Gülün adı pdf

Page 1

Gülün Adı Pdf Gülün Adı Kitabı Arka Kapak Bilgisi Gülün Adı, İtalya Bologna Üniversitesinde profesör ve orta çağ uzmanı olan Umberto Eco’nun 1980 yılında yayımlanmış olan ilk romanıdır. Eser, Türkçeye aynı yazarın Foucault Sarkacı adlı kitabını da çeviren Şadan Karadeniz tarafından çevrilmiştir. Romanın her bir bölümü yedişer günlük zaman diliminden oluşmaktadır. Umberto Eco’nun Ortaçağ hakkında sahip olduğu derin bilgileri sayesinde, roman, Ortaçağın tarihi gerçekliklerine ışık tutar niteliktedir. Gülün Adı, çeşitli gazete ve derneklerin yaptığı anketler sonucunda, “Yüzyılın Yüz Kitabı”, “Tüm Zamanların En İyi 100 Polisiye Kitabı” gibi listelere girmeyi başarmıştır. Bir çok dile çevrilen Gülün Adı, 1986 yılında Jean-Jacques Annaud tarafından sinemaya uyarlanmıştır. Roman, konusundan dolayı Hristiyan din adamları ve farklı çevreler tarafından çeşitli tepkilere maruz kalmıştır. Film uyarlaması, eleştirilen konulara fazla değinilmediği için, romana göre daha olumlu tepkiler almıştır. Gülün Adı Romanının Konusu Romanın konusu, Ortaçağ’da Vatikan ve İtalya’da yaşanan olaylar, Papa ile İmparator arasında geçen yetki mücadelesi, Hristiyan tarikatlar arasında yaşanan fikir çatışmaları, cinayetler olarak tanımlanabilir. Gülün Adı Roman Özeti 13. Yüzyıl’da Avrupa’da siyasi karışıklıklar yaşanmaktadır. İmparator ile Papa arasında bir yetki mücadelesi sürmektedir. İmparator, kilisenin halk üzerindeki etkisinden rahatsızlık duymakta ve halkı istediği gibi yönetememektedir. Bir yandan da Hristiyan tarikatlar arasında çatışmalar yaşanmaktadır. Tüm bu sürtüşmelerin ve karışıklığın arasında cinayetler işlenmektedir. Eser, bu cinayetler üzerinden 13. Yüzyıl İtaylası’nın dini ve siyasi yapısını tanımlamaktadır. Frensisken, William ve Adso karakterleri işlenen cinayetleri çözmek için uğraşmaktadır. Önemli rahiplerin tek tek ölmesinin ardından Başrahip, bu durumun başlarına gelen bir lanet olduğunu savunur, ancak William’a göre bu cinayetlerin arkasında büyük bir sır yatmaktadır. Gülün Adı kitabı Okuduğum en güzel kitap listesinde yer almaktadır. Gülün Adı Kitabını aşağıdaki adresten Pdf olarak indirebilirsini. http://www.pdfkitaplariindir.com/gulun-adi-pdf-indir.html

Gülün Adı Kitabı İncelemesi Orta Çağ denilince ilk akla gelen yazarlardan olan Umberto Eco’nun kült eseri Gülün Adı bir cinayeti konu alıyor. Olaylar gelişirken aynı zamanda o dönemin tarikatlarını, yaşayışlarını, kilisenin etkisini de doyurucu bir şekilde anlatıyor. Gülün Adı kitabını okurken kendinizi o dönemde gibi hissediyorsunuz. Kitap bir elyazması şeklinde bulunmuş ve kahramanlardan biri olan Adso tarafından anlatılıyor. Gülün Adı kitabının konusu ise şöyle;


