Uçurtmayı vurmasınlar pdf

Page 1

Uçurtmayı Vurmasınlar pdf Feride Çiçekoğlu Uçurtmayı Vurmasınlar Kitabı Arka Kapak Bilgisi 1984 yılının bir Haziran öğlesonrası, demir kapı beni dışarı kapayıp Barış'ın çığlıkları içerde kaldığında, gün olup onun sesinin bunca çok insana ulaşacağı hiç aklıma gelmemişti. Barış'la ilgili anıları kağıda dökmeyi düşünmediğimden değil, kağıda dökülü sözün okuma alışkanlığı olan sınırlı kişiye bile çoğu kez iletilemediğini sezmemden. beyazperde Barış'ın mırıl mırıl sesini yükseltiverince Uçurtmayı Vurmasınlar için yeni bir basım şansı doğdu. Ak kağıt üzerindeki kara yazılar herkese kendi düşlerini üretmenin ipucunu verdiklerinden midir nedir, resimlenmiş düşlerden daha renkli olabiliyorlar. Bir çocuğun gözlerinden duvarları kendi düşlerinde sorgulama olanağını daha fazla okura sunabilmek, filmin armağanı. Kitabın bu nedenle beyazperdeye gönül borcu var. Feride Çiçekoğlu Uçurtmayı Vurmasınlar Kitabını aşağıdaki linkten pdf olarak indirebilirsiniz. http://www.pdfkitaplariindir.com/ucurtmayi-vurmasinlar-pdf-indir.html

Feride Çiçekoğlu Uçurtmayı Vurmasınlar Kitabı İncelemesi Kitabın basımı 1986 yılında yapılmasına rağmen kitap hak ettiği ününü 1989 yılında aynı adlı filmiyle yakalamış ve geniş kitlelere ulaşmıştır. Barış, çocuk saflığıyla büyüklerin karmaşık dünyasına anlam vermeye çalışır. Her sayfasında Barış'a üzülerek ve onun çocuk sevinçlerine gülerek hiç anlamadan kitabın sonuna geliyorsunuz. Sonra merak ediyorsunuz? "Barış şu an nasıldır?" Kitap, mahkum olan annesiyle birlikte dışarıda bakacak kimse olmadığı için kafes olarak adlandırdığı cezaevinde yaşayan küçük Barış'ın hayatını konu alıyor. Anlatılan yıl net olarak verilmese de 1980'li yıllarda geçtiği biliniyor. Barış'a söylediklerine göre birçoğu "fikir suçu"ndan hapis yatmaktadır. Barış, en yakın arkadaşı İnci'nin sessiz sedasız cezaevinden çıkması ile ona mektuplar yazmaya başlar. İnci ona bir söz vermiştir. Giderken onu da yanında götürecektir. Ancak Barış'ın hayalini kurduğu gibi olmamıştır. Kitapta şöyle diyor Barış: "Niye beni de yanında götürmedin ki İnci? Ben bavuluna girerdim ufacık olurdum. Bir keresinde saklanmıştım. Bulamamıştınız hiçbiriniz." Dışarısı hakkında çok az fikri vardır Barış'ın. Babası bir keresinde onu ve annesini ziyarete geldiğinde dışarı çıkarır. O zaman ilk defa simit yer ve bu lezzetten sık sık bahseder. Babası artık görüş günlerine de gelmemektedir. Barış bunun yokluğunu çok vurgulamasa da annesinin geceleri dinmek bilmeyen gözyaşlarından bahseder mektuplarında. Barış sık sık mektup yazmasına rağmen İnci'den cevap gelmeyince çok üzülür. Koğuştaki kızlar demir parmaklıklardan geçmediğini ve bu nedenle mektupların yerine ulaşamadığını söylerler. Her mektup postalanmadan önce cezaevi yetkililerince okunmaktadır ve onlara göre Barış'ın mektupları uygunsuzdur. Bu sefer kızlar Barış'ın mektupları ulaşabilsin diye onun adına ağır üsluplu Barış'ın tek bir kelime anlamadığı mektuplar yazarlar. Bu mektuplara cevap gelir ve Barış buna anlam veremez. Barış, dışarıdaki hayata büyük bir özlem duymaktadır. Onun gökyüzü hava almaya çıktıkları avludan ibarettir. Güneşin batışını hiç görmemiştir. Görmek istediklerinde gardiyanlar buna şiddetle karşı çıkmışlardır. Barış bu yasaklara anlam veremez, kızların ona iyi diye anlattığı şeyler gardiyanlar tarafından kötü olarak gösterilmektedir ve cezalandırılmakla tehdit edilmektedirler. Darbenin eseri olan bu tavırlar mahkumların kendilerini ifade etmelerini zorlaştırmıştır. Arama yapılan bir günde


