Yüzyılın Dolandırıcısı Parsadan

Page 1

.,

Jfl_

~

~;.-.;~C,.. ~.~l.ı;.Y..k..

: .. ::?.$R ~~~~ .1 Baba ve Anası ·•I · S . . ...........~.. D~ğu ''f•...~~l}J.fı~-f.':kk/ m Tar. ve Yeri . {<j_ t2 -J'"· .. ·····" İlilmın veya J}~'Jl:i\r

1--:..li-11·" . . ... . . 1 ·"l\ -.· ·"I

tutuklama karannuı Tarih,No.su Suçu ·

-

-

lfükü~Iü ~ : 1..1.'Q.\..~t.-ı:~.(@..i{,.Ji.,.1 Deften

Kayıt

N

o. su , ..

a J ..,c 0.

d.a. :ı.

..........



+1 Kitap 2006/26 Edebiyat/Söyleşi/O 1 Oktay Güze lo ğlu/Bütün Eserleri/01 Yüzyılın Do landırıcısı Selçuk Parsadan/Oktay Güzeloğlu

© Oktay

Güzeloğ l u

©Yayın Hakları Basım Yayın Matbaacılık

PMP

1. ve 2.

·'"····

Baskı

San. Tic.

A .Ş.'ye

+1 Kitap, Kasım 2006 (2 000 adet)

............ .

Editör Eyüphan Erkul Son Okuma Gürsel Caniklioğlu

[±] kitap

Düzelti Senem Kale - Cenk Gültekin Kapak Uygulama Nejat Ceyhan Grafik Uygulama Meryem Yardımcı Fotoğraflar

ve Belgeler © Oktay Güzeloğlu Arşivi ©Yeni Harman Dergisi Arşivi Baskı ve Cilt Euromat Entegre Sanayı

(ad No 17

Matbaacılık A . Ş.

Çobançeşme

Yenıbosna/lstanbul

Tlf 0212 451 70 70

ISBN 975-6063-26-2 PMP

aittir.

Basım Yayın Matbaacılık

San. Tic. AŞ .

Esentepe Mahallesi Kardeşler Sokak No:42/1 Esentepe 34 394 İstanbul

Tlf 0212 283 98 98 Faks: 0212 283 00 55 kıtap@pmpyayıncılık . com

www artıbırkıtap com


oktay güzeloğlu

y· 7.'JI ın ol d rlCI selçuk parsada

[±1] kitap

1


Ül\tay ui.i"'elı olu 1956'da Samsun, Bafra'da doğdu Hiç, Öküz, Kaçak Yayın, Yeni Harman, Hayvan, Esmer gibi dergilerde

yazdı.

Eserlerı : Beyoğlunda Garıbanın

Otopsisi Yapılmaz 1 ( Leman Kıtapları , 1999),

İJlümün Rütbesı Yoktur (Hıç Yayınları, Kitapları,

2003), Sokak Mobılyaları (Leman

1999), Turne Tıyatrocuları (Hiç Yayınları , 2003), Yeni Sokak Mobilyaları

(Parantez Yayınları, 1999), Yüzyılın Oolandırıcısı'na Mektuplar Selçuk Parsadan Ya Umut Ya Korku (Hıç Yayınları, 2002)


Hep anlatılırdı ama pek ihtimal vermezdik: Genç kuşağın yakın tarihi hiç bilmediği, daha on-on beş yıl önce yaşananlar hakkında hiçbir fikri olmadığı söylenirdi. Bazı gazetelerde Kenan Evren'in, Bülend Ulusu'nun kim olduğunu bilmedikleri yazmış­ tı da, bu "bilmezliğin" bu kadar yakınımızda olduğunun farkın­ da değildik. Oktay

Güzeloğlu'nun kitabını yayına hazırlarken

en çok aksoru buydu? Eğer bu kitapta geçen isimleri genç kuşak bilmiyorsa ne anlatılanlar ilginç olurdu ne de Parsadan'ın o keskin mizah zekası ortaya çıkabilirdi. Bu kaygılarla yakın çevremizde yirmili yaşlarında olanlara onları kırmadan sorular sorduk. İçlerinden en ilginci "Kenan Evren Atatürk'ün silah arlımıza takılan

kadaşıdır," cevabıydı.

Bu cevabın ardından Yüzyılın Dolandırıcısı Selçuk Parsadan'da geçen isimlerin kısa özgeçmişlerini kitabın sonunu ekledik. Dipnotlarda edisyon çalışmasını tamamen genç kuşağa yönelik hazırladık. Parsadan'ın isim zikrederken mesleğini söylediği kişileriyse aynı biçimde muhafaza ettik. Çok önemli olan bu sözlü tarih çalışmasını gelecek kuşaklara aktarabildiğimiz için çok mutluyuz. Eyüphan Erkul


Selçuk Parsadan 1952'de İstanbul'da doğdu . Mesleği dolandırıcılık . Ailesi Çerkez kökenli olan Parsadan'ın

Kadıköy

dedesi

Beyoğlu

Polis Müdürü,

babası Sabahattın

Parsadan ise

Emniyetinde merkez memuruydu. 1953'yılında polislikten

Başbakan

Adnan Menderes'in

ayrıldıktan

yakın korumalığını

dolandırıcılık mesleğine

sonra

girdi.

ayrılan

baba,

yapıyordu . Emnıyetten

da

B~şbakan

Adnan Menderes

döneminde, Başbakanlık Örtülü Ödeneği:ni dolandıran kişi olarak bilinıyor. Oğul

babasıyla aynı mesleği

Parsadan da

rasında

seçecek ama öncesinde

Galatasaray Spor Klübü'nde profesyonel basketbol

nedeniyle ba sketbolu

bırakıp,

sanatç ıların menajerlığini

Parsandan, sinema

12 Eylül

dönemde

süre Etibank'da

Halkçı

çalışacak

Fakat verem

Parti'ye

ve son-

hastalığı

gırer Ardından bazı

üstlenir.

sanatçısı

Perihan Savaş'ın adını kullanarak, dönemin

Polat'ı, dönemın Cumhurbaşkanı dolandırdığını ıddia

sonrasındaki

kısa

oynayacaktır.

Başbakanı

Süleyman Demirel'i, Gaziantep Belediye

eder. Ayrıca yuzlerce

iş adamı,

siyasi ve

Tansu Çiller'i, Adnan

Başkanı

bürokratı dolandırdığı

da

Celal

Doğan'ı

diğer iddiaları

arasındadır.

2 Kasım 1995 günü emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek, Başbakan Tansu Çiller' den Kemalistler Derneği adına 5 buçuk milyar lira ister Para ertesi gün Başbakanlık Örtülü Ödeneği'nden Parsadan'ın hesabına yatırılır. Balıkesir'ın Altınoluk ılçesine

Olay emniyet tarafından öğrenilır ve ardından Parsadan 10 Mayıs 1996'da

gidip

gizlenır

tek tek arayarak 21 Mayıs 1996 günü

Polis yetkilileri, düzenledikleri operasyonla ilçedeki 4000 evi

Parsadan'ı

yakalar. Parsadan, 1997

yılında

Ankara 9. Ağır Ceza

Mahkemesi'nce Örtülü Ödenek davasından 6 yıl 3 ay, mahkemeye hakarett€n 2 yıl ve başka bır dolandırıcılık davasından

3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına

Bayrampaşa [ezaevı'nden

Afyon [ezaevi'ne nakledilen ve

rafçısı

çarptırılır. Sabancı Suikastı davasının sanığı,

DHKP-[ iti-

Mustafa Duyar ile aynı hücrede kalır 1999 yılında kime düzenlendıği aydınlatılamamış bir saldırıda

ağır yaralanır

Parsadan, Mustafa

Duyar'ın

asıl hedefının kendısı olduğunu ıleri

infaz yasa sına

g ~re

4 yıl 8 ay 28 gün cezaevinde

Yakalandığı omurılık kanserı Okmeydanı Eğitım

Karagümrük Çetesi

mensuplarınca öldürüldüğü saldırının

sürer.

nedeniyle

tedavı

kalır

ve 19 Şubat 2001

tarihınde

tahliye

edılir.

gören Parsadan, 25 Temmuz 2006 tarihinde lstanbul

ve Araştırma Hastanesi'nde yaşamını yitirir.


YA UMACAKLAR YA KORKACAKLAR!

"Baba

işle

bak, bütün bu insanlar iki

şekilde

pa-

ra verirler: Ya wnacaklar, ya korkacaklar... Biı" msanm para vermesi içm üçüncü bir sebep yok! Ya da çok hümanist dır,

biı" msansındır. Kıyakçısm­

tükenmiş

ki nesli

bir msan tipinden bahse-

diyoruz. Mesela, senle ben o

kafadayız ...

Yüzde

bir bizim gibi bir salak çıkar! Ruhunda, özünde kıyakçılık vardır,

efendilik

vardır.

Tersoluktan

anlayan, zamanında çok sürünmüştür de, korkmadan ya da bi'

şey

ummadan sana para verir.

Bunun

dışında

ild

cak; ya

adamı

belediyeci, maliyeci, bakan,

bakan diye sın

arayıp

şık

var: Ya korkacak ya umabaş­

ümit vererek parasını alacak-

ya da general, emniyet müdürü diye korku-

tarak parasını alacaksm."

7


gençler bir yere gidiyor, kız kendi birasını veriyor, çocuk kendi birasını ... Ben hayatta böyle şey yapamam, sen de yapamazsın . Zorla girdik McDonald's'a. Bir tane Big Mac bana aldılar, bir de diyet kola ısmarladılar. Oturduk, bana ne güzel sorular soruyorlar.

Daha çok ne soruyorlar sana? Bilinçli olanlar bu olayın nüvesini, özünü soruyorlar. "Nasıl girdin bu işlere, nasıl yaptın, sen ilkokul mezunusun, kadın profesör olmuş1, Türkiye'ye sığmış bir insanı nasıl dolandırdın? Nasıl ya, bu eşyanın tabiatına aykırı," diyorlar. Ilkokul mezunu bir insan, bir profesörü, başbakanı kandırıyor. Bu aslında aklın alacağı bir olay değil. Ben de cevap veriyorum: "Bunları," diyorum "gözünüzde büyütmeyin, bunlar zeki meki, akıllı değil. Bunlar bir sistemin, ortak menfaat birlikteliklerinin, bir çevre oluşmasından dolayı güç 2 kazanmış insanları." Tabii ki öyle, mesela Demirel kimdir? Annemin ölüsünü göreyim, ben 16 yaşındayken Demirel'i dolandırdun . Daha ufacık yavruyum. Ilk telefonlarımdan biri Demirel'edir. Ne saltm ona? Geçmiş zaman ... "Paşa" olarak açtım. Galiba Atatürk tablosu satmışımdır ya da bir davet bileti satmışımdır. llk on konuş­ rnamclan3 biri. Babam bana, "Ara oğlum" dedi. "Baba, koskoca başbakan" dedim ... "Ara oğlum ara, bu anlamaz," dedi. Allah belamı vrrsin, "Oğlum n'olacak başbakansa, bunlar anlamaz," drdi. Anlıyor musun, "Ara dedi," aradım. Langırt! diye koydum parayı. .. IIiç unutmam para geldi, o zamanlar pat diye bilgisayarlarclaıı para gelmiyor. Bilirsin o zamanları, bankaya gidiyorsun "ı\nkara'dan bir havalemiz var," diyorsun. Cevap veriyor, hala g<'lrncdi, ncrden gelecek? Ankara, Başbakanlıktan. Nere' Balısı•clıl<>ıı kı ~i, !'ski ha~hak<uı Tansu Çille>r. 'S uleyıııaıı l lt•ıııirl'I !l. Cııııılııırhaşkanı.

' Dolaııdırıı·ılık argosııııd;ı yaptıkları ınes!Pğe "alo'culuk" yaptıklan işe de "alo" veya " konıışııı;ı " ıil'nılıyor

10


ye? Kıl-tüy derneğine, falan hesabı... Abi gidiyorsun, geliyorsun, üçüncü gün para geliyor. Alıyorsun havalara yumruk atı­ yorsun, böyle havayı dövüyorsun. Aldım parayı, biliyorsun Tophane'de Amerikan pazarları var. Kavuniçi Levi's'lar vardı o zamanlar, en pahalısından. Hakkıma düşen% lO'dan kavuniçi Levi's pantolon aldım bir tane, mont aldım, McGregor gömlekler vardı, onlardan bir tane aldım ... Demirel'iII parasıyla giyimnek. ..

Yaa Demirel'in parasıyla ... Ya tabii ya ama bak şöyle: Adamın lakabı Çoban Sülü. Çoban ne demek? Çobanın kendi koyunu olmaz, çoban senin 4 koyununu, onun 8 koyununu kira karşılığın­ da güder. Aydan aya da gidersin, sen bin verirsin öteki beş yüz verir. Yani meteliksiz ... Adam 67 senesinde başbakan oluyor. 70 senesinde kardeşlerinden birisi Yükseliş Koleji'ni alıyor, birisi Isparta'nın en zengini oluyor, 3-4 senede. Kardeşim kimse sormuyor, "Arkadaşım nasıl oldu bu yaa?" diye. Şevket (Demirel) vergi rekortmeni oluyor, kardeşim bunlara piyangodan arka arkaya 24 kere büyük ikramiye mi vurdu? Çünkü bir iki kereyle olmaz bu kadar servet... Kimse sormuyor. Yahu bu kadar tepkisiz toplum var mı ya? Aynen.

Çiller'e bak şimdi. Devlet bakanı olduğunda anılarını yazıyor. "80 yılında biz Amerika'dayken," diyor "kocam işsizdi, ben de öğre­ tim üyesiydim. 3000 dolar para alıyordum fakat masrafımız çok ağırdı. Bir yere gittiğimizde hamburger yerken yanında kola içecek paramız yoktu," diyor .. . Kadın Türkiye'ye dönüyor, 84 senesinde Yeniköy'deki yalıyı alıyor, 18 milyon dolara. Kimse bunu sormuyor. Abii, kardeş bi' dakka ya, n'oldu? Böyle bir şey var mı yaa Oktay? Peki Selçuk bir geldi?

şey soracağım;

Hangisi? 11

senin mesela

aklına

nerden


Parsadan '

ın mukavva

a

y Yapıştırıp od

asına astığı

gazete say•

ıası

8

·

Afy on Cezae ·· vı nden ...


OKTAY GÜZELOGLU- Sen bİr dönem çok paralı yaşadın değil mi? Ne durumdasın Selçuk? SELÇUK PARSADAN- Ben parasız olduğum zaman donsuz gibi hissediyorum kendimi ... Yani Taksim'den buraya gelene kadar kendimi gizlemek için gözlük mözlük takıyorum. Akşam saati gözlük mü takılırmış!

0.-Anhyorum ... S.- Abi Allah korusun bir hatun laf atacak ya da bazen bir durum olur ya .. . Ya tabii, bir çay içelim diyecek, bu akşam bİr yere gidelim diyecek. Cebimde bir lira yok, manyaklığına çıkmışım dolaşmaya. İki kız Mc Donald's'ın önünde pat diye çevirdiler mi beni .. . "Selçuk Abi n'olur!" dedi Boğaziçili kız, "N'olur McDonald's'da bir şeyler yiyelim." Eyvaaah! Bak şimdi, iki tane fıstık gibi kız, Izmirlilermiş. Etiler'de bekar evleri varmış . "Çocuklar," dedim "şimdi bir arkadaşımla yemekten çıktım." "Olmaz," dediler "biz davet ediyoruz lütfen ya, sana bir şey ısmarlamak istiyoruz." Birden orada rahatladım ... Çünkü şimdi kafadan alıyorlar. Şimdi mesela 9


Şu

örtülü

ödeneği

gelen şeyler bunlar. Demirel'le baş­ ladım. Sonra vali eşlerinden bilmem kimine kadar hepsini kopardım. Hepsi gitti ... Ama hiçbiri Çiller gibi kendi siyasi partisinin menfaatine kullanarak para vermedi. Çiller'den daha evvel de para aldım. Örtülü ödenek zaten bu tip şeylere açık . "Devletin ali menfaatleri" diye kullanılabiliyor. Ama senin kendi partine oy gelecek diye, rakiplerin oy kaybedecek diye bir teşkilata para vermen rezillik. Bir numaralı parti kapatılma sebebi. Bak siyasi partiler yasasına; en önemli kapatılma sebebi bu. 16

yaşımdan

çarpmak...

Hayır

beri

aklıma

Selçuk onu demedim, ötekileri akl111a ?

kopartırken,

bil" de bu

nasıl geldi

Baba, Çiller'den iki kere daha para aldım. Medyanın önde gelen insanları biliyorlar bunu. Uğur Dündar, Tuncay Özkan, Reha Muhtar biliyor. Çiller'den daha önce, "Fethullah Gülen" 4 olarak para aldım ben. Tabii .. . 5 Nisan kararlarından önce 1,5 milyar para aldım. Nasıl

ya11i?

Açtım

telefonu, Fethullah Gülen olarak

konuştum.

"Ben Fethullah Gülen'im," diye mi açt111 telefonu ?

Tabii. 1,5

milyarı kopardım .

Yani yedi mi?

Tabii, yedi ki verdi parayı ... Açtım "Işık evleri5 yaptırıyoruz dört-beş eksiğimiz var. Açılmak üzere ama eksiklikleri tamamlamak gerekiyor," diye konuştum, verdi ... Yani kadın tarikata da para veriyor. Tarikatçıların da oyunu alsın diye.

• F'etullah Gülen: Cemaat lirt ı? ri o lduğu iddia edilir. ' I ş ık evleri: Nurcu muritlrriııiıı yNiştirilrl iği ve barındırıldığı m es ke rıl ere verilen ad. Bunlar öze l yurtlar o l ab il Pceği gibi apartman daireleri de olabiliyor.

12


Parsadan omurilik kanserine yakalanmadan

kısa

bir süre önce çok sevdiği

"rakısıyla"

beraber.

Sen ondan iki kere mi aldın?

Bir kere Fethullah Gülen olarak aklım. Bir kere de Kenan Evren'in6 Marmaris'teki evine en yakın karakolun başkomiseri olarak aldım. Düşünebiliyor musun bunu; başkomiser arıyor, başbakanla konuşuyor: "Alarm sistemi yaptıracağız," diyor. "İçiş­ lerinden ödeneğimiz gelmedi, Allah korusun bir suika~t olur sayın Evren'e, mahvoluruz sayın başbakanım, bir buçuk milyar lazım." Böyle bir şey var mı yaa? • i\lıın et Kenan Evren: 7. Cumhurbaşkanı.

13

·


Yani üç kere

dolandrrdın?

Tabii ... Gazeteci bir abi dedi ki: "Şimdi bunları söylersen, son olaylara da inanmazlar, bizim halk saftır anlayamaz, masal gibi gelir, sen bu son olayla gir. Hepsini anlatırsan maskara olursun, altında başka şey ararlar. Bu adam delidir, psikopattır derler." Hakikaten de halkın yarısı inanmadı. "Iftira atıyor, ANAP'ın casusu, para yemiş Çiller'i yıpratmak için ... " falan dediler. Ne zaman ki cezaları aldım, aldım, aldım. "Harbiden yaa," dediler "demek ki varmış böyle bir şey ... " Hala insanların değil mi?

kafasında

''Abi

yaptın mı?"

diye bir soru var

Hala var. Binde bir olsa da çıkıyor abi. "Abi harbiden dolandır­ dın mı sen başbakanı?" diye soranlar oluyor. Başbakan ya .. : Kadını o kadar yüceltiyorlar ki, ben de ilkokul mezunuyum ya. "Yaa, nasıl olur ya?" diyorlar. Halbuki bunlardan başbakan falan olmaz, bunlar ... Bir insan ne kadar ihtiraslıysa o kadar kolay dolandırılır. Çok doğru laf..

Ne kadar gözü

kararmışsa, düşünme yeteneğini

Çok önemli bir yere

değindin.

Tabii bunu çözebilmek önemli. Bizim zim halkımız saf. Çözse zaten

başka

kaybeder.

yerlerde

halkımız

çözemez, bi-

olacağız.

Star gazetesinde tam sayfa çıktı. "Bu halka," dedim, "Aziz Ne-

sin % 60'1 salaktır diyerek en büyük yanlışı yapmıştır. Çünkü % 95'i salaktır! % 4'ü yarım akıllıdır. % 1'i zekidir, onlar da kötü niyetlidir," dedim. Hayır

80

bu tahlili yapmak her adamın

işi değil.

Bu konuştuğumuz şeyleri "doğru olarak" çok az kişi anlar. 50Hani Ahmet Altan, Mehmet Altan da deme bana.

kişi.

14


Alkol komasına girerek hastaneye kaldırılan Selçuk Parsadan, halkımızın zekası konusunda yaptığı yorumla Aziz Nesin'i de geride bıraktı

DOÇOlfnıclH11MMl$Tiı

• t.<q19

'-ri\:ılk

l

nıwno

ı-.'t~..:ı::"ııl:: ..............

~­ bKI JwılCI l'\1111' t.r

hı -U11r'llulı.ı...ınıı..ıp.

ıtd-dl~lııııot

.....,,~,.~

...a

hltoıo•-•~Atır ,.1ııcıaq "ild•• ı.l\l'*t

l

h

..ıı

ı.ııutıı

lıo.o

:ıı

it

Parsadan hapisten

çıkıp

alkol komasına girdi.

15


Ben demem. Ne ikinci cumhuriyeti, ne üçüncü cumhuriyeti falan ... c Çıkmaz, çıkmaz...

3

s

Sen şimdi bu örtülü ödenek mevzusunu Selçuk. .. Tabii kafana esti... Tabii o arada seçim de vardı ... Zamanlama var yani. Tabii seçimlere 5 hafta vardı.

r

r

Eee zamanlama dedim ya ... Ee zamanlama, bu işte çok önemlidir. Tak diye atladı değil mi? Telefonu açmam, kapamam, paranın alınması, bana gelmesi 20 dakika ... Telefonu açmam (7-7,5 dakika sürdü); kapatmam ve paranın tahsilatı 20 dakika. Araya bir de Bayındır Holding'ten 250 milyon artı % 15 KDV, 287 milyon 500 bin lira. Yine arama, bağlama, tahsilatı dahil. Yolumuzun üzerindeydi çünkü. Holding7e ne ilgisi var ki? Oraya da iş bağlamıştım. "Giderken oradan da parayı alın, yolumuzun üstü," hesabı. Bayındır

lş adamı

Kamuran Çörtük'e ne sattm?

Ona da Atatürk olayı ... 3 sene 20 gün hapis cezasını ondan aldım. Aynı dakikalarda gitmişiz ... 6 sene 3 ay da Çiller olayından ceza1tldım. Toplam 10 küsur sene.

Çörtük'e de Atatürk Derneği olarak mı? Evet ona da Atatürk Derneği olarak başka bir şey sattım yani. Peki,

lslamcılara

Atatürk ürünleri sattm mı hiç?

Ooo ... Şevki Yılmaz, Halil Ürün, Halil İbrahim Çelik, Necmettin Erbakan, Şevket Kazan ... Bunlara hep Atatürk posteri sattım.

16


Sattm değil mi? Tabii. Şakır şakır hem de. Hele Şevki Yılmaz; sene 93 mü, 94 mü, Rize Belediye Başkanı o z_aman. 5 takım Atatürk ansiklopedisi satmak için aradım . "Sayın Paşam!" dedi, "Bizim adımız Atatürk düşmanı diye çıkmıştır, kaç takım ayırdınız bize?" dedi. "5 takım," dedim, "Paşam!" (Yüksek sesli kahkahaya

boğulmalar.)

Vay be! Yemin ederim sana, takımını iki bin dolardan satıyorum, Atatürk ansiklopedisinin ... Diyelim ki bugünün parasıyla 3 milyon liraya alıyorum , 2 milyar liraya satıyorum. Böyle büyük rakamlar. 1'e 2000 falan koyuyorum. "Lütfen Sayın Paşam, bizim belediyemize 25 takım yaptırın!" dedi. Hemen akşam, bir atladım otobüse, Ankara'daydım. O zaman doğru Rize'ye. Ertesi sabah saat lO'da elemana soruyorum "Parayı aldın mı?" "Ne demek," eliyor, "Çek verdiler." Aldık parayı yani. "Paşam" " Paşam!"

diyor sana

değil

mi? Vay bee ...

Atatürk düşmanına çıkmış ne hikiçin, n'olursunuz çok rica ederim, r linizde fazla varsa 25 takım yollayın Paşam! N'olur 25 takım gönderin!" dedi, Allah belamı versin. Bugünün parasıyla aldığım para, en az 50 milyar. diyor,

"Adımız

ın etse, Allah'ımıza inandığımız

(Bağıra çağıra gülüşmeler.. .)

Selçuk ben lıiçbir zaman böyle gülmedim yaa! En az 50 milyar. En az 50 milyar, bugünün rakamıyla. (Kahkahalar... )

11


Şeye ne dedin, Necmettin Erbakan'a? Valla en aşağı yüz kere değişik değişik şeyler... Necip Torumtay olarak aradım onu, rahmetli, pardon değil, Büled Ulusu olarak aradım, Necdet Üruğ olarak aradım.

Ölmedi Bülend Ulusu? Yok ben rahmetli dedim ya, ömrü uzadı, şimdi en aşağı 95 yaşına kadar yaşar... Neyse çok aradım Erbakan'ı yaa ... Hep Atatürk ciltleri mi sattm? Abi, bu Atatürk düşmanlarına hep Atatürk ürünleri

sattım.

Erbakan veriyor muydu parayı? Necmettin zaten Atatürk lafını duyar duymaz "Aman Paşaa­ am! Ne kadar memnun oldum!" diyor, başka laf bilmiyor. "Ne kadar mütehassıs oldum!" diyor, Allah belamı versin! Anmdayani. Bir kere kırmadı beni! Atatürk'ün

"A"sını duyduğu

anda.

Kaç kere Alo1adm onu? Saymadım tabii de en aşağı 30 kere Atatürk'le ilgili yayın, albüm sattım. Necmettin Erbakan'a? Tabii ... Bir tane daha var, hep anlatt1ğm; Halil lbrahim Çelik... Urfa Eski Belediye Başkanı. Ona ne yaptm? Aynen aynen. Açtım: "Belediyeniz bu eserlerimizden asmayı düşünür mü evladım?" "Paşam ne demek! Aradığınız için onur duydum, mütehassıs oldum' Ne kadar ayırdınız?" "20 takım ayır18


dun evladrrn." "Tabii tabii. rada!" filan diyor adam. O da

Ayrıca

ben bunlardan satarrrn da bu-

Konya Belediye Başkanı da vardi' mi? Halil Ürün aynen, sonra Mehmet Keçeciler 7 • 80 öncesi mahvettim onu. aldı.

80 öncesi? Tabii o zamanlar İstiklal Marşı'nı dinlerken paltoyu sırtına, omzuna alan adam, Atatürk'ün adını verdiğim anda başka biri oluyordu. O kadar enteresan yani. cildi gönder... Anında ... Bir de paşa gibi açıp telefonu "Evladrrn!" diye hitap ediyorsun. Alır mısın malır mısın yok. "Gönderiyorum beş takrrn, al cvladrrn!" "Paşam kaç lira bunun tanesi?" Bugünün parasıyla diyelim, işte "İki bin dolar." "Aman paşam müsaitseniz on beş takrrn gönderin!" Anında

Bir de fazla istiyorlar yani. Fazla istiyor ki gözüme girecek. .. Paşanın gözüne girecek, yarın öbür gün ihtilal yaparsam diye. Tabii

"Aldı

"Almış

bu ... "

bu zamanında, bunu öldürmeyin!" diye emir vereyim diye.

Selçuk mesela, bu lslamcılar çok korkuyorlar di mi zaman?

aslında

"/l;ışa maşa" dediğin

Korkmazlar mı? Çook. Türkiye'nin, laik cumhuriyetin tek dc'stckçisinin asker olduğunu biliyorlar.

Selçuk, mesela bu katmanlar, yani iş ndnııılan en çok neden çekiniyorlar? ., ~ l <'illııl'L Keçeciler: Eski Devlet Bakam.

19

adamları, islamcılar. lş


Baba işte bak, bütün bu insanlar iki şekilde para verirler: Ya umacaklar, ya korkacaklar... Bir insanın para vermesi için üçüncü bir sebep yok! Ya da çok hümanist bir insansınclır. Kıyakçısın­ cllr, ki nesli tükenmiş bir insan tipinden bahsediyoruz. Mesela, senle ben o kafadayız ... Yüzde bir bizim gibi bir salak çıkar! Ruhunda özünde kıyakçılık vardır, efendilik vardır. Tersoluktan anlayan, zamanında çok sürünmüştür de, korkınadan ya da bi'şey ummadan sana para verir. Bunun dışında iki şık var: Ya korkacak ya umacak; ya adamı belediyeci, maliyeci, bakan, başbakan diye arayıp ümit vererek parasını alacaksın ya da general, emniyet müdürü diye korkutarak parasını alacaksın. Şimdi

Selçuk, umut vermek derken, nasıl bir wmıt bu? Şimdi arıyorsun Istanbul defterdarı diye adamla konuşuyor­ sun. Bundan büyük umut var mı? Mart ayında langırt parasını alacaksın, gırtlağına dayanacaksın. Adam 400 milyar vergi kaçı­ racak, adamdan iki-üç milyar para istemişsin, mecbur verecek. Ya da paşa olarak aramışsın, adam korkuyor zaten askerden. Her dakika ihtilal olabilir Türkiye'de biliyorsun. Yarın oğlu askere gidecek belki, oğlunun arkasında bir paşanın kartviziti olsa fena mı? Işte ya umma ya korkma ... Iş adamlarının çoğu da ummakorkma kokteyli .. iş

adamlarma ne satıyordun mesela? Her şey ... Yani davetiye, büst, mask, gece yemekleri, jübile daveLiyC'leri. Aklına gelen her şekilde iş adamlarından para alıyordum. Alıyordun değil

mi? Her şekilde. Hiçbiri kurnaz değildir. Hepsi akıllıdır, anlıyor musun? Hepsi akıllı. O çark var ya, hepsini o çarkın birer dişlisi düşün. Altı-yedi bin tane dişli var. Her biri bir işi parsellemiş. Diyelim üç yüzü politikacı, yüzü üst düzey asker, altı bini iş adamı hüviyetinde hırsız ve parsellemiş. Böyle çark haline gelıniş. Bu devamlı dönecek. Allah göstermesin, bitene kadar dönecek. Bu20


ııa

hiçbir güç de engel olamaz. 76 yaşından sonra, zamanında lıiııl erce kez uğruna dayak yediğimiz başbakanınuz sayın Bülent l ~ccvit bile Fethullah'la haşır neşir olduktan sonra, artık gerisini sen düşün ... (N'oldu Oktay, rakı nu arıyorsun. Burada. Ben tek<'lime aldım ki, n'olmaz, n'olmaz.) 8

(Kahkahalar... ) Şimdi

çok

doğru bİr

tahlil yapmışsın. "Umınak ve Korkmak" diye.

Tabii. Bu lafım literatüre geçti be. Türk milleti olarak iki

şekil­

' le para veririz. Saf bir toplumuz biz. Hani "Türk milleti misafir-

J)(' rverdir, yardımseverdir ... " Alakası yok, Türk milleti dünya mili<'l.inin bir parçasıdır . Bir de kültür, bilgi açısından daha geride ... lş adamlarına dalıa oıı lan

çok ne dersin,

"Paşa "

diye mi

arıyorsun

da?

En güzel paşayı konuşurum. Sonra eski lıaşbakan konuşurum, bakan konuşurum, milletvekili konuşu­ rum ... Başbakan olarak, rahmetli Naim Talu9 , Bülcnd Ulusu 10 olarak konuşurdum. Tabii,

çoğunlukla.

Az bilinen sesler...

Zaten önemli olan sesin tarunmaması. Kim Necip Torumtay Paşa'nı11 sesini tanır ki, asker özellikle medyatik olmaz ki, Hüseyin Kıvrıkoğlu" mesela ... Şimdi konuşayım üç bin iş adanundan ancak üç tanesi uyanır. Uyandığında zaten ben hissederim, kapatırım telefonu. Yahut Nihat Erim". Naim Talu, Bülend Ulusu ... Bunların sesini kimse bilmez. Şimdi seni beni bile arasa biri si Bülend Ulusu diye ... 11

"JlulPnL Eccvit: Eski Başbakan. " M<'lunet Naim Talu: Eski Başbakan. " Buleııd Ulusu: Eski Başbakan. " Nl'cip Torumtay: Genelkunnay Eski Başkanı. " l lıısf>yin Kıvnkoğlu: Genelkurmay Eski Başkanı . " Nihat Erim: Eski Başbakan.

21


Yeriz ... Sesi tamnz.

tanımıyoruz

zaten. Mesela Mesut

Yılmaz konuşsa

Tansu Çiller konuşsa tanırız ... Ben de konuşsam, atten sonra Tansu Çiller de beni tanır yam.