Orta Çağ döneminde geçen roman bir manastırda rahibin ölmesiyle başlıyor. Ölüm nedeninin araştırılması için Baskervilleli William çağırılıyor. Başrahibin bu keşişi çağırmasının nedeni ise eskiden hep bu tür gizemleri aklı ve deneyimleri ile çözebilmesiydi. William manastıra yanında yardımcısı genç Adso ile geldi. Olayı beraber çözeceklerdi. Geldiklerinde onları Başrahip karşıladı ve olayı kısaca anlattı. Manastırın en önemli minyatürcülerinden Adelmo adındaki genç keşiş kulenin dibinde ölü olarak bulunmuştu. Ceset çok yukarıdan düşmüş gibi yuvarlanmış ve bir taş onu durdurmuştu. İlginç olan ise düştüğü noktadaki kulenin pencereleri kapalıydı. Bu durum keşişin dikkatini çekti ve olay yerini inceledi. Adelmo’nun intihar ettiği düşüncesi kafasına yerleşti. Diğer günler ise manastırı araştırarak geçirdiler. Burası çok büyük bir yerdi ve şüphelenecek çok insan vardı. İkinci ölüm ise Yunanca çevirmeni Venantiustu. Domuz ağılında büyük bir kazanın içinde bulunmuştu. Ayakları gözüküyordu. Kanlar içindeki vücut kazandan çıkarılıp yüzüne su dökülünce teşhis edilebildi. William olay yerini tekrar inceledi ve cesedin getirilmiş olduğu yolu incelemeye başladı. Kar yağdığından ayakkabılar çıkardığı izler duruyordu. Yerde çok derin ayak izleri vardı. Bu da cesedin biri tarafından taşındığını gösteriyordu. Ayakkabı izi önemli bir ipucuydu. William rahiplerin çalıştığı yeri görmek istedi. Kütüphane yardımcı Barenger onları karşıladı. Adelmo ve Venantius’un masasını gösterdi. Bu sırada Adso bir kapının olduğunu gördü. İçerisi ilgisini çekmişti. William da bunu fark etti. Burası o dönemin birçok el yazması kitabını barındıran kütüphaneydi. William kütüphaneyi görmek istediğini söyleyince hem kütüphane yardımcısından hem de kütüphaneciden çok ters bir yanıt aldı. Başrahibin kesin talimatıyla kütüphaneye kimse giremezdi. William Venantiusun masasına geri döndü. Fakat tam bakacakken kütüphane yardımcısı masanın üstüne kitaplar koyarak masayı gizledi. Akşam olduğunda Adso ve William tekrar buraya gelmek istediler fakat kafalarına birisi büyük bir taş atmıştı. Hemen geri çıktılar. Bu kişi kambur Salvatoredu. Onlara yalvardı ve William da karşılığında kütüphaneye giriş kapısını açmasını istedi. O akşam Adso ve William ilk defa girdiler. Yunanca çevirmeninin masasında bir kağıt buldular. Bu kağıt ateşe tutulunca bir şifreyi gösteriyordu. İkisini gören biri vardı. Bu kişi Barengerdi. Uzun bir koşuşturmanın ardında kaçmayı başardılar. Fakat William ın mercekleri çalınmıştı. Üçüncü ölüm ise kütüphane yardımcısı Barengerdi. Ihlamurlarla dolu bir küvette boğularak ölmüştü. Başparmağında ve dilinde mürekkep lekesi vardı. Bir de ayakkabısının altındaki iz Williamın dikkatini çekmişti. Her şey anlaşılmıştı. Venantius ve Adelmoyu o öldürmüştü. Çünkü ikisi de bir sır biliyordu. Bu sır bir yasak kitabın yeriydi. Kütüphane yardımcısının genç oğlanlara karşı ilgisi vardı. Adelmoyu kitabın yerini söyleyerek kandırdı. Adelmo kitabı aldı fakat vicdan azabı çekerek kağıdı Venantiusa bıraktı. Sonra da intihar etti. Venantius ise Barengar tarafından öldürüldü. Bunları gören ise kambur Salvatoredu. Artık William ve Adso’nun tek amaçları vardı. Bu yasak kitabı bulmak. Bu nedenle kütüphanedeki gizli geçitleri çözdüler. Fakat kitap bulmaya çok yaklaştıklarında kütüphanede kör Jargo ile karşılaştılar. Aslında tüm