mahkumların birinde bir kitap bulurlar. Yasaklı bir kitap olduğunu düşünen gardiyan askerlere kitabı parçalattırılır. Ardından kitabı müdüriyetteki sobaya atılması için askere emir verir. Başka bir askere sobaya atıp atmadığını kontrol etmesi için peşinden gitmesini emreder. Bir diğer askere ise kitabı sobaya atmaya giden askeri kontrole giden askerin bakıp bakmadığını kontrol etmesi emrini verir. Gardiyan, mahkuma açıklama yapma fırsatı vermemiştir. Sonradan anlaşılır ki bu anti-komünist bir kitaptır ve cezaevi kütüphanesine aittir. Algıların sadece belli kelimelere açık olduğu o dönemde Barış'ın doğruyu ya da yanlışı ayırt etmesi çok zordur. Annesinin rahatsızlanması sebebiyle hastaneye gittiklerinde Barış da dışarı çıkma fırsatı bulur. Onlarla birlikte gelen askerlerden biriyle gezer. Gökyüzünde bir uçurtma görmesi üzerine Barış askerden uçurtmayı vurmamasını ister. Bu sözler askerin gözlerinin dolmasına neden olur. Avlularındaki gökyüzünü bir uçurtmanın ziyarete geldiği gün Barış çok sevinir. Ne yazık ki cezaevi müdürü gökyüzündeki uçurtmanın varlığından dahi rahatsız olmaktadır. Askerlere o uçurtmanın yol olması için ateş ettirir, su sıktırır ama uçurtmayı indirtmeyi başaramaz. Müdürü izleyen mahkumlar kendilerini gülmekten alamazlar fakat yine zararlı çıkan onlar olmuştur. Müdür kızlardan bazılarını ayrı cezaevlerine sürmüştür. Bu herkesten çok Barış'ı üzer. Mektuplarını yazan kızlar gitmektedir. Bir tek ne yazdığını anlamadığı Selma ablası kalmıştır. Ağlama, diyorlar Barış'a. Gittiğimiz yerlerde bizim kızlar da var. Öncelikle şunu soruyor Barış: "Onların göğünde de uçurtma var mı?" Onların gittiği her yerde uçurtmalar olurmuş. "O uçurtmaları vurmasınlar İnci." Kitabın sonunda Barış'ın bir eleştirisi var: Neden benim ağzımdan yazmaya çalıştın?! Hiç olmamış. Keşke kendi ağzından yazsaydın. Hem neden herkesin ismi farklı da bir tek benimkiyle Küçük İbrahim'inki aynı kaldı? Yazar: Zeynep Petek Uçurtmayı Vurmasınlar pdf oku

Feride Çiçekoğlu Uçurtmayı Vurmasınlar Kitabı Okuyucu Yorumları Yorum-1 Ağlasam mı, gülsem mi bilemedim. Filmini de beğenerek izlemiştim, şimdi anlıyorum ki soğuk ve duygusuzmuş film. 12 Eylül sonrasını bir çocuğun gözlerinden izlemek, dünyaya onun gözleri ile bakmak, hayatı onun soruları ile cevaplamak bambaşka... Mektupları ile özlemlerini, duygularını, umutlarını anlatıyor Barış... En çok da sadece iki kez gördüğü dört duvar dışındaki dünyanın nasıl bir yer olduğunu kavramaya çalışıyor. Baba ve özgürlük özlemini babasının peşine takılıp giden kuşla, dostluk özlemini iki koğuş arasındaki muhabbetle gidermeye çalışıyor, küçücük yüreğiyle avluda yakılan kitaplardan, çekilen sopalardan, adaletsizliklerden nasibini alıyor. Dili sade ve akıcı, ipincecik bir kitap bu kadar ağır olabilir mi? Yorum-2 Filmini çok önceden izlemiştim ve kitabı okurken de Barış'ın "İnciii, İnciii" şeklindeki seslenişi de hep benimleydi.


