Suç ve Ceza Pdf Cilt 1 Napolyon'un 1812'de Rusya'yı işgalini ve bu savaşın, özellikle aristokrat çevrelerde yarattığı altüst oluşu, son derece gerçekçi sahnelerle, ayrıntılı ve derinlikli analizlerle yansıtan bir başyapıt. Avrupa'daki monarşileri birbiri ardına bozguna uğratarak ilerleyen Napolyon orduları Moskova'ya doğru ilerlemektedir. Rus aristokratları, bu ürkütücü savaş makinesi karşısında bir yandan muharebeye hazırlanmakta, bir yandan da kişisel dertleriyle boğuşmaktadır. Rusya'nın 19. yüzyılın ilk yarısında panoramik bir fotoğrafını çeken Savaş ve Barış, soylu sınıfına dair yakın gözlemlerin yanı sıra köy ve kasabalarda yaşanan çiftlik hayatını da ustalıkla yansıtıyor. Dünya edebiyatının en başarılı eserlerinden sayılan bu muazzam nehir roman, savaşların getirdiği kaosu, mantıksızlığı, insan vicdanı ile etiğe aykırılığı; muktedirlerin, büyük zaferler vaat edenlerin sözlerindeki ve çabalarındaki beyhudeliği gözler önüne seriyor. Cilt 2 Dünya edebiyatının en büyük on eserinden biri olarak kabul edilen Savaş ve Barış, savaş ve tahakküm sorunsalına, savaşların sonucu olan insanlık durumlarına derinlikli bir bakış sunuyor. Napolyon'un Moskova'yı işgali sonucu Fransız ve Rus askerlerini karşı karşıya getiren Borodino Napolyon'un Savaşı, toplumda büyük bir kargaşaya sebep olur. Kazananın belirsiz olduğu bu muharebede iki ordu da büyük kayıplar verir. Edebiyat tarihinde benzersiz bir yer biçilen savaş sahneleriyle akıllarda yer eden Savaş ve Barış, aynı zamanda bu büyük savaşın günlüğü olarak da okunabilir. Büyük bir karakter zenginliği içinde, savaş altındaki Rus toplumunun sosyal ve ekonomik koşullarını ele alan roman, aşk, hırs, düşmanlık, ölüm gibi temaları tartışıyor. Suç ve Ceza Pdf indir
Suç ve Ceza Kitabı İncelemesi Zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya’nın Tula şehrindeki Yasyana Polyana adlı konakta 1828 yılında doğan Lev Nikolayeviç Tolstoy edebiyat tarihinde dünyanın en iyi yazarları arasında kabul edilir. Diriliş, Gençliğim, Anna Karanina, Hacı Murat, Tanrı Bizim İçimizdedir önemli eserlerindendir. 82 yaşında vefat eden Tolstoy, zengin bir ailenin çocuğu olmasına rağmen Marksizm fikrinden etkilenerek bütün malını köylülere dağıtmıştır. Onlar gibi yaşamaya da çalışmıştır. Bu düşüncelerini eserlerine de yansıtan yazar, Rus ve dünya edebiyatında unutulmaz yerini almıştır. İlk kez 1869 yılında yayınlanan Tolstoy’un unutulmaz eserlerinden Savaş ve Barış, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Beş yüze yakın karakteri barındırır roman. Edebiyat eleştirmenleri tarafından bir daha böyle bir eserin yazılamayacağı düşünülmektedir Romandan ziyade tarihi bir belge niteliği taşıyan kitap, 1805 yılında Çar 1. Aleksandr’ın iktidara gelmesi ile başlar. 1812 yılında Napolyon’un Rusya’ya saldırısı ile de devam eder. Eserde görüleceği gibi bol bol Fransızca konuşmalar geçmektedir. Bunun nedeni ise 2. Katerina döneminde Paris’in uygarlığın merkezi olarak görülmesidir. Böylece Fransızca saray dili seviyesine yükseltilir ve Fransız kültürü asaletin simgesi olur. İşte Savaş ve Barış bu dönemi anlatır. Romanı okurken bol bol konuşmalar arasında Fransızca kelimelerin ve cümlelerin geçtiğini görürüz. Savaş ve Barış’ta beş yüze yakın karakter olsa da özellikle beş asil ailenin 1805 yılında başlayan yaşam serüvenleri anlatılır. Bu