cinayetlerin sebebi bu yaşlı adamdı. Yasak kitap komediye adanmıştı. Fakat kutsal kitap gülmeyi yasaklıyordu. O da bu nedenle bu kitabı zehirledi ve ona her dokunan bir kaç dakika içinde ölüyordu. Bu ortaya çıkınca kör adam hemen elindeki mumu yere attı ve tüm manastır yandı. William ve Adso ise kurtuldular. Beraber manastırı terk ettiler. Çok uzun yıllar sonra William yaşlanmıştı ve yollarının ayrılması gerekiyordu. Bunun üzerinde yaşlı keşiş o çok özel merceklerini Adso ya hediye etti. İki keşiş bir daha hiç karşılaşmamak üzere ayrıldılar. Gülün Adı Oku


Gülün Adı Kitabı Okuyucu Yorumları Yorum-1 Kendimi tebrik ediyorum bu ağır romanı okuduğum için.Türkçeye çeviren Şadan Karadeniz Hanımefendi'yi kutluyor,tebrik ediyor,ellerinden öpüyorum; bu nasıl bir sabırdır ki,,,737 sayfalık bu romanı neredeyse tekrardan yazmış.Yazarımız Umberto Eco'yu ise orta çağ adamları kılığına büründürüp manastır ritüellerine göre allayıp pullayarak İstanbul sokaklarında dolaştırmak lazım; bir yazar yazdıkları hakkında kitabının son sayfasında bu kadar açıklama yapıyorsa benim bu teklifimi de sevinerek kabul etmesi olağandır.Yazar bu romanını çok önemsemiş anladığım kadarıyla,elinden gelse herkese birer GÜLÜN ADI imzalayıp bedava dağıtacakmış gibime geldi.Bunları da alay edeyim diye yazmadığımı ifade edeyim ki bu romana ve Yazar'a hayran olan arkadaşlarım bana alınmasınlar. Roman,orta çağda,bir manastırda gelişen ölüm olaylarını mercek altına alıyor. Başlangıçtan itibaren orta çağ havasını yaşadığımı söyleyebilirim.Romana dair yorumlarda Yazarımızın da bildirdiği gibi ilk bölümü orta çağdaki bir manastırın atmosferini yaşayabilmemiz için uzun tutulmuş...İlk yüz sayfayı pek ağır okuyabildim. Bu bölümde Eco bize orta çağın bir manastırında bir günün nasıl geçtiğini anlatıyor,yaşatıyor ve orada yaşayanları tanımamızı sağlıyor.Baş kahramanımız Baskerville’li William Birader manastırın başrahibi tarafından cinayetleri çözmekle görevlendiriliyor. Romanın anlatıcısı ise William'ın yardımcısı konumundaki Melk'li Dom Adso adlı bir gençtir.Romanda bildiğimiz bölümler yok.Orta çağın gereklerine uygun olarak saat yerine günlerin zaman dilimleriyle sabah,öğle,ikindi,,,akşam- ayrılıyor roman bölümleri.Bu da romana daha tarihî bir hava veriyor. Yerküre tarihin dört büyük bölümünden biri (İlk Çağ,Orta Çağ,Yakın Çağ,Yeni Çağ) olan Orta Çağ'a ait bir romanı okumak benim için bir zevk oldu.Kitabı devrettiğimde kendi kültürümüze ait olan benzer bir roman var mı diye sordum kendi kendime.Varsa da ben bilmiyorum,,,ama varsa Gülün Adı'ndan daha severek okuyacağımı tahmin ediyorum. Yorum-2 Kitabın ilk 100 sayfasını da yayımcıların istemelerine rağmen çıkarmamış. Bizlerin, okuyucuların, romanı anlamamız için bir yol çizmiş adeta. O adımları edindikten sonra soluğumuzu yazarınkine uyduruveriyoruz zaten; daha doğrusu anlatıcıya yani Melk'li Adso'ya. Her ne kadar Adso'nun gözünden okusak da ben kendimi birdenbire onun yanında dolaşan gizli bir kahraman edasıyla okudum romanı. Eco'nun başını okuduktan