Ufacık yaşında dört duvar arasında, demir parmaklıklar ardında yaşamak ve yaşamı, tüm masumiyetiyle orada öğrenmek zorunda kalan ufak Barış'ın hikâyesi bu kitap. Hapishane duvarları ardında bir çocuğun gözünden sistemin ve insanların acımasızlığı, bazen de insanların iyi yanları veriliyor. OKUNMALI BU KİTAP. Yorum-3 Tek kelime ile bayıldım. Elime aldım, okudum ve bitti. Annesi ile birlikte ceza evinde yaşayan bir çocuğun ona ablalık eden ve bir süre sonra ceza evinden çıkan İnci ablasına yazdığı mektuplardan oluşuyor. Okumanın, düşünmenin, şiir yazmanın suç olduğu bir dönemde yaşayan Barış'ın masum ama çarpıcı soruları yer yer güldürüyor insanı. Düşünmeye itiyor sizleri. Filmini de izlemiş biri olarak kitabı da şahane buldum. Yorum-4 Küçük bir çocuğun gözünden büyükleri, büyüdükçe kötüleşen dünyayı anlamlandıramayışı var bu kitapta... Yazık ki bize ülkemizde düşünmenin neredeyse çoğu kötülükten daha büyük cezaları olduğunu bize hatırlatıyor. Ve bir kez daha geçmişimizden utanmamızı sağlıyor. Barış beni çok etkiledi. Böyle naif olunmaz. Kısa ve güzel bir kitap. Elime aldığım gibi okuyup bitirdim... Ama lütfen Uçurtmayı vurmasınlar! Yorum-5 Yazar ictenlik ve sadelikle bir cocugun masum dunyasini gozler onune seriyor. Kitap annesi ile birlikte cezaevinde kalan baris adli cocugun bir zamanlar kendisine ablalik edip onu birakan inciye yazdigi mektuplardan oluşuyor. Barisin masum ama carpici sorulari yer yer gulduruyor bazen de huzunlendiriyor insanı. Yasi kucuk yuregi buyuk olan barışın hikayesi mutlaka okunmalı begendim , tavsiye ederim. Iyi okumalar... Uçurtmayı Vurmasınlar pdf

Feride Çiçekoğlu Uçurtmayı Vurmasınlar Kitabından Alıntılar Alıntı-1 Özgürlüğe çölde kalmış bitkiler gibi susamışız. Alıntı-2 Sen Filiz'i tanımazsın. (...) Kitap okuduğu için getirmişler. Hani kitap okumak güzeldi. Ben buradan çıkınca kitap okursam beni yine getirirler mi? Alıntı-3 "Kabahat senin demeye de dilim varmıyor canım anacığım ama, bunca haksızlığa uğradığımız bu yüzdendir. Biz birlik olmadıkça bize daha çok şey ederler."


Alıntı-4 "Sen niye buradasın?" diye sordum Nevin'e. O da halkını sevdiği için buradaymış. Ben büyüyünce halkımı hiç sevmeyeceğim. Halkını sevenler hep kafese giriyor. Alıntı-5 Düşünmek ciddi bir işmiş. Hatta Nuran'ı düşündüğü için atmışlar buraya. Alıntı-6 Gardiyanlar avlu merdivenlerini çıkıp idareye giden dış kapıyı da kapatırlar. Akşamı götürürler anahtarlarıyla birlikte. Yıldızları da... Alıntı-7 "Kuşlar tutsak yaşayamazlarmış. Ya çocuklar, İnci? Onlar tutsak yaşayabilirler mı?" Alıntı-8 Sen artık yıldızları görüyor musun İnci? Bizim göğümüzün bir tek gündüzü var, senin göğünde akşam oluyor mu? Alıntı-9 "Burnun büyüdü mü İnci? Hani Pinokyo'nunki gibi... Sen anlatmıştın, Pinokyo diye bir kukla varmış. Yalan söyleyince burnu uzuyormuş. Yalan söylersen senin de burnun büyür demiştin bana." Alıntı-10 Burda uçmaz Barışcım, çok küçük gelir bu avlu ona. -Küçük uçurtma uçururuz. -Yine uçmaz. kocaman çayırlarda uçurmak gerekir. -Kocaman çayır nasıl olur İnci ? Uçurtmayı Vurmasınlar pdf indir


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.