aileler; Bezukovlar, Bolkonskiler, Rostovlar, Kuraginler ve Drubetskoylardır. Bezukovlar zengin ve asil olmasına rağmen parçalanmış bir ailedir. Ailenin başı Kiril Vladimiroviç romanın başında hastadır ve yasadışı oğlu Piyer'i halefi ilan eder. Tüm mal varlığını oğluna bırakır. Bu durum birçok kişinin ağrına gider. Çünkü mal varlığı oldukça fazladır. Piyer, iriyarı ve cesur bir adamdır. Başlarda güzelliği ile ön plana çıkan Elen'e aşık olur evlenirler. Sonra onun davranışları hoşuna gitmez görgüsüz olduğunu düşünür. O sıralarda Mason teşkilatına girer ve iç dünyasında yaşamaya başlar. Fakat bu teşkilatta sonraları umduğunu bulamaz ve hayal kırıklığına uğrar. Karısının ölümünden sonra Nataşa’ya aşık olur ve onunla evlenir. İkinci aile Balkonskiler de eski ve saygın bir ailedir. Ailenin reisi Andreyiç Bolkonski, orduya hizmet etmiş ve general rütbesine yükselmiştir. Andrey ve Marya adı iki çocukları vardır. Andrey cesur bir askerdir. Prenses Lisa ile evlenir. Talihsiz olarak karısı doğum yaparken ölür. O da aynı Piyer gibi Nataşa’dan hoşlanır. Fakat Andreyiç Balkonski bu ilişkiye karşı çıkar ve gelini olarak görmek istemez. Andrey savaşta ağır yaralanır ve vefat eder. Geride bıraktığı oğlunun bakımına ise kız kardeşi Maria Bolkonski üstlenir. Maria güzel olmayan hatta çirkin denebilecek bir kızdır. Huysuz ve ihtiyar babasının hakaretlerine ve aşağılamalarına göz yuman bir kadındır ama ılımlı ve vefalı bir karakterdir. Babasının tüm yaptıklarına rağmen ölene kadar onu bırakmaz. Rostovlar ise Moskova’da yaşayan asil bir ailedir. Yalnız son zamanlarda maddi açıdan zor bir yaşam sürüyorlardır. O yüzden çocuklarını zengin kişilerin çocukları ile evlendirip maddi durumlarını düzene sokmaya çalışıyorlardır. Nikolas adında bir oğulları, Petya, Nataşha ve Vera adlarında üç kızları vardır. Nikolas, çok büyük vatansever bir gençtir. Yakışıklıdır. Kuzeni Sonya ile büyük bir aşk yaşarlar ama sonunda istedikleri gibi olmaz. Çünkü ailesi zengin bir gelin istediği için aşkını terk eder ve ailesinin istediğini yapar. Daha sonra Balkonskiler’in vefalı kızı Maria’ya gönlünü kaptırır ve onunla evlenir. Nataşa ise romanın ana ve önemli karakterlerinden biridir. Delidolu ve neşeli bir kızdır. Olaylardan çok fazla etkilenir ve tam olarak ne istediğini bilmez. Boris’e, Andrey’e, Anatol’a ve Piyer’e aşık olur. Fakat romanın sonunda Piyer ile evlenir. Bu ailenin diğer önemli üyesi yeğenleri Sonya’dır. Fakir bir kızdır ama çok gururludur. Kuzenine aşıktır. Fakat ailesinin onu fakir olduğu için istemediklerini de bilir. Ailenin kontu öldüğünde olaylar karışır ve Sonya bir mektup ile ilişkilerine son verir. Kuragin ailesi ise oldukça tartışmalı bir ailedir. Üç evlatları vardır. Elen, Anatol ve Hippolyte’dir isimleri. Anatol oldukça yakışıklı bir gençtir. Oldukça müsrif ve çapkın bir gençtir. Elen de tıpkı kardeşi gibi güzelliği ile ön plandadır ve bütün erkekler onda hayranlık uyandırır. Başlarda Piyer ile evlenir. Fakat sonradan Piyer’in güvenini kaybeder. Çünkü huysuzdur ve şımarıktır. Asıl güvenini kaybetmesine neden olan şey ise Piyer’e yaptığı yanlıştır. Ne yazık ki yakalandığı bir hastalık yüzünden vefat etmiştir. Son aile Drubetskoylardır. Çok asil bir ailedir fakat son zamanlarda oldukça fakirleşmişlerdir. Sadece iki temsilcisi vardır. Anne Anna Drubetskoy ve oğlu Boris. Anne oğluna çok düşkündür ve hep başkalarını araya sokarak oğlunun askeri kariyer yapmasını ister. Zaten Boris’in de en büyük hayali askeri bir kariyer yapmaktır. Kitabın sonlarında Andrey askerlik yaparken ölür. Nataşa ile Piyer ve Mari ile Nikola evlenir ve roman son bulur.