sonra cümlenin sonuna gelmeden başını unutturan upuzun betimlemeleri biraz zorlaştırsa da okumayı çevirmen Şadan Karadeniz oldukça iyi bir iş çıkarmış. Gelelim, romana... Dışarıdan baktığımızda bir aşk romanı diyebiliriz, okuduğumuz da polisiye roman. Aslında polisiye kısmı sadece bir kılıf. Çünkü okuduğumuz da Ortaçağ'a dair sıkı bir manifesto olduğunu görüyoruz. Papalık ve imparatorluk arasındaki güç savaşına, skolastik düşünce anlayışına, pozitif bilimlerin ihmaline, dinin maddi kaynaklar bulmak için sömürülmesine kadar bir çok konuya fazlasıyla değinilmekte ve eleştirilmekte. Zaman zaman felsefi tartışmaların odağı olan romanda bu kısımlar biraz zorladı beni bilgimin sınırlı olmasından dolayı tabiki de. Roman birçok unsuru barındırmasından dolayı konu bakımında oldukça ilgi çekici. Rahiplerin cinsel yaşamından tutun da


dinin kadınlara bakış açısı, hatta İslamiyet ve Arapların Ortaçağ'daki yeri, ruhban sınıfının konumu gibi birçok konuya ışık tutan manastır romanı. Ve sonunda okuyucuyu baştan beri saran gizemli kütüphanenin hazin sonu. Kitap, 1986 yılında da filme çekilmiş. Hem okuyun hem izleyin. Yorum-3 Umberto Eco, ilk defa okuduğum bir yazar. Melk'li Adso'dan yola çıkarak yazdığı bu yapıt, iyi bir kurgu ,orta seviyede bir polisiye, sıkı bir tarih bilgisi ve üslubun ustalığı ile kendine edebiyatta baş köşelerden birini ediniyor. Melk'li Adso ile beraber sürüklenirken,öte yandan daha başından itibaren katilin kim olduğu ve nasıl işlediği konusunu tahmin ettim. Yani ,polisiye konusunda, Agatha Christie ve Conan Doyle performansını bulamazsınız. Ama tarih açısından ,üslup açısından harika. Hem pek çok şeyi öğreniyorsunuz,hem de bunu kitabın kalınlığı ile zıt bir biçimde hızla öğreniyorsunuz. Rahipler arasındaki gizli ilişkiler, o dönemde olaylara bakış açısı , aslında tüm dinlerde olan bir durumun ustaca anlatılmasıdır. Kirli ilişkiler ve bilgi düşmanlığı her dogmatik düşüncede olduğu gibi dinde de vardır ve bu kitapta , bunun uğruna kanın bile döküldüğünü göreceksiniz . Din kendi yalanlarını örtmek adına kan dökerken,felsefe ve bilgi her zamanki gibi gerçekleri ortaya çıkarmak için savaş verecektir. Umberto Eco'nun en ünlü kitabı olan Gülün Adı, okurken insanı sıkmıyor ,sürüklüyor,öğretiyor. Adso ile bizde William Birader'den pek çok şeyi öğreniyoruz. Bir an evvel okunması gereken kitaplardan.. Yorum-4 Ortaçağda hiristiyanların ruhban sınıfının kirli çamaşırlarını polisiye, macera romanı tarzında ortaya dökmüştür. Bu sebeple afaroz edilmesi dahi gündeme gelmişti (yazdıklarını macera romanı değil de araştırma/belgesel tarzında yayınlasaydı, büyük ihtimalle de afaroz edilmişti.