Tamr

değil

Artık

bundan sonra ona

artık

bu sa-

mi? sataşamam

yam.

(Kahkahalar. .. ) Yirmi dakikada verdi parayı ha ... Tabü konuşma, bağlama, parayı alma, komple muamele yam yirmi dakika. Bir de, o arada Kamuran Çörtük'ü götürdüm. Yirmi dakikaya dahil yani ... Sabancı 'nın

daha çok kanslill

dolandınrdm değil

mi?

Oooo, Türkan'dan haftada en az bir defa para alırdım, meyhane parası. .. Her hafta cep harçlığı ama ufak ufak. Türkan Hanım'ın verdiği en büyük para, dolar bazında söyleyeyim; bin dolardır. Hayatta miktar olarak en büyük paramı Rahmi Bey' den (Koç) aldım. 94 senesiydi galiba, 20 milyar tık diye.

Ona ne sattın? Ismi lazım değil, bir derneğe bütün Koç Holding'in bir senelik sosyal ilişkilere harcayacakları fonun tamamını aldım. dolar o zamanlar on iki bin lira falan.

Ne

derneği

Bir

sağlık derneği canım.

diye

aradın ?

Yazmam bak, söyle. Yazmam. Bir sağlık derneği canım işte. Ya Verem Savaş falan , ona benzer bir şey "şu" desem yanlış olur şimdi. Ah şöyle bir imkan olsa da şu kaseti, bilsem 150 milyara saLb yolunu buldu diye. Duysam, sevinirim be! 22


Hayır dediğim

o değil ... Hani her şeyi belgelemek lazım ama ;ıçmamak lazım. Yani yerine girip açmak lazım. Benle ilgili her şey açılsın abi. Bilsin insanlar ya. Tamam Selçuk açmayalım demedim.

Hani gözlerinde büyüttükleri adamların gerçek yüzlerini n'ıısin insanlar istiyorum. Ama zor.

öğ­

Peki sen hiç, direk politikacılara, alttan politikacılara hiç şey JTU?

y;ıp tm

Milletvekillerine mi yani? Onlarla işim olmaz. I lep tepede

takıldm değil

mi?

Medyatik olacak büyük olacak. Şimdi mecliste beş yüz ıııilktvekili var. Bunların ellisi kendi yollarına bakıyor çaktırma­ daıı. Vasıf yok, bir şey yok, hepsi kendi çorbalarına bakıyor. Beııiııı bu adamlarla ne işim var. Tansu (Çiller) dururken. Mesut

Yılmaz'a

bir şey yapamadın JTU?

Mesut Bey'e saygım vardır. Ben Berna Hanım'la çok çalışma y;ıp tım, Berna Hanım'ın ev telefonu olan nadir insanlardandım. Milletvekillerinde bile olmayan numaralar bende vardı. Mesela, IH 'll Berna Hanım'ı aradığım zaman geceleri bile "Alo" derdi. Paşa

olarak JTU

arıyordun?

Paşa

bilmem ne, o kadar ...

! la.yır ama ya paşaydm ya

başka

Paşa,

birisiydin.

eski bakan, sporcu, artist, popçu ... O çünkü sosyal faaliyl'lkri olan bir insan. Ama hiç olmazsa gerçekten kendi parasını V<'riyordu o. Babasından kalmış paraları var. Aldığı faizlerle yar< lıııılar , bağışlar yapıyor, oradaki iyi niyet kesinlikle, doğruya doğ­ nı :;;imdi.

23


Hayır kalılıyorwn

ben ona. Hani sosyal yardım değil mi? Bir

ç1kar yok ortada ... Sağcının ılımaruru

da, katı olanını da hiçbirini sevmem ama, o hanımefendi harbiden, cebinden veriyordu. Jnan çalıntı para vermiyordu, öbürü çalıntı para veriyor. Tabü ki babasından kalan parayı veriyor ama babası çalmış mı, çırpnuş mı, ben bilemem. Fakat Çiller gibi yanlış para vermiyor, anlıyor musun? Bak şunu söylüyorum. Çiller ertesi gün Mesut'a başbakanlığı bırakacak, o gece Merkez Bankası'ndan beş yüz milyar lira para geliyor ve kayıp. Saat üçte geliyor para. Arabanın bagajına konuyor iki yüz elli milyarı dolar, iki yüz elli milyarı Türk lirası. dolar da yetmiş iki bin lira. Peki sen bu parayı önce

Tabü

canım

aldın

ben çok önce

ama.

aldım.

4-5 ay önc·e

aldım.

500 milyarın hesab1 verilmedi tabii, o ayn konu da.

Tabü veremedi Dedi ya, ye

hesabını

parayı verdiğim

o paranın. yeri söyleyemem, söylersem Türki-

kanşir...

Tabü ya karışır. Dümene bak. Ya ben başbakan olacakmışım aslında. Ne güzel sistem. "Al sana istediğin kadar para ama sakın nereye harcadığını söyleme." Alaaahhh! Sakın söyleme haa! Aman! Adı üzerinde; "Örtülü Ödenek."

Halka da böyle bir ödenek tanısalar da biz de çalsak, çırpsak n'olur? Yolumuzu bulsak. Örtüyse bizde de var örtü anasını satayım. Başbakana, cumhurbaşkanına tanıyorsun da böyle bir hak, halka da tam indirsin, kendini kurtarsın, daire alsın kendine.

24


BÜYÜK SIRLAR-1

''Annesinin

kanımdayken, babası

her şeyini kunıar­

da kaybedip intihar eden bir adam. Arabasıyla kamyonun

altına girmiş. Doğmadan

babas1111 kaybedi-

yor. Annesi evleniyor. Mustafa on üç ğinde,

üvey

babası Mustafa'ııın

yaşına

geldi-

gözü önünde anne-

sini delik deşik ediyor. Bu çocuğun halini düşün. Cenazeden sonra Mustafa on üç Altı

yaşında.

Aksaray'a gidiyor, komilik

sene masalarda

masa örtüsü ...

sokağa bırakılıyor

daha

yapıyor.

yatıyor, kebapçılarda. Yorganı

Sabancı

Cinayeti'ne kadar, bütün ör-

güt geçmişi dokuz ay. 12-13 Mart Gazi Olaylan'nda Zeynep Poyraz isimli bir Alevi kızı, on

beş

gün ön-

ce tanışıp aşık olduğu kadın, Gazi Olayları'nda ölüyor . Kızııı cenaze töreninde bunu örgütçü

yapıyor­

lar. O güne kadar böyle bir hayat yaşamış, hayatta ilk defa kendine sevgi gösteren,

şefkat

risiyle karşılaşıyor, on

beş gün

nuyla o insan ölüyor.

"Katılır mısın

gösteren bi-

sonra da polis kurşu­ bize kardeşim,"

diyoılar. "Katılırım n'apacağım?" "Zeyııep'iıı iııti.ka­

m1111 alacaksın."

''Nasıl alacağım?"

"Sen gel önce ba-

kalım biz seni bir deneyelim ." işte üç-beş ay eğilim

veriyorlar,

silahtı ıııilahtı,

Jandaıma Kaı-akolu'nda

vesaire. Gidiyorlar Maslak

iki tane asker öldürtüyor-

lar. Mustafa'yla !smail Akkol, Sabancı Sui.kastı'nı 10 gün öncesine kadaı·

25

bilıııiyorJaı·.

"



11

8elçuk, hapishanede vurulma olayı da senin için çok önemli. Ne mesela vurulma olayı sence, tahlil ne?

Baba bizi yok o vurdurttu, yok Sabancı vurdurttu, yok bilıııeın ne ... Öyle değil ... 93-96 arasındaki Özer Çiller, Sörunez lüiksal, Mehmet Ağar üçgeninden -bak Tansu Çiller demiyorum farkındaysan- kalanlar, daha temizlenememişler öldürtmeye 14 kalktı bizi. Gerek bana, gerekse Mustafa Duyar'a da çok değişik :ıçıkları vardı.

llk temas Mustafa Duyar'a değil mi?

1!ayır, ilk önce benim kapıma geldiler bunlar, zabıtlarla her ~< 'yl e .

Ama Mustafa Duyar daha çok. Alakası yok. Benim yaşamam o saplantıyı veriyor insanlara. O iildiı diye, dört kurşun sıkıldı diye .. . Mustafa onlarla mücadele <'l Liği için, direk öldürücü yerine gelmediği için ona dört kurşun s ıktılar. Birini omzundan yedi, birini bacağından yedi. En son ya1ırıp sekiz kişi beynine sıktılar. Bana tek kurşun, burundan aldı­ gım için. Zaten iki tane de kurşunları kalmış. " Mıı x tafa Duyar: Sabancı suikastçı sı.

27


Afyon Cezaevi, solda Mustafa Duyar, sağda PKK davasından Ahmet (soyadı bilinmıyor) , ortada Parsadan.

Sekiz kişi oraya gidip, tek sana geldiğine göre asıl hedef oras1ymış.

Değil işte .

Ama

Benim kapıyı açamadılar ama.

şaşırma

da olabilir!

Değil değil, alakası yok. Değil baba yaa! Adamı merkezden bir

kere vurduktan sonra ikinci kurşunu sıkmaya gerek var mı? Bu değişik bir hedef şaşırtma taktiği. Nasıl

yani?

Bu, kendi verdiği (Mustafa Duyar'ın) ifadelerinde de var

28


zat.en. Alunct Ya ... (soyadı anlaşılmıyor) denilen çocuk, bir sene ;ıbilik yaptığım çocuk, o da bizi vuran insanlardan birisi. Adamlarıııclan biri diyor ki: "Yeşil'denı aldığımız bir talimata göre 1 trilyon lira para aldık," diyor.(Sabah gazetesinden). Tabii yalan o, il('def saptırma. Işte "Biri Sabancı'yı öldürdüğü için, biri de hül@net devirdiği için, bunların ikisinin de öldürülmesi meınleke1iıı menfaatinedir," diyor. 5

Tabii normal. Mustafa Duyar nasıl biriydi?

Mustafa benim hayatta kn ıırnış, saf bir çocuktu. Ne

anlatıyordu

tanıdığım

en mert çocuktu. Beyni yı­

mesela sana?

l ler şeyi anlatırdı yani ... Annesinin karnındayken, babası her :,;<>y ini kumarda kaybedip intihar eden bir adam. Arabasıyla kam.voııun altına girmiş. Doğmadan babasını kaybediyor. Annesi evi(•ııiyor. Mustafa on üç yaşına geldiğinde, üvey babası Mustal";ı ' ııın gözü önünde annesini delik deşik ediyor. Bu çocuğun halıııi cliişün. Cenazeden sonra Mustafa sokağa bırakılıyor, daha on 11<: yaşında. Aksaray'a gidiyor, .komilik yapıyor. Altı sene masal; ı rcl;ı yatıyor, kebapçılarda. Yorganı masa örtüsü. Kısa özetliyo rıım. Mustafa'nın örgüte girmesi, Sabancı Cinayeti'ne kadar, l ıı ıl iiıı örgüt geçmişi dokuz ay. 12-13 Mart Gazi Olayları'nda /. ı ·y ı H' p Poyraz isimli bir Alevi kızı, on beş gün önce tanışıp aşık ııldıığu kadın, Gazi Olayları'nda ölüyor. Kızın cenaze töreninde 16

'"\ ı ·ş ıl Malıınut Yıldırım

adlı derin devlet tetikçisi. çoğunlukta olduğu İstanbul Gaziosmaııpaşa'da

kod

'" ı :<11.1 ()!ayları: Alevilerin

12 Mart belirsiz bir grup tarafından Gazi mahallesindeki beş k : ıl ıwlıaııeye ateş açıldı. Halil Kaya isimli yaşlı şalus öldürüldü ve yirmi beş kişi ) ;ıı ; ıl:ıııdı. Saldırının failleri yakalanamadı. Bu olaydan sonra, mahalle sakinleri, .ıı;ıl:ııı al.qten sonra polisin ilgisizliğini protesto etmek amacıyla caddeye çıkarak ı.. ı11vdıa11Plcrin ve Cemevi'nirı önünde toplandı. Gece yarısına doğru grup, mahalle l, ;ır:ıkolııııa ctoğru ilerlemeye başladı. Polis mahalle halkını havaya ateş açarak clurılıırııı;ıy:ı çalıştı. Bir kişi vurularak öldü ve yaralı sayısı biliruniyordu. Öğleye doğru ı " ı • ııH·vi önünden karakola yürümek isteyen grup, polisle karşı karşıya geldi. ı :ı ıs ı <'l"İ!'İ!rrcten 15 kişi yaşammı yitirdi, polis, jandarma ve gazetecilerin ele bulunılı ı gıı IOO'cleıı fazla insan yaralandı. Polis olayları önlemekte yetersiz kalınca askeri l, ııvvC'l lı·r olaya müdahale etti. iki gün sonra Gazi, Zübeyde ve Esentepe mahallı · lı · rıı ıılı• so kağa çıkma yasağı ilan edildi. ı !l!l!ı'I('

saat 21.00'da,

kimliği

29


bunu örgütçü yapıyorlar. O güne kadar böyle bir hayat yaşamış, hayatta ilk defa kendine sevgi gösteren, şefkat gösteren birisiyle karşılaşıyor , on beş gün sonra da polis kurşunuyla o insan ölüyor. "Katılır mısın bize kardeşim ," diyorlar. "Katılırım n'apacağım?" "Zeynep'in intikamını alacaksın." "Nasıl alacağım?" "Sen gel önce bakalım biz seni bir deneyelim." Işte üç-beş ay eğitim veriyorlar, silahtı milahtı, vesaire. Gidiyorlar Maslak Jandarma Karakolu'nda iki tane asker öldürtüyorlar. Mustafa'yla İsmail Akkol, Sabancı Suikastı'nı 10 gün öncesine kadar falan bilmiyorlar. Olayı

bilmiyorlar yani ...

kontrol altındalar devamlı ama bilmiyorlar. Olayı öğrendikleri anda zaten kampa alıruyorlar. Ve 9 Ocak 1996 sabahı gidiyorlar. Fehriye Erdal 17 bunları aşağıda garaj kapısında bekliyor. Fehriye'nin yaptığı iş asansör şifresini, kartları­ nı vermek. Sonra Fehriye Erdal toz oluyor. "Yirmi beşinci kata çıkacaksınız," diyor. Fehriye Erdal'ın, İsmail Akkol'la ve Mustafa'yla daha önce tanışmışlığı yok. O anda bir kaç saniye görüşü­ yorlar. Fehriye Erdal toz oluyor. Bunlar çıkıyorlar, öldürüyorlar. Tabii,

eğitiliyorlar,

Peki onlar Sakıp

Sabancı'yı mı

öldürmek istiyorlar?

Tabii Sakıp Sabancı'yı öldürmek için gidiyorlar. Sakıp içerideki odada, Yönetim Kurulu toplantısı yapıyorlar. Tesadüfen Sakıp Sabancı'nın odasında Özdemir Sabancı ve Haluk Görgün oturnyor. Sakıp Sabancı da koridorun on beş metre ilerisinde, toplantı salonunda. Şevket Sabancı, Erol Sabancı, Hacı Sabancı, Hazım Kantarcı, Hasan Güleşçi ve Sakıp Bey otmuyor, orada toplantı yapıyorlar. !çeriye giriyor bunlar ... İsmail, hemen sekreterin kafasına pat diye sıkıyor, susturuculu silahla tabii ki. Hemen soldaki odaya giriyor. Mustafa önce Özdemir Bey'e sıkıyor, sonra Haluk Bey'e sıkıyor, sonra yine Özdemir Bey'e sıkıyor. Onlar öldükten sonra çekip gidiyorlar. Bu kadar basit... Hala bazı insanlar, yok cinayetin arkasında şu var, bu var, bilmem ne var. 17

Fı;> lıriye Erdal: Sabancı Sııikasli'ııda

yanlun eden kız.

30


16

cezaevinde infaz

Snlt 18 Ş®rat 1999 ,.....,..•

... Ll~te

depremi

Duyar sırlarıyla gitti Sabaocı suıkııst•ıın sanığı tarafından

Alyon Cezae~·..ıe

KaraguııYııı- çetesı mensupları

wru1arak öldunıldlJ, dciaıldıncı Selçıık Parsaclan yaralır'O

ıs

.....,._

-.

.. ..w...._ .....-...

..... 1nc•

~

Söylenecek

söz yok

ısmıı;,

Vur emrini

'Nuriş'

verdi

Nıllıyı•I gazetesı

t >J;ı ,v lar \

;ı ı

arkasında kısaca clC'riıı g ı i<; l"ı

N<' ... ne ... ne bilmem nesi ... Abdi İpekçi cinay<'t.iylf', < lY.ılı ·

11111

l :ı ı

bu kadar basit... Hepsinin

Sabancı

cinayeti

arasında,

k .\«ık ... Ama emri veren

emri verenler

yukarısı.

31

açısınclıııı lııc; lııı


Size gelen Aynı

kurşun?

tabii, tabii ki

Hayır,

hep

aynı

aynı.

ama.

Emri veren hep aynı yer. Hep aynı işte. 3 harfli kısaca kullayer ... Ben bunu Tuncay Özkan'a da açıkladım. Kanal D'de yayınlayamadı. Gittim tam tezadı Doğu Perinçek'e, Ulusal TV'ye açıkladım. Orada da yayınlanamadı. nılan

Hayır

neden yayınlayamadı?

Sordum. "Devletin ali menfaatleri ... Elimizde kesin belge yok," dediler. Artık belgesi, bilgisi mi kalmış. Bu da benim

...

düşüncem

Bazı şeyler vardır

Hiç

sarıklı

diyeceksin yaa ...

ki; bilgiye, belgeye ihtiyaç yoktur ...

birini götürdün mü Alo'dan?

Ne! Hepsini götürdüm. Sen deli misin?! Fethullah Gülen'le de Cübbeli A... Hoca'yla da çalıştık' Ben on bir tane cami parası alarak, bir tane cami yaptırmama sevabını işleyen bir insanım! Sen deli misin be! çalıştık!

Cübbeli A. .. Hoca'ya telefon

açtın ım?

Cübbeliyle ortak çalıştık biz! Mahmut Bilmemneoğlu vardı 89 senesinde, Güngören'de, Bağcılar'da, Tozkoparan'da cami yaptı­ racağız diye, cami parası topladım. Hayır,

Mahmut Bilmemneoğlu'nun haberi var ımydı bundan?

Olmaz olur mu. Onla

nasıl tamştın

ld?

Abicim, hocaları, imamları dernek makbuzlarıyla yolluyordu . Bana gönderiyorlardı. Ülker Sokak'tayım, bir oğlanın evindeydim o zamanlar. Girişte sağdaki ilk apartmandaydım, orda bir ya32


zıhanem vardı.

Sabahtan akşama kadar. "Ben Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden bilmem kim!" heesaaalıı Alo çekiyordum. Cami yaptırıyoruz hesaabuı. Onlara ilahiyattan hoca ya da profesör olarak açıyordun.

Tabii

"dekanım,

profesörüm" diye

Kime

açıyordun

mesela?

Aklına

açıyordum

telefonu.

gelen bütün genel müdürlere.

M. .. Hoca'ya da? M... Hoca'ya değil. Onlarla müşterek racağız diye onların makbuzuyla.

çalışıyoruz.

Cami yaptı­

M. .. Hoca'yla olurup konuştw1 mu sen?

Bire bir değil. Ama aynı tezgah işte, onların da adamları geliyor, gidiyor. İmamları, hocaları geliyor, paralar öyle gidiyor. Senden mi alıyorlardı paraları? Parayı

topluyordum. Yüzde 50'sini ben alıyordum. Hesapta yiizde 50 ama verir miyim onlara, yüzde 90'ıru ben götürüyorclıım, % 10 veriyordum ... Veriyordun ama ...

Yahu yüzde 10 falan verip kandırıyordum yaa. Ben para verir miyim? Tezgah tabii ki. Diyelim ki günde elli bin dolar ı.opJuyordum mesela, beş bin dolar topladım diyordum, alın iki lıuçuk size, iki buçuk bana. Onlar da senin nasıl topladığım biliyorlar...

Tabii ... Bu kadar kazıklayacağımı düşünmüyorlardı herhalde. l~ilmez olurlar mı? Onların sistemi dolandırıcılık üzerine. Bunlarııı hangisi inanan insan yaa! Cübbeli A. .. 'nın deprem sırasındaki konuşmalarını dinledin mi? Herif nasıl toplarsa toplasın da, 33


bizim de hakkımızı versin. Aksın bir yerden para, gelsin diyorlar. Ve benim onlara fazla okkalayacağımı zanneLmiyorlar. Akıllarına

gelmiyor değil mi?

Gelmiyor ... "Yarısını alır, bırakır" diyorlar. Yarısını verir miyim ben ... işin bu kadar büyük geldiğini bilmiyorlar. Bunlar senden benden şeytan! Bak hayatta en kolay dolandıracağın insan inançlı insandır ... Bir insan ne kadar inanırsa, dünyevi olaylardan o kadar uzaklaşır. Ama onların adamları, takımı bana geldiler. Yani ben nasıl otuz sene adamları dolandırdım ve kimse benim yüzümü göremediyse, hepsinin taktiği böyledir. Sana

blJ'akıyorlar yani...

Bana bırakırlardı. Akşamleyin gelir, ben makbuzları n'aparım bilir misin; üsL koçanı diyelim Pamukbank'tan almışım yirmi milyon, alt koçanına iki milyon yazarım, onlar gelince yarı yarıya paylaşırız.

Alo yaptığını bilmiyorlar değil mi?

Biliyorlar topladığımı,

canım.

her

şeyi

Bende bir keramet biliyorlar, her şeyi.

olduğunu,

benim para

Yine de makbuzları getiriyorlar.

Getiriyorlar. Ne gelirse, nerden gelirse gelsin kardır hesabı. .. para topluyorlar biliyor musun? Cami yaptırma derneğine 10 lira, 20 lira, 5 lira toplarken ... Bir anda bunlara 20 milyon, 50 milyon (88'den bahsediyorum; o zaman bir Doğan alıyor­ sun 17-18 milyon anahtar teslim) Bunların ceplerine 5 milyon-10 milyon para koyuyorum, şaşırıyorlar. Ama bana 95 milyon koyuyorum o başka. Yani dört günde bir, bunlara sıfır araba parası veriyorum. Cami yaptıracaklar ya hesapta, uçuyorlar ... Bıpllar nasıl

lyi ama onlar da camiye 1 lira verecekler, 1Oliı"a cebe ...

Yahu ne cam.isi be abicim! Cami 34

dediğin

bedavaya

yaptırılır.


l~ıııılar yaptırır mı?

Yine gariban inananlar çalışır yapmak için yaa. Bunlar cebellezi, Uğur Dündar hepsini çıkarttı işte ya. Cebellezi di' mi?

Cebellezi tabii yaa. Bunlar yaa. En kolay Müslüman, Hıristi­ y;ı n , Katolik her neyse, inanan insanlar kazıklanır. Çünkü saftır­ l ;ı r . Hadi gelsinler beni inandırsınlar. .. Peki Selçuk bu ... camiciler, cübbeciler, Mahmutçular... vard1?

başka

lıi111

Baba v<• rirken

bw1ların

içinde en büyük Fethullah Hoca! Adam fetva anında ağlıyor, anında gülüyor... Millet de ağlıyor onun karşısında! Olınaz böyle bir şey! Peki sen bu telefonu açtığm zaman /•'et hullah diye açtın di' mi?

başbakan

Tansu ÇilJer'e,

Direk Fethullah Gülen diye konuştum . "Ne demek sayın Ho"aııı" dedi. Dedim "Beş tane 'şık Evi açıldı, biliyorsunuz okullar da açılmak üzere, çocuklar yurda gelecekler, bir sıkıntımız var." "NP kadar Hocam," dedi. Vallahi ... "Bir buçuk milyar," dedim. frdi buçuk de, öyle çıktı ağzımdan, ne desem verecek. Dolar da1ıcı on iki bin lira o zaman. 130 bin dolar para aldım ... "Hemen hoı·;ıııı," dedi. "Akın Bey'i görün," dedi. Akın Bey dediği de; babası ı rilyoner, önüne gelene para veriyor. Akın ...

35


Selçuk Parsadan annesi Nebiye

Hanım ' la,

Afyon Cezaevi, 5 Temmuz 199/


BABA MESLEGİ

kaçırciln mı

"Gündemi konuda petanı

konuşuyorsan

olman

kaybedersin. Mesela; ne

o konunun

lazım. 'Paşa'

uzmanı,

olarak mı

sun; askeriye ile ilgili her konuyu bilmen 'Bakan' olarak mı bakanlıkla

şarlarla

konuşuyorsun;

kom-

konuşuyor­

lazım.

meclisle ilgili, o

ilgili, daha önceki bakanlarla, müste-

ilgili bütün

sela Turizm

teferruatı

Bakanı

bir soru geldi,

işte

olarak

bilmen

lazım.

Me-

arıyorsun, karşıdan

'Efendim Veli Bey n'apıyor?'

kim bu Veli Bey diyemezsin. Veli Bey belki bir önceki müsteşar...

Anladın mı?

Yani, o

bakanlığın

üst düzeyine tamamen hakim olacaksın. Sonra adam nasıl

müsteşarını

sorar,

tanımıyorsan,

bakan der,' piyaslos olursun,

demek istediğimi?"

37

'Ulan bu

anladın mı

ne


10- t-)ı <?.

t... (

ı L ~11'-ef-t

f::v hv.

. <

o/ . J

f'e;f-lı

"-. -

Y~ rv}_a/V ıYL{_ J-z__ /e el .M . r

ı~ l/cur'r(.(0

!fff.-

p f 4/ A e d

I')

1

l fdA.'/

u//r,

38


111

Selçuk, şimdi çocukluğundan başlayalım. Yetişme tarzm çok yani yetişmesi bir insanm ... Mesela önemli bir şey söyliiı ursun, "Babam bir yaşımdayken ayrıldı."

rıııc•ıııli,

1~abam

çok zampara bir adamdı.

Anneciğim meşakkatli

bir in-

·.. ıı ıclı. Çok güzeldi, babam da yakışıklıydı. Babamla arınem ayrı­ lıyor.

Annem sonra bir kaç evlilik

ı il kadırnnclan ı ·\

lacl1111

1 : ıf;ısına

yapıyor.

Istanbul'un en güzel

biriydi diyebilirim. Ondan sonra çok iyi bir

alıyor bağrına basıyor,

göre ... Ben

arıne,

onunla beraber yürüyor bir süre

okumadım, okumayı

sevmedim.

Neden? lııc·kJemeyi ı, ı ık ı <'rs

sevmedim. Vallahi top Lalan oynuyordum. Okumak

geldi. Gazeteyi ver bana küçük

ilanlarına

kadar okurum.

l l;ı ,v; ıt Bilgisi dersini verme abi. Ben zaten Hayat Bilgisi dersini ya'J. ı y; ırak öğreniyorum. Bcyoğlu'nda lıııyıı.vr·ıı çocuğa

ıı : ık ' t;ıki çocuğa

ver.

Gaziosmanpaşa'claki çocuğa

t ı,11,1

ver.

Şır­

Beyoğlu'nda

o dersi okutursan çok yavan

kalır.

Ha-

bir çocuğa Hayat Bilgisi okuttur. Ver o kitabı çocuk yaz-

.ıı ı, dalıa kralını, ılı

Beyoğlu'nda

Hayat Bilgisi dersi vermeyeceksin. Onu git

lıııvıııııiiş, doğmuş çocuğa ı ıl ııısn'v'li

büyüdüm ben.

daha

doğrusunu yazsın.

l iı ' I<' o elin derslerinde

fılan

Yani baktım beni sarma-

böyle; yüce peygamberimizin yap-

o ı·.vlmılcr meylemlcr... Yemin ediyorum 12-13 yaşıma geleli-

39


ğim

zamanlar şöyle düşündüm; Ulan "Bir olaylar oluyor," dedim. Din Bilgisi kitabım okuduktan sonra, "Birileri bir şeyler kovalıyor," dedim, "bir tezgah var," dedim, daha 13 yaşında ... Nerden

aklı11a

geliyor?

Babam hapishanede, mektuplaşıyoruz, ziyarete gidiyoruz. götürüyor senede bir-iki.

Anacığım

Ne kadar yattı baban?

Dört sene falan

yattı.

Niye yattı? Dolandırıcılıktan.

Dört sene veriyorlar ıru?

Çok onun da, 8-10 dosya. Kalın dosyalarla mücadele etti ... "Oğlum derdi, sakın tezgaha gelme, çok sakat bir şeydir. Çok sakat bir toplumuz aman oğlum! Akıllı ol." Her gittiğimde bana elli kere akıllı ol derdi. Ulan derdim manyak nu bu herif ne demek istiyor ... Şimdi rakı muhabbetinde kırk kere "Aman Oktay gözünü seveyim akıllı ol, aman akıllı ol," desem huylanırsm benden değil mi? Hee ne ayak bu adam?

Öyle değil mi, ne iş dersin ... Şerefsizim hep akıllı ol dereli. Aslında adam bana en doğru şeyi söylemiş. Yani; kafanı çalıştır,

toplum çok kötü, ahmak insanların içindesin. Sen biraz akıllı ol ela bunların anasını ağlat dermiş ... Ama ben geç uyandım işe ... Anladın mı? Açıkça söylerdi bana: "Atatürk bu ülkeye gelmiş en önemli insan, çok farklı lafları da vardı; 'Türk Milletiii Çalışkan­ dur!' derken, en önce buna inanmayan oydu aslında. Gaz versin el.iye yaptı," diyordu bana kafası kıyakken. "Ama işte orada yanlış yaptı. Kendim.izi çalışkan, güzel, doğru bir insan zannettik. Türk milleti dünyanın en ... milleti," elerdi. 40


Sdçuk peki, babanla bir yaşında ,ı~l'i~vor,

işte

bağın kopmuş,

o aralarda mı

seni görüyordu?

senede bir-iki cezaevinde görüşüyorduk veya cezaevinde 15'te ya da ayda bir geliyordu, gö-

dı,ğilken, İstanbul dışındaysa ı ı ı~iiyorduk.

lslanbul dışına da mı çıkıyOimuş?

Tabii bir turneye çıkarlardı mesela 2 sene sürerdi ... Anadolıı 'da ... Gezerlermiş. Alo yok o zaman, telefon yok ki, nasıl ol:: 1111. .. Muhtar muhtar gezerek, koçancılık, abone ... Başbakanlık ı lz<'i Kalem Müdürü diye adam geziyor. Şırnak'ta muhtar muh1:ır dolaşıp para alıyor. Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Şırnak'a gıdip ele para alır mı? Ama Şırnak'taki muhtar uyansa, Ankara'yı lı; ı ~ l>akanlığı aramaya kalksa, dört gün .. . Bir telefon bağlanamı­ yor, manyetolu telefon ... f<:~oçan

kesiyorlar

değil

mi?

Tabii koçan. l'ekİ

sen kaç yaşında öğrendin babanın bu işleri yaptığ1111?

Vallahi babam 1966'da Demirel affıyla cezaevinden çıktı... \ı ıtıl'ciğim ona bin lira para verdi, borç olarak. O bin lira parayl ; ı git ı i, Kuledibi'nden bir tane kırk yedinci el teksir makinesi aldı l~ir masa iki sandalye. Asmalımescit'te bir oda, belki sekiz-do1 ıı z ınC'tre kare ... Gittik baba oğul orada takılmaya başladık. O ııııııııııi kağıtları yazardı, teksirden çıkartırdı. Sonra ben adresleı ı ııı;Hlrrsleri yazarak; "Türk Basın Ajansını yeniden faaliyete lı : ı ~ lal l ık ," gibisinden işe başladım. f Jecliğiııi anladım da sen babanın o işi yaptığ1111 ne zaman öğ­ n •ıııfiıı? <_:ıktıktan

ılı· rnlııııC'Lli

sonra, bu işle öğrendim, on dört yaşımda falanım. Bir oldu mu bilmiyorum, Lale Bedia Yüzbaşıoğlu vardı.

41


Ölmecli daha ... Yaşıyor

mu? Bir de Lale Bedia Abla'nın sene 67-68'de bir derneği vardı. Onun kocası paşaydı. Oğlu da albaydı. Isme bak derdim: "Orduya Hizmet Eden Asker Ailelerine Yardım Cemiyeti." Bunun merkezi Anabala Pasajı 'nda. Ulan böyle bir isim olur mu yaa? Orduya hizmet etmeyen asker var rru? Ulan bu isime, Istanbul'da Nejat Eczacıbaşı'ndan , Vehbi Koç'undan, Sakıp Sabancı'sına18 kadar hepsi para verdi. Biri demedi ki; kardeşim zaten ismi bunun bi' kere faul. Orduya hizmet etmeyen asker olur mu? "Alo nerden arıyorsunuz?" "Yaaa evladımı Orduya Hizmet Eden Asker Aileleri Derneği. " Kim anyordu?

Babam, rahmetli Sebahattin Tözüm ve işin üstatlarıydı onlar.

