilecek Mohini gibi gitti i ehrin meydan ndaki an ta büyük bir kalabal kla beraber çelenk

21

b rak p, o ülkenin milli mar s ras nda haz r ol da duruyor(!) muymu bilinmez ama Indira da Japonya da hatr say l r bir kalabal kla kar lanm t r. 1950 senesinde Do an Karde dergisinde Nehru nun dünya çocuklar na yazd

bir mektubu yay nlan r. Bir hafta

sonraki say daysa Türk çocuklar n n, sonunda ..senden bir l yavrusu istesek, acaba büyük bir ay p i lemi olur

diyece i mektubuyla 5 ya nda, ismi Türkçe

irin

muyuz? diyecekleri mektubu yay nlan r. Bu s rada tüm

manas na gelen Mohini ad nda bir yavru lin Türkiye ye

ülkede olmasa da Do an Karde dergisinin ula t

do ru yola ç kt n müjdeler. Genç cumhuriyet, ilk kez bir

her

yerde bir heyecan ba lam t r; ya l gelirse!? Do an

lle kar la acakt r ve soyad yla tan al daha 15 sene

Karde dergisi f rsat ganimet bilerek l gelse de gelmese

olmu ülkede, le de bir soyad bulmal dü üncesiyle,

de lle ilgili bir karikatür furyas ba lat r. En güzel

hediyesi Yap Kredi Bankas taraf ndan verilecek(ev

karikatürler hem Do an Karde te yay nlan r hem de

eklinde bir radyo) bir yar ma daha açar Do an Karde . 25 Aral k 1950 tarihinde Mohini Dolmabahçe R ht m na karikatür sahipleri kitap, alt n uçlu dolma kalem ve de i ik ayak basar. Birçok lme sahne, birçok maça ev sahipli i, hediyeler kazan r. (Bu talihlilerden biri de y llar sonra birçok konsere mekan olan Dolmabahçe Stad (Bugünkü erbetli bir karikatürcü olacak Sezgin Burak t r.) Kore Sava haberleri aras nda, tedirgin olan ülkeyi ad yla nönü Stadyumu) Mohini ye de ilk gecesinde ev sevindiren bir haber görülür gazetelerde. Bu haber Yeni

sahipli i yapar. Ertesi gün aln na ay-y ld z, ba n n di er

Delhi kaynakl olup beklenen müjdeli haberdir. Nehru Bu

muhtelif yerlerineyse Hint moti eri çizilen Mohini halka

benim hediyem de il Hint çocuklar n n sizlere hat ras d r.

gösterilmek üzere annesinin yan ndan al nmas ndan bu

Foto raf : Saim Tokaço lu


yana ilk kez ve hayat ndaysa son kez uzun bir yolculu a ç kar. 2200 metrelik bir yoldur bu ve kendisini Taksim Meydan na götürür. Taksim Meydan merakl kalabal kla h nca h nç doludur. Mohini, hortumuyla an ta çelenk b rak r ve tüm kalabal kla birlikte stiklal Mar söyler!!! O tarihlerde Türkiye s n rlar içerisinde sadece Ankara da hayvanat bahçesi oldu u için Mohini trenle Ankara ya sevkedilir. Bu s rada art k bir soyad da olmu tur: Birtanem . Ankara, 549 y l sonra tekrar lle tan r. Bu seferki l 549 y l önceki ller kadar ansl de ildir. Hayat n n son 43 senesini, birçok çocu a, birçok merak hala sabit ebeveyne mutluluk vererek geçirecektir ama cüssesine göre hapishane diyebilece imiz bir alanda tüketecektir. Kendisini görmeye gelenlerden kazan lan paradan, uzun seneler i man insanlara kendi ismiyle tak lmalardan ve gene kendi isminin uyu uk uyu uk davrananlara söylenmesinden bihaber bisikleti olmayan hatta torneti bile olmayan çocuklar s rt nda gezdirir. Kediyi, köpe i, ku u evine hapsederken asl nda kendi do as n n da o dört duvar olmad n dü ünemeyen insano lundan Mohini de nasibini al r. S rt n n, kafas n n tavana de di i hücresinde 43 Ankara k