çünkü kitapta Hiristiyanların doğudan getirdikleri ilmi kitapları manastırlarda halktan gizleyerek çevirdikleri, ve çoğu buluşu müslümanlardan çaldıkları da anlatılıyordu. Hatta ilk ayak basmalı otomatik musluğuğunu müslüman bilim adamının bulduğunu ismi ile açıklamıştı, eleştiriler geldikten sonra bir basın açıklamasında. Sonradan İtalyanlara mal edilmiş bu buluş.) Bu kitaptaki kahraman yanındaki çırağı ile adeta ortaçağın Sherlok Holmes'üdür. Kalınlığı sizi korkutmasın bir solukta bitirmek isteyecek zamanınız da müsaitse çok kısa bir sürede bitireceksiniz. Yorum-5 Yine Eco, yine insanı içine çeken tarihsellik. Eco okuyanlar bilir; romanlarını okumanın yanı sıra bir de her romanda belli bir tarihe yolculuk yapıp roman boyunca orada yaşamak vardır. Öyle ki, romanın sonlarına doğru istemsizce üzülürsünüz o tarihten günümüze geleceğinize. İnsanı içine alıp götürür. Karakterlerin yanında sanki siz de varsınızdır, gerçek tarihsel olayları beraber karşılarsınız. Bir yanda bu büyülü gerçekçilik, bir yanda ise romanın gerçek tarihsel olayları barındıran müthiş yapısı. Kurgu olan tarihsel romanlarda durum farklıdır; ne kadar okursanız okuyun olayların gerçek olmadığını bilirsiniz. Yalnızca tarihler gerçektir. Ama Eco söz konusu olduğunda işler değişiyor. Hem tarihi belgelere dayanan bir büyülü bir gerçekçilik, hem de bu büyülü gerçekçilik içinde yaşayan siz... Gülün Adı ise ortaçağdan günümüze gelen, Adso adlı başrahibin yazmış olduğu el yazmasından yola çıkılarak oluşturulmuş bir yapıt. Polisiye tarzının tarihsel romanda can bulmuş hali diyebiliriz. Bir manastırda


ardı ardına işlenen cinayetler ve artan heyecan... Hikaye Adso ve rahibi William etrafında dönüyor. Hristiyanlıkta çömez - rahip ilişkisi dolayısı ile her ne kadar cinayetleri çözmesi için sorgucu olarak William gönderilse de, Adso William'ın çömezi olduğundan dolayı olaylara Adso da şahit oluyor. Siz de bu büyülü tarihsellik bir yandan, polisiyenin heyecanı ve merak attıran yapısı bir yandan derken kaybolup gidiyorsunuz tarihin gizemli köşelerinde. Tarihi sevdiren yapısıyla olsun, büyülü gerçekçiliği ile olsun Gülün Adı mükemmel bir roman. Yorum-6 Sınavda çıkacak olması nedeniyle okuduğum bir kitap. Değişik bir anlatım tarzı olan bu kitabı Labirent kütüphane paradoksunun güzelliğinden dolayı sevmiştim. Tarihi kitap sevmeyenler için alternatif olan ve tarihide içinde barındırarak sevdiren bir kitap Yorum-7 Kitabı; Kitap Ağacı topluluğunun Eylül Ayı kitabı seçilmesi sebebiyle okudum. İncelemeye nasıl başlasam bilemiyorum ama bir şeyler karalayacağım inşallah verimli olur sizlere. Kitabın türü polisiye diye geçiyor ama buna bakarak bu kitabı okumaya kalkmayın. Çünkü kitabın içinde derin bir felsefe, ortaçağ tarihi, bilim, siyaset ve din konuları mevcut. Öncelikle kitapta ilerlemek bayağı bir zor; neden derseniz yazar çok ama çok usta. Kalemi gayet sade ve başarılı gel gelelim konular derin. Kitaba geçersek manastırda işlenen cinayetler üzerine gelen sorgucu ve öğrencisi ile başlıyor. Kitap 7 günden oluşuyor ve her gün birisinin ölmesi ile devam ediyor. Kitap aslında bir anı şeklinde de denilebilir. Çünkü ana karakterdeki Adso adlı kişi bu geçmişinde yaşanan 7 günü anı olarak kaleme almış. Bu 7 günün içerisinde ara ara cinayet soruşturmaları, ara ara felsefe ve (benim açımdan sıkıcıydı bunu belirtmek isterim) İtalya tarihi, papalık, dinin irdelenişi konuları işlenmesi