Dünya edebiyatının olmazsa olmazlarından yerini alan Savaş ve Barış aslında insanlık var olduğundan beri başına gelebilecek olaylardan ve duygulardan bahseder. Aslında bir nevi bizi anlatan ve herkesin kendinden bir parça bulacağı bir kitap. Belki de ölümsüz olmasını sağlayan en önemli etkenlerden biri de budur. Kastettiğim şey aşk, tutku, ihtiras, kıskançlık gibi duygular. Kısacası beşeriyetin olduğu her yerde eksik olmayan kavramlar. Romanın bir diğer başarısı da titizlikle hazırlanmış olmasıdır. Tolstoy yaşamadığı dönemi anlattığı için, birçok belge incelemiş, sayısız tarihi roman okumuş ve birçok tanıkla konuşmuştur. Bu yüzden karakterler hayali de olsa birçoğu yaşayan kişilerden örneklerle süslenmiştir.
O yüzden kitap gerçekçilik akımıyla yazılmış bir eser olma özelliğini taşır. Bu yüzden bu unutulmaz eser kütüphanemizin demir taşı olma özelliğine sahiptir. Suç ve Ceza Pdf
Suç ve Ceza Okuyucu Yorumları Yorum-1 Hukuk fakültesi 1. sınıfta hocalarımızın hemen hepsi bu kitabı okumamızı tavsiye etti bize. Başka kitaplar da önerdiler ama hepsi Suç Ve Ceza konusunda hemfikirdi. Okuduğumda çok etkilemedi beni. Yani güzel bir hikayeydi, sürükleyiciydi ve zaten kitap okumayı seven biri olduğumdan Dostoyevski' nin o kimi zaman uzun cümlelerini sevmiştim. Bir iki tespiti de çok iyiydi ama daha fazlasını vermemişti bana kitap. Oysaki tüm zamanların en önemli kitaplarından biri ve tüm zamanların en önemli yazarlarından birini okuyorsam daha farklı şeyler anlamam, hissetmem gerek diye düşünmüştüm. Kitabı bir daha okumayı da düşünmedim. Okumuş ve anlamıştım. Anlamadığım cümle, olay kalmamıştı kitapta. Bir süre sonra neden bu kadar önemli bu yazar ve bu kitap sorularını sormayı da bıraktım zaten. Zaman geçti, dersler, sınavlar vs derken hukukun doğuş nedeninin, hukuktaki tüm tartışmalı konularının genel hatlarıyla bu kitapta yer aldığını fark etmeye başladım. Dostoyevski, ahlak nedir? Hukukta vicdana yer var mıdır? Evrensel ahlaktan söz edilebilir mi? cezanın amacı nedir? Suçun unsurları nelerdir? Hakkaniyet nedir? vb. pek çok karmaşık kavramı bu kitabında farklı bakış açılarıyla değerlendirmiş dahası bunu muhteşem bir hikayenin içine yedirerek bir roman yaratmış ve tüm bu karmaşık, felsefik sorulara cevap arayıp o muhteşem kurguyu yaparken bir de üzerine edebi değerlerden ödün vermemiş ve bana göre -başka pek çok insana göre de- dünyanın en büyük romanlarından birini yaratmıştı. Hayatımda okuduğum ve sanırım okuyabileceğim en iyi romandır suç ve ceza. Çünkü 5-6 sene geçmesine rağmen hala üzerine düşündürüp kendinden bahsettirebiliyor. Dahası her kitap zaman geçtikçe yavaş yavaş etkisini yitirir oysa suç ve ceza zamanla daha çok etkiliyor beni tekrar okumadığım halde üstelik. Hukuk bilgim arttıkça, yasaların, hukukun nasıl var olduğuyla ilgili bilgiler edindikçe suç ve cezadan yeni anlamlar çıkarıyor, yeni noktalar keşfediyorum. sırf bu bile onun ne kadar yoğun bir içeriğe sahip olduğunun bir kanıtı aslında. Dünyanın gelmiş geçmiş ve gelecek en büyük yazarlarından biri tarafından yazılan; tarihin yazılmış ve yazılabilecek en iyi romanlarından birisidir. Yorum-2 Öncelikle bu incelememin içeriğinin kitabı okumayanlar için zararlı olabileceğini belirteyim. Bu kitap öyle bir kitap ki okumadan önce duyacağınız bir iki cümle işin tadını kaçırabilir. kitabı okurken önce hikaye tanıdık geliyor. sanki bu hikayenin çok çok benzeri olan filmler izlediğini veya kitaplar okuduğunu düşünüyorsun. sonra olayın çehresi değişiyor. ortada işlenen bir suç ve çevresinde gelişen olaylardan daha öte bir şeyler olduğunu görüyorsun. bu kitapta raskolnikov var. bu kitabı okuyupta raskolnikov karakterine saygı duymayan, ona bir sevgi beslemeyen yoktur sanırım. adam bir cinayet işliyor. daha doğrusu iki kişiyi öldürüyor ama ikincisini zorunluluktan, suçsuz olan kız