İsmail

Göktürk. Bu

Tabii, tabii! işe,

Daha Istanbul'da 1000 harbiden ... Annpn biliyor muydu

hatlı

telefon yokken

babanın

bu

başlaımştılar

bu

işleri yaptığım?

Bilmez olur mu yaa, sana bir şey anlatayım da şaşır... Bunu Türkiye'de kimse bilmiyor. Anneciğimle babam, ben daha 19 doğmadan önce bir işte piyastos oluyorlar ve altı ay hapis yatı­ ymlar beraber, annem tahsilata gidiyor, yakalanıyorlar , altı ay hapis yatıyorlar. Hadi yaa! Şimdi aklıma

geldi.

Nejat Ec-zacıbaşı: HJ1:1'te doğup ! 993'te VPfaL etti. Kimya a l anında doktorası olan Eczacılıaşı ilaç vp yan sanayileri ıı clc Türkiyc'nin en bıiyiik top lulu ğunu kurdu. Velılıi Koc;: l !JO l 'de Aııkara'da doğdu, 1996 yılında vefat etli. Türkiyc'nin ilk smıayi­ cilerindc'n ve en varlıklı iş adanuydı. Sakıp Salıaıırı: rn:ı:rte doğup 2004'te vefat C'tti. Türkiye'ııin en taıımnuş iş adamı. P<'k çok alanda ıırC'I iıııi olan Salıaııcı Holdiııg'in sahibiydi. "Piyastos: HC'yoğlıı argosııııda, yakalanmak. 18

42


ilk alo'dan

mı?

Yok, o ara

işte.

Ne yapıyorlar ? nasıl sorayım. "Anneciğim nasıl

Ne bileyim, ı ı ı ı z'?"

diye mi

sorayım. Altı

piyastos oldu-

ay Sultanahmet Cezaevi'nde hapis

.va t ıyorlar birlikte ... 20

Vay bee! llk tufa di' mi?

Tabii ilk tufa. İlk sana söylüyorum bunu. Sene 49 veya 50 ... ı \ııııeciğim fıstık ı\lo 'c u.

gibi bir genç kız. Babamla tanışıyorlar. Peder de

Böyle bir hikaye.

Prki Selçuk 14-15'de mi kavradın sen bu 'ıııesleğini'. N'oldu da anladm? Bakıyordum

işleri,

kim ." "Ulan," diyordum "bu benim babam.

;ııJ;ıııı

t.clefonda, 8 tane

ıılıır, başbakan

S!'niıı

kafayı mı

cigaralık

lııl11J('11ı 1 lıı

işte;

amiral olur,

cumhurbaşkanı

'niye' diye.

önceden de, üç dört kereden sonra abi; bir

bakıyorsun

anlıyorsun.

bir babam var. !çerden gelen ses; ordu komutam Çakmak diye

J·:ı·ı· lınktm,

' J '; ılıii .

Ne

içeride bir Sebahattin

kim paşa konuşuyor. Yok general bilmem kim

l ·'ı·vz i

bu

çizdi?" Rahmetli Sebahattin Tözüm,

içer,

basmıyor

lı;ıs ıııayacak kafaımz

\ıılC'a'yla

N'apıyor

olur...

de kafan

!~asmıyor

babanın

odadan sesler geliyor: "Ben emekli Amiral bil-

ı ı H'lll

ı>,ı ıııcl<'

yani

aramadıkları kaldı.

O da

konuşuyor.

öldüğünden

yani.

bir yol dönüyor di ' mi?

Srbahattin Tözüm

kafayı çektiği

zaman hele , bir Yahu-

ı lı ı'.,; ; ıcl;ıırn vardı,

1.ılk ;ı_v;ığa!" •. 11.\ or "l\; ılk ' 1ııl:ı

"Ulan hala oturarak konuşuyorsun benimle, diye fırça atardı telefonda. Adam paşa olarak konu-

ayağa!"

diye

fırça atıyor.

\ıl\cııl;ı ı uzağa düşüıülmek , yanlışa

43

Kafa

kıyak

ya ela sakata gelmek.

tabii,

cigaralığı


içmiş.

Tokatlaya tokatlaya

alırlardı parayı

vallahi ...

Sonra n'oldu?

Ee işte böyle .. Rahmetli Işık vardı, Işık Tözüm. Sebahattin Tözüm ... Sebahattin Amca dediğim de İrfan Tözüm'ün babası. Işık da Ispanya'da rahmetli oldu, toz işine girdi. !ki sene evvel vuruldu, Kenan Kalav muhabbetleri falan. Yeni öğrendim onu da. Işte neyse, Işık'la beraber tahsilatlara gidiyoruz. 15-16 yaşla­ rındayız ama boylar 1.80-1.90 olduğu için büyük gösteriyoruz. Düşün yani 15 yaşındayken asker kıyafetiyle tahsilata gittim. Sifar Ilaç tahsilatında yakalanmıştık mesela. 67 senesinde. Niye? İşte, işe landık

gittik tahsilata, üzerimizde sahte asker kıyafeti, yaka2 gece yattık çıktık.

Tahsilata asker olarak gittiniz ...

Asker olarak, kafalar asker traşı. Orduya Hizmet Eden Asker Aileleri Yardım Cemiyeti ayağına. Nas1l tufaya geliyorsunuz ki? Işte araklandık orada, gittik Beşiktaş Askerlik Şubesi'ne, inzibat karakolu vardı. Bir gece orda kaldık. Harbiye'ye getirdiler orda da kaldık bir gece.

NasJl saldJlar ardan sizi? Vallahi babam mabam geldi, o zamanlar 15 yaşımdayım çok kafam basmadı. Geldiler aldılar bizi. N'aptılar, n'ettiler bilmiyorum. .. 15-16 yaşlarında öğrendim bu işi , sonra 1 sene içinde babamlar da dahil olmak üzere, oranın en iyi telefoncusu oldum. Yani bir mımaralı telefoncusu bendim şirketin. Hepsini emekli ettim. flk kime? 44


r:ı

... Ünlü bir ailedendi ... Allah rahmet eylesin, ilkti. 600 lira paaldım, 66 senesinde. Dört tane davetiye sattun ama inan ney-

di şimdi tam hatırlanuyorum. Yemek davetiyesiydi. 4 çarpı ı GO'den 600 lira parasını aldım. ilkti rahmetli... Ondan sonra ıkiııci işimde, Demirdöküm fabrikasından bir genel müdürün parasını aldım.

lı;ığladım.

Yeni Mahalle'deydi yeri. Aynı gün iki yerden parayı Ulan demek ki bu işi becereceğim dedim, kendi ken-

ıl il l IC'.

Askere gitmeden önce oluyor bunlar değil mi? Tabii

canım

bu

bahsettiğim

66-67 seneleri, 72'de gittim ben

: ı s kcre.

Peki o zaman Selçuk, peder seni destekledi tabii. Tabii,

baktı

ki

oğlan

cevher yani ... Rahmi Bey'i

babası

Vehbi

l\oc.; desteklemedi mi? Baktı cevher var, iş adanu olabilecek bir ı: o('uk, onu destekledi ... Peder baktı ki, solladı bu çocuk onları. 1 >ı ı ş ünebiliyor musun, üç kişi, bu işin imparatorları, üstadları. Sı·lıahattin Tözüm, Ismail Göktürk, Sebahattin Parsadan ortaklıgı

var ama alo'cu Selçuk Parsadan ... Aslan payı onların tabii, lıaııa yine yüzde 10. Ama o para, yüzde 10-15, iki tane general ıııaaşı

ediyor ... Ayda 20 tane Levi's aldığım dönemler oluyordu. ı ı zaman Levi's almak ne demek. Millet jean pantalon nedir bilıııiyor. .. Yazıhaneyi ayırdm mı

onlardan?

Askerden gelene kadar kendime yazıhane açmadım. Büyük basketbol oynamaya başladım. Galatasaray yıldız­

ı : ı kıınlarda

~~ı · ııc; takımlarda .

13asket oynamak nerden geldi aklına? ı<;cc

boy uzundu. Benim üvey babam rahmetli sporcu Ahmet 1 h·rıııan'dı, Büyük Ahmet. O teşvik etti, baktı ki iyi basketçi oluyonıın.

Hem basketbol oynuyorum hem de bu 45

işleri

seviyorum.


Basketten aldığımız para cüzi bir rakam. Ben büyük paralar buluyorum, herkes beni zengin çocuğu sanıyor. Neyse, Galatasaray yıldız, genç derken oradan A takıma geçip, Eczacıbaşı'nda 2 sene oynadım, oradan askere gittim. Muhafız Gücü'nde oynadun. Askerden döndüm zaten bir artist kadına aşık oldum. Arkadan bir tüberküloz olayı geldi, verem oldum. Artist dediğin kimdi?

Eski büyük porno yıldızlarından birisiydi, Z... isimli. Zerrin mi?

Hee! Ha

anladım ...

Ama hangi Zerrin? Egeliler mi?

Yok

değil.

Doğan?

Evet. Sen ama

anlatmıştın

bana daha evvelden.

Yaa herkes biliyor da,

şimdi

çoluk

çocuğa karıştığı

için .. .

Biliyorum tabii, görüyorum onu ...

Görüyor musun hala? Bizim

sokağa

geliyor arada. (fmam Adnan Sokak.)

Evlenmiş,

13-14 yaşlarında bir kızı varmış. Vay be, hala görüyorsan n'olur selam söyle. Nasıl, hala şey mi, güzel mi? Havalı ... havalı, havalı ... Maşallah.

Çok özledim onu, büyük aşık oldum, büyük bir 46

aşk


l ', ıı o, .ıtl,ın meşhur rakı sofralarından birinde, İstanbul, 2000 .

47


yaşadım,

bir buçuk sene sürdü. Ondan sonra verem oldum. Basketten koptum, baba mesleğine geri döndüm.

Baba mesleğine dönüşün nasıl oldu Selçuk? Sanatoryumdan çıktıktan sonra oldu. 75'in başı, Ocak'ta. 74'ün Temmuz'unda sanatoryumluk oldwn. 75'in Ocak ayında iyileştim çıktım. Basket; artık olay bitti dediler. 75'in başında da Asmalımescid'de, Şahin Han'da ilk yazıhanemi tuttum. Kendi adıma, 23 yaşındaydım. Şakır şakır para kazanıyorum, anlatamam kazandığım parayı, her gün en az 20 general maaşı kazanı­ yordum orada.

rın

Peki Selçuk bu kadar çok para kazandın da, mesela faydalane oldu çevreye?

Benden kim ne isterse istesin, bu yaşıma kadar, çocuğum olsun ya da başkası olsun, "hayır" kelimesi kullanınadım. Bunu artık Türkiye biliyor. "Hayır" lafından nefret ettiğim kadar hiçbir laftan nefret etmem. Mesela gelirler benden, "Abi 200 milyon var mı?" derler. Yoktur, ama eğer mesela elimde varsa, inan onundur ... Yani o sıra mutlu olacak ya, ben yarın giderim yine 200300 dolar bulurum, ama o yapamaz. Onun için çok büyük değer ifade ediyor anlıyor musun? Kesinlikle. Ama insanlara yaptığım kıyağın çok daha fazlası kumara düştü. Tek üzüldüğüm konu odur. Kumar

değil

mi senin

yediğin?

Paramın

yüzde 90'ı kumara giderdi. Yüzde 5 kıyakçılıktır, yüzde 5'i de çoluk çocuğınnun geçirnidir. Ama o yüzde 5'le de çok mükemmel hayat yaşanır. Ben 2000 dolardan aşağı kirada oturduğumu hatırlamıyorum. Evimde tek hizmetçi olduğu dönem çok nadir olmuştur. Iki, üç hizmetçi olmuştur, haftada bir temizliğe gelen kadın hariç. Mutfağa ayrı kadın bakacak, temizlik işlerine ayrı kadın bakacak, bu kadar lüks yaşanır mı? Altım­ da en aşağı BMW oldu. Üç yüz tane en aşağı; aldım sattım, aldım 48


·:;ıl t ıın.

Bazen sabah 9'da ~\ıl ıııişimdir, 80 bin markı .ıklıııa gelen herşeyi sor.

aldım, akşam

vermişimdir,

5'te sattım. Yani sabah BMW'yi almışımdır. Sen

Selçuk, aslmda baban sem evladı değil, kullamlan bir madde 11/:ımk görmüş, baktığm zaman. ..

/\ llah rahmet eylesin. /in.vır hayır.

Bak şimdi, aslında sen 16 yaşma geldiğin zaman ı : ıııi babanm, tahsilatçıya ihtiyacı var. Zaten göndermişler her/, r •si, <'C bir de en yakım olursa güvenme var. Öyle olmuyor mu ' ıl ıi:'

Oyle oluyor. Yüzde lO'u da dışarı gitmeyecek. /hık gördün

mü?

()ylc, yani buysa eğer, insanın içine; karakterine bağlı. Öyle ta1ııi ... Mesela yakalandık. İki gün nezarette, eziyet de yapıyorlar, da1ı : ı 1Gyaşında çocuğum, inatçı bir herifim, beni konuşturamıyorlar.

l '.ıı ~a dan 70'lerin idol arabası Mercedes'iyle. Bagajda yazan yazıya dikkatı

49


Beşiktaş karakolunda olsun, Harbiye karakolunda olsun, 2 gün benim ağzımdan bir şey alamadılar. Dövemiyorlar da. Ee babanu verir miyim ben. Hapisten yeni çılmuş daha.

Onu söylemeye

çalışıyorum.

O kadar höt'lediler, vöt'lediler, ters baktılar, düz baktılar ... Gık yok.

Ama faça vermediniz. Kapkaranlık

bir odaya koydular. "Nerden geliyorsunuz?" Yalla biz Anabala Pasajı'ndan geliyoruz. Orduya Hizmet Eden Asker Aileleri Yardım Cemiyeti'nden. "Kim konuştu telefonla?" Yalla biz kimin konuştuğunu bilmiyoruz. Orada başkan Lale Ye.dia Yüzbaşıoğlu var. Biz dışarıda otururuz, bize makbuzu verirler, gidin şuradan şu parayı alın gelin, Ahmet mi konuştu, Mehmet mi konuştu, hiçbir şeyden haberimiz yok. Dövemiyorlar da, 15 yaşındayız, pırıl pırıl çocuğuz, sempatik de giyiniyoruz o zaman. Bakıyorlar çocuğuz yani, sakalı­ mız daha yok. "Lan," diyorlar "üstünüzde asker elbisesi var sizin ... " Yalla ne bileyim, o derneğin özel kıyafetleri bunlar. Milli bayramlarda biz bunları giyip yürürüz. Kuva-i Milliyeciler nasıl yürüyorsa, yürürüz. "Ama oğlum siz asker değilsiniz ki," diyor. Evlat, hem kurnaz, hem de cesur biraz, yürekli; konuşmuyor ... Şu anda benim dört dörtlük güveneceğim biri olsa, günde yine 10 bin dolar gelir, benim on beş yıllık infazım var, satıldığımız anda gidip on altı sene yatarız. Mesela benim oğlum, tam dokuz gün sonra askerden geliyor. Bir gün oğlumu tahsilata göndermeyi aklımdan geçirmedim.

Yaa anladın yor musun?

bak, neden? işte bunun altmda yatan ne bili-

Tabii ya.

Senin zamanmda oraya itilmen... Yani bir yerden zaman o hayatı çözemeyiz. Benim

şeklim

normal bir insan 50

olsaydı ...

kaçtığımız

4-5 kere kalp krizi


ı •. ı • ı; irdim.

25 yaşında kalp krizi geçirdim. Biliyorsun değil mi, kagözümü oynatıyordum. Her yerim oynardı benim. Oğlum, ı•. ıl.s iıı bir yerde bodyguard'lık yapsın, barmenlik yapsın. ıJ ııııı

I 'eki Selçuk, sen ilk yazıhaneyi açtın. 23 yaşmda tek tabanca rı/ı lıııı. Cesaret nerden geldi Selçuk?

( ;C'saret gelmesi için, korku olması lazım. Bende korku yoktu 1ı yani. Tabii. Yazıhaneyi açtım, yazıhaneyi açtığım anda, yani l ıı ·r gün bir servet kazanıyordum. Her gün bir servet. Çünkü hep ıı,ı · ı wral maaşının ne olduğunu bilirdim. Emekli generalin, muaz.. ı r s ııbayın maaşının ne olduğunu bildiğim için, örneklendirmelı • rıı ı ı öyledir yani. Yaklaşık otuz senedir böyle gider. (:iinkü hep

"paşa"

diye

çalışıyorsun

ya!

<,: iinkü bazen konuştuğum adam soruyor, "Sayın paşam," di\ ı ı r , " ıı r kadar maaş alıyorsun?" Onu bilmek durumundasın. Hep ı ı ı ı: ı < ' ııdeksli örnek veriyorum. ( 'ı ık

g üzel ama, güzel anlattm.

M ı · se l a

ben albay olarak konuşmadığım için, albay bilmem ama general maaşı.. .

maaşının

ı ı ı · o lduğunu

Sı • ıı

lüç albay olmadm

mı?

l lır kaç kere oldum, çok az ... Ama hep general, hep general.

o tercihi yaptm? :; ııııdi general daha üst düzeyde bir insan, general dediğin ııı ı l :ı, Tiirkiye'de herkes pat diye donunu indiriyor yani. Şeriat­ ı ı ı o;: ı , " /\ın aıı paşam, hemen arkama geç," diyor adam. Tabii, yalııı l ı ıııl ıa:;; ı da var ama olmaz, paşa olucak, en büyüğü. Hatta imi 111 111 v; ırsa Genel Kurmay Başkanlığı'na tırman. / 'l'/.:i ııiçin

1 'rı /ı /l ;/,Ul7f

l lzı ııı

aına n 'apıcaksın?

51


Hayır,

ora da çok tepe yani.

Ama ben şu anda, yarım saatliğine genel kurmay başkanı olsam, 200 milyar yolumu bulurum. Hem de bu satte. Saat 12'ye çeyrek var, yemin ediyorum, şimdi Hüseyin Kıvrıkoğlu Paşa bana desin ki, saat 12'ye kadar benim adınu kullan, izin benden sana. Allah çarpsın, Eczacıbaşı'ru, Rahmi Koç'u, Sakıp Sabancı'yı arar 15 dakikada, 500 bin doları bu masaya koyarım şerefsizim. Peki Selçuk sen yazıhaneyi açtm. Açtm, girdin, telefonu bağ­ ladın değil mi?

Tabii, tabii

alındı

Yazıhanedeki

Ya

hepsi.

ilk iş neydi?

ya Türkiye Esirgeme Kurumu'na ya bilmem ne adına fason bir çalışma yapnuştım . Kendime böyle bir yer kurmam seksenlerin başını bulmuştur. Yani beş, altı sene böyle, 7580 arası ciddi derneklerin paycısı olarak çalıştım. Pay dediğimde en az yüzde 40'tır çünkü hakları vardır onların biliyorsun. Kızılay'a,

Biliyorum.

Bazen %40 alırım, bazan salak getirir bana makbuzu o zaman %1O'a çırak çıkar.

bırakır,

Onlarla işbirlikçi.

Tabii, öyle götürdük o dönem. Bağımsızlık

ne zaman

başladı

Bağımsızlık

84 yılında

başladı.

12 Eylül...

12 Eylül'den sonra. 12 Eylül'den sonra bir Kuva-i Milliye ne girdim ben. Kuva-i MilJiye neydi? 52

işi­


l<uva-i Milliye'nin Genç ve Gaziler Derneği vardı, Adana'da. Hll senelik falan bir dernek. Ben n'aptım biliyor musun? "Kuva-i Mılliye Mücahit ve Gazileri Dergisi" diye bir imtiyaz aldım. Onlardan

mı aldın?

Yok, İstanbul Valiliği'nden, vilayetten, basın bürosundan. Bir ı ·: ıııı aldım,

bir de sayı çıkarttım, bitti olay. 3. hamur kağıda bir sa.ı ı <;ıkarttım. Tek forma bir dergi anlıyor musun? Bütün sayfalarda ı ı •klam, dergide hiçbir şey yok. O dergi çıktıktan sonra başladım •ı ı · ıı<·dc üç defa yemek gecesi yapmaya. Beş sene böyle gitti. Efenı lıı ıı ; "Kuva-i Milliye Mücahit ve Gazileri Dergisi'nden arıyorum'" ı lı y onım. O "dergisi" ve "derneği"ni ayırt edemiyor. O makbuzu bilı ·

. O kadar saf bir toplumuz ki, koskoca mali işler müdürleri, deıı ı ı y orlar ki burda "dergisi" yazıyor. Dernek makbuzuyla dergi ııı:ıklıuzunu ayırt edemeyecek insanlar, koskoca holdinglerin mali ı ·J l!'rin e bakıyorlar, müdür oluyorlar bilmem ne ... llıı

dergi yani.

1><·rgi yaa, böyle götürdüm beş-altı sene. Yemin ediyorum 12 ı ·:.v lııl 'dcn sonra, en kötü günde, şimdinin parasıyla 25-30 milyar ı ı. ı r; ı kazandım. Şimdi İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı açıklama ı ı ı pı yo r: "Böyle böyle, kulağımıza gelen istihbarata göre, telefonla ı ı ·. kı ·r isimleriyle yapılacak olan müracaatlara itibar gösterilmeme'• ' V<' ş u

nwnaralara ihbar edilmesi ... " diye her akşam beş kere radyodan. Ertesi sabah, yine saat dokuzdan akşak;ıdar, bütün holdingleri deviriyorum. Yemin ediyorum.

. ıııı ııı s yapılıyor 11111

f\l/Vil -i

Milliye ...

l\ir kere Selimiye'ye gitmeden, /le·~

beş

sene bu

işi

götürüyorum.

sene ha!

l\ı• ş

sene ... En kötü günde, bugünün 1; ı .. : ıııdıın. 25 bin dolar yani.

53

parasıyla

25-30 milyar


Günde 25 bin dolar! En kötü gün diyorum sana .. Faile Türün 21 oluyorum, daha kimler oluyorum kimler. Faik Türün yaa, sıkıysa parayı verme; işkenceci adam, o dönemin en büyük işkencecisi. Verecek tabii. Faile Türün arıyor. "Gelmezse bak, gelirim, çarmıha gererim," diyeceksin. Verecek, tabii ki verecek yaa. Adamın "İşkenceci Paşa" diye adı çıkmış. Telefonla beni de arasa "Gel buyur paşam," diyeceğim yani.

Holdinglere oluyor bu değil mi? Holdinglere, her yere. Zengin adamların faydasını görüyorum. Verecekler parayı ya. Faik Türün'ün bende çok ekmeği var biliyor musun? Aldığım paralardan adama yüzde 1 verseydim, şu anda Türkiye'nin en zengin paşası olurdu. Tahsin Şahinkaya falan yanında çırak çıkardı. Yaşıyor hala değil mi o? Geçenlerde öldü. Haa ... Neyse "Alo" diyorum; "Aaa ne demek paşam!" diyor herif. "Paşam ne kadar ayırdınız," diyor. İşte davetiye falan. "Kaç tane davetiye ayırdınız?" diye soruyor, "50 tane göndersem yeter mi?" diyorum, "Yeter Paşam!" diyor, "Yani yetmezse biraz daha davetiye var elimde," diyorum. Yem ek davetiyesi ha. Geliyorlar mıydı peki yemeğe? Korkusundan yüzde 5'i geliyordu.

Niye korkuyorlar? Korkuyorlar, "Bir de orada kesilebiliriz," diyorlar. Faile Türün 50 davetiyelilc yapmış, karşısına almamak için almış o da. Tabii. Bırak kaptırdığımızla kalalım diyorlar. Kapıcısını bile yollamıyor. 21

Faik Türün: 12 Mart'ta lstanbul'un Sıkıyönetim Komutanı.

54


Çok gülüyorum ben böyle. Aslında drama gülüyoruz değil mİ?

Dram ama aslında ... "Aman Paşam" diyor, "onurlandırdınız i>ı z i, ne demek yaa!" diyor. "Aman paşam" diyor "bir de kartınızı ı•.oııderirseniz makbule geçer." Tabii yanında bulunsun. Yarın ıılııir gün yeğeni askere gidecek ya. Yarın aradığı zaman, Kasım­ pa~a'mn telefonu değişmiş, bir daha da Paşa'nm telefonunu isi ılılıaraLtan bulabilir misin? Ya da düşünsene; Paşa'nm telefonu lıor<.tan dolayı kesile ifa

Jıaa!

Telefon isteclikleri zaman

vermİyor

muydun?

Veriyordum tabii ... Yahu bin tane kart yaptırıyordum ... Televeriyorum zaten genellikle, onlar beni geri arıyorlar.

lcıııtı

Tekrar

arıyor?

( )nlar beni

arıyor.

çıkıyorsun

Sen

telefona ...

lkıı ç ıkıyorum ııı ; ıılaıı

ama, önce sekreter olarak çıkıyorum, üç önce bana ulaşamazlar. Paşayım ya, Allahım yani?

aşa­

N<' diyorsun? "~ tı

an

Sayın paşa,

l ı · lı ' f"oııcl a görüşüyor."

mesela Londra Genel Kurmay Başkarn'yla Onlar da bekliyor, Paşa'yla hemen görüşü­

lı ır ıı ıiı '?

\111a söylüyorsun değil mİ ? Arayacaklar. l\('~;;i<c

her yere açsan da, direk karşına çıkmasa da, telefon bı­ ela, onlar daha heyecanlanarak arasalar. Sistem bu yani. J ıw,;ı ııı sene; "Şu paşa aradı, telefonunu bıraktı," diye bir not. Hiç .ık lııı ; ı iiylc bir şey gelmez. "Şayet müsait değilseniz akşam, ev nuııı:ır; ı s ıııı da bıraktı, saat 6'dan sonra paşa evinde." Düşün yaa ... ı .ıks: ııı

.'ı'l'ıı

;una saat verip kolluyorsun.

'l';ılıii,

yazıhanede

devamlı

55

oturuyorum. Benim bir de


felaket bir yazıhaneycli. İki üç tane sekreter, sevgilim, hepsi manken gibi, kakara kikiri, kızların hepsi zaten bana beynimden dolayı aşık. Beni Alain Delon, Kevin Costner gibi görüyorlar, anlıyor musun, zeki bir erkek, olur mu böyle birşey ... Türkiye'nin belli başlı bütün burjuvasıyla oynuyor yaa. Karşıların­ da 2 metre boyunda basketçi bir herif var, bütün burjuvayı ayıklıyor, dalga geçiyor. Böyle bir adama aşık olmamak elde mi? Geçen gün mesela; Star'dan bir kadın muhabir sordu "Hanımlar arasında çok cazipsiniz, neden?" diye. Ben dedim "Vallahi hiçbir zaman, hayatımın hiçbir döneminde çok yakışıklı bir erkek olamadım, ama siz olsanız, böyle zeki bir adama aşık olmaz mısınız?" dedim. Muhabir "Çok haklısınız," dedi. Kevin Costner'a mı aşık olursunuz, yoksa size şu an çizdiğim imaja mı aşık olursunuz? Karşısında bir adam, 30 yaşında, yaşamasını biliyor, yiyip içmeyi , h erşeyi biliyor. ilkokul mezunu ama Türkiye'nin burjuvasıyla , bakanıyla, başbakanıyla, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Doğru

söylüyorsun. Peki Selçuk bu iş ...

Sektör. Hayır,

senin yaptığın bil" iş yani yaa ...

Tabii ticaret

yaptım

ben .

•Bu işin n e kadar sıkıntısı var, Sıkıntısı

cliye bir

şey

çalışma, araştırma ...

yok.

Peki araştırma, yani bunun alt yapısı,

hazırhğı

vaJ" mı ?

Bunu araştırması bile zevkli yani. Oku ... Çocukluğumdan beri. .. Haberleri dinle, magazin dergilerinden tut, gazetelere, gündemi takip et, devamlı oku yani ama okunacak yerleri oku. Kim, nerede, ne yapıyor? lş adamlarıyla ilgili haberleri bileceksin, gündemi takip edeceksin, değerlendireceksin. Ayda bugünün parasıyla bir 100 dolar ayıracaksın, dergilere, gazetelere. Medya56


y;ı

en az günde bir saat zamanını ayırıp, bileceksin, bu kadar basit.

akşam

da haberlerle

g ı ı ı ıclemi

/>eki, bu magazinden ne

çıkar

daha çok?

Magazinlerden kim, nerde, nasıl eğlenir, bunun karısı nerde günü kutlar? Şarık Tara'nın da, Bülent Eczacıbaşı'nın da, l l ;ıluk Yöneyman'ın da karısının doğum günlerini, Yücel Çelik'in kansı Semra Çelik'in de mesela, yani hepsinin karılarının doğum Hı ın 1erini bilirdim. ı loğum

Bilirdin yani.

O kadının doğum gününde sabahleyin bir sepet gönderirsin ı•viııc, anlatabiliyor muyum. Ertesi gün bir Alo dersin, kadından ı;ok güzel para alırsın. "Dün gönderdiğim sepet elinize geçti mi?" " ı\aa , ben de sizi arayacaktım zaten biraz sonra ... " Kim olarak gönderiyorsun? i ş te,

o gün hangi işle ameliyat edeceksen onu, o şekilde. Kı­ z ılay diye arayacaksan, "Kızılay Tophane Şubesi doğum gününü'·" kutlar Sayın ... " diye yollayacaksın sepeti. Ertesi gün de pat ı liye arıyorsun. "Ah diyor ben de yarım saate kadar sizi arayaı ·; ı kLıın, teşekkür için ... " Nerden biliyordunuz diye bir soru geJımyor mu ?

13unlar artık topluma mal olmuş insanlar ya ... Hani benim doı( ııın günümü biliyorlar diye mutlu oluyorlar... Üç-beş cemiyet lı;ılı c rlerinde görülüyor ya, zannediyorlar ki bütün Türkiye, hepsi lıtınlarla ilgileniyor. "Siz benim doğum giinümü nerden biliyorsunuz?" diye sor1111 ıyor değil mi?

lliiç demiyor. "/ ferkes benim

doğum

giinümü 57

okumuş."


Kendilerini medya tik sanıyor. .. Bilmiyorlar ki, hafta sonunda o berbat gazetelerde çıkan şeyleri okuyan kitle sekiz-on tane ayak takımı. Onun farkında değiller, o kesim var ya; mesela Semra Çelik'i ben tanırım; Yücel Çelik'in karısı, Ayhan Şahenk'i tanı­ rım, karısını tanırım. Ulan seni Kızılay'ın Tophane Şubesi Başka­ nı nerden tanısın. Uyanmıyorlar işte . Çevresindekiler bunları o kadar dolduruyor ki, bunlar kendilerini peygamberin kızı sanı­ yorlar. Anladın mı? Burjuvazinin en büyük zaafıdır. Kendi kendini bir zannettirme metodudur bu. Peki, gündemi taki.p ediyorsun, yani, kim, nerede, ne yapıyor?

Gündemi kaçırdın mı kaybedersin. Mesela; ne konuda konuşu­ yorsan o konunun uzmanı, kompetanı olman la.Zım. "Paşa" olarak rm konuşuyorsun; askeriye ile ilgili her konuyu bilmen lazım. "Bakan" olarak mı konuşuyorsun; meclisle ilgili, o bakanlıkla ilgili, daha önceki bakanlarla, müsteşarlarla ilgili bütün teferruatı bilmen lazım . Mesela Turizm Bakanı olarak arıyorsun, karşıdan bir soru geldi, işte "Efendim Veli Bey n'apıyor?" Kim bu Veli Bey diyemezsin. Veli Bey belki bir önceki müsteşar ... Anladın mı? Yani, obakanlığın üst düzeyine tamamen hakim olacaksın. Sonra adam müsteşarını sorar, tanımıyorsan, "Ulan bu nasıl bakan der,'' piyastos olursun, anladın mı ne demek istediğimi? Anladım ...

~ Kim

varsa, önceki ve o andaki, hepsini bileceksin. Enerji Bakanı olarak konuşuyorsan , şu anda, "Efendim sayın müsteşar n 'apıyor?" veya "Oğuz Bey benim yiğenim" der. Oğuz kim ya dersen, bitti işte. Yandm ...

Onun için konuya vakıf olacaksın. Yoksa telefonu alıp da, bizim burada yapanlar var ya, ben şuyum, ben buyum diye açanlar; bitersin! Ben 28 sene bu işi müdüriyetlik olmadan götürdüysem, demek ki düşüneceksin! 58


\ Senin ıı ınk var.

dediğin

bir

şey

var, küçük oynamak var, büyük oyna-

Öyle tabii. Bugün 30 dolar ideali olan insan da var, 10 milyon dolar olan da, daha büyük olan da. Bir de, sen niye hiç Türk parasıyla konuşmuyorsun ? Abi çünkü geçmişi anlattığım için. Miktarlar iyi anlaşılsın, ()O'lardan 70'lerden bahsediyorum. Yoksa karıştırırız. Benim kü(;lik yaştan itibaren en ufak işte bile hedefim; bugünün rakanuyl ;ı l O bin dolar olmuştur. Anlıyor musun? lnandıncı

bir olay.