geçirir. Ayaklar

hastalan r bak c s Hakk Ta ç o lu ilaçl suyla y kar ayaklar n . Hayvanat bahçesi yönetiminin emir kuludur Hakk Ta ç o lu ve mecburdur ta gibi olmu bayat simitleri Mohini ye yem olarak vermeye. Sonradan yan na gelecek olan ve ondan önce ölecek Azadi ile 94 senesinde yaln z kalacak irin ismindeki ller yaren olmu mudur bilinmez ama arka aya nda zinciriyle hat rlan r Mohini. Öldü ünde üçe bölünerek gömülür. 2002 y l nda bilimsel ara t rma için l iskeletine gerek duyuldu unda kemikleri ç kart lan Mohini nin de erli di lerinin çoktan al nm oldu u görülür. Kemikleri ise 2009 y l nda Erzincan Kemaliye deki Do a Tarihi Müzesine yerle tirilmek üzere yola ç kar. Birkaç gün stanbul lu çocuklar n, 43 sene Ankara çocuklar n n sevinci olan Mohini 2009 dan beridir de Erzincan l çocuklar n meraklar n giderir, kemikleriyle.

Doruk Erdal

22


23


24

Serkan Bayer


Anarad H utyun Y ld zlar okuyarak yorumlayan bir kahin oldu u söylenemezdi, y llar n bilgisine ula m bir ermi de de ildi. Uzun sakall , elinde el yazmas kutsal kitab yla oturdu u yerden bir eyler m r ldan yordu. Aniden kap aç ld , titreyerek aya a kalkt . Osman Gazi nin ba kent yapt Bursa y fetih öncesi tefti e gelen ikinci Mehmet, Ermeni Ruhani Reisli ine u ramadan dönmek istememi ti. Sultan gürül gürül sesiyle Hovagim e ne yapt n sorunca Allah n kelam n okuyorum yan t n ald . Padi ah, elindeki ncil e çevirdi gözlerini ve rasgele bir sayfa aç p okumas n buyurdu. Hovagim ncil i iki eliyle s k ca tuttu, önüne gelen ilk sayfay ; gözlerini Sultan n gözlerinden kaç rarak yorumlamaya ba lad . Ne zaman ki sözlerini bitirdi, Sultan n yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyi duvardaki kandillerin yere dü ürdükleri gölgelerin k p rt s nda görebildi. En son kafas n kald rd nda Sultan n kaftan n n ucu geride b rakt kap n n a z ndan daha ç kmam t .

25

doktor taraf ndan at lm orant s z diki ler gibi topra n içinden a açlara uzanan çad r iplerinin üzerinden atlayarak henüz so umam bir kan gibi topra n üzerini kaplayan zay f betonun üstüne ç kt ve arkada lar n n bulundu u çad ra do ru ilerledi.

