Elveda gülsarı pdf

Page 1

Elveda Gülsarı Pdf Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı Kitabı Arka Kapak Bilgisi Gülsarı, cins ve ünlü bir yorga atın adıdır. Yazar, korkunç bir duygudaşlık yeteneğiyle bir yandan Gülsarı’nın doğumundan ölümüne kadar geçen fırtınalı hayat macerasını, diğer yandan onun biricik yetiştiricisi Tanabay’ın çilesini anlatır. Tanabay can çekişen sevgili atının başında geçmişiyle hesaplaşır. Kendini devrime, mutlu yarınlara adamış, ama siyasi rejim onun ömrünü mutsuzluklar ve sıkıntılar içinde geçirmesine sebep olmuştur. İçerisinde yaşadığı toplum değişim adı altında bütün değerlerini kaybetmiştir. Aytmatov, kendine özgü anlatım tarzı ve etkileyiciliği ile hikâyenin geçtiği tabiatı betimliyor, Kırgız - Kazak Türklerinin töre ve folklorunu ebedileştiriyor. Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı Kitabını aşağıdaki adresten pdf olaran indirebilirsiniz. http://www.pdfkitaplariindir.com/elveda-gulsari-pdf-indir.html

Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı Kitabı Okuyucu İncelemesi Elveda Gülsarı kitabı Tanabay adlı bir askerin bir dar yokuşta nefes nefese kalan yılkısının en iyi atını bitap düşmüş halde görmesiyle başlar. O andan itibaren saatler geçmişin dolu dizginliği ve zamanın acımasızlığıyla kendisini hissettirir. Gülsarı yolları titreten halinden çok uzaktadır ve tabi ki Tanabay’da! Tanabay ordudan ayrıldıktan sonra halk tarafından pek tercih edilmeyen yılkıda kendisini bulur. Askeriye ve gerektiğinde ‘’şaşa’’ için bir övgü malzemesi olan atların yetiştiği yerler olsa da burada çalışmak kimsenin isteyeceği bir yer değildir. Tanabay gençlik ve olgunluk düşünceleri arasında sosyalizmin kültürel simgelerle olan karşıtlığı ve zaman içerisinde ki algılanış sonuçlarıyla çatışan portreler okuyucuya sunulmaktadır. Tanabay’ın bir de ordudan dönerken dul kalmış bir kadına aşkı da bu sıralarda hissedilir. Tanabay’ın çocuklarını düşünmesini aynı durumda kendisinin de kalabileceğini eşinin söylemesiyle hayatı parti ve yılkı arasında koşturarak geçer. Bir gün Gülsarı yılkının ve bütün emanetlerin sahibi olan başkana verilmek üzere istenir. Tanabay başta buna izin vermese de sonradan kabul etmek zorunda kalacaktır. Gülsarı başlarda sürekli kaçsa da insanoğlunun acımasızlığı ve ilkel cezalarla atın kaçması engellenir. Tanabay’a bir gün partide apar topar söz verdirilir. Koyun korosuna geçip sürünün büyümesi ve yün kırkımının çok olmasıyla ilgilidir. Şimşek ve yağmurlu bir gün doğumlar ve açlıktan dolayı da yünlerde verdiği sözü tutamaz. Parti başkanlarıyla içine düştüğü durum ve zorluklar sebebiyle kendisini düşünce ve yaşamıyla adadığı partide köpek gibi atılarak ödüllendirilir. Zamanın bütün acımasızlığı ve insanların gençlikteki zapt edilmeyen atlar gibi yükselip yere çakılışı bu kitabın en ağır basan duygusudur. Tanabay bu duyguyla pek çok kez karşılaşsa da dava ve yakın arkadaşı Çora’nın ölümünde bunu hisseder. Tanabay Çora’nın vasiyetiyle partiye geri dönme şansını yakalasa da artık çok geçtir. Ne dava eski davadır. Ne de Tanabay eski Tanabay’dır. Gülsarı’nın o yeri göğü inleten zapt edilemez gücü ne de şöhreti zaman karşısında artık bir hiçtir. Kitabın yer yer atasözleri ve olmazsa olmazı Cengiz Aytmatov’un ölümsüzleştirdiği efsanelerde kitabın büyük anlam ve iz bırakmasını sağlamıştır. Elveda Gülsarı adlı kitapta da Botam efsanesi bulunur. Bir