ile ilerliyor. Bu arada Hristiyanlık’ta öylesine tarikatlar varmış ki pes dedim. Hala var mı acaba bunlar? Araya felsefi konular girince elbette ki kitabı okumak güçleşiyor, karışık bir hal alıyor ve yavaşlıyor. Manastırdaki eş cinsellik ve kadınlara düşkünlüğü de aralara sokmuş yazar. Bitki bilim ve ilaçlarla ilgili bir sürü bilgi de mevcut. Sonuna kadar katili ben bulamadım. Sonu sürprizdi ama tam bir filmlik yapıt; ki varmış zaten. Benim not aldığım kısa kısa konular; Bacon’dan kısa bilgiler, gizem, laiklik, bilim, din, tarikatlar, kilise, kitaplık, kitaplar, büyüler, labirent, bitkisel ilaçlar, eski bilim insanları, iksirler, büyü, metafizik, İtalya, Aristo, İbn-i Sina, Kur-an’ı Kerim, uygarlık tarihi… bir sürü daha gidebilir. Şu bariz bir gerçek ama kitapta öylesine güzel cümleler ve mesajlar var ki çok muazzam sözler bulacaksınız. Sırf bu yüzden dahi okunur. Şimdi eleştireceğim noktalara değinmek istiyorum. İslam düşmanlığı çok ama çok bariz şekilde kitapta var. Kutsal kitabımıza, peygamber ve ilim insanlarına, Allah’a dahi bir sürü kötü söz içermekte. Bununla ilgili alıntıları da paylaşmadım ama işaretledim kitabımda. İnançlarımıza baya aykırı cümleler var. Bütün bunları göz önüne alırsak bazı kişiler bu kitabı okumayabilir. Diğer bir konuda çok fazla örnekleme yapılması. Bazı bölümlerde örnekler öylesine çok ki 1 sayfa örnek vardı. Son bölümde diyeceklerim de kitap bittikten sonraki yazarın kitabı nasıl yazdığına dair anlatımı çok ama çok güzel. Sırf oradan 1 puan verilir. Tarihi kısımların detayı ve derin felsefe hariç kitabı beğenmemek biraz zor. Kişiye göre değişiyor kitap beğenisi zaten. Kitap kalınlığı sizi çok aldatmasın benim gibi kitap okuma delisi ve sürükleyici bir eser olduğu için biraz zorlandığım doğrudur ama yine


de hızlı okuduğum da aşikar. Çünkü 7 günde bitecek bir eser değil. Hele okumaya yeni başlayan biri ise tamamen yanlış bir seçim. Beklentimin üstünde bir dil ile karşılaştım. Kitabı da güzel bulduğumu ve sizlerede tavsiye ederek bitiriyorum. Yorum-8 Bir manastırda işlenen gizemli bir cinayet ve bunu araştırırken ortaya çıkan bir sürü sır. Aynı kıyafetler içinde, aynı hayat tarzını benimsemiş,farksızmış gibi görünen onlarca rahip; ama onlarca farklı karakter, onlarca farklı sır. Polisiye desen tam değil, felsefe desen değil, tarih de değil. Hepsinden biraz biraz, ama tam dozunda. Tuğla gibi görünen bi kitap, kum taneleri gibi akacak içinize. Okumaktan zevk alanlar için kaçırılmaması gereken bir eser. Kitabı bitirdiğiniz akşam , hemen filmini de açıp izleyin derim. Yorum-9 Kitabın ana teması ne kadar manastırda işlenen cinayetler olsa da aslında o kadarla kalmamış.Polisiye,felsefe,tarihi birbiri içine katmış.Tabi bu da kitabı karışık hale sokmuş. Ara ara soruşturma ve gizemli olaylar oluyorken bir denizin dalgası misali bazen de olaylar bir o kadar sakin ve yavaş ilerliyor. Polisiye yönünden incelersek;en beğendim kısımlar bunlar oldu.Her hafta bir cinayet işleniyor ve kimsenin elinde delil bulunamayışı ister istemez