kardeş planda yok. peki bunu neden yapıyor? para için. sonrasında ne yapıyor, gidiyor çaldığı her şeyi bir kayanın altına saklıyor ve bir daha o paralara el sürmemeyi düşünüyor. bu düşüncesinin arkasında polis veya yakalanma korkusundan daha fazlası olduğunu düşünüyorum. kitapta kiminle diyaloğa girse adeta "katil benim!" diye bağırıyor. her satırda kendisini ifşa etmesini izliyor gibiydim. bu kadar kendisini belli etmesi aptallığından değil belki de yakalanma isteğindendi. hele bir lokantada komiser yardımcısına "katil ben olsam gider bir kayanın arkasına saklardım" gibi bir şey söylüyor hatta daha ileriye giderek "katil benim" diyor. sonrasında gülerek "benim, aradığınız katil olmamı çok isterdiniz değil mi" diyor ve çekip gidiyor lokantadan. komiserle girdiği diyaloglarda fikirlerini savunmaktan çekinmiyor. eski bir makalesinde yazığı gibi, bir insanın öldürmeye hakkı olabileceğini savunuyor. peygamberleri, napolyon'u örnek veriyor. bu diyalogların ardından dostu bile "seni katil zannedecekler ne yapıyorsun?" diyor ki dostu onun suçlu olabileceğini dahi aklına getiremiyor. raskolnikov'un psikolojisinde sürekli bir dalgalanma mevcut. ne yaptığı belirsizmiş gibi. kimi zaman korkak kimi zaman da özellikle komiserle yaptığı o derin konuşmalarda, çok cesur. yaptığı bir çok hareket ani gerçekleşiyor. bir katil gibi davrandığını zannetse de öyle davranamıyor. kitabı okurken sanki arkadan bir senfoni çalınıyor gibiydi. hep inişler çıkışlar var, heyecan dorukta. bu ritmi yakalayabileceğine inandığım tek isim olan beethoven'ın senfonilerini arkadan çalmayı denedim ancak en fazla 15 dakika dayanabildim çünkü ritimler uyumsuz. her ne kadar her ikisi de inişler ve çıkışlara fazlasıyla sahip olsalarda zamanlama uymuyordu. sizlere tavsiyem bu kitabı sessizce, onun kendi müziğini duymaya çalışarak okuyunuz. zannediyorum hayatımda ilk defa bir kitabı okurken onun melodisini duyabildim. Yorum-3 Dostoyevski‘nin en güçlü eserlerindendir Suç ve Ceza. Raskolnikov adlı karakterin yoksullukla verdiği mücadele sonucunda aklına cinayet işleme fikrinin girmesiyle suç ve ceza kavramları tartışılmaya başlanır. Kitabın baş kahramanı Raskolnikov, iyice maddi sıkıntıya düşmüştür. Çareyi tefeci bir kadından sürekli olarak borç almakta görür. Ancak bunları da ödeyemeyecek duruma geldiğinde aklında şimdiye kadar yapabileceğini asla düşünmediği bir fikir filizlenir, cinayet işlemek. Burada Raskolnikov’un toplumun yararına olacaksa eğer kötü işlerin yapılabileceği, kanunların çiğnenebileceğini düşünmesi onu cinayeti işlemeye sürükler. Herkesin kanını emen bir tefecinin ölümü herkesin yararına olacaktır. Ayrıca onun kasasındaki paraları almasının da tefecinin yaptıklarının yanında hiç bişey olmadığını düşünür. Çünkü tefeci, insanların kötü durumlarından faydalanarak zengin olan kötü biridir. Raskolnikov bu parayla okuyacak ve yararlı biri olacaktır.