Evet. Tabii işte, rahat kumar

oynayacaksın,

özel masa açtıra­

caksın .

1O bin dolar ne dem ek biliyor musun ? Evet, 12 milyar demek. f fer gün 12 milyar?

IIer gün. Her gün geldi mi Selçuk? Ya her gün onu hedeflersin; bazen 300'e düştüğü olur, bine ılı ı ~ tüğü olur ama bazen de 100 bine çıktığı olur, kurtarırsın. J\ ııı a ortalama 10 bin dolar. Evet .. . Ayda 200 bin dolardan aşağı lıi<; bir zaman para kazanmadım. Selçuk, 200 bin dolar ayda ... Mesela hiç, bir göz oda çakmarlııı ın1 kendine? 1liçbir zaman

almadım.

Neden ? 1!iç saymadım : : ıl'ır .

ama 300 tane BMW 300 tane en az. 59

aldım

kendime, hepsi de


/

I

/

/

Baktm

işler

Nasılsa zası

iyi gidiyor.

geliyor.

Başıma

Nasılsa

bir

gelir...

gelse, bir bok gelse bu

işin

ce-

1,5 ay.

Peki, biliyorum onu da. Geldi de, hiç iki ay geçinecek kadar paran oldu mu? İşte Satılır,

versinler iki ay. Her zaman altımda son model araba var. geçinilir. İnsan ne bilsin böyle bir teşkilata geleceğini?

Anladım

ben; garanti. Garanti,

arabaydı.

Her zaman. Garanti ... Hapishanecinin şeyi vardır. Saati, yüzüğü vardır. Saati, yüzüğü, kolyesi vardır. Herkes onu başka şey zanneder. Hayır, bu alemde gezenin garantisidir işte o ... Onu bilmez herkes haa ... Tabii ... Yeri gelir bir sene taşır o. Niye taşır? O kurtarıcı ama herkes zanneder ki, bilmem ne .. . Hayır aslında o alemdeki adamın şeyi, can güvenliği. Hayatlilln diyor...

gelişimi,

mesela geldin, bir hayat kurdun,

işler

gi-

Ondan sonra işte evlilikler başladı. Yanımda çalışanları her zaman gırtlağına kadar doyurdum. Hiçbir zaman benim kazandığım parada gözlerinin kalmasını istemedim ve buna muvaffak oldınn. Anladım. Zat~n burjuvanın en büyük ayıbı odur ... Yanırndakinin sürünmesini istemem. Ben bakardım; benim elimdeki künyeyi kıskanı­ yorsa, özentisi varsa, hemen benim kuyumcuya getirirdim onu, künyesini aldırırdım. Yani beni sevsin adam. Senin kazandığın parada gözü kalırsa onun, satar seni ... Seni sevsin ve seni kaybettiği anda, kendisi için çok büyük bir kayıp olduğunu hissetsin.

A}Tıca tııfaya geldiği

zaman güvence ...

Tabii. Ondan bir kere eminler. Yani benim yanımda çalışan her insan beni Tanrı gibi görür! Selçuk abisini görüyor, bütün ba60


kanları, başbakanları

ipe geçiren bir herif. "Beni emniyet müdürlerinden, yakalandığım yerden kurtarır." Bu imajı veriyorsun.

Jnamyorum. O, yüzde 10 prim ne demekti biliyor musun sen ... Ben cebime 2 milyar koyuyorsam, 200 milyon o koyuyor. Yani bir gardiyanın ayda aldığı maaşı. Bir taksi gidip geliyor, parayı alıyor geliyor, cebine 200 milyon koyuyor ... Böyle bir sistem var mı yaa? Çık bakalım Beyoğlu'na kaç kişinin cebinde 200 milyon var?

Ben var demedim. Bana noktalan. ..

bunları

söylersen, çünkü

işin şey

Yanımda çalışanlara

her zaman kendimi, inan Tanrı gibi göstermişimdir! Niye? Hem onlara çok güzel davranmışımdır, yumuşağımdır ... Vakko'dan giyinmişsem, muhakkak onları da götürüp giydirmişimdir.

Peki, çok ücret vermenin de sakıncası var mıydı? Var tabii, bizim millet nankördür! Onu da ayarlayacaksın. Yeter ki kazandığın parada gözü kalmasın, sistemin özelliği bu ... Kalırsa, seni her konuda satar çünkü. Çünkü bir şeyi çok

verdiğin

zaman daha çok istemez mi?

!ster ama ne alacağını biliyor artık, öğreniyor. 2 milyar da alsan vereceğin para yüzde 10, iki milyon da alsan yüzde 10 ... Ayrıca kazandığı aylığına bir bakıyor ki, tezgahtar arkadaşından yirmi misli daha kazanıyor. Aman diyor ...

Çok eleman değiştirdin mi Selçuk? Zaten benim yanımda çalışan elemanın süresi 6 aydır. Niçin? Çünkü gittiği bir yere bir daha gidemez insan, para aldığı yere. Alındığı anda o adam çevrede, zaten bilerek alırım o adamı. Ondan sonra adam akıllıysa alo'cu olur, yoksa gider. 61


/ ', / ı , :, •/, 11/, ,,,, .. , l'/,ı

ıi : ıı suıım salıyorsun adamı ...

Kelek gel-

11111 ı 'I illi/

ııı 111111111 , ıı.ı · lııııyıır . /\kıllı olanlar zaten saldığım benim ... 600 l ı ı 1111111ıl.111ı~ı·ı: tıysc ' 10 kişi salrnışımdır. 590'u alo'cu olmuştur. : ııı , ıı ıı l.ı ı ıll ı · vıl;ıyC'Llcrinin yazıhanelerinin en az yarısı benden tü1ı·1111:J l11 Otıc'c' ralunetli babamdan, sonra benden türemiştir.

()/iııkü

orada yetişiyor.

Tabii, üniversite orası. Şu anda benim lzmir'de, Mersin'de, Ankara'da, Eskişehir' de, Afyon' da, Kütahya'da yazıhaneci olarak tonla arkadaşım var.

Burda da çok. Tabii. Buradakilerin yüzde 90'ı... Ama çoğu,. enteresandır; "Yaa bizim kardeşimiz," derler. Halbuki yani, bir masada bir bira içmişliğimiz yok.

Yok, çiinkü neden biliyorum: Senin onlarla hiç oturmuşluğun yok. Rahmetli

babamın köşesinden

geçemezlerdi.

Ben neden biliyorum; onlar seninle oturmadılar~ sen başka bir bölümde yaşadın. Onlar 6. smıfmeylıanelerde içtiler... Biliyo-

rum. Sağol...

Ben bunları söylemek istemiyordum amaı 18 yaşım­ dayke_n Klüp 33'lerde, Klüp Reşat'larda takllırken, onlar yine orda Asmalımescid'delerdi. Hala buralardalar. Onlar 48. meyhanelerde içtiler hep. Ama ben o meyhanelere gitmedim.

Peki Selçuk, bu lüks yeıleri tercihin niyeydi? lşte,

sosyeteye karışmak ... Tabii dünyaya bir kere geldiğime bir insanım ben. lnançlı bir insan değilim . lnsanlar doğa­ caklar, yaşlanacaklar ve ölecekler yani, gerisi boş ...

inanmış

62


Şimdİ

mesela bir sürü lüks yere gİdİyorsun sen değil mİ? Gİ­ en lükse gİdiyorsun. Bu en lükse gittiğin yerlerde, dedİğin adamlarda, aynı yerde bulunuyor musun?

cIİyorsun yanİ,

:ılo

Ha, evet. Onunla aynı yerde bulunup Arkadaş

oluyorsun ama sem

Bilmiyor tabü. Beni zengin, biliyor ...

arkadaş

oluyorsun.

bilmİyor herİf. Haymanalı, Ankaralı

bir toprak

ağasının oğlu

O kadar

değil mİ?

Bakıyorlar salak bir herif. Deli gibi bahşiş dağıtıyor. Garsonlara herkes bir veriyorsa, o beş veriyor. Verdiği bahşiş belki onların hesabı kadar, salağın teki zaten, boylu poslu, zaten uzun adamdan akıllı da çıkmaz ...

Ama alo

decliğin

adamlarla ald1ğm parayı yiyorsun. ..

le

aynı

yerdesin. Belki sabal1 ondan

Tabii ... Belki ona içki de ısmarlıyorum, Kamil'e ... Farkında bimusun?

değil, anlıyor

Yam hayatmm ilginçljğj burada değil mİ? 01.ınaz olur mu, o ayrı bir haz zaten. O anda benim mesela üç gündür yanımda başlamış fıstık gibi sekreterim de yanımda, orada tapıyor yani karı bana ... Bak diyorum şu Kamil'e, uzun boylu diyorum, işte o diyorum, bugün gidip senin parayı aldığın adamın oğlu. Hatun bana bir aşık olacaksa orada sekiz kez aşık oluyor. Anlıyor musun demek istediğimi?

Onun keyfi nasıl

Aynen bir tatmin Yam

kişisel

çıkıyor? şeklinde

yaa.

tatmin mj?

Tabü kişisel bir tatmin. den sonra.

Aşıyorsun

63

zaten bu tatminleri bir yer-


Aşar.

Artık alışıyorsun.

25'li

yaşlarda

falan

bunları yaşıyorsun.

On-

dan sonra rutin bir olay haline geliyor

Görev... Tabii

lşin

bu senin.

canım.

Hele Ankara'da

yaşadığım

90-94

yılları arası

ya ... Buradan bir kere volta olmamız durumu vardı, bürokratların

Bütün Ankara'da akşam gittiğimiz nı

görüyorduk.

bir yerde, mutlaka

Anlıyor

dum. Onlar beni

işte

biliyorlardı.

Derneği" adına

bir

basın ajansının

iki tane insa-

bile varnuyor-

genel müdürü,

adamdan 5 milyar lira

da aym yerde yiyorsun.

Akşam

d,a

lamışım,

farkına

biz de.

için, her

karımı

Tabii ben sabahleyin, "Emekli Su-

Akşam

aynı

kaçtık

olduğu

tokatladığımız

musun? Yani bazen

müdür yardımcısı baylar

en yüksekleri

var

tokatlamışım.

yerde yiyoruz. Ben ondan 5 milyar lira tokat-

o da devletten o gün 5 trilyon

tokatlamış.

Bu yani olay.

Aynen. Enteresan bir sistem, böyle gidiyor yani ...

Aynen. Yani ben bunu niye soruyorun1 biliyor musun Selçuk. .. Çok önemli bir şey yaptığın. Sen eğer bunu 38. meyhanede yapsan olmaz. Her zaman en güzel arabaya bineceksin, en güzel muhitlerde oturacaksın,

30 dolarsa,

en güzel yerlerde gezeceksin, ama günde idealim

Asmalımescid'de

de de ... Yok içerim sorun

içerim ben. Tek tekçi meyhaneler-

değil,

oralarda da içerim.

Tabii orada da içersin, ama ben sana şöyle katılıyorum; eğer ben bu anasını sattığımın işini yapıyorsam, bunun da cezası 1,5 aysa, o tepeye giderim. Tamamen öyle. bir süpermarketi

Hayatım

boyunca ne bir pastaneye girdim, ne

aradım.

64


Ona inanıyorum. Işim

olmaz!

Hep holding!

Holding, holding, holding! değil

Tek

Genel

mi kafandaki?

müdürlüğün altına

hiç

düşmedim!

Bu nereden sana geldi, yani kafana ... Hani tepeden gitmek.

Babamdan öyle gördüm çünkü. Babam da en tepeye oynayan insandı.

Hiç

aşağılara dokunmadı mı?

Kesinlikle, kesinlikle! Sadece telefon daha devreye girmemiş­ ken Türkiye'de, gazete-mazete çıkarırlardı o zamanlar, yıl 40-50 arası. Bir turneye çıkarlarmış , iki sene sürermiş turne. Karadeniz'den başlarlarmış, Doğu, Güneydoğu, Akdeniz, Ege, Istanbul derken 2 sene sürermiş. Koçan?

Koçan ... Hiç de sormuyorlar. "Ankara'dan geliyoruz, Özel Kalem Müdürü Yardımcısıyım," diye. N'apıcak?

Başbakanlığın çıkarmış olduğu

dergiye abone. Anlıyor musun? Öyle bir çıkıyorlar, çantalar dolusu parayla dönüyorlar. O zamanlar banka-manka n'olucak, en büyük bankanın 20 tane şu­ besi var o zamanlar. Telefon desen; adam huylansa, Başbakanlı­ ğı arayıp da cevabını alana kadar 4-5 gün, 1 hafta sürer ... Babandan ne var miras?

Babam öldüğünde bana, yemin ediyorum, bana kalan bir tane siyah kabanı var. Afyon cezaevindeyken bana oradan 65


göndermişti, şu göndermişti.

anda sakladığım. İki tane de balıkçı yaka kazak Iki garibana bırakmıştım giysinler diye.

Kendisinin mirası.

Kendisinin mirası bir şeyleri vardı, onları da kardeşim Cahit'in üzerine taşımıştı zamanında. !nan şunu kaçırdık, bunu kaçırdık desem de yalan olur. Onu söylemedim.. Babanın da çok mirası var mıydı?

Yedi, yedi ... O da çok paralar yedi. Onun kumarı yoktu. O, ka-

Afyon [ezaevi'nde gardıya nlarla, 1999.

66


rıya, kıza,

kalite aleme <'Has kumara kaçırdım.

kaçırırdı paraları.

Ben bunlarla birlikte

Olay o di' mi?

Tabii, babam karıya kıza çok düşkündü, helali hoş olsun. Ufak ı ('rrk bir şeyleri vardı. O da Cahit'e kaldı. Selçuk, dedin ki; gazeteci Tımcay Özkan 9-1 O gün talalrruş lı;ıhamm yanında. Koparmamış mıdır baban onu?

Babam mı?

Düşündüm

ama

sanmıyorum.

Neden?

Bilmiyorum, belki de

koparmıştır.

Onu Tuncay bilir.

Yapma Selçuk. ..

!nan Tuncay'la bir ... {{ayır, dediğini anladım

da ...

Şimdi

Sebahattin 'le sen, gele-

n•ksin de ...

O günkü ortamı ... Ama babam o zamanlar, o da bir havaya !( İrın.işti. Her akşam canlı yayındaydı. Yani o havanın verdiği relı ;ıvctle de şey olabilir. Çünkü babam da kendini bir başka türlü ~;; ııııyordu. Adam evde seni bir yükseltiyor ki, anlıyor musun? 1>ıışündüğüm dönemler oldu ama hiç üstünde durmadım. Sen içerdeydin peder öldüğünde. L~vet.

{(aç

76

yaşında

öldü?

yaşındaydı.

!\ma dinç duruyordu.

Son 7-8 sene kötüydü.

67


O kaç evjjjjk yaptı?

Yedi. Peki Selçuk, ben niye buralara girelim biliyor musun? Çünkü; bu alemde biliyorsun ki, tufaya gelen hemen satar alo yapam ... Hı

lu ...

Değil mi?

Hiç

Seni hiç satan

olmadı mı?

olmadı.

Hiç mi

olmadı mı?

Diyorum ya,

yanımdakiler Tanrı

gibi görürlerdi beni.

Çok önemli.

Hiç gidip de yazıhaneye memurlarla gelen olmadı. Memurları oyalayıp, bana kaçma payı sağlayan oldu, ama anında beni piyastos eden olmadı, hiç olmadı. Peki sen kaç kere o tür tufaya geldin?

Ben telefondan hiç

araklanmadım.

Telefondan çok, mesela; tufa, ispiyon. ..

Bir iki kere ufak ispiyonlara, ihbarlara geldim. düriyetlerde bağladık parayla. Tabii mecbursun

bağlamaya,

Onları

da mü-

çünkü tufa geliyor.

Verdiğim rüşvetlerle

de güzel üç-dört dairem olurdu. Yani bir haftalık hasılatı bir anda kaptırdığım oluyordu. Ama olsun ...

Elli bin

doları

veririm, yatmam yani ...

Bir de flaş olmadan çıkmak. Bence doğru bir tavır o.

Cebimde 100 bin dolar olsun, hepsini 68

alsın,

beni

bıraksın.


Hu doğru bir tavır, bunu herkes yapamaz biliyor musun? Kolay kazanıyorsan daha doğru tavır. /!ayır şundan

yapamaz, ödü karışır. Ulan işte ver... Flaşa girı ııı '. Yani mantığ1 bence o, dimi, çünkü bunun pazar1Iğ1 olmaz. 1( c sinlikle .

69


Gktay Güzeloğlu Selçuk Parsadan'la, İstanbul, 2003.

10


ASKLAR, EVLİ Li KLER. .. HAYAT! '

"Bir arkadaş yemeğinde, aile yemeğinde tanıdım. Yani inan ki sin,

tanımaz olaydım ...

tanıdığıın

gün

aşık

Allah

belamı

ver-

oldum. O anda da evlen-

mek üzere olduğum banka müdürü bir kadın vardı yanıında . ğim

O

kadınla

yani ... Zühre'nin

Hayatta en sarışın,

da

nişanlıyım,

güzelliğine

beğendiğim kadın

evlen ece-

bir tav oldum.

tipi; uzun boylu,

ela gözlü... Ondan sonra

anaını

belledi

benim işte, bugünlere geldik. .. Yemin ediyorum."

71



iV

;ıy

Peki Selçuk, geliyoruz ilk evliliğe ... llk evlilik... 77 yılında evlendim. 77'nin başlarında Alrnanya'ya gittik, 3-5 orada kaldık. N'aplm 3-5 ay? Akrabalarım vardı.

Hem orda Almanca öğrenirim hesabı, li": ııı öğrenirim hesabı. .. Iki Alman kızla değişik değişik nişanlan­ ı lıııı. Berlin'de bir kızla nişanlandım, kız yaz tatili için Mallarco'ya 1 1,ıl I i, ben lstanbul'a geldim. Dönüp evlenecektim, o an !stanbul'ı l;ı lıirinci eşimle Menekşe'de tanıştık, Florya'da. ı \lmanya'da

kalmadm.

1kş ay kadar

kaldım.

O{frPnclin mi Almanca?

Yani ... 15 sene orada

kalmış

bir

işçi

kadar

konuşurum ...

için mi gittin? Yani seyahat olsun, halalarım falan var, gel diyorlardı. Dolaş­ ı ı ı :ı.va gittim, gitmişken de bir lisan kapıyım dedim az da olsa ... faııj sırf bunun

I Wııdün sonra. 73


Döndüm ... Ilk eşimle tanıştım, 15 yaşındaydı. Menekşe'de yazlıkta. O'nu kaçırdım. Babası hapse attırdı beni, hapiste evlendik. Ilk cezaevine girişim öyle oldu. 98 gün yattım. Bayrampaşa Cezaevi'nde nikahımız kıyıldı, çıktım. Yaşı ufaktı, 15'ti çünkü. Ondan işte, oğlum Hakan doğdu, 81 yılının başında ayrıldık. Eee, nasıl aşk? Gençlik aşkı diyelim. Ondan sonra Filiz diye nin tek kızıyla, o da çok varlıklı bir kızdı ... Onunla nasıl tanıştın? Sheraton'da yaptığım bir gecede Sevenler Derneği'nin gecesinde tanıştık.

Bursalı

tanıştık.

bir aile-

Basketbol'u

Nasıl

oldu? gecede, Halis Kutmangil vardı, Bekir Kutmangil'in babası, ona davetiye satımştım . Akrabaları aynı zamanda. Abnan davetiyeleri Filiz'e veriyorlar. Filiz bir arkadaşıyla beraber oraya geliyor, biz de ordayız. Ondan sonra da eşimle ayrılıyoruz o dönemde, Filiz'i alıyorum. Filiz'le iki sene evliliğimiz sürüyor. Filiz'i boşuyorum, ondan sonra Canan'la evleniyorum. Işte

Filiz'den çocuk var mı?

Bir Filiz'den

çocuğum

yok.

Birinciden bir Hakan var.

Evet, Filiz'den yok. .. Canan 1a nasıl oldu?

Canan o zamanlar Hakan Peker'in dans

grubundaydı.

Nasıl tanıştın?

Işte,

onlar da Rejenuar'da (şimdiki Şaziye) program yapıyor­ lardı. .. Filiz'den yeni ayrılımştım. Işte, ben de Rejenuar'a gittim 74


bir gece, tanıştık. Çok büyük bir aşk başladı de iki mahkemeden sonra resmen ayrıldık. Hayır taruşma nasıl Tanışma

yani,

aramızda.

Filiz'den

oldu?

sakladı. ..

Sen? Kapıda

son model bir lacivert BMW vardı. Çıktım kapıda bekledim. O zaman Leyla Adalı da ardaydı. Dansçı kızların yaşı da 17-18, fıstık gibi kızlar. Kapıda bekledim. Hemen garsonu çağırdım, cebine indirdim parayı ... "Hakan Peker'in dans grubunda sarışın olan kız, dedim. Ona git şu kartımı ver." Zaten içerideyken çiçeğini miçeğini yollamıştım.

O biliyor muydu ne iş yaptığını? Daha bilmiyor. O gece orada onları seyretmişim. Ama her programa çıktıklarında bir çiçek yollamışım. "Size o çiçekleri yollayan arkadaş kapıda arabada bekliyor," diye haber yolladım. Güzel bir para indirdim elemana. Baktım bunlar Leyla'yla beraber çıktılar, arabaya geldiler. O gece başladı işte. Valetino'ya götürdüm, çorba-morba muhabbeti. Ondan sonra büyük bir aşk başladı. Sonra evlerine bı­ raktım onları. Ertesi gün buluştuk-muluştuk, aşk-meşk derken üçüncü eşim oldu. Derken ondan bir kızım oldu. Şu an 15 yaşında. Onunla da

aşk yaşadm

yani ...

Zaten aşk yaşamadan hiçbir kadınla evlenmedim. 84'ten 91 'e kadar evli kaldık. Yedi sene nikah, üç sene de öyle on yıl birlikteydik. Ondan bir kızım var işte Cansel. Hala görüşüyor musunuz? Yani, öz kardeş gibi diyalogumuz var, benim hayattaki en iyi dostum ... Ondan ayrıldıktan sonra zaten, sırf onu unutmak için falan , bunalımdayken ...

75


Ne

bunalımı?

İşte aşk-ayrılık bunalımındayken

Onu nerde

Zühre ile

tanıştık.

tamdın?

aile yemeğinde tanıdım. Yani inan ki Allah belamı versin, tanıdığım gün aşık oldum. O anda da evlenmek üzere olduğum banka müdürü bir kadın vardı yanımda. O kadınla da nişanlıyım, evleneceğim yani ... Zühre'nin güzelliğine bir tav oldum. Hayatta en beğendiğim kadın tipi; uzun boylu, sarışın, ela gözlü. Ondan sonra anamı belledi benim işte, bugünlere geldik. Yemin ediyorum. Bir

arkadaş yemeğinde,

tanımaz olaydım ...

Neden;

başka

biriyle giderken. .. Ama olur mu ?

Yaa ... Çok zengin banka müdürü bir kadınla evlenirken, bu iş­ leri bırakmak üzereyken ... Bırakır mıydın ?

Kesin bırakacaktım .. . Kadın bu karara vardırıyordu. Yeteri kadar maliyeti var, benim ne iş yaptığımı biliyor, bana deliler gibi aşık, evlenecektik, sadece kadının tek bir kusuru vardı, boyu kısaydı . Edi ile büdü gibi oluyorduk. 1.60 boyunda, 50 kilo ... İş­ te Zühre'yi gördüm, bir aşık oldum; 1 Ekim 1994'te tanıştık, 18 Ekim' de, 17 gün sonra evlendik . .Ötekim bıraktın.

Onu anında bıraktım. Büyük bir hayırsızlık örneği. Ondan sonra Zühre'yi aldım, ondan sonra ebemi gördüm kısacası. Yeryüzünün iyi insanlarından biri ama, Oğlak burcu, Yugoslav Arnavut'u, inat, gurur; sana anlatamam,.gaddarlığı Hitler'den kötü, inan buna bak. Peki ama

aşıksın ...

Oldum tabii, oldwn.

Olınamak

76

elde

değil.


Selçuk,

başka

bir şey konuşuyoruz. Tam yaşamı

başka

bir ye-

re dönüştürürken, tık diye biri geçiyor.

Hayattaki en büyük ızdırabım. Allah'ın bana vermiş olduğu en ceza Zühre'dir.

lıüyük

Şunun

için söyledim ...

İçimden

geldi ... Dur abi.

Hayır, yaşamım dönüştürmeye

Demezsem adiyim

karar

vermişsin ...

şimdi ...

(Selçuk Parsadan telefonu eline ahp Ziihre'yi arıyor.) Klrma

şimdi

Yok yok (Tuşlara

numarayı

çeviriyor.

lütfen beni yaa ...

kırmak değil.

basmaya devam em.yor.)

Kırmayaa ...

Yok bir şey demiyorum. Allahın bana vermiş olduğu en büyük <'('Za, Zühre'dir. Buna inan ... "Al," dedi "ebeni ... senin!" dedi. "Günkü üç karına çok yaptın ... " (Bekliyor, telefon elinde ve telesekretere not Şimdi

bırakıyor.)

bir yerde bir röportaj yapıyoruz. Şimdi ağzımdan sponı aııc bir olay çıktı. Kızmazsın inşallah; "Allah'ımın," dedim "bana v<'rmiş olduğu en büyük ceza Zühre'dir!" Ağzımdan çıktı ama köı ıı bir laf değil, kötüleyerek söylemedim, "Allah'ın bana vermiş o lduğu -her neyse senin yüzünden değil- en büyük ceza Zühre'ılir." Evet bunu duy, kapatıyorum . (Telefonu

kapatıyor.)

77


Şimdi

bak hayatı çok güzel yakaladık.

Yalla, yemin ediyorum .. . O kadar güzeldi ki ... Dönüşüne

bak ama; şimdi karar veriyorsun, yaşamı dönüştü­ Tam dönüştüreceğin zaman bir kadın çıkıyor ortaya ve aşık oluyorsun ...

receğim. . .

Ve bir anda oluyorsun. 44 yaşında bir herif yapıyor bunu yaa, olacak iş mi yani. Aynen harfi harfine. Şimdi

normal,

yaşı

yok.

Yok tabii.

Bu nereye getiıiyor seni biliyor musun ? Bugünkü olaylara doğru gelmeye başlıyorsun artık. Hayır, dönüşürken değil mi? Yahu, olacak hal değil ... Hayatta bir kadın bu kadar çabuk ve bu kadar büyük sevilmez ve bu kadın bu insanın sonu oluyor.

Sonu oluyor demeyelim islersen. Hapse giriyoruz, vuruluyoruz, ölümlerden dönüyoruz.

Bak Selçuk, öyle deme istersen. Şimdi burada düğüm noktası neresi biliyor musun? Bil· kadın sana diyor ki; Selçuk seni seviyorum, paramız var, pulumuz vaı~ dönüşelim, ben seni seviyorum diyor. Banka Müdürü'nden bahsediyorsun. Tabii,

dönüşüm noktası burası değil

Hem de

Selçuk Tabii.

mi senin?

nasıl!

bmık

bunu,

paramız

Hayatımızı yaşayalım

var, pulwnuz var, diyor, benden üç

işimiz yaş

var.. .

da büyük.

Tam dönüşürken, bir aşık oluyorsw1. Bak düğün1 noktalan. Ondan sonra da bW1iar oluyor, serüven giriyor... Anam ... 78


Zühre biliyor muydu senin bu hayatlJll? Aynen harfi harfine . Yok şeyi biliyor muydu, Her

şeyi ...

Ben bütün

yaptığın işi?

sevdiğim kadınlara,

her

şeyi

bir günde

;ııılatırım.

flk günü mü söyledm? Aynen ... Biyografimi aynen

anlattım .

Ne dedi? Önce inanmadı tabii. Sonra bir kaç defa yaşadı olayları yaıı ı ınclayken, çıldırdı. Bütün kadınlarım biliyordu. Anladım ...

Ben sana sakladın demiyorum. Ben senin saklamayalandan biliyorum. Birisi geliyor, hayatma giriyor, birlıkl e gidiyorsunuz yolu. Yolu beraber yürüyorsunuz ama değil ıııi, beraber değil miydmiz? \'ilrnğmı

Evet, evet.

Yiirürsün. Bak, yıl kaç, 94 müydü? 94. Tanışma, evlenme, çoı · ııA , birlikte hareket ve seni hiç yalnız bırakmayan aşık olduğun lıır kadm ... Aşk bu işte. Tabii Hak /ı: ı/ı .

canım.

işte

En iyi dost, en kötü

dedim ya sana; bir

aşk,

düşman

oldu bana ...

birlikte hareket, serüvene

Gönül ...

ı·:v e t...

/\ına

gönül bu işte ... Biz şeyi yazamıyoruz. Hayatın hani kadeı ı yok, hayata reçete yazamazsm, nasıl yazacaksm reçeteyi? NC'yse

boş

ver ...

79


Neyi boş vereceğiz Selçuk, hayat bu yaa ... Hayat da, yanlışlıklarla dolu ... Bir hayat bu kadar yanlışlıklar­ la dolu olamaz ya ... Ben ona yanlış diye bakmıyorum Selçuk! Sana katılmıyorum. neresinde bunun?

Yanlışlık

Bir insana tanıştığın gün, sırf güzelliğinden ötürü, tanımadı­ ğın bir insana evWik teklifi edilir mi, aklı başında bir insan yapar rru bunu? Aşk bu yani, sevgi değil ... Aşk

bu,

mantığın bittiği

yerde

başlar.

Deli insan efendi olur, efendi adam serseri olur. Mantığın bittiği

yer işte .. .

Tabii, tabii ...

80


İKİ BUÇUK YILLIK SERÜVEN

''Abiciğiın düşüniiyorwn, lstanbul'da şöyle bir

meyhane, yani 5-6 içeceğim.

Benim

masalık.

hayatımda

Kendi yerimde yiyip içki olacak mutlaka,

kendim hizmet yapacağm1. On beş yirmi dolarlık bir iş yapsan1 umudum var. 'Nerden yapacaksın'?' diye sorarsan cevap ver emem ... "

81



v

Peki Selçuk Parsadan Şehir dışındaydım.

olmanın

mç faydasım gördün mü? açtım,

SSK hastanesine Göztepe'ye geçirmiş anneciğimi babası, rahmetli dedem işçi emeklisi olduğu için kartı var. Neyse Istanbul'a vardık. Doğru Göztepe SSK'ya, anneciğimi Jördüm perişan bir durumda. Sağ bacak kalçadan itibaren dize kadar kemik kalmamış, darmadağın, kristal nasıl kırılır öyle, o şekilde. Sonra gittim. SSK ile ilgili bakanı aradım sağ olsun çok yardımcı oldu, hastanede anneciği­ min ameliyatı dört dörtlük yapıldı, platin taktılar, gariban bir hasta olsa bulunmazdı, ama Selçuk Parsadan olmanın bir şeyini gördüm orda çok enteresandı... Peki Bakan 1a mı

Yolda telefon

görüştün?

Önce Müsteşar'la görüştüm. lşin doğru olduğunu öğrenince başhekim "Talimatı veriyorum," dedi. "Annenizin ameliyatı en güzel şekilde yapılacak, hayati tehlikesi var," dedi. Kırıklarda bir olay varmış, kan pıhtılaşması beyne yürüyüp bir anda ani ölüme sebep olurmuş. "lki gün zarfında, iki üç günü atlattıktan sonra ameliyata alacaklar," dedi. Neyse cebimde para yok. Anneciğimi ameliyata alacaklar 8 ünite kan istiyorlar. Ünitesi 80 milyon lira, 640 milyon lazım, altımdaki Rent a Car'ın arabasını mı satayım? 83


Çevremde kimse yok o anda, Uğur Dündar'ı aradım. Çok enteresan şimdi bunu yaz Oktaycığım. Aradım, koruma polisi çıktı. Cebinden aradım, dedim ki "Böyle böyle kardeşim. Ben Parsadan." "Ha buyurun Selçuk Bey." "Uğur abiye hemen ulaşmam lazım," dedim. "Şu anda toplantıda," dedi. "Anneciğim çok önemli bir trafik kazası geçirdi. Kendisinin yardımlarına ihtiyacım var. Manevi yardımlarına ihtiyacım var." Anlıyor musun ... "Lütfen beni arasın." "Aaa tabii Selçuk Bey." Ne zaman aradı, hemen mi? Aman abiciğim! Dört ay, beş ay sonra aradı beni. Çok enteresan olaydır bu ... Enteresandır ... Neyse ailem ettim, kallem ettim. Bazı aile dostlarımıza yüzümüzü kızartacak ne şekil varsa onları gösterdim. Burada anneciğimin hayatı söz konusuydu. Sonunda sekiz ünite kanı buldum. Annemin ameliyatı başarılı geçti ve Allah razı olsun, yine üçüncü eşim Canan, bu vaziyette evine kabul etti. Bakılması gerekiyordu. Hayatının bundan sonrasını yatalak olarak geçirecekti. Anlatabiliyor muyum? Cebimde param yok, pulum yok, hallettim. Sonra Ankara'ya döndüm. Çok enteresandır. Bana arabayı veren çocukların parasını geç ödedim, belki d bu arada hakkımda çok şey düşündüler. Peki orada ne iş yaptın da ödedin? lnan o parayı hangi kanaldan bulup ödediğimi hatırlamıyo­ rı.ım . Ama eş dosttan parça parça aldım. Emine yardım etti, bir yerlerden ödendi. O parayı verdiğim zaman yeryüzünün en mutlu insanı ben oldum. Çünkü o adam, arabayı bana verip bir de üstüne para vermiş, ya anlıyor musun. Geciktiğim için kim bilir n . düşünmüştür. Ufak bir para 300-400 milyondu. Haklısın

bu kadar küçük bir şey için bütün geçmişin biterdi. Tabii, ben ona bu parayı öderken muhakkak benim hakkım da kötü şeyler düşündü.