adam avcılık yapar. Bir geyik sürüsünün soyunu kurutacakken sonuncu geyik onu yaralamasını ve onu yakalayamayacağını söyler. Avcı yemi yutmuş balık gibi geyiğin peşinden koşar ve dağın başında yaralanır. Geyik bütün bunları sebepsiz yere saldırdığı için lanetlediğini söyler ve ayrılır. Çocuk orada çığlık çığlığa ağlar. Babası oraya gelir ve ona yardım edemez. Çocuk babasının onu öldürmesini ister. Kitapta bu bölümü okurken etkilenmemek mümkün değil. Ölüm karşısında yaşamın durdurulamayan akışı en çok gençliğin sıcaklığında hissederken vurgun yemişe dönüyoruz. Atçılık ve Aytmatov sözcükleriyle dağarcığınıza kazandıracağınız pek çok kelime olduğunu söylemekle birlikte başlarda okurken zorlanıyorsunuz. Sonrasında akıcı ve ölümün kendini doğru çeken akışı arasında geçmişten ileriye doğru bir çözülme durumu söz konusu Elveda Gülsarı kitabında. Çok kısa bir anda bir yaşamın pişmanlıkları ve mutlulukları ölüm karşısında bütün saflığıyla yanaklardan sıyrılıyor. En çokta paylaşılmayan bu anılar belki de yaşayanın yaralarının arasında kavrularak! Yaşam arasında ölümün geleceğini bilmek o kadar zordur ki Aytmatov onu sisli bir gecenin içerisinde dağa benzetir. Büyük ulaşılmaz ve görünmeyen bir güç gibi etrafını saran… Bir o kadar da uzaktır. Ancak son geldiğinde bunu kabullenir ve boyun eğeriz. Ölümün bu hissedilmeyişi yan yana vermiş yılkının güneşe doğru koşmasını engellemez. Belki de bu yüzden durmadan koşarız. Ölüme doğru… Elveda Gülsarı Pdf

Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı Kitabı Okuyucu Yorumları Yorum-1 Aytmatov… Bir kere kitabını okuyanın gönlüne onulmaz bir dert yükleyen, kendinizi diğer kitaplarını okumaktan alı koyamadığınız o büyük adam… Kendisini Orta Asya ile ilgili her türlü derde deva aramak ya da aratmak için yazmaya adamış büyük düşünür. Batı ile ilgili her türlü fikre sahip bir entelektüel olmasına rağmen bize Doğu’yu derdiyle, güzelliğiyle, töresiyle resmeden bir budanmayacak çınar… İlk kez Beyaz Gemi’yi okumuştum ilkokul sıralarında. Belki de diğer bütün sınıfa o yaşlar için fazla sıkıcı gelse de beni bir yerlerden kendine bağlamıştı Aytmatov. Elbette ki lise yıllarında kütüphaneden alınıp okunan Gün Olur Asla Bedel de beni Aytmatov hayranlığına sürükleyen başka bir güzel adım olmuştu. Tabii bir de Tarih öğretmenin ödev vermesi vesilesiyle okunan Toprak Ana ve Cemile… Bu güzel yol beni Aytmatov hayranlığına ve dolasıyla daha çok okuma, daha çok yazma aşkına gark etti. Şimdi bugünse içinde birçok güzel dertler barındıran, birçok olaya şahit olmuş Elveda Gülsarı var önümde… “Şunu iyi bil dostum, dünya devrimini tek başına gerçekleştiremezsin, başkalarının da gelmesini, seninle beraber olmalarını beklemek zorundasın.” Sovyet Rejimi ve rejimin kendi içinde bulunduğu kargaşalar Cengizhan’a Küsen Bulut ve Toprak Ana romanlarında olduğu gibi romanın baş meselelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Komünizm ’in yürütülemeyişi ve ülkeyi saran buhranlar birçok Kırgız insanı gibi Aytmatov’u da derinden etkilemiş ve bu mesele romanlarının başköşesine oturmuştur. Elveda Gülsarı, komünizmin yürümezliği endişesi ve döneme getirilen bir eleştiri ile bir Kırgız kolhozuna üye olan Tanabay ve onun başına gelen maceraları, kendi ile iç hesaplaşmaları ve atı Gülsarı ile olan dostluğunu işlemektedir.