Raskolnikov’un tefeci kadını ve beraberinde yaşayan genç kadını öldürmesiyle paraları alması onu bir dönem maddi olarak rahatlatır. Ancak bir cinayet işlemiştir ve kendisiyle sürekli çatışmak durumunda kalır. Parayı yalnızca kendi için kullanmaz, çevresindeki yoksul olan diğer kişilere de yardım eder. Ne kadar bu şekilde kendini ferahlatmak istese de sonunda kendine yenik düşer. Cinayeti işlediğini artık saklayamaz duruma gelir. Dostoyevski‘nin burada Raskolnikov’un psikolojik durumunu anlatması bir
ustalık örneğidir. Siz de adeta Raskolnikov gibi düşünüyorsunuz. Onun yakalanma korkusunu siz de hissediyor, girdiği bunalımlara şahit oluyorsunuz. Suç ve Ceza Dünya Klasiklerinin içinde en başarılı eserlerden biri. Ben okurken Rus isimleri telaffuz etmede zorlansam ve karakterleri hatırımda tutmayı zar zor başarsam da önemli olan kitabın özünde anlatılmak istenen. Yarar sağlayacaksa, birden fazla kişi için iyi sonuçlar doğuracaksa kötülüğü yok etmek için kötülük yapmak. Psikolojik yönü ağır basan bir kitap. Dönemin toplumsal durumu ve yaşayış tarzı hakkında da derin bilgiler içeriyor. Siz de okurken göreceksiniz; katil olan Raskolnikov‘a ve Raskolnikov’un sevdiği ve bir hayat kadını olan Sonya’ya asla kızamayacak, bir suç yükleyemeyeceksiniz. Dostoyevski’nin de anlatmak istediği bu; suçlu olan insan mı, yoksa onları bu duruma sürükleyen toplum mu karar vermekte zorluk çekeceksiniz. Yorum-4 Vücudunuzun stres eşiğini mi öğrenmek istiyorsunuz? Mutlu olmaktan sıkıldım, ne o öyle hep kikir kikir diye düşünenlerden misiniz? Melankolinin dibine dibine vurdukça içiniz şeytani bir karizma hissiyle mi doluyor? Eğer böyle bir ruh halindeyseniz bu kitabı okumak için gerekli kıvama gelmişsiniz dedikten sonra eleştiriye geçmek istiyorum. Suçu seven cezasına katlanır temalı, Dostoyevskinin gerçek hayatta yaşadığı ruhsal bunalımın ardından yükseliş döneminde yazdığı bu romanda,Napolyon binlercesini öldürünce kahraman oldu ben bir tanesini öldürsem ne olur ki mantığıyla suçunu işleyen 3R Rodya Romanoviç Raskolnikov, bunun getirdiği psikolojik buhranların etkisinde sancılı günler geçirir. Bu çocukta bir haller olduğunu farkeden yakınlarının samimice yardım isteklerine karşın odunsu ve vurdumduymaz hareketleriyle tepkileri üzerine çeken Raski,yine de yaşadığı iç hesaplaşma ve pişmanlık gelgiti ile okuyucunun sempatisini kazanmayı başarmakta. Ayrıca karakterimizin içine kapanık olması ve sosyal açıdan pek aktif olmamasına rağmen yazar, güçlü betimlemeleri ve insan psikolojisinin derinine inen tespitleri ile anlatımı o kadar zenginleştirmiş ki hayran olmamak elde değil gerçekten. Diğer yandan kitaptaki bir sıkıntıya gelecek olursak sanki rusya da başka isim kalmamış gibi tam olarak üç adet petroviç içermesi. Bunlar: Komiser yardımcısı olan ilya,sorgu hakimi olan porfiri ve dunyanın ex nişanlısı lujin. Zaten normalde ovlu içli biten rus isimlerini takip ekmekte zorlanırken bu üç kişinin isimlerinin de aynı olması beni romanda en çok zorlayan noktalardan biriydi. Ama aklımda kalan biri vardı ki sadece isminin tatlılığı beni çok etkilemişti. Devamlı ayyaş gezen, zevkten değil aslında kederden içen Marmeladov. Ona da buradan sevgilerimi yollamak istiyorum. Sonuç olarak Dostoyevski bir katilin psikolojik çözümlemesini bu kadar iyi yapabilmek için birini mi öldürdü acaba diye düşündüren bir kitap. Çünkü okurken olayların bu kadar içinde başka birisi olamaz sanıyorsunuz. Ahlaki değerleri, adaleti ve insanlığı bir suç ekseninde böylesine ince işleyen bir eseri okuduğum için mutlu değilim çünkü size mutluluk aşılayan bir roman değil daha önce dediğim gibi. Ama sonuna kadar memnun olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. İyi okumalar. Yorum-5 petersburgta raskolnikov hukuk fakültesi öğrencisidir, kafasında kusursuz bir cinayet işlemeyi tasarlamaktadır.en sonunda bir baltayla aliyona ivanovna adlı tefeci kadını öldürür ama tesadüfen oraya gelen üvey kardeşi elizabethi de öldürür. ihtiyar kadının mücevherlerini çalar ve oradan ayrılır.