84


Evet o da hakh, düşünse de sen ödeyince geri almıştır. Büyük paralardan sonra bu küçük paralar yüzünden acılar <;<'kilmesi çok kötü. Şey

var tabii, iyi gün dostların ortada yok. l liçbiri yok, hepsinin de dolaylı olarak haberi var. Kafadan anı ıı'nlİ öldü diye düşündüm. Rıdvan Bıyık'ı aradım, "Rıdvan ," dedim "~ ıı anda anneciğim çok kötü," dedim. Rıdvan, beni Afyon'dan tahlı.vı' olduğum gün gelip alan ekibin başı. "Annem herhalde öldü, lı;ıııa haber vermiyorlar. Sen gazeteci olarak bu haberi n'olur al, lı;ıııa ilet," dedim. Beş dakika sonra beni aradı, "Abi," dedi "annen lı;ıyatta, çok ağır, bir an önce gel." Sağ olsun ... Hiçbiri aramıyor c;ııııkü işleri bitti. Zamanında Çiller için bu adam kullanıldı. Artık ı ·s kinliş bir malzeme, paşa . O kadar basit, artık işleri bitti. Selçuk, hayatın gerçeği ile .'lı•ıı hir malzemesin.

karşı karşıya

gelince anhyorsun .

Kesinlikle ... Örtülü ödenek skandalı zamanında, beni iki üç ı\ıııulr Türkiye'nin, belki de dünyanın en çok tanınan Türk'ü ya11:111 medya, işim bittikten sonra beni paçavra gibi gördü ... Ya da o 1111;~jı yarattı benim üzerimde.

I'eki o zaman, sana iyi

yaklaşan insanlaım

samimiyetlerine

///,il il llJŞ mıydın?

nıııılarm

hepsi samimiyetsiz.

//;ı,vır başta inanmış mıydın?

l\ı' sinlikle inanmıştım,

cezaevinde. Ulucanlar Cezaevi'nde be111111 lıl'r zaman iki tane cep telefonum vardı. Haber müdürleriylı · ı·ıı az günde üç kere görüşüyordum . \';111i inanıyordun. 'l';ılıii

Emin

(Çölaşan)

abiyle de günde en az bir kere

' ı ın lııııı. 85

görüşü­


Yani

inanıyordun.

Çok enteresan bir olay vardır. Bu da benim için bir anekdot. Cezaevinde Türkiye'nin bütün medya patronları, medya krallarıy­ la cezaevinde modern hücremde her gün görüşüyordum. Özellikle Ulucanlar Cezaevi'nde ilk üç-dört ay için bahsediyorum. Görüşüyorduk ... "Nasılsın, iyi misin Selçukçuğum?" İşte böyledir, şöy­ ledir, "Nasıl gidiyor hayat?" Benden alınması gereken tüyoları alı­ yorlar kapatıyorlar. Bir tek Bekir Coşkun Abi -sık sık konuşurduk onunla da- her telefonu kapatmadan "Selçukçuğum bir ihtiyacın var mı?" diye sorardı. Hürriyet gazetesinde biliyorsun üçüncü sayfa yazarıdır. Bekir Coşkun'la kapatırken böyleydi. Bunu daha önce birkaç tane televizyon programında da söyledim; bir tek Bekir Abi "Bir şeye ihtiyacın var mı, yapabileceğim bir şey var mı?" diye sorardı. Bunwı haricinde hepsi kakara kikiri yapardı. Aünak istedikleri doneleri alırlardı ve telefonu kapatırlardı. "Selçukçum bir ihtiyacın var mı? Cezaevinde rahat mısın, müdürle savcıya bir şey söyleyelim mi? Hadi öptüm yanaklarından ," der kapatırdı ... Yani kısacası eliyorsun ki; o zamanlar venmemem gereldnniş ... Gerekirmiş.

güvemmştim

ama gü-

Tabü, tabü.

Bilseydin o zaman belki farklı davramr mıydın?

Onlara güvenmezdim abi. Belki

başka şeyler

de söyleyebilirdin. ..

Yani ... Onlarla da kedi fare gibi oynardım. Onlara pek çok yalanlar söyleyerek, onları da dolandırabilirdim. Anlatabiliyor mu yum? lmajlarırn kesinlikle sarsardım. Yok böyledir yok şöyledir , bilmem nedir... Emin Abi benle ilgili yirmi beş-otuz tane köşe ya zısı yazdı. Her yazısında "Mert adamdır. Parsadan dolandırıcıdır ama mert adamdır, yalan söylemiyor ... " diyerek beni onurlandı r mış insandır. lş bitti yapı paydos oldu. Anlatabiliyor muyum? Çok büyük vefasızlıklara uğradım. Cczaevinden çıktıktan sonra sürü ıı 86


ılıığüme

en fazla bunlar şahittir ... Çok enteresandır. Emin Abi'ye nylc bir şey diyemiyorum, "Bana söz verdi de yapmadı," diyemiyorııın. İçlerinden birisi var ki, en aşağı sekiz-on kere "Selçukçuğum ııwrak etme iki ay sonra işe başlıyorsun," diyordu. Yok Dinç Bilgin lıapisten çıksın , yok Aydın Doğan'ı ikna etmek üzereyim ... "Sen en kml l.alk-show'u yapacaksın. Çünkü bu yeteneğin var, çünkü onl : ınlan daha fırlamasın, daha zekisin," diye beni oyaladı ...

Bu durum seni bugün rahatsız ediyor değil mi? /\normal rahatsız ediyor. Bana hayali umutlar verdiler. Çok kııt.ii bir şeydi, beni çok sarstı. "Büyük bir beklenti içine girdim, kı·ııdi kendimi motive ettim," dedim. "Selçuk biraz daha dayan," ılı•di . !nandım. Çünkü karşında sana söz veren insan ... Herkesçe ıılol olmuş bir insan, dürüst tarunan bir insan. Bu adam herhalclı· lıu sözleri yemez diye düşünüyordum. Senin için bir iyilik yapar diye düşünüyordım. Kesinlikle. Bana bir iş verdireceğini, meşru yoldan benim ark;ııııda olacağını samyordw11. Çünkü şöyle diyordu; "Sana geleı · ı ·k her türlü saldırıya karşı koyabilirim ben," diyordu. "Aç bir ılııl;ındırıcıya iş verin derim. Dolandırıcıya iş vermeyelim de tekı: ır sizleri mi dolandırsın derim," diyordu. "Gerekirse karşısına ı, ıkarım," diyordu. Bu çok doğru bir mantıktı. "Tabii ki onların ı. ; ır~ısına çıkarım. Tmkan verin ki bundan sonra meşru yaşasın, ılı ırıi st yaşasın. Sizlerin en azından canlarını yakmasın, başka bir lıııkiimetin düşmesine vesile olmasın derim," diye konuşuyordu. l •'; ıkat çok büyük hata yaptı. İnan kendisini çok seviyordum, çok .oı.\ gı el uyuyordum. Şu anda benim için çok önemsiz biri. Uir şey ifade etmiyor mu? l ·~ve t ...

' lı ı ı ı .

Çünkü ben ona özellikle "Abi bir 13ütün vaatler öncelikler ondan geldi.

\ ! ıni bu vaatlerin

altında

bul bana," deme-

amaç senden doneler almak mı? 87


Senden malzemeyi almak... Gizli kalmış bazı şeyler varsa almak. Örneğin Tansu Çiller olayında bana ilk gaz veren ünlü müteahhit arkadaşımdı. Ben 5 Aralık 200 1'de basın toplantısı yaptım. Çiller olayında medyaya açık lamamdaki bana en fazla gaz veren insanın, bu arkadaşım o lduğunu açıklayınca camia karıştı. onları

Yani seni kullanarak arkadaşını sallamak mı istiyor?

Tabii ki. Arkadaşım benim. 90-91 senelerinde kaçaktım. O zaman daha önemsiz bir olaydan dolayı aranıyorum. Arıkara'ya yerleşmiştim. İstanbul 'dan kaçmak durumw1da kalmıştım ... Neyse, gece aleminde bu adamla tanıştım. Bu adam benim gibi kurnaz biri. Çevresi geniş bir adam olduğumu anladıktan sonra, beni ken-

.1

>---1 c 1

/

[_

r ~c· .. _') - I

1:-) ,,

l

1 ,

}

2(, E

t ./'' .~7 "

(r · / _{ 1

r 1

Parsadan'ın

el yazısı.

88

"

)

»

1 ı .·


kullanmaya başladı. Mesela adama bugünün parasıy­ la en az 3 milyon dolarlık naylon fatura verdim. Tabü ... Bunu açık­ ladım. Basın toplantısında, ihbar ettim savcılara, maliyeye ... Ih bar <'l tim. Kimseye bir şey olmadı. .. Bıraktılar, işin peşine düşmedi­ ic'r. Türkiye'yi yeniden, karmakarışık bir hale getirecek bir olaydı lıu. O kadar güzel, o kadar sessiz örtbas edildi ki, anlatamam. Bu cla sadece Türkiye'de olabilir. Benim hapis cezası alıp da, Tansu <,:iller'in tekrar politika yapması kadar ilginç bir olaydı ... <li

işlerinde

Pekİ

Selçuk "Beni gaza getİımesİ," dedin, nedİr bu ''gaz"?

Bu adam benim arkadaşımdı. Ben başbakan Tansu Çiller'i dosonra, buna söyledim, gırgır şamata yaptık. Dedim "Tansu'yu dolandırdım." "N'aptın?" dedi. "Beş buçuk milyar lira da ondan aldım," dedim. Hadi kakara kikiri kapattım. lki veya üç giin sonra beni aradı. "Selçuk manyağı," dedi "biz bu olayı niye atlıyoruz," dedi "bu çok önemli bir olay. Gel bunu siyasi tabloda kullnnalım . Ben bunu geçen gün Mesut Bey'e söyledim," dedi. "Hem .w rlere yattı , hem de Parsadan bunu açıklar mı diye sordu bana. l lc 'ıı ele çok iyi arkadaşımdır, onu ben ikna edersem, açıklar abi dc-dim," dedi. Bana söyledi, dedi ki; "Seni ben Cem Uzan'la tamş­ ı ırncağım. 1 milyon dolar sana para alacağım." (24 Aralık 1995) "Star televizyonuna çıkacaksın seçim yasakları başlamadan altı­ yı 'd i saat önce. Çıkacaksın bunları anlatacaksın ve Star seni poli:, ı ' teslim edecek." Anormal bir gazetecilik olayı yapacaklar, 1 milvoıı dolar da alacağım. Gireceksin 3,5 ay da yatacaksın, çıkacak­ • ,ııı. lfem halkın kahramarn olacaksın hem Türkiye'yi kurtaracak:. ııı... Hem de sen para kazanacaksın. Bu kadar. landırdıktan

FJC'e, sen gaza

geldin?

Evet gün geldi tam ben para alacağım, canlı yayına çıkaca1 ~1111 , bir anda dedi ki, bir adam var, o zamanki Genel Yayın Yöııd ı ııcni, Star Haber'in, üst düzeydeki adamlarından biri; "Se 1ı · ı ık , " dedi "kusura bakma ortada fazla belge bilgi yok, ancak · .: ıııa 200 bin dolar para verebiliyoruz," dedi. Ben de televizyona 89


çıkmak

üzereyim, yani canlı yayına girmek üzereyim.

Gireceğim,

parayı alacağım, çoluğuma çocuğuma parayı kaçıracağım.

Hesabıru kitabımı da yapmışım sonra teslim olacağım. Iki yüz bin doları görünce ben makyaj odasından kaçtım.

Gerisini sonra ahrdm. Bir milyon dolara sattım şimdi kendimi ... Nasıl güvenebilirim, ben kendim dolandırıcıyım, bana 200 bin dolar verecekler. 800 bin doları nasıl alacağım ... Senet yok, sepet yok. 200 bini almadın mı? 200 bin kurduğum hayallerimin hiçbirini gerçekleştirmiyor­ du. O zamanlar Selçuk Parsadan için önemli bir para değildi ki, ş u anda 100 milyon bile bir şey. Ne yaptın peki? Çıktım gittim ... Kaçmaya başladım. Star televizyonunun içinden biri vasıtasıyla . Adam daha Tansu Çiller'i dolandırdığınu bilmiyor. Neyse, 5 aylık bir kaçış sonrası bildiğiniz gibi Altınoluk'ta eski eşim Zühre ile beraber kıskıvrak yakalandık. Demek Selçuk, diyorsun ki sen, bazı böyle para babalan bizi medya adanılan kullandı ... Neyse, şimdi sen kendini paçavra gibi mi hissediyorsun? kullandı,

·Kesinlikle. yani. Artı, altında,

Kullanılmış, atılmış

bir

kağıt

yapmak istediğin meşru işlerin ne olabilir?

mendil gibi bir

engellenmiş.

şey

Peki bunun

Bir de altında çok önemli insanların karıştığı bazı olaylar ela ortada. Benim cezaevinrle biliyorsun Mustafa Duyar'la beraber vurulrnanuz, onun ölmesi, tesadüfen benim sağ kalınanı?

Evet,

televizyoncuların ilgisiııi

90

çekti. O olay nasıl oldu Selçuk'?


ı Eğıtundc Millıyc,t

••

farh

I BSSı _

TAM 160 SAYFA

---

1

~ M.H!!Y~! ı•~~,~~~~ğ~'

J

SUSTURDULAR Sabancı suikastı sanığı

Duyar öldürüldü. Susuriuk sahnede Kilit silö:ı Mercedes'te bulundu

... ·1-E.-:--~:: __ .___ .................... .-. ·~ -·

_-.. __

_....,..,.,._, ........,_..,. ... ............ _ (

""

.ı:-

Tetikcıler 15 gün ilnce geldı

·--·--,

1

Oökuluyoruz!


Beni bir televizyondan muhabir bayan aradı "Selçuk Bey," dedi "görüşebilir miyiz?" "Gel kardeşim," dedim. Ankara'daydım o arada. "Pazar günü lstanbul'da olacağım." Annemin oturduğu bölgedeki evin adresini verdim. Kızcağız geldi. "Selçuk Bey, biz 9 Ocak günü, Sabancı Cinayeti'nin belgeselini yapacağız . Mustafa Duyar'la, son zamanlarını paylaşmış tek insansınız," dedi. "Peki, siz bu belgeseli yapmaya nasıl karar verdiniz," dedim. "Vallahi yönetimle konuştum. Okey aldım," dedi. "Senin üst yönetiminde ... Bu olay patronun kulağına gittiği anda yarım saat içinde görevd n alınırsınız ... Başka bir medya grubunda da iş bulamazsın," dedim. "Aaa niye?" dedi. "Niyesi var mı? Mustafa Duyar'ın öldürülme olayı dümdüz değil," dedim. Tabü onlar da bu belgeselde dediğim gibi anlatmayacaklardı. Doğru

olabilir.

Her neyse. Bu olay gündeme gelirse ... Bunun ucu nereye dokunur bilmiyorum ama tahmin edebilirim. Senin ne suçun

vardı

ki,

yatıyordun!

beni? Neticede bir dolandırıcısın, c zam yatıyorsun ... Hücrede Mustafa Duyar'la birlikte olmayı ben is temedim ... Ben de öyle bir şey istemedim ... Ve dünyanın hiçb ir ülkesinde, bir siyasi mahkumla, hele ünlü bir siyasi mahkum l ; ı adli bir mahkum aynı hücrede olmaz ... Yani bir dolandırıcı ile bir siyasinin beraber yattığı ancak bir filmde olabilir.· Bunu da ki nı se gündeme getirmedi. Vurmaları mı lazımdı

Haklısın,

bir dolandırıcı ile bir terörist ancak fihrıde olur.

Yani zaten, böyle bir şey hukuken yasak. Böyle bir şey büti ıı ı dünya için geçerli. Bu siyasi mahkumla adli mahkumların blo k lan bile ayı·ıdır. Siyasi mahkumlar kendilerinin halk kahramrn ıı gibi görür, adli mahkumlarda adli mahkumdur. Evet. 92


Bizi bir araya getirdiler. Yatırdılar. Bunun müsebbibi ben c !eğilim. Bunun amacı da, beni Mustafa Duyar'a karşı, Mustafa Duyar'ı bana karşı kullanmaktı. Bazı istihbarat organlarının bilgi almasıydı. Bunları ben çıktıktan sonra zaten pek çok gazetede açıkladım. Gizli kapaklı bir şey kalmasın diye. Evet.

Bu işleri, bittikten sonra da başka para babalarını da açıkla­ ıııak ... Çünkü ortada büyük para döndü, 8- 1Omilyon dolar da para döndü. Nasıl?

Bizim

vurulmamızla

ilgili.

Peki abi Mustafa Duyar'ın vurulmasll11 az da olsa mantık kalıııl ediyor ama sen neticede bir dolandmcısm ... Ne eliyorsun?

Ama ben Türkiye'de 93-96 yılları arasında başbakanlık yapıııış birini dolandırdım ve o kadının ortak olduğu hükümetin yı­ kılınasına neden oldwn. O zaman senin vurulman yine derin meseleleri gündeme get ı r~ vor!

Kesinlikle tabii ki, derin ... Yani

kısaca şunu

söylemeye

çalışıyorsun anladığım

kadany-

l:ı .. . "ikimizi bir anda kaldırmak istediler," mi eliyorsun? ı•:vet

ikimizi bir kalemde, çünkü ikimizin temizlenmesinin olan bir kitle vardı.

l:ıyc!alı olacağı görüşünde

l~vet.

Krsinlikle, ben bu işin arkasında bir kaç tane para babasının kanaat getiriyorwn. Hükümet mafyaya para ııTıp vurdurtmaz.

'ılclıığuna şuradan

93


Ama para

babasımn

bundan

çıkan

ne?

Bak, şimdi bizi vuranlardan, benim kafama kurşun sıkan örneğin, Sami diye bir çocuk Mustafa'yı öldüren Ahmet... Sekiz kişilik çetenin iki elemanı biri beni vuruyor, diğeri Mustafa'yı vuruyor. Sami'nin dayısının banka hesabında Sinop'ta 500 bin dolar çıkıyor.

lş adamlarımn ne menfaati olabilir sizin ölümünüzden?

Benim

kastettiğim

hepsi

değil yalnızca bazıları.

Senin anlattıklarına istinaden söylüyorwn. Sen Mustafa Duyar'daki gizli kalmış şeyleri istihbarat birimlerine mi aktardm?

Zaten fazla yoktu. Laf ararruzda zaten fazla bir şey yoktu. Zaten Mustafa itirafçı olduğu için her şeyi anlatmış. Bazı teferruatlar vardı. TefeJTuatlan da senden aldılar. Öyle mi?

Evet benden aldılar ama o teferruatlar çok can alıcı şeyler Yoksa ben burada anlatır, oynayabilirim ... Ama teferruatlar vardı. Hele benim hakkımda Mustafa'nm söyleyeceği hiçbir şey yoktu. Zaten her şeyi ben açıklamıştım. Mustafa'ya da çocukluk anılarımı anlattım sadece. değildi.

Galiba, seni hükümeti yık.mandan, onu da den ötürü vurdular?

Ama bwı.ların arkasında para babaları layamaz çünkü para çıkıyor arkadan. Para

çıkabilir,

Sabancı

cinayetin-

olduğu gerçeğini,

sak-

mutlaka ama ...

O çetenin zengin olması, örneğin diyeceksin ki, onlar daha büyük eylemler yaptılar. Büyük horozlar topladılar, tamam ... Burada senin vurdurulman enteresan zaten.

Beni vurmaları kamuflaj, sadece Mustafa Duyar'ı vurmadık bak Parsadan'ı da vurduk yani bu cezaevindeki pasif bir isyan. 94


Yani

olayı

cezaevi isyanma soktular

değil

mi?

Tabii, çete isyanı, tabii ki kamufle etmek için araya soktul;ır 1>('JÜ. Daha medyatik olsun diye. Mustafa Duyar da önemli bir in sandı ama bir Selçuk Parsadan ölseydi, ufak bir haber olabi lirdi . (,:ok büyümezdi. Ama ikimizin vurulması olayı büyüttü. Gündemi değiştirdiler. Evet gündem değişti ama zamanlamaya bak. Tesadüf <lcf(ıl lıuıılar. 24 saat gündemde kaldı, 24 saat sonra günlük l>ir g;ız,• /ı•de, 4,5 sat1rlık haber olarak geçti.

Madem içeri atılmışsın, hücredesin korunman gerekiyo r aı11<1 ucuz isyan ayağına getirilerek yok edilmek isteniyorsun \vukatlarımdan biri Levent Yurdakul, "Ben dava açacağ ını ," l"i lan dedi ama yapmadı.

ı;ok

Hayatın gitmiş, işsiz

güçsüz

bırakılıyorsun ...

Doğru

ama bunları kim düşünecek zaten beni bazı giic; lc' r ıH ' dl·n öldürmüyorlar, zaten ölü hayatı yaşıyorum. Böyle yaşas ııı IH'r gi ııı ölsün diyorlar. Ölüm benim inancıma göre bir kurtuluş zat.ı•ıı Selçuk

şu

anda ekonomik durumunun

kötülüğü ortm/;ı , l ııı

r lıırumu nasıl yırtacaksın ?

Valla Oktaycığım, bilemiyorum, "Bir insan kalkıp ela Sc' l c;ı ık gı'I benim bir barım var burda barmenlik yap, sana gii nıl c' f"ıll ıııilyon veririm," dese, seve seve onu da yapacak duruınclayıııı. 1~;ı na öyle bir teklif gelmiyor. Zaten insanlar korkuyor, ha lk lı;ı ­ ı ı;ı sempati duyuyor... Bana sempati duyan halk zate n s( iriiıııı rnr, adamın kendine hayı·ı yok ki bana olsun. Zenginler lıc'ıı<iı'ıı ııd"ret ediyor çünkü hepsini tokatlamışım ... Gazetelerde' 11) g ıııı ılızi olmuş, yani bana kim iş verecek? Bana sokaktaki g;ı ril>; ıı ı ıııı iş verecek? Adamın kendi işi yok ki, biraz işi olan ela ko rkıı d:ııı vermiyor. Zenginler de var bana sempati duyan ama korkıı yor, korkma hakkını kullanıyor. 95


Hakh şimdi bu adamı işe alacağını, ağrımayan başlfl11 niye ağ­ diyordur.

rıtayım

Tabii, tabii yoksa beni yalnız garibanlar sevmiyor ki, zenginler de var ama adam korkuyor. Haklı, parası olan adamın kaybedecek çok şeyi vardır, sitem etmiyorum. Senin de ona

hakkın

yok.

Ama direneceğim ... Bir güç, bir adamın gırtlağına kadar gelir mi? Bu herifin arkasında 15 sene infaz var, tekrar bunu zorda bı­ rakırız da, eski işlerine döndürürüz diye bekliyorlarsa daha çok beklerler. Yani bu adamı atalım içeriye, soyutlayalım. İçeride ölsün, yani alacağım bir senelik ceza, 15 sene de infaz, 16 sene eder, yaşım 52, 67 yaşında çıkmam gerekir ki öldüm demektir, dayanamam. yandın

Zaten

demektir.

Sürünmeyi cezaevinde yatmaya tercih ediyorum, bunda

ıs­

rarcı olacağım.

Tabii

canım aptallık yapacak

halin yok.

Bazı

insanlar çıkıyor, abi ya diyor "Sen Amerika'da, İngilte ­ re'de, Almanya'da olsaydın, villalarda, yatlarda otururdun, film ler yapılırdı , diziler yapılırdı üzerine ... Anlıyor musun? • Kimle konuşsam insanlarda şöyle bir inıaj var, bana soruyor lar, bu adamın mutlaka parası vardır diyorlar? Nasıl vardır

Hayır

ya bu adam aç geziyor.

bunu ben biliyorum yakından.

Demek ki ben yetmiş yaşına kadar o kadar iradeli bir herif ıni yim yani?

Dur gül dürme beni.

50

yaşından

yetmiş

yaşına

96

kadar

sürüneceğim

sonnı


yc>tmişimden

sonra bak

Oktaycığım

gör ne hayat

yaşayacağım ...

Affedersin. Tamam da, bunu ben biliyorum.

Evet. Yahu yanımda seni tanıyan bir ild kişi daha biliyorum, genelıl<' imaj şu, bu adam memleketi dolandırmış. Bunun mutlaka kenarında bir para vardır diye düşünüyor.

Benim

kenarımda değil,

kumarhaneliklerin

kenarında

paralar

var!

Tamam da insanlardaki imaj bu, gazetelerdeki listelerde do/; ıı ı<lırdığm iş adamlarmm isimleri ve paralar yayınlandı. Sebep o .ır;ı/iba.

Onlar inanmamak hakkını kullanıyor ben de sürünmek hakk:ı1111 kullanıyorum.

/)ur

oğlum

güldürme beni. Yani ilginç bir şey var ortada.

Vallahi gerçekten iki buçuk senedir ... İnsanlar beni, oradan lıııradan, TV programlarından, medyadan takip etti. Biraz oku-

vcırlarsa, benim

oynadığımı düşünüyorlarsa, sadece onlara saf Bir insan iki buçuk sene benim gibi renkli hayat yaşamış lıır insanın sürüngenleri oynaması normal mi? O kadar başarılı ı lsl'ar sanatçısı değilim ki ben, o kadar iradeli adam olsam, kudc•riın.

ı ı ı: ı rda

kaybetmezdim o

N<~yse bunları

Yok,

keşke

da

trilyonları.

açıklamış

olsa ... Ben

olduk inanmayanlara.

parayı

her zaman çok güzel, bayatlat-

ııı : ıdan, 111111.

son kullanma tarihi geçmeden harcamayı seven bir insaOyle bir şeyi, beni bir parça olsun tanıyanların benim para-

lı ııııajıın olduğunu düşündüklerini sanıyorum.

/ f;ıııi derler ya param olsun, fakirlere 97

dağıtırım,

bir para


geçse

şöyle yaparım

böyle yaparım

dİyenlere

mamr ımsm ?

Ben bu laflara inanırım. Kendim de inanırım. Şöyle bak, ben özellikle son eşimle evliyken, biz ne yapardık biliyor musun? Hem işten hem kumardan aldığım, nadir dönemler olurdu. Sabah kalkardık bir markete giderdik, iki arabanın bagajını erzaklarla doldururduk. Zarflara da en az 100 dolar para koyardık ... Zühre giderdi, Alibeyköy'ün, Yeşilpınar'ın tepelerinde, Gazi mahallesindeki gecekondulara dağıtırdı. Günah

JTU çıkartıyordunuz?

Yani ... Belki bu günah çıkarma değildi. Benim günahım olduÇünkü ben günaha inanmıyorum.

ğuna inanmıyorum.

Bu

ihtİyaç

nereden

doğdu

peki?

Bu ihtiyaç benimdi. Gönlümün çok yumuşak olması, duygusal olmam ... Zühre'yle de aynı kafa yapısındaydık .. . Giderdik be rı utanırdım. Zühre inerdi arabadan ... O dünyalar güzeli hoş kadın , giderdi gecekondunun kapısını çalardı. Bir kadın kapıyı açardı iki poşeti, zarfı verirdi geriye dönerdi. Yardım budur aslında. Kimin yardım yaptığı bilinmeyecek aslında. Yok benim arkamdan bir hayır duası okusunmuş. O okusa ne olacak, garibimin hayır dua sı kabul olsa kendisi sürünmeyecek. Onun duası bana hayır ola caksa ben de onun gibi sürünürüm sonra. Bırak dua etmesin. Yam

şmıcli

edebilirl er mi

Yani istiyorlarsa

şimdi

dİyorsun?

etsinler.

Nİye?

O kapılar çalındığında, onları götüren adam çok kötü sürün i'ı yor. Onlardan kötüyüm. Onların başını sokacak, bir gecekond u lan var benim o da yok. Otel otel geziyorum. Seyyarını ... En ucuzunda gezİyorsun

Yani beş

yıldız değil

de

otellerİn ...

beş

milyonluk otellerde geziyorum. 98


"Dua edeceklerse etsinler de sürümnekten yorsun ... Bu saatten sonra

dualarını

kurtulalım,"

eli

kabul ediyorum, yani.

Selçuk bakarsm sana bir af çıkar. Bu hükümet anormal demokrat aslında. Bana af çıkarması onların işine yarar; hepsi yargılanıyor. Onun için bir af bekliyorıım zaten ... Abiciğim düşünüyorum, Istanbul'da şöyle bir lll<'yhane, yani 5-6 masalık. Kendi yerimde yiyip içeceğim. Beı ı iın hayatımda içki olacak mutlaka, kendim hizmet yapacağım. <lıı beş yirmi dolarlık bir iş yapsam umudum var. "Nerden yapa<·aks ın ," diye sorarsan cevap veremem ... Senin hayallerin boldur... Boldu bu yaşıma kadar. Belki de seni hayallerin ayakta tutuyor? Pek tabü ama 44 yaşıma kadar kurduğum her hayali gerçeklı ·şLirdim. Cezaevinde kurduğum hayallerin hiçbiri gerçekleşme­ di. Mesleğini dünyada en iyi yapan insandlm, şimdi o mesleğimi l('ra edemediğim için, ikinci bir iş olanağım olmadığı için ...

99


Tabii

mesleğin dolandırmak.

Mesleğim

yok,

keşke tornacı olsaydım.

Peki şimdi dört çocuğw1 var. Onlara nasıl yardım ediyorsun. Kendine faydan yok, onlara ne faydan olabilir?

Evet. Anacığım var 80 yaşında sakat kaldı. Az az yürüyor garibim. Bir oğlum var 25 yaşında. Işte onlara ben bakmak durumundayım. Şu anda kızlarım annelerinin yanında. Bazen baz1

arkadaşlarının yanında takılworsun değil

mi?

Evet yardımcı olduğum arkadaşlarım var. Buralar kumarhane oluyor, bar oluyor... Gidiyorum görüntü oluyor, ne yapayım, ufak tefek pay alıyorum. Anladım. ..

Ankara'da zaten bütün Emniyet Teşkilatı yaptığım işi biliyor. Ankara'daki bana "Bir dernek lokali kur, bu saatten sonra namusunla yapabileceğin en uygun iş bu" diyorlar. "Müşteri tutarsın" diyen çok. Hümanist polis arkadaşlar var; "Yeter ki sen eski işle­ ri yapma. Karşımıza suçlu olarak gelme," diyenler var.

!ki küçük kızın biraz rahatsızdı bildiğim kadar.

Nasıllar şimdi ?

Terleme hastalıkları vardı. Zaten fazla göremiyorum onları. Çünkü anneleri bana onlardan uzak olduğum sürece, daha hu4urlu olduklarını söyledi. Beni inandırdı. Ben de bu konuda her fedakarlığı yapıyorum. Onlar büyüdükleri zaman benim ömrüm de vefa ederse, babalarının çok boktan adam olmadığına da inanırlarsa zaten gelir beni ararlar. Şu anda beni nasıl biliyorlar, bilmiyorum. Ama içirndeler. Mantığın

bu ...

Anladım.

Sağlığım

iyi şükür, tek eksiğim para.

Tersoluk. 100


Benim 20 bin dolarım başkasının 100 bin dolarını döver. Yani bu parayı ele geçirdikten sonra Beyoğlu'nda bir yer yaparım. Zaten sen de, ben de bu Beyoğlu'nda öleceğiz. lıen

Niye, bize başka yer yasak mı? Öyle, bizim başka yer şansımız yok. Küçük bir mekan kurarsam çocuğumun çoluğumun nafakasını çıkartırım, namerde ıııuhtaç olmadan, rezil olmadan ... Hayatı götürürüm. Evet. 60

yaşına

kadar götüremezsek huzurevleri bizim zaten.