Aytmatov, kolhoz yaşamı ile gerçek yaşamın arasındaki farkları, ideolojinin Kırgız insanını birbirine düşürecek derecede katı bir rejimin Kırgızları kardeşçe yaşamak töresinden mahrum bırakabileceğini anlatmıştır. Diğer bir deyişle, Elveda Gülsarı için Aytmatov’un komünizmin aksak yönlerine ve işleyiş bozukluklarına getirdiği bir eleştiri romanıdır diyebiliriz. “Bütün meseleleri kestirmeden bir çırpıda halletmek istiyorsun! Oysa zaman çok değişti. Artık nerede ne söyleyeceğini, kimlerin önünde nasıl konuşacağını bilmen gerek. O zaman her şey iyi gider, başın derde girmez. Başkaları nasıl konuşursa sen de öyle konuşacaksın, onların havasına uyacak, ne yazılmışsa onu okuyacaksın.” Tanabay aslında başına gelebilecekleri daha önceden bilmesine rağmen yine de sözünü söylemeden çekinmemiş ve ardından bu özelliği onu kolhozdan atılmasına ve en yakın arkadaşı Çora’yı kaybetmesine kadar olan hadiselere sabretmek ve olanları kabul etmek mecburiyetinde bırakmıştır. Tabi bunda “Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu: Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyle işte...” diye düşünmesinin de payı büyük. Aytmatov bütün eserlerinde olduğu gibi bizlere bir bilgelik örneği de sergilemiş olabilir pek tabii. Yorum-2 En akıcı olarak okunabilir, okuyucuya yaklaşan ve onu içine çeken en iyi yazar kim deseler şu an için tereddütsüz Cengiz Aytmatov derim. Beyaz Gemi, Gün Olur Asra Bedel, Toprak Ana ve şimdi de Elveda Gülsarı. Olayları gözümüzün önünde o kadar güzel canlandırıyor ve içinde yaşatıyor bizi Aytmatov tarifsiz. Yazarın gerçekçi ve samimi anlatımı üstüne birde şahane betimlemeleriyle romanın içine giriveriyorsunuz. Bu sayede ana kahraman haline geliyor romanda yaşamaya, hissetmeye başlıyorsunuz. Romanın konusuna gelince komünist devrimi zamanında devrime inanan Kırgız toplumunun yaşayışlarını, acılarını, kültürünü ve zorluklarını anlatıyor. Gençliğinde bu devrimde yer alan, devrime inanıp; hayatını ona adayan ana kahraman Tanabay ile Gülsarı isimli çok güzel ve özel cins bir at arasında yaşanan hayatı anlatıyor. Kitap ne kadar Gülsarı etrafında dönsede arka planda Aytmatov diğer kitaplarındaki gibi Komünizme inceden inceye eleştiri yapıyor. İnsanların hem hayvanlarla, hemde kendi türleriyle geçen bir dostluk. Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısından sonra yine bir hayvanın gözünden hayata bakmayı, onun hissettiklerini hissetmemizi sağlıyor. Kırgız coğrafyası ve kültürü yine içinde bolca serpiştirilmiş. Kültür olarak bize benzemeleri de ayrı bir güzellik katıyor; romanı bizden biri yazmış gibi. Sonu ise çok hüzünlü bitiyor. Gözlerinizi yine dolduracak Aytmatov. Kesinlikle bu yazarı tanımalı; eserlerini okumalısınız. Zaten birini okuduktan sonra benim gibi diğerlerinin de geleceğini düşünüyorum. Bir Toprak Ana, Beyaz Gemi olmasa da mutlaka tavsiye ediyorum. Her zamanki gibi alıntıyla bitiriyorum. “Zaman kimseyi kayırmaz, her canlı yaşlanır, her şey eskir.” Yorum-3 Bir Aytmatov şaheseri daha...