okuyucu sonuna kadar merak ettiriyor.Son kısımına kadar gizemlilik sürdürülmüş ve aralarda okurun bile bile kafasını karıştırmak için aslında hiçbir şeyle alakası olmayan paragraflar bulunduğunu anlıyorsunuz. Felsefi yönden ise gerçekliği irdelemiştir.Gerçekliğin bir özünün var olduğunu mu yoksa kişinin kendi gerçekliğini kendisinin mi oluşturduğun sorgulamıştır.Kitap,körü körüne inandığımız,bağlı kaldığımız gerçeklerin değişmesinden korkmak ve kaybetmemek için her şeyin yapılabileceğini baz almıştır.İnançlarımıza ters düşen her şeye karşı tahammülsüzlük de denebilir. Tarih olarak da; Hristiyan tarihi bence ne kadar anlatılmak istenilse de bu kısımları çok karışık anlatılmış.Bazı şeyler askıda kalabiliyor. Bütününe bakıldığında aslında güzel bir kitap.Sadece tarihe değindiği kısımları sevemedim.Yine de okumaktan fazla sıkıldığım söylenemez.Herkesin beğeneceğini sanmıyorum ama bir kitapkolikseniz okumaya değer :) Yorum-10 Büyük usta Umberto Eco çarpıcı bir girişle kitabın içine çekti beni... Biraz ağır ilerliyoruz... Kahramanların isimleri ve Latince biraz uğraştırıyor ama zevkli. Bu arada merakımı yenemedim filimini de izledim... İlk kez film ve kitabı eş zamanlı inceliyorum. Yararlı tarafları da var... Bitirince yine görüşürüz... Nihayet biraz geç de olsa bitirdim. iyi bir okuyucunun mutlaka okuması gereken kitaplardan. Yazar çok değişik konularda ustaca yorumları romanın akışı içerisinde okuyucuya sunmuş... Kitabı bitirince entelektüel birikiminizin arttığını hissediyorsunuz... Gülün Adı Pdf


Gülün Adı Kitabından Alıntılar Alıntı-1 Bizler kitaplar için yaşıyoruz. Kargaşa ve yozlaşmanın egemen olduğu dünyada hoş bir görev bu. Alıntı-2 İbni Sina aşkı, insanın karşı cinsten birinin yüz çizgilerini, el kol devinimlerini ve davranışların durup durup düşünmekten doğan sürekli bir hüzün düşüncesi olarak tanımlıyordu... Alıntı-3 Kutsal bir savaş da önünde sonunda bir savaştır. Belki de bu nedenle kutsal savaşlar olmamalıdır. Alıntı-4 Gülme kuşkunun kışkırtıcısıdır. Alıntı-5 Tüy kalemi üç parmak tutar, ama tüm beden çalışır. Ve ağrır. Alıntı-6 "Ya siz?" dedim çocukça bir küstahlıkla. "Hiç yanlış yapmaz mısınız?" "Sık sık," diye yanıtladı. "Ama yalnızca bir yanlıştansa, birçok yanlış tasarlıyorum, böylece de hiçbir yanlışın tutsağı olmuyorum." Alıntı-7 İbni Sina, ilaç olarak iki sevgiliyi evlilik bağıyla birleştirmeyi öneriyordu; o zaman aşk hastalığı geçiyordu... Alıntı-8 “Bazan basit insanlar olayları okumuşlardan daha iyi anlarlar,” Alıntı-9 William eğildi: "Ciddi olduğunuz zaman bile akıllısınız. Nasıl isterseniz." "Eğer akıllıysam, ciddi olmayı bildiğimdendir," diye yanıtladı Başrahip. Alıntı-10 Bir kitabın ne demek istediğini anlamak için başka kitaplar mı okumanız gerekir?” “Bazan böyle olabilir. Kitaplar çoğu kez başka kitaplardan söz ederler. Çoğu kez bir kitap, tehlikeli bir kitapta çiçeklenen zararsız bir tohum gibidir; ya da tam tersine, acı bir tohumun tatlı meyvesidir. Gülün Adı Pdf indir


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.