raskol cinayeti işledikten sonra kendi içiyle bir savaşa tutuşur, sürekli bu olayı yapmak zorunda mıydım değil miydim diye kendi kendine içsel bir konuşmaya tutulur. cinayet sonrası polis gelir, raskol cinayet yüzünden geldiklerini sanır ve her şeyi itiraf etmeye hazırdır,ama polisler kira borcuyla ilgili bir işten dolayı raskol'un ifadesini almak istemişlerdir. raskol çaldığı mücevherleri bahçede bir taşın altına saklar. raskol'un kız kardeşi dunya,lujin ile düğün için petersburg'a gelir. lujin raskol'u ilk ziyaretinde, raskol'un gözü lujin'i tutmaz ve kızkardeşi ile evlendirmek istemez. lujin'de buna sinirlenir ve abisine çok kızar. cinayet masası şefi portir petroviç cinayeti raskol'un işlediğinden şüphelenmektedir. raskol marmeladov'un fahişe kızı fakat dini duygulara bağlanmış olan sonya'ya sempati duymaktadır, cinayeti işlediğini ilk sonya'ya açıklar ama sonya'nın hemen yanındaki odada kalan ısvdrigailov bunları duyar. raskolun hayatı artık acımazsızlık ve endişe içinde geçmektedir. adeta ruhu çökmüş belli bir yaşam gayesi olmayan insan gibi devam etmektedir hayatı. ısvdrigailov dunya'ya aşıktır bir gün onu kendi odasına getirir ve ondan istifade etmek ister, dunya buna razı olmaz ve onu hiçbir zaman sevmeyeceğini söyler ve svdrigailov tabancayla intihar eder. daha sonraları raskol polise gider ve suçunu itiraf eder.8 yıl sibiryada yaşamaya mahkum edilir. sonya da beraberinde gider.ve raskol'a yeniden yaşama umudu aşılar. Yorum-6 Suç ve Ceza Dostoyevski’ nin en güzel eserlerinden biridir. Romandaki ana düşünce, başkalarına yapılan suçun cezası mutlaka çekilir esasına dayanmaktadır. Rusya’ nın büyük şehirlerinden birindeki yoksul halkın hayatı dile getirilmektedir. Bu romanını paraya duyduğu ihtiyaç nedeniyle yazdı. Eseri yazmaya başladığı zaman karısı ağır hastaydı.Karısının başucunda beklerken bu şaheserini yarattı. İlk kez, 1886 yılında yayımlandı. Romanın kahramanı Rodion Raskolnikov’ un Rus Faust’ u olduğunu söyleyenler var .Ortak yönleri ikiisnin de yoksul öğrenci ; gururlu ve ihtiraslı olmalarıdır. Her ikisi de üstün zekalarından ötürü duydukları gururla suç işlerler.Kendilerine bağlı bir kadının aşkı ile doğru yolu bulurlar. Hatta bununla ilgili bir de rivayet vardır; SUÇ VE CEZA yayınladıktan sonra, Petersburg savcısı yazar hakkında dava açar. Gerekçesi ise şöyledir: " Bir caninin ruhsal durumunu bu kadar gerçekçi ve ayrıntılı anlatan bir kişinin geçmişinde kesinlikle bir cinayet saklıdır. "
Fransız yazar ve filozof Albert Camus; " Suç ve Ceza'yı okuduktan sonra, ilk kez yeteneğim hakkında bir kuşku duydum. Ciddi olarak, bu işten vazgeçme ihtimalimi ölçüp tarttım " der. SUÇ VE CEZA ; bana göre, insan dehasının yaratığı en yüce yapıtlardan birisidir. Yorum-7