Selçuk şu anda biz senin dışarıdaki iki buçuk yı1hk serüveni11i konuşuyoruz. Bir sürü istasyona uğraciJk, dolaştık durduk, geçmiş olayların faturasını ödüyorsun, belki haklı belki haksız :ınıa çok ağır olduğww görüyorum. Bu iki buçuk seneyi tam ko11ıışabildik mi? Şimdi

ben iki buçuk senenin tamanunı eski yaşantımın tam l<'rsi geçirdim. Tamamen parasız geçirdim. Şimdi bak düşünebi­ li yor musun? Geçmişte yaptıklarım hataysa zaten bana dolandı­ rıcılıktan ceza verdiler. Yaptım, ister Ahmet'i ister Mehmet'i ister Lrilyarderi, ister başbakanı, ister garibanı dolandır. Kanun önün<I<' cşitsin biliyorsun. Sen çok zengin adamı dolandırdın, kardeş i ın sana az ceza veriyorum diyen hakim yok. Bunların bedelini, y;ıni faturayı o kadar ağır ödedim ki, hem cezaevinde yattım, lıc'ın hücrede yattım tek başına. Beş ayı Mustafa Duyar'la olmak ı ı zne, dört yıl yedi ayı tek başıma yattım. Çıktığımda beş para:;ızdun. İki buçuk senedir sürünüyorum. Bunun karşılığında Türkiye'yi soyarılar ... En fazla bir buçuk sene yattı. Çıkınca katrilyo ıılarına kavuştular, şu anda helikopterleri, yalıları, yatları, katları, hepsi duruyor.

l lalkm parası. Tabü ki ... Yani bunu iddia ediyorum; 101

yaptığı

suçun bedelini


benim kadar Şöyle

ağır

ödeyen bir tek

kişi

var

nudır?

Siyasiler hariç.

bir soru sorsam?

Tabii ki sor.

Çiller'i dolandırdın. .. Bugün bunları yaşayacağını, bedelinin bu kadar ağir olacağını tahmin etseydin ne yapardın? Önlerinden geçmezdim. Ayrıca

da sen bana

fi de geldi. Bunu

söylemiştin:

yapmadığllTU

"Bana içerdeyken para teklisöyleyeyim diye." Niye kabul et-

medin? Evet avukatım vasıtasıyla 100 bin dolar teklif edildi. recektim. Şimdi

Yazılı

ve-

bu durumu yaşayınca bugün olsa yapmadım der miydin?

anki kafamla, kabul ederdim. Ben o Yargıtay aşamasındayclım, 97 sonlarıydı 98 Ocağında onaylandı. Yargıtay onaylaması aşamasında, 5-6 gün evvel benden istedikleri mektubu yazarclım ve "Türk halkının önünde Tansu Çiller'den özür diliyorum. Ben bu kadını dolandırmadım. Bu bir iki politikacı, bir iki gazeteci ile beraber bir komplomuz," diye yazardım. Dava da zaten bozulacaktı, dışarıya çıkacaktım . Çoluğumu çocuğumu kurtarırdım. bugün çektiklerimi çekmezdim. Bütün samimiyetimle söylüyorum. Arkamda olduğunu hissettiğim Türk medyasının işleri bittikten sonra tanımaz olduklarını bilseydim, kabul ederdim ... Şu anda beyefendi gibi yaşıyor olurdum. Kesinlikle ...

Şu

Gelen teklifin Çiller'den

olduğu

kesin miydi?

Kesin kesin ...

Peki oğlum hangi hJTstı bunu yaptıran? Biraz O zamanki

hırs, medyanın verdiği hırs,

maydı.

102

tantanalıydı.

tahrik, hem de patla-


Sem kışkırtanlar vardı galiba, gaza getirenler vardı? Vardı tabii, gaza getirenler medya diyor ki, "Selçuk c_·ıktığın hafta bizdesin".

yırttın,

Ne? Öbürüsü diyor ki; "Allah Selçuk bizdesin. Kimseye söz verme ... Sana ayda 15 bin dolar." da bir gaz var eli' mi? Allahı var.

Ayrıca

Gazın

Sen o arada

boşlukta

uçuyorsun tabii?

Hayal aleminde gezdirdi beni medya... Bir telefon açtırıyo­ rum, ertesi sabah Adalet Bakanlığı'ndan izin alıyorlar, Afyon Cezaevi'ne geliyorlar, program yapıyoruz. Böyle bir güce sahipsin.

Sana düşünme payı bırakılmadı mı? Abi bıralalmadı değil. Onlar da oyunu güzel oynadılar. Bak ne eliyorum sana... Bir telefon açıyorum, ben açrruyorum gardiyana açLırıyorum, para veriyorum, açtırıyorum. "Yarın Afyon Cezaevi'ne gel," diyorum. Telefon saat üçte açılıyor değil mi, ertesi gün saat üçte atlayıp geliyorlar cezaevine. Program yapıyoruz. Böyle bir şey var rru? Bu güce sahipsin. Çıkınca da sürüneceğini düşünmüyorsun. Yani hükümete karşı "Biraz gaz var," diyorum. Onların tepkisinde; ben, en büyük alet oldum. Çünkü sen o dolandırcıl.ık olayım yaparak, örtülü çarparak bunlarm eline koz verdin.

ödeneği

Tabii ki, tabii ki.

Sana

düşünme payı

vermediler diyorum.

Gayet tabii ki. Zaten ben akıllı bir insanım , zeki bir insanım. Arkamdaki medya kuvvetini gördükten sonra, Türkiye'nin en 103


büyük medya devleti arkamda, HüJTjyet gazetesi tutuyor, anılarını alıyor, 15 gün tam sayfa yayınlıyor ... söylemeye çalışıyorum, diyorum ki; bu kadar gaz Efraz yalmz kalabilseydin. Bu medya gazı olmasaydı, bu ünlü gazeteciler, danışıklı dövüş gföj üzeri.ne düşmeselerdj, farklı düşünebilirdin, gföj geliyor bana. Ben

şunu

olmasaydı.

Daha sağlık düşünebilirdim ... Kendimi o kadar güçlü hissettim ki ... Cezaevinde telefonlarım var, haberleri izliyonnn, bütün haberlerde ben varım. Senin için açık oturwn yapılıyor, bir yerde, açıyorum pat; katılıyorsun. Sen de biraz egonu tatmi.n edjyorsun galiba.

Tabii, tabii,

açıyorum

pat diye ordaynn, ediyorsun tabii.

Kendi.nj bir şey zannediyorsun o anda.

Ediyorsun tabii, ondan sonra Türkiye'de bir anda hükümeti yıkacak kadar şöhret olınuşsun. Düşünemiyorsun. Tabn sana çok iyi davranılır, bu kadar gaz verilirse düşüne­ mezsi.n tabn. "Sana düşünme payı vermediler, "diyorum anla.sana.

Vermediler tabii. Bunu yaptığın hareketlerle de zaten bunun meyvelerini alıyorsun. Bir açık oturum oluyor mesela, seni assolist olarak alıyorlar, küt diye ... Bu gücün

sahteliği.nj

gördün.

Ama sonra gördüm. Yahu

ayı11 şeyi

söylüyoruz. Tabn kj sonra gördün.

Demek ki, beni kullananlar, benden daha büyük dolandırıcıy­ diyorum.

mış

Tabn.

Belki, belki beni

kandırabildiler.

104


Sorun

işte

orada.

Hissettirdiler her hareketleriyle hissettirdiler. Açıyorum telefonu, var mı böyle şey abi? Televizyona, Hulki Cevizoğlu'nun Hayri Kozakçıoğlu'yla yaptığı Ceviz Kabuğu programına küt diye katılıyorsun. 22

Sana karşı öyle bir hücuma geçilırıiş ki; izlediğim kadarıyla senin üzerinde öyle bir ısrar var ki, sen nefes alacak durumda değildin. Senin ayakların yere basmıyor, mantığın yok olmuş o sırada.

Yok tabü, yok tabü. O anda bir hayal aleminde yaşıyorsun abi. Arkamda güvendiğim Türkiye'nin en büyük medya çalışanları var. En büyük sensin o ara.

O arada en büyüksün tabü. Ama bugün

baktığın

zaman bunun

boş olduğunu görüyorsun.

Sabah uyanıyorsun, bakıyorsun mektup kutunda en az 1O-15 mektup var. Helal olsunlar, geliyor. Hastaneye gidiyorsun; "En Büyük Parsadan" çekiliyor, bilmem ne oluyor, yahu bunlar, şa­ şırtıyor uçurtuyor tabü. Insanı alkışlayarak

idama götürüyorlar öyle mi?

Evet canım. Tabü gaz vererek adamın hayatuu söndürüyorlar. Belki de bunlar sana çok yüklenmeselerdi...

O zaman

sağlıklı düşünebilecektim.

HaYll· sağhkh düşünmenin ötesinde belki bu dolandlrma meselesini politikanın içine sokmasalardı bu kadar da ceza yemeyecektin.

Tabü 22

canım,

bu kadar yemezdim.

Hayri Kozakçıoğlu: Eski Vali .

105


O zaman sıradan bir dolandırıcılık olayı olarak kalacaktı. Evet öyle kalacaktı, şöhret de olmayacaksın ama çıkınca da sürünmeyeceksin. Evet yani o medyanın gazıyla her gün pata küte televizyonlar falan bilmem ne olunca; galiba yargı da etkilenerek cezanın en büyüğü geldi. En astronomiği geldi. Dünyada, iddia ediyorwn, benim yaptığım adi dolandırıcılığı yapan hiç kimse hücre hapsi yatmanuştır. Bi' de şu var, şöhretin güzel yönleri var ... Ama paran varsa ... Şimdi şöhretli bir insan olarak bir otobüse bindiğimi düşünebiliyor musun abi? Buradan Yenibosna'ya gidiyorsun, Taksim'den, Yenibosna'dan Büyüçekmece'ye gidiyorsun ... Bakıyor adam "Ulan bu herif Selçuk Parsadan," diyor. İşte o zaman kendi kendine adam; "Ne işi var herifin otobüste" diyor. O kadar kötü oluyorsun ki, ayakta böyle dikilmişsin sıcakta, kan ter içindesin. !ki metre boyunla.

lki metre boyundasın, gri tişörtün siyahlaşmış, terden koyu gri olmuş. Utanıyorsun tabii ki. Adamın sana olan saygısı da belki gidiyor; "Ulan bu adamın burada ne işi var." Benim arda kurcaladığım şurası oluyor, bunlar bir hükümrt i yıkmak için bu kadar yüklenmeselerdi ...

Ben de o kadar gaza gelmeyecektim. Sen o kadar gaza

gelmediğin

için de bu kadar ceza almaya

cltktın?

Tabii abi bir yerde, siyasi bir

kişilik

oldum. Beni gören

şu anc ın

şey düşünmüyor.

Yani o zaman dediler, ANAP'ın kışkırtması, oyunu falan dc<li kodular çıktı. Biliyordum ki senin hiçbir yerl e bağın yoktu.

Yok, organik bir tabii kı ufak ufak. ..

bağım

yok, tabii ki gaz verme

Öze1Jikle Tansu Çiller'in yıkılması için. 106

olayları v:ır


Yıkılması

kesinlikle. O kadının Türk siyasetinden silinmesi.

Amaca da erdiler ama. Fazlasıyla

dının

hem de. Ama o bakımdan mutluyum, çünkü o kaTürkiye için tehlike olduğunu ben her zaman söylerim.

Hayır

genel bir

şey

söylüyorum tehlikeli [aJan

olnıası başka

hir sorun. Başka maşka yok. Benim de senin de sorunun, 5 bin tane fai1i meçhul cinayet var abi onun iktidarında.

Ben oralara girrrıiyorum. Abi, yani birisinin hükümetten gitmesi için, kısacası aşırı yüklenme var. Bu bir dolandırıcılık. Tabii, Tofaş, Tedaş dosyaları vardı, biliyorsun. Onlar yetersizdi. Benim olay girince örtülü iideneğe sarıldı millet. Orada mahvolan ben oldum. Tabii Çiller de gitti, siyaseten bitti. Şu anda ben sürünmeye devam ediyorum.

Selçuk bugüne kadar mç kötü tepkj aldığın oldu mu? Kesinlikle olmadı. Sana bir örnek vereyim. Şimdi hatırladım. Scnegal'i yendik biliyorsun, Takım finale çıktı. Kızılay'da sevgilimle dolaşıyoruz, yemin ediyorum ... 50-60 kişilik bir grup, çok <'rıteresan ama şunu iyi dinle; Millet "Türkiye, Türkiye" diye lıağırırken, beni tanıdılar. "En Büyük Parsadan" çekmeye başla­ dılar ... O anda Kızılay Meydanı dolu. Bütün kameralar oradaydı. l·~rLesi gün bunu en ufak haber yapmadılar ... O gece sevgilim de ~aşırdı ve çok mutlu oldu. Benim için tek dezavantajı ünlü olı ı ıam. Eğer ben ünlü Selçuk Parsadan olmasaydım, şu ana kadar <;oktan evlenmiştik . Onu rahatsız eden tek olay benim Selçuk !'arsadan olmam. .. Yalnızca sevgi ile ilişkimiz ayakta duruyor.

Yam hiç kötü tepb almadm. Almadım ama istiyorum. Duymamazlıktan geleceğim. Arkanı­ <lan "Vay şerefsiz, dolandırıcıya bak," desin. En doğal hakkı.

107


Evet... Hakkı

yani.

Devamlı dolaşıyorum . Halkın arasındayım,

bul'da Beyoğlu'nda, Ankara'da, Kızılay'da tek kişiden kötü bir şey işitmedim.

lstanfalan gezerim. Daha

Aslında burada çok derine inersek, hükümet yıkan sen değil­ sin, hükümeti yıkmak isteyen gruplarm malzemesi oldun sen.

Evet canım. Tek başına bir Selçuk Parsadan ne yapar, arkanda medya olmadıktan sonra. Senin

olayınm kullanılarak hükümetin yıkılmas1 ...

Orda ben bir detay oldum, medya bütün gücüyle üstüme gidiyordu. Neyse, neyse yani neticede sen örtülü ödenek olayıycl111, buda onlar için kullamlma malzemesi olmuştu.

Bu arada örtülü ödenek diye bir yordu biliyorsun.

şeyi

bizim

halkınuz tanımı ­

Nerden bilecek. .. Bilmiyorlardı ,

bu nedir, ne durumda kullanılır? Başbakanııı kullanma yetkileri nelerdir? Koyun Türk halkı örtülü ödenek eli ye bir kurumun farkına vardı. Şimdi

de unuttu.

Tabii, tabii. Yanmn

ekmeğini düşünen

adam

bunları düşünemez.

Pek tabii ki karnı aç adamın. Bana gelen mektuplarda bile bir tepkiye rastlamadım. "Helal olsun" diye başlıyorlar. Benim kacl;ır yanağından öpülmüş politikacı çok azdır.

108


BÜYÜK Si RLAR-2

"içeride dengenin bozulması, iki saniyede başla­ dı ...

Sabah yediye bil" kala

çe bitti. 15 şey

şubat

1999

başladı.

sabahı

Yediyi bil" ge-

iki dakikada her

bitti. Mustafa'yla beraber VUI"ulduk. Onun

haricinde her sından."

109

şey

dört dörtlüktü,

koıwıma açı­


~

.J." .' ,

.

Hük::ümlf;\ ~~ya

'.ftrmid.ttifin.ı,, -""., y..

"

Adı

Soyadı

. .c:.:...S..~:-.\.Ç;t~~~. -

-~~~-...

:

'!'-~·~«· ~~A-g, .$. ft: ~. &.~.. Baba ve Anası tı-\', j,t~\?,~~·:+~~t-:: . J;-:.\(. .k~.'J"-

Doğum Tar. ve yeri : {~.5]·:·.:.-il~J0.~!~ İlamın veya tutuklama kararının

Tarih, No.su Suçu '

.

~:Q.'ı-r'ıfr.r:i. ~ .\~~·~~k\.,-!.k:.. J

Hükümlü ve.!f~lu

Defteri

Kayıt No. su : ..~,~Ö ..fA.';i-:.lr. ........ .

Kimlikteki suçu bölümüne

dikkatı

110


Vll

Selçuk peki ilk içeri girdiğin yer neresi? Bayrampaşa.

Girdiğin

gün, içeride nasıl karşılandın?

!çeriye girdim, beni bir hücreye götürdüler, berbat bir hücre. Alna alaka dört dörtlük. Hücrem, iğrenç bir hücre; altı metre kare var yok. Bir tane kapısız mapısız alafranga tuvalet, lavabo, yatak.

Evet. İşte ufacık bir camı var, nereye baktığını bile bilmiyorum. Bir şeye çıktım, baktım.

Bir koğuşun avlusuna bakıyordu . Alaka dört

dörtlük.

Kimlerden? Müdürden, savcıdan, sekiz-on tane müdür yardımcısından fala11.

Sen

koğuşa

Koğuşa

girmedin mi?

hiç girmedim... Ceza

yatmadım.

111

hayatım

boyunca hiç

koğuşta


Peki meydana da mı çıkarmıyorlardı? Yok, bir tek Afyon'da kaldığım zaman bir iki saat avluya çıktım. Sen

Bayrampaşa'da

Bayrampaşa'da

ne kadar kaldın?

üç gece.

Oradan nereye gittin? Ankara, Ulucanlar'a.

Ulucanlar'da nerede kaldın? Ulucanlar' da yine bir hücreye koydular. Sonra sağ olsun orda Kadir Turgut var, Kürt Ahmet'in yeğeni. Bize 9. Koğuş diye bir koğuş açtırdı. Kardeşim Cahit de biliyorsun üç-dört ay yattı benimle, 9. Koğuş'ta. Bizi öldürmeye kalkacak bir insanın ulaşama­ yacağı bir koğuştu. Zaten önümüzde de DHKP-C'liler ve PKK'lı­ lar vardı . Onlar da saygı gösterirler yani, Ulucanlar' da. Çok rahat ve çok zor günlerim geçti. Yani arda koğuşta yattın? Yok canım. Hep hücre, sadece bir yerde kaldık.

yerde, küçü k

mahkumlarla birlikte yatmadm mı? Hayır, hayır, havalandırma mavalandırma, bahçe mahçe yok. .. Sekiz-on metre kare bir yerde kaldık. Tek başına yatıyorsun, sacl<' ce gördüklerin, müdür, ikinci müdürler, gardiyanlar ... Hiçbir za man diğer mahkumlarla yatmadım. Çünkü niye olmadım, bunu ıı sebebi, cezaevinde beni vurup da, şöhret olmak isteyenler çok faz la olduğundan. Yüzde 85'i bunu yapmayı düşünüyor. Bir ünlü acln mı şişle, iki tane müebbedi var arkasında. Otuz sene ceza yatacaı, Sürünüyor, aç ... Adam isim olursa daha başka şekilde yatacak. l\ıı şartlarda yatarsa, sürünecek. Onun bunun donunu yıkayacak. < ı bakımdan devlet beni fevkalade korudu. Vurulduğum olaya kacli ıı Vurulduğum olay da derin ... Yüzde yüz ama bunun haricinde l ııı Sen hiç

diğer

koğuş dediğim

112


~un ağrısa

doktor geliyordu. Efendime söyleyeyim, beni eskortla, hastaneye götürüyorlardı, gecenin dördü de olsa. Bir kere kalp spazmı geçirdim. Ufak tefek rahatsızlıklardan en aşağı 20-30 kere gittim. Devlet bana vurulduğum olay hariç dört dörtlük baktı. Bunun sebebi sadece ünlü olmamdır. Peki Selçuk cezaevinde kötüye gidiş nasıl

başladı?

İçeride dengenin bozulması, iki saniyede başladı ... Sabah ye1iye bir kala başladı. Yediyi bir geçe bitti. 15 şubat 1999 sabam iki dakikada her şey bitti. Mustafa'yla beraber vurulduk. Onun lıaricinde her şey dört dörtlüktü, korunma açısından.

<

Peki

vurulacağmızı

önceden hiç sezmediniz mi?

Bak Mustafa, Kırklareli Cezaevi'nden ilk geldiğinde " ı\bi bizi bir araya öldürtmek için getirdiler," dedi.

öpüştük;

Dedi yani? lıır

Hunu dedi. Ben de, "Oğlum bırak bu paranoyaları, gel şurada çay demleyelim, oturalım, moturalım, konuşuruz senle," de-

ı lıııı.

Sen ciddiye Almadım,

almadın

tabii.

ben ona diyordum ki; "Oğlum sen deli misin, sen en büyük adli skandalını gerçekleştir-

'l'ı ırkiye'nin gelmiş geçmiş ı ı ıı şs in."

<>11ıın aklına geliyor, senin gelmiyor tabii.

( lnnn geliyor, benim gelmiyor. O benden daha kıvrak zeka, ı l.ılı ; ı paranoya veya daha ileri görüşlü. Onun cezaevi hayatı geçıııı :,:ıııdt' daha öncede vardı, artı bir de adam siyasi mahkwn ... l lı ·r konuda deneyimli. ı :· 111i

sana, "Bizi aynı hücreye atmaları.run sebebi bu, " dedi.

l\ı •s inlikle ,

"Öldürtmek," dedi, daha gelir gelmez. Aynen. 113


"Bunlar bizi öldürtecek," dedi, yanımızda da yani. Mustafa'nın hiç umurunda değil ... Nasıl,

başsavcı

falan var

sert biriydi galiba?

Kafası bozulduğu zaman, en ufak haksızlığa maruz kaldığı zaman ... Hiçbir haksızlık olmadığı kanaatindeyim ben. Çok sinirliydi, psikopattı, gerek o gerek Semra Duyar. Ana avrat dümdüz gidiyorlardı. Hiç rütbe, silsile fark etmez, aramaya gelene kadar küfrediyordu. Zaten bir ara tartıştık. Nedeni, onun bu fevri davranışlarıydı. "Oğlum" dedim, "bak sana da ilgi gösteriyorlar, bana da. Abi diye sempati duyuyorlar, senle beraber kaldığımız müddetçe sen bu hareketleri yaparsan beninl de aleyhime olacak. Senin yüzünden ben de tepki alacağım. Bana da kötü bakacaklar," dedim. Bir ara bir ay falan küslüğümüz oldu yani. Ayırdınız

hücreleri yani?

Hemen yanımdaki hücreye verdiler. Arnmızda bir duvar vardı ama yine camdan cama, sohbetimizi kesmedik. Aramızda ab i kardeş, baba oğul şeyi vardı. -'S <e.'-'-N>-.\L.c,,

rv-'·

~ ~'i Aı'( ~

c.. <,~!:' v. ,.

l'l

~l'2..t_v\11..~...:.

~

,,

,,... ~l :ı

..,

C ...S@ '~...L p l\~Ai:>f\ı\J V-c,(L...\\ A

'(!:.h:ı N

C e~C..E-'-"ı

A.\='--\Oı\.J

KAPA! 1f,!:J:At.VI MüoOn• OGO MEKl Uı--' LJ K'JM,..'\ KOMIS YONU OURü1.co

114


Çok mu sinirliydi? Anormal agresifti.

Neden kaynaklamyordu? Adamın doğumundan

itirafçı olmuş,

itibaren

hayatı

trajedi.

içeride kral gibi?

Alakası

yok. Bünye olarak ruhsal açıdan zaten, acayip anti sosyal bir adamdı ... Aşırı sinirli, korkunun k'sini tanımıyor, ilginç lıir adamdı. Kısacık, ufacık, tefecik 1.60 boyunda bir çocuktu yaııi, G0-65 kilo bir ufacık oğlandı. ı \sosyal

miydi, anti-sosyal mi?

ı'\nti

sosyal... Çok iyi yönleri olan ama kimseyle geçinemeyen zor biri. Mustafa'yla beraber oturup da, onunla yirmi gün bir .ır;ıda yaşamak çok zordu. Beni de bir abi olarak görürdü, zaten ı ;ızclığı mektuplarda da farkındaysan bunu açık açık söylüyor. llı·ııi anormal sevmeseydi, onunla üç gün oturamazdım ... Anorııı;ıl saygısı, sevgisi vardı ve beni kaybetmek istemediğinden çok .ıll l;ın aldı. Yoksa ne benden korkan, ne Allahtan korkan biriydi. ( lı I<' bir herif, uyurken gelir şah damarını yarım dakikada keser ıılılıırür yani. Çay kaşığı ile adam öldürüyorlar cezaevinde. ı : ıık

1W.vlc bir yapısı var nuyd1? 'l';ılıii canım

tabü. Onla aynı hücrede yatmak, şimdi kendi kenı lııııı, <liişünüyorum da, aslında büyük cesaret isteyen bir olay. Yaı ıı ı Iı l!;iiincbiliyor musm1? Ruh hastası bir insanla yatıyorsun. Za1ı ı ı S;ılıancı Suikastı'nı yaparken, oraya intihar komandosu olarak 1,11 lı .ı ı ır . Bak bu an ti-parantez bunu unutmayın; orası bir çiftlik olılıı .ı'.ı ıı ıclan çıkıyor anladın mı? Onları arda öldürdükten sonra, ellı ı.111!' korwna bw1a saldıracak, çarpışarak ölecekler, lsmail'le. \ııı.ı ı: illlik, çıkıyor... Türkiye'nin demek ki sadece devleti, hüküııll'l lı · ri değil, ne diyeyim, özel sektörü ele aynı. Özel sektör de l ı ııılıııı koruyamıyor. Sabancı Suikastı'nclan sonra farkındaysan 115


korumalar morumalar arttı. Aslında Mustafa Duyar Türkiye'ye yeni bir sektör kazandırdı. On binlerce garibana iş olanağı sağladı. Bu açıdan bakarsan bu gerçek. Yani istihdam sağlad1 Türkiye'ye. Evet "koruma" diye bir meslek türedL.

Tabü hangi zenginin koruması vard1, Sabancı gibi Koç gibi üç beş tane zenginin işte ... Devlet iki tane polis vermişti. Arkadan geliyorlardl eskort diye. intihar komandosu olarak ım gidiyorlar binaya?

Tabü canım çarpışarak ölecekler. Eğer kurtulursanız, yüzcl<' bir ihtimal, şu evde saklanacaksırnz talimatı var. Ev de iki yüz metre yaklrnnda binanın. O kadar basit mi?

O kadar basit ölümüne gidiyorlar. Bizde bir yerleşik düşünce· vardır; bu tip intihar komandoları giderken uyuşturucu alırl a r , hap içerler diye, alakası yok. Onların beyinlerine ideolojiyi sok muşlar ... lsmail'in ölümü nasıl olmuş? İsmail

Yok

ölmedi ki.

CaJl1111

öldürüJc/ii ...

l Iayır canım İsmail Akkol. Hala fırarda. Yok

canım

öldiirüldü.

Hayır canım

lsmail Akkol firarda, yok abi

kayıp .

Belki ben öyle biliyorum.

Bu Mustafa'ya güvence veriliyor, bir sene yatmayacaksın dC' ııı liyor zaten pişmanlık yasasından yararlanacaksın bilmem ne fal<.u ı Selçuk özel sohbellerde nel er aı1iat1rd1 sana? 116


Mu stafa Duyar ve Selçuk Parsadan.

Abisinden bahsederdi. Şu odada sen de, ben de yatsak; bırak IH '~ ayı, altı gün bir arada kalsak, her şeyden bahsederiz. Zaten Y('clinci gün veya sekizinci gün biter. Sonra yalanlar başlar artık doğru biter, ondan sonra yalan gereksinimi duyulur. 1.,;.ıf olsun

diye hakhsm.

Mustafa öyle bir adamdı ki, yani yalan malan herifin dünyao; ııala yoktu. Zaten yalan söylemeyi akıl edecek adam değildi ... <,'ok zekiydi. Gerek duymazdı 26 yaşında olmasına rağmen bazı ıılgunlukları vardı. Üç ablası varmış. Onlardan konuşurdu. Annc:: ıı ıiıı, üvey babası tarafından nasıl öldürüldüğünü anlatırdı. 117


Defalarca anlatırdı, bıçaktan korkardı mesela. Çok enteresan, bir şeyden korkmazdı, bıçaktan korkardı. Sebebi ne biliyor musun? Söylemiştim; üvey babası bu 13 yaşındayken annesini Mustafa'nın gözleri önünde bıçaklayarak öldürüyor, bıçak korkusu vardı. Böyle ekmek keserken bile iki adım geriye gittiğini hatırlıyo­ rum. O kadar korkardı bıçaktan. Anormal bir fobi ama yani. Peki size içeride

bıçak

veriyorlar mıydı?

Bıçak vermiyorlardı. Bıçak şekline getirilmiş

Onunla

ekmeği mekmeği

kesiyorduk. Onunla

ufak bir şey. ancak şah

adamın

damarını alırsın, saplayamazsın.

Anlıyorum.

Ama çok büyük travmalar yaşamış, sana daha önce anlattım, annesi ölüyor. Annesini gömüyorlar. 1ki hayırsız amcası varmış, biri çok zenginmiş. Adana'da beş yıldız oteli varmış. Üç ablasın ı alıyorlar cinayet işlendiği için, evin önüne görtürüyorlar. Cenaz den dönünce bu çocuk daha on üç yaşında kapıda kalıyor. Gidiyo r Aksaray'a bir kebapçıya giriyor. "Abi, benim annem öldü! Şu anda sokakta kaldım, amcalarım da ablalarımı aldılar, beni sokakta b ı raktılar. Bana iş verir misin? diyor. Adam inanmıyor. On üç yaşm da bir çocuk, ufak tefek çelimsiz biri. "Gel bakim" diyor alıyor b ı ı nu götürüyor Şehzadebaşı karakoluna. "Bu çocuk dışarıda kalm ı ~ doğru mu?" diyor. Polis "Evet" diyor "bunun annesini üvey baba sı dün akşam öldürdü." Adam inanıyor ve bunu alıyor yanımı . Dört-beş sene komilik yapıyor, adam ölene kadar. Orada lokanta da yatıyor. Sadık, dürüst çalışıyor ... Her konumuyla trajedi yaş ı yor, adam ölüyor. Dükkan oğluna kalıyor, oğlu bunu sevmiyor, i ~ ten çıkarıyor. Değişik işlerde çalışıyor. Çok enteresan; Asm; ılı Mescit Sokağı'nda bizim işleri yapan bir adamın yanında bir ay <:<1 !ışıyor. Yani Koçancılık da yapıyor. 1 ay tahsilata gidip geliyor. Alo'culuk mu yapıyor? Hayır

alo'culuk

yapmıyor. Alo'cuların yanında

118

tahsilata giclip


gpliyor. Yüzde 10 primle. "Bir ay çalıştım güzel para da kazanı­ yordum ama bana çok ters geleli," diyordu Mustafa Duyar. Benim işleri yapan C. Grubu bir takımın, yani altıncı sınıf birinin yaı ı ında ayakçılık da yapıyor. Demek sizin mesleğe de bulaşITUş ha?

"Ya ben de sizin meslektendim, bir ara takıldım abi," diyordu. "Heni senin yanına boşuna getirmediler," diye gırgır yapıyordu. Galiba o zamanlar politize olmaITUŞ değil mi?

Tabii

canım

tabii, bütün siyasi

hayatı

sekiz-dokuz ay

işte.

Sadece tetikçi öyle değil mi?

Tabii, 13 Şubat Gazi Mahallesi polis baskınında Zeynep diye :;ı'vgilisi var, ölüyor. Cenaze sonrasında, diyorlar ki, "Kardeşim lıııııun intikanuru almak istiyor musun?" "Hemen eliyor." Hemen ()ııdan sonra bir kaç gazeteci deeli ki "Bunun Işçi Partisi'yle Türkı .v e 'de ilişkisi varmış." "Karr'eşim yok dedim ya." Zeynep Poyr; ız adlı kızla Bakırköy'de tanışıyor. O kız bunu alıyor, "Biz halk ııyııııları falan yapıyoruz folklor çalışmalarımız var," diye götürüy ıır . Ondan sonra, ilgi görüyor. Kız "Gel sinemaya gidelim," diy ıır , Mustafa şaşırıyor. llk defa kendisine bir kız ilgi duyuyor. Kı­ z; ı a~ık oluyor. Ondan on beş-yirmi gün sonra, "Gazi Mahallesi'nı lı ' y ürüyüşümüz var gelir misin?" eliyor. "Tabii," eliyor Mustafa. l :,. ı t ' orada kız polis kurşunuyla ölüyor. Orada da siyasete inti1 : ıııı için giriyor hepsi bu ... Sonrasını biliyorsun. Kaderi buymuş. \ y rıca tetikçi ama paralı değil. Paralıyla, parasız tetikçi arasın­ ı l : ı ı; ok fark var. İdeoloji uğruna tetikçilik yapmak başka, "Gel saıı : ı wrcyim 10 milyar, şunu öldür," demek çok başka. Mukayese ı ılııı ; ı z yani, biri pislik bir katil, ötekinin doğru veya yanlış düşün­ ' ı ·s ıvar . Ama ben hiçbir zaman yaptığı olayı benimsemedim, yü.1111<' devamlı söyledim. İlk başta savunma yapmak isteeli ... O da ıı, ı 11.l'l konuşurdu; zeki ya. Tabii sonunda kabullendi.

119


Pişman mıydı?