Kitabı baştan sona kadar okurken insan ister istemez hikayeyi gözünde canlandırıyor. Orta Asya'daki o keçe evler. Sosyalizm ve Komünizm tutkusu. İnsanların ideolojisine sahip çıkmalarını, bu inanca sıkı sıkı sarılmları. Hikayeye gelecek olursak başta biraz sıkıcı gibi geldi. Ancak Aytmatov kitaplarını bilirsiniz, standarttır. Biraz baştan sıkıcı gözükür, fakat daha sonra bir açılır pir açılır. Hikayenin sonu öyle hüzünlü bitti, öyle dokunaklı cümlelerle bitti ki anlatamam. Kitabı metroda okuyup bitirdikten sonra içim bir tuhaf . Yüreğim burkuldu. Bir insan ile at denen yüksek hisli canlı türünün birbirini bu kadar çok sevmesi ve beraber yaşlanıp ölmesi gerçekten acı bir şey. Mutlaka okumanızı önereceğim özel kitaplardandır. Yorum-4 Okuduğum ilk Cengiz Aytmatov kitabı .Değişik bir coğrafyada , siyasi ülküsü için canla başla çalışan ama "yaptıklarıma değdi mi" sorusuna muhatap olan bir adam ile güzeller güzeli bir at olan Gülsarı'nın bitmeyen dostluğunu büyük bir zevkle okudum .Geç de olsa yazarı okuyup tanıdığım için şanslıyım .Diğer kitaplarını da merak ediyorum Yorum-5 Aytmatovun anlatımının sürükleyiciliği kesinlikle tartışılmaz ancak romanda Gün Olur Asra Bedel ve Toprak Ana gibi romanlarının aksine olaylar ya da sembolik anlatımlar yoktu.. Varsada sembol olarak değildi, eleştiriler doğrudan gizlenmeden yapılıyordu.. Sanırım pek olaylı olmadığı için, durum tarzı bir roman olduğu için pek sevmedim ancak okumaya değer.. Elveda Gülsarı Pdf indir

Cengiz Aytmatov Elveda Gülsarı Kitabından Alıntılar Alıntı-1 Bilirsin, bir kız iyi bir ere düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır parlar, gül gibi olur. Ama kötü birine düşerse solar gider, çöp gibi kalır. Alıntı-2 "Koytaşın üzerinde dağları seyrederek oturan Tanabay, önce keçe çadırdan eşelenip yeni odun atılan ateşin çıtırtılarını duydu. Sonra karısının kopuzundaki insanın yüreğini yolup alırcasına hüzünlü ezgiler geldi kulağına. Yalnızlıklar içinde kalan bir adamın hıçkırıklarını, ah dedikçe nefesiyle yel savuran çok büyük acılı bir insanın ahlarını, ıssız ve engin bozkırda başını vuracak, onulmaz derdini gömecek bir yer arayarak koşan bir adamın acı çığlıklarını andıran bir ezgiydi bu. Hiç kimsenin avutamayacağı, hiçbirşeyin merhem olamayacağı acılarla ağıdını söyleyen, ağlayan bir adamın bozlamasını anlatıyordu kopuzun telleri." Alıntı-3 Boşuna demişler '' Kırk yıl kırgında kalsan, ecel gelmeyince ölemezsin '' diye, Alıntı-4 "Düşman yakana yapışınca kurt da bacağını ısırır"


Alıntı-5 Tende beden, bedende can taşıdıkça, bu dünyada yaşadıkça, hayat yolunun önündeki engelleri aşmaya, kaldırmaya çalışacaksın, arkadan omuz vereceksin. Başka türlü olmuyordu... Ne var ki, her omuz vuruşta, hayat arabasının tekerleği omuzunu bıçak gibi yaralıyor, yara üstüne yara, derken omuzunu nasır tutuyor. Eğer yaptığın işi seviyor meyvesini de alıyorsan. nasırların hiç önemi yok. Şikayet etmezsin, memnun olursun.. Alıntı-6 Atla insan arasındaki tek fark, atın atı kıskanmamasıdır. Alıntı-7 Bilirsin , bir kız iyi bir yere düştüğü zaman daha da güzelleşir, gözleri yaldır yaldır parlar, gül gibi olur. Ama kötü birine düşerse solar gider, çöp gibi kalır. Baktıkca yüreğin sızlar. Alıntı-8 Karşısında uludağlar vardı: Bir yanı pırıl pırıl, aydınlık bir yanı gölgeli. Aydınlık ve gölge nasıl yan yana ise, insanın kaderi de öyle, mutluluk ve acıyı beraber getiriyordu. Bir yanda kıvanç, bir yanda kaygı. Hayat dediğin böyleydi işte.......... Alıntı-9 "Şunu iyi bil dostum, dünya devrimini tek başına gerçekleştirimezsin, başkalarının da gelmesini,seninle beraber olmalarını beklemek zorundasın." Alıntı-10 Ileride, gözün ulaşamadığı bir uzaklıkta, şafak ağır ağır sokmekteydi. Safagin doğurgan rahminden sökün eden ilk ışıklarla yeni bir gün doğuyordu. Beyaz sisler arasından, altın renkli ışınlar süzülüyor, sonra alev alev yükseliyor, yeryüzüne yayılıyordu. Elveda Gülsarı Pdf indir


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.