Atmosferi dilim dilim parçalayarak evleri birbirine ba layan çama r tellerinin alt ndan yürürken, bir saat önce çad r n yan na kilitledi i bisikletini ve yar m saat önce bisikletin yan nda b rakt k z arkada n dü ündü. Y l n en s cak gününün, son on y l n da en s cak günü oldu unu söyleyen televizyon, çöllerden gelen s cak hava dalgas n hakk nda uyar yaparken Kadri, birkaç gece önce Tarlaba ndan ald zehir gibi esrar n dilinde b rakt kurulu un ve uzaktan gelen duman bulutunun nedeninin çöl s caklar olmad n gayet iyi biliyordu. Sol eli cebinde, sa elini sallayarak Tarlaba bulvar ndan kar ya geçerken caddenin di er taraf nda bekleyen sivil memurlar görünce arkas n döndü ve semtin gittikçe Yakla k iki sene önce ehrin belli bir saate kadar gidilebilen bir tuha a an sokaklar na yeniden girdi. K r k dökük binalar n semtinde yüksek bir apartman n çat dubleksini farkl önlerindeki mermer merdivenlere dizlerini çenesine çekerek ehirlerden gelen arkada lar yla payla yordu. Evin en küçük oturmu kad nlar n bak lar aras nda kendisine bir yön arad . odas n k z arkada yla beraber kullan rken, evde kendisi Biraz ilerde birkaç travesti bir süre önce y k lan üç be binan n d nda kalan di er erkeklerin k z arkada lar , eve gelen aras nda kal pl bedenleriyle ça da bir sanat eseri gibi zengin misa rlerden ve onlar n getirdikleri (t pk asker bir koleksiyoner beklerken, uzaktan ko an az say daki atletli kamu ajlar ndaki farkl ye illere benzeyen) esrardan da mahalle sakini semtlerini her türlü pisli in nedeni olarak gördükleri bu l k lardan korumak için ellerinde sopalarla ho lanmazlard . Herkes ayr ld ktan sonra evin içinde hareket ko maya ba lam lard . Kadri ad mlar n büyüttü ve kader eden hantal duman , e ilerek yürüdü ü odan n üçgen soka n Tarlaba na bakan ç kmaz ndan ön tarafa do ru penceresini açarak havaland rmaya çal r ve t pk u anda ko maya ba lad . Akl na cebindeki esrar n tohumlar geldi. yapt gibi ne i le u ra yorsa onu unuturdu. Okudu u kitaba Uzun zamand r tohumsuz sigara almam t , tohumlar ve yeni bakt , bir süredir akl nda ba ka bir eyler döndü ünden anlamadan okumu tu. kinci Mehmet e ve kutsal kitaba dair bir sürgün vermi ilkbahar a ac n n dallar na benzeyen esrar n sömeklerini top top çam ormanlar gibi dü lerken elleri ve eyler an msad , üzerinde durmad , esnedi, yan taraf nda kollar zamans zca önüne ç kan bir daldan kurtulmaya çal r bulunan küllükteki ince sar lm esrarl sigaras n yakt , iyi bir gibi alelade sallanmaya ba lad . Bir çift elin biraz önce duman ald . Yava yava burnundan ç kan dumanlar izlerken kafas nda kurdu u okyanus ye ili ormandan kendisini çekip k zg n bir matadorun kar s ndaki bo aya benzetti kendisini. ç karmas üzerine son sözünü söyleyen bir mahkum gibi ancak K z arkada na bakt , han m ben cepheye gidiyorum dedi ve a açlar diyebildi. Arkas ndan kapanan demir kap n n ortaya evden ayr ld . Yolda yoku u ç karken, ressamlar n, ç kard zi ri karanl k, çocuklu undan bildi i zamans z elektrik müzisyenlerin ve ayn evi payla an güzel k zlar n ak amlar kesintilerine benziyordu. beraber oturduklar kahvenin önünden geçti. Cihangir in Korkma lan. Karaköy e bakan taraf nda oturman n verdi i zerafet, banliyö hayat ndan sonra ç plak ellerini pirinç çuval na sokan bir çocu un gülümsemesini and r yordu her pencereden Abi sen kimsin? Murat. Nerdeyiz abi? Manast rdas n. bakt nda. Caddenin üzerinde ilerlerken Akm nin çat s nda eski Herkes kendi çat ma hikayesini bir di erinin hikayesinden bir televizyonun üzerindeki biblolar gibi duran insanlar seyretti. farkl k lmak için gaz bulutlar n n art k kendilerini ne kadar az Binan n ön cephesinden sarkan iri, protest a ler ve an t n etkiledi ini anlat rken biten her hikaye aile geçmi indeki solcu üzerine dikilen bayraklar evden ç kmadan önce unutarak yak nlar n an lar yla destekleniyor ve bu kavgay babadan o ula ta yan saltanat n kan yüceltilerek efsanele tiriliyordu. okudu u roman n bir benzeri gibi stanbul un dü man elinden Cihangirin sokaklar nda ç kan çat malar anlatmak isteyen tekrar tekrar al n n yeniden anlat yordu. Maskelerin, yüzleri Tahsin, s rf yeni tan t k z n ehrin uzak yakas nda örttü ü insan koridorlar n n aras nda kendine bir yol seçmeye oturdu unu ö rendi i için ve biraz önce anlatt solcu abilerin çal rken asl nda buraya gelen her insan n s rf buraya gelmi ve devrimci babalar n hat ralar na, tek odal k hücre evlerde d olmak için geldi ine inand . Park n merdivenlerine kor haline gelmi kömür sobalar ndan yakt klar sigaralar na, yakla t nda çocukken dinledi i masallardaki esrarengiz içtikleri sigaralar hemen temizleyip arkalar nda iz ormanlar n konu an büyülü a açlar gibi duvarlar n üzerinde b rakmamaya dikkat etmelerine ve yasakl kitaplar saklamak bulunan yaz lar n f s lt lar n i itti. Büyük havuzun etraf na do ru ilerledi, pilavc lar n, midyecilerin ve l k bira satan seyyar için yapt klar bin türlü numaralara duydu u sayg dan belki de bu k z s rf ya an lmas gereken örgüt içi bir a k gibi gördü ü esnaf n aras ndan, derin bir parmak kesi ine birkaç amatör


için ehrin e lenceli sokaklar nda oturdu undan bahsederek onu etkilemek istememi ti. K z saatine bakt . Huzursuz görünüyordu. Tahsin nedenini sordu. Tarlaba yan t n ald . Durdu. Bariyerlerin arkas nda turistik develer gibi oldu u yere çökertilerek y k lan Tarlaba evleri geldi akl na. 4 sene önce 1 May s günü, tan d k bir esrar n pe ine tak l p taksime gelmi ti. Tra e kapal sokaklar n bulundu u bir yerde ta l sopal bir kavgan n ortas nda cebinde bir miktar ot la beraber kaçarken, çevresinde bulunan kalabal n aras na kar p Dolapdere ye inen sokaklara girmi ti. Yazl k evlerin rüzgarla i en perdeleri gibi pencerelerden sarkarak iki eliyle zafer i areti yapan insanlar hat rlam t . Sürekli yoku a a ko man n verdi i h zla dala i ince yak nlarda bulunan bir bakkala girmi ve su alm t . Bakkal n 37 ekran tüplü televizyonunda, biraz önce ko arak kaçt yerleri görünce bir lm y ld z n n kendisini televizyonda gördü ünde ya ad a k nl hissetti ini dü ünmü ve arka arkaya alk lanmak isteyen bir oyuncunun defalarca sahneye girip ç kmas gibi, aral klarla kafas n kald rarak duvara as lm televizyona bakm t , bir süre sonra kendisini görememi ya da herhangi bir gözün kendisini o kalabal kta bulamam olmas n n verdi i karamsarl kla iki parmakla ittirilerek aç lan kibrit kutusunun kutunun ard nda b rakt bo luk gibi seneler önce tarlaba n n kalbinden vah ice geçirilen çift yönlü bulvar n kimliksiz b rakt insanlar dü ünerek kar s nda oturan k z n ehrin kalbinde oturanlara kar hissetti i türden bir yabanc l k hissetmi ti. Aniden herkes aya a kalkt , bir park bir orman ya da bir ehri, okudu u roman n ya da konu an bir duvar n ard ndan bir kez daha kimin feth edece ini görmek isteyerek uzaktan gelen kalabal alk larla kar layan bir grubun içine do ru yöneldi. Alk sesleri ah ap zeminin g c rt lar aras nda yava yava kaybolurken Kadri sadece demir kap n n ard ndan gelen Murat aferin lan, sakla bütün itleri diye ba ranlar duyabildi. Yava yava ilerliyordu manast r n içinde. Bir kap dan geçip ba ka bir kap ya girdiler. Tavandan zincirle sark t lm ince uzun oresan lamban n nda önüne gelen ilk sandalyeye oturdu. Piknik tüpünün üstündeki alüminyum çaydanl k e ri duruyordu. Murat, eski gazeteleri serdi i masan n üzerinde duran pembe le enin içindeki domatesleri eline ald ve b ça n tersiyle birkaç defa üzerinden geçti. anam böyle yapard . Daha kolay soyuluyor dedi. Abi sen kimsin ya ? Manast r n bekçisiyim. Manast r n bekçisine manast r sordu Kadri. Murat pisuara i eyenler gibi kafas n kald rd tavan seyretti, yan nda duran fenerini yakt . gel dedi. Tozlu ve isli manast r n rehberi bir yandan yürüyor bir yandan anlat yordu. Merdivenlerden a a ya inmeye ba lad lar. Sesi, durgun suya at lan ta n ç kard hareler gibi geni leyerek kayboluyordu. Osmanl sultan 2. Mehmet büyük fetih öncesi Bursa daki Ermeni reisli ine u ram ve Episkoposu kutsal kitab n okurken bulmu . Hovagim, tuttu u kitab n içinde krallarla iligi bölümü sultan m siz daha geni yerler feth edecek ve tüm dünyan n sultan olacaks n z" diye yorumlay nca. Sultan, Constantinople de dahil mi diye sormu . Hovagim gözlerini iri iri açarak ona ne üphe sultan m diye yan tlam . Padi ah sakal n s vazlam ve Constantinople u fethedersem cemaatini buraya yerle tirece im ve seni de patrik yapaca m demi . K sa bir sessizli in ard ndan bekçi elindeki feneri amerikan polisleri gibi çenesiyle omzunun aras nda bir yere hizalay nca Kadri koridorun sonunda parlayan tozlu sa heykelinin sanc l