Çok pişmandı. Çok samimi söylediğine inanıyorwn. Zaten Mustafa bunlara yalan söyleseydi, şu anda yaşıyor olurdu. Ama ölüm kararını vermişlerdi. Ben ilk mahkemede davacı olmadım. Neden şikayetçi değildim? Özellikle Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde "Ben bunlardan şikayetçi değilim efendim. Bir kerametiniz varsa bunları azmettirenleri bulun," dedim. !kinci DGM bizi yargıladı. Hala sonucu bilmiyorwn. Ceza aldılar mı almadılar mı bilmiyorwn ... Peki Selçuk, Demirel'i doland11maktan da ceza yedin sen? İşte

bir buçuk ay ondan yattım zaten.

Peki Demirel'i

dolandığm

Ondan sonraki olaylardan

nereden çıktı.

çıktı?

Nafiye ihbar

etmişti

beni.

Haaa ihbar var?

!nan Kıraç, Dinç Bilgin, Sema Doğan, Aydın Doğan, Sezi n Kamuran Çörtük, daha başka bir sürü iş adamı fa lan ... Müftüoğlu,

Yani seni o kadm ihbar etti?

zaman, onları tabii Nafiye ihbar etti. "Bc ııi bırakın size şaşıracağınız bir iş vereceğim. O zamanlar ben b ı ı adamın kuryesiyim, yanındaki elemanlardan biriyim. Tansu Çil ler dolandırıldı," diyor. Evet

yakalandığı

Nerde yakalandı da

bunları

söylüyor?

Nafiye !stanbul'da yakalandı. Senin

işlerinde

mi?

Benim işte değil canım. Nafiye beni dövdürmedi mi bir rna r yaya, sonra ben Nafiye'yi ihbar ettim. Ondan sonra Nafiye b( ııi ihbar etti. O mafya yazıhaneme geldi, beni dövdü bitirdi. 20 ki şilerdi.

120


Demirel o zaman?

olayı

oradan mı patladı? Sen Demirel'e ne

Demirel'in o zaman, tam

hatırlamıyorum

satlYllşsın

ama 500 bin

lirasını

almıştım.

Demiı·eJ'i dolandırmaktan

ne kadar hapis yedin?

6 sene 3 ay örtülü ödenekten, 3 yıl 10 ay 20 gün Kamuran Çörtük'ten, 3 yıl 1,5 ay Demirel olayından, 2 sene, mahkemeye hakaretten, 3 sene de Cavit Çağlardan. Benim cezalarırm yattı­ ğım insanların hepsi şu an kanun kaçağı, anlıyor musun çok enlcrasan.

O kadın seni ihbar ettiği zaman, sen bunları reddetmedin mi? Edecek şekil olmadı ki, bütün belgeler bilgiler, koçanlar onun ı•lindeydi.

Belgeler derken ne belgesi? Makbuz koçanları, tabii hepsi onun elindeydi. "Ben canlı olarnk teslim olayım da, yakalanayırn" diyorum, başka bir şey dü~ıinmüyorum. O aralar MIT yakalamasın, mafya yakalamasın, 111C'zara gönderecekler. Yani Selçuk, bütün olaylan makbuzla

yaptığın

için mi yaka-

J;ındm .

Hepsi teker teker çıktı ortaya. istediğin kadar kaç, makbuzlaben vermişim, bilmem ne gecesi bilmem ne gazetesi adına.

O kadın kurtuldu mu? Nafiye de 10 ay yattı o kadar.

çıktı,

ben sadece Süleyman Demirel ola-

v ıııdan yattım

Galiba bu sizin iç yok?

çekişmelerinizden kaynaklandı.

ıı;ııı

Tabii tabii,

canım

yok. .. 121

Yoksa uya-


Peki senin bu

kadınla bozuşma

sebebin neydi?

Bak neydi. Kardeşim Cahit'in annesi ölmüştü, cenazeye Ankara'ya gittim. O ara Kanal 6'da 500-550 milyon alacağımız vardı. Sahibi Mehmet Kurt'tan. O ara bu para alınıyor oradan. Nüzh t diy bir kız vardı sekreterim, o gidiyor parayı alıyor. Nafiye'ye getiriyor. Nafiy kıza 100 milyon lirasını veriyor sus payı "Selçuk'a para olmadı diyelim," diyor. Gelince Nüzhet de beni çekiyor; "Selçuk böyle böyle," diyor. Nafiye de bana "Az kalsın Nüzhet yakalanıyordu zor sıyırdık. O para yattı" diyor. Ben de yedim hesapta, buna iki tokat attun. Her zaman 8-10 bin dolarla gezerdim. Lazun olur. Anladım

ben ...

Açtım çantasını,

"Kaç paran var ulan" dedim. "Bu kadar. .. " Aldım hakkıma düşen parayı, bir tekme ... Ağlaya ağlaya gitti bu. Bundan evvel 20 kere bu hatayı yapnuştı affetmiştim. Peki yetenekleri neydi?

Çok iyiydi,

kadınlarda

en iyilerinden biri.

Alo mu çekiyordu?

Offf, bakan olarak, karşıyı paralardı ... Parayı alırdı. Artist olarak açardı, mesela Perihan Savaş olarak. .. Bir mafyayı dolandır­ mıştık ama biz adamın mafya olduğunu bilmiyorduk. Ben cezaevindeyken o mafya öldürüldü. Çok kuvvetli mafyaydı bunlar, Sarıyer'de iş tutarlardı. lşte onlar beni döverken, kardeşim "Bilmiyordum ben sizin mafya olduğunuzu. Bu kadın iş adanu diye verdi adresinizi," dedi. Beni güzel bir ezdiler, onun kolundaki 500 dolardık saati aldılar, bilmem neyi aldılar. 115 milyon lira varmış üzerimde onu aldılar. Yüzüğüme kadar aldılar. Ondan sonra ben pat diye Perihan Savaş'ı aradım. "Perihan Hanım merhaba siz beni tanımazsınız. Üç senedir Yılmaz Zafer'in hastalığın­ dan istifade ederek, sizin adınızı kullanarak piyasayı dolandrran kadının , adresi, telefonu bu böyle böyle kardeşim," dedim. "Fa122


kat bu işle benim zerre kadar ilgim yok, benim aşağılık işlerle işim olmaz. Bana ister inan ister inanma ... Zaten yarın çıkacak lıunlar, dmwn böyle böyle" dedim, kapadım. Yani sen de Yıllarca

bu

kadım

ispiyonladm?

kadın yanımdaydı.

Hak etti ...

Altı

saatte bunu vil-

l asından kapıyorlar.

Villası mı vardı

Nafiye 'nin?

Villa'da kirada oturuyordu. Ondan sonra, ben bunu yaptığım­ da, pat diye yola çıktım, çocukları kayınvalideye attık. Biz Zührey'le kaçmaya başladık. Önce Bmsa, Akçay, Ayvalık, işte Altı­ noluk sondu, yakalandık. Yani sizin iç

Ben olaya

çekişme işi bilirmiş?

vakıftım,

Star

olayından

sonra olan kendi iç

çatış­

mamız.

Evet, belki Star

olayından

sonra

sıyırabilirdin.

Zor, çok az. Yaşatır mı kadın bizi, örtülü ödeneği götürmü;;ün. Arkasında polisi, mafyası var, yaşatmazdı. Niye yaşatsın? Hakhsın.

123


124


İSİMLERLE PARSADAN SÖZLÜGÜ

125


( /?,,ı~<JJe k"''(/ he/me~ h/7 J~c1n1ert1.C.Jde/!

d<l ft C"'-.

~

;;

/d/r

(/he kS;~/f'

{lf-~ım m~

o2f _ j_ Qcx-ıo

:z:zI.,.-

126


Vlll

Mehmet Kemal Ağar 1951 'de Çankaya ı·;ırmiyet

( :rnel

Köşkü'nde doğdu,

Başkanı. Babası

.v<ıprnıştı

Zülfikar

Ağar

ve Adnan Menderes'e

Tiirkiye'yi

dolaştı.

Elazığ'lı

aslen

Eski Genel Müdürü, Adalet ve

!çişleri

Adana Emniyet

yakındı.

bir aileden.

Bakanı,

Eski

Müdürlüğü

Çocukluğunda

1972 yılmda Emniyet Genel

DYP

Müdürlüğü

bütün

bursuyla

okuduğu Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültcsi'nden mezun rıldu. Cumhurbaşkanlığı

Koruma

S<' lçuk ve Derince ilçelerinde 1!l80'de İstanbul

Müdürlüğü yaptı. İznik ,

kaymakamlık

görevleri

Torul ,

yaptı,

Ocak

Siyasi Şube Müdür Yardımcılığı 'na getirildi.

1!J81 'de

lstanbul Errrniyet Müdürlüğü Personel Şube Müclürlüğü'ne

ı~ı·I irildi.

1988 yılında MİT Raporu Olayı sonrasında Ankara Emniyet

1\1 ı ıdürlüğü 'ne getirildi. Dönemin Başbakanı Turgut Özal'a düzenleı ıı'ı ı sııikastın soruşturmasuu yaptı. İstanbul 1!l!l2'cle

Erzurum

~lııdürlüğü'ne

l';ırt isi'nclen 1 lııkiiınette

.ılılı

Valiliği

getirildi. 1995 genel seçimlerinde

Elazığ

Yol

milletvekili oldu. 1996

yılmda

kurulan 53.

Bakanı

olarak görev

kurulan 54. Hükümet'te (Refah-Yol Koalisyonu)

lı: ı~iı'rİ Bakanlığı

görevinde bulundu. Susurluk Kazası'nın ardından

ı. :ııııuo.vw1da ilişkilerden l\11.111111 sağlık

ı~ınliği

Doğru

(ANAP-DYP Koalisyonu) Adalet

Ayıu yıl

'"' 'ra et ti.

Emniyet Müdürlüğü,

ve son olarak ela Emniyet Genel

haberdar olduğu yolw1da bir ortam doğdu.

problemleri

dolayısıyla

8

Kasım

1996'da görevinden

Korkut Eken, Tarık Ümit gibi isimlerle bir örgüLleıuncye

iddia edilen

Ağar,

DYP Genel 127

Başkanı

Tansu Çiller ile ters


Parsadan, Tansu Çiller'in

başbakanlığı

döneminde emekli Org<'-

neral Necdet Öztorun'un adını kullanarak örtülü ödenekten 5,5 milyar lira

almıştı. Açıklamalarıyla

çıkmasına

örtülü ödenek Mayıs

yol açan Parsadan, 22

dı. Davaları sırasında

skandalının

ortaya

1996'da Edremit'te yakalan-

dönemin Adalet Bakanı

Şevket

Kazan

tarafın­

dan olayı kimseye anlatmaması kaydıyla 4 milyon mark teklif edildiğini açıkladı.

Temmuz 1997'de 6 yıl 3 ay hapis

cezasına çarptırıldı.

26/07/2006

ÖRTÜLÜ ÖDENEK DOLANDIRICISI PARSADAN PARASIZLIKTAN ÖWÜ TANSU Çiller'in

başbakanlığı

döneminde 1995 seçimlerinden

önce emekli Orgeneral Necdet Öztorw1'un adını kullanıp örtülü ödenekten 5 milyar lira alarak büyüle skandala yol açan Selçuk Parsadan'a bir süre önce omurilik kanseri

teşhisi

kondu. Maddi

sıkıntı

nedeniyle hastaneye yatamayan ve evde tedavisini sürdüren Parsaağrıları artınca

dan si'ne

kaldırıldı.

dün

Okmeydanı Eğitim

Kemoterapiye

tarılamadı. Parsadan'ın

dık,

adlı arkadaşı

Isabelle

çok kez tedaviye ara verdi.

ve

Araştırma

başlanması düşünülen

Ağrıları artınca

ancak kurtaramadık," diye

ise,

Hastane-

Parsadan, kur-

"Parasızlıktan

hemen hastaneye

bir

kaldır­

konuştu.

15 YILA MAHKUM OWU

Selçuk Parsadan'ın, Örtülü Ödenek'ten 5 milyar lira aldığını bir televizyon

kanalında açıklaması

yakalanan Parsadan, 'nitelikli

gündemi

karıştırımştı.

dolandırıcılık'

Edremit'Le

ve mahkeme heyetine

hakaret suçlarından toplam 15 yıl ağır hapis ve 8 milyar lira para cezasına çarptırıldı.

Parsadan, 2001 'de Şartla Salıverilme Yasası'ndan yararlanarak tahliye oldu. Parsadan'ın 8 milyar liralık para cezas ı , ulusal

yayın

Parsadan

yapan bir televizyon

tarafından

kanalı

ödendi. 149

muhabiri ile eski

eş i Zülırr


27/07/2006 PARSADAN ÖWÜ Bazı kişi

ve kurumları dolandırdığı gerekçesiyle yargılandığı davalarda hüküm giyen Selçuk Parsadan (54) kaldırıldığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde omurilik kanserinden hayatını kaybetti. Emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek 1995'te dönemin Başbakanı Tansu Çiller'i telefonla arayan Selçuk Parsadan, Kemalistler Derneği için 5.5 milyar lira vermesini istedi. Parsadan 'ın sözde Öztorun adına istediği bu para Örtülü Ödenek'ten verildi. Ancak kısa süre sonra Çiller'in dolandırıldığı ortaya çıktı. Parsadan, eşi Yılmaz Zafer'in tedavisi için parasal sıkıntı çeken sanatçı Perihan Savaş'ın adını kullanarak aralarında dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ve yine Başbakan Çiller ile bazı iş adamlarının da bulunduğu 25 kişiyi de dolandırdı. Perihan Savaş'ın adını kullanarak gerçekleştirdiği dolandırıcılık davasından yargılanıp 3 yıl 1 ay 15 gün cezaya çarptırılan Parsadan, 2001 'de şartlı tahliyeden yararlanıp serbest bırnkıldı. Parsadan, hükümlü bulunduğu Afyon Kapalı Cezaevi'nde Özdemir Sabancı suikasti faillerinden Mustafa Duyar'ın öldürüldüğü olayda, tek kurşunla yaralanmıştı.

150


başta

olmak üzere pek çok skandalda ismi geçer. Siyaset adamlarına yakınlığı ile tanınır. Süleyman Demirel

1924'te Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de doğdu . 1949'da İstanbul Teknik Üniversitesi lnşaat Fakültesi'nden mezun oldu. 1954-1955 yıllarında Amerika Birleşik Devletleri'nde barajlar, sulama ve elektrifıkasyon konularında uzmanlık eğitimi aldı. Uzun dönem başbakanlık görevinde bulundu. Üç askeri darbeyle görevinden uzaklaşıp, tekrar döndü. Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkaıu olan Demirel; Baba, Çoban Sillo lakaplarıyla da anılır. Emekli ve Ankara'da yaşıyor. 1

Kasım

Aydın Doğan

l 936'da Kelkit'te doğdu. Ilk ve orta öğrenimini Kelkit'te, lise öğ­ renimini Erzincan'da tamamladı. 1956 ve 1960 yılları arasında İs­ tanbul Yüksek İktisat ve Ticaret Mektebi'nde okudu. 1958'de babasından ayrı olarak şirket kurdu. Nakliyecilik, müteahhitlik, iş ve inşaat makineleri ticareti yaptı. 1974'de ilk sanayi şirketini kurdu. 1979 yılında Milliyet Gazetesi'ni devir alarak yayıncılık alanına girdi. 1986-1996 arasında Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası Başkanlığı yaptı. 1999'da T.C. Devlet Üstün HizmeL madalyası ile ödüllendirildi. Doğan Yayın Grubu'na bağlı 50 şirketin sahibi. Evli, 4 çocuk babası. •

Mustafa Duyar

9 Ocak 1996'da Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve Sekreter Nilgün Hasefe'yi öldürdü. DHKP-C militanı Duyar, suikast sonrası yıırt dı­ şına kaçtı. DHKP-C örgütünden ayrılıp, PKK'ya katıldı. PKK ile DHKP-C'nin ortak eylem kararı alması sonucunda, can güvenliği olmaması nedeniyle 17 Aralık 1996'da Suriye Lazkiye'de güvenlik güçlerine teslim oldu. Ankara'ya getirilen Duyar, Sabancı ve Görgün'ü kendisinin, Hasefe'yi de İsmail Akkol'un öldürdüğünü itiraf etti. Kırklareli Cezaevi'nde Semra Polat adlı bir mahkumla evlendi. 130


Duyar, 15 Şubat 1999'da yattığı Afyon tesi olarak bilinen

Nmiş

ve

1. ır ıı

111111 ı ıl ı

adamları tarafmdcı rı nlıltır rılılıı ı ııı

dürüldükten sonra yazdığı 80 taya

Cezacvi' rıılı ·

sayfalık anılan

V<'

::ı• l ı

1 . ıı

t

ıı

ıı

il ti 11111

ııı

çıktı.

Semra Duyar 1973 yılında lstanbul'da doğdu. Bayrampaşa C:t•l'.• ıı ı ı ' ııılı 1rı il I' C tarafından göz hapsine tabi tutulan

itirafçı.

Li s<·

.v rll ı ır ııııl · ı 1 ıı

ıı

il

C ile

tanışıp öğrenimini yarım bıraktı. Tutuklandı vı· ııııoııııı lıııııl

mak

istediğini

kaldı.

söyledikten soma bir buçuk

Cezaevinde

tanıştığı

Mustafa Duyar'la evlendi ve iken

eşi

yıl

lı.ıp ı 1111

goz

Sabancı SuikasLı'rı d i ııı çocuğu

oldu. Fakat

ııı ıı 11

lıııl 11111

lıı •lıqtl

ı ı ı

Ilı

rıııılııl

öldürüldü.

Necmettin Erbakan 29 Ekim 1926'da Sinop'ta dünyaya geldi . l ıı l . ırıl ıııl

1 ıııl

Üniversitesi Makine Fakültesi'nden 1948 yılında rıu •zıı ıı ıılılıı

ııı

fakültede asistanlık yaptı. Almanya'nın Aachen Tı ·<· ıır ••d111 l lııı ı ı sitesi'nde doktorasını tamamladı. İTÜ'de 1954'ci<' <1111,ı• ııl 1 profesör oldu. 1967'de Odalar Birliği Genel Sekrctc•rli>~l ' ııı

1 ıı

ııı

. ı ı ılı

it ,

sekreteri Nermin Hamm'la evlendi. lskenderpaşa Ca rıw . ı ' ııılı N ıl ı bendi

şeyhi

sonra,

Yeşilköy'deki Çınar

Mehmet Zahit Kotku Otel'de

tarafından kıyıları ılıııı ıııl ıılıı ııı sazlı

sözlü içkili

lııı ılıınıııılı

ı

lendiler. 1969'da Konya'dan milletvekili seçilmesinin arcl ırııln l ı ır il ıl I ıı ııı desteği olduğu

cak parti

kısa

iddia edildi.

1970'deMilliNizamParlisi ' rıı

bir süre sonra Anayasa Mahkemesi

tıldı. Erbakan, Isviçre'ye kaçtı.

I ıııılıı

tm: ıl'ııııl ıırı 1 ıı• ı ı

11 Ekim 1973'de MNI' ı, ıılııı

Milli Selamet Partisi'ni (MSP) kurdu. 1974-78

ııı

111 \

aras rıı<ln l· ıııııl ırı il•

koalisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı yaptı. 1980'de meşhm Konya mitingindeki konuşmasıncları l ıı ·ı ı ıı ordu yönetime el koyarak askeri darbe

yaptı.

12 Eylül 1!IHll

ıı

,, ,, ıı

ı Lıı l ıı

ı

ııı

de tutuklandı, bir süre lzmir Uzunada'da gözaltında k:ılılı i l • 1 1ıııı 1980'de 21 MSP yöneticisiyle birlikte "MSP'yi illegal

131

lıır ı ıııııı~· I•


dönüştürmek

ve

laikliğe aykın

davrnnmak"

suçlamasıyla

tutuklanc!J.

24 Temmuz 198l'cle beraat etti. 1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. l 987'cleki halk oylamasıyla birlikte siyasete döndü. 19 Temmuz 1983'te kmulan Refah Partisi'ne daha sonra genel baş­ kan seçildi. 1991 seçimlerinde yeniden Konya'clan milletvekili oldu. 1995 scçimJerinde 158 milletvekili ile birinci parti oldu. DYPANAP koalisyonu

başarısız

olunca DYP ile başbakan

kümetinde 28 Haziran 1996'da başbakanlık

ğı

sert

vaş,

oldu. Tarikat liderlerine

söylemi

Mayıs

kullanması

kapatıldı.

Erbakan

hapis

ayrıca

yaptı­

nedeniyle laik cephenin tepkisini

Yargıtay

1997'de

Cumhuriyet

Başsavcısı

RP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne

yıl ağır

REFAHYOL hü-

konutunda yemek daveti vermesi ve mitinglerde

İslami

çekti. 21

kurduğu

Vural Sa-

başvurdu

ve RP

Bingöl'de yaptığı bir konuşmadan dolayı 1

cezasına çarptırıldı.

Af

kanwıuyla

hapis

cezasından

kurtuldu. Emekli ve siyasi yasaklı. Fehriye Erdal

Fehriye Erdal ilk olarak,

Sabancı

Holding Otomotiv Grubu

BaşkanJ Özdemir Sabancı, ToyoLasa Genel Müdürü Haluk Görgün

ve sekreter

ilgün Hasefe'yi 9 Ocak 1996'da

öldüren Mustafa Duyar ve olarak adJru

duyıJrdu.

süre sonra 26

İsmail

Uzun süre

Kasım

Akkol'a yardJm eden

arandı

Center'da çaycı kız

ve izini kaybettirdikten bir

1999'da Belçika'da

2000'de Bruges Mahkemesi'nde

Sabancı

sorgulandı

yakalandı.

ve tutuksuz

15

Şubat

yargılan-

• mak üzere şartlı tahliye karan verildi fakat Savcılık bu kararın uygulanmasını

engelledi. Erdal,

davasında

gözleri yankJ yarattı fakat için serbest nerede

2000'de Gent Mahkemesi'ncleki

bantlanmış şekilde Yargıtay'da

bırakılmadı.

olduğu

Şubat

görüntillendi ve bu büyük Türkiye'nin iade talebi görüşilleceği

Temyiz

davaları

hala devam etmekte ve

bilinmiyor ..

lsmail Nihat Erim 1912'de

Kandıra'da doğdu

Türkiye Cumhuriyeti

ve 1980'de lstanbul'cla öldürilldü.

Başbakanlarından.

132

Galatasaray Lisesi'nden ve


İstanbul

Üniversitesi Hukuk FaküJtesi'nden mezw1 oldu. Paris Hukuk Fakültesi'nde doktorasını tamamladı. 1939'da A11kara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kamu hukuku doçenti oldu ve 194l'de profesörlüğe yükseltildi. 1945-1950 arasmda CHP milletvekili olarak TBMM'de bulUlldu; II. Hasan Saka Hükümeti'nde Bayındırlık Bakanlığı, Günaltay Hükümeti'nde Başbakan Yardrmcılığı yaptı. CHP'nin yayın organı Ulus'un başyazarlığuu yaptı. Gazetenin 1953'te kaparunasıyla 1955'e kadar Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerini çıkardı. Başbakan Menderes'in isteğiyle Kıbrıs Cumhuriyeti Allayasası'nın hazırlarunasına yardım PiLİ. 1961 'de CHP milletvekili olarak yeniden TBMM'ye döndü. 12 Mart 1971 thtilali'nin ardından CHP'den ayrıldı ve hükümeti kurdu. 26 Mart 197l'de kurduğu hükümetLen 3 Aralık 197l'de isfüa etti. Yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi. II. Erim Hükümcti 22 Mayıs 1972'ye kadar görevde kaldı. 1977'ye kadar Cumhuriyet Senatosu'nda kontenjan senatörü oldu. Bildiğim ve Gördiiğiim Ölçiilcr içinde Kıbns adlı bir kitabı var.

Ahmet Kenan Evren 1918'de Manisa ilinin Alaşehir ilçesinde doğdu. 1938'de Kara Harp Okulu'ndan, 1949'da da Harp Akademisi'nden mezun oldu. 12 Eylül l 980'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni feshederek askeri darbe yapıp ülke yönetimine el koydu. Darbe döneminde yüz binlerce kişi gözall ına alındığı ve binlerce kişiye işkence yapıldığı iddia edildi. İdam cezası tekrar uygulamaya konulup onlarca kişi asıldı. 1983'Le tekrar seçimlerin yapılmaya başlarunasının ardından cumhurbaşkanı olarak seçildi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 7. Cumhurbaşkanı oldu. Emekli ve Marmaris'te yaşıyor. Fetullalı

Gülen

27 Nisan 1941 'de, Erzurum ili, Hasankale (Pasinler) ilçesi, Korucuk köyünde dünyaya geldi. İlkokulu dışardan bitirdi. Uzuıı süre imamlık ve vaizlik yaptı. Erzurum Komürıizmle Mücacklr Derneği'nin kuruluşunda yer aldı. "Nurculuk" olarak bilinrıı 133


tarikatin lideri olduğu iddia edilir. Dünya çapında yüzlerce özel okulu, televizyonları, gazeteleri ve dergileri o lduğu da diğer iddialar arasındadır. Amerika'da yaşıyor.

Hasan Güleşçi 1937 yılında Adana'da doğdu. Iş adamı. lngiltere'de Manchester Üniversilesi'rıde Teksil Mühendisliği okudu. Evli ve üç çocuk babası olan Hasan Güleşçi, Topluluğa bağlı çeşitli şirkellerde ve Sabancı Holding'de en son CEO olmak üzere çeşitli üst düzey görevlerde bulwıdu ve 2000 yılında emekliye aynldı. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi olmasının yanı sıra, Erdem Holding lcra Kurulu Başkanlığı yaptı. Amerikan Hastanesi Danışma Kurulu Üyesi, İstan­ bul Filatelistler Derneği ile Sağlık ve Eğitim Vakfı Üyesi. Abdilpekçi

l 929'da lstanbul'da doğdu. Gazeteci, yazar. 25 yıl Milliyet gazetesi genel yayın müdürlüğü ve 20 yıl başyazarlık yaptı. l 948'dc Galatasaray Lisesi'nden mezun oldu. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Yeni Sabah (1948-49) ve Yeni lstanbul (1950) gazetelerinde çalıştı. Istanbul Ekspres gazetesinde Yazı lşleri Müdürlüğü yaptıktan sonra 1954'te Milliyet gazetesinde Genel Yayın Müdürü olarak göreve başladı. 1959'da ise başyazar oldu . Tarafsız gazetecilik ve habercilik ilkesiyle basında saygın bir yer edindi. !pekçi, 1959'da Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanlığı, 1960'ta Basın Şeref Divanı Sekreterliği yaptı. 1961-70 arasında TRT'de açık oturum programlan yaptı. 1968'cle Jstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü'nde öğretim görevlisi oldu. 1972'de Türkiye Basın Enstitüsü Başkanı seçildi. 1 Şubat 1979'da lstanbul'da bir suikast sonucunda öldürüldü . Eserleri: Afrika (1955), !Jıtilalin fçyüzii (1965), Inönii Alaliirk'ii Anlatıyor (1968), Liderler Diyor ki (1969), Dünyanın Dört Bucağından (1971). Yusuf Kenan Kalav

1957'de Almanya'cla

doğdu.

Aktör, pek çok film ve dizide oyun134


culuk

yaptı. Babası Tıp

profesörüydü.

Alınan ı.11.ı

1111 1

111

olduktan sonra, Marmara Üniversitesi Basın Y;ıyııı 'ıı~ ı kazandı

başlad ı ~ı.ı

fakat bitirmedi. Fotoromanlarla

Bıı

sürede bir çok filmde oynayarak devam etti. kaçakçılığı

yapmaktan hüküm giydi ve

olmak üzere 10

yıl

l 111 I ıllıı

lspaııya 'dıı ı

yattı. Çıktığında ka rı s ı 111111 ıı

hapis

kariyeri hemen hemen

1111

bitmişti.

lspanya'da bir

dı •ı l· 11

sahibi olan Kalav bir süre sonra bir dizide rol

alııı:ı\,ı 1

bir kaza sonucunda 6 ay boyunca hastanede

ya taı.ıl lııı ı

betti.

Şu

anda bir televizyon dizisinde

t1

oyuncuJ uğ;ı dı ·v. 1111 ı ıll

Hazım Kantarcı

1945'te

doğdu. Sabancı

Holding'in 32

yıllık

olarak tanınıyor. Tarsus Amerikan Kolejini biLirdiktı • ıı '"'"'' ı 1 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sanayi lclmı luılıııııı ıı

mezun oldu. 1970'te

iş hayatına Sabancı

T.A.Ş.'de İşletme Uzmanı Müdürlüğü'ne atandı

rol

(:ııılııııııl ılı

olarak başladı. 1985'lı' l .. ı · · ı ll

ve Lassa'rnn Bridgestone ile

aldı; ortaklık sonrası

şirketin

Holding

orı : ıl. lıpıı ııl ı ıl

Genel Müdürlük görevini

:. ıııılıııılıı

Yönetim Kurulu'nda üye olarak görev yapt ı.

2000

yılında Sabancı

görevine

atandı. Kantarcı

Holding Chief halen

Sabancı

Executivı·

Holding,

Dusa International, Akçansa, Philsa, Philip

ı ııııı ı ı lı

l \rııııı ,

Morrissıı

1 ııı ıl

ıı

\'ııııı tlııı

Kurulları Üyesi'dir. Yakın bir süre önce CEO'luk gön'viııılı·ıı 11\ ı ılılı

ODTÜ ve Marmara Üniversiteleri tarafından verilen ıi s l ılıı lıl ~ ııı• ı ödülü ve doktora

unvanı vardır.

Şevket.Kazan

1933'te Sakarya'da doğdu. lstanbuJ Üniversitesi llııkıık l •'ıı l ııllı si'nden mezun olarak avukat oldu. Necmettin çeşitli

partilerde siyaset

milletvekilliği yaptı.

milletvekiliydi ve Adalet kişiyi

yaptı.

Milli Selamet

54. Hükümet

Erbcık;ııı ' l :ı lıııllll ı

ParLisi'rıılı · ıı

'""

Bakanlığı yaptı. Bakanlığı sır: ı :. ıı ıı

öldürdükleri için tutuklu bulunan Sivas 135

. ıı ıı

zamanında Refalı l':ıılı:.ı'ııılı ıı

l. ı

ı,

katliaıııı s ;ııııklill

111111


avukatlığını yaptı

ve bakan kimliğiyle

onları

cezaevinde ziyaret etti.

Cezaevlerindeki siyasi mahkumlarının ölüm oruçları sırasında "Kantinden yiyecek alıyorlar," demesinden sonra yüzden fazla kişi ölüm oruçlarında hayatını kaybetti. Emekli.

A!elunetJ(eçeciler 1944

yılında

Konya'da

doğdu.

1lk ve orta

öğrenimini

Konya'da

tamamladıktan

sonra 1967 yılında Konya Yüksek İslam Enstitüsü'nden ve 1968 yılında Siyasal Bilgiler Fakilltesi'nden mezun oldu. Bazı

kasabalarda kaymakamlık yaptı. 1977 yılında seçimlere katılıp Konya Belediye Başkanı seçilcU . Darbe döneminin ardından, 27 Aralık

1983'te Anavatan Partisi Kurucular Kurulu ve Merkez Karar Komitesi'ne ve Yönetim Kurulu'na seçildi. 1987'de Milletvekili Genel Seçimleri'nde Konya'dan TBMM'ye girdi. 1987-1988 yılları arasında

rulan

Genel Başkan Başyardımcılığı görevi yaptı. Kasım 1989'da kuYıldırım Akbulut Hükümeti'nde Petrolden Sorumlu Devlet

Bakanı

olarak görev aldı. Necmettin Erbakan'ın siyasi öğrencisi olan Keçeciler 1991, 1995 ve 1999 seçimlerinde Konya' dan milletvekili seçildi. Keçeciler Fransızca, Arapça ve Farsça bilmekte. Evli ve 4 çocuk

babası.

!nan ]{ıraç 1937 yılında Eskişehir'de doğdu. !ş adamı ve sanayici. Vehbi Koç'un kızı Suna Kıraç ile evli. Galatasaray Lisesi ve City College of Business'dan mezun oldu. Yıllarca Koç Holding'te çeşitli müdürlükler yaptıktan sonra 2003 yılında Yönetim Kurulu Üyesi oldu. TürkFransız ilişkilerinde üstlendiği önemli rol nedeniyle, Fransa Cumhuriyeti Devlet Başkanı tarafından 1997'de Legion D'Honneur nişa­ nı'nın Officier rütbesi verildi. Suna ve İnan Kıraç Vakfı ile çeşitli

enstitü ve müzeler kurdu. Son kurduğu müze Pera Müzesi. bir çok vakıfta yönetim kurulu üyesidir.

Ayrıca

Hüseyin J(ıvnkoğlu 1934'te Bilecik'te

doğdu.

Türk 136

Silahlı

Kuvvetleri'nin 23.