Kitaplar bazen insanı anlayan tek varlıktır. Kimisi aşkı, kimisi hüznü, kimisi sessizlliği, kimisi yalnızlığı, kimisi de insanın üzerinde ki pisikolojik baskıyı anlatır ki benim okuduğum kitap da pisikolojiyi anlatıyor. Ben size kitabı açıklamadan ziyade kısmen tanıtmak istedim. İnsanlar bazen hata yapar, belki fark etmeden belki de bilerek... Hatayı yapar ama bir süre sonra nefes almakta zorlanır, yaptığı hataların acısı rüyalarında bile intikam alır ki bu aslında yaptığı hatanın bilinç altına yerleşmesidir. Kişinin vicdanı ile arasına kimse giremez, sızlar kimse engel olamaz. Vicdanın konuşması binevi duyulan pişmanlıktır. Hatayı yapmak kolay, sonuçlarına katlanmak zor... Suç ve ceza; pisikolojiye dayanan, kişinin kendini sorgulamasını sağlayan, yapılan hataları ve konuşan vicdanı benimseyen bir kitap. Sizin belki ilgi alanınıza girmeyebilir ama eminim ki vicdanlarınızın ve farkına varmadan düşündüğünüz hatalarınızın ilgi alanına giriyor. Emin olun okurken kendinizi ve hatalarınızı gözden geçirme fırsatınız oluyor, yaptığınız hatalar bir bir gözünüzde canlanıyor. Yorum-8 Suç ve Ceza hakkında bir inceleme yazmak, yorum yapmak çok zor bir şey bence. Hatta bu kitabı eleştirme gibi bir şansımız olmadığını da düşünüyorum. Bu romanı olumsuz eleştirebilmek için en azından Dostoyevski'nin kaleminin onda birine sahip olmak gerekir. Okunduğunda herkesin, nedense sevdiği bir karakterdir Raskolnikov. Hepimizin içinde bir Raskolnikov var sanırım. Ben romanı fazlasıyla sevmiştim. Herkesin sevdiği gibi. Bazı olumsuz eleştirilerde gördüm az da olsa ama ilk paragrafta söylediğim gibi, bu eseri ve Dostoyevski'yi olumsuz eleştirmek neredeyse imkansız. Vesselam, Dünya Edebiyatında en önemli Klasik olmasının hakkını fazlasıyla veren bir eserdir Suç ve Ceza. Bu arada, okurken bazı kısımlarda sıkılabilirsiniz. Aynı şeyleri tekrarlıyor hissi verebilir ama öyle değildir. Zaten acelede etmeyin hemen bitirmek için. Yorum-9 İnsana dair ne varsa bu romanda var işte. Her bir karakter üzerinde düşünülmüş ve hepsi özenle oluşturulmuş. Dostoyevski'nin insan/karakter gözlem yeteneği ve bunu aktarımdaki başarısı karşısında saygıyla eğildim. Yazarın olgunluk döneminin önemli yapıtlarından biri olarak görülen bu eserde kuşkusuz kendi hayatından izler bulunuyor. (Mesela hayatını okuyunca bendeki ilk çağrışım Raskolnikov'un annesinin karakterini kendi annesinden esinlenerek oluşturduğuydu. Diğer bazı noktalar da var ama spoiler olacağından belirtmeyeyim) Romandaki üçüncü kişi anlatımı da beğendiğim başka bir nokta oldu. Psikolojik gerilim romanlarında hikayeyi kahramanın ağzından dinlemek bende inandırıcılığı yok ediyor ve kendimi romana bir türlü veremiyorum. Özetle çok beğendim, okuyunuz efenim :) Yorum-10 İlk başlarda alışma sürecinde biraz sıkıldığım sonrasında ise keyifle okuduğum bir kitap oldu. Okuduğum ilk Dostoyevski ve ilk klasik kitap... Raskolnikov' karakterini unutulmaz karakterler köşeme ekleyebilirim. Bir cinayet ve tüm hayatı değişen karakterimizin hikayesini okumalısınız. Daha fazla yazmak isterdim ama spoiler olmasını istemem.