yüzünü ancak görebildi. Rehber konu mas na Fatih in stanbul a girdi i günden dört yüz y l sonras nda geçen bir hikayeyle geri döndü. sa n n etraf nda toplanan Ermeni Katolik patri inin ve birkaç rahibenin iste iyle kurulan okulun fakir Ermeni k zlar n kendilerini dini hayata adayarak e itim almalar için kuruldu undan, y llarca misyonunu ba ar yla yürütmü binan n, h rs zlar n, çingenelerin ve uyu turucu satanlar n aras nda kalmas ndan dolay semtin de i en yüzüne daha fazla dayanamayarak kaderine terk edilmesinden bahsetti. Aya a kalkt , fenerin ayd nlatt yerden yukar ya ç kmaya ba lad lar. Geni ve uzun koridor boyunca yürüyerek en arkada bulunan odan n kap s ndan içeri girdiler. Çirkin ve a lam bir kad n n surat ndan akm bir makyaj gibi tavandan yerlere kadar inmi boyal duvar n ünlü bir Türk ressam taraf ndan resimlendi ini ve katlar n y llar önce Anadolu ayd nlar taraf ndan atölye olarak kulland klar n anlatt . Bir yandaki odan n ve onun yan ndaki odan n duvarlar na bakt lar. Ma ara resimleri gibi, el çizimleriyle dolu olan duvarlar n, yak nda otel olacak binadan, t pk y llar öncesinin yerle ik gayrimüslimleri gibi ans z n yok olaca n söyledi. Kadri üst üste kapanan çift pencereli camlara do ru ilerledi. Beyo lu nun arka bahçesinden, Rum lar n Tatavla mahallesine kadar Fatih in stanbul unu seyretti. Tarlaba n Pera dan ay r p semti kangren eden yozla m Tarlaba bulvar n n gerisinden gelen duman bulutlar aras nda belli belirsiz akl na gelen k z arkada n n yüzünü an msay nca bir süredir içinde gezdi i masal n kahraman na veda etmesi gerekti ini dü ündü. Soka a ad m n att nda zaman makinesinden ç km gibi etraf nda gördü ü her eyin de i meye ba lad n alg lad . Donmu orman topra n n içine i leyen dumanlar yüzünden yerlerinden olmu binlerce farkl türdeki canl gibi meydanlara ç km insan kalabal klar aras ndan k z arkada n aramak için do ruca parka do ru ilerledi. Alk larla gelen kalabal u urlayan grup da lmaya ba larken, parka gelen binlerce insan n hissettikleri yerli yersiz öfkenin bir benzerini erkek arkada n n ba na bir ey gelmi olaca n dü ünerek alevlendiren Kadri nin k z arkada birkaç dakika sonra lmlerdeki gibi bir bulu ma ya ayacak ve oradaki her insan n günlerdir payla t öfke gibi beraberliklerindeki mutlulu u da payla malar n dileyecekti. Yar m saat sonra Tahsin Tarlaba ndan gelen sigaran n duman n d ar ü erken kendisini her ak am ayn yere ayn dostlarla bulu maya gelen emekliler lokalinde gibi hissedecek ve 1 saat önce ilgi duymaya ba lad k zdan, kafas nda, kesilen a açlardan yonttu u bir salla uzakla acakt . Kadri, ilerleyen günlerde esrar satarak kazand paray k z arkada yla Bodrum da ezerken Tarlaba nda ya ad esrarengiz deneyim sonras nda neyin mücadelesini verdi ini anlayamad ndan bahsedecek ve Tahsin i arayarak hat r n soracakt . Aç k hava alt nda yap lan bu öfke terapisinin bütün konuklar tekrar eden zaman içinde yeni bir toplumsal olay olana kadar s ras n sav p uzakla m geçmi zamanlar n göçlerini ve yozla an Beyo lu nda ya lanm olan her milletten insan n kimler taraf ndan nerelere gönderilmi oldu unu bir kez daha unutacakt .

Mert Odaba

26


27

I k Etlio lu


28

Tutku Bulutbeyaz


29

Mehran Cheraghchi Bazar


30

Gรถkhan Tahincio lu


sana, diyorum çünkü allah n üçüncü kitab bile aksak bir hitapla ba lar biliyorum. biraz huzursuzum bu ak am, salonda tanklar görüyorum hayrola, neyi kutluyorsun*

say : 2

*http://postane.tumblr.com/


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.