Genelkurmay Topçu

Başkam. Işıklar

Subayı

Askeri Lis

si' ıııl <· ı ı v ı ,

olarak Kara Harp Okulu'ndan

1illıl,

ı ılıı ıı l ı

ıı wzıı ıı ı ı l ılıı

1 ı·, ı

yılında

Topçu Okulu'nu bitirdi ve sekiz yıl boyunca \'<'~J ıl lı l ı ıı ıı ı ı l ı ı liklerinde takım ve batarya komutanlığı yaptı. 19()7 1!HiH ,ı ı11 , ıı 111ı l.ı 39.Tümen Topçu Komutanlığı

Komutanlığı'nda

1983

yıllarında

Yüksek

ise 9. P iya d<'

Kars) Karargah

l lı ı l. ıı ,ı.ı

' l ' ı ı ı ııı · ıı

Subaylığı yap t ı

Amirliği ,

(SHAPE) Harekat Merkez Komutanlığı

da 3. ve 11. Tugay

1984-1986

ll at.;ıy)

1!JHO

Belçika Mons'ta Nato Avrupa Müttefik KuvVl' f l ı• ıı

Karargahı

yıllarında

yıllarında

ve 1968-1970

Komutanlığı'nda (Sarıkamış,

(Dö rtyol,

yıllarında

Güneydoğu

NATO

Kuvvetleri (LSE) Kurmay

Başkam

198:3 1!JH•I

görevlerinde

buluııdı ı.

Avrupa Müttefik Kara

ve 1986-1988

yıllarında

ise'

Sarıkamış'ta

9. Piyade Tümen Komutanı oldu. 1988 yılında Korgeneralliğe terfi etti ve 1990 yılına kadar Genelkurmay Personel Başkam,

1990-93

yıllarında

Savunma

Bakanlığı Müsteşarı

ise 5. Kolordu oldu. 1993

Komutanlığı

yılında

ve Milli

Orgeneral olarak,

1996 yılına kadar NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri (LSE) Komutanlığı görevini sürdürdü. Orgeneral Kıvrıkoğlu ,

Genelkunnay

Başkanlığı

1997-1998 yıllarında Kara Kuvvetleri

görevine getirilmeden önce Komutanı'ydı.

Hayri Kozakçıoğlu 1938'de lık

Manisa-Alaşehir'de doğdu. Çeşitli

ve valilikler

yaptı. Olağanüstü

yerlerde

Hal Bölge ve

kayınakam­

İstanbul Valiliği

gö-

revlerinde bulundu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1959'da mezun oldu ve makam Adayı olarak göreve

aynı yıl İçişleri Bakanlığı'nda

Kay-

başladı.

Sömnez Köksal

1940'ta İzmir'de doğdu. Eski Milli İstihbarnt Teşkilatı Müsteşarı. St.Joseph Lisesi, Torino Avrupa Bilimleri Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde okudu. Mesleğine Dışişl eri Bakanlığı Birleşmiş

Milletler Dairesi'nde aday memur olarak başladı,

daha sonra İkili Ekonomik İlişkil er Dairesi'nde İkinci Katip , 137


Birleşmiş

Milletler Cenevre Ofisi

ezdindeki Türkiye Daimi Ekonomik Ilişkiler Dairesi'nde Şube Müdürlüğü, Burgaz'da Başkonsolosluk, Paris Büyükelçiliği'nde Müsteşarlık, Araştırma ve Orta Doğu Daireleri'nde Başkanlık, Uluslararası Ekonomik Ilişkiler Genel Müdür Yardımcılığı, Bağdat Büyükelçiliği ve Türkiye'nin Avrupa Konseyi Nezdindeki Daimi Temsilciliği yaptı. 1992-1998 yıllan arasmda MiT Müsteşarlığı görevi yaptı. Sonrasında da Paris Büyükelçisi oldu. 2002 tarihinde bu görevden kendi isteğiyle emekli oldu. Işık Üniversitesi'nde öğretim görevlisi ve İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı olarak da çalışmakta . Ternsilciliği'nde

Başkatiplik,

Uluslararası

Mehmet Kurt

1953'te doğdu. Adalet ve Kalkınma Partisi 22. Dönem Samsun Milletvekili. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü. Öğretmenlik, avukatlık ve noterlik yaptı. Evli ve beş çocuk sahibi. Ankara' da yaşıyor. Doğu

Perinçek 1942 yılında Gaziantep'te Babası yed k subaylık ve

doğdu. lşçi

Partisi Genel Başkanı. yargıçlık yaptığı için çocukluğu Türkiye'nin pek çok şehrinde geçti. Hemen hemen bütün eğitimini Ankara'da tamamladı. Üniversite yıllarında 10 ay Almanya'da işçilik yaptı ve Almanca öğrendi. 1964'te Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi ve Kamu Hukuku Kürsüsü'ne asistan olarak girdi. 1967 yılında Döniişüm dergisi Yazı Kurulu Üyesi ve Başyazarlığı yaptı. Almanya'da Türk Toplumcular Ocağı'ıu kurdu ve ilk Genel Başkam oldu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi, Güvenlik Komitesi Başkanı, TİP içindeki Devrimci Muhalefet Hareketi'nin önderlerinden biri. 1968 yılında Dev-Genç Genel Başkanı, Aydınlık dergisi kurucusu. Türkiye lşçi Köylü Partisi'nin kuruluşuna önderlik etti ve ilk Genel Başkam oldu. 1992'den beri İşçi Partisi Genel Başkanlığı görevini sürdürüyor.

138


Ayhan Şahenk

1929'da Niğde 'de

doğdu

ve 2001 'de lstanbul'da vefat etti.

Doğuş

yatırım yapılmasını sağladı.

1950'de Doğuş Holding'i kurdu ve turizm, g1da ve otomotiv alanlarında 1992 senesinde kendi adJru taşıyan bir

vakıf

yönelik

Holding'in kurucusu ve

iş adamı.

inşaat, bankacı11k, iletişim,

kurarak

Tahsin

eğitim alanına

hayır işleri yaptı.

Şahinkaya

1925'le Merzifon'da doğdu. 1978-1983 yılları arasında Hava Kuvvetleri Komutanı. Bursa Askeri Lisesi'nde okudu. 1943'te Harp Okulu'ııdan

mezun oldu. 1946-1949 yılları arasında ABD'de çeşitli dallarda ğitiın gördü. 1964'te Napoli 'deki NATO Hava Kuvvetleri Karargah1'nda Daire Başkanı olarak görev yaptı. 1966'da tuğgener­ alliğe, 1977'de orgenerall iğe terfi etti. 12 Eylül Darbesi'yle lıirlikLe, MilJj Güvenlik Konseyi Üyesi, anayasanın kabulünden sonra ise Cumhurbaşkanlığı Konseyi Üyesi olarak tüm kamuoyu tarafından tanındı,

medyada pek çok kez yer

aldı.

TankŞara

lş adamı.

Türk Yunan lş Konseyi Başkanı ve ENKA şirketinin sahibi. Kamuoyu genellikle onu 1985 yılının 600 milyon lirayla vergi rekortmeni olarak da tanJyor. Mehmet Naim Talu

1919'da lstanbul'da

doğdu.

Türkiye Cumhuriyeti Eski

Başbakanı. 1943 yılında İstanbul Ümversitesi lktisat Fakültesi'ni

bitirru. Memurluk ve banka yöneticiliği yaptı. lkinci Nihat Erim Hükümeti'nde Ticaret Bakanı olarak görev yaptı. 1972 yılında Ticaret

Bakanı

görevindeyken,

Cumhurbaşkanı

Cevdet Sunay

tarafından Senato Üyeµği'ne atandı. Cumhuriyetçi Güven Partisi ve Adalet Partisi'nin desteğiyle 36. Hükümet'i kurarak başbakan oldu. 1976 yılında Kontenjan Senatörlüğü sona erru. 15 Mayıs 1998'de yaşammJ yitirdj.

139


Necip Torumtay 1926'da Trabzon Vakfıkebir'd e doğdu. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 20. Genelkurmay Başkanı olarak görev yaptı. 1944'te Harp Okulu'ndan mezun oldu. 24 Temmuz 1987'de Genelkurmay Baş­ kanlığı'na atandı. 3 Arnlık 1990 tarihinde kendi isteği ile Genelkurmay Başkanlığı'ndan emekliye ayrıldı. Sebebin 1. Körfez Savaşı'nda hükümetin tutumuna tepki olduğu öne sürüldü.

Faik Türün 1913'te Bursa'da doğan Türün, 1933'te Işıklar Askeri Lisesi'nden mezun oldu. 1950 - 1951 yıllarında Kore Savaşı'na katılan Türün, 1969'da orgeneral rütbesini aldı. 12 Mart Muhtırası'nın ardından başlatılan 'Balyoz Harekatı ' sırasında, sıkıyönetim komutanı olarak görev aldı. Bu dönemde İstanbul' da iki kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi. 'Fırtına l ' ve 'Fırtına 2' operasyonlarıyla aydın, öğretim üyesi ve binlerce vatandaşı gözaltına alıp, işkenceden geçirttiği idilia edilili. 1973'te 1. Ordu Komutanlığı görevinden emekliye ayrıldı. 12 Eylül 1980 darbesinden hemen önce Adalet Partisi tarafından cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterildi. Faik Türün 15 Şubat 2003'te lstanbul'da vefat etti. Mezarı Eilirn ekapı Şerutliği'ndeclir. Bülend Ulusu

1923'te !stanbul'cla doğdu. Den.iz Harp Okulu'ndan mezun oldu. Branş Subaylığı, Bölüm ve Karargah Amirliği görevlerinde bulundu. 1964'de Tuğamiral oldu. 1974'de Oramiral oldu. 1977-1980 arasın­ da Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yaptı. 1980 Ağustos ayında ordudan emekli oldu. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra hükümeti kurmakla görevlendirilili. Seçimlerin yapıldığı 1983'e kadar Darbe Dönemi Başbakanlığı yaptı. Cem Uzan

Türk iş adamı ve siyasetçi. !stanbul Özel Alman Lisesi'ni bitirdi ve Amerika'da işl etme eğitimi aldı. Şirketlerine (Telsim, Star TV gibi) TMSF tarafından el konuldu. Motorola ve Nokia fırması ile 140


mahkemelik olması nedeniyle uluslararas ı gu ıı ı lt · ııı ılı · \1111111 ııl ıı ıı l yer aldı. Genç Parti'yi kurdu ve Kasım 2002 S<'<; iıııl ı • ı ı ı ıılı lılı lı ı \ 11 başarı elde etti. 1999 yılında Ürdün vatandaşlığ ııı ;ı gı·ı, ı ı : lıı il •• I ı ı 1 ı hızlı yükselişi nedeniyle TIME dergisinde yer alclı . Mustafa Necdet Ürug

1921 yılında lstanbul'da doğdu. Türk Silahlı Kuvvt•l l ı• ı ı'ı ı ııı 1 ı Genelkurmay Başkanı. 1939 yılında Bursa I ş ı k l ar ı\·ıl· • ı 1 Lisesi'nden, 1941 yılında Topçu Asteğmen rütbesi ılı • l l ı ıı ı ı Okulu'ndan mezun oldu. 1942 yılında Topçu Okulu'nu biLi rdi 1!J IH yılında girdiği Harp Akademisi'ni 1950 yılında bitirerek 1 ıınıı rıy oldu. 1966 yıl.ına kadar çeşitli karargah ve birliklerde görev yııpl ı 1966 yılında Tuğgeneral, 1969 yılında Tümgeneral, 1973 yılıııd:ı Korgeneral ve 1977 yılında Orgeneral oldu. Orgeneral rütbesiııdı· Yüksek Askeri Şura üyeliği yaptı. 1. Ordu Komutanı iken, 27 Ağustos 1981 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcılığı'ııa atandı. Kara Kuvvetleri Komutan Yardımcılığı, 27 Ağustos 1981 - 15 Kasım 1982 tarihleri arasında Devlet Başkanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği , 15 Kasım 1982 - 1 Temmuz 1983 tarihleri arasında ise Cumhmbaşkanlığı ve Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği yaptı. 1 Temmuz 1983 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na, 6 Aralık 1983 tarihinde de Genelkurmay Başkanlığı'na atandı. 1987 tarihinde emekli oldu.

Halil Ürün 194 7 yılında Konya'nın Yunak ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğre­ nimini Yunak'ta tamamladı. Parasız yatılı öğrenci olarak Adana Erkek Lisesini'nden mezun oldu. ITO Inşaat Fakültesi'nden Mart 1970'te mezun oldu. 1973'de mesleki çalışmalarda bulunmak üzere Üniversite tarafından bir yıl süre ile Ingiltere'ye yollandı . İTÜ Inşa­ at Fakültesi'nde başladığı doktora çalışmalarını 1978'de tamamladı. 1971-88 yılları arasında Istanbul Teknik Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde 17 yıl öğretim üyeliği yaptı. 1988'de Refah Partisi'nden Konya Büyükşehir Belediye 141


Başkanlığı'na

aday oldu. 26 Mart l 989'da yapılan seçimlerde %40'ın üzerinde oy alarak bu göreve seçildi. l 994'te %49 oyla ikinci kezseçildi. Tayyip Erdoğan döneminde AKP'den Konya Milletvekili seçilen Halli Ürün, Mayıs 2006'da eşi Esma Ürün tarafından aidatına ve dayak suçlamasıyla savcılığa şikayet edildi. Esma Ürün, olay basına yansıyınca şikayetini geri aldı. Halen milletvekili. Yeşil

Mahmut Yıldırım kod adlı derin devlet tetikçisi. Mahmut Yıldı­ rım: 1951 'de Bingöl'de doğdu. Gerçek adı Ahmet Demir. Kod adları Sakallı ve Yeşil. Yasadışı örgüt üyesiyken itirafçı oldu. 1975'de Milli Görüş hareketi içine giren ve Elazığ Etibank Ferrokroın tesislerinde çalışmaya başlayan Yıldırım'ın istihbaratçı olduğu öne sürülür. 1989'da jandarma ile çalışan Yıldırım'ın , faili meçhul cinayetlere karıştığı diğer iddialar arasında. Bazılarına göre Abdullah Öcalan'ı öldürmek için operasyon düzenlemeyi teklif etti ve kabul görünce Eylül 1994'de harekete geçti. Abdullah Öcalan'a 6 Mayıs 1996 ve 23 Kasım 1996'da başarısız iki suikast girişiminde bulunclu. Öldürüldüğü ya da bir yerde gözaltında tutulduğu iddia edildiyse de hakkında bir bilgi bulunmuyor. AJunet Mesut

Yılmaz

1947 yılında !stanbul'da doğdu. Kimya, tekstil ve ulaştırma şir­ ketlerinde üst düzey yönetici olarak çalıştı. Bakanlık ve başbakanlık yapq. Aslen Rize Çayeli Çataldere/Cimil köyünden. Amca tarafının soyadı, Akçal. 1971 'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nden mezun oldu. 1972-1974 yılları arasında Almanya'nın Köln Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde yüksek lisans çalışması yaptı. 1983'te ve 1989'da Anavatan Partisi'nden Rize Milletvekili seçildi. 15 Haziran 1991 tarihinde yapılan Anavatan Partisi Büyük Kongresi'nde Genel Başkanlığa seçildi ve başbakan oldu. 24 Aralık 1995'teki genel seçimlerden sonra Anavatan Partisi ile Doğru Yol Partisi tarafından oluştmulan koalisyonda 53. Hükümet'in başbakanlığını üstlendi. Partisinin 3 Kasım 142


2002 seçimlerinde

aldığı

oy

oranı

yüzünden

gör<'v iııcl <• ıı ı ~; l ıf;ı ı·l l ı .

Evli ve iki çocuk babası. Şevki Yılmaz

1955'de lzmit'te

doğdu.

İslam

1980'de Istanbul Yüksek lında Avrupa

Derince Lisesi'ni de

clışarclaıı lıil ll'<lı.

Enstitüsü'nden mezun oldu. J !)8~ .v ı

Milli Görüş Teşkilatları Avusturya Bölge Başkan lıg ı gi ı

revinc getirildi. 1994'te Refah Partisi'nden aday olduğu seç iınl C'r so nucu Rize Belediye rak meclise girdi. Atatürk duğu

Ateşli

ve

karşıtlığı yaptığı

gerekçesiyle

alındı.

Başkam

Yurt

seçildi.

döndü. Evli ve üç çocuk

Rize Milletvekili

saldırgan konuşmalarıyla

video kasetle ri ortaya

hazırlanan

dı şına kaçıp

Ardından

cumhu riyC't

çıkınca "irticac ı "

iddianameyle siyasi yasaklılar

orada yedi babası.

143

yıl yaşadı.

o l ;ı V('

ol

a ras ın a

2004'te Türkiye'yc


ÖLÜMÜN ARDINDAN

144


IX

25 T emmuz 2006 SELÇUK PARSADAN ÖWÜ A.A. Bazı kişi

ve

kurumları dolandırdığı

gerekçes iy l<'

ynr~~ıl:ıııılıp,

valarda hüküm giyen Selçuk Parsadan, öldü. Yakalandığı hastalık

elan, durumu sine

nedeniyle uzun süredir tedavi gon · ı ı f ';

ağırlaşınca Okmeydanı Eğitim

kaldırıldı.

ve

Araşt ırııı ;ı

l l ı ı· ı ı .

Selçuk Parsadan hastanede öldü.

Eski Başbakan Tansu Çiller'in, emekli Orgeneral Nt·<·ıl<'I t J rwı'un adı kullanılarak

örtülü ödenek yoluyla

dolandırılııı:ı•; ı ııl.ı .~

da aralarında bulunduğu çeşitli suçlardan dolayı hükiiıı ı giyı ·ı ı ~ iı · Parsadan, 19 zaların

Şubat

2001 tarihinde

Şartla Salıverilrnc.v< »

Ertelenmesine Dair Kanun'dan yararlanarak

Parsadan , hükümlü olarak

bulunduğu

Afyon

1):ıv:ı \ı

t.alıliyı· ıı lıı ııı•

Kapalı< :ı· z; ıı • \ ı

Özdemir Sabancı suikasti faillerinden Mustafa Duyar'ııı iı ldıırıı l ğü

olayda, tek k'Urşunla yaralanmış ve kısmen yüz fcl<'i olııııı :,il ıı

145


26/07/2006

ÜNLÜ DOLANDIRJCI SELÇUK PARSADAN ÖWÜ RADtKAL - lSTANBUL - 'Örtülü ödenek dolandırıcısı' Selçuk Parsadan omurilik kanseri tedavisi

gördüğü

Eğitim

Okmeydarn

ve

Araştırma Hastanesi'nde öldü. Önceki gün öldükten sonra morga Parsaclan'ın

konulan

cesedini almaya kimse gelmedi. mesleği' dediği dolandırıcılığa

Türk kamuoyu 'Baba başlayan

Parsadan'la 10 yıl önce

tarnştı.

15

yaşında

1995'teki genel seçimlerden

önce emekli orgeneral Necdet Öztoruıı'un adını kullanarak, 'DYP'ye 30 bin üye

vaat eden Parsadan'a, dönemin

kazandırmayı'

Tansu Çillcr'in örtülü ödenekten 5.5 milyar lira deme bomba gibi

düştü.

rerken dönemin Adalet seye

dönemin

yıllarda

başbakaru

Deın.irel'in

ele

Aldığı lınpis

dan,

o

si üyelerince 1f) dan iki

olayı

kullanarak

arcl.ı.nclan

25

Cumhurbaşkarn

Süleyman

kişiyi dolandırdığı

orta.va

1999'cla

'Rahşan affıyla'

~·ctc'­

ölclürülclüğü silahlı saldırı ela başın­

Parsadan, 4.5

tahliye

çıktı.

Afyon Cezaevi'ne konu.lan Parsa-

tetikçisi Mustafa Duyar'm, Karagümri.ik

~ubat

sü-

kim-

Savaş'ın adını

oyw1cu Perihan

kurşıırıla yaralaııclı.

2001 'clc

yargısı

Kazan'm kendisiıw

Çiller ile dönemin

Sabancı Suikastı

gün-

4 milyon mark teklif ettiğini ileri sürdü.

aralarında olduğu

cpzasmm

verdiği iddiası

Edremit 'te yakalanan Parsadan

Bakanı Şevket

anlatmaması kaydıyla

Parsaclaıı'ııı

Başbakanı

yıl

hapis

yattıktan

soma

edilmişti.

26/07/2006 Türkiye'nin en ünlü dolandıncısıydı SELÇUK PARSADAN ÖWÜ Adını

Tansu ('illcr'in

başbakanlığı

146

clöncrnincle örtülü ödenekten


aldığı 5.5 milyar lirayla duyuran Parsadan, omuril ik kawwrı ıwılı ·

niyle 54

yaş md a hayatım

kaybetti.

lSTANBUL Milliyet Eski Başbakan Tansu Çiller'i telefonla arayıp ernl'k li Ot}\ı·ııı·ı.ıl Necdet Öztoruıı'un ismini kullanarak ört ülti öcle ı wkt <'il lira almasıyla tireli.

tanınan

Selçuk Parsadan, el tın 54 yaşında

Okmeydaııı f<~ğitim Vf' Araştırma

lerincle ölPn Parsadan,

Hastanesi'ndc•

yakalandığı onımilik

kansNi

;, rı ııııl y: ıı

.\'<l~:ı1111111

.\ ı

dıııı oglı· •;;ı,ıl

sc•lı«lıı.\' lı • l ı ıı

süredir tedavi görüyordu. Parsadan, HJU5'teki seçimlerden ünC'c ('illN'i tek>foıılu :ırn.vııı c >z lorun'uıı aclını kııllanarnk örtülü öclenc>k\Pıı 5.5 milyar lıra :ıldı.

Olayı

kendisi açıklamıştı

Açık l amalarıyla

.\·akalanclı.

hapis,

ı:3.7

Karar

skanclalm ortaya

c;ıkıııasına

yol

:ıc;l ı vı•

1!l!Hi ı l:ı

Ankara D. Ağır Ceza l\1ahkmwsi'ııce HJ!ll'ılı· !i .\ ıl .! .ı\ milyar lira para C('zasma c;arpl ınlclı.

Yargılay'cla onaylanınca,

Çiller'p de

yargılanııı;ı .\'nlıı :ı ıl

clı.

Ancak itiraz soııucu Danıştay 2. Dairesi, örtülü üdc•ıı<'gi 1 ııll:ııı

ına

yetkisinin başbakana ait olcluğıına karar vereli . Sanatçı

Perihan

Savaş'ın adını

kullanarak

C'umlıtırlıasl\:ıııı ,;ıı

leyman Deıııirc>l ik clöııcmin başhakarn (;iller'in ele' <1ral:ırııııl:ı l ıı ı luncluğu 25 kişi.\' i dolanclırclığı icldiası.\fa lstanlml :3. Agır < 'ı·z.:ı '.\l:ıl ı kcınesi'ncc'

;3 ~rıl bir aJ 15 gün hapis

C'Pz,ısına çarptırılaıı 1':ır:-.:ıı1.ıı ı ' ıı ı

cezası Yargıtay'('a lınzııldu.

Eski bir

lıaskPtlıoku

olan Parsadan, 1!J~Jffcla

yatı ıgı

\1\ ı ııı c 'ı •

zaevi'nde , Karagııınrtık C,'elesi sarnklarıınn Sabancı suikastı lıııl ı ıı ı ı lüsü :\Iustafa l>ııyar'ı iildürmesi smısıııda başından rnr:ıl:ıııdı c ıı ı ıı lü

öclenektPıı

ii.G milyar lira

yınca tutuklaıuın

bir

tclc'\.iz~·on kaııalııırl : ı ;ıı ıh;I ı

ve clolanclırıcılığm yarn sıra mahkc'tı ıc• 1ıı 'j ı ·t lı · ı ı ııı

hakaret ele olmak üznc 15 sına

aldığını

yıl ağır

çarptmlan Parsadan, 19

hapis ve 8 milyar lı nı p; ıı: ı ı ·u

Şubat

Cezaların Er\C'lt>ııııwsı Yasası'nclan

147

200l'cle

Şartla S:ılı\'ı•ıılıııı •

yararlanarak

talıli.\ı' ııldıı

ı ı


26/07/2006 ÇD...LER1 DOLANDIRAN PARSADAN ÔWÜ

Birçok ünlü siyasiyi ve kurumları dolandırdığı gerekçesiyle yardavalarda hüküm giyen Selçuk Parsadan öldü. Bir süredir omurilik kanseri tedavisi gören Selçuk Parsadan, dün evinde fenalaştı. Yakınları tarafından Okmeydanı Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Parsadan, burada doktorların tüm müdahalelerine rağmen kurtarı­ lamadı. Selçuk Parsadan adını, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde, Aralık 1995 seçimlerinden önce emekli Orgeneral Necdet Oztorun'un adını kullanarak örtWü ödenekten 5.5 milyar lira aldığı yönündeki iddialarla duyurmuştu. Açıklamalarıyla örtülü ödenek skandalının ortaya çıkmasına yol açan Parsadan, 22 Mayıs 1996'da gizlendiği Edremit'te yakalanrruştı. Her duruşması olaylarla geçen Parsadan, yargılama sonucu Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi tarafmdan Terrunuz 1997'cle 6 yıl 3 ay hapis, 13.7 milyar lira para cezasına çarptırılmıştı. 2001 yılında tahliye olan Parsadan, hükümlü olarak bulunduğu Afyon Kapalı Cezaevi'ncle Ôzdemir Sabancı suikasti faillerinden Mustafa Duyar'ın öldürüldüğü olayda da tek kurştmla yaralanrruş v kısmen yüz felci olınuştu. gılandığı

ZAMAN 26/07/2006 ÇD...LER 1 DOLANDIRAN PARSADAN HASTANEDE ÖWÜ

Ünlü dolandırıcı Selçuk Parsadan SSK Okmeydanı Hastancsi'nde hayatını kaybetti. Parsadan'ın yakalandığı hastalık nedeniyle uzun süredir tedavi gördüğü , durumu ağırlaşınca kaldırıldığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesine önceki gün öldüğü öğrenildi. 148


Parsadan, Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde emekli Orgt'neral Necdet Öztorun'un adım kullanarak örtülü ödenekten 5,5 milyar lira almıştı. Açıklamalarıyla örtülü ödenek skandalının ortaya çıkmasına yol açan Parsadan, 22 Mayıs 1996'da Edremit'te yakalandı. Davalaıı sırasında dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan tarafuı­ dan olayı kimseye anlatmaması kaydıyl a 4 milyon mark teklif edildiğini açıkladı. Temmuz 1997'de 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.

26/07/2006

ÖRTÜLÜ ÖDENEK DOLANDIRICISI PARSADAN PARASIZLIKTAN ÖWÜ TANSU Çiller'in başbakanlığı döneminde 1995 seçimlerinden önce emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un adım kullanıp örtülü ödenekten 5 milyar lira alarak büyük skandala yol açan Selçuk Parsadan'a bir süre önce omurilik kanseri teşhisi kondu. Maddi sıkıntı nedeniyle hastaneye yatamayan ve evde tedavisini sürdüren Parsadan ağrılan artınca dün Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı . Kemoterapiye başlanması düşünülen Parsadan, kurtarılamadı. Parsadan'ın Isabelle adlı arkadaşı ise, "Parasızlıktan bir çok kez tedaviye ara verdi. Ağrıları artınca hemen hastaneye kaldır­ dık, ancak kurtaramadık ," diye konuştu. 15 YILA MAHKUM OWU Selçuk Parsadan'ın, Örtülü Ödenek'ten 5 milyar lira aldığını bir televizyon kanalında açıklaması gündemi karıştırmıştı. EdremiL'te yakalanan Parsadan, 'nitelikli dolandırıcılık' ve mahkeme heyetine hakaret suçlarından toplam 15 yıl ağır hapis ve 8 milyar lira para cezasına çarptırıldı. Parsadan, 2001 'de Şartla Salıverilme Yasası'ndan yararlanarak tahliye oldu. Parsadan'ın 8 milyar liralık para cezas ı , ulusal yayın yapan bir televizyon kanalı muhabiri ile eski eşi Zühre Parsadan tarafından ödendi. 149


BİR.Gün 27/07/2006 PARSADAN ÖWÜ Bazı kişi

ve kurumları dolandırdığı gerekçesiyle yargılandığı davalarda hüküm giyen Selçuk Parsadan (54) kaldırıldığı Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde omurilik kanserinden hayatını kaybetti. Emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit ederek 1995'te dönemin Başbakanı Tansu Çiller'i telefonla arayan Selçuk Parsadan, Kemalistler Derneği için 5.5 milyar lira vermesini istedi. Parsadan'ın sözde Öztorun adına istediği bu para Örtülü Ödenek'ten verildi. Ancak kısa süre sonra Çiller'in dolandırıldığı ortaya çıktı. Parsadan, eşi Yılmaz Zafer'in tedavisi için parasal sıkıntı çeken sanatçı Perihan Savaş'ın adını kullanarak aralarında dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ve yine Başbakan Çiller ile bazı iş adamlarının da bulunduğu 25 kişiyi de dolandırdı. Perihan Savaş'ın adını kullanarak gerçekleştirdiği dolandırıcılık davasından yargılanıp 3 yıl 1 ay 15 gün cezaya çarptırılan Parsadan, 200l'de şartlı tahliyeden yararlanıp serbest bırakıldı. Parsadan, hükümlü bulwıduğu Afyon Kapalı Cezaevi'nde Özdemir Sabancı suikasti faillerinden Mustafa Duyar'ın öldürüldüğü olayda, tek kurşunla yaralanmıştı.

150


EL YAZILARIYLA AFYON CEZAEVÄ° NOTLARI

151


x

f-}yır!tf.. /JRkcrdcır

20R

lfnu fu/mcı_k Cok Ar/

152


'-/A lı· ı?_, A f( rYl rf ı< L R 12, Fıl<ıR.. ZJ~ ?t'~· rr-ıRrvıElc..r t..1

153


r ~ <rfr ÇE'k'Ln kuh.JJ,I'.

!:1ek&,w,1

eis",;

<;/le_

l/ C /o

I'

/--/v.J o

(jo _f?-199?5.)

·------

·- -·- - - -

/JarfLJa.!'1111 }.er z.arrıar; afµ cL'n. f} m,,/

kefJ cl/,_J'lt'

asfJeı..

/J1. &JJ)th rr3/V1/

154


/ i/171/ /1 C I L fiC/[iM

r:z vc_----

rY)ollUlUl<l/11(_

t€ı "rrYl E 'ft

Mil 111<<./111Wlf'

r.fi fJ.LJtW~D4/\J 7 f - f _ 2-ooo

155


F' ''

'

'- ·(\•

;,

J'{ııJ

d

fU1 IJ '?

{f1.PfOA!

1fi /!-511

c

•ı

";

f)fl f\)

fıl1ff1Lf cp;Ç/WI

156


Merhaba Selçuk abi, Nasılsın güzel ağabeycim? Bu sa.na ilk mektubum ama son değil. l\ıısıır.ı

balana biraz gecikti. Aslında geliJ· gelmez yazacaktım ama i11ııııf.:i yı·ııı fiTsat buluyorum. Da.ha yeni yerleştim sayılır. Şu an iki arkad,1şlıı hirlıl"'' üç kişiyiz ve yalnız kalıyoruz. Yani koğuşta ka.lrruyorıım ve buııdıııı suıım da koğuşta filan kalmaya kesinlikle niyetim yok. Cezamm kalan kısııııııı sana sözünü ettiğim arkadaşımla kalarak bitireceğim. Tabii az ycı <fil çnf, bilmiyorum ama nasip olw-sa niyetim böyle.

Pazartesi günü seni TV'den izledim. Yine mahkemen vamıış ;111111 çı.lawı.mışsın. Da.ha önceki mahkemelerini görüntüleri ile verdilrr. Y:ııılış duymadıysam 3 sene 10 ay da.118 ceza a.lrruşsın. Bw7lar nr .Viltıııı;ı,ı ·:ı çalışıyorlar anlamadım. En büyük dolandıncılar tepede elleriıu koll:ırnıı sallayarak geziyor ama cezalarım sana veriyorlar. Oysa im /ı;ıl/11 uyandırdığın için ödülü hak ediyorsun sen.

Gerçekten de Selçuk abi sıcaklığıl1J, içtenliğini hala lıissec!C'/ıil~voıwıı Aslında ceza senin.le biıii.kte güzel yatılırdı. Ama biliyorsw1. Koşııllıır lıu. ı lı gerektiı'iyordu .

Selçuk abi fotoğraflarla birlikte mektup yollamamışsm gali/ı;ı. .'-ine lı ·ı·ı · fotoğraflar geçti eliJTie. Neyse; senden mektup bekliyorum ve s;ıy~ı/:1111111

iletiyorwn. En samimi dostum Ergül'ün ele sana çok selt1ıııı vnr. Un:ı rl.ı senden bahsettim. Kendine iyi bak ve sağlığına çok dikkat. el. Saygılarımla ve sevgileriınle... Kardeşm

Mustafa Duyar

Vurulup düşsem çırılçıplak kavgarnn ortasında derim yiğitçe olswı dostlukla biı·

düşmanlık;

böyle isterim.

157


Parsadan, Oktay Güzeloğlu'yla ...

158


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.