Suç ve Ceza Pdf
Suç ve Ceza Kitabından Alıntılar Alıntı-1 ''Hem böyle yapıyorum hem de yaptıklarımdan korkuyorum.'' diye düşündü. ''Hım...Evet, her şey insanın elindedir. Fakat insan korkaklığı yüzünden çok şeyi kaybedebilir. Gerçek bu. İnsanların en çok neden korktuklarını bilmek isterdim. Onları en çok korkutan şey yeni bir adım atmak, yeni bir söz söylemek...'' Alıntı-2 Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşlukta erdem değildir kesinlikle.Fakat sefalet ayıptır.İnsan yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruya bilir.Fakat, sefalete düşünce asla...Bir kimseyi sopa ile toplumun dışına atamazlar, daha da alçatmak için süpürürler.Doğrudur da...Çünkü sefalete düşünce kendimi ilk suçlayacak benimdir.İnsan kendi yüzünden meyhaneye düşer. Alıntı-3 Her şey insanoğlunun elindedir ama yine de sırf korkaklığı yüzünden her fırsatı elinden kaçırıyor... Bu artık bilinen bir gerçek... Acaba insanlar en çok neden korkarlar? Doğrusu ilginç bir soru. İnsanlar en çok atacakları yeni adımdan, söyleyecekleri yeni sözden kısacası alışkanlıklarını terk etmekten korkarlar... Alıntı-4 “Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: ‘Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmamda gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir.’ Yeter ki yaşasam, sırf yaşasam! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasam!” Alıntı-5 Hiçbir zaman insanlara kötü davranarak düzeltemeyiz onları, özellikle çocuklara iyi davranmak gereklidir. Bir çocukla ilişki kurarken iki kat dikkatli olmalıyız. Ah sizi kendini beğenmiş ilericiler! Siz insanları anlamazsınız. Başka birini ezerken kendinize kötülük ettiğinizin farkına bile varmazsınız. Alıntı-6 "Aptal kadındır. Tıpkı benim gibi. İyi ama, biz aptalız da sen sanki akıllı mısın? Bü tü n gü n çuval gibi yatıp duruyorsun. Eskiden çocuklara ders vermeye gittiğini sö ylerdin, şimdi neden hi çbir şey yapmıyorsun?" Raskolnikov sert bir sesle ve isteksizce: "Yapıyorum..." dedi.
"Ne yapıyorsun?" "İş..." "Ne işi?" Delikanlı bir sü re sustuktan sonra ciddi bir sesle: "Dü şü nü yorum", dedi. Alıntı-7 "Sayın bayım "diyerek oldukça ciddi bir tavırla yeniden size başladı, "yoksulluk ayıp değil, bir gerçek. Sarhoşluğun erdem olmadığı ise daha büyük bir gerçek. Ama sefillik, sayın bayım, sefillik yüz karasıdır. Yoksullukta yaradılıştan gelen soylu duygularınızı koruyabilirsiniz, sefillikte ise asla! Sefil bir kimseyi insanlar aralarından uzaklaştırmak için sopa kullanmazlar, süpürgeyle süpürürler; onu daha çok aşağılamak içindir bu; ve hakları da yok değildir böyle davranmakta, çünkü sefilliğe düştüğünde kişioğlunun ilk kendisi hazır olmalıdır kendini aşağılamaya. Alıntı-8 Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir. Alıntı-9 "Gelmemin sebebi... Bana yardım edebilecek bir tek sen varsın... Herkesten daha iyisin, daha zekisin... Mantığın herkesten daha kuvvetli ! Ama şimdi hiçbir şey istemiyorum. Anlıyor musun? Hiçbir şey...Kimsenin yardımına da acımasına da ihtiyacım yok. Yalnızlığı seviyorum. Bu kadar yeter mi? Artık beni bırak." Alıntı-10 Anlamaya çalış beni, Sonya. Geçmişi bir kez daha yaşayacak olsam, sanırım bu cinayeti bir kez daha işlemezdim. Bir şeyi öğrenmem gerekiyordu çünkü. Başka bir şey yönetiyordu beni... Herkez gibi ben de bir bit miydim, yoksa bir insan mı, o anda öğrenmeliydim bunu, hemen o anda öğrenmeliydim... Sınırı aşacak gücüm var mıydı? Eğilip alabilir miydim iktidarı?... Korkudan tir tir titreyen zavallı bir yaratık mıydım, yoksa hakkım var mıydı?.. Suç ve